Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Resûlullah'ın Sevgisi Nasıl Hâsıl Olur?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Recep 1413 / 16.01.1993
Malhatun Çevre ve Kültür Derneği

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İslam'ın Mesajıyla Hayatlar Değişti, Yurtlar Değişti, Yerler İşler Değişti, Hatim İndirilince Dualar Kabul Olur, Meclislerden Zikirsiz | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Resûlullah'ın Sevgisi Nasıl Hâsıl Olur?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Recep 1413 / 16.01.1993
Malhatun Çevre ve Kültür Derneği

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İslam'ın Mesajıyla Hayatlar Değişti, Yurtlar Değişti, Yerler İşler Değişti, Hatim İndirilince Dualar Kabul Olur, Meclislerden Zikirsiz | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahi hakka kamdihî. Vessalâtü vesselâmü alâ hayri halkıhî seyyidinâel-Hamdülillahi hakka kamdihî. Vessalâtü vesselâmü alâ hayri halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Mecteme'a kavmün fî beytin min büyûtillâhi yetlûne kitâbellâhiMecteme'a kavmün fî beytin min büyûtillâhi yetlûne kitâbellâhi ve yetedârasûnehû beynehüm illâ nezelet aleyhimü's-sekînetü ve ğaşiyethümü'r-rahmetüve yetedârasûnehû beynehüm illâ nezelet aleyhimü's-sekînetü ve ğaşiyethümü'r-rahmetü ve haffethümü'l-melâiketü ve zekerehümüllâhu fî-men indehû.

ve haffethümü'l-melâiketü ve zekerehümüllâhu fî-men indehû.

Ravâhu Ebû Dâvud rahmetullahi aleyh.

Bir sayfa açtık kura ile.
Ravâhu Ebû Dâvud rahmetullahi aleyh.

Bir sayfa açtık kura ile.
Bu kadar kardeşlerimizin tabii gönüllerinde nice muradları vardır.Bu kadar kardeşlerimizin tabii gönüllerinde nice muradları vardır. Kurada çıkan hadîs-i şerîflerden 45-50 dakika kadar bir ders yapacağız.Kurada çıkan hadîs-i şerîflerden 45-50 dakika kadar bir ders yapacağız. Altı meşhur, büyük, kıymetli hadis koleksiyonundan birisinin yazarı,Altı meşhur, büyük, kıymetli hadis koleksiyonundan birisinin yazarı, Sıhah-i Sitte'den birisinin sahibi olan Ebû Davud es-Sicistânî hazretlerinin eserinde kaydedilmiş bu.Sıhah-i Sitte'den birisinin sahibi olan Ebû Davud es-Sicistânî hazretlerinin eserinde kaydedilmiş bu. Manası şöyle;

Mecteme'a kavmün fî beytin min büyûtillâhi.
Manası şöyle;

Mecteme'a kavmün fî beytin min büyûtillâhi.
"Bir kavim Allah'ın evlerinden bir evde." Yetlûne kitâbellâhi ve yetedârasûnehû. "Bir kavim Allah'ın evlerinden bir evde." Yetlûne kitâbellâhi ve yetedârasûnehû. "Allah'ın kitabını okuyarak ve karşılıklı müzâkere ederek toplanırsa.""Allah'ın kitabını okuyarak ve karşılıklı müzâkere ederek toplanırsa." İllâ nezelet aleyhimü's-sekînetü. "O kavmin üzerine sekîne nâzil olur, iner."İllâ nezelet aleyhimü's-sekînetü. "O kavmin üzerine sekîne nâzil olur, iner." Ve ğaşiyethümü'r-rahmetü. "Ve Allah'ın rahmeti onları örter ve kaplar." Ve ğaşiyethümü'r-rahmetü. "Ve Allah'ın rahmeti onları örter ve kaplar." Ve haffethümü'l-melâiketü. "Ve melekler onları etrafına toplanır kuşatırlar." Ve haffethümü'l-melâiketü. "Ve melekler onları etrafına toplanır kuşatırlar." Ve zekerehümüllâhu fî-men indehû.Ve zekerehümüllâhu fî-men indehû. "Ve Allahu Teâlâ hazretleri onları kendi indindeki yüksek varlıklarına, "Ve Allahu Teâlâ hazretleri onları kendi indindeki yüksek varlıklarına, meleklerine methederek anar."

meleklerine methederek anar."

Bu sayfada işaret edilen bizim ilk okuduğumuz hadîs-i şerîfimiz bu.

Bu sayfada işaret edilen bizim ilk okuduğumuz hadîs-i şerîfimiz bu.

Muhterem kardeşlerim!

Allah celle celâlühû âlemlere rahmet olarak
Muhterem kardeşlerim!

Allah celle celâlühû âlemlere rahmet olarak
Muhammed-i Mustafâ'sını göndermiş.Muhammed-i Mustafâ'sını göndermiş. Salât ü selâm, tahiyyât ve ihtiramlarımızı Rabbimiz tebliğ eylesin,Salât ü selâm, tahiyyât ve ihtiramlarımızı Rabbimiz tebliğ eylesin, şefaatine cümlemizi nâil eylesin.şefaatine cümlemizi nâil eylesin. Ve ona da vahyini inzal eylemiş, Kur'ân-ı Kerîm'i göndermiş. Ve ona da vahyini inzal eylemiş, Kur'ân-ı Kerîm'i göndermiş. Bu Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı ve biz kullarına hitabıdır. Bu Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin kitabı ve biz kullarına hitabıdır. Muhatabı biziz, hitap eden Allahu Teâlâ hazretleri. Muhatabı biziz, hitap eden Allahu Teâlâ hazretleri. Bu öyle muhteşem öyle büyük bir olay ki, yani şu kâinatın yaradanı bizi de yaratmış olanBu öyle muhteşem öyle büyük bir olay ki, yani şu kâinatın yaradanı bizi de yaratmış olan ve bu hâle getirmiş olan ve her an nimetleriyle sağ ve var ve salim kaldığımız, ve bu hâle getirmiş olan ve her an nimetleriyle sağ ve var ve salim kaldığımız, nimetlerine gark olduğumuz Allahu Teâlâ hazretleri bize kitap göndermiş.nimetlerine gark olduğumuz Allahu Teâlâ hazretleri bize kitap göndermiş. Risale diyelim veya mektup diyelim veya mesaj diyelim.

Risale diyelim veya mektup diyelim veya mesaj diyelim.

Yani biz mü'minler, biz müslümanlar, biz Allah'ın varlığına, Muhammed-i Mustafâ'nın O'nun elçisi, Yani biz mü'minler, biz müslümanlar, biz Allah'ın varlığına, Muhammed-i Mustafâ'nın O'nun elçisi, hak peygamberi olduğuna inanan insanlar bu hitabı nasıl olur da dinlemeyiz ve anlamayız?hak peygamberi olduğuna inanan insanlar bu hitabı nasıl olur da dinlemeyiz ve anlamayız? Nasıl olur da her işimizi bir tarafa bırakıp öğrenmeye kalkmayız? Nasıl olur da her işimizi bir tarafa bırakıp öğrenmeye kalkmayız? Nasıl olur da ezberlemeyiz? Nasıl olur da içindeki nasihatleri, emirleri, Nasıl olur da ezberlemeyiz? Nasıl olur da içindeki nasihatleri, emirleri, yasakları hayatımızda uygulamayız?yasakları hayatımızda uygulamayız? Nasıl olur da bir köşede ondan bigâne, sakin durup hayatımızı devam ettirebiliriz?

Nasıl olur da bir köşede ondan bigâne, sakin durup hayatımızı devam ettirebiliriz?

Yani bu olaya şöyle dışarıdan bir baktığımız zaman insanların hayretten hayrete düşmesineYani bu olaya şöyle dışarıdan bir baktığımız zaman insanların hayretten hayrete düşmesine sebep olacak bir hadise.sebep olacak bir hadise. Kâinatın Hâlıkından bir kuluna bir hitap geliyor kulu bu hitaptan habersizKâinatın Hâlıkından bir kuluna bir hitap geliyor kulu bu hitaptan habersiz ve bu hitabın mahiyetini öğrenmek konusunda gayretsiz. ve bu hitabın mahiyetini öğrenmek konusunda gayretsiz. Çok müthiş bir, çok kötü bir hadise, son derece üzücü bir hadise.

Çok müthiş bir, çok kötü bir hadise, son derece üzücü bir hadise.

Peki ne yapmamız lazımdı?

Bizden önceki ecdadımız, büyüklerimiz
Peki ne yapmamız lazımdı?

Bizden önceki ecdadımız, büyüklerimiz
bu mesajı ilk duydukları zaman ne yaptıysa bizim de öyle yapmamız gerekirdi.bu mesajı ilk duydukları zaman ne yaptıysa bizim de öyle yapmamız gerekirdi. Yani bizim ecdadımız, tabii herkesin, burada toplanan insanların ecdadı kim bilir neredendirYani bizim ecdadımız, tabii herkesin, burada toplanan insanların ecdadı kim bilir neredendir bilmiyoruz ama hayatlarında her şeyleriyle çok büyük bir değişiklik yaptılar. bilmiyoruz ama hayatlarında her şeyleriyle çok büyük bir değişiklik yaptılar. Bu mesajla karşılaştıkları zaman, "Evet ben buna inandım." dediği zamanBu mesajla karşılaştıkları zaman, "Evet ben buna inandım." dediği zaman hayatları toptan değişti, tümüyle değişti. hayatları toptan değişti, tümüyle değişti. Her şeyleri değişti hatta yerleri yurtları bile değişti, görevleri değişti,Her şeyleri değişti hatta yerleri yurtları bile değişti, görevleri değişti, meslekleri değişti, işleri değişti.

meslekleri değişti, işleri değişti.

Ve insan okuma bilmese, yazma bilmese Kur'ân-ı Kerîm'in sayfasına nazar etse Ve insan okuma bilmese, yazma bilmese Kur'ân-ı Kerîm'in sayfasına nazar etse sevaptır ve ibadettir.sevaptır ve ibadettir. Mesela Kâbe. Kâbe-i Müşerrefe'ye insan baksa ibadettir bu ve sevaptır.Mesela Kâbe. Kâbe-i Müşerrefe'ye insan baksa ibadettir bu ve sevaptır. Sırf nazar etmesinden dolayı sevap kazanır.Sırf nazar etmesinden dolayı sevap kazanır. Mesela annenin babanın yüzüne rahmet nazarıyla bakmak.Mesela annenin babanın yüzüne rahmet nazarıyla bakmak. Hocasına rahmet ve böyle sevgi ve saygıyla bakmak gibi.

Hocasına rahmet ve böyle sevgi ve saygıyla bakmak gibi.

Okumaya başlayıp elif lam mim derse, Okumaya başlayıp elif lam mim derse, Fâtiha'dan sonra elif lam mim geliyor, Fâtiha'dan sonra elif lam mim geliyor, Allahu Teâlâ hazretleri elifi için bir hasene, lamı için bir hasene, mimi için bir haseneAllahu Teâlâ hazretleri elifi için bir hasene, lamı için bir hasene, mimi için bir hasene yani on hasene verecek.yani on hasene verecek. Yani her harfine bire on hasene verecek. Yani her harfine bire on hasene verecek. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i kekeleyerek okuyana da büyük mükâfat var.Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i kekeleyerek okuyana da büyük mükâfat var. Şöyle yağ gibi süzülürcesine böyle gayet güzel seri olarak okumanın da çok büyük fazileti var.

Şöyle yağ gibi süzülürcesine böyle gayet güzel seri olarak okumanın da çok büyük fazileti var.

Kur'ân-ı Kerîm'i okumaya başlayacağız. Sahâbe-i kirâmın bir rivayeti benim dikkatimi çekmişti Kur'ân-ı Kerîm'i okumaya başlayacağız. Sahâbe-i kirâmın bir rivayeti benim dikkatimi çekmişti ve hoşuma gidiyor, tavsiye edilebilir bir davranış.ve hoşuma gidiyor, tavsiye edilebilir bir davranış. "Biz." diyor, "Kur'ân-ı Kerîm'i aşır aşır öğrenirdik." "Biz." diyor, "Kur'ân-ı Kerîm'i aşır aşır öğrenirdik." Yani bir aşrı ezberlerdik, mütalaa ederdik, öğrenirdik ondan sonra öbür aşra geçerdik.Yani bir aşrı ezberlerdik, mütalaa ederdik, öğrenirdik ondan sonra öbür aşra geçerdik. On ayet kadar bir mevzu bütünlüğü gösteren Kur'an âyetleri grubuna aşır deniliyor.On ayet kadar bir mevzu bütünlüğü gösteren Kur'an âyetleri grubuna aşır deniliyor. Aşır aşır ezberlerdik. Bu güzel bir usuldür.

Siz de inşaallah bugünden itibaren bunu başlatın.
Aşır aşır ezberlerdik. Bu güzel bir usuldür.

Siz de inşaallah bugünden itibaren bunu başlatın.
Hatta şimdi biz başlatsak, hoca kardeşlerimizden birisi mesela Hatta şimdi biz başlatsak, hoca kardeşlerimizden birisi mesela Fâtiha'dan başlasa böyle bundan sonra da devam etsek.Fâtiha'dan başlasa böyle bundan sonra da devam etsek. Her gün bir aşır öğrenip tekrar tekrar okuyup içindeki ahkamı belleyip uygulasak.Her gün bir aşır öğrenip tekrar tekrar okuyup içindeki ahkamı belleyip uygulasak. Çünkü büyük bir zorluk parçalara bölündüğü zaman zorluk olmaktan çıkarÇünkü büyük bir zorluk parçalara bölündüğü zaman zorluk olmaktan çıkar kolay halledilebilir hâle gelir.kolay halledilebilir hâle gelir. Kur'ân-ı Kerîm büyük bir eserdir, öğrenilmesi ezberlenmesi kolay değil, kabul fakat aşır aşır olur.Kur'ân-ı Kerîm büyük bir eserdir, öğrenilmesi ezberlenmesi kolay değil, kabul fakat aşır aşır olur. Yani 10'ar 10'ar, aşır aşır ezberlenmesi ve mânasını öğrenmek olabilir.Yani 10'ar 10'ar, aşır aşır ezberlenmesi ve mânasını öğrenmek olabilir. Her gün bir aşır öğrense insan, sabah okuduktan sonra öğlen hocaya sorsa,Her gün bir aşır öğrense insan, sabah okuduktan sonra öğlen hocaya sorsa, ikindide arkadaşıyla müzâkere etse, akşam da bir problemi varsa ikindide arkadaşıyla müzâkere etse, akşam da bir problemi varsa yatsıda gidip başkasına danışsa bilmem ne. yatsıda gidip başkasına danışsa bilmem ne. O gün o aşır ile haşır neşir olsa...

O gün o aşır ile haşır neşir olsa...

Böylece bir sene içinde muntazaman, metodlu, prensipli olarak bu işi götürdüğü zaman ne olur?

Böylece bir sene içinde muntazaman, metodlu, prensipli olarak bu işi götürdüğü zaman ne olur?

365 aşır olur ki, on âyet olduğunu kabul edelim, 365 aşır olur ki, on âyet olduğunu kabul edelim, 3600 kadar âyeti kerîmeyi öğrenmiş olur iki senede Kur'ân-ı Kerîm'i tamamlar. 3600 kadar âyeti kerîmeyi öğrenmiş olur iki senede Kur'ân-ı Kerîm'i tamamlar. Büyüklerden birisine sormuşlar ki; "Sen Kur'ân-ı Kerîm'i nasıl okuyorsun üstadım, efendim?"Büyüklerden birisine sormuşlar ki; "Sen Kur'ân-ı Kerîm'i nasıl okuyorsun üstadım, efendim?" Demiş ki; "Eskiden 24 saatte iki hatim indiriyordum.Demiş ki; "Eskiden 24 saatte iki hatim indiriyordum. 24 saatte iki hatim indiriyordum şimdi 24 senedir daha falanca sûreye gelebildim." demiş.24 saatte iki hatim indiriyordum şimdi 24 senedir daha falanca sûreye gelebildim." demiş. Yani Kur'ân-ı Kerîm'in yarısına bile gelememiş, unuttum hangi sûre olduğunu.Yani Kur'ân-ı Kerîm'in yarısına bile gelememiş, unuttum hangi sûre olduğunu. Enfal'e kadar mı gelebildim demiş.

Enfal'e kadar mı gelebildim demiş.

Kur'ân-ı Kerîm'i Hz. Ömer Efendimiz'in de böyle bir okuyuşu var.Kur'ân-ı Kerîm'i Hz. Ömer Efendimiz'in de böyle bir okuyuşu var. Bir hızlı hatmi var bir de her âyeti kerîme üzerinde tefekkür ve tedebbür ederek okuma var.Bir hızlı hatmi var bir de her âyeti kerîme üzerinde tefekkür ve tedebbür ederek okuma var. Bunu da yapmalı insan. Yani hızlı hatim indirmek sevap.

Bunu da yapmalı insan. Yani hızlı hatim indirmek sevap.

İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. "Her hatim indirildiği zaman yapılan dualarİnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. "Her hatim indirildiği zaman yapılan dualar Allah tarafından kabul edilecektir." diye vaadi ilahî var, hadîs-i şerîfte bildiriliyor. Allah tarafından kabul edilecektir." diye vaadi ilahî var, hadîs-i şerîfte bildiriliyor. Onun için hatimde dua ediyoruz.

Hatta dikkat ederseniz, bilmiyorum merak ettiniz mi?

Onun için hatimde dua ediyoruz.

Hatta dikkat ederseniz, bilmiyorum merak ettiniz mi?

Hatim duası yapılırken İhlaslardan başlanır ondan sonra Kul eûzu bi-rabbi'l-felak,Hatim duası yapılırken İhlaslardan başlanır ondan sonra Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi okunur.Kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi okunur. Ondan sonra Fâtiha okunur, elif lam mim okunur.

Ondan sonra Fâtiha okunur, elif lam mim okunur.

Bunun mânasını bilmiyorum kaç kişi biliyor ve düşündünüz mü?

Bunun mânasını bilmiyorum kaç kişi biliyor ve düşündünüz mü?

Bunun mânası şudur: Hatmi indiren şahıs Kulhüvallah'ta duruyor aslında, bitirmiyor.Bunun mânası şudur: Hatmi indiren şahıs Kulhüvallah'ta duruyor aslında, bitirmiyor. Bitirmeyi duayı yapacağı meclise bırakıyor. Üç sureciği, en son sayfayı bırakıyor, Bitirmeyi duayı yapacağı meclise bırakıyor. Üç sureciği, en son sayfayı bırakıyor, oraya kadar bitirmiş, ınde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün.oraya kadar bitirmiş, ınde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. "Her hatim indirildiği zaman yapılan dua makbul olacak." dediği için"Her hatim indirildiği zaman yapılan dua makbul olacak." dediği için hazırlıklı olayım diye makbul duaya kendisini hazırlıyor.hazırlıklı olayım diye makbul duaya kendisini hazırlıyor. Tam o mecliste Kulhüvallahu ehad, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi'yi okuyorTam o mecliste Kulhüvallahu ehad, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi'yi okuyor böylece son sayfada okunmuş olup hatim tamam olmuş oluyor.böylece son sayfada okunmuş olup hatim tamam olmuş oluyor. Ama şöyle bir nükte, bir jest, davranış da yapıyor;

Ama şöyle bir nükte, bir jest, davranış da yapıyor;

"Yâ Rabbi! Ben senin kitabına doyamadım, bitirdim ama yeniden başlıyorum." diye "Yâ Rabbi! Ben senin kitabına doyamadım, bitirdim ama yeniden başlıyorum." diye tekrar Fâtiha'ya başlıyor. tekrar Fâtiha'ya başlıyor. Yeniden başlıyor orada, tabii kesintisiz olarak oraya geçiyor, hem de Fâtiha bir dua olduğu için.Yeniden başlıyor orada, tabii kesintisiz olarak oraya geçiyor, hem de Fâtiha bir dua olduğu için. Ondan sonra da elif lam mim'e geçiyor orada bırakıyor, el açıp dua ediliyor.Ondan sonra da elif lam mim'e geçiyor orada bırakıyor, el açıp dua ediliyor. Çünkü her hatim yapıldığı zaman yapılan dualar makbul olacak denildiği için.

Çünkü her hatim yapıldığı zaman yapılan dualar makbul olacak denildiği için.

Şimdi bir böyle hatmi sürmeli. İnsan Kur'ân-ı Kerîm'in bütünü, her yerinde hangi âyetler varŞimdi bir böyle hatmi sürmeli. İnsan Kur'ân-ı Kerîm'in bütünü, her yerinde hangi âyetler var onları bilmek bakımından hatmi sürmeli ama bir taraftan da aşır aşır tefekkür ede ede öğrenmeli. onları bilmek bakımından hatmi sürmeli ama bir taraftan da aşır aşır tefekkür ede ede öğrenmeli. Bunu inşaallah şu akşam madem bu hadîs-i şerîf çıktı karşımıza.Bunu inşaallah şu akşam madem bu hadîs-i şerîf çıktı karşımıza. Böylece bir kardeşimiz besmelesiyle ilk sayfasını burada anlatır. Böylece bir kardeşimiz besmelesiyle ilk sayfasını burada anlatır. Yani iyi iş hemen yapılır, tehir edilmez, hemen yapmış oluruz inşaallah.

Yani iyi iş hemen yapılır, tehir edilmez, hemen yapmış oluruz inşaallah.

Fî beytin min büyûtillâhi. "Allah'ın evlerinden bir evde." diyor.

Fî beytin min büyûtillâhi. "Allah'ın evlerinden bir evde." diyor.

Burada ilk hatıra gelen, anlaşılan tabii Allah'ın evi mescitlerdir. Mescitlerde.

Burada ilk hatıra gelen, anlaşılan tabii Allah'ın evi mescitlerdir. Mescitlerde.

Muhterem kardeşlerim!

Bizim mescitlerimiz fonksiyonları unutulmuş binalardır.

Muhterem kardeşlerim!

Bizim mescitlerimiz fonksiyonları unutulmuş binalardır.

Mescit nedir?

Bunun cevabını Peygamber Efendimiz'in mescidine bakarak
Mescit nedir?

Bunun cevabını Peygamber Efendimiz'in mescidine bakarak
bulacağız muhakkak ki yani doğru cevabı Peygamber Efendimiz'in mescidine bakarak bulacağız. bulacağız muhakkak ki yani doğru cevabı Peygamber Efendimiz'in mescidine bakarak bulacağız. Peygamber Efendimiz'in mescidi hayatın merkezindeydi, hayatın kenarında dışında değildi.Peygamber Efendimiz'in mescidi hayatın merkezindeydi, hayatın kenarında dışında değildi. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in hâne-i saadetinin kapısı mescide açılırdı.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in hâne-i saadetinin kapısı mescide açılırdı. Ve mescitte Kur'an öğrenilirdi, hadis dinlenilirdi, fıkıh müzakeresi yapılırdı,Ve mescitte Kur'an öğrenilirdi, hadis dinlenilirdi, fıkıh müzakeresi yapılırdı, zikir yapılırdı ve mescide yakın yerde ashâb-ı suffe otururdu.

zikir yapılırdı ve mescide yakın yerde ashâb-ı suffe otururdu.

Ashâb-ı suffe, kendini İslâm dinini öğrenmeye tahsis etmiş insanlar yani gece gündüz orada kalıp, Ashâb-ı suffe, kendini İslâm dinini öğrenmeye tahsis etmiş insanlar yani gece gündüz orada kalıp, menbaa en yakın yerde kalıp, nurun en yakınında oturup İslâmî bilgileri öğrenme [yeri]. menbaa en yakın yerde kalıp, nurun en yakınında oturup İslâmî bilgileri öğrenme [yeri]. Peygamber Efendimiz bir kabileden kendisine bir talep gelince;Peygamber Efendimiz bir kabileden kendisine bir talep gelince; "Yâ Resûlallah! Bize dinimizi öğretecek birini gönder." deyince, "Yâ Resûlallah! Bize dinimizi öğretecek birini gönder." deyince, "Sen git anlat." diye ashâb-ı suffeden birini gönderirdi.

"Sen git anlat." diye ashâb-ı suffeden birini gönderirdi.

Elçiler, hatta gayrimüslim hıristiyan elçiler, mesela Necran heyeti,Elçiler, hatta gayrimüslim hıristiyan elçiler, mesela Necran heyeti, Efendimiz Mescid-i Nebevî'de karşılamıştır onları.Efendimiz Mescid-i Nebevî'de karşılamıştır onları. Elçiler oraya gelmiştir ve onlarla Âl-i İmân sûresinin âyetlerinin nüzulüne sebep olan Elçiler oraya gelmiştir ve onlarla Âl-i İmân sûresinin âyetlerinin nüzulüne sebep olan müzakereler yapılmıştır.

müzakereler yapılmıştır.

Mescit hayatın merkezidir ve ilk kurulan İslâm şehirleri, Mescit hayatın merkezidir ve ilk kurulan İslâm şehirleri, fütühattan sonra muhtelif yerlerde teşkil edilen İslâm şehirlerinde merkez mescittir. fütühattan sonra muhtelif yerlerde teşkil edilen İslâm şehirlerinde merkez mescittir. Mescit merkeze yapılır, etrafına çarşı ve evler yerleştirilir ve böylece bir site oluştulurdu. Mescit merkeze yapılır, etrafına çarşı ve evler yerleştirilir ve böylece bir site oluştulurdu. Bağdat gibi, Horasan'daki şehirler gibi, Nişabur gibi şehirler hep böyle kurulmuştur.Bağdat gibi, Horasan'daki şehirler gibi, Nişabur gibi şehirler hep böyle kurulmuştur. Osmanlılar zamanında da hatta onlardan önce SelçukîlerdeOsmanlılar zamanında da hatta onlardan önce Selçukîlerde ve Osmanlılarda ve Balkanlarda da müslüman fatihler daima kendileri mescitve Osmanlılarda ve Balkanlarda da müslüman fatihler daima kendileri mescit ve onun etrafında mahalle olmak üzere müstakil bir yer kurmuşlardırve onun etrafında mahalle olmak üzere müstakil bir yer kurmuşlardır sonra orası büyük şehir hâline gelmiştir.sonra orası büyük şehir hâline gelmiştir. Mesela Bosna böyle kurulmuştur. Yani bir mescit etrafında kurulu bir şey olarak kurulmuştur.

Mesela Bosna böyle kurulmuştur. Yani bir mescit etrafında kurulu bir şey olarak kurulmuştur.

Mescit namaz vakitlerinde gidilip namaz kılındıktan sonra kapısı kapatılan bir yer değildir; Mescit namaz vakitlerinde gidilip namaz kılındıktan sonra kapısı kapatılan bir yer değildir; oturulan, kalkılan, konuşulan, her şeyin her türlü faaliyetin yapıldığı bir yerdir.oturulan, kalkılan, konuşulan, her şeyin her türlü faaliyetin yapıldığı bir yerdir. Sanıyorum herhalde bu fonksiyonları Bursa camilerinde unutulmamış gibi görünüyor.Sanıyorum herhalde bu fonksiyonları Bursa camilerinde unutulmamış gibi görünüyor. Bursa camilerinde bakıyoruz, Bursa da eski padişahların sarayları bilmiyoruz. Bursa camilerinde bakıyoruz, Bursa da eski padişahların sarayları bilmiyoruz. Sanıyorum doğru, Yeşil Caminin o camiden ayrı olan ocaklı odaları vesairesi tahmin ediyorum kiSanıyorum doğru, Yeşil Caminin o camiden ayrı olan ocaklı odaları vesairesi tahmin ediyorum ki herhalde Çelebi Sultan Mehmed'in selamlığıydı.herhalde Çelebi Sultan Mehmed'in selamlığıydı. Harem herhalde kenarda bir ahşap bina olabilir ama çünkü kadınlar her zaman camiye gelemez.Harem herhalde kenarda bir ahşap bina olabilir ama çünkü kadınlar her zaman camiye gelemez. Sanıyorum oturduğu kalktığı ve toplantıların yapıldığı yer orasıydı.Sanıyorum oturduğu kalktığı ve toplantıların yapıldığı yer orasıydı. Mescit kısmı merdivenle çıkılan ön kısmıydı.

Bu görevler Bursa camilerinde böyle oda oda görülür.
Mescit kısmı merdivenle çıkılan ön kısmıydı.

Bu görevler Bursa camilerinde böyle oda oda görülür.
Ocaklı odalar, kandil koyma yerleri vesaire filan. Fütühat genişletikçe camiler deOcaklı odalar, kandil koyma yerleri vesaire filan. Fütühat genişletikçe camiler de daha büyük mekanlar halini almışlardır. daha büyük mekanlar halini almışlardır. Mesela Murad-ı Hüdâvendigâr, şehit padişah, cennetmekân,Mesela Murad-ı Hüdâvendigâr, şehit padişah, cennetmekân, o altta odalarla beraber üst tarafına medrese yapmıştır. o altta odalarla beraber üst tarafına medrese yapmıştır. Çekirge Camiinin üst katı medresedir; ilimle ibadet bir arada olduğundan,Çekirge Camiinin üst katı medresedir; ilimle ibadet bir arada olduğundan, ibadet ilimle beslendiğinden, ilim olmayınca iyi Müslümanlık olmadığından böyledir.

ibadet ilimle beslendiğinden, ilim olmayınca iyi Müslümanlık olmadığından böyledir.

Daha sonraki külliyelerde iş daha da büyütüldüğünden Daha sonraki külliyelerde iş daha da büyütüldüğünden artık caminin etrafındaki külliyelere ayrı medreseler yapılmıştır, artık caminin etrafındaki külliyelere ayrı medreseler yapılmıştır, baktığımız zaman ayrı ayrı mekanlar hâline gelmiştir, baktığımız zaman ayrı ayrı mekanlar hâline gelmiştir, küçük fonksiyonlar büyük mekanlarda şey yapılmaya başlanmıştır. küçük fonksiyonlar büyük mekanlarda şey yapılmaya başlanmıştır. Ve mesela Süleymaniye Caminin etrafında, Fatih Caminin etrafındaVe mesela Süleymaniye Caminin etrafında, Fatih Caminin etrafında artık bir medrese bile az gelmiş sahn-i semân yapılmış.artık bir medrese bile az gelmiş sahn-i semân yapılmış. Ayrıca Fatih'in külliyesinin binaları Saraçhanebaşı'na kadar uzanırmış ama şu anda yıkılmış.Ayrıca Fatih'in külliyesinin binaları Saraçhanebaşı'na kadar uzanırmış ama şu anda yıkılmış. Süleymaniye'de biraz daha geniş olduğunu görüyoruz.

Süleymaniye'de biraz daha geniş olduğunu görüyoruz.

Bizim kusurlarımızdan bir tanesi de caminin fonksiyonlarını öldürmüş olmamızdır. Bizim kusurlarımızdan bir tanesi de caminin fonksiyonlarını öldürmüş olmamızdır. Caminin sadece bir fonksiyonunu yüklüyoruz öteki ilmi çalışmalar vesaireler ondan Caminin sadece bir fonksiyonunu yüklüyoruz öteki ilmi çalışmalar vesaireler ondan soyutlanmış olduğundan oraya gelenler, gidenler, çıkanlarsoyutlanmış olduğundan oraya gelenler, gidenler, çıkanlar İslâm'ın ana esprilerini kavrayamadan bir şekilcilik içinde gelip gitmiş oluyorlar. İslâm'ın ana esprilerini kavrayamadan bir şekilcilik içinde gelip gitmiş oluyorlar. Camileri de canlandırmamız lazım. Namazları erkekler olarak mutlaka camide kılmamız lazım.Camileri de canlandırmamız lazım. Namazları erkekler olarak mutlaka camide kılmamız lazım. Sabah ve yatsı namazlarına mutlaka gitmemiz lazım ve camiyi toplumun, sosyal yaşantının mihveri, Sabah ve yatsı namazlarına mutlaka gitmemiz lazım ve camiyi toplumun, sosyal yaşantının mihveri, merkezi hâline getirmemiz lazım.merkezi hâline getirmemiz lazım. Tabii şimdi böyle bir şey yapmaya kalksak her camide bu mümkün olmaz. Müezzin der ki;

Tabii şimdi böyle bir şey yapmaya kalksak her camide bu mümkün olmaz. Müezzin der ki;

"Kardeşim camiyi kapatacağım. Kusura bakma buyurun."Kardeşim camiyi kapatacağım. Kusura bakma buyurun. İstersen son cemaat yerinde biraz otur. Ama burayı kitleyeceğim." filan der.

İstersen son cemaat yerinde biraz otur. Ama burayı kitleyeceğim." filan der.

Aslında caminin kitlenmesi de bir bid'attır. Çünkü gece ibadet edecek olan insan ne yapacak? Aslında caminin kitlenmesi de bir bid'attır. Çünkü gece ibadet edecek olan insan ne yapacak? Gece ibadet etmek istiyor caminin açık olması lazım. Gece ibadet etmek istiyor caminin açık olması lazım. O da işte süslediğimiz için kıymetli eşyalar koyduğumuz için çalınmasın diyeO da işte süslediğimiz için kıymetli eşyalar koyduğumuz için çalınmasın diye veyahut başında bir bekçi bulunması gerektiğinden bekçi bulunamadığından oluyor. veyahut başında bir bekçi bulunması gerektiğinden bekçi bulunamadığından oluyor. O da yanlış bir şey.

Allah'ın evlerinden bir evde Allah'ın kitabını okumak ve müzâkere etmek.
O da yanlış bir şey.

Allah'ın evlerinden bir evde Allah'ın kitabını okumak ve müzâkere etmek.
Allah'ın evinde de olur öyle olmadığı zaman mühim olan Allah'ın kitabını öğrenmektir. Allah'ın evinde de olur öyle olmadığı zaman mühim olan Allah'ın kitabını öğrenmektir. Böyle bir yerde de olur. Mesela bizim şu anda yaptığımız da inşaallah o sınıfa dahil olur.

Böyle bir yerde de olur. Mesela bizim şu anda yaptığımız da inşaallah o sınıfa dahil olur.

Allah'ın kelamı konuşulduğu zaman o mahalle olağanüstü mânevî ikramların geldiğini Allah'ın kelamı konuşulduğu zaman o mahalle olağanüstü mânevî ikramların geldiğini bu hadîs-i şerîften öğreniyoruz. bu hadîs-i şerîften öğreniyoruz. Meleklerin toplandığını ve Allahu Teâlâ hazretlerinin o kullarını sevdiğini ve meleklerine,Meleklerin toplandığını ve Allahu Teâlâ hazretlerinin o kullarını sevdiğini ve meleklerine, mukarreb meleklerine gök ehline bu şahısları gösterip methettiğini öğrenmiş oluyoruz.

mukarreb meleklerine gök ehline bu şahısları gösterip methettiğini öğrenmiş oluyoruz.

Üç hadîs-i şerîf okuyacağım. Ondan sonra bu dediğimiz Üç hadîs-i şerîf okuyacağım. Ondan sonra bu dediğimiz Kur'ân-ı Kerîm'e başlama işini bu akşam yapalım da siz bizden sonra devam edin, Kur'ân-ı Kerîm'e başlama işini bu akşam yapalım da siz bizden sonra devam edin, biz de sizden sonra her gün bir aşır öğrenmeye devam edelim.

biz de sizden sonra her gün bir aşır öğrenmeye devam edelim.

İkinci hadîs-i şerîf.

İkinci hadîs-i şerîf.

Mecteme'a kavmün fe-teferrakû an ğayri zikrillâhi ve salâtin ale'n-nebiyyi Mecteme'a kavmün fe-teferrakû an ğayri zikrillâhi ve salâtin ale'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem illâ ke-ennemâ teferrakû an cîfeti hımârinsallallahu aleyhi ve sellem illâ ke-ennemâ teferrakû an cîfeti hımârin ve kâne zâlike'l-meclisü aleyhim hasraten.

ve kâne zâlike'l-meclisü aleyhim hasraten.

Ravâhu Ahmedü an ebi Hüreyre.

Ravâhu Ahmedü an ebi Hüreyre.

Ahmed b. Hanbel rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmiş kiAhmed b. Hanbel rahmetullahi aleyh Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmiş ki Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor;

Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor;

Mecteme'a kavmün fe-teferrakû an ğayri zikrillâhi ve salâtin ale'n-nebiyyi. Mecteme'a kavmün fe-teferrakû an ğayri zikrillâhi ve salâtin ale'n-nebiyyi. "Bir kavim toplanıp Allah'ı zikretmeden ve Peygmber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine"Bir kavim toplanıp Allah'ı zikretmeden ve Peygmber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine salavat getirmeden toplandığı yerden ayrılırsa."

salavat getirmeden toplandığı yerden ayrılırsa."

Kavim dediğimiz burada ırk mânasına değil bir grup insan demek yani. Kavim dediğimiz burada ırk mânasına değil bir grup insan demek yani. Bir grup insan bir yerde bir sebeple toplandı, ne zikir yapıldı ne zikrullah oldu ne deBir grup insan bir yerde bir sebeple toplandı, ne zikir yapıldı ne zikrullah oldu ne de Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirildi.

Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirildi.

"Zikir yapılmadan, salavat getirilmeden oradan kalkılmışsa.""Zikir yapılmadan, salavat getirilmeden oradan kalkılmışsa." İllâ ke-ennemâ teferrakû an cîfeti hımârin. "Sanki bir eşek ölmüşteİllâ ke-ennemâ teferrakû an cîfeti hımârin. "Sanki bir eşek ölmüşte bunun etrafına sırtlanlar, kurtlar, çakallar bu leşi yemeye toplanmışlar gibi olur." bunun etrafına sırtlanlar, kurtlar, çakallar bu leşi yemeye toplanmışlar gibi olur." Sanki leş yemeye toplanmışlar gibi olur.

Ve kâne zâlike'l-meclisü aleyhim hasraten.
Sanki leş yemeye toplanmışlar gibi olur.

Ve kâne zâlike'l-meclisü aleyhim hasraten.
"Bu toplantı o insanlar için bir hasret ve nedâmet sebebi olur."

"Bu toplantı o insanlar için bir hasret ve nedâmet sebebi olur."

Bunun cezasını çekerler, bunun belasını görürler, âhirette Allah onlara bunun ikâbını tattırır, Bunun cezasını çekerler, bunun belasını görürler, âhirette Allah onlara bunun ikâbını tattırır, onlara pişman ettirir.

onlara pişman ettirir.

Tabii leş etrafında toplanmak deyince mâlum bir kimse bir kimseyi gıybet etti mi Tabii leş etrafında toplanmak deyince mâlum bir kimse bir kimseyi gıybet etti mi sanki onun etini yemiş gibi oluyor.sanki onun etini yemiş gibi oluyor. Ölü eti yemiş gibi oluyor âyeti kerîme de böyle bildiriliyor. Ölü eti yemiş gibi oluyor âyeti kerîme de böyle bildiriliyor. Burada da sanki bir merkep cifesi leşine toplanmış onu yemişler de dağılmışlar gibi deniliyor. Burada da sanki bir merkep cifesi leşine toplanmış onu yemişler de dağılmışlar gibi deniliyor. Yani o toplantı gıybetli, günahlı ve tatsız tuzsuz veballi bir toplantı olmuş oluyor.

Yani o toplantı gıybetli, günahlı ve tatsız tuzsuz veballi bir toplantı olmuş oluyor.

Muhterem kardeşlerim!

O halde buradan da bize bir ders çıkıyor.
Muhterem kardeşlerim!

O halde buradan da bize bir ders çıkıyor.
Biz bunu toplulukta çok görüyoruz yani böyle toplantılar çok oluyor. Biz bunu toplulukta çok görüyoruz yani böyle toplantılar çok oluyor. Kadınlar kendi aralarında toplanıyorlar, bu hadîs-i şerîfi unutmasınlar.Kadınlar kendi aralarında toplanıyorlar, bu hadîs-i şerîfi unutmasınlar. Erkekler toplanıyorlar, politik konuşmalar oluyor, ticari konuşmalar oluyorErkekler toplanıyorlar, politik konuşmalar oluyor, ticari konuşmalar oluyor daha başka şakalar vesaire oluyor. daha başka şakalar vesaire oluyor. Bir evden bir eve ziyarete gidiliyor ama orada ne âyet ne hadîs-i şerîf Bir evden bir eve ziyarete gidiliyor ama orada ne âyet ne hadîs-i şerîf ne Allah'ın zikri ne Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm. ne Allah'ın zikri ne Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm. Böyle gafilane toplantı yapılıyor bitiyor kalkılıp gidiliyor.Böyle gafilane toplantı yapılıyor bitiyor kalkılıp gidiliyor. Böyle toplantılara gitmemek lazım çünkü vebal olacak, hasret ve nedâmet olacak.

Böyle toplantılara gitmemek lazım çünkü vebal olacak, hasret ve nedâmet olacak.

Yaptığımız toplantıları böyle toplantılar gibi yapmamak için de Yaptığımız toplantıları böyle toplantılar gibi yapmamak için de her toplantımızı muhtevalı toplantı yapmamız lazım.her toplantımızı muhtevalı toplantı yapmamız lazım. Şu fâni dünyada boşa harcanacak bir anımız bile yok, bir saniyemiz bile yok.Şu fâni dünyada boşa harcanacak bir anımız bile yok, bir saniyemiz bile yok. Mutlaka orada bir âyet bir hadîs-i şerîf konuşulmalı, Allah zikredilmeli, Mutlaka orada bir âyet bir hadîs-i şerîf konuşulmalı, Allah zikredilmeli, Peygamber Efendimiz anılmalı, salât ü selâm getirilmeli, toplantılarımız böyle olmalı.Peygamber Efendimiz anılmalı, salât ü selâm getirilmeli, toplantılarımız böyle olmalı. Yani şairin bir beyti var, diyor ki;

Keşke benim sevdiğimi bütün cihan halkı sevse de

Yani şairin bir beyti var, diyor ki;

Keşke benim sevdiğimi bütün cihan halkı sevse de

Toplantılarımız, konuşmalarımız hep kıssayı canân olsa.

Toplantılarımız, konuşmalarımız hep kıssayı canân olsa.

Hep sevgiliden bahsetmek olsa diyor.

Hep sevgiliden bahsetmek olsa diyor.

E tabii mü'minlerin gönlü aslında Allah'ın aşkına, muhabbetine ayrılmış bir yer olmalı E tabii mü'minlerin gönlü aslında Allah'ın aşkına, muhabbetine ayrılmış bir yer olmalı mâsivallah olmamalı.

mâsivallah olmamalı.

Toplantılarımızı da bundan sonra bu mantıkla düzenleyelim. Toplantılarımızı da bundan sonra bu mantıkla düzenleyelim. Bir yerde toplanıyorsak bir yere ziyarete gidiyorsak koltuğumuzun altında bir kitapla gidelim.Bir yerde toplanıyorsak bir yere ziyarete gidiyorsak koltuğumuzun altında bir kitapla gidelim. Şurası okunsun, zamanımız boş geçmesin, âyet öğrenelim hadis öğrenelim diyelim. Şurası okunsun, zamanımız boş geçmesin, âyet öğrenelim hadis öğrenelim diyelim. İnsan böyle katî kesin prensipler edinirse sonra bunlar biriktiği zaman İnsan böyle katî kesin prensipler edinirse sonra bunlar biriktiği zaman hayatında büyük faydasını görür.

hayatında büyük faydasını görür.

Biliyorsunuz Avrupalılar çok kitap okuyorlar duyuyoruz, Amerikalılardan fazla okuyorlarmış. Biliyorsunuz Avrupalılar çok kitap okuyorlar duyuyoruz, Amerikalılardan fazla okuyorlarmış. Almanların hele çok kitap okuması meşhurdur. Fakat Konyalı bir kardeşimiz söylediAlmanların hele çok kitap okuması meşhurdur. Fakat Konyalı bir kardeşimiz söyledi Japonlar hepsini geçiyormuş. Japonlar hepsini geçiyormuş. Yani bu çok kitap okumak öteki kavimleri geçmenin bir şartıdır.Yani bu çok kitap okumak öteki kavimleri geçmenin bir şartıdır. Kitap okumaktaki yarışı kazanan öteki kavimleri geçecek demektir.Kitap okumaktaki yarışı kazanan öteki kavimleri geçecek demektir. Çünkü her kitap bir bilgidir, bir hayattır, bir hayat tecrübesidir. Çünkü her kitap bir bilgidir, bir hayattır, bir hayat tecrübesidir. Bir kitap kolay yazılmıyor, bir insan en aşağı üç beş sene uğraşıyor da Bir kitap kolay yazılmıyor, bir insan en aşağı üç beş sene uğraşıyor da bir kitap öyle ortaya konuluyor.bir kitap öyle ortaya konuluyor. Yani böyle bir kitabın okunması [yazılması] en aşağı dört senedir.

Yani böyle bir kitabın okunması [yazılması] en aşağı dört senedir.

O bakımdan bir kitap okuma alışkanlığı edinmeliyiz ve cebimizde mutlaka [bir kitap olmalı.]

O bakımdan bir kitap okuma alışkanlığı edinmeliyiz ve cebimizde mutlaka [bir kitap olmalı.]

Niye "pocket book" deniliyor İngilizce, niye "cep kitabı" deniliyor kitaplara? Niye "pocket book" deniliyor İngilizce, niye "cep kitabı" deniliyor kitaplara? Niye ebadını böyle büyük ebat yapmamışlar da cep ebadı yapmışlar?

Niye ebadını böyle büyük ebat yapmamışlar da cep ebadı yapmışlar?

Cebe konulabilsin her yerde taşınabilsin diye. Bu önemli bir şey. Cebe konulabilsin her yerde taşınabilsin diye. Bu önemli bir şey. Ve onlar otobüste bir eliyle düşmeyeyim diye tutunurken bir eliyle açıp kitap okurlar. Ve onlar otobüste bir eliyle düşmeyeyim diye tutunurken bir eliyle açıp kitap okurlar. Trene gelir otururlar hemen kitap okurlar.

Ben daha komik veyahut ibretlisini söyleyeyim.
Trene gelir otururlar hemen kitap okurlar.

Ben daha komik veyahut ibretlisini söyleyeyim.
Oğluna bir Japon gelin almış bir arkadaş anlattı. Oğluna bir Japon gelin almış bir arkadaş anlattı. "Hocam!" dedi, "Bu Japonlar o kadar çok kitap okuyorlar ki"Hocam!" dedi, "Bu Japonlar o kadar çok kitap okuyorlar ki yüznumarada bile kitap rafları var." dedi.

yüznumarada bile kitap rafları var." dedi.

Yüznumarasını bile böyle düşünürken elin gavuru, putperesti, puta tapıcısı, müşriki,Yüznumarasını bile böyle düşünürken elin gavuru, putperesti, puta tapıcısı, müşriki, Allah'ın dostları olan mübarek insanlar, yeryüzüne nizam verecek olan, adalet getirecek olan,Allah'ın dostları olan mübarek insanlar, yeryüzüne nizam verecek olan, adalet getirecek olan, zalimin karşısına çıkacak olan insanlar sohbetlerini boş geçirebilir mi?

zalimin karşısına çıkacak olan insanlar sohbetlerini boş geçirebilir mi?

Ötekisi yüznumaradaki bir dakikasını bile boş geçirmiyor, Allah'ın düşmanı. Ötekisi yüznumaradaki bir dakikasını bile boş geçirmiyor, Allah'ın düşmanı. Allah'ın dostları evlerindeki, bilmem başka yerdeki toplantılarını boş geçirir mi,Allah'ın dostları evlerindeki, bilmem başka yerdeki toplantılarını boş geçirir mi, mâlâyâniyle geçirir mi? Yakışık alır mı?

mâlâyâniyle geçirir mi? Yakışık alır mı?

İşte biz öyle şeylerden kaybediyoruz. İşte biz öyle şeylerden kaybediyoruz. Yani prensiplerimiz olmadığı için büyük kalemlerde ziyan ediyoruz.

Yani prensiplerimiz olmadığı için büyük kalemlerde ziyan ediyoruz.

Niye hepimizin cebinde bir cep kitabı yok? Cep kitabı boyutunda dini kitap olmadığından mı?

Niye hepimizin cebinde bir cep kitabı yok? Cep kitabı boyutunda dini kitap olmadığından mı?

Hayır. Alışkanlık olmadığından. Bizde kitap okuma alışkanlığı olmadığından. Hayır. Alışkanlık olmadığından. Bizde kitap okuma alışkanlığı olmadığından. Hepimizin cebinde bir kitap olması lazım.

Ben hatırlıyorum, yedek subay okulunda dersler bitti
Hepimizin cebinde bir kitap olması lazım.

Ben hatırlıyorum, yedek subay okulunda dersler bitti
kura çekme günleri geldi.kura çekme günleri geldi. Bir kardeşimiz geldi yanımıza, "Selamün aleyküm hocam." filan dedi.Bir kardeşimiz geldi yanımıza, "Selamün aleyküm hocam." filan dedi. Ben de bir talebemle aynı sırada oturuyorum. O da şimdi Milli Eğitim'de müfettiş. Ben de bir talebemle aynı sırada oturuyorum. O da şimdi Milli Eğitim'de müfettiş. Böyle oturuyoruz derste yok, boş. Şöyle kitabın ucu görünüyor cepten, biraz yukarı çıkmış, Böyle oturuyoruz derste yok, boş. Şöyle kitabın ucu görünüyor cepten, biraz yukarı çıkmış, bizim talebe müfettiş, "Ha, bu nedir?" dedi aldı.bizim talebe müfettiş, "Ha, bu nedir?" dedi aldı. Baktım, oraya Abdulkâdir Geylanî hazretlerinin bir kitabını koymuş.Baktım, oraya Abdulkâdir Geylanî hazretlerinin bir kitabını koymuş. "E madem Abdulkâdir Geylanî hazretlerinin bir kitabıdır, açın bir şey okuyalım." dedim. "E madem Abdulkâdir Geylanî hazretlerinin bir kitabıdır, açın bir şey okuyalım." dedim. Hem de dedim, kura ile çekiyoruz ya, Allah bize yarayacak bir nasihat ile bizi karşılaştırsın.Hem de dedim, kura ile çekiyoruz ya, Allah bize yarayacak bir nasihat ile bizi karşılaştırsın. Besmeleyle bir sayfa açtık. Hiç unutmuyorum, "Kadere itiraz etme." diyor Besmeleyle bir sayfa açtık. Hiç unutmuyorum, "Kadere itiraz etme." diyor Abdulkâdir Geylanî hazretleri. Abdulkâdir Geylanî hazretleri. "Kul zaten kadere itiraz etse elinden ne gelir. Allah takdir etmiş o olacak, itiraz etme."Kul zaten kadere itiraz etse elinden ne gelir. Allah takdir etmiş o olacak, itiraz etme. Kula düşen iki şey vardır, bir; kadere rıza, iki; dua. Kula düşen iki şey vardır, bir; kadere rıza, iki; dua. Kadere rıza gösterecek oradan sevap alacak, bir de duadan.Kadere rıza gösterecek oradan sevap alacak, bir de duadan. Dua ibadettir, duadan sevap alacak."

Dua ibadettir, duadan sevap alacak."

Şimdi bu bahsi böyle anlatıyor, "Âhirette." diyor, Şimdi bu bahsi böyle anlatıyor, "Âhirette." diyor, "Mü'minler bakacaklar ki defterlerinden bazı sevaplar çıkacak, bilmedikleri sevaplar.""Mü'minler bakacaklar ki defterlerinden bazı sevaplar çıkacak, bilmedikleri sevaplar." Tabii diyecekler ki, "Yâ Rabbi! Biz bu sevabı nereden kazanmışız bilemedik.Tabii diyecekler ki, "Yâ Rabbi! Biz bu sevabı nereden kazanmışız bilemedik. Farkında değiliz bu sevap buraya nasıl yazılmış?" Denilecekmiş ki kendilerine, bu kimselere,Farkında değiliz bu sevap buraya nasıl yazılmış?" Denilecekmiş ki kendilerine, bu kimselere, 'Ey kullarım! Bunlar sizin dünyada yaptığınız duaların mükâfatı ve sevabıdır. 'Ey kullarım! Bunlar sizin dünyada yaptığınız duaların mükâfatı ve sevabıdır. Sizin istediğiniz şey dünyada benim kaderime uygun olmadığından ben onu, Sizin istediğiniz şey dünyada benim kaderime uygun olmadığından ben onu, sizin istediğinizi dünyada yapmadım."

sizin istediğinizi dünyada yapmadım."

Mesela hastanız var, "Yâ Rabbi! Yaşasın!" diye dua ediyorsunuz, halbuki ölecek. Mesela hastanız var, "Yâ Rabbi! Yaşasın!" diye dua ediyorsunuz, halbuki ölecek. Yani çare yok, kader ama siz dua ettiniz, "İşte o benim kaderime muhalif olan dualarınız, Yani çare yok, kader ama siz dua ettiniz, "İşte o benim kaderime muhalif olan dualarınız, yapmadığım dünyada vermediğim, icabet etmediğim duaların icabetidir bu. yapmadığım dünyada vermediğim, icabet etmediğim duaların icabetidir bu. Bu mükâfatı bunun için burada verdim veriyorum, bunun mükâfatıdır.Bu mükâfatı bunun için burada verdim veriyorum, bunun mükâfatıdır. buyuracakmış Allahu Teâlâ hazretleri ve kullar diyeceklermiş ki; buyuracakmış Allahu Teâlâ hazretleri ve kullar diyeceklermiş ki; "Aman ne kadar güzel! Keşke her duamız âhirete böyle bırakılsaydı da "Aman ne kadar güzel! Keşke her duamız âhirete böyle bırakılsaydı da burada böyle büyük mükâfat alsaydık!" diye.

burada böyle büyük mükâfat alsaydık!" diye.

Bunları öğrendik de ben de arkadaşlara dedim ki, bu kurayla çıkınca, dedim; Bunları öğrendik de ben de arkadaşlara dedim ki, bu kurayla çıkınca, dedim; "Hazır olun! Biz kurada öyle yerler çekeceğiz ki, öyle yerler çekeceğiz ki ta"Hazır olun! Biz kurada öyle yerler çekeceğiz ki, öyle yerler çekeceğiz ki ta Türkiye'nin öteki ucuna gideceğiz, Fîzan'ına gideceğiz." dedim.

Türkiye'nin öteki ucuna gideceğiz, Fîzan'ına gideceğiz." dedim.

Hakikaten, benim doçentlik imtihanlarım filan vardı ben istiyordum ki ya Ankara'da olayım yaHakikaten, benim doçentlik imtihanlarım filan vardı ben istiyordum ki ya Ankara'da olayım ya İstanbul'da olayım, öyle temenni ediyordum, dua ediyordum. İstanbul'da olayım, öyle temenni ediyordum, dua ediyordum. Üç defa beş defa, bilmem yedi defa şunları bunları okudum üfledim torbaya elimi soktum çıkardımÜç defa beş defa, bilmem yedi defa şunları bunları okudum üfledim torbaya elimi soktum çıkardım Ağrı'nın Patnos ilçesi. Öteki arkadaşlara da hep böyle yerler çıktı. Ağrı'nın Patnos ilçesi. Öteki arkadaşlara da hep böyle yerler çıktı. Ama çok faydasını gördük. Yani önceden Rabbimiz bizi;Ama çok faydasını gördük. Yani önceden Rabbimiz bizi; "Kadere rıza göster ve dua et!" diye tembihlemiş oldu."Kadere rıza göster ve dua et!" diye tembihlemiş oldu. Çok faydasını gördük, ondan çok istifade ettik.

Evet,
Çok faydasını gördük, ondan çok istifade ettik.

Evet,
yani bir cep kitabı insanın yanında olması lazım.yani bir cep kitabı insanın yanında olması lazım. Bundan sonra hepinizin yanında bir cep kitabı olsun.Bundan sonra hepinizin yanında bir cep kitabı olsun. Hepinize ceza yazalım, soralım, cep kitabı göstermeyen ehliyetini yanında Hepinize ceza yazalım, soralım, cep kitabı göstermeyen ehliyetini yanında taşımayan sürücü gibi olsun.

taşımayan sürücü gibi olsun.

Haydi bakalım göster cebinde bir cep kitabın var mı yok mu?

Yok.

Haydi bakalım göster cebinde bir cep kitabın var mı yok mu?

Yok.

Ver bakalım vakfa 10 bin lira diye hepinize birer ceza yazalım.

Ver bakalım vakfa 10 bin lira diye hepinize birer ceza yazalım.

Kitapla gezin ve kitap okuyun boş zamanınızı geçirmeyin. Kitapla gezin ve kitap okuyun boş zamanınızı geçirmeyin. Hanımlar da ev toplantılarına gittikleri zaman 20-30 çeşit pasta yapacaklarına, onları yiyip Hanımlar da ev toplantılarına gittikleri zaman 20-30 çeşit pasta yapacaklarına, onları yiyip moda üzerine konuşacaklarına Allah'ın seveceği şeylerle meşgul olsunlar.

moda üzerine konuşacaklarına Allah'ın seveceği şeylerle meşgul olsunlar.

Prensip kararları alalım. Yani prensip kararları bir toplumu yükseltir, ileriye götürür. Prensip kararları alalım. Yani prensip kararları bir toplumu yükseltir, ileriye götürür. İnşallah her gün bir aşır öğreneceğiz. İnşallah yanımızda daima bir cep kitabı bulunacak.İnşallah her gün bir aşır öğreneceğiz. İnşallah yanımızda daima bir cep kitabı bulunacak. Hayırlı faydalı bir kitap daima yanımızda bulunacak okuyacağız. İkincisi bu. Hayırlı faydalı bir kitap daima yanımızda bulunacak okuyacağız. İkincisi bu. Tabii bu toplantıda da inşaallah zikir de yaparız.

Tabii bu toplantıda da inşaallah zikir de yaparız.

Üçüncü hadîs-i şerîfi okuyup sözü arkadaşlarıma bırakacağım.

Üçüncü hadîs-i şerîfi okuyup sözü arkadaşlarıma bırakacağım.

Mahtelata hubbî bi-kalbi abdin illâ harramallahu cesedehû ale'n-nâri.

Mahtelata hubbî bi-kalbi abdin illâ harramallahu cesedehû ale'n-nâri.

İbn Ömer radıyallahu anhüma'dan Ebû Nuaym el-İsfehânî rivayet etmiş. İbn Ömer radıyallahu anhüma'dan Ebû Nuaym el-İsfehânî rivayet etmiş. Bu da çok müjdeli, çok güzel, bize çok yarayacak bir hadîs-i şerîf. Bu da çok müjdeli, çok güzel, bize çok yarayacak bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Benim sevgim, bana sevgi duymak, beni sevmek bir kulun gönlüne girip ona karıştı mı, "Benim sevgim, bana sevgi duymak, beni sevmek bir kulun gönlüne girip ona karıştı mı, ihtilat etti mi, ona karıştı mı, benim sevgim bir kulun gönlüne girdi mi." ihtilat etti mi, ona karıştı mı, benim sevgim bir kulun gönlüne girdi mi." İllâ harramallahu cesedehû ale'n-nâri. "O kulun vücudunu Allah cehenneme haram kılar."

İllâ harramallahu cesedehû ale'n-nâri. "O kulun vücudunu Allah cehenneme haram kılar."

Neden?

İçinde Resûlullah'ın sevgisi var. Gönlünde Resûlullah'ın sevgisi olan
Neden?

İçinde Resûlullah'ın sevgisi var. Gönlünde Resûlullah'ın sevgisi olan
bir ceset cehennemde yanmaz. Cehenneme haram kılar yani cehenneme girmeyecek bir ceset cehennemde yanmaz. Cehenneme haram kılar yani cehenneme girmeyecek cennete gidecek demektir.

cennete gidecek demektir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; "Çocuklarınızı Resûlullah sevgisiyle, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; "Çocuklarınızı Resûlullah sevgisiyle, Kur'ân-ı Kerîm sevgisiyle büyütün." diyor.

Kur'ân-ı Kerîm sevgisiyle büyütün." diyor.

Ne yapacaksanız yapın çocuklarınıza Resûlullah sevgisini aşılayın. Ne yapacaksanız yapın çocuklarınıza Resûlullah sevgisini aşılayın. Bakın sünnetleri biz düğün halinde yapıyoruz, sünnet düğünü filan diyoruz. Bakın sünnetleri biz düğün halinde yapıyoruz, sünnet düğünü filan diyoruz. Ne yapacaksanız yapın, çocuklarınıza hediye alın, tesbih alın, takke alın, seccade alın,Ne yapacaksanız yapın, çocuklarınıza hediye alın, tesbih alın, takke alın, seccade alın, mevlit kandili münasebetiyle alın. mevlit kandili münasebetiyle alın. Hangi taktiği uygulayacaksanız uygulayın çocuklarınızı Resûlullah sevgisiyle yetiştirin.Hangi taktiği uygulayacaksanız uygulayın çocuklarınızı Resûlullah sevgisiyle yetiştirin. Siz de Resûlullah'ı sevmek için sevmeyi gönlünüzde hâsıl edecek olan neler yapmak gerekiyorsaSiz de Resûlullah'ı sevmek için sevmeyi gönlünüzde hâsıl edecek olan neler yapmak gerekiyorsa onları yapın. onları yapın. Çünkü içeriye Resûlullah'ın muhabbeti, sevgisi girdi mi bu ceset cehennemde yanmayacak.

Çünkü içeriye Resûlullah'ın muhabbeti, sevgisi girdi mi bu ceset cehennemde yanmayacak.

Resûlullah'ın sevgisi nasıl hâsıl olur?

Bu da bir soru.
Resûlullah'ın sevgisi nasıl hâsıl olur?

Bu da bir soru.
Benim aklıma geldi, sizin de aklınıza gelmiştir şimdi.Benim aklıma geldi, sizin de aklınıza gelmiştir şimdi. Resûlullah'ın muhabbetinin hâsıl olmasının bir sebebi Resûlullah'a çok salât ü selâm eylemektir.Resûlullah'ın muhabbetinin hâsıl olmasının bir sebebi Resûlullah'a çok salât ü selâm eylemektir. Bu mekanik bir şeydir. Mekanik olarak salât ü selâm getirirsiniz yavaş yavaş iş açılır. Bu mekanik bir şeydir. Mekanik olarak salât ü selâm getirirsiniz yavaş yavaş iş açılır. Yani bir kamyonu çubuğu sokup gır gır gır birkaç çevirdikten sonra, Yani bir kamyonu çubuğu sokup gır gır gır birkaç çevirdikten sonra, zorlayarak çevirdikten sonra ondan sonra motorun kendisi çalıştığı gibi. zorlayarak çevirdikten sonra ondan sonra motorun kendisi çalıştığı gibi. Veya anahtarla marş motorunu çalıştırıp bastıktan sonra motorun kendisinin çalıştığı gibidir.

Veya anahtarla marş motorunu çalıştırıp bastıktan sonra motorun kendisinin çalıştığı gibidir.

Salât ü selâmı, her gün vazifeniz olsun, 100 defa Efendimiz'e salât ü selâm getirin. Salât ü selâmı, her gün vazifeniz olsun, 100 defa Efendimiz'e salât ü selâm getirin. Çünkü salât u selâmı melekler Peygamber Efendimiz'e tebliğ ederler.Çünkü salât u selâmı melekler Peygamber Efendimiz'e tebliğ ederler. Hadîs-i şerîflerde bildiriliyor bu. Hadîs-i şerîflerde bildiriliyor bu. Resûlullah kendisine tebliğ edilen salât ü selâma karşılık verir.

Resûlullah kendisine tebliğ edilen salât ü selâma karşılık verir.

Siz birisine esselamü aleyküm dediğiniz zaman ne deniliyor?

Ve aleyküm selam deniliyor.

Siz birisine esselamü aleyküm dediğiniz zaman ne deniliyor?

Ve aleyküm selam deniliyor.

Yani salavat getiren Resûlullah'tan dua almış oluyor. İşin mekanizması, mânevî mekanizması budur.

Yani salavat getiren Resûlullah'tan dua almış oluyor. İşin mekanizması, mânevî mekanizması budur.

Bu hususta şahane bir de yaşanmış olay var onu da anlatayım. Bu hususta şahane bir de yaşanmış olay var onu da anlatayım. Toplantının içinde bilen kardeşlerimiz var onlar sabretsinler bilmeyenlere fayda sağlayacak.Toplantının içinde bilen kardeşlerimiz var onlar sabretsinler bilmeyenlere fayda sağlayacak. Bizim Almanya'daki işçilerden birisi bir fabrikada çalışıyormuş. Bana kendisi anlattı. Bizim Almanya'daki işçilerden birisi bir fabrikada çalışıyormuş. Bana kendisi anlattı. Fabrikada da itibarlıymış, patronu seviyormuş kendisini, para da iyi kazanıyormuş. Demiş;

Fabrikada da itibarlıymış, patronu seviyormuş kendisini, para da iyi kazanıyormuş. Demiş;

Zengin oldum ben ne yapmam lazım? Zengin olunca vazifem nedir?

Zengin oldum ben ne yapmam lazım? Zengin olunca vazifem nedir?

Hacca gitmem lazım. Tamam, bu sene hacca gideyim demiş. Hacca gitmem lazım. Tamam, bu sene hacca gideyim demiş. Haccın ne zaman olduğuna bakmış, şu tarihle şu tarih arasında. Gitmiş patrona;

Haccın ne zaman olduğuna bakmış, şu tarihle şu tarih arasında. Gitmiş patrona;

"Ben demiş şu tarihle şu tarih arasında yıllık iznimi istiyorum." "Ben demiş şu tarihle şu tarih arasında yıllık iznimi istiyorum."

"Olmaz!" demiş, olmaz. Veremeyiz. Fabrikanın tam böyle en çok çalıştığı zaman.


"Olmaz!" demiş, olmaz. Veremeyiz. Fabrikanın tam böyle en çok çalıştığı zaman.
Sen bana en faydalı elemansın, sana o tarihte izin veremem. "Yok!" demiş, başka zaman.

Sen bana en faydalı elemansın, sana o tarihte izin veremem. "Yok!" demiş, başka zaman.

Olmaz, illa bu tarihte olacak.

İşte kışta al, bilmem üretimin bittiği faaliyetlerin
Olmaz, illa bu tarihte olacak.

İşte kışta al, bilmem üretimin bittiği faaliyetlerin
azaldığı [zaman da al].

azaldığı [zaman da al].

"Hayır!" demiş, muhakkak bu tarihte gitmem lazım.

Ya demiş vermem izin.

"Hayır!" demiş, muhakkak bu tarihte gitmem lazım.

Ya demiş vermem izin.

Sen vermezsen de ben bu tarihte kalkıp gideceğim! Vermezsen de...

Sen vermezsen de ben bu tarihte kalkıp gideceğim! Vermezsen de...

E demiş sosyal hakların yanar, gidersen işçi hakların yanar. Yansa da gitmek zorundayım.

E demiş sosyal hakların yanar, gidersen işçi hakların yanar. Yansa da gitmek zorundayım.

Ya demiş peki nedir bu senin ille gitmek zorundayım şey?

"Biz müslümanız." demiş.
Ya demiş peki nedir bu senin ille gitmek zorundayım şey?

"Biz müslümanız." demiş.
Sonunda söylemek zorunda kalmış. Sonunda söylemek zorunda kalmış. "Benim boynuma borç oldu haccetmek. Mekke'ye gideceğim,"Benim boynuma borç oldu haccetmek. Mekke'ye gideceğim, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'i ziyaret edeceğim.Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'i ziyaret edeceğim. Onun da mevsimi işte bu tarihler arasındadır." filan demiş. O zaman Alman ona demiş ki;

Onun da mevsimi işte bu tarihler arasındadır." filan demiş. O zaman Alman ona demiş ki;

"Ya Muhammed'e, 'Patron beni bırakmadı dersin.' olmaz mı?" demiş.

"Ya Muhammed'e, 'Patron beni bırakmadı dersin.' olmaz mı?" demiş.

Olmaz demiş, mazeret değil demiş. İlla senin yanında çalışmak zorunda değilim ki! Olmaz demiş, mazeret değil demiş. İlla senin yanında çalışmak zorunda değilim ki! Ayrılırım, gelirim sonra başka işte çalışırım.

Ayrılırım, gelirim sonra başka işte çalışırım.

Hay Allah! Pekala demiş, madem böyle dinî bir sebep var o halde git bakalım demiş. Hay Allah! Pekala demiş, madem böyle dinî bir sebep var o halde git bakalım demiş. Tetbir alırız fabrika yine aksamaz inşaallah demiş filan.

Tetbir alırız fabrika yine aksamaz inşaallah demiş filan.

Bu da hazırlığını yapmış, ayrılacağı gün gitmiş Hans'ın yanına, patronunun yanına, demiş ki;

Bu da hazırlığını yapmış, ayrılacağı gün gitmiş Hans'ın yanına, patronunun yanına, demiş ki;

"Allahısmarladık. Ben o söylediğim seyahate gidiyorum." Demiş ki;

"Allahısmarladık. Ben o söylediğim seyahate gidiyorum." Demiş ki;

"Güle güle. Muhammed'e benden selam söyle." demiş Alman."Güle güle. Muhammed'e benden selam söyle." demiş Alman. Muhammed'e benden selam söyle demiş.

Muhammed'e benden selam söyle demiş.

Şimdi o da kalkmış Hicaz'a gitmiş, Peygamber Efendimiz'in türbesine ziyarete de gitmiş. Şimdi o da kalkmış Hicaz'a gitmiş, Peygamber Efendimiz'in türbesine ziyarete de gitmiş. Türbede müvâcehe-i şerîfede Efendimiz'in böyle karşısında el pençe divan durmuş, Türbede müvâcehe-i şerîfede Efendimiz'in böyle karşısında el pençe divan durmuş, dualar etmiş, salât ü selâmlar getirmiş filan.dualar etmiş, salât ü selâmlar getirmiş filan. Sonra da orada aklına Hans'ın selâmı gelmiş.Sonra da orada aklına Hans'ın selâmı gelmiş. İçinden demiş ki;

"Yâ Resûlallah! Benim patronum hıristiyan ama işte gelirken sana selam söyledi.
İçinden demiş ki;

"Yâ Resûlallah! Benim patronum hıristiyan ama işte gelirken sana selam söyledi.
Selam mühim olduğundan tebliğ ediyorum. Hans'ın sana selâmı var." filan demiş.

Selam mühim olduğundan tebliğ ediyorum. Hans'ın sana selâmı var." filan demiş.

Sonra Türkiye'ye gelmiş. Daha Almanya'ya gitmedi,Sonra Türkiye'ye gelmiş. Daha Almanya'ya gitmedi, Türkiye'deyken Hans'ın müslüman olduğu haberi gelmiş. Türkiye'deyken Hans'ın müslüman olduğu haberi gelmiş. Kendisinden duydum ben, patronu müslüman olmuş.

Kendisinden duydum ben, patronu müslüman olmuş.

Şimdi ben bu müslüman olmayı, yani olayın başından beri anlatıldığına göre şuna bağlıyorum. Şimdi ben bu müslüman olmayı, yani olayın başından beri anlatıldığına göre şuna bağlıyorum. Hans, "Muhammed'e selam söyle." dedi. O bizim işçi de gitti Peygamber Efendimiz'e,Hans, "Muhammed'e selam söyle." dedi. O bizim işçi de gitti Peygamber Efendimiz'e, "Hans sana selam söyledi." dedi. "Hans sana selam söyledi." dedi. Peygamber Efendimiz de herhalde türbesinden mütebessim, "Peki, ona da selam olsun." dedi. Peygamber Efendimiz de herhalde türbesinden mütebessim, "Peki, ona da selam olsun." dedi. Ona da selam olsun deyince Allah onu da selamete erdirdi İslâm'a soktu, Ona da selam olsun deyince Allah onu da selamete erdirdi İslâm'a soktu, imanla müşerref eyledi, hidayeti nasip etti.

imanla müşerref eyledi, hidayeti nasip etti.

Neden?

Bir edep bak, bir selam gönderme edebinden ama bir salât ü selâmın sonucundan.

Neden?

Bir edep bak, bir selam gönderme edebinden ama bir salât ü selâmın sonucundan.

es-Selamu aleyke yâ Resûlallah!

Ve aleykesselam yâ fülân.

es-Selamu aleyke yâ Resûlallah!

Ve aleykesselam yâ fülân.

Yani Resûlullah'tan bir karşılık oluyor. Bu güzel bir hadise, yani ibretli bir hadise bu.Yani Resûlullah'tan bir karşılık oluyor. Bu güzel bir hadise, yani ibretli bir hadise bu. Bunu ben birkaç defa yazdım çizdim söyledim ama unutulacak gibi bir olay değil.Bunu ben birkaç defa yazdım çizdim söyledim ama unutulacak gibi bir olay değil. Şahane bir olay.

Siz de her gün 100 defa salât ü selâm getirin, bu bir.
Şahane bir olay.

Siz de her gün 100 defa salât ü selâm getirin, bu bir.
Resûlullah'ı sevmenin kalbinde hâsıl olmasının bir sebebi budur.

Resûlullah'ı sevmenin kalbinde hâsıl olmasının bir sebebi budur.

İkinci sebebi, konferansta da söylediğimiz gibi muhabbet marifetten sonra olur. İkinci sebebi, konferansta da söylediğimiz gibi muhabbet marifetten sonra olur. İnsan bilmediği şeyi sevmez, bir güzelliğini gördüğü şeyi sever. İnsan bilmediği şeyi sevmez, bir güzelliğini gördüğü şeyi sever. O zaman tadını tattığı gözüyle gördüğü şeyi sever. O zaman tadını tattığı gözüyle gördüğü şeyi sever. Bazen resmine bayılır, bazen tadına bayılır ama bir ilgi kurduktan sonra olur.Bazen resmine bayılır, bazen tadına bayılır ama bir ilgi kurduktan sonra olur. Onun için Resûlullah'ın sîret-i seniyyesini, hayatını okuyun.Onun için Resûlullah'ın sîret-i seniyyesini, hayatını okuyun. Ahlakını, şemâilini, simâsını, vech-i pâkini şöyle bir öğrenin nasıl güzeller güzeliymiş. Ahlakını, şemâilini, simâsını, vech-i pâkini şöyle bir öğrenin nasıl güzeller güzeliymiş. Diyor ki birisi;

"Resûlullah'ın yüzü kılıç gibi parlıyordu."
Diyor ki birisi;

"Resûlullah'ın yüzü kılıç gibi parlıyordu."
Ötekisi itiraz ediyor, "Ne kılıç gibisi ya!" diyor, "Ay gibiydi, güneş gibiydi!" diyor.

Ötekisi itiraz ediyor, "Ne kılıç gibisi ya!" diyor, "Ay gibiydi, güneş gibiydi!" diyor.

Demek ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in olağanüstü bir parlaklığı var. Demek ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in olağanüstü bir parlaklığı var. Yani nur tabii. Hayatını okuyun, bir. Sünnet-i seniyyesini okuyun, işte hadîs-i şerîfler. Yani nur tabii. Hayatını okuyun, bir. Sünnet-i seniyyesini okuyun, işte hadîs-i şerîfler. Bunlar dersiniz olsun. Hatta bizim tekkemizin şeyidir, Bunlar dersiniz olsun. Hatta bizim tekkemizin şeyidir, Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendimiz'in Râmûzü'l-ehâdîs, Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendimiz'in Râmûzü'l-ehâdîs, Hadisler Deryası diye bir kitap tertip etmiş onu okuyoruz, bizim tekkemizin şeyi bu. Hadisler Deryası diye bir kitap tertip etmiş onu okuyoruz, bizim tekkemizin şeyi bu. Yani tekrar tekrar okunup, döne döne okunan kitabı hadis kitabıdır. Hadis okuyun.

Yani tekrar tekrar okunup, döne döne okunan kitabı hadis kitabıdır. Hadis okuyun.

Mesela İmam Nevevî'nin Riyâzü's-salihîn'ini okuyun güzel bir hadis kitabıdır.Mesela İmam Nevevî'nin Riyâzü's-salihîn'ini okuyun güzel bir hadis kitabıdır. Buhârî'yi, Müslim'i, Ebû Davud'u okuyun, hepsi tercüme edildi. Buhârî'yi, Müslim'i, Ebû Davud'u okuyun, hepsi tercüme edildi. İbn Mace'yi Haydar Hatipoğlu tercüme etti, çok güzel. Bunları okuyun, öğrenin.

İbn Mace'yi Haydar Hatipoğlu tercüme etti, çok güzel. Bunları okuyun, öğrenin.

Bir de ümmetine hizmet etmek. Yani Peygamber Efendimiz'in sevgisini kazanmanın bir yolu Bir de ümmetine hizmet etmek. Yani Peygamber Efendimiz'in sevgisini kazanmanın bir yolu ümmetini sevmek ve ümmetine hizmet etmek.ümmetini sevmek ve ümmetine hizmet etmek. Bizim küçük damat bir yerde bir konuşma yapıyordu güzel bir söz söyledi.

Bizim küçük damat bir yerde bir konuşma yapıyordu güzel bir söz söyledi.

Şimdi diyor, tarikatta fenâfişşeyh olma makamı var, yani şeyhinde fâni olma. Şimdi diyor, tarikatta fenâfişşeyh olma makamı var, yani şeyhinde fâni olma. Sonra fenafirresul makamı var, sonra fenafillah makamı var.Sonra fenafirresul makamı var, sonra fenafillah makamı var. Yani Resûlullah'ta fâni olmak, erimek filan ona kavuşmak. Yani Resûlullah'ta fâni olmak, erimek filan ona kavuşmak. Sonra Allah'ta fâni olmak. Şöyle güzel bir şey söyledi hoşuma gitti;

Sonra Allah'ta fâni olmak. Şöyle güzel bir şey söyledi hoşuma gitti;

Resûlullah'ta fâni olmak durumunda olan bir insan nasıl insan olur?

Resûlullah'ta fâni olmak durumunda olan bir insan nasıl insan olur?

İlgisi nefsinden çok daha yükseklerde bütün ümmete ilgisi olan fenafirresul hâline namzet olur. İlgisi nefsinden çok daha yükseklerde bütün ümmete ilgisi olan fenafirresul hâline namzet olur. Yani eğer bir insan bütün ümmeti dert ediniyorsa, bütün ümmete hayır yapmak istiyorsa;

Yani eğer bir insan bütün ümmeti dert ediniyorsa, bütün ümmete hayır yapmak istiyorsa;

Hay Allah, Hindistan'da Bombay'da şöyle yapmış müslüman kardeşlerime kafirler. Hay Allah, Hindistan'da Bombay'da şöyle yapmış müslüman kardeşlerime kafirler. Hay Allah, Bosna'da şu olmuş. Hay Allah, Somali'de Amerikalılar şu kadar müslüman öldürmüş.Hay Allah, Bosna'da şu olmuş. Hay Allah, Somali'de Amerikalılar şu kadar müslüman öldürmüş. Hay Allah, şu şöyle olmuş. Ümmet için şey yapıyorsa demek ki finafirresule alâmet budur diyor.

Hay Allah, şu şöyle olmuş. Ümmet için şey yapıyorsa demek ki finafirresule alâmet budur diyor.

Eğer bu ilgi ve sevgisi ve acıması ve gayreti bütün mahlâkâta karşıysa diyor, Eğer bu ilgi ve sevgisi ve acıması ve gayreti bütün mahlâkâta karşıysa diyor, o zaman fenafillah makamı olur. O da doğrudur yani bütün mahlûkâta şefkat,o zaman fenafillah makamı olur. O da doğrudur yani bütün mahlûkâta şefkat, evliyaullahın büyük tezahürü böyle oluyor biliyoruz.

evliyaullahın büyük tezahürü böyle oluyor biliyoruz.

Demek ki Ümmet-i Muhammed'i seveceksiniz ama günahkârıyla, âbidiyle. Demek ki Ümmet-i Muhammed'i seveceksiniz ama günahkârıyla, âbidiyle. Günahkârını günahtan kurtarmak için seveceksiniz, ibadet ehlini olanı da Günahkârını günahtan kurtarmak için seveceksiniz, ibadet ehlini olanı da ibadet ediyor diye seveceksiniz. ibadet ediyor diye seveceksiniz. Hepsini seveceksiniz, hepsinin iyiliğini isteyeceksiniz ve hepsine faydalı olmaya çalışacaksınız.

Hepsini seveceksiniz, hepsinin iyiliğini isteyeceksiniz ve hepsine faydalı olmaya çalışacaksınız.

Bunları siz böyle yapınca Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem der ki; Bunları siz böyle yapınca Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem der ki; "Bak şu benim ümmetimi seviyor benim gibi çalışıyor." O da sizi sever. "Bak şu benim ümmetimi seviyor benim gibi çalışıyor." O da sizi sever. Böylece bir muhabbet hâsıl olur.

Ve o muhabbet hâsıl olduktan sonra da
Böylece bir muhabbet hâsıl olur.

Ve o muhabbet hâsıl olduktan sonra da
inşaallah Allah hepimizi nâr-ı cehîmine uğratmasın. inşaallah Allah hepimizi nâr-ı cehîmine uğratmasın. Bi-gayri hisâb defter divan açılmadan, hesaba çekilmeden terlemedenBi-gayri hisâb defter divan açılmadan, hesaba çekilmeden terlemeden duhûlü evvelîn ile cennete girenlerden eylesin. duhûlü evvelîn ile cennete girenlerden eylesin. Resûlullah Efendimiz'e komşu eylesin.

Resûlullah Efendimiz'e komşu eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2