Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Rabbim Allah De, Sonra Dosdoğru Ol!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Şevvâl 1407 / 21.06.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslüman Kardeşinin Yardımına Koşmak, Lâ İlâhe İlla’llàh Sözü Belâları Önler, Hased | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Rabbim Allah De, Sonra Dosdoğru Ol!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Şevvâl 1407 / 21.06.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Müslüman Kardeşinin Yardımına Koşmak, Lâ İlâhe İlla’llàh Sözü Belâları Önler, Hased | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emma bâ'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmma bâ'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ahve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl:

Lâ yezâlullâhu teâlâ fî hâceti'l-abdi mâ dâme'l-abdü fî hâceti ehîhi. Lâ yezâlullâhu teâlâ fî hâceti'l-abdi mâ dâme'l-abdü fî hâceti ehîhi.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah cümlenizden razı olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun.
Dünya ve âhiretin hayırlarına cümlenizi nâil eylesin.Dünya ve âhiretin hayırlarına cümlenizi nâil eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup tefeyyüz etmek üzere burada toplandık.mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup tefeyyüz etmek üzere burada toplandık. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce bu mübarek sözleri söylemiş olanBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce bu mübarek sözleri söylemiş olan Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhuna hediye olsun;Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruhuna hediye olsun; ona bağlılığımızın, ümmetliğimizin, sevgimizin, saygımızın nişanesi olsun diyeona bağlılığımızın, ümmetliğimizin, sevgimizin, saygımızın nişanesi olsun diye ve onun cümle âlinin, ashabının, etbaının, ahbabının ruhlarınave onun cümle âlinin, ashabının, etbaının, ahbabının ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselînin ervahına ve hasseten evliyâullahın ve ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olanve sâir enbiyâ ve mürselînin ervahına ve hasseten evliyâullahın ve ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan Efendimiz'den bugüne kadar güzerân eylemiş zaman içinde ümmet-i Muhammed'e ilim öğretmiş,Efendimiz'den bugüne kadar güzerân eylemiş zaman içinde ümmet-i Muhammed'e ilim öğretmiş, irşat etmiş olan sâdât ve meşâyih-i turuk-ı âliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye; irşat etmiş olan sâdât ve meşâyih-i turuk-ı âliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri Allah Allah diyerek, mallarını canlarını ortaya koyarak, bu beldeleri Allah Allah diyerek, mallarını canlarını ortaya koyarak, Allah'ın rızasını kazanmak için çalışarak fethetmiş ve bize emanet bırakmış olanAllah'ın rızasını kazanmak için çalışarak fethetmiş ve bize emanet bırakmış olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye;fatihlerin, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye; okuduğumuz hadîs-i şerîfleri diyar diyar gezip toplayıp kitaplar haline getirenokuduğumuz hadîs-i şerîfleri diyar diyar gezip toplayıp kitaplar haline getiren alimlerin ve râvilerin ruhlarına hediye olsun diye;alimlerin ve râvilerin ruhlarına hediye olsun diye; şu içinde ibadet ettiğimiz, hadis okuduğumuz mâbedin, mescidin yapılmasına ve yaşamasınaşu içinde ibadet ettiğimiz, hadis okuduğumuz mâbedin, mescidin yapılmasına ve yaşamasına katkısı bulunmuş olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye;katkısı bulunmuş olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere tatil gününde tatilini terk edipuzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere tatil gününde tatilini terk edip pikniğini, gezintisini terk edip, "burada Efendimiz'in hadislerini duyacağım" diyepikniğini, gezintisini terk edip, "burada Efendimiz'in hadislerini duyacağım" diye fedakârlık yaparak gelmiş olan siz kardeşlerimizinfedakârlık yaparak gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye,âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye, ve biz yaşayan müslümanlar da Peygamber Efendimiz'in şefaatine erelim, onun sünnetini ihyâ edelim,ve biz yaşayan müslümanlar da Peygamber Efendimiz'in şefaatine erelim, onun sünnetini ihyâ edelim, sünnetini ihyâ edenlere verilecek yüzlerce şehit sevabını kazanalım,sünnetini ihyâ edenlere verilecek yüzlerce şehit sevabını kazanalım, dünya ve âhiret saadetine erelim diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerif okuyup öyle başlayalım. dünya ve âhiret saadetine erelim diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerif okuyup öyle başlayalım.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabınınOkuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının -ki hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi hazretleri cem ve telif eylemiştir--ki hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi hazretleri cem ve telif eylemiştir- 487. sayfasının başından itibaren yer alıyor.487. sayfasının başından itibaren yer alıyor. Metinlerini merak eden, ilgili, ilme meraklı kardeşlerimiz oradanMetinlerini merak eden, ilgili, ilme meraklı kardeşlerimiz oradan takip edebilirler, ezberleyebilirler, bakabilirler. takip edebilirler, ezberleyebilirler, bakabilirler.

Taberânî, Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten rivayet etmiş,Taberânî, Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten rivayet etmiş, Zeyd İbn Sâbit radıyallahu anh'ten de bir başka rivayet [var]. Efendimiz buyuruyor ki: Zeyd İbn Sâbit radıyallahu anh'ten de bir başka rivayet [var]. Efendimiz buyuruyor ki:

Lâ yezâlullâhu teâlâ fî hâceti'l-abdi mâ dâme'l-abdü fî hâceti ehîhi.Lâ yezâlullâhu teâlâ fî hâceti'l-abdi mâ dâme'l-abdü fî hâceti ehîhi. "Allahu Teâlâ daima kulun ihtiyacını görmek, hacetini reva etmek, işlerini görüp bitirmek,"Allahu Teâlâ daima kulun ihtiyacını görmek, hacetini reva etmek, işlerini görüp bitirmek, isteklerini ihsan etmekte devam eder; isteklerini ihsan etmekte devam eder; kul müslüman kardeşinin hacetini, ihtiyacını gidermek hususunda sa'y u gayret ettiği müddetçe." kul müslüman kardeşinin hacetini, ihtiyacını gidermek hususunda sa'y u gayret ettiği müddetçe."

Müslüman kul, müslüman kardeşinin ihtiyacını düşünür, sıkıntısını anlar, yardımını murat eder;Müslüman kul, müslüman kardeşinin ihtiyacını düşünür, sıkıntısını anlar, yardımını murat eder; bunun için gayrete gelir, bu yolda yürürse… Yürüdüğü müddetçe Allah da onun işlerini bitirir,bunun için gayrete gelir, bu yolda yürürse… Yürüdüğü müddetçe Allah da onun işlerini bitirir, ihtiyaçlarını giderir, hacetlerini reva eder, dileklerini kabul eder.ihtiyaçlarını giderir, hacetlerini reva eder, dileklerini kabul eder. Allah da ona yardım eder, onun dünya ve âhiret muratlarını kendisine ihsan eder.Allah da ona yardım eder, onun dünya ve âhiret muratlarını kendisine ihsan eder. Şart; o kulun müslüman kardeşinin ihtiyacında koşturması.Şart; o kulun müslüman kardeşinin ihtiyacında koşturması. "Sen misin benim kuluma benim rızamı kazanmak için yardımı düşünen,"Sen misin benim kuluma benim rızamı kazanmak için yardımı düşünen, ben de o halde sana yardım edeyim." diye Allah yardım ediyor. ben de o halde sana yardım edeyim." diye Allah yardım ediyor.

Demek ki Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını, yardımını kazanmanın bazı kestirme yolları varmış.Demek ki Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını, yardımını kazanmanın bazı kestirme yolları varmış. İnsan elini açar; İnsan elini açar;

"Yâ Rabbi! Bana şunu ver. Yâ Rabbi! Çok sıkıştım, şu ihtiyacım var, bana bunu ihsan eyle."Yâ Rabbi! Bana şunu ver. Yâ Rabbi! Çok sıkıştım, şu ihtiyacım var, bana bunu ihsan eyle. Aman daraldım yâ Rabbi! Medet Allah'ım!.." der. Aman daraldım yâ Rabbi! Medet Allah'ım!.." der.

Ama duaların kabul olmama sebepleri de olur. Yani duaları Allah kabul edecek; genel kaide bu!Ama duaların kabul olmama sebepleri de olur. Yani duaları Allah kabul edecek; genel kaide bu! Ama duaların kabul olmama sebepleri de vardır.Ama duaların kabul olmama sebepleri de vardır. O kabul olmama sebeplerinden bir tanesi kişinin üzerinde bulunur.O kabul olmama sebeplerinden bir tanesi kişinin üzerinde bulunur. Mesela itaat; kendisine vecibe olan büyüğüne itaat etmeyen kimsenin duası kabul olmaz.Mesela itaat; kendisine vecibe olan büyüğüne itaat etmeyen kimsenin duası kabul olmaz. Âsi olduğundan kabul olmaz. Anasına babasına âsi olan evladın duası kabul olmaz.Âsi olduğundan kabul olmaz. Anasına babasına âsi olan evladın duası kabul olmaz. Allah'ın genel kaidesi kulun duasına icabet etmektir ama o cezalı... Allah'ın genel kaidesi kulun duasına icabet etmektir ama o cezalı...

Biz dünya kanunlarında da bir insanın yaşaması için helikopter gönderiyoruz,Biz dünya kanunlarında da bir insanın yaşaması için helikopter gönderiyoruz, diyar diyar doktor sağlıyoruz, Amerika'dan ilaç getirtiyoruz… Bir insan yaşasın diye... diyar diyar doktor sağlıyoruz, Amerika'dan ilaç getirtiyoruz… Bir insan yaşasın diye...

Peki, kanun bazı insanlar darağacında niye sallandırmış? Peki, kanun bazı insanlar darağacında niye sallandırmış?

Öbür adamı yaşatmak için bütün hastaneleri, polisleri seferber ediyor, koşturuyor.Öbür adamı yaşatmak için bütün hastaneleri, polisleri seferber ediyor, koşturuyor. Bu adam belki yaşar, ameliyat olacak, "Aman hastaneye çabuk yetişsin! Aman acele kan aranıyor!Bu adam belki yaşar, ameliyat olacak, "Aman hastaneye çabuk yetişsin! Aman acele kan aranıyor! Sıfır grup rh negatif acele taze kana ihtiyaç var!"Sıfır grup rh negatif acele taze kana ihtiyaç var!" Radyolar, televizyonlar, her taraf seferber oldu. Radyolar, televizyonlar, her taraf seferber oldu.

Neden? "Bu adam yaşasın!" Neden?

"Bu adam yaşasın!"

Peki, sen adamların yaşamasını bu kadar istiyorsan, buradaki adamı ipe niye sallandırıyorsun? Peki, sen adamların yaşamasını bu kadar istiyorsan, buradaki adamı ipe niye sallandırıyorsun?

"Kabahati var da ondan." diyoruz ya… Kanunlarda var ya hani…"Kabahati var da ondan." diyoruz ya… Kanunlarda var ya hani… Mânevî hayatın da cezaları var. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki: Mânevî hayatın da cezaları var. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki:

"Kul işlediği bir kabahatten, günahtan dolayı yazılmış rızkından mahrum olur." "Kul işlediği bir kabahatten, günahtan dolayı yazılmış rızkından mahrum olur."

Buyur! Rızık gelir insana, çünkü rızkını yazmış Allah sana. Tamam ama cezalı, günah işledi…Buyur! Rızık gelir insana, çünkü rızkını yazmış Allah sana. Tamam ama cezalı, günah işledi… Demek ki, "Sen misin o günahı işleyen, ben de sana şu yazdığım rızkı kestim." deniyor.Demek ki, "Sen misin o günahı işleyen, ben de sana şu yazdığım rızkı kestim." deniyor. Hadisten anlıyoruz. Bize mânevî hayatın esrarını öğreten Peygamber Efendimiz,Hadisten anlıyoruz. Bize mânevî hayatın esrarını öğreten Peygamber Efendimiz, nakleden Peygamber Efendimiz, onun hadîs-i şerîfinden anlıyoruz. nakleden Peygamber Efendimiz, onun hadîs-i şerîfinden anlıyoruz.

Demek ki dua kabul olur veya olmaz. Duanın kabul olma şartlarını insan iyi bilmeli.Demek ki dua kabul olur veya olmaz. Duanın kabul olma şartlarını insan iyi bilmeli. Hem edepsiz bir durumda olup hem de sonra, "Ben dua ettim."Hem edepsiz bir durumda olup hem de sonra, "Ben dua ettim." Bekle bakalım, gelsin… Gelir ama başına felaket gelir, tokat gelir. Bekle bakalım, gelsin… Gelir ama başına felaket gelir, tokat gelir. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde diyor ki: "Zalimlere söyle beni zikretmesinler. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde diyor ki:

"Zalimlere söyle beni zikretmesinler.
Çünkü onlar beni zikretti mi ben de onları zikrederim ama benim Çünkü onlar beni zikretti mi ben de onları zikrederim ama benim o zalimleri zikretmem onlara lanet etmek şeklinde olur." o zalimleri zikretmem onlara lanet etmek şeklinde olur."

Demek ki bu dinin inceliklerini bilmek lazım, başka çaresi yok! İnceliğini bilmedi mi insan çarpılır.Demek ki bu dinin inceliklerini bilmek lazım, başka çaresi yok! İnceliğini bilmedi mi insan çarpılır. Nasıl cereyan şebekesinin, elektrik şebekesinin kanunlarını bilmeyen insana, Nasıl cereyan şebekesinin, elektrik şebekesinin kanunlarını bilmeyen insana, "Aman dokunma, telde cereyan var." diyoruz. "Aman dokunma, telde cereyan var." diyoruz.

"E dokunsun!" Dokundu mu kül olur. "E dokunsun!"

Dokundu mu kül olur.

"Yere düşmüş tel, kıpkırmızı… Ne güzel bakır tel, pırıl pırıl… Alayım, eve götüreyim." "Yere düşmüş tel, kıpkırmızı… Ne güzel bakır tel, pırıl pırıl… Alayım, eve götüreyim."

"Aman dokunma evladım! Yüksek gerilim var. Aman bu direğin altından geçmeyin."Aman dokunma evladım! Yüksek gerilim var. Aman bu direğin altından geçmeyin. Yüksek gerilim var. Buraya tırmanmayın." Kuru kafa, iki tane çapraz kemik.Yüksek gerilim var. Buraya tırmanmayın." Kuru kafa, iki tane çapraz kemik. "Bu direğe tırmanmayın, ölüm tehlikesi var." "Bu direğe tırmanmayın, ölüm tehlikesi var."

Tehlike var, görünmüyor ama var. İşte insanların mânevî hayatın bu tehlikelerini bilmesi lazım.Tehlike var, görünmüyor ama var. İşte insanların mânevî hayatın bu tehlikelerini bilmesi lazım. Bu yoldan yürüme, burası heyelan mıntıkası! Buradan gitme, burası çıkmaz sokak!Bu yoldan yürüme, burası heyelan mıntıkası! Buradan gitme, burası çıkmaz sokak! Bu işi yapma, burası şöyle zararlı! Buralarda dolaşma, salgın hastalık var! Bu işi yapma, burası şöyle zararlı! Buralarda dolaşma, salgın hastalık var!

"Buradan hayvan alma, kuduz vakası görüldü! Altı ay buradan kesim yasak." Neden? "Buradan hayvan alma, kuduz vakası görüldü! Altı ay buradan kesim yasak."

Neden?

Bir sebep var. Herkesin kolay bildiği bir şey değil ama bir sebep var, onun için yasak. Bir sebep var. Herkesin kolay bildiği bir şey değil ama bir sebep var, onun için yasak.

"Bu hayvanı hemen kirece gömün." Neden? "Bu hayvanı hemen kirece gömün."

Neden?

Öyle bir salgın hastalığı var ki onu gömmese, birisi yese o da hasta olur. Öyle bir salgın hastalığı var ki onu gömmese, birisi yese o da hasta olur.

"Satayım canım, eti kaç kilo gelir!" Satarsın ama milletin başını derde sokarsın."Satayım canım, eti kaç kilo gelir!"

Satarsın ama milletin başını derde sokarsın.
Onun için, "kirece gömün" diyor, salgın hastalığı var. Onun için, "kirece gömün" diyor, salgın hastalığı var.

İşte maddî hayatın böyle kanunları olduğu gibi elbette mânevî hayatın da kanunları var.İşte maddî hayatın böyle kanunları olduğu gibi elbette mânevî hayatın da kanunları var. Sen bu kanunlara riayet etme, edebini takınma, kulluğunu bilme, Sen bu kanunlara riayet etme, edebini takınma, kulluğunu bilme, Allah'a sağlam dayanma, inanma, güvenme, hadisleri âyetleri bilme;Allah'a sağlam dayanma, inanma, güvenme, hadisleri âyetleri bilme; insan elbet bu gidişle bir yere toslar. Bilmeyen insan bir yere toslar.insan elbet bu gidişle bir yere toslar. Bilmeyen insan bir yere toslar. Ya bilecek ya bir bilenin peşine takılacak. Ya bilecek ya bir bilenin peşine takılacak.

İşte insanın işlerini yaptırmasının mânevî çaresi burada çıkıyor.İşte insanın işlerini yaptırmasının mânevî çaresi burada çıkıyor. "Sen kulumun yardımına koş, ben de senin yardımına gelirim" kaidesi bu hadîs-i şerîfte çıkıyor. "Sen kulumun yardımına koş, ben de senin yardımına gelirim" kaidesi bu hadîs-i şerîfte çıkıyor. Allahu Teâlâ hazretleri istese bize her şeyi sebepsiz, bahanesiz, lütf u kereminden,Allahu Teâlâ hazretleri istese bize her şeyi sebepsiz, bahanesiz, lütf u kereminden, gayp hazinelerinden saçarak verdiği gibi bizim o hacetimizi de reva etmez mi?gayp hazinelerinden saçarak verdiği gibi bizim o hacetimizi de reva etmez mi? Amennâ ve saddaknâ, eder.Amennâ ve saddaknâ, eder. Sanki benim şimdi üzerimde bulunan binlerce, milyonlarca, milyarlarca nimetiSanki benim şimdi üzerimde bulunan binlerce, milyonlarca, milyarlarca nimeti ben hak ettim de mi bunlar bana geliyor? Hayır, ikramiye!ben hak ettim de mi bunlar bana geliyor? Hayır, ikramiye! Lütf-ı ilâhîden çağlayan gibi, dağlardan derelerden dökülen su gibi gürül gürül lütuf geliyor.Lütf-ı ilâhîden çağlayan gibi, dağlardan derelerden dökülen su gibi gürül gürül lütuf geliyor. Her müslümanın, her insanın üstüne geliyor. Kâfirin de geliyor.Her müslümanın, her insanın üstüne geliyor. Kâfirin de geliyor. Allah'ın cömertliğini, keremini gör ki kâfiri bile rızkını kesip de ortada bırakmıyor.Allah'ın cömertliğini, keremini gör ki kâfiri bile rızkını kesip de ortada bırakmıyor. Bir hikmeti var, hesabı var, onun için… Bir hikmeti var, hesabı var, onun için…

O bakımdan mânevî hayatın kanunlarını, kaidelerini bileceğiz.O bakımdan mânevî hayatın kanunlarını, kaidelerini bileceğiz. Allah, "Sen kardeşinin ihtiyacına koş." diyor, bizi teşvik ediyor.Allah, "Sen kardeşinin ihtiyacına koş." diyor, bizi teşvik ediyor. Dilese onun yardımına koşmadan da verir, zaten veriyor ama bu yoldan olursa, bu bir garanti yoldur.Dilese onun yardımına koşmadan da verir, zaten veriyor ama bu yoldan olursa, bu bir garanti yoldur. Rabbimiz bizi birbirimizle barıştırmak istiyor.Rabbimiz bizi birbirimizle barıştırmak istiyor. Biz de inatçı keçiler gibi; "Barışmam, küstüm, boz, benimle konuşma…"Biz de inatçı keçiler gibi; "Barışmam, küstüm, boz, benimle konuşma…" Birimiz bu tarafa dönmüşüz, birimiz bu tarafa. Birimiz bu tarafa dönmüşüz, birimiz bu tarafa. Aradaki zavallı onu bu taraftan çeker, onu bu taraftan çeker. Aradaki zavallı onu bu taraftan çeker, onu bu taraftan çeker.

"Uzatın elinizi, barışın; bayramdır, ayıptır, günahtır, etmeyin eylemeyin!" "Barışmam." "Uzatın elinizi, barışın; bayramdır, ayıptır, günahtır, etmeyin eylemeyin!"

"Barışmam."

Dünyada müslümanlar birbirlerinin kardeşleri olduğu halde o kardeşliği bilmiyorlar,Dünyada müslümanlar birbirlerinin kardeşleri olduğu halde o kardeşliği bilmiyorlar, birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar da Allahu Teâlâ da kullarını birbirlerini sevsinler,birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar da Allahu Teâlâ da kullarını birbirlerini sevsinler, birbirlerine yardım etsinler diye birbirlerine iyilik etmeye sevk ediyor.birbirlerine yardım etsinler diye birbirlerine iyilik etmeye sevk ediyor. Ona mükâfat koymuş, "Sen kardeşinin yardımına koşarsan ben de seni mükâfatlandırırım." diyor. Ona mükâfat koymuş, "Sen kardeşinin yardımına koşarsan ben de seni mükâfatlandırırım." diyor.

İşin aslı, esası ne? İşin aslı, esası ne?

Allah, müslümanlar birbirleriyle kardeş olsun diye böyle mükâfat koymuş.Allah, müslümanlar birbirleriyle kardeş olsun diye böyle mükâfat koymuş. Biz bunu anlamazsak kalın kafalıyız demektir.Biz bunu anlamazsak kalın kafalıyız demektir. Allah bizim birbirimizle aramızın düzelmesini istiyor, biz niye bozmaya çalışalım?.. Allah bizim birbirimizle aramızın düzelmesini istiyor, biz niye bozmaya çalışalım?..

Hatta kulun birisinin rûz-ı mahşerde hesabı görülecek.Hatta kulun birisinin rûz-ı mahşerde hesabı görülecek. İyilik tarafı kıl payı birazcık daha ağır geldi, şakakları terlerken, "Cehenneme düşmekten kurtuldu,İyilik tarafı kıl payı birazcık daha ağır geldi, şakakları terlerken, "Cehenneme düşmekten kurtuldu, galiba cennete girecek, dur bakalım paçayı kurtardı…" derken bir hak sahibi daha gelecek. galiba cennete girecek, dur bakalım paçayı kurtardı…" derken bir hak sahibi daha gelecek.

Muhterem kardeşlerim! Çünkü insanı yakalayacaklar, ilan edecekler, diyecekler ki;Muhterem kardeşlerim!

Çünkü insanı yakalayacaklar, ilan edecekler, diyecekler ki;
"Ey mahşer halkı! Bu filancanın oğlu falancadır."Ey mahşer halkı! Bu filancanın oğlu falancadır. Bunda kimin hakkı varsa gelsin dilesin, bunun hesabı görülüyor!" Hepimizin hesabı görülecek. Bunda kimin hakkı varsa gelsin dilesin, bunun hesabı görülüyor!" Hepimizin hesabı görülecek.

Allah hesaba uğramadan giren bahtiyarların arasına bizleri dahil etsin. Allah hesaba uğramadan giren bahtiyarların arasına bizleri dahil etsin.

Çünkü ne yüzümüz var, ne halimiz var, ne sevabımız var...Çünkü ne yüzümüz var, ne halimiz var, ne sevabımız var... Halimiz nice olacak? Allah rahmetine gark eylesin. Cennetine öylece dahil eylesin.Halimiz nice olacak? Allah rahmetine gark eylesin. Cennetine öylece dahil eylesin. Orada ince ince hesap olacak. O hesaba en son gelen şahıs diyor ki; Orada ince ince hesap olacak. O hesaba en son gelen şahıs diyor ki;

"Yâ Rabbi! Bu kulda benim de bir hakkım vardı."Yâ Rabbi! Bu kulda benim de bir hakkım vardı. Bir zaman bana şu kötülüğü etmişti. Şu [hakkımı] almıştı, versin o hakkımı!" Bir zaman bana şu kötülüğü etmişti. Şu [hakkımı] almıştı, versin o hakkımı!"

Versin tamam, senin hakkın, onu verecek. "Peki, verin." Versin tamam, senin hakkın, onu verecek.

"Peki, verin."

Verince, buradaki sevap oraya gitti mi terazi bozuluyor. Bu, cennete gidecekken cehennemlik oluyor.Verince, buradaki sevap oraya gitti mi terazi bozuluyor. Bu, cennete gidecekken cehennemlik oluyor. Kritik noktada, çizgide, orta yerde…Kritik noktada, çizgide, orta yerde… Sevabın bir kısmını daha hakkı olan öteki şahsa verince, cehenneme gitme durumuna düşüyor.Sevabın bir kısmını daha hakkı olan öteki şahsa verince, cehenneme gitme durumuna düşüyor. Ötekisi de zaten can havliyle o sevabı medet bilmiş ona sarılmış.Ötekisi de zaten can havliyle o sevabı medet bilmiş ona sarılmış. O da sevinerek cennete giderken, cennetin köşkleri kendisine gösteriliyor.O da sevinerek cennete giderken, cennetin köşkleri kendisine gösteriliyor. Hadîs-i şerîfte anlatılıyor: "Yâ Rabbi! Bunlar ne güzel köşkler.Hadîs-i şerîfte anlatılıyor:

"Yâ Rabbi! Bunlar ne güzel köşkler.
Bu köşkler kimler için hazırlamış Allah'ım? Yâ Rabbi! Kimlere acaba bu köşkler?" Bu köşkler kimler için hazırlamış Allah'ım? Yâ Rabbi! Kimlere acaba bu köşkler?"

Âfîne ani'n-nâs. "Bunlar insanlarda hakkı olduğu haldeÂfîne ani'n-nâs. "Bunlar insanlarda hakkı olduğu halde onların kendisine yaptığı kusurları affedenlerine verilen köşkler." onların kendisine yaptığı kusurları affedenlerine verilen köşkler."

"Aman çok güzel! Yâ Rabbi, ben de bu kardeşimi affetsem bana da bu köşkler verilir mi?" "Aman çok güzel! Yâ Rabbi, ben de bu kardeşimi affetsem bana da bu köşkler verilir mi?"

"Verilir." "Peki, bu kardeşimi affettim. Ona davacı olmaktan vazgeçtim." diyor."Verilir."

"Peki, bu kardeşimi affettim. Ona davacı olmaktan vazgeçtim." diyor.
Affedince sevap geri asıl sahibinin terazisine giriyor.Affedince sevap geri asıl sahibinin terazisine giriyor. Tabi o da cehenneme gitmek durumundan paçayı kurtarıyor.Tabi o da cehenneme gitmek durumundan paçayı kurtarıyor. Ötekisi artık o köşklerin zevkinden, şevkinden, hevesinden cennete giderkenÖtekisi artık o köşklerin zevkinden, şevkinden, hevesinden cennete giderken Allahu Teâlâ hazretleri tarafından kendisine denilecekmiş ki: Allahu Teâlâ hazretleri tarafından kendisine denilecekmiş ki:

"Nereye gidiyorsun?" "Cennete gidiyorum." "Nereye gidiyorsun?"

"Cennete gidiyorum."

"Peki, kardeşinin elinden tut, o da cennetlik, onu da götür." "Peki, kardeşinin elinden tut, o da cennetlik, onu da götür."

Kardeşinin de hesabı düzgün geldi. Affedince o da cehenneme düşmekten kurtuldu.Kardeşinin de hesabı düzgün geldi. Affedince o da cehenneme düşmekten kurtuldu. "Onun elinden tut da onu da cennete götür. Senin affetmen sayesinde o da cennetlik oldu." diye"Onun elinden tut da onu da cennete götür. Senin affetmen sayesinde o da cennetlik oldu." diye onun elinden tutmasını söylüyor. onun elinden tutmasını söylüyor.

Peygamber Efendimiz böyle buyurduktan sonra demiş ki: Peygamber Efendimiz böyle buyurduktan sonra demiş ki:

"Ey ahali! Allah'tan korkun, ibret alın."Ey ahali! Allah'tan korkun, ibret alın. Allahu Teâlâ hazretleri iki kardeşin arasını bulmak için köşk gösteriyor, onu ona heveslendiriyor,Allahu Teâlâ hazretleri iki kardeşin arasını bulmak için köşk gösteriyor, onu ona heveslendiriyor, ona hakkını bağışlattırıyor da arayı buluyor. Siz de dünyada kulların arasını bulun." ona hakkını bağışlattırıyor da arayı buluyor. Siz de dünyada kulların arasını bulun."

Muhterem kardeşlerim! Biz bugün parça parça dağılmışız.Muhterem kardeşlerim!

Biz bugün parça parça dağılmışız.
Müslümanların hepsini incelediğin zaman… Şöyle bir röntgene al, hepsinin röntgenini çek;Müslümanların hepsini incelediğin zaman… Şöyle bir röntgene al, hepsinin röntgenini çek; kırmızı yanaklı bir insan görüyorsun. Şişman da, kilosu da var, pazuları da bayağı geniş filan...kırmızı yanaklı bir insan görüyorsun. Şişman da, kilosu da var, pazuları da bayağı geniş filan... "Sen ona bakma. Onun ciğerinde şu hastalık var." diyorlar, bitiyor. "Hasta" diyorlar, bitiyor."Sen ona bakma. Onun ciğerinde şu hastalık var." diyorlar, bitiyor. "Hasta" diyorlar, bitiyor. Müslümanların da mânevî röntgenini bir çek, sağlam kaç tane insan çıkar, bilmiyorum. Müslümanların da mânevî röntgenini bir çek, sağlam kaç tane insan çıkar, bilmiyorum. Çünkü İslâm'ı bilmiyorlar.Çünkü İslâm'ı bilmiyorlar. Çünkü bildikleri İslâm'ın ahkâmına uymuyorlar, yaşamıyorlar, tatbik etmiyorlar, utanmıyorlar. Çünkü bildikleri İslâm'ın ahkâmına uymuyorlar, yaşamıyorlar, tatbik etmiyorlar, utanmıyorlar.

Allah'ın emirlerini okuyoruz da tutmamaya utanmıyoruz.Allah'ın emirlerini okuyoruz da tutmamaya utanmıyoruz. Allahu Teâlâ her gün bize vaizlerin ağzından, kitapların satırlarından nice nasihatler gönderiyor,Allahu Teâlâ her gün bize vaizlerin ağzından, kitapların satırlarından nice nasihatler gönderiyor, etrafımızda nice ibretli hadise cereyan ediyor daetrafımızda nice ibretli hadise cereyan ediyor da ibret alıp uyanıp da Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna girmiyoruz. ibret alıp uyanıp da Allahu Teâlâ hazretlerinin yoluna girmiyoruz. Düşünmüyoruz ki kâfir cehenneme gideceği zaman diyecek ki: Düşünmüyoruz ki kâfir cehenneme gideceği zaman diyecek ki:

"Yâ Rabbi! Beni geri döndür." Leallî a'melu sâlihan fîmâ terektü."Yâ Rabbi! Beni geri döndür."

Leallî a'melu sâlihan fîmâ terektü.
"Malımdan zekât vermek vs. gibi yapmadığım hayrât u hasenâtımı belki yaparım,"Malımdan zekât vermek vs. gibi yapmadığım hayrât u hasenâtımı belki yaparım, döndür beni geriye." diyecek. Kellâ. "Olmaz, geçti!" denilecek. döndür beni geriye." diyecek.

Kellâ. "Olmaz, geçti!" denilecek.

Hayat denilen fırsat elden geçmeden, eğer aklımız varsa hayır yapmaya koşmalıyız.Hayat denilen fırsat elden geçmeden, eğer aklımız varsa hayır yapmaya koşmalıyız. Çünkü bu yolun geri dönüşü yok.Çünkü bu yolun geri dönüşü yok. Kabir kapısından geçti mi, ecel şerbetini içti mi insanın geri dönmesi yok; bu iş bitiyor. Kabir kapısından geçti mi, ecel şerbetini içti mi insanın geri dönmesi yok; bu iş bitiyor.

O bakımdan âhiret tarafına göçmeden burada hayır hasenât yapmaya bakalım.O bakımdan âhiret tarafına göçmeden burada hayır hasenât yapmaya bakalım. Kardeşlerimizin yardımına koşalım, kesenin ağzını açalım, yardım edelim, hizmet edelim.Kardeşlerimizin yardımına koşalım, kesenin ağzını açalım, yardım edelim, hizmet edelim. Hizmet eden izzet bulur. Yardım eden yardım bulur. Sadaka verenin malı ziyadeleşir.Hizmet eden izzet bulur. Yardım eden yardım bulur. Sadaka verenin malı ziyadeleşir. Hayır yapan hayırlara erer. Birisinin ihtiyacına koşanın Allah yardımına erişir.Hayır yapan hayırlara erer. Birisinin ihtiyacına koşanın Allah yardımına erişir. Bu iş böyle gider. Kalbimizi pak edelim, birbirimize karşı sevgimizi sâfî eyleyelim. Bu iş böyle gider. Kalbimizi pak edelim, birbirimize karşı sevgimizi sâfî eyleyelim.

Bu, ayıp oluyor ve bir de bu sefer riyakârlık oluyor. Müslümanız; ben onu sevmiyorum, o beni sevmiyor.Bu, ayıp oluyor ve bir de bu sefer riyakârlık oluyor.

Müslümanız; ben onu sevmiyorum, o beni sevmiyor.
Karşı karşıya geliyoruz, yüzümüze gülüyoruz, el sıkıyoruz. Bırak, sıkma elini!Karşı karşıya geliyoruz, yüzümüze gülüyoruz, el sıkıyoruz. Bırak, sıkma elini! Sevmiyorsun ki! Aleyhinde konuşuyorsun, yüz yüze geldiğin zaman; Sevmiyorsun ki! Aleyhinde konuşuyorsun, yüz yüze geldiğin zaman;

"Nasılsın efendim, iyi misin? Arz-ı hürmet ederim, Allah ömürler versin." "Nasılsın efendim, iyi misin? Arz-ı hürmet ederim, Allah ömürler versin."

Yalan! Riyakârlık oluyor. İçi başka, dışı başka insana ne derler? O duruma düşüyoruz.Yalan! Riyakârlık oluyor. İçi başka, dışı başka insana ne derler? O duruma düşüyoruz. Dobra dobra söyle, "Kardeşim! Ben sende şu kusuru görüyorum." de. Dobra dobra söyle, "Kardeşim! Ben sende şu kusuru görüyorum." de.

"Canım, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar." "Canım, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar."

Kovsunlar ya! Onuncu köyü kurarız, olur biter!Kovsunlar ya! Onuncu köyü kurarız, olur biter! Dokuz tane köyden kovulanlar gitsin onuncu köyü kursunlar. Tamam, orası doğrular köyü olur.Dokuz tane köyden kovulanlar gitsin onuncu köyü kursunlar. Tamam, orası doğrular köyü olur. Dokuz tane köy, ondan sonra onuncu köy; iyi köy olur. Oraya gideriz, ne yapalım... Dokuz tane köy, ondan sonra onuncu köy; iyi köy olur. Oraya gideriz, ne yapalım...

Allah bizi doğruluktan, rızasından, insaftan, merhametten ayırmasın. Allah bizi doğruluktan, rızasından, insaftan, merhametten ayırmasın.

İslâm ahlâkını içimize emelim, alalım.İslâm ahlâkını içimize emelim, alalım. Toprak var; yağmur yağar, üstünden akar gider, çoraktır, bir şey bitirmez.Toprak var; yağmur yağar, üstünden akar gider, çoraktır, bir şey bitirmez. Bitirse bitirse diken bitirir, çoban çökerten dikeni bitirir,Bitirse bitirse diken bitirir, çoban çökerten dikeni bitirir, üstüne bastığı zaman insanı zıplatır, başka bir işe yaramaz. üstüne bastığı zaman insanı zıplatır, başka bir işe yaramaz. Öyle yer var ki senede iki mahsul, üç mahsul verir. Diz boyu ot, renk renk çiçekler olur.Öyle yer var ki senede iki mahsul, üç mahsul verir. Diz boyu ot, renk renk çiçekler olur. Arılar vızvızlar, kelebekler uçar, bülbüller öter. Yerine göre... Arılar vızvızlar, kelebekler uçar, bülbüller öter. Yerine göre...

Allah bizim toprağımızı çorak etmesin. Gönlümüze yumuşaklık versin, gönlümüze kabiliyet versin. Allah bizim toprağımızı çorak etmesin. Gönlümüze yumuşaklık versin, gönlümüze kabiliyet versin.

Böyle güzel bir din nasip olmuş. Böyle güzel ahkâmı Avrupalı bulsa, mal bulmuş mağribî gibi yağmalar.Böyle güzel bir din nasip olmuş. Böyle güzel ahkâmı Avrupalı bulsa, mal bulmuş mağribî gibi yağmalar. Biz bulmuşuz, biz de mirasyedi gibi kadrini bilmeden yağmalıyoruz.Biz bulmuşuz, biz de mirasyedi gibi kadrini bilmeden yağmalıyoruz. Böyle güzel dinimiz var, böyle kötü halimiz var. Cami dolusu insan, bir çuval bir şey etmez.Böyle güzel dinimiz var, böyle kötü halimiz var. Cami dolusu insan, bir çuval bir şey etmez. Beraber bir şey yapamazlar; aralarında ihtilaf, çekişme, gruplaşma, dedikodu, gıybet...Beraber bir şey yapamazlar; aralarında ihtilaf, çekişme, gruplaşma, dedikodu, gıybet... Aralarında Allah ne yasak etmişse hepsi var, Allah ne emretmişse hiçbiri yok. Aralarında Allah ne yasak etmişse hepsi var, Allah ne emretmişse hiçbiri yok.

İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.

Bu işi şeytan mı başardı? Kâfirler mi düzenlediler?Bu işi şeytan mı başardı? Kâfirler mi düzenlediler? Nasıl oldu bilmiyorum; Allah'ın ne kadar yasak ettiği şey varsa kemâliyle mevcut.Nasıl oldu bilmiyorum; Allah'ın ne kadar yasak ettiği şey varsa kemâliyle mevcut. Bütün takımıyla, eksiksiz, a'sından z'sine Allah'ın yasak ettiği her şey var.Bütün takımıyla, eksiksiz, a'sından z'sine Allah'ın yasak ettiği her şey var. Ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı. Hepsi var. Ne ararsan bulunur, derde devadan gayrı. Hepsi var.

Allah'ın istediği şey?.. Ara ki bulasın, yok!Allah'ın istediği şey?.. Ara ki bulasın, yok! Haydi bir takvâ ara, dürüstlük ara, fedakârlık ara, samimi arkadaşlık ara.Haydi bir takvâ ara, dürüstlük ara, fedakârlık ara, samimi arkadaşlık ara. Nerede?.. Nerede samimi arkadaşlar? Dervişlik kardeşlik, ihvanlık demek!Nerede?.. Nerede samimi arkadaşlar? Dervişlik kardeşlik, ihvanlık demek! Tasavvuf sevgi, muhabbet, saygı, fedakârlık demek! Böyle bir şey varmış bir zamanlar, masal gibi…Tasavvuf sevgi, muhabbet, saygı, fedakârlık demek! Böyle bir şey varmış bir zamanlar, masal gibi… Otur ki dedenin dizine, "Bir zamanlar böyle bir şey vardı evladım." diye aksakalınıOtur ki dedenin dizine, "Bir zamanlar böyle bir şey vardı evladım." diye aksakalını gözyaşlarıyla sulaya sulaya anlatsın sana, dinle. gözyaşlarıyla sulaya sulaya anlatsın sana, dinle.

Lâ yezâlu kavlu; lâ ilâhe illallâhu yedfeu sehatallâhi ani'l-ıbâdiLâ yezâlu kavlu; lâ ilâhe illallâhu yedfeu sehatallâhi ani'l-ıbâdi hattâ izâ nezelû bi'l-menzilillezî lâ yubâlûne mâ nekase min dînihim izâ selimet lehum dünyâhumhattâ izâ nezelû bi'l-menzilillezî lâ yubâlûne mâ nekase min dînihim izâ selimet lehum dünyâhum fe kâlû ınde zâlike kâlellâhu lehum "kezebtüm". fe kâlû ınde zâlike kâlellâhu lehum "kezebtüm".

Enes radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf ki bu hadîs-i şerîfi gönlümüzün sayfasına mutlaka yazalım,Enes radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf ki bu hadîs-i şerîfi gönlümüzün sayfasına mutlaka yazalım, hiç unutmayalım. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; hiç unutmayalım. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

"Lâ ilâhe illallah sözü -kelime-i tevhîd, kelime-i tevhîdimiz-"Lâ ilâhe illallah sözü -kelime-i tevhîd, kelime-i tevhîdimiz- Allah'ın kızgınlığını kullar üzerinden def eder durur."Allah'ın kızgınlığını kullar üzerinden def eder durur." Kul, lâ ilâhe illallah dedikçe Allah'ın sahatı, gazabı,Kul, lâ ilâhe illallah dedikçe Allah'ın sahatı, gazabı, kızgınlığı, kahrı, ikabı, azabı, itabı onların üzerine gelmez. O lâ ilâhe illallah onları korur. kızgınlığı, kahrı, ikabı, azabı, itabı onların üzerine gelmez. O lâ ilâhe illallah onları korur.

Neden? Lâ ilâhe illallah diyorlar; ehl-i tevhîd, Allah'ın varlığına, birliğine inanmış.Neden?

Lâ ilâhe illallah diyorlar; ehl-i tevhîd, Allah'ın varlığına, birliğine inanmış.
İki demiyor, üç demiyor, çok demiyor; Allah bir diyor.İki demiyor, üç demiyor, çok demiyor; Allah bir diyor. Allah'a bağlılığı tamam, lâ ilâhe illallah diyor.Allah'a bağlılığı tamam, lâ ilâhe illallah diyor. Bu Allah'ın gazabını, kızgınlığını, kahrını engelleyen bir siperdir, bir mâniadır; kulu korur.Bu Allah'ın gazabını, kızgınlığını, kahrını engelleyen bir siperdir, bir mâniadır; kulu korur. Bu sözün mânası, kul bunu dedikçe Allah'ın kahrına, gazabına uğramaz demek. Bu sözün mânası, kul bunu dedikçe Allah'ın kahrına, gazabına uğramaz demek.

Ne zamana kadar? "Bir zamana kadar ki…"Ne zamana kadar?

"Bir zamana kadar ki…"
Hattâ izâ nezelû bi'l-menzilillezî lâ yubâlûne mâ nekase min dînihim izâ selimet lehum dünyâhum.Hattâ izâ nezelû bi'l-menzilillezî lâ yubâlûne mâ nekase min dînihim izâ selimet lehum dünyâhum. "Öyle bir noktaya gelinceye kadar ki dünyalıkları dosdoğru, tıkırında gidince"Öyle bir noktaya gelinceye kadar ki dünyalıkları dosdoğru, tıkırında gidince dinlerinden uğradıkları kayıplara aldırmaz duruma düşünceye kadar bu koruma devam eder." dinlerinden uğradıkları kayıplara aldırmaz duruma düşünceye kadar bu koruma devam eder."

"Dinim eksilirse eksilsin, dünyam yerinde ya…"Dinim eksilirse eksilsin, dünyam yerinde ya… Köşküm, konağım, arabam var ya, param geliyor ya, sıhhatim yerinde ya, göbeğim kocaman ya…Köşküm, konağım, arabam var ya, param geliyor ya, sıhhatim yerinde ya, göbeğim kocaman ya… Keyfim tıkırında, her işimi yapmışım.Keyfim tıkırında, her işimi yapmışım. Çocuklar yetişmiş, ticarethanemden gürül gürül gelir geliyor..." Çocuklar yetişmiş, ticarethanemden gürül gürül gelir geliyor..."

Ama âhireti gidiyor, dini noksanlaşıyor. Ama âhireti gidiyor, dini noksanlaşıyor.

Hani sen sabah namazlarına gelirdin mübarek, ne oldu?Hani sen sabah namazlarına gelirdin mübarek, ne oldu? Hani sen yatsı namazlarında, beş vakitte camimizde görünürdün, ne oldu?Hani sen yatsı namazlarında, beş vakitte camimizde görünürdün, ne oldu? Hani sen bir zamanlar hayırlar yapardın? Hani sen bizim toplantılara gelirdin?Hani sen bir zamanlar hayırlar yapardın? Hani sen bizim toplantılara gelirdin? Hani senin hanımın bayağı müslüman bir hanımdı? Hani senin çocuklar bizim Kur'an dersine gelirlerdi?Hani senin hanımın bayağı müslüman bir hanımdı? Hani senin çocuklar bizim Kur'an dersine gelirlerdi? Yahu her şey değişti, ne oluyorsun? Hacı Efendi sen de mi yahu?.. Yahu her şey değişti, ne oluyorsun? Hacı Efendi sen de mi yahu?..

"Canım işte ne yapalım, zaman sana uymazsa sen zamana uy." "Canım işte ne yapalım, zaman sana uymazsa sen zamana uy."

Uy da belanı bul!Uy da belanı bul! Zaman sana uymazsa sen zaman uy; aç etekleri, aç göğsü, aç saçı, aç başı, ondan sonra tamam… Zaman sana uymazsa sen zaman uy; aç etekleri, aç göğsü, aç saçı, aç başı, ondan sonra tamam…

Eskiden, ben hatırlarım -çok yaşlı bir insan değilim- düğün olurdu; gelinin yüzünü erkekler görmezdi.Eskiden, ben hatırlarım -çok yaşlı bir insan değilim- düğün olurdu; gelinin yüzünü erkekler görmezdi. Gelin evden güveyin evine giderken başı örtülü olur, [üstüne] allı ve pullu kalın bir örtü örterlerdi.Gelin evden güveyin evine giderken başı örtülü olur, [üstüne] allı ve pullu kalın bir örtü örterlerdi. Gelinin yüzü görülmezdi.Gelinin yüzü görülmezdi. Duvağın üstünden allı pullu bir örtü örtülürDuvağın üstünden allı pullu bir örtü örtülür bir de kimse görmesin diye kapının iki tarafına çarşaf gerilirdi.bir de kimse görmesin diye kapının iki tarafına çarşaf gerilirdi. Bir de gelin çıktı mı etrafa para saçarlardı.Bir de gelin çıktı mı etrafa para saçarlardı. Çocuklar, "parayı kapacağız, uğurdur, berekettir, üç kuruş aldım, beş kuruş aldım"Çocuklar, "parayı kapacağız, uğurdur, berekettir, üç kuruş aldım, beş kuruş aldım" filan derken herkesin dikkati o tarafa dağılır, gelin de oradan evine giderdi.filan derken herkesin dikkati o tarafa dağılır, gelin de oradan evine giderdi. Elhamdülillah, nâmahreme saçının kılını göstermeden bu iş biterdi. Elhamdülillah, nâmahreme saçının kılını göstermeden bu iş biterdi.

Şimdi? Şimdi gelinin tuvaleti sırtından kuyruk sokumuna kadar açık.Şimdi?

Şimdi gelinin tuvaleti sırtından kuyruk sokumuna kadar açık.
Gavurları, Avrupa'yı demiyorum, Türkiye'de…Gavurları, Avrupa'yı demiyorum, Türkiye'de… Bizim memleketimizin bir zamanlar babaları şöyle şöyle olan insanların evlatları.Bizim memleketimizin bir zamanlar babaları şöyle şöyle olan insanların evlatları. Göğüs açık, kollar yok... Kumaş yetmediğinden mi? Değil! Kumaş olsa bile orayı keserler. Göğüs açık, kollar yok... Kumaş yetmediğinden mi? Değil! Kumaş olsa bile orayı keserler. On kat kumaş olsa yine keserler. Etek kısa veya uzun ama kenarı yırtmaçlı…On kat kumaş olsa yine keserler. Etek kısa veya uzun ama kenarı yırtmaçlı… Bir güveyle dans eder, bir başkasıyla dans eder, bir başkasıyla…Bir güveyle dans eder, bir başkasıyla dans eder, bir başkasıyla… Onunla öpüştü, resimler; bununla öpüştü, resimler; onunla dans etti filan... Onunla öpüştü, resimler; bununla öpüştü, resimler; onunla dans etti filan...

Nerede kaldı Müslümanlık? Bu, tam Fransızların, İngilizlerin, Amerikalıların düğününe benzedi.Nerede kaldı Müslümanlık? Bu, tam Fransızların, İngilizlerin, Amerikalıların düğününe benzedi. Senin adın ne? John mu, Henry mi? Senin adın, dinin, akiden, inancın ne? "Orayı hiç sorma." Senin adın ne? John mu, Henry mi? Senin adın, dinin, akiden, inancın ne?

"Orayı hiç sorma."

Gusül etmesi gerektiğini bilmeyen insanlar var. İyi ki sorduğun zaman, "Ben müslümanım." diyor.Gusül etmesi gerektiğini bilmeyen insanlar var. İyi ki sorduğun zaman, "Ben müslümanım." diyor. Adı diline zor gelip de onu da unutanlar vardır.Adı diline zor gelip de onu da unutanlar vardır. Evlenip bizim Hocaefendileri filan Şişli'den, bilmem nereden çağırıyorlarmış.Evlenip bizim Hocaefendileri filan Şişli'den, bilmem nereden çağırıyorlarmış. Ben de onlardan duyuyorum; beni hiç öyle bir yere çağırmadılar.Ben de onlardan duyuyorum; beni hiç öyle bir yere çağırmadılar. Duyuyorum ki nikâh kıyacak Hocaefendi diyormuş ki; Duyuyorum ki nikâh kıyacak Hocaefendi diyormuş ki;

"Şu şu farzları biliyor musun?" "Bilmiyorum." "Şu şu farzları biliyor musun?"

"Bilmiyorum."

"Sen bunları öğren, öyle nikâhını kıyayım." diyormuş. "Guslü bilmiyorlar hocam." diyor."Sen bunları öğren, öyle nikâhını kıyayım." diyormuş.

"Guslü bilmiyorlar hocam." diyor.
Evlenecekler, ortalıkta cünüp gezecek. Böyle bir duruma düşmüş ama anası, babası memnun;Evlenecekler, ortalıkta cünüp gezecek. Böyle bir duruma düşmüş ama anası, babası memnun; "Bizim oğlan Amerika'da okudu. Aldı bir Amerikan kızı."Bizim oğlan Amerika'da okudu. Aldı bir Amerikan kızı. Suadiye'de bir köşkleri var, işleri de iyi maşallah.." Hiç aldırmıyor! Suadiye'de bir köşkleri var, işleri de iyi maşallah.." Hiç aldırmıyor!

Yine de lâ ilâhe illallah diyor.Yine de lâ ilâhe illallah diyor. Çünkü bir hocadan bir ders almış, dervişim diye, lâ ilâhe illallah da diyor. Çünkü bir hocadan bir ders almış, dervişim diye, lâ ilâhe illallah da diyor.

Bu lâ ilâhe illallah onu korur mu? Hayır, korumaz artık. Bu lâ ilâhe illallah onu korur mu?

Hayır, korumaz artık.

Neden? Dünyası tıkırında olduğu için dinin noksanlaşmasından yüreği titremiyor!Neden?

Dünyası tıkırında olduğu için dinin noksanlaşmasından yüreği titremiyor!
Peygamber Efendimiz onu söylüyor. Peygamber Efendimiz onu söylüyor.

Lâ ilâhe illallah kelime-i tevhîdi, bu mübarek kelam,Lâ ilâhe illallah kelime-i tevhîdi, bu mübarek kelam, bu mübarek söz Allah'ın kahrını, gazabını kulların üzerinden çeker.bu mübarek söz Allah'ın kahrını, gazabını kulların üzerinden çeker. Kulları Allah'ın gazabına uğratmaz. Ama öyle bir noktaya gelinceye kadar kiKulları Allah'ın gazabına uğratmaz. Ama öyle bir noktaya gelinceye kadar ki dünyalığı tıkırında olduğu zaman dininin noksanlaşmasına aldırış etmez duruma gelinceye kadar.dünyalığı tıkırında olduğu zaman dininin noksanlaşmasına aldırış etmez duruma gelinceye kadar. Artık o zaman lâ ilâhe illallah onu korumaz, lâ ilâhe illallah dese de… Artık o zaman lâ ilâhe illallah onu korumaz, lâ ilâhe illallah dese de…

Sen ehl-i tevhîd misin? Sen bu sözün ehli misin? Değilsin! O zaman Allah'ın kahrı, gazabı yağar. Sen ehl-i tevhîd misin? Sen bu sözün ehli misin?

Değilsin! O zaman Allah'ın kahrı, gazabı yağar.

Arkadaşlar! Bizim koca devlet-i aliyyemiz bundan gitmiştir.Arkadaşlar!

Bizim koca devlet-i aliyyemiz bundan gitmiştir.
Şimdi işçi gönderdiğimiz yerlerden, şimdi petrol aldığımız yerlere kadar;Şimdi işçi gönderdiğimiz yerlerden, şimdi petrol aldığımız yerlere kadar; Afrika'nın Sudan'ının aşağısından, adını bilmediğimiz Komor adalarındanAfrika'nın Sudan'ının aşağısından, adını bilmediğimiz Komor adalarından bilmem ne takımadalarına kadar adına hutbe okunan bir ülke idik. bilmem ne takımadalarına kadar adına hutbe okunan bir ülke idik.

Komor takımadaları, Afrika'nın doğusunda... Komor adasından adamlar buraya gelmiş;Komor takımadaları, Afrika'nın doğusunda... Komor adasından adamlar buraya gelmiş; onların da dünyadan haberi yok bizim de… Al birimizi vur ötekisine. Birbirinden fark yok.onların da dünyadan haberi yok bizim de… Al birimizi vur ötekisine. Birbirinden fark yok. Pabucun teki gibi; biri sağ, biri sol, ikisi birbirine eşit. Hâlâ Abdülhamid Han adına hutbe okuyor.Pabucun teki gibi; biri sağ, biri sol, ikisi birbirine eşit. Hâlâ Abdülhamid Han adına hutbe okuyor. Abdülhamid Han öleli şu kadar zaman geçti, ölüye hutbe okumanın ne [faydası] var?Abdülhamid Han öleli şu kadar zaman geçti, ölüye hutbe okumanın ne [faydası] var? Nerede sizin birliğiniz, beraberliğiniz, işbirliğiniz? Nerede sizin birliğiniz, beraberliğiniz, işbirliğiniz?

Amerika birleşti, kırk dokuz tane devlet…Amerika birleşti, kırk dokuz tane devlet… Kırk dokuz yıldızlı bir bayrak koydu ortaya, koca kıta bir devlet haline geldi.Kırk dokuz yıldızlı bir bayrak koydu ortaya, koca kıta bir devlet haline geldi. Avustralya birleşti. Hollanda bir federal devlet haline geldi.Avustralya birleşti. Hollanda bir federal devlet haline geldi. Almanya birleşti, Prusya beyliği, Bavyera beyliği vs... Federal Almanya'yı kurdu.Almanya birleşti, Prusya beyliği, Bavyera beyliği vs... Federal Almanya'yı kurdu. Rusya birleşti, birleşti, birleşti; bizim Kırım'ımızı, Kafkasya'mızı, Türkistan'ımızı aldı,Rusya birleşti, birleşti, birleşti; bizim Kırım'ımızı, Kafkasya'mızı, Türkistan'ımızı aldı, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği oldu. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği oldu.

Allah'ın birliği, kardeşliği emrettiği müslümanlar parça parça!..Allah'ın birliği, kardeşliği emrettiği müslümanlar parça parça!.. Komor adalarında Abdülhamid Han adına hutbe okunuyor;Komor adalarında Abdülhamid Han adına hutbe okunuyor; bizim Komor adalarının nerede olduğunu bilen babayiğitlerimiz parmakla sayacak kadar az. bizim Komor adalarının nerede olduğunu bilen babayiğitlerimiz parmakla sayacak kadar az.

Komor adaları nerede? Ne bileyim dünyada mı, âhirette mi?Komor adaları nerede?

Ne bileyim dünyada mı, âhirette mi?
Afrika'da mı, Asya'da mı, Amerika'da mı? Amerika'da müslüman var mı yok mu? Afrika'da mı, Asya'da mı, Amerika'da mı? Amerika'da müslüman var mı yok mu? Müslümanın müslümanla ilgisi yok. Halbuki müslüman müslümanın kardeşi.Müslümanın müslümanla ilgisi yok. Halbuki müslüman müslümanın kardeşi. Müslüman müslümanın yardımına koşacak.Müslüman müslümanın yardımına koşacak. İngilizleri Sudan'dan defetmek için biz devlet-i aliyye zamanında Sudanlılara yardım etmişiz.İngilizleri Sudan'dan defetmek için biz devlet-i aliyye zamanında Sudanlılara yardım etmişiz. Şimdi de Somali'ye gıda yardımı yapalım filan gibi yavaş yavaş bir kıpırdanışlar var.Şimdi de Somali'ye gıda yardımı yapalım filan gibi yavaş yavaş bir kıpırdanışlar var. Demek ki çalışırsak bir şeyler olacak. Demek ki çalışırsak bir şeyler olacak.

Kimseyi suçlamıyorum ama günahlarımızdan...Kimseyi suçlamıyorum ama günahlarımızdan... Bizim mü'min olmamız, lâ ilâhe illallah dememiz, minarelerde eşhedü en lâ ilâhe illallah diye imamların,Bizim mü'min olmamız, lâ ilâhe illallah dememiz, minarelerde eşhedü en lâ ilâhe illallah diye imamların, müezzinlerin bağırması çare etmemiş ve birçok topraklar elden çıkmış da o topraklardakimüezzinlerin bağırması çare etmemiş ve birçok topraklar elden çıkmış da o topraklardaki kardeşlerimizin de malları, canları, karıları, kızları, ırzları, namusları ne badirelere uğramış. kardeşlerimizin de malları, canları, karıları, kızları, ırzları, namusları ne badirelere uğramış.

Yâ Rabbi! Lâ ilâhe illallah dediğimiz halde bu belalar başımıza neden geldi? Yâ Rabbi! Lâ ilâhe illallah dediğimiz halde bu belalar başımıza neden geldi?

Bu hadisten geldi. Bu hadîs-i şerîfin içindeki hakikatten dolayı o belalar geldi.Bu hadisten geldi. Bu hadîs-i şerîfin içindeki hakikatten dolayı o belalar geldi. Çünkü lâ ilâhe illallah diyorsun ama lâ ilâhe illallah'ın ehli değilsin.Çünkü lâ ilâhe illallah diyorsun ama lâ ilâhe illallah'ın ehli değilsin. Çünkü dininden bir şey noksanlaştığı zaman aldırmıyorsun, dünyaya dalmışsın.Çünkü dininden bir şey noksanlaştığı zaman aldırmıyorsun, dünyaya dalmışsın. Dünyalık yerinde olduğu zaman din olsun, olmasın…Dünyalık yerinde olduğu zaman din olsun, olmasın… Ne diyor şair, Süleyman Efendi diye birisi için şiir yazmış; Ne diyor şair, Süleyman Efendi diye birisi için şiir yazmış;

"Ayakkabısı vurmadığı zaman amma, anmazdı Allah'ın adını!" "Ayakkabısı vurmadığı zaman amma, anmazdı Allah'ın adını!"

Ayakkabısı vuracak; "Allah'ım! Aman yâ Rabbi! Ayağım, nasırım! Allah'ım Allah'ım!" Ayakkabısı vuracak; "Allah'ım! Aman yâ Rabbi! Ayağım, nasırım! Allah'ım Allah'ım!"

Neden "Allah'ım" diyor bu adam? Neden "Allah'ım" diyor bu adam?

Ayakkabısı nasırını vurdu da ondan yoksa doğru düzgün dindarlığından değil!Ayakkabısı nasırını vurdu da ondan yoksa doğru düzgün dindarlığından değil! O şehitlerin torunları ayakkabısı vurmasa Allah'ın adını anmayacak hâle gelmiş. O şehitlerin torunları ayakkabısı vurmasa Allah'ın adını anmayacak hâle gelmiş.

Bu nedir? Elif'i görse mertek sanıyor. Bu nedir?

Elif'i görse mertek sanıyor.

Mertek nedir? Millet şimdi onu da bilmiyor.Mertek nedir?

Millet şimdi onu da bilmiyor.
Eskiden elif'i görünce mertek sanırmış, şimdi mertek ne demek onu da bilmiyor.Eskiden elif'i görünce mertek sanırmış, şimdi mertek ne demek onu da bilmiyor. O hâle gelmişiz ama Greta Garbo'nun yaşını, Brezilya takımının santrforunun adını,O hâle gelmişiz ama Greta Garbo'nun yaşını, Brezilya takımının santrforunun adını, Macaristan'la Arjantin maç ettiği zaman golleri kimin attığını, kaç sıfır yendiğini,Macaristan'la Arjantin maç ettiği zaman golleri kimin attığını, kaç sıfır yendiğini, filanca kupayı kimin aldığını, falanca artistin bilmem hangi hünerini, evinde bilmem hangi nane yediğini,filanca kupayı kimin aldığını, falanca artistin bilmem hangi hünerini, evinde bilmem hangi nane yediğini, gözünün rengini, boyunun ölçüsünü, belinin darlığını… her şeyi bilir! gözünün rengini, boyunun ölçüsünü, belinin darlığını… her şeyi bilir!

Kendisine lazım olan şeyi bilmez. Anası babası da, çevresi de bir şey demez.Kendisine lazım olan şeyi bilmez. Anası babası da, çevresi de bir şey demez. Dünyalık tıkırında, para kazanıyor; Dünyalık tıkırında, para kazanıyor;

"Mühendis bizim oğlan! Doktor bizim oğlan! Hariciyeci bizim oğlan!" "Mühendis bizim oğlan! Doktor bizim oğlan! Hariciyeci bizim oğlan!"

Dini ne haber? Dini ne durumda? "Hocam, yok öyle bir şey." Dini ne haber? Dini ne durumda?

"Hocam, yok öyle bir şey."

Öyle bir şey olmadığı için problemi de yok. Din olmayınca insanın dinî bir problemi de olmaz.Öyle bir şey olmadığı için problemi de yok. Din olmayınca insanın dinî bir problemi de olmaz. Cepler delik, içinde para olmadıktan sonra mahsuru yok.Cepler delik, içinde para olmadıktan sonra mahsuru yok. Para olsa, "cebimden düştü" dersin ama para yoksa cep delik olmuş olmamış, mahsuru yok gibi oluyor. Para olsa, "cebimden düştü" dersin ama para yoksa cep delik olmuş olmamış, mahsuru yok gibi oluyor.

Muhterem kardeşlerim! Bütün bu sitemli sözlerin arkasından alacağımız ders şudur kiMuhterem kardeşlerim!

Bütün bu sitemli sözlerin arkasından alacağımız ders şudur ki
lâ ilâhe illallah'ı dürüst söyleyelim. Lâ ilâhe illallah sözünün eri ve ehli olalım. lâ ilâhe illallah'ı dürüst söyleyelim. Lâ ilâhe illallah sözünün eri ve ehli olalım. Allah'a müslüman kulsak, Müslümanlık diye bağlanmışsak güzel Müslümanlıkla kulluk edelim.Allah'a müslüman kulsak, Müslümanlık diye bağlanmışsak güzel Müslümanlıkla kulluk edelim. Bizim dinimizdeki noksanlaşma, âhiretimizin mahvının kırmızı tehlike işareti demektir.Bizim dinimizdeki noksanlaşma, âhiretimizin mahvının kırmızı tehlike işareti demektir. Tedbir alalım. Tedbir alalım.

İnsan âhiretine çalıştığı zaman dünyalığı noksanlaşsa bile beis değil, mahsuru yokturİnsan âhiretine çalıştığı zaman dünyalığı noksanlaşsa bile beis değil, mahsuru yoktur ama işin enteresan tarafı Allah dünyalığı da verir.ama işin enteresan tarafı Allah dünyalığı da verir. Sen âhireti düşünerek; "Dünya benim gözümde yok.Sen âhireti düşünerek; "Dünya benim gözümde yok. Ölsem de gam yemem, hiç param kalmasa da aldırmam, sokaklarda da kıvransam beis yok, mahzur yok.Ölsem de gam yemem, hiç param kalmasa da aldırmam, sokaklarda da kıvransam beis yok, mahzur yok. Ben Allah'ın rızasını ve âhireti istiyorum." deyince Allah bu sefer kapıları açıyor, Ben Allah'ın rızasını ve âhireti istiyorum." deyince Allah bu sefer kapıları açıyor, insana güldür güldür dünyalık da geliyor. insana güldür güldür dünyalık da geliyor.

Adamcağızın birisinin evinde bir bereket, bir bereket, bir hayır…Adamcağızın birisinin evinde bir bereket, bir bereket, bir hayır… Allah Allah! Bir hocaya gitmiş demiş ki; Allah Allah! Bir hocaya gitmiş demiş ki;

"Hocam! Ben bu işten şüpheleniyorum, acaba bu istidrac mıdır?" "Hocam! Ben bu işten şüpheleniyorum, acaba bu istidrac mıdır?"

Yani; Senestedricühüm min haysü lâ ya'lemûn. Ve ümlî lehüm inne keydî metîn. Yani;

Senestedricühüm min haysü lâ ya'lemûn. Ve ümlî lehüm inne keydî metîn.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de;Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de; "Allah kâfirin [durumunu] derece derece, istidrâcen döndürür,"Allah kâfirin [durumunu] derece derece, istidrâcen döndürür, dolaştırır, ondan sonra onu mahva götürür." buyuruyor. dolaştırır, ondan sonra onu mahva götürür." buyuruyor.

"Acaba bu da insanın gafletinin bir emaresi midir, istidrac mıdır?"Acaba bu da insanın gafletinin bir emaresi midir, istidrac mıdır? Allah'a kulluğum kötü olduğundan böyle bolluk gibi görünüyor daAllah'a kulluğum kötü olduğundan böyle bolluk gibi görünüyor da ondan sonra başıma bir felaket mi gelecek?" diye eski insanların meseleleri bunlar.ondan sonra başıma bir felaket mi gelecek?" diye eski insanların meseleleri bunlar. Yeni insanlar ne istidracı ne kerameti bilir; ne kahrı ne lütfu bilir… Yeni insanlar ne istidracı ne kerameti bilir; ne kahrı ne lütfu bilir…

Gitmiş hocaya sormuş. Hoca demiş ki; Gitmiş hocaya sormuş. Hoca demiş ki;

"Anlamak kolay; bir hafta ekmeğin üstüne yağ sür, sokakta ye, bir hafta sonra Cuma günü yine gel." "Anlamak kolay; bir hafta ekmeğin üstüne yağ sür, sokakta ye, bir hafta sonra Cuma günü yine gel."

Bir hafta sonra gelmiş; "Nasıl, azaldı mı evindeki bereket?" demiş. Bir hafta sonra gelmiş;

"Nasıl, azaldı mı evindeki bereket?" demiş.

"Yok, azalmak ne! Daha beter arttı. Her yerden Allah'ın lütfu, rızkı, nimeti yağıyor."Yok, azalmak ne! Daha beter arttı. Her yerden Allah'ın lütfu, rızkı, nimeti yağıyor. Anlayamadım bu işi hocam." demiş. "Ben sana 'sokakta ekmek ye' dedim, yemedin mi?" Anlayamadım bu işi hocam." demiş.

"Ben sana 'sokakta ekmek ye' dedim, yemedin mi?"

"Yedim." "Nasıl yedin, anlat bakalım." "Yedim."

"Nasıl yedin, anlat bakalım."

"Efendim, kul hakkı göz görmesin diye saklayarak yedim."Efendim, kul hakkı göz görmesin diye saklayarak yedim. Kimsenin olmadığı yerde bir ısırdım, yine sakladım; öyle yedim.Kimsenin olmadığı yerde bir ısırdım, yine sakladım; öyle yedim. Kırıp dökmemeye dikkat ettim. Şurama bir mendil koydum.Kırıp dökmemeye dikkat ettim. Şurama bir mendil koydum. Yine çok dikkat ederken bir keresinde ısırırken bir ekmek kırığı birazcık sıçradı, toprağa düştü.Yine çok dikkat ederken bir keresinde ısırırken bir ekmek kırığı birazcık sıçradı, toprağa düştü. Araya araya bir hal oldum, bulamadım da orayı taşla çevirdim.Araya araya bir hal oldum, bulamadım da orayı taşla çevirdim. Öyle sıra sıra taşlarla bir daire yaptım ki kimse üstüne basmasın diye…Öyle sıra sıra taşlarla bir daire yaptım ki kimse üstüne basmasın diye… Bir kırığı düşürdüm, başka kırık düşürdüğümü de bilmiyorum. Kimseye yediğimi de göstermedim." Bir kırığı düşürdüm, başka kırık düşürdüğümü de bilmiyorum. Kimseye yediğimi de göstermedim."

"Git git! Sana bu nimetler Allah'ın lütfudur. Çünkü sen edepli bir kulsun da ondan geliyor."Git git! Sana bu nimetler Allah'ın lütfudur. Çünkü sen edepli bir kulsun da ondan geliyor. Eğer edepsiz olsaydın, başkasına göstere göstere ekmek yediğinden, etrafa kırıklarını döktüğünden,Eğer edepsiz olsaydın, başkasına göstere göstere ekmek yediğinden, etrafa kırıklarını döktüğünden, basıldığından, hürmetsizlikten -çünkü ona hürmet etmek lazım- başına o dertler gelecek, basıldığından, hürmetsizlikten -çünkü ona hürmet etmek lazım- başına o dertler gelecek, rızkın azalacak, gelen varidat da kesilecekti." demiş. rızkın azalacak, gelen varidat da kesilecekti." demiş.

İşte biz de Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürürsek Allah dünya ve âhireti de verir.İşte biz de Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunda yürürsek Allah dünya ve âhireti de verir. Dünyayı da verir çünkü rızık Allah'ın rezzaklığının garantisi altındadır.Dünyayı da verir çünkü rızık Allah'ın rezzaklığının garantisi altındadır. Rızkı O veriyor. Allah vermese, sen ne yapsan rızkı elde edemezsin. Rızkı O veriyor. Allah vermese, sen ne yapsan rızkı elde edemezsin.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte buyurmuş ki;

"Sabahleyin benim oturup zikirle, Kur'an'la, ilimle, irfanla meşgul olmam"Sabahleyin benim oturup zikirle, Kur'an'la, ilimle, irfanla meşgul olmam ufukları dolaşıp rızık aramamdan daha çok rızık celbedicidir." ufukları dolaşıp rızık aramamdan daha çok rızık celbedicidir."

Demek ki iki insan var: Birisi, sabah namazından sonra güneşin doğma vaktinde,Demek ki iki insan var: Birisi, sabah namazından sonra güneşin doğma vaktinde, işrak vakti gelinceye kadar oturup ilim dinledi, Kur'an okudu, tesbih çekti, ibadetini yaptı. işrak vakti gelinceye kadar oturup ilim dinledi, Kur'an okudu, tesbih çekti, ibadetini yaptı.

Ötekisi de, "Aman pazarın keyfini kaçırmadan varayım, ticaretimi yapayım." Ötekisi de, "Aman pazarın keyfini kaçırmadan varayım, ticaretimi yapayım." diye pabucunu kaptığı gibi gitti; alışveriş, ticaret vs… O ticaretini, bu ibadetini düşündü.diye pabucunu kaptığı gibi gitti; alışveriş, ticaret vs… O ticaretini, bu ibadetini düşündü. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte, "Oturan kimsenin kazandığı rızık ufukları, âfâkı dolaşarak Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte, "Oturan kimsenin kazandığı rızık ufukları, âfâkı dolaşarak rızık arayan insanın kazanacağı rızıktan daha fazladır." buyuruyor.rızık arayan insanın kazanacağı rızıktan daha fazladır." buyuruyor. Bilen bir kimse, selahiyetli bir kişi ve selahiyetli bir ifade olarak "o daha çok rızık celbeder" diyor. Bilen bir kimse, selahiyetli bir kişi ve selahiyetli bir ifade olarak "o daha çok rızık celbeder" diyor.

Demek ki Allah yolunda yürüdün mü Allah seni yuvasındaki kuş yavruları gibi besler. Demek ki Allah yolunda yürüdün mü Allah seni yuvasındaki kuş yavruları gibi besler.

Besler mi? Besler! Kâdir. Rızkı gönderir, bahaneler icat eder, ihsan eder, ikram eder.Besler mi?

Besler! Kâdir. Rızkı gönderir, bahaneler icat eder, ihsan eder, ikram eder.
Sen Allah yoluna aykırı gittikçe başına felaketler yağar. Sen Allah yoluna aykırı gittikçe başına felaketler yağar.

Kadının birisi geldi; "Bizim efendi biraz moralini bozdu, huyunu değiştirdi.Kadının birisi geldi; "Bizim efendi biraz moralini bozdu, huyunu değiştirdi. Yanlış yollara saptı, şöyle etti, böyle etti...Yanlış yollara saptı, şöyle etti, böyle etti... Bir haram malzeme satma dükkânı açtı, içki dükkânı açtı, büyük felaketler..." Bir haram malzeme satma dükkânı açtı, içki dükkânı açtı, büyük felaketler..."

Ondan sonra içki dükkânı bir gece soyguna uğramış. Sermayesi, kasası, şusu busu her şeyi soyulmuş. Ondan sonra içki dükkânı bir gece soyguna uğramış. Sermayesi, kasası, şusu busu her şeyi soyulmuş.

"Yâ Rabbi! Neden bu benim başıma geldi?"Yâ Rabbi! Neden bu benim başıma geldi? Allah niye bunu benim başıma getirdi?" diye dükkân sahibi isyan ediyor.Allah niye bunu benim başıma getirdi?" diye dükkân sahibi isyan ediyor. Hanımı da demiş ki; "Allah'ın yolunda gitmediğinden bu ceza…" Hanımı da demiş ki; "Allah'ın yolunda gitmediğinden bu ceza…"

Doğrudur; Allah yolunda gitmediğinde Allah öyle ceza verir.Doğrudur; Allah yolunda gitmediğinde Allah öyle ceza verir. Ya oradan verecek, ya başka yerden verecek.Ya oradan verecek, ya başka yerden verecek. İnceldiği yerden kopar bu iş, neresi zayıfsa oradan patlar gider.İnceldiği yerden kopar bu iş, neresi zayıfsa oradan patlar gider. Ya kendi bedeninde bir hastalık görür, ya dükkânı yağmaya uğrar, ya yangında yanar, Ya kendi bedeninde bir hastalık görür, ya dükkânı yağmaya uğrar, ya yangında yanar, ya çocuğu âsi olur, ya hastanede verir, ya hapishanede soluğu alır, gider... ya çocuğu âsi olur, ya hastanede verir, ya hapishanede soluğu alır, gider...

Allah'ın yasak ettiği şeyde hayır yoktur.Allah'ın yasak ettiği şeyde hayır yoktur. Allah'ın helal kıldığı, tavsiye ettiği şeyde de zarar yoktur.Allah'ın helal kıldığı, tavsiye ettiği şeyde de zarar yoktur. Bunu müslümanın artık anlaması lazım.Bunu müslümanın artık anlaması lazım. Kâfire bile anlatırız da müslümanın haydi haydi bilmesi lazım. Kâfire bile anlatırız da müslümanın haydi haydi bilmesi lazım.

Lâ ilâhe illallah sözünü doğru diyelim. Lâ ilâhe illallah sözünün ehli olalım.Lâ ilâhe illallah sözünü doğru diyelim. Lâ ilâhe illallah sözünün ehli olalım. Dinimizin seviyesinin nasıl gittiğini ibresinden, kontrol saatinden kontrol edelim.Dinimizin seviyesinin nasıl gittiğini ibresinden, kontrol saatinden kontrol edelim. Araba ile giderken arabanın deposunda benzin kalmadı, kırmızı yanmaya başladı;Araba ile giderken arabanın deposunda benzin kalmadı, kırmızı yanmaya başladı; "Aman benzinciye ne kadar var? Oraya kadar beni götürebilir mi?"Aman benzinciye ne kadar var? Oraya kadar beni götürebilir mi? Depoyu dolduralım." diyorsun.Depoyu dolduralım." diyorsun. Peki, âhiret ibresi günaha doğru gidiyor, Peki, âhiret ibresi günaha doğru gidiyor, cehenneme gidecek gibi bir durum görürsen niye tedbir almayasın? cehenneme gidecek gibi bir durum görürsen niye tedbir almayasın? Almamız lazım! İşte o tedbirleri alalım, o mantıkla çalışalım. Almamız lazım! İşte o tedbirleri alalım, o mantıkla çalışalım.

"Benim dünyalığım bugün yerinde, elhamdülillah. "Benim dünyalığım bugün yerinde, elhamdülillah. Para kazandım ama âhiretim ne âlemde? Allah'a yararlı bir iş yapabildim mi?Para kazandım ama âhiretim ne âlemde? Allah'a yararlı bir iş yapabildim mi? Bu kazancım helal mi? Yarınım için yani rûz-ı mahşer için, âhiret içinBu kazancım helal mi? Yarınım için yani rûz-ı mahşer için, âhiret için bir güzel çalışma ortaya koyabilmiş miyim?" diye aklımız varsa bu hesabı da yapalım Muhterem kardeşlerim! bir güzel çalışma ortaya koyabilmiş miyim?" diye aklımız varsa bu hesabı da yapalım Muhterem kardeşlerim!

Üçüncü hadîs-i şerîf: Lâ yezâlü'n-nâsü bi-hayrin mâ lem yetahâsedû. Üçüncü hadîs-i şerîf:

Lâ yezâlü'n-nâsü bi-hayrin mâ lem yetahâsedû.

Muhterem kardeşlerim! Bu hadislerin bir tanesi de insana yeter.Muhterem kardeşlerim!

Bu hadislerin bir tanesi de insana yeter.
İnsanı bir söz kurtarır, cennete sokar. İnsanı bir söz kurtarır, cennete sokar. Bir hadîs-i şerîfe sımsıkı sarılsa insan… Bir hadîs-i şerîf yeter. Bir hadîs-i şerîfe sımsıkı sarılsa insan… Bir hadîs-i şerîf yeter.

Kulillah, sümme'stekim.Kulillah, sümme'stekim. "Allah de, sonra dosdoğru ol." Yeter bu nasihat! Uzun ciltler, kitaplar okuyup [laf] yapmaya lüzum yok."Allah de, sonra dosdoğru ol."

Yeter bu nasihat! Uzun ciltler, kitaplar okuyup [laf] yapmaya lüzum yok.
İnsanın kalbi sâfî oldu mu, sırat-ı müstakimde her işini Allah'ın rızasına uygunİnsanın kalbi sâfî oldu mu, sırat-ı müstakimde her işini Allah'ın rızasına uygun düşüne düşüne yaparak yürüdü mü cenneti bulur. Yani iş lafın çokluğunda değil. düşüne düşüne yaparak yürüdü mü cenneti bulur. Yani iş lafın çokluğunda değil.

Meselüllezîne hummilü't-tevrâte sümme lem yehmilûhâ kemeseli'l-hımâri yahmilü esfârâ.Meselüllezîne hummilü't-tevrâte sümme lem yehmilûhâ kemeseli'l-hımâri yahmilü esfârâ. Bi'se meselü'l-kavmillezîne kezzebû bi-âyâtillâh, vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîn. Bi'se meselü'l-kavmillezîne kezzebû bi-âyâtillâh, vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîn.

İnsan bir sürü bilgiyi bilse, Allah'ın yolunda gitmese, neye benzer? İnsan bir sürü bilgiyi bilse, Allah'ın yolunda gitmese, neye benzer?

Sırtına kitap yükletilmiş merkebe benzer. Bir sürü bilgi var sırtında, merkeplikten kurtulamamış.Sırtına kitap yükletilmiş merkebe benzer. Bir sürü bilgi var sırtında, merkeplikten kurtulamamış. Merkep, ne kötü bir benzetme! Merkep, ne kötü bir benzetme! Taberî Tefsiri, Kurtûbî Tefsiri, filanca hadis kitabı...Taberî Tefsiri, Kurtûbî Tefsiri, filanca hadis kitabı... O hayvanın merkepliğine onun bir faydası yok, o alim olmaz.O hayvanın merkepliğine onun bir faydası yok, o alim olmaz. Onu medreseye [hoca] yapmazlar, merkeplik devam ediyor.Onu medreseye [hoca] yapmazlar, merkeplik devam ediyor. Onun için bilgi çokluğu esas değildir; bildiğini tatbik etmek esastır. Bir hadis yeter! Onun için bilgi çokluğu esas değildir; bildiğini tatbik etmek esastır.

Bir hadis yeter!

Lâ yezâlü'n-nâsü bi-hayrin mâ lem yetahâsedû.Lâ yezâlü'n-nâsü bi-hayrin mâ lem yetahâsedû. "İnsanlar daima hayır içinde devam eder dururlar, birbirlerine haset etmedikleri müddetçe." "İnsanlar daima hayır içinde devam eder dururlar, birbirlerine haset etmedikleri müddetçe."

Bu sözün çevrilmiş şekli nedir? Bu sözün çevrilmiş şekli nedir?

Birbirlerine haset ettiler mi hayır, bereket ortadan kalkar gider.Birbirlerine haset ettiler mi hayır, bereket ortadan kalkar gider. Buradaki insanlar geneldir; dünya üzerinde ne kadar insan varsa haset etmeden, Buradaki insanlar geneldir; dünya üzerinde ne kadar insan varsa haset etmeden, yardımlaşarak yaşarlarsa başarılı olurlar, birbirlerine haset ederlerse hayır, bereket gider, demek. yardımlaşarak yaşarlarsa başarılı olurlar, birbirlerine haset ederlerse hayır, bereket gider, demek.

Müslümanın en çok sakınması gereken huylardan birisi haset duygusudur.Müslümanın en çok sakınması gereken huylardan birisi haset duygusudur. Haset, kıskanmak duygusudur. Haset duygusu insanın başka ibadetlerden kazanmış olduğuHaset, kıskanmak duygusudur. Haset duygusu insanın başka ibadetlerden kazanmış olduğu sevapları da berbat eder, onları da yakar bitirir. Namaz kılmış, oruç tutmuş, hacca gitmiş,sevapları da berbat eder, onları da yakar bitirir. Namaz kılmış, oruç tutmuş, hacca gitmiş, umre yapmış, Ramazan'da itikâf etmiş; haset ettiğinde onlar da gider.umre yapmış, Ramazan'da itikâf etmiş; haset ettiğinde onlar da gider. İnsanın kalbinde haset, kıskançlık olmayacak.İnsanın kalbinde haset, kıskançlık olmayacak. Birbirleriyle hasetleşirlerse o zaman hayırdan mahrum olurlar,Birbirleriyle hasetleşirlerse o zaman hayırdan mahrum olurlar, şerlere uğrarlar, sevapları gider, birlikleri beraberlikleri gider, mahv u perişan olurlar. şerlere uğrarlar, sevapları gider, birlikleri beraberlikleri gider, mahv u perişan olurlar.

Bir grup arkadaşım bir şehirden gelmiş. Oradaki rekabetten bahsettiler.Bir grup arkadaşım bir şehirden gelmiş. Oradaki rekabetten bahsettiler. Bu haset hadîs-i şerîfi karşımıza çıktı.Bu haset hadîs-i şerîfi karşımıza çıktı. Müslüman müslümana rekabet etmez, haset etmez, onun hayrını kıskanmaz.Müslüman müslümana rekabet etmez, haset etmez, onun hayrını kıskanmaz. Kıskanırsa oradan bir hayırlı iş çıkmaz. Kıskanırsa oradan bir hayırlı iş çıkmaz.

Müslümanlar birbirlerine haset ederler, birbirlerini yerler bitirirler,Müslümanlar birbirlerine haset ederler, birbirlerini yerler bitirirler, atı alan Üsküdar'ı geçer, onlar arkalarından baka kalırlar. Müslüman müslümana haset etmeyecek!atı alan Üsküdar'ı geçer, onlar arkalarından baka kalırlar. Müslüman müslümana haset etmeyecek! Müslüman müslümanın hayrını isteyecek, "Allah daha çok versin." diyecek. Müslüman müslümanın hayrını isteyecek, "Allah daha çok versin." diyecek.

Şeyh Sadi'nin sözü güzel, diyor ki: Hem ginam ra razi kerdem meger hasud ra. Şeyh Sadi'nin sözü güzel, diyor ki:

Hem ginam ra razi kerdem meger hasud ra.

"Herkesi hoşnut ettim hayatımda, insanların gönüllerini almasını becerdim; hasetçiyi memnun edemedim." "Herkesi hoşnut ettim hayatımda, insanların gönüllerini almasını becerdim; hasetçiyi memnun edemedim."

Çünkü o bendeki nimetin zeval bulmasını istiyor, başka türlü içi rahat etmiyor. Çünkü o bendeki nimetin zeval bulmasını istiyor, başka türlü içi rahat etmiyor.

"Ne istersen alayım." "Ne istersen alayım."

"[Hayır!] Sendeki senden gitsin." Sen mahrum ol istiyor."[Hayır!] Sendeki senden gitsin." Sen mahrum ol istiyor. Sen bu güzel duruma, bu mevkiye bu makama geldin, bu başarıyı elde ettin, bu paraları kazandın.Sen bu güzel duruma, bu mevkiye bu makama geldin, bu başarıyı elde ettin, bu paraları kazandın. Bu evler, bu bahçeler, bu köşkler... Ah kuruyor, titriyor… "Allah sana da versin." Bu evler, bu bahçeler, bu köşkler... Ah kuruyor, titriyor…

"Allah sana da versin."

"Yok! Sendeki gitsin. Senin iyi durumuna dayanamıyorum, sendeki gitsin!" "Yok! Sendeki gitsin. Senin iyi durumuna dayanamıyorum, sendeki gitsin!"

İşte haset bu! Haset çok kötü bir huydur, cemiyetleri mahveder. İşte haset bu! Haset çok kötü bir huydur, cemiyetleri mahveder.

İyi şeylerde haset olur, ona gıpta derler.İyi şeylerde haset olur, ona gıpta derler. Mesela birisine Allah ilim vermiş, ilmini herkese anlatıyor.Mesela birisine Allah ilim vermiş, ilmini herkese anlatıyor. Sen gıpta et, "Ah Allah bana da ilim verse de ben de böyle anlatsam,Sen gıpta et, "Ah Allah bana da ilim verse de ben de böyle anlatsam, ben de böyle sevap kazansam." de. ben de böyle sevap kazansam." de.

"Allah onun aklına bunaklık versin, ilmini unutsun, o insin aşağıya...""Allah onun aklına bunaklık versin, ilmini unutsun, o insin aşağıya..." Bu tarzda, onun kötülüğünü istemekle olmaz da Allah birisine ilim vermiş,Bu tarzda, onun kötülüğünü istemekle olmaz da Allah birisine ilim vermiş, "Ne güzel, maşallah, ne alim, ne faziletli kişi! Allah bizim evlatlara da, bize de nasip etsin.""Ne güzel, maşallah, ne alim, ne faziletli kişi! Allah bizim evlatlara da, bize de nasip etsin." Tamam, bu gıpta, bu iyi! Tamam, bu gıpta, bu iyi!

Allah birisine mal vermiş, mübarek açmış kesenin ağzını, ona yardım ediyor, buna yardım ediyor.Allah birisine mal vermiş, mübarek açmış kesenin ağzını, ona yardım ediyor, buna yardım ediyor. Fakirler memnun, çevresi memnun, akrabası memnun, yanında çalışanlar memnun…Fakirler memnun, çevresi memnun, akrabası memnun, yanında çalışanlar memnun… İyi tamam, ona gıpta edilir.İyi tamam, ona gıpta edilir. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde, "Bu iki kimseye haset edilir." diyor.Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde, "Bu iki kimseye haset edilir." diyor. Bunun Türkçesi "gıpta" demek, artık o "haset" değil.Bunun Türkçesi "gıpta" demek, artık o "haset" değil. Çünkü onun kötülüğünü istemiyor, kendisi de iyi olmak istiyor. Bu normal! Çünkü onun kötülüğünü istemiyor, kendisi de iyi olmak istiyor. Bu normal! İnsanın kendisinin iyi olmasını istemesi güzel, iyilikleri isteyeceğiz.İnsanın kendisinin iyi olmasını istemesi güzel, iyilikleri isteyeceğiz. Birisinde bir güzel şey gördük mü "ben de iyi olayım" diye örnek alıp iyi olmayı istemek uygun.Birisinde bir güzel şey gördük mü "ben de iyi olayım" diye örnek alıp iyi olmayı istemek uygun. "Ondaki olmasın, ona çelme takayım, o ilerlemesin." [demek uygun değil.] "Ondaki olmasın, ona çelme takayım, o ilerlemesin." [demek uygun değil.]

Gençlerden misal verelim. Futbol oynarken ötekisi gole doğru gidiyor,Gençlerden misal verelim. Futbol oynarken ötekisi gole doğru gidiyor, gol atamasın diye bir çelme takıyor; işte onun gibi oluyor. gol atamasın diye bir çelme takıyor; işte onun gibi oluyor.

Allah kötü huyların her çeşidinden ve hasetten müslümanları korusun.Allah kötü huyların her çeşidinden ve hasetten müslümanları korusun. İyi huyların her çeşidiyle cümlemizi müzeyyen eylesin.İyi huyların her çeşidiyle cümlemizi müzeyyen eylesin. Güzel huyları hayatımızda tatbik ederek Allah'ın rızasını kazanmamızı nasip eylesin. Güzel huyları hayatımızda tatbik ederek Allah'ın rızasını kazanmamızı nasip eylesin. O güzel huylarla cennete dahil olmayı, Efendimiz'e komşu olmayı, Cemâlullah'ı görmeyi nasip eylesin. O güzel huylarla cennete dahil olmayı, Efendimiz'e komşu olmayı, Cemâlullah'ı görmeyi nasip eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2