Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Tevbe ve Sözünde Durmanın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Rebîü'l-Evvel 1421 / 15.06.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Tevbe Ettikten Sonra Tekrar Günah İşlemek, Allah’tan (cc) Ümit Kesilmez Affedicidir, La İlahe İllallah Zikrinin Önemi, Duada İhlasla | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tevbe ve Sözünde Durmanın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

12 Rebîü'l-Evvel 1421 / 15.06.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Tevbe Ettikten Sonra Tekrar Günah İşlemek, Allah’tan (cc) Ümit Kesilmez Affedicidir, La İlahe İllallah Zikrinin Önemi, Duada İhlasla | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Vessalâtü vesselâmü âlâ seyyidinâ muhammedinVessalâtü vesselâmü âlâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve alâ âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'dü fe-kâle resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem:

İzâ kâle'l-abdü estağfirullâhe ve etûbü ileyhi fe-kâlehâ sümme âdeİzâ kâle'l-abdü estağfirullâhe ve etûbü ileyhi fe-kâlehâ sümme âde sümme kâlehâ sümme âde ketebellâhu fi'r-râbi'ati mine'l-kezzâbîne. sümme kâlehâ sümme âde ketebellâhu fi'r-râbi'ati mine'l-kezzâbîne.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

İzâ kâle'l-abdü estağfirullâhe ve etûbü ileyhi. "Kul, ben rabbimden mağfiret istiyorum, estağfirullah.İzâ kâle'l-abdü estağfirullâhe ve etûbü ileyhi. "Kul, ben rabbimden mağfiret istiyorum, estağfirullah. Allah beni afv ü mağfiret eylesin der." Ve etûbu ileyhi.Allah beni afv ü mağfiret eylesin der." Ve etûbu ileyhi. "Be ben günahtan döndüm, rabbime yöneldim derse." Estağfirullahe ve etûbu ileyh'in mânası bu. "Be ben günahtan döndüm, rabbime yöneldim derse." Estağfirullahe ve etûbu ileyh'in mânası bu.

Sümme âde. "Sonra dönerse." Sümme âde. "Sonra dönerse."

Yani hem beni affet Allahım ben günahtan dönüm, artık iyi kul olacağım dedi,Yani hem beni affet Allahım ben günahtan dönüm, artık iyi kul olacağım dedi, hem döndü yani yine günahlara daldı, yani sözünde durmadı, iyi kul olmadı. hem döndü yani yine günahlara daldı, yani sözünde durmadı, iyi kul olmadı.

Fe-kâlehâ sümme âde. "Bunu söylerse, yine dönerse sözünden, yine sözünde durmazsa."Fe-kâlehâ sümme âde. "Bunu söylerse, yine dönerse sözünden, yine sözünde durmazsa." Sümme kâlehâ sümme âde. "Sonra bunu yine söyleyip yine günaha dönerse."Sümme kâlehâ sümme âde. "Sonra bunu yine söyleyip yine günaha dönerse." Ketebehullâhu. "Allah onu yazar." Fi'r-râbi'ati. "Dördüncüde." Ketebehullâhu. "Allah onu yazar." Fi'r-râbi'ati. "Dördüncüde." Mine'l-kezzâbîne. "Çok yalancı herifler arasına yazar." Mine'l-kezzâbîne. "Çok yalancı herifler arasına yazar."

Çünkü döndüm yâ Rabbi sana, bıraktım günahları yâ Rabbi, tamam artık iyi kul olacağım diyor,Çünkü döndüm yâ Rabbi sana, bıraktım günahları yâ Rabbi, tamam artık iyi kul olacağım diyor, yine yapıyor, diyor yine yapıyor, diyor yine yapıyor... yine yapıyor, diyor yine yapıyor, diyor yine yapıyor... Yani iyi kullukta sebat etmiyor, günaha dönüyor ve sözünde durmuyor. Yani iyi kullukta sebat etmiyor, günaha dönüyor ve sözünde durmuyor.

Tevbe bize kolay bir şey gibi geliyor. Yani estağfirullah ve etûbu ileyh.Tevbe bize kolay bir şey gibi geliyor. Yani estağfirullah ve etûbu ileyh. "Affet beni Allahım, ben sana yöneldim, günahtan döndüm.""Affet beni Allahım, ben sana yöneldim, günahtan döndüm." Bunu demek sevap, yani kul tevbe ederse sevap kazanır. Bunu demek sevap, yani kul tevbe ederse sevap kazanır. Hatta tevbe sözünü söylemeden dahi pişmalık duydu mu Allah affeder diye şeyler var. Hatta tevbe sözünü söylemeden dahi pişmalık duydu mu Allah affeder diye şeyler var.

Tevbe aslında hayatını, yönünü yeniden düzenleyip, yönünü değiştirip Cenâb-ı Hakk'a dönmek demektir.Tevbe aslında hayatını, yönünü yeniden düzenleyip, yönünü değiştirip Cenâb-ı Hakk'a dönmek demektir. Tâbe-yetûbü, "yanlış yolu bırakıp doğruya dönmek" demek. Tâbe-yetûbü, "yanlış yolu bırakıp doğruya dönmek" demek. Arapça'da tevbe "dönüş" mânasına geliyor. Arapça'da tevbe "dönüş" mânasına geliyor.

Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh Kûfe Mescidi'ne girmiş,Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh Kûfe Mescidi'ne girmiş, bakmış birisi estağfirullah ve etûbu ileyh estağfirullah ve etûbu ileyh diyor, demiş ki; bakmış birisi estağfirullah ve etûbu ileyh estağfirullah ve etûbu ileyh diyor, demiş ki; "Bu yalancıların tevbesidir." Yani sadece lafını söylüyorsun. "Bu yalancıların tevbesidir." Yani sadece lafını söylüyorsun. Haliyle dönecek, yani hali güzel bir müslüman hâline dönecek. Hali kötü durumda kalmayacak.Haliyle dönecek, yani hali güzel bir müslüman hâline dönecek. Hali kötü durumda kalmayacak. Sözünü söyleyip de özünü değiştirmezse, işini değiştirmezse o zaman iyi olmuyor. Sözünü söyleyip de özünü değiştirmezse, işini değiştirmezse o zaman iyi olmuyor. Yani tevbe büyük bir iş. Yani tevbe büyük bir iş.

Nitekim Tevbe sûresinde de üç kişinin tevbeye nâil olması anlatılıyor Kur'ân-ı Kerîm'de,Nitekim Tevbe sûresinde de üç kişinin tevbeye nâil olması anlatılıyor Kur'ân-ı Kerîm'de, hayretler içinde kalıyoruz biz. Yani 50 küsur gün öyle sıkıntı çekmiş tevbe dediği halde, hayretler içinde kalıyoruz biz. Yani 50 küsur gün öyle sıkıntı çekmiş tevbe dediği halde, öyle daralmış, öyle bunalım geçirmiş, öyle baskı olmuş, öyle daralmış, öyle bunalım geçirmiş, öyle baskı olmuş, ondan sonra Cenâb-ı Hak tevbesini kabul eylemiş. Yani oyuncak değil, ciddi bir iş. ondan sonra Cenâb-ı Hak tevbesini kabul eylemiş. Yani oyuncak değil, ciddi bir iş.

Biz bu işi artık oyuncak hâline getirmeyelim. Yani söz verdik mi sözümüzde duralım.Biz bu işi artık oyuncak hâline getirmeyelim. Yani söz verdik mi sözümüzde duralım. Döndük deyince dönmüş olalım, yolumuzu dönelim.Döndük deyince dönmüş olalım, yolumuzu dönelim. Böyle döndüm deyip dönmezse, affet beni Allahım, bir daha yapmayacağım deyip yaparsa;Böyle döndüm deyip dönmezse, affet beni Allahım, bir daha yapmayacağım deyip yaparsa; bir, iki, üç, artık dördüncüde Allah onu kezzâb insanlar zümresine yazar. Kezzâb ne demek? bir, iki, üç, artık dördüncüde Allah onu kezzâb insanlar zümresine yazar.

Kezzâb ne demek?

Kizbi, yalanı çok söyleyen kimse demek.Kizbi, yalanı çok söyleyen kimse demek. Yani birkaç defa yalan söylese kâzib derler, yalan söylüyor, yalancı, yalan söyleyen derler.Yani birkaç defa yalan söylese kâzib derler, yalan söylüyor, yalancı, yalan söyleyen derler. Ama kezzâb dedi mi yalancılığı meslek edinmiş artık,Ama kezzâb dedi mi yalancılığı meslek edinmiş artık, işi gücü yalan çünkü döndüm diyor dönmemiş, bıraktım diyor bırakmamış. O zaman iyi olmuyor. işi gücü yalan çünkü döndüm diyor dönmemiş, bıraktım diyor bırakmamış. O zaman iyi olmuyor.

Bütün bunlara rağmen aşk ile, sıdk ile ben iyi kul olacağım diye döndüğü halde insan hata ederse,Bütün bunlara rağmen aşk ile, sıdk ile ben iyi kul olacağım diye döndüğü halde insan hata ederse, hata etmemeye çalışacak, kendisini çok tutacak da, hata ederse yine tevbe edecek.hata etmemeye çalışacak, kendisini çok tutacak da, hata ederse yine tevbe edecek. Çünkü Allah'ın rahmetinden ümit kesmek de yok.Çünkü Allah'ın rahmetinden ümit kesmek de yok. Yâ Rabbi ben zayıf bir kulum, bak işte yine şey yapamadım, beni affet.. yine de tevbe edecek.Yâ Rabbi ben zayıf bir kulum, bak işte yine şey yapamadım, beni affet.. yine de tevbe edecek. Allah'tan ümit kesip Allah benim tevbemi kabul etmez diye bir düşüncenin içine girmek de yok çünkü; Allah'tan ümit kesip Allah benim tevbemi kabul etmez diye bir düşüncenin içine girmek de yok çünkü;

İnnellâhe yağfiru'z-zünûbe cemîâ innehû hüve'l-ğafûru'r-rahîm âyet-i kerîmesi var.İnnellâhe yağfiru'z-zünûbe cemîâ innehû hüve'l-ğafûru'r-rahîm âyet-i kerîmesi var. Gafûru'r-rahîm'dir, afv ü mağfiret eder. Gafûru'r-rahîm'dir, afv ü mağfiret eder.

İzâ kâle'l-abdu'l-müslimü lâ ilâhe illallah harakati's-semâvâti hattâ takife beyne yedeyillâhiİzâ kâle'l-abdu'l-müslimü lâ ilâhe illallah harakati's-semâvâti hattâ takife beyne yedeyillâhi fe-yekûlü uskunî fe-tekûlü keyfe eskünü ve lem yuğfer li-kâilîfe-yekûlü uskunî fe-tekûlü keyfe eskünü ve lem yuğfer li-kâilî fe-yekûlü mâ ecraytüki alâ lisânihî illâ ve kad ğafartü lehû. fe-yekûlü mâ ecraytüki alâ lisânihî illâ ve kad ğafartü lehû.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş bu ikinci hadîs-i şerîf. Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş bu ikinci hadîs-i şerîf.

"Müslüman kul lâ ilâhe illallah deyince.." "Müslüman kul lâ ilâhe illallah deyince.."

Lâ ilâhe illallah, "Allah var, şerîki, nazîri yok, ondan başka mâbut yok, başkasına tapmak yanlış,Lâ ilâhe illallah, "Allah var, şerîki, nazîri yok, ondan başka mâbut yok, başkasına tapmak yanlış, sadece Allah'a kul olmak lazım" mânasına. sadece Allah'a kul olmak lazım" mânasına.

"Bu söz, lâ ilâhe illallah kelime-i tevhîdi, bu söz." Harakati's-semâvâti."Bu söz, lâ ilâhe illallah kelime-i tevhîdi, bu söz." Harakati's-semâvâti. "Bütün yedi kat semayı yarıp geçer." Çatır çatır yırtıp geçer semayı. "Bütün yedi kat semayı yarıp geçer."

Çatır çatır yırtıp geçer semayı.
Hani jet uçağı gidiyor ya, yırtıp geçer yedi kat semayı. Hani jet uçağı gidiyor ya, yırtıp geçer yedi kat semayı.

Hattâ takife beyne yedeyillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna varıp orada duruncaya kadar." Hattâ takife beyne yedeyillâhi. "Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna varıp orada duruncaya kadar."

Lâ ilâhe illallah böyle semaları yırtıp, yırta yırta geçip gider huzûr-u ilâhiye. Lâ ilâhe illallah böyle semaları yırtıp, yırta yırta geçip gider huzûr-u ilâhiye.

Fe-yekûlü. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki." Fe-yekûlü. "Allahu Teâlâ hazretleri buyurur ki." Üskünî. "Sakin ol, telaşlanma, dur, sükûnete er." der Allah ona.Üskünî. "Sakin ol, telaşlanma, dur, sükûnete er." der Allah ona. Fe-tekûlü. "Bu kelime-i tevhîd sözü, lâ ilâhe illallah sözü der ki."Fe-tekûlü. "Bu kelime-i tevhîd sözü, lâ ilâhe illallah sözü der ki." Keyfe eskünü. "Nasıl sükûnete ereyim, nasıl durayım?"Keyfe eskünü. "Nasıl sükûnete ereyim, nasıl durayım?" Ve lem yuğfer li-kâilî. "Beni söyleyen kul mağfiret olunmadan nasıl sükûnete ereyim,Ve lem yuğfer li-kâilî. "Beni söyleyen kul mağfiret olunmadan nasıl sükûnete ereyim, nasıl sakin olayım?" der. Fe-yekûlü. "Allahu Teâlâ hazretleri ona buyurur ki." nasıl sakin olayım?" der. Fe-yekûlü. "Allahu Teâlâ hazretleri ona buyurur ki." Mâ ecreytüki alâ lisânihî. "Ben seni onun dudakları arasından çıkarttığım zaman."Mâ ecreytüki alâ lisânihî. "Ben seni onun dudakları arasından çıkarttığım zaman." İllâ ve kad ğafartü lehû. "Ben onu zaten afv ü mağfiret ettim."İllâ ve kad ğafartü lehû. "Ben onu zaten afv ü mağfiret ettim." O zaman lâ ilâhe illallah dedi diye mağfiret eyledim buyurur. O zaman lâ ilâhe illallah dedi diye mağfiret eyledim buyurur.

Onun için kelime-i tevhîdi çok çok söyleyeceğiz, tevhid hatimleri yapacağız.Onun için kelime-i tevhîdi çok çok söyleyeceğiz, tevhid hatimleri yapacağız. Tevhid yılındayız, tevhid asrına başladık, bu asır tevhid asrı olacak.Tevhid yılındayız, tevhid asrına başladık, bu asır tevhid asrı olacak. Allah'tan gayrıya tapanlar bırakacak bu yanlışlığı, bıraksın diye biz çalışacağız, nasihat edeceğiz,Allah'tan gayrıya tapanlar bırakacak bu yanlışlığı, bıraksın diye biz çalışacağız, nasihat edeceğiz, söyleyeceğiz, tebliğ vazifemizi yapacağız, Allah'ın has dinini öğretmeye gayret edeceğiz,söyleyeceğiz, tebliğ vazifemizi yapacağız, Allah'ın has dinini öğretmeye gayret edeceğiz, zalimlerin zulmünü, kâfirlerin küfrünü, müşriklerin şirkini alt etmeye cihad edeceğiz, uğraşacağızzalimlerin zulmünü, kâfirlerin küfrünü, müşriklerin şirkini alt etmeye cihad edeceğiz, uğraşacağız ve Allah'ın sözünü, kelimesini yüceltmeye gayret edeceğiz, îlây-i kelimetullah yapmaya gayret edeceğiz. ve Allah'ın sözünü, kelimesini yüceltmeye gayret edeceğiz, îlây-i kelimetullah yapmaya gayret edeceğiz.

Allah bizi kendi dinine en güzel tarzda hizmet eyleyenlerinden eylesin. Allah bizi kendi dinine en güzel tarzda hizmet eyleyenlerinden eylesin.

Ve üçüncü hadîs-i şerîf, müjdeli, yine konuyla ilgili düştü. Ve üçüncü hadîs-i şerîf, müjdeli, yine konuyla ilgili düştü.

İzâ kâle'l-abdü yâ rabbi yâ rabbi kâlellâhu lebbeyke abdî sel tu'tahû. İzâ kâle'l-abdü yâ rabbi yâ rabbi kâlellâhu lebbeyke abdî sel tu'tahû.

"Kul, yâ Rabbi, ey benim mevlam, ey benim rabbim, ey benim yaradanım derse;"Kul, yâ Rabbi, ey benim mevlam, ey benim rabbim, ey benim yaradanım derse; yâ Rabbi derse, yâ Rabbi derse Allahu Teâlâ hazretleri der ki, buyurur ki."yâ Rabbi derse, yâ Rabbi derse Allahu Teâlâ hazretleri der ki, buyurur ki." Lebbeyke abdî. "Buyur ey kulum, buyur ey kulum, sen ne dilersen dile."Lebbeyke abdî. "Buyur ey kulum, buyur ey kulum, sen ne dilersen dile." Tu'tahû. "İstediğin şey sana ihsan olunacak, verilecek." Tu'tahû. "İstediğin şey sana ihsan olunacak, verilecek."

İstediğini bahşedeceğim, istediğin sana bahşolunacak,İstediğini bahşedeceğim, istediğin sana bahşolunacak, Allahu Teâlâ hazretleri iste istediğini vereceğim der.Allahu Teâlâ hazretleri iste istediğini vereceğim der. Onun için bu "yâ Rabbi" demek, yâ Rabbi, yâ Rabbi demek, yâ Rabbi demekte de ısrar etmek çok önemlidir. Onun için bu "yâ Rabbi" demek, yâ Rabbi, yâ Rabbi demek, yâ Rabbi demekte de ısrar etmek çok önemlidir.

Bir hadîs-i şerîf daha geçmişti eski derslerimizde, kardeşlerimiz hatırlayacaklar.Bir hadîs-i şerîf daha geçmişti eski derslerimizde, kardeşlerimiz hatırlayacaklar. Kul yâ Rabbi der, şundan, kusurundan dolayı Allah ona nazar etmez. Kul yâ Rabbi der, şundan, kusurundan dolayı Allah ona nazar etmez. Kul yine yâ Rabbi der, yine kusurlu olduğundan dolayı Allah ona yine nazar eylemez. Kul yine yâ Rabbi der, yine kusurlu olduğundan dolayı Allah ona yine nazar eylemez. Sonra [yine ısrarla] yâ Rabbi diye yine devam edince Allahu Teâlâ hazretleri buyururmuş ki; Sonra [yine ısrarla] yâ Rabbi diye yine devam edince Allahu Teâlâ hazretleri buyururmuş ki;

Yâ melâiketî. "Ey benim meleklerim!" Kad istahyaytü min abdî. "Ben bu kulumdan utandım."Yâ melâiketî. "Ey benim meleklerim!" Kad istahyaytü min abdî. "Ben bu kulumdan utandım." Ve leyse lehû rabbun ğayrî. "Onun benden başka mevlası yok, yâ Rabbi deyip duruyor,Ve leyse lehû rabbun ğayrî. "Onun benden başka mevlası yok, yâ Rabbi deyip duruyor, ben ona afv ü mağfiret etmemekten utandım, şahit olun ben onu afv ü mağfiret ediyorum." buyurur. ben ona afv ü mağfiret etmemekten utandım, şahit olun ben onu afv ü mağfiret ediyorum." buyurur.

Bunlardan anlıyoruz ki duada ısrar edeceğiz. Ama ihlasla, yani yalancıların tevbesi tarzında değil.Bunlardan anlıyoruz ki duada ısrar edeceğiz. Ama ihlasla, yani yalancıların tevbesi tarzında değil. Yani içimizden, "Ben bu işi yapmam ya!" filan diyerekten değil, "Sözümde durmam ya!" diyerek değil,Yani içimizden, "Ben bu işi yapmam ya!" filan diyerekten değil, "Sözümde durmam ya!" diyerek değil, ihlâs ile dua etmeye, Allah demeye, yâ Rabbi demeye devam edeceğiz.ihlâs ile dua etmeye, Allah demeye, yâ Rabbi demeye devam edeceğiz. Ayağımız yine kayarsa başaramazsak yine kalkacağız, yine gayret edeceğiz.Ayağımız yine kayarsa başaramazsak yine kalkacağız, yine gayret edeceğiz. Ama laubalilik yok, gevşeklik yok, sözünde durmamak yok. Durmaya çalışacağız. Ama laubalilik yok, gevşeklik yok, sözünde durmamak yok. Durmaya çalışacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize tevfîkini refik eylesin, geçmişlerimize rahmeylesin,Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize tevfîkini refik eylesin, geçmişlerimize rahmeylesin, bizleri lütfu keremiyle ıslah eylesin, evlatlarımızı hayırlı evlatlar eylesin, cümlemize temiz,bizleri lütfu keremiyle ıslah eylesin, evlatlarımızı hayırlı evlatlar eylesin, cümlemize temiz, hayırlı kazançlar nasip eylesin; müşkül işlerimizi, dertlerimizi, üzüntülerimizi feraha tebdil eylesin;hayırlı kazançlar nasip eylesin; müşkül işlerimizi, dertlerimizi, üzüntülerimizi feraha tebdil eylesin; bizi dünyada âhirette bahtiyar kullarından eylesin. el-Fâtiha. bizi dünyada âhirette bahtiyar kullarından eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2