Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Peygamberimizin Örnek Davranışları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Cemâziye'l-Evvel 1409 / 31.12.1988

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Peygamberimiz Hutbede İken Ordunun Başındaki Komutan Gibiydi, Günahı Hoş Göremeyiz, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamberimizin Örnek Davranışları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Cemâziye'l-Evvel 1409 / 31.12.1988

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Peygamberimiz Hutbede İken Ordunun Başındaki Komutan Gibiydi, Günahı Hoş Göremeyiz, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim. el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn.
es-Salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedin ve âlihi ve sahbihi es-Salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân ve inne efdale'l-hadîsi kitâbullâhiEmmâba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân ve inne efdale'l-hadîsi kitâbullâhi
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi vesellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi vesellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atünve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibihâ fi'n-nâr. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibihâ fi'n-nâr.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ'nın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ'nın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek adetlerinden, (…) Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek adetlerinden, (…) dualarından, davranışlarından bahseden farklı rivayetleri okumaya devam edeceğiz.dualarından, davranışlarından bahseden farklı rivayetleri okumaya devam edeceğiz. Bu gibi rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının içinde, 900. Sayfasında ve devamında bulunuyor. Bu gibi rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının içinde, 900. Sayfasında ve devamında bulunuyor. Asıllarını merak edenler, kaynaklarını görmek isteyenler oralara bakabilirler. Asıllarını merak edenler, kaynaklarını görmek isteyenler oralara bakabilirler.

Biz bu rivayetleri okumaya başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin,Biz bu rivayetleri okumaya başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın âcizâne küçük bir nişanesi olmak üzeresaygımızın, bağlılığımızın âcizâne küçük bir nişanesi olmak üzere rûh-i pâkine hediye edelim diye ve onun mübarek âlinin ve pâk ashabınınrûh-i pâkine hediye edelim diye ve onun mübarek âlinin ve pâk ashabının ve cümle etbâ'ının ve ahbâbının ruhlarına ayrı ayrı dereceleri üzere hediye edelim diye;ve cümle etbâ'ının ve ahbâbının ruhlarına ayrı ayrı dereceleri üzere hediye edelim diye; sâir enbiyâ-i mürselîn ve cümle evliyâullah-ı mukarrabînin ruhlarına sâir enbiyâ-i mürselîn ve cümle evliyâullah-ı mukarrabînin ruhlarına ve hâsseten Peygamber Efendimiz'den sonra ümmet-i Muhammed'in mürşitleri, vazifeli …ve hâsseten Peygamber Efendimiz'den sonra ümmet-i Muhammed'in mürşitleri, vazifeli … olan sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye edelim diyeolan sâdât ve meşâyıh-ı turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye edelim diye ve kitabını okuduğumuz Gümüşhaneli Ahmet Ziyaeddin Efendimizin ve kendisindenve kitabını okuduğumuz Gümüşhaneli Ahmet Ziyaeddin Efendimizin ve kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zâhid Bursevî hocamızın ruhlarına hediye edelim diye; feyz aldığımız Muhammed Zâhid Bursevî hocamızın ruhlarına hediye edelim diye; bu rivayetleri bize ileten alimlerin, ravilerin ruhlarına hediye olsun, ruhları şâd olsun diye;bu rivayetleri bize ileten alimlerin, ravilerin ruhlarına hediye olsun, ruhları şâd olsun diye; şu huzur içinde yaşadığımızın beldeleri canlarını mallarını ortaya koyarakşu huzur içinde yaşadığımızın beldeleri canlarını mallarını ortaya koyarak düşmanlardan fethetmiş olan fatihlerin, gazilerin, şehitlerin, mücahitlerindüşmanlardan fethetmiş olan fatihlerin, gazilerin, şehitlerin, mücahitlerin ve zaman zaman düşmanlar saldırdıkça buraları savunmuş olan muvahhid askerlerin ruhlarına hediye olsun diye;ve zaman zaman düşmanlar saldırdıkça buraları savunmuş olan muvahhid askerlerin ruhlarına hediye olsun diye; hâssaten Fatih Sultan Mehmet Han'ın ve ordusunun ruhlarına hediye olsun diye; hâssaten Fatih Sultan Mehmet Han'ın ve ordusunun ruhlarına hediye olsun diye; bu seferin medâr-ı iftiharı ashâb- güzîn ve tâbi'înin ve evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye;bu seferin medâr-ı iftiharı ashâb- güzîn ve tâbi'înin ve evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve hâsseten içinde toplanıp ibadet ettiğimiz,cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ve hâsseten içinde toplanıp ibadet ettiğimiz, ilim icra etmeye çalıştığımız şu İskender Paşa Mescidi'ni bina eden ilim icra etmeye çalıştığımız şu İskender Paşa Mescidi'ni bina eden İskender Paşa'nın ruhuna ve ondan sonra bu camiiyi tekrar tekrar tadil ve tecdid eylemişİskender Paşa'nın ruhuna ve ondan sonra bu camiiyi tekrar tekrar tadil ve tecdid eylemiş olanların ruhlarına ve küçük bir miktar bile olsa yardım ederek bu geçiş çabasına geçmesine sebep olanlaraolanların ruhlarına ve küçük bir miktar bile olsa yardım ederek bu geçiş çabasına geçmesine sebep olanlara ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından şu tatil gününde ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından şu tatil gününde başka yere gitmek dururken Allah'ın rızasını kazanmak için kalkıp bu mescide bu hadîs-i şerîfleri,başka yere gitmek dururken Allah'ın rızasını kazanmak için kalkıp bu mescide bu hadîs-i şerîfleri, bu rivayetleri dinlemeye gelen misafirlerin dünya ve ahiretleri mâmur olsun, bu rivayetleri dinlemeye gelen misafirlerin dünya ve ahiretleri mâmur olsun, iki cihanda da aziz ve bahtiyar ve vakur kullar olsunlar diye iki cihanda da aziz ve bahtiyar ve vakur kullar olsunlar diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı şerîf okuyalım, geçmişlerimize … bir Fâtiha üç İhlâs-ı şerîf okuyalım, geçmişlerimize …

Câbir radıyallahu anh'ten Teberânî'nin ve Hâkim'in ve İbn Hanbel'in rivayet ettiğine göre: Câbir radıyallahu anh'ten Teberânî'nin ve Hâkim'in ve İbn Hanbel'in rivayet ettiğine göre:

Kâne izâ hatabe'hmerrat aynâhu ve alâ savtühu ve'ştedde ğadabuhuKâne izâ hatabe'hmerrat aynâhu ve alâ savtühu ve'ştedde ğadabuhu ke-ennehu münziru ceyşin yekûlu sabbehaküm messâküm. ke-ennehu münziru ceyşin yekûlu sabbehaküm messâküm.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz vaaz ve hutbe îrâd ettiği zaman"vaaz ve hutbe îrâd ettiği zaman" Resulallah Efendimiz minbere çıkmış, hutbe okuyor. Acaba nasıl okurdu?Resulallah Efendimiz minbere çıkmış, hutbe okuyor. Acaba nasıl okurdu? Burada anlatıyor ki sahabe Câbir radıyallahu anh, "böyle hutbe okurken,"Burada anlatıyor ki sahabe Câbir radıyallahu anh, "böyle hutbe okurken," İhmerrat aynâhu. "Gözleri kızarırdı." Ve alâ savtühu. "Ve sesi yükselirdi, yüksek sesle konuşurdu." İhmerrat aynâhu. "Gözleri kızarırdı." Ve alâ savtühu. "Ve sesi yükselirdi, yüksek sesle konuşurdu." Ve'ştedde ğadabuhu. "Gazabı, sinirliliği şiddetlenirdi. Ve'ştedde ğadabuhu. "Gazabı, sinirliliği şiddetlenirdi. Sert bir tavır alırdı." Ke-ennehu münziru ceyşin. Sert bir tavır alırdı." Ke-ennehu münziru ceyşin.

"Sanki o bir ordunun münziriymiş, yani zindancısı, komutanı ve o orduyu harekete geçirmek için olan,"Sanki o bir ordunun münziriymiş, yani zindancısı, komutanı ve o orduyu harekete geçirmek için olan, ihtarda bulunan başındaki kimseymiş gibi. Sanki o kimse," Sabbehaküm. "diyormuş gibi,ihtarda bulunan başındaki kimseymiş gibi. Sanki o kimse," Sabbehaküm. "diyormuş gibi, 'Ne ordu, ne yapıyorsunuz çadırlarınızda! Niye böyle gevşemişsiniz, düşman sabahleyin erken saatte 'Ne ordu, ne yapıyorsunuz çadırlarınızda! Niye böyle gevşemişsiniz, düşman sabahleyin erken saatte hücuma geçecek, kalkın bakalım!' der gibi." Ev messâküm. " hücuma geçecek, kalkın bakalım!' der gibi." Ev messâküm. " 'Akşamüstü bak ne geceleyip duruyorsunuz düşman akşam akşam karanlıktan istifade hiddetle hışımlanıyor;'Akşamüstü bak ne geceleyip duruyorsunuz düşman akşam akşam karanlıktan istifade hiddetle hışımlanıyor; harekete geçti, hücuma geçti!' der gibi, sanki ordunun başındaki bir kimse ordusunuharekete geçti, hücuma geçti!' der gibi, sanki ordunun başındaki bir kimse ordusunu birden ikaz edip toparlıyormuş gibi, böyle gazanfer biri gibi davranırdı. birden ikaz edip toparlıyormuş gibi, böyle gazanfer biri gibi davranırdı. Gözleri kızarırdı, sesi yükselirdi ve o tarzda konuşurdu. Gözleri kızarırdı, sesi yükselirdi ve o tarzda konuşurdu.

Çünkü muhterem kardeşlerim, Allah'ın haramlarının işlenmesine müsamaha etmek doğru değildir.Çünkü muhterem kardeşlerim, Allah'ın haramlarının işlenmesine müsamaha etmek doğru değildir. Günahların işlenmesine hoş bakmak,Günahların işlenmesine hoş bakmak, insanların gafletine, cahilliğine karşı lâkayt kalmak doğru değildir. insanların gafletine, cahilliğine karşı lâkayt kalmak doğru değildir. Çünkü bunların sonucu çok iştir. Geçen gün yılbaşı münasebeti ile hadîs-i şerîfler okuduk.Çünkü bunların sonucu çok iştir.

Geçen gün yılbaşı münasebeti ile hadîs-i şerîfler okuduk.
Allahu Teâlâ hazretlerinin hak peygamberi ve elçisi Muhammed-i Mustafa diyor ki: Allahu Teâlâ hazretlerinin hak peygamberi ve elçisi Muhammed-i Mustafa diyor ki:

"Ümmetimden bazı kimseler"Ümmetimden bazı kimseler [haramları helal gördüklerinden, işlediklerinden, aldırış etmediklerinden dolayı] kabirlerinden domuz ve maymun suretinde kalkacaklar.[haramları helal gördüklerinden, işlediklerinden, aldırış etmediklerinden dolayı] kabirlerinden domuz ve maymun suretinde kalkacaklar. Başka bir hadîs-i şerîfte de, "Şiddetli keyif ve eğlenceyle gecelediklerinden,Başka bir hadîs-i şerîfte de, "Şiddetli keyif ve eğlenceyle gecelediklerinden, çalgıcılar edindiklerinden, çeşitli günahlar işlediklerinden dolayı Allah onların suretlerini, çalgıcılar edindiklerinden, çeşitli günahlar işlediklerinden dolayı Allah onların suretlerini, siluetlerini maymunlara, domuzlara değiştirecek" diyor.siluetlerini maymunlara, domuzlara değiştirecek" diyor. Kabirden kalkınca insanın öyle olması ne kadar fena. Neden? Kabirden kalkınca insanın öyle olması ne kadar fena. Neden?

Allah'ın haram kılmış olduğu bir şeyi umursamayıp işledi; onu sildi, aldırmadı.Allah'ın haram kılmış olduğu bir şeyi umursamayıp işledi; onu sildi, aldırmadı. Onun için ayetleri bilen insanların, İslâm'ın emirlerinden, yasaklarından haberdar olanOnun için ayetleri bilen insanların, İslâm'ın emirlerinden, yasaklarından haberdar olan Allah'ın ayetlerini okuyup anlayan Resulallah'ın hadîs-i şerîflerini okuyup, Allah'ın ayetlerini okuyup anlayan Resulallah'ın hadîs-i şerîflerini okuyup, dinleyip anlayan kimselerin çok şuurlu, çok gayretli olması lazımdır. dinleyip anlayan kimselerin çok şuurlu, çok gayretli olması lazımdır.

Öyle anlatılıyor öyle dinleniyor ki, sanki bir yerde bir program seyrediliyormuşÖyle anlatılıyor öyle dinleniyor ki, sanki bir yerde bir program seyrediliyormuş bir eğlence toplantısıymış gibi, sanki bir işte meddahın hikaye anlattığı gibi, toplanmış gibi… bir eğlence toplantısıymış gibi, sanki bir işte meddahın hikaye anlattığı gibi, toplanmış gibi… Böyle şey mi olur?Böyle şey mi olur? Çiğnenen Allah'ın emridir, isyan edilen dergah Allahu Teâlâ hazretlerinin dergah-ı izzeti.Çiğnenen Allah'ın emridir, isyan edilen dergah Allahu Teâlâ hazretlerinin dergah-ı izzeti. Onun için şiddetli olmak lazım. Onun için şiddetli olmak lazım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz onca halim selimliğine rağmenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz onca halim selimliğine rağmen şu halkı ikaz ve irşâd makamına çıktığı zaman, kürsiye, minbere çıktığı zaman sesini yükseltir,şu halkı ikaz ve irşâd makamına çıktığı zaman, kürsiye, minbere çıktığı zaman sesini yükseltir, gözleri kızarır; sanki bir ordunun ihtarcısı, ikazcısı, sanki onu harekete geçirmek isteyen gözleri kızarır; sanki bir ordunun ihtarcısı, ikazcısı, sanki onu harekete geçirmek isteyen başkanı gibi öyle yüksek sesle, öyle iştiyakla konuşurdu. başkanı gibi öyle yüksek sesle, öyle iştiyakla konuşurdu.

Acaba nasıl olurdu? Muhakkak ki dinleyenlerin tüyleri diken diken olurdu, gözlerinden yaşlar akardı.Acaba nasıl olurdu? Muhakkak ki dinleyenlerin tüyleri diken diken olurdu, gözlerinden yaşlar akardı. Hocamız rahmetullahi aleyh halim selim birisiydi. Hocamız rahmetullahi aleyh halim selim birisiydi. Yani aynen, hani fenâ fi'r-Resul olmak, tasavvuf kitaplarında vardır bunlar, hep düşünürüm.Yani aynen, hani fenâ fi'r-Resul olmak, tasavvuf kitaplarında vardır bunlar, hep düşünürüm. Fena fi'r-Resul olmak; Resulallah'ta fâni olmak. Fena fi'r-Resul olmak; Resulallah'ta fâni olmak. Fenâ fi'ş-şeyh olmak, fenâ fi'r-Resul olmak, fenâfillah olmak. Fenâ fi'r-Resul olacak insan.Fenâ fi'ş-şeyh olmak, fenâ fi'r-Resul olmak, fenâfillah olmak.

Fenâ fi'r-Resul olacak insan.
Yani Resulullah'ın halini, ahlakını aynen alacak; sanki onun şahsiyetini tahtalayacak,Yani Resulullah'ın halini, ahlakını aynen alacak; sanki onun şahsiyetini tahtalayacak, tam onun o tahtında eriyecek, böyle olacak bir insan nasıl olur. tam onun o tahtında eriyecek, böyle olacak bir insan nasıl olur.

Hocamız rahmetullah aleyh'i hatırlıyorum, şu kürsüye çıktığı zaman, şu minbere çıktığı zamanHocamız rahmetullah aleyh'i hatırlıyorum, şu kürsüye çıktığı zaman, şu minbere çıktığı zaman başımızı kaldırmaya cesaretimiz olmazdı göz göze geleceğiz diye.başımızı kaldırmaya cesaretimiz olmazdı göz göze geleceğiz diye. Öyle bağırarak, öyle bir hutbe îrâd ederdi ki tüylerimiz diken diken olurdu, gözlerimizden yaş akardı.Öyle bağırarak, öyle bir hutbe îrâd ederdi ki tüylerimiz diken diken olurdu, gözlerimizden yaş akardı. Demek ki haliyle de Peygamber Efendimiz'in sünnetine tam uyuyormuş. Demek ki haliyle de Peygamber Efendimiz'in sünnetine tam uyuyormuş. O kadar ki inince dövecek mi parçalayacak mı, asacak mı kesecek mi filan dersin,O kadar ki inince dövecek mi parçalayacak mı, asacak mı kesecek mi filan dersin, indiği zaman hiçbir şey yok. indiği zaman hiçbir şey yok. Ama şuraya çıktığı zaman kimsenin yüzüne bakmaya cesareti olmaz. Anlıyoruz ki Resulallah'a uymak için. Ama şuraya çıktığı zaman kimsenin yüzüne bakmaya cesareti olmaz. Anlıyoruz ki Resulallah'a uymak için.

Ali Rıza Sağman diye meşhur bir zât vardı, ziyaretine gittik, yaşlı bir kimsedir, meşhur kimsedir.Ali Rıza Sağman diye meşhur bir zât vardı, ziyaretine gittik, yaşlı bir kimsedir, meşhur kimsedir. Tecvid yazmıştır daha başka şöhreti vardır filan diye; Tecvid yazmıştır daha başka şöhreti vardır filan diye; işte bizim nereden geldiğimizi, kimler olduğumuzu anlayınca ilk hocamızda yer etmiş olan şey o. işte bizim nereden geldiğimizi, kimler olduğumuzu anlayınca ilk hocamızda yer etmiş olan şey o. "O mübarek" diyor, meclisindeki başka birisine anlatıyor sayın hocamızı, "O mübarek" diyor, meclisindeki başka birisine anlatıyor sayın hocamızı, "o mübareğin hutbeleri dehşet olurdu, hutbeleri şahane olurdu, muazzam olurdu." diye onu anlatıyor. "o mübareğin hutbeleri dehşet olurdu, hutbeleri şahane olurdu, muazzam olurdu." diye onu anlatıyor.

Neden? İşte Allah'ın dinini kullara öğretecek de onun için bu işte gevşeklik olmaz.Neden? İşte Allah'ın dinini kullara öğretecek de onun için bu işte gevşeklik olmaz. Çok üzülüyorum, işi geç söyledik, geç kaldık diye.Çok üzülüyorum, işi geç söyledik, geç kaldık diye. İnşallah bundan sonra geç kalmayalım.İnşallah bundan sonra geç kalmayalım. Yani şu yılbaşında bir tane müslümanın tenezzül edip de böyle şey yapmaması lazım, Yani şu yılbaşında bir tane müslümanın tenezzül edip de böyle şey yapmaması lazım, bu eğlencelere tenezzül etmemesi lazım.bu eğlencelere tenezzül etmemesi lazım. O gece yarısı hepimizin yatsı namazını kılar kılmaz erkenden yatmamız lazım.O gece yarısı hepimizin yatsı namazını kılar kılmaz erkenden yatmamız lazım. O gün televizyonu haber dinlemek için bile açmamamız lazım. O gün televizyonu haber dinlemek için bile açmamamız lazım. Gece teheccüd namazına kalkmamız lazım. Gece teheccüd namazına kalkmamız lazım.

"Ya Rabbi ben bu zalimlerden değilim, kâfirlerden değilim,"Ya Rabbi ben bu zalimlerden değilim, kâfirlerden değilim, günahkârlardan değilim.günahkârlardan değilim. Ne yaptıklarından rızam var, ne kendilerine sevgim var ya Rabbi, ben senin kulunum,Ne yaptıklarından rızam var, ne kendilerine sevgim var ya Rabbi, ben senin kulunum, ben senin rızanı istiyorum; öl dediğin yerde ölmeye, kal dediğin yerde kalmaya hazırım ya Rabbi. ben senin rızanı istiyorum; öl dediğin yerde ölmeye, kal dediğin yerde kalmaya hazırım ya Rabbi. Senin emirlerin benim için güzeldir, senin yasakların benim için güzeldir.Senin emirlerin benim için güzeldir, senin yasakların benim için güzeldir. Sen bana içki içmeyi yasaklamışsın ne mutlu bana.Sen bana içki içmeyi yasaklamışsın ne mutlu bana. Sen bana çalgı dinlemeyi, şarkı dinlemeyi, çalgıcı seyretmeyi,Sen bana çalgı dinlemeyi, şarkı dinlemeyi, çalgıcı seyretmeyi, çengi oynatmayı yasaklamışsın; ne güzel yapmışsın, tamam ya Rabbi. çengi oynatmayı yasaklamışsın; ne güzel yapmışsın, tamam ya Rabbi.

Her emrin güzel; lütfun da hoş, kahrın da hoş; haramın da yerinde, helalin de yerinde." diyeHer emrin güzel; lütfun da hoş, kahrın da hoş; haramın da yerinde, helalin de yerinde." diye o duyguyla şey yapmamız gerek.o duyguyla şey yapmamız gerek. Söyledik söyleyebildiğimiz yerlerde ama az oldu belki, herkese ben de duyuramadım belki,Söyledik söyleyebildiğimiz yerlerde ama az oldu belki, herkese ben de duyuramadım belki, mecmualarımızda daha önceden yazıp ikaz etmemiz lazımdı. mecmualarımızda daha önceden yazıp ikaz etmemiz lazımdı.

Emr-i ma'ruf neh-i münker yapacağız, her biriniz yapacaksınız; bir kişi ben burada söylediğim zaman, yetmez.Emr-i ma'ruf neh-i münker yapacağız, her biriniz yapacaksınız; bir kişi ben burada söylediğim zaman, yetmez. Bir hoca yurduna ihtarı yetmez. Bir hoca yurduna ihtarı yetmez. Bütün cemaat bütün çevresine söyleyecek, "bırakın bu günahları, bırakın bu içkiyi, Bütün cemaat bütün çevresine söyleyecek, "bırakın bu günahları, bırakın bu içkiyi, bırakın bu kumarı, bırakın bu özellikleri, bırakın bu kâfirlerin pis adetlerini.bırakın bu kumarı, bırakın bu özellikleri, bırakın bu kâfirlerin pis adetlerini. Teknolojisini alamıyorsunuz, çalışma düzenini alamıyorsunuz, metodunu alamıyorsunuz; rezaletini alıyorsunuz. Teknolojisini alamıyorsunuz, çalışma düzenini alamıyorsunuz, metodunu alamıyorsunuz; rezaletini alıyorsunuz. Pisliklerini alıyorsunuz, iyilikleri kendilerine kalıyor pisliklerini siz alıyoruz,Pisliklerini alıyorsunuz, iyilikleri kendilerine kalıyor pisliklerini siz alıyoruz, yağmalıyorsunuz bu ne biçim mantıktır?" diye konuşmamız lazım. yağmalıyorsunuz bu ne biçim mantıktır?" diye konuşmamız lazım.

Allah hepimize dinimiz için çalışma aşkı, şevki ve kuvveti, azmi, cesareti, şecaati versin;Allah hepimize dinimiz için çalışma aşkı, şevki ve kuvveti, azmi, cesareti, şecaati versin; bize onu her yerde icra etmek ve söylemek nasip etsin.bize onu her yerde icra etmek ve söylemek nasip etsin. Halim selim olan Peygamber Efendimiz hutbe îrâd edeceği zaman böyle yapardı. Halim selim olan Peygamber Efendimiz hutbe îrâd edeceği zaman böyle yapardı.

Buradan bir de aklıma gelen bir başka konuya geçiyorum.Buradan bir de aklıma gelen bir başka konuya geçiyorum. Çok kıymetli kardeşlerimiz var; Allah babalarından, analarından, büyüklerinden razı olsun,Çok kıymetli kardeşlerimiz var; Allah babalarından, analarından, büyüklerinden razı olsun, kendilerine de zihin açıklığı versin. Din ilmini öğrenmeye geçmişler. kendilerine de zihin açıklığı versin. Din ilmini öğrenmeye geçmişler. Kur'an kurslarında, ilahiyat fakültelerinde okuyorlar, dînî yerlerden öğreniyorlar. Kur'an kurslarında, ilahiyat fakültelerinde okuyorlar, dînî yerlerden öğreniyorlar.

Halim selim alışmışlar, yani ensesine vur ağzından lokmasını al, sesi çıkmaz.Halim selim alışmışlar, yani ensesine vur ağzından lokmasını al, sesi çıkmaz. Yok, öyle olmayacaksın; babayiğit olacaksın, yüksek sesli olacaksın.Yok, öyle olmayacaksın; babayiğit olacaksın, yüksek sesli olacaksın. Şu şeye[minbere] çıktığın zaman caminin kubbesi hop kalkacak hop oturacak. Şu şeye[minbere] çıktığın zaman caminin kubbesi hop kalkacak hop oturacak. Böyle konuşacaksın. Bağıracaksın, "Utanmıyor musun?! Bu günahı nasıl yaparsın?" diyeceksin, korkacak o da.Böyle konuşacaksın. Bağıracaksın, "Utanmıyor musun?! Bu günahı nasıl yaparsın?" diyeceksin, korkacak o da. "Ya bu hocalar burada bağırıyor, yarın Rabbim bana gazap ederse, niye bunu böyle yaptın derse"Ya bu hocalar burada bağırıyor, yarın Rabbim bana gazap ederse, niye bunu böyle yaptın derse benim halim nice olur?" diyecek, günahlara düşmeyecek. benim halim nice olur?" diyecek, günahlara düşmeyecek. Sessiz sessiz olmayacağız, yani o kardeşlerim de seslerini yükseltmenin çaresine baksınlar;Sessiz sessiz olmayacağız, yani o kardeşlerim de seslerini yükseltmenin çaresine baksınlar; yumurta mı içecekler ne yapacaklarsa, koşu mu yapacaklar sabahları akşamları. yumurta mı içecekler ne yapacaklarsa, koşu mu yapacaklar sabahları akşamları.

Bak peygamber Efendimiz'in gözleri kızarırdı, sesi yükselirdi, gazabı şiddetlenirdi.Bak peygamber Efendimiz'in gözleri kızarırdı, sesi yükselirdi, gazabı şiddetlenirdi. Halim selimdi, rauf ve rahim peygamberdi, hilm sıfatıyla muttasıf idi, sakindi, sessizdi, güleç yüzlüydü amaHalim selimdi, rauf ve rahim peygamberdi, hilm sıfatıyla muttasıf idi, sakindi, sessizdi, güleç yüzlüydü ama gel bakalım bir de onu minberde gör. Camiye girdiği zaman kimse başını kaldırıp çevirip de bakamazdı.gel bakalım bir de onu minberde gör. Camiye girdiği zaman kimse başını kaldırıp çevirip de bakamazdı. Fırsattan istifade şöyle bir kıyıdan kenardan baksa ya;Fırsattan istifade şöyle bir kıyıdan kenardan baksa ya; bakamazdı ona olan hürmetinden, saygısından, kendisini kaplamış olan heybetinden. bakamazdı ona olan hürmetinden, saygısından, kendisini kaplamış olan heybetinden.

Uzak diyarlardan bir bedevi vesaire geldiği zaman meclisine girilir, mesela bir tanesi girmişUzak diyarlardan bir bedevi vesaire geldiği zaman meclisine girilir, mesela bir tanesi girmiş Peygamber Efendimiz'in oturduğu yere, başlamış eli ayağı titremeye. Neden? Peygamber Efendimiz'in oturduğu yere, başlamış eli ayağı titremeye. Neden? Karşısındaki Allah'ın Resulü, ondan tir tir titriyor, böyle bir heybet almış, Karşısındaki Allah'ın Resulü, ondan tir tir titriyor, böyle bir heybet almış, bir şey demedi Peygamber Efendimiz. Ama Peygamber Efendimiz'in korkusu bir şey demedi Peygamber Efendimiz. Ama Peygamber Efendimiz'in korkusu bir aylık mesafedeki düşmanın kalbini küt küt attırır.bir aylık mesafedeki düşmanın kalbini küt küt attırır. Yani günlük değil, bir aylık mesafe. Düşmanın ödü patlardı Peygamber Efendimiz'denYani günlük değil, bir aylık mesafe. Düşmanın ödü patlardı Peygamber Efendimiz'den manyetik tesiri orada ne yapar kendisini gösterirdi adeta, öyle diyeyim hani mıknatısmanyetik tesiri orada ne yapar kendisini gösterirdi adeta, öyle diyeyim hani mıknatıs böyle toplu iğneyi yaklaştırdığın zaman kıpırdatıyor ya daha uzaktayken, neden, mıknatıs tesiri var. böyle toplu iğneyi yaklaştırdığın zaman kıpırdatıyor ya daha uzaktayken, neden, mıknatıs tesiri var.

Peygamber Efendimizin de peygamberlik tesiri bir aylık mesafeden düşmanın yüreğini hoplatır.Peygamber Efendimizin de peygamberlik tesiri bir aylık mesafeden düşmanın yüreğini hoplatır. "Acaba Hz. Muhammed bize saldırır mı, acaba Hz. Muhammed bize bir şey yapar mı, "Acaba Hz. Muhammed bize saldırır mı, acaba Hz. Muhammed bize bir şey yapar mı, acaba şöyle olur mu böyle olur mu?.." diye ödü patlardı bu müşrik kabilelerin, o hainlerin,acaba şöyle olur mu böyle olur mu?.." diye ödü patlardı bu müşrik kabilelerin, o hainlerin, onların reislerinin ödü patlardı. Onun için müslümanın İslâm'ın güzel taraflarını iyi öğrenmesi lazım onların reislerinin ödü patlardı. Onun için müslümanın İslâm'ın güzel taraflarını iyi öğrenmesi lazım

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2