Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Zekât Malın Güvencesidir, Zikrin Çeşitleri Nelerdir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 14.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Malın Güvencesi Olarak Zekat, Hastalıkları Sadaka Vererek Tedavi Edin, Makbul Dualar, Cemaatle Zikir Günahlardan Affa Sebeptir, İlim İle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Zekât Malın Güvencesidir, Zikrin Çeşitleri Nelerdir

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Cemâziye'l-Evvel 1421 / 14.08.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Malın Güvencesi Olarak Zekat, Hastalıkları Sadaka Vererek Tedavi Edin, Makbul Dualar, Cemaatle Zikir Günahlardan Affa Sebeptir, İlim İle | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'd: Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'd:

Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Mâ telife mâlun fî berrin ve lâ bahrin illâ bi-men'i'z-zekâti, fe-harrizû emvâleküm bi'z-zekâtiMâ telife mâlun fî berrin ve lâ bahrin illâ bi-men'i'z-zekâti, fe-harrizû emvâleküm bi'z-zekâti ve dâvû merdâküm bi's-sadakati ve'dfeû anküm tavârika'l-belâi bi'd-duâi fe-inne'd-duâeve dâvû merdâküm bi's-sadakati ve'dfeû anküm tavârika'l-belâi bi'd-duâi fe-inne'd-duâe yenfeu mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil mimma nezele yekşifuhû ve mâ lem yenzil yahbisuhû. yenfeu mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil mimma nezele yekşifuhû ve mâ lem yenzil yahbisuhû.

Übadetü'bnü Sâmit radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Übadetü'bnü Sâmit radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Mâ telife mâlun. "Bir mal telef olmaz."Mâ telife mâlun. "Bir mal telef olmaz." Fî berrin ve lâ bahrin."Karada veya denizde bir mal helâk olmaz, telef olmaz."Fî berrin ve lâ bahrin."Karada veya denizde bir mal helâk olmaz, telef olmaz." İllâ bi-men'i'z-zekâti. "Ancak zekâtın verilmemesinden dolayı telef olur." İllâ bi-men'i'z-zekâti. "Ancak zekâtın verilmemesinden dolayı telef olur."

Malın zekâtı verilmeyince, sahibi zekâtı vermediği için mal telef olur.Malın zekâtı verilmeyince, sahibi zekâtı vermediği için mal telef olur. Bir mal telef olmuşsa, denizde gemi batmışsa, karada kamyon çarpmışsa, mal telef olmuşsa,Bir mal telef olmuşsa, denizde gemi batmışsa, karada kamyon çarpmışsa, mal telef olmuşsa, çalınmışsa, alınmışsa, her neyse, sahibi demek ki zekâtı vermedi de mal ondan korunmadı. çalınmışsa, alınmışsa, her neyse, sahibi demek ki zekâtı vermedi de mal ondan korunmadı.

Fe-harrizû emvâleküm bi'z-zekâti.Fe-harrizû emvâleküm bi'z-zekâti. "Bundan dolayı mallarınızı korumak istiyorsanız, o yönden de zekâtı verin." "Bundan dolayı mallarınızı korumak istiyorsanız, o yönden de zekâtı verin."

"Zekat vererek mallarınızı koruyun." "Zekat vererek mallarınızı koruyun."

Zekat vermediğiniz zaman demek ki mallarınızın havaya gitmesini, helâk olmasını,Zekat vermediğiniz zaman demek ki mallarınızın havaya gitmesini, helâk olmasını, telef olmasını istiyorsunuz. telef olmasını istiyorsunuz. Kuzularınızın hepsi ölsün, tavuklarınızın hepsini hastalık götürsün, iş yerlerinizde yangın çıksın...Kuzularınızın hepsi ölsün, tavuklarınızın hepsini hastalık götürsün, iş yerlerinizde yangın çıksın... Zekât vererek mallarınızı koruyun. Zekât vererek mallarınızı koruyun.

Ve dâvû merdâküm bi's-sadakati. "Hastalarınızı sadaka vererek onlar nâmına tedavi edin."Ve dâvû merdâküm bi's-sadakati. "Hastalarınızı sadaka vererek onlar nâmına tedavi edin." Ve'dfeû anküm tavârika'l-belâi bi'd-duâi.Ve'dfeû anküm tavârika'l-belâi bi'd-duâi. "Birden bire gelip başınıza çatan belayı başınızdan dua ile def edin." "Birden bire gelip başınıza çatan belayı başınızdan dua ile def edin."

"Gelecek olan belayı dua ederek uzaklaştırınız. Belaya karşı kendinizi dua ile savunun." "Gelecek olan belayı dua ederek uzaklaştırınız. Belaya karşı kendinizi dua ile savunun."

"Ansızın başınıza gelip patlayacak bela gelmesin diye dua edin. Dua ederseniz korunursunuz." "Ansızın başınıza gelip patlayacak bela gelmesin diye dua edin. Dua ederseniz korunursunuz."

Fe-inne'd-duâe yenfeu mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil.Fe-inne'd-duâe yenfeu mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil. "Çünkü dua etmek inmiş olan belaya da fayda verir, daha inmemiş olan belaya da fayda verir." "Çünkü dua etmek inmiş olan belaya da fayda verir, daha inmemiş olan belaya da fayda verir."

İnmiş olanı götürtür, kaldırır, başa inmiş olan belayı def eder, insanı o beladan sıyırır.İnmiş olanı götürtür, kaldırır, başa inmiş olan belayı def eder, insanı o beladan sıyırır. O belayı insandan uzaklaştırır. Gelmişken gelmemiş olan belayı da tutar, gelmesini engeller.O belayı insandan uzaklaştırır. Gelmişken gelmemiş olan belayı da tutar, gelmesini engeller. Kişiyi korur. Onun için dua edin. Burada şimdi bir daha hatırlayalım. Efendimiz neler tavsiye etti? Kişiyi korur. Onun için dua edin.

Burada şimdi bir daha hatırlayalım. Efendimiz neler tavsiye etti?

"Zekâtınızı verin de mallarınız korunsun." diyor. "Zekâtınızı verin de mallarınız korunsun." diyor.

Bir şey olduysa da zırlanmayın, dırlanmayın, malınız böyle oldu; zekâtı vermediniz de ondan.Bir şey olduysa da zırlanmayın, dırlanmayın, malınız böyle oldu; zekâtı vermediniz de ondan. Zekâtınızı verin. Verelim inşaallah. Eksiksiz, fazla fazla zekâtları verelim. Zekâtınızı verin. Verelim inşaallah. Eksiksiz, fazla fazla zekâtları verelim.

"Ve hastalıkları sadaka vererek tedavi edin." "Ve hastalıkları sadaka vererek tedavi edin."

Hasta nâmına hayır yapın, sadaka verin; fukarâcıklar sevinsin.Hasta nâmına hayır yapın, sadaka verin; fukarâcıklar sevinsin. Dua ederler, hastalık şifa bulur. Tedavinin bir yolu ilaçtır. Dua ederler, hastalık şifa bulur. Tedavinin bir yolu ilaçtır. Çünkü Peygamber Efendimiz ilaçla tedaviyi de tavsiye ediyor.Çünkü Peygamber Efendimiz ilaçla tedaviyi de tavsiye ediyor. Hatta kendisi; "Şu otu alın, bu ot şuna faydalıdır." diyor.Hatta kendisi; "Şu otu alın, bu ot şuna faydalıdır." diyor. Hatta Kur'ân-ı Kerîm'de balın şifa olduğu bildiriliyor. Ama bir tedavi şekli de;Hatta Kur'ân-ı Kerîm'de balın şifa olduğu bildiriliyor. Ama bir tedavi şekli de; sadakayı verirsiniz, Allah sever,sadakayı verirsiniz, Allah sever, hastalığı götürür. Bir de başınıza gelecek belalara gelmesin diye; veya gelmiş, sizi kaplamış,hastalığı götürür.

Bir de başınıza gelecek belalara gelmesin diye; veya gelmiş, sizi kaplamış,
sarmış olan bela gitsin diye dua etmek lazım. "Bela gelmesin." diye de dua etmek lazım,sarmış olan bela gitsin diye dua etmek lazım. "Bela gelmesin." diye de dua etmek lazım, geldiyse "kalksın" diye de dua etmek lazım. Çünkü dua ibadettir. Allah dua edeni sever. geldiyse "kalksın" diye de dua etmek lazım. Çünkü dua ibadettir. Allah dua edeni sever. Dua gelmişe de faydalıdır, gelmemişe de faydalıdır. Gelmişi kaldırır, gelmemişi durdurur. Dua gelmişe de faydalıdır, gelmemişe de faydalıdır. Gelmişi kaldırır, gelmemişi durdurur.

Demek ki zekât vereceğiz, sadaka vereceğiz. Dua edeceğiz, ağzı dualı olacağız.Demek ki zekât vereceğiz, sadaka vereceğiz. Dua edeceğiz, ağzı dualı olacağız. Kendimizi koruyacağız. Çeşit çeşit dualar... Kendimizi koruyacağız. Çeşit çeşit dualar...

Tabii duanın makbul zamanı, güzel zamanı, güzel şekilleri ve tesirli dualar vardır.Tabii duanın makbul zamanı, güzel zamanı, güzel şekilleri ve tesirli dualar vardır. Mesela geceleyin seher vakti duası, sabahleyin yapılan dualar,Mesela geceleyin seher vakti duası, sabahleyin yapılan dualar, akşamlarken güneşin batacağı zaman ikindi ile akşam arasındaki zamanlar çok duanın kabul olduğu zamanlar.akşamlarken güneşin batacağı zaman ikindi ile akşam arasındaki zamanlar çok duanın kabul olduğu zamanlar. Sonra ezan okundu, daha kamet getirilmedi, o arada yapılan dualar çok makbuldür.Sonra ezan okundu, daha kamet getirilmedi, o arada yapılan dualar çok makbuldür. Sonra yağmur yağarken yapılan dualar çok makbul. Yağmur yağmaya başladı; [dua] çok makbuldür.Sonra yağmur yağarken yapılan dualar çok makbul. Yağmur yağmaya başladı; [dua] çok makbuldür. Sonra ordu hücum ediyor düşmana, o esnada yapılan [dua] çok makbul.Sonra ordu hücum ediyor düşmana, o esnada yapılan [dua] çok makbul. Sonra cuma günü çok kıymetlidir. Sonra Arafat'ta dua çok kıymetlidir. Yani mübarek yerler var.Sonra cuma günü çok kıymetlidir. Sonra Arafat'ta dua çok kıymetlidir. Yani mübarek yerler var. Duanın müstecâb olduğu, kabul olduğu yerler var. Geceler var, gündüzler var, zamanlar var. Duanın müstecâb olduğu, kabul olduğu yerler var. Geceler var, gündüzler var, zamanlar var.

Duanın şekli var. Önce Allah'a hamd ü senâ edip güzel sıfatlarını saymak, Fâtiha'da öğrendiğimiz gibi...Duanın şekli var. Önce Allah'a hamd ü senâ edip güzel sıfatlarını saymak, Fâtiha'da öğrendiğimiz gibi... "Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbisin, Rabbimsin. Rahmansın, Rahimsin. "Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbisin, Rabbimsin. Rahmansın, Rahimsin. Her şeye kâdirsin..." diye överek, hamd ü senâlar ederek başlayacağız. Her şeye kâdirsin..." diye överek, hamd ü senâlar ederek başlayacağız. Peygamber Efendimiz'e salât u selam getireceğiz, ondan sonra duayı yapacağız. Peygamber Efendimiz'e salât u selam getireceğiz, ondan sonra duayı yapacağız. Duanın başında, sonunda salât u selam olursa iki salât u selamın arasında dua kabul olur. Duanın başında, sonunda salât u selam olursa iki salât u selamın arasında dua kabul olur.

Sonra arkadaşın arkadaşa, dostun dosta o yokken yaptığı dua çok hızlı kabul olur.Sonra arkadaşın arkadaşa, dostun dosta o yokken yaptığı dua çok hızlı kabul olur. Ahmet, Ömer efendiye uzaktan dua ediyor.Ahmet, Ömer efendiye uzaktan dua ediyor. Yani yüzüne karşı değil de evinde aklına geliyor; Yani yüzüne karşı değil de evinde aklına geliyor; "Şu Ömer kardeşime yâ Rabbi, şunları şunları ver, şunlardan şunlardan koru." Hemen kabul olur."Şu Ömer kardeşime yâ Rabbi, şunları şunları ver, şunlardan şunlardan koru." Hemen kabul olur. Kardeşin kardeşe yaptığı dua hemen kabul olur. Baş ucunda bir melek duayı duyunca; "Âmin. Âmin.Kardeşin kardeşe yaptığı dua hemen kabul olur. Baş ucunda bir melek duayı duyunca; "Âmin. Âmin. Allah sana da o istediğini versin." diye dua eder. Kişi kendisi de kazanır.Allah sana da o istediğini versin." diye dua eder. Kişi kendisi de kazanır. Onun için, arkadaşları duadan unutmamak lazım. Onun için, arkadaşları duadan unutmamak lazım.

Annenin, babanın çok şiddetli makbuldür, hızla bedduası da çok çabuk gelir, çarpar,Annenin, babanın çok şiddetli makbuldür, hızla bedduası da çok çabuk gelir, çarpar, yıldırım çarpmış gibi. Koca ağaca yıldırım çarpıyor, aşağıya kadar kurutuveriyor, yakıveriyor.yıldırım çarpmış gibi. Koca ağaca yıldırım çarpıyor, aşağıya kadar kurutuveriyor, yakıveriyor. Bez gibi gidiveriyor. Bez gibi gidiveriyor. Ağaç ormanın içinde yükselmiş, öteki ağaçlardan bir hayli yukarıya çıkmış.Ağaç ormanın içinde yükselmiş, öteki ağaçlardan bir hayli yukarıya çıkmış. Bir yıldırım geliyor, bakıyorsun yaprakları kuruyuvermiş, dalları çat çat aşağıya inivermiş.Bir yıldırım geliyor, bakıyorsun yaprakları kuruyuvermiş, dalları çat çat aşağıya inivermiş. Dua böyle işte. Okuyacağımız hadîs-i şerîflerden ikincisi: Dua böyle işte.

Okuyacağımız hadîs-i şerîflerden ikincisi:

Mâ celese kavmün yezkürûna'llâhe illâ nâdâhüm münâdin mine's-semâi: kûmû mağfûran leküm. Mâ celese kavmün yezkürûna'llâhe illâ nâdâhüm münâdin mine's-semâi: kûmû mağfûran leküm.

İmam Ahmed b. Hanbel, Abdullah, Tayâlisî ve diğer kaynaklar rivayet etmişler. Enes radıyallahu anh'ten. İmam Ahmed b. Hanbel, Abdullah, Tayâlisî ve diğer kaynaklar rivayet etmişler. Enes radıyallahu anh'ten.

"Birtakım insanlar otururlar, Allah'ı zikrederlerse semadan, gökten bir melek nidâ eder,"Birtakım insanlar otururlar, Allah'ı zikrederlerse semadan, gökten bir melek nidâ eder, çağırır, onlara seslenir:" Kûmû mağfûran leküm. çağırır, onlara seslenir:" Kûmû mağfûran leküm. "Siz burada oturdunuz, Allah'ı zikrettiniz ya, hadi afv u mağfiret olarak kalkın gidin evinize bakalım..." "Siz burada oturdunuz, Allah'ı zikrettiniz ya, hadi afv u mağfiret olarak kalkın gidin evinize bakalım..."

"Gideceğiniz zaman, toplantı bittiği zaman mağfûr olarak gidin bakalım." "Gideceğiniz zaman, toplantı bittiği zaman mağfûr olarak gidin bakalım."

O zaman zikir yapmak da, toplulukta topluca zikir yapmak da çok iyi imiş! O zaman zikir yapmak da, toplulukta topluca zikir yapmak da çok iyi imiş!

Zikrin çeşitleri nelerdir? Zikrin çeşitleri: Bir, bildiğimiz tesbihi alıp;Zikrin çeşitleri nelerdir?

Zikrin çeşitleri: Bir, bildiğimiz tesbihi alıp;
Allah, Allah, Lâ ilâhe illallah vesaire demektir, mübarek sözleri tekrarlamaktır.Allah, Allah, Lâ ilâhe illallah vesaire demektir, mübarek sözleri tekrarlamaktır. Bir de bizim şu anda yaptığımız zikirdir. Biz şu anda ne yapıyoruz? Bir de bizim şu anda yaptığımız zikirdir. Biz şu anda ne yapıyoruz?

Hadis okuyoruz. Hadis dinliyoruz. Ben okuyorum, anlatıyorum, siz dinliyorsunuz. Bu da zikirdir. Hadis okuyoruz. Hadis dinliyoruz. Ben okuyorum, anlatıyorum, siz dinliyorsunuz. Bu da zikirdir.

Kur'an okusaydık, o da zikirdir. Namaz kılsaydık, namaz da zikirdir.Kur'an okusaydık, o da zikirdir. Namaz kılsaydık, namaz da zikirdir. Topluluk, böyle toplanıp da ilim öğrenmek yoluyla veya Allah Allah demek suretiyleTopluluk, böyle toplanıp da ilim öğrenmek yoluyla veya Allah Allah demek suretiyle veyahut böyle hadis, tefsir, hutbe vesaire okumak sûretiyle bu zikir etmiş insanlar zümresine girerek...veyahut böyle hadis, tefsir, hutbe vesaire okumak sûretiyle bu zikir etmiş insanlar zümresine girerek... O topluluk biraz bu işi yaparsa melekler; "Hadi bakalım, kalktığınız, gittiğiniz zamanO topluluk biraz bu işi yaparsa melekler; "Hadi bakalım, kalktığınız, gittiğiniz zaman afv u mağfiret olunmuş olarak evinize varın." der.afv u mağfiret olunmuş olarak evinize varın." der. Kûmû mağfûran leküm. "Mağfiret olarak kalkın bakalım yerinizden..." Kûmû mağfûran leküm. "Mağfiret olarak kalkın bakalım yerinizden..."

Bismillâhirrahmânirrahîm. "Gidiyorsunuz, hadi affolundunuz..." demek. Bismillâhirrahmânirrahîm. "Gidiyorsunuz, hadi affolundunuz..." demek.

Bunun için sabahın bu vaktinde beklemek çok sevaplı.Bunun için sabahın bu vaktinde beklemek çok sevaplı. Ama işte işi gücü olan gidiyor, biz de bazen müşteri yok diye gidiyoruz.Ama işte işi gücü olan gidiyor, biz de bazen müşteri yok diye gidiyoruz. Bazen dinleyen olmayınca, biz de gitmesek, olmasa bile gitmesek daha iyi;Bazen dinleyen olmayınca, biz de gitmesek, olmasa bile gitmesek daha iyi; ama bazen de sıhhî sebeplerle gidiyoruz, midemizde sorun olduğu için... Ama çok sevap. ama bazen de sıhhî sebeplerle gidiyoruz, midemizde sorun olduğu için... Ama çok sevap.

Üçüncü hadîs-i şerîf, Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz'den: Üçüncü hadîs-i şerîf, Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz'den:

Mâ cumia şey'ün ilâ şey'in efdalü min ilmin ilâ hılmin. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Mâ cumia şey'ün ilâ şey'in efdalü min ilmin ilâ hılmin.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Bir şeyin bir şeyin yanına gelmesi, eklenmesi..." "Bir şeyin bir şeyin yanına gelmesi, eklenmesi..."

Bir şeyi bir şeyin yanına getiriyorsun, onu ona ekliyorsun, ikisini bir araya getiriyorsun. Bir şeyi bir şeyin yanına getiriyorsun, onu ona ekliyorsun, ikisini bir araya getiriyorsun.

İki şeyin bir araya gelmesinin en güzeli, ilmin yanına hilmin gelmesidir." İki şeyin bir araya gelmesinin en güzeli, ilmin yanına hilmin gelmesidir."

"Bir şey bir şeyle bir araya getiriliyorsa, böyle şeylerin en faziletlisi ilmin yanına hilmin gelmesidir." "Bir şey bir şeyle bir araya getiriliyorsa, böyle şeylerin en faziletlisi ilmin yanına hilmin gelmesidir."

Yani alim, halim selim olacak.Yani alim, halim selim olacak. Benim gibi kavgacı, gürültücü, bağırtıcı, çağırtıcı, topalı efendim herkese cezayı yazan oldu mu olmaz.Benim gibi kavgacı, gürültücü, bağırtıcı, çağırtıcı, topalı efendim herkese cezayı yazan oldu mu olmaz. Nasıl olacak? Halim selim olacak. Yumuşak olacak. Kızacak. Halim selim Nasıl olacak?

Halim selim olacak. Yumuşak olacak. Kızacak. Halim selim

Halim ne demek? Kızılacak yerde de kızmamak. "Adama bak ya, ne kadar sakin sakin...Halim ne demek?

Kızılacak yerde de kızmamak.

"Adama bak ya, ne kadar sakin sakin...
Karşı taraf hopluyor zıplıyor, bağırıyor çağırıyor;Karşı taraf hopluyor zıplıyor, bağırıyor çağırıyor; adam gayet sakin, hiç istifini bozmuyor, itidalini bozmuyor. Halim selim..." adam gayet sakin, hiç istifini bozmuyor, itidalini bozmuyor. Halim selim..."

İlmin yanına hilm çok yakışır. Bir araya gelen[lerin] en güzeli ilimle hilmdir.İlmin yanına hilm çok yakışır. Bir araya gelen[lerin] en güzeli ilimle hilmdir. Bunlar birbirlerine çok uygun düşerler. Bunlar birbirlerine çok uygun düşerler. Alim insan sakin olur, ağırbaşlı olur, yumuşak olur; kızmaz, anlatacağını güzel güzel anlatır.Alim insan sakin olur, ağırbaşlı olur, yumuşak olur; kızmaz, anlatacağını güzel güzel anlatır. Böylece sevapları çok çok daha fazla kazanır. Böylece sevapları çok çok daha fazla kazanır.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri hem ilim sahibi eylesin, hem hilim sahibi eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizleri hem ilim sahibi eylesin, hem hilim sahibi eylesin. Hepimizi cennetine azabına uğratmadan, cehenneme düşürmeden, mahşer halkına da;Hepimizi cennetine azabına uğratmadan, cehenneme düşürmeden, mahşer halkına da; "Bunlar şu günahları işledi, şu günahları işledi..." diye faş etmeden, sırrımızı,"Bunlar şu günahları işledi, şu günahları işledi..." diye faş etmeden, sırrımızı, günahımızı affederek, ayıplarımızı setrederek, mahşer halkına bizi rezil rüsva etmeden,günahımızı affederek, ayıplarımızı setrederek, mahşer halkına bizi rezil rüsva etmeden, bigayrihisab cennetine dahil eylesin. Sen kimsin ki hesapsız cennete gireceksin? bigayrihisab cennetine dahil eylesin.

Sen kimsin ki hesapsız cennete gireceksin?

Ben bir hiçim; ama Cenâb-ı Hakk'ın lütfu çok, duaları kabul ediyor, o tarafı var.Ben bir hiçim; ama Cenâb-ı Hakk'ın lütfu çok, duaları kabul ediyor, o tarafı var. İşte duaları kabul ediyor. Korktuğumuzdan, utandığımızdan...İşte duaları kabul ediyor. Korktuğumuzdan, utandığımızdan... "Eğer bizim defterler açılır da yaptığımız şeyler ortaya dökülürse..." diye ödümüz patlıyor."Eğer bizim defterler açılır da yaptığımız şeyler ortaya dökülürse..." diye ödümüz patlıyor. Çünkü çok cahillik ettik... Çocuklukta cahillik ettik. Delikanlılıkta cahillik ettik.Çünkü çok cahillik ettik... Çocuklukta cahillik ettik. Delikanlılıkta cahillik ettik. Fesimizi kaşımızı eğdik. Bıyığımızı burduk. Sağa baktık, sola baktık, laf attık...Fesimizi kaşımızı eğdik. Bıyığımızı burduk. Sağa baktık, sola baktık, laf attık... Şunu yaptık, bunu yaptık... Millet neler yapmıştır...Şunu yaptık, bunu yaptık... Millet neler yapmıştır... Delikanlılıkta, deli deli bir çağ, neler olmuştur bir kere... Ondan sonra evlilik başlıyor.Delikanlılıkta, deli deli bir çağ, neler olmuştur bir kere... Ondan sonra evlilik başlıyor. Evlilikte kim bilir neler olmuştur. Kadına ne sopalar çekilmiştir. Topaç gibi çevrilmiştir... Evlilikte kim bilir neler olmuştur. Kadına ne sopalar çekilmiştir. Topaç gibi çevrilmiştir...

Birisi varmış, kadını yakalıyormuş, duvara kafasını vura vura duvarlar kan oluyormuş. Aman Allah!Birisi varmış, kadını yakalıyormuş, duvara kafasını vura vura duvarlar kan oluyormuş. Aman Allah! Aman yâ Rabbi! Kadın müslüman. Ne oldu? Aman yâ Rabbi! Kadın müslüman. Ne oldu?

Adam asabîymiş. Bangır bangır bağırıyor.Adam asabîymiş. Bangır bangır bağırıyor. Kadın kendisinden daha güçsüz diye, kilosu az diye, kendisi güçlü diye zulmediyor. Kadın kendisinden daha güçsüz diye, kilosu az diye, kendisi güçlü diye zulmediyor.

Oğluna zulmedenler, kızına zulmedenler, yerden yere çalanlar, vuranlar... Az mı yaptık? Oğluna zulmedenler, kızına zulmedenler, yerden yere çalanlar, vuranlar... Az mı yaptık?

Kim bilir neler olmuştur... O çocuklar, çocukluk filan kalmayacak âhirete gidildiği zaman;Kim bilir neler olmuştur... O çocuklar, çocukluk filan kalmayacak âhirete gidildiği zaman; "Ben senin çocuğunum." demeyecek, ananın babanın yakasına yapışacak; "Ben senin çocuğunum." demeyecek, ananın babanın yakasına yapışacak; "Yâ Rabbi! Bu adam bana dinimi öğretmedi. Namaz kılmayı öğretmedi." "Yâ Rabbi! Bu adam bana dinimi öğretmedi. Namaz kılmayı öğretmedi." Kadın, kız yapışacak anasının babasının yakasına; "Ben küçüktüm, bir şeyden haberim yoktu.Kadın, kız yapışacak anasının babasının yakasına; "Ben küçüktüm, bir şeyden haberim yoktu. Beni bale okuluna verdiler. Beni bale okuluna verdiler. Belimden aşağı kısa don ile, donum görüne görüne, bacaklarımla döndüre döndüreBelimden aşağı kısa don ile, donum görüne görüne, bacaklarımla döndüre döndüre beni balerin yaptılar, şarkıcı yaptılar, böyle yetiştirdiler."beni balerin yaptılar, şarkıcı yaptılar, böyle yetiştirdiler." Kabahat bunların, tamam, onlar cezayı yiyecek. Ama sen de aklın başına geldiği zaman tevbekâr olacaktın.Kabahat bunların, tamam, onlar cezayı yiyecek. Ama sen de aklın başına geldiği zaman tevbekâr olacaktın. Sen de; "Anam babam beni yanlış yolda yetiştirmiş." deyip yola gelecektin. Sen de; "Anam babam beni yanlış yolda yetiştirmiş." deyip yola gelecektin. Sen de hadi bakalım... Karı, kocadan davacı olacak. Kardeş, kardeşten davacı olacak.Sen de hadi bakalım... Karı, kocadan davacı olacak. Kardeş, kardeşten davacı olacak. Evlat, anadan babadan davacı olacak. Evlat, anadan babadan davacı olacak.

Hiç unutmuyorum: Bir böyle konuşkan hacı teyze vardı, gelirdi bana, tatlı tatlı iltifat ede ede;Hiç unutmuyorum: Bir böyle konuşkan hacı teyze vardı, gelirdi bana, tatlı tatlı iltifat ede ede; "A evlâdım..." diye konuşurdu. Kocası albaymış, topçu albay... Barutlu albay... "A evlâdım..." diye konuşurdu. Kocası albaymış, topçu albay... Barutlu albay... Öyle dövermiş ki çocuklarını, kamçıyla dövermiş. Şimdi oğlundan helallık diliyormuş.Öyle dövermiş ki çocuklarını, kamçıyla dövermiş. Şimdi oğlundan helallık diliyormuş. Diliyor ama oğlan da unutmamış, elinde de fırsat olduğunu anladı, helal ederse eder, etmezse etmez.Diliyor ama oğlan da unutmamış, elinde de fırsat olduğunu anladı, helal ederse eder, etmezse etmez. Evet, annenin babanın hakkı daha çok; ama o da davacı olacak, âhirette isteyecek. Evet, annenin babanın hakkı daha çok; ama o da davacı olacak, âhirette isteyecek. "Ne olacak benim kocamın hâli?" diye üzülüp duruyordu. Baba ile evlat bozuşmuşlar. Çok zor..."Ne olacak benim kocamın hâli?" diye üzülüp duruyordu. Baba ile evlat bozuşmuşlar. Çok zor... Kuvvetli zamanda insan bir şey yapıyor, ama işin sonu ne olacak... Çok zor. Kuvvetli zamanda insan bir şey yapıyor, ama işin sonu ne olacak... Çok zor.

Allah akıl fikir versin.Allah akıl fikir versin. Bundan sonraki ömrümüzde insan tevbe eder de güzel hareket ederse eskileri Cenâb-ı Hak affedermiş. Bundan sonraki ömrümüzde insan tevbe eder de güzel hareket ederse eskileri Cenâb-ı Hak affedermiş.

Affetmek güzel. Mağfiret etmek, örtmek, hiç göstermemek... Örtüyor, görünmüyor.Affetmek güzel. Mağfiret etmek, örtmek, hiç göstermemek... Örtüyor, görünmüyor. Setretmek, o da gizlemek. Affetmek, mağfiret etmek, setretmek...Setretmek, o da gizlemek. Affetmek, mağfiret etmek, setretmek... Ondan sonra bir de ikramı var, lütfu var. Seyyiata hasenata tebdil ediyor. Ondan sonra bir de ikramı var, lütfu var. Seyyiata hasenata tebdil ediyor. Yapılan çok iyilikleri büyültüyor, büyütüyor, büyütüyor, teraziye koyduğu zaman [ağır] çekiyor.Yapılan çok iyilikleri büyültüyor, büyütüyor, büyütüyor, teraziye koyduğu zaman [ağır] çekiyor. Adamcağız hesabı görülmüş, vaziyet tamam; günahları ağır, cehenneme gidecek.Adamcağız hesabı görülmüş, vaziyet tamam; günahları ağır, cehenneme gidecek. Eyvah, terazide tartıldı, vaziyet fena, cehennemlik gibi... Eyvah, terazide tartıldı, vaziyet fena, cehennemlik gibi... Yukarıdan bir kağıt sallana sallana düşüp gelecekmiş. Bakacaklarmış ki lâ ilâhe illallah dediği yazılı...Yukarıdan bir kağıt sallana sallana düşüp gelecekmiş. Bakacaklarmış ki lâ ilâhe illallah dediği yazılı... "Ne zaman Lâ ilâhe illallah demişti bu? Koyun bakalım teraziye..." "Ne zaman Lâ ilâhe illallah demişti bu? Koyun bakalım teraziye..." Günahları aşağıya bastırmış, sevap tarafı kefesi havada kalmış. Küçük bir terazi mi? Günahları aşağıya bastırmış, sevap tarafı kefesi havada kalmış. Küçük bir terazi mi?

Hayır, semavâtı içine alacak kadar büyük bir terazi.Hayır, semavâtı içine alacak kadar büyük bir terazi. Melekler kenarda tir tir titriyorlar terazinin heybetinden... Melekler kenarda tir tir titriyorlar terazinin heybetinden... Günahlar konulmuş, bastırılmış, bu taraf yukarıda; Lâ ilâhe illallah'ı bir koyacaklarmış buraya,Günahlar konulmuş, bastırılmış, bu taraf yukarıda; Lâ ilâhe illallah'ı bir koyacaklarmış buraya, o bastıracakmış; haydi cennete... Allah bizi imandan ayırmasın. o bastıracakmış; haydi cennete...

Allah bizi imandan ayırmasın.

Çatır çatır kavimler, mutluluklar, nesiller İslâm'dan kopuyor, çatır çatır dökülüp gidiyorlar. Çok fena.Çatır çatır kavimler, mutluluklar, nesiller İslâm'dan kopuyor, çatır çatır dökülüp gidiyorlar. Çok fena. Çok çalışmamız lazım. Çok gayret etmemiz lazım.Çok çalışmamız lazım. Çok gayret etmemiz lazım. Müslüman ülkelerin nesilleri bile gidiyor, kadınları gidiyor.Müslüman ülkelerin nesilleri bile gidiyor, kadınları gidiyor. Suudi Arabistan'da Mekke'den, Cidde'den çarşaflı, peçeli uçağa biniyorlar, Suudi Arabistan'da Mekke'den, Cidde'den çarşaflı, peçeli uçağa biniyorlar, Frankfurt'ta inerken hiçbirisinde çarşaf yok. Frankfurt'ta inerken hiçbirisinde çarşaf yok. Bakıyorsun, boyalı, japone kollu, blucin pantolonlu kara kara karılar iniyor. Bunlar neydi? Bakıyorsun, boyalı, japone kollu, blucin pantolonlu kara kara karılar iniyor. Bunlar neydi?

Cidde'den çarşaflı binenler bunlar... Hani nerede çarşaflar? Valizde, torbada. Niye çöpe atmıyorlar? Cidde'den çarşaflı binenler bunlar... Hani nerede çarşaflar?

Valizde, torbada.

Niye çöpe atmıyorlar?

Dönüşte de lazım olacak.Dönüşte de lazım olacak. Franfurt havaalanında Arap uçağa biniyorsun, bakıyorsun tin tin tin topuklu mopuklu kara karılar,Franfurt havaalanında Arap uçağa biniyorsun, bakıyorsun tin tin tin topuklu mopuklu kara karılar, yanaklar boyalı, geliyorlar, japone kollu, oturuyorlar...yanaklar boyalı, geliyorlar, japone kollu, oturuyorlar... Cidde'ye yaklaştığı zaman hepsi yüznumaraya bir gidiyor, yüznumaradan çarşaflı çıkıyor. Cidde'ye yaklaştığı zaman hepsi yüznumaraya bir gidiyor, yüznumaradan çarşaflı çıkıyor. Giyiniyorlar, değişiyorlar. Pantolanları filan değişiyor.Giyiniyorlar, değişiyorlar. Pantolanları filan değişiyor. Yüznumaradan çarşaflı peçeli, çarşaflı peçeli, çarşaflı peçeli; uçağın içi kap kara oluyor. Yüznumaradan çarşaflı peçeli, çarşaflı peçeli, çarşaflı peçeli; uçağın içi kap kara oluyor. Cidde'de bakıyorsun aşağı inecekleri zaman, gözü görünmüyor; Cidde'de bakıyorsun aşağı inecekleri zaman, gözü görünmüyor; erkek mi kadın mı, burnunun altında sakal mı var bıyık mı var,erkek mi kadın mı, burnunun altında sakal mı var bıyık mı var, hakikaten kadın mı, giydikleri kıyafetten anlaşılmıyor. hakikaten kadın mı, giydikleri kıyafetten anlaşılmıyor.

Allah afv u mağfiret eylesin. Allah bizi de korusun, onları da korusun. Kimseyi şaşırtmasın. Allah afv u mağfiret eylesin. Allah bizi de korusun, onları da korusun. Kimseyi şaşırtmasın.

İslâm ülkeleri gidiyor. Çünkü İslâm için çalışanlar az. Gidiyorlar... Çok çalışmamız lazım. İslâm ülkeleri gidiyor. Çünkü İslâm için çalışanlar az. Gidiyorlar... Çok çalışmamız lazım.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2