Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Tâhâ Sûresi 124-125. Âyetleri Zikir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Recep 1419 / 06.11.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdü lillâhi rabbil-âlemîn.Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbil-âlemîn.
Ves salâtü ve's-selâmu alâ seyyidil evvelîne vel âhirîn, taciru usune ve tabibi gulubine Ves salâtü ve's-selâmu alâ seyyidil evvelîne vel âhirîn, taciru usune ve tabibi gulubine ve üsvetinel haseneti muhammedenil-mustafâ ve ala âlihî ve sahbihîve üsvetinel haseneti muhammedenil-mustafâ ve ala âlihî ve sahbihî vemen tebii bi ihsânin ecmaîn tayyibine tahirin. Emma ba'd:"vemen tebii bi ihsânin ecmaîn tayyibine tahirin. Emma ba'd:" Aziz ve muhterem, sevgili kardeşlerim. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inin 16. CüzündeAziz ve muhterem, sevgili kardeşlerim. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inin 16. Cüzünde Tâhâ sûresinin 124. Âyet-i Kerîmesinde buyuruyor ki: Tâhâ sûresinin 124. Âyet-i Kerîmesinde buyuruyor ki:

Allahu Teâlâ hazretleri bildiriyor ki bu âyet-i kerîmelerde. Allahu Teâlâ hazretleri bildiriyor ki bu âyet-i kerîmelerde.

Men ağrada an zikrî. Benim zikrimden kim yüz çevirirse, yani vazgeçerse.Men ağrada an zikrî. Benim zikrimden kim yüz çevirirse, yani vazgeçerse. Ona bakmazsa, onu yapmazsa, ona kulak vermezse, ona tâbi olmazsa, yan çizerse. Ona bakmazsa, onu yapmazsa, ona kulak vermezse, ona tâbi olmazsa, yan çizerse.

Feinnelehu maişeten danka. Onun için sıkıntılı bir hayat olur, olacaktır veyahut. Feinnelehu maişeten danka. Onun için sıkıntılı bir hayat olur, olacaktır veyahut.

Ve nahşuruhu yevmel kıyameti ağma. Ve kıyamet gününde de biz onu, Ve nahşuruhu yevmel kıyameti ağma. Ve kıyamet gününde de biz onu, benim zikrimden yüz çeviren bu kâfir, münkir, müşrik kulu âmâ olarak haşredeceğim.benim zikrimden yüz çeviren bu kâfir, münkir, müşrik kulu âmâ olarak haşredeceğim. O, o zaman diyecek ki; Kale rabbilime haşerteni âmâ. Yâ Rabbi!O, o zaman diyecek ki;

Kale rabbilime haşerteni âmâ. Yâ Rabbi!
Sen beni niye böyle âmâ olarak, iki gözüm görmez, kör olarak âhiret gününde böyle haşrettin? Sen beni niye böyle âmâ olarak, iki gözüm görmez, kör olarak âhiret gününde böyle haşrettin?

Lekat küntü basira. Ben halbuki dünyada gözleri gören bir kimseydim. Âmâ değildim dünyadayken.Lekat küntü basira. Ben halbuki dünyada gözleri gören bir kimseydim. Âmâ değildim dünyadayken. Niye şimdi beni böyle âmâ olarak haşrettin? Allahu Teâlâ hazretleri ona hitabı ederek buyuracak ki: Niye şimdi beni böyle âmâ olarak haşrettin?

Allahu Teâlâ hazretleri ona hitabı ederek buyuracak ki:

Kale kezalike etetke ayatuna. Dünyadayken, aynı şekilde böyle bizim âyetlerimiz sana geliyordu. Kale kezalike etetke ayatuna. Dünyadayken, aynı şekilde böyle bizim âyetlerimiz sana geliyordu.

Fe nesîtehâ. Sen o âyetleri dinlemiyordun, kulak asmıyordun. O söylenenleri unutuyordun. Fe nesîtehâ. Sen o âyetleri dinlemiyordun, kulak asmıyordun. O söylenenleri unutuyordun. Kulağına girdiği halde, anladığın halde unutuyordun onları, yapmıyordun. Kulağına girdiği halde, anladığın halde unutuyordun onları, yapmıyordun.

Ve kezalike yevme tünsa. İşte bugün de sen, şimdi aynı şekilde, aynı âkibete uğrayacaksın.Ve kezalike yevme tünsa. İşte bugün de sen, şimdi aynı şekilde, aynı âkibete uğrayacaksın. Sen unutulacaksın. Rahmete mazhar olmayacaksın. Sen unutulacaksın. Rahmete mazhar olmayacaksın. Rahmeti tevzî eden melekler sana rahmet getirmeyecekler. Rahmetten mahrum kalacaksın. Rahmeti tevzî eden melekler sana rahmet getirmeyecekler. Rahmetten mahrum kalacaksın.

Ve kezalike neczi men eşrefe. İşte biz (azîmüşşân) alemlerin Rabbi Allahu Teâlâ hazretleriVe kezalike neczi men eşrefe. İşte biz (azîmüşşân) alemlerin Rabbi Allahu Teâlâ hazretleri günah işleyenleri böyle cezalandırırım. Velem yüğlim bi ayati rabbihi.günah işleyenleri böyle cezalandırırım.

Velem yüğlim bi ayati rabbihi.
Mevlâsının âyetlerine inanmayanları böyle azapladırırım. Mevlâsının âyetlerine inanmayanları böyle azapladırırım.

Vele azabü ahireti eşeddü ve efka. Âhiretin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır. Vele azabü ahireti eşeddü ve efka. Âhiretin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır.

Aziz ve muhterem kardeşlerim. Kim benim zikrimden yüz çevirirse. Aziz ve muhterem kardeşlerim. Kim benim zikrimden yüz çevirirse.

Zikir; Allah'ın kelamı, Kur'ân-ı Kerîm'in bir adıdır. Kim benim zikrimden yüz çevirirse demek;Zikir; Allah'ın kelamı, Kur'ân-ı Kerîm'in bir adıdır. Kim benim zikrimden yüz çevirirse demek; bir anlamda, bu bakımdan benim Kur'an'ımdan yüz çevirirse demek. bir anlamda, bu bakımdan benim Kur'an'ımdan yüz çevirirse demek.

Çünkü bir âyet-i kerîmede Allah buyuruyor ki celle celaluhu; Çünkü bir âyet-i kerîmede Allah buyuruyor ki celle celaluhu;

Ben azîmüşşân indirdim bu zikri yani Kur'an'ı. Ve inna lehû hafizun.Ben azîmüşşân indirdim bu zikri yani Kur'an'ı. Ve inna lehû hafizun. Ben onu muhafaza edeceğim, koruyacağım. Kimse dokunamayacak.Ben onu muhafaza edeceğim, koruyacağım. Kimse dokunamayacak. Tahrif edemeyecek, bozamayacak. Unutturamayacak. Kıyamete kadar hükmü bâki olacak, buyuruyor. Tahrif edemeyecek, bozamayacak. Unutturamayacak. Kıyamete kadar hükmü bâki olacak, buyuruyor.

Yani Kur'ân-ı Kerîm'in çeşitleri isimleri vardır. Bir ismi de zikirdir. Yani Kur'ân-ı Kerîm'in çeşitleri isimleri vardır. Bir ismi de zikirdir. Benim zikrimden yüz çevireni ben şöyle cezalandırırım, dediği zaman Rabbimiz.Benim zikrimden yüz çevireni ben şöyle cezalandırırım, dediği zaman Rabbimiz. Yani benim Kur'anım'dan yüz çeviren mânasına gelebilir.Yani benim Kur'anım'dan yüz çeviren mânasına gelebilir. Bir de zikir kelime anlamı olarak hatırlama ve hatırlatma demek. Bir de zikir kelime anlamı olarak hatırlama ve hatırlatma demek. Unutmamak, hatırında olmak demek. Onun için vaizlere müzekkir derler.Unutmamak, hatırında olmak demek.

Onun için vaizlere müzekkir derler.
Yani zikir ettirici. Halka kurdurup da "Allah Allah" dedirtici mânasına değil. Hatırlatıcı mânasına.Yani zikir ettirici. Halka kurdurup da "Allah Allah" dedirtici mânasına değil. Hatırlatıcı mânasına. Müzekkir derler. Vaaza da zikir derler. Tezkir, hatırlatma derler. Müzekkir derler. Vaaza da zikir derler. Tezkir, hatırlatma derler. O bakımdan, aynı kökten gelen bir kelime. O bakımdan, aynı kökten gelen bir kelime.

Demek ki hatırlama olduğuna göre Cenâb-ı Hak bütün kullarını peygamberler göndererek Demek ki hatırlama olduğuna göre Cenâb-ı Hak bütün kullarını peygamberler göndererek eskiden bildikleri ama dünya hayatında unuttukları bazı gerçekleri hatırlatmaya mazhar ediyor.eskiden bildikleri ama dünya hayatında unuttukları bazı gerçekleri hatırlatmaya mazhar ediyor. Âdem aleyhisselam ilk insan, ilk Peygamber.Âdem aleyhisselam ilk insan, ilk Peygamber. O zamandan beri hatırlatma var, ihtar var, ikaz var.O zamandan beri hatırlatma var, ihtar var, ikaz var. Ondan sonra çeşitli peygamberler gelmiş. Sayısını Allah bilir.Ondan sonra çeşitli peygamberler gelmiş. Sayısını Allah bilir. 124 bin rakamı dolaşıyor, daha başka rakamlar söyleniyor.124 bin rakamı dolaşıyor, daha başka rakamlar söyleniyor. Sayısını bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki her topluluğa Allah bir haberci göndermiş.Sayısını bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki her topluluğa Allah bir haberci göndermiş. Yani habersiz bırakmamış. Mesela ben Türkiye'de oturan bir insanım, Yani habersiz bırakmamış.

Mesela ben Türkiye'de oturan bir insanım,
ama beni de kader buraya sevk ediyor ben de burada oturup koltukta sayfaları açıyorum, ama beni de kader buraya sevk ediyor ben de burada oturup koltukta sayfaları açıyorum, bir şey hatırlatıyorum. İşte bu da Allah'ın bir hatırlattırması size yani birisini vesile ediyor.bir şey hatırlatıyorum. İşte bu da Allah'ın bir hatırlattırması size yani birisini vesile ediyor. Bir hatırlatma oluyor yani. Allah'ın bu hatırlatmaları nasihat demek yani. Bir hatırlatma oluyor yani. Allah'ın bu hatırlatmaları nasihat demek yani.

Ey insanlar, bak siz Allah tarafından yaratıldınız. Âhiretten dünyaya gönderildiniz. Ey insanlar, bak siz Allah tarafından yaratıldınız. Âhiretten dünyaya gönderildiniz. Bu dünya hayatı bir imtihan yeridir. Sonra öleceksiniz, imtihan bitecek. Bu dünya hayatı bir imtihan yeridir. Sonra öleceksiniz, imtihan bitecek. Âhirete gideceksiniz. Allah'ın huzuruna varacaksınız. Allah'a döneceksiniz yine.Âhirete gideceksiniz. Allah'ın huzuruna varacaksınız. Allah'a döneceksiniz yine. Bak hatırlayın bunu, bu gerçeği siz biliyordunuz evvelce.Bak hatırlayın bunu, bu gerçeği siz biliyordunuz evvelce. Bu sizin bilmediğiniz bir şey değil. Bunu hatırlayın, unutmayın. Bu sizin bilmediğiniz bir şey değil. Bunu hatırlayın, unutmayın. Dünyaya geldik diye dünya hayatının keyifleri, zevkleri ya da meşakkatleri, eğlenceleri,Dünyaya geldik diye dünya hayatının keyifleri, zevkleri ya da meşakkatleri, eğlenceleri, işleri güçleri, çalışmaları size unutturmasın. işleri güçleri, çalışmaları size unutturmasın.

Binâenaleyh benim zikrimden yüz çeviren demek benim gönderdiğim hatırlatmaları, uyarıları dinlemeyen,Binâenaleyh benim zikrimden yüz çeviren demek benim gönderdiğim hatırlatmaları, uyarıları dinlemeyen, ona sırt çeviren mânasına gelebilir. İkisi de aynı kapıya çıkıyor ama bu ikisi de mümkün,ona sırt çeviren mânasına gelebilir. İkisi de aynı kapıya çıkıyor ama bu ikisi de mümkün, kelime anlamından benim hatırlatmamdan yüz çeviren mânasına da gelebilir.kelime anlamından benim hatırlatmamdan yüz çeviren mânasına da gelebilir. Kur'an'ımdan yüz çeviren mânasına da gelebilir.Kur'an'ımdan yüz çeviren mânasına da gelebilir. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm zaten insanlara bir takım gerçekleri hatırlatan bir kitap.Çünkü Kur'ân-ı Kerîm zaten insanlara bir takım gerçekleri hatırlatan bir kitap. Onun için adı olmuş.Onun için adı olmuş. Peygamber Efendimiz'in bir adı da zikirdir. Çünkü o da hatırlatıyor.Peygamber Efendimiz'in bir adı da zikirdir. Çünkü o da hatırlatıyor. O da insanlara Allah'ı hatırlatıyor. Allah'ın yolunu hatırlatıyor. Farzlarını hatırlatıyor. O da insanlara Allah'ı hatırlatıyor. Allah'ın yolunu hatırlatıyor. Farzlarını hatırlatıyor. Âhireti hatırlatıyor. Ey insanlar, ahireti unutmayın.Âhireti hatırlatıyor.

Ey insanlar, ahireti unutmayın.
Allah'a güzel kulluk edin demekle geçmiş bütün faaliyetleri, ömrü.Allah'a güzel kulluk edin demekle geçmiş bütün faaliyetleri, ömrü. Şimdi öyle veya böyle veya öteki türlü hepsinde sonuç aynı noktaya geliyor. Şimdi öyle veya böyle veya öteki türlü hepsinde sonuç aynı noktaya geliyor. Biz insanlara bir hatırlatma var. Bir takım unutulmuş gerçeklerin anlatılması var.Biz insanlara bir hatırlatma var. Bir takım unutulmuş gerçeklerin anlatılması var. Bazı insanlar bunları kabul ediyor. Biz müm'inleriz. Sizler, bizler, 1,5 milyar insan. Bazı insanlar bunları kabul ediyor. Biz müm'inleriz. Sizler, bizler, 1,5 milyar insan. Biz mü'minleriz. Biz Allah'ın bu hatırlatmalarına inanmışız. Bazıları da bunları kabul etmiyor.Biz mü'minleriz. Biz Allah'ın bu hatırlatmalarına inanmışız.

Bazıları da bunları kabul etmiyor.
Reddediyor. Ya eskiye bağlılıktan. Yani bir çeşit gericilik.Reddediyor. Ya eskiye bağlılıktan. Yani bir çeşit gericilik. "Benim bir dinim var" diyor, "inancım var" diyor."Benim bir dinim var" diyor, "inancım var" diyor. Ya da aklı yatmadığından ya da menfaatleri bozulacağı için. Ya da aklı yatmadığından ya da menfaatleri bozulacağı için. Ya da iyi düşünemediği için bazıları kabul etmiyor. Ya da iyi düşünemediği için bazıları kabul etmiyor.

Öyle veya böyle "kim benim bu zikrimden, bu hatırlatmamdan, bu Kur'an'ımdan,Öyle veya böyle "kim benim bu zikrimden, bu hatırlatmamdan, bu Kur'an'ımdan, bu Peygamberimden, bu dinimden yüz çevirirse bu dünyada" diyor Allahu Teâlâ hazretleri.bu Peygamberimden, bu dinimden yüz çevirirse bu dünyada" diyor Allahu Teâlâ hazretleri. Yani uyarılara aldırmazsa, müşrik ve kâfir olarak kalırsa... Feinnelehu maişeten danka.Yani uyarılara aldırmazsa, müşrik ve kâfir olarak kalırsa...

Feinnelehu maişeten danka.
Onun için dar bir yaşam olacak demektir. Bu dar yaşam, maişe, aiş, yaşamak demek.Onun için dar bir yaşam olacak demektir.

Bu dar yaşam, maişe, aiş, yaşamak demek.
İşinuş yaşayıp içmek demek. Hani yiyip içip yan gelip yatmak mânasına da duyduğunuz bir kelime. İşinuş yaşayıp içmek demek. Hani yiyip içip yan gelip yatmak mânasına da duyduğunuz bir kelime.

Maişet bir de maaş da öyle. Maaş ve maişet yaşam için gerekli para da deniliyor. Maişet bir de maaş da öyle. Maaş ve maişet yaşam için gerekli para da deniliyor. Bu kelimeler, bildiğiniz kelimeler. Maişeten danken. Dar, sıkıntılı bir yaşam. Bu kelimeler, bildiğiniz kelimeler.

Maişeten danken. Dar, sıkıntılı bir yaşam.
Allah'ın zikrinden yüz çevirene dar sıkıntılı bir yaşam olacak. Nerede? Allah'ın zikrinden yüz çevirene dar sıkıntılı bir yaşam olacak. Nerede?

Hem bu dünyada Allah kafirliğinin, müşrikliğinin cezası olarak ruhî bakımdan, Hem bu dünyada Allah kafirliğinin, müşrikliğinin cezası olarak ruhî bakımdan, imanî bakımdan onu sıkıntılı, sorunlu, gerilimli bunalımlı, tatsız tutsuz bir insan yapacak. imanî bakımdan onu sıkıntılı, sorunlu, gerilimli bunalımlı, tatsız tutsuz bir insan yapacak. Ekseriyetle müşriklere bakarsanız, münkirlere bakarsanız veya inançsızlara, Tanrı tanımazlara.Ekseriyetle müşriklere bakarsanız, münkirlere bakarsanız veya inançsızlara, Tanrı tanımazlara. Allah bilmezlere, bakarsanız çok gerilimli berbat bir ömürleri vardır. Mutlu değillerdir.Allah bilmezlere, bakarsanız çok gerilimli berbat bir ömürleri vardır. Mutlu değillerdir. Hatta böyle mütefekkirlerden, filozoflardan, düşünürlerden bazı kimseler var.Hatta böyle mütefekkirlerden, filozoflardan, düşünürlerden bazı kimseler var. Bazısı inançlı. Bazısı inançsız. Bakıyoruz, inançsızların bir kısmı intihar ediyor.Bazısı inançlı. Bazısı inançsız. Bakıyoruz, inançsızların bir kısmı intihar ediyor. Kendi hayatına kıyıyor. Neden? Sıkıntılı hayat da ondan. Çünkü Allah daraltıyor hayatını. Kendi hayatına kıyıyor. Neden?

Sıkıntılı hayat da ondan. Çünkü Allah daraltıyor hayatını.
Mü'minin gönlünü genişletiyor, içini huzurla dolduruyor. Rahatlattırıyor. Mutlu değil misiniz? Mü'minin gönlünü genişletiyor, içini huzurla dolduruyor. Rahatlattırıyor. Mutlu değil misiniz?

Elhamdülillah! Çok şükür. Ne kadar sıkıntı çekse bir müslüman mutlu oluyor. Elhamdülillah! Çok şükür. Ne kadar sıkıntı çekse bir müslüman mutlu oluyor. "Yâ Rabbi! çok şükür." "Elhamdülillah" "Bu günüme hamdolsun." "Yâ Rabbi! çok şükür." "Elhamdülillah" "Bu günüme hamdolsun." "Allah'ın verdiği bu lokmaya, bu sıhhate, bu havaya, bu suya hamd ü senâlar olsun." diyor. "Allah'ın verdiği bu lokmaya, bu sıhhate, bu havaya, bu suya hamd ü senâlar olsun." diyor. Mü'min mutlu, kâfir mutsuz. İnançsız, sıkıntıda. Allah tabii çeşitli korkular da veriyor. Mü'min mutlu, kâfir mutsuz. İnançsız, sıkıntıda. Allah tabii çeşitli korkular da veriyor.

Mesela bir profesör vardı. Bizim profesörün hocasıymış. Mesela bir profesör vardı. Bizim profesörün hocasıymış. İsimleri söylemeyeyim, meşhur bir kimse. Kitaplar yazmış bir herif.İsimleri söylemeyeyim, meşhur bir kimse. Kitaplar yazmış bir herif. Böyle ukala ukala kitaplar yazmış bir herif. Bizim hoca anlatıyor. Böyle ukala ukala kitaplar yazmış bir herif. Bizim hoca anlatıyor. Akşamüstü, "Hocam Allah'a ısmarladık, Allah rahatlık versin, siz yatacaksınız, Akşamüstü, "Hocam Allah'a ısmarladık, Allah rahatlık versin, siz yatacaksınız, istirahata çekileceksiniz, gidelim." dediğimiz zaman yalvarırdı, "Gitmeyin çocuklar." diye diyor.istirahata çekileceksiniz, gidelim." dediğimiz zaman yalvarırdı, "Gitmeyin çocuklar." diye diyor. "Korkardı." diyor. Koca profesör, çocuklara yalvarırmış talebelere ki; "gitmeyin!" "Korkardı." diyor. Koca profesör, çocuklara yalvarırmış talebelere ki; "gitmeyin!"

Yalnızlıktan korkuyor. Neden? İnançsız. İnancı yok, münkir.Yalnızlıktan korkuyor. Neden?

İnançsız. İnancı yok, münkir.
Bu kitapları yazdı, şimdi ihtiyarladı. Bu kitapları yazdı, şimdi ihtiyarladı. Ama yazdığı zaman da tam inanmıyordu. Tam tatmin olmamıştı. Şimdi de kafasına dank etti.Ama yazdığı zaman da tam inanmıyordu. Tam tatmin olmamıştı. Şimdi de kafasına dank etti. Yalnız kalınca karanlıktan korkuyor. Ölümden korkuyor. Ölmekten korkuyor.Yalnız kalınca karanlıktan korkuyor. Ölümden korkuyor. Ölmekten korkuyor. Tabii ölümün korkusu daha ölüme kavuşmadan evvel gelmeye başlıyor yaşlılara. Beli ağrıyor. Tabii ölümün korkusu daha ölüme kavuşmadan evvel gelmeye başlıyor yaşlılara. Beli ağrıyor. Eli titriyor. Seziyor ki yavaş yavaş çöküyor. Anlıyor. Ölecek, ne olacak? Çok korkuyor ölümden.Eli titriyor. Seziyor ki yavaş yavaş çöküyor. Anlıyor. Ölecek, ne olacak?

Çok korkuyor ölümden.
Mü'min ölümden korkmuyor. Ölüme "Allah Allah" diye diye gidiyor. Ölmeye gidiyor.Mü'min ölümden korkmuyor. Ölüme "Allah Allah" diye diye gidiyor. Ölmeye gidiyor. Elhamdülilah diye gidiyor. Çok şükür Allah bana şehitlik nasip olacak diye. Elhamdülilah diye gidiyor. Çok şükür Allah bana şehitlik nasip olacak diye. Ötekisi de ölümden korkuyor. Neden? İşte bunlar inançsızlığın insanı mutsuz etmesi, dünyada.Ötekisi de ölümden korkuyor. Neden?

İşte bunlar inançsızlığın insanı mutsuz etmesi, dünyada.
Burada da işte söylüyor. "Kim bizim zikrimizden, hatırlatmamızdan, Kur'anımızdan, Burada da işte söylüyor. "Kim bizim zikrimizden, hatırlatmamızdan, Kur'anımızdan, Peygamberimizden, dinimizden, emirlerimizden yüz çevirirse" diyor Allahu Teâlâ hazretleri. Peygamberimizden, dinimizden, emirlerimizden yüz çevirirse" diyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Niye "biz" diyor? Azamet sigası derler buna. Allahu Teâlâ hazretleri "ben" azîmüşşân demek bu. Niye "biz" diyor?

Azamet sigası derler buna. Allahu Teâlâ hazretleri "ben" azîmüşşân demek bu.

"Kim benim zikrimden yüz çevirirse onun yaşamı dar sıkıntılı bir yaşam olur." Tadı tuzu olmaz. "Kim benim zikrimden yüz çevirirse onun yaşamı dar sıkıntılı bir yaşam olur." Tadı tuzu olmaz. Adamın köşkü vardır. Kotrası vardır. Kanatlı, kuyruklu çok yeni arabası vardır. Adamın köşkü vardır. Kotrası vardır. Kanatlı, kuyruklu çok yeni arabası vardır. Fabrikası, parası, pulu vardır ama mutlu değildir. Ben Koç'u hatırlıyorum.Fabrikası, parası, pulu vardır ama mutlu değildir.

Ben Koç'u hatırlıyorum.
Henry Ford için de duydum. Koç birinin ekmeğin içine soğan, Henry Ford için de duydum. Koç birinin ekmeğin içine soğan, 100 gr. ekmek üç beş köfte, böyle yarım ekmeği ısırıp ısırıp, o Türkiye'nin yaylı lastikli, güzel özlü ekmeklerini100 gr. ekmek üç beş köfte, böyle yarım ekmeği ısırıp ısırıp, o Türkiye'nin yaylı lastikli, güzel özlü ekmeklerini böyle kenarda iştahlı iştahlı yediğini görünce. böyle kenarda iştahlı iştahlı yediğini görünce. Şunların sıhhatine sahip olmak için tüm servetimi vermeye razıyım dediğini okudum, kitaplardan. Şunların sıhhatine sahip olmak için tüm servetimi vermeye razıyım dediğini okudum, kitaplardan. Henry Ford da öyle demiş. Yani çeşitli sıkıntılar oluyor. Ailesinden sıkıntılar oluyor.Henry Ford da öyle demiş.

Yani çeşitli sıkıntılar oluyor. Ailesinden sıkıntılar oluyor.
Sorunları oluyor. Bazılarını mirasına konmak için mirasçıları öldürüyorlar. Sorunları oluyor. Bazılarını mirasına konmak için mirasçıları öldürüyorlar. Hasılı Allah belasını veriyor. Yani dinine uymayanın dünyada belasını veriyor. Âhirette? Hasılı Allah belasını veriyor. Yani dinine uymayanın dünyada belasını veriyor. Âhirette?

Âhirette de aynı şekilde tabii cehennem azabı, cehennem hayatı diyelim.Âhirette de aynı şekilde tabii cehennem azabı, cehennem hayatı diyelim. Eğer yaşam denilirse, o da bir çeşit yaşam tabii ama azaplı bir yaşam. Orası tabii çok sıkıntılı. Eğer yaşam denilirse, o da bir çeşit yaşam tabii ama azaplı bir yaşam. Orası tabii çok sıkıntılı.

Velahşuruhu yevmel kıyameti âmâ. Biz bizim zikrimizden yüz çevirmiş olan Velahşuruhu yevmel kıyameti âmâ. Biz bizim zikrimizden yüz çevirmiş olan kâfir, müşrik herifleri kıyamet gününde âmâ olarak haşredeceğiz. Âmâ ne demek? kâfir, müşrik herifleri kıyamet gününde âmâ olarak haşredeceğiz. Âmâ ne demek?

Âmâ iki gözü görmeyen demek Arapça'da. İki gözü birden görmeyene âmâ derler. Âmâ iki gözü görmeyen demek Arapça'da. İki gözü birden görmeyene âmâ derler. İki gözü birden görmüyor. Yani bağsu bağdel mevt hakkun. Öldükten sonra dirilmek hakktır. İki gözü birden görmüyor.

Yani bağsu bağdel mevt hakkun. Öldükten sonra dirilmek hakktır.

İnsanlar öldükten sonra dirilecekler. Âhiret hayatı başlayacak. Mahşer yerinde toplanacaklar.İnsanlar öldükten sonra dirilecekler. Âhiret hayatı başlayacak. Mahşer yerinde toplanacaklar. Mahkeme-i kübrâ kurulacak. Hesaplar görülecek. Mükâfatlar verilecek.Mahkeme-i kübrâ kurulacak. Hesaplar görülecek. Mükâfatlar verilecek. Cennetlikler cennete gidecek. Cezalar verilecek. Cehennemlikler, cehenneme atılacak, yanacaklar.Cennetlikler cennete gidecek. Cezalar verilecek. Cehennemlikler, cehenneme atılacak, yanacaklar. Öldükten sonra dirilmek hakk.Öldükten sonra dirilmek hakk. Öldükten sonra dirilmek hakk ama dirilince herifler âmâ olarak haşrolacaklar.Öldükten sonra dirilmek hakk ama dirilince herifler âmâ olarak haşrolacaklar. Kör, görmüyor. Alışmış dünyada gözleri görerek hareket etmeye, Kör, görmüyor.

Alışmış dünyada gözleri görerek hareket etmeye,
film seyretmeye, televizyon seyretmeye, manzara seyretmeye, dansöz seyretmeye.film seyretmeye, televizyon seyretmeye, manzara seyretmeye, dansöz seyretmeye. Gözleri vardı dünyadayken. Şarkıcıyla ağız ağıza verip şarkı söylemeye.Gözleri vardı dünyadayken. Şarkıcıyla ağız ağıza verip şarkı söylemeye. Sazcıyla oyun oynamaya, coşup ortaya atlayıp dans etmeye filan. Yani alışkın. Âhirette gözleri görmüyor.Sazcıyla oyun oynamaya, coşup ortaya atlayıp dans etmeye filan. Yani alışkın. Âhirette gözleri görmüyor. Bu sefer şaşıracak, o görmezlik içinde âmâlık içinde diyecek ki: Rabbi limahaşyerteni âmâ.Bu sefer şaşıracak, o görmezlik içinde âmâlık içinde diyecek ki:

Rabbi limahaşyerteni âmâ.
Lekat küntü basira. Ben dünyadayken gözleri gören bir insandım.Lekat küntü basira. Ben dünyadayken gözleri gören bir insandım. Niye şimdi beni bağsu bağdel mevtten sonra, öldükten sonra diriltince beni niye şimdi âmâ olarak dirilttin?Niye şimdi beni bağsu bağdel mevtten sonra, öldükten sonra diriltince beni niye şimdi âmâ olarak dirilttin? Şimdi gözlerim görmüyor. Dünyada görüyordu. Niye beni böyle dirilttin Yâ Rabbi? diyecek. Şimdi gözlerim görmüyor. Dünyada görüyordu. Niye beni böyle dirilttin Yâ Rabbi? diyecek.

O zaman Allahu Teâlâ hazretleri buyuracak ki ona: O zaman Allahu Teâlâ hazretleri buyuracak ki ona:

Kezalike etetke ayatuna fenesiteha. Evet böyleydi. Çünkü sana âyetlerimiz geliyordu dünyadayken.Kezalike etetke ayatuna fenesiteha. Evet böyleydi. Çünkü sana âyetlerimiz geliyordu dünyadayken. Âyetler kendisine peygamber olduğundan gelmiyor. Bildiriliyor, tebliğ ediliyor. Âyetler kendisine peygamber olduğundan gelmiyor. Bildiriliyor, tebliğ ediliyor. Peygamber Efendimiz tebliğ ediyor. Veya Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri huzurunda okunuyor. Peygamber Efendimiz tebliğ ediyor. Veya Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri huzurunda okunuyor.

Fenesiteha. Sen onları unuttun. Yani dinlemedin. İyice anladın Allah böyle buyuruyor diye.Fenesiteha. Sen onları unuttun. Yani dinlemedin. İyice anladın Allah böyle buyuruyor diye. Ama kararın olumsuz oldu. Yüz çevirdin. Gerçekleri görmedin. Ve kezalike yevmen tünsa.Ama kararın olumsuz oldu. Yüz çevirdin. Gerçekleri görmedin.

Ve kezalike yevmen tünsa.
İşte bugün de aynı şekilde sen o zaman unuttun. Şimdi sen unutuluyorsun. İşte bugün de aynı şekilde sen o zaman unuttun. Şimdi sen unutuluyorsun.

Arapça'da bir söz vardır el cezau min cinsil amel. Yani karşılık işin cinsine göredir. Arapça'da bir söz vardır el cezau min cinsil amel. Yani karşılık işin cinsine göredir. Rüzgar eken fırtına biçer. Men dakka dukka. Çalma kapısını çalarlar kapını. Rüzgar eken fırtına biçer. Men dakka dukka. Çalma kapısını çalarlar kapını. Veyahut anasına babasına âsilik eden, üzen, çocuğundan âsilik görür, üzüntü çeker mesela.Veyahut anasına babasına âsilik eden, üzen, çocuğundan âsilik görür, üzüntü çeker mesela. Ettiğini bulur yani. Kişi ettiğini bulur, diyoruz ya. Bu bir kural.Ettiğini bulur yani. Kişi ettiğini bulur, diyoruz ya. Bu bir kural. Allahu Teâlâ hazretleri de âhirette insanları amellerine göre karşılıklarını verirkenAllahu Teâlâ hazretleri de âhirette insanları amellerine göre karşılıklarını verirken işlediği amelin cinsine göre cezasını veriyor. Bu adam ne yapmıştı? Âyetleri unutmuştu.işlediği amelin cinsine göre cezasını veriyor. Bu adam ne yapmıştı?

Âyetleri unutmuştu.
Nesiye unutmak, hatırlamamak demek. Zekere'nin zıttı. Yani zekere, hatırlamak demek.Nesiye unutmak, hatırlamamak demek. Zekere'nin zıttı. Yani zekere, hatırlamak demek. Zekere vaaz, nasihat etmek demekse; nesiye de vaazı, nasihatı,Zekere vaaz, nasihat etmek demekse; nesiye de vaazı, nasihatı, duymama, anlamama, uygulamama demek. Sen onu unuttun ya. Hatırlamadın ya.duymama, anlamama, uygulamama demek.

Sen onu unuttun ya. Hatırlamadın ya.
Nasihati tutmadın ya. Şimdi de senin isteğin tutulmuyor. Sen de unutuluyorsun.Nasihati tutmadın ya. Şimdi de senin isteğin tutulmuyor. Sen de unutuluyorsun. Senin dünyada yaptığının cinsinden mukabele böyle. Dünyada gerçekleri görmedin ya. Senin dünyada yaptığının cinsinden mukabele böyle. Dünyada gerçekleri görmedin ya. Bu nasıl bir körlük? Mânevî körlük. Kalp körlüğü. İlâhî gerçekleri adam görmüyor. Bu nasıl bir körlük?

Mânevî körlük. Kalp körlüğü. İlâhî gerçekleri adam görmüyor.
Gözü var, gözlüğü var. Fakat mü'min olmuyor.Gözü var, gözlüğü var. Fakat mü'min olmuyor. Demek ki ilâhi gerçekleri görmüyor.Demek ki ilâhi gerçekleri görmüyor. O zaman âhirette o adam âmâ olarak haşrolacak. Neden? O zaman âhirette o adam âmâ olarak haşrolacak. Neden?

Yaptığı işin karşılığına göre cezalandırıldığı için. Dünyada kör müydün, mânevî bakımdan? Yaptığı işin karşılığına göre cezalandırıldığı için. Dünyada kör müydün, mânevî bakımdan?

İslâm'ın nurunu görmedin mi? Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini anlamadın mı? Anlamadın.İslâm'ın nurunu görmedin mi?

Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini anlamadın mı?

Anlamadın.
Tamam. Sen de bugün körsün. Sen de bugün görmeyeceksin. Fezalike nezrimen esrefe. Tamam. Sen de bugün körsün. Sen de bugün görmeyeceksin.

Fezalike nezrimen esrefe.
İşte biz doğru yoldan sapan, günah işleyenleri, böylece cezalandırırız. İşte biz doğru yoldan sapan, günah işleyenleri, böylece cezalandırırız.

Esrefe yüsrifi. İsraf Türkçe'dekinden başka bir mâna, günah işlemek demek.Esrefe yüsrifi. İsraf Türkçe'dekinden başka bir mâna, günah işlemek demek. Hatalı iş yapmak, yanlış iş yapmak demek. İsraf; Türkçe'de harcanması Hatalı iş yapmak, yanlış iş yapmak demek.

İsraf; Türkçe'de harcanması
gerekmeyen şeyi fazla fazla harcamak mânasına geliyor. "Müsrif bir adam." diyoruz. İsraf yapıyor.gerekmeyen şeyi fazla fazla harcamak mânasına geliyor. "Müsrif bir adam." diyoruz. İsraf yapıyor. Yemekler dökülüyor. Mallar çarçur oluyor. Çürüyor. İsraf diyoruz biz.Yemekler dökülüyor. Mallar çarçur oluyor. Çürüyor. İsraf diyoruz biz. Arapça'da israf o mânası da var ama asıl israf yanlış iş yapmak demek. Günah iş yapmak.Arapça'da israf o mânası da var ama asıl israf yanlış iş yapmak demek. Günah iş yapmak. Doğru olmayan iş yapmak demek. Dünyadayken günah işleyen, doğru olmayan iş yapan,Doğru olmayan iş yapmak demek. Dünyadayken günah işleyen, doğru olmayan iş yapan, yanlış yaşam yaşayanı biz böyle cezalandıracağız. yanlış yaşam yaşayanı biz böyle cezalandıracağız.

Velem yüğlim bi ayati rabbihi. Mevlâsının âyetlerine inanmayan insanı işte böyle cezalandıracağız. Velem yüğlim bi ayati rabbihi. Mevlâsının âyetlerine inanmayan insanı işte böyle cezalandıracağız.

Vele azabün ahireti. Daha şiddetli, daha süreklidir. Vele azabün ahireti. Daha şiddetli, daha süreklidir. Şimdi âhiret azabı yani âhirette o kafirlerin çekecekleri azap eşeddü, daha şiddetlidir. Şimdi âhiret azabı yani âhirette o kafirlerin çekecekleri azap eşeddü, daha şiddetlidir.

Ve efka. Daimîdir. Bu adamların yaptıkları kâfirlikler dünyada var bir. Tamam.Ve efka. Daimîdir. Bu adamların yaptıkları kâfirlikler dünyada var bir. Tamam. Yapsınlar bakalım. Kâfirler, kâfirliklerini yapsınlar. Âhirette onların cezası çok daha şiddetli olacak.Yapsınlar bakalım. Kâfirler, kâfirliklerini yapsınlar. Âhirette onların cezası çok daha şiddetli olacak. Kat kat olacak. Fitil fitil burunlarından gelecek. Ve daimî olacak. Kat kat olacak. Fitil fitil burunlarından gelecek. Ve daimî olacak.

Dünyada bunlar bu kâfirlikleri muvakkat işlediler. Seksen yıl yaşadılar. Seksen yıl kâfirlik yaptı.Dünyada bunlar bu kâfirlikleri muvakkat işlediler. Seksen yıl yaşadılar. Seksen yıl kâfirlik yaptı. Öldü gitti. Ama âhiret azabı öyle seksen yıl olmayacak. Âhiretin azabı daimî olacak. Öldü gitti. Ama âhiret azabı öyle seksen yıl olmayacak. Âhiretin azabı daimî olacak. Hem çok daha şiddetli olacak. Kâfirin bir azı dişi Uhud Dağı kadar büyüyecek. Hem çok daha şiddetli olacak. Kâfirin bir azı dişi Uhud Dağı kadar büyüyecek. Büyüyecek ve azabı çok görecek. Devleşecek yani. Her şeyi büyüyecek, devleşecek.Büyüyecek ve azabı çok görecek. Devleşecek yani. Her şeyi büyüyecek, devleşecek. Muazzamlaşacak. Ve azabı öyle görecek. Ve ölmeyi çok temenni edecekler.Muazzamlaşacak. Ve azabı öyle görecek. Ve ölmeyi çok temenni edecekler. Ölsek de kurtulsak diye, o azabı çekerken. Ölsek de kurtulsak diye, o azabı çekerken.

Fakat âhiretin azabı öyle bir azap ki; la yukta aleyhim feyemut. Fakat âhiretin azabı öyle bir azap ki; la yukta aleyhim feyemut. İşleri bitmeyecek ki ölüp de kurtulsunlar. Azabı daimî çekecekler.İşleri bitmeyecek ki ölüp de kurtulsunlar. Azabı daimî çekecekler. Devamlı, ebka, daimî bâki kelimesiyle ilgili. O azabı çekip duracaklar. Devamlı, ebka, daimî bâki kelimesiyle ilgili. O azabı çekip duracaklar.

Aziz ve muhterem kardeşlerim kâfirlik, müşriklik, münkirlik, Allah'ın emirlerini tutmamak Aziz ve muhterem kardeşlerim kâfirlik, müşriklik, münkirlik, Allah'ın emirlerini tutmamak günahkârlık, akıllı bir iş değil. Körlük bu. Son derece tehlikeli bir iş.günahkârlık, akıllı bir iş değil. Körlük bu. Son derece tehlikeli bir iş. Bunu yapanlar yapıyorlar ama dünya hayatı kısa. Yapsınlar, bu dünyada bu kadar yaparlar. Bunu yapanlar yapıyorlar ama dünya hayatı kısa. Yapsınlar, bu dünyada bu kadar yaparlar. Yaparlarsa, âhirette pişman olacaklar. Çok pişman olacaklar. Akıllıca bir iş yapmıyorlar. Yaparlarsa, âhirette pişman olacaklar. Çok pişman olacaklar. Akıllıca bir iş yapmıyorlar.

Biz sıkıntı çekiyoruz. Yani mü'minler. Veya bizden önceki selef-i sâlihînimiz. Biz sıkıntı çekiyoruz. Yani mü'minler. Veya bizden önceki selef-i sâlihînimiz. Sıkıntı çekmişler, savaşmışlar, gazi olmuşlar, şehit olmuşlar. Kim kârlı? Kim haklı? Kim kurnaz?Sıkıntı çekmişler, savaşmışlar, gazi olmuşlar, şehit olmuşlar. Kim kârlı? Kim haklı? Kim kurnaz? Kim kazançlı? Onlar. Çünkü âhiretin ebedî saadetini elde ettiler. Bunlar? Kim kazançlı?

Onlar. Çünkü âhiretin ebedî saadetini elde ettiler. Bunlar?

Dünyayı tercih ettiler. Dünya nimetlerini tercih ettiler. Dine sırt çevirdiler ama bunlar kâr etmedi. Dünyayı tercih ettiler. Dünya nimetlerini tercih ettiler. Dine sırt çevirdiler ama bunlar kâr etmedi. Onlar dünyaya sırt çevirdiler, âhireti tercih ettiler. Dünya nimetlerini ittiler.Onlar dünyaya sırt çevirdiler, âhireti tercih ettiler. Dünya nimetlerini ittiler. "Biz Allah'ın rızasını istiyoruz." dediler. Mallarını ve canlarını feda ettiler. Ama onlar kârlı. "Biz Allah'ın rızasını istiyoruz." dediler. Mallarını ve canlarını feda ettiler. Ama onlar kârlı.

Kâfirlerin aşamadığı baraj bu işte. Fedakârlık yapmasını istiyor Allah. Kâfirlerin aşamadığı baraj bu işte. Fedakârlık yapmasını istiyor Allah. Fedakarlık yapsa, âhireti tercih etse kurtulacak.Fedakarlık yapsa, âhireti tercih etse kurtulacak. Fedakârlık yapamayınca ahireti tercih edemeyince dünyanın keyfini, zevkini bırakamayıncaFedakârlık yapamayınca ahireti tercih edemeyince dünyanın keyfini, zevkini bırakamayınca Allah'ın emirleri acı gelse de, tatsız gelse de, zor gelse de onları yapacak.Allah'ın emirleri acı gelse de, tatsız gelse de, zor gelse de onları yapacak. Yapmayınca rahatına bakıp küfrün, imansızlığın, inkarın, dinsizliğin,Yapmayınca rahatına bakıp küfrün, imansızlığın, inkarın, dinsizliğin, serbestliğini daha tatlı görse bile sonunda kurtulamayacağı büyük belalara uğrayacak.serbestliğini daha tatlı görse bile sonunda kurtulamayacağı büyük belalara uğrayacak. Çok fena bir duruma gelecek ve bu dünyada işlediği her şeyiÇok fena bir duruma gelecek ve bu dünyada işlediği her şeyi büyük bir kıyasla olmak üzere büyültülmüş olarak aynen kendisine uygulandığını görecek. büyük bir kıyasla olmak üzere büyültülmüş olarak aynen kendisine uygulandığını görecek. Bu dünyada o gerçekleri görmedi mi? Görmedi. Âhirette de o kör olacak.Bu dünyada o gerçekleri görmedi mi?

Görmedi. Âhirette de o kör olacak.
Bu dünyada Allah'ı unuttu mu Allah da âhirette onu rahmetinden mahrum bırakacak, Bu dünyada Allah'ı unuttu mu Allah da âhirette onu rahmetinden mahrum bırakacak, unutmak gibi yani. Unutmaz, Allah her şeyi biliyor ama unutmadığı için zaten mahrum bırakıyor. unutmak gibi yani. Unutmaz, Allah her şeyi biliyor ama unutmadığı için zaten mahrum bırakıyor.

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim. Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına daima söylüyordu.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına daima söylüyordu. Eza cefa çektikçe; "ya Resûlallah müşriklere beddua et, bunları Allah kahretsin.Eza cefa çektikçe; "ya Resûlallah müşriklere beddua et, bunları Allah kahretsin. Biz rahat edelim, bunlar işkence yapıyorlar" filan. "Sabredin." diyordu Peygamber Efendimiz.Biz rahat edelim, bunlar işkence yapıyorlar" filan.

"Sabredin." diyordu Peygamber Efendimiz.
"Sabredin. Sizden önceki ümmetler çok daha fazla sıkıntılara mâruz oldular, sabrettiler."Sabredin. Sizden önceki ümmetler çok daha fazla sıkıntılara mâruz oldular, sabrettiler. Çok sıkıntılara uğradılar, tahammül ettiler. Siz de tahammül edin" diyordu. Çok sıkıntılara uğradılar, tahammül ettiler. Siz de tahammül edin" diyordu.

Aziz ve muhterem kardeşlerim, Allah'ın dinini uygulamakta mütehammil olalım. Devamlı olalım.Aziz ve muhterem kardeşlerim, Allah'ın dinini uygulamakta mütehammil olalım. Devamlı olalım. Sebatlı olalım. Sabırlı olalım. Sıkıntımız olabilir. Yani dindarlığımızı yürütüyoruz diye,Sebatlı olalım. Sabırlı olalım. Sıkıntımız olabilir. Yani dindarlığımızı yürütüyoruz diye, uyguluyoruz diye, yaşıyoruz diye, yapıyoruz diye, bazıları yan bakabilir. uyguluyoruz diye, yaşıyoruz diye, yapıyoruz diye, bazıları yan bakabilir. Bazıları sevmeyebilir. Bazı sıkıntılar olabilir. Bazıları sevmeyebilir. Bazı sıkıntılar olabilir. Yerinden yurdundan hicret etmek zorunda kalabilir bir insan. Yerinden yurdundan hicret etmek zorunda kalabilir bir insan. Ama bunların hepsi kaderin cilvesidir. Ama bunların hepsi kaderin cilvesidir.

Akıllıca olan iş, Allah'ın iyi kulu olmaktır. Aptalca olan iş de Allah'ın zikrine sırt çevirmektir. Akıllıca olan iş, Allah'ın iyi kulu olmaktır. Aptalca olan iş de Allah'ın zikrine sırt çevirmektir.

Allah bizi zikrine sımsıkı sarılanlardan, Kur'an'ına yapışanlardan, Resûlünün izinden gidenlerden,Allah bizi zikrine sımsıkı sarılanlardan, Kur'an'ına yapışanlardan, Resûlünün izinden gidenlerden, uyarılarını anlayıp, dinleyip, uygulayanlardan eylesin. Şu Kur'ân-ı Kerîm'i güzelce öğrenelim.uyarılarını anlayıp, dinleyip, uygulayanlardan eylesin. Şu Kur'ân-ı Kerîm'i güzelce öğrenelim. Ezberleyelim. Dinimizi öğrenelim. Uygulayalım. Hatta başkalarına öğretelim. Ezberleyelim. Dinimizi öğrenelim. Uygulayalım. Hatta başkalarına öğretelim.

Bugün konuştuk arkadaşlarımızla, hep hoca isteniyor her yerden. Her yere hoca lazım.Bugün konuştuk arkadaşlarımızla, hep hoca isteniyor her yerden. Her yere hoca lazım. Fedakâr bir insan lazım. Allah rızası için fedakârlık yapacak, gidecek, o şehirde oturacak.Fedakâr bir insan lazım. Allah rızası için fedakârlık yapacak, gidecek, o şehirde oturacak. Orada bir cami kuracak. Orada İslâm'ı yaymaya çalışacak. Orada bir cami kuracak. Orada İslâm'ı yaymaya çalışacak.

Bir protestan papazı tarafından yazılmış Avustralya'da İslâm'la ilgili bir kitap okudum ben geçen gün.Bir protestan papazı tarafından yazılmış Avustralya'da İslâm'la ilgili bir kitap okudum ben geçen gün. Bir miktar okudum, İngilizce bir kitap. Müslümanların Avustralya'daki durumunu anlatıyor. Bir miktar okudum, İngilizce bir kitap. Müslümanların Avustralya'daki durumunu anlatıyor. Böyle emekleme durumunu, çırpınışlarını, cami kurmaya çalıştıklarını,Böyle emekleme durumunu, çırpınışlarını, cami kurmaya çalıştıklarını, dernek kurmaya çalıştıklarını anlatıyor. dernek kurmaya çalıştıklarını anlatıyor. Daha fazla bir şey yapamadıklarını tespit etmiş. Yani bir şey yapamıyorlar. Daha fazla bir şey yapamadıklarını tespit etmiş. Yani bir şey yapamıyorlar. Halbuki onlar, kendi dinlerinden olmayan başka ülkelere gidiyorlar. Halbuki onlar, kendi dinlerinden olmayan başka ülkelere gidiyorlar.

Başka dinlerden olan insanları, kendi dinlerine çekme çalışması yapıyorlar. Hem de devlet destekli.Başka dinlerden olan insanları, kendi dinlerine çekme çalışması yapıyorlar. Hem de devlet destekli. Yani onlar devamlı sayıyı arttırmaya çalışıyorlar. Taraftarlarını çoğaltmaya çalışıyorlar.Yani onlar devamlı sayıyı arttırmaya çalışıyorlar. Taraftarlarını çoğaltmaya çalışıyorlar. Biz mevcudu korumaya çalışıyoruz. Çok çalışmamız lazım. Biz mevcudu korumaya çalışıyoruz. Çok çalışmamız lazım.

Onlar dünyayı hıristiyan yapmaya çalışıyorlar. Çin'e gidiyorlar.Onlar dünyayı hıristiyan yapmaya çalışıyorlar. Çin'e gidiyorlar. Çin'e gittiği zaman kiliseye gidiyor. Neden? Çin'e gittiği zaman kiliseye gidiyor. Neden?

Danışmanları diyorlar ki "Sayın başkan kiliseye bir git. Gitmen lazım.Danışmanları diyorlar ki "Sayın başkan kiliseye bir git. Gitmen lazım. Gerekiyor. Siyaset icabı böyle olması lazım." Söylüyorlar bunu. Gerekiyor. Siyaset icabı böyle olması lazım." Söylüyorlar bunu.

Charles de Gaulle Türkiye'ye geldiği zaman, hemen bir Fransız kilisesine gitti, derhal.Charles de Gaulle Türkiye'ye geldiği zaman, hemen bir Fransız kilisesine gitti, derhal. Devlet adamı. Bizimkiler gitmiyor. Gittikleri yerdeki camilere gidip de;Devlet adamı. Bizimkiler gitmiyor. Gittikleri yerdeki camilere gidip de; "benim bir camiye gitmem lazım" demiyorlar yani. Ama onlar diyorlar."benim bir camiye gitmem lazım" demiyorlar yani. Ama onlar diyorlar. Devlet siyaseti olarak dinlerini yaymaya gayret ediyorlar. Devlet siyaseti olarak dinlerini yaymaya gayret ediyorlar.

Eskiden bizim ecdadımızın yaptığı gibi veya eski İslâm devletlerinin yaptığı gibi çalışıyorlar.Eskiden bizim ecdadımızın yaptığı gibi veya eski İslâm devletlerinin yaptığı gibi çalışıyorlar. Eski İslâm devletleri İslâm'ı Hindistan'a kadar, Çin'e kadar, Endonezya'ya kadar,Eski İslâm devletleri İslâm'ı Hindistan'a kadar, Çin'e kadar, Endonezya'ya kadar, Afrika'ya kadar yaymış. Şimdi oralarda başkalarıAfrika'ya kadar yaymış. Şimdi oralarda başkaları ve onların gitmediği adalarda başkaları başka çalışmalar yapmaya çalışıyor.ve onların gitmediği adalarda başkaları başka çalışmalar yapmaya çalışıyor. Demek ki biz bir kere kendimizi toparlayacağız. Bir kere kendimiz düze çıkacağız.Demek ki biz bir kere kendimizi toparlayacağız. Bir kere kendimiz düze çıkacağız. Bir kere kendimiz sahil-i selamete ulaşacağız. Bir kere kendimiz sahil-i selamete ulaşacağız. Ondan sonra da başkalarının sahil-i selamete ulaşması için çalışmalar yapacağız. Ondan sonra da başkalarının sahil-i selamete ulaşması için çalışmalar yapacağız. Ve müesseeler kuracağız. Ve müesseeler kuracağız.

Mesela Gatton var. 20-30 aile varmış orada, bir imam besleyecek durumları yok cemaatin. Mesela Gatton var. 20-30 aile varmış orada, bir imam besleyecek durumları yok cemaatin.

Bizim bir teşkilatımız olacak. Bizim bir teşkilatımız bir arkadaşı imam tayin edecek.Bizim bir teşkilatımız olacak. Bizim bir teşkilatımız bir arkadaşı imam tayin edecek. Maaşını biz vereceğiz. O arkadaş gidecek, orada vazife yapacak.Maaşını biz vereceğiz. O arkadaş gidecek, orada vazife yapacak. Ve Gatton'da İslâm'ı genişletmeye çalışacak. Ve Gatton'da İslâm'ı genişletmeye çalışacak.

Dünyanın başka yerlerine gidecek. Yakın adalara gidecek. Ben şimdi yarın haritayı alacağım yanıma.Dünyanın başka yerlerine gidecek. Yakın adalara gidecek. Ben şimdi yarın haritayı alacağım yanıma. Öyle geleceğim karşınıza. Belki şuraya yapıştıracağım haritayı.Öyle geleceğim karşınıza. Belki şuraya yapıştıracağım haritayı. İnşallah sağ olursam, Allah ömür verirse, belki başka yerlere gideceğiz. Özel olarak gideceğiz.İnşallah sağ olursam, Allah ömür verirse, belki başka yerlere gideceğiz. Özel olarak gideceğiz. Göndereceğiz. Oralarda bir cami kuracağız. Bir dernek kuracağız. Ve bir çalışma yapacağız. Göndereceğiz. Oralarda bir cami kuracağız. Bir dernek kuracağız. Ve bir çalışma yapacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm'a çok faydalı işler yapanlardan eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm'a çok faydalı işler yapanlardan eylesin. Âhirette büyük mükâfatlara erenlerden eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Âhirette büyük mükâfatlara erenlerden eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtihate maa'ssalavâtı şerîfe. Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtihate maa'ssalavâtı şerîfe.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2