Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Âhir 1446
22 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:19
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:46
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Rüyaların Anlamı ve Değeri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 20.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rüya-yı Sadıkaya İnanmak, Hac Ve Umre Yolunda Vefat Eden Kimse, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Rüyaların Anlamı ve Değeri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 20.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rüya-yı Sadıkaya İnanmak, Hac Ve Umre Yolunda Vefat Eden Kimse, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübareken fih, alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübareken fih, alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ MuhammedinVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ila yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü: ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ila yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'dü:

Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Men lem yü'min bi'r-ru'ya's-sâdıkati fe-innehu lem yü'min bi'llâhi ve rasûlihi. Men lem yü'min bi'r-ru'ya's-sâdıkati fe-innehu lem yü'min bi'llâhi ve rasûlihi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfte rüyaya inanmaktan bahsediyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfte rüyaya inanmaktan bahsediyor. Men lem yü'min bi'r-ru'ya's-sâdıkati.Men lem yü'min bi'r-ru'ya's-sâdıkati. "Doğru rüyaya, salih, sadık rüyaya inanmayan, 'Hadi canım sen de! Rüyadır ne olacak!'"Doğru rüyaya, salih, sadık rüyaya inanmayan, 'Hadi canım sen de! Rüyadır ne olacak!' gibi laflar söyleyen, rüyâ-yı sâdıkaya inanmayan," fe-innehu lem yü'min bi'llâhi ve rasûlihi.gibi laflar söyleyen, rüyâ-yı sâdıkaya inanmayan," fe-innehu lem yü'min bi'llâhi ve rasûlihi. "Allah'a ve Resulüne inanmamış demektir." "Allah'a ve Resulüne inanmamış demektir."

Rüyaların hak olduğunun Kur'ân-ı Kerîm'de misalleri vardır.Rüyaların hak olduğunun Kur'ân-ı Kerîm'de misalleri vardır. Mesela Yusuf aleyhisselam daha küçükken ilerde,Mesela Yusuf aleyhisselam daha küçükken ilerde, yıllar yıllar sonra olacak olan hadiseyi rüyasında gördü.yıllar yıllar sonra olacak olan hadiseyi rüyasında gördü. "Baba, ben rüyamda ayın, güneşin ve 11 yıldızın bana secde ettiğini gördüm." dedi."Baba, ben rüyamda ayın, güneşin ve 11 yıldızın bana secde ettiğini gördüm." dedi. Yıllar sonra Mısır'a gidip de orada tarım işleriyle görevli vezir olunca babasını, annesini ve kardeşleriniYıllar sonra Mısır'a gidip de orada tarım işleriyle görevli vezir olunca babasını, annesini ve kardeşlerini eski diyarından yanına getirttiği zaman onlar, hürmeten hepsi ona secde ettiler.eski diyarından yanına getirttiği zaman onlar, hürmeten hepsi ona secde ettiler. -O zaman hürmet etmek anlamında, insanın insana secde etmesi vardı. Bizim şeriatımızda kaldırıldı bu.-O zaman hürmet etmek anlamında, insanın insana secde etmesi vardı. Bizim şeriatımızda kaldırıldı bu. İnsan insana secde etmiyor İslâm'da.- İnsan insana secde etmiyor İslâm'da.- Onlar beldelerinden Yusuf aleyhisselam'ın konağına gelince;Onlar beldelerinden Yusuf aleyhisselam'ın konağına gelince; anası, babası ve çocuklar hepsi secde ettiler, hürmeten. Bir kere çocuklar suçlu.anası, babası ve çocuklar hepsi secde ettiler, hürmeten. Bir kere çocuklar suçlu. Çünkü onu kuyuya atmışlardı. Anne baba da sevinçli.Çünkü onu kuyuya atmışlardı. Anne baba da sevinçli. Çünkü kaybettikleri yavrularına kavuştular. Secde ettiler. O zaman:Çünkü kaybettikleri yavrularına kavuştular. Secde ettiler. O zaman: "Baba, çocukken gördüğüm rüya işte şimdi çıktı." dedi. Aradan ne kadar yıllar geçtiği zaman. "Baba, çocukken gördüğüm rüya işte şimdi çıktı." dedi. Aradan ne kadar yıllar geçtiği zaman.

Ama Yakup aleyhisselam o rüyayı oğlu kendisine söyleyince,Ama Yakup aleyhisselam o rüyayı oğlu kendisine söyleyince, "Aman oğlum, bu rüyayı kardeşlerine anlatma! Sonra sana bir suikast yaparlar." demişti. "Aman oğlum, bu rüyayı kardeşlerine anlatma! Sonra sana bir suikast yaparlar." demişti.

La taksus ru'yâke alâ ihvetike fe-yekîdû leke keydâ. La taksus ru'yâke alâ ihvetike fe-yekîdû leke keydâ.

Yani Yakup aleyhisselam onun müjdeli bir rüya olduğunu,Yani Yakup aleyhisselam onun müjdeli bir rüya olduğunu, istikbalde oğlunun kıymetli bir insan olacağını o rüyadan anlamış,istikbalde oğlunun kıymetli bir insan olacağını o rüyadan anlamış, "aman bu rüyayı ötekilere anlatma" demişti. Demek ki, işte bir rüya... "aman bu rüyayı ötekilere anlatma" demişti. Demek ki, işte bir rüya...

Sonra, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Mescid-i Harâm'a emniyetle,Sonra, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Mescid-i Harâm'a emniyetle, güvenli bir şekilde gireceğini görmüştü. Halbuki Mekke müşriklerin elindeydi. güvenli bir şekilde gireceğini görmüştü. Halbuki Mekke müşriklerin elindeydi. Ama sonradan o rüyası aynen çıktı. Ama sonradan o rüyası aynen çıktı.

Lekad sadaka'llâhu rasûlehu'r-ru'yâ bi'l-hakk.Lekad sadaka'llâhu rasûlehu'r-ru'yâ bi'l-hakk. Le-tedhulunne'l-mescide'l-harâme inşâ'allâhu âminîne muhallikîne ru'ûseküm ve mukassirîne la tehâfûn.Le-tedhulunne'l-mescide'l-harâme inşâ'allâhu âminîne muhallikîne ru'ûseküm ve mukassirîne la tehâfûn. Fe-alime mâ lem ta'lemû fe-ce'ale min-dûni zâlike fethan garîbâ. Fe-alime mâ lem ta'lemû fe-ce'ale min-dûni zâlike fethan garîbâ.

Fetih Suresi'nde rüyasının hak olduğunu öylece şey yapmıştı.Fetih Suresi'nde rüyasının hak olduğunu öylece şey yapmıştı. Yani, rüya sadece insanın uykuya yattığı zaman beyninin kendisine oynadığı oyunlardan,Yani, rüya sadece insanın uykuya yattığı zaman beyninin kendisine oynadığı oyunlardan, hayallerden ibaret değildir.hayallerden ibaret değildir. Mâneviyat âleminden, âhiret âleminden, gayb âleminden haberler de alınabiliyor rüya ile. Mâneviyat âleminden, âhiret âleminden, gayb âleminden haberler de alınabiliyor rüya ile.

Rüya... "Canım işte boş ver ya" filan... Müslümanlardan da diyenler var.Rüya... "Canım işte boş ver ya" filan... Müslümanlardan da diyenler var. Ben Ankara Özelif Sitesi'nde Râmûzü'l-ehâdîs'i okuyorum, sıra rüyalarla ilgili bir bölüme geldi,Ben Ankara Özelif Sitesi'nde Râmûzü'l-ehâdîs'i okuyorum, sıra rüyalarla ilgili bir bölüme geldi, o akşam da onları anlattım. Yani onları okuduk, onları anlattık.o akşam da onları anlattım. Yani onları okuduk, onları anlattık. Birisi kağıt göndermiş, "Bizi rüyalarla şeylerle konuştun" filan... Yani önemsemiyor.Birisi kağıt göndermiş, "Bizi rüyalarla şeylerle konuştun" filan... Yani önemsemiyor. Halbuki rüya çok önemli. Halbuki rüya çok önemli.

Çünkü rüyaların bir kısmı nefisten gelir, nefsânî rüyalardır;Çünkü rüyaların bir kısmı nefisten gelir, nefsânî rüyalardır; bir kısmı şeytandan gelir, şeytanın oyunlarıdır; bir kısmı da rahmânîdir, sadık rüyadır. bir kısmı şeytandan gelir, şeytanın oyunlarıdır; bir kısmı da rahmânîdir, sadık rüyadır. Ve Peygamber Efendimiz peygamber olmadan önce, Ve Peygamber Efendimiz peygamber olmadan önce, daha peygamber değilken alâmetleri belirmeye başlamıştı. daha peygamber değilken alâmetleri belirmeye başlamıştı. Akşam ne rüya görse ertesi gün, gündüzün pırıl pırıl aydınlığı gibi rüyası 'şıp!' diye,Akşam ne rüya görse ertesi gün, gündüzün pırıl pırıl aydınlığı gibi rüyası 'şıp!' diye, aynen çıkardı.aynen çıkardı. Bu rüya denilen şey bir esrarengiz olaydır ki çeşitleri vardır. İnsana bilgi de geliyor;Bu rüya denilen şey bir esrarengiz olaydır ki çeşitleri vardır. İnsana bilgi de geliyor; insanın kafasında sadece mevcut izlenimlerin, hayallerin oynaşması değil. insanın kafasında sadece mevcut izlenimlerin, hayallerin oynaşması değil.

Bizim de kendi hayatımızdan misaller vardır. Bir rüya görürüz. Ondan sonra aynen ertesi gün çıkar.Bizim de kendi hayatımızdan misaller vardır. Bir rüya görürüz. Ondan sonra aynen ertesi gün çıkar. Siz de görürsünüz. Siz de görürsünüz. Bizim -Allah mekanlarını cennet eylesin- Bursa İlahiyat Fakültesi dekanlığını yapan Yusuf Ziya Binatlı,Bizim -Allah mekanlarını cennet eylesin- Bursa İlahiyat Fakültesi dekanlığını yapan Yusuf Ziya Binatlı, Şeyh Ömer Ziyaeddin Efendimiz'in oğlu, hafız, Profesör Yusuf Ziya Binatlı, o anlatıyor:Şeyh Ömer Ziyaeddin Efendimiz'in oğlu, hafız, Profesör Yusuf Ziya Binatlı, o anlatıyor: "Biz Mısırdaydık hocam." diyor. Yaşça benden kat kat yaşlı. Ama kibar "Biz Mısırdaydık hocam." diyor. Yaşça benden kat kat yaşlı. Ama kibar mübarek, zarif, edepli, gönül almasını bilen insan...mübarek, zarif, edepli, gönül almasını bilen insan... İskenderpaşa Camii'nin aşağı kapısında, merdivenlerde karşılaştık. İskenderpaşa Camii'nin aşağı kapısında, merdivenlerde karşılaştık. "Selamun aleyküm hocam" dedi. Yaşlı, ihtiyar... "Aleyküm selam.""Selamun aleyküm hocam" dedi. Yaşlı, ihtiyar... "Aleyküm selam." "Hocam, biliyor musunuz ben de sizin müridinizim." dedi. Gönül alıyor yani. "Hocam, biliyor musunuz ben de sizin müridinizim." dedi. Gönül alıyor yani. Babası, hocamızın şeyhi. Yani şeyh oğlu kendisi.Babası, hocamızın şeyhi. Yani şeyh oğlu kendisi. Bizim tarikatten hala devam ettiriyorum demek istiyor yani, profesör olunca kopmadım demek istiyor. Bizim tarikatten hala devam ettiriyorum demek istiyor yani, profesör olunca kopmadım demek istiyor. Tabi güzel... O anlattı. Babasıyla Mısırdalar iken, "Tabi Tabi güzel... O anlattı.

Babasıyla Mısırdalar iken, "Tabi
akşam olunca babamızla annemizin odasına edeben biz gidemezdik.akşam olunca babamızla annemizin odasına edeben biz gidemezdik. Gece babamın odasında bir ağlama başladı.Gece babamın odasında bir ağlama başladı. Edeben gidemiyoruz da. Ama ağlıyor, hüngür hüngür filan..."Edeben gidemiyoruz da. Ama ağlıyor, hüngür hüngür filan..." Sonunda anlaşıldı, rüya görmüş Ömer Ziyaeddin Efendi rahmetullahi aleyh. Sonunda anlaşıldı, rüya görmüş Ömer Ziyaeddin Efendi rahmetullahi aleyh. Şeyhi demiş ki: "Ömer Ziyaeddin, ben âhirete gidiyorum. Sen gel, makamı devral."Şeyhi demiş ki: "Ömer Ziyaeddin, ben âhirete gidiyorum. Sen gel, makamı devral." Tabi o vefat edecek diye ona üzülüyor. Ondan ağlıyor.Tabi o vefat edecek diye ona üzülüyor. Ondan ağlıyor. "İskenderiye'deydik." diyor. Mısırda, İskenderiye'de yani."İskenderiye'deydik." diyor. Mısırda, İskenderiye'de yani. -O zaman oralar da bizim.-O zaman oralar da bizim. Ne devletli imiş ya Osmanlılar!- "Hemen eşyaları toplayın, İstanbul'a gidiyoruz." demiş. Ne devletli imiş ya Osmanlılar!- "Hemen eşyaları toplayın, İstanbul'a gidiyoruz." demiş. "Ya Efendi! Dur bakalım, bir soruşturalım, haber alalım, rüyadır...""Ya Efendi! Dur bakalım, bir soruşturalım, haber alalım, rüyadır..." "Yok, hemen gideceğiz!" demiş. "Apar topar o gün yola çıktık." diyor. "Şeyhim gel dedi." demiş."Yok, hemen gideceğiz!" demiş. "Apar topar o gün yola çıktık." diyor. "Şeyhim gel dedi." demiş. "Ya rüyadır bu!" "Gideceğiz" demiş. Böyle anlatıyor. "Vapurla İzmir'e geldik." diyor. "Ya rüyadır bu!" "Gideceğiz" demiş. Böyle anlatıyor. "Vapurla İzmir'e geldik." diyor. Vapurla geliyorlar, o zaman uçak yok. "İzmir'de bir indik, rıhtıma alışveriş için iniliyor böyle,Vapurla geliyorlar, o zaman uçak yok. "İzmir'de bir indik, rıhtıma alışveriş için iniliyor böyle, oradan haber oldu; evet, vefat etmiş" diyor. Bak, rüyada gelip vazifeyi devrediyor.oradan haber oldu; evet, vefat etmiş" diyor. Bak, rüyada gelip vazifeyi devrediyor. "Ömer Ziyaeddin gel, makama otur, teslim al" diye. Allahu ekber! "Ömer Ziyaeddin gel, makama otur, teslim al" diye. Allahu ekber!

Bizim Medine'deki salih ihvanımızdan birisi, hocamız rahmetullahi aleyh vefat edeceği zaman rüya görmüş.Bizim Medine'deki salih ihvanımızdan birisi, hocamız rahmetullahi aleyh vefat edeceği zaman rüya görmüş. "Mustafa artık ben gidiyorum. Hadi Allahaısmarladık, hakkını helal et" demiş."Mustafa artık ben gidiyorum. Hadi Allahaısmarladık, hakkını helal et" demiş. Uyanmış Mustafa, üzüntülü. Hanımına:Uyanmış Mustafa, üzüntülü. Hanımına: "Hocamız âhirete göçtü." demiş. "Nerden biliyorsun?""Hocamız âhirete göçtü." demiş. "Nerden biliyorsun?" "Rüyada benimle vedalaştı." demiş. Telefon açmışlar, "Hocamız vefat etti..." Rüya hayal oyunu muymuş? "Rüyada benimle vedalaştı." demiş. Telefon açmışlar, "Hocamız vefat etti..."

Rüya hayal oyunu muymuş?

Değil! Değil! Adamına göre rüya işte böyle! Er kişinin rüyası da merdâne olur.Değil! Değil! Adamına göre rüya işte böyle! Er kişinin rüyası da merdâne olur. Rüyâ-yı sâdıkaya inanmayan, Allah'a ve Resûlü'ne inanmamış olur.Rüyâ-yı sâdıkaya inanmayan, Allah'a ve Resûlü'ne inanmamış olur. Ruh âlemi bu, gayb âlemi; gayb âlemiyle bağlantı...Ruh âlemi bu, gayb âlemi; gayb âlemiyle bağlantı... İnansa da inanmasa da olaylar böyle işte. Ben ertesi gün olacak imtihanı gördüğümü hatırlıyorum. İnansa da inanmasa da olaylar böyle işte. Ben ertesi gün olacak imtihanı gördüğümü hatırlıyorum. Ortaokul talebesiyken daha. Oluyor yani.Ortaokul talebesiyken daha. Oluyor yani. Ertesi gün olacak, daha olmamış şeyi aynen gördüğümü hatırlıyorum. İlginç şeyler oluyor. Ertesi gün olacak, daha olmamış şeyi aynen gördüğümü hatırlıyorum. İlginç şeyler oluyor.

Men mâte fî hâze'l-vechi hâccen ev mu'temiren lem yu'rad ve lem yuhâseb ve kîle lehu udhuli'l-cennete. Men mâte fî hâze'l-vechi hâccen ev mu'temiren lem yu'rad ve lem yuhâseb ve kîle lehu udhuli'l-cennete.

Aîşe-i Sıddîka validemizden, Hatîb-i Bağdâdî, Hulvânî, İbn Abdi'l-BerrAîşe-i Sıddîka validemizden, Hatîb-i Bağdâdî, Hulvânî, İbn Abdi'l-Berr ve diğer kaynaklar rivayet etmişler ki Efendimiz buyuruyor: ve diğer kaynaklar rivayet etmişler ki Efendimiz buyuruyor:

"Bu şekilde hacca giderken, umreye giderken, hac ve umre seyahati esnasında ölen kimse hesaba çekilmez."Bu şekilde hacca giderken, umreye giderken, hac ve umre seyahati esnasında ölen kimse hesaba çekilmez. Cenâb-ı Hakk'a hesap vermez. Yevme'l-arzı'l-ekber.Cenâb-ı Hakk'a hesap vermez. Yevme'l-arzı'l-ekber. 'İnsanların mahşer yerinde toplandığı zaman' orada beklemez, hesaba çekilmez ve ona 'cennete gir' denilir." 'İnsanların mahşer yerinde toplandığı zaman' orada beklemez, hesaba çekilmez ve ona 'cennete gir' denilir."

Evet, bizim arkadaşlardan böyle olanlar var. Yolda, hacca giderken vefat edenler var.Evet, bizim arkadaşlardan böyle olanlar var. Yolda, hacca giderken vefat edenler var. Hacda, Mina'da yangın çıktığı zaman vefat edenler var.Hacda, Mina'da yangın çıktığı zaman vefat edenler var. Umrede, valide hanım umrede vefat etti. Umrede, valide hanım umrede vefat etti. Umreyi yaptı, ertesi gün İstanbul'a dönecekler, o gün akşam Mekke'de vefat etti.Umreyi yaptı, ertesi gün İstanbul'a dönecekler, o gün akşam Mekke'de vefat etti. Hatice anamızın yakınına gömüldü. Allahu ekber! Ne devlet, ne nimet, ne şeref! Hatice anamızın yakınına gömüldü. Allahu ekber! Ne devlet, ne nimet, ne şeref!

Men mâte ve hüve ya'lemu en lâ ilâhe illallah dehale'l-cennete. Men mâte ve hüve ya'lemu en lâ ilâhe illallah dehale'l-cennete.

Bu da hepimize toptan müjde.Bu da hepimize toptan müjde. "Kim Allah'tan başka ilah olmadığını, Allah'ın bir olduğunu,"Kim Allah'tan başka ilah olmadığını, Allah'ın bir olduğunu, lâ ilahe illallah'ı bilir vaziyette ölürse," delahe'l-cenneh. "cennete girer." lâ ilahe illallah'ı bilir vaziyette ölürse," delahe'l-cenneh. "cennete girer."

Tabi Bu hususta hadîs-i şerîfler çok,Tabi Bu hususta hadîs-i şerîfler çok, Lâ ilahe illallah diyen cennete girer. Hiç şek şüphe yok.Lâ ilahe illallah diyen cennete girer. Hiç şek şüphe yok. Peki hocam, cennete girer de acaba cehenneme de girer mi? Peki hocam, cennete girer de acaba cehenneme de girer mi? Suç işlemişse cehenneme de girer.Suç işlemişse cehenneme de girer. Suçuna göre cehenneme de girer, cehennemde cezasını çektikten sonra cennete girer. Suçuna göre cehenneme de girer, cehennemde cezasını çektikten sonra cennete girer.

Allah bizi hiç cehenneme girmeden, suçlu olduğumuz halde, kusurlu olduğumuz halde,Allah bizi hiç cehenneme girmeden, suçlu olduğumuz halde, kusurlu olduğumuz halde, elimiz boş olduğu halde, kabahatlerimiz boyumuzu aşkın olduğu halde hiç hesaba çekmeden,elimiz boş olduğu halde, kabahatlerimiz boyumuzu aşkın olduğu halde hiç hesaba çekmeden, hiç cehenneme atmadan, ateşlerde yakmadan doğrudan cennetine soksun.hiç cehenneme atmadan, ateşlerde yakmadan doğrudan cennetine soksun. Habîb-i edîbine de komşu eylesin. 1400 yıl sonra geldik dünyaya, Peygamberimizi göremedik.Habîb-i edîbine de komşu eylesin. 1400 yıl sonra geldik dünyaya, Peygamberimizi göremedik. Âhirette bol bol yanında olmayı, sohbetine ermeyi, cemalini görmeyi Allah nasip eylesin. el- Fâtiha... Âhirette bol bol yanında olmayı, sohbetine ermeyi, cemalini görmeyi Allah nasip eylesin. el- Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2