Namaz Vakitleri

8 Cemâziye'l-Âhir 1446
09 Aralık 2024
İmsak
06:39
Güneş
08:10
Öğle
13:01
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Zekât Vermeyenin Cezası

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Cemâziye'l-Evvel 1417 / 13.10.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zekât Vermeyenin Cezası, Her Hastalığın Şifası Vardır, Zikirlerin Arş-ı A’lâ’ya Ulaşması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Zekât Vermeyenin Cezası

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Cemâziye'l-Evvel 1417 / 13.10.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zekât Vermeyenin Cezası, Her Hastalığın Şifası Vardır, Zikirlerin Arş-ı A’lâ’ya Ulaşması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Hamden, kesîran, tayyiben mübâreken fîh.Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Hamden, kesîran, tayyiben mübâreken fîh. Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve'sselâtü ve'sselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin uhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaînVe'sselâtü ve'sselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirin uhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Emmâ ba'd:

"Şimdiden haber ver; 'Siz altını, gümüşü vermiyorsunuz. Parayı pulu Allah yoluna sarf etmiyorsunuz."Şimdiden haber ver; 'Siz altını, gümüşü vermiyorsunuz. Parayı pulu Allah yoluna sarf etmiyorsunuz. Vazifenizi yapmıyorsunuz. Çok feci bir azaba uğrayacaksınız.' diye Vazifenizi yapmıyorsunuz. Çok feci bir azaba uğrayacaksınız.' diye onlara dünya hayatında iken âhirette başlarına gelecekleri ihtar et, bilsinler." buyuruyor. onlara dünya hayatında iken âhirette başlarına gelecekleri ihtar et, bilsinler." buyuruyor.

Fe-tükvâ bihâ cibâhühüm ve cünûbühüm ve zuhûrühüm.Fe-tükvâ bihâ cibâhühüm ve cünûbühüm ve zuhûrühüm. "Alınları, sırtları ve yan taraflarına kızgın altınlar ve gümüşler 'cız cız' diye yapıştırılacak.""Alınları, sırtları ve yan taraflarına kızgın altınlar ve gümüşler 'cız cız' diye yapıştırılacak." Âhiret gününde bu cezalara uğrayacaklarını, böyle azap göreceklerini onlara ihtar et, diye… Âhiret gününde bu cezalara uğrayacaklarını, böyle azap göreceklerini onlara ihtar et, diye…

Hâzâ mâ keneztüm li-enfüsiküm.Hâzâ mâ keneztüm li-enfüsiküm. "İşte sizin dünyada iken cimrilik yapıp kendi keyfime, zevkime, eğlenceme harcarım diye"İşte sizin dünyada iken cimrilik yapıp kendi keyfime, zevkime, eğlenceme harcarım diye Allah yoluna harcamayıp da kasalarda, keselerde, bankalarda topladığınız,biriktirdiğiniz şeyler bunlar…"Allah yoluna harcamayıp da kasalarda, keselerde, bankalarda topladığınız,biriktirdiğiniz şeyler bunlar…" Kendinize topladığınız, depo ettiğiniz… Kendinize topladığınız, depo ettiğiniz…

Fe-zûkû mâ küntüm teknizûn. "Bu biriktirdiklerinizin acısı, azabı ne kadar feciymiş, görün.Fe-zûkû mâ küntüm teknizûn. "Bu biriktirdiklerinizin acısı, azabı ne kadar feciymiş, görün. Tadın bakalım azabı, denilecek." diye bildiriliyor. Tadın bakalım azabı, denilecek." diye bildiriliyor.

Demek ki müslümanın üzerindeki farzlardan birisi de mâlî vazife, mâlî farz...Demek ki müslümanın üzerindeki farzlardan birisi de mâlî vazife, mâlî farz... Namaz kılıyor; bu bedenî bir ibadet. Abdest alıyor, camiye geliyor, Namaz kılıyor; bu bedenî bir ibadet. Abdest alıyor, camiye geliyor, seccadesine dikiliyor, kıbleye yöneliyor, abdestliyken namaz kılıyor. seccadesine dikiliyor, kıbleye yöneliyor, abdestliyken namaz kılıyor. Bunda para pul yok, herkes yapabilir.Bunda para pul yok, herkes yapabilir. Yoksul bir insan da suyu bulduğu yerde -denizde, deryada, derede- abdestini alır, Yoksul bir insan da suyu bulduğu yerde -denizde, deryada, derede- abdestini alır, seccadesi yoksa kumda, toprakta, çimende, çayırda, hırpanî kılıklı, üstü örtülü -deriseccadesi yoksa kumda, toprakta, çimende, çayırda, hırpanî kılıklı, üstü örtülü -deri veya çarşaf örtmüş, bir kumaşla sarılmış veya onu bulamamış da yapraklarla örtülmüş-veya çarşaf örtmüş, bir kumaşla sarılmış veya onu bulamamış da yapraklarla örtülmüş- Allahu Ekber diyebilir. Bu namaz para istemeyen bir bedenî ibadet… Allahu Ekber diyebilir. Bu namaz para istemeyen bir bedenî ibadet…

Oruç da bedenî bir ibadet. Sıhhatli bir insan oruç tutuyor.Oruç da bedenî bir ibadet. Sıhhatli bir insan oruç tutuyor. Allah'ın emri için yemesini, içmesini, keyfini, zevkini, nefsinin şehevanî arzularını tutuyor.Allah'ın emri için yemesini, içmesini, keyfini, zevkini, nefsinin şehevanî arzularını tutuyor. Helal arzularını bile tutuyor, vermiyor; su haram değil, yemek haram değil. Helal arzularını bile tutuyor, vermiyor; su haram değil, yemek haram değil. Şu vakitten şu vakte kendisini tutuyor, nefsini alıştırmak için yemiyor.Şu vakitten şu vakte kendisini tutuyor, nefsini alıştırmak için yemiyor. Allah böyle bir ibadet yapmış, bedenî bir ibadet… Zekâtın bedenle ilgisi yok.Allah böyle bir ibadet yapmış, bedenî bir ibadet…

Zekâtın bedenle ilgisi yok.
Hasta da olsa sağlam da olsa, büyük de olsa küçük de olsa Allah "vereceksin" diyor.Hasta da olsa sağlam da olsa, büyük de olsa küçük de olsa Allah "vereceksin" diyor. Mal sahibi insan, malının belli miktarını cinsine göre şu ölçüde, şu ölçüde verecek.Mal sahibi insan, malının belli miktarını cinsine göre şu ölçüde, şu ölçüde verecek. Paraysa kırkta birini, koyunsa kırk koyunda bir koyun, deveyse beş devede bir [koyun],Paraysa kırkta birini, koyunsa kırk koyunda bir koyun, deveyse beş devede bir [koyun], artarsa şu kadar filan… Hepsinin cetveli var, sıralanmış.artarsa şu kadar filan… Hepsinin cetveli var, sıralanmış. Müslümanlar fıkıh kitaplarını okusun, ne kadar zekât vermesi gerektiğini bilsin.Müslümanlar fıkıh kitaplarını okusun, ne kadar zekât vermesi gerektiğini bilsin. Ziraatla meşgulse ziraat mahsulünün öşrü vardır; onda birini verecek.Ziraatla meşgulse ziraat mahsulünün öşrü vardır; onda birini verecek. Eğer zahmet çekiyorsa -eliyle kuyudan su çekiyor, uğraşıyor, didiniyor-, daha zahmetli ise yirmide birini,Eğer zahmet çekiyorsa -eliyle kuyudan su çekiyor, uğraşıyor, didiniyor-, daha zahmetli ise yirmide birini, nısf-ı öşr yani öşrün yarısını verecek.nısf-ı öşr yani öşrün yarısını verecek. Bunların hepsi, ilmihal kitaplarında farzlardan biri olan zekâtın anlatıldığı kısımda anlatılmış.Bunların hepsi, ilmihal kitaplarında farzlardan biri olan zekâtın anlatıldığı kısımda anlatılmış. Bunu verecek. Neden? Allah ona vermiş, o da bir miktarını fakirlere verecek.Bunu verecek.

Neden?

Allah ona vermiş, o da bir miktarını fakirlere verecek.
Allah'ın emrettiği yerlere malî birikim sarf edilecek. Bunu yapmıyor. Allah'ın emrettiği yerlere malî birikim sarf edilecek. Bunu yapmıyor.

Niye yapmıyorsun? Allah'ın emri! Niye yapmıyorsun? Allah'ın emri!

Namaz kılmaya gelince kılıyor, oruç tutmaya gelince tutuyor, para vermeye gelince veremiyor.Namaz kılmaya gelince kılıyor, oruç tutmaya gelince tutuyor, para vermeye gelince veremiyor. Olmaz! O da farz, o da farz! Hiçbir farzı hiçbir müslüman inkâr ve ihmal edemez. Olmaz! O da farz, o da farz! Hiçbir farzı hiçbir müslüman inkâr ve ihmal edemez.

Ebû Bekr-i Sıddîk zamanında, Ümmet-i Muhammed'in bazı şahısları tecrübesiz oldukları için dediler ki; Ebû Bekr-i Sıddîk zamanında, Ümmet-i Muhammed'in bazı şahısları tecrübesiz oldukları için dediler ki;

"Yâ Ebâ Bekir! Peygamber Efendimiz irtihâl-i dâr-ı bekâ eyledi, sen halife oldun. Ne yapalım!"Yâ Ebâ Bekir! Peygamber Efendimiz irtihâl-i dâr-ı bekâ eyledi, sen halife oldun. Ne yapalım! Biz namaz kılacağız, müslümanız. Kur'an okuyacağız, oruç da tutacağız ama bizden zekât isteme." Biz namaz kılacağız, müslümanız. Kur'an okuyacağız, oruç da tutacağız ama bizden zekât isteme."

Develeri, keçileri, koyunları vermek zor geliyor. "Bizden zekât isteme." dediler. Dedi ki; Develeri, keçileri, koyunları vermek zor geliyor. "Bizden zekât isteme." dediler. Dedi ki;

"Bakın, zekât bir farzdır. Bu işin şakası yoktur."Bakın, zekât bir farzdır. Bu işin şakası yoktur. Resûlullah Efendimiz zamanında verdiğiniz gibi yine vereceksiniz.Resûlullah Efendimiz zamanında verdiğiniz gibi yine vereceksiniz. Vermezseniz, vermeyenlerle çarpışırım, savaşırım." Neden? Bir farzı yapmamak suçtur.Vermezseniz, vermeyenlerle çarpışırım, savaşırım."

Neden?

Bir farzı yapmamak suçtur.
İnkâr ediyorsa inkârından dolayı savaşılır. İnkâr ediyorsa inkârından dolayı savaşılır. İnkâr etmiyor da 'vermiyorum' derse temerrüdünden dolayı halife onunla çarpışır, cezasını verir. İnkâr etmiyor da 'vermiyorum' derse temerrüdünden dolayı halife onunla çarpışır, cezasını verir.

Neden? Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Neden?

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Vellezîne fî emvâlihim hakkun ma'lûmun, li's-sâili ve'l-mahrûmi.Vellezîne fî emvâlihim hakkun ma'lûmun, li's-sâili ve'l-mahrûmi. "Zenginlerin malları içinde malum bir hak vardır."Zenginlerin malları içinde malum bir hak vardır. Dilenenler için ve o mala sahip olmayan mahrum kimseler için ayrılmış Dilenenler için ve o mala sahip olmayan mahrum kimseler için ayrılmış Allah'ın tayin ettiği bir hak vardır." Allah'ın tayin ettiği bir hak vardır."

"Ben kimseyle ortak olarak çalışmadım; kendim çalıştım, bu parayı kendim kazandım."Ben kimseyle ortak olarak çalışmadım; kendim çalıştım, bu parayı kendim kazandım. Kimse benim ortağım değil." Ortağın olmasa bile o malının bir miktarı fakirin hakkı;Kimse benim ortağım değil."

Ortağın olmasa bile o malının bir miktarı fakirin hakkı;
o hakkı vermezsen sen hırsızsın, cimrisin, pintisin, asisin, Allah'ın emrini tutmayan bir insansın.o hakkı vermezsen sen hırsızsın, cimrisin, pintisin, asisin, Allah'ın emrini tutmayan bir insansın. Başkasının hakkını yiyorsun. "Yemiyorum." Başkasının hakkını yiyorsun.

"Yemiyorum."

Yiyorsun çünkü fakirin hakkını vermiyorsun. Senin cebinde kalıyor. Yiyorsun çünkü fakirin hakkını vermiyorsun. Senin cebinde kalıyor.

"Vermiyorum." Ceza? "Vermiyorum." Ceza?

Vermiyorsan yarın boynuna bir yılan dolandığı zaman…Vermiyorsan yarın boynuna bir yılan dolandığı zaman… En zehirli, en korkunç yılan; gözlerinin altında benekler olan, keskin dişleri olan, başı çıplaklaşmış,En zehirli, en korkunç yılan; gözlerinin altında benekler olan, keskin dişleri olan, başı çıplaklaşmış, yıllanmış, yaşlanmış, korkunç, azılı, iyice zehri artmış bir yılan şeklinde boynuna dolanacak…yıllanmış, yaşlanmış, korkunç, azılı, iyice zehri artmış bir yılan şeklinde boynuna dolanacak… "İşte biriktirdiğin paran, malın benim." diye ısıracak. Muhterem kardeşlerim! "İşte biriktirdiğin paran, malın benim." diye ısıracak.

Muhterem kardeşlerim!

Bazı insanlar yılan sokması nedir, bilmez. Arafat'ta bir arkadaşımızın babasını akrep sokmuş.Bazı insanlar yılan sokması nedir, bilmez. Arafat'ta bir arkadaşımızın babasını akrep sokmuş. Suyun başında su içecekken, abdest alacakken kocaman bir akrep belirmiş.Suyun başında su içecekken, abdest alacakken kocaman bir akrep belirmiş. Oranın -sıcak yerlerin-akrepleri de simsiyah ve biraz irice oluyor.Oranın -sıcak yerlerin-akrepleri de simsiyah ve biraz irice oluyor. "Aman öldürelim! Yok, öldürmesek mi? Acaba ihramlıyken Arafat'ta öldürülür mü, öldürülmez mi?""Aman öldürelim! Yok, öldürmesek mi? Acaba ihramlıyken Arafat'ta öldürülür mü, öldürülmez mi?" Akrep öldürülür ama tereddüt geçirince, o da hızlı bir şekilde… Akrep öldürülür ama tereddüt geçirince, o da hızlı bir şekilde… "Nasıl olduğunu anlayamadım, hızla geldi, benim ayağımı soktu." diyor, kendisi anlatıyor. "Nasıl olduğunu anlayamadım, hızla geldi, benim ayağımı soktu." diyor, kendisi anlatıyor.

Sedyeyle hastaneye götürmüşler.Sedyeyle hastaneye götürmüşler. Hastaneden geldikten sonra bizim yanımıza oturdu, o anlatıyor. Dağ gibi bir adam,Hastaneden geldikten sonra bizim yanımıza oturdu, o anlatıyor. Dağ gibi bir adam, şişman, güçlü, kuvvetli, efe bir adam; şu kadarcık bir akrepşişman, güçlü, kuvvetli, efe bir adam; şu kadarcık bir akrep ayağına bir iğnesini batırmış, "Küt diye kendimi yerde buldum." diyor. ayağına bir iğnesini batırmış, "Küt diye kendimi yerde buldum." diyor.

"Akrep soktu." diye hastaneye götürmüşler, ilaçlar vermişler, sonra biraz düzelmiş."Akrep soktu." diye hastaneye götürmüşler, ilaçlar vermişler, sonra biraz düzelmiş. Bana geldiği zaman akrebin sokmasından kaç saat geçtiyse,Bana geldiği zaman akrebin sokmasından kaç saat geçtiyse, "Hocam! Sanki usturayı, jileti almışlar."Hocam! Sanki usturayı, jileti almışlar. Ayağımın üst tarafından aşağı doğru 'cız' diye kesiyorlar gibi hala oradan acı geliyor." dedi. Ayağımın üst tarafından aşağı doğru 'cız' diye kesiyorlar gibi hala oradan acı geliyor." dedi. İlaç verildiği halde… Azabın ne kadar şiddetli olduğunu insanlar buralardan anlasın. İlaç verildiği halde… Azabın ne kadar şiddetli olduğunu insanlar buralardan anlasın. Bir akrep sokuyor, böyle oluyor. Bir akrep sokuyor, böyle oluyor.

O zehirli yılan, dünyada boynuna sarılıp sokarsa öldürür. Âhirette ölmek yok! O zehirli yılan, dünyada boynuna sarılıp sokarsa öldürür. Âhirette ölmek yok!

Lâ yukdâ aleyhim fe-yemûtû. "Ölse kurtulacak, öyle ölüp de kurtulmak yok!" Lâ yukdâ aleyhim fe-yemûtû. "Ölse kurtulacak, öyle ölüp de kurtulmak yok!"

Velâ yuhaffefu anhum min azâbihâ. "Azabın indirilmesi de yok." Azabı devamlı çekecekler. Velâ yuhaffefu anhum min azâbihâ. "Azabın indirilmesi de yok." Azabı devamlı çekecekler.

Bunu bilsin! Cehennemin azabının şiddetini bilmek isteyenler için kolay bir tecrübe imkânı var;Bunu bilsin! Cehennemin azabının şiddetini bilmek isteyenler için kolay bir tecrübe imkânı var; bir kibrit çöpü alsın, kutunun kenarında yaksın, o çöp yanıncaya kadarbir kibrit çöpü alsın, kutunun kenarında yaksın, o çöp yanıncaya kadar parmağını o alevin üstünde tutsun. Tecrübesi bedava! Cehennem ateşi nasıl acıymış gör.parmağını o alevin üstünde tutsun. Tecrübesi bedava! Cehennem ateşi nasıl acıymış gör. O parmağı bir tane küçücük kibrit çöpüO parmağı bir tane küçücük kibrit çöpü dibine doğru yanmasından öyle bir acıtıyor ki bir hafta, on gün, on beş gün acısı devam ediyor.dibine doğru yanmasından öyle bir acıtıyor ki bir hafta, on gün, on beş gün acısı devam ediyor. Orası kabarıyor, ondan sonra kuruyor, kabuk bağlıyor, filan… Orası kabarıyor, ondan sonra kuruyor, kabuk bağlıyor, filan… Başıma geldiği için biliyorum ve tam anlatabiliyorum. Başıma geldiği için biliyorum ve tam anlatabiliyorum.

Bir kibrit çöpünün alevine dayanamıyorsunuz, ey insanlar! Cehennemin azabına nasıl dayanacaksınız?Bir kibrit çöpünün alevine dayanamıyorsunuz, ey insanlar! Cehennemin azabına nasıl dayanacaksınız? Cehennemden korkmaz mısınız, kurtulmak istemez misiniz? Cenneti kaçırdığınıza pişman olmaz mısınız?Cehennemden korkmaz mısınız, kurtulmak istemez misiniz? Cenneti kaçırdığınıza pişman olmaz mısınız? Ah vah etmez misiniz? Cehenneme atmasalar bile cennete sokmasalar, Ah vah etmez misiniz? Cehenneme atmasalar bile cennete sokmasalar, cennetten mahrum kalsanız o mahrumiyet size acı olarak yetmez mi? cennetten mahrum kalsanız o mahrumiyet size acı olarak yetmez mi?

Ötekiler cennete girmiş, sen açıkta, ayazda, dışarıda kalmışsın; cennete girememişsin.Ötekiler cennete girmiş, sen açıkta, ayazda, dışarıda kalmışsın; cennete girememişsin. Köşkler yok, nimetler yok, hizmetçiler yok! Olur mu?Köşkler yok, nimetler yok, hizmetçiler yok! Olur mu? Cennete girememek bile çok büyük bir mahrumiyet. Bir de cehenneme atılıp azap görmek!.. Cennete girememek bile çok büyük bir mahrumiyet. Bir de cehenneme atılıp azap görmek!..

Neden yapıyor insan? Neden bu azabı üstüne çekiyor, kaşınıyor ve ille azaba [yaklaşıyor]? Neden yapıyor insan? Neden bu azabı üstüne çekiyor, kaşınıyor ve ille azaba [yaklaşıyor]?

Cimriliğinden!.. "Hocam! Böyle senin anlattığın gibi anlatsalarCimriliğinden!..

"Hocam! Böyle senin anlattığın gibi anlatsalar
kimse zekâtını vermekten imtina etmez, hemen koşa koşa verir." kimse zekâtını vermekten imtina etmez, hemen koşa koşa verir."

İşte bunlar, İslâm'ı bilmeyince oluyor. Ya da inanmıyor, kâfir olduğundan… Gülüyor. İşte bunlar, İslâm'ı bilmeyince oluyor. Ya da inanmıyor, kâfir olduğundan… Gülüyor. Mesela haram bir şey… "Sen yemiyorsan, seninkini de ver, ben yiyim." diyor, alay etmeye kalkıyor. Mesela haram bir şey… "Sen yemiyorsan, seninkini de ver, ben yiyim." diyor, alay etmeye kalkıyor. Onlar yarın azabı gördüğü zaman anlayacaklar ama… Onlar yarın azabı gördüğü zaman anlayacaklar ama…

Lev künnâ nesmeu ev na'kılü.Lev künnâ nesmeu ev na'kılü. "Ah keşke kulağımıza o nasihatler girseydi de biz de aklımızı başımıza toplasaydık." diyecekler. "Ah keşke kulağımıza o nasihatler girseydi de biz de aklımızı başımıza toplasaydık." diyecekler.

İşte Allah bildiriyor, işte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor. İşte Allah bildiriyor, işte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Başkasının malını yemeyin.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Başkasının malını yemeyin.
Fakirin malını hiç yemeyin. Yazık, orada açlıktan ölüyor.Fakirin malını hiç yemeyin. Yazık, orada açlıktan ölüyor. Sana Allah kırk bölük mal vermiş, bir bölüğünü ona vermiyorsun.Sana Allah kırk bölük mal vermiş, bir bölüğünü ona vermiyorsun. İnsan, insansa kendi ihtiyacı kadarını alır, hepsini verir. Ne kadar milyarı var? İnsan, insansa kendi ihtiyacı kadarını alır, hepsini verir.

Ne kadar milyarı var?

Kırk milyarı! Tamam, bir milyarını ayırır, otuz dokuz milyarını verir. Merhametli bir insan… Kırk milyarı! Tamam, bir milyarını ayırır, otuz dokuz milyarını verir. Merhametli bir insan…

Allah, "Kırkta birini ver." diyor, kırkta birini dahi vermiyor. Olmaz!Allah, "Kırkta birini ver." diyor, kırkta birini dahi vermiyor. Olmaz! Cimri cehenneme düşmeye yakındır. Cömert cennete girmeye yakındır. Cimriliği atacak, cömert olacak. Cimri cehenneme düşmeye yakındır. Cömert cennete girmeye yakındır. Cimriliği atacak, cömert olacak.

Cömertlik üç çeşittir: 1. Mal cömertliği. Para, pul, harcama, masraf… Masrafsız iş olmuyor.Cömertlik üç çeşittir:

1. Mal cömertliği. Para, pul, harcama, masraf… Masrafsız iş olmuyor.
Bu güzel sesi büyütme ve nakletme cihazları olmazsa aşağıdaki ve dışarıdaki cemaat bunu dinleyemez.Bu güzel sesi büyütme ve nakletme cihazları olmazsa aşağıdaki ve dışarıdaki cemaat bunu dinleyemez. Bu ışıklar yanmasa olmaz. Bu cihazlar olmasa bunlar video bantlara alınamaz. Bunlar nasıl oluyor? Bu ışıklar yanmasa olmaz. Bu cihazlar olmasa bunlar video bantlara alınamaz.

Bunlar nasıl oluyor?

Hadi bakalım, bir tanesini sen al. Bu haftalık masrafı sen al. Kaç milyon olduğunu anlarsın.Hadi bakalım, bir tanesini sen al. Bu haftalık masrafı sen al. Kaç milyon olduğunu anlarsın. Hapı yutarsın. "Vay be, amma masraflıymış." Hapı yutarsın.

"Vay be, amma masraflıymış."

Millet geliyor, kaloriferli camide halının üzerinde namaz kılıyor, dışarıda şırıl şırıl sular akıyor. Millet geliyor, kaloriferli camide halının üzerinde namaz kılıyor, dışarıda şırıl şırıl sular akıyor.

Kalorifer neyle ısıtılıyor, hizmetler nasıl oluyor? Kalorifer neyle ısıtılıyor, hizmetler nasıl oluyor?

Parayla oluyor. Hayır sahipleri çıkıyor, hayır yapıyor. Birisi diyor ki; Parayla oluyor. Hayır sahipleri çıkıyor, hayır yapıyor. Birisi diyor ki;

"Hocam! En güzel, en kıymetli cihazlarla ses tertibatı ve teşkilatı yapılsın."Hocam! En güzel, en kıymetli cihazlarla ses tertibatı ve teşkilatı yapılsın. Parasını ben vereceğim. Masraftan korkmayın, parasını ben vereceğim ama en güzeli olsun." Parasını ben vereceğim. Masraftan korkmayın, parasını ben vereceğim ama en güzeli olsun."

Ben de burada yorulmadan anlatıyorum, gümbür gümbür ses geliyor, siz de rahat rahat dinliyorsunuz. Ben de burada yorulmadan anlatıyorum, gümbür gümbür ses geliyor, siz de rahat rahat dinliyorsunuz.

Her şey masraf! Masrafsız bir şey var mı?Her şey masraf! Masrafsız bir şey var mı? Şuradan dışarıya çıktığın zaman, Türkiye'de nefes almak vermek bile masraftır. Vergisi vardır. Şuradan dışarıya çıktığın zaman, Türkiye'de nefes almak vermek bile masraftır. Vergisi vardır.

"Benim tarlam var. Bir de oraya tenekeden gecekondu yaparım."Benim tarlam var. Bir de oraya tenekeden gecekondu yaparım. Otları yerim, yaşarım." desen, vergi memuru gelir, senden bir vergi alır.Otları yerim, yaşarım." desen, vergi memuru gelir, senden bir vergi alır. Arsa vergisi, arazi vergisi, gelir vergisi, yol vergisi, belediye vergisi vardır… Arsa vergisi, arazi vergisi, gelir vergisi, yol vergisi, belediye vergisi vardır… Belediye ev yaptırtmaz, "Yaptırtmıyorum, harcını yatır." der. Belediye ev yaptırtmaz, "Yaptırtmıyorum, harcını yatır." der. Ruhsat almak için, "şu kadar para ver" der.Ruhsat almak için, "şu kadar para ver" der. Parasız yaşanmıyor, parasız hizmetler de yürümüyor. Parasız yaşanmıyor, parasız hizmetler de yürümüyor. Eski devirde de öyleydi, ilerde de öyle olacak. Bazı cömertler cömertlik yapıyor da işler öyle yürüyor. Eski devirde de öyleydi, ilerde de öyle olacak. Bazı cömertler cömertlik yapıyor da işler öyle yürüyor. Bazı masraflar oluyor da bu yemekler öyle pişiyor, bu rahatlılıklar öyle sağlanıyor. Bazı masraflar oluyor da bu yemekler öyle pişiyor, bu rahatlılıklar öyle sağlanıyor.

O halde herkes dini için biraz fedakârlık yapmayı öğrenecek. Yapmaya çalışacak.O halde herkes dini için biraz fedakârlık yapmayı öğrenecek. Yapmaya çalışacak. Mesela burası soğuk bir camiydi, biz kalorifer yaptık. Kaloriferin kazanı var, yakıtı var. Mesela burası soğuk bir camiydi, biz kalorifer yaptık. Kaloriferin kazanı var, yakıtı var. Yakıtını Allah razı olsun, Lokman amcanın oğlu öderdi. Belki yine o ödüyordur, bilmiyorum, haberim yok.Yakıtını Allah razı olsun, Lokman amcanın oğlu öderdi. Belki yine o ödüyordur, bilmiyorum, haberim yok. Ben de sizin gibi geliyorum, ısınarak namaz kılıp gidiyoruz.Ben de sizin gibi geliyorum, ısınarak namaz kılıp gidiyoruz. Yakıtını birisi ödüyor, kaloriferini birisi yapıyor,Yakıtını birisi ödüyor, kaloriferini birisi yapıyor, ses tertibatını birisi yapıyor, böyle hayırlar oluyor. ses tertibatını birisi yapıyor, böyle hayırlar oluyor.

"Cami kalabalık, yetmiyor hocam, cemaat çok..." O zaman biz ne yaptık?"Cami kalabalık, yetmiyor hocam, cemaat çok..."

O zaman biz ne yaptık?
Arka tarafı, arkadaki odaların üstünü açtık. Orayı düzledik, çatı kalktı.Arka tarafı, arkadaki odaların üstünü açtık. Orayı düzledik, çatı kalktı. Ne olacak?Ne olacak? Orası cemaat alacak, cemaat oraya çıkacak, orada namaz kılınacak, rahat olacak.Orası cemaat alacak, cemaat oraya çıkacak, orada namaz kılınacak, rahat olacak. Buradan görüntüler ve sesler oraya gidecek. Orada da dinleyebilecek.Buradan görüntüler ve sesler oraya gidecek. Orada da dinleyebilecek. Benim konuşmamı görecek ve duyacak, dinleyecek. Bu bir çalışma!Benim konuşmamı görecek ve duyacak, dinleyecek. Bu bir çalışma! O halde el birliğiyle, kardeşçe bunlar yapılacak… Bunlar bu camiye ait meseleler… O halde el birliğiyle, kardeşçe bunlar yapılacak… Bunlar bu camiye ait meseleler…

Çeçenistan, Afganistan, Kuzey Irak var… Misafirlerimiz, kardeşlerimiz, dostlarımız var.Çeçenistan, Afganistan, Kuzey Irak var… Misafirlerimiz, kardeşlerimiz, dostlarımız var. Anlatıyorlar, sıkıntılarını söylüyorlar.Anlatıyorlar, sıkıntılarını söylüyorlar. Dünyanın her yerinde benim bir buçuk milyardan fazla din kardeşim var.Dünyanın her yerinde benim bir buçuk milyardan fazla din kardeşim var. Filipinler'deki yoksul, Malezya'dakiler, Afrika'dakiler sıkıntıda, Filipinler'deki yoksul, Malezya'dakiler, Afrika'dakiler sıkıntıda, Avrupa'dakiler dertte, Kıbrıs'takiler vesaire…Avrupa'dakiler dertte, Kıbrıs'takiler vesaire… Hem bunlara yemek, içmek lazım, hem de fırsatını buldu mu saldırıyorlar, kuvvetli olmak lazım!Hem bunlara yemek, içmek lazım, hem de fırsatını buldu mu saldırıyorlar, kuvvetli olmak lazım! Mermi, silah, ordu, sınır, tank, uçak lazım… Bir uçak bilmem ne kadar milyar dolara.Mermi, silah, ordu, sınır, tank, uçak lazım… Bir uçak bilmem ne kadar milyar dolara. Bunların hepsi para…Bunların hepsi para… Bu paralar verilmedi mi, bu hizmetler, tedbirler görülmedi mi, yapılmadı mı adam saldırıyor. Bu paralar verilmedi mi, bu hizmetler, tedbirler görülmedi mi, yapılmadı mı adam saldırıyor.

Bakıyorsun, kâfirler falanca yerde şu kadar müslümanı kesmiş, şu kadarına daBakıyorsun, kâfirler falanca yerde şu kadar müslümanı kesmiş, şu kadarına da saldırmışlar, sürmüşler, yersiz yurtsuz bırakmışlar.saldırmışlar, sürmüşler, yersiz yurtsuz bırakmışlar. Ermeniler, Azeriler'i sürmüşler, yerlerinden yurtlarından çıkarmışlar.Ermeniler, Azeriler'i sürmüşler, yerlerinden yurtlarından çıkarmışlar. İhtiyar adamlar, buruşuk yüzlü zavallılar yorganlarını almışlar, İhtiyar adamlar, buruşuk yüzlü zavallılar yorganlarını almışlar, öbür tarafa yürüyorlar. Mülteci, muhacir!.. Yazık! Bunlar hep parayla oluyor.öbür tarafa yürüyorlar. Mülteci, muhacir!.. Yazık!

Bunlar hep parayla oluyor.
Parası olan müslüman, bu kardeşlerine yardımcı olacak. Ya şahsen yardımcı olur; gider, arar, bulur, verir.Parası olan müslüman, bu kardeşlerine yardımcı olacak. Ya şahsen yardımcı olur; gider, arar, bulur, verir. Ya da vakıflar yoluyla olur. Ya da İslâmî devlet,Ya da vakıflar yoluyla olur. Ya da İslâmî devlet, İslâmî usullere göre yönetilen şekliyle bunu alır, öbür tarafa hizmetleri götürür. İslâmî usullere göre yönetilen şekliyle bunu alır, öbür tarafa hizmetleri götürür.

Bu hususta insan cimriliğin cezasını dünyada da çeker. İslâm'ı sadece duygusal bir olay olarak almayın. Bu hususta insan cimriliğin cezasını dünyada da çeker. İslâm'ı sadece duygusal bir olay olarak almayın.

"İnsanın kalbinde imanı olması lazım! Kendi şahsî ibadetini yapar. Allah'la kulun arasına girilmez."İnsanın kalbinde imanı olması lazım! Kendi şahsî ibadetini yapar. Allah'la kulun arasına girilmez. Ben şahsen müslümanım." Ben şahsen müslümanım."

Şahsen müslümansın ama içtimaî, malî, iktisadî, askerî görevlerin de var. Onları da yapmasan olmaz. Şahsen müslümansın ama içtimaî, malî, iktisadî, askerî görevlerin de var. Onları da yapmasan olmaz.

İnnallâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete. İnnallâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete.

Allah müslümanların canlarını ve mallarını talep ediyor. Müşteri! Satın almak istiyor.Allah müslümanların canlarını ve mallarını talep ediyor. Müşteri! Satın almak istiyor. "Mukabilinde cenneti vererek Allah müslümanlardan canlarını ve mallarını satın aldı.""Mukabilinde cenneti vererek Allah müslümanlardan canlarını ve mallarını satın aldı." Kur'ân-ı Kerîm'de satın almayı teklif ediyor. Eski ümmetlerde de böyle olmuş. Kur'ân-ı Kerîm'de satın almayı teklif ediyor. Eski ümmetlerde de böyle olmuş.

Va'den aleyhi hakkan fi't-Tevrâti ve'l-İncîli ve'l-Kur'âni. Va'den aleyhi hakkan fi't-Tevrâti ve'l-İncîli ve'l-Kur'âni.

Ne zaman peygamber gelmişse o zamanlar da bu işler böyle olmuş.Ne zaman peygamber gelmişse o zamanlar da bu işler böyle olmuş. Gerekirse malını, gerekirse canını vereceksin. Savaş çıktı, cihat var; gideceksin. "Ölürüm." Gerekirse malını, gerekirse canını vereceksin. Savaş çıktı, cihat var; gideceksin.

"Ölürüm."

Öleceksin, mukabilde cennet var. Şehide cennet veriliyor. Öleceksin, mukabilde cennet var. Şehide cennet veriliyor.

İnnallâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete.İnnallâhe'şterâ mine'l-mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü'l-cennete. Buradaki bi, ba harfi, ba-ı mukâbeledir; "Cenneti vermek mukabilindeBuradaki bi, ba harfi, ba-ı mukâbeledir; "Cenneti vermek mukabilinde Allah müslümanların canlarını, mallarını satın aldı." Canını, malını Allah'a vereceksin. Allah müslümanların canlarını, mallarını satın aldı." Canını, malını Allah'a vereceksin.

"Hocam! Canı Allah yaratmış, bana O vermiş, niye istiyor?" İşte sahibi bazen istiyor."Hocam! Canı Allah yaratmış, bana O vermiş, niye istiyor?"

İşte sahibi bazen istiyor.
Madem senin değil, o zaman ver. Vermemeye hiç hakkın yok. Madem Allah vermiş. Madem senin değil, o zaman ver. Vermemeye hiç hakkın yok. Madem Allah

vermiş.
Canı, malı kim verdi? Allah! Canı, malı kim verdi?

Allah!

Sahibi istiyor. Sahibi istiyor.

Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dîl. Olur mu vermemek, vereceksin; sahibi istiyor. Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dîl.

Olur mu vermemek, vereceksin; sahibi istiyor.

Bu hususta bastıra bastıra [söylemek] istiyorum. Bütün dinî hizmetler parayla pulla dönüyor.Bu hususta bastıra bastıra [söylemek] istiyorum. Bütün dinî hizmetler parayla pulla dönüyor. Sizin şahsî işlerinizin parayla pulla döndüğü gibi…Sizin şahsî işlerinizin parayla pulla döndüğü gibi… Sen evine ekmek alırken parayla olduğu gibi, elektrik, su, hava parayla olduğu gibi, hava parası,Sen evine ekmek alırken parayla olduğu gibi, elektrik, su, hava parayla olduğu gibi, hava parası, civa parası, vergiler vesaire olduğu gibi İslâmî hizmetler de para sarf ederek oluyor. civa parası, vergiler vesaire olduğu gibi İslâmî hizmetler de para sarf ederek oluyor.

Sen de üzerine düşeni yapacaksın. Helalinden kazanacaksın,Sen de üzerine düşeni yapacaksın. Helalinden kazanacaksın, içinden fakirin hakkını kazancının içinden ayıracaksın. içinden fakirin hakkını kazancının içinden ayıracaksın. "Bu benim değil, fakirin hakkı." diyeceksin. Fakiri arayıp bulup vereceksin."Bu benim değil, fakirin hakkı." diyeceksin. Fakiri arayıp bulup vereceksin. Daha başka nerelere verileceğini ilmihal kitabından okuyacaksın. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Daha başka nerelere verileceğini ilmihal kitabından okuyacaksın.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Önemli bir farz bu! İnsan, "Namazı kılarım, zekâtı vermem." derse kâfir olur,Önemli bir farz bu! İnsan, "Namazı kılarım, zekâtı vermem." derse kâfir olur, "kabul etmiyorum" derse kâfir olur. Allah'ın farzlarıyla oynanmaz. "kabul etmiyorum" derse kâfir olur. Allah'ın farzlarıyla oynanmaz. Allah'ın farzları inkâr edilmez, ederse insan dinden çıkar.Allah'ın farzları inkâr edilmez, ederse insan dinden çıkar. Allah sevmez, defterden silindi mi insan mahvolur. Allah sevmez, defterden silindi mi insan mahvolur.

İnnellezî enzele'd-dâe enzele'd-devâe ve lem yünzil dâen illâ enzele lehûİnnellezî enzele'd-dâe enzele'd-devâe ve lem yünzil dâen illâ enzele lehû devâen illâ dâen vâhiden: el-heremü. devâen illâ dâen vâhiden: el-heremü.

Saffani'bni'l-Assâl'den -radıyallahu anh- rivayet edilmiş.Taberânî rivayet etmiş. Saffani'bni'l-Assâl'den -radıyallahu anh- rivayet edilmiş.Taberânî rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz müjde veriyor; "Hastalığı indiren Allah, ilacı da indirmiştir." Peygamber Efendimiz müjde veriyor;

"Hastalığı indiren Allah, ilacı da indirmiştir."

Hastalığı indiren devasını da indirmiştir. Hiçbir hastalık indirmemiştir ki onun devası inmemiş olsun.Hastalığı indiren devasını da indirmiştir. Hiçbir hastalık indirmemiştir ki onun devası inmemiş olsun. Yani her derdin devası, her hastalığın şifası vardır. İllâ dâen vâhiden: el-haramü.Yani her derdin devası, her hastalığın şifası vardır.

İllâ dâen vâhiden: el-haramü.
"Ancak bir hastalığın devası yoktur, o da ihtiyarlık." "Ancak bir hastalığın devası yoktur, o da ihtiyarlık."

Zamanı gelince, yaşlandıkça insanın gören gözleri görmez, yürüyen ayakları tutmaz oluyor. Zamanı gelince, yaşlandıkça insanın gören gözleri görmez, yürüyen ayakları tutmaz oluyor. Elleri titremeye başlıyor, baston kullanıyor, beli iki kat oluyor, çöküyor, çöküyor… Elleri titremeye başlıyor, baston kullanıyor, beli iki kat oluyor, çöküyor, çöküyor… Yerlere bakına bakına yürüyor. Ne arıyorsun yerde? "Gençliğim kayboldu, onu arıyorum." Yerlere bakına bakına yürüyor.

Ne arıyorsun yerde?

"Gençliğim kayboldu, onu arıyorum."

Gençlik gitti elden, ara bakalım. Bulmak yok, onun çaresi yok. İhtiyarlık!.. Gençlik gitti elden, ara bakalım. Bulmak yok, onun çaresi yok. İhtiyarlık!.. Yaşayan, bedenî bakımdan gittikçe yaşlanıyor ve sonunda vadesi yetince âhirete göçüyor. Yaşayan, bedenî bakımdan gittikçe yaşlanıyor ve sonunda vadesi yetince âhirete göçüyor.

Bu hadisten ne dersler çıkartabiliriz? Bir kere ümitsizliğe düşmemek lazımdır!Bu hadisten ne dersler çıkartabiliriz?

Bir kere ümitsizliğe düşmemek lazımdır!
Müjdeler olsun ki her hastalığın şifası varmış.Müjdeler olsun ki her hastalığın şifası varmış. Tedavi olmak için ilacı arayacağız, ilacı bulunca da kullanacağız. Tedavisi oluyor, hastalık geçiyor. Tedavi olmak için ilacı arayacağız, ilacı bulunca da kullanacağız. Tedavisi oluyor, hastalık geçiyor.

"Hocam, bazı amansız hastalıklar varmış.""Hocam, bazı amansız hastalıklar varmış." Peygamber Efendimiz, "Her hastalığın tedavisi var." diyor, müjdeliyor.Peygamber Efendimiz, "Her hastalığın tedavisi var." diyor, müjdeliyor. "Amansız hastalığa düştüm." diye ümitsizliğe düşmemek lazım!"Amansız hastalığa düştüm." diye ümitsizliğe düşmemek lazım! Bazı amansız hastalıklardan adamlar iyi oluyor, diyor ki; "Yaşama gücüyle kanseri yendi." Bazı amansız hastalıklardan adamlar iyi oluyor, diyor ki;

"Yaşama gücüyle kanseri yendi."

Hadi oradan palavracı! Aptal! Yaşama gücüyle filan değil Allah yapıyor.Hadi oradan palavracı! Aptal! Yaşama gücüyle filan değil Allah yapıyor. Demek ki kurtulma imkânı oluyor. Arap kardeşlerimizden bir tanesi Avusturya'ya gitmiş.Demek ki kurtulma imkânı oluyor. Arap kardeşlerimizden bir tanesi Avusturya'ya gitmiş. Bacağını göstermiş, fena bir hastalık, fil gibi şişmiş… "Bacağı keseceğiz, çare yok." demişler. Bacağını göstermiş, fena bir hastalık, fil gibi şişmiş… "Bacağı keseceğiz, çare yok." demişler.

"Dur! Ben memlekete bir gideyim." demiş. Memlekette, "Çörek otu ye. "Dur! Ben memlekete bir gideyim." demiş.

Memlekette, "Çörek otu ye.
Çörek otunda şifa var." demişler. Yemiş, yemiş… Bir müddet bir sonra bir daha gitmiş. Doktor demiş ki; Çörek otunda şifa var." demişler. Yemiş, yemiş… Bir müddet bir sonra bir daha gitmiş. Doktor demiş ki;

"Nasıl tedavi ettin? Kesecektik bu bacağı, şimdi gayet iyi olmuş." "Nasıl tedavi ettin? Kesecektik bu bacağı, şimdi gayet iyi olmuş."

Tabii her hastalığın bir devası var.Tabii her hastalığın bir devası var. Deva bazen dua da olur; dua da bir tedavidir, dua edersin geçer.Deva bazen dua da olur; dua da bir tedavidir, dua edersin geçer. Sahâbe-i kirâmdan dua edip de zehirli yılan soktuğu ve vücudu şişmeye başladığı haldeSahâbe-i kirâmdan dua edip de zehirli yılan soktuğu ve vücudu şişmeye başladığı halde zehri geçip kurtulanlar var. Dua ile! İlaç vermiyor, "Al şu ilacı, yut." demiyor.zehri geçip kurtulanlar var. Dua ile! İlaç vermiyor, "Al şu ilacı, yut." demiyor. Gidiyor, okuyor duayı, zehirli yılan ısırmış, ölmek üzere, şişmeye başlamış; şişi geçiyor, şifa buluyor.Gidiyor, okuyor duayı, zehirli yılan ısırmış, ölmek üzere, şişmeye başlamış; şişi geçiyor, şifa buluyor. Duayla da iyi oluyor, deva -ilaçla- da iyi olur. Dilerse Allah, şifayı verir. Duayla da iyi oluyor, deva -ilaçla- da iyi olur. Dilerse Allah, şifayı verir.

Biz buraya gelmeden önce hastaneydik; epeyce kanımızı, canımızı aldılar. Biz buraya gelmeden önce hastaneydik; epeyce kanımızı, canımızı aldılar. İğneleri batırdılar, kanları çektiler, vesaire… Duvara ne yazmış kardeşlerimiz? İğneleri batırdılar, kanları çektiler, vesaire…

Duvara ne yazmış kardeşlerimiz?

Allah razı olsun! Duvarda "Yâ Şâfî!" levhası vardı. Allah razı olsun! Duvarda "Yâ Şâfî!" levhası vardı. Ne demek?Ne demek? Ey şifayı veren âlemlerin rabbi Allahu Teâlâ hazretleri, şifayı sen verirsin. Ey şifayı veren âlemlerin rabbi Allahu Teâlâ hazretleri, şifayı sen verirsin. "Yâ Şâfî!" diye yazmışlar, hoşuma gitti, güzel bir levha… "Yâ Şâfî!" diye yazmışlar, hoşuma gitti, güzel bir levha…

Hastalar ümitsizliğe düşmesinler, her derdin bir devası var, tedavi olsunlar.Hastalar ümitsizliğe düşmesinler, her derdin bir devası var, tedavi olsunlar. Başka bir hadîs-i şerîfte de diyor ki; Fe-tedavev ve lâ tedâvev bi'l-haram.Başka bir hadîs-i şerîfte de diyor ki;

Fe-tedavev ve lâ tedâvev bi'l-haram.
"İlacı, devayı arayın, tedavi olun ama haramla tedavi olmayın." "İlacı, devayı arayın, tedavi olun ama haramla tedavi olmayın."

Ben hatırlıyorum, ilkokul talebesiyken, birisi rahatsızlandı.Ben hatırlıyorum, ilkokul talebesiyken, birisi rahatsızlandı. Doktorlar, "Bu biraz hastalanmış, zayıflamış. Konyak içsin." dediler.Doktorlar, "Bu biraz hastalanmış, zayıflamış. Konyak içsin." dediler. Çocuk şişmanlasın diye içki tavsiye ediyor. Peygamber Efendimiz ne buyuruyor; Çocuk şişmanlasın diye içki tavsiye ediyor.

Peygamber Efendimiz ne buyuruyor;

"Tedavi olun ama haramla tedavi olmayın." "Tedavi olun ama haramla tedavi olmayın."

Falanca vahşi hayvan yakalanır, soyulur, yenilirse şu hastalığa iyi gelirmiş. O hayvan yenilir mi?Falanca vahşi hayvan yakalanır, soyulur, yenilirse şu hastalığa iyi gelirmiş.

O hayvan yenilir mi?
Fıkıh kitabında "yenilir" diye yazıyor mu? O hayvan yenilmez, murdar.Fıkıh kitabında "yenilir" diye yazıyor mu?

O hayvan yenilmez, murdar.
Yenilmeyen hayvanlar sırasında adı geçen bir hayvan. O zaman ondan deva olmaz.Yenilmeyen hayvanlar sırasında adı geçen bir hayvan. O zaman ondan deva olmaz. Haramla tedavi olmayın, helalinden tedavi olacaksınız. Tedavi olun ama haramla tedavi olmayın. Haramla tedavi olmayın, helalinden tedavi olacaksınız. Tedavi olun ama haramla tedavi olmayın.

"Peki, doktor söyledi." Doktorların bazısı hasta… Kafadan, kalpten, imandan, itikattan hasta… "Peki, doktor söyledi."

Doktorların bazısı hasta… Kafadan, kalpten, imandan, itikattan hasta…
İnancı yok, imanı yok! Müslümanı sakallı, kadıncağızı da başörtülü gördü mü kızıyor.İnancı yok, imanı yok! Müslümanı sakallı, kadıncağızı da başörtülü gördü mü kızıyor. Ona inadına haram şeyleri söylüyor. Ona inadına haram şeyleri söylüyor.

Ankara'da bir profesör doktor vardı.Ankara'da bir profesör doktor vardı. Herhalde şimdi öldü, âhirette hesabını versin, veremiyordur, cezasını çekiyordur.Herhalde şimdi öldü, âhirette hesabını versin, veremiyordur, cezasını çekiyordur. Delikanlı gelmiş, ruhsal, ruhî rahatsızlıklarını anlatmış. Hasta delikanlı müslüman… Delikanlı gelmiş, ruhsal, ruhî rahatsızlıklarını anlatmış. Hasta delikanlı müslüman…

"Tamam, bunalım içindesin. Sen kızlarla biraz gez, toz, eğlen, flört yap…" demiş. "Tamam, bunalım içindesin. Sen kızlarla biraz gez, toz, eğlen, flört yap…" demiş.

Doktor tavsiye ediyor. Doktor tavsiye ediyor. O da gidecek doktor tavsiyesiyle günah işleyecek, ruhî rahatsızlıkları geçsin diye…O da gidecek doktor tavsiyesiyle günah işleyecek, ruhî rahatsızlıkları geçsin diye… Utanmaz mısın be adam? Allah "öyle yapmayın" diyor da, Allah'ın "yapmayın" dediği şeyiUtanmaz mısın be adam? Allah "öyle yapmayın" diyor da, Allah'ın "yapmayın" dediği şeyi çare olarak senden çare bekleyen bir delikanlıya sen bunu söylemeye utanmaz mısın?.. çare olarak senden çare bekleyen bir delikanlıya sen bunu söylemeye utanmaz mısın?..

Peygamber Efendimiz ne diyor; "Ey gençler! Evlenin. Evlenmeye malî imkânınız yoksa oruç tutun." Peygamber Efendimiz ne diyor;

"Ey gençler! Evlenin. Evlenmeye malî imkânınız yoksa oruç tutun."

Oruçta faydalar var. Sen Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini tutsana.Oruçta faydalar var. Sen Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini tutsana. Ey doktor! Sen Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini, "Şunu alın, şunu kullanın." diye tavsiye etsene.Ey doktor! Sen Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini, "Şunu alın, şunu kullanın." diye tavsiye etsene. İmansız, kalbi hasta, kafası hasta, inancı bozuk… Bazısı müslümanlarla dalga geçiyor.İmansız, kalbi hasta, kafası hasta, inancı bozuk…

Bazısı müslümanlarla dalga geçiyor.
"Bunlar içki içmez, bana ver." diyor. "Al ya, benim hatırım için bir kadeh iç." diyor. "İçmem." "Bunlar içki içmez, bana ver." diyor. "Al ya, benim hatırım için bir kadeh iç." diyor.

"İçmem."

"Tutun şunun elini, yatırın yere, dökün ağzına…" İlle içirecek, zorla günahı yaptırtmaya çalışıyor."Tutun şunun elini, yatırın yere, dökün ağzına…" İlle içirecek, zorla günahı yaptırtmaya çalışıyor. Öyle insanlarla ahbaplık etmemek, onların yanına gitmemek lazım!Öyle insanlarla ahbaplık etmemek, onların yanına gitmemek lazım! Çünkü ateşin yanına giden yanar. Kötü insanlarla arkadaşlık eden, arkadaşlarının zorla içki içirttiği,Çünkü ateşin yanına giden yanar. Kötü insanlarla arkadaşlık eden, arkadaşlarının zorla içki içirttiği, sarhoş ettiği insanlar var. "Tutun şunu, devirin yere, dayayın ağzına içkiyi…" Lıkır lıkır biraz içti.sarhoş ettiği insanlar var. "Tutun şunu, devirin yere, dayayın ağzına içkiyi…" Lıkır lıkır biraz içti. Sonra adam ayağa kalkıyor, alışmamış zavallı, zorla arkadaşları içirtti.Sonra adam ayağa kalkıyor, alışmamış zavallı, zorla arkadaşları içirtti. Kötülük yaptırtanlar var, sonra gülüyorlar, "Amma sarhoş oldu…" Günah! Haram!Kötülük yaptırtanlar var, sonra gülüyorlar, "Amma sarhoş oldu…" Günah! Haram! Allah'ın "yapma" dediği şeyi yaptırtıyor. Allah'ın "yapma" dediği şeyi yaptırtıyor.

Haramla tedavi olmayın, tedavinin helal olmasına dikkat edin. Haramla tedavi olmayın, tedavinin helal olmasına dikkat edin.

İnnellezîne yezkürûne min celâlillâh ve tesbîhihî ve tekbîrihî ve tahmîdihî ve tehlîlihî yeteâtafneİnnellezîne yezkürûne min celâlillâh ve tesbîhihî ve tekbîrihî ve tahmîdihî ve tehlîlihî yeteâtafne havle'l-arşi lehünne deviyyün kedeviyyi'n-nahli, yüzekkirne bi-sâhibihinne efelâ yuhibbü ehadükümhavle'l-arşi lehünne deviyyün kedeviyyi'n-nahli, yüzekkirne bi-sâhibihinne efelâ yuhibbü ehadüküm en lâ yezâle lehû inde'r-rahmâni şey'ün yüzkeru bihî. Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl. en lâ yezâle lehû inde'r-rahmâni şey'ün yüzkeru bihî.

Sadaka Resûlullah, fî mâ kâl ev kemâ kâl.

en-Numan İbn Beşîr radıyallahu anh'ten bu hadîs-i şerîfi Ahmed İbn Hanbel rahmetullahi aleyhen-Numan İbn Beşîr radıyallahu anh'ten bu hadîs-i şerîfi Ahmed İbn Hanbel rahmetullahi aleyh -mübarek, mezhep imamı, hadis alimi- rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; -mübarek, mezhep imamı, hadis alimi- rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

İnnellezîne yezkürûne. "Zikir yapan insanlar…" İnnellezîne yezkürûne. "Zikir yapan insanlar…"

Zikir çok çeşitlidir. "Zikir nedir, zikir nasıl yapılır?" diye hiç duymayan insanlar,Zikir çok çeşitlidir. "Zikir nedir, zikir nasıl yapılır?" diye hiç duymayan insanlar, zikir çok çeşitli olabilir. Peygamber Efendimiz çeşitlerini de söylüyor. zikir çok çeşitli olabilir. Peygamber Efendimiz çeşitlerini de söylüyor.

Min celâlillâh. "Allah'ın celalini, azametini, kudretini ifade eden kelimeleri tekrar tekrar söyleyerek…"Min celâlillâh. "Allah'ın celalini, azametini, kudretini ifade eden kelimeleri tekrar tekrar söyleyerek…" Mesela, celle celâlüh diyoruz, teâlâ, celle ve âlâ, azze ve celle…Mesela, celle celâlüh diyoruz, teâlâ, celle ve âlâ, azze ve celle… Allah dediğimiz zaman böyle güzel şeyler söylüyoruz; Allah'ın ululuğunu, azametini ifade eden sözler…Allah dediğimiz zaman böyle güzel şeyler söylüyoruz; Allah'ın ululuğunu, azametini ifade eden sözler… Bu da zikirdir. Ve tesbîhihî. "Ve sübhânallah diyoruz." Bu da bir çeşit tesbih. Bu da zikirdir.

Ve tesbîhihî. "Ve sübhânallah diyoruz." Bu da bir çeşit tesbih.

Sübhânallah ne demek? "Yâ Rabbi! Senin her şeyin çok güzel. Senin her şeyin tastamam.Sübhânallah ne demek?

"Yâ Rabbi! Senin her şeyin çok güzel. Senin her şeyin tastamam.
Hiçbir eksiğin yok. Her sıfatın en âlâ, en kıymetli, en güzel, en tam." demek… Hiçbir eksiğin yok. Her sıfatın en âlâ, en kıymetli, en güzel, en tam." demek…

Ve tekbîrihî. "Allahu ekber demek." Allah'ın ulu olduğunu ifade eden sözler söylemek. Ve tekbîrihî. "Allahu ekber demek." Allah'ın ulu olduğunu ifade eden sözler söylemek.

Ve tahmîdihî. "Ve hamd etmek, Allah'ı övücü, Allah'ın nimetleri karşısında şükredici sözler söylemek." Ve tahmîdihî. "Ve hamd etmek, Allah'ı övücü, Allah'ın nimetleri karşısında şükredici sözler söylemek."

Ve tehlîlihî. "Ve lâ ilâhe illallah diyerek Allah'ın birliğini ifade edenVe tehlîlihî. "Ve lâ ilâhe illallah diyerek Allah'ın birliğini ifade eden sözler söylemek şeklinde zikir yapan kimseler…" Onların zikirleri ne olur? sözler söylemek şeklinde zikir yapan kimseler…"

Onların zikirleri ne olur?

Yeteâtafne havle'l-arşi. "Bunlar Arş'ın etrafında toplaşırlar." Yeteâtafne havle'l-arşi. "Bunlar Arş'ın etrafında toplaşırlar."

Arş-ı âlâ nerede, nasıl? Çok muazzam bir şey!Arş-ı âlâ nerede, nasıl?

Çok muazzam bir şey!
Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş-ı âlâ'sı, Arş-ı âzam'ı çok muazzam! Muazzamlığını nasıl anlayabiliriz? Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş-ı âlâ'sı, Arş-ı âzam'ı çok muazzam!

Muazzamlığını nasıl anlayabiliriz?

Başımızı kaldırdığımız zaman semâvât var. Seb'a semâvâtin tıbâkâ. Yedi kat sema var. Sonra? Başımızı kaldırdığımız zaman semâvât var.

Seb'a semâvâtin tıbâkâ. Yedi kat sema var.

Sonra?

Vesia kürsiyyühü's-semâvâti ve'l-ard. "Allah'ın kürsisi var. Semaları ve arzı içine almış, kuşatmış." Vesia kürsiyyühü's-semâvâti ve'l-ard. "Allah'ın kürsisi var. Semaları ve arzı içine almış, kuşatmış."

Bunu da anladık. Semaları da içine aldığına göre kürsî daha büyük…Bunu da anladık. Semaları da içine aldığına göre kürsî daha büyük… Âyete'l-kürsi var, okuyoruz. Kürsî daha büyük. Arş? Arş, kürsîden çok çok daha büyük…Âyete'l-kürsi var, okuyoruz. Kürsî daha büyük.

Arş?

Arş, kürsîden çok çok daha büyük…
Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş-ı âzam'ı, insan aklının kavrayamayacağı,Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş-ı âzam'ı, insan aklının kavrayamayacağı, tahayyül edemeyeceği kadar büyüklükte! tahayyül edemeyeceği kadar büyüklükte!

Bu zikirler, Allah'ın Arş'ı etrafında toplanmaya, dönmeye başlarlar.Bu zikirler, Allah'ın Arş'ı etrafında toplanmaya, dönmeye başlarlar. Arş-ı Rahman'a kadar ulaşır, orada birikir, dönmeye başlarlar, ses de çıkartırlar. Arş-ı Rahman'a kadar ulaşır, orada birikir, dönmeye başlarlar, ses de çıkartırlar.

Lehünne deviyyün kedeviyyi'n-nahli.Lehünne deviyyün kedeviyyi'n-nahli. "Bu zikirler Arş'ın etrafında dönerken arının vızıltısı gibi ses de çıkartırlar." "Bu zikirler Arş'ın etrafında dönerken arının vızıltısı gibi ses de çıkartırlar."

Allah'a çeşitli cinslerle yapılan zikirler Arş-ı Rahman'a kadar çıkar.Allah'a çeşitli cinslerle yapılan zikirler Arş-ı Rahman'a kadar çıkar. Orada arı vızıltısı gibi Arş-ı âzam'ın etrafında dolaşmaya başlarlar. Sonra; Orada arı vızıltısı gibi Arş-ı âzam'ın etrafında dolaşmaya başlarlar.

Sonra;

Yüzekkirne bi-sâhibihinne.Yüzekkirne bi-sâhibihinne. "Kendisini zikreden kişileri orada onlar zikreder, anar, yâd eder, söylerler." "Kendisini zikreden kişileri orada onlar zikreder, anar, yâd eder, söylerler."

"Dünyada, aşağıda bizi falanca söyledi, zikretti." diye"Dünyada, aşağıda bizi falanca söyledi, zikretti." diye kendilerini zikredeni, telaffuz edeni anarlar, andırırlar, söylerler. kendilerini zikredeni, telaffuz edeni anarlar, andırırlar, söylerler.

Başkaları, "Siz kimsiniz yahu nereden geldiniz? Bu vızıltı, bu kalabalık, bu izdiham?" der. Başkaları, "Siz kimsiniz yahu nereden geldiniz? Bu vızıltı, bu kalabalık, bu izdiham?" der.

"Falancanın zikirleriyiz, oradan geldik." diye kendilerini zikredeni yâd ederler,"Falancanın zikirleriyiz, oradan geldik." diye kendilerini zikredeni yâd ederler, bildirirler, anlatırlar, diyor Peygamber Efendimiz. bildirirler, anlatırlar, diyor Peygamber Efendimiz.

Demek ki zikreden insanın Arş-ı âlâ'da, Arş-ı âzam'da namı söyleniyor. Demek ki zikreden insanın Arş-ı âlâ'da, Arş-ı âzam'da namı söyleniyor.

Avustralya'daki ihvanımızın, kardeşlerimizin öğrendikleri, çok söyledikleri güzel ilahileri vardı; Avustralya'daki ihvanımızın, kardeşlerimizin öğrendikleri, çok söyledikleri güzel ilahileri vardı;

Arş-ı âlâ sallanır, Derviş Allah dedikçe. Levh-i kalem allanır, Derviş Allah dedikçe Arş-ı âlâ sallanır,

Derviş Allah dedikçe.

Levh-i kalem allanır,

Derviş Allah dedikçe

Zikredenin namı Arş'a kadar gidiyor, oralarda da namı yürüyor. Zikredenin namı Arş'a kadar gidiyor, oralarda da namı yürüyor.

Peygamber Efendimiz bunları bildirdikten sonra soruyor; Ey yirminci yüzyılın müslümanları!Peygamber Efendimiz bunları bildirdikten sonra soruyor;

Ey yirminci yüzyılın müslümanları!
Siz de dinleyin. Bandı seyredenler de dinlesinler.Siz de dinleyin. Bandı seyredenler de dinlesinler. Bir de zikrin karşısında olanlara da Peygamber Efendimiz'in sorusunu naklediyorum. Bir de zikrin karşısında olanlara da Peygamber Efendimiz'in sorusunu naklediyorum.

Peygamber Efendimiz diyor ki: Efelâ yuhibbü ehadüküm.Peygamber Efendimiz diyor ki:

Efelâ yuhibbü ehadüküm.
"Sizden biriniz istemez mi, sevmez mi?" En lâ yezâle lehû inde'r-rahmâni şey'ün yüzkeru bihî. "Sizden biriniz istemez mi, sevmez mi?" En lâ yezâle lehû inde'r-rahmâni şey'ün yüzkeru bihî. "Rahman'ın huzurunda kendisinin adını andıran, kendisinin anılmasına sebep olan"Rahman'ın huzurunda kendisinin adını andıran, kendisinin anılmasına sebep olan bir şeyi olmasını istemez misiniz?" "Rahman'ın yanında kendisinin anılmasınabir şeyi olmasını istemez misiniz?"

"Rahman'ın yanında kendisinin anılmasına
vesile olacak bir şeyi olmasını, vesile olacak bir şeyi olmasını, Rahman'ın Arş'ına kadar gidecek bir şeyi olmasını istemez misiniz?" diyor.Rahman'ın Arş'ına kadar gidecek bir şeyi olmasını istemez misiniz?" diyor. Peygamber Efendimiz soruyor. Peygamber Efendimiz soruyor.

Ey bu vaazı dinleyenler ve ileriye kadar da dinleyecek olanlar!Ey bu vaazı dinleyenler ve ileriye kadar da dinleyecek olanlar! Belki ben öldükten sonra da dinleyecek olanlar!Belki ben öldükten sonra da dinleyecek olanlar! -Bu söz banda girdikten sonra kim bilir kaç sene dinlenecek.--Bu söz banda girdikten sonra kim bilir kaç sene dinlenecek.- Ey zikrin düşmanları! Ey tasavvufun düşmanları! Ey tarikatın hasımları!Ey zikrin düşmanları! Ey tasavvufun düşmanları! Ey tarikatın hasımları! Ey bu işlere karşı çıkıp da müslüman dendiği halde bunları tenkit edenler! Ey bu işlere karşı çıkıp da müslüman dendiği halde bunları tenkit edenler! Verin bakalım bunun cevabını… Peygamber Efendimiz, niye soruyor bu soruyu? Verin bakalım bunun cevabını…

Peygamber Efendimiz, niye soruyor bu soruyu?

Diyor ki, "Bu güzel bir şey! Siz de zikredin sizin de namınız Arş'ta anılsın."Diyor ki, "Bu güzel bir şey! Siz de zikredin sizin de namınız Arş'ta anılsın." Peygamber Efendimiz teşvik ediyor. O böyle diyor da sen niye zikrin karşısındasın kardeşim.Peygamber Efendimiz teşvik ediyor. O böyle diyor da sen niye zikrin karşısındasın kardeşim. Sahâbe-i kirâm zikir yapmış, Peygamber Efendimiz zikir yapmış, kendisi zikri tavsiye etmiş.Sahâbe-i kirâm zikir yapmış, Peygamber Efendimiz zikir yapmış, kendisi zikri tavsiye etmiş. "O kadar zikredin ki sizi mecnun sansınlar." diye zikri tavsiye ediyor. Kur'ân-ı Kerîm; "O kadar zikredin ki sizi mecnun sansınlar." diye zikri tavsiye ediyor. Kur'ân-ı Kerîm;

Ve'z-zâkirînallâhe kesîran ve'z-zâkirât. Eaddallâhu lehüm mağfireten ve ecren azîmen.Ve'z-zâkirînallâhe kesîran ve'z-zâkirât. Eaddallâhu lehüm mağfireten ve ecren azîmen. "Allah'ı çok zikreden beyler ve Allah'ı çok zikreden hanımlar…" diye"Allah'ı çok zikreden beyler ve Allah'ı çok zikreden hanımlar…" diye onların felah bulacaklarını, mağfiret-i Rahman'a ereceklerini, ecr-i azim sahibi olacaklarını söylüyor. onların felah bulacaklarını, mağfiret-i Rahman'a ereceklerini, ecr-i azim sahibi olacaklarını söylüyor.

Kur'an söylüyor, Peygamber Efendimiz söylüyor, Allah seviyor,Kur'an söylüyor, Peygamber Efendimiz söylüyor, Allah seviyor, Allah kendisini zikredeni kendisi zikrediyor. Sen niye sevmiyorsun? Allah kendisini zikredeni kendisi zikrediyor. Sen niye sevmiyorsun? Sen kurban bayramında bu kafayı değiştir, bir güzel kuzu kafası al bari.Sen kurban bayramında bu kafayı değiştir, bir güzel kuzu kafası al bari. Bu kafayla senin halin ne olacak?Bu kafayla senin halin ne olacak? Sen kendi kendine din mi ortaya çıkartıyorsun yoksa Kur'an'a mı uyacaksın,Sen kendi kendine din mi ortaya çıkartıyorsun yoksa Kur'an'a mı uyacaksın, Peygamber Efendimiz'den mi dinini öğreneceksin? Sen kimsin de ortaya yenisini çıkaracaksın?Peygamber Efendimiz'den mi dinini öğreneceksin? Sen kimsin de ortaya yenisini çıkaracaksın? Çok mu bilgili bir şeysin, çok mu matahsın, çok mu akıllısın? Çok mu bilgili bir şeysin, çok mu matahsın, çok mu akıllısın? Senin aklın olsaydı Kur'an'a, hadise karşı gelmezdin. Senin aklın olsaydı Kur'an'a, hadise karşı gelmezdin.

Dışarıya çıkanlara sor, bir sürü şey var; Dışarıya çıkanlara sor, bir sürü şey var;

Zikre, tasavvufa, tarikate taraftar mısın, karşı mısın? "Karşıyım." Zikre, tasavvufa, tarikate taraftar mısın, karşı mısın?

"Karşıyım."

Müslüman mısın, değil misin? "Müslümanım." Müslüman olup da nasıl âyet ve hadise karşı oluyorsun? Müslüman mısın, değil misin?

"Müslümanım."

Müslüman olup da nasıl âyet ve hadise karşı oluyorsun?

"İyisi var, kötüsü var." Tamam, iyisini kötüsünü ayırsana be adam!"İyisi var, kötüsü var."

Tamam, iyisini kötüsünü ayırsana be adam!
Niye toptan karşısına çıkıyorsun? İyisi var, tamam. Kötüsü var, neyse söyle.Niye toptan karşısına çıkıyorsun? İyisi var, tamam. Kötüsü var, neyse söyle. Öğretmenlik iyi bir meslek ama filanca öğretmen talebesinden rüşvet almış.Öğretmenlik iyi bir meslek ama filanca öğretmen talebesinden rüşvet almış. Tamam, rüşvet alan öğretmen kötü. Babalık iyi bir şey de falanca baba çocuğuna bakmamış.Tamam, rüşvet alan öğretmen kötü. Babalık iyi bir şey de falanca baba çocuğuna bakmamış. O kötü baba, onu söyle. Her mesleğin kötüsü olabilir. O kötü baba, onu söyle.

Her mesleğin kötüsü olabilir.
Çanakkale'de 250 bin, 300 bin, 400 bin, 500 bin asker, kahraman şehit olmuşlar.Çanakkale'de 250 bin, 300 bin, 400 bin, 500 bin asker, kahraman şehit olmuşlar. Üç tanesi askerden kaçmış. Ne yapalım, üç tanesi de öyle…Üç tanesi askerden kaçmış. Ne yapalım, üç tanesi de öyle… İslâm'da savaş gününde cepheden kaçmak büyük günah. el-Firâru yevme'z-zahfi. İslâm'da savaş gününde cepheden kaçmak büyük günah.

el-Firâru yevme'z-zahfi.

Savaş gününde cepheden kaçmak büyük günah. Kaçmayacak. Savaş gününde cepheden kaçmak büyük günah. Kaçmayacak.

Bütün askerler mi kötü, bu kadar şehitleri görmüyor musun? Ne kadar kalabalık! Bütün askerler mi kötü, bu kadar şehitleri görmüyor musun? Ne kadar kalabalık!

Şehitler iyi, öğretmenler iyi… Memurların bir tanesi rüşvet almış, rüşvet alan memur kötü, ötekiler iyi.Şehitler iyi, öğretmenler iyi… Memurların bir tanesi rüşvet almış, rüşvet alan memur kötü, ötekiler iyi. O zaman sen de, "Zikir iyidir, zikretmek iyidir." de ama birisinin kusurunu görüyorsan kusurunu söyle,O zaman sen de, "Zikir iyidir, zikretmek iyidir." de ama birisinin kusurunu görüyorsan kusurunu söyle, "Falanca adam zikir yapıyor da şu kusuru yapıyor." de. O zikre ait bir kusur değil. "Falanca adam zikir yapıyor da şu kusuru yapıyor." de. O zikre ait bir kusur değil.

Sen, zikre karşı olamazsın. Bu kadar âyet, bu kadar hadis varken zikre karşı olman mümkün değil!..Sen, zikre karşı olamazsın. Bu kadar âyet, bu kadar hadis varken zikre karşı olman mümkün değil!.. Zikre karşı olursan kâfir olursun. Zikre karşı olursan kâfir olursun.

"Ama yine sevemiyorum hocam; sarıklı, şalvarlı, sakallı, çarşaflı müslümanları sevemiyorum." "Ama yine sevemiyorum hocam; sarıklı, şalvarlı, sakallı, çarşaflı müslümanları sevemiyorum."

Tedavi ol kardeşim. Kalbin hasta, hastalık sarmış. Niye sevemiyorsun?Tedavi ol kardeşim. Kalbin hasta, hastalık sarmış. Niye sevemiyorsun? Allah seviyor, sen niye sevemiyorsun? Allah'ın sevdiğini seveceksin. Zorlayacaksın kendini.Allah seviyor, sen niye sevemiyorsun? Allah'ın sevdiğini seveceksin. Zorlayacaksın kendini. Kendinde bir kusur olduğunu anlayacak, halini düzelteceksin. Kendinde bir kusur olduğunu anlayacak, halini düzelteceksin.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

"Tasavvuf, tarikat tembellik." diyorlar. Göster bir tane!"Tasavvuf, tarikat tembellik." diyorlar.

Göster bir tane!
Cephede ölen onlar, Kur'an kursunu, camiyi yaptıran onlar,Cephede ölen onlar, Kur'an kursunu, camiyi yaptıran onlar, hayrâta hasenâta keseyi açıp parayı veren onlar…hayrâta hasenâta keseyi açıp parayı veren onlar… Ötekisi kaytarır, kaçar, içki içer, eğlenir, kumar oynar, zina eder,Ötekisi kaytarır, kaçar, içki içer, eğlenir, kumar oynar, zina eder, savaştan firar eder, askerin istihkakını yutar... Bütün iyi şeyleri yapan bunlar.savaştan firar eder, askerin istihkakını yutar... Bütün iyi şeyleri yapan bunlar. Bu, övülmek de istemiyor, "Benim yaptığımın mükâfatını Allah versin." diyor,Bu, övülmek de istemiyor, "Benim yaptığımın mükâfatını Allah versin." diyor, sevabını da saklıyor, söylemiyor. sevabını da saklıyor, söylemiyor.

"Dinime dahleyleyen bari müselman olsa." demiş."Dinime dahleyleyen bari müselman olsa." demiş. Dinim hakkında ileri-geri konuşan bari kendisi müslüman olsa yüreğim yanmayacak. Bre edepsiz! Dinim hakkında ileri-geri konuşan bari kendisi müslüman olsa yüreğim yanmayacak. Bre edepsiz! Gel, bir günlük hayatını anlat bakalım. Gece içki içtin, sarhoş uyudun, kustun, zina eyledin.Gel, bir günlük hayatını anlat bakalım. Gece içki içtin, sarhoş uyudun, kustun, zina eyledin. Sabahleyin kalktın, işe gittin, filancayı aldattın, yalan söyledin, dolandırıcılık yaptın, rüşvet aldın.Sabahleyin kalktın, işe gittin, filancayı aldattın, yalan söyledin, dolandırıcılık yaptın, rüşvet aldın. Bilmem ne... Bir de kalkmışsın Allah'ın has, halis, muhlis kullarının aleyhinde bulunuyorsun. Olmaz! Bilmem ne... Bir de kalkmışsın Allah'ın has, halis, muhlis kullarının aleyhinde bulunuyorsun. Olmaz!

Onlar öyle de ötekiler niye kanıyor? Onlar öyle de ötekiler niye kanıyor?

"Filanca yazar şöyle dedi, filanca gazete şöyle yazdı, filanca dergide şu..." "Filanca yazar şöyle dedi, filanca gazete şöyle yazdı, filanca dergide şu..."

Anlasana! İyiyi kötüden ayır, Allah sana akıl vermiş. Şu adam zırvalıyor, şu doğruyu söylüyor…Anlasana! İyiyi kötüden ayır, Allah sana akıl vermiş. Şu adam zırvalıyor, şu doğruyu söylüyor… Doğru söyleyeni anlasana… Sen Peygamber Efendimiz'in zamanında da olsaydın, Doğru söyleyeni anlasana… Sen Peygamber Efendimiz'in zamanında da olsaydın, karşında bir Peygamber Efendimiz bir de Ebû Cehil olacaktı. O zaman da aklını kullanmaya mecburdun.karşında bir Peygamber Efendimiz bir de Ebû Cehil olacaktı. O zaman da aklını kullanmaya mecburdun. Akıl kullanmadan cennet kazanılmaz.Akıl kullanmadan cennet kazanılmaz. Aklını kullanacaktın, Peygamber Efendimiz'in yanında yer alacaktın.Aklını kullanacaktın, Peygamber Efendimiz'in yanında yer alacaktın. Ebû Cehil'in yanında, Kureyş ordusunda yer almayacaktın; Medine'nin muvahhid ordusunda,Ebû Cehil'in yanında, Kureyş ordusunda yer almayacaktın; Medine'nin muvahhid ordusunda, Bedir harbine katılan müslümanların yanında yer alacaktın. Sen o zaman da bu kafayla müşrik olacaktın.Bedir harbine katılan müslümanların yanında yer alacaktın.

Sen o zaman da bu kafayla müşrik olacaktın.
Sen o zaman da bilemeyecektin işi.Sen o zaman da bilemeyecektin işi. Peygamberimize de bir güzel ümmetlik, sahabelik yapamayacaktın. Aklını başına topla!.. Peygamberimize de bir güzel ümmetlik, sahabelik yapamayacaktın. Aklını başına topla!..

Şu gazete yalan söylüyor. Domuz! Şu gazete Amerika'nın borazanını öttürüyor.Şu gazete yalan söylüyor. Domuz! Şu gazete Amerika'nın borazanını öttürüyor. Şu gazete Avrupa'nın borusunu öttürüyor. Şu kâfir, şu dinsiz, şu da mü'min; anla. Fark etmiyor.Şu gazete Avrupa'nın borusunu öttürüyor. Şu kâfir, şu dinsiz, şu da mü'min; anla. Fark etmiyor. Şu bana iyilik yapmak istiyor, şu beni arkamdan hançerlemek istiyor; anlamıyor. Böyle aptallık olmaz!Şu bana iyilik yapmak istiyor, şu beni arkamdan hançerlemek istiyor; anlamıyor. Böyle aptallık olmaz! Böyle aptal müslüman da olmaz! Aldanıyorsa, aptalsa…Böyle aptal müslüman da olmaz! Aldanıyorsa, aptalsa… Mü'minin feraseti vardır, anlayamıyorsa basireti kapalı demektir.Mü'minin feraseti vardır, anlayamıyorsa basireti kapalı demektir. O zaman o da tedavi olsun. Ağzı açık ayran budalası gibi anlayamıyor;O zaman o da tedavi olsun. Ağzı açık ayran budalası gibi anlayamıyor; onda da hastalık var, o da tam müslüman değil, o da Kur'an okusa şıp diye anlardı. onda da hastalık var, o da tam müslüman değil, o da Kur'an okusa şıp diye anlardı.

"Anladım, bu Kur'an'a yaramaz, İslâm'a aykırı sözler söylüyor." "Acaba İslâm doğru mu, eğri mi?" "Anladım, bu Kur'an'a yaramaz, İslâm'a aykırı sözler söylüyor."

"Acaba İslâm doğru mu, eğri mi?"

Şimdi hapı yuttun. Böyle tereddüt ettin mi sen müslüman değilsin. Gittin sen. Şimdi hapı yuttun. Böyle tereddüt ettin mi sen müslüman değilsin. Gittin sen.

"Acaba İslâm hak din mi ki, değil mi ki?" "Acaba İslâm hak din mi ki, değil mi ki?"

Ben gebermiş gitmiş birisiyle meslek dolayısıyla bulunuyordum da anası öldü; Ben gebermiş gitmiş birisiyle meslek dolayısıyla bulunuyordum da anası öldü;

"Şöyleydi, böyleydi, bana çok hizmet etti, öksüz büyüttü." dedi. "Şöyleydi, böyleydi, bana çok hizmet etti, öksüz büyüttü." dedi.

"İyi, hizmet ettiyse üzülme. Allah mükâfatını verir, cennetlik eder." dedim. "İyi, hizmet ettiyse üzülme. Allah mükâfatını verir, cennetlik eder." dedim.

"Acaba âhiret var mı ki, cennet var mı ki?" dedi. "Acaba âhiret var mı ki, cennet var mı ki?" dedi.

Hay Allah müstehakını versin! Hay aptal! İnanmıyor, "Acaba var mı ki?" diyor. Olur mu? Hay Allah müstehakını versin! Hay aptal! İnanmıyor, "Acaba var mı ki?" diyor.

Olur mu?

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû.Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû. Allah var! Şeriki, naziri yok! Muhammed-i Mustafâ onun gönderdiği peygamberi… Allah var! Şeriki, naziri yok! Muhammed-i Mustafâ onun gönderdiği peygamberi… Kur'ân-ı Kerîm, Allah'ın kitabı… Kur'ân-ı Kerîm, Allah'ın kitabı… Âhiret hak, cennet hak, cehennem hak, âhirette insanların mahkeme-i kübrâdaÂhiret hak, cennet hak, cehennem hak, âhirette insanların mahkeme-i kübrâda muhakeme edilmesi hak, amellerin tartılması hak, sırat hak… Sağlam sağlam söylesene… muhakeme edilmesi hak, amellerin tartılması hak, sırat hak…

Sağlam sağlam söylesene…

"İleride olacak…" Ellezîne yü'minûne bi'l-gaybî'yi okumadın mı sen?"İleride olacak…"

Ellezîne yü'minûne bi'l-gaybî'yi okumadın mı sen?
Burası Fâtiha sûresi, burası Bakara sûresi: Burası Fâtiha sûresi, burası Bakara sûresi:

Hüden li'l-muttakîn, ellezîne yü'minûne bi'l-gaybi. Hüden li'l-muttakîn, ellezîne yü'minûne bi'l-gaybi.

Mü'min istikbaldeki gerçekleri görüp gaybdan ona da iman eder. Senin o kadar aklın yok mu?Mü'min istikbaldeki gerçekleri görüp gaybdan ona da iman eder. Senin o kadar aklın yok mu? Sen müslüman oldun. İslâm akla, mantığa aykırı değil ama ileride olacak bir habereSen müslüman oldun. İslâm akla, mantığa aykırı değil ama ileride olacak bir habere mecburen şimdiden gayba iman ederek inanacaksın. Bu kadar güzel âyetler var, hadisler var.mecburen şimdiden gayba iman ederek inanacaksın. Bu kadar güzel âyetler var, hadisler var. Onları okuduğun zaman görmüş gibi anlarsın. "Acaba var mı ki?" Allah müstehakını versin.Onları okuduğun zaman görmüş gibi anlarsın.

"Acaba var mı ki?"

Allah müstehakını versin.
Aptal! İnancı yok! Acabayla olmaz. Sapasağlam olacak.Aptal! İnancı yok! Acabayla olmaz. Sapasağlam olacak. Bir insan çoban, cahil, köylü, işçi, amele olabilir. Bir insan çoban, cahil, köylü, işçi, amele olabilir.

"Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Rabbim beni yarattı. O besliyor beni. Ben onu biliyorum." "Eşhedü en lâ ilâhe illallah. Rabbim beni yarattı. O besliyor beni. Ben onu biliyorum."

Bak, nasıl sağlam imanı! Öteki profesör; "Acaba âhiret var mı?" Bak, nasıl sağlam imanı!

Öteki profesör;

"Acaba âhiret var mı?"

Sen belanı bulmuşsun. Ne yaptın da belanı bulmuşsun, bilmem ki? Profesör olmuş, imanı yok.Sen belanı bulmuşsun. Ne yaptın da belanı bulmuşsun, bilmem ki? Profesör olmuş, imanı yok. Zalim, gayrimüslim, İslâm'ın düşmanı…Zalim, gayrimüslim, İslâm'ın düşmanı… Onun öyle olduğunu da, müslümanın feraseti olacak, anlayacak. Anlamıyor, onun da Müslümanlığı zayıf. Onun öyle olduğunu da, müslümanın feraseti olacak, anlayacak. Anlamıyor, onun da Müslümanlığı zayıf.

Çarık çürük Müslümanlıkla cennet kazanılmaz. İslâm'ı güzel öğreneceksin.Çarık çürük Müslümanlıkla cennet kazanılmaz. İslâm'ı güzel öğreneceksin. Sapasağlam yapışacaksın. "Allah'ın ipine sımsıkı yapışın." diyor. Nerede Allah'ın ipi? Sapasağlam yapışacaksın. "Allah'ın ipine sımsıkı yapışın." diyor.

Nerede Allah'ın ipi?

Kur'ân-ı Kerîm! Dolaplar dolu; Allah'ın ipi, Allah'ın dini, Allah'ın Kur'an'ı…Kur'ân-ı Kerîm! Dolaplar dolu; Allah'ın ipi, Allah'ın dini, Allah'ın Kur'an'ı… Sımsıkı yapışacaksın, hiç okumuyor. Pecos bill, Tombiks, resimli romanlar…Küçük yaşta bunlarla başlıyor.Sımsıkı yapışacaksın, hiç okumuyor. Pecos bill, Tombiks, resimli romanlar…Küçük yaşta bunlarla başlıyor. Büyüdüğü zaman macera ve aşk romanları, bazısı polisiye romanlar hepsini okuyor. Büyüdüğü zaman macera ve aşk romanları, bazısı polisiye romanlar hepsini okuyor. Mike Hammer, bilmem ne hiç kaçırmıyor. Öyle filmler olursa gidiyor. Bu ömür az değil ki…Mike Hammer, bilmem ne hiç kaçırmıyor. Öyle filmler olursa gidiyor.

Bu ömür az değil ki…
Bir gün 24 saat, bir sene 365 gün… 50 yıl yaşadığı zaman, bu zaman nasıl gider?Bir gün 24 saat, bir sene 365 gün… 50 yıl yaşadığı zaman, bu zaman nasıl gider? Okuyor, okumaz olur mu! Resimli roman, çizgi roman, macera romanları okuyor.Okuyor, okumaz olur mu! Resimli roman, çizgi roman, macera romanları okuyor. Televizyon, telefizyon, telef makinesini, günah makinesini seyrediyor.Televizyon, telefizyon, telef makinesini, günah makinesini seyrediyor. Haram bir şey çıktı mı günah oluyor. Sadece telefle kalmıyor. Haram bir şey çıktı mı günah oluyor. Sadece telefle kalmıyor. O zaman senin üzerine günah fışkırtmaya başlıyor.O zaman senin üzerine günah fışkırtmaya başlıyor. Televizyonu seyrediyorsun, sağ açık sağdan ileriye doğru bir vurdu, kaleci arslan gibi atladı,Televizyonu seyrediyorsun, sağ açık sağdan ileriye doğru bir vurdu, kaleci arslan gibi atladı, bir yumruk vurdu, topu auta çıkartı. Telef!.. Şu anda zamanlar, ömürler telef oluyor. bir yumruk vurdu, topu auta çıkartı. Telef!.. Şu anda zamanlar, ömürler telef oluyor. Şu anda makine telef makinesi… Şu anda makine telef makinesi…

"Şimdi ara vereceğiz." diyor."Şimdi ara vereceğiz." diyor. Sen Fenerbahçelisin, Galatasaraylısın, Beşiktaşlısın veya milli maç var diye hastasısın,Sen Fenerbahçelisin, Galatasaraylısın, Beşiktaşlısın veya milli maç var diye hastasısın, televizyonun karşısındasın… "Beş dakika mola." diyor, reklamlar başlıyor.televizyonun karşısındasın… "Beş dakika mola." diyor, reklamlar başlıyor. Çıplak kadınlar, çıplak bacaklar, çıplak kollar, çıplak göğüsler, saçlar, bilmem neler…Çıplak kadınlar, çıplak bacaklar, çıplak kollar, çıplak göğüsler, saçlar, bilmem neler… Filanca yağın şu kadar hafif olduğu, filanca kanepenin şu kadar rahat olduğu,Filanca yağın şu kadar hafif olduğu, filanca kanepenin şu kadar rahat olduğu, şampuanın şu kadar güzel yaptığı… Ne oluyor? Hani sen maç seyrediyordun?şampuanın şu kadar güzel yaptığı… Ne oluyor? Hani sen maç seyrediyordun? Şimdi ne olmaya başladı?Şimdi ne olmaya başladı? Hamamda kadını görmeye başladın, kadının saçları nasıl dalgalanıyor… Kadını görüyor. Hamamda kadını görmeye başladın, kadının saçları nasıl dalgalanıyor… Kadını görüyor. Polis yasak koymuş, kadının her tarafını gösteremez; Polis yasak koymuş, kadının her tarafını gösteremez; topuğundan başlıyor, dizine kadar gösteriyor. Atlatıyor yukarısını, göğsünün birazını gösteriyor, bir heveslendiriyor.topuğundan başlıyor, dizine kadar gösteriyor. Atlatıyor yukarısını, göğsünün birazını gösteriyor, bir heveslendiriyor. Pırt, kapatıyor. Artık telefizyon makinesi değil, şimdi günah makinesi oldu.Pırt, kapatıyor. Artık telefizyon makinesi değil, şimdi günah makinesi oldu. Şimdi sen günaha girmeye başladın. Şimdi sen günaha girmeye başladın.

"Hocam! Çanak antenler var. Geceleyin fezadan günahları topluyor,"Hocam! Çanak antenler var. Geceleyin fezadan günahları topluyor, aşağıdaki makineden onu seyredenin gönlüne Manavgat şelalesi gibi güldür güldür akıtıyor.aşağıdaki makineden onu seyredenin gönlüne Manavgat şelalesi gibi güldür güldür akıtıyor. O kocaman gönül âlemi günahla doluyor.O kocaman gönül âlemi günahla doluyor. Uçsuz bucaksız, Allah'ın tecelligâhı olan gönül âlemi,Uçsuz bucaksız, Allah'ın tecelligâhı olan gönül âlemi, kadın bacağıyla, göğsüyle, günahla, şehvetle, haramla doluyor." Ne oldu şimdi bu makine? kadın bacağıyla, göğsüyle, günahla, şehvetle, haramla doluyor."

Ne oldu şimdi bu makine?

Bu makine şimdi telef makinesi değil. Telef makinesi hafif kaldı.Bu makine şimdi telef makinesi değil. Telef makinesi hafif kaldı. Günah makinesi, günah fabrikası oluyor.Günah makinesi, günah fabrikası oluyor. Aids mikrobu olan insanın yanından millet alarga geçiyor.Aids mikrobu olan insanın yanından millet alarga geçiyor. Şurada aids mikroplu adam, kadın var diyeŞurada aids mikroplu adam, kadın var diye doktorlar gidip elini sürmüyor, dişini çekmiyor. "Aids mikrobu varmış bunda" diye kaçıyorlar.doktorlar gidip elini sürmüyor, dişini çekmiyor. "Aids mikrobu varmış bunda" diye kaçıyorlar. Veyahut cüzzam hastalığı var, kaçıyor. Ama herkesin evinde televizyon var.Veyahut cüzzam hastalığı var, kaçıyor. Ama herkesin evinde televizyon var. Aids mikrobundan, görünmeyen şu kadarcık mikroptan kaçıyor,Aids mikrobundan, görünmeyen şu kadarcık mikroptan kaçıyor, bu kadar canavarı evine sokmuş, para vermiş. Onu alıyor, seyrediyor. bu kadar canavarı evine sokmuş, para vermiş. Onu alıyor, seyrediyor.

"Hocam! Kötü şey seyretmiyorum." diyor. Tam maçın arasında kötü şey geliyor. Ben de yakalandım."Hocam! Kötü şey seyretmiyorum." diyor. Tam maçın arasında kötü şey geliyor.

Ben de yakalandım.
[M. Ali] Birand, "Yusuf İslam gelmiş." diye duyurdu.[M. Ali] Birand, "Yusuf İslam gelmiş." diye duyurdu. Yusuf İslam kardeşimiz sakallı, İngilizken müslüman olmuş, seyredelim diye gittik, seyredeceğiz.Yusuf İslam kardeşimiz sakallı, İngilizken müslüman olmuş, seyredelim diye gittik, seyredeceğiz. Yusuf İslam gelmeden evvel 32. Gün'e bir şeyler geldi.Yusuf İslam gelmeden evvel 32. Gün'e bir şeyler geldi. "Çok müstehcen bir film varmış, ceza yemiş de neden ceza yemiş?""Çok müstehcen bir film varmış, ceza yemiş de neden ceza yemiş?" Bizim memlekette bazı ukalalar var; neden o film ceza yemiş, hürriyet varmış.Bizim memlekette bazı ukalalar var; neden o film ceza yemiş, hürriyet varmış. Milleti zehirleme hürriyet yok. Müstehcen ama "müstehcen mi değil mi" diye onu koymuş. Milleti zehirleme hürriyet yok. Müstehcen ama "müstehcen mi değil mi" diye onu koymuş. Müslümanlarla alay ediyor. Yusuf İslam'ı seyredeceğiz ya, tutulduk, kafese kısıldık… Müslümanlarla alay ediyor.

Yusuf İslam'ı seyredeceğiz ya, tutulduk, kafese kısıldık…
Yusuf İslam'ı seyrettirmeden önce getirdi mi karşımıza filanca filmin yasak [sahnesini],Yusuf İslam'ı seyrettirmeden önce getirdi mi karşımıza filanca filmin yasak [sahnesini], hadi bakalım ayıkla pirincin taşını… Aklı olan evine sokmaz. Aklı olan kanalların bazılarını mühürler.hadi bakalım ayıkla pirincin taşını… Aklı olan evine sokmaz. Aklı olan kanalların bazılarını mühürler. Arkasını açar, şu kanal iptal, bilmem ne! Arkasını açar, şu kanal iptal, bilmem ne!

Başka kanal yok! Başka kanal yok!

İşin güzel [yönü] kimisi Kur'ân-ı Kerîm'i oradan öğrenmiş. İyi, tamam…İşin güzel [yönü] kimisi Kur'ân-ı Kerîm'i oradan öğrenmiş. İyi, tamam… En güzel denilen kanallarda bile saçları açık kadınlar, bilmem neler… Tehlikeli şeyler oluyor. En güzel denilen kanallarda bile saçları açık kadınlar, bilmem neler… Tehlikeli şeyler oluyor.

Nereden açtık bunları? Nereden açtık bunları?

"Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş'ının yanında senin anılmana sebep olan"Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş'ının yanında senin anılmana sebep olan güzel bir şeyler istemez misin?" diye Resûlullah Efendimiz soruyor. güzel bir şeyler istemez misin?" diye Resûlullah Efendimiz soruyor. Ben susuyorum, bu sorunun cevabını siz aklınızdan verin. Ben susuyorum, bu sorunun cevabını siz aklınızdan verin. Aklınız varsa Resûlullah'ın tavsiye ettiği şeyleri yaparsınız. Yapmaz! Aklınız varsa Resûlullah'ın tavsiye ettiği şeyleri yaparsınız.

Yapmaz!

Kendisi bilir, ne yapalım! Allahu Teâlâ hazretleri emrini tutan kulları için cenneti yaratmıştır.Kendisi bilir, ne yapalım! Allahu Teâlâ hazretleri emrini tutan kulları için cenneti yaratmıştır. Âsi kulları için de cehennemi yaratmıştır.Âsi kulları için de cehennemi yaratmıştır. Allah'a itaat edenler cennete girer; isyan edenler, Allah'ın emirlerini tutmayanlar, Allah'a itaat edenler cennete girer; isyan edenler, Allah'ın emirlerini tutmayanlar, zekâtı vermeyenler cezayı çeker. zekâtı vermeyenler cezayı çeker.

İn aleyke ille'l-belâğu. "Ey Resûlüm! Senin vazifen tebliğ etmektir."İn aleyke ille'l-belâğu. "Ey Resûlüm! Senin vazifen tebliğ etmektir." Tebliğ etmekten, anlatmaktan başka bir şey değil. Tebliğ etmekten, anlatmaktan başka bir şey değil.

Peygamber Efendimiz, Veda hutbesinde; Allâhümme hel bellağtu? "Yâ Rabbi! Senin emrini tebliğ ettim mi? Anlattım mı?" diyor.Peygamber Efendimiz, Veda hutbesinde; Allâhümme hel bellağtu? "Yâ Rabbi! Senin emrini tebliğ ettim mi? Anlattım mı?" diyor. Tebliğ ediyor.Tebliğ ediyor. Hanımlarınıza saygılı, sevgili olun, çocuklarınıza zulmetmeyin, faiz yemeyin,Hanımlarınıza saygılı, sevgili olun, çocuklarınıza zulmetmeyin, faiz yemeyin, içki içmeyin, şunu yapmayın, bunu yapmayın… Oku, Veda hutbesini… içki içmeyin, şunu yapmayın, bunu yapmayın… Oku, Veda hutbesini… Herkes basıyor; evlerde, duvarlarda var.Herkes basıyor; evlerde, duvarlarda var. Çocuğuna ezberlet! Çocuk neler ezberliyor!Çocuğuna ezberlet! Çocuk neler ezberliyor! Veda hutbesini ezberlesin. Kur'ân-ı Kerîm'in filanca suresini, filanca âyetini ezberlet.Veda hutbesini ezberlesin. Kur'ân-ı Kerîm'in filanca suresini, filanca âyetini ezberlet. Mânasını da ezberlet. Mânasını bilmeden okuyor. Ne okudun? Mânasını da ezberlet. Mânasını bilmeden okuyor.

Ne okudun?

Hiç oraya uygun olmayan bir şey okudun. Neden? Mânasını bilmiyor.Hiç oraya uygun olmayan bir şey okudun. Neden?

Mânasını bilmiyor.
Arapça öğren! Mânasını öğren. "Bu sure şundan bahsediyor." vs… Arapça öğren! Mânasını öğren. "Bu sure şundan bahsediyor." vs…

Kimisi de var; Arapça bilmiyor, mânasını bilmiyor, Kur'ân-ı Kerîm'den ahkâm çıkarmaya çalışıyor.Kimisi de var; Arapça bilmiyor, mânasını bilmiyor, Kur'ân-ı Kerîm'den ahkâm çıkarmaya çalışıyor. Yapamazsın ki, olmaz! Arapça bilmeden, Kur'ân-ı Kerîm'in Türkçe mealinden mâna çıkmaz. Yapamazsın ki, olmaz! Arapça bilmeden, Kur'ân-ı Kerîm'in Türkçe mealinden mâna çıkmaz. O meali yapan da senin gibi şaşkın bir Allah'ın kulu.O meali yapan da senin gibi şaşkın bir Allah'ın kulu. Neticede Kur'ân-ı Kerîm'in kelimesinin karşısına bir Türkçe kelime koymuş ama o Kur'ân-ı Kerîm değil.Neticede Kur'ân-ı Kerîm'in kelimesinin karşısına bir Türkçe kelime koymuş ama o Kur'ân-ı Kerîm değil. O, Kur'ân-ı Kerîm'in meali. Mealden alimlik olmaz, içtihat olmaz.O, Kur'ân-ı Kerîm'in meali. Mealden alimlik olmaz, içtihat olmaz. Televizyonlarda görüyoruz; Arapça bilmiyor,Televizyonlarda görüyoruz; Arapça bilmiyor, ondan sonra bütün ulemanın dediklerinin zıddı bir mânayı ortaya atıyor. "Bu böyledir." Olmaz! ondan sonra bütün ulemanın dediklerinin zıddı bir mânayı ortaya atıyor.

"Bu böyledir."

Olmaz!

Allah âhir zamanın fitnelerinden, şu zamanın fitnelerinden bizi korusun.Allah âhir zamanın fitnelerinden, şu zamanın fitnelerinden bizi korusun. Hele hele imandaki fitnelerden bizi korusun. Hele hele imandaki fitnelerden bizi korusun.

Bir Hikmetyar vardı, Rabbaniyle çarpıştı, çarpıştı, çarpıştı...Bir Hikmetyar vardı, Rabbaniyle çarpıştı, çarpıştı, çarpıştı... Ruslar gittikten sonra cihadın canına okudular.Ruslar gittikten sonra cihadın canına okudular. Ondan sonra, "Onları düzelteceğim" diye bir Taliban çıktı, çarpıştı çarpıştı çarpıştı…Ondan sonra, "Onları düzelteceğim" diye bir Taliban çıktı, çarpıştı çarpıştı çarpıştı… Cihadın canına okudular. Onların karşısına falancalar çıktı. Kâfirler müslümanlara gülüyor.Cihadın canına okudular. Onların karşısına falancalar çıktı. Kâfirler müslümanlara gülüyor. Taliban mollaymış, ilim talebesiymiş… "Peki, niye kardeşini öldürüyorsun?"Taliban mollaymış, ilim talebesiymiş…

"Peki, niye kardeşini öldürüyorsun?"
Sen mollasın, din adamısın diye başında sevmiştik, niye öldürüyorsun, niye takip ediyorsun? Sen mollasın, din adamısın diye başında sevmiştik, niye öldürüyorsun, niye takip ediyorsun? Takır takır kurşunu kime atıyorsun? Bir müslümana… Niye atıyorsun? Ne yapmış? Takır takır kurşunu kime atıyorsun?

Bir müslümana…

Niye atıyorsun? Ne yapmış?

Peygamber Efendimiz, "Müslüman müslümana silah çekerse, birbirlerine silah çekerlersePeygamber Efendimiz, "Müslüman müslümana silah çekerse, birbirlerine silah çekerlerse ölen de öldüren de cehennemdedir." diye buyuruyor. Sen niye silah çekiyorsun? ölen de öldüren de cehennemdedir." diye buyuruyor. Sen niye silah çekiyorsun?

Galip ol, işi hallet gitsin mesela… Ama düşman da bu işi biliyor. Bir müddet Taliban'a yardım ediyor.Galip ol, işi hallet gitsin mesela… Ama düşman da bu işi biliyor. Bir müddet Taliban'a yardım ediyor. Taliban galip geldiği zaman öbür tarafa yardım ediyor.Taliban galip geldiği zaman öbür tarafa yardım ediyor. Öbür taraf galip geldiği zaman beri tarafa yardım ediyor. Kıs kıs gülüyor.Öbür taraf galip geldiği zaman beri tarafa yardım ediyor. Kıs kıs gülüyor. Müslümanı müslümana kırdırıyor; "Amma birbirlerine düşürdüm müslümanları." diye kıs kıs gülüyor. Müslümanı müslümana kırdırıyor; "Amma birbirlerine düşürdüm müslümanları." diye kıs kıs gülüyor.

Taliban Rabbaniye, Hikmetyar filanca kime… Şu kadarcık Afganistan, insaf… Her yerde böyle oluyor. Taliban Rabbaniye, Hikmetyar filanca kime… Şu kadarcık Afganistan, insaf… Her yerde böyle oluyor.

Allah toplumdaki fitnelerden de korusun ama asıl itikattaki fitnelerden korusun.Allah toplumdaki fitnelerden de korusun ama asıl itikattaki fitnelerden korusun. Adamın kafası bozuk olur da imanı giderse isterse balla, börekle yaşasın,Adamın kafası bozuk olur da imanı giderse isterse balla, börekle yaşasın, Büyükada'da köşklerde, adalarda yaşasın… İmanı gittikten, âhireti mahvolduktan sonra kıymeti yok. Büyükada'da köşklerde, adalarda yaşasın… İmanı gittikten, âhireti mahvolduktan sonra kıymeti yok.

Bu dünyada zekâtını vermiyor, "Benim paralar da amma birikti, banknotlara bak, vay vay…"Bu dünyada zekâtını vermiyor, "Benim paralar da amma birikti, banknotlara bak, vay vay…" Daha da yükseliyor. Ne olacak, yarın boynuna zehirli yılan olarak dolanacak. Daha da yükseliyor. Ne olacak, yarın boynuna zehirli yılan olarak dolanacak. Yarın ateşte kızdırılacak kızdırılacak, alnına, sırtına "caz" diye yapıştırılacak. Ceza!..Yarın ateşte kızdırılacak kızdırılacak, alnına, sırtına "caz" diye yapıştırılacak. Ceza!.. Öyle ceza görecek.Öyle ceza görecek. Cehennemde azap görecek. Yarın olduğu için korkmuyor, bugün olsa korkar.Cehennemde azap görecek. Yarın olduğu için korkmuyor, bugün olsa korkar. Bugün bir toplu iğne batırsan arkasına, zıplar.Bugün bir toplu iğne batırsan arkasına, zıplar. Bugün toplu iğneden korkuyor, kıvılcımdan korkuyor Bugün toplu iğneden korkuyor, kıvılcımdan korkuyor ama yarının cehennem ateşinden korkmuyor. İmansızlıktan… Bu dünya imtihandır.ama yarının cehennem ateşinden korkmuyor. İmansızlıktan…

Bu dünya imtihandır.
İmansız böyle yapabilir, sen imanlısın, sen imanını kollamaya çalış.İmansız böyle yapabilir, sen imanlısın, sen imanını kollamaya çalış. Sen âhirette cenneti elden kaçırma, cehenneme düşme.Sen âhirette cenneti elden kaçırma, cehenneme düşme. Bu akıl işi, aklı kullanmak her zaman insan için gerekli.Bu akıl işi, aklı kullanmak her zaman insan için gerekli. Peygamber Efendimiz'in zamanında da olsaydın kullanacaktın, bu zamanda da kullanacaksın.Peygamber Efendimiz'in zamanında da olsaydın kullanacaktın, bu zamanda da kullanacaksın. Bu zamanda da Peygamber Efendimiz'in yolundan gidenleri de Ebû Cehil'in yolundan gidenleri de bileceksin.Bu zamanda da Peygamber Efendimiz'in yolundan gidenleri de Ebû Cehil'in yolundan gidenleri de bileceksin. Evliyâullahı bileceksin, evliyâ-i şeytanı bileceksin. Evliyâullahı bileceksin, evliyâ-i şeytanı bileceksin. Şeytanın dostlarını da, Rahman'ın dostlarını da bileceksin, ayıracaksın. Şeytanın dostlarını da, Rahman'ın dostlarını da bileceksin, ayıracaksın. Rahman'ın tarafında yer alacaksın. "Yok! Ben hiçbirini beğenmiyorum, tarafsızım." Rahman'ın tarafında yer alacaksın.

"Yok! Ben hiçbirini beğenmiyorum, tarafsızım."

Hakla batılın mücadelesinde tarafsız olunamaz. Tarafsızlık demek karşıt olmak demektir.Hakla batılın mücadelesinde tarafsız olunamaz. Tarafsızlık demek karşıt olmak demektir. Hakkın yanında yer alacak, hakkı söyleyecek, hakkı destekleyeceksin. "Ben bîtarafım." Hakkın yanında yer alacak, hakkı söyleyecek, hakkı destekleyeceksin.

"Ben bîtarafım."

Sen Allah tarafını tutmuyor musun? Tamam, Allah tarafında değilsin o zaman.Sen Allah tarafını tutmuyor musun? Tamam, Allah tarafında değilsin o zaman. Seni de kestik attık, sende de iş yok. Tarafsızlık olmaz, hakkı tutacaksın. Tarafsız olmak yok.Seni de kestik attık, sende de iş yok. Tarafsızlık olmaz, hakkı tutacaksın. Tarafsız olmak yok. Bunu da öğrenin! Bunu da öğrenin!

"Ben etliye sütlüye karışmam. Ben hoşgörü sahibiyim." "Ben etliye sütlüye karışmam. Ben hoşgörü sahibiyim."

Hoşgörü sözünden artık midem bulanmaya başladı, öğüreceğim neredeyse, bıktım.Hoşgörü sözünden artık midem bulanmaya başladı, öğüreceğim neredeyse, bıktım. Hoşgörü hoşgörü… Hoşgörüden önce İslâmî görüş! Doğruyu gör önce, niye hoş görüyorsun?Hoşgörü hoşgörü… Hoşgörüden önce İslâmî görüş! Doğruyu gör önce, niye hoş görüyorsun? Haram hoş görülür mü, zina hoş görülür mü? Allah'ın yasakladığı şeyler hoş görülür mü? Haram hoş görülür mü, zina hoş görülür mü? Allah'ın yasakladığı şeyler hoş görülür mü? Allah'ın sevmediği kimseler hoş görülür mü? Değil kâfir, bir müslüman bir münafığaAllah'ın sevmediği kimseler hoş görülür mü?

Değil kâfir, bir müslüman bir münafığa
"yâ seyyidî, ey efendim" dese Arş-ı âlâ korkusundan zangır zangır titrermiş."yâ seyyidî, ey efendim" dese Arş-ı âlâ korkusundan zangır zangır titrermiş. "Şu adama bak, münafığa 'efendim' dedi."Şu adama bak, münafığa 'efendim' dedi. Allah şimdi bunun başına ne belalar yağdıracak!" diye Arş-ı âlâ titremeye başladı. Allah şimdi bunun başına ne belalar yağdıracak!" diye Arş-ı âlâ titremeye başladı.

Kâfirle dost olunur mu? Kâfirle dost olunur mu?

Lâ tecidu kavmen yü'minûne billâhi ve'l-yevmi'l-âhiri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehû. Lâ tecidu kavmen yü'minûne billâhi ve'l-yevmi'l-âhiri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehû.

Akrabası bile olsa dostu olamaz. Resûlullah'la, Allah'la çarpışan insan akrabası olsa bile dostu olamaz.Akrabası bile olsa dostu olamaz. Resûlullah'la, Allah'la çarpışan insan akrabası olsa bile dostu olamaz. Olmaması lazım. Tarafsızlık da olmaz. Nereden olacak? Olmaması lazım. Tarafsızlık da olmaz.

Nereden olacak?

Haktan yana olacak, aziz ve muhterem kardeşlerim! İmtihan işte… Fitne! Âhir zamanın fitneleri!.. Haktan yana olacak, aziz ve muhterem kardeşlerim! İmtihan işte… Fitne! Âhir zamanın fitneleri!..

Allâhümme innâ neûzu bike min azâbi'l-cehennem.Allâhümme innâ neûzu bike min azâbi'l-cehennem. "Yâ Rabbi! Cehennem azabından sana sığınıyoruz." Ve min azâbi'l-kabr. "Yâ Rabbi! Cehennem azabından sana sığınıyoruz." Ve min azâbi'l-kabr. "Kabirdeki azaptan da sana sığınıyoruz!" Çünkü bazıları kabirde azap görecek."Kabirdeki azaptan da sana sığınıyoruz!" Çünkü bazıları kabirde azap görecek. Ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memât. "Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınıyoruz yâ Rabbi!"Ve min fitneti'l-mahyâ ve'l-memât. "Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınıyoruz yâ Rabbi!" Ve min fitneti'l-mesîhi'd-deccal. "Deccal'in fitnesi var." Ve min fitneti'l-mesîhi'd-deccal. "Deccal'in fitnesi var." Her şey ters dönmüş; hak bâtıl gibi horlanıyor, bâtıl da hak gibi süslenipHer şey ters dönmüş; hak bâtıl gibi horlanıyor, bâtıl da hak gibi süslenip takdim edilip yutturulmaya çalışılıyor. Bu da Deccal'in fitnesi! Cennet gibi gösterdikleri cehennem,takdim edilip yutturulmaya çalışılıyor. Bu da Deccal'in fitnesi! Cennet gibi gösterdikleri cehennem, cehennem gibi gösterdikleri cennet yolu! Yutma, hapı yutma, aldanma!cehennem gibi gösterdikleri cennet yolu! Yutma, hapı yutma, aldanma! O cennet gibi gösterdikleri eğlence, içki, dans, beş yıldızlı otel,O cennet gibi gösterdikleri eğlence, içki, dans, beş yıldızlı otel, keyif vesaire cehennem; bu taraf cennet… Onun için aklınızı kullanacaksınız.keyif vesaire cehennem; bu taraf cennet…

Onun için aklınızı kullanacaksınız.
Allah akıl sahibi eylesin. Allah hidayet eylesin. Allah yardım eylesin.Allah akıl sahibi eylesin. Allah hidayet eylesin. Allah yardım eylesin. Hakkı hak olarak görmeyi ve hakka uymayı, bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin. Hakkı hak olarak görmeyi ve hakka uymayı, bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe meâl besmele. Fâtiha-i Şerîfe meâl besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2