Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Ramazan’da Çok Gayretli İdi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Cemâziye'l-Âhir 1409 / 15.01.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evlerinde Her Zaman Yiyecek Bulunmazdı, Kabirdekilere Selâm Verirdi, Hastalık Günahlardan Temizler, Receb Ayı’nda Şöyle Dua | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ramazan’da Çok Gayretli İdi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Cemâziye'l-Âhir 1409 / 15.01.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evlerinde Her Zaman Yiyecek Bulunmazdı, Kabirdekilere Selâm Verirdi, Hastalık Günahlardan Temizler, Receb Ayı’nda Şöyle Dua | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîne 'alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîne 'alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtu vesselâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaînVessalâtu vesselâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn. Emmâ ba'dü ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn.

Emmâ ba'dü

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ahmuhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Kâne'n-nebiyyü kemâ ruviye ennehû kân: Kâne'n-nebiyyü kemâ ruviye ennehû kân:

İzâ dehale kâle hel i'ndeküm ta'âmün fe-in kîle lâ kâle innî sâimün. İzâ dehale kâle hel i'ndeküm ta'âmün fe-in kîle lâ kâle innî sâimün.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Allahu Teâlâ hazretleri vefat etmiş olan hatuna rahmet eylesin cümle geçmişlerimizle beraber.Allahu Teâlâ hazretleri vefat etmiş olan hatuna rahmet eylesin cümle geçmişlerimizle beraber. Sizlere hayırlı uzun ömürler ihsan eylesin, salih ameller nasip eylesin.Sizlere hayırlı uzun ömürler ihsan eylesin, salih ameller nasip eylesin. Ölümden ibret almayı cümlemize nasip eylesin. Ölümden ibret almayı cümlemize nasip eylesin.

öksürüköksürük Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek âdetlerinden, îtiyatlarından, hâlinden,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek âdetlerinden, îtiyatlarından, hâlinden, şemâilinden, sîretinden rivayetleri okuyama devam ediyoruz.şemâilinden, sîretinden rivayetleri okuyama devam ediyoruz. Hz. Âişe anamız radıyallahu anhâ'nın rivayet ettiğineHz. Âişe anamız radıyallahu anhâ'nın rivayet ettiğine ve Ebû Davud rahmetullâhi aleyh'in kitabında kayıtlı olduğuna göre; ve Ebû Davud rahmetullâhi aleyh'in kitabında kayıtlı olduğuna göre;

"Eve geldiği zaman sorardı, buyururdu ki..." Hel i'ndeküm ta'âmün."Eve geldiği zaman sorardı, buyururdu ki..." Hel i'ndeküm ta'âmün. 'Yanınızda yiyecek bir şey var mı?' Fe-in kîle lâ.'Yanınızda yiyecek bir şey var mı?' Fe-in kîle lâ. "Eğer 'yok, hayır, mevcut değil' diye cevap alırsa…" Kâle innî sâimün."Eğer 'yok, hayır, mevcut değil' diye cevap alırsa…" Kâle innî sâimün. "O zaman 'ben oruçluyum, oruç tutacağım.' derdi." "O zaman 'ben oruçluyum, oruç tutacağım.' derdi."

İsm-i fâil sîgası isim cümlesinde kullanılınca istikbale ait bir mâna verir.İsm-i fâil sîgası isim cümlesinde kullanılınca istikbale ait bir mâna verir. "Oruç tutmaya karar verdim, oruç tutacağım." derdi. "Oruç tutmaya karar verdim, oruç tutacağım." derdi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Hâne-i Saadetinde,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Hâne-i Saadetinde, Zevcât-i Tâhirâtın hücrelerinde yiyecek bazen bulunurdu bazen bulunmazdı. Zevcât-i Tâhirâtın hücrelerinde yiyecek bazen bulunurdu bazen bulunmazdı. Bulunduğu zaman ikram ederdi, kendileri tenâvül buyururlardı. Bulunduğu zaman ikram ederdi, kendileri tenâvül buyururlardı. Ama ekseriya etrafındaki fukarâ-i müslimîne ve mescidin bir köşesine yerleşmiş bulunan,Ama ekseriya etrafındaki fukarâ-i müslimîne ve mescidin bir köşesine yerleşmiş bulunan, mescitten başka barınağı olmayan Ashâb-ı Suffe'ye, çağırırlardı onlara yedirirlerdi.mescitten başka barınağı olmayan Ashâb-ı Suffe'ye, çağırırlardı onlara yedirirlerdi. Yemeği depo etmezlerdi. Yemek dediğimiz şey de, onların yanında bazen bir avuç hurma,Yemeği depo etmezlerdi. Yemek dediğimiz şey de, onların yanında bazen bir avuç hurma, bazen bir tas süt, bazen bir avuç bir şey kurutması, böyle buğday kurutması filan gibi şeyler olurdu. bazen bir tas süt, bazen bir avuç bir şey kurutması, böyle buğday kurutması filan gibi şeyler olurdu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz eve gelirken düşünürdü.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz eve gelirken düşünürdü. Oruç tutayım, tutsam mı, tutmasam mı diye.Oruç tutayım, tutsam mı, tutmasam mı diye. Evde sorduğu zaman; "Yiyecek bir şey var mı, yanınızda mevcut bir şey var mı bugün?" Evde sorduğu zaman; "Yiyecek bir şey var mı, yanınızda mevcut bir şey var mı bugün?" "Yok." dedikleri zaman; "Ben de zaten oruca niyetliydim, oruç tutayım diye düşünmekteydim,"Yok." dedikleri zaman; "Ben de zaten oruca niyetliydim, oruç tutayım diye düşünmekteydim, bugün ben oruç tutuyorum, oruç tutacağım." derdi. Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin. bugün ben oruç tutuyorum, oruç tutacağım." derdi.

Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin.

Bizlere de insaf ihsan eylesin ki biz peygamber değiliz sahabe değiliz,Bizlere de insaf ihsan eylesin ki biz peygamber değiliz sahabe değiliz, Allah'ın âciz nâçiz günahkâr kullarıyız. Allah'ın âciz nâçiz günahkâr kullarıyız. Bize Allah padişahlara layık yiyecekler, içecekler, giyecekler, rahatlar, imkânlar nasip etmiş.Bize Allah padişahlara layık yiyecekler, içecekler, giyecekler, rahatlar, imkânlar nasip etmiş. Eski devirlerde evliyâullahın kerâmet yoluyla bir mekândan bir mekâna tayy-i mekân ederekEski devirlerde evliyâullahın kerâmet yoluyla bir mekândan bir mekâna tayy-i mekân ederek gittikleri gibi bugün en basit bir insan bile uçağa biniyor iki buçuk saatte Cidde'ye varıyor.gittikleri gibi bugün en basit bir insan bile uçağa biniyor iki buçuk saatte Cidde'ye varıyor. Denizlerde, deryalarda geziyor, karada dağları aşıyor.Denizlerde, deryalarda geziyor, karada dağları aşıyor. Kaloriferli otomobilinin içinde dışarıda kar yağarkenKaloriferli otomobilinin içinde dışarıda kar yağarken sıcacık rahat koltuğunda bir beldeden bir beldeye ulaşıyor. sıcacık rahat koltuğunda bir beldeden bir beldeye ulaşıyor.

Düşünün ki o devirde bir deve olduğu zaman onu bile çok büyük bir nimet olarak kabul ederlerdiDüşünün ki o devirde bir deve olduğu zaman onu bile çok büyük bir nimet olarak kabul ederlerdi ama siz devenin üstüne çıksanız muhakkak ciğerleriniz ağzınıza gelir.ama siz devenin üstüne çıksanız muhakkak ciğerleriniz ağzınıza gelir. Öyle onun sallanmasından şey yapmasından şöyle yarım saatlik bir yol yürüseniz yürüyemezsinizÖyle onun sallanmasından şey yapmasından şöyle yarım saatlik bir yol yürüseniz yürüyemezsiniz devenin üstünde, binemezsiniz, onun sallantısından içiniz allak bullak olur,devenin üstünde, binemezsiniz, onun sallantısından içiniz allak bullak olur, içiniz dışınıza gelir. O mübarek mücâhitler nasıl yaya yürümüşler,içiniz dışınıza gelir. O mübarek mücâhitler nasıl yaya yürümüşler, nasıl o sıcak beldelerde buzdolapsız, susuz o ağır tuzlu sularla yaşamışlar, nasıl o sıcak beldelerde buzdolapsız, susuz o ağır tuzlu sularla yaşamışlar, nasıl bir hurmayla ömürlerini geçirmişler… Biz ne kadar büyük nimetlere sahibiz elhamdülillah.nasıl bir hurmayla ömürlerini geçirmişler…

Biz ne kadar büyük nimetlere sahibiz elhamdülillah.
Evet, nice nice nimet sahibi insan vardır ki şükrederse, nimetin kıymetini bilirse oruç tutmuş,Evet, nice nice nimet sahibi insan vardır ki şükrederse, nimetin kıymetini bilirse oruç tutmuş, ibadet etmiş insan gibi de sevap alır. Bari, bari bize verilen nimetlerin kadrini kıymetini bilelim.ibadet etmiş insan gibi de sevap alır. Bari, bari bize verilen nimetlerin kadrini kıymetini bilelim. Bilelim ki Allah'ın sevgili kulları olmadığımız halde Allah fazl-ı kereminden, Bilelim ki Allah'ın sevgili kulları olmadığımız halde Allah fazl-ı kereminden, Allah'ın nice nice sevgili kulları açlıktan günlerce karınlarına taş bağladığı haldeAllah'ın nice nice sevgili kulları açlıktan günlerce karınlarına taş bağladığı halde biz böyle çeşit çeşit nimetler içindeyiz. Bu nimetlerin kadrini kıymetini bilelim, bir.biz böyle çeşit çeşit nimetler içindeyiz. Bu nimetlerin kadrini kıymetini bilelim, bir. Bir de demek ki lüks bir hayat içinde rahat yaşıyoruz onlara göre,Bir de demek ki lüks bir hayat içinde rahat yaşıyoruz onlara göre, bu fazla kazançlarımızla bunları israfa sarf etmeden fazla kazançlarımızla İslâm'ın gelişmesine,bu fazla kazançlarımızla bunları israfa sarf etmeden fazla kazançlarımızla İslâm'ın gelişmesine, ilerlemesine, yükselmesine, müslümanların kuvvetlenmesine yardımcı olalım. ilerlemesine, yükselmesine, müslümanların kuvvetlenmesine yardımcı olalım.

Hangi şehre gitsek, hangi müslüman kardeşlerle bir akşam bir yerde otursak bir sohbet eylesekHangi şehre gitsek, hangi müslüman kardeşlerle bir akşam bir yerde otursak bir sohbet eylesek yüreğimiz parçalanıyor, memleketin halini düşünüyoruz. Sizler de muhakkak öylesiniz.yüreğimiz parçalanıyor, memleketin halini düşünüyoruz. Sizler de muhakkak öylesiniz. Düşünüyoruz ki bu dışarıdaki; Ol zayıf ümmetlerin hali n'ola. Hazretîne nîce anlar yol bula. Düşünüyoruz ki bu dışarıdaki;

Ol zayıf ümmetlerin hali n'ola.

Hazretîne nîce anlar yol bula.

dediği gibi Süleyman Çelebi'nin Miracı anlatırken. dediği gibi Süleyman Çelebi'nin Miracı anlatırken.

Bu dışarıdaki bu müslüman kardeşlerimiz şehitlerin torunlarıydı, müslümanların evlatlarıydı,Bu dışarıdaki bu müslüman kardeşlerimiz şehitlerin torunlarıydı, müslümanların evlatlarıydı, şimdi şu hallerine bak! Şimdi acaba İslâm'ı gaye edinip de,şimdi şu hallerine bak! Şimdi acaba İslâm'ı gaye edinip de, "Ben her şeyimle, varımla, canımla, malımla, her türlü ilmimle, bilgimle, mevkiimle,"Ben her şeyimle, varımla, canımla, malımla, her türlü ilmimle, bilgimle, mevkiimle, makamımla İslâm'a hizmet edeceğim. Acaba İslâm'ım ihtiyaçları nelerdir?makamımla İslâm'a hizmet edeceğim. Acaba İslâm'ım ihtiyaçları nelerdir? Acaba ben İslâm'a nasıl faydalı olabilirim? Acaba müslümanlara benim ne gibi yardımım olabilir?" diyeAcaba ben İslâm'a nasıl faydalı olabilirim? Acaba müslümanlara benim ne gibi yardımım olabilir?" diye ana gayesi, asıl işi İslâm olan kaç tane müslüman var? Kaç tane müslüman var böyle her şeyi tam düşünen? ana gayesi, asıl işi İslâm olan kaç tane müslüman var? Kaç tane müslüman var böyle her şeyi tam düşünen?

Halbuki başka memleketlerde başka dinlerin sahibi olan insanların,Halbuki başka memleketlerde başka dinlerin sahibi olan insanların, artık onlar dünyalığı çok bizden fazla topladıklarından mıdır bilmiyorum,artık onlar dünyalığı çok bizden fazla topladıklarından mıdır bilmiyorum, o kadar büyük hayırları var ki, o kadar büyük imkânlar vermişler ki dinlerine... o kadar büyük hayırları var ki, o kadar büyük imkânlar vermişler ki dinlerine... Diyorlar ki mesela, Münih şehrinin üçte biri kilisenin malıdır. Üçte biri! Diyorlar ki mesela, Münih şehrinin üçte biri kilisenin malıdır. Üçte biri! Zaten üçte biri çayır çimen, demek ki üçte biri de kilisenin. O kadar zengin imkânları var.Zaten üçte biri çayır çimen, demek ki üçte biri de kilisenin. O kadar zengin imkânları var. O kadar zengin paraları var. Yurtları, hastaneleri, fakülteleri, üniversiteleri var.O kadar zengin paraları var. Yurtları, hastaneleri, fakülteleri, üniversiteleri var. Onlar o yanlış, eskimiş, tahrife uğramış, bozulmuş dinleri için o kadar malî fedakârlıklarda bulunuyorlar. Onlar o yanlış, eskimiş, tahrife uğramış, bozulmuş dinleri için o kadar malî fedakârlıklarda bulunuyorlar.

Bizim bir tek üniversitemiz yok. Bir tek böyle güçlü kuruluşumuz yok. Bir tek müslüman hastanesi yok.Bizim bir tek üniversitemiz yok. Bir tek böyle güçlü kuruluşumuz yok. Bir tek müslüman hastanesi yok. Zavallı müslüman kadınlar bir hastalansalar, bir hastaneye gittikleri zamanZavallı müslüman kadınlar bir hastalansalar, bir hastaneye gittikleri zaman başhekim ilkönce başörtüsüne sarılıp çekip alıyor, "Çıkart bunu!" diye bağırıyor. başhekim ilkönce başörtüsüne sarılıp çekip alıyor, "Çıkart bunu!" diye bağırıyor. Kadıncağız zavallı, doğum evine gitmiş, doğum sancıları içinde feryâd-ı figân ederken Kadıncağız zavallı, doğum evine gitmiş, doğum sancıları içinde feryâd-ı figân ederken ilk azarı başörtüsünden dolayı işitiyor. ilk azarı başörtüsünden dolayı işitiyor.

Doğru düzgün, yani diyanete bağlı, bir camiye bağlı,Doğru düzgün, yani diyanete bağlı, bir camiye bağlı, bir müslümanların şeyine bağlı özel bir hastane kuramamışız. bir müslümanların şeyine bağlı özel bir hastane kuramamışız. Kur'ân-ı Kerîm'in halka esnafa anlatıldığı bir müessese kuramamışız. Kur'ân-ı Kerîm'in halka esnafa anlatıldığı bir müessese kuramamışız.

Çocuklar imam-hatip okuluna gitsinler, öğrensinler ama peki halk İslâm'ı nasıl öğrenecek? Yok. Çocuklar imam-hatip okuluna gitsinler, öğrensinler ama peki halk İslâm'ı nasıl öğrenecek?

Yok.

Hadisleri nasıl öğrenecek? Yok. Fıkhı nereden öğrenecek? Yok. Hadisleri nasıl öğrenecek?

Yok.

Fıkhı nereden öğrenecek?

Yok.

Yani müesseseleşmemişiz, eğitim müesseselerini kurmamışız.Yani müesseseleşmemişiz, eğitim müesseselerini kurmamışız. Bütün müesseseler bizim gayelerimizin dışında kurulup çalışıyor.Bütün müesseseler bizim gayelerimizin dışında kurulup çalışıyor. Ondan sonra mezun olanlar, yetişenler, blucin pantolonlu, ne bileyim âsi gençlik,Ondan sonra mezun olanlar, yetişenler, blucin pantolonlu, ne bileyim âsi gençlik, meşin ceketli, motosikletle gezen veyahut otomobil tokuşturanmeşin ceketli, motosikletle gezen veyahut otomobil tokuşturan veyahut kız arkadaşıyla gezmeye giden veyahut kız ise saçlarını rüzgârda uçuştura uçuşturaveyahut kız arkadaşıyla gezmeye giden veyahut kız ise saçlarını rüzgârda uçuştura uçuştura üstü açık otomobilde gezen insanlar hâline geliyor.üstü açık otomobilde gezen insanlar hâline geliyor. Bir müslüman ümmetin, bir müslüman milletin şehit çocukları dinden, abdestten, namazdan,Bir müslüman ümmetin, bir müslüman milletin şehit çocukları dinden, abdestten, namazdan, gusülden, haramdan helalden habersiz bir yola doğru gidiyor. gusülden, haramdan helalden habersiz bir yola doğru gidiyor.

Allah cümlemize dinin gayretini, İslâm'a hizmet gayretini ihsan eylesin. Çünkü çok nimet içindeyiz.Allah cümlemize dinin gayretini, İslâm'a hizmet gayretini ihsan eylesin.

Çünkü çok nimet içindeyiz.
Allah bize bu nimetleri soracak. Bu nimetleri yerken insan korkarak yiyor.Allah bize bu nimetleri soracak. Bu nimetleri yerken insan korkarak yiyor. "Bunların bir hesabı olacak" diye, "ben Rabbim bana bunca ikramlarda bulundu"Bunların bir hesabı olacak" diye, "ben Rabbim bana bunca ikramlarda bulundu ben ona nasıl kulluk edebildim?" diye bu soru ister istemez insanın hatırına geliyor. ben ona nasıl kulluk edebildim?" diye bu soru ister istemez insanın hatırına geliyor.

Allah hepimize İslâm'a malıyla canıyla, her türlü çalışmasıylaAllah hepimize İslâm'a malıyla canıyla, her türlü çalışmasıyla güzel hizmet edenlerden olmayı nasip eylesin. güzel hizmet edenlerden olmayı nasip eylesin.

Kâne izâ dehale'l-cebânete yekûlü es-selâmü 'aleyküm eyyühe'l-ervâhu'l-fâniyetüKâne izâ dehale'l-cebânete yekûlü es-selâmü 'aleyküm eyyühe'l-ervâhu'l-fâniyetü ve'l-ebdânü'l-bâliyetü ve'l-'ızâmü'n-nahiratülletî harecet mine'd-dünyâve'l-ebdânü'l-bâliyetü ve'l-'ızâmü'n-nahiratülletî harecet mine'd-dünyâ ve hiye billâhi müminetün allâhümme edhil 'aleyhim ravhan minke ve selâmen minnâ. ve hiye billâhi müminetün allâhümme edhil 'aleyhim ravhan minke ve selâmen minnâ.

İbn Mes'ud radıyallahu anh rivayet etmiş ki;İbn Mes'ud radıyallahu anh rivayet etmiş ki; "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mezarlığa, kabristana gittiği zaman"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz mezarlığa, kabristana gittiği zaman kabirdekilere selam verirdi." Kabirdekilere selam verirdi çünkü ölümle hayat bitmiyor.kabirdekilere selam verirdi."

Kabirdekilere selam verirdi çünkü ölümle hayat bitmiyor.
Ölüm insanların bir dünyadan öteki dünyaya geçişidir, ruhun bedenden ayrılışıdır.Ölüm insanların bir dünyadan öteki dünyaya geçişidir, ruhun bedenden ayrılışıdır. Yoksa ruhun yok olması mânasına değil. O kabirlerde neler oluyor görenler görüyorlar.Yoksa ruhun yok olması mânasına değil. O kabirlerde neler oluyor görenler görüyorlar. Neler olduğunu görenler görüyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizNeler olduğunu görenler görüyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz
bir keresinde iki kabrin yanından geçerken dedi ki; "Bu iki kabirdeki şahıslar azap görüyorlar."bir keresinde iki kabrin yanından geçerken dedi ki; "Bu iki kabirdeki şahıslar azap görüyorlar." Azap gördüğünü gördü, Allah'ın bildirmesiyle bildi. Azap gördüğünü gördü, Allah'ın bildirmesiyle bildi. "Bu iki kabrin içindeki şahıslar şu anda azap görüyorlar."Bu iki kabrin içindeki şahıslar şu anda azap görüyorlar. Hem de büyük bir sebepten, sizce büyük gibi görünmeyen bir sebepten dolayıHem de büyük bir sebepten, sizce büyük gibi görünmeyen bir sebepten dolayı kabir azabına uğramış durumdalar. Bir tanesi küçük abdestini yaparken sakınmazdı."kabir azabına uğramış durumdalar. Bir tanesi küçük abdestini yaparken sakınmazdı." Yani örtünmezmiş, nâmahrem yerleri görünürmüş anlaşılan. Kâne lâ yestetirü 'an bevlihî.Yani örtünmezmiş, nâmahrem yerleri görünürmüş anlaşılan. Kâne lâ yestetirü 'an bevlihî. "Yani küçük abdestini, idrarını yaparken sakınmazmış, örtünmezmiş ondan dolayı [azaba uğramış]."Yani küçük abdestini, idrarını yaparken sakınmazmış, örtünmezmiş ondan dolayı [azaba uğramış]. "İkincisi de söz götürüp getirirmiş ondan dolayı." "İkincisi de söz götürüp getirirmiş ondan dolayı."

Tabii onlar yine hayâ sahibidir de mesela eteğini toplayacaksa ayaktayken toplamıştır ondan görünmüştür.Tabii onlar yine hayâ sahibidir de mesela eteğini toplayacaksa ayaktayken toplamıştır ondan görünmüştür. Yoksa kendisi isteğiyle soyunup soyunup soyunup da avuç içi kadar bir şeyi önüne,Yoksa kendisi isteğiyle soyunup soyunup soyunup da avuç içi kadar bir şeyi önüne, avuç içi kadar bir şeyi arkasına tutturmakla avuç içi kadar bir şeyi arkasına tutturmakla ortalıkta kabara kabara hindi gibi dolaşan insanların hali nasıl olur bilmiyoruz. ortalıkta kabara kabara hindi gibi dolaşan insanların hali nasıl olur bilmiyoruz.

Bir de çıplak gezen insanlar var. Tamamen çıplak, üryan, yani anasından doğmuş olduğu gibi.Bir de çıplak gezen insanlar var. Tamamen çıplak, üryan, yani anasından doğmuş olduğu gibi. Bir de aile olarak böyle gezenler var. Nasıl geziyorlar? Bir de aile olarak böyle gezenler var.

Nasıl geziyorlar?

Böyle bizim Güneydoğu Anadolu'nun o sıcak iklimli güzel sahillerinde, çamların, denizin,Böyle bizim Güneydoğu Anadolu'nun o sıcak iklimli güzel sahillerinde, çamların, denizin, deryanın olduğu yerlerde yer kiralamışlar, çevirmişler etrafını parmaklıklarla, tel örgülerle.deryanın olduğu yerlerde yer kiralamışlar, çevirmişler etrafını parmaklıklarla, tel örgülerle. Çıplaklar kampı; oraya girdi mi insan çıplak olacak.Çıplaklar kampı; oraya girdi mi insan çıplak olacak. Anası danası çocuğu hepsi soyunuyorlar, el ele tutuşuyorlar öyle geziyorlar. Hiçbir şey yok üzerlerinde. Anası danası çocuğu hepsi soyunuyorlar, el ele tutuşuyorlar öyle geziyorlar. Hiçbir şey yok üzerlerinde.

Artık onların hali ne olacak? Yani bir müslüman, müslüman iken bir ihtiyacını göreceği zamanArtık onların hali ne olacak?

Yani bir müslüman, müslüman iken bir ihtiyacını göreceği zaman
erkenden açındı diye kabirde azap görürse,erkenden açındı diye kabirde azap görürse, bu edepsizlerin hâlinin ne olacağını artık oradan kıyas etmek mümkün olur. bu edepsizlerin hâlinin ne olacağını artık oradan kıyas etmek mümkün olur.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kabir ahvalini böylece görürdü.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kabir ahvalini böylece görürdü. Evliyâullahın da kabirdeki halleri gördüğünü söylerler. Evliyâullahın da kabirdeki halleri gördüğünü söylerler. Allah kime bildiriyorsa, gösterirse onların da gördüğünü ifade ederler. Allah kime bildiriyorsa, gösterirse onların da gördüğünü ifade ederler.

Hatta böyle bir hâkim arkadaşımız vardı da, Allah selamet versin, dindar bir kimseydi.Hatta böyle bir hâkim arkadaşımız vardı da, Allah selamet versin, dindar bir kimseydi. Bir yerden bir yere seyahat ederken makberenin yanından geçerken,Bir yerden bir yere seyahat ederken makberenin yanından geçerken, her kabrin yanından geçerken selamlar verip dualar ederdi.her kabrin yanından geçerken selamlar verip dualar ederdi. Yani edilmediği zaman birilerinin kalkıp da oradan beddua ettiğini görür gibi olduğunu ifade ederdi. Yani edilmediği zaman birilerinin kalkıp da oradan beddua ettiğini görür gibi olduğunu ifade ederdi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz makbereye girdiği zaman selam veriyormuş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz makbereye girdiği zaman selam veriyormuş. Ne diyormuş? Sözü şöyle; es-Selâmü 'aleyküm. "Allah'ın selâmı sizin üzerinize olsun…"Ne diyormuş? Sözü şöyle;

es-Selâmü 'aleyküm. "Allah'ın selâmı sizin üzerinize olsun…"
Eyyühe'l-ervâhu'l-fâniyetü. "Ey fâni ruhlar!" Ey bu dünyada hayatları bitmiş,Eyyühe'l-ervâhu'l-fâniyetü. "Ey fâni ruhlar!" Ey bu dünyada hayatları bitmiş, bu dünyadaki hayatları fâni olmuş olan ruhlar, işte o makberede bulunan ruhlar…bu dünyadaki hayatları fâni olmuş olan ruhlar, işte o makberede bulunan ruhlar… Ve'l-ebdânü'l-bâliyetü. "Ey yıpranmış, çürümüş bedenler…" Ve'l-ebdânü'l-bâliyetü. "Ey yıpranmış, çürümüş bedenler…" Ve'l-'ızâmü'n-nahiratü. "Toprak olmuş, ufalmış kemikler…"Ve'l-'ızâmü'n-nahiratü. "Toprak olmuş, ufalmış kemikler…" Elletî harecet mine'd-dünyâ. "Dünyadan çıkmış…" Elletî harecet mine'd-dünyâ. "Dünyadan çıkmış…" Ve hiye billâhi müminetün. "Allah'a inanmış olarak âhirete göçmüş olan varlıklar."Ve hiye billâhi müminetün. "Allah'a inanmış olarak âhirete göçmüş olan varlıklar." Yani mü'minler olduklarını böyle ifade ediyor Peygamber Efendimiz. Yani mü'minler olduklarını böyle ifade ediyor Peygamber Efendimiz. "Dünyadan Allah'a inanmış bir vaziyette çıkmış fâni ruhlar, yıpranmış bedenler,"Dünyadan Allah'a inanmış bir vaziyette çıkmış fâni ruhlar, yıpranmış bedenler, çürümüş kemikler selam olsun sizlere." diye böyle selam verirdi. çürümüş kemikler selam olsun sizlere." diye böyle selam verirdi.

Ondan sonra da arkasından, Allâhümme edhil 'aleyhim ravhan minke.Ondan sonra da arkasından, Allâhümme edhil 'aleyhim ravhan minke. "Yâ Rabbi! Sen bunların üzerine, bu bizden önce vefat etmiş olan bu mü'min kardeşlerimize"Yâ Rabbi! Sen bunların üzerine, bu bizden önce vefat etmiş olan bu mü'min kardeşlerimize sen rahmetini indir, rahatlık ve huzurunu indir…" Ve selâmen minnâ.sen rahmetini indir, rahatlık ve huzurunu indir…" Ve selâmen minnâ. "Bizim de selamımızı onlara bildir yâ Rabbi!" diye dua ederdi. "Bizim de selamımızı onlara bildir yâ Rabbi!" diye dua ederdi.

Demek iki şey yapıyor; bir, onun mübarek gözüne ayân olan ruhlara, bedenlere,Demek iki şey yapıyor; bir, onun mübarek gözüne ayân olan ruhlara, bedenlere, kemiklere, kabirlere selam veriyor; kemiklere, kabirlere selam veriyor; bir de Rabbine onlardan rahmet diliyor ve selamını onlara iletmesini bildiriyor. bir de Rabbine onlardan rahmet diliyor ve selamını onlara iletmesini bildiriyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz müşriklerin cesetleri toplanıp daPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz müşriklerin cesetleri toplanıp da Bedir'de bir kuyuya atıldığı, çukura atıldığı zaman onun başına gidip dedi ki; Bedir'de bir kuyuya atıldığı, çukura atıldığı zaman onun başına gidip dedi ki;

"Ey kâfirler, ey müşfikler! Biz Rabbimiz'in bize vaat ettiklerine nâil olduk."Ey kâfirler, ey müşfikler! Biz Rabbimiz'in bize vaat ettiklerine nâil olduk. Siz de Rabbimiz'in size tehdit olarak, vaîd olarak söylediği cezalarla karşılaştınız mı,Siz de Rabbimiz'in size tehdit olarak, vaîd olarak söylediği cezalarla karşılaştınız mı, onları gördünüz mü?" diye onlara böyle hitap etti. Dediler ki; "Yâ Resûlallah! Duyarlar mı, anlarlar mı?" onları gördünüz mü?" diye onlara böyle hitap etti. Dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Duyarlar mı, anlarlar mı?"

"Sizden daha iyi duyarlar." dedi, "Sizden daha iyi duyarlar, daha iyi anlarlar." dedi. "Sizden daha iyi duyarlar." dedi, "Sizden daha iyi duyarlar, daha iyi anlarlar." dedi.

Muhterem kardeşlerim! İnsan bu dünya hayatında, hepimiz aldanıyoruz.Muhterem kardeşlerim!

İnsan bu dünya hayatında, hepimiz aldanıyoruz.
Bugün yarın derken dünyanın işleri oyalıyor. Bazen cahillikten bazen gafillikten,Bugün yarın derken dünyanın işleri oyalıyor. Bazen cahillikten bazen gafillikten, bazen telaşımızdan bazen bu dünyanın güzel şeylerinebazen telaşımızdan bazen bu dünyanın güzel şeylerine gönlümüzü fazla taktığımızdan âhireti unutuyoruz. Halbuki asıl hayat âhiret hayatı. gönlümüzü fazla taktığımızdan âhireti unutuyoruz. Halbuki asıl hayat âhiret hayatı.

Allahümme lâ 'ayşa illâ 'ayşi'l-âhireh. Asıl hayat âhiret hayatı.Allahümme lâ 'ayşa illâ 'ayşi'l-âhireh. Asıl hayat âhiret hayatı. Bu dünya hayatı onun yanında sıfır, bir nokta, kısa bir an.Bu dünya hayatı onun yanında sıfır, bir nokta, kısa bir an. Bir göz yumup açınca geçiyor ondan sonra asıl ebedî hayat, öbür hayat geliyor.Bir göz yumup açınca geçiyor ondan sonra asıl ebedî hayat, öbür hayat geliyor. Asıl mü'min olan insanlar, hakiki, uyanık kimseler, has müslümanlarAsıl mü'min olan insanlar, hakiki, uyanık kimseler, has müslümanlar bu işleri anlıyorlar da âhirete hazırlanıyorlar. bu işleri anlıyorlar da âhirete hazırlanıyorlar. Fakat anlamayanlar bu dünyanın işte arsasıydı, apartmanıydı, apartmanın içinde mobilyasıydı, Fakat anlamayanlar bu dünyanın işte arsasıydı, apartmanıydı, apartmanın içinde mobilyasıydı, süsüydü, ziynetiydi, başkalarına karşı böbürlenmekti, onları aldatmaktı, kandırmaktı,süsüydü, ziynetiydi, başkalarına karşı böbürlenmekti, onları aldatmaktı, kandırmaktı, zulümdü, cevirdi, cefaydı, gadirdi... böyle aldanıp gidiyorlar ama işte sonu öyle. Âhir ne? zulümdü, cevirdi, cefaydı, gadirdi... böyle aldanıp gidiyorlar ama işte sonu öyle.

Âhir ne?

Âhiri hiçlik, yokluk, toprağın altında bedenlerin çürümesi...Âhiri hiçlik, yokluk, toprağın altında bedenlerin çürümesi... Bu senin izz-ü nâz ile beslediğin bedenleri kurtlar yiyor, toprağın arasına karışıyor.Bu senin izz-ü nâz ile beslediğin bedenleri kurtlar yiyor, toprağın arasına karışıyor. Bir zaman kemiklerle, kafataslarıyla çocuklar oynuyor, kabir açılırsa çocuklar oynuyor. Bir zaman kemiklerle, kafataslarıyla çocuklar oynuyor, kabir açılırsa çocuklar oynuyor.

Allah bize gerçekleri görüp âhirete göre hazırlanmayı nasip eylesin. Allah bize gerçekleri görüp âhirete göre hazırlanmayı nasip eylesin.

Kâne izâ dehale 'alâ merîdın ye'ûduhü kâle lâ be'se tahûrun inşâallâhu teâlâ. Kâne izâ dehale 'alâ merîdın ye'ûduhü kâle lâ be'se tahûrun inşâallâhu teâlâ.

Buhârî'nin rivayet ettiğine göre rahmetullâhi aleyhBuhârî'nin rivayet ettiğine göre rahmetullâhi aleyh Abdullah b. Abbas radıyallahu anhümâ nakletmiş, rivayet eylemiş. Abdullah b. Abbas radıyallahu anhümâ nakletmiş, rivayet eylemiş.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hastanın yanına girince, onu ziyaret etmek,"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hastanın yanına girince, onu ziyaret etmek, onu teselli etmek maksadıyla onun yanına girince ne derdi?" onu teselli etmek maksadıyla onun yanına girince ne derdi?"

İşte böyle derdi; Lâ be'se tahûrun inşâallâhu.İşte böyle derdi; Lâ be'se tahûrun inşâallâhu. "Beis yok, üzülme, tasa çekme, tasa çekmeye değmez, zararlı bir durum yok.""Beis yok, üzülme, tasa çekme, tasa çekmeye değmez, zararlı bir durum yok." Hastaya söylüyor bunu. "İnşallah günahlardan temizlik vesiledir bu." derdi. Hastaya söylüyor bunu. "İnşallah günahlardan temizlik vesiledir bu." derdi. Yani o hastalıktan kalktı mı günahlardan pâk olacak olduğu, Yani o hastalıktan kalktı mı günahlardan pâk olacak olduğu, tertemiz kalkacağı için öyle derdi Peygamber Efendimiz.tertemiz kalkacağı için öyle derdi Peygamber Efendimiz. "Beis yok, üzülme, tasalanma, gam keder çekilecek zararlı bir durum yok."Beis yok, üzülme, tasalanma, gam keder çekilecek zararlı bir durum yok. Hastalanmışsın, işte bu hastalıktan kalkınca tertemiz olacaksın.Hastalanmışsın, işte bu hastalıktan kalkınca tertemiz olacaksın. Hastalıkların günahlardan temizlenmene vesile olacak.Hastalıkların günahlardan temizlenmene vesile olacak. Beis yok, inşaallah Allah'ın lütfu keremiyle,Beis yok, inşaallah Allah'ın lütfu keremiyle, Allahu Teâlâ'nın dileğiyle inşaallah tertemiz olacaksın." derdi. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ'nın dileğiyle inşaallah tertemiz olacaksın." derdi.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İnsanlar bazen sıhhatli oluyorlar. Tabii sıhhatli hallerinde sıhhatlerine şükretsinler.İnsanlar bazen sıhhatli oluyorlar. Tabii sıhhatli hallerinde sıhhatlerine şükretsinler. Sıhhati de Allah'tan istemek lazım. "Yâ Rabbi! Sen bana sıhhat âfiyet ihsan eyle.Sıhhati de Allah'tan istemek lazım. "Yâ Rabbi! Sen bana sıhhat âfiyet ihsan eyle. Hem dinde hem dünyada hem âhirette.Hem dinde hem dünyada hem âhirette. Yani dinimde bir hastalık olmasın; itikadımda, kafamda,Yani dinimde bir hastalık olmasın; itikadımda, kafamda, kalbimde bir karalık bir bozulma bir fesat bir şey olmasın. kalbimde bir karalık bir bozulma bir fesat bir şey olmasın. Hem dünyam rahat olsun, huzurlu sıhhatli, hem âhiretim rahat olsun, elemlerden,Hem dünyam rahat olsun, huzurlu sıhhatli, hem âhiretim rahat olsun, elemlerden, kederlerden, cezalardan veballerden uzak olsun." diye âfiyet istemek, tamam. kederlerden, cezalardan veballerden uzak olsun." diye âfiyet istemek, tamam.

Sıhhatli olmak güzel ve sıhhatli olduğu zaman insan şükrederse, tamam daha iyi.Sıhhatli olmak güzel ve sıhhatli olduğu zaman insan şükrederse, tamam daha iyi. Fakat hastalanırsa, bu hastalık bir çeşit piyango gibi bir şeydir. Yani mânevî bir şey.Fakat hastalanırsa, bu hastalık bir çeşit piyango gibi bir şeydir. Yani mânevî bir şey. İnsan hastalandı da sabretmesini bildi mi, hastalığın Allah'tan geldiğini bildi mi, İnsan hastalandı da sabretmesini bildi mi, hastalığın Allah'tan geldiğini bildi mi, sabretti mi, şikâyet etmedi mi, yani gelene gidene kendisini ziyaret edene hâlinden şikâyet etmedi mi,sabretti mi, şikâyet etmedi mi, yani gelene gidene kendisini ziyaret edene hâlinden şikâyet etmedi mi, Allah'ın [takdirine] razı olarak, hastalığına sabrettiği zaman günahlarından anasından doğduğu gün gibiAllah'ın [takdirine] razı olarak, hastalığına sabrettiği zaman günahlarından anasından doğduğu gün gibi tertemiz, temizlenmiş olarak çıkarlar. Allahu Teâlâ hazretleri ona buyurur ki; tertemiz, temizlenmiş olarak çıkarlar. Allahu Teâlâ hazretleri ona buyurur ki;

"Haydi bakalım tertemiz oldun." Fe-ste'ni fi'l-'amel. "İşe yeniden, sıfırdan, başla.""Haydi bakalım tertemiz oldun." Fe-ste'ni fi'l-'amel. "İşe yeniden, sıfırdan, başla." Bak hiçbir günahın kalmadı, defter-i âmâlin bembeyaz, pırıl pırıl, her günah silindi,Bak hiçbir günahın kalmadı, defter-i âmâlin bembeyaz, pırıl pırıl, her günah silindi, haydi bakalım artık bundan sonra dikkat et." mânasınahaydi bakalım artık bundan sonra dikkat et." mânasına Fe-ste'ni fi'l-'amel denir." diye bildiriliyor hadîs-i şerîflerde. Ve bir hastanın uykusu bile ibadettir.Fe-ste'ni fi'l-'amel denir." diye bildiriliyor hadîs-i şerîflerde.

Ve bir hastanın uykusu bile ibadettir.
İniltisi bile sevaptır, tesbih yerine geçer.İniltisi bile sevaptır, tesbih yerine geçer. Yapamadığı bütün ibadetler, mesela sıhhatli olduğu zaman bu adam ne yapardı?Yapamadığı bütün ibadetler, mesela sıhhatli olduğu zaman bu adam ne yapardı? Bu adam beş vakit camiye giderdi, şimdi hasta gidemiyor, camiye gitmiş gibi sevap alır. Bu adam beş vakit camiye giderdi, şimdi hasta gidemiyor, camiye gitmiş gibi sevap alır. Geceleyin kalkar teheccüt kılardı, teheccüt kılmış gibi sevap alır.Geceleyin kalkar teheccüt kılardı, teheccüt kılmış gibi sevap alır. Pazartesi-perşembe günleri oruç tutardı, oruç tutmuş gibi sevap alır.Pazartesi-perşembe günleri oruç tutardı, oruç tutmuş gibi sevap alır. Hasta, tutamıyor ama bütün sıhhatinde yapmış olduğu amelleri yapmış gibiHasta, tutamıyor ama bütün sıhhatinde yapmış olduğu amelleri yapmış gibi Allah ona o hastalığı anında sevap verdirtir ve duası makbul olur, uykusu bile ibadet olur.Allah ona o hastalığı anında sevap verdirtir ve duası makbul olur, uykusu bile ibadet olur. Yani hastalığın böyle tarafı var.Yani hastalığın böyle tarafı var. Bu mükâfatları gördüğü zaman insanlar, yani hastalık temenni edilmez Allah'tan ama,Bu mükâfatları gördüğü zaman insanlar, yani hastalık temenni edilmez Allah'tan ama, hasta olduğuna üzülmemesi lazım. "Yani ne yapalım Allah böyle bir rahatsızlık vermiş.hasta olduğuna üzülmemesi lazım. "Yani ne yapalım Allah böyle bir rahatsızlık vermiş. Eh bu da bir piyango, bir mükâfat gibi bir şey oluyor." diye teselli, müteselli olması lazım. Eh bu da bir piyango, bir mükâfat gibi bir şey oluyor." diye teselli, müteselli olması lazım.

Bu gibi hadîs-i şerîfleri hatırınızda tutun. Hastanın bir de duası makbuldür.Bu gibi hadîs-i şerîfleri hatırınızda tutun. Hastanın bir de duası makbuldür. Hastanın ziyaretine gitmek de müslümanın müslüman kardeşi üzerindeki vazifelerinden bir vazifedir.Hastanın ziyaretine gitmek de müslümanın müslüman kardeşi üzerindeki vazifelerinden bir vazifedir. Birbirimize karşı birtakım vazifelerimiz var. Hastalandığımız zaman birbirlerimizi ziyaret etmek.Birbirimize karşı birtakım vazifelerimiz var. Hastalandığımız zaman birbirlerimizi ziyaret etmek. İşte bu ziyaretlerde bu hadîs-i şerîfleri söylersiniz.İşte bu ziyaretlerde bu hadîs-i şerîfleri söylersiniz. Efendimiz gibi söylersiniz siz de; Lâ be'se tahûrun inşâallâhu teâlâ dersiniz.Efendimiz gibi söylersiniz siz de; Lâ be'se tahûrun inşâallâhu teâlâ dersiniz. "Beis yok, üzülme, oh oh oh maşaallah, dersiniz, Allah'ın izniyle,"Beis yok, üzülme, oh oh oh maşaallah, dersiniz, Allah'ın izniyle, inşaallah tertemiz çıkacaksın hastaneden bu odadan." diye onu teselli edersiniz, duasını istersiniz. inşaallah tertemiz çıkacaksın hastaneden bu odadan." diye onu teselli edersiniz, duasını istersiniz.

Tabii hastanın yanında fazla kalınmaz.Tabii hastanın yanında fazla kalınmaz. Kısa bir ziyaret olacak, kısaca bir ziyaretle bu iş tamam olur. Kısa bir ziyaret olacak, kısaca bir ziyaretle bu iş tamam olur. Bir girersiniz, alnına bir elinizi koyarsınız, duasını alırsınız, "Bir isteğin var mı?" dersiniz, Bir girersiniz, alnına bir elinizi koyarsınız, duasını alırsınız, "Bir isteğin var mı?" dersiniz, ondan sonra gelirsiniz. Hastanın yanında fazla durmak da âdaptan değildir, âdâba aykırıdır.ondan sonra gelirsiniz. Hastanın yanında fazla durmak da âdaptan değildir, âdâba aykırıdır. Hastalığını sormak da âdaptan değildir. Çünkü belki söylenmeyecek bir hastalığı vardır,Hastalığını sormak da âdaptan değildir. Çünkü belki söylenmeyecek bir hastalığı vardır, olmadık bir yerinde bir rahatsızlığı vardır. "Geçmiş olsun." dersin.olmadık bir yerinde bir rahatsızlığı vardır. "Geçmiş olsun." dersin. Hastalığını da sormak da âdâba aykırıdır. "Nerenden neyin var?" Hastalığını da sormak da âdâba aykırıdır.

"Nerenden neyin var?"

Canım sana ne, doktor musun? "Geçmiş olsun" de, dua et, duasını al, istifade et geç. Canım sana ne, doktor musun?

"Geçmiş olsun" de, dua et, duasını al, istifade et geç.

Muhterem kardeşlerim! Müslümanlık böyledir, hastalandı mı insan sevap alır.Muhterem kardeşlerim!

Müslümanlık böyledir, hastalandı mı insan sevap alır.
Her şeyde, Müslümanlıkta her şeyde insan kazanıyor; Her şeyde, Müslümanlıkta her şeyde insan kazanıyor; otursa, kalksa, yürüse, konuşsa, sussa, uyusa, uyansa kazanıyor. otursa, kalksa, yürüse, konuşsa, sussa, uyusa, uyansa kazanıyor.

Allah bizi şu has Müslümanlığa erdirsin ve has müslüman olmaktan ayırmasın. Allah bizi şu has Müslümanlığa erdirsin ve has müslüman olmaktan ayırmasın.

Kane iza dehale recebü kâle allâhümme bârik lenâ fî-recebe ve şa'bâne ve belliğnâ RamadânKane iza dehale recebü kâle allâhümme bârik lenâ fî-recebe ve şa'bâne ve belliğnâ Ramadân ve kâne izâ kânet leyletü'l-cumu'ati kâle ve kâne izâ kânet leyletü'l-cumu'ati kâle leyletün ğarrâu ve yevmün ezheru. leyletün ğarrâu ve yevmün ezheru.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Recep ayı geldiği zaman şöyle dua ederdi." diyor. "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Recep ayı geldiği zaman şöyle dua ederdi." diyor.

Acaba Recep ayı ne zaman gelecek? Recep ayının gelmesine çok az kaldı.Acaba Recep ayı ne zaman gelecek?

Recep ayının gelmesine çok az kaldı.
Gözünüz aydın olsun ki, üç ayların kokusu tütmeye başladı.Gözünüz aydın olsun ki, üç ayların kokusu tütmeye başladı. Yavaş yavaş uzaklardan güzel, latif kokusu duyulmaya başlandı. Şimdi Cumâdelâhire'deyiz.Yavaş yavaş uzaklardan güzel, latif kokusu duyulmaya başlandı. Şimdi Cumâdelâhire'deyiz. Bu Şubat'ın bilmem kaçındaysa artık, üç ayların ilki olan mübarek Recep ayı girecek. Bu Şubat'ın bilmem kaçındaysa artık, üç ayların ilki olan mübarek Recep ayı girecek.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Recep ayı geldiği zaman ne dermiş? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Recep ayı geldiği zaman ne dermiş?

Şöyle buyururmuş; Allâhümme bârik lenâ fî-recebe ve şa'bân.Şöyle buyururmuş; Allâhümme bârik lenâ fî-recebe ve şa'bân. "Yâ Rabbi! Sen bize Recep ayını ve Şaban ayını mübarek eyle." "Yâ Rabbi! Sen bize Recep ayını ve Şaban ayını mübarek eyle." Yani bu ayların içinde bizlere bereketler, hayırlar, rahmetler ihsan eyle. Yani bu ayların içinde bizlere bereketler, hayırlar, rahmetler ihsan eyle.

Ve belliğnâ Ramadân. "Ve bizi Ramazan ayına, o mübarek 11 ayın sultanı olan Ramazan ayınaVe belliğnâ Ramadân. "Ve bizi Ramazan ayına, o mübarek 11 ayın sultanı olan Ramazan ayına yâ Rabbi, sıhhat afiyetle ulaştır." diye devam ederdi. Çünkü Ramazan ayı ümmetin ayıdır.yâ Rabbi, sıhhat afiyetle ulaştır." diye devam ederdi. Çünkü Ramazan ayı ümmetin ayıdır. Ümmet-i Muhammed'in mağfiret, gufran ayıdır.Ümmet-i Muhammed'in mağfiret, gufran ayıdır. Günahların eridiği, Allah'ın çok lütuflar, ihsanlar, bağışlarda bulunduğu bir aydır.Günahların eridiği, Allah'ın çok lütuflar, ihsanlar, bağışlarda bulunduğu bir aydır. "Ramazan'a bizi sıhhatle ulaştır." diye Ramazan'a şevk duyarak böyle dua ederdi Peygamber Efendimiz. "Ramazan'a bizi sıhhatle ulaştır." diye Ramazan'a şevk duyarak böyle dua ederdi Peygamber Efendimiz.

Ramazan geldiği zaman da Ramazan'ın son on gününde de evinden bile ayrılır,Ramazan geldiği zaman da Ramazan'ın son on gününde de evinden bile ayrılır, camiyi ev edinir camide itikâfa niyet eder, bayrama kadar gece gündüz ibadet eylerdicamiyi ev edinir camide itikâfa niyet eder, bayrama kadar gece gündüz ibadet eylerdi o gelmiş gelecek günahları affedilmiş olan Peygamber-i Zîşân Efendimiz.o gelmiş gelecek günahları affedilmiş olan Peygamber-i Zîşân Efendimiz. Günahları affolmuş olan o Peygamber-i Zîşân Efendimiz böyle dua ederdi, böyle ibadet ederdi,Günahları affolmuş olan o Peygamber-i Zîşân Efendimiz böyle dua ederdi, böyle ibadet ederdi, günlerini böyle geçirirdi. Haftalardır okuduğumuz rivayetlerden gördüğünüz gibigünlerini böyle geçirirdi. Haftalardır okuduğumuz rivayetlerden gördüğünüz gibi her anında Rabbi hatırında idi, her anında duada idi, her anında niyazda,her anında Rabbi hatırında idi, her anında duada idi, her anında niyazda, her anında Ümmet-i Muhammed için hayırlar istemekte, etrafına dualar etmekte idi. her anında Ümmet-i Muhammed için hayırlar istemekte, etrafına dualar etmekte idi.

Rabbimiz bizi de o hallere sahip ve nâil eylesin. Rabbimiz bizi de o hallere sahip ve nâil eylesin.

"Ve Cuma gecesi olduğu zaman da Peygamber Efendimiz derdi ki, buyururdu ki;"Ve Cuma gecesi olduğu zaman da Peygamber Efendimiz derdi ki, buyururdu ki; 'Bu pırıl pırıl nuranî bir gecedir ve şaşaalı ışıl ışıl bir mübarek gündüzdür.' diye söylerdi." 'Bu pırıl pırıl nuranî bir gecedir ve şaşaalı ışıl ışıl bir mübarek gündüzdür.' diye söylerdi."

Tabii bu her cuma için böyledir. Yani her cuma gecesi son derece mübarek bir gecedirTabii bu her cuma için böyledir. Yani her cuma gecesi son derece mübarek bir gecedir ve perşembe günü akşam ezanı okunduğu zaman başlar cuma gecesi.ve perşembe günü akşam ezanı okunduğu zaman başlar cuma gecesi. Akşam, yatsı cumanın [akşamıdır,] yatsısıdır, gece cumanın gecesidir, sabah cumanın sabah namazıdır.Akşam, yatsı cumanın [akşamıdır,] yatsısıdır, gece cumanın gecesidir, sabah cumanın sabah namazıdır. Cuma namazı kıldığımız öğle cumanın öğlesidir, ondan arkasından kıldığımız ikindi cumanın ikindisidir,Cuma namazı kıldığımız öğle cumanın öğlesidir, ondan arkasından kıldığımız ikindi cumanın ikindisidir, ondan sonra okunan ezanla giren akşam cumartesinindir artık.ondan sonra okunan ezanla giren akşam cumartesinindir artık. Yani namaz kıldıktan sonraki akşam, öteki günün, cumartesi gününün akşamıdır. Yani namaz kıldıktan sonraki akşam, öteki günün, cumartesi gününün akşamıdır.

İslâm'da bizim dinî takvimimizde, zamanlamamızda güneş battığı zaman gün biter.İslâm'da bizim dinî takvimimizde, zamanlamamızda güneş battığı zaman gün biter. Güneşin batmasıyla beraber bir gün de bitiyor.Güneşin batmasıyla beraber bir gün de bitiyor. Güneş gitti o gün de bitti, artık yeni bir gün başlamış oluyor.Güneş gitti o gün de bitti, artık yeni bir gün başlamış oluyor. Onun için eskilerle yeniler perşembe gecesi, cuma gecesi sözlerinde biraz şaşırırlar. Onun için eskilerle yeniler perşembe gecesi, cuma gecesi sözlerinde biraz şaşırırlar.

"Bu Cuma gecesi bize buyurun." Yani ne zaman gelecek? "Bu Cuma gecesi bize buyurun."

Yani ne zaman gelecek?

Perşembeyi cumaya bağlayan gece, o arada gelecek demek, cuma gecesi odur. Perşembeyi cumaya bağlayan gece, o arada gelecek demek, cuma gecesi odur.

Şimdi bizimkiler nasıl anlıyor? Takvim gece yarısında değiştiği için bizde saat 12'den sonra.Şimdi bizimkiler nasıl anlıyor?

Takvim gece yarısında değiştiği için bizde saat 12'den sonra.
Bu yeni ama, bu karar yeni, 50 yıllık bir şey bu. Bu yeni ama, bu karar yeni, 50 yıllık bir şey bu. Bundan önce akşam ezanı okununca saatler ayarlanırdı.Bundan önce akşam ezanı okununca saatler ayarlanırdı. On iki olurdu saat, biterdi, yeni gün başlardı. Ezanî saat böyleydi. On iki olurdu saat, biterdi, yeni gün başlardı. Ezanî saat böyleydi. Şimdi akşamüstü gün değişse, takvim değişse birtakım ticarî hayatta bozukluklar olacak diyeŞimdi akşamüstü gün değişse, takvim değişse birtakım ticarî hayatta bozukluklar olacak diye gece yarısına aldılar değişme zamanını. Günün değişme zamanını 12'ye aldılar. Onun için iş karıştı.gece yarısına aldılar değişme zamanını. Günün değişme zamanını 12'ye aldılar. Onun için iş karıştı. Biz gece deyince, cuma gecesi deyince cuma namazı kıldıktan sonraki geceyi anlıyoruz.Biz gece deyince, cuma gecesi deyince cuma namazı kıldıktan sonraki geceyi anlıyoruz. Halbuki o cumartesi oluyor. Cuma gecesi hangi geceymiş? Perşembeyi cumaya bağlayan vakitmiş.Halbuki o cumartesi oluyor.

Cuma gecesi hangi geceymiş?

Perşembeyi cumaya bağlayan vakitmiş.
Akşam ezanından itibaren başlar kronometre çalışmaya, ertesi gün cuma namazını kılıp daAkşam ezanından itibaren başlar kronometre çalışmaya, ertesi gün cuma namazını kılıp da ikindi olup da ikindi de bittikten sonra güneş batınca, cuma günü biter artık cumartesi gelir. ikindi olup da ikindi de bittikten sonra güneş batınca, cuma günü biter artık cumartesi gelir. "Bugün ve bu geceyi överdi Peygamber Efendimiz,"Bugün ve bu geceyi överdi Peygamber Efendimiz, ışıl ışıl mübarek bir gece, ışıl ışıl mübarek bir gün." diye methederdi. E ne yapmamız lazım? ışıl ışıl mübarek bir gece, ışıl ışıl mübarek bir gün." diye methederdi.

E ne yapmamız lazım?

Bu Cuma günlerinde mü'minlerin ibadete daha çok rağbet eyleyip,Bu Cuma günlerinde mü'minlerin ibadete daha çok rağbet eyleyip, kendilerine daha çok çekidüzen vermesi icap eder. kendilerine daha çok çekidüzen vermesi icap eder. Cuma guslü alırlar, bedenlerini tertemiz yıkarlar, pırıl pırıl tertemiz elbiselerini giyerler.Cuma guslü alırlar, bedenlerini tertemiz yıkarlar, pırıl pırıl tertemiz elbiselerini giyerler. Cuma namazına erken vakitte gelirler, gusül abdesti aldıktan sonra Cuma namazına erken vakitte gelirler, gusül abdesti aldıktan sonra erkenden abdestli olarak cumaya gelirler, burada Kur'an okurlar, tesbih çekerler,erkenden abdestli olarak cumaya gelirler, burada Kur'an okurlar, tesbih çekerler, vâiz varsa onun konuşmasını vaazını dinlerler. vâiz varsa onun konuşmasını vaazını dinlerler. Ondan sonra ezan okunduğu zaman sünnetleri kılarlar,Ondan sonra ezan okunduğu zaman sünnetleri kılarlar, iç ezan okunduktan sonra imam hutbeye çıkar hutbe îrâd eder, onu konuşmadan dinlerler.iç ezan okunduktan sonra imam hutbeye çıkar hutbe îrâd eder, onu konuşmadan dinlerler. O gecesi de çok mübarektir gündüzü de mübarektir. O gecesi de çok mübarektir gündüzü de mübarektir.

Peygamber Efendimiz, "Cuma gecelerinde cuma gündüzlerindePeygamber Efendimiz, "Cuma gecelerinde cuma gündüzlerinde bana çok salât ü selam eyleyin." diye emrediyor, tavsiye ediyor. Onun tavsiyesi böyle. bana çok salât ü selam eyleyin." diye emrediyor, tavsiye ediyor. Onun tavsiyesi böyle. Sizler de cuma günleri cuma geceleri olunca Resûlullah Efendimiz'e çok salât ü selam eyleyiniz.Sizler de cuma günleri cuma geceleri olunca Resûlullah Efendimiz'e çok salât ü selam eyleyiniz. O mübarek gecelerin mübarekliğinden ve o mübarek gündüzlerin mübarekliğinden istifade edin. O mübarek gecelerin mübarekliğinden ve o mübarek gündüzlerin mübarekliğinden istifade edin.

Bu geceler ve gündüzler herkes için mübarek değildir, mü'minler için mübarektir.Bu geceler ve gündüzler herkes için mübarek değildir, mü'minler için mübarektir. Kıymetini bilenler için mübarektir. Nice gafiller vardır ki horul horul günah içinde uyurlar. Kıymetini bilenler için mübarektir. Nice gafiller vardır ki horul horul günah içinde uyurlar. Nice gafiller cahiller vardır ki haramlar içinde yüzerler cuma günü.Nice gafiller cahiller vardır ki haramlar içinde yüzerler cuma günü. Onlara cuma gününün bir şeyi yok, o cumadan istifade etmesini bilen mü'minler içindir,Onlara cuma gününün bir şeyi yok, o cumadan istifade etmesini bilen mü'minler içindir, cuma namazı kılanlar içindir. Allahu Teâlâ hazretleri o mübarek günlerin fırsatlarınıcuma namazı kılanlar içindir.

Allahu Teâlâ hazretleri o mübarek günlerin fırsatlarını
iyi değerlendirmeyi cümlemize nasip eylesin. iyi değerlendirmeyi cümlemize nasip eylesin.

Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini hatırlıyorum;Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini hatırlıyorum; "Cumanın içinde öyle bir saat vardır ki, kim o saate duasını denk getirirse duası makbul olur.""Cumanın içinde öyle bir saat vardır ki, kim o saate duasını denk getirirse duası makbul olur." Öyle bir saat vardır, onun için o duanın makbul olduğu saati kollamak, gözlemek,Öyle bir saat vardır, onun için o duanın makbul olduğu saati kollamak, gözlemek, ekseriya dua içinde olmaya çalışmak icap ediyor. ekseriya dua içinde olmaya çalışmak icap ediyor.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki, buyururmuş ki;Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki, buyururmuş ki; "Yâ Rabbi! Recep ve Şaban ayını bize mübarek eyle, bu aylarda bereket ihsan eyle,"Yâ Rabbi! Recep ve Şaban ayını bize mübarek eyle, bu aylarda bereket ihsan eyle, rahmetine bizi daldır, bizi Ramazan'a eriştir." dermiş.rahmetine bizi daldır, bizi Ramazan'a eriştir." dermiş. Cuma günü gecesi olunca da, "Bu ışıl ışıl, pırıl pırıl bir gecedir, mübarek bir gecedir,Cuma günü gecesi olunca da, "Bu ışıl ışıl, pırıl pırıl bir gecedir, mübarek bir gecedir, mutlu bir gecedir, gündüz olunca da bu mübarek pırıl pırıl, ışıl ışıl, şaşaalı bir gündüzdür." dermiş. mutlu bir gecedir, gündüz olunca da bu mübarek pırıl pırıl, ışıl ışıl, şaşaalı bir gündüzdür." dermiş.

Bu her cuma için olduğu gibi özellikle Recep'in ilk cuması.Bu her cuma için olduğu gibi özellikle Recep'in ilk cuması. Recep'in ilk cuması ki, o Recep'in ilk cuması gecesine,Recep'in ilk cuması ki, o Recep'in ilk cuması gecesine, yani perşembeyi cumaya bağlayan geceye Regâib gecesi diye ad verirler yani perşembeyi cumaya bağlayan geceye Regâib gecesi diye ad verirler ve o bir kandil gecemizdir bizim. İbadet ve taatle geçirmeye gayret etmek icap eder.ve o bir kandil gecemizdir bizim. İbadet ve taatle geçirmeye gayret etmek icap eder. Mübarek gecelerden birisidir. Bu hususta Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin kitabındaMübarek gecelerden birisidir. Bu hususta Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin kitabında Gunyet'üt Tâlibîn'de güzel rivayetler, bilgiler, teşvikler var.Gunyet'üt Tâlibîn'de güzel rivayetler, bilgiler, teşvikler var. Onları da okursa insan "Hakikatten o fırsatları elde etsem de o geceleri ihyâ etsem." diyeOnları da okursa insan "Hakikatten o fırsatları elde etsem de o geceleri ihyâ etsem." diye temenni eder durur. Bundan sonraki rivayet. temenni eder durur.

Bundan sonraki rivayet.

Kâne izâ dehâle ramadânü atlaka külle esîrin ve a'tâ külle sâilin. Kâne izâ dehâle ramadânü atlaka külle esîrin ve a'tâ külle sâilin.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ayı geldiği zaman yanında ne kadar esir varsa"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ayı geldiği zaman yanında ne kadar esir varsa hepsini âzat ederdi ve her isteyen ne isterse istediğini verirdi."hepsini âzat ederdi ve her isteyen ne isterse istediğini verirdi." Her isteyene boş çevirmezdi, verirdi. Ramazan'a çok özel ihtimam gösterirdi Peygamber Efendimiz.Her isteyene boş çevirmezdi, verirdi. Ramazan'a çok özel ihtimam gösterirdi Peygamber Efendimiz. Zaten Ramazan'a Recep'ten başlardı hazırlanmaya; "Yâ Rabbi! Bizi Ramazan'a eriştir." diyeZaten Ramazan'a Recep'ten başlardı hazırlanmaya; "Yâ Rabbi! Bizi Ramazan'a eriştir." diye iki ay önceden heyecanını, şevkini, aşkını ifade ediyor. iki ay önceden heyecanını, şevkini, aşkını ifade ediyor.

Recep ayı Allah'ın, şehrullah Allah'ın ayıdır, Şaban ayı Peygamber Efendimiz'in ayıdır,Recep ayı Allah'ın, şehrullah Allah'ın ayıdır, Şaban ayı Peygamber Efendimiz'in ayıdır, Ramazan ayı da ümmetimin ayıdır diye böyle rivayetlerde bildirilmiş. Ramazan ayı da ümmetimin ayıdır diye böyle rivayetlerde bildirilmiş.

İşte az kaldı, Rabbimiz bizi o güzel zamanlara eriştirip güzel ibadetlere muvaffak eylesin. İşte az kaldı, Rabbimiz bizi o güzel zamanlara eriştirip güzel ibadetlere muvaffak eylesin.

Kâne izâ dehaleKâne izâ dehale Ramadânü şedde mâzerahû sümme lem ye'ti firâşehû hattâ yenselihu. Ramadânü şedde mâzerahû sümme lem ye'ti firâşehû hattâ yenselihu.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ramazan ayı girdiği zaman"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Ramazan ayı girdiği zaman eteğini derler toparlardı ve yatağına bu ay çıkıncaya kadar öyle doğru düzgün girmezdi."eteğini derler toparlardı ve yatağına bu ay çıkıncaya kadar öyle doğru düzgün girmezdi." Gecelerini hep ibadetle geçirirdi. Bir gayrete gelirdi Ramazan gelince, bir ibadete düşerdi,Gecelerini hep ibadetle geçirirdi. Bir gayrete gelirdi Ramazan gelince, bir ibadete düşerdi, yatağına girmezdi, öyle geceleri ihyâ ederek geçirir idi. yatağına girmezdi, öyle geceleri ihyâ ederek geçirir idi.

Kâne izâ dehâle ramadânü teğayyere levnuhû ve kesürat salâtühû vebtelehe fi'd-duâi ve eşfeka levnuhû. Kâne izâ dehâle ramadânü teğayyere levnuhû ve kesürat salâtühû vebtelehe fi'd-duâi ve eşfeka levnuhû.

"Peygamber Efendimiz'in Ramazan girdiği zaman rengi değişirdi, Peygamber Efendimiz'in"Peygamber Efendimiz'in Ramazan girdiği zaman rengi değişirdi, Peygamber Efendimiz'in Ramazan girdiği zaman rengi değişirdi, namazı duası artardı. Ramazan girdiği zaman rengi değişirdi, namazı duası artardı. Çok namaz kılmaya çok dua etmeye başlardı ve duada böyle yarışırcasına fazla dua ederdiÇok namaz kılmaya çok dua etmeye başlardı ve duada böyle yarışırcasına fazla dua ederdi ve Peygamber Efendimiz'in mübarek çehresi şafak gibi pırıl pırıl olurdu, şafak gibi pırıl pırıl olurdu." ve Peygamber Efendimiz'in mübarek çehresi şafak gibi pırıl pırıl olurdu, şafak gibi pırıl pırıl olurdu."

Ramazan girdiği zaman nasıl değişikliğe uğradığını çeşitli rivayetlerleRamazan girdiği zaman nasıl değişikliğe uğradığını çeşitli rivayetlerle peş peşe sıralamış Hocamız, siz de dinlemiş oldunuz. peş peşe sıralamış Hocamız, siz de dinlemiş oldunuz.

Kâne izâ dehâle'l-'aşru şezze mîzerahû ve ahyâ leylehû ve eykaza ehlehû. Kâne izâ dehâle'l-'aşru şezze mîzerahû ve ahyâ leylehû ve eykaza ehlehû.

Buhârî, Müslim ve diğer Sıhâh-i Sitte'den kaynaklar bunu rivayet ediyor.Buhârî, Müslim ve diğer Sıhâh-i Sitte'den kaynaklar bunu rivayet ediyor. Hz. Âişe validemiz şey yapmış [nakletmiş]; "Son on günü girdiği zaman..." Hangi ayın? Hz. Âişe validemiz şey yapmış [nakletmiş]; "Son on günü girdiği zaman..."

Hangi ayın?

"Ramazan'ın son on günü girdiği zaman elini eteğini derler toplar.""Ramazan'ın son on günü girdiği zaman elini eteğini derler toplar." Yani bu eteğini toplamaktan maksat şudur; uzun etekli olan bir insan bir iş yapmaya giriştiği zamanYani bu eteğini toplamaktan maksat şudur; uzun etekli olan bir insan bir iş yapmaya giriştiği zaman eteğini şöyle beline doğru toparlar ondan sonra girişirdi işe.eteğini şöyle beline doğru toparlar ondan sonra girişirdi işe. Hani kollarımızı sıvamak gibi, öyle bir şey, "Kollarını, paçalarını sıvadı bu işe girişti." deriz biz.Hani kollarımızı sıvamak gibi, öyle bir şey, "Kollarını, paçalarını sıvadı bu işe girişti." deriz biz. Yani eteğini toplardan maksat, "Resûlullah Efendimiz kolunu paçasını sıvadıYani eteğini toplardan maksat, "Resûlullah Efendimiz kolunu paçasını sıvadı ibadete sallallahu aleyhi ve sellem düştü demektir. Son on gün geldi mi böyle yapardı." ibadete sallallahu aleyhi ve sellem düştü demektir. Son on gün geldi mi böyle yapardı."

Ve ahyâ leylehû. "Gecesini, bu son on günün gecelerini ihyâ ederdi." Geceyi ihyâ etmek nasıl olur? Ve ahyâ leylehû. "Gecesini, bu son on günün gecelerini ihyâ ederdi."

Geceyi ihyâ etmek nasıl olur?

Kendisi uyumamak suretiyle namazlar kılmak, zikirler etmek, tevbeler istiğfarlar eylemek,Kendisi uyumamak suretiyle namazlar kılmak, zikirler etmek, tevbeler istiğfarlar eylemek, Kur'an'lar okumak suretiyle olur gecenin ihyası, ibadetle olur. Kur'an'lar okumak suretiyle olur gecenin ihyası, ibadetle olur.

Ve eykaza ehlehû. "Aile efradını da uyandırırdı." Haydi bakalım siz de kalkın, mübarek gecelerdir,Ve eykaza ehlehû. "Aile efradını da uyandırırdı." Haydi bakalım siz de kalkın, mübarek gecelerdir, siz de istifade edin, ibadet eyleyin diye kaldırırdı. siz de istifade edin, ibadet eyleyin diye kaldırırdı.

Muhterem kardeşlerim! Burada bir şeyi size hatırlatmak istiyorum.Muhterem kardeşlerim!

Burada bir şeyi size hatırlatmak istiyorum.
Yapmadığımız bir şey gibi geliyor bana da onun için hatırlatmayı düşünüyorum.Yapmadığımız bir şey gibi geliyor bana da onun için hatırlatmayı düşünüyorum. Suudi Arabistan'da sabah ezanlarını çok, çok evvelden okurlar. Suudi Arabistan'da sabah ezanlarını çok, çok evvelden okurlar. Hatta teheccüd vaktinde bir ezan okurlar, daha şey bitmeden.Hatta teheccüd vaktinde bir ezan okurlar, daha şey bitmeden. O ezanı duyup kalktığınız zaman teheccüd namazı kılarsın, oruç tutacaksanız yemeğinizi yersiniz,O ezanı duyup kalktığınız zaman teheccüd namazı kılarsın, oruç tutacaksanız yemeğinizi yersiniz, imsak ondan sonra kesilir. Yani geceleyin böyle bir ezan okurlar onlar.imsak ondan sonra kesilir. Yani geceleyin böyle bir ezan okurlar onlar. Sabah namazı ezanını da çok erken okurlar, yani hemen bakın imsak kesildiği zamanSabah namazı ezanını da çok erken okurlar, yani hemen bakın imsak kesildiği zaman ezan okunmaya başlanır orada. Erken vaktinde de hemen de çarçabuk da kılarlar. ezan okunmaya başlanır orada. Erken vaktinde de hemen de çarçabuk da kılarlar.

Şimdi sabahın o erken vaktini üstüne bastıra bastıra şu sebepten söylüyorum.Şimdi sabahın o erken vaktini üstüne bastıra bastıra şu sebepten söylüyorum. Bizim tanıdıklardan birisinin misafir gittiği evde küçük bebeğin burnunu sıkmış annesi, Bizim tanıdıklardan birisinin misafir gittiği evde küçük bebeğin burnunu sıkmış annesi, burnunu sıkmış yanağını sıkmış böyle şey yapmış. Mışıl mışıl beşikte uyuyan bebeğin burnunu sıkmış yanağını sıkmış böyle şey yapmış. Mışıl mışıl beşikte uyuyan bebeğin burnunu sıkınca tabii nefessiz kalır çocuk çırpınır, bir yanağını şey yaptın mı burnunu sıkınca tabii nefessiz kalır çocuk çırpınır, bir yanağını şey yaptın mı cıp cıp filan yaptın mı [uyanır]. Çocuğu uyandırmış. cıp cıp filan yaptın mı [uyanır]. Çocuğu uyandırmış.

"Niye uyandırıyorsun?" filan diye [sormuş] bizimkiler."Niye uyandırıyorsun?" filan diye [sormuş] bizimkiler. Tabii Türkiye'den gitmiş olanlar bilmiyorlar bunun sebebini; "Ne diye uyandırıyorsun?" filan. Tabii Türkiye'den gitmiş olanlar bilmiyorlar bunun sebebini;

"Ne diye uyandırıyorsun?" filan.

"Bu mübarek saatte uyumaya alışmasın. Şu mübarek saatte şu çocuk uyumaya alışmasın." demiş. "Bu mübarek saatte uyumaya alışmasın. Şu mübarek saatte şu çocuk uyumaya alışmasın." demiş.

Muhterem kardeşlerim! Biliyor musunuz bu zamanın doktorları diyorlar kiMuhterem kardeşlerim!

Biliyor musunuz bu zamanın doktorları diyorlar ki
çocuğun terbiyesi ananın karnında başlar.çocuğun terbiyesi ananın karnında başlar. Çocuğun terbiyesi daha annesinin karnındayken başlar.Çocuğun terbiyesi daha annesinin karnındayken başlar. Bir kere annesi haram lokma aldı gitti çocuk. Haramla beslendi mi gitti. Bir kere annesi haram lokma aldı gitti çocuk. Haramla beslendi mi gitti. O orada artık terbiyenin bir ayağı kaydı zaten. Bir de annesinin intizamlı hayatı ona tesir eder.O orada artık terbiyenin bir ayağı kaydı zaten. Bir de annesinin intizamlı hayatı ona tesir eder. Çocuk küçüktür ama etrafından duygular toplaya toplaya gittikçe duyguları gelişiyor,Çocuk küçüktür ama etrafından duygular toplaya toplaya gittikçe duyguları gelişiyor, uzuvları ona göre gelişiyor. Sonra sen ona, çocuğa mesela belli saatlerde yemek vermeye,uzuvları ona göre gelişiyor. Sonra sen ona, çocuğa mesela belli saatlerde yemek vermeye, mama meme vermeye alıştırdın mı o saatlerin dışında sakin durur çocuk.mama meme vermeye alıştırdın mı o saatlerin dışında sakin durur çocuk. Altı saatte bir vereceksin, dört saatte bir vereceksin yani çocuğun şeyine göre neyse.Altı saatte bir vereceksin, dört saatte bir vereceksin yani çocuğun şeyine göre neyse. İntizama alıştırdın mı intizamlı gider. Belli saatlerde altını yapmasına bir alışkanlık verdin mi,İntizama alıştırdın mı intizamlı gider. Belli saatlerde altını yapmasına bir alışkanlık verdin mi, altını açmaya alıştırdın mı o saatlerde yapmaya başlar.altını açmaya alıştırdın mı o saatlerde yapmaya başlar. Yani insanın vücudu bu şeye şuursuz olarak uyar, alışır. Yani insanın vücudu bu şeye şuursuz olarak uyar, alışır.

Şimdi küçücük çocuğun burnunu tutuyor, yanağını sıkıyor uyandırıyor çocuğu,Şimdi küçücük çocuğun burnunu tutuyor, yanağını sıkıyor uyandırıyor çocuğu, sabah namazı vaktinde uyumasın çocuk diye. "Canım çocuktur daha." filan demişler. sabah namazı vaktinde uyumasın çocuk diye.

"Canım çocuktur daha." filan demişler.

"Yok, demiş, babası görse beni öldürür alimallah, babası izin vermez, babası görse öldürür." "Yok, demiş, babası görse beni öldürür alimallah, babası izin vermez, babası görse öldürür."

Çocuk o vakitte uyanacak, geceleri o vakitte uyanmaya alışacak,Çocuk o vakitte uyanacak, geceleri o vakitte uyanmaya alışacak, büyüdüğü zaman sabah namazı zor gelmeyecek. Anlıyor musunuz muhterem kardeşlerim? büyüdüğü zaman sabah namazı zor gelmeyecek.

Anlıyor musunuz muhterem kardeşlerim?

Şimdi siz kendi ailenizi düşünün, kendi çocuklarınızı düşünün, kendi hanımlarınızı düşünün,Şimdi siz kendi ailenizi düşünün, kendi çocuklarınızı düşünün, kendi hanımlarınızı düşünün, beni dinleyen [okuyan] hanımlar kendi beylerini düşünsünler, şimdi bu mikrofondanbeni dinleyen [okuyan] hanımlar kendi beylerini düşünsünler, şimdi bu mikrofondan ve şeyden [sonra videodan]. Bazen hanımlar ibadete düşkündür, beyi kaldırmaya çalışır ve şeyden [sonra videodan]. Bazen hanımlar ibadete düşkündür, beyi kaldırmaya çalışır "Iııhh ıııhh." kalkmaz. O tarafa o tarafa döner bey kalkmaz. "Iııhh ıııhh." kalkmaz. O tarafa o tarafa döner bey kalkmaz. Veyahut adam ibadete düşkündür hanımı kaldırmaya çalışır hanım bir türlü kalkmaz.Veyahut adam ibadete düşkündür hanımı kaldırmaya çalışır hanım bir türlü kalkmaz. Yonganı bu taraftan çeker bir bu taraftan çeker ne yapsa nafile, hanım uyanamıyor,Yonganı bu taraftan çeker bir bu taraftan çeker ne yapsa nafile, hanım uyanamıyor, yani mümkün değil. Çocuğu kaldırmaya gidersin çocuk kalkmaz.yani mümkün değil. Çocuğu kaldırmaya gidersin çocuk kalkmaz. Uyandırırsın, koca delikanlı çocuk, sana düşman gibi kindar kindar bakar, Uyandırırsın, koca delikanlı çocuk, sana düşman gibi kindar kindar bakar, "Ya sabahın bu vaktinde, Sübhanallah şu babamın yaptığına bak. "Ya sabahın bu vaktinde, Sübhanallah şu babamın yaptığına bak. Beni böyle uykudan uyandırdı, tatlı yatağımdan kaldırdı." bilmem ne filan.Beni böyle uykudan uyandırdı, tatlı yatağımdan kaldırdı." bilmem ne filan. Sanki kalkacak bir kavga başlayacakmış gibi. Yani bir, iki, üç sonra artık sen,Sanki kalkacak bir kavga başlayacakmış gibi. Yani bir, iki, üç sonra artık sen, "Ne yapayım, söyledikçe kötü oluyorum." diye yanına gitmemeye başlarsın. "Ne yapayım, söyledikçe kötü oluyorum." diye yanına gitmemeye başlarsın.

Muhterem kardeşlerim! Bak terbiye küçükten oluyor. Çocukların terbiyesi küçükten oluyor.Muhterem kardeşlerim!

Bak terbiye küçükten oluyor. Çocukların terbiyesi küçükten oluyor.
Siz onu bebekken burnunu sıkar yanağını okşar uyandırırsanız o vakitte uyumamaya alışır.Siz onu bebekken burnunu sıkar yanağını okşar uyandırırsanız o vakitte uyumamaya alışır. Büyüdüğü zaman da şıp otomatik olarak sahur vaktinde bakarsın çocuğun gözleri açılmış.Büyüdüğü zaman da şıp otomatik olarak sahur vaktinde bakarsın çocuğun gözleri açılmış. "Tamam, al evladım Kur'ân-ı Kerîm'den bir cüz oku. Şurayı ezberle. Haydi bakalım derslerini çalış.""Tamam, al evladım Kur'ân-ı Kerîm'den bir cüz oku. Şurayı ezberle. Haydi bakalım derslerini çalış." Okula oo saatler var, okula gidinceye kadar çocuk her şeyini halleder.Okula oo saatler var, okula gidinceye kadar çocuk her şeyini halleder. Ama akşamdan televizyon seyrettirirsen, geç vakit yatırmaya alıştırırsan,Ama akşamdan televizyon seyrettirirsen, geç vakit yatırmaya alıştırırsan, büyüklerinin sohbetlerine kulak dikip de böyle müdahale etmeye alıştırırsan büyüklerinin sohbetlerine kulak dikip de böyle müdahale etmeye alıştırırsan o çocuk tabii ne sahur vaktine kalkar ne seher vaktine kalkar.o çocuk tabii ne sahur vaktine kalkar ne seher vaktine kalkar. Uykunun zamanı, uyanıklığın zamanını bilelim, kârın zamanını, zararın zamanını bilelim. Uykunun zamanı, uyanıklığın zamanını bilelim, kârın zamanını, zararın zamanını bilelim.

Bazı zaman uyumak zarar verir, bazı zaman uyumak sünnet olur sevap kazandırır insana.Bazı zaman uyumak zarar verir, bazı zaman uyumak sünnet olur sevap kazandırır insana. "Günün orta yerinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kaylûle uykusu uyurdu." "Günün orta yerinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kaylûle uykusu uyurdu."

Ne zaman? Saat on birde, on bir buçukta, öğlenden biraz evvel,Ne zaman?

Saat on birde, on bir buçukta, öğlenden biraz evvel,
öğlenden bazen biraz sonra uyurdu Peygamber Efendimiz. O vakitte uyu.öğlenden bazen biraz sonra uyurdu Peygamber Efendimiz. O vakitte uyu. Sen de uyu, sünnettir sevap kazanırsın. Hem uyku uyursun hem sevap kazanırsın.Sen de uyu, sünnettir sevap kazanırsın. Hem uyku uyursun hem sevap kazanırsın. Hem dinçleşirsin hem de sıhhat kazanırsın.Hem dinçleşirsin hem de sıhhat kazanırsın. Çünkü günün o vaktinde bir uyudun mu, bir dene bak, turp gibi, ateş gibi olursun. Çünkü günün o vaktinde bir uyudun mu, bir dene bak, turp gibi, ateş gibi olursun. Ondan sonra artık ne başında ağrı kalır öğleden sonra,Ondan sonra artık ne başında ağrı kalır öğleden sonra, ne yorgunluk kalır kollarında bacaklarında, gayet rahat edersin.ne yorgunluk kalır kollarında bacaklarında, gayet rahat edersin. Demek ki hayatın güzelliği, sıhhati, mutluluğu İslâm'daymış. Demek ki hayatın güzelliği, sıhhati, mutluluğu İslâm'daymış. İslâm'ın her çeşit emrine uyduğu zaman insan, tam müslüman olduğu zaman en mutlu insan olur. İslâm'ın her çeşit emrine uyduğu zaman insan, tam müslüman olduğu zaman en mutlu insan olur.

Kâne izâ de'â esâbethü't-da'vetü ve veledehü ve veled veledihi. Kâne izâ de'â esâbethü't-da'vetü ve veledehü ve veled veledihi.

Huzeyfe radıyallahu anh'ten Ahmed b. Hanbel rahmetullâhi aleyh rivayet etmiş. Huzeyfe radıyallahu anh'ten Ahmed b. Hanbel rahmetullâhi aleyh rivayet etmiş. Diyor ki bu rivayette; "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir kişiye bir dua etti mi,Diyor ki bu rivayette;

"Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir kişiye bir dua etti mi,
o dua o adama tutar, tesir ederdi, o adamın çocuğuna da tesir ederdi,o dua o adama tutar, tesir ederdi, o adamın çocuğuna da tesir ederdi, o adamın çocuğunun çocuğuna da tesir ederdi." o adamın çocuğunun çocuğuna da tesir ederdi."

Resûlullah bir dua etsin, bir duasını alsın, tamam. Dua da böyle beddua da böyle.Resûlullah bir dua etsin, bir duasını alsın, tamam. Dua da böyle beddua da böyle. Beddua ettiği kimse de iflah olmazdı. Etmedi ama. Lanet etmedi, beddua etmedi umumiyetle.Beddua ettiği kimse de iflah olmazdı. Etmedi ama. Lanet etmedi, beddua etmedi umumiyetle. Çok azılı müşrikler hariç çoğunu affetti. Kendisine zulmedenlerin çoğunu affetti.Çok azılı müşrikler hariç çoğunu affetti. Kendisine zulmedenlerin çoğunu affetti. Fakat bir kimseye lütfedip de bir dua etti mi o duanın eseri o adamın üzerinde de görülürdü,Fakat bir kimseye lütfedip de bir dua etti mi o duanın eseri o adamın üzerinde de görülürdü, çocuğunda da görülürdü, çocuğunun çocuğunda da görülürdü.çocuğunda da görülürdü, çocuğunun çocuğunda da görülürdü. Nereye kadar duası böyle tesir edip geçip gidiyor Peygamber Efendimiz'in. Nereye kadar duası böyle tesir edip geçip gidiyor Peygamber Efendimiz'in.

Bir gün minberdeyken kalktı bedevinin birisi, çölden gelme bedevi;Bir gün minberdeyken kalktı bedevinin birisi, çölden gelme bedevi; "Yâ Resûlallah! Hayvanlarımız susuzluktan ölüyor, topraklarımız susuzluktan çatladı,"Yâ Resûlallah! Hayvanlarımız susuzluktan ölüyor, topraklarımız susuzluktan çatladı, dua et de Allah bize yağmur versin." dedi. Peygamber Efendimiz hutbedeydi. dua et de Allah bize yağmur versin." dedi. Peygamber Efendimiz hutbedeydi. Elini açtı Allahu Teâlâ hazretlerinden rahmet diledi, yağmur diledi Peygamber Efendimiz.Elini açtı Allahu Teâlâ hazretlerinden rahmet diledi, yağmur diledi Peygamber Efendimiz. Bu hadisi rivayet eden şahıs diyor ki; "Vallahi o anda Medine'nin filanca tarafındaki dağınBu hadisi rivayet eden şahıs diyor ki; "Vallahi o anda Medine'nin filanca tarafındaki dağın üstünden atlı bir süvari gibi bir bulut peyda oldu, yağmaya başladı." diyor.üstünden atlı bir süvari gibi bir bulut peyda oldu, yağmaya başladı." diyor. "Gökyüzü masmaviydi, bembeyazdı, hiç bulut yoktu, "Gökyüzü masmaviydi, bembeyazdı, hiç bulut yoktu, hiç bulut yokken sanki bir böyle atlı süvari geliyormuş gibihiç bulut yokken sanki bir böyle atlı süvari geliyormuş gibi -dağın ismini de söylüyor da benim hatırımda değil--dağın ismini de söylüyor da benim hatırımda değil- o dağın üzerinden sanki bir atlı süvari koşturarak geliyor gibi yetişti bulut diyor,o dağın üzerinden sanki bir atlı süvari koşturarak geliyor gibi yetişti bulut diyor, şakır şakır Resûlullah Efendimiz dua eder etmez yağmaya başladı." diyor. şakır şakır Resûlullah Efendimiz dua eder etmez yağmaya başladı." diyor.

Ne kadar yağdı biliyor musunuz muhterem kardeşlerim? Çok enteresan!Ne kadar yağdı biliyor musunuz muhterem kardeşlerim?

Çok enteresan!
Bir dahaki hafta hutbeye kadar yağdı. O hutbe esnasında o adam kalktı da dedi ki; Bir dahaki hafta hutbeye kadar yağdı. O hutbe esnasında o adam kalktı da dedi ki; "Yâ Resûlallah! Her taraf su doldu dua et de artık yağmur kesilsin." dedi. "Yâ Resûlallah! Her taraf su doldu dua et de artık yağmur kesilsin." dedi. Onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "Yağmur kesilsin." demedi!Onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "Yağmur kesilsin." demedi! Sözün edebî, duanın edebî, şekli şemaili var. Dedi ki; havâlînâ yâ rabbenâ.Sözün edebî, duanın edebî, şekli şemaili var. Dedi ki; havâlînâ yâ rabbenâ. "Rabbimiz çevremize yağdır." dedi. Yani "Bizim üzerimize yağdırma da etrafımıza yağdır yâ Rabbi!" dedi."Rabbimiz çevremize yağdır." dedi. Yani "Bizim üzerimize yağdırma da etrafımıza yağdır yâ Rabbi!" dedi. Her şeyi güzeldi Resûlullah Efendimiz'in. Her şeyi güzeldi Resûlullah Efendimiz'in.

O güzellikleri anlayıp o güzelliklere uymayı Rabbimiz cümlemize nasip ve müyesser eylesin. O güzellikleri anlayıp o güzelliklere uymayı Rabbimiz cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2