Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Tebliğ ve İrşad Çalışmaları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Rebîü'l-Evvel 1408 / 08.11.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bedir Ehlinin Üstünlüğü, En Güzel Sığınma Duaları, Ey Hassan, Kâfirlere Cevap Ver!, Çok Konuşmaktan Sakın!, Elinin Emeğini Yemek En | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tebliğ ve İrşad Çalışmaları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Rebîü'l-Evvel 1408 / 08.11.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bedir Ehlinin Üstünlüğü, En Güzel Sığınma Duaları, Ey Hassan, Kâfirlere Cevap Ver!, Çok Konuşmaktan Sakın!, Elinin Emeğini Yemek En | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ-seyyidi'l-evvelîneel-Hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ-seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l Mustafâ ve âlihî ve sahbihî Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-ceza.ve'l-âhirîne Muhammedini'l Mustafâ ve âlihî ve sahbihî Ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-ceza. Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhtesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün.ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhtesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün. Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.Ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

Yâ Hâlid! Lime tü'zî racülen min ehl-i Bedr? Lev enfakte misle Uhudin zeheben lem tüdrik amelehû. Yâ Hâlid! Lime tü'zî racülen min ehl-i Bedr? Lev enfakte misle Uhudin zeheben lem tüdrik amelehû.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanıAllahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünyada ve âhirette cümlenize nail ve vasıl olsun. ve ikramı dünyada ve âhirette cümlenize nail ve vasıl olsun.

Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininPeygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup taallüm hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup taallüm ve tefeyyüz eylemek üzere şu hadis meclisini açmış bulunuyoruz. ve tefeyyüz eylemek üzere şu hadis meclisini açmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce Peygamber Efendimiz'in ruh-u pâkine; sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın bir nişanesi Peygamber Efendimiz'in ruh-u pâkine; sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın bir nişanesi olarak tarafımızdan acizâne, fakîrâne hediye edilmek üzereolarak tarafımızdan acizâne, fakîrâne hediye edilmek üzere ve onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarınave onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselînin ervahına, cümle evliyâullah-ı mukarrabînin ruhlarına,ve sâir enbiyâ ve mürselînin ervahına, cümle evliyâullah-ı mukarrabînin ruhlarına, hasseten sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin ervahına, kendisinden feyiz aldığımız hasseten sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin ervahına, kendisinden feyiz aldığımız Hocamız Mehmed Zâhid Kotku b. İbrahim el-Bursevî hazretlerinin ruhuna, Hocamız Mehmed Zâhid Kotku b. İbrahim el-Bursevî hazretlerinin ruhuna, kitabını okuduğumuz üstadımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin ruhuna, kitabını okuduğumuz üstadımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin ruhuna, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan hadis alimlerinin ve râvilerinin ruhlarına, bu hadîs-i şerîfleri bize nakil ve rivayet etmiş olan hadis alimlerinin ve râvilerinin ruhlarına, bu beldeleri Allah Allah diye diye mallarını, canlarını, her türlü varlıklarını feda ederekbu beldeleri Allah Allah diye diye mallarını, canlarını, her türlü varlıklarını feda ederek fethetmiş olan fatih ecdadımızın, Fatih Sultan Mehmed Hân'ın ve mübarek ordusunun fethetmiş olan fatih ecdadımızın, Fatih Sultan Mehmed Hân'ın ve mübarek ordusunun ve sâir mücahitlerin, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye, ve sâir mücahitlerin, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye, cümle hayrât u hasenât sahibi olan zevâtın ve bilhassa şu caminin bânisi İskender Paşa'nın, cümle hayrât u hasenât sahibi olan zevâtın ve bilhassa şu caminin bânisi İskender Paşa'nın, bu camiyi gerektikçe tamir ve tecdid eylemiş olanların ruhlarına hediye olsun diye,bu camiyi gerektikçe tamir ve tecdid eylemiş olanların ruhlarına hediye olsun diye, bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, müezzinlerin, hatiplerin, vaizlerin,bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, müezzinlerin, hatiplerin, vaizlerin, cemaatlerin ruhlarına hediye olsun diye, hasseten uzaktan ve yakından cemaatlerin ruhlarına hediye olsun diye, hasseten uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere nice zahmetler ihtiyar ederek, nice fedakarlıklara katlanarakbu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere nice zahmetler ihtiyar ederek, nice fedakarlıklara katlanarak şu meclise cem olmuş olan kardeşlerimizin deşu meclise cem olmuş olan kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye,âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye, sizlerin ve bizlerin Rabbimizin rızasına uygun ömür sürmemize,sizlerin ve bizlerin Rabbimizin rızasına uygun ömür sürmemize, rızasını kazanmamıza vesile olmasına, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamızarızasını kazanmamıza vesile olmasına, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha-i Şerîfe, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım: vesile olsun diye bir Fâtiha-i Şerîfe, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Az önce metnini okumuş olduğum bugünün ilk hadîs-i şerîfi,Az önce metnini okumuş olduğum bugünün ilk hadîs-i şerîfi, takip ettiğimiz Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabın 496. sayfasının 8. hadîs-i şerifîdir.takip ettiğimiz Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabın 496. sayfasının 8. hadîs-i şerifîdir. Metnini merak edenler, ezberlemek isteyenler, başkalarına söylemek isteyenler olabilir. Metnini merak edenler, ezberlemek isteyenler, başkalarına söylemek isteyenler olabilir. Bu sayfaları hatırlarında tutsunlar. 4968.Bu sayfaları hatırlarında tutsunlar. 4968. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Yâ Hâlid, lime tü'zî racülen min ehl-i Bedr? "Ey Halid!Yâ Hâlid, lime tü'zî racülen min ehl-i Bedr? "Ey Halid! Bedir savaşına katılmış mübarek mücahitlerden bir kimseyi niye ezalandırıyorsun?"Bedir savaşına katılmış mübarek mücahitlerden bir kimseyi niye ezalandırıyorsun?" Lev enfakte misle Uhudin zeheben lem tüdrik amelehû.Lev enfakte misle Uhudin zeheben lem tüdrik amelehû. "Eğer sen şu gördüğün koca Uhud dağı gibi altın infak etsen, sadaka versen, "Eğer sen şu gördüğün koca Uhud dağı gibi altın infak etsen, sadaka versen, tasadduk eylesen, fukarâya dağıtsan onun amelinin derecesine yaklaşamazsın.tasadduk eylesen, fukarâya dağıtsan onun amelinin derecesine yaklaşamazsın. Derece bakımından onu yakalayamazsın, o seviyeye gelemezsin;Derece bakımından onu yakalayamazsın, o seviyeye gelemezsin; böyle mübarek bir adamı niye rahatsız ediyorsun?" böyle mübarek bir adamı niye rahatsız ediyorsun?"

Hitap ettiği şahıs meşhur mücahit komutan, usta asker Halid b. Velid el-Kureyşî el-Mahsumî.Hitap ettiği şahıs meşhur mücahit komutan, usta asker Halid b. Velid el-Kureyşî el-Mahsumî. Kahramanlığıyla, komutanlığındaki dirayeti ile tanınmış kimse.Kahramanlığıyla, komutanlığındaki dirayeti ile tanınmış kimse. Peygamber Efendimiz onu "Sen Allah'ın kılıcısın!" diye methetmiş.Peygamber Efendimiz onu "Sen Allah'ın kılıcısın!" diye methetmiş. Çünkü kılıcı çekip karşı tarafa vurdun mu devirir keser gider; Çünkü kılıcı çekip karşı tarafa vurdun mu devirir keser gider; o da düşmana gitti mi alt edip öyle geliyordu.o da düşmana gitti mi alt edip öyle geliyordu. Nice fütuhat yapmış meşhur komutan: Nice fütuhat yapmış meşhur komutan: Dımaşk şehri, Şam arazisi Halid b. Velid'in eliyle müslümanların arazisine katılmış. Dımaşk şehri, Şam arazisi Halid b. Velid'in eliyle müslümanların arazisine katılmış. Halid b. Velid, meşhur komutan.Halid b. Velid, meşhur komutan. Suriye'de, Hama şehrinde medfun. Suriye'de, Hama şehrinde medfun. Bizim ziyaret ettiğimiz zamanlarda bir camisi vardı, camisinin avlusu vardı, caminin avlusunda âbide vardı. Bizim ziyaret ettiğimiz zamanlarda bir camisi vardı, camisinin avlusu vardı, caminin avlusunda âbide vardı. Sonra Hafız el-Esed denilen adam orada "Müslümanları tepeleyeceğiz…" derkenSonra Hafız el-Esed denilen adam orada "Müslümanları tepeleyeceğiz…" derken şehrin altını üstüne getirince o cami şimdi var mı yok mu bilmiyorum.şehrin altını üstüne getirince o cami şimdi var mı yok mu bilmiyorum. Suriye'ye bir daha gitmediğim, gidemediğim için durumunu şu anda bilmiyorum.Suriye'ye bir daha gitmediğim, gidemediğim için durumunu şu anda bilmiyorum. Öyle bir kimse. Halid b. Velid kahraman bir adam, çok gazalara katılmış bir insan.Öyle bir kimse. Halid b. Velid kahraman bir adam, çok gazalara katılmış bir insan. O âbideye de bu sözlerini yazmışlar, o diyor ki:O âbideye de bu sözlerini yazmışlar, o diyor ki: Le kad şehittü miete zahfin. Le kad şehittü miete zahfin.

Diyor ki; "Yüz tane savaşa girdim çıktım; şu benim vücudumda bir kılıç izi,Diyor ki; "Yüz tane savaşa girdim çıktım; şu benim vücudumda bir kılıç izi, bir ok saplantısı emaresi, başka türlü harp yarası olmayan bir karış yer yoktur.bir ok saplantısı emaresi, başka türlü harp yarası olmayan bir karış yer yoktur. Her tarafı harplerde aldığı yaraların izleri doludur.Her tarafı harplerde aldığı yaraların izleri doludur. Bu kadar yaralandım. Ve hâ ene zâ-emûtu alâ firâşî. Bu kadar yaralandım. Ve hâ ene zâ-emûtu alâ firâşî. İşte bakın görüyorsunuz şimdi yatağımda ölüyorum!İşte bakın görüyorsunuz şimdi yatağımda ölüyorum! Fe-lâ nâmet a'yünü'l-cübenâ. Korkakların gözleri açılsın, uyumasınlar!" Fe-lâ nâmet a'yünü'l-cübenâ. Korkakların gözleri açılsın, uyumasınlar!"

"Yüz tane savaşa girdim çıktım, Allah öldürmedi. Bu kadar yaralandım, ölmedim;"Yüz tane savaşa girdim çıktım, Allah öldürmedi. Bu kadar yaralandım, ölmedim; şimdi yatağımda uzanmış ölüyorum!" diyor. şimdi yatağımda uzanmış ölüyorum!" diyor.

Demek ki öldüren, yaşatan kim imiş? Allah celle celâlüh! Demek ki öldüren, yaşatan kim imiş?

Allah celle celâlüh!

Bir işi olduran, oldurmayan kim imiş? Allah celle celâlüh! Bir işi olduran, oldurmayan kim imiş?

Allah celle celâlüh!

Bir şeyi murat ettiği zaman kim karşısında durabilir? Bir şeyi murat ettiği zaman kim karşısında durabilir?

Hiçbir şey ve hiçbir kimse karşısında duramaz! Hiçbir şey ve hiçbir kimse karşısında duramaz!

İnnemâ emruhû izâ erâde şey'en en yekûle lehû kün fe yekûn. "Ol der, olur." İnnemâ emruhû izâ erâde şey'en en yekûle lehû kün fe yekûn.

"Ol der, olur."

Olmaması mümkün değil. Çünkü her şey ona mutî olmak zorundadır.Olmaması mümkün değil. Çünkü her şey ona mutî olmak zorundadır. Sadece küstah, aciz, zalim, zalûm, cehûl,Sadece küstah, aciz, zalim, zalûm, cehûl, hürriyet verdiği, irade-i cüz'iye vermiş olduğu şu insan nesli olarak biz âsi oluyoruz.hürriyet verdiği, irade-i cüz'iye vermiş olduğu şu insan nesli olarak biz âsi oluyoruz. Allah'a bizden başka âsi olan yok! Allah'a bizden başka âsi olan yok!

Cinlerden şeytan âsi gelmiş, bir de biz insanlar âsi geliyoruz; her şey mutî.Cinlerden şeytan âsi gelmiş, bir de biz insanlar âsi geliyoruz; her şey mutî. Yeryüzü mutî, hücreler, moleküller, atomlar mutî, rüzgârlar, güneş, ay, yıldızlar… her şey itaat içinde,Yeryüzü mutî, hücreler, moleküller, atomlar mutî, rüzgârlar, güneş, ay, yıldızlar… her şey itaat içinde, hepsi mutî; bacak kadar boyumuzla bir biz âsiyiz! hepsi mutî; bacak kadar boyumuzla bir biz âsiyiz! Allah bize akıl fikir versin! Allah bize akıl fikir versin!

Hâlid b. Velîd ile Abdurrahman b. Avf radıyallahu anh arasında bir soğukluk, çekişme olmuş. Hâlid b. Velîd ile Abdurrahman b. Avf radıyallahu anh arasında bir soğukluk, çekişme olmuş.

Abdurrahman b. Avf; Aşere-i mübeşşereden,Abdurrahman b. Avf; Aşere-i mübeşşereden, cennetle müjdelenmiş sahabedendir. Bedir savaşına katılmış. cennetle müjdelenmiş sahabedendir. Bedir savaşına katılmış.

Bedir savaşına katılmanın müstesna bir mânası ve sevabı var:Bedir savaşına katılmanın müstesna bir mânası ve sevabı var: Müslümanlar zayıf, kâfirler kuvvetli; müslümanların ilk yaptığı büyük mücadele! Müslümanlar zayıf, kâfirler kuvvetli; müslümanların ilk yaptığı büyük mücadele! 313 kişi ile Bedir'e gidiyorlar, Kureyş 900 küsur kişi bir ordu gönderiyor; üç misli fazla.313 kişi ile Bedir'e gidiyorlar, Kureyş 900 küsur kişi bir ordu gönderiyor; üç misli fazla. Bu mübarekler orada onlarla çarpışıyorlar.Bu mübarekler orada onlarla çarpışıyorlar. Elhamdülillah Allah'ın lütf u keremiyle Bedir gazası oluyor, muzaffer dönüyorlar.Elhamdülillah Allah'ın lütf u keremiyle Bedir gazası oluyor, muzaffer dönüyorlar. Bu savaş çok önemli, bu savaşa iştirak fevkalade kıymetli. Bu savaş çok önemli, bu savaşa iştirak fevkalade kıymetli. Bu savaşa iştirak etmeyenler dizlerini çok dövdüler, çok pişmanlık duydular.Bu savaşa iştirak etmeyenler dizlerini çok dövdüler, çok pişmanlık duydular. Bu savaşa katılanlar çok şerefler elde ettiler. Bu savaşa katılanlar çok şerefler elde ettiler.

Seyfullah; Allah'ın kılıcı olan Halid b. Velîd radıyallahu anh bu savaştan sonra Abdurrahman b. Avf ile münakaşa etmiş.Seyfullah; Allah'ın kılıcı olan Halid b. Velîd radıyallahu anh bu savaştan sonra Abdurrahman b. Avf ile münakaşa etmiş. İkisi de sahabi.İkisi de sahabi. İnsanların bazen böyle şeyleri oluyor; münakaşa etmişler, sert konuşmuş. İnsanların bazen böyle şeyleri oluyor; münakaşa etmişler, sert konuşmuş. Peygamber Efendimiz Hâlid b. Velîd radıyallahu anh'e diyor ki; Peygamber Efendimiz Hâlid b. Velîd radıyallahu anh'e diyor ki;

"Ey Hâlid! Bedir savaşına katılmış, Bedir ehli olan bir adamı sen niçin ezalandırıyorsun?"Ey Hâlid! Bedir savaşına katılmış, Bedir ehli olan bir adamı sen niçin ezalandırıyorsun? Şu Uhud dağı kadar altını sadaka versen, hayır yapsan onun derecesine erişemezsin.Şu Uhud dağı kadar altını sadaka versen, hayır yapsan onun derecesine erişemezsin. Öyle yüksek bir insana nasıl olur da sen böyle eza verirsin?!.." Öyle yüksek bir insana nasıl olur da sen böyle eza verirsin?!.."

Uhud dağı -Medine-i Münevvere'ye gidenler bilirler- koskocaman bir dağdır.Uhud dağı -Medine-i Münevvere'ye gidenler bilirler- koskocaman bir dağdır. Medine ovadır, Medine'nin bir yanında kocaman, heybetli, güzel, sevimli bir dağ. Medine ovadır, Medine'nin bir yanında kocaman, heybetli, güzel, sevimli bir dağ.

Peygamber Efendimiz; "Ben Uhud'u severim, Uhud bizi sever." buyurdu, biz de seviyoruz.Peygamber Efendimiz; "Ben Uhud'u severim, Uhud bizi sever." buyurdu, biz de seviyoruz. Uhud dağı çok güzel bir dağdır, büyük bir dağdır.Uhud dağı çok güzel bir dağdır, büyük bir dağdır. Kocaman ovada yekpare, tek olduğundan Uhud diye isimlendirilmiş; ehad kelimesi ile mâna ilişkisi var.Kocaman ovada yekpare, tek olduğundan Uhud diye isimlendirilmiş; ehad kelimesi ile mâna ilişkisi var. Ovanın ortasında sıradağ gibi uzunlamasına uzanmış kocaman bir şey. Ovanın ortasında sıradağ gibi uzunlamasına uzanmış kocaman bir şey.

"O kadar altını harcasan onun derecesine, seviyesine gelemezsin!" diyor."O kadar altını harcasan onun derecesine, seviyesine gelemezsin!" diyor. Allah şefaatlerine nail eylesin. Allah şefaatlerine nail eylesin.

İnsanların bazen iyi insanlara muhalefetiolur.İnsanların bazen iyi insanlara muhalefetiolur. Hayatımızda bizim de böyle hatalarımız olmuştur.Hayatımızda bizim de böyle hatalarımız olmuştur. İyi insanın karşısına çıkmamak lazım, karşısındaki insan mübarek bir kimse ise İyi insanın karşısına çıkmamak lazım, karşısındaki insan mübarek bir kimse ise çıkmamak lazım; çıkarsa Allah'ın gazabına uğrar! çıkmamak lazım; çıkarsa Allah'ın gazabına uğrar!

Allah'ın evliyâsından, dostlarından bir dostunAllah'ın evliyâsından, dostlarından bir dostun karşısına hasım olarak çıkmak Allah'a harp ilan etmek gibidir. Allah öyle sayıyor: karşısına hasım olarak çıkmak Allah'a harp ilan etmek gibidir. Allah öyle sayıyor:

"Kim benim dostlarımdan birine karşı çıkarsa onu, bana harp ilan etmiş sayarım!" diyor."Kim benim dostlarımdan birine karşı çıkarsa onu, bana harp ilan etmiş sayarım!" diyor. Çünkü Allah dostu, Allah'ın dostu, sevgilisi, velisi olan bir kimseyeÇünkü Allah dostu, Allah'ın dostu, sevgilisi, velisi olan bir kimseye kalkıp da eza cefa edilmez, edilmemesi lazım. kalkıp da eza cefa edilmez, edilmemesi lazım. Eden insan hayır bulmaz, felah bulmaz, iyi bir neticeye uğramaz; başına büyük belalar gelir. Eden insan hayır bulmaz, felah bulmaz, iyi bir neticeye uğramaz; başına büyük belalar gelir. İnsanlar günahları güle güle yapıyorlar ama burunlarından fitil fitil gelir. İnsanlar günahları güle güle yapıyorlar ama burunlarından fitil fitil gelir.

Geçen gün birisine anlatıyorlardı: Geçen gün birisine anlatıyorlardı:

Kedisinde olmayan malı, tapu oyunları ile üstüne geçirmiş.Kedisinde olmayan malı, tapu oyunları ile üstüne geçirmiş. Sayıverdiler; bilmem hangi şehirde, hangi felakette ölmüş, Sayıverdiler; bilmem hangi şehirde, hangi felakette ölmüş, falanca kardeşi bilmem hangi belaya uğramış; ailesi iflah olmamış! falanca kardeşi bilmem hangi belaya uğramış; ailesi iflah olmamış!

Sen o vakıf malını geçirdin, filanca şeyi böyle yaptın ama sonucu işte böyle olur.Sen o vakıf malını geçirdin, filanca şeyi böyle yaptın ama sonucu işte böyle olur. Onun için Allah dostları ile zıtlaşmaktan sakınılması lazım. Onun için Allah dostları ile zıtlaşmaktan sakınılması lazım. Siz de karşınızdakilere, mübarek insanlara zıt çıkmaktan sakının, çekinin. Siz de karşınızdakilere, mübarek insanlara zıt çıkmaktan sakının, çekinin.

Tabii biz hüsnü zan eyleriz: Her mü'min Allah'ın dostudur!Tabii biz hüsnü zan eyleriz: Her mü'min Allah'ın dostudur! Allah indindeki derecesini nereden bilelim?Allah indindeki derecesini nereden bilelim? Onun için hiç kalp kırmamaya, kimseyi ezalandırmamaya, üzmemeye dikkat ederiz, etmemiz lazım.Onun için hiç kalp kırmamaya, kimseyi ezalandırmamaya, üzmemeye dikkat ederiz, etmemiz lazım. Kimseyi incitmeyeceğiz. Kendi aramızda şefkatli, merhametli, Kimseyi incitmeyeceğiz. Kendi aramızda şefkatli, merhametli, muhabbetli olacağız, birbirimizi incitmeyeceğiz.muhabbetli olacağız, birbirimizi incitmeyeceğiz. Yunus Emre'nin; Dövene elsiz gerek Sövene dilsiz gerek Derviş gönülsüz gerek… dediği gibi olacağız.Yunus Emre'nin;

Dövene elsiz gerek

Sövene dilsiz gerek

Derviş gönülsüz gerek…

dediği gibi olacağız.
Kahramanlığımız, babayiğitliğimiz, kabadayılığımız varsa kâfire, Kahramanlığımız, babayiğitliğimiz, kabadayılığımız varsa kâfire, din düşmanlarına karşı kahraman olacağız,din düşmanlarına karşı kahraman olacağız, bizi gördüğü zaman adamın ödü patlayacak; öyle olmamız lazım. bizi gördüğü zaman adamın ödü patlayacak; öyle olmamız lazım.

Şimdi işler tersine döndü. Şimdi işler tersine döndü. İngiliz'miş, Fransız'mış, Amerikalı'ymış bilmem ne; turistleri gören yelkenleri suya indiriyor. İngiliz'miş, Fransız'mış, Amerikalı'ymış bilmem ne; turistleri gören yelkenleri suya indiriyor. Her türlü iltifat, her türlü hürmet, sevgi, saygı ona var.Her türlü iltifat, her türlü hürmet, sevgi, saygı ona var. Bir sakallı mübarek insan görseler kaşlarını çatıyor. Bir sakallı mübarek insan görseler kaşlarını çatıyor.

Şarkıda; Ellerle güler oynar, menimle garazı var Şarkıda; Ellerle güler oynar, menimle garazı var

dediği gibi, bizim ahalinin bir kısmı bu hâle gelmiş. Neden? dediği gibi, bizim ahalinin bir kısmı bu hâle gelmiş.

Neden?

İmanı sakatlanmış, terazisi bozulmuş; her şeyi ters görüyor. İmanı sakatlanmış, terazisi bozulmuş; her şeyi ters görüyor. Şeyler çapraz, ters dönmüş. Gözüne iyiler kötü, kötüler iyi görünüyor.Şeyler çapraz, ters dönmüş. Gözüne iyiler kötü, kötüler iyi görünüyor. Allah hidayet eylesin. Yâ Hâbis! Elâ uhbirüke bi-efdali mâ taavveze bihi'l-müteavvizûn? Allah hidayet eylesin.

Yâ Hâbis! Elâ uhbirüke bi-efdali mâ taavveze bihi'l-müteavvizûn?
Kul eûzu bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs hüve'l-muavvezetân. Kul eûzu bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs hüve'l-muavvezetân.

Hâbis el-Cühenî radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Hâbis el-Cühenî radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Temim kabilesinden sahabe olan bir kimse.Temim kabilesinden sahabe olan bir kimse. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu mübarek sahabisine radıyallahu anh hitaben diyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu mübarek sahabisine radıyallahu anh hitaben diyor ki;

Elâ uhbirüke bi-efdali mâ taavveze bihi'l-müteavvizûn? Elâ uhbirüke bi-efdali mâ taavveze bihi'l-müteavvizûn? "Sığınan insanların sığınmak için söylediği sözlerin en güzelini sana haber vereyim mi?"Sığınan insanların sığınmak için söylediği sözlerin en güzelini sana haber vereyim mi? Onlar Kul eûzu bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs sûreleridir." Onlar Kul eûzu bi-rabbi'l-felak ve Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs sûreleridir."

Hepimizin bildiği sûreler! Kur'ân-ı Kerîm'in en son sayfasında üç tane sûre vardır. Hepimizin bildiği sûreler! Kur'ân-ı Kerîm'in en son sayfasında üç tane sûre vardır. Kur'ân-ı Kerîm artık hatmolucak, sonuncu sayfası. Kul hüvallâhü ehad, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kur'ân-ı Kerîm artık hatmolucak, sonuncu sayfası. Kul hüvallâhü ehad, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs. Üç tane sûre var dır. Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs. Üç tane sûre var dır.

İnsanlar Allah'a sığınmak istediği zaman bir şeyler söyleyecek değil mi? İnsanlar Allah'a sığınmak istediği zaman bir şeyler söyleyecek değil mi?

"Yâ Rabbi! Sen beni koru, hıfzeyle, sana sığınırım, sen beni sakın, kolla!.." filan diyecek."Yâ Rabbi! Sen beni koru, hıfzeyle, sana sığınırım, sen beni sakın, kolla!.." filan diyecek. İşte bu söylenecek sözlerin, yapılacak duaların en faziletlisi budur. İşte bu söylenecek sözlerin, yapılacak duaların en faziletlisi budur. Elhamdülillah ki Rabbimiz bize bu sûreleri ikram eylemiş. Elhamdülillah ki Rabbimiz bize bu sûreleri ikram eylemiş. Bu sûreler Kur'ân-ı Kerîm'imizde var, bunları okuruz tamam.Bu sûreler Kur'ân-ı Kerîm'imizde var, bunları okuruz tamam. Gece yatarken, başımız bir derde girdiği zaman, sığınmak istediğimiz zaman bunları okuruz. Gece yatarken, başımız bir derde girdiği zaman, sığınmak istediğimiz zaman bunları okuruz.

Kul eûzu bi-rabbi'l-felak min şerrî mâ halak ve min şerri ğasikîn izâ vekab Kul eûzu bi-rabbi'l-felak min şerrî mâ halak ve min şerri ğasikîn izâ vekab ve min şerrin neff^sâti fi'l-ukad ve min şerri hâsidîn izâ hased. ve min şerrin neff^sâti fi'l-ukad ve min şerri hâsidîn izâ hased.

Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs melikin nâs ilâhi'n-nâs min şerri'l-vesvâsi'l-hannâsKul eûzu bi-rabbi'n-nâs melikin nâs ilâhi'n-nâs min şerri'l-vesvâsi'l-hannâs ellezî yüvesfisu fî sudûri'n-nâs mine'l-cinneti ve'n-nâs. ellezî yüvesfisu fî sudûri'n-nâs mine'l-cinneti ve'n-nâs.

Her mahlûkun şerrinden korunmak için, büyü, sihir yapanların sihrinin boşa çıkması için,Her mahlûkun şerrinden korunmak için, büyü, sihir yapanların sihrinin boşa çıkması için, düğümleri düğüm düğüm düğümleyip de üstene üfürüp üfürüp de karşı tarafadüğümleri düğüm düğüm düğümleyip de üstene üfürüp üfürüp de karşı tarafa kötülük yapmak isteyenlerin kötülüklerini engellemek için, şeytanın şerrinden,kötülük yapmak isteyenlerin kötülüklerini engellemek için, şeytanın şerrinden, insanların kötülerinin şerrinden mahfuz olmak için bu sûreleri okumak lazım. insanların kötülerinin şerrinden mahfuz olmak için bu sûreleri okumak lazım. Sabah okuyun, akşam okuyun! Sabah okuyun, akşam okuyun!

Kul hüvallâhu ehad'da muavvezâttandır, bu hasseye sahip olan sûrelerdendir.Kul hüvallâhu ehad'da muavvezâttandır, bu hasseye sahip olan sûrelerdendir. Üçüne birden muavvezât denilir. Üçüne birden muavvezât denilir. Son ikisine -iki sûre olması için tesniye sigasıyla olması dolayısıyla- muavvizeteyn denir.Son ikisine -iki sûre olması için tesniye sigasıyla olması dolayısıyla- muavvizeteyn denir. Üçü birden bahis konusu olunca muavvezât denilir: Üçü birden bahis konusu olunca muavvezât denilir: Kul hüvallâh, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs sûreleri kıymetli sûrelerdir. Kul hüvallâh, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs sûreleri kıymetli sûrelerdir. Çok hıfz etme, koruma kabiliyeti hassesi olan sûrelerdir. Çok hıfz etme, koruma kabiliyeti hassesi olan sûrelerdir. Bunları okuyun, insan en iyi bunlarla sığınmış olur. Bunları okuyun, insan en iyi bunlarla sığınmış olur.

Bakıyorsun; bizim hacı kardeşlerimizden, hoca, dindar,Bakıyorsun; bizim hacı kardeşlerimizden, hoca, dindar, sevdiğimiz kardeşlerimizden bazısı kalkmışsevdiğimiz kardeşlerimizden bazısı kalkmış üfürükçüye gitmiş, kalkmış büyü vs. var filan diye hocaya gitmiş. üfürükçüye gitmiş, kalkmış büyü vs. var filan diye hocaya gitmiş.

Bu işin de şeyleri var, onlar da "Tamam sana büyü yapılmış, şunu şöyle yap da böyle olsun…" diye Bu işin de şeyleri var, onlar da "Tamam sana büyü yapılmış, şunu şöyle yap da böyle olsun…" diye adamı adamakıllı işkillendiriyorlar, üstüne bir sürü şüpheler daha oluşturuyorlar. adamı adamakıllı işkillendiriyorlar, üstüne bir sürü şüpheler daha oluşturuyorlar.

Ben hayret ediyorum, şaşıyorum. Allah akıl fikir versin. Güya müslüman, güya derviş… Ben hayret ediyorum, şaşıyorum. Allah akıl fikir versin. Güya müslüman, güya derviş…

Oraya neden gittin? Oraya neden gittin?

Hayret ediyorum; Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs oku, tamam. Hayret ediyorum; Kul hüvallâhu ehad, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs oku, tamam.

Büyü yapıldı diye bir vesvese geliyor, yuva yıkılıyor. Büyü yapıldı diye bir vesvese geliyor, yuva yıkılıyor. Büyü yapıldı diye bir vesvese, iki kimse darılıyor… "Evin köşesinde şöyle bir şey buldum…" Büyü yapıldı diye bir vesvese, iki kimse darılıyor…

"Evin köşesinde şöyle bir şey buldum…"

Bul, Kul hüvallâh, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs oku, geç git! Bul, Kul hüvallâh, Kul eûzu bi-rabbi'l-felak, Kul eûzu bi-rabbi'n-nâs oku, geç git! Zihinlerinde büyüte büyüte artık bir hastalık halinde!Zihinlerinde büyüte büyüte artık bir hastalık halinde! Allah'a sığının; Allah'a sığınmak laf ile olmaz, tevekkül laf ile olmaz.Allah'a sığının; Allah'a sığınmak laf ile olmaz, tevekkül laf ile olmaz. Allah'a sığının, dayanın, güvenin başka bir şeye lüzum yok. Allah'a sığının, dayanın, güvenin başka bir şeye lüzum yok. Hocaya gidiyor, para veriyor bilmem ne; dini iyi bilmemekten doğan saçmalıklar. Hocaya gidiyor, para veriyor bilmem ne; dini iyi bilmemekten doğan saçmalıklar.

Yâ Hassânu! Ecib an Resûlillâhi sallallahu aleyhi ve sellem Allahumme eyyidhû bi-rûhi'l- Kuds. Yâ Hassânu! Ecib an Resûlillâhi sallallahu aleyhi ve sellem Allahumme eyyidhû bi-rûhi'l- Kuds.

Peygamber Efendimiz'in sahabesinden şairleri vardı,Peygamber Efendimiz'in sahabesinden şairleri vardı, onlardan bir tanesi Hassan b. Sabit'di.onlardan bir tanesi Hassan b. Sabit'di. Ufak tefek bir sahabe ama çok güzel şiirler söylemiş, Müslümanlığı müdafaa etmiş.Ufak tefek bir sahabe ama çok güzel şiirler söylemiş, Müslümanlığı müdafaa etmiş. Müşriklerin şiir yoluyla söylediklerine cevap vermiş. Müşriklerin şiir yoluyla söylediklerine cevap vermiş.

O zaman şiir; bir propaganda aracı, şimdiki zamanın basın gazetesi vs. gibi tesirli bir şey.O zaman şiir; bir propaganda aracı, şimdiki zamanın basın gazetesi vs. gibi tesirli bir şey. Birisi bir şey söyledi mi, bir panayırda okundu mu kulaktan kulağa bütün kabilelere yayılıyor, Birisi bir şey söyledi mi, bir panayırda okundu mu kulaktan kulağa bütün kabilelere yayılıyor, laf oluyor, yerleşiyor; artık herkes onu konuşuyor, dedikodu mevzuu oluyor. laf oluyor, yerleşiyor; artık herkes onu konuşuyor, dedikodu mevzuu oluyor.

İşte o zaman müşrikler Peygamber Efendimiz'e hiciv, kötüleyici şiirler yazdıkları zaman İşte o zaman müşrikler Peygamber Efendimiz'e hiciv, kötüleyici şiirler yazdıkları zaman Peygamber Efendimiz de silaha silahla mukabele kaidesine uygun olarak Peygamber Efendimiz de silaha silahla mukabele kaidesine uygun olarak mü'min kimselere "Siz de bunlara İslâmî şiirler yazarak cevap verin!"mü'min kimselere "Siz de bunlara İslâmî şiirler yazarak cevap verin!" buyuruyor, emrediyor; onlar da yazıyorlar. Kur'ân-ı Kerîm'de de Şuarâ sûresi vardır. buyuruyor, emrediyor; onlar da yazıyorlar.

Kur'ân-ı Kerîm'de de Şuarâ sûresi vardır.
Allahu Teâlâ hazretleri orada şuarânın dine hücum edenlerinin Allahu Teâlâ hazretleri orada şuarânın dine hücum edenlerinin ne kadar kötü kimseler olduğunu bildiriyor.ne kadar kötü kimseler olduğunu bildiriyor. Sonunda buyuruyor ki; Bismillâhirrahmânirrahîm. Sonunda buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve'ş-şuarâu yettebi'ahumu'l-gâvûn elemtere ennehum fî-külli vâdin Ve'ş-şuarâu yettebi'ahumu'l-gâvûn elemtere ennehum fî-külli vâdin yehîmûn ve ennehüm yekûlûne mâ lâ yef'alûn.yehîmûn ve ennehüm yekûlûne mâ lâ yef'alûn. "Yapmadıkları işleri söylerler, palavra atarlar. "Yapmadıkları işleri söylerler, palavra atarlar. Her türlü azgınlık taşkınlık yolunda at oynatırlar. Her türlü azgınlık taşkınlık yolunda at oynatırlar. Allah'ın sapık, şaşkın insanları onlara giderler, kulak verirler, dinlerler, tâbi olurlar, değer verirler.Allah'ın sapık, şaşkın insanları onlara giderler, kulak verirler, dinlerler, tâbi olurlar, değer verirler. Bir dedikodu makinesi halinde çalışırlar." Bir dedikodu makinesi halinde çalışırlar."

İllellezîne âmenû ve amilu's-sâlihâti ventesarû min ba'di mâ zulyemûn.İllellezîne âmenû ve amilu's-sâlihâti ventesarû min ba'di mâ zulyemûn. "İnanan, iman eden, salih amel işleyenlere; yapılan bu tecavüzlerin, lisanla sataşmaların karşısında"İnanan, iman eden, salih amel işleyenlere; yapılan bu tecavüzlerin, lisanla sataşmaların karşısında mukabeleten cevap verip de İslâm'a yardımcı olanlar müstesna!" diyor. mukabeleten cevap verip de İslâm'a yardımcı olanlar müstesna!" diyor.

Demek ki şiirin İslâm'ı korumak için söylenen cinsi uygunmuş. Demek ki şiirin İslâm'ı korumak için söylenen cinsi uygunmuş. Fuzûlî de; "Bu âyet-i kerîmelerin baş tarafları olsaydı, arkasından bu cümle gelmeseydiFuzûlî de; "Bu âyet-i kerîmelerin baş tarafları olsaydı, arkasından bu cümle gelmeseydi şairlerin hepsi mahvolacakken,şairlerin hepsi mahvolacakken, imdat simidi, cankurtaran simidi gibi öteki kısmı yetişip biz şairleri kurtarmıştır." diyor.imdat simidi, cankurtaran simidi gibi öteki kısmı yetişip biz şairleri kurtarmıştır." diyor. Fuzûlî, divanının baş tarafında böyle yazmış. Öyledir. Fuzûlî, divanının baş tarafında böyle yazmış. Öyledir.

Her şey niyete göredir. Her şey niyete göredir. İnsan televizyonu hayra kullanılırsa hayır vasıtası olur, Kur'an öğrenmekte kullanırsa sevap olur. İnsan televizyonu hayra kullanılırsa hayır vasıtası olur, Kur'an öğrenmekte kullanırsa sevap olur. Şerde kullanılırsa şer vasıtası olur. Teyp; vaazı alırsın başka yerde dinletirsen sevap olur.Şerde kullanılırsa şer vasıtası olur. Teyp; vaazı alırsın başka yerde dinletirsen sevap olur. Şarkı türkü alır, onu dinler, dinletirsen günah olur. Şarkı türkü alır, onu dinler, dinletirsen günah olur.

Birisi bir arkadaşın arabasını emanet almış, beni de bindirdi. Baktım orada teyp var. Birisi bir arkadaşın arabasını emanet almış, beni de bindirdi. Baktım orada teyp var. "Teybe bir şeyler koyun, dinleyelim." dedim. Kur'ân-ı Kerîm sûreleri, ilahiler olabiliyor… "Teybe bir şeyler koyun, dinleyelim." dedim. Kur'ân-ı Kerîm sûreleri, ilahiler olabiliyor…

"Hocam maalesef, burada gördüğün bantların hepsini ben biraz önce teybin içine soktum çıkarttım; "Hocam maalesef, burada gördüğün bantların hepsini ben biraz önce teybin içine soktum çıkarttım; hepsi de caz, tangırtı tungurtu… filan; hepsi berbat!" dedi. Araba emanet ya… hepsi de caz, tangırtı tungurtu… filan; hepsi berbat!" dedi.

Araba emanet ya…

İşte o günah! Aynı teyp, aynı makine günaha da kullanılabilir sevaba da kullanılabilir.İşte o günah! Aynı teyp, aynı makine günaha da kullanılabilir sevaba da kullanılabilir. Bıçak, silah; müslüman, harpte kâfire karşı kullanır, hayırlı bir şey olur.Bıçak, silah; müslüman, harpte kâfire karşı kullanır, hayırlı bir şey olur. Sulhta bir masum insana kullanılır, şer aleti olur. Sulhta bir masum insana kullanılır, şer aleti olur.

Alet, şiirde öyle bir alettir. Dedelerimiz şiiri çok iyi, gayet iyi yolda kullanmışlar. Alet, şiirde öyle bir alettir. Dedelerimiz şiiri çok iyi, gayet iyi yolda kullanmışlar.

Yunus Emre'nin şiirlerinin her birisi birer vaaz değil midir? Yunus Emre'nin şiirlerinin her birisi birer vaaz değil midir?

Şol cennetin ırmakları… derken yüreğimizin yağı erimez mi? Gözlerimiz yaşarmaz mı?.. Şol cennetin ırmakları…

derken yüreğimizin yağı erimez mi? Gözlerimiz yaşarmaz mı?..

Dervişlikle ilgili şeyleri söylediğimiz zaman Dervişlikle ilgili şeyleri söylediğimiz zaman Yunus Emre'nin tarif ettiği dervişlere ne kadar hayran kalırız. Yunus Emre'nin tarif ettiği dervişlere ne kadar hayran kalırız. Boynu bükük, gözü yaşlı, hassas, hizmet ehli, mübarek insanlar.Boynu bükük, gözü yaşlı, hassas, hizmet ehli, mübarek insanlar. Neredeyse şiirlerini öpeceğimiz gelir. Neredeyse şiirlerini öpeceğimiz gelir. İşte şiir söylemiş; şiirle Kur'an tefsiri yazmışlar, şiirle lügat yazmışlar, İşte şiir söylemiş; şiirle Kur'an tefsiri yazmışlar, şiirle lügat yazmışlar, şiirle hadis kitabı yazmışlar, hadisi yazmış, altına onu şiir haline getirmiş... şiirle hadis kitabı yazmışlar, hadisi yazmış, altına onu şiir haline getirmiş...

Olur mu böyle şey? Peygamber Efendimiz bile yaptırdı. Bir gün söyledi ki; Olur mu böyle şey?

Peygamber Efendimiz bile yaptırdı. Bir gün söyledi ki;

"Sizin üç tane arkadaşınız, dostunuz olsa birisi siz hayattayken "Sizin üç tane arkadaşınız, dostunuz olsa birisi siz hayattayken etrafınızda bulunsa, sizi desteklese, ondan sonra desteklemese;etrafınızda bulunsa, sizi desteklese, ondan sonra desteklemese; birisi sizi öldükten sonra da kabre koyuncaya kadar gelse, hizmetinizde bulunsa, birisi sizi öldükten sonra da kabre koyuncaya kadar gelse, hizmetinizde bulunsa, ondan sonra kabirden dönse, desteklemese; birisi de kabirde de sizin yanınızda bulunsa, ondan sonra kabirden dönse, desteklemese; birisi de kabirde de sizin yanınızda bulunsa, bu dostlardan hangisini istersiniz?" bu dostlardan hangisini istersiniz?"

"Tabii kabirde de bize yoldaş olacak dostu isteriz." deyince, Peygamber Efendimiz izah etti: "Tabii kabirde de bize yoldaş olacak dostu isteriz." deyince, Peygamber Efendimiz izah etti:

"İnsanın hayatta iken kendisine yardım edecek dostu malıdır, "İnsanın hayatta iken kendisine yardım edecek dostu malıdır, paradır; hayra sarf ederse, sadaka-yı câriye yaparsa sevap kazanır...paradır; hayra sarf ederse, sadaka-yı câriye yaparsa sevap kazanır... Öldü mü, mal varisin olur, bitti. Yatakta son nefesini verdi mi mal gitti, başkasının oldu. Öldü mü, mal varisin olur, bitti. Yatakta son nefesini verdi mi mal gitti, başkasının oldu.

"İkincisi: İnsanın dostları, hısımı akrabasıdır;"İkincisi: İnsanın dostları, hısımı akrabasıdır; son vazifelerini yaparlar vefat ettikten sonra bedenini, cesedini ortada bırakıp kokuşturmazlar.son vazifelerini yaparlar vefat ettikten sonra bedenini, cesedini ortada bırakıp kokuşturmazlar. Yıkarlar, kefenlerler, namazını kılarlar, kabir kazarlar, insanı kabre koyarlar." Yıkarlar, kefenlerler, namazını kılarlar, kabir kazarlar, insanı kabre koyarlar."

Bu da bir vazife, tamam bu da güzel. Mü'minin mü'mine son vazifesi, bu da güzel ama Bu da bir vazife, tamam bu da güzel. Mü'minin mü'mine son vazifesi, bu da güzel ama kabre giremezler ki! Annesi olsa, babası olsa kimse kabre, gömülenin yanına girmez.kabre giremezler ki! Annesi olsa, babası olsa kimse kabre, gömülenin yanına girmez. O mânevî bakımdan yalvarsa; "Ne olur, burada korkuyorum; biraz yanıma gelsene, otursana…" deseO mânevî bakımdan yalvarsa; "Ne olur, burada korkuyorum; biraz yanıma gelsene, otursana…" dese kimse duramaz, kalkar giderler.kimse duramaz, kalkar giderler. Onların ahbaplığı kabre kadar, o kadardır; kabre koyarlar giderler. Onların ahbaplığı kabre kadar, o kadardır; kabre koyarlar giderler.

İnsana kabirde de fayda verecek olan dostu kimdir? İnsana kabirde de fayda verecek olan dostu kimdir?

Ameli, yaptığı sevaplı işleri; okuduğu Kur'ân-ı Kerîmler,Ameli, yaptığı sevaplı işleri; okuduğu Kur'ân-ı Kerîmler, kıldığı namazlar, verdiği sadakalar, yaptığı iyilikler, haclar, sevaplı işler…kıldığı namazlar, verdiği sadakalar, yaptığı iyilikler, haclar, sevaplı işler… Kabirde onların hepsi yoldaş olacak.Kabirde onların hepsi yoldaş olacak. Hem de -Allah her şeye kâdir- insan suretinde, insanın anlayacağı şekilde karşısına getirilecek. Hem de -Allah her şeye kâdir- insan suretinde, insanın anlayacağı şekilde karşısına getirilecek.

Hadîs-i şerîften biliyoruz ki; Hadîs-i şerîften biliyoruz ki;

Bir adam kabre girince bakacakmış ki kabirdeBir adam kabre girince bakacakmış ki kabirde çok güzel yüzlü, pırıl pırıl, sevimli, cana yakın birisi var. "Sen kimsin?" çok güzel yüzlü, pırıl pırıl, sevimli, cana yakın birisi var.

"Sen kimsin?"

"Ben senin filanca zamanda okuduğun Tebâreke sûresiyim." diyecekmiş. "Ben senin filanca zamanda okuduğun Tebâreke sûresiyim." diyecekmiş.

Allah; Tebâreke sûresine bir sevimli yol arkadaşı, kabir yoldaşı, arkadaşı sureti vermeye kâdir mi? Allah; Tebâreke sûresine bir sevimli yol arkadaşı, kabir yoldaşı, arkadaşı sureti vermeye kâdir mi?

Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir! Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir!

Demek ki salih ameller kabirde yoldaş olacak! Demek ki salih ameller kabirde yoldaş olacak! Etrafını çepeçevre çevirecekler, yanına şeytanı sokmayacaklar; kabirde rahat edecek. Etrafını çepeçevre çevirecekler, yanına şeytanı sokmayacaklar; kabirde rahat edecek.

Peygamber Efendimiz bunları bu tarzda anlattı. Sahâbe-i kirâm şevk ile zevk ile dinlediler. Peygamber Efendimiz bunları bu tarzda anlattı. Sahâbe-i kirâm şevk ile zevk ile dinlediler. Kim bilir Resûlullah Efendimiz'in sohbeti ne kadar tatlıydı?.. Kim bilir Resûlullah Efendimiz'in sohbeti ne kadar tatlıydı?..

Sonra bir tanesi dayanamadı. Sonra bir tanesi dayanamadı. Kalktı, dedi ki; "Yâ Resûlallah! Müsaade eder misin, ben bunu şiir haline getireyim mi?" Kalktı, dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Müsaade eder misin, ben bunu şiir haline getireyim mi?"

Çünkü çok duygulandı.Çünkü çok duygulandı. Peygamber Efendimiz "Getir." dedi. O da geceleyin üzerinde çalışmış çabalamış; vezinli, kafiyeliPeygamber Efendimiz "Getir." dedi.

O da geceleyin üzerinde çalışmış çabalamış; vezinli, kafiyeli
bir şiir haline getirmiş. Ertesi gün geldi: bir şiir haline getirmiş. Ertesi gün geldi:

"Yâ Resûlallah, o konuda şöyle bir şiir yazdım." dedi. "Yâ Resûlallah, o konuda şöyle bir şiir yazdım." dedi. Peygamber Efendimiz "Oku bakayım." dedi, okudu.Peygamber Efendimiz "Oku bakayım." dedi, okudu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendi hadisini dinlerken gözyaşı döktü, ağladı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendi hadisini dinlerken gözyaşı döktü, ağladı.

Demek ki hadisi şiir şeklinde terceme etmek olurmuş! Demek ki hadisi şiir şeklinde terceme etmek olurmuş!

Hocamız [Mehmed Zâhid Koktu] rahmetullahi aleyh deHocamız [Mehmed Zâhid Koktu] rahmetullahi aleyh de bazı konularda bendenize, fakîre "Hadi bakalım, şunu şiir [şeklinde] yaz." filan diye birkaç defa söyledi. bazı konularda bendenize, fakîre "Hadi bakalım, şunu şiir [şeklinde] yaz." filan diye birkaç defa söyledi. Ben de oturdum bir şey yazdım. Ben de oturdum bir şey yazdım. Kasîde-i Bür'e'nin baş tarafında Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz'in şiiri vardır.Kasîde-i Bür'e'nin baş tarafında Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz'in şiiri vardır. Kasîde-i Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh diye bir başlık vardır: Kasîde-i Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh diye bir başlık vardır:

Cud bi-lutfike yâ ilâhî men lehû zâdün kalîl. Müflisün bi's-sıdkı ye'tî inde bâbike yâ celîl. Cud bi-lutfike yâ ilâhî men lehû zâdün kalîl.

Müflisün bi's-sıdkı ye'tî inde bâbike yâ celîl.

Zenbühû zenbün azîmün fağfiri'z-zenbe'l-azîm. Zenbühû zenbün azîmün fağfiri'z-zenbe'l-azîm.

İnnehû şahsun ğarîbün müznibün abdün zelil diye devam eder. İnnehû şahsun ğarîbün müznibün abdün zelil

diye devam eder.
Ben de oturdum; aynı vezin, aynı kafiye ile aynı mânayıBen de oturdum; aynı vezin, aynı kafiye ile aynı mânayı şiir haline -elhamdülillah, nasip oldu- getirdim ve basıldı. şiir haline -elhamdülillah, nasip oldu- getirdim ve basıldı.

Olur! Şiir Allah yolunda kullanılırsa bir [vebali] yok.Olur! Şiir Allah yolunda kullanılırsa bir [vebali] yok. Peygamber Efendimiz Hassan b. Sâbit'e demiş ki; Peygamber Efendimiz Hassan b. Sâbit'e demiş ki;

Ecib yâ Hassân ecib an Resûlillah. "Ey Hassan! Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem namına o müşriklere cevap ver!" Ecib yâ Hassân ecib an Resûlillah. "Ey Hassan! Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem namına o müşriklere cevap ver!"

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hassan b. Sâbit'e vazife veriyor:Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hassan b. Sâbit'e vazife veriyor: "Sen cevap ver." diyor, Kendisi meşgul olmuyor."Sen cevap ver." diyor, Kendisi meşgul olmuyor. Hassan b. Sabit oturuyor, yazıyor, çiziyor; cevabı veriyor. Hassan b. Sabit oturuyor, yazıyor, çiziyor; cevabı veriyor.

Ne diyor? Dua etmiş: Allahümme eyyidhü bi-rûhi'l-Kudüs.Ne diyor?

Dua etmiş:

Allahümme eyyidhü bi-rûhi'l-Kudüs.
"Yâ Rabbi, Hassan'ı Cebrail ile takviye et!" "Yâ Rabbi, Hassan'ı Cebrail ile takviye et!"

Hassan b. Sâbit'i bu şiiri yazarken Cebrail ile takviye et! Hassan b. Sâbit'i bu şiiri yazarken Cebrail ile takviye et!

Allah'ın -celle celâlüh-!Allah'ın -celle celâlüh-! Büyük melek Cebrail aleyhisselam ile takviye ettiği bir şairin şiiri nasıl olur? Büyük melek Cebrail aleyhisselam ile takviye ettiği bir şairin şiiri nasıl olur? Nasıl tesirli olur?.. Nasıl tesirli olur?..

Demek ki buradan bize çıkan ders şu oluyor, Benim çıkarttığım ders:Demek ki buradan bize çıkan ders şu oluyor, Benim çıkarttığım ders: Kim bilir siz dinledikçe ne dersler çıkartırsınız.Kim bilir siz dinledikçe ne dersler çıkartırsınız. Peygamber Efendimiz burada müşriklerin dini kötülemek için yaptıkları hücumların çeşitlerinePeygamber Efendimiz burada müşriklerin dini kötülemek için yaptıkları hücumların çeşitlerine karşı, mukabil; aynı silahla müspet çalışmalar yapmayı bize gösteriyor. karşı, mukabil; aynı silahla müspet çalışmalar yapmayı bize gösteriyor.

Her zaman bunu söylüyorum. "Neden tekrar tekrar söylüyorsunuz?" derseniz; Her zaman bunu söylüyorum.

"Neden tekrar tekrar söylüyorsunuz?" derseniz;
söylüyor söylüyor kendim dinliyor gibiyim de ondan! Çünkü daha ortada bir şey yok! söylüyor söylüyor kendim dinliyor gibiyim de ondan! Çünkü daha ortada bir şey yok!

Bu devirde müslümanlara büyük gazetelerle vs. hücum yapılıyor mu? Bu devirde müslümanlara büyük gazetelerle vs. hücum yapılıyor mu?

Yapılıyor! Müslümanlığın ahlâkı ayaklar altına alınıyor mu? Alınıyor. Yapılıyor!

Müslümanlığın ahlâkı ayaklar altına alınıyor mu?

Alınıyor.

Müslümanlara çatılıyor mu? Çatılıyor… Bizim hacı amcalardan bir tanesi söyledi: Müslümanlara çatılıyor mu?

Çatılıyor…

Bizim hacı amcalardan bir tanesi söyledi:

"Ben saatini, tarihini defterime yazdım." Defterini çıkarttı, sayfasını bulmak için karıştırdı."Ben saatini, tarihini defterime yazdım."

Defterini çıkarttı, sayfasını bulmak için karıştırdı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin radyosunda "Cin, şeytan yoktur; Türkiye Cumhuriyeti'nin radyosunda "Cin, şeytan yoktur; onların hepsi uydurma, masaldır, efsanedir!" denmiş de o da hemen tarihini saatini yazmış. onların hepsi uydurma, masaldır, efsanedir!" denmiş de o da hemen tarihini saatini yazmış.

Sen radyosun, senin işin müslümanların imanına sataşmak mı? "Cin yok, şeytan yok..." Sen radyosun, senin işin müslümanların imanına sataşmak mı?

"Cin yok, şeytan yok..."

Olmadığını nereden biliyorsun? Olmadığını nereden biliyorsun?

Bilemezsin ki, görünen şey değil ki! Zaten cin; "görünmeyen şey, gözden gizli şey" demek. Bilemezsin ki, görünen şey değil ki! Zaten cin; "görünmeyen şey, gözden gizli şey" demek.

Şeytan da insanın damarları içinde dolaşırmış. Sen teldeki elektriği görüyor musun? Şeytan da insanın damarları içinde dolaşırmış.

Sen teldeki elektriği görüyor musun?

Bu telde elektrik var mı yok mu? Bu telde elektrik var mı yok mu?

Dokunmayınca bilmiyorsun! Elini çarptığı zaman "Varmış." diyorsun.Dokunmayınca bilmiyorsun! Elini çarptığı zaman "Varmış." diyorsun. Benzin sapsarı kesiliyor. Elektrik varmış, niye önceden bilemedin? Görünmediği için! Benzin sapsarı kesiliyor.

Elektrik varmış, niye önceden bilemedin?

Görünmediği için!

Lambadan geçerse görünüyor da telde olduğu zaman belli olmuyor. Lambadan geçerse görünüyor da telde olduğu zaman belli olmuyor. Demek ki bazı şeyler görünmez, görünmeyebilir. Bazı şeyler mânevî olur, görünmez yerde olur. Demek ki bazı şeyler görünmez, görünmeyebilir. Bazı şeyler mânevî olur, görünmez yerde olur.

"Cin yoktur, şeytan yoktur!" demiş. Kur'an "Var!" diyor. "Cin yoktur, şeytan yoktur!" demiş. Kur'an "Var!" diyor. Cin sûresi var ve şeytan hakkında bir sürü emirler var: Cin sûresi var ve şeytan hakkında bir sürü emirler var:

"Şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman belleyin! "Şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman belleyin! O sizi sapıtmak ister, size 'Kâfir olun!' der…" filan diye buyruluyor. O sizi sapıtmak ister, size 'Kâfir olun!' der…" filan diye buyruluyor.

Allah'ın kelamı Kur'ân-ı Kerîm "Şeytan var! Cin var!" diyor. Allah'ın kelamı Kur'ân-ı Kerîm "Şeytan var! Cin var!" diyor. Radyodaki -hangi haddini bilmez ise- "Cin yoktur, şeytan yoktur! Masaldır…" demiş. Radyodaki -hangi haddini bilmez ise- "Cin yoktur, şeytan yoktur! Masaldır…" demiş.

Demek ki bir insan edepsiz olursa her yerden hücum olabiliyor. Mikrofonu eline geçirmiş… Demek ki bir insan edepsiz olursa her yerden hücum olabiliyor. Mikrofonu eline geçirmiş… Aslında sataşamaz, sataşmaya hakkı yok. Çünkü kimse inancından dolayı kınanamaz!Aslında sataşamaz, sataşmaya hakkı yok. Çünkü kimse inancından dolayı kınanamaz! Kanunlarımız bunu böyle koyuyor. Kanunlarımız bunu böyle koyuyor. O, kanunun suç olarak tarif ettiği bir işi yapmış ama kim davacı olacak? O, kanunun suç olarak tarif ettiği bir işi yapmış ama kim davacı olacak?

Milletin haberi yok! Milletin olandan haberi yok. Sabahleyin sen 9'da işe gidiyorsun; Milletin haberi yok! Milletin olandan haberi yok. Sabahleyin sen 9'da işe gidiyorsun; kadın saatinde senin karına neler telkin ediyorlar?!.. Doğru şey mi eğri şey mi? kadın saatinde senin karına neler telkin ediyorlar?!..

Doğru şey mi eğri şey mi?

Şu kadın saatini bir dinle, orada söylemiş: "Cin yoktur, şeytan yoktur!.." Şu kadın saatini bir dinle, orada söylemiş: "Cin yoktur, şeytan yoktur!.."

Nereden bildin? Görmediğin şeye nasıl "Yok!" dersin? Nereden bildin? Görmediğin şeye nasıl "Yok!" dersin?

Havada bir sürü dalgalar, bir sürü şualar var.Havada bir sürü dalgalar, bir sürü şualar var. Senin hiç görmediğin radyoaktivite gıdalarını berbat ediyor.Senin hiç görmediğin radyoaktivite gıdalarını berbat ediyor. Avrupa'dan ihraç ettiğin malları geri döndürtüyor, görüyor musun? Görmüyorum. Avrupa'dan ihraç ettiğin malları geri döndürtüyor, görüyor musun?

Görmüyorum.

Demek ki sen dangalaksın! Demek ki sen dangalaksın! Görmediğin birçok şeyin olduğunu bilip dururkenGörmediğin birçok şeyin olduğunu bilip dururken yine görmediğin birtakım şeyleri hem de Allah'ın "Var!" dediği,yine görmediğin birtakım şeyleri hem de Allah'ın "Var!" dediği, Peygamber Efendimiz'in, Kur'ân-ı Kerîm'in "Var!" dediği ve bütün Peygamber Efendimiz'in, Kur'ân-ı Kerîm'in "Var!" dediği ve bütün Türkiye Cumhuriyeti'ndeki müslüman insanların inandığı şeyleriTürkiye Cumhuriyeti'ndeki müslüman insanların inandığı şeyleri "Yok!" diye söylüyorsun. Senin yaptığın ilim değil, terbiyesizlik! "Yok!" diye söylüyorsun. Senin yaptığın ilim değil, terbiyesizlik!

Çünkü bir şeyin yokluğunu ispat etmek, varlığını ispat etmekten çok daha zordur! Çünkü bir şeyin yokluğunu ispat etmek, varlığını ispat etmekten çok daha zordur!

"Şu camide toplu iğne var mı?" Buyur bakalım; "Şu camide toplu iğne yok." de."Şu camide toplu iğne var mı?"

Buyur bakalım; "Şu camide toplu iğne yok." de.
Demek için bütün insanların üstünü arayacaksın, bütün halıları, her şeyi arayacaksın,Demek için bütün insanların üstünü arayacaksın, bütün halıları, her şeyi arayacaksın, hatta şu benim oturduğum minderleri vs.leri didik didik didikleyeceksin; ondan sonra "Yokmuş." diyeceksin hatta şu benim oturduğum minderleri vs.leri didik didik didikleyeceksin; ondan sonra "Yokmuş." diyeceksin ama kaç hafta geçer, bitap düşersin. "Yok!" demek kolay bir şey değil! ama kaç hafta geçer, bitap düşersin. "Yok!" demek kolay bir şey değil!

"Şeytan yok!" Bak seni nasıl aldatmış, seni maskaraya çevirmiş! "Şeytan yok!"

Bak seni nasıl aldatmış, seni maskaraya çevirmiş!
Senin bu sözün şeytanın olduğuna delil. Şeytanın maskarası olmuşsun.Senin bu sözün şeytanın olduğuna delil. Şeytanın maskarası olmuşsun. Hem de seni ne kadar büyük günaha sokmuş; sonra geçiyor, karşında kıs kıs gülüyor. Hem de seni ne kadar büyük günaha sokmuş; sonra geçiyor, karşında kıs kıs gülüyor.

İz kâle lil-insani'kfür fe-lemmâ kefere kâle innî berîün minke innî ehâfullâhe rabbe'l-âlemîn.İz kâle lil-insani'kfür fe-lemmâ kefere kâle innî berîün minke innî ehâfullâhe rabbe'l-âlemîn. "İnsana der ki; 'Kâfir ol.' İnsan kâfir olunca karşısına geçer;"İnsana der ki; 'Kâfir ol.' İnsan kâfir olunca karşısına geçer; 'Ben senden uzağım, benim seninle ilişkim yok; ben Allah'tan korkarım!' der." 'Ben senden uzağım, benim seninle ilişkim yok; ben Allah'tan korkarım!' der."

Alay ediyor. Şeytan öyle yapar. Şeytan var mıymış yok muymuş âhirette göreceksin!Alay ediyor. Şeytan öyle yapar. Şeytan var mıymış yok muymuş âhirette göreceksin! Cehennemde yanında kanatlı, kuyruklu, boynuzlu, kıpkırmızıCehennemde yanında kanatlı, kuyruklu, boynuzlu, kıpkırmızı şeytanı gördüğün zaman ateşlerin içinde aklın başına gelecek.şeytanı gördüğün zaman ateşlerin içinde aklın başına gelecek. Burun buruna gelirsin, onunla arkadaş olursun. "Varmış!" dersin ama iş işten geçer.Burun buruna gelirsin, onunla arkadaş olursun. "Varmış!" dersin ama iş işten geçer. Demek ki içeriden, dışarıdan her çeşit hücumu yapıyorlar. Demek ki içeriden, dışarıdan her çeşit hücumu yapıyorlar.

Biz ne yapacağız? Biz ne yapacağız?

Müşrikler müslümanlara şiirle sataşınca madem Peygamber Efendimiz şiirle cevap vermiş; Müşrikler müslümanlara şiirle sataşınca madem Peygamber Efendimiz şiirle cevap vermiş; biz de gazete çıkartacağız, mecmua çıkartacağız, biz de okul, fakülte açacağız… biz de gazete çıkartacağız, mecmua çıkartacağız, biz de okul, fakülte açacağız…

Sabahleyin hacı amca bana soruyor: "Hocam, bir ara bahsetmiştiniz; fakülte açtınız mı?" Sabahleyin hacı amca bana soruyor:

"Hocam, bir ara bahsetmiştiniz; fakülte açtınız mı?"

Fakülte sihirli bir değneğe hokus pokus yapıp bir yere değdirince açılmaz ki! Fakülte sihirli bir değneğe hokus pokus yapıp bir yere değdirince açılmaz ki! Fakülte için para lazım, kadro var ama para yok! Paraların hepsi başkalarının elinde. Fakülte için para lazım, kadro var ama para yok! Paraların hepsi başkalarının elinde. Bizim cemaatimiz fukarâ! Ne yapalım; başkalarında para var, akıl yok; bizde de para yok!Bizim cemaatimiz fukarâ! Ne yapalım; başkalarında para var, akıl yok; bizde de para yok! Her şey para ile oluyor. Her şey para ile oluyor.

Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz Peygamber Efendimiz'i takviye etmek için 90 bin altınını ortaya dökmüş.Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz Peygamber Efendimiz'i takviye etmek için 90 bin altınını ortaya dökmüş. Hz. Osman parasını ortaya koymuş. Ömer radıyallahu anh parasını koymuş.Hz. Osman parasını ortaya koymuş. Ömer radıyallahu anh parasını koymuş. Kureyş'in büyük zenginleri paralarını ortaya koymuşlar. Parasız iş döner mi? Kureyş'in büyük zenginleri paralarını ortaya koymuşlar.

Parasız iş döner mi?

Ruslar Afganlılar'ı tepeleyip duruyorken Afganlılar helikopterleri düşürecekRuslar Afganlılar'ı tepeleyip duruyorken Afganlılar helikopterleri düşürecek füzeler alınca tepeleyemez oldular. füzeler alınca tepeleyemez oldular. İş paranın ucunda! İş paranın ucunda! Zavallılar para olmadığı zaman yukarıdan geliyorlardı, bombalıyorlardı bombalıyorlardı…Zavallılar para olmadığı zaman yukarıdan geliyorlardı, bombalıyorlardı bombalıyorlardı… Şu kadar Afganlı şehit oldu. Köyler harap oluyordu. Şu kadar Afganlı şehit oldu. Köyler harap oluyordu.

Mermiyi yapıştırınca gelemez oldular.Mermiyi yapıştırınca gelemez oldular. Şimdi 100 bin tane adamını geri çekmiş de çok az adam kalmış.Şimdi 100 bin tane adamını geri çekmiş de çok az adam kalmış. "Acaba Afganistan'ı tahliye mi ediyor?" diyor. Sessizce kaçıyor. Neden? Pabuç pahalı!"Acaba Afganistan'ı tahliye mi ediyor?" diyor. Sessizce kaçıyor.

Neden?

Pabuç pahalı!
Demek ki iş, kesenin ucundaymış. Demek ki iş, kesenin ucundaymış. Yazıklar olsun tayyaresinin tokmağını altın yapan ahmaklaraYazıklar olsun tayyaresinin tokmağını altın yapan ahmaklara ki o paraları Allah yolunda harcamadılar,zevke sefaya harcadılar. ki o paraları Allah yolunda harcamadılar,zevke sefaya harcadılar. Çocuklarına bir ayda milyonlarca dolar harçlık veriyorlarÇocuklarına bir ayda milyonlarca dolar harçlık veriyorlar öbür tarafta müslümanlar silahsızlıktan; kâfirlerin karşısında mağlup oluyor, şehit oluyor.öbür tarafta müslümanlar silahsızlıktan; kâfirlerin karşısında mağlup oluyor, şehit oluyor. Öyle zenginlere yazıklar olsun! Öyle zenginlere yazıklar olsun! Kimisinde kucak kucak para var, ne yapacağını şaşırıyor;Kimisinde kucak kucak para var, ne yapacağını şaşırıyor; gidiyor İspanya'da 6 katlı oteli tutuyor, asansörleri işgal ediyor,gidiyor İspanya'da 6 katlı oteli tutuyor, asansörleri işgal ediyor, bir çalgıcı çağırdığı zaman kendisini eğlendirdi diye bir gecesinde 30 bin doları eline sayıyor...bir çalgıcı çağırdığı zaman kendisini eğlendirdi diye bir gecesinde 30 bin doları eline sayıyor... Öbür tarafta müslümanlar inim inim inliyorlar. Öbür tarafta müslümanlar inim inim inliyorlar.

Düşmanın silahına düşmanla [misliyle] karşılık vereceğiz.Düşmanın silahına düşmanla [misliyle] karşılık vereceğiz. Vermek içinde çalışacağız, ortaya para koyacağız. Vermek içinde çalışacağız, ortaya para koyacağız. Dilenci değiliz, kendi paramız var! Kendim bir köşede geçip rahat rahat yaşamayı ben de bilirim! Dilenci değiliz, kendi paramız var! Kendim bir köşede geçip rahat rahat yaşamayı ben de bilirim!

Ne olacak? Her şeyim var, her türlü imkânım var; bir kenara geçerim, rahat ederim. Ne olacak?

Her şeyim var, her türlü imkânım var; bir kenara geçerim, rahat ederim.

Ama müslümanlar ne olacak? Ama müslümanlar ne olacak?

Afganistan'da müslümanlar ölüyor, falanca yerde horlanıyor, Afganistan'da müslümanlar ölüyor, falanca yerde horlanıyor, filanca yerde malları gasp ediliyor, filanca yerde aldatılıyor…filanca yerde malları gasp ediliyor, filanca yerde aldatılıyor… Müslüman kardeşimiz; benim kardeşim, benim malım, benim ülkelerim! Niceleri elimden gitmiş. Müslüman kardeşimiz; benim kardeşim, benim malım, benim ülkelerim! Niceleri elimden gitmiş. Benim petrollerim sömürülüyor, benim ülkelerim istilaya uğramış, Benim petrollerim sömürülüyor, benim ülkelerim istilaya uğramış, benim dindaşlarım, vatandaşlarım, ırkdaşlarım ırgat gibi çalıştırılıyor.benim dindaşlarım, vatandaşlarım, ırkdaşlarım ırgat gibi çalıştırılıyor. Düşmanın önünde benim vatandaşlarımın, kardeşlerimin ırzı namusu [söz konusu], hepsi perişan. Düşmanın önünde benim vatandaşlarımın, kardeşlerimin ırzı namusu [söz konusu], hepsi perişan.

Ben çalışmazsam olur mu? Ben çalışmazsam olur mu?

Çalışacağım; burada çalışacağım, öbür taraftakilerin de imdadına, onun da imdadına yetişeceğim. Çalışacağım; burada çalışacağım, öbür taraftakilerin de imdadına, onun da imdadına yetişeceğim. Siz de öyle yapacaksınız, öyle yapmamız lazım.Siz de öyle yapacaksınız, öyle yapmamız lazım. Burada gelip keyif çatmanın, karnını doyurup sonra yan gelip yatmanın anlamı yok ki! Burada gelip keyif çatmanın, karnını doyurup sonra yan gelip yatmanın anlamı yok ki! Vebalden başka bir şeyi yok. Vebalden başka bir şeyi yok. Gece gündüz çalışacağız, didineceğiz; paramızı harcayacağız, Gece gündüz çalışacağız, didineceğiz; paramızı harcayacağız, bilgimizi, bedenî çalışmalarımızı ortaya koyacağız, Allah rızası için eser bırakacağız. bilgimizi, bedenî çalışmalarımızı ortaya koyacağız, Allah rızası için eser bırakacağız.

Dedelerimiz çalışmış, Süleymaniye camiini bırakmış. Dedelerimiz çalışmış, Süleymaniye camiini bırakmış. Dağın üstüne bir dağ daha yapmış koskocaman bir şey! Dağın üstüne bir dağ daha yapmış koskocaman bir şey! Nereden baksan görünüyor, dağ gibi bir eser.Nereden baksan görünüyor, dağ gibi bir eser. Şehzadebaşı'nı yapmış, Beyazıt Kulesi'ni yapmışlar…Şehzadebaşı'nı yapmış, Beyazıt Kulesi'ni yapmışlar… İstersen görme, insanın gözüne gözüne geliyor. İstersen görme, insanın gözüne gözüne geliyor. Selimiye Kışlası'nı yapmış, görüyorsun; bentleri yapmış, görüyorsun; Selimiye Kışlası'nı yapmış, görüyorsun; bentleri yapmış, görüyorsun; ormanlar, parklar, meydanlar yapmış, görüyorsun… ormanlar, parklar, meydanlar yapmış, görüyorsun…

Sen ne yaptın? "Ey kulum! Sen yaşadığın zaman ne yaptın?" Sen ne yaptın?

"Ey kulum! Sen yaşadığın zaman ne yaptın?"

"Ben kahve höpürdettim, çay karıştırdım, televizyon seyrettim, maça gittim,"Ben kahve höpürdettim, çay karıştırdım, televizyon seyrettim, maça gittim, geceleyin yatağımı da alarak gişe açılıncaya kadar orada bekledim…" mi diyeceğiz?!.. geceleyin yatağımı da alarak gişe açılıncaya kadar orada bekledim…" mi diyeceğiz?!..

"Yâ Rabbi! Çok fedakârlık yaptım; stadyumun önünde geceleyin yattım,"Yâ Rabbi! Çok fedakârlık yaptım; stadyumun önünde geceleyin yattım, nice ayazlar çektim de nihayet sabahleyin maçın biletini alabildim de içeri girdim.nice ayazlar çektim de nihayet sabahleyin maçın biletini alabildim de içeri girdim. Boğazım yırtılıncaya kadar bağırdım. Benim takımımı takviye ettim.Boğazım yırtılıncaya kadar bağırdım. Benim takımımı takviye ettim. Betonların üstünde oturmaktan basur illetine mâruz kaldım,Betonların üstünde oturmaktan basur illetine mâruz kaldım, ne fedakârlıklar yaptım yâ Rabbi!.." mi diyeceğiz? ne fedakârlıklar yaptım yâ Rabbi!.." mi diyeceğiz?

Allah hepimize İslâm'a hizmet aşkı versin. Allah hepimize İslâm'a hizmet aşkı versin.

Yâ Hafsa! İyyâkî ve kesrete'l-kelâm fe-inne kesrete'l-kelâmi bi-gayri zikrillâhi tümîtü'l-kalb Yâ Hafsa! İyyâkî ve kesrete'l-kelâm fe-inne kesrete'l-kelâmi bi-gayri zikrillâhi tümîtü'l-kalb ve aleyki bi-kesreti'l-kelâm bi-zikrillâhi fe-innehû yuhyi'l-kalb. ve aleyki bi-kesreti'l-kelâm bi-zikrillâhi fe-innehû yuhyi'l-kalb.

Hafsa radıyallahu anhâ'dan rivayet edilmiş Hafsa radıyallahu anhâ'dan rivayet edilmiş

Hadîs-i şerîf; Hz. Ömer'in -Ömer b. Hattab'ın- kızı Peygamber Efendimiz'in zevce-i salihâtı, ümmü'l-mü'minîn Hz. Hafsa radıyallahu anhâ'dan rivayet edilmiş. Hadîs-i şerîf; Hz. Ömer'in -Ömer b. Hattab'ın- kızı Peygamber Efendimiz'in zevce-i salihâtı, ümmü'l-mü'minîn Hz. Hafsa radıyallahu anhâ'dan rivayet edilmiş.

Peygamber EfendimizPeygamber Efendimiz Hz. Ömer'in kızı Hz. Hafsa'ya diyor ki; Hz. Ömer'in kızı Hz. Hafsa'ya diyor ki;

Yâ Hafsa! İyyâkî ve kesrete'l-kelâm.Yâ Hafsa! İyyâkî ve kesrete'l-kelâm. "Çok konuşmaktan sakın, aman çok konuşma! Lüzumsuz, çok konuşma!""Çok konuşmaktan sakın, aman çok konuşma! Lüzumsuz, çok konuşma!" Fe-inne kesrete'l-kelâmi bi-gayri zikrillâhi tümîtü'l-kalb. "Çünkü Fe-inne kesrete'l-kelâmi bi-gayri zikrillâhi tümîtü'l-kalb. "Çünkü Allah'ın zikri olmadan çok konuşmak, Allah'ın zikri konusunda olmayan çok konuşma;Allah'ın zikri olmadan çok konuşmak, Allah'ın zikri konusunda olmayan çok konuşma; kalbi, gönlü öldürür, kalp ölür. Fazla gevezelik yapmak kalbi öldürür.kalbi, gönlü öldürür, kalp ölür. Fazla gevezelik yapmak kalbi öldürür. " Ve aleyki bi-kesreti'l-kelâm bi-zikrillâhi fe-innehû yuhyi'l-kalb." Ve aleyki bi-kesreti'l-kelâm bi-zikrillâhi fe-innehû yuhyi'l-kalb. "Allah'ın zikri konusunda konuşabildiğin kadar konuş."Allah'ın zikri konusunda konuşabildiğin kadar konuş. Allah'ın zikri konusunda çalışabildiğin kadar çalış." Allah'ın zikri konusunda çalışabildiğin kadar çalış."

Zikret; Lâ ilâhe illallah de, Allah, Subhanallah, Elhamdülillah, yâ Hak de, yâ Rab, Zikret; Lâ ilâhe illallah de, Allah, Subhanallah, Elhamdülillah, yâ Hak de, yâ Rab, yâ Latîf, yâ Kerîm, yâ Ekrame'l-ekremîn de veyahut da Allah'ın emirlerini, âyetlerini, yâ Latîf, yâ Kerîm, yâ Ekrame'l-ekremîn de veyahut da Allah'ın emirlerini, âyetlerini, Peygamber Efendimiz'in hadislerini söyle; bunların hepsi zikrullahtır. Peygamber Efendimiz'in hadislerini söyle; bunların hepsi zikrullahtır.

Neden? Allah'ın dini konusunda yapılan konuşma olduğu içim!Neden?

Allah'ın dini konusunda yapılan konuşma olduğu içim!
Mü'minlere yapılan bir konuşma zikrulllahtır. Mü'minlere yapılan bir konuşma zikrulllahtır. Bunları konuşabilirsin ama bunun dışında, Allah'ın zikri bâbında olmayanBunları konuşabilirsin ama bunun dışında, Allah'ın zikri bâbında olmayan konuşmayı yapmak kalbi öldürür.konuşmayı yapmak kalbi öldürür. Allah'ın zikri konusunda yapılan çalışma ve konuşmalar kalbi diriltir. Allah'ın zikri konusunda yapılan çalışma ve konuşmalar kalbi diriltir.

"Kalp" sözü, yanlış anlamalara sebep olur."Kalp" sözü, yanlış anlamalara sebep olur. Burada "kalp", gönül demek.Burada "kalp", gönül demek. Kalpten murad, sol tarafımızda elimizi koyduğumuz zaman tık tık hissettiğimiz et parçası değil.Kalpten murad, sol tarafımızda elimizi koyduğumuz zaman tık tık hissettiğimiz et parçası değil. Asıl olan; o et parçası ile mânevî ilgisi olan, mânevî bir varlık olan gönül. Asıl olan; o et parçası ile mânevî ilgisi olan, mânevî bir varlık olan gönül.

Gönlü gevezelik, boş yere konuşmak öldürür;Gönlü gevezelik, boş yere konuşmak öldürür; Allah'ın zikri ile lisanı çalıştırmak gönlü ihya eder, diriltir. Allah'ın zikri ile lisanı çalıştırmak gönlü ihya eder, diriltir. O zaman İnsanın içi dirilir, gevezelikle ölür. O zaman İnsanın içi dirilir, gevezelikle ölür.

Ekseriya lüzumsuz konuşuyoruz.Ekseriya lüzumsuz konuşuyoruz. İleri geri, lüzumlu lüzumsuz konuşmaya küçükten başlanıyor; İleri geri, lüzumlu lüzumsuz konuşmaya küçükten başlanıyor; sonra, büyüyünce de hastalık haline geliyor, devam ediyor.sonra, büyüyünce de hastalık haline geliyor, devam ediyor. O hale geliyor ki konuşmasa duramıyor. Hiç unutmuyorum: Bizim profesörlerden birisi yaşlanmıştı. O hale geliyor ki konuşmasa duramıyor.

Hiç unutmuyorum:

Bizim profesörlerden birisi yaşlanmıştı.
Sekreter [ona] demiş ki; "Hocam, ne diye böyle uzun zahmetler çekiyorsun daSekreter [ona] demiş ki;

"Hocam, ne diye böyle uzun zahmetler çekiyorsun da
İstanbul'dan kalkıp Ankara'ya ders vermeye geliyorsun? Emekli ol, evinde rahatına bak!.." İstanbul'dan kalkıp Ankara'ya ders vermeye geliyorsun? Emekli ol, evinde rahatına bak!.."

"Ben o zaman kiminle konuşacağım. İyi, evimde durayım ama o zaman kiminle konuşacağım!.." demiş "Ben o zaman kiminle konuşacağım. İyi, evimde durayım ama o zaman kiminle konuşacağım!.." demiş

Konuşmadan duramayacak duruma gelmiş. Hâlbuki kâmil bir müslüman ne yapar? Konuşmadan duramayacak duruma gelmiş.

Hâlbuki kâmil bir müslüman ne yapar?

Tenha yer arar. Tenha bir yer buldu mu oraya çekilir, tesbihini alır; Allah Allah zikirle meşgul olur.Tenha yer arar. Tenha bir yer buldu mu oraya çekilir, tesbihini alır; Allah Allah zikirle meşgul olur. Sabahlar olsa, akşamlar, geceler, gündüzler olsa bıkmaz usanmaz.Sabahlar olsa, akşamlar, geceler, gündüzler olsa bıkmaz usanmaz. Zikirsiz alışmış, yalnız duramıyor. Zikirsiz alışmış, yalnız duramıyor. Allah, bize zikrini sevdirsin, gönlümüzden, dilimizden zikrini eksik etmesin. Allah, bize zikrini sevdirsin, gönlümüzden, dilimizden zikrini eksik etmesin.

Münafıklar az zikrederler, mü'minler çok zikreder. Münafıklar az zikrederler, mü'minler çok zikreder.

Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû küsâlâ yurâune'n-nâs ve lâ yezkurûnellâhe illâ kalîlâ.Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû küsâlâ yurâune'n-nâs ve lâ yezkurûnellâhe illâ kalîlâ. "Namaza kalktılar mı tembel tembel kalkarlar;"Namaza kalktılar mı tembel tembel kalkarlar; namazlarını içlerinden geldiği için değil, riya ile halka gösteriş için kılarlar. namazlarını içlerinden geldiği için değil, riya ile halka gösteriş için kılarlar. Kılmasalar olmayacak, onun için kılarlar ve Allah'ı da az zikrederler, az anarlar!" Kılmasalar olmayacak, onun için kılarlar ve Allah'ı da az zikrederler, az anarlar!"

Kişi sevdiğini sevgiyle anar, çok çok zikreder hatta rüyasında bile anar, sayıklar. Kişi sevdiğini sevgiyle anar, çok çok zikreder hatta rüyasında bile anar, sayıklar.

Biz Rabbimiz'i çok zikredici kullar olalım. Hepiniz, hepimiz Allah'ın zikrine rağbet eyleyelim. Biz Rabbimiz'i çok zikredici kullar olalım. Hepiniz, hepimiz Allah'ın zikrine rağbet eyleyelim. Peygamber Efendimiz en yakınına böyle tavsiyede bulunmuş: Peygamber Efendimiz en yakınına böyle tavsiyede bulunmuş: Konuşulması mubah olan, günah olmayan sözün bile çoğunu yasaklıyor.Konuşulması mubah olan, günah olmayan sözün bile çoğunu yasaklıyor. Günah zaten yasak.Günah zaten yasak. Gıybet etse yasak, dedikodu, yalan söylese, laf taşısa yasak!Gıybet etse yasak, dedikodu, yalan söylese, laf taşısa yasak! Bunların hepsi yasak da Efendimiz mubah olan sözleri bile çok çok konuşmayı yasaklıyor;Bunların hepsi yasak da Efendimiz mubah olan sözleri bile çok çok konuşmayı yasaklıyor; dikkatinizi çekerim! Günah olan söz zaten konuşulmayacak.dikkatinizi çekerim! Günah olan söz zaten konuşulmayacak. Onun tavsiyesi başka hadislerde yapılıyor. Onun tavsiyesi başka hadislerde yapılıyor. Burada -zevzeklenmek deriz ya- dili boş şeylerle meşgul etmek, boş yere vakit öldürmek gevezelenmek; onları yasaklıyor. Burada -zevzeklenmek deriz ya- dili boş şeylerle meşgul etmek, boş yere vakit öldürmek gevezelenmek; onları yasaklıyor.

Yâ Hizâm yâ Hâkim! Min ehalli'l-kesbi mâ meşet fîhi hâtâni -yu'ni'r-ricleyn-.Yâ Hizâm yâ Hâkim! Min ehalli'l-kesbi mâ meşet fîhi hâtâni -yu'ni'r-ricleyn-. Ve mâ amile fîhi hatâni -ya'ni'l-yedeyn-. Ve mâ arikat fîhi hâzihî ya'ni'l-cebîn. Ve mâ amile fîhi hatâni -ya'ni'l-yedeyn-. Ve mâ arikat fîhi hâzihî ya'ni'l-cebîn.

Hâkim b. Hizâm isimli sahabeden; ki mübarek bir zât,Hâkim b. Hizâm isimli sahabeden; ki mübarek bir zât, Kureyş'in şereflilerinden eşrafından bir kimse idi.Kureyş'in şereflilerinden eşrafından bir kimse idi. Fil senesinden 13 sene evvel dünyaya gelmiş, yaşlıca bir kimse.Fil senesinden 13 sene evvel dünyaya gelmiş, yaşlıca bir kimse. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri o zâta hitaben buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri o zâta hitaben buyurmuş ki;

"Yâ Hâkim! İnsanın kazancının, çalışıp para kazanmak için yaptığı "Yâ Hâkim! İnsanın kazancının, çalışıp para kazanmak için yaptığı ve sonunda elde ettiği kârın kazancının en tatlısı, en helâli,ve sonunda elde ettiği kârın kazancının en tatlısı, en helâli, şunları kullanarak insanın koşturup terleyerek yaptığı kazançtır." şunları kullanarak insanın koşturup terleyerek yaptığı kazançtır."

"Şunları kullanarak…" diyor, elleri kastediyor; "Şunları kullanarak…" diyor, ayakları gösteriyor. "Şunları kullanarak…" diyor, elleri kastediyor; "Şunları kullanarak…" diyor, ayakları gösteriyor. "Şurası terlediği zaman elde edilen kazanç…" diyor, alnı gösteriyor. "Şurası terlediği zaman elde edilen kazanç…" diyor, alnı gösteriyor.

Buradan anlaşılıyor ki insanın helâl kazancı; ayaklarıyla yürüyerek, Buradan anlaşılıyor ki insanın helâl kazancı; ayaklarıyla yürüyerek, eliyle çalışarak, anlıyla terleyerek zahmet çekerek kazanmasıdır.eliyle çalışarak, anlıyla terleyerek zahmet çekerek kazanmasıdır. Bu helâl kazançtır, bedavadan kazanç değildir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem böyle buyurmuş. Bu helâl kazançtır, bedavadan kazanç değildir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem böyle buyurmuş.

Bu zât macerasını, durumunu anlatıyor. Demiş ki; Bu zât macerasını, durumunu anlatıyor. Demiş ki;

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den istedim.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'den istedim. Demek ki "Yâ Resûlallah, ihtiyacım var!" demiş, bir şey istemiş. Demek ki "Yâ Resûlallah, ihtiyacım var!" demiş, bir şey istemiş.

Fe a'ta'nî. Efendimiz vermiş. O istemiş Efendimiz vermiş... Fe a'ta'nî.

Efendimiz vermiş. O istemiş Efendimiz vermiş...

Sümme seeltühû fe-a'tanî. "Sonra yine istedim, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine verdi."Sümme seeltühû fe-a'tanî. "Sonra yine istedim, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine verdi." Sümme seeltühû fe-a'tanî. "Yine istemiş, arkasından yine vermiş." Sümme seeltühû fe-a'tanî. "Yine istemiş, arkasından yine vermiş."

Fe kâle sallallahu aleyhi ve sellem. "Peygamber Efendimiz sonra da demiş ki; Fe kâle sallallahu aleyhi ve sellem. "Peygamber Efendimiz sonra da demiş ki;

Üç kere; o istiyor veriyor, o istiyor veriyor, o istiyor veriyor.Üç kere; o istiyor veriyor, o istiyor veriyor, o istiyor veriyor. Her isteyişinde isteyişini bir kere boş çevirmiyor.Her isteyişinde isteyişini bir kere boş çevirmiyor. İnsanın kesp ettiği şeyin en helâli şu ayakları kullanarak, İnsanın kesp ettiği şeyin en helâli şu ayakları kullanarak, şu elleri kullanarak, şu alın terleyerek yapılan kazançtır!" şu elleri kullanarak, şu alın terleyerek yapılan kazançtır!"

"Zahmetsiz istemek yoluyla değil, bu işi yapma. "Zahmetsiz istemek yoluyla değil, bu işi yapma. Çalış, çabala; öyle kazan!" diye tavsiye etmiş oluyor. İstemek kötüdür, istememek iyidir. Çalış, çabala; öyle kazan!" diye tavsiye etmiş oluyor. İstemek kötüdür, istememek iyidir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem istemeyi sahabesine yasak etmişti, "İstemeyin!" demişti.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem istemeyi sahabesine yasak etmişti, "İstemeyin!" demişti. Onlar da istememeye çok dikkat ederlerdi. Bizler de istemeyelim.Onlar da istememeye çok dikkat ederlerdi. Bizler de istemeyelim. Şahsen de istemeyelim, milletçe de istemeyelim. Şahsen de istemeyelim, milletçe de istemeyelim.

Elhamdülillah, hazinelerimiz doldu, silah sanayine yatıracağız; yabancı şirketlerElhamdülillah, hazinelerimiz doldu, silah sanayine yatıracağız; yabancı şirketler "Aman ihaleyi ben kazanayım, ben kazanayım, ben kazanayım…" diye etrafımızda pervane gibi dolaşıyor."Aman ihaleyi ben kazanayım, ben kazanayım, ben kazanayım…" diye etrafımızda pervane gibi dolaşıyor. Demek ki millette para varmış. Hiç istemeyelim. Demek ki millette para varmış. Hiç istemeyelim.

Ne Amerika'dan isteyelim!.. Çünkü kaşığıyla veriyor, sapıyla göz çıkartıyor. Ne Amerika'dan isteyelim!.. Çünkü kaşığıyla veriyor, sapıyla göz çıkartıyor. Kaşığıyla verirken kaşığın ucuyla insanın gözünü çıkartıyor, gözünü oyuyor alimallah.Kaşığıyla verirken kaşığın ucuyla insanın gözünü çıkartıyor, gözünü oyuyor alimallah. O bakımdan "Senin olsun, hiç istemiyorum!" diyelim. Allah'ın izniyle kendimiz her şeyi yaparız. O bakımdan "Senin olsun, hiç istemiyorum!" diyelim. Allah'ın izniyle kendimiz her şeyi yaparız. Hiçbir şey istememeyi esas alırsak her şeyi yaparız. Tarık b. Ziyad ne yapmış? Hiçbir şey istememeyi esas alırsak her şeyi yaparız.

Tarık b. Ziyad ne yapmış?

Mücahitler Cebelitarık'ı geçtikten sonra İspanya topraklarına ayak basıncaMücahitler Cebelitarık'ı geçtikten sonra İspanya topraklarına ayak basınca "Yakın gemileri!" demiş, gemileri yaktırmış. "Yakın gemileri!" demiş, gemileri yaktırmış. Gemilerin hepsini yakmışlar; yelkenler, tahta gemiler çatır çatır yanmış gitmiş.Gemilerin hepsini yakmışlar; yelkenler, tahta gemiler çatır çatır yanmış gitmiş. Diyor ki; "Ey askerler! Arkanız düşman gibi deniz, önünüz deniz gibi düşman!" Diyor ki;

"Ey askerler! Arkanız düşman gibi deniz, önünüz deniz gibi düşman!"

Ne güzel söylemiş. Arkadaki deniz ama geçilecek gibi bir şey değil ki! İçine girse boğulur. Ne güzel söylemiş. Arkadaki deniz ama geçilecek gibi bir şey değil ki! İçine girse boğulur.

"Arkanız size düşman gibi deniz, önünüz de deniz gibi çok düşman!" "Arkanız size düşman gibi deniz, önünüz de deniz gibi çok düşman!"

"Çarpışın!" demiş. Çarpışmışlar, Allah'ın lütfuyla muzaffer olmuşlar. "Çarpışın!" demiş. Çarpışmışlar, Allah'ın lütfuyla muzaffer olmuşlar. Çünkü ümit yok, geriye dönme imkânı yok.Çünkü ümit yok, geriye dönme imkânı yok. Gemileri yakmasaydı düşmanın kalabalığını, deniz gibi fazla olduğunu görünce,Gemileri yakmasaydı düşmanın kalabalığını, deniz gibi fazla olduğunu görünce, biraz sıkışınca gemiye gideceklerdi; yelkenleri açıp geriye gideceklerdi.biraz sıkışınca gemiye gideceklerdi; yelkenleri açıp geriye gideceklerdi. Komutan onu başından sezinlemiş. Kendi gemilerini çatır çatır yaktırmış.Komutan onu başından sezinlemiş. Kendi gemilerini çatır çatır yaktırmış. "Başka çare yok, düşmanla çarpışacaksınız!" demiş. Biz de öyle yaparsak biz de her şeyi elde ederiz. "Başka çare yok, düşmanla çarpışacaksınız!" demiş. Biz de öyle yaparsak biz de her şeyi elde ederiz.

Amerika'dan alıyoruz. Neden alıyoruz? Amerika'dan alıyoruz.

Neden alıyoruz?

Modası geçmiş, Kore harbine girmiş çıkmış, kurşunlarla delik deşik olmuş cipleri boyayıp bize gönderiyor. Modası geçmiş, Kore harbine girmiş çıkmış, kurşunlarla delik deşik olmuş cipleri boyayıp bize gönderiyor. Parasız veriyor, yedek parçasından para alıyor; yine yüzü astarından fazlaya geliyor!Parasız veriyor, yedek parçasından para alıyor; yine yüzü astarından fazlaya geliyor! Kullanılmış arabayı alıyoruz, fazlaya geliyor. Amerika bir yardım yapacak: Kullanılmış arabayı alıyoruz, fazlaya geliyor.

Amerika bir yardım yapacak:

"Yardım yaparım ama Kıbrıs'a şu tavizi ver. Kendi memleketinde şunu yap."Yardım yaparım ama Kıbrıs'a şu tavizi ver. Kendi memleketinde şunu yap. Benden şu malı al…" diyor. Bizim ithalatımız, dış borcumuz şu kadar artıyor. Hepsi oyun!Benden şu malı al…" diyor. Bizim ithalatımız, dış borcumuz şu kadar artıyor. Hepsi oyun! Alavere dalavere. Sonunda yine zarar bizim! Alavere dalavere. Sonunda yine zarar bizim!

Onun için "Senin hiçbir şeyini istemiyorum. Onun için "Senin hiçbir şeyini istemiyorum. Al senin yapacağın yardım sana ait olsun!" deyip kendi işimizi kendimiz helâlinden görmeliyiz.Al senin yapacağın yardım sana ait olsun!" deyip kendi işimizi kendimiz helâlinden görmeliyiz. Birbirimizden istemediğimiz gibi kâfirden de hiç istememeliyiz.Birbirimizden istemediğimiz gibi kâfirden de hiç istememeliyiz. Peygamber Efendimiz'e birisi bir şey getirip vermek istedi de, Efendimiz; Peygamber Efendimiz'e birisi bir şey getirip vermek istedi de, Efendimiz;

"Biz mü'minler, kâfirlerden bir şey almayız!" dedi. Almadı! "Biz mü'minler, kâfirlerden bir şey almayız!" dedi.

Almadı!
O onur olsaydı şimdiye kadar çoktan uçak da yapmıştık, diğer aletleri de silahları da yapmıştık.O onur olsaydı şimdiye kadar çoktan uçak da yapmıştık, diğer aletleri de silahları da yapmıştık. O onuru, haysiyeti, o şerefi kaybettiğimiz için bu durumlara geliyoruz.O onuru, haysiyeti, o şerefi kaybettiğimiz için bu durumlara geliyoruz. Millet neredeyse turistlerin pabucunun altını yalayacak! Millet neredeyse turistlerin pabucunun altını yalayacak!

Yâ Hamza! İnne'd-dünyâ hadiretün hulvetün fe-men ehazehâ bi-hakkıhâ bûrikeYâ Hamza! İnne'd-dünyâ hadiretün hulvetün fe-men ehazehâ bi-hakkıhâ bûrike lehû ve rubbe mütehavvıdın fî mâli'llahi ve mâli Resûlihî lehü'n-nâru. lehû ve rubbe mütehavvıdın fî mâli'llahi ve mâli Resûlihî lehü'n-nâru.

"Hamza" diye hitap ettiği, amcası; Abdulmattalib'in oğlu olan Hamza. "Hamza" diye hitap ettiği, amcası; Abdulmattalib'in oğlu olan Hamza. Hamza b. Abdulmuttalip.Hamza b. Abdulmuttalip. Peygamber Efendimiz Hz. Hamza'ya seyyidü'ş-şühedâ; "Şehitlerin efendisi en üstünü." Peygamber Efendimiz Hz. Hamza'ya seyyidü'ş-şühedâ; "Şehitlerin efendisi en üstünü."

Uhud harbinde şehit olunca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona çok üzüldü.Uhud harbinde şehit olunca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona çok üzüldü. Vahşi onu şehit etti, o Vahşi de sonradan müslüman oldu.Vahşi onu şehit etti, o Vahşi de sonradan müslüman oldu. Ebû Süfyan'ın karısının kölesiydi. Azatlık alacağım diye o zaman öldürdü.Ebû Süfyan'ın karısının kölesiydi. Azatlık alacağım diye o zaman öldürdü. Çünkü Ebû Süfyan'ın karısı "Öldürürsen seni azad edeceğim!" diye vaat etmişti. Çünkü Ebû Süfyan'ın karısı "Öldürürsen seni azad edeceğim!" diye vaat etmişti.

O, "Hürriyetimi alayım." diye arkasında pusu kurdu, hançeriyle yaklaştı. O, "Hürriyetimi alayım." diye arkasında pusu kurdu, hançeriyle yaklaştı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in o mübarek amcasını arkasından şehit etti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in o mübarek amcasını arkasından şehit etti.

[Hz. Hamza] kahramanca çarpışıyorken arkasından şehit etti. [Hz. Hamza] kahramanca çarpışıyorken arkasından şehit etti. Ama kaderin cilvesine bak ki bu Vahşi de müslüman oldu, Süfyan da müslüman oldu,Ama kaderin cilvesine bak ki bu Vahşi de müslüman oldu, Süfyan da müslüman oldu, karısı Hint de müslüman oldu; radıyallahu anhüm ecmaîn. karısı Hint de müslüman oldu; radıyallahu anhüm ecmaîn. Allah onları sonradan yine doğru yola döndürdü. Ama o şehit oldu.Allah onları sonradan yine doğru yola döndürdü. Ama o şehit oldu. Peygamber Efendimiz ona hitaben buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz ona hitaben buyurmuş ki;

Yâ Hamza! İnne'd-dünyâ hadiretün hulvetün fe-men ehazehâ bi-hakkıhâ. Yâ Hamza! İnne'd-dünyâ hadiretün hulvetün fe-men ehazehâ bi-hakkıhâ. "Ey Hamza! Dünya tatlıdır,yeşilliktir, hoş görünüşlüdür ama ona gerektiği mevkii vermek lazım "Ey Hamza! Dünya tatlıdır,yeşilliktir, hoş görünüşlüdür ama ona gerektiği mevkii vermek lazım ve onu hakkıyla almak lazım." ve onu hakkıyla almak lazım."

Hakkı mukabilinde almak, haksız yere almamak lazım ve ona gerektiği kadar değer vermek lazım.Hakkı mukabilinde almak, haksız yere almamak lazım ve ona gerektiği kadar değer vermek lazım. Kimseye muhtaç olmayacak kadar dünyalık lazım. Kimseye muhtaç olmayacak kadar dünyalık lazım. "Allah namerde, merde muhtaç etmesin!" diye helâlinden almak lazım. "Allah namerde, merde muhtaç etmesin!" diye helâlinden almak lazım.

"Kim böyle yaparsa; helâliyle ve gerektiği kadar alırsa o zaman hayrını görür."Kim böyle yaparsa; helâliyle ve gerektiği kadar alırsa o zaman hayrını görür. Mübarek, helâlinden aldığı zaman aldığı şeyin hayrını görür. Mübarek, helâlinden aldığı zaman aldığı şeyin hayrını görür. " Bu dünyalıktan tatlıdır hoştur o zaman helâlinden alırsa hayrını görür. " Bu dünyalıktan tatlıdır hoştur o zaman helâlinden alırsa hayrını görür.

Ama kim Allah'ın ve Resûlullah'ın malına dalarsa; ganimet malına, Ama kim Allah'ın ve Resûlullah'ın malına dalarsa; ganimet malına, zekâta toplanılmış olanlara kim dalarsa, onları haramdan zekâta toplanılmış olanlara kim dalarsa, onları haramdan yağmalamaya kalkarsa o zaman cehenneme düşer. yağmalamaya kalkarsa o zaman cehenneme düşer.

Lehü'n-nâr. "O zaman ona cehennem olur, gelir başı belaya girer." Lehü'n-nâr. "O zaman ona cehennem olur, gelir başı belaya girer."

Bu ekseriya memurların karşı karşıya bulunduğu tehlikedir. Bu ekseriya memurların karşı karşıya bulunduğu tehlikedir.

Memurlar vazifeliler, kendilerinin olmayan birtakım mallara hâkim durumunda bulunurlar,Memurlar vazifeliler, kendilerinin olmayan birtakım mallara hâkim durumunda bulunurlar, memuriyetleri dolayısıyla kontrolden kaçırıp ellerindeki imkânı kendi lehlerine kullanırlarsa,memuriyetleri dolayısıyla kontrolden kaçırıp ellerindeki imkânı kendi lehlerine kullanırlarsa, iç ederlerse, parayı kendi zimmetlerine geçirirlerse iç ederlerse, parayı kendi zimmetlerine geçirirlerse o zaman geçirir ama cehenneme düşmeyi göze alıyor. Cehennemde cezasını çeker. o zaman geçirir ama cehenneme düşmeyi göze alıyor. Cehennemde cezasını çeker.

Almayacak! Harama el uzatmayacak!Almayacak! Harama el uzatmayacak! Peygamber Efendimiz; "Ganimet malından bir ayakkabı bağcığı alsa cehennemden bir ateşten bağ almıştır!" diyor. Peygamber Efendimiz;

"Ganimet malından bir ayakkabı bağcığı alsa cehennemden bir ateşten bağ almıştır!" diyor.

"Hakkım olmayan bir bağcık aldım canım, azıcık bir şey aldım…" "Hakkım olmayan bir bağcık aldım canım, azıcık bir şey aldım…"

Azı çoğu yok; cehennemden bir bağcık almış, demektir!Azı çoğu yok; cehennemden bir bağcık almış, demektir! O bakımdan memuriyeti olanlar; eline bir vesileyle başkalarının malları gelmiş olanlar;O bakımdan memuriyeti olanlar; eline bir vesileyle başkalarının malları gelmiş olanlar; vakıf, dernek gibi birtakım sebeplerle hayır paraları kendisine verilen kimseler; vakıf, dernek gibi birtakım sebeplerle hayır paraları kendisine verilen kimseler; bir ticarethanede kasada oturan ve sair para işlerinde ambar memurluğundabir ticarethanede kasada oturan ve sair para işlerinde ambar memurluğunda malların başında veyahut piyasadan satın alınacak şeyleri alma durumunda olan kimseler… malların başında veyahut piyasadan satın alınacak şeyleri alma durumunda olan kimseler… Bunlar çok tehlikeyle karşı karşıyadır. Benim yakınlarım anlatıyor: Bunlar çok tehlikeyle karşı karşıyadır.

Benim yakınlarım anlatıyor:

Kendisi imalatçı, tornacılık yapıyor. Kendisine bir metal parçası verilirse Kendisi imalatçı, tornacılık yapıyor. Kendisine bir metal parçası verilirse "Bunun gibi yüz tane istiyorum, bin tane istiyorum..." "Tamam yaparım. "Bunun gibi yüz tane istiyorum, bin tane istiyorum..."

"Tamam yaparım.
Tanesi 15 lira, 17 lira…" Fiyat biçilir, yapar. Tanesi 15 lira, 17 lira…"

Fiyat biçilir, yapar.

Adam fabrikadan geliyormuş: "Bunu Kaça yaparsın?" "Tanesini 15 liraya yaparım." Adam fabrikadan geliyormuş:

"Bunu Kaça yaparsın?"

"Tanesini 15 liraya yaparım."

"Hayır, biz sana 20 lira verelim!.." Kendisi 15 istiyor! "Hayır, biz sana 20 lira verelim!.."

Kendisi 15 istiyor!

"Biz sana 20 lira verelim ama sen faturayı keserken 25 lira yaz. Parçayı 25 liraya yapmış gibi yap!" "Biz sana 20 lira verelim ama sen faturayı keserken 25 lira yaz. Parçayı 25 liraya yapmış gibi yap!"

Ne olacak? 5 lirasını imalatçı alacak; 5 lirasını ötekiler, şirketin mubayaa memuru alacak! Ne olacak?

5 lirasını imalatçı alacak; 5 lirasını ötekiler, şirketin mubayaa memuru alacak!
Müdürüyle bilmem neyiyle bölüşecekler, haramı zıkkımlanacaklar.Müdürüyle bilmem neyiyle bölüşecekler, haramı zıkkımlanacaklar. Bunu da razı etmek için istediği fiyattan 5 lira fazla teklif ediyorlar ki resmî faturayı öyle versin! Bunu da razı etmek için istediği fiyattan 5 lira fazla teklif ediyorlar ki resmî faturayı öyle versin!

Allah'tan korkmayan bir insan "Tamam kardeşim." der düşünür ki;Allah'tan korkmayan bir insan "Tamam kardeşim." der düşünür ki; "Bir parçadan 15 lira alacak yerde 20 lira alırsam"Bir parçadan 15 lira alacak yerde 20 lira alırsam şu kadar bin adet olduğuna göre şu kadar kârım olur…" şu kadar bin adet olduğuna göre şu kadar kârım olur…"

Kâr olmaz! Çünkü bir insanın hainlik yapmasına destek oluyor.Kâr olmaz! Çünkü bir insanın hainlik yapmasına destek oluyor. Oradan kendisi kâr etmez! Öteki alanlarda mânevî bakımdan kâr etmez. Oradan kendisi kâr etmez! Öteki alanlarda mânevî bakımdan kâr etmez. Bu dünyada biraz gelişirler ama bir yerden bir patlak verir. Bu dünyada biraz gelişirler ama bir yerden bir patlak verir. Ya karısı kendisine hıyanet eder boynuzlanır, ya çocuğu eğri yola gider yüzü kızarır Ya karısı kendisine hıyanet eder boynuzlanır, ya çocuğu eğri yola gider yüzü kızarır ya kendisinin hastalığı artar, derman bulunmaz dertlere düşerya kendisinin hastalığı artar, derman bulunmaz dertlere düşer veyahut da âhirette de nice cezalara uğrar.veyahut da âhirette de nice cezalara uğrar. Böyle yapmamak lazım. Bu bir hıyanet şekli olmuş oluyor. Böyle yapmamak lazım. Bu bir hıyanet şekli olmuş oluyor.

Veyahut ambarda mal var. O hesabı belli değil.Veyahut ambarda mal var. O hesabı belli değil. Oraya buraya gönderiyor, onun parasını alıyor. Sonra da bir kibrit çakıyor: Oraya buraya gönderiyor, onun parasını alıyor. Sonra da bir kibrit çakıyor:

"Yangın oldu!" Kundaklıyor, kabahati örtülüyor."Yangın oldu!"

Kundaklıyor, kabahati örtülüyor.
Buna benzer şeyi gazetelerden okuyoruz. Ambar memurları, mubayaa memurları yapabilir. Buna benzer şeyi gazetelerden okuyoruz. Ambar memurları, mubayaa memurları yapabilir.

"Hepsi yapar!" mânasına değil, yapar ama cehennemden bir avuç ateş almış olur,"Hepsi yapar!" mânasına değil, yapar ama cehennemden bir avuç ateş almış olur, cehenneme düşmeyi göze almış olur! cehenneme düşmeyi göze almış olur!

Her şeyimiz kale gibi sağlam olacak. Haram yemeyeceğiz, haram yedirmeyeceğiz:Her şeyimiz kale gibi sağlam olacak. Haram yemeyeceğiz, haram yedirmeyeceğiz: Yememek bir hüner, yedirmemek bir ikinci hüner! Yememek bir hüner, yedirmemek bir ikinci hüner! İnsanın, başkasının oyununa da alet olmaması lazım. İnsanın, başkasının oyununa da alet olmaması lazım.

"Ne yapalım, hiç müşteri bulamıyorum…" Allah helâlinden versin. "Ne yapalım, hiç müşteri bulamıyorum…"

Allah helâlinden versin.
Varsın bulma, bulmazsan bulma! Öyle müşteri olacağına olmasın! Varsın bulma, bulmazsan bulma! Öyle müşteri olacağına olmasın!

O arkadaş anlatıyor: "Hangisi gelse böyle teklif yapıyor! O arkadaş anlatıyor: "Hangisi gelse böyle teklif yapıyor!

Gazeteler; "Doğru düzgün, ciddi bir müteahhitlik yapmak istediğin zaman, Gazeteler; "Doğru düzgün, ciddi bir müteahhitlik yapmak istediğin zaman, rüşvet vermediğin zaman işin yürümüyor.rüşvet vermediğin zaman işin yürümüyor. Bir ihracat ithalat yapacağın zaman işin yürümüyor. Hayalî ihracat oluyor!" diyor, görüyoruz. Bir ihracat ithalat yapacağın zaman işin yürümüyor. Hayalî ihracat oluyor!" diyor, görüyoruz. imansızlıktan, Allah'tan korkmamaktan kaynaklanan devlet malını yağmalamaya yönelik bir sürü şey!imansızlıktan, Allah'tan korkmamaktan kaynaklanan devlet malını yağmalamaya yönelik bir sürü şey! Ama bunların sebebi dine kıymet vermemek olduğundan ettiğini buluyor, ilgililer de ettiğini buluyor.Ama bunların sebebi dine kıymet vermemek olduğundan ettiğini buluyor, ilgililer de ettiğini buluyor. Dine, dindara kıymet vermiyorlar; onları düşman yerine koyuyorlar,Dine, dindara kıymet vermiyorlar; onları düşman yerine koyuyorlar, sonra kendileri de beladan kurtulmuyorlar! Her yerde hıyanet! sonra kendileri de beladan kurtulmuyorlar! Her yerde hıyanet!

Emniyet müdürü casus çıkıyor!.. Neden? Emniyet müdürü casus çıkıyor!..

Neden?

Oraya Allah'tan korkan insan getirseydin kafasını kessen sır vermezdi! Oraya Allah'tan korkan insan getirseydin kafasını kessen sır vermezdi!

O bakımdan, Allah bize yaptığımız hizmetlerde haktan ayrılmamayı nasip eylesin, O bakımdan, Allah bize yaptığımız hizmetlerde haktan ayrılmamayı nasip eylesin, harama sapmamayı, helâllerle beslenmeyi, haram yememeyi nasip eylesin. harama sapmamayı, helâllerle beslenmeyi, haram yememeyi nasip eylesin. Velev biraz meyil edecek gibi olsa bile Allah o şerri nasip etmesin, yapamasın. Velev biraz meyil edecek gibi olsa bile Allah o şerri nasip etmesin, yapamasın.

Peygamber Efendimiz; küçükken, daha Peygamberlik gelmeden kendisi; Peygamber Efendimiz; küçükken, daha Peygamberlik gelmeden kendisi; "Bu sefer de ben gideyim, şu düğünü seyredeyim." demiş, müşriklerin düğününü seyretmek istemiş."Bu sefer de ben gideyim, şu düğünü seyredeyim." demiş, müşriklerin düğününü seyretmek istemiş. Arkadaşları gitmişler.Arkadaşları gitmişler. Yolda bir uyku basmış, düğüne gidememiş. Bir de bakmış ki sabah oldu. Yolda uyumuş kalmış. Yolda bir uyku basmış, düğüne gidememiş. Bir de bakmış ki sabah oldu. Yolda uyumuş kalmış.

Neden? Allahu Teâlâ Peygamber Efendimiz'e çalgı, türkü gibi şeyleri seyrettirtmek istemiyor. Neden?

Allahu Teâlâ Peygamber Efendimiz'e çalgı, türkü gibi şeyleri seyrettirtmek istemiyor.

Allah bizim haramlarla ilişkimizi kessin, bizi o tarafa uğratmasın,Allah bizim haramlarla ilişkimizi kessin, bizi o tarafa uğratmasın, haram yiyen insanlardan da uzak etsin.haram yiyen insanlardan da uzak etsin. Daima helâl yiyen, namuslu, dürüst, mert, kahraman, fedakâr, yiğitDaima helâl yiyen, namuslu, dürüst, mert, kahraman, fedakâr, yiğit arkadaşlarla işleri yapmayı, yürütmeyi nasip eylesin. arkadaşlarla işleri yapmayı, yürütmeyi nasip eylesin.

Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele… Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2