Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Sakınılacak Şeyler (1)

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İyyâküm ve'l-ğıybete fe-inne'l-ğıybete eşeddü mine'z-zinâ.İyyâküm ve'l-ğıybete fe-inne'l-ğıybete eşeddü mine'z-zinâ. İnne'r-racule kad yeznî fe yetûbullâhu aleyhiİnne'r-racule kad yeznî fe yetûbullâhu aleyhi ve inne sâhibe'l-ğıybeti lâ yüğferu lehû hattâ yağfira lehû sâhibühu. ve inne sâhibe'l-ğıybeti lâ yüğferu lehû hattâ yağfira lehû sâhibühu.

Câbir ve Ebî Saîd hazretlerinden rivayet. Evvelki derste küçük günahlardan sakınmayı tavsiye etmişti.Câbir ve Ebî Saîd hazretlerinden rivayet.

Evvelki derste küçük günahlardan sakınmayı tavsiye etmişti.
Küçük günahlar ki seğâir diye tabir ediyoruz. Küçük günahlar ki seğâir diye tabir ediyoruz. Ne kadar ufak olursa olsun onlar mesela, kıvılcım biliyorsunuz ufacık bir şeydir ama kıvılcımdır yani.Ne kadar ufak olursa olsun onlar mesela, kıvılcım biliyorsunuz ufacık bir şeydir ama kıvılcımdır yani. Ama bir evin yanmasına, bir mahallenin yanmasına, bir çarşının yanmasına sebep olabiliyor.Ama bir evin yanmasına, bir mahallenin yanmasına, bir çarşının yanmasına sebep olabiliyor. Bir kıvılcımdır. Yangın. Ufaktır diyerekten günahlara ehemmiyet vermemezlik yapmamalı. Bir kıvılcımdır. Yangın. Ufaktır diyerekten günahlara ehemmiyet vermemezlik yapmamalı. Ufaktır büyükleri de çeker, Allah esirgeye, insan sonra büyük büyük günahlar işler deUfaktır büyükleri de çeker, Allah esirgeye, insan sonra büyük büyük günahlar işler de farkına bile varmaz artık. Kulak asmaz artık. Şimdi bugün gıybete geldi.farkına bile varmaz artık. Kulak asmaz artık.

Şimdi bugün gıybete geldi.
Gıybet bugün çok acı bir derttirGıybet bugün çok acı bir derttir Yalnız şu kadar var ki gıybet denilince muhakkak birinin bir yerin arkasından konuşmak demek değildir.Yalnız şu kadar var ki gıybet denilince muhakkak birinin bir yerin arkasından konuşmak demek değildir. Mesela bir dinsizin dinsiz olduğunu duyurmak gıybet değildir. Mesela bir dinsizin dinsiz olduğunu duyurmak gıybet değildir. Bir sarhoşun sarhoşluğunu duyurmak gıybet değildir. Bir hırsızın hırsızlığını duyurmak gıybet değildir.Bir sarhoşun sarhoşluğunu duyurmak gıybet değildir. Bir hırsızın hırsızlığını duyurmak gıybet değildir. Çünkü onlardan müslümanlara zarar gelmesin diye onları duyurmak lazım. Onları saklamak câiz değil.Çünkü onlardan müslümanlara zarar gelmesin diye onları duyurmak lazım. Onları saklamak câiz değil. Onu duyuracaksın ki öteki müslüman da ondan korunsun. Bu gıybet müslümanların aleyhinde konuşmalardır.Onu duyuracaksın ki öteki müslüman da ondan korunsun. Bu gıybet müslümanların aleyhinde konuşmalardır. Müslümandır, hatadan da salim değildir. Bu gıybet çok günahtır. Ne kadar günah? Müslümandır, hatadan da salim değildir.

Bu gıybet çok günahtır.

Ne kadar günah?

O kadar büyük günah ki hafsala kabul etmez. İnsan annesiyle zina eder mi? Etmez. Olacak şey değil yani. O kadar büyük günah ki hafsala kabul etmez.

İnsan annesiyle zina eder mi?

Etmez. Olacak şey değil yani.

"Onun 33 tane zinasına bedel." demişler. "Onun 33 tane zinasına bedel." demişler.

Bu müslüman arkadaşına, hele bir hoca arkadaşı mesela, hafız arkadaşı, din adamı.Bu müslüman arkadaşına, hele bir hoca arkadaşı mesela, hafız arkadaşı, din adamı. Camiye geliyor beş vakit namazını kılıyor.Camiye geliyor beş vakit namazını kılıyor. Bunların arkasından gıybetlerini yapmak, hatalarını söylemek, onun şanına şerefine keder verecek,Bunların arkasından gıybetlerini yapmak, hatalarını söylemek, onun şanına şerefine keder verecek, onun zilletini mucip olacak şeyleri duyurmak ve çok büyük fenadır. onun zilletini mucip olacak şeyleri duyurmak ve çok büyük fenadır.

Onun için diyor ki; Zina eden insan, günahtır zina.Onun için diyor ki;

Zina eden insan, günahtır zina.
Bir zina eder fakat tevbe eder, "Yahu ben bu işi yaptım ama tevbekârım.Bir zina eder fakat tevbe eder, "Yahu ben bu işi yaptım ama tevbekârım. Bir daha yapmayacağım." der, olur ki Allah affeder. Ama gıybetin ki öyle değil.Bir daha yapmayacağım." der, olur ki Allah affeder. Ama gıybetin ki öyle değil. Gıybet sahibi tevbe de etse kabul etmiyor Allah. Ta sen kimi gıybet ettiysen gideceksin ve diyeceksin ki; Gıybet sahibi tevbe de etse kabul etmiyor Allah. Ta sen kimi gıybet ettiysen gideceksin ve diyeceksin ki;

"Kardeş! Ben senin hakkında, aleyhinde şöyle konuştum."Kardeş! Ben senin hakkında, aleyhinde şöyle konuştum. Hata etmişim, şimdi senden af istiyorum. Beni affeder misin?" O da affederse Allah ondan sonra affediyor. Hata etmişim, şimdi senden af istiyorum. Beni affeder misin?"

O da affederse Allah ondan sonra affediyor.

Allah'ın affı kulun affından sonra geliyor. E bunu da yapabilecek babayiğit pek az çıkar.Allah'ın affı kulun affından sonra geliyor. E bunu da yapabilecek babayiğit pek az çıkar. Gitsin de özür dilesin, insanın kibri, varlığı benliği müsaade etmez ki onlara.Gitsin de özür dilesin, insanın kibri, varlığı benliği müsaade etmez ki onlara. Hadi kendinden büyüklerde olursa ona kolaylık olur ama küçük adam,Hadi kendinden büyüklerde olursa ona kolaylık olur ama küçük adam, kendinden küçük gördüklerine gidip de özür dilesin, imkanı yok. kendinden küçük gördüklerine gidip de özür dilesin, imkanı yok.

Onun için; Lâ yüğferu lehû hattâ yağfira lehû sâhibühu. Allah muhafaza etsin cümlemizi. Onun için;

Lâ yüğferu lehû hattâ yağfira lehû sâhibühu.

Allah muhafaza etsin cümlemizi.

Onun için demiş, burada işaret etmiş; Onun için demiş, burada işaret etmiş;

Bu gıybet, zikrü'l-aybi bi-zahri'l-ğaybi. "Arkasından onun ayıplarını söylemek." Bu gıybet, zikrü'l-aybi bi-zahri'l-ğaybi. "Arkasından onun ayıplarını söylemek."

Gerek lafla, gerek işaret, gerek hikaye tarikiyle. Hatta kalp ile olmasına bile cevaz vermemiş. Gerek lafla, gerek işaret, gerek hikaye tarikiyle. Hatta kalp ile olmasına bile cevaz vermemiş.

İyyâküm ve'n-niyâhate alâ mevtâküm fe-inne'l-meyyite lâ yezâlü muazzeben mâ nîha aleyhi. İyyâküm ve'n-niyâhate alâ mevtâküm fe-inne'l-meyyite lâ yezâlü muazzeben mâ nîha aleyhi.

Biliyorsunuz ki bu niyâha, ölülerin arkasından parayla ağlama. Ne diyorlar onlara? Goygoycu mu diyorlar. Biliyorsunuz ki bu niyâha, ölülerin arkasından parayla ağlama.

Ne diyorlar onlara?

Goygoycu mu diyorlar.

Ağlıyor senin için. Para veriyorsun o da ağlıyor. Ağlıyor senin için. Para veriyorsun o da ağlıyor.

İstersen kendi insanın da olsa ölünün arkasından ağlamak, onun methiyelerini sayaraktan,İstersen kendi insanın da olsa ölünün arkasından ağlamak, onun methiyelerini sayaraktan, iyiliklerini sayaraktan, şöyleydi de böyleydi de diyerekten günlerce ağlamak, iyiliklerini sayaraktan, şöyleydi de böyleydi de diyerekten günlerce ağlamak, bu ölenin tazibine, muazzep oluşuna sebep olurmuş. Eğer ölen insan ölmezden evvel vasiyet etti de; bu ölenin tazibine, muazzep oluşuna sebep olurmuş.

Eğer ölen insan ölmezden evvel vasiyet etti de;

"Sakın evlatlarım benim arkamdan böyle ağlamayın!" dediyse o zaman onların ağlayışı ölüye tesir etmez."Sakın evlatlarım benim arkamdan böyle ağlamayın!" dediyse o zaman onların ağlayışı ölüye tesir etmez. Vasiyet etmediyse onların anlayışından dolayı ne kadar devam ederse, Vasiyet etmediyse onların anlayışından dolayı ne kadar devam ederse, o niyâha müddetince ölü de muazzep olur. Onun için Allah kusurlarımızı affetsin. o niyâha müddetince ölü de muazzep olur.

Onun için Allah kusurlarımızı affetsin.

Takdiri ilahiye rıza. Ölüm hepimizin başına gelecek. Eh, ağlanır, gözler ağlarTakdiri ilahiye rıza. Ölüm hepimizin başına gelecek. Eh, ağlanır, gözler ağlar Ses çıkmaz, içinden sızlanırsın. Tabi sızlanmamak da mümkün değildir.Ses çıkmaz, içinden sızlanırsın. Tabi sızlanmamak da mümkün değildir. Sızlanır insan, evlâdı ölür, başka ailesi ölür, anası babası ölür sızlanırSızlanır insan, evlâdı ölür, başka ailesi ölür, anası babası ölür sızlanır ama öyle dünya hallerinden goygoycular gibi söylenmek câiz değil. ama öyle dünya hallerinden goygoycular gibi söylenmek câiz değil.

İyyâküm ve'l-cülûse fi'ş-şemsi fe-innehâ tüble's-sevbe ve tüntinü'r-rîha tüzhiru'd-dâe ed-defîne. İyyâküm ve'l-cülûse fi'ş-şemsi fe-innehâ tüble's-sevbe ve tüntinü'r-rîha tüzhiru'd-dâe ed-defîne.

Güneşin altında oturmayı da tavsiye etmiyor.Güneşin altında oturmayı da tavsiye etmiyor. Bizim memleketlerimizde pek o kadar şiddetli değildir güneş ama,Bizim memleketlerimizde pek o kadar şiddetli değildir güneş ama, Arabistan gibi memleketlerde çok şiddetli. O şiddetli güneşin altında oturmak câiz değildir buyurulmuş. Arabistan gibi memleketlerde çok şiddetli. O şiddetli güneşin altında oturmak câiz değildir buyurulmuş.

"Sakınınız ondan. Çünkü esvaplarınızın [giysilerinizin] eskimesine ve kokuların yayılmasına"Sakınınız ondan. Çünkü esvaplarınızın [giysilerinizin] eskimesine ve kokuların yayılmasına ve içerde gömülü olan saklı olan hastalıkların meydana çıkmasına vesile olur güneş." ve içerde gömülü olan saklı olan hastalıkların meydana çıkmasına vesile olur güneş."

İyyâküm ve'l-hazefe fe-innehâ teksiru'sinne ve nefkaü'l-ayne ve lâ tenke'e'l-adüvve. Taberanî Imran b. Husayn'dan rivayet etmiş. İyyâküm ve'l-hazefe fe-innehâ teksiru'sinne ve nefkaü'l-ayne ve lâ tenke'e'l-adüvve.

Taberanî Imran b. Husayn'dan rivayet etmiş.

Ki çocukların sapan attıkları taşları yahut elleriyle attıkları taşlar, ki bunlar hiçbir şeye yaramaz.Ki çocukların sapan attıkları taşları yahut elleriyle attıkları taşlar, ki bunlar hiçbir şeye yaramaz. Birisinin dişinin kırılmasını, birisinin de gözünün çıkmasına belki sebep olabilir. Bunlarla düşman korkutulmaz.Birisinin dişinin kırılmasını, birisinin de gözünün çıkmasına belki sebep olabilir. Bunlarla düşman korkutulmaz. Düşmanı korkutacak, atılacak şeyler onlara göre olmalıdır, zamanına göre olmalıdır. Düşmanı korkutacak, atılacak şeyler onlara göre olmalıdır, zamanına göre olmalıdır.

İyyâküm ve'stimâa'l-meâzifi ve'ğinâe fe-inne hümâ yünbitâni'n-nifâka fi'l-kalbi kemâ yünbitü'l-mâü'l-bekale. İyyâküm ve'stimâa'l-meâzifi ve'ğinâe fe-inne hümâ yünbitâni'n-nifâka fi'l-kalbi kemâ yünbitü'l-mâü'l-bekale.

Bu da İbn Mes'ud'tan. Bu bugünün büyük dertlerinden birisi. Buyuruyor ki hadis; Bu da İbn Mes'ud'tan.

Bu bugünün büyük dertlerinden birisi.

Buyuruyor ki hadis;

"Sizi çalgı, envası var, çok çeşidi var ya. Onları dinlemekten sizi men ederim." Gınâ, onlar da öyle. "Sizi çalgı, envası var, çok çeşidi var ya. Onları dinlemekten sizi men ederim."

Gınâ, onlar da öyle.

Mevlithan mı diyorlar ne diyorlar onlara, gazelciler.Mevlithan mı diyorlar ne diyorlar onlara, gazelciler. Onların çeşitli sözleri ile söylenen şiirler ve neler varsa bunların hepsinden sizi men ederim.Onların çeşitli sözleri ile söylenen şiirler ve neler varsa bunların hepsinden sizi men ederim. Sakının bunlardan. Evet şimdi mesela çeşitli çalgı aletleri var ya, adlarını beceremeyeğim onların, bir sürü.Sakının bunlardan.

Evet şimdi mesela çeşitli çalgı aletleri var ya, adlarını beceremeyeğim onların, bir sürü.
Bunların hepsi bu meâzif kelimesinin altındadır. Bunların hepsi bu meâzif kelimesinin altındadır. Hangisi olursa olsun, tamburundan tut da davuluna varıncaya kadar. Gınâ, o da mâlum işte. Hangisi olursa olsun, tamburundan tut da davuluna varıncaya kadar.

Gınâ, o da mâlum işte.

Fe-innehümâ. "Bu çalgı ile gınâ, ses oyunu." Yünbitâni'n-nifâka fi'l-kalbi. "Kalpte münafıklık bitirir."Fe-innehümâ. "Bu çalgı ile gınâ, ses oyunu." Yünbitâni'n-nifâka fi'l-kalbi. "Kalpte münafıklık bitirir." Kemâ yünbitü'l-mâü'l-bekale. "Sular otları nasıl bitiriyorsa, suladın mı bir yeri oradan otlar biter.Kemâ yünbitü'l-mâü'l-bekale. "Sular otları nasıl bitiriyorsa, suladın mı bir yeri oradan otlar biter. O otlar nasıl bitiyorsa gönülde de bu sebeple münafıklık biter." diyor. O otlar nasıl bitiyorsa gönülde de bu sebeple münafıklık biter." diyor.

E ondan sonra sen kendini nasıl kurtarırsın bilmem! Onun için bunlarla meşgul olmamalı. E ondan sonra sen kendini nasıl kurtarırsın bilmem!

Onun için bunlarla meşgul olmamalı.

Abdülhâlik Gücdüvânî hazretleri çocuğuna da nasihatinde de;Abdülhâlik Gücdüvânî hazretleri çocuğuna da nasihatinde de; "Oğul, sakın bunları dinleyici olma ve bunlarla sohbet edici de olma." diyerek bunlardan onu men ediyor. "Oğul, sakın bunları dinleyici olma ve bunlarla sohbet edici de olma." diyerek bunlardan onu men ediyor.

İyyâküm ve huşûa'n-nifâki yahşeu'l-bedenü ve lâ yahşeu'l-kalbü. İyyâküm ve huşûa'n-nifâki yahşeu'l-bedenü ve lâ yahşeu'l-kalbü.

Yine bunu da İbn Mes'ud hazretleri rivayet ediyor. Yine bunu da İbn Mes'ud hazretleri rivayet ediyor.

"Münafıkların huşûu gibi huşû taslamaktan sizi men ederim, hazer ederim." "Münafıkların huşûu gibi huşû taslamaktan sizi men ederim, hazer ederim."

Kafasını eğer, boynunu eğer, gözünü yumar; "Oo!.. Ne adam! Evliyâ!" dersin.Kafasını eğer, boynunu eğer, gözünü yumar; "Oo!.. Ne adam! Evliyâ!" dersin. Kendisinde havf u haşyet olduğunu zannettiriyor başka tarafa. Kendisinde havf u haşyet olduğunu zannettiriyor başka tarafa.

Ve lâ yahşeu'l-kalbü. "Halbuki kalbinde o korku yok." Ve lâ yahşeu'l-kalbü. "Halbuki kalbinde o korku yok."

Kafasında o korku, boynunda o korku, belinde o korku, eğmiş kendini, ha giderken filan bakıyorsun, ne güzel.Kafasında o korku, boynunda o korku, belinde o korku, eğmiş kendini, ha giderken filan bakıyorsun, ne güzel. Ama içinde o korku yoksa onlardan sizi tahzir ederim. Yani korku içinize sinsin, korku içinizde olsun.Ama içinde o korku yoksa onlardan sizi tahzir ederim. Yani korku içinize sinsin, korku içinizde olsun. Dilinizde veyahut kafanızda gözünüzde olmasın.Dilinizde veyahut kafanızda gözünüzde olmasın. Ama kalbe geçirebilmek için de öyle gözlerin yaptığı taklitçilik de caizdir ki,Ama kalbe geçirebilmek için de öyle gözlerin yaptığı taklitçilik de caizdir ki, o o suretle de kalbe bir müddet sonra yerleşmiş olur. Kalpte de havf u haşyet belirmiş olur. o o suretle de kalbe bir müddet sonra yerleşmiş olur. Kalpte de havf u haşyet belirmiş olur.

İyyâküm ve's-serafe fi'l-mâli ve'n-nefekati ve aleyküm bi'l-iktisâdi fe-mâ iftekara kavmün kattu iktesadû. İyyâküm ve's-serafe fi'l-mâli ve'n-nefekati ve aleyküm bi'l-iktisâdi fe-mâ iftekara kavmün kattu iktesadû.

Ebû Ümame'den. Buyuruyor ki Efendimiz yine; Ebû Ümame'den.

Buyuruyor ki Efendimiz yine;

"Sizi malda ve nafakada israftan hazer ederim." Sakınınız, malınızda ve nafakanızda israf etmeyin."Sizi malda ve nafakada israftan hazer ederim."

Sakınınız, malınızda ve nafakanızda israf etmeyin.
Boş yere harcamayın, lüzumsuz yere onları harcamayınız. "Ve iktisada riayet ediniz." Boş yere harcamayın, lüzumsuz yere onları harcamayınız.

"Ve iktisada riayet ediniz."

Ne kadar zengin de olsanız, ne olursanız olun, iktisattan ayrılmayın. Ne kadar zengin de olsanız, ne olursanız olun, iktisattan ayrılmayın.

Fe-mâ iftekara kavmün kattu iktesadû. "Bir kavim iktisada riayet ettiği müddetçe katiyen fakir olmaz." Fe-mâ iftekara kavmün kattu iktesadû. "Bir kavim iktisada riayet ettiği müddetçe katiyen fakir olmaz."

İktisada riayet ettiği müddetçe fakirlik yüzünü görmez. Fakirliği, iktisada riayetsizliğinin cezasıdır. İktisada riayet ettiği müddetçe fakirlik yüzünü görmez. Fakirliği, iktisada riayetsizliğinin cezasıdır.

İyyâküm ve ukûka'l-vâlideyniİyyâküm ve ukûka'l-vâlideyni Vâlideyn, ana baba. "Bununla beraber ana ve babalarınıza isyan etmekten sizi tahzir ederim, sakınınız." Vâlideyn, ana baba.

"Bununla beraber ana ve babalarınıza isyan etmekten sizi tahzir ederim, sakınınız."

Anne ve babalarınızı sözünü dinlememezlik yapmayın. Anne ve babalarınızı sözünü dinlememezlik yapmayın.

Onun için; el-Cennetü tahte akdâmi'l-ümmehât. "Annenin babanın ayakları altındadır cennet." demişler.Onun için;

el-Cennetü tahte akdâmi'l-ümmehât. "Annenin babanın ayakları altındadır cennet." demişler.
Onları kızdırırsan, isyan edersen, tuğyan edersen cenneti kaçırmış olursun. Onları kızdırırsan, isyan edersen, tuğyan edersen cenneti kaçırmış olursun.

Ondan diyor; Fe-inne'l-cennete. "Tahkik cennet." Yûcedü rîhuhâ min mesîrati'l-elfi âmin.Ondan diyor;

Fe-inne'l-cennete. "Tahkik cennet." Yûcedü rîhuhâ min mesîrati'l-elfi âmin.
"Bin senelik yoldan duyulur cennetin kokusu." Cennet öyle bir yer. "Bin senelik yoldan duyulur cennetin kokusu."

Cennet öyle bir yer.

Ve lâ yecidü rîhahâ âkkun.Ve lâ yecidü rîhahâ âkkun. "Ama hiçbir zaman ana ve babaya âsi olan insan "Ama hiçbir zaman ana ve babaya âsi olan insan bu 1000 senelik uzaklara kadar giden cennetin kokusunu duyamaz."bu 1000 senelik uzaklara kadar giden cennetin kokusunu duyamaz." Ve lâ kâtiu rahimin. "Akraba u taallukâtı ile ilgisini kesenin de o da kokuyu duyamaz."Ve lâ kâtiu rahimin. "Akraba u taallukâtı ile ilgisini kesenin de o da kokuyu duyamaz." Ve lâ şeyhun zânin. "Yaşı 60-70'i bulmuş hâlâ gençlik devreleri ile kötülük peşinde. Ve lâ şeyhun zânin. "Yaşı 60-70'i bulmuş hâlâ gençlik devreleri ile kötülük peşinde. Bu da cennetin kokusunu duyamayacak." Ve lâ cârrun izârahu huyelâe. Bu da cennetin kokusunu duyamayacak." Ve lâ cârrun izârahu huyelâe. "Bir de mağrurluğundan, kibrinden, gururundan,"Bir de mağrurluğundan, kibrinden, gururundan, kendini beğenmesinden dolayı esvabını sürükleyerek gidiyor."kendini beğenmesinden dolayı esvabını sürükleyerek gidiyor." İnneme'l-kibriyâullâhi azze ve celle. İnneme'l-kibriyâullâhi azze ve celle. "Kibir ancak Allah'a yakışır, Allah'tan gayrisine mütekebbirlik câiz değildir." "Kibir ancak Allah'a yakışır, Allah'tan gayrisine mütekebbirlik câiz değildir."

Onun için bu kibirliler, şeyh-i zâniler, kâtı-i rahimler,Onun için bu kibirliler, şeyh-i zâniler, kâtı-i rahimler, ana babaya âsi olanlar cennetin kokusunu bile duyamayacaklarını beyan buyuruyor. ana babaya âsi olanlar cennetin kokusunu bile duyamayacaklarını beyan buyuruyor.

Hz. Ali'den rivayet. İyyâküm ve'l-kussâsa'l-lezîne yukaddimûne ve yüahhirûne ve yahlitûne ve yağletûne. Hz. Ali'den rivayet.

İyyâküm ve'l-kussâsa'l-lezîne yukaddimûne ve yüahhirûne ve yahlitûne ve yağletûne.

Bu da Hz Enes'ten radıyallahu anh'ten. Bu da Hz Enes'ten radıyallahu anh'ten.

Bu kussâs vâizlerin şeysidir ki konuşmalarında daima ifrat ve tahrif olaraktan fazla şey konuşurlar. Bu kussâs vâizlerin şeysidir ki konuşmalarında daima ifrat ve tahrif olaraktan fazla şey konuşurlar. Lafını ziynetlendirmek için mesela vakaları genişletirler, şöyle yaparlar böyle yaparlar. Lafını ziynetlendirmek için mesela vakaları genişletirler, şöyle yaparlar böyle yaparlar. Onlardan da tahzir ediyor. Olduğu gibi söyleyin. Âyetinin mânası, hadisin mânası neyse onunla iktifa edin demek.Onlardan da tahzir ediyor. Olduğu gibi söyleyin. Âyetinin mânası, hadisin mânası neyse onunla iktifa edin demek. Gerisi Allah'a ait. Gerisi Allah'a ait.

İyyâküm ve kâtile's-selâseti. "Üç kişinin katline sebep olmaktan korkunuz, sakınınız."İyyâküm ve kâtile's-selâseti. "Üç kişinin katline sebep olmaktan korkunuz, sakınınız." Fe-innehu min şirâri halkillâhi 'Bu Allahu Teâlâ'nın şerli bir mahluku." Üçkişinin katline sebep oluyor. Fe-innehu min şirâri halkillâhi 'Bu Allahu Teâlâ'nın şerli bir mahluku."

Üçkişinin katline sebep oluyor.

Birisi; Racülün. "Bir adamdır ki." Selleme ehâhu ilâ sultânihi. "Raporcu, tabiren." Birisi;

Racülün. "Bir adamdır ki." Selleme ehâhu ilâ sultânihi. "Raporcu, tabiren."

Rapor tutuyor, "Bu adam böyle dedi şöyle dedi." diyerek onu sultana bildiriyor. Rapor tutuyor, "Bu adam böyle dedi şöyle dedi." diyerek onu sultana bildiriyor.

Fe-katele nefsehu. "Bir kere kardeşini ihbarından dolayı kendini öldürmüş oluyor." Fe-katele nefsehu. "Bir kere kardeşini ihbarından dolayı kendini öldürmüş oluyor." Ve katele ehâhu. "O ihbarından dolayı kardeşini de o da bir cezaya çarptığından dolayı onun da ölümüne sebep oluyor."Ve katele ehâhu. "O ihbarından dolayı kardeşini de o da bir cezaya çarptığından dolayı onun da ölümüne sebep oluyor." Ve katele sultânehu. "Onu katleden sultan o da ayrıca bir cezaya müstehak oluyor ki, Ve katele sultânehu. "Onu katleden sultan o da ayrıca bir cezaya müstehak oluyor ki, nasıl haksız yere sen bu adamın raporu ile bu adamı bu cezaya çarptırdın?" diyerektennasıl haksız yere sen bu adamın raporu ile bu adamı bu cezaya çarptırdın?" diyerekten bir ihbarcı üç kişinin vebaline giriyor. bir ihbarcı üç kişinin vebaline giriyor.

İyyâküm ve mücâlesete's-sultâni fe-innehâ zehâbü'd-dîni ve iyyâküm ve meûnetehu fe-inneküm lâ tahmedûne emrahu. Şâyân-ı dikkattir bu! İyyâküm ve mücâlesete's-sultâni fe-innehâ zehâbü'd-dîni ve iyyâküm ve meûnetehu fe-inneküm lâ tahmedûne emrahu.

Şâyân-ı dikkattir bu!

Sultanlık ayrı bir dert, iş. O makamının icabı olaraktan, saltanatının icabı olaraktan Sultanlık ayrı bir dert, iş. O makamının icabı olaraktan, saltanatının icabı olaraktan kendisinde birçok kuvvet ve kudretler vardır. kendisinde birçok kuvvet ve kudretler vardır. Onların yanında oturduğun vakitte onların sözüne evet demek mecburiyetindedir insan.Onların yanında oturduğun vakitte onların sözüne evet demek mecburiyetindedir insan. Evet demedin miydi atarlar oradan o adamı. Binâenaleyh evet dediğin vakitte de zehâbü'd-dîni. Evet demedin miydi atarlar oradan o adamı. Binâenaleyh evet dediğin vakitte de zehâbü'd-dîni. "Dinin gider elinde." Her şeye evet denir mi? "Dinin gider elinde."

Her şeye evet denir mi?

Ama sen oradan onun sesini duyuyorsun, onun için evet dersin. Evet deyince din de gider. Ama sen oradan onun sesini duyuyorsun, onun için evet dersin. Evet deyince din de gider.

Onun için Abdülhâlık Gücdüvânî'nin oğluna olan nasihatinden birisi de bu. Onun için Abdülhâlık Gücdüvânî'nin oğluna olan nasihatinden birisi de bu.

"Sakın onlarla oturma ve sohbet etme. Eğer onlarla oturur da sohbet edersen dinin elinden gider." diyor. "Sakın onlarla oturma ve sohbet etme. Eğer onlarla oturur da sohbet edersen dinin elinden gider." diyor.

İyyâküm ve'n-nemîmete ve nakle'l-ehâdîsi. Bu da yine bir derttir! İyyâküm ve'n-nemîmete ve nakle'l-ehâdîsi.

Bu da yine bir derttir!

Konuşuruz bir mecliste, sohbette. Eh bazen de olur da şöyle böyle de bir laf kaçmıştır aramızda.Konuşuruz bir mecliste, sohbette. Eh bazen de olur da şöyle böyle de bir laf kaçmıştır aramızda. Hemen gider, "Senin hakkında filan ne dedi biliyon mu? diye. Ne dedi? Şöyle dedi böyle dedi.Hemen gider, "Senin hakkında filan ne dedi biliyon mu? diye.

Ne dedi?

Şöyle dedi böyle dedi.
Arayı bozar. "Bundan sakının. Bu gibi sözleri nakletmeyin." Ve bunların nakletmekte de çok zarar vardır.Arayı bozar.

"Bundan sakının. Bu gibi sözleri nakletmeyin."

Ve bunların nakletmekte de çok zarar vardır.
Faydalı şeyse neyse ama faydasız olursa hiç bunları nakletmeyin. Faydalı şeyse neyse ama faydasız olursa hiç bunları nakletmeyin.

Buna münasip bir şey hatırıma geldi. Hendek muharebesinde düşman çok külliyetli geldi. Buna münasip bir şey hatırıma geldi.

Hendek muharebesinde düşman çok külliyetli geldi.
Medine-i Münevvere'yi muhasara etti. Kuvvet az, Selmân-ı Fârisî'nin şeysi [tavsiyesi] üzerine hendek kazıldı.Medine-i Münevvere'yi muhasara etti. Kuvvet az, Selmân-ı Fârisî'nin şeysi [tavsiyesi] üzerine hendek kazıldı. Hendeklerin bu tarafında müslümanlar, dış tarafı düşman.Hendeklerin bu tarafında müslümanlar, dış tarafı düşman. Fakat düşman ordusunun kuvvetini tahmin edenler 25.000 kadar diyorlar. Fakat düşman ordusunun kuvvetini tahmin edenler 25.000 kadar diyorlar. Müslüman kuvveti ise 1000 yok. Sonra bu uzadı, uzayınca zaten bugünkü harpler gibi değil o zaman.Müslüman kuvveti ise 1000 yok.

Sonra bu uzadı, uzayınca zaten bugünkü harpler gibi değil o zaman.
Herkes nafakasını cebinde götürüyor, bitince çekilip gidiyor.Herkes nafakasını cebinde götürüyor, bitince çekilip gidiyor. Bir kısmının nafakası tükenmiş çekilmek mecburiyetinde kalmış, düşman karşısında 300 ashab kalmış. Bir kısmının nafakası tükenmiş çekilmek mecburiyetinde kalmış, düşman karşısında 300 ashab kalmış.

Derken, Allahu Teâlâ'nın işi, Gatafan kabilesinin reisine iman nasip etmiş.Derken, Allahu Teâlâ'nın işi, Gatafan kabilesinin reisine iman nasip etmiş. Hemen bir yol buluyor Resûlü Ekrem'in huzuruna geliyor adam. Diyor; "Yâ Resûlallah! Ben müslümanım. Hemen bir yol buluyor Resûlü Ekrem'in huzuruna geliyor adam. Diyor;

"Yâ Resûlallah! Ben müslümanım.
Ben müslüman oldum, dininizi kabul ettim. Bana emrini söyle." Ben müslüman oldum, dininizi kabul ettim. Bana emrini söyle."

Diyor ki; "Madem ki şimdi sen de müslümansın. Bu bize yaptığın şeyi sakla. Diyor ki;

"Madem ki şimdi sen de müslümansın. Bu bize yaptığın şeyi sakla.
İslâmiyet'ini sakla, git düşman tarafına bizim hakkımızda onların aralarını aç." İslâmiyet'ini sakla, git düşman tarafına bizim hakkımızda onların aralarını aç."

Benî Nadr da var o arada. Gitti, yahudilere bir teşvik dedi.Benî Nadr da var o arada.

Gitti, yahudilere bir teşvik dedi.
Dedi; İslâmiyet sizin ananızı belleyecek. Siz ittifakınızı bozdunuz, buraya bu kalabalığı görünce. Dedi;

İslâmiyet sizin ananızı belleyecek. Siz ittifakınızı bozdunuz, buraya bu kalabalığı görünce.
Şimdi bu kalabalık gidecek siz kalacaksınız Hz Muhammed'in eline. Hepinizin anasını ağlatacak. Şimdi bu kalabalık gidecek siz kalacaksınız Hz Muhammed'in eline. Hepinizin anasını ağlatacak.

Ee, ne yapalım? "Öyleyse Kureyş kabilesinden 70 tane rehin alın, ki onlar kaçmasınlar.Ee, ne yapalım?

"Öyleyse Kureyş kabilesinden 70 tane rehin alın, ki onlar kaçmasınlar.
Kaçarlarsa yalnız başınıza kalacaksınız, siz de hakkından gelemezsiniz bunların.Kaçarlarsa yalnız başınıza kalacaksınız, siz de hakkından gelemezsiniz bunların. Sizi keserler hepinizi." dedi. "Doğru!" dediler. Gittiler... Gitti şimdi Kureyş'e.Sizi keserler hepinizi." dedi.

"Doğru!" dediler.

Gittiler...

Gitti şimdi Kureyş'e.
Dedi; "Yahu Benî Nadr sizin aleyhinizde çok fena konuşuyor. Niyetlerini bozmuşlar kaçacaklar. Dedi;

"Yahu Benî Nadr sizin aleyhinizde çok fena konuşuyor. Niyetlerini bozmuşlar kaçacaklar.
Kaçmamak için de dedi sizden rehin isteyecekler. Siz de yenemezsiniz bunlar kaçacaklar.Kaçmamak için de dedi sizden rehin isteyecekler. Siz de yenemezsiniz bunlar kaçacaklar. Siz de canınızdan olacaksınız. Sakın isterlerse rehinlerini vermeyin." dedi. Siz de canınızdan olacaksınız. Sakın isterlerse rehinlerini vermeyin." dedi.

Ertesi gün gittiler bunlar. Aynı davayı oraya söyleyince, adamı haklı buldular.Ertesi gün gittiler bunlar. Aynı davayı oraya söyleyince, adamı haklı buldular. Ebû Süfyan baştan çekti şeyi, "Ben gidiyorum!" dedi taifesine. Ebû Süfyan baştan çekti şeyi, "Ben gidiyorum!" dedi taifesine.

Allah da o zaman bir fırtına vermişti ama. O fırtınaya da dayanamadılar, çekilip gittiler.Allah da o zaman bir fırtına vermişti ama. O fırtınaya da dayanamadılar, çekilip gittiler. Benî Nadr yine kaldı müslümanların eline. Ve bu adamın bu [yaptığı] nemime değil işte. Benî Nadr yine kaldı müslümanların eline.

Ve bu adamın bu [yaptığı] nemime değil işte.
Bu peygamberin sözü sebebiyle iki tarafın birbirine bozgunculuk verdirerekten İslâm'ı kurtarmak.Bu peygamberin sözü sebebiyle iki tarafın birbirine bozgunculuk verdirerekten İslâm'ı kurtarmak. İslâm'ı kurtarmak için bu oyunu yaptı. el-Harbu hud'atün dedikleri burada zâhir oldu.İslâm'ı kurtarmak için bu oyunu yaptı. el-Harbu hud'atün dedikleri burada zâhir oldu. Ve o suretle de müslümanlar bunların şerrinden de kurtuldular. Ve o suretle de müslümanlar bunların şerrinden de kurtuldular.

Yalnız orada bir şey var, hoşuma gider her zaman bu. Yalnız orada bir şey var, hoşuma gider her zaman bu.

Hendek kazılmış tabi, düşman hendeği geçemiyor. Okçular var geçeni vuruyorlar tabi. Hendek kazılmış tabi, düşman hendeği geçemiyor. Okçular var geçeni vuruyorlar tabi.

Doksan yaşındaki bir gâvur hendeği atlamış atına. Atlatınca Hz. Ali Efendimiz karşısına dikilmiş.Doksan yaşındaki bir gâvur hendeği atlamış atına. Atlatınca Hz. Ali Efendimiz karşısına dikilmiş. Tabi zırhlı elbiseli olduğu için tanımıyor onun kim olduğunu. "Kimsin?" demiş. Tabi zırhlı elbiseli olduğu için tanımıyor onun kim olduğunu.

"Kimsin?" demiş.

"Ebû Talib'in oğluyum!" demiş. "Yahu!" demiş, "Senin babanla benim çok ahbaplığım var."Ebû Talib'in oğluyum!" demiş.

"Yahu!" demiş, "Senin babanla benim çok ahbaplığım var.
Sana kıyamam, senin ağzın daha süt kokuyor." demiş. Bu tâbirle. Sana kıyamam, senin ağzın daha süt kokuyor." demiş.

Bu tâbirle.

"Sen git de bana yakışan bir adam gelsin karşıma. Ben sana kıyamam." demiş. "Sen git de bana yakışan bir adam gelsin karşıma. Ben sana kıyamam." demiş.

"Sen bana kıyamazsan ben sana kıyarım. İn atından da dövüşelim." demiş. "Sen bana kıyamazsan ben sana kıyarım. İn atından da dövüşelim." demiş.

Adam atından inmiş, Hz. Ali Efendimiz orada bir at oyunu oynatıyor.Adam atından inmiş, Hz. Ali Efendimiz orada bir at oyunu oynatıyor. Tozu dumana karıştırıyor, adamın kılıç hamlesi boşa gidiyor.Tozu dumana karıştırıyor, adamın kılıç hamlesi boşa gidiyor. Hz Ali'ye geliyor sıra, Bir vurduğu vakitte ikiye bölüyor, atıyor dışarı. Hz Ali'ye geliyor sıra, Bir vurduğu vakitte ikiye bölüyor, atıyor dışarı.

Öyle bir de Ubeydullah isminde birisinin var, o da birisini vurmuş,Öyle bir de Ubeydullah isminde birisinin var, o da birisini vurmuş, hem kalkanını, hem kendisini, hem de atının eğerini kesmiş böyle. Demişler ki; hem kalkanını, hem kendisini, hem de atının eğerini kesmiş böyle. Demişler ki;

"Amma keskin kılıçın varmış!" Yok!" demiş, "Kılıç da değil iş. Allah'ın verdiği bu bilekte iş!" demiş. "Amma keskin kılıçın varmış!"

Yok!" demiş, "Kılıç da değil iş. Allah'ın verdiği bu bilekte iş!" demiş.

Kılıç herkestin elinde var, kullanmasını bilemezsen para etmez ki. Silah da öyle. Kılıç herkestin elinde var, kullanmasını bilemezsen para etmez ki. Silah da öyle.

Allah cümlesinin şefaatine nâil etsin bizi. Burası çok dikkate şayan bir şeydir ki!Allah cümlesinin şefaatine nâil etsin bizi.

Burası çok dikkate şayan bir şeydir ki!
Ashab-ı kiramın yiyecek ekmeği bile yoktu. Zaruret sahipleriydi son derecede. Ashab-ı kiramın yiyecek ekmeği bile yoktu. Zaruret sahipleriydi son derecede. Fakat o zaruretlerine mukabil olaraktan düşmana karşı nasıl can siperle müdafaa ediyorlardı Fakat o zaruretlerine mukabil olaraktan düşmana karşı nasıl can siperle müdafaa ediyorlardı ve taarruza da geçiyorlardı. Koca Kayser İmparatorluğu'nu, koca Kostantin İmparatorluğu'nu dize getirdi. ve taarruza da geçiyorlardı. Koca Kayser İmparatorluğu'nu, koca Kostantin İmparatorluğu'nu dize getirdi.

Kim? O ekmeği olmayan arap çocuğu! Bugün kıyameti koparıyorlar, "Açlıktan yapıyoruz bunu!" Kim?

O ekmeği olmayan arap çocuğu!

Bugün kıyameti koparıyorlar, "Açlıktan yapıyoruz bunu!"

Ne açlıktan, dinsizlikten!" Din yok ki! Din olmayınca açlığı bahane ediyor.Ne açlıktan, dinsizlikten!"

Din yok ki! Din olmayınca açlığı bahane ediyor.
Açlıkta kabahat değil ki, dinsizlikte kabahat.Açlıkta kabahat değil ki, dinsizlikte kabahat. Dini olan aç ölür, kimsenin ne malına taarruz eder, ne de onu yakar. Ama dini olmayınca; Dini olan aç ölür, kimsenin ne malına taarruz eder, ne de onu yakar. Ama dini olmayınca;

"Bu adam ama yaşadı. Ben aç öleyim o yaşasın olur mu?" der, çalar. "Bu adam ama yaşadı. Ben aç öleyim o yaşasın olur mu?" der, çalar.

Ne yazık ki, bak geçen gün Yeni Cami'nin imam efendisi camisine giderken,Ne yazık ki, bak geçen gün Yeni Cami'nin imam efendisi camisine giderken, sen arabaya bindir onu, götür bir yerde soy. Olacak şey mi bu? sen arabaya bindir onu, götür bir yerde soy.

Olacak şey mi bu?

Şu komşumuz da camiye gelirken şuracıkta yakalamışlar, otomobilden inmişler.Şu komşumuz da camiye gelirken şuracıkta yakalamışlar, otomobilden inmişler. Adamcağıza bıçaklarını çekmişler, elini de kesmişler. Ne o? Para. Adamcağıza bıçaklarını çekmişler, elini de kesmişler.

Ne o?

Para.

Sabah namazı vakti. Herkes camiye geliyor onlar soygunculuk yapıyorlar. Sabah namazı vakti. Herkes camiye geliyor onlar soygunculuk yapıyorlar.

Bunlar fakirlikten değil dinsizlikle imansızlığın iktizası. Allah şerlerinden muhafaza etsin cümlemizi. Bunlar fakirlikten değil dinsizlikle imansızlığın iktizası.

Allah şerlerinden muhafaza etsin cümlemizi.

İyyâküm ve'l-ğulûle er-raculü yağşe'l-mer'ate kable en tuksemeİyyâküm ve'l-ğulûle er-raculü yağşe'l-mer'ate kable en tukseme sümme yeruddühâ ile'l-maksemi ve'r-raculü yelbesü's-sevbesümme yeruddühâ ile'l-maksemi ve'r-raculü yelbesü's-sevbe hattâ yuhlikahu sümme yeruddü ile'l-maksemihattâ yuhlikahu sümme yeruddü ile'l-maksemi ev yerkebü'd-dâbbete kable en tuhmese sümme yeruddühâ ile'l-mağnemi. ev yerkebü'd-dâbbete kable en tuhmese sümme yeruddühâ ile'l-mağnemi.

Buhârî'nin Tarihi'nde vesairelerinin rivayetlerinde. Buhârî'nin Tarihi'nde vesairelerinin rivayetlerinde.

Bu eski devirlerde muharipler kazandıkları ganimet denilen malı askerlere taksim ederlerdi.Bu eski devirlerde muharipler kazandıkları ganimet denilen malı askerlere taksim ederlerdi. Bu taksim humusa gitmeden evvel yapılması câiz değildi.Bu taksim humusa gitmeden evvel yapılması câiz değildi. Evvela peygamberin, dinin icabı olan beytülmal kısmı ayrılır, ondan sonra geri kalanı taksim olunurdu.Evvela peygamberin, dinin icabı olan beytülmal kısmı ayrılır, ondan sonra geri kalanı taksim olunurdu. Fakat tabi herkes malın bir kısmını, "Eh burada da benim hakkım var." diyerekten bir at alır, Fakat tabi herkes malın bir kısmını, "Eh burada da benim hakkım var." diyerekten bir at alır, hayvan alır yahut bir kadın alırsa.hayvan alır yahut bir kadın alırsa. Bunları sonra da götürür yine teslim ediyor ama [bu kullanımlar] taksimden evvel olduğu için câiz olmaz. Bunları sonra da götürür yine teslim ediyor ama [bu kullanımlar] taksimden evvel olduğu için câiz olmaz.

İyyâküm ve's-semera ba'de'l-işâi'l-âhirati ve izâ tenâhekati'l-humuru mine'l-leyli fe'steîzü billâhi mine'ş-şeytâni. İyyâküm ve's-semera ba'de'l-işâi'l-âhirati ve izâ tenâhekati'l-humuru mine'l-leyli fe'steîzü billâhi mine'ş-şeytâni.

Bu yatsı namazından sonra oturmayı men eder.Bu yatsı namazından sonra oturmayı men eder. Ancak yatsı namazından sonra oturma bazı meselelerde, mühim meselelerde câizdir. Ancak yatsı namazından sonra oturma bazı meselelerde, mühim meselelerde câizdir. Ders okuyan bir çocuğun dersini biraz mütala edebilmesi için Ders okuyan bir çocuğun dersini biraz mütala edebilmesi için yahut bazı mühim adamların mühim bir meseleyi konuşmaları için toplantılar yapılır.yahut bazı mühim adamların mühim bir meseleyi konuşmaları için toplantılar yapılır. Bu toplantılarda oturmalarına müsaade edilmiştir. Bu toplantılarda oturmalarına müsaade edilmiştir.

Fakat onun haricinde herkes camisinden çıktı mı, evine gitti mi abdestini tazeler, biraz namaz kılar,Fakat onun haricinde herkes camisinden çıktı mı, evine gitti mi abdestini tazeler, biraz namaz kılar, biraz Kur'ân'ını okur, Allah'a şükreder yatar. Vücudunu dinlendirir, gecenin yarısı geçtikten sonra tekrar uyanır.biraz Kur'ân'ını okur, Allah'a şükreder yatar. Vücudunu dinlendirir, gecenin yarısı geçtikten sonra tekrar uyanır. Çünkü dinlendi vücudu. Dinlenen vücut kalkar, gece abdestini alır, gece namazını kılar,Çünkü dinlendi vücudu. Dinlenen vücut kalkar, gece abdestini alır, gece namazını kılar, ellerini açar Hakk'a tadarru ve niyaz eder, yalvarır.ellerini açar Hakk'a tadarru ve niyaz eder, yalvarır. Fakat yatsıdan sonra oturmuş, saat 12 olmuş, hatta 12'yi de geçmiş hatta hâlâ muhabbet. Ama ne? Fakat yatsıdan sonra oturmuş, saat 12 olmuş, hatta 12'yi de geçmiş hatta hâlâ muhabbet.

Ama ne?

Fındık kabuğunu doldurmaz. Bunlara muhabbet denmez.Fındık kabuğunu doldurmaz. Bunlara muhabbet denmez. Fındık kabuğunu doldurmayan dedikodudan ibaret şeyler. Fındık kabuğunu doldurmayan dedikodudan ibaret şeyler. Bunların hepsi beş dakikada veyahut 10 dakikada hallollunacak meselelerdir.Bunların hepsi beş dakikada veyahut 10 dakikada hallollunacak meselelerdir. Bu 10 dakikada hallollunacak meseleyi uzatırlar da uzatırlar. Niye? Bu 10 dakikada hallollunacak meseleyi uzatırlar da uzatırlar.

Niye?

Vakit geçsin de ondan sonra yatalım. Bu Peygamber'in emrine muhalif. Zikir etsen de muhalif.Vakit geçsin de ondan sonra yatalım.

Bu Peygamber'in emrine muhalif. Zikir etsen de muhalif.
Zikirle mesela otur, olmaz. Yatacaksın, dinleneceksin gece kalkıp zikredeceksin. Zikirle mesela otur, olmaz. Yatacaksın, dinleneceksin gece kalkıp zikredeceksin. Gece kalkıp namazını kılacaksın. O bazı büyükler varmış geceleri hiç uyumuyormuş.Gece kalkıp namazını kılacaksın.

O bazı büyükler varmış geceleri hiç uyumuyormuş.
Onlarla biz kıyas olamayız. Onlar müstesna adamlar. Geceleri kalkarlar, hiç uyumazlar.Onlarla biz kıyas olamayız. Onlar müstesna adamlar. Geceleri kalkarlar, hiç uyumazlar. Pek çok böyle kimseler var ki gece uyumamışlar. Başta imamımız İmam Azam.Pek çok böyle kimseler var ki gece uyumamışlar. Başta imamımız İmam Azam. Kırk sene yatsı namazının abdestiyle sabah namazını kılmış. Ne bahtiyarlık! Kırk sene yatsı namazının abdestiyle sabah namazını kılmış.

Ne bahtiyarlık!

Bunun gibi pek çokları var. Bunlar müstesna insanlar.Bunun gibi pek çokları var. Bunlar müstesna insanlar. Biz de Resûlullah'ın gösterdiği yol üzerinde gitmek için yatsı namazını kıldık geldik miBiz de Resûlullah'ın gösterdiği yol üzerinde gitmek için yatsı namazını kıldık geldik mi abdestimizi tazeleriz, hiç olmazsa dört rekât bir namaz kılarız.abdestimizi tazeleriz, hiç olmazsa dört rekât bir namaz kılarız. Borç namazımız varsa biraz da borç namazımızdan kılarız.Borç namazımız varsa biraz da borç namazımızdan kılarız. Yatarız dinleniriz, gece mümkün olduğunca kalkar bir de gece namazını kılarız.Yatarız dinleniriz, gece mümkün olduğunca kalkar bir de gece namazını kılarız. Tekrar yatarız, sabaha yine hazır olaraktan, neşeli olaraktan geliriz. Tekrar yatarız, sabaha yine hazır olaraktan, neşeli olaraktan geliriz.

Bizim yolumuz budur, zuâfâ yolu. Bizim yolumuz budur, zuâfâ yolu.

İyyâküm ve'l-yemîne'l-fâcirati fe-innehâ tezeru'd-diyâra belâkia ve'l-kezibü küllühu ismün. İyyâküm ve'l-yemîne'l-fâcirati fe-innehâ tezeru'd-diyâra belâkia ve'l-kezibü küllühu ismün.

Allah hepimizi bu dil alışkanlığından muhafaza etsin. Bu bazı ufak esnaflar vardır ki yemine alışmışlardır.Allah hepimizi bu dil alışkanlığından muhafaza etsin. Bu bazı ufak esnaflar vardır ki yemine alışmışlardır. Mesela pırasa satıyor, patates satıyor, soğan satıyor. Gayet ehemmiyetsiz şeyler yani.Mesela pırasa satıyor, patates satıyor, soğan satıyor. Gayet ehemmiyetsiz şeyler yani. Bunu, 10 kuruş ister mesela dersin ki; "Yedi buçuğa vermez misin?" "Vallahi olmaz!" der. Bunu, 10 kuruş ister mesela dersin ki;

"Yedi buçuğa vermez misin?"

"Vallahi olmaz!" der.

Olur ama bu yemini işte o araya sokuyor işte. Bu câiz olmayan bir şey artık.Olur ama bu yemini işte o araya sokuyor işte. Bu câiz olmayan bir şey artık. Hatta büyük satışlarda da olsa yine ortaya Allah'ın ismini koymamalı. Alırsa alır almazsa almaz ne yapalım. Hatta büyük satışlarda da olsa yine ortaya Allah'ın ismini koymamalı. Alırsa alır almazsa almaz ne yapalım.

Yeminle mi satacaksın malını? Bunlar yalan olursa insanın üzerine büyük günahları getirir. Yeminle mi satacaksın malını?

Bunlar yalan olursa insanın üzerine büyük günahları getirir.

Yalan zaten hepsi günahtır. Bir de bunu yeminle tekit ediyorsun, o zaman oluyor günah-ı kebâir.Yalan zaten hepsi günahtır. Bir de bunu yeminle tekit ediyorsun, o zaman oluyor günah-ı kebâir. Onun için kebâiri şöyle saymış; 1. Şirk etmek, Allah'a şirk etmek. 2. Valideyne âsi olmak.Onun için kebâiri şöyle saymış;

1. Şirk etmek, Allah'a şirk etmek. 2. Valideyne âsi olmak.
3. Adam öldürmek. 4. Bir de yalan yere yemin etmek. Bunlarda kebâir diye dikkat edeceğiz. 3. Adam öldürmek. 4. Bir de yalan yere yemin etmek.

Bunlarda kebâir diye dikkat edeceğiz.

İyyâküm ve'l-cülûse bi't-turukâti fe-in ebeytüm fe-a'tu't-tarîka hakkahu ğaddu'l-basaraİyyâküm ve'l-cülûse bi't-turukâti fe-in ebeytüm fe-a'tu't-tarîka hakkahu ğaddu'l-basara ve keffü'l-ezâ ve raddü's-selâmi ve'l-emru bi'l-ma'rûfi ve'n-nehyü ani'l-münkeri ve irşâdü's-sebîli. ve keffü'l-ezâ ve raddü's-selâmi ve'l-emru bi'l-ma'rûfi ve'n-nehyü ani'l-münkeri ve irşâdü's-sebîli.

Bu durup konuşmalar yol üzerlerinde çok yapılıyor bunlar.Bu durup konuşmalar yol üzerlerinde çok yapılıyor bunlar. Yol kimsenin hakkı değildir, o gelip geçecek insanlar.Yol kimsenin hakkı değildir, o gelip geçecek insanlar. Hele bazı arabacılar arabalarını durduruyorlar. Bir muhabbet olsun yahut bir şey olsun. Hele bazı arabacılar arabalarını durduruyorlar. Bir muhabbet olsun yahut bir şey olsun. Durmaya hakkın yok. Hele bugün eski güne de benzemez artık. Durmaya hakkın yok. Hele bugün eski güne de benzemez artık. Herkes akın halinde arabalar geliyor. Bir kişi durdu muydu arkada 100 tane araba sıralanıyor. Herkes akın halinde arabalar geliyor. Bir kişi durdu muydu arkada 100 tane araba sıralanıyor.

Niçin? O adam bir şey söyleyecek. Niçin?

O adam bir şey söyleyecek.

Sırası değil, onu başka bir zamanda başka yerde yap. Yolun hakkını verin, durmayın yolda. Sırası değil, onu başka bir zamanda başka yerde yap. Yolun hakkını verin, durmayın yolda.

[Yolun] hakkı nedir? Gözleri yummak. Niçin? [Yolun] hakkı nedir?

Gözleri yummak.

Niçin?

Gelen geçene bakmayacaksın yani orada. Gözün yumacaksın. Hele bugün. Gelen geçene bakmayacaksın yani orada. Gözün yumacaksın. Hele bugün.

Eski zamanda herkes mesture idi. Baksan da hoş bakmasan da hoş, bir şey göremezsin.Eski zamanda herkes mesture idi. Baksan da hoş bakmasan da hoş, bir şey göremezsin. Fakat bugün her şey meydanda, onun için gözü yummak şart. Fakat bugün her şey meydanda, onun için gözü yummak şart.

Ve keffü'l-ezâ. "Kimseye de eza etme."Ve keffü'l-ezâ. "Kimseye de eza etme." Ve raddü's-selâmi."Selam verirlerse aleykümselam diyerekten selam verenlerin selamını alacaksın."Ve raddü's-selâmi."Selam verirlerse aleykümselam diyerekten selam verenlerin selamını alacaksın." Ve'l-emru bi'l-ma'rûfi. "Mademki yolda duruyorsun, bir işin var bir vazifen var. Ve'l-emru bi'l-ma'rûfi. "Mademki yolda duruyorsun, bir işin var bir vazifen var. Öyleyse emri maruf yapacaksın, Allah'ın emrini söyleyeceksin."Öyleyse emri maruf yapacaksın, Allah'ın emrini söyleyeceksin." Ve'n-nehyü ani'l-münkeri. "Fenalık varsa onlardan men etmeye çalışacaksın." Ve'n-nehyü ani'l-münkeri. "Fenalık varsa onlardan men etmeye çalışacaksın." Ve irşâdü's-sebîli. "Yollarını kaybedenler varsa onlara da yollarını göstereceksin." Kolay değil. Ve irşâdü's-sebîli. "Yollarını kaybedenler varsa onlara da yollarını göstereceksin."

Kolay değil.

İyyâküm ve hâteyni'l-baklateyni'l-müntineteyni en te'külû hümâİyyâküm ve hâteyni'l-baklateyni'l-müntineteyni en te'külû hümâ ve tedhulû mesâcidenâ fe in küntüm lâbüdde âkilîhimâ fe'ktülûhümâ bi'n-nâri. ve tedhulû mesâcidenâ fe in küntüm lâbüdde âkilîhimâ fe'ktülûhümâ bi'n-nâri.

Şimdi sigara içenler bunu iyi hesaba katmalılar. Sigara Resûlullah'ın zamanında yoktu.Şimdi sigara içenler bunu iyi hesaba katmalılar.

Sigara Resûlullah'ın zamanında yoktu.
Sigara belki 200 belki 300 sene evvelce meydana gelen bir hadisedir. Bir ot. Sigara belki 200 belki 300 sene evvelce meydana gelen bir hadisedir. Bir ot. Fakat Resûlullah'ın zaman-ı saadetlerinde soğan ile sarımsak var idi. Fakat Resûlullah'ın zaman-ı saadetlerinde soğan ile sarımsak var idi. Bu soğan ile sarımsak bugün de kullanıyoruz, yiyoruz. Bu soğan ile sarımsak bugün de kullanıyoruz, yiyoruz. Hoşumuza da gidiyor, yemeklerimize de lezzet veriyor. Bir gıda da temin ediliyor kendilerinden. Hoşumuza da gidiyor, yemeklerimize de lezzet veriyor. Bir gıda da temin ediliyor kendilerinden.

Fakat bu kendilerinin bir kokusu var tabi. Soğan kokusu sarımsak kokusu mâlum bir kokudur.Fakat bu kendilerinin bir kokusu var tabi. Soğan kokusu sarımsak kokusu mâlum bir kokudur. Herkes için, çoğu insanlar bunun kokusundan nefret ederler, hoşlanmazlar.Herkes için, çoğu insanlar bunun kokusundan nefret ederler, hoşlanmazlar. Bir insanın yanına ağzı soğan kokan, sarımsak kokan bir adam gelirse onun yanından kaçmaya çalışır. Bir insanın yanına ağzı soğan kokan, sarımsak kokan bir adam gelirse onun yanından kaçmaya çalışır.

Halbuki sigaranın yanında bunlar yıkanmıştır yani. Zemzemle yıkanmış diyeceği geliyor insanın.Halbuki sigaranın yanında bunlar yıkanmıştır yani. Zemzemle yıkanmış diyeceği geliyor insanın. Sigaranın yanında soğan ve sarımsak mübah bir şey, yenmesi lazım ama. Sigaranın yanında soğan ve sarımsak mübah bir şey, yenmesi lazım ama.

Bunların yenmesine, çiğ olarak yenmesine Resûlü Ekrem cevaz vermiyor daBunların yenmesine, çiğ olarak yenmesine Resûlü Ekrem cevaz vermiyor da sigaranın içimine acaba cevaz verir mi dersiniz? Yukarıda da dedi, sigaranın içimine acaba cevaz verir mi dersiniz?

Yukarıda da dedi,

"Size malınızın israfından sizi men ederim." Söyleyebilir misiniz ki sigara israf değildir? "Size malınızın israfından sizi men ederim."

Söyleyebilir misiniz ki sigara israf değildir?

Bir sigara bilmem kaç paraya mal olur kibrit ile beraber insana? Bir sigara bilmem kaç paraya mal olur kibrit ile beraber insana?

Bir insan ister zengin olsun ister fakir olsun. Sen ben zenginim bunu içmemde beis yoktur deme.Bir insan ister zengin olsun ister fakir olsun. Sen ben zenginim bunu içmemde beis yoktur deme. Onun parasını bir fakire verirsen sevap kazanırsın. Onun parasını bir fakire verirsen sevap kazanırsın. Fakat fakir isen çoluğunun çocuğunun nafakasına el atmış oluyorsun.Fakat fakir isen çoluğunun çocuğunun nafakasına el atmış oluyorsun. Onların nafakasından kesiyor, kendi zıkkım o pis olan şeye harcıyorsun. Onların nafakasından kesiyor, kendi zıkkım o pis olan şeye harcıyorsun.

Geçen gazetede okudum bilmem doğru bilmem yanlış.Geçen gazetede okudum bilmem doğru bilmem yanlış. İngiltere'de 75.000 kişinin sigaradan öldüğünü yazıyordu. Siz de okumuşsunuzdur. İngiltere'de 75.000 kişinin sigaradan öldüğünü yazıyordu. Siz de okumuşsunuzdur.

Sigara bu kadar adam öldürür mü? Kim bilir kaç yüz bin tanesini öldürüyor ama haberimiz yok. Sigara bu kadar adam öldürür mü?

Kim bilir kaç yüz bin tanesini öldürüyor ama haberimiz yok.

Niçin? İşte onun zifiri içimizi ne yapıyor kim bilir. Niçin?

İşte onun zifiri içimizi ne yapıyor kim bilir.

Bir radyo konuşmasında dinlediydim galiba, diyor ki; Bir radyo konuşmasında dinlediydim galiba, diyor ki;

"Sigarayı al, çek, bir mendilin ipekli mendiline "Püf! de, üfür. Bak ne göreceksin orada?"Sigarayı al, çek, bir mendilin ipekli mendiline "Püf! de, üfür. Bak ne göreceksin orada? Nasıl ona tesir ediyor." diyor. Nasıl ona tesir ediyor." diyor.

Veya bir yılanın deliğine sigarayı çek deliğine üfür, bak yılan nasıl çıkar delikten diyor.Veya bir yılanın deliğine sigarayı çek deliğine üfür, bak yılan nasıl çıkar delikten diyor. Böyle birçok şeyler saymışlardı. Sigara haddizatında hiç de metholunacak bir şey değil.Böyle birçok şeyler saymışlardı.

Sigara haddizatında hiç de metholunacak bir şey değil.
O nefsin, nefs-i emmârenin arzularına tebaiyetten başka bir şey değildir. Allah o beladan [kurtarsın.] O nefsin, nefs-i emmârenin arzularına tebaiyetten başka bir şey değildir.

Allah o beladan [kurtarsın.]

Bak bela, alışkanlık çok kötü şeydir. Alışkanlık çok kötü şeydir!Bak bela, alışkanlık çok kötü şeydir. Alışkanlık çok kötü şeydir! Bir kere alıştı mıydı insan, alıştığı şeyi kolaycacık terk edemiyor. Ben de öyle.Bir kere alıştı mıydı insan, alıştığı şeyi kolaycacık terk edemiyor. Ben de öyle. Alıştığım bir şeyi kolaycacık terk edemiyorum. Alışkın olduğun şeyi terk etmek çok zordur. Alıştığım bir şeyi kolaycacık terk edemiyorum. Alışkın olduğun şeyi terk etmek çok zordur. Alışmamak daha iyidir. Benim rahmetli babam pek çok içerdi.Alışmamak daha iyidir.

Benim rahmetli babam pek çok içerdi.
Fakat sonra bir hasta oldu, doktor dedi ki içmeyeceksin, şey olursun.Fakat sonra bir hasta oldu, doktor dedi ki içmeyeceksin, şey olursun. O ondan sonra cebine üzüm, leblebi doldururdu. O üzüm leblebiyi yerdi.O ondan sonra cebine üzüm, leblebi doldururdu. O üzüm leblebiyi yerdi. Bizim evde tütün çok olduğu halde biz de alışmadık, alışamadık ne hikmetse. Cenâb-ı Hak alıştırmadı. Bizim evde tütün çok olduğu halde biz de alışmadık, alışamadık ne hikmetse. Cenâb-ı Hak alıştırmadı.

Bol o zaman. Sepetlerle tütün bulunurdu, babamız rahmetli de içerdi. Ama sonra terk etti elhamdülillah. Bol o zaman. Sepetlerle tütün bulunurdu, babamız rahmetli de içerdi. Ama sonra terk etti elhamdülillah.

Zararı mala da var vücuda da var. Niçin? Tıkıyor ciğer yollarını, boru yollarını.Zararı mala da var vücuda da var.

Niçin?

Tıkıyor ciğer yollarını, boru yollarını.
Çeşitli öksürükler, bilmem neler ârız oluyor vesselam. Çeşitli öksürükler, bilmem neler ârız oluyor vesselam.

Onun için Cenâb-ı Peygamber şimdi soğanla sarımsağı, onu çiğ olaraktan yemekten bizi men ediyor.Onun için Cenâb-ı Peygamber şimdi soğanla sarımsağı, onu çiğ olaraktan yemekten bizi men ediyor. Muhakkak yenmesi lazım geliyorsa pişirirsiniz öyle yersiniz. Ki o zaman kokusu mümkün mertebe azalmış olur. Muhakkak yenmesi lazım geliyorsa pişirirsiniz öyle yersiniz. Ki o zaman kokusu mümkün mertebe azalmış olur.

İyyâküm ve't-taâme'l-hârra fe-innehu yezhebü bi'l-beraketiİyyâküm ve't-taâme'l-hârra fe-innehu yezhebü bi'l-beraketi ve aleyküm bi'l-bâridi fe-innehu ehneü ve a'zamü beraketen. ve aleyküm bi'l-bâridi fe-innehu ehneü ve a'zamü beraketen.

Yemeklerin sıcak yenmesini de istemiyor Efendimiz. Yemekler sıcak olursa yiyemezsiniz.Yemeklerin sıcak yenmesini de istemiyor Efendimiz. Yemekler sıcak olursa yiyemezsiniz. İşte ağzınız yanar, kim bilir daha ne gibi zararları vardır. Ondan men ediyor.İşte ağzınız yanar, kim bilir daha ne gibi zararları vardır. Ondan men ediyor. Hele Arabistan gibi bir memlekette sıcak yemeğin daha zararlı olduğunu beyan ediyor. Hele Arabistan gibi bir memlekette sıcak yemeğin daha zararlı olduğunu beyan ediyor. En zararlarından birisi de bereketi gider diyor. Yersin karnın doymaz. İnsaflı yiyemiyorsun. En zararlarından birisi de bereketi gider diyor. Yersin karnın doymaz. İnsaflı yiyemiyorsun.

İyyâküm ve'l-humrate fe-innehâ ehabbü'z-zîneti ile'ş-şeytâni. İyyâküm ve'l-humrate fe-innehâ ehabbü'z-zîneti ile'ş-şeytâni.

Kırmızı renkleri beğenerekten onlardan yapılan esvaplardan men etmiş.Kırmızı renkleri beğenerekten onlardan yapılan esvaplardan men etmiş. Çünkü şeytanın beğendiği renklerin en şeysi kırmızı renktir. Binâenaleyh siz bu kırmızı renge pek özenmeyin. Çünkü şeytanın beğendiği renklerin en şeysi kırmızı renktir. Binâenaleyh siz bu kırmızı renge pek özenmeyin.

Halbuki kadınlarda bu kırmızıyı çok severler. Halbuki kadınlarda bu kırmızıyı çok severler.

İyyâküm ve müşârrate'n-nâsi fe-innehâ tedfinü'l-ğurrate ve tüzhiru'l-urrate. İyyâküm ve müşârrate'n-nâsi fe-innehâ tedfinü'l-ğurrate ve tüzhiru'l-urrate.

Müşârra, şer ile mücadele. Mücadele. Müşârra, şer ile mücadele. Mücadele.

"Yani şer işlemeyiniz ki size herkes mücadele edip neden bunu yaptın demesin." Şerden uzak olun. "Yani şer işlemeyiniz ki size herkes mücadele edip neden bunu yaptın demesin."

Şerden uzak olun.

"Bu mücadeleler gözün nurunuzu giderir ve içerideki yaraları, ayıpları meydana çıkarır." "Bu mücadeleler gözün nurunuzu giderir ve içerideki yaraları, ayıpları meydana çıkarır."

İnsanlar birbirlerine kızdıkları vakitte söylemediği birçok sözleri de ilave eder söylerler.İnsanlar birbirlerine kızdıkları vakitte söylemediği birçok sözleri de ilave eder söylerler. Onun için iyi değildir. Onun için iyi değildir.

İyyâküm en tettehizû zuhûra devâbbiküm menâbira fe-innallâhe innemâ sehharahâ li-tübelliğakümİyyâküm en tettehizû zuhûra devâbbiküm menâbira fe-innallâhe innemâ sehharahâ li-tübelliğaküm ilâ beledin lem tekûnû bâliğîhi illâ bi-şikki'l-enfüsi ve ceale lekümü'l-arda fe aleyhâ fa'kdû hâceteküm. ilâ beledin lem tekûnû bâliğîhi illâ bi-şikki'l-enfüsi ve ceale lekümü'l-arda fe aleyhâ fa'kdû hâceteküm.

Hayvanların üzerine bindikten sonra o hayvanların üzerini kürsüye benzetmeyin. Hayvanların üzerine bindikten sonra o hayvanların üzerini kürsüye benzetmeyin. Onun üzerinde durup saatlerce konuşma yapmayınız.Onun üzerinde durup saatlerce konuşma yapmayınız. O hayvan sizi gidemeyeceğiniz yerlere götürmek için yaratılmıştır. O hayvan sizi gidemeyeceğiniz yerlere götürmek için yaratılmıştır. Yoksa üzeribir kürsü olarak yaratılmamıştır. Bindiniz mi onun yoluna devam edin. Yoksa üzeribir kürsü olarak yaratılmamıştır. Bindiniz mi onun yoluna devam edin.

İyyâküm ve't-ta'rîsü alâ cevâddi't-tarîki ve's-salâte aleyhâ fe-innehâ me've'l-hayâti İyyâküm ve't-ta'rîsü alâ cevâddi't-tarîki ve's-salâte aleyhâ fe-innehâ me've'l-hayâti ve's-sibâi ve kadâe'l-hâceti aleyhâ fe-innehâ mine'l-melâini. ve's-sibâi ve kadâe'l-hâceti aleyhâ fe-innehâ mine'l-melâini.

Yol ortalarına inmek, onu da yapmayın diyor Efendimiz. Yol ortalarına inmek, onu da yapmayın diyor Efendimiz.

"Yolun ortasına inmeyin. Oralarda namaz da kılmayın. Yoldur." "Yolun ortasına inmeyin. Oralarda namaz da kılmayın. Yoldur."

Bakınız yol olduğu için bu yolda namaz kılmaya da müsaade yok. Herkesin geçimine aittir orası.Bakınız yol olduğu için bu yolda namaz kılmaya da müsaade yok. Herkesin geçimine aittir orası. Orası namaz kılınacak yer değil. Orası namaz kılınacak yer değil.

Fe-innehâ me've'l-hayâti ve's-sibâi.Fe-innehâ me've'l-hayâti ve's-sibâi. "Çünkü o yolların etrafları da yılan gibi başka korkutucu, yırtıcı hayvanların geçitleri de olur." "Çünkü o yolların etrafları da yılan gibi başka korkutucu, yırtıcı hayvanların geçitleri de olur."

Oralara inersiniz, konarsanız size onların zararı da olabilir. Onun için oralara konmayın, durmayın. Oralara inersiniz, konarsanız size onların zararı da olabilir. Onun için oralara konmayın, durmayın.

"Oralara kaza-i hacet de yapmayın." İnsanların geçeceği yerdir."Oralara kaza-i hacet de yapmayın."

İnsanların geçeceği yerdir.
Oraya gelen insanlar sonra size lanet eder; "Allah belasını versin bu herifin!Oraya gelen insanlar sonra size lanet eder;

"Allah belasını versin bu herifin!
Bak yapacak yer bulamamış da gelmiş nereye yapmış!" derler. Ondan da sakınınız. Bak yapacak yer bulamamış da gelmiş nereye yapmış!" derler.

Ondan da sakınınız.

Hani lanet olunacak şeyleri üzerinize çekecek hallerden uzak kalın. Hani lanet olunacak şeyleri üzerinize çekecek hallerden uzak kalın.

İyyâküm ve'l-visâle kîle inneke tüvâsilü kâle "Size visalden de men ederim." İyyâküm ve'l-visâle kîle inneke tüvâsilü kâle "Size visalden de men ederim."

Dediler ki; "Nedir o visal? Sen yapıyorsun ya." Dediler ki; "Nedir o visal? Sen yapıyorsun ya."

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem oruca niyet ederler, orucunu bir gün iki gün üç gün birbirine eklerlerdi.Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem oruca niyet ederler, orucunu bir gün iki gün üç gün birbirine eklerlerdi. Visal. Visal.

Sen bizi men ediyorsun ama sen de yapıyorsun? Ha o zaman dedi ki; Sen bizi men ediyorsun ama sen de yapıyorsun?

Ha o zaman dedi ki;

Kâle inneküm lestüm fî zâlike mislî. "Siz benim gibi değilsiniz ki!"Kâle inneküm lestüm fî zâlike mislî. "Siz benim gibi değilsiniz ki!" İnnî ebîtü yüt'imnî rabbî ve yeskînî. "Ben yatarım fakat Rabbim beni yedirir ve içirir, doyurur." İnnî ebîtü yüt'imnî rabbî ve yeskînî. "Ben yatarım fakat Rabbim beni yedirir ve içirir, doyurur."

Yani ben hissetmem o açlığı.Yani ben hissetmem o açlığı. Ama siz benim gibi olmadığınızdan dolayı bugünün orucunu yarına, Ama siz benim gibi olmadığınızdan dolayı bugünün orucunu yarına, yarının orucunu da öbür güne böyle eklemek suretiyle yapmayın. yarının orucunu da öbür güne böyle eklemek suretiyle yapmayın.

İsmail Hakkı Bursalı, onun şeysinde gördüm. Takati olanların yapmasına izin vardır diyor.İsmail Hakkı Bursalı, onun şeysinde gördüm. Takati olanların yapmasına izin vardır diyor. Takati varsa, genç adam kuvvetli adam, eklemek suretiyle yapabilir demiş.Takati varsa, genç adam kuvvetli adam, eklemek suretiyle yapabilir demiş. Fakat yapmamak daha âlâdır. Fakat yapmamak daha âlâdır.

Fe'klefû mine'l-ameli mâ tütîkûne. "Amelden de gücünüz yetebildiğini yapın." Fe'klefû mine'l-ameli mâ tütîkûne. "Amelden de gücünüz yetebildiğini yapın."

Gücünüzün yetemediğini kendinize yüklemeyin. Gücünüzün yetemediğini kendinize yüklemeyin.

İyyâküm ve kesürate'l-halifi fi'l-bey'i fe-innehu yünfiku sümme yemhaku. İyyâküm ve kesürate'l-halifi fi'l-bey'i fe-innehu yünfiku sümme yemhaku.

"Çok yemin ederek mal satmaktan sizi hazer ederim."Çok yemin ederek mal satmaktan sizi hazer ederim. Bu önden size bir para kazandırır ama arkasından çabucaktan bu gider." Bu önden size bir para kazandırır ama arkasından çabucaktan bu gider."

İyyâküm ve'z-zanne fe-inne'z-zanne ekzebü'l-hadîsi... İyyâküm ve'z-zanne fe-inne'z-zanne ekzebü'l-hadîsi...

Bu uzun bir hadis, izahı da uzun olur. Bunu bırakalım gelecek dersimize inşaallah. Bu uzun bir hadis, izahı da uzun olur. Bunu bırakalım gelecek dersimize inşaallah.

Allah cümlemizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin.Allah cümlemizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in izi üzerine yaşayıp ölen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in izi üzerine yaşayıp ölen bahtiyar kullarının arasına bizleri de kabul etsin. Lillahi'l-Fâtiha. bahtiyar kullarının arasına bizleri de kabul etsin.

Lillahi'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2