Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Takvâ, Hayâ ve Amel-i Sàlih

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Rebîü'l-Âhir 1408 / 06.12.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Üç Defa Hapşırmak İman Alâmeti, Hz. Osman’ın Halifeliği Bırakmaması, Hz. Ali Efendimizin Faziletleri, İmanın Elbisesi ve Zîneti | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Takvâ, Hayâ ve Amel-i Sàlih

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Rebîü'l-Âhir 1408 / 06.12.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Üç Defa Hapşırmak İman Alâmeti, Hz. Osman’ın Halifeliği Bırakmaması, Hz. Ali Efendimizin Faziletleri, İmanın Elbisesi ve Zîneti | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Aziz ve Muhterem kardeşlerimAziz ve Muhterem kardeşlerim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz'in hadis-i şeriflerindePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz'in hadis-i şeriflerinde Râmûzü'l-Ehàdis isimli kitabın 488. sayfasından okumaya devam ediyoruz.Râmûzü'l-Ehàdis isimli kitabın 488. sayfasından okumaya devam ediyoruz. Bugün kü ilk Hadis-i Şerif bu sayfanın altıncı Hadis-i Şerif'idir.Bugün kü ilk Hadis-i Şerif bu sayfanın altıncı Hadis-i Şerif'idir. Enes radıyallahu anh'ten Hâkim et-Tîrmîzî rivayet eylemiş.Enes radıyallahu anh'ten Hâkim et-Tîrmîzî rivayet eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîflerinde hitaben buyurmuşlar, bize bildirmişler ki; bu hadîs-i şerîflerinde hitaben buyurmuşlar, bize bildirmişler ki; Hz. Osman radıyallâhu anh'a -Allah şefaatine nail eylesin. Hz. Osman radıyallâhu anh'a -Allah şefaatine nail eylesin.

Ona hitaben söylenmiş.Ona hitaben söylenmiş. Yâ Osman, ''Ey Osman'', elâ ubeşşirüke,Yâ Osman, ''Ey Osman'', elâ ubeşşirüke, ''Dikkat et, müteyakkız ol, gözünü aç, âgâh ol,''Dikkat et, müteyakkız ol, gözünü aç, âgâh ol, mütenebbih ol ki seni müjdeliyorum.'' Müjde sana. mütenebbih ol ki seni müjdeliyorum.'' Müjde sana. Elâ edatı Arapça'da ikaz, irşad için söylenen bir edattır. Elâ edatı Arapça'da ikaz, irşad için söylenen bir edattır. Yani bizim ''şşşttt, bana bak'' dediğimiz zaman nasıl ''şştt'' sözü,Yani bizim ''şşşttt, bana bak'' dediğimiz zaman nasıl ''şştt'' sözü, ''hey'' sözü bir ikaz alameti oluyorsa, onun gibi bir manaya geliyor.''hey'' sözü bir ikaz alameti oluyorsa, onun gibi bir manaya geliyor. elâ;''Dikkat et, bak, bana iyi kulak ver; seni müjdeliyorum.'' demiş.elâ;''Dikkat et, bak, bana iyi kulak ver; seni müjdeliyorum.'' demiş. Peygamber Efendimiz, Hz. Osman Efendimiz'e.) Peygamber Efendimiz, Hz. Osman Efendimiz'e.) Hâzâ Cibrîlü, ''Şu Cebrail aleyhisselâm…''Hâzâ Cibrîlü, ''Şu Cebrail aleyhisselâm…'' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Peygamberliği dolayısıyla Cebrail aleyhisselâm'ı görüyor ama; Peygamberliği dolayısıyla Cebrail aleyhisselâm'ı görüyor ama; Peygamber Efendimiz, Hz. Osman'a diyor ki; Peygamber Efendimiz, Hz. Osman'a diyor ki;

İşte bak, Cebrail burada.İşte bak, Cebrail burada. '' İşte bu Cebrail, Yuhbirunî, ''bana haber veriyor ki'''' İşte bu Cebrail, Yuhbirunî, ''bana haber veriyor ki'' kendisi haber veriyor, anillah, Allah'tan haber getirip bildiriyor.kendisi haber veriyor, anillah, Allah'tan haber getirip bildiriyor. Bana haber veriyor ki; mâ min müminin, Bana haber veriyor ki; mâ min müminin, ''hiçbir mümin yoktur ki'' ''hiçbir mümin yoktur ki'' yağtisu veya yağtasu da oluyor;yağtisu veya yağtasu da oluyor; iki bâbdan da geliyor, selâse atasâtin, ''üç defa hapşırırsa''iki bâbdan da geliyor, selâse atasâtin, ''üç defa hapşırırsa'' Hiçbir üç defa hapşıran mümin yoktur kiHiçbir üç defa hapşıran mümin yoktur ki peşpeşe üç defa hapşırırsa iman onun kalbine iyice yerleşmiş olmasın. peşpeşe üç defa hapşırırsa iman onun kalbine iyice yerleşmiş olmasın.

Muhterem kardeşlerimMuhterem kardeşlerim Hapşırmak içimizden birden patlayıp gelen bir hadise.Hapşırmak içimizden birden patlayıp gelen bir hadise. Bir de esnemek var.Bir de esnemek var. Hapşırmanın dimağı hafiflettiği, Allah'ın rahmetinden bir rahmet olduğu, Hapşırmanın dimağı hafiflettiği, Allah'ın rahmetinden bir rahmet olduğu, ihsan olduğu,ruhu safâlandırdığı, ihsan olduğu,ruhu safâlandırdığı, hisleri kuvvetlendirdiği söyleniyor.hisleri kuvvetlendirdiği söyleniyor. Hakikaten insan hapşırdığı zaman şöyle bir irkilip kendine geliyor.Hakikaten insan hapşırdığı zaman şöyle bir irkilip kendine geliyor. Yani kendine gelme, uyanıklık alameti oluyor.Yani kendine gelme, uyanıklık alameti oluyor. Şerhte de Hocamız takviyetü'l-havâs demiş.Şerhte de Hocamız takviyetü'l-havâs demiş. Yani hislerin,Yani hislerin, duyguların kuvvetlenmesinin sembolü, alameti oluyor.duyguların kuvvetlenmesinin sembolü, alameti oluyor. Bu bakımdan hapşırmak makbul görülmüş, Bu bakımdan hapşırmak makbul görülmüş, makbul bulunmuş, makbul olduğu bildirilmiş. makbul bulunmuş, makbul olduğu bildirilmiş.

Esnemek de insanın gevşeme alameti,Esnemek de insanın gevşeme alameti, uyku isteme alameti, dikkatinin dağılma alameti. uyku isteme alameti, dikkatinin dağılma alameti. O da şeytandan; makbul bir şey değil. O da şeytandan; makbul bir şey değil.

Birisi uyanıklık alameti, -insan hapşırdı mı uyuyorsa bile uyanır- Birisi uyanıklık alameti, -insan hapşırdı mı uyuyorsa bile uyanır- Birisi uyanıklık sembolüBirisi uyanıklık sembolü birisi uyumaya meyil alameti olduğundan;birisi uyumaya meyil alameti olduğundan; birisi makbul, ötekisi makbul değil. birisi makbul, ötekisi makbul değil.

İnsan peşpeşe üç defa hapşırırsa o hapşırma da imanın kalbe yerleşmesinin,İnsan peşpeşe üç defa hapşırırsa o hapşırma da imanın kalbe yerleşmesinin, kalpte sabit olmasının bir sebebi oluyor. kalpte sabit olmasının bir sebebi oluyor. Mümin kul için imanın kuvvetlenmesi oluyor.Mümin kul için imanın kuvvetlenmesi oluyor. Çünkü teyakkuz haline geliyor;Çünkü teyakkuz haline geliyor; gafletten kurtulmuş, şeytanın kendisine oynadığı oyunlardan sıyrılmış oluyor. gafletten kurtulmuş, şeytanın kendisine oynadığı oyunlardan sıyrılmış oluyor.

Bazı şeylerin sırlarını inceliklerini, derinliklerini anlayamayabiliriz.Bazı şeylerin sırlarını inceliklerini, derinliklerini anlayamayabiliriz. Hepsini anlamamız mümkün olmuyor.Hepsini anlamamız mümkün olmuyor. Kısaca şerhlerden de bahsederek, şerhlerdeki bilgileri de görerek,Kısaca şerhlerden de bahsederek, şerhlerdeki bilgileri de görerek, göstererek bir şeyler izah ediyoruz, anlatıyoruz.göstererek bir şeyler izah ediyoruz, anlatıyoruz. Hapşırma ile esneme arasında böyle bir fark var. Hapşırma ile esneme arasında böyle bir fark var. Hapşırma iyi bir şey oluyor,Hapşırma iyi bir şey oluyor, esneme olmuyor diye bir bilgi olarak öğrenmiş olduk. esneme olmuyor diye bir bilgi olarak öğrenmiş olduk. Bu meselenin mânevî tarafı böyleymiş; böylece öğrendik. Bu meselenin mânevî tarafı böyleymiş; böylece öğrendik.

7. Hadis-i şerif sırayla gidiyoruz.7. Hadis-i şerif sırayla gidiyoruz. Yâ Osmânu inna'llâhe mukmisüke kâmîsanYâ Osmânu inna'llâhe mukmisüke kâmîsan fe-in erâdeke'l-münâfikûne alâ hâl'ihî fe-lâ tahla'hu hattâ telkânî. fe-in erâdeke'l-münâfikûne alâ hâl'ihî fe-lâ tahla'hu hattâ telkânî.

Bu hadîs-i şerîf; Tirmizî'de, Taberanî'de, Müsterdek'te,Bu hadîs-i şerîf; Tirmizî'de, Taberanî'de, Müsterdek'te, Ahmed b. Hanbel'de, İbn Mâce'de olanAhmed b. Hanbel'de, İbn Mâce'de olan Zeyd b. Erkam radıyallûhu anh'den rivayet edilmiştir.Zeyd b. Erkam radıyallûhu anh'den rivayet edilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hz. Osman-ı Zinnûreyn radıyallâhu anh'a buyurmuş ki; Hz. Osman-ı Zinnûreyn radıyallâhu anh'a buyurmuş ki;

''Ey Osman! Allah celle celâlüh sana bir gömlek giydirecek;''Ey Osman! Allah celle celâlüh sana bir gömlek giydirecek; münafıklar o gömleği senden çıkartmak isteyecekler.münafıklar o gömleği senden çıkartmak isteyecekler. Sakın o gömleği bana kavuşuncaya kadar çıkartma.'' Sakın o gömleği bana kavuşuncaya kadar çıkartma.''

Allah sana bir gömlek giydiricek bana kavuşuncaya kadar o gömleği sakın çıkartmaAllah sana bir gömlek giydiricek bana kavuşuncaya kadar o gömleği sakın çıkartma Bu hadîs-i şerîf, gizli remizli bir hadîs-i şerîf.Bu hadîs-i şerîf, gizli remizli bir hadîs-i şerîf. Ama Hocamız rahmetullâhi aleyh Gümüşhaneli hazretleri altına bir hadîs-i şerîf daha denk getirmiş,Ama Hocamız rahmetullâhi aleyh Gümüşhaneli hazretleri altına bir hadîs-i şerîf daha denk getirmiş, rivayet etmiş. Onu da yazmış, -ikinci hadîs-i şerîfe geçiyorum- diyor ki:rivayet etmiş. Onu da yazmış, -ikinci hadîs-i şerîfe geçiyorum- diyor ki: Yâ Osmân, inneke se-tü'tiye'l-hilâfete min ba'dîYâ Osmân, inneke se-tü'tiye'l-hilâfete min ba'dî ve se-yürîdüke'l-münâfikûne alâ hâl'ihâ felâ tahla'hâve se-yürîdüke'l-münâfikûne alâ hâl'ihâ felâ tahla'hâ ve sum fî-zâlike yevm tuftır indî. ve sum fî-zâlike yevm tuftır indî.

Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallâhu anh'den.Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallâhu anh'den. Bu ikinci hadis-i şerif. Demin okuduğumuzBu ikinci hadis-i şerif. Demin okuduğumuz Birinci hadîs-i şerîf; müteşâbih mâna olan, Birinci hadîs-i şerîf; müteşâbih mâna olan, remizli olan hadîs-i şerîf hakkında bize açıklayıcı bir bilgi getiriyor. remizli olan hadîs-i şerîf hakkında bize açıklayıcı bir bilgi getiriyor.

İkinci hadîs-i şerîf de,İkinci hadîs-i şerîf de, başka bir kanaldan rivayet edilip gelmiş olan hadîs-i şerîfte buyurmuş ki: başka bir kanaldan rivayet edilip gelmiş olan hadîs-i şerîfte buyurmuş ki:

''Ey Osman, Allah muhakkak ki sana benden sonra halifelik verecek.''''Ey Osman, Allah muhakkak ki sana benden sonra halifelik verecek.'' Hilafeti verecek sana. Hilafeti verecek sana. Ve-seyürîdüke'l-münafikûne alâ hâl'ihâ,Ve-seyürîdüke'l-münafikûne alâ hâl'ihâ, ''Münafıklar da o hilafeti senden çekip almak isteyecekler.''''Münafıklar da o hilafeti senden çekip almak isteyecekler.'' Seni hilafetten düşürmek isteyecekler.Seni hilafetten düşürmek isteyecekler. Sana âsî olacaklar, karşı çıkacaklar, seni devirmeye kalkışacaklar.Sana âsî olacaklar, karşı çıkacaklar, seni devirmeye kalkışacaklar. Felâ tahla'hâ,Felâ tahla'hâ, ''sen o münafıkların lafına bakarak o hilafetten vazgeçme.''''sen o münafıkların lafına bakarak o hilafetten vazgeçme.'' Ve sum fî-zâlike yevm,Ve sum fî-zâlike yevm, ''onların, başına üşüştükleri o günde oruç tut.'' ''onların, başına üşüştükleri o günde oruç tut.'' Tuftır indî, Tuftır indî, ''Yanımda iftar edersin.'' ''Yanımda iftar edersin.'' İftarı benim yanımda yaparsın. İftarı benim yanımda yaparsın.

Muhterem kardeşlerimMuhterem kardeşlerim Bu iki hadîs-i şerîfi beraberce inceleyecek olursak,Bu iki hadîs-i şerîfi beraberce inceleyecek olursak, birinci hadîs-i şerîf; birinci hadîs-i şerîf; hadis kitaplarının en kuvvetlileri olanhadis kitaplarının en kuvvetlileri olan sıhah-ı sitte içinde rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir. sıhah-ı sitte içinde rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir.

İkinci hadîs-i şerîf de oradaki mânayı biraz genişletiyor.İkinci hadîs-i şerîf de oradaki mânayı biraz genişletiyor. Peygamber Efendimiz, kendisinden sonraPeygamber Efendimiz, kendisinden sonra Hz. Osman'a halifelik verileceğini bildiriyor. Hz. Osman'a halifelik verileceğini bildiriyor. Bilemez mi? Bilemez mi?

Bilir. Bilir. Allah bildirince bilir.Allah bildirince bilir. Biz dahiBiz dahi Âciz nâçiz, günahkar kusurlu kullar olarakÂciz nâçiz, günahkar kusurlu kullar olarak bizler dahi bazen bazı şeyleri Allah rüyada gösterince biliyoruz.bizler dahi bazen bazı şeyleri Allah rüyada gösterince biliyoruz. Yani bilinebiliyor;Yani bilinebiliyor; insan bazı şeyleri aynen görüyorinsan bazı şeyleri aynen görüyor ve yahut remizli olarak rüyada görüyor, ertesi gün oluyor.ve yahut remizli olarak rüyada görüyor, ertesi gün oluyor. Hatta o rüyayı gördükten sonra etrafındakilerle konuşuyor, Hatta o rüyayı gördükten sonra etrafındakilerle konuşuyor, ''şöyle olacak bak'', şıp şöyle oluyor. ''şöyle olacak bak'', şıp şöyle oluyor.

Rüya, bir mâneviyat tarafından çeşitli şekildeRüya, bir mâneviyat tarafından çeşitli şekilde haberlerin ve istikbale ait bazı bilgilerin ulaşması için bir yoldur.haberlerin ve istikbale ait bazı bilgilerin ulaşması için bir yoldur. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri insanın ruhuna,Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri insanın ruhuna, her şeyine hakim, her şeyine sahip. her şeyine hakim, her şeyine sahip. Oradan, o mâneviyat âleminden bir işaret ihsan edebiliyor.Oradan, o mâneviyat âleminden bir işaret ihsan edebiliyor. Ama her rüya ille çıkacak manasında değildir. Ama her rüya ille çıkacak manasında değildir. Sonra herkes gördüğü rüyanın manasını da doğru anlayamaz, anlamayabilir.Sonra herkes gördüğü rüyanın manasını da doğru anlayamaz, anlamayabilir. Hatalı olabilir. Hatalı olabilir.

Ama rüyada bir takım esrarengiz,Ama rüyada bir takım esrarengiz, istikbale ait bilgilerin gösterilebileceğinin misalin istikbale ait bilgilerin gösterilebileceğinin misalin i Kur'ân-ı Kerîm'de bile buluyoruz. i Kur'ân-ı Kerîm'de bile buluyoruz.

Nitekim Yusuf aleyhisselâm daha küçücük ikenNitekim Yusuf aleyhisselâm daha küçücük iken pırıl pırıl simasıyla pırıl pırıl simasıyla herkesin gözünü kamaştıran bir mübarek kişicik iken diyor ki; herkesin gözünü kamaştıran bir mübarek kişicik iken diyor ki;

''Ey babacığım, -babası Peygamber Yakup aleyhisselâm -''Ey babacığım, -babası Peygamber Yakup aleyhisselâm - uykumda on bir tane yıldız gördüm.uykumda on bir tane yıldız gördüm. Ayı ve güneşi gördüm.Ayı ve güneşi gördüm. Bana secde ediyorlardı.''Bana secde ediyorlardı.'' Yakub aleyhisselâm izahat vermiyor.Yakub aleyhisselâm izahat vermiyor. O, Peygamber; Yusuf aleyhisselâm da ileride Peygamber olacak. O, Peygamber; Yusuf aleyhisselâm da ileride Peygamber olacak. Yavru, küçük ama o da pırıl pırıl bir insan.Yavru, küçük ama o da pırıl pırıl bir insan. Yakup aleyhisselâm bilgi vermiyor.Yakup aleyhisselâm bilgi vermiyor. Sadece diyor ki; Sadece diyor ki;

''Yavrucuğum, bu rüyanı öteki kardeşlerine anlatma.''Yavrucuğum, bu rüyanı öteki kardeşlerine anlatma. Sonra sana bir oyun ederler. Sonra sana bir oyun ederler. Bir hile yaparlar sana Yusuf'um.Bir hile yaparlar sana Yusuf'um. Sakın ötekilere anlatma.'' diyor. Sakın ötekilere anlatma.'' diyor.

Yusuf kıssasını Kur'ân-ı Kerîm'de Yusuf aleyhisselâm'ın sûresinde okuyoruz.Yusuf kıssasını Kur'ân-ı Kerîm'de Yusuf aleyhisselâm'ın sûresinde okuyoruz. Yusuf aleyhisselâm ne maceralar geçirmiş; Yusuf aleyhisselâm ne maceralar geçirmiş; kardeşleri onu kıskanmışlar, bazı oyunlar etmişler. kardeşleri onu kıskanmışlar, bazı oyunlar etmişler. Yakup aleyhisselâm'ın Peygamberlik nuruyla görüp ihbar ettiği gibi Yakup aleyhisselâm'ın Peygamberlik nuruyla görüp ihbar ettiği gibi nice hadiseler başından geçmiş; nice hadiseler başından geçmiş; köle olmuş, satılmış Mısır'da satın alınmış,köle olmuş, satılmış Mısır'da satın alınmış, saraylara dahil olmuş, zindanlara girmiş çıkmış. saraylara dahil olmuş, zindanlara girmiş çıkmış. -Onun için bazı kimseler zindanlara ''Medrese-i Yusûfiyye'' diyor- -Onun için bazı kimseler zindanlara ''Medrese-i Yusûfiyye'' diyor- Zindanlara girmiş çıkmış ama ondan sonra masum olduğu,Zindanlara girmiş çıkmış ama ondan sonra masum olduğu, mübarek olduğu,simasının güzelliği kadar damübarek olduğu,simasının güzelliği kadar da kalbinin güzel olduğu anlaşılınca Mısır'a sultan olmuş. kalbinin güzel olduğu anlaşılınca Mısır'a sultan olmuş. Zindandan çıkmış; Zindandan çıkmış; Hazâini'l-ard, o zaman tabiri caizse Tarım Bakanı olmuş. Hazâini'l-ard, o zaman tabiri caizse Tarım Bakanı olmuş. Tarım ve ziraat işlerine bakan yüksek bir şahsiyet olmuş. Tarım ve ziraat işlerine bakan yüksek bir şahsiyet olmuş.

Demek ki sonra da kıtlık olmuş.Demek ki sonra da kıtlık olmuş. Kendisinin, kardeşlerinin yaşadığı diyâr-ı Ken'an'dan kardeşleri gelmişler. Kendisinin, kardeşlerinin yaşadığı diyâr-ı Ken'an'dan kardeşleri gelmişler. Kıtlık olduğu için kendisinden buğday istemişler, Kıtlık olduğu için kendisinden buğday istemişler, kendilerine de bir miktar verilsin diye yiyecek istemişler. kendilerine de bir miktar verilsin diye yiyecek istemişler. Orada da uzun uzun macerelar, hikmetler var.Orada da uzun uzun macerelar, hikmetler var. Arkasından kendi kardeşlerini ve ana-babasınıArkasından kendi kardeşlerini ve ana-babasını diyâr-ı Ken'an'dan vazife gördüğü Mısır'a; diyâr-ı Ken'an'dan vazife gördüğü Mısır'a; imkanları bol sarayına, köşküne davet ediyor. Geliyorlar. imkanları bol sarayına, köşküne davet ediyor. Geliyorlar. Artık onun maiyetinde, orada mutlu bir yaşam olacak.Artık onun maiyetinde, orada mutlu bir yaşam olacak. O zamanın hürmet usulüne göre tabi kardeşler mahcup.O zamanın hürmet usulüne göre tabi kardeşler mahcup. Çünkü Yusuf aleyhisselâm'a ne oyunlar ettiler.Çünkü Yusuf aleyhisselâm'a ne oyunlar ettiler. Yusuf aleyhisselâm da onlara ne cevap verdi? Yusuf aleyhisselâm da onlara ne cevap verdi?

Lâ tesribe aleykümü'l-yevm,Lâ tesribe aleykümü'l-yevm, ''Bu gün kendinize böyle şey yapmayın.'' ''Bu gün kendinize böyle şey yapmayın.'' Başa kakıp da tenkid edecek değilim;Başa kakıp da tenkid edecek değilim; affettim hadi gelin diye bağışladı. affettim hadi gelin diye bağışladı.

Onlar kötülük yaptılar, Yusuf aleyhisselâm iyilik yaptı.Onlar kötülük yaptılar, Yusuf aleyhisselâm iyilik yaptı. ''Allah sizi mağfiret eylesin.'' dedi.''Allah sizi mağfiret eylesin.'' dedi. ''İnşaallah aff u mağfiret eder.'' dedi; hayır dua etti.''İnşaallah aff u mağfiret eder.'' dedi; hayır dua etti. Geldiler, mahcub oldular.Geldiler, mahcub oldular. Önünde hürmeten secde ettiler.Önünde hürmeten secde ettiler. O zamanın usulünde, o beldenin usulünde secde etmek varmış. O zamanın usulünde, o beldenin usulünde secde etmek varmış. Bizde yok.Bizde yok. İnsanın insana secde etmesi yok. İnsanın insana secde etmesi yok. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

''Kişi kişiye secde etmez.'' ''Kişi kişiye secde etmez.'' Secde etmek yok.Secde etmek yok. Ama Peygamber Efendimiz; ''Bir kimsenin birisine secde etmesineAma Peygamber Efendimiz; ''Bir kimsenin birisine secde etmesine Allah tarafından müsaade edilmiş olsaydı,Allah tarafından müsaade edilmiş olsaydı, birisine ‘hadi falancaya secde edin' denilecek olsaydı,birisine ‘hadi falancaya secde edin' denilecek olsaydı, kadınlara efendilerine secde etmelerini söylerdim.kadınlara efendilerine secde etmelerini söylerdim. ‘Hanımlar beylerine secde etsinler.' diye söylerdim.‘Hanımlar beylerine secde etsinler.' diye söylerdim. Yok; ama hürmeti göstermek için böyle tavsiye ederdim.'' demiş. Yok; ama hürmeti göstermek için böyle tavsiye ederdim.'' demiş.

Bu neyi gösteriyor? Bu neyi gösteriyor?

Hanımlarımızın beylerimize saygılı olması gerektiğini,Hanımlarımızın beylerimize saygılı olması gerektiğini, ilâhî bir vazife yapma düşüncesi ve şuuru ile ilâhî bir vazife yapma düşüncesi ve şuuru ile evin hanımlığını yapması gerektiğini gösteriyor.evin hanımlığını yapması gerektiğini gösteriyor. Beylerin de hanımlarına bu yuvadan sevap hasıl olacak, Beylerin de hanımlarına bu yuvadan sevap hasıl olacak, nice hayırlar hasıl olacak diye müşfik, adaletli davranması, nice hayırlar hasıl olacak diye müşfik, adaletli davranması, hayrı temin etmesi gerekiyor. hayrı temin etmesi gerekiyor. Helalinden rızık getirmesi,Helalinden rızık getirmesi, onları maddî-manevî her türlü sıkıntıdan koruması gerekiyor.onları maddî-manevî her türlü sıkıntıdan koruması gerekiyor. O da onlara karşı sanki Allahın vazifelendirilmiş bir hizmetçisi. O da onlara karşı sanki Allahın vazifelendirilmiş bir hizmetçisi. Evin efendisi; ama aslında hizmetçi;Evin efendisi; ama aslında hizmetçi; onları korumak, onlara hizmet etmek için. onları korumak, onlara hizmet etmek için. İslâm, insanlara böyle karşılıklı güzel vazifeler yüklemiş. İslâm, insanlara böyle karşılıklı güzel vazifeler yüklemiş.

Yusuf aleyhisselâm'ın önünde 11 kardeş secde ettiler.Yusuf aleyhisselâm'ın önünde 11 kardeş secde ettiler. Anası babası da secde etti. Anası babası da secde etti. O zaman Yusuf aleyhisselâm dedi ki; O zaman Yusuf aleyhisselâm dedi ki;

Hâzâ te'vîlü rü'yâye min kablu kad ce'alehâ rabbî hakkâ,Hâzâ te'vîlü rü'yâye min kablu kad ce'alehâ rabbî hakkâ, ''Ey babacığım görüyor musun bu, ''Ey babacığım görüyor musun bu, sana seneler öncesi anlatmış olduğum rüyanın çıkmasıdır. sana seneler öncesi anlatmış olduğum rüyanın çıkmasıdır. Bak rüyam çıktı. Rabbim onu tahakkuk ettirdi.'' dedi. Bak rüyam çıktı. Rabbim onu tahakkuk ettirdi.'' dedi.

11 tane yıldız, kardeşleri; Peygamber kardeşi.11 tane yıldız, kardeşleri; Peygamber kardeşi. Sonunda ona iman ettiler, hürmet gösterdiler tabi yıldız.Sonunda ona iman ettiler, hürmet gösterdiler tabi yıldız. Ötekisi Peygamber annesi.Ötekisi Peygamber annesi. Babası da hem Peygamber, hem Peygamber babası.Babası da hem Peygamber, hem Peygamber babası. Tabi o baba güneş gibi, anne ay gibi oluyor, kardeşler yıldızlar gibi oluyorlar.Tabi o baba güneş gibi, anne ay gibi oluyor, kardeşler yıldızlar gibi oluyorlar. Yani güneşlere tabi yıldızlar gibi oluyor.Yani güneşlere tabi yıldızlar gibi oluyor. Öylece rüyanın tahakkuk ettiğini Öylece rüyanın tahakkuk ettiğini ''Rabbim onu tahakkuk ettirdi.'' diye bildiriyor. ''Rabbim onu tahakkuk ettirdi.'' diye bildiriyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin gördüğü rüyaların da sonunda tahakkuk ettiğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.gördüğü rüyaların da sonunda tahakkuk ettiğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. O halde rüya denilen olayın ileriye dönük bir takım hadiselerden O halde rüya denilen olayın ileriye dönük bir takım hadiselerden insanlara haber verme yolu olduğunu Kur'ân-ı Kerîm gösteriyor,insanlara haber verme yolu olduğunu Kur'ân-ı Kerîm gösteriyor, hadîs-i şerîfler de gösteriyor.hadîs-i şerîfler de gösteriyor. O halde olabilir bu. O halde olabilir bu.

Rüya yoluyla insan görebilir. Rüya yoluyla insan görebilir. Peygamber olmasa da salih bir kimse olsa da görebilir.Peygamber olmasa da salih bir kimse olsa da görebilir. Ve görülüyor. Ve görülüyor. Mesela insan imtihanda kendisine ne soru çıkacağını görebiliyor. Mesela insan imtihanda kendisine ne soru çıkacağını görebiliyor. Yarın imtihanda şu soru çıkacak diye görebiliyor.Yarın imtihanda şu soru çıkacak diye görebiliyor. Yani muhakkak görecek diye bir şey yok.Yani muhakkak görecek diye bir şey yok. Allah gösterirse görebiliyor ve göstermiş olduğu kimseler var.Allah gösterirse görebiliyor ve göstermiş olduğu kimseler var. Bazı kimseler istikbale ait şeyler bilebiliyor da.Bazı kimseler istikbale ait şeyler bilebiliyor da. İnsanların en şereflisi, en yükseği, en edeplisi, en güzeli olanİnsanların en şereflisi, en yükseği, en edeplisi, en güzeli olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Allah'ın bildirmesiyle istikbale ait bazı şeyleri bilmez mi? Allah'ın bildirmesiyle istikbale ait bazı şeyleri bilmez mi?

Bilir. Bilir. Âmennâ ve saddaknâ.Âmennâ ve saddaknâ. Her sözü haktır.Her sözü haktır. Münafıklar, müşrikler koştura koşturaMünafıklar, müşrikler koştura koştura Ebû Bekir es-Sıddîk'in önüne geldiler, önüne dikildiler; Ebû Bekir es-Sıddîk'in önüne geldiler, önüne dikildiler;

''Gördün mü senin arkadaşının yaptığını? ''Gördün mü senin arkadaşının yaptığını?

''Ne yapmış?'' ''Ne yapmış?''

''Bak bu gece Mirac'a çıktığını söylüyor, gökleri dolaşmış güya.'' ''Bak bu gece Mirac'a çıktığını söylüyor, gökleri dolaşmış güya.''

''O böyle dedi mi?''''O böyle dedi mi?'' O dediyse doğrudur. Çıkmıştır. O dediyse doğrudur. Çıkmıştır. Ebû Bekir es-Sıddîk ne diyor?Ebû Bekir es-Sıddîk ne diyor? İlk önce acaba müşrikler oyun mu ediyor diye; İlk önce acaba müşrikler oyun mu ediyor diye;

''O öyle söyledi mi?'' ''O öyle söyledi mi?''

''Söyledi.'' ''Söyledi.''

''Ha söylediyse doğrudur.''Ha söylediyse doğrudur. Çünkü yalan söylemez.'' Çünkü yalan söylemez.''

Hz. Osman'ın halife olacağını bildi mi? Bilebilir mi? Hz. Osman'ın halife olacağını bildi mi? Bilebilir mi?

Allah bildirmişse bilir.Allah bildirmişse bilir. Allahu Teâlâ hazretleri ileride olacak hadiseyiAllahu Teâlâ hazretleri ileride olacak hadiseyi Yusuf aleyhisselâm'a göstermiş deYusuf aleyhisselâm'a göstermiş de Peygamber Efendimiz'e niye göstermesin? Peygamber Efendimiz'e niye göstermesin? Aklen caiz, Kur'ânen caiz, şer'an caiz, hadis cihetiyle caiz.Aklen caiz, Kur'ânen caiz, şer'an caiz, hadis cihetiyle caiz. Olur, gösterebilir. Olur, gösterebilir.

Bu, ilme, mantığa aykırı mı? Bu, ilme, mantığa aykırı mı?

Değil.Değil. Çünkü bu, olay, vakıa.Çünkü bu, olay, vakıa. Rivayet değil vakıa bu.Rivayet değil vakıa bu. Yani zaten sen veya ben bu akşam rüya görüp deYani zaten sen veya ben bu akşam rüya görüp de ertesi günü olacağını görebiliyorsak ilim buna ne der? ertesi günü olacağını görebiliyorsak ilim buna ne der?

''Kabul ettim.'' der; başka bir şey diyemez.''Kabul ettim.'' der; başka bir şey diyemez. Başka bir şey derse, Başka bir şey derse, ''Heyt! Sen ilim değilsin, gözlerin kapalı, bir şeyden haberin yok.'' deriz. ''Heyt! Sen ilim değilsin, gözlerin kapalı, bir şeyden haberin yok.'' deriz. İstikbale ait bazı şeyler olabiliyor. İstikbale ait bazı şeyler olabiliyor. Hz. Osman'a da bildirilmiş: Hz. Osman'a da bildirilmiş:

''Sen benden sonra halife olacaksın''Sen benden sonra halife olacaksın münafıklar da senin karşına çıkacaklar. münafıklar da senin karşına çıkacaklar.

Seni devirmeye çalışacaklar.'' Seni devirmeye çalışacaklar.''

Öyle oldu mu? Öyle oldu mu?

Oldu. Oldu.

Hz. Osman Efendimiz'i devirmeye kalkıştılar.Hz. Osman Efendimiz'i devirmeye kalkıştılar. Hanesini sardılar. Hanesini sardılar. Kur'ân-ı Kerîm okuyorken içeriye girdiler.Kur'ân-ı Kerîm okuyorken içeriye girdiler. Bir tanesi mübarek sakalına yapıştı, elinde silah.Bir tanesi mübarek sakalına yapıştı, elinde silah. Hz. Osman Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm okuyor. Hz. Osman Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm okuyor. Yapışan kimseye şöyle göz ucuyla baktı. Yapışan kimseye şöyle göz ucuyla baktı.

''Evlâdım, baban seni bu haldeyken görseydi çok üzülürdü.'' dedi.''Evlâdım, baban seni bu haldeyken görseydi çok üzülürdü.'' dedi. Mübarek bir kimsenin bir oğlu; kızmış, sinirlenmiş, aldanmış. Mübarek bir kimsenin bir oğlu; kızmış, sinirlenmiş, aldanmış. Mübarek bir insana düşmanlık yapıyor;Mübarek bir insana düşmanlık yapıyor; sakalına yapışmış kesecek.sakalına yapışmış kesecek. O da sakin. Neden sakin?O da sakin. Neden sakin? Hz. Osman niye sakin? Hz. Osman niye sakin? Âsîler onun konağının, hilâfet evinin etrafını sardığı zaman,Âsîler onun konağının, hilâfet evinin etrafını sardığı zaman, ellerinde kılıçlar içeriye doluşurkenellerinde kılıçlar içeriye doluşurken Kur'ân'ı Kerîm okuyordu, sakindi. Niye? Kur'ân'ı Kerîm okuyordu, sakindi. Niye?

Cevabı hadîs-i şerîfte.Cevabı hadîs-i şerîfte. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne diyor? Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne diyor?

''O gün oruç tut, yâ Osman, akşama iftarı benim yanımda yaparsın.''O gün oruç tut, yâ Osman, akşama iftarı benim yanımda yaparsın. O gün oruç tut.'' O gün oruç tut.'' Hz. Osman Efendimiz şehit edildi, o gün oruçluydu.Hz. Osman Efendimiz şehit edildi, o gün oruçluydu. Bu hadise göre amel etmişti, oruçluydu. Oruçluyken şehid ettiler.Bu hadise göre amel etmişti, oruçluydu. Oruçluyken şehid ettiler. Akşam Peygamber Efendimiz'in huzuruna, cennete gitti. Akşam Peygamber Efendimiz'in huzuruna, cennete gitti. Aşere-i mübeşşere'den; gayet âşikâr bir şekilde. Aşere-i mübeşşere'den; gayet âşikâr bir şekilde. Onu öldürenler dertlerine yansınlar. Onu öldürenler dertlerine yansınlar. O şehit oldu; cennete gitti,O şehit oldu; cennete gitti, Peygamber Efendimiz'in yanına geldi. Peygamber Efendimiz'in yanına geldi. Onu öldürenler dertlerine yansınlar. Onu öldürenler dertlerine yansınlar.

Buradan bize ne ders çıkar? Buradan bize ne ders çıkar?

Kızgın kalabalıkları bazı münafıklar kışkırtır daKızgın kalabalıkları bazı münafıklar kışkırtır da iyi insanların aleyhine döndürtebilir. iyi insanların aleyhine döndürtebilir. Sizler de beşer olduğunuza göreSizler de beşer olduğunuza göre size bir haber geldiği zaman haberi kontrol edin.size bir haber geldiği zaman haberi kontrol edin. Bir insanın aleyhinde size bir şey söylendiği zaman Bir insanın aleyhinde size bir şey söylendiği zaman onu tahkik edin, hemen kızmayın, onu tahkik edin, hemen kızmayın, hemen aleyhine dönmeyin; konuşun. hemen aleyhine dönmeyin; konuşun. Bir de onu dinleyin, hiç olmazsa hüsnü zan edin. Bir de onu dinleyin, hiç olmazsa hüsnü zan edin.

Bana dediler ki; Bana dediler ki;

''İki-üç hafta önce filanca kişiler şöyle ters bir yola girmişler,''İki-üç hafta önce filanca kişiler şöyle ters bir yola girmişler, şöyle ters bir iş yapıyorlar.'' şöyle ters bir iş yapıyorlar.''

''Yâ! Vah vah…'' dedim.''Yâ! Vah vah…'' dedim. O şahıslar iki gün sonra buraya geldiler. O şahıslar iki gün sonra buraya geldiler.

''Ya, böyle rivayetler çıkmış.'' dedim. ''Ya, böyle rivayetler çıkmış.'' dedim.

Hiç aslı yok. Hiç esası yok.Hiç aslı yok. Hiç esası yok. Demek ki tahkik etmek lazım. Demek ki tahkik etmek lazım. Bir dostunuzun aleyhinde bir şey duyduğunuz zamanBir dostunuzun aleyhinde bir şey duyduğunuz zaman hemen aleyhine dönmeyin. Neden? hemen aleyhine dönmeyin. Neden?

Çünkü insanların dilinden kimse kurtulamamıştır.Çünkü insanların dilinden kimse kurtulamamıştır. Peygamberler kurtulamamıştır.Peygamberler kurtulamamıştır. Peygamberlere ''şair'', ''mecnun'', ''kâhin'' demişler. Peygamberlere ''şair'', ''mecnun'', ''kâhin'' demişler. ''Akşam birileri bir şey söylüyor; ''Akşam birileri bir şey söylüyor; sabah o bize naklediyor.'' demişler.sabah o bize naklediyor.'' demişler. Nice Peygamberlere nice nice iftiralar etmişler.Nice Peygamberlere nice nice iftiralar etmişler. Hatta hatta Yaradanları Allahu Teâlâ hazretlerine dil uzatmamış mı? Hatta hatta Yaradanları Allahu Teâlâ hazretlerine dil uzatmamış mı? Yahudiler ne demiş? Yahudiler ne demiş?

Yedullahu mağlûletün ğullet eydîhim ve lu'inû bi-mâ kâlû.Yedullahu mağlûletün ğullet eydîhim ve lu'inû bi-mâ kâlû. ''Allah'ın eli sıkıdır.'' diye.''Allah'ın eli sıkıdır.'' diye. Söylenir mi bu laf?Söylenir mi bu laf? Tevbe estağfirullah.Tevbe estağfirullah. Ne insanlar gelmiş geçmiş; ne edepsizler gelmiş.Ne insanlar gelmiş geçmiş; ne edepsizler gelmiş. Allah kurtarsın. Allah kurtarsın.

Minibüse giriyorsun.Minibüse giriyorsun. Teybe bir şarkı koymuş. Teybe bir şarkı koymuş. Allah Allah! Şarkıda ne laflar var, küfür.Allah Allah! Şarkıda ne laflar var, küfür. Yukarıdan aşağıya Allah'a, Peygamber'e çatmak.Yukarıdan aşağıya Allah'a, Peygamber'e çatmak. ''Niye bunu bana yaptın, niye Allah'ım?'' filan gibi. ''Niye bunu bana yaptın, niye Allah'ım?'' filan gibi. Söylemiyorum, kelimeleri de küfür.Söylemiyorum, kelimeleri de küfür. Yani edepsiz mi ararsın?Yani edepsiz mi ararsın? Şeytandan aşağı olanlar var.Şeytandan aşağı olanlar var. Hayvanlardan aşağı olanlar var.Hayvanlardan aşağı olanlar var. İyi insana laf söylerler. İyi insana laf söylerler.

Atarlar seng-i ta'rîzi dıraht-ı meyvadâr üzre. Atarlar seng-i ta'rîzi dıraht-ı meyvadâr üzre.

Güzel, meyveli ağaca târiz taşı atarlar.Güzel, meyveli ağaca târiz taşı atarlar. İsabet ettirirse meyveyi yiyecek. İsabet ettirirse meyveyi yiyecek. Onun için ona benzetmiş.Onun için ona benzetmiş. İyi insana iftira atmayı neye benzetmiş? İyi insana iftira atmayı neye benzetmiş?

Şair, çocukların meyvesini koparmak için meyveli ağaca taş atmasına benzetmiş.Şair, çocukların meyvesini koparmak için meyveli ağaca taş atmasına benzetmiş. Atarlar seng-i ta'rîzi dıraht-ı meyvadâr üzre.Atarlar seng-i ta'rîzi dıraht-ı meyvadâr üzre. Meyveli ağaca târiz taşını atarlar. Meyveli ağaca târiz taşını atarlar.

İyi insanlara da sataşan çok olur.İyi insanlara da sataşan çok olur. Bir söz beni çok etkilemiştir. Bir söz beni çok etkilemiştir. Meşhur evliyâullahtan, büyük Halvetî meşâyihinden Meşhur evliyâullahtan, büyük Halvetî meşâyihinden Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri.Şemseddîn-i Sivâsî hazretleri. Evliyâullahtan sevdiğimiz,Evliyâullahtan sevdiğimiz, hatırasından sevdiğimiz bir kimse. hatırasından sevdiğimiz bir kimse. Diyor ki; Diyor ki;

Bir acep sevdaya düşmüş Şemsî-i nâdanı gör, Bir acep sevdaya düşmüş Şemsî-i nâdanı gör,

Hakka makbûl olmak ister halka menfûr olmadan. Hakka makbûl olmak ister halka menfûr olmadan.

Kendi kendisine hitaben, kendisini ortaya koyarak diyor ki; Kendi kendisine hitaben, kendisini ortaya koyarak diyor ki;

''Ben cahilin düştüğü şu arzuya, yanlış sevdaya, kanaate bak ki''Ben cahilin düştüğü şu arzuya, yanlış sevdaya, kanaate bak ki halkın nefretini kazanmadanhalkın nefretini kazanmadan Cenâb-ı Hakk'a makbul olacağımı sanıyorum.'' diyor. Cenâb-ı Hakk'a makbul olacağımı sanıyorum.'' diyor. İnsan, Cenâb-ı Hakk'a makbul olmak istedi mi, İnsan, Cenâb-ı Hakk'a makbul olmak istedi mi, dobra dobra oldu mu insanı dokuz köyden kovarlar.dobra dobra oldu mu insanı dokuz köyden kovarlar. Ne çamurlar atarlar. Ne çamurlar atarlar. Tepeden tırnağa boyarlar neler söylerler. Tepeden tırnağa boyarlar neler söylerler.

Sahabeden bir mübarek müslüman olmaya gelmiş. Diyor ki; Sahabeden bir mübarek müslüman olmaya gelmiş. Diyor ki;

''Yâ Resûlallah! Ben yahudilerin tanınmış alimiyim,''Yâ Resûlallah! Ben yahudilerin tanınmış alimiyim, müslüman olmak istiyorum. müslüman olmak istiyorum. Yalnız beni kavmimden tahkik et.'' Yalnız beni kavmimden tahkik et.''

''Niye?'' ''Niye?''

''Çünkü benim müslüman olduğumu söylersem iftira ederler.''Çünkü benim müslüman olduğumu söylersem iftira ederler. Önceden bir tahkikatını yap.''Önceden bir tahkikatını yap.'' Çağırıyor Yahudi cemaatini; Çağırıyor Yahudi cemaatini;

''Sizin adamlarınızdan falanca aliminiz varmış. Var mı?''''Sizin adamlarınızdan falanca aliminiz varmış. Var mı?'' ''Var.'' ''Var.''

''Nasıl bilirsiniz iyi bir kimse midir?'' ''Nasıl bilirsiniz iyi bir kimse midir?''

''İyidir.'' ''İyidir.''

''Ahlâkı iyi midir?'' ''Ahlâkı iyi midir?''

''İyidir.'' ''İyidir.''

''Bilgisi iyi midir?'' ''Bilgisi iyi midir?''

"İyidir." "İyidir."

''Dürüst müdür?'' ''Dürüst müdür?''

''Dürüsttür.''''Dürüsttür.'' Bilmem ne midir? Bilmem nedir.Bilmem ne midir? Bilmem nedir. Hepsini söylüyorlar; neler söyledilerse Hepsini söylüyorlar; neler söyledilerse

''Peki, müslüman olsa?'' ''Peki, müslüman olsa?''

''Ooo olmaz, yapmaz.'' ''Ooo olmaz, yapmaz.'' O da perdenin arkasından çıkıyor; O da perdenin arkasından çıkıyor;

''Ben müslüman oldum.''Ben müslüman oldum. Sizi de Müslümanlığa davet ederim.Sizi de Müslümanlığa davet ederim. Müslüman olun; Hak yol budur.'' diyor.Müslüman olun; Hak yol budur.'' diyor. O zaman homurdana homurdana iftira edip çıkıyorlar. O zaman homurdana homurdana iftira edip çıkıyorlar.

''İşte şöyle oldu da, böyle oldu da, menfaat için müslüman oldu da…'' ''İşte şöyle oldu da, böyle oldu da, menfaat için müslüman oldu da…''

Peki önceden niye söylemediniz?Peki önceden niye söylemediniz? Herkese söylerler. Herkese söylerler.

Aşere-i mübeşşere'den Aşere-i mübeşşere'den Sa'd b. Ebî Vakkas radiyallâhu anh bir yere vali olmuş. Sa'd b. Ebî Vakkas radiyallâhu anh bir yere vali olmuş. Mübareği Hz. Ömer'e şikayet ediyorlar. Mübareği Hz. Ömer'e şikayet ediyorlar.

Cennetlik, şikayet ediyorlar bulunduğu şehirde.Cennetlik, şikayet ediyorlar bulunduğu şehirde. ''Adaletli davranmaz, haksızlıklar yapar; şöyle yapar, böyle yapar.''''Adaletli davranmaz, haksızlıklar yapar; şöyle yapar, böyle yapar.'' Hz. Ömer tahkikatçı gönderiyor.Hz. Ömer tahkikatçı gönderiyor. Çünkü kendisi halife, öteki vali. Bakalım inceleyecek durumu.Çünkü kendisi halife, öteki vali. Bakalım inceleyecek durumu. Tahkik eden kimseler geliyorlar ki öyle bir şey yok. Tahkik eden kimseler geliyorlar ki öyle bir şey yok.

İyi insanların aleyhinde söz söylerler.İyi insanların aleyhinde söz söylerler. Yani laf söylendi diye defterden silmeyin, gözden çıkartmayın.Yani laf söylendi diye defterden silmeyin, gözden çıkartmayın. Bir münafık, bir fasık haber getirdiği zaman aslını araştırın. Bir münafık, bir fasık haber getirdiği zaman aslını araştırın. Rahatlıkla şöyle deyin; Rahatlıkla şöyle deyin;

''O benim kardeşimdir;''O benim kardeşimdir; benim bildiğim o şahıs böyle bir şey yapmaz.'' benim bildiğim o şahıs böyle bir şey yapmaz.'' Ebû Bekir es-Sıddîk nasıl demiş? Ebû Bekir es-Sıddîk nasıl demiş? Samimi kardeşlik, arkadaşlık öyle olur.Samimi kardeşlik, arkadaşlık öyle olur. Nasıl Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hakkındaNasıl Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hakkında ''O söylediyse doğrudur; çünkü yalan söylemez.'' demiş.''O söylediyse doğrudur; çünkü yalan söylemez.'' demiş. Siz de kardeşlerinizi böyle sevin ve böyle söyleyin. Siz de kardeşlerinizi böyle sevin ve böyle söyleyin. Tamam, hakkında bir rivayet duydun;Tamam, hakkında bir rivayet duydun; artık ona soğuk selam veriyorsun.artık ona soğuk selam veriyorsun. Hatırını sormuyorsun, yüzüne bakmıyorsun. Neden? Hatırını sormuyorsun, yüzüne bakmıyorsun. Neden?

Bir rivayet kulağına gelmiş.Bir rivayet kulağına gelmiş. Bir sorsana mübarek. Bir sorsana mübarek. Aslını anlasana.Aslını anlasana. Hüsnü zann etsene. Hüsnü zann etsene. Çünkü bazen zâhiren kötü gibi görünen bir şeyinÇünkü bazen zâhiren kötü gibi görünen bir şeyin başka bir sebebi, başka bir hikmeti vardır. başka bir sebebi, başka bir hikmeti vardır. Sen dış görünüşü itibariyle kötü görürsün ama aslında sebebi anlaşılınca, Sen dış görünüşü itibariyle kötü görürsün ama aslında sebebi anlaşılınca, ''O sebepten mi, o zaman olabilir.'' der insan.''O sebepten mi, o zaman olabilir.'' der insan. O bakımdan hüsnü zan edelim. O bakımdan hüsnü zan edelim. Kimsenin aleyhinde bulunmayalım. Kimsenin aleyhinde bulunmayalım. Ben buradan bir şey daha anladım. Ben buradan bir şey daha anladım. Birileri iftira etti, devirmek istiyor diye insan, Birileri iftira etti, devirmek istiyor diye insan, Cenâb-ı Hakk'ın verdiği mevki ve makamdan aşağı inmez, inmemeli.Cenâb-ı Hakk'ın verdiği mevki ve makamdan aşağı inmez, inmemeli. Hz. Osman'a hilafet verilmiş. Hz. Osman'a hilafet verilmiş.

Biz düşünebilirdik ki;Biz düşünebilirdik ki; madem bu kadar münafıklar etrafını sarmış, kılıçlarını çekmişlermadem bu kadar münafıklar etrafını sarmış, kılıçlarını çekmişler ''in aşağı'' diye bağırıyorlar, isyan çıkarmışlar; inerim.''in aşağı'' diye bağırıyorlar, isyan çıkarmışlar; inerim. Öyle şey yok. Öyle şey yok. Kuru gürültüye pabuç bırakmak yok. Kuru gürültüye pabuç bırakmak yok. İyi insan iyi vazifeye yaraşır, yakışır.İyi insan iyi vazifeye yaraşır, yakışır. Temiz mal, helal mal müslüman kimseye yakışır.Temiz mal, helal mal müslüman kimseye yakışır. Çünkü malı hayra kullanır, makamı hayra kullanır. Çünkü malı hayra kullanır, makamı hayra kullanır. Onun için iyi insanlar iyi makamlarda durmalı.Onun için iyi insanlar iyi makamlarda durmalı. Kötülerin söylemesi, tenkil etmesi üzerine inmemeli.Kötülerin söylemesi, tenkil etmesi üzerine inmemeli. Herhalde böyle bir ders de çıkıyor. Herhalde böyle bir ders de çıkıyor. Bir de anlaşılıyor ki; Bir de anlaşılıyor ki; iyi insanlar, dünya gözüyle pek hoş olmayan bazı sonuçlara uğruyor. iyi insanlar, dünya gözüyle pek hoş olmayan bazı sonuçlara uğruyor.

Hz. Osman cennetlik bir kimse, şehit ediliyor.Hz. Osman cennetlik bir kimse, şehit ediliyor. Öldürülmek kötü bir şey. Öldürülmek kötü bir şey. Evine birileri girmiş; vurmuş, kırmış boynunu, kanını akıtmış, Evine birileri girmiş; vurmuş, kırmış boynunu, kanını akıtmış, hatta üstüne kan damlamış olan okuduğu Kur'ân-ı Kerîm nüshasıhatta üstüne kan damlamış olan okuduğu Kur'ân-ı Kerîm nüshası bizim müzelerimizde deniliyor. bizim müzelerimizde deniliyor.

Demek ki Nebîlerin velîlerin mertebesiDemek ki Nebîlerin velîlerin mertebesi şehadet oluyor, yüksek oluyor.şehadet oluyor, yüksek oluyor. Sonunda böyle olabiliyor.Sonunda böyle olabiliyor. Allah cümlemize hüsn-ü hâtime nasip eylesin. Allah cümlemize hüsn-ü hâtime nasip eylesin. Böyle oruçlu bir haldeyken, Böyle oruçlu bir haldeyken, güzel bir durumda, iyi bir mü'min olarak güzel bir durumda, iyi bir mü'min olarak Rabbimizin huzuruna varmamızı, emanetimizi öyle teslim etmemizi, Rabbimizin huzuruna varmamızı, emanetimizi öyle teslim etmemizi, imân-ı kâmil ile âhirete göçmemizi Rabbimiz cümlemize nasip eylesin. imân-ı kâmil ile âhirete göçmemizi Rabbimiz cümlemize nasip eylesin. Rabbimiz sa'îd olarak yaşayıpRabbimiz sa'îd olarak yaşayıp şehit olarak âhirete göçmeyi cümlemize nasip eylesin. Âmin. şehit olarak âhirete göçmeyi cümlemize nasip eylesin. Âmin.

Üçüncü hadis-i şerifÜçüncü hadis-i şerif belki dördüncü oldu, bu günün dördüncü hadis-i şerifine geçtik.belki dördüncü oldu, bu günün dördüncü hadis-i şerifine geçtik. Yâ Aliyyu uhassimuke bi'n-nübüvveti velâ nübüvvete ba'diYâ Aliyyu uhassimuke bi'n-nübüvveti velâ nübüvvete ba'di ve tuhassimu'n-nâse bi-seb'in ve tuhassimu'n-nâse bi-seb'in velâ yuhâccüke fîhi ehadün min Kureşyin.velâ yuhâccüke fîhi ehadün min Kureşyin. Ente evvelühüm imânen billahi. Ente evvelühüm imânen billahi. Ve evfâhum bi-ahdillahi ve akvemehum bi-emrillahiVe evfâhum bi-ahdillahi ve akvemehum bi-emrillahi ve aksemuhum bi's-seviyyeti ve a'delehüm fi'r-ra'iyyetive aksemuhum bi's-seviyyeti ve a'delehüm fi'r-ra'iyyeti ve ebsarahüm fi'l- kâdiyeti ve a'zamuhum indallahi meziyyeten. ve ebsarahüm fi'l- kâdiyeti ve a'zamuhum indallahi meziyyeten.

Muaz radıyallâhu anh'den rivayet edilmiş,Muaz radıyallâhu anh'den rivayet edilmiş, Hz. Ali hakkında, Hz. Ali hakkında, Peygamber Efendimiz'in medihlerini, sözlerini ihtivâ eden bir hadîs-i şerîf.Peygamber Efendimiz'in medihlerini, sözlerini ihtivâ eden bir hadîs-i şerîf. Hz. Ali Efendimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yeğeni idi.Hz. Ali Efendimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yeğeni idi. Amcası Ebû Talib'in oğlu idi.Amcası Ebû Talib'in oğlu idi. Çocuklardan ilk müslüman olan kimseydi.Çocuklardan ilk müslüman olan kimseydi. Allah'ın hikmeti. Allah'ın hikmeti. Yani Peygamber Efendimiz'in evinde büyüdü,Yani Peygamber Efendimiz'in evinde büyüdü, yanında, dizinin dibinde, evlâdı gibi büyüdü. yanında, dizinin dibinde, evlâdı gibi büyüdü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisine, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisine, kendi mübarek kızı Hz. Fatıma'yı zevce olarak verdi.kendi mübarek kızı Hz. Fatıma'yı zevce olarak verdi. Peygamber Efendimiz'e damat oldu. Peygamber Efendimiz'e damat oldu. Ve Aşere-i mübeşşere'dendir.Ve Aşere-i mübeşşere'dendir. Hz. Ali Efendimiz, hayatında cennetle müjdelenmiş; Hz. Ali Efendimiz, hayatında cennetle müjdelenmiş; cennetlik olduğu garanti olarak kendine bildirilmiş cennetlik olduğu garanti olarak kendine bildirilmiş on mübarek sahabedenon mübarek sahabeden -isimleri bir hadiste, bazı camilerde de-isimleri bir hadiste, bazı camilerde de çepeçevre yukarıya levhalar asılmış olan mübareklerden- birisidir.çepeçevre yukarıya levhalar asılmış olan mübareklerden- birisidir. Peygamber Efendimiz, Hz. Ali'ye hitaben diyor ki; Peygamber Efendimiz, Hz. Ali'ye hitaben diyor ki;

''Yâ Ali! Ben seni Peygamberlik bakımından geçerim. ''Yâ Ali! Ben seni Peygamberlik bakımından geçerim. Yani Peygamberlikte bana denk olamazsın,Yani Peygamberlikte bana denk olamazsın, o bakımdan ben senden üstün olurum. o bakımdan ben senden üstün olurum. Velâ nübüvvete ba'dî;Velâ nübüvvete ba'dî; ''Çünkü benden sonra Peygamberlik yok.''''Çünkü benden sonra Peygamberlik yok.'' ''Benden sonra Peygamberlik yok.'' sözüne dikkat edelim.''Benden sonra Peygamberlik yok.'' sözüne dikkat edelim. Bir münasebetle şimdi geleceğim. Bir münasebetle şimdi geleceğim. Çünkü bizim zamanımızla ilgili. ''Çünkü bizim zamanımızla ilgili. '' Sen de yâ Ali!'' diyor,Sen de yâ Ali!'' diyor, yani ben seni nübüvvetlik farkıyla Peygamberlik derecesi itibariyle geçerim. yani ben seni nübüvvetlik farkıyla Peygamberlik derecesi itibariyle geçerim. Çünkü benden sonra Peygamber gelmeyecek Peygamberlik yokÇünkü benden sonra Peygamber gelmeyecek Peygamberlik yok ama sen de insanları yedi sıfatla geçersin.ama sen de insanları yedi sıfatla geçersin. Onların hepsinden daha üstün meziyetlerin var.Onların hepsinden daha üstün meziyetlerin var. Onlardan üstünsün. Onlardan üstünsün.

Velâ yuhaccüke fîhi ehadün,Velâ yuhaccüke fîhi ehadün, ''Kimse, Kureyş'ten -Peygamber Efendimiz'in mensup olduğu kabile- ''Kimse, Kureyş'ten -Peygamber Efendimiz'in mensup olduğu kabile- hiç kimse sana şu sıfatlarda aşık atamaz, hiç kimse sana şu sıfatlarda aşık atamaz, yanaşamaz, denk olamaz.'' diyor. yanaşamaz, denk olamaz.'' diyor. Hz. Ali Efendimiz'in sıfatlarını saymaya başlıyor. Hz. Ali Efendimiz'in sıfatlarını saymaya başlıyor.

Ente evvelühüm îmânen billâhi,Ente evvelühüm îmânen billâhi, ''Sen bu Kureyş'in içinde ilk iman eden kişisin.'' ''Sen bu Kureyş'in içinde ilk iman eden kişisin.'' Allah'a iman bakımından en önde gelensin.Allah'a iman bakımından en önde gelensin. Çocuklardan ilk müslüman olan kimsesin.Çocuklardan ilk müslüman olan kimsesin. Peygamber Efendimiz'e iman etti, Peygamber Efendimiz'e iman etti, namazı evvelden kılmaya başladı. namazı evvelden kılmaya başladı. Hz. Ali Efendimiz çocukluğundan beri pırıl pırıl yetişti. Hz. Ali Efendimiz çocukluğundan beri pırıl pırıl yetişti.

Ve evfâhum bi-ahdillahi.Ve evfâhum bi-ahdillahi. ''Allah'ın ahdine en vefalı olan kişilerdensin.''Allah'ın ahdine en vefalı olan kişilerdensin. Allah'ın ahdine, kulluk görevlerineAllah'ın ahdine, kulluk görevlerine Allahın kullarına emretmiş olduğu şeyleri yapmak hususundaAllahın kullarına emretmiş olduğu şeyleri yapmak hususunda en bağlı olan kimsesin.''en bağlı olan kimsesin.'' Ve akvemehum bi emrillahi.Ve akvemehum bi emrillahi. ''Allah'ın emirlerini tutmak yasaklarından kaçmak hususunda''Allah'ın emirlerini tutmak yasaklarından kaçmak hususunda en doğru hareket edenlerdensin.'' en doğru hareket edenlerdensin.''

Ve aksemuhum bi-seviyyeti.Ve aksemuhum bi-seviyyeti. ''Adaletli, ölçülü, dengeli, dümdüz bir şekilde taksim eden,''Adaletli, ölçülü, dengeli, dümdüz bir şekilde taksim eden, en güzel taksimatı yapan, herkese hakkını adaletle veren kimsesin.'' en güzel taksimatı yapan, herkese hakkını adaletle veren kimsesin.''

Ve a'delehüm fi'r-ra'iyyeti.Ve a'delehüm fi'r-ra'iyyeti. ''Çevrede en adaletli davranan,''Çevrede en adaletli davranan, haksızlık yapmadan onların hakkını gözeten kimsesin.'' haksızlık yapmadan onların hakkını gözeten kimsesin.''

Ve ebsarahüm fi'l-kadiyeti.Ve ebsarahüm fi'l-kadiyeti. ''Hüküm verme hususunda, kadılık konusunda,''Hüküm verme hususunda, kadılık konusunda, bir meselenin aslını faslını araştırıp neticeye ulaşmak konusunda bir meselenin aslını faslını araştırıp neticeye ulaşmak konusunda en basiretlisisin, en üstün nüfuz-u nazara sahip kimsesin.'' en basiretlisisin, en üstün nüfuz-u nazara sahip kimsesin.''

Ve a’zamuhüm inda’llahi meziyyeten.Ve a’zamuhüm inda’llahi meziyyeten. ''Meziyetçe, sıfatça Allah indinde en büyüklerisin.'' diye ''Meziyetçe, sıfatça Allah indinde en büyüklerisin.'' diye Peygamber Efendimiz, Hazreti Ali Efendimiz'i methetti.Peygamber Efendimiz, Hazreti Ali Efendimiz'i methetti. Bu hadisi de Muaz radıyallâhu anh,Bu hadisi de Muaz radıyallâhu anh, ''Peygamber Efendimiz Hz. Ali hakkında böyle buyurmuştu.'' diye rivayet etmiş. ''Peygamber Efendimiz Hz. Ali hakkında böyle buyurmuştu.'' diye rivayet etmiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Hayber'in fethinde Hz. Ali Efendimizle ilgili bir sözü, hadîs-i şerîfi var. Hayber'in fethinde Hz. Ali Efendimizle ilgili bir sözü, hadîs-i şerîfi var.

Hayber kalesini muhasara etmişler; Hayber kalesini muhasara etmişler; yahudiler içeride kaleyi korumak için hazırlıktalar.yahudiler içeride kaleyi korumak için hazırlıktalar. Müslüman askerleri silahlı, çevreyi kuşatmışlar.Müslüman askerleri silahlı, çevreyi kuşatmışlar. Biraz da çarpışma yapmışlar amaBiraz da çarpışma yapmışlar ama kale sağlam, kolay kolay ele geçecek bir durumda değil. kale sağlam, kolay kolay ele geçecek bir durumda değil. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem ordunun komutanını daha tayin etmemiş. Diyor ki; ordunun komutanını daha tayin etmemiş. Diyor ki;

''Ben, yarın sabah bayrağı öyle bir kimseye vereceğim ki''Ben, yarın sabah bayrağı öyle bir kimseye vereceğim ki o Allah celle celâlüh'ü sever, Allah celle celâlüh da onu sever.'' o Allah celle celâlüh'ü sever, Allah celle celâlüh da onu sever.'' Peygamber Efendimiz, ''Allah'ın sevdiği,Peygamber Efendimiz, ''Allah'ın sevdiği, Allah'a aşık bir has kuluna vereceğim.'' diye söyledi.Allah'a aşık bir has kuluna vereceğim.'' diye söyledi. O gece milletin uykusu kaçtı. Neden? O gece milletin uykusu kaçtı. Neden?

Acaba bayrağı kime verecek?Acaba bayrağı kime verecek? Hz. Ömer radıyallâhu anh diyor ki; Hz. Ömer radıyallâhu anh diyor ki;

''Ömrümde bir şeyi hiç bu kadar candan arzu etmemiştim,''Ömrümde bir şeyi hiç bu kadar candan arzu etmemiştim, canım kıvrana kıvrana istedi ki canım kıvrana kıvrana istedi ki yarın Resûlullah o bayrağı bana verse.'' yarın Resûlullah o bayrağı bana verse.''

Çünkü medih var.Çünkü medih var. Yani Peygamber Efendimiz'in lisanında şahitlik var, medih var kiYani Peygamber Efendimiz'in lisanında şahitlik var, medih var ki ''O kul Allah'ı sever Allah da o kulu sever.''''O kul Allah'ı sever Allah da o kulu sever.'' ''Ah bayrağı bir bana verse.''''Ah bayrağı bir bana verse.'' Demek ki bayrağı verdiği takdirde Demek ki bayrağı verdiği takdirde Allahın sevdiği kul olduğum anlaşılacak diyeAllahın sevdiği kul olduğum anlaşılacak diye herkes kıvranmış, gece uykuları kaçmış.herkes kıvranmış, gece uykuları kaçmış. Bayrağı kime verecek diye.Bayrağı kime verecek diye. Ertesi gün kalabalık toplanmış, Ertesi gün kalabalık toplanmış, bayrak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek elinde, bayrak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek elinde, etrafa bakıyor, herkes biraz daha yukarıya kalkıyor ki;etrafa bakıyor, herkes biraz daha yukarıya kalkıyor ki; ''Resulullah'ın biraz gözüne çarpayım da acaba bana mı verir?'' diye. ''Resulullah'ın biraz gözüne çarpayım da acaba bana mı verir?'' diye.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri kalabalıkta bakmış, Hz. Ali Efendimiz yok. kalabalıkta bakmış, Hz. Ali Efendimiz yok. Diyor ki; Diyor ki;

''Ali nerede?'' Toplulukta Hz. Ali Efendimiz yok. ''Ali nerede?'' Toplulukta Hz. Ali Efendimiz yok.

''Ali nerede?'' ''Ali nerede?''

''Efendim'' diyorlar, ''gözü çok ağrıdı, gözü ağrımış.'' ''Efendim'' diyorlar, ''gözü çok ağrıdı, gözü ağrımış.''

''Getirin'' diyor.''Getirin'' diyor. Mübarek parmağıyla gözüne bir şey yaparakMübarek parmağıyla gözüne bir şey yaparak göz ağrısını geçiriyor, bayrağı ona veriyor.göz ağrısını geçiriyor, bayrağı ona veriyor. O da Hayber'i fethetti.O da Hayber'i fethetti. Allah'ın arslanı, Hayber fatihi, mübarek Hz. Ali Efendimiz. Allah'ın arslanı, Hayber fatihi, mübarek Hz. Ali Efendimiz. Allah şefaatine nail eylesin. Âmin. Allah şefaatine nail eylesin. Âmin.

İkinci hadis-i şerif.İkinci hadis-i şerif. Yâ Aliyyü inne'l-İslâme üryânun.Yâ Aliyyü inne'l-İslâme üryânun. Ne güzel, Allah şefaatlerine erdirsin.Ne güzel, Allah şefaatlerine erdirsin. libâsühü’t-takvâ.libâsühü’t-takvâ. Ve libâsuhû el-hüdâ ve zînetühü'l-hayâVe libâsuhû el-hüdâ ve zînetühü'l-hayâ ve imâdühü'l- verâu ve milâkuhu'l-amelü's-sâlihüve imâdühü'l- verâu ve milâkuhu'l-amelü's-sâlihü ve esâsü'l-İslâmi hubbî ve hubbe ehli beytî. ve esâsü'l-İslâmi hubbî ve hubbe ehli beytî.

Bu hadîs-i şerîfi İbn Asâkir,Bu hadîs-i şerîfi İbn Asâkir, Hz. Ali Efendimiz'in bizzat kendisinden rivayet eylemiş. Hz. Ali Efendimiz'in bizzat kendisinden rivayet eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

Yâ Ali, ey Ali.Yâ Ali, ey Ali. İnne'l-İslâme üryânün libâtüsühü't-takvâ.İnne'l-İslâme üryânün libâtüsühü't-takvâ. ''Müslümanlık çıplaktır, giyimsizdir. ''Müslümanlık çıplaktır, giyimsizdir. Onun giyimi, elbiseleri takvâdır.''Onun giyimi, elbiseleri takvâdır.'' Yani insan müslüman oldu, Yani insan müslüman oldu, ''Ben kelime-i şehâdet getirdim, elhamdülillah müslümanım.'' dedi. Nedir? ''Ben kelime-i şehâdet getirdim, elhamdülillah müslümanım.'' dedi. Nedir?

Giyimsiz çıplak bir müslümandır. Giyimsiz çıplak bir müslümandır.

İmanın giyimi nedir? İmanın giyimi nedir?

Takvâdır.Takvâdır. Müslüman ancak takvâ ehli olursa o zamanMüslüman ancak takvâ ehli olursa o zaman onun İslâm'ı, Müslümanlığı giyimli olmuş, örtünmüş olur. onun İslâm'ı, Müslümanlığı giyimli olmuş, örtünmüş olur.

Giyimi neden giyiyoruz? Giyimi neden giyiyoruz?

Hadi bakalım o yazın çıplak çıplak dolaşan herif-i nâ şerîfler, kadınlar.Hadi bakalım o yazın çıplak çıplak dolaşan herif-i nâ şerîfler, kadınlar. Hadi buyursunlar şimdi dışarıda çıplak gezseler ya. Hadi buyursunlar şimdi dışarıda çıplak gezseler ya. Hepsi dışarıda başlarını bile örtmüşler. Hepsi dışarıda başlarını bile örtmüşler. Kürklere sarınmışlar. Neden? Kürklere sarınmışlar. Neden?

Hava soğuk olunca giyindiler.Hava soğuk olunca giyindiler. Yani koruyor.Yani koruyor. Giyinmeseler hastaneyi boylarlar, zatürre olurlar,Giyinmeseler hastaneyi boylarlar, zatürre olurlar, zatülcenp olurlar, tahtalı köyü boylarlar.zatülcenp olurlar, tahtalı köyü boylarlar. Giyim insanı ne yapıyor? Koruyor. Giyim insanı ne yapıyor? Koruyor. Demek ki takvâ da elbiseye benziyorsa Demek ki takvâ da elbiseye benziyorsa İslâm, Müslümanlık takvâ ile korunuyor demektir. İslâm, Müslümanlık takvâ ile korunuyor demektir. Yani insan takvâ ehli olursaYani insan takvâ ehli olursa o zaman onun Müslümanlığı çıplak kalmaz, zatürre olmaz, o zaman onun Müslümanlığı çıplak kalmaz, zatürre olmaz, zatülcenp olmaz, hasta olmaz, öksürük aksırık olmaz,zatülcenp olmaz, hasta olmaz, öksürük aksırık olmaz, nezle olmaz, felç olmaz; sağlam kalır. nezle olmaz, felç olmaz; sağlam kalır. ''Takvâ ehli olursa insanın Müslümanlığı sağlam kalır.'' demek. ''Takvâ ehli olursa insanın Müslümanlığı sağlam kalır.'' demek.

Ne güzel bir benzetme.Ne güzel bir benzetme. Demek ki biz müslümanız. Demek ki biz müslümanız. Takvâmız yoksa bizim Müslümanlığımız çıplak çıplak meydanda. Takvâmız yoksa bizim Müslümanlığımız çıplak çıplak meydanda. Halbuki dışarıda aşırı soğuk var; çatır çatır kar, buz.Halbuki dışarıda aşırı soğuk var; çatır çatır kar, buz. Karayeller esiyor.Karayeller esiyor. ''Vuuuuvv'' bacalardan damlar uçacak,''Vuuuuvv'' bacalardan damlar uçacak, saçaklardan buzlar sarkıyor, sen çıplak çıplak dolaşıyorsun.saçaklardan buzlar sarkıyor, sen çıplak çıplak dolaşıyorsun. Cemiyetimizde durum şu anda öyle.Cemiyetimizde durum şu anda öyle. ''Müslümanım.'' ''Müslümanım.'' İyi, müslümansın ama elbisen nerede?İyi, müslümansın ama elbisen nerede? Mânevî elbisen nerede? Mânevî elbisen nerede?

Takvân nerede? Takvân nerede?

Yok. Takvâ yok.Yok. Takvâ yok. Sen bu soğukta, ayazda kıkırdarsın, takırdarsın. Sen bu soğukta, ayazda kıkırdarsın, takırdarsın. Geceleyin buz kesilirsin, böyle kaskatı kalırsın, gidersin. Geceleyin buz kesilirsin, böyle kaskatı kalırsın, gidersin. İmanını takvâ ile koru. İmanını takvâ ile koru. Takvâ ehli ol.Takvâ ehli ol. Günahlardan kendini sakın. Günahlardan kendini sakın. Günah olan yerlere gitme, günah olan sözleri söyleme.Günah olan yerlere gitme, günah olan sözleri söyleme. Günah olan yerlere bakma. Günah olan yerlere bakma. Günah, haram olan yiyecekleri yeme.Günah, haram olan yiyecekleri yeme. Kötü olan kimselerle arkadaşlık etme. Kötü olan kimselerle arkadaşlık etme. Kötü fiilleri yapma, haram para alma.Kötü fiilleri yapma, haram para alma. Paranı helal yoldan kazan, takvâ ehli ol. Paranı helal yoldan kazan, takvâ ehli ol. Takvâ ehli olursan senin Müslümanlığın korunur.Takvâ ehli olursan senin Müslümanlığın korunur. Dışarıdaki küfür fırtınalarından, zemherilerinden korunur. Dışarıdaki küfür fırtınalarından, zemherilerinden korunur. Onun için takvâ ehli olacaksın.Onun için takvâ ehli olacaksın. İyi hatırınızda tutun çok güzel. İyi hatırınızda tutun çok güzel. İslâm çıplaktır, onun elbiseleri takvâdır. İslâm çıplaktır, onun elbiseleri takvâdır.

Ve libâsuhû el-hüdâ,Ve libâsuhû el-hüdâ, Ziynetleri yani insan bir böyle giyiniyor bir de giyimine dikkat ediyor. Ziynetleri yani insan bir böyle giyiniyor bir de giyimine dikkat ediyor. ''Filanca fabrikanın falanca halis yünden kumaşı olsun.''Filanca fabrikanın falanca halis yünden kumaşı olsun. Aman güzel bir terziye gideyim, iyi bir kesimi olsun.Aman güzel bir terziye gideyim, iyi bir kesimi olsun. Vay be terzi benim elbisemin şurasını biraz iyi dikmemiş,Vay be terzi benim elbisemin şurasını biraz iyi dikmemiş, şurası buruşuyor, burası dar, burası kasıyor, şurası buruşuyor, burası dar, burası kasıyor, bundan sonra iyi bir terziye gideyim. bundan sonra iyi bir terziye gideyim. Aman iyi bir kumaş seçeyim, rengi güzel olsun.''Aman iyi bir kumaş seçeyim, rengi güzel olsun.'' Hele hele kadınlar? Hele hele kadınlar? ''Aman şunun rengi ne kadar güzelmiş, ''Aman şunun rengi ne kadar güzelmiş, aman aman şunu istemem, bunun rengi kötü…''. aman aman şunu istemem, bunun rengi kötü…''. Giyim aynı zamanda ziynettir.Giyim aynı zamanda ziynettir. İnsanın dış görünüşünde bir de süs oluyor. İnsanın dış görünüşünde bir de süs oluyor.

Nasreddin Hoca, ''Ye kürküm ye!..'' demiş.Nasreddin Hoca, ''Ye kürküm ye!..'' demiş. Davete gitmiş kapıdan döndürmüşler.Davete gitmiş kapıdan döndürmüşler. Hırpani kıyafetle gitmişHırpani kıyafetle gitmiş kapıdan içeri girmek istemiş kapıdan döndürmüşler.kapıdan içeri girmek istemiş kapıdan döndürmüşler. ''Dur bakalım. ''Dur bakalım. Geri dön.'' demişler. Gitmiş eve.Geri dön.'' demişler. Gitmiş eve. Güzel kürkünü giymiş, güzel sarığını sarmışGüzel kürkünü giymiş, güzel sarığını sarmış yeni pabuçlarını giymiş, kelli felli bir adam, elbiseleri gayet güzel.yeni pabuçlarını giymiş, kelli felli bir adam, elbiseleri gayet güzel. Ondan sonra düğün evine gelince içeri hemen buyur etmişler.Ondan sonra düğün evine gelince içeri hemen buyur etmişler. Baş köşeye oturtmuşlar,''Sofraya gel.'' demişler.Baş köşeye oturtmuşlar,''Sofraya gel.'' demişler. Nasreddin Hoca sofraya oturmuş. Nasreddin Hoca sofraya oturmuş. Kürkün ucunu tutmuş; Kürkün ucunu tutmuş;

''Kürküm ye şu yemekten. Ye kürküm ye.'' ''Kürküm ye şu yemekten. Ye kürküm ye.''

''Neden? Ne oluyor?'' demişler.''Neden? Ne oluyor?'' demişler. Kürk yemek yer mi? Kürk yemek yer mi?

''Bu, kürküme itibar.'' demiş,''Bu, kürküme itibar.'' demiş, ''Ben demin geldim, kimse bana itibar etmedi.''Ben demin geldim, kimse bana itibar etmedi. İtibar kürküme, bu yemekleri kürküm yesin.'' demiş.İtibar kürküme, bu yemekleri kürküm yesin.'' demiş. Demek ki insanın biraz giyimine itibar olduğunu çevremizde görüyoruz. Demek ki insanın biraz giyimine itibar olduğunu çevremizde görüyoruz. Biz müslümanlar nasıl yapalım?Biz müslümanlar nasıl yapalım? Biz müslümanlar ne yapalım? Biz müslümanlar ne yapalım?

Süslenelim mi, süslenmeyelim mi?Süslenelim mi, süslenmeyelim mi? Nasıl hareket edelim?Nasıl hareket edelim? Yani giyimimize itina edelim mi, etmeyelim mi? Yani giyimimize itina edelim mi, etmeyelim mi? Bunun bir ölçüsü var.Bunun bir ölçüsü var. Bunun ölçüsü; bir, insanın maddî imkânlarıdır.Bunun ölçüsü; bir, insanın maddî imkânlarıdır. Yani maddî imkânları mütevazı olan bir insanın Yani maddî imkânları mütevazı olan bir insanın giyimde aşırı bir ölçüye gitmemesi lazım. giyimde aşırı bir ölçüye gitmemesi lazım. Maddî durumu müsait olan kimsede de Maddî durumu müsait olan kimsede de Allahın verdiği zenginliğinin kendisinde görünecek tarzda olması, Allahın verdiği zenginliğinin kendisinde görünecek tarzda olması, giyiminin muntazam olması lazım.giyiminin muntazam olması lazım. O, mesela yamalı elbise vesaire ,O, mesela yamalı elbise vesaire , eski püskü hırpani giymemesi lazım ki zengin olduğu bilinsin;eski püskü hırpani giymemesi lazım ki zengin olduğu bilinsin; fukarâ gelsin, kendisine müracaat etsin.fukarâ gelsin, kendisine müracaat etsin. Allah verdiği nimetin eserini kulu üzerinde görmek istediğindenAllah verdiği nimetin eserini kulu üzerinde görmek istediğinden zenginse biraz da giyimine dikkat etmesi lazım olur. zenginse biraz da giyimine dikkat etmesi lazım olur.

Bizim zamanımıza gelince.Bizim zamanımıza gelince. Yirminci yüzyıldayız, 1987 bitiyor, 1988'e girmek üzereyiz.Yirminci yüzyıldayız, 1987 bitiyor, 1988'e girmek üzereyiz. Bizim dış görünüşümüze özellikle dikkat etmemiz lazım. Bizim dış görünüşümüze özellikle dikkat etmemiz lazım. Sakalımıza, kıyafetimize, temizliğimize, intizamımıza,Sakalımıza, kıyafetimize, temizliğimize, intizamımıza, pabucumuzun çamurlu olmamasına, giyimimizin muntazam olmasına,pabucumuzun çamurlu olmamasına, giyimimizin muntazam olmasına, yırtık sökük olmamasına, yağlı paslı olmamasına,yırtık sökük olmamasına, yağlı paslı olmamasına, kirli olmamasına özellikle dikkat etmemiz lazım. Neden? kirli olmamasına özellikle dikkat etmemiz lazım. Neden?

Milletin işi gücü yok, bizim her şeyimizle uğraşırlar.Milletin işi gücü yok, bizim her şeyimizle uğraşırlar. Küçücük bir kusur görse, Küçücük bir kusur görse, ''Adama bak, sakalıyla hacının yaptığına bak.'' derler.''Adama bak, sakalıyla hacının yaptığına bak.'' derler. Hacı olduğunu da nereden biliyorlarsa hemen şıp Hacı olduğunu da nereden biliyorlarsa hemen şıp ''Hacı Baba''; ''Hacı Baba gel, Hacı Baba git.''''Hacı Baba''; ''Hacı Baba gel, Hacı Baba git.'' Olmaz böyle şey, ''Hacı Baba'' diye hemen tenkide başlarlar.Olmaz böyle şey, ''Hacı Baba'' diye hemen tenkide başlarlar. Onun için Müslümanlığı güzel temsil etmeye çalışmalıyız.Onun için Müslümanlığı güzel temsil etmeye çalışmalıyız. Temiz, sade bir kıyafetle. Temiz, sade bir kıyafetle. Aşırı lüks tarzında değil de temiz bir kıyafetle, Aşırı lüks tarzında değil de temiz bir kıyafetle, İslâm'a yakışan bir tarzda giyinmeliyiz.İslâm'a yakışan bir tarzda giyinmeliyiz. İşte bu dış giyimdeki güzel görünüm de hüdâdır, hidâyettir.İşte bu dış giyimdeki güzel görünüm de hüdâdır, hidâyettir. Yani İslâm çıplaktır, giydirdim tamam, Yani İslâm çıplaktır, giydirdim tamam, yünlü iç fanilası giydin, yünlü don giydin,yünlü iç fanilası giydin, yünlü don giydin, içine kazak giydin ama bir de üst elbisesi lazım. içine kazak giydin ama bir de üst elbisesi lazım. Şöyle dış görünümünü muntazam gösterecek, tamam. Şöyle dış görünümünü muntazam gösterecek, tamam. O da hüdâdır, hidâyettir. O da hüdâdır, hidâyettir.

İnsan, hidayet üzere, sebîl-i reşâd üzerinde, hak yol üzerinde yürürseİnsan, hidayet üzere, sebîl-i reşâd üzerinde, hak yol üzerinde yürürse o zaman bu elbisenin dış manzarası da güzel olmuş olur. o zaman bu elbisenin dış manzarası da güzel olmuş olur. Takvâyı Müslümanlığımıza giydireceğiz.Takvâyı Müslümanlığımıza giydireceğiz. Üstüne hidâyeti ve doğru düzgün hak yoluna yürümeyi de Üstüne hidâyeti ve doğru düzgün hak yoluna yürümeyi de süs elbisemiz, süs kısmı yapacağız. süs elbisemiz, süs kısmı yapacağız.

Ve imâdühü'l-verâu.Ve imâdühü'l-verâu. ''İslâm'ın direği verâdır.''''İslâm'ın direği verâdır.'' Yani haramlardan el çekmek ve şüpheli şeye dahi yanaşmamak.Yani haramlardan el çekmek ve şüpheli şeye dahi yanaşmamak. Sahabe-i kirâm mübah olan,helal olan şeylerdenSahabe-i kirâm mübah olan,helal olan şeylerden biraz şüphe olanlara dahi yanaşmazlardı. biraz şüphe olanlara dahi yanaşmazlardı. ''Acaba harama düşer miyiz?'' diye korkularından, ''Acaba harama düşer miyiz?'' diye korkularından, ihtiyat ettiklerinden o tarafa yanaşmazlardı.ihtiyat ettiklerinden o tarafa yanaşmazlardı. Hadîs-i şerîflerden de bizim öğrendiğimiz edep,Hadîs-i şerîflerden de bizim öğrendiğimiz edep, şüpheli şeye yanaşmamaktır. şüpheli şeye yanaşmamaktır. Şüpheliye yanaştı mı, damın kenarında dolaşan ayağı kayar, düşebilir.Şüpheliye yanaştı mı, damın kenarında dolaşan ayağı kayar, düşebilir. Uçurumun kenarında dolaşanın ayağına bir şey takılır, Uçurumun kenarında dolaşanın ayağına bir şey takılır, bir şey olur, yanına yani o tarafa yanaştırmayız. bir şey olur, yanına yani o tarafa yanaştırmayız. Mesela çocuk parkta oynayıp dururken diyelim ki Mesela çocuk parkta oynayıp dururken diyelim ki çocuk parkına annesi güneşletmeye götürmüş. çocuk parkına annesi güneşletmeye götürmüş. Dış kapıya yanaştı mı hemen yerinden kalkar,Dış kapıya yanaştı mı hemen yerinden kalkar, koşa koşa çocuğu tutar. Neden? koşa koşa çocuğu tutar. Neden?

Dış kapıya çıktı mı oradan sonrası sokak,Dış kapıya çıktı mı oradan sonrası sokak, sokakta da tehlike var, araba var diye tutar. sokakta da tehlike var, araba var diye tutar. Demek ki tehlikeye yanaşmamak da lazım oluyor. Demek ki tehlikeye yanaşmamak da lazım oluyor. İşte dinin direği de böyle, tehlikeli şeye yanaşmamaktır. İşte dinin direği de böyle, tehlikeli şeye yanaşmamaktır.

Prensip budur.Prensip budur. İşin aslı, esası tehlikeli, günah olma ihtimali olan bir şeye hiç yanaşmamaktır.İşin aslı, esası tehlikeli, günah olma ihtimali olan bir şeye hiç yanaşmamaktır. Ama ne olursa olsun haram-helal demeden,Ama ne olursa olsun haram-helal demeden, aldırmadan yersen, mutlaka sonunda pişman olursun. aldırmadan yersen, mutlaka sonunda pişman olursun.

Ve milâkuhû el-amelü's-sâlihi.Ve milâkuhû el-amelü's-sâlihi. ''Can damarı, özü salih amel işlemektir.'' ''Can damarı, özü salih amel işlemektir.''

"Ben müslümanım."Ben müslümanım. Vallaha da müslümanım billaha da müslümanım, kalbim çok temiz.'' Vallaha da müslümanım billaha da müslümanım, kalbim çok temiz.''

Peki nereden belli?Peki nereden belli? Temiz inandık; ama nereden belli olacak?Temiz inandık; ama nereden belli olacak? Namaz kılmazsın, Ramazan'da orucu yersin, zekatı vermezsin.Namaz kılmazsın, Ramazan'da orucu yersin, zekatı vermezsin. ''Benim kalbim temiz.'' Olmaz.''Benim kalbim temiz.'' Olmaz. Bu işin özü, aslı, esası salih amel işlemek.Bu işin özü, aslı, esası salih amel işlemek. İnsan, Allah'ın sevdiği, sevaplı işlere koşturacak. İnsan, Allah'ın sevdiği, sevaplı işlere koşturacak. O adam müslümandır. Nereden belli? O adam müslümandır. Nereden belli?

Nerede bir hayır olsa adamcağızı orada görürüz.Nerede bir hayır olsa adamcağızı orada görürüz. Mübarek maşallah, her yerde hemen karşında. Mübarek maşallah, her yerde hemen karşında. Hz. Ömer radıyallâhu anh ile Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallâhu anhHz. Ömer radıyallâhu anh ile Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallâhu anh İkisi de cennetlik, ikisi de Peygamber Efendimiz'inİkisi de cennetlik, ikisi de Peygamber Efendimiz'in sevgili, mübarek yâr-ı gârı gamsüsârlarından.sevgili, mübarek yâr-ı gârı gamsüsârlarından. Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir'le hayırda yarışırmış. Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir'le hayırda yarışırmış. ''Dur şunu geçsem, dur şunu geçsem.'' diye fırsat kollarmış ''Dur şunu geçsem, dur şunu geçsem.'' diye fırsat kollarmış ama Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz her seferinde daha önde.ama Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz her seferinde daha önde. Nihayet bir seferinde, para lazım, ordu techiz edilecek,Nihayet bir seferinde, para lazım, ordu techiz edilecek, Peygamber Efendimiz ''Herkes ne imkânı varsa ortaya koysun.'' gibi bir şey yapıncaPeygamber Efendimiz ''Herkes ne imkânı varsa ortaya koysun.'' gibi bir şey yapınca Hz. Ömer radıyallâhu anh oturmuş, düşünmüş taşınmış, hesaplamış;Hz. Ömer radıyallâhu anh oturmuş, düşünmüş taşınmış, hesaplamış; malının yarısını ayırmış. malının yarısını ayırmış. ''Malımın yarısını götüreceğim,''Malımın yarısını götüreceğim, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine teslim edeceğim.'' demiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine teslim edeceğim.'' demiş. Bu sefer Ebû Bekir es-Sıddîk'ı herhalde geçerim filan diye hevesle gitmiş. Bu sefer Ebû Bekir es-Sıddîk'ı herhalde geçerim filan diye hevesle gitmiş.

''Ya Resulallah malımın yarısı senin, buyur hayra sarfet.''Ya Resulallah malımın yarısı senin, buyur hayra sarfet. İstediğin şekilde kullan.'' İstediğin şekilde kullan.''

Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz ne yapmış? Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz ne yapmış?

Nesi varsa vermiş.Nesi varsa vermiş. Peygamber Efendimiz çağırdığı zaman kendisi hasıra bürünmüş, öyle gelmiş.Peygamber Efendimiz çağırdığı zaman kendisi hasıra bürünmüş, öyle gelmiş. Nesi varsa vermiş. Nesi varsa vermiş.

''Niye böyle yaptın, her şeyini verdin?''Niye böyle yaptın, her şeyini verdin? Çoluk çocuğuna ne bıraktın?'' Çoluk çocuğuna ne bıraktın?''

''Çoluk çocuğuma Allah'ı ve Resûlullah'ı bıraktım.'' diyor. ''Çoluk çocuğuma Allah'ı ve Resûlullah'ı bıraktım.'' diyor.

Bu, Sıddıkâne vermektir.Bu, Sıddıkâne vermektir. Ötekisi adaletle vermektir. Ötekisi adaletle vermektir. Yarısını kendisine ayırmış, yarısını hak yola vermiş. Yarısını kendisine ayırmış, yarısını hak yola vermiş. Hele bizimkiler, bizim halimiz ne olacak? Hele bizimkiler, bizim halimiz ne olacak?

Hayrı görüp duruyoruz, yapmıyoruz.Hayrı görüp duruyoruz, yapmıyoruz. Mesela sandığın başına gidiyoruz, Mesela sandığın başına gidiyoruz, bir oy atacaksın doğru adam seçmiyoruz. bir oy atacaksın doğru adam seçmiyoruz. Karşında iki tane yol çıkıyor, Karşında iki tane yol çıkıyor, çok âşikâr olarak birisi hayır birisi şer, yapmıyoruz.çok âşikâr olarak birisi hayır birisi şer, yapmıyoruz. Ne olacak bu milletin hali? Ne olacak bu milletin hali?

Bir arkadaşımı anlatacağım;Bir arkadaşımı anlatacağım; yeni bir hadise değil eski bir hadise ama… yeni bir hadise değil eski bir hadise ama… Bir arkadaşım.Bir arkadaşım. Kardeşlerimizden bir kardeşimiz.Kardeşlerimizden bir kardeşimiz. Asil bir sülaleden.Asil bir sülaleden. Babası dedesi, dedesinin dedesi müderris.Babası dedesi, dedesinin dedesi müderris. Müderris, medreseleri olan bir kimse. Müderris, medreseleri olan bir kimse. Aynı zamanda meşâyihten. Aynı zamanda meşâyihten. Mürşid. Kendisi hafız, iyi. Mürşid. Kendisi hafız, iyi. Ondan sonra Yüksek İslam Enstitüsü'nü bitirmiş, Ondan sonra Yüksek İslam Enstitüsü'nü bitirmiş, daha da iyi, yani ilmi de var. daha da iyi, yani ilmi de var. Ondan sonra Hukuk Fakültesi'ne de gitmiş, onu da bitirmiş. Ondan sonra Hukuk Fakültesi'ne de gitmiş, onu da bitirmiş. Oh oh oh maşaallah. Oh oh oh maşaallah. Kadayıfın üstüne kaymak konulmuş gibi oldu şimdi. Kadayıfın üstüne kaymak konulmuş gibi oldu şimdi. Hem Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş hem Yüksek İslâm Enstitüsü'nü bitirmiş,Hem Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş hem Yüksek İslâm Enstitüsü'nü bitirmiş, hem sülalece iyi bir kimse, hem de kendisi iyi.hem sülalece iyi bir kimse, hem de kendisi iyi. Avukatlık stajı da yapmış, konuşması da güzel,Avukatlık stajı da yapmış, konuşması da güzel, tatlı dilli, güleç yüzlü. tatlı dilli, güleç yüzlü. Dini konuları da iyi biliyor.Dini konuları da iyi biliyor. Üniversite gibi yüksek bir okulda da müdürlük yapmış.Üniversite gibi yüksek bir okulda da müdürlük yapmış. Bir yüksekokulda da uzun seneler müdürlük yapmış.Bir yüksekokulda da uzun seneler müdürlük yapmış. Demek ki sıradan öğretim üyesi değil;Demek ki sıradan öğretim üyesi değil; onların başına idarecilik yapabilecek meziyette bir kimse.onların başına idarecilik yapabilecek meziyette bir kimse. Tamam, o da güzel.Tamam, o da güzel. Her şeyi güzel. Her şeyi güzel. Eski seçimlerden birinde bir yerden aday olmuş.Eski seçimlerden birinde bir yerden aday olmuş. Meclise girecek, vazife yapacak.Meclise girecek, vazife yapacak. Hukuk bilgisi de var, her şeyi var. Hukuk bilgisi de var, her şeyi var. Meclise girecek, vazife yapacakmış.Meclise girecek, vazife yapacakmış. Kendisine arz etmiş.Kendisine arz etmiş. ''Ey hemşehrilerim seçin beni, sizlere hizmet edeyim.'' gibilerden. ''Ey hemşehrilerim seçin beni, sizlere hizmet edeyim.'' gibilerden. Seçilmeyi istemek herkesin hakkı, yani herkes aday olabilir;Seçilmeyi istemek herkesin hakkı, yani herkes aday olabilir; normal şartlarda seçmek ve seçilmek herkesin hakkıdır.normal şartlarda seçmek ve seçilmek herkesin hakkıdır. Ancak kamu haklarından men edilmemiş olmak şartıyla.Ancak kamu haklarından men edilmemiş olmak şartıyla. Hani bir ceza giyip de kendisine, Hani bir ceza giyip de kendisine, ''Sen artık seçilemezsin, seçemezsin.'' denilmemişse.''Sen artık seçilemezsin, seçemezsin.'' denilmemişse. Bu adamcağız da çalışmış çabalamış hemşehrileri kendisine oy vermemişler. Bu adamcağız da çalışmış çabalamış hemşehrileri kendisine oy vermemişler. Olabilir, halkın oylarına kimse bir şey diyemez.Olabilir, halkın oylarına kimse bir şey diyemez. Vermemişler, ne diyelim.Vermemişler, ne diyelim. Biz diyemeyiz Allah celle celâlüh der.Biz diyemeyiz Allah celle celâlüh der. Bugünkü kanuna göre sen diyemezsin, ben diyemem. Allah der.Bugünkü kanuna göre sen diyemezsin, ben diyemem. Allah der. Onu seçmemişler, kimi seçmişler? Onu seçmemişler, kimi seçmişler?

Eski bir seçim olduğu için rahatlıkla söylüyorum.Eski bir seçim olduğu için rahatlıkla söylüyorum. Bu adam iki tane yüksekokul, Bu adam iki tane yüksekokul, hem Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş hem yüksek İslâm Enstitüsü'nühem Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş hem yüksek İslâm Enstitüsü'nü yani İlahiyat Fakültesi'ni bitirmiş.yani İlahiyat Fakültesi'ni bitirmiş. Şimdiki tabirle iki yüksekokul bitirmiş. Şimdiki tabirle iki yüksekokul bitirmiş. Avukatlık stajını da yapmış.Avukatlık stajını da yapmış. Kanunları da biliyor. Tamam. Kanunları da biliyor. Tamam. ''Bunu seçmediniz de ey ahali kimi seçtiniz?'' ''Bunu seçmediniz de ey ahali kimi seçtiniz?''

Lise mezunu birisini seçmişler.Lise mezunu birisini seçmişler. Olabilir, bazen çarıklı erkân-ı harp olur,Olabilir, bazen çarıklı erkân-ı harp olur, okuması olmadığı halde şeytan gibi, cin gibi okuması olmadığı halde şeytan gibi, cin gibi ''Gözleri velfecir okuyor.'' derler,''Gözleri velfecir okuyor.'' derler, çok hünerli, becerikli bir insan olur. çok hünerli, becerikli bir insan olur. Değil! Ayyaşmış. Değil! Ayyaşmış. Lise mezunu ayyaş, sarhoş. Lise mezunu ayyaş, sarhoş. Peki ahlâkı?Peki ahlâkı? Bir başka meziyeti var mı? Yok.Bir başka meziyeti var mı? Yok. Ailesi, soyu sopu, çevresi yok. Fesubhânallah!..Ailesi, soyu sopu, çevresi yok. Fesubhânallah!.. Şimdi onu seçenler, ötekini seçmeyenler Şimdi onu seçenler, ötekini seçmeyenler âhirette onun hesabını görürler.âhirette onun hesabını görürler. Allah sorar. Allah sorar. Biz burada soramayız. Biz burada soramayız. Ben burada ancak tenkit edebilirim.Ben burada ancak tenkit edebilirim. Bir şey diyemem. Bir şey diyemem. Olmuş bitmiş bir şey; ama Allah onu sorar.Olmuş bitmiş bir şey; ama Allah onu sorar. Yani şunu demek istiyorum.Yani şunu demek istiyorum. Sandığın başına gidiyoruz, vicdanın ile baş başasın. Sandığın başına gidiyoruz, vicdanın ile baş başasın.

Eskiler,Eskiler, İmam Gazzâlî hazretlerinin İhyâu ulûmu'nda,İmam Gazzâlî hazretlerinin İhyâu ulûmu'nda, benim çok etkilendiğim bir bölümünde diyor ki; benim çok etkilendiğim bir bölümünde diyor ki;

''Kardeşlik üç derecededir.''''Kardeşlik üç derecededir.'' Dostluk, kardeşlik.Dostluk, kardeşlik. Yani siz bizimle dost olun, biz sizinle dostuz,Yani siz bizimle dost olun, biz sizinle dostuz, siz birbirinizle dostsunuz. siz birbirinizle dostsunuz. İmam Gazzâlî hazretleri, ''Müslümanlıkta bu, kardeşlik 3 seviyede olacak.'' diyor.İmam Gazzâlî hazretleri, ''Müslümanlıkta bu, kardeşlik 3 seviyede olacak.'' diyor. En aşağı seviyesinde ölçü nedir? En aşağı seviyesinde ölçü nedir?

En aşağı seviyesinde ölçü,En aşağı seviyesinde ölçü, o kardeşini senin evinde baktığın,o kardeşini senin evinde baktığın, bakmakla kendini görevli ve mesul saydığın kimse yerine koymandır. bakmakla kendini görevli ve mesul saydığın kimse yerine koymandır. Mesela evinde yaşlı halan var, ona bakıyorsun.Mesela evinde yaşlı halan var, ona bakıyorsun. Evinde hizmetçin var ya da evinde yeğenin var.Evinde hizmetçin var ya da evinde yeğenin var. Köyden göndermişler, senin yanında kalıyor. Köyden göndermişler, senin yanında kalıyor. Okusun, tahsil görsün diye kendi evinde bakıyorsun.Okusun, tahsil görsün diye kendi evinde bakıyorsun. Sen ona yemek çıkartmasan olmaz.Sen ona yemek çıkartmasan olmaz. Durumu biraz müsaitse masraflarını karşılamasan olmaz. Durumu biraz müsaitse masraflarını karşılamasan olmaz. Aslî ihtiyaçlarını göreceksin, Aslî ihtiyaçlarını göreceksin, ''Gel bu odada yat, şu yemeği ye.'' filan diye yardımcı olacaksın. ''Gel bu odada yat, şu yemeği ye.'' filan diye yardımcı olacaksın.

''Kardeşliğin aşağı seviyesi onun aslî ihtiyaçlarını görmektir.'' diyor.''Kardeşliğin aşağı seviyesi onun aslî ihtiyaçlarını görmektir.'' diyor. Tamam. Muhtaç etmezsin, harçlığını verirsin. Tamam. Muhtaç etmezsin, harçlığını verirsin.

Kardeşliğin aşağıdan biraz yüksek orta seviyesindeKardeşliğin aşağıdan biraz yüksek orta seviyesinde neyin varsa bölüşürsün; neyin varsa bölüşürsün; ''Canım kardeşim, ciğer köşem, ben seni severim, sen beni seversin. ''Canım kardeşim, ciğer köşem, ben seni severim, sen beni seversin. Al yarısı senin, yarısı benim.Al yarısı senin, yarısı benim. Şu senin, bu benim olsun. Şu senin, bu benim olsun. Bak iki tane; şu senin, bu benim.'' Bölüşmek.Bak iki tane; şu senin, bu benim.'' Bölüşmek. Bunu şimdi hakikî kardeşler bile yapmıyor.Bunu şimdi hakikî kardeşler bile yapmıyor. Hakikî kardeşlerin aslında öyle olması lazım, Hakikî kardeşlerin aslında öyle olması lazım, mirasta birbirlerine oyun oynuyorlar. mirasta birbirlerine oyun oynuyorlar.

Cuma günü kadıncağızın birisi geldi,Cuma günü kadıncağızın birisi geldi, Cuma namazı vaktine kadar beni meşgul etti. Derdi var. Cuma namazı vaktine kadar beni meşgul etti. Derdi var. Mirasta biri oyun etmiş, ötekiler mahrum etmişler, vermemişler.Mirasta biri oyun etmiş, ötekiler mahrum etmişler, vermemişler. ''Hangi mahkemeye gideyim, ne yapayım?'' diye bana soruyor.''Hangi mahkemeye gideyim, ne yapayım?'' diye bana soruyor. Hakkı olanı bile vermiyor.Hakkı olanı bile vermiyor. Halbuki kardeşlikte senin olanı bölüşüp ona yarısını vermeli. Halbuki kardeşlikte senin olanı bölüşüp ona yarısını vermeli. Elinde bir elman varsa ortasından kesiyorsun,Elinde bir elman varsa ortasından kesiyorsun, yarısını verirsin, yarısı kendine kalır. yarısını verirsin, yarısı kendine kalır. Daha büyük imkânın varsa yarısı sana, yarısı ona. Daha büyük imkânın varsa yarısı sana, yarısı ona. Kardeş payı dediğimiz tarzda, eşit olarak bölüşmek. Kardeş payı dediğimiz tarzda, eşit olarak bölüşmek.

Üçüncü yüksek derecesi ise kardeşin ihtiyacını öne almak, esas almak.Üçüncü yüksek derecesi ise kardeşin ihtiyacını öne almak, esas almak. Onun ihtiyacını görmek, kendisini sonra düşünmek.Onun ihtiyacını görmek, kendisini sonra düşünmek. Öncelikle onu.Öncelikle onu. Yani diyelim ki bir tane cankurtaran simidi var.Yani diyelim ki bir tane cankurtaran simidi var. Birisi bağlayacak göğsüne, ondan sonra denize atlayacaklar.Birisi bağlayacak göğsüne, ondan sonra denize atlayacaklar. Gemi batıyor, sandal batıyor, motor çarpıştı.Gemi batıyor, sandal batıyor, motor çarpıştı. Bir kişi bağlayacak, iki kişi var. Bir kişi bağlayacak, iki kişi var. İki kardeş arkadaş.İki kardeş arkadaş. Can yeleği bir tane, ne olacak? Can yeleği bir tane, ne olacak?

Üstün seviyeli arkadaşlık iseÜstün seviyeli arkadaşlık ise ''Al kardeşim şu can yeleğini sen bir boynuna geçir bakalım.'' ''Al kardeşim şu can yeleğini sen bir boynuna geçir bakalım.''

''Yok olmaz, ben giymem sen giy.'' ''Yok olmaz, ben giymem sen giy.''

''Hayır, sen giyeceksin.''''Hayır, sen giyeceksin.'' Yani hakikî kardeşlikte kardeşini tercih edecek.Yani hakikî kardeşlikte kardeşini tercih edecek. Ben yaşamayayım, sen yaşa. Ben yaşamayayım, sen yaşa. Ben öleyim, sen yaşa. Ben öleyim, sen yaşa. Allah benim ömrümü sana versin.Allah benim ömrümü sana versin. Eskiden iyi dini kardeşlikte böyle şeyler olmuş. Eskiden iyi dini kardeşlikte böyle şeyler olmuş.

Kendisi açken yememiş, kendisine gelen yiyeceğiKendisi açken yememiş, kendisine gelen yiyeceği ''Bu kardeşim de aç galiba!'' diye''Bu kardeşim de aç galiba!'' diye kendisinin aç olduğunu belli etmeden ona göndermiş.kendisinin aç olduğunu belli etmeden ona göndermiş. Buna îsâr derler. Buna îsâr derler. Kardeşini kendisine tercih etmek. Kardeşini kendisine tercih etmek. Bu, kardeşliğin üstün derecesi.Bu, kardeşliğin üstün derecesi. Kardeşin kardeşini, en aşağı arkadaşını, dostunuKardeşin kardeşini, en aşağı arkadaşını, dostunu aslî ihtiyaçlarını görmekle sorumlu olduğu bir kimse yerine koyupaslî ihtiyaçlarını görmekle sorumlu olduğu bir kimse yerine koyup hiç kimseye muhtaç duruma düşürmeden yardım etmektir.hiç kimseye muhtaç duruma düşürmeden yardım etmektir. Ve yahut elindeki imkânı yarı yarıya, ikiye bölüşmek.Ve yahut elindeki imkânı yarı yarıya, ikiye bölüşmek. Onu yarı yarıya imkânlarına ortak etmek. Onu yarı yarıya imkânlarına ortak etmek. Ve yahut da hepsini ona verip kendisini sonradan düşünmek.Ve yahut da hepsini ona verip kendisini sonradan düşünmek. ''Kardeşim rahat etsin de ben sonra Allah kerim.'' demek.''Kardeşim rahat etsin de ben sonra Allah kerim.'' demek. Bizim bunlarla hiç ilgimiz yok. Bizim bunlarla hiç ilgimiz yok. Bizim Müslümanlığımız eski devir Müslümanlıklarına göreBizim Müslümanlığımız eski devir Müslümanlıklarına göre çok çok geri durumdadır. çok çok geri durumdadır. Bunu anlamamız için kütüphanenizde İmam Gazzâlî'nin İhyâu ulûm'u varsaBunu anlamamız için kütüphanenizde İmam Gazzâlî'nin İhyâu ulûm'u varsa birinci cildinde kardeşlik bölümünü baştan sona bir okuyun.birinci cildinde kardeşlik bölümünü baştan sona bir okuyun. Kardeşlik nasıl olurmuş,Kardeşlik nasıl olurmuş, müslümanların birbirlerine nasıl kardeşlik etmeleri lazımmış?müslümanların birbirlerine nasıl kardeşlik etmeleri lazımmış? Orada okuyun. Orada okuyun. Yoksa bizimkiler yani o mübarekler mezardan çıksalarYoksa bizimkiler yani o mübarekler mezardan çıksalar ''heytt'' diye bizi sopayla kovalarlar. ''heytt'' diye bizi sopayla kovalarlar.

''Sen nesin, müslüman mısın sen?'' ''Sen nesin, müslüman mısın sen?''

''Müslümanım.'' ''Müslümanım.''

''Şimdi ben senin yanına bir sopayı alır gelirsem''Şimdi ben senin yanına bir sopayı alır gelirsem Müslümanlık nasıl olurmuş, görürsün.''Müslümanlık nasıl olurmuş, görürsün.'' Bizi kovalarlar.Bizi kovalarlar. Çünkü bizim kardeşliğimiz kardeşlik değil. Çünkü bizim kardeşliğimiz kardeşlik değil. Ticaretimiz ticaret değil.Ticaretimiz ticaret değil. Aklımız akıl, fikrimiz fikir değil. Aklımız akıl, fikrimiz fikir değil.

Birisi bana otuz-kırk sayfa bir teksir göndermiş.Birisi bana otuz-kırk sayfa bir teksir göndermiş. ''Hocam uygun görüyorsan bu yazılarımı oku, mecmuada neşret.''''Hocam uygun görüyorsan bu yazılarımı oku, mecmuada neşret.'' Bir okudum, adamcağız sallum sullum ortada sallanıyor. Bir okudum, adamcağız sallum sullum ortada sallanıyor. İmanı kafasında bir geliyor, bir gidiyor.İmanı kafasında bir geliyor, bir gidiyor. Elektirik bir kesilir; bir gelir, bir gider, öyle. Elektirik bir kesilir; bir gelir, bir gider, öyle. Ben onu mecmuada neşreder miyim? Ben onu mecmuada neşreder miyim? Kendisi muhtâc-ı himmet, başkasına nasıl yol gösterecek? Kendisi muhtâc-ı himmet, başkasına nasıl yol gösterecek?

Demek ki İslâm çıplaktır, elbisesi takvâdır.Demek ki İslâm çıplaktır, elbisesi takvâdır. Dış süsü hidayet üzere doğru yolda yürümektir. Dış süsü hidayet üzere doğru yolda yürümektir.

Ve zînetühü'l-hayâu.Ve zînetühü'l-hayâu. Bir kadın çamaşırlarını giyindi, üşümüyor. Bir kadın çamaşırlarını giyindi, üşümüyor. Süslü elbiselerini giydi, tamam. Süslü elbiselerini giydi, tamam. Bir de tabi mübarekler bilezik isterler, Bir de tabi mübarekler bilezik isterler, yüzük isterler, küpe isterler, broş isterler.yüzük isterler, küpe isterler, broş isterler. İslâm'ın ziyneti de hayâdır. İslâm'ın ziyneti de hayâdır.

''Bu devirde insan biraz utangaç,''Bu devirde insan biraz utangaç, hayâ sahibi olursa hayatta başarı sağlayamaz.'' diye düşünebilirsiniz. hayâ sahibi olursa hayatta başarı sağlayamaz.'' diye düşünebilirsiniz. Yanlış.Yanlış. Peygamber Efendimiz diyor ki;Peygamber Efendimiz diyor ki; Hayâ muhakkak hayır getirir, şer getirmez.Hayâ muhakkak hayır getirir, şer getirmez. Hayâlı olan, utangaç olan insan Hayâlı olan, utangaç olan insan muhakkak hayra erer, şerre ermez. muhakkak hayra erer, şerre ermez. Hayâ İslâm'ın süsüdür, ziynetidir. Hayâ İslâm'ın süsüdür, ziynetidir. Allah bizim hayâ damarımızı çatlatıp patlatıp da bizi arsız, Allah bizim hayâ damarımızı çatlatıp patlatıp da bizi arsız, yüzsüz kimseler haline getirmesin.yüzsüz kimseler haline getirmesin. O zaman millet babasını kandırıyor. O zaman millet babasını kandırıyor. O zaman, çok açıkgöz olduğu zaman şeytana çarığı ters giydiriyor. O zaman, çok açıkgöz olduğu zaman şeytana çarığı ters giydiriyor. Şeytanın hatırına gelmeyecek işleri yapıyorlar. Şeytanın hatırına gelmeyecek işleri yapıyorlar.

Allah bizi hayâ sahibi eylesin, hayâdan mahrum eylemesin.Allah bizi hayâ sahibi eylesin, hayâdan mahrum eylemesin. Çünkü hayâ gitti mi, bu ikisi ikiz kardeş gibidir. Çünkü hayâ gitti mi, bu ikisi ikiz kardeş gibidir. Birbirine eklidir, bağlıdır. Birbirine eklidir, bağlıdır. Hayâ giderken imanı da götürür.Hayâ giderken imanı da götürür. İmanın gereği hayâdır, İmanın gereği hayâdır, Utanmıyor, korkmuyor, çekinmiyor, haramları yer.Utanmıyor, korkmuyor, çekinmiyor, haramları yer. Sen onun sakalına, boynu bükük durduğuna bakma;Sen onun sakalına, boynu bükük durduğuna bakma; içinde, kafasında kaç tane tilki dolaşıyor da kuyrukları birbirine değmiyor. içinde, kafasında kaç tane tilki dolaşıyor da kuyrukları birbirine değmiyor. Öyle olabilir.Öyle olabilir. O bakımdan Allah hepimizi hayâ sahibi eylesin. O bakımdan Allah hepimizi hayâ sahibi eylesin.

Ve imâdühü'l-verâu.Ve imâdühü'l-verâu. ''Direği şüpheli şeyden kaçınmak'', titiz Müslümanlık yapmak. ''Direği şüpheli şeyden kaçınmak'', titiz Müslümanlık yapmak. Ve milâkuhu'l-amelü's-sâlihü.Ve milâkuhu'l-amelü's-sâlihü. Özü, esası yani ayakta durmasının sebebi,Özü, esası yani ayakta durmasının sebebi, onu canlı tutan salih ameldir.onu canlı tutan salih ameldir. Bir insan salih amel işlemezse kuru lafın kıymeti yok, Bir insan salih amel işlemezse kuru lafın kıymeti yok, kalbini temizlemenin kıymeti yoktur. kalbini temizlemenin kıymeti yoktur. Salih amel işleyeceğiz. Salih amel işleyeceğiz. Bir cami dolusu müslümanız. Bir cami dolusu müslümanız. Ama bu kardeşlerim hepsi kıymetli kardeşlerdir, Ama bu kardeşlerim hepsi kıymetli kardeşlerdir, Türkiye'deki seçme müslümanlar kaymak tabakası.Türkiye'deki seçme müslümanlar kaymak tabakası. Türkiye'nin müslümanlarının % 99'u müslüman.Türkiye'nin müslümanlarının % 99'u müslüman. İşte orada seninle biraz münakaşa ederim. İşte orada seninle biraz münakaşa ederim.

% 99'u müslüman olan bir ülke böyle olmaz.% 99'u müslüman olan bir ülke böyle olmaz. Hiç % 99'u müslüman olan bir ülkeye benzer bir halimiz var mı? Hiç % 99'u müslüman olan bir ülkeye benzer bir halimiz var mı?

Yok. Ne çarşıda, ne pazarda, ne dükkanda, ne de evde.Yok. Ne çarşıda, ne pazarda, ne dükkanda, ne de evde. Evlerimiz bile sarsılmış.Evlerimiz bile sarsılmış. Evde anne- babaların, evlâtlarının karşısında durumları sarsılmıştır.Evde anne- babaların, evlâtlarının karşısında durumları sarsılmıştır. Anne-babanın evlada bakışı,Anne-babanın evlada bakışı, evladın anne- babaya bakışı, kardeşin kardeşe bakışı değişmiştir. evladın anne- babaya bakışı, kardeşin kardeşe bakışı değişmiştir. Nereden geldi bunlar? Nereden geldi bunlar?

Batıdan geldi. Batılılaşıyoruz.Batıdan geldi. Batılılaşıyoruz. Bizim doğu töremizde evlât, babasının karşısında el pençe divan dururdu.Bizim doğu töremizde evlât, babasının karşısında el pençe divan dururdu. Eski kitapları okuyun, gayet net olarak görürsünüz.Eski kitapları okuyun, gayet net olarak görürsünüz. Gık demez, itiraz etmez. Gık demez, itiraz etmez. Büyük ağabey baba yerinde sayılır.Büyük ağabey baba yerinde sayılır. Şimdi ismiyle hitap ediyor.Şimdi ismiyle hitap ediyor. ''Ulan'' diyor, bilmem ne diyor. Kavga ediyor. ''Ulan'' diyor, bilmem ne diyor. Kavga ediyor. Anasını babasını dinlemiyor, çocuk merdivenden yuvarlıyor. '' Anasını babasını dinlemiyor, çocuk merdivenden yuvarlıyor. '' Koca karı!'' diyor, ''Ver bakalım şu sakladığın paralardan.''Koca karı!'' diyor, ''Ver bakalım şu sakladığın paralardan.'' ''Evladım lazım.''''Evladım lazım.'' Pat küt, pat küt dövüyor, merdivenden yuvarlıyor. Neden? Pat küt, pat küt dövüyor, merdivenden yuvarlıyor. Neden?

Batılılaştık.Batılılaştık. Kendi örfünü, ahlâkını, dinini, imanını terk etti.Kendi örfünü, ahlâkını, dinini, imanını terk etti. Lafla Müslümanlık olmaz.Lafla Müslümanlık olmaz. Türkiye'nin % 99'u müslüman. Belli değil.Türkiye'nin % 99'u müslüman. Belli değil. Efendim ben müslümanım. Belli değil.Efendim ben müslümanım. Belli değil. Yaptığın işten anlaşılır.Yaptığın işten anlaşılır. Hatta Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde, ''Namazdan, oruçtan anlaşılmaz.'' diyor.Hatta Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde, ''Namazdan, oruçtan anlaşılmaz.'' diyor. Bir insanın kavî Müslümanlığı namazdan, oruçtan anlaşılmaz. Bir insanın kavî Müslümanlığı namazdan, oruçtan anlaşılmaz. Allah Allah, Peygamber Efendimiz mi diyor? Allah Allah, Peygamber Efendimiz mi diyor?

Evet, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor.Evet, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor. ''Muamelesine bakın.'' diyor. ''Muamelesine bakın.'' diyor. İnsanlarla muamelesi, ticareti, komşuluğu nasıl? İnsanlarla muamelesi, ticareti, komşuluğu nasıl? Kocaysa kocalığı, hanımsa hanımlığı nasıl? Kocaysa kocalığı, hanımsa hanımlığı nasıl? Talebeyse talebeliği, hocaysa hocalığı nasıl? Talebeyse talebeliği, hocaysa hocalığı nasıl? Teraziyi nasıl tutuyor?Teraziyi nasıl tutuyor? İşi nasıl?İşi nasıl? Menfaati karşısına geldiği zaman hangi yolu tercih ediyor? Menfaati karşısına geldiği zaman hangi yolu tercih ediyor? Seni ekiyor mu, bir oyun ediyor mu?Seni ekiyor mu, bir oyun ediyor mu? Ticarete beraber girmişler, sözleşmişler; Ticarete beraber girmişler, sözleşmişler;

''Yarıya bölüşeceğiz. Tamam mı?'' ''Yarıya bölüşeceğiz. Tamam mı?''

''Tamam.''''Tamam.'' Ticaret kâr etmiş, bir silkeliyor arkadaşını, hiçbirşey vermiyor.Ticaret kâr etmiş, bir silkeliyor arkadaşını, hiçbirşey vermiyor. Neden? Neden?

Noterden yapılmamış, anlaşma tamam değil. Atıyor.Noterden yapılmamış, anlaşma tamam değil. Atıyor. Başından silkeleyip atıyor. Başından silkeleyip atıyor. Yanından bir omuz vuruyor, deviriyor. Yanından bir omuz vuruyor, deviriyor. Bizim Müslümanlığımızın eseri salih amellerimizdir, icraatimizdir.Bizim Müslümanlığımızın eseri salih amellerimizdir, icraatimizdir. Bir insanın icraati müslümanca olmazsa, ortaya koyduğu eseri olmazsa… Bir insanın icraati müslümanca olmazsa, ortaya koyduğu eseri olmazsa…

''Şu camiyi ben yaptım, şu köprü benim eserim.'' diyebiliyor musun? ''Şu camiyi ben yaptım, şu köprü benim eserim.'' diyebiliyor musun?

''Hocam benim param yok, olsa yaparım.'' Olsun, bazı insanlar da öncü olur. ''Hocam benim param yok, olsa yaparım.'' Olsun, bazı insanlar da öncü olur.

Şimdi bendeniz âcizâne Ankara'ya gidiyorum.Şimdi bendeniz âcizâne Ankara'ya gidiyorum. Çamlı yolun kenarında, yayla mevkîinde bir su çıkmış, Çamlı yolun kenarında, yayla mevkîinde bir su çıkmış, bilek gibi akıyor şarr şarr şarr şarr şarr. Güzel bir su akıyor.bilek gibi akıyor şarr şarr şarr şarr şarr. Güzel bir su akıyor. Veysel Karânî çeşmesi demişler.Veysel Karânî çeşmesi demişler. O mübareğin ismini vermişler.O mübareğin ismini vermişler. Çeşme güzel ama yaz günlerinde millet geliyor,Çeşme güzel ama yaz günlerinde millet geliyor, biraları açıyor, orada lıkır lıkır lıkır bira içiyor. biraları açıyor, orada lıkır lıkır lıkır bira içiyor. Manzara güzel, çamlar, çimenler var ya Manzara güzel, çamlar, çimenler var ya adamın aklına Allah'a şükretmek gelmiyor daadamın aklına Allah'a şükretmek gelmiyor da orada namaz kılması artması gerekirken Allah'a isyan ediyor. orada namaz kılması artması gerekirken Allah'a isyan ediyor. ''Hadi gidelim şuraya.'' dedik.''Hadi gidelim şuraya.'' dedik. Para koyalım, ağaçlardan çardak yapalım, etrafını çevirelim,Para koyalım, ağaçlardan çardak yapalım, etrafını çevirelim, cami diyelim, mescid diyelim; cami diyelim, mescid diyelim; bu suyun başında zıkkımlanamasınlar. bu suyun başında zıkkımlanamasınlar.

Elhamdülillah, ben yapmadım ama orada bir cami var.Elhamdülillah, ben yapmadım ama orada bir cami var. Demek ki parası olmasa bile insan bazen öncü olabiliyor, yapabiliyor. Demek ki parası olmasa bile insan bazen öncü olabiliyor, yapabiliyor. O caminin yanında da artık kimse o kadar da edepsiz değil. O caminin yanında da artık kimse o kadar da edepsiz değil. Orada içmezler. Orada içmezler. Demek ki salih amel işleyeceğiz.Demek ki salih amel işleyeceğiz. Ömrümüzü salih amellerle ziynetlendireceğiz. Ömrümüzü salih amellerle ziynetlendireceğiz. Arkamızda eserlerimiz olacak. Arkamızda eserlerimiz olacak.

Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz; Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz;

Şahsın görünür rütbe-i akl-ı eserinden. Şahsın görünür rütbe-i akl-ı eserinden.

Eser, netice, sonuç iş.Eser, netice, sonuç iş. Bir yığın müslüman.Bir yığın müslüman. % 99'u müslüman. % 99'u müslüman. Ne yapmış bu % 99 müslüman?Ne yapmış bu % 99 müslüman? Eskiden bizim memleketimize gelen seyyahlar böyle şeyler anlatıyorlar. Eskiden bizim memleketimize gelen seyyahlar böyle şeyler anlatıyorlar. Çok güzel bir memleket tasviri yapıyorlar, Çok güzel bir memleket tasviri yapıyorlar, dedelerimizden, ''Çok dürüst insanlar, temiz insanlar.'' diye bahsediyorlar. dedelerimizden, ''Çok dürüst insanlar, temiz insanlar.'' diye bahsediyorlar. Neden? Neden?

İnsanın eseri işleridir. İnsanın eseri işleridir. İşleri, eserleri güzel olursa anlarız. İşleri, eserleri güzel olursa anlarız. Yoksa İslâm havada kalır. Yoksa İslâm havada kalır.

Sayfanın sonunda ki hadis-i şerifi okuyorum bugün biraz uzadı ama kusura bakmayın.Sayfanın sonunda ki hadis-i şerifi okuyorum bugün biraz uzadı ama kusura bakmayın. Ya Aliyyu elâ u'allimuke du'âen ted'û bihîYa Aliyyu elâ u'allimuke du'âen ted'û bihî lev kâne aleyke mislu adedi'z-zerri zunûben lev kâne aleyke mislu adedi'z-zerri zunûben le ğufirat leke maa ennehû mağfûrun leke. le ğufirat leke maa ennehû mağfûrun leke. Kuli'l-Allahumme lâ ilâhe illâ ente'l-halîmu'l-hakîmKuli'l-Allahumme lâ ilâhe illâ ente'l-halîmu'l-hakîm tebârekte subhâneke rabbe'l-arşi'l-azîm. tebârekte subhâneke rabbe'l-arşi'l-azîm.

Bir dua öğretiyor Peygamber efendimiz.Bir dua öğretiyor Peygamber efendimiz. Bu hadîs-i şerîfinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem demiş ki; Bu hadîs-i şerîfinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem demiş ki;

Yâ Ali, ''Ey Ali.'' Elâ u'allimuke du'âen,Yâ Ali, ''Ey Ali.'' Elâ u'allimuke du'âen, ''Dikkat et, ben sana bir dua öğreteceğim ki''''Dikkat et, ben sana bir dua öğreteceğim ki'' ted'û bihî, ''Onunla dua edersin.''ted'û bihî, ''Onunla dua edersin.'' Ben sana bir dua öğreteyim sen onunla dua et yâ Ali. Ben sana bir dua öğreteyim sen onunla dua et yâ Ali.

Ve kâne aleyke mislu adedi'z-zerri zunûben,Ve kâne aleyke mislu adedi'z-zerri zunûben, ''Eğer zerreler adedince, karıncalar kadar çok, ''Eğer zerreler adedince, karıncalar kadar çok, kıyır kıyır kaynaşan çok günahın olsa.'' kıyır kıyır kaynaşan çok günahın olsa.'' Le ğufirat, Bu duayı yaptığın zaman günahların mağfiret olunur yâ Ali. Le ğufirat, Bu duayı yaptığın zaman günahların mağfiret olunur yâ Ali.

Maa ennehu mağfûrun leke,Maa ennehu mağfûrun leke, ''Her ne kadar senin günahların afv u mağfiret olunmuşsa da ''Her ne kadar senin günahların afv u mağfiret olunmuşsa da bu duayı ettiğin zaman yine mağfiret olunur.'' diyor.bu duayı ettiğin zaman yine mağfiret olunur.'' diyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri.

Neden? Neden?

Maa ennehu mağfûrun lekeMaa ennehu mağfûrun leke Her ne kadar senin günahların afv u mağfiret olunmuşsa da Her ne kadar senin günahların afv u mağfiret olunmuşsa da

Demin anlattığım gibi Hz. Ali aşere-i mübeşşere'dendirDemin anlattığım gibi Hz. Ali aşere-i mübeşşere'dendir ve onların en üstünüdür. ve onların en üstünüdür. Hz. Ali Efendimiz çok üstün bir insandı.Hz. Ali Efendimiz çok üstün bir insandı. Ondan dolayı.Ondan dolayı. Allah, onun günahlarını affetmiş ama bu dua, kıymetlidir.Allah, onun günahlarını affetmiş ama bu dua, kıymetlidir. O zaman biz fırsattan bilistifade Hz. Ali Efendimiz'e kulak veririz, O zaman biz fırsattan bilistifade Hz. Ali Efendimiz'e kulak veririz, öğretilen bu duayı öğreniriz, biz de öyle dua ederiz.öğretilen bu duayı öğreniriz, biz de öyle dua ederiz. Çünkü biz Hz. Ali gibi cennete gireceği garantilenmiş bir kimse değiliz. Çünkü biz Hz. Ali gibi cennete gireceği garantilenmiş bir kimse değiliz. Gözümüzü açalım, ona öğretilen duayı biz kaçırmayalım değil mi?Gözümüzü açalım, ona öğretilen duayı biz kaçırmayalım değil mi? Neymiş o dua? Neymiş o dua?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; Kul, şöyle söyle dua ederken yâ Ali; Kul, şöyle söyle dua ederken yâ Ali;

Allahümme lâ ilâhe illâ ente'l-halîmu'l-hakîmAllahümme lâ ilâhe illâ ente'l-halîmu'l-hakîm Hâlimlik sıfatını ve Hâkimlik sıfatını zikretti diyor efendimiz dua daHâlimlik sıfatını ve Hâkimlik sıfatını zikretti diyor efendimiz dua da tebârekte subhâneke rabbu'l-arşi'l-azîm.tebârekte subhâneke rabbu'l-arşi'l-azîm. Allahümme lâ ilâhe illâ ente'l-halîmu'l-hakîmAllahümme lâ ilâhe illâ ente'l-halîmu'l-hakîm tebârekte subhâneke rabbe'l-arşi'l-az'im. tebârekte subhâneke rabbe'l-arşi'l-az'im. Rabbi'l-arşi'l-azîm olur.Rabbi'l-arşi'l-azîm olur. Rabbe'l-arşi'l-azîm olur. Rabbe'l-arşi'l-azîm olur. Rabbü'l-arşi'l-azîm olur. Rabbü'l-arşi'l-azîm olur. Rabbe'l-arşi'l-azîm olur.Rabbe'l-arşi'l-azîm olur. Rabbi'l-arşi'l-azîm olur.Rabbi'l-arşi'l-azîm olur. Rabbü'l-arşi'l-azîm olur.Rabbü'l-arşi'l-azîm olur. Yani hepsinin Arap diline göre vechi var.Yani hepsinin Arap diline göre vechi var. Mânası kısaca şöyledir. Mânası kısaca şöyledir.

''Yâ Rabbî! Senden gayri mâbud yok ancak sen varsın.''Yâ Rabbî! Senden gayri mâbud yok ancak sen varsın. Ancak sana ibadet ederiz.Ancak sana ibadet ederiz. Sen halîmsin, hilim sıfatına sahipsin,Sen halîmsin, hilim sıfatına sahipsin, hakîmsin, hikmet sıfatına sahipsin.hakîmsin, hikmet sıfatına sahipsin. Yâ Rabbi! Biz günahlar ederiz,Yâ Rabbi! Biz günahlar ederiz, bizim başımıza taş yağdırmazsın. bizim başımıza taş yağdırmazsın. Halîmsin; çünkü birden gazap etsenHalîmsin; çünkü birden gazap etsen ateşler içinde bizi cayır cayır yakarsın.ateşler içinde bizi cayır cayır yakarsın. Ama Halîm'sin yâ Rabbi, Hakîm'sin yâ Rabbi. Ama Halîm'sin yâ Rabbi, Hakîm'sin yâ Rabbi. Her yaptığın işte hikmet vardır.Her yaptığın işte hikmet vardır. Benim başıma ters bir şey, hoşuma gitmeyen bir şey geldi. Benim başıma ters bir şey, hoşuma gitmeyen bir şey geldi. Hikmetinden kim bilir sual olunmaz.Hikmetinden kim bilir sual olunmaz. Ne sebeple olmuştur, bir sebebi vardır yâ Rabbi! Ne sebeple olmuştur, bir sebebi vardır yâ Rabbi! Halîmsin, hakîmsin. Halîmsin, hakîmsin. Yâ Rabbî, senden gayri ilâh yok.Yâ Rabbî, senden gayri ilâh yok. Sen halîmsin, hakîmsin.'' Sen halîmsin, hakîmsin.''

Tebârekte mübareksin yâ Rabbi, kutsalsın,Tebârekte mübareksin yâ Rabbi, kutsalsın, her türlü şeyden paksın, pâkîzesin, paksın. her türlü şeyden paksın, pâkîzesin, paksın.

Subhâneke seni tenzih ederim takdis ederim. Subhâneke seni tenzih ederim takdis ederim.

Rabbe'l-arşi'l-azîm veya rabbü'l-arşi'l-azîm,Rabbe'l-arşi'l-azîm veya rabbü'l-arşi'l-azîm, veya rabbi'l-arşi'l-azîm. veya rabbi'l-arşi'l-azîm. ''Sen Arş-ı azîmin sahibisin. ''Sen Arş-ı azîmin sahibisin. Veyahut arşın sahibi azamet sahibi Rabbimsin.'' diyeVeyahut arşın sahibi azamet sahibi Rabbimsin.'' diye Allahu Teâlâ hazretlerine böyle duayı tavsiye ediyor. Allahu Teâlâ hazretlerine böyle duayı tavsiye ediyor.

Bu duada Allah'ın varlığını, birliğini hatırlama var.Bu duada Allah'ın varlığını, birliğini hatırlama var. Halîm olduğunu söylemek suretiyle Halîm olduğunu söylemek suretiyle kendimize hilimle muamele etmesini isteme durumu var. kendimize hilimle muamele etmesini isteme durumu var. Yâ Rabbi, bize hilminle muamele et, Yâ Rabbi, bize hilminle muamele et, yani böyle dua ederek gazabınla muamele etme demiş oluyoruz. yani böyle dua ederek gazabınla muamele etme demiş oluyoruz.

Hakîm olduğunu hatırlamak var.Hakîm olduğunu hatırlamak var. Her türlü noksandan münezzeh olduğunu zikretmek varHer türlü noksandan münezzeh olduğunu zikretmek var ve Arş-ı azîmin sahibi olduğunu veyahut Arş'ın sahibi,ve Arş-ı azîmin sahibi olduğunu veyahut Arş'ın sahibi, azamet sahibi Allah olduğunu hatırlamak var. azamet sahibi Allah olduğunu hatırlamak var. İnsan Allahu Teâlâ hazretlerini bu sıfatlarıyla bilirse, İnsan Allahu Teâlâ hazretlerini bu sıfatlarıyla bilirse, bunu ikrar ederse bu dua, bunu ikrar ederse bu dua, burada bir şey istemedik diyebileceksiniz değil mi? burada bir şey istemedik diyebileceksiniz değil mi?

Mânasını söyledim.Mânasını söyledim. Allahtan bir şey istemedik,Allahtan bir şey istemedik, sadece ''Yâ Rabbi, sen varsın, birsin, halîmsin, hakîmsin.sadece ''Yâ Rabbi, sen varsın, birsin, halîmsin, hakîmsin. Sen her türlü noksandan münezzehsin. Sen her türlü noksandan münezzehsin. Rabbu'l-arşi'l-azîmsin, arşın sahibisin.'' dedik.Rabbu'l-arşi'l-azîmsin, arşın sahibisin.'' dedik. Hiçbir şey istemedik. Hiçbir şey istemedik.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; ''Bir kimse Allahu Teâlâ hazretlerinin medh u senâsıyla meşgul olur da ''Bir kimse Allahu Teâlâ hazretlerinin medh u senâsıyla meşgul olur da bir şey istemezse Allah ona isteyeceğinden âlâsını verir.'' bir şey istemezse Allah ona isteyeceğinden âlâsını verir.'' İnsan belki ne isteyeceğini bilemez; İnsan belki ne isteyeceğini bilemez; ''Ben bilmem yâ Rabbi, sen daha iyi bilirsin, ''Ben bilmem yâ Rabbi, sen daha iyi bilirsin, ben razıyım senin verdiğine ne istersen lütfunla, kereminle ver.'' demiş oluyor.ben razıyım senin verdiğine ne istersen lütfunla, kereminle ver.'' demiş oluyor. Sadece onun güzel sıfatlarını zikretmiş oluyor. Sadece onun güzel sıfatlarını zikretmiş oluyor.

Lâ ilâhe illallah deyince,Lâ ilâhe illallah deyince, biz bütün öteki dinlerin hepsinden sıyrılıp yükseliyoruz. biz bütün öteki dinlerin hepsinden sıyrılıp yükseliyoruz.

Lâ ilâhe illâ ente, Senden gayrı İlah yok yâ Rabbi,Lâ ilâhe illâ ente, Senden gayrı İlah yok yâ Rabbi, biz öyle Yunanlılar'ın taptığı gibi yüzlerce, biz öyle Yunanlılar'ın taptığı gibi yüzlerce, bir sürü puta tapmıyoruz. bir sürü puta tapmıyoruz. Hıristiyanların şaşırdığı gibi Allah'ın Peygamberini rab edinmemişiz. Hıristiyanların şaşırdığı gibi Allah'ın Peygamberini rab edinmemişiz. Yahudiler gibi işi çığırından çıkarmamışız. Yahudiler gibi işi çığırından çıkarmamışız. Senin gazabına uğramış değiliz.Senin gazabına uğramış değiliz. Senin varlığını, birliğini kabul ediyoruz.Senin varlığını, birliğini kabul ediyoruz. Sen azamet sahibisin, hilim, hikmet sahibisin, Arş'ın sahibisin.Sen azamet sahibisin, hilim, hikmet sahibisin, Arş'ın sahibisin. Her türlü noksandan münezzehsin diyoruz.Her türlü noksandan münezzehsin diyoruz. Bu bilgi, bu şuur bizi çok hayırlara erdiriyor. Bu bilgi, bu şuur bizi çok hayırlara erdiriyor.

Rabbimiz imanımızı kavî eylesin.Rabbimiz imanımızı kavî eylesin. Marifetullah'a cümlemizi nail eylesin. Marifetullah'a cümlemizi nail eylesin. Ârif-i hakikî olmayı, sevdiği kul olmayı nasip eylesin.Ârif-i hakikî olmayı, sevdiği kul olmayı nasip eylesin. Cemâliyle müşerref eylesin. Cemâliyle müşerref eylesin.

Fâtiha-yı şerîfe ma'a'l-besmele. Fâtiha-yı şerîfe ma'a'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2