Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Ramazan, Bayram ve İbadetin Anlamı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Şevvâl 1410 / 26.04.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sabah Namazını Cemaatle Kılmak ve Zamanı Zikirle Geçirmenin Karşılığı, Güzel Oruç Tutmak, Kötü Huy, Kibir, Edepsizlik İnsanı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ramazan, Bayram ve İbadetin Anlamı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Şevvâl 1410 / 26.04.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sabah Namazını Cemaatle Kılmak ve Zamanı Zikirle Geçirmenin Karşılığı, Güzel Oruç Tutmak, Kötü Huy, Kibir, Edepsizlik İnsanı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh! Aziz ve muhterem kardeşlerim! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Erhamürrâhimîn olan Rabbimiz'in selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, eltâfı üzerinize olsun;Erhamürrâhimîn olan Rabbimiz'in selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, eltâfı üzerinize olsun; Rabbimiz dünya ve âhiret saadetine sizleri bizleri nail eylesin. Rabbimiz dünya ve âhiret saadetine sizleri bizleri nail eylesin.

Konuşmaya acı bir haber ile başlanmış oldu amaKonuşmaya acı bir haber ile başlanmış oldu ama aslında onun üzerinde de biraz birkaç kelime söyleyeyim. aslında onun üzerinde de biraz birkaç kelime söyleyeyim.

Düşünebiliyor musunuz ki Ramazan bitiyor, Ramazan'la bayramın arasındaDüşünebiliyor musunuz ki Ramazan bitiyor, Ramazan'la bayramın arasında bir Allah'ın kulu ruhunu teslim ediyor; oruç tutmuş, teravih namazları kılmış,bir Allah'ın kulu ruhunu teslim ediyor; oruç tutmuş, teravih namazları kılmış, mukabeleler okumuş, rahmetin cuşa geldiği taşageldiği bir ayda yaşamış;mukabeleler okumuş, rahmetin cuşa geldiği taşageldiği bir ayda yaşamış; sonra bayramı âhirette yapmak üzere gidiyor, subhanallah. sonra bayramı âhirette yapmak üzere gidiyor, subhanallah.

Bu iltifat nedendir? Kur'an ehli olduğu içindir! Bu iltifat nedendir?

Kur'an ehli olduğu içindir!

Şairlerden birisi demiş ki; Bir öyle ömür geçir ki olsun Mevtin sana hande halka mâtem Şairlerden birisi demiş ki;

Bir öyle ömür geçir ki olsun

Mevtin sana hande halka mâtem

"Öyle bir tarzda ömrünü geçir ki sen vefat ettiğin zaman bu senin için,"Öyle bir tarzda ömrünü geçir ki sen vefat ettiğin zaman bu senin için, bizzat kendin için bir müjde olsun!" bizzat kendin için bir müjde olsun!"

Çünkü ölürken insanın gözünden perdeler kaldırılır, âhiretteki makamları gösterilir.Çünkü ölürken insanın gözünden perdeler kaldırılır, âhiretteki makamları gösterilir. "Kendin için müjde olsun, geride kalanlar matem etsinler!" Neden? "Kendin için müjde olsun, geride kalanlar matem etsinler!"

Neden?

Fâzıl, kâmil, ârif zarif, edîb, latif bir insan vefat etti; ondan ayrıldık, onun ilminden,Fâzıl, kâmil, ârif zarif, edîb, latif bir insan vefat etti; ondan ayrıldık, onun ilminden, irfanından âdabından mahrum kaldık diye, ölçü bu! İnsanın ömrünü öyle geçirmesi lazım. irfanından âdabından mahrum kaldık diye, ölçü bu! İnsanın ömrünü öyle geçirmesi lazım.

Şiirin daha evveli de var, diyor ki; Yâdında mı doğduğun zamanlar Sen ağlar idin gülerdi âlem Şiirin daha evveli de var, diyor ki;

Yâdında mı doğduğun zamanlar

Sen ağlar idin gülerdi âlem

Bir öyle ömür geçir ki olsun Mevtin sana hande halka mâtem Bir öyle ömür geçir ki olsun

Mevtin sana hande halka mâtem

"Sen kendinin doğduğun zamanı hatırlayabiliyor musun?"Sen kendinin doğduğun zamanı hatırlayabiliyor musun? Hatırlayamazsın ama ben sana söyleyeyim;Hatırlayamazsın ama ben sana söyleyeyim; sen ağlıyordun ama bütün ev halkı sevincinden gülüyorlardı, sen ağlıyordun ama bütün ev halkı sevincinden gülüyorlardı, yavrumuz dünyaya geldi diye bayram ediyorlardı.yavrumuz dünyaya geldi diye bayram ediyorlardı. Sen ağlıyordun ama evin ahalisi bayram ediyorlardı, bir çocuğumuz dünyaya geldi, diyorlardı." Sen ağlıyordun ama evin ahalisi bayram ediyorlardı, bir çocuğumuz dünyaya geldi, diyorlardı."

Doğduğun zaman sen hatırlayamazsın ama hadiseyi başkalarının doğumundan bilirsin;Doğduğun zaman sen hatırlayamazsın ama hadiseyi başkalarının doğumundan bilirsin; birisi doğduğu mu ev halkı elhamdülillah diye sevince gark olur.birisi doğduğu mu ev halkı elhamdülillah diye sevince gark olur. Çocuk ağlar, ağlamasının da kim bilir ne hikmetleri var, ağlıyor ama öyle ömür geçir kiÇocuk ağlar, ağlamasının da kim bilir ne hikmetleri var, ağlıyor ama öyle ömür geçir ki vefat ettiğin gün sen gül, arkadakiler ağlasın.vefat ettiğin gün sen gül, arkadakiler ağlasın. Gelirken sen ağlıyordun, buradakiler gülüyordu;Gelirken sen ağlıyordun, buradakiler gülüyordu; giderken kalanlar ağlasın, sen güle güle git!"giderken kalanlar ağlasın, sen güle güle git!" Yunus Emre'nin; Biz buradan gider olduk Kalanlara selam olsun dediği gibi Yunus Emre'nin;

Biz buradan gider olduk

Kalanlara selam olsun

dediği gibi
güzel bir günde vefat etmek, Allahualem, onun için müjdedir, sevinçtir, beşarettir;güzel bir günde vefat etmek, Allahualem, onun için müjdedir, sevinçtir, beşarettir; bizler için bir elîm ziyandır, İslâm âlemi için bir kayıptır,bizler için bir elîm ziyandır, İslâm âlemi için bir kayıptır, İslâm'ın surundan bir taş eksilmiştir, bir gedik açılmıştır.İslâm'ın surundan bir taş eksilmiştir, bir gedik açılmıştır. Doldurulmayan bir gediktir çünkü ehli Kur'an'dır ilim irfan sahibi, haccı-umreyi beraber yaptığımız,Doldurulmayan bir gediktir çünkü ehli Kur'an'dır ilim irfan sahibi, haccı-umreyi beraber yaptığımız, kıraatini dinlediğimiz hocaefendidir, mekânı cennet olsun… kıraatini dinlediğimiz hocaefendidir, mekânı cennet olsun…

Tabii ameller niyetlere göre; bu onun için müjde olduğuna göre bunu bir müjde sayalım,Tabii ameller niyetlere göre; bu onun için müjde olduğuna göre bunu bir müjde sayalım, çünkü vefat ettiği zaman güzel bir zaman, mekânı cennet olsun. Aziz ve muhterem kardeşlerim! çünkü vefat ettiği zaman güzel bir zaman, mekânı cennet olsun.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İnşaallah siz de bugün şu camide bir hac ve umre sevabı alacaksınız,İnşaallah siz de bugün şu camide bir hac ve umre sevabı alacaksınız, tam bir hac ve umre sevabı alacaksınız; bir müjde! tam bir hac ve umre sevabı alacaksınız; bir müjde!

"Nasıl böyle bir cesaretle konuşabilirsin hocam?" "Nasıl böyle bir cesaretle konuşabilirsin hocam?"

Enes radıyallahu anh'ten -Allah şefaatine erdirsin- hadîs-i şerîf var.Enes radıyallahu anh'ten -Allah şefaatine erdirsin- hadîs-i şerîf var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den hasen hadis olarakPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den hasen hadis olarak Tirmizî radıyallahu anh rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Tirmizî radıyallahu anh rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Kim sabah namazını cemaatle kılarsa Sümme kâ'ade yezkuru'llâhKim sabah namazını cemaatle kılarsa Sümme kâ'ade yezkuru'llâh 'sonra oturup evkâtını-zamanını zikrullahla geçirmeye devam ederse' 'sonra oturup evkâtını-zamanını zikrullahla geçirmeye devam ederse' sümme salle rekateyni 'sonra da kerahet vakti var, güneşin doğma zamanı namaz kılınamama zamanısümme salle rekateyni 'sonra da kerahet vakti var, güneşin doğma zamanı namaz kılınamama zamanı kerahet vakti çıktıktan sonra kalkıp da iki rekât namaz kılarsa'kerahet vakti çıktıktan sonra kalkıp da iki rekât namaz kılarsa' kânet lehû 'Allah'ın evinde oturup zikrullahla meşgul olup, vakit bekleyip de kerahet vakti çıkıncaya kadar kânet lehû 'Allah'ın evinde oturup zikrullahla meşgul olup, vakit bekleyip de kerahet vakti çıkıncaya kadar zikrullahla fikrullahla meşgul olduktan sonra iki rekât namaz kılması' zikrullahla fikrullahla meşgul olduktan sonra iki rekât namaz kılması' ke-ecri haccetin ve ümretin tâmmetin tâmme tâmme 'onun için eksiksiz, mükemmel, kusursuz; ke-ecri haccetin ve ümretin tâmmetin tâmme tâmme 'onun için eksiksiz, mükemmel, kusursuz; tam, tam, tam bir hac ve umre yapmış gibi sevap kazanmaya vesile olur.' tam, tam, tam bir hac ve umre yapmış gibi sevap kazanmaya vesile olur.'

"Tam bir hac ve umre" sözünü tekit olsun,"Tam bir hac ve umre" sözünü tekit olsun, tasdik edilsin, hiç kimse tereddüt etmesin diye üç defa söylüyor. tasdik edilsin, hiç kimse tereddüt etmesin diye üç defa söylüyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Paranız olsa, sıhhatiniz, zamanız olsa hacca gidecek olsanız,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Paranız olsa, sıhhatiniz, zamanız olsa hacca gidecek olsanız,
tam bir hac ve umre yaptım da döndüm diyebilir misiniz? tam bir hac ve umre yaptım da döndüm diyebilir misiniz?

Diyemezsiniz, diyemeyiz! Beşeriz, mayamız kusurla yoğrulmuş,Diyemezsiniz, diyemeyiz! Beşeriz, mayamız kusurla yoğrulmuş, çiğ süt emmişiz, tabiatımızda var mayamızın içinde çiğlik var. çiğ süt emmişiz, tabiatımızda var mayamızın içinde çiğlik var. Hata ederiz, edebe riayet etmeyiz, tembelleniriz, oraların âdabı yüksek âdabdır. Hata ederiz, edebe riayet etmeyiz, tembelleniriz, oraların âdabı yüksek âdabdır.

Kurbu sultân âteş-i sûzan buved Kurbu sultân âteş-i sûzan buved

"Sultanların yakın yerleri çok ince âdaba riayeti gerektirir, oralarda âdaba riayet edilmezse"Sultanların yakın yerleri çok ince âdaba riayeti gerektirir, oralarda âdaba riayet edilmezse cezalar da büyük olur, büyük makamların cezaları da büyük olur!" cezalar da büyük olur, büyük makamların cezaları da büyük olur!"

Oralarda insan bir gaflet, cehalet, bir kavga etse, bir kusur işlese,Oralarda insan bir gaflet, cehalet, bir kavga etse, bir kusur işlese, bir yanlış iş yapsa ömrü boyunca zor kazanacağı günahları kazanıp da gelebilir, bu ihtimal de var. bir yanlış iş yapsa ömrü boyunca zor kazanacağı günahları kazanıp da gelebilir, bu ihtimal de var.

Tam bir hac ve umre yapmak çok zor bir şey ama insan sabah namazından işrak vaktine kadarTam bir hac ve umre yapmak çok zor bir şey ama insan sabah namazından işrak vaktine kadar bekleyip zamanını ihyâ edince tam bir hac ve umre sevabının verileceğini Allah'ın Resûlü bildirmiş.bekleyip zamanını ihyâ edince tam bir hac ve umre sevabının verileceğini Allah'ın Resûlü bildirmiş. Hadis imamlarından İmam Tirmizî;Hadis imamlarından İmam Tirmizî; "Ben hadis âlimiyim, bu işin mütehassısıyım, bu işten anlarım; bu hasen hadis, güzel hadistir!" diyor, "Ben hadis âlimiyim, bu işin mütehassısıyım, bu işten anlarım; bu hasen hadis, güzel hadistir!" diyor, altına damgasını vuruyor. Sağlam diyor.altına damgasını vuruyor. Sağlam diyor. Sağlamlık kalite belgesi olarak hasen hadis diye altına damga vurmuş,Sağlamlık kalite belgesi olarak hasen hadis diye altına damga vurmuş, müjdeler olsun ki bir hac ve umre sevabı alacaksınız! müjdeler olsun ki bir hac ve umre sevabı alacaksınız!

Keşke her sabah namazından sonra bu vakitleri böyle değerlendirebilsek!.. Keşke her sabah namazından sonra bu vakitleri böyle değerlendirebilsek!..

"Hocam bir nokta zihnime hafifçe takıldı;"Hocam bir nokta zihnime hafifçe takıldı; Müjdene teşekkür ederiz, bayram günü bize sevindirici bir şey oldu bu. Demek ki, evimize giderkenMüjdene teşekkür ederiz, bayram günü bize sevindirici bir şey oldu bu. Demek ki, evimize giderken sevine sevine hac ve umre yapmış gibi gideceğiz evimizde de çocuklarımıza söyleriz amasevine sevine hac ve umre yapmış gibi gideceğiz evimizde de çocuklarımıza söyleriz ama 'Sabah namazından itibaren oturup da zikrullahla meşgul olur…' diyor.'Sabah namazından itibaren oturup da zikrullahla meşgul olur…' diyor. Hâlbuki sen konuşuyorsun, biz dinliyoruz; zikrullah nerede?Hâlbuki sen konuşuyorsun, biz dinliyoruz; zikrullah nerede? Acaba burada şartta bir eksiklik oluyor mu?.." Olmuyor, olmuyor; şartta eksiklik yok!Acaba burada şartta bir eksiklik oluyor mu?.."

Olmuyor, olmuyor; şartta eksiklik yok!
Her şey tamam, gönlünüz hoş olsun, içiniz şen olsun inşaallah o ecri alacaksınız! Her şey tamam, gönlünüz hoş olsun, içiniz şen olsun inşaallah o ecri alacaksınız!

Çünkü ulûm-u şer'iyyeden bir bahsin okunması, anlatılması da zikirdir, o da zikrullahtır!Çünkü ulûm-u şer'iyyeden bir bahsin okunması, anlatılması da zikirdir, o da zikrullahtır! Bir fıkıh bahsi anlatılsa, bir âyet, bir hadîs-i şerîf okunsa, bir akaid meselesi anlatılsaBir fıkıh bahsi anlatılsa, bir âyet, bir hadîs-i şerîf okunsa, bir akaid meselesi anlatılsa o da zikirdir. İlim de zikirdir Kur'an da zikirdir! Onun için elhamdülillah! o da zikirdir. İlim de zikirdir Kur'an da zikirdir! Onun için elhamdülillah!

O müjdeyi bu bayramda bu vakti böyle değerlendirmeyen kimseler için bilsinler diye söylüyorum. O müjdeyi bu bayramda bu vakti böyle değerlendirmeyen kimseler için bilsinler diye söylüyorum.

Cennet-mekân Firdevs-i âşiyân Hocamız Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyhCennet-mekân Firdevs-i âşiyân Hocamız Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh bize bu camide bu âdâbı eskiden beri uygulattırırdı.bize bu camide bu âdâbı eskiden beri uygulattırırdı. Allah şefaatlerine erdirsin, Allah cennette buluştursun; biz bunu eskiden beri yaparız. Neden? Allah şefaatlerine erdirsin, Allah cennette buluştursun; biz bunu eskiden beri yaparız.

Neden?

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız; hadîs-i şerîften aldığı salahiyetle burada [uygulardı]. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız; hadîs-i şerîften aldığı salahiyetle burada [uygulardı].

Başka camilerde gördünüz mü? Bu hâl Türkiye'de çok az camide görülür.Başka camilerde gördünüz mü?

Bu hâl Türkiye'de çok az camide görülür.
Sabah namazından sonra oturulur, Yâsîn-i Şerîfler okunur, Peygamber Efendimiz'inSabah namazından sonra oturulur, Yâsîn-i Şerîfler okunur, Peygamber Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden toplanmış mübarek duaları okunur, zaman güzelce değerlenir;mübarek hadîs-i şerîflerinden toplanmış mübarek duaları okunur, zaman güzelce değerlenir; Kerahet vakti çıkınca iki rekât namaz kılınır ondan önce de zikir yapılır, hatme-i hâcegân icrâ olunur,Kerahet vakti çıkınca iki rekât namaz kılınır ondan önce de zikir yapılır, hatme-i hâcegân icrâ olunur, Fatihalar, İhlâslar okunur, salât u selâmlar getirilir. Kazanılır, hatırınızda olsun her zaman.Fatihalar, İhlâslar okunur, salât u selâmlar getirilir. Kazanılır, hatırınızda olsun her zaman. Sabah namazını camide kılmak sabah namazından sonra işrak vakti denilen Sabah namazını camide kılmak sabah namazından sonra işrak vakti denilen kerahet vaktinin çıkma zamanına kadar zamanı güzelce değerlendirmek her zaman hatırınızda olsun!kerahet vaktinin çıkma zamanına kadar zamanı güzelce değerlendirmek her zaman hatırınızda olsun! Bir müjdem bu. İkinci müjdem Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bir müjdem bu.

İkinci müjdem

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İnne'l-mesâcide lillâh. "Mescidler Allah'ın evleridir!" İnne'l-mesâcide lillâh. "Mescidler Allah'ın evleridir!"

Her ev sahibine; evine gelen misafire ikram etmek, onu taltif eylemek,Her ev sahibine; evine gelen misafire ikram etmek, onu taltif eylemek, ona birtakım şeyler vermek âdettir, haktır, vecibedir, vazifedir. ona birtakım şeyler vermek âdettir, haktır, vecibedir, vazifedir.

Onun için hadîs-i şerîflerde evlerin en güzeli olan Beytullah'ı, Kâbetullah'ı ziyarete gidenlere deOnun için hadîs-i şerîflerde evlerin en güzeli olan Beytullah'ı, Kâbetullah'ı ziyarete gidenlere de Duyûfu'r-Rahmân, "Rahman olan Allah'ın misafirleri" buyuruluyor.Duyûfu'r-Rahmân, "Rahman olan Allah'ın misafirleri" buyuruluyor. O'nun evine ziyarete gelmiş, O'nun ziyaretçileri, O'nun misafirleri diye Duyûfu'r-Rahmân,O'nun evine ziyarete gelmiş, O'nun ziyaretçileri, O'nun misafirleri diye Duyûfu'r-Rahmân, "Rahman'ın misafirleri" sıfatı veriliyor. Siz de burada Rahman'ın evinde misafirlerisiniz. "Rahman'ın misafirleri" sıfatı veriliyor. Siz de burada Rahman'ın evinde misafirlerisiniz.

İnşaallah Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel mânevî mevsimin sonundaki sabahta evine gelenİnşaallah Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel mânevî mevsimin sonundaki sabahta evine gelen ziyaretçileri taltif edecek, mükâfatlara erdirecek; inşaallah bayram mükâfatlarını alıp gideceksiniz. ziyaretçileri taltif edecek, mükâfatlara erdirecek; inşaallah bayram mükâfatlarını alıp gideceksiniz.

Bizi dinlerin en güzeline sahip kılan, akidelerin en sağlamına sahip kılan;Bizi dinlerin en güzeline sahip kılan, akidelerin en sağlamına sahip kılan; peygamberlerin en şeriflisine, en kerîmine, en büyüğüne, en kıymetlisine;peygamberlerin en şeriflisine, en kerîmine, en büyüğüne, en kıymetlisine; insanoğlunun, insan neslinin zirvesine makâm-ı Mahmûd'un sahibine ümmet kılan insanoğlunun, insan neslinin zirvesine makâm-ı Mahmûd'un sahibine ümmet kılan Allahu Teâlâ hazretlerine sonsuz hamd ü senâlar olsun.Allahu Teâlâ hazretlerine sonsuz hamd ü senâlar olsun. Rabbimiz İslâm'ın yüceliğinin kadrini kıymetini bilmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Rabbimiz İslâm'ın yüceliğinin kadrini kıymetini bilmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Ramazan tasavvuf ayıdır! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ramazan tasavvuf ayıdır!

"Hocam, bu tarifi hiçbir yerde duymadık, ilk defa senden duyuyoruz;"Hocam, bu tarifi hiçbir yerde duymadık, ilk defa senden duyuyoruz; 'Ramazan tasavvuf ayıdır!' ne demek?" 'Ramazan tasavvuf ayıdır!' ne demek?"

Ramazan tasavvuf ayıdır; Ramazan derviş ayıdır, dervişlerin aylıdır,Ramazan tasavvuf ayıdır; Ramazan derviş ayıdır, dervişlerin aylıdır, dervişlerin doğru yolda olduğunu gösteren belgedir. Kur'an'dan, hadîs-i şerîften belgedir.dervişlerin doğru yolda olduğunu gösteren belgedir. Kur'an'dan, hadîs-i şerîften belgedir. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Kütibe aleykümü's-siyâmu kemâ kütibe alâ'llezîne min kabliküm le'alleküm tettekûn.Kütibe aleykümü's-siyâmu kemâ kütibe alâ'llezîne min kabliküm le'alleküm tettekûn. "Allah daha önceki ümmetlerin mü'minlerine de vazife yazdığı gibi,"Allah daha önceki ümmetlerin mü'minlerine de vazife yazdığı gibi, fariza kıldığı, ibadet olarak emrettiği gibi size de orucu vazife kılmıştır.fariza kıldığı, ibadet olarak emrettiği gibi size de orucu vazife kılmıştır. Boynunuza bir vecibe olarak yazmıştır, ibadetlerden bir farz olarak emretmiştir.Boynunuza bir vecibe olarak yazmıştır, ibadetlerden bir farz olarak emretmiştir. Le'alleküm tettekûn.Le'alleküm tettekûn. Ola ki riayet edersiniz, bu vazifeyi hakkıyla yaparsınız da takvâ ehli bir insan olabilirsiniz.Ola ki riayet edersiniz, bu vazifeyi hakkıyla yaparsınız da takvâ ehli bir insan olabilirsiniz. Takvâ sıfatına böylece nail olursunuz, umulur ki takvâya nail olursunuz!" Takvâ sıfatına böylece nail olursunuz, umulur ki takvâya nail olursunuz!"

"Hocam, takvâ nedir? Bu da çok duyduğumuz bir kelime değil!.." "Hocam, takvâ nedir? Bu da çok duyduğumuz bir kelime değil!.."

Takvâ öyle bir sıfat ki Allah bu sıfata sahip olanları seviyor. Takvâ öyle bir sıfat ki Allah bu sıfata sahip olanları seviyor.

İnnallâhe yühibbu'l-muttakîn. "Allah takvâ sahiplerini seviyor!" İnnallâhe yühibbu'l-muttakîn. "Allah takvâ sahiplerini seviyor!"

[Takvâ sahipleri] Allah'ın sevdiği insanlar. Hem de öyle seviyor ki; [Takvâ sahipleri] Allah'ın sevdiği insanlar. Hem de öyle seviyor ki;

Ve men yettekillâhe yec'al lehû mahracen ve yerzuku min haysu lâ yahtesib.Ve men yettekillâhe yec'al lehû mahracen ve yerzuku min haysu lâ yahtesib. "Bir insan takvâ ehli oldu mu Allah onu sıkıntılarından kurtarır, onu evliyâsı yapar;"Bir insan takvâ ehli oldu mu Allah onu sıkıntılarından kurtarır, onu evliyâsı yapar; ummadığı yerden rızıklandırır, ummadığı yerden rızık ihsan eder!" ummadığı yerden rızıklandırır, ummadığı yerden rızık ihsan eder!"

Ve'l-âkibetu li'l-muttakîn. "Hayatın güzel geçmesi, hüsn-ü hatimeyle mühürlenmesi,Ve'l-âkibetu li'l-muttakîn. "Hayatın güzel geçmesi, hüsn-ü hatimeyle mühürlenmesi, insanın âhirete güzel bir göçüş ile göçmesi, sevdiği bir kul olarak göçmesi, iman, iman-ı kâmil,insanın âhirete güzel bir göçüş ile göçmesi, sevdiği bir kul olarak göçmesi, iman, iman-ı kâmil, amel-i sâlih ile göçmesi de muttakîlere bir ikramdır, Allah'ın muttakî kullarına ikramıdır.amel-i sâlih ile göçmesi de muttakîlere bir ikramdır, Allah'ın muttakî kullarına ikramıdır. En önemli şeylerden biri [bu]! Acaba sonumuz ne olacak? En önemli şeylerden biri [bu]!

Acaba sonumuz ne olacak?

Bilemiyoruz ki! Allah hüsn-i hâtime nasip eylesin. Ama; Bilemiyoruz ki! Allah hüsn-i hâtime nasip eylesin. Ama;

Ve'l-âkibetü li'l-muttakîn. "Hüsn-ü hatime muttakîler için garantilenmiştir!" Ve'l-âkibetü li'l-muttakîn. "Hüsn-ü hatime muttakîler için garantilenmiştir!"

Sonra Allahu Teâlâ hazretleri cennetleri muttakîler için hazırlamıştır: Sonra Allahu Teâlâ hazretleri cennetleri muttakîler için hazırlamıştır:

Uiddet li'l-muttakîn. Cennetin o nimetleri, güzellikleri, lütufları, ihsanları, bağışları o ikramlarıUiddet li'l-muttakîn. Cennetin o nimetleri, güzellikleri, lütufları, ihsanları, bağışları o ikramları Allah tarafından muttakî kullar için hazırlanmıştır; cennet muttakîlerin yurdudur, diyarıdır!" Allah tarafından muttakî kullar için hazırlanmıştır; cennet muttakîlerin yurdudur, diyarıdır!"

O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize takvânın,O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize takvânın, muttakîliğin ne olduğunu anlamayı ve bu sıfatı kazanmayı nasip eylesin. muttakîliğin ne olduğunu anlamayı ve bu sıfatı kazanmayı nasip eylesin.

Orucun gayesi, oruç tutmanın sonucu olarak insanda ne hâsıl olacak? Orucun gayesi, oruç tutmanın sonucu olarak insanda ne hâsıl olacak?

Orucu bir ay tuttum ne olacak? Orucu bir ay tuttum ne olacak?

Le'alleküm tettekûn. "Ola ki takvâ bir insan hâline gelebilirsiniz!" Le'alleküm tettekûn. "Ola ki takvâ bir insan hâline gelebilirsiniz!"

Belki fırında pişersiniz, belki olgunlaşırsınız, ekşiliğiniz gider, bu turşuluktan kurtulursunuz,Belki fırında pişersiniz, belki olgunlaşırsınız, ekşiliğiniz gider, bu turşuluktan kurtulursunuz, güzelleşirsiniz, güllerin açıldığı gibi açılırsınız, tomurcuklanırsınız, zulumâttan çıkarsınız,güzelleşirsiniz, güllerin açıldığı gibi açılırsınız, tomurcuklanırsınız, zulumâttan çıkarsınız, nura kavuşursunuz, düzelirsiniz, güzelleşirsiniz; ola ki güzelleşirsiniz! nura kavuşursunuz, düzelirsiniz, güzelleşirsiniz; ola ki güzelleşirsiniz!

Neden? İlaç, tavsiye! Oruç ama orucun güzel tutulması şartı var,Neden?

İlaç, tavsiye!

Oruç ama orucun güzel tutulması şartı var,
orucu pek çok kimse sadece 'aç ve susuz kalmak' diye bilir. orucu pek çok kimse sadece 'aç ve susuz kalmak' diye bilir.

"Hocam, benim bildiğim oruç kısaca; sahura kalkacağız,"Hocam, benim bildiğim oruç kısaca; sahura kalkacağız, top patlamadan elimizi sofradan çekeceğiz, yemek yemeyeceğiz, ağzımızı çalkalayacağız…" top patlamadan elimizi sofradan çekeceğiz, yemek yemeyeceğiz, ağzımızı çalkalayacağız…"

Neveytü en esûme lillâhi teâlâ niyyete Ramazân.Neveytü en esûme lillâhi teâlâ niyyete Ramazân. "Ramazan orucuna niyet ettim yâ Rabbi!" diyeceğiz, akşama kadar dişimizi sıkacağız;"Ramazan orucuna niyet ettim yâ Rabbi!" diyeceğiz, akşama kadar dişimizi sıkacağız; su istesek de ağzımız kurusa da yutkunsak da su içmeyeceğiz,su istesek de ağzımız kurusa da yutkunsak da su içmeyeceğiz, önümüzde türlü türlü nimetler olsa da [kendimizi tutacağız]. önümüzde türlü türlü nimetler olsa da [kendimizi tutacağız].

"Buzdolabında var biliyorum ama gidemem, oruçluyum."Buzdolabında var biliyorum ama gidemem, oruçluyum. Mutfağa gitsem, bir müsaade olsa neler yerdim, karnım tam acıktı,Mutfağa gitsem, bir müsaade olsa neler yerdim, karnım tam acıktı, o tatlı nimetlerden, meyvelerden yerdim ama yemem..." Neden? "Oruçluyum." o tatlı nimetlerden, meyvelerden yerdim ama yemem..."

Neden?

"Oruçluyum."

Birçok kimse orucu sadece bundan ibaret sanıyor; aç-susuz kalmaktan ibaret sanıyor. Birçok kimse orucu sadece bundan ibaret sanıyor; aç-susuz kalmaktan ibaret sanıyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için meseleyi bu kadar sathî gören insanlar belki takvâya ulaşamazlar. Onun için meseleyi bu kadar sathî gören insanlar belki takvâya ulaşamazlar.

Le alleküm tettekûn. "Ola ki takvâya ulaşırsınız, takvâ ehli olursunuz." deniliyor amaLe alleküm tettekûn. "Ola ki takvâya ulaşırsınız, takvâ ehli olursunuz." deniliyor ama belki meseleyi bu kadar dümdüz anlayan insan ona ulaşamaz. Neden? belki meseleyi bu kadar dümdüz anlayan insan ona ulaşamaz.

Neden?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

"Boş sözü, münakaşayı, gıybeti terk etmeyen kimsenin oruç tutmasına;"Boş sözü, münakaşayı, gıybeti terk etmeyen kimsenin oruç tutmasına; yemesini-içmesini kesmesine Allah'ın ihtiyacı yoktur!" yemesini-içmesini kesmesine Allah'ın ihtiyacı yoktur!"

Demek ki o zaman fazileti kaçırıyoruz. Sonra orucu bozulmuş olur diyor. Kötü bazı işler yaptığı zaman;Demek ki o zaman fazileti kaçırıyoruz. Sonra orucu bozulmuş olur diyor. Kötü bazı işler yaptığı zaman; gıybet ettiği zaman, kötü sözler söylediği, kavga ettiği zaman fazileti gidiyor. gıybet ettiği zaman, kötü sözler söylediği, kavga ettiği zaman fazileti gidiyor. Demek ki orucun bütün azalara tutturulması lazım,Demek ki orucun bütün azalara tutturulması lazım, sadece mideye değil göze de oruç tutturulması lazım; göz televizyondaki açık saçık şeylere bakmamalı,sadece mideye değil göze de oruç tutturulması lazım; göz televizyondaki açık saçık şeylere bakmamalı, gazetedeki mecmuadaki açık saçık resimlere, dışarıda gezerkengazetedeki mecmuadaki açık saçık resimlere, dışarıda gezerken kendisinin bakmaması gereken yerlere bakmamalı, harama bakmamalı! kendisinin bakmaması gereken yerlere bakmamalı, harama bakmamalı!

Bizim büyüklerimiz kısaca anlaşılsın diye yazmışlar.Bizim büyüklerimiz kısaca anlaşılsın diye yazmışlar. Bizim yolumuzun on bir tane prensibi var. Kısaca, ezberlenecek gibi… Bizim yolumuzun on bir tane prensibi var. Kısaca, ezberlenecek gibi…

"İmanın şartı, İslâm'ın şartı kaç?.." dediğimiz zaman çocuklar güzel güzel sayıyorlar."İmanın şartı, İslâm'ın şartı kaç?.." dediğimiz zaman çocuklar güzel güzel sayıyorlar. Onun gibi [bizim yolumuzdaki] şartlardan bir tanesi nazar ber kadem kaidesidir. Onun gibi [bizim yolumuzdaki] şartlardan bir tanesi nazar ber kadem kaidesidir.

Nazar ber kadem: Bakışları ayağında, ayakucunda olacak, gözü yerde olacak.Nazar ber kadem: Bakışları ayağında, ayakucunda olacak, gözü yerde olacak. Büyüklerimiz bize öyle tavsiye etmiş. Neden? Büyüklerimiz bize öyle tavsiye etmiş.

Neden?

Etrafa bakarsan gözün harama takılır, edepli yürüyeceksin! Etrafa bakarsan gözün harama takılır, edepli yürüyeceksin!

"Camlara bak, kapılara bak, açık kapılardan içeriye nazar et, bahçe kapısından bak…" "Camlara bak, kapılara bak, açık kapılardan içeriye nazar et, bahçe kapısından bak…"

Sen avcı mısın, kuş mu arıyorsun?!.. Nazar ber kadem olacak; gözü yerde yürüyecek,Sen avcı mısın, kuş mu arıyorsun?!.. Nazar ber kadem olacak; gözü yerde yürüyecek, harama bakmayacak gözünü haramdan sakınacak.harama bakmayacak gözünü haramdan sakınacak. Dilini yalandan dolandan, gıybetten, iftiradan, küfürden, azardan, incitmekten sakınacak! Dilini yalandan dolandan, gıybetten, iftiradan, küfürden, azardan, incitmekten sakınacak!

Hanımına kızar, bağırır çağırır… "Yine efendinin damarı tuttu, oruç keyfi var daHanımına kızar, bağırır çağırır…

"Yine efendinin damarı tuttu, oruç keyfi var da
sigarayı içemediği için asabı bozuldu, ortalığı kırıp geçirir, geçer..." sigarayı içemediği için asabı bozuldu, ortalığı kırıp geçirir, geçer..."

Sen oruç tutmadın ki! Ortalığı kırıp geçiyorsun, böyle şey mi olur?!.. Sen oruç tutmadın ki! Ortalığı kırıp geçiyorsun, böyle şey mi olur?!..

Zaten oruç; sinire hâkim olmaktır, kırıp geçirmekten kendini alıkoyacaktı.Zaten oruç; sinire hâkim olmaktır, kırıp geçirmekten kendini alıkoyacaktı. Demek ki yapamadı. Yalan sözü, dolanı, iftirayı, gıybeti dinleyen kulak daDemek ki yapamadı. Yalan sözü, dolanı, iftirayı, gıybeti dinleyen kulak da oruca aykırı hareket etmiş olur. Yasak yere varan ayak da vazifesini yapmamış olur,oruca aykırı hareket etmiş olur. Yasak yere varan ayak da vazifesini yapmamış olur, harama uzanan el de vazifesini yapmamış olur. harama uzanan el de vazifesini yapmamış olur.

Demek ki her aza ve cevarihe orucu tutturmak lazımdı, haramdan günahtan çekmek lazımdı.Demek ki her aza ve cevarihe orucu tutturmak lazımdı, haramdan günahtan çekmek lazımdı. [Ramazan dışında] yemek-içmek haram değil, oruçta onları bile yaptırtmıyor.[Ramazan dışında] yemek-içmek haram değil, oruçta onları bile yaptırtmıyor. Başka zaman zaten haram olan gıybeti, yalanı, dolanı kavgayı gürültüyü yaptırtır mı,Başka zaman zaten haram olan gıybeti, yalanı, dolanı kavgayı gürültüyü yaptırtır mı, müsaade eder mi?.. Onları yapmaması lazımdı. Onun için bunlara riayet etmeyenler müsaade eder mi?.. Onları yapmaması lazımdı. Onun için bunlara riayet etmeyenler o gayeye ulaşamamış olabilirler ama ulaşan ulaşır, ulaşamayan ulaşamaz. o gayeye ulaşamamış olabilirler ama ulaşan ulaşır, ulaşamayan ulaşamaz.

600-700 bin kişi imtihana giriyor, öğrencilerden çok küçük bir kısmı üniversiteye alınıyor.600-700 bin kişi imtihana giriyor, öğrencilerden çok küçük bir kısmı üniversiteye alınıyor. Herkes kazanamıyor; üniversiteyi bir kısmı kazanıyor, muradına eriyor,Herkes kazanamıyor; üniversiteyi bir kısmı kazanıyor, muradına eriyor, bir fakülteye kaydoluyor giriyor; bir kısmı seneye kalıyor. bir fakülteye kaydoluyor giriyor; bir kısmı seneye kalıyor.

Bizim dinimizde ibadetler o kadar hikmetlidir, o kadar güzeldir, o kadar yerli yerindedir,Bizim dinimizde ibadetler o kadar hikmetlidir, o kadar güzeldir, o kadar yerli yerindedir, halkın eğitimi, insanlığın yetişmesi için Allahu Teâlâ hazretlerinin o kadar güzel tavsiyeleridir kihalkın eğitimi, insanlığın yetişmesi için Allahu Teâlâ hazretlerinin o kadar güzel tavsiyeleridir ki ve o kadar kararlıdır ölçülüdür ki!.. ve o kadar kararlıdır ölçülüdür ki!..

Mesela Allahu Teâlâ hazretleri bize "Üç gün oruç tut!" deseydi üç günde sonuç olmazdı,Mesela Allahu Teâlâ hazretleri bize "Üç gün oruç tut!" deseydi üç günde sonuç olmazdı, üç günde insan nasıl geçtiğini anlayamazdı. Üç gün değil on gün olsaydı az olurdu,üç günde insan nasıl geçtiğini anlayamazdı. Üç gün değil on gün olsaydı az olurdu, yirmi gün olsaydı az olurdu; otuz gün az bir zaman değil!yirmi gün olsaydı az olurdu; otuz gün az bir zaman değil! Bayağı bir kurs zamanı, bayağı bir eğitim zamanı; otuz gün idman ediyorsun.Bayağı bir kurs zamanı, bayağı bir eğitim zamanı; otuz gün idman ediyorsun. Ağzına sahip olmaya, gözüne sahip olmaya, diline, eline, namusuna, ahlâkına sahip olmayaAğzına sahip olmaya, gözüne sahip olmaya, diline, eline, namusuna, ahlâkına sahip olmaya otuz gün azmediyorsun, dikkat ediyorsun; otuz günlük bir kamp otuz günlük bir eğitim kampı! otuz gün azmediyorsun, dikkat ediyorsun; otuz günlük bir kamp otuz günlük bir eğitim kampı!

Eğer biz orucu tutabilmiş isek bu kamptan mânevî diploma alınmış ise göreceğiz bakalım.Eğer biz orucu tutabilmiş isek bu kamptan mânevî diploma alınmış ise göreceğiz bakalım. İşte bayram, işte Ramazan'dan sonraki hayatta belli olacak; eğer Ramazan'da oruçlarımızİşte bayram, işte Ramazan'dan sonraki hayatta belli olacak; eğer Ramazan'da oruçlarımız Allah'ın istediği gibi oruçlar idiyse makbul oruçlar idiyse teravihler, ibadetler zikirler,Allah'ın istediği gibi oruçlar idiyse makbul oruçlar idiyse teravihler, ibadetler zikirler, Kur'anlar makbul idiyse Ramazan'dan sonra belli olacak! Leallekum tettekûn. Kur'anlar makbul idiyse Ramazan'dan sonra belli olacak!

Leallekum tettekûn.

Zâhir olacak; biz takvâ ehli olacağız, Ramazan'dan sonra değişeceğiz, başka insan olacağız. Zâhir olacak; biz takvâ ehli olacağız, Ramazan'dan sonra değişeceğiz, başka insan olacağız.

"Ortaya Ramazan'dan önceki insandan başka bir insan geldi;"Ortaya Ramazan'dan önceki insandan başka bir insan geldi; zarif bir insan, olgun, edîb, anlayışlı, engin, sabırlı bir insan geldi.zarif bir insan, olgun, edîb, anlayışlı, engin, sabırlı bir insan geldi. Eskisi gibi parlamıyor, sinirlenmiyor, kötülüğe kötülükle mukabele etmiyor…" Eskisi gibi parlamıyor, sinirlenmiyor, kötülüğe kötülükle mukabele etmiyor…"

İşte onu göreceğiz, sonucu belli olacak!İşte onu göreceğiz, sonucu belli olacak! Aslında bayramdan sonra bir imtihan zamanı açılıyor,Aslında bayramdan sonra bir imtihan zamanı açılıyor, demek ki Ramazan'daki bir aylık kursumuzun imtihanı olacak.demek ki Ramazan'daki bir aylık kursumuzun imtihanı olacak. Bakalım Ramazan'ı Allah'ın rızasına uygun tutabilmiş miyiz, belli olacak. Bakalım Ramazan'ı Allah'ın rızasına uygun tutabilmiş miyiz, belli olacak.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah bizi imandan sonra küfre düşürmesin,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah bizi imandan sonra küfre düşürmesin,
izzetten sonra zillete uğratmasın, kabulden sonra reddetmesin, izzetten sonra zillete uğratmasın, kabulden sonra reddetmesin, yükseklere çıkıp da aşağılara düşürmesin, sevaptan sonra günaha bulaştırmasın,yükseklere çıkıp da aşağılara düşürmesin, sevaptan sonra günaha bulaştırmasın, helalden sonra haramı irtikâp ettirmesin, güzel ahlâkı gördükten sonra gerisin geriye döndürmesin.helalden sonra haramı irtikâp ettirmesin, güzel ahlâkı gördükten sonra gerisin geriye döndürmesin. Allah'ın ikramlarını gördükten sonra Allah'ın cezasına doğru gitmesin, belasını bulmaya yönelmesin.Allah'ın ikramlarını gördükten sonra Allah'ın cezasına doğru gitmesin, belasını bulmaya yönelmesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizleri kurtuluş yolunu gördükten sonra azap yoluna saptırmasın.Allahu Teâlâ hazretleri bizleri kurtuluş yolunu gördükten sonra azap yoluna saptırmasın. Ramazan'daki aşı tutsun, inşaallah biz de Allah'ın sevdiği takvâ ehli kullar olalım,Ramazan'daki aşı tutsun, inşaallah biz de Allah'ın sevdiği takvâ ehli kullar olalım, ahlâkımızda bu görülsün. ahlâkımızda bu görülsün.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîflerinde buyurmuşlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîflerinde buyurmuşlar ki;

Efdalu'l-fedâ'ili en tasile men kata'te ve tu'tiye men harameke ve ta'fuve an men zalemeke. Efdalu'l-fedâ'ili en tasile men kata'te ve tu'tiye men harameke ve ta'fuve an men zalemeke.

"Faziletlerin, güzel huyların, ahlâkın en üstünü,"Faziletlerin, güzel huyların, ahlâkın en üstünü, en faziletlisi en güzeli en tasile men kata'te seninle ilgisini kesmiş olana senin gitmendir!" en faziletlisi en güzeli en tasile men kata'te seninle ilgisini kesmiş olana senin gitmendir!"

Küsmüş, darılmış, defterden silmiş; senin dostluğunu hiçe sayıyor.Küsmüş, darılmış, defterden silmiş; senin dostluğunu hiçe sayıyor. Seni hor görüyor, beğenmiyor, istemiyor; ahbaplık kesilmiş, bitmiş.Seni hor görüyor, beğenmiyor, istemiyor; ahbaplık kesilmiş, bitmiş. Sen de gitmesen ipler tamamen kopacak, iş bitecek ama faziletlerin en üstünlerinden bir tanesiSen de gitmesen ipler tamamen kopacak, iş bitecek ama faziletlerin en üstünlerinden bir tanesi gelmeyen insana senin gitmendir, en büyük fazilet! gelmeyen insana senin gitmendir, en büyük fazilet!

Ve tu'tiye men harameke. "Seni mahrum bırakan, bir şeye ihtiyacın olduğu zamanVe tu'tiye men harameke. "Seni mahrum bırakan, bir şeye ihtiyacın olduğu zaman istediğin hâlde sana vermeyen, esirgeyen, pintilik, cimrilik yapan, bahillik eden kimseye istediğin hâlde sana vermeyen, esirgeyen, pintilik, cimrilik yapan, bahillik eden kimseye o bir şey istediği zaman senin vermendir. O vermedi, o vermediği hâlde senin ona vermendir!" o bir şey istediği zaman senin vermendir. O vermedi, o vermediği hâlde senin ona vermendir!"

Ve ta'fuve an men zalemeke. "Sana zulmetmiş kimseyi senin affetmendir!" Ve ta'fuve an men zalemeke. "Sana zulmetmiş kimseyi senin affetmendir!"

Sana zulmetmiş, haksızlık etmiş üzmüş, hakkını çiğnemiş, gadretmiş,Sana zulmetmiş, haksızlık etmiş üzmüş, hakkını çiğnemiş, gadretmiş, seni mağdur eylemiş ama sen onu affediyorsun. Neden? Yaratandan ötürü! seni mağdur eylemiş ama sen onu affediyorsun.

Neden?

Yaratandan ötürü!

"Sevabını istiyorum, ben Allah'ın rızasını istiyorum, ben Rabbim'in beni sevmesini istiyorum..." "Sevabını istiyorum, ben Allah'ın rızasını istiyorum, ben Rabbim'in beni sevmesini istiyorum..."

Olsun, affetmek zor gelir! İnsanın içinde çeşitli duygular çırpınır,Olsun, affetmek zor gelir! İnsanın içinde çeşitli duygular çırpınır, kaynaşır, çeşitli itirazlar yükselir. Kızgınlığı boğazına kadar gelir, istemez. kaynaşır, çeşitli itirazlar yükselir. Kızgınlığı boğazına kadar gelir, istemez.

Ne yapacak? Onu tutacak ve affedecek. Faziletlerin en büyükleri bunlar, diye bildirilmiş. Ne yapacak?

Onu tutacak ve affedecek. Faziletlerin en büyükleri bunlar, diye bildirilmiş.

Peygamber Efendimiz her şeyi 20-30 tane sıralamazdı.Peygamber Efendimiz her şeyi 20-30 tane sıralamazdı. Konuştuğu zaman karşı tarafın anlayacağı miktarda verirdi. Dozajını ayarlardı;Konuştuğu zaman karşı tarafın anlayacağı miktarda verirdi. Dozajını ayarlardı; hatırda kalacak, ezberlenebilecek gibi, herkesin anlayabileceği gibi söylerdi.hatırda kalacak, ezberlenebilecek gibi, herkesin anlayabileceği gibi söylerdi. Tabii daha nice faziletli işler vardır ama ârife işaret kâfidir,Tabii daha nice faziletli işler vardır ama ârife işaret kâfidir, her şeyi uzun boylu söylemeye lüzum yok!her şeyi uzun boylu söylemeye lüzum yok! İrfan ilim meclislerinde bulunmuşunuzdur, gitmişsinizdir görmüşsünüzdür; konuşmalar az olur! İrfan ilim meclislerinde bulunmuşunuzdur, gitmişsinizdir görmüşsünüzdür; konuşmalar az olur!

Büyük bir zatın meclisine gittiğiniz zaman; Büyük bir zatın meclisine gittiğiniz zaman;

[Mehmed Zahid] Hocamız'ın meclisini, ona gidenleri-gelenleri hatırlayın;[Mehmed Zahid] Hocamız'ın meclisini, ona gidenleri-gelenleri hatırlayın; küçücük bir işaretle bakarsınız, dervişin gözü yerdedir ama pürdikkat hocasının emrine işaretine bakıyor.küçücük bir işaretle bakarsınız, dervişin gözü yerdedir ama pürdikkat hocasının emrine işaretine bakıyor. Hemen bir bakarsın şöyle bir kıpırdandı; [Mehmed Zahid] Hocamız şunu istedi, hemen o gelir.Hemen bir bakarsın şöyle bir kıpırdandı; [Mehmed Zahid] Hocamız şunu istedi, hemen o gelir. Şöyle bir işaret oldu, hemen bakarsın o yapılıyor. Şöyle bir işaret oldu, hemen bakarsın o yapılıyor.

Neden? el-Ârifu yekfihi'l-işâretü. "Ârife işaret kâfidir." Neden?

el-Ârifu yekfihi'l-işâretü. "Ârife işaret kâfidir."

Hatta ârife tarif gerekmez; ârif anlar, sezer, takip eder.Hatta ârife tarif gerekmez; ârif anlar, sezer, takip eder. Bu zât-ı muhteremin neye ihtiyacı var, sezer ve onu yapar.Bu zât-ı muhteremin neye ihtiyacı var, sezer ve onu yapar. İrfan o, âriflik o; söylemeden anlar, leb demeden leblebi diyeceğini anlamakİrfan o, âriflik o; söylemeden anlar, leb demeden leblebi diyeceğini anlamak veya hiç demeden ihtiyacı ne olabilir diye düşünmek, onu getirmek. veya hiç demeden ihtiyacı ne olabilir diye düşünmek, onu getirmek.

Bu küçük işaretlerden gerisini anlamak lazım. Bu küçük işaretlerden gerisini anlamak lazım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu küçük üç cümlede neyi anlatıyor? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu küçük üç cümlede neyi anlatıyor?

Üç şeyi anlatıyor: Tesilu men kata'ake. "Gitmeyene sen gideceksin!" Üç şeyi anlatıyor:

Tesilu men kata'ake. "Gitmeyene sen gideceksin!"

"Hocam, zor. Nasıl yaparım?!.. İzzet-i nefsime dokunur, yapamam, zor gelir…" "Hocam, zor. Nasıl yaparım?!.. İzzet-i nefsime dokunur, yapamam, zor gelir…"

Nefsin izzeti mi var! Bizim işimiz nefsimiz muhalefet etmek değil mi?Nefsin izzeti mi var!

Bizim işimiz nefsimiz muhalefet etmek değil mi?
Ramazan'da onu öğrenemedik mi, biz Ramazan'da ne yaptık? Ramazan'da onu öğrenemedik mi, biz Ramazan'da ne yaptık?

Nefsimizi yenmeyi öğrendik. Askerî talim! Nefsimizi yenmeyi öğrendik. Askerî talim!

"Hocam, bizim en büyük düşmanımız nerede, göster; linç edelim, kalabalığız,"Hocam, bizim en büyük düşmanımız nerede, göster; linç edelim, kalabalığız, yan bakana yan çakarız, evvelallah tepeleriz. En büyük düşmanımız kim, bize göster?.." yan bakana yan çakarız, evvelallah tepeleriz. En büyük düşmanımız kim, bize göster?.."

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem gösteriyor: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem gösteriyor:

A'dâ aduvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyke. "İçindeki nefsin en büyük düşmanın!" A'dâ aduvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyke. "İçindeki nefsin en büyük düşmanın!"

Namaza kaldırtmayan o, kavga ettirten o, haram yedirten,Namaza kaldırtmayan o, kavga ettirten o, haram yedirten, günahlara daldırtan, her türlü kusuru işlettiren o! İnsanın en büyük düşmanı, nefsi! günahlara daldırtan, her türlü kusuru işlettiren o! İnsanın en büyük düşmanı, nefsi! Biz nefsi yenmek için askerî bir kampta silahlı bir eğitim gördük, Biz nefsi yenmek için askerî bir kampta silahlı bir eğitim gördük, Ramazan'da bir ay üniforma giydik, bayağı talimli eğitim gördük. Neden? Ramazan'da bir ay üniforma giydik, bayağı talimli eğitim gördük.

Neden?

Nefsi, en büyük düşmanı yenmek için bir ay eğitim gördük!Nefsi, en büyük düşmanı yenmek için bir ay eğitim gördük! Ramazan bitiyor, adamın ilk işi bir sigara yakmak! "Bir tane de sen al…" Ramazan bitiyor, adamın ilk işi bir sigara yakmak!

"Bir tane de sen al…"

Kendisine destek arıyor, bir de sana veriyor; "Bir tane de sen al!" Kendisine destek arıyor, bir de sana veriyor; "Bir tane de sen al!"

Yahu aziz kardeşim, biz Ramazan'da niye oruç tuttuk? Yahu aziz kardeşim, biz Ramazan'da niye oruç tuttuk?

Kötülükleri bırakabilmek için! Hem de bıraktık!Kötülükleri bırakabilmek için! Hem de bıraktık! Bir ay bırakabildin, ondan sonra tekrar niye bulaşıyorsun, daha nefsi yenmeyi öğrenemedin mi?Bir ay bırakabildin, ondan sonra tekrar niye bulaşıyorsun, daha nefsi yenmeyi öğrenemedin mi? O kadar idman yaptın, pazın kuvvetlenmedi mi vücudun o kabiliyeti kazanamadı mı?..O kadar idman yaptın, pazın kuvvetlenmedi mi vücudun o kabiliyeti kazanamadı mı?.. İçmeden oluyor! Nefsi yenmeyi öğreneceğiz. Güzel ahlâklı, takvâ ehli olmak nereden geçiyor? İçmeden oluyor!

Nefsi yenmeyi öğreneceğiz.

Güzel ahlâklı, takvâ ehli olmak nereden geçiyor?

Nereden geçtiğini hadîs-i şerîften anlıyoruz: "Sana gitmeyene sen gideceksin!" Nereden geçtiğini hadîs-i şerîften anlıyoruz: "Sana gitmeyene sen gideceksin!"

"Hocam, galiba bayramdır-seyrandır diye sözü yavaş yavaş,"Hocam, galiba bayramdır-seyrandır diye sözü yavaş yavaş, 'Dargın olduğun kimseye git, sen barış…' diye oraya getireceksin galiba?.." 'Dargın olduğun kimseye git, sen barış…' diye oraya getireceksin galiba?.."

Elbette, tabii iş oraya gelecek! Bu bayramda gideceksin; kim elini önce uzatırsa sevabı o kazanıyor,Elbette, tabii iş oraya gelecek! Bu bayramda gideceksin; kim elini önce uzatırsa sevabı o kazanıyor, bir müslümanın bir müslümana üç günden ziyade dargın kalması helal değil! bir müslümanın bir müslümana üç günden ziyade dargın kalması helal değil!

Helal değil ne demek? Helal değil ne demek?

Haram! Bir müslümanın bir müslümana üç günden fazla dargın kalması helal değil, haram! Haram! Bir müslümanın bir müslümana üç günden fazla dargın kalması helal değil, haram!

İçki içer misin? "Estağfirullah, tevbe yâ Rabbi! Ne demek hocam, hiç sorulur mu?İçki içer misin?

"Estağfirullah, tevbe yâ Rabbi! Ne demek hocam, hiç sorulur mu?
Haramdır, içmem!.." Bu da haram, dargın kalmak da haram! Haramdır, içmem!.."

Bu da haram, dargın kalmak da haram!

"Olsun, o haram ama herkes yapıyor!" Sen herkesin yaptığına ne bakıyorsun!"Olsun, o haram ama herkes yapıyor!"

Sen herkesin yaptığına ne bakıyorsun!
Sen yapmayacaksın; senin ana prensibin haramlardan uzak durmak, helalleri, sevaplı işleri işlemek!Sen yapmayacaksın; senin ana prensibin haramlardan uzak durmak, helalleri, sevaplı işleri işlemek! Ramazan'da niye oruç tuttun, niye geceleyin geldin burada hatimle namaz kıldın?.. Ramazan'da niye oruç tuttun, niye geceleyin geldin burada hatimle namaz kıldın?..

Camimiz doldu arka taraflar doldu. Maşallah kardeşlerimiz Kadir gecesinde bir tesbih namazı kılmış,Camimiz doldu arka taraflar doldu. Maşallah kardeşlerimiz Kadir gecesinde bir tesbih namazı kılmış, cami yetmemiş, camiyi nereden büyüteceğiz diye onu düşünmeye başladık. cami yetmemiş, camiyi nereden büyüteceğiz diye onu düşünmeye başladık.

Gecenin yarısında bayağı uzun sürer hatimle namaz arkasındanGecenin yarısında bayağı uzun sürer hatimle namaz arkasından tesbih namazı arkasından teheccüd namazı… Uyku yok, durak yok! tesbih namazı arkasından teheccüd namazı… Uyku yok, durak yok!

İnsan bunları neden yapıyor? Sevap kazanmak için! İnsan niye masraf ediyor hacca gidiyor? İnsan bunları neden yapıyor?

Sevap kazanmak için!

İnsan niye masraf ediyor hacca gidiyor?

Sıcaklar var, sıkıntılar, üzüntüler var; bir sürü şey… misâli çok! Sıcaklar var, sıkıntılar, üzüntüler var; bir sürü şey… misâli çok!

Sevap kazanmak için, Allah'ın rızasını kazanmak için cevri cefayı göze alıyor.Sevap kazanmak için, Allah'ın rızasını kazanmak için cevri cefayı göze alıyor. Çünkü umumi bir kaidedir: Kişi sevdiği için bazı fedakârlıklarda bulunur! Çünkü umumi bir kaidedir: Kişi sevdiği için bazı fedakârlıklarda bulunur!

Kerem ile Aslı hikâyelerine bile yazılmış;Kerem ile Aslı hikâyelerine bile yazılmış; Kerem Aslı'nın yüzünü göreyim diye otuz iki dişini çektirmiş, derler.Kerem Aslı'nın yüzünü göreyim diye otuz iki dişini çektirmiş, derler. O çektirme esnasında görecek diye razı olmuş.O çektirme esnasında görecek diye razı olmuş. Dişler gidiyor ama görebiliyor diye otuz iki dişini çektirmeye razı olmuş, derler.Dişler gidiyor ama görebiliyor diye otuz iki dişini çektirmeye razı olmuş, derler. Seven, sevdiği için bazı fedakârlıklar yapar, diye halk hikâyelerine bile girmiş.Seven, sevdiği için bazı fedakârlıklar yapar, diye halk hikâyelerine bile girmiş. Bu irfan işi, alimlerin, müslümanların işi! Bu irfan işi, alimlerin, müslümanların işi!

Müslüman bunu yapacak; dargına sen gideceksin,Müslüman bunu yapacak; dargına sen gideceksin, sevabın büyüğünü almak için eli önce sen uzatmaya gayret edeceksin. sevabın büyüğünü almak için eli önce sen uzatmaya gayret edeceksin.

"Hocam, karşıdaki adamın ne yapacağı belli olmaz, kovabilir de…" "Hocam, karşıdaki adamın ne yapacağı belli olmaz, kovabilir de…"

Kovarsa daha büyük sevap alırsın, cihat etmiş insan gibi sevap alırsın! Neden? Kovarsa daha büyük sevap alırsın, cihat etmiş insan gibi sevap alırsın!

Neden?

Allah büyük mükâfat verir. Allah, ibadetin meşakkatinin zorluğuna göre mükâfatı büyütüyor.Allah büyük mükâfat verir. Allah, ibadetin meşakkatinin zorluğuna göre mükâfatı büyütüyor. Zor ama yaptığın zaman mükâfatı büyük.Zor ama yaptığın zaman mükâfatı büyük. İnsanın Allah'ın rahmetine nereden ereceği belli olmaz, nasıl ereceği belli olmaz.İnsanın Allah'ın rahmetine nereden ereceği belli olmaz, nasıl ereceği belli olmaz. Bir küçük edep, bir güzel jest; "Affettim seni kulum, hadi bağışladım, günahlarını sildim,Bir küçük edep, bir güzel jest; "Affettim seni kulum, hadi bağışladım, günahlarını sildim, seni pak ettim…" demeye sebep olabilir, bir edepsizlik insanı tepe taklak cehenneme düşürebilir. seni pak ettim…" demeye sebep olabilir, bir edepsizlik insanı tepe taklak cehenneme düşürebilir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Bir adam sözüne dikkat etmez, laf arasında Allah'ın hoşuna gitmeyecek bir söz söyler, "Bir adam sözüne dikkat etmez, laf arasında Allah'ın hoşuna gitmeyecek bir söz söyler, bir sürü malayani konuşmaların arasında bir söz söyler;bir sürü malayani konuşmaların arasında bir söz söyler; cehennemin yetmiş yıllık derinliğindeki uçurumuna uçar, yuvarlanır gider!" diyor. cehennemin yetmiş yıllık derinliğindeki uçurumuna uçar, yuvarlanır gider!" diyor.

Bir söz insanı mahvedebilir. Edebe riayet edilmediği zaman bir söz insanı mahvedebilir. Bir söz insanı mahvedebilir. Edebe riayet edilmediği zaman bir söz insanı mahvedebilir.

Şeytan, rahmet-i Rahmân'dan tard olunmuş,Şeytan, rahmet-i Rahmân'dan tard olunmuş, ilâ yevmi'd-dîn Allah'ın lanetine mâruz duruma düşmüş; neden? ilâ yevmi'd-dîn Allah'ın lanetine mâruz duruma düşmüş; neden?

Kibirden! Âdem aleyhisselam'a niye secde etmedin, diye sorulduğunda diyor ki; Kibirden! Âdem aleyhisselam'a niye secde etmedin, diye sorulduğunda diyor ki;

Ene hayrün minhü halaktenî min nârin ve halaktehû min tîn.Ene hayrün minhü halaktenî min nârin ve halaktehû min tîn. "Ben o Âdem'den daha hayırlıyım, sen onu çamurdan, topraktan yarattın;"Ben o Âdem'den daha hayırlıyım, sen onu çamurdan, topraktan yarattın; ben ateşten yaratıldım, ben ondan daha hayırlıyım!" ben ateşten yaratıldım, ben ondan daha hayırlıyım!"

Uhruc. "Defol!" diye rahmetten tard olunuyor. Uhruc. "Defol!" diye rahmetten tard olunuyor.

Neden? Kibirden; bir kötü huydan bir kötü jestten insan böyle mahvolur gider. Neden?

Kibirden; bir kötü huydan bir kötü jestten insan böyle mahvolur gider.

Demek ki dargın olan kimseye gideceğiz, fedakârlığı biz yapacağız, sevabı biz kazanacağız, ecir çok;Demek ki dargın olan kimseye gideceğiz, fedakârlığı biz yapacağız, sevabı biz kazanacağız, ecir çok; savaş gibi, savaşta yara almış gibi ecir kazanırsın!savaş gibi, savaşta yara almış gibi ecir kazanırsın! O sana bir ters yüz gösterdi; peki, dersin, lafı büyütmezsin.O sana bir ters yüz gösterdi; peki, dersin, lafı büyütmezsin. Elini uzatmadı, döner gelirsin; savaşta gazi olmuş gibi gelirsin, o kadar sevap alarak gelirsin! Elini uzatmadı, döner gelirsin; savaşta gazi olmuş gibi gelirsin, o kadar sevap alarak gelirsin!

Onun için Allah bu işe neden böyle büyük mükâfat veriyor? Onun için Allah bu işe neden böyle büyük mükâfat veriyor?

Allah müslümanların birbirlerini sevmesini istiyor, kardeş olmalarını istiyor; kardeş etmiş: Allah müslümanların birbirlerini sevmesini istiyor, kardeş olmalarını istiyor; kardeş etmiş:

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar birbirlerinin has kardeşleridir,İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar birbirlerinin has kardeşleridir, başka bir şey değildir, has kardeşidir!" Bu sebepten bu böyle! İkincisi: başka bir şey değildir, has kardeşidir!" Bu sebepten bu böyle! İkincisi:

Ve tu'tiye men haremeke. "Sana vermeyene sen vereceksin!" Ve tu'tiye men haremeke. "Sana vermeyene sen vereceksin!"

"Fırsat geldi, ben de ona vermeyim, şimdi orta yerde kalsın, kıvransın;"Fırsat geldi, ben de ona vermeyim, şimdi orta yerde kalsın, kıvransın; o bana geçen sefer vermemişti, ben de şimdi ona istediğini vermem,o bana geçen sefer vermemişti, ben de şimdi ona istediğini vermem, tam sıkıştı, vermeyeyim de evvelki sefer vermediğini görsün!.." tam sıkıştı, vermeyeyim de evvelki sefer vermediğini görsün!.."

İnsan böyle yapabilir, kazancı elden kaçırır;İnsan böyle yapabilir, kazancı elden kaçırır; vermeyene sen verdiğin zaman faziletlerin en büyüklerinden bir tanesine sahip olmuş olursun. vermeyene sen verdiğin zaman faziletlerin en büyüklerinden bir tanesine sahip olmuş olursun.

Ve ta'fuve an men zalemeke. "Zulmedeni de affetmek!" Ve ta'fuve an men zalemeke. "Zulmedeni de affetmek!"

Bütün bunlarda insanın zorlandığı şeyler ve nefse ağır gelecek şeyler tarif ediliyor.Bütün bunlarda insanın zorlandığı şeyler ve nefse ağır gelecek şeyler tarif ediliyor. Müslümanın böyle yaptığı zaman büyük sevaplar kazanacağı bildirilmiş oluyor. Müslümanın böyle yaptığı zaman büyük sevaplar kazanacağı bildirilmiş oluyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri bu faziletlerin en güzellerini iktisap etmeyi nasip eylesinO bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri bu faziletlerin en güzellerini iktisap etmeyi nasip eylesin ve bunları icrâ edip sevapları kazanmayı nasip etsin. ve bunları icrâ edip sevapları kazanmayı nasip etsin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ramazan'ın son on gününde dozajı daha da artırırdı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ramazan'ın son on gününde dozajı daha da artırırdı. Peygamber Efendimiz son on gününde evi de terk ederdi,Peygamber Efendimiz son on gününde evi de terk ederdi, hâne-i saadetini terk ederdi; mescidi ev edinirdi, evde kalmazdı. hâne-i saadetini terk ederdi; mescidi ev edinirdi, evde kalmazdı.

Mescitte yatardı, mescitte ibadet ederdi. İbadetin dozu daha yoğunlaşıyor, daha da fazlalaşıyor.Mescitte yatardı, mescitte ibadet ederdi. İbadetin dozu daha yoğunlaşıyor, daha da fazlalaşıyor. Artık evde çeşitli ev hâlleri olur, boşça vakit geçirme olur; Artık evde çeşitli ev hâlleri olur, boşça vakit geçirme olur; vakit hiç boş geçmesin, devamlı sevapla geçsin diye Peygamber Efendimiz camiye gelirdi. vakit hiç boş geçmesin, devamlı sevapla geçsin diye Peygamber Efendimiz camiye gelirdi.

Ona ne denir? Ona "itikâf etmek" denir.Ona ne denir?

Ona "itikâf etmek" denir.
Mescidde itikâf eylemek, mescide Allah rızası için ibadet maksadıyla girmek. Mescidde itikâf eylemek, mescide Allah rızası için ibadet maksadıyla girmek.

İbadetlerin, işlerin, davranışların, yapılacak işlerin en faziletlileri şunlardır: İbadetlerin, işlerin, davranışların, yapılacak işlerin en faziletlileri şunlardır:

En tudhile alâ ehike'l-mü'mini sürûren. "Mü'min kardeşinin gönlüne sevinç sağlayabilmendir,En tudhile alâ ehike'l-mü'mini sürûren. "Mü'min kardeşinin gönlüne sevinç sağlayabilmendir, sevindirebilmen, onun gönlünü hoş edebilmendir.sevindirebilmen, onun gönlünü hoş edebilmendir. Onun gönlüne neşe, sürur verecek bir davranışta bulunmaktır, mü'min kardeşini sevindirmektir." Onun gönlüne neşe, sürur verecek bir davranışta bulunmaktır, mü'min kardeşini sevindirmektir."

Nasıl sağlayabilirsen; hediye mi verirsin, işini mi görürsün, yardımcı mı olursun, yoldaş mı olursun…Nasıl sağlayabilirsen; hediye mi verirsin, işini mi görürsün, yardımcı mı olursun, yoldaş mı olursun… Yerine göre değişir: Adam-kadın evdedir, yalnızdır;Yerine göre değişir: Adam-kadın evdedir, yalnızdır; sen gidersin, yoldaş olursun, ondan memnun olur.sen gidersin, yoldaş olursun, ondan memnun olur. Borcu vardır, sıkıntısı, başka bir problemi vardır; gidersin, yardımcı olursun.Borcu vardır, sıkıntısı, başka bir problemi vardır; gidersin, yardımcı olursun. Müslümanların hâlini gözleyeceksin, gönlünü almaya çalışacaksın. Bunu Yunus Emre güzel anlamış.Müslümanların hâlini gözleyeceksin, gönlünü almaya çalışacaksın. Bunu Yunus Emre güzel anlamış. Yunus Emre rahmetullahi aleyh büyük, ârif kimse, diyor ki; Yunus Emre rahmetullahi aleyh büyük, ârif kimse, diyor ki;

Ben gelmedim dâvâ için Benim işim sevi için Dostun evi gönüllerdir Gönüller yapmaya geldim Ben gelmedim dâvâ için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim

Kısaca herkesin anlayacağı gibi söylüyor ama ben biraz izah edeyim. Ben gelmedim dâvâ için Kısaca herkesin anlayacağı gibi söylüyor ama ben biraz izah edeyim.

Ben gelmedim dâvâ için

Şimdi "dava" kelimesini Türkçe'de biz, "mahkemeye dilekçeyle müracaat etmek,Şimdi "dava" kelimesini Türkçe'de biz, "mahkemeye dilekçeyle müracaat etmek, mahkemelik olmak" filan diye anlarız. Yunus bu mânaya kullanmıyor. mahkemelik olmak" filan diye anlarız. Yunus bu mânaya kullanmıyor. "Dava" demek "boş iddia, böbürlenmek" demek. "Dava" demek "boş iddia, böbürlenmek" demek.

Ben gelmedim dâvâ için demek "Ben bu dünyaya palavra için gelmedim,Ben gelmedim dâvâ için demek "Ben bu dünyaya palavra için gelmedim, benim bu dünyaya gelişim boş palavralar, olmadık şeyler için değil!.." demek. benim bu dünyaya gelişim boş palavralar, olmadık şeyler için değil!.." demek.

Davulun içi boş olduğundan tokmağı vurdun mu koca koca gümbür gümbür ses çıkıyor, neden? Davulun içi boş olduğundan tokmağı vurdun mu koca koca gümbür gümbür ses çıkıyor, neden?

İçi boş da ondan! "Ben dava için, palavra için, boş laf için gelmedim; bir vazifem var!" İçi boş da ondan!

"Ben dava için, palavra için, boş laf için gelmedim; bir vazifem var!"

E fe-hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turce'ûn.E fe-hasibtüm ennemâ halaknâküm abesen ve enneküm ileynâ lâ turce'ûn. "Ey insanlar! Biz sizi boş yere mi, abes yere mi yarattık sanıyorsunuz, öyle mi sandınız,"Ey insanlar! Biz sizi boş yere mi, abes yere mi yarattık sanıyorsunuz, öyle mi sandınız, düşündünüz? Biz insanı insanoğullarını boş yere mi yarattık, bu hayat abes yere mi?düşündünüz? Biz insanı insanoğullarını boş yere mi yarattık, bu hayat abes yere mi? Bu insan hayatı, insanlığın yaratılması, dünya hayatı abes mi, bunlar boş yere mi?.." Bu insan hayatı, insanlığın yaratılması, dünya hayatı abes mi, bunlar boş yere mi?.."

Hayır; bir sebeple, bir hikmetle bir plan var, bir gaye var! Onun için; Ben gelmedim dâvâ için Hayır; bir sebeple, bir hikmetle bir plan var, bir gaye var! Onun için;

Ben gelmedim dâvâ için

Ben hayata gelişimin şuuru içindeyim, dünyaya gönderilişimin şuuru içindeyim;Ben hayata gelişimin şuuru içindeyim, dünyaya gönderilişimin şuuru içindeyim; ben buraya boş dava için, kuru palavra için gelmedim! ben buraya boş dava için, kuru palavra için gelmedim!

"Yunus, söyle bakalım neden geldin?"Yunus, söyle bakalım neden geldin? Dilinin altındaki nedir, sen palavra için gelmedin de neden geldiğini düşünüyorsun?" Dilinin altındaki nedir, sen palavra için gelmedin de neden geldiğini düşünüyorsun?"

Ben gelmedim dâvâ için Benim işim sevi için Ben gelmedim dâvâ için

Benim işim sevi için

"Benim işim gücüm sevgi!" diyor, o zamanın tabiriyle "sevi" diye söylediği şey, "sevgi". "Benim işim gücüm sevgi!" diyor, o zamanın tabiriyle "sevi" diye söylediği şey, "sevgi".

Kısaca söylemiş, yedi sekiz heceden ibaret bir mısra, kısaca söylemiş;Kısaca söylemiş, yedi sekiz heceden ibaret bir mısra, kısaca söylemiş; sevi için geldim diyor sevgi için geldim diyor, bu nedir? sevi için geldim diyor sevgi için geldim diyor, bu nedir?

Sevgilerin en güzeli, en kıymetlisi Yaratan'ı sevmek;Sevgilerin en güzeli, en kıymetlisi Yaratan'ı sevmek; muhabbetullah dediğimiz, aşkullah dediğimiz şeydir! muhabbetullah dediğimiz, aşkullah dediğimiz şeydir!

Ariflerin sıralamalarına göre insanın dört mertebesi var:Ariflerin sıralamalarına göre insanın dört mertebesi var: Ârifler, mü'min olmayanları bir kere insandan saymıyor: Ârifler, mü'min olmayanları bir kere insandan saymıyor:

Ulâike ke'l-en'âmi bel hüm edall.Ulâike ke'l-en'âmi bel hüm edall. "Bir insan mü'min değilse hayvan gibidir, hayvandan da fenadır, daha da şaşkındır!" "Bir insan mü'min değilse hayvan gibidir, hayvandan da fenadır, daha da şaşkındır!"

Çünkü hayvan hiç olmazsa hilkatine uygun yaşar ama Allah insana akıl vermiş,Çünkü hayvan hiç olmazsa hilkatine uygun yaşar ama Allah insana akıl vermiş, hilkati daha mükemmel, eşref-i mahlukât; o iman edemedi mi bel hüm edall,hilkati daha mükemmel, eşref-i mahlukât; o iman edemedi mi bel hüm edall, havyandan da daha sapık, daha şaşkın duruma düşüyor!havyandan da daha sapık, daha şaşkın duruma düşüyor! Ârif, evliyâlluhtan bir zât onu ayırıyor, mü'minleri alıyor; mü'minler dört sınıftır, diyor. Ârif, evliyâlluhtan bir zât onu ayırıyor, mü'minleri alıyor; mü'minler dört sınıftır, diyor.

Aşağıdan yukarıya doğru, alçaktan daha yükseğe doğru sıralıyor: Aşağıdan yukarıya doğru, alçaktan daha yükseğe doğru sıralıyor:

1.Âbidler 2.Zahidler 1.Âbidler

2.Zahidler

Zahidlik âbidlikten daha üstün; âbidlikte namaz kılmak, oruç tutmak, ibadetleri zahiren yapmak var amaZahidlik âbidlikten daha üstün; âbidlikte namaz kılmak, oruç tutmak, ibadetleri zahiren yapmak var ama zahidlikte biraz daha fedakârlık var, dünyaya metelik vermiyor.zahidlikte biraz daha fedakârlık var, dünyaya metelik vermiyor. Zühd ü takvâ sahibi; gözü tok, parada pulda gözü yok.Zühd ü takvâ sahibi; gözü tok, parada pulda gözü yok. Adamı rüşvetle kandıramazsın, doğru yoldan saptıramazsın;Adamı rüşvetle kandıramazsın, doğru yoldan saptıramazsın; dünyaya meyli yok, hayır hasenât yapmaya çalışır, âhirete rağbeti var.dünyaya meyli yok, hayır hasenât yapmaya çalışır, âhirete rağbeti var. Bu biraz daha yüksek, biraz daha fedakâr, evsafı ötekisinden biraz daha yüksek.Bu biraz daha yüksek, biraz daha fedakâr, evsafı ötekisinden biraz daha yüksek. Âbidler birinci tabaka, onun üstündeki daha kaymaklı tabakası zahidler. Âbidler birinci tabaka, onun üstündeki daha kaymaklı tabakası zahidler.

3.Ârifler Bu daha üstün, neden? 3.Ârifler

Bu daha üstün, neden?

İrfan sahibi de ondan, mârifetullaha ermiş, Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını-birliğiniİrfan sahibi de ondan, mârifetullaha ermiş, Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını-birliğini sezmiş ve içine sindirmiş. Ârif; irfan sahibi, mârifetullah sahibi. sezmiş ve içine sindirmiş. Ârif; irfan sahibi, mârifetullah sahibi.

Tasavvufun uzun eğitimi vardır, insanın irfana ermesi ârif bir kimse olması için riyazetler vardır;Tasavvufun uzun eğitimi vardır, insanın irfana ermesi ârif bir kimse olması için riyazetler vardır; uykusuzluklar vardır, zikirler vardır.uykusuzluklar vardır, zikirler vardır. Her tarikatın metodu farklıdır, sonunda olgun insan olsun diye çeşitli tasavvufî eğitimleri vardır. Her tarikatın metodu farklıdır, sonunda olgun insan olsun diye çeşitli tasavvufî eğitimleri vardır.

Mesela İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretlerinin Marifetnâme'sini okursanız,Mesela İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretlerinin Marifetnâme'sini okursanız, İmâm-ı Gazzâlî'yi, İhyâu ulûmi'd-dîn'i okursanız orada göreceksiniz,İmâm-ı Gazzâlî'yi, İhyâu ulûmi'd-dîn'i okursanız orada göreceksiniz, daha başka büyük dev ahlâk eserlerini Avrupalılar'ın bile alıp tercüme ettikleri okuduklarıdaha başka büyük dev ahlâk eserlerini Avrupalılar'ın bile alıp tercüme ettikleri okudukları muazzam kıymetteki İslâm'ın büyük klasiklerini çok kıymetli eserlerini okuduğunuz takdirde göreceksiniz,muazzam kıymetteki İslâm'ın büyük klasiklerini çok kıymetli eserlerini okuduğunuz takdirde göreceksiniz, âriflik güzel bir sıfat! âriflik güzel bir sıfat!

el-Ârifu yekfîhi el-işâreti. "Ârif oldu mu, insana işaret kâfidir, leb demeden leblebiyi anlar,el-Ârifu yekfîhi el-işâreti. "Ârif oldu mu, insana işaret kâfidir, leb demeden leblebiyi anlar, sezgisi kuvvetlidir, her şeyi yerli yerincedir, irfana ermiştir!" sezgisi kuvvetlidir, her şeyi yerli yerincedir, irfana ermiştir!"

"Hocam, bu güzel, iyi; anlattığına göre bayağı heves ettim…" "Hocam, bu güzel, iyi; anlattığına göre bayağı heves ettim…"

Allah bize de mârifetullahı ihsan eylesin, bizi de âriflerden eylesin,Allah bize de mârifetullahı ihsan eylesin, bizi de âriflerden eylesin, bizi de irfan sahibi eylesin, âmin. Bir de bunun üstünde daha yüksek şey var: bizi de irfan sahibi eylesin, âmin.

Bir de bunun üstünde daha yüksek şey var:

4.Muhibler-âşıklar. Aşk; Allah'ı sevmek, Allah'ın yolunu sevmek, dinini, emrini, yasağını sevmek,4.Muhibler-âşıklar.

Aşk; Allah'ı sevmek, Allah'ın yolunu sevmek, dinini, emrini, yasağını sevmek,
kaderini, mukadderatını, başa geleni sevmek, her şeyini sevmek. kaderini, mukadderatını, başa geleni sevmek, her şeyini sevmek. Her şeyden hoş, adam derya gibi bir adam; ne sinirlenir ne kızar ne ürker ne yılar ne yıkılır… Her şeyden hoş, adam derya gibi bir adam; ne sinirlenir ne kızar ne ürker ne yılar ne yıkılır…

Neden? Âşık, Hak âşığı, âşık-ı sâdık; onun için buna top tesir etmez.Neden?

Âşık, Hak âşığı, âşık-ı sâdık; onun için buna top tesir etmez.
Yanında atom bombasını patlasın; atom bombası patlar, parça parça olur, bu sağlam durur! Yanında atom bombasını patlasın; atom bombası patlar, parça parça olur, bu sağlam durur!

Neden? Bu âşık, Allah âşığı. En yüksek mertebe aşk mertebesi! Neden?

Bu âşık, Allah âşığı. En yüksek mertebe aşk mertebesi!

Allahu Teâlâ hazretlerini sevmek nasıl olur? Allahu Teâlâ hazretlerini sevmek nasıl olur?

O da uzun bir iş, uzun bir eğitim; takvâdan geçer, takvâ ehli olur.O da uzun bir iş, uzun bir eğitim; takvâdan geçer, takvâ ehli olur. Allah sevecek, ondan sonra o da Allah'ın sevgisi sayesinde olgunlaşacak. Şairin birisi diyor ki; Allah sevecek, ondan sonra o da Allah'ın sevgisi sayesinde olgunlaşacak. Şairin birisi diyor ki;

Aşk odu evvel düşer mâşuka andan âşıka Şem'i gör kim yanmadan yandırmadı pervâneyi Aşk odu evvel düşer mâşuka andan âşıka

Şem'i gör kim yanmadan yandırmadı pervâneyi

"Aşk ateşi, sevgi ateşi önce maşukta başlar, yanar; sonra oradan âşıka geçer!" "Aşk ateşi, sevgi ateşi önce maşukta başlar, yanar; sonra oradan âşıka geçer!"

Âyet-i kerîmede de ne deniliyor: Âyet-i kerîmede de ne deniliyor:

Yuhibbühüm ve yuhibbûnehu men yertedde minkum an dînihî.Yuhibbühüm ve yuhibbûnehu men yertedde minkum an dînihî. "Ey mü'minler! Siz Müslümanlığı 'Ben müslüman oldum!' diye Allah'ın başına kakmayın!" "Ey mü'minler! Siz Müslümanlığı 'Ben müslüman oldum!' diye Allah'ın başına kakmayın!"

Hâşâ sümme hâşâ! Kul lâ temunnû aleyye İslâmekum.Hâşâ sümme hâşâ!

Kul lâ temunnû aleyye İslâmekum.
"Müslüman olduk diye baba hindi gibi kabarıp kabarıp ortada dolaşmayın!""Müslüman olduk diye baba hindi gibi kabarıp kabarıp ortada dolaşmayın!" Beli'llâhu yemunnu aleyküm en hedâküm li'l-îmân.Beli'llâhu yemunnu aleyküm en hedâküm li'l-îmân. "Allah size asıl minnet etmek hakkına sahip, çünkü sana bunca nimetlerin"Allah size asıl minnet etmek hakkına sahip, çünkü sana bunca nimetlerin en büyüğü olan Müslümanlığı nasip etmiş, daha ne istiyorsun;en büyüğü olan Müslümanlığı nasip etmiş, daha ne istiyorsun; sana cennetin yolunu, o sıfatı vermiş. Daha ne istiyorsun?!.." sana cennetin yolunu, o sıfatı vermiş. Daha ne istiyorsun?!.."

Âyet-i kerîmede; Men yertedde minküm an dînihî.Âyet-i kerîmede;

Men yertedde minküm an dînihî.
"Sizden biriniz İslâm'ın kadrini kıymetini anlamadı, bir şeye kızdı İslâm'dan döndü,"Sizden biriniz İslâm'ın kadrini kıymetini anlamadı, bir şeye kızdı İslâm'dan döndü, İslâm'ı bıraktı; cehenneme kadar yolu var, bıraktıysan bırak, defol!.." diyor İslâm'ı bıraktı; cehenneme kadar yolu var, bıraktıysan bırak, defol!.." diyor

Men yertedde minküm an dînihî "Kim sizden dininizin bırakıp irtidad eder, mürted olursa, dönerseMen yertedde minküm an dînihî "Kim sizden dininizin bırakıp irtidad eder, mürted olursa, dönerse fe sevfe ye'tillâhu bi-kavminfe sevfe ye'tillâhu bi-kavmin Allah'ın size minneti yok; isterseniz hepiniz kâfir olun ama bilin ki vaad-i ilâhîsi var:Allah'ın size minneti yok; isterseniz hepiniz kâfir olun ama bilin ki vaad-i ilâhîsi var: Allah öyle bir kavim getirecek, göreceksiniz,Allah öyle bir kavim getirecek, göreceksiniz, Allah müslümanların içinden öyle bir kavim getirecek kiAllah müslümanların içinden öyle bir kavim getirecek ki yuhibbuhüm ve yuhibbûnehû Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever!yuhibbuhüm ve yuhibbûnehû Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever! Allah onları seviyor, razı; onlar da Allah âşıkı! Allah onları seviyor, razı; onlar da Allah âşıkı! Siz daha hamsınız, 'Müslüman olduk!' dediniz, kalbinizin içine iman tam girmedi, Siz daha hamsınız, 'Müslüman olduk!' dediniz, kalbinizin içine iman tam girmedi, sallantıdasınız, dinden dönerseniz dönün ama göreceksiniz ki Allah öyle bir kavim getirecek kisallantıdasınız, dinden dönerseniz dönün ama göreceksiniz ki Allah öyle bir kavim getirecek ki Allah onları seviyor, onlar da Allah'ı seviyor, âşık-ı sâdıklar!" Allah onları seviyor, onlar da Allah'ı seviyor, âşık-ı sâdıklar!"

Hz. Ömer zamanında bir kabilenin reisi avenesiyle, şatafatıyla üzerindekiHz. Ömer zamanında bir kabilenin reisi avenesiyle, şatafatıyla üzerindeki kabile reisi elbisesiyle çarşıda pazarda dolaşırken bedevînin birisikabile reisi elbisesiyle çarşıda pazarda dolaşırken bedevînin birisi kalabalıkta bunun ayağına basmasın mı; ayıkla pirincin taşını!kalabalıkta bunun ayağına basmasın mı; ayıkla pirincin taşını! Adamcağız sendeledi, geldi [kabile reisinin] ayağının üstüne bastı.Adamcağız sendeledi, geldi [kabile reisinin] ayağının üstüne bastı. Kabile reisi de bir gazaplandı bir celallendi, pat bir tokat patlattı adamı yıktı,Kabile reisi de bir gazaplandı bir celallendi, pat bir tokat patlattı adamı yıktı, yıktı ama yanlış iş yaptı! yıktı ama yanlış iş yaptı!

İslâm gelmişti, eski devir geçti, Müslümanlık geldi; adamın haberi yok,İslâm gelmişti, eski devir geçti, Müslümanlık geldi; adamın haberi yok, eskiden olsaydı bedevi boynunu büker kenara çekilirdi, kabile reisiyle uğraşılır mı?!.. eskiden olsaydı bedevi boynunu büker kenara çekilirdi, kabile reisiyle uğraşılır mı?!.. Şimdi uğraşılır. Neden? Şimdi uğraşılır.

Neden?

İslâm var, Hz. Ömer var, adaletli emîrü'l-mü'minîn Hz. Ömer var, gitti dedi ki; İslâm var, Hz. Ömer var, adaletli emîrü'l-mü'minîn Hz. Ömer var, gitti dedi ki;

"Yâ emîrü'l-mü'minîn, çarşının ortasında bir kaza oldu, yanlışlıkla ayağına bastım;falanca adam beni tokatladı!.." dedi."Yâ emîrü'l-mü'minîn, çarşının ortasında bir kaza oldu, yanlışlıkla ayağına bastım;falanca adam beni tokatladı!.." dedi. Hz. Ömer çağırttı. Hz. Ömer çağırttı.

Niye tokatladın? "Ayağıma bastı…" Niye tokatladın?

"Ayağıma bastı…"

"Sen de buna bir tokat vuracaksın; ceza, sen de buna!.." dedi. "Sen de buna bir tokat vuracaksın; ceza, sen de buna!.." dedi.

"Ben kabile reisiyim, koca ağayım, rütbeliyim, kavmimin seyidiyim, efendisiyim; nasıl olur?.." "Ben kabile reisiyim, koca ağayım, rütbeliyim, kavmimin seyidiyim, efendisiyim; nasıl olur?.."

Yaptın, kısas. Yaptın, kısas.

el-Hürrü bi'l-hürri ve'l-abdü bi'l-abdi ve'l-ünsâ bi'l-ünsâ. el-Hürrü bi'l-hürri ve'l-abdü bi'l-abdi ve'l-ünsâ bi'l-ünsâ.

Kısas âyetini uyguluyor; "Madem evvela sen tokat vurdun; sen bir tokadı yiyeceksin,Kısas âyetini uyguluyor; "Madem evvela sen tokat vurdun; sen bir tokadı yiyeceksin, o da sana çat diye bir tokadı patlatacak!" o da sana çat diye bir tokadı patlatacak!"

"Olmaz!.." filan dedi, bir fırsatını buldu kaçtı; Medine'den kaçtı, Bizans'a iltica etti,"Olmaz!.." filan dedi, bir fırsatını buldu kaçtı; Medine'den kaçtı, Bizans'a iltica etti, irtidad etti, kâfir olarak öldü, ebedî azaba uğradı! irtidad etti, kâfir olarak öldü, ebedî azaba uğradı! Bir tokatla kurtulacaktı, bir tokadı yememek için cehenneme gitti, irtidad bu; gidebilir! Bir tokatla kurtulacaktı, bir tokadı yememek için cehenneme gitti, irtidad bu; gidebilir!

Fe sevfe ye'tillâhu bi-kavmin yuhibbuhüm ve yuhibbûnehû.Fe sevfe ye'tillâhu bi-kavmin yuhibbuhüm ve yuhibbûnehû. "Siz hepiniz dönseniz Allah örnek olarak bir kavim getirecek,"Siz hepiniz dönseniz Allah örnek olarak bir kavim getirecek, Allah onları sever onlar da Allah severler!" Göreceksiniz; İslâm tarihi bunu yazacak, Allah âşıkı. Allah onları sever onlar da Allah severler!"

Göreceksiniz; İslâm tarihi bunu yazacak, Allah âşıkı.

Ezilletin alâ'l-mü'minîn e'izzetin alâ'l-kâfirîn. "Mü'minlere karşı mütevazıdırlar!" Neden? Ezilletin alâ'l-mü'minîn e'izzetin alâ'l-kâfirîn. "Mü'minlere karşı mütevazıdırlar!"

Neden?

"Bunun kalbinde iman var, ben bunu nasıl incitirim; kalbinde Allah var, nasıl yıkarım,"Bunun kalbinde iman var, ben bunu nasıl incitirim; kalbinde Allah var, nasıl yıkarım, onun kalbini nasıl kırarım, kalbinde Allah var, iman var!.." diye mü'minlerin karşısında mütevazı ama; onun kalbini nasıl kırarım, kalbinde Allah var, iman var!.." diye mü'minlerin karşısında mütevazı ama;

E'izzetin alâ'l-kâfirîn, "Kâfirlerin karşısında şahin, celadetli, kahraman, mücahit!" E'izzetin alâ'l-kâfirîn, "Kâfirlerin karşısında şahin, celadetli, kahraman, mücahit!"

Yücâhidûne fî sebîlillah. "Allah yolunda cihat ederler!" Yücâhidûne fî sebîlillah. "Allah yolunda cihat ederler!"

Ve lâ yehâfune levmete lâim. "Kınayanın kınamasına, ayıplayanın ayıplamasına bakmazlar!" Ve lâ yehâfune levmete lâim. "Kınayanın kınamasına, ayıplayanın ayıplamasına bakmazlar!"

Neyi gözlerler? Gözledikleri bir şey var: Allah'ın rızası, başka şeye bakmazlar!Neyi gözlerler?

Gözledikleri bir şey var: Allah'ın rızası, başka şeye bakmazlar!
Allah'ın sevdiği razı olduğu sevdiği şeye bakarlar, işte böyle.Allah'ın sevdiği razı olduğu sevdiği şeye bakarlar, işte böyle. Onun için Yunus da galiba onlardan biri Onun için Yunus da galiba onlardan biri

Göstereceğim, numune bir kavim gelecek diye bazıları diyorlar kiGöstereceğim, numune bir kavim gelecek diye bazıları diyorlar ki işte İslâm'a sonradan gelen kavimler Araplar'dan sonra gelen nice kavimler oldu böyleişte İslâm'a sonradan gelen kavimler Araplar'dan sonra gelen nice kavimler oldu böyle Allah yolunda nice böyle mücahedeler ettilerAllah yolunda nice böyle mücahedeler ettiler İslâm tarihi onların [kahramanlıklarını] şanlı şanlı yazdı. İslâm tarihi onların [kahramanlıklarını] şanlı şanlı yazdı.

Selahaddîn-i Eyyûbîler, eski kahramanlar, mücahitler; Yunus da onlardan biri! Selahaddîn-i Eyyûbîler, eski kahramanlar, mücahitler; Yunus da onlardan biri!

Ben gelmedim dâvâ için Palavra için gelmedim; benim işim sevgi, Allah sevgisi, müslümanları sevmek,Ben gelmedim dâvâ için

Palavra için gelmedim; benim işim sevgi, Allah sevgisi, müslümanları sevmek,
onlara şefkatle muamele etmek, hakkı sevmek, adaleti sevmek vs. onlara şefkatle muamele etmek, hakkı sevmek, adaleti sevmek vs. Yunus Emre; Dostun evi gönüllerdir Gönüller yapmaya geldim Yunus Emre;

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim

"Mademki Allah insanın gönlüne nazar ediyormuş, gönlüne yerleşiyormuş,"Mademki Allah insanın gönlüne nazar ediyormuş, gönlüne yerleşiyormuş, mademki mü'minin kalbi dostun evi, Kâbe gibi muazzezmiş, mükerremmiş, kıymetliymiş; mademki mü'minin kalbi dostun evi, Kâbe gibi muazzezmiş, mükerremmiş, kıymetliymiş; Yunus Emre, gönül yapmaya geldim!" diyor. Yunus Emre, gönül yapmaya geldim!" diyor.

Muhterem kardeşlerim! Onun için amellerin en hayırlısı bir mü'min kardeşinizi sevindirmektir.Muhterem kardeşlerim!

Onun için amellerin en hayırlısı bir mü'min kardeşinizi sevindirmektir.
Bu bayram bu fazileti de kaçırmayın,Bu bayram bu fazileti de kaçırmayın, paraları bir soktuğunuz zaman bir defada çekilecek gibi bozdurun, cebinize koyun; paraları bir soktuğunuz zaman bir defada çekilecek gibi bozdurun, cebinize koyun; el öperken vs. tutuşturuverirsiniz, konuyu komşuyu, fukarayı, çocukları sevindirirsiniz. el öperken vs. tutuşturuverirsiniz, konuyu komşuyu, fukarayı, çocukları sevindirirsiniz. Sevindirin, mü'mini sevindirmek amellerin en faziletlisidir! Sevindirin, mü'mini sevindirmek amellerin en faziletlisidir!

En takdiye anhu deynen. "Veyahut onun borcunu ödemektir." En takdiye anhu deynen. "Veyahut onun borcunu ödemektir."

Adamcağız ödeyemiyor, sıkıntıda, çoluk çocuğu dokuz tane, on bir tane…Adamcağız ödeyemiyor, sıkıntıda, çoluk çocuğu dokuz tane, on bir tane… Ödeyiverirsin, sevap kazanırsın. Ödeyiverirsin, sevap kazanırsın.

Ev tutimehu hubzen. "Veyahut da karnını doyurursun, açtır açıktır, çıplaktır giydirirsin!.." Ev tutimehu hubzen. "Veyahut da karnını doyurursun, açtır açıktır, çıplaktır giydirirsin!.."

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Müslüman müslümana böyle yardımcı olacak, destek olacak. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Müslüman müslümana böyle yardımcı olacak, destek olacak.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi fazâil-i a'mâle ve efeâdil-i ahlâka nail eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi fazâil-i a'mâle ve efeâdil-i ahlâka nail eylesin. Amellerin en faziletlilerini hadîs-i şerîflerden, dinimizden öğrenip uygulamayı,Amellerin en faziletlilerini hadîs-i şerîflerden, dinimizden öğrenip uygulamayı, ahlâkın en güzeline de sahip olmayı nasip eylesin.ahlâkın en güzeline de sahip olmayı nasip eylesin. Ramazan'da iktisap ettiğimiz güzellikleri Ramazan'dan sonra kaybetmemeyi nasip etsin.Ramazan'da iktisap ettiğimiz güzellikleri Ramazan'dan sonra kaybetmemeyi nasip etsin. Allah'ın evliyâsı olarak, Allah'ın âşık-ı sâdıkları, ârifler, kâmiller olarak inşaallahAllah'ın evliyâsı olarak, Allah'ın âşık-ı sâdıkları, ârifler, kâmiller olarak inşaallah Ramazan'dan sonraki devri de bir dahaki Ramazan'a kadar daha sonraki ramazanlara kadar… Ramazan'dan sonraki devri de bir dahaki Ramazan'a kadar daha sonraki ramazanlara kadar…

Nice Ramazanlar'a sıhhatle-saadetle, afiyetle, elemsiz-kedersiz, mutlu-bahtiyar,Nice Ramazanlar'a sıhhatle-saadetle, afiyetle, elemsiz-kedersiz, mutlu-bahtiyar, sevdiklerinizle, yakınlarınızla, dostlarınızla nice nice bayramlara erdirsin.sevdiklerinizle, yakınlarınızla, dostlarınızla nice nice bayramlara erdirsin. Bayramların en güzeli olan, bayramların en büyüğü olan Rabbimiz'in huzuruna varıp da Bayramların en güzeli olan, bayramların en büyüğü olan Rabbimiz'in huzuruna varıp da onun rızasına ermek, cennetiyle cemâliyle müşerref olmak bayramına da Allah cümlemizi kavuştursun! onun rızasına ermek, cennetiyle cemâliyle müşerref olmak bayramına da Allah cümlemizi kavuştursun!

Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîbike'l-müctebâ ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîbike'l-müctebâ ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2