Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Vefat Ettikten Sonra Sevabı Devam Eden 4 Zümre

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Muharrem 1411 / 18.08.1990

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Vefat Ettikten Sonra Sevapları Devam Eden 4 Kimse..., Çocukları Küçükten Yetiştirmek ve Evliliğin Gayesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Vefat Ettikten Sonra Sevabı Devam Eden 4 Zümre

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Muharrem 1411 / 18.08.1990

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Vefat Ettikten Sonra Sevapları Devam Eden 4 Kimse..., Çocukları Küçükten Yetiştirmek ve Evliliğin Gayesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim. Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim.

Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Erbaetün tecrî aleyhim ucûruhum ba'de'l-mevt:Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Erbaetün tecrî aleyhim ucûruhum ba'de'l-mevt: men mâte murâbıtan fî sebîlillah, men alime ilmen ücriye lehûmen mâte murâbıtan fî sebîlillah, men alime ilmen ücriye lehû ecruhû mâ amile bihî ve men tesaddakeecruhû mâ amile bihî ve men tesaddake bi-sadakatin fe-ecruhâ yecrî lehû mâ cerat ve raculun terake veleden sâlihan fe-hüve yed'û lehû. bi-sadakatin fe-ecruhâ yecrî lehû mâ cerat ve raculun terake veleden sâlihan fe-hüve yed'û lehû.

Taberânî bu hadîs-i şerîfi Ebû Ümâme hazretlerinden rivâyet etmiş.Taberânî bu hadîs-i şerîfi Ebû Ümâme hazretlerinden rivâyet etmiş. Diyor ki Peygamberimiz, Efendimiz, başımızın tâcı, gözümüzün nuru, her şeyimiz, rehberimiz,Diyor ki Peygamberimiz, Efendimiz, başımızın tâcı, gözümüzün nuru, her şeyimiz, rehberimiz, önderimiz Muhammed-i Mustafâ hazretleri: Dört kimse vardır. önderimiz Muhammed-i Mustafâ hazretleri: Dört kimse vardır.

Erbaetün. "Dört kimse vardır." Tecrî aleyhim ucûruhum bade'l-mevt.Erbaetün. "Dört kimse vardır." Tecrî aleyhim ucûruhum bade'l-mevt. "Bu dört kimsenin sevapları, ecirleri, kazançları, mânevî mükâfatları öldükten sonra bile devam eder." "Bu dört kimsenin sevapları, ecirleri, kazançları, mânevî mükâfatları öldükten sonra bile devam eder."

Ölürler, sevap kazanmaya devam ederler, kabirde yatarlar, sevap kazanmaya devam ederler.Ölürler, sevap kazanmaya devam ederler, kabirde yatarlar, sevap kazanmaya devam ederler. Aradan seneler geçer, gene sevap kazanmaya devam ederler. Ne güzel bir şey! Aradan seneler geçer, gene sevap kazanmaya devam ederler. Ne güzel bir şey!

İnsan sevabı nasıl kazanıyor? Camiye geliyor, namaz kılıyor, kazanıyor.İnsan sevabı nasıl kazanıyor?

Camiye geliyor, namaz kılıyor, kazanıyor.
Hacca gidiyor, sevap kazanıyor. Sadaka veriyor, sevap kazanıyor.Hacca gidiyor, sevap kazanıyor. Sadaka veriyor, sevap kazanıyor. Oruç tutuyor, sevap kazanıyor, zekât veriyor sevap kazanıyor… Oruç tutuyor, sevap kazanıyor, zekât veriyor sevap kazanıyor…

Kabirde yatarken sevap kazanmak güzel, asırlar boyu sevap kazanmak güzel bir şey!Kabirde yatarken sevap kazanmak güzel, asırlar boyu sevap kazanmak güzel bir şey! Bakalım Efendimiz bizi neye teşvik etmiş.Bakalım Efendimiz bizi neye teşvik etmiş. Bakalım ölümden sonra da ecir kazanmaya sevap olan şeyler nelermiş! Bakalım ölümden sonra da ecir kazanmaya sevap olan şeyler nelermiş!

Bir; -bir demiyor ama ben saymak için söylüyorum – Men mâte murâbıtan fî sebîlillah.Bir; -bir demiyor ama ben saymak için söylüyorum –

Men mâte murâbıtan fî sebîlillah.
"Bir kimse, Allah yolunda murâbıt olarak ölürse, onun sevabı devam eder durur." "Bir kimse, Allah yolunda murâbıt olarak ölürse, onun sevabı devam eder durur."

Murâbıt ne demek? Murâbıt, hudutlardaki kalelerde bekçilik yapan,Murâbıt ne demek?

Murâbıt, hudutlardaki kalelerde bekçilik yapan,
düşmanı İslâm diyarına sokmamak için gece gündüz orada nöbet tutan kimseye derler.düşmanı İslâm diyarına sokmamak için gece gündüz orada nöbet tutan kimseye derler. Bunlara murâbıt derler. Onların kaldıkları yerlere de ribât derler. Kale demek.Bunlara murâbıt derler. Onların kaldıkları yerlere de ribât derler. Kale demek. Yani hudutları raptediyor, sınırları bağlı tutuyor, düşmanın gelmesine karşı orayı kapatıyor.Yani hudutları raptediyor, sınırları bağlı tutuyor, düşmanın gelmesine karşı orayı kapatıyor. Düşmanı orada raptediyor, zınk diye durduruyor, tabiri caizse, bu tarafa geçirtmiyor.Düşmanı orada raptediyor, zınk diye durduruyor, tabiri caizse, bu tarafa geçirtmiyor. [İşte] bu adamın ecri vefatından sonra devam eder durur. Ölür, vefatından sonra sevabı devam eder durur. [İşte] bu adamın ecri vefatından sonra devam eder durur. Ölür, vefatından sonra sevabı devam eder durur.

Neden? Arkadaki bütün müslümanların huzur içinde ibadet yapmasına, yaşamasına sebep oldu. Neden?

Arkadaki bütün müslümanların huzur içinde ibadet yapmasına, yaşamasına sebep oldu.

Şimdi söz sözü açıyor, "Hocalar maaş almasa" diyorlar mesela. Hocalar maaş almasa, güzel.Şimdi söz sözü açıyor, "Hocalar maaş almasa" diyorlar mesela.

Hocalar maaş almasa, güzel.
Zenginler çocuklarını hoca yapsınlar, zenginler çocuklarını hoca yetiştirsinler,Zenginler çocuklarını hoca yapsınlar, zenginler çocuklarını hoca yetiştirsinler, çocuklarına da parayı versinler, hocalar maaş almasın, güzel.çocuklarına da parayı versinler, hocalar maaş almasın, güzel. Ama zenginler çocuklarını koleje veriyor,Ama zenginler çocuklarını koleje veriyor, Amerika'ya, İngiltere'ye gönderiyor, doktor yapıyor, mühendis yapıyor.Amerika'ya, İngiltere'ye gönderiyor, doktor yapıyor, mühendis yapıyor. Ekseriyet itibariyle dindarlık fakirlerde. İstanbul'un, Ankara'nın lüks semtlerine bakıyorsun, cami yok.Ekseriyet itibariyle dindarlık fakirlerde. İstanbul'un, Ankara'nın lüks semtlerine bakıyorsun, cami yok. Gecekondu semtlerine bakıyorsun, iki adımda bir mescit, iki adımda bir mescit. Neden? Gecekondu semtlerine bakıyorsun, iki adımda bir mescit, iki adımda bir mescit.

Neden?

İşte bu bir duygu. İnne'l-insâne leyetğâ enraâ'hu'stağnâ. İşte bu bir duygu.

İnne'l-insâne leyetğâ enraâ'hu'stağnâ.

İnsanoğlu kendisini paralı pullu, imkânlı rahat görünce tuğyan eder, Allah'ı az hatırlar.İnsanoğlu kendisini paralı pullu, imkânlı rahat görünce tuğyan eder, Allah'ı az hatırlar. Ama hasta oldu mu hatırlar, fakir düştü mü hatırlar, talebe imtihana girecek oldu mu hatırlar,Ama hasta oldu mu hatırlar, fakir düştü mü hatırlar, talebe imtihana girecek oldu mu hatırlar, bir insanın başına bir dert geldi mi hatırlar, ayakkabısı sıktı mı "Allah" der, bir insanın başına bir dert geldi mi hatırlar, ayakkabısı sıktı mı "Allah" der, başına bir şey geldi mi "Aman Allah" der. Zelzele olmaya başladı mı "Yandım Allah" der.başına bir şey geldi mi "Aman Allah" der. Zelzele olmaya başladı mı "Yandım Allah" der. Gemide binip giderken dalgalar "şak" diye vurup da geminin bir ucundan öbür tarafını yaladığı zaman,Gemide binip giderken dalgalar "şak" diye vurup da geminin bir ucundan öbür tarafını yaladığı zaman, "Aman yâ Rabbi! Hele sen beni bir karaya çıkart, ben sana ne kurbanlar keseceğim,"Aman yâ Rabbi! Hele sen beni bir karaya çıkart, ben sana ne kurbanlar keseceğim, bak ne hayırlar yapacağım!." der. Neden? bak ne hayırlar yapacağım!." der.

Neden?

İş ciddiyete bindi, pabuç pahalı. Ama böyle şey olmadı mı, "Acaba bu yazı nerede geçirsem?" der. İş ciddiyete bindi, pabuç pahalı. Ama böyle şey olmadı mı, "Acaba bu yazı nerede geçirsem?" der.

"Acaba hangi deniz kenarı güzel, Marmara'nın denizi bozuldu Ege'ye gideyim."Acaba hangi deniz kenarı güzel, Marmara'nın denizi bozuldu Ege'ye gideyim. Antalya'ya gitmeyelim, Antalya fazla sıcak oluyor, şöyle fazlaca sefalı bir yer olsun, Antalya'ya gitmeyelim, Antalya fazla sıcak oluyor, şöyle fazlaca sefalı bir yer olsun, hem de şöyle denizi kumluk olsun, hem de orada bir tane kotra olsun, hem de şöyle denizi kumluk olsun, hem de orada bir tane kotra olsun, hem de şöyle olsun, hem de böyle olsun…" O zaman keyfi, eğlenceyi düşünür. hem de şöyle olsun, hem de böyle olsun…"

O zaman keyfi, eğlenceyi düşünür.
Şimdi, sen öyle para kazanıyorsun o taraflara gidiyorsun, fukara çocuğunu yetiştiriyor,Şimdi, sen öyle para kazanıyorsun o taraflara gidiyorsun, fukara çocuğunu yetiştiriyor, Allah yolunda hizmet etsin diye veriyor.Allah yolunda hizmet etsin diye veriyor. Sen dükkânını açıyorsun, sabahtan akşama dükkânın önünde müşteri bekliyorsun, Sen dükkânını açıyorsun, sabahtan akşama dükkânın önünde müşteri bekliyorsun, para kazanıyorsun, bu hocaefendi hocalık vazifesi olduğu için camide duruyor.para kazanıyorsun, bu hocaefendi hocalık vazifesi olduğu için camide duruyor. Bu da ticaret yapsa belki ticareti senden daha iyi yapar, belki o da senin gibi zengin olurBu da ticaret yapsa belki ticareti senden daha iyi yapar, belki o da senin gibi zengin olur ama bu, ben dine hizmet edeceğim diye burada kalıyor. ama bu, ben dine hizmet edeceğim diye burada kalıyor.

Şimdi bunun çoluk çocuğu bir giyim istemez mi, şu sıcakta canı karpuz istemez mi?Şimdi bunun çoluk çocuğu bir giyim istemez mi, şu sıcakta canı karpuz istemez mi? Bir buzdolabı istemez mi, bir güzel ayakkabı istemez mi, bir arabası olsa istemez mi? Hakkı değil mi? Bir buzdolabı istemez mi, bir güzel ayakkabı istemez mi, bir arabası olsa istemez mi? Hakkı değil mi?

"Maaş almasın!" Maaş almasın taş kökü mü yesin bu hoca?! Ot mu otlasın?! "Maaş almasın!"

Maaş almasın taş kökü mü yesin bu hoca?! Ot mu otlasın?!

Ya maaş alacak ya çalışacak. Çalıştığı zaman bu işleri kim yapacak,Ya maaş alacak ya çalışacak. Çalıştığı zaman bu işleri kim yapacak, bu çocukları kim yetiştirecek, bu namazı kim kıldıracak, bu işleri kim yapacak? bu çocukları kim yetiştirecek, bu namazı kim kıldıracak, bu işleri kim yapacak?

"İşte bilmem rejimden, bilmem neden para alan bilmem ne!" "İşte bilmem rejimden, bilmem neden para alan bilmem ne!"

İyi almasın ama sen ver o zaman. Allah yolunda sen destekle. İyi almasın ama sen ver o zaman. Allah yolunda sen destekle.

İşte muhterem kardeşlerim, bu murâbıtlar da ne yapıyor? İşte muhterem kardeşlerim, bu murâbıtlar da ne yapıyor?

Hududa gidiyor, Allah rızası için bu işi yapıyor.Hududa gidiyor, Allah rızası için bu işi yapıyor. Hududa gidiyor, hudutta bekliyor, ötekiler rahat ediyor. Hududa gidiyor, hudutta bekliyor, ötekiler rahat ediyor. Hududun gerisinde yaşayanlar rahat ediyor.Hududun gerisinde yaşayanlar rahat ediyor. Ticaretine bakıyor, ibadetine bakıyor, huzur içinde yatıyor, uyuyor, bu bekleyen adamın sayesinde.Ticaretine bakıyor, ibadetine bakıyor, huzur içinde yatıyor, uyuyor, bu bekleyen adamın sayesinde. Düşman gelirse o çarpışacak. Düşman gelirse o çarpışacak. Çarpışırsa şehit olabilir, şehidin sevabı zaten belli de,Çarpışırsa şehit olabilir, şehidin sevabı zaten belli de, çarpışma olmadı hudutta beklerken fenalaştı öldü adamcağız. Onun ecri devam eder durur. Neden? çarpışma olmadı hudutta beklerken fenalaştı öldü adamcağız. Onun ecri devam eder durur.

Neden?

İşte öyle, orda beklemenin de sevabı o kadar fazla. Camiye geldi bir insan, oturdu bekliyor.İşte öyle, orda beklemenin de sevabı o kadar fazla. Camiye geldi bir insan, oturdu bekliyor. Beklediği müddetçe sevap kazanır. "Hocam Kur'an okumuyor." Okumasın.Beklediği müddetçe sevap kazanır. "Hocam Kur'an okumuyor." Okumasın. "Hocam tesbih de çekmiyor." Çekmesin, oturduğu namazı beklediğin müddetçe"Hocam tesbih de çekmiyor." Çekmesin, oturduğu namazı beklediğin müddetçe sevap kazanır ama Kur'an okursa daha iyi, tesbih çekerse daha iyi.sevap kazanır ama Kur'an okursa daha iyi, tesbih çekerse daha iyi. Ayrıca nafile namaz kılarsa daha iyi, fakat namazı bekleyen insan, namazı intizâr eden insan,Ayrıca nafile namaz kılarsa daha iyi, fakat namazı bekleyen insan, namazı intizâr eden insan, intizâr ettiği müddetçe, beklediği müddetçe sevap kazanır. intizâr ettiği müddetçe, beklediği müddetçe sevap kazanır. Onun için camiye gelip durmak bile sevaptır.Onun için camiye gelip durmak bile sevaptır. Burası Allah'ın evi olduğundan içeri girene Allah ikramda bulunur. Burası Allah'ın evi olduğundan içeri girene Allah ikramda bulunur.

Bütün camiler Allah'ın evidir, Mekke'deki Beytullah Allah'ın en şerefli evidir.Bütün camiler Allah'ın evidir, Mekke'deki Beytullah Allah'ın en şerefli evidir. Bütün camiler Allah'ın evleri olduğundan, büyûtullah olduğu içinBütün camiler Allah'ın evleri olduğundan, büyûtullah olduğu için fî buyûtin ezinellahu en türfea ve yuzkere fi-hesmehû. diyefî buyûtin ezinellahu en türfea ve yuzkere fi-hesmehû. diye âyet-i kerîmede bildirildiğinden, bu binalar Allah'ın evidir.âyet-i kerîmede bildirildiğinden, bu binalar Allah'ın evidir. Burada fısk-u fücûr, küfür, mâlâyâni konuşma olmaz,Burada fısk-u fücûr, küfür, mâlâyâni konuşma olmaz, burada Allah'a ibadet edildiği için şerefli yerlerdir. burada Allah'a ibadet edildiği için şerefli yerlerdir. Buranın altından semânın üstüne kadar bu mescidin kapladığı yer mübarektir.Buranın altından semânın üstüne kadar bu mescidin kapladığı yer mübarektir. Altı da bir şey olmaz, kötü bir işte kullanılmaz, üstü de kötü bir işte kullanılmaz.Altı da bir şey olmaz, kötü bir işte kullanılmaz, üstü de kötü bir işte kullanılmaz. Onun için camilerin yanına meyhane yapılmaz. Onun için camilerin yanına meyhane yapılmaz. Üst katı yapılmış, hocam altı dükkânlara verilmiş, oraya biz videocu, bilmem neci,Üst katı yapılmış, hocam altı dükkânlara verilmiş, oraya biz videocu, bilmem neci, meyhaneci koyalım, bira zaten içkiden sayılmıyor kanunlara göre, bira satsın. Olamaz!meyhaneci koyalım, bira zaten içkiden sayılmıyor kanunlara göre, bira satsın. Olamaz! Haram, hiçbir şey yapılmaz, yedi kat yerin aşağısından yedi kat göğün üstüne kadarHaram, hiçbir şey yapılmaz, yedi kat yerin aşağısından yedi kat göğün üstüne kadar her tarafı mübarektir, Allah'ın evidir. Buraya giren herkes o sevabı hak eder.her tarafı mübarektir, Allah'ın evidir. Buraya giren herkes o sevabı hak eder. Allah o sevapları alanlardan etsin bizi, rızasını kazananlardan eylesin. Allah o sevapları alanlardan etsin bizi, rızasını kazananlardan eylesin.

Şimdi camide bekleyen namazı beklediği müddetçe sevap kazandığı gibiŞimdi camide bekleyen namazı beklediği müddetçe sevap kazandığı gibi düşmanı bekleyen de savaş olmasa bile beklediği müddetçe sevabı kazanır. Aziz ve muhterem kardeşlerim! düşmanı bekleyen de savaş olmasa bile beklediği müddetçe sevabı kazanır.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

"Hocam, o halde ben hududa gideyim bekleyeyim." Tamam, istersen bekle."Hocam, o halde ben hududa gideyim bekleyeyim." Tamam, istersen bekle. Eskiden böyle oluyordu bu işler.Eskiden böyle oluyordu bu işler. İsteyen akrabasıyla vedalaşıyordu, çarığını ayağına geçiriyordu, kılıcını, kalkanını, okunu alıyorduİsteyen akrabasıyla vedalaşıyordu, çarığını ayağına geçiriyordu, kılıcını, kalkanını, okunu alıyordu hududa gidiyordu, ben burada öleceğim, Allah rızası için burada bekleyeceğim diyordu.hududa gidiyordu, ben burada öleceğim, Allah rızası için burada bekleyeceğim diyordu. Ama niçin bekliyordu? İslâm'ı korumak için bekliyordu. İslâmı, müslümanları korumak için bekliyordu.Ama niçin bekliyordu?

İslâm'ı korumak için bekliyordu. İslâmı, müslümanları korumak için bekliyordu.
Eğer bir insan hududa gitmeden İstanbul'da, İzmit'te, Adapazarı'nda, Bolu'da,Eğer bir insan hududa gitmeden İstanbul'da, İzmit'te, Adapazarı'nda, Bolu'da, Ankara'da veya Konya'da yani huduttan uzak bir yerde İslâm'ı korumak için gözünü dört açıp daAnkara'da veya Konya'da yani huduttan uzak bir yerde İslâm'ı korumak için gözünü dört açıp da çalışıyorsa, küfrün hücumlarına karşı İslâm'ı müdafaa ediyorsa,çalışıyorsa, küfrün hücumlarına karşı İslâm'ı müdafaa ediyorsa, müslümanların rahatı, huzuru, menfaati, faydası için çalışıyorsa o ne olur?müslümanların rahatı, huzuru, menfaati, faydası için çalışıyorsa o ne olur? O da İslâm'ı korumak için çarpışıyor. O da o sevapları kazanır.O da İslâm'ı korumak için çarpışıyor. O da o sevapları kazanır. Allahu Teâlâ Hazretleri gafletten, tembellikten cümlemizi korusun,Allahu Teâlâ Hazretleri gafletten, tembellikten cümlemizi korusun, içinde bulunduğumuz yerde de İslâm'a hizmet etmek imkânı vardır,içinde bulunduğumuz yerde de İslâm'a hizmet etmek imkânı vardır, ama aklımız fikrimiz hep Allah'ın dinine hizmet olmalı. Hep o şekilde.ama aklımız fikrimiz hep Allah'ın dinine hizmet olmalı. Hep o şekilde. Gecemiz gündüzümüz boş geçmemeli.Gecemiz gündüzümüz boş geçmemeli. Ya zikirle, ya ilimle, ya namazla, ya hayırlı bir işi yapmaya koşturmakla geçmeli. Ya zikirle, ya ilimle, ya namazla, ya hayırlı bir işi yapmaya koşturmakla geçmeli.

Şimdi bir ilden arkadaşlarım geldiler sabahleyin ziyaret ettiler beni, kocaman bir il.Şimdi bir ilden arkadaşlarım geldiler sabahleyin ziyaret ettiler beni, kocaman bir il. "Çalışacak arkadaş bulmakta zorluk çekiyoruz.""Çalışacak arkadaş bulmakta zorluk çekiyoruz." Yahu bu kocaman ilde kaç tane cami var, camilerde kaç tane cemaat var. Toplasan bir ordu olur.Yahu bu kocaman ilde kaç tane cami var, camilerde kaç tane cemaat var. Toplasan bir ordu olur. Hayır işi yapacak koşacak insan yok mu? "Çıkmıyor hocam." Çok ayıp! Bu dinin sahibi müslümanlardır.Hayır işi yapacak koşacak insan yok mu? "Çıkmıyor hocam." Çok ayıp! Bu dinin sahibi müslümanlardır. Sadece biz hocalar değiliz. Sadece beldenin müftüsü, caminin imamı değil. Sadece biz hocalar değiliz. Sadece beldenin müftüsü, caminin imamı değil. Bu dinin sahibi hepimiziz. Siz çalışmazsanız, üç tane hocayla üç kişilik iş yapılır. Bu dinin sahibi hepimiziz. Siz çalışmazsanız, üç tane hocayla üç kişilik iş yapılır.

Herkes çalışacak. Herkes İslâm için çalışacak, karınca kararınca.Herkes çalışacak. Herkes İslâm için çalışacak, karınca kararınca. Nasıl bütün karıncalar dağılıyorlar yuvadan, kimisi arpa buluyor çekip getiriyor, Nasıl bütün karıncalar dağılıyorlar yuvadan, kimisi arpa buluyor çekip getiriyor, kimisi başka bir şey buluyor çekip getiriyor.kimisi başka bir şey buluyor çekip getiriyor. Yuvaya getiriyorsa hepsi, herkes İslâm'ın yuvasına bir şey getirecek.Yuvaya getiriyorsa hepsi, herkes İslâm'ın yuvasına bir şey getirecek. Bir kazanç sağlayacak, karınca kararınca çalışacak. Hiçbir şey yapamazsa evinde çalışacak. Bir kazanç sağlayacak, karınca kararınca çalışacak. Hiçbir şey yapamazsa evinde çalışacak. Evindeki çoluk çocuğuna İslâm'ı anlatacak. Evindeki çoluk çocuğuna İslâm'ı anlatacak. Aman yavrularım, benden sonra imandan ayrılmayın, takvâyı kendinize şiar edinin,Aman yavrularım, benden sonra imandan ayrılmayın, takvâyı kendinize şiar edinin, sabah ezanı okunduktan sonra uyku haram, uyumayın, namazınızı kılın. sabah ezanı okunduktan sonra uyku haram, uyumayın, namazınızı kılın. Aman yavrularım, haram lokmaya elinizi uzatmayın, haram kazanca heves etmeyin.Aman yavrularım, haram lokmaya elinizi uzatmayın, haram kazanca heves etmeyin. Allah'ın rızasına aykırı yollara gitmeyin, zevke sefaya eğlenceye dalmayın, Allah'ın rızasına aykırı yollara gitmeyin, zevke sefaya eğlenceye dalmayın, meyhaneye kumarhaneye gitmeyin diye hiç olmazsa onları anlatacak.meyhaneye kumarhaneye gitmeyin diye hiç olmazsa onları anlatacak. "Hocam bir kere söyledim de dinlemiyorlar beni."Hocam bir kere söyledim de dinlemiyorlar beni. Yani ben ihtiyarladığım için artık tamam dede, tamam baba diyorlar." Gene söyleyeceksin.Yani ben ihtiyarladığım için artık tamam dede, tamam baba diyorlar." Gene söyleyeceksin. Tekrar söyleyeceksin. Rahmetli [Mehmed Zahid] Hocamız'ı rahmetle anarım,Tekrar söyleyeceksin.

Rahmetli [Mehmed Zahid] Hocamız'ı rahmetle anarım,
Allah cümle geçmişlerimize rahmet etsin, cümle hocalarımıza yüksek makamlar ihsan etsin.Allah cümle geçmişlerimize rahmet etsin, cümle hocalarımıza yüksek makamlar ihsan etsin. Hocamız derdi ki karıyla koca arasında bir geçimsizlik olmuş, Hocamız'a şikâyete gelmişler. Hocamız; Hocamız derdi ki karıyla koca arasında bir geçimsizlik olmuş, Hocamız'a şikâyete gelmişler. Hocamız;

"Bir kadını idare edemeyen adama ben adam demem." derdi."Bir kadını idare edemeyen adama ben adam demem." derdi. Yani, allem edecek kallem edecek uğraşacak kadını idare edecek, çekecek.Yani, allem edecek kallem edecek uğraşacak kadını idare edecek, çekecek. Allem edecek kallem edecek çocuğu dine çekecek sapıttırmayacak, şaşırtmayacak,Allem edecek kallem edecek çocuğu dine çekecek sapıttırmayacak, şaşırtmayacak, politika güdecek, para verecek, bahşiş verecek, uğraşacak, yalvaracak, yakaracak, yapacak. politika güdecek, para verecek, bahşiş verecek, uğraşacak, yalvaracak, yakaracak, yapacak.

Bir hoca varmış, kızı plaja gidermiş, kızı anlatıyor bana yaşlı, 80 yaşında,Bir hoca varmış, kızı plaja gidermiş, kızı anlatıyor bana yaşlı, 80 yaşında, 70'le 80 yaş arasında, şu anda yaşlı bir kimse, kendisi anlatıyor. 70'le 80 yaş arasında, şu anda yaşlı bir kimse, kendisi anlatıyor.

"Ben plaja giderdim, babam filanca caminin imamıydı." diyor. "Ben plaja giderdim, babam filanca caminin imamıydı." diyor.

Şimdi 80 yaşındaki bir kadını düşünün bu felaketin hangi çağda olduğunu düşünün.Şimdi 80 yaşındaki bir kadını düşünün bu felaketin hangi çağda olduğunu düşünün. Şimdi çok daha yaygınlaştı. Yani kaç sene önce. 50-60 sene önceki işi anlatıyor. Şimdi çok daha yaygınlaştı. Yani kaç sene önce. 50-60 sene önceki işi anlatıyor.

Vah yazıklar olsun, plaja gidermiş ele avuca sığmıyor kız.Vah yazıklar olsun, plaja gidermiş ele avuca sığmıyor kız. Babası hoca, ağlaya ağlaya gelir yalvarırmış. Babası hoca, ağlaya ağlaya gelir yalvarırmış.

"'Etme kızım, eyleme kızım, yapma kızım.' diye ağlardı, benim de kalbim yumuşamazdı."'Etme kızım, eyleme kızım, yapma kızım.' diye ağlardı, benim de kalbim yumuşamazdı. Babamın ağlamasına, yalvarmasına kalbim yumuşamazdı." diyor. Babamın ağlamasına, yalvarmasına kalbim yumuşamazdı." diyor.

Şu anda başörtülü, namazında, niyazında, elinde tesbih iyi bir insan olmuş durumda da;Şu anda başörtülü, namazında, niyazında, elinde tesbih iyi bir insan olmuş durumda da; bırakmayacağız muhterem kardeşlerim, yani bir insan yanlış yola gidiyorsa onu bırakmak yok.bırakmayacağız muhterem kardeşlerim, yani bir insan yanlış yola gidiyorsa onu bırakmak yok. Devam edeceksin, takip edeceksin, tevbe eder yola gelir ıslah olur diye gayret sarf edeceğiz, Devam edeceksin, takip edeceksin, tevbe eder yola gelir ıslah olur diye gayret sarf edeceğiz, uğraşacağız, didineceğiz, bu dini koruyacağız. Bu dini biz koruyacağız. uğraşacağız, didineceğiz, bu dini koruyacağız. Bu dini biz koruyacağız.

Camiler dolusu insan var, Müslümanlık zayıf.Camiler dolusu insan var, Müslümanlık zayıf. O zaman insanlarda kusur var, insanların müslümanlığında kusur var.O zaman insanlarda kusur var, insanların müslümanlığında kusur var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki:

Tedââ aleykümü'l-ümemu . "Ümmetler sizin üzerinize davet edilmiş misafirler gibi misafirlerinTedââ aleykümü'l-ümemu . "Ümmetler sizin üzerinize davet edilmiş misafirler gibi misafirlerin sofraya yüklendiği, çullandığı, kaşık üşüştürdüğü, pilava saldırdıkları,sofraya yüklendiği, çullandığı, kaşık üşüştürdüğü, pilava saldırdıkları, yemeğe saldırdıkları gibi bütün etraftaki gayrimüslim ümmetleryemeğe saldırdıkları gibi bütün etraftaki gayrimüslim ümmetler sizin üstünüze çullanacaklar." dedi Peygamber Efendimiz. sizin üstünüze çullanacaklar." dedi Peygamber Efendimiz.

Dinleyen sahâbe-i kirâm şaşırdılar, -rıdvânullahi aleyhim ecmaîn- dediler ki: Dinleyen sahâbe-i kirâm şaşırdılar, -rıdvânullahi aleyhim ecmaîn- dediler ki:

Yâ Resûlallah ekılletin binâ yevmeizin.Yâ Resûlallah ekılletin binâ yevmeizin. "Yâ Resûlallah! O zaman bizim sayımız az olacak da o edepsizler bize öyle mi cesaret edip"Yâ Resûlallah! O zaman bizim sayımız az olacak da o edepsizler bize öyle mi cesaret edip üstümüze çullanabilecekler, ondan mı olacak bu?" Hayır! üstümüze çullanabilecekler, ondan mı olacak bu?"

Hayır!

Bel entüm kesîrûn. "Hayır, siz çok olacaksınız o zaman." Bel entüm kesîrûn. "Hayır, siz çok olacaksınız o zaman."

Adetiniz çok olacak ama; Ke-ğusai's-seyl. "Selin üzerindeki saman tanesi gibi olacaksınız." Adetiniz çok olacak ama;

Ke-ğusai's-seyl. "Selin üzerindeki saman tanesi gibi olacaksınız."

Sel saman tanesi üzerinde akıyor, o da paldır küldür akıyor onunla beraber gidiyor. Sel saman tanesi üzerinde akıyor, o da paldır küldür akıyor onunla beraber gidiyor.

Size eski ümmetlerden iki hastalık bulaştığı zaman olacak bu! Size eski ümmetlerden iki hastalık bulaştığı zaman olacak bu!

Birisi, hubbu'd-dünya; dünyayı sevmek, dünyalığı sevmek, zevki sefayı sevmek, parayı pulu sevmek. Birisi, hubbu'd-dünya; dünyayı sevmek, dünyalığı sevmek, zevki sefayı sevmek, parayı pulu sevmek.

İkincisi, kerâhiyetü'l-mevt. Hubbu'd-dünya, kerahiyetü'l-mevt. İkincisi, kerâhiyetü'l-mevt. Hubbu'd-dünya, kerahiyetü'l-mevt.

Birisi; dünyayı seveceksiniz ondan böyle olacak, dünyalık elden gitmesin rahatımız kaçmasın,Birisi; dünyayı seveceksiniz ondan böyle olacak, dünyalık elden gitmesin rahatımız kaçmasın, parayı pulu kaybetmeyelim, işimizden olmayalım, masraf çıkmasın... Zihniyet dünyalık yani. parayı pulu kaybetmeyelim, işimizden olmayalım, masraf çıkmasın... Zihniyet dünyalık yani.

İkincisi; ölümden korkmak. Ölümden korktu mu bir müslümanın işi biter. İkincisi; ölümden korkmak. Ölümden korktu mu bir müslümanın işi biter.

Düşman ondan korkmaz. Aslında Peygamber Efendimiz; Düşman ondan korkmaz. Aslında Peygamber Efendimiz;

Nusihtü bi'r-ru'bi mesîrete şehrin.Nusihtü bi'r-ru'bi mesîrete şehrin. "Bir aylık mesafeden düşmanımın kalbine benim korkum düşer, düşmanım benden bir ay mesafede"Bir aylık mesafeden düşmanımın kalbine benim korkum düşer, düşmanım benden bir ay mesafede uzakta olsa benden korkudan tir tir titrer.uzakta olsa benden korkudan tir tir titrer. Allah bana böyle yardım etti, düşmanım korkar benden." diyor. Allah bana böyle yardım etti, düşmanım korkar benden." diyor.

Müslümanın da o korkusu vardır, hala da korkarlar. Has müslümanlardan hala korkarlar.Müslümanın da o korkusu vardır, hala da korkarlar. Has müslümanlardan hala korkarlar. Her yerde korkarlar. Has müslümanın böyle bir hasleti vardır.Her yerde korkarlar. Has müslümanın böyle bir hasleti vardır. Ama müslüman has müslüman olmaktan çıkarsa, kalp müslüman olursa, sahte müslüman olursa,Ama müslüman has müslüman olmaktan çıkarsa, kalp müslüman olursa, sahte müslüman olursa, adı müslüman olursa, folk müslüman olursa, folklor müslüman olursa, adet müslümanı olursa,adı müslüman olursa, folk müslüman olursa, folklor müslüman olursa, adet müslümanı olursa, hakiki müslüman değil de anadan atadan gördüğü için, bizim töremiz böyle diye müslüman, hakiki müslüman değil de anadan atadan gördüğü için, bizim töremiz böyle diye müslüman, yani anası atası hıristiyan olsa öyle olacak, dinsiz olsa öyle olacak.yani anası atası hıristiyan olsa öyle olacak, dinsiz olsa öyle olacak. Yani Müslümanlığı beğendiğinden anladığından değil de babadan miras kaldığı için.Yani Müslümanlığı beğendiğinden anladığından değil de babadan miras kaldığı için. Böyle olursa ölüm korkusu içine yerleşirse, aman ben ölmeyeyim derse o zaman zillet gelir.Böyle olursa ölüm korkusu içine yerleşirse, aman ben ölmeyeyim derse o zaman zillet gelir. O zaman düşmanlar üstüne çullanır, korkmaz, müslümanların hali perişan olur. O zaman düşmanlar üstüne çullanır, korkmaz, müslümanların hali perişan olur.

Amr İbnü'l-Âs, Mısır'ı fethederken kalenin komutanları kalenin kapılarını kapattılar daAmr İbnü'l-Âs, Mısır'ı fethederken kalenin komutanları kalenin kapılarını kapattılar da müslümanlarla savaşa hazırlandılar. Amr İbnü'l-As radıyallahu anh güldü onlara. Mektup gönderdi, dedi ki: müslümanlarla savaşa hazırlandılar. Amr İbnü'l-As radıyallahu anh güldü onlara. Mektup gönderdi, dedi ki:

"Boşuna çırpınmayın, şu kaleyi bana teslim edin, çünkü siz benimle savaşamazsınız."Boşuna çırpınmayın, şu kaleyi bana teslim edin, çünkü siz benimle savaşamazsınız. Ben öyle bir orduyla size geliyorum ki benim ordumun içindeki her şahıs ölmeye can atıyor.Ben öyle bir orduyla size geliyorum ki benim ordumun içindeki her şahıs ölmeye can atıyor. Şehit olayım diye geliyor. Ah bir ölsem Allah yolunda şehit olsam diye geliyor. Siz? Şehit olayım diye geliyor. Ah bir ölsem Allah yolunda şehit olsam diye geliyor. Siz?

Siz yaşamak istiyorsunuz, benimle baş edemezsiniz, şu anahtarları verin,Siz yaşamak istiyorsunuz, benimle baş edemezsiniz, şu anahtarları verin, kalenin kapısını açın teslim olun." dedi. Teslim oldular. kalenin kapısını açın teslim olun." dedi.

Teslim oldular.
Düşündüler taşındılar baktılar ki çare yok, teslim oldular.Düşündüler taşındılar baktılar ki çare yok, teslim oldular. Müslüman ölümden korktu mu mahvolur, ölümden korkmayacak.Müslüman ölümden korktu mu mahvolur, ölümden korkmayacak. "Benim canımı Allah verdi Allah alır, ömrü kısaltmaz ömür değişmez, ölüm bir defa…" diyecek,"Benim canımı Allah verdi Allah alır, ömrü kısaltmaz ömür değişmez, ölüm bir defa…" diyecek, ölümden korkmayacak, vazifesinden kaçmayacak, düşmandan ürkmeyecek.ölümden korkmayacak, vazifesinden kaçmayacak, düşmandan ürkmeyecek. Böyle oldu mu müslüman rahat eder. Böyle oldu mu müslüman rahat eder.

Bu bir. Yani neyin birini söylüyoruz? "Şimdi laf bu kadar uzadı hangi birden bahsediyorsun hocam?" Bu bir. Yani neyin birini söylüyoruz? "Şimdi laf bu kadar uzadı hangi birden bahsediyorsun hocam?"

Dört kimsenin sevabı vefatından sonra da devam eder.Dört kimsenin sevabı vefatından sonra da devam eder. Birisi hudutlarda murâbıt olan ribatlarda, kalelerde müslümanları koruyan Birisi hudutlarda murâbıt olan ribatlarda, kalelerde müslümanları koruyan kollayan bekleyen insanın, orda ölse bile savaş olmadan ölse bile, bir bahar günükollayan bekleyen insanın, orda ölse bile savaş olmadan ölse bile, bir bahar günü güneşli bir havada kalenin içinde sabahleyin rahatsızlanıverdi,güneşli bir havada kalenin içinde sabahleyin rahatsızlanıverdi, ikindiye innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn öldü, bu düşmanla savaşmadı, karşılaşmadı, kılıç vuruşamadı.ikindiye innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn öldü, bu düşmanla savaşmadı, karşılaşmadı, kılıç vuruşamadı. Tamam, orada ölse bile o sevabı alır. Kıyamete kadar sevap yazılır ona. Tamam, orada ölse bile o sevabı alır. Kıyamete kadar sevap yazılır ona.

Onun için bizde murabıt olmaya gayret edelim, İslâm'ı koruyan kollayan mânevî kalelerdeOnun için bizde murabıt olmaya gayret edelim, İslâm'ı koruyan kollayan mânevî kalelerde Müslümanlığı müdafaa için gece gündüz nöbet tutan müslümanlardan olalım.Müslümanlığı müdafaa için gece gündüz nöbet tutan müslümanlardan olalım. Uyuyan müslümanlardan olmayalım.Uyuyan müslümanlardan olmayalım. Allah yolunda nöbet tutan göze cehennem ateşi değmeyecek,Allah yolunda nöbet tutan göze cehennem ateşi değmeyecek, uyuyanın sevabı yok, nöbet tutanın sevabı çok,uyuyanın sevabı yok, nöbet tutanın sevabı çok, cennete girecek, cehennem ateşi gelmeyecek, cehenneme girmeyecek, yanmayacak demek oluyor, bu bir. cennete girecek, cehennem ateşi gelmeyecek, cehenneme girmeyecek, yanmayacak demek oluyor, bu bir.

Allah yolunda bekçilik etmek maddeten veya mânen, hudutta veya memleketin içinde.Allah yolunda bekçilik etmek maddeten veya mânen, hudutta veya memleketin içinde. Kültürel, politik, ekonomik, siyasi, askeri bakımdan veya şu bakımdan veya bu bakımdan,Kültürel, politik, ekonomik, siyasi, askeri bakımdan veya şu bakımdan veya bu bakımdan, hepimiz bu dinin sahibiyiz, bu dine bizim hizmet borcumuz var,hepimiz bu dinin sahibiyiz, bu dine bizim hizmet borcumuz var, biz hizmet edeceğiz diye düşüneceğiz, bu bir. biz hizmet edeceğiz diye düşüneceğiz, bu bir.

İkincisi; men alleme ilmen ücriye lehû ameluhû mâ umile bihî. İkincisi; men alleme ilmen ücriye lehû ameluhû mâ umile bihî.

"Bir ilim öğreten âlim, onun da sevabı kesilmez". Ücriye lehû ameluhû mâ umile bihî."Bir ilim öğreten âlim, onun da sevabı kesilmez".

Ücriye lehû ameluhû mâ umile bihî.
"Onun sevabı, öğrettiği şeyler yapıldığı müddetçe kendisine yazılır,"Onun sevabı, öğrettiği şeyler yapıldığı müddetçe kendisine yazılır, cereyan eder, devam eder durur." Onun için hayır öğreneceğiz, hayır öğreteceğiz.cereyan eder, devam eder durur." Onun için hayır öğreneceğiz, hayır öğreteceğiz. Hayrı öğretmeye gayretli olacağız. Sen bir kimseye bir namaz öğretsen, gel kardeşim,Hayrı öğretmeye gayretli olacağız. Sen bir kimseye bir namaz öğretsen, gel kardeşim, bak Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde geçiyor, tesbih namazı kılmak şöyle sevapmış,bak Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde geçiyor, tesbih namazı kılmak şöyle sevapmış, hadi şöyle kılınırmış öğrettin, o da kıldı, hep sevabı alırsın.hadi şöyle kılınırmış öğrettin, o da kıldı, hep sevabı alırsın. Cuma günü gusül abdesti almak, bir haftalık günahın silinmesine, üç gün ziyadesiyle,Cuma günü gusül abdesti almak, bir haftalık günahın silinmesine, üç gün ziyadesiyle, üç gün daha ilave edilince on günlük günahın affına sebep oluyormuş. üç gün daha ilave edilince on günlük günahın affına sebep oluyormuş. "Her cuma bir gusül abdesti al da camiye öyle gel." dedin."Her cuma bir gusül abdesti al da camiye öyle gel." dedin. O da her cuma almaya devam etti, onun sevabı sana gelir. O da her cuma almaya devam etti, onun sevabı sana gelir.

Bak kardeşim, Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde tavsiye ediyor,Bak kardeşim, Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde tavsiye ediyor, "Günde yüz defa Subhanallahi ve bi-hamdihî subhanallahi'l-azîm dersen, şu sevabı alırsın." dedin, "Günde yüz defa Subhanallahi ve bi-hamdihî subhanallahi'l-azîm dersen, şu sevabı alırsın." dedin, o da sevaba heves etti, o tesbihi çekti, o tesbih çekildiği müddetçe öğreten kimse sevap alır. o da sevaba heves etti, o tesbihi çekti, o tesbih çekildiği müddetçe öğreten kimse sevap alır. Fıkıh kitabından bir bahis açtı, "Bak abdest şöyle alınır, şu şöyle olur bu böyle olur,Fıkıh kitabından bir bahis açtı, "Bak abdest şöyle alınır, şu şöyle olur bu böyle olur, zekât böyle verilir.", bir şey öğretti, karşıdaki de onu yaptı, uyguladı, sevabını alır. zekât böyle verilir.", bir şey öğretti, karşıdaki de onu yaptı, uyguladı, sevabını alır.

Demek ki ilim öğreten o öğretilen şey uygulandığı müddetçe sevap kazanmaya devam eder.Demek ki ilim öğreten o öğretilen şey uygulandığı müddetçe sevap kazanmaya devam eder. Evlatlarınızı alim yetiştirin, kendiniz ilim erbabı olmaya çalışın. Evlatlarınızı alim yetiştirin, kendiniz ilim erbabı olmaya çalışın.

Bir iki haftadır evde yokuz, dün akşam geldik, takvimin sayfaları birikmiş, koparttım.Bir iki haftadır evde yokuz, dün akşam geldik, takvimin sayfaları birikmiş, koparttım. Altı yedi sayfayı okudum, çok hoşuma gitti. Her sayfada bir hadis, bir ayet, bir kıymetli şey var,Altı yedi sayfayı okudum, çok hoşuma gitti. Her sayfada bir hadis, bir ayet, bir kıymetli şey var, insan o gün takvim yaprağında ne yazıyor diye onu okusa, bellese,insan o gün takvim yaprağında ne yazıyor diye onu okusa, bellese, anlatsa başkasına 365 günde bayağı bir ilim sahibi olacak. anlatsa başkasına 365 günde bayağı bir ilim sahibi olacak. Yani ilim öğrenmek o kadar kolay, sevap kazanmak kolay. Yani ilim öğrenmek o kadar kolay, sevap kazanmak kolay.

Hani millet Almanya'ya para kazanmaya gidiyor, hâlbuki durduğu yerden para kazanmanınHani millet Almanya'ya para kazanmaya gidiyor, hâlbuki durduğu yerden para kazanmanın nice nice yolları var kapıları var da haberi yok. nice nice yolları var kapıları var da haberi yok. Hacca gidiyor millet sevap kazanacağız diye -Allah kabul etsin- ama durduğu yerden de, Hacca gidiyor millet sevap kazanacağız diye -Allah kabul etsin- ama durduğu yerden de, ticaret yaparken de, oturup arkadaşıyla sohbet ederken de veyahut hiç kimse yokkenticaret yaparken de, oturup arkadaşıyla sohbet ederken de veyahut hiç kimse yokken kendi başına dururken de sevap kazanabilir, bunları bilmiyor.kendi başına dururken de sevap kazanabilir, bunları bilmiyor. Bunları bileceğiz, kendimiz kaçırmayacağız, başkasına da öğreteceğiz.Bunları bileceğiz, kendimiz kaçırmayacağız, başkasına da öğreteceğiz. Onlar da yaptıkça biz de sevap kazanacağız, gayretli, uyanık müslüman olacağız. Onlar da yaptıkça biz de sevap kazanacağız, gayretli, uyanık müslüman olacağız.

Hasan Basri Çantay merhum, Balıkesirli bir âlimden bahsederdi,Hasan Basri Çantay merhum, Balıkesirli bir âlimden bahsederdi, hani şu Meal-i Hakîm'i yazan zât Hasan Basri hoca. Yani şu kadar yaşlıymış hiç boş durmazmış.hani şu Meal-i Hakîm'i yazan zât Hasan Basri hoca. Yani şu kadar yaşlıymış hiç boş durmazmış. Ya birisine gidermiş "Sigarayı bırak." diye nasihat edermiş, ya [başka]birisine gidermişYa birisine gidermiş "Sigarayı bırak." diye nasihat edermiş, ya [başka]birisine gidermiş "Kardeşinle barış." diye nasihat edermiş, ya ara bulurmuş, ya bir şey öğretirmiş, civa gibi ateş gibi. "Kardeşinle barış." diye nasihat edermiş, ya ara bulurmuş, ya bir şey öğretirmiş, civa gibi ateş gibi.

Bilmiyorum hiç civa gördünüz mü? Bilmiyorum hiç civa gördünüz mü?

Ben gördüm, dökersin derler, avucuna alırsın, hık yaparken mık yaparkenBen gördüm, dökersin derler, avucuna alırsın, hık yaparken mık yaparken parmaklarının arasından sıyrılır gider. Ağır, akar gider.parmaklarının arasından sıyrılır gider. Ağır, akar gider. Müslüman da civa gibi olacak, ele avuca sığmayacak çalışacak. Siz de çalışacaksınız, biz de çalışacağız.Müslüman da civa gibi olacak, ele avuca sığmayacak çalışacak. Siz de çalışacaksınız, biz de çalışacağız. Biz civa gibi hoca olacağız, siz de civa gibi cemaat olacaksınız.Biz civa gibi hoca olacağız, siz de civa gibi cemaat olacaksınız. Civa gibi baba olacaksınız, civa gibi evlat olacaksınız,Civa gibi baba olacaksınız, civa gibi evlat olacaksınız, yani yerinde durmayan çalışkan insan olacaksınız.yani yerinde durmayan çalışkan insan olacaksınız. O zaman Müslümanlık gelişecek. O zaman Müslümanlık gelişecek.

Şimdi biraz seyahatte olduğum için günlük gazeteleri pek okuyamadım takip edemedim amaŞimdi biraz seyahatte olduğum için günlük gazeteleri pek okuyamadım takip edemedim ama bir gazete elime geçti, Saddam Hüseyin İran'la barışmış, bir gazete elime geçti, Saddam Hüseyin İran'la barışmış, esirleri veriyormuş, topraklardan geri çekiliyormuş. Gel buraya! Gel bakalım! Otur bakalım karşıma! esirleri veriyormuş, topraklardan geri çekiliyormuş. Gel buraya! Gel bakalım! Otur bakalım karşıma!

Sen sekiz sene bu adamlarla niye harp ettin? Sekiz sene kendi askerinin kanını niye döktün? Sen sekiz sene bu adamlarla niye harp ettin?

Sekiz sene kendi askerinin kanını niye döktün?

Karşı tarafın kanını niye döktürdün? Bre zalim! Bre alçak! Nasıl yaparsın bu şeyi? Nasıl yaptın? Karşı tarafın kanını niye döktürdün?

Bre zalim! Bre alçak! Nasıl yaparsın bu şeyi?

Nasıl yaptın?

Bak bir anda, hemen sulh olmak mümkünmüş. Topraklardan geri çekilmek mümkünmüş. Bak bir anda, hemen sulh olmak mümkünmüş. Topraklardan geri çekilmek mümkünmüş.

İran'a kendin saldırmadın mı? Kendin saldırdın, kendin söyledin ben saldırıyorum diye.İran'a kendin saldırmadın mı?

Kendin saldırdın, kendin söyledin ben saldırıyorum diye.
Bak şimdi barışabiliyorsun. Peygamber Efendimiz söylemedi mi el-mü'mini ehû'l-mü'min. Bak şimdi barışabiliyorsun. Peygamber Efendimiz söylemedi mi el-mü'mini ehû'l-mü'min.

"Müslüman müslümanın kardeşidir, mü'min mü'minin kardeşidir" demedi miydi? "Müslüman müslümanın kardeşidir, mü'min mü'minin kardeşidir" demedi miydi?

Kur'ân-ı Kerîm inneme'l-mü'minûne ihvetün.Kur'ân-ı Kerîm inneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar ancak ve ancak birbirlerinin kardeşidir." dememişler miydi? "Müslümanlar ancak ve ancak birbirlerinin kardeşidir." dememişler miydi?

Niye o zaman kardeşlik yapmadın? Niye o zaman kardeşlik yapmadın?

Sekiz sene kan döktün, füze attın, uçak düşürdün, gemi batırdın,Sekiz sene kan döktün, füze attın, uçak düşürdün, gemi batırdın, müslüman evlatlarını kara topraklara kardın, alkanlara buladın.müslüman evlatlarını kara topraklara kardın, alkanlara buladın. Şimdi bak anlaşılabiliyormuş, demek ki anlaşma yapılabiliyormuş, bunu sekiz sene önce yapsaydın ya!Şimdi bak anlaşılabiliyormuş, demek ki anlaşma yapılabiliyormuş, bunu sekiz sene önce yapsaydın ya! Bu işin bir tarafı, bu zalime destek verenlerin vebali de bir başka tarafı. Bu işin bir tarafı, bu zalime destek verenlerin vebali de bir başka tarafı.

Şimdi bu zalime hiç kimse destek vermeseydi, hiç kimse yüz vermeseydi,Şimdi bu zalime hiç kimse destek vermeseydi, hiç kimse yüz vermeseydi, bu zalim o mevkiye geçebilir miydi? bu zalim o mevkiye geçebilir miydi?

Geçemezdi. Onun için zalimleri destekleyenin vebali de çoktur muhterem kardeşlerim. Geçemezdi. Onun için zalimleri destekleyenin vebali de çoktur muhterem kardeşlerim.

Firavunun ordusunda hizmet görenin, zalimin kapısında çalışanın, günaha yardım edenin vebali çoktur.Firavunun ordusunda hizmet görenin, zalimin kapısında çalışanın, günaha yardım edenin vebali çoktur. Onun için Allah bize her işimizi rızasına uygun yapmaya muvaffak etsin.Onun için Allah bize her işimizi rızasına uygun yapmaya muvaffak etsin. Her şeyi öğrenelim, öğretelim İslâm'ın özünü yaşayalım, ikincisi bu. Her şeyi öğrenelim, öğretelim İslâm'ın özünü yaşayalım, ikincisi bu.

Birisi, Allah yolunda murabıt olarak yaşayan insan, ölen insan, sevabı devam ediyor,Birisi, Allah yolunda murabıt olarak yaşayan insan, ölen insan, sevabı devam ediyor, ikincisi bir ilim öğreten insan, o ilim uygulandığı müddetçe sevap kazanmaya devam ediyor. ikincisi bir ilim öğreten insan, o ilim uygulandığı müddetçe sevap kazanmaya devam ediyor.

Bunun bir misalini hatırda kalsın diye söylüyorum, evinizdeki kütüphanenizi bir düşünün. Bunun bir misalini hatırda kalsın diye söylüyorum, evinizdeki kütüphanenizi bir düşünün.

İmam Gazzâlî'nin bir kitabı var mı sizde? Var hocam. Üç tane kitabı var beş tane kitabı var.İmam Gazzâlî'nin bir kitabı var mı sizde?

Var hocam. Üç tane kitabı var beş tane kitabı var.
İhyâ'sı var, Kimyây-ı Saâdet'i var, Âbitler Yolu var, bilmem nesi var. Okudun mu onları? İhyâ'sı var, Kimyây-ı Saâdet'i var, Âbitler Yolu var, bilmem nesi var.

Okudun mu onları?

Birazını okudum hocam, okuyorum hocam. O zaman sen onu okudukça İmam Gazzâlî sevap kazanıyor. Birazını okudum hocam, okuyorum hocam. O zaman sen onu okudukça İmam Gazzâlî sevap kazanıyor.

Hocamızın Tasavvufî Ahlâk kitabı var mı? Var hocam.Hocamızın Tasavvufî Ahlâk kitabı var mı?

Var hocam.
Tamam sen Tasavvufî Ahlâk kitabını okuduğun müddetçe hocamız sevap kazanır, neden? Tamam sen Tasavvufî Ahlâk kitabını okuduğun müddetçe hocamız sevap kazanır, neden?

İstifade ediliyor. İstifade edildiği müddetçe sevap kazanıyor. Buna da gayret edelim. İstifade ediliyor. İstifade edildiği müddetçe sevap kazanıyor. Buna da gayret edelim.

Gelelim üçüncüye; Ve men tesaddake bi-sadakatin fe-ecruhâ yecrî lehû mâ vucidet. Gelelim üçüncüye;

Ve men tesaddake bi-sadakatin fe-ecruhâ yecrî lehû mâ vucidet.

"Bir hayır yapan, bir sadaka bağışlayan, bir hayrat u hasenât bâbından iş yapan kimse de,"Bir hayır yapan, bir sadaka bağışlayan, bir hayrat u hasenât bâbından iş yapan kimse de, o iş ayakta ve istifade mümkün olduğu müddetçe sevap kazanmaya devam eder." o iş ayakta ve istifade mümkün olduğu müddetçe sevap kazanmaya devam eder."

Çeşme yaptırmış, güldür güldür çeşmeden su akıyor, onun da sevabı akar gelir. Ölse de devam eder.Çeşme yaptırmış, güldür güldür çeşmeden su akıyor, onun da sevabı akar gelir. Ölse de devam eder. Ağaç dikmiş, altında insanlar piknik yapıyorlar, kuşlar meyvelerini yiyorlar. Ağaç dikmiş, altında insanlar piknik yapıyorlar, kuşlar meyvelerini yiyorlar. Sabahleyin baktım, bizim asmanın başına çökmüş kuşlar,Sabahleyin baktım, bizim asmanın başına çökmüş kuşlar, salkımı tepeden tırnağa çöp bırakmış, yani tıkır tıkır tıkır tıkır yemiş. salkımı tepeden tırnağa çöp bırakmış, yani tıkır tıkır tıkır tıkır yemiş. Tamam, o asmayı dikene, onun sahibine sevap var. Sevindim ben yani, neden? Tamam, o asmayı dikene, onun sahibine sevap var.

Sevindim ben yani, neden?

Kuş bile yese sevap var, insan bile yese sevap var. Altında gölgelenilse bile sevap var. Kuş bile yese sevap var, insan bile yese sevap var. Altında gölgelenilse bile sevap var.

Köprü yaptırmış, üstünden geçiliyor. Cami yaptırmış içinde namaz kılınıyor vesaire vesaire.Köprü yaptırmış, üstünden geçiliyor. Cami yaptırmış içinde namaz kılınıyor vesaire vesaire. Hayırlara da koşacağız. İhtiyacımızın fazlası olan paraları âhirete göndereceğiz. Hayırlara da koşacağız. İhtiyacımızın fazlası olan paraları âhirete göndereceğiz. Nasıl göndeririz hocam âhirete, hangi yolla gönderelim, nasıl transfer edelim,Nasıl göndeririz hocam âhirete, hangi yolla gönderelim, nasıl transfer edelim, posta çekiyle mi gider, başka türlü mü gider hayır, sen bu dünyada hayır yaparsan âhirete gider. posta çekiyle mi gider, başka türlü mü gider hayır, sen bu dünyada hayır yaparsan âhirete gider. Hayrat yaparsan, hasenat yaparsan âhirete gider. Hayrat yaparsan, hasenat yaparsan âhirete gider.

Aşure ayı, efendim gittiğim kasabada insanlar düşünmüşler, ben biraz konuşmuştum teşvik etmiştim,Aşure ayı, efendim gittiğim kasabada insanlar düşünmüşler, ben biraz konuşmuştum teşvik etmiştim, hadi demişler bir aşure kaynatalım, kaynatmışlar, hadi demişler bir aşure kaynatalım, kaynatmışlar, toplamışlar cemaati aşure ikramı yapmışlar, tamam sevabı kazanırız. Neden? toplamışlar cemaati aşure ikramı yapmışlar, tamam sevabı kazanırız.

Neden?

Hayır yapıyorsun, hasenat yapıyorsun muhabbet oluyor. Hayra hasenata vesile oluyor.Hayır yapıyorsun, hasenat yapıyorsun muhabbet oluyor. Hayra hasenata vesile oluyor. İşte hayır yapmaya gayret edeceğiz, çare arayacağız, vesile arayacağız, bahane arayacağız,İşte hayır yapmaya gayret edeceğiz, çare arayacağız, vesile arayacağız, bahane arayacağız, hayra da hasenata da koşturacağız, bu da üçüncüsü. hayra da hasenata da koşturacağız, bu da üçüncüsü.

Ne güzel! Bir hadîs-i şerîf bize neler öğretiyor, elhamdülillah! Ne güzel! Bir hadîs-i şerîf bize neler öğretiyor, elhamdülillah!

Dördüncüsü; Ve racülün tereke veleden sâlihen fe-hüve yed'û lehû. Dördüncüsü;

Ve racülün tereke veleden sâlihen fe-hüve yed'û lehû.

"Bir adam ki gerisinde, arkasında salih bir evlat yetiştirmiş bırakmış." Fe-hüve yed'û lehû. "Bir adam ki gerisinde, arkasında salih bir evlat yetiştirmiş bırakmış."

Fe-hüve yed'û lehû.

"O evlat da ona dua edip duruyor." "O evlat da ona dua edip duruyor."

Allah rahmet eylesin babacığım, Allah rahmet eylesin anacığım diyeAllah rahmet eylesin babacığım, Allah rahmet eylesin anacığım diye ruhlarına Kur'an okutuyor hatim indirtiyor vesaire vesaire.ruhlarına Kur'an okutuyor hatim indirtiyor vesaire vesaire. Bu adamın da bu kadının da o yetiştirdiği evladın hayırlı evlat olması dolayısıyla,Bu adamın da bu kadının da o yetiştirdiği evladın hayırlı evlat olması dolayısıyla, sevabı devam eder durur, muhterem kardeşlerim. sevabı devam eder durur, muhterem kardeşlerim.

Şimdi ben gittiğim kasabada, sabah namazına gittim, şöyle bir üst tarafı var caminin,Şimdi ben gittiğim kasabada, sabah namazına gittim, şöyle bir üst tarafı var caminin, küçük bir yer, sabah namazında adam kendisi geliyor cemaate, kadın da yukarıda,küçük bir yer, sabah namazında adam kendisi geliyor cemaate, kadın da yukarıda, çoluğu çocuğu da yanında, vallahi hayran kaldım, madalya vereceğim geldi. çoluğu çocuğu da yanında, vallahi hayran kaldım, madalya vereceğim geldi.

Var mıdır bu zamanda, böyle hanımıyla çocuğuyla camiye sabah namazına gelen? Var. Kaç tanedir? Var mıdır bu zamanda, böyle hanımıyla çocuğuyla camiye sabah namazına gelen?

Var. Kaç tanedir?

Şu camide var mı, kendimizi düşünelim, kendi çocuğumuz camiye gidebiliyor mu bizimle beraber? Şu camide var mı, kendimizi düşünelim, kendi çocuğumuz camiye gidebiliyor mu bizimle beraber?

Hanımlar gitmiyor zaten bizde adet değil. Hâlbuki Peygamber Efendimiz'in mescidine kadınlar giderdi.Hanımlar gitmiyor zaten bizde adet değil. Hâlbuki Peygamber Efendimiz'in mescidine kadınlar giderdi. Bir sabah namazına kul eûzu bi-rabbi'l-felak kul eûzu bi-rabbi'n-nas i okudu Efendimiz kısa kesti.Bir sabah namazına kul eûzu bi-rabbi'l-felak kul eûzu bi-rabbi'n-nas i okudu Efendimiz kısa kesti. Dediler ki; "Ya Resûlullah bu sabah namazı biraz çabuk kıldırdın." Dediler ki; "Ya Resûlullah bu sabah namazı biraz çabuk kıldırdın."

"Arkada kadının çocuğu ağlıyordu, onun için kısa kestim." dedi. Çocuğuyla gelmiş kadın."Arkada kadının çocuğu ağlıyordu, onun için kısa kestim." dedi. Çocuğuyla gelmiş kadın. Kadın camiye gelir, ibadet olunca vaaz olunca, nasihat olunca. Bu camiyi beğeniyoruz mesela. Kadın camiye gelir, ibadet olunca vaaz olunca, nasihat olunca. Bu camiyi beğeniyoruz mesela.

Neden beğeniyoruz? Kadınların vaaz dinleyeceği bir yer var.Neden beğeniyoruz?

Kadınların vaaz dinleyeceği bir yer var.
Kadınlar vaaz dinlemezse olmaz ki, onların da kalbi yumuşayacak, bu ayetleri,Kadınlar vaaz dinlemezse olmaz ki, onların da kalbi yumuşayacak, bu ayetleri, bu hadisleri onlar da duyacaklar, size yardımcı olacaklar. bu hadisleri onlar da duyacaklar, size yardımcı olacaklar. "Efendi, tamam, ben helal lokma olmasına razıyım." diyecekler."Efendi, tamam, ben helal lokma olmasına razıyım." diyecekler. "Başımı örtmeyi kabul ediyorum, evladımızı şöyle yetiştirelim, helal lokma kazanalım." diyecekler."Başımı örtmeyi kabul ediyorum, evladımızı şöyle yetiştirelim, helal lokma kazanalım." diyecekler. Sana yardımcı olacak, aykırı gitmeyecek. Sana yardımcı olacak, aykırı gitmeyecek. Sen camiye o seninle zıt, çocukları kutuplaştırmış, çocukların bir kısmı anasının tarafında, Sen camiye o seninle zıt, çocukları kutuplaştırmış, çocukların bir kısmı anasının tarafında, babaya evde düşman gibi bakıyorlar. Horlanıyor, kadın boyuna çocukları teşvik ediyor, kışkırtıyor.babaya evde düşman gibi bakıyorlar. Horlanıyor, kadın boyuna çocukları teşvik ediyor, kışkırtıyor. "Babanız sofudur, dar kafalıdır, softadır, hamdır, bilmem nedir". "Babanız sofudur, dar kafalıdır, softadır, hamdır, bilmem nedir".

Radyo da, televizyon da, gazete de zaten ham sofuluk edebiyatını çok yaptığından,Radyo da, televizyon da, gazete de zaten ham sofuluk edebiyatını çok yaptığından, çocuklar babasına bakarken burnundan soluyor, sanki babası değil, düşman. çocuklar babasına bakarken burnundan soluyor, sanki babası değil, düşman. Babası bir tarafta oğlu diğer tarafta. Nedir sana bu düşmanlıklarının sebebi hacı amca? Babası bir tarafta oğlu diğer tarafta.

Nedir sana bu düşmanlıklarının sebebi hacı amca?

"Vallahi bilmem, çocuklar camiye gelmez, sabahleyin namaza kalk dediğim zaman"Vallahi bilmem, çocuklar camiye gelmez, sabahleyin namaza kalk dediğim zaman evde bir kıyamet kopar, bir itiraz.evde bir kıyamet kopar, bir itiraz. Evlendiğim zamandan beri hanıma namaz kıldıramadım, başını örttüremedim." bu şikâyetleri duyuyoruz hep.Evlendiğim zamandan beri hanıma namaz kıldıramadım, başını örttüremedim." bu şikâyetleri duyuyoruz hep. İşte onların da kalbinin yumuşaması için ayetleri hadisleri duyması lazım. İşte onların da kalbinin yumuşaması için ayetleri hadisleri duyması lazım. Duymazsa öğrenmezse aklı yanlış çalışır, kendisinin yanlış yolda olduğunu düşünmez de Duymazsa öğrenmezse aklı yanlış çalışır, kendisinin yanlış yolda olduğunu düşünmez de seni yanlış yolda sanır. Bir insanı tavana bacaklarından assak dünyayı ters görür. Neden? seni yanlış yolda sanır. Bir insanı tavana bacaklarından assak dünyayı ters görür.

Neden?

Baş aşağı asılı olduğundan seni ters görüyor, hâlbuki sen doğrusun o bacaklarından asılmış,Baş aşağı asılı olduğundan seni ters görüyor, hâlbuki sen doğrusun o bacaklarından asılmış, şeytanın maskarası olmuş, şeytan onu bacaklarından kaldırmışşeytanın maskarası olmuş, şeytan onu bacaklarından kaldırmış koyun gibi asmış yukarıya, seni ters görüyor. koyun gibi asmış yukarıya, seni ters görüyor.

Neden? Kendisi ters asıldığı için.Neden?

Kendisi ters asıldığı için.
İşte o bakımdan hayırlı evlat yetiştirmek çok önemli bir şey oluyor. Allah fırsatları kaçırtmasın.İşte o bakımdan hayırlı evlat yetiştirmek çok önemli bir şey oluyor. Allah fırsatları kaçırtmasın. Solucan küçükken küçüktür, yılan küçükken küçüktür ama, büyüdüğü zamanSolucan küçükken küçüktür, yılan küçükken küçüktür ama, büyüdüğü zaman ejderha olursa onun hakkından gelmek zor olur, gelinmez. Çocukları küçükken yetiştireceksiniz. ejderha olursa onun hakkından gelmek zor olur, gelinmez. Çocukları küçükken yetiştireceksiniz.

Ne kadar küçükken? Ne kadar küçükken?

"Camiye gidiyorum bak ben, hiç olmazsa kaldır şunu da evinde kılsın namazı." der."Camiye gidiyorum bak ben, hiç olmazsa kaldır şunu da evinde kılsın namazı." der. Babası gittikten sonra anası bir daha söyler, çocuk zaten duymaz, duysa bileBabası gittikten sonra anası bir daha söyler, çocuk zaten duymaz, duysa bile yastığı tekrar bir değiştirir kulağının üstüne örter, yatar gider. Neden? Öyle alıştı, büyüdü.yastığı tekrar bir değiştirir kulağının üstüne örter, yatar gider.

Neden?

Öyle alıştı, büyüdü.
Babası zorlasa, gel buraya dese, niye namaza kalkmadın, çat diye bir tane vursa, Babası zorlasa, gel buraya dese, niye namaza kalkmadın, çat diye bir tane vursa, bakarsın üç gün çocuk evde yok. Bu yaşta çocuk delikanlı, dövülür mü? bakarsın üç gün çocuk evde yok.

Bu yaşta çocuk delikanlı, dövülür mü?

Mahallenin amcaları da yüklenirler adama. Derler ki: Mahallenin amcaları da yüklenirler adama. Derler ki:

"Yahu sen hiç bilmiyor musun, belli bir yaşı vardır artık, belli yaştan sonra"Yahu sen hiç bilmiyor musun, belli bir yaşı vardır artık, belli yaştan sonra bu bebek mi böyle çat diye dövüyorsun, kendi mesuliyetini bulmuş. Böyle olabilir, oluyor.bu bebek mi böyle çat diye dövüyorsun, kendi mesuliyetini bulmuş. Böyle olabilir, oluyor. Görüyoruz biliyoruz. Evlatlarınızı küçükken, bebekken yetiştirin,Görüyoruz biliyoruz.

Evlatlarınızı küçükken, bebekken yetiştirin,
bir evladın yetiştirilmesi helal süt emdirmekten başlar, annenin karnında başlar. bir evladın yetiştirilmesi helal süt emdirmekten başlar, annenin karnında başlar.

Nasıl karnında başlar? Helal lokma yersin, çocuk helal olarak büyür.Nasıl karnında başlar?

Helal lokma yersin, çocuk helal olarak büyür.
Ondan sonra, doğduktan sonra helal lokma yersin helal süt verirsin, cünüpken emzirmezsin, Ondan sonra, doğduktan sonra helal lokma yersin helal süt verirsin, cünüpken emzirmezsin, o zaman çocuk helal lokmayla yetişmiş olur, terbiyesi oradan başlar.o zaman çocuk helal lokmayla yetişmiş olur, terbiyesi oradan başlar. Küçükken sahur vaktinde kalkmaya alıştırırsın, sabah ezanı okunduğu zaman kalkmaya alıştırırsın. Küçükken sahur vaktinde kalkmaya alıştırırsın, sabah ezanı okunduğu zaman kalkmaya alıştırırsın.

Geçen gün arkadaşlarla aramızda konuşuyorduk.Geçen gün arkadaşlarla aramızda konuşuyorduk. Arkadaş inceleme yapmış veya inceleme yapan bir kimseden okumuş dinlemiş,Arkadaş inceleme yapmış veya inceleme yapan bir kimseden okumuş dinlemiş, az uyuyan insanlar daha başarılı oluyormuş.az uyuyan insanlar daha başarılı oluyormuş. Bizimkiler 10 saat uyur, 12 saat uyur, gece geç vakitte gelir yatar, öğle vakti geçer,Bizimkiler 10 saat uyur, 12 saat uyur, gece geç vakitte gelir yatar, öğle vakti geçer, öğleyle ikindi arasında uyanır. Uyur da uyur uyurda uyur. Olmaz!öğleyle ikindi arasında uyanır. Uyur da uyur uyurda uyur. Olmaz! Az uyuyan daha zeki, başarılı, çevik, sıhhatli oluyormuş. Uyku çoğaldıkça insan sıhhat kazanmıyor.Az uyuyan daha zeki, başarılı, çevik, sıhhatli oluyormuş. Uyku çoğaldıkça insan sıhhat kazanmıyor. Ölçülü olması gerekiyor, onun için salih evlat yetiştirmek en büyük vazifemiz. Ölçülü olması gerekiyor, onun için salih evlat yetiştirmek en büyük vazifemiz.

Neden evleniyoruz biz? Keyif için mi, zevk için mi evleniyoruz? Neden evleniyoruz biz?

Keyif için mi, zevk için mi evleniyoruz?

Hayır, İslâm'a göre hayırlı evlat yetiştirmek için evleniyoruz. Evliliğin ana gayesi nedir? Hayır, İslâm'a göre hayırlı evlat yetiştirmek için evleniyoruz.

Evliliğin ana gayesi nedir?

Hayırlı evlat yetiştirmek. Adamcağızın birisi iyi ibadet edeyim kadın kahrı çekmeyeyim,Hayırlı evlat yetiştirmek. Adamcağızın birisi iyi ibadet edeyim kadın kahrı çekmeyeyim, Allah yolunda cihata giderim belki, dul ve yetim bırakırım, öyle şeyler olmasın diye evlenmemiş.Allah yolunda cihata giderim belki, dul ve yetim bırakırım, öyle şeyler olmasın diye evlenmemiş. İbadetinde taatinde ama evlenmemiş bekâr duruyor. Bir gece rüya görmüş: İbadetinde taatinde ama evlenmemiş bekâr duruyor. Bir gece rüya görmüş:

Kıyamet kopmuş, insanlar Arasat meydanında toplanmışlar, bir susuzluk bir hararet, bir sıkıntı rüyada,Kıyamet kopmuş, insanlar Arasat meydanında toplanmışlar, bir susuzluk bir hararet, bir sıkıntı rüyada, ağzı kurumuş cayır cayır yanıyor. Bir de küçük ay yüzlü çocuklar dolaşıyorlarmış insanların arasında.ağzı kurumuş cayır cayır yanıyor. Bir de küçük ay yüzlü çocuklar dolaşıyorlarmış insanların arasında. Mübarek ibriklerden güzel billur bardaklara suları döküyorlarmış şırıl şırıl şırıl şırıl sunuyorlarmışMübarek ibriklerden güzel billur bardaklara suları döküyorlarmış şırıl şırıl şırıl şırıl sunuyorlarmış bazı insanlara, onlar da kemâl-i âfiyetle içiyorlarmış. Rüya bu ya, böyle görüyor.bazı insanlara, onlar da kemâl-i âfiyetle içiyorlarmış. Rüya bu ya, böyle görüyor. O da dayanamamış rüyada "Gel yavrum, bana da bir bardak ver ben de içeyim,O da dayanamamış rüyada "Gel yavrum, bana da bir bardak ver ben de içeyim, hayır yapıyorsun madem böyle bazılarına su ikram ediyorsun,hayır yapıyorsun madem böyle bazılarına su ikram ediyorsun, bana da bir bardak ver ben de içeyim." deyince, "Amca biz herkese su vermiyoruz, kendi annelerimize,bana da bir bardak ver ben de içeyim." deyince, "Amca biz herkese su vermiyoruz, kendi annelerimize, babalarımıza su veriyoruz. Hani biz küçüktük, dünyadayken küçükken öldük, babalarımıza su veriyoruz. Hani biz küçüktük, dünyadayken küçükken öldük, biz annelerimize [babalarımıza] burada onun için su veriyoruz." demiş. biz annelerimize [babalarımıza] burada onun için su veriyoruz." demiş.

Rüyadan uyanmış, düşünmüş taşınmış, bu evlenmeden olmuyor.Rüyadan uyanmış, düşünmüş taşınmış, bu evlenmeden olmuyor. Demiş ki: "Ben evleneceğim." Hemen evlenmeye kalkmış,Demiş ki: "Ben evleneceğim." Hemen evlenmeye kalkmış, çoluk çocuk sahibi olmayanlara bu ikramlar olmuyor diye evlenmiş. çoluk çocuk sahibi olmayanlara bu ikramlar olmuyor diye evlenmiş.

Tabi evlenmeden yaşayan bazı kimseler var.Tabi evlenmeden yaşayan bazı kimseler var. Yani böyle âbitlerden, zahitlerden evlenmeden yaşayan insanlar var.Yani böyle âbitlerden, zahitlerden evlenmeden yaşayan insanlar var. Onlar da bir mantıkla bir düşünceyle böyle yapmışlar ama evlenip de evlendikten sonraOnlar da bir mantıkla bir düşünceyle böyle yapmışlar ama evlenip de evlendikten sonra hayırlı evlatlar yetiştirenin de şanına erişilmez. Şimdi ben camide baktım madalya vereceğim geldi.hayırlı evlatlar yetiştirenin de şanına erişilmez.

Şimdi ben camide baktım madalya vereceğim geldi.
Adam camide arkamda, kadın yukarıda kadınlar kısmında, yetişkin kızı da orada, Adam camide arkamda, kadın yukarıda kadınlar kısmında, yetişkin kızı da orada, erkek çocuğu da burada, birisi imamlık yaptı. erkek çocuğu da burada, birisi imamlık yaptı. Çocuğunu hafız yetiştirmiş, ötekiler işrak vaktine kadar da kaldılar,Çocuğunu hafız yetiştirmiş, ötekiler işrak vaktine kadar da kaldılar, yani sabah namazını kıldıktan sonra Yâsînler okundu, dualar ibadetler yapıldı. yani sabah namazını kıldıktan sonra Yâsînler okundu, dualar ibadetler yapıldı. O vakte kadar da kaldılar, hac sevapları kazandılar, umre sevapları kazandılar. O vakte kadar da kaldılar, hac sevapları kazandılar, umre sevapları kazandılar. Ailece, baktım bir aile daha öyle. Çoluk çocuğuyla, kızıyla kızanıyla böyle camiye gelebilmiş,Ailece, baktım bir aile daha öyle. Çoluk çocuğuyla, kızıyla kızanıyla böyle camiye gelebilmiş, çocuğunu hafız yetiştirmiş,çocuğunu hafız yetiştirmiş, sen evladını hafız yetiştirebildin diye Allah başına öyle bir keramet tacı giydirecek ki, sen evladını hafız yetiştirebildin diye Allah başına öyle bir keramet tacı giydirecek ki, tariflere sığmaz. Onun için hayırlı evlat yetiştirmeye çok gayret edin. tariflere sığmaz. Onun için hayırlı evlat yetiştirmeye çok gayret edin.

"Hocam biz ihtiyarladık evlatlarımızı yetiştirdik, büyüdüler hepsi, tren kaçtı." derseniz,"Hocam biz ihtiyarladık evlatlarımızı yetiştirdik, büyüdüler hepsi, tren kaçtı." derseniz, ben de size derim ki, torunların yakasına yapışın, torunları yetiştirin.ben de size derim ki, torunların yakasına yapışın, torunları yetiştirin. Torunlarınızı çocuklarınızdan satın alın. Verin bana şu çocuğu deyin, bunu ben yetiştireceğim deyin,Torunlarınızı çocuklarınızdan satın alın. Verin bana şu çocuğu deyin, bunu ben yetiştireceğim deyin, bir torununuzu hafız yetiştirin, bir çocuğunuzu mücahit yetiştirin, bir torununuzu hafız yetiştirin, bir çocuğunuzu mücahit yetiştirin, dindar yetiştirin, sizin hayrınız olsun.dindar yetiştirin, sizin hayrınız olsun. Size dua edecek, kabirde ecir kazanmanıza sebep olacak bir kimse olsun,Size dua edecek, kabirde ecir kazanmanıza sebep olacak bir kimse olsun, diye onu yetiştirmeye gayret edin sevgili kardeşlerim. diye onu yetiştirmeye gayret edin sevgili kardeşlerim. Yani doğru söz acıdır, evlatlarımızı iyi yetiştirmezsek vebalimiz çok olur, Yani doğru söz acıdır, evlatlarımızı iyi yetiştirmezsek vebalimiz çok olur, ailemize sahip olamazsak vebalimiz çok olur, hanımlarımızla çocuklarımızla onların bekçisi biziz.ailemize sahip olamazsak vebalimiz çok olur, hanımlarımızla çocuklarımızla onların bekçisi biziz. Emanetçisi biziz, onları iyi yetiştirmeye gayret edeceğiz.Emanetçisi biziz, onları iyi yetiştirmeye gayret edeceğiz. Onlar günah işlerlerse vebali bizden sorulur. Onlar günah işlerlerse vebali bizden sorulur.

Peygamber Efendimiz diyor ki, bir insanın evladı delikanlı olursa evlendirmezse,Peygamber Efendimiz diyor ki, bir insanın evladı delikanlı olursa evlendirmezse, o delikanlı evlat da flört ederse, bir günah işlerse vebali anneye babaya gelir diyor. Neden? o delikanlı evlat da flört ederse, bir günah işlerse vebali anneye babaya gelir diyor.

Neden?

Evlendirecek, o kötü yola düşmesin diye evlendirmesi gerekiyor.Evlendirecek, o kötü yola düşmesin diye evlendirmesi gerekiyor. Aman evlatlarınıza sahip olun, ailelerinizi cehenneme düşmekten koruyun, Aman evlatlarınıza sahip olun, ailelerinizi cehenneme düşmekten koruyun, hayırlı evlat yetiştirmeye gayret edin. Bu birinci hadîs-i şerîf bitti. hayırlı evlat yetiştirmeye gayret edin. Bu birinci hadîs-i şerîf bitti.

İkinci hadîs-i şerîf. Üç hadis okuyacağız ama o zaman da laf uzayacak kısalarından şöyle okuyayım: İkinci hadîs-i şerîf. Üç hadis okuyacağız ama o zaman da laf uzayacak kısalarından şöyle okuyayım:

İrfeû elsineteküm ani'l-müslimîne ve izâ mâte ehadün minhüm vekûlû fîhi hayra. İrfeû elsineteküm ani'l-müslimîne ve izâ mâte ehadün minhüm vekûlû fîhi hayra.

Sehl b. Sad radıyallahu anh denTaberânî rivayet etmiş.Sehl b. Sad radıyallahu anh denTaberânî rivayet etmiş. İkinci hadise geçtik, üç hadis okuyalım bari bir derste üç hadis okunmuş olsun. İkinci hadise geçtik, üç hadis okuyalım bari bir derste üç hadis okunmuş olsun. Peygamber Efendimiz ne buyuruyor bu ikinci hadîs-i şerîfte? Peygamber Efendimiz ne buyuruyor bu ikinci hadîs-i şerîfte?

İrfeû elsineteküm. "Dilinizi çekin, dilinizi kaldırın, dilinizi tutun." İrfeû elsineteküm. "Dilinizi çekin, dilinizi kaldırın, dilinizi tutun."

Ani'l-müslimîn. "Müslümanların üzerinden dilinizi çekin, kaldırın." Ne demek? Ani'l-müslimîn. "Müslümanların üzerinden dilinizi çekin, kaldırın."

Ne demek?

Yani gıybet, dedikodu etmeyin, aleyhinde konuşmayın demek. Müslümanların aleyhinde konuşmayın. Yani gıybet, dedikodu etmeyin, aleyhinde konuşmayın demek. Müslümanların aleyhinde konuşmayın.

İzâ mâte ehadün minhüm. "Müslümanlardan bir tanesi vefat ederse." İzâ mâte ehadün minhüm. "Müslümanlardan bir tanesi vefat ederse."

Vekûlû fîhi hayra. "Onun arkasından hayır söyleyin." Hocam kusurlarını da biliyordum. Vekûlû fîhi hayra. "Onun arkasından hayır söyleyin."

Hocam kusurlarını da biliyordum.

Kes, kes! Dilini tut! Söyleme! Peygamber Efendimiz "Öldükten sonra artık hayır söyle" diyor.Kes, kes! Dilini tut! Söyleme!

Peygamber Efendimiz "Öldükten sonra artık hayır söyle" diyor.
Hayattayken bir insan, sen onun kusurlarını biliyorsun, birisi de geldi sana sordu dedi kiHayattayken bir insan, sen onun kusurlarını biliyorsun, birisi de geldi sana sordu dedi ki -söylemeyeceksin kusurlarını da kusur örteceksin, gıybet etmeyeceksin, -söylemeyeceksin kusurlarını da kusur örteceksin, gıybet etmeyeceksin, söylemeyeceksin de- birisi geldi dedi ki: söylemeyeceksin de- birisi geldi dedi ki:

"Falanca benim kızıma talip oldu, evlenecek, nasıl bilirsin?" O zaman söyleyeceksin."Falanca benim kızıma talip oldu, evlenecek, nasıl bilirsin?"

O zaman söyleyeceksin.
El âlemin kızının başını nâra yakmayacaksın… El âlemin kızının başını nâra yakmayacaksın… "Bunun şu şu kusurlarını biliyorum, pek uygun görmem." diyeceksin. Birisi geldi; "Bunun şu şu kusurlarını biliyorum, pek uygun görmem." diyeceksin. Birisi geldi;

"Yahu ben falancayla ortaklık, ticaret yapacağım, Sen tanıyormuşsun, nasıl bilirsin?" "Yahu ben falancayla ortaklık, ticaret yapacağım, Sen tanıyormuşsun, nasıl bilirsin?"

"Onun şöyle şöyle kusurları var. Ahdine vefası yoktur biraz yalan söyler,biraz yalan söyleyen, "Onun şöyle şöyle kusurları var. Ahdine vefası yoktur biraz yalan söyler,biraz yalan söyleyen, yalanı caiz gören çok da söyler sıkıştığı zaman." diye bildiğin kusurları söyleyeceksin.yalanı caiz gören çok da söyler sıkıştığı zaman." diye bildiğin kusurları söyleyeceksin. Müslüman dobra dobra olur hiç yalan söylemez.Müslüman dobra dobra olur hiç yalan söylemez. Yalan söylemek olmaz, birazı azı çoğu olmaz, yalan söyledi mi yandı, söylemeyecek. Yalan söylemek olmaz, birazı azı çoğu olmaz, yalan söyledi mi yandı, söylemeyecek.

O zaman söyleyeceksin ama sair zamanlarda söylemeyeceksin.O zaman söyleyeceksin ama sair zamanlarda söylemeyeceksin. Şimdi iş yapan, işi olan, bir iş dolayısıyla sana soran kimseye kusurunu söyleyebilirsin. Neden? Şimdi iş yapan, işi olan, bir iş dolayısıyla sana soran kimseye kusurunu söyleyebilirsin.

Neden?

Zararı dokunmasın ötekisine diye. Şimdi bizim tüccarların birisine bir adam gelmiş.Zararı dokunmasın ötekisine diye. Şimdi bizim tüccarların birisine bir adam gelmiş. "Ben senden mal almak istiyorum, vadeli alacağım, parayı sonra ödeyeceğim." demiş, "Ben senden mal almak istiyorum, vadeli alacağım, parayı sonra ödeyeceğim." demiş, o da "Ben seni tanımıyorum." demiş.o da "Ben seni tanımıyorum." demiş. "Beni şu firmadan şu firmadan şu firmadan sor." [diye] referans vermiş."Beni şu firmadan şu firmadan şu firmadan sor." [diye] referans vermiş. O da o üç firmayı tek tek aramış. O da o üç firmayı tek tek aramış.

"Filanca kimse benden halı almak istiyor, mal almak istiyor, ticaret yapabilir miyim? Nasıl bilirsiniz? "Filanca kimse benden halı almak istiyor, mal almak istiyor, ticaret yapabilir miyim? Nasıl bilirsiniz?

"Yap yap, verebilirsin malı." demişler. Bu da tutmuş ona külliyetli miktarda yüklü halı vermiş."Yap yap, verebilirsin malı." demişler. Bu da tutmuş ona külliyetli miktarda yüklü halı vermiş. Çok para tutacak toptan halı malzemesi vermiş. Adam gittikten sonra birisi gelmiş ona demiş ki:Çok para tutacak toptan halı malzemesi vermiş. Adam gittikten sonra birisi gelmiş ona demiş ki: "Yahu sen falanca kimseye veresiye halı vermişsin." "Evet, verdim." demiş. "Yahu sen falanca kimseye veresiye halı vermişsin."

"Evet, verdim." demiş.

"Ondan para alamazsın. O batakçıdır, sahtekârdır. Alır vermez." demiş. "Ondan para alamazsın. O batakçıdır, sahtekârdır. Alır vermez." demiş.

"Üç firmaya sordum, onlar iyi dediler." demiş. "Onlara da takıntısı var da ondan." demiş. "Üç firmaya sordum, onlar iyi dediler." demiş.

"Onlara da takıntısı var da ondan." demiş.

Yani o üç firmaya da takmış, onlar da kendilerine biraz para gelir diye iyi demişler. Yani o üç firmaya da takmış, onlar da kendilerine biraz para gelir diye iyi demişler.

Tabi, sorulan sorulduğu zaman doğru söylemeyince bak başını yaktılar şimdi bunun.Tabi, sorulan sorulduğu zaman doğru söylemeyince bak başını yaktılar şimdi bunun. Bu kadar halısı, seccadesi gitti gümbürtüye. Bu da gık dememiş ama kurnaz yani.Bu kadar halısı, seccadesi gitti gümbürtüye. Bu da gık dememiş ama kurnaz yani. Hani Aksekililer, Kayserililer kurnaz diyorlar, bu da Koyunlulu kurnaz. Şimdi hiç gık dememiş.Hani Aksekililer, Kayserililer kurnaz diyorlar, bu da Koyunlulu kurnaz. Şimdi hiç gık dememiş. Adam bir taksit ödemiş, iki üç taksidi ödememiş, takmaya başlamış.Adam bir taksit ödemiş, iki üç taksidi ödememiş, takmaya başlamış. Biraz aba altından sopa göstermek derler veya köpeğin dişlerini hırlayıp göstermesi,Biraz aba altından sopa göstermek derler veya köpeğin dişlerini hırlayıp göstermesi, yani parayı vermeyecek belli, böyle bir durum olmuş, o sırada gelmiş bu adama tekrar. yani parayı vermeyecek belli, böyle bir durum olmuş, o sırada gelmiş bu adama tekrar.

Demiş ki: "Ben daha mal almak istiyorum." Demiş ki: "Ben daha mal almak istiyorum."

Şimdi mal sahibi düşünüyor, vermiyorum dese ben de sana eski parayı vermiyorum diyecek.Şimdi mal sahibi düşünüyor, vermiyorum dese ben de sana eski parayı vermiyorum diyecek. Veriyorum dese daha beter batağa gidecek, yani zor bir durum. "Peki, söyle." demiş.Veriyorum dese daha beter batağa gidecek, yani zor bir durum.

"Peki, söyle." demiş.
Şundan şu kadar istiyorum bundan bu kadar, listeyi yapmış. Şundan şu kadar istiyorum bundan bu kadar, listeyi yapmış.

"Peki, fiyatlar şu kadar, ödeme nasıl?" demiş. "Altı ayda, bir senede çek vereceğim." demiş."Peki, fiyatlar şu kadar, ödeme nasıl?" demiş.

"Altı ayda, bir senede çek vereceğim." demiş.
Masrafların hepsini yazmış, hiç gık demeden. Sonra demiş ki: Masrafların hepsini yazmış, hiç gık demeden. Sonra demiş ki:

"Tamam, hepsi güzel, anlaştık, yalnız bizim müessesemizde, bir prensip kararımız vardır."Tamam, hepsi güzel, anlaştık, yalnız bizim müessesemizde, bir prensip kararımız vardır. Biz bir müşteriye, eski borcunu ödemeden yeni mal vermeyiz. Biz bir müşteriye, eski borcunu ödemeden yeni mal vermeyiz. Sizin eski alış verişinizdeki borcunuzu ödeyin lütfen" demiş. Sizin eski alış verişinizdeki borcunuzu ödeyin lütfen" demiş.

Eski alış verişi 60 milyonluk, yeni alış verişi 400 milyonluk mesela. Çok büyük fark. Adam demiş ki: Eski alış verişi 60 milyonluk, yeni alış verişi 400 milyonluk mesela. Çok büyük fark. Adam demiş ki:

"Yahu lafı mı olur 60 milyonun." Çıkartmış kesesinden şak şak şak saymış vermiş."Yahu lafı mı olur 60 milyonun."

Çıkartmış kesesinden şak şak şak saymış vermiş.
Yani 400 gelecek, bu sefer 400 milyonluk takacak diye 60 milyonu vermiş. Hani vermiyordun? Yani 400 gelecek, bu sefer 400 milyonluk takacak diye 60 milyonu vermiş.

Hani vermiyordun?

Vermiş o zaman. Çünkü, "Koyunun geleceği yerden kaz esirgenmez." derler.Vermiş o zaman. Çünkü, "Koyunun geleceği yerden kaz esirgenmez." derler. Yani dedelerimiz biliyor bu şeyleri, güzel atasözlerinde anlatmışlar.Yani dedelerimiz biliyor bu şeyleri, güzel atasözlerinde anlatmışlar. Şimdi o parayı almış, ondan sonra öteki sipariş defterini de kapatmış, yırtmış.Şimdi o parayı almış, ondan sonra öteki sipariş defterini de kapatmış, yırtmış. "Tamam, hesabımız bitti, ben sana mal vermiyorum." demiş. "Bu haksızlık oldu, bilmem ne oldu.""Tamam, hesabımız bitti, ben sana mal vermiyorum." demiş. "Bu haksızlık oldu, bilmem ne oldu." "Ne haksızlığı, ben sana malı verdim parasını da aldım. Mal sende, para da bende." demiş."Ne haksızlığı, ben sana malı verdim parasını da aldım. Mal sende, para da bende." demiş. Biraz da kabadayılığı var, "Fazla konuşma." demiş, çeneni dağıtırım diyorlar ya hani,Biraz da kabadayılığı var, "Fazla konuşma." demiş, çeneni dağıtırım diyorlar ya hani, nasıl olduysa adam bakmış ki bu tüccar onu kafesledi, yani kafesledinasıl olduysa adam bakmış ki bu tüccar onu kafesledi, yani kafesledi ama kendi [parasını] kurtarmak için kafesledi, böylece meseleyi halletmişler. ama kendi [parasını] kurtarmak için kafesledi, böylece meseleyi halletmişler.

Tabi demek ki iş yapacak bir insanı iş yapacağı kimsenin kötülüğü sorulursa söylenecek o zaman. Tabi demek ki iş yapacak bir insanı iş yapacağı kimsenin kötülüğü sorulursa söylenecek o zaman.

Neden? Nâra yanmasın, başı yanmasın diye söylemek gerekir.Neden?

Nâra yanmasın, başı yanmasın diye söylemek gerekir.
Ama vefat etmiş artık, bunun işi bitmiş.Ama vefat etmiş artık, bunun işi bitmiş. "Rahmetli, Allah kusurunu affetsin, iyiydi güzeldi ama şöyle yapardı böyle yapardı.""Rahmetli, Allah kusurunu affetsin, iyiydi güzeldi ama şöyle yapardı böyle yapardı." işte o ayıpları söyleme bırak artık. Vefat etti, Allah rahmet eylesin de. işte o ayıpları söyleme bırak artık. Vefat etti, Allah rahmet eylesin de.

Cenaze namazı kılarken de hoşuma gidiyor. Ey müslümanlar! Bu mevtayı nasıl bilirsiniz? Cenaze namazı kılarken de hoşuma gidiyor.

Ey müslümanlar! Bu mevtayı nasıl bilirsiniz?

"Allah rahmet eylesin." diyorlar. Kimisi "İyi biliriz." diyor, "Allah rahmet eylesin." diyorlar. Kimisi "İyi biliriz." diyor, kimisi "Allah rahmet eylesin." diye duayla geçiştiriyor. Yani kurcalama demek o.kimisi "Allah rahmet eylesin." diye duayla geçiştiriyor. Yani kurcalama demek o. Vefat eden kimselerin aleyhinde konuşmayın. Hayrını söyleyin, şerrini söylemeyin.Vefat eden kimselerin aleyhinde konuşmayın. Hayrını söyleyin, şerrini söylemeyin. Allah affetsin artık iş bitmiş yani, ne tevbe etme imkânı var ne düzeltme imkânı var, bitti.Allah affetsin artık iş bitmiş yani, ne tevbe etme imkânı var ne düzeltme imkânı var, bitti. İkinci hadis bu. Üçüncü hadîs-i şerîfi okuyorum, bitiriyorum: İkinci hadis bu.

Üçüncü hadîs-i şerîfi okuyorum, bitiriyorum:

İzhed fi'd-dünya yuhibbukellâh vezhed fîmâ fî eydi'n-nas yuhibbuke'n-nâs. İzhed fi'd-dünya yuhibbukellâh vezhed fîmâ fî eydi'n-nas yuhibbuke'n-nâs.

Sehl b. Sa'd hazretlerinden gene üçüncü hadîs-i şerîf, hemen bunu söyleyip bitireceğim. Sehl b. Sa'd hazretlerinden gene üçüncü hadîs-i şerîf, hemen bunu söyleyip bitireceğim.

Diyor ki Peygamber Efendimiz "Dünyaya aldırma, metelik verme, değer verme, Allah seni sever."Diyor ki Peygamber Efendimiz "Dünyaya aldırma, metelik verme, değer verme, Allah seni sever." İnsan dünya sevgisiyle dolu olursa dünyaya öyle sımsıkı sarılmış olursa,İnsan dünya sevgisiyle dolu olursa dünyaya öyle sımsıkı sarılmış olursa, aklı fikri dünyalıkta, parada pulda, mevkide makamda, şanda şöhrette olursa Allah sevmez.aklı fikri dünyalıkta, parada pulda, mevkide makamda, şanda şöhrette olursa Allah sevmez. Dünyaya metelik vermezse, zahit, züht sahibi, zehâdet sahibi olursa, Allah sever.Dünyaya metelik vermezse, zahit, züht sahibi, zehâdet sahibi olursa, Allah sever. Yani dünyaya aldırma, değer verme, gönül kaptırma, Peygamber Efendimiz Allah seni sever diyor, bir. Yani dünyaya aldırma, değer verme, gönül kaptırma, Peygamber Efendimiz Allah seni sever diyor, bir.

Vezhed fîmâ fî eydi'n-nas. "İnsanların elinde olan şeylerden de ümidini, gözünü, tamahını kes.Vezhed fîmâ fî eydi'n-nas. "İnsanların elinde olan şeylerden de ümidini, gözünü, tamahını kes. Onlara göz dikme, heveslenme, onları ben elde etsem diye düşünme.Onlara göz dikme, heveslenme, onları ben elde etsem diye düşünme. İnsanların elindekilere karşı da züht halinde, istiğna halinde, azdırmazlık halinde ol." İnsanların elindekilere karşı da züht halinde, istiğna halinde, azdırmazlık halinde ol."

Yuhibbuke'n-nâs. "İnsanlar da o zaman seni sever." Yuhibbuke'n-nâs. "İnsanlar da o zaman seni sever."

Burada üçüncü hadîs-i şerîfte iki esas öğreniyoruz. Âhireti seveceğiz, dünyayı sevmeyeceğiz.Burada üçüncü hadîs-i şerîfte iki esas öğreniyoruz. Âhireti seveceğiz, dünyayı sevmeyeceğiz. Allah o zaman bizi seviyor, âhireti seversek, özlersek, cenneti kazanmaya yönelirsek,Allah o zaman bizi seviyor, âhireti seversek, özlersek, cenneti kazanmaya yönelirsek, dünyaya aldırmazsak, metelik vermezsek, Allah seviyor. dünyaya aldırmazsak, metelik vermezsek, Allah seviyor. İnsanların elindekilere tamah etmezsek, göz dikmezsek, insanlar seviyor.İnsanların elindekilere tamah etmezsek, göz dikmezsek, insanlar seviyor. Demek ki senin malın, paran, karın, konağın, otomobilin, bu seneki kazancın sana mübarek olsun,Demek ki senin malın, paran, karın, konağın, otomobilin, bu seneki kazancın sana mübarek olsun, gözümüz yok, Allah daha çok versin diyeceğiz. Aman şunun malını nasıl alabiliriz,gözümüz yok, Allah daha çok versin diyeceğiz.

Aman şunun malını nasıl alabiliriz,
işini nasıl [bozabiliriz], kendisinden nasıl istifade edebiliriz, biraz sağabiliriz, işini nasıl [bozabiliriz], kendisinden nasıl istifade edebiliriz, biraz sağabiliriz, menfaat kopartabiliriz diye düşünürse o zaman bu tamahkâr düşüncede olan,menfaat kopartabiliriz diye düşünürse o zaman bu tamahkâr düşüncede olan, gözü başkalarının cebinde, elinde, işinde, parasında, pulunda olan kimseler sevimsiz olur. gözü başkalarının cebinde, elinde, işinde, parasında, pulunda olan kimseler sevimsiz olur.

Efendim bak, falanca adam ne kadar zengin, bak komünizme karşı ne kadar ilaç bu,Efendim bak, falanca adam ne kadar zengin, bak komünizme karşı ne kadar ilaç bu, ne kadar zengin olursa olsun, Allah hayırlısından daha çok versin.ne kadar zengin olursa olsun, Allah hayırlısından daha çok versin. Aldığı malın kazancının hayrını görsün, hayrını yapsın. "Allah daha çok versin." diyecek.Aldığı malın kazancının hayrını görsün, hayrını yapsın. "Allah daha çok versin." diyecek. Yâ Rabbi ona verdin de bana niye vermiyorsun, onun elindekini de al,Yâ Rabbi ona verdin de bana niye vermiyorsun, onun elindekini de al, bilmem ne, öyle kıskançlık olmayacak. bilmem ne, öyle kıskançlık olmayacak.

Her zaman anlattığım hikâyelerden çok hoşuma giden birisi de bu.Her zaman anlattığım hikâyelerden çok hoşuma giden birisi de bu. Adamın birisinin biraz varlıklı komşusu varmış.Adamın birisinin biraz varlıklı komşusu varmış. Bineği, hayvanı varmış, dağa gidermiş, hayvanına odunları sararmış, Bineği, hayvanı varmış, dağa gidermiş, hayvanına odunları sararmış, hayvanıyla taşırmış, hayvanından istifade ediyor yani. hayvanıyla taşırmış, hayvanından istifade ediyor yani. Bu adamcağızın da yokmuş bir hayvanı, bu da odunu dağdan sırtında iple taşırmış.Bu adamcağızın da yokmuş bir hayvanı, bu da odunu dağdan sırtında iple taşırmış. Kışın odun lazım olacak, fırın, ocak yanacak, yemek pişecek, o zaman tüp yok.Kışın odun lazım olacak, fırın, ocak yanacak, yemek pişecek, o zaman tüp yok. Odun taşınacak, sırtında taşıyacak, sırtı yara olurmuş. Dua edermiş;Odun taşınacak, sırtında taşıyacak, sırtı yara olurmuş. Dua edermiş; "Yâ Rabbi! Sen bana bir binek hayvanı ver, komşumun var, benim de böyle bineğim olsun sırtım yara oldu."Yâ Rabbi! Sen bana bir binek hayvanı ver, komşumun var, benim de böyle bineğim olsun sırtım yara oldu. Odun taşımaktan yük altında inliyorum." bilmem ne, yana yakıla dua edermiş. Odun taşımaktan yük altında inliyorum." bilmem ne, yana yakıla dua edermiş.

Bir gece mübarek bir zat görünmüş rüyasında, demişler ki buna: Bir gece mübarek bir zat görünmüş rüyasında, demişler ki buna:

"Sen öyle dua etme. Sen; Yâ Rabbi komşuma iki tane hayvan ver,"Sen öyle dua etme. Sen; Yâ Rabbi komşuma iki tane hayvan ver, bana da bir tane ver diye dua et. Komşuma daha çok versin diye dua et,bana da bir tane ver diye dua et. Komşuma daha çok versin diye dua et, o zaman sana Allah bir binek verecek, merkep, at veya katır verecek.o zaman sana Allah bir binek verecek, merkep, at veya katır verecek. Komşuma daha çok ver diye dua et." diye rüyada söyleyince, "Aman aman istemem, vazgeçtim.Komşuma daha çok ver diye dua et." diye rüyada söyleyince, "Aman aman istemem, vazgeçtim. Ben zaten onun bir tane bineği olduğuna tahammül edemiyorum, iki tane olunca hırsımdan çatlarım, Ben zaten onun bir tane bineği olduğuna tahammül edemiyorum, iki tane olunca hırsımdan çatlarım, vazgeçtim, kendime hayvan filan istemiyorum, onun iki tane olmasın." demiş.vazgeçtim, kendime hayvan filan istemiyorum, onun iki tane olmasın." demiş. Kıskanç bak, rüyada nasıl çıktı ortaya, cevabında komşusunu kıskanıyor.Kıskanç bak, rüyada nasıl çıktı ortaya, cevabında komşusunu kıskanıyor. Komşusunun [hayvanını] kıskanıyor, razı değil, hâlbuki Allah ona vermiş, Komşusunun [hayvanını] kıskanıyor, razı değil, hâlbuki Allah ona vermiş, daha çok versin, gözünü çek be mübarek, tamah etme, aldırma, gönlün zengin olsun.daha çok versin, gözünü çek be mübarek, tamah etme, aldırma, gönlün zengin olsun. Ona veren Allah bana da verir, daha çok versin de, yani bu terbiyede olması lazım. Ona veren Allah bana da verir, daha çok versin de, yani bu terbiyede olması lazım.

Allah bizi dünyaya takılıp, aldanıp, âhireti unutanlardan etmesin. Allah bizi dünyaya takılıp, aldanıp, âhireti unutanlardan etmesin. Âbitlerden, zahitlerden, ariflerden, kâmillerden eylesin.Âbitlerden, zahitlerden, ariflerden, kâmillerden eylesin. İnsanların elindekilere göz dikip insanlardan uman, insanların malına mülküne tamah eden,İnsanların elindekilere göz dikip insanlardan uman, insanların malına mülküne tamah eden, ondan menfaat bekleyenlerden de etmesin. İyyâke na'budu ve iyyâke nestaîn sırrına erdirsin.ondan menfaat bekleyenlerden de etmesin.

İyyâke na'budu ve iyyâke nestaîn sırrına erdirsin.
Ancak sana ibadet ederiz, sadece senden yardım isteriz Yâ Rabbi diye sadece Rabbimiz'den istemeyi;Ancak sana ibadet ederiz, sadece senden yardım isteriz Yâ Rabbi diye sadece Rabbimiz'den istemeyi; kimsenin malında, mülkünde, mevkisinde, makamında gözü olmamayı nasip eylesin. kimsenin malında, mülkünde, mevkisinde, makamında gözü olmamayı nasip eylesin. Cennetiyle cümlenizi, cümlemizi şereflendirsin.Cennetiyle cümlenizi, cümlemizi şereflendirsin. Şu caminin çatısı altında bizi böylece topladığı gibiŞu caminin çatısı altında bizi böylece topladığı gibi Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-Hamd'i altında da toplasın. Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-Hamd'i altında da toplasın. Şu hadislerini, sözlerini okuduğumuz Peygamber Efendimiz'e Firdevs-i Âlâ'da bizi komşu eylesin.Şu hadislerini, sözlerini okuduğumuz Peygamber Efendimiz'e Firdevs-i Âlâ'da bizi komşu eylesin. Rüyalarımızda gül cemalini çok çok, sık sık görmeyi nasip eylesin.Rüyalarımızda gül cemalini çok çok, sık sık görmeyi nasip eylesin. Şefaatine nâil eylesin, iki cihanda sevdiklerinizle beraber cümlenizi,Şefaatine nâil eylesin, iki cihanda sevdiklerinizle beraber cümlenizi, sevdiklerimizle beraber cümlemizi bahtiyar eylesin.sevdiklerimizle beraber cümlemizi bahtiyar eylesin. Bildiğimiz bilmediğimiz hayırlara nâil eylesin, cemaliyle müşerref eylesin. Bildiğimiz bilmediğimiz hayırlara nâil eylesin, cemaliyle müşerref eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha… Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2