Namaz Vakitleri

28 Cemâziye'l-Âhir 1446
29 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:22
Öğle
13:11
İkindi
15:30
Akşam
17:51
Yatsı
19:17
Detaylı Arama

Tur-u Sinâ’da Mûsâ As’a Kitap Verilmesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Safer 1420 / 18.05.1999
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

Mûsâ AS’ın Tur Dağı’na Gitmesi, İsrâiloğulları’nın Buzağıya Tapması, Kırk Günlük İbadet | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tur-u Sinâ’da Mûsâ As’a Kitap Verilmesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Safer 1420 / 18.05.1999
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in daha iyi anlaşılması için yaptığı sohbetler Ak-Radyo’da başladı (29. 09. 1998).

Bu sohbetler bir saat kadar sürüyordu ve salı akşamları Ak-Radyodan yayınlanıyordu. 4 Şubat 2001 günü elim bir trafik kazası sonucu vefat edinceye kadar devam etti. Vefat etmeden önce yaptıkları son sohbette, Bakara Sûresi’nin 223. ayeti anlatılmıştır.

Hocamız bu sohbetlerinde İbn-i Kesir tefsirini takip ediyordu. Zaman zaman Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tefsirinden ve İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri’nin tefsirinden nakiller yaptığı da oluyordu. Fâtiha’dan başlayıp, sırayla her sohbette birkaç ayet okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 30 Ocak 2001 günü yaptığı son tefsir sohbetinde, Bakara Sûresi’nin 224. ayetine kadar gelmişti.

Derslerde, önce o gün izah edilecek ayet-i kerimelerin metinleri okunuyor, kısaca meali veriliyor. Sonra ayetlerin sebeb-i nüzûlü hadis-i şeriflerle izah ediliyor. Ondan sonra, ilgili diğer ayetlerle ve hadis-i şeriflerle ayeti kerimelerin açıklaması yapılıyor. Ashaptan, tabiinden görüşler naklediliyor. Sohbetin sonunda da çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyor.

Mûsâ AS’ın Tur Dağı’na Gitmesi, İsrâiloğulları’nın Buzağıya Tapması, Kırk Günlük İbadet | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü. Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Cenab-ı Hak cümlemizi iki cihanda mutlu eylesin,Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Cenab-ı Hak cümlemizi iki cihanda mutlu eylesin, bahtiyar eylesin, muratlarınıza nail ve vâsıl eylesin. bahtiyar eylesin, muratlarınıza nail ve vâsıl eylesin. Bu tefsir sohbetinde Bakara sûre-i şerîfinin 51. âyet-i kerîmesi ve devamını konu edinmek istiyorum Bu tefsir sohbetinde Bakara sûre-i şerîfinin 51. âyet-i kerîmesi ve devamını konu edinmek istiyorum ve 48. âyeti kerîmeden itibaren hatırlayacaksınız geçtiğimiz haftalardaki sohbetlerden Cenab-ı Hak;ve 48. âyeti kerîmeden itibaren hatırlayacaksınız geçtiğimiz haftalardaki sohbetlerden Cenab-ı Hak; "Ey İsrailoğulları benim size bahşettiğim nimetimi hatırlayın,"Ey İsrailoğulları benim size bahşettiğim nimetimi hatırlayın, sizi o zamanın insanından nice nice nimetler vererek sizi o zamanın insanından nice nice nimetler vererek nice nice üstünlüklerle tahsil eylemiştim, bunları unutmayın. nice nice üstünlüklerle tahsil eylemiştim, bunları unutmayın. Âhir zaman peygamberine tabi olun.Âhir zaman peygamberine tabi olun. Benim gönderdiğim son peygamberim sevgili habibi edibimin buyruğunu tutun emrine girin." Benim gönderdiğim son peygamberim sevgili habibi edibimin buyruğunu tutun emrine girin." manasında hitaplar başlamıştı.manasında hitaplar başlamıştı. Ve bu nimetlerin sayılması yâd edilmesi zikredilmesi sıralanması âyet-i kerîmeler de gelmişti. Ve bu nimetlerin sayılması yâd edilmesi zikredilmesi sıralanması âyet-i kerîmeler de gelmişti. 49. Âyet-i kerimede; ve iz necceynâkum min âli fir'avne.49. Âyet-i kerimede; ve iz necceynâkum min âli fir'avne. Ben hani sizi Firavun'un zulmünden kurtarmıştım diye oBen hani sizi Firavun'un zulmünden kurtarmıştım diye o Firavun'un evlatları öldürmesi erkek çocukları öldürmesi zulmünden kurtarışını hatırlatmıştı. Firavun'un evlatları öldürmesi erkek çocukları öldürmesi zulmünden kurtarışını hatırlatmıştı.

İkincisi 50. âyet-i kerimede; size denizi yarmıştım,İkincisi 50. âyet-i kerimede; size denizi yarmıştım, düşmanlarınız arkadan kovalarken sizi yakalayacakken siz geçmişinizdedüşmanlarınız arkadan kovalarken sizi yakalayacakken siz geçmişinizde Firavun denizin içinde sizin gözünüzün önünde boğulmuştu, o manzarayı görmüştünüz. Firavun denizin içinde sizin gözünüzün önünde boğulmuştu, o manzarayı görmüştünüz. Hatırlayın bunu diye nimetleri böyle saymaya devam ediyor.Hatırlayın bunu diye nimetleri böyle saymaya devam ediyor. Bu, Bakara sûresinin bu bölümünde böylece 13 kadar nimeti arka arkaya yahudilere hatırlatarak;Bu, Bakara sûresinin bu bölümünde böylece 13 kadar nimeti arka arkaya yahudilere hatırlatarak; benim size bunca tarihte yapmış olduğum lütufları nimetleri hatırlayın.benim size bunca tarihte yapmış olduğum lütufları nimetleri hatırlayın. Siz Peygamber nedir bilen, vahiy nedir bilen, Allah'ın varlığını tanıyan bir kavimsiniz.Siz Peygamber nedir bilen, vahiy nedir bilen, Allah'ın varlığını tanıyan bir kavimsiniz. İlk defa siz karşı çıkmayın böyle Allah'ın peygamberine Allah'ın vahyine Kuran-ı Kerîm'ine İlk defa siz karşı çıkmayın böyle Allah'ın peygamberine Allah'ın vahyine Kuran-ı Kerîm'ine Muhammed Mustafa'ya diye hatırlatmalar devam ediyor idi. Muhammed Mustafa'ya diye hatırlatmalar devam ediyor idi.

51. âyet-i kerîme; Bismillahirrahmanirrahim. 51. âyet-i kerîme;

Bismillahirrahmanirrahim.

Ve iz vâadnâ mûsâ erbaîne leyleten summettehaztumul icle min ba'dihî ve entum zâlimûn. Ve iz vâadnâ mûsâ erbaîne leyleten summettehaztumul icle min ba'dihî ve entum zâlimûn.

Hani ben azimüşşan alemlerin Rabbi, mevlânız, hâlıkınız; Mûsa ile 40 gece vaatleşmiştim. Hani ben azimüşşan alemlerin Rabbi, mevlânız, hâlıkınız; Mûsa ile 40 gece vaatleşmiştim. Siz o esnada buzağıyı kendinize ilah ve put edinmiştiniz.Siz o esnada buzağıyı kendinize ilah ve put edinmiştiniz. Onun arkasından Mûsa aleyhisselam Tur Dağı'na bu vaade gidince ve böylece yani puta tapmak,Onun arkasından Mûsa aleyhisselam Tur Dağı'na bu vaade gidince ve böylece yani puta tapmak, mü'min bir kavme puta tapmak çok büyük bir zulüm, çok büyük bir günah.mü'min bir kavme puta tapmak çok büyük bir zulüm, çok büyük bir günah. Böylece zalim günahkâr insanlar durumuna düşmüştünüz. Böylece zalim günahkâr insanlar durumuna düşmüştünüz.

Summe afevnâ ankum min ba'di zâlike Summe afevnâ ankum min ba'di zâlike

Sonra şartlarımı, emirlerimi yerine getirince bu suçunuzdan sonra ben gene kavim olarak sizi affetmiştim.Sonra şartlarımı, emirlerimi yerine getirince bu suçunuzdan sonra ben gene kavim olarak sizi affetmiştim. Suçlular cezalandıktan sonra tevbe edenlere affetmiştim. Suçlular cezalandıktan sonra tevbe edenlere affetmiştim. Yine bunu bilip de aklınızı başınıza toplayıp da tevbe edesiniz diyeYine bunu bilip de aklınızı başınıza toplayıp da tevbe edesiniz diye buyuruluyor bu 51 ve 52. âyet-i kerîmelerde. 53. âyet-i kerîmede de; buyuruluyor bu 51 ve 52. âyet-i kerîmelerde.

53. âyet-i kerîmede de;

Ve iz âteynâ mûsâl kitâbe vel furkâne leallekum tehtedûn. Ve iz âteynâ mûsâl kitâbe vel furkâne leallekum tehtedûn.

Hani Mûsa'ya ben azimüşşan kitap vermiştim.Hani Mûsa'ya ben azimüşşan kitap vermiştim. Ve Furkan'ı vermiştim ta ki doğru yolu bulasınız, hidayet üzere yürüyesiniz diye Ve Furkan'ı vermiştim ta ki doğru yolu bulasınız, hidayet üzere yürüyesiniz diye buyuruluyor 53. âyet-i kerîmede. buyuruluyor 53. âyet-i kerîmede.

54. âyet-i kerîmede de oraya kadar anlatmayı nasip olursa düşünüyorum. 54. âyet-i kerîmede de oraya kadar anlatmayı nasip olursa düşünüyorum.

Ve iz kâle mûsâ li kavmihî yâ kavmi Ve iz kâle mûsâ li kavmihî yâ kavmi

Mûsa kavmine demişti ki: Ey kavmim, siz çok büyük günah işlediniz.Mûsa kavmine demişti ki: Ey kavmim, siz çok büyük günah işlediniz. Kendi kendinize zulüm ettiniz, zalim insan durumuna düştünüz, kendinizi kötü duruma düşürdünüz.Kendi kendinize zulüm ettiniz, zalim insan durumuna düştünüz, kendinizi kötü duruma düşürdünüz. Böylece kendinize kendiniz kötülük yaptınız.Böylece kendinize kendiniz kötülük yaptınız. Buzağıyı böyle heykel olarak karşınıza alıp da ona tapınmak suretiyleBuzağıyı böyle heykel olarak karşınıza alıp da ona tapınmak suretiyle yaradanınıza yönelin, tevbe edin.yaradanınıza yönelin, tevbe edin. Kendilerini öldürün, nefislerinizi öldürün.Kendilerini öldürün, nefislerinizi öldürün. Bu, rabbinizin nazarında, huzurunda sizin için daha hayırlı olur, daha hayırlıdır demişti.Bu, rabbinizin nazarında, huzurunda sizin için daha hayırlı olur, daha hayırlıdır demişti. Sizde bu emirleri, ihtarları nazarı dikkate alıp da mucibince amel edince, gerekeni yapınca Sizde bu emirleri, ihtarları nazarı dikkate alıp da mucibince amel edince, gerekeni yapınca size teveccüh buyurmuştu.size teveccüh buyurmuştu. Hiç şüphesiz ki o teveccüh edicilerin en çok teveccüh edenidir. Hiç şüphesiz ki o teveccüh edicilerin en çok teveccüh edenidir. Merhametlilerin en merhametlisidir.Merhametlilerin en merhametlisidir. Çok teveccühkârdır, çok merhametlidir, tevvaptır, rahimdir diye Çok teveccühkârdır, çok merhametlidir, tevvaptır, rahimdir diye 54. Âyet-i kerîmede bugünkü sohbetimin hududu bitmiş oluyor.54. Âyet-i kerîmede bugünkü sohbetimin hududu bitmiş oluyor. Ondan sonra yine beni İsrail'den hangi nimetleri ihsan ettiğini hangi yönlerden onları üstün kıldığını Ondan sonra yine beni İsrail'den hangi nimetleri ihsan ettiğini hangi yönlerden onları üstün kıldığını tahtil ettiğini belirtmeye devam ediyor. tahtil ettiğini belirtmeye devam ediyor. Bunların karşısında bu nimetlerin karşısında beni İsrail'in nasıl tavır takındığını anlatmaya çalışacağım.Bunların karşısında bu nimetlerin karşısında beni İsrail'in nasıl tavır takındığını anlatmaya çalışacağım. Bu fasıl nasıl başlamıştı ya beni İsrail 48. Ayeti kerime Bu fasıl nasıl başlamıştı ya beni İsrail 48. Ayeti kerime Ey İsrailoğulları benim size İhsan ettiğim nimetimi hatırlayın veEy İsrailoğulları benim size İhsan ettiğim nimetimi hatırlayın ve 47. Ayeti kerimeydi özür dilerim hatırlayın ve ben sizi âlemlere tafsil etmiştim diye başlıyordu. 47. Ayeti kerimeydi özür dilerim hatırlayın ve ben sizi âlemlere tafsil etmiştim diye başlıyordu.

Erbaîne leyleten. İlk âyette "Musa aleyhisselâm ile kırk gece vaatleşmiştik" buyuruyor.Erbaîne leyleten. İlk âyette "Musa aleyhisselâm ile kırk gece vaatleşmiştik" buyuruyor. Ben azimüşşan vâatleşmiştim. O azamet ettiği hitap şekli, ulu ifade olduğu için hep böyle söyleniyor. Ben azimüşşan vâatleşmiştim. O azamet ettiği hitap şekli, ulu ifade olduğu için hep böyle söyleniyor.

Hz.Musa ile Allah'ın Vaadleşmesi Bu kırk gece vaadleşme ne zaman oldu? Hz.Musa ile Allah'ın Vaadleşmesi

Bu kırk gece vaadleşme ne zaman oldu?

Benî İsrail Firavun'un önünden kaçtığı, Bahr-i Kürzüm denilen yahutBenî İsrail Firavun'un önünden kaçtığı, Bahr-i Kürzüm denilen yahut bugün Kızıldeniz diye isimlendirdiğimiz denizden geçti.bugün Kızıldeniz diye isimlendirdiğimiz denizden geçti. O kimyevî madde çok olduğun Şap Denizi de deniliyor. Oradan geçti. Benî İsrail selamete çıktı. O kimyevî madde çok olduğun Şap Denizi de deniliyor. Oradan geçti. Benî İsrail selamete çıktı.

Ve Allahu Teâlâ hazretleri kendisine manevi iltifatlarda bulunmak, bilgiler vermek, Ve Allahu Teâlâ hazretleri kendisine manevi iltifatlarda bulunmak, bilgiler vermek, peygamberliği ona ihsan etmek ve vahyini ona telkin etmek üzere Musa aleyhisselâm'apeygamberliği ona ihsan etmek ve vahyini ona telkin etmek üzere Musa aleyhisselâm'a Tûr Dağı'na gelmesini emretti. Cenab-ı Hak buna vaadnâ kelimesiyle işaret buyuruyor.Tûr Dağı'na gelmesini emretti. Cenab-ı Hak buna vaadnâ kelimesiyle işaret buyuruyor. Vaadna yani vaatleşmek. Vaadna yani vaatleşmek.

Biz buna bugünkü dilde randevu diyoruz.Biz buna bugünkü dilde randevu diyoruz. Ama ben öyle demek istemiyorum, yabancı kelime kullanmak istemiyorum.Ama ben öyle demek istemiyorum, yabancı kelime kullanmak istemiyorum. Sözleşme yeri, buluşma yeri veya vakti denilebilir.Sözleşme yeri, buluşma yeri veya vakti denilebilir. Randevu yerine Arapça'da mikad veya miad deniliyor.Randevu yerine Arapça'da mikad veya miad deniliyor. Miad vaad kelimesinden geliyor, mikadde vakit kelimesinden geliyor. Miad vaad kelimesinden geliyor, mikadde vakit kelimesinden geliyor.

Musa aleyhisselâm Rabbinin daveti üzerine Rabbiyle münâcât etmeye, vahiy almaya Tûr dağınaMusa aleyhisselâm Rabbinin daveti üzerine Rabbiyle münâcât etmeye, vahiy almaya Tûr dağına o mübarek dağa gitti. Tûr İbranice'de dağ demek. Bütün dağlara tûr denilebilir.o mübarek dağa gitti. Tûr İbranice'de dağ demek. Bütün dağlara tûr denilebilir. Musa aleyhisselâm'ın gittiği dağ Tûr-i Sîna, Sina Dağı veya Kur'ân-ı Kerîm'de harekelendiği şekildeMusa aleyhisselâm'ın gittiği dağ Tûr-i Sîna, Sina Dağı veya Kur'ân-ı Kerîm'de harekelendiği şekilde Tûr-i Seynâ'e. Musa aleyhisselâm oraya insanlardan uzak tek başına gitti. Tûr-i Seynâ'e. Musa aleyhisselâm oraya insanlardan uzak tek başına gitti.

Ne zaman gitti? Ne zaman gitti?

Ve vaadnâ Mûsâ selâsîne leyleten ve etmemnâhâ bi aşrin. "Kulum Musa'yı davet eylemiştim, onunla otuz günlüğüne vaatleşmiştimVe vaadnâ Mûsâ selâsîne leyleten ve etmemnâhâ bi aşrin. "Kulum Musa'yı davet eylemiştim, onunla otuz günlüğüne vaatleşmiştim ve onu on gün daha besleyerek kırka tamamlamıştım" buyuruluyor. ve onu on gün daha besleyerek kırka tamamlamıştım" buyuruluyor.

Başka bir âyet-i kerîmede, Araf sûresinde; Başka bir âyet-i kerîmede, Araf sûresinde;

Müfessirlerin beyanına göre bu kırk günün otuz günü Zilkâde ayına tesadüf etmiş,Müfessirlerin beyanına göre bu kırk günün otuz günü Zilkâde ayına tesadüf etmiş, eklenen on günü de Zilhicce ayının on gününe tekabül etmiş. eklenen on günü de Zilhicce ayının on gününe tekabül etmiş.

Zilkade ve Zilhicce ayı hacılarımızın yollandığı hac mevsimi içindeki aylardır. Zilkade ve Zilhicce ayı hacılarımızın yollandığı hac mevsimi içindeki aylardır. Ramazan'dan sonra Şevval ondan sonra Zilkâde geliyor, sonra Zilhicce geliyor hac oluyor. Ramazan'dan sonra Şevval ondan sonra Zilkâde geliyor, sonra Zilhicce geliyor hac oluyor. Bu üç aya hac ayları denir. Demek ki Zilkâde ve Zilhicce mübarek bir mevsim. Bu üç aya hac ayları denir.

Demek ki Zilkâde ve Zilhicce mübarek bir mevsim.
Musa aleyhisselâm'da o zaman da Cenab-ı Mevla'nın huzuruna Sina Dağı'na, Tûr-i Seynâ'ya çağrılmış.Musa aleyhisselâm'da o zaman da Cenab-ı Mevla'nın huzuruna Sina Dağı'na, Tûr-i Seynâ'ya çağrılmış. Şimdi orada Cenab-ı Mevla kendisine vahyini ilahi emirleri vahy etmiş ve levhalar üzerine Şimdi orada Cenab-ı Mevla kendisine vahyini ilahi emirleri vahy etmiş ve levhalar üzerine yazılı olarak bu vahiyleri Musa aleyhisselâm almış. Bu kırk gün içinde kavmine gelmiş. yazılı olarak bu vahiyleri Musa aleyhisselâm almış. Bu kırk gün içinde kavmine gelmiş.

Musa aleyhisselâm hakkında biraz bilgi vereyim. Musa aleyhisselâm İsrailoğullarındandır. Musa aleyhisselâm hakkında biraz bilgi vereyim. Musa aleyhisselâm İsrailoğullarındandır. İsrail İbranice'de "Allah'ın seçkin kulu, seçilmiş kulu mânasına veya Allah'ın doğrudan doğruyaİsrail İbranice'de "Allah'ın seçkin kulu, seçilmiş kulu mânasına veya Allah'ın doğrudan doğruya kulu" mânasına gelir diyor kitaplar. İsrail, Yakub aleyhisselâm'ın lakabı, kulu" mânasına gelir diyor kitaplar.

İsrail, Yakub aleyhisselâm'ın lakabı,
Yakub aleyhisselâm'da İbrahim aleyhisselâm'ın sülalesinden.Yakub aleyhisselâm'da İbrahim aleyhisselâm'ın sülalesinden. Yani mübarek bir sülale böyle devam ediyor. Yani mübarek bir sülale böyle devam ediyor. İbrahim aleyhisselâm'dan sonra İshak, ondan sonra Yakub aleyhisselâm nesil nesil böyle kademe kademe.İbrahim aleyhisselâm'dan sonra İshak, ondan sonra Yakub aleyhisselâm nesil nesil böyle kademe kademe. Yakup aleyhisselâm'ın oğlu biliyorsunuz Yusuf aleyhisselâm. Yakup aleyhisselâm'ın oğlu biliyorsunuz Yusuf aleyhisselâm. Kardeşleriyle olan maceradan sonra Mısır'a giden bir kervana satılıyor.Kardeşleriyle olan maceradan sonra Mısır'a giden bir kervana satılıyor. Mısır'da Aziz'in hanımı, Yusuf aleyhisselâm'ı köle diye satın alıyor böylece onun evine gelmiş oluyor.Mısır'da Aziz'in hanımı, Yusuf aleyhisselâm'ı köle diye satın alıyor böylece onun evine gelmiş oluyor. Bu olayların yani Yusuf aleyhisselâm'ın Mısır'a takdir-i ilahî ile gidişinin zamanı ileBu olayların yani Yusuf aleyhisselâm'ın Mısır'a takdir-i ilahî ile gidişinin zamanı ile Musa aleyhisselâm'ın Mısır'da doğuşu, peygamber oluşu arasında aşağı yukarıMusa aleyhisselâm'ın Mısır'da doğuşu, peygamber oluşu arasında aşağı yukarı beş yüz yıl olduğunu kitaplar söylüyor. Yani uzun bir zaman var. beş yüz yıl olduğunu kitaplar söylüyor. Yani uzun bir zaman var.

Demek ki İsrailoğulları Mısır'a Yakub aleyhisselâm'ın oğlu Yusuf'un böyle gönderilmesiyleDemek ki İsrailoğulları Mısır'a Yakub aleyhisselâm'ın oğlu Yusuf'un böyle gönderilmesiyle kök salmış oluyorlar. Orada çeşitli sıkıntılarla asırlar geçiyor. kök salmış oluyorlar. Orada çeşitli sıkıntılarla asırlar geçiyor. Sonra İsrailoğulları'dan yani Yakub aleyhisselâm sülalesinden, soyundanSonra İsrailoğulları'dan yani Yakub aleyhisselâm sülalesinden, soyundan Yusuf aleyhisselâm'ın kardeşlerinden Levi veya Laviy isimli evladındanYusuf aleyhisselâm'ın kardeşlerinden Levi veya Laviy isimli evladından dünyaya gelmiş Musa aleyhisselâm. Tam ismi Musa b. İmran. Babasının adı İmran. dünyaya gelmiş Musa aleyhisselâm. Tam ismi Musa b. İmran. Babasının adı İmran.

Şimdi Kızıldeniz'i geçtikten ve Firavun'un boğulduğunu gördükten sonra, o heyecanlı yolculuktan sonra Şimdi Kızıldeniz'i geçtikten ve Firavun'un boğulduğunu gördükten sonra, o heyecanlı yolculuktan sonra kavim bir yerde mola veriyor. Cenab-ı Mevla'nın davetine icabet etmek üzere, kavim bir yerde mola veriyor. Cenab-ı Mevla'nın davetine icabet etmek üzere, Musa aleyhisselâm Tûr dağına gidiyor kırk gün geçiyor. Erbaîn Arapça'da kırk demek.Musa aleyhisselâm Tûr dağına gidiyor kırk gün geçiyor. Erbaîn Arapça'da kırk demek. Erbaîne leyleten. "Kırk gece." Yani bir ay geceden başladığı için ve hilal göründüğü zamanErbaîne leyleten. "Kırk gece." Yani bir ay geceden başladığı için ve hilal göründüğü zaman yeni ay başladığı için -her zaman bunu Ramazan münasebetiyle Şevval münasebetiyle deyeni ay başladığı için -her zaman bunu Ramazan münasebetiyle Şevval münasebetiyle de zikrediyoruz- kırk gece denmiş. zikrediyoruz- kırk gece denmiş.

Yani günleriyle beraber kırk gece ama gece denmesinde başka hikmetler de vardır.Yani günleriyle beraber kırk gece ama gece denmesinde başka hikmetler de vardır. Çünkü geceleyin başka insanlar uyur herkes kendi hâline kalır.Çünkü geceleyin başka insanlar uyur herkes kendi hâline kalır. O zaman ibadetler çok kıymetli olur, göğün kapıları açılır.O zaman ibadetler çok kıymetli olur, göğün kapıları açılır. Münacat, dua, niyaz, ibadet, taat o zaman daha hoş bir şekilde olur.Münacat, dua, niyaz, ibadet, taat o zaman daha hoş bir şekilde olur. Onun için kırk gece denilmiş olabilir. Onun için kırk gece denilmiş olabilir.

İşte bu kırk gece geçmiş. Kolay değil bir ay on gün geçmiş. Sonra; İşte bu kırk gece geçmiş. Kolay değil bir ay on gün geçmiş. Sonra;

Ehaze'l-elvâh. "Tevrat'ın âyetlerini levhalar üzerine yazılı bir şekilde alarak" bu levhalarla Musa aleyhisselâm kavmine geliyor.Ehaze'l-elvâh. "Tevrat'ın âyetlerini levhalar üzerine yazılı bir şekilde alarak" bu levhalarla Musa aleyhisselâm kavmine geliyor. Artık o levhalar ne boydaydı hangi madde üzerine yazılmıştı Allahu âlem. Artık o levhalar ne boydaydı hangi madde üzerine yazılmıştı Allahu âlem. O levhalarla Musa aleyhisselâm kavmine geliyor ama o arada kavmi maalesef bir hatalı iş yapıyorlar. O levhalarla Musa aleyhisselâm kavmine geliyor ama o arada kavmi maalesef bir hatalı iş yapıyorlar.

Sümme'ttehaztümü'l-ıcle.Sümme'ttehaztümü'l-ıcle. Yani Allah Musa aleyhisselâm'a peygamberlik bahşetmek için Tûr'a çağırmışken, Yani Allah Musa aleyhisselâm'a peygamberlik bahşetmek için Tûr'a çağırmışken, "Ey Benî İsrail böyle peygamberin ümmetiyken, böyle iltifatlarla, korumalarla firavundan kurtulmuş"Ey Benî İsrail böyle peygamberin ümmetiyken, böyle iltifatlarla, korumalarla firavundan kurtulmuş denizi geçmişken siz buzağıyı - yani inek yavrusu nedir, danadır. - danayı kendinizedenizi geçmişken siz buzağıyı - yani inek yavrusu nedir, danadır. - danayı kendinize ilah, put edindiniz, böylece zalim, günahkar oldunuz; ilah, put edindiniz, böylece zalim, günahkar oldunuz; çok fecî iş yapmış, suç işlemiş insan durumuna düştünüz." buyruluyor. çok fecî iş yapmış, suç işlemiş insan durumuna düştünüz." buyruluyor.

Demek ki Cenab-ı Hak nimet vermiş, onlar nimete şükredeceklerken, peygamberin kıymetini bileceklerken; Demek ki Cenab-ı Hak nimet vermiş, onlar nimete şükredeceklerken, peygamberin kıymetini bileceklerken;

"Musa Efendimiz'e Allah peygamberlik verdi, bekleyelim, şurada ibadet ve taat edelim, "Musa Efendimiz'e Allah peygamberlik verdi, bekleyelim, şurada ibadet ve taat edelim, Cenab ı Hak bizi Firavun'dan kurtardı, daha evvelden de kesilmekten kurtardı,Cenab ı Hak bizi Firavun'dan kurtardı, daha evvelden de kesilmekten kurtardı, sonra da en sonunda arkamızdan kovalayan ordudan kurtardı. sonra da en sonunda arkamızdan kovalayan ordudan kurtardı. Gözümüzün önünde düşmanlar boğuldu, sulara gark oldu …" diye Gözümüzün önünde düşmanlar boğuldu, sulara gark oldu …" diye şükredip dua edeceklerken onlar buzağıya taptılar. şükredip dua edeceklerken onlar buzağıya taptılar.

Nasıl oldu bu suç, bu zulüm, bu fecî, kötü iş? Nasıl oldu bu suç, bu zulüm, bu fecî, kötü iş?

Samirî isminde bir kişi onların külliyatını yani süs ve ziynet eşyalarını yüzük, küpe, gerdanlıkSamirî isminde bir kişi onların külliyatını yani süs ve ziynet eşyalarını yüzük, küpe, gerdanlık neleri varsa topladı, eritti, altından bir buzağı yaptı . neleri varsa topladı, eritti, altından bir buzağı yaptı .

Fe ahrece lehüm ıclen ceseden lehû huvâr. Huvar böğürtü demek.Fe ahrece lehüm ıclen ceseden lehû huvâr. Huvar böğürtü demek. Yani "Bu altından buzağının içi boş olduğu için öyle esintili bir yere getirildiği zaman Yani "Bu altından buzağının içi boş olduğu için öyle esintili bir yere getirildiği zaman böyle içerden rüzgar bir taraftan girip, bir taraftan çıkarken bir böğürtü çıkıyordu." böyle içerden rüzgar bir taraftan girip, bir taraftan çıkarken bir böğürtü çıkıyordu."

Hani boş bir çubuk olan Ney'in içine de üflediğiniz zaman,Hani boş bir çubuk olan Ney'in içine de üflediğiniz zaman, deliklerin bazı yerlerini değiştirerek, açarak kapayarak sesleri değiştiriyorsunuz çeşitli sesler çıkıyor onun gibi. deliklerin bazı yerlerini değiştirerek, açarak kapayarak sesleri değiştiriyorsunuz çeşitli sesler çıkıyor onun gibi.

Böyle sanatkârane bir şekilde içi boş olan altından put meydana getirmiş,Böyle sanatkârane bir şekilde içi boş olan altından put meydana getirmiş, böyle bir dana heykeli yapmış. Bir tarafından hava girince öbür tarafından böğürtü sesi çıkıyor. böyle bir dana heykeli yapmış. Bir tarafından hava girince öbür tarafından böğürtü sesi çıkıyor. Borudan da borazandan da çıkıyor yani bunu yadırgamamak lazım. Borudan da borazandan da çıkıyor yani bunu yadırgamamak lazım.

İnsanoğulları maalesef işte böyle basit şeylere kanıyorlar.İnsanoğulları maalesef işte böyle basit şeylere kanıyorlar. "Ben bu olayı biliyorum dağda çobanlar bile odunları kesiyor kaval yapıyor kendisine"Ben bu olayı biliyorum dağda çobanlar bile odunları kesiyor kaval yapıyor kendisine veyahut ölmüş öküzün boynuzunun ucunu kesiyor üflediği zaman boru oluyor.veyahut ölmüş öküzün boynuzunun ucunu kesiyor üflediği zaman boru oluyor. Bu bildiğim bir şey." demediler de o buzağının böğürtüsüne, altından şaşalı görüntüsüne kandılar.Bu bildiğim bir şey." demediler de o buzağının böğürtüsüne, altından şaşalı görüntüsüne kandılar. Birde Mısır'da buzağıya tapınma geleneği olduğundan, mısırlıların tanrılarından birisi Birde Mısır'da buzağıya tapınma geleneği olduğundan, mısırlıların tanrılarından birisi inek şeklinde olduğundan yani eski alışkanlıklarını henüz atamamış olduklarından kavim içlerinden biriside inek şeklinde olduğundan yani eski alışkanlıklarını henüz atamamış olduklarından kavim içlerinden biriside biraz cafcaflı, kandırıcı sözler söyleyince tuttular o dana heykeline tapınmaya başladılar. biraz cafcaflı, kandırıcı sözler söyleyince tuttular o dana heykeline tapınmaya başladılar.

Bir kısmı tapındılar, bir kısmı da bunun fena olduğunu anladığı için tapınmaktan sakındılar, geri durdular.Bir kısmı tapındılar, bir kısmı da bunun fena olduğunu anladığı için tapınmaktan sakındılar, geri durdular. Harun aleyhisselâm'da başlarındaydı. O "yapmayın" dediği zaman Harun aleyhisselâm'da başlarındaydı. O "yapmayın" dediği zaman aralarında çok büyük bir çekişme olacak diye sert bir şekilde müdahale edememişti.aralarında çok büyük bir çekişme olacak diye sert bir şekilde müdahale edememişti. Musa aleyhisselâm geri dönünce çok sinirlendi. Musa aleyhisselâm geri dönünce çok sinirlendi.

Ayet-i kerîmelerde de bildiriliyor ki hatta hırsla, sinirlilikle kardeşi Harun aleyhisselâm'ın Ayet-i kerîmelerde de bildiriliyor ki hatta hırsla, sinirlilikle kardeşi Harun aleyhisselâm'ın sakalına yapıştı çekiştirmeye başladı. Çünkü Allah'ı bırakıpta puta tapınmak çok büyük bir suç. sakalına yapıştı çekiştirmeye başladı. Çünkü Allah'ı bırakıpta puta tapınmak çok büyük bir suç. Bir peygamber buna tahammül edemez. Bir peygamber buna tahammül edemez.

İnneküm le-tekûlûne kavlen azîmâ. Yani Allah'ın şanına layık olmayan söz söylendiği,İnneküm le-tekûlûne kavlen azîmâ. Yani Allah'ın şanına layık olmayan söz söylendiği, bir insana tanrılık payesi verildiği zaman, bir eşyaya elle yapılmış bir heykele tapınıldığı zamanbir insana tanrılık payesi verildiği zaman, bir eşyaya elle yapılmış bir heykele tapınıldığı zaman çok büyük zulüm oluyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin en kızdığı gazap ettiği bir şey. çok büyük zulüm oluyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin en kızdığı gazap ettiği bir şey. Allah'ın has kulları, Allah'ın emriyle hareket eden mübarek kulları da buna kızarlar.Allah'ın has kulları, Allah'ın emriyle hareket eden mübarek kulları da buna kızarlar. İşte Musa aleyhisselâm çok sinirlendi, kızdı yakasından, saçından, başından tutarak çekti.İşte Musa aleyhisselâm çok sinirlendi, kızdı yakasından, saçından, başından tutarak çekti. Harun aleyhisselam da dedi ki; "Benim saçımı, sakalımı çekme ey anamın oğlu.Harun aleyhisselam da dedi ki;

"Benim saçımı, sakalımı çekme ey anamın oğlu.
Çekindim, 'Benî İsrail'i tehlikeye düşürdün' dersin diye senin gelmeni bekledim." diye cevap verdi.Çekindim, 'Benî İsrail'i tehlikeye düşürdün' dersin diye senin gelmeni bekledim." diye cevap verdi. Bu büyük bir haksızlık.Bu büyük bir haksızlık. Allahu Teâlâ hazretleri bu haksızlığın muhakkak ki bir cezası var, bu cezayı verecek.Allahu Teâlâ hazretleri bu haksızlığın muhakkak ki bir cezası var, bu cezayı verecek. Çünkü zalim oldular. Çünkü zalim oldular. Peygamberin kavminin peygamberi, vahiy için, Allah'a ibadet için, münacat için Peygamberin kavminin peygamberi, vahiy için, Allah'a ibadet için, münacat için Cenab ı Mevla'nın emir buyurduğu, davet buyurduğu mübarek mahalle gittiğindeCenab ı Mevla'nın emir buyurduğu, davet buyurduğu mübarek mahalle gittiğinde arkadan olmadık bir iş yaptılar, kandılar. Toplumların, milletlerin çok dikkat etmesi lazım.arkadan olmadık bir iş yaptılar, kandılar.

Toplumların, milletlerin çok dikkat etmesi lazım.
Maalesef öyle ağzı laf yapan bazı insanlar veya bazı hünerli ustalar bir şeyler yapar.Maalesef öyle ağzı laf yapan bazı insanlar veya bazı hünerli ustalar bir şeyler yapar. Ama gerçekleri görmek, aldanmamak lazım. Sonu çok fena olur, o çok büyük zulümdür. Ama gerçekleri görmek, aldanmamak lazım. Sonu çok fena olur, o çok büyük zulümdür. Cenab-ı Hak kendinden gayrı ya tapınılmayı çok büyük zulüm saydığından çok büyük cezalarla cezalandırır. Cenab-ı Hak kendinden gayrı ya tapınılmayı çok büyük zulüm saydığından çok büyük cezalarla cezalandırır.

Sümme afevnâ anküm min ba'di zâlike lealleküm teşkurûn. Sümme afevnâ anküm min ba'di zâlike lealleküm teşkurûn. "Sonra ey İsrailoğulları, ey Yakub aleyhisselâm'dan gelme kavim,"Sonra ey İsrailoğulları, ey Yakub aleyhisselâm'dan gelme kavim, ey Musa aleyhisselâm gibi mübarek bir peygamberden tarih boyunca nesil nesil gelmiş olan kavimey Musa aleyhisselâm gibi mübarek bir peygamberden tarih boyunca nesil nesil gelmiş olan kavim af olunmak için neler yapılabildiyse yaptıktan sonra bizde kavim olarak sizi affetmiştik." af olunmak için neler yapılabildiyse yaptıktan sonra bizde kavim olarak sizi affetmiştik."

Min ba'di zâlike. Yani suç işlediniz diye bu suçu üzerinizde ebediyen bir leke olarak, Min ba'di zâlike. Yani suç işlediniz diye bu suçu üzerinizde ebediyen bir leke olarak, bir yük olarak bırakıp ta sizi affetmeden kahrımıza uğratmadık, affetmeden bırakmadık, affettik. bir yük olarak bırakıp ta sizi affetmeden kahrımıza uğratmadık, affetmeden bırakmadık, affettik. Afevnâ anküm mim ba'di zâlike. "Ben Azimüşşan bunu böyle yapmasına rağmen yahudi kavmini afetim." Afevnâ anküm mim ba'di zâlike. "Ben Azimüşşan bunu böyle yapmasına rağmen yahudi kavmini afetim." Lealleküm teşkurûn. "Taki şükredesiniz diye." Lealleküm teşkurûn. "Taki şükredesiniz diye." Tabi bir insan suçluyken affolununca yerlere kapanması, şükretmesi,Tabi bir insan suçluyken affolununca yerlere kapanması, şükretmesi, "affolundum" diye sevinmesi ve affeden Mevla'sına şükretmesi lazım geliyor. "affolundum" diye sevinmesi ve affeden Mevla'sına şükretmesi lazım geliyor.

Ama bu ayet-i kerimenin bir başka öneminde işaret ediyim, 51. ayet-i kerimeninAma bu ayet-i kerimenin bir başka öneminde işaret ediyim, 51. ayet-i kerimenin Kırk gün mahrem, sakin, hiç kimsenin olmadığı, kimsenin bilmediği, gelmediği bir yerdeKırk gün mahrem, sakin, hiç kimsenin olmadığı, kimsenin bilmediği, gelmediği bir yerde sırf Mevla'sıyla baş başa bulunmak. İşte böyle bir ibadet şekli hadîs-i şerîflerde de geçiyor.sırf Mevla'sıyla baş başa bulunmak.

İşte böyle bir ibadet şekli hadîs-i şerîflerde de geçiyor.
İbadetin çeşitleri var biliyorsunuz en kısa ibadet zikirdir. İbadetin çeşitleri var biliyorsunuz en kısa ibadet zikirdir. "Allah" diyorsunuz, bir anda Allah sözü ağzınızdan çıkınca sevaplı bir iş yapmış oluyorsunuz."Allah" diyorsunuz, bir anda Allah sözü ağzınızdan çıkınca sevaplı bir iş yapmış oluyorsunuz. En kısa ibadet zikir.En kısa ibadet zikir. Ondan sonra bildiğimiz ibadetlerden mesela namaz.Ondan sonra bildiğimiz ibadetlerden mesela namaz. Rekatına göre iki dakika, dört dakika, beş dakika veya uzun okursanız biraz daha fazla sürüyor o da bir ibadet. Rekatına göre iki dakika, dört dakika, beş dakika veya uzun okursanız biraz daha fazla sürüyor o da bir ibadet.

Sonra oruç. O biraz daha uzun, bir gündüz boyu sürüyor. Sonra oruç. O biraz daha uzun, bir gündüz boyu sürüyor. Yani fecri sadıktan güneşin batışına kadar sürüyor. Uzunca bir ibadet, süresi biraz daha geniş.Yani fecri sadıktan güneşin batışına kadar sürüyor. Uzunca bir ibadet, süresi biraz daha geniş. Sonra hac ibadeti var o bayağı uzun bir ibadet. Hacca gidilecek, yollarda geçen zamanlar var.Sonra hac ibadeti var o bayağı uzun bir ibadet. Hacca gidilecek, yollarda geçen zamanlar var. Zilhicce'nin sekizinde hacılar Mina'ya geçiyorlar, ondan sonra dokuzunda Arafat'ta toplanılıyor. Zilhicce'nin sekizinde hacılar Mina'ya geçiyorlar, ondan sonra dokuzunda Arafat'ta toplanılıyor. Muhakkak Arafat'ta vakfe yapılıyor. Onunda, bayram günü Müzdelife'ye geliniyor,Muhakkak Arafat'ta vakfe yapılıyor. Onunda, bayram günü Müzdelife'ye geliniyor, sabah namazı orda kılınıyor, kurbanlar kesiliyor, ondan sonra tıraş olunuyor, ihramdan çıkılıyor.sabah namazı orda kılınıyor, kurbanlar kesiliyor, ondan sonra tıraş olunuyor, ihramdan çıkılıyor. Ondan sonra farz tavaf yapılıyor vesaire… Yani hacda biraz daha uzunca bir ibadet. Ondan sonra farz tavaf yapılıyor vesaire… Yani hacda biraz daha uzunca bir ibadet.

Bu kırk günlük ibadet daha uzun bir ibadet. Yani ibadet maksadıyla bir yere gidiyor, kırk gün kalıyor. Bu kırk günlük ibadet daha uzun bir ibadet. Yani ibadet maksadıyla bir yere gidiyor, kırk gün kalıyor. Bu ibadete "erbaîn" derler. Bu ibadete "erbaîn" derler. Bu ibadet şekli âyet-i kerîmede geçtiği gibi hadîs-i şerîflerde de zikrediliyor. Bu ibadet şekli âyet-i kerîmede geçtiği gibi hadîs-i şerîflerde de zikrediliyor.

Peygamberimiz Efendimiz buyuruyor ki; Peygamberimiz Efendimiz buyuruyor ki;

Men ahlesa lillahi erbaîne sabahan.Men ahlesa lillahi erbaîne sabahan. "Kim kırk sabah, kırk gün Mevla'sına halis, muhlis ibadete kendini verir, o işe tahsis ederse;"Kim kırk sabah, kırk gün Mevla'sına halis, muhlis ibadete kendini verir, o işe tahsis ederse; zaharat yenabiu'l-hikmeti min kalbihî ila lisânihî. Gönlüden diline hikmet pınarları şarıl şarıl akmaya başlar"zaharat yenabiu'l-hikmeti min kalbihî ila lisânihî. Gönlüden diline hikmet pınarları şarıl şarıl akmaya başlar" Hadîs-i şeriflerde de böyle kırk gün ibadet etmek zikrediliyor. Hadîs-i şeriflerde de böyle kırk gün ibadet etmek zikrediliyor.

Bu âyet-i kerîmede de karşımızda işte; Ve iz vaadnâ Mûsâ erbaîne leyleten. Bu âyet-i kerîmede de karşımızda işte;

Ve iz vaadnâ Mûsâ erbaîne leyleten.
Kırk gece… Siyer kitaplarından, efendimizin hayatını anlatan eserlerden hatırlayacaksınız Peygamber Efendimiz'deKırk gece… Siyer kitaplarından, efendimizin hayatını anlatan eserlerden hatırlayacaksınız Peygamber Efendimiz'de peygamberlik gelmeden önce uzun zamanlar özellikle geceleri Hira mağarasında kalırdı. peygamberlik gelmeden önce uzun zamanlar özellikle geceleri Hira mağarasında kalırdı. Gündüzleri Hazreti Hatice validemiz ona yemeğini getirirdi. Gündüzleri Hazreti Hatice validemiz ona yemeğini getirirdi. O uzun zaman orda kalır yoğun bir şekilde ibadete kendisini verir, zikr ü fikr ü ibadet ve taat ile;O uzun zaman orda kalır yoğun bir şekilde ibadete kendisini verir, zikr ü fikr ü ibadet ve taat ile; tefekkür, tezekkür ile Mevla'sına ne güzel sevgisini, bağlılığını bildirirdi. tefekkür, tezekkür ile Mevla'sına ne güzel sevgisini, bağlılığını bildirirdi. Rabbinin rızasını, sevgisini kazanmıştı. İşte bu kırk güne erbaîn denilir. Rabbinin rızasını, sevgisini kazanmıştı. İşte bu kırk güne erbaîn denilir.

Farsça'da kırk çil veya çihil kelimesi ile ifade ediliyor. Çile sözü var. "Çile çekmek" deniliyor. Farsça'da kırk çil veya çihil kelimesi ile ifade ediliyor. Çile sözü var. "Çile çekmek" deniliyor. O da kırk günlük bir zaman ibadete, yoğun bir şekilde bir yere girip kendini vermek, çile çekmektir. O da kırk günlük bir zaman ibadete, yoğun bir şekilde bir yere girip kendini vermek, çile çekmektir. Yani uzunca bir ibadet olduğu için kolay değil, kırk gün, bir aydan on gün fazla bir süre.Yani uzunca bir ibadet olduğu için kolay değil, kırk gün, bir aydan on gün fazla bir süre. Çile çekmekte böyle meşakkatli şeylerde kullanılmış olduğu için dilimize geçmiş ama Çile çekmekte böyle meşakkatli şeylerde kullanılmış olduğu için dilimize geçmiş ama çoğu kimse çilenin dîni bir mânası olduğunu, bir ibadet olduğunu bilmiyor. çoğu kimse çilenin dîni bir mânası olduğunu, bir ibadet olduğunu bilmiyor.

Bazı tasavvuf kitaplarında da buna "halvet" deniliyor. Halvet yalnız kalmak demek. Bazı tasavvuf kitaplarında da buna "halvet" deniliyor. Halvet yalnız kalmak demek. Yani oradaki isimlendirme de o mânadan alınmış.Yani oradaki isimlendirme de o mânadan alınmış. Kişi yalnız, tek başına mevlasıyla baş başa kalıyor, tenhaya çekiliyor. Kişi yalnız, tek başına mevlasıyla baş başa kalıyor, tenhaya çekiliyor. Çünkü kalabalıkta insanlar birbirlerine söz söyler, hitab eder, meşgul eder.Çünkü kalabalıkta insanlar birbirlerine söz söyler, hitab eder, meşgul eder. Hatta çocuk imtihanı zorluysa tenha bir yer arar, gider orda çalışır. Hatta çocuk imtihanı zorluysa tenha bir yer arar, gider orda çalışır. Hatta yurtta olanlar çok sıkı imtihanlarım var diye eve çıkarlar, çünkü yurtta arkadaşlarla çalışılmıyor.Hatta yurtta olanlar çok sıkı imtihanlarım var diye eve çıkarlar, çünkü yurtta arkadaşlarla çalışılmıyor. İşte buralardan biliyoruz ki tenhada olunca insanın yapmak istediği bir ibadet daha huzurlu, daha güzel olur. İşte buralardan biliyoruz ki tenhada olunca insanın yapmak istediği bir ibadet daha huzurlu, daha güzel olur.

Onun için bu kırk günlük ibadete halvet denmiş. Bir adıda halvetmiş. Halvete girmek. Onun için bu kırk günlük ibadete halvet denmiş. Bir adıda halvetmiş. Halvete girmek.

"Bir derviş halvete girdi" diye duyulunca ne demek oluyor? "Bir derviş halvete girdi" diye duyulunca ne demek oluyor?

Yani kırk günlük ibadeti yapmaya bir mahsus özel hücreye Yani kırk günlük ibadeti yapmaya bir mahsus özel hücreye -hücre tabi hapishane hücresi değil ama onun gibi bir şey--hücre tabi hapishane hücresi değil ama onun gibi bir şey- böyle bir caminin, bir tekkenin bir köşesine kapandı demektir. böyle bir caminin, bir tekkenin bir köşesine kapandı demektir.

Mesela Hacı Bayram Camiinde öyle hücreler varmış. Mesela Hacı Bayram Camiinde öyle hücreler varmış. Şaban-ı Velî hazretlerinin Kastamonu'ndaki camisinde çok bariz, çok güzel, birkaç katlı,Şaban-ı Velî hazretlerinin Kastamonu'ndaki camisinde çok bariz, çok güzel, birkaç katlı, caminin içinde kat kat balkon gibi odacıklar var.caminin içinde kat kat balkon gibi odacıklar var. Dervişler o odacıklarda halvete girip manevi bakımdan çalışıp ibadet edip terakkî ediyorlardı. Dervişler o odacıklarda halvete girip manevi bakımdan çalışıp ibadet edip terakkî ediyorlardı.

Halvete girmek, halvetten çıkmak, halvet görmek… Halvete girmek, halvetten çıkmak, halvet görmek… Mesela Eşrefoğlu Rumi hazretleri Saadettin-i Hamevî hazretlerinin yanına gitmişte üç halvet peş peşe çıkarmış.Mesela Eşrefoğlu Rumi hazretleri Saadettin-i Hamevî hazretlerinin yanına gitmişte üç halvet peş peşe çıkarmış. Kırk artı, kırk artı, kırk, yüz yirmi gün. Yani dört ay yoğun ibadet ama ondan sonraKırk artı, kırk artı, kırk, yüz yirmi gün. Yani dört ay yoğun ibadet ama ondan sonra nice güzel eserleri var, nice güzel sözleri var, ne güzel fikirleri var.nice güzel eserleri var, nice güzel sözleri var, ne güzel fikirleri var. Büyük bir mürşid-i kamil, büyük bir veli kul olmuş. Büyük bir mürşid-i kamil, büyük bir veli kul olmuş.

Biliyorsunuz Mevlevilik'te halvet yani çile dediğimiz şey kırkla da kalmıyor. Biliyorsunuz Mevlevilik'te halvet yani çile dediğimiz şey kırkla da kalmıyor. Bin bir gün [gece] devam ediyor. Tabi o tamamen bin bir gün -üç seneye yakın bir zaman eder- Bin bir gün [gece] devam ediyor. Tabi o tamamen bin bir gün -üç seneye yakın bir zaman eder- hiç insanlarla görüşmemek lazım değil de belli şartları muhafaza ederek hiç insanlarla görüşmemek lazım değil de belli şartları muhafaza ederek halkın içindeyken hizmet ederek sağlanıyordu. Nakşilikte de bir Halvet der encümen sözü vardır.halkın içindeyken hizmet ederek sağlanıyordu.

Nakşilikte de bir Halvet der encümen sözü vardır.
Yani halkın içindeyken halvetteymiş gibi kendini koruyupYani halkın içindeyken halvetteymiş gibi kendini koruyup Cenab-ı Hakk'a kalbini bağlayabilip böylece halvetteki bir derviş kadarCenab-ı Hakk'a kalbini bağlayabilip böylece halvetteki bir derviş kadar sâfiyâne bir şekilde günlük hayatını sürdürebilmek. sâfiyâne bir şekilde günlük hayatını sürdürebilmek. Toplumun içinde, toplumla beraberken o güzel hâli yaşayabilmek.Toplumun içinde, toplumla beraberken o güzel hâli yaşayabilmek. Bunların hepsi güzel şeyler, yani dîni yaşantının böyle yüksek halleri çok.Bunların hepsi güzel şeyler, yani dîni yaşantının böyle yüksek halleri çok. Anlaşılıyor ki halvet önemli bir ibadet. Bu eğitimden geçmiş insanlar da çok büyük insanlar oluyor.Anlaşılıyor ki halvet önemli bir ibadet.

Bu eğitimden geçmiş insanlar da çok büyük insanlar oluyor.
Mesela Yunus Emre. Bilmiyorum, "Yunus Emre'nin güzelliği nerden geliyor?" diye hatırınıza geldi mi ? Mesela Yunus Emre. Bilmiyorum, "Yunus Emre'nin güzelliği nerden geliyor?" diye hatırınıza geldi mi ?

Bu insanın bu kadar güzel duyguları kazanması nereden? Tasavvufî bir terbiyeden. Bu insanın bu kadar güzel duyguları kazanması nereden? Tasavvufî bir terbiyeden.

Tasavvufî terbiyeden olduğunu biliyorum hocam ama nasıl? Tasavvufî terbiyeden olduğunu biliyorum hocam ama nasıl?

İşte halvete giriyor, manevi duvarları yıkıyor, perdeler kalkıyor. İşte halvete giriyor, manevi duvarları yıkıyor, perdeler kalkıyor. Cenab-ı Hakk'ın kudretini, azametini görüyor, ona güzel kulluk ediyor,Cenab-ı Hakk'ın kudretini, azametini görüyor, ona güzel kulluk ediyor, rızasını kazanıyor, onun ihsanına nail oluyor. O zaman kamil insan oluyor. rızasını kazanıyor, onun ihsanına nail oluyor. O zaman kamil insan oluyor. Olay bu ve bu tek bir olay da değil. Yani sırf Yunus'ta görülen, sırf Mevlana'da görülen,Olay bu ve bu tek bir olay da değil. Yani sırf Yunus'ta görülen, sırf Mevlana'da görülen, sırf İbrahim Hakkı hazretlerinde görülen, sırf İsmail Hakkı Bursevî'de görülen bir olayda değil. sırf İbrahim Hakkı hazretlerinde görülen, sırf İsmail Hakkı Bursevî'de görülen bir olayda değil.

Artık harcıalemleşmiş halkın çoğunda olan bir hal. Evliyâ hepsi. Artık harcıalemleşmiş halkın çoğunda olan bir hal. Evliyâ hepsi. Ordunun içindeki askerler evliyâ. Askere harbe giderken zikir ederek gitmişler.Ordunun içindeki askerler evliyâ. Askere harbe giderken zikir ederek gitmişler. Halkın arasında kalan esnaf evliyâ. Kimisi somuncu baba, ekmekçilik yapıyor;Halkın arasında kalan esnaf evliyâ. Kimisi somuncu baba, ekmekçilik yapıyor; kimisi demirci, hattat, kimisi şu işte bu işte ama hepsi kamil insan, büyük insanlar. kimisi demirci, hattat, kimisi şu işte bu işte ama hepsi kamil insan, büyük insanlar.

Bu eğitim olmazsa ne olur? İç eğitim olmazsa içler harab olur.Bu eğitim olmazsa ne olur?

İç eğitim olmazsa içler harab olur.
İçler harab olduğu zaman da dışın görüntüsünün güzel olmasının faydası yok.İçler harab olduğu zaman da dışın görüntüsünün güzel olmasının faydası yok. Yani bakarsın dış görünüş itibariyle adamın kalıbı, kılığı, kıyafeti iyi Yani bakarsın dış görünüş itibariyle adamın kalıbı, kılığı, kıyafeti iyi ama huyu fena, niyeti fena, işi fena.ama huyu fena, niyeti fena, işi fena. Birazcık iş yapınca, yanında kalınca yaka silkiyor, herkes yanından kaçıyor.Birazcık iş yapınca, yanında kalınca yaka silkiyor, herkes yanından kaçıyor. İçi fena yani içi harap, dışı istediği kadar güzel olsun önemli değil. İçi fena yani içi harap, dışı istediği kadar güzel olsun önemli değil.

Onun için Ziya Paşa biraz da böyle ağır ifade kullanarak demiş ki: Onun için Ziya Paşa biraz da böyle ağır ifade kullanarak demiş ki:

"Bed asla necâbet mi verir hiç üniforma Zerdûz palan vursan, eşek yine eşektir." "Bed asla necâbet mi verir hiç üniforma

Zerdûz palan vursan, eşek yine eşektir."

Üniforma kötü asıllı insana asalet mi verir, necabet mi verir soyluluk mu kazandırır? Hayır.Üniforma kötü asıllı insana asalet mi verir, necabet mi verir soyluluk mu kazandırır? Hayır. Eşeğin üstüne altından bir palan giydirsen bile, semeri işlemeli olsa, mücevherli olsa,Eşeğin üstüne altından bir palan giydirsen bile, semeri işlemeli olsa, mücevherli olsa, palanı da altın olsa yine hayvandır, hayvancıktır. palanı da altın olsa yine hayvandır, hayvancıktır. Eşek yine eşektir yani tabiatın, içinin değişmesi lazım. Eşek yine eşektir yani tabiatın, içinin değişmesi lazım. Onun için tasavvufta insanları huyları itibariyle bazı hayvanlara benzetmişlerdir.Onun için tasavvufta insanları huyları itibariyle bazı hayvanlara benzetmişlerdir. Mesela şehvetine çok düşkünse domuz gibi, sîreti domuz.Mesela şehvetine çok düşkünse domuz gibi, sîreti domuz. Sureti insan ama içi domuz gibi şehvetinden başka bir şey düşünmüyor. Sureti insan ama içi domuz gibi şehvetinden başka bir şey düşünmüyor. Çok ayıp olan, ar ve namusa taalluk eden kötü işler yapıyor. Sağı solu, konu komşuyu taciz ediyor.Çok ayıp olan, ar ve namusa taalluk eden kötü işler yapıyor. Sağı solu, konu komşuyu taciz ediyor. Kimisi kurt gibi parçalayıcı, hırçın oluyor. Kimisi tilki gibi oluyor, kimisi maymun gibi oluyor.Kimisi kurt gibi parçalayıcı, hırçın oluyor. Kimisi tilki gibi oluyor, kimisi maymun gibi oluyor. Sîret yani iç manzarası itibariyle böyle olabiliyor. Onun düzelmesi lazım. Sîret yani iç manzarası itibariyle böyle olabiliyor. Onun düzelmesi lazım. İnsan-ı kamil olabilmek için sîreti insan olması lazım. İnsan-ı kamil olabilmek için sîreti insan olması lazım.

Fuzûlî de: "Taşa ne kadar kan dökersen dök, kırmızı yakut olmaz," diyor. Fuzûlî de: "Taşa ne kadar kan dökersen dök, kırmızı yakut olmaz," diyor. Yani la'l-i bedehşân olmaz diye söylüyor. Yani iç terbiyesi çok önemli, bunun yapılması lazım. Yani la'l-i bedehşân olmaz diye söylüyor. Yani iç terbiyesi çok önemli, bunun yapılması lazım.

Ama nasıl yapılacak, nerde yapılacak, ne zaman yapılacak? Şimdi lüzumsuz mu ? Ama nasıl yapılacak, nerde yapılacak, ne zaman yapılacak? Şimdi lüzumsuz mu ?

Hayır, her zaman için lüzumlu. Çünkü bu bir insanı eğitip insanı insan yapan şeydir. Hayır, her zaman için lüzumlu. Çünkü bu bir insanı eğitip insanı insan yapan şeydir.

Eğitim çok önemli. Eğitimin içinde de iç eğitim çok önemli.Eğitim çok önemli. Eğitimin içinde de iç eğitim çok önemli. Kafasını eğitirseniz, kalbini eğitmezseniz çok gelişmiş beyinli bir cani elde edersiniz mahveder ortalığı. Kafasını eğitirseniz, kalbini eğitmezseniz çok gelişmiş beyinli bir cani elde edersiniz mahveder ortalığı. Hani kalpleri kara olduğu zaman bir de uçtuğu zaman zararı daha fazla olur.Hani kalpleri kara olduğu zaman bir de uçtuğu zaman zararı daha fazla olur. İnsanın kafası da, kalbi de eğitilecek insan-ı kamil olacak, iyi insan olacak. İnsanın kafası da, kalbi de eğitilecek insan-ı kamil olacak, iyi insan olacak. Zarif olacak, musikîden anlayacak, şiirden anlayacak, iyilikten anlayacak; merhameti bilecek, Zarif olacak, musikîden anlayacak, şiirden anlayacak, iyilikten anlayacak; merhameti bilecek, edebi bilecek; başkalarına yardım etmeyi sevecek;edebi bilecek; başkalarına yardım etmeyi sevecek; millete, halka, insanlığa hizmet etmeyi sevecek. millete, halka, insanlığa hizmet etmeyi sevecek.

Bu âyet-i kerîme iç terbiyesi için delil. Bunu nasıl yapıyor, neden yapıyor.Bu âyet-i kerîme iç terbiyesi için delil. Bunu nasıl yapıyor, neden yapıyor. Biz Şehabettin-i Sühreverdi hazretlerinin eseri Araifü'l-maarif'i neşrettik. Biz Şehabettin-i Sühreverdi hazretlerinin eseri Araifü'l-maarif'i neşrettik. Orada halvetle ilgili bir bölüm var, anlatılmış. Onları okumak lazım. Orada halvetle ilgili bir bölüm var, anlatılmış. Onları okumak lazım.

Sonraki âyet-i kerîmede Cenab-ı Rabbü'l-İzzet başka bir nimetini Benî İsrail'in şahsında bize tekrar hatırlatıyor; Sonraki âyet-i kerîmede Cenab-ı Rabbü'l-İzzet başka bir nimetini Benî İsrail'in şahsında bize tekrar hatırlatıyor;

Ve iz ateynâ Mûsa'l-kitâbe. "Ey İsrailoğulları Ve iz ateynâ Mûsa'l-kitâbe. "Ey İsrailoğulları hani Musa'ya kitabı vermiştik ya!" O da bir nimet değil mi? hani Musa'ya kitabı vermiştik ya!" O da bir nimet değil mi? Ve'l-furkâne. "Ve furkanı da vermiştik." Lealleküm tehtedûn.Ve'l-furkâne. "Ve furkanı da vermiştik." Lealleküm tehtedûn. "Taki doğru yolu bulup, doğru yolda gidesiniz sapıtmayasınız" diye buyuruluyor."Taki doğru yolu bulup, doğru yolda gidesiniz sapıtmayasınız" diye buyuruluyor. O da bir nimet yani bir kavmin, bir peygambere sahip olması büyük bir nimet.O da bir nimet yani bir kavmin, bir peygambere sahip olması büyük bir nimet. O peygambere bir kitap inmesi çok büyük bir nimet. Allah emirlerini bildiriyor. O peygambere bir kitap inmesi çok büyük bir nimet. Allah emirlerini bildiriyor.

Kitap ve Furkan El-kitâb denilen belirli kitap. Musa aleyhisselâm'a Tevrat nâzil oldu. Kitap ve Furkan

El-kitâb denilen belirli kitap. Musa aleyhisselâm'a Tevrat nâzil oldu.
"Musa'ya hani o belirli kitabı indirmiştik." Lâm-ı târif ile elif-lam ile târif takısıyla kullanılmış. "Musa'ya hani o belirli kitabı indirmiştik." Lâm-ı târif ile elif-lam ile târif takısıyla kullanılmış. Kastedilen Tevrat. Cenab-ı Hak Tevrat'ı Musa'ya verdi, vahy etti. Ve'l-furkân. Kastedilen Tevrat. Cenab-ı Hak Tevrat'ı Musa'ya verdi, vahy etti. Ve'l-furkân. "Furkanı da verdik." Şimdi arada ve var. Hem Tevrat'ı verdi, hem de Furkan'ı verdi. "Furkanı da verdik." Şimdi arada ve var. Hem Tevrat'ı verdi, hem de Furkan'ı verdi.

Furkan ne demek? Furkan kelime olarak haklıyı haksızdan, küfrü imandan,Furkan ne demek?

Furkan kelime olarak haklıyı haksızdan, küfrü imandan,
helali haramdan, herhangi bir ihtilafta bir tarafı öbür taraftan ayıran, tefrik eden, edebilen şeye derler.helali haramdan, herhangi bir ihtilafta bir tarafı öbür taraftan ayıran, tefrik eden, edebilen şeye derler. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'in de bir sıfatı Furkan'dır. O da çünkü hak ile batılı ayırtedip gösteriyor. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'in de bir sıfatı Furkan'dır. O da çünkü hak ile batılı ayırtedip gösteriyor. Küfür batıldır, iman haktır; şu iyiliktir, şu kötülüktür diye ayırteden Kur'ân-ı Kerîm'in bir sıfatı da Furkan.Küfür batıldır, iman haktır; şu iyiliktir, şu kötülüktür diye ayırteden Kur'ân-ı Kerîm'in bir sıfatı da Furkan. Ama burada buyuruluyor ki; "Musa aleyhisselâm'a hem Tevrat'ı verdik, yani el-kitap, "kitabı verdik".Ama burada buyuruluyor ki; "Musa aleyhisselâm'a hem Tevrat'ı verdik, yani el-kitap, "kitabı verdik". Ona verilen kitabın Tevrat olduğunu biliyoruz. Ona verilen kitabın Tevrat olduğunu biliyoruz.

Kur'ân-ı Kerîmde Tevrat kelimesi geçer ayrıca Musa aleyhisselâm'a verilenin de Tevrat olduğu da bildirilir. Kur'ân-ı Kerîmde Tevrat kelimesi geçer ayrıca Musa aleyhisselâm'a verilenin de Tevrat olduğu da bildirilir.

Furkan ile kastedilen nedir? Furkan ile kastedilen nedir?

Bunun kitaptan başka bir ilave nimet olduğu anlaşılıyor.Bunun kitaptan başka bir ilave nimet olduğu anlaşılıyor. Gerçi bazı müfessirler buradaki ve zaiddir yani Gerçi bazı müfessirler buradaki ve zaiddir yani "Bir Furkan olan hakkı batıldan ayırt etmeye yarayan bir ilahi kitap olan"Bir Furkan olan hakkı batıldan ayırt etmeye yarayan bir ilahi kitap olan Tevrat'ı verdik mânasına gelir." demişlerse de burada bir başka bir şey olduğunu daha ziyade kabul ediliyor. Tevrat'ı verdik mânasına gelir." demişlerse de burada bir başka bir şey olduğunu daha ziyade kabul ediliyor.

Tevrat'tan başka neler verilmişti? Tevrat'tan başka neler verilmişti?

Musa aleyhisselâm'a mucizeler verilmişti.Musa aleyhisselâm'a mucizeler verilmişti. Mesela elini koynuna sokup çıkardığı zaman bembeyaz çıkıyordu.Mesela elini koynuna sokup çıkardığı zaman bembeyaz çıkıyordu. Asası sihirbazların her şeyini yutmuştu ama gene asa olarak kalmıştı.Asası sihirbazların her şeyini yutmuştu ama gene asa olarak kalmıştı. Hem maddi şeyleri yutuyor yok ediyor, hem de öylece şişmeden, büyümeden,Hem maddi şeyleri yutuyor yok ediyor, hem de öylece şişmeden, büyümeden, kocamanlaşmadan kalıyor. Ben bunları gayet rahat anlıyorum. kocamanlaşmadan kalıyor. Ben bunları gayet rahat anlıyorum.

Mesela gökte kara delikler var yakınına gelen yıldızları yutuyor deniliyor.Mesela gökte kara delikler var yakınına gelen yıldızları yutuyor deniliyor. Bu bizim etrafımızdaki maddelerin hepsinin molekülleri birbirinden uzun mesafelerle Bu bizim etrafımızdaki maddelerin hepsinin molekülleri birbirinden uzun mesafelerle ayrı ayrı böyle kümelenmiş. Bunlar böyle çökünce, ayrı ayrı böyle kümelenmiş. Bunlar böyle çökünce, aralarındaki mesafeler kapatılıp sıkıştırılınca çok küçük bir şey oluyor. aralarındaki mesafeler kapatılıp sıkıştırılınca çok küçük bir şey oluyor. O zamanda çekim kuvveti artıyor.O zamanda çekim kuvveti artıyor. Şimdi bir yıldız sönünce onun bütün maddeleri yoğunlaştığı için kütlesi çok büyüdüğündenŞimdi bir yıldız sönünce onun bütün maddeleri yoğunlaştığı için kütlesi çok büyüdüğünden yanından geçen başka bir yıldızları çekiyor, kendisine katıyor.yanından geçen başka bir yıldızları çekiyor, kendisine katıyor. Yoğunlaştırarak kattığı için kapladığı alan daralıyor ama ağırlığı çok fazla oluyor. Yoğunlaştırarak kattığı için kapladığı alan daralıyor ama ağırlığı çok fazla oluyor.

Allahu a'lem Musa aleyhisselâm'ın asası da bütün sihirbazlarınAllahu a'lem Musa aleyhisselâm'ın asası da bütün sihirbazların o maddi malzemelerini hepsini böylece yutuyor.o maddi malzemelerini hepsini böylece yutuyor. Çünkü o Cenab-ı Mevlâ'nın Musa aleyhisselâm'a bir mucizesi.Çünkü o Cenab-ı Mevlâ'nın Musa aleyhisselâm'a bir mucizesi. Bir işte insanlara hakkı batılı ayırsınlar diye verilmiş mucize. Bir işte insanlara hakkı batılı ayırsınlar diye verilmiş mucize. İşte bu Furkan sözünden kastedilen "yed-i beyza ve asa" olabilir.İşte bu Furkan sözünden kastedilen "yed-i beyza ve asa" olabilir. Ya da bizim anlayışımızda furkan şu olabilir. Ya da bizim anlayışımızda furkan şu olabilir.

Peygamber Efendimiz'e Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'i vermiş birde hadîs-i şerîfleri vererekPeygamber Efendimiz'e Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'i vermiş birde hadîs-i şerîfleri vererek söyleyebilme ve manevi hakikatleri ayrıca halka güzelce Cenab-ı Mevla'nın rızasına uygun bir tarzdasöyleyebilme ve manevi hakikatleri ayrıca halka güzelce Cenab-ı Mevla'nın rızasına uygun bir tarzda anlatabilme bilgisi, hüküm kabiliyeti halkı idare etme meziyeti vermiş oluyordu.anlatabilme bilgisi, hüküm kabiliyeti halkı idare etme meziyeti vermiş oluyordu. Onlardan da hadîs-i şerîfler doğdu.Onlardan da hadîs-i şerîfler doğdu. Binlerce sayfalık hadis kitapları ciltler dolusu hadis kitapları doğdu.Binlerce sayfalık hadis kitapları ciltler dolusu hadis kitapları doğdu. Ve mâ yentıku ani'l-hevâ. İn hüve illâ vahyün yûhâ. "O boş şey konuşmaz Allah'ın öğrettiklerini söyler."Ve mâ yentıku ani'l-hevâ. İn hüve illâ vahyün yûhâ. "O boş şey konuşmaz Allah'ın öğrettiklerini söyler." Cenab-ı Hakk'ın izniyle, emri doğrultusunda, rızası doğrultusundaki şeylerdir. Cenab-ı Hakk'ın izniyle, emri doğrultusunda, rızası doğrultusundaki şeylerdir.

Musa aleyhisselâm peygamber olunca hem kendisine kitap indirildi, hem de böyle hükmetme, Musa aleyhisselâm peygamber olunca hem kendisine kitap indirildi, hem de böyle hükmetme, hakkı batıldan ayırt etme meziyeti, tefrik kabiliyeti, peygamberlik meziyeti ihsan oldu. hakkı batıldan ayırt etme meziyeti, tefrik kabiliyeti, peygamberlik meziyeti ihsan oldu. Bunların hepsi işte furkan kelimesiyle anlatılmış olabilir.Bunların hepsi işte furkan kelimesiyle anlatılmış olabilir. Ve Musa aleyhisselâm da hakikaten Tûr'dan döndükten sonra Ve Musa aleyhisselâm da hakikaten Tûr'dan döndükten sonra kavmi üzerinde peygamberliğini icra etti, değişti.kavmi üzerinde peygamberliğini icra etti, değişti. Yani peygamber olmadan önceki halinden farklı olarak peygamber olduktan sonra hâlinde Yani peygamber olmadan önceki halinden farklı olarak peygamber olduktan sonra hâlinde peygamberâne davranışlar başladı.peygamberâne davranışlar başladı. Furkan peygamberâne meziyetler, davranış, hak ve salahiyetleri olabilirFurkan peygamberâne meziyetler, davranış, hak ve salahiyetleri olabilir diye müfessirler açıklamalar yapmışlar. diye müfessirler açıklamalar yapmışlar.

Bunların hepsi kendisine peygamber, kitap indirilen halk, millet hidayet bulsun diye.Bunların hepsi kendisine peygamber, kitap indirilen halk, millet hidayet bulsun diye. "Hatırlayın bunları ey İsrailoğulları! Ey Yakub aleyhisselâm'ın neslinden gelen şimdi yahudi denilen,"Hatırlayın bunları ey İsrailoğulları! Ey Yakub aleyhisselâm'ın neslinden gelen şimdi yahudi denilen, Peygamber Efendimiz'in zamanındaki insanlar! Hatırlayın bunları! bunlar hep hidayete eresiniz diyeydi." Peygamber Efendimiz'in zamanındaki insanlar! Hatırlayın bunları! bunlar hep hidayete eresiniz diyeydi."

Bu Kur'an âyetlerini hatırlamaktan murat Benî İsrail'in imana gelmesi, Bu Kur'an âyetlerini hatırlamaktan murat Benî İsrail'in imana gelmesi, ahir zaman peygamberini kabul etmesidir. "Bu da Musa aleyhisselâm gibi" demesi, Kur'ana uyması,ahir zaman peygamberini kabul etmesidir. "Bu da Musa aleyhisselâm gibi" demesi, Kur'ana uyması, "bu da Tevrat gibi" demesi ve Cenab-ı Hakkın rızasını kazanması için. "bu da Tevrat gibi" demesi ve Cenab-ı Hakkın rızasını kazanması için.

Ve iz kâle Mûsâ li-kavmihî. "Hani Musa kendi kavmine ne demişti?"Ve iz kâle Mûsâ li-kavmihî. "Hani Musa kendi kavmine ne demişti?" Onu da hatırlayın ey Benî İsrail kavmi! Musa aleyhisselâm etrafındaki ashabına,Onu da hatırlayın ey Benî İsrail kavmi! Musa aleyhisselâm etrafındaki ashabına, kendisine hitap ettiği o zamanın insanlarına ne demişti? kendisine hitap ettiği o zamanın insanlarına ne demişti?

Yâ kavmi. Buradaki yâ kavmiy'nin y'si düşmüş, yani kısaltma var. Yâ kavmi. Buradaki yâ kavmiy'nin y'si düşmüş, yani kısaltma var. "Ey Benim kavmim ey kendilerine peygamber olarak gönderildiğim topluluk!""Ey Benim kavmim ey kendilerine peygamber olarak gönderildiğim topluluk!" İnneküm zalemtüm enfüseküm. "Siz kendinizi çok kötülük ettiniz, çok zulüm ettiniz, zalim oldunuz." İnneküm zalemtüm enfüseküm. "Siz kendinizi çok kötülük ettiniz, çok zulüm ettiniz, zalim oldunuz." Ne yapmak suretiyle? Bi-ttihâzikümü'l-ıcle. Ne yapmak suretiyle? Bi-ttihâzikümü'l-ıcle. "Buzağıyı put edinmeniz, dolayısıyla ona tapınmanız dolayısıyla""Buzağıyı put edinmeniz, dolayısıyla ona tapınmanız dolayısıyla" Tapınanlar oldu, tapınmayıp kenarda duranlar oldu. Ama maalesef tapınanlar da çok oldu.Tapınanlar oldu, tapınmayıp kenarda duranlar oldu. Ama maalesef tapınanlar da çok oldu. Onun üzerine çok kötü bir iş yaptınız. Onun üzerine çok kötü bir iş yaptınız.

Fetûbû ilâ bâriiküm. "Bâriinize tevbe ediniz." Bâriiküm. Bere, yaratmak demek.Fetûbû ilâ bâriiküm. "Bâriinize tevbe ediniz." Bâriiküm. Bere, yaratmak demek. Kusursuz, her türlü kusurdan müberrâ olarak, mükemmel olarak yaratmak demek.Kusursuz, her türlü kusurdan müberrâ olarak, mükemmel olarak yaratmak demek. Sizi böyle mükemmel bir şekilde yaratmış olan Bârî demek, Hâlık demek. "Yaradanınıza tevbe edin." Sizi böyle mükemmel bir şekilde yaratmış olan Bârî demek, Hâlık demek. "Yaradanınıza tevbe edin."

Rabbiniz sizi akıllı, fikirli, mükemmel yaratmış, her şeyiniz tam aklınızda bir eksiklik yokRabbiniz sizi akıllı, fikirli, mükemmel yaratmış, her şeyiniz tam aklınızda bir eksiklik yok türlü türlü nimetler de vermiş, peygamber de göndermiş, kitap ta göndermiş türlü türlü nimetler de vermiş, peygamber de göndermiş, kitap ta göndermiş ama siz bunun icabını yapmamışsınız, buzağıya tapmışsınız. Rabbinize teveccüh edin, yönelin, dönün.ama siz bunun icabını yapmamışsınız, buzağıya tapmışsınız. Rabbinize teveccüh edin, yönelin, dönün. Tûbû. "Tevbe edin." İlâ bâriiküm. "Halıkınıza, yaratanınıza, tevbe edin."Tûbû. "Tevbe edin." İlâ bâriiküm. "Halıkınıza, yaratanınıza, tevbe edin." Tevbe etmek, sözle yani "tevbe ya Rabbi" demekle değil. Tevbe yönelmek demek. Tevbe etmek, sözle yani "tevbe ya Rabbi" demekle değil. Tevbe yönelmek demek. Onun için yönelen günahkar kullara tâib denilir. Yönelen demek. Onun için yönelen günahkar kullara tâib denilir. Yönelen demek. Cenab-ı Hak'ta kendisine hatasını anlayıp yönelen kula teveccüh ederse,Cenab-ı Hak'ta kendisine hatasını anlayıp yönelen kula teveccüh ederse, teveccüh eder ona da Tevvâb denir. Çünkü Tevvâb mübalağa sîgası.teveccüh eder ona da Tevvâb denir.

Çünkü Tevvâb mübalağa sîgası.
Yani her yönden kullarına çok tevveccüh eden, çok teveccühkar demek.Yani her yönden kullarına çok tevveccüh eden, çok teveccühkar demek. Tabi burada alimler "tevbeyi kabul eder mânasına geliyor." demişler. Dönüşü kabul eden.Tabi burada alimler "tevbeyi kabul eder mânasına geliyor." demişler. Dönüşü kabul eden. Kul Mevla'sına dönünce Mevla'sı da kuluna dönerse teveccüh etmiş olur. Dönerse kabul eder. Kul Mevla'sına dönünce Mevla'sı da kuluna dönerse teveccüh etmiş olur. Dönerse kabul eder.

Ya dönmezse? Mesela ahirette Cenab-ı Hak günahkarların, kâfirlerin yüzüne bakmayacak. Ya dönmezse?

Mesela ahirette Cenab-ı Hak günahkarların, kâfirlerin yüzüne bakmayacak.

Ve lâ yenzuru ileyhim yevme'l-kıyâmeti.Ve lâ yenzuru ileyhim yevme'l-kıyâmeti. "Hadi bakalım buyursunlar, hadi bakalım yaptıklarını görsünler." "Hadi bakalım buyursunlar, hadi bakalım yaptıklarını görsünler."

Cenab-ı Hak yüzlerine bile bakmayacak. Tevbe ederse Tevvâb'lığından yüzlerine bakıyor. Cenab-ı Hak yüzlerine bile bakmayacak. Tevbe ederse Tevvâb'lığından yüzlerine bakıyor. "Günahkar ama mademki günahlarını anladı kullarım benim Rableri olduğumu bildiler, "Günahkar ama mademki günahlarını anladı kullarım benim Rableri olduğumu bildiler, bana yöneldiler, ben de onlara yöneleyim." diyor o da Tevvâb'lığının, lutfunun, rahmetinin eseri.bana yöneldiler, ben de onlara yöneleyim." diyor o da Tevvâb'lığının, lutfunun, rahmetinin eseri. Suçluysa tövbeyi ya kabul eder, ya kabul etmez. Suçluysa tövbeyi ya kabul eder, ya kabul etmez. Kulun durumuna göre düşündüğüne, cinsine göre Mevla'nın bileceği bir şeydir.Kulun durumuna göre düşündüğüne, cinsine göre Mevla'nın bileceği bir şeydir. Ama hata eden kulun tevbe etmesi lazım. Musa aleyhisselâm'da böyle hitap ediyor.Ama hata eden kulun tevbe etmesi lazım.

Musa aleyhisselâm'da böyle hitap ediyor.
"Ey kavmim Rabbinize, yaratanınıza tevbe edin." Faktulû enfüseküm. "Nefislerinizi öldürün.""Ey kavmim Rabbinize, yaratanınıza tevbe edin." Faktulû enfüseküm. "Nefislerinizi öldürün." Faktulû öldürün, katledin demek. Enfüseküm nefislerinizi öldürün demek. Faktulû öldürün, katledin demek. Enfüseküm nefislerinizi öldürün demek.

Nefislerinizi öldürün ne demek acaba? Nefislerinizi öldürün ne demek acaba?

Nefislerinizi öldürün, hakiki mânasıyla kendinizi öldürün demek. Nefislerinizi öldürün, hakiki mânasıyla kendinizi öldürün demek. O zaman "nefislerinizi öldürün" dese, herkes kendini öldürse, orda Benî İsrail'den hiç kimse kalmaz.O zaman "nefislerinizi öldürün" dese, herkes kendini öldürse, orda Benî İsrail'den hiç kimse kalmaz. Demek ki o mâna değil. Faktulû enfüseküm. "Siz bir kavim, bir topluluksunuz.Demek ki o mâna değil. Faktulû enfüseküm. "Siz bir kavim, bir topluluksunuz. Musa aleyhisselâm'ın kavmisiniz. İçinizdeki suçluları cezalandırın, onları öldürün" demek.Musa aleyhisselâm'ın kavmisiniz. İçinizdeki suçluları cezalandırın, onları öldürün" demek. Buda bir mânadır. Nitekim İbni Kesir tefsirinde İbni Abbas'tan, diğer sahabe ve tabiînden Buda bir mânadır. Nitekim İbni Kesir tefsirinde İbni Abbas'tan, diğer sahabe ve tabiînden rivayetlerle buyuruluyor ki "Çok açıklamalar, rivayetler var." rivayetlerle buyuruluyor ki "Çok açıklamalar, rivayetler var." Burada aktarmak, metni uzatmak istemiyorum. Burada aktarmak, metni uzatmak istemiyorum.

Buzağıya, danaya tapmayanlar tapanları öldürsün. Buzağıya, danaya tapmayanlar tapanları öldürsün. Cenab-ı Mevla müşrik oldular, puta taptılar, hak yoldan saptılar diye onların öldürülmesini emrediyor.Cenab-ı Mevla müşrik oldular, puta taptılar, hak yoldan saptılar diye onların öldürülmesini emrediyor. Kitaplardan şöyle bir rivayeti nakledelim; Kitaplardan şöyle bir rivayeti nakledelim;

Rivayet İbni Cerir'in ceyyid bir rivayeti. Tarihçi İbni Cerir et-Taberî ceyyid bir isnadı demek.Rivayet İbni Cerir'in ceyyid bir rivayeti. Tarihçi İbni Cerir et-Taberî ceyyid bir isnadı demek. Yani senedi iyi, rivayet sağlam demek. İbni İshak'tan rivayet etmiş ki : Yani senedi iyi, rivayet sağlam demek. İbni İshak'tan rivayet etmiş ki :

Lemmâ race'a Mûsâ ilâ kavmihî. "Musa kavmine geri dönünce." Lemmâ race'a Mûsâ ilâ kavmihî. "Musa kavmine geri dönünce." Tûr-i Sîna'dan vahiyleri alıp elvâh ile üzerinde Tevrat yazılı levhalar ileTûr-i Sîna'dan vahiyleri alıp elvâh ile üzerinde Tevrat yazılı levhalar ile kavmine döndüğünde baktı ki onlar puta tapmışlar. Sinirlendi, azarladı. kavmine döndüğünde baktı ki onlar puta tapmışlar. Sinirlendi, azarladı. Ve ahraka'l-ıcle ve zarahû fi'l yem. "Bu altından buzağıyı yaktırdı ve denize attırdı." Ve ahraka'l-ıcle ve zarahû fi'l yem. "Bu altından buzağıyı yaktırdı ve denize attırdı." Harece ilâ Rabbihî bi-men'ihtara min kavmihî.Harece ilâ Rabbihî bi-men'ihtara min kavmihî. "Kabilesinden seçtiği kimselerle Rabbinin huzuruna tekrar Tûr-i Sîna'ya çıktı.""Kabilesinden seçtiği kimselerle Rabbinin huzuruna tekrar Tûr-i Sîna'ya çıktı." Seb'îne racülen. "Yetmiş adamla" diye âyet-i kerîmelerde bu bildirilir. Orada üzerlerine şimşekler yağdı, korktular. Seb'îne racülen. "Yetmiş adamla" diye âyet-i kerîmelerde bu bildirilir. Orada üzerlerine şimşekler yağdı, korktular.

"Yâ Rabbi! Bizim içimizdeki cahillerin yaptığından dolayı helak mı edeceksin?" "Yâ Rabbi! Bizim içimizdeki cahillerin yaptığından dolayı helak mı edeceksin?" diye Cenab-ı Hakkın gazabına uğramamak için Musa aleyhisselâm münacat eyledi, niyaz eyledi. diye Cenab-ı Hakkın gazabına uğramamak için Musa aleyhisselâm münacat eyledi, niyaz eyledi. Seele Mûsâ rabbehu't-tevbe. "rabbinden af diledi." "Yâ Rabbi! Beni, kavmimi, kardeşlerimi, Seele Mûsâ rabbehu't-tevbe. "rabbinden af diledi." "Yâ Rabbi! Beni, kavmimi, kardeşlerimi, suç işleyenleri veya suçun karşısında sakin duranları, onları men etmeyenleri affeyle." suç işleyenleri veya suçun karşısında sakin duranları, onları men etmeyenleri affeyle." Onlar da pasif durmakla, sakin durmakla, şerrin karşısına çıkmamakla en-nehyü ani'l-münkerOnlar da pasif durmakla, sakin durmakla, şerrin karşısına çıkmamakla en-nehyü ani'l-münker –bu da büyük vazife- yapmamakla suçlu olduğundan Musa aleyhisselâm secdeye vardı, yalvardı, dedi ki; –bu da büyük vazife- yapmamakla suçlu olduğundan Musa aleyhisselâm secdeye vardı, yalvardı, dedi ki;

"Yâ Rabbi! Tevbemizi kabul et." İsrail kavminin günahının affını diledi. "Yâ Rabbi! Tevbemizi kabul et." İsrail kavminin günahının affını diledi. Fe-kâle lâ. "Allahu Teâlâ hazretleri 'Hayır'" buyurmuş. Fe-kâle lâ. "Allahu Teâlâ hazretleri 'Hayır'" buyurmuş.

İllâ en yaktulû enfüsehüm. "Suçluları, kendilerini öldürürse…" diye burada yine aynı ifade geçiyor.İllâ en yaktulû enfüsehüm. "Suçluları, kendilerini öldürürse…" diye burada yine aynı ifade geçiyor. Bu öldürülmeyi Cenab-ı Mevla emretti. Çeşitli rivayetler var. Bu öldürülmeyi Cenab-ı Mevla emretti. Çeşitli rivayetler var.

Buzağıya tapmayanlar, buzağıya tapanları öldürdüler.Buzağıya tapmayanlar, buzağıya tapanları öldürdüler. Tefsir kitaplarındaki rivayetlere bakılırsa yetmiş bin kişiyi bulmuş öldürülenler. Tefsir kitaplarındaki rivayetlere bakılırsa yetmiş bin kişiyi bulmuş öldürülenler. Çocuklar, hanımlar ağlaşmışlar, af dilemişler, diz çökmüşler, yalvarmışlar ve nihayetÇocuklar, hanımlar ağlaşmışlar, af dilemişler, diz çökmüşler, yalvarmışlar ve nihayet suçlular böyle öldürülüp cezalandırılınca Cenab-ı Mevla o zaman af etmiş.suçlular böyle öldürülüp cezalandırılınca Cenab-ı Mevla o zaman af etmiş. Fe-tûbû ilâ bariiküm. Faktulû enfüseküm. Yani "içinizdeki suçluları öldürün" demek oluyor. Fe-tûbû ilâ bariiküm. Faktulû enfüseküm. Yani "içinizdeki suçluları öldürün" demek oluyor.

Çok uzun rivayetler var. Bir bulut gelmiş, bir sis çökmüş, bir karanlık gelmiş, kimse kimseyi, göz gözü görmemiş.Çok uzun rivayetler var. Bir bulut gelmiş, bir sis çökmüş, bir karanlık gelmiş, kimse kimseyi, göz gözü görmemiş. Öldürmüşler. "Hatta belki karşısında yakaladığı el yordamıyla öldürdüğü kimse Öldürmüşler. "Hatta belki karşısında yakaladığı el yordamıyla öldürdüğü kimse yakını, babası, evladı" diye rivayetler var. "Yetmiş bin kişi" diye rivayet var. yakını, babası, evladı" diye rivayetler var. "Yetmiş bin kişi" diye rivayet var. Bunlar Cenab-ı Mevla'nında puta tapmayı en gazap ettiği, en sevmediği,Bunlar Cenab-ı Mevla'nında puta tapmayı en gazap ettiği, en sevmediği, en büyük zulüm olarak saydığını, adlandırdığını bildiğimiz şeyler. en büyük zulüm olarak saydığını, adlandırdığını bildiğimiz şeyler. Kur'ân-ı Kerîm'de o puta tapanların affedilmeyecekleri, böyle bir cezaya uğrayacakları ifade edilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de o puta tapanların affedilmeyecekleri, böyle bir cezaya uğrayacakları ifade edilmiştir.

Faktulû enfüseküm. Türkçe'de "nefsine hakim ol" diyerek ifade ettiğimiz şey de olabilir. Faktulû enfüseküm. Türkçe'de "nefsine hakim ol" diyerek ifade ettiğimiz şey de olabilir. İnsanın Cenab-ı Hakk'a iyi kulluk etmesi için gururunu, nefsinin şehevatını, kötü duygularını kırması lazım. İnsanın Cenab-ı Hakk'a iyi kulluk etmesi için gururunu, nefsinin şehevatını, kötü duygularını kırması lazım. İşte ona nefsi öldürmek deniliyor.İşte ona nefsi öldürmek deniliyor. Yani bir terbiye sonunda insanın kendi kendisine hakim olması, içindeki isyankar tarafını, nefsini öldürmesi. Yani bir terbiye sonunda insanın kendi kendisine hakim olması, içindeki isyankar tarafını, nefsini öldürmesi. İşte "nefsinizi öldürün de o mânada olabilir" diye müfessirlerden böyle anlayanlarda vardır.İşte "nefsinizi öldürün de o mânada olabilir" diye müfessirlerden böyle anlayanlarda vardır. Ama bu işarî tefsirdir. Kelimelerin asıl mânasına ehemmiyet vermiyor. Ama bu işarî tefsirdir. Kelimelerin asıl mânasına ehemmiyet vermiyor. Tarihi rivayetlere, tabiînden gelen rivayetlere de bakılırsa gerçekten bu suçluların öldürülmesi durumu olmuş. Tarihi rivayetlere, tabiînden gelen rivayetlere de bakılırsa gerçekten bu suçluların öldürülmesi durumu olmuş.

Zâliküm hayrun leküm inde bâriiküm. "Yaratanınızın indinde böyle hareket etmeniz Zâliküm hayrun leküm inde bâriiküm. "Yaratanınızın indinde böyle hareket etmeniz sizin için daha uygun olur." diye Musa aleyhisselâm kavmine bu hükmü bildirmiş.sizin için daha uygun olur." diye Musa aleyhisselâm kavmine bu hükmü bildirmiş. Peygamber olarak : "Ey kavmim buzağıya tapmak suretiyle siz çok büyük zulüm işlediniz,Peygamber olarak :

"Ey kavmim buzağıya tapmak suretiyle siz çok büyük zulüm işlediniz,
Rabbinize tevbe edin, nefislerinizi öldürün. Yani içinizdeki suçluları öldürün yahut iyice nefsinizi ıslah edin. Rabbinize tevbe edin, nefislerinizi öldürün. Yani içinizdeki suçluları öldürün yahut iyice nefsinizi ıslah edin. Böyle yapmak sizin için Rabbinizin huzurunda, âhirette daha hayırlıdır." demiş oluyor. Böyle yapmak sizin için Rabbinizin huzurunda, âhirette daha hayırlıdır." demiş oluyor.

Buraya kadar Musa aleyhisselâm'ın kavmine söylediği söz âyet-i kerîmenin içinde tamam oluyor. Buraya kadar Musa aleyhisselâm'ın kavmine söylediği söz âyet-i kerîmenin içinde tamam oluyor.

Allah kullara zerre kadar zulmetmez, fakat kullar kendi kendilerine zulmederler. Allah kullara zerre kadar zulmetmez, fakat kullar kendi kendilerine zulmederler. Nasıl zulmeder kendi kendilerine? Kendisi hak yemek veya insan öldürmek, veya hırsızlık yapmak,Nasıl zulmeder kendi kendilerine? Kendisi hak yemek veya insan öldürmek, veya hırsızlık yapmak, veya fuhuş, zina gibi Cenab-ı Hakkın yasakladığı günahları işler o zaman onun cezası gelir. veya fuhuş, zina gibi Cenab-ı Hakkın yasakladığı günahları işler o zaman onun cezası gelir.

Beşerin bugün dünyada uyguladığı kanunları düşünün. Hangi ülkeyi alırsanız alın.Beşerin bugün dünyada uyguladığı kanunları düşünün. Hangi ülkeyi alırsanız alın. Batı ülkelerinde Amerika da elektrikli sandalyeyle idam etmek var. Avrupa'da var.Batı ülkelerinde Amerika da elektrikli sandalyeyle idam etmek var. Avrupa'da var. Kaldırılsın diyenler var ama onlarda suçlu salıverilsin demiyor. Kaldırılsın diyenler var ama onlarda suçlu salıverilsin demiyor. Hapse atılsın ebediyen hapisten çıkmasın, yani öldürülmesse ebediyen hapiste dursun diyor.Hapse atılsın ebediyen hapisten çıkmasın, yani öldürülmesse ebediyen hapiste dursun diyor. Sonuç itibariyle demir parmaklıkların arkasında çeşit çeşit şeyler oluyor. Yani ceza var. Sonuç itibariyle demir parmaklıkların arkasında çeşit çeşit şeyler oluyor. Yani ceza var.

Her toplumda cezalandırma var. Çünkü suç cezalandırma ile engellenir, ceza hukukun bir parçasıdır.Her toplumda cezalandırma var. Çünkü suç cezalandırma ile engellenir, ceza hukukun bir parçasıdır. Suç olduğu zaman cezalandırılacak ki suçu işlemesin, caydırılsın, suç işleyenler çoğalmasın.Suç olduğu zaman cezalandırılacak ki suçu işlemesin, caydırılsın, suç işleyenler çoğalmasın. Suç işleyenleri affederseniz merhametten maraz hâsıl olur. Merhametten maraz hâsıl olur Suç işleyenleri affederseniz merhametten maraz hâsıl olur. Merhametten maraz hâsıl olur demek suçluya acıyınca suçlular çoğalır, cemiyete hakim olur, cemiyeti mahvederler demek.demek suçluya acıyınca suçlular çoğalır, cemiyete hakim olur, cemiyeti mahvederler demek. O zaman pişman olursunuz ama iş işten geçer.O zaman pişman olursunuz ama iş işten geçer. Kötülerin hakim olduğu bir toplum kötü tarafa sürüklenir, kötü işler yapılır, kötü işler olur,Kötülerin hakim olduğu bir toplum kötü tarafa sürüklenir, kötü işler yapılır, kötü işler olur, fazilet kalmaz, rezalet diz boyu değil, bel boyu değil, boydan aşağı olur.fazilet kalmaz, rezalet diz boyu değil, bel boyu değil, boydan aşağı olur. Yani insanı gark eder, insanlığı mahveder. Günümüzdeki uluslararası olaylara bakalım ne oluyor? Yani insanı gark eder, insanlığı mahveder.

Günümüzdeki uluslararası olaylara bakalım ne oluyor?

Sırplar yıllardır beraber yaşadıkları insanlara saldırıyor. Âciz, naçiz, köylü… Sırplar yıllardır beraber yaşadıkları insanlara saldırıyor. Âciz, naçiz, köylü… Hallerine bakıyoruz hepsi açlıktan mazlum, perişan insanlar.Hallerine bakıyoruz hepsi açlıktan mazlum, perişan insanlar. Hunharlığından, vicdansızlığından saldırıyor. Kosova'daki Müslümanları oradan sürdürüyor.Hunharlığından, vicdansızlığından saldırıyor. Kosova'daki Müslümanları oradan sürdürüyor. Arnavutlar zaten oranın kavmi yani topraklar Sırpların da değil.Arnavutlar zaten oranın kavmi yani topraklar Sırpların da değil. Tarih boyunca onların ama Arnavutlar Müslüman olmuşlar.Tarih boyunca onların ama Arnavutlar Müslüman olmuşlar. Müslüman oldu diye kızıyor, inançtan dolayı saldırıyor. Müslüman oldu diye kızıyor, inançtan dolayı saldırıyor.

Nato niye saldırıyor Sırplara neden mecbur oldu? Nato niye saldırıyor Sırplara neden mecbur oldu?

Müslümanları kesiyor Sırplar. Nato da Müslüman değil. Müslümanları kesiyor Sırplar. Nato da Müslüman değil. Yani dini gayelrle hareket eden topluluk değil. Biliyor ki suçu affederse sonra daha büyük cinayetler işlerler.Yani dini gayelrle hareket eden topluluk değil. Biliyor ki suçu affederse sonra daha büyük cinayetler işlerler. Nitekim Boşnaklara yapılan zulüm tam cezalandırılmadığı için bu sefer Kosova'ya saldırdı.Nitekim Boşnaklara yapılan zulüm tam cezalandırılmadığı için bu sefer Kosova'ya saldırdı. Uyuz saldırgan zihniyet hasar vermeye başladı. Baktılar ki biz bunun önüne geçmezsekUyuz saldırgan zihniyet hasar vermeye başladı. Baktılar ki biz bunun önüne geçmezsek nizam-ı âlem tamamen mahvolacak, cezalandırmaya mecbur kaldılar. Bu uluslararası bir karar.nizam-ı âlem tamamen mahvolacak, cezalandırmaya mecbur kaldılar. Bu uluslararası bir karar. Natonun birçok üyesi var. Demek ki ceza gerekiyor. Natonun birçok üyesi var. Demek ki ceza gerekiyor. Binaenaleyh Cenab-ı Mevla Kullarına zulmetmek istemiyor ama kullar kendileri kendilerine zulmediyorlar. Binaenaleyh Cenab-ı Mevla Kullarına zulmetmek istemiyor ama kullar kendileri kendilerine zulmediyorlar. Suç işliyorlar, ceza geliyor. Dolayısıyla kendi istekleriyle geliyor. Suç işliyorlar, ceza geliyor. Dolayısıyla kendi istekleriyle geliyor.

"Allah celle celaluhu'u cenneti isteyene cenneti verir."Allah celle celaluhu'u cenneti isteyene cenneti verir. Cehennemi isteyene de cehennemi verir. Cehenneme sokar" buyuruyor Peygamber Efendimiz.Cehennemi isteyene de cehennemi verir. Cehenneme sokar" buyuruyor Peygamber Efendimiz. "Diyorlar ki Ya Resûlallah kim cehennemi ister, cenneti istemez?" "Diyorlar ki Ya Resûlallah kim cehennemi ister, cenneti istemez?" Yani herkes cennete girmeyi ister cehennemden korunmak ister. Ama davranışlarıyla istemiyor. Yani herkes cennete girmeyi ister cehennemden korunmak ister.

Ama davranışlarıyla istemiyor.
Davranışlarıyla cehennemlik olmaya götürecek işleri yapıyor. O zaman cehennemi istiyor demek.Davranışlarıyla cehennemlik olmaya götürecek işleri yapıyor. O zaman cehennemi istiyor demek. Cennete götürecek işleri yapmıyor demek ki cenneti istemiyor demek.Cennete götürecek işleri yapmıyor demek ki cenneti istemiyor demek. Yani davranışlar niyeti gösterecek. İnsanın asıl niyetini davranışları gösteriyor.Yani davranışlar niyeti gösterecek. İnsanın asıl niyetini davranışları gösteriyor. Onun için Cenab-ı Hak zulmetmiyor kullar kendi kendilerine zulmediyorlar.Onun için Cenab-ı Hak zulmetmiyor kullar kendi kendilerine zulmediyorlar. Cenab-ı Hak cümlemize gerçekleri görüp tarihin derinliklerinde olan olaylardanCenab-ı Hak cümlemize gerçekleri görüp tarihin derinliklerinde olan olaylardan Cenab-ı Hakk'ın verdiği cezaları görüp Cenab-ı Hakk'ın kahrına uğramadanCenab-ı Hakk'ın verdiği cezaları görüp Cenab-ı Hakk'ın kahrına uğramadan ömür sürmeyi, rızasını kazanmayı hepimize nasip etsin. ömür sürmeyi, rızasını kazanmayı hepimize nasip etsin.

O zamanın insanlarının yerine düşünün, kendinizi onların yerine koyun. O zamanın insanlarının yerine düşünün, kendinizi onların yerine koyun. Bu devirdeki olayları düşünün bu davranışlarınızı düşünün.Bu devirdeki olayları düşünün bu davranışlarınızı düşünün. Yani içinizden birileri buzağıya taptığı zaman ötekisi susarsa ceza geliyor. Yani içinizden birileri buzağıya taptığı zaman ötekisi susarsa ceza geliyor. Susana da ceza geliyor veya buzağıya taparsa o da ölüm cezasına mahkûm oluyor. Susana da ceza geliyor veya buzağıya taparsa o da ölüm cezasına mahkûm oluyor. İşte bir ibretli olay. Gözünüzü açın Cenab-ı Hakkın kahrına, gazabına uğramayın. İşte bir ibretli olay.

Gözünüzü açın Cenab-ı Hakkın kahrına, gazabına uğramayın.
Cenab-ı Hak kadir-i mutlaktır, yani her istediğini her zaman yapar.Cenab-ı Hak kadir-i mutlaktır, yani her istediğini her zaman yapar. Kimse onun hükmünü, verdiği cezayı engelleyemez. Onun için cezaya uğramamaya çalışmak lazım. Kimse onun hükmünü, verdiği cezayı engelleyemez. Onun için cezaya uğramamaya çalışmak lazım. Günümüzdeki olayları da bu mantıkla, bu şekilde düşünmek, ona göre tedbir almak lazım. Günümüzdeki olayları da bu mantıkla, bu şekilde düşünmek, ona göre tedbir almak lazım. Güzel kulluk öyle olur, cennet öyle kazanılır. Aksi taktirde hem dünyada hem âhirette insanlarGüzel kulluk öyle olur, cennet öyle kazanılır. Aksi taktirde hem dünyada hem âhirette insanlar böyle hareket ettiğinden ceza görürler. Birkaç defa ima ettim. böyle hareket ettiğinden ceza görürler.

Birkaç defa ima ettim.
Kimseyi üzmek, darıltmak ta istemiyorum ama birkaç kelimeyle ikaz etmek istiyorum.Kimseyi üzmek, darıltmak ta istemiyorum ama birkaç kelimeyle ikaz etmek istiyorum. Balkanlardaki kardeşlerimize, Boşnak kardeşlerimize Allah'ın bir hunhar milleti saldırdı. Balkanlardaki kardeşlerimize, Boşnak kardeşlerimize Allah'ın bir hunhar milleti saldırdı. Durup dururken, beraber yaşıyorlarken, komşu iken saldırdılar, öldürdüler. Durup dururken, beraber yaşıyorlarken, komşu iken saldırdılar, öldürdüler. Boşnak kardeşimiz şehit oldu, mazlumen öldürüldü. Şimdi ondan sonrada Kosova'ya saldırdılar. Boşnak kardeşimiz şehit oldu, mazlumen öldürüldü. Şimdi ondan sonrada Kosova'ya saldırdılar. Arnavut kardeşimiz şehit edildi. Müslümansa önlerine geleni kesiyorlar, vuruyorlar.Arnavut kardeşimiz şehit edildi. Müslümansa önlerine geleni kesiyorlar, vuruyorlar. Televizyonlarda yerlere dizilmiş zavallı, mazlum insan cesetlerini görüyoruz. Televizyonlarda yerlere dizilmiş zavallı, mazlum insan cesetlerini görüyoruz.

Ben kendi kendime "Bunlar neden oluyor? Ben kendi kendime "Bunlar neden oluyor? Cenab-ı Hak bunların oluş sebeplerini, hikmetlerini bilmiyor mu, bunları görmüyor mu?Cenab-ı Hak bunların oluş sebeplerini, hikmetlerini bilmiyor mu, bunları görmüyor mu? Neden bunları böyle taktir eylemiş? Niye böyle oluyor?" diye düşünüyorum. Neden bunları böyle taktir eylemiş? Niye böyle oluyor?" diye düşünüyorum.

Cenab-ı Hak emirlerine uyulmamasını, emirlerine uymakta gevşek davranılmasını sevmiyor, cezalandırıyor.Cenab-ı Hak emirlerine uyulmamasını, emirlerine uymakta gevşek davranılmasını sevmiyor, cezalandırıyor. Yani insanlar mümin olacak, imana göre hareket edecek, Allah'ın emirlerine göre hareket edecek,Yani insanlar mümin olacak, imana göre hareket edecek, Allah'ın emirlerine göre hareket edecek, etmezse kendisi bilir. Çeşitli sebeplerden insanlar ya Allah'a inanmıyor, ya Allah'ın emirlerini tutmuyor.etmezse kendisi bilir. Çeşitli sebeplerden insanlar ya Allah'a inanmıyor, ya Allah'ın emirlerini tutmuyor. Bu sebeplerin bir kısmı aldatıcı, makul gibi görünebilir insanlara ama Allah emrini tutmayanlardan intikam alıyor. Bu sebeplerin bir kısmı aldatıcı, makul gibi görünebilir insanlara ama Allah emrini tutmayanlardan intikam alıyor. Azîzün zü'ntikâm olduğu için onları cezalandırıyor.Azîzün zü'ntikâm olduğu için onları cezalandırıyor. Eğer bir insan Müslüman'sa Müslümanlığını iyi yapmıyorsa cezalandırıyor.Eğer bir insan Müslüman'sa Müslümanlığını iyi yapmıyorsa cezalandırıyor. Eğer bir insan kâfirse zulüm yapıyorsa cezalandırıyor.Eğer bir insan kâfirse zulüm yapıyorsa cezalandırıyor. Onun için bütün insanlar özellikle Müslümanlar olarak Cenab-ı Hakk'a iyi kulluk etmeye çalışması, gözünü dört açması lazım, hepimizin açmamız lazım. Onun için bütün insanlar özellikle Müslümanlar olarak Cenab-ı Hakk'a iyi kulluk etmeye çalışması, gözünü dört açması lazım, hepimizin açmamız lazım.

Bir Müslüman olarak benim görevim nedir?Bir Müslüman olarak benim görevim nedir? Allah'ın kulu olarak Allah'a karşı görevimiz nedir? Ne yapmam lazım, neyi yapmamam lazım? Allah'ın kulu olarak Allah'a karşı görevimiz nedir? Ne yapmam lazım, neyi yapmamam lazım?

İnsan bunu iyi düşünmeli âhirette başına bela gelmesin, hatta dünyada başına bela gelmesin diyeİnsan bunu iyi düşünmeli âhirette başına bela gelmesin, hatta dünyada başına bela gelmesin diye davranışlarını ayarlamalı, yapacağı hayırlı işten geri kalmamalı. davranışlarını ayarlamalı, yapacağı hayırlı işten geri kalmamalı. Kötü işlerden elini çekmeli, zalimin destekçisi, yardakçısı olmamalı, yanında yer almamalı. Kötü işlerden elini çekmeli, zalimin destekçisi, yardakçısı olmamalı, yanında yer almamalı. Çeşit çeşit olaylara bu kuralları uygularsınız nasıl hareket etmemiz gerekiyorsa ona göre tedbirinizi alırsınız. Çeşit çeşit olaylara bu kuralları uygularsınız nasıl hareket etmemiz gerekiyorsa ona göre tedbirinizi alırsınız. Benim söylemek istediğim Cenab-ı Hakk'a iyi kulluk etmeye gayret edin. Benim söylemek istediğim Cenab-ı Hakk'a iyi kulluk etmeye gayret edin. Yoksa bu âyetlerden de öğrendiğimiz üzere Cenab-ı Hak cezalandırıyor. Yoksa bu âyetlerden de öğrendiğimiz üzere Cenab-ı Hak cezalandırıyor.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2