Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Sabah Akşam Okunacak Dualar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Ramazan 1405 / 16.06.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Şeytanın Şerrinden Korunmak İçin Dua, Allah’a Çok Sığının!, Gözünüze Sahip Olun!, Hasbiyallah Duası, Allah Her Şeye Kàdirdir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sabah Akşam Okunacak Dualar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Ramazan 1405 / 16.06.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Şeytanın Şerrinden Korunmak İçin Dua, Allah’a Çok Sığının!, Gözünüze Sahip Olun!, Hasbiyallah Duası, Allah Her Şeye Kàdirdir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn.Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînseyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atünve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Men kâle hîne yusbihu eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîmMen kâle hîne yusbihu eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm ucîre mine'ş-şeytâni hattâ yumsiye. ucîre mine'ş-şeytâni hattâ yumsiye.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, lütfu, ikramı, ihsanı cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, lütfu, ikramı, ihsanı cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri Ramazan'ın feyzinden, Kadir gecesinin nimetlerinden faydalandırsın;Allahu Teâlâ hazretleri Ramazan'ın feyzinden, Kadir gecesinin nimetlerinden faydalandırsın; meyvelerini devşirmek, nimetlerine nâil olmak nasip eylesin.meyvelerini devşirmek, nimetlerine nâil olmak nasip eylesin. Geçmişlerinize rahmeylesin. İşlerinizi iki cihanda hayreylesin. Geçmişlerinize rahmeylesin. İşlerinizi iki cihanda hayreylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar, Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 433. sayfasından okumaya devam edeceğiz. Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 433. sayfasından okumaya devam edeceğiz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, her zaman yaptığımız gibiBu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce, her zaman yaptığımız gibi evvelen ve hâsseten Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâevvelen ve hâsseten Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-i pâkine hediye olsun diye,sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-i pâkine hediye olsun diye, sonra onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının,sonra onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının, bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin,bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliy-yi Murtezâ'danEbû Bekr-i Sıddîk ve Aliy-yi Murtezâ'dan ve sâir sahabeden -rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn-ve sâir sahabeden -rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn- müteselsilen Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olanmüteselsilen Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan silsilemize mensup zevât-ı muhteremeninsilsilemize mensup zevât-ı muhteremenin ve onların halifelerinin, müridlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye;ve onların halifelerinin, müridlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ve hâssetensâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ve hâsseten İstanbulumuz'da medfun bulunan sahabenin, tâbiînin, evliyâullahın, salihlerin ruhlarına hediye olsun diye;İstanbulumuz'da medfun bulunan sahabenin, tâbiînin, evliyâullahın, salihlerin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri fethetmiş olan Fatih Sultan Mehmed Han'ın ve sâir askerlerin,bu beldeleri fethetmiş olan Fatih Sultan Mehmed Han'ın ve sâir askerlerin, muvahhid gazilerin, şehitlerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye;muvahhid gazilerin, şehitlerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır hasenât sahiplerinin ve bilhassa şu camimizi yapmış olancümle hayır hasenât sahiplerinin ve bilhassa şu camimizi yapmış olan İskender Paşa'nın ve onun yaptırdığı II. Bayezid zamanından bugüne kadar böyle temiz,İskender Paşa'nın ve onun yaptırdığı II. Bayezid zamanından bugüne kadar böyle temiz, pak ayakta kalmasına koşuşturmuş olan, yardım etmiş olan kimselerin hepsinin,pak ayakta kalmasına koşuşturmuş olan, yardım etmiş olan kimselerin hepsinin, kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için;kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere muhabbetleuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere muhabbetle şu mescide gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin,şu mescide gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye;yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp,biz yaşayan müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp, sevdiği amelleri işleyip, rızasını kazanıp, huzuruna sevdiği, razı olduğu birsevdiği amelleri işleyip, rızasını kazanıp, huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamıza vesile olsun diye,kul olarak varmamıza vesile olsun diye, hastalarımız şifa bulsun, dertlerimize çareler bulunsun,hastalarımız şifa bulsun, dertlerimize çareler bulunsun, Ümmet-i Muhammed rahmete ersin diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. Ümmet-i Muhammed rahmete ersin diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım.

Sözümüzün başında Arapça metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfteSözümüzün başında Arapça metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfte ve bundan sonraki hadîs-i şerîflerde, bu hafta da böyle devam edecek,ve bundan sonraki hadîs-i şerîflerde, bu hafta da böyle devam edecek, Ramazan'ın bereketine öyle denk geldi; faydalı, sevaplı dualar var.Ramazan'ın bereketine öyle denk geldi; faydalı, sevaplı dualar var. Önümüzdeki hafta da devam eder de ondan sonra artık nereye varır söz, bilmiyorum.Önümüzdeki hafta da devam eder de ondan sonra artık nereye varır söz, bilmiyorum. Hadisler alfabetik sırayla dizilmiş. Hadisler alfabetik sırayla dizilmiş.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men kâle hîne yusbihu. "Sabaha erdiği zaman her kim;"Men kâle hîne yusbihu. "Sabaha erdiği zaman her kim;" "Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm derse.""Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm derse." Ucire mine'ş-şeytâni hattâ yumsiye. "Akşama gelinceye kadar şeytanın şerrinden mahfuz kalır." Ucire mine'ş-şeytâni hattâ yumsiye. "Akşama gelinceye kadar şeytanın şerrinden mahfuz kalır."

Rivayet eden kim? İbn Sinnî, Enes b. Malik radıyallahu anh'ten rivayet etmiş. Rivayet eden kim?

İbn Sinnî, Enes b. Malik radıyallahu anh'ten rivayet etmiş.

"Bu mânayı teyit eden başka hadîs-i şerîfler vardır." diyor Hocamız Gümüşhaneli hazretleri."Bu mânayı teyit eden başka hadîs-i şerîfler vardır." diyor Hocamız Gümüşhaneli hazretleri. Diyor ki; Se-ye'tî men kâle hîne yusbihu selâse merrat... diyeDiyor ki; Se-ye'tî men kâle hîne yusbihu selâse merrat... diye "Başka hadisler de var, aynı mânaya, aynı kapıya çıkar." "Başka hadisler de var, aynı mânaya, aynı kapıya çıkar."

Bunu şu bakımdan söylüyorum ki; bu Râmûzü'l-ehâdîs kitabını Gümüşhaneli Hocamız yazmış. Bunu şu bakımdan söylüyorum ki; bu Râmûzü'l-ehâdîs kitabını Gümüşhaneli Hocamız yazmış.

Gümüşhaneli Hoca kim? Gümüşhaneli Hoca kim?

Son zamanın en büyük muhaddislerinden. Asrının büyük alimlerinden, tanınmış bir kimse. Son zamanın en büyük muhaddislerinden. Asrının büyük alimlerinden, tanınmış bir kimse.

Gümüşhaneli Hocamız, kendisi Arapça 40-50 eser yazmış. Arapça biliyor.Gümüşhaneli Hocamız, kendisi Arapça 40-50 eser yazmış. Arapça biliyor. Üç sene Mısır'da kalmış, bu hadis kitabını Araplar'a da okutmuş, oradaki alimlere de icazet vermiş,Üç sene Mısır'da kalmış, bu hadis kitabını Araplar'a da okutmuş, oradaki alimlere de icazet vermiş, "Siz de okuyun, okutun." diye. "Siz de okuyun, okutun." diye.

Şimdi bazı gençler diyorlar ki; Şimdi bazı gençler diyorlar ki;

"Bu hadislerin içinde mevzu hadis var veyahut zayıf hadisler var." "Bu hadislerin içinde mevzu hadis var veyahut zayıf hadisler var."

Tabii hadisin sıhhatlisini, sağlamını aramamız, hep onları konuşmamız lazım; doğru.Tabii hadisin sıhhatlisini, sağlamını aramamız, hep onları konuşmamız lazım; doğru. Çünkü Peygamber Efendimiz'in sözü nakledilecek; sevap, hayır, bereket onda. Çünkü Peygamber Efendimiz'in sözü nakledilecek; sevap, hayır, bereket onda.

Yalnız, Hocamız mevzu hadisi, zayıf hadisi, sakat hadisi iki bakımdan bilecek selâhiyete sahip: Yalnız, Hocamız mevzu hadisi, zayıf hadisi, sakat hadisi iki bakımdan bilecek selâhiyete sahip:

Bir; ilmî seviyesi çok yüksek, sıradan bir insan değil.Bir; ilmî seviyesi çok yüksek, sıradan bir insan değil. Kitaplara hayatı geçmiş yüksek bir şahsiyet. Yani bayağı büyük bir alim.Kitaplara hayatı geçmiş yüksek bir şahsiyet. Yani bayağı büyük bir alim. Hani böyle yeni başlamış bu işe de acemiliğinden, niyeti iyi ama bilememiş, Hani böyle yeni başlamış bu işe de acemiliğinden, niyeti iyi ama bilememiş, doğruyu,eğriyi pek seçememiş de hatalı; o tipte bir insan değil.doğruyu,eğriyi pek seçememiş de hatalı; o tipte bir insan değil. Alim, derya, kavuklu, cübbeli, padişahların kendisine hürmet ettiği, emrine vapur tahsis ettiği,Alim, derya, kavuklu, cübbeli, padişahların kendisine hürmet ettiği, emrine vapur tahsis ettiği, "Hocam buyur, vapur emrinde, istediğin kadar insanı doldur, hacca gidin." diye"Hocam buyur, vapur emrinde, istediğin kadar insanı doldur, hacca gidin." diye öyle padişahların hürmet ettiği bir büyük alim.öyle padişahların hürmet ettiği bir büyük alim. Zamanında da hep hürmet görmüş.Zamanında da hep hürmet görmüş. Bir ilmi var ki hadislerin doğrusunu eğrisini ayırt edebilecek kuvveti var ki oradan itimat ediyoruz.Bir ilmi var ki hadislerin doğrusunu eğrisini ayırt edebilecek kuvveti var ki oradan itimat ediyoruz. Mesela ben üniversitede profesörüm, ben ayağının tırnağının tozu olamam.Mesela ben üniversitede profesörüm, ben ayağının tırnağının tozu olamam. Onlar o devirde kendini çok iyi yetiştirmişler.Onlar o devirde kendini çok iyi yetiştirmişler. Sonra, yazdığı eserlerin hepsi terceme ediliyor, beğeniliyor; kıymetli eserleri var. Sonra, yazdığı eserlerin hepsi terceme ediliyor, beğeniliyor; kıymetli eserleri var.

İki; tasavvuf tarafı var. Ârif kimse, kâmil kimse. Yani mürşit.İki; tasavvuf tarafı var. Ârif kimse, kâmil kimse. Yani mürşit. Tarikatte şeyh olmuş, insanları terbiye eylemiş.Tarikatte şeyh olmuş, insanları terbiye eylemiş. Etrafına alimler talebe olarak gelmişler, el pençe divan durmuşlar.Etrafına alimler talebe olarak gelmişler, el pençe divan durmuşlar. Yani böyle bir kimse de mânevî bakımdan da bilir.Yani böyle bir kimse de mânevî bakımdan da bilir. Hem takvâsı daha kuvvetlidir... Hem takvâsı daha kuvvetlidir...

Mesela Abdulaziz ed-Debbağ hazretleri; "Ümmî mürşidime her zaman sorarım.Mesela Abdulaziz ed-Debbağ hazretleri;

"Ümmî mürşidime her zaman sorarım.
Bana şöyle der, böyle der... Ben bir hadis okuyorum. 'Bu hadis midir, değil midir?' diyorum." Bana şöyle der, böyle der... Ben bir hadis okuyorum. 'Bu hadis midir, değil midir?' diyorum."

Ümmî, hiç okumamış mürşidine soruyormuş; Ümmî, hiç okumamış mürşidine soruyormuş;

"Bu hadis midir?" "Hadistir evladım." "Bu hadis midir?"

"Hadistir evladım."

"Bir hadîs-i şerîfle bir büyük zâtın sözünü karıştırıyorum; okuyorum, -denemek için- soruyorum." "Bir hadîs-i şerîfle bir büyük zâtın sözünü karıştırıyorum; okuyorum, -denemek için- soruyorum."

"Şuraya kadar hadistir evladım, buradan sonrası hadis değildir." diyor. "Şuraya kadar hadistir evladım, buradan sonrası hadis değildir." diyor.

"Başka bir şey soruyorum." "Başka bir şey soruyorum."

"Şu şöyle demişlerdir, bu böyle demişlerdir... Ama bu hadis değildir evladım." "Şu şöyle demişlerdir, bu böyle demişlerdir... Ama bu hadis değildir evladım."

"Peki hocam, 'okumadım' diyorsunuz, 'ümmîyim' diyorsunuz; bunları nereden biliyorsunuz?" "Peki hocam, 'okumadım' diyorsunuz, 'ümmîyim' diyorsunuz; bunları nereden biliyorsunuz?"

"Evladım" demiş, "sen hadîs-i şerîf okurken ağzından bir yeşil nur çıkıyor;"Evladım" demiş, "sen hadîs-i şerîf okurken ağzından bir yeşil nur çıkıyor; hadis olmadığı zaman o nur kesiliyor, oradan." hadis olmadığı zaman o nur kesiliyor, oradan."

Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri mânevî bakımdan da, insan ümmî de olsa işaretler bahşeder. Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri mânevî bakımdan da, insan ümmî de olsa işaretler bahşeder.

Yani eskiden insanlar, üniversiteler mi vardı böyle?Yani eskiden insanlar, üniversiteler mi vardı böyle? Peygamber Efendimiz hangi üniversiteyi bitirdi? Diploması nereden?Peygamber Efendimiz hangi üniversiteyi bitirdi? Diploması nereden? Doktorası, doçentliği, profesörlüğü nereden? Yok öyle bir şey.Doktorası, doçentliği, profesörlüğü nereden? Yok öyle bir şey. Zamanında, Medine-i Münevvere'de okuma yazma bilen 17 kişi varmış.Zamanında, Medine-i Münevvere'de okuma yazma bilen 17 kişi varmış. Okuma yazma bilen bile yok. Hz. İsa hangi üniversiteden mezun oldu? Yok böyle bir şey... Okuma yazma bilen bile yok. Hz. İsa hangi üniversiteden mezun oldu? Yok böyle bir şey...

Ama mesela Allah, Musa aleyhisselam'ı Firavun'un sarayında yetiştirmiş.Ama mesela Allah, Musa aleyhisselam'ı Firavun'un sarayında yetiştirmiş. Onun da ayrı hikmeti var. Firavun kendi mülkünü yıkmasın,Onun da ayrı hikmeti var. Firavun kendi mülkünü yıkmasın, mülkü, saltanatı devam etsin diye benî İsrail'den doğacak çocukları öldürmeye çalışıyor.mülkü, saltanatı devam etsin diye benî İsrail'den doğacak çocukları öldürmeye çalışıyor. Allah; "Sen misin öyle yapan; ben sana senin düşmanını senin sarayında beslettireceğim." diyeAllah; "Sen misin öyle yapan; ben sana senin düşmanını senin sarayında beslettireceğim." diye Musa aleyhisselam'ı onun yanında beslettirmiş. Gözünüzü açın, ibret alın.Musa aleyhisselam'ı onun yanında beslettirmiş. Gözünüzü açın, ibret alın. Allah'ın hükmünden kaçmak olur mu? Çocuk öldürmekle Allah'ın hükmünün karşısına geçilebilir mi? Allah'ın hükmünden kaçmak olur mu? Çocuk öldürmekle Allah'ın hükmünün karşısına geçilebilir mi?

Allah Firavun'un yanında... Karısına muhabbet vermiş.Allah Firavun'un yanında... Karısına muhabbet vermiş. Nil'de, suyun üzerinde bebeği bulunca, "Aman bunu öldürme!" diyor, "Ne kadar güzel!" diyor. Nil'de, suyun üzerinde bebeği bulunca, "Aman bunu öldürme!" diyor, "Ne kadar güzel!" diyor.

Asâ en yenfeanâ ev nettehizehû veledâ.Asâ en yenfeanâ ev nettehizehû veledâ. "Belki bize bir faydası dokunur bu küçük yavrunun, yanımızda besleriz."Belki bize bir faydası dokunur bu küçük yavrunun, yanımızda besleriz. Belki de evlat ediniriz." diyor. Firavun "peki" diyor, karısının hatırını kıramıyor.Belki de evlat ediniriz." diyor.

Firavun "peki" diyor, karısının hatırını kıramıyor.
Öteki çocukları, Benî İsrail'in çocuklarını öldürtüyor hep ama Firavun'un yanında Allah beslettirmiş. Öteki çocukları, Benî İsrail'in çocuklarını öldürtüyor hep ama Firavun'un yanında Allah beslettirmiş.

Kim emzirdi? Kim emzirdi?

Allah kendi anasına emzittirdi. Her şeye kâdir.Allah kendi anasına emzittirdi. Her şeye kâdir. "Sen meraklanma." dedi anasına, öyle ilham eyledi."Sen meraklanma." dedi anasına, öyle ilham eyledi. "Sen meraklanma... Koy çocuğunu Nil'e, salıver suyun üstüne; biz onu sana iade edeceğiz." dedi."Sen meraklanma... Koy çocuğunu Nil'e, salıver suyun üstüne; biz onu sana iade edeceğiz." dedi. Koydu o da. Ondan sonra Musa aleyhisselam'ı doyurmak istiyorlar...Koydu o da. Ondan sonra Musa aleyhisselam'ı doyurmak istiyorlar... Artık karısı rica etti ya Firavun'a; "Aman bu bize faydalı olur, bakalım, nur topu gibi çocuk..." Artık karısı rica etti ya Firavun'a; "Aman bu bize faydalı olur, bakalım, nur topu gibi çocuk..."

Ve harramnâ aleyhi'l-merâdıa. "Musa aleyhisselam hiç kimsenin sütünü emmedi." Ve harramnâ aleyhi'l-merâdıa. "Musa aleyhisselam hiç kimsenin sütünü emmedi."

Sonra dediler ki; Sonra dediler ki;

"Bir kadın var, onun sütü var, onu tavsiye edelim mi, müsaade eder misiniz?" "Bir kadın var, onun sütü var, onu tavsiye edelim mi, müsaade eder misiniz?"

"E getirin bakalım." dedi. Çocuk aç kalacak."E getirin bakalım." dedi. Çocuk aç kalacak. O zaman da tabii biberonlar, mamalar, terkipler, şunlar bunlar yok ki... O zaman da tabii biberonlar, mamalar, terkipler, şunlar bunlar yok ki...

"Getirin bakalım." dediler. "Getirin bakalım." dediler.

Anasını getirdiler. Anasının yüreği ağzına geldi, nerdeyse belli edecekti...Anasını getirdiler. Anasının yüreği ağzına geldi, nerdeyse belli edecekti... Kendi çocuğuna kavuşunca gözleri yaşardı; "Allah yâ Rabbi, ne büyüksün yâ Rabbi,Kendi çocuğuna kavuşunca gözleri yaşardı; "Allah yâ Rabbi, ne büyüksün yâ Rabbi, benim yavrumdan beni ayırdın; hem öldürtmedin hem yine kavuşturttun." diye. benim yavrumdan beni ayırdın; hem öldürtmedin hem yine kavuşturttun." diye.

Orada yetişti. Tabii Firavun'un sarayında özel öğretmenlerde yetişmiş olabilir. Orada yetişti. Tabii Firavun'un sarayında özel öğretmenlerde yetişmiş olabilir.

Ama asıl yetişmeleri, rahle-i tedrîs-i İlâhî'den. İlâhî mektepte okuyorlar. Ama asıl yetişmeleri, rahle-i tedrîs-i İlâhî'den. İlâhî mektepte okuyorlar.

Profesörler ayağının tozu olamaz.Profesörler ayağının tozu olamaz. Üniversiteler anlattıklarını, öğrettiklerini anlatmaya, anlamaya güç yetiremez. Üniversiteler anlattıklarını, öğrettiklerini anlatmaya, anlamaya güç yetiremez.

Onun için mânevî bir şeyleri sezme durumu olur. Onun için mânevî bir şeyleri sezme durumu olur.

Ama biz "Şu Allah'ın velîsidir. Bu Allah'ın sevgili kuludur. Bu Allah'ın sevmediği kuldur." diyemeyiz.Ama biz "Şu Allah'ın velîsidir. Bu Allah'ın sevgili kuludur. Bu Allah'ın sevmediği kuldur." diyemeyiz. Biz bilemeyiz de etrafındakiler alâmetlerinden, başına gelen hadiselerden,Biz bilemeyiz de etrafındakiler alâmetlerinden, başına gelen hadiselerden, vesaireden de yaşayan arkadaşları tanırlar, bilirler. vesaireden de yaşayan arkadaşları tanırlar, bilirler.

Şimdi böyle bir zât-ı muhterem, bir hadis buraya yazdığı zaman bir sebebi var.Şimdi böyle bir zât-ı muhterem, bir hadis buraya yazdığı zaman bir sebebi var. Ya burada olduğu gibi ileride başka hadisler gelecek, o da bu mânayı teyit edecek, Ya burada olduğu gibi ileride başka hadisler gelecek, o da bu mânayı teyit edecek, takviye edecek, aynı kapıya çıkacak. Binâenaleyh, "Bu hadis doğrudur." demeye getiriyor.takviye edecek, aynı kapıya çıkacak. Binâenaleyh, "Bu hadis doğrudur." demeye getiriyor. Bazen de diyor ki; Velehü'l-şevâhidu.Bazen de diyor ki; Velehü'l-şevâhidu. "Bunun sağlam hadis olduğuna çok deliller, şahitler var."Bunun sağlam hadis olduğuna çok deliller, şahitler var. Her ne kadar filanca 'çürük hadis' demişse de sağlam olduğuna dair çok alametler var." Her ne kadar filanca 'çürük hadis' demişse de sağlam olduğuna dair çok alametler var."

Bazı yerlerde de mesela; Bazı yerlerde de mesela;

Kâle İbnü'l-Cevziyyi mevdûun ve lem yusib.Kâle İbnü'l-Cevziyyi mevdûun ve lem yusib. "İbnü'l-Cevzî buna 'mevzu hadis, hadîs-i mevzu' dedi ama isabet etmedi." diyor. "İbnü'l-Cevzî buna 'mevzu hadis, hadîs-i mevzu' dedi ama isabet etmedi." diyor.

Katî olarak böyle de dediği şeyler oluyor. Onun için ben itimat ediyorum. Katî olarak böyle de dediği şeyler oluyor.

Onun için ben itimat ediyorum.

Mehmed Zahid Kotku Hocamız rahmetullahi aleyh bana bunu okutma izni verirken; Mehmed Zahid Kotku Hocamız rahmetullahi aleyh bana bunu okutma izni verirken;

"Evladım, istediğin hadisi okut, istediğini atla geç." dedi. "Evladım, istediğin hadisi okut, istediğini atla geç." dedi.

Yani benim icazetim, selâhiyetim böyle geniş.Yani benim icazetim, selâhiyetim böyle geniş. Ama hepsinin tabii kendine göre işaret ettiği bir taraf var. İnsan gül bahçesine girmiş gibi oluyor.Ama hepsinin tabii kendine göre işaret ettiği bir taraf var. İnsan gül bahçesine girmiş gibi oluyor. İnsan hangisini koparacağını, devşireceğini şaşırır veyahut meyve bahçesine girmiş gibi,İnsan hangisini koparacağını, devşireceğini şaşırır veyahut meyve bahçesine girmiş gibi, lezzetten tadına doyum olmuyor. lezzetten tadına doyum olmuyor.

Bu hadîs-i şerîfi Enes radıyallahu anh rivayet etmiş. Mânası şu: Bu hadîs-i şerîfi Enes radıyallahu anh rivayet etmiş. Mânası şu:

"Sabahleyin eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm diyen kimse"Sabahleyin eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm diyen kimse akşama kadar şeytanın şerrinden mahfuz olur, korunur.akşama kadar şeytanın şerrinden mahfuz olur, korunur. Allah tarafından vikâye olunur, himaye olunur." deniliyor. Allah tarafından vikâye olunur, himaye olunur." deniliyor.

Sözün mânasını söyleyelim: Sözün mânasını söyleyelim:

Eûzü billâhi es-semîi'l-alîmi. "Her şeyi işiten, her şeyi bilen Allah'a sığınırım." Eûzü billâhi es-semîi'l-alîmi. "Her şeyi işiten, her şeyi bilen Allah'a sığınırım."

Nereden? Mine'ş-şeytâni'r-racîm. "Recmedilmiş olan şeytandan." Nereden?

Mine'ş-şeytâni'r-racîm. "Recmedilmiş olan şeytandan."

Şeytan mâlum, dergâh-ı izzetten edepsizliği dolayısıyla kovuldu, recmedildi. Recîm oldu. Şeytan mâlum, dergâh-ı izzetten edepsizliği dolayısıyla kovuldu, recmedildi. Recîm oldu.

Fe-inneke racîm. Fe-inneke racîm.

Ve inne aleyke lağnetî ilâ yevmi'd-dîn.Ve inne aleyke lağnetî ilâ yevmi'd-dîn. "Kıyamete, ceza gününe; mükâfatın, cezanın verildiği zamana kadar lânetullah onun üzerine." "Kıyamete, ceza gününe; mükâfatın, cezanın verildiği zamana kadar lânetullah onun üzerine."

Kur'ân-ı Kerîm'de öyle bildiriliyor. Kur'ân-ı Kerîm'de öyle bildiriliyor.

"Onu dost edinmeyin. O Allah'ın düşmanıdır. O size hile eder, aldatmaya çalışır."Onu dost edinmeyin. O Allah'ın düşmanıdır. O size hile eder, aldatmaya çalışır. Onun hilesine uğramayın." diye tavsiyeleri var. Onun hilesine uğramayın." diye tavsiyeleri var.

Şimdi burada, buraya bir nokta koyup bir şeyi söyleyeyim. Şimdi burada, buraya bir nokta koyup bir şeyi söyleyeyim.

Ben bu insanların -kıyıda köşede durmayıp da- arasına katıldığım zamandan beriBen bu insanların -kıyıda köşede durmayıp da- arasına katıldığım zamandan beri çok acayip şeyler duydum, gördüm. çok acayip şeyler duydum, gördüm.

Şeytana tapan insan olduğunu biliyor musunuz? Şeytana tapan insan olduğunu biliyor musunuz?

"Tevbe estağfirullah... Hocam nasıl söz?.." "Tevbe estağfirullah... Hocam nasıl söz?.."

Nasıl söz filan değil; işte ansiklopediler yazıyor, basbayağı söz.Nasıl söz filan değil; işte ansiklopediler yazıyor, basbayağı söz. Memleketimizde şeytana tapınan insanlar var. Allahu Ekber! Memleketimizde şeytana tapınan insanlar var. Allahu Ekber!

Allah akıl fikir versin. Allah akıl fikir versin.

Hiç aklınıza, fikrinize güvenmeyin; daima Allah'a yalvarın, yakarın;Hiç aklınıza, fikrinize güvenmeyin; daima Allah'a yalvarın, yakarın; "Aman yâ Rabbi, beni şaşırtma." Çünkü her şaşıran insan da bir akla dayanıyor. "Aman yâ Rabbi, beni şaşırtma." Çünkü her şaşıran insan da bir akla dayanıyor.

Mesela Bakara sûresinin başında Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîme ile bildiriyor; Mesela Bakara sûresinin başında Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîme ile bildiriyor;

Ve izâ kîle lehüm lâ tüfsidû fi'l-ard.Ve izâ kîle lehüm lâ tüfsidû fi'l-ard. "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." dediğin zaman fesatçılara, onlar ne derler? "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." dediğin zaman fesatçılara, onlar ne derler?

Kâlû innemâ nahnu muslihûn.Kâlû innemâ nahnu muslihûn. "Ya biz ne fesatçıyız ya, fesatçı filan değiliz; biz ıslah edicileriz." derler."Ya biz ne fesatçıyız ya, fesatçı filan değiliz; biz ıslah edicileriz." derler. Fesatçının ta kendisi ama "ıslah edicileriz" diyor. Fesatçının ta kendisi ama "ıslah edicileriz" diyor.

Peygamberlerin karşısına çıkanlar da; "Siz delisiniz, mecnunsunuz." dediler,Peygamberlerin karşısına çıkanlar da; "Siz delisiniz, mecnunsunuz." dediler, kendilerini akıllı sandılar, onları delilikle itham ettiler. kendilerini akıllı sandılar, onları delilikle itham ettiler.

Yâsîn sûresinde kıssada geçiyor. Mürseller gidiyorlar Antakya şehrine de; Yâsîn sûresinde kıssada geçiyor. Mürseller gidiyorlar Antakya şehrine de;

İz câehe'l-mürselûn. İz câehe'l-mürselûn.

İz erselnâ ileyhimü'sneyni fe-kezzebûhümâ fe-azzeznâ bi-sâlisin fe-kâlû innâ ileyküm mürselûn.İz erselnâ ileyhimü'sneyni fe-kezzebûhümâ fe-azzeznâ bi-sâlisin fe-kâlû innâ ileyküm mürselûn. "Biz size gönderilmiş Allah'ın vazifeli kullarıyız." dediler. "Biz size gönderilmiş Allah'ın vazifeli kullarıyız." dediler.

Kâlû mâ entüm illâ beşerün mislünâ ve mâ enzele'r-rahmânu min şey'in in entüm illâ tekzibûn.Kâlû mâ entüm illâ beşerün mislünâ ve mâ enzele'r-rahmânu min şey'in in entüm illâ tekzibûn. "Siz bizden gayri bir insan değilsiniz, işte bizim gibi eliniz var, ayağınız var."Siz bizden gayri bir insan değilsiniz, işte bizim gibi eliniz var, ayağınız var. Allah bir şey göndermemiştir..." İnkâr ettiler. Allah bir şey göndermemiştir..."

İnkâr ettiler.

Yani mantık, muhakeme kullanıyorlar ama hatalı, isabet etmiyorlar. Yani mantık, muhakeme kullanıyorlar ama hatalı, isabet etmiyorlar.

"Hayır, biz Allah tarafından gönderilmiş vazifeli insanlarız."Hayır, biz Allah tarafından gönderilmiş vazifeli insanlarız. Bizim sizden ecir, ücret, para pul istediğimiz yok; Bizim sizden ecir, ücret, para pul istediğimiz yok; hak yola gelin, putları bırakın, güneşe, aya, taşa, heykele tapmayın." hak yola gelin, putları bırakın, güneşe, aya, taşa, heykele tapmayın."

"Hayır, biz sizi uğursuz gördük, başımıza sizin yüzünüzden bir uğursuzluk gelecek."Hayır, biz sizi uğursuz gördük, başımıza sizin yüzünüzden bir uğursuzluk gelecek. Bak bu işi ya bırakın yoksa sizi taşlarız." diyorlar. Bak bu işi ya bırakın yoksa sizi taşlarız." diyorlar.

Asıl uğur getiren insanı uğursuzlukla itham ediyorlar. Asıl uğur getiren insanı uğursuzlukla itham ediyorlar.

Onun için herkes bir akla dayanarak gidiyor. Onun için herkes bir akla dayanarak gidiyor.

Bizim memlekette bir söz vardır; Bizim memlekette bir söz vardır;

"Kızı kendi haline bıraksan ya davulcuya varır ya zurnacıya..." der. "Kızı kendi haline bıraksan ya davulcuya varır ya zurnacıya..." der.

Yani büyüğü; "Evladım onunla evlenme. Şu şöyle olsun, bu böyle olsun." diyecek. Yani büyüğü; "Evladım onunla evlenme. Şu şöyle olsun, bu böyle olsun." diyecek.

Neden? Kendi haline bırakırsan davulun sesi hoş gelir,Neden?

Kendi haline bırakırsan davulun sesi hoş gelir,
zurnanın sesi keyfine uygun düşer de ona gönlünü kaptırır, oraya gider.zurnanın sesi keyfine uygun düşer de ona gönlünü kaptırır, oraya gider. Ama mesela davulcunun zurnacının hali ileAma mesela davulcunun zurnacının hali ile anasının babasının evlendireceği insanın hali arasında dağlar, deryalar fark vardır. anasının babasının evlendireceği insanın hali arasında dağlar, deryalar fark vardır.

Onun için Allah'a çok sığınalım. Her işin başı Allah'a sığınmaktır. Onun için Allah'a çok sığınalım. Her işin başı Allah'a sığınmaktır.

"Yâ Rabbi! Ben her an şaşırabilirim. Hiç kendimi, nefsimi tezkiye etmiyorum."Yâ Rabbi! Ben her an şaşırabilirim. Hiç kendimi, nefsimi tezkiye etmiyorum. Ben hata edebilirim; sen beni koru yâ Rabbi!Ben hata edebilirim; sen beni koru yâ Rabbi! Ben istesem bile beni yanlış yola sokma, bana mâni ol yâ Rabbi. Ben istesem bile beni yanlış yola sokma, bana mâni ol yâ Rabbi. Ben istemesem bile beni hak yolda yürüt yâ Rabbi! Beni mecbur et yâ Rabbi!" Ben istemesem bile beni hak yolda yürüt yâ Rabbi! Beni mecbur et yâ Rabbi!"

Peygamber Efendimiz duada diyor ki; Peygamber Efendimiz duada diyor ki;

Allahümme innî daîfun fe- kavvi fî rıdâke da'fî.Allahümme innî daîfun fe- kavvi fî rıdâke da'fî. "Yâ Rabbi! Ben zayıf, naîf, kusurlu, bîçare bir kulunum; senin rızan yolunda beni kuvvetlendir."Yâ Rabbi! Ben zayıf, naîf, kusurlu, bîçare bir kulunum; senin rızan yolunda beni kuvvetlendir. Rızana koşarken kuvvetli olayım." Rızana koşarken kuvvetli olayım."

Ve huz ile'l-hayri bi-nâsiyetî. "Benim alnımın saçından -böyle koyun, keçi götürür gibi-Ve huz ile'l-hayri bi-nâsiyetî. "Benim alnımın saçından -böyle koyun, keçi götürür gibi- yakala, hak yola beni öyle götür." yakala, hak yola beni öyle götür."

Hani keçi koyun inat ederek gelir ya, ona teşbih ederek söylüyor. Hani keçi koyun inat ederek gelir ya, ona teşbih ederek söylüyor.

Ve huz ile'l-hayri bi-nâsiyetî. "Yâ Rabbi! Beni hayra alnımın perçeminden tutup çekerek götür." Ve huz ile'l-hayri bi-nâsiyetî. "Yâ Rabbi! Beni hayra alnımın perçeminden tutup çekerek götür."

"Gel bakalım! Şerre gitme; hayır yap bakalım.""Gel bakalım! Şerre gitme; hayır yap bakalım." Yani "Zorla günaha sokmak." diyorlar ya; zorla sevaba sokmak... Yani "Zorla günaha sokmak." diyorlar ya; zorla sevaba sokmak...

Vec'ali'l-İslâme müntehâ rıday.Vec'ali'l-İslâme müntehâ rıday. "Yâ Rabbi! Benim rızamın gayesini, hedefini, sonunu İslâm eyle. İslâm'dan memnun olayım." "Yâ Rabbi! Benim rızamın gayesini, hedefini, sonunu İslâm eyle. İslâm'dan memnun olayım."

Çünkü çok kimse İslâm'a razı gelemiyor. Çünkü çok kimse İslâm'a razı gelemiyor.

"Efendi, müslüman ol." "Ya müslüman olursam içki içmeyeceğim." "E bırak!" "Efendi, müslüman ol."

"Ya müslüman olursam içki içmeyeceğim."

"E bırak!"

Bırakamıyor.Bırakamıyor. İçkinin tadı damağında, içkiden vazgeçmiyor; cennetten vazgeçiyor, Allah'ın rızasından vazgeçiyor. İçkinin tadı damağında, içkiden vazgeçmiyor; cennetten vazgeçiyor, Allah'ın rızasından vazgeçiyor.

"Efendim müslüman olursam kadına, kıza bakmak yok." "E bakma!" "Efendim müslüman olursam kadına, kıza bakmak yok."

"E bakma!"

Onlar senin bacıların, kardeşlerin, anaların emsali değil mi? Birisinin anası değil mi?Onlar senin bacıların, kardeşlerin, anaların emsali değil mi? Birisinin anası değil mi? Birisinin kardeşi değil mi? Birisinin kızı değil mi?Birisinin kardeşi değil mi? Birisinin kızı değil mi? Kendi kızına, karına yapılsa hoşlanmayacağın şeyi nasıl yapıyorsun? Vazgeç.Kendi kızına, karına yapılsa hoşlanmayacağın şeyi nasıl yapıyorsun? Vazgeç. Övünüyor bir de; "Benim elimden kaç tanesi geçmiştir..." Geçen gün söylediler de hayret ettim.Övünüyor bir de; "Benim elimden kaç tanesi geçmiştir..." Geçen gün söylediler de hayret ettim. Tevbe yâ Rab! Övünülecek bir şey mi?! Yani cehennemlik işini övünerek söylüyor. Tevbe yâ Rab! Övünülecek bir şey mi?! Yani cehennemlik işini övünerek söylüyor.

Yani Müslümanlık zor geliyor.Yani Müslümanlık zor geliyor. Müslüman ol, içki içme, haksızlık etme; hak yeme, aldatma; zor geliyor. Müslüman ol, içki içme, haksızlık etme; hak yeme, aldatma; zor geliyor.

Allah bize İslâm'ı sevdirsin. Allah bize İslâm'ı sevdirsin.

İslâm aslında çok güzel.İslâm aslında çok güzel. Haddizâtında çok güzel de o güzelliği görüp de onun lezzetine ermek lazım. Haddizâtında çok güzel de o güzelliği görüp de onun lezzetine ermek lazım.

Allah bizim gönlümüze, dimağımıza İslâm'ın lezzetini tattırsın.Allah bizim gönlümüze, dimağımıza İslâm'ın lezzetini tattırsın. Bize İslâm'ı severek yaşamak nasip etsin. Bize İslâm'ı severek yaşamak nasip etsin.

İnsanın nefsi müslüman olacak, ne demek? İnsanın nefsi müslüman olacak, ne demek?

İnsanın nefsi İslâm'ı seve seve, güle oynaya yapmaya başlayacak.İnsanın nefsi İslâm'ı seve seve, güle oynaya yapmaya başlayacak. Orucu seve seve tutacak. İtikâfa seve seve girecek. Hacca seve seve gidecek.Orucu seve seve tutacak. İtikâfa seve seve girecek. Hacca seve seve gidecek. Zahmeti seve seve çekecek. Yollarda meşakkâti sineye çekecek.Zahmeti seve seve çekecek. Yollarda meşakkâti sineye çekecek. Cihat olursa bir gül bahçesine girercesince, güle oynaya, "Allah Allah..." diye diye gidecek.Cihat olursa bir gül bahçesine girercesince, güle oynaya, "Allah Allah..." diye diye gidecek. "Yâ Rabbi! Şehit olayım, yolunda canım feda olsun!" diyebilecek. Bu, Müslümanlık. "Yâ Rabbi! Şehit olayım, yolunda canım feda olsun!" diyebilecek. Bu, Müslümanlık.

Öteki şeylerde çok lezzetler vardır.Öteki şeylerde çok lezzetler vardır. Tarabya Oteli'ne gidersin; Boğaz'ın kenarındadır, püfür püfür eser,Tarabya Oteli'ne gidersin; Boğaz'ın kenarındadır, püfür püfür eser, deniz önünde masmavi, geceleyin ışıklar yanar, denizde akseder; çok güzel... deniz önünde masmavi, geceleyin ışıklar yanar, denizde akseder; çok güzel...

Fâni dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa. Fâni dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa.

Güzeldir bu dünya; hakikaten zevki, safası vardır ama arkasından ölüm var. Güzeldir bu dünya; hakikaten zevki, safası vardır ama arkasından ölüm var.

"E olsun." Ölümden sonra da hesap var."E olsun."

Ölümden sonra da hesap var.
"Gel bakalım. Ben sana şu kadar ömür verdim, yaşadın; ver bakalım hesabını!.." "Gel bakalım. Ben sana şu kadar ömür verdim, yaşadın; ver bakalım hesabını!.."

Allah bize İslâm'ı sevdirsin. Allah bize İslâm'ı sevdirsin.

İslâm güzel aslında... İslâm güzel aslında...

Karabiberi sever misin? "Ooo, pilavın üstüne dökülürse çok tat getirir hocam." Karabiberi sever misin?

"Ooo, pilavın üstüne dökülürse çok tat getirir hocam."

E acı şey sevilir mi? "Hocam bazı acılarda da tatlılık oluyor, güzellik oluyor." E acı şey sevilir mi?

"Hocam bazı acılarda da tatlılık oluyor, güzellik oluyor."

Hatta bazı insan tatlı yemez, küçüklüğünden beri bıkmıştır; "Aman tatlı istemem." Hatta bazı insan tatlı yemez, küçüklüğünden beri bıkmıştır;

"Aman tatlı istemem."

Kimi insan ekşi arar; "Aman bir caneriği çıksa da kütür kütür, çatır çatur yesek." diye mesela... Kimi insan ekşi arar; "Aman bir caneriği çıksa da kütür kütür, çatır çatur yesek." diye mesela...

Ekşisini ister, turşusunu ister. Turşucuya gider. Ekşisini ister, turşusunu ister. Turşucuya gider.

Biz bir bayramda hiç unutmuyorum, bütün bayram harçlığımızı turşucuya vermiştik.Biz bir bayramda hiç unutmuyorum, bütün bayram harçlığımızı turşucuya vermiştik. Laleli'de meşhur bir turşucu vardı.Laleli'de meşhur bir turşucu vardı. İç turşu suyunu, ye salatalık turşusunu; üç gün hasta yattık sonra. İç turşu suyunu, ye salatalık turşusunu; üç gün hasta yattık sonra.

Ekşi şey sevilir mi, sirkeli şey? Seviliyor. Ekşi şey sevilir mi, sirkeli şey?

Seviliyor.

Allah bize İslâm'ı sevdirtsin. Allah bize İslâm'ı sevdirtsin.

İlk başta tatlı görünmez ama Allah'ın yolu tatlıdır.İlk başta tatlı görünmez ama Allah'ın yolu tatlıdır. Sabredersin, zor gelir; sabrın sonu selâmettir, güzeldir. Sabredersin, zor gelir; sabrın sonu selâmettir, güzeldir.

Allah bize o güzelliği versin. Allah bize o güzelliği versin.

Şimdi geldik hadîs-i şerîfe. Şimdi geldik hadîs-i şerîfe.

Şeytan kim? Şeytan kim?

Şeytan bizim hak yolda olmamızı kıskanan, kendisi Allah'ın rahmetinden kovulduğu içinŞeytan bizim hak yolda olmamızı kıskanan, kendisi Allah'ın rahmetinden kovulduğu için bizi de Allah'ın rahmetinden uzaklaştırmaya ahdetmiş bir menfî yaratık. bizi de Allah'ın rahmetinden uzaklaştırmaya ahdetmiş bir menfî yaratık.

"Ben cehenneme gideceğim de, olsun, birkaç tane daha âdemîzâdeyiâdemoğlunu da tutayım,"Ben cehenneme gideceğim de, olsun, birkaç tane daha âdemîzâdeyiâdemoğlunu da tutayım, onlarla beraber cehenneme yuvarlanayım." onlarla beraber cehenneme yuvarlanayım."

Maksadı bu, gayesi bu. Allah celle celâlüh de bildirmiş; Maksadı bu, gayesi bu. Allah celle celâlüh de bildirmiş;

"Bu şeytan sizin apaşikâr düşmanınızdır, siz de onu düşman belleyin, oyunlarına düşmeyin.""Bu şeytan sizin apaşikâr düşmanınızdır, siz de onu düşman belleyin, oyunlarına düşmeyin." Düşersek ne olacak? Düşersek ne olacak?

Yâsîn sûresinde her sabah okuyoruz, bize diyecek ki; Yâsîn sûresinde her sabah okuyoruz, bize diyecek ki;

E lem a'hed ileyküm yâ benî Âdeme en lâ tağbudu'ş-şeytân.E lem a'hed ileyküm yâ benî Âdeme en lâ tağbudu'ş-şeytân. "Ey Âdemoğulları! Ey Hz. Âdem'in evlatları!"Ey Âdemoğulları! Ey Hz. Âdem'in evlatları! Ben sizinle ahdetmedim mi, anlaşmadım mı, size bildirmedim mi,Ben sizinle ahdetmedim mi, anlaşmadım mı, size bildirmedim mi, söylemedim mi şeytana tapınmayın, uymayın, kulluk etmeyin diye?" söylemedim mi şeytana tapınmayın, uymayın, kulluk etmeyin diye?"

İnnehû leküm aduvvun mübîn.İnnehû leküm aduvvun mübîn. "'O sizin için apaşikâr gözle görülen, elle tutulan besbelli bir düşmandır.'"'O sizin için apaşikâr gözle görülen, elle tutulan besbelli bir düşmandır.' diye söylemedim mi?" diyecek. diye söylemedim mi?" diyecek.

Azarlayacak, cezalandıracak. Onun için şeytana uymayacağız. Azarlayacak, cezalandıracak.

Onun için şeytana uymayacağız.

Ama çok zor. Şeytan çok korkunç bir yaratık.Ama çok zor. Şeytan çok korkunç bir yaratık. Şimdi şurada bir akrep görsek veyahut hayvanat bahçesinden bir arslan kaçmış olsa,Şimdi şurada bir akrep görsek veyahut hayvanat bahçesinden bir arslan kaçmış olsa, "Ooo arslan kaçmış, İskenderpaşa camiinin etrafında dolanıyor." desek,"Ooo arslan kaçmış, İskenderpaşa camiinin etrafında dolanıyor." desek, ortalık karmakarış karışır. Kapıları kapatırız, "Aman buradan belki girer, parçalar..." diye.ortalık karmakarış karışır. Kapıları kapatırız, "Aman buradan belki girer, parçalar..." diye. Arslandan korkarız, akrepten korkarız, yılandan korkarız, kudurmuş bir köpek olsa korkarız; Arslandan korkarız, akrepten korkarız, yılandan korkarız, kudurmuş bir köpek olsa korkarız;

"Aman çoluk çocuğumuzu ısırmasın." "Aman çoluk çocuğumuzu ısırmasın."

Bunların hepsi solda sıfır kalır; şeytan hepsinden korkunç. Bunların hepsi solda sıfır kalır; şeytan hepsinden korkunç.

"Hocam, ne yapacağız o zaman?" "Hocam, ne yapacağız o zaman?"

O zaman Allah'a sığınacaksın. O zaman Allah'a sığınacaksın.

İşte çare geldi karşımıza: Sabahleyin kalktığın zaman diyeceksin ki; İşte çare geldi karşımıza: Sabahleyin kalktığın zaman diyeceksin ki;

Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm.

Yaz... İlim meclisine insan kağıtlı kalemli gelir.Yaz... İlim meclisine insan kağıtlı kalemli gelir. Ya da hafızasına bir duyduğunu 'şıp' diye alacak kadar kuvvetli hafızası olur;Ya da hafızasına bir duyduğunu 'şıp' diye alacak kadar kuvvetli hafızası olur; "Tamam, ben unutmam. Onu bana on sene sonra söylesen hatırımda kalır." diye... "Tamam, ben unutmam. Onu bana on sene sonra söylesen hatırımda kalır." diye...

Neymiş? Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm diyecekmiş.Neymiş?

Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm diyecekmiş.
O zaman akşama kadar şeytanın şerrinden korunurmuş. O zaman akşama kadar şeytanın şerrinden korunurmuş.

Geçen gün -Arifiye'de- hadîs-i şerîfte okuduk, diyor ki; Geçen gün -Arifiye'de- hadîs-i şerîfte okuduk, diyor ki;

"Şu altı şeyi bana tekeffül edin, ben de size cenneti tekeffül edeyim." "Şu altı şeyi bana tekeffül edin, ben de size cenneti tekeffül edeyim."

Peygamber Efendimiz; Peygamber Efendimiz;

"Altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de size 'cennete gireceksiniz' diye garanti veririm." diyor. "Altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de size 'cennete gireceksiniz' diye garanti veririm." diyor.

Bir tanesi ne? Bir tanesi de gözüne sahip olmak. Bir tanesi ne?

Bir tanesi de gözüne sahip olmak.

Bugün öğleyin Sultanahmet camiindeydik. Arabayla bizi arkadaş aldı, buraya getirdi.Bugün öğleyin Sultanahmet camiindeydik. Arabayla bizi arkadaş aldı, buraya getirdi. Sultanahmet'ten geçtik, Beyazıt'tan geçtik, Laleli'den buraya geldik. Kısa bir mesafe.Sultanahmet'ten geçtik, Beyazıt'tan geçtik, Laleli'den buraya geldik. Kısa bir mesafe. Çok uzun bir mesafe değil ama Allah'ın akıllısı, delisi yolda...Çok uzun bir mesafe değil ama Allah'ın akıllısı, delisi yolda... Turisti, müslümanı, gâvuru yolda... Hava da sıcak.Turisti, müslümanı, gâvuru yolda... Hava da sıcak. Hadi bakalım gözüne sahip olacaksın şimdi; günaha girmemek için gözüne sahip olacaksın.Hadi bakalım gözüne sahip olacaksın şimdi; günaha girmemek için gözüne sahip olacaksın. İnsan başını bu tarafa çeviriyor, bu tarafta da var;İnsan başını bu tarafa çeviriyor, bu tarafta da var; bu tarafa çeviriyorsun, o tarafta da var... Allahım yâ Rabbim... bu tarafa çeviriyorsun, o tarafta da var... Allahım yâ Rabbim...

Yani şeytana uymamak zor. Şeytanın çok yardakçıları, yardımcıları var. Böyle çok aletleri var. Yani şeytana uymamak zor. Şeytanın çok yardakçıları, yardımcıları var. Böyle çok aletleri var.

Aletlerinden bir tanesi nedir? Aletlerinden bir tanesi nedir?

Kadınlardır. Kadınlar, şeytanın tuzak ağlarıdır. Öyle diyor; tuzak ağlarıdır. Kadınlara takılır.Kadınlardır. Kadınlar, şeytanın tuzak ağlarıdır. Öyle diyor; tuzak ağlarıdır. Kadınlara takılır. Hiçbir şey olmazsa şöyle döner, bir daha bakar, bir daha bakar, bir daha bakar...Hiçbir şey olmazsa şöyle döner, bir daha bakar, bir daha bakar, bir daha bakar... Birinci bakıştan, ilk bakışta gözün takıldı neyse ne; ikincisi, üçüncü hep günah.Birinci bakıştan, ilk bakışta gözün takıldı neyse ne; ikincisi, üçüncü hep günah. E oruçlusun... Akşam Kadir gecesindeydin mübarek.E oruçlusun... Akşam Kadir gecesindeydin mübarek. Kadir gecesinde sabahlara kadar dua ettin, sabah ne oluyor bu hâl?.. Kadir gecesinde sabahlara kadar dua ettin, sabah ne oluyor bu hâl?..

İslâm, Müslümanlık bunu nasıl çözmüş? İslâm, Müslümanlık bunu nasıl çözmüş?

Kadına demiş ki; "Örtün." Erkeğe demiş ki; "Bu tarafa bakma." Kadına demiş ki; "Örtün." Erkeğe demiş ki; "Bu tarafa bakma."

İki taraflı. Tedavi iki taraflı. Bir taraflı değil.İki taraflı. Tedavi iki taraflı. Bir taraflı değil. Hem o tarafı tedavi etmiş hem bu tarafı. Kadına diyor ki; "Örtün." Hem o tarafı tedavi etmiş hem bu tarafı. Kadına diyor ki;

"Örtün."

Şimdiki zamâne kadınları da "Örtünmem!" diyor. Şimdiki zamâne kadınları da "Örtünmem!" diyor.

Ne olacak? Görünecek, piyasada dolaşacak. Ne olacak?

Görünecek, piyasada dolaşacak.

"Örtünmem!" diyor. "Örtün" dedikçe Müslümanlığa kızıyorlar."Örtünmem!" diyor. "Örtün" dedikçe Müslümanlığa kızıyorlar. Bazı erkekler de biz "örtün" dedik diye kızıyor; "Ya ne örtüyorsun?" [diyor.] Bakacak.Bazı erkekler de biz "örtün" dedik diye kızıyor; "Ya ne örtüyorsun?" [diyor.] Bakacak. İslâm "örtünsün" demiş, "çıkmasın" demiş.İslâm "örtünsün" demiş, "çıkmasın" demiş. Mesela eskiden bizim örfümüzde, töremizde kıyafet belli, değil mi?Mesela eskiden bizim örfümüzde, töremizde kıyafet belli, değil mi? Tepeden tırnağa kadın örtünür. O zaman şer az olur. Tepeden tırnağa kadın örtünür. O zaman şer az olur.

Şimdi insan oruçluyken Sultanahmet'ten buraya gelince orucun sevabı gider. Şimdi insan oruçluyken Sultanahmet'ten buraya gelince orucun sevabı gider.

Oruç nedir? Oruç nedir?

Gözüne sahip olmaktır, diline sahip olmaktır, kulağına sahip olmaktır, gönlüne sahip olmaktır.Gözüne sahip olmaktır, diline sahip olmaktır, kulağına sahip olmaktır, gönlüne sahip olmaktır. Orucu sen sadece midene sahip olmak mı sandın?.. Orucu sen sadece midene sahip olmak mı sandın?..

Gözünle oraya bak... Gözünle oraya bak...

Yabancı bir kadın sana her zaman haram. Bakmak da haram.Yabancı bir kadın sana her zaman haram. Bakmak da haram. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Göz de zina eder, el de zina eder." Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Göz de zina eder, el de zina eder."

Peygamber Efendimiz buyurmuş, şimdiki zamanda bir hocaefendi buyurmuş değil.Peygamber Efendimiz buyurmuş, şimdiki zamanda bir hocaefendi buyurmuş değil. "Göz de zina eder, el de zina eder." buyurmuş. "Göz de zina eder, el de zina eder." buyurmuş.

Yabancı bir kadın sana haram. Yani şeriatin yasak ettiği şeyleri yapamazsın. Yabancı bir kadın sana haram. Yani şeriatin yasak ettiği şeyleri yapamazsın.

Pekâlâ, su haram mı sana? "Değil hocam." Pekâlâ, su haram mı sana?

"Değil hocam."

Yemek haram mı? "Yoo, kendi kazanırsam helaldir." Yemek haram mı?

"Yoo, kendi kazanırsam helaldir."

Sen Allah'ın helal etmiş olduğu suyu ve yemeği Allah rızası için yemekten vazgeçtin,Sen Allah'ın helal etmiş olduğu suyu ve yemeği Allah rızası için yemekten vazgeçtin, helali yemekten vazgeçtin; harama ne gidiyorsun, harama ne bakıyorsun?helali yemekten vazgeçtin; harama ne gidiyorsun, harama ne bakıyorsun? O sana her zaman haram. O sana her zaman haram.

Beyzâdem "oruç tutuyorum" diye,"Müslümanlık taslıyorum" diye yapması helal olan şeyi bile yapmıyor,Beyzâdem "oruç tutuyorum" diye,"Müslümanlık taslıyorum" diye yapması helal olan şeyi bile yapmıyor, "Müslümanlık taslıyorum" diye yapması helal olan şeyi bile yapmıyor,"Müslümanlık taslıyorum" diye yapması helal olan şeyi bile yapmıyor, "oruç tutuyorum" diye yapmaktan vazgeçiyor da harama bakıyor. Olmaz."oruç tutuyorum" diye yapmaktan vazgeçiyor da harama bakıyor. Olmaz. Harama bakmayacaksın. Gözüne sahip olacaksın. Harama bakmayacaksın. Gözüne sahip olacaksın.

Kul li'l-mü'minîne yeğûddû min ebsârihim ve yahfezû furûcehüm. Kul li'l-mü'minîne yeğûddû min ebsârihim ve yahfezû furûcehüm.

"Bakarsa ne olurmuş hocam? Artık sen de... Şimdi yirminci yüzyılda medeniyet bu kadar ilerlemiş..." "Bakarsa ne olurmuş hocam? Artık sen de... Şimdi yirminci yüzyılda medeniyet bu kadar ilerlemiş..."

en-Nazratu sehmun min sihâmi iblîse mesmûm. "Bakış, şeytanın zehirli oklarından bir oktur." en-Nazratu sehmun min sihâmi iblîse mesmûm. "Bakış, şeytanın zehirli oklarından bir oktur."

Zehirli bir ok. Zehirli bir ok.

Düşman şimdi sana saklandığı yerden okunu, yayını gerse fırlatsa,Düşman şimdi sana saklandığı yerden okunu, yayını gerse fırlatsa, ucu da zehirli, saplansa böğrüne ne olur? ucu da zehirli, saplansa böğrüne ne olur?

Zehirlenirsin, ölürsün. İşte o bakış, şeytanın zehirli oklarından bir oktur. Sen ona baktın... Zehirlenirsin, ölürsün. İşte o bakış, şeytanın zehirli oklarından bir oktur. Sen ona baktın...

Artık anladınız, fazla uzatmama gerek yok. Bakmayacaksınız. Artık anladınız, fazla uzatmama gerek yok. Bakmayacaksınız.

Ama bakmamak için de şeytandan korunmak lazım. Şeytanın kışkırtmasına düşmemek lazım.Ama bakmamak için de şeytandan korunmak lazım. Şeytanın kışkırtmasına düşmemek lazım. İşte bak, ilaç geldi. Buyur, al ilacı cebine koy. İşte bak, ilaç geldi. Buyur, al ilacı cebine koy.

Sabah okursun bunu: Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Sabah okursun bunu:

Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm.

Çıkarsın, bakarsın; "Aa, bugün kolay oldu yahu;Çıkarsın, bakarsın; "Aa, bugün kolay oldu yahu; nefsimle çok mücadele etmeden, nâmahreme bakmadan gezebildim." nefsimle çok mücadele etmeden, nâmahreme bakmadan gezebildim."

Neden? Sabah bu duayı okudun da ondan.Neden?

Sabah bu duayı okudun da ondan.
Allah'a sığındın, Allah da seni korudu.Allah'a sığındın, Allah da seni korudu. Çünkü o büyük, azılı düşmandan, o arslandan korkunç,Çünkü o büyük, azılı düşmandan, o arslandan korkunç, engerek yılanından tehlikeli olan o şeytandanengerek yılanından tehlikeli olan o şeytandan ancak güç kuvvet sahibi Allah'a sarılmakla, sığınmakla kurtulabiliriz. ancak güç kuvvet sahibi Allah'a sarılmakla, sığınmakla kurtulabiliriz.

Eûzü billâhi's-semîi'l-alîm... Eûzü billâhi's-semîi'l-alîm...

Semî olan, Alîm olan, her şeyi bilen, her şeyi duyan;Semî olan, Alîm olan, her şeyi bilen, her şeyi duyan; benim duamı da duyan, benim hâlimi de gören;benim duamı da duyan, benim hâlimi de gören; her şeyimi, her hâlimi bilen; zayıflığımı da bilen,her şeyimi, her hâlimi bilen; zayıflığımı da bilen, yardıma muhtaç olduğumu da bilen Rabbime iltica ediyorum, şu kovulmuş şeytandan.yardıma muhtaç olduğumu da bilen Rabbime iltica ediyorum, şu kovulmuş şeytandan. Beni azdırmasın, beni yanlış yollara saptırmasın, rahmet-i ilâhîden uzak yerlere düşürmesin.Beni azdırmasın, beni yanlış yollara saptırmasın, rahmet-i ilâhîden uzak yerlere düşürmesin. Ramazan'da bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu;Ramazan'da bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu; bir taraftan ibadet yaparken bir taraftan günahlara daldırtmasın diye... bir taraftan ibadet yaparken bir taraftan günahlara daldırtmasın diye...

Dün kendime dikkat ettim; Allah Allah, geliyoruz bu tarafa;Dün kendime dikkat ettim; Allah Allah, geliyoruz bu tarafa; küçük şeylerden içim feveran ediyor. Şeytan oruçluyla fazla uğraşıyor.küçük şeylerden içim feveran ediyor. Şeytan oruçluyla fazla uğraşıyor. Sabret ya, biraz geniş ol. Yolda arabalar...Sabret ya, biraz geniş ol. Yolda arabalar... Kamyon önümüzde durmuş; ben de sanıyorum ki önünde uzun bir kuyruk var da ondan gidemiyoruz.Kamyon önümüzde durmuş; ben de sanıyorum ki önünde uzun bir kuyruk var da ondan gidemiyoruz. Bu tarafta da iki tane otobüs bozulmuş, daracık bir yer kalmış.Bu tarafta da iki tane otobüs bozulmuş, daracık bir yer kalmış. Bekle Allahım bekle, bekle Allahım bekle...Bekle Allahım bekle, bekle Allahım bekle... Sonunda bir fırsat bulduk, geçtik; baktık ki kamyonun önü bomboş, kamyon orada duruyor. Sonunda bir fırsat bulduk, geçtik; baktık ki kamyonun önü bomboş, kamyon orada duruyor.

"Niye duruyorsun?" dedik, işaret ettik. "Aşağıdan arabalar geliyor." "Niye duruyorsun?" dedik, işaret ettik.

"Aşağıdan arabalar geliyor."

Mübarek bu yol iki taraflı yol;Mübarek bu yol iki taraflı yol; hep aşağıdakine verirsen bu tarafı tamamen kapatırsan bu akla mantığa sığmaz ki.hep aşağıdakine verirsen bu tarafı tamamen kapatırsan bu akla mantığa sığmaz ki. Bizim de işimiz var, yetişeceğimiz yer var. Bizim de işimiz var, yetişeceğimiz yer var.

İnsan tabii haksızlık da olsa tahammül etmesi lazım. İnsan tabii haksızlık da olsa tahammül etmesi lazım.

Tahammül edemiyor, ne yapacak? Şeytana karşı Allah'a sığınacak. Tahammül edemiyor, ne yapacak?

Şeytana karşı Allah'a sığınacak.

Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Bunu deftere yazdınız. Eûzü billâhi's-semîi'l-alîmi mine'ş-şeytâni'r-racîm.

Bunu deftere yazdınız.

Geldik öteki duaya. Birkaç haftadır çok güzel dualar geçiyor.Geldik öteki duaya. Birkaç haftadır çok güzel dualar geçiyor. Ben de öğrendiklerimizi önce kendim yapmaya çalışıyorum. Ben de öğrendiklerimizi önce kendim yapmaya çalışıyorum.

Cuma günü ne yapılacaktı 100 defa, yerinden kalkmadan? Cuma günü ne yapılacaktı 100 defa, yerinden kalkmadan?

Sübhanallâhi ve bi-hamdihî sübhanallâhi'l-azîm ve bi-hamdihî estağfirullah diyecekti. Sübhanallâhi ve bi-hamdihî sübhanallâhi'l-azîm ve bi-hamdihî estağfirullah diyecekti.

Ne oluyordu? Hem anasına babasına fayda ediyor hem kendisine fayda ediyor.Ne oluyordu?

Hem anasına babasına fayda ediyor hem kendisine fayda ediyor.
Kendisinin 100 bin günahı, anasının, babasının 24 bin günahı affoluyordu. Kendisinin 100 bin günahı, anasının, babasının 24 bin günahı affoluyordu.

Kaçırır mı insan bunu? Hemen not alır, yapar. Kaçırır mı insan bunu?

Hemen not alır, yapar.

Öteki hadîs-i şerîfe geldik: Öteki hadîs-i şerîfe geldik:

Men kâle külle yevmin hîne yusbihu ve hîne yumsîMen kâle külle yevmin hîne yusbihu ve hîne yumsî hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm seb'a merrâtinhasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm seb'a merrâtin kefâhu'llâhu mâ hemmehû min emri'd-dünyâ ve'l-âhireti sâdıkan bihâ ev kâziben. kefâhu'llâhu mâ hemmehû min emri'd-dünyâ ve'l-âhireti sâdıkan bihâ ev kâziben.

Bu hadîs-i şerîf, Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'ten. Bu hadîs-i şerîf, Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'ten.

"Bununla da ilgili ileride mevzuyu takviye edecek başka hadisler gelecek." demiş. "Bununla da ilgili ileride mevzuyu takviye edecek başka hadisler gelecek." demiş.

Bu hadîs-i şerîf İbn Asâkir'den ve İbn Sinnî'den de alınmış. Bu hadîs-i şerîf İbn Asâkir'den ve İbn Sinnî'den de alınmış.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men kâle külle yevmin. "Her sabah her kim ki."Men kâle külle yevmin. "Her sabah her kim ki." Hîne yusbihu ve hîne yumsî. Hîne yusbihu ve hîne yumsî. "Her gün, sabaha çıktığı zaman, akşama erdiği zaman şu sözleri söylerse." "Her gün, sabaha çıktığı zaman, akşama erdiği zaman şu sözleri söylerse."

Bir sabah, bir akşam; sabahleyin ve akşamleyin kim yedi defa derse, ne olur? Bir sabah, bir akşam; sabahleyin ve akşamleyin kim yedi defa derse, ne olur?

Kefâhu'llâhu mâ hemmehû min emri'd-dünyâ ve'l-âhireti.Kefâhu'llâhu mâ hemmehû min emri'd-dünyâ ve'l-âhireti. "Allah onun dünya ve âhiret işlerinden canını sıkan,"Allah onun dünya ve âhiret işlerinden canını sıkan, tasalandıran ne işleri varsa hepsine kâfi gelir. O işlerin hepsini görür."tasalandıran ne işleri varsa hepsine kâfi gelir. O işlerin hepsini görür." Sâdıkan bihâ ev kâziben. "İster cân u gönülden bunları söylemiş olsun,Sâdıkan bihâ ev kâziben. "İster cân u gönülden bunları söylemiş olsun, isterse kalb-i lisânına muvafık olmayan bir tarzda söylemiş olsun;isterse kalb-i lisânına muvafık olmayan bir tarzda söylemiş olsun; ne tarzda söylerse söylesin, ecri alır." ne tarzda söylerse söylesin, ecri alır."

Sözlere gelelim, neydi sözler? Sözlere gelelim, neydi sözler?

Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm. Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm.

Hasbiyallah, Arapça bir tabirdir; "Allah bana kâfi gelir." demek. Hasbiyallah, Arapça bir tabirdir; "Allah bana kâfi gelir." demek.

"Allah bana yeter; başka bir yardımcıya lüzum yok."Allah bana yeter; başka bir yardımcıya lüzum yok. Allah kâfi gelir, yeter, artar, her işimi görebilir." Allah kâfi gelir, yeter, artar, her işimi görebilir."

Lâ ilâhe illâ hû. "O'ndan gayri mâbud, ilâh yok, tapınılacak yok.Lâ ilâhe illâ hû. "O'ndan gayri mâbud, ilâh yok, tapınılacak yok. Allah var, gayrisi yok. Şerîki, nazîri yok; sadece O var."Allah var, gayrisi yok. Şerîki, nazîri yok; sadece O var." Aleyhi tevekkeltü. "Ben O'na tevekkül ettim, O'na dayandım, O'nu kendime vekil edindim,Aleyhi tevekkeltü. "Ben O'na tevekkül ettim, O'na dayandım, O'nu kendime vekil edindim, O'na sığındım, O'na iltica ettim."O'na sığındım, O'na iltica ettim." Ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm. "O azametli Arş'ın sahibi Allah'tır." Ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm. "O azametli Arş'ın sahibi Allah'tır."

Arş; semaları, yeri, kürsüyü kuşatan, Allah'ın bir büyük yaratığıdır ki; Arş; semaları, yeri, kürsüyü kuşatan, Allah'ın bir büyük yaratığıdır ki;

er-Rahmânu ale'l-arşi'stevâ.er-Rahmânu ale'l-arşi'stevâ. "Allahu Teâlâ hazretleri Arş-ı Âlâ'sına istivâ eylemiştir." diye Kur'ân-ı Kerîm'de geçiyor. "Allahu Teâlâ hazretleri Arş-ı Âlâ'sına istivâ eylemiştir." diye Kur'ân-ı Kerîm'de geçiyor.

Çok azametli, çok muazzam mesafeler, çok büyük mekânlar,Çok azametli, çok muazzam mesafeler, çok büyük mekânlar, tariflere sığmayacak, akılların almayacağı şeyler... tariflere sığmayacak, akılların almayacağı şeyler...

"İşte o Arş-ı Azîm'in sahibi veyahut Arş'ın sahibi azametli Allah'a ben tevekkül ettim."İşte o Arş-ı Azîm'in sahibi veyahut Arş'ın sahibi azametli Allah'a ben tevekkül ettim. O'nun eşi, nazîri, şerîki yoktur; O tektir ve O bana kâfi gelir." diyecek. O'nun eşi, nazîri, şerîki yoktur; O tektir ve O bana kâfi gelir." diyecek.

Böyle dediği zaman Allah hem dünya işlerine hem âhiret işlerineBöyle dediği zaman Allah hem dünya işlerine hem âhiret işlerine kifâyet eder, yeter, kâfi gelir, işlerini onarır. kifâyet eder, yeter, kâfi gelir, işlerini onarır.

Sabahleyin ve akşamleyin,Sabahleyin ve akşamleyin, yedi defa; hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm denilecek. yedi defa; hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm denilecek.

Sabahleyin çıkarken veyahut yataktan kalktığınız zaman veyahut sabah namazı vaktinde dersiniz.Sabahleyin çıkarken veyahut yataktan kalktığınız zaman veyahut sabah namazı vaktinde dersiniz. Borcunuz varsa Allah kolaylık verir, nereden geldiği belli olmaz.Borcunuz varsa Allah kolaylık verir, nereden geldiği belli olmaz. Hastalık varsa çaresi olur.Hastalık varsa çaresi olur. Mânevî bir sıkıntın varsa, cehenneme düşmekten korkuyorsan,Mânevî bir sıkıntın varsa, cehenneme düşmekten korkuyorsan, cennetten mahrum kalmaktan korkuyorsan... "Âhiret işine de faydası olur." diyor.cennetten mahrum kalmaktan korkuyorsan... "Âhiret işine de faydası olur." diyor. Âhiret işine de, dünya işine de faydası olur. Çok güzel dua. Âhiret işine de, dünya işine de faydası olur. Çok güzel dua.

Kur'ân-ı Kerîm'de de vardır; Tevbe sûresinin sonunda aynı ibareler geçiyor: Kur'ân-ı Kerîm'de de vardır; Tevbe sûresinin sonunda aynı ibareler geçiyor:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Fe in tevellev.Fe in tevellev. "Eğer senin etrafındaki insanlar senin hak peygamberliğini anlamaz da ey Resûlüm,"Eğer senin etrafındaki insanlar senin hak peygamberliğini anlamaz da ey Resûlüm, sana sırt dönerlerse, sırt dönüp giderlerse, ittiba etmezlerse, seni peygamber kabul etmezlerse,sana sırt dönerlerse, sırt dönüp giderlerse, ittiba etmezlerse, seni peygamber kabul etmezlerse, sana uymazlarsa, buyruğuna girmezlerse, sözünü tutmazlarsa..." sana uymazlarsa, buyruğuna girmezlerse, sözünü tutmazlarsa..."

Tutmasın, cümle cihan halkı isterse kâfir olsun... Tutmasın, cümle cihan halkı isterse kâfir olsun...

Fe-kul hasbiyallah. "O zaman de ki ey Resûlüm; 'Allah bana yeter!'" Fe-kul hasbiyallah. "O zaman de ki ey Resûlüm; 'Allah bana yeter!'"

Nereye giderseniz gidin, isterseniz kabul etmeyin!Nereye giderseniz gidin, isterseniz kabul etmeyin! Peygamber Efendimiz'in ihtiyacı mı var etrafındakilere? Hayır. Peygamber Efendimiz'in ihtiyacı mı var etrafındakilere?

Hayır.

Hasbiyallah. "Allah bana yeter!" Hasbiyallah. "Allah bana yeter!"

Lâ ilâhe illâ hû aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm. Lâ ilâhe illâ hû aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîm.

Tam bu dua, orada Peygamber Efendimiz'e tavsiye edilmiş olan dua. Tam bu dua, orada Peygamber Efendimiz'e tavsiye edilmiş olan dua.

Burada Peygamber Efendimiz bize tavsiye ediyor;Burada Peygamber Efendimiz bize tavsiye ediyor; "Sabahleyin, akşamleyin yedi defa deyin;"Sabahleyin, akşamleyin yedi defa deyin; her dünyevî, uhrevî sıkıntınızda Allah kâfi gelir, işinizi görür." diye. Deneyin, göreceksiniz. her dünyevî, uhrevî sıkıntınızda Allah kâfi gelir, işinizi görür." diye.

Deneyin, göreceksiniz.

"Ben cân u gönülden acaba diyemedim mi?"Ben cân u gönülden acaba diyemedim mi? Çünkü ben biraz gafletli bir kulum hocam, Allah affetsin kusurumu, gafletten beni kurtarsın." Çünkü ben biraz gafletli bir kulum hocam, Allah affetsin kusurumu, gafletten beni kurtarsın."

Sâdıkan bihâ ev kâziben. "İster sâdıkâne söyle, ister kâzibâne söyle, fark etmez." Sâdıkan bihâ ev kâziben. "İster sâdıkâne söyle, ister kâzibâne söyle, fark etmez."

Sözler kıymetli. Onun tesiri olur. Sözler kıymetli. Onun tesiri olur.

Gelelim ondan sonraki hadîs-i şerîfe: Gelelim ondan sonraki hadîs-i şerîfe:

Men kâle lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke lehMen kâle lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîrlehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr lem yesbikhâ amelün ve lem tebga meahâ seyyietün. lem yesbikhâ amelün ve lem tebga meahâ seyyietün.

Taberânî, İbn Asâkir, Ebû Ümâme el-Bâhilî'den rivayet etmiş. Taberânî, İbn Asâkir, Ebû Ümâme el-Bâhilî'den rivayet etmiş.

Bunun da benzeri hadîs i şerîfler birkaç hafta önce okumuştuk.Bunun da benzeri hadîs i şerîfler birkaç hafta önce okumuştuk. Bu ibarenin sevabını bildiren hadisler daha önce geçmişti. Bu ibarenin sevabını bildiren hadisler daha önce geçmişti.

Şimdi burada ne diyor Peygamber Efendimiz? Şimdi burada ne diyor Peygamber Efendimiz?

"Her kim ki lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh"Her kim ki lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr derse." lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr derse."

Ne olur? Lem yesbikhâ amelün. "Hiçbir sevaplı ibadet, amel bunu geçemez." Ne olur?

Lem yesbikhâ amelün. "Hiçbir sevaplı ibadet, amel bunu geçemez."

Bunun sevabı daha çok. Bunun sevabı daha çok.

Ve lem tebga meahâ seyyietün.Ve lem tebga meahâ seyyietün. "Bunu söyleyen adamın yanında da bir günah kalmaz, hepsi affolunur gider." "Bunu söyleyen adamın yanında da bir günah kalmaz, hepsi affolunur gider."

Mânası: Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayri tanrı, mâbud, ilâh, tapınılacak yoktur."Mânası:

Lâ ilâhe illallah. "Allah'tan gayri tanrı, mâbud, ilâh, tapınılacak yoktur."
Vahdehû lâ şerîke leh. "O biriciktir, tektir; şerîki, ortağı yoktur."Vahdehû lâ şerîke leh. "O biriciktir, tektir; şerîki, ortağı yoktur." Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. "Egemenlik Allah'ındır, hüküm O'nundur. Ne derse o olur." Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. "Egemenlik Allah'ındır, hüküm O'nundur. Ne derse o olur."

Kâfirin kâfirliği nasıl oluyor? Kâfirin kâfirliği nasıl oluyor?

Kâfirin kâfirliğine de hikmeti dolayısıyla müsade etmiş, ondan yapabiliyor.Kâfirin kâfirliğine de hikmeti dolayısıyla müsade etmiş, ondan yapabiliyor. Müsaade etmese başına yıldırım yağdırır, onu o anda kahreder, yaptırtmaz. Müsaade etmiş.Müsaade etmese başına yıldırım yağdırır, onu o anda kahreder, yaptırtmaz. Müsaade etmiş. Çünkü cihan halkı hepsi kâfir olsa O'na bir zarar veremez; hepsi mü'min olsa bir fayda veremez.Çünkü cihan halkı hepsi kâfir olsa O'na bir zarar veremez; hepsi mü'min olsa bir fayda veremez. Hepsi kulları... İmtihan için serbest bırakmış; "Ne yaparsa yapsın bakalım şu kulum..." diye... Hepsi kulları... İmtihan için serbest bırakmış; "Ne yaparsa yapsın bakalım şu kulum..." diye...

Mülk O'nun. Rızası yok ama fırsat vermiş.Mülk O'nun. Rızası yok ama fırsat vermiş. İpini salıvermiş, kâfir kâfirliğini yapıyor, müşrik müşrikliğini yapıyor.İpini salıvermiş, kâfir kâfirliğini yapıyor, müşrik müşrikliğini yapıyor. Ama ipini salıverdiğinden... O sanıyor ki kendisini; hür... Dilese Allah ezer; karınca ezer gibi...Ama ipini salıverdiğinden... O sanıyor ki kendisini; hür... Dilese Allah ezer; karınca ezer gibi... Çocuğun, bir şeyin altında ezildiği gibi ezer dilese. Ezmiyor, mühlet veriyor. Çocuğun, bir şeyin altında ezildiği gibi ezer dilese. Ezmiyor, mühlet veriyor.

Belli de olmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz'i Taif'e gittiği zaman taşladılar, topuğunu yaraladılar.Belli de olmaz. Çünkü Peygamber Efendimiz'i Taif'e gittiği zaman taşladılar, topuğunu yaraladılar. Cebrail aleyhisselam geldi; "Yâ Muhammed!Cebrail aleyhisselam geldi;

"Yâ Muhammed!
Allahu Teâlâ hazretleri beni sana gönderdi, dilersen bu beldenin altını üstüne getireyim...Allahu Teâlâ hazretleri beni sana gönderdi, dilersen bu beldenin altını üstüne getireyim... Lut kavmine olduğu gibi bu beldeyi tersyüz edeyim, mahvolsun bu ahâli!" Lut kavmine olduğu gibi bu beldeyi tersyüz edeyim, mahvolsun bu ahâli!"

"Yâ Rabbi!Sen bu benim kavmimi affeyle"Yâ Rabbi!Sen bu benim kavmimi affeyle çünkü onlar benim peygamber olduğumu bilemediler de cahilliklerinden yapıyorlar.çünkü onlar benim peygamber olduğumu bilemediler de cahilliklerinden yapıyorlar. Bunların evlatları iyi insanlar olacak." dedi Peygamber Efendimiz, onlara dua etti. Bunların evlatları iyi insanlar olacak." dedi Peygamber Efendimiz, onlara dua etti.

Belli olmaz.Belli olmaz. Şu anda kâfir olur; konuşursun, konuşursun, konuşursun, müslüman olur da eline ayağına sarılır;Şu anda kâfir olur; konuşursun, konuşursun, konuşursun, müslüman olur da eline ayağına sarılır; "Ya ben seninle çok hasımdım evvelce ama şimdi hak yolu anladım, doğru yola girdim." der. "Ya ben seninle çok hasımdım evvelce ama şimdi hak yolu anladım, doğru yola girdim." der.

Amerika'dan yok mu müslüman olan? Almanya'dan yok mu müslüman olan?Amerika'dan yok mu müslüman olan? Almanya'dan yok mu müslüman olan? Papazlardan yok mu müslüman olan? Papazlardan yok mu müslüman olan?

Dünya kadar... Kitaplara yazdık. Bir sürü papaz var, müslüman olmuş. Dünya kadar... Kitaplara yazdık. Bir sürü papaz var, müslüman olmuş.

Onun için mülk O'nundur. Kâfire de mühlet veriyor.Onun için mülk O'nundur. Kâfire de mühlet veriyor. İmtihan çıkacak bize de... Bize de kâfir lazım, kâfirle cihat edeceğiz...İmtihan çıkacak bize de... Bize de kâfir lazım, kâfirle cihat edeceğiz... İmtihan sorusunda, yani sahnede kâfire de bir rol var.İmtihan sorusunda, yani sahnede kâfire de bir rol var. Onun için oluyor yoksa... lâ ilâhe illallah derdi, müslüman olurlardı. Onun için oluyor yoksa... lâ ilâhe illallah derdi, müslüman olurlardı.

Zaten birazcık yeri sarsıveriyor, zelzele;Zaten birazcık yeri sarsıveriyor, zelzele; bakıyorsun adamın benzi sapsarı sararmış, bıdır bıdır, bıdır bıdır duaya başlıyor. bakıyorsun adamın benzi sapsarı sararmış, bıdır bıdır, bıdır bıdır duaya başlıyor.



"Yahu sen hiç dua etmezdin? Hiç namaz kılmazdın?.." Zelzele, ölüm korkusu... "Yahu sen hiç dua etmezdin? Hiç namaz kılmazdın?.."

Zelzele, ölüm korkusu...

Bir kanser oluveriyor, bir hastalık oluveriyor, olmadık bir hastalık...Bir kanser oluveriyor, bir hastalık oluveriyor, olmadık bir hastalık... Üniversite profesörü, benim tanıdığım kimse var; çocuğu yok, çocuğu olmamış; hoca hoca dolaşıyor.Üniversite profesörü, benim tanıdığım kimse var; çocuğu yok, çocuğu olmamış; hoca hoca dolaşıyor. Tıp âciz kaldı. İlk önce doktorları dolaştı; yoksa gelmez bu tarafa. Doktorları dolaştı, şimdi iş bitti; Tıp âciz kaldı. İlk önce doktorları dolaştı; yoksa gelmez bu tarafa. Doktorları dolaştı, şimdi iş bitti;

"İşi Allah'a kaldı." diyor. "İşi Allah'a kaldı." diyor.

Şaşkın! Evvelden de sonradan da Allah'ın iş! Sen sonradan mı Allah'a kaldı sanıyorsun?Şaşkın! Evvelden de sonradan da Allah'ın iş! Sen sonradan mı Allah'a kaldı sanıyorsun? Evveli de sonrası da her şey Allah'ta. Mülk Allah'ın. Evveli de sonrası da her şey Allah'ta. Mülk Allah'ın.

Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü. Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü.

Her türlü övgü, övülmeye layık iş O'nun sanatı, O'nun işidir. Hamd da O'nun. Her türlü övgü, övülmeye layık iş O'nun sanatı, O'nun işidir. Hamd da O'nun.

Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. "O her şeye hakkıyla kâdirdir." Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. "O her şeye hakkıyla kâdirdir."

Azıcık filan değil, azbuçuk değil; hakkıyla kâdirdir.Azıcık filan değil, azbuçuk değil; hakkıyla kâdirdir. Ne dilerse hiç zahmet, meşakkât çekmeden 'Ol!' dediği olur.Ne dilerse hiç zahmet, meşakkât çekmeden 'Ol!' dediği olur. Yapmak istediğini yapar, dilediğine hiç kimse karşı duramaz.Yapmak istediğini yapar, dilediğine hiç kimse karşı duramaz. Kimsenin, hiçbir varlığın gücü yetmez. Kimsenin, hiçbir varlığın gücü yetmez.

İşte bu mânayı böyle söylediği zamanİşte bu mânayı böyle söylediği zaman onun sevabına hiçbir şey yetişemiyor ve o kulun üzerinde hiç günah kalmıyor. onun sevabına hiçbir şey yetişemiyor ve o kulun üzerinde hiç günah kalmıyor.

Mânasını düşünerek bir deyiverelim: Mânasını düşünerek bir deyiverelim:

Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîke leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr.

Öbür hadîs-i şerîfe geçtik: Öbür hadîs-i şerîfe geçtik:

Men kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayye'l-kayyûmeMen kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayye'l-kayyûme ve etûbu ileyh selâse merrâtin ğafera'llâhu lehû zünûbehû ve in kânet misle zebedi'l-bahrive etûbu ileyh selâse merrâtin ğafera'llâhu lehû zünûbehû ve in kânet misle zebedi'l-bahri ve in kânet adede veraki'l-şeceri ve in kânet adede remli âlicin ve in kânet adede eyyâmi'd-dünyâ. ve in kânet adede veraki'l-şeceri ve in kânet adede remli âlicin ve in kânet adede eyyâmi'd-dünyâ.

Bu hadîs-i şerîf Ahmed b. Hanbel'in, Hanbelî mezhebinin kurucusu,Bu hadîs-i şerîf Ahmed b. Hanbel'in, Hanbelî mezhebinin kurucusu, imamın hadis kitabında da var, Tirmizî'nin de kitabında var.imamın hadis kitabında da var, Tirmizî'nin de kitabında var. Tirmizî bu hadîs-i şerîfi hasenun garîbun diye tavsif etmiş. Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden. Tirmizî bu hadîs-i şerîfi hasenun garîbun diye tavsif etmiş. Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden.

Bu hadis ve bundan sonra bir hadis daha gelecek, ikisi, gece yatarken yapılacak dua ile ilgili.Bu hadis ve bundan sonra bir hadis daha gelecek, ikisi, gece yatarken yapılacak dua ile ilgili. Gece yatacağız; ne dua ederek yatalım, o. Gece yatacağız; ne dua ederek yatalım, o.

Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz; Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz;

Men kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî. "Her kim ki yatağına sığındığı zaman." Men kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî. "Her kim ki yatağına sığındığı zaman."

Yani "yattığı" demek. İnsan adetâ yorgunluktan yatağına sığınıyor ya...Yani "yattığı" demek. İnsan adetâ yorgunluktan yatağına sığınıyor ya... Turşusu çıktı, gündüz gezdi dolaştı; yatağına sığınıyor.Turşusu çıktı, gündüz gezdi dolaştı; yatağına sığınıyor. Barınak, sığınak gibi yastığına sarılıyor, yatıyor ya... Barınak, sığınak gibi yastığına sarılıyor, yatıyor ya...

"Yatağına sığındığı zaman her kim ki şu sözleri üç defa söylerse Allah onun günahlarını bağışlar." "Yatağına sığındığı zaman her kim ki şu sözleri üç defa söylerse Allah onun günahlarını bağışlar."

Ya çoksa günahları? Arkasından diyor ki; Ya çoksa günahları?

Arkasından diyor ki;

Ve in kânet misle zebedi'l-bahr. "Denizin köpükleri kadar çok olsa da bağışlar." Ve in kânet misle zebedi'l-bahr. "Denizin köpükleri kadar çok olsa da bağışlar."

Deniz çalkanıyor, dalgaların üstünde beyaz beyaz, tomurcuk tomurcuk köpükler oluyor.Deniz çalkanıyor, dalgaların üstünde beyaz beyaz, tomurcuk tomurcuk köpükler oluyor. O kadar çok olsa da bağışlar. O kadar çok olsa da bağışlar.

Ve in kânet adede veraki'l-şecer. "Ağaç cinsinin yaprakları adedince olsa da bağışlar." Ve in kânet adede veraki'l-şecer. "Ağaç cinsinin yaprakları adedince olsa da bağışlar."

Ne kadar ağaç varsa, ne kadar yaprakları varsa o kadar günahı olsa bile bağışlar. Ne kadar ağaç varsa, ne kadar yaprakları varsa o kadar günahı olsa bile bağışlar.

Ve in kânet adede remli âlicin. "Sahranın kumlarının sayısı kadar olsa bile affeder." Ve in kânet adede remli âlicin. "Sahranın kumlarının sayısı kadar olsa bile affeder."

Yani hep çok şeyleri sıraladı ki "Ne kadar çok günahı olursa olsun affeder." demektir. Yani hep çok şeyleri sıraladı ki "Ne kadar çok günahı olursa olsun affeder." demektir.

Ve in kânet adede eyyâmi'd-dünyâ. "Dünya hayatının günlerinin sayısı kadar da olsa affeder." Ve in kânet adede eyyâmi'd-dünyâ. "Dünya hayatının günlerinin sayısı kadar da olsa affeder."

Gece yatarken bu sözü söyleyeceğiz. Kağıt kalem, boş kağıt, boş defter; hemen yazıyoruz. Gece yatarken bu sözü söyleyeceğiz. Kağıt kalem, boş kağıt, boş defter; hemen yazıyoruz.

Ne diyecek? Estağfirullah. Kolay, hatırımızda kalabilir. Ne diyecek?

Estağfirullah.

Kolay, hatırımızda kalabilir.

Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayye'l-kayyûm... Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayye'l-kayyûm...

el-Hayye'l-kayyûm sözü, estağfirullah mef'ûl olduğu için ona bağlanırsa üstünlü olur,el-Hayye'l-kayyûm sözü, estağfirullah mef'ûl olduğu için ona bağlanırsa üstünlü olur, estağfirullah el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hû el-hayye'l-kayyûm oraya bağlayarak üstün okuyabilirsin.estağfirullah el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hû el-hayye'l-kayyûm oraya bağlayarak üstün okuyabilirsin. Veyahut hüve'ye bağlayarak hüve'l-hayyu'l-kayyûm diye ötreli okuyabilirsin. Her ikisi de câiz. Veyahut hüve'ye bağlayarak hüve'l-hayyu'l-kayyûm diye ötreli okuyabilirsin. Her ikisi de câiz.

Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayye'l-kayyûm ve etûbu ileyh. Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayye'l-kayyûm ve etûbu ileyh.

İleyhi. İleyk diyorlar bazen. İleyk, "sana" demek.İleyhi. İleyk diyorlar bazen. İleyk, "sana" demek. İleyh, "Allah'a, ona" demek oluyor. Zamir farkı. İleyh, "Allah'a, ona" demek oluyor. Zamir farkı.

---------------------------- Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûme ve etûbu ileyh. Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûme ve etûbu ileyh.

Bu kadarmış. Bunu böyle deyince ne kadar günahı affoluyor... Şimdi mânasına gelelim: Bu kadarmış. Bunu böyle deyince ne kadar günahı affoluyor...

Şimdi mânasına gelelim:

Estağfirullah. "Ben Allah'tan affımı, mağfiretimi istiyorum.Estağfirullah. "Ben Allah'tan affımı, mağfiretimi istiyorum. Allah beni affetsin, mağfiret eylesin." demek. Allah beni affetsin, mağfiret eylesin." demek.

Estağfiru. "Ben istiyorum." Estağfirullâhe. "Allah'tan istiyorum." Estağfiru. "Ben istiyorum." Estağfirullâhe. "Allah'tan istiyorum."

Allah afv u mağfiret edici ya, günahlarımı afv u mağfiret etmesini Allah'tan istiyorum. Allah afv u mağfiret edici ya, günahlarımı afv u mağfiret etmesini Allah'tan istiyorum.

Ellezî. "O Allah ki;" Lâ ilâhe illâ hû. "O'ndan gayri ilâh yoktur." Ellezî. "O Allah ki;" Lâ ilâhe illâ hû. "O'ndan gayri ilâh yoktur."

Bir O var. Rabbimiz O; eşi, şerîki, nazîri yok. Üç değil, iki değil, beş değil, on değil; tek. Bir O var. Rabbimiz O; eşi, şerîki, nazîri yok. Üç değil, iki değil, beş değil, on değil; tek.

Hüve'l-hayyu'l-kayyûm. "O hayydır, kayyûmdur."Hüve'l-hayyu'l-kayyûm. "O hayydır, kayyûmdur." Ve etûbü ileyh. "Ve O'na tevbe ediyorum, O'na dönüyorum, yöneliyorum, teveccüh ediyorum." Ve etûbü ileyh. "Ve O'na tevbe ediyorum, O'na dönüyorum, yöneliyorum, teveccüh ediyorum."

Tâbe-yetûbu, ilâ ile kullanıldığı zaman "bir şeye teveccüh etmek" demek. Tâbe-yetûbu, ilâ ile kullanıldığı zaman "bir şeye teveccüh etmek" demek.

Kul Allah'a dönüp de; "Yâ Rabbi, ben günahımı anladım, günahtan vazgeçtim,Kul Allah'a dönüp de; "Yâ Rabbi, ben günahımı anladım, günahtan vazgeçtim, yönümü sana çevirdim, teveccüh ettim." dediği zaman; yetûbu ila'llah, Allah'a tevbe etmiş oluyor. yönümü sana çevirdim, teveccüh ettim." dediği zaman; yetûbu ila'llah, Allah'a tevbe etmiş oluyor.

Allah da kulun öyle kendisine iltica ettiğini görünce sever. Tevbekâr kullarını sever. Allah da kulun öyle kendisine iltica ettiğini görünce sever. Tevbekâr kullarını sever.

İnnellâhe yuhibbu't-tevvâbîne ve yuhibbu'l-mütetahhirîn.İnnellâhe yuhibbu't-tevvâbîne ve yuhibbu'l-mütetahhirîn. "Allah tevbekârları sever, temizlenenleri sever. Temiz, pak olanları sever."Allah tevbekârları sever, temizlenenleri sever. Temiz, pak olanları sever. Mânevî, maddî kirlerden temizlenenleri sever." Mânevî, maddî kirlerden temizlenenleri sever."

Sevdiği için Allah da kuluna teveccüh eder.Sevdiği için Allah da kuluna teveccüh eder. Kul Allah'a tevbe edince Allah da kuluna teveccüh eder.Kul Allah'a tevbe edince Allah da kuluna teveccüh eder. Ona da derler; yetûbu'llâhu alâ abdihî aleyhi, yani o zaman alâ zamiri ile kullanılıyor.Ona da derler; yetûbu'llâhu alâ abdihî aleyhi, yani o zaman alâ zamiri ile kullanılıyor. Kuldan Allah'a ilâ zamiri ile, Allah'tan kula alâ zamiri ile.Kuldan Allah'a ilâ zamiri ile, Allah'tan kula alâ zamiri ile. Yani "Allah da kulunun üzerine rahmeti ile teveccüh ediyor." demek. Yani "Allah da kulunun üzerine rahmeti ile teveccüh ediyor." demek.

"Sen misin hatasını anlayıp da bana dönen kulum;"Sen misin hatasını anlayıp da bana dönen kulum; gel, senin yüzünün karasına bakmadım da seni affettim, seni rahmetime erdiriyorum." diyor. gel, senin yüzünün karasına bakmadım da seni affettim, seni rahmetime erdiriyorum." diyor.

İşte yatağa yattığı zaman bu sözü söylediği zaman günahlarını Allah bağışlar. İşte yatağa yattığı zaman bu sözü söylediği zaman günahlarını Allah bağışlar.

Bizim şeytana karşı en kuvvetli silahlarımızdan birisi,Bizim şeytana karşı en kuvvetli silahlarımızdan birisi, belimizde taşıdığımız küçük bir silah; tevbe ve istiğfar silahıdır. belimizde taşıdığımız küçük bir silah; tevbe ve istiğfar silahıdır.

Şeytan geçmiş Rabbimiz'in karşısına, edepsizliği ele almış, demiş ki; Şeytan geçmiş Rabbimiz'in karşısına, edepsizliği ele almış, demiş ki;

"Madem ki sen beni rahmetinden kovdun, ben de senin kullarını azdıracağım." "Madem ki sen beni rahmetinden kovdun, ben de senin kullarını azdıracağım."

Allahu Teâlâ hazretleri de buyurmuş ki; Allahu Teâlâ hazretleri de buyurmuş ki;

"Defol, git! Azdıracağını azdır. Onlar da tevbe ettikçe ben de tevbelerini kabul edeceğim." "Defol, git! Azdıracağını azdır. Onlar da tevbe ettikçe ben de tevbelerini kabul edeceğim."

Allah'la inat mı edebilir? Allah'la inat mı edebilir?

Allahu Teâlâ hazretleri tevbe ettiği müddetçe kulların tevbesini kabul eder. Allahu Teâlâ hazretleri tevbe ettiği müddetçe kulların tevbesini kabul eder.

Hem bu Ramazan'da biliyor musunuz ki Allah o koca Arş'ını taşıyan meleklerine diyor ki; Hem bu Ramazan'da biliyor musunuz ki Allah o koca Arş'ını taşıyan meleklerine diyor ki;

"Bırakın beni tesbih etmeyi, müslüman kullarıma -onların nâmına- tevbe istiğfar edin." "Bırakın beni tesbih etmeyi, müslüman kullarıma -onların nâmına- tevbe istiğfar edin."

Bu Ramazan öyle bir mübarek zaman. Bu Ramazan öyle bir mübarek zaman.

Allah sıhhatle, âfiyetle, saadetle nice Ramazanlara erdirsin. Allah sıhhatle, âfiyetle, saadetle nice Ramazanlara erdirsin.

Keşke bütün yıl Ramazan olsa! Çok kolaymış. Keşke bütün yıl Ramazan olsa!

Çok kolaymış.

"Tevbe ettiği zaman kulda günah kalmaz." diye hadîs-i şerîfler var; "Tevbe ettiği zaman kulda günah kalmaz." diye hadîs-i şerîfler var;

Lâ sağîrete mea'l-isrâr ve lâ kebirete mea'l-istiğfâr. Lâ sağîrete mea'l-isrâr ve lâ kebirete mea'l-istiğfâr.

Burada da çıktı, akşamleyin yatağa yatacağız;Burada da çıktı, akşamleyin yatağa yatacağız; estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm ve etûbu ileyhestağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm ve etûbu ileyh diyeceğiz, günahlardan pak olmak için. Hatırınızda tutun. diyeceğiz, günahlardan pak olmak için.

Hatırınızda tutun.

Hüve'l-hayyu'l-kayyûm ne demek? "Allah hayydır, kayyûmdur." Hüve'l-hayyu'l-kayyûm ne demek?

"Allah hayydır, kayyûmdur."

Allah hayat sahibidir, ölü değildir. Elektrik gibi kör bir kuvvet değildir. Allah hayat sahibidir, ölü değildir. Elektrik gibi kör bir kuvvet değildir.

Sargıları sararsın, kutupları yaparsın, şöyle yaparsan elektrik mecburen çalışır.Sargıları sararsın, kutupları yaparsın, şöyle yaparsan elektrik mecburen çalışır. Sistemini kurarsan öküze hizmet ettirir gibi elektriğe hizmet ettirirsin. Sistemini kurarsan öküze hizmet ettirir gibi elektriğe hizmet ettirirsin.

"Çevir şu transformatörü"; çevirir. "Çevir şu transformatörü"; çevirir.

"Yak şu elektiriği"; 'çıp' çevirirsin, yanar, ortalığı aydınlatır. "Yak şu elektiriği"; 'çıp' çevirirsin, yanar, ortalığı aydınlatır.

Elektrik; kör kuvvet. Onu böyle tanzim edip şey yap da... Elektrik; kör kuvvet.

Onu böyle tanzim edip şey yap da...

Allah öyle değil. Allahu Teâlâ hazretleri hayydır, hayat sahibidir.Allah öyle değil. Allahu Teâlâ hazretleri hayydır, hayat sahibidir. Kör kuvvet değildir. Tabiât değildir. Tabiât O'nun mülküdür, O'nun emrindedir.Kör kuvvet değildir. Tabiât değildir. Tabiât O'nun mülküdür, O'nun emrindedir. Hayat sahibidir, canlıdır, diridir, hayydır.Hayat sahibidir, canlıdır, diridir, hayydır. Öyle kör kuvvet, ölü, tabiât, âciz, cansız, cemâdat değildir. Öyle kör kuvvet, ölü, tabiât, âciz, cansız, cemâdat değildir.

el-Kayyûm; varlığı kendisindendir, kimsenin desteğine muhtaç değildir.el-Kayyûm; varlığı kendisindendir, kimsenin desteğine muhtaç değildir. Ayakta durmasında, rubûbiyetini, ulûhiyyetini îfâ ve icrada hiç kimseye muhtaçlığı yoktur.Ayakta durmasında, rubûbiyetini, ulûhiyyetini îfâ ve icrada hiç kimseye muhtaçlığı yoktur. Gücü kuvveti kendisinden. Mülkünde Hak tasarruf eder keyfe mâ yeşâ. Gücü kuvveti kendisinden.

Mülkünde Hak tasarruf eder keyfe mâ yeşâ.

"Allahu Teâlâ hazretleri mülkünde nasıl dilerse öyle hükmeder." "Allahu Teâlâ hazretleri mülkünde nasıl dilerse öyle hükmeder."

Külle yevmin hüve fî şe'nin. "Hergün bir başka şa'ndadır." Külle yevmin hüve fî şe'nin. "Hergün bir başka şa'ndadır."

Her anda O bir şa'nda, Geh kahr u geh ihsanda. Her anda O bir şa'nda,

Geh kahr u geh ihsanda.

Bazen kullarına kahreder; bazı kullarına ihsan eder, ikram eder.Bazen kullarına kahreder; bazı kullarına ihsan eder, ikram eder. Her gün de değiştirir, çeşit çeşit... Her gün de değiştirir, çeşit çeşit...

Şu kıştan sonra şu baharı görmüyor musunuz? Şu kâinatın çoşkunluğunu...Şu kıştan sonra şu baharı görmüyor musunuz? Şu kâinatın çoşkunluğunu... Hilkâtin, sanatının çoşkunluğunu görmüyor musunuz? Çiçeklerin rengini görmüyor musunuz?Hilkâtin, sanatının çoşkunluğunu görmüyor musunuz? Çiçeklerin rengini görmüyor musunuz? Dağların çimenlerini, yeşil halıları görmüyor musunuz? Halıların üstündeki desenleri görmüyor musunuz?Dağların çimenlerini, yeşil halıları görmüyor musunuz? Halıların üstündeki desenleri görmüyor musunuz? Tatlı tatlı dallardan sarkan meyveleri görmüyor musunuz? Tatlı tatlı dallardan sarkan meyveleri görmüyor musunuz?

Şu kudrete bak!Şu kudrete bak! Her anda ayrı bir şa'nda Allahu Teâlâ hazretleri, ayrı bir işte, ayrı bir yaratmada. Her anda ayrı bir şa'nda Allahu Teâlâ hazretleri, ayrı bir işte, ayrı bir yaratmada.

Kayyûm; zâtı kendinden güç alıyor, hiçbir başka şeye dayalı değil. Kayyûm; zâtı kendinden güç alıyor, hiçbir başka şeye dayalı değil.

Ben neye bağlıyım? Ben neye bağlıyım?

Ben havaya bağlıyım, suya bağlıyım. Havayı kesseler burada iki dakika sonra çırpına çırpına ölürüm.Ben havaya bağlıyım, suya bağlıyım. Havayı kesseler burada iki dakika sonra çırpına çırpına ölürüm. Yemek yedirmesen bana, üç gün, beş gün dayanırım, ondan sonra ölür giderim.Yemek yedirmesen bana, üç gün, beş gün dayanırım, ondan sonra ölür giderim. Boğazımı, gırtlağımı sıksan, nefes alamasam; biraz sonra boğulur giderim.Boğazımı, gırtlağımı sıksan, nefes alamasam; biraz sonra boğulur giderim. Yani her birimiz bir şeye bağlıyız. Yani her birimiz bir şeye bağlıyız.

Allahu Teâlâ kayyûmdur. Kıyâm bi-nefsihî sıfatı vardır; varlığı kendindendir.Allahu Teâlâ kayyûmdur. Kıyâm bi-nefsihî sıfatı vardır; varlığı kendindendir. Hiçbir şeye muhtaç değildir. Her şey O'na muhtaçtır. İşte o. Hiçbir şeye muhtaç değildir. Her şey O'na muhtaçtır. İşte o.

Hayy olan... Sen ölüyorsun, yatıyorsun; uyurken gittin sen.Hayy olan... Sen ölüyorsun, yatıyorsun; uyurken gittin sen. Bir çeşit ölüm gibi. Hırsız gelse evini soysa haberin yok; katil gelse, öldürse haberin yok.Bir çeşit ölüm gibi. Hırsız gelse evini soysa haberin yok; katil gelse, öldürse haberin yok. Ölüm gibi bir şey. Sen ölüyorsun ama Allah uyumuyor. Ölüm gibi bir şey. Sen ölüyorsun ama Allah uyumuyor.

Lâ te'huzuhû sinetün ve lâ nevm. "O'nu uyku, uyuklama tutmaz." Lâ te'huzuhû sinetün ve lâ nevm. "O'nu uyku, uyuklama tutmaz."

Daima nigâhbandır. Daima kullarına nezaret eder.Daima nigâhbandır. Daima kullarına nezaret eder. Dua edenin duasını işitir, isteyene istediğini verir. Dua edenin duasını işitir, isteyene istediğini verir.

"Şimdi uyku vaktidir, açmayın kapısını, çalmayın kapısını." diye bir şey yok. "Şimdi uyku vaktidir, açmayın kapısını, çalmayın kapısını." diye bir şey yok.

O dünya insanlarına mahsus. O dünya insanlarına mahsus.

"Geceleyin çalınmaz kapısı ya hocaefendinin, etme, uyuyordur şimdi..." "Geceleyin çalınmaz kapısı ya hocaefendinin, etme, uyuyordur şimdi..."

Allahu Teâlâ hazretlerinin gece gündüz dergâhının kapısı açıktır.Allahu Teâlâ hazretlerinin gece gündüz dergâhının kapısı açıktır. Kullar girsin, dua etsin. Hayy u Kayyûmdur. Kullar girsin, dua etsin. Hayy u Kayyûmdur.

İşte insan "O Allah'a; şerîki, nazîri olmayan, o hayy ve kayyûm olan Allah'a ben tevbe ediyorum,İşte insan "O Allah'a; şerîki, nazîri olmayan, o hayy ve kayyûm olan Allah'a ben tevbe ediyorum, istiğfar ediyorum, O'na iltica edip O'ndan affımı, mağfiretimi istiyorum." demiş oluyor. istiğfar ediyorum, O'na iltica edip O'ndan affımı, mağfiretimi istiyorum." demiş oluyor.

Bir arkasındaki hadîs-i şerîf de yine yatarken yapılacak dua idi. Onu da söyleyiverelim: Bir arkasındaki hadîs-i şerîf de yine yatarken yapılacak dua idi. Onu da söyleyiverelim:

Men kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî ve hüve tâhirunMen kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî ve hüve tâhirun elhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahar ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-ceberelhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahar ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-ceber ve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kader ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kader ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâ ve hüve alâ külli şey'in kadîr harece min zünûbihî ke-yevmi veledethü ümmühû. ve hüve alâ külli şey'in kadîr harece min zünûbihî ke-yevmi veledethü ümmühû.

Ebû Ümâme hazretlerinden diğer bir hadîs-i şerîf. İbn Hibban rivayet etmiş. Ebû Ümâme hazretlerinden diğer bir hadîs-i şerîf. İbn Hibban rivayet etmiş.

Bu uzunca bir dua, kısa kısa izah ediverelim. Bu uzunca bir dua, kısa kısa izah ediverelim.

Men kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî. "Geceleyin yatağına yattığı zaman her kim ki şöyle derse." Men kâle hîne ye'vî ilâ firâşihî. "Geceleyin yatağına yattığı zaman her kim ki şöyle derse."

Ama nasılken diyecek? Ve hüve tâhirun. "Temizken diyecek." Ama nasılken diyecek?

Ve hüve tâhirun. "Temizken diyecek."

Bu tâhirun sözü iki mânaya gelir. "Abdest alıp da yatmışsa..." Bu tâhirun sözü iki mânaya gelir.

"Abdest alıp da yatmışsa..."

Onun için biz burada kardeşlerimize tavsiye ediyoruz; Onun için biz burada kardeşlerimize tavsiye ediyoruz;

"Gece yatarken abdest alın, öyle yatın." "Gece yatarken abdest alın, öyle yatın."

Bu hadislerden okuduğumuzdan, bildiğimizden tavsiye ediyoruz, faydası var diye.Bu hadislerden okuduğumuzdan, bildiğimizden tavsiye ediyoruz, faydası var diye. Gece yatarken öyle yatın. Bir bu mânaya. Gece yatarken öyle yatın. Bir bu mânaya.

Bir de, insan hades-i ekber derler, cünüp olabilir.Bir de, insan hades-i ekber derler, cünüp olabilir. O zaman cünüp olursa olmuyor, o hâlden kurtulmak lazım.O zaman cünüp olursa olmuyor, o hâlden kurtulmak lazım. Cünüpken de olmaz. En iyisi yatarken abdest almaktır. Cünüpken de olmaz. En iyisi yatarken abdest almaktır.

Kişi abdestliyken, tâhirken, pak iken bu duayı yapacak. Kişi abdestliyken, tâhirken, pak iken bu duayı yapacak.

"Hocam, insan cünüpken yatıp uyuyabilir mi?" "Hocam, insan cünüpken yatıp uyuyabilir mi?"

Uyur ama işte bazı böyle ufak tefek veya ufak sayılmayacak mahrumiyetleri oluyor. Uyur ama işte bazı böyle ufak tefek veya ufak sayılmayacak mahrumiyetleri oluyor.

"Ben şimdi oruçluyken cünüp yatsam, sahur vakti geçse, sabaha kalksam orucum olur mu?" "Ben şimdi oruçluyken cünüp yatsam, sahur vakti geçse, sabaha kalksam orucum olur mu?"

Oruç olur. Oruca bir zararı yok. Sakın öyle sanıp da orucu terk etmeyin.Oruç olur. Oruca bir zararı yok. Sakın öyle sanıp da orucu terk etmeyin. Oruca zararı yok ama elinde fırsat varsa hemen yıkanmak iyidir. Onu da görüyorsun, iyi oluyor. Oruca zararı yok ama elinde fırsat varsa hemen yıkanmak iyidir. Onu da görüyorsun, iyi oluyor.

Temizken her kim dua edecek, ne dua edecek? Temizken her kim dua edecek, ne dua edecek?

Elhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahare. "O Allah'a hamd olsun ki." Alâ. "Yücedir."Elhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahare. "O Allah'a hamd olsun ki." Alâ. "Yücedir." Fe-kahare. "Kulların hepsinden üstündür, yücedir ve kahretmiştir." Fe-kahare. "Kulların hepsinden üstündür, yücedir ve kahretmiştir."

Kahhârdır; her şeye gücü yeter, her şeyin üstündedir, dilediğini kahreder. Kahhârdır; her şeye gücü yeter, her şeyin üstündedir, dilediğini kahreder.

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-cebere. "O Allah'a hamd olsun ki." Batana. "Gizli oldu." Ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-cebere. "O Allah'a hamd olsun ki." Batana. "Gizli oldu."

Batın; gizli. Gizli oldu Allahu Teâlâ. Batın; gizli. Gizli oldu Allahu Teâlâ.

Ama; fe-cebere. "Görünmemesine rağmen kullarına istediğini yaptırır." Ama; fe-cebere. "Görünmemesine rağmen kullarına istediğini yaptırır."

Cebbârdır; dilediğine zorlaya zorlaya istediğini yaptırır.Cebbârdır; dilediğine zorlaya zorlaya istediğini yaptırır. Görünmüyor diye sen O'nu yok sanma, gücü yetmez sanma; dilediğini yapar.Görünmüyor diye sen O'nu yok sanma, gücü yetmez sanma; dilediğini yapar. Yücedir, isterse kahreder. Görünmüyor ama cebbârdır; zorlaya zorlaya, cebr ile yaptırır.Yücedir, isterse kahreder. Görünmüyor ama cebbârdır; zorlaya zorlaya, cebr ile yaptırır. Bir o mâna var. Bir de cebere, Arapça'da "sargı, kemiği sarmak" mânasına geliyor. Bir o mâna var.

Bir de cebere, Arapça'da "sargı, kemiği sarmak" mânasına geliyor.

"Kolum kırıldı, kolum kırıldı!" "Kolum kırıldı, kolum kırıldı!"

Tamam, çıkıkçıya gidelim, düzeltelim, iki tarafına iki tahta,Tamam, çıkıkçıya gidelim, düzeltelim, iki tarafına iki tahta, alçı saralım, 15 gün sonra bir şeyciğin kalmaz. İşte ona cebr derler; "kırık kemiği sarmak."alçı saralım, 15 gün sonra bir şeyciğin kalmaz. İşte ona cebr derler; "kırık kemiği sarmak." "Allah cebbârdır" demek; kırılmış ilik, kemiği perişan olmuş,"Allah cebbârdır" demek; kırılmış ilik, kemiği perişan olmuş, hurdahaş olmuş, onu tedavi eden Allah'tır. Cebbâr sözünün o mânası da var.hurdahaş olmuş, onu tedavi eden Allah'tır. Cebbâr sözünün o mânası da var. "Görünmez ama Allah her dertlere deva eder; her kırığı tedavi eder, sarar sarmalar." demek. "Görünmez ama Allah her dertlere deva eder; her kırığı tedavi eder, sarar sarmalar." demek. Görünmez ama sen O'nun görünmemesine takılıp şaşırma, yayılmaz. Sonra; Görünmez ama sen O'nun görünmemesine takılıp şaşırma, yayılmaz. Sonra;

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kadere.Ve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kadere. "O Allah'a hamd olsun ki egemenliğe sahiptir, hükümranlık sürer.""O Allah'a hamd olsun ki egemenliğe sahiptir, hükümranlık sürer." Fe-kadere. "Her şeye gücü yeter, kudret-i külliyyesi vardır, ne dilerse onu yaptırır." Fe-kadere. "Her şeye gücü yeter, kudret-i külliyyesi vardır, ne dilerse onu yaptırır."

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâ. "Ve o Allah'a hamd olsun ki ölüleri diriltecek." Ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâ. "Ve o Allah'a hamd olsun ki ölüleri diriltecek."

Allah bu ölülerin hepsini diriltecek. Bu kabirdekilerin hepsi kalkacak, mahşer yerinde toplanacak.Allah bu ölülerin hepsini diriltecek. Bu kabirdekilerin hepsi kalkacak, mahşer yerinde toplanacak. Kara toprak içine karışsalar da, kemikleri ezilip büzülüp toz toprak olmuş olsa daKara toprak içine karışsalar da, kemikleri ezilip büzülüp toz toprak olmuş olsa da Allah onları, yuhyi'l-mevtâ, ölüleri diriltecek. Allah onları, yuhyi'l-mevtâ, ölüleri diriltecek.

Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. "Her şeye kâdirdir." Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. "Her şeye kâdirdir."

Arabistan'ın kâfirciklerinden bir tanesi Peygamber Efendimiz'in yanına gelmiş, bir eski kemik almış,Arabistan'ın kâfirciklerinden bir tanesi Peygamber Efendimiz'in yanına gelmiş, bir eski kemik almış, -insan kemiği- sararmış, solmuş. Mezarın kenarından buldu demek ki; çürümüş bir kemik. -insan kemiği- sararmış, solmuş. Mezarın kenarından buldu demek ki; çürümüş bir kemik. Almış çürük kemiği, elinde ufalamış; tozları yere dökülüyor... Almış çürük kemiği, elinde ufalamış; tozları yere dökülüyor...

"Allah bu çürümüş kemikleri de mi diriltecek?" demiş. "Allah bu çürümüş kemikleri de mi diriltecek?" demiş.

Ne sandın ya? Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Her şeye kâdir. Ne sandın ya?

Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Her şeye kâdir.

Yâsîn sûresinde diyor ki Allahu Teâlâ hazretleri buna cevap olarak ki tam böyle yirminci yüzyılınYâsîn sûresinde diyor ki Allahu Teâlâ hazretleri buna cevap olarak ki tam böyle yirminci yüzyılın alimlerinin anlayacağı bir cevap. İnsan küçük dilini yutar.alimlerinin anlayacağı bir cevap. İnsan küçük dilini yutar. Yani tıp, fizik, kimya profesörlerinin küçük dilini yutacağı bir cevap; Yani tıp, fizik, kimya profesörlerinin küçük dilini yutacağı bir cevap;

Ve hüve bi-külli halkın alîm. Ve hüve bi-külli halkın alîm.

Ne sandın ya... "O her türlü hılkâte, yaratmaya kâdir." Ne sandın ya...

"O her türlü hılkâte, yaratmaya kâdir."

Sen yaratmayı bir çeşit mi sanıyorsun? Sen yaratmayı bir çeşit mi sanıyorsun?

Seni küçücük bir tohumdan annenin karnında yarattı, büyüttü de, koca adam etti deSeni küçücük bir tohumdan annenin karnında yarattı, büyüttü de, koca adam etti de edepsizlik ediyorsun, kâfir oluyorsun. edepsizlik ediyorsun, kâfir oluyorsun.

Küçücük zerreden koca adam haline getiren Allah seni tekrar o küçük toz zerrelerinden,Küçücük zerreden koca adam haline getiren Allah seni tekrar o küçük toz zerrelerinden, kemik parçalarından tekrar yaratmaktan zorluk mu çeker? kemik parçalarından tekrar yaratmaktan zorluk mu çeker?

Ve hüve bi-külli halkın alîm. "Her çeşit yaratmaya kâdir. Her çeşit yaratmayı bilir." Ve hüve bi-külli halkın alîm. "Her çeşit yaratmaya kâdir. Her çeşit yaratmayı bilir."

Sen bilmezsin; Allah her çeşit yaratmayı bilir. Sen bilmezsin; Allah her çeşit yaratmayı bilir.

Görmüyor musun sanatının kudretini? Görmüyor musun sanatının kudretini?

İlimler, üniversiteler anlayamıyorlar. İnceliyorlar, inceliyorlar... İlimler, üniversiteler anlayamıyorlar. İnceliyorlar, inceliyorlar...

Biyonik diye bir ilim dalı var. Biyonik diye bir ilim dalı var.

"Uçağın kanadını nasıl yapalım?" Al kırlangıcın kanadını, incele, öyle yap. "Uçağın kanadını nasıl yapalım?"

Al kırlangıcın kanadını, incele, öyle yap.

"Gövdesinin şekli nasıl olsun?" Al kuşun gövdesini, bak bakalım, nasılsa öyle olsun. "Gövdesinin şekli nasıl olsun?"

Al kuşun gövdesini, bak bakalım, nasılsa öyle olsun.

"Geminin şeklini nasıl yapalım?" "Geminin şeklini nasıl yapalım?"

Al balığı karşına, balığın şekline bak, suyun içinde yüzecek olan gemini de ona göre yap. Al balığı karşına, balığın şekline bak, suyun içinde yüzecek olan gemini de ona göre yap.

"Paraşütü nasıl yapalım?" "Paraşütü nasıl yapalım?"

Ya sen hiç böyle 'püf' diye çocukların üflediği zaman havada uçuşan o paraşüt otunu görmedin mi? Ya sen hiç böyle 'püf' diye çocukların üflediği zaman havada uçuşan o paraşüt otunu görmedin mi?

İşte onun gibi... Üste havayı tutacak bir şey yapacaksın; o onu taşır, hava taşır. İşte onun gibi... Üste havayı tutacak bir şey yapacaksın; o onu taşır, hava taşır.

İşte etrafına baktığı zaman, insan sanat görüyor, sanat!İşte etrafına baktığı zaman, insan sanat görüyor, sanat! Eşsiz, emsalsiz bir kudret;Eşsiz, emsalsiz bir kudret; insanı hayranlıktan sırt üstü yere düşürecek bir kudret ve sanat görüyor. insanı hayranlıktan sırt üstü yere düşürecek bir kudret ve sanat görüyor.

Allahu Teâlâ hazretleri mühendisler mühendislerinin mühendislerinin mühendisi;Allahu Teâlâ hazretleri mühendisler mühendislerinin mühendislerinin mühendisi; alimler alimlerinin alimlerinin alimi. Her şeyi biliyor. alimler alimlerinin alimlerinin alimi. Her şeyi biliyor.

Cebir bilir mi? Bilir. Kimya bilir mi? Bilir. Cebir bilir mi?

Bilir.

Kimya bilir mi?

Bilir.

Matematik bilir mi? Bilir. Feza ilmi bilir mi? Bilir. Matematik bilir mi?

Bilir.

Feza ilmi bilir mi?

Bilir.

Her şeyi O yaratmış da insanlar O'nun yarattığını anladığı derecede,Her şeyi O yaratmış da insanlar O'nun yarattığını anladığı derecede, bir parça ilerlediği derecede alim oluyor. Yani mevcudu anla... bir parça ilerlediği derecede alim oluyor. Yani mevcudu anla... O yoktan yaratmış, O'nun kudretinin büyüklüğünü anla ki ortada bir model yokken yaratmış.O yoktan yaratmış, O'nun kudretinin büyüklüğünü anla ki ortada bir model yokken yaratmış. Sen ortada model var da ağacı esas alıyorsun, balığı esas alıyorsun,Sen ortada model var da ağacı esas alıyorsun, balığı esas alıyorsun, kuşu esas alıyorsun da kendi şeyini ona göre yapıyorsun.kuşu esas alıyorsun da kendi şeyini ona göre yapıyorsun. O yoktan var etmiş. Sen bir model yaratılmış, elinde de malzeme var,O yoktan var etmiş. Sen bir model yaratılmış, elinde de malzeme var, Allah'ın malzemesi yine, senin yaptığın şey de Allah'ın verdiği malzeme;Allah'ın malzemesi yine, senin yaptığın şey de Allah'ın verdiği malzeme; o verdiği malzeme ile Allah'ın yarattığı şeye bakarak yapıyorsun. Sana da aklı yine Allah vermiş. o verdiği malzeme ile Allah'ın yarattığı şeye bakarak yapıyorsun. Sana da aklı yine Allah vermiş.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri her çeşit yaratmayı bilir.Onun için Allahu Teâlâ hazretleri her çeşit yaratmayı bilir. Yaratacak. Kara toprağa karışsa da kemikleri toz toprak olup; yaratacak. Yaratacak. Kara toprağa karışsa da kemikleri toz toprak olup; yaratacak.

Belâ kâdirîne alâ en nüsevviye benâneh.Belâ kâdirîne alâ en nüsevviye benâneh. "Şu parmak uçlarındaki parmak izlerini bile aynı şekilde, müsavi bir tarzda yapmaya biz kâdiriz.""Şu parmak uçlarındaki parmak izlerini bile aynı şekilde, müsavi bir tarzda yapmaya biz kâdiriz." diyor Allahu Teâlâ hazretleri. diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Sen bırak başka tarafı; "Parmağının ucundaki parmak izlerini bile aynen yapmaya kâdiriz." diyor. Sen bırak başka tarafı; "Parmağının ucundaki parmak izlerini bile aynen yapmaya kâdiriz." diyor.

İşte böyle hamd ederse... İşte böyle hamd ederse...

Anasından doğduğu gün bebeğin kusuru, kabahati, günahı olur mu? Anasından doğduğu gün bebeğin kusuru, kabahati, günahı olur mu?

"Olmaz. Daha mesuliyeti, vebali yok."Olmaz. Daha mesuliyeti, vebali yok. Daha aklı başına gelmedi, âkil ve bâliğ olmadı, günahı yok; bu bebek mâsum." Daha aklı başına gelmedi, âkil ve bâliğ olmadı, günahı yok; bu bebek mâsum."

İşte sen de böyle dediğin zaman anandan doğduğun gündeki gibi tertemiz günahsız olursun. İşte sen de böyle dediğin zaman anandan doğduğun gündeki gibi tertemiz günahsız olursun.

Elhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahar ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-ceberElhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahar ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-ceber ve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kaderve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kader ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâ ve hüve alâ külli şey'in kadîr. ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâ ve hüve alâ külli şey'in kadîr.

Yazan yazar. Bir daha söyleyeveriyim: Yazan yazar. Bir daha söyleyeveriyim:

Elhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahar. Bir cümle bu. Elhamdü lillâhi'llezî alâ fe-kahar.

Bir cümle bu.

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-ceber. İkinci cümle bu. Ve'l-hamdü lillâhi'llezî batana fe-ceber.

İkinci cümle bu.

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kader. Üçüncü cümle bu. Ve'l-hamdü lillâhi'llezî meleke fe-kader.

Üçüncü cümle bu.

Ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâ. Dördüncü cümle bu. Ve'l-hamdü lillâhi'llezî yuhyi'l-mevtâ.

Dördüncü cümle bu.

Ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr.

Beş cümlelik bir dua ama mânası son derece derin. Beş cümlelik bir dua ama mânası son derece derin.

Sayfanın en sonundaki hadîs-i şerîfi de okuyoruz. Sayfanın en sonundaki hadîs-i şerîfi de okuyoruz.

Men kâle cezallâhu Muhammeden annâ mâ hüve ehlühû et'abe seb'îne kâtiben elfe sabâhin. Men kâle cezallâhu Muhammeden annâ mâ hüve ehlühû et'abe seb'îne kâtiben elfe sabâhin.

Bu hadîs-i şerîf de ne kadar tatlı... Bu hadîs-i şerîf de ne kadar tatlı...

Taberânî'nin, Hulvânî'nin, Hatîb-i Bağdâdî'nin,Taberânî'nin, Hulvânî'nin, Hatîb-i Bağdâdî'nin, İbnü'n-Neccar'ın Hz. Âişe validemizden ve İbn Abbas radıyallahu anh'ten naklettiğine göre,İbnü'n-Neccar'ın Hz. Âişe validemizden ve İbn Abbas radıyallahu anh'ten naklettiğine göre, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Bir kimse cezallâhu Muhammeden annâ mâ hüve ehlühû derse.""Bir kimse cezallâhu Muhammeden annâ mâ hüve ehlühû derse." Et'abe seb'îne kâtiben. "Yetmiş kâtibi yorar; halsiz, dermansız bırakır."Et'abe seb'îne kâtiben. "Yetmiş kâtibi yorar; halsiz, dermansız bırakır." Elfe sabâhin. "Bin sabah." "Bin sabah 70 tane kâtibi halsiz dermansız bırakır." Elfe sabâhin. "Bin sabah."

"Bin sabah 70 tane kâtibi halsiz dermansız bırakır."

Ne demek bu? Yani böyle dediği zaman melekler sevabını yazacaklar ya...Ne demek bu?

Yani böyle dediği zaman melekler sevabını yazacaklar ya...
70 tane melek bin sabah yaza yaza yaza yaza turşuları çıkacak, halleri kalmayacak,70 tane melek bin sabah yaza yaza yaza yaza turşuları çıkacak, halleri kalmayacak, "Bu kulun sevabını yazmaya gücümüz kalmadı!" diyecekler. Böyle dua eden kimse onları yoracak. "Bu kulun sevabını yazmaya gücümüz kalmadı!" diyecekler. Böyle dua eden kimse onları yoracak.

Ne güzel bir ifade, çok tatlı... Ne güzel bir ifade, çok tatlı...

Et'abe seb'îne kâtiben elfe sabâhin. Et'abe seb'îne kâtiben elfe sabâhin.

Böyle diyen kimse 70 kâtibi bin sabah yorgun argın hale getirir.Böyle diyen kimse 70 kâtibi bin sabah yorgun argın hale getirir. Yani melekler sevabını yazmaktan bitkin düşer. Yani melekler sevabını yazmaktan bitkin düşer.

Cezallâhu Muhammeden annâ mâ hüve ehlühû. Cezallâhu Muhammeden annâ mâ hüve ehlühû.

Mânası: Cezallâhu. "Allah mükâfatlandırsın." Mânası:

Cezallâhu. "Allah mükâfatlandırsın."

Ceza, Arapça'da "karşılık vermek" demek.Ceza, Arapça'da "karşılık vermek" demek. Hem hayra ceza olur hem şerre ceza olur; çünkü "karşılık" demek. Hem hayra ceza olur hem şerre ceza olur; çünkü "karşılık" demek.

Cezâka'llâhu hayran kesîra. "Allah seni çok hayırla mükâfatlandırsın.Cezâka'llâhu hayran kesîra. "Allah seni çok hayırla mükâfatlandırsın. Allah seni hayırla cezalandırsın." diyorsun. Allah seni hayırla cezalandırsın." diyorsun.

Yani bu böyle dua olabilir.Yani bu böyle dua olabilir. Hep şer mânasına değil. Türkçe'de ceza, "Allah cezanı versin!" dedi mi insan kavgalı olur;Hep şer mânasına değil. Türkçe'de ceza, "Allah cezanı versin!" dedi mi insan kavgalı olur; yani "Bana hakaret etti, beddua etti." diye. Arapça'da öyle değil; ceza, "karşılık vermek" demek. yani "Bana hakaret etti, beddua etti." diye. Arapça'da öyle değil; ceza, "karşılık vermek" demek.

Cezallâhu Muhammeden. "Allah Muhammed'e mükâfat versin." Cezallâhu Muhammeden. "Allah Muhammed'e mükâfat versin."

Nereden? Annâ. "Bizim nâmımıza." Nereden?

Annâ. "Bizim nâmımıza."

Başkasınının kesesinden harcıyoruz, dikkat ederseniz.Başkasınının kesesinden harcıyoruz, dikkat ederseniz. Yani bizim bir şeyimiz yok; "Yâ Rabbi! Sen ver." diyoruz, Peygamber Efendimiz'e dua ediveriyoruz.Yani bizim bir şeyimiz yok; "Yâ Rabbi! Sen ver." diyoruz, Peygamber Efendimiz'e dua ediveriyoruz. Ama kese bizim değil. Ama kese bizim değil.

Cezallâhu Muhammeden annâ. "Allah bizim nâmımıza Muhammed'i mükâfatlandırsın." Cezallâhu Muhammeden annâ. "Allah bizim nâmımıza Muhammed'i mükâfatlandırsın."

Ne ile? Mâ hüve ehlühû. "Neye layıksa o mübarek peygamber, onunla mükâfatlandırsın." Ne ile?

Mâ hüve ehlühû. "Neye layıksa o mübarek peygamber, onunla mükâfatlandırsın."

Biz fazla söylemeyelim; o peygamber neye layıksa, ne gibi iltifatlara, mükâfatlara,Biz fazla söylemeyelim; o peygamber neye layıksa, ne gibi iltifatlara, mükâfatlara, hediyelere mazhar olmak şânındansa, layıksa ona, Allah o mükâfatları bizim nâmımıza O'na versin. hediyelere mazhar olmak şânındansa, layıksa ona, Allah o mükâfatları bizim nâmımıza O'na versin.

Böyle dua ederse 70 meleği bin sabah yorgun argın bırakır. Böyle dua ederse 70 meleği bin sabah yorgun argın bırakır.

Bu güzel bir duadır çünkü Peygamber Efendimiz'e böyle dua ettiği zaman Peygamber EfendimizBu güzel bir duadır çünkü Peygamber Efendimiz'e böyle dua ettiği zaman Peygamber Efendimiz o kuldan haberdar olur, memnun olur, Peygamber Efendimiz'le arada muhabbet olur,o kuldan haberdar olur, memnun olur, Peygamber Efendimiz'le arada muhabbet olur, rüyasına gelir, yardımına erişir, insan Peygamber Efendimiz'in sevgisine mazhar olur. rüyasına gelir, yardımına erişir, insan Peygamber Efendimiz'in sevgisine mazhar olur.

Allahu Teâlâ hazretleri sevgisine erenlerden eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri sevgisine erenlerden eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2