Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Sàlih Amellere Koşuşun!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Rebîü'l-Âhir 1421 / 21.07.2000
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selamü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selamü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Bir yeni Cuma sohbetinde karşınızdayım. Bir yeni Cuma sohbetinde karşınızdayım.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göreEbû Hüreyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlar: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlar:

Bâdirû bi'l-a'mâli fitenen ke-kıtai'lleyli'l-muzlimi yusbihu'r-racülü mü'minen ve yümsî kâfirenBâdirû bi'l-a'mâli fitenen ke-kıtai'lleyli'l-muzlimi yusbihu'r-racülü mü'minen ve yümsî kâfiren ve yümsî mü'minen ve yusbihu kâfiren yebîu ehadühüm dînehû bi-aradın mine'd-dünyâ kalîl. ve yümsî mü'minen ve yusbihu kâfiren yebîu ehadühüm dînehû bi-aradın mine'd-dünyâ kalîl.

İmam Ahmed b. Hanbel; dört büyük mezhepten birisi olanİmam Ahmed b. Hanbel; dört büyük mezhepten birisi olan Hanbelî mezhebinin mezhep imamı, rahmetullahi aleyh.Hanbelî mezhebinin mezhep imamı, rahmetullahi aleyh. İmam Müslim; meşhur Buhârî'den sonra en muteber hadis kitabının müellifi, İmam Tirmizî;İmam Müslim; meşhur Buhârî'den sonra en muteber hadis kitabının müellifi, İmam Tirmizî; Sıhah-ı Sitte'den bir diğer muteber kitap yazmış olan kimse. Bu hadîs-i şerîfi bunlar rivayet etmişler. Sıhah-ı Sitte'den bir diğer muteber kitap yazmış olan kimse. Bu hadîs-i şerîfi bunlar rivayet etmişler.

Bâdirû bi'l-a'mâl. "Salih amelleri işlemeye; Allah'ın sevdiği, razı olduğu güzel amelleriBâdirû bi'l-a'mâl. "Salih amelleri işlemeye; Allah'ın sevdiği, razı olduğu güzel amelleri işlemeye gayret gösterin, koşuşun, acele edin." işlemeye gayret gösterin, koşuşun, acele edin."

Bâdere; mübâdere'den; "bir iş için koşuşmak, gayret sarf etmek" anlamını ifade ediyor. Bâdere; mübâdere'den; "bir iş için koşuşmak, gayret sarf etmek" anlamını ifade ediyor.

A'mâl ameller. "Amelleri işlemeye koşuşunuz, gayret ediniz, seğirtiniz." A'mâl ameller. "Amelleri işlemeye koşuşunuz, gayret ediniz, seğirtiniz."

Buradaki "ameller" vasıfsız olarak zikredilmiş ama "sizi kurtaracak, âhiretinize yarayacak, Buradaki "ameller" vasıfsız olarak zikredilmiş ama "sizi kurtaracak, âhiretinize yarayacak, Allah'ın rızasını kazanmaya sebep olacak ameller" demek, "salih ameller" demek. Allah'ın rızasını kazanmaya sebep olacak ameller" demek, "salih ameller" demek.

"Bu güzel amelleri, ibadetleri, Allah'ın rızasını kazanacak şeyleri yapmaya koşuşunuz,"Bu güzel amelleri, ibadetleri, Allah'ın rızasını kazanacak şeyleri yapmaya koşuşunuz, acele ediniz, gayretleniniz." Fitenen, li-ecri'l-fiten demek. "Başınıza şöyle şöyle fitneler gelecek.acele ediniz, gayretleniniz."

Fitenen, li-ecri'l-fiten demek. "Başınıza şöyle şöyle fitneler gelecek.
Fitneler sebebiyle, onlara karşı kendinizi amel-i sâlihe sarılarak koruyunuz." mânasına gelebilir.Fitneler sebebiyle, onlara karşı kendinizi amel-i sâlihe sarılarak koruyunuz." mânasına gelebilir. Bir de fitenen; o fitnelerin zamanında, o fitneler geldiği zaman harekete geçin, gayrete gelin,Bir de fitenen; o fitnelerin zamanında, o fitneler geldiği zaman harekete geçin, gayrete gelin, dininizi korumak, kurtarmak için çalışın." diye teşvik mânası da olabilir. dininizi korumak, kurtarmak için çalışın." diye teşvik mânası da olabilir.

Bu fitneler, bu imtihanlar, bu insanları şaşırtan Allah'ın kaderinin cilveleri imtihanlar neymiş? Bu fitneler, bu imtihanlar, bu insanları şaşırtan Allah'ın kaderinin cilveleri imtihanlar neymiş?

Ke-kıtai'lleyli'l-muzlim. "Karanlık gecenin etrafı örten, kapkara karartan parçaları gibi." Ke-kıtai'lleyli'l-muzlim. "Karanlık gecenin etrafı örten, kapkara karartan parçaları gibi."

Fitneleri gecenin karanlığına benzetiyor.Fitneleri gecenin karanlığına benzetiyor. Gündüz her taraf ayan beyan görüldüğü için insan yürüdüğü yolu bilir, ayağını basacağı yeri görür;Gündüz her taraf ayan beyan görüldüğü için insan yürüdüğü yolu bilir, ayağını basacağı yeri görür; çukura düşmez, kuyuya düşmez, uçuruma yuvarlanmaz.çukura düşmez, kuyuya düşmez, uçuruma yuvarlanmaz. Ama gece olunca ortalık kapkaranlık olduğu için ayağı sürçebilir, düşebilir,Ama gece olunca ortalık kapkaranlık olduğu için ayağı sürçebilir, düşebilir, bir şeye takılabilir, ayağına bir şey batabilir.bir şeye takılabilir, ayağına bir şey batabilir. Onun için gece; insanın ne yapacağını, nereye gideceğini nasıl hareket edeceğini zorlaştıran bir karanlık.Onun için gece; insanın ne yapacağını, nereye gideceğini nasıl hareket edeceğini zorlaştıran bir karanlık. İşte o karanlık gece parçaları gibi olan fitneler... Bu fitneler neymiş, ne yaparmış? İşte o karanlık gece parçaları gibi olan fitneler...

Bu fitneler neymiş, ne yaparmış?

Yusbihu'r-racülü mü'minen ve yümsî kâfiren.Yusbihu'r-racülü mü'minen ve yümsî kâfiren. "Adam" yani "kişi", bu ifadeye göre; bunun içine kadın da dâhil, adam deniliyor ama insan kast ediliyor."Adam" yani "kişi", bu ifadeye göre; bunun içine kadın da dâhil, adam deniliyor ama insan kast ediliyor. Adam ve kadın herkes böyle olur. "Adam sabaha mü'min olarak çıkar, mü'min olarak sabahlar." Adam ve kadın herkes böyle olur.

"Adam sabaha mü'min olarak çıkar, mü'min olarak sabahlar."

Ve yümsî kâfiren. "Akşam olduğu zaman, akşamleyin kâfir olarak akşamlar." Ve yümsî kâfiren. "Akşam olduğu zaman, akşamleyin kâfir olarak akşamlar." Ve yümsi mü'minen ve yusbihu kâfiren. "Ya da akşama mü'min olarak erişir deVe yümsi mü'minen ve yusbihu kâfiren. "Ya da akşama mü'min olarak erişir de sabahleyin kâfir olarak sabahlar." Yebîu ehadühüm dînehû. "Bu adamların birisi dinini satar." sabahleyin kâfir olarak sabahlar." Yebîu ehadühüm dînehû. "Bu adamların birisi dinini satar."

Bi-aradın mine'd-dünyâ kalîl. "Şu dünyalık, beş para etmez, fâni dünyalığın malzemesini malı,Bi-aradın mine'd-dünyâ kalîl. "Şu dünyalık, beş para etmez, fâni dünyalığın malzemesini malı, mülkü, parası, menfaati karşılığında; az bir dünya menfaati karşılığında,mülkü, parası, menfaati karşılığında; az bir dünya menfaati karşılığında, az bir dünya malı serveti karşılığında satar." Yani âhiretini mahveder. az bir dünya malı serveti karşılığında satar."

Yani âhiretini mahveder.

Şimdi bunu çok önemli bir ihtar olarak değerlendiriyorum. Söylemek de, anlatmak da çok önemli geliyor.Şimdi bunu çok önemli bir ihtar olarak değerlendiriyorum. Söylemek de, anlatmak da çok önemli geliyor. Çünkü dinimizi koruyacak müesseseler ve kişiler var. Yok değil. İnsanlar da müesseseler de var.Çünkü dinimizi koruyacak müesseseler ve kişiler var. Yok değil. İnsanlar da müesseseler de var. Diyanet teşkilatımız var; müftülerimiz, vaizlerimiz, dindar insanlarımız var. Ama küfür de azılı, azgın!Diyanet teşkilatımız var; müftülerimiz, vaizlerimiz, dindar insanlarımız var. Ama küfür de azılı, azgın! Az değil, küçümsenecek gibi değil.Az değil, küçümsenecek gibi değil. Sonra İslâm düşmanlarının teşkilatları çok geniş, küçümsenecek cinsten değil.Sonra İslâm düşmanlarının teşkilatları çok geniş, küçümsenecek cinsten değil. Siyasî güçleri çok fazla, yukarıdan tesir edebiliyorlar. Baskı yapabiliyorlar. Siyasî güçleri çok fazla, yukarıdan tesir edebiliyorlar. Baskı yapabiliyorlar.

Teşkilatları insan bakımından çok kalabalık; malî yönden bütçeleri de çok kuvvetli.Teşkilatları insan bakımından çok kalabalık; malî yönden bütçeleri de çok kuvvetli. Biz en zaruri halk ihtiyaçları için memur bulamazken, belediyelere tahsisat ayırmakta zorlanırken,Biz en zaruri halk ihtiyaçları için memur bulamazken, belediyelere tahsisat ayırmakta zorlanırken, belediyeler şikayetçi olurken, onlar çok büyük paraları hiç bizim akıl erdiremediğimiz, belediyeler şikayetçi olurken, onlar çok büyük paraları hiç bizim akıl erdiremediğimiz, el uzatamadığımız, nazar-ı dikkate alamadığımız yerlere yatırım olarak yapıyorlar. el uzatamadığımız, nazar-ı dikkate alamadığımız yerlere yatırım olarak yapıyorlar.

Çok insanları kendi ülkelerinden uzak diyarlara; dünyanın -kendilerinin sömürmesi bakımından-Çok insanları kendi ülkelerinden uzak diyarlara; dünyanın -kendilerinin sömürmesi bakımından- önemli gördükleri yerlerine gönderiyorlar, hatta İslâm ülkelerine gönderiyorlar;önemli gördükleri yerlerine gönderiyorlar, hatta İslâm ülkelerine gönderiyorlar; Orta Asya'ya Türk Cumhuriyetlerine hatta Hindistan'a, Çin'e gönderiyorlar.Orta Asya'ya Türk Cumhuriyetlerine hatta Hindistan'a, Çin'e gönderiyorlar. Hindistan'ın, Çin'in tarihteki dinleri başka ama şimdi onlarıHindistan'ın, Çin'in tarihteki dinleri başka ama şimdi onları kendilerine çekmeye çalışan başka kuvvetli teşkilatlar ve inançlar var.kendilerine çekmeye çalışan başka kuvvetli teşkilatlar ve inançlar var. Yani kuvvetli, çok şiddetli, çok önemli çalışmalar var. Bu çalışmaları alimlerimiz görüyor. Yani kuvvetli, çok şiddetli, çok önemli çalışmalar var. Bu çalışmaları alimlerimiz görüyor.

"Sivil Toplum Örgütleri" dediğimiz vakıflar sarsılırken takibat, tazyik, denetim, baskı altında,"Sivil Toplum Örgütleri" dediğimiz vakıflar sarsılırken takibat, tazyik, denetim, baskı altında, yasaklarla elleri kolu bağlanırken, onlar kanunlara, yasaklara aldırmayarak,yasaklarla elleri kolu bağlanırken, onlar kanunlara, yasaklara aldırmayarak, siyasî nüfuzlarını kullanarak, bizim gidemediğimiz yerlere giderek, çok etkili çalışmalar yapıyorlar.siyasî nüfuzlarını kullanarak, bizim gidemediğimiz yerlere giderek, çok etkili çalışmalar yapıyorlar. Sonra bakıyorsunuz halk, hatta halk değil, sizin ailenizden, çoluğunuz çocuğunuz, torununuz radyodan,Sonra bakıyorsunuz halk, hatta halk değil, sizin ailenizden, çoluğunuz çocuğunuz, torununuz radyodan, televizyondan, internetten, bilgisayardan onların etkisi altına giriyor, onların hücumuna mâruz kalıyor.televizyondan, internetten, bilgisayardan onların etkisi altına giriyor, onların hücumuna mâruz kalıyor. Onların aldatmacasına ya siz cevap vereceksiniz,Onların aldatmacasına ya siz cevap vereceksiniz, oturacaksınız ya da cevapsız kalınca onlar ötekilerini kandırabiliyorlar. oturacaksınız ya da cevapsız kalınca onlar ötekilerini kandırabiliyorlar.

Almanları yenmek için müttefikler Almanya'ya bilmem ne kadar uçak filolarıyla sefer yapmışlar,Almanları yenmek için müttefikler Almanya'ya bilmem ne kadar uçak filolarıyla sefer yapmışlar, bomba atmışlar; sayısız, yağmur gibi. Almanya bunların hangisinin karşısında dursun?bomba atmışlar; sayısız, yağmur gibi. Almanya bunların hangisinin karşısında dursun? O kadar kuvvetli bastırılınca İkinci Cihan Harbi'nde tabi mağlubiyete uğradı.O kadar kuvvetli bastırılınca İkinci Cihan Harbi'nde tabi mağlubiyete uğradı. Bilenler bilir, tarihten okuyanlar okur. Bilenler bilir, tarihten okuyanlar okur.

Rusya'yla Amerika arasında "Yıldız Savaşı" denilen savaşlarda da düşünülen nedir? Rusya'yla Amerika arasında "Yıldız Savaşı" denilen savaşlarda da düşünülen nedir?

Rusya Amerika'yı çökertmek için bombardıman ettiği zaman Amerika'nın amacıRusya Amerika'yı çökertmek için bombardıman ettiği zaman Amerika'nın amacı füzeleri daha kendi ülkesine gelmeden havada karşılamak, imha etmek.füzeleri daha kendi ülkesine gelmeden havada karşılamak, imha etmek. Tabi o ne kadar çok füze gönderirse o da o kadar çok karşılıkla füzeleri karşılaması lazım.Tabi o ne kadar çok füze gönderirse o da o kadar çok karşılıkla füzeleri karşılaması lazım. Bir tanesini dahi kaçırmaması lazım ki kendi ülkesi tahrip olmasın. Bir tanesini dahi kaçırmaması lazım ki kendi ülkesi tahrip olmasın.

Bunlar hep sonunda bilinçli çalışmalara, savunmalara, büyük paralara ihtiyaç gösteriyor.Bunlar hep sonunda bilinçli çalışmalara, savunmalara, büyük paralara ihtiyaç gösteriyor. Fakir milletler bu mânevî hücumlara karşı savunmalarını yapamadıkları zaman, kendi yapısı, Fakir milletler bu mânevî hücumlara karşı savunmalarını yapamadıkları zaman, kendi yapısı, halkının yapısı, doğru yolda olan, doğru imanda, doğru ahlâkta olan insanları bozuluyor. halkının yapısı, doğru yolda olan, doğru imanda, doğru ahlâkta olan insanları bozuluyor.

Bakıyorsunuz yabancı, beğenilmeyen, kötü bir ahlâk geliyor; aile yapısını, ahlâk yapısını,Bakıyorsunuz yabancı, beğenilmeyen, kötü bir ahlâk geliyor; aile yapısını, ahlâk yapısını, kişinin kafasını, etrafa karşı sevgisini, saygısını bozuyor, yüksek duygularını tahrip ediyor.kişinin kafasını, etrafa karşı sevgisini, saygısını bozuyor, yüksek duygularını tahrip ediyor. Menfaatçi insan haline döndürüyor; şehvetin, şeytanın esiri insan haline getiriyor. Menfaatçi insan haline döndürüyor; şehvetin, şeytanın esiri insan haline getiriyor.

Eskiden toplumun, dinin veya mukaddesatın, Kur'ân-ı Kerîm'in,Eskiden toplumun, dinin veya mukaddesatın, Kur'ân-ı Kerîm'in, Peygamber Efendimiz'in yasak dediği şeyler, yapılmayan şeyler şimdi gülünerek yapılıyorPeygamber Efendimiz'in yasak dediği şeyler, yapılmayan şeyler şimdi gülünerek yapılıyor ve "Ne önemi varmış? Yaparsa ne olurmuş?" deniliyor.ve "Ne önemi varmış? Yaparsa ne olurmuş?" deniliyor. Hâlbuki Allah; "Yapmayın, bu günahı işlemeyin!" diye emretmiş. "Ne olurmuş?" diye gülüyor. Hâlbuki Allah; "Yapmayın, bu günahı işlemeyin!" diye emretmiş. "Ne olurmuş?" diye gülüyor.

Allah'ın emrine karşı böyle bir tavır ne demek? Kâfirlik demek. Allah'ın emrine karşı böyle bir tavır ne demek?

Kâfirlik demek.

Mü'minin böyle bir şey yapması bahis konusu olamaz.Mü'minin böyle bir şey yapması bahis konusu olamaz. İmanı gidiyor, Allaha karşı bağlılığı, saygısı gidiyor ve Allah'a karşı korkusu, âhiret endişesi kalmıyor.İmanı gidiyor, Allaha karşı bağlılığı, saygısı gidiyor ve Allah'a karşı korkusu, âhiret endişesi kalmıyor. İnanmadığı için de "Ne olursa olsun!" diyor. Öyle bir havaya giriyor. İnanmadığı için de "Ne olursa olsun!" diyor. Öyle bir havaya giriyor.

Peygamber Efendimiz "bu zamanlar böyle bir zaman" demek istiyor.Peygamber Efendimiz "bu zamanlar böyle bir zaman" demek istiyor. Buna benzer olaylar olacağını daha önceden nübüvvet nuruyla Allahu Teâlâ hazretlerininBuna benzer olaylar olacağını daha önceden nübüvvet nuruyla Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisine bildirmesi suretiyle evveli âhiri, geçmişi geleceği göstermesi, bildirmesi kendisine bildirmesi suretiyle evveli âhiri, geçmişi geleceği göstermesi, bildirmesi ve "nasihatini yapsın" diye söylemesi dolayısıyla söylüyor.ve "nasihatini yapsın" diye söylemesi dolayısıyla söylüyor. Kendi zamanından sonraki müstakbel olayları, ileride gelecek olayları bahis konusu edip söylüyor. Kendi zamanından sonraki müstakbel olayları, ileride gelecek olayları bahis konusu edip söylüyor.

"Öyle fitneler ki karanlık gece parçaları gibi insanın önünü, bastığı yeri görmesi mümkün değil."Öyle fitneler ki karanlık gece parçaları gibi insanın önünü, bastığı yeri görmesi mümkün değil. Nasıl hareket edeceğini tayin etmesi müşkül." Nasıl hareket edeceğini tayin etmesi müşkül."

İşte tam benzetme, çok güzel! Kapkara bir gece düşünün; İşte tam benzetme, çok güzel! Kapkara bir gece düşünün; sokaklarda hiç ışık yok, ay yok; bastığınız yeri göremiyorsunuz.sokaklarda hiç ışık yok, ay yok; bastığınız yeri göremiyorsunuz. El yordamıyla hareket ediyorsunuz. Gözünüz var ama kör gibisiniz.El yordamıyla hareket ediyorsunuz. Gözünüz var ama kör gibisiniz. Çünkü göz, ışık olursa ışığı görür, ışık olmazsa göz bir işe yaramıyor.Çünkü göz, ışık olursa ışığı görür, ışık olmazsa göz bir işe yaramıyor. Böyle kapkara gece parçaları gibi fitneler. Böyle kapkara gece parçaları gibi fitneler. Fitnelerin korkunçluğu o kadar fazla ki insanın âhiretini mahvediyor; Fitnelerin korkunçluğu o kadar fazla ki insanın âhiretini mahvediyor; ve bir günde aklı, kafası değişiyor. Mü'min olarak sabahlıyor, akşama kâfir oluyor. Neden? ve bir günde aklı, kafası değişiyor.

Mü'min olarak sabahlıyor, akşama kâfir oluyor.

Neden?

Çünkü gündüz yaşantısı esnasında işittiği sözler, gördüğü olaylar,Çünkü gündüz yaşantısı esnasında işittiği sözler, gördüğü olaylar, konuştuğu kimselerle yaptğı sohbetler sonunda imanını yitiriyor, kaybediyor. Akşama kâfir oluyor.konuştuğu kimselerle yaptğı sohbetler sonunda imanını yitiriyor, kaybediyor. Akşama kâfir oluyor. Veya akşama mü'min olarak erişebilmişse geceleyin radyo ya da televizyondan,Veya akşama mü'min olarak erişebilmişse geceleyin radyo ya da televizyondan, okuduğu bir yazıdan yahut gittiği yerdeki insanların yaptığı toplantıdaki söylediği sözlerden etkilenerekokuduğu bir yazıdan yahut gittiği yerdeki insanların yaptığı toplantıdaki söylediği sözlerden etkilenerek "Tamam, bunlar haklılar, ben şimdiye kadar yanılmışım." diyerek "Tamam, bunlar haklılar, ben şimdiye kadar yanılmışım." diyerek güzel, doğru olan imanını bırakıp akşama kâfir olabiliyor. güzel, doğru olan imanını bırakıp akşama kâfir olabiliyor.

Bunlar çok büyük fitne, korkunç fitneler; insanın yanlışı doğru sanarak benimsemesi,Bunlar çok büyük fitne, korkunç fitneler; insanın yanlışı doğru sanarak benimsemesi, güzel olan şeyi yanlış sanarak bırakması olayı. Bu sanıyorum bu devirde olmaya başladı.güzel olan şeyi yanlış sanarak bırakması olayı. Bu sanıyorum bu devirde olmaya başladı. Çünkü çok sorumsuz, zalim, düşman, sinsi, kasıtlı insanlar çok sinsice çalışıp Çünkü çok sorumsuz, zalim, düşman, sinsi, kasıtlı insanlar çok sinsice çalışıp böyle şeyleri yapabiliyorlar, insanlara yaptırabiliyorlar. böyle şeyleri yapabiliyorlar, insanlara yaptırabiliyorlar.

Bu hadîs-i şerîfin kaynakları da mühim, önemli kaynaklar.Bu hadîs-i şerîfin kaynakları da mühim, önemli kaynaklar. Hadis sağlıklı ve çok mühim bir hususu bize hatırlatıyor. Hadis sağlıklı ve çok mühim bir hususu bize hatırlatıyor.

Arkadaki cümle de çok dikkatimizi çeken bir cümle: Arkadaki cümle de çok dikkatimizi çeken bir cümle:

"Bunlardan birisi dinini, dünyalıktan az bir menfaat, para karşılığında değiştiriveriyor, satabiliyor." "Bunlardan birisi dinini, dünyalıktan az bir menfaat, para karşılığında değiştiriveriyor, satabiliyor."

Satıyor, elinden çıkarıyor, dini gidiyor. Menfaat sağlıyor ama din elden gidiyor. Satıyor, elinden çıkarıyor, dini gidiyor. Menfaat sağlıyor ama din elden gidiyor.

"Bu hâle geldiği zaman veyahut gelmeden önce bu duruma düşmeden evvel güzel amelleri işlemeye koşturunuz.""Bu hâle geldiği zaman veyahut gelmeden önce bu duruma düşmeden evvel güzel amelleri işlemeye koşturunuz." Bu bahsedilen durumlar kıyamet alametidir. Âhir zaman geldiği zaman işler çok zor olur. Bu bahsedilen durumlar kıyamet alametidir. Âhir zaman geldiği zaman işler çok zor olur.

bu duruma düşmeden evvel güzel amelleri işlemeye koşturunuz." bu duruma düşmeden evvel güzel amelleri işlemeye koşturunuz."

Güzel ameller işlenirse toplumlar iyi olur, dünya da selamette olur.Güzel ameller işlenirse toplumlar iyi olur, dünya da selamette olur. Kıyametin kopması da tehir edilir, geriye gider. Çünkü Cenâb-ı Hakk; Kıyametin kopması da tehir edilir, geriye gider. Çünkü Cenâb-ı Hakk;

"Siz iyi olduğunuz takdirde ben de iyilikler ihsan ederim!" diye âyetlerde bildiriyor. "Siz iyi olduğunuz takdirde ben de iyilikler ihsan ederim!" diye âyetlerde bildiriyor. Peygamber Efendimiz hadislerde bildiriyor; kesin. Bunlar insanoğlunun davranışına bağlı.Peygamber Efendimiz hadislerde bildiriyor; kesin. Bunlar insanoğlunun davranışına bağlı. Dünya üzerinde lâ ilâhe illallah diyen kimse bulundukça kıyamet kopmayacak!Dünya üzerinde lâ ilâhe illallah diyen kimse bulundukça kıyamet kopmayacak! Kötülükler arttıkça, fazlalaştıkça bir şey olacak. Her şey mukadderatla değil mi? Kötülükler arttıkça, fazlalaştıkça bir şey olacak.

Her şey mukadderatla değil mi?

Her şey mukadderatla ama mukadderat esrâr-ı İlâhî.Her şey mukadderatla ama mukadderat esrâr-ı İlâhî. Cenâb-ı Hak bir şeyi söylüyorsa muhakkak ki o öyledir, işin içinde bizim bilmediğimiz bir sır vardır!Cenâb-ı Hak bir şeyi söylüyorsa muhakkak ki o öyledir, işin içinde bizim bilmediğimiz bir sır vardır! Mesela "Yapılan duayı Allah kabul ediyor ve gelmiş olan mukadderatı kaldırıyor,Mesela "Yapılan duayı Allah kabul ediyor ve gelmiş olan mukadderatı kaldırıyor, gelecek olanı durduruyor!" diye hadîs-i şerîf var. Sahih hadîs-i şerîf.gelecek olanı durduruyor!" diye hadîs-i şerîf var. Sahih hadîs-i şerîf. Demek ki Cenâb-ı Hakk'ın kaderinin sırları var, ârif olmayanlar anlayamıyor.Demek ki Cenâb-ı Hakk'ın kaderinin sırları var, ârif olmayanlar anlayamıyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildirdiğine göre öyledir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildirdiğine göre öyledir.

İnsanlar iyi olursa toplumlar iyi olur. Dünyanın ömrü uzun olur, kıyametin kopması geriye gider.İnsanlar iyi olursa toplumlar iyi olur. Dünyanın ömrü uzun olur, kıyametin kopması geriye gider. Cenâb-ı Hak gün içinde gün yaratır, insanlar mutlu yaşar. Kötü olduğu zaman da kıyamet kopar.Cenâb-ı Hak gün içinde gün yaratır, insanlar mutlu yaşar. Kötü olduğu zaman da kıyamet kopar. Zaten bir insan vefat ettiği zaman kendi kıyameti kopmuş oluyor. İşi bitmiş oluyor.Zaten bir insan vefat ettiği zaman kendi kıyameti kopmuş oluyor. İşi bitmiş oluyor. Demek ki "O işler olmasın." diye iyi amellere de koşturmak lazım.Demek ki "O işler olmasın." diye iyi amellere de koşturmak lazım. "Aman toplum bozulmasın." diye, kötülüklerin ötelenmesi, ileri gitmesi için amellere çalışmak lazım. "Aman toplum bozulmasın." diye, kötülüklerin ötelenmesi, ileri gitmesi için amellere çalışmak lazım.

Yahut da Efendimiz'in bu hadisindeki mânayı başka nasıl anlayabiliriz? Yahut da Efendimiz'in bu hadisindeki mânayı başka nasıl anlayabiliriz?

"Ey mü'minler! Öyle durumlar olduğu zaman var gücünüzle gayrete gelin." "Ey mü'minler! Öyle durumlar olduğu zaman var gücünüzle gayrete gelin."

Amele, işe bakın; lafı bırakın, çalışın. Burada a'mâl-i sâliha da denmediğine, Amele, işe bakın; lafı bırakın, çalışın. Burada a'mâl-i sâliha da denmediğine, sadece a'mâl denildiğine göre "İcraata, işe geçin.sadece a'mâl denildiğine göre "İcraata, işe geçin. Boş durmayın, bakın yıkılıyor, kaçan elden kaçıyor, elden giden ziyan olup gidiyor.Boş durmayın, bakın yıkılıyor, kaçan elden kaçıyor, elden giden ziyan olup gidiyor. Biraz gayrete gelin. Çok çalışın!" mânasına geliyor. Biraz gayrete gelin. Çok çalışın!" mânasına geliyor.

Öyle veya böyle hadîs-i şerîften anladığımız bizim çalışmamızın gerektiği.Öyle veya böyle hadîs-i şerîften anladığımız bizim çalışmamızın gerektiği. Amel-i sâlihe; ibadet ve taate, Allah'ın sevdiği ibadet, taat, hayrat ve hasenâta da çalışacağız.Amel-i sâlihe; ibadet ve taate, Allah'ın sevdiği ibadet, taat, hayrat ve hasenâta da çalışacağız. Toplumumuzun korunmasına ve güzelleşmesine, pisliklerden arındırılmasına,Toplumumuzun korunmasına ve güzelleşmesine, pisliklerden arındırılmasına, güzelliklerin yaygınlaşmasına da çalışmamız gerekiyor. güzelliklerin yaygınlaşmasına da çalışmamız gerekiyor.

Burada bir de "az bir dünyalık için âhiretini satmak meselesi" var. Bu korkunç bir şey!Burada bir de "az bir dünyalık için âhiretini satmak meselesi" var. Bu korkunç bir şey! Sanıyorum gazete olaylarını, haberleri incelediğimiz,Sanıyorum gazete olaylarını, haberleri incelediğimiz, toplumu takip ettiğimiz zaman böyle şeyler de oluyor.toplumu takip ettiğimiz zaman böyle şeyler de oluyor. Bazı insanlar imanları zayıfladığı için İslâm'dan gayrı amaçları olduğu, gönüllerine dünya sevgisi, Bazı insanlar imanları zayıfladığı için İslâm'dan gayrı amaçları olduğu, gönüllerine dünya sevgisi, dünya menfaati çöktüğü, ehl-i dünya oldukları için âhiretlerini satıyorlar;dünya menfaati çöktüğü, ehl-i dünya oldukları için âhiretlerini satıyorlar; milleti de, hazineyi de, milli menfaatleri de dini de satıyorlar. milleti de, hazineyi de, milli menfaatleri de dini de satıyorlar. Öbür taraftan kendisi menfaatleniyor ama toplum onlardan,Öbür taraftan kendisi menfaatleniyor ama toplum onlardan, onların o vefasızlıklarından, kalleşliklerinden çok zarar görüyor.onların o vefasızlıklarından, kalleşliklerinden çok zarar görüyor. Tabi böylelerine fırsat vermemek de toplumun vazifesi. Tabi böylelerine fırsat vermemek de toplumun vazifesi.

Her toplumda kötülüğü yapabilecek insanlar olur.Her toplumda kötülüğü yapabilecek insanlar olur. İşin kolay tarafına koşan ve kestirmeden bol para kazanıp keyif çatmak isteyen fırsatçı, İşin kolay tarafına koşan ve kestirmeden bol para kazanıp keyif çatmak isteyen fırsatçı, menfaatçi, zevkperest, ehli dünya insan her toplumda olabilir. menfaatçi, zevkperest, ehli dünya insan her toplumda olabilir. Toplum bu gibileri, içinde yok edebilmeli, tesirsiz hale getirebilmeli, iyileri hâkim kılabilmeli.Toplum bu gibileri, içinde yok edebilmeli, tesirsiz hale getirebilmeli, iyileri hâkim kılabilmeli. Bir toplum bir vücut gibidir; bunlar da içinde mikrop gibidir.Bir toplum bir vücut gibidir; bunlar da içinde mikrop gibidir. Bu mikropları yok edebilirse sağlıklı toplum yok edebilir.Bu mikropları yok edebilirse sağlıklı toplum yok edebilir. Yok edemezse bu mikroplar bütün vücudu kapladığı zamanYok edemezse bu mikroplar bütün vücudu kapladığı zaman amansız bir hastalık halini alır; tedavisiz bir hastalık.amansız bir hastalık halini alır; tedavisiz bir hastalık. O zaman toplum çöker, ölür, başkalarının eline geçer. O zaman toplum çöker, ölür, başkalarının eline geçer.

İki asırlık mâzimizi dikkatli bir şekilde okumalı ve derin derin düşünmeliyiz. İki asırlık mâzimizi dikkatli bir şekilde okumalı ve derin derin düşünmeliyiz.

"Nerelere sahiptik, neler oldu?"Nerelere sahiptik, neler oldu? Elimizde neler kaldı, elimizden neler gitti, niye gitti?" diye derin derin düşünmeliyiz. Elimizde neler kaldı, elimizden neler gitti, niye gitti?" diye derin derin düşünmeliyiz.

Çünkü bu süreç devam ediyor. Yani oldu bitti değil. "Oldu bitti." diye düşünenler yanılıyorlar!Çünkü bu süreç devam ediyor. Yani oldu bitti değil. "Oldu bitti." diye düşünenler yanılıyorlar! Bu süreç aynen devam ediyor ve daha kötüye de gidebilir. Onun için bâdirû bi'l a'mâl. Bu süreç aynen devam ediyor ve daha kötüye de gidebilir. Onun için bâdirû bi'l a'mâl.

"Ey kardeşler! İcraata, amele, iş yapmaya koşun, boş durmayın; çalışın, çabalayın!" "Ey kardeşler! İcraata, amele, iş yapmaya koşun, boş durmayın; çalışın, çabalayın!"

İkinci hadîs-i şerîf: Bâkirû bi's-sadakati fe-inne'l-belâe lâ yetehatta's-sadakate. İkinci hadîs-i şerîf:

Bâkirû bi's-sadakati fe-inne'l-belâe lâ yetehatta's-sadakate.

Bâkirû. "Erken davranın!" Bâkirû bi's-sadakati.Bâkirû. "Erken davranın!" Bâkirû bi's-sadakati. "Sadakayı, zekâtı, hayrı, hasenâtı vermeye çabuk davranın, erken davranın!" Neden? "Sadakayı, zekâtı, hayrı, hasenâtı vermeye çabuk davranın, erken davranın!"

Neden?

Çünkü insan hayır ve sadakayı yaptı mı Allah'ın sevgisini kazanır;Çünkü insan hayır ve sadakayı yaptı mı Allah'ın sevgisini kazanır; başına gelecek felaketler, dertler, belalar gelmez. "Az sadaka, çok belayı def eder." Doğru! başına gelecek felaketler, dertler, belalar gelmez.

"Az sadaka, çok belayı def eder."

Doğru!

Bu dinî bakımdan Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden çıkan bir anlam. Bu dinî bakımdan Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden çıkan bir anlam.

"Sadakayı çabuk veriniz." "Sadakayı çabuk veriniz."

Fe-inne'l-belâe lâ yetehatta's-sadakate.Fe-inne'l-belâe lâ yetehatta's-sadakate. "Bela sadakayı çiğneyip sadaka engelini aşıp da insanın üstüne gelemez." "Bela sadakayı çiğneyip sadaka engelini aşıp da insanın üstüne gelemez."

"Sadaka bir hısn-ı hasîn gibi, metin bir sur gibi, duvar gibi belanın önüne geçer, onu tutar."Sadaka bir hısn-ı hasîn gibi, metin bir sur gibi, duvar gibi belanın önüne geçer, onu tutar. Sadakayı verdiğin zaman beladan kurtulursun!" demek oluyor. Sadakayı verdiğin zaman beladan kurtulursun!" demek oluyor.

"Bela sadakayı çiğneyip de senin üstüne gelemez, sana ulaşamaz; onun için sadakayı erken ver!" diyor. "Bela sadakayı çiğneyip de senin üstüne gelemez, sana ulaşamaz; onun için sadakayı erken ver!" diyor.

Evet, sadakayı, hayrı, hasenâtı vermesi lazım. Evet, sadakayı, hayrı, hasenâtı vermesi lazım.

Birinci hadîs-i şerîfte de "İcraate koşun!" diye söyledik.Birinci hadîs-i şerîfte de "İcraate koşun!" diye söyledik. "İcraat" dediğimiz zaman icraatın nasıl yapılacağı meselesinde"İcraat" dediğimiz zaman icraatın nasıl yapılacağı meselesinde hemen ortaya para çıkar, maddiyat çıkar. Araba lazım, benzin lazım, kiralanacak bina lazım. hemen ortaya para çıkar, maddiyat çıkar. Araba lazım, benzin lazım, kiralanacak bina lazım. İcraatın yapılacağı yer hazır olacak, alet edevat toplanacak; insanlar lazım. İcraatın yapılacağı yer hazır olacak, alet edevat toplanacak; insanlar lazım. Tabi insanlar aç açık çalışamazlar.Tabi insanlar aç açık çalışamazlar. Bir iki gün gelse çalışsa maaş alması lazım, yemek yemesi, çoluk çocuğuna ihtiyacını götürmesi lazım.Bir iki gün gelse çalışsa maaş alması lazım, yemek yemesi, çoluk çocuğuna ihtiyacını götürmesi lazım. Ne kadar idealist olsa da insan yemeden içmeden duramıyor. Ne kadar idealist olsa da insan yemeden içmeden duramıyor.

"Hadi bakalım zenginler hayrınızı verin! Durumu iyi olanlar,"Hadi bakalım zenginler hayrınızı verin! Durumu iyi olanlar, hadi bakalım şu maddî şeyleri karşılayın!" demek icap eder. hadi bakalım şu maddî şeyleri karşılayın!" demek icap eder.

Öyle oluyor. Yıllardır bu işlerin içindeyiz; başka türlü olmuyor. Öyle oluyor. Yıllardır bu işlerin içindeyiz; başka türlü olmuyor.

Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîflerinde buyurmuş: Fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîflerinde buyurmuş:

"İblis aleyhilla'ne, şeytan da en azılı elemanlarını, adamlarını, ordusunun en becerikli şeytanlarını,"İblis aleyhilla'ne, şeytan da en azılı elemanlarını, adamlarını, ordusunun en becerikli şeytanlarını, malını hayra sarf etmek isteyen insanları caydırmak için vazifelendirir. malını hayra sarf etmek isteyen insanları caydırmak için vazifelendirir. Onun yanına gönderir, onun aklını çelmeye çalışır." Onun yanına gönderir, onun aklını çelmeye çalışır."

Gerçekten de dertleri ne kadar anlatsanız, sıkıntıları ne kadar söyleseniz,Gerçekten de dertleri ne kadar anlatsanız, sıkıntıları ne kadar söyleseniz, yine az çok fukarâ-ı sâbirîn anlıyor.yine az çok fukarâ-ı sâbirîn anlıyor. Zengin kardeşlerden de anlayan, hizmet edenler var ama büyük çoğunlukZengin kardeşlerden de anlayan, hizmet edenler var ama büyük çoğunluk bir yılbaşı eğlencesine verdiği para kadar bile para vermiyor.bir yılbaşı eğlencesine verdiği para kadar bile para vermiyor. Bir futbol maçına yaptığı masraf kadar masraf yapmıyor; Bir futbol maçına yaptığı masraf kadar masraf yapmıyor; bir futbol maçı olduğu zaman uçak paraları bulunur, uzak ülkelere gidilir. Stadyumlarda yer alınır.bir futbol maçı olduğu zaman uçak paraları bulunur, uzak ülkelere gidilir. Stadyumlarda yer alınır. Otellere dünyanın parası verilir ama hayra gelince vermez. Onun onda birini, yüzde birini vermez.Otellere dünyanın parası verilir ama hayra gelince vermez. Onun onda birini, yüzde birini vermez. Bunu hep görüyoruz. Şeytanın engellemesi, insanın aklını çelmesi var. Bunu hep görüyoruz. Şeytanın engellemesi, insanın aklını çelmesi var.

Halbuki Peygamber Efendimiz kesin olarak beyan ediyor: Halbuki Peygamber Efendimiz kesin olarak beyan ediyor:

"Verilen hayır ve sadaka malı azaltmaz; bilakis arttırır."Verilen hayır ve sadaka malı azaltmaz; bilakis arttırır. Budanan dal, ağacın meyve vermesini azaltmaz, onun gibi." Budanan dal, ağacın meyve vermesini azaltmaz, onun gibi."

Evet, sadaka veriyorsun, zekât veriyorsun, malın azalmış gibi görünüyor ama muvakkat bir azalma! Evet, sadaka veriyorsun, zekât veriyorsun, malın azalmış gibi görünüyor ama muvakkat bir azalma!

İmtihan. Cenâb-ı Hakk; "Bakalım bu söz tutacak mı?" diye "Zekât verin!" dediği için veriyorsun.İmtihan. Cenâb-ı Hakk;

"Bakalım bu söz tutacak mı?" diye "Zekât verin!" dediği için veriyorsun.
Ama Cenâb-ı Hak zekât verenin malına halef veriyor.Ama Cenâb-ı Hak zekât verenin malına halef veriyor. Yani verdiğinin halefini, arkasından daha fazlasını ihsan ediyor, bereket veriyor, yenisini veriyor.Yani verdiğinin halefini, arkasından daha fazlasını ihsan ediyor, bereket veriyor, yenisini veriyor. Vermeyeni de helak ediyor; başına çeşitli musibetler, felaketler getiriyor. Vermeyeni de helak ediyor; başına çeşitli musibetler, felaketler getiriyor.

Onun için hayra, sadakaya, maddiyatın önemini de bilerek yönelmeli, koşturmalı.Onun için hayra, sadakaya, maddiyatın önemini de bilerek yönelmeli, koşturmalı. Peygamber Efendimiz'in zamanında öyleydi. Peygamber Efendimiz'in zamanında nice kahraman insanlar,Peygamber Efendimiz'in zamanında öyleydi. Peygamber Efendimiz'in zamanında nice kahraman insanlar, abidevî şahsiyetler, bütün varlıklarını Peygamber Efendimiz'e getirip onun emrine verdiler: abidevî şahsiyetler, bütün varlıklarını Peygamber Efendimiz'e getirip onun emrine verdiler:

"Bu Allah yolunda emrinizdedir yâ Resûlallah!" dediler. "Bu Allah yolunda emrinizdedir yâ Resûlallah!" dediler. O fakir toplum öyle doyuruldu, ordular öyle teçhiz edildi, zaferler öyle kazanıldı, İslâm öyle gelişti. O fakir toplum öyle doyuruldu, ordular öyle teçhiz edildi, zaferler öyle kazanıldı, İslâm öyle gelişti.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Bi-hasebi'l-mer'i izâ reâ münkerenÜçüncü hadîs-i şerîf:

Bi-hasebi'l-mer'i izâ reâ münkeren
lâ yestetîu lehû tağyîren en ya'lema'llâhi ennehû lehû kârihün. lâ yestetîu lehû tağyîren en ya'lema'llâhi ennehû lehû kârihün.

Bu hadîs-i şerîfi Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh'ten İmam Buhârî Tarih'inde,Bu hadîs-i şerîfi Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh'ten İmam Buhârî Tarih'inde, Taberânî kitabında kaydetmiş. Bi-hasebi'l-mer'i. "Kişiye kâfi gelir, yeter!" mânasına bir tabir. Taberânî kitabında kaydetmiş.

Bi-hasebi'l-mer'i. "Kişiye kâfi gelir, yeter!" mânasına bir tabir.

Mer;"kişi" demek, bi-hasebi; sözü de "Kâfi gelir, yeter!" mânasına geliyor. Mer;"kişi" demek, bi-hasebi; sözü de "Kâfi gelir, yeter!" mânasına geliyor.

Hasbünallâh; "Allah bize yeter!" demek ya onun gibi. Hasbünallâh; "Allah bize yeter!" demek ya onun gibi.

Bi-hasebi'l-mer'i. "Kişiye kâfi gelir." İzâ reâ münkeren. "O kişi bir kötülüğü gördüğü zaman." Bi-hasebi'l-mer'i. "Kişiye kâfi gelir." İzâ reâ münkeren. "O kişi bir kötülüğü gördüğü zaman." Lâ yestetîu lehû tağyîren. "Onu değiştirmeye gücü yetmiyor." Lâ yestetîu lehû tağyîren. "Onu değiştirmeye gücü yetmiyor."

Toplumda kötülükleri görüyoruz ama bir oyumuz, reyimiz var. Toplumda kötülükleri görüyoruz ama bir oyumuz, reyimiz var. Bir kişiyiz, ateş olsak kendi cirmimiz kadar yer yakarız. Bir kişiyiz, ateş olsak kendi cirmimiz kadar yer yakarız. Söylüyoruz ama kötülüğü engellemeye güç yetiremiyoruz, sesimizi duyuramıyoruz.Söylüyoruz ama kötülüğü engellemeye güç yetiremiyoruz, sesimizi duyuramıyoruz. Sesimiz gürültüde boğuluyor ve kötülük oluyor. İzâ reâ münkeren. "Kişi bir kötülüğü gördüğü zaman."Sesimiz gürültüde boğuluyor ve kötülük oluyor.

İzâ reâ münkeren. "Kişi bir kötülüğü gördüğü zaman."
Lâ yestetîu lehû tağyîren. "Onu değiştirmeye güç yetiremiyor." Lâ yestetîu lehû tağyîren. "Onu değiştirmeye güç yetiremiyor."

Değiştirmek istiyor, gayret ediyor ama değiştiremiyor. Değiştirmek istiyor, gayret ediyor ama değiştiremiyor.

En ya'lema'llâhi ennehû lehû kârihün. "Allah'ın onun o işi sevmediğini, o işten memnun olmadığını,En ya'lema'llâhi ennehû lehû kârihün. "Allah'ın onun o işi sevmediğini, o işten memnun olmadığını, o işi istemediğini değiştirmeye çalıştığını bilmesi ona kâfi gelir." Allah onu kurtarır: o işi istemediğini değiştirmeye çalıştığını bilmesi ona kâfi gelir."

Allah onu kurtarır:

"Ey kulum! Sen bu işin doğru olmadığını bildin, anladın, değiştirmek için gayret gösterdin, olmadı."Ey kulum! Sen bu işin doğru olmadığını bildin, anladın, değiştirmek için gayret gösterdin, olmadı. Çünkü gücün yetmedi. Şerliler, kötüler galip geldiler, Çünkü gücün yetmedi. Şerliler, kötüler galip geldiler, ancak söyledin, yapabileceğin kadar yaptın, sonra böyle oldu." ancak söyledin, yapabileceğin kadar yaptın, sonra böyle oldu."

Cenâb-ı Hak onun bu kötülüğü istemediğini bilince onu affeder, bağışlar.Cenâb-ı Hak onun bu kötülüğü istemediğini bilince onu affeder, bağışlar. Bu, kişinin kurtulmasına yeter. Ama bir başkası kötülüğe razı olursa değiştirmezseBu, kişinin kurtulmasına yeter.

Ama bir başkası kötülüğe razı olursa değiştirmezse
değiştirilmesi için bir gayret göstermezse "Ne olurmuş canım!" derse -ki duyuyoruz.değiştirilmesi için bir gayret göstermezse "Ne olurmuş canım!" derse -ki duyuyoruz. Duydum; dinî müesseselerde yüksek tahsil görmüş kimseler, dinin emirlerine aykırı işlerin yapılmasına; Duydum; dinî müesseselerde yüksek tahsil görmüş kimseler, dinin emirlerine aykırı işlerin yapılmasına; "Ne olurmuş canım? Yapılsın." diyecek noktaya gelmişler."Ne olurmuş canım? Yapılsın." diyecek noktaya gelmişler. Bazı olayları anlattılar; ne kadar günah, ne kadar ayıp! Bu din tahsilini sen bunun için mi yaptın?Bazı olayları anlattılar; ne kadar günah, ne kadar ayıp! Bu din tahsilini sen bunun için mi yaptın? Hem din tahsilini yapmış hem dinin yasak ettiği şeyleri;Hem din tahsilini yapmış hem dinin yasak ettiği şeyleri; "Yapılsın canım, ne olur?" diyebiliyor, aldırmıyor- öylelerinin durumu çok vahim, cezası çok büyük olur."Yapılsın canım, ne olur?" diyebiliyor, aldırmıyor- öylelerinin durumu çok vahim, cezası çok büyük olur. Çünkü vazifesi Allah'ın dinini öğretmek, anlatmak iken aksini yapıyor,Çünkü vazifesi Allah'ın dinini öğretmek, anlatmak iken aksini yapıyor, Allah'ın emirlerinin dinlenmemesine fetva veriyor.Allah'ın emirlerinin dinlenmemesine fetva veriyor. Allahu Teâlâ hazretleri bizi her türlü fitneden, tehlikeden yanılmadan şaşırmadan korusun.Allahu Teâlâ hazretleri bizi her türlü fitneden, tehlikeden yanılmadan şaşırmadan korusun. Dinine, Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe ve bunlardan çıkan sağlam İslâmî bilgilere uygun ömür sürmeyi, Dinine, Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe ve bunlardan çıkan sağlam İslâmî bilgilere uygun ömür sürmeyi, güzel işler yapmayı cümlemize nasip etsin.güzel işler yapmayı cümlemize nasip etsin. Her türlü yanılmadan, hatadan, haramdan, günahtan, kötülükten, şerden, zarardan, hasardan; Her türlü yanılmadan, hatadan, haramdan, günahtan, kötülükten, şerden, zarardan, hasardan; dünyada, âhirette hepinizi, hepimizi korusun.dünyada, âhirette hepinizi, hepimizi korusun. Hepinizi, hepimizi cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin, rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin. Hepinizi, hepimizi cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin, rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2