Namaz Vakitleri

28 Cemâziye'l-Âhir 1446
29 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:22
Öğle
13:11
İkindi
15:30
Akşam
17:51
Yatsı
19:17
Detaylı Arama

Sünneti İhya Etmenin Şeref ve Sorumluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Âhir 1421 / 25.09.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah'ın Rahmeti Benim Halifelerimin Üzerine Olsun, Geceleyin Kılınan İki Rekat Namaz, Efendimizin Adını Duyar Duymaz Salavat | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sünneti İhya Etmenin Şeref ve Sorumluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Cemâziye'l-Âhir 1421 / 25.09.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah'ın Rahmeti Benim Halifelerimin Üzerine Olsun, Geceleyin Kılınan İki Rekat Namaz, Efendimizin Adını Duyar Duymaz Salavat | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemin. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn.el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemin. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Muhammedini'l Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin yevmi'd-dîn. Muhammedini'l Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin yevmi'd-dîn.

Emma ba'd. Fe-kâle Resûlullahü sallallahu aleyhi ve sellem: Emma ba'd.

Fe-kâle Resûlullahü sallallahu aleyhi ve sellem:

Rahmetullâhi alâ hulefâye kîle: ve mâ hulefâûke yâ Resûlallâh?Rahmetullâhi alâ hulefâye kîle: ve mâ hulefâûke yâ Resûlallâh? Kâle: ellezîne sünnetî ve yuallimünnehe'n-nâs. Kâle: ellezîne sünnetî ve yuallimünnehe'n-nâs.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl.

291. sayfadan. Kîle: ve mâ hulefâûke yâ Resûlallâh? 291. sayfadan.

Kîle: ve mâ hulefâûke yâ Resûlallâh?
Kâle: ellezîne sünnetî ve yu'allimünnehe'n-nâs. Kâle: ellezîne sünnetî ve yu'allimünnehe'n-nâs.

Bu okunan hadîs-i şerîfinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Bu okunan hadîs-i şerîfinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Rahmetullâhi alâ hulefâye. "Allah'ın rahmeti benim halifelerimin üzerine olsun." Rahmetullâhi alâ hulefâye. "Allah'ın rahmeti benim halifelerimin üzerine olsun."

Halife, "bir insanın makamında o gittikten sonra onun yerine o vazifeyi yapan kişiye" derler. Halife, "bir insanın makamında o gittikten sonra onun yerine o vazifeyi yapan kişiye" derler. Halefi oluyor, halef olan kimseye "halife" derler. Arkasından o geliyor. Halefi oluyor, halef olan kimseye "halife" derler. Arkasından o geliyor. Peygamber Efendimiz; "Benim halifelerime Allah'ın rahmeti olsun, Allah onları rahmetine gark etsin." diye dua ediyor. Peygamber Efendimiz; "Benim halifelerime Allah'ın rahmeti olsun, Allah onları rahmetine gark etsin." diye dua ediyor. Sahabe-i kirâmda şaşırıyorlar. Sahabe-i kirâmda şaşırıyorlar. Peygamber Efendimiz'den sonra peygamber gelmeyecek, ne demek bu şey. Peygamber Efendimiz'den sonra peygamber gelmeyecek, ne demek bu şey.

"Halifelerim ne demek?" Ve mâ hulefâûke yâ Resûlallâh? "Halifelerim ne demek?"

Ve mâ hulefâûke yâ Resûlallâh?
"Senin halifelerin ne oluyor, ne demek oluyor?" diye sordukları zaman, buyuruyor ki; "Senin halifelerin ne oluyor, ne demek oluyor?" diye sordukları zaman, buyuruyor ki;

"Benim halifelerim" Ellezîne. "O kimselerdir ki.""Benim halifelerim" Ellezîne. "O kimselerdir ki." sünnetî. "Benim sünnetimi ihyâ ederler" Ve yu'allimûnehâ.sünnetî. "Benim sünnetimi ihyâ ederler" Ve yu'allimûnehâ. "Ve benim sünnetimi öğretirler" E'n-nâse. "İnsanlara..." "Ve benim sünnetimi öğretirler" E'n-nâse. "İnsanlara..."

"Benim sünnetimi ihyâ edenler ve benim sünnetimi insanlara öğretenler benim halifelerimdir." buyurmuş oluyor. "Benim sünnetimi ihyâ edenler ve benim sünnetimi insanlara öğretenler benim halifelerimdir." buyurmuş oluyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Bu, Peygamber Efendimiz'in sünnetini tutanlara çok büyük makam, çok büyük bir müjde, çok büyük bir iltifat. Bu, Peygamber Efendimiz'in sünnetini tutanlara çok büyük makam, çok büyük bir müjde, çok büyük bir iltifat.

Sünnet ne demek? Bir kimsenin yaşam tarzı, hayatta yaşayış şekli, gittiği yol… Sünnet ne demek?

Bir kimsenin yaşam tarzı, hayatta yaşayış şekli, gittiği yol…
Bir kimse bir çığır açarsa, yeni bir adet ortaya koyarsa ona senne, sünneten derler. Bir kimse bir çığır açarsa, yeni bir adet ortaya koyarsa ona senne, sünneten derler. "Bir çığır açtı, ortaya bir adet koydu, bir adet başlattı." derler."Bir çığır açtı, ortaya bir adet koydu, bir adet başlattı." derler. Âdet, "insanın yaşantısı, hayatı yaşamak tarzı" demek. Âdet, "insanın yaşantısı, hayatı yaşamak tarzı" demek.

"Benim sünnetimi ihyâ edenler." Benim yaşam tarzımı, hayatımı, sözlerimle, "Benim sünnetimi ihyâ edenler." Benim yaşam tarzımı, hayatımı, sözlerimle, davranışlarımla, tavsiyelerimle, belirttiğim yol, bunu ihyâ edenler, davranışlarımla, tavsiyelerimle, belirttiğim yol, bunu ihyâ edenler, Peygamber Efendimiz'in halifeleri [olmuş oluyor.] İhyâ "canlandırmak" demek. Peygamber Efendimiz'in halifeleri [olmuş oluyor.]

İhyâ "canlandırmak" demek.
Sünneti ihyâ etmek nasıl olur? Onu yaşamakla olur.Sünneti ihyâ etmek nasıl olur?

Onu yaşamakla olur.
Peygamber Efendimiz'in hayatında neler yapıyor idi ise,Peygamber Efendimiz'in hayatında neler yapıyor idi ise, mübarek âdetleri neler idiyse onu yapanlar, onu kendi hayatında aynen uygulayanlar, mübarek âdetleri neler idiyse onu yapanlar, onu kendi hayatında aynen uygulayanlar, ihyâ ediyor demektir. Mesela biz sakal bırakmışız. Herkes bırakmıyor. ihyâ ediyor demektir.

Mesela biz sakal bırakmışız. Herkes bırakmıyor.
Burada sakalların kesilmesi umumi bir adet… Burada sakalların kesilmesi umumi bir adet… Belki buralarda da, Avrupalılar arasında da bırakanlar var ama umumiyetle kesiyorlar. Belki buralarda da, Avrupalılar arasında da bırakanlar var ama umumiyetle kesiyorlar.

Biz sakal bırakıyoruz. Neden? Biz sakal bırakıyoruz. Neden?

Peygamber Efendimiz; "Sakallarınızı uzatınız, bıyıklarınızı kısaltınız." buyurmuş. Peygamber Efendimiz; "Sakallarınızı uzatınız, bıyıklarınızı kısaltınız." buyurmuş. Kendisi de sakallarını uzatırdı ve bıyıklarını da derisi görünecek kadar kısaltırdı.Kendisi de sakallarını uzatırdı ve bıyıklarını da derisi görünecek kadar kısaltırdı. Çünkü sakalın uzamasında hikmetler var. Faydalar var, boğazı koruyor. Çünkü sakalın uzamasında hikmetler var. Faydalar var, boğazı koruyor.

Bıyığın kesilmesinde faydalar var. Çünkü oranın temiz olması lazım. Bıyığın kesilmesinde faydalar var. Çünkü oranın temiz olması lazım. O mıntıkanın öyle mümkün olduğu kadar temiz olması lazım. Daha başka hikmetleri [de] var tabii. O mıntıkanın öyle mümkün olduğu kadar temiz olması lazım. Daha başka hikmetleri [de] var tabii.

Bir; onu ihyâ edenler, yaşayanlar. Böylece o yaşam tarzını canlı tutanlar. Bir; onu ihyâ edenler, yaşayanlar. Böylece o yaşam tarzını canlı tutanlar.

İki; ve yu'allimûnehe'n-nâs. Ve bu sünneti başkalarına öğretenler; İki; ve yu'allimûnehe'n-nâs.

Ve bu sünneti başkalarına öğretenler;
"Resûlullah Efendimiz böyle yapardı, böyle giyinirdi, böyle yemek yerdi. "Resûlullah Efendimiz böyle yapardı, böyle giyinirdi, böyle yemek yerdi. Böyle uyurdu, günlük hayatını böyle geçirirdi.Böyle uyurdu, günlük hayatını böyle geçirirdi. Şöyle bir tavsiyede bulunmuştu. Şunu şöyle yapmamızı istiyordu." gibi,Şöyle bir tavsiyede bulunmuştu. Şunu şöyle yapmamızı istiyordu." gibi, insanlara Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğretenler Peygamber Efendimiz'in halifeleridir. insanlara Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğretenler Peygamber Efendimiz'in halifeleridir.

Sanki mesela Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz Sanki mesela Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz gibi müslümanları yönetmeye başlarına tayin olundu, halifesi oldu.gibi müslümanları yönetmeye başlarına tayin olundu, halifesi oldu. Ömer Efendimiz gibi, Osman Efendimiz, Hz. Ali Efendimiz gibi. Ömer Efendimiz gibi, Osman Efendimiz, Hz. Ali Efendimiz gibi.

O halde bu büyük şereften biz de mümkün oldukça azami ölçüde nasibimizi almaya çalışalım.O halde bu büyük şereften biz de mümkün oldukça azami ölçüde nasibimizi almaya çalışalım. Sünnete uygun yaşayalım.Sünnete uygun yaşayalım. Ve sünneti insanlara sünnet-i senniyye-i Nebeviyye'yi insanlara öğretelim. Ve sünneti insanlara sünnet-i senniyye-i Nebeviyye'yi insanlara öğretelim.

En kolaylıkla öğretebileceğimiz kendi çocuklarımızdır.En kolaylıkla öğretebileceğimiz kendi çocuklarımızdır. Ondan sonra da bizi seven insanlara, bizi tanıyan ağabey diye hürmet eden insanlar;Ondan sonra da bizi seven insanlara, bizi tanıyan ağabey diye hürmet eden insanlar; etrafımızdaki akrabamız, arkadaşlarımız, samimi dostlarımız…etrafımızdaki akrabamız, arkadaşlarımız, samimi dostlarımız… "Peygamber Efendimiz böyle yapardı, böyle yapardı…" diyerek öğrenip"Peygamber Efendimiz böyle yapardı, böyle yapardı…" diyerek öğrenip onlara da söylemek sureti ile bu şerefi biz de kazanalım. onlara da söylemek sureti ile bu şerefi biz de kazanalım.

İkinci hadîs-i şerîf, İkinci hadîs-i şerîf,

Rüddîhi yâ Âyişetü fe-va'llâhi lev şi'tü le-ecrallahü teâlâ me'iye cib'âle'z-zehebi ve fıddati. Rüddîhi yâ Âyişetü fe-va'llâhi lev şi'tü le-ecrallahü teâlâ me'iye cib'âle'z-zehebi ve fıddati.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kal, ev kemâ kal. Sadaka Resûlullah, fî mâ kal, ev kemâ kal.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Rüddîhi yâ Âyişetü. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Rüddîhi yâ Âyişetü.
"Ey eşim, hanımım, müslümanların annesi, Âişe, ey Âişe, geriye ver onu." "Ey eşim, hanımım, müslümanların annesi, Âişe, ey Âişe, geriye ver onu."

Ver geriye. Nedir bu onu geriye ver dediği şey onu sonra söyleyeceğim. Ver geriye. Nedir bu onu geriye ver dediği şey onu sonra söyleyeceğim.

Peygamber Efendimiz'e bir şey vermişler,Peygamber Efendimiz'e bir şey vermişler, Peygamber Efendimiz, "ya Âişe onu geriye iade et." diyor. Peygamber Efendimiz, "ya Âişe onu geriye iade et." diyor.

Rüddîhi yâ âyişetü fe-va'llâhi. "Çünkü Allah'a andolsun ki, yemin olsun ki" Va'llâhi lev şi'tü.Rüddîhi yâ âyişetü fe-va'llâhi. "Çünkü Allah'a andolsun ki, yemin olsun ki" Va'llâhi lev şi'tü. "Eğer ben dilesem, dilemiş olsaydım, isteseydim. Gönlümden murat etseydim, arzu etseydim." "Eğer ben dilesem, dilemiş olsaydım, isteseydim. Gönlümden murat etseydim, arzu etseydim."

Le-ecrallahü teâlâ me'iye. "Allahu Teâlâ benim yanımda akıtırdı, sağımda solumda…" Le-ecrallahü teâlâ me'iye. "Allahu Teâlâ benim yanımda akıtırdı, sağımda solumda…" Cib'ale'z-zehebi ve fıddati. "Altın dağlarını ve gümüş dağlarını yanımda cereyan ettirirdi, akıtırdı,Cib'ale'z-zehebi ve fıddati. "Altın dağlarını ve gümüş dağlarını yanımda cereyan ettirirdi, akıtırdı, yanımda gezdirirdi."yanımda gezdirirdi." Altın dağlarını, gümüş dağlarını altın ve gümüşü ben isteseydim,Altın dağlarını, gümüş dağlarını altın ve gümüşü ben isteseydim, Allah beni altına gümüşe gark ederdi. Allah beni altına gümüşe gark ederdi. İsteseydim verirdi." Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunu niçin söylemiş? İsteseydim verirdi."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunu niçin söylemiş?

Peygamber Efendimiz'in hanesine zengin bir hanım gelmiş.Peygamber Efendimiz'in hanesine zengin bir hanım gelmiş. Bakmış ki, Peygamber Efendimiz çok sade, sert bir yatak da yatıyor.Bakmış ki, Peygamber Efendimiz çok sade, sert bir yatak da yatıyor. Derinin içine hurmanın lifleri doldurulmuş. Hurmanın lifleri hangileri? Derinin içine hurmanın lifleri doldurulmuş.

Hurmanın lifleri hangileri?

Böyle yaprak köklerinin arasındaki sarı sarı şeyler, iplik gibi, ip gibi, sarı sarı şeyler.Böyle yaprak köklerinin arasındaki sarı sarı şeyler, iplik gibi, ip gibi, sarı sarı şeyler. Hurma lifleri onlar. O hurma lifleri doldurmuş deri. Hurma lifleri onlar. O hurma lifleri doldurmuş deri.

Şimdi deri pahalı değil mi? Pahalı. Bizim zamanımızda pahalı. Şimdi deri pahalı değil mi?

Pahalı. Bizim zamanımızda pahalı.
Ama o zaman en bol bulunan şey. Hatta o zaman bir ince kumaş çok daha pahalı.Ama o zaman en bol bulunan şey. Hatta o zaman bir ince kumaş çok daha pahalı. Ama deri ucuz. Çünkü herkes koyun, deve kesiyor, herkesin derisi var. Ama deri ucuz. Çünkü herkes koyun, deve kesiyor, herkesin derisi var. Acıktığı zaman mecburen deveyi kesiyor, kurutuyor, yavaş yavaş yiyor. Deri var… Acıktığı zaman mecburen deveyi kesiyor, kurutuyor, yavaş yavaş yiyor. Deri var…

Deriyi dikmek de kolay. Deriyi dikip hurma ağacından da lifleri tıkıp doldurmak da kolay.Deriyi dikmek de kolay. Deriyi dikip hurma ağacından da lifleri tıkıp doldurmak da kolay. En sade, en basit, döşek. Düşünecek olursak, belki en sıhhî. En sade, en basit, döşek. Düşünecek olursak, belki en sıhhî.

Yirminci yüzyılda şimdi düşünecek olursak. Belki en sağlıklı yatak o. Yirminci yüzyılda şimdi düşünecek olursak. Belki en sağlıklı yatak o. Hem de doktorların bel ağrısı çekenlere, bel fıtığı olanlara, sağı, solu,Hem de doktorların bel ağrısı çekenlere, bel fıtığı olanlara, sağı, solu, sırtı ağrıyanlara belki tavsiye edeceği bir şey.sırtı ağrıyanlara belki tavsiye edeceği bir şey. Ama o zaman için en mütevazı döşek cinsi. Ama o zaman için en mütevazı döşek cinsi.

O zengin kadın Peygamber Efendimiz'e iyi bir yatak göndermiş.O zengin kadın Peygamber Efendimiz'e iyi bir yatak göndermiş. Peygamber Efendimiz'i sevdiği için rahat etsin diye ona güzel bir yatak göndermiş.Peygamber Efendimiz'i sevdiği için rahat etsin diye ona güzel bir yatak göndermiş. Peygamber Efendimiz; "Onu geriye gönder." diye iade ettiriyor. Peygamber Efendimiz; "Onu geriye gönder." diye iade ettiriyor.

Benim okuduğum hadîs-i şerîfle bu olay aynı ise; Benim okuduğum hadîs-i şerîfle bu olay aynı ise; Peygamber Efendimiz o yatakta bir gece yatmış, çok rahat uyumuş.Peygamber Efendimiz o yatakta bir gece yatmış, çok rahat uyumuş. Ve teheccüde kalkamamış. Demek ki yorgun yattı. Yatak da çok rahattı. Ve teheccüde kalkamamış. Demek ki yorgun yattı. Yatak da çok rahattı. Teheccüt namazına kalkamayınca o rahat yatağı gönderiyor. Teheccüt namazına kalkamayınca o rahat yatağı gönderiyor. Kendi eski, haşin, sert, pek rahat ettirmeyen yatağını istiyor.Kendi eski, haşin, sert, pek rahat ettirmeyen yatağını istiyor. Çünkü; Çünkü;

Rek'atâni mine'l-leyli. "Geceleyin kılınan iki rahat namaz." Hayrün mine'd-dünyâ. Rek'atâni mine'l-leyli. "Geceleyin kılınan iki rahat namaz." Hayrün mine'd-dünyâ. "Dünyadan da daha hayırlı." Vemâ fîhâ. "Dünyadan da daha hayırlı." Vemâ fîhâ. "Dünyanın içindeki her türlü mal mülk, zenginlikten de daha hayırlı." buyuruyor. "Dünyanın içindeki her türlü mal mülk, zenginlikten de daha hayırlı." buyuruyor.

Gece namazı çok sevap. Allah nasip etsin. Gece namazı kılmaya gayret edin. Gece namazı çok sevap. Allah nasip etsin. Gece namazı kılmaya gayret edin.

Gece namazı biliyorsunuz, yatsıdan sonra bir ara uyuduktan sonra Gece namazı biliyorsunuz, yatsıdan sonra bir ara uyuduktan sonra kalkılıp kılınan her hangi namazdır. kalkılıp kılınan her hangi namazdır. Gece içinde kılınan iki rekât ve daha fazla kılınabilir. Gece içinde kılınan iki rekât ve daha fazla kılınabilir.

En son vakti ne zamandır? İmsaktır. En son vakti ne zamandır?

İmsaktır.
İmsak kesildiği zaman oruca başlanılacağı zaman geldi mi,İmsak kesildiği zaman oruca başlanılacağı zaman geldi mi, teheccüdün vakti bitmiştir. Sabah namazının vakti girmiştir.teheccüdün vakti bitmiştir. Sabah namazının vakti girmiştir. Demek ki sabah namazının ilk vakti girmezden önce imsak kesilmezden önceDemek ki sabah namazının ilk vakti girmezden önce imsak kesilmezden önce kılınan her hangi bir namazdır.kılınan her hangi bir namazdır. Gecenin ne kadar geçerse geçsin, uyuyup da uyandığında kılınan her namaz teheccüttür.Gecenin ne kadar geçerse geçsin, uyuyup da uyandığında kılınan her namaz teheccüttür. Tavsiye olunanı gecenin sonuna doğru kılınanıdır.Tavsiye olunanı gecenin sonuna doğru kılınanıdır. İmsak, oruç tutmak için yemek yemeye kalktığınız zamanlar. İmsak, oruç tutmak için yemek yemeye kalktığınız zamanlar. İmsak kesilmeye yakın zamanlardır. İmsak kesilmeye yakın zamanlardır.

Üçüncü hadîs-i şerîf. Üçüncü hadîs-i şerîf.

Ve rağime enfü recülin zükirtü indehû fe-lem yusalli aleyye ve rağime enfü racülin Ve rağime enfü recülin zükirtü indehû fe-lem yusalli aleyye ve rağime enfü racülin dehale aleyhi ramadânü sümme'n-seleha kable en yu'fera lehûdehale aleyhi ramadânü sümme'n-seleha kable en yu'fera lehû ve rağime enfü racülin edrake indehu ebevâhu'l-kibera felem yunhilâhu'l-cennete. ve rağime enfü racülin edrake indehu ebevâhu'l-kibera felem yunhilâhu'l-cennete.

Tirmizî, İbn-i Hibban ve Hâkim Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmişler, bu sonuncu hadîs-i şerîfi Tirmizî, İbn-i Hibban ve Hâkim Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet etmişler, bu sonuncu hadîs-i şerîfi Bu hasen [bir] hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Bu hasen [bir] hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Rağime enfü recülin. "O adamın burnu yerde sürtsün ki." Burun demek, Rağime enfü recülin. "O adamın burnu yerde sürtsün ki."

Burun demek,
enfün "burun", rağima da "yere sürtsün" demek. enfün "burun", rağima da "yere sürtsün" demek.

İnsanın burnu ne zaman sürter? Yüzüstü kapaklanır, en fena şekil. İnsanın burnu ne zaman sürter?

Yüzüstü kapaklanır, en fena şekil.
İnsanın yüzü yerde sürter. İnsanın yüzü yerde sürter.

"Adamın yüzü, burnu yere sürtsün ki" Zükirtü indehû."Adamın yüzü, burnu yere sürtsün ki" Zükirtü indehû. "Ben onun yanında anılmış oluyorum da onun yanında Muhammed-i Mustafâ diye,"Ben onun yanında anılmış oluyorum da onun yanında Muhammed-i Mustafâ diye, Peygamber diye, adım geçiyor da." Peygamber diye, adım geçiyor da." Fe-lem yusalli aleyye "Bana salât u selâm getirmiyor." Fe-lem yusalli aleyye "Bana salât u selâm getirmiyor."

Demek ki Efendimiz'in adını duyar duymaz Demek ki Efendimiz'in adını duyar duymaz

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed diyeceğiz, veyahut aleyhisselam diyeceğiz,Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed diyeceğiz, veyahut aleyhisselam diyeceğiz, veyahut bildiğimiz, alıştığımız, dilimize kolay gelen hangi salât u selâm varsa veyahut bildiğimiz, alıştığımız, dilimize kolay gelen hangi salât u selâm varsa Efendimiz'e salavat getireceğiz. Bu bir. Demek ki çok önemli. Efendimiz'e salavat getireceğiz. Bu bir. Demek ki çok önemli. Peygamber Efendimiz salât u selâm getirmeyene üzülüyor. Peygamber Efendimiz salât u selâm getirmeyene üzülüyor.

İkincisi Ve rağime enfü racülin "Yine şu adamın da burnu yerde sürtsün ki." İkincisi

Ve rağime enfü racülin "Yine şu adamın da burnu yerde sürtsün ki."
Dehale aleyhi ramadânü. "Bu adama, Ramazan ayı gelmiş, kendisine mağfiret olunmadan,Dehale aleyhi ramadânü. "Bu adama, Ramazan ayı gelmiş, kendisine mağfiret olunmadan, adam Allah'ın mağfiretine ermeden Ramazan gelmiş de geçmiş.adam Allah'ın mağfiretine ermeden Ramazan gelmiş de geçmiş. O adama yazıklar olsun, o adamın burnu yerde sürtsün." O adama yazıklar olsun, o adamın burnu yerde sürtsün."

Neden Ramazan'dan istifade etmemiş, kim bilir nasıl geçirdi Ramazan'ı.Neden Ramazan'dan istifade etmemiş, kim bilir nasıl geçirdi Ramazan'ı. İçkiye mi devam etti? Kumara mı devam etti? Namaz mı kılmadı, oruç mu tutmadı?İçkiye mi devam etti? Kumara mı devam etti? Namaz mı kılmadı, oruç mu tutmadı? Dua mı etmedi? O Ramazan ki, herkesin kucak kucak sevaplar,Dua mı etmedi? O Ramazan ki, herkesin kucak kucak sevaplar, büyük büyük şeyler kazanabileceği bir mevsim, bir ay. büyük büyük şeyler kazanabileceği bir mevsim, bir ay. Bir ay sürmüş, Allah'ın mağfiretini kazanamamış.Bir ay sürmüş, Allah'ın mağfiretini kazanamamış. Demek ki, Ramazan mağfiret edilme ayıDemek ki, Ramazan mağfiret edilme ayı ve umumiyetle Ramazan'da Ramazan'ı ihya edebilen herkes mağfiret olunuyor.ve umumiyetle Ramazan'da Ramazan'ı ihya edebilen herkes mağfiret olunuyor. Peygamber Efendimiz; "Mağfiret olunamayana yazıklar olsun." demiş oluyor.Peygamber Efendimiz; "Mağfiret olunamayana yazıklar olsun." demiş oluyor. "Fırsatı kaçırdı, yazıklar olsun burnu yerde sürtsün ki Ramazan'dan istifade edemedi." diyor. "Fırsatı kaçırdı, yazıklar olsun burnu yerde sürtsün ki Ramazan'dan istifade edemedi." diyor.

Ramazan ne zaman gelecek? Ramazan ne zaman gelecek?

İki üç gün sonra Perşembe günü Receb ayı giriyor. Receb'in 1'i Perşembe günü Regaib Kandili.İki üç gün sonra Perşembe günü Receb ayı giriyor. Receb'in 1'i Perşembe günü Regaib Kandili. Sabahleyin camiye gelirken gökyüzünde zaten hilalin böyle çok incelenmiş olarak görüyordunuz.Sabahleyin camiye gelirken gökyüzünde zaten hilalin böyle çok incelenmiş olarak görüyordunuz. İnceldi, inceldi, artık görülmeyecek, bitecek. İnceldi, inceldi, artık görülmeyecek, bitecek. Eriyor, ay bitiyor. Biten ay Cumâde'l-âhire .Eriyor, ay bitiyor. Biten ay Cumâde'l-âhire . Cemaziyelahir ayı. Gelecek ay, Perşembe günü gelecek olan ay Receb ayı, Cemaziyelahir ayı.

Gelecek ay, Perşembe günü gelecek olan ay Receb ayı,
Receb ayından Ramazan'a ne? Receb ayından Ramazan'a ne?

Receb'den sonra Şaban gelir, ondan sonra Ramazan gelir. Receb'den sonra Şaban gelir, ondan sonra Ramazan gelir. Demek ki iki ay kalmış. İki ay birkaç gün. İki ay üç gün kalmış.Demek ki iki ay kalmış. İki ay birkaç gün. İki ay üç gün kalmış. İki ay üç gün sonra elhamdülillah mübarek Ramazan girecek, inşallah… İki ay üç gün sonra elhamdülillah mübarek Ramazan girecek, inşallah…

Allah sağlıkla afiyetle ulaştırsın.Allah sağlıkla afiyetle ulaştırsın. Teravihler kılınacak, oruçlar tutulacak, zekatlar verilecek, sadaka-i fıtırlar verilecek,Teravihler kılınacak, oruçlar tutulacak, zekatlar verilecek, sadaka-i fıtırlar verilecek, Kur'ân-ı Kerîmler okunulacak, derken o ay geçinceye kadar müminlerin böyle güzel, Kur'ân-ı Kerîmler okunulacak, derken o ay geçinceye kadar müminlerin böyle güzel, güzel ibadetlerinden Ümmet-i Muhammed afv u mağfiret olunacak. güzel ibadetlerinden Ümmet-i Muhammed afv u mağfiret olunacak.

Allah bu imtihanı başarıp huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin.Allah bu imtihanı başarıp huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. Cennetiyle müşerref eylesin, cemâlullahı görmeyi nasip eylesin.Cennetiyle müşerref eylesin, cemâlullahı görmeyi nasip eylesin. Rıdvân-ı ekberine cümlemizi nâil eylesin. el-Fâtiha. Rıdvân-ı ekberine cümlemizi nâil eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2