Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Peygamberimiz'in Cömertliği ve Ramazan

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Şa'bân 1420 / 01.12.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahi rabbilâlemîn nahmedühû bi-cemî'i mehâmidih.el-Hamdülillahi rabbilâlemîn nahmedühû bi-cemî'i mehâmidih. Vessalâtü vesselamü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-mustafâVessalâtü vesselamü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâ ba'd: ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd:

Ve kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem: İzâ câe ramazânu fütihat ebvabu'l-cennetiVe kâle'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem: İzâ câe ramazânu fütihat ebvabu'l-cenneti ve ğullikat ebvâbu'n-nâr ve sueti'ş-şeyâtînü. ve ğullikat ebvâbu'n-nâr ve sueti'ş-şeyâtînü.

Ve kâle sûmû li-ru'yetihî ve eftirû li-ru'yetihi. Fe-in aleyküm fe-ekmelû iddete şa'bâne selâsîne. Ve kâle sûmû li-ru'yetihî ve eftirû li-ru'yetihi. Fe-in aleyküm fe-ekmelû iddete şa'bâne selâsîne.

Ve kâle ibn abbâs radıyallahu anhümâ: Ve kâle ibn abbâs radıyallahu anhümâ:

Kâne sallallahu aleyhi ve sellem ecvede'n-nâsi ve ecvedü mâ yekûnü fî ramadâneKâne sallallahu aleyhi ve sellem ecvede'n-nâsi ve ecvedü mâ yekûnü fî ramadâne kâne yelkâhu cibrîlü fî-külli leyletin ramazâne ecvedü bi'l-hayri mine'r-rîhi'l-mürseleti.kâne yelkâhu cibrîlü fî-külli leyletin ramazâne ecvedü bi'l-hayri mine'r-rîhi'l-mürseleti. Müttefekun aleyh. Sadeka resûlullah ve netaka habîbullah. Müttefekun aleyh. Sadeka resûlullah ve netaka habîbullah.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hakkında İbn Abbas radıyallahu anhümâ buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hakkında İbn Abbas radıyallahu anhümâ buyuruyor ki;

Kâne resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ecvede'n-nâsi.Kâne resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ecvede'n-nâsi. "Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanların en cömerdi idi." "Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz insanların en cömerdi idi."

Ecved, cevad kelimesinin ism-i tafdîli ve ceyyid kelimesinin de ism-i tafdîli olur, "en cömert" demek.Ecved, cevad kelimesinin ism-i tafdîli ve ceyyid kelimesinin de ism-i tafdîli olur, "en cömert" demek. Cevad "cömert" demek, ecved "en cömert" demek; ceyyid "iyi demek" ecved "en iyi" demek. Cevad "cömert" demek, ecved "en cömert" demek; ceyyid "iyi demek" ecved "en iyi" demek.

"[Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz] insanların en cömerdi idi." "[Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz] insanların en cömerdi idi."

Ve kâne ecvedü mâ yekûnü fî ramadâne hîne yelkâhu cibrîlü.Ve kâne ecvedü mâ yekûnü fî ramadâne hîne yelkâhu cibrîlü. "Ve en cömert olduğu zaman da Ramazan ayındaydı.""Ve en cömert olduğu zaman da Ramazan ayındaydı." Elinin en çok bağış yaptığı, açık bulunduğu zaman Ramazan ayıydı. Elinin en çok bağış yaptığı, açık bulunduğu zaman Ramazan ayıydı. "Cebrail aleyhisselam kendisine geldiği zaman." "Cebrail aleyhisselam kendisine geldiği zaman."

Ve kâne yelkâhu cibrîlü fî külli leyletin min ramazâne fe-yüdârisühû'l-kur'ân.Ve kâne yelkâhu cibrîlü fî külli leyletin min ramazâne fe-yüdârisühû'l-kur'ân. "Cebrail ramazanda her gece Peygamberimiz Efendimiz'e geliyordu, iniyordu"Cebrail ramazanda her gece Peygamberimiz Efendimiz'e geliyordu, iniyordu ve onunla Kur'ân-ı Kerîm'i müdârese ediyordu."ve onunla Kur'ân-ı Kerîm'i müdârese ediyordu." Yani Kur'ân-ı Kerîm'i beraber müzâkere ediyorlardı, okuyorlardı, dinliyorlardı.Yani Kur'ân-ı Kerîm'i beraber müzâkere ediyorlardı, okuyorlardı, dinliyorlardı. Peygamber Efendimiz ramazanda her gece Cebrail aleyhisselam ile Kur'an çalışıyordu. Peygamber Efendimiz ramazanda her gece Cebrail aleyhisselam ile Kur'an çalışıyordu.

Fe-le-rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hîne yelkâhuFe-le-rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hîne yelkâhu cibrîlü ecvedü bi'l-hayri mine'r-rîhi'l-mürseleti.cibrîlü ecvedü bi'l-hayri mine'r-rîhi'l-mürseleti. "Ve andolsun ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem"Ve andolsun ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Cebrail aleyhisselam kendisiyle buluştuğu zaman hayır bakımından Cebrail aleyhisselam kendisiyle buluştuğu zaman hayır bakımından yağmur yüklü gönderilmiş bereketli bulutlardan daha cömert olurdu." yağmur yüklü gönderilmiş bereketli bulutlardan daha cömert olurdu."

Hani o yağmur yüklü bereketli bulutlar nasıl şakır şakır rahmeti yağdırır,Hani o yağmur yüklü bereketli bulutlar nasıl şakır şakır rahmeti yağdırır, Cebrail aleyhisselam ile karşılaştıkça, buluştukça Peygamber Efendimiz ondan daha cömert olurdu.Cebrail aleyhisselam ile karşılaştıkça, buluştukça Peygamber Efendimiz ondan daha cömert olurdu. Zaten cömetlerin cömerdi idi [bir de Cebrail ile] her buluştukça artık verirdi, verirdi, verirdi.Zaten cömetlerin cömerdi idi [bir de Cebrail ile] her buluştukça artık verirdi, verirdi, verirdi. Ramazan da en çok [cömet olurdu.] Ve an âişete radıyallahu anhâ kâlet:Ramazan da en çok [cömet olurdu.]

Ve an âişete radıyallahu anhâ kâlet:
Kâne Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem izâ dehale'l-aşru ahye'l-leyleKâne Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem izâ dehale'l-aşru ahye'l-leyle ve eykaza ehlehû ve şedde'l-mi'zera. ve eykaza ehlehû ve şedde'l-mi'zera.

Peygamberimizin zevce-i mutahherası Âişe-i Sıddîka validemizden rivayet edildiğine görePeygamberimizin zevce-i mutahherası Âişe-i Sıddîka validemizden rivayet edildiğine göre o rivayet etmiş demiş ki; "Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem Ramazan'ın son on günü girdi mi..."o rivayet etmiş demiş ki;

"Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem Ramazan'ın son on günü girdi mi..."
Yani bizim itikâf yapmaya başladığımız günler... Ahye'l-leyle. "Geceleri ihyâ ederdi."Yani bizim itikâf yapmaya başladığımız günler... Ahye'l-leyle. "Geceleri ihyâ ederdi." Ve eykaza ehlehû. "Ailelerini de uyandırırdı." "Kalkın ibadet edin." diye Ve eykaza ehlehû. "Ailelerini de uyandırırdı." "Kalkın ibadet edin." diye onları da ibadete teşvik ederdi. Ve şedde'l-mi'zera. "Ve paçalarını sıvardı." demek. onları da ibadete teşvik ederdi. Ve şedde'l-mi'zera. "Ve paçalarını sıvardı." demek.

Aslın da şedd-i mi'zer etmek "elbisesinin eteğini şöyle arkasına almak" demek.Aslın da şedd-i mi'zer etmek "elbisesinin eteğini şöyle arkasına almak" demek. Bir şey yapacağı zaman şöyle eteğini toplayıp [arkasına almak.] Bir şey yapacağı zaman şöyle eteğini toplayıp [arkasına almak.] Biz "paçaları sıvamak" diyoruz. Böyle kıvırırız, "Tamaam, tamam, bu iyice işe girişecek" mânasına.Biz "paçaları sıvamak" diyoruz. Böyle kıvırırız, "Tamaam, tamam, bu iyice işe girişecek" mânasına. Yani Peygamber Efendimiz Ramazan'ın son on gününde çok büyük gayrete girerdi. Yani Peygamber Efendimiz Ramazan'ın son on gününde çok büyük gayrete girerdi.

Buhârî ve Müslim rivayet etmişler, Peygamber Efendimiz [Ramazan'ın] son on gününün de böyle idi. Buhârî ve Müslim rivayet etmişler, Peygamber Efendimiz [Ramazan'ın] son on gününün de böyle idi.

An ebî hüreyrate radıyallahu anhu ani'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme kâle:An ebî hüreyrate radıyallahu anhu ani'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme kâle: lâ yetekaddemenne ehadüküm ramazâne bi-savmi yevmin lâ yetekaddemenne ehadüküm ramazâne bi-savmi yevmin yevmeyni illâ en yekûne racülün kâne yesûmü savmehû fe'l-yesüm zâlike'l-yevmeyni illâ en yekûne racülün kâne yesûmü savmehû fe'l-yesüm zâlike'l- Müttefekun aleyh. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş kiMüttefekun aleyh.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ki
Peygamber sallallahu aleyhi ve selem [şöyle buyurmuş:] Lâ yetekaddemenne ehadüküm.Peygamber sallallahu aleyhi ve selem [şöyle buyurmuş:]

Lâ yetekaddemenne ehadüküm.
"Sizden biriniz sakın Ramazan'dan evvel ki." "Sizden biriniz sakın Ramazan'dan evvel ki." Ramazâne bi-savmi yevmin ev yevmeyni. Ramazâne bi-savmi yevmin ev yevmeyni. "Bir gün veya iki gün önceden, ramazanı karşılayan o günlerde oruç tutarak, "Bir gün veya iki gün önceden, ramazanı karşılayan o günlerde oruç tutarak, sakın ramazanı öyle karşılamasın." Sakın ha, asla böyle yapmayın! sakın ramazanı öyle karşılamasın." Sakın ha, asla böyle yapmayın!

İllâ en yekûne racülün kâne yesûmü savmehû fe'l-yesüm zâlike'l-yevm.İllâ en yekûne racülün kâne yesûmü savmehû fe'l-yesüm zâlike'l-yevm. "Ama adam âdet edinmiş de âdet ettiği günler de tam o güne, "Ama adam âdet edinmiş de âdet ettiği günler de tam o güne, Ramazan'ın bir evveline rastlamışsa o âdetini sürdürsün." Ramazan'ın bir evveline rastlamışsa o âdetini sürdürsün."

Mesela Pazartesi, Perşembe oruçlarını tutuyordu tutuyordu, eh tam o güne rastladı,Mesela Pazartesi, Perşembe oruçlarını tutuyordu tutuyordu, eh tam o güne rastladı, arefe günü, o zaman tutsun. Veyahut kefaret orucu gibi herhangi bir şekilde bir şey tutuyordu,arefe günü, o zaman tutsun. Veyahut kefaret orucu gibi herhangi bir şekilde bir şey tutuyordu, o zaman tutabilir. Ama ramazanı ihtiyaten acaba o gün mü başladı,o zaman tutabilir. Ama ramazanı ihtiyaten acaba o gün mü başladı, bir gün sonra mı başladı hikayesinden bir gün veya iki gün evvelinden bir gün sonra mı başladı hikayesinden bir gün veya iki gün evvelinden oruç tutarak karşılamaya sakın başlamayın. oruç tutarak karşılamaya sakın başlamayın.

Sahâbe-i kirâmdan, "Böyle kesinlikle yapmam!" yani bir gün önceden,Sahâbe-i kirâmdan, "Böyle kesinlikle yapmam!" yani bir gün önceden, ihtiyaten oruç tutmam diyenler var. ihtiyaten oruç tutmam diyenler var. Çünkü eski ümmetler böyle kendi akıllarından ibadetlere Çünkü eski ümmetler böyle kendi akıllarından ibadetlere biraz biraz kata kata dini çığırından çıkarttılar. biraz biraz kata kata dini çığırından çıkarttılar. Ne demişse Peygamber Efendimiz o kadarını yaparım. Ne fazlasını, ne azını... Ne demişse Peygamber Efendimiz o kadarını yaparım. Ne fazlasını, ne azını...

Orucun başladığı zaman belli: Hilal gökyüzünde görününce ertesi gün oruç tutun.Orucun başladığı zaman belli: Hilal gökyüzünde görününce ertesi gün oruç tutun. Göremezsen içinde bulunduğun ayı 29 gün değil 30 güne tamamlarsın ondan sonra tutarsın.Göremezsen içinde bulunduğun ayı 29 gün değil 30 güne tamamlarsın ondan sonra tutarsın. Bitti, gayet kolay! Kavga yok, gürültü yok, geyet belli. Göremedin, Şabanı 30 gün sayarsın,Bitti, gayet kolay! Kavga yok, gürültü yok, geyet belli. Göremedin, Şabanı 30 gün sayarsın, 30'dan sonra 31 olmayacağına göre ertesi gün Ramazan'ı tutarsın. Gördün, tutarsın. 30'dan sonra 31 olmayacağına göre ertesi gün Ramazan'ı tutarsın. Gördün, tutarsın. Ama öyle ihtiyaten niyet edeyim de bilmem [ne de...] Öyle şey yok!Ama öyle ihtiyaten niyet edeyim de bilmem [ne de...] Öyle şey yok! Peygamber Efendimiz yasaklıyor. Buhârî ve Müslim rivayet etmişler. Peygamber Efendimiz yasaklıyor.

Buhârî ve Müslim rivayet etmişler.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir de,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir de, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre buyurmuş ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre buyurmuş ki;

İzâ bakiye nısfün min şa'bâne fe-lâ tesûmû. Ravâhu'-tirmiziyyü ve kâle hadîsün hasenün sahîhun. İzâ bakiye nısfün min şa'bâne fe-lâ tesûmû. Ravâhu'-tirmiziyyü ve kâle hadîsün hasenün sahîhun.

Tirmizî'nin rivayet ettiği ve hadis-i hasen-i sahih dediğiTirmizî'nin rivayet ettiği ve hadis-i hasen-i sahih dediği Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiği bu hadîs-i şerîfe göre; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiği bu hadîs-i şerîfe göre;

"Şaban'ın yarısı geçip de öbür yarısı kaldığı [yani] Ramazan'a yarım ay,"Şaban'ın yarısı geçip de öbür yarısı kaldığı [yani] Ramazan'a yarım ay, on beş15 gün kaldığı zaman artık o zaman oruç tutmayın."on beş15 gün kaldığı zaman artık o zaman oruç tutmayın." Çünkü artık Ramazan yaklaşıyor, o zamanlar oruç tutmayın. Çünkü artık Ramazan yaklaşıyor, o zamanlar oruç tutmayın.

Bir de önemli bir şey daha var, onu da okuyuvereyim. Bir de önemli bir şey daha var, onu da okuyuvereyim.

An ebi'l-yni ammâri'bni yâsirin radıyallahu anhümâ kâle men sâme'l-yevmellezîAn ebi'l-yni ammâri'bni yâsirin radıyallahu anhümâ kâle men sâme'l-yevmellezî fîhi fe-kad asâ ebe'l-kâsımi sallallahu aleyhi ve sellem.fîhi fe-kad asâ ebe'l-kâsımi sallallahu aleyhi ve sellem. Ravâhu Ebû dâvud ve't-tirmizî ve kâle hadîsün hasenün sahîhun. Ravâhu Ebû dâvud ve't-tirmizî ve kâle hadîsün hasenün sahîhun.

Ebû Dâvûd ve Tirmizî gibi iki mühim hadis âliminin kitaplarında rivayet etmiş olduğuEbû Dâvûd ve Tirmizî gibi iki mühim hadis âliminin kitaplarında rivayet etmiş olduğu ve Tirmizî'nin hadis-i hasen-i sahih dediği [hadîs-i şerîfte,]ve Tirmizî'nin hadis-i hasen-i sahih dediği [hadîs-i şerîfte,] Ammar b. Yâsir'den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Ammar b. Yâsir'den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men sâme el-yevmellezî yüşekkü fîhi. "Acaba Ramazan'ın birinci günü müMen sâme el-yevmellezî yüşekkü fîhi. "Acaba Ramazan'ın birinci günü mü yoksa değil mi diye tereddüt edilen tereddütlü günde oruç tutan [bir kimse.]" yoksa değil mi diye tereddüt edilen tereddütlü günde oruç tutan [bir kimse.]"

Hani [insan] ihtiyaten tutayım diye düşünebilir ya, ha işte o gün oruç tutan bir kimse ne yapmış olur? Hani [insan] ihtiyaten tutayım diye düşünebilir ya, ha işte o gün oruç tutan bir kimse ne yapmış olur?

"Ebû'l-Kâsım Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e âsi olmuş olur." "Ebû'l-Kâsım Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e âsi olmuş olur."

[Birisi,] "Türkiye'de âdet hocam, yapıyorlar." [diyebilir.] Öyle âdet olur mu!?[Birisi,] "Türkiye'de âdet hocam, yapıyorlar." [diyebilir.]

Öyle âdet olur mu!?
İşte bilmemekten. Peygamber Efendimiz işi öyle şekle, şüpheyle, tereddütle,İşte bilmemekten. Peygamber Efendimiz işi öyle şekle, şüpheyle, tereddütle, ihtiyatla götürtmeyi sevmiyor.ihtiyatla götürtmeyi sevmiyor. Ramazansa Ramazan, değilse, görülmedi ise Şaban'ı 30'a sayın, bitti. Ramazansa Ramazan, değilse, görülmedi ise Şaban'ı 30'a sayın, bitti. Öyle ihtiyaten [bir gün önceden oruç] eklemeyi [Peygamber Efendimiz] sevmiyor,Öyle ihtiyaten [bir gün önceden oruç] eklemeyi [Peygamber Efendimiz] sevmiyor, " [Ebû'l-Kâsım'a] âsi olmuş olur." diyor. Önemli!.. " [Ebû'l-Kâsım'a] âsi olmuş olur." diyor. Önemli!..

Tirmizî hadisün hasenün sahihun demiş. Tirmizî hadisün hasenün sahihun demiş.

Onun için yevm-i şek yani acaba Ramazan'ın biri mi değil mi [diye terettüt edilen]Onun için yevm-i şek yani acaba Ramazan'ın biri mi değil mi [diye terettüt edilen] o günde [tereddütlü oruç niyeti] yapmayacağız. Yanlız bir şey yapacağız;o günde [tereddütlü oruç niyeti] yapmayacağız.

Yanlız bir şey yapacağız;
güneş battığı zaman iyice ufka bakacağız, gözlemimizi yapacağız, tedbirimizi alacağız,güneş battığı zaman iyice ufka bakacağız, gözlemimizi yapacağız, tedbirimizi alacağız, telefonla konuşacağız, yakınlarımızdaki arkadaşlarla haberleşeceğiz, "Gördük!" derlerse tamam. telefonla konuşacağız, yakınlarımızdaki arkadaşlarla haberleşeceğiz, "Gördük!" derlerse tamam. Bir saat gecikmeli de olsa geleceğiz teravihimizi kılacağız, orucumuzu tutacağız.Bir saat gecikmeli de olsa geleceğiz teravihimizi kılacağız, orucumuzu tutacağız. Demek ki öyle tereddütle iş yapmayı Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sevmiyoooor... Demek ki öyle tereddütle iş yapmayı Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sevmiyoooor...

Peygamber Efendimiz'i anlamayı, sünnetine uymayı, müslümanlığı güzel yapmayı;Peygamber Efendimiz'i anlamayı, sünnetine uymayı, müslümanlığı güzel yapmayı; aşırı, eksik, yalan yanlış, keyfî değil doğru düzgün müslüman olmayı Allah hepimize nasip etsin.aşırı, eksik, yalan yanlış, keyfî değil doğru düzgün müslüman olmayı Allah hepimize nasip etsin. Hepimizi sevgili kulu eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. el-Fâtiha… Hepimizi sevgili kulu eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

el-Fâtiha…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2