Namaz Vakitleri
İstanbul
5 Recep 1447
25 December 2025
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:28
Akşam
17:48
Yatsı
19:15
Detaylı Arama

Ümmetin Helâkine Sebep Olan Şeyler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Şevvâl 1413 / 11.04.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ümmetin Helâkine Sebep Olan Şeyler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Şevvâl 1413 / 11.04.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Eùzübillâhimineşşeytânirracîm.

Eùzübillâhimineşşeytânirracîm.
Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. El-hamdü li’llâhi rabbil’àlemîn… Er-rahmâni’r-rahîm... Mâliki yevmi’d-dîn...El-hamdü li’llâhi rabbil’àlemîn… Er-rahmâni’r-rahîm... Mâliki yevmi’d-dîn... İyyâke na’budü ve iyyâke nestaîn… İhdina’s-sırâta’lmüstakîm…İyyâke na’budü ve iyyâke nestaîn… İhdina’s-sırâta’lmüstakîm… Sırâta’llezîne en’amte aleyhim, gayri’l-mağdùbi aleyhim ve le’d-dàllîn... Âmin…Sırâta’llezîne en’amte aleyhim, gayri’l-mağdùbi aleyhim ve le’d-dàllîn... Âmin… El-hamdü li’llâhi hamden kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve liazîmi sultânih…

El-hamdü li’llâhi hamden kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve liazîmi sultânih…
Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ hayra halkıhî seyyidinâ muhammedini’l-mustafâVe’s-salâtü ve’s-selâmü alâ hayra halkıhî seyyidinâ muhammedini’l-mustafâ ve âlihî ve sahbihî ecmaîn… Ve men tebiahû bi-ihsânin zevi’s-sıdkı ve’l-vefâ… ve âlihî ve sahbihî ecmaîn… Ve men tebiahû bi-ihsânin zevi’s-sıdkı ve’l-vefâ… Emmâ ba’dü,

Emmâ ba’dü,
, fa’lemû eyyühe’l-ihvân... Feinne efdale’l-hadîsi kitâbu’llàh..., fa’lemû eyyühe’l-ihvân... Feinne efdale’l-hadîsi kitâbu’llàh... Ve efdale’l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin salla’llàhu teàlâ aleyhi ve sellem...Ve efdale’l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin salla’llàhu teàlâ aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesetin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesetin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin ve sàhibehâ fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’l-muttasıliVe külle dalâletin ve sàhibehâ fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’nnebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:ile’nnebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: (İzâ zahere’z-zinâ ve ribâ fi karyetin,

(İzâ zahere’z-zinâ ve ribâ fi karyetin,
fekad ehallû bienfüsihim kitâba’llàh. Ve lafzu’l-hàkim: Azâba’llàh)fekad ehallû bienfüsihim kitâba’llàh. Ve lafzu’l-hàkim: Azâba’llàh) Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.
Aziz ve muhterem cemaat-i müslimin.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimin.
Allah’ın selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun…

Allah’ın selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun…
Allah-u Teàlâ Hazretleri iki cihanın hayrına, bereketine,Allah-u Teàlâ Hazretleri iki cihanın hayrına, bereketine, iyiliklerine, güzelliklerine cümlenizi nail eylesin…iyiliklerine, güzelliklerine cümlenizi nail eylesin… Her türlü tehlikelerden iki cihanda mahfuz ve baîd ve berî eylesin…Her türlü tehlikelerden iki cihanda mahfuz ve baîd ve berî eylesin… Yolunda daim, zikrinde kàim sevdiği kullarından eylesin…Yolunda daim, zikrinde kàim sevdiği kullarından eylesin… Peygamber SAS’in yolundan ayırmasın… Şefaatine nail eylesin… Peygamber SAS’in yolundan ayırmasın… Şefaatine nail eylesin… Efendimizin hadis-i şeriflerini okumak üzere burada toplanmış bulunuyoruz.

Efendimizin hadis-i şeriflerini okumak üzere burada toplanmış bulunuyoruz.
Bunların okunmasına ve izahına başlamazdan önceBunların okunmasına ve izahına başlamazdan önce başta Peygamber SAS Hazretleri’nin ruh-u pâkine hediye olsun diye;başta Peygamber SAS Hazretleri’nin ruh-u pâkine hediye olsun diye; sonra onun cümle âlinin, ashabının, etbâının ruhları için,sonra onun cümle âlinin, ashabının, etbâının ruhları için, sâdât ve meşayıh-i turûk-ı aliyyelerimizin ruhları için;sâdât ve meşayıh-i turûk-ı aliyyelerimizin ruhları için; Bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehidlerin, gazilerin,

Bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehidlerin, gazilerin,
mücahidlerin, Fatih Sultan Mehmet Han’ın ruhu için;mücahidlerin, Fatih Sultan Mehmet Han’ın ruhu için; Peygamber Efendimiz’den zamanımıza kadar gelmiş geçmişPeygamber Efendimiz’den zamanımıza kadar gelmiş geçmiş evliyaullah u mukarrabîn, sâdât ve meşâyih-ı turûk-u aliyyelerimizinevliyaullah u mukarrabîn, sâdât ve meşâyih-ı turûk-u aliyyelerimizin ruhları için;ruhları için; hâsseten kendisinden feyz aldığımızhâsseten kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zâhid-i Bursevî Hocamız’ın ruhu için;Muhammed Zâhid-i Bursevî Hocamız’ın ruhu için; Bu okuduğumuz kitabı yazıp, her hafta okuyun diye

Bu okuduğumuz kitabı yazıp, her hafta okuyun diye
bize emanet ve tavsiye buyurup, okunmasını bize havale buyurmuş olanbize emanet ve tavsiye buyurup, okunmasını bize havale buyurmuş olan Gümüşhanevi Ahmed Ziyaeddin Efendimiz’in ruhu için,Gümüşhanevi Ahmed Ziyaeddin Efendimiz’in ruhu için, İçinde ibadet ettiğimiz şu camiyi yaptırmış olanİçinde ibadet ettiğimiz şu camiyi yaptırmış olan İskender Paşa’nın ve sonradan bu camiyi tekrar tekrarİskender Paşa’nın ve sonradan bu camiyi tekrar tekrar tâmir, tevsî ve tecdîd eylemiş olan ehl-i hayratın ruhları içintâmir, tevsî ve tecdîd eylemiş olan ehl-i hayratın ruhları için ve sâir mü’minin ü mü’minat ve müslimîni müslimatın da dereceleri üzereve sâir mü’minin ü mü’minat ve müslimîni müslimatın da dereceleri üzere ruhları için bir Fatiha, üç İhlâs-ı Şerif okuyalım, öyle başlayalım. Buyurun!ruhları için bir Fatiha, üç İhlâs-ı Şerif okuyalım, öyle başlayalım. Buyurun! Okuduğumuz hadis-i şerif, Râmuzü’lEhàdis’in 53. sayfasınınOkuduğumuz hadis-i şerif, Râmuzü’lEhàdis’in 53. sayfasının 17. hadis-i şerifidir.17. hadis-i şerifidir. Buyuruyor ki Peygamber SAS Efendimiz,

Buyuruyor ki Peygamber SAS Efendimiz,
Abdullah ibn-i Abbas RA’dan rivayet ettiğine göre:Abdullah ibn-i Abbas RA’dan rivayet ettiğine göre: İzâ zahere’z-zinâ ve ribâ fi karyetin,

İzâ zahere’z-zinâ ve ribâ fi karyetin,
“Bir köyde zinâ ve ribâ artarsa…”“Bir köyde zinâ ve ribâ artarsa…” Tabii, karye, köy de olur, kasaba da olur, şehir de olur.

Tabii, karye, köy de olur, kasaba da olur, şehir de olur.
İnsanların yerleştiği bir bölge de olur, memleket de olur.İnsanların yerleştiği bir bölge de olur, memleket de olur. Yani bir yerde diyelim biz, karye kelimesini kullanıyor Peygamber Efendimiz, onu bilerek... Yani bir yerde diyelim biz, karye kelimesini kullanıyor Peygamber Efendimiz, onu bilerek... “Bir yerde zinâ ve ribâ artarsa, zâhir olursa…” Artarsa değil yani azı da çoğu da

“Bir yerde zinâ ve ribâ artarsa, zâhir olursa…” Artarsa değil yani azı da çoğu da
bahis konusu değil, zâhir olursa.bahis konusu değil, zâhir olursa. Zina haram. Allah, evlenmeyi helal kılmış, Zina haram. Allah, evlenmeyi helal kılmış, hatta zina etmesinler diye dört evliliğe kadar müsaade etmiş.hatta zina etmesinler diye dört evliliğe kadar müsaade etmiş. Yeter ki gözleri doysun da zina etmesinler diye…Yeter ki gözleri doysun da zina etmesinler diye… Tabii, çeşitli başka sebepleri de var.

Tabii, çeşitli başka sebepleri de var.
Hani harpte darpta erkekler ölebilir, arkada dul zavallılar,Hani harpte darpta erkekler ölebilir, arkada dul zavallılar, kızlar, kadınlar kalabilir.kızlar, kadınlar kalabilir. Meselâ şimdi bu Bosna Hersek’te ne olacak?Meselâ şimdi bu Bosna Hersek’te ne olacak? İlle bir erkek bir kadın alacak filan dersen, öteki kadınlar ne yapacak meselâ?İlle bir erkek bir kadın alacak filan dersen, öteki kadınlar ne yapacak meselâ? Çeşitli sebepler vardır da,Çeşitli sebepler vardır da, Allah CC dört tane kadına kadarAllah CC dört tane kadına kadar bir erkeğin nikahlanmasına Kur’an-ı Kerim’de müsaade etmiş.bir erkeğin nikahlanmasına Kur’an-ı Kerim’de müsaade etmiş. Bizim fakültede bir profesör vardı.

Bizim fakültede bir profesör vardı.
O zaman doçentti, biz de talebeydik.O zaman doçentti, biz de talebeydik. İslam ülkelerinde şöhreti filan vardı.İslam ülkelerinde şöhreti filan vardı. İslamî ilimleri biliyor filan gibi düşünülüyordu.İslamî ilimleri biliyor filan gibi düşünülüyordu. Bir gün yanında, kütüphanede çalışıyorum ben. Dedi ki:Bir gün yanında, kütüphanede çalışıyorum ben. Dedi ki: “—Bu hocalar da dört kadınla evlenmeyi iyi çıkartmışlar.” dedi.

“—Bu hocalar da dört kadınla evlenmeyi iyi çıkartmışlar.” dedi.
Hani keyiflerine uygun bir şey çıkartmışlar gibi konuşuyor yani. Dedim ki:

Hani keyiflerine uygun bir şey çıkartmışlar gibi konuşuyor yani. Dedim ki:
“—Bu hocaların çıkarttığı bir şey değil!” “—Yok, hocalar çıkartmış.” dedi.

“—Bu hocaların çıkarttığı bir şey değil!” “—Yok, hocalar çıkartmış.” dedi.
Baktım ki adam Mısır’da, şurada, burada şöhret kazanmış,

Baktım ki adam Mısır’da, şurada, burada şöhret kazanmış,
kitap yazıyor, konuşma yapıyor vs. filan ama İslâm’ı bilmiyor. kitap yazıyor, konuşma yapıyor vs. filan ama İslâm’ı bilmiyor. Açtım sayfayı Kur’an-ı Kerim’den, ayet-i kerimeyi, okudum: Açtım sayfayı Kur’an-ı Kerim’den, ayet-i kerimeyi, okudum: (Fe’nkihû mâ tàbe leküm mine’n-nisâi mesnâ ve sülâse ve rubâ’,

(Fe’nkihû mâ tàbe leküm mine’n-nisâi mesnâ ve sülâse ve rubâ’,
Başını kaşıdı, ensesini kaşıdı, kaldırdı. Yani

Başını kaşıdı, ensesini kaşıdı, kaldırdı. Yani
bu Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de verdiği bir müsaade…bu Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de verdiği bir müsaade… Müsaade diyoruz, mecburiyet değil yani ille herkes dört tane alacak diye.Müsaade diyoruz, mecburiyet değil yani ille herkes dört tane alacak diye. Oraya kadar müsaade var ama zina yok. Hatta bakmak bile yok. Bakmak bile haram.Oraya kadar müsaade var ama zina yok. Hatta bakmak bile yok. Bakmak bile haram. Nitekim burada geçmişti evvelki derslerde.

Nitekim burada geçmişti evvelki derslerde.
Hz. Osman RA halife iken,Hz. Osman RA halife iken, yanına gelen bir sahabi selâm veriyor: “—Es-selâmü aleyküm!”yanına gelen bir sahabi selâm veriyor: “—Es-selâmü aleyküm!” O da bakıyor yüzüne, diyor ki:

O da bakıyor yüzüne, diyor ki:
“—Senin gözlerinde zina emareleri, izleri görüyorum.”

“—Senin gözlerinde zina emareleri, izleri görüyorum.”
Gözlerinde görüyor, biz ne görürüz yani.

Gözlerinde görüyor, biz ne görürüz yani.
Ama, “Senin gözünde zina emareleri görüyorum!” deyince adam sarsılmış şöyle bir. Demiş ki:Ama, “Senin gözünde zina emareleri görüyorum!” deyince adam sarsılmış şöyle bir. Demiş ki: “—Peygamberlik kesilmedi mi yoksa?

“—Peygamberlik kesilmedi mi yoksa?
Yani nereden bildin bunu. Peygamber Efendimiz bilirdi.”Yani nereden bildin bunu. Peygamber Efendimiz bilirdi.” Peygamber bilir, peygamberlerin has ümmeti olan

Peygamber bilir, peygamberlerin has ümmeti olan
evliyaullah da, sahabe-i kiramın böyle Hz. Osman gibileri de bilir.evliyaullah da, sahabe-i kiramın böyle Hz. Osman gibileri de bilir. Bildiğinin bir misali bu.Bildiğinin bir misali bu. “—Evet, yolda gelirken bir evin kapısı açıktı, ben de içeriye baktım.

“—Evet, yolda gelirken bir evin kapısı açıktı, ben de içeriye baktım.
İçeride bir kadını gördüm.İçeride bir kadını gördüm. İşte belki soyunmuş vaziyetteydi, nasılsa işte. Öyle gördüm.” diyor.İşte belki soyunmuş vaziyetteydi, nasılsa işte. Öyle gördüm.” diyor. Yani uzaktan görmekte bile gözünde zina emareleri beliriyor.

Yani uzaktan görmekte bile gözünde zina emareleri beliriyor.
Bakmak ile haram…Bakmak ile haram… İlk bakış normaldir. Yolda gidiyorsun, şöyle bir baktın, birisi geliyor, tamam. Bu tabiiİlk bakış normaldir. Yolda gidiyorsun, şöyle bir baktın, birisi geliyor, tamam. Bu tabii ama ikinci bakış şeytandan.ama ikinci bakış şeytandan. Bir daha bir dönüp baktın mı artık o, şeytanın aldatmasıdır ve günahtır.Bir daha bir dönüp baktın mı artık o, şeytanın aldatmasıdır ve günahtır. Yani İslâm bakmayı bile yasaklamış.Yani İslâm bakmayı bile yasaklamış. Peygamber Efendimiz sahabesinden hiçbir kadının elini tutmamış,

Peygamber Efendimiz sahabesinden hiçbir kadının elini tutmamış,
sıkmamış, musafaha yapmamış. Şimdi kadınlar uzatıyor elini.sıkmamış, musafaha yapmamış. Şimdi kadınlar uzatıyor elini. Sen geri duruyorsun, o uzatıyor. Sıkmadığın zaman da kızıyor.Sen geri duruyorsun, o uzatıyor. Sıkmadığın zaman da kızıyor. Eğer bir devlet memuruysan, meselâ müdürsen bir yerde,

Eğer bir devlet memuruysan, meselâ müdürsen bir yerde,
bakan veya hanımı geliyor.bakan veya hanımı geliyor. Elini uzatıyor, sıkmadığın zaman hakaret telakki ediyor.Elini uzatıyor, sıkmadığın zaman hakaret telakki ediyor. Yahu sen hangi memlekette yetiştin? Bu memleket İslâm.

Yahu sen hangi memlekette yetiştin? Bu memleket İslâm.
Bu memleketin örfü, adeti tepeden tırnağa müslümancadır. Öyle gelmiştir.Bu memleketin örfü, adeti tepeden tırnağa müslümancadır. Öyle gelmiştir. Evlerin haremlikleri, selâmlıkları; kadınların giyimleri,Evlerin haremlikleri, selâmlıkları; kadınların giyimleri, kuşamları, örtünmesi, adeti, an’anesi, yatağı, hamamı, her şeyi burada böyledir.kuşamları, örtünmesi, adeti, an’anesi, yatağı, hamamı, her şeyi burada böyledir. Avrupa’da üryan yıkanırlarmış. Amerikalı, Müslüman olmuş bir kardeşimiz diyor ki:

Avrupa’da üryan yıkanırlarmış. Amerikalı, Müslüman olmuş bir kardeşimiz diyor ki:
“—Ben böyle üryan yıkanmam askeriyede…

“—Ben böyle üryan yıkanmam askeriyede…
Örtüsüz, perdesiz, hücre şeyi yok,Örtüsüz, perdesiz, hücre şeyi yok, herkes meydanda üryan yıkanırlarmış.herkes meydanda üryan yıkanırlarmış. Ben Müslümanım, böyle şey yapamam!” demiş meselâ.Ben Müslümanım, böyle şey yapamam!” demiş meselâ. Anlıyoruz ki aldırmıyorlar. Orası öyle.

Anlıyoruz ki aldırmıyorlar. Orası öyle.
Orası edepsiz, ahlâkı düşük, kafası başka; burası İslâm diyarı… BuradaOrası edepsiz, ahlâkı düşük, kafası başka; burası İslâm diyarı… Burada kadın, erkeğin elini sıkmaz.kadın, erkeğin elini sıkmaz. Zaten bu el sıkma vs. İslâmi bir adet değil.Zaten bu el sıkma vs. İslâmi bir adet değil. Müslümanlar musafaha yapıyor, erkekler ama kadınlar yapmaz.Müslümanlar musafaha yapıyor, erkekler ama kadınlar yapmaz. Peygamber Efendimiz peygamber olduğu halde,Peygamber Efendimiz peygamber olduğu halde, sahabesi de sahabe olduğu haldesahabesi de sahabe olduğu halde kadınlarla tokalaşma, musafahalaşma yapmamış.kadınlarla tokalaşma, musafahalaşma yapmamış. Kitaplar bunu böyle yazıyor.Kitaplar bunu böyle yazıyor. Biz de o an’aneye uygun olarak yapmayız. Siz de yapmayın! Neden?

Biz de o an’aneye uygun olarak yapmayız. Siz de yapmayın! Neden?
Rasûlüllah’ın yapmadığı bir şey yapılmaz da ondan.Rasûlüllah’ın yapmadığı bir şey yapılmaz da ondan. Onun yolunda gideceğiz de onun için. Şimdi millet tokalaşıyor, şey yapıyor.Onun yolunda gideceğiz de onun için. Şimdi millet tokalaşıyor, şey yapıyor. Ne münasebet yani, nereden geldi bu adet? Elli yıl önce yoktu.Ne münasebet yani, nereden geldi bu adet? Elli yıl önce yoktu. Sonradan geldi.Sonradan geldi. İslâm böyle bu kadar bu işi ciddi tutmuş.

İslâm böyle bu kadar bu işi ciddi tutmuş.
Bir misal daha vereyim de itiraz edenlerin itiraza hakkı ve mecali kalmasın.Bir misal daha vereyim de itiraz edenlerin itiraza hakkı ve mecali kalmasın. Peygamber Efendimiz, yanında sahabesinden birkaç kişiyle kızı,

Peygamber Efendimiz, yanında sahabesinden birkaç kişiyle kızı,
cennet hatunlarından mübarek Fatımatü’z-Zehra’nın yanına gidiyor.cennet hatunlarından mübarek Fatımatü’z-Zehra’nın yanına gidiyor. Peygamber Efendimiz, Allah’ın rasûlü, en sevgili kulu vePeygamber Efendimiz, Allah’ın rasûlü, en sevgili kulu ve seyyidü’l-evveline ve’l-âhirîn… Eşref-i mahlûkat, ekremü’r-rusül.seyyidü’l-evveline ve’l-âhirîn… Eşref-i mahlûkat, ekremü’r-rusül. Dünyada eşi, emsali olmamış, olmayacak, en yüksek insan…Dünyada eşi, emsali olmamış, olmayacak, en yüksek insan… Yanındaki de sahabesi, rıdvanu’llàhi teàlâ aleyhim ecmaîn...Yanındaki de sahabesi, rıdvanu’llàhi teàlâ aleyhim ecmaîn... Onlar da asr-ı saadette Peygamber Efendimizin etrafına toplanmışOnlar da asr-ı saadette Peygamber Efendimizin etrafına toplanmış en mübarek Müslümanlar, en yüksek insanlar.en mübarek Müslümanlar, en yüksek insanlar. Gittikleri ev de Peygamber Efendimiz’in kızı, cennetlik olduğu mâlumGittikleri ev de Peygamber Efendimiz’in kızı, cennetlik olduğu mâlum ve meşhur ve bilinen bir kadın ve Peygamber Efendimiz’in kızı.ve meşhur ve bilinen bir kadın ve Peygamber Efendimiz’in kızı. Kapıya gelince diyor ki Peygamber Efendimiz:Kapıya gelince diyor ki Peygamber Efendimiz: “—Kızım Fatıma, perdenin arkasına çekil, yanımda misafirlerimiz var!”

“—Kızım Fatıma, perdenin arkasına çekil, yanımda misafirlerimiz var!”
Anladınız mı? Şimdikiler beraber oturuyorlar,

Anladınız mı? Şimdikiler beraber oturuyorlar,
kadın erkek karman çorman... İtiraz ettiğin zaman da,kadın erkek karman çorman... İtiraz ettiğin zaman da, “Senin kalbin fesat!” diyor veya “Benim kalbim temiz!” diyor. “Senin kalbin fesat!” diyor veya “Benim kalbim temiz!” diyor. Ne bizim kalbimiz fesat ne onun kalbi temiz aslında amaNe bizim kalbimiz fesat ne onun kalbi temiz aslında ama böyle itiraz ediyor. Allah’ın emrine itiraz ediyor. böyle itiraz ediyor. Allah’ın emrine itiraz ediyor. Yani Rasûlüllah’ın sünnetine itiraz ediyor.Yani Rasûlüllah’ın sünnetine itiraz ediyor. Bu fesatlık meselesi olsaydı, Peygamber Efendimiz’in kalbine fesat diyemezdin,

Bu fesatlık meselesi olsaydı, Peygamber Efendimiz’in kalbine fesat diyemezdin,
sahabenin kalbine fesat diyemezdin, Fatımatü’zZehra’nınsahabenin kalbine fesat diyemezdin, Fatımatü’zZehra’nın kalbine fesat diyemezdin.kalbine fesat diyemezdin. Mademki onlara perdenin arkasına geç diyor, o halde öyle olacak.Mademki onlara perdenin arkasına geç diyor, o halde öyle olacak. Peygamber Efendimiz Haticetü’l-Kübra ile, tabii zevcesi, hanımı,

Peygamber Efendimiz Haticetü’l-Kübra ile, tabii zevcesi, hanımı,
otururken Cebrâil AS gelmezdi yanlarına.otururken Cebrâil AS gelmezdi yanlarına. Eğer yani ev hâli, kadınlık hâli, açılmış ise gelmezdi.Eğer yani ev hâli, kadınlık hâli, açılmış ise gelmezdi. Meleklerin bile şeyi var…Meleklerin bile şeyi var… Yani işin ne kadar ciddi olduğunu anlatmaya çalışıyorum çeşitli misallerle.Yani işin ne kadar ciddi olduğunu anlatmaya çalışıyorum çeşitli misallerle. İslam böyle… Tertemiz, pırıl pırıl, şahane, enfes bir mizan… Çok güzel bir şey…İslam böyle… Tertemiz, pırıl pırıl, şahane, enfes bir mizan… Çok güzel bir şey… “—Avrupa nasıl?”

“—Avrupa nasıl?”
Avrupa da Hristiyan oldukları zaman örtülüydü. Hristiyanlar da örtülüydü.

Avrupa da Hristiyan oldukları zaman örtülüydü. Hristiyanlar da örtülüydü.
“—Nereden biliyorsun?”

“—Nereden biliyorsun?”
Rahibelerin kıyafetine bak, işte onlar da böyle, onlar da uzun etekli,

Rahibelerin kıyafetine bak, işte onlar da böyle, onlar da uzun etekli,
onların da sımsıkı saçları başları kapalı. Ha, demek kionların da sımsıkı saçları başları kapalı. Ha, demek ki Hz. İsa onlara açının dememiş. Demek ki işin doğrusu örtünmek. Hz. İsa onlara açının dememiş. Demek ki işin doğrusu örtünmek. Ta başından beri böyle.Ta başından beri böyle. Şimdi açınmışlar. Nasıl açınmışlar? Derece derece açınmışlar.

Şimdi açınmışlar. Nasıl açınmışlar? Derece derece açınmışlar.
Önce hani filmlerde veyahut gazetelerin mecmualarınÖnce hani filmlerde veyahut gazetelerin mecmuaların sayfalarında zaman zaman gösterirler:sayfalarında zaman zaman gösterirler: 1903 yılında, 1905 yılında Avrupa’da plaj…1903 yılında, 1905 yılında Avrupa’da plaj… Kadınlar filan bayağı uzun pantolonlu, örtülü, gömlekli, filan…Kadınlar filan bayağı uzun pantolonlu, örtülü, gömlekli, filan… Ha, 1900’lü yıllarda, 1910’a kadar filan demek, Birinci Cihan Harbi’ne kadar filanHa, 1900’lü yıllarda, 1910’a kadar filan demek, Birinci Cihan Harbi’ne kadar filan plajlara gitmeye, topluca yıkanmaya filan başlamışlar amaplajlara gitmeye, topluca yıkanmaya filan başlamışlar ama daha mayolar dizlerinin altında, üstleri başları kapalı.daha mayolar dizlerinin altında, üstleri başları kapalı. Giyinik yüzüyorlar yani. Resimlerde öyle görüyoruz. Sonra?Giyinik yüzüyorlar yani. Resimlerde öyle görüyoruz. Sonra? Sonra biraz orası açılmış, sonra burası açılmış, sonra şurası açılmış.Sonra biraz orası açılmış, sonra burası açılmış, sonra şurası açılmış. Yoklaya yoklaya, kollaya kollaya; baktılar itiraz yok,Yoklaya yoklaya, kollaya kollaya; baktılar itiraz yok, baktılar umumi teveccüh var, herkes işten memnun, gösteren memnun, gören memnun.baktılar umumi teveccüh var, herkes işten memnun, gösteren memnun, gören memnun. Efendim alan memnun, satan memnun.Efendim alan memnun, satan memnun. Açınmışlar, açınmışlar, açınmışlar, açınmışlar.Açınmışlar, açınmışlar, açınmışlar, açınmışlar. Mayolar filan komik hale gelmiş, göstermelik hâle gelmiş.Mayolar filan komik hale gelmiş, göstermelik hâle gelmiş. İncecik, bikini dediği hale gelmiş.İncecik, bikini dediği hale gelmiş. Ondan sonra da, “Bunlar da neymiş canım? 20. Yüzyıl’da

Ondan sonra da, “Bunlar da neymiş canım? 20. Yüzyıl’da
medeni insana yasak mı olur?” diye onları da atmışlar.medeni insana yasak mı olur?” diye onları da atmışlar. Altsız, üstsüz, bikini falan derken çıplak gezmeye başlamışlar.Altsız, üstsüz, bikini falan derken çıplak gezmeye başlamışlar. Şimdi Avrupa’da filan görüyorsunuz, parkta

Şimdi Avrupa’da filan görüyorsunuz, parkta
kadın erkek sarmaş dolaş falan; kadın erkek sarmaş dolaş falan; bekçi parkı kapatacak, başına gidiyor falan hallo bekçi parkı kapatacak, başına gidiyor falan hallo hallo diyor onlar sarmaş dolaş herkesin gözü önündehallo diyor onlar sarmaş dolaş herkesin gözü önünde ayrılmıyorlar birbirlerinden.ayrılmıyorlar birbirlerinden. Öhö yapıyor, hallo diyor, merhaba diyor yani hadi diyor kalkın gidin buradan,Öhö yapıyor, hallo diyor, merhaba diyor yani hadi diyor kalkın gidin buradan, kapatacağım bilmem ne filan… Bu kadar terbiyesizler.kapatacağım bilmem ne filan… Bu kadar terbiyesizler. Hava biraz güneşleşiyor, ooo bakıyorsun güneş her taraflarını görsün,

Hava biraz güneşleşiyor, ooo bakıyorsun güneş her taraflarını görsün,
güneşte her tarafları yansın diye çırılçıplak.güneşte her tarafları yansın diye çırılçıplak. O Avrupa… Onlar cehenneme odun;O Avrupa… Onlar cehenneme odun; cayır cayır, çatır çatır cehennemi tutuşturacaklar.cayır cayır, çatır çatır cehennemi tutuşturacaklar. Kâfir, eskiden Hristiyan’mış ama şimdi Hristiyan bile değil.Kâfir, eskiden Hristiyan’mış ama şimdi Hristiyan bile değil. Yani eski Hristiyanların durumunda bile değil.Yani eski Hristiyanların durumunda bile değil. Papaz geliyor, erkekle erkeğin nikâhını kıyıyor. Kovalaması lazım.

Papaz geliyor, erkekle erkeğin nikâhını kıyıyor. Kovalaması lazım.
Lut kavminin işini tescil ediyor. Erkek erkekle nikâhlanıyor. Lut kavminin işini tescil ediyor. Erkek erkekle nikâhlanıyor. Yani değişik bir şey olacak ya, başka türlü delilikler olacak ya ille,Yani değişik bir şey olacak ya, başka türlü delilikler olacak ya ille, o delilik olsun diye, kadın erkek nikâhlanması o delilik olsun diye, kadın erkek nikâhlanması dünyanın her yerinde var, erkek erkekle nikâhlanıyor.dünyanın her yerinde var, erkek erkekle nikâhlanıyor. Sonra bizim, Türkiye’nin de öyle halkın ahlâkını bozan dergileri var, gazeteleri var.

Sonra bizim, Türkiye’nin de öyle halkın ahlâkını bozan dergileri var, gazeteleri var.
Eve sokulması kat’iyyen caiz değil. Kat’iyyen… Eve sokulması kat’iyyen caiz değil. Kat’iyyen… Çünkü eve resim girdi mi, köpek girdi mi melek girmez. Çünkü eve resim girdi mi, köpek girdi mi melek girmez. O gazeteler girdi mi, her şey gider.O gazeteler girdi mi, her şey gider. Orada artık neleri anlatıyor, neleri teşvik ediyor?Orada artık neleri anlatıyor, neleri teşvik ediyor? Kadın kadınla vs. filan neler neler anlatıyor.Kadın kadınla vs. filan neler neler anlatıyor. Ha, bunların hepsi dejenerasyondur, bozulmadır.

Ha, bunların hepsi dejenerasyondur, bozulmadır.
Tefessüh derlerdi eskiden, kokuşmadır yani bunlar. Ahlâk kokuşuyor. Tefessüh derlerdi eskiden, kokuşmadır yani bunlar. Ahlâk kokuşuyor. Ar, ırz, namus, haysiyet, şeref, insaf, merhamet, insanlık,Ar, ırz, namus, haysiyet, şeref, insaf, merhamet, insanlık, fazilet yok oluyor; hayvanlık geliyor. fazilet yok oluyor; hayvanlık geliyor. Yerine hayvanlardan da aşağı şaşkın sapıklık geliyor.Yerine hayvanlardan da aşağı şaşkın sapıklık geliyor. Ne olur böyle bir şey olursa? (İzâ zahere’z-zinâ)Ne olur böyle bir şey olursa? (İzâ zahere’z-zinâ) “Zina zâhir olursa, görünen bir hale gelirse, ortalıkta belirirse…”“Zina zâhir olursa, görünen bir hale gelirse, ortalıkta belirirse…” (Ve’r-ribâ) riba da faiz, haksız kazanç. Sermayesi var adamın,

(Ve’r-ribâ) riba da faiz, haksız kazanç. Sermayesi var adamın,
falancaya borç veriyor, on veriyor, on iki alıyor, on beş alıyor, yirmi alıyor.falancaya borç veriyor, on veriyor, on iki alıyor, on beş alıyor, yirmi alıyor. Para durduğu yerden, zahmetsiz, bu tarafa faiz olarak fazla geliyor.Para durduğu yerden, zahmetsiz, bu tarafa faiz olarak fazla geliyor. Bunu da Allah yasaklamış.Bunu da Allah yasaklamış. (Ve ehalle’llàhü’l-bey’a ve harrame’r-ribâ)

(Ve ehalle’llàhü’l-bey’a ve harrame’r-ribâ)
Alışverişi helal kılmış, Ribayı haram kılmış.Alışverişi helal kılmış, Ribayı haram kılmış. Allah’ın haramlarından Müslümanların, müminlerin, inananların sakınması lazım!

Allah’ın haramlarından Müslümanların, müminlerin, inananların sakınması lazım!
Helallerini yapması lazım, haramlarından sakınması lazım!Helallerini yapması lazım, haramlarından sakınması lazım! Allah’ın helalleri ne?

Allah’ın helalleri ne?
Allah’ın helalleri sayılamayacak kadar çok. Haramları ne?Allah’ın helalleri sayılamayacak kadar çok. Haramları ne? Haramları belli miktarda…Haramları belli miktarda… Domuz eti yemeyeceksin, içki içmeyeceksin, faiz yemeyeceksin,Domuz eti yemeyeceksin, içki içmeyeceksin, faiz yemeyeceksin, hırsızlık yapmayacaksın vs. Hepsi de güzel. hırsızlık yapmayacaksın vs. Hepsi de güzel. Hepsi de iyi ki böyle bir yasak koyulmuş, hepsi yerli yerince… Hepsi de iyi ki böyle bir yasak koyulmuş, hepsi yerli yerince… Şimdi bir karyede, bir şehirde, bir beldede, memlekette

Şimdi bir karyede, bir şehirde, bir beldede, memlekette
riba ve zina zahir olursa, artarsa ne olur,riba ve zina zahir olursa, artarsa ne olur, onu anlatıyor Peygamber Efendimiz:onu anlatıyor Peygamber Efendimiz: (Fekad ehallû bi-enfüsihim kitaba’llahi ev azaba’llàhi)

(Fekad ehallû bi-enfüsihim kitaba’llahi ev azaba’llàhi)
“O zaman o kavim kendisine Allah’ın yazmış olduğu yazıyı,“O zaman o kavim kendisine Allah’ın yazmış olduğu yazıyı, —yani bu yazıdan maksat Allah’ın azabı——yani bu yazıdan maksat Allah’ın azabı— Allah’ın azabının gelmesini kendilerine helâl kılmış olurlar.”Allah’ın azabının gelmesini kendilerine helâl kılmış olurlar.” “Kapıyı açmış olurlar.

“Kapıyı açmış olurlar.
Tamam, gelebilir diye hak vermiş, yol açmış olurlar.Tamam, gelebilir diye hak vermiş, yol açmış olurlar. Fırsat tanımış olurlar. Yani Allah’ın azabı onlara gelir, azaba uğrarlar.”Fırsat tanımış olurlar. Yani Allah’ın azabı onlara gelir, azaba uğrarlar.” demek muhterem kardeşlerim.demek muhterem kardeşlerim. Öyle anlaşılıyor ki Allah CC haramlarının işlenmesine ceza veriyor.

Öyle anlaşılıyor ki Allah CC haramlarının işlenmesine ceza veriyor.
Ayetlerden de bunu biliyoruz. Hadis-i şeriflerden de bunu biliyoruz.Ayetlerden de bunu biliyoruz. Hadis-i şeriflerden de bunu biliyoruz. Tarihten de bunu biliyoruz.Tarihten de bunu biliyoruz. Eski kavimlerden de biliyoruz ki Allah’ın emrini bir kavim dinlemezseEski kavimlerden de biliyoruz ki Allah’ın emrini bir kavim dinlemezse o kavme bela, ceza, kahır, gazap, gazapı ilahi geliyor.o kavme bela, ceza, kahır, gazap, gazapı ilahi geliyor. Ad kavmi böyle helâk olmuş,

Ad kavmi böyle helâk olmuş,
Semud kavmi böyle helak olmuş,Semud kavmi böyle helak olmuş, bilmem çeşitli insanlar ve kavimler Allah’a asi oldukları, Allah’ınbilmem çeşitli insanlar ve kavimler Allah’a asi oldukları, Allah’ın emirlerini tutmadıkları, yasaklarını çiğnedikleri,emirlerini tutmadıkları, yasaklarını çiğnedikleri, irtikab ettikleri zaman bu cezalar gelmiş. Bunu kesin biliyoruz.irtikab ettikleri zaman bu cezalar gelmiş. Bunu kesin biliyoruz. Çok kesin biliyoruz bunu.Çok kesin biliyoruz bunu. Burada da bildiriyor bunu. Zina ve riba olursa o kavme,Burada da bildiriyor bunu. Zina ve riba olursa o kavme, onlar kendilerine Allah’ın azabının gelmesine yol açmış, onlar kendilerine Allah’ın azabının gelmesine yol açmış, azabı hak etmiş olurlar diye bildiriyor.azabı hak etmiş olurlar diye bildiriyor. Şimdi benim muhterem ve sevgili kardeşlerim!

Şimdi benim muhterem ve sevgili kardeşlerim!
Üzülüyoruz, dünyanın her yerinde Müslümanlar sıkıntıda.

Üzülüyoruz, dünyanın her yerinde Müslümanlar sıkıntıda.
Müslümanlar tehlikede. Müslümanlar hücum altında. Müslümanlar tehlikede. Müslümanlar hücum altında. Müslümanlar öldürülüyor, katlediliyor.Müslümanlar öldürülüyor, katlediliyor. Tabii Müslüman Allah’ın sevgili kuludur.Tabii Müslüman Allah’ın sevgili kuludur. Allah sevgili kullarının dualarını kabul eder, istediğini ihsan eder, korur.Allah sevgili kullarının dualarını kabul eder, istediğini ihsan eder, korur. Nuh AS’yi korumuş,Nuh AS’yi korumuş, Lût AS’nin kavmini helâk etmiş, onu korumuş,Lût AS’nin kavmini helâk etmiş, onu korumuş, İbrâhim AS’yi korumuş, kavmini helâk etmiş, onu korumuş. Korur.İbrâhim AS’yi korumuş, kavmini helâk etmiş, onu korumuş. Korur. Şimdi şunu daima düşüneceğiz ki

Şimdi şunu daima düşüneceğiz ki
acaba başımıza gelen sıkıntılar bizim işlediğimiz birtakım kusurlardan dolayı mı diye.acaba başımıza gelen sıkıntılar bizim işlediğimiz birtakım kusurlardan dolayı mı diye. Bu kusurlardan dolayı olabileceği net olarak anlaşılıyor çünkü.Bu kusurlardan dolayı olabileceği net olarak anlaşılıyor çünkü. Alalım şu Türkiye’yi, şu Türkiye’nin halini...Alalım şu Türkiye’yi, şu Türkiye’nin halini... Çıkalım Beyoğlu’na, gidelim Boğaziçi’ne, sahillere…Çıkalım Beyoğlu’na, gidelim Boğaziçi’ne, sahillere… Gazinolar, pavyonlar, bilmem neler, bilmem neler.Gazinolar, pavyonlar, bilmem neler, bilmem neler. Ne oluyor buralarda? İçki içiliyor, kumar oynanıyor, zina yapılıyor.Ne oluyor buralarda? İçki içiliyor, kumar oynanıyor, zina yapılıyor. Bankalar, bankalar, bankalar…

Bankalar, bankalar, bankalar…
Arabayla bir yerden bir yere giderken veya vapurla karşıdan karşıya geçerken,Arabayla bir yerden bir yere giderken veya vapurla karşıdan karşıya geçerken, ışıklı reklamlara baktın mı, yüzde sekseni, doksanı banka reklamı, ilanı…ışıklı reklamlara baktın mı, yüzde sekseni, doksanı banka reklamı, ilanı… 20. Yüzyıl’da yani böyle geri fikirlere yer mi olur, filan…20. Yüzyıl’da yani böyle geri fikirlere yer mi olur, filan… İslam ülkelerinde de çeşitli şeyler, böyle çeşitli şekillerde kurulmuş müesseseler. İslam ülkelerinde de çeşitli şeyler, böyle çeşitli şekillerde kurulmuş müesseseler. Bunlar, bu zinalar, bu ribalar, bu faizler, bu günahlar, bu haramlar, buBunlar, bu zinalar, bu ribalar, bu faizler, bu günahlar, bu haramlar, bu içkiler, bu hayırsızlıklar, bu haksızlıklar, bu edepsizlikler irtikap ediliyor.içkiler, bu hayırsızlıklar, bu haksızlıklar, bu edepsizlikler irtikap ediliyor. Bak günlük güneşlik, karnımız tok, sırtımız pek yaşıyoruz.

Bak günlük güneşlik, karnımız tok, sırtımız pek yaşıyoruz.
Ha, Allah CC ihmal etmez.Ha, Allah CC ihmal etmez. İhmali yoktur onun da, yalnız mühlet verir.İhmali yoktur onun da, yalnız mühlet verir. İmhal derler ona… İhmali yok, imhali var. Yani ihmal etmez, mühlet verir.İmhal derler ona… İhmali yok, imhali var. Yani ihmal etmez, mühlet verir. Mühlet vermesi de gene rahmetindendir çünkü belki tevbe ederler de,Mühlet vermesi de gene rahmetindendir çünkü belki tevbe ederler de, düzelirler de Allah’ın azabı gelmesin diye. Amadüzelirler de Allah’ın azabı gelmesin diye. Ama mühlet vermesine rağmen düzeltmezlerse kendilerinimühlet vermesine rağmen düzeltmezlerse kendilerini bela, azap, ceza, kahır, gazap gelir.bela, azap, ceza, kahır, gazap gelir. Ya yer sarsılır, zelzele olur, ya dağ yıkılır tepelerine,Ya yer sarsılır, zelzele olur, ya dağ yıkılır tepelerine, ya fırtına eser, kasırga olur, ya yangın çıkar, şöyle olur, böyle olur,ya fırtına eser, kasırga olur, ya yangın çıkar, şöyle olur, böyle olur, harp olur, darb olur, çeşitli şeyler olabiliyor.harp olur, darb olur, çeşitli şeyler olabiliyor. Allah-u Teàlâ Hazretleri bizlere uyanıklık, akıl, fikir, insaf, izan, sabır,

Allah-u Teàlâ Hazretleri bizlere uyanıklık, akıl, fikir, insaf, izan, sabır,
vicdan, dindarlık, itaat nasib etsin... Sevdiği kul olarak yaşayalım.vicdan, dindarlık, itaat nasib etsin... Sevdiği kul olarak yaşayalım. Rabbimizin huzuruna günahlara bulaşmamış olarak,Rabbimizin huzuruna günahlara bulaşmamış olarak, günahlardan uzak yaşamış olarak,günahlardan uzak yaşamış olarak, sevdiği kul olarak varmayı Allah nasib etsin…sevdiği kul olarak varmayı Allah nasib etsin… Şimdi bir öyle günahkâr yaşayıp,

Şimdi bir öyle günahkâr yaşayıp,
bir de öyle kahra uğrayıp cezayı yiyip, bir de ahirette azap çekmek var.bir de öyle kahra uğrayıp cezayı yiyip, bir de ahirette azap çekmek var. En akılsızca, en fena durum bu.En akılsızca, en fena durum bu. Yani o günahın cezası olarak bir de mahvoluyor burada, ölüyor,Yani o günahın cezası olarak bir de mahvoluyor burada, ölüyor, bir de ahirette cezası. Çok fena bir durum.bir de ahirette cezası. Çok fena bir durum. Allah bizi haramlara değil mekruhlara bile yaklaştırmasın…Allah bizi haramlara değil mekruhlara bile yaklaştırmasın… Çünkü bazı büyüklerimiz demişler ki;

Çünkü bazı büyüklerimiz demişler ki;
büyük günah, küçük günah diye ayrım yapılıyor ya;büyük günah, küçük günah diye ayrım yapılıyor ya; büyük günahlar şunlardır: Adam öldürmek, hırsızlık yapmak,büyük günahlar şunlardır: Adam öldürmek, hırsızlık yapmak, zina vs. diye yazılıyor ya… Bazıları da demişler ki:zina vs. diye yazılıyor ya… Bazıları da demişler ki: “—Günahın büyüğü, küçüğü mü olur? Günah kime karşı işleniyor?”

“—Günahın büyüğü, küçüğü mü olur? Günah kime karşı işleniyor?”
“—Allah’a karşı...”

“—Allah’a karşı...”
“—E Allah’a karşı yapılan cüretkarlığın küçüğü, büyüğü mü olur.

“—E Allah’a karşı yapılan cüretkarlığın küçüğü, büyüğü mü olur.
Hepsi büyüktür.” demişler yani. Hiçbirinin yapılmaması lazım.Hepsi büyüktür.” demişler yani. Hiçbirinin yapılmaması lazım. Hepsi büyük sayılır diye öyle konuşmuşlar, öyle söylemişler.Hepsi büyük sayılır diye öyle konuşmuşlar, öyle söylemişler. Tabii o şuurda olmak lazım.Tabii o şuurda olmak lazım. Bir de utanmak lazım ki Allah bunca nimetleri veriyor da

Bir de utanmak lazım ki Allah bunca nimetleri veriyor da
kul ibadet etmesi gerekirken ibadet etmiyor. Şükretmesi gerekirken şükretmiyor. kul ibadet etmesi gerekirken ibadet etmiyor. Şükretmesi gerekirken şükretmiyor. İyi olması gerekirken iyi olmuyor da aksineİyi olması gerekirken iyi olmuyor da aksine Allah’ın nimetlerini yiyip yiyip Allah’a asi oluyor.Allah’ın nimetlerini yiyip yiyip Allah’a asi oluyor. Bu da çok büyük bir ters bir durum yani. Bu da çok büyük bir ters bir durum yani. Nimetleri başkasından alsak, başkası gönderse öyle değil.

Nimetleri başkasından alsak, başkası gönderse öyle değil.
Nimetleri de gönderen Allah, isyan da ona yapılıyor.Nimetleri de gönderen Allah, isyan da ona yapılıyor. Teşekkür edilmesi gerekirken;Teşekkür edilmesi gerekirken; “—Yâ Rabbi, çok şükür bana bunu verdin, bak Azerbaycan’da

“—Yâ Rabbi, çok şükür bana bunu verdin, bak Azerbaycan’da
durum şöyle, falanca yerde durum böyle, filanca yerde durum böyle;durum şöyle, falanca yerde durum böyle, filanca yerde durum böyle; bak ben burada rahat içindeyim, el-hamdülillâh, çok şükür, o halde benbak ben burada rahat içindeyim, el-hamdülillâh, çok şükür, o halde ben şu namazı da kılıvereyim, şu ibadeti de yapıvereyim,şu namazı da kılıvereyim, şu ibadeti de yapıvereyim, şu hayrı da yapıvereyim, şu sadakayı da verivereyim,şu hayrı da yapıvereyim, şu sadakayı da verivereyim, rabbimin sevdiği işleri yapayım!” diye,rabbimin sevdiği işleri yapayım!” diye, zevkle, şevkle, ibadetle taat etmesi gerekirken, tamamen aksi yapılıyor. zevkle, şevkle, ibadetle taat etmesi gerekirken, tamamen aksi yapılıyor. Allah uyanıklık versin…Allah uyanıklık versin… Bundan sonraki hadis-i şerif de yine bu konuya biraz benziyor.

Bundan sonraki hadis-i şerif de yine bu konuya biraz benziyor.
18. hadis, sayfanın son hadis-i şerifi.18. hadis, sayfanın son hadis-i şerifi. (İzâ zahera fî ümmetî hamsün,

(İzâ zahera fî ümmetî hamsün,
halle aleyhimi’ddimâr:halle aleyhimi’ddimâr: Et-telâunu, ve’l-hamru, ve’l-harîru, ve’l-meàzifu, ve’ktifâu’r-ricâlü bi’ricâli, ve’n-nisaü bi’n-nisâi)Et-telâunu, ve’l-hamru, ve’l-harîru, ve’l-meàzifu, ve’ktifâu’r-ricâlü bi’ricâli, ve’n-nisaü bi’n-nisâi) Deylemî Enes RA’dan rivayet etmiş.

Deylemî Enes RA’dan rivayet etmiş.
(İzâ zahera fî ümmetî hamsün)

(İzâ zahera fî ümmetî hamsün)
Benim ümmetimin içinde Benim ümmetimin içinde Benim ümmetim iyi bir ümmet, Allah’ın rahmetine mazhar bir ümmet amaBenim ümmetim iyi bir ümmet, Allah’ın rahmetine mazhar bir ümmet ama tabii değişecek, kıyamet yaklaşacak, ahlâk bozulacak, din unutulacak,tabii değişecek, kıyamet yaklaşacak, ahlâk bozulacak, din unutulacak, alimler gidecek, cahiller kalacak…alimler gidecek, cahiller kalacak… Tabii bunları bildirmiş Peygamber Efendimiz.Tabii bunları bildirmiş Peygamber Efendimiz. Ahir zaman olacak, talebe hocasına asi gelecek.

Ahir zaman olacak, talebe hocasına asi gelecek.
Kız anasını babasını dinlemeyecek.Kız anasını babasını dinlemeyecek. Bunlar hadislerden bildiğimiz şeyler. Bozulacak yani.Bunlar hadislerden bildiğimiz şeyler. Bozulacak yani. İşte ümmetimin içinde şu beş kötü şey çıktığı zaman,İşte ümmetimin içinde şu beş kötü şey çıktığı zaman, şu beş şey zahir olduğu zaman, görüldüğü zaman,şu beş şey zahir olduğu zaman, görüldüğü zaman, (halle aleyhimi’ddimâr)(halle aleyhimi’ddimâr) onlara helâk helâl olur, gelir, Allah’ın helâki onları bulur, helâk olurlar.onlara helâk helâl olur, gelir, Allah’ın helâki onları bulur, helâk olurlar. Dibar kelimesi bir rivayette de dimar’mış, o da helâk manasına geliyor.Dibar kelimesi bir rivayette de dimar’mış, o da helâk manasına geliyor. Yani bu beş kötü şey ümmetin içinde görülürse,Yani bu beş kötü şey ümmetin içinde görülürse, o zaman ümmetin helaki hak olur. Helak olur ümmet. Okuyalım bakalım nelermiş:o zaman ümmetin helaki hak olur. Helak olur ümmet. Okuyalım bakalım nelermiş: (Et-telâunu) “Millet karşılılıklı birbirine lânet ediyorsa...”

(Et-telâunu) “Millet karşılılıklı birbirine lânet ediyorsa...”
“—Seni Allah kahretsin!.. Yok beni kahretmesin de seni kahretsin!

“—Seni Allah kahretsin!.. Yok beni kahretmesin de seni kahretsin!
Allah’ın lâneti senin üzerine olsun… Yok benim üzerime olmasın daAllah’ın lâneti senin üzerine olsun… Yok benim üzerime olmasın da senin üzerine olsun!”senin üzerine olsun!” Karşılıklı lanetleşiyorlar. Hani bunlar ümmetti? Hani innemel mumünune ifvetun,

Karşılıklı lanetleşiyorlar. Hani bunlar ümmetti? Hani innemel mumünune ifvetun,
kardeşlerdi hani bunlar? Yoo, hepsi baksanakardeşlerdi hani bunlar? Yoo, hepsi baksana birbirlerinin kanını içecekler neredeyse bardağa koyup.birbirlerinin kanını içecekler neredeyse bardağa koyup. Ne kadar birbirlerine lanet ediyorlar, birbirlerine sevgisi kalmamış, yardımı kalmamış,Ne kadar birbirlerine lanet ediyorlar, birbirlerine sevgisi kalmamış, yardımı kalmamış, herkes birbirinin aleyhinde... herkes birbirinin aleyhinde... Ha, bu telâun çıktı mı, birbirleriyle lanetleşme çıktı mı.

Ha, bu telâun çıktı mı, birbirleriyle lanetleşme çıktı mı.
Bir de buradan bir kelimeyi bir başka hadis-i şerifte hatırlıyoruz.Bir de buradan bir kelimeyi bir başka hadis-i şerifte hatırlıyoruz. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Ahir zamana yakın ümmetimin içindePeygamber Efendimiz buyurmuş ki: Ahir zamana yakın ümmetimin içinde öyle insanlar çıkacak ki,öyle insanlar çıkacak ki, bunların selamlaşması birbirlerine lanetleşme tarzında olacak. bunların selamlaşması birbirlerine lanetleşme tarzında olacak. Burada okuduk bu hadis-i şerifi, devam edenler hatırlarlar.Burada okuduk bu hadis-i şerifi, devam edenler hatırlarlar. Yani birbirlerini gördükleri zaman lanet ederek selâmlaşacaklar.

Yani birbirlerini gördükleri zaman lanet ederek selâmlaşacaklar.
Yani laubalilik veya edepsizlik veya külhanilik veya arsızlık, yüzsüzlükYani laubalilik veya edepsizlik veya külhanilik veya arsızlık, yüzsüzlük neyse anlayın ki birbirlerine merhaba demiyorlar,neyse anlayın ki birbirlerine merhaba demiyorlar, Es-selâmu aleyküm demiyorlar da hay Allah seni kahretsin, Es-selâmu aleyküm demiyorlar da hay Allah seni kahretsin, neredeydin ya, göremedim seni, Allah canını alasıca, bilmem ne…neredeydin ya, göremedim seni, Allah canını alasıca, bilmem ne… Ne oluyorsun? Selamlaşması böyle yani. Ve var bu, maalesef görülüyor.Ne oluyorsun? Selamlaşması böyle yani. Ve var bu, maalesef görülüyor. Görünmeyen bir şey de değil. Bu da olabilir.Görünmeyen bir şey de değil. Bu da olabilir. Zaten o ahlakın bozulduğu zaman olacak diye o hadis-i şeriften biliyorduk.Zaten o ahlakın bozulduğu zaman olacak diye o hadis-i şeriften biliyorduk. O manaya da olabilir burada.O manaya da olabilir burada. Yani ümmetin içinde fertler birbirleriyle lanetleşiyorlar mı,Yani ümmetin içinde fertler birbirleriyle lanetleşiyorlar mı, lanet ediyorlar mı eyvah o zaman helâkleri hak olur.lanet ediyorlar mı eyvah o zaman helâkleri hak olur. (Ve’l-hamru) “İçki…”

(Ve’l-hamru) “İçki…”
İçki, hamr yani şey demek, fışkıran, içinde böyle fokur fokur, kabarcık kabarcık şeyİçki, hamr yani şey demek, fışkıran, içinde böyle fokur fokur, kabarcık kabarcık şey çıkıp da ekşiyen şeye tahammara derler yani fışkırdı filan.çıkıp da ekşiyen şeye tahammara derler yani fışkırdı filan. Üzümün suyu olsun, arpanın suyu olsun, hurmanın suyu olsun; Üzümün suyu olsun, arpanın suyu olsun, hurmanın suyu olsun; adını bildiğimiz, bilmediğimiz; anladığımız, anlamadığımız ne nesne olursa olsunadını bildiğimiz, bilmediğimiz; anladığımız, anlamadığımız ne nesne olursa olsun bazı tatlı şeyler biraz durdu mu ekşiyor, tahammür ediyor.bazı tatlı şeyler biraz durdu mu ekşiyor, tahammür ediyor. Hamr haline geliyor yani.Hamr haline geliyor yani. Başlıyor fışkırmaya, alkol meydana geliyor içinde kimyevi bakımdan…Başlıyor fışkırmaya, alkol meydana geliyor içinde kimyevi bakımdan… Onu içtiği zaman da adamın kafası bozuluyor.

Onu içtiği zaman da adamın kafası bozuluyor.
Dengesi bozuluyor, aklı kayıyor.Dengesi bozuluyor, aklı kayıyor. Sarhoş oluyor, konuşması bozuluyor, düşünmesi bozuluyor.Sarhoş oluyor, konuşması bozuluyor, düşünmesi bozuluyor. Çok fena olmuşsa küfelik diyoruz, nefsi harap olmuş diyoruz.Çok fena olmuşsa küfelik diyoruz, nefsi harap olmuş diyoruz. Az veya çok olabiliyor. Az veya çok olabiliyor. İçki, hangi cinsi olursa olsun:İçki, hangi cinsi olursa olsun: Katı içki veya sıvı içki veya toz içki veya duman içki, fark etmez. Katı içki veya sıvı içki veya toz içki veya duman içki, fark etmez. İçildiği zaman insanın aklını alan, götüren her şey içkidir.

İçildiği zaman insanın aklını alan, götüren her şey içkidir.
Toz varmış, esrar, bir miktar kokluyorlar mıymış, ağızlarına mı atıyorlarmış neyseToz varmış, esrar, bir miktar kokluyorlar mıymış, ağızlarına mı atıyorlarmış neyse ondan sonra kafaları sarhoş oluyormuş. ondan sonra kafaları sarhoş oluyormuş. Veyahut duman, sigarayı çekiyorlarmış, kafaları hoş oluyormuş,

Veyahut duman, sigarayı çekiyorlarmış, kafaları hoş oluyormuş,
sigaranın içine koyuyorlarmış.sigaranın içine koyuyorlarmış. Veyahut katı bir şey, ağızlarına alıyorlar, yutuyorlar,Veyahut katı bir şey, ağızlarına alıyorlar, yutuyorlar, bilmem sarhoşluyorlar. bilmem sarhoşluyorlar. Veya meşrubat tarzında, bardağa koyuyorlar, içiyorlar. Veya meşrubat tarzında, bardağa koyuyorlar, içiyorlar. İster şarap olsun, ister rakı olsun, ister votka olsun, isterİster şarap olsun, ister rakı olsun, ister votka olsun, ister şunu olsun, ister bunu olsun, ister şöyle desinler, ister böyle desinler.şunu olsun, ister bunu olsun, ister şöyle desinler, ister böyle desinler. Adı mühim değil.Adı mühim değil. “—Ahir zamanda benim ümmetim içkiyi, çeşitli adlar vererek içecekler.”

“—Ahir zamanda benim ümmetim içkiyi, çeşitli adlar vererek içecekler.”
diye Peygamber Efendimiz bildiriyor.diye Peygamber Efendimiz bildiriyor. Adlar çoğalacak.

Adlar çoğalacak.
Yani Allah şarabı haram etmiş de ötekiler haram değildir diye kimse düşünmesin.Yani Allah şarabı haram etmiş de ötekiler haram değildir diye kimse düşünmesin. Hap bile olsa…Hap bile olsa… Bazıları hapçılar varmış,Bazıları hapçılar varmış, hapçılık yapıyormuş mesela Türkiye’nin bazı bölgelerindehapçılık yapıyormuş mesela Türkiye’nin bazı bölgelerinde hapçılık yaygınmış. hapçılık yaygınmış. Külliyetli miktarda hap alarak öyle kafalarını sarhoşlaştırıyorlarmış.Külliyetli miktarda hap alarak öyle kafalarını sarhoşlaştırıyorlarmış. Eczanelerde bazı uyuşturucu mahiyetteki haplar bulunmuyormuş hemen,

Eczanelerde bazı uyuşturucu mahiyetteki haplar bulunmuyormuş hemen,
satılıyormuş.satılıyormuş. Herkesin yanında birer kutu hap, birbirlerine ikram ediyorlarmış,Herkesin yanında birer kutu hap, birbirlerine ikram ediyorlarmış, kahvede oyun oynarken… Hapları alıyorlarmış, kafalarını buluyorlarmış,kahvede oyun oynarken… Hapları alıyorlarmış, kafalarını buluyorlarmış, sarhoşluyorlarmış.sarhoşluyorlarmış. Hiçbirisinin ötekisinden farkı yoktur. Hiçbirisinin ötekisinden farkı yoktur. Aklı alan, insana sarhoşluk veren her şey içkidir, hamrdır.Aklı alan, insana sarhoşluk veren her şey içkidir, hamrdır. İçki artmışsa, telâun artmışsa, lanetleşme karşılıklı artmışsa…

İçki artmışsa, telâun artmışsa, lanetleşme karşılıklı artmışsa…
Şimdi ölçelim, bunlar bizim memleketimizde var mı, yok mu diye. İçki var mı?Şimdi ölçelim, bunlar bizim memleketimizde var mı, yok mu diye. İçki var mı? Her çeşidi var. Az mı içiliyor, çok mu içiliyor? Kovalarla içiyor millet.Her çeşidi var. Az mı içiliyor, çok mu içiliyor? Kovalarla içiyor millet. Başına ıslık çalacaksın, o oturacak, o da sığır gibi içecek, mesela bir kovayı içer.Başına ıslık çalacaksın, o oturacak, o da sığır gibi içecek, mesela bir kovayı içer. Üçüncüsü.

Üçüncüsü.
(Ve’l-harîru) “İpek…”(Ve’l-harîru) “İpek…” İpek kadınlara helal, erkeklere giyilmesini Allah’ın haram kıldığı bir şey.İpek kadınlara helal, erkeklere giyilmesini Allah’ın haram kıldığı bir şey. İpek giyimi erkeğe haram. E dinlemiyor, onu da giyiyor.İpek giyimi erkeğe haram. E dinlemiyor, onu da giyiyor. Tamam, ipek de artık olursa…Tamam, ipek de artık olursa… (Ve meazif) Def, çalgı. Şu veya bu şekilde eğlence çalgıları.

(Ve meazif) Def, çalgı. Şu veya bu şekilde eğlence çalgıları.
Çalgılar çoğaldı mı, dört etti değil mi? Lanetleşme, içki içme,Çalgılar çoğaldı mı, dört etti değil mi? Lanetleşme, içki içme, erkeklerin ipek giymesi ve çalgı, eğlence aletleri. Dört etti.erkeklerin ipek giymesi ve çalgı, eğlence aletleri. Dört etti. Beşinciyi dinleyin şimdi, neymiş:

Beşinciyi dinleyin şimdi, neymiş:
(Ve’ktifâu’r-ricâlü bi’ricâli, ve’n-nisaü bi’n-nisâi)

(Ve’ktifâu’r-ricâlü bi’ricâli, ve’n-nisaü bi’n-nisâi)
“Erkeklerin erkeklerle, kadınların kadınlarla yetinmesi, iktifa etmesi.”“Erkeklerin erkeklerle, kadınların kadınlarla yetinmesi, iktifa etmesi.” Yani bu ne demek, homoseksüellik demek.Yani bu ne demek, homoseksüellik demek. Yani cinsel bir sapıklık, hastalık demek.Yani cinsel bir sapıklık, hastalık demek. Erkek erkekle lutîlik, kadın kadınla lezbiyenlik dedikleri çirkin şeyler.Erkek erkekle lutîlik, kadın kadınla lezbiyenlik dedikleri çirkin şeyler. Ha, bunlar arttı mı,Ha, bunlar arttı mı, artık oraya Allah’ın azabının gelmesi hak olur. Allah’ın azabı oraya gelir.artık oraya Allah’ın azabının gelmesi hak olur. Allah’ın azabı oraya gelir. Şimdi bizim bu memlekette çalgı artık çok normal gibi yaygın maalesef.

Şimdi bizim bu memlekette çalgı artık çok normal gibi yaygın maalesef.
İçki çok yaygın.İçki çok yaygın. İpek pahalı olduğu için giymiyordur, yoksa parasını bulan giyiyordur.İpek pahalı olduğu için giymiyordur, yoksa parasını bulan giyiyordur. Yani haramdır diye giymemekten değil, pahalı, az diye. O da var.Yani haramdır diye giymemekten değil, pahalı, az diye. O da var. Telâun, lânetleşme, birbirini sevmemek, birbirinin aleyhinde olmak,

Telâun, lânetleşme, birbirini sevmemek, birbirinin aleyhinde olmak,
o da var.o da var. O ona kahrolsun diyor, o ona kahrolsun diyor. O da var. O ona kahrolsun diyor, o ona kahrolsun diyor. O da var. Homoseksüellik, partisini bile kurdular.Homoseksüellik, partisini bile kurdular. Parti kurdular; gazeteler, dergiler bu işi halka duyurdular.Parti kurdular; gazeteler, dergiler bu işi halka duyurdular. Bilmiyorduk biz, nereden bilelim? BilmezkenBilmiyorduk biz, nereden bilelim? Bilmezken birtakım gazeteler, mecmualar şeytanî, bunları konu yaptılar.birtakım gazeteler, mecmualar şeytanî, bunları konu yaptılar. Adamların isimlerini söylediler, adres verdiler.Adamların isimlerini söylediler, adres verdiler. Millete bilmediği şeyleri öğrettiler. Millete bilmediği şeyleri öğrettiler. Bazı şeylerin hiç bilinmemesi daha hayırlıyken millete nelerBazı şeylerin hiç bilinmemesi daha hayırlıyken millete neler haber veriyoruz gibilerden neler öğrettiler.haber veriyoruz gibilerden neler öğrettiler. Ne mel’unluklar öğrettiler.Ne mel’unluklar öğrettiler. Ha Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın saldırıp halkı öldürmesi,Ha Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın saldırıp halkı öldürmesi, ha milletin ahlâkına böyle saldırılıp onun dinden imandan, baştan çıkarılması.ha milletin ahlâkına böyle saldırılıp onun dinden imandan, baştan çıkarılması. Kaynağı zaten incelenirse aynı.Kaynağı zaten incelenirse aynı. Türkiye’nin vergi rekortmeni kimdir? Düşünün, ondan anlarsınız.

Türkiye’nin vergi rekortmeni kimdir? Düşünün, ondan anlarsınız.
İşin aslı aynı, çünkü bir milletin sağlam kalmasını düşmanları istemiyor,İşin aslı aynı, çünkü bir milletin sağlam kalmasını düşmanları istemiyor, Müslüman’ın Müslüman kalmasını gayrimüslimler kat’iyyen istemiyorlar. Neden?Müslüman’ın Müslüman kalmasını gayrimüslimler kat’iyyen istemiyorlar. Neden? Müslüman’a diş geçiremiyorlar. Müslüman’ın sırtını yere getiremiyorlar. Müslüman’a diş geçiremiyorlar. Müslüman’ın sırtını yere getiremiyorlar. Müslüman’la baş edemiyorlar.Müslüman’la baş edemiyorlar. Müslüman, hak Müslüman oldu mu, elhamdülillah, o zaman onların işi bitiyor.Müslüman, hak Müslüman oldu mu, elhamdülillah, o zaman onların işi bitiyor. Onlar ne yapıyorlar bu sefer?

Onlar ne yapıyorlar bu sefer?
Müslüman İslâm’dan uzaklaşsın, günahlara dalsın, haramlara bulaşsın, Müslüman İslâm’dan uzaklaşsın, günahlara dalsın, haramlara bulaşsın, Allah’ın lanetine uğrasın da Allah kahretsin onları.Allah’ın lanetine uğrasın da Allah kahretsin onları. Bizim kahretmemize lüzum kalmadan,Bizim kahretmemize lüzum kalmadan, gayrimüslimler olarak bizim hücum etmemize lüzum kalmadangayrimüslimler olarak bizim hücum etmemize lüzum kalmadan Allah onları kahretsin diye, bunları okuyor onlar! Bunları okuyor.Allah onları kahretsin diye, bunları okuyor onlar! Bunları okuyor. Onların planları var. Onların planları var. Onların hesapları var, müsteşrik deniliyor, Oryantalist deniliyor.

Onların hesapları var, müsteşrik deniliyor, Oryantalist deniliyor.
Hristiyan, papaz; Kuran’ı bilen, Arapça’yı bilen, hadis-i şerifleri okuyan adamları var!Hristiyan, papaz; Kuran’ı bilen, Arapça’yı bilen, hadis-i şerifleri okuyan adamları var! Bunları okuyorlar. Ha, biz bu hadisi okuduk mu, ne deriz? Bunları okuyorlar. Ha, biz bu hadisi okuduk mu, ne deriz? “—Aman, lânetleşmeyelim! Aman içki içmeyelim, ipek giymeyelim,

“—Aman, lânetleşmeyelim! Aman içki içmeyelim, ipek giymeyelim,
çalgıdan uzak duralım, bu homoseksüellikten uzak duralım!” deriz.çalgıdan uzak duralım, bu homoseksüellikten uzak duralım!” deriz. Onun da aklı ters çalışıyor, hah tamam, formülü buldum.

Onun da aklı ters çalışıyor, hah tamam, formülü buldum.
Müslümanları yok etmenin formülünü buldum.Müslümanları yok etmenin formülünü buldum. Atom bombasının formülü ayrı, filanca harp aletinin formülü ayrı,Atom bombasının formülü ayrı, filanca harp aletinin formülü ayrı, hah bir formül daha buldum.hah bir formül daha buldum. Tamam, Müslümanların arasına bunu yayarız, gazetelerimiz var,Tamam, Müslümanların arasına bunu yayarız, gazetelerimiz var, müstehcen neşriyat, veririz paraları, sermayeyi onlara,müstehcen neşriyat, veririz paraları, sermayeyi onlara, en modern makineleri getirirler, kaymak kağıda en güzel baskılarla basarlar:en modern makineleri getirirler, kaymak kağıda en güzel baskılarla basarlar: Çıplak kadınlar, çıplak resimler, kötü sahneler, kötü adamlar,Çıplak kadınlar, çıplak resimler, kötü sahneler, kötü adamlar, kötü manzaralar; böyle insanı baştan çıkartacak, genci kötü manzaralar; böyle insanı baştan çıkartacak, genci deli divane edecek, akıllıyı deli edecek,deli divane edecek, akıllıyı deli edecek, evliyi evinden barkından soğutacak, karıyı kocayı birbirinden ayıracak,evliyi evinden barkından soğutacak, karıyı kocayı birbirinden ayıracak, delikanlı kızın erkeğin gözünü sokağa çevirecek,delikanlı kızın erkeğin gözünü sokağa çevirecek, ne kadar mel’anet varsa tamam, bunları yayalım! ne kadar mel’anet varsa tamam, bunları yayalım! Hem de parası da var. Bakıyorsun,

Hem de parası da var. Bakıyorsun,
her gün müstehcen resim neşreden bir gazetenin tirajı bir milyonun üstünde.her gün müstehcen resim neşreden bir gazetenin tirajı bir milyonun üstünde. Her gün dinden, imandan, ahlâktan bahseden gazetenin tirajı bakıyorsun yüz bin,Her gün dinden, imandan, ahlâktan bahseden gazetenin tirajı bakıyorsun yüz bin, yüz yirmi bin, altmış bin, kırk bin, otuz bin… Niye? yüz yirmi bin, altmış bin, kırk bin, otuz bin… Niye? E, millet ona rağbet ediyor.E, millet ona rağbet ediyor. Ben gördüm, arabamı tamire gitmiştim,

Ben gördüm, arabamı tamire gitmiştim,
o sanayi çarşısındaki kaportacıları ve saireleri, çıraklarıo sanayi çarşısındaki kaportacıları ve saireleri, çırakları bir yere kümelenmişler. Böyle, karıncanın şekere kümelendiği gibi,bir yere kümelenmişler. Böyle, karıncanın şekere kümelendiği gibi, böyle el birliğiyle hepsi bir yere eğilmişler. Nedir diye baktım,böyle el birliğiyle hepsi bir yere eğilmişler. Nedir diye baktım, müstehcen bir gazete…müstehcen bir gazete… Yani bir tanesi almış, on tanesi çullanmış üstüne,Yani bir tanesi almış, on tanesi çullanmış üstüne, onu birden bakıyor böyle birbirlerinin üstünden.onu birden bakıyor böyle birbirlerinin üstünden. Para da veriyorlar tabii.

Para da veriyorlar tabii.
Böylece bu müstehcen neşriyatı yapan insan, Böylece bu müstehcen neşriyatı yapan insan, yani milletin kötülüğünü, ümmetin mahvolmasını isteyen insanyani milletin kötülüğünü, ümmetin mahvolmasını isteyen insan hem para kazanıyor, kendisi cebini dolduruyor, güya bir fayda… hem para kazanıyor, kendisi cebini dolduruyor, güya bir fayda… İkincisi de Ümmet-i Muhammed’i bozuyor, öyle bir fayda…İkincisi de Ümmet-i Muhammed’i bozuyor, öyle bir fayda… Atom bombasından berbat!

Atom bombasından berbat!
Şimdi içimizden yüzbinlerce insan sokaklarda dolaşıyor, “Kahrolsun şeriat!” diye bağırıyor.

Şimdi içimizden yüzbinlerce insan sokaklarda dolaşıyor, “Kahrolsun şeriat!” diye bağırıyor.
“Kahrolsun şeriat!” ne demek? Kahrolsun Kur’an, kahrolsun İslâm,“Kahrolsun şeriat!” ne demek? Kahrolsun Kur’an, kahrolsun İslâm, kahrolsun Allah, kahrolsun Peygamber demek. Şeriat nedir?kahrolsun Allah, kahrolsun Peygamber demek. Şeriat nedir? Şeriat Allah’ın emri.Şeriat Allah’ın emri. Şeriat’ın ahkâmı Kur’an’ın emri, hadis-i şerifin emri.Şeriat’ın ahkâmı Kur’an’ın emri, hadis-i şerifin emri. Bak nasıl türetmişler içeriden, yani nasıl insanlar türetmişler.

Bak nasıl türetmişler içeriden, yani nasıl insanlar türetmişler.
Nasıl karşı çıkıyorlar İslâm’a…Nasıl karşı çıkıyorlar İslâm’a… Yedikleri, içtikleri memlekette nasıl karşı tarafın adamı haline gelmişler.Yedikleri, içtikleri memlekette nasıl karşı tarafın adamı haline gelmişler. Bunların hepsi Ermeni mi? Hepsi Rum mu? Değil.Bunların hepsi Ermeni mi? Hepsi Rum mu? Değil. Çok net olarak biliyoruz ki öyle değil. Ama o hale gelmiş.Çok net olarak biliyoruz ki öyle değil. Ama o hale gelmiş. Kafaları bozulmuş yani.Kafaları bozulmuş yani. Eğitimle, gazeteyle, radyoyla, hele televizyon…

Eğitimle, gazeteyle, radyoyla, hele televizyon…
Hele televizyonun kontrolsüz kanalları… Kanalizasyon kanalları gibi…Hele televizyonun kontrolsüz kanalları… Kanalizasyon kanalları gibi… Artık evinde kimin televizyon varsa ne çocuğuna sahip olabilir,Artık evinde kimin televizyon varsa ne çocuğuna sahip olabilir, ne kendi nefsine sahip olabilir,ne kendi nefsine sahip olabilir, ne karısına sahip olabilir ne de başkasına…ne karısına sahip olabilir ne de başkasına… Neden? Her şey var.Neden? Her şey var. Her şey var. Her şey var. Aklına ne gelirse her şey evin içine girmiş.Her şey var. Her şey var. Aklına ne gelirse her şey evin içine girmiş. Eskiden bir Müslüman meyhaneye gitmezdi.

Eskiden bir Müslüman meyhaneye gitmezdi.
Eskiden bir Müslüman gazinoya gitmezdi, plaja gitmezdi.Eskiden bir Müslüman gazinoya gitmezdi, plaja gitmezdi. Kötü yere gitmezdi.Kötü yere gitmezdi. Kötü yer geliyor şimdi evinin içine.Kötü yer geliyor şimdi evinin içine. Televizyona kötü her şey geliyor, dansöz de geliyor, bar artisti de geliyor,Televizyona kötü her şey geliyor, dansöz de geliyor, bar artisti de geliyor, fahişe de geliyor, falanca da geliyor, filanca da geliyor, yatak da geliyor,fahişe de geliyor, falanca da geliyor, filanca da geliyor, yatak da geliyor, yatak sahnesi de geliyor. İslam nerede?yatak sahnesi de geliyor. İslam nerede? İslâm gönüllerden, kafalardan hop uçup gidiyor. Darılıyor.İslâm gönüllerden, kafalardan hop uçup gidiyor. Darılıyor. Hani ahir zamanda Kur’an-ı Kerim’in sayfaları uçup gidecekmiş,

Hani ahir zamanda Kur’an-ı Kerim’in sayfaları uçup gidecekmiş,
yazılar bomboş sayfalar halinde kalacakmış.yazılar bomboş sayfalar halinde kalacakmış. Yani yazılar uçup gidecekmiş. Kur’an-ı Kerim’i açacaklarmış, boş sayfalar…Yani yazılar uçup gidecekmiş. Kur’an-ı Kerim’i açacaklarmış, boş sayfalar… Şimdi boş sayfa gibi.Şimdi boş sayfa gibi. Kur’an-ı Kerim’i okuyor millet ama içindekini tutmadıktan sonraKur’an-ı Kerim’i okuyor millet ama içindekini tutmadıktan sonra yazısı yok gibi yani. Boş sayfa gibi.yazısı yok gibi yani. Boş sayfa gibi. Güya Müslüman, güya hacı, güya caminin cemaati

Güya Müslüman, güya hacı, güya caminin cemaati
ama evinde televizyon var.ama evinde televizyon var. Ama bu sahneleri seyrediyor.Ama bu sahneleri seyrediyor. Ama az seyrediyor ama çok seyrediyor.Ama az seyrediyor ama çok seyrediyor. “—Hocam, ben çok seyretmiyorum!”

“—Hocam, ben çok seyretmiyorum!”
Çok seyretmiyorsan az seyrediyorsun.

Çok seyretmiyorsan az seyrediyorsun.
Hiç seyretmiyorum diyen kaç tane babayiğit var? Çıksın bakalım.Hiç seyretmiyorum diyen kaç tane babayiğit var? Çıksın bakalım. Ödüllendireceğim.Ödüllendireceğim. Hiç seyretmiyorum diyecek bir kimse var mı? Evimde televizyonHiç seyretmiyorum diyecek bir kimse var mı? Evimde televizyon yok diyecek kimse var mı? Eskiden hocaların bazıları şey diyorlardı:yok diyecek kimse var mı? Eskiden hocaların bazıları şey diyorlardı: İhvanımın evinde televizyon varsa o eve ben gitmem filan diyorlardı.İhvanımın evinde televizyon varsa o eve ben gitmem filan diyorlardı. Gitme artık evinde otur çünkü herkesin evinde televizyon var.Gitme artık evinde otur çünkü herkesin evinde televizyon var. O hale geldi.O hale geldi. “—E niye bu televizyon var?”

“—E niye bu televizyon var?”
Hocam müstehcen sahnelere bakmıyorum da,

Hocam müstehcen sahnelere bakmıyorum da,
haberleri seyrediyorum, bilmem ne de…haberleri seyrediyorum, bilmem ne de… Veya işte çocuklar olmadığı zaman evden kaçıyorlar da,Veya işte çocuklar olmadığı zaman evden kaçıyorlar da, komşuya gidiyorlar da, telesafir oluyorlar dakomşuya gidiyorlar da, telesafir oluyorlar da mecburen eve bağlamak için şöyle yapıyoruz da, böyle yapıyoruz da.mecburen eve bağlamak için şöyle yapıyoruz da, böyle yapıyoruz da. Ama işte yanıyorsun şakkıdı. Cayır cayır yanıyorsun yani.Ama işte yanıyorsun şakkıdı. Cayır cayır yanıyorsun yani. Öyle veya böyle, günahtan kurtulamıyorsun. Allah’ın azabı hak oluyor.Öyle veya böyle, günahtan kurtulamıyorsun. Allah’ın azabı hak oluyor. Şimdi kadıncağızın resmi var bugünkü gazetede.

Şimdi kadıncağızın resmi var bugünkü gazetede.
Ermeniler hücum etmiş, dağları -35, -45 derece soğuklardaErmeniler hücum etmiş, dağları -35, -45 derece soğuklarda karların arasından aşabilen aşmış, aşamayan donmuş. karların arasından aşabilen aşmış, aşamayan donmuş. Öbür taraftaki şehre gidebilen gitmiş.Öbür taraftaki şehre gidebilen gitmiş. Kadının gözleri, ağzı açık; lanet ediyor, bangır bangır bağırıyor çünküKadının gözleri, ağzı açık; lanet ediyor, bangır bangır bağırıyor çünkü o felâketler var.o felâketler var. Can pazarı, kolay değil. Mal gitti, ev gitti, tarla gitti,Can pazarı, kolay değil. Mal gitti, ev gitti, tarla gitti, can gitti, akraba gitti…can gitti, akraba gitti… Bunlar hep bir ceza değil mi yani.

Bunlar hep bir ceza değil mi yani.
Yapan eden Allah değil mi? Kader Allah’ın kaderi değil mi? Neden oluyor?Yapan eden Allah değil mi? Kader Allah’ın kaderi değil mi? Neden oluyor? Böyle bir cezadan dolayı oluyor aziz ve muhterem kardeşlerim.Böyle bir cezadan dolayı oluyor aziz ve muhterem kardeşlerim. Ben bir senedir yazıyorum, çiziyorum.Ben bir senedir yazıyorum, çiziyorum. Daha önceki şeylerden söylüyorum, söylüyorum, söylüyorum.Daha önceki şeylerden söylüyorum, söylüyorum, söylüyorum. Bakalım millet ne yapacak.Bakalım millet ne yapacak. 54. sayfanın birinci hadis-i şerifine geçtik. Öbür sayfa bitti.

54. sayfanın birinci hadis-i şerifine geçtik. Öbür sayfa bitti.
(İzâ zahera fîküm mislü mâ zahera fî benî isrâil:

(İzâ zahera fîküm mislü mâ zahera fî benî isrâil:
İzâ kâneti’l-fâhişetü fî kibâriküm, ve’l-mülkü fi sığàriküm,İzâ kâneti’l-fâhişetü fî kibâriküm, ve’l-mülkü fi sığàriküm, ve’l-ilmü fi rüzzâliküm) An enesin kàle kîle: Yâ rasûla’llah,ve’l-ilmü fi rüzzâliküm) An enesin kàle kîle: Yâ rasûla’llah, metâmetâ nedeu’li’timâre bi’l-ma’rufu ve’n-nehyi ani’l-münker? Kàle, fezekerehû.nedeu’li’timâre bi’l-ma’rufu ve’n-nehyi ani’l-münker? Kàle, fezekerehû. (İzâ zahere’l-idhânü fî hıyâriküm, ve’l-fâhişetü fî şirâriküm,

(İzâ zahere’l-idhânü fî hıyâriküm, ve’l-fâhişetü fî şirâriküm,
ve tehavvelü’l-mülkü fî sığàriküm, ve’l-fıkhü fî rüzzâliküm.)ve tehavvelü’l-mülkü fî sığàriküm, ve’l-fıkhü fî rüzzâliküm.) Başka rivayetler de varmış böyle.

Başka rivayetler de varmış böyle.
Bu hadis-i şerif de gene bazı kötü durumların geleceği günlerle ilgili.Bu hadis-i şerif de gene bazı kötü durumların geleceği günlerle ilgili. Enes RA’nin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz’e sormuşlar ki:Enes RA’nin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz’e sormuşlar ki: (Metâ nedeu’l-i’timâre bi’l-ma’rufu ve’n-nehyi ani’l-münker?)

(Metâ nedeu’l-i’timâre bi’l-ma’rufu ve’n-nehyi ani’l-münker?)
“Yâ Rasûlallah, Allah’ın emri olan emr-i ma’ruf yapmak, nehy-i münker yapmak,“Yâ Rasûlallah, Allah’ın emri olan emr-i ma’ruf yapmak, nehy-i münker yapmak, iyi olan şeyi yaptırmaya çalışmak, söylemek, ettirmek;iyi olan şeyi yaptırmaya çalışmak, söylemek, ettirmek; kötü olan şeyi de yaptırmamaya çalışmak, engellemek, emri maaruf,kötü olan şeyi de yaptırmamaya çalışmak, engellemek, emri maaruf, nehyi münker vazifesi farz bunu yapmamız lazım.nehyi münker vazifesi farz bunu yapmamız lazım. Ne zaman yapmayalım, ne zaman bırakalım bu işi?”Ne zaman yapmayalım, ne zaman bırakalım bu işi?” “—Şu, şu, şu haller olduğu zaman, artık bırakın; çünkü iş işten geçmiştir,

“—Şu, şu, şu haller olduğu zaman, artık bırakın; çünkü iş işten geçmiştir,
kıyametin kopması yakındır.”kıyametin kopması yakındır.” diye o zaman söylemiş Peygamber Efendimiz.diye o zaman söylemiş Peygamber Efendimiz. Bir rivayeti tercüme edelim şimdi:Bir rivayeti tercüme edelim şimdi: (İzâ zahera fîküm mislü mâ zahera fî benî isrâil)

(İzâ zahera fîküm mislü mâ zahera fî benî isrâil)
“Eskiden Benî İsrâil’in arasında zâhir olan,“Eskiden Benî İsrâil’in arasında zâhir olan, ortaya çıkan şeyler sizin de aranızda ortaya çıktığı zaman,ortaya çıkan şeyler sizin de aranızda ortaya çıktığı zaman, bırakın artık emr-i ma’rufu, nehy-i münkeri, bitti iş, mahvoldu yani.”bırakın artık emr-i ma’rufu, nehy-i münkeri, bitti iş, mahvoldu yani.” Benî İsrâil onlardan helâk olmuştu eskiden.

Benî İsrâil onlardan helâk olmuştu eskiden.
Benî İsrâil’e Allah Mûsâ AS’ı peygamber göndermişti.Benî İsrâil’e Allah Mûsâ AS’ı peygamber göndermişti. Onlar sapıtınca, helâk oldular.Onlar sapıtınca, helâk oldular. Yani hangi ümmet Allah’ın yolundan çıkarsa, ona ceza geliyor. Neymiş?Yani hangi ümmet Allah’ın yolundan çıkarsa, ona ceza geliyor. Neymiş? (İzâ kâneti’l-fâhişetü fî kibâriküm)

(İzâ kâneti’l-fâhişetü fî kibâriküm)
“Kötülükler büyüklerinizden olduğu zaman…”“Kötülükler büyüklerinizden olduğu zaman…” El-fahişe demek, yani fuhşiyat demek, kötü olan, çirkin olan her şey.

El-fahişe demek, yani fuhşiyat demek, kötü olan, çirkin olan her şey.
Kötü, çirkin olan her şey büyükleriniz arasında olduğu zaman.Kötü, çirkin olan her şey büyükleriniz arasında olduğu zaman. Bir milletin, bir kavmin eşrafı eskiden cami yaptırırmış,

Bir milletin, bir kavmin eşrafı eskiden cami yaptırırmış,
Ramazan’da iftar verirmiş, alimleri himaye edermiş,Ramazan’da iftar verirmiş, alimleri himaye edermiş, medreseler kurarmış vs. Yani hayrı desteklerlermiş büyükler. medreseler kurarmış vs. Yani hayrı desteklerlermiş büyükler. Halk da onlara tabii olurmuş, onların yolundan gidermiş.Halk da onlara tabii olurmuş, onların yolundan gidermiş. E şimdi bu büyüklerde fuhşiyat, kötülükler zahir olduğu zaman…E şimdi bu büyüklerde fuhşiyat, kötülükler zahir olduğu zaman… (Ve’l-mülkü fi sığàriküm)

(Ve’l-mülkü fi sığàriküm)
“Mülk, egemenlik, hakimiyet de küçüklerin eline geçtiği zaman…”“Mülk, egemenlik, hakimiyet de küçüklerin eline geçtiği zaman…” Halbuki gün görmüş, feleğin çemberinden geçmiş,

Halbuki gün görmüş, feleğin çemberinden geçmiş,
tecrübeli, ak sakallı, nur yüzlü insanlar yönetirdi eskiden toplumu,tecrübeli, ak sakallı, nur yüzlü insanlar yönetirdi eskiden toplumu, söz onlarındı.söz onlarındı. Küçükler itaat ederlerdi, ayakta dururlardı, onların yanında oturmazlardı bile…Küçükler itaat ederlerdi, ayakta dururlardı, onların yanında oturmazlardı bile… Şimdi söz küçüklere geçti.Şimdi söz küçüklere geçti. Egemenlik, hakimiyet küçüklerde olduğu zamanEgemenlik, hakimiyet küçüklerde olduğu zaman büyükler de fuhşiyata daldığı zamanbüyükler de fuhşiyata daldığı zaman (Ve’l-ilmü fi rüzzâliküm)

(Ve’l-ilmü fi rüzzâliküm)
“İlim de en rezil, alçak, pespaye insanların elinde, “İlim de en rezil, alçak, pespaye insanların elinde, ağzında olduğu zaman,ağzında olduğu zaman, artık emr-i ma’ruf, neyhi münkerin zamanı geçmiş, artık emr-i ma’ruf, neyhi münkerin zamanı geçmiş, azap gelecek, kıyamet kopacak demek yani.” Başka bir rivayet şöyle:azap gelecek, kıyamet kopacak demek yani.” Başka bir rivayet şöyle: İzâ zahere’l-idhânü fî hıyâriküm,

İzâ zahere’l-idhânü fî hıyâriküm,
“Sizin hayırlılarınızın arasında bir müdâhene, yağcılık,“Sizin hayırlılarınızın arasında bir müdâhene, yağcılık, karşı tarafı medhetme, dalkavukluk yayıldığı zaman…”karşı tarafı medhetme, dalkavukluk yayıldığı zaman…” Hayırlı ne yapacaktı?

Hayırlı ne yapacaktı?
Dalkavukluk yapmayacaktı, hakkı dobra dobra söyleyecekti.Dalkavukluk yapmayacaktı, hakkı dobra dobra söyleyecekti. “—Kardeşim senin yaptığın yanlış, günah, bunu bırak!

“—Kardeşim senin yaptığın yanlış, günah, bunu bırak!
Şu söz doğru değil, şu iş yanlış!” diyecekti.Şu söz doğru değil, şu iş yanlış!” diyecekti. Öyle yapmıyor, yağ çekiyor, yani dalkavukluk yapıyor, kusuru söylemiyor.

Öyle yapmıyor, yağ çekiyor, yani dalkavukluk yapıyor, kusuru söylemiyor.
Halbuki hayırlıların bunu söylemesi lazımdı.Halbuki hayırlıların bunu söylemesi lazımdı. Hayırlılarda müdâhene, yağcılık, medihcilik olduğu zaman…Hayırlılarda müdâhene, yağcılık, medihcilik olduğu zaman… Tabii yüzüne karşı medheder, arkasından konuşur.

Tabii yüzüne karşı medheder, arkasından konuşur.
“—Evet efendim, isabet ettiniz efendim,

“—Evet efendim, isabet ettiniz efendim,
pek güzel olmuş efendim, elinize sağlık efendim, şahane efendim…”pek güzel olmuş efendim, elinize sağlık efendim, şahane efendim…” Arkasından aleyhinde konuşur.

Arkasından aleyhinde konuşur.
Halbuki dobra dobra söyleyecekti. Allah affetsin…Halbuki dobra dobra söyleyecekti. Allah affetsin… İkincisi:

İkincisi:
(Ve’l-fâhişetü fî şirâriküm)(Ve’l-fâhişetü fî şirâriküm) “En şerlilerinizin arasında fuhşiyat, kötülük, rezillik arttığı zaman…” “En şerlilerinizin arasında fuhşiyat, kötülük, rezillik arttığı zaman…” (Ve tehavvelü’l-mülkü fî sığàriküm)

(Ve tehavvelü’l-mülkü fî sığàriküm)
“Egemenliğin, idareciliğin, yöneticiliğin küçüklerin eline geçtiği zaman…”“Egemenliğin, idareciliğin, yöneticiliğin küçüklerin eline geçtiği zaman…” (Ve’l-fıkhü fî rüzzâliküm)

(Ve’l-fıkhü fî rüzzâliküm)
“Din ilmi, fıkıh ilmi de rezillerin, alçakların, pespayelerin, niyeti kötü,“Din ilmi, fıkıh ilmi de rezillerin, alçakların, pespayelerin, niyeti kötü, çirkin tinetli insanların eline düştüğü zaman…”çirkin tinetli insanların eline düştüğü zaman…” Bunların hepsi, işin adam akıllı kötü bir noktaya geldiğinin alâmeti.

Bunların hepsi, işin adam akıllı kötü bir noktaya geldiğinin alâmeti.
Bir hadis daha okuyalım.

Bir hadis daha okuyalım.
(İzâ zahere’s-sûü fi’l-ardı, enzela’llàhu bi’sehû bi-ehli’lardı;

(İzâ zahere’s-sûü fi’l-ardı, enzela’llàhu bi’sehû bi-ehli’lardı;
ve in kâne fîhim kavmün sàlihûne,ve in kâne fîhim kavmün sàlihûne, yusîbuhüm mâ esàbe’nnâse, yusîbuhüm mâ esàbe’nnâse, sümme yurciùne ilâ rahmeti’llâhi ve mağfiretihî)sümme yurciùne ilâ rahmeti’llâhi ve mağfiretihî) Ümmü Seleme RA Vâlidemiz’den, Peygamber Efendimiz'in şöyle söylediğini

Ümmü Seleme RA Vâlidemiz’den, Peygamber Efendimiz'in şöyle söylediğini
Son Hadis-i şerif olarak zikrediyoruz.Son Hadis-i şerif olarak zikrediyoruz. Ondan sonra öbür haftaya, sağ olursak kalıyor öteki kısımları okuruz.Ondan sonra öbür haftaya, sağ olursak kalıyor öteki kısımları okuruz. 54. sayfanın 2. Hadisi:54. sayfanın 2. Hadisi: (İzâ zahere’s-sûü fi’l-ardı) Su, sin ile, kötülük demek.

(İzâ zahere’s-sûü fi’l-ardı) Su, sin ile, kötülük demek.
“Yeryüzünde kötülük zahir olduğu, aşikâre olduğu, belirdiği zaman…”“Yeryüzünde kötülük zahir olduğu, aşikâre olduğu, belirdiği zaman…” (fi’l-ardı) Yeryüzünde kötülük belirdiği zaman.(fi’l-ardı) Yeryüzünde kötülük belirdiği zaman. Bir ülkede, bir memlekette demek yani.Bir ülkede, bir memlekette demek yani. (Enzela’llàhu bi’sehû bi-ehli’l-ardı) “Allah azabını,

(Enzela’llàhu bi’sehû bi-ehli’l-ardı) “Allah azabını,
kahrını yer halkına indirir. Kötülük yaptı mı, Allah’ın da kahrı gelir.” kahrını yer halkına indirir. Kötülük yaptı mı, Allah’ın da kahrı gelir.” İnsanlar arasında kötülük zahir oldu mu.İnsanlar arasında kötülük zahir oldu mu. Demek ki kötülük zâhir olmadığı zaman öyle olmuyor. Yani görülecek.

Demek ki kötülük zâhir olmadığı zaman öyle olmuyor. Yani görülecek.
Yani tek tek şahıslar, dünyanın her devrinde her zamanYani tek tek şahıslar, dünyanın her devrinde her zaman tek tük kusur yapan olabilir ama zahir olunca, aşikare olunca,tek tük kusur yapan olabilir ama zahir olunca, aşikare olunca, o zaman ceza geliyor diye de düşünebiliriz.o zaman ceza geliyor diye de düşünebiliriz. “Sonra Allah’ın azabı gelir. (Ve in kâne fîhim kavmün sàlihûne)

“Sonra Allah’ın azabı gelir. (Ve in kâne fîhim kavmün sàlihûne)
Bu azaba uğrayan kavmin içinde salih insanlar olsa bile,Bu azaba uğrayan kavmin içinde salih insanlar olsa bile, mübarek insanlar olsa bile azap gelir.mübarek insanlar olsa bile azap gelir. (Yusîbuhüm mâ esàbe’n-nâse)(Yusîbuhüm mâ esàbe’n-nâse) O suçlu kavme gelecek ceza onlara da gelir,O suçlu kavme gelecek ceza onlara da gelir, hepsi birden helâk olurlar; o cezaya, o belâya uğrarlar.” hepsi birden helâk olurlar; o cezaya, o belâya uğrarlar.” Salgın hastalıkla salgın hastalık, zelzeleyse zelzele, düşman istilasıysa

Salgın hastalıkla salgın hastalık, zelzeleyse zelzele, düşman istilasıysa
düşman istilası, semavi bir afetse vs. umumi gelir.düşman istilası, semavi bir afetse vs. umumi gelir. (Sümme yurceùne ilâ rahmeti’llâhi ve mağfiretihî)(Sümme yurceùne ilâ rahmeti’llâhi ve mağfiretihî) “Sonra Allah’ın rahmetine ve mağfiretine ermek üzere bunlar ayrılırlar.”“Sonra Allah’ın rahmetine ve mağfiretine ermek üzere bunlar ayrılırlar.” Ama ölüm, helâk beraber olur, sonra “BunlarAma ölüm, helâk beraber olur, sonra “Bunlar iyi insandı, bunlar kötülüklere hiç bulaşmamıştı;iyi insandı, bunlar kötülüklere hiç bulaşmamıştı; ibadetinde, taatinde, hayrında, hasenatındaydı,ibadetinde, taatinde, hayrında, hasenatındaydı, cihad ediyorlardı ama söz geçirememişlerdi.” vs. diye sonra ayrılırlar.cihad ediyorlardı ama söz geçirememişlerdi.” vs. diye sonra ayrılırlar. Ama azap bir kavme geldi mi umumi gelir.

Ama azap bir kavme geldi mi umumi gelir.
Hatta derler ki Lût kavminin helâki günü geceHatta derler ki Lût kavminin helâki günü gece teheccüde kalkmış nice nice binlerce insan varmış ama ekseriyet,teheccüde kalkmış nice nice binlerce insan varmış ama ekseriyet, o lutilik, homoseksüellik belâsına müptela olduğundan ceza umûmî gelmiş,o lutilik, homoseksüellik belâsına müptela olduğundan ceza umûmî gelmiş, onlar da toprakların altına batmışlar.onlar da toprakların altına batmışlar. Allah CC bize tam Müslüman olmayı nasib etsin…

Allah CC bize tam Müslüman olmayı nasib etsin…
Nefse uymamayı, şeytana aldanmamayı nasib etsin...Nefse uymamayı, şeytana aldanmamayı nasib etsin... Yolunda yürümeyi, sevdiği kul olmayı nasib eylesin...Yolunda yürümeyi, sevdiği kul olmayı nasib eylesin... Haramlardan, günahlardan uzak durmayı, seve seveHaramlardan, günahlardan uzak durmayı, seve seve Allah’ın emirlerini tutmayı, salih kullar olmayı nasib eylesin...Allah’ın emirlerini tutmayı, salih kullar olmayı nasib eylesin... Fâtiha-ı şerife mea’l-besmele!

Fâtiha-ı şerife mea’l-besmele!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2