Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Sorulmayacak Şeyler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Safer 1407 / 02.11.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmanirrahîm. Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmanirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ tes'eli'r-racule fîmâ darabe'mre'etehû Lâ tes'eli'r-racule fîmâ darabe'mre'etehû ve lâ tes'elhu ammen ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum ve lâ tenem illâ alâ vitrin. ve lâ tes'elhu ammen ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum ve lâ tenem illâ alâ vitrin.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı,Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünya ve âhirette sizlerin üzerinize olsun. ikramı dünya ve âhirette sizlerin üzerinize olsun.

Peygamberimiz, rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhissalâtu vesselam Peygamberimiz, rehberimiz, numûne-i imtisâlimiz Muhammed-i Mustafâ aleyhissalâtu vesselam Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet, Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet, bir buket okuyup izah etmek için bu mübarek camide toplanmış bulunuyoruz. bir buket okuyup izah etmek için bu mübarek camide toplanmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce, sevgimizin saygımızın,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce, sevgimizin saygımızın, bağlılığımızın bir nişânesi, vefamızın sadakatimizin bir emâresi olmak üzere, bağlılığımızın bir nişânesi, vefamızın sadakatimizin bir emâresi olmak üzere, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruhuna hediye olsun diyePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruhuna hediye olsun diye ve onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının, sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın; ve onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının, sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın; ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan,ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan, Peygamber Efendimiz in hakiki varisleri olan, ulemâ-i muhakkıkîn, Peygamber Efendimiz in hakiki varisleri olan, ulemâ-i muhakkıkîn, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına âcizâne nâçizâne hediyemiz olsun diye;sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına âcizâne nâçizâne hediyemiz olsun diye; ve okuduğumuz hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet eylemiş olan ve okuduğumuz hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet eylemiş olan hadis râvilerinin ve alimlerinin ruhlarına, eseri cem' ve telîf eylemiş olanhadis râvilerinin ve alimlerinin ruhlarına, eseri cem' ve telîf eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhuna,Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi Hocamız'ın ruhuna, kendisinden yetişip feyz aldığımız Hocamız Muhammed Zahid Bursevî hazretlerinin ruhuna; kendisinden yetişip feyz aldığımız Hocamız Muhammed Zahid Bursevî hazretlerinin ruhuna; bu beldeleri fetheden fatihlerin, başta Fatih Sultan Muhammed Han olmak üzere cümlesinin ruhlarına, bu beldeleri fetheden fatihlerin, başta Fatih Sultan Muhammed Han olmak üzere cümlesinin ruhlarına, şehitlerin, gazilerin, mücahit ve muvahhid askerlerin ruhlarına; şehitlerin, gazilerin, mücahit ve muvahhid askerlerin ruhlarına; beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyâ Yûşâ aleyhisselam,beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyâ Yûşâ aleyhisselam, sahabe Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretleri sahabe Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretleri ve sâir tâbiîn ve evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye;ve sâir tâbiîn ve evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayır sahiplerinin ve içinde toplanıp bu hadisleri okumaya muvaffak olduğumuz cümle hayır sahiplerinin ve içinde toplanıp bu hadisleri okumaya muvaffak olduğumuz şu İskenderpaşa camisinin bânisinin ve ondan sonra tecdit ve tamir ederek yapanların, şu İskenderpaşa camisinin bânisinin ve ondan sonra tecdit ve tamir ederek yapanların, genişletenlerin, yaşatanların, içini cemaat olarak doldurupgenişletenlerin, yaşatanların, içini cemaat olarak doldurup imar edenlerin kendilerine ve geçmişlerine rahmet olsun diye; imar edenlerin kendilerine ve geçmişlerine rahmet olsun diye; biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp, biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp, Peygamber Efendimiz in sünnetine ittiba eyleyip, onun şefaatine nâil olup,Peygamber Efendimiz in sünnetine ittiba eyleyip, onun şefaatine nâil olup, imân-ı kâmil ile göçüp Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye,imân-ı kâmil ile göçüp Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım. buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

Geçen haftadan 472. sayfanın sonunda kalmış olan hadîs-i şerîftir kiGeçen haftadan 472. sayfanın sonunda kalmış olan hadîs-i şerîftir ki Ahmed b. Hanbel'de, Neseî'de, İbn Mâce'de, Müstedrek'te, Beyhakî'de ve sâir kaynaklarda Ahmed b. Hanbel'de, Neseî'de, İbn Mâce'de, Müstedrek'te, Beyhakî'de ve sâir kaynaklarda Hz. Ömer radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş. Hz. Ömer radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş.

Efendimiz buyuruyor ki; Efendimiz buyuruyor ki;

Lâ tes'eli'r-racule fîmâ darabe'mre'etehû. Lâ tes'eli'r-racule fîmâ darabe'mre'etehû. Lâ tes'el nehy-i hâzırdır, muhatabı olanLâ tes'el nehy-i hâzırdır, muhatabı olan râviye veyahut bir başka sahabiye Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; râviye veyahut bir başka sahabiye Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Adama karısını neden dövdüğünü, niye ona vurduğunu sorma.""Adama karısını neden dövdüğünü, niye ona vurduğunu sorma." Ve lâ tes'elhu. "Adama yine sorma;" Ammen ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum.Ve lâ tes'elhu. "Adama yine sorma;" Ammen ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum. "Müslüman kardeşlerinden hangisine itimat ediyor, "Müslüman kardeşlerinden hangisine itimat ediyor, hangisine itimat etmiyor diye sorgu sual açma." hangisine itimat etmiyor diye sorgu sual açma."

"Sen bu etrafındaki arkadaşlardan hangisine güveniyorsun? "Sen bu etrafındaki arkadaşlardan hangisine güveniyorsun? Hangisi çürük, hangisi sağlam?.." Böyle bir sorgu sual açma. Hangisi çürük, hangisi sağlam?.." Böyle bir sorgu sual açma.

Ve lâ tenem illâ alâ vitrin. "Vitr-i vâcib -dediğimiz- gece namazını kılmadan uyuma." Ve lâ tenem illâ alâ vitrin. "Vitr-i vâcib -dediğimiz- gece namazını kılmadan uyuma." Lâ tes'eli'r-racul nehy-i hâzır, çünkü bazıları meçhul siygasıyla harekelemişler ki olmaz; Lâ tes'eli'r-racul nehy-i hâzır, çünkü bazıları meçhul siygasıyla harekelemişler ki olmaz; çünkü 'te' var başında.çünkü 'te' var başında. O zaman lâ yüs'elü demek lazım gelir. O zaman lâ yüs'elü demek lazım gelir. Onun için 'te' olduğundan nehy-i hâzır olduğu muhakkak. Onun için 'te' olduğundan nehy-i hâzır olduğu muhakkak.

Adama karısıyla neden kavga ettiği, ona neden vurduğu sorulmaz. Neden? Adama karısıyla neden kavga ettiği, ona neden vurduğu sorulmaz.

Neden?

Ailenin mahremiyeti var. Ailenin mahremiyeti var.

Yakınlarımdan bir kız, çok hoşuma gitti; Yakınlarımdan bir kız, çok hoşuma gitti; kocasıyla evlendiği zaman karşılıklı sözleşmişler, demişler ki; kocasıyla evlendiği zaman karşılıklı sözleşmişler, demişler ki; "Biz evlendik ya, eh hayatın binbir türlü hâli var."Biz evlendik ya, eh hayatın binbir türlü hâli var. Sen evin sırrını gidip başkasına söylemeyeceksin, Sen evin sırrını gidip başkasına söylemeyeceksin, ben de evin sırrını gidip başkasına söylemeyeceğim. Söz mü?" ben de evin sırrını gidip başkasına söylemeyeceğim. Söz mü?"

Söz. Hiçbirisi ötekisinden şikâyet etmiyor. Söz.

Hiçbirisi ötekisinden şikâyet etmiyor.
Kol kırılır yeni içinde kalır, belli olmaz, başkası anlamaz.Kol kırılır yeni içinde kalır, belli olmaz, başkası anlamaz. Evin içinde "tıs tıs" ne olduysa oldu ama dışarıda kimse bilmiyor. Evin içinde "tıs tıs" ne olduysa oldu ama dışarıda kimse bilmiyor. Prensip çok hoşuma gitti. "Bunu kimden öğrendin?" dedim. Prensip çok hoşuma gitti.

"Bunu kimden öğrendin?" dedim.

Allah'ın ilhamı, söylenmiş de değil, anası babası söylemiş de değil ona ama Allah'ın ilhamı, söylenmiş de değil, anası babası söylemiş de değil ona ama aralarında güzel bir anlaşma yapmışlar. aralarında güzel bir anlaşma yapmışlar.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

İslâm'da aile yuvası çok önemli. İslâm'da birçok emir ve yasak aileyi korumak için konmuştur. İslâm'da aile yuvası çok önemli. İslâm'da birçok emir ve yasak aileyi korumak için konmuştur. Aile yıkılmasın, duvarları sağlam dursun, temelleri sağlam olsun, Aile yıkılmasın, duvarları sağlam dursun, temelleri sağlam olsun, duvarları sağlam esaslar üzerine kurulsun diye aileyi korumak için duvarları sağlam esaslar üzerine kurulsun diye aileyi korumak için İslâm'da çok hükümler gelmiştir. Ama bu aziz müessesenin...İslâm'da çok hükümler gelmiştir. Ama bu aziz müessesenin... İçtimâî müessese, kapısında levhası olan,İçtimâî müessese, kapısında levhası olan, Türkiye Cumhuriyeti filanca bakanlık falanca müessesesi değil;Türkiye Cumhuriyeti filanca bakanlık falanca müessesesi değil; içtimâî, İslâmî bir müessese. Bu müessesenin kıymetini pek çok kimse bilmiyor.içtimâî, İslâmî bir müessese. Bu müessesenin kıymetini pek çok kimse bilmiyor. Zaten bilmeyen bilmiyor. Zaten bilmeyen bilmiyor. Kâfirlerden, cahillerden, gayrimüslimlerden bilmeyen bilmiyor, tamam.Kâfirlerden, cahillerden, gayrimüslimlerden bilmeyen bilmiyor, tamam. Zina ediyor, aileye hıyanet ediyor, şöyle oluyor böyle oluyor... Zina ediyor, aileye hıyanet ediyor, şöyle oluyor böyle oluyor...

Geçen gün gazetede okudum, Geçen gün gazetede okudum, artık bu çeşit şeyleri de gazeteler yaza yaza insanda -okuyucularda- ar damarını da çatlatıyorlar.artık bu çeşit şeyleri de gazeteler yaza yaza insanda -okuyucularda- ar damarını da çatlatıyorlar. Mesela "İsveç'te kadınların yüzde ellisi ailesini aldatır." diye yazmış. Mesela "İsveç'te kadınların yüzde ellisi ailesini aldatır." diye yazmış. "Yüzde ellisi, yüzde ellisinden fazlası..." diye yazmış. Korkunç rakamlar, çok kötü şeyler... "Yüzde ellisi, yüzde ellisinden fazlası..." diye yazmış. Korkunç rakamlar, çok kötü şeyler...

Bilmeyen bilmiyor. Peki müslümanlar? Müslümanların çoğu da bilmiyor. Bilmeyen bilmiyor.

Peki müslümanlar?

Müslümanların çoğu da bilmiyor.
Çünkü bana geliyorlar, konuşuyoruz, dert yanıyorlar. Çünkü bana geliyorlar, konuşuyoruz, dert yanıyorlar. Kadın, kocanın hürmetini kıymetini bilmiyor.Kadın, kocanın hürmetini kıymetini bilmiyor. Erkek, vazifelerini şefkat tarafını bilmiyor. Erkek, vazifelerini şefkat tarafını bilmiyor. "Erkek oldum" diye kazaklığa, kabadayılığa kalkıyor. Neden? "Erkek oldum" diye kazaklığa, kabadayılığa kalkıyor.

Neden?

Ötekisi daha zayıf, kavga etseler ötekisi daha kuvvetli. Ötekisi daha zayıf, kavga etseler ötekisi daha kuvvetli.

Onu yenecek. Onun için çat pat küt!.. Öyle şey yok. Neden öyle şey yok? Onu yenecek. Onun için çat pat küt!..

Öyle şey yok.

Neden öyle şey yok?

Bugün burada yaparsın ama yarın Allah sorar. Bugün burada yaparsın ama yarın Allah sorar. Yarın Allah'ın huzurunda sıra ona geçtiği zaman o senin yakana yapışır. Yarın Allah'ın huzurunda sıra ona geçtiği zaman o senin yakana yapışır.

Hesap var mı? Var. Âhiret var mı? Var. Hesap var mı?

Var.

Âhiret var mı?

Var.

Cennet cehennem hak mı? Hak. Amellerin tartılması olacak mı? Cennet cehennem hak mı?

Hak.

Amellerin tartılması olacak mı?

Olacak. Hakların alınması verilmesi olacak mı? Olacak. Olacak. Hakların alınması verilmesi olacak mı?

Olacak.

Bu dünyadayken tedbir alacaksın. Velev çocuğun olsa bile hakkını çiğnememeye çalışacaksın.Bu dünyadayken tedbir alacaksın. Velev çocuğun olsa bile hakkını çiğnememeye çalışacaksın. Bir çocuğunu kucağına alsan fazla sevsen ötekisinin karnı ağrır, kıskanır.Bir çocuğunu kucağına alsan fazla sevsen ötekisinin karnı ağrır, kıskanır. Ve ona haksızlık etmiş olursun. Sevmede bile adalet edeceksin. Ve ona haksızlık etmiş olursun. Sevmede bile adalet edeceksin. Bir çocuğuna fazla mal versen ötekisine vermesen olmaz. Bir çocuğuna fazla mal versen ötekisine vermesen olmaz. Karına zulmetsen olmaz. Karın sana zulmetse o da olmaz. Karşılıklı. Karına zulmetsen olmaz. Karın sana zulmetse o da olmaz. Karşılıklı.

Avrupa'da kadın haklarını ilk önce çok çiğnediler Avrupalılar, çok çiğnediler! Avrupa'da kadın haklarını ilk önce çok çiğnediler Avrupalılar, çok çiğnediler! Kadının miras hakkı yok, ticaret hakkı yok, mal edinme hakkı yok, hiç adamdan sayılmıyor. Kadının miras hakkı yok, ticaret hakkı yok, mal edinme hakkı yok, hiç adamdan sayılmıyor. Adam öldüğü zaman malları erkek çocuklara kalıyor. Adam öldüğü zaman malları erkek çocuklara kalıyor. Böyle iken, sonradan kadınlar bir hakları elde ettiler, Böyle iken, sonradan kadınlar bir hakları elde ettiler, bu sefer öteki aşırılığa, hızla bu tarafa doğru geldiler, bu sefer öteki aşırılığa, hızla bu tarafa doğru geldiler, çizgiyi geçtiler, ta öbür aşırı uca kadar gittiler. çizgiyi geçtiler, ta öbür aşırı uca kadar gittiler. Bu sefer de kadın kocasını aldatsa da kocanın yapacak bir hâli yok, bir şey yapacak hâli yok. Bu sefer de kadın kocasını aldatsa da kocanın yapacak bir hâli yok, bir şey yapacak hâli yok.

Neden? Kanunlar kadının arkasında; evin kocasının canına okuyor! Neden?

Kanunlar kadının arkasında; evin kocasının canına okuyor!

Bizim askeri ataşelerden bir tanesi Paris'e gitmiş. Bizim askeri ataşelerden bir tanesi Paris'e gitmiş. Ciddi bir arkadaş, -sağ salim hâlâ- kıymetli bir kimse.Ciddi bir arkadaş, -sağ salim hâlâ- kıymetli bir kimse. Orada Fransızlar sevmişler onu, bazı dostluklar olmuş.Orada Fransızlar sevmişler onu, bazı dostluklar olmuş. Bir Fransız dostu bir gün gelmiş, suratı bir karış asık; Bir Fransız dostu bir gün gelmiş, suratı bir karış asık;

"İntihar edeceğim." diyor. Demiş ki; "Niye?" "İntihar edeceğim." diyor.

Demiş ki;

"Niye?"

"Karım beni aldatıyor. Tespit ettim, âşikâr; aldatıyor." "Karım beni aldatıyor. Tespit ettim, âşikâr; aldatıyor." Madem öyle, boşa gitsin." "Yok bizim dinimizde boşamak yoktur." Madem öyle, boşa gitsin."

"Yok bizim dinimizde boşamak yoktur."

"Kanunlarda boşamak yok mu?" "Kanunlarda boşamak yok mu?"

"Laik kanunda boşamak var ama Katolik kanununda boşamak olmadığından"Laik kanunda boşamak var ama Katolik kanununda boşamak olmadığından bu cemiyet beni aforoz eder, bu papazlar benim canıma okur." bu cemiyet beni aforoz eder, bu papazlar benim canıma okur."

"Ne olacak?" "İntihar edeceğim." Demiş ki; "Ne olacak?"

"İntihar edeceğim."

Demiş ki;

"İslâm dini canı çok aziz tutar, insan kendisine kıyamaz, yasaktır."İslâm dini canı çok aziz tutar, insan kendisine kıyamaz, yasaktır. İntihar etme, şöyle yap böyle yap..." diye ona bazı yollar öğretmiş, göstermiş. İntihar etme, şöyle yap böyle yap..." diye ona bazı yollar öğretmiş, göstermiş.

Onlar aşırılığın öbür tarafına gitmiş. Onlar aşırılığın öbür tarafına gitmiş.

İslâm, itidal-denge dinidir. İslâm'ın emirlerini iki taraflı incelediğin zaman anlaşılır. İslâm, itidal-denge dinidir. İslâm'ın emirlerini iki taraflı incelediğin zaman anlaşılır.

Soruyorlar: Soruyorlar:

Madem her şey eşit de niye İslâm'da kadına mirastan yarım hisse verilmiş?Madem her şey eşit de niye İslâm'da kadına mirastan yarım hisse verilmiş? Hah, yakaladım seni, kıpırda bakalım şimdi, ver bakalım cevabı!" Hah, yakaladım seni, kıpırda bakalım şimdi, ver bakalım cevabı!"

Dikleniyor. "Niye kadına yarım hisse verilmiş?" Dikleniyor.

"Niye kadına yarım hisse verilmiş?"

Şundan verilmiş ki; ailenin geçinme vebali, mesuliyeti erkeğin omzunda. Şundan verilmiş ki; ailenin geçinme vebali, mesuliyeti erkeğin omzunda.

Nasıl omzunda? Kadın evde oturur, erkek mecburen ona yiyeceğini getirecek,Nasıl omzunda?

Kadın evde oturur, erkek mecburen ona yiyeceğini getirecek,
içeceğini giyeceğini getirecek, ona barınacak bir yer temin edecek. içeceğini giyeceğini getirecek, ona barınacak bir yer temin edecek. Kadının hakkıdır. Hiç çalışmak mecburiyetinde değildir. Kadının hakkıdır. Hiç çalışmak mecburiyetinde değildir.

Avrupa'da öyle değil. Ben İsveç'te okuyan bir kardeşimize kanunlarını sordum. Avrupa'da öyle değil. Ben İsveç'te okuyan bir kardeşimize kanunlarını sordum. İsveç'te, kanunları biliyor. Diyor ki; "Evin masrafları kadınla erkek arasında eşit bölüşülür."İsveç'te, kanunları biliyor. Diyor ki; "Evin masrafları kadınla erkek arasında eşit bölüşülür." Kadın da çalışacak erkek de çalışacak, masraflar iki tarafa taksim olunacak. Kadın da çalışacak erkek de çalışacak, masraflar iki tarafa taksim olunacak.

Bak gördün mü? Güya eşitlik var ama kadınların canına okuyor. Bak gördün mü?

Güya eşitlik var ama kadınların canına okuyor.

İslâm'da bir eşitsizlik var ama kadınlar el üstünde.İslâm'da bir eşitsizlik var ama kadınlar el üstünde. Çünkü ötekisine mecbur tutmuş; sen bunun yiyeceğini, içeceğini, giyeceğini, Çünkü ötekisine mecbur tutmuş; sen bunun yiyeceğini, içeceğini, giyeceğini, hayâtî ihtiyaçlarını sağlamakla vazifelisin, hadi bakalım çık dışarıya, hayâtî ihtiyaçlarını sağlamakla vazifelisin, hadi bakalım çık dışarıya, gez dolaş, ticaret yap, helalinden eve getir. gez dolaş, ticaret yap, helalinden eve getir.

İslâm'ı iyi tanımak için dört tarafından incelemek lazım. İslâm'ı iyi tanımak için dört tarafından incelemek lazım. Bir tarafından bakıp "Aa! Burada bir sertlik var, burada bir sivrilik var!" dersen olmaz.Bir tarafından bakıp "Aa! Burada bir sertlik var, burada bir sivrilik var!" dersen olmaz. Dört tarafını dolaş, incele gör, o zaman anla. Dört tarafını dolaş, incele gör, o zaman anla.

Ailenin bu mahremiyetini, bu kıymetini bilmiyorlar kardeşlerimiz;Ailenin bu mahremiyetini, bu kıymetini bilmiyorlar kardeşlerimiz; hemen bir 'dır dır', bir gürültü, bir patırtı, bir boşanma; böyle gidiyor. hemen bir 'dır dır', bir gürültü, bir patırtı, bir boşanma; böyle gidiyor. Kadın kocaya itaate razı gelmiyor. Kadın kocaya itaate razı gelmiyor. Koca kadının kıymetini bilmiyor, kendi selahiyetlerini kötüye kullanıyor. Koca kadının kıymetini bilmiyor, kendi selahiyetlerini kötüye kullanıyor.

Herhangi bir selahiyet ki kötüye kullanılır,Herhangi bir selahiyet ki kötüye kullanılır, Allah o kötüye kullanan kimseyi sorguya suale çeker, velev devlet reisi bile olsa... Allah o kötüye kullanan kimseyi sorguya suale çeker, velev devlet reisi bile olsa... Halife-i rûy-i zemin olsa Allahu Teâlâ hazretleri;Halife-i rûy-i zemin olsa Allahu Teâlâ hazretleri; "Sen bu tebaana nasıl muamele ettin?" diye soracak."Sen bu tebaana nasıl muamele ettin?" diye soracak. Hadislerde sabit; Küllüküm râ'in ve küllüküm mes'ûlun an ra'iyetihî. Hadislerde sabit;

Küllüküm râ'in ve küllüküm mes'ûlun an ra'iyetihî.

Buhârî'de olan bir hadîs-i şerîf, herkesin bildiği, kimsenin itiraz edemeyeceği bir [hadis].Buhârî'de olan bir hadîs-i şerîf, herkesin bildiği, kimsenin itiraz edemeyeceği bir [hadis]. "Ben komutan oldum, ben devlet reisi oldum, ben amir oldum, ben emir oldum..." "Ben komutan oldum, ben devlet reisi oldum, ben amir oldum, ben emir oldum..." Öyle yağma yok. Hepsi vebal, hepsi mesuliyet mesleğidir. Öyle yağma yok. Hepsi vebal, hepsi mesuliyet mesleğidir.

Aklı başında olan insan vazifesini güzel yapmaya çalışır.Aklı başında olan insan vazifesini güzel yapmaya çalışır. Yapmadığı takdirde Allah soracak.Yapmadığı takdirde Allah soracak. Kocaya da soracak, kocaya da ailesinin fertlerine karşı Kocaya da soracak, kocaya da ailesinin fertlerine karşı vazifelerini doğru yapıp yapmadığını soracak. vazifelerini doğru yapıp yapmadığını soracak.

İki tarafta bir eksiklik var. Aile eğitimimize dikkat edelim, muhterem kardeşlerim. İki tarafta bir eksiklik var. Aile eğitimimize dikkat edelim, muhterem kardeşlerim. Karınızı, haklarını çiğneyerek hayatından bezmiş hâle getirmeyin. Karınızı, haklarını çiğneyerek hayatından bezmiş hâle getirmeyin. Kadınlar -vaazımızı dinlerler, şurada kadınlar kısmı var- kocalarınıza hürmet edin.Kadınlar -vaazımızı dinlerler, şurada kadınlar kısmı var- kocalarınıza hürmet edin. Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Bir kimsenin bir kimseye secde etmesi yoktur." "Bir kimsenin bir kimseye secde etmesi yoktur."

Çünkü ona hürmet göstermek için secde etmek istediler.Çünkü ona hürmet göstermek için secde etmek istediler. Huzuruna girdiği zaman gelenler Peygamber Efendimiz'e secde etmek istediler. Huzuruna girdiği zaman gelenler Peygamber Efendimiz'e secde etmek istediler.

"Hayır! İslâm'da bir kimsenin bir başka kimseye secde etmesi yoktur." dedi."Hayır! İslâm'da bir kimsenin bir başka kimseye secde etmesi yoktur." dedi. Arkasından da hemen, o hadiseden bir ders vermek için dedi ki; Arkasından da hemen, o hadiseden bir ders vermek için dedi ki;

"Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emredecek olsaydım, "Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini emrederdim." kadının kocasına secde etmesini emrederdim."

İslâm böyle. Kadın kocasına hürmet edecek, saygı gösterecek. İslâm böyle. Kadın kocasına hürmet edecek, saygı gösterecek.

Ailenin reisi ve yükü taşıyıcı hamalı erkek.Ailenin reisi ve yükü taşıyıcı hamalı erkek. Dışarıda gidecek, soğukta sıcakta, çamurda bilmem nerede, Dışarıda gidecek, soğukta sıcakta, çamurda bilmem nerede, sıcağın altında, tarlada, fabrikada, oksijen kaynağının karşısında gözlerine gözlük takarak,sıcağın altında, tarlada, fabrikada, oksijen kaynağının karşısında gözlerine gözlük takarak, yanağından şakağından terler damlayarak çalışacak ki yanağından şakağından terler damlayarak çalışacak ki karısı, çoluk çocuğu evde rahat etsin diye.karısı, çoluk çocuğu evde rahat etsin diye. İslâm'ın nizamı böyle. Her şeyin bir modeli var.İslâm'ın nizamı böyle.

Her şeyin bir modeli var.
Arabaların bile hepsi insanlar binsin, bir yere gitsin diye yapılmıştır ama kaç çeşit araba var.Arabaların bile hepsi insanlar binsin, bir yere gitsin diye yapılmıştır ama kaç çeşit araba var. Ama bir en güzeli var, en kıymetlisi var, milyonlar olanları var,Ama bir en güzeli var, en kıymetlisi var, milyonlar olanları var, kaç milyon olanları var, bir de basitleri var. kaç milyon olanları var, bir de basitleri var. Dünyada da pek çok hayat nizamı vardır. Dünyada da pek çok hayat nizamı vardır. Bunların en güzeli, hatta mukayese edilmeyecek kadar güzeli İslâm nizamıdır.Bunların en güzeli, hatta mukayese edilmeyecek kadar güzeli İslâm nizamıdır. Çünkü İslâm nizamının her tarafı tamdır, her tarafı tam olan bir nizamdır. Çünkü İslâm nizamının her tarafı tamdır, her tarafı tam olan bir nizamdır.

Bir evin cephesi çok güzel olsa; çok güzel boyanmış, tertemiz, pırıl pırıl... Bir evin cephesi çok güzel olsa; çok güzel boyanmış, tertemiz, pırıl pırıl... İçine girsen; merdivenleri pis, ahşap, köşelerde örümcekler, duvarları çatlamış... İçine girsen; merdivenleri pis, ahşap, köşelerde örümcekler, duvarları çatlamış... Cephesinin güzelliğine bakar mısın? Bakmazsın. Cephesinin güzelliğine bakar mısın?

Bakmazsın.

İçi güzel olsa, dışı çirkin olsa; olmaz. İçi ve dışı güzel olsa damı aksa, çatısı kötü olsa; olmaz.İçi güzel olsa, dışı çirkin olsa; olmaz. İçi ve dışı güzel olsa damı aksa, çatısı kötü olsa; olmaz. Çatısı damı, önü arkası güzel olsa, temeli çürük olsa; olmaz. Çatısı damı, önü arkası güzel olsa, temeli çürük olsa; olmaz.

Adam; "Ya bu evin temeli çürük, ben bunu satın almam." der. Adam;

"Ya bu evin temeli çürük, ben bunu satın almam." der.
"Temeli kayıyor, toprağında çürüklük var, killi toprak üzerinde, kayıyor bu..." der. "Temeli kayıyor, toprağında çürüklük var, killi toprak üzerinde, kayıyor bu..." der. Her tarafı sağlam olacak. Her tarafı sağlam olacak.

Bu dünya nizamlarının ya temeli çürüktür, ya duvarı yıkıktır, Bu dünya nizamlarının ya temeli çürüktür, ya duvarı yıkıktır, ya önü vardır arkası yoktur, ya sağı vardır solu yoktur, ya topaldır, ya kördür, ya çolaktır... ya önü vardır arkası yoktur, ya sağı vardır solu yoktur, ya topaldır, ya kördür, ya çolaktır... Bunlardan bir hayır gelmez ki! Bunlardan bir hayır gelmez ki!

İnsanı en iyi bilen yaratıcısıdır. Yaratıcısı, hâlıkı Allahu Teâlâ hazretleri; İnsanı en iyi bilen yaratıcısıdır. Yaratıcısı, hâlıkı Allahu Teâlâ hazretleri; insanoğlunun hem ruhuna hizmet eden, hem bedenini koruyan, hem ailesini kollayan, insanoğlunun hem ruhuna hizmet eden, hem bedenini koruyan, hem ailesini kollayan, hem cemiyeti intizama sokan, hem dünyasına hem âhiretine hitap eden hem cemiyeti intizama sokan, hem dünyasına hem âhiretine hitap eden bir mükemmel, dörtbaşı mamur nizam koymuştur ki adı İslâm. Daha ne istiyorsun? bir mükemmel, dörtbaşı mamur nizam koymuştur ki adı İslâm. Daha ne istiyorsun?

Elhamdüllilâhi alâ ni'meti'l-İslâm! Elhamdüllilâhi alâ ni'meti'l-İslâm! İslâm nimetine hamd ü senâlar olsun ki ondan büyük nimet yoktur.İslâm nimetine hamd ü senâlar olsun ki ondan büyük nimet yoktur. İnsanoğluna, sana verilmiş nimetlerin sayısını sayamazsın. İnsanoğluna, sana verilmiş nimetlerin sayısını sayamazsın.

Ve in te'uddû ni'metallâhi lâ tuhsûhâ. Ve in te'uddû ni'metallâhi lâ tuhsûhâ.

Bu nimetlerin en büyüğü hangisidir? Senin müslüman olman nimetidir. Bu nimetlerin en büyüğü hangisidir?

Senin müslüman olman nimetidir.

Bak şu anda müslümansın ya, mü'minsin ya, ölsen imanla cennete gideceksin, daha ne istiyorsun?Bak şu anda müslümansın ya, mü'minsin ya, ölsen imanla cennete gideceksin, daha ne istiyorsun? Ebedî cenneti kazanmışsın; köşkler, bahçeler, havuzlar, hûriler, köleler, ğılmân, meyveler, Ebedî cenneti kazanmışsın; köşkler, bahçeler, havuzlar, hûriler, köleler, ğılmân, meyveler, gözlerin görmediği kulakların işitmediği, kimsenin hatırına hayaline sığmadık nimetler, gözlerin görmediği kulakların işitmediği, kimsenin hatırına hayaline sığmadık nimetler, izzetler, itibarlar sana bana geliyor; izzetler, itibarlar sana bana geliyor; senin gibi benim gibi fakir fukaraya senin gibi benim gibi fakir fukaraya Allah iman sayesinde âhiretin ebedî saadetini veriyor, daha ne istiyorsun?Allah iman sayesinde âhiretin ebedî saadetini veriyor, daha ne istiyorsun? Garantiye almışsın, cebine koymuşsun, kalbine yerleştirmişsin.Garantiye almışsın, cebine koymuşsun, kalbine yerleştirmişsin. Lâ ilâhe illallah Muhammedu'r-Resûlullah, en büyük nimet budur. Lâ ilâhe illallah Muhammedu'r-Resûlullah, en büyük nimet budur.

Allah bizim bu nimetin kadrini kıymetini bilmemizi nasip eylesin. Allah bizim bu nimetin kadrini kıymetini bilmemizi nasip eylesin.

Bu nimetin kadrini bilmenin bir şekli de bunu güzel kullanmaktır. Bu nimetin kadrini bilmenin bir şekli de bunu güzel kullanmaktır. İşte bu ailemizi de numune bir aile olarak yürütmeliyiz.İşte bu ailemizi de numune bir aile olarak yürütmeliyiz. Zulmetmeden, zulme uğramadan, yanlış yola kaydırtmadan dosdoğru götürmeliyiz. Zulmetmeden, zulme uğramadan, yanlış yola kaydırtmadan dosdoğru götürmeliyiz. Direksiyonu bize vermişler; arkamıza hanımımızı, çocuklarımızı emanet etmişler, Direksiyonu bize vermişler; arkamıza hanımımızı, çocuklarımızı emanet etmişler, uçurumlu bir yoldan gidiyoruz.uçurumlu bir yoldan gidiyoruz. Bu arabayı uçuruma devirirsek bu aileye yazık olur.Bu arabayı uçuruma devirirsek bu aileye yazık olur. Bu aileyi cehennem çukuruna düşürmeden,Bu aileyi cehennem çukuruna düşürmeden, bu evlatları imansız, kâfir, sarhoş, ayyaş, zinakâr, âsi, mücrim kul olarak yetiştirmeden,bu evlatları imansız, kâfir, sarhoş, ayyaş, zinakâr, âsi, mücrim kul olarak yetiştirmeden, şeytana kaptırmadan dosdoğru cennet yoluna götürmek lazım. şeytana kaptırmadan dosdoğru cennet yoluna götürmek lazım. İşte o senin omzunda vazife, annenin omzunda vazife... İşte o senin omzunda vazife, annenin omzunda vazife... Hepimizin bu vazifeyi güzel idrak etmemiz uygun olur. Hepimizin bu vazifeyi güzel idrak etmemiz uygun olur. Ailenin saadetine ihtimam etmemiz münasip olur. Ailenin saadetine ihtimam etmemiz münasip olur.

Hocamız -kitabın müellifi, şârihi- şerhte diyor ki; Hocamız -kitabın müellifi, şârihi- şerhte diyor ki;

"Buradaki emir anne ve babaya da şâmildir." "Buradaki emir anne ve babaya da şâmildir."

Haa, bir şey daha anlıyoruz... Açıklamasında diyor ki; Haa, bir şey daha anlıyoruz... Açıklamasında diyor ki;

"Bu yasak, bu emir, 'Sorma, karışma, aralarına girme!' sözü anne ve babalara da şâmildir." "Bu yasak, bu emir, 'Sorma, karışma, aralarına girme!' sözü anne ve babalara da şâmildir."

Buyurun, burasına da dikkat edin. Buyurun, burasına da dikkat edin.

Kız senin kızın, benim kızım. Kız bizim eve geldi mi, damat gündüz işe gidiyor ya; Kız senin kızın, benim kızım. Kız bizim eve geldi mi, damat gündüz işe gidiyor ya;

"Ah kızım yavrum nasılsın? İyi misin, hoş musun? "Ah kızım yavrum nasılsın? İyi misin, hoş musun? Bu damat olacak herif sana zulüm mü ediyor, iyi mi bakıyor kızım?.." Bu damat olacak herif sana zulüm mü ediyor, iyi mi bakıyor kızım?.."

O da tabii anasını babasını gördü mü hafifçe şımarır; "Ah anacım, sorma da, O da tabii anasını babasını gördü mü hafifçe şımarır;

"Ah anacım, sorma da,
istediğim eve gelmiyor da, mutfak tam takır daistediğim eve gelmiyor da, mutfak tam takır da geçen gün dallı fistan istedim gelmedi, güllü diba istedim olmadı..." geçen gün dallı fistan istedim gelmedi, güllü diba istedim olmadı..."

Ondan sonra kaynana damada diş biler; Ondan sonra kaynana damada diş biler;

"Hmm... Bir elime geçsin, ben ona gösteririm!" Ara bozulur. "Hmm... Bir elime geçsin, ben ona gösteririm!"

Ara bozulur.

Sormayacaksın. Sen ona sormayacaksın, o da bu tarafa söylemeyecek.Sormayacaksın. Sen ona sormayacaksın, o da bu tarafa söylemeyecek. Ailenin mahremiyeti var. Arada geçer. "Nasılsınız?" Ailenin mahremiyeti var. Arada geçer.

"Nasılsınız?"

"Elhamdülillah, çok şükür, Allah razı olsun anne, beni iyi bir kimseyle evlendirmişsin." diyecek. "Elhamdülillah, çok şükür, Allah razı olsun anne, beni iyi bir kimseyle evlendirmişsin." diyecek.

Oğlanın babası anası; Oğlanın babası anası;

"Oğlum nasıl bu gelin, iyi mi? Hiç üzülme evladım, elini sallasan ellisi gelir... "Oğlum nasıl bu gelin, iyi mi? Hiç üzülme evladım, elini sallasan ellisi gelir... Sen ne güzel yetişmiş bir adamsın, tahsilin var, terbiyen var, işin yerinde;Sen ne güzel yetişmiş bir adamsın, tahsilin var, terbiyen var, işin yerinde; elini salladın mı elli tanesi gelir... Kadın dediğin nedir ki?.." elini salladın mı elli tanesi gelir... Kadın dediğin nedir ki?.."

Bunu ben edebiyat olsun diye söylemiyorum, Bunu ben edebiyat olsun diye söylemiyorum, bu sözü çocuğuna söylemiş insanlar olduğundan onu söylüyorum.bu sözü çocuğuna söylemiş insanlar olduğundan onu söylüyorum. Olmuş bir şeyi söylüyorum. "Evladım iyi geçin" demiyor da;Olmuş bir şeyi söylüyorum. "Evladım iyi geçin" demiyor da; "Evladım kadın dediğin nedir ki, elini sallasan ellisi gelir, başını sallasan tellisi gelir...""Evladım kadın dediğin nedir ki, elini sallasan ellisi gelir, başını sallasan tellisi gelir..." Olsun dedin mi hemen bir gelin getiririz demek istiyor; "Korkma, boşa onu, al berikisini..." Olsun dedin mi hemen bir gelin getiririz demek istiyor; "Korkma, boşa onu, al berikisini..."

Allahu Teâlâ hazretleri, le'ana'llâhu zevvâkîn, zevk için evlenen boşananlara lanet ediyor. Allahu Teâlâ hazretleri, le'ana'llâhu zevvâkîn, zevk için evlenen boşananlara lanet ediyor. Öyle şey var mı? Yok. Öyle şey var mı?

Yok.

Onun için anne baba, aile yuvasını bozacak şey yapmaktan da kaçınsınlar. Onun için anne baba, aile yuvasını bozacak şey yapmaktan da kaçınsınlar.

Lâ tes'el. Sorma. Sen de sorma çocuğuna kızına, Lâ tes'el. Sorma. Sen de sorma çocuğuna kızına, ben de sormayayım ki karışmayalım. ben de sormayayım ki karışmayalım. Müdahale ettik mi; sen oğlunu seviyorsun karşı taraf da kızını seviyor, o sevgiden maraz oluyor,Müdahale ettik mi; sen oğlunu seviyorsun karşı taraf da kızını seviyor, o sevgiden maraz oluyor, ortaya maraz çıkıyor, maraza çıkıyor, kavga çıkıyor, gürültü çıkıyor. ortaya maraz çıkıyor, maraza çıkıyor, kavga çıkıyor, gürültü çıkıyor. Ayıkla pirincin taşını; yuva devam etmek gerekirken devam etmiyor. Ayıkla pirincin taşını; yuva devam etmek gerekirken devam etmiyor.

Biraz tatlı dil öğreneceğiz. Siz de öğreneceksiniz, ben de öğreneceğim. Biraz tatlı dil öğreneceğiz. Siz de öğreneceksiniz, ben de öğreneceğim. İki taraf da tatlı dili öğrenecek, güzel sözler söyleyecek.İki taraf da tatlı dili öğrenecek, güzel sözler söyleyecek. İnsanın eti yenmez, derisi post filan olmaz, ayakkabı cüzdan yapacak bir işe yaramaz. İnsanın eti yenmez, derisi post filan olmaz, ayakkabı cüzdan yapacak bir işe yaramaz. Ne eti yenir, ne derisi giyilir; insanın bir tatlı dili vardır. Tatlı dille güleç yüzle... Ne eti yenir, ne derisi giyilir; insanın bir tatlı dili vardır. Tatlı dille güleç yüzle...

Hocamız bir güzel söz söylerdi, hoşuma giderdi. Hocamız bir güzel söz söylerdi, hoşuma giderdi. Hocamız kahraman babayiğit bir insandı, rahmetullahi aleyh. Derdi ki: Hocamız kahraman babayiğit bir insandı, rahmetullahi aleyh. Derdi ki:

"Bir kadını idare edemeyecek erkeğe ben erkek mi derim!" "Bir kadını idare edemeyecek erkeğe ben erkek mi derim!"

Hadi bakalım gel de bu lafın altından kalk... Öyle derdi. Hadi bakalım gel de bu lafın altından kalk... Öyle derdi.

Hiç divan edebiyatı okumadın mı? Hiç divan edebiyatı okumadın mı?

Birkaç tatlı söz söylersin, gönlünü alırsın.Birkaç tatlı söz söylersin, gönlünü alırsın. Kadın da öyle... Kadın da erkek delişmen olur, bizim memleketin tabiriyle "aferin delisi" olur.Kadın da öyle... Kadın da erkek delişmen olur, bizim memleketin tabiriyle "aferin delisi" olur. O da birkaç tatlı söz söyler; "Efendi, Allah razı olsun.O da birkaç tatlı söz söyler; "Efendi, Allah razı olsun. Sen olmasan bizim hâlimiz nice olur? Allah seni bizim başımızdan eksik etmesin.Sen olmasan bizim hâlimiz nice olur? Allah seni bizim başımızdan eksik etmesin. Kahveyi şekerli mi içersin sütlü mü içersin?.." deyiverdi mi erkek gevşer.Kahveyi şekerli mi içersin sütlü mü içersin?.." deyiverdi mi erkek gevşer. İşte birkaç söz... "Söz ola kese savaşı" diyor ya Yunus Emre; ne güzel söylüyor. İşte birkaç söz... "Söz ola kese savaşı" diyor ya Yunus Emre; ne güzel söylüyor. Bir güzel söyler, söz ola bir savaşı keser. Bir güzel söyler, söz ola bir savaşı keser. Adam içeri burnundan soluyarak gelir,Adam içeri burnundan soluyarak gelir, kavga çıkaracak belli, vazolar kırılacak, tabaklar havada uçacak... kavga çıkaracak belli, vazolar kırılacak, tabaklar havada uçacak...

Bir arkadaş bir arkadaşın evine gidecekmiş de, telefon etmiş; Bir arkadaş bir arkadaşın evine gidecekmiş de, telefon etmiş;

"Ya çoktandır görüşemedik, geleyim mi?" "Ya çoktandır görüşemedik, geleyim mi?"

"Aman bugün bizim eve gelme, bizim evde fırtına var, kavga gürültü olacak." "Aman bugün bizim eve gelme, bizim evde fırtına var, kavga gürültü olacak."

Sen onu kapıdan geldi mi, sezdin mi artık iş dil hünerine kalacak.Sen onu kapıdan geldi mi, sezdin mi artık iş dil hünerine kalacak. Tatlı dille, güleç yüzle hoşuna gidecek şeyi yapıverirsin. Tatlı dille, güleç yüzle hoşuna gidecek şeyi yapıverirsin.

Bir şey daha hoşuma gitti, insan hayatta böyle enteresan şeyleri yazmalı: Bir şey daha hoşuma gitti, insan hayatta böyle enteresan şeyleri yazmalı:

Bir kütüphane müdürü vardı; ben kütüphaneye ders çalışmaya, Bir kütüphane müdürü vardı; ben kütüphaneye ders çalışmaya, yazma eserleri incelemeye giderdim, adamın konuşmasından ders yapamazdım. yazma eserleri incelemeye giderdim, adamın konuşmasından ders yapamazdım. O kadar konuşkan bir adam ama güzel sözler de söylerdi.O kadar konuşkan bir adam ama güzel sözler de söylerdi. O evlenmiş, karısına demiş ki; O evlenmiş, karısına demiş ki;

"Hanım bak, şimdi el bebek gül bebek, iyi günlerimizde, balayımızda ben sana söylüyorum. "Hanım bak, şimdi el bebek gül bebek, iyi günlerimizde, balayımızda ben sana söylüyorum. Ben bir şeye kızdığım zaman, velev haksız da olsam Ben bir şeye kızdığım zaman, velev haksız da olsam sen kızgınlığım geçinceye kadar 'gık' deme, 'evet' de, 'doğrudur' de. sen kızgınlığım geçinceye kadar 'gık' deme, 'evet' de, 'doğrudur' de. Söz; ben de sana sen kızdığın zaman kızgınlığın geçinceye kadar bir şey demeyeyim.Söz; ben de sana sen kızdığın zaman kızgınlığın geçinceye kadar bir şey demeyeyim. Kızgınlık geçtikten sonra, oturur sakin sakin, o zaman 'Biraz haksızdın...' diyelim. Kızgınlık geçtikten sonra, oturur sakin sakin, o zaman 'Biraz haksızdın...' diyelim. Ama şu anda 'haksızsın' dedin mi, 'vay!' 'pat küt!' ortalık karışır..." Ama şu anda 'haksızsın' dedin mi, 'vay!' 'pat küt!' ortalık karışır..."

Biraz bu şeylerden ibret alalım, yuvayı korumaya dikkat edelim. Biraz bu şeylerden ibret alalım, yuvayı korumaya dikkat edelim.

"Zaten ben senin yanına geldiğimden beri gün yüzü mü gördüm?" "Zaten ben senin yanına geldiğimden beri gün yüzü mü gördüm?"

Görmedin mi? Ne inkâr ediyorsun? Nankörlük değil mi bu? Ne güzel günler gördün... Görmedin mi? Ne inkâr ediyorsun? Nankörlük değil mi bu? Ne güzel günler gördün...

"O ilk senelerimiz fena mıydı? Eve güzel yemekler getirdiğimiz zamanlar fena mıydı?"O ilk senelerimiz fena mıydı? Eve güzel yemekler getirdiğimiz zamanlar fena mıydı? Sana bayramlık seyranlık; hediye yüzük, küpe, bilezik aldığım zaman fena mıydı?" Sana bayramlık seyranlık; hediye yüzük, küpe, bilezik aldığım zaman fena mıydı?"

"Ah ah anamın evi..." "Ananın evi neydi?.." "Ah ah anamın evi..."

"Ananın evi neydi?.."

Bir kızdığı zaman bütün iyiliklerin hepsini silip atıyor. Bir kızdığı zaman bütün iyiliklerin hepsini silip atıyor.

Erkek de öyle; "Yahu işte senle evlendikten beri şöyle oldu..." Hayır, öyle değil.Erkek de öyle; "Yahu işte senle evlendikten beri şöyle oldu..." Hayır, öyle değil. İyilikleri insan çabuk unutuyor, kötülükleri hatırında tutuyor. Öyle olmayacak. İyilikleri insan çabuk unutuyor, kötülükleri hatırında tutuyor. Öyle olmayacak.

Hâsılı, burada Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinden ibret alacağız; Hâsılı, burada Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinden ibret alacağız; Efendimiz "'Neden onlar kavga etti?' diye sormayın." diyor kiEfendimiz "'Neden onlar kavga etti?' diye sormayın." diyor ki ailenin mahremiyeti ortaya saçılmasın. Ailenizin sırrını kimseye açmayın. ailenin mahremiyeti ortaya saçılmasın. Ailenizin sırrını kimseye açmayın.

Kâide: Sırrınızı kimseye söylemeyin, aranızda kalsın. Kâide: Sırrınızı kimseye söylemeyin, aranızda kalsın.

Çünkü bu karı koca, neden kavga ettiği belli olmaz, söylenmez de.Çünkü bu karı koca, neden kavga ettiği belli olmaz, söylenmez de. Söylenmediği için fazla ısrar edersen yalan söyler, başka bir sebep bulur.Söylenmediği için fazla ısrar edersen yalan söyler, başka bir sebep bulur. Halbuki işin içinde başka bir şey var. Sır çünkü, kapalı bir kutu, onu Allah biliyor.Halbuki işin içinde başka bir şey var. Sır çünkü, kapalı bir kutu, onu Allah biliyor. Mahşer yerinde o zaman çıkacak ortaya. Mahşer yerinde o zaman çıkacak ortaya.

Ve hiçbir taraf öbür tarafa zulmetmesin. Ve hiçbir taraf öbür tarafa zulmetmesin. Kadın kocaya zulmetmesin, erkek karıya zulmetmesin, herkes hakkını haddini bilsin. Kadın kocaya zulmetmesin, erkek karıya zulmetmesin, herkes hakkını haddini bilsin.

Peygamber Efendimiz hanımlarına çok iltifatkâr ve mülayim davranırdı. Peygamber Efendimiz hanımlarına çok iltifatkâr ve mülayim davranırdı. Kazaklık iyi bir şey olsaydı Peygamber Efendimiz yapardı.Kazaklık iyi bir şey olsaydı Peygamber Efendimiz yapardı. Peygamber Efendimiz'in böyle bir dövdüğü, vurduğu filan yok. Peygamber Efendimiz'in böyle bir dövdüğü, vurduğu filan yok. Biz sinirlenince vuruyoruz. Biz sinirlenince vuruyoruz. Vuruyorsak, bizim memlekette töre olmuşsa yanlış bir şey. Çat pat küt, pat!.. Vuruyorsak, bizim memlekette töre olmuşsa yanlış bir şey. Çat pat küt, pat!..

Neden? O zayıf, küçük diye... Neden?

O zayıf, küçük diye...

Bakın ne kadar acayip alışkanlık ki insan alıştı mı, alışmış kudurmuştan beterdir; Bakın ne kadar acayip alışkanlık ki insan alıştı mı, alışmış kudurmuştan beterdir;

Harem-i Şerif'te, o hani direkli Osmanlı [kubbelerinin] yanında, Harem-i Şerif'te, o hani direkli Osmanlı [kubbelerinin] yanında, müezzin mahfilinin bu tarafında; adam gerilmiş karısına bir tokat aşk etmiş, patlatmış... müezzin mahfilinin bu tarafında; adam gerilmiş karısına bir tokat aşk etmiş, patlatmış... İkisi de ihramlı! Harem-i Şerif'te kadın dövüyor! "Alışmış kudurmuştan beter." derler.İkisi de ihramlı! Harem-i Şerif'te kadın dövüyor! "Alışmış kudurmuştan beter." derler. Ya hacda kavga var mıydı, yasak değil miydi? Kavga olmayacaktı ya hani?! Ya hacda kavga var mıydı, yasak değil miydi? Kavga olmayacaktı ya hani?! Karısını orada dövüyor. Neden? Biraz geç gelmiş, kaybolmuş. Karısını orada dövüyor.

Neden?

Biraz geç gelmiş, kaybolmuş.

Kalabalık, kolay değil. Belki bir sıkışmıştır, abdest tazelemesi gerekmiştir...Kalabalık, kolay değil. Belki bir sıkışmıştır, abdest tazelemesi gerekmiştir... Kadın orada kıpkırmızı olmuş, herkesin önünde dayak yediğine... Doğru bir şey değil. Kadın orada kıpkırmızı olmuş, herkesin önünde dayak yediğine... Doğru bir şey değil.

Bizim bulunduğumuz şehirde -yerini söylemeyelim de isim anlaşılmasın-Bizim bulunduğumuz şehirde -yerini söylemeyelim de isim anlaşılmasın- karısını dövmesinden alttaki üstteki, sağdaki soldaki komşular, feryat figandan ayağa kalkıyorlar. karısını dövmesinden alttaki üstteki, sağdaki soldaki komşular, feryat figandan ayağa kalkıyorlar. Halbuki karısı da örtülü, namuslu bir kadın. Halbuki karısı da örtülü, namuslu bir kadın.

İyi değil! Bu tarzda bu zulüm bayağı bir zulüm; insana hiç hoş gelmiyor! İyi değil! Bu tarzda bu zulüm bayağı bir zulüm; insana hiç hoş gelmiyor!

Ama öbür taraftan da kocasına itaat etmeyen kadınlar var... Ama öbür taraftan da kocasına itaat etmeyen kadınlar var...

"Ya hanım böyle çıkma, kolların başın çıplak..."Ya hanım böyle çıkma, kolların başın çıplak... Sütçünün karşısına böyle çıkma. Sütçünün karşısına böyle çıkma. Balkona elbise asmaya böyle [çıkma].Balkona elbise asmaya böyle [çıkma]. Benim demediğim yere gitme, benim istemediğim insanı eve alma.Benim demediğim yere gitme, benim istemediğim insanı eve alma. Çarşıya pazara dolaşma, süslenip püslenip..." Çarşıya pazara dolaşma, süslenip püslenip..."

En iyi şeyler Şişli'de, hadi yallah Şişli'ye... En iyi şeyler Şişli'de, hadi yallah Şişli'ye... Hadi bakalım filanca yerde ucuzluk varmış, hadi oraya... Hadi bakalım filanca yerde ucuzluk varmış, hadi oraya...

E sen kimin için süsleniyorsun? Hanımlar da onu yapmasın. E sen kimin için süsleniyorsun?

Hanımlar da onu yapmasın.

Karşılıklı kabahatler oluyor, yuvalar yıkılıyor. Karşılıklı kabahatler oluyor, yuvalar yıkılıyor.

Allah bize sabır versin, itidal versin, güzel huy versin. Allah bize sabır versin, itidal versin, güzel huy versin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

"İnsanları cennete sokacak huyların en başta geleni, "İnsanları cennete sokacak huyların en başta geleni, ekseriyetle insanı cennete sokan güzel huydur."ekseriyetle insanı cennete sokan güzel huydur." Güzel huy da geçimlilik, tatlı dillilik, güleç yüzlülük, hoş hâllilik, sabırlılık demektir. Güzel huy da geçimlilik, tatlı dillilik, güleç yüzlülük, hoş hâllilik, sabırlılık demektir.

Lâ hayre fî men lâ ye'lefu ve lâ yu'lefü. Lâ hayre fî men lâ ye'lefu ve lâ yu'lefü. "Kendisi başkasına sokulmayan, başkasının kendisinin yanına yanaşamadığı, geçimsiz,"Kendisi başkasına sokulmayan, başkasının kendisinin yanına yanaşamadığı, geçimsiz, huysuz, sert tabiatlı insanda hayır yoktur." diyor Peygamber Efendimiz. huysuz, sert tabiatlı insanda hayır yoktur." diyor Peygamber Efendimiz.

Yumuşak olacağız, yumuşak başlı olacağız, tatlı dilli olacağız, güleç yüzlü olacağız.Yumuşak olacağız, yumuşak başlı olacağız, tatlı dilli olacağız, güleç yüzlü olacağız. İnsanı ekseriyetle cennete sokan huy bu; tatlı dillilik, güleç yüzlülük. İnsanı ekseriyetle cennete sokan huy bu; tatlı dillilik, güleç yüzlülük.

Hadisin öteki cümlesi: Ve lâ tes'elhu ammen ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum. Hadisin öteki cümlesi:

Ve lâ tes'elhu ammen ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum.

Se'ele, an ile geldiği zaman "soru sormak" mânasına geliyor. Se'ele, an ile geldiği zaman "soru sormak" mânasına geliyor.

Ve lâ tes'elhu. "O adama sorma;" An men ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum. Ve lâ tes'elhu. "O adama sorma;" An men ya'temidu min ihvânihî ve lâ ya'temiduhum. "İhvanından kime itimat ediyor kime itimat etmiyor diye de sorma." O da bir fitne oluyor. "İhvanından kime itimat ediyor kime itimat etmiyor diye de sorma."

O da bir fitne oluyor.

"Bu cemaatin içinde şu polis, bu casus, şu MİT'in ajanı, bu bilmem nenin nesi..." "Bu cemaatin içinde şu polis, bu casus, şu MİT'in ajanı, bu bilmem nenin nesi..."

Doğru değil. Sen bütün insanları iyi bilirsin, Doğru değil. Sen bütün insanları iyi bilirsin, arasında eğer böyle bir şey varsa Allah onun hesabını görür. arasında eğer böyle bir şey varsa Allah onun hesabını görür. Normal olarak, hüsnü zan ederek [davranırsın].Normal olarak, hüsnü zan ederek [davranırsın]. Yanlış bir şeyini gördüğün zaman, samimi olarak yanına gidersin;Yanlış bir şeyini gördüğün zaman, samimi olarak yanına gidersin; "Aziz kardeşim, ben seni severdim ama bir hareketini gördüm, mânasını anlayamadım,"Aziz kardeşim, ben seni severdim ama bir hareketini gördüm, mânasını anlayamadım, beğenmedim, sen bu işi niye böyle yapıyorsun?beğenmedim, sen bu işi niye böyle yapıyorsun? Böyle yapma, ben bunu doğru görmedim. Seni sevdiğim için söylüyorum." dersin.Böyle yapma, ben bunu doğru görmedim. Seni sevdiğim için söylüyorum." dersin. Açık kalplilik... İslâm nedir? Din nedir? Açık kalplilik...

İslâm nedir? Din nedir?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Din açık kalpliliktir, sâfî kalpliliktir, samimiyettir." Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Din açık kalpliliktir, sâfî kalpliliktir, samimiyettir."

Müslüman kardeşine de samimi olacaksın. Müslüman kardeşine de samimi olacaksın. Yüzüne başka ardına başka olduğu zaman, ona "ikiyüzlülük" derler, o da iyi olmuyor. Yüzüne başka ardına başka olduğu zaman, ona "ikiyüzlülük" derler, o da iyi olmuyor. Hiç iyi olmuyor! İyi olmuyor sözü hafif kalır. Hiç iyi olmuyor! Hüsnü zan edeceğiz. Hiç iyi olmuyor! İyi olmuyor sözü hafif kalır. Hiç iyi olmuyor! Hüsnü zan edeceğiz.

Ama birisinin bir kabahatini yakalarsan, bir yanlış hâlini yakalarsan, Ama birisinin bir kabahatini yakalarsan, bir yanlış hâlini yakalarsan, bir kovuculuğunu yakalarsan, nemmamlığını yakalarsan;bir kovuculuğunu yakalarsan, nemmamlığını yakalarsan; o zaman da yakasına yapış, dobra dobra söyle. o zaman da yakasına yapış, dobra dobra söyle. "Ya senin bu yaptığın edebe sığar mı?"Ya senin bu yaptığın edebe sığar mı? Senin bu yaptığın insanlık mı, bu ne biçim iş?" diye o zaman da dobra dobra söyle.Senin bu yaptığın insanlık mı, bu ne biçim iş?" diye o zaman da dobra dobra söyle. Çünkü o zaman haklısın. O bakımdan, arada ihtilaf çıkmasın diye,Çünkü o zaman haklısın.

O bakımdan, arada ihtilaf çıkmasın diye,
"Kime itimat ediyorsun kime itimat etmiyorsun diye sorma." demiş. "Kime itimat ediyorsun kime itimat etmiyorsun diye sorma." demiş.

Ama burada bir şey daha var muhterem kardeşlerim; Ama burada bir şey daha var muhterem kardeşlerim;

Râvi Hz. Ömer. Hz. Ömer'e Peygamber Efendimiz aşere-i mübeşşereden olduğunu, Râvi Hz. Ömer. Hz. Ömer'e Peygamber Efendimiz aşere-i mübeşşereden olduğunu, cennetlik olduğunu bildirdi. cennetlik olduğunu bildirdi. Mübarek cennetlik, Peygamber Efendimiz'in kabrinde yatıyor, Mübarek cennetlik, Peygamber Efendimiz'in kabrinde yatıyor, aynı kabirde yatıyorlar, kabir arkadaşlığına rütbe olarak seçilmiş bir sahabe. aynı kabirde yatıyorlar, kabir arkadaşlığına rütbe olarak seçilmiş bir sahabe. Ona münafıkların adlarını Peygamber Efendimiz bildirmedi. Ona münafıkların adlarını Peygamber Efendimiz bildirmedi.

Neden bildirmedi? Hz. Ömer çok yiğitti, çok babayiğitti,Neden bildirmedi?

Hz. Ömer çok yiğitti, çok babayiğitti,
güçlü kuvvetli insandı, münafığı bildiği için döver öldürür,güçlü kuvvetli insandı, münafığı bildiği için döver öldürür, hatta gider vurdu mu canını çıkartır, pestilini çıkartır diye bildirmedi Peygamber Efendimiz.hatta gider vurdu mu canını çıkartır, pestilini çıkartır diye bildirmedi Peygamber Efendimiz. O bakımdan... Sonra birisi hakkında... O bakımdan...

Sonra birisi hakkında...

Peygamber Efendimiz'in ashabı içinde münafık vardı kardeşlerim.Peygamber Efendimiz'in ashabı içinde münafık vardı kardeşlerim. Peygamber Efendimiz'e dediler ki; Peygamber Efendimiz'e dediler ki;

"Şu münafıkların reisi falancayı öldürelim." "Şu münafıkların reisi falancayı öldürelim."

Ellerinde iktidar var; devlet onların, Medine-i Münevvere onların... İsterlerse suçundan dolayı... Ellerinde iktidar var; devlet onların, Medine-i Münevvere onların... İsterlerse suçundan dolayı... Çünkü o devrin münafıklığı imandan nifak-kâfirlik demek. Çünkü o devrin münafıklığı imandan nifak-kâfirlik demek.

İnne'l münâfıkîne fi'd-derki'l-esfeli mine'n-nâr. İnne'l münâfıkîne fi'd-derki'l-esfeli mine'n-nâr.

O devrin münafığı cehennemdeki en aşağı mertebeye inecek. O devrin münafığı cehennemdeki en aşağı mertebeye inecek.

Hem karşısında pırıl pırıl Resûlullah var, Hem karşısında pırıl pırıl Resûlullah var, Allah'ın hak peygamberi var, hem de hâlâ münafık kalmış. İmanı yok, kâfirden de beter.Allah'ın hak peygamberi var, hem de hâlâ münafık kalmış. İmanı yok, kâfirden de beter. Hem de mü'min görünüyor. Hem kâfir hem öyle. Onun için onun durumu çok fena... Hem de mü'min görünüyor. Hem kâfir hem öyle. Onun için onun durumu çok fena...

"Onları öldürelim yâ Resûlallah!" dediler. Hatta oğlu geldi, dedi ki; "Onları öldürelim yâ Resûlallah!" dediler. Hatta oğlu geldi, dedi ki;

"Yâ Resûlallah, ben duydum ki babam -münafığın öldürülmesi isteniyormuş. "Yâ Resûlallah, ben duydum ki babam -münafığın öldürülmesi isteniyormuş. Eğer öldürmek gerekirse -başkası öldürse bizim kabile kan davası güder- Eğer öldürmek gerekirse -başkası öldürse bizim kabile kan davası güder- müsaade et ben öldüreyim." dedi. müsaade et ben öldüreyim." dedi.

İslâm'ın hâli bir başka türlüdür. Peygamber Efendimiz müsaade etmedi.İslâm'ın hâli bir başka türlüdür. Peygamber Efendimiz müsaade etmedi. Münafıkların reisi besbelli, müsaade etmedi. Dedi ki; Münafıkların reisi besbelli, müsaade etmedi. Dedi ki;

"'Muhammed ashabını öldürtüyor!' dedirtmem." "'Muhammed ashabını öldürtüyor!' dedirtmem."

Onlar silindi gitti, İslâm büyüdü gitti. Onlar silindi gitti, İslâm büyüdü gitti.

Allahu Teâlâ hazretleri münafığın hakkından gelir.Allahu Teâlâ hazretleri münafığın hakkından gelir. Sen Allah'a sımsıkı sarılmaya bak.Sen Allah'a sımsıkı sarılmaya bak. Sen Allah'a sımsıkı sarılırsan senin içindeki casus sana zarar vermez, Sen Allah'a sımsıkı sarılırsan senin içindeki casus sana zarar vermez, münafık sana zarar vermez, hain sana zarar vermez, münafık sana zarar vermez, hain sana zarar vermez, Bulgar casusu, İngiliz casusu, Amerikan casusu, Rus casusu sana zarar veremez,Bulgar casusu, İngiliz casusu, Amerikan casusu, Rus casusu sana zarar veremez, Allah onu duru çıkartır. Allah onu duru çıkartır.

Birisi Mekke-i Mükerreme'ye yola çıktı, Medine-i Münevvere'den ayrıldı. Birisi Mekke-i Mükerreme'ye yola çıktı, Medine-i Münevvere'den ayrıldı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri dedi ki sahabesinden falanca zâta; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri dedi ki sahabesinden falanca zâta;

"Git falancayı yakala, üzerinde mektup var, al." Müslüman adam... "Git falancayı yakala, üzerinde mektup var, al."

Müslüman adam...

Peşinden gitti, filanca yerde yakaladı, kenara çekti, dedi ki; Peşinden gitti, filanca yerde yakaladı, kenara çekti, dedi ki;

"Üzerinde mektup var, Resûlullah bildirdi, o mektubu çıkart ver bana!" "Üzerinde mektup var, Resûlullah bildirdi, o mektubu çıkart ver bana!"

"Yok, ara üstümü..." dedi. "Yok, ara üstümü..." dedi.

"Bana bak, seni en mahrem yerlerine kadar soyarım, çünkü Resûlullah 'var' dedi."Bana bak, seni en mahrem yerlerine kadar soyarım, çünkü Resûlullah 'var' dedi. Senin üstünde şu mektup var, çıkar şunu ver!" dedi. Senin üstünde şu mektup var, çıkar şunu ver!" dedi.

Baktı ki tehdit pahalıya mâl olacak, bilmem neresinden çıkarttı mektubu verdi ki; Baktı ki tehdit pahalıya mâl olacak, bilmem neresinden çıkarttı mektubu verdi ki; müslümanlar hakkında Mekkeliler'e bilgi veriyor. müslümanlar hakkında Mekkeliler'e bilgi veriyor.

Bak Allah celle celâlüh nasıl bildiriyor? Bak Allah celle celâlüh nasıl bildiriyor?

O bakımdan sen İbrahim b. Ethem rahmetullahi aleyh hazretlerinin O bakımdan sen İbrahim b. Ethem rahmetullahi aleyh hazretlerinin -Allah evliyâullahın himmetlerine, teveccühlerine, şefaatlerine bizleri nâil eylesin--Allah evliyâullahın himmetlerine, teveccühlerine, şefaatlerine bizleri nâil eylesin- sözüne dikkat et. Demişler ki; sözüne dikkat et. Demişler ki;

"Yâ İbrahim b. Ethem, gel yağmur duasına çıkalım. "Yâ İbrahim b. Ethem, gel yağmur duasına çıkalım. Topraklar çatladı, susuz kaldık, hayvanlar zayıfladı, otlar sarardı, kıtlık olacak.Topraklar çatladı, susuz kaldık, hayvanlar zayıfladı, otlar sarardı, kıtlık olacak. Yağmur yağsın, yağmur duasına çıkalım.Yağmur yağsın, yağmur duasına çıkalım. Gel, senin duan makbuldür, dua edelim, gökten yağmur yağsın." Gel, senin duan makbuldür, dua edelim, gökten yağmur yağsın."

Şöyle baktı kalabalığa, dedi ki; Ekîmû bi-ubidiyyetiküm fe-innehû a'lemu bi-rububiyyetihî.Şöyle baktı kalabalığa, dedi ki;

Ekîmû bi-ubidiyyetiküm fe-innehû a'lemu bi-rububiyyetihî.
"Siz kulluğunuzu doğrultun, doğru düzgün kulluk yapın, O rabliğini bilir." "Siz kulluğunuzu doğrultun, doğru düzgün kulluk yapın, O rabliğini bilir."

Bu kıtlık sizin edepsizliğinizden. Siz güzel kulluk yapın, Allah gökten yağmuru nasıl yağdırır... Bu kıtlık sizin edepsizliğinizden. Siz güzel kulluk yapın, Allah gökten yağmuru nasıl yağdırır...

Gündüz güneş çıkartır gece yağdırtır, gündüz güneş çıkartır gece yağdırtır,Gündüz güneş çıkartır gece yağdırtır, gündüz güneş çıkartır gece yağdırtır, gündüz güneş çıkartır ortalık yemyeşil olur. gündüz güneş çıkartır ortalık yemyeşil olur.

Kulluğa dikkat edeceğiz. Kulluğa dikkat edeceğiz.

Allah bizi güzel kulluk yapmaya, kendisinin nimetlerine güzel şükretmeye, Allah bizi güzel kulluk yapmaya, kendisinin nimetlerine güzel şükretmeye, kendisini güzel zikretmeye, gafil cahil olmamaya muvaffak eylesin. kendisini güzel zikretmeye, gafil cahil olmamaya muvaffak eylesin.

Üçüncüsü de buyurdu ki Efendimiz: Üçüncüsü de buyurdu ki Efendimiz:

Ve lâ tenem illâ alâ vitrin. "Vitir namazı kılmadan uyuma.Ve lâ tenem illâ alâ vitrin. "Vitir namazı kılmadan uyuma. Vitir namazı kıl, öyle uyu. Başka türlü uyuma." dedi. Vitir namazı kıl, öyle uyu. Başka türlü uyuma." dedi.

Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi. Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi.

Tabii bizde eskiden vitir namazı nasıl kılınırdı? Tabii bizde eskiden vitir namazı nasıl kılınırdı?

Cemaat yatsıyı kılarlardı, evlerine giderlerdi. Cemaat yatsıyı kılarlardı, evlerine giderlerdi. Yatma zamanında, uyuyup uyandıktan sonra vitir namazı kılarlardı. Yatma zamanında, uyuyup uyandıktan sonra vitir namazı kılarlardı. Çok kimse kaçırdığı için yatsı namazının arkasından kılınıyor. Çok kimse kaçırdığı için yatsı namazının arkasından kılınıyor. Hemen evvele getirildi. Biz de elhamdülillah vitir namazını kılıyoruz,Hemen evvele getirildi. Biz de elhamdülillah vitir namazını kılıyoruz, Efendimiz'in bu tavsiyesine uymaya gayret ediyoruz. Efendimiz'in bu tavsiyesine uymaya gayret ediyoruz.

Başından toparlayıp bir daha söylersek: Başından toparlayıp bir daha söylersek:

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki muhatabına; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki muhatabına;

"Adama karısına neden vurdu diye sorma. "Adama karısına neden vurdu diye sorma. Yine adama, arkadaşlarından kime itimat ediyor kime itimat etmiyor diye de sorma.Yine adama, arkadaşlarından kime itimat ediyor kime itimat etmiyor diye de sorma. Vitir namazı kılmadan da uyuma." Vitir namazı kılmadan da uyuma."

Hadîs-i şerîf bu. Kaynakları çok, sahih bir hadîs-i şerîf. Hadîs-i şerîf bu. Kaynakları çok, sahih bir hadîs-i şerîf.

Gelelim 473. sayfanın başındaki ikinci hadîs-i şerîfe. Gelelim 473. sayfanın başındaki ikinci hadîs-i şerîfe. Sıra ikinci hadise geldi. Sıra ikinci hadise geldi.

Ama bu birinci hadisten öğrendik ki; Ama bu birinci hadisten öğrendik ki; dinimiz aileyi korumaya çok dikkat ediyormuş. dinimiz aileyi korumaya çok dikkat ediyormuş. Bu hadîs-i şerîften ailemizin saadetini korumak ve aile fertlerini dünyada âhirette mesut etmek için çalışmak azmimiz bilendi.Bu hadîs-i şerîften ailemizin saadetini korumak ve aile fertlerini dünyada âhirette mesut etmek için çalışmak azmimiz bilendi. Ondan sonra; ihvânımızın arasında nifak çıkmasın, kavga gürültü olmasın, Ondan sonra; ihvânımızın arasında nifak çıkmasın, kavga gürültü olmasın, itimatsızlık olmasın, has hâlis arkadaşlık olsun diyeitimatsızlık olmasın, has hâlis arkadaşlık olsun diye kimsenin ayıbını araştırmamak terbiyesini almış olduk. kimsenin ayıbını araştırmamak terbiyesini almış olduk. Bir de gece ibadetini, namazı kılıp yatmayı öğrenmiş olduk. Güzel şeyler öğrendik. Bir de gece ibadetini, namazı kılıp yatmayı öğrenmiş olduk. Güzel şeyler öğrendik.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Birbirimize hakiki sevgiyi yapamazsak yanarız, şap gibi cayır cayır yanarız! Birbirimize hakiki sevgiyi yapamazsak yanarız, şap gibi cayır cayır yanarız! Bizim mutlaka has hâlis arkadaşlar olmamız lazım. Bizim mutlaka has hâlis arkadaşlar olmamız lazım. Samimi kardeşler olmamız lazım. Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Samimi kardeşler olmamız lazım. Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"İnanmadıkça cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de "İnanmadıkça cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de hakiki müslüman mü'min olup da Allah'ın sevdiği bir duruma gelemezsiniz." hakiki müslüman mü'min olup da Allah'ın sevdiği bir duruma gelemezsiniz."

Ve lâ tu'minû hattâ tahâbbâ. "Birbirinizi sevmedikçe mü'min olamazsınız." Ve lâ tu'minû hattâ tahâbbâ. "Birbirinizi sevmedikçe mü'min olamazsınız."

Onun için birbirimizi seveceğiz. Onun için birbirimizi seveceğiz.

Şimdi bizde sanki Peygamber Efendimiz Şimdi bizde sanki Peygamber Efendimiz "Birbirinizin kusurunu arayın, bir bahane bulun birbirinizi sevmeyin." demiş gibi "Birbirinizin kusurunu arayın, bir bahane bulun birbirinizi sevmeyin." demiş gibi yaygın bir sevgisizlik var.yaygın bir sevgisizlik var. Kimse kimseyi sevmiyor. Herkes herkese yan bakıyor. Kimse kimseyi sevmiyor. Herkes herkese yan bakıyor. Herkes herkese bir kusur buluyor. Herkes herkesin bir ayıbını ortaya atıyor. Herkes herkese bir kusur buluyor. Herkes herkesin bir ayıbını ortaya atıyor. Grup grup, parça parça, fırka fırka, bölük bölük, düşman düşman, hasım hasım öyle yaşıyoruz.Grup grup, parça parça, fırka fırka, bölük bölük, düşman düşman, hasım hasım öyle yaşıyoruz. Hem genel mânada İslâm âlemine tepeden topluca baktık mı parça parça, Hem genel mânada İslâm âlemine tepeden topluca baktık mı parça parça, hem biraz daha bize yakın bölgede, Türkiye'ye baktık mı parça parça, hem biraz daha bize yakın bölgede, Türkiye'ye baktık mı parça parça, hem bizim mahalleye baktık mı parça parça, hem bizim mahalleye baktık mı parça parça, hem bizim camiye baktık mı parça parça... hem bizim camiye baktık mı parça parça...

Safın şurasının şöyle olmasının, burasının böyle olmasından cemaat birbiri ile kavga ediyor.Safın şurasının şöyle olmasının, burasının böyle olmasından cemaat birbiri ile kavga ediyor. Ön safa sen geldin ben geldim, kavga ediyor.Ön safa sen geldin ben geldim, kavga ediyor. Safı çok sıkıştırdın, kavga ediyor.Safı çok sıkıştırdın, kavga ediyor. Ya sahâbe-i kirâmın elbiseleri -elbisesi yok ki örtü, üstüne kaç tane, Ya sahâbe-i kirâmın elbiseleri -elbisesi yok ki örtü, üstüne kaç tane, bizim gibi değil o zaman elbise- omuzlarından eskirmiş. bizim gibi değil o zaman elbise- omuzlarından eskirmiş. O kadar sıkışık olurmuş ki saf, sıkışıklıktan sürtüne sürtüne O kadar sıkışık olurmuş ki saf, sıkışıklıktan sürtüne sürtüne elbiselerin, o zamanki örtülerin omuzun yan tarafları eskirmiş.elbiselerin, o zamanki örtülerin omuzun yan tarafları eskirmiş. Sen biraz bakıyorsun; hacı babalar ferah ferah durmuş, geniş geniş durmuş, orası gevşek; Sen biraz bakıyorsun; hacı babalar ferah ferah durmuş, geniş geniş durmuş, orası gevşek; Efendimiz de "Safları sık ve muntazam yapın." buyurdu diye araya girmek istiyorsun. Efendimiz de "Safları sık ve muntazam yapın." buyurdu diye araya girmek istiyorsun. Bir yan bakıyor ki bakışından seni eritecek! Öyle bir bakıyor...Bir yan bakıyor ki bakışından seni eritecek! Öyle bir bakıyor... Anlamazsan o bakıştaki kızgınlığı, hışımla bu sefer o kendisi geri gidiyor.Anlamazsan o bakıştaki kızgınlığı, hışımla bu sefer o kendisi geri gidiyor. Hışım, kızgınlıkla… Kızıyor, en arka safa gidiyor. Çok kızdı, niye? Hışım, kızgınlıkla… Kızıyor, en arka safa gidiyor. Çok kızdı, niye? Sen saf biraz sık olsun, biraz boşluk var diye yanına gelmişsin. Sen saf biraz sık olsun, biraz boşluk var diye yanına gelmişsin.

Ne kızıyorsun ya? Ne var?.. Ne kızıyorsun ya? Ne var?..

Yersiz... Şeytan körüklüyor. Hani nasıl demirci körüğü bilmem gördünüz mü; Yersiz... Şeytan körüklüyor. Hani nasıl demirci körüğü bilmem gördünüz mü; 'huh huh huh huh' yaptıkça demir erir kıpkırmızı olursa, şeytan onu körüklüyor,'huh huh huh huh' yaptıkça demir erir kıpkırmızı olursa, şeytan onu körüklüyor, kızgınlığından safı terk ediyor. kızgınlığından safı terk ediyor.

Neyi terk ediyor? Sevaplı yeri terk ediyor, sevapsız yere gidiyor. Neyi terk ediyor?

Sevaplı yeri terk ediyor, sevapsız yere gidiyor.
Akıl kârı mı? Bak, şeytan onu sevaptan düşürüyor.Akıl kârı mı? Bak, şeytan onu sevaptan düşürüyor. En ön safta sevabı çok olacaktı, arka safta sevabı çok olmaz. En ön safta sevabı çok olacaktı, arka safta sevabı çok olmaz.

Ne olur sıkışık oluversin biraz.. . Ne olur sıkışık oluversin biraz..

.
Sen hiç hacca umreye gitmedin mi, bayram namazı kılmadın mı?Sen hiç hacca umreye gitmedin mi, bayram namazı kılmadın mı? O zaman nasıl sıkışık oluyor? O zaman nasıl sıkışık oluyor?

Farz et ki bu ikindi bu öğle namazı da biraz böyle, birazcık dişini sıkıver, sabrediver. Farz et ki bu ikindi bu öğle namazı da biraz böyle, birazcık dişini sıkıver, sabrediver. Sabredemiyor, hışım duyuyor. "Ya hava zaten sıcak!" diyor.Sabredemiyor, hışım duyuyor. "Ya hava zaten sıcak!" diyor. E sıcaksa ne yapalım, sabret biraz; cehennem ateşi daha sıcak! E sıcaksa ne yapalım, sabret biraz; cehennem ateşi daha sıcak!

İkinci hadîs-i şerîfe başlayalım. İkinci hadîs-i şerîfe başlayalım.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bu ikinci hadîs-i şerîf de Taberânî'den rivayetle buraya alınmış.Bu ikinci hadîs-i şerîf de Taberânî'den rivayetle buraya alınmış. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Lâ tes'eli'n-nâse şey'en ve leke'l-cennetü. Lâ tağdab ve leke'l-cennetü.Lâ tes'eli'n-nâse şey'en ve leke'l-cennetü. Lâ tağdab ve leke'l-cennetü. İstağfiri'llâhe fi'l-yevmi seb'îne merreten kable en teğîbe'ş-şemsü yağfir leke seb'îne âmen. İstağfiri'llâhe fi'l-yevmi seb'îne merreten kable en teğîbe'ş-şemsü yağfir leke seb'îne âmen. Kâle: Leyse lî zenbun seb'îne âmen. Kâle: Fe li-ebîke.Kâle: Leyse lî zenbun seb'îne âmen. Kâle: Fe li-ebîke. Kâle: Leyse li-ebî zenbu seb'îne âmen.Kâle: Leyse li-ebî zenbu seb'îne âmen. Kâle: Fe li-ehli beytike. Kâle: Leyse li-ehli beytî. Kâle: Fe li-cîrânike. Kâle: Fe li-ehli beytike. Kâle: Leyse li-ehli beytî. Kâle: Fe li-cîrânike.

Bu hadîs-i şerîfi iyice dinleyin, mümkünse yazarsınız, hafızanızda iyi tutun. Bu hadîs-i şerîfi iyice dinleyin, mümkünse yazarsınız, hafızanızda iyi tutun.

Efendimiz râviye, muhatabına -muhatap tekil, tek bir şahıs, ifadeden öyle anlaşılıyor- diyor ki; Efendimiz râviye, muhatabına -muhatap tekil, tek bir şahıs, ifadeden öyle anlaşılıyor- diyor ki;

Lâ tes'eli'n-nâse şey'en ve leke'l-cennetü. Lâ tes'eli'n-nâse şey'en ve leke'l-cennetü. "İnsanlardan, halktan hiçbir şey isteme; "İnsanlardan, halktan hiçbir şey isteme; el açma, dilenme; el açma, dilenme; sana cennet var." sana cennet var."

Böyle yaparsan cennete girersin. Böyle yaparsan cennete girersin. İnsanlardan bir şey isteme, cennete girersin, o zaman sana cennet var. İnsanlardan bir şey isteme, cennete girersin, o zaman sana cennet var.

İkincisi; lâ tağdab. "Kızma, gazaplanma, sinirlenme, asabîleşme." Ve leke'l-cennetü. İkincisi; lâ tağdab. "Kızma, gazaplanma, sinirlenme, asabîleşme." Ve leke'l-cennetü. "Öyle yapabilirsen sana cennet var." İstağfiri'llâhe fi'l-yevmi seb'îne merreten."Öyle yapabilirsen sana cennet var."

İstağfiri'llâhe fi'l-yevmi seb'îne merreten.
"Bir günde Allah'a yetmiş defa istiğfar eyle." Kable en teğîbe'ş-şemsü. "Bir günde Allah'a yetmiş defa istiğfar eyle." Kable en teğîbe'ş-şemsü. "Güneş batmazdan evvel yetmiş defa istiğfar eyle." Yuğfer leke seb'îne âmen."Güneş batmazdan evvel yetmiş defa istiğfar eyle." Yuğfer leke seb'îne âmen. "Böyle yaparsan yetmiş yıllık günahın mağfiret olunur." "Böyle yaparsan yetmiş yıllık günahın mağfiret olunur."

İnşaallah hatırımızda tutup tatbik edelim. İnşaallah hatırımızda tutup tatbik edelim.

Leyse lî zenbun seb'îne âmen. " Leyse lî zenbun seb'îne âmen. " 'Benim yetmiş yıllık günahım yok.' dersen, babanın günahları avf u mağfiret olunur." 'Benim yetmiş yıllık günahım yok.' dersen, babanın günahları avf u mağfiret olunur."

Sen masum paksan babanın günahları affolunur. Sen masum paksan babanın günahları affolunur.

"'Babamın da yetmiş yıllık günahı yok.' dersen, aile efradının günahları avf u mağfiret olunur. ' "'Babamın da yetmiş yıllık günahı yok.' dersen, aile efradının günahları avf u mağfiret olunur. ' Aile efradımın da günahları yok, ben onları iyi yetiştirdim,Aile efradımın da günahları yok, ben onları iyi yetiştirdim, hep âbid, zâhid, Allah'ın sevgili salih kullarıdır.' diyecek olursan,hep âbid, zâhid, Allah'ın sevgili salih kullarıdır.' diyecek olursan, komşularının günahları affolunur." diyor Peygamber Efendimiz. komşularının günahları affolunur." diyor Peygamber Efendimiz.

Şimdi bunun üzerinde biraz daha duralım çünkü duruldu mu Şimdi bunun üzerinde biraz daha duralım çünkü duruldu mu hatırda daha iyi kalıyor, biraz daha duralım. hatırda daha iyi kalıyor, biraz daha duralım.

Efendimiz buyurdu ki; Efendimiz buyurdu ki;

"İnsanlardan bir şey isteme, böyle yaşayabilirsen sana cennet var." "İnsanlardan bir şey isteme, böyle yaşayabilirsen sana cennet var."

Muhterem kardeşlerim! Hakiki müslümanın şânı budur. Muhterem kardeşlerim!

Hakiki müslümanın şânı budur.
Allah'tan ister, gayriden istemez. Allah'tan bekler umar, gayriden bir şey ummaz.Allah'tan ister, gayriden istemez. Allah'tan bekler umar, gayriden bir şey ummaz. Hem de bunu günde kırk defa en aşağı söylüyoruz: Hem de bunu günde kırk defa en aşağı söylüyoruz:

İyyâke na'budu ve iyyâke nesta'în, iyyâke na'budu ve iyyâke nesta'în diyoruz.İyyâke na'budu ve iyyâke nesta'în, iyyâke na'budu ve iyyâke nesta'în diyoruz. "Ancak sana ibadet ederiz, ancak senden yardım isteriz!" diyoruz."Ancak sana ibadet ederiz, ancak senden yardım isteriz!" diyoruz. Ondan sonra da başkasından medet umuyoruz, başkasına el açıyoruz, Ondan sonra da başkasından medet umuyoruz, başkasına el açıyoruz, başkasından istiyoruz, dileniyoruz vs. vs. İşte bu yok. başkasından istiyoruz, dileniyoruz vs. vs. İşte bu yok. "Eğer istemezsen sana cennet var." diyor Peygamber Efendimiz. "Eğer istemezsen sana cennet var." diyor Peygamber Efendimiz.

Bir başka hadîs-i şerîften biliyoruz ki, böyle dilenen bir kimseye Peygamber Efendimiz dedi ki; Bir başka hadîs-i şerîften biliyoruz ki, böyle dilenen bir kimseye Peygamber Efendimiz dedi ki;

"Git falanca eşyanı sat, bir ip al, git dağdan tepeden çalı çırpı odun topla, "Git falanca eşyanı sat, bir ip al, git dağdan tepeden çalı çırpı odun topla, getir pazarda odunu sat, onunla geçin. B getir pazarda odunu sat, onunla geçin. B u senin için dilenmekten daha hayırlıdır." u senin için dilenmekten daha hayırlıdır."

İnsanın çalışması çabalaması, helalinden kazanması dilenmesinden daha hayırlıdır,İnsanın çalışması çabalaması, helalinden kazanması dilenmesinden daha hayırlıdır, velev hamallık yapsa bile... velev hamallık yapsa bile...

Şimdi hamal olsak biz; "Ne meslektesin?" deseler, "hamalım" demekten utanırız. Şimdi hamal olsak biz;

"Ne meslektesin?" deseler, "hamalım" demekten utanırız.

Oğlumuz, "Babam hamaldır." demekten utanır. Oğlumuz, "Babam hamaldır." demekten utanır.

Ne var? Alnının teriyle, ıhlaya ıhlaya, yük taşıyarak kazanıyor; ne mutlu! Kendi emeğiyle... Ne var?

Alnının teriyle, ıhlaya ıhlaya, yük taşıyarak kazanıyor; ne mutlu! Kendi emeğiyle...
"İşçi" dese; e ne güzel işte, tarlada çalışıyor, ter dökerek kazanıyor. "İşçi" dese; e ne güzel işte, tarlada çalışıyor, ter dökerek kazanıyor. Bu güzel, dilenmek güzel değil. Bu güzel, dilenmek güzel değil.

Efendimiz bazı sahabi ile dilenmemek üzere ahdetti, Efendimiz bazı sahabi ile dilenmemek üzere ahdetti, "Hiç kimseden bir şey istemeyeceksin." diye bey'at etti. "Hiç kimseden bir şey istemeyeceksin." diye bey'at etti. Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine hitabında buyuruyor ki; Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine hitabında buyuruyor ki;

"Hiç kimseden bir şey istemeyeceksin, tamam mı? "Hiç kimseden bir şey istemeyeceksin, tamam mı? Eğer devenin üzerindeyken kamçın yere düşse bile inip alacaksın, onu birisinden istemeyeceksin." Eğer devenin üzerindeyken kamçın yere düşse bile inip alacaksın, onu birisinden istemeyeceksin."

Sadece avuç açıp "Allah rızası için biraz bir şeyler verin." demek değil; Sadece avuç açıp "Allah rızası için biraz bir şeyler verin." demek değil; kamçın yere düşse bile "Şunu bana alıver, bana uzatıver." demeyecek.kamçın yere düşse bile "Şunu bana alıver, bana uzatıver." demeyecek. Devenin üstünden inecek, alacak, tekrar binecek. Devenin üstünden inecek, alacak, tekrar binecek.

Kimseden bir şey istememek... Fakir olabilir insan; Kimseden bir şey istememek... Fakir olabilir insan; Allah'tan istersin, kimseden bir şey istemezsin. Allah'tan istersin, kimseden bir şey istemezsin.

Sayfanın sonunda başka bir hadîs-i şerîf daha var,Sayfanın sonunda başka bir hadîs-i şerîf daha var, belki bugün gelemeyeceğiz oraya... Muhterem kardeşlerim! belki bugün gelemeyeceğiz oraya...

Muhterem kardeşlerim!

İnsanın rızkı tamamlanmadan Allah insanın canını almaz. İnsanın rızkı tamamlanmadan Allah insanın canını almaz. O rızık illa sana gelecek, senin boğazından geçecek, yiyeceksin, öyle öleceksin. O rızık illa sana gelecek, senin boğazından geçecek, yiyeceksin, öyle öleceksin. Daha rızık var, şurada duruyor; demek ki daha ömrün var.Daha rızık var, şurada duruyor; demek ki daha ömrün var. Rızık sana taksim edilmiş, belli, muhakkak gelecek.Rızık sana taksim edilmiş, belli, muhakkak gelecek. O bakımdan kimseden bir şey isteme. O bakımdan kimseden bir şey isteme. Aç açık kalacağım diye korkma. Helalinden çalış çabala. Aç açık kalacağım diye korkma. Helalinden çalış çabala.

Hadîs-i şerîfin öteki kısmı: Hadîs-i şerîfin öteki kısmı:

Lâ tağdab ve leke'l-cennetü. "Kızma, gazaplanma, böyle yapabilirsen sana cennet var." Lâ tağdab ve leke'l-cennetü. "Kızma, gazaplanma, böyle yapabilirsen sana cennet var."

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bu gazaplanmamak kolay bir şey değil. İnsanın üzerinden bu duyguyu atması kolay değil. Bu gazaplanmamak kolay bir şey değil. İnsanın üzerinden bu duyguyu atması kolay değil. İnsan açken, oruçluyken, bir şeye canı sıkılmışken çarçabuk kızıveriyor, İnsan açken, oruçluyken, bir şeye canı sıkılmışken çarçabuk kızıveriyor, olmadık şeye de kızıyor, parlayıveriyor.olmadık şeye de kızıyor, parlayıveriyor. İşte bu huyumuzu dizginleyeceğiz, frenleyeceğiz. İşte bu huyumuzu dizginleyeceğiz, frenleyeceğiz. Mümkün olduğu kadar asabî olmamaya, kendimize hâkim olmaya gayret edeceğiz.Mümkün olduğu kadar asabî olmamaya, kendimize hâkim olmaya gayret edeceğiz. Cennete girmenin bir şartıdır bu; insan böylece cennete girer.Cennete girmenin bir şartıdır bu; insan böylece cennete girer. Onun için gazaplanmamaya, kızmamaya -gazabın Türkçesi "öfke" demek- Onun için gazaplanmamaya, kızmamaya -gazabın Türkçesi "öfke" demek- öfkelenmemeye dikkat edeceğiz. Sakin sakin... öfkelenmemeye dikkat edeceğiz. Sakin sakin...

Geçen gün arkadaşlar İsveç'ten videobandı getirdiler.Geçen gün arkadaşlar İsveç'ten videobandı getirdiler. İki tane müslüman kız, başörtülü; birisi aslen Danimarkalı, ötekisi de aslen İsveçli. İki tane müslüman kız, başörtülü; birisi aslen Danimarkalı, ötekisi de aslen İsveçli. Müslüman olmuşlar, nasıl örtünmüşler; çiçek gibi, sadece yüzleri görünüyor, Müslüman olmuşlar, nasıl örtünmüşler; çiçek gibi, sadece yüzleri görünüyor, her tarafları uzun mantolu, güzelce örtünmüşler. her tarafları uzun mantolu, güzelce örtünmüşler. Türk değil, oranın yerli ahâlisinden, müslüman olmuşlar. Türk değil, oranın yerli ahâlisinden, müslüman olmuşlar.

Birisi yedi senelik müslümanmış, ötekisi dört senelik müslümanmış. Birisi yedi senelik müslümanmış, ötekisi dört senelik müslümanmış. Televizyonda açıkoturum yapıyorlar.Televizyonda açıkoturum yapıyorlar. Onları şuraya oturtmuşlar, bu tarafa da 15-20-30 kişi salonda kademeli sıralara oturmuşlar; Onları şuraya oturtmuşlar, bu tarafa da 15-20-30 kişi salonda kademeli sıralara oturmuşlar; elinde mikrofon, spiker bir ona gidiyor soru soruyor, bir ona gidiyor soru soruyor,elinde mikrofon, spiker bir ona gidiyor soru soruyor, bir ona gidiyor soru soruyor, karşılıklı İslâm üzerine konuşuyorlar. karşılıklı İslâm üzerine konuşuyorlar.

Dikkat ettim, ne kadar hücum olsa bizim bacılarDikkat ettim, ne kadar hücum olsa bizim bacılar -orada iyi yetişmişler maşallah- hiç sinirlenmeden öyle cevaplar veriyor ki-orada iyi yetişmişler maşallah- hiç sinirlenmeden öyle cevaplar veriyor ki karşı tarafı bıktırıyor, belini büktürüyor, kafasına tokmak inmiş gibi çökertiyor.karşı tarafı bıktırıyor, belini büktürüyor, kafasına tokmak inmiş gibi çökertiyor. O bir şey soruyor; o güzel, sakin, mütebessim çehre ile İslâm'a yakışan bir [şekilde] O bir şey soruyor; o güzel, sakin, mütebessim çehre ile İslâm'a yakışan bir [şekilde] bir güzel cevap veriyor; tamam, çöküp kalıyor, karşı tarafın mecâli kalmıyor. bir güzel cevap veriyor; tamam, çöküp kalıyor, karşı tarafın mecâli kalmıyor.

Papaz efendi var, papazla evli rahibe efendi var, Papaz efendi var, papazla evli rahibe efendi var, hanımefendi, rahibe filanca var, falanca var, falanca var, falanca var; hanımefendi, rahibe filanca var, falanca var, falanca var, falanca var; hepsinin hakkından geldi iki bacımız, elhamdülillah. hepsinin hakkından geldi iki bacımız, elhamdülillah. Kızmamak çok güzel. En sert şekilde şey yapıyorlar, kızmadan bir cevap veriyor,Kızmamak çok güzel. En sert şekilde şey yapıyorlar, kızmadan bir cevap veriyor, puan kazanıyor; gayet güzel. Onun için kızmadan, sakin sakin... puan kazanıyor; gayet güzel.

Onun için kızmadan, sakin sakin...
Düşündüm; ya biz böyle bir açıkoturum yapsak, açıkoturum değil bir misafirliğe gitsek, Düşündüm; ya biz böyle bir açıkoturum yapsak, açıkoturum değil bir misafirliğe gitsek, birbirine muhâlif üç beş arkadaş orada toplansa, kavga ederiz ayrılırız. birbirine muhâlif üç beş arkadaş orada toplansa, kavga ederiz ayrılırız. Burnumuzdan soluya soluya ayrılırız. Burnumuzdan soluya soluya ayrılırız. "Bir daha senin evine ayak basmam!"; evden çıkar gideriz."Bir daha senin evine ayak basmam!"; evden çıkar gideriz. Kızmadan, sakin sakin alışacağız, sükûnete alışacağız. Kızmadan, sakin sakin alışacağız, sükûnete alışacağız.

İşte bunlar, bakın görüyorsunuz, İşte bunlar, bakın görüyorsunuz, Peygamber Efendimiz pekâlâ ne söylerse haktır gerçektir;Peygamber Efendimiz pekâlâ ne söylerse haktır gerçektir; "Namazları kılın, şu kadar ibadet edin." demiyor, dikkat edersiniz ahlâkî bir şey söylüyor: "Namazları kılın, şu kadar ibadet edin." demiyor, dikkat edersiniz ahlâkî bir şey söylüyor: "Kızma; mukabilinde sana cennet var."Kızma; mukabilinde sana cennet var. Sinirlenme, öfkelenme, kendine hakim ol; sana cennet var." diyor. Sinirlenme, öfkelenme, kendine hakim ol; sana cennet var." diyor.

O zaman madem böyle, o hâlde kendimizi tutmaya çalışmak gerekmiyor mu bize? O zaman madem böyle, o hâlde kendimizi tutmaya çalışmak gerekmiyor mu bize?

Namaz kılmaya çalıştığımız gibi...Namaz kılmaya çalıştığımız gibi... Allah razı olsun, burada hacı ağabeylerimiz amcalarımız var, Allah razı olsun, burada hacı ağabeylerimiz amcalarımız var, kendilerine hayran olduğumuz büyüklerimiz var, sakallarını ağartmışlar,kendilerine hayran olduğumuz büyüklerimiz var, sakallarını ağartmışlar, belleri iki kat olmuş, beş vakit namaza bastonunu kaka kaka geliyor,belleri iki kat olmuş, beş vakit namaza bastonunu kaka kaka geliyor, burada Allahu ekber namaza geliyor.burada Allahu ekber namaza geliyor. Alıştırmış kendisini, İslâmî bir hayat, hep gelip burada namazını kılıyor.Alıştırmış kendisini, İslâmî bir hayat, hep gelip burada namazını kılıyor. Güzel, namaz kılmayı öğrenmişiz. Güzel, namaz kılmayı öğrenmişiz. Siz de öğrenmişsiniz ben de öğrenmişim, namazı ezanı duyduk mu camiye gelmeyi öğrenmişiz. Siz de öğrenmişsiniz ben de öğrenmişim, namazı ezanı duyduk mu camiye gelmeyi öğrenmişiz.

Kızmamayı da öğrendik mi? Öfkelenmemeyi de öğrendik mi? Kızmamayı da öğrendik mi? Öfkelenmemeyi de öğrendik mi?

Ben daha tam öğrenemedim. Bazen kendime hayret ederim; Ben daha tam öğrenemedim. Bazen kendime hayret ederim; "Niye bu kadar kızdım?" diye. Geçtikten sonra ama, o zaman değil... "Niye bu kadar kızdım?" diye. Geçtikten sonra ama, o zaman değil... "Ya bu kadar da kızılacak bir şey yoktu, laf aramızda..." diye kendi kendine insan [hayıflanıyor]. "Ya bu kadar da kızılacak bir şey yoktu, laf aramızda..." diye kendi kendine insan [hayıflanıyor].

Kızmamaya, kendimize hâkim olmaya da çalışalım.Kızmamaya, kendimize hâkim olmaya da çalışalım. Namaza çalışır gibi, oruca çalışır gibi kızmamaya çalışalım.Namaza çalışır gibi, oruca çalışır gibi kızmamaya çalışalım. Hanım bir laf söyledi, çocuk bir söz söyledi; kıyamet kopuyor.Hanım bir laf söyledi, çocuk bir söz söyledi; kıyamet kopuyor. "Niye böyle yaptın?" diyorsun. "Hocam, ben biraz sinirli adamım." diyor. "Niye böyle yaptın?" diyorsun. "Hocam, ben biraz sinirli adamım." diyor.

Lâ tağdab ve leke'l-cennetü. O siniri bir kenara bırak, öfkelenme kızma; sana cennet var. Lâ tağdab ve leke'l-cennetü. O siniri bir kenara bırak, öfkelenme kızma; sana cennet var.

Cennetin peşinde değil miyiz hepimiz? Niye bu namazı kılıyoruz, niye bu hadisleri okuyoruz? Cennetin peşinde değil miyiz hepimiz? Niye bu namazı kılıyoruz, niye bu hadisleri okuyoruz?

Hepimizin asıl maksadımız cennete girmek, cehennemden kurtulmak, onun için çalışmıyor muyuz? Hepimizin asıl maksadımız cennete girmek, cehennemden kurtulmak, onun için çalışmıyor muyuz?

Haa, onun için çalışıyoruz, o hâlde öfkelenmemeye de alışacağız. Haa, onun için çalışıyoruz, o hâlde öfkelenmemeye de alışacağız. Derin bir nefes almaya, sakin cevap vermeye, sakin sakin düşünmeye,Derin bir nefes almaya, sakin cevap vermeye, sakin sakin düşünmeye, karşılığını ona göre vermeye kendimizi alıştıracağız. karşılığını ona göre vermeye kendimizi alıştıracağız.

Büyüklerimiz söylemiş; "Öfkeyle kalkan zararla oturur." Büyüklerimiz söylemiş;

"Öfkeyle kalkan zararla oturur."

Ya bu camlar ne oldu? Bu masanın niye ayağı kırık? Bu sandalyenin hâli ne? Ya bu camlar ne oldu? Bu masanın niye ayağı kırık? Bu sandalyenin hâli ne? Bu tabaklar niye böyle yerlerde? Bu tabaklar niye böyle yerlerde?

"İşte sorma hocam. Ne sen sor ne ben söyleyeyim. "İşte sorma hocam. Ne sen sor ne ben söyleyeyim. Bir kızdım, bir öfkelendim; işte bunlar oldu." Bir kızdım, bir öfkelendim; işte bunlar oldu."

Hadi öde bakalım. Bir sandalye 4 bin - 5 bin lira.Hadi öde bakalım. Bir sandalye 4 bin - 5 bin lira. Bir masa şu kadar, bu camların camcı geldiği zaman metrekaresi şu kadar, takılması bu kadar.Bir masa şu kadar, bu camların camcı geldiği zaman metrekaresi şu kadar, takılması bu kadar. Ne oldu bu kadar para? Öfkenin parası, akıl parası. Ne oldu bu kadar para? Öfkenin parası, akıl parası. Öfkelenmenin cezası olmuş oluyor. Öfkelenmenin cezası olmuş oluyor.

Öfkelenmeyeceğiz, sinirlenmeyeceğiz. Öfkelenmeyeceğiz, sinirlenmeyeceğiz.

Tamam, bu zor bir şey, kolay değil. İnsanın canı çıkmayınca huy çıkmaz.Tamam, bu zor bir şey, kolay değil. İnsanın canı çıkmayınca huy çıkmaz. Öfkeli bir insan, öfkesiz insan olacak.Öfkeli bir insan, öfkesiz insan olacak. Geveze insan, sakin insan olacak.Geveze insan, sakin insan olacak. Şakacı bir insan, ciddi bir insan olacak. İnşaallah. İnşaallah olur. Şakacı bir insan, ciddi bir insan olacak. İnşaallah. İnşaallah olur.

İnşaallah olur ama çok zor. İnşaallah olur ama çok zor.

Şairin birisi; "Kırk gün oldu, kaynatırım kaynamaz." diyor.Şairin birisi; "Kırk gün oldu, kaynatırım kaynamaz." diyor. "Kırk gün" demek, hoca erbaîne sokmuş dervişi, uğraşıyor ki "Kırk gün" demek, hoca erbaîne sokmuş dervişi, uğraşıyor ki kalp gözü açılsın da iyi bir insan olsun.kalp gözü açılsın da iyi bir insan olsun. Hâlâ öyle; eski hamam eski tas.Hâlâ öyle; eski hamam eski tas. Kazın etinin kazana koyup da kaynat kaynat, kaynat kaynat pişmediği gibi,Kazın etinin kazana koyup da kaynat kaynat, kaynat kaynat pişmediği gibi, lastik gibi, hâlâ pişmedi... lastik gibi, hâlâ pişmedi... Kırk gün değil kırk yıl oluyor, pişmiyor adam! Kırk yıl oluyor, pişmiyor! Kırk gün değil kırk yıl oluyor, pişmiyor adam! Kırk yıl oluyor, pişmiyor!

Sen derviş miydin? "Elhamdülillah, Hasip Efendi'den ders almıştım." Sen derviş miydin?

"Elhamdülillah, Hasip Efendi'den ders almıştım."

Maşâallah. "Aziz Efendi'den ders almıştım." Maşâallah. Maşâallah.

"Aziz Efendi'den ders almıştım."

Maşâallah.

"Mehmed Efendi'den ders almıştım." Maşâallah. "Mehmed Efendi'den ders almıştım."

Maşâallah.

E ne bu hâl? Sen bu tekkeden ne öğrendin, bu dervişlikten ne anladın? E ne bu hâl? Sen bu tekkeden ne öğrendin, bu dervişlikten ne anladın?

İşte bu. Yunus Emre ne güzel anlamış: Dövene elsiz gerek, Sövene dilsiz gerek, İşte bu.

Yunus Emre ne güzel anlamış:

Dövene elsiz gerek,

Sövene dilsiz gerek,

Derviş gönülsüz gerek, Sen derviş olamazsın. Derviş gönülsüz gerek,

Sen derviş olamazsın.

Derviş bağrı baş gerek, Gözü dolu yaş gerek, Koyundan yavaş gerek, Derviş bağrı baş gerek,

Gözü dolu yaş gerek,

Koyundan yavaş gerek,

Sen derviş olamazsın. Sen derviş olamazsın.

İnsan güzel huyları alacak, bu sükûneti alacak, İnsan güzel huyları alacak, bu sükûneti alacak, bu güzel ahlâkı alacak, gözü yaşlı hassas bir insan olacak.bu güzel ahlâkı alacak, gözü yaşlı hassas bir insan olacak. Öyle çok akıllılık iyi değil, çok bilgiçlik iyi değil, çok gevezelik iyi değil,Öyle çok akıllılık iyi değil, çok bilgiçlik iyi değil, çok gevezelik iyi değil, çok sinirlilik iyi değil. Ama herkes sinirine bir bahane buluyor. çok sinirlilik iyi değil. Ama herkes sinirine bir bahane buluyor.

"Hocam şöyle yaptı da ondan kızdım, haklı değil miyim?" "Hocam şöyle yaptı da ondan kızdım, haklı değil miyim?"

Değilsin. Sakin sakin yapsaydın çok daha güzel hâllolurdu. Değilsin. Sakin sakin yapsaydın çok daha güzel hâllolurdu.

Hatırınızda kalsın diye söyleyeyim: Hatırınızda kalsın diye söyleyeyim:

Güya rüzgar ile güneş iddialaşmışlar. Güya rüzgar ile güneş iddialaşmışlar. Adamın birisi palto giymiş, yolda gidiyormuş.Adamın birisi palto giymiş, yolda gidiyormuş. Demişler ki; "Bu adamın sırtından paltoyu ben çıkartırım."Demişler ki; "Bu adamın sırtından paltoyu ben çıkartırım." Ötekisi demiş; "Sen çıkartamazsın, ben çıkartırım." Sen çıkartırsın, ben çıkartırım... Ötekisi demiş; "Sen çıkartamazsın, ben çıkartırım." Sen çıkartırsın, ben çıkartırım...

Rüzgarla güneş konuşur mu, iddialaşır mı? Rüzgarla güneş konuşur mu, iddialaşır mı?

İddialaşmaz, konuşmaz ama ders çıkacak sonunda. İddialaşmaz, konuşmaz ama ders çıkacak sonunda.

Rüzgar adamın paltosunu çıkartmak için bir esmiş, eteğinden biraz kaldırmış. Rüzgar adamın paltosunu çıkartmak için bir esmiş, eteğinden biraz kaldırmış. Biraz daha esmiş, üst tarafını da kaldırmış. Biraz daha esmiş, üst tarafını da kaldırmış.

Adam "Oo rüzgar çıktı!" demiş, yakasından tutmuş, paltosuna biraz daha sıkı sarılmış. Adam "Oo rüzgar çıktı!" demiş, yakasından tutmuş, paltosuna biraz daha sıkı sarılmış.

Rüzgar vay bu sefer olmadı, biraz daha hızlı esmiş 'vuuuvvv' diye. Rüzgar vay bu sefer olmadı, biraz daha hızlı esmiş 'vuuuvvv' diye.

Adam biraz daha sıkı sarılmış. Fırtına olmuş, biraz daha sıkı sarılmış. Adam biraz daha sıkı sarılmış. Fırtına olmuş, biraz daha sıkı sarılmış. Bora olmuş, evler sarsılmaya başlıyor, adam girmiş bir köşeye, paltosuna daha sıkı sarılmış. Bora olmuş, evler sarsılmaya başlıyor, adam girmiş bir köşeye, paltosuna daha sıkı sarılmış.

Palto çıkmadı. Adam gittikçe daha fazla sarılıyor... Palto çıkmadı. Adam gittikçe daha fazla sarılıyor...

Güneş demiş ki; "Beceremedin işte bu işi, sen çekil kenara." Güneş demiş ki;

"Beceremedin işte bu işi, sen çekil kenara."
Fırtına çekilmiş kenara. Güneş çıkmış; bir tatlı tebessüm.Fırtına çekilmiş kenara. Güneş çıkmış; bir tatlı tebessüm. Ohh adam şöyle bir paltosunu düzeltmiş. Ohh adam şöyle bir paltosunu düzeltmiş. Ondan sonra biraz daha, bir tatlı tebessüm daha, biraz daha... Ondan sonra biraz daha, bir tatlı tebessüm daha, biraz daha...

Adam kendiliğinden paltoyu çıkartmış, eline almış; Adam kendiliğinden paltoyu çıkartmış, eline almış; "Ya ne güzel, güneş çıktı fırtınadan sonra..." diye. "Ya ne güzel, güneş çıktı fırtınadan sonra..." diye.

İşte bak, palto da tatlılıkla çıkıyor; fırtına gibi olmakla, bora gibi olmakla çıkmıyor. İşte bak, palto da tatlılıkla çıkıyor; fırtına gibi olmakla, bora gibi olmakla çıkmıyor.

Bundan ders alınsın diye... Bundan ders alınsın diye...

"Allahu Teâlâ hazretleri unf ile şiddet ile yapılmayacak elde edilmeyecek"Allahu Teâlâ hazretleri unf ile şiddet ile yapılmayacak elde edilmeyecek çok şeyleri hilm ile yumuşak başlılık ile hâsıl eder." diyor Peygamber Efendimiz. çok şeyleri hilm ile yumuşak başlılık ile hâsıl eder." diyor Peygamber Efendimiz.

Onun için hilm sahibi olacağız. Halim selim olacağız.Onun için hilm sahibi olacağız. Halim selim olacağız. Halim selim olmak; yani gazaplı olmamak, sakin olmak. Halim selim olmak; yani gazaplı olmamak, sakin olmak.

Sahabeden bazı kimseler hilmiyle mâruf.Sahabeden bazı kimseler hilmiyle mâruf. Sonra devletin başına da geçtiler.Sonra devletin başına da geçtiler. Bunların karşısına bazı adamları getirmişler, suçlu, suçlarından dolayı cezaya çarptırılmışlar. Bunların karşısına bazı adamları getirmişler, suçlu, suçlarından dolayı cezaya çarptırılmışlar. Adam el kaldırmış, demiş ki; "Bir şey soracağım yâ halife."Adam el kaldırmış, demiş ki;

"Bir şey soracağım yâ halife."
"Sor." "Siz, insanlar arasında hâlim selim olmakla tanınıyorsunuz."Sor."

"Siz, insanlar arasında hâlim selim olmakla tanınıyorsunuz.
Biz bu suçları başka bir hükümdara yapsaydık ne yaparlardı?" Biz bu suçları başka bir hükümdara yapsaydık ne yaparlardı?"

"Benim verdiğim cezayı vermeleri lazımdı, yine verirlerdi." "Benim verdiğim cezayı vermeleri lazımdı, yine verirlerdi."

"Peki, o zaman sizin hâlim selim olduğunuzun kıymeti farkı nerede kaldı?" demiş. "Peki, o zaman sizin hâlim selim olduğunuzun kıymeti farkı nerede kaldı?" demiş.

Şöyle bir düşünmüş. "Hadi affettim sizi bu sefer. Gidin, bir daha yapmayın." demiş. Şöyle bir düşünmüş.

"Hadi affettim sizi bu sefer. Gidin, bir daha yapmayın." demiş.

Halim selim olacağız. Sakin olacağız. Bunda çok fayda var. Halim selim olacağız. Sakin olacağız. Bunda çok fayda var.

Hilm hakkında çok hadîs-i şerîfler var. Gazabın fenalığı hakkında çok hadîs-i şerîfler var. Hilm hakkında çok hadîs-i şerîfler var. Gazabın fenalığı hakkında çok hadîs-i şerîfler var. İşte bu cümle yeter bize; Lâ tağdab ve leke'l-cennetü.İşte bu cümle yeter bize;

Lâ tağdab ve leke'l-cennetü.
"Gazaplanma; sana cennet var." Gazaplanmazsan, öfkelenmezsen cennet var. "Gazaplanma; sana cennet var." Gazaplanmazsan, öfkelenmezsen cennet var.

Gelelim üçüncü cümlesine. Gelelim üçüncü cümlesine. Orada Efendimiz buyuruyor ki...Orada Efendimiz buyuruyor ki... Bu kolay, bunu herkes yapar, sen de yaparsın ben de yapabilirim: Bu kolay, bunu herkes yapar, sen de yaparsın ben de yapabilirim:

İstağfiri'llâhe fi'l-yevmi seb'îne merreten kable en teğîbe'ş-şemsü. İstağfiri'llâhe fi'l-yevmi seb'îne merreten kable en teğîbe'ş-şemsü. "Güneş batmadan evvel günde yetmiş defa estağfirullah de,"Güneş batmadan evvel günde yetmiş defa estağfirullah de, Allah'tan tevbe ve istiğfar iste. Allah'tan tevbe ve istiğfar iste. " Yuğfer leke seb'îne âmen. "Yetmiş yıllık günahın mağfiret olunur." " Yuğfer leke seb'îne âmen. "Yetmiş yıllık günahın mağfiret olunur."

Kolay bir şey, yaparız. Niye "ikindiden sonra" dedi? Kolay bir şey, yaparız.

Niye "ikindiden sonra" dedi?
Niye "güneşin batmasından az evvel" dedi? Mânevî bir sebep var; Niye "güneşin batmasından az evvel" dedi?

Mânevî bir sebep var;

İnsanın vazifeli müfettiş melekleri, gece meleği gündüz meleği vardır. İnsanın vazifeli müfettiş melekleri, gece meleği gündüz meleği vardır. Gündüz melekleri gece meleklerine insanı o vakitte teslim eder. Gündüz melekleri gece meleklerine insanı o vakitte teslim eder. Meleklerde nöbet değişimi oluyor. O nöbet değişimi esnasında sen tevbe ve istiğfar ediyorsun. Meleklerde nöbet değişimi oluyor. O nöbet değişimi esnasında sen tevbe ve istiğfar ediyorsun.

"Yâ Rabbi! Beni affet. Yâ Rabbi! Benim günahlarımı bağışla. "Yâ Rabbi! Beni affet. Yâ Rabbi! Benim günahlarımı bağışla. Yâ Rabbi! Beni avf u mağfiret eyle." diyorsun. Yâ Rabbi! Beni avf u mağfiret eyle." diyorsun.

Öyle deyince tabii insan affolunuyor. İnsan yeni meleğe temiz, günahsız teslim ediliyor. Öyle deyince tabii insan affolunuyor. İnsan yeni meleğe temiz, günahsız teslim ediliyor.

Bir de istiğfar ederken giden meleğe Allahu Teâlâ hazretleri soracak, her şeyi bildiği hâlde; Bir de istiğfar ederken giden meleğe Allahu Teâlâ hazretleri soracak, her şeyi bildiği hâlde;

"Kulumu nasıl bıraktın ey meleğim?" "Kulumu nasıl bıraktın ey meleğim?"

"Tevbe ve istiğfar ediyordu yâ Rabbi." diyecek. "Tevbe ve istiğfar ediyordu yâ Rabbi." diyecek.

O bakımdan bu ikindi ve akşam arasının kıymetini iyi bilin. O bakımdan bu ikindi ve akşam arasının kıymetini iyi bilin. O zamanda Allah'a iyi kulluk etmeye dikkat edin. O zamanda Allah'a iyi kulluk etmeye dikkat edin.

Allahu Teâlâ hazretleri, müfessirlerin bazılarının beyanına göre, Allahu Teâlâ hazretleri, müfessirlerin bazılarının beyanına göre, ve'l-asr diye ikindi namazına yemin etti.ve'l-asr diye ikindi namazına yemin etti. Tabii başka teviller, tefsirler de var da, Tabii başka teviller, tefsirler de var da, ikindi namazının ehemmiyetini müfessirler ve'l-asr sûresinde anlatmıştır. ikindi namazının ehemmiyetini müfessirler ve'l-asr sûresinde anlatmıştır.

Neden ehemmiyeti çok? Neden ehemmiyeti çok?

Çünkü ikindi vakti insanların ticarete daldığı, Çünkü ikindi vakti insanların ticarete daldığı, dünya işlerini "Aman akşam olmadan bitireyim..." diye dünya işlerini "Aman akşam olmadan bitireyim..." diye acele acele yapmaya çalıştıkları zamandır. acele acele yapmaya çalıştıkları zamandır. O zamanda Allah'ın huzuruna gelip de ibadeti yapabilmek zor olduğundan kıymetli oluyor. O zamanda Allah'ın huzuruna gelip de ibadeti yapabilmek zor olduğundan kıymetli oluyor.

İkindi vaktine dikkat edin İkindi vaktine dikkat edin ve ikindiyle akşamın arasında yetmiş defa -bu hadîs-i şerîfi duyduğunuza göre- istiğfar edin.ve ikindiyle akşamın arasında yetmiş defa -bu hadîs-i şerîfi duyduğunuza göre- istiğfar edin. Otuz üç, altmış altı, estağfirullah estağfirullah tesbihin iki tarafını tamamlarsınız,Otuz üç, altmış altı, estağfirullah estağfirullah tesbihin iki tarafını tamamlarsınız, dört tane daha eklersiniz; yetmiş. Yetmiş tane estağfirullah. dört tane daha eklersiniz; yetmiş. Yetmiş tane estağfirullah.

Yetmiş yıllık günahı affoluyor. İnsan diyebilir ki; Yetmiş yıllık günahı affoluyor.

İnsan diyebilir ki;

"Ben daha yetmiş yaşında değilim veya yetmiş yıldır günahkâr değilim. "Ben daha yetmiş yaşında değilim veya yetmiş yıldır günahkâr değilim. Bebekken daha günahlar yazılmıyordu..." Bebekken daha günahlar yazılmıyordu..."

Efendimiz buyuruyor ki; Efendimiz buyuruyor ki;

Kâle: Leyse lî zenbun seb'îne âmen. "Yetmiş yıllık günahım yok." dersen, Kâle: Leyse lî zenbun seb'îne âmen. "Yetmiş yıllık günahım yok." dersen, diyecek olursan, öyle bir itiraz olursa... diyecek olursan, öyle bir itiraz olursa...

Bunu herhâlde dinleyen diyemiyor. Bunu herhâlde dinleyen diyemiyor. Dinleyen nasıl diyecek ki Resûlullah'a "Benim yetmiş yıllık günahım yok." diye.Dinleyen nasıl diyecek ki Resûlullah'a "Benim yetmiş yıllık günahım yok." diye. İyi bir müslüman kendisinin hatasını kusurunu bilir, böyle diyemez. İyi bir müslüman kendisinin hatasını kusurunu bilir, böyle diyemez. Demek ki bu bir üslup, anlatım şekli oluyor. Demek ki bu bir üslup, anlatım şekli oluyor. Hani biz de bazen vaiz olarak konuşurken deriz ya, karşılıklı konuşma yapıyor gibi yaparız. Hani biz de bazen vaiz olarak konuşurken deriz ya, karşılıklı konuşma yapıyor gibi yaparız.

"Benim yetmiş yıllık günahım yok." O zaman babanın günahı affolunur. "Benim yetmiş yıllık günahım yok."

O zaman babanın günahı affolunur.

"Babamın yetmiş yıllık günahı yok." O zaman ev halkının günahı affolur. "Babamın yetmiş yıllık günahı yok."

O zaman ev halkının günahı affolur.

"Ev halkının o kadar günahı yok." O zaman komşularının günahı affolur. "Ev halkının o kadar günahı yok."

O zaman komşularının günahı affolur.

Konuşma, muhtemel itirazları düşünerek bazen vaiz, nasihatçi o itirazı dile getirir, cevabını verir.Konuşma, muhtemel itirazları düşünerek bazen vaiz, nasihatçi o itirazı dile getirir, cevabını verir. Allahu âlem bu hadîs-i şerîfte o durum var. Allahu âlem bu hadîs-i şerîfte o durum var.

"Benim yetmiş yıllık günahım yoktur." dersen "Benim yetmiş yıllık günahım yoktur." dersen ey benim nasihatimi dinleyen kişi, babanın varsa günahı o affolur.ey benim nasihatimi dinleyen kişi, babanın varsa günahı o affolur. "Babamın da yoktur." dersen, o zaman evindekilerin günahı affolur. "Babamın da yoktur." dersen, o zaman evindekilerin günahı affolur. "Evindekilerin yoktur." dersen komşularının günahları affolur. "Evindekilerin yoktur." dersen komşularının günahları affolur.

İyi insanın komşuluğu da ne kadar kıymetli, görüyorsunuz. İyi insanın komşuluğu da ne kadar kıymetli, görüyorsunuz.

Allah bizi iyi komşularla komşu eylesin. İyi insanlarla bir arada olmayı nasip etsin. Allah bizi iyi komşularla komşu eylesin. İyi insanlarla bir arada olmayı nasip etsin.

İnşaallah şu cemaat olarak mahalleler kuralım da namazlı niyazlı insanlar bir arada oturalım.İnşaallah şu cemaat olarak mahalleler kuralım da namazlı niyazlı insanlar bir arada oturalım. Perakende dağılmanın da bazı zararları oluyor, yetişmek bakımından. Perakende dağılmanın da bazı zararları oluyor, yetişmek bakımından.

İyi komşunun da bak etrafına ne kadar faydası oluyor.İyi komşunun da bak etrafına ne kadar faydası oluyor. Durduğun yerden bir de bakıyorsun günahların silinmiş. Durduğun yerden bir de bakıyorsun günahların silinmiş. Nereden olduğunu bilemezsin. Neden? Nereden olduğunu bilemezsin.

Neden?

Komşun istiğfar etti, sevabı faydası sana da düştü. Komşun istiğfar etti, sevabı faydası sana da düştü.

Onun için burada iyi insanlara yakın olmanın kıymeti anlaşılıyor, komşunun kıymeti anlaşılıyor. Onun için burada iyi insanlara yakın olmanın kıymeti anlaşılıyor, komşunun kıymeti anlaşılıyor.

Bunu da hatırınızda iyi tutun. Bir kere daha özetleyivereyim. Bunu da hatırınızda iyi tutun. Bir kere daha özetleyivereyim. Bitmiş vaktimiz ama bir kere daha özetleyivereyim: Bitmiş vaktimiz ama bir kere daha özetleyivereyim:

İnsanlardan hiçbir şey isteme; sana cennet var. İnsanlardan hiçbir şey isteme; sana cennet var. "İstemezsen" demek. Kızma; sana cennet var. "İstemezsen" demek. Kızma; sana cennet var. Kızmazsan cennetlik olursun. Kızmazsan cennetlik olursun. Her gün güneş batmadan evvel yetmiş defa tevbe ve istiğfar et, yetmiş yıllık günahın affolur.Her gün güneş batmadan evvel yetmiş defa tevbe ve istiğfar et, yetmiş yıllık günahın affolur. "Benim yetmiş yıllık günahım yok." dersen, babanın yetmiş yıllık günahı affolur. "Benim yetmiş yıllık günahım yok." dersen, babanın yetmiş yıllık günahı affolur. "Babamın öyle günahı yoktur." dersen, ev halkının ehli beytinin günahı affolur."Babamın öyle günahı yoktur." dersen, ev halkının ehli beytinin günahı affolur. "Ehli beytimin öyle günahı yok." dersen, komşularının günahı affolur."Ehli beytimin öyle günahı yok." dersen, komşularının günahı affolur. "Derece derece etrafa senin hayrın bereketin yayılır..." demek. "Derece derece etrafa senin hayrın bereketin yayılır..." demek.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sevdiği razı olduğu güzel huylarla mütehâllik eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi sevdiği razı olduğu güzel huylarla mütehâllik eylesin. Ârif, kâmil, zarif, edip, hoş hâlli, güzel huylu, tatlı dilli,Ârif, kâmil, zarif, edip, hoş hâlli, güzel huylu, tatlı dilli, geçimli müslüman olmayı cümlemize nasip eylesin. geçimli müslüman olmayı cümlemize nasip eylesin.

Neden? Neden?

Çünkü Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, aziz kardeşlerim, buyurdu ki; Çünkü Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, aziz kardeşlerim, buyurdu ki;

Buistü li-ütemmime mekârime'l-ahlâk. Buistü li-ütemmime mekârime'l-ahlâk. "Ben güzel ahlâkı insanlara öğreteyim de eksikleri tamamlatayım,"Ben güzel ahlâkı insanlara öğreteyim de eksikleri tamamlatayım, insanlar güzel huylu olsunlar diye peygamber gönderildim." insanlar güzel huylu olsunlar diye peygamber gönderildim."

Sen güzel huyu ne sanıyorsun? Kıyıda, kenarda köşede, olsa da olmasa da olur bir şey mi sanıyorsun? Sen güzel huyu ne sanıyorsun? Kıyıda, kenarda köşede, olsa da olmasa da olur bir şey mi sanıyorsun?

Senin dindarlığından gaye, güzel huylu bir insan olman. Senin dindarlığından gaye, güzel huylu bir insan olman.

Hanımını kenara çektiğimiz zaman, seni sorduğumuz zaman, "İyi insandır." diyecek. Hanımını kenara çektiğimiz zaman, seni sorduğumuz zaman, "İyi insandır." diyecek.

Birisi öldü, hanımı diyor ki; Birisi öldü, hanımı diyor ki;

"Şu kadar yıllık beraberlik, evlilik hayatımızda bir kere incinmedim." "Şu kadar yıllık beraberlik, evlilik hayatımızda bir kere incinmedim."

Hanımına böyle dedirtebiliyor musun? Hanımına böyle dedirtebiliyor musun?

Bu önemli. Komşuna seni sordukları zaman; Bu önemli. Komşuna seni sordukları zaman;

"Nasıl bilirsin? Bizim bu adamla biraz bir iş yapmamız lazım, hakkında nasıl bilgi verirsin bize?" "Nasıl bilirsin? Bizim bu adamla biraz bir iş yapmamız lazım, hakkında nasıl bilgi verirsin bize?"

"Allah selâmet versin, çok iyi insandır, melek gibidir."Allah selâmet versin, çok iyi insandır, melek gibidir. Kırk yıllık komşuluğumuz oldu, bir kere incinmedim." Dedirtebiliyor musun? Kırk yıllık komşuluğumuz oldu, bir kere incinmedim."

Dedirtebiliyor musun?

Arkadaşlık yaptığın insanlara dedirtebiliyor musun? Arkadaşlık yaptığın insanlara dedirtebiliyor musun?

Bu, güzel huylu olmak; etraftan beğenilmek. Bu, güzel huylu olmak; etraftan beğenilmek.

Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin. Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin.

Çok kıymetli bir kardeşimiz vardı, Çok kıymetli bir kardeşimiz vardı, Muammer Dolmacı, geçen gün vefat etti. Götürdük Isparta'da gömülecek.Muammer Dolmacı, geçen gün vefat etti. Götürdük Isparta'da gömülecek. Bilmiyorum, gazetelerde filan fotoğraflarını çektiler, belki de çıkmıştır. Bilmiyorum, gazetelerde filan fotoğraflarını çektiler, belki de çıkmıştır. Öyle bir kalabalık toplandı ki,Öyle bir kalabalık toplandı ki, öyle Allah'ın hoş hâlli kulları, sevimli müslümanlar toplandı ki öyle Allah'ın hoş hâlli kulları, sevimli müslümanlar toplandı ki oraya, insan o gelenlerin hepsine baktıkça iftihar ediyor.oraya, insan o gelenlerin hepsine baktıkça iftihar ediyor. O kardeşimizin de, o kadar geniş, insanlara kendisini sevdirmesiO kardeşimizin de, o kadar geniş, insanlara kendisini sevdirmesi kendisinin hüsnü hâline alâmet oluyor... kendisinin hüsnü hâline alâmet oluyor...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2