Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Zamana Riayet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Recep 1412 / 02.02.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

10.30'da programımız başlıyordu. Biz 10.30'da buradaydık. Şimdi 10.39.10.30'da programımız başlıyordu. Biz 10.30'da buradaydık. Şimdi 10.39. Altı dakika daha bekleyeceğiz. Ondan sonra konuşmamıza başlayacağız. Altı dakika daha bekleyeceğiz. Ondan sonra konuşmamıza başlayacağız. Herhalde aşağıda hanımlar da toplanmıştır. Aşağı yukarı %85'imiz, %90'ımız burada hazır.Herhalde aşağıda hanımlar da toplanmıştır. Aşağı yukarı %85'imiz, %90'ımız burada hazır. Gelmeyenler de üç beş dakika içerisinde gelirler.Gelmeyenler de üç beş dakika içerisinde gelirler. İnşaallah bundan sonraki programlarda tam vaktinde başlamaya çalışalım;İnşaallah bundan sonraki programlarda tam vaktinde başlamaya çalışalım; kendimizi ve çevremizi alıştıralım. Çünkü zamanı kullanmak önemli bir görev. kendimizi ve çevremizi alıştıralım. Çünkü zamanı kullanmak önemli bir görev. Vazifemiz; zamanı iyi kullanmak, harcamamak, en iyi şekilde değerlendirmekVazifemiz; zamanı iyi kullanmak, harcamamak, en iyi şekilde değerlendirmek ve verdiğimiz ahitlere riayet etmek. 10.30'da buraya geleceğiz.ve verdiğimiz ahitlere riayet etmek. 10.30'da buraya geleceğiz. "10.30'da burada olmuş olalım." diye ben koşarak geldim. "10.30'da burada olmuş olalım." diye ben koşarak geldim.

Fakülte'de de böyle yapmaya gayret ederdim. Sınıfa iki dakika önce gelsem dışarıda dururdum.Fakülte'de de böyle yapmaya gayret ederdim. Sınıfa iki dakika önce gelsem dışarıda dururdum. Tam derse girme saatinde, saniyesi saniyesiyle girmeye gayret ederdim.Tam derse girme saatinde, saniyesi saniyesiyle girmeye gayret ederdim. Tam böyle; 29,30,32,34,36 elle kapıyı çalar içeriye girerdim.Tam böyle; 29,30,32,34,36 elle kapıyı çalar içeriye girerdim. "Belki saatleri ayarlı değildir, icabında çocuklar saatlerini de ayarlayabilsinler." diye"Belki saatleri ayarlı değildir, icabında çocuklar saatlerini de ayarlayabilsinler." diye tam vaktinde gitmeye çalışırdım. tam vaktinde gitmeye çalışırdım.

Biz de bunu tekkemizin bir âdeti haline getirelim.Biz de bunu tekkemizin bir âdeti haline getirelim. Verdiğimiz sözü tutmak, her şeyi zamanında yapmak içinVerdiğimiz sözü tutmak, her şeyi zamanında yapmak için iyi bir saatimiz olmalı, dakik olmalı, ayarlı olmalı.iyi bir saatimiz olmalı, dakik olmalı, ayarlı olmalı. Kimisi üç dakika ileridir, kimisi beş dakika geridir. Sorsak herkesin saati farklıdır.Kimisi üç dakika ileridir, kimisi beş dakika geridir. Sorsak herkesin saati farklıdır. "Saatleri senkronize etmek" diye de bir şey vardır."Saatleri senkronize etmek" diye de bir şey vardır. Askerî harekâtta komutan; "Benim saatim 10.17. Otuz altı saniye geçiyor.Askerî harekâtta komutan; "Benim saatim 10.17. Otuz altı saniye geçiyor. "11'e 5 kala filanca yerde filan işi yapacağız." der."11'e 5 kala filanca yerde filan işi yapacağız." der. Herkes ona göre saatini senkronize eder,Herkes ona göre saatini senkronize eder, yani asıl saatle aynı duruma getirir, işi aynı anda başlatırlar.yani asıl saatle aynı duruma getirir, işi aynı anda başlatırlar. Biraz geç başlasalar da olmaz, biraz erken başlasalar da olmaz. Biraz geç başlasalar da olmaz, biraz erken başlasalar da olmaz. Batı bu terbiyeyi almıştır, bu işe çok riayet eder. Hatta bir enteresan misal. Batı bu terbiyeyi almıştır, bu işe çok riayet eder. Hatta bir enteresan misal.

Çok zengin bir işadamı, tanınmış meşhur bir terziye müşteri olmuş.Çok zengin bir işadamı, tanınmış meşhur bir terziye müşteri olmuş. Ona çok kıymetli bir kumaş götürmüş ve ilk provayı yaptırmış.Ona çok kıymetli bir kumaş götürmüş ve ilk provayı yaptırmış. "İkinci prova Çarşamba günü saat 5'te" diye randevuyu da almış."İkinci prova Çarşamba günü saat 5'te" diye randevuyu da almış. Saat 5'te oraya gittiği zaman bakmış ki usta bir önceki müşterinin provasını yapıyor.Saat 5'te oraya gittiği zaman bakmış ki usta bir önceki müşterinin provasını yapıyor. "Bir dakika şurada bekleyin." deyince,"Bir dakika şurada bekleyin." deyince, "Lüzumu yok!" demiş, kapıyı çarpmış çıkmış, dönmüş gitmiş."Lüzumu yok!" demiş, kapıyı çarpmış çıkmış, dönmüş gitmiş. Kumaşını da aramamış, terziye de bir daha gitmemiş.Kumaşını da aramamış, terziye de bir daha gitmemiş. Tabi bu, "işi zamanında yapmayı öğren" diye verilmiş bir ders oluyor.Tabi bu, "işi zamanında yapmayı öğren" diye verilmiş bir ders oluyor. Bir de bizim Mehmed Akif'in bir hatırasını nakledelim. Bir de bizim Mehmed Akif'in bir hatırasını nakledelim.

Mehmed Akif merhum, bu bizim namaz vakitlerini tanzim etmiş olan Fatin Hoca ile çok iyi ahbapmış.Mehmed Akif merhum, bu bizim namaz vakitlerini tanzim etmiş olan Fatin Hoca ile çok iyi ahbapmış. Fatin Hoca; profesör Fatin Gökmen. İstanbul Fen Fakültesi Astronomi bölümü profesörü. Fatin Hoca; profesör Fatin Gökmen. İstanbul Fen Fakültesi Astronomi bölümü profesörü.

Aynı zamanda Kandilli Rasathanesi'nin de başında bulunuyor.Aynı zamanda Kandilli Rasathanesi'nin de başında bulunuyor. O bakımdan o civarda, Kandilli'de veyahut ona yakın bir Boğaz semtinde oturuyormuş.O bakımdan o civarda, Kandilli'de veyahut ona yakın bir Boğaz semtinde oturuyormuş. Mehmed Akif merhumla sözleşmişler. Mehmed Akif merhumla sözleşmişler.

"Falanca gün saat 2'de sana geleceğim Fatin Hoca." "Falanca gün saat 2'de sana geleceğim Fatin Hoca."

"Buyur Mehmed Akif Bey, memnun olurum üstadım!" "Buyur Mehmed Akif Bey, memnun olurum üstadım!"

Fakat o gün bir fırtına bir sağanak yağmur oluyor, ortalığı seller götürüyor.Fakat o gün bir fırtına bir sağanak yağmur oluyor, ortalığı seller götürüyor. Mehmed Akif merhum da bizim caminin civarında, Sarıgüzel'de oturuyor.Mehmed Akif merhum da bizim caminin civarında, Sarıgüzel'de oturuyor. Sarıgüzel caddesi bizim İskenderpaşa camiinin üst tarafındaki caddedir.Sarıgüzel caddesi bizim İskenderpaşa camiinin üst tarafındaki caddedir. Rahmetli Mehmed Akif'in evi de bir iki sokak üstte bir yerdedir. Rahmetli Mehmed Akif'in evi de bir iki sokak üstte bir yerdedir. Sarıgüzel'den kalkmış -ama nasıl sağnak yağmur, görülmemiş bir şey- Eminönü'ne yürümüş.Sarıgüzel'den kalkmış -ama nasıl sağnak yağmur, görülmemiş bir şey- Eminönü'ne yürümüş. Yürümeyi severmiş; sporcu, pehlivan yapılı bir insan. Yürümeyi severmiş; sporcu, pehlivan yapılı bir insan.

Bedenî sıhhat de bizler için önemli. Herkes için bütün insanlar için de önemli.Bedenî sıhhat de bizler için önemli. Herkes için bütün insanlar için de önemli. Biz genellikle bu sıhhatin kıymetini bilmiyoruz. Biz genellikle bu sıhhatin kıymetini bilmiyoruz. Ciğerlerimizi sigara dumanıyla dolduruyoruz.Ciğerlerimizi sigara dumanıyla dolduruyoruz. Gıdamızı fazla alıyoruz az alıyoruz, vücudumuza dikkat etmiyoruz.Gıdamızı fazla alıyoruz az alıyoruz, vücudumuza dikkat etmiyoruz. Sıhhî bakımdan bedenimizin bizden davacı olması kuvvetle muhtemeldir. Sıhhî bakımdan bedenimizin bizden davacı olması kuvvetle muhtemeldir.

Mehmed Akif pehlivan yapılı bir insanmış. Mehmed Akif pehlivan yapılı bir insanmış. Eminönü'ne kadar inmiş, Şirket-i Hayriyye vapurlarına binmiş, Üsküdar'a geçmiş.Eminönü'ne kadar inmiş, Şirket-i Hayriyye vapurlarına binmiş, Üsküdar'a geçmiş. Yağmur bütün şiddetiyle devam ediyor.Yağmur bütün şiddetiyle devam ediyor. Üsküdar'dan Kandilli'ye, Çengelköy'e veya Vaniköy'e kadar Üsküdar'dan Kandilli'ye, Çengelköy'e veya Vaniköy'e kadar neyse Fatin Hoca nerede oturuyorsa oraya kadar yürümüş.neyse Fatin Hoca nerede oturuyorsa oraya kadar yürümüş. Fakat bardak boşalırcasına yağmur yağdığı için Fatin Hoca hizmetçisine;Fakat bardak boşalırcasına yağmur yağdığı için Fatin Hoca hizmetçisine; "Üstad gelecekti ama bu havada gelemez, mümkün değil. "Üstad gelecekti ama bu havada gelemez, mümkün değil. -Kimsenin bu havada burnunu kapıdan çıkartıp da bakacağı yok.- Ben karşı komşudayım. -Kimsenin bu havada burnunu kapıdan çıkartıp da bakacağı yok.- Ben karşı komşudayım. Ama her ihtimale karşı gelirse beni haberdar et evladım." demiş, karşı komşuya gitmiş.Ama her ihtimale karşı gelirse beni haberdar et evladım." demiş, karşı komşuya gitmiş. Kaçta buluşmak için sözleştilerse o saatte Mehmed Akif kapıyı çalıyor, kapıya çıkan hizmetçi; Kaçta buluşmak için sözleştilerse o saatte Mehmed Akif kapıyı çalıyor, kapıya çıkan hizmetçi;

"Üstadım, hoş geldiniz! Hemen Fatin Hoca'ya haber vereyim. Karşı komşuya geçmişti." Deyince, "Üstadım, hoş geldiniz! Hemen Fatin Hoca'ya haber vereyim. Karşı komşuya geçmişti." Deyince,

"Lüzum yok!" demiş, o yağan yağmurun, sağanağın altında Fatih'e geri dönmüş. Yalnız şu sözü söylemiş: "Lüzum yok!" demiş, o yağan yağmurun, sağanağın altında Fatih'e geri dönmüş. Yalnız şu sözü söylemiş:

"Ben bu sağanakta ‘sözüm yerine gelsin' diye sırılsıklam ıslanarak Fatih'ten buraya kadar geldim."Ben bu sağanakta ‘sözüm yerine gelsin' diye sırılsıklam ıslanarak Fatih'ten buraya kadar geldim. O evinde, çatısının altında duramadı mı?" demiş. O evinde, çatısının altında duramadı mı?" demiş.

Dönmüş, gitmiş ve bir müddet de Fatin Hoca'ya dargın kalmış. Dönmüş, gitmiş ve bir müddet de Fatin Hoca'ya dargın kalmış.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2