Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Şehvetlerden Sakınmak, Hayırlara Koşturmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 09.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennete İştiyak Cehennemden Korkmak, Ölümlü Olduğumuzun Farkında Olmak, Haram Kazancın Sonu, Başa Gelen Dünyevi Musibetlere | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Şehvetlerden Sakınmak, Hayırlara Koşturmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 09.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cennete İştiyak Cehennemden Korkmak, Ölümlü Olduğumuzun Farkında Olmak, Haram Kazancın Sonu, Başa Gelen Dünyevi Musibetlere | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi alâ külli hâlin ve-fî külli hîn.Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi alâ külli hâlin ve-fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû ihsânin ilâ yevmi'd-dîn Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû ihsânin ilâ yevmi'd-dîn

Emmâ ba'd: Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'd:

Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Men iştekâ ile'l-cenneti sâbaka ile'l-hayrâti; ve men eşfeka mine'n-nâri lehâ ani'ş-şehevâti;Men iştekâ ile'l-cenneti sâbaka ile'l-hayrâti; ve men eşfeka mine'n-nâri lehâ ani'ş-şehevâti; ve men terakkabe'l-mevte sabara ani'l-lezzâti; ve men zehide fi'd-dünyâ hânet aleyhi'l-musîbâtü. ve men terakkabe'l-mevte sabara ani'l-lezzâti; ve men zehide fi'd-dünyâ hânet aleyhi'l-musîbâtü.

Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz'den. Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz'den.

Bu rivayete göre Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlar ki; Bu rivayete göre Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlar ki;

Men iştekâ ile'l-cenneti sâbaka ile'l-hayrâti.Men iştekâ ile'l-cenneti sâbaka ile'l-hayrâti. "Kim cennete âşıksa, cennete iştiyak, arzu duyuyorsa, cenneti şiddetle arzuluyorsa...""Kim cennete âşıksa, cennete iştiyak, arzu duyuyorsa, cenneti şiddetle arzuluyorsa..." Sâbaka ile'l-hayrâti. "Hayırlara müsabaka eder, koşturur." Sâbaka ile'l-hayrâti. "Hayırlara müsabaka eder, koşturur."

Cenneti kazanmak için çalışmak lazım, koşturmak lazım, müsabaka yapmak lazım, yarışmak lazım.Cenneti kazanmak için çalışmak lazım, koşturmak lazım, müsabaka yapmak lazım, yarışmak lazım. Hayırlara yarışır.Hayırlara yarışır. Hayırları yapmaya ötekilerden önce varayım diye hayırlara koştura koştura gider,Hayırları yapmaya ötekilerden önce varayım diye hayırlara koştura koştura gider, çeşitli sevaplı, hayırlı işleri yapmaya gayret eder. çeşitli sevaplı, hayırlı işleri yapmaya gayret eder.

Ve men eşfeka mine'n-nâri. "Cehennemden korkan..." Ve men eşfeka mine'n-nâri. "Cehennemden korkan..."

Şafak atan insan, "Vay, cehennem diye bir yer varmış ha! Eyvah!" diye cehennemden korkan da... Şafak atan insan, "Vay, cehennem diye bir yer varmış ha! Eyvah!" diye cehennemden korkan da...

Lehâ ani'ş-şehevâti. "Şehvetlerden uzak durur." Şehvetlere dönüp bakmaz, önem vermez, aldırmaz. Lehâ ani'ş-şehevâti. "Şehvetlerden uzak durur."

Şehvetlere dönüp bakmaz, önem vermez, aldırmaz.

Şehvetler ne demek? Şehvetler ne demek?

İştaha duyulan, şiddetli arzu duyulan, keyifli zevkli şeylere "şehvetler" denir.İştaha duyulan, şiddetli arzu duyulan, keyifli zevkli şeylere "şehvetler" denir. İnsanın böyle şiddetli arzuladığı; "Ay bugün canım o kadar yüzmek istiyor ki..." İşte bu bir şehvet.İnsanın böyle şiddetli arzuladığı; "Ay bugün canım o kadar yüzmek istiyor ki..." İşte bu bir şehvet. "Bugün canım o kadar"Bugün canım o kadar çekti ki ah şu bizim memleketteki falanca tip yemek olsa da onu yesem...çekti ki ah şu bizim memleketteki falanca tip yemek olsa da onu yesem... Canım çok istedi!" İşte böyle şiddetli arzulanan şeylere "şehvetler" denilir.Canım çok istedi!" İşte böyle şiddetli arzulanan şeylere "şehvetler" denilir. Biz tek mânada kadını arzulamayı şehvet diyoruz. Ama öyle değil; yemek arzulamak da şehvettir.Biz tek mânada kadını arzulamayı şehvet diyoruz. Ama öyle değil; yemek arzulamak da şehvettir. Hatta Türkçede "iştah" diyoruz. "İştahın var mı?" yani "Şehvetin var mı?" demek.Hatta Türkçede "iştah" diyoruz. "İştahın var mı?" yani "Şehvetin var mı?" demek. "İştahım yok ya bugün, yemek kusura bakma, hiç iştahım yok, istemiyorum, canım bir şey istemiyor." "İştahım yok ya bugün, yemek kusura bakma, hiç iştahım yok, istemiyorum, canım bir şey istemiyor."

Cehennemden korkan lezzetlere, zevklere, keyiflere bakmaz. Onlara aldırmaz, önem vermez.Cehennemden korkan lezzetlere, zevklere, keyiflere bakmaz. Onlara aldırmaz, önem vermez. Çünkü cehennemden korktuğu için "Haram, günahlı,Çünkü cehennemden korktuğu için "Haram, günahlı, Allah'ın sevmediği işleri yaparsam oraya düşerim!" diye korktuğundan öyle şeylerden uzak durur. Allah'ın sevmediği işleri yaparsam oraya düşerim!" diye korktuğundan öyle şeylerden uzak durur.

Ve men terakkabe'l-mevte sabara ani'l-lezzâti.Ve men terakkabe'l-mevte sabara ani'l-lezzâti. "Ölümün insanın etrafında dolaştığını gören, ölümün bir gün kendisine de geleceğini görüyormuş gibi bilen..." "Ölümün insanın etrafında dolaştığını gören, ölümün bir gün kendisine de geleceğini görüyormuş gibi bilen..."

Çünkü çevresinde birileri, innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn, âhirete göçüp gidiyor.Çünkü çevresinde birileri, innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn, âhirete göçüp gidiyor. Hani askerlik yaptığın arkadaşlar? Hani mahallede beraber oynadığın arkadaşlar?Hani askerlik yaptığın arkadaşlar? Hani mahallede beraber oynadığın arkadaşlar? Hani okula beraber gittiğin arkadaşlar?Hani okula beraber gittiğin arkadaşlar? Hani daha önce elini öptüğün, tanıdığın büyükler, amcalar, dayılar, halalar? Hani daha önce elini öptüğün, tanıdığın büyükler, amcalar, dayılar, halalar?

"Falanca vefat etti. Filanca vefat etti..." "Falanca vefat etti. Filanca vefat etti..."

İşte o ölüm bir gün herkesin başına gelecek, çare yok. Herkesin, senin de başına gelecek. İşte o ölüm bir gün herkesin başına gelecek, çare yok. Herkesin, senin de başına gelecek.

"Ölümü böyle gören kimse lezzetlere sabreder." "Ölümü böyle gören kimse lezzetlere sabreder."

Ölüme hazırlanır, ölümden sonraya, daha sonrasına hazırlanır. Ölüme hazırlanır, ölümden sonraya, daha sonrasına hazırlanır.

Ve men zehide fi'd-dünyâ hânet aleyhi'l-musîbâtü.Ve men zehide fi'd-dünyâ hânet aleyhi'l-musîbâtü. "Dünyaya karşı zâhidâne, âbidâne duygular besleyen, dünya hayatına önem vermeyen iyi"Dünyaya karşı zâhidâne, âbidâne duygular besleyen, dünya hayatına önem vermeyen iyi müslümana da musibetler vız gelir, aldırmaz." müslümana da musibetler vız gelir, aldırmaz."

Çünkü dünya ne ki, elbette böyle bir şeyler olacak; asıl benim yerim âhiret,Çünkü dünya ne ki, elbette böyle bir şeyler olacak; asıl benim yerim âhiret, asıl ben Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum. Asıl orada cennet var.asıl ben Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum. Asıl orada cennet var. Elbet bu dünya hayatı böyledir. Musibetlere aldırmaz, musibetler ona vız gelir. Elbet bu dünya hayatı böyledir. Musibetlere aldırmaz, musibetler ona vız gelir.

Ama başkası, musibet geldiği zaman intihara kalkışır, kendisinin damarlarını keser,Ama başkası, musibet geldiği zaman intihara kalkışır, kendisinin damarlarını keser, karnına bıçak saplar, 10 tane, 20 tane hapı yutar, hastaneye kaldırırlar, midesini yıkarlar... Neden? karnına bıçak saplar, 10 tane, 20 tane hapı yutar, hastaneye kaldırırlar, midesini yıkarlar...

Neden?

İmanı zayıf. Böyle gözünde büyütüyor... İmanı zayıf. Böyle gözünde büyütüyor...

Dünyanın boş olduğunu anlayan insan musibetlere de vız gelir tırıs gider, aldırmaz, sabreder.Dünyanın boş olduğunu anlayan insan musibetlere de vız gelir tırıs gider, aldırmaz, sabreder. Sevabını kazanır, âhirete hazırlanır. Allah'ın rızasını kazanır, âhirete iyi bir kul olarak gider. Sevabını kazanır, âhirete hazırlanır. Allah'ın rızasını kazanır, âhirete iyi bir kul olarak gider.

Diğer hadîs-i şerîf: Men esâbe mâlen min me'semin fe-vasale bihî rahimen ev tesaddaka bihîDiğer hadîs-i şerîf:

Men esâbe mâlen min me'semin fe-vasale bihî rahimen ev tesaddaka bihî
ev enfakahû fî sebîlillâhi cumia zâlike cemîan sümme kuzife bihî fî cehennem. ev enfakahû fî sebîlillâhi cumia zâlike cemîan sümme kuzife bihî fî cehennem.

"Bir kimse günahtan bir mal, mülk, para, pul kazandıysa, ele geçirdiyse..." "Bir kimse günahtan bir mal, mülk, para, pul kazandıysa, ele geçirdiyse..."

Nasıl olur öyle günahtan? Piyango çıkar; al sana para.Nasıl olur öyle günahtan?

Piyango çıkar; al sana para.
Veyahut ihtiyar bir kadını kafese koyar, aldatır, mirası üstüne geçirtir.Veyahut ihtiyar bir kadını kafese koyar, aldatır, mirası üstüne geçirtir. Yanlışlıkla parmağını şuraya bastırtır, tapuyu üzerine geçirtir. İşte mal sahibi oldu, tarla onun oldu.Yanlışlıkla parmağını şuraya bastırtır, tapuyu üzerine geçirtir. İşte mal sahibi oldu, tarla onun oldu. Köylerde böyle tarla işi, bağ bahçe işi, mal kaçırma işleri, çok oyunlar oluyor. Köylerde böyle tarla işi, bağ bahçe işi, mal kaçırma işleri, çok oyunlar oluyor.

Ağabeyimin bilmem kaç dönüm tarlasını birisi gelmiş, haber vermiş;Ağabeyimin bilmem kaç dönüm tarlasını birisi gelmiş, haber vermiş; "Ya senin tarlanın birilerine satıyorlar." "Nasıl olur?""Ya senin tarlanın birilerine satıyorlar." "Nasıl olur?" Kalkmış gitmiş; tapu müdürlüğünde tapusu bile hazırlanmış.Kalkmış gitmiş; tapu müdürlüğünde tapusu bile hazırlanmış. Öbür tarafa verilecekken yakalanmış. Halbuki kendisinin üzerinde tapusu var.Öbür tarafa verilecekken yakalanmış. Halbuki kendisinin üzerinde tapusu var. Ne oyunlar çevirdilerse çeviriyorlar.Ne oyunlar çevirdilerse çeviriyorlar. Ağabeyim görmeseydi de mal onun eline geçseydi, işte haramdan bir mal kazanmış olacaktı. Ağabeyim görmeseydi de mal onun eline geçseydi, işte haramdan bir mal kazanmış olacaktı.

Hırsızlıktan, rüşvetten, gasptan, tazyikten öyle bir mal eline geçmişse bir insanın...Hırsızlıktan, rüşvetten, gasptan, tazyikten öyle bir mal eline geçmişse bir insanın... Haram, günahtan veya kumardan...Haram, günahtan veya kumardan... Kumar oynadı, kazandı; loto oynadı, spor toto oynadı, at yarışlarına gitti...Kumar oynadı, kazandı; loto oynadı, spor toto oynadı, at yarışlarına gitti... İşte günah, Allah'ın razı gelmediği bir şekilde bir mala sahip olduysa, mal varlığına sahip olduysa... İşte günah, Allah'ın razı gelmediği bir şekilde bir mala sahip olduysa, mal varlığına sahip olduysa...

Fe-vasale bihî rahimen.Fe-vasale bihî rahimen. "Bununla sıla-i rahim yaptıysa, akrabalarına dağıttıysa, hediyeler verdiyse...""Bununla sıla-i rahim yaptıysa, akrabalarına dağıttıysa, hediyeler verdiyse..." Ev tesaddaka bihî. "Veyahut fukarâya sadaka verdiyse..."Ev tesaddaka bihî. "Veyahut fukarâya sadaka verdiyse..." Ev enfakahû fî sebîlillâhi. "Veyahut bunu Allah yoluna sarf ettiyse..." Ev enfakahû fî sebîlillâhi. "Veyahut bunu Allah yoluna sarf ettiyse..."

Cihada, Afgan cihadına, Çeçen cihadına, şuraya buraya sarf ettiyse parayı... Cihada, Afgan cihadına, Çeçen cihadına, şuraya buraya sarf ettiyse parayı...

Cumia zâlike cemîan. "Bütün bunların hepsi derlenir, toparlanır, torbalanır..."Cumia zâlike cemîan. "Bütün bunların hepsi derlenir, toparlanır, torbalanır..." Sümme kuzife bihî fî cehennem. "Bu adamla beraber hepsi cehenneme atılır." Sümme kuzife bihî fî cehennem. "Bu adamla beraber hepsi cehenneme atılır."

Yaptığı hayır da kabul olmaz. Her şey, hepsi derlenir, toparlanır, cehenneme atılır. Yaptığı hayır da kabul olmaz. Her şey, hepsi derlenir, toparlanır, cehenneme atılır.

"O zaman ne yapacağız hocam?" Helalden kazanacaksın."O zaman ne yapacağız hocam?"

Helalden kazanacaksın.
Alnının teriyle, Allah'ın gösterdiği, öğrettiği, Peygamber Efendimiz'in tavsiye buyurduğu yollardan,Alnının teriyle, Allah'ın gösterdiği, öğrettiği, Peygamber Efendimiz'in tavsiye buyurduğu yollardan, alnının teriyle, namusunla kazanacaksın.alnının teriyle, namusunla kazanacaksın. Namusunla hayrını hasenâtını kazandığın paradan yapacaksın.Namusunla hayrını hasenâtını kazandığın paradan yapacaksın. Öyle haramdan kazan, öbür tarafa hayır yap.Öyle haramdan kazan, öbür tarafa hayır yap. Köroğlu zenginleri işkence ile inlete inlete parasını alırmış, fakirlere dağıtırmış. Olmaz!Köroğlu zenginleri işkence ile inlete inlete parasını alırmış, fakirlere dağıtırmış. Olmaz! Falanca kadın yıllarca kötü yolda çalışmış, para kazanmış, ondan sonra cami yaptırmış. Olmaz!Falanca kadın yıllarca kötü yolda çalışmış, para kazanmış, ondan sonra cami yaptırmış. Olmaz! "Olmaz!" diyen vaizi de görevden savurdular, bir yerlere attılar. Ama olmaz."Olmaz!" diyen vaizi de görevden savurdular, bir yerlere attılar. Ama olmaz. Peygamber Efendimiz "Olmaz!" diyor. Peygamber Efendimiz "Olmaz!" diyor.

Falanca millî piyango bileti sattı, "Nimet Abla" diye Eminönü'nde bir gişesi vardı,Falanca millî piyango bileti sattı, "Nimet Abla" diye Eminönü'nde bir gişesi vardı, tam böyle Yenicami'nin duvarının kenarında... Piyango talih oyunudur.tam böyle Yenicami'nin duvarının kenarında... Piyango talih oyunudur. Talih oyunları İslâm'da yasak. Kura çıkıyor; birisi kazanıyor, ötekiler kaybediyor.Talih oyunları İslâm'da yasak. Kura çıkıyor; birisi kazanıyor, ötekiler kaybediyor. Ötekilerin parası buna veriliyor. Piyango idaresi biraz para alıyor.Ötekilerin parası buna veriliyor. Piyango idaresi biraz para alıyor. Devlet de kumar işletip kazanıyor. Haram. Nimet Abla,Devlet de kumar işletip kazanıyor. Haram. Nimet Abla, hatırlıyorum, kısa kollu şişman bir kadındı, başı da açık, orada gişesinde piyango satardı.hatırlıyorum, kısa kollu şişman bir kadındı, başı da açık, orada gişesinde piyango satardı. Sonra gitti, Levent'te bir de Nimet Abla cami yaptırdı. Olur mu? Olmaz. Sonra gitti, Levent'te bir de Nimet Abla cami yaptırdı. Olur mu?

Olmaz.

Nereden biliyorsun? İşte buradan biliyorum.Nereden biliyorsun?

İşte buradan biliyorum.
Kim haramdan mal kazanırsa, onunla sıla-i rahim yaparsa, akrabasına dağıtırsaKim haramdan mal kazanırsa, onunla sıla-i rahim yaparsa, akrabasına dağıtırsa veyahut sadaka verirse veyahut Allah yoluna sarf ederse, hepsi bunların derlenip toparlanıp veyahut sadaka verirse veyahut Allah yoluna sarf ederse, hepsi bunların derlenip toparlanıp sahibiyle beraber cehenneme atılır. Bu kadar. Helalden olacak, haram yolla olmayacak.sahibiyle beraber cehenneme atılır. Bu kadar.

Helalden olacak, haram yolla olmayacak.
Allah'ın istemediği yolla kazanılan para vebaldir. Çok büyük vebaldir. Helal yoldan kazanacaksın.Allah'ın istemediği yolla kazanılan para vebaldir. Çok büyük vebaldir. Helal yoldan kazanacaksın. Haramdan yenilen lokma insanın vücudunda kalır ve o yanmadan o temizlenmez.Haramdan yenilen lokma insanın vücudunda kalır ve o yanmadan o temizlenmez. Cehenneme atılmadan, yanmadan temizlenmez.Cehenneme atılmadan, yanmadan temizlenmez. Onun için, Ebû Bekr-i Sıddîk kendisine bir yerden, bir müşrik düğününden haram bir tabak [yemek] getirmişler.Onun için, Ebû Bekr-i Sıddîk kendisine bir yerden, bir müşrik düğününden haram bir tabak [yemek] getirmişler. Bu da yemiş. Sonra "Nereden getirdiniz?" "Falanca müşrikten." Hemen gitmiş, kusmuş onu. Bu da yemiş. Sonra "Nereden getirdiniz?" "Falanca müşrikten." Hemen gitmiş, kusmuş onu. Sonra da böyle söylemiş. İnsan bir haram yedi mi insan vücudunda bir et hâsıl olur,Sonra da böyle söylemiş. İnsan bir haram yedi mi insan vücudunda bir et hâsıl olur, onu da ancak cehennem paklar. Cehenneme atılır. Haram yememeye çok dikkat etmek lazım. onu da ancak cehennem paklar. Cehenneme atılır. Haram yememeye çok dikkat etmek lazım.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Men asbaha mahzûnen ale'd-dünyâ asbaha sâhıtan alâ rabbihî;Üçüncü hadîs-i şerîf:

Men asbaha mahzûnen ale'd-dünyâ asbaha sâhıtan alâ rabbihî;
ve men asbaha yeşkû musîbetehû nezelet bihî fe-innemâ yeşkû rabbehû;ve men asbaha yeşkû musîbetehû nezelet bihî fe-innemâ yeşkû rabbehû; ve men dehale alâ ğaniyyin fe-teda'daa lehû zehebe sülüsâ dînihî;ve men dehale alâ ğaniyyin fe-teda'daa lehû zehebe sülüsâ dînihî; ve men karaa'l-Kur'âne fe-dehale'n-nâre ve hüve mimmeni't-tehaze âyâtillâhi hüzüvâ. ve men karaa'l-Kur'âne fe-dehale'n-nâre ve hüve mimmeni't-tehaze âyâtillâhi hüzüvâ.

Abdullah b. Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet etmiş ki, Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Abdullah b. Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet etmiş ki, Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

Men asbaha mahzûnen ale'd-dünyâ. "Kim sabaha dünyaya mahzun olarak çıkarsa..." Men asbaha mahzûnen ale'd-dünyâ. "Kim sabaha dünyaya mahzun olarak çıkarsa..."

Dünyalıktan bir şeye, "Şunu kaybettim, vay be, hay Allah..." üzüntülü olarak çıkarsa... Dünyalıktan bir şeye, "Şunu kaybettim, vay be, hay Allah..." üzüntülü olarak çıkarsa...

Asbaha sâhıtan alâ rabbihî. "Rabbine kızgın olarak sabahlamış olur." Asbaha sâhıtan alâ rabbihî. "Rabbine kızgın olarak sabahlamış olur."

Dünya elinden kaçtı diye üzülüyor.Dünya elinden kaçtı diye üzülüyor. Parayı pulu, evi barkı, tarlayı kaybetti, cüzdanı kaybetti diye Parayı pulu, evi barkı, tarlayı kaybetti, cüzdanı kaybetti diye dünyalık bir şeye mahzun olarak sabahlayan Rabbine kızmış olarak sabahlamış olur.dünyalık bir şeye mahzun olarak sabahlayan Rabbine kızmış olarak sabahlamış olur. Dünya, ne kıymeti var ya... Mahzun bile olmayı istemiyor Allah. Dünya, ne kıymeti var ya... Mahzun bile olmayı istemiyor Allah.

Ve men asbaha yeşkû musîbetehû nezelet bihî fe-innemâ yeşkû rabbehû.Ve men asbaha yeşkû musîbetehû nezelet bihî fe-innemâ yeşkû rabbehû. "Kim kendisine gelen bir musibeti şikayet yoluyla söylüyorsa..." "Kim kendisine gelen bir musibeti şikayet yoluyla söylüyorsa..."

"Ya işte şu odada mahvoldum, perişan oldum da birader... Ya kardeşim, aman ya...""Ya işte şu odada mahvoldum, perişan oldum da birader... Ya kardeşim, aman ya..." Başına gelen bir musibeti böyle şikayet ediyorsa... Başına gelen bir musibeti böyle şikayet ediyorsa...

Nezelet bihî fe-innemâ yeşkû rabbehû. "O Rabbini şikayet ediyor demektir." Nezelet bihî fe-innemâ yeşkû rabbehû. "O Rabbini şikayet ediyor demektir."

Başka bir mânaya gelmez o. Çünkü musibeti insana gönderen Allah'tır.Başka bir mânaya gelmez o. Çünkü musibeti insana gönderen Allah'tır. Rabbini başkasına şikayet ediyor. Ahmetçiğim ya... Rabbini başkasına şikayet ediyor. Ahmetçiğim ya... "Sorma başıma gelenleri ya, şöyle oldum, perişan oldum, mahvoldum..." Rabbini şikayet ediyor demektir. "Sorma başıma gelenleri ya, şöyle oldum, perişan oldum, mahvoldum..." Rabbini şikayet ediyor demektir.

Ve men dehale alâ ğaniyyin fe-teda'daa lehû.Ve men dehale alâ ğaniyyin fe-teda'daa lehû. "Kim bir zenginin huzuruna girer de ona dalkavukluk yaparsa, ona tevazu,"Kim bir zenginin huzuruna girer de ona dalkavukluk yaparsa, ona tevazu, mahviyet davranış gösterirse..." Zehebe sülüsâ dînihî. "Dinin üçte ikisi gider." Yarıdan çoğu...mahviyet davranış gösterirse..." Zehebe sülüsâ dînihî. "Dinin üçte ikisi gider."

Yarıdan çoğu...
O tevâzuyu, o hürmeti zengin diye yapıyor. "Hürmet ederim. O tevâzuyu, o hürmeti zengin diye yapıyor. "Hürmet ederim. Ellerinizden, ayaklarınızdan öperim." diye.. Ne oluyor ya; dik dur bakayım! Sen müslümansın.Ellerinizden, ayaklarınızdan öperim." diye.. Ne oluyor ya; dik dur bakayım! Sen müslümansın. Zengine böyle zenginliğinden dolayı tevâzu gösteren, tezelzül gösteren, aşağıdan alan,Zengine böyle zenginliğinden dolayı tevâzu gösteren, tezelzül gösteren, aşağıdan alan, dalkavukluk yapanın dininin üçte ikisi gider... Yarısından çoğu;dalkavukluk yapanın dininin üçte ikisi gider... Yarısından çoğu; yüzde 66,6 gider. yüzde 66,6 gider.

Ve men karae'l-Kur'âne fe-dehale'n-nâre ve hüve mimmeni't-tehaze âyâtillâhi hüzüvâ.Ve men karae'l-Kur'âne fe-dehale'n-nâre ve hüve mimmeni't-tehaze âyâtillâhi hüzüvâ. Eğer bir insan Kur'an okuduğu halde, Kur'an öğrendiği halde,Eğer bir insan Kur'an okuduğu halde, Kur'an öğrendiği halde, Kur'an ilminin sahibi olduğu halde âhirette cehenneme girmişse bu nedendir? Kur'an ilminin sahibi olduğu halde âhirette cehenneme girmişse bu nedendir?

Ve hüve mimmeni't-tehaze âyâtillâhi hüzüvâ.Ve hüve mimmeni't-tehaze âyâtillâhi hüzüvâ. "Allah'ın âyetlerini dalga geçme, eğlence vasıtası ettiğindendir." "Allah'ın âyetlerini dalga geçme, eğlence vasıtası ettiğindendir."

Yoksa Kur'an okuyan cehenneme girmez.Yoksa Kur'an okuyan cehenneme girmez. Eğer girmişse adam muhakkak Kur'an'la dalga geçti, Allah'ın âyetlerini alay konusu yaptı da [ondan.]Eğer girmişse adam muhakkak Kur'an'la dalga geçti, Allah'ın âyetlerini alay konusu yaptı da [ondan.] Falanca âyette Allah şöyle buyurmuş.Falanca âyette Allah şöyle buyurmuş. "Hah hah hah, kah kah kah..." İşte ondandır, o cehennemdeyse ondandır. "Hah hah hah, kah kah kah..." İşte ondandır, o cehennemdeyse ondandır. Yoksa Allah'ın âyetlerini gözyaşıyla, hürmetle, sevgiyle, saygıyla okuyan insan cehenneme girer mi? Yoksa Allah'ın âyetlerini gözyaşıyla, hürmetle, sevgiyle, saygıyla okuyan insan cehenneme girer mi?

Girmişse demek ki Allah'ın âyetleri ile dalga geçmiş, eğlence yapmış, alay konusu yapmış kimsedir. Girmişse demek ki Allah'ın âyetleri ile dalga geçmiş, eğlence yapmış, alay konusu yapmış kimsedir.

"Var mı hocam böyle sapıklar, şaşkınlar?" Evet, nice adamlar var."Var mı hocam böyle sapıklar, şaşkınlar?"

Evet, nice adamlar var.
Sapıklıklar öyle çoğaldı,Sapıklıklar öyle çoğaldı, dinsizlik öyle yayıldı ki adam göğsünü gere gere Kur'an'ı inkâr ediyor.dinsizlik öyle yayıldı ki adam göğsünü gere gere Kur'an'ı inkâr ediyor. Hindi gibi kabara kabara Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i tenkit ediyor.Hindi gibi kabara kabara Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i tenkit ediyor. Utanmadan, arlanmadan ağzını yaya yaya şarkıda, türküde Allah'a çatıyor. Arabeskmiş bilmem neymiş... Utanmadan, arlanmadan ağzını yaya yaya şarkıda, türküde Allah'a çatıyor. Arabeskmiş bilmem neymiş...

Minibüse giriyorsun, şoför dangalak, sokuyor bir şarkı, türkü, arabesk mûsiki parçasını teybin içine...Minibüse giriyorsun, şoför dangalak, sokuyor bir şarkı, türkü, arabesk mûsiki parçasını teybin içine... "Ya durdur şu arabayı, ben ineceğim şuradan!" demen lazım. Öyle çirkin laflar ki..."Ya durdur şu arabayı, ben ineceğim şuradan!" demen lazım. Öyle çirkin laflar ki... Öyle sözleri itibarıyla kâfirce sözler ki, ne türküsü ne şarkısı ya, o küfürnâme bu kafirname.Öyle sözleri itibarıyla kâfirce sözler ki, ne türküsü ne şarkısı ya, o küfürnâme bu kafirname. Bu Allah'a, dine, imana kâfir olduğunun belgesi bu.Bu Allah'a, dine, imana kâfir olduğunun belgesi bu. Bir de şarkı diye "Allahım sen bunu benim başıma niye getirdin?!" [vesaire...] Söyleyemem.Bir de şarkı diye "Allahım sen bunu benim başıma niye getirdin?!" [vesaire...] Söyleyemem. Öyle laflar...Öyle laflar... Hikâye hepsi, masal...Hikâye hepsi, masal... Lan kerata, Allah seni bunca yaşa kadar yedirmiş, içirmiş, nimetler vermiş; onlar ne oldu? Lan kerata, Allah seni bunca yaşa kadar yedirmiş, içirmiş, nimetler vermiş; onlar ne oldu?

Onlar unutuluyor; bir kızı sevmiş de o kız ona pas vermemiş,Onlar unutuluyor; bir kızı sevmiş de o kız ona pas vermemiş, yüz vermemiş diye açıyor ağzını yumuyor gözünü... Şarkı türkü tutturuyor.yüz vermemiş diye açıyor ağzını yumuyor gözünü... Şarkı türkü tutturuyor. Ama Allah'a isyan, çirkin laf... Böyleleri var; "Ben öyle şeye inanmam.Ama Allah'a isyan, çirkin laf...

Böyleleri var; "Ben öyle şeye inanmam.
Benim aklım öyle şeye ermez." diyenler var. Benim aklım öyle şeye ermez." diyenler var.

Yok mu Kur'ân-ı Kerîm'e "çöl kanunu" diyenler? Duymadık mı? Yazmadı mı gazeteler?Yok mu Kur'ân-ı Kerîm'e "çöl kanunu" diyenler? Duymadık mı? Yazmadı mı gazeteler? "Çöl kanunu" demediler mi? Evet, çölde indi; ama çöle inen nur! Çöle indi ama nur indi."Çöl kanunu" demediler mi?

Evet, çölde indi; ama çöle inen nur! Çöle indi ama nur indi.
Gökten nur indi. Mekke'nin çevresi çöl; ama insanlığı kurtaracak ilâhî kanunlar,Gökten nur indi. Mekke'nin çevresi çöl; ama insanlığı kurtaracak ilâhî kanunlar, vicdanlı kanunlar, ahlâklı emirler; hepsi güzel. Senin neyin güzel, alçak! Rüşvet yersin.vicdanlı kanunlar, ahlâklı emirler; hepsi güzel. Senin neyin güzel, alçak! Rüşvet yersin. Adamların mallarını yersin. Vazifeni doğru düzgün yapmazsın. Çapkınlık yaparsın.Adamların mallarını yersin. Vazifeni doğru düzgün yapmazsın. Çapkınlık yaparsın. Karını aldatırsın. Her türlü kötülüğü yaparsın. Alçak, senin neyin ne? Karını aldatırsın. Her türlü kötülüğü yaparsın. Alçak, senin neyin ne?

Utanmadan Allah'ın ahkâmına "çöl kanunu" diyor. Yok mu böyle adamlar? Utanmadan Allah'ın ahkâmına "çöl kanunu" diyor.

Yok mu böyle adamlar?

Var. Kâfir, kıpkızıl, kapkara, Firavun gibi kâfir var. İşte ondan giriyor cehenneme. Var. Kâfir, kıpkızıl, kapkara, Firavun gibi kâfir var.

İşte ondan giriyor cehenneme.

Unuttuğum şeyleri bana şimdi hatırlattın. Ne yapacağız hocam?" Unuttuğum şeyleri bana şimdi hatırlattın. Ne yapacağız hocam?"

İslâm'ın korunması müslümanların görevidir.İslâm'ın korunması müslümanların görevidir. Müslümanın birinci görevi, kendisinin müslüman olması. Müslüman olacaksın, adam olacaksın.Müslümanın birinci görevi, kendisinin müslüman olması. Müslüman olacaksın, adam olacaksın. Sapasağlam müslüman olacaksın. Kur'ân-ı Kerîm'i bileceksin. Allah'ın âyetlerini bileceksin.Sapasağlam müslüman olacaksın. Kur'ân-ı Kerîm'i bileceksin. Allah'ın âyetlerini bileceksin. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini bileceksin. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesini bileceksin.

"Aman hocam, okuyamadım da, anlayamadım da..." "Aman hocam, okuyamadım da, anlayamadım da..."

Yalancı! Kaç türlü roman okudun; ne Tekospiller kaldı, ne Tommiksler kaldı,Yalancı! Kaç türlü roman okudun; ne Tekospiller kaldı, ne Tommiksler kaldı, ne resimli romanlar kaldı, ne sinemalar kaldı, ne Shakespeare'in piyesleri kaldı, ne Fransız yazarlarının,ne resimli romanlar kaldı, ne sinemalar kaldı, ne Shakespeare'in piyesleri kaldı, ne Fransız yazarlarının, Rus yazarlarının zıpırlıkları kaldı... Ne operalar, ne balelere gittin sen... Rus yazarlarının zıpırlıkları kaldı... Ne operalar, ne balelere gittin sen... Sen ne baleleri seyrettin, ne baldırbacak seyrettin sen... Sen neler yaptın sen...Sen ne baleleri seyrettin, ne baldırbacak seyrettin sen... Sen neler yaptın sen... Yalancı! Kur'an'ı niye öğrenmedin? Gevşekliğinden. Yalancı! Kur'an'ı niye öğrenmedin?

Gevşekliğinden.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfini niye öğrenmedin? Tam müslüman olmadığından. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfini niye öğrenmedin?

Tam müslüman olmadığından.

Tam müslüman olsaydın öğrenirdin. İşte burada duruyor. Ben bunu namaz vaktinde açıyorum.Tam müslüman olsaydın öğrenirdin. İşte burada duruyor. Ben bunu namaz vaktinde açıyorum. İstersen üç beş kuruş para verirsen senin de kütüphanende olur. İstersen üç beş kuruş para verirsen senin de kütüphanende olur.

Ben geçen gün bir arkadaşın evine gittim. "Var mı kitabın?" dedim. Çıkarttı, bunu almış, getirdi.Ben geçen gün bir arkadaşın evine gittim. "Var mı kitabın?" dedim. Çıkarttı, bunu almış, getirdi. Al oku; bak Peygamber Efendimiz ne tavsiyelerde bulunmuş, neleri anlatmış... Müslüman nasıl olacak? Al oku; bak Peygamber Efendimiz ne tavsiyelerde bulunmuş, neleri anlatmış... Müslüman nasıl olacak?

Her hadisten dersini çıkartacak. Demek ki dünyalıktan mahzun olmayacak. Dünyalık, değmez...Her hadisten dersini çıkartacak.

Demek ki dünyalıktan mahzun olmayacak. Dünyalık, değmez...
Âhiretlikten mahzun ol. Âhiretten bir kusur yapıp da günah işlemişsen ondan mahzun ol, ağla. Âhiretlikten mahzun ol. Âhiretten bir kusur yapıp da günah işlemişsen ondan mahzun ol, ağla.

Hz. Ömer ağladı. Babayiğit adam, kapıdan sığmayan adam...Hz. Ömer ağladı. Babayiğit adam, kapıdan sığmayan adam... Yaptığı bir hatadan dolayı ağlamış. Resûlullah'a geliyor;Yaptığı bir hatadan dolayı ağlamış. Resûlullah'a geliyor; "Ben şöyle bir hata işledim yâ Resûlallah, kendimi Allah'a ve sana şikayet ediyorum." diyor."Ben şöyle bir hata işledim yâ Resûlallah, kendimi Allah'a ve sana şikayet ediyorum." diyor. Hz. Ömer gibi âhiretine ağla, âkıbetine ağla. Hz. Ömer gibi âhiretine ağla, âkıbetine ağla.

Dünya, ne olacak, gelip geçici.Dünya, ne olacak, gelip geçici. Dünya dünya dedikleri, nice insanlar sarıldılar sarıldılar da hiç kimseye yâr olmadı.Dünya dünya dedikleri, nice insanlar sarıldılar sarıldılar da hiç kimseye yâr olmadı. Ne firavunlara kaldı, ne nemrutlara kaldı, ne sultanlara kaldı, ne saraylar sahiplerine kaldı,Ne firavunlara kaldı, ne nemrutlara kaldı, ne sultanlara kaldı, ne saraylar sahiplerine kaldı, ne devletler devletlilere kaldı, ne araziler ağalara kaldı. Herkes göçüp gidiyor. Asıl âhireti düşüneceksin. ne devletler devletlilere kaldı, ne araziler ağalara kaldı. Herkes göçüp gidiyor. Asıl âhireti düşüneceksin.

"Ah işte hocam, hık da mık da..." "Ah işte hocam, hık da mık da..."

Zaten buradan oluyor bütün işler; böyle İslâm'ı anlamadın, imanı anlamadın, Kur'an'ı anlamadın,Zaten buradan oluyor bütün işler; böyle İslâm'ı anlamadın, imanı anlamadın, Kur'an'ı anlamadın, hayatın mânasını anlamadın, ömrün kısalığını anlamadın, anlamadın, anlamadın...hayatın mânasını anlamadın, ömrün kısalığını anlamadın, anlamadın, anlamadın... Bir gün Azrail karşına geliverecek, ondan sonra da Azrail'den paçayı kurtarmak yok. Bir gün Azrail karşına geliverecek, ondan sonra da Azrail'den paçayı kurtarmak yok.

Televizyondaki sunuculardan bir tanesi geçende ölmüş.Televizyondaki sunuculardan bir tanesi geçende ölmüş. Anlatıyorlar; en son sunmalarından bir tanesi; şaka, fıkra anlatıyor, millet de gülüyor.Anlatıyorlar; en son sunmalarından bir tanesi; şaka, fıkra anlatıyor, millet de gülüyor. Televizyonu seyredenler gülüyorlar. "Azrail gelmiş..." Fıkra anlatıyor...Televizyonu seyredenler gülüyorlar. "Azrail gelmiş..." Fıkra anlatıyor... Melekleri fıkra konusu yapıyor. Fıkra anlatıyor; "Azrail gelmiş, bunu -fıkradaki adamı- kucaklamış.Melekleri fıkra konusu yapıyor. Fıkra anlatıyor; "Azrail gelmiş, bunu -fıkradaki adamı- kucaklamış. O da Azrail'i kandırmak için "ınga ınga" demiş, yani "Ben daha küçüğüm, bebeğim, yaşımı almadım..."O da Azrail'i kandırmak için "ınga ınga" demiş, yani "Ben daha küçüğüm, bebeğim, yaşımı almadım..." Sanki bebekler ölmüyor mu, bebek de ölüyor. Ama Azrail'i görünce "ınga ınga ınga" demiş.Sanki bebekler ölmüyor mu, bebek de ölüyor. Ama Azrail'i görünce "ınga ınga ınga" demiş. Aldatacak Azrail'i... Azrail ona aldanır mı?Aldatacak Azrail'i... Azrail ona aldanır mı? Azrail onu kucağına almış; "atta atta atta" demiş, almış, götürmüş. Bu fıkrayı anlatmış.Azrail onu kucağına almış; "atta atta atta" demiş, almış, götürmüş. Bu fıkrayı anlatmış. Ondan sonra "atta atta ataya" gitmiş. Kur'an'la alay ediyorlar, âyetle alay ediyorlar. Ondan sonra "atta atta ataya" gitmiş. Kur'an'la alay ediyorlar, âyetle alay ediyorlar.

Hocamız rahmetullâhi aleyh hadîs-i şerîflerden yemek yemenin âdâbını çıkarttı.Hocamız rahmetullâhi aleyh hadîs-i şerîflerden yemek yemenin âdâbını çıkarttı. Önünden yiyecek, besmele çekerek yiyecek... Yemek Âdâbı diye kitap çıkarttı. Önünden yiyecek, besmele çekerek yiyecek... Yemek Âdâbı diye kitap çıkarttı. Milliyet gazetesinin karikatürüstü Turan Selçuk onu konu aldı, bir seri karikatür yaptı,Milliyet gazetesinin karikatürüstü Turan Selçuk onu konu aldı, bir seri karikatür yaptı, "yemek âdâbı" diye hadislerle alay etti. Hocamız'la alay etmiyor, hadislerle alay etti."yemek âdâbı" diye hadislerle alay etti. Hocamız'la alay etmiyor, hadislerle alay etti. Milliyet gazetesi, Turan Selçuk... Yaşıyor mu şimdi? Öldü. Kim kalmış ki?Milliyet gazetesi, Turan Selçuk... Yaşıyor mu şimdi?

Öldü. Kim kalmış ki?
Hangi firavun, hangi nemrut, hangi zalim kalmış? O da gitti, hepsi gitti... Hangi firavun, hangi nemrut, hangi zalim kalmış?

O da gitti, hepsi gitti...

Ama Mehmed Zahid Kotku Hocamız'la alay etmedi. Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ı ziyan etmedi Allah...Ama Mehmed Zahid Kotku Hocamız'la alay etmedi. Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ı ziyan etmedi Allah... Allahu âlem, o hadîs-i şerîfleri halka anlattı. "Helal lokma ye. Önünden ye.Allahu âlem, o hadîs-i şerîfleri halka anlattı. "Helal lokma ye. Önünden ye. Besmele çekerek ye. Sonunda hamd et..." İşte yemek âdâbı. Mecmau'l-âdâb'ı alalım, okuyalım. Besmele çekerek ye. Sonunda hamd et..." İşte yemek âdâbı. Mecmau'l-âdâb'ı alalım, okuyalım.

Onlarla alay Nasıl yenecekmiş? Batılılar'ınki çok mu güzel? Onlarla alay

Nasıl yenecekmiş? Batılılar'ınki çok mu güzel?

Bizim pehlivanlardan bir tanesi eliyle yiyormuş. Paris'e gitmiş. Eski zamanda... "Eliyle yiyor!" demişler.Bizim pehlivanlardan bir tanesi eliyle yiyormuş. Paris'e gitmiş. Eski zamanda... "Eliyle yiyor!" demişler. "Niye elinle yiyorsun?" demişler. "Gel" demiş, almış onu, lokantaya götürmüş, lokantanın arka tarafına... "Niye elinle yiyorsun?" demişler. "Gel" demiş, almış onu, lokantaya götürmüş, lokantanın arka tarafına... "Siz çatalla yiyorsunuz, değil mi? Bak, sizin çatalların arasını nasıl yıkıyorlar?"Siz çatalla yiyorsunuz, değil mi? Bak, sizin çatalların arasını nasıl yıkıyorlar? Şurada yıkıyorlar, bak!" demiş. "Ben bunu güzelce sabunla, köpürte köpürte yıkarım.Şurada yıkıyorlar, bak!" demiş. "Ben bunu güzelce sabunla, köpürte köpürte yıkarım. Bak sizin [çatallar] nasıl yıkanıyor! Ben tertemiz elimle yerim." demiş. Hangisi daha iyi? Bak sizin [çatallar] nasıl yıkanıyor! Ben tertemiz elimle yerim." demiş.

Hangisi daha iyi?

Renkler ve zevkler tartışılmaz; ama gerçekler de akılla aranılırsa bulunur.Renkler ve zevkler tartışılmaz; ama gerçekler de akılla aranılırsa bulunur. Kur'ân-ı Kerîm iyi. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi iyi. İslâm iyi; küfür, kâfirlik fena.Kur'ân-ı Kerîm iyi. Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi iyi. İslâm iyi; küfür, kâfirlik fena. İşte Rusya, işte Moskova, işte Avrupa, işte Amerika, işte Afrika,İşte Rusya, işte Moskova, işte Avrupa, işte Amerika, işte Afrika, işte Güney Amerika, işte dünyanın her yeri...işte Güney Amerika, işte dünyanın her yeri... İşte dünyada sözü geçen insanların, gücü kuvveti olanların yaptıkları çirkin kötü işler... İşte dünyada sözü geçen insanların, gücü kuvveti olanların yaptıkları çirkin kötü işler... İşte Resûlullah'ın tavsiyeleri, Kur'an'ın tavsiyesi: "Zulmetmeyin. Edepli olun. Allah'tan korkun. İşte Resûlullah'ın tavsiyeleri, Kur'an'ın tavsiyesi: "Zulmetmeyin. Edepli olun. Allah'tan korkun. Dünyalık için gam çekmeyin. Âhireti düşünün. Âhirete hazırlanın..." diye güzel güzel nasihat vermiş. Dünyalık için gam çekmeyin. Âhireti düşünün. Âhirete hazırlanın..." diye güzel güzel nasihat vermiş. İşte İslâm'ın yetiştirdiği Mevlânâlar, Yunus Emreler;İşte İslâm'ın yetiştirdiği Mevlânâlar, Yunus Emreler; işte o kâfirlerin yetiştirdiği büyük kâfirler, azılılar, zıpırlar... işte o kâfirlerin yetiştirdiği büyük kâfirler, azılılar, zıpırlar...

Allah cümlemize gerçeği dosdoğru görmeyi nasip etsin. Hakkı hak olarak görüp ona uymayı nasip etsin.Allah cümlemize gerçeği dosdoğru görmeyi nasip etsin. Hakkı hak olarak görüp ona uymayı nasip etsin. Batılı bâtıl olarak görüp anlayıp ondan korunmayı nasip etsin. Aldanmamayı nasip etsin.Batılı bâtıl olarak görüp anlayıp ondan korunmayı nasip etsin. Aldanmamayı nasip etsin. Kör şeytan, mel'un şeytan insanı aldatır. Çok kimseleri aldatır, kandırır, saptırır.Kör şeytan, mel'un şeytan insanı aldatır. Çok kimseleri aldatır, kandırır, saptırır. Allah bizi şeytana kananlardan etmesin, dünyaya kapılanlardan etmesin. Allah bizi şeytana kananlardan etmesin, dünyaya kapılanlardan etmesin. Âhiret için güzel çalışalım, ömrümüzü rızasına uygun geçirelim.Âhiret için güzel çalışalım, ömrümüzü rızasına uygun geçirelim. Huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım. Rabbimiz bizi cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım. Rabbimiz bizi cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.

el-Fâtiha! el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2