Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Resûlullah'ı Rüyalarda Görmek ve Duâ

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Ramazan 1421 / 23.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resulullahı Görmek, İyiliklerin Çeşitleri, Rızkı Arttırılan Aileler, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Resûlullah'ı Rüyalarda Görmek ve Duâ

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Ramazan 1421 / 23.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resulullahı Görmek, İyiliklerin Çeşitleri, Rızkı Arttırılan Aileler, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Beni görmek için ailesini malını nesi varsa her şeyini verecek kadar sevgisi olacak.Beni görmek için ailesini malını nesi varsa her şeyini verecek kadar sevgisi olacak. Tek göreyim diye görmek arzusu ile o kadar muhabbet edecek. Tek göreyim diye görmek arzusu ile o kadar muhabbet edecek.

Peygamber Efendimiz de başka bir yerdeki hadîs-i şerîfinde bir gün buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz de başka bir yerdeki hadîs-i şerîfinde bir gün buyurmuş ki;

"Ah ne olaydı ihvanımı, kardeşlerimi görseydim." "Ah ne olaydı ihvanımı, kardeşlerimi görseydim."

İhvan Arapça'da "kardeş" demek. "Kardeşlerimi görseydim." demişler ki; İhvan Arapça'da "kardeş" demek. "Kardeşlerimi görseydim." demişler ki;

Elesnâ ihvânek. "Yâ Resûlallah! Biz senin ihvanın değil miyiz?"Elesnâ ihvânek. "Yâ Resûlallah! Biz senin ihvanın değil miyiz?" Etrafındaki ashabın, din kardeşi, müslümanlar birbirleri ile kardeş; "Biz senin ihvanın değil miyiz? Etrafındaki ashabın, din kardeşi, müslümanlar birbirleri ile kardeş; "Biz senin ihvanın değil miyiz? İhvanımı görseydim ah ne olaydı diyorsun, biz değil miyiz ihvanın?" Buyurmuş ki; İhvanımı görseydim ah ne olaydı diyorsun, biz değil miyiz ihvanın?" Buyurmuş ki;

"Siz benim ashabımsınız. Benim ihvanım dediklerim, benden sonra dünyaya gelen,"Siz benim ashabımsınız. Benim ihvanım dediklerim, benden sonra dünyaya gelen, beni görmeyen ama kitaplarda yazılanlardan beni tanıyıp beni sevip bana iman eden kimseler." beni görmeyen ama kitaplarda yazılanlardan beni tanıyıp beni sevip bana iman eden kimseler."

O duruma bizler giriyoruz.O duruma bizler giriyoruz. Biz Resûlullah'tan çok asırlar sonra gelmiş insanızBiz Resûlullah'tan çok asırlar sonra gelmiş insanız ama Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyoruz, görmeden, görmediğimiz halde seviyoruz. ama Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i seviyoruz, görmeden, görmediğimiz halde seviyoruz. Demek ki Resûlullah'ın ihvanım dediği, Demek ki Resûlullah'ın ihvanım dediği, kardeşlerim dediği kimseler sınıfına da Allah'ın izniyle bizler giriyoruz. kardeşlerim dediği kimseler sınıfına da Allah'ın izniyle bizler giriyoruz. Resûlullah'ın "kardeşim, ah görseydim" diye özlediği, Resûlullah'ın "kardeşim, ah görseydim" diye özlediği, görüşmeyi, kavuşmayı temenni ettiği insanlardan... görüşmeyi, kavuşmayı temenni ettiği insanlardan...

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmeyenler, görebilir.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmeyenler, görebilir. Sonraki asırlarda gelenler Peygamber Efendimiz'i görebilirler.Sonraki asırlarda gelenler Peygamber Efendimiz'i görebilirler. Görebiliyorlar, gördüklerini biliyoruz, rüyada görülebiliyor. Görebiliyorlar, gördüklerini biliyoruz, rüyada görülebiliyor.

İnsan rüyada acaba başka bir kimseyi görüyorsa gördüğümüz tam Resûlullah mı? İnsan rüyada acaba başka bir kimseyi görüyorsa gördüğümüz tam Resûlullah mı?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Rüyada birisi beni görürse o benimdir.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Rüyada birisi beni görürse o benimdir. Çünkü şeytan benim şeklime bürünüp de rüyada gelemez. O hakkı, salahiyeti, o imkânı yok."Çünkü şeytan benim şeklime bürünüp de rüyada gelemez. O hakkı, salahiyeti, o imkânı yok." Eğer bir kimse Resûlullah diye gördüyse o kesin Resûlullah'tır. Eğer bir kimse Resûlullah diye gördüyse o kesin Resûlullah'tır.

Bu Resûlullah'ı görmekle ilgili birkaç söz söylemek gerekirseBu Resûlullah'ı görmekle ilgili birkaç söz söylemek gerekirse Avustralya'da bir kardeşimiz var kendisi Avustralyalı, İngiliz kökenli kibar bir kimse. Avustralya'da bir kardeşimiz var kendisi Avustralyalı, İngiliz kökenli kibar bir kimse.

Ben böyle müslüman olanlara "Niye müslüman oldu? Neresini beğendin?Ben böyle müslüman olanlara "Niye müslüman oldu? Neresini beğendin? İslâm'ın hangi tarafı hoşuna gitti de sana İslâm'a girme kararını aldırttı?" diye hep sorarım.İslâm'ın hangi tarafı hoşuna gitti de sana İslâm'a girme kararını aldırttı?" diye hep sorarım. Ona da nasıl müslüman olduğunu bu âdetimden dolayı sordum. O boynunu büktü, tebessüm etti, dedi ki; Ona da nasıl müslüman olduğunu bu âdetimden dolayı sordum. O boynunu büktü, tebessüm etti, dedi ki;

"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i rüyamda gördüm, müslüman oldum" dedi."Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i rüyamda gördüm, müslüman oldum" dedi. Resûlullah demek ki bazı temiz kalpli insanların rüyasına giriyor. Resûlullah demek ki bazı temiz kalpli insanların rüyasına giriyor.

Bir başka misal bizim tekkemizin şeyhlerindenBir başka misal bizim tekkemizin şeyhlerinden Ömer Ziyâeddîn-i Dağıstânî hazretlerinin başından geçen bir olay: Ömer Ziyâeddîn-i Dağıstânî hazretlerinin başından geçen bir olay:

O; "Devleti yıkmayın, ayrılık çıkarmayın, itaat edin,O; "Devleti yıkmayın, ayrılık çıkarmayın, itaat edin, yabancıların kışkırtmalarına gelmeyin, oyunlara düşmeyin…" diye nasihat etmiş etmiş yabancıların kışkırtmalarına gelmeyin, oyunlara düşmeyin…" diye nasihat etmiş etmiş ama ondan sonra hükümeti, padişahı deviren insanlar iktidara geçmişler. ama ondan sonra hükümeti, padişahı deviren insanlar iktidara geçmişler. "Yapmayın, etmeyin…" denilen insanlar iktidara geçince bunu sürmüşler."Yapmayın, etmeyin…" denilen insanlar iktidara geçince bunu sürmüşler. Medîne-i Münevvere'ye sürgün göndermişler.Medîne-i Münevvere'ye sürgün göndermişler. Orda da ailesini çoluk çocuğu ile gönderince malî bakımdan geçim sıkıntısına düşmüş, bayağı zor bir duruma düşmüş. Orda da ailesini çoluk çocuğu ile gönderince malî bakımdan geçim sıkıntısına düşmüş, bayağı zor bir duruma düşmüş.

Mısır valisine Resûlullah Efendimiz rüyasında demiş ki; Mısır valisine Resûlullah Efendimiz rüyasında demiş ki;

"Hafız Ömer'i himayene al, Hafız Ömer'i himayene al…""Hafız Ömer'i himayene al, Hafız Ömer'i himayene al…" Bu bizim sürgüne gönderilen Ömer Ziyâeddîn-i Dağıstânî Efendimiz. Bu bizim sürgüne gönderilen Ömer Ziyâeddîn-i Dağıstânî Efendimiz.

Hafız Ömer kim bilmiyor. ondan sonra Peygamber Efendimiz bir kere daha, bir kere daha azarlamış;Hafız Ömer kim bilmiyor. ondan sonra Peygamber Efendimiz bir kere daha, bir kere daha azarlamış; "Sana himayene al dedim, hala gevşek duruyorsun…" "Sana himayene al dedim, hala gevşek duruyorsun…" deyince Mısır'dan mahiyeti ile beraber atlamış, Medîne-i Münevvere' ye gelmiş. deyince Mısır'dan mahiyeti ile beraber atlamış, Medîne-i Münevvere' ye gelmiş.

Bu Ömer Ziyâeddîn Medine'de ama kim? Rüyada gördü ama kim? Bu Ömer Ziyâeddîn Medine'de ama kim? Rüyada gördü ama kim?

Medine'ye gidince karşılaşmışlar, almış onu Mısır'a getirmiş. Himayesine almış, korumuş. Medine'ye gidince karşılaşmışlar, almış onu Mısır'a getirmiş. Himayesine almış, korumuş.

Orada da Mısır'a geldiği zaman Osmanlılar için çalışıyor diye İngilizler idama mahkûm etmişler.Orada da Mısır'a geldiği zaman Osmanlılar için çalışıyor diye İngilizler idama mahkûm etmişler. İngilizler Mısır'ı alınca o zaman Mısır valisini de sürgün etmişler. İngilizler Mısır'ı alınca o zaman Mısır valisini de sürgün etmişler. O, İsviçre'deymiş. İsviçre'den İngiltere devletine mektup yazmış, demiş ki; O, İsviçre'deymiş. İsviçre'den İngiltere devletine mektup yazmış, demiş ki;

"Bu zât mübarek bir zattır."Bu zât mübarek bir zattır. Peygamber Efendimiz rüyamda bana bunu himaye etmemi emir buyurmuştu, Peygamber Efendimiz rüyamda bana bunu himaye etmemi emir buyurmuştu, bunu asamazsınız, asmamanız lazım." demiş.bunu asamazsınız, asmamanız lazım." demiş. Vali bir kimse, direttiği için asamamışlar. Vali bir kimse, direttiği için asamamışlar.

Rüyaya girebiliyor… Rüyaya girebiliyor…

Kitaplara geçmiş bir başka misal; Nijeryalı bir kabile reisinin oğlu Nijerya'da… Kitaplara geçmiş bir başka misal; Nijeryalı bir kabile reisinin oğlu Nijerya'da…

Nigerya, orada Fano isminde birisi kabile reisinin oğlu; Nigerya, orada Fano isminde birisi kabile reisinin oğlu; misyonerler bunu almışlar "güzel bir eğitim vereceğiz." Demişler, misyonerler bunu almışlar "güzel bir eğitim vereceğiz." Demişler, almışlar çok güzel eğitmişler. almışlar çok güzel eğitmişler. Kendisi kabile reisinin oğlu, soylu bir kimse olduğu için Kendisi kabile reisinin oğlu, soylu bir kimse olduğu için onun hıristiyan olması ile ilgili çalışmalar yaparak onun hıristiyan olması ile ilgili çalışmalar yaparak Hıristiyanlığı orada yayarız diye düşünerek ve bunu papaz okuluna göndermişler, papaz yapmışlar. Hıristiyanlığı orada yayarız diye düşünerek ve bunu papaz okuluna göndermişler, papaz yapmışlar. Papazlıkta da yükselmiş ve Nijerya'da çok çalışmaya başlamış. Papazlıkta da yükselmiş ve Nijerya'da çok çalışmaya başlamış.

Muhtelif yerlere gidiyormuş, anlatıyormuş, insanları Hıristiyanlığa çekmeye çalışıyormuş.Muhtelif yerlere gidiyormuş, anlatıyormuş, insanları Hıristiyanlığa çekmeye çalışıyormuş. Nijerya'dakileri "Hıristiyan olun." diye hıristiyan yapmaya gayret ediyormuş.Nijerya'dakileri "Hıristiyan olun." diye hıristiyan yapmaya gayret ediyormuş. Başka ülkelere gidip geliyormuş. Başka ülkelere gidip geliyormuş.

Çalışkan bir papaz, misyoner, papaz olmuş gayret ediyor.Çalışkan bir papaz, misyoner, papaz olmuş gayret ediyor. Sonra bu arada da İslâm'a kızıyormuş, Peygamber Efendimiz'e de çok kızıyormuş.Sonra bu arada da İslâm'a kızıyormuş, Peygamber Efendimiz'e de çok kızıyormuş. Ona yanlış tanıştırdıkları için Peygamber Efendimiz'i düşman biliyor.Ona yanlış tanıştırdıkları için Peygamber Efendimiz'i düşman biliyor. Düşman biliyor ve kızıyormuş ama çok samimi, Düşman biliyor ve kızıyormuş ama çok samimi, kendi yolu doğru diye düşünerek boyna Hıristiyanlık için çalışıyor. kendi yolu doğru diye düşünerek boyna Hıristiyanlık için çalışıyor. "Doğru yol Hıristiyanlık…" diyerek çalışıyor, misyonerlik yapıyor. "Doğru yol Hıristiyanlık…" diyerek çalışıyor, misyonerlik yapıyor.

Samimi samimi, candan canla başla böyle çalışıp dururkenSamimi samimi, candan canla başla böyle çalışıp dururken bir gece rüyasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i görmüş. bir gece rüyasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i görmüş. Efendimiz ona böyle iltifat eylemiş, rüyada hayran kalmış. Efendimiz ona böyle iltifat eylemiş, rüyada hayran kalmış.

Uyanınca; Uyanınca;

"Allah Allah bana ne oluyor? Ben niye bunu gördüm? Niye sevdim içimden?""Allah Allah bana ne oluyor? Ben niye bunu gördüm? Niye sevdim içimden?" Rüyada da sevdiği için; "Niye böyle oldu?" diye kendi kendine kızmış. Rüyada da sevdiği için; "Niye böyle oldu?" diye kendi kendine kızmış.

"Ben bozuluyor muyum? İmanımı mı kaybediyorum?" "Ben bozuluyor muyum? İmanımı mı kaybediyorum?"

Aradan birkaç zaman geçmiş, ne kadar zaman geçti ise Peygamber Efendimiz'i yine görmüş.Aradan birkaç zaman geçmiş, ne kadar zaman geçti ise Peygamber Efendimiz'i yine görmüş. Birkaç defa böyle görmüş; yine sevmiş rüyada. Kalbi görünce dayanamıyor, seviyor, uyanınca da; Birkaç defa böyle görmüş; yine sevmiş rüyada. Kalbi görünce dayanamıyor, seviyor, uyanınca da; "Ben niye böyle rüya görüyorum? Ne var?.." diye kendine kızıyor. "Ben niye böyle rüya görüyorum? Ne var?.." diye kendine kızıyor.

Rüyayı, iyi bir rüya değil gibi düşünüyor. Çünkü kendisi hıristiyan… Rüyayı, iyi bir rüya değil gibi düşünüyor. Çünkü kendisi hıristiyan…

Sonunda Peygamber Efendimiz mütebessim bir şekilde demiş ki; Sonunda Peygamber Efendimiz mütebessim bir şekilde demiş ki;

"Sen samimi bir kimsesin, müslüman olacaksın,"Sen samimi bir kimsesin, müslüman olacaksın, bu samimiyetinden dolayı Allah sana İslâmiyet'i nasip edecek, şu zât seni müslüman edecek." demiş. bu samimiyetinden dolayı Allah sana İslâmiyet'i nasip edecek, şu zât seni müslüman edecek." demiş.

Rüyada sakallı, kavuklu bir şeyh efendiyi göstermiş; Rüyada sakallı, kavuklu bir şeyh efendiyi göstermiş;

"Bunun adı İbrahim İnag'tır." demiş. "Bunun adı İbrahim İnag'tır." demiş.

Uyanmış, anlamış ki artık bu işin içinde bir şeyler var.Uyanmış, anlamış ki artık bu işin içinde bir şeyler var. Bu ismi tanımıyor, "unuturum" demiş hemen yazmış: "İbrahim İnag" Bu ismi tanımıyor, "unuturum" demiş hemen yazmış: "İbrahim İnag"

Ondan sonra, o günden itibaren sormaya başlamış; Ondan sonra, o günden itibaren sormaya başlamış;

" 'İbrahim İnag' diye birisini tanıyor musun?" " 'İbrahim İnag' diye birisini tanıyor musun?"

Herkese, her tarafa böyle soruyor; "Bilmiyoruz." diyorlar. Herkese, her tarafa böyle soruyor; "Bilmiyoruz." diyorlar.

Nihayet uçakla bir şehre gitmiş,Nihayet uçakla bir şehre gitmiş, orada yine Hıristiyanlıkla ilgili konuşmalar, çalışmalar yapmış. Orada da sormuş; orada yine Hıristiyanlıkla ilgili konuşmalar, çalışmalar yapmış. Orada da sormuş;

"İçinizde 'İbrahim İnag" diye birisi bilen var mı?" demiş. "İçinizde 'İbrahim İnag" diye birisi bilen var mı?" demiş.

Demişler; "Biliyoruz, var tabii." Demişler; "Biliyoruz, var tabii."

"Kim?" "Kim?"

"O, burada müslümanların çok sevdiği, saydığı meşhur, büyük bir müslüman şeyhtir." demişler. "O, burada müslümanların çok sevdiği, saydığı meşhur, büyük bir müslüman şeyhtir." demişler.

"İbrahim İnag'ı niye soruyorsun?" demişler. "İbrahim İnag'ı niye soruyorsun?" demişler.

"Adını duydum da merak ediyorum ondan soruyorum." demiş. "Adını duydum da merak ediyorum ondan soruyorum." demiş.

İşlemlerini, oradaki çalışmalarını bitirince;İşlemlerini, oradaki çalışmalarını bitirince; "Beni götürün İbrahim İnag'a diye" bir taksiye atlamış; götürmüşler. "Beni götürün İbrahim İnag'a diye" bir taksiye atlamış; götürmüşler.

İçeri girmiş, bir de bakmış ki rüyada Peygamber Efendimiz'in kendisine gösterdiği mübarek zât.İçeri girmiş, bir de bakmış ki rüyada Peygamber Efendimiz'in kendisine gösterdiği mübarek zât. Aynen orada öyle duruyor. Aynen orada öyle duruyor.

O da; "Hoş geldin." demiş. Sanki o da o rüyayı biliyor gibi "hoş geldin" diye onu karşılamış.O da; "Hoş geldin." demiş. Sanki o da o rüyayı biliyor gibi "hoş geldin" diye onu karşılamış. Orada müslüman olmuş. Orada müslüman olmuş.

Türkiye'de Bedir yayınevi arasında Nijeryalı Fano'nun Müslüman Oluşu diye bu kitap olarak da çıktı. Türkiye'de Bedir yayınevi arasında Nijeryalı Fano'nun Müslüman Oluşu diye bu kitap olarak da çıktı.

Neyi anlatıyorum? Neyi anlatıyorum?

Hadîs-i şerîften geldik.Hadîs-i şerîften geldik. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında yaşamayanlar da kalpleri temizse Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında yaşamayanlar da kalpleri temizse Allah nasip ederse Resûlullah'ı görebiliyorlar, bunu anlatmış oldum. Allah nasip ederse Resûlullah'ı görebiliyorlar, bunu anlatmış oldum.

Bir hadîs-i şerîf bu… Dua da edelim bu birinci hadîs-i şerîfi okuduk, birazcık anlattık. Bir hadîs-i şerîf bu… Dua da edelim bu birinci hadîs-i şerîfi okuduk, birazcık anlattık.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimize Resûlullah Efendimiz'i sık sık,Allahu Teâlâ hazretleri hepimize Resûlullah Efendimiz'i sık sık, tatlı tatlı, çok çok, bol bol görmeyi nasip etsin. tatlı tatlı, çok çok, bol bol görmeyi nasip etsin.

İlâhi var bilmem duydunuz mu? İlâhi var bilmem duydunuz mu?

Gül yüzünü rüyamızda görelim yâ Resûlallah, Gül yüzünü rüyamızda görelim yâ Resûlallah,

Gül bahçene dünyamızda girelim yâ Resûlallah. Gül bahçene dünyamızda girelim yâ Resûlallah.

Sensin gönüller sultanı, getiren yüce Kur'an'ı, Sensin gönüller sultanı, getiren yüce Kur'an'ı,

Uğruna tendeki canı, verelim yâ Resûlallah. Uğruna tendeki canı, verelim yâ Resûlallah.

Böyle güzel bir ilahi… Allah, o ilahideki gibi aynen o temennilere biz de katılıyoruz.Böyle güzel bir ilahi… Allah, o ilahideki gibi aynen o temennilere biz de katılıyoruz. Resûlullah Efendimiz'i hep güzel bir şekilde görmeyi; hepinize, hepimize tekrar tekrar,Resûlullah Efendimiz'i hep güzel bir şekilde görmeyi; hepinize, hepimize tekrar tekrar, çok çok Resûlullah'ın sevdiği bir kul olarak, ümmet olarak görmeyi nasip etsin. çok çok Resûlullah'ın sevdiği bir kul olarak, ümmet olarak görmeyi nasip etsin.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

İnne envâ'a'l-birri nısfu'l-ibâdeti ve'n-nısfu'l-âharu e'd-duâ'. İnne envâ'a'l-birri nısfu'l-ibâdeti ve'n-nısfu'l-âharu e'd-duâ'.

Bu hadîs-i şerîf de Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Bu hadîs-i şerîf de Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

İnne envâ'a'l-birri "İyiliklerin çeşitleri, Allah'ın sevdiği, güzel,İnne envâ'a'l-birri "İyiliklerin çeşitleri, Allah'ın sevdiği, güzel, hayır hasenât iyiliklerin çeşitleri." hayır hasenât iyiliklerin çeşitleri."

Çok iyilikler var; insan fukarâya yardım eder; köyüne su getirtir; mektep açar;Çok iyilikler var; insan fukarâya yardım eder; köyüne su getirtir; mektep açar; yetim birisini alır, bakar, büyütür, evlendirir; ihtiyar komşuya yardımcı olur vs... yetim birisini alır, bakar, büyütür, evlendirir; ihtiyar komşuya yardımcı olur vs...

İyiliklerin sınırı çizilemez. Anlatıla anlatıla bitirilemez. İyiliklerin sınırı çizilemez. Anlatıla anlatıla bitirilemez.

Hayatta insan çeşit çeşit iyilikleri görebiliyor, karşılaşabiliyor.Hayatta insan çeşit çeşit iyilikleri görebiliyor, karşılaşabiliyor. Bütün bu iyiliklerin çeşitleri Nısfu'l-ibâdeti. "İbadetin yarısını teşkil eder." Bütün bu iyiliklerin çeşitleri Nısfu'l-ibâdeti. "İbadetin yarısını teşkil eder." Bunlar, bütün iyilikler, çeşitli iyilikler ibadetin yarısını teşkil eder. Bunlar, bütün iyilikler, çeşitli iyilikler ibadetin yarısını teşkil eder.

Öbür yarısı; Ve'n-nısfu'l-âhar'. "Öteki yarısı da duadır." Öbür yarısı; Ve'n-nısfu'l-âhar'. "Öteki yarısı da duadır."

Bakın, dua ne kadar önemli.Bakın, dua ne kadar önemli. İyiliklerin, sevap kazanacağız diye yaptığımız iyiliklerin hepsi işin yarısı; öteki yarısı da dua.İyiliklerin, sevap kazanacağız diye yaptığımız iyiliklerin hepsi işin yarısı; öteki yarısı da dua. Demek ki dua çok önemli bir ibadet. Demek ki dua çok önemli bir ibadet.

Dua, aynı zamanda ibadettir. Dua, aynı zamanda ibadettir.

Bir insan otursa elini açsa dua etse ne yapmış oluyor? Bir insan otursa elini açsa dua etse ne yapmış oluyor?

İbadet etmiş oluyor. İbadet etmiş oluyor.

Namaz ibadettir, oruç ibadettir, hac ibadettir tamam; dua etmek ibadettir.Namaz ibadettir, oruç ibadettir, hac ibadettir tamam; dua etmek ibadettir. Dua ettikçe sevap kazanır. Dua ettikçe insanı Allah sever. Dua ettikçe sevap kazanır. Dua ettikçe insanı Allah sever.

Hatta hadîs-i şerîfte ben ilk duyduğum zaman çok hayretler içinde kalmıştım,Hatta hadîs-i şerîfte ben ilk duyduğum zaman çok hayretler içinde kalmıştım, sizde duyunca tahmin ediyorum hayret edebilirsiniz.sizde duyunca tahmin ediyorum hayret edebilirsiniz. Peygamber Efendimiz; "Allah kendisine dua etmeyen kula gazap eder." diyor. Peygamber Efendimiz;

"Allah kendisine dua etmeyen kula gazap eder." diyor.

Dua etmiyor, ilgisiz, sevgisiz, bağsız, aklına Allah hiç gelmiyor,Dua etmiyor, ilgisiz, sevgisiz, bağsız, aklına Allah hiç gelmiyor, hiç el açıp dua etmiyor, ne biçim kul… "Dua etmeyen kula Allah gazap eder." Kızar gazap, eder. hiç el açıp dua etmiyor, ne biçim kul… "Dua etmeyen kula Allah gazap eder." Kızar gazap, eder.

Men lem yed'u'llahe gadıba'llahu aleyhi. "Kim Allah'a dua etmezse Allah ona gazap eder." Men lem yed'u'llahe gadıba'llahu aleyhi. "Kim Allah'a dua etmezse Allah ona gazap eder."

Demek ki dua çok önemli. Özellikle şimdi Ramazan'da tam güzel bir zamandayız, duayı bol bol yapmalıyız. Demek ki dua çok önemli. Özellikle şimdi Ramazan'da tam güzel bir zamandayız, duayı bol bol yapmalıyız.

Dua üzerinde birkaç umumî kuralı anlatayım: Dua üzerinde birkaç umumî kuralı anlatayım:

Bir; insan kendisine dua edebilir, isteyebilir. Ama başkalarına da istemeli. Bir; insan kendisine dua edebilir, isteyebilir. Ama başkalarına da istemeli.

Mesela kime? Mesela kime?

Annesine, babasına, kardeşlerine, eşine, çocuklarına, arkadaşlarına, umumî olarak müslümanlara… Annesine, babasına, kardeşlerine, eşine, çocuklarına, arkadaşlarına, umumî olarak müslümanlara…

Başkalarına dua ettiği zaman Allah onlara istediğinin bir aynısını, bir mislini buna da verir.Başkalarına dua ettiği zaman Allah onlara istediğinin bir aynısını, bir mislini buna da verir. Ziyan etmiyor; kâr ediyor ama onları da sevmiş oluyor, onlara da bir şey kazandırmış oluyor.Ziyan etmiyor; kâr ediyor ama onları da sevmiş oluyor, onlara da bir şey kazandırmış oluyor. Onun için insan kendisine de dua etmeli, başkasına da dua etmeli. Duayı böyle yapmalı. Onun için insan kendisine de dua etmeli, başkasına da dua etmeli. Duayı böyle yapmalı.

Nitekim biz dua ederken ne yapıyoruz? Nitekim biz dua ederken ne yapıyoruz?

Allahummeğfir li'l-mü'minine ve'l-mü'minât."Müslümanları bağışla."Allahummeğfir li'l-mü'minine ve'l-mü'minât."Müslümanları bağışla." Allahümmerham ümmeten Muhammeden rahmeten amme. Allahümmerham ümmeten Muhammeden rahmeten amme. "Yâ Rabbi! Müslümanlara umumî olarak rahmetinle muamele eyle" diye hepsini de duada anıyoruz. "Yâ Rabbi! Müslümanlara umumî olarak rahmetinle muamele eyle" diye hepsini de duada anıyoruz.

Allah'tan büyük şeyler istendiği gibi önemsiz gibi şeyler de istenebilir bu da ikinci kural. Allah'tan büyük şeyler istendiği gibi önemsiz gibi şeyler de istenebilir bu da ikinci kural.

"Ben ille mühim bir şey olsun da onu isteyeyim,"Ben ille mühim bir şey olsun da onu isteyeyim, ufak tefek şeyler için ayıp olmasın, taciz etmeyelim, vakit almayalım…" öyle bir şey yok. ufak tefek şeyler için ayıp olmasın, taciz etmeyelim, vakit almayalım…" öyle bir şey yok.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde diyor ki: Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde diyor ki:

"Ayakkabınızın bağı kopsa Allah'tan isteyin." "Ayakkabınızın bağı kopsa Allah'tan isteyin."

"Yâ Rabbi! Yolda giderken ayakkabımın bağı kopuverdi."Yâ Rabbi! Yolda giderken ayakkabımın bağı kopuverdi. Sen bana bir bağ gönder." Bu ayakkabı bağı mühim bir şey değil ki. Sen bana bir bağ gönder." Bu ayakkabı bağı mühim bir şey değil ki.

Mühim olmayan şey de istenir. O da, onu dahi isteyebilirsin. Küçük büyük demeyecek insan isteyecek. Mühim olmayan şey de istenir. O da, onu dahi isteyebilirsin. Küçük büyük demeyecek insan isteyecek.

Neden? Neden?

Duanın bir sonucu var;Duanın bir sonucu var; Allah istediğini verince, insan Allah'ın varlığını, birliğini iyi anlar, imanı çok sağlamlaşır. Allah istediğini verince, insan Allah'ın varlığını, birliğini iyi anlar, imanı çok sağlamlaşır.

"İstedim verdi, istiyorum veriyor. Evet, ben onu görmüyorum ama istiyorum, veriyor." "İstedim verdi, istiyorum veriyor. Evet, ben onu görmüyorum ama istiyorum, veriyor."

Öteki adam bocalıyor. Öteki adam bocalıyor.

"Hocam İslâm hak din mi? Değil mi?" "Hocam İslâm hak din mi? Değil mi?"

Müslüman anadan babadan doğmuş itikat bilmem ne meselelerinde sorunları var.Müslüman anadan babadan doğmuş itikat bilmem ne meselelerinde sorunları var. Felsefe okumuş, aklı karışmış, karma karış hala tereddütte;Felsefe okumuş, aklı karışmış, karma karış hala tereddütte; "Acaba şöyle mi? Acaba âhiret var mı? Acaba öldükten sonra dirilecek miyiz?" "Acaba şöyle mi? Acaba âhiret var mı? Acaba öldükten sonra dirilecek miyiz?"

Ama dua edip de duasını verince insan onun gibi olmuyor.Ama dua edip de duasını verince insan onun gibi olmuyor. Ona "Şuna bak ya! Ne noktada; haberi yok işten." diye böyle acıyor. Ona "Şuna bak ya! Ne noktada; haberi yok işten." diye böyle acıyor.

Ben kendi hayatımda misal vereyim; Ben kendi hayatımda misal vereyim;

Bazen öğrencilerin başına hep gelir. Sizin de başınıza gelmiştir. Dersi çalışamamış olurdum.Bazen öğrencilerin başına hep gelir. Sizin de başınıza gelmiştir. Dersi çalışamamış olurdum. Hoca da imtihan yapacak; dua eder çıkardım. Babamın, annemin elini öperdim, duasını alırdım.Hoca da imtihan yapacak; dua eder çıkardım. Babamın, annemin elini öperdim, duasını alırdım. Evden çıkmadan önce babamın, annemin duasını alırdım; Evden çıkmadan önce babamın, annemin duasını alırdım; "Dua edin imtihana gireceğim…" Rahmetli anneme, babama "yardım edin, dua edin." diye. "Dua edin imtihana gireceğim…" Rahmetli anneme, babama "yardım edin, dua edin." diye.

Ondan sonra; "Yâ Rabbi! Bilmiyorum ama üç konuyu çalışayım, ondan çıksın." derdim. Ondan sonra; "Yâ Rabbi! Bilmiyorum ama üç konuyu çalışayım, ondan çıksın." derdim.

Kitaptan üç tane konu çalışırdım, mesela şu konu şu konu şu konu… Kitaptan üç tane konu çalışırdım, mesela şu konu şu konu şu konu…

Böyle şey başıma geldi; giderdim, önemli imtihan o üç soru gelir. Böyle şey başıma geldi; giderdim, önemli imtihan o üç soru gelir.

Şimdi Allah'ın varlığından, birliğinden mü'minin tereddüdü olur mu? Şimdi Allah'ın varlığından, birliğinden mü'minin tereddüdü olur mu?

Dua ediyorum, Allah, istedi mi veriyor.Dua ediyorum, Allah, istedi mi veriyor. Daha ne istiyorsun işte al sana özel olarak imanını kuvvetlendirecek şey. Daha ne istiyorsun işte al sana özel olarak imanını kuvvetlendirecek şey.

Onun için imtihan ne olacak? Geçsen ne olacak geçmesen ne olacak? Soru işi ona dua edilir mi? Onun için imtihan ne olacak? Geçsen ne olacak geçmesen ne olacak? Soru işi ona dua edilir mi?

Küçük olsun büyük olsun her şeye dua edilir. Dua etmek iyidir.Küçük olsun büyük olsun her şeye dua edilir. Dua etmek iyidir. Ne kadar çok dua ederseniz o kadar iyidir. Ne kadar çok dua ederseniz o kadar iyidir.

"Ayıp olmaz mı hocam, biraz böyle fazla isteyince yüzsüzlük olmaz mı?" "Ayıp olmaz mı hocam, biraz böyle fazla isteyince yüzsüzlük olmaz mı?"

Hayır, Allah'tan istemek yüzsüzlük olmaz; ibadet olur.Hayır, Allah'tan istemek yüzsüzlük olmaz; ibadet olur. Ne kadar çok isterseniz hep Allah'tan isteyin,Ne kadar çok isterseniz hep Allah'tan isteyin, hep Allah'tan isteyin hatta sadece Allah'tan istesek en iyi Müslümanlık o. hep Allah'tan isteyin hatta sadece Allah'tan istesek en iyi Müslümanlık o.

İyyâke nağbudu ve iyyâke nestaîn. "Ancak sana ibadet ederiz, ancak senden yardım isteriz."İyyâke nağbudu ve iyyâke nestaîn. "Ancak sana ibadet ederiz, ancak senden yardım isteriz." Fâtiha sûresi bunu bize öğretiyor. Fâtiha sûresi bunu bize öğretiyor. Biz pek çok kimselerden medet umuyoruz ama asıl medet Allah'tan gelecek. Biz pek çok kimselerden medet umuyoruz ama asıl medet Allah'tan gelecek. Asıl Allah'tan istemeyi öğrensek istediğimiz kimselerin çoğu da kapıyı yüzümüze kapatıyor; vermiyor.Asıl Allah'tan istemeyi öğrensek istediğimiz kimselerin çoğu da kapıyı yüzümüze kapatıyor; vermiyor. Olmuyor uğraşıyoruz, çırpınıyoruz olmuyor. Onun için dua edeceğiz bir… Olmuyor uğraşıyoruz, çırpınıyoruz olmuyor. Onun için dua edeceğiz bir…

Peki, duanın önemli zamanları, makbul olma zamanları var mı? Peki, duanın önemli zamanları, makbul olma zamanları var mı?

Evet var. Evet var.

Hangi zamanda? Hangi zamanda?

Bir, geceleyin, sahur vakti, "gecenin artık sonuna doğru olan son kısmı" demektir.Bir, geceleyin, sahur vakti, "gecenin artık sonuna doğru olan son kısmı" demektir. Biz de son kısmında yemek yiyoruz, biraz sonra sabah geliyor,Biz de son kısmında yemek yiyoruz, biraz sonra sabah geliyor, oruca başlıyoruz ya, gecenin o son kısmına "seher vakti" derler. oruca başlıyoruz ya, gecenin o son kısmına "seher vakti" derler.

Seher vaktinde dua çok makbuldür. Çünkü ortam çok müsaittir.Seher vaktinde dua çok makbuldür. Çünkü ortam çok müsaittir. Yerler gökler maddî mânevî çevre çok müsaittir. Yerler gökler maddî mânevî çevre çok müsaittir. Her şey açıktır, göğün kapıları açıktır ve dua makbul olur. Her şey açıktır, göğün kapıları açıktır ve dua makbul olur.

Gece seher vakti dua makbuldür bir.Gece seher vakti dua makbuldür bir. Sonra iftar zamanı biz sofraya oturuyoruz ya, biraz daha var sofraya oturuyoruz, yutkunuyoruz,Sonra iftar zamanı biz sofraya oturuyoruz ya, biraz daha var sofraya oturuyoruz, yutkunuyoruz, yemeklere bakıyoruz, kaşığımız elimizde; iftar vaktinde dua makbuldür. yemeklere bakıyoruz, kaşığımız elimizde; iftar vaktinde dua makbuldür.

Ramazan'dan sonra ne olacak? Ramazan'dan sonra ne olacak?

Ramazan'dan sonra da güneş batarken, akşam vaktinden önceki kısım;Ramazan'dan sonra da güneş batarken, akşam vaktinden önceki kısım; yine o zaman duaların makbul olduğu zamandır. yine o zaman duaların makbul olduğu zamandır.

Güzel! Onu da kaçırmayalım. Güzel! Onu da kaçırmayalım.

Sonra ezan okunmuş, daha farza durulmamış, ezanla farza durma arasındaki zaman da dualar makbuldür.Sonra ezan okunmuş, daha farza durulmamış, ezanla farza durma arasındaki zaman da dualar makbuldür. O vakitte de boş geçirmeyip insan dua etmeli.O vakitte de boş geçirmeyip insan dua etmeli. Sünnetini kılarsın, arkadan farza duruluncaya kadar bol bol dua edersin. Sünnetini kılarsın, arkadan farza duruluncaya kadar bol bol dua edersin.

Yağmur yağdığı şakır şakır zaman, yağmur rahmettir. Bizde "yağmur" demezler; "rahmet yağıyor" derler.Yağmur yağdığı şakır şakır zaman, yağmur rahmettir. Bizde "yağmur" demezler; "rahmet yağıyor" derler. Cenâb-ı Hakk'ın rahmetinden dolayı adı öyledir. Cenâb-ı Hakk'ın rahmetinden dolayı adı öyledir.

Yağmur yağmasa ne olacak bizim halimiz? Bitkilerin hali ne olacak? Toprakların hali ne olacak? Yağmur yağmasa ne olacak bizim halimiz? Bitkilerin hali ne olacak? Toprakların hali ne olacak?

Rahmettir... O rahmet anında, yağmur yağdığı zaman dualar makbuldür. Rahmettir... O rahmet anında, yağmur yağdığı zaman dualar makbuldür.

Arafat'ta dualar makbuldür ama insan her zaman herkes oralara gidemiyor.Arafat'ta dualar makbuldür ama insan her zaman herkes oralara gidemiyor. İşte böyle zamanları, buna benzer güzel zamanları… İşte böyle zamanları, buna benzer güzel zamanları…

Sonra iki ordunun, İslâm ordusu ile düşman ordusunun karşılaştığı,Sonra iki ordunun, İslâm ordusu ile düşman ordusunun karşılaştığı, çarpışacağı zaman o sırada dualar makbuldür. çarpışacağı zaman o sırada dualar makbuldür. Onun için dedelerimiz "Allah, Allah…" diyerek zikrederek cihat etmişler. Onun için dedelerimiz "Allah, Allah…" diyerek zikrederek cihat etmişler.

Duanın güzel vakitlerine de dikkat edelim çalışalım. Duanın güzel vakitlerine de dikkat edelim çalışalım.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

İnne ehle'l-beyti izâ tavâsalû ecra'llâhu aleyhimu'r-rızka ve kânû fî kenefi'llâhi azze ve celle. İnne ehle'l-beyti izâ tavâsalû ecra'llâhu aleyhimu'r-rızka ve kânû fî kenefi'llâhi azze ve celle.

Evin halkı; ev halkı, baba, anne, çocuklar var belki akrabalar var; teyze, hala var.Evin halkı; ev halkı, baba, anne, çocuklar var belki akrabalar var; teyze, hala var. Evde yeğen olabilir…Evde yeğen olabilir… "Evin halkı birbiriyle eğer ilişkilerini, geçimlerini tatlı tutarlarsa; kavga etmezlerse;"Evin halkı birbiriyle eğer ilişkilerini, geçimlerini tatlı tutarlarsa; kavga etmezlerse; dargınlık yapmazlarsa; geçimli, birbirleriyle uyumlu ilişkili,dargınlık yapmazlarsa; geçimli, birbirleriyle uyumlu ilişkili, tatlı ilişkili olurlarsa o zaman Allahu Teâlâ hazretleri; tatlı ilişkili olurlarsa o zaman Allahu Teâlâ hazretleri; Ecra'llâhu aleyhimu'r-rızk. "Rızkı onlara akıtır." Ecra'llâhu aleyhimu'r-rızk. "Rızkı onlara akıtır."

Ecra "icrâ etmek, cerayan ettirmek" demek. "Rızkı onlara akıtır."Ecra "icrâ etmek, cerayan ettirmek" demek. "Rızkı onlara akıtır." Eve bereket gelir, rızık gelir, nimetler gelir. Eve bereket gelir, rızık gelir, nimetler gelir. Kişilerin birbirlerine bağlantılarından ve muhabbetlerinden, dargın küskün olmamalarından dolayı. Kişilerin birbirlerine bağlantılarından ve muhabbetlerinden, dargın küskün olmamalarından dolayı.

Ve kânu fî kenefi'llâhi. "Ve Allah'ın himayesi altına alınırlar."Ve kânu fî kenefi'llâhi. "Ve Allah'ın himayesi altına alınırlar." Allah'ın koruduğu insanlar olur. Allah onları himayelerine alır, korur. Allah'ın koruduğu insanlar olur. Allah onları himayelerine alır, korur.

Onun için ev ahalisinin evde muhabbete çok dikkat etmesi lazım. Hepimiz bir evin içindeyiz.Onun için ev ahalisinin evde muhabbete çok dikkat etmesi lazım. Hepimiz bir evin içindeyiz. Ya gençler, çocuklar ya şu arka taraftakiler hanımlar ya buradakiler beyler…Ya gençler, çocuklar ya şu arka taraftakiler hanımlar ya buradakiler beyler… Ya bekâr olarak evdedir ya da kendisinin evi vardır. Ya bekâr olarak evdedir ya da kendisinin evi vardır.

Koca ise hanımı ile çocukları ile bağlantıları güzel olacak.Koca ise hanımı ile çocukları ile bağlantıları güzel olacak. Hanımsa kocası ve çocuklarla ilişkileri güzel olacak, kavga dırıltı, zırıltı olmayacak.Hanımsa kocası ve çocuklarla ilişkileri güzel olacak, kavga dırıltı, zırıltı olmayacak. Çocuksa anne-baba ve öbür kardeşlerle güzel olacak. Çocuksa anne-baba ve öbür kardeşlerle güzel olacak.

Bazı evlerde kardeşler boyuna birbirleriyle kavga eder. Anneler-babalar baş edemez.Bazı evlerde kardeşler boyuna birbirleriyle kavga eder. Anneler-babalar baş edemez. O, onunla kavga eder; o onunla kavga eder boyuna şikâyet, şikâyet, şikâyet… O, onunla kavga eder; o onunla kavga eder boyuna şikâyet, şikâyet, şikâyet…

"Abim bana vurdu, benim kalemimi aldı, silgimi vermiyor…" bilmem ne, bir sürü şey… "Abim bana vurdu, benim kalemimi aldı, silgimi vermiyor…" bilmem ne, bir sürü şey…

Çocuklar da evin uyumuna dikkat edecek, böyle şikâyetler yapmayacaklar ve geçimli olacaklar.Çocuklar da evin uyumuna dikkat edecek, böyle şikâyetler yapmayacaklar ve geçimli olacaklar. Birbirleriyle kavga etmeyecekler. Birbirleriyle kavga etmeyecekler.

Bu geçimden ayrı bir şey daha hatırıma geldi onu da[anlatayım;] Bu geçimden ayrı bir şey daha hatırıma geldi onu da[anlatayım;]

Evin bereketlerinden bir tanesi de, geçim sebeplerinden bir tanesi de evin temizliğidir. Evin bereketlerinden bir tanesi de, geçim sebeplerinden bir tanesi de evin temizliğidir.

Hadîs-i şerîfte ben okuduğum zaman hayret etmiştim: Hadîs-i şerîfte ben okuduğum zaman hayret etmiştim:

"Eğer ev temizse bereket çok olur, eğer süpürülmemiş, pis pasaklı, tozlu falan ise o zaman bereket olmaz""Eğer ev temizse bereket çok olur, eğer süpürülmemiş, pis pasaklı, tozlu falan ise o zaman bereket olmaz" diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor. diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor.

Demek ki evin temizlenmesi, temiz bir ev olmasında da çok mânevî faydalar ve bereketler oluyor. Demek ki evin temizlenmesi, temiz bir ev olmasında da çok mânevî faydalar ve bereketler oluyor.

Allah razı olsun, dedelerimiz bizi bu konularda güzel eğitmişlerdir. Allah razı olsun, dedelerimiz bizi bu konularda güzel eğitmişlerdir. Örfümüzde, âdetimizde vardır, evlerimiz pırıl pırıldır, örtülerimiz tertemizdir, ütülüdür. Örfümüzde, âdetimizde vardır, evlerimiz pırıl pırıldır, örtülerimiz tertemizdir, ütülüdür. Yatak çarşafları, yorganlar, her şey çok çok temizdir.Yatak çarşafları, yorganlar, her şey çok çok temizdir. Birazcık bir şey oldu mu, hanımlar titizdir; hemen alırlar, götürürler, yıkarlar.Birazcık bir şey oldu mu, hanımlar titizdir; hemen alırlar, götürürler, yıkarlar. Bir şey dökülse hemen ortalığı silerler, süpürürler. Bir şey dökülse hemen ortalığı silerler, süpürürler. Her gün bir günlük temizlik yaparlar, bizim aile yapımızda güzel olan bir şey. Her gün bir günlük temizlik yaparlar, bizim aile yapımızda güzel olan bir şey.

Umumiyetle hanımın, ev hanımı olması çok güzel bir şeydir. Çünkü ev o zaman bakımlı olur.Umumiyetle hanımın, ev hanımı olması çok güzel bir şeydir. Çünkü ev o zaman bakımlı olur. Bu Batılı aile tipinde buna karşılık sabahleyin adam işe çıkıp gidiyor, Bu Batılı aile tipinde buna karşılık sabahleyin adam işe çıkıp gidiyor, kadın da çıkıp gidiyor, çocuk da çıkıp gidiyor, herkes gidiyor.kadın da çıkıp gidiyor, çocuk da çıkıp gidiyor, herkes gidiyor. Evde kimse kalmıyor, evin hali olduğu gibi kalıyor.Evde kimse kalmıyor, evin hali olduğu gibi kalıyor. Akşam döndükleri zaman adam önlüğünü takıyor mutfağa giriyor, kadında giriyor;Akşam döndükleri zaman adam önlüğünü takıyor mutfağa giriyor, kadında giriyor; "Hadi bakalım şunu yıka, şunu süpür, yumurtayı getir, şunu kıralım, "Hadi bakalım şunu yıka, şunu süpür, yumurtayı getir, şunu kıralım, şunu çırpıver, şunu pişiriver, bilmem ne…" tatsız bir şey… şunu çırpıver, şunu pişiriver, bilmem ne…" tatsız bir şey…

Ankara'da, ben hatırlıyorum çok sevdiğim bir yüksek müdire hanım vardı.Ankara'da, ben hatırlıyorum çok sevdiğim bir yüksek müdire hanım vardı. Yüksek bir yerde, o yerin ismini söylemiyorum, çok yüksek bir yerde müdireydi.Yüksek bir yerde, o yerin ismini söylemiyorum, çok yüksek bir yerde müdireydi. Çok önemli bir yerde beyi de vardı, beyi de orada yüksek bir vazifede çalışıyordu.Çok önemli bir yerde beyi de vardı, beyi de orada yüksek bir vazifede çalışıyordu. Hanım da bey de çalışıyor. Hanım da bey de çalışıyor.

Ben de bir sebepten onların durumlarını biliyorum,Ben de bir sebepten onların durumlarını biliyorum, ondan söylemiyorum ki ipucu olmasın diye söylemiyorum ama gözümle gördüğüm şey;ondan söylemiyorum ki ipucu olmasın diye söylemiyorum ama gözümle gördüğüm şey; Çocuklar evde, hanım çalışıyor, bey çalışıyor çocuklar evde kimin elinde? Çocuklar evde, hanım çalışıyor, bey çalışıyor çocuklar evde kimin elinde?

Dadının elinde. Dadının elinde.

Dadı anne gibi olur mu? Dadı anne gibi olur mu?

İşte hizmetçi tutmuşlar; Anadolu'dan bir kadıncağız, ortalığı silsin,İşte hizmetçi tutmuşlar; Anadolu'dan bir kadıncağız, ortalığı silsin, süpürsün diye çocukları da ona bırakmışlar. süpürsün diye çocukları da ona bırakmışlar.

Olmaz! Ben çok acırdım, o paraları alıyorlar;Olmaz! Ben çok acırdım, o paraları alıyorlar; beyi de hanımı da büyük bir para alıyor ama çocuklar perişan oluyor. Yazık oluyor çocuklara. beyi de hanımı da büyük bir para alıyor ama çocuklar perişan oluyor. Yazık oluyor çocuklara. Onun için bizim aile yapımızda bir güzellik var;Onun için bizim aile yapımızda bir güzellik var; hanım evi şenlendiriyor, tertemiz tutuyor,hanım evi şenlendiriyor, tertemiz tutuyor, sıcacık bir yuva hâline getiriyor ve çoluk çocukla da meşgul oluyor. sıcacık bir yuva hâline getiriyor ve çoluk çocukla da meşgul oluyor. Olursa tabii bu da bir eğitim meselesi. Olursa tabii bu da bir eğitim meselesi.

Ben Türkiye'de iken arkadaşlara söyledim yapacaktık nerdeyse ama vakit bulamadık; Ben Türkiye'de iken arkadaşlara söyledim yapacaktık nerdeyse ama vakit bulamadık;

Ben bir aile eğitimi okulu açacaktım.Ben bir aile eğitimi okulu açacaktım. Özel okul, yeni evlenecek birisi erkek kadın neyse oraya kaydolacaktı.Özel okul, yeni evlenecek birisi erkek kadın neyse oraya kaydolacaktı. "Aile nasıl yönetilir? Ailede neler yapmak lazım?""Aile nasıl yönetilir? Ailede neler yapmak lazım?" Bunun çeşitli derslerini, birbirleriyle geçim dersleri, çocukların eğitilmesi, dinî durumlar, Bunun çeşitli derslerini, birbirleriyle geçim dersleri, çocukların eğitilmesi, dinî durumlar, yemek yapımı, biçki dikiş, her şeyini, mutlu bir yuva içinyemek yapımı, biçki dikiş, her şeyini, mutlu bir yuva için hangi ana fikirlerin verilmesi lazım diye böyle bir okul açmayı kararlaştırdık; yapamadık. hangi ana fikirlerin verilmesi lazım diye böyle bir okul açmayı kararlaştırdık; yapamadık.

Ama buna büyük ihtiyaç oluyor, çünkü kişiler evlendiriliyorlar ama evliliğin önemini bilmiyorlar;Ama buna büyük ihtiyaç oluyor, çünkü kişiler evlendiriliyorlar ama evliliğin önemini bilmiyorlar; evin yönetimini de bilmiyorlar. Kısa zamanda "dır dır dır, vır vır vır…" derken saç saça, baş başa kavga…evin yönetimini de bilmiyorlar. Kısa zamanda "dır dır dır, vır vır vır…" derken saç saça, baş başa kavga… Ondan sonrada soluğu hâkimin önümde alıyorlar. Birbirlerinden şikâyetçi, ayrılıyorlar. Ondan sonrada soluğu hâkimin önümde alıyorlar. Birbirlerinden şikâyetçi, ayrılıyorlar. Tazminat davası, bilmem beyden şu kadar para kesiliyor,Tazminat davası, bilmem beyden şu kadar para kesiliyor, ötekisine ayda şu kadar nafaka veriliyor bilmem ne, yuva bilgisizlikten yıkılıyor. ötekisine ayda şu kadar nafaka veriliyor bilmem ne, yuva bilgisizlikten yıkılıyor. Bunu bana çok gelen şikâyetlerden bildiğim için öyle bir okul açmaya karar verdim. Bunu bana çok gelen şikâyetlerden bildiğim için öyle bir okul açmaya karar verdim.

Bir başka şeye de niyetlenmiştik onu yapmıştık: Bir başka şeye de niyetlenmiştik onu yapmıştık:

Dedik ki; "Herkesin ilk yardım bilgisi kazanması lazım." Dedik ki; "Herkesin ilk yardım bilgisi kazanması lazım."

Çünkü arabayla gidiyorsun, bir kaza oldu, daha kimse yok, dağ başındasın ne yapacaksın? Çünkü arabayla gidiyorsun, bir kaza oldu, daha kimse yok, dağ başındasın ne yapacaksın?

İlk müdahaleyi kendin yapacaksın. O zamanlar biraz da Bosna savaşı vardı. İlk müdahaleyi kendin yapacaksın. O zamanlar biraz da Bosna savaşı vardı.

Savaş olursa ne olacak? Savaş olursa ne olacak?

Bu çoluk çocuğumuzu yetiştirmemiz lazım diye bizim arkadaşların hepsini topladım.Bu çoluk çocuğumuzu yetiştirmemiz lazım diye bizim arkadaşların hepsini topladım. İlgili gördüğüm kimselerden, bilgili arkadaşlardan, İlgili gördüğüm kimselerden, bilgili arkadaşlardan, umduğum kimseleri anlattım, çalıştılar, iş bölümü yaptılar. umduğum kimseleri anlattım, çalıştılar, iş bölümü yaptılar. Bölüm bölüm, iki parmak kalınlığında, ilk yardım kitabı çıkarttılar; basıldı. Bölüm bölüm, iki parmak kalınlığında, ilk yardım kitabı çıkarttılar; basıldı.

Gayet güzel, faydalı bilgileri ihtiva eden ve bizim İskenderpaşa camimizin altında kadın derneğimiz,Gayet güzel, faydalı bilgileri ihtiva eden ve bizim İskenderpaşa camimizin altında kadın derneğimiz, hanımlar derneğimiz var; orada kurslar yapıldı,hanımlar derneğimiz var; orada kurslar yapıldı, bu ilk yardım en çok devam edilen, eğitim çalışmalarından birisi oldu.bu ilk yardım en çok devam edilen, eğitim çalışmalarından birisi oldu. Dolup dolup taşmış, tekrar tekrar tekrarlamış. Dolup dolup taşmış, tekrar tekrar tekrarlamış.

O evlilik okulunu da açsaydık, çok faydalı olurdu. Sen de gelirdin o da gelirdi. O evlilik okulunu da açsaydık, çok faydalı olurdu. Sen de gelirdin o da gelirdi.

Allah tatlı güzel yuvalar kurmayı, yuvası henüz daha kurulmamış olanlara nasip etsin.Allah tatlı güzel yuvalar kurmayı, yuvası henüz daha kurulmamış olanlara nasip etsin. Yuvası olanlara da yuvada güzel geçimler nasip etsin.Yuvası olanlara da yuvada güzel geçimler nasip etsin. Eve bereket gelsin, Allahu Teâlâ hazretleri evlerimizi himayesine alsın. Eve bereket gelsin, Allahu Teâlâ hazretleri evlerimizi himayesine alsın. Bol bol, oluk oluk, çağıl çağıl helal, hayırlı rızıklar evimize gelsin. Bol bol, oluk oluk, çağıl çağıl helal, hayırlı rızıklar evimize gelsin.

El-Fâtiha. El-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2