Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Yemek Yemenin Âdâbı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Zilka'de 1406 / 27.07.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mescidde Özel Yer Edinmeyin!, Hayvanın Usulünce Kesilmesi, Yemeğin Üç Parmakla Yenilmesi, Sol Elle Yemeyin, İçmeyin!, Sakın Yönetici Olma! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Yemek Yemenin Âdâbı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Zilka'de 1406 / 27.07.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mescidde Özel Yer Edinmeyin!, Hayvanın Usulünce Kesilmesi, Yemeğin Üç Parmakla Yenilmesi, Sol Elle Yemeyin, İçmeyin!, Sakın Yönetici Olma! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhîVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'du Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'du

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalaletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasılı ve külle dalaletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi's-sahîhi'l-muttasılı ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ile'n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Lâ te'kül müttekien ve lâ alâ ğırbalin ve lâ tettehızenne mine'l-mescidi musallenLâ te'kül müttekien ve lâ alâ ğırbalin ve lâ tettehızenne mine'l-mescidi musallen lâ tusallî illâ fîhi ve lâ tetehattâ rıkâbe'n-nâsi yevme'l-cumuatilâ tusallî illâ fîhi ve lâ tetehattâ rıkâbe'n-nâsi yevme'l-cumuati fe-yec'alekallâhu cisren lehüm yevme'l-kıyâmeti. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. fe-yec'alekallâhu cisren lehüm yevme'l-kıyâmeti.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.
Allahu Teâlâ hazretleri dünyanın ve âhiretin her türlü hayırlarına sizleri ve bizleri nâil eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri dünyanın ve âhiretin her türlü hayırlarına sizleri ve bizleri nâil eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir demet,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadislerinden bir demet, feyz almamıza vesile olsun, sohbetimiz şereflensin diye okuyup izah etmek içinfeyz almamıza vesile olsun, sohbetimiz şereflensin diye okuyup izah etmek için burada toplanmış bulunuyoruz. Allah niyetlerimizi halis eylesin.burada toplanmış bulunuyoruz. Allah niyetlerimizi halis eylesin. Halis niyetlerimize göre ecr-i cezil ile cümlemizi mükâfatlandırsın. Halis niyetlerimize göre ecr-i cezil ile cümlemizi mükâfatlandırsın.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın, ümmetliğimizin bir ifadesi olmak üzere, onun ruhuna ve cümle âlinin, ashabının, etbâının,ümmetliğimizin bir ifadesi olmak üzere, onun ruhuna ve cümle âlinin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına ayrı ayrı dereceleri üzere hediye olsun diye;ahbabının ruhlarına ayrı ayrı dereceleri üzere hediye olsun diye; sâir enbiyâ, mürselîn, evliyâullah ve mukarrabînin, bilhassasâir enbiyâ, mürselîn, evliyâullah ve mukarrabînin, bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan ulemâ-i muhakkıkîn, verese-i enbiyâ,Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan ulemâ-i muhakkıkîn, verese-i enbiyâ, sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ruhlarına; sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin ruhlarına; Ebû Bekr-i Sıddîk, Aliyy-i Murtazâ ve sair sahabeden rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaînEbû Bekr-i Sıddîk, Aliyy-i Murtazâ ve sair sahabeden rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn müteselsilen hocamız, üstadımız Muhammed Zahid Kotku hazretlerine kadar güzerân eylemiş olanmüteselsilen hocamız, üstadımız Muhammed Zahid Kotku hazretlerine kadar güzerân eylemiş olan cümle din büyüklerimizin, alimlerimizin ruhlarına hediye olsun diye;cümle din büyüklerimizin, alimlerimizin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri fethetmiş olan fatih ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin, bu beldeleri fethetmiş olan fatih ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayrât u hasenât sahiplerinin ve bilhassamücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; cümle hayrât u hasenât sahiplerinin ve bilhassa içinde toplanıp şu hadis dersini yapabildiğimiz caminin bu ana gelinceye kadariçinde toplanıp şu hadis dersini yapabildiğimiz caminin bu ana gelinceye kadar ayakta kalmasına sebep olmuş olan bânisinin, tamircilerinin ve içinden güzerân eylemiş olanayakta kalmasına sebep olmuş olan bânisinin, tamircilerinin ve içinden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin, cemaatlerin ruhlarına hediye olsun diye; imamların, hatiplerin, cemaatlerin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadisleri dinlemek üzere bu mescitte toplanmış bulunanuzaktan yakından bu hadisleri dinlemek üzere bu mescitte toplanmış bulunan siz vefalı kardeşlerimizin de âhirete intikal eylemiş olan cümle geçmişlerinin siz vefalı kardeşlerimizin de âhirete intikal eylemiş olan cümle geçmişlerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; yaşayan biz müslümanların dave yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; yaşayan biz müslümanların da Rabbimizin rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamızaRabbimizin rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamıza ve Peygamber Efendimiz'in şefaatine ermemize vesile olsun diyeve Peygamber Efendimiz'in şefaatine ermemize vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerif okuyup öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerif okuyup öyle başlayalım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuş ki;

Lâ te'kül müttekien. "Yan yatıp yaslanmış olarak yemek yeme!"Lâ te'kül müttekien. "Yan yatıp yaslanmış olarak yemek yeme!" Sofranın bir adabı var, kendini derle topla bakalım. Bir tarafa dayanmış, yaslanmış tarzda yemek yeme...Sofranın bir adabı var, kendini derle topla bakalım. Bir tarafa dayanmış, yaslanmış tarzda yemek yeme... Ve lâ alâ ğırbalin. "Kalbur gibi bir şeyin üstüne oturarak da yeme." O zamanlar için sandalye yok tabi. Ve lâ alâ ğırbalin. "Kalbur gibi bir şeyin üstüne oturarak da yeme." O zamanlar için sandalye yok tabi.

Baş tarafta yemeğe saygı göstererek usûlü ile yemeyi emretmiş. Sonra buyuruyor ki; Baş tarafta yemeğe saygı göstererek usûlü ile yemeyi emretmiş. Sonra buyuruyor ki;

Ve lâ tettehızenne mine'l-mescidi müsallen lâ tusallî illâ fîhi.Ve lâ tettehızenne mine'l-mescidi müsallen lâ tusallî illâ fîhi. "Mescitte muayyen bir yer belleyip de orada namaz kılma.""Mescitte muayyen bir yer belleyip de orada namaz kılma." Hani başka bir yerde kılmaya gönlü razı olmuyor. İlle bir yer bellemiş, oraya gidecek; öyle şey yok.Hani başka bir yerde kılmaya gönlü razı olmuyor. İlle bir yer bellemiş, oraya gidecek; öyle şey yok. Mescidin her tarafı mescittir. Nerede yer bulursan orada kıl.Mescidin her tarafı mescittir. Nerede yer bulursan orada kıl. "Yer belleyip de mescitte kendine özel yer edinme." buyurmuş. "Yer belleyip de mescitte kendine özel yer edinme." buyurmuş.

Bunların hepsi bir bakıma bir saplantıyı veyahut bir saygısızlığı ifade ediyor.Bunların hepsi bir bakıma bir saplantıyı veyahut bir saygısızlığı ifade ediyor. Yaslanarak yemek yemek filan... Sonra buyurmuş ki; Yaslanarak yemek yemek filan... Sonra buyurmuş ki;

Ve lâ tetehattâ rıkâbe'n-nâsi yevme'l-cumuati.Ve lâ tetehattâ rıkâbe'n-nâsi yevme'l-cumuati. "Cuma gününde insanların omuzlarını adımlayıp adımlayıp atlayıp geçme." Nasıl olur? "Cuma gününde insanların omuzlarını adımlayıp adımlayıp atlayıp geçme."

Nasıl olur?

Cuma günü saflar bağlanır.Cuma günü saflar bağlanır. Arkadan birisi gelir, adamların omuzlarından atlaya atlaya öne kadar gelir.Arkadan birisi gelir, adamların omuzlarından atlaya atlaya öne kadar gelir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunu da yapmasını yasaklamış.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bunu da yapmasını yasaklamış. Bu mevzuda başka hadîs-i şerîfler de var. Burada da arkasından şöyle izah ediyor; Bu mevzuda başka hadîs-i şerîfler de var.

Burada da arkasından şöyle izah ediyor;

Fe-yec'alekallâhu cisren lehüm yevme'l-kıyâmeti. "Ceza olarak,Fe-yec'alekallâhu cisren lehüm yevme'l-kıyâmeti. "Ceza olarak, Allah da seni kıyamet gününde onlara köprü yapmasın."Allah da seni kıyamet gününde onlara köprü yapmasın." Senin onları köprü gibi yapıp da omuzlarından atladığın gibiSenin onları köprü gibi yapıp da omuzlarından atladığın gibi onlar da kıyamet gününde senin üstünden atlayıp onlar da kıyamet gününde senin üstünden atlayıp seni köprü gibi kullanmasınlar istiyorsan cuma günü öyle yapma. Peki nasıl yapacağız? seni köprü gibi kullanmasınlar istiyorsan cuma günü öyle yapma.

Peki nasıl yapacağız?

Yemeği güzelce oturup yiyeceğiz. Bir yere yaslanarak, ağalar gibi kasılarak, gerilerek filan yemeyeceğiz.Yemeği güzelce oturup yiyeceğiz. Bir yere yaslanarak, ağalar gibi kasılarak, gerilerek filan yemeyeceğiz. Mütevazı ve ciddi bir tarzda yiyeceğiz.Mütevazı ve ciddi bir tarzda yiyeceğiz. Mescitte özel yerler yapıp, özel şekiller yapıp özel tutumlara girmeyeceğiz. Mescitte özel yerler yapıp, özel şekiller yapıp özel tutumlara girmeyeceğiz.

Bir de şimdi hatırıma geldi; sandalye modası çıktı. Herkes bir sandalye kapmış;Bir de şimdi hatırıma geldi; sandalye modası çıktı. Herkes bir sandalye kapmış; mescide getiriyor, kenara koyuyor, üstüne oturuyor, namaz kılıyor. mescide getiriyor, kenara koyuyor, üstüne oturuyor, namaz kılıyor.

Sen bu sandalyeyi boynuna takıp her yerde taşıyacak mısın? "Taşıyamam hocam!" Sen bu sandalyeyi boynuna takıp her yerde taşıyacak mısın?

"Taşıyamam hocam!"

Her yerde namaz borç değil mi sana? "Borç hocam." Her yerde namaz borç değil mi sana?

"Borç hocam."

"Peki, her yerde taşıyamayacağına göre mescide ne diye sandalye âdeti getiriyorsun?" "Peki, her yerde taşıyamayacağına göre mescide ne diye sandalye âdeti getiriyorsun?"

Bir yerde otur kıl, bitsin. Anladık eğilemeyeceksin, rükû ve secde yapamayacaksın, tamam.Bir yerde otur kıl, bitsin. Anladık eğilemeyeceksin, rükû ve secde yapamayacaksın, tamam. Kenarda oturduğun yerde kılarsın. Böyle bir adet yok.Kenarda oturduğun yerde kılarsın. Böyle bir adet yok. Şimdi herkes bir sandalye edinmiş, hem de evin yırtık sandalyesini…Şimdi herkes bir sandalye edinmiş, hem de evin yırtık sandalyesini… Benim kaldığım kasabada öyle. Bari güzel bir sandalye getir!Benim kaldığım kasabada öyle. Bari güzel bir sandalye getir! Mescidin manzarasını da bozacak bir sandalye getiriyor oraya koyuyor, oturuyor. Mescidin manzarasını da bozacak bir sandalye getiriyor oraya koyuyor, oturuyor. Lüzum yok!Dinde zorlama yok, ille bir âlet edavat gerekmez.Lüzum yok!Dinde zorlama yok, ille bir âlet edavat gerekmez. Nasıl oturabilirsen, oturduğun yerde namazını kılarsın. Çoğaldı, kimse de bir şey demiyor galiba.Nasıl oturabilirsen, oturduğun yerde namazını kılarsın.

Çoğaldı, kimse de bir şey demiyor galiba.
Ben söylüyorum ki böyle şeyler bidat. Yok böyle bir şey. Oturduğun yerden güzelce namazını kıl.Ben söylüyorum ki böyle şeyler bidat. Yok böyle bir şey. Oturduğun yerden güzelce namazını kıl. Eğilemiyorsan eğilmezsin; gözünle, başınla ima edersin, kılarsın ama öyle şey yok. Eğilemiyorsan eğilmezsin; gözünle, başınla ima edersin, kılarsın ama öyle şey yok.

Sonra saplantı halinde… Mesela adam sabahleyin kalkarmış, gidermiş, dükkânını açarmış.Sonra saplantı halinde… Mesela adam sabahleyin kalkarmış, gidermiş, dükkânını açarmış. Dükkânını açıncaya kadar kimseyle konuşmazmış. Ondan sonra evine gelirmiş. Dükkânını açıncaya kadar kimseyle konuşmazmış. Ondan sonra evine gelirmiş.

Niye konuşmazsın Efendim? "Öyle geliyor içimden." Öyle geliyor yok!Niye konuşmazsın Efendim?

"Öyle geliyor içimden."

Öyle geliyor yok!
Dinimizin emri neyse o var. Onun dışında sana öyle geliyor, bana öyle geliyor,Dinimizin emri neyse o var. Onun dışında sana öyle geliyor, bana öyle geliyor, benim ictihadım öyle, senin ictihadın öyle; herkes bir âdet çıkartırsa bu işler çorba olur.benim ictihadım öyle, senin ictihadın öyle; herkes bir âdet çıkartırsa bu işler çorba olur. Dinin aslı, özelliği yani Peygamber Efendimiz'in zamanındaki safiyeti, temizliği, pırıl pırıllığı kalmaz.Dinin aslı, özelliği yani Peygamber Efendimiz'in zamanındaki safiyeti, temizliği, pırıl pırıllığı kalmaz. Herkes bir şey eklemiş olur ve dinimizin emirleri darmadağın olur. Herkes bir şey eklemiş olur ve dinimizin emirleri darmadağın olur.

Selam verdi mi selam alacaksın. Birisi hatır sordu mu, sorgusuna cevap vereceksin. Selam verdi mi selam alacaksın. Birisi hatır sordu mu, sorgusuna cevap vereceksin.

"Efendim, ben öyle edindim kendi kendime, konuşmam." Olmaz!"Efendim, ben öyle edindim kendi kendime, konuşmam."

Olmaz!
Dinimizde konuşmamak diye bir şey yok, selam verdi mi almak var. Karşındaki darılıyor sana.Dinimizde konuşmamak diye bir şey yok, selam verdi mi almak var. Karşındaki darılıyor sana. "Bu adam nedir? Deli midir, divane midir? Selam veriyoruz, almıyor."Bu adam nedir? Deli midir, divane midir? Selam veriyoruz, almıyor. Hatır soruyoruz, cevap vermiyor." diye onlar yadırgıyorlar. Yadırganacak şeyi ne diye yapıyorsun? Hatır soruyoruz, cevap vermiyor." diye onlar yadırgıyorlar.

Yadırganacak şeyi ne diye yapıyorsun?

Ölçülü olacağız. Burada Peygamber Efendimiz güzel söylemiş, her şeyi güzel de…Ölçülü olacağız. Burada Peygamber Efendimiz güzel söylemiş, her şeyi güzel de… Mescitte adam özel bir yer ediniyor. Başkası oraya geldi mi, yan yan bakıyor; gözüyle yiyecek neredeyse. Mescitte adam özel bir yer ediniyor. Başkası oraya geldi mi, yan yan bakıyor; gözüyle yiyecek neredeyse.

Vay, onun yerine niye o geldi? Canım, o mübarek bilmiyor; affet, kusurunu bağışla.Vay, onun yerine niye o geldi?

Canım, o mübarek bilmiyor; affet, kusurunu bağışla.
Oraya gelmiş, bu sefer senin yerinde kılacak, sen de şu tarafta kılıver. Oraya gelmiş, bu sefer senin yerinde kılacak, sen de şu tarafta kılıver.

"Yok, ille ben orayı bellemiştim, orada kılacağım." Öyle şey yok!"Yok, ille ben orayı bellemiştim, orada kılacağım."

Öyle şey yok!
Buna "saplantı" veya "fikr-i sabit" derler. Buna "saplantı" veya "fikr-i sabit" derler. Bu saplantılara kapı açıldı mı insanı deliliğe divaneliğe kadar götürür. Öyle şey yok!Bu saplantılara kapı açıldı mı insanı deliliğe divaneliğe kadar götürür. Öyle şey yok! Ölçülü müslüman olacaksın. "Efendim! Orası çok sevaplı yerdi." Ölçülü müslüman olacaksın.

"Efendim! Orası çok sevaplı yerdi."

Sevaplı yer de, biraz da kardeşin kullansın. Ondan önce gelseydin, sen kapardın.Sevaplı yer de, biraz da kardeşin kullansın. Ondan önce gelseydin, sen kapardın. İmamın arkası vs. en sevaplı yer ama… Tamam. Bir de bir kardeşimiz var. İmamın arkası vs. en sevaplı yer ama… Tamam.

Bir de bir kardeşimiz var.
Sabah namazlarında burada en önde namaz kılıyor.Sabah namazlarında burada en önde namaz kılıyor. Güzel, dinliyor; ondan sonra kalkıp geriye gidiyor. Ona da lüzum yok.Güzel, dinliyor; ondan sonra kalkıp geriye gidiyor. Ona da lüzum yok. Hazır yeri kazanmışsın, en öndesin, sevaplı bir yer, geriye gitmene de lüzum yok.Hazır yeri kazanmışsın, en öndesin, sevaplı bir yer, geriye gitmene de lüzum yok. Yani sevaplı yeri de boş yere kaçırmana lüzum yok. Yani sevaplı yeri de boş yere kaçırmana lüzum yok.

Bir de insan onu başkasına kızgınlıktan yapıyorsa o zaman günaha da girer.Bir de insan onu başkasına kızgınlıktan yapıyorsa o zaman günaha da girer. Kızgınlıktan olan şeyden günah; sevgiden olan şeyden sevap olur.Kızgınlıktan olan şeyden günah; sevgiden olan şeyden sevap olur. "Haydi kardeşime benim ikramım olsun, sevabı o alsın." derse sevap alır da"Haydi kardeşime benim ikramım olsun, sevabı o alsın." derse sevap alır da kızgınlıktan olursa günah olur. Gönlümüze dikkat edeceğiz. kızgınlıktan olursa günah olur. Gönlümüze dikkat edeceğiz.

Dinimizde, kendi kendimize âdetler çıkartmak yok. Dinimizde, kendi kendimize âdetler çıkartmak yok.

"Şu ağacın etrafında yedi defa dönmeden işime gitmem. Hem işime gittiğim zaman rast geliyor." "Şu ağacın etrafında yedi defa dönmeden işime gitmem. Hem işime gittiğim zaman rast geliyor."

Sen şimdi çok büyük, hatalı bir söz söyledin. İşini sana rast getiren Allahu Teâlâ hazretleridir.Sen şimdi çok büyük, hatalı bir söz söyledin. İşini sana rast getiren Allahu Teâlâ hazretleridir. Senin o ağacın etrafında yedi defa dolanman da bidattir. Bidatten hayır gelmez. Senin o ağacın etrafında yedi defa dolanman da bidattir. Bidatten hayır gelmez.

"Yıldız falına baktım, gazetedeki fala baktım; doğru çıktı." "Yıldız falına baktım, gazetedeki fala baktım; doğru çıktı."

Büyük hatalı söz! Onu tasdik edersen çok büyük günaha girersin. Büyük hatalı söz! Onu tasdik edersen çok büyük günaha girersin.

"Ama benim falımda bugün misafir gelecek demişti, misafir geldi." "Ama benim falımda bugün misafir gelecek demişti, misafir geldi."

Tesadüfen gelebilir, şeytan da getirtir.Tesadüfen gelebilir, şeytan da getirtir. Seni doğru yoldan saptırtmak için, o fala inanasın diye şeytan da getirtir. Seni doğru yoldan saptırtmak için, o fala inanasın diye şeytan da getirtir. Dinimizde fala inanmak, falcının sözünü tasdik etmek yok. Her şeyimizi hadise uygun yapalım.Dinimizde fala inanmak, falcının sözünü tasdik etmek yok. Her şeyimizi hadise uygun yapalım. Efendimiz her şeyleri bize ne güzel anlatmış. Efendimiz her şeyleri bize ne güzel anlatmış. Onun yolunda yürüyelim, sevabı kazanalım, iltifatına erelim.Onun yolunda yürüyelim, sevabı kazanalım, iltifatına erelim. Peygamber Efendimiz'in teveccühünü kazanalım, has ümmeti olmaya bakalım. Peygamber Efendimiz'in teveccühünü kazanalım, has ümmeti olmaya bakalım. Böyle saplantılarla hareket etmeyelim. Sonra, öteki kardeşlerimize de saygı gösterelim.Böyle saplantılarla hareket etmeyelim.

Sonra, öteki kardeşlerimize de saygı gösterelim.
Onlar saf bağlamışlar. Kimseyi incitme!Onlar saf bağlamışlar. Kimseyi incitme! Ne diye onun omzuna basarak, diğerinin ayağına basarak, onu iterek,Ne diye onun omzuna basarak, diğerinin ayağına basarak, onu iterek, bunu kakarak en öne geçiyorsun? bunu kakarak en öne geçiyorsun? Önce gelseydin en öne otururdun, önce gelmediğine göre arkada otur.Önce gelseydin en öne otururdun, önce gelmediğine göre arkada otur. Orada kıl namazını, ne yapalım… Başkasını rahatsız etme. İslâm'da rahatsız etmemek önemli oluyor.Orada kıl namazını, ne yapalım… Başkasını rahatsız etme. İslâm'da rahatsız etmemek önemli oluyor. Hadiste böyle söylendiği halde her cuma bu iş olur. Çünkü dinimizi bilmeyenler var. Hadiste böyle söylendiği halde her cuma bu iş olur. Çünkü dinimizi bilmeyenler var. En arkadan atlaya atlaya, atlaya atlaya en öne gelir. Neden? En arkadan atlaya atlaya, atlaya atlaya en öne gelir.

Neden?

Alışmış orada kılmaya, "bu benim yerim" diye düşünüyor. Mescitte yer edinmek yok. Alışmış orada kılmaya, "bu benim yerim" diye düşünüyor. Mescitte yer edinmek yok.

Lâ te'küli'ş-şerîkate fe-innehâ zebîhatü'ş-şeytâni. Lâ te'küli'ş-şerîkate fe-innehâ zebîhatü'ş-şeytâni.

Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

İki rivayeti var; şerîka veya şerîta. "Bu cins hayvanı yeme, çünkü o şeytanın kesmesidir."İki rivayeti var; şerîka veya şerîta. "Bu cins hayvanı yeme, çünkü o şeytanın kesmesidir." Hocamız'ın rahmetullahi aleyh şerhini, izahını okudum. Şerhte diyor ki; Hocamız'ın rahmetullahi aleyh şerhini, izahını okudum. Şerhte diyor ki;

"Cahiliye devrinde adamlar hayvanın bir yerinden bir yerinden, birazcık birazcık keserlerdi."Cahiliye devrinde adamlar hayvanın bir yerinden bir yerinden, birazcık birazcık keserlerdi. Asıl boynunun tam kesilecek yerini kesmezlerdi. Hayvan o halde ölürdü. Asıl boynunun tam kesilecek yerini kesmezlerdi. Hayvan o halde ölürdü. Malum, iki taraftaki damarları keseceksin, omuriliğe kadar dayandıracaksın. Malum, iki taraftaki damarları keseceksin, omuriliğe kadar dayandıracaksın. Biraz kanı aktıktan sonra omuriliği de kesip ayıracaksın.Biraz kanı aktıktan sonra omuriliği de kesip ayıracaksın. Onlar derinden kesmeyip hafifçe kesip hayvana çok eza verdiklerinden dolayı o çeşit uygun olmuyor.Onlar derinden kesmeyip hafifçe kesip hayvana çok eza verdiklerinden dolayı o çeşit uygun olmuyor. Peygamber Efendimiz, 'Bıçağınızı bileyin.' diyor Peygamber Efendimiz, 'Bıçağınızı bileyin.' diyor ve başka hadîs-i şerîflerde de, 'Hayvana eziyet etmeyin.' diye tavsiyeleri var.ve başka hadîs-i şerîflerde de, 'Hayvana eziyet etmeyin.' diye tavsiyeleri var. Yarısı kesilmiş, hafifçe kesilmiş, yarım bırakılmış bir halde, debelene debeleneYarısı kesilmiş, hafifçe kesilmiş, yarım bırakılmış bir halde, debelene debelene uzun zaman hayatta kalan yaralı hayvan, o halde tabii ölmüş gibi oluyor. uzun zaman hayatta kalan yaralı hayvan, o halde tabii ölmüş gibi oluyor. Yani, 'Cahiliye devrinin âdetlerindendir, öyle yapmayın. Artık bizim zamanımızda böyle şeyler olmaz.Yani, 'Cahiliye devrinin âdetlerindendir, öyle yapmayın. Artık bizim zamanımızda böyle şeyler olmaz. Çünkü bu, şeytanın kesmesidir. Şeytanın kurbanıdır, öylesini yemeyin.' diyor." Çünkü bu, şeytanın kesmesidir. Şeytanın kurbanıdır, öylesini yemeyin.' diyor."

Lâ te'külû bihâteyni ve eşâra bi'l-ibhâmi ve'l-müşîreti, külû bi-selâsin fe-innehâ sünnetünLâ te'külû bihâteyni ve eşâra bi'l-ibhâmi ve'l-müşîreti, külû bi-selâsin fe-innehâ sünnetün ve lâ te'külû bi'l-hamsi fe-innehâ ekletü'l-ağrâbi. ve lâ te'külû bi'l-hamsi fe-innehâ ekletü'l-ağrâbi.

İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan, Peygamber Efendimizİbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan, Peygamber Efendimiz baş parmakla işaret parmağını göstererek buyurmuş ki; "Bu ikisi ile yemek yemeyin, üçüyle yiyin." baş parmakla işaret parmağını göstererek buyurmuş ki;


"Bu ikisi ile yemek yemeyin, üçüyle yiyin."

İkisi ile tutturup orta parmağı da [katarak] yenilecek, diye tarif buyurmuş.İkisi ile tutturup orta parmağı da [katarak] yenilecek, diye tarif buyurmuş. Üçüyle yemek sünnettir. Yani uygun olan ikisiyle tutup,Üçüyle yemek sünnettir. Yani uygun olan ikisiyle tutup, üçüncüsüyle kolaylaştırıp lokmayı öyle almak, yemek sünnet oluyor.üçüncüsüyle kolaylaştırıp lokmayı öyle almak, yemek sünnet oluyor. Hepsiyle birden almak da [uygun değil]… Araplar bazı yemekleri öyle yerler.Hepsiyle birden almak da [uygun değil]… Araplar bazı yemekleri öyle yerler. Bizim memlekette dedelerimiz bize sünnet olan şekli güzelce öğretmişler de,Bizim memlekette dedelerimiz bize sünnet olan şekli güzelce öğretmişler de, orada hepsiyle yemek bedevilerin âdetidir. Peygamber Efendimiz, "Öyle de yemeyin." diyor.orada hepsiyle yemek bedevilerin âdetidir. Peygamber Efendimiz, "Öyle de yemeyin." diyor. İki parmağı ile tutturacak, üçüncüyle kolaylaştıracak, öyle yiyecek, diye tarif buyurmuş. İki parmağı ile tutturacak, üçüncüyle kolaylaştıracak, öyle yiyecek, diye tarif buyurmuş.

Lâ te'külû bi-şşimâliküm ve lâ teşrebû bi-şimalüküm. Lâ te'külû bi-şşimâliküm ve lâ teşrebû bi-şimalüküm.

Peygamber Efendimiz, "Sol elinizle yemeyin, sol elinizle içmeyin.Peygamber Efendimiz, "Sol elinizle yemeyin, sol elinizle içmeyin. Çünkü şeytan soluyla yer, soluyla içer." diyor. Çünkü şeytan soluyla yer, soluyla içer." diyor.

Şimdi bizim ülkemizde lokantaya giderseniz, önünüze tabak koyarlar;Şimdi bizim ülkemizde lokantaya giderseniz, önünüze tabak koyarlar; sol tarafa çatalı, sağ tarafa bıçağı ve kaşığı koyarlar. sol tarafa çatalı, sağ tarafa bıçağı ve kaşığı koyarlar. Yani sağ eline bıçağı, sol eline çatalı alacaksın, keseceksin, batıracaksın ve sol elinle yiyeceksin. Yani sağ eline bıçağı, sol eline çatalı alacaksın, keseceksin, batıracaksın ve sol elinle yiyeceksin.

Neden? Avrupalının âdeti, töresi her şeyiyle bize geçmiştir.Neden?

Avrupalının âdeti, töresi her şeyiyle bize geçmiştir.
Halbuki bizim her şeyimizin markası başkadır.Halbuki bizim her şeyimizin markası başkadır. Bizim yememizin, içmemizin, selamlaşmamızın, oturmamızın, kalkmamızın,Bizim yememizin, içmemizin, selamlaşmamızın, oturmamızın, kalkmamızın, ailevi ve ticari işlerimizin hepsinin markası İslâm'dır. ailevi ve ticari işlerimizin hepsinin markası İslâm'dır.

Şimdi bu markaların hepsi bitmiş, yerine Avrupa'dan giyim gelmiş.Şimdi bu markaların hepsi bitmiş, yerine Avrupa'dan giyim gelmiş. Eskiden, dedelerimizin zamanında yakalı gömlekler yoktu. Şimdi hiç yakasız gömlek giyen yoktur.Eskiden, dedelerimizin zamanında yakalı gömlekler yoktu. Şimdi hiç yakasız gömlek giyen yoktur. Bugün ben dahil -bana öyle rastlamış- yakalı gömlek… Bunun adı eskiden Frenk gömleğiydi.Bugün ben dahil -bana öyle rastlamış- yakalı gömlek… Bunun adı eskiden Frenk gömleğiydi. Dedelerimizinki böyle değildi, yaşlılar bilirler. Şimdi Frenk gömleğini herkes giyiyor. Dedelerimizinki böyle değildi, yaşlılar bilirler. Şimdi Frenk gömleğini herkes giyiyor.

Pantolon eskiden böyle değildi. Daracık!Pantolon eskiden böyle değildi. Daracık! Birazcık diz çöktüğün zaman şurası çektirtiyor, burası çektirtiyor; terde, sıcakta yapış yapış oluyoruz.Birazcık diz çöktüğün zaman şurası çektirtiyor, burası çektirtiyor; terde, sıcakta yapış yapış oluyoruz. Frenk pantolonu bu. Dedelerimizinki boldu. Bununla ata nasıl binsin dedelerimiz? Frenk pantolonu bu. Dedelerimizinki boldu.

Bununla ata nasıl binsin dedelerimiz?

Ayağını kaldırdığı zaman apış arası "cart" diye yırtılırdı, bu daracık pantolonla. Ayağını kaldırdığı zaman apış arası "cart" diye yırtılırdı, bu daracık pantolonla.

Nasıl düşmanla çarpışsın? Biraz şöyle yapsa, biraz böyle yapsa bir yerinden patlardı.Nasıl düşmanla çarpışsın?

Biraz şöyle yapsa, biraz böyle yapsa bir yerinden patlardı.
Yani bol, güzel bir şalvar; ata atladığı zaman [rahat eder]… Bol güzel bir gömlek…Yani bol, güzel bir şalvar; ata atladığı zaman [rahat eder]… Bol güzel bir gömlek… Yani her şey kendi yaşayışımıza uygundu. Biz şimdi bir kültür değişimi içindeyiz.Yani her şey kendi yaşayışımıza uygundu.

Biz şimdi bir kültür değişimi içindeyiz.
Her şeyimiz değişiyor. Dedelerimizin her şeyini bırakıyor, Batı'dan alıyoruz. Batı dediğimiz kim? Her şeyimiz değişiyor. Dedelerimizin her şeyini bırakıyor, Batı'dan alıyoruz.

Batı dediğimiz kim?

Yunanlı, Romalı menşeli Batı kültürü… İki temeli var;Yunanlı, Romalı menşeli Batı kültürü… İki temeli var; birisi her zaman kavga ettiğimiz Yunanistan, birisi Roma. Bu ikisinden kaynaklanan Batı medeniyeti…birisi her zaman kavga ettiğimiz Yunanistan, birisi Roma. Bu ikisinden kaynaklanan Batı medeniyeti… Adamların geliştirdiği her şey makbulümüz; el tutması, selam vermesi,Adamların geliştirdiği her şey makbulümüz; el tutması, selam vermesi, oturması kalkması, yemesi içmesi… Bu kadar şahsiyetsizlik olmaz! İnsanın inat için yapmaması lazım. oturması kalkması, yemesi içmesi… Bu kadar şahsiyetsizlik olmaz! İnsanın inat için yapmaması lazım.

Neden? "Benim kendi şahsiyetim var.Neden?

"Benim kendi şahsiyetim var.
Ben başkasını taklit etmek zorunda değilim." diye yapmaması lazım. Ben başkasını taklit etmek zorunda değilim." diye yapmaması lazım.

Kaldı ki bir de inceliyoruz, bakıyoruz ki bizimki daha güzelmiş.Kaldı ki bir de inceliyoruz, bakıyoruz ki bizimki daha güzelmiş. Mesela Almanya'da bizim Süreyya Bey kardeşimize birisi sormuş; Mesela Almanya'da bizim Süreyya Bey kardeşimize birisi sormuş;

"Benim pantolonum mu daha iyidir, yoksa bol şalvar mı?" "Benim pantolonum mu daha iyidir, yoksa bol şalvar mı?"

"Elbette pantolon daha iyidir." demiş. O da modern tahsil gören bir kardeş olarak…"Elbette pantolon daha iyidir." demiş. O da modern tahsil gören bir kardeş olarak… "O zaman ben öyle cevap verdim." diyor. Alman demiş ki; "Yanılıyorsun! Şalvar daha iyidir."O zaman ben öyle cevap verdim." diyor. Alman demiş ki;

"Yanılıyorsun! Şalvar daha iyidir.
Şu faydası vardır, şu faydası vardır, şu faydası vardır…" Bilmem kaç tane fayda saymış. Şu faydası vardır, şu faydası vardır, şu faydası vardır…" Bilmem kaç tane fayda saymış. "İlk önce alay ediyor sandım, sonra baktım, gayet ciddi." diyor. Yani, "Eskimez, sıhhatli, vs." demiş. "İlk önce alay ediyor sandım, sonra baktım, gayet ciddi." diyor. Yani, "Eskimez, sıhhatli, vs." demiş.

Adamlar faydayı düşünüyorlar. Dikkat edilirse mesela, faydalı buldukları herşeyi alıyorlar.Adamlar faydayı düşünüyorlar. Dikkat edilirse mesela, faydalı buldukları herşeyi alıyorlar. İcabında şalvar modasını bile alıyor. İcabında "şark usûlü" diyor, "şark odası" diyor, İcabında şalvar modasını bile alıyor. İcabında "şark usûlü" diyor, "şark odası" diyor, "şark hamamı" diyor, "şark kahvesi" diyor; uygun gördüğü şeyi alıyor."şark hamamı" diyor, "şark kahvesi" diyor; uygun gördüğü şeyi alıyor. Ama biz uygun gördüğümüz şeyi kontrol etmiyoruz. "Şu iyidir, şu kötüdür." demiyoruz. Ama biz uygun gördüğümüz şeyi kontrol etmiyoruz. "Şu iyidir, şu kötüdür." demiyoruz.

Naylona herkes nasıl sarıldı bir ara! Naylon gömlekler, naylon çoraplar...Naylona herkes nasıl sarıldı bir ara! Naylon gömlekler, naylon çoraplar... Sonra hepimizin ayağı hastalandı, kaşıntı olmaya başladı.Sonra hepimizin ayağı hastalandı, kaşıntı olmaya başladı. O zaman yün çorabın, pamuk elbisenin kıymetini anladık. Dedelerimiz bir ayrı medeniyetti.O zaman yün çorabın, pamuk elbisenin kıymetini anladık.

Dedelerimiz bir ayrı medeniyetti.
Onlar dünyayı İslâmî esasa göre tanzim etmişlerdi. Batı ayrı bir medeniyet.Onlar dünyayı İslâmî esasa göre tanzim etmişlerdi. Batı ayrı bir medeniyet. Batı medeniyeti ve Osmanlı medeniyeti iki ayrı medeniyetti.Batı medeniyeti ve Osmanlı medeniyeti iki ayrı medeniyetti. Biz kendi medeniyetimizin içinde tutarlı bir durumdaydık.Biz kendi medeniyetimizin içinde tutarlı bir durumdaydık. Evimiz, bahçe tarzımız, haremliğimiz, selamlığımız, büyüğe saygımız,Evimiz, bahçe tarzımız, haremliğimiz, selamlığımız, büyüğe saygımız, küçüğe sevgimiz, yardımlaşma anlayışımız vesaire… Avrupa'da bu yoktu. küçüğe sevgimiz, yardımlaşma anlayışımız vesaire… Avrupa'da bu yoktu. İşçinin patrona saygısı, patronun işçiye sevgisi… Bunlar, Avrupa'da olmayan şeyler. İşçinin patrona saygısı, patronun işçiye sevgisi… Bunlar, Avrupa'da olmayan şeyler.

Biz, bizim iyi şeyleri tamamen bıraktık ve oranın kötü şeylerini aldık.Biz, bizim iyi şeyleri tamamen bıraktık ve oranın kötü şeylerini aldık. Her şeyimiz onlara benzedi. Bu arada da sanki çok önemliymiş gibi sol elimizle yemeği aldık. Her şeyimiz onlara benzedi. Bu arada da sanki çok önemliymiş gibi sol elimizle yemeği aldık.

Halbuki sol elini mi daha kolay kullanırsın, sağ elini mi? "Sağ elimi kullanıyorum."Halbuki sol elini mi daha kolay kullanırsın, sağ elini mi?

"Sağ elimi kullanıyorum."
Umumiyetle insanların %95'i, belki daha fazlası sağ elini kullanır. Umumiyetle insanların %95'i, belki daha fazlası sağ elini kullanır. Taşı sağ eliyle atar, yazıyı sağ eliyle yazar, işi sağ eliyle yapar. Taşı sağ eliyle atar, yazıyı sağ eliyle yazar, işi sağ eliyle yapar.

Peki, bu yemek işini niye sol elinle yaptırtıyorsun?Peki, bu yemek işini niye sol elinle yaptırtıyorsun? Şaşırıp da çatalı, bıçağı yanlışlıkla dudağına batırasın diye mi? Yani niye? Mantık yok! Şaşırıp da çatalı, bıçağı yanlışlıkla dudağına batırasın diye mi? Yani niye?

Mantık yok!

Biz mesela arabada yolun sağından gidiyoruz. Ben yolun sağından gidiyorum,Biz mesela arabada yolun sağından gidiyoruz. Ben yolun sağından gidiyorum, karşıdaki de sağından gidiyor; her şeyimiz trafikte sağ. İngiltere solundan gidiyor. karşıdaki de sağından gidiyor; her şeyimiz trafikte sağ. İngiltere solundan gidiyor. Huyunu bırakmıyor. Hep soldan gidiyor, yolun solundan gidiyor; karşıdaki de soldan geliyor. Neden? Huyunu bırakmıyor. Hep soldan gidiyor, yolun solundan gidiyor; karşıdaki de soldan geliyor.

Neden?

Öyle tutturmuş, inat ediyor, bırakmıyor. Öyle tutturmuş, inat ediyor, bırakmıyor.

Bizim ondalık sistem ölçü sistemimiz var; metre sistemi, gram sistemi vs.Bizim ondalık sistem ölçü sistemimiz var; metre sistemi, gram sistemi vs. Onun kendisinin başka bir ölçü sistemi var, onu inadından bırakmıyor. Onun kendisinin başka bir ölçü sistemi var, onu inadından bırakmıyor. Şu kadar inç, şu kadar yarda, şu kadar fit filan diye kendi usulünü [koruyor]…Şu kadar inç, şu kadar yarda, şu kadar fit filan diye kendi usulünü [koruyor]… Libre diyor, bilmem ne diyor; sen de, "Allah Allah! Bu kaç grammış?" diyeLibre diyor, bilmem ne diyor; sen de, "Allah Allah! Bu kaç grammış?" diye cetvelden karşılığını arıyorsun. Ama İngiliz, bırakmıyor. cetvelden karşılığını arıyorsun. Ama İngiliz, bırakmıyor.

Niye bırakmıyor? Konuşuyorlar kendi aralarında veNiye bırakmıyor?

Konuşuyorlar kendi aralarında ve
"Biz, bunu bırakırsak kendi kültürümüzden fedakarlık yapmış oluruz." diyorlar."Biz, bunu bırakırsak kendi kültürümüzden fedakarlık yapmış oluruz." diyorlar. Biz bunları anlamamışız, bilememişiz; ne kadar güzel şey varsa bırakmış, Biz bunları anlamamışız, bilememişiz; ne kadar güzel şey varsa bırakmış, ne kadar kötü şey varsa almışız. Şimdi cezasını çekiyoruz. ne kadar kötü şey varsa almışız. Şimdi cezasını çekiyoruz.

Allah rızası için söyleyin; namusluluk mu iyi, namussuzluk mu iyi?Allah rızası için söyleyin; namusluluk mu iyi, namussuzluk mu iyi? Bir kadının evine bağlı olması mı iyi, serçe kuşu gibi herkesin yanına konması, göçmesi mi iyi? Bir kadının evine bağlı olması mı iyi, serçe kuşu gibi herkesin yanına konması, göçmesi mi iyi? Bizim örfümüz, töremiz, terbiyemiz mi iyi, ötekisi mi iyi? İyileri bırakmış, kötüleri almışız.Bizim örfümüz, töremiz, terbiyemiz mi iyi, ötekisi mi iyi?

İyileri bırakmış, kötüleri almışız.
Allah bizi ıslah eylesin.Allah bizi ıslah eylesin. Bizim yolumuz Peygamber Efendimiz'in yoludur, inşaallah her işimizi öyle yapalım. Bizim yolumuz Peygamber Efendimiz'in yoludur, inşaallah her işimizi öyle yapalım.

Eskiden, çocukken bazı şeylere utanırdım ben. Mesela namaz vakti geçecek, namaz kılacak yer yok.Eskiden, çocukken bazı şeylere utanırdım ben. Mesela namaz vakti geçecek, namaz kılacak yer yok. Utanırdım; nerede kılacağım, ne yapacağım filan…Utanırdım; nerede kılacağım, ne yapacağım filan… Sonradan aklıma geldi, "Ben bu namazı kaçırsam, Allah'tan utanmam lazım!Sonradan aklıma geldi, "Ben bu namazı kaçırsam, Allah'tan utanmam lazım! Çünkü vaktinde kılamazsam namaz kaçıyor. Ben bu çimende bu namazı kılarım." "Allahu Ekber!" Çünkü vaktinde kılamazsam namaz kaçıyor. Ben bu çimende bu namazı kılarım."

"Allahu Ekber!"

Çimende namaz kıldım sonra. Hastanede namaz kılma yeri yapmamışlar, ben de çimende namazı kıldım. Çimende namaz kıldım sonra. Hastanede namaz kılma yeri yapmamışlar, ben de çimende namazı kıldım.

Eskiden başkası görecek diye utanıyordum. İnsan hak bildiği şeyi yapmakta utanmama durumuna gelmeli.Eskiden başkası görecek diye utanıyordum. İnsan hak bildiği şeyi yapmakta utanmama durumuna gelmeli. Doğru bildiği şeyi yapma durumuna gelmeli.Doğru bildiği şeyi yapma durumuna gelmeli. Buna Kurân-ı Kerîm'de, âyet-i kerîmede "mü'minlerin vasıfları" olarak deniliyor ki; Buna Kurân-ı Kerîm'de, âyet-i kerîmede "mü'minlerin vasıfları" olarak deniliyor ki;

Ve lâ yehâfûne levmete lâimin. Müslüman hak bildiği yolda, şahsiyetle, vakarla, ciddiyetle,Ve lâ yehâfûne levmete lâimin. Müslüman hak bildiği yolda, şahsiyetle, vakarla, ciddiyetle, güzel ahlâkla, düşünceli, mütefekkirâne bildiği yolda dosdoğru yürürgüzel ahlâkla, düşünceli, mütefekkirâne bildiği yolda dosdoğru yürür ve kınayanın kınamasından kokmaz, çekinmez. ve kınayanın kınamasından kokmaz, çekinmez.

"Sen aptal mısın niye bu parayı verdin? Çantayı bulmuşsun, sahibine niye verdin?" "Sen aptal mısın niye bu parayı verdin? Çantayı bulmuşsun, sahibine niye verdin?"

"Ben veririm! Milyonlar da olsa veririm! Çünkü ben haram mal yemem."Ben veririm! Milyonlar da olsa veririm! Çünkü ben haram mal yemem. Ben başkasının hakkını çiğnemek istemem." gibi... Elhamdülillah, yolumuz güzeldir.Ben başkasının hakkını çiğnemek istemem." gibi...

Elhamdülillah, yolumuz güzeldir.
Biz bunu yaptığımız zaman, asırlar boyu dünya üzerinde mutlu yaşadık. Tecrübe ile sabit.Biz bunu yaptığımız zaman, asırlar boyu dünya üzerinde mutlu yaşadık. Tecrübe ile sabit. Ve âhiretimiz de mutlu olacak. Onlar daha hala çalkantı halindeler.Ve âhiretimiz de mutlu olacak. Onlar daha hala çalkantı halindeler. Hala kendi memleketlerinde nizamlarını doğru düzgün kuramadılar. Komünizmi onlar çıkarttı.Hala kendi memleketlerinde nizamlarını doğru düzgün kuramadılar.

Komünizmi onlar çıkarttı.
Komünizm Rusya'ya gitti de, biz Batı'yı kapitalist biliyoruz. Komünizm Rusya'ya gitti de, biz Batı'yı kapitalist biliyoruz. Komünizmin de babası Batı, başka değil ki. Ortaya başkası çıkartmadı, onlar çıkarttı. Neden? Komünizmin de babası Batı, başka değil ki. Ortaya başkası çıkartmadı, onlar çıkarttı.

Neden?

Kapitalizmin zulmünden komünizm zulmü doğdu. Bir aşırıdan öteki aşırı dünyaya geliyor.Kapitalizmin zulmünden komünizm zulmü doğdu. Bir aşırıdan öteki aşırı dünyaya geliyor. Çünkü kapitalizmde merhametsiz bir patron ve sömürebildiği kadar sömürebildiği işçi gurubu vardı.Çünkü kapitalizmde merhametsiz bir patron ve sömürebildiği kadar sömürebildiği işçi gurubu vardı. Bu sefer işçiler, patronlara karşı teşkilatlandılar. Bu sefer işçiler, patronlara karşı teşkilatlandılar. Bu sefer işçiler sömürebildiği kadar başkalarını sömürme durumunda...Bu sefer işçiler sömürebildiği kadar başkalarını sömürme durumunda... İnsanların şahsiyetlerini engelleme durumuna geldiler. Bizim öyle değil!İnsanların şahsiyetlerini engelleme durumuna geldiler.

Bizim öyle değil!
Bizde her şey hak ve ölçü esasına göre. Biz karşımızdaki adamı kendi yerimize koyarız, ona acırız.Bizde her şey hak ve ölçü esasına göre. Biz karşımızdaki adamı kendi yerimize koyarız, ona acırız. Biz merhamet eder, işimizi öyle yaparız. İslâm böyle... Onun için biz bu güzel yolu bırakmayalım.Biz merhamet eder, işimizi öyle yaparız. İslâm böyle... Onun için biz bu güzel yolu bırakmayalım. Hem dünyada kâr ederiz, hem âhirette. Onların arayıp bulamadıkları nizam bizim elimizde. Hem dünyada kâr ederiz, hem âhirette. Onların arayıp bulamadıkları nizam bizim elimizde.

Kardeşlerim! Onların bir kısmı bu nizamın iyiliğini anlayıp müslüman oluyor.Kardeşlerim!

Onların bir kısmı bu nizamın iyiliğini anlayıp müslüman oluyor.
Onların bir kısmı müslüman olup dururken senin burada elinde bulunan nimetin kadrini bilmeyip deOnların bir kısmı müslüman olup dururken senin burada elinde bulunan nimetin kadrini bilmeyip de gidip onların âdetini taklit etmenden büyük şaşkınlık olur mu? gidip onların âdetini taklit etmenden büyük şaşkınlık olur mu?

Şimdi hadîs-i şerîfteki meseleye gelelim. Ben sağ elimle yiyorum, Avrupalı sol eliyle yiyor. Şimdi hadîs-i şerîfteki meseleye gelelim. Ben sağ elimle yiyorum, Avrupalı sol eliyle yiyor.

Ne olur? Kıyamet mi kopar? Ben sağ elimle yedim diye kıyamet mi kopar, geri mi kalırım? Ne olur? Kıyamet mi kopar? Ben sağ elimle yedim diye kıyamet mi kopar, geri mi kalırım?

Hayır! Hiç öyle bir şey yok. Ben hür düşündüğüm zaman ileri giderim.Hayır! Hiç öyle bir şey yok. Ben hür düşündüğüm zaman ileri giderim. Ben ölçülü düşündüğüm ve güzel olanı bulup onu yaptığım zaman kendimi geliştiririm, ileri giderim.Ben ölçülü düşündüğüm ve güzel olanı bulup onu yaptığım zaman kendimi geliştiririm, ileri giderim. "İlle bu böyle olacak." diye saplandığım zaman geri kalırım. "İlle bu böyle olacak." diye saplandığım zaman geri kalırım. Onun için ölçülü, dengeli, düşüne taşına; elimizdeki nimetlerin,Onun için ölçülü, dengeli, düşüne taşına; elimizdeki nimetlerin, doğru yolumuzun kıymetini bilici olmalıyız. Bizim bir kusurumuz, başka sistemleri incelememişiz. doğru yolumuzun kıymetini bilici olmalıyız.

Bizim bir kusurumuz, başka sistemleri incelememişiz.

Yahudilik nedir? Bilmiyoruz. Ama İsrail'in yaptıklarından gör işte;Yahudilik nedir?

Bilmiyoruz. Ama İsrail'in yaptıklarından gör işte;
her gün zulüm, her gün zulüm, her gün zulüm… Ortadoğu'da yapılanı gör, Amerika'da yapılanı gör... her gün zulüm, her gün zulüm, her gün zulüm… Ortadoğu'da yapılanı gör, Amerika'da yapılanı gör...

Hıristiyanlık nedir? Görmemişiz. Dikkat edersen görürsün. İşte Avrupa!Hıristiyanlık nedir?

Görmemişiz. Dikkat edersen görürsün. İşte Avrupa!
Asırlar boyu, İslâm'la karşılaşmadan evvelki halleri gün gibi ortada.Asırlar boyu, İslâm'la karşılaşmadan evvelki halleri gün gibi ortada. İşte Hindistan; işte Budizm, işte Hinduizm… Hepsi ortada. İslâm en güzeli.İşte Hindistan; işte Budizm, işte Hinduizm… Hepsi ortada. İslâm en güzeli. Mukayese etsek o zaman âşık olacağız. Tekrar dönüp, "Vay benim elimdeki nimet ne güzelmiş!" diyeceğiz. Mukayese etsek o zaman âşık olacağız. Tekrar dönüp, "Vay benim elimdeki nimet ne güzelmiş!" diyeceğiz.

Allah cümlemizi elimizdeki nimetin kadrini bilenlerden eylesin. Allah cümlemizi elimizdeki nimetin kadrini bilenlerden eylesin.

Enes radıyallahu anh'ten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yeni bir hadisine geldik: Enes radıyallahu anh'ten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yeni bir hadisine geldik:

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Çok dikkatle dinleyin. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Çok dikkatle dinleyin. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Lâ te'merenne. "Sakın, iki kişinin başına emir olma." Yani velev iki kişicik bile olsa;Lâ te'merenne. "Sakın, iki kişinin başına emir olma." Yani velev iki kişicik bile olsa; sen de onların başına emir, komutan, başkan, idareci, reis durumuna geçecek olsan…sen de onların başına emir, komutan, başkan, idareci, reis durumuna geçecek olsan… Peygamber Efendimiz, "Sakın ha! İki kişinin bile başına başkan olma." diyor. Ve arkasından buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz, "Sakın ha! İki kişinin bile başına başkan olma." diyor. Ve arkasından buyuruyor ki;

Ve lâ tekaddemehümâ. "Onlardan öne geçme." Neden böyle dedi? Ve lâ tekaddemehümâ. "Onlardan öne geçme."

Neden böyle dedi?

Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine de bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki: Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine de bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki:

"Yâ Ebû Zer! Sen iyi bir insansın, ben seni seviyorum. Sen zayıf, naif bir kimsesin."Yâ Ebû Zer! Sen iyi bir insansın, ben seni seviyorum. Sen zayıf, naif bir kimsesin. Sakın iki kişiye bile imam olma. Sakın onların önüne geçme.Sakın iki kişiye bile imam olma. Sakın onların önüne geçme. Sakın yetimin malına idareci durumuna geçme." Niye? Sakın yetimin malına idareci durumuna geçme."

Niye?

Tehlikeli ve veballi olduğu, sorumluluk olduğu için…Tehlikeli ve veballi olduğu, sorumluluk olduğu için… Güzel yapamadığı zaman âhirette cezası büyük olduğu için…Güzel yapamadığı zaman âhirette cezası büyük olduğu için… Peygamber Efendimiz, insanların âhiretteki saadetini düşündüğünden,Peygamber Efendimiz, insanların âhiretteki saadetini düşündüğünden, "Varsın bu dünyada lalettayin, sade, sıfatsız bir vatandaş ol"Varsın bu dünyada lalettayin, sade, sıfatsız bir vatandaş ol ama vebal yüklenme." diye tavsiye ediyor. Başkan olmak çok tehlikelidir.ama vebal yüklenme." diye tavsiye ediyor.

Başkan olmak çok tehlikelidir.
Reis olmak çok veballidir. Bir işin başına geçmiş olmak; vali olmak, reisicumhur olmak öyle…Reis olmak çok veballidir. Bir işin başına geçmiş olmak; vali olmak, reisicumhur olmak öyle… Koca bir milletin vebali insanın omzundadır. Hocamızın bantını hiç unutmuyorum.Koca bir milletin vebali insanın omzundadır. Hocamızın bantını hiç unutmuyorum. Kendisi, kendi sesiyle diyor ki; Kendisi, kendi sesiyle diyor ki;

"Bir insanın kendi kendine heves edip de şeyhlik yapmaya kalkması deliliktir." Neden? "Bir insanın kendi kendine heves edip de şeyhlik yapmaya kalkması deliliktir."

Neden?

Çok büyük bir vebal de ondan. "Ancak vazifelenmiş olmak müstesna." diyor. Vazife olunca emir oluyor. Çok büyük bir vebal de ondan.

"Ancak vazifelenmiş olmak müstesna." diyor. Vazife olunca emir oluyor.

"Gel buraya!" "Buyur efendim." "Yap şu işi!" "Başüstüne efendim." "Gel buraya!"

"Buyur efendim."

"Yap şu işi!"

"Başüstüne efendim."

Emir olması durumu ayrı. Aksi taktirde bu işler yapılacak işler değil.Emir olması durumu ayrı. Aksi taktirde bu işler yapılacak işler değil. En iyisi bir kenarda kendi başın rahat [olursun].En iyisi bir kenarda kendi başın rahat [olursun]. Eğer vebal duygusu içindeyse yukarıdaki adamların gece uykusu kalmaz. Hazreti Ömer ne diyor? Eğer vebal duygusu içindeyse yukarıdaki adamların gece uykusu kalmaz.

Hazreti Ömer ne diyor?

"Dicle'nin kenarında bir kurt bir kuzuyu çalsa Ömer mesul…""Dicle'nin kenarında bir kurt bir kuzuyu çalsa Ömer mesul…" Geceleyin uyku uyumayıp, "Ben bu kavmin başındayım." diye dolaşıyor. Geceleyin uyku uyumayıp, "Ben bu kavmin başındayım." diye dolaşıyor.

Başkan olmak çok zordur.Başkan olmak çok zordur. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde bildiriliyor ki; "Başkan, emir, reis olanların hepsiPeygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde bildiriliyor ki;

"Başkan, emir, reis olanların hepsi
kıyamet gününde hesaba elleri bağlı olarak getirilecekler." Hani mevkuf gibi getirilecekler.kıyamet gününde hesaba elleri bağlı olarak getirilecekler."

Hani mevkuf gibi getirilecekler.
Ancak hesabı düzgün çıkarsa elleri çözülecek, öyle kurtulacaklar.Ancak hesabı düzgün çıkarsa elleri çözülecek, öyle kurtulacaklar. Aksi taktirde büyük veballer olacak. Aksi taktirde büyük veballer olacak. Onun için Peygamber Efendimiz, "Sakın iki kişiye bile emir olma." diyor. Onun için Peygamber Efendimiz, "Sakın iki kişiye bile emir olma." diyor.

Peki, o emir olmasın, bu emir olmasın; bu memleketin, bu ümmetin işlerini, hayr u hasenâtı,Peki, o emir olmasın, bu emir olmasın; bu memleketin, bu ümmetin işlerini, hayr u hasenâtı, irşadı vesairi kim yapacak? Tabii o vazifeye ehil olan insanlar o vazifeyi alacaklar, yapacaklar.irşadı vesairi kim yapacak?

Tabii o vazifeye ehil olan insanlar o vazifeyi alacaklar, yapacaklar.
Vazife istenmez, teveccüh edip geldiği ve "Sen şunu yapacaksın." dendiği zaman boyun bükülecek;Vazife istenmez, teveccüh edip geldiği ve "Sen şunu yapacaksın." dendiği zaman boyun bükülecek; "Yâ Rabbi! Ben bu vazifeye layık değilim ama başıma bu emir geldi, bu vazife yüklendi. "Yâ Rabbi! Ben bu vazifeye layık değilim ama başıma bu emir geldi, bu vazife yüklendi. Sen bana yardım et." denilecek, elinden geldiği kadar çırpınacak.Sen bana yardım et." denilecek, elinden geldiği kadar çırpınacak. O zaman mânevî yardım olur ve o işin sevabı da çok olur. O zaman mânevî yardım olur ve o işin sevabı da çok olur.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi mevki makam hırsından azade eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi mevki makam hırsından azade eylesin. Dünya ve âhirette her türlü sorumluluklardan, tehlikelerden, veballerden bizleri pak eylesin. Dünya ve âhirette her türlü sorumluluklardan, tehlikelerden, veballerden bizleri pak eylesin. Huzuruna sevdiği ve razı olduğu kullar olarak varmayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği ve razı olduğu kullar olarak varmayı nasip eylesin.

Bu, emirliği ve başa geçmeyi kendisi isteyenlere bir ihtar.Bu, emirliği ve başa geçmeyi kendisi isteyenlere bir ihtar. Ama bir grup, bir insanın başına geliyorlar, "İlle bunu yapacaksın." diye söylüyorlar.Ama bir grup, bir insanın başına geliyorlar, "İlle bunu yapacaksın." diye söylüyorlar. O zaman o iş yapılacak. O da Allah'a sığınır, yapar. O zaman o iş yapılacak. O da Allah'a sığınır, yapar.

Acizane ben mesele iyi anlaşılsın diye, kendi başıma gelmiş bir hadiseyi anlatayım.Acizane ben mesele iyi anlaşılsın diye, kendi başıma gelmiş bir hadiseyi anlatayım. Üniversitede daha genç bir hocayım. Üniversitede daha genç bir hocayım. Bana geldiler ve "Filanca üniversitenin gece bölümünde şu dersi vereceksin." dediler.Bana geldiler ve "Filanca üniversitenin gece bölümünde şu dersi vereceksin." dediler. Gittim, kocaman bir müessese. Baktım, talebelerin yaşları benden büyük. Gittim, kocaman bir müessese. Baktım, talebelerin yaşları benden büyük. Gece bölümü olduğu için her yaştan insan -hatta yaşlı insanlar, emekliGece bölümü olduğu için her yaştan insan -hatta yaşlı insanlar, emekli veyahut vazifeli subayların akşam serbest olanları bile- geliyor.veyahut vazifeli subayların akşam serbest olanları bile- geliyor. "Ben kim, bunlara hocalık yapmak kim?" dedim, vazifeyi reddettim."Ben kim, bunlara hocalık yapmak kim?" dedim, vazifeyi reddettim. "Ben bu vazifeyi yapamam." dedim, fakültedeki odama geldim, oturdum. "Ben bu vazifeyi yapamam." dedim, fakültedeki odama geldim, oturdum.

Birkaç gün sonra üç tane profesör arkadaş odama geldiler; Birkaç gün sonra üç tane profesör arkadaş odama geldiler;

"Selamun aleyküm." "Aleyküm selam." "Biz sana tercih hakkı bırakmadık. Bu hizmet yapılacak."Selamun aleyküm."

"Aleyküm selam."

"Biz sana tercih hakkı bırakmadık. Bu hizmet yapılacak.
Bu hizmeti yapacak başka kimse yok. Bunu mecburen sen yapacaksın." dediler. Bu hizmeti yapacak başka kimse yok. Bunu mecburen sen yapacaksın." dediler.

"Ben yapamam, gücüm yetmez. Zor bir iş. Yaşları benden büyük insanlar filan…" "Ben yapamam, gücüm yetmez. Zor bir iş. Yaşları benden büyük insanlar filan…"

"Yok!" dediler. "Vazife!.. Vazifeden kaçmak olmaz." Boynumuzu büktük, yapmaya gayret ettik."Yok!" dediler. "Vazife!.. Vazifeden kaçmak olmaz."

Boynumuzu büktük, yapmaya gayret ettik.
O işin içine yani vazifeye bizi zorla tayin ettiler. Elhamdülillah orada çok da tecrübe kazandık,O işin içine yani vazifeye bizi zorla tayin ettiler. Elhamdülillah orada çok da tecrübe kazandık, çok faydası oldu; bilgi ve tecrübe bakımından. Sayısız hürmete şayan talebeler kazandık. çok faydası oldu; bilgi ve tecrübe bakımından. Sayısız hürmete şayan talebeler kazandık. Talebelerimizin içinde nice kıymetli kimseler vardı. Talebelerimizin içinde nice kıymetli kimseler vardı.

Demek istiyorum ki bir vazife istenmeden gelirse hayırlı oluyor. O zaman yaparsın.Demek istiyorum ki bir vazife istenmeden gelirse hayırlı oluyor. O zaman yaparsın. Ama kendin de bu işlerin peşine koşup talip oldun mu o zaman çok zordur.Ama kendin de bu işlerin peşine koşup talip oldun mu o zaman çok zordur. Aslında talip olunacak şeyler değil. "Kendi işine bak, daha ne istiyorsun?" diyeAslında talip olunacak şeyler değil. "Kendi işine bak, daha ne istiyorsun?" diye insanın kendisini bu gibi şeylerden sakınması lazım. insanın kendisini bu gibi şeylerden sakınması lazım.

Biliyorsunuz; mezhep imamlarımız kendilerine kadılık yapmak teklif edildiği haldeBiliyorsunuz; mezhep imamlarımız kendilerine kadılık yapmak teklif edildiği halde hapse girmeyi tercih ettiler de o veballi işleri yüklenmediler.hapse girmeyi tercih ettiler de o veballi işleri yüklenmediler. Onun için eskiler, dünya mevki makamına hemen mal bulmuş mağribî gibi atılmamışlardır.Onun için eskiler, dünya mevki makamına hemen mal bulmuş mağribî gibi atılmamışlardır. Daima vebalinden korkup çekinmişlerdir. Biz de vebal duygusu ile hareket edelim. Daima vebalinden korkup çekinmişlerdir. Biz de vebal duygusu ile hareket edelim.

Lâ te'mur bi'l-ma'rûfi ve lâ tenhe ani'l-münkeri hattâ tekûne âlimen ve ta'leme mâ te'mürü bihî. Lâ te'mur bi'l-ma'rûfi ve lâ tenhe ani'l-münkeri hattâ tekûne âlimen ve ta'leme mâ te'mürü bihî.

İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

"Emr-i ma'ruf nehy-i münkeri, söylediğin konuyu bilmeden yapma!" "Emr-i ma'ruf nehy-i münkeri, söylediğin konuyu bilmeden yapma!"

Emr-i ma'ruf; iyi, aklın ve şeriatin uygun gördüğü bir şeyi yapmayı teşvik etmek,Emr-i ma'ruf; iyi, aklın ve şeriatin uygun gördüğü bir şeyi yapmayı teşvik etmek, söylemek, yaptırmaya çalışmak. söylemek, yaptırmaya çalışmak. Nehy-i münker de aklın ve şeriatin uygun görmediği bir şeyi yaptırmamak içinNehy-i münker de aklın ve şeriatin uygun görmediği bir şeyi yaptırmamak için her türlü imkânı kullanarak kötülüğü engellemeye çalışmak. Müslümanın farzlarından birisi bu. her türlü imkânı kullanarak kötülüğü engellemeye çalışmak. Müslümanın farzlarından birisi bu.

Her müslümanın boynunun borcu olan farzlar var.Her müslümanın boynunun borcu olan farzlar var. O farzlardan birisi de emr-i ma'ruf nehy-i münker; iyiliği yaptırmaya, kötülüğü yaptırmamaya çalışmak. O farzlardan birisi de emr-i ma'ruf nehy-i münker; iyiliği yaptırmaya, kötülüğü yaptırmamaya çalışmak. Ana yapısı bu. Bunu kim yapacak? Ana yapısı bu.

Bunu kim yapacak?

Derecesine göre herkesin kendine göre bir çalışma sahası vardır daDerecesine göre herkesin kendine göre bir çalışma sahası vardır da emr-i ma'ruf nehy-i münker yapacak kişinin konuştuğu konuyu bilmesi lazım.emr-i ma'ruf nehy-i münker yapacak kişinin konuştuğu konuyu bilmesi lazım. Bilmese hata eder, söylediği adamın karşısında küçük düşer, söylediği şeyler yanlış olur.Bilmese hata eder, söylediği adamın karşısında küçük düşer, söylediği şeyler yanlış olur. Mesela, "Şunu şöyle yapma, bu günah." filan der, o da der ki, "Kardeşim, niye günah olsun?Mesela, "Şunu şöyle yapma, bu günah." filan der, o da der ki, "Kardeşim, niye günah olsun? İşte hadîs-i şerîfte şöyle var." İnsan mahcup olur. Umre'de elimize bir kitap geçti; Şevkânî. İşte hadîs-i şerîfte şöyle var." İnsan mahcup olur.

Umre'de elimize bir kitap geçti; Şevkânî.
Mescide koymuşlar, karıştırdık, bir şeyler araştırmıştık, konuya baktık.Mescide koymuşlar, karıştırdık, bir şeyler araştırmıştık, konuya baktık. Şevkânî, oranın mezhebinin, Suudi Arabistan'daki insanların muteber saydığı bir alim.Şevkânî, oranın mezhebinin, Suudi Arabistan'daki insanların muteber saydığı bir alim. Kitabına itibar ediyorlar, kitaplarını beğendikleri bir alim… Orada diyor ki; Kitabına itibar ediyorlar, kitaplarını beğendikleri bir alim… Orada diyor ki;

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri rükn-i Yemâniyi öptü, yanağını koydu." "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri rükn-i Yemâniyi öptü, yanağını koydu."

Hacer-i Esved'in olduğu köşeden bir evvelki köşe, rükn-i Yemâni köşesineHacer-i Esved'in olduğu köşeden bir evvelki köşe, rükn-i Yemâni köşesine Peygamber Efendimiz hem elini sürmüş, istilam etmiş hem yanağını koymuş, öpmüş. Peygamber Efendimiz hem elini sürmüş, istilam etmiş hem yanağını koymuş, öpmüş. Orada melekler var, orası mübarek, kıymetli bir köşe. Orada melekler var, orası mübarek, kıymetli bir köşe.

Bu hadîs-i şerîfe göre bizim kardeşlerimizden bir tanesi de tavaf esnasında rükn-i Yemâniyi öpmüş.Bu hadîs-i şerîfe göre bizim kardeşlerimizden bir tanesi de tavaf esnasında rükn-i Yemâniyi öpmüş. Hemen oradaki vazifeli Arap, "Hâzâ haram, hâzâ haram" diye bağırmaya başlamış. Hemen oradaki vazifeli Arap, "Hâzâ haram, hâzâ haram" diye bağırmaya başlamış. "Haram! Bu yaptığın şey doğru değil. Taş öpülür mü?" filan diyor. "Haram! Bu yaptığın şey doğru değil. Taş öpülür mü?" filan diyor. Anladık lalettayin taş öpülmez ama bu Kâbe'nin köşesi.Anladık lalettayin taş öpülmez ama bu Kâbe'nin köşesi. Sonra Peygamber Efendimiz öpmeseydi ben de öpmezdim.Sonra Peygamber Efendimiz öpmeseydi ben de öpmezdim. Peygamber Efendimiz öptü diye öpüyoruz. Haramı helali biz de senin kadar biliriz. Peygamber Efendimiz öptü diye öpüyoruz. Haramı helali biz de senin kadar biliriz. Sen bizi ne sanıyorsun? Dağdan inme, dini hiç bilmeyen bir kimse mi sanıyorsun? Sen bizi ne sanıyorsun? Dağdan inme, dini hiç bilmeyen bir kimse mi sanıyorsun?

Bizim kardeşimiz de çok mütebessim, güleç yüzlü bir kimse. O da gülmüş, dönmüş; Bizim kardeşimiz de çok mütebessim, güleç yüzlü bir kimse. O da gülmüş, dönmüş;

"Peygamber Efendimiz'in hadisinde var bu. Ben bunu hadise uygun olarak yapıyorum." demiş. "Peygamber Efendimiz'in hadisinde var bu. Ben bunu hadise uygun olarak yapıyorum." demiş.

O da hala; "Yok öyle şey." diye, -Arapça lâ- kesip atıyor, tutuyor. O da hala; "Yok öyle şey." diye, -Arapça lâ- kesip atıyor, tutuyor.

Olmaz. Olmaz.

Bak, burada ne diyor Peygamber Efendimiz? "Emr-i ma'ruf nehy-i münker yaparken,Bak, burada ne diyor Peygamber Efendimiz?

"Emr-i ma'ruf nehy-i münker yaparken,
yaptığın konuyu bileceksin." Adam eline kırbacı, sopayı alıyor; pat pat pat hacılara vuruyor. yaptığın konuyu bileceksin."

Adam eline kırbacı, sopayı alıyor; pat pat pat hacılara vuruyor.

"Burayı öpme! Şöyle yapma! Böyle yapma!" Sen bu konuyu bilmiyorsun, yapma işte."Burayı öpme! Şöyle yapma! Böyle yapma!"

Sen bu konuyu bilmiyorsun, yapma işte.
Bilmediğin konuya böyle karışma. İnsan bildiği şeyi konuşacak.Bilmediğin konuya böyle karışma. İnsan bildiği şeyi konuşacak. Efendimiz'in tavsiyesi de böyle, akıl mantık da bunu böyle gösteriyor.Efendimiz'in tavsiyesi de böyle, akıl mantık da bunu böyle gösteriyor. Biz de inşaallah bilmediğimiz konularda konuşmayalım. Biz de inşaallah bilmediğimiz konularda konuşmayalım.

Mesela burada geçti ki bir alim için ayağa kalkılır.Hadîs-i şerîften misalleri var.Mesela burada geçti ki bir alim için ayağa kalkılır.Hadîs-i şerîften misalleri var. Peygamber Efendimiz kendisi Medinelilere buyuruyor ki; Kûmû li-seyyidiküm. "Efendiniz için ayağa kalkın." Peygamber Efendimiz kendisi Medinelilere buyuruyor ki;

Kûmû li-seyyidiküm. "Efendiniz için ayağa kalkın."

Sa'd hazretleri gelirken, "Onun için ayağa kalkın." diye ashâbına kendisi emrediyor.Sa'd hazretleri gelirken, "Onun için ayağa kalkın." diye ashâbına kendisi emrediyor. Fatımatü'z-Zehra radıyallahu anha eve geldiği zaman kendisi kalkardı.Fatımatü'z-Zehra radıyallahu anha eve geldiği zaman kendisi kalkardı. Demek ki sevgiden, saygıdan bir kimseye ayağa kalmak var. Demek ki sevgiden, saygıdan bir kimseye ayağa kalmak var.

Peygamber Efendimiz bir kere de içeri girdiği zaman sahâbe-i kirâm ayağa kalkınca dedi ki; Peygamber Efendimiz bir kere de içeri girdiği zaman sahâbe-i kirâm ayağa kalkınca dedi ki;

Lâ tekûmû lî, kemâ tekûmû li-ba'di'l-eâcib.Lâ tekûmû lî, kemâ tekûmû li-ba'di'l-eâcib. "Bazı yabancılara kalktığınız gibi benim için ayağa kalkmayın.""Bazı yabancılara kalktığınız gibi benim için ayağa kalkmayın." Yani, "Lüzum yok, ikide bir de girip çıktıkça benim için kalkmayın." diye Efendimiz öyle söyledi.Yani, "Lüzum yok, ikide bir de girip çıktıkça benim için kalkmayın." diye Efendimiz öyle söyledi. Ama hürmet edilen, sevilen bir kimseye kalkmak vardır. Onun için, "Kalkma, haramdır." sözü Ama hürmet edilen, sevilen bir kimseye kalkmak vardır. Onun için, "Kalkma, haramdır." sözü bilinmeden söylenmiş bir söz oluyor, o da doğru olmuyor. bilinmeden söylenmiş bir söz oluyor, o da doğru olmuyor. Demek ki bir insanın "yap" ve "yapma" dediği şeyin hadisten ve âyetten delilini bilmesi lazım. Demek ki bir insanın "yap" ve "yapma" dediği şeyin hadisten ve âyetten delilini bilmesi lazım.

Bizim fakültede bir kızcağız vardı, Allah ıslah eylesin, başka yerlere gitti,Bizim fakültede bir kızcağız vardı, Allah ıslah eylesin, başka yerlere gitti, ünvanı doçent oldu, profesör oldu filan… ünvanı doçent oldu, profesör oldu filan… Bizim arkadaşımızla münakaşa etmiş de saçma sapan konuşmuş. Mesela bizim kardeşimiz demiş ki; Bizim arkadaşımızla münakaşa etmiş de saçma sapan konuşmuş. Mesela bizim kardeşimiz demiş ki;

"Başörtüsü var." Şam'da okumuş, Arapçası var, bilgisi var, her şeyi yerli yerinde."Başörtüsü var."

Şam'da okumuş, Arapçası var, bilgisi var, her şeyi yerli yerinde.
"Başörtüsü Kurân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme ile sabit." diyor. O bizim şaşkın kızcağız, "Mensuh!" demiş. "Başörtüsü Kurân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme ile sabit." diyor. O bizim şaşkın kızcağız, "Mensuh!" demiş.

Tabi karşısındaki hoca. O da demiş ki; "Sen nasıl mensuh dersin?Tabi karşısındaki hoca. O da demiş ki;

"Sen nasıl mensuh dersin?
Mensuh olması için nâsih bir âyet olması lazım. Söyle bakalım o âyeti." Mensuh olması için nâsih bir âyet olması lazım. Söyle bakalım o âyeti."

O âyeti söyleyememiş. Mensuh âyet için, âyeti mensuh eden bir nâsih âyet olması lazım.O âyeti söyleyememiş. Mensuh âyet için, âyeti mensuh eden bir nâsih âyet olması lazım. Bir şey bilmiyor ki! Bir "mensuh" kelimesi kulağına nereden girmişse girmiş.Bir şey bilmiyor ki! Bir "mensuh" kelimesi kulağına nereden girmişse girmiş. Kulağına kar suyu kaçar gibi bir yerden "mensuh âyetler var" diye bir şey kaçmış, Kulağına kar suyu kaçar gibi bir yerden "mensuh âyetler var" diye bir şey kaçmış, "Bu âyet mensuhtur." diyor, atıyor. Ama karşısındaki [bilgisiz] insan değil ki; "Bu âyet mensuhtur." diyor, atıyor.

Ama karşısındaki [bilgisiz] insan değil ki;

"Siz Arapça bilir misiniz? Al bakalım elimdeki usûl-i fıkıh kitabını."Siz Arapça bilir misiniz? Al bakalım elimdeki usûl-i fıkıh kitabını. Aç bakalım, bir satırını oku bakalım…" Arapça bilmiyor. Aç bakalım, bir satırını oku bakalım…"

Arapça bilmiyor.

"Sen müctehide misin? İctihat yapmaya selahiyetin, kabiliyetin var mı?" Yok! "Sen müctehide misin? İctihat yapmaya selahiyetin, kabiliyetin var mı?"

Yok!

"Bunu bile okuyamadıktan sonra yapamazsın."Bunu bile okuyamadıktan sonra yapamazsın. Size bazı ünvanları veriyorlar, o aldığınız bazı ünvanlarla yalan yanlış şeyler söylüyorsunuz.Size bazı ünvanları veriyorlar, o aldığınız bazı ünvanlarla yalan yanlış şeyler söylüyorsunuz. Bilmediğin konulara karışma." demiş, yüzüne karşı. Bilmediğin konulara karışma." demiş, yüzüne karşı.

İnsan bildiği konuya karışsın, bilmediği konuya karışmasın.İnsan bildiği konuya karışsın, bilmediği konuya karışmasın. Şimdi ben gidip de doktora, elinde neşteri varken, "Oradan kesme, buradan kes." desem,Şimdi ben gidip de doktora, elinde neşteri varken, "Oradan kesme, buradan kes." desem, alimallah beni hasta bakıcılar alırlar, dışarı atarlar, karakola bile verirler. alimallah beni hasta bakıcılar alırlar, dışarı atarlar, karakola bile verirler. "Sen hocasın, hocalığını bil. Ameliyathanede işin ne?" derler."Sen hocasın, hocalığını bil. Ameliyathanede işin ne?" derler. Dini konularda herkes eline bıçağı, bıçağı değil baltayı, otomatik elektrikli testereyi almış geliyor.Dini konularda herkes eline bıçağı, bıçağı değil baltayı, otomatik elektrikli testereyi almış geliyor. Dinin neresini tuttursa orasını kesip gidiyor; burası yok, burası nâsih, burası mensuh, Dinin neresini tuttursa orasını kesip gidiyor; burası yok, burası nâsih, burası mensuh, burası iptal, burası çağ değişti, burası zaman değişti… Budaya budaya dinde bir şey kalmaz ki! burası iptal, burası çağ değişti, burası zaman değişti… Budaya budaya dinde bir şey kalmaz ki! Sen böyle yaparsan dinin aslı kalmaz. Dinin aslı Kur'ân-ı Kerîm'dir, farzlardır. Sen böyle yaparsan dinin aslı kalmaz.

Dinin aslı Kur'ân-ı Kerîm'dir, farzlardır.
Bunları kimse değiştiremez! Hakkında nass-ı kâtı' olan şeyi kimse değiştiremez.Bunları kimse değiştiremez! Hakkında nass-ı kâtı' olan şeyi kimse değiştiremez. İctihat var ama ictihadın da usûlü, yeri, sahası, kaynakları var. İşkembeden atmakla olmaz ki… İctihat var ama ictihadın da usûlü, yeri, sahası, kaynakları var. İşkembeden atmakla olmaz ki… İlim işidir bu, ince bir iştir. Her mesleğin erbabı var. Eczacının işine kimseyi karıştırmazlar. İlim işidir bu, ince bir iştir.

Her mesleğin erbabı var. Eczacının işine kimseyi karıştırmazlar.

Neden? Yanlış ilaç verdiği zaman hasta ölür diye.Neden?

Yanlış ilaç verdiği zaman hasta ölür diye.
Dine müdahale edildiği zaman yanlış bilgiyle bu halkı öldüreceksin.Dine müdahale edildiği zaman yanlış bilgiyle bu halkı öldüreceksin. Mâneviyâtı ölecek; kominist, ruhsuz, şahsiyetsiz, kozmopolit bir insan, dejenere bir tip olacak.Mâneviyâtı ölecek; kominist, ruhsuz, şahsiyetsiz, kozmopolit bir insan, dejenere bir tip olacak. Aile, baba, hoca tanımayacak, sevgi saygı kalmayacak.Aile, baba, hoca tanımayacak, sevgi saygı kalmayacak. Bunun mâneviyâtını öldürme; bu da bir öldürmek... Bu daha beter öldürmek çünkü âhireti de ölüyor.Bunun mâneviyâtını öldürme; bu da bir öldürmek... Bu daha beter öldürmek çünkü âhireti de ölüyor. Ama herkes dinden konuşuyor. Geçen gün gazetenin birisi yazmış. Ama herkes dinden konuşuyor.

Geçen gün gazetenin birisi yazmış.
Kızlar ve erkekler beraberce karma Kur'an kursu yapmaya başladık. Karma Kur'an kursu olmaz ki!..Kızlar ve erkekler beraberce karma Kur'an kursu yapmaya başladık. Karma Kur'an kursu olmaz ki!.. Kız ayrı, erkek ayrı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hz. Fatımatü'z-Zehrâ'nın Kız ayrı, erkek ayrı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hz. Fatımatü'z-Zehrâ'nın evine yanında sahabeden birkaç kişi ile giderken dışarıdan sesleniyor ve diyor ki; evine yanında sahabeden birkaç kişi ile giderken dışarıdan sesleniyor ve diyor ki;

"Kızım! Yanımda birkaç kişi var, perdenin arkasına geç." "Kızım! Yanımda birkaç kişi var, perdenin arkasına geç."

Fatımatü'z-Zehrâ hazretleri elbette örtülüdür ama evin içinde perdenin arkasına...Fatımatü'z-Zehrâ hazretleri elbette örtülüdür ama evin içinde perdenin arkasına... Yani öteki odaya geç demek ister gibi. O zaman tabii odalar yok, bölmeler yok;Yani öteki odaya geç demek ister gibi. O zaman tabii odalar yok, bölmeler yok; evin içinde bir perde var, "Öbür tarafına geç." diyor. evin içinde bir perde var, "Öbür tarafına geç." diyor. Birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kendi zât-ı şerifi,Birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in kendi zât-ı şerifi, birisi Peygamber Efendimiz'in cennet hatunlarının efendisi olan mübarek kızı Fatımatü'z-Zehrâ anamız,birisi Peygamber Efendimiz'in cennet hatunlarının efendisi olan mübarek kızı Fatımatü'z-Zehrâ anamız, ötekiler de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek,ötekiler de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek, her birisi yıldız gibi olan sahabileri... Bunlardan bir kötülük beklenir mi? Beklenmez! her birisi yıldız gibi olan sahabileri...

Bunlardan bir kötülük beklenir mi?

Beklenmez!

Peygamber Efendimiz niye, "Perdenin arkasına geç." dedi? Usul öyle olduğu için.Peygamber Efendimiz niye, "Perdenin arkasına geç." dedi?

Usul öyle olduğu için.
Sadece o meclis için değil; kâide kıyamete kadar her yer için cari olsun diye…Sadece o meclis için değil; kâide kıyamete kadar her yer için cari olsun diye… Yoksa onlardan bir kötülük gelmez. Bizim fakültede hocaların bazıları dediler ki; Yoksa onlardan bir kötülük gelmez.

Bizim fakültede hocaların bazıları dediler ki;

"Efendim! Biz bir aile gibiyiz; açılın, saçılın." Olmaz!"Efendim! Biz bir aile gibiyiz; açılın, saçılın."

Olmaz!
"Hocamsın, baş üstünde yerin var, güzel ama olmaz!" Usule aykırı. "Hocamsın, baş üstünde yerin var, güzel ama olmaz!" Usule aykırı. Ben halkımızın biraz içindeyim. Bana mektuplar geliyor.Ben halkımızın biraz içindeyim. Bana mektuplar geliyor. O mektupların içinde öyle dehşetli şeyler duyuyorum ki, öyle acaip şeyler yazılıyor ki…O mektupların içinde öyle dehşetli şeyler duyuyorum ki, öyle acaip şeyler yazılıyor ki… Allah korusun! Erkek kardeşinin karısı ile gizli münasebetleri olanlar oluyor,Allah korusun! Erkek kardeşinin karısı ile gizli münasebetleri olanlar oluyor, kocasından kaçıp gelen misafirin odasına gidenler oluyor… Allah korusun!kocasından kaçıp gelen misafirin odasına gidenler oluyor… Allah korusun! Bunlar bana gelmiş mektuplarda… Kimseye ismen açmıyorum.Bunlar bana gelmiş mektuplarda… Kimseye ismen açmıyorum. Veyahut şahsın kendisi söylüyor, "Hocam! Bende şöyle bir kusur kabahat,Veyahut şahsın kendisi söylüyor, "Hocam! Bende şöyle bir kusur kabahat, şöyle bir edepsizlik var." diyor. Bana dert yanıyor. Hasta! "Hastayım ben hocam.şöyle bir edepsizlik var." diyor. Bana dert yanıyor. Hasta! "Hastayım ben hocam. Bu benim bir illetim. Ben bu illetten nasıl kurtulabilirim? Şöyle kötü bir huyum var. Bu benim bir illetim. Ben bu illetten nasıl kurtulabilirim? Şöyle kötü bir huyum var. Lut kavminin huyu gibi kötü bir huyum var. Bilmem ne huyum var…" diyor. Lut kavminin huyu gibi kötü bir huyum var. Bilmem ne huyum var…" diyor.

Dinimiz tek bir şahıs için inmiyor. Dinimiz bütün insanlığa indiği için insanların çoğunun daDinimiz tek bir şahıs için inmiyor. Dinimiz bütün insanlığa indiği için insanların çoğunun da hâlet-i rûhiyesi mâlum olduğundan… Usûl, kötülük ortaya çıkmadan kötülüğe meydan vermemek...hâlet-i rûhiyesi mâlum olduğundan… Usûl, kötülük ortaya çıkmadan kötülüğe meydan vermemek... Usûl bu.Usûl bu. Nasıl biz cereyan başka yere kaçak yapmasın diye cereyanın her tarafını örtüyoruz. Nasıl biz cereyan başka yere kaçak yapmasın diye cereyanın her tarafını örtüyoruz.

"Olur mu yirminci yüzyılda örtünmek? Aç cereyan kablosunun üstündeki örtüleri!" "Olur mu yirminci yüzyılda örtünmek? Aç cereyan kablosunun üstündeki örtüleri!"

"Açar mıyım? Cereyan olan telin üstünü açacakmışım, açılır mı ya?" "Açar mıyım? Cereyan olan telin üstünü açacakmışım, açılır mı ya?"

"Canım, yirminci yüzyılda kapalılık olur mu?" "Ya tel bu! Bunun içinde cereyan var."Canım, yirminci yüzyılda kapalılık olur mu?"

"Ya tel bu! Bunun içinde cereyan var.
Bunun üstündeki örtüyü açarsam cereyan çarpar." Oldu, o zaman telin üstündeki örtüyü açma.Bunun üstündeki örtüyü açarsam cereyan çarpar."

Oldu, o zaman telin üstündeki örtüyü açma.
Ama onda da cereyan var, o da çarpar.Ama onda da cereyan var, o da çarpar. Bak, burada teli kapatmaya razı oluyorsun, o zaman ilericilik, tamam; bir şey zayi olmuyor. Bak, burada teli kapatmaya razı oluyorsun, o zaman ilericilik, tamam; bir şey zayi olmuyor.

Burada niye anlamıyorsun? Burada da bir takım kaideler var.Burada niye anlamıyorsun?

Burada da bir takım kaideler var.
Onu ona değdirirsek iş bozulur, diye yaptırmak istemiyoruz.Onu ona değdirirsek iş bozulur, diye yaptırmak istemiyoruz. Yani dinimiz yaptırmak istememiş. Bunu anlasana. Yani dinimiz yaptırmak istememiş. Bunu anlasana.

"Efendim, bırak da kızla erkek kendi keyfine baksın." Bak, o zaman iş değişir."Efendim, bırak da kızla erkek kendi keyfine baksın."

Bak, o zaman iş değişir.
Seni bilmem ne seni!.. O zaman iş değişir. "Bırak, herkes keyfince yaşasın." Seni bilmem ne seni!.. O zaman iş değişir.

"Bırak, herkes keyfince yaşasın."

Seni ayağımın altına alırım o zaman. Öyle şey yok! Biz istiyoruz ki aile bozulmasın.Seni ayağımın altına alırım o zaman. Öyle şey yok! Biz istiyoruz ki aile bozulmasın. Aile bizim teminatımız. Aile yuvası, mutlu [devam] etsin. Hanım ve bey evine bağlı olsun.Aile bizim teminatımız. Aile yuvası, mutlu [devam] etsin. Hanım ve bey evine bağlı olsun. Çocuğun kimden olduğu belli olsun. Nesep sahih olsun, ortada veled-i zina olmasın.Çocuğun kimden olduğu belli olsun. Nesep sahih olsun, ortada veled-i zina olmasın. Biz istiyoruz ki namuslu, temiz, pak annelerin temiz, helal süt emmiş çocukları olsun. Biz istiyoruz ki namuslu, temiz, pak annelerin temiz, helal süt emmiş çocukları olsun. Öyle yuvalar istiyoruz biz. "Efendim! Avrupa'da böyle değil." Öyle yuvalar istiyoruz biz.

"Efendim! Avrupa'da böyle değil."

Avrupalıların öyle olmamasının [sonucunda] neler çektiğini biz biliriz, sen bilmezsin ki…Avrupalıların öyle olmamasının [sonucunda] neler çektiğini biz biliriz, sen bilmezsin ki… Onlar gelip bize dert yanıyorlar; "Siz nasıl böyle sağlam kaldınız?" İsveç mesela...Onlar gelip bize dert yanıyorlar;

"Siz nasıl böyle sağlam kaldınız?"

İsveç mesela...
Soysal hakların hepsi sağlanmış yani adam isterse yan gelsin yatsın, para cebine geliyor.Soysal hakların hepsi sağlanmış yani adam isterse yan gelsin yatsın, para cebine geliyor. İsveç'te aç kalmak, açık kalmak yok.İsveç'te aç kalmak, açık kalmak yok. Ama intiharların ve seksüel cinayetlerin en çok olduğu ülke… Ama intiharların ve seksüel cinayetlerin en çok olduğu ülke…

Her şey serbest, para bol, geçim sıkıntısı yok; bu adamların zıpırlığı neden? Her şey serbest, para bol, geçim sıkıntısı yok; bu adamların zıpırlığı neden?

İslâm yok da ondan! Her şeyi sağlasan İslâm olmayınca bu insanlar yola gelmez.İslâm yok da ondan! Her şeyi sağlasan İslâm olmayınca bu insanlar yola gelmez. Sanıyorlar ki cinsî bakımdan bir insan tatmin olununca ertesi gün bir şey yapmaz.Sanıyorlar ki cinsî bakımdan bir insan tatmin olununca ertesi gün bir şey yapmaz. Hayır! Arzusu iki misli artar. İki misli artar, bu sefer bu işin delisi olur. Hayır! Arzusu iki misli artar. İki misli artar, bu sefer bu işin delisi olur. Onun için İslâm'ın getirdiği tabii kanunlara uygun olacak.Onun için İslâm'ın getirdiği tabii kanunlara uygun olacak. Serbest bıraktığın zaman ar, namus, haysiyet, şeref kalmaz. Serbest bıraktığın zaman ar, namus, haysiyet, şeref kalmaz.

İsveçli bir kaptan, bizim arkadaşlardan bir tanesine anahtarı teslim ediyor; İsveçli bir kaptan, bizim arkadaşlardan bir tanesine anahtarı teslim ediyor;

"Al, evimin anahtarı." diyor. Bizim arkadaş, gözleri fal taşı gibi açılmış; "Al, evimin anahtarı." diyor. Bizim arkadaş, gözleri fal taşı gibi açılmış;

"Ne olacak bu anahtar?" diyor. "Ben üç ay seyahate gidiyorum. Karım yalnız, buyur." diyor. "Ne olacak bu anahtar?" diyor.

"Ben üç ay seyahate gidiyorum. Karım yalnız, buyur." diyor.

Bunu mu istiyorsunuz? "Yok! Kendi ailem için istemem ama başkası ne olursa olsun." Bunu mu istiyorsunuz?

"Yok! Kendi ailem için istemem ama başkası ne olursa olsun."

Bu da insanlık değil! Sen kendi ailen için istemediğin şeyi başkasına nasıl istersin?Bu da insanlık değil! Sen kendi ailen için istemediğin şeyi başkasına nasıl istersin? Bizim dinimiz, vicdansız bir din değil. Bizim dinimiz, vicdansız bir din değil. Bizim dinimizde herkesi kendisi gibi görüp herkesin iyiliğiniBizim dinimizde herkesi kendisi gibi görüp herkesin iyiliğini kendisinin iyiliğini ister gibi istemek vardır. kendisinin iyiliğini ister gibi istemek vardır.

Gazetelerde üstsüzler altsızlar, yüzsüzler arsızlar bir sürü şey görüyorsunuz zaten. Gazetelerde üstsüzler altsızlar, yüzsüzler arsızlar bir sürü şey görüyorsunuz zaten.

Allah bizi İslâm'dan ayırıp da lanete müstehak bir kavim hâline getirmesin.Allah bizi İslâm'dan ayırıp da lanete müstehak bir kavim hâline getirmesin. Başımıza ateş yağar, taş yağar. "Hocam sen de, yirminci yüzyılda taş yağar mıymış?" Başımıza ateş yağar, taş yağar.

"Hocam sen de, yirminci yüzyılda taş yağar mıymış?"

Çernobil atom santrali patlama yaptı. Ne oldu, söyle bakalım? Çernobil neresi, Türkiye neresi?Çernobil atom santrali patlama yaptı. Ne oldu, söyle bakalım? Çernobil neresi, Türkiye neresi? Ama burada süt içmekten vazgeçtiniz. Ne yapacağınızı şaşırdınız. Karadeniz'e kimse gitmez oldu. Ama burada süt içmekten vazgeçtiniz. Ne yapacağınızı şaşırdınız. Karadeniz'e kimse gitmez oldu. Akdenizlerde dolaşmaya başladınız. Daha zenginler atladılar uçağa, başka yerlere gitmeye başladılar. Akdenizlerde dolaşmaya başladınız. Daha zenginler atladılar uçağa, başka yerlere gitmeye başladılar.

Neden? Ya radyasyon varsa… Ya tehlikeliyse… Ya kanser olursa… Neden?

Ya radyasyon varsa… Ya tehlikeliyse… Ya kanser olursa…

Allah dilerse Çernobili patlatır, dilerse Bulgaristan'daki santrali patlatır,Allah dilerse Çernobili patlatır, dilerse Bulgaristan'daki santrali patlatır, dilerse başka türlü bir zarar yapar. Kardeşlerim! Hepimiz Allah'a kul olmak zorundayız. dilerse başka türlü bir zarar yapar.

Kardeşlerim!

Hepimiz Allah'a kul olmak zorundayız.
Allah'a âsi olmakla, Allah'ın emirlerine karşı gelmekle bir şey elde edilmez; Allah'a âsi olmakla, Allah'ın emirlerine karşı gelmekle bir şey elde edilmez; ne dünya mutluluğu, ne âhiret mutluluğu... ne dünya mutluluğu, ne âhiret mutluluğu...

Aile faciaları her gün gazetelerde; okuyun okuyabildiğiniz kadar.Aile faciaları her gün gazetelerde; okuyun okuyabildiğiniz kadar. Artık insan söylemekten bıkacak hâle geldi. Karı kocasını kesmiş, koca karısını kesmiş, Artık insan söylemekten bıkacak hâle geldi. Karı kocasını kesmiş, koca karısını kesmiş, kız babasını kesmiş, babası kızını doğramış; hep kasaplık işleri… Her yerde böyle. kız babasını kesmiş, babası kızını doğramış; hep kasaplık işleri… Her yerde böyle. Ayrı yaşadıkları karısını sokak ortasında delik deşik etmiş. Ayrı yaşadıkları karısını sokak ortasında delik deşik etmiş. Bıçak resmi burada, kadın resmi orada, üstü örtülmüş vs. Aile faciaları oluyor. Bıçak resmi burada, kadın resmi orada, üstü örtülmüş vs. Aile faciaları oluyor.

Tamam, o katili yakaladığımız zaman da muhakeme edeceğiz ve gerekirse boynuna ipi dolayacağız,Tamam, o katili yakaladığımız zaman da muhakeme edeceğiz ve gerekirse boynuna ipi dolayacağız, astıracağız kepazeyi, yok olup gidecek, cezasını çekecek.astıracağız kepazeyi, yok olup gidecek, cezasını çekecek. İyi, güzel ama kardeşim, "Bu hadiseler neden oluyor?" diye bir de temeline in bakalım. İyi, güzel ama kardeşim, "Bu hadiseler neden oluyor?" diye bir de temeline in bakalım.

Neden oluyor bu hadiseler? Neden oluyor bu hadiseler?

Bu hadiseler senin muzır yayınlarınla ve her şeyinle, para kazanmak için veyahut bu memleketin,Bu hadiseler senin muzır yayınlarınla ve her şeyinle, para kazanmak için veyahut bu memleketin, bu milletin ahlâkını dejenere etmek isteyenlerin oyununa geldiği için körüklediğin seks furyasından, bu milletin ahlâkını dejenere etmek isteyenlerin oyununa geldiği için körüklediğin seks furyasından, eğlence için kayık, plaj sefalarından, içkilerden, kumarlardan doğuyor.eğlence için kayık, plaj sefalarından, içkilerden, kumarlardan doğuyor. Bu bozukluk ondan doğuyor.Bu bozukluk ondan doğuyor. Biz de onları bildiğimizden ve işi mukayeseli olarak inceleyebildiğimizden Biz de onları bildiğimizden ve işi mukayeseli olarak inceleyebildiğimizden bunun böyle yapılmamasını söyleyip duruyoruz. Ne yapalım? Uslanmıyorlar, susalım mı? bunun böyle yapılmamasını söyleyip duruyoruz.

Ne yapalım? Uslanmıyorlar, susalım mı?

Hayır! Ne ben susacağım, ne siz susacaksınız. Neden? Hayır! Ne ben susacağım, ne siz susacaksınız.

Neden?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Benî İsrail'in alimleri, Benî İsrail günah işlediği zaman yanlarından geçerken onlara,"Benî İsrail'in alimleri, Benî İsrail günah işlediği zaman yanlarından geçerken onlara, 'Bu günahı yapmayın. Allah bundan razı gelmez.' dediler. 'Bu günahı yapmayın. Allah bundan razı gelmez.' dediler. Ertesi gün geçtikleri zaman baktılar, yine o günahı yapıyorlar. Ertesi gün geçtikleri zaman baktılar, yine o günahı yapıyorlar. Bu sefer, 'dün söyledik' diye o gün söylemekten vazgeçtiler.Bu sefer, 'dün söyledik' diye o gün söylemekten vazgeçtiler. 'Dün söylemiştik ya bugün söylemeyelim.' diye o günahı söylemekten, 'yapmayın' demekten vazgeçtiler. 'Dün söylemiştik ya bugün söylemeyelim.' diye o günahı söylemekten, 'yapmayın' demekten vazgeçtiler. Vazgeçince birbirleri ile konuşmaya, oturmaya, kalkmaya başladılar.Vazgeçince birbirleri ile konuşmaya, oturmaya, kalkmaya başladılar. Allah kalplerini birbirlerine benzetti, vurdu." Allah kalplerini birbirlerine benzetti, vurdu."

Daraballâhu kulûbe bağdun. "Kalplerini birbirlerine vurdu." diye bildiriyor. Daraballâhu kulûbe bağdun. "Kalplerini birbirlerine vurdu." diye bildiriyor.

Demek ki hatayı kırk defa görsek söyleyeceğiz. Madem onlar hatayı yapmaktan uslanmıyorlar,Demek ki hatayı kırk defa görsek söyleyeceğiz. Madem onlar hatayı yapmaktan uslanmıyorlar, biz de hakkı söylemekten çekinmeyeceğiz. Çünkü sevap var.biz de hakkı söylemekten çekinmeyeceğiz. Çünkü sevap var. Biz de bu vazifeyi yapmaya devam edeceğiz.Biz de bu vazifeyi yapmaya devam edeceğiz. Ta ki şu memleketimize, dünyanın öteki ülkelerindeki sosyal hastalıklar bulaşmasın.Ta ki şu memleketimize, dünyanın öteki ülkelerindeki sosyal hastalıklar bulaşmasın. Ta ki memleketimiz, insanımız Allah'ın sevdiği bir topluluk olsun, dünyada da âhirette de mutlu,Ta ki memleketimiz, insanımız Allah'ın sevdiği bir topluluk olsun, dünyada da âhirette de mutlu, mesut, bahtiyar olsun; onu istiyoruz. Yoksa başka bir şey istediğimiz yok. mesut, bahtiyar olsun; onu istiyoruz. Yoksa başka bir şey istediğimiz yok.

Onların bildiği her şeyi biliyoruz.Ne tahsilimiz, ne görgümüz onlardan eksik.Onların bildiği her şeyi biliyoruz.Ne tahsilimiz, ne görgümüz onlardan eksik. Onların görmediği ülkeleri gördük. Onların görmediği hadiseleri görüyoruz. Onların görmediği ülkeleri gördük. Onların görmediği hadiseleri görüyoruz. Onların bilmediği aile facialarını duyuyoruz, biliyoruz. İslâm'dan ayrılmayalım.Onların bilmediği aile facialarını duyuyoruz, biliyoruz.

İslâm'dan ayrılmayalım.
İslâm'dan ayrılmanın cezası, âhirette cehennem dünyada da felakettir. İslâm'dan ayrılmanın cezası, âhirette cehennem dünyada da felakettir. Bu milletin felaketi İslâm'dan ayrılması ile olur. İslâm bizi ayakta tutan şeydir.Bu milletin felaketi İslâm'dan ayrılması ile olur. İslâm bizi ayakta tutan şeydir. İnsanlığı ayakta tutan, dünyayı ayakta tutan İslâm'dır. İnsanlığı ayakta tutan, dünyayı ayakta tutan İslâm'dır.

Peygamber Efendimiz'in hadislerinden biliyoruz ki müslümanlar oldukça kıyamet kopmayacak.Peygamber Efendimiz'in hadislerinden biliyoruz ki müslümanlar oldukça kıyamet kopmayacak. Müslümanlar dünyanın ayakta durmasının sebebidir. Müslümanlar dünyanın ayakta durmasının sebebidir. Müslümanlar gitti mi dünya direksiz kalmış bir ev gibi yıkılır gider.Müslümanlar gitti mi dünya direksiz kalmış bir ev gibi yıkılır gider. Onun için iyi müslüman olmaya çalışın, İslâm'dan kopmayın, ayrılmayın. Onun için iyi müslüman olmaya çalışın, İslâm'dan kopmayın, ayrılmayın.

Diğer hadîs-i şerîf : Diğer hadîs-i şerîf :

Lâ imâme izâ kebbere fe-kebbirû ve izâ kâle "vele'd-dâllîne" fe-kûlû "âmîn"Lâ imâme izâ kebbere fe-kebbirû ve izâ kâle "vele'd-dâllîne" fe-kûlû "âmîn" ve izâ rekea ferkeû ve izâ kâle "semiallâhu li-men hamideh"ve izâ rekea ferkeû ve izâ kâle "semiallâhu li-men hamideh" fe-kûlû "Allahümme rabbenâ ve leke'l-hamd" Ve lâ terfeû kablehû. fe-kûlû "Allahümme rabbenâ ve leke'l-hamd" Ve lâ terfeû kablehû.

Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten, Efendimiz'in namaz hakkındaki bazı emirleri. Efendimiz buyuruyor ki; Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten, Efendimiz'in namaz hakkındaki bazı emirleri. Efendimiz buyuruyor ki;

"İmama uydunuz. Siz tâbisiniz, o sizin başkanınız, önderiniz… İmamdan evvel davranmayın."İmama uydunuz. Siz tâbisiniz, o sizin başkanınız, önderiniz… İmamdan evvel davranmayın. Allahu ekber dediği zaman Allahu ekber deyin. Ondan evvel Allahu ekber demeyin.Allahu ekber dediği zaman Allahu ekber deyin. Ondan evvel Allahu ekber demeyin. Vele'd-dâllîne diye Fâtiha'yı bitirince siz Âmîn deyin. Rükû ettiği zaman siz de rükû edin.Vele'd-dâllîne diye Fâtiha'yı bitirince siz Âmîn deyin. Rükû ettiği zaman siz de rükû edin. Rükûdan kalkıp Semiallâhu li-men hamideh dediği zaman siz de Allahümme rabbenâ ve leke'l-hamd deyin. Rükûdan kalkıp Semiallâhu li-men hamideh dediği zaman siz de Allahümme rabbenâ ve leke'l-hamd deyin. Ve secdeye vardıktan sonra başınızı ondan evvel kaldırmayın." Ve secdeye vardıktan sonra başınızı ondan evvel kaldırmayın."

İmama uyan kimsenin esas dikkat edeceği iş imamdan evvel yapmamaktır. İmama uyan kimsenin esas dikkat edeceği iş imamdan evvel yapmamaktır.

Lâ tübâşirü'l-mer'etü bi'l-mer'eti illâ ve hümâ zâniyetâni ve lâ yübâşiru'r-racülü bi'r-racüli illâLâ tübâşirü'l-mer'etü bi'l-mer'eti illâ ve hümâ zâniyetâni ve lâ yübâşiru'r-racülü bi'r-racüli illâ ve hümâ zâniyâni. Ebû Mûsa radıyallahu anh'ten… ve hümâ zâniyâni.

Ebû Mûsa radıyallahu anh'ten…

"Bir kadın bir kadınla çıplak bir araya gelmez; ancak ikisi de zani olur.""Bir kadın bir kadınla çıplak bir araya gelmez; ancak ikisi de zani olur." Yani bir araya gelirse zani olur.Yani bir araya gelirse zani olur. "Bir erkek bir erkekle örtüsüz, gömleksiz bir araya gelir; ancak ikisi zani olur." "Bir erkek bir erkekle örtüsüz, gömleksiz bir araya gelir; ancak ikisi zani olur."

Tübâşirü… Beşere; cilt demek, cildin yüz kısmı demek.Tübâşirü… Beşere; cilt demek, cildin yüz kısmı demek. İki kadın cilt cilte, deri deriye, bir örtü, bir mâni olmadan bir araya sarmaş dolaş olurlarsa… İki kadın cilt cilte, deri deriye, bir örtü, bir mâni olmadan bir araya sarmaş dolaş olurlarsa…

"Canım erkek değil, işte iki kadın." Hayır!"Canım erkek değil, işte iki kadın."

Hayır!
Peygamber Efendimiz, "İki kadın da olsa ikisi zinakâr olurlar." diyor. Peygamber Efendimiz, "İki kadın da olsa ikisi zinakâr olurlar." diyor.

İki erkek? İki erkek zinakâr olurlar. Yani bunlar o kötülüğü başlangıç teşkil ediyor.İki erkek?

İki erkek zinakâr olurlar. Yani bunlar o kötülüğü başlangıç teşkil ediyor.
Velev en son noktasına varmasa bile. Peygamber Efendimiz diyor ki; Velev en son noktasına varmasa bile.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Gözler de zina eder. Bakar, zina olur. Eller de zina eder. Tutar, zina olur.""Gözler de zina eder. Bakar, zina olur. Eller de zina eder. Tutar, zina olur." Onun için zina olmamasına dikkat etmesi lazım. Bazen kalabalık yerlerde yatmak falan gerekir.Onun için zina olmamasına dikkat etmesi lazım. Bazen kalabalık yerlerde yatmak falan gerekir. Bir örtü altında yatmak olmaz. Örtülerinin ayrı olması lazım gelecek. Bir örtü altında yatmak olmaz. Örtülerinin ayrı olması lazım gelecek. Ayrı ayrı örtüler altında olması gerekiyor. Hani seyahatlerde, kamplarda,Ayrı ayrı örtüler altında olması gerekiyor. Hani seyahatlerde, kamplarda, hac ve umre yolculuklarında bu gibi durumlar olur. Bazen eve çok misafir gelir; olur. hac ve umre yolculuklarında bu gibi durumlar olur. Bazen eve çok misafir gelir; olur. Örtülerini ayrı yapmak gerekiyor. Örtülerini ayrı yapmak gerekiyor.

Lâ tubâu's-subretü mine't-taâmi bi's-subreti mine't-taâmiLâ tubâu's-subretü mine't-taâmi bi's-subreti mine't-taâmi ve le's-subretü mine't-taâmi bi'l-keyli'l-müsemmâ mine't-taâmi. ve le's-subretü mine't-taâmi bi'l-keyli'l-müsemmâ mine't-taâmi.

"Bir yığın yiyecek, bir yığın yiyecek mukabilinde satın alınmaz, satılmaz.""Bir yığın yiyecek, bir yığın yiyecek mukabilinde satın alınmaz, satılmaz." Bir yığın yiyecek belli bir miktarda, ölçülmüş bir şey karşılığında satılmaz.Bir yığın yiyecek belli bir miktarda, ölçülmüş bir şey karşılığında satılmaz. Yani takribi, kararlamadan, uydurma iş yok.Yani takribi, kararlamadan, uydurma iş yok. Her şey tartıya, ölçüye uygun olacak ki aralarında riba cereyan edebilen mallarda fazlalık olursa faiz,Her şey tartıya, ölçüye uygun olacak ki aralarında riba cereyan edebilen mallarda fazlalık olursa faiz, riba işlemi olur. Öyle olmasın diye ölçülüp biçilmesini riba işlemi olur. Öyle olmasın diye ölçülüp biçilmesini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye ediyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye ediyor. Ana tavsiyeleri; ticarette, alışverişte kimsenin hakkı kimseye geçmesin, belli olsun, Ana tavsiyeleri; ticarette, alışverişte kimsenin hakkı kimseye geçmesin, belli olsun, aldatmaca olmasın tarzındadır. Bu da o konuda söylenmiş bir söz olmuş oluyor. aldatmaca olmasın tarzındadır. Bu da o konuda söylenmiş bir söz olmuş oluyor.

Allah bizleri ticaretimizde, ailevî hayatımızda, oturmamızda kalkmamızda, her işimizdeAllah bizleri ticaretimizde, ailevî hayatımızda, oturmamızda kalkmamızda, her işimizde rızâ-i Bârî'ye uygun, adalete muvafık, hakkaniyete uygun, haksızlığa meydan vermeyen tarzda rızâ-i Bârî'ye uygun, adalete muvafık, hakkaniyete uygun, haksızlığa meydan vermeyen tarzda hareket eden kimselerden eylesin. Kazancımızı helal kazanç eylesin.hareket eden kimselerden eylesin. Kazancımızı helal kazanç eylesin. Helal kazançlarımızla hayırlar, hasenatlar yapıp âhirete göçtükten sonra daHelal kazançlarımızla hayırlar, hasenatlar yapıp âhirete göçtükten sonra da arkamızdan çok sevaplar kazanmayı nasip eylesin. arkamızdan çok sevaplar kazanmayı nasip eylesin.

Hasılı cennetine azaba uğramadan, cehenneme düşmeden,Hasılı cennetine azaba uğramadan, cehenneme düşmeden, ceza çekmeden ilk gelenlerle beraber cümlemizi dahil eylesin.ceza çekmeden ilk gelenlerle beraber cümlemizi dahil eylesin. Şu camide bizleri "hadis dinleyeceğiz" diye topladığı gibi,Şu camide bizleri "hadis dinleyeceğiz" diye topladığı gibi, Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-hamd'i altında da haşr u cem eylesin.Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-hamd'i altında da haşr u cem eylesin. Havz-ı Kevser'in başında da böylece toplayıp terlediğimiz, susadığımız zamanHavz-ı Kevser'in başında da böylece toplayıp terlediğimiz, susadığımız zaman Havz-ı Kevser'den kana kana, şırıl şırıl içmeyi nasip eylesin. Havz-ı Kevser'den kana kana, şırıl şırıl içmeyi nasip eylesin.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2