Namaz Vakitleri

5 Rebîü'l-Âhir 1446
08 Ekim 2024
İmsak
05:36
Güneş
07:00
Öğle
12:57
İkindi
16:09
Akşam
18:44
Yatsı
20:03
Detaylı Arama

Yemin ve Keffareti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Rebîü'l-Evvel 1405 / 23.12.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanı Cennetlik Eden Ameller, Anne veya Babası İçin Hac Yapmak, Hayırsız Yeminden Dönmek, Mescid-i Nebevî’de Yalan Yere Yemin Etmek | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Yemin ve Keffareti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Rebîü'l-Evvel 1405 / 23.12.1984
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanı Cennetlik Eden Ameller, Anne veya Babası İçin Hac Yapmak, Hayırsız Yeminden Dönmek, Mescid-i Nebevî’de Yalan Yere Yemin Etmek | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim Bismillahirrahmanirrahim

Elhamdülillahi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salatu ve's-selâmu ala seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirinElhamdülillahi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salatu ve's-selâmu ala seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin seyyidinâ ve senedinâ Muhammeden ve âlihi ve sahbihî ecmain ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. seyyidinâ ve senedinâ Muhammeden ve âlihi ve sahbihî ecmain ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'du. Emmâ ba'du.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umuri muhdesâtuha ve külle mühdesin bid'atün ve şerre'l-umuri muhdesâtuha ve külle mühdesin bid'atün ve külle bid'atin dalaletün ve külle dalaletin ve sahibeha fi'n-nar.ve külle bid'atin dalaletün ve külle dalaletin ve sahibeha fi'n-nar. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl:

Men hacce va'temere fe-mâte min senetihî dahale'l-cennete.Men hacce va'temere fe-mâte min senetihî dahale'l-cennete. Ve men sâme Ramazâne sümme mâte dahale'l-cennete ve men ğazâ fe-mâte min senetihî dahale'l-cennete. Ve men sâme Ramazâne sümme mâte dahale'l-cennete ve men ğazâ fe-mâte min senetihî dahale'l-cennete.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi cümlenizin üzerine olsun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîflerinden bir demetPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîflerinden bir demet sizlere Hocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddîn hazretlerinin telif eylemiş olduğusizlere Hocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddîn hazretlerinin telif eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından okumaya devam edeceğiz. Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından okumaya devam edeceğiz.

İlk hadîs-i şerîf hac ve umre, ramazan orucu, gaza ve cihat hakkında…İlk hadîs-i şerîf hac ve umre, ramazan orucu, gaza ve cihat hakkında… Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh hazretlerinden Deylemî'nin rivayet ettiğine göre Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh hazretlerinden Deylemî'nin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş: Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş:

Men hacce va'temere. "Kim ki hac eder ve umre yapar…"Men hacce va'temere. "Kim ki hac eder ve umre yapar…" Fe-mâte min senetihî. "O senesinde vefat ederse…" Dehale'l-cennete. "Cennete girer." Fe-mâte min senetihî. "O senesinde vefat ederse…" Dehale'l-cennete. "Cennete girer."

Kim hac ve umre yapar, o senesinde ölürse cennete girer. Kim hac ve umre yapar, o senesinde ölürse cennete girer.

Ve men sâme Ramazâne sümme mâte dahale'l-cennete. "Kim ramazanı tutar, ondan sonra vefat ederse…" Ve men sâme Ramazâne sümme mâte dahale'l-cennete. "Kim ramazanı tutar, ondan sonra vefat ederse…"

Burada min senetihî kelimesi geçmiyor. Burada min senetihî kelimesi geçmiyor.

"Ve ondan sonra vefat ederse…" Dehale'l-cennete. "Cennete girer." "Ve ondan sonra vefat ederse…" Dehale'l-cennete. "Cennete girer."

Ve men ğazâ fe-mâte min senetihî. "Kim gazaya, cihada giderse ve o senesinde ölürse…"Ve men ğazâ fe-mâte min senetihî. "Kim gazaya, cihada giderse ve o senesinde ölürse…" Dahale'l-cennete. "O da cennete girer." Dahale'l-cennete. "O da cennete girer."

Üç müjdeli cümle! Üç müjdeli cümle!

Men hacce va'temere dediğine göre, "hacceden veya umre yapan" değil deMen hacce va'temere dediğine göre, "hacceden veya umre yapan" değil de "haccedip bir de umre yapan" mânası var, ibareden o anlaşılıyor. "haccedip bir de umre yapan" mânası var, ibareden o anlaşılıyor. Demek ki mümkün oldukça hacca giden kardeşlerimiz, o esnada umresini de tamamlayıvermeli. Demek ki mümkün oldukça hacca giden kardeşlerimiz, o esnada umresini de tamamlayıvermeli.

Bizim vazifeliler gidenlere yol gösterecek. Bizim vazifeliler gidenlere yol gösterecek.

Neyiz biz? Hanefiyiz! Şu şöyleymiş, bu böyleymiş, bırak… Başka mezhepleri karıştırma.Neyiz biz?

Hanefiyiz! Şu şöyleymiş, bu böyleymiş, bırak… Başka mezhepleri karıştırma.
Bana Hanefî mezhebinin hükmünü söyle. Bana Hanefî mezhebinin hükmünü söyle.

Hanefî mezhebinin hükmüne göre en sevaplı hac hangisi? Hanefî mezhebinin hükmüne göre en sevaplı hac hangisi?

Hacc-ı kırân. Umreyi ve haccı bir ihramda beraberce çıkarmak, hacc-ı kırân.Hacc-ı kırân. Umreyi ve haccı bir ihramda beraberce çıkarmak, hacc-ı kırân. En sevaplı hac bu! Vazifeli olarak gittiğin için diyeceksin ki; En sevaplı hac bu! Vazifeli olarak gittiğin için diyeceksin ki;

"Kardeşlerim! Bizim mezhebimize göre en sevaplı olan hacc-ı kırândır. "Kardeşlerim! Bizim mezhebimize göre en sevaplı olan hacc-ı kırândır. Onu yaparsan sevabın daha çok olur." Onu yaparsan sevabın daha çok olur."

Ondan sonra orta derecelisi, hacc-ı temettu. Bu da sevaplı tabii ama biraz daha ötekisinden geride geliyor.Ondan sonra orta derecelisi, hacc-ı temettu. Bu da sevaplı tabii ama biraz daha ötekisinden geride geliyor. Umre yaparsın, ihramını çıkartırsın, ondan sonra hac zamanına kadar beklersin.Umre yaparsın, ihramını çıkartırsın, ondan sonra hac zamanına kadar beklersin. Yeniden ihrama girersin, haccını da tamamlarsın, işte umre ve hac beraber oldu.Yeniden ihrama girersin, haccını da tamamlarsın, işte umre ve hac beraber oldu. Hacc-ı temettuye, arada ihramsız -ihramdan çıkıp- rahat dolaştığın için yani sıkı rejimden Hacc-ı temettuye, arada ihramsız -ihramdan çıkıp- rahat dolaştığın için yani sıkı rejimden serbestliğe geçmiş olduğun için temettu diyorlar. serbestliğe geçmiş olduğun için temettu diyorlar. Arada rahatlıktan istifade etmiş olduğu için hacc-ı temettu diyorlar. Arada rahatlıktan istifade etmiş olduğu için hacc-ı temettu diyorlar.

En geride gelen hac şekli, hacc-ı ifrad. Gittiği zaman insanın sadece haccedip dönmesidir.En geride gelen hac şekli, hacc-ı ifrad. Gittiği zaman insanın sadece haccedip dönmesidir. İnsan oraya gider de umre yapmak imkânı da varken yapmadan gelir mi! Elbette hepsini yapsa iyi olurİnsan oraya gider de umre yapmak imkânı da varken yapmadan gelir mi! Elbette hepsini yapsa iyi olur ama bu insanların hesapları doğru değil. ama bu insanların hesapları doğru değil.

Hesapları nasıl yapıyorlar? Hesapları nasıl yapıyorlar?

Kalbinde Allah korkusu, takvâsı olan insan normalde böyle diyecek.Kalbinde Allah korkusu, takvâsı olan insan normalde böyle diyecek. Ama hacca gidene diyorlar ki; Ama hacca gidene diyorlar ki;

"Kardeşim, hacc-ı ifradda sadece hac yapmakta kurban kesmek mecburiyeti yok. "Kardeşim, hacc-ı ifradda sadece hac yapmakta kurban kesmek mecburiyeti yok. Keserse keser, sevap olur da kurban kesme mecburiyeti yok. Gel sen hacc-ı ifrad yap." Keserse keser, sevap olur da kurban kesme mecburiyeti yok. Gel sen hacc-ı ifrad yap."

Ne akıl öğretiyorsun sen! Doğru bir akıl mı öğrettiğin? Ne olur kurbanı da kesse,Ne akıl öğretiyorsun sen! Doğru bir akıl mı öğrettiğin? Ne olur kurbanı da kesse, daha çok sevap kazansa? Hacca gidiyor, ömründe bir defa gitmiş, bir de umresini yapsa daha iyi değil mi?daha çok sevap kazansa? Hacca gidiyor, ömründe bir defa gitmiş, bir de umresini yapsa daha iyi değil mi? Maddî hesap, şeytan orada da yine insana laflar söylettiriyor. Maddî hesap, şeytan orada da yine insana laflar söylettiriyor.

Birisi, kendisinden ders öğrendiği hocanın kötü bir durumda olduğunu anlamış. Gitmiş hocanın karısını sıkıştırmış; Birisi, kendisinden ders öğrendiği hocanın kötü bir durumda olduğunu anlamış. Gitmiş hocanın karısını sıkıştırmış;

"Söyle bakalım hocamın hâli nasıldı?" O da; "İyiydi evladım." deyince; "Söyle bakalım hocamın hâli nasıldı?" O da;

"İyiydi evladım." deyince;

"Ben bir şeyler biliyorum, Allah aşkına doğru söyle." demiş. "Ben bir şeyler biliyorum, Allah aşkına doğru söyle." demiş.

"İyiydi, hoştu da yıkanmaya gelince, gusle gelince, 'ah şu yıkanma da olmasa' derdi." "İyiydi, hoştu da yıkanmaya gelince, gusle gelince, 'ah şu yıkanma da olmasa' derdi."

Demek kötü duruma düşmesi ondanmış.Demek kötü duruma düşmesi ondanmış. Allah'ın farzlarından bir farza, gusle laf söyledi, olur mu? Allah'ın farzlarından bir farza, gusle laf söyledi, olur mu? Allah'ın emirlerinin hepsi güzel…Allah'ın emirlerinin hepsi güzel… Böyle şey olur mu, öyle mantık olur mu? İnsan yıkanmasa teke gibi kokar.Böyle şey olur mu, öyle mantık olur mu? İnsan yıkanmasa teke gibi kokar. "Bir de şu yıkanmak olmasa." der mi insan? Allah'ın her emrinin hikmeti var."Bir de şu yıkanmak olmasa." der mi insan? Allah'ın her emrinin hikmeti var. Şaşkın adam şaşkınlığının cezasını çekmiş, hıristiyan mezarlığına gömmüşler.Şaşkın adam şaşkınlığının cezasını çekmiş, hıristiyan mezarlığına gömmüşler. Mânevî bakımdan götürmüşler, oraya gömmüşler. Allah'ın emrine karşı gelmek olmaz. Mânevî bakımdan götürmüşler, oraya gömmüşler. Allah'ın emrine karşı gelmek olmaz.

Muhakememize dikkat edeceğiz.Muhakememize dikkat edeceğiz. Ne zaman bir maddî hesap yaparsak Allah boşa çıkarır. Ben kendi hayatımdan da bilirim.Ne zaman bir maddî hesap yaparsak Allah boşa çıkarır. Ben kendi hayatımdan da bilirim. Mânevî hesap yapacaksın, Allah'ın rızasını düşüneceksin.Mânevî hesap yapacaksın, Allah'ın rızasını düşüneceksin. Daima, her şeyde, "Evet, şöyle yaparsam biraz daha sıkıntılı ama Allah'ın rızası burada…Daima, her şeyde, "Evet, şöyle yaparsam biraz daha sıkıntılı ama Allah'ın rızası burada… Evet, şöyle yaparsam başım rahat olmayacak ama Allah'ın rızası burada." diye hep O'nu tercih edeceğiz.Evet, şöyle yaparsam başım rahat olmayacak ama Allah'ın rızası burada." diye hep O'nu tercih edeceğiz. Yol çatallaştığı zaman Yol çatallaştığı zaman keyif tarafını, rahat tarafını, maddî menfaat tarafını değil Allah'ın rızası tarafını tercih edeceksiniz. keyif tarafını, rahat tarafını, maddî menfaat tarafını değil Allah'ın rızası tarafını tercih edeceksiniz.

"Evet, yol çatallaştı hocam. "Evet, yol çatallaştı hocam. Bu taraftan gidersem avucuma bir şey girmiyor ama Allah'ın rızası yolu burası." Bu taraftan gidersem avucuma bir şey girmiyor ama Allah'ın rızası yolu burası."

"Bu taraftan gidersem haram ama elime çok para geçecek. Ben o paralarla neler yaparım." "Bu taraftan gidersem haram ama elime çok para geçecek. Ben o paralarla neler yaparım."

Başına çalınsın o! Sakın camiye filan da yardım diye getirme. Haramdan hayır olur mu?Başına çalınsın o! Sakın camiye filan da yardım diye getirme. Haramdan hayır olur mu? Hiç o tarafa yanaşmayacaksın, hayır tarafını seçeceksin. Hiç o tarafa yanaşmayacaksın, hayır tarafını seçeceksin. Sana ilk başta faydasız, menfaatsiz gibi bile görünse fayda, menfaat o tarafta.Sana ilk başta faydasız, menfaatsiz gibi bile görünse fayda, menfaat o tarafta. Onun için hesabı öyle yapacağız. Onun için hesabı öyle yapacağız.

"Bir kurban kesmekten kurtulayım." "Bir kurban kesmekten kurtulayım."

Yahu kurbanın parası 150-200-300 riyal. Feda olsun! Biraz cömert olsana…Yahu kurbanın parası 150-200-300 riyal. Feda olsun! Biraz cömert olsana… Hacca gidiyorsun be adam, biraz daha şu nefsini ıslah etsene...Hacca gidiyorsun be adam, biraz daha şu nefsini ıslah etsene... Şair diyor ki; Neyleyim neyleyim, dalları neyleyim… Yar yoluna dökülmedik, dilleri neyleyim. Şair diyor ki;

Neyleyim neyleyim, dalları neyleyim…

Yar yoluna dökülmedik, dilleri neyleyim.

Allah yoluna sarf edilmedik parayı ne yapayım ben!Allah yoluna sarf edilmedik parayı ne yapayım ben! Allah'ın yolunda sarf etmedikten sonra kavanozun içine, sirkenin içine koyup da turşusunu mu kuracaksın?Allah'ın yolunda sarf etmedikten sonra kavanozun içine, sirkenin içine koyup da turşusunu mu kuracaksın? Hacca gitmişsin, Allah rızası için kurban keseceksin… Ne akıllar var, bak! Hacca gitmişsin, Allah rızası için kurban keseceksin… Ne akıllar var, bak! Ne kadar edepsizlik yaptığının farkında değil. Ne kadar edepsizlik yaptığının farkında değil. Allah kalbini görüyor, biliyor, kalbinden geçen niyeti biliyor. Allah kalbini görüyor, biliyor, kalbinden geçen niyeti biliyor.

"Hacc-ı ifrada niyet et." Neden? "Kurban kesmek yok." "Hacc-ı ifrada niyet et."

Neden?

"Kurban kesmek yok."

Fesübhanallah! O para cebinden düşer, kuşağından çalarlar. Bir jilet; Fesübhanallah! O para cebinden düşer, kuşağından çalarlar. Bir jilet;

"Aaa, 300 riyalimi hırsızlar çaldı." "Aaa, 300 riyalimi hırsızlar çaldı."

Hak ettin! Sen onu hak yola harcamaktan kıskandın, Allah oradan aldı, götürdü.Hak ettin! Sen onu hak yola harcamaktan kıskandın, Allah oradan aldı, götürdü. O hesap, mânevî hesap işte. Allah bize akıl versin. Bu hataları hep yapıyoruz.O hesap, mânevî hesap işte. Allah bize akıl versin. Bu hataları hep yapıyoruz. Hep yaptığımız için canlı canlı anlatıyorum. Bu hataları yapmayalım, hesabı Allah'ça yapalım.Hep yaptığımız için canlı canlı anlatıyorum. Bu hataları yapmayalım, hesabı Allah'ça yapalım. Allah rızasını kazanmak yolunda yapalım, öteki hesaplar yanlış hesaptır. Allah rızasını kazanmak yolunda yapalım, öteki hesaplar yanlış hesaptır.

"Ben filanca adamdan borç alayım, nasıl olsa aldatırım, vermem, geçer." "Ben filanca adamdan borç alayım, nasıl olsa aldatırım, vermem, geçer."

"İhtiyar, zaten ölür, iki üç sene salladım mı para yanıma kalır." "İhtiyar, zaten ölür, iki üç sene salladım mı para yanıma kalır."

Çok yanlış hesap yapıyorsun, sen ölürsün o adam kalır.Çok yanlış hesap yapıyorsun, sen ölürsün o adam kalır. Sen ölürsün o adam kalır, başına çok da işler açılır. Sen ölürsün o adam kalır, başına çok da işler açılır.

Bizim akrabadan birisinin ikinci annesi kendi öz kızını kayırmış,Bizim akrabadan birisinin ikinci annesi kendi öz kızını kayırmış, mirası kendi öz kızına kaçırmış, öteki hak sahiplerine verdirtmemiş. mirası kendi öz kızına kaçırmış, öteki hak sahiplerine verdirtmemiş.

"Kendi kızım biraz rahatsız. Çolak, topal, yazık, ihtiyacı var…" demiş. "Kendi kızım biraz rahatsız. Çolak, topal, yazık, ihtiyacı var…" demiş.

Yazıklığına yazık ama Allah'ın emri neyse o. Allah'ın taksimi; ölüm hak, miras helal.Yazıklığına yazık ama Allah'ın emri neyse o. Allah'ın taksimi; ölüm hak, miras helal. Öteki zavallılara da para gidecek. Kaçırmış, kaçırmış; mallar mülkler kendi çocuğuna gelmiş, tamam.Öteki zavallılara da para gidecek. Kaçırmış, kaçırmış; mallar mülkler kendi çocuğuna gelmiş, tamam. Kendi çocuğu da evvelden ölüvermiş, faydalanmamış. Dönmüş, dolaşmış yine ötekilere gitmiş. Kendi çocuğu da evvelden ölüvermiş, faydalanmamış. Dönmüş, dolaşmış yine ötekilere gitmiş.

Ve mekerû ve mekerallâh. Vallâhu hayru'l-mâkirin. Ve mekerû ve mekerallâh. Vallâhu hayru'l-mâkirin.

O akılsızlar, beyinsizler, yanlış yolda gidenler bir hile yapar Allah da bir başka hile yapar.O akılsızlar, beyinsizler, yanlış yolda gidenler bir hile yapar Allah da bir başka hile yapar. Hile yapar ama ceza o. Hile yapar ama ceza o. Allah onun hilesini hile tarzındaki ceza ile cezalandırıyor. Allah onun hilesini hile tarzındaki ceza ile cezalandırıyor.

Allahu Teâlâ hazretleri deyyandır. Allahu Teâlâ hazretleri deyyandır.

Deyyan ne demek? Deyyan ne demek?

Haklıya hakkını verir, suçluya suçunun cezasını çektirir; her şeyin karşılığını verir.Haklıya hakkını verir, suçluya suçunun cezasını çektirir; her şeyin karşılığını verir. Münâfık, riyakâr adam dünyada boynunu büktü, yalancıktan ağladı.Münâfık, riyakâr adam dünyada boynunu büktü, yalancıktan ağladı. İnsan münâfıklıkta zirveye çıktığı zaman gözüne hâkim olurmuş. İnsan münâfıklıkta zirveye çıktığı zaman gözüne hâkim olurmuş. İstediği zaman ağlıyor, istediği zaman ağlamıyor; musluklar elinde.İstediği zaman ağlıyor, istediği zaman ağlamıyor; musluklar elinde. Münâfıkların şâhı oldu, karşında hüngür hüngür ağlar.Münâfıkların şâhı oldu, karşında hüngür hüngür ağlar. Münâfık, biraz sonra güler. Burada aldatırsın… Münâfık, biraz sonra güler. Burada aldatırsın…

Ceza nasıl olacak? Ceza nasıl olacak?

Allahu Teâlâ hazretleri cennetin yakınına getirecekmiş, getirecekmiş…Allahu Teâlâ hazretleri cennetin yakınına getirecekmiş, getirecekmiş… Cennetin sarayları göründü, kokusu duyuldu, insanın iştiyakı arttı,Cennetin sarayları göründü, kokusu duyuldu, insanın iştiyakı arttı, "giriyorum galiba" dedi… "Dur!" Surlardan, gerisin geriye... "giriyorum galiba" dedi… "Dur!" Surlardan, gerisin geriye...

"Aman yâ Rabbi! Hiç olmazsa göstermeseydin de öyle atsaydın beni cehenneme." "Aman yâ Rabbi! Hiç olmazsa göstermeseydin de öyle atsaydın beni cehenneme."

"Sen de dünyada böyle riya ettin, "Sen de dünyada böyle riya ettin, gösteriş yaptın. Ben de sana cenneti gösterdim, vermiyorum. Haydi cehenneme…" gösteriş yaptın. Ben de sana cenneti gösterdim, vermiyorum. Haydi cehenneme…"

el-Cezâu min cinsi'l-amel. "Karşılık, işlenen işin cinsine göre verilir." el-Cezâu min cinsi'l-amel. "Karşılık, işlenen işin cinsine göre verilir."

Allah'ın kanun-ı ilâhisi böyle. Onun için hesabı Allah'ın rızasına göre yapın, dünya hesabı yapmayın.Allah'ın kanun-ı ilâhisi böyle. Onun için hesabı Allah'ın rızasına göre yapın, dünya hesabı yapmayın. Şöyle yaparsam daha çok para geçer ama rızâ-i ilâhîye aykırı. Şöyle yaparsam daha çok para geçer ama rızâ-i ilâhîye aykırı.

O tarafını hesap etmez misin? "Etmem." O tarafını hesap etmez misin?

"Etmem."

Sen bilirsin. O zaman ben hiçbir şey demem. Senden korktum, ödüm patladı, ne yaparsan yap.Sen bilirsin. O zaman ben hiçbir şey demem. Senden korktum, ödüm patladı, ne yaparsan yap. Paldır küldür, tepe taklak nereye gidersen gidersin. Paldır küldür, tepe taklak nereye gidersen gidersin.

İzâ lem testahi fesna' mâ şi'te.İzâ lem testahi fesna' mâ şi'te. "Hayâ etmiyorsun, utanmıyorsun, ar damarın çatlamış; ne işlersen işle, serbestsin." "Hayâ etmiyorsun, utanmıyorsun, ar damarın çatlamış; ne işlersen işle, serbestsin."

Her türlü hainliği, melaneti yapmakta serbestsin.Her türlü hainliği, melaneti yapmakta serbestsin. Allah gönlümüze saflık, temizlik, berraklık versin. Gözümüzden perdeyi kaldırsın. Allah gönlümüze saflık, temizlik, berraklık versin. Gözümüzden perdeyi kaldırsın.

Müslümanlık temiz kalpliliktir. Kimi kime aldatıyorsun, neyle aldatıyorsun? Müslümanlık temiz kalpliliktir. Kimi kime aldatıyorsun, neyle aldatıyorsun?

İnnallâhe lâ yenzuru ilâ suveriküm ve emvâliküm.İnnallâhe lâ yenzuru ilâ suveriküm ve emvâliküm. "Allah sizin dış görünüşünüze, vücutlarınızın şekline şemâline bakmaz ki…" "Allah sizin dış görünüşünüze, vücutlarınızın şekline şemâline bakmaz ki…" Ve lâkin yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm. "Gönlünüze ve amelinize bakar." Ve lâkin yenzuru ilâ kulûbiküm ve a'mâliküm. "Gönlünüze ve amelinize bakar."

Öyle yaparsan iyi müslümansın, gerisi salata, boş laf. Öyle yaparsan iyi müslümansın, gerisi salata, boş laf.

"Bu kadar namaz kılıyorum hocam. 90 defa sarığı doladım, kuyruğunu tâ topuklarıma kadar uzattım…" "Bu kadar namaz kılıyorum hocam. 90 defa sarığı doladım, kuyruğunu tâ topuklarıma kadar uzattım…"

Ne yaparsan yap! Kalbin pak değilse, saf değilse, bunları öğrenemediysen dış görünüşün kıymeti yok. Ne yaparsan yap! Kalbin pak değilse, saf değilse, bunları öğrenemediysen dış görünüşün kıymeti yok.

"Kim haccederse ve umre yaparsa…" sözünde "Kim haccederse ve umre yaparsa…" sözünde arada ve demeseydi de ev deseydi, o zaman başka bir müjde çıkacaktı;arada ve demeseydi de ev deseydi, o zaman başka bir müjde çıkacaktı; "ya hac eden ya umre eden" diyecektik ama öyle dememiş, Peygamber Efendimiz'in sözü bu… "ya hac eden ya umre eden" diyecektik ama öyle dememiş, Peygamber Efendimiz'in sözü bu…

"Kim hac ve umre yapar da o senesinde ölürse cennete girer." "Kim hac ve umre yapar da o senesinde ölürse cennete girer."

Bu hadîs-i şerîfi duyduğunuza göre hacca giderseniz haccı da umreyi de aradan beraberce çıkartın.Bu hadîs-i şerîfi duyduğunuza göre hacca giderseniz haccı da umreyi de aradan beraberce çıkartın. Bir kurbanlığın ince hesabına girmeyin, cimrileşmeyin. Bir kurbanlığın ince hesabına girmeyin, cimrileşmeyin. Hak yolunda harcanan paraların, 700 misli ecri var. Hak yolunda harcanan paraların, 700 misli ecri var.

İki: İki:

Ve men sâme Ramazâne sümme mâte dahale'l-cennete. Ve men sâme Ramazâne sümme mâte dahale'l-cennete.

Başındaki ve sonundaki cümleye göre burada da min senetihî deseydi…Başındaki ve sonundaki cümleye göre burada da min senetihî deseydi… Ama o ibare yok. Hadis alimleri neyse onu bize bildirmişler, yazmışlar, koymuşlar.Ama o ibare yok. Hadis alimleri neyse onu bize bildirmişler, yazmışlar, koymuşlar. Altına da izahat vermiş, demiş ki; Altına da izahat vermiş, demiş ki;

Leyse hünâ min senetihî, "O senesinde ölürse kaydı burada yok." Leyse hünâ min senetihî, "O senesinde ölürse kaydı burada yok."

Nedenini bilmiyoruz. Hikmetini belki çok düşünürsek ve Allah buldurursa buluruz. Nedenini bilmiyoruz. Hikmetini belki çok düşünürsek ve Allah buldurursa buluruz.

"Kim ramazanı tutarsa sonra ölürse cennete girer." "Kim ramazanı tutarsa sonra ölürse cennete girer."

Ne mutlu! Allah sıhhatli, afiyetli, güzel ramazanlara erdirsin.Ne mutlu! Allah sıhhatli, afiyetli, güzel ramazanlara erdirsin. Salavâtlarla, tekbirlerle, hatimlerle teravih namazlarını kılmak nasip etsin.Salavâtlarla, tekbirlerle, hatimlerle teravih namazlarını kılmak nasip etsin. Camimizi de hazırlıyoruz; seviniyorum, hoşuma gidiyor, Allah cümlenizden razı olsun.Camimizi de hazırlıyoruz; seviniyorum, hoşuma gidiyor, Allah cümlenizden razı olsun. Hanımlar öbür tarafta kılar, biz burada kılarız. İnşaallah, tatlı tatlı ibadetler yapmak mümkün olur. Hanımlar öbür tarafta kılar, biz burada kılarız. İnşaallah, tatlı tatlı ibadetler yapmak mümkün olur.

Ve men ğazâ fe-mâte min senetihî dahale'l-cennete.Ve men ğazâ fe-mâte min senetihî dahale'l-cennete. "Kim gaza ederse, cihada çıkarsa…" Düşmanla cihat etmeye gidiyor. "Kim gaza ederse, cihada çıkarsa…" Düşmanla cihat etmeye gidiyor.

Babam sarık sarmış, [Mehmed Zahid] Hocamız sormuş; "Bununla kefen olur mu?" Babam sarık sarmış, [Mehmed Zahid] Hocamız sormuş;

"Bununla kefen olur mu?"

Eskiden kefeni başına sarık sararmış, gazaya öyle gidermiş.Eskiden kefeni başına sarık sararmış, gazaya öyle gidermiş. Şehit elbisesiyle gömülür; çıkartılmaz, kefenlenmez.Şehit elbisesiyle gömülür; çıkartılmaz, kefenlenmez. Kefenlenmesine, yıkanmasına lüzum yoktur daKefenlenmesine, yıkanmasına lüzum yoktur da olur ya hani "yolda, şurada, burada ölürüm" diye kefenini de hazır ediyor. olur ya hani "yolda, şurada, burada ölürüm" diye kefenini de hazır ediyor.

O da bir işaret! "Ben canımı vermeye zaten razıyım. Ne olacak! İstersem gazi olarak dönerim amaO da bir işaret! "Ben canımı vermeye zaten razıyım. Ne olacak! İstersem gazi olarak dönerim ama canımı vermeye baştan zaten pazarlıkta razı gelmişim. İşte kefenim başımda!" demek o. canımı vermeye baştan zaten pazarlıkta razı gelmişim. İşte kefenim başımda!" demek o.

"Kim gaza eder de o sene ölürse cennete girer." "Kim gaza eder de o sene ölürse cennete girer."

Üç güzel fiil! Buyur, işleyeceğini işle. Kim hac ve umre yapar, o sene ölürse cennete girer.Üç güzel fiil! Buyur, işleyeceğini işle. Kim hac ve umre yapar, o sene ölürse cennete girer. Kim ramazan tutar, ölürse cennete girer.Kim ramazan tutar, ölürse cennete girer. Kim gazaya gider, o sene ölürse cennete gider. Kim gazaya gider, o sene ölürse cennete gider.

"Hocam nerede gazaya gideyim?" "Hocam nerede gazaya gideyim?"

Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin.

"Ah bir harp çıksa da gaza etsem..." "Ah bir harp çıksa da gaza etsem..."

Yok! Öyle değil. Peygamber Efendimiz, "Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin." diyorYok! Öyle değil. Peygamber Efendimiz, "Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin." diyor ama gelirse de geri durmak, kaçmak yok. ama gelirse de geri durmak, kaçmak yok.

En büyük günahlardan biri nedir? En büyük günahlardan biri nedir?

el-Firârü yevme'z-zahfi. "Savaş günü cepheden kaçmaktır." el-Firârü yevme'z-zahfi. "Savaş günü cepheden kaçmaktır."

Sen günahı sadece içki içmek, kumar oynamak mı sanıyorsun?Sen günahı sadece içki içmek, kumar oynamak mı sanıyorsun? Kâfirin karşısında duracaksın. Allah'ın dini bahis konusu; karşısında duracaksın. Ölürsen ölürsün... Kâfirin karşısında duracaksın. Allah'ın dini bahis konusu; karşısında duracaksın. Ölürsen ölürsün...

Vallâhu yuhyî ve yumît. "Yaşatan da Allah, öldüren de Allah!" Vallâhu yuhyî ve yumît. "Yaşatan da Allah, öldüren de Allah!"

Ne var yani! Sanki canı sen kendin mi buldun? Pazardan mı aldın?.. Ne var yani! Sanki canı sen kendin mi buldun? Pazardan mı aldın?..

Canı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil Ne nizâ eyleyelim ol ne senindir ne benim. Canı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil

Ne nizâ eyleyelim ol ne senindir ne benim.

"Ey gönül! Canı cânân dilemiş, ver canını. Vermemek olmaz, vereceksin. "Ey gönül! Canı cânân dilemiş, ver canını. Vermemek olmaz, vereceksin. Ne diye çekişip duruyorsun, senin mi can? O ne senindir ne benim." diyor. Ne diye çekişip duruyorsun, senin mi can? O ne senindir ne benim." diyor.

Kendi malın değil ki ne çekişiyorsun. Can Allah'ın! O verdi, O istediği zaman alır. Kendi malın değil ki ne çekişiyorsun. Can Allah'ın! O verdi, O istediği zaman alır.

30 sene önce üniversite talebeleri olarak Cevat Rıfat Atilhan'ın evine gittik.30 sene önce üniversite talebeleri olarak Cevat Rıfat Atilhan'ın evine gittik. İstiklal Harbi gazisiymiş; madalyaları, kitapları vs. olan meşhur bir insan. İstiklal Harbi gazisiymiş; madalyaları, kitapları vs. olan meşhur bir insan. Alt katta oturuyor, balkonun kocaman bir camı var. Arkadaşlardan bir tanesi dedi ki; Alt katta oturuyor, balkonun kocaman bir camı var. Arkadaşlardan bir tanesi dedi ki;

"Üstat! Buradan hırsız girer, katil girer. Senin düşmanın çoktur;"Üstat! Buradan hırsız girer, katil girer. Senin düşmanın çoktur; herkese kaleminle yazı yazıyorsun, hainleri vs. kitaplarında bildiriyorsun." herkese kaleminle yazı yazıyorsun, hainleri vs. kitaplarında bildiriyorsun."

Dedi ki; "Çocuklar bir şey söyleyeceğim.Dedi ki;

"Çocuklar bir şey söyleyeceğim.
Ben, Cihan Harbi'ne katıldım. Filistin cephesinde çarpıştım. Birlikler arasında haberleşme subayıydım.Ben, Cihan Harbi'ne katıldım. Filistin cephesinde çarpıştım. Birlikler arasında haberleşme subayıydım. Çantamın içine evrakı, haberi alır, bir birlikten öteki birliğe giderdim. Kurşunlar vız vız geçerdi.Çantamın içine evrakı, haberi alır, bir birlikten öteki birliğe giderdim. Kurşunlar vız vız geçerdi. Öbür tarafa gider, haberi verir, oradan haberi alır, bu tarafa getirirdim. Öbür tarafa gider, haberi verir, oradan haberi alır, bu tarafa getirirdim. Allah öldürmeyince öldürmüyor…" dedi. Allah öldürmeyince öldürmüyor…" dedi.

Allah rahmet eylesin. Bak, ne güzel! Allah rahmet eylesin. Bak, ne güzel!

Öldüren kim? Öldüren kim?

"Filanca katil hücum etti de, vurdu da öldürdü…" "Filanca katil hücum etti de, vurdu da öldürdü…"

Allah! Vadesi yetmiş ondan. Allah öldürmeyince ölmez.Allah! Vadesi yetmiş ondan. Allah öldürmeyince ölmez. Kurşunu atarsın, beyninin kemiğine takılı kalır, ameliyatla çıkartırlar, yine yaşar.Kurşunu atarsın, beyninin kemiğine takılı kalır, ameliyatla çıkartırlar, yine yaşar. Yaşatan ve öldüren Allah'tır. Eli seker, vurmaz; kader fetva vermiyor. Yaşatan ve öldüren Allah'tır. Eli seker, vurmaz; kader fetva vermiyor. Çekmiş tabancayı, öldürecek, atıyor, tutturamıyor… Çekmiş tabancayı, öldürecek, atıyor, tutturamıyor…

Neden? Neden?

Kader fetva vermiyor yani Allah nasip etmemiş, yaşayacak. DemekKader fetva vermiyor yani Allah nasip etmemiş, yaşayacak. Demek daha yapacağı işler var, kader fetva vermiyor. daha yapacağı işler var, kader fetva vermiyor.

Rahmetli bir bunu dedi, bir de efelik yaptı; Rahmetli bir bunu dedi, bir de efelik yaptı;

"Benim düşmanlarım beni bilir. Bir kurşunu attım mı sekmez, 'şıp' diye vururum." dedi. "Benim düşmanlarım beni bilir. Bir kurşunu attım mı sekmez, 'şıp' diye vururum." dedi.

Lafın arasında da bir şey demedik tabii.Lafın arasında da bir şey demedik tabii. Gazi, iyi, mâşallah, pekâlâ… Tabii müslüman atmayı filan öğrenecek, o da iyi bir şey... Gazi, iyi, mâşallah, pekâlâ… Tabii müslüman atmayı filan öğrenecek, o da iyi bir şey...

Düşmanla kapışmayı arzu etme. Düşmanla kapışmayı arzu etme.

"Peki, bu adam bana sataşıp duruyor." "Peki, bu adam bana sataşıp duruyor."

Limni adasını silahlandırdı, 12 adayı silahlandırdı. Anlaşmalara göre silahlanmamak lazımdı. Limni adasını silahlandırdı, 12 adayı silahlandırdı. Anlaşmalara göre silahlanmamak lazımdı.

Süleyman Demirel'e sormuşlar, gazetede okuyorum; Süleyman Demirel'e sormuşlar, gazetede okuyorum;

"Niye müsaade ettiniz?" "Ne yapalım, savaş mı edeceğiz?" diyor. "Niye müsaade ettiniz?"

"Ne yapalım, savaş mı edeceğiz?" diyor.

Ederiz, ne olacak! Neden yaşıyoruz yani…Ederiz, ne olacak! Neden yaşıyoruz yani… Sen savaştan geri durdun mu o, bacak kadar boyuyla edepsizlenir.Sen savaştan geri durdun mu o, bacak kadar boyuyla edepsizlenir. Sen savaşa hazır olursan ödü patlar. Sen savaşa hazır olursan ödü patlar.

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salâh Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salâh

Sulh, sükunet, salâh-ı hâl istersen cenge hazır ol! Silahın korkutsun karşı tarafı. Sulh, sükunet, salâh-ı hâl istersen cenge hazır ol! Silahın korkutsun karşı tarafı.

"Onlara dokunmaya gelmez. Adamlar dinamit deposu gibidir; "Onlara dokunmaya gelmez. Adamlar dinamit deposu gibidir; bir yerinden dokunursan patlayıverir." diye ödü patlasın, yanına yanaşmasın. bir yerinden dokunursan patlayıverir." diye ödü patlasın, yanına yanaşmasın.

12 adayı, Limni adasını silahlandırıyor. Limni adasından İstanbul'u, Boğazlar'ı vurur. 12 adayı, Limni adasını silahlandırıyor. Limni adasından İstanbul'u, Boğazlar'ı vurur.

Makaleleri okuyorum, generaller öyle diyor. Onun için orayı silahlandırıyor. Makaleleri okuyorum, generaller öyle diyor. Onun için orayı silahlandırıyor.

Hazır olacağız, hepimiz hazır olacağız. İnsan bir defa ölür, bir canı var bir defa verecek. Hazır olacağız, hepimiz hazır olacağız. İnsan bir defa ölür, bir canı var bir defa verecek.

Bir defa ölüm! Bir defa ölüm!

Yaşarsak şerefle yaşarız, ölürsek şerefle ölürüz… Yaşarsak şerefle yaşarız, ölürsek şerefle ölürüz…

Ne yani, vatan toprağı satılır mı, kâfire verilir mi? Onun kabadayılığından korkulur mu? Ne yani, vatan toprağı satılır mı, kâfire verilir mi? Onun kabadayılığından korkulur mu?

Biz korkmayız! Ama dansa, zevke, içkiye, kumara alışmış adam,Biz korkmayız! Ama dansa, zevke, içkiye, kumara alışmış adam, yılbaşı masasını şimdiden ayırtmış adam, "ah keyfim kaçacak" diyebilir, ona bir şey demem. yılbaşı masasını şimdiden ayırtmış adam, "ah keyfim kaçacak" diyebilir, ona bir şey demem.

Biz müslümanlar korkmayız, korkmamamız lazım!Biz müslümanlar korkmayız, korkmamamız lazım! Kim şehitlik istemezse? Kim şehitlik istemezse münafıklıktan bir çeşit üzere ölür, haberiniz olsun. Kim şehitlik istemezse? Kim şehitlik istemezse münafıklıktan bir çeşit üzere ölür, haberiniz olsun.

"Bir canım var Rabbime hak yolunda nisâr olsun, feda olsun." diye şehitliği temenni edecek. "Bir canım var Rabbime hak yolunda nisâr olsun, feda olsun." diye şehitliği temenni edecek.

Kim şehitliği temenni eder de -harp olmadı, darp olmadı- yatağında ölürseKim şehitliği temenni eder de -harp olmadı, darp olmadı- yatağında ölürse Allah yatağında ölse bile onu şehitlerin mertebesine ulaştırır. Hadîs-i şerîf!.. Allah yatağında ölse bile onu şehitlerin mertebesine ulaştırır.

Hadîs-i şerîf!..

Gönlünü derle toparla, aklını başına devşir, niyetini halis tut.Gönlünü derle toparla, aklını başına devşir, niyetini halis tut. Niyetin iyi olursa yatağında ölürsün, şehit sevabı alırsın; Niyetin iyi olursa yatağında ölürsün, şehit sevabı alırsın; niyetin kötü olursa harp meydanında ölürsün, şehitlik sevabı alamazsın, cehennem leşi olursun.niyetin kötü olursa harp meydanında ölürsün, şehitlik sevabı alamazsın, cehennem leşi olursun. Her şey niyetle… Ameller niyetlere göre mükâfatlandırılır veya cezalanır. Her şey niyetle… Ameller niyetlere göre mükâfatlandırılır veya cezalanır.

Niyetinizi iyi tutun. Niyetinizi iyi tutun.

Gaza olursa gideriz olmazsa çok şükür yâ Rabbi! İşte rahatız, eseniz, başımız dinç,Gaza olursa gideriz olmazsa çok şükür yâ Rabbi! İşte rahatız, eseniz, başımız dinç, geliyoruz gidiyoruz memleketimiz güzel… Allah ecdadımızdan razı olsun. geliyoruz gidiyoruz memleketimiz güzel… Allah ecdadımızdan razı olsun.

Dersin başında Fatih Sultan Mehmed'e niye Fâtiha okudum? Dersin başında Fatih Sultan Mehmed'e niye Fâtiha okudum?

Allah insaf versin. Allah insaf versin.

Çarpışmış çabalamış, uğraşmış şu güzel beldeyi almış…Çarpışmış çabalamış, uğraşmış şu güzel beldeyi almış… Bir teşekkür de etmeyelim mi yani?Bir teşekkür de etmeyelim mi yani? Şu güzel beldeyi fethetmişler, bir teşekkür etmeyelim mi, bir Fâtiha okumayalım mı? Şu güzel beldeyi fethetmişler, bir teşekkür etmeyelim mi, bir Fâtiha okumayalım mı?

Adamcağız parasını ayırmış, şu camiyi yapmış, içinde biz de oturuyoruz. Teşekkür borcumuz yok mu?Adamcağız parasını ayırmış, şu camiyi yapmış, içinde biz de oturuyoruz. Teşekkür borcumuz yok mu? İçinde oturuyoruz işte, yağmur başımıza yağmıyor. Allah razı olsun. İçinde oturuyoruz işte, yağmur başımıza yağmıyor. Allah razı olsun.

[Mehmed Zahid] Hocamız rahmetullâhi aleyh çok vefalıydı. [Mehmed Zahid] Hocamız rahmetullâhi aleyh çok vefalıydı. Ankara'ya gelirdi, Konya'ya giderdi, Adana'ya giderdi, Medine'ye giderdi; Ankara'ya gelirdi, Konya'ya giderdi, Adana'ya giderdi, Medine'ye giderdi; Medine'de hatm-i hâce yapardı, dua ederken "İskender Paşa'nın ruhuna da yâ Rabbi!" diye dua ederdi.Medine'de hatm-i hâce yapardı, dua ederken "İskender Paşa'nın ruhuna da yâ Rabbi!" diye dua ederdi. Bilmiyorum ama bu İskender Paşa ne mübarek adammış ki böyle dua aldı.Bilmiyorum ama bu İskender Paşa ne mübarek adammış ki böyle dua aldı. İkinci Bayezid -Sultan Bayezid-i Velî- İstanbul'dan bir yere gittiği zaman,İkinci Bayezid -Sultan Bayezid-i Velî- İstanbul'dan bir yere gittiği zaman, "Al, şehir sana emanet." diye İstanbul şehrinin korunmasını bizim İskender Paşa'ya bırakırmış. "Al, şehir sana emanet." diye İstanbul şehrinin korunmasını bizim İskender Paşa'ya bırakırmış. İtimatlı bir zâtmış demek ki. Mekânı cennet olsun, Allah razı olsun. İtimatlı bir zâtmış demek ki. Mekânı cennet olsun, Allah razı olsun.

Duvarları taştan yaptırmış, kubbesi sağlam… Duvarları taştan yaptırmış, kubbesi sağlam…

Men hacce an vâlideyhi ba'de vefâtihimâ keteballâhu lehû ıtkan mine'n-nârMen hacce an vâlideyhi ba'de vefâtihimâ keteballâhu lehû ıtkan mine'n-nâr ve kâne li'l-mahcûci anhümâ ecrü haccetin tâmmetin min gayri en min ucûrihimâ şey'ünve kâne li'l-mahcûci anhümâ ecrü haccetin tâmmetin min gayri en min ucûrihimâ şey'ün ve mâ vasale zû rahimin rahimehû bi-efdale min haccetin yudhiluhâ aleyhi ba'de mevtihî fî kabrihî ve mâ vasale zû rahimin rahimehû bi-efdale min haccetin yudhiluhâ aleyhi ba'de mevtihî fî kabrihî ve men meşâ an râhiletihî akabeten fe-keennemâ a'teka rakabeten. ve men meşâ an râhiletihî akabeten fe-keennemâ a'teka rakabeten.

Bu hadîs-i şerîf, İbn Asâkir'de ve daha başka kaynaklarda geçmiş.Bu hadîs-i şerîf, İbn Asâkir'de ve daha başka kaynaklarda geçmiş. Hacla ilgili Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Hacla ilgili Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Men hacce an vâlideyhi. "Kim ana ve babası nâmına…"Men hacce an vâlideyhi. "Kim ana ve babası nâmına…" Ba'de vefâtihimâ. "Onların vefatlarından sonra haccederse..." Ba'de vefâtihimâ. "Onların vefatlarından sonra haccederse..."

Anası babası nâmına onların vefatlarından sonra haccederse ne olur? Anası babası nâmına onların vefatlarından sonra haccederse ne olur?

Keteballâhu lehû ıtkan mine'n-nâr.Keteballâhu lehû ıtkan mine'n-nâr. "Anası babası nâmına hac eden kimseye Allah cehennemden bir âzatlık beratı yazar." "Anası babası nâmına hac eden kimseye Allah cehennemden bir âzatlık beratı yazar."

"Haydi, sen âzat oldun. "Haydi, sen âzat oldun. Cehennemden uzak olacaksın, sokulmayacaksın, çıkacaksın." diye cehennemden âzatlık berati verir. Cehennemden uzak olacaksın, sokulmayacaksın, çıkacaksın." diye cehennemden âzatlık berati verir.

Ve kâne li'l-mahcûci anhümâ ecrü haccetin tâmmetin min gayri en min ucûrihimâ şey'ün.Ve kâne li'l-mahcûci anhümâ ecrü haccetin tâmmetin min gayri en min ucûrihimâ şey'ün. "Hem haccedene hem nâmlarına haccedilen kimselere "Hem haccedene hem nâmlarına haccedilen kimselere hiçbirinin ecrinden eksiltilmeden hepsine ecir verilir." hiçbirinin ecrinden eksiltilmeden hepsine ecir verilir."

Yani hacceden de ecir alır, nâmına haccedilen ana baba da aynı ecri eksiltilmeden alır.Yani hacceden de ecir alır, nâmına haccedilen ana baba da aynı ecri eksiltilmeden alır. Allah, "Ona da bir parça vereceğiz." diye oradan çıkartmaz. Allah, "Ona da bir parça vereceğiz." diye oradan çıkartmaz. Fazl u kereminden bu tarafa da, öbür tarafa da verir. Onun için anne baba da, evlat da kâr eder. Fazl u kereminden bu tarafa da, öbür tarafa da verir. Onun için anne baba da, evlat da kâr eder.

Nasıl? Nasıl?

Ecrü haccetin tâmmetin. "Tam, eksiksiz bir hac sevabı verilir." Ecrü haccetin tâmmetin. "Tam, eksiksiz bir hac sevabı verilir."

Burada ibarede sankiBurada ibarede sanki kâne li'l-mahcûci anhümâ ecrü haccetin tâmmetin min gayri en min ucûrihî şey'en olsa kâne li'l-mahcûci anhümâ ecrü haccetin tâmmetin min gayri en min ucûrihî şey'en olsa yani ikisinde de tesniye zamiri olmasa, birisinde müfred zamiri olsa daha iyi, yani ikisinde de tesniye zamiri olmasa, birisinde müfred zamiri olsa daha iyi, mâna bakımından öyle olması gerekiyor. Rivayetlerde o hususta bir başka açıklama görmedim. mâna bakımından öyle olması gerekiyor. Rivayetlerde o hususta bir başka açıklama görmedim.

Sonra: Sonra:

Ve mâ vasale zû-rahimin rahimehû bi-efdale min haccetin yudhiluhâ aleyhi ba'de mevtihî fî kabrihî. Ve mâ vasale zû-rahimin rahimehû bi-efdale min haccetin yudhiluhâ aleyhi ba'de mevtihî fî kabrihî.

Bir insan akrabasına bir iyilik, sıla-i rahim yapacak. Bir insan akrabasına bir iyilik, sıla-i rahim yapacak.

En üstün sıla-i rahim yapma şekli nedir? En üstün sıla-i rahim yapma şekli nedir?

O zât nâmına haccediverip sevabını ölümünden sonra kabrine hediye etmektir.O zât nâmına haccediverip sevabını ölümünden sonra kabrine hediye etmektir. Daha güzel bir suretle sıla-i rahim yapamaz. Daha güzel bir suretle sıla-i rahim yapamaz.

Diyelim ki dayın, amcan, halan, teyzen… akrabandan birisi;Diyelim ki dayın, amcan, halan, teyzen… akrabandan birisi; ona en iyi sıla-i rahim, akraba yardımı nasıl olur? ona en iyi sıla-i rahim, akraba yardımı nasıl olur?

Bundan daha faziletlisi mümkün değildir.Bundan daha faziletlisi mümkün değildir. Onun nâmına haccedip onun vefatından sonra kabrine onun sevabını gönderirsin, o olur.Onun nâmına haccedip onun vefatından sonra kabrine onun sevabını gönderirsin, o olur. Bir insan bir ecirli iş yapıp da vefat etmişlere verdi mi sevabı onlara gittiğinin alameti bu. Bir insan bir ecirli iş yapıp da vefat etmişlere verdi mi sevabı onlara gittiğinin alameti bu. Hadîs-i şerîf, onun alameti. Hadîs-i şerîf, onun alameti. Akraba nâmına da demek ki haccediliyor. Akraba nâmına da demek ki haccediliyor.

Sonra: Sonra:

Ve men meşâ an râhiletihî akabeten fe-keennemâ a'teka rakabeten.Ve men meşâ an râhiletihî akabeten fe-keennemâ a'teka rakabeten. "Her kim ki akabede, yokuşun aşılacak yerinde yani yokuş kısmında bineğinden inip yürürse "Her kim ki akabede, yokuşun aşılacak yerinde yani yokuş kısmında bineğinden inip yürürse sanki bir köle âzat etmiş gibi ecir kazanır." sanki bir köle âzat etmiş gibi ecir kazanır."

Şimdi otomobillerle gidenler bilmez de, eskiden ata-eşeğe binenler bilir.Şimdi otomobillerle gidenler bilmez de, eskiden ata-eşeğe binenler bilir. Hayvan yukarıya doğru yürüdüğünde, yokuşta zorlanır.Hayvan yukarıya doğru yürüdüğünde, yokuşta zorlanır. Onun da canı var. Allah bizim istifademize vermiş ama onu da canının ciğeri var. Onun da canı var. Allah bizim istifademize vermiş ama onu da canının ciğeri var. Onun da ağrısı sızısı var.Onun da ağrısı sızısı var. Müslümanlık merhamet dinidir. Hayvanın yükü de olur bazen, adam da üstüne biner.Müslümanlık merhamet dinidir. Hayvanın yükü de olur bazen, adam da üstüne biner. Hayvan yokuşu çıkacak, öbür tarafa aşacak geçecek. O beli aşıncaya kadar Hayvan yokuşu çıkacak, öbür tarafa aşacak geçecek. O beli aşıncaya kadar üstünde durabilir ama üstünde durmaz da inip yürüyüverirse, o zorlu yerdeüstünde durabilir ama üstünde durmaz da inip yürüyüverirse, o zorlu yerde hayvana merhametinden dolayı sanki bir köle âzat etmiş gibi sevap kazanır. hayvana merhametinden dolayı sanki bir köle âzat etmiş gibi sevap kazanır.

İşte Müslümanlık böyle! İşte Müslümanlık böyle!

Müslümanlığın aslı, özü, esasıMüslümanlığın aslı, özü, esası insanlara sevgi, hayvanlara merhamet, mahlûkâta şefkat, herkese iyilik, temiz kalp… insanlara sevgi, hayvanlara merhamet, mahlûkâta şefkat, herkese iyilik, temiz kalp…

İşte Müslümanlık! İşte Müslümanlık!

Gelsinler de, "çöl kanunu" diyenler dinlesinler.Gelsinler de, "çöl kanunu" diyenler dinlesinler. Evet, zaten en büyük mucize olma tarafı çölden çıkıp da bu kadar güzel olması... Evet, zaten en büyük mucize olma tarafı çölden çıkıp da bu kadar güzel olması... En medenî yerden gelseydi kim bilir ne laflar, iftiralar uydururdun, neler söylerdin… "En medenî yerden gelseydi kim bilir ne laflar, iftiralar uydururdun, neler söylerdin… " Eskilerden öğrenmiştir." derdin. Eskilerden öğrenmiştir." derdin.

İşte bak, çölden çıktı. Şu nezaket kaidelerine bak! İşte bak, çölden çıktı. Şu nezaket kaidelerine bak!

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini yazan kitapları buradan doldursan,Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini yazan kitapları buradan doldursan, üst üste koysan kubbeye kadar çıkar. O kadar sözü ümmî bir peygamber söylemiş, düşünsene.üst üste koysan kubbeye kadar çıkar. O kadar sözü ümmî bir peygamber söylemiş, düşünsene. O kadar güzel, hikmetli sözleri…O kadar güzel, hikmetli sözleri… Her birini yudum yudum içiyoruz da çay yudumlar, şerbet içer gibi tadına doymuyoruz.Her birini yudum yudum içiyoruz da çay yudumlar, şerbet içer gibi tadına doymuyoruz. Bunların hepsini o zât-ı muhterem, o ümmî peygamber söylemiş. Bunların hepsini o zât-ı muhterem, o ümmî peygamber söylemiş.

Hiç aklın kesiyor mu?Hiç aklın kesiyor mu? Allah tarafından peygamber gönderilmese ümmî bir insandan bu kadar güzel hikmetler mümkün mü?Allah tarafından peygamber gönderilmese ümmî bir insandan bu kadar güzel hikmetler mümkün mü? Yetmez mi sana bu delil? Yetmez mi sana bu delil?

Men halefe alâ yemînin fe-raâ gayrehâ hayran minhâMen halefe alâ yemînin fe-raâ gayrehâ hayran minhâ fe'l-ye'tillezî hüve hayrun ve'l-yükeffir an yemînihî. fe'l-ye'tillezî hüve hayrun ve'l-yükeffir an yemînihî.

Ahmed b. Hanbel'de, Müslim'de, Tirmizî'deAhmed b. Hanbel'de, Müslim'de, Tirmizî'de ve daha büyük kaynakların hepsinde olan yemin etmekle ilgili bir hadîs-i şerîf: ve daha büyük kaynakların hepsinde olan yemin etmekle ilgili bir hadîs-i şerîf:

"Kim bir meselede yemin ederse…" "Kim bir meselede yemin ederse…"

Şöyle böyle diye yemin etti… Şöyle böyle diye yemin etti…

Fe-raâ gayrehâ hayran minhâ. "Öyle yapacağım diye yemin etti amaFe-raâ gayrehâ hayran minhâ. "Öyle yapacağım diye yemin etti ama öyle yapmamanın daha hayırlı olduğunu sonradan gördü." öyle yapmamanın daha hayırlı olduğunu sonradan gördü."

Ne yapacak? "Yemin ettim bir kere" mi diyecek?Ne yapacak? "Yemin ettim bir kere" mi diyecek? Peygamber Efendimiz diyor ki; "Eğer yapmamak, yemininden daha hayırlıysaPeygamber Efendimiz diyor ki;

"Eğer yapmamak, yemininden daha hayırlıysa
o zaman onun daha hayırlı olduğunu görünce o hayırlı olan işi yapsın da yeminine de kefaret versin." o zaman onun daha hayırlı olduğunu görünce o hayırlı olan işi yapsın da yeminine de kefaret versin."

Yemin kefareti nedir? Yemin kefareti nedir?

10 tane miskini sabahlı akşamlı doyurmak. Doyuruver, yemin etmeyeydin.10 tane miskini sabahlı akşamlı doyurmak. Doyuruver, yemin etmeyeydin. Müslüman diline sahiptir; doyuruver, sevap olur. Müslüman diline sahiptir; doyuruver, sevap olur. Onun nâmına, o yemini yapmamak için kefaret ödüyorsun. Onun nâmına, o yemini yapmamak için kefaret ödüyorsun. 10 fakir istifade edecek veyahut bir fakire 10 gün vereceksin.10 fakir istifade edecek veyahut bir fakire 10 gün vereceksin. Netice itibariyle 10 tane olacak; 10 kişi de olabilir, bir kişiyi 10 gün de olabilir.Netice itibariyle 10 tane olacak; 10 kişi de olabilir, bir kişiyi 10 gün de olabilir. Sabahlı akşamlı doyurursun.Sabahlı akşamlı doyurursun. "Al bunu, yemek ye." diye parasını verirsen, yemez de sigaraya harcarsa… Kitap, "olmaz" diyor. "Al bunu, yemek ye." diye parasını verirsen, yemez de sigaraya harcarsa… Kitap, "olmaz" diyor.

Ne yapacaksın o zaman? Ne yapacaksın o zaman?

Lokantacıyla anlaşacaksın; "Bu adam 10 gün gelsin, senden yesin,Lokantacıyla anlaşacaksın; "Bu adam 10 gün gelsin, senden yesin, para alma bundan. Bedava olsun. Al parasını…" diyebilirsin veyahutpara alma bundan. Bedava olsun. Al parasını…" diyebilirsin veyahut her gün iki kilo un veya ona mukabil şey verirsin, öylece yemine kefaret olur. her gün iki kilo un veya ona mukabil şey verirsin, öylece yemine kefaret olur.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, "Yemin ettim diye hayırsız olan işte inat etme,Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, "Yemin ettim diye hayırsız olan işte inat etme, hayırlı olan işi yap yeminin de kefaretini ver." diyor. hayırlı olan işi yap yeminin de kefaretini ver." diyor.

Men halefe alâ minberî –ve lev alâ kadîbi sevakin ahdara- kâziben kâne min ehli'n-nâr. Men halefe alâ minberî –ve lev alâ kadîbi sevakin ahdara- kâziben kâne min ehli'n-nâr.

Peygamber Efendimiz'in adına yalan uydurmakla ilgili bir hadîs-i şerîf.Peygamber Efendimiz'in adına yalan uydurmakla ilgili bir hadîs-i şerîf. Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet etmiş ki: Ebû Hüreyre radıyallahu anh rivayet etmiş ki:

"Kim benim şu minberimde…" "Kim benim şu minberimde…"

Demek ki Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'de minberini göstermiş. Demek ki Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'de minberini göstermiş.

"Kim benim şu minberimde yemin ederse…" "Kim benim şu minberimde yemin ederse…"

Ve lev alâ kadîbi sevakin ahdar. "İsterse bir yeşil misvak dalı için bile olsa…" Ve lev alâ kadîbi sevakin ahdar. "İsterse bir yeşil misvak dalı için bile olsa…"

Yani bir ağacın bir dalı, kökü veyahut yeşil bir misvak dalı parçasıYani bir ağacın bir dalı, kökü veyahut yeşil bir misvak dalı parçası için bile olsa kim benim bu minberimde yemin ederse… için bile olsa kim benim bu minberimde yemin ederse…

Kâziben. "Yalan yere." Kâziben. "Yalan yere."

Küçük bir şey için bile olsa… Küçük bir şey için bile olsa…

Kâne min ehli'n-nâr. "Cehennem ehlinden olur." Kâne min ehli'n-nâr. "Cehennem ehlinden olur."

Orası Peygamber Efendimiz'in makamı, Peygamber Efendimiz'in mescidi, minberi… Orada yalan olmaz. Orası Peygamber Efendimiz'in makamı, Peygamber Efendimiz'in mescidi, minberi… Orada yalan olmaz.

Çok zor, çok zor... Çok zor, çok zor...

Şimdi kimse "gık" diyemiyor tabi. Şimdi kimse "gık" diyemiyor tabi.

Hoca minbere çıkıyor, dinle imanla ilgisi olmayan adamın nâmına mecburen hutbede dua ediyor,Hoca minbere çıkıyor, dinle imanla ilgisi olmayan adamın nâmına mecburen hutbede dua ediyor, onu methediyor. Tarih boyunca da olmuş, şimdi de oluyor. onu methediyor. Tarih boyunca da olmuş, şimdi de oluyor. Minbere çıkacak, ciğeri beş para etmez adamın nâmına hutbe okuyacak. Minbere çıkacak, ciğeri beş para etmez adamın nâmına hutbe okuyacak. Okumasa maaşı, mesleği gidecek. Korkuyor, bilmem ne… Okumasa maaşı, mesleği gidecek. Korkuyor, bilmem ne…

Yalan! Yalan!

Allah doğrudan bizi ayırmasın, böyle zilletlere düşürmesin, dobra dobra hakkı söylemek nasip etsin. Allah doğrudan bizi ayırmasın, böyle zilletlere düşürmesin, dobra dobra hakkı söylemek nasip etsin.

Peygamber Efendimiz'in minberindePeygamber Efendimiz'in minberinde bir yeşil misvak dalı kadar küçük, ehemmiyetsiz bir şey için bile yalan yere yemin eden cehenneme gider.bir yeşil misvak dalı kadar küçük, ehemmiyetsiz bir şey için bile yalan yere yemin eden cehenneme gider. Bu hadîs-i şerîften o anlaşılıyor. Bu hadîs-i şerîften o anlaşılıyor.

Men halefe alâ yemînin fe-hüve kemâ halefe in kâle hüve yehûdiyyün fe-hüve yehûdiyyünMen halefe alâ yemînin fe-hüve kemâ halefe in kâle hüve yehûdiyyün fe-hüve yehûdiyyün ve in kâle hüve nasrâniyyün fe-hüve nasrâniyyün ve in kâle hüve berîün mine'l-İslâmi ve in kâle hüve nasrâniyyün fe-hüve nasrâniyyün ve in kâle hüve berîün mine'l-İslâmi fe-hüve berîün mine'l-İslâmi ve meni'd-deâ da've'l-câhiliyyetife-hüve berîün mine'l-İslâmi ve meni'd-deâ da've'l-câhiliyyeti fe-innehû min cüsâ cehenneme ve in sâme ve sallâ. fe-innehû min cüsâ cehenneme ve in sâme ve sallâ.

Yeminle ilgili bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Yeminle ilgili bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Men halefe alâ yemînin. "Kim bir meselede yemin ederse…" Yemin edilecek bir meselede yemin ederse… Men halefe alâ yemînin. "Kim bir meselede yemin ederse…"

Yemin edilecek bir meselede yemin ederse…

Fe-hüve kemâ halefe. "Yemini hangi niyetle etmişse o olur, o duruma düşer."Fe-hüve kemâ halefe. "Yemini hangi niyetle etmişse o olur, o duruma düşer." İn kâle hüve yehûdiyyün fe-hüve yehûdiyyün... "'Yahudi olayım ki bu böyle.' dese, yemin etse yahudi olur;İn kâle hüve yehûdiyyün fe-hüve yehûdiyyün... "'Yahudi olayım ki bu böyle.' dese, yemin etse yahudi olur; 'Nasranî olayım ki böyle.' diye yemin etse nasranî olur;'Nasranî olayım ki böyle.' diye yemin etse nasranî olur; 'İslâm'dan berî olayım, İslâm'dan çıkmış olayım ki bu böyle.' diye yemin etse İslâm'dan çıkar."'İslâm'dan berî olayım, İslâm'dan çıkmış olayım ki bu böyle.' diye yemin etse İslâm'dan çıkar." Ve meni'd-deâ da've'l-câhiliyyeti... "Kim cahiliye iddiasında bulunursaVe meni'd-deâ da've'l-câhiliyyeti... "Kim cahiliye iddiasında bulunursa o cehennemin kütüklerinden bir kütük olur, eğer oruç tutsa namaz kılsa bile." o cehennemin kütüklerinden bir kütük olur, eğer oruç tutsa namaz kılsa bile."

Peygamber Efendimiz; ve meni'd-deâ da've'l-câhiliyyeti, "cahiliye devri iddialarından bir iddiada bulunsa" diyor.Peygamber Efendimiz; ve meni'd-deâ da've'l-câhiliyyeti, "cahiliye devri iddialarından bir iddiada bulunsa" diyor. Cahiliye devri, İslâm'dan önceki devreye denir.Cahiliye devri, İslâm'dan önceki devreye denir. Cahiliyenin örfü, âdeti, huyu, ahlâkı, sistemi İslâm'dan ayrıdır.Cahiliyenin örfü, âdeti, huyu, ahlâkı, sistemi İslâm'dan ayrıdır. İslâm gelmiş, cahiliye devrinin hepsini yıkmıştır.İslâm gelmiş, cahiliye devrinin hepsini yıkmıştır. İslâm pırıl pırıl bina edilmiştir, taptaze ve yepyenidir. İslâm pırıl pırıl bina edilmiştir, taptaze ve yepyenidir.

Eski iddiaları, kanaatleri, fikirleri, örfleri, âdetleri yaşatmak isteyen kimse ne olur? Eski iddiaları, kanaatleri, fikirleri, örfleri, âdetleri yaşatmak isteyen kimse ne olur?

Cehenneme kütük olur. İslâm geldi, haberin yok mu senin?Cehenneme kütük olur. İslâm geldi, haberin yok mu senin? Kendisine, "Onun hükmü kalmadı, İslâm'ın ahkâmına tabi olacaksın." denir. Kendisine, "Onun hükmü kalmadı, İslâm'ın ahkâmına tabi olacaksın." denir.

"Eğer oruç tutsa ve namaz kılsa bile…" "Eğer oruç tutsa ve namaz kılsa bile…"

İşte nazik bir nokta burası! Yani sırf namaz kılıyor görünmek,İşte nazik bir nokta burası! Yani sırf namaz kılıyor görünmek, sırf oruç tutmak işi halletmiyor, İslâm ince. Hem ince hem de bir yekpare bütün. sırf oruç tutmak işi halletmiyor, İslâm ince. Hem ince hem de bir yekpare bütün.

"Bana işimden evime gidip gelmek, köyümden şehre inmek zor oluyor. "Bana işimden evime gidip gelmek, köyümden şehre inmek zor oluyor. Bir araba tekerleği alayım, gideyim." Bir araba tekerleği alayım, gideyim."

Sen aklını muayene ettir. Bir araba tekerleğiyle senin işin hallolmaz kiSen aklını muayene ettir. Bir araba tekerleğiyle senin işin hallolmaz ki sana dört tekerlekli bir araba lazım. Her şeyi tamam olacak.sana dört tekerlekli bir araba lazım. Her şeyi tamam olacak. Dört tane tekerleği, motoru, şusu busu olacak. İçine girdiğin zaman çalışacak, götürecek. Dört tane tekerleği, motoru, şusu busu olacak. İçine girdiğin zaman çalışacak, götürecek.

Bir tekerini alsan olur mu? Bir direksiyon simidini alsan olur mu? Bir tekerini alsan olur mu? Bir direksiyon simidini alsan olur mu?

Olmaz! İslâm'da böyle! İslâmiyet bir bütündür, birazını al birazını bırak olmaz. Olmaz! İslâm'da böyle! İslâmiyet bir bütündür, birazını al birazını bırak olmaz.

E fe-tü'minûne bi-ba'di'l-kitâbi ve tekfurûne bi-ba'd.E fe-tü'minûne bi-ba'di'l-kitâbi ve tekfurûne bi-ba'd. "Allah'ın âyetlerinden bazısına inanıp da bazılarına kâfir mi oluyorsun?" "Allah'ın âyetlerinden bazısına inanıp da bazılarına kâfir mi oluyorsun?"

İnsan hepsini birden tutacak. Onun için namaz kılsa da, oruç tutsa daİnsan hepsini birden tutacak. Onun için namaz kılsa da, oruç tutsa da cahiliye örfüne, âdetine bağlı olursa yine cehennemin kütüğü olur. cahiliye örfüne, âdetine bağlı olursa yine cehennemin kütüğü olur.

İş ince! İş ince!

"Demek ki ben, İslâm'ı bütün olarak öğrenmek zorundayım. "Demek ki ben, İslâm'ı bütün olarak öğrenmek zorundayım. Yarım yamalak öğrenirsem, bir tekerlek alınca olmadığı, iş görülmediği gibi olmaz. Yarım yamalak öğrenirsem, bir tekerlek alınca olmadığı, iş görülmediği gibi olmaz. Yalnız namaz kılsam, olmaz. Allah'ın öteki emirlerini de öğreneceğim." Yalnız namaz kılsam, olmaz. Allah'ın öteki emirlerini de öğreneceğim."

Ha şunu bileydin! Hele şükür öğrendin. İslâm bir bütündür, her şeyini öğreneceksin. Ha şunu bileydin! Hele şükür öğrendin. İslâm bir bütündür, her şeyini öğreneceksin.

"Hocam! Şimdi sen benim başıma büyük iş açtın." "Hocam! Şimdi sen benim başıma büyük iş açtın."

Âhirette hesaba çekildiğin zaman çok büyük bir durumla karşılaşsan daha mı iyi?Âhirette hesaba çekildiğin zaman çok büyük bir durumla karşılaşsan daha mı iyi? Şimdiden aklını başına devşir. Git, Diyanet'in neşrettiği, Şimdiden aklını başına devşir. Git, Diyanet'in neşrettiği, [Ahmed Hamdi] Aksekili'nin bir parmak kalınlığındaki İslâm Dini kitabını al, oku, öğren. [Ahmed Hamdi] Aksekili'nin bir parmak kalınlığındaki İslâm Dini kitabını al, oku, öğren. Bir ehliyet almak için direksiyon imtihanı vs. var. Nasıl öğreniyorsun? Bir ehliyet almak için direksiyon imtihanı vs. var. Nasıl öğreniyorsun? Cennete girmek için çalışmak gerekmez mi? Cennete girmek için çalışmak gerekmez mi?

İslâm Dini kitabını al, oku. Akaid, ibadet vs. hepsini yazıyor.İslâm Dini kitabını al, oku. Akaid, ibadet vs. hepsini yazıyor. Her şeyi başından sonuna, İslâm'ın, İslâm hukukunun bütün bahislerini ihtiva eden bir kitap al.Her şeyi başından sonuna, İslâm'ın, İslâm hukukunun bütün bahislerini ihtiva eden bir kitap al. Mesela namazı, orucu, haccı anlatıyor da diğerini kesti, olur mu? "Şıp" diye kesildi,Mesela namazı, orucu, haccı anlatıyor da diğerini kesti, olur mu? "Şıp" diye kesildi, olur mu? Din bundan ibaret mi? Değil... O zaman bütün bahisleri tamam olan bir kitap alacaksın.olur mu? Din bundan ibaret mi? Değil... O zaman bütün bahisleri tamam olan bir kitap alacaksın. İlmihal alırsan, fıkıh kitabı alırsan, tamamını yazan bir kitap al. İlmihal alırsan, fıkıh kitabı alırsan, tamamını yazan bir kitap al.

Yeminin ahkâmını aradığın zaman orada bul. Yeminin ahkâmını aradığın zaman orada bul.

"Ben filanca yere yemin ettim." "Ben filanca yere yemin ettim."

"Ben bir trafik kazası yaptım, başım derde girdi. Dinî bakımdan ne olacak?" "Ben bir trafik kazası yaptım, başım derde girdi. Dinî bakımdan ne olacak?"

Bulacağın bir kitap al. Miras taksimi, içki, eğlence, bağ bahçe, öşür zekât…Bulacağın bir kitap al. Miras taksimi, içki, eğlence, bağ bahçe, öşür zekât… hepsini ihtiva eden bir kitap alacaksın. Yarısını al yarısını bırak, olmaz.hepsini ihtiva eden bir kitap alacaksın. Yarısını al yarısını bırak, olmaz. Sorarsın kitapçılardan, her şeyi tamam olan bir kitabı alırsın, İslâm'ın bütün bahislerini öğrenirsin. Sorarsın kitapçılardan, her şeyi tamam olan bir kitabı alırsın, İslâm'ın bütün bahislerini öğrenirsin. Gece uyuma gündüz durma, o bahisleri tamamla, İslâm'ın bütününü bir öğren.Gece uyuma gündüz durma, o bahisleri tamamla, İslâm'ın bütününü bir öğren. Çünkü cebinin altı delik, sen boyuna para koydum sanıyorsun, gidiyor. Çünkü cebinin altı delik, sen boyuna para koydum sanıyorsun, gidiyor. Bak, adam, "Ah şu yıkanmak olmasa." demiş, hıristiyan mezarlığını boylamış.Bak, adam, "Ah şu yıkanmak olmasa." demiş, hıristiyan mezarlığını boylamış. Bilmeden yapıyor. "Cahil daima can incitir." derler, çok hatalar yapar. Bilmeden yapıyor. "Cahil daima can incitir." derler, çok hatalar yapar.

Tam bir din kitabı, ilmihal kitabı al, baştan sona her bahsi öğren.Tam bir din kitabı, ilmihal kitabı al, baştan sona her bahsi öğren. Çoluk çocuğuna da öğretmek senin borcun, vazifen… O senin şimdi yüzüne gülen evladın var ya,Çoluk çocuğuna da öğretmek senin borcun, vazifen… O senin şimdi yüzüne gülen evladın var ya, kıyamet gününde yakana yapışacak, soracak, diyecek ki; "Yâ Rabbi! Bu babam bana dini öğretmedi." kıyamet gününde yakana yapışacak, soracak, diyecek ki;

"Yâ Rabbi! Bu babam bana dini öğretmedi."

Onun için âhirette baba evlattan, karı kocadan, kardeş kardeşten kaçacak.Onun için âhirette baba evlattan, karı kocadan, kardeş kardeşten kaçacak. Sen burada öğret de yarın yakana yapıştığı zaman, "Öğrettim yâ Rabbi." de.Sen burada öğret de yarın yakana yapıştığı zaman, "Öğrettim yâ Rabbi." de. Sen Allah'ın emirlerini okut, baştan sona tam olarak öğret. Yarım bırakma, ortasından kesik bırakma... Sen Allah'ın emirlerini okut, baştan sona tam olarak öğret. Yarım bırakma, ortasından kesik bırakma...

Men halefe alâ yemîni sabrin yaktetiu bihâ mâle'mriin müsliminMen halefe alâ yemîni sabrin yaktetiu bihâ mâle'mriin müslimin hüve fîhâ fâcirün lakıyallâhu yevme'l-kıyâmeti ve hüve aleyhi gadbân. hüve fîhâ fâcirün lakıyallâhu yevme'l-kıyâmeti ve hüve aleyhi gadbân.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Men halefe alâ yemînin masbûretin billâhi kâziben müteammiden li-yaktaaMen halefe alâ yemînin masbûretin billâhi kâziben müteammiden li-yaktaa bihâ mâle ehîhi fe'lyetebevve' mak'adahû mine'n-nâr. bihâ mâle ehîhi fe'lyetebevve' mak'adahû mine'n-nâr.

Bu iki hadîs-i şerîfin mânaları birbirine yakın. Bu iki hadîs-i şerîfin mânaları birbirine yakın.

Bir kimse mal devşirmek, para kazanmak, arkadaşının malını cebine indirmek için yalan yere yemin ederseBir kimse mal devşirmek, para kazanmak, arkadaşının malını cebine indirmek için yalan yere yemin ederse cehennemlik olur, onu anlatıyor. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz: cehennemlik olur, onu anlatıyor. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz:

Men halefe alâ yemîni sabrin. "Kim sabır yemini ederse…"Men halefe alâ yemîni sabrin. "Kim sabır yemini ederse…" Yaktetiu bihâ mâle'mriin müslimin. "Onunla bir müslümanın malını koparıp alıyor." Yaktetiu bihâ mâle'mriin müslimin. "Onunla bir müslümanın malını koparıp alıyor."

Yemin ediyor, malını alıyor. Yemin ediyor, malını alıyor.

Hüve fîhâ fâcirün. "Ama yemini yanlış, yalandan yemin ediyor." Hüve fîhâ fâcirün. "Ama yemini yanlış, yalandan yemin ediyor."

Hak yemin değil, yalancı şahitlik, yalandan yemin ediyor. Hak yemin değil, yalancı şahitlik, yalandan yemin ediyor.

Lakıyallâhu yevme'l-kıyâmeti ve hüve aleyhi gadbân.Lakıyallâhu yevme'l-kıyâmeti ve hüve aleyhi gadbân. "Yarın huzûr-ı Rabbi'l-âlemin'e gittiği zaman Allahu Teâlâ hazretlerini kendisine karşı gazaplı bulur." "Yarın huzûr-ı Rabbi'l-âlemin'e gittiği zaman Allahu Teâlâ hazretlerini kendisine karşı gazaplı bulur."

Allah ona gazaplı bir haldeyken O'nun huzuruna varır. Allah ona gazaplı bir haldeyken O'nun huzuruna varır.

Geçen gün bir yüksek memur arkadaşı gördüm, diyor ki; Geçen gün bir yüksek memur arkadaşı gördüm, diyor ki;

"Bakan beyin yanına akşam gidersem barut gibi oluyor, ben de sabahtan gidiyorum." "Bakan beyin yanına akşam gidersem barut gibi oluyor, ben de sabahtan gidiyorum."

Akşama yoruluyor, sinirleri gevşiyor, küçük şeyden sinirleniyor.Akşama yoruluyor, sinirleri gevşiyor, küçük şeyden sinirleniyor. Bir dünya mevkiinin adamı sinirlendiği zaman, insan yanına girmeye korkar.Bir dünya mevkiinin adamı sinirlendiği zaman, insan yanına girmeye korkar. Talebeler bilirler, hoca bir talebeyi bağıra çağıra imtihandan kovar,Talebeler bilirler, hoca bir talebeyi bağıra çağıra imtihandan kovar, arkasındaki talebe başlar titremeye… arkasındaki talebe başlar titremeye…

"Ne oluyorsun, sana bağırmadı ki…" "Ne oluyorsun, sana bağırmadı ki…"

"Hoca sinirli! Şimdi ben yanına gittiğim zaman kim bilir bana ne yapar?" diye titrer. "Hoca sinirli! Şimdi ben yanına gittiğim zaman kim bilir bana ne yapar?" diye titrer. Allahu Teâlâ hazretlerinin gazaplı haliyle O'nun huzuruna varacak. Allahu Teâlâ hazretlerinin gazaplı haliyle O'nun huzuruna varacak. Allahu Teâlâ hazretleri gazap etmiş bir vaziyette. Allahu Teâlâ hazretleri gazap etmiş bir vaziyette.

Neden? Neden?

Başkasının malını almak için yalan yere yemin etti. Hem de nasıl yemin etti? Başkasının malını almak için yalan yere yemin etti. Hem de nasıl yemin etti?

Yemînî sabrin. "Sabır yemini." Yemînî sabrin. "Sabır yemini."

Bu Araplar'da, "Benim dediğim doğru çıkıncaya kadar beni bağlayın,Bu Araplar'da, "Benim dediğim doğru çıkıncaya kadar beni bağlayın, ben orada durayım." diye bir yemin tarzı. Yani kuvvetli bir yemin.ben orada durayım." diye bir yemin tarzı. Yani kuvvetli bir yemin. Neden bu yalan yemini ediyor?Neden bu yalan yemini ediyor? Müslüman kardeşin malını almak için bu yalan yemini ediyor. İmza taklit edersin,Müslüman kardeşin malını almak için bu yalan yemini ediyor. İmza taklit edersin, yalancı şahit getirirsin, filancanın malını alırsın; al al, cehennemden ateş alıyorsun. yalancı şahit getirirsin, filancanın malını alırsın; al al, cehennemden ateş alıyorsun.

Diğer hadîs-i şerîf: Diğer hadîs-i şerîf:

Men halefe alâ yemînin masbûretin. Men halefe alâ yemînin masbûretin.

Bu da yine bağlanıp da, "Sözüm yerine gelinceye kadar durmuş olayım ki" filan diye yemin etmek.Bu da yine bağlanıp da, "Sözüm yerine gelinceye kadar durmuş olayım ki" filan diye yemin etmek. Bir çeşit kuvvetli yemin... Bir çeşit kuvvetli yemin...

Kâziben. "Yalandan yemin ediyor." Müteammiden. "Kasten."Kâziben. "Yalandan yemin ediyor." Müteammiden. "Kasten." Li-yaktaa bihâ mâle ehîhi. "Bunu müslüman kardeşinin malını koparmak için yapıyor."Li-yaktaa bihâ mâle ehîhi. "Bunu müslüman kardeşinin malını koparmak için yapıyor." Fe'lyetebevve' mak'adahû mine'n-nâr. "Cehennemdeki oturacağı yeri hazırlasın." Fe'lyetebevve' mak'adahû mine'n-nâr. "Cehennemdeki oturacağı yeri hazırlasın."

Cehennemin katranları, irinleri, akrepleri, yılanları, çıyanları,Cehennemin katranları, irinleri, akrepleri, yılanları, çıyanları, dumanları, azapları, işkenceleri, zebanileri arasında yerini hazırlasın. dumanları, azapları, işkenceleri, zebanileri arasında yerini hazırlasın.

Aklı başında bir insanın, "İstemem öyle malı, aman aman ben helalini isterim." demesi lazım! Aklı başında bir insanın, "İstemem öyle malı, aman aman ben helalini isterim." demesi lazım!

Ben öyle insan bilirim ki vefat etmiş, erkek kardeşi; Ben öyle insan bilirim ki vefat etmiş, erkek kardeşi;

"Abla! Senin çoluk çocuğun çok, sana şu usulle taksimat yapalım." diyor. "Abla! Senin çoluk çocuğun çok, sana şu usulle taksimat yapalım." diyor.

"Yok, ben Allah'ın emri neyse öyle taksimat isterim." diyor. "Yok, ben Allah'ın emri neyse öyle taksimat isterim." diyor.

"Abla, çoluk çocuğun çok… Sana biraz daha fazla gelir lazım, böyle taksimat yapalım." "Abla, çoluk çocuğun çok… Sana biraz daha fazla gelir lazım, böyle taksimat yapalım."

"Olmaz, az da olsa Allah'ın taksimini istiyorum. Sonunda azap getirecek malı alıp da ne yapayım." "Olmaz, az da olsa Allah'ın taksimini istiyorum. Sonunda azap getirecek malı alıp da ne yapayım."

Ne yapar insan? Ne yapar insan?

Men halefe alâ yemînin fe'stesnâ sümme etâ mâ halefe fe-lâ keffârete aleyhi. Men halefe alâ yemînin fe'stesnâ sümme etâ mâ halefe fe-lâ keffârete aleyhi.

Yine yeminle ilgili bir hadîs-i şerîf.Yine yeminle ilgili bir hadîs-i şerîf. Bu da bir başka tarafına ışık tutuyor, başka tarafı aydınlatıyor. Bu da bir başka tarafına ışık tutuyor, başka tarafı aydınlatıyor.

Men halefe alâ yemînin. "Kim yemin edilecek bir meselede yemin ederse…"Men halefe alâ yemînin. "Kim yemin edilecek bir meselede yemin ederse…" Fe'stesnâ. "Ama istisna ederse…" Fe'stesnâ. "Ama istisna ederse…"

İstisna etmek; "inşaallah" diye işi Allah'ın meşiiyetine bırakmak, demek.İstisna etmek; "inşaallah" diye işi Allah'ın meşiiyetine bırakmak, demek. Yani, "Allah dilerse şöyle yapacağım." demek. Yani, "Allah dilerse şöyle yapacağım." demek.

Sümme etâ mâ halefe. "Sonra o yemin ettiği ve 'yapmayacağım' dediği şeyi yapmak durumuna gelirse…" Sümme etâ mâ halefe. "Sonra o yemin ettiği ve 'yapmayacağım' dediği şeyi yapmak durumuna gelirse…"

Yemin etti ama yine yaparsa… Yemin etti ama yine yaparsa…

Fe-lâ keffârete aleyhi. "Ona kefaret gerekmez." Neden? Fe-lâ keffârete aleyhi. "Ona kefaret gerekmez."

Neden?

"İnşaallah, Allah dilerse böyle yapacağım." dedi, şarta bağladı, istisnası var. "İnşaallah, Allah dilerse böyle yapacağım." dedi, şarta bağladı, istisnası var. Onun için ona kefaret gerekmez. Onun için ona kefaret gerekmez.

Men halefe bi'l-emâneti fe-leyse minnâ. Ve men habbebe zevcete'mriin ev memlûkehû fe-leyse minnâ.Men halefe bi'l-emâneti fe-leyse minnâ. Ve men habbebe zevcete'mriin ev memlûkehû fe-leyse minnâ. "Kim emanete yemin ederse bizden değildir."Kim emanete yemin ederse bizden değildir. Kim kadını kocasına veyahut köleyi efendisine karşı kışkırtırsa bizden değildir." Kim kadını kocasına veyahut köleyi efendisine karşı kışkırtırsa bizden değildir."

Emanete yemin etmek ne demek? Emanete yemin etmek ne demek?

Peygamber Efendimiz, "Emanete yemin ederse bizden değildir." diyor, öyle etmememiz lazım! Peygamber Efendimiz, "Emanete yemin ederse bizden değildir." diyor, öyle etmememiz lazım!

Emanet, "farzlar" demek. "Farzlara yemin ederse…" mânasına gelir diye açıklamış,Emanet, "farzlar" demek. "Farzlara yemin ederse…" mânasına gelir diye açıklamış, ey el-ferâiz diye izah etmişler. Bir de "iman" mânasına gelir demişler.ey el-ferâiz diye izah etmişler. Bir de "iman" mânasına gelir demişler. Yani, "Dinime, imanıma ant olsun." demiş ve yemin etmiş gibi oluyor;Yani, "Dinime, imanıma ant olsun." demiş ve yemin etmiş gibi oluyor; "O bizden değildir." diyor. Peygamber Efendimiz, "Böyle yemin etmeyin." diye buyurmuş. "O bizden değildir." diyor. Peygamber Efendimiz, "Böyle yemin etmeyin." diye buyurmuş.

Kim bir kocanın zevcesini, karısını, hatununu kışkırtır, fışkırtır, aleyhinde tahrik eder,Kim bir kocanın zevcesini, karısını, hatununu kışkırtır, fışkırtır, aleyhinde tahrik eder, aklını çeler, bozarsa… Veyahut köleyi efendisine karşı fesatlarsa o da bizden değildir.aklını çeler, bozarsa… Veyahut köleyi efendisine karşı fesatlarsa o da bizden değildir. Demek ki aile saadetini bozacak iş, kadının yanına girip konuşup da kocasıyla arasını bozmak,Demek ki aile saadetini bozacak iş, kadının yanına girip konuşup da kocasıyla arasını bozmak, çok kötü bir şey... Demek ki köleyle efendisinin arasını bozmak da çok kötü bir şey… çok kötü bir şey... Demek ki köleyle efendisinin arasını bozmak da çok kötü bir şey…

Bunu neden yaparlar?Bunu neden yaparlar? Bunu bazen kadına göz koyar birisi, evlenmek için yapar. Ondan boşansın da sonra ben alayım diye...Bunu bazen kadına göz koyar birisi, evlenmek için yapar. Ondan boşansın da sonra ben alayım diye... Veyahut o köleyi o satsın da ben alayım diye…Veyahut o köleyi o satsın da ben alayım diye… İşte böyle fasit fikirlerle yaparlar ama Peygamber Efendimiz diyor ki; "O bizden değildir." İşte böyle fasit fikirlerle yaparlar ama Peygamber Efendimiz diyor ki;

"O bizden değildir."

Haydi bakalım, Peygamber Efendimiz kovdu, nereye giderse gitsin. Haydi bakalım, Peygamber Efendimiz kovdu, nereye giderse gitsin.

Men halefe bi-sûretin mine'l-Kur'âni fe-aleyhi bi-külli âyetin keffâretün in şâe berre ve in şâe fecere. Men halefe bi-sûretin mine'l-Kur'âni fe-aleyhi bi-külli âyetin keffâretün in şâe berre ve in şâe fecere.

Yeminle ilgili diğer bir hadîs-i şerîf: Yeminle ilgili diğer bir hadîs-i şerîf:

"Kim Kur'an'dan bir sûre adına yemin ederse…" "Kim Kur'an'dan bir sûre adına yemin ederse…"

"Yâsîn sûresine ant olsun ki! Fâtiha sûresine ant olsun ki!" "Yâsîn sûresine ant olsun ki! Fâtiha sûresine ant olsun ki!" filan gibi Kur'an'dan bir sûreye ant içerse, yemin ederse… filan gibi Kur'an'dan bir sûreye ant içerse, yemin ederse…

"Onun her âyeti için bir kefaret lazım gelir. İsterse yeminini tutsun, isterse tutmasın. " "Onun her âyeti için bir kefaret lazım gelir. İsterse yeminini tutsun, isterse tutmasın. "

Demek ki Kur'an'a yemin etmek yok.Demek ki Kur'an'a yemin etmek yok. Peygamber Efendimiz; "Doğru da olsa, eğri de olsa kefaret gerekir." diyor. Peygamber Efendimiz;

"Doğru da olsa, eğri de olsa kefaret gerekir." diyor.

Demek ki öyle başka başka şeye yemin etmek, Kur'an'ı filan karıştırmak yok. Şiddetli bir yasak bu… Demek ki öyle başka başka şeye yemin etmek, Kur'an'ı filan karıştırmak yok. Şiddetli bir yasak bu…

Men halefe bi'l-meşyi ev bi'l-hedyi ev ceale mâ lehû fî sebîlillahi ve fi'l-mesâkîniMen halefe bi'l-meşyi ev bi'l-hedyi ev ceale mâ lehû fî sebîlillahi ve fi'l-mesâkîni ev fî ritâci'l-Ka'beti fe-keffâretuhû keffâretü yemînin. "Kim yürümeye yemin ederse;ev fî ritâci'l-Ka'beti fe-keffâretuhû keffâretü yemînin. "Kim yürümeye yemin ederse; 'Kâbe'ye şunları hediye edeceğim' diye yemin ederse;'Kâbe'ye şunları hediye edeceğim' diye yemin ederse; 'Malımı Allah yolunda sarf edeceğim' diye yemin ederse'Malımı Allah yolunda sarf edeceğim' diye yemin ederse veyahut 'Miskinler yolunda sarf edeceğim' diye yemin ederse…" veyahut 'Miskinler yolunda sarf edeceğim' diye yemin ederse…"

Burada ritâc demiş, şerhte riyah demiş, ibarede fark var.Burada ritâc demiş, şerhte riyah demiş, ibarede fark var. Bu ritâc daha esastır, diyor.Bu ritâc daha esastır, diyor. Ritâci'l-Kâ'be, "Ben malımı Kâbe'nin imarına sarf edeceğim, ona tahsis edeceğim." gibi bir mânaya geliyor. Ritâci'l-Kâ'be, "Ben malımı Kâbe'nin imarına sarf edeceğim, ona tahsis edeceğim." gibi bir mânaya geliyor.

Kim bu tarzlarda yemin ederse… Kim bu tarzlarda yemin ederse…

Fe-keffâretuhû keffâretü yemînin.Fe-keffâretuhû keffâretü yemînin. "Yerine getiremeyeceği şeylere yemin ederse, yemin kefaretini verir." "Yerine getiremeyeceği şeylere yemin ederse, yemin kefaretini verir."

Hepsini yapamayacak tabii, yapamayacağı şeyler söylenmiş oluyor.Hepsini yapamayacak tabii, yapamayacağı şeyler söylenmiş oluyor. Peygamber Efendimiz, "Yeminini bozma kefareti verir." buyurmuş. Peygamber Efendimiz, "Yeminini bozma kefareti verir." buyurmuş.

Son iki hadîs-i şerîf cenaze taşımakla ilgili: Son iki hadîs-i şerîf cenaze taşımakla ilgili:

Men hamele bi-cevânibi's-serîri'l-erbai ğufire lehû erbaûne kebîreten. Men hamele bi-cevânibi's-serîri'l-erbai ğufire lehû erbaûne kebîreten.

Men hamele kavâime's-serîri'l-erbaa îmânen va'htisâben hattallâhu anhu erbaîne kebîreten. Men hamele kavâime's-serîri'l-erbaa îmânen va'htisâben hattallâhu anhu erbaîne kebîreten.

Birisi Vasileti'bni Atâ'dan radıyallahu anh; diğeri de Enes b. Malik'ten radıyallahu anh…Birisi Vasileti'bni Atâ'dan radıyallahu anh; diğeri de Enes b. Malik'ten radıyallahu anh… Peygamber Efendimiz ilk hadîs-i şerîfte buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz ilk hadîs-i şerîfte buyurmuş ki:

Men hamele bi-cevânibi's-serîri'l-erbai. "Cenaze tabutunun dört bir tarafını kim taşırsa…" Men hamele bi-cevânibi's-serîri'l-erbai. "Cenaze tabutunun dört bir tarafını kim taşırsa…"

Hani, Bismillâhi alâ minneti Resûlillah, cenazenin bir tarafından başlıyoruz,Hani, Bismillâhi alâ minneti Resûlillah, cenazenin bir tarafından başlıyoruz, arkaya geçiyoruz, öbür taraftan başlıyoruz, arkaya geçiyoruz… arkaya geçiyoruz, öbür taraftan başlıyoruz, arkaya geçiyoruz…

"Kim dört tarafından böyle cenazeyi taşırsa Allah onun 40 büyük günahını affeder." "Kim dört tarafından böyle cenazeyi taşırsa Allah onun 40 büyük günahını affeder."

Ğufire lehû. "Affolunur, mağfiret olunur." Erbaûne kebîreten. "40 büyük günahı affolunur." Ğufire lehû. "Affolunur, mağfiret olunur." Erbaûne kebîreten. "40 büyük günahı affolunur."

Diğer hadîs-i şerîfin ifadesi şöyle: Diğer hadîs-i şerîfin ifadesi şöyle:

Men hamele kavâime's-serîri'l-erbaa. "Tabutun dört ayağını kim taşırsa…"Men hamele kavâime's-serîri'l-erbaa. "Tabutun dört ayağını kim taşırsa…" Îmânen va'htisâben. "Allah'a inanmış olarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek…"Îmânen va'htisâben. "Allah'a inanmış olarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek…" Hattallâhu anhu erbaîne kebîreten. "Allah onun 40 büyük günahını üzerinden siler, düşürür." Hattallâhu anhu erbaîne kebîreten. "Allah onun 40 büyük günahını üzerinden siler, düşürür."

Bu da neyi gösterir? Bu da neyi gösterir?

Cenazelere karşı vazife yapmanın insana ne gibi sevaplar kazandıracağını gösterir. Cenazelere karşı vazife yapmanın insana ne gibi sevaplar kazandıracağını gösterir.

Hasbünallâhu ve ni'me'l-vekil. Sübhâne rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhab.Hasbünallâhu ve ni'me'l-vekil. Sübhâne rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhab. Elhamdülillâhi hakka hamdih nahmeduhû bi-cemîi mahâmidihElhamdülillâhi hakka hamdih nahmeduhû bi-cemîi mahâmidih lehü'l-hamdu kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. lehü'l-hamdu kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayrı halkıhîVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayrı halkıhî seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihîseyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Allahümme yâ Rabbena, yâ Rabbena, yâ Rabbe'l-âlemin! Allahümme yâ Rabbena, yâ Rabbena, yâ Rabbe'l-âlemin!

Âcizâne, nâçizâne yaptığımız ibadet ve taatleri, zikirleri, tesbihleri, hatm-i hâcegânları,Âcizâne, nâçizâne yaptığımız ibadet ve taatleri, zikirleri, tesbihleri, hatm-i hâcegânları, okunmuş olan 82 iki bin kelime-i tevhidi, iki adet Yâsîn-i şerîfi, bir adet kelime-i tevhid hatmini,okunmuş olan 82 iki bin kelime-i tevhidi, iki adet Yâsîn-i şerîfi, bir adet kelime-i tevhid hatmini, ve sair ibadet ve taatlerimizi, müzâkere-i hadisimizi lütfunla, kereminle kabul eyle. ve sair ibadet ve taatlerimizi, müzâkere-i hadisimizi lütfunla, kereminle kabul eyle. Rahmetine, mağfiretine, ikramına, ihsanına vesile eyle. Rahmetine, mağfiretine, ikramına, ihsanına vesile eyle.

Ya Rabbi! Ecr-i cezil ve sevâb-ı kesîr ikram eyle.Ya Rabbi! Ecr-i cezil ve sevâb-ı kesîr ikram eyle. Hâsıl olan uçur u mesûbâtı evvelen ve hâssetenHâsıl olan uçur u mesûbâtı evvelen ve hâsseten Efendimiz, peygamberimiz, rehberimiz, başımızın tâcı,Efendimiz, peygamberimiz, rehberimiz, başımızın tâcı, gözümüzün nuru, gönlümüzün sururu Muhammed-i Mustafâgözümüzün nuru, gönlümüzün sururu Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavâtu ve ekmelu't-tahiyyat ve't-teslîmât hazretlerine âcizâne, nâçizânealeyhi efdalü's-salavâtu ve ekmelu't-tahiyyat ve't-teslîmât hazretlerine âcizâne, nâçizâne hibe ve hediye eyledik. Yâ Rabbi, vâsıl eyle. hibe ve hediye eyledik. Yâ Rabbi, vâsıl eyle.

Yâ Rabbi! Rûh-ı peygamberîlerini bizlerden hoşnut ve razı eyle.Yâ Rabbi! Rûh-ı peygamberîlerini bizlerden hoşnut ve razı eyle. Teveccühlerine, iltifatına cümlemizi mazhar eyle. Sünnetine uymayı cümlemize nasip eyle.Teveccühlerine, iltifatına cümlemizi mazhar eyle. Sünnetine uymayı cümlemize nasip eyle. Ümmetin fesada uğradığı zamanda onun sünnetini ihyâ etmeyi bizlere nasip eyle. Ümmetin fesada uğradığı zamanda onun sünnetini ihyâ etmeyi bizlere nasip eyle. Bizi hakkı tutan, hakkı destekleyen, hak için çalışan tâife-i merziyeden eyle. Bizi hakkı tutan, hakkı destekleyen, hak için çalışan tâife-i merziyeden eyle.

Yâ Rabbi! Hâsıl olan uçur u mesûbâtıYâ Rabbi! Hâsıl olan uçur u mesûbâtı Peygamber Efendimiz'in mübarek âl'inin, pâk ashabının, cümle etbâının ve ahbabının ruhlarıyla,Peygamber Efendimiz'in mübarek âl'inin, pâk ashabının, cümle etbâının ve ahbabının ruhlarıyla, sair enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhlarına sair enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ruhlarına ve hâsseten verese-i enbiyâ, ulemâ-ı izamımız ve meşâyih-i kiramımızın,ve hâsseten verese-i enbiyâ, ulemâ-ı izamımız ve meşâyih-i kiramımızın, sahabe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain hazerâtından müteselsilensahabe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmain hazerâtından müteselsilen Gümüşhaneli hocamızdan bizim hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olanGümüşhaneli hocamızdan bizim hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan silsilemize mensup cümle sâdât ve meşâyihimize silsilemize mensup cümle sâdât ve meşâyihimize ve onların halifelerine, müritlerine, muhiblerine ayrı ayrı hediye eyledik, vâsıl eyle.ve onların halifelerine, müritlerine, muhiblerine ayrı ayrı hediye eyledik, vâsıl eyle. Himmetlerine, teveccühlerine, şefaatlerine bizleri mazhar eyle. Bizleri onlara hayru'l-halef eyle. Himmetlerine, teveccühlerine, şefaatlerine bizleri mazhar eyle. Bizleri onlara hayru'l-halef eyle.

Yâ Rabbi! Âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, ninelerimizin, dedelerimizin,Yâ Rabbi! Âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, ninelerimizin, dedelerimizin, kardeşlerimizin, evlatlarımızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın, sevdiklerimizin, ahbabımızın ruhlarına ayrı ayrı hediye eyledik, vâsıl eyle. sevdiklerimizin, ahbabımızın ruhlarına ayrı ayrı hediye eyledik, vâsıl eyle.

Yâ Rabbi! Şu beldeleri "Allah Allah" diye diye canını ortaya koyarak fethetmiş olan gazilerin,Yâ Rabbi! Şu beldeleri "Allah Allah" diye diye canını ortaya koyarak fethetmiş olan gazilerin, mücahitlerin, fatihlerin ruhlarına ikram eyle.mücahitlerin, fatihlerin ruhlarına ikram eyle. Bu beldelerde metfun bulunan sahabe-i kirâmın, tâbiînin, evliyâullahın ruhlarına ikram eyle.Bu beldelerde metfun bulunan sahabe-i kirâmın, tâbiînin, evliyâullahın ruhlarına ikram eyle. Beldemizin medâr-ı iftihârı Beldemizin medâr-ı iftihârı Ebû Eyyüb el-Ensârî, mihmandâr-ı Peygamberî radıyallahu teâlâ anh hazretlerine ikram eyle.Ebû Eyyüb el-Ensârî, mihmandâr-ı Peygamberî radıyallahu teâlâ anh hazretlerine ikram eyle. Camimizin bânîsi İskender Paşa'ya, bu caminin tamirine emek sarf etmişlerin geçmişlerine ikram eyle.Camimizin bânîsi İskender Paşa'ya, bu caminin tamirine emek sarf etmişlerin geçmişlerine ikram eyle. Bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin, müezzinlerin, cemaatlerin ruhlarına ikram eyle. Bu camiden güzerân eylemiş olan imamların, hatiplerin, müezzinlerin, cemaatlerin ruhlarına ikram eyle.

Çevrede medfun bulunan mü'minîn ü mü'minât ve müslimîn ü müslümâta da ikram eyleyipÇevrede medfun bulunan mü'minîn ü mü'minât ve müslimîn ü müslümâta da ikram eyleyip cümlesinin kabirlerini şu hediyelerimiz ile pür-nûr eyle.cümlesinin kabirlerini şu hediyelerimiz ile pür-nûr eyle. Ruhlarını şu hediyelerimizden memnun ve mesrur eyle. Ruhlarını şu hediyelerimizden memnun ve mesrur eyle.

Yâ Rabbi! Bizlerin ve onların derecelerini âlâ eyle. Tevfîkini bizlere refîk eyle. Yâ Rabbi! Bizlerin ve onların derecelerini âlâ eyle. Tevfîkini bizlere refîk eyle.

Yâ Rabbi! Seyyiatımızı hasenâta tebdil eyle.Yâ Rabbi! Seyyiatımızı hasenâta tebdil eyle. Bizde beğenmediğin ne gibi hal, sıfat ve huy varsa bizi onlardan pâk eyle.Bizde beğenmediğin ne gibi hal, sıfat ve huy varsa bizi onlardan pâk eyle. Bizi sevdiğin hallerle hallendirip sevdiğin ahlâk ile ahlâklandır.Bizi sevdiğin hallerle hallendirip sevdiğin ahlâk ile ahlâklandır. Sevdiğin sıfatlarla muttasıf eyle. Sevdiğin amellere muvaffak eyle. Sevdiğin sıfatlarla muttasıf eyle. Sevdiğin amellere muvaffak eyle.

Yâ Rabbi! Biz bilmeyiz, sen bilirsin. Sana tevekkül eyledik, sana dayandık, sen bize kâfisin. Yâ Rabbi! Biz bilmeyiz, sen bilirsin. Sana tevekkül eyledik, sana dayandık, sen bize kâfisin.

Yâ Rabbi! Bizi bir göz yumup açıncaya kadar bile kendi nefsimize bırakma.Yâ Rabbi! Bizi bir göz yumup açıncaya kadar bile kendi nefsimize bırakma. Nefse, şeytana uydurma. Âhir zamanın fitnelerinde helak olanlardan eyleme.Nefse, şeytana uydurma. Âhir zamanın fitnelerinde helak olanlardan eyleme. Peygamber Efendimiz'in sünnetinden ayırma yâ Rabbi! Peygamber Efendimiz'in sünnetinden ayırma yâ Rabbi!

Son nefeste bizlere, evlatlarımıza ve zürriyetlerimizeSon nefeste bizlere, evlatlarımıza ve zürriyetlerimize ol kelime-i tayyibe-i münciye-i mübareke ki buyurun: ol kelime-i tayyibe-i münciye-i mübareke ki buyurun:

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhu diye diye,Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhu diye diye, Resûlullah'ın cemalini göre göre, cennetteki makamımızı göre göre ruh teslim etmeyi nasip eyle. Resûlullah'ın cemalini göre göre, cennetteki makamımızı göre göre ruh teslim etmeyi nasip eyle.

Yâ Rabbi! Kabirlerimizi cennet bahçeleri eyle. Yâ Rabbi! Kabirlerimizi cennet bahçeleri eyle.

Bi hürmeti esrâr-ı sûreti'l Fâtiha. Bi hürmeti esrâr-ı sûreti'l Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2