Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Vay Şu Kimselerin Haline!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 04.08.2000
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Allah sizi sevdiği kullar arasına kabul eylesin, sevgisini gönlünüze yerleştirsin,Allah sizi sevdiği kullar arasına kabul eylesin, sevgisini gönlünüze yerleştirsin, ömrünüzü rızâ-i Bârî'ye uygun geçirmeyi nasip eylesin;ömrünüzü rızâ-i Bârî'ye uygun geçirmeyi nasip eylesin; hatalardan, haramlardan, günahlardan cümlenizi korusun.

hatalardan, haramlardan, günahlardan cümlenizi korusun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor:

Veylün li'l-ağniyâi mine'l-fukarâi yevme'l-kıyâmeti yekûlûneVeylün li'l-ağniyâi mine'l-fukarâi yevme'l-kıyâmeti yekûlûne Rabbenâ bahilû bi-hukûkine'lletî faradte lenâ aleyhim fi emvâlihim.Rabbenâ bahilû bi-hukûkine'lletî faradte lenâ aleyhim fi emvâlihim. Fe-yekûlü'llâhu teâlâ: Ve izzetî ve celâlî leukarribenneküm ve leubâidennehüm.

Fe-yekûlü'llâhu teâlâ: Ve izzetî ve celâlî leukarribenneküm ve leubâidennehüm.

Sadaka resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet eylemişler.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet eylemişler.

Efendimiz buyuruyor ki:

Efendimiz buyuruyor ki:

Veylün li'l-ağniyâi mine'l-fukarâi yevme'l-kıyameti.Veylün li'l-ağniyâi mine'l-fukarâi yevme'l-kıyameti. "Kıyamet gününde fakirlerden dolayı vay zenginlerin başına gelecek olanlara!""Kıyamet gününde fakirlerden dolayı vay zenginlerin başına gelecek olanlara!" Yekûlûne. "O fakirler derler ki"Yekûlûne. "O fakirler derler ki" Rabbenâ bahilû bi-hukûkine'lletî faradte lenâ aleyhim fî emvâlihim.Rabbenâ bahilû bi-hukûkine'lletî faradte lenâ aleyhim fî emvâlihim. "Yâ Rabbi! Senin bizler için mallarında onların boynuna yüklediğin,"Yâ Rabbi! Senin bizler için mallarında onların boynuna yüklediğin, farz kıldığın zekât gibi, sadaka gibi malî vazifeleri yapmakta,farz kıldığın zekât gibi, sadaka gibi malî vazifeleri yapmakta, bize fakir olduğumuzdan dolayı haklarımızı vermekte bunlar cimri davrandılar."

bize fakir olduğumuzdan dolayı haklarımızı vermekte bunlar cimri davrandılar."

Zenginin malında fakirin hakkı var diye şikâyetlenirler.

Zenginin malında fakirin hakkı var diye şikâyetlenirler.

Yüce mevlâmız Allahu Teâlâ hazretleri de buyurur ki:

Yüce mevlâmız Allahu Teâlâ hazretleri de buyurur ki:

Ve izzetî ve celâlî. "İzzetime ve celâlime andolsun ki izzetim celalim hakkı için."

Ve izzetî ve celâlî. "İzzetime ve celâlime andolsun ki izzetim celalim hakkı için."

Büyük yemin!

Büyük yemin!

Le-ukarribenneküm.Le-ukarribenneküm. "Hiç şüphesiz, şeksiz, tereddütsüz bilin ki sizi kendime yakınlaştıracağım,"Hiç şüphesiz, şeksiz, tereddütsüz bilin ki sizi kendime yakınlaştıracağım, yakın kullarımdan eyleyeceğim!yakın kullarımdan eyleyeceğim! Mutlaka ve muhakkak yakınlaştıracağım!"Mutlaka ve muhakkak yakınlaştıracağım!" Ve le-ubâidennehüm.Ve le-ubâidennehüm. "Onları da yanımdan, huzurumdan, rahmetimden muhakkak ve mutlaka kesin surette uzaklaştıracağım!"

"Onları da yanımdan, huzurumdan, rahmetimden muhakkak ve mutlaka kesin surette uzaklaştıracağım!"

Veyl kelimesi Arapça'da bir tabirdir, edattır;Veyl kelimesi Arapça'da bir tabirdir, edattır; "Vay!" mânasına gelir. Türkçe'de "Vay vay! Vay onun haline vay!" dediğimiz gibi."Vay!" mânasına gelir. Türkçe'de "Vay vay! Vay onun haline vay!" dediğimiz gibi. Bir de cehennemde şiddetli azap gösterilen vadinin ismi olduğu da hadîs-i şerîfte bildiriliyor.Bir de cehennemde şiddetli azap gösterilen vadinin ismi olduğu da hadîs-i şerîfte bildiriliyor. "Veyl deresi" denilen bir uçurumdan da hadîs-i şerîfte bahis geçiyor.

"Veyl deresi" denilen bir uçurumdan da hadîs-i şerîfte bahis geçiyor.

Veylün li'l-ağniyâi. "Vay, zenginlerin başına geleceklere!"Veylün li'l-ağniyâi. "Vay, zenginlerin başına geleceklere!" Yani "şiddetli azap, şiddetli sıkıntı" mânasına.

Yani "şiddetli azap, şiddetli sıkıntı" mânasına.

"Aslında bu vey idi, ‘l' yoktu; sonra ‘l' ile tabirleşti, kalıplaştı." diye"Aslında bu vey idi, ‘l' yoktu; sonra ‘l' ile tabirleşti, kalıplaştı." diye bazı dil alimleri ifade etmişler.bazı dil alimleri ifade etmişler. Başına bir büyük musibet, sıkıntı, sorumluluk, ceza, vebal gelecek kimselere;

Başına bir büyük musibet, sıkıntı, sorumluluk, ceza, vebal gelecek kimselere;

Veylün lehû. "Ona veyl olsun!" veya "Veyl olacak!" şeklinde, Veylün lehû. "Ona veyl olsun!" veya "Veyl olacak!" şeklinde, "Allah kahretsin!" filan der gibi bir beddua gibi de kullanılıyor.

"Allah kahretsin!" filan der gibi bir beddua gibi de kullanılıyor.

Veylün aleyhi şeklinde alâ ile de, ‘li' harf-i ceriyle de kullanılıyor.

Veylün aleyhi şeklinde alâ ile de, ‘li' harf-i ceriyle de kullanılıyor.

Kur'ân-ı Kerîm'de de Tatfif, Mutaffifîn sûresi var:

Kur'ân-ı Kerîm'de de Tatfif, Mutaffifîn sûresi var:

Veylün li'l-mutaffifîn diye başlıyor; Kur'ân-ı Kerîm'de de geçen bir kelime.Veylün li'l-mutaffifîn diye başlıyor; Kur'ân-ı Kerîm'de de geçen bir kelime. İbn Abbas radıyallahu anh bu kelimeyi "şiddetli azap" diye açıklamış.

İbn Abbas radıyallahu anh bu kelimeyi "şiddetli azap" diye açıklamış.

Veylün li'l-ağniyâi. "Zenginlere şiddetli azap var."

Veylün li'l-ağniyâi. "Zenginlere şiddetli azap var."

Neden?

Neden?

Mine'l-fukarâ.Mine'l-fukarâ. "Fakirlerden yana ihmalleri olduğu için fakirlere yapmaları gereken yardımları yapmadıkları için."

"Fakirlerden yana ihmalleri olduğu için fakirlere yapmaları gereken yardımları yapmadıkları için."

Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde."

Yevme'l-kıyâmeti. "Kıyamet gününde."

O zaman fakirler diyecekler ki;

O zaman fakirler diyecekler ki;

Rabbenâ. "Yâ Rabbi! Ey Rabbimiz!" Bahilû.Rabbenâ. "Yâ Rabbi! Ey Rabbimiz!" Bahilû. "Bunlar cimrilik yaptılar, bahillik yaptılar, nekeslik yaptılar.""Bunlar cimrilik yaptılar, bahillik yaptılar, nekeslik yaptılar." Bi-hukukinâ. "Bizim haklarımızı vermekte."Bi-hukukinâ. "Bizim haklarımızı vermekte." Elletî faradte lenâ aleyhim fî emvâlihim.Elletî faradte lenâ aleyhim fî emvâlihim. "O haklar ki malları konusunda sen onlara bizler için farz kıldın, onların boyunlarına vazife kıldın."

"O haklar ki malları konusunda sen onlara bizler için farz kıldın, onların boyunlarına vazife kıldın."

Kur'ân-ı Kerîm'de;

Ve'llezîne fî emvâlihim hakkun ma'lûm.Li's-sâili ve'l-mahrûm.
Kur'ân-ı Kerîm'de;

Ve'llezîne fî emvâlihim hakkun ma'lûm.Li's-sâili ve'l-mahrûm.
"Zenginlerin mallarında dilenenler için, yoksullar için, mahrumlar için bir hak vardır." buyruluyor.

"Zenginlerin mallarında dilenenler için, yoksullar için, mahrumlar için bir hak vardır." buyruluyor.

Demek ki zengin o hakkı ayıracak;Demek ki zengin o hakkı ayıracak; "Bu fakirin, yoksulun hakkı!" diyecek; hakkı sahibine verecek, kurtulacak.

"Bu fakirin, yoksulun hakkı!" diyecek; hakkı sahibine verecek, kurtulacak.

Onu verdiği zaman malı temiz bir mal olacak.Onu verdiği zaman malı temiz bir mal olacak. Çünkü başkasının malına oturmamış, başkasının malını yememiş, gasp etmemiş oluyor.

Çünkü başkasının malına oturmamış, başkasının malını yememiş, gasp etmemiş oluyor.

"Ama ben bunu kendim kazandım!"

"Ama ben bunu kendim kazandım!"

Sen kendin kazandın ama Allah; "Bu kazandığının şu kadarı fakirin hakkı!" diyor.Sen kendin kazandın ama Allah; "Bu kazandığının şu kadarı fakirin hakkı!" diyor. Farz kılmış. Yeri göğü yaratan, seni yaratan, sana sağlık veren, zenginlik veren, akıl veren;Farz kılmış. Yeri göğü yaratan, seni yaratan, sana sağlık veren, zenginlik veren, akıl veren; bu işleri, paraları kazanabilecek kabiliyeti, zekâyı veren Allah, her şeyi sana veren Allah;bu işleri, paraları kazanabilecek kabiliyeti, zekâyı veren Allah, her şeyi sana veren Allah; "Malından şu kadarını fakire ver." diye sana mükellefiyet yüklemiş.

"Malından şu kadarını fakire ver." diye sana mükellefiyet yüklemiş.

"Peki, Allah, "Ver." demeseydi de onu da zengin etseydi.

"Peki, Allah, "Ver." demeseydi de onu da zengin etseydi.

"Allah versin!" diyor ya bazıları. Bu "Allah versin!" sözünü insanlar bilmiyor."Allah versin!" diyor ya bazıları. Bu "Allah versin!" sözünü insanlar bilmiyor. İstanbul'da filan kullanılır. Dilenci gelip bir şey istediği zaman; "Allah versin!" denilir.

İstanbul'da filan kullanılır. Dilenci gelip bir şey istediği zaman; "Allah versin!" denilir.

Hadîs-i şerîfte böyle bir tabir geçiyor. Peygamber Efendimiz;

Hadîs-i şerîfte böyle bir tabir geçiyor. Peygamber Efendimiz;

"Birisi sizden bir şey istediği zaman verin."Birisi sizden bir şey istediği zaman verin. Yarım bir hurma da olsa isteyene istediğini verin.Yarım bir hurma da olsa isteyene istediğini verin. Atın üzerinde de gelse ‘Bunun atı var.' demeyin."

Atın üzerinde de gelse ‘Bunun atı var.' demeyin."

Atı vardır ama yiyeceği yoktur, istiyor.Atı vardır ama yiyeceği yoktur, istiyor. Bir içim su, bir yudum lokma verin; ne verebilirseniz.Bir içim su, bir yudum lokma verin; ne verebilirseniz. "Veremiyorsanız dua edin" diyor. "Bende de yok kardeşim, ne yapayım?"Veremiyorsanız dua edin" diyor. "Bende de yok kardeşim, ne yapayım? Allah sana da bana da versin. Allah acısın." diye, veremediği, vermeye imkânı olmadığı zaman dua edecek.

Allah sana da bana da versin. Allah acısın." diye, veremediği, vermeye imkânı olmadığı zaman dua edecek.

Zengin kasıla kasıla;

Zengin kasıla kasıla;

"Allah versin!" diyor. "Kardeşim! Ben çalışıyorum, kazanıyorum." diyor.

"Allah versin!" diyor. "Kardeşim! Ben çalışıyorum, kazanıyorum." diyor.

Peki, sen çalışıyorsun, kazanıyorsun.

Peki, sen çalışıyorsun, kazanıyorsun.

Bu söz doğru gibi görünüyor; ama Allah sağlık vermeseydi çalışabilecek miydin?

Bu söz doğru gibi görünüyor; ama Allah sağlık vermeseydi çalışabilecek miydin?

Çalışamayacaktın.

Güçlü kuvvetli olduğun halde akıl vermeseydi çalışabilecek miydin?

Çalışamayacaktın.

Güçlü kuvvetli olduğun halde akıl vermeseydi çalışabilecek miydin?

Çalışamayacaktın. Müşteri göndermeseydi işler ters gitseydi...

Çalışamayacaktın. Müşteri göndermeseydi işler ters gitseydi...

Mesela bir takım kararlardan dolayı Türkiye'de neler yaşadık?

Mesela bir takım kararlardan dolayı Türkiye'de neler yaşadık?

Bir gecede herkesin malının üçte ikisi gidiverdi.Bir gecede herkesin malının üçte ikisi gidiverdi. Eski hükümetlerden birisi bir karar aldı,Eski hükümetlerden birisi bir karar aldı, malının üçte ikisi yok gibi, çalınmış gibi, alınmış gibi oldu.malının üçte ikisi yok gibi, çalınmış gibi, alınmış gibi oldu. Üçte ikisi gitti, üçte biri kaldı. Üçte bir nispetine düşüverdi.Üçte ikisi gitti, üçte biri kaldı. Üçte bir nispetine düşüverdi. Millet onu anladı, anlamadı.Millet onu anladı, anlamadı. Başka yerde küçücük bir yüzde nispetinde bir değişme olsa hükümeti devirirler.Başka yerde küçücük bir yüzde nispetinde bir değişme olsa hükümeti devirirler. Millet onu hazmetti, geçti gitti. Türkiye acayip hazımlı bir ülke!

Millet onu hazmetti, geçti gitti. Türkiye acayip hazımlı bir ülke!

Fakirin zenginde hakkı var; o kesin.Fakirin zenginde hakkı var; o kesin. Çünkü zengine zenginliği veren, zenginliği sağlamasını temin eden, imkânları veren Allah.Çünkü zengine zenginliği veren, zenginliği sağlamasını temin eden, imkânları veren Allah. Yaratan Allah, yaşatan Allah. Öldürse diriltemezsiniz. Hasta etse iyi edemezsiniz.Yaratan Allah, yaşatan Allah. Öldürse diriltemezsiniz. Hasta etse iyi edemezsiniz. Olayları ters geliştirse takdir, alın yazısı başka türlü olsa, Karadeniz'de gemileri batar,Olayları ters geliştirse takdir, alın yazısı başka türlü olsa, Karadeniz'de gemileri batar, tırı çarpar, arabası devrilir, sel olur, yangın olur, afet olur, vesaire.tırı çarpar, arabası devrilir, sel olur, yangın olur, afet olur, vesaire. Allah vermezse vermez. Veren Allah, alan Allah. İnsanın bunu anlaması lazım.

Allah vermezse vermez. Veren Allah, alan Allah. İnsanın bunu anlaması lazım.

Allah bana verdi.Allah bana verdi. Beni imtihan etmek için merhametimi ölçmek için bana "Ver." diye emrediyor.Beni imtihan etmek için merhametimi ölçmek için bana "Ver." diye emrediyor. "Bakalım merhametli mi, fakirlere acıyor mu?" diye imtihan bu; vermesi lazım.

"Bakalım merhametli mi, fakirlere acıyor mu?" diye imtihan bu; vermesi lazım.

"Peki, hocam! Sen ileri ülkelerde yaşıyorsun;"Peki, hocam! Sen ileri ülkelerde yaşıyorsun; bu Türkiye'de böyle oluyor da öteki ülkelerde nasıl oluyor?"

bu Türkiye'de böyle oluyor da öteki ülkelerde nasıl oluyor?"

Öteki ülkelerde yardım Türkiye'dekinden kat kat fazla.Öteki ülkelerde yardım Türkiye'dekinden kat kat fazla. Bir kere işsizlik hakkı var, işsiz insanlar dahi alnının akıyla,Bir kere işsizlik hakkı var, işsiz insanlar dahi alnının akıyla, kimseye el açıp avuç açıp dilenmeden yaşayabiliyor.kimseye el açıp avuç açıp dilenmeden yaşayabiliyor. Bu Avustralya'da, Avrupa'da, Almanya'da çalışmayanlar bile tıkır tıkır maaş alıyorlar.Bu Avustralya'da, Avrupa'da, Almanya'da çalışmayanlar bile tıkır tıkır maaş alıyorlar. Hasta olursa bedava bakılıyor, ev kiraları düşük oluyor; ev buluyorlar.Hasta olursa bedava bakılıyor, ev kiraları düşük oluyor; ev buluyorlar. Yani devlet sağlığıyla ilgileniyor;Yani devlet sağlığıyla ilgileniyor; onun sağlığını iyi yapmak, iyileştirmek, tedavi etmek boynunun borcu oluyor.onun sağlığını iyi yapmak, iyileştirmek, tedavi etmek boynunun borcu oluyor. Bunlar için her türlü tedbiri almış,Bunlar için her türlü tedbiri almış, sakatlara her türlü kolaylığı göstermiş; insan hayretler içinde kalıyor.

sakatlara her türlü kolaylığı göstermiş; insan hayretler içinde kalıyor.

Bizim arkadaşlardan birisinin annesi ihtiyarladı, bakıma muhtaç duruma düştü.Bizim arkadaşlardan birisinin annesi ihtiyarladı, bakıma muhtaç duruma düştü. Devlet iş yerinden arkadaşı emekliye ayırdı:Devlet iş yerinden arkadaşı emekliye ayırdı: "Senin annen bakıma muhtaç, en iyi sen bakarsın."Senin annen bakıma muhtaç, en iyi sen bakarsın. Ben seni emekli ediyorum, annene bak!" dedi, annesinin bakımını sağladı.Ben seni emekli ediyorum, annene bak!" dedi, annesinin bakımını sağladı. Sonra evi olmayana ev veriyor.Sonra evi olmayana ev veriyor. "Senin ev sahibi olman lazım." diye ev alacaklara para veriyor, yardım ediyor."Senin ev sahibi olman lazım." diye ev alacaklara para veriyor, yardım ediyor. Yardımlar çok fazla.

Yardımlar çok fazla.

Sonra halkın kendisi -devlet araya girmeden- o kadar yardımsever kiSonra halkın kendisi -devlet araya girmeden- o kadar yardımsever ki iki adımda bir kilise, hastane, okul, hayır müessesesi vesaire.iki adımda bir kilise, hastane, okul, hayır müessesesi vesaire. Her parselde, her adada, şehir planında bakarsanız en güzel yeri,Her parselde, her adada, şehir planında bakarsanız en güzel yeri, en baş köşesi, mutena yeri bir hayır müessesesinindir veya bir din müessesesinindir.en baş köşesi, mutena yeri bir hayır müessesesinindir veya bir din müessesesinindir. Kesinlikle, kesinlikle bizden daha çok hayır yapıyorlarKesinlikle, kesinlikle bizden daha çok hayır yapıyorlar ve devlet de hayrı bizden daha çok destekliyor,ve devlet de hayrı bizden daha çok destekliyor, milletine çok çok daha güzel hizmet ediyor. Yüzleri gülüyor.

milletine çok çok daha güzel hizmet ediyor. Yüzleri gülüyor.

Altyapıyı kurmuş. Hayat için gerekli ana maddeler sudan ucuz.Altyapıyı kurmuş. Hayat için gerekli ana maddeler sudan ucuz. Süt, sudan daha ucuz; halis, tertemiz süt. Et ucuz.Süt, sudan daha ucuz; halis, tertemiz süt. Et ucuz. Aç kalmak, boyun bükmek, ağzı sulanmak,Aç kalmak, boyun bükmek, ağzı sulanmak, lokantanın önünde açlıktan gözleri kararıp bayılmak gibi şeyler yok!

lokantanın önünde açlıktan gözleri kararıp bayılmak gibi şeyler yok!

Demek ki zengin; Allah'ın kendisine verdiği imkânlarla zengin oldu.Demek ki zengin; Allah'ın kendisine verdiği imkânlarla zengin oldu. "Çalıştım, kendim kazandım." dese bile çalışmanın şartlarını da Allah verdi."Çalıştım, kendim kazandım." dese bile çalışmanın şartlarını da Allah verdi. Aklı da sağlığı da Allah verdi.Aklı da sağlığı da Allah verdi. Onun için Allah ona, fakire biraz yardım etmesini emretmiş, farz kılmış.

Onun için Allah ona, fakire biraz yardım etmesini emretmiş, farz kılmış.

O fakirler şikâyet edecekler:

O fakirler şikâyet edecekler:

"Yâ Rabbi! Senin onların boynuna bizler için, mallarından ayırsınlar da"Yâ Rabbi! Senin onların boynuna bizler için, mallarından ayırsınlar da versinler diye farz kıldığın haklarımızı bize vermediler, cimrilik yaptılar!" diyecekler.

versinler diye farz kıldığın haklarımızı bize vermediler, cimrilik yaptılar!" diyecekler.

Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri büyük bir yeminle;

Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri büyük bir yeminle;

"İzzetime, celalime yemin ediyorum ki sizi kendime yakınlaştıracağım!"İzzetime, celalime yemin ediyorum ki sizi kendime yakınlaştıracağım! Muhakkak ve mutlaka şeksiz, şüphesiz sizi kendime, yakınıma alacağım, onları da uzaklaştıracağım.Muhakkak ve mutlaka şeksiz, şüphesiz sizi kendime, yakınıma alacağım, onları da uzaklaştıracağım. Sizi rahmetime erdireceğim, onları da rahmetimden uzaklaştıracağım." buyuracak diyor Peygamber Efendimiz.

Sizi rahmetime erdireceğim, onları da rahmetimden uzaklaştıracağım." buyuracak diyor Peygamber Efendimiz.

Bu veylün eğer cehennemde şiddetli azabın gösterildiği bir uçurumsa demek ki cehenneme atılacaklar;Bu veylün eğer cehennemde şiddetli azabın gösterildiği bir uçurumsa demek ki cehenneme atılacaklar; zekâtlarını, sadakalarını, hayrat u hasenâtlarını yapmadıkları için cayır cayır yanacaklar.

zekâtlarını, sadakalarını, hayrat u hasenâtlarını yapmadıkları için cayır cayır yanacaklar.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi, sizi kimseye muhtaç etmesin, kula muhtaç etmesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi, sizi kimseye muhtaç etmesin, kula muhtaç etmesin. Kula muhtaç olmak çok zor.Kula muhtaç olmak çok zor. Ama muhtaçların da ne kadar ıstırap çektiğini; yoksulluğun, fakirliğin ne kadar zor olduğunuAma muhtaçların da ne kadar ıstırap çektiğini; yoksulluğun, fakirliğin ne kadar zor olduğunu tahayyül edelim, idrak edelim, anlamaya çalışalım, anlayalım ve onlara gerekli yardımları yapalım.tahayyül edelim, idrak edelim, anlamaya çalışalım, anlayalım ve onlara gerekli yardımları yapalım. Çünkü yapılmadığı zaman âhirette cezası var. Yapıldığı zaman da dünyada âhirette çok faydası var.

Çünkü yapılmadığı zaman âhirette cezası var. Yapıldığı zaman da dünyada âhirette çok faydası var.

Afrika'ya çok acıyorum. Türkiye'ye yakın. Afrika'ya mutlaka yardım elini uzatmalıyız.Afrika'ya çok acıyorum. Türkiye'ye yakın. Afrika'ya mutlaka yardım elini uzatmalıyız. Sudan'dan mı başlayacağız, Somali'den mi başlayacağız?Sudan'dan mı başlayacağız, Somali'den mi başlayacağız? -Bir ara Somali'ye bazı yardımlar oldu.- Moritanya'dan mı başlayacağız, Senegal'den mi?-Bir ara Somali'ye bazı yardımlar oldu.- Moritanya'dan mı başlayacağız, Senegal'den mi? Geçenlerde bir Afrika ülkesinin başkanı da geldi, Türkiye'mizi ziyaret etti.Geçenlerde bir Afrika ülkesinin başkanı da geldi, Türkiye'mizi ziyaret etti. Afrika'yla ilişkilerimizde güzel, hayırhah düşüncelerle yardım edelim.Afrika'yla ilişkilerimizde güzel, hayırhah düşüncelerle yardım edelim. Teknik yardım edelim, malî yardım edelim, gıda yardımı yapalım; o tarafa eğilelim.

Teknik yardım edelim, malî yardım edelim, gıda yardımı yapalım; o tarafa eğilelim.

Çünkü buralarda televizyonlarda bir sürü açıklamalar, davetler, istekler yapılıyor:

Çünkü buralarda televizyonlarda bir sürü açıklamalar, davetler, istekler yapılıyor:

"Bunları doyuracağız, bunlara yardım edeceğiz. Şuraya para yatırın!" diye fakirler gösteriliyor."Bunları doyuracağız, bunlara yardım edeceğiz. Şuraya para yatırın!" diye fakirler gösteriliyor. Ondan sonra onları nasıl derleyip toparladıklarını, nasıl üstlerini giydirdiklerini,Ondan sonra onları nasıl derleyip toparladıklarını, nasıl üstlerini giydirdiklerini, nasıl sınıflarda okuttuklarını, vahşilikten, ilkellikten kurtardıklarını televizyonlarda gösteriyorlar.

nasıl sınıflarda okuttuklarını, vahşilikten, ilkellikten kurtardıklarını televizyonlarda gösteriyorlar.

Tabi onları aynı zamanda kendi dinlerine, kültürlerine göre yetiştiriyorlar.Tabi onları aynı zamanda kendi dinlerine, kültürlerine göre yetiştiriyorlar. Hem kendi dillerini öğrettikleri için kendilerine yardımcı oluyor,Hem kendi dillerini öğrettikleri için kendilerine yardımcı oluyor, kendilerinin etki alanları genişliyor.kendilerinin etki alanları genişliyor. Hem de dinlerine çektikleri için onların başına papaz gönderiyorlar.Hem de dinlerine çektikleri için onların başına papaz gönderiyorlar. Sonra onlar vasıtasıyla onların yaşadıkları yerleri de elde ediyorlar, sömürüyorlar vesaire.

Sonra onlar vasıtasıyla onların yaşadıkları yerleri de elde ediyorlar, sömürüyorlar vesaire.

Bizim de hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında yardım çalışmalarımız olmalı.Bizim de hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında yardım çalışmalarımız olmalı. Tabi evvela yakın akrabalardan başlamak gerektiğine göreTabi evvela yakın akrabalardan başlamak gerektiğine göre Azerbaycan'dan başlayarak Orta Asya'daki Türkî cumhuriyetlere her türlü yardımı,Azerbaycan'dan başlayarak Orta Asya'daki Türkî cumhuriyetlere her türlü yardımı, yardımlaşmayı, iş birliğini mutlaka sağlamalıyız.

yardımlaşmayı, iş birliğini mutlaka sağlamalıyız.

Sonra Balkanlar çok önemli. Bosna bizim kalemiz.Sonra Balkanlar çok önemli. Bosna bizim kalemiz. Bulgaristan'da, Makedonya'da, Arnavutluk'ta, Romanya'da pek çok dindaşımız, kardeşimiz var.

Bulgaristan'da, Makedonya'da, Arnavutluk'ta, Romanya'da pek çok dindaşımız, kardeşimiz var.

Geçen gün çok sevindim; bir kardeşimizGeçen gün çok sevindim; bir kardeşimiz Bulgaristan'da, Tuna boyunda güzel bir caminin yapımına elini uzatmış.Bulgaristan'da, Tuna boyunda güzel bir caminin yapımına elini uzatmış. Allah hepimize nasip eylesin.

Allah hepimize nasip eylesin.

"Orada durum nasıl?" diye sordum.

"Orada durum nasıl?" diye sordum.

"Gayet güzel. Belediye başkanına çıktık, iyi karşıladılar." dedi.

"Gayet güzel. Belediye başkanına çıktık, iyi karşıladılar." dedi.

Bize muhtaçlar. Türkiye'yi ziyarete Bulgar devlet başkanı da gelecekmiş.Bize muhtaçlar. Türkiye'yi ziyarete Bulgar devlet başkanı da gelecekmiş. Yani işbirliğine mecburlar. Biz de akıllıca davranırsak tekrar eski güzel işbirlikleri olabilir.Yani işbirliğine mecburlar. Biz de akıllıca davranırsak tekrar eski güzel işbirlikleri olabilir. Onun için her yönden çok gayretli, çok dikkatli olmanızı âcizâne hatırlatıyorum.

Onun için her yönden çok gayretli, çok dikkatli olmanızı âcizâne hatırlatıyorum.

İkinci hadîs-i şerîf:

İkinci hadîs-i şerîf:

Biraz bizlere de yani ulemâ kısmına da dokunan bir hadîs-i şerîf.Biraz bizlere de yani ulemâ kısmına da dokunan bir hadîs-i şerîf. Ama bunu da okuyalım, çünkü sırası geldi. Kendi aleyhimize de olsa hakkı söylememiz lazım.

Ama bunu da okuyalım, çünkü sırası geldi. Kendi aleyhimize de olsa hakkı söylememiz lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri alimleri, "ümmetin emanetçileri" kılmıştır, ümmeti alimlere emanet etmiştir.Allahu Teâlâ hazretleri alimleri, "ümmetin emanetçileri" kılmıştır, ümmeti alimlere emanet etmiştir. Alimler peygamberlerin varisleridir ve halifeleridir.Alimler peygamberlerin varisleridir ve halifeleridir. Müslümanları koruyup kollamakla vazifelidir.Müslümanları koruyup kollamakla vazifelidir. Ama maalesef bazı alimler bu vazifelerinden hiç haberdar değiller.Ama maalesef bazı alimler bu vazifelerinden hiç haberdar değiller. Çok yanlış işler yapıyorlar. Onlara da ikazda bulunmak gerekiyor.

Çok yanlış işler yapıyorlar. Onlara da ikazda bulunmak gerekiyor.

Onun için sayfadaki bu hadîs-i şerîfi de bu duygularla seve seve okuyorum.Onun için sayfadaki bu hadîs-i şerîfi de bu duygularla seve seve okuyorum. Enes radıyallahu anh'ten, Hâkim Müstedrek'inde rivayet etmiş.Enes radıyallahu anh'ten, Hâkim Müstedrek'inde rivayet etmiş. Veylün li-ümmetî min ulemâi's-sûi yettehizûne hâze'l-ilme ticâretenVeylün li-ümmetî min ulemâi's-sûi yettehizûne hâze'l-ilme ticâreten yebteğûne min ümerâihim zemânihim ribhan li-enfüsihim lâ erbaha'llâhu ticâratehüm.yebteğûne min ümerâihim zemânihim ribhan li-enfüsihim lâ erbaha'llâhu ticâratehüm. Sadaka resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Kenarda; "Bu hadîs-i şerîfte belki şöyle olsa daha doğru olur." diye bir düzeltme var:

Kenarda; "Bu hadîs-i şerîfte belki şöyle olsa daha doğru olur." diye bir düzeltme var:

Min ümerâihim zemânihim yerine; min ümerâi zemânihim olmalı, diye düzeltme yapıyor.Min ümerâihim zemânihim yerine; min ümerâi zemânihim olmalı, diye düzeltme yapıyor. Biz ona göre mânasını verelim:

Biz ona göre mânasını verelim:

Veylün li-ümmetî. "Vay benim ümmetimin başına geleceklere!"

Veylün li-ümmetî. "Vay benim ümmetimin başına geleceklere!"

Demek ki ümmetin başına çok şeyler gelecek. Peygamber Efendimiz ona üzülüyor.

Demek ki ümmetin başına çok şeyler gelecek. Peygamber Efendimiz ona üzülüyor.

Min ulemâi's-sû'. "Kötü alimlerden -vay benim ümmetimin çekeceklerine, Min ulemâi's-sû'. "Kötü alimlerden -vay benim ümmetimin çekeceklerine, vay başına geleceklere!-" diyor.

vay başına geleceklere!-" diyor.

Burada ümmet suçlu değil, alimler suçlu ama ümmet de o alimlerden çok çekecek.Burada ümmet suçlu değil, alimler suçlu ama ümmet de o alimlerden çok çekecek. Ceza, azap veya şiddetli musibet gibi bir şey çekecekler. Onun için "Vay!" diyor.

Ceza, azap veya şiddetli musibet gibi bir şey çekecekler. Onun için "Vay!" diyor.

Veylün li-ümmetî min ulemâi's-sû'. Veylün li-ümmetî min ulemâi's-sû'. "Kötü alimlerden vay benim ümmetimin başına gelenlere!" diye terceme edebiliriz.

"Kötü alimlerden vay benim ümmetimin başına gelenlere!" diye terceme edebiliriz.

Bu alimler niye kötü alimler?

Bu alimler niye kötü alimler?

Ne yapıyorlar, vasıfları ne?

Ne yapıyorlar, vasıfları ne?

Yettehizûne hâze'l-ilme ticâreten.Yettehizûne hâze'l-ilme ticâreten. "Bu ilmi ticaret kaynağı ediniyorlar. Kazanç vesilesi ediniyorlar."

"Bu ilmi ticaret kaynağı ediniyorlar. Kazanç vesilesi ediniyorlar."

"İlmi satıp para topluyorlar, ceplerini dolduruyorlar."İlmi satıp para topluyorlar, ceplerini dolduruyorlar. İlmi menfaat için, dünyalık sağlamak için kullanıyorlar." demek olur.

İlmi menfaat için, dünyalık sağlamak için kullanıyorlar." demek olur.

Kur'ân-ı Kerîm'de de böyle.Kur'ân-ı Kerîm'de de böyle. Eski ümmetlerde de dünyalık karşılığında âhireti satan kimselerin olduğunu okuyoruz.Eski ümmetlerde de dünyalık karşılığında âhireti satan kimselerin olduğunu okuyoruz. Onların da şiddetli azaba uğrayacakları zaten Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor.

Onların da şiddetli azaba uğrayacakları zaten Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor.

Bu kötü alimler ne yaparlarmış?

Bu kötü alimler ne yaparlarmış?

Peygamber Efendimiz ne yapacaklarını bildiriyor. Peygamber Efendimiz ne yapacaklarını bildiriyor. Peygamberlik görüşüyle ileride olacak şeyi bildirip bizlere hatırlatıyor.

Peygamberlik görüşüyle ileride olacak şeyi bildirip bizlere hatırlatıyor.

Ne yapıyorlarmış?

Ne yapıyorlarmış?

Yebteğûne min ümerâi zemânihim ribhan li-enfüsihim.Yebteğûne min ümerâi zemânihim ribhan li-enfüsihim. "Zamanlarının emirlerinden, başkanlarından, emir ve komuta sahibi, söz sahibi,"Zamanlarının emirlerinden, başkanlarından, emir ve komuta sahibi, söz sahibi, iktidar sahibi kişilerinden kendi nefisleri, şahısları için kazanç elde ediyorlar."

iktidar sahibi kişilerinden kendi nefisleri, şahısları için kazanç elde ediyorlar."

Lâ erbaha'llâhu ticâratehüm.

Lâ erbaha'llâhu ticâratehüm.

Bu cümle de Peygamber Efendimiz'den bedduadır:

Bu cümle de Peygamber Efendimiz'den bedduadır:

"Allah bu ticaretlerini kârlı etmesin! Allah ticaretlerine kesatlık versin!"Allah bu ticaretlerini kârlı etmesin! Allah ticaretlerine kesatlık versin! İyilik vermesin, ticaretlerini kahretsin, mahvetsin!"

İyilik vermesin, ticaretlerini kahretsin, mahvetsin!"

Neden?

Neden?

Çünkü ilmi satıyor, menfaat sağlıyor.Çünkü ilmi satıyor, menfaat sağlıyor. İlmin gereği olan doğru yolu gösterme vazifesini yapmıyor, doğruyu söylemiyor.İlmin gereği olan doğru yolu gösterme vazifesini yapmıyor, doğruyu söylemiyor. İktidar sahiplerine dalkavukluk ediyor, zalim sultanlara yanaşıyor.İktidar sahiplerine dalkavukluk ediyor, zalim sultanlara yanaşıyor. Onların yalan yanlış işlerinde de ikaz etmeyipOnların yalan yanlış işlerinde de ikaz etmeyip onları pohpohlayıp ceplerini doldurmaya bakıyor.

onları pohpohlayıp ceplerini doldurmaya bakıyor.

Bu, toplumun çok büyük bir hastalığıdır.Bu, toplumun çok büyük bir hastalığıdır. Toplum böyle bir duruma düştüğü zaman helak olur.Toplum böyle bir duruma düştüğü zaman helak olur. Çünkü toplumlara yol gösterecek olanlar bilge ve bilgin insanlardır.Çünkü toplumlara yol gösterecek olanlar bilge ve bilgin insanlardır. Ta ilk çağlardan beri; "Devletleri keşke bilge insanlar idare etse." diye özlenmiştir.Ta ilk çağlardan beri; "Devletleri keşke bilge insanlar idare etse." diye özlenmiştir. Mesela Eflatun; "Devleti feylesof, ârif, bilge insanlar idare etmeli." diyeMesela Eflatun; "Devleti feylesof, ârif, bilge insanlar idare etmeli." diye ta kendi zamanından söylemiştir.

ta kendi zamanından söylemiştir.

Bilen ve güzel ahlâka sahip olan insanlar idare ettiği zaman toplumlar yükselir.Bilen ve güzel ahlâka sahip olan insanlar idare ettiği zaman toplumlar yükselir. İnsanlar müreffeh yaşarlar, mutlu olurlar. Kurt kuzuyla arkadaş olur.İnsanlar müreffeh yaşarlar, mutlu olurlar. Kurt kuzuyla arkadaş olur. Tatlı geçim olur. Aldatmaca, sömürme, zulüm olmaz; eza, cefa, haksızlık olmaz.

Tatlı geçim olur. Aldatmaca, sömürme, zulüm olmaz; eza, cefa, haksızlık olmaz.

Alimler bozulunca toplum da bozulur.Alimler bozulunca toplum da bozulur. Çünkü onlar insanları eğitiyorlar, onlar insanları yönlendiriyorlar.Çünkü onlar insanları eğitiyorlar, onlar insanları yönlendiriyorlar. Hedefleri onlar gösterecekler.Hedefleri onlar gösterecekler. Onu yapmadıkları zaman iş dünyaperest, zevkperest, menfaatperest kötü insanların aklına kalınca;Onu yapmadıkları zaman iş dünyaperest, zevkperest, menfaatperest kötü insanların aklına kalınca; "Ben nereden neyi, nasıl çalar çırparım? Nasıl rüşvet alırım?""Ben nereden neyi, nasıl çalar çırparım? Nasıl rüşvet alırım?" şekliyle gidecek duruma gelince tabi o zaman toplum bozuluyor.

şekliyle gidecek duruma gelince tabi o zaman toplum bozuluyor.

Önce alimler bozulur, ondan sonra kıyamet kopar.Önce alimler bozulur, ondan sonra kıyamet kopar. Hadîs-i şerîflerde böyle bildiriliyor.Hadîs-i şerîflerde böyle bildiriliyor. Allahu Teâlâ hazretleri alimleri alır, geriye cahil insanlar kalır.Allahu Teâlâ hazretleri alimleri alır, geriye cahil insanlar kalır. Sonra kendilerine bir şey sorulduğu zaman da yalan yanlış cevaplar verirler.Sonra kendilerine bir şey sorulduğu zaman da yalan yanlış cevaplar verirler. Kendileri de sapıtırlar, dalalete düşerler.Kendileri de sapıtırlar, dalalete düşerler. Kendilerine soru soranları da dalalete düşürürler. Kendilerine soru soranları da dalalete düşürürler. Onlar insanların en kötüleridir.Onlar insanların en kötüleridir. İşte onlardan sonra kıyamet o sapıtan kavimlerin başına kabak gibi patlar.İşte onlardan sonra kıyamet o sapıtan kavimlerin başına kabak gibi patlar. Belalar, musibetler yağar.

Belalar, musibetler yağar.

Allahu Teâlâ hazretleri ilim bakımından bizleri yükseltsin, sizleri yükseltsin.

Allahu Teâlâ hazretleri ilim bakımından bizleri yükseltsin, sizleri yükseltsin.

Evlatlarınızı alim yetiştirmeye çok gayret edin.

Evlatlarınızı alim yetiştirmeye çok gayret edin.

Bana soran bütün kardeşlerime ben önce ilim yolunu tavsiye ediyorum:

Bana soran bütün kardeşlerime ben önce ilim yolunu tavsiye ediyorum:

"İlimde ilerlemesi, yükselmesi mümkünse ilerlemeye, yükselmeye çalışsın! "İlimde ilerlemesi, yükselmesi mümkünse ilerlemeye, yükselmeye çalışsın! Doktora yapsın, doçent olsun, profesör olsun, alim olsun.Doktora yapsın, doçent olsun, profesör olsun, alim olsun. Zamanında, alanında, kendisinin dalında, çalıştığı dalda bir tane olsun, yegâne olsun. Zamanında, alanında, kendisinin dalında, çalıştığı dalda bir tane olsun, yegâne olsun. Dünyanın her yerinden kendisine soru sorsunlar, bilgi öğrenmeye çalışsınlar.Dünyanın her yerinden kendisine soru sorsunlar, bilgi öğrenmeye çalışsınlar. Öyle yetiştirsin, öyle olsun!" diye gayret ediyorum, teşvik ediyorum, tavsiye ediyorum.

Öyle yetiştirsin, öyle olsun!" diye gayret ediyorum, teşvik ediyorum, tavsiye ediyorum.

"Kendi alanınızda üniversiteye girin, doktora yapın; doçent, profesör olun." diyorum.

"Kendi alanınızda üniversiteye girin, doktora yapın; doçent, profesör olun." diyorum.

Arkadaşlara şaka yapıyorum. Bu tabi el sanatı gibi kolay bir şey değil amaArkadaşlara şaka yapıyorum. Bu tabi el sanatı gibi kolay bir şey değil ama "Oturun, kafanızı yorun, kendi sahanızda bir şey icat edin!" diyorum."Oturun, kafanızı yorun, kendi sahanızda bir şey icat edin!" diyorum. Bir de latife yapıyorum; "Benim de zamanım olsa ben de oturacağım bir şey icat edeceğim!" diye.

Bir de latife yapıyorum; "Benim de zamanım olsa ben de oturacağım bir şey icat edeceğim!" diye.

Tabi gülüyorlar.

Tabi gülüyorlar.

İnsanın her yönden hünerli olması, elinin de hünerli olması iyidir.İnsanın her yönden hünerli olması, elinin de hünerli olması iyidir. Kafasını, aklını, mantığını, muhakemesini güzel kullanırsa yeni şeyler bulunabilir.

Kafasını, aklını, mantığını, muhakemesini güzel kullanırsa yeni şeyler bulunabilir.

Biliyorsunuz, duymuşsunuzdur:Biliyorsunuz, duymuşsunuzdur: Çengelli iğne; şöyle kıvrılıyor, şuraya takıldıktan sonra şu tarafında takılıyor, tutuyor.Çengelli iğne; şöyle kıvrılıyor, şuraya takıldıktan sonra şu tarafında takılıyor, tutuyor. Bu bir telin kıvrılması, ucuna bir şey eklenmesi, basit bir şey.Bu bir telin kıvrılması, ucuna bir şey eklenmesi, basit bir şey. Bunu Amerika'da ilk defa bulan, yapan adam zengin olmuş.Bunu Amerika'da ilk defa bulan, yapan adam zengin olmuş. Yani bir uzun teli iki defa kıvırıyor, bir ucunu batacak gibi sivri yapıyor;Yani bir uzun teli iki defa kıvırıyor, bir ucunu batacak gibi sivri yapıyor; öteki ucuna da onu geçireceği bir yer takıştırıyor, bunu kaynatıyor.öteki ucuna da onu geçireceği bir yer takıştırıyor, bunu kaynatıyor. Al sana bir çengelli iğne.Al sana bir çengelli iğne. Toplu iğne; o da bir başarı. İğne fırt diye öbür tarafa gitmesin diye arkası topuzlu.

Toplu iğne; o da bir başarı. İğne fırt diye öbür tarafa gitmesin diye arkası topuzlu.

Burada bizim camimizin tamiri yapılacak.Burada bizim camimizin tamiri yapılacak. Yeni aldığımız caminin mihrabı, minberi yapılacak; orası kesilecek, burası biçilecek.Yeni aldığımız caminin mihrabı, minberi yapılacak; orası kesilecek, burası biçilecek. Buradaki inşaatla ilgili büyük mağazalara gidiyorum.Buradaki inşaatla ilgili büyük mağazalara gidiyorum. O demirlerin, vidaların, çivilerin, tahtaların çeşitlerine hayret ediyorum, hayran kalıyorum.O demirlerin, vidaların, çivilerin, tahtaların çeşitlerine hayret ediyorum, hayran kalıyorum. Ne kadar teferruatlı, ne kadar ince. Kendi dallarında işleri ne kadar geliştirmişler.Ne kadar teferruatlı, ne kadar ince. Kendi dallarında işleri ne kadar geliştirmişler. Hangi dalda incelerseniz hayran kalıyorsunuz.

Hangi dalda incelerseniz hayran kalıyorsunuz.

"Bir boya tutturalım." dedik, katalogdan bir boya bulduk:

"Bir boya tutturalım." dedik, katalogdan bir boya bulduk:

"Şundan bir kutu istiyoruz." dedik.

"Yok, bu böyle olmaz." dediler.

"Şundan bir kutu istiyoruz." dedik.

"Yok, bu böyle olmaz." dediler.

"Nasıl olacak?"

"İstediğini söyle."

"Nasıl olacak?"

"İstediğini söyle."

Söyledik. Sonra gittiler, bir boyayı aldılar.Söyledik. Sonra gittiler, bir boyayı aldılar. Orada gözümüzün önünde kitabı açtılar; şundan şu kadar gram, bundan bu kadar gram...Orada gözümüzün önünde kitabı açtılar; şundan şu kadar gram, bundan bu kadar gram... Önlerindeki kapta, kattılar. Bir çevirme makinesine soktular, çevirdiler.Önlerindeki kapta, kattılar. Bir çevirme makinesine soktular, çevirdiler. Bize verdiler, tam o renk. O tonu tutturdular.Bize verdiler, tam o renk. O tonu tutturdular. Her şey bu kadar ince olmuş. Geze geze ayaklarınız yoruluyor. Her şey bu kadar ince olmuş. Geze geze ayaklarınız yoruluyor. Onların sergilendiği büyük mağazaları gezdiğiniz zaman hayretler içinde kalıyorsunuz.Onların sergilendiği büyük mağazaları gezdiğiniz zaman hayretler içinde kalıyorsunuz. Çalıştıkları için öyle ilerliyorlar.

Çalıştıkları için öyle ilerliyorlar.

Mesela duvara çivi çakıyoruz; duvar alçıdan olduğu için çivi tutmuyor, levha düşüyor.

Mesela duvara çivi çakıyoruz; duvar alçıdan olduğu için çivi tutmuyor, levha düşüyor.

"Vay o valiye!"Vay o valiye! Raiyyetten dolayı, tebaadan dolayı; yönettiği, idare ettiği insanlardan dolayı,Raiyyetten dolayı, tebaadan dolayı; yönettiği, idare ettiği insanlardan dolayı, âhirette vay o valinin başına geleceklere! Şiddetli azaba, cezaya uğrayacak." âhirette vay o valinin başına geleceklere! Şiddetli azaba, cezaya uğrayacak." İllâ vâliyen. "Ancak şu vali müstesna."İllâ vâliyen. "Ancak şu vali müstesna." Yehûtuhüm min verâihim bi'n-nasîhati.Yehûtuhüm min verâihim bi'n-nasîhati. "Samimiyetle, içtenlikle, hayırhahlıkla, iyiliklerini isteyerek onları arkalarından,"Samimiyetle, içtenlikle, hayırhahlıkla, iyiliklerini isteyerek onları arkalarından, haberleri olmadan, ihtiyatlı ihtiyatlı, tehlikelerden koruyup himaye eden valiler,haberleri olmadan, ihtiyatlı ihtiyatlı, tehlikelerden koruyup himaye eden valiler, güzel hizmet eden valiler müstesna."

güzel hizmet eden valiler müstesna."

Demek ki vazifesini güzel yaptı mı kurtuluyor, hatta mükâfatlar alıyor.Demek ki vazifesini güzel yaptı mı kurtuluyor, hatta mükâfatlar alıyor. Vazifesini güzel yapmadığı zaman mevkiinin, makamının gerektirdiği çalışmaları yapmadığı zamanVazifesini güzel yapmadığı zaman mevkiinin, makamının gerektirdiği çalışmaları yapmadığı zaman âhirette Cenâb-ı Hakk'ın kahrına, gazabına uğrayacak duruma düşebiliyor. Herkes böyle.

âhirette Cenâb-ı Hakk'ın kahrına, gazabına uğrayacak duruma düşebiliyor. Herkes böyle.

Peygamber Efendimiz'in meşhur hadîs-i şerîfini hemen hatırladık. Tabi siz de hatırlamışsınızdır:

Peygamber Efendimiz'in meşhur hadîs-i şerîfini hemen hatırladık. Tabi siz de hatırlamışsınızdır:

Küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî.Küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî. "Hepiniz çobansınız; hepiniz çobanlık ettiği sürünün korunmasından sorumlusunuz." buyuruyor.

"Hepiniz çobansınız; hepiniz çobanlık ettiği sürünün korunmasından sorumlusunuz." buyuruyor.

Mesela aile reisi de çocuklarından sorumlu.Mesela aile reisi de çocuklarından sorumlu. Hanım da evin eşyasından, kocasının namusundan;Hanım da evin eşyasından, kocasının namusundan; işe gittiği zaman arkasında emanet bıraktığı şeylerden sorumlu; herkes sorumlu!

işe gittiği zaman arkasında emanet bıraktığı şeylerden sorumlu; herkes sorumlu!

Bunu sadece "bir kimseye bir şey söylemek için" söylemiyoruz.Bunu sadece "bir kimseye bir şey söylemek için" söylemiyoruz. Ama yöneticilerin sorumlulukları daha fazladır.Ama yöneticilerin sorumlulukları daha fazladır. Çünkü mevkileri daha yüksektir.Çünkü mevkileri daha yüksektir. Çünkü ihmalkârlıkları sadece kendilerine zarar vermez, çok büyük topluluklara zarar verir.Çünkü ihmalkârlıkları sadece kendilerine zarar vermez, çok büyük topluluklara zarar verir. Onun için onların cezaları da daha büyük oluyor.

Onun için onların cezaları da daha büyük oluyor.

O bakımdan, sahâbe-i kirâm göreve çağırıldığı halde reddetmişlerdir;

O bakımdan, sahâbe-i kirâm göreve çağırıldığı halde reddetmişlerdir;

"Ben almayayım, kusura bakmayın, kabul etmeyeyim, affedin, bağışlayın." demişlerdir.

"Ben almayayım, kusura bakmayın, kabul etmeyeyim, affedin, bağışlayın." demişlerdir.

Çok ısrar edilince görevi almışlardır. Görevi almaya atılmamışlardır.Çok ısrar edilince görevi almışlardır. Görevi almaya atılmamışlardır. Çünkü yapılmayınca vebali, cezası çok fazla oluyor.

Çünkü yapılmayınca vebali, cezası çok fazla oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimize gerçekleri gün gibi, pırıl pırıl görmeyi nasip etsin.Allahu Teâlâ hazretleri hepimize gerçekleri gün gibi, pırıl pırıl görmeyi nasip etsin. Doğru ve güzel olan şeyleri yapmaya cümlemizi muvaffak eylesin.Doğru ve güzel olan şeyleri yapmaya cümlemizi muvaffak eylesin. Her türlü yanlışlıklardan, kötülüklerden; onları işlemekten,Her türlü yanlışlıklardan, kötülüklerden; onları işlemekten, onlara bulaşmaktan, hepinizi hepimizi korusun.onlara bulaşmaktan, hepinizi hepimizi korusun. Hepimizi hayırlı bir ömür sürmeye muvaffak eylesin.Hepimizi hayırlı bir ömür sürmeye muvaffak eylesin. Ümmet-i Muhammed'e faydalı olmayı nasip etsin.Ümmet-i Muhammed'e faydalı olmayı nasip etsin. Kur'ân-ı Kerîm'e tam mânasıyla uyup Peygamber Efendimiz'in sünneti yolunda yürüyüpKur'ân-ı Kerîm'e tam mânasıyla uyup Peygamber Efendimiz'in sünneti yolunda yürüyüp sünnet-i seniyyeyi ihya eyleyip şehit sevapları kazanmayı nasip eylesin.sünnet-i seniyyeyi ihya eyleyip şehit sevapları kazanmayı nasip eylesin. Huzuruna yüzü ak, alnı açık varalım. Rabbimiz bize lütfeylesin, rahmeylesin.Huzuruna yüzü ak, alnı açık varalım. Rabbimiz bize lütfeylesin, rahmeylesin. Cümlemizi cennetiyle, cemâliyle müşerref eylesin. Cumalarınız mübarek olsun.Cümlemizi cennetiyle, cemâliyle müşerref eylesin. Cumalarınız mübarek olsun. Allah nice cumalara sağlık ve afiyetle cümlenizi eriştirsin…

Allah nice cumalara sağlık ve afiyetle cümlenizi eriştirsin…

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2