Namaz Vakitleri

21 Şevvâl 1445
30 Nisan 2024
İmsak
04:20
Güneş
05:58
Öğle
13:06
İkindi
16:56
Akşam
20:05
Yatsı
21:37
Detaylı Arama

Sevinçli Bazı Haberler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Safer 1417 / 21.06.1996
AKRA- İzmir

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh…

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh…

Gününüz hayırlı olsun. Cumanızı Allah mübarek eylesin.Gününüz hayırlı olsun. Cumanızı Allah mübarek eylesin. Cuma günü, herkesin Cuma günü ama ancak müminler bu günün faydalarından istifade edebiliyor.Cuma günü, herkesin Cuma günü ama ancak müminler bu günün faydalarından istifade edebiliyor. Allahu Teâlâ hazretleri bu güzel günün feyzinden, bereketindenAllahu Teâlâ hazretleri bu güzel günün feyzinden, bereketinden cümlenizi, cümlemizi faydalananlardan eylesin.

cümlenizi, cümlemizi faydalananlardan eylesin.

Size Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerindenSize Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden sevinçli bazı haberleri ihtiva edenleri okumak istiyorum.sevinçli bazı haberleri ihtiva edenleri okumak istiyorum. Hz. Aişe-i Sıddîka validemizden rivayet edilmiş

Hz. Aişe-i Sıddîka validemizden rivayet edilmiş

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in okumak istediğim birinci hadîs-i şerîfi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in okumak istediğim birinci hadîs-i şerîfi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki;

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki;

Men serrehû en yelka'llâhe azze ve celle ğaden râdiyen fe'l-yüksiru's-salâte aleyye.

Men serrehû en yelka'llâhe azze ve celle ğaden râdiyen fe'l-yüksiru's-salâte aleyye.

Sadaka Resûlullah fî mâ kal ev kemâ kâl.

Sadaka Resûlullah fî mâ kal ev kemâ kâl.

Bu hadîs-i şerîfin mâna-ı münîfi şöyle;

Bu hadîs-i şerîfin mâna-ı münîfi şöyle;

"Kim Allahu Teâlâ'ya, aziz ve celil olan Allah'a yarın razı olarak kavuşmayı,"Kim Allahu Teâlâ'ya, aziz ve celil olan Allah'a yarın razı olarak kavuşmayı, onunla razı olarak karşılaşmayı arzu ediyorsa;onunla razı olarak karşılaşmayı arzu ediyorsa; karşılaşmaktan sevinç duyarsa, karşılaştırması onu sevindirirse…"karşılaşmaktan sevinç duyarsa, karşılaştırması onu sevindirirse…" Fe'l-yüksiru's-salate aleyye.Fe'l-yüksiru's-salate aleyye. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, "Bana salât ü selâmı çok eylesin." diyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, "Bana salât ü selâmı çok eylesin." diyor.

Cuma günleri size zaten hatırlatıyordum.Cuma günleri size zaten hatırlatıyordum. Salât ü selâmı çok getirmenin çok sevaplı olduğunu, vazifeniz olduğunu,Salât ü selâmı çok getirmenin çok sevaplı olduğunu, vazifeniz olduğunu, Cuma günlerinde bunun özellikle gerektiğini hatırlatıyordum. Bugün de bu hadîs-i şerîf geldi.

Cuma günlerinde bunun özellikle gerektiğini hatırlatıyordum. Bugün de bu hadîs-i şerîf geldi.

Men serrehû. "Kimi şöyle olmak sevindiriyorsa…"

Men serrehû. "Kimi şöyle olmak sevindiriyorsa…"

Serre "sevindirmek" demek. "Surûr" kelimesini duymuşsunuzdur.Serre "sevindirmek" demek. "Surûr" kelimesini duymuşsunuzdur. "Sevinç" mânasına kullanılıyor."Sevinç" mânasına kullanılıyor. Aziz ve celil olan Allah'a, ğaden "yarın" demek ama bu yarın "âhiret" demek.

Aziz ve celil olan Allah'a, ğaden "yarın" demek ama bu yarın "âhiret" demek.

"Âhirette Azîz ve Celîl olan Allah'a razı olarak mülâki olmayı, kavuşmayı,"Âhirette Azîz ve Celîl olan Allah'a razı olarak mülâki olmayı, kavuşmayı, onunla karşılaşmayı razı olarak karşılaşmayı kim severse,onunla karşılaşmayı razı olarak karşılaşmayı kim severse, karşılaşmak kimi memnun edecekse o bana salât ü selâmı çok eylesin."

karşılaşmak kimi memnun edecekse o bana salât ü selâmı çok eylesin."

Radiyen bir düşünce yoruma göre;

Radiyen bir düşünce yoruma göre;

"Bir insan Allah'ın kendisinden razı olarak, onunla kavuşmak istiyorsa"Bir insan Allah'ın kendisinden razı olarak, onunla kavuşmak istiyorsa Peygamber Efendimize salât ü selâmı çok eylesin."

Peygamber Efendimize salât ü selâmı çok eylesin."

Bu radiyen kelimesinde öteki bir ihtimal daha var.

Bu radiyen kelimesinde öteki bir ihtimal daha var.

"Kul razı olarak Allah'a kavuşmak isterse…"

"Kul razı olarak Allah'a kavuşmak isterse…"

Allahu Teâlâ hazretleri kendisine ikram ve ihsanda bulunduğu için o da memnun, mesrur,Allahu Teâlâ hazretleri kendisine ikram ve ihsanda bulunduğu için o da memnun, mesrur, cennete girdiğinden sevinçli, affı mağfirete mazhar olduğundan şâd u hürremcennete girdiğinden sevinçli, affı mağfirete mazhar olduğundan şâd u hürrem böyle bir durumda karşılaşmak isterse Peygamber Efendimize salât ü selâmı çok eylesin.

böyle bir durumda karşılaşmak isterse Peygamber Efendimize salât ü selâmı çok eylesin.

Peygamber Efendimize salât ü selâm getirmek sözle;

Peygamber Efendimize salât ü selâm getirmek sözle;

es-Salâtu ve's-selâmu aleyke yâ Rasûlallah veya;

es-Salâtu ve's-selâmu aleyke yâ Rasûlallah veya;

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihiAllahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebiahû ihsanih gibi salât ü selâm sözleriyle oluyor.

ve men tebiahû ihsanih gibi salât ü selâm sözleriyle oluyor.

Namazımızda, namazların son oturuşunda tahiyyattan sonra salât ü selâm getiriliyor.Namazımızda, namazların son oturuşunda tahiyyattan sonra salât ü selâm getiriliyor. Böylece Allahu Teâlâ hazretlerinin Kur'ân-ı Kerim'de salât ü selâm getirmeyi bize emretmesi, Böylece Allahu Teâlâ hazretlerinin Kur'ân-ı Kerim'de salât ü selâm getirmeyi bize emretmesi, fiilen namaz esnasında tahakkuk etmiş oluyor ama bu hadîs-i şerîfte;

Fe'l-yüksiru's-salâte aleyye.
fiilen namaz esnasında tahakkuk etmiş oluyor ama bu hadîs-i şerîfte;

Fe'l-yüksiru's-salâte aleyye.
"Bana salât ü selâmı çokça eylesin." buyuruyor.

"Bana salât ü selâmı çokça eylesin." buyuruyor.

İslâm'ın ibret alınacak bir takım, çok mükemmel eğitim metotları var.İslâm'ın ibret alınacak bir takım, çok mükemmel eğitim metotları var. İslâm'a göre bir takım sonuçları almak için bazı şeyleri yapmak lazım. İslâm'a göre bir takım sonuçları almak için bazı şeyleri yapmak lazım. Bu gibi şeyleri kullana kullana, yapa yapa insan istenilen o sonuca ulaşabilir.Bu gibi şeyleri kullana kullana, yapa yapa insan istenilen o sonuca ulaşabilir. Onlardan birisi mesela Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmektir.Onlardan birisi mesela Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmektir. İnsan Allah'ı tanıyacak, mârifetullaha erecek.İnsan Allah'ı tanıyacak, mârifetullaha erecek. Allah'ı tanıdıktan sonra, sevmemesi, âşık olmaması mümkün değil.Allah'ı tanıdıktan sonra, sevmemesi, âşık olmaması mümkün değil. Mârifetullaha, muhabbetullaha erecek.Mârifetullaha, muhabbetullaha erecek. Allah'ı seven, Allah'a âşık olan, Allah sevgisiyle dopdolu bir kul olacak.

Allah'ı seven, Allah'a âşık olan, Allah sevgisiyle dopdolu bir kul olacak.

Peki bu nasıl olur? Bunun yolu, yöntemi ne? Bu işe nereden başlanacak, nereden tutulacak?

Peki bu nasıl olur? Bunun yolu, yöntemi ne? Bu işe nereden başlanacak, nereden tutulacak?

Bu, zikirden başlıyor. Allah, Allah diye zikretmekten başlıyor.Bu, zikirden başlıyor. Allah, Allah diye zikretmekten başlıyor. İnsan zikretti mi, bir şeyi çok söyleye söyleye o onun zihninde yerleşiyor.İnsan zikretti mi, bir şeyi çok söyleye söyleye o onun zihninde yerleşiyor. İleriye doğru çalışma yapıldıkça zikirden Allah'ın muhabbeti hâsıl oluyor.

İleriye doğru çalışma yapıldıkça zikirden Allah'ın muhabbeti hâsıl oluyor.

Tasavvufta, tarikatlerde de Allah sevgisine ulaşmak amaç olduğundan, bu bakımdanTasavvufta, tarikatlerde de Allah sevgisine ulaşmak amaç olduğundan, bu bakımdan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ve Kur'ân-ı Kerîm'in emrettiği zikir işlemi, ameli,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ve Kur'ân-ı Kerîm'in emrettiği zikir işlemi, ameli, ibadeti yapıla yapıla sonunda muhabbetullah, müridin, dervişin kalbinde yerleşiyor. ibadeti yapıla yapıla sonunda muhabbetullah, müridin, dervişin kalbinde yerleşiyor. Yunus gibi, Mevlânâ gibi oluyor.

Yunus gibi, Mevlânâ gibi oluyor.

Dinimizin ana esaslarından birisi de Resûlullah'ı sevmek.Dinimizin ana esaslarından birisi de Resûlullah'ı sevmek. Çünkü Peygamber Efendimiz sahih hadîs-i şerîflerde bize bildirmiş ki;Çünkü Peygamber Efendimiz sahih hadîs-i şerîflerde bize bildirmiş ki; biz Resûlullah'ı anamızdan, evladımızdan, dünyadaki her şahıstan,biz Resûlullah'ı anamızdan, evladımızdan, dünyadaki her şahıstan, her varlıktan daha çok sevmek durumundayız, vazifemiz bu...her varlıktan daha çok sevmek durumundayız, vazifemiz bu... O sevgi hâsıl olmayınca insan gerçek mü'min olamıyor.

O sevgi hâsıl olmayınca insan gerçek mü'min olamıyor.

Lâ yü'minu ehadüküm hattâ ekûne ehabbe ileyhi min vâlidihî ve veledihî ve'n-nâsi ecmaîn.Lâ yü'minu ehadüküm hattâ ekûne ehabbe ileyhi min vâlidihî ve veledihî ve'n-nâsi ecmaîn. hadîs-i şerîfi.

hadîs-i şerîfi.

Onun için salât ü selâmı çokça getirmek lazım.

Onun için salât ü selâmı çokça getirmek lazım.

Salât ü selâm, nasıl bir şekilde iş görüyor,Salât ü selâm, nasıl bir şekilde iş görüyor, İnsan salât ü selâm getirince mânevî bakımından ne oluyor?

İnsan salât ü selâm getirince mânevî bakımından ne oluyor?

Bir insan salâvât-ı şerîfe getirdiği zaman o salât ü selâmı meleklerBir insan salâvât-ı şerîfe getirdiği zaman o salât ü selâmı melekler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tebliğ ediyorlar. Götürüyorlar, diyorlar ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tebliğ ediyorlar. Götürüyorlar, diyorlar ki;

"Yâ Resûlullah, sana filancanın oğlu falanca veyahut filancanın kızı falanca;"Yâ Resûlullah, sana filancanın oğlu falanca veyahut filancanın kızı falanca; kızsa kız, oğlansa erkekse erkek, annesinin babasının ismiyle,kızsa kız, oğlansa erkekse erkek, annesinin babasının ismiyle, memleketiyle "Yâ Resûlullah sana falanca falanca selât ü selâm söyledi." diye gidip bildiriyorlar.

memleketiyle "Yâ Resûlullah sana falanca falanca selât ü selâm söyledi." diye gidip bildiriyorlar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de buyuruyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de buyuruyor ki;

"Bana Allahu Teâlâ hazretleri imkân verir,ben o salât ü selâmı alırım."Bana Allahu Teâlâ hazretleri imkân verir,ben o salât ü selâmı alırım. Allah bana o imkânı verir."

Allah bana o imkânı verir."

Ve aleyke's-selâm gibi, biz birbirimizle selamlaştığımız gibi birisi nasıl selam veriyor,Ve aleyke's-selâm gibi, biz birbirimizle selamlaştığımız gibi birisi nasıl selam veriyor, ötekisi selamı alıyorsa biz de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât ü selâm getirinceötekisi selamı alıyorsa biz de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e salât ü selâm getirince Resûlullah Efendimiz de bize salât ü selâm getirir.

Resûlullah Efendimiz de bize salât ü selâm getirir.

Salât ü selâm dua olduğundan, içinde dua mânası güzel temenniler olduğundanSalât ü selâm dua olduğundan, içinde dua mânası güzel temenniler olduğundan o salât ü selâmı Peygamber Efendimiz bize iade edince, o salât ü selâmı Peygamber Efendimiz bize iade edince, o da bize salât ü selâm getirince ne oluyoruz?

o da bize salât ü selâm getirince ne oluyoruz?

Resûlullah'ın duasına mazhar olmuş oluyoruz.

Resûlullah'ın duasına mazhar olmuş oluyoruz.

Resûlullah da duası reddedilmeyen Allah'ın en sevgili kulu olduğu içinResûlullah da duası reddedilmeyen Allah'ın en sevgili kulu olduğu için oradan hayıra ermek başlıyor ve insan salât ü selâm getirince oradan hayıra ermek başlıyor ve insan salât ü selâm getirince mânevî bakımından önünde muazzam imkânlar, yollar, kapılar açılıyor ve sonundamânevî bakımından önünde muazzam imkânlar, yollar, kapılar açılıyor ve sonunda çok güzel sonuçlara ulaşması mümkün oluyor.

çok güzel sonuçlara ulaşması mümkün oluyor.

Bu sonuç nereye varıyor?

Âhirete varıyor.
Bu sonuç nereye varıyor?

Âhirete varıyor.
Âhirette Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkmaya kadar gidiyor.Âhirette Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıkmaya kadar gidiyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıktığı zaman Allah ondan razıAllahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna çıktığı zaman Allah ondan razı yahut da o Allah'ın kendisine verdiği ikramlardan razı, cennete girmekten memnunyahut da o Allah'ın kendisine verdiği ikramlardan razı, cennete girmekten memnun durumunda olmak istiyorsa bir insan Peygamber Efendimize salât ü selâmı çokça eylesin.

durumunda olmak istiyorsa bir insan Peygamber Efendimize salât ü selâmı çokça eylesin.

Bu bir müjdeli hadîs-i şerîf. Çünkü bize bir güzel şeyi sağlıyor.Bu bir müjdeli hadîs-i şerîf. Çünkü bize bir güzel şeyi sağlıyor. Cennete girmek, Allah'ın kendisinden razı olduğu bir şekilde Allah'a kavuşmak, çok güzel bir hedef.Cennete girmek, Allah'ın kendisinden razı olduğu bir şekilde Allah'a kavuşmak, çok güzel bir hedef. Onu sağlayacak bir çareyi söylediği için çok güzel bir hadîs-i şerîf.

Onu sağlayacak bir çareyi söylediği için çok güzel bir hadîs-i şerîf.

İkinci hadîs-i şerîf yine aynı şekilde başlıyor.

İkinci hadîs-i şerîf yine aynı şekilde başlıyor.

Men serrehû en yecide helâvete'l-imâni fe'l-yelbesi's-sûfe tezellülen li-rabbihî azze ve celle.

Men serrehû en yecide helâvete'l-imâni fe'l-yelbesi's-sûfe tezellülen li-rabbihî azze ve celle.

Bu da Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ikinci bir hadîs-i şerîf.

Bu da Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ikinci bir hadîs-i şerîf.

Ben bu hadîs-i şerîfleri niye peş peşe okuyorum?

Ben bu hadîs-i şerîfleri niye peş peşe okuyorum?

Hepsinde "Kim şöyle bir durumda olmaktan memnun olacaksa,Hepsinde "Kim şöyle bir durumda olmaktan memnun olacaksa, kimin şöyle bir durumda bulunmak, şöyle bir durumla karşılaşmak sevindirecekse…"kimin şöyle bir durumda bulunmak, şöyle bir durumla karşılaşmak sevindirecekse…" diye başladığı için sevindirici hadisleri sizlere anlatmak istediğimden bu hadîs-i şerîfi okuyorum.

diye başladığı için sevindirici hadisleri sizlere anlatmak istediğimden bu hadîs-i şerîfi okuyorum.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten böyle başlayan ikinci hadîs-i şerîfi okudum. Mâna-ı şerîfi şöyle;

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten böyle başlayan ikinci hadîs-i şerîfi okudum. Mâna-ı şerîfi şöyle;

"Kim imanın tadını hissetmek istiyorsa…" yahut tam tercemesi olarak ""Kim imanın tadını hissetmek istiyorsa…" yahut tam tercemesi olarak " İmanın tadını böyle olanca lezzetiyle duymak kendisini sevindirecek olan kimse,İmanın tadını böyle olanca lezzetiyle duymak kendisini sevindirecek olan kimse, böyle bir durumla, karşılaşmaktan memnun olacak insan…"

böyle bir durumla, karşılaşmaktan memnun olacak insan…"

Fe'l-yelbesi's-sûfe.Fe'l-yelbesi's-sûfe. "Azîz ve Celîl olan Rabbi'nin üzerinden tevazu göstermek için yün giysin."

"Azîz ve Celîl olan Rabbi'nin üzerinden tevazu göstermek için yün giysin."

Yün giyince Allah onu ne yapar?

Yün giyince Allah onu ne yapar?

Onu sever ve imanın lezzetini, tadını ona duyurur.Onu sever ve imanın lezzetini, tadını ona duyurur. İmanın bir lezzeti vardır, tadı vardır ki tadına doyum olmaz.

İmanın bir lezzeti vardır, tadı vardır ki tadına doyum olmaz.

Mü'min bir insanın yürüyüşü, bakışı,Mü'min bir insanın yürüyüşü, bakışı, hareketleri başkadır; fedakârdır, cefakârdır, tatlıdır, sevimlidir, hizmet ehlidir…hareketleri başkadır; fedakârdır, cefakârdır, tatlıdır, sevimlidir, hizmet ehlidir… İman'ın tadını tatmış olmak çok büyük bir nimet. İman'ın tadını tatmış olmak çok büyük bir nimet. İman'ın kendisine güzel duygular aşılaması haline gelmek çok güzel bir derece…İman'ın kendisine güzel duygular aşılaması haline gelmek çok güzel bir derece… Herkese nasip olmuyor bu.

Herkese nasip olmuyor bu.

İman güzel bir şey de. Herkes imanın güzelliğini duyamıyor.İman güzel bir şey de. Herkes imanın güzelliğini duyamıyor. Onun için herkes imana gelemiyor.Onun için herkes imana gelemiyor. Batıl inancı var, yanlış inancı var, taşa tapıyor, puta tapıyor, boş şeylere tapıyor,Batıl inancı var, yanlış inancı var, taşa tapıyor, puta tapıyor, boş şeylere tapıyor, yanlışa tapıyor; ilmî olmayan, ilmen yanlışı belli olan şeylere tapıyor, ama bırakamıyor.yanlışa tapıyor; ilmî olmayan, ilmen yanlışı belli olan şeylere tapıyor, ama bırakamıyor. Hakiki imanı yakalayamıyor.

Neden?

Hakiki imanı yakalayamıyor.

Neden?

Allah nasip etmediği için; Allah sevmezse, sevmezse iman nasip etmez.Allah nasip etmediği için; Allah sevmezse, sevmezse iman nasip etmez. Allah sevmezse imanın tadını duyurmaz. Allah sevmezse imanın tadını duyurmaz. Anadan babadan müslüman lâ ilâhe illâllah Muhammedun resûlullah diyor.Anadan babadan müslüman lâ ilâhe illâllah Muhammedun resûlullah diyor. Ama imanın tadını tadamamış, duyamamış, günahlardan kendisini çekemiyor, ibadetlere gelemiyor.

Ama imanın tadını tadamamış, duyamamış, günahlardan kendisini çekemiyor, ibadetlere gelemiyor.

Neden?

İman'ın tadını tatmamış da ondan.
Neden?

İman'ın tadını tatmamış da ondan.
Bîhaber, habersiz geziyor.Bîhaber, habersiz geziyor. Babadan, anadan, aileden müslüman ama imanı tam içine sindirememiş.Babadan, anadan, aileden müslüman ama imanı tam içine sindirememiş. İmanı hissedebilmek çok önemli bir nokta. İmanı hissedebilmek çok önemli bir nokta. İman insanın içine sağlam olarak girdi mi;İman insanın içine sağlam olarak girdi mi; insan onun tadını iyice aldı mı artık o çok hoş bir insan olur.insan onun tadını iyice aldı mı artık o çok hoş bir insan olur. Çok mutlu olur. Dünyada, âhirette bahtiyar olur.

Çok mutlu olur. Dünyada, âhirette bahtiyar olur.

İmanın tadını duyurmak, kendisini sevdirecek olan insan ne yapsın?

İmanın tadını duyurmak, kendisini sevdirecek olan insan ne yapsın?

Sof, yün giysin. Sof Arapça da yün demek.

Neden?

Sof, yün giysin. Sof Arapça da yün demek.

Neden?

Tevazudan.

Tezellülen li-rabbihî azze ve celle.
Tevazudan.

Tezellülen li-rabbihî azze ve celle.
"Allahu Teâlâ hazretleri mütevazı kullarını sever."

"Allahu Teâlâ hazretleri mütevazı kullarını sever."

Mütekebbir, kendini beğenmiş, burnu havada, kaf dağında kimseyi beğenmez.Mütekebbir, kendini beğenmiş, burnu havada, kaf dağında kimseyi beğenmez. Allah, herkese tepeden bakan, herkese çalım satan, caka yapan insanı sevmiyor.Allah, herkese tepeden bakan, herkese çalım satan, caka yapan insanı sevmiyor. Mütevazı kullarını seviyor. Faziletli olsa da, kıymetli olsa da mütevazı kulları seviyor.

Mütevazı kullarını seviyor. Faziletli olsa da, kıymetli olsa da mütevazı kulları seviyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz o kadar mütevazı bir yaşam içindeydi kiPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz o kadar mütevazı bir yaşam içindeydi ki yün giyerdi, kölelerle konuşurdu, fukarânın yanında otururdu, mütevazı tavırlarla hareket ederdi.yün giyerdi, kölelerle konuşurdu, fukarânın yanında otururdu, mütevazı tavırlarla hareket ederdi. Kimseye tepeden baktığını hiç gören yok.Kimseye tepeden baktığını hiç gören yok. Herkes canından çok sevecek durumda, onun o güzel ahlâkına hayran olurdu. Herkes canından çok sevecek durumda, onun o güzel ahlâkına hayran olurdu. Çok tevazu sahibiydi. Halbuki Makâm-ı Mahmûd'un sahibiydi.Çok tevazu sahibiydi. Halbuki Makâm-ı Mahmûd'un sahibiydi. Ondan daha yüksek makamlı bir beşer yok, bir insan yok.Ondan daha yüksek makamlı bir beşer yok, bir insan yok. Onun makamına çıkacak Adem neslinden bir şahıs yok. Onun makamına çıkacak Adem neslinden bir şahıs yok. Cennette onun derecesi Makâm-ı Mahmûd, o en yüksek derece.Cennette onun derecesi Makâm-ı Mahmûd, o en yüksek derece. Ona hiç kimse ulaşamayacak. Ama mütevazı idi.

Neden?

Ona hiç kimse ulaşamayacak. Ama mütevazı idi.

Neden?

Allahu Teâlâ hazretleri mütevazı kullarını sever. Mütekebbir kulları sevmez.

Allahu Teâlâ hazretleri mütevazı kullarını sever. Mütekebbir kulları sevmez.

O halde ne yapmak lazım?

Mütevazı olmak lazım!
O halde ne yapmak lazım?

Mütevazı olmak lazım!
Haddini bilmek lazım! Güzel huylu olmak lazım! Boynu bükük olmak lazım! Şirret olmamak lazım!Haddini bilmek lazım! Güzel huylu olmak lazım! Boynu bükük olmak lazım! Şirret olmamak lazım! Azametli, edalı, herkesin canını sıkacak tavırlı, giyimine kuşamına, Azametli, edalı, herkesin canını sıkacak tavırlı, giyimine kuşamına, parasına puluna, mevkisine makamına dayanıp, güvenip de çalım satan bir insan olmamak lazım.

parasına puluna, mevkisine makamına dayanıp, güvenip de çalım satan bir insan olmamak lazım.

Eskiden fakirâne, sade kıyafet sof idi.Eskiden fakirâne, sade kıyafet sof idi. Çünkü herkesin en basit geçim tarzı olan koyunu keçisi vardı.Çünkü herkesin en basit geçim tarzı olan koyunu keçisi vardı. Koyunun keçinin tüyleri uzadığı zaman bunlar kırpılırdı.Koyunun keçinin tüyleri uzadığı zaman bunlar kırpılırdı. En basit usullerle yün eğrilir, iplik yapılırdı. Ondan kumaş olurdu.En basit usullerle yün eğrilir, iplik yapılırdı. Ondan kumaş olurdu. Çok basit şekilde dokunurdu veya örülürdü.Çok basit şekilde dokunurdu veya örülürdü. En ucuz malzeme yün idi, en sade giyim yünlü giyimdi.

En ucuz malzeme yün idi, en sade giyim yünlü giyimdi.

Sahabe-i kirâm da hep yün giymişlerdir. Çünkü Hint'ten, Yemen'den gelen kumaşlar yoktu.Sahabe-i kirâm da hep yün giymişlerdir. Çünkü Hint'ten, Yemen'den gelen kumaşlar yoktu. O zaman böyle ince ipekli veya daha başka O zaman böyle ince ipekli veya daha başka malzemeden yapılmış pamuklu ince bir kumaş son derece kıymetliydi.malzemeden yapılmış pamuklu ince bir kumaş son derece kıymetliydi. Çünkü sıcak tutmayacak, serin olacak diyeÇünkü sıcak tutmayacak, serin olacak diye herkes onu arardı ve yapımı zor olduğundan herkes elde öremezdi.herkes onu arardı ve yapımı zor olduğundan herkes elde öremezdi. Sof giyerdi.

Onun için sof giymek tevazuun alameti olmuştur.
Sof giyerdi.

Onun için sof giymek tevazuun alameti olmuştur.
Fakirliğin, yoksulluğun sonucudur.

Fakirliğin, yoksulluğun sonucudur.

Onun için tasavvufta da Allah'ın rızasını kazanma yoluna giren kimseye sofi deniliyor.Onun için tasavvufta da Allah'ın rızasını kazanma yoluna giren kimseye sofi deniliyor. Sof giyen fukarâ, yoksul alameti, mütevazı insan demek oluyor.Sof giyen fukarâ, yoksul alameti, mütevazı insan demek oluyor. İşte bu giyimi böyle yapan kimse sof giyen, tevazuan sof giyen bir kimse imanın tadını tadar.

İşte bu giyimi böyle yapan kimse sof giyen, tevazuan sof giyen bir kimse imanın tadını tadar.

Tevazu gösterdi mi Allah ona imanın lezzetini hissettirir,Tevazu gösterdi mi Allah ona imanın lezzetini hissettirir, duygularını nasip eder, iman tadını tadar.

duygularını nasip eder, iman tadını tadar.

Demek ki esas itibariyle mütevazı olmak iyi.Demek ki esas itibariyle mütevazı olmak iyi. Demek ki esas itibariyle pek şatafatlı olmayacak şekilde giyinmek deDemek ki esas itibariyle pek şatafatlı olmayacak şekilde giyinmek de Allah'ın huzurunda, tevazudan, tevazu göstermek için böyle giyinmek iyi.Allah'ın huzurunda, tevazudan, tevazu göstermek için böyle giyinmek iyi. O zaman insan bir takım iyi sonuçlara ulaşıyor. İmanın tadını tadıyor. O zaman insan bir takım iyi sonuçlara ulaşıyor. İmanın tadını tadıyor. İyi bir müslüman olabiliyor. Bu da ikinci hadîs-i şerîf…

İyi bir müslüman olabiliyor. Bu da ikinci hadîs-i şerîf…

Aynı şekilde başlayan üçüncü bir hadîs-i şerîfi de okumak istiyorum.

Aynı şekilde başlayan üçüncü bir hadîs-i şerîfi de okumak istiyorum.

Üçüncü hadîs-i şerîf de şu;

Üçüncü hadîs-i şerîf de şu;

Men serrehû en yeskune buhbuhate'l-cenneti fe'l-yelzemi'l-cemâateMen serrehû en yeskune buhbuhate'l-cenneti fe'l-yelzemi'l-cemâate fe-inne'ş-şeytâne maa'l-vâhidi ve hüve isneyni eb'ade.

fe-inne'ş-şeytâne maa'l-vâhidi ve hüve isneyni eb'ade.

Bu da Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmişBu da Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş üçüncü hadîs-i şerîf aynı kelimelerle başlıyor:

üçüncü hadîs-i şerîf aynı kelimelerle başlıyor:

Men serrehû. "Kimi şu durumda olmak, sevindirirse, sevince gark ederse…"

Men serrehû. "Kimi şu durumda olmak, sevindirirse, sevince gark ederse…"

Bu üçüncü hadîs-i şerîf nedir?

Bu üçüncü hadîs-i şerîf nedir?

Men serrehû en yeskune buhbuhate'l-cenneti.Men serrehû en yeskune buhbuhate'l-cenneti. "Cennetin buhbuha'sında mesken tutmak, sakin olmak,"Cennetin buhbuha'sında mesken tutmak, sakin olmak, oturmak kimin hoşuna giderse, kimi memnun ederse, sevince gark ederse… oturmak kimin hoşuna giderse, kimi memnun ederse, sevince gark ederse… " Fe'l-yelzemi'l-cemâate. "Cemaate devam etsin, cemaatten ayrılmasın, cemaate yapışsın, sarılsın."

" Fe'l-yelzemi'l-cemâate. "Cemaate devam etsin, cemaatten ayrılmasın, cemaate yapışsın, sarılsın."

Buhbuhate'l cenneh. Cennetin neresi demek?

Ortası demek.
Buhbuhate'l cenneh. Cennetin neresi demek?

Ortası demek.
Cennetin ortası var, âlâ yeri var, kenarı var, üstleri var, aşağıları var.Cennetin ortası var, âlâ yeri var, kenarı var, üstleri var, aşağıları var. Bir insan Cennetin ortasında mesken tutmak, sakin olmak, oturmak istiyorsaBir insan Cennetin ortasında mesken tutmak, sakin olmak, oturmak istiyorsa cemaate müdavim olacak, cemaatten kopmayacak.

cemaate müdavim olacak, cemaatten kopmayacak.

Cemaat ne demek?

Topluluk demek, toplum demek.
Cemaat ne demek?

Topluluk demek, toplum demek.
İnsan camiye devam edecek, camideki toplumla namaz kılacak, ama cemaate devam edecek.İnsan camiye devam edecek, camideki toplumla namaz kılacak, ama cemaate devam edecek. İslâm'a göre şehirlerde oturmak daha kıymetli sayılıyor, İslâm'a göre şehirlerde oturmak daha kıymetli sayılıyor, tek başına tenhalarda, dağ başında oturmak makbul sayılmıyor.

tek başına tenhalarda, dağ başında oturmak makbul sayılmıyor.

Hatta bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Hatta bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men sekene'l-bâdiyete cefâ.Men sekene'l-bâdiyete cefâ. "Kim böyle tenhalarda yalnız yerlerde, çölde yaşarsa, orada mesken tutarsa katılaşır."

"Kim böyle tenhalarda yalnız yerlerde, çölde yaşarsa, orada mesken tutarsa katılaşır."

Duyguları azalır, yüreğinin yumuşaklığı gider, katı yürekli bir insan olur.

Duyguları azalır, yüreğinin yumuşaklığı gider, katı yürekli bir insan olur.

Hakikaten öyle…Hakikaten öyle… Şehirde oturan bazı kimseleri ben tanıyorum, daha tenha bir yere gittiği zamanŞehirde oturan bazı kimseleri ben tanıyorum, daha tenha bir yere gittiği zaman köyde oturan bir kimse de daha tenha bir yere, yalnız bir yere gittiği zaman,köyde oturan bir kimse de daha tenha bir yere, yalnız bir yere gittiği zaman, zamanla duyguları, iç âlemi kararıyor ve zayıflıyor.

zamanla duyguları, iç âlemi kararıyor ve zayıflıyor.

Onun için şehirde oturmak tavsiye edilmiş. Çünkü şehirde ilim var.Onun için şehirde oturmak tavsiye edilmiş. Çünkü şehirde ilim var. Toplum var, cemaat var bir şey öğrenmek var. İnsanların birbirleriyle yardımlaşması var.Toplum var, cemaat var bir şey öğrenmek var. İnsanların birbirleriyle yardımlaşması var. İslâm'da bu makbul tutulmuş.

İslâm'da bu makbul tutulmuş.

Hemen hatırınıza gelecek, İslâm tarihinde bazı kimselerin uzlete çekilmesi ve ibadet etmesi de anlatılıyor, o nedir?

Hemen hatırınıza gelecek, İslâm tarihinde bazı kimselerin uzlete çekilmesi ve ibadet etmesi de anlatılıyor, o nedir?

O, bir müddet çalışmak ve bir takım çalışmaları tamamlayıp belli bir sonuca ulaşmak içindir.O, bir müddet çalışmak ve bir takım çalışmaları tamamlayıp belli bir sonuca ulaşmak içindir. Devamlı tavsiye edilen değil, eğitim içindir.Devamlı tavsiye edilen değil, eğitim içindir. Eğitim için üniversite bile şehirden uzak yerde kuruluyor. Kampüsler oluyor. Eğitim için üniversite bile şehirden uzak yerde kuruluyor. Kampüsler oluyor. Şehrin eğlencesinden, öğrenciyi çalışmaktan alıkoyacak engellerden uzaklaşılsın diye.

Şehrin eğlencesinden, öğrenciyi çalışmaktan alıkoyacak engellerden uzaklaşılsın diye.

Hatta çocuk bir imtihana gireceği zaman odasına kapanıyor.Hatta çocuk bir imtihana gireceği zaman odasına kapanıyor. Evdeki insanlardan bile ayrılıyor.Evdeki insanlardan bile ayrılıyor. Bir eğitim, bir şeyi başarmak için bir müddet uzlet, yalnızlığa çekilmek, bazen olur, doğrudur.Bir eğitim, bir şeyi başarmak için bir müddet uzlet, yalnızlığa çekilmek, bazen olur, doğrudur. Çekilirse, bir müddet eğitim görürse o eğitimin sonunda o zaman gönlü nurlanır,Çekilirse, bir müddet eğitim görürse o eğitimin sonunda o zaman gönlü nurlanır, iç âlemi ileriden aydınlanır ve güzel sonuçlara ulaşır. Tabii bu müstesna…

iç âlemi ileriden aydınlanır ve güzel sonuçlara ulaşır. Tabii bu müstesna…

Ama insan devamlı toplumdan, insanlardan kaçarsa;Ama insan devamlı toplumdan, insanlardan kaçarsa; tenhalarda durursa bu doğru değil. İslâm bunu istemiyor.tenhalarda durursa bu doğru değil. İslâm bunu istemiyor. Cemaati, toplumda beraberce yaşamayı teşvik ediyor ve yalnız, tek kalmayı uygun görmüyor.Cemaati, toplumda beraberce yaşamayı teşvik ediyor ve yalnız, tek kalmayı uygun görmüyor. Cemaatten ayrılan, "Sürüden ayrılanı kurt kapar." dedikleri gibi, zarar görür Cemaatten ayrılan, "Sürüden ayrılanı kurt kapar." dedikleri gibi, zarar görür ve bir takım iyilikleri öğrenemez ve bir takım kötülüklerden korunamaz diyeve bir takım iyilikleri öğrenemez ve bir takım kötülüklerden korunamaz diye İslâm, toplum hayatını teşvik ediyor.

İslâm, toplum hayatını teşvik ediyor.

Hadîs-i şerîfin devamı konuyu biraz daha açıklıyor.

Hadîs-i şerîfin devamı konuyu biraz daha açıklıyor.

Fe-inne'ş-şeytâne maa'l-vâhid. "Çünkü şeytan tek insanla beraber olur."

Fe-inne'ş-şeytâne maa'l-vâhid. "Çünkü şeytan tek insanla beraber olur."

Şeytan bir insanı tek olarak gördüğü zaman yanına yanaşır, vesvese verir.Şeytan bir insanı tek olarak gördüğü zaman yanına yanaşır, vesvese verir. Kötü duyguları aşılamaya, onu kötü yollara çekmeye ve günahı işletmeye çalışır. Kötü duyguları aşılamaya, onu kötü yollara çekmeye ve günahı işletmeye çalışır. Şeytan bir kişinin yanına cesaret edip yanaşır ama;

Şeytan bir kişinin yanına cesaret edip yanaşır ama;

Ve hüve maa'l isneyni eb'ade. "İki kişi oldu mu onlardan biraz daha uzak durur."

Ve hüve maa'l isneyni eb'ade. "İki kişi oldu mu onlardan biraz daha uzak durur."

Bu ne demek?

Bu ne demek?

"İki insan, iki müslüman dinî bakımından bir araya geldi mi birbirlerine, yardımcı olur." demek.

"İki insan, iki müslüman dinî bakımından bir araya geldi mi birbirlerine, yardımcı olur." demek.

Bir hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;

"İki el gibidir."

Bir hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;

"İki el gibidir."

Eller nasıl birbirlerini yıkıyorsa… Sabunu elimize alıyoruz.Eller nasıl birbirlerini yıkıyorsa… Sabunu elimize alıyoruz. İki eli birbirine ovuşturarak elin içini dışını, parmak aralarını, İki eli birbirine ovuşturarak elin içini dışını, parmak aralarını, her yeri güzel köpürtüp ellerimizi tertemiz yıkıyoruz.

her yeri güzel köpürtüp ellerimizi tertemiz yıkıyoruz.

Tek elle insan elini yıkayabilir mi?

Yıkayamaz.
Tek elle insan elini yıkayabilir mi?

Yıkayamaz.
Tek eliyle ne elinin içini yıkayabilir, ne dış tarafını yıkayabilir.

Tek eliyle ne elinin içini yıkayabilir, ne dış tarafını yıkayabilir.

Düşünelim ki bir insanın bir eli var ikinci eli yok.Düşünelim ki bir insanın bir eli var ikinci eli yok. O zaman o elinin tam yıkanması mümkün olmayacak.O zaman o elinin tam yıkanması mümkün olmayacak. İki el oldu mu, iki müslüman bir araya geldi mi, birisi ötekisine fayda sağlar.

İki el oldu mu, iki müslüman bir araya geldi mi, birisi ötekisine fayda sağlar.

"İki müslüman bir araya geldi mi birisi ötekisini yıkayan iki el gibi olurlar."

"İki müslüman bir araya geldi mi birisi ötekisini yıkayan iki el gibi olurlar."

Günahlarını affettirirler. İyi şeyleri yapmakta tetkikçi, hatırlatıcı olurlar:

Günahlarını affettirirler. İyi şeyleri yapmakta tetkikçi, hatırlatıcı olurlar:

"Gel namazı kılalım, namaz kaçıyor."Gel namazı kılalım, namaz kaçıyor. Kardeşim aman, abdestini al, gel de vaktinde bu işi eda edelim."

Kardeşim aman, abdestini al, gel de vaktinde bu işi eda edelim."

Sabah namazına kalkamamışsa, tak tak kapısını çalar;

Sabah namazına kalkamamışsa, tak tak kapısını çalar;

"Kardeşim haydi bakalım sabah namazı vakti geldi, haydi kılalım."

"Kardeşim haydi bakalım sabah namazı vakti geldi, haydi kılalım."

Veya daha uyanık, daha akıllı-uslu, İslâmî bakımından kuvvetli kimselerse;

Veya daha uyanık, daha akıllı-uslu, İslâmî bakımından kuvvetli kimselerse;

"Kardeşim hadi biz teheccüd namazına kalkalım." diye.

"Kardeşim hadi biz teheccüd namazına kalkalım." diye.

Çünkü müslümanlığın asıl kalkma gayreti teheccüdde olacak.Çünkü müslümanlığın asıl kalkma gayreti teheccüdde olacak. Gecenin o mübarek zamanında, seher vakti dediğimiz;

Gecenin o mübarek zamanında, seher vakti dediğimiz;

Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlâm Seni

Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlâm Seni

Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlâm Seni.

dediği Yûnus'un…

Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlâm Seni.

dediği Yûnus'un…

Seher vakti ne demek?

Gecenin son saatleri demek.
Seher vakti ne demek?

Gecenin son saatleri demek.
Daha fecir atmadan, imsak geçirmeden önceki o zamanlar demek. O zamanlar makbul tabii.

Daha fecir atmadan, imsak geçirmeden önceki o zamanlar demek. O zamanlar makbul tabii.

O zaman kaldırır. Mesela hanım beyini kaldırırsa çok sevaba girer.O zaman kaldırır. Mesela hanım beyini kaldırırsa çok sevaba girer. Bey hanımını kaldırırsa çok sevaba girer. Bey hanımını kaldırırsa çok sevaba girer. Evin reisi evi kaldırırsa "Kalkın bakalım mübarek seher vaktinde abdest alın da birazEvin reisi evi kaldırırsa "Kalkın bakalım mübarek seher vaktinde abdest alın da biraz namaz kılın, Kur'an okuyalım…" diye kaldırırsa çok sevap olur.

namaz kılın, Kur'an okuyalım…" diye kaldırırsa çok sevap olur.

Demek ki iki kişi oldu mu şeytan yanlarına yanaşmakta biraz daha tehlike seziyor, uzak duruyor.

Demek ki iki kişi oldu mu şeytan yanlarına yanaşmakta biraz daha tehlike seziyor, uzak duruyor.

Maa'l isneyni eb'ade. "Daha uzak demek, daha uzak olur."

Peki üç kişi olursa ne olur?

Maa'l isneyni eb'ade. "Daha uzak demek, daha uzak olur."

Peki üç kişi olursa ne olur?

Üç kişi bir cemaat demektir. Arapça da tam bir cemaat olmak için çoğul üçle başlıyor.Üç kişi bir cemaat demektir. Arapça da tam bir cemaat olmak için çoğul üçle başlıyor. Çünkü iki kişi için ikil, tesniye siygası var.Çünkü iki kişi için ikil, tesniye siygası var. Çoğul olabilmesi için en aşağı üç olması lazım. Çoğul olabilmesi için en aşağı üç olması lazım. Cemaat olabilmek için de üç olması lazım. Üç kişi oldu mu bir cemaattir.

Cemaat olabilmek için de üç olması lazım. Üç kişi oldu mu bir cemaattir.

"Üç müslüman bir araya geldi mi artık şeytan onlara hiç yanaşamaz." diye başka hadîs-i şerîfler var.

"Üç müslüman bir araya geldi mi artık şeytan onlara hiç yanaşamaz." diye başka hadîs-i şerîfler var.

Bu hadîs-i şerîfler bize insanın yaptığı zaman sevineceği üç olayı hatırlatmış oldu;

Bu hadîs-i şerîfler bize insanın yaptığı zaman sevineceği üç olayı hatırlatmış oldu;

Birisi Peygamber Efendimiz'e salât ü selâmı çok etmek.Birisi Peygamber Efendimiz'e salât ü selâmı çok etmek. Böyle olduğu zaman yarın Allah'a, Allah kendisinden razı,Böyle olduğu zaman yarın Allah'a, Allah kendisinden razı, kendisi Allah'ın verdiği ikramlardan, memnun, razı öyle kavuşur.kendisi Allah'ın verdiği ikramlardan, memnun, razı öyle kavuşur. Onun için salât ü selâmı çok edecek.

Onun için salât ü selâmı çok edecek.

İmanın tadını duymaktan memnunluk duyacaksa öyle bir şey istiyorsa mütevazı giyinecek, sof giyinecek.İmanın tadını duymaktan memnunluk duyacaksa öyle bir şey istiyorsa mütevazı giyinecek, sof giyinecek. Eğer cennetin orta yerinde güzel yerinde mesken tutmak istiyorsa Eğer cennetin orta yerinde güzel yerinde mesken tutmak istiyorsa o zaman cemaate müdavim olacak, cemaatten, topluluktan kopmayacak, toplumdan kaçmayacak. o zaman cemaate müdavim olacak, cemaatten, topluluktan kopmayacak, toplumdan kaçmayacak. Çünkü tek oldu mu şeytan yanına gelir. Mânevî bakımından da zarara uğrar.Çünkü tek oldu mu şeytan yanına gelir. Mânevî bakımından da zarara uğrar. İki kişiyle olduğu zaman şeytan daha uzak kalır.

İki kişiyle olduğu zaman şeytan daha uzak kalır.

Halvet ve uzlet dediğimiz tasavvuftaki eğitime dönecek olursak;

Halvet ve uzlet dediğimiz tasavvuftaki eğitime dönecek olursak;

Orada tek başına kalmıyor mu?

Hayır. Bir kere tek başına kalmıyor.
Orada tek başına kalmıyor mu?

Hayır. Bir kere tek başına kalmıyor.
İbadethânede halvete girdiği için o tek sayılmaz, kendisini terbiye eden şeyhi var. İbadethânede halvete girdiği için o tek sayılmaz, kendisini terbiye eden şeyhi var. Zaman zaman yanına geliyor. Ondan sonra zikir yapacak.Zaman zaman yanına geliyor. Ondan sonra zikir yapacak. Peygamber Efendimiz "Zikir de kaledir." diyor.

Peygamber Efendimiz "Zikir de kaledir." diyor.

"Zikrullah kaledir. Kaleye sığınanın yanına şeytan hiç gelemez."Zikrullah kaledir. Kaleye sığınanın yanına şeytan hiç gelemez. Kur'ân-ı Kerîm kaledir, Kur'an okuyanın yanına şeytan gelemez."

Kur'ân-ı Kerîm kaledir, Kur'an okuyanın yanına şeytan gelemez."

Kale içinde kaleye sığınmış gibi olduğundan, dışarıda tek başına kalan, Kale içinde kaleye sığınmış gibi olduğundan, dışarıda tek başına kalan, toplumdan kaçarak, tenhada tek başına kalan bir insan gibi olmuyor.

toplumdan kaçarak, tenhada tek başına kalan bir insan gibi olmuyor.

"Badiyede, dağda, bayırda tek başına kalan bir insan katılaşır,kararır, duyguları körelir." diye bir hadîs-i şerîf okumuştum, onun tamamını okuyalım;

"Badiyede, dağda, bayırda tek başına kalan bir insan katılaşır,kararır, duyguları körelir." diye bir hadîs-i şerîf okumuştum, onun tamamını okuyalım;

Men sekene'l-badiyete cefâ.Men sekene'l-badiyete cefâ. "Çölde oturursa [kalbi kararır, duyguları körelir, katılaşır.]"

"Çölde oturursa [kalbi kararır, duyguları körelir, katılaşır.]"

Araplar'da şehrin dışı çöldür. Çölde çadır kurup oturabilir.Araplar'da şehrin dışı çöldür. Çölde çadır kurup oturabilir. Çölün yamaçları var, iki tepenin arasındaki yerleri var, oturacağı yerler olabilir.Çölün yamaçları var, iki tepenin arasındaki yerleri var, oturacağı yerler olabilir. Tamam, böyle münasip yerler.Tamam, böyle münasip yerler. Oturabilir ama işte o zaman kalbi kararır, duyguları körelir, katılaşır.

Oturabilir ama işte o zaman kalbi kararır, duyguları körelir, katılaşır.

Ve meni't-tebea's-sayde gafele. "Kim av peşinde koşarsa o da gafil olur."

Ve meni't-tebea's-sayde gafele. "Kim av peşinde koşarsa o da gafil olur."

Gaflet kendisini sarar. Av peşinde koşturmak, bu da pek makbul bir iş sayılmamış.

Gaflet kendisini sarar. Av peşinde koşturmak, bu da pek makbul bir iş sayılmamış.

İnsan niçin avlanmak ihtiyacını duyuyor?

İnsan niçin avlanmak ihtiyacını duyuyor?

Geçim için, yaşamak için. İnsanoğlu yaşamak için bir şeyler yiyecek.Geçim için, yaşamak için. İnsanoğlu yaşamak için bir şeyler yiyecek. Bu, kuş avlamak, balık avlamak, ceylan avlamak bilmem çeşitli yenilebilen yaratıkları avlamak,Bu, kuş avlamak, balık avlamak, ceylan avlamak bilmem çeşitli yenilebilen yaratıkları avlamak, besmele çekerek avlamak onu yemek suretiyle hayatını devam ettirebilir.besmele çekerek avlamak onu yemek suretiyle hayatını devam ettirebilir. Çünkü şimdiki gibi yaşam imkânları eskiden çok olduğu gibi değildi.Çünkü şimdiki gibi yaşam imkânları eskiden çok olduğu gibi değildi. Yaşamak için insanın böyle bir takım çalışmalar yapıp bazı şeyleri yakalaması gerekiyordu.

Yaşamak için insanın böyle bir takım çalışmalar yapıp bazı şeyleri yakalaması gerekiyordu.

Hatta mesela askeriyenin komando eğitim birlikleri vardır. Eğridir'de komando okulu var.Hatta mesela askeriyenin komando eğitim birlikleri vardır. Eğridir'de komando okulu var. Orada komando olarak yetiştirilen subaylar, erler ne yapacak?

Orada komando olarak yetiştirilen subaylar, erler ne yapacak?

Paraşütle bir bilmediği araziye indirilecek,Paraşütle bir bilmediği araziye indirilecek, askerî harekâtın gereği olarak uzun zaman orada kalmak zorunda olabilir.askerî harekâtın gereği olarak uzun zaman orada kalmak zorunda olabilir. Onlara komando okulunda dağda bayırda hangi otları yiyecek ot varsa,Onlara komando okulunda dağda bayırda hangi otları yiyecek ot varsa, hayatını nasıl devam ettirecek, susuz kalırsa suyu nereden temin edecek,hayatını nasıl devam ettirecek, susuz kalırsa suyu nereden temin edecek, hangi hayvanları avlayabilir ve nasıl yiyebilir, hangileri uygundur, değildir?hangi hayvanları avlayabilir ve nasıl yiyebilir, hangileri uygundur, değildir? Onları öğretirler. Çünkü yaşamını sürdürmek zorunda.

Onları öğretirler. Çünkü yaşamını sürdürmek zorunda.

Eskiden de öyleydi. Süpermarketler, hipermarketler, bakkallar, fırınlar büyük şehirlerde.Eskiden de öyleydi. Süpermarketler, hipermarketler, bakkallar, fırınlar büyük şehirlerde. Onların olmadığı yerlerde insanlar çok sıkıntılar çekiyorlardı.

Onların olmadığı yerlerde insanlar çok sıkıntılar çekiyorlardı.

Bir de şimdi Arabistan yarımadası veya Ekvator mıntıkası, böyle sıcak ülkelerde iklimi,Bir de şimdi Arabistan yarımadası veya Ekvator mıntıkası, böyle sıcak ülkelerde iklimi, havayı serinleten, rutubetleştiren cihazlar var, elektrikli cihazlar var.havayı serinleten, rutubetleştiren cihazlar var, elektrikli cihazlar var. Kışın ısındığımız gibi sıcak yerde de soğumayı sağlayan aletler var.Kışın ısındığımız gibi sıcak yerde de soğumayı sağlayan aletler var. Su olmayan yerlerde sondajlar yapılıyor, su bulunuyor.Su olmayan yerlerde sondajlar yapılıyor, su bulunuyor. Medeniyet ışık olmayan yere elektrik getiriyor. Her türlü yaşam şartları sağlanabiliyor.Medeniyet ışık olmayan yere elektrik getiriyor. Her türlü yaşam şartları sağlanabiliyor. Her yerde yaşanabiliyor.

Eskiden bazı yerlerde yaşamak çok zordu.
Her yerde yaşanabiliyor.

Eskiden bazı yerlerde yaşamak çok zordu.
İnsanlar oralarda durmazlardı.İnsanlar oralarda durmazlardı. Durmayınca da insanların toplum hayatında yaşamaları için gerekli yardımlaşma olmuyordu.Durmayınca da insanların toplum hayatında yaşamaları için gerekli yardımlaşma olmuyordu. Tek başına bir insan kalıyor. Buğdayını kendisi öğütecek, hamurunu kendisi yoğuracak,Tek başına bir insan kalıyor. Buğdayını kendisi öğütecek, hamurunu kendisi yoğuracak, ekmeğini kendisi pişirecek, gıdasını kendisi sağlayacak… Hayat zorlaşıyordu.ekmeğini kendisi pişirecek, gıdasını kendisi sağlayacak… Hayat zorlaşıyordu. O zaman tabii avlanmak zorunda kalıyorlardı.O zaman tabii avlanmak zorunda kalıyorlardı. Ama bunu böyle meslek olarak devamlı yapan insanın kalbi katılaşır.Ama bunu böyle meslek olarak devamlı yapan insanın kalbi katılaşır. Çünkü neticede avcılıkta bir can yakmak oluyor, bir mahluku yakalamak oluyor.Çünkü neticede avcılıkta bir can yakmak oluyor, bir mahluku yakalamak oluyor. Bunu da adet haline getirdiği zaman çok makbul, iyi bir iş değil.Bunu da adet haline getirdiği zaman çok makbul, iyi bir iş değil. Hele bunun zevk olarak yapılması daha da yanlış bir şey oluyor.Hele bunun zevk olarak yapılması daha da yanlış bir şey oluyor. O zaman insan gerçekten gafil bir insan durumuna düşüyor.O zaman insan gerçekten gafil bir insan durumuna düşüyor. Kalbi kararıyor, gaflet kendisini sarıyor.

Kalbi kararıyor, gaflet kendisini sarıyor.

Ve men etet sultâne efteten.Ve men etet sultâne efteten. "Kim sultanın yanına varırsa o da bir takım fitnelere, fesatlara bulaşır." diye sonu da böyle bitmiş.

"Kim sultanın yanına varırsa o da bir takım fitnelere, fesatlara bulaşır." diye sonu da böyle bitmiş.

İslâm'da bu da önemli. İktidar, mal mülk sahibi, yönetimde sözü olan insanların yanınaİslâm'da bu da önemli. İktidar, mal mülk sahibi, yönetimde sözü olan insanların yanına ancak bir işi olduğu zaman, işini görmek için gidebilir, bir hâcetini anlatmak için gidebilir.ancak bir işi olduğu zaman, işini görmek için gidebilir, bir hâcetini anlatmak için gidebilir. Fakat onların yanına fazla yanaşan, onlara dalkavukluk yapan kimselerFakat onların yanına fazla yanaşan, onlara dalkavukluk yapan kimseler sonunda bir takım fitnelere bulaşırlar, bir takım belalara dûçâr olurlar.sonunda bir takım fitnelere bulaşırlar, bir takım belalara dûçâr olurlar. Mânevî bakımdan zararlı bir takım işler başlarına gelebilir.Mânevî bakımdan zararlı bir takım işler başlarına gelebilir. Onun için bu gibi yerlere tek gitmek tavsiye edilmemiş.Onun için bu gibi yerlere tek gitmek tavsiye edilmemiş. İslâm'da ihtiyaç olmadıkça gidilmek tavsiye edilmemiş.İslâm'da ihtiyaç olmadıkça gidilmek tavsiye edilmemiş. Mevki makam, para pul sahibi insanlara dalkavukluk yapmak uygun değil.Mevki makam, para pul sahibi insanlara dalkavukluk yapmak uygun değil. Onlara o maksatla yanaşmak da şiddetle yasak kılınmış.

Onlara o maksatla yanaşmak da şiddetle yasak kılınmış.

Bir hadîs-i şerîf daha bu arada yeri gelmişken okuyalım.

Bir hadîs-i şerîf daha bu arada yeri gelmişken okuyalım.

Men süvvidde's-muhû maa imâmin câirin huşira maahû yevme'l-kıyâmeti.

Men süvvidde's-muhû maa imâmin câirin huşira maahû yevme'l-kıyâmeti.

Bu da bir hadîs-i şerîf.

Bu da bir hadîs-i şerîf.

"İsmi, cevr ü cefâ edici bir hükümdarın söz sahibi, idare sahibi insanın yanında yazılan, "İsmi, cevr ü cefâ edici bir hükümdarın söz sahibi, idare sahibi insanın yanında yazılan, onun himayesinde olan bir kimse kıyamet gününde o cevr ü cefâ sahibi,onun himayesinde olan bir kimse kıyamet gününde o cevr ü cefâ sahibi, zalim idareci cehenneme atılacağından o da onunla beraber olur."

zalim idareci cehenneme atılacağından o da onunla beraber olur."

"İsmi onunla beraber olan cismi de âhirette onunla beraber azap görür." demektir.

"İsmi onunla beraber olan cismi de âhirette onunla beraber azap görür." demektir.

Onlara yanaşmak pek uygun görülmemiş.Onlara yanaşmak pek uygun görülmemiş. Sultanlar saltanat sahibi, idare sahibi, güç kuvvet sahibi insanlarSultanlar saltanat sahibi, idare sahibi, güç kuvvet sahibi insanlar umumiyetle kendileri de tehlike altındadır.

Nasıl tehlike altındadır?

umumiyetle kendileri de tehlike altındadır.

Nasıl tehlike altındadır?

Elinde iktidar olan insan iktidarına mağrur olur, benim gücüm kuvvetim var diye huyu değişir.Elinde iktidar olan insan iktidarına mağrur olur, benim gücüm kuvvetim var diye huyu değişir. Sağa sola bağırmaya başlar. Belki duygularına hakim olamayıp zulmetmeye başlar.Sağa sola bağırmaya başlar. Belki duygularına hakim olamayıp zulmetmeye başlar. Oda onun mahvolmasına sebep olur.

Oda onun mahvolmasına sebep olur.

İdareciler nasıl olacak?

İdareciler nasıl olacak?

Adil olacak. İdarecinin vaz geçilmez şartı doğru olması, dürüst olması, adaletli olmasıdır.Adil olacak. İdarecinin vaz geçilmez şartı doğru olması, dürüst olması, adaletli olmasıdır. Öyle olmadığı zaman çok kötü bir akıbete dûçâr olacağı belirtiliyor.

Öyle olmadığı zaman çok kötü bir akıbete dûçâr olacağı belirtiliyor.

"Adaletli olduğu zaman Arş'ın gölgesinde gölgelenecek,"Adaletli olduğu zaman Arş'ın gölgesinde gölgelenecek, zalim olduğu zaman da cehennemde yanacak." diye bildiriliyor.

zalim olduğu zaman da cehennemde yanacak." diye bildiriliyor.

Genellikle idareciler bu gibi kusurlara bulaştıkları için, idareciliğin,Genellikle idareciler bu gibi kusurlara bulaştıkları için, idareciliğin, iktidar sahibi olmanın yapısında böyle bir şey olduğundaniktidar sahibi olmanın yapısında böyle bir şey olduğundan sultanların yanına gitmek de pek halka tavsiye edilmemiş.sultanların yanına gitmek de pek halka tavsiye edilmemiş. Dalkavukluk yapmasınlar, onların kötülüklerine bulaşmasınlar diye.Dalkavukluk yapmasınlar, onların kötülüklerine bulaşmasınlar diye. Burada ince bir nokta bu. Müslümanın dikkat etmesi lazım.

Burada ince bir nokta bu. Müslümanın dikkat etmesi lazım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin hadîs-i şerîflerine göre,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin hadîs-i şerîflerine göre, kendisine nereye gideceğini, nereye gitmeyeceğini,kendisine nereye gideceğini, nereye gitmeyeceğini, ne yapacağını, ne yapmayacağını ölçüp biçmesi lazım.ne yapacağını, ne yapmayacağını ölçüp biçmesi lazım. Zalimlerin yanında durmamak lazım. [Onlara] meyletmemek lazım, zalimleri desteklememek lazım.Zalimlerin yanında durmamak lazım. [Onlara] meyletmemek lazım, zalimleri desteklememek lazım. O zaman cehennem ateşi onlara orada dokunur.

O zaman cehennem ateşi onlara orada dokunur.

Ve la terkenû ile'llezîne zalemû fe-temessekümü'n-nâr.

Ve la terkenû ile'llezîne zalemû fe-temessekümü'n-nâr.

Âyet-i kerîme işte bunu bildiriyor.

Âyet-i kerîme işte bunu bildiriyor.

"Zalimlere meyletmeyin, destek olmayın, onlarla beraber bulunmayın."Zalimlere meyletmeyin, destek olmayın, onlarla beraber bulunmayın. Sonra onların uğrayacağı azap size de gelir. Sizi de bulur, sizi de Allah cezalandırır." demek.

Sonra onların uğrayacağı azap size de gelir. Sizi de bulur, sizi de Allah cezalandırır." demek.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi güzel huylara sahip eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi güzel huylara sahip eylesin, güzel ömür sürmeyi nasip etsin, yanlış işler yapmamayı, şeytana uymamayı nasip etsin

güzel ömür sürmeyi nasip etsin, yanlış işler yapmamayı, şeytana uymamayı nasip etsin

İki cihanda mutlu olalım. Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği kul olarak yaşayalım.İki cihanda mutlu olalım. Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği kul olarak yaşayalım. Âhirette de sevdiği kullarını topladığı cennetine girelim.Âhirette de sevdiği kullarını topladığı cennetine girelim. Cemâlini müşahede zevkine, şerefine nâil olalım.Cemâlini müşahede zevkine, şerefine nâil olalım. Allahu Teâlâ hazretlerinin rıdvân-ı ekberine nâil olalım; Allah'ın lütfuyla, keremiyle.

Allahu Teâlâ hazretlerinin rıdvân-ı ekberine nâil olalım; Allah'ın lütfuyla, keremiyle.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh…

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh…

Konuşma Hakkında
Server Kürsü
Tema 1
Tema 2