Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Tane Tane Konuşurdu (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rabıta yapılırken mürit şeyhi ne olarak görmelidir? Bir denetleyici olarak mı yahut hareketlerini taklit edeceği bir kişi olarak mı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tane Tane Konuşurdu (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rabıta yapılırken mürit şeyhi ne olarak görmelidir? Bir denetleyici olarak mı yahut hareketlerini taklit edeceği bir kişi olarak mı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Rabıta yapılırken mürit şeyhi ne olarak görmelidir?Soru: Rabıta yapılırken mürit şeyhi ne olarak görmelidir? Bir denetleyici olarak mı yahut hareketlerini taklit edeceği bir kişi olarak mı veya başka bir tarzda mı?Bir denetleyici olarak mı yahut hareketlerini taklit edeceği bir kişi olarak mı veya başka bir tarzda mı? Rabıtaya "şirk" diyenler hangi açıdan bu görüşü savunuyorlar?Rabıtaya "şirk" diyenler hangi açıdan bu görüşü savunuyorlar? Buna verilecek naklî ve aklî deliller nelerdir? Buna verilecek naklî ve aklî deliller nelerdir?

Rabıta ile ilgili merhum Necip Fazıl'ın güzel bir kitabı vardır.Rabıta ile ilgili merhum Necip Fazıl'ın güzel bir kitabı vardır. Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz'in Râbıta Risâlesi'nden faydalanarak kendisi de birtakım görgülerini katarak yazmış. Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz'in Râbıta Risâlesi'nden faydalanarak kendisi de birtakım görgülerini katarak yazmış. Onu okumanızı tavsiye ederim. Allahu Teâlâ hazretleri; Onu okumanızı tavsiye ederim. Allahu Teâlâ hazretleri;

Ve kûnû mea's-sâdikîn. "Sadık kullarımla, doğru kullarımla beraber olun!" buyuruyor.Ve kûnû mea's-sâdikîn. "Sadık kullarımla, doğru kullarımla beraber olun!" buyuruyor. "Onlar gibi olun, onların yanında, onların cephesinde olun, onların gittiği yerde, "Onlar gibi olun, onların yanında, onların cephesinde olun, onların gittiği yerde, onların safında bulunun…" mânasına geliyor. onların safında bulunun…" mânasına geliyor. Onun mânevî tatbikatı, mânevî bakımdan beraber olmak rabıta ile sağlanıyor. Onun mânevî tatbikatı, mânevî bakımdan beraber olmak rabıta ile sağlanıyor.

Mâlum; insanın hocasıyla beraber olması, vaazını dinlemesi, dinini ondan öğrenmesi lazım.Mâlum; insanın hocasıyla beraber olması, vaazını dinlemesi, dinini ondan öğrenmesi lazım. Bu her zaman mümkün olmuyor. Bu her zaman mümkün olmuyor. Hem insanlar muhtelif yerlerde oturuyorlar, uzak diyarlara gitmiş oluyorlar Hem insanlar muhtelif yerlerde oturuyorlar, uzak diyarlara gitmiş oluyorlar hem de günün bir kısmının istirahatle geçmesi gerekiyor.hem de günün bir kısmının istirahatle geçmesi gerekiyor. İnsanın, günün her saatinde, 24 saat hizmette olması da kolay olmuyor. O bakımdan rabıta yapılıyor. İnsanın, günün her saatinde, 24 saat hizmette olması da kolay olmuyor. O bakımdan rabıta yapılıyor.

Rabıta yapıldığı zaman mürit, şeyhinin huzurunda olmuş oluyor. Onu, denetleyici de düşünebilir.Rabıta yapıldığı zaman mürit, şeyhinin huzurunda olmuş oluyor. Onu, denetleyici de düşünebilir. Sevdiği bir kimse olarak, hocası olarak onun karşısında zikri beraber yaptığını düşünecek. Sevdiği bir kimse olarak, hocası olarak onun karşısında zikri beraber yaptığını düşünecek.

Rabıtanın şirk olmasının hiçbir aslı esası, dayanağı yoktur.Rabıtanın şirk olmasının hiçbir aslı esası, dayanağı yoktur. Çünkü insanın gözünü kapatması serbesttir, gözünü kapattığı zamanÇünkü insanın gözünü kapatması serbesttir, gözünü kapattığı zaman sevdiği bir insanı düşünmesi serbesttir. Bunun şirkle hiçbir ilgisi yoktur. sevdiği bir insanı düşünmesi serbesttir. Bunun şirkle hiçbir ilgisi yoktur. Onlar herhalde tasavvufu bilmiyorlar veya rabıtayı bilmiyorlar, böyle bir şeye saplanıyorlar. Onlar herhalde tasavvufu bilmiyorlar veya rabıtayı bilmiyorlar, böyle bir şeye saplanıyorlar. Ya da İbn Teymiye'nin vs. kitaplarını iyi okumuyorlar. Ya da İbn Teymiye'nin vs. kitaplarını iyi okumuyorlar. Ben onların kitaplarını ve o kitaplardan alınan özetleri okuyunca baktım, o da bizim gibi düşünüyor.Ben onların kitaplarını ve o kitaplardan alınan özetleri okuyunca baktım, o da bizim gibi düşünüyor. Oldukça güzel, tasavvuf faşist saygılı bu gibi hususlarda ve pek çok konuda oldukça [müspet].Oldukça güzel, tasavvuf faşist saygılı bu gibi hususlarda ve pek çok konuda oldukça [müspet]. Demek ki yarı bilgili olan insanlar meseleyi anlamadıkları için yalan yanlış şeyler yapıyorlar.Demek ki yarı bilgili olan insanlar meseleyi anlamadıkları için yalan yanlış şeyler yapıyorlar. Şirk, Allah'a ortak koşmak demektir.Şirk, Allah'a ortak koşmak demektir. Allah'a ortak koşmak ile ilgili herhangi bir şey burada olmadığı için öyle bir husus yoktur. Allah'a ortak koşmak ile ilgili herhangi bir şey burada olmadığı için öyle bir husus yoktur. İnsanın sevdiği kimseyle beraber olmak istemesinin, beraberliğini düşünmesinin birçok faydaları var. İnsanın sevdiği kimseyle beraber olmak istemesinin, beraberliğini düşünmesinin birçok faydaları var. Bu hususta söylenecek daha çok uzun şeyler var. Mânevî faydaları var.Bu hususta söylenecek daha çok uzun şeyler var. Mânevî faydaları var. Feyz almak bakımından, insanın yetişmesi bakımından fevkalâde önemli. Feyz almak bakımından, insanın yetişmesi bakımından fevkalâde önemli. Ramûzü'l-ehâdîs'te bir hadîs-i şerîf vardır, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Ramûzü'l-ehâdîs'te bir hadîs-i şerîf vardır, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Bir geniş arazide, çölde giderken hayvanınız ürktü kaçtı. Yardım edecek bir kimse de yok.Bir geniş arazide, çölde giderken hayvanınız ürktü kaçtı. Yardım edecek bir kimse de yok. Çölde uçsuz bucaksız dağların, kum tepelerin arasında kayboldu.Çölde uçsuz bucaksız dağların, kum tepelerin arasında kayboldu. Bulmanız mümkün değil, çaresiz kaldınız. Sular orada, yiyecek orada. Bulmanız mümkün değil, çaresiz kaldınız. Sular orada, yiyecek orada. Kumların üstünde sizin bata çıka yürümeniz mümkün değil. Yandınız, mahvoldunuz… Kumların üstünde sizin bata çıka yürümeniz mümkün değil. Yandınız, mahvoldunuz…

Böyle bir durumla karşılaştığınız ne yapacaksınız? Böyle bir durumla karşılaştığınız ne yapacaksınız?

"Deyin ki: Yâ ricâlallah! Ey Allah'ın erleri, Allah'ın ricali!"Deyin ki: Yâ ricâlallah! Ey Allah'ın erleri, Allah'ın ricali! Bana yardım edin! Yâ ricâlallah, ey Allah'ın erleri!Bana yardım edin! Yâ ricâlallah, ey Allah'ın erleri! Bana yardımcı olun, benim imdadıma yetişin!" Böyle söyleyin, diyor.Bana yardımcı olun, benim imdadıma yetişin!"

Böyle söyleyin, diyor.
Çünkü Allah'ın sizin görmediğiniz maddî mânevî erleri olur, evliyâullahı olur.Çünkü Allah'ın sizin görmediğiniz maddî mânevî erleri olur, evliyâullahı olur. Onlar imdada yetişirler diye Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor.Onlar imdada yetişirler diye Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor. Peygamber Efendimiz "Böyle deyin!" dediğine göre Allah'ın evliyasına da böyle salahiyet verdiğine göre Peygamber Efendimiz "Böyle deyin!" dediğine göre Allah'ın evliyasına da böyle salahiyet verdiğine göre hani ondan yardım istese bile yine bir mahsuru yoktur.hani ondan yardım istese bile yine bir mahsuru yoktur. Çünkü mahsuru olsaydı Peygamber Efendimiz tavsiye etmezdi.Çünkü mahsuru olsaydı Peygamber Efendimiz tavsiye etmezdi. Onun için şirk vs. lafı bir taassuptan kaynaklanıyor. Onun için şirk vs. lafı bir taassuptan kaynaklanıyor.

Birtakım insanlar tasavvufa düşman olmuşlar. Bu tasavvuf düşmanlığını İngilizler körüklemiş.Birtakım insanlar tasavvufa düşman olmuşlar. Bu tasavvuf düşmanlığını İngilizler körüklemiş. Mesela geçtiğimiz asırda Osmanlı ile İngilizler çeşitli cephelerdeMesela geçtiğimiz asırda Osmanlı ile İngilizler çeşitli cephelerde harp ederken iki büyük tehlike tespit etmişler: 1.Hac, çok büyük tehlike! 2.Tasavvuf, tarikatlar! harp ederken iki büyük tehlike tespit etmişler:

1.Hac, çok büyük tehlike!

2.Tasavvuf, tarikatlar!

Neden? Hacca gittiği zaman müslümanlar dünyanın dört bir yerinden gelip bir yerde toplanıyorlar:Neden?

Hacca gittiği zaman müslümanlar dünyanın dört bir yerinden gelip bir yerde toplanıyorlar:
"İngilizler falanca yerde şöyle yaptı böyle yaptı, ona karşı şöyle tedbir alalım böyle tedbir alalım…" diyorlar."İngilizler falanca yerde şöyle yaptı böyle yaptı, ona karşı şöyle tedbir alalım böyle tedbir alalım…" diyorlar. Ondan dolayı ingilizlerin başarısı veya genel olarak gayrimüslimlerin İslâm'a kötülük için suikast içinOndan dolayı ingilizlerin başarısı veya genel olarak gayrimüslimlerin İslâm'a kötülük için suikast için çalışanların oyunları bozulmuş oluyor; hacca düşman!çalışanların oyunları bozulmuş oluyor; hacca düşman! Hac mevsimi geldiğinde haccı engellemeye o zamandan başlamışlar.Hac mevsimi geldiğinde haccı engellemeye o zamandan başlamışlar. "Salgın hastalıklar var…" falan filan diye yakın zamana kadar [yaygara] yapmaya devam etti."Salgın hastalıklar var…" falan filan diye yakın zamana kadar [yaygara] yapmaya devam etti. Sonra birden salgın hastalıklar filan hepsi kalktı. Yalanmış demek ki!Sonra birden salgın hastalıklar filan hepsi kalktı. Yalanmış demek ki! Hac mevsiminde ilk önce bir "Salgın hastalık var!" diyorlardı.Hac mevsiminde ilk önce bir "Salgın hastalık var!" diyorlardı. Ondan sonra "Gidersen ölürsün!" diyorlardı. Hastaneye havale ediyorlardı.Ondan sonra "Gidersen ölürsün!" diyorlardı. Hastaneye havale ediyorlardı. Seyahat hürriyetini tahdit ediyorlardı. Doktorların keyfine kalıyordu. Seyahat hürriyetini tahdit ediyorlardı. Doktorların keyfine kalıyordu. Rapor vermeyince adam burada kahrından ölüyordu. Saçma sapan şeyler!.. Rapor vermeyince adam burada kahrından ölüyordu. Saçma sapan şeyler!.. Şimdi bak hiç bir şey olmuyor elhamdülillah. Yalanları ortaya çıktı. Şimdi bak hiç bir şey olmuyor elhamdülillah. Yalanları ortaya çıktı.

Bir de tarikatlardan, tasavvuftan has müslüman yetiştiği için çok korkmuşlar.Bir de tarikatlardan, tasavvuftan has müslüman yetiştiği için çok korkmuşlar. Mesela hâlâ deniliyor ki; "Orta Asya'da, Türkistan'da Rus diyarlarında bozulmadan duran insanlarMesela hâlâ deniliyor ki; "Orta Asya'da, Türkistan'da Rus diyarlarında bozulmadan duran insanlar bu tarikat sayesinde, tasavvuf sayesinde korunabilmişler. bu tarikat sayesinde, tasavvuf sayesinde korunabilmişler. Rus baskılarının karşısında durabilmişler." diyorlar. Rus baskılarının karşısında durabilmişler." diyorlar.

Bir de hilafet meselesinden çok korkuyorlardı. Müslümanların halifesi olursa ödleri patlıyor. Neden? Bir de hilafet meselesinden çok korkuyorlardı. Müslümanların halifesi olursa ödleri patlıyor.

Neden?

O zaman "Azerbaycan'da ruslar saldırmış, ona karşı tedbir alın!O zaman "Azerbaycan'da ruslar saldırmış, ona karşı tedbir alın! Bulgaristan'da Bulgarlar şöyle yapmış, ona karşı tedbir alın!.." dediği zamanBulgaristan'da Bulgarlar şöyle yapmış, ona karşı tedbir alın!.." dediği zaman tüm Ümmet-i Muhammed ayağa kalktığından böyle bir merkeze bağlılığını istememişler.tüm Ümmet-i Muhammed ayağa kalktığından böyle bir merkeze bağlılığını istememişler. Hâlbuki onu kurmak her müslümanın boynuna vacip, çok önemli bir şey!Hâlbuki onu kurmak her müslümanın boynuna vacip, çok önemli bir şey! Çünkü dağınık olduğu zaman düşman tek tek yakalayıp [zarar veriyor].Çünkü dağınık olduğu zaman düşman tek tek yakalayıp [zarar veriyor]. Kuzucukları birer birer kurtlar parçalıyorlar.Kuzucukları birer birer kurtlar parçalıyorlar. O bakımdan, böyle şeyler olduğundan bir tasavvuf düşmanlığı almış gitmiş. O bakımdan, böyle şeyler olduğundan bir tasavvuf düşmanlığı almış gitmiş.

Suud'da korkunç bir tasavvuf düşmanlığı var.Suud'da korkunç bir tasavvuf düşmanlığı var. İran'da kendine göre acayip bir tasavvuf düşmanlığı var.İran'da kendine göre acayip bir tasavvuf düşmanlığı var. "Radikal Müslüman" dediğimiz yeni müslüman kardeşlerde bir tuhaf tasavvuf düşmanlığı var… "Radikal Müslüman" dediğimiz yeni müslüman kardeşlerde bir tuhaf tasavvuf düşmanlığı var…

Yahu Kur'ân-ı Kerîm'de zikir emri var.Yahu Kur'ân-ı Kerîm'de zikir emri var. Hem de seksen-doksan yerde Allahu Teâlâ hazretleri zikri emrediyor. Hem de seksen-doksan yerde Allahu Teâlâ hazretleri zikri emrediyor. Nefsi terbiye etmek, nefsi tezkiye etmek vazifesi Kur'ân-ı Kerîm'de var: Nefsi terbiye etmek, nefsi tezkiye etmek vazifesi Kur'ân-ı Kerîm'de var:

Kad eflehâ men zekkâhâ ve kad hâbe men dessâhâ. Kad eflehâ men zekkâhâ ve kad hâbe men dessâhâ.

Ahlâkı güzelleştirme vazifesi, emri Kur'ân-ı Kerîm'de var.Ahlâkı güzelleştirme vazifesi, emri Kur'ân-ı Kerîm'de var. Nefsin oyunlarına karşı tedbir almak, şeytanla mücadele etmek meselesi var…Nefsin oyunlarına karşı tedbir almak, şeytanla mücadele etmek meselesi var… Tasavvufun tüm konuları Kur'ân-ı Kerîm'in emirlerinden çıkmış. Hepsi Kur'ân-ı Kerîm'de var.Tasavvufun tüm konuları Kur'ân-ı Kerîm'in emirlerinden çıkmış. Hepsi Kur'ân-ı Kerîm'de var. Sen bunları nasıl inkâr edersin, zikri nasıl inkâr edersin, öteki şeyleri nasıl inkâr edersin; mümkün değil! Sen bunları nasıl inkâr edersin, zikri nasıl inkâr edersin, öteki şeyleri nasıl inkâr edersin; mümkün değil!

İslâm'ı bilip tasavvufu inkâr etmek mümkün değil. Ama cahiller tutturmuşlar öyle gidiyorlar.İslâm'ı bilip tasavvufu inkâr etmek mümkün değil. Ama cahiller tutturmuşlar öyle gidiyorlar. Biz de bunların yanlışlığını belirtmek için mesela mecmualarımızda en alim kimselerle röportaj vs. yaptırıyoruz.Biz de bunların yanlışlığını belirtmek için mesela mecmualarımızda en alim kimselerle röportaj vs. yaptırıyoruz. Büyük mezhep imamları tasavvuf hakkında ne demişler, onların sözlerini yazıyoruz. Büyük mezhep imamları tasavvuf hakkında ne demişler, onların sözlerini yazıyoruz. "İmâm-ı Âzam böyle buyurmuş, İmam Şâfiî böyle buyurmuş, İmam Mâlik böyle buyurmuş,"İmâm-ı Âzam böyle buyurmuş, İmam Şâfiî böyle buyurmuş, İmam Mâlik böyle buyurmuş, Ahmed b. Hanbel böyle buyurmuş, şu zâtı methetmiş, bu şeyhe bağlanmış…" falan diyeAhmed b. Hanbel böyle buyurmuş, şu zâtı methetmiş, bu şeyhe bağlanmış…" falan diye onları yazıyoruz ki millet bu oyunun tesiri altında kalmasın. onları yazıyoruz ki millet bu oyunun tesiri altında kalmasın.

Soru: Sapanca'daki sohbet yerinizin adresini verir misiniz? Soru: Sapanca'daki sohbet yerinizin adresini verir misiniz?

Sapanca'da cami soğuk olduğundan, havalar da sert gittiğinden biz cumartesiden itibaren İzmit'e naklediyoruz.Sapanca'da cami soğuk olduğundan, havalar da sert gittiğinden biz cumartesiden itibaren İzmit'e naklediyoruz. İzmit'te arkadaşlarımız müsaade alabilirlerse Seka Camii var; caddenin üzerinde, kaloriferli; İzmit'te arkadaşlarımız müsaade alabilirlerse Seka Camii var; caddenin üzerinde, kaloriferli; Allah kısmet ederse herhangi bir mani olmazsa orada yapmaya çalışacağız.Allah kısmet ederse herhangi bir mani olmazsa orada yapmaya çalışacağız. Sapanca da soğuk olduğundan kış mevsimi boyunca İzmit'te yapmayı düşünüyoruz. Sapanca da soğuk olduğundan kış mevsimi boyunca İzmit'te yapmayı düşünüyoruz. Gelip gitmek de zor oluyormuş. Öyle rica ettiler. Gelip gitmek de zor oluyormuş. Öyle rica ettiler.

Soru: Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin Usûl-i dîn kitabını nerede buluruz? Soru: Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin Usûl-i dîn kitabını nerede buluruz?

Şu anda yerini söyleyecek durumda değilim. Araştırayım inşallah, nerede bulabilirsem…Şu anda yerini söyleyecek durumda değilim. Araştırayım inşallah, nerede bulabilirsem… Bana bir daha müracaat etsin. Bana bir daha müracaat etsin.

Soru: "Rüyada Mehmed Zahid Kotku hazretlerini gördüm, elini öptüm.Soru: "Rüyada Mehmed Zahid Kotku hazretlerini gördüm, elini öptüm. Sen, annen ve ben hacca gideceğiz." dedi. Yorumlar mısınız? Sen, annen ve ben hacca gideceğiz." dedi. Yorumlar mısınız?

Mübarek olsun, mâşaallah, hazırlığını yapsın. Mübarek olsun, mâşaallah, hazırlığını yapsın.

Soru: Hanımım ameliyat oldu, duanızı bekleriz. Soru: Hanımım ameliyat oldu, duanızı bekleriz.

Allah cümle hastalarımıza ve bu kardeşimize şifa ihsan etsin. Allah cümle hastalarımıza ve bu kardeşimize şifa ihsan etsin.

Soru: Derste bize verilmiş olan zikrullahların hepsi hafî olarak mı çekilecek?Soru: Derste bize verilmiş olan zikrullahların hepsi hafî olarak mı çekilecek? Hafî zikri kısa bir tarif eder misiniz? Hafî zikri kısa bir tarif eder misiniz?

İnsan, zikirleri seccadesinde otururken istediği şekilde çekebilir.İnsan, zikirleri seccadesinde otururken istediği şekilde çekebilir. Zikr-i cehrî olarak çektiği zaman tabii tesiri daha kuvvetli olur, şevki daha çok olur. Zikr-i cehrî olarak çektiği zaman tabii tesiri daha kuvvetli olur, şevki daha çok olur.

Aşikâre, yüksek sesle lâ ilâhe illallah derse buna zikr-i cehrî derler.Aşikâre, yüksek sesle lâ ilâhe illallah derse buna zikr-i cehrî derler. Fısıltı tarzında olursa buna zikri hafî derler. Fısıltı tarzında olursa buna zikri hafî derler. Fısıltı tarzında da olabilir ev halkını ayağa kaldırmaktansa sessizce yapmak uygun olabilir.Fısıltı tarzında da olabilir ev halkını ayağa kaldırmaktansa sessizce yapmak uygun olabilir. Bir de zikr-i kalbî vardır. Zikr-i kalbî; fısıltı ile de değil de hiç dil dudak kıpırdatmadan, Bir de zikr-i kalbî vardır. Zikr-i kalbî; fısıltı ile de değil de hiç dil dudak kıpırdatmadan, hiç belli etmeden, kalbinden Allah demektir. En sevaplısı budur.hiç belli etmeden, kalbinden Allah demektir. En sevaplısı budur. Yolda, işte, gecede gündüzde, otururken kalkarken, yürürken O'nu zikretmek;Yolda, işte, gecede gündüzde, otururken kalkarken, yürürken O'nu zikretmek; en güzeli odur, onun sevabı en çoktur.en güzeli odur, onun sevabı en çoktur. Kalbî olan zikir, zikr-i hafiden, aşikâre yapılan zikirden 70 kat daha sevaplıdır.Kalbî olan zikir, zikr-i hafiden, aşikâre yapılan zikirden 70 kat daha sevaplıdır. O bakımdan mümkünse onu yapsın, değilse fısıl fısıl yapsın; şartlara göre duruma göre.O bakımdan mümkünse onu yapsın, değilse fısıl fısıl yapsın; şartlara göre duruma göre. İsterse evde serbestse kendisindeki aşkı şevki galip gelmişse o zaman zikr-i cehrî yapsın.İsterse evde serbestse kendisindeki aşkı şevki galip gelmişse o zaman zikr-i cehrî yapsın. Serbest, bir mahsur yok. Serbest, bir mahsur yok.

Soru: Bir arkadaş hem içki içiyor hem namaz kılıyor.Soru: Bir arkadaş hem içki içiyor hem namaz kılıyor. "Bu kötü alışkanlığını bırak!" dediğimizde "Onun yeri ayrı onun yeri ayrı!" diye cevap veriyor."Bu kötü alışkanlığını bırak!" dediğimizde "Onun yeri ayrı onun yeri ayrı!" diye cevap veriyor. İkisinin bir arada yapılması hakkında bilgi veriniz. Aziz ve muhterem kardeşlerim! İkisinin bir arada yapılması hakkında bilgi veriniz.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bu çok büyük bir hastalıktır.Bu çok büyük bir hastalıktır. Bizim Türkiye'de müslümanlar fikrî bakımdan çok çeşitli hastalıklara tutulmuşlardır.Bizim Türkiye'de müslümanlar fikrî bakımdan çok çeşitli hastalıklara tutulmuşlardır. Kimisi veremden beterdir kimisi kanserden beterdir. Kimisi AIDS'ten beterdir. Kimisi veremden beterdir kimisi kanserden beterdir. Kimisi AIDS'ten beterdir. Büyük meşhur fikir hastalıklarından bir tanesi budur: Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı! Büyük meşhur fikir hastalıklarından bir tanesi budur: Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı!

Öyle saçma şey mi olur! Bu kadar saçma şey olamaz. İnsan Allah'ın emrini tutacak, Allah'a teslim olacak!.. Öyle saçma şey mi olur! Bu kadar saçma şey olamaz. İnsan Allah'ın emrini tutacak, Allah'a teslim olacak!..

"Müslüman" ne demek, "müslim" ne demek? Kendisini Allah'a teslim eden kul, demek. "Müslüman" ne demek, "müslim" ne demek?

Kendisini Allah'a teslim eden kul, demek.

Hani 19-22 yaşında delikanlı askerlik şubesine geliyor, diyor ki;Hani 19-22 yaşında delikanlı askerlik şubesine geliyor, diyor ki; "Tamam, ben geldim, filancanın oğlu falancayım. Askerlik yapmaya geldim." "Tamam, ben geldim, filancanın oğlu falancayım. Askerlik yapmaya geldim."

"Müslim" ne demek? Kendini Allah'a teslim eden; onun emrini tutacak;"Müslim" ne demek?

Kendini Allah'a teslim eden; onun emrini tutacak;
onun emrine razı, buyruğuna razı; haramlarını haram belleyecek, haramlardan sakınacak;onun emrine razı, buyruğuna razı; haramlarını haram belleyecek, haramlardan sakınacak; helalleri helal belleyecek, emirleri emir belleyecek, yapacak. Zaten müslüman bu demek. helalleri helal belleyecek, emirleri emir belleyecek, yapacak. Zaten müslüman bu demek.

"Yâ Rabbi! Ben senin buyruğunu tutmaya razı oldum, tevbe ettim."Yâ Rabbi! Ben senin buyruğunu tutmaya razı oldum, tevbe ettim. Yanlış yolu bıraktım, doğru yola geldim." demek. Yanlış yolu bıraktım, doğru yola geldim." demek.

Şimdi böyle söyleyen insanların hali ne olur biliyor musunuz? Sonunda imansız gider.Şimdi böyle söyleyen insanların hali ne olur biliyor musunuz?

Sonunda imansız gider.
Çünkü oyuna gelmez. Müslümanlık oyuncak değil, alaya gelmez. Çünkü oyuna gelmez. Müslümanlık oyuncak değil, alaya gelmez. İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeye çalışacak, her günahtan kaçınmaya çalışacak.İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeye çalışacak, her günahtan kaçınmaya çalışacak. Hatta büyüklerimiz demişlerdir ki; "Günahın küçüğü bile olmaz!" "Canım, küçük günah aldırma…" Hatta büyüklerimiz demişlerdir ki; "Günahın küçüğü bile olmaz!"

"Canım, küçük günah aldırma…"

Hayır! Küçük günahlar bile yapıla yapıla büyür, ejderha gibi olur.Hayır! Küçük günahlar bile yapıla yapıla büyür, ejderha gibi olur. Solucan gibiyken ayağınla def edebilecekken ejderha gibi olur, yedi başlı olur.Solucan gibiyken ayağınla def edebilecekken ejderha gibi olur, yedi başlı olur. Ondan sonra padişahın oğlu gelse kesemez kafasını. Ondan sonra padişahın oğlu gelse kesemez kafasını.

O bakımdan bu kötü huyları atmak lazım. Bu çok fena bir hastalıktır. Hastalıklardan birisi budur. O bakımdan bu kötü huyları atmak lazım. Bu çok fena bir hastalıktır. Hastalıklardan birisi budur.

"Onu da yaparım onu da yaparım, onun yeri başka onun yeri başka…" "Onu da yaparım onu da yaparım, onun yeri başka onun yeri başka…"

Böyle yaparsan cehennem gidersin. Çünkü bu, Allah'ın diniyle alay etmek gibidir.Böyle yaparsan cehennem gidersin. Çünkü bu, Allah'ın diniyle alay etmek gibidir. İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeye çalışacak da nefse uyarsa, İnsan elinden geldiğince Allah'ın yolunda gitmeye çalışacak da nefse uyarsa, şeytana uyarsa, ayağı kayarsa kayacak; o ayrı. Kayarsa yine tevbe edecek, yine yola gelecek.şeytana uyarsa, ayağı kayarsa kayacak; o ayrı. Kayarsa yine tevbe edecek, yine yola gelecek. Ama onun yeri başka onun yeri başka, diye haramı helal sayarsa o zaman insan kâfir olur.Ama onun yeri başka onun yeri başka, diye haramı helal sayarsa o zaman insan kâfir olur. Bu, küfür kokan bir duygudur. Çok tehlikeli bir hastalıktır. Bu, küfür kokan bir duygudur. Çok tehlikeli bir hastalıktır.

Bir de; "Zaman sana uymazsa sen zamana uy!" diyorlar.Bir de; "Zaman sana uymazsa sen zamana uy!" diyorlar. Bu da, "Bu zaman küfür zamanıdır, gel kâfir ol!" demenin bir başka ifadesidir. Öyle şey yok. Bu da, "Bu zaman küfür zamanıdır, gel kâfir ol!" demenin bir başka ifadesidir. Öyle şey yok. İslâm'ın emirleri 1400 yıldır hep aynıdır. Kâinat var olduğu müddetçe kıyamet kopuncaya kadar da aynı olacak.İslâm'ın emirleri 1400 yıldır hep aynıdır. Kâinat var olduğu müddetçe kıyamet kopuncaya kadar da aynı olacak. Hiç değişmeyecek. İçki haramsa haramdır. Namaz farzsa farzdır… Hiç değişmeyecek. İçki haramsa haramdır. Namaz farzsa farzdır…

"Üç vakte indiremez miyiz?" Hayır. Dörde de indiremezsin üçe de indiremezsin bire de indiremezsin. "Üç vakte indiremez miyiz?"

Hayır. Dörde de indiremezsin üçe de indiremezsin bire de indiremezsin.

"Pazar günleri kılsak olmaz mı? Hristiyanlar öyle yapıyor…" "Pazar günleri kılsak olmaz mı? Hristiyanlar öyle yapıyor…"

Muhterem kardeşlerim! Onlar dinlerini kestiler kestiler kestiler,Muhterem kardeşlerim!

Onlar dinlerini kestiler kestiler kestiler,
onların dinleri artık işe yaramaz hâle geldiğinden Allah İslâm'ı gönderdi. onların dinleri artık işe yaramaz hâle geldiğinden Allah İslâm'ı gönderdi. Bozdukları için gönderdi, bozmasalardı devam edecekti. Bozdukları için gönderdi.Bozdukları için gönderdi, bozmasalardı devam edecekti. Bozdukları için gönderdi. Kâfirler gibi, hristiyanlar gibi olmayalım. Allah'ın emirlerini ciddiyetle uygulamaya çalışalım.Kâfirler gibi, hristiyanlar gibi olmayalım. Allah'ın emirlerini ciddiyetle uygulamaya çalışalım. Eğer insan ciddiyetle uygulamazsa bir edepsizlikten, bir şapşal konuşmaktan, Eğer insan ciddiyetle uygulamazsa bir edepsizlikten, bir şapşal konuşmaktan, bir edepsizce düşünceden dolayı -Allah saklasın- öyle bir felakete uğrar kibir edepsizce düşünceden dolayı -Allah saklasın- öyle bir felakete uğrar ki belini doğrultamaz, sülalesinin belli doğrulmaz. Onun için bu gibi oyuncaklara [aldanmayın]. belini doğrultamaz, sülalesinin belli doğrulmaz. Onun için bu gibi oyuncaklara [aldanmayın].

Müslüman nasıl olacak? İmana geldikten sonra tekrar günah işlemekten nasıl korkacak? Müslüman nasıl olacak?

İmana geldikten sonra tekrar günah işlemekten nasıl korkacak?

Ateşe atılmaktan korkar gibi korkacak.Ateşe atılmaktan korkar gibi korkacak. Tekrar o eski hâle gelmekten, ateşe atılmaktan korkar gibi korkacak. Tekrar o eski hâle gelmekten, ateşe atılmaktan korkar gibi korkacak. Bunlar züğürt tesellisidir, beynamaz özrüdür. Bunlar züğürt tesellisidir, beynamaz özrüdür. Günaha devam etmek için şeytanın uydurduğu bahanelerdir. Şeytan insana çok bahaneler bulur.Günaha devam etmek için şeytanın uydurduğu bahanelerdir. Şeytan insana çok bahaneler bulur. İnsanları çok aldatır. Zalimi, zulüm yönünden aldatır.İnsanları çok aldatır. Zalimi, zulüm yönünden aldatır. Âbidi, ibadet yönünden aldatır, ille bir kusura, günaha sokar. Bu kardeşimizi de demek ki öyle aldatıyor. Âbidi, ibadet yönünden aldatır, ille bir kusura, günaha sokar. Bu kardeşimizi de demek ki öyle aldatıyor.

"Onun yeri ayrı onun yeri ayrı…" O zaman insan mahvolur."Onun yeri ayrı onun yeri ayrı…"

O zaman insan mahvolur.
Allah saklasın. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Allah saklasın. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

E fe tu'minûne bi ba'dil kitâbi ve tekfurûne bi ba'd.E fe tu'minûne bi ba'dil kitâbi ve tekfurûne bi ba'd. "Allah'ın bazı âyetlerine, kitabının bazı cümlelerine inanıyorsunuz da bazılarına kâfir mi oluyorsunuz?"Allah'ın bazı âyetlerine, kitabının bazı cümlelerine inanıyorsunuz da bazılarına kâfir mi oluyorsunuz? Bunun cezası ne kadar büyüktür, biliyor musunuz!" Bunun cezası ne kadar büyüktür, biliyor musunuz!"

Allahu Teâlâ hazretleri bu âyet-i kerîmede böyle ikili, kaypak,Allahu Teâlâ hazretleri bu âyet-i kerîmede böyle ikili, kaypak, oynak olanların cezasının büyüklüğünü bildiriyor. Sakın ha böyle cahilliklere [aldanmayın]! oynak olanların cezasının büyüklüğünü bildiriyor. Sakın ha böyle cahilliklere [aldanmayın]!

Soru: Bazı müslümanlar Mehdi aleyhisselam'ın gelme zamanı olduğunu söylüyorlar.Soru: Bazı müslümanlar Mehdi aleyhisselam'ın gelme zamanı olduğunu söylüyorlar. Siz bu konuda ne buyurursunuz? Siz bu konuda ne buyurursunuz?

Mehdi meselesi bizim kardeşlerimizin bayağı akıllı uslu olanlarını da bir hayli meşgul etti, şaşırttı, dağıttı.Mehdi meselesi bizim kardeşlerimizin bayağı akıllı uslu olanlarını da bir hayli meşgul etti, şaşırttı, dağıttı. Dervişlik vazifesini güzel yapmadılar. Bağlılıklarını gevşettiler, avare oldular. Dervişlik vazifesini güzel yapmadılar. Bağlılıklarını gevşettiler, avare oldular. Ticaretleri bir başka türlü oldu, bir sürü zararlar vs. Ticaretleri bir başka türlü oldu, bir sürü zararlar vs.

Allah insanı gayıpla mükellef kılmamıştır.Allah insanı gayıpla mükellef kılmamıştır. Mehdi aleyhisselam çıktığı zaman duyarız, duyarsınız; kalkar gideriz. Mehdi aleyhisselam çıktığı zaman duyarız, duyarsınız; kalkar gideriz.

Tamam mı? Bayrakları açarız! Ben en önde, siz arkamdan gelirsiniz, o kadar. Bu kadar basit bir şey! Tamam mı?

Bayrakları açarız! Ben en önde, siz arkamdan gelirsiniz, o kadar. Bu kadar basit bir şey!

"Çıkmış mı çıkacak mıymış, sağlam mıymış, şu yaşta mıymış bu yaşta mıymış…" falan! "Çıkmış mı çıkacak mıymış, sağlam mıymış, şu yaşta mıymış bu yaşta mıymış…" falan!

Ayan beyan haberi çıktığı zaman uymazsanız o zaman vebal olur.Ayan beyan haberi çıktığı zaman uymazsanız o zaman vebal olur. Ama şimdi "Çıkmışmışmışmış…" böyle rivayetlerle [olmaz]. Ama şimdi "Çıkmışmışmışmış…" böyle rivayetlerle [olmaz].

Kimisi çıkıyor, "Ben mehdiyim." diyor. Böyle diyenler var, "Ben mehdiyim." diyor. Kimisi çıkıyor, "Ben mehdiyim." diyor. Böyle diyenler var, "Ben mehdiyim." diyor.

"Adın ne, Kureyş'ten misin, Peygamber Efendimiz'in sülalesinden misin?.." Değil. "Adın ne, Kureyş'ten misin, Peygamber Efendimiz'in sülalesinden misin?.."

Değil.

"Adın ne?" "Falanca." "Adın ne?"

"Falanca."

"Onun adı şöyle olacak, soyu böyle olacak, babasının adı böyle olacak, şu zamanda çıkacak…" "Onun adı şöyle olacak, soyu böyle olacak, babasının adı böyle olacak, şu zamanda çıkacak…"

Hiçbirisi uymuyor. "Benim içimden öyle geliyor." Hiçbirisi uymuyor.

"Benim içimden öyle geliyor."

Şeytan fısıldıyor sana. Şeytan fısıldıyor: "Sen mehdisinin kalk yürü…" "Bana âyet geliyor!" diyor. Şeytan fısıldıyor sana. Şeytan fısıldıyor: "Sen mehdisinin kalk yürü…"

"Bana âyet geliyor!" diyor.

Kâfir olursun! Sana âyet gelir mi?!..Kâfir olursun! Sana âyet gelir mi?!.. Sen oynatmışsın, hafif yollu üşütmüşsün kafanı herhalde soğuklarda. Sen oynatmışsın, hafif yollu üşütmüşsün kafanı herhalde soğuklarda. Dışarıda, yıkadın kurulamadın. Kafanı üşütmüşsün.Dışarıda, yıkadın kurulamadın. Kafanı üşütmüşsün. Peygamber Efendimiz'den sonra kimseye âyet gelmez ki, gelmeyecek ki; âhir zaman peygamberi! Peygamber Efendimiz'den sonra kimseye âyet gelmez ki, gelmeyecek ki; âhir zaman peygamberi!

Allah saklasın, fena olur. Allah saklasın, fena olur.

"Ama benim içime bazı hisler geliyor, içime âyete benzer cümleler doğuyor…" "Ama benim içime bazı hisler geliyor, içime âyete benzer cümleler doğuyor…"

Şeytan insana vahyeder: Şeytan insana vahyeder:

Ve inne'ş-şeyâtîne le yûhûne ilâ evliyâihim.Ve inne'ş-şeyâtîne le yûhûne ilâ evliyâihim. "Şeytan kendisinin dost edinmiş kimselere içinden sesler söyler." "Şeytan kendisinin dost edinmiş kimselere içinden sesler söyler."

Doğrudur, tamam, ses gelir ama şeytanın sesi. Bak büyük alimler kitaplar yazmışlar.Doğrudur, tamam, ses gelir ama şeytanın sesi. Bak büyük alimler kitaplar yazmışlar. Allah'ın, Rahman'ın evliyâsını şeytanın evliyâsından ayırmak için kitap, mesela böyle kitap yazmış. Allah'ın, Rahman'ın evliyâsını şeytanın evliyâsından ayırmak için kitap, mesela böyle kitap yazmış.

Şeytanın dostları işte böyle saçma sapan şeyler söylerler.Şeytanın dostları işte böyle saçma sapan şeyler söylerler. Ondan sonra, şeytanın avanesi, insanlar içindeki yardakçıları sapıtırlar, sakın ha!Ondan sonra, şeytanın avanesi, insanlar içindeki yardakçıları sapıtırlar, sakın ha! Şeriati bilmeyen insanı kandırırlar. Şeriati bilmeyen insanı kandırırlar. Allah'ın Kur'an'ını bilmeyen, hadisleri âyetleri bilmeyen insanları böyle kandırırlar.Allah'ın Kur'an'ını bilmeyen, hadisleri âyetleri bilmeyen insanları böyle kandırırlar. Sakın ha bu gibi oyunlara gelmeyin. Sakın ha bu gibi oyunlara gelmeyin.

İnsanın içinden sesler gelebilir, birtakım duygular içine doğabilir. Hepimizin yapısında vardır.İnsanın içinden sesler gelebilir, birtakım duygular içine doğabilir. Hepimizin yapısında vardır. Şair de eline kalemi aldı mı şiir yazıyor. Döktürüyor, şiir döktürüyor. Şair de eline kalemi aldı mı şiir yazıyor. Döktürüyor, şiir döktürüyor. Sanatkâr da sanatını içinden gelen ilhamla icra ediyor.Sanatkâr da sanatını içinden gelen ilhamla icra ediyor. İçinden gelen duygular şeytanî olabilir nefsanî olabilir. İçinden gelen duygular şeytanî olabilir nefsanî olabilir.

Mesela aç yatarsa rüyasında aç tavuk ne görür? Dane görür, arpa görür, kocaman buğday yığını vs. Mesela aç yatarsa rüyasında aç tavuk ne görür?

Dane görür, arpa görür, kocaman buğday yığını vs.

Neden? Aç çünkü, o nefsanî! Şeytanî olur: Neden?

Aç çünkü, o nefsanî!

Şeytanî olur:

Kitapta okudum: Peygamber Efendimiz ihtilam olmazmış. Hiç olmamış.Kitapta okudum: Peygamber Efendimiz ihtilam olmazmış. Hiç olmamış. O şeytanî olduğundna hiç olmamış. Okudum da size de nakletmek istedim. Aziz ve muhterem kardeşlerim! O şeytanî olduğundna hiç olmamış. Okudum da size de nakletmek istedim.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O bakımdan insanın içinden bir ses gelir. Mesela kadın diyor ki; O bakımdan insanın içinden bir ses gelir. Mesela kadın diyor ki;

"İçimden bir ses geliyor, çocuklarını öldür, diyor!" Bak şeytanı gördün mü, ne kadar azıtmış! "İçimden bir ses geliyor, çocuklarını öldür, diyor!"

Bak şeytanı gördün mü, ne kadar azıtmış!

"'Öldür!' diyor içimden…" "'Öldür!' diyor içimden…"

Hatta hoş göstermek için süsler; "Öldür de şöyle yap, şöyle olsun da belki böyle olur…" der. Hatta hoş göstermek için süsler; "Öldür de şöyle yap, şöyle olsun da belki böyle olur…" der.

Meleklerden ses gelebilir, ilham gelebilir.Meleklerden ses gelebilir, ilham gelebilir. Rahman'dan gelebilir, doğrudan doğruya Rahmanî ilhamlar gelebilir.Rahman'dan gelebilir, doğrudan doğruya Rahmanî ilhamlar gelebilir. O bakımdan onları ayırmak tasavvufun işi.O bakımdan onları ayırmak tasavvufun işi. Herkes onu ayıramaz, içinden gelen her sese insanlar talip oldular mı hidayet zor olur. Herkes onu ayıramaz, içinden gelen her sese insanlar talip oldular mı hidayet zor olur.

Doktorlara da söyledim, bayağı da korktum. İnsanın ruhu çok acayip! Birisi bana geldi, diyor ki; Doktorlara da söyledim, bayağı da korktum. İnsanın ruhu çok acayip! Birisi bana geldi, diyor ki;

"Hocam içime bir intihar etmek arzusu düşüyor..." "Hocam içime bir intihar etmek arzusu düşüyor..."

Hani insan kebap, baklava, börek ister. Şöyle cızbız, ekmek olsa da yesem...Hani insan kebap, baklava, börek ister. Şöyle cızbız, ekmek olsa da yesem... Onun gibi intihar etmeye kalkıyor Tabanca, tüfek yanında, canı çekiyor, bayağı hastalık!Onun gibi intihar etmeye kalkıyor Tabanca, tüfek yanında, canı çekiyor, bayağı hastalık! İçinden öyle şeyler istiyor. Aman Allah'ı iyi bilelim, yanlış yollara sapmayalım. İçinden öyle şeyler istiyor. Aman Allah'ı iyi bilelim, yanlış yollara sapmayalım.

Soru: Bazıları Allah'ın celle celâlüh haram kıldığı işleri yapıyorlar.Soru: Bazıları Allah'ın celle celâlüh haram kıldığı işleri yapıyorlar. Ve onlara "Bu iş haram!" dediğin zaman da "O ekmek parası için çalışıyor." diyorlar. Bu ne demek oluyor? Ve onlara "Bu iş haram!" dediğin zaman da "O ekmek parası için çalışıyor." diyorlar. Bu ne demek oluyor?

Ekmek parası iki yoldan kazanılır: Bir, helal yoldan kazanılır; iki, haram yoldan kazanılır.Ekmek parası iki yoldan kazanılır: Bir, helal yoldan kazanılır; iki, haram yoldan kazanılır. Eğer insan haram yoldan kazanmazsa rızkı helalden mutlaka gelir.Eğer insan haram yoldan kazanmazsa rızkı helalden mutlaka gelir. Vallahi gelir, billahi gelir, tallahi gelir, vellezî nefsî bi-yedihî gelir, mutlaka gelir.Vallahi gelir, billahi gelir, tallahi gelir, vellezî nefsî bi-yedihî gelir, mutlaka gelir. Çünkü Allah insanın rızkını yazmıştır. O rızık bu boğazdan geçecek.Çünkü Allah insanın rızkını yazmıştır. O rızık bu boğazdan geçecek. Eğer haramdan kazanmazsa helalden gelir.Eğer haramdan kazanmazsa helalden gelir. "Bugün rızkımız gelmiyor herhalde aç kalacağız…" filan der, "Bugün rızkımız gelmiyor herhalde aç kalacağız…" filan der, harama el uzatırsan o zaman haramı zıkkımlanmış olursun. harama el uzatırsan o zaman haramı zıkkımlanmış olursun. Yine mide dolar, ekmek parası yine gelir ama haramdan gelmiş olur.Yine mide dolar, ekmek parası yine gelir ama haramdan gelmiş olur. Bu çok aşikâr bir şeydir, çok iyi bilinen bir gerçektir. Müslüman bunu iyi bilir. Bu çok aşikâr bir şeydir, çok iyi bilinen bir gerçektir. Müslüman bunu iyi bilir. İnsanın rızkı kırk kapının içine kilitlenmiş olsa o yine gelir. İnsanın rızkı kırk kapının içine kilitlenmiş olsa o yine gelir. Örümcek bodruma yuva kursa da böcek oraya kanatlatıyla pır pır uçar gelir. Örümcek bodruma yuva kursa da böcek oraya kanatlatıyla pır pır uçar gelir. Allah rızkı kuşun ağına getirir. Allah rızkı kuşun ağına getirir.

Küçük bebek, kendi canı mı var, gücü kuvveti mi var; nasıl büyüyor bu bebekler? Küçük bebek, kendi canı mı var, gücü kuvveti mi var; nasıl büyüyor bu bebekler?

Allah anasının memesine süt veriyor, kalbine şefkat veriyor; ona baktırıyor, o da adam oluyor. Allah anasının memesine süt veriyor, kalbine şefkat veriyor; ona baktırıyor, o da adam oluyor.

Hepimiz hayatı kendimiz mi kazandık? Hep rahmetli analarımız yedirdi, büyüttü. Ona o gücü veren kim? Hepimiz hayatı kendimiz mi kazandık?

Hep rahmetli analarımız yedirdi, büyüttü.

Ona o gücü veren kim?

Allah! Müsebbibü'l-esbâb! Sebepleri harekete geçirtir, esbabını halkeder, verir.Allah! Müsebbibü'l-esbâb! Sebepleri harekete geçirtir, esbabını halkeder, verir. Nereden vereceği belli olmaz. "Hocam, 17.30'a kadar bekledim. Dükkândan zırnık gelir olmadı." Nereden vereceği belli olmaz.

"Hocam, 17.30'a kadar bekledim. Dükkândan zırnık gelir olmadı."

Tamam, 17.30'a kadar gelmez 17.37'de gelir, 17.39'da gelir. Sabret. Tamam, 17.30'a kadar gelmez 17.37'de gelir, 17.39'da gelir. Sabret.

Peygamber Efendimiz; Rızkın geç gelmesine 'Gecikti…' diye telaşa kapılmayın!" diyor.Peygamber Efendimiz; Rızkın geç gelmesine 'Gecikti…' diye telaşa kapılmayın!" diyor. Geç geldi [duygusuna] kapılmayın, o gelecek, korkmayın! Geç geldi [duygusuna] kapılmayın, o gelecek, korkmayın!

Cehennemin yolu tatlıdır, cennetin yolu meşakkatlidir.Cehennemin yolu tatlıdır, cennetin yolu meşakkatlidir. Cehennemin işleri hep keyifli olur, tatlı olur. Tatlı, zevkli, sefalı gelir ama cehenneme götürür. Cehennemin işleri hep keyifli olur, tatlı olur. Tatlı, zevkli, sefalı gelir ama cehenneme götürür.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi helalinden rızıklandırsın. Haramdan ekmek parası olmaz.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi helalinden rızıklandırsın. Haramdan ekmek parası olmaz. Helalinden isteyin, Allah size o rızkı verecek. Ne fazlası ne azı! Adamın milyonları, milyarları oluyor.Helalinden isteyin, Allah size o rızkı verecek. Ne fazlası ne azı! Adamın milyonları, milyarları oluyor. Allah bir hastalık veriyor. Allah'ın takdiri, Allah neyi nasip ederse öyle olacak. Allah bir hastalık veriyor. Allah'ın takdiri, Allah neyi nasip ederse öyle olacak.

Bir şeker hastalığı veriyor… Nerede kaldı kaymaklar, nerede kaldı baklavalar, börekler… Bir şeker hastalığı veriyor…

Nerede kaldı kaymaklar, nerede kaldı baklavalar, börekler…

Et değil ot yiyor. Allah'ın nasibi. Allah'a tevekkül edenin yâveri Hak'tır Et değil ot yiyor. Allah'ın nasibi.

Allah'a tevekkül edenin yâveri Hak'tır

İşin inceliği burada, hayatın imtihanı burada! İki taraf var; bir helal, bir haram var.İşin inceliği burada, hayatın imtihanı burada! İki taraf var; bir helal, bir haram var. Şeytan haram tarafı ziynetler, süsler, allar pullar, o tarafa çeker.Şeytan haram tarafı ziynetler, süsler, allar pullar, o tarafa çeker. Sen de aklını kullanacaksın, düşmeyeceksin. Sen de aklını kullanacaksın, düşmeyeceksin.

Hayatın imtihanı dediğimiz şey işte bu kadar basit, başka bir şey yok ki!Hayatın imtihanı dediğimiz şey işte bu kadar basit, başka bir şey yok ki! Süslü püslü tarafa gitmeyeceksin! İslâm'ın öğrettiği tarafa gideceksin.Süslü püslü tarafa gitmeyeceksin! İslâm'ın öğrettiği tarafa gideceksin. Meşakkatli de olsa az da olsa o tarafa gideceksin! Meşakkatli de olsa az da olsa o tarafa gideceksin!

Ama orası meşakkatli değil, vallahi meşakkatli değil! Tatlıdır, güzeldir. Hatta evliyâullah diyor ki; Ama orası meşakkatli değil, vallahi meşakkatli değil! Tatlıdır, güzeldir. Hatta evliyâullah diyor ki;

"Bizim içinde bulunduğumuz zevklerin, sefaların, nimetlerin, lezzetlerin, izzetlerin,"Bizim içinde bulunduğumuz zevklerin, sefaların, nimetlerin, lezzetlerin, izzetlerin, ikramların farkına varsalar alimallah padişahlar ordularını toplayıp üstümüze saldırıp ikramların farkına varsalar alimallah padişahlar ordularını toplayıp üstümüze saldırıp bu duyguyu elimizden almaya çalışırlar." bu duyguyu elimizden almaya çalışırlar."

Evliyâullahın tadının, hayatının, lezzetinin mü'min-i kâmilinEvliyâullahın tadının, hayatının, lezzetinin mü'min-i kâmilin içinde bulunduğu zevklerinin sefaların tarifini yapmak imkânsız. Dünyada cennet hayatı yaşıyor. içinde bulunduğu zevklerinin sefaların tarifini yapmak imkânsız. Dünyada cennet hayatı yaşıyor.

Allah onları mazlum mu bırakır? Kışın üşümezler, çölde aç susuz kalmazlar... Allah onları mazlum mu bırakır?

Kışın üşümezler, çölde aç susuz kalmazlar...

Yanına torba alır, yürür gider, Allah ona neler verir! Kur'ân-ı Kerîm'de yok mu?Yanına torba alır, yürür gider, Allah ona neler verir!

Kur'ân-ı Kerîm'de yok mu?
Benî İsrâil'i Musa aleyhisselam'la üzerlerine Allah bulut gönderdi. Benî İsrâil'i Musa aleyhisselam'la üzerlerine Allah bulut gönderdi.

Kumdan, güneşten terlemesine pişmesinler diye Allah üzerlerine bulut gönderdi.Kumdan, güneşten terlemesine pişmesinler diye Allah üzerlerine bulut gönderdi. Allah'a dayanırsan Allahu Teâlâ hazretleri seni hiç mahrum bırakmaz. Allah'a dayanırsan Allahu Teâlâ hazretleri seni hiç mahrum bırakmaz. Dayan, itimat et, güven, harama sapma. ŞeytanaDayan, itimat et, güven, harama sapma.
Şeytana
güvenme, şeytana uyma, şeytana kanma. güvenme, şeytana uyma,
şeytana kanma.

Soru: "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışın!" hadisi nasıl tatbik edilir? Soru: "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışın!" hadisi nasıl tatbik edilir?

Evet, bu hadîs-i şerîf vardır. İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiştir.Evet, bu hadîs-i şerîf vardır. İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiştir. İbn-i Asâkir'de vardır.İbn-i Asâkir'de vardır. Bu mânada başka hadîs-i şerîf vardır: Bu mânada başka hadîs-i şerîf vardır:

"Sizin en hayırlınız dünyası için âhiretini terk etmeyen, âhireti için de dünyasını terk etmeyendir!" "Sizin en hayırlınız dünyası için âhiretini terk etmeyen, âhireti için de dünyasını terk etmeyendir!"

Bu da Enes radıyallahu anh'ten bir rivayettir. Bu da Enes radıyallahu anh'ten bir rivayettir.

Soru: Hocam! Sakal bırakmaya da "Şeytanî olur." diyorlar, bu nasıl olur? İsteyen sakal bırakamaz mı? Soru: Hocam! Sakal bırakmaya da "Şeytanî olur." diyorlar, bu nasıl olur? İsteyen sakal bırakamaz mı?

Her şeyin Rahmanîsi, şeytanisi olur. Her şeyin, namazın, orucun, haccın bile; niyete göre! Her şeyin Rahmanîsi, şeytanisi olur. Her şeyin, namazın, orucun, haccın bile; niyete göre!

Adam buradan kalkıyor, orada ciğeri koluna sarıyor: Adam buradan kalkıyor, orada ciğeri koluna sarıyor:

"Kaza geçirdim, Allah rızası için sadaka…" diyor, para toplamaya gidiyor. "Kaza geçirdim, Allah rızası için sadaka…" diyor, para toplamaya gidiyor.

Şimdi onun hacca hac mı oldu? Şeytanî oldu, dünyalık oldu! Adam namaz kılıyor, falancayı aldatmak için!Şimdi onun hacca hac mı oldu?

Şeytanî oldu, dünyalık oldu!

Adam namaz kılıyor, falancayı aldatmak için!
Camiden pabuç çalıyor.Camiden pabuç çalıyor. Camiye geliyor, imamla beraber namaz kılıyor; ondan sonra giderken güzel bir pabucu alıyor, kaçıp gidiyor.Camiye geliyor, imamla beraber namaz kılıyor; ondan sonra giderken güzel bir pabucu alıyor, kaçıp gidiyor. Ankara'da baktım birisi pabucunu aldı, öteki giderken eline yapıştı, "O benim!" dedi.Ankara'da baktım birisi pabucunu aldı, öteki giderken eline yapıştı, "O benim!" dedi. "Afedersin." dedi, koydu. Baktım, pabuca rengi siyah. Güzel bir pabuç. "Afedersin." dedi, koydu. Baktım, pabuca rengi siyah. Güzel bir pabuç.

Dur bakalım, yanılmış da olabilir bu adam. Yanılmış olduğu için o pabucu aldı. Herkes pürdikkat bakıyor. Dur bakalım, yanılmış da olabilir bu adam. Yanılmış olduğu için o pabucu aldı. Herkes pürdikkat bakıyor.

Baktım, öbür tarafta ökçeleri delik, eski püskü, kalitesiz bir ayakkabıyı almış. Baktım, öbür tarafta ökçeleri delik, eski püskü, kalitesiz bir ayakkabıyı almış.

Şeytan orada, onun camiye gelmesi şeytanî imiş. Eski,ökçesi delik, tabanı yırtık pabuçla geldi.Şeytan orada, onun camiye gelmesi şeytanî imiş. Eski,ökçesi delik, tabanı yırtık pabuçla geldi. Orada güzel bir ayakkabıyı gördü, sahibi yakalanmasaydı alıp gidecekti. Namazı bile şeytanî! Orada güzel bir ayakkabıyı gördü, sahibi yakalanmasaydı alıp gidecekti. Namazı bile şeytanî!

Her şeyin Rahmanisî olur şeytanîsi olur. Adam Allah rızası için sakal bırakırsa Rahmanî olur.Her şeyin Rahmanisî olur şeytanîsi olur. Adam Allah rızası için sakal bırakırsa Rahmanî olur. Clark Gable, falanca artiste benzeyeyim diye bırakırsa şeytanî olur. Niyete göre iş olur. Clark Gable, falanca artiste benzeyeyim diye bırakırsa şeytanî olur. Niyete göre iş olur. Allah rızası için, her yaptığımız şeyi Allah'ın rızası için yapmalıyız. Allah rızası için, her yaptığımız şeyi Allah'ın rızası için yapmalıyız.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2