Namaz Vakitleri

4 Ramazan 1446
04 March 2025
İmsak
06:03
Güneş
07:27
Öğle
13:21
İkindi
16:30
Akşam
19:05
Yatsı
20:24
Detaylı Arama

Sâlih Kulların Mükâfatları (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Cemâziye'l-Âhir 1409 / 05.02.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resim heykel konusundaki hadîs-i şerîf üzerine bir kardeşimiz diyor ki; Güzel Sanatlar Akademisi'nde yeni müslüman olmuş arkadaşlar var | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sâlih Kulların Mükâfatları (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Cemâziye'l-Âhir 1409 / 05.02.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resim heykel konusundaki hadîs-i şerîf üzerine bir kardeşimiz diyor ki; Güzel Sanatlar Akademisi'nde yeni müslüman olmuş arkadaşlar var | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Resim heykel konusundaki hadîs-i şerîf üzerine bir kardeşimiz diyor ki;Soru: Resim heykel konusundaki hadîs-i şerîf üzerine bir kardeşimiz diyor ki; Güzel Sanatlar Akademisi'nde yeni müslüman olmuş arkadaşlar var,Güzel Sanatlar Akademisi'nde yeni müslüman olmuş arkadaşlar var, bunlar resim ve heykel bölümünde eğitim görmektedirler. Ne yapmaları gerekir? bunlar resim ve heykel bölümünde eğitim görmektedirler. Ne yapmaları gerekir?

Cevap: Allah'ın yasak ettiği sûretleri yapmamaları, o mesleğin başka uygulama şekilleri nelerseCevap: Allah'ın yasak ettiği sûretleri yapmamaları, o mesleğin başka uygulama şekilleri nelerse -resim ve heykel olmadan veyahut insan ve hayvan, yani canlı tasviri olmadan--resim ve heykel olmadan veyahut insan ve hayvan, yani canlı tasviri olmadan- başka şeyin tasvirleriyle meşgul olmaları bu işi halleder. başka şeyin tasvirleriyle meşgul olmaları bu işi halleder.

Soru: Duvarlarda asılı canlı resim ile televizyonda görülen canlı resim arasında bir fark var mıdır?Soru: Duvarlarda asılı canlı resim ile televizyonda görülen canlı resim arasında bir fark var mıdır? Şer'î bakımdan haram yeri gözükmese dahi? Allah razı olsun. Şer'î bakımdan haram yeri gözükmese dahi? Allah razı olsun.

Cevap: Duvarda asılı resim bir tasvirdir, yapma bir şeydir; yapanlar mesuldür,Cevap: Duvarda asılı resim bir tasvirdir, yapma bir şeydir; yapanlar mesuldür, asanlar da tabii günaha girmiş oluyorlar. Yapmamaları, asmamaları gerekiyor.asanlar da tabii günaha girmiş oluyorlar. Yapmamaları, asmamaları gerekiyor. Televizyondaki ise mevcut bir şeyin ışıklarının aynen bu tarafa aktarılmasıdır.Televizyondaki ise mevcut bir şeyin ışıklarının aynen bu tarafa aktarılmasıdır. Yani oradan gelen ışıkların teknolojik imkânlar kullanılarak aynen şey yapılmasıdır o.Yani oradan gelen ışıkların teknolojik imkânlar kullanılarak aynen şey yapılmasıdır o. Onlar fotoğraf gibi oluyor. Onlar hakkında haram yeri görünmemek şartıylaOnlar fotoğraf gibi oluyor. Onlar hakkında haram yeri görünmemek şartıyla -yani açık olursa günah olur tabii- o, duvarda asılan gibi olmaz.-yani açık olursa günah olur tabii- o, duvarda asılan gibi olmaz. Ötekisi sadece bir şeyin tasviridir; onun mahzuru yoktur. Ötekisi sadece bir şeyin tasviridir; onun mahzuru yoktur.

Bu fotoğrafın câiz olup olmadığı konusunda ulemanın ihtilafında da şey yapılıyor;Bu fotoğrafın câiz olup olmadığı konusunda ulemanın ihtilafında da şey yapılıyor; "Fotoğraf ışığı aynen alıp kâğıda aksettirmektir." deniliyor."Fotoğraf ışığı aynen alıp kâğıda aksettirmektir." deniliyor. Tabii canlı haliyle yaşayamayacak kadar bir şekliyle insanın fotoğrafı da vesikalarda gerekli olduğu için Tabii canlı haliyle yaşayamayacak kadar bir şekliyle insanın fotoğrafı da vesikalarda gerekli olduğu için ona cevaz veriyor ulemamız. Fetva bu şekilde. ona cevaz veriyor ulemamız. Fetva bu şekilde.

Soru: "Kırk gün 40 defa…" diye bazı hadîs-i şerîfler var. Bir insanın veya bir müslümanınSoru: "Kırk gün 40 defa…" diye bazı hadîs-i şerîfler var. Bir insanın veya bir müslümanın iyi yetişmesi derecesinin yükselmesi için nasıl bir yol takip etmesi gerekir? iyi yetişmesi derecesinin yükselmesi için nasıl bir yol takip etmesi gerekir?

Cevap: Bu soruda, "Kırk gün 40 defa diye hadîs-i şerîfler..." Neyi kastettiğini düşünelim.Cevap: Bu soruda, "Kırk gün 40 defa diye hadîs-i şerîfler..." Neyi kastettiğini düşünelim. Hani bir insan mesela 40 gün ihlâs ile Allah'a ibadet ederse, gönlünden diline hikmet pınarları şey yapar;Hani bir insan mesela 40 gün ihlâs ile Allah'a ibadet ederse, gönlünden diline hikmet pınarları şey yapar; veyahut bir insan bid'at ehliyse, bir bid'at işlerse kırk sabah onun ibadeti, taati, namazı, veyahut bir insan bid'at ehliyse, bir bid'at işlerse kırk sabah onun ibadeti, taati, namazı, niyazı kabul olmaz… filan diye böyle şeyler... Bu kardeşimiz onları kastediyor demek galiba. niyazı kabul olmaz… filan diye böyle şeyler... Bu kardeşimiz onları kastediyor demek galiba.

"İyi müslüman olmak için ne yapmak lazım?" diye bunlara bağlı olarak soruyor. "İyi müslüman olmak için ne yapmak lazım?" diye bunlara bağlı olarak soruyor.

İyi bir müslüman olmak için insanın önce itikadının sağlam olması gerekiyor. Her şey itikada bağlı.İyi bir müslüman olmak için insanın önce itikadının sağlam olması gerekiyor. Her şey itikada bağlı. İtikadı bozuk, yanlış, bâtıl, fâsit olduğu zaman tabii ibadetler de hebâen mensûrâ oluyor; boşa gidiyor.İtikadı bozuk, yanlış, bâtıl, fâsit olduğu zaman tabii ibadetler de hebâen mensûrâ oluyor; boşa gidiyor. Onun için itikat önemli. Allah'ın varlığını, birliğini, esmâsını, sıfatını İslâm'ın, Peygamber Efendimiz'in,Onun için itikat önemli. Allah'ın varlığını, birliğini, esmâsını, sıfatını İslâm'ın, Peygamber Efendimiz'in, Kur'ân-ı Kerîm'in bildirdiği, şeriatın tarif ettiği şekilde bilmesi önemli. Kur'ân-ı Kerîm'in bildirdiği, şeriatın tarif ettiği şekilde bilmesi önemli.

Ondan sonra bu bizim İslâm'ın şartı olarak ileri sürülen ibadetler, insanın iyi insan olmasının pratik vesileleridir. Ondan sonra bu bizim İslâm'ın şartı olarak ileri sürülen ibadetler, insanın iyi insan olmasının pratik vesileleridir.

"Bir insan iyi insan olacak. Nasıl olacak, ne yapsın, çare nedir? Bana yapılacak şeyi söyle?.." "Bir insan iyi insan olacak. Nasıl olacak, ne yapsın, çare nedir? Bana yapılacak şeyi söyle?.."

Namaz kıl, oruç tut vesaire. İşte bunlar çareler olmuş oluyor. İnsan şeriatın emirlerini,Namaz kıl, oruç tut vesaire. İşte bunlar çareler olmuş oluyor. İnsan şeriatın emirlerini, yasaklarını uyguladığı zaman iyi insan oluyor; çünkü onlar zaten iyi insan olmanın formülleri.yasaklarını uyguladığı zaman iyi insan oluyor; çünkü onlar zaten iyi insan olmanın formülleri. Allah, Yaradanımız, kâinatın sahibi, hâlıkı bizim halimizi en iyi bildiğinden, Allah, Yaradanımız, kâinatın sahibi, hâlıkı bizim halimizi en iyi bildiğinden, bizim nasıl iyi insan olacağımızı en iyi bildiğinden o tavsiyeleri onun için yapmış. bizim nasıl iyi insan olacağımızı en iyi bildiğinden o tavsiyeleri onun için yapmış.

İslâm'ın emirleri kimin faydasınadır? İnsanın faydasınadır, cemiyetin faydasınadır. İslâm'ın emirleri kimin faydasınadır?

İnsanın faydasınadır, cemiyetin faydasınadır.

Allah, insanın aklını, ruhunu, bedenini, neslini ve cemiyeti korumak için bu emirlerinin hepsininAllah, insanın aklını, ruhunu, bedenini, neslini ve cemiyeti korumak için bu emirlerinin hepsinin ana gayesini böyle tevcih etmiştir. Günde beş vakit namaz kılan kötülüklerden uzak olur; ana gayesini böyle tevcih etmiştir. Günde beş vakit namaz kılan kötülüklerden uzak olur; oruç tutan nefsini terbiye eder, iradesine hâkim olur; zekât veren merhamet duygusu gelişir, oruç tutan nefsini terbiye eder, iradesine hâkim olur; zekât veren merhamet duygusu gelişir, etrafındaki insanlara yardım ettiği için muhitinde sevilir tutulur, cemiyette denge, sevgi muhabbet olur filan gibi...etrafındaki insanlara yardım ettiği için muhitinde sevilir tutulur, cemiyette denge, sevgi muhabbet olur filan gibi... İslâm'ın emirlerine uyması lazım. İslâm'ın emirlerine uyduğu takdirde [iyi insan olur.] İslâm'ın emirlerine uyması lazım. İslâm'ın emirlerine uyduğu takdirde [iyi insan olur.]

Burada biz vaaz verirken zaman zaman da söylüyoruz; İslâm'daki bazı amellerin sevaplarıBurada biz vaaz verirken zaman zaman da söylüyoruz; İslâm'daki bazı amellerin sevapları bazı amellerden kat kat üstün oluyor. Çok üstün oluyor. Bazı noktalar püf noktası, önemli nokta oluyor. bazı amellerden kat kat üstün oluyor. Çok üstün oluyor. Bazı noktalar püf noktası, önemli nokta oluyor. Güreşi kazanmanın, oyunun esas şeyi olmuş oluyor. Onlara çok dikkat etmek lazım. Güreşi kazanmanın, oyunun esas şeyi olmuş oluyor. Onlara çok dikkat etmek lazım.

Mesela sünnete uygun yaşamak gerekiyor. Bid'at ile olursa kıymeti olmuyor.Mesela sünnete uygun yaşamak gerekiyor. Bid'at ile olursa kıymeti olmuyor. Bid'at ehlinin Allah ibadetini, taatini kabul etmiyor; bir.Bid'at ehlinin Allah ibadetini, taatini kabul etmiyor; bir. Demek ki hemen Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılıp o yolda yürüyecekmişiz.Demek ki hemen Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılıp o yolda yürüyecekmişiz. İki; takvâ ile, verâ ile yapılan amel… Yani titiz müslüman, gayretli, yaptığı şeyin iyi olmasına dikkat eden,İki; takvâ ile, verâ ile yapılan amel… Yani titiz müslüman, gayretli, yaptığı şeyin iyi olmasına dikkat eden, günahlardan iyi sakınan bir müslümanın ibadeti ötekisine göre 1000 misli fazla sevaplı olabiliyor.günahlardan iyi sakınan bir müslümanın ibadeti ötekisine göre 1000 misli fazla sevaplı olabiliyor. Demek ki takvâ ehli olmamız lazımmış. Demek ki takvâ ehli olmamız lazımmış.

Sonra, "İnsanların en hayırlısı insanların en faydalı olandır." deniliyor.Sonra, "İnsanların en hayırlısı insanların en faydalı olandır." deniliyor. "Merhamet edene merhamet olunur." buyuruluyor. Demek ki öteki insanların iyiliği için, "Merhamet edene merhamet olunur." buyuruluyor. Demek ki öteki insanların iyiliği için, öteki insanların mutlu olması için çalışınca sevabı çok oluyor.öteki insanların mutlu olması için çalışınca sevabı çok oluyor. İşte buna benzer sevabı çok olan şeylere de dikkat edip onları çok icrâ etmek lazım. İşte buna benzer sevabı çok olan şeylere de dikkat edip onları çok icrâ etmek lazım. Zikrullahın sevabı çok oluyor, niyetin iyi olmasının faydası çok oluyor. Onlara dikkat etmek lazım.Zikrullahın sevabı çok oluyor, niyetin iyi olmasının faydası çok oluyor. Onlara dikkat etmek lazım. O zaman iyi Müslümanlık olur. Ahlâkını düzeltmesi lazım, nefsini ıslah etmesi lazım,O zaman iyi Müslümanlık olur. Ahlâkını düzeltmesi lazım, nefsini ıslah etmesi lazım, o zaman iyi Müslümanlık olur. Allahu Teâlâ hazretleri hepimize iyi müslüman olmayı nasip eylesin. o zaman iyi Müslümanlık olur.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimize iyi müslüman olmayı nasip eylesin.
Hepimize cennetin bu hadîs-i şerîflerde anlatılan nimetlerini görmeyi, lütfuna, ihsanına ermeyi,Hepimize cennetin bu hadîs-i şerîflerde anlatılan nimetlerini görmeyi, lütfuna, ihsanına ermeyi, cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2