Zikir Dersi Tarifi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Diğer Çeşitli Konuşmalar

17 Recep 1416 / 10.12.1995
Özelif Camii/ Ankara

İçerik

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.
Zikir Şerefli Bir İbadettir, Zikir Ders Tarifi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İzledim/Dinledim, Hediyemi Al Hata Bildir/Öneride Bulun

İlişkili İçerikler:

Zikir Dersi Tarifi (Sorular ve Cevaplar)00:06:42

Sorular ve Cevaplar

17 Recep 1416 / 10 Aralık 1995 Pazar

Zikir Dersi Tarifi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Diğer Çeşitli Konuşmalar

17 Recep 1416 / 10.12.1995
Özelif Camii/ Ankara

İçerik

Zikir Şerefli Bir İbadettir

Zikir Ders Tarifi

Açıklama

İzledim/Dinledim, Hediyemi Al Hata Bildir/Öneride Bulun

İlişkili İçerikler:

Zikir Dersi Tarifi (Sorular ve Cevaplar)00:06:42

Sorular ve Cevaplar

17 Recep 1416 / 10 Aralık 1995 Pazar

Konuşma Metni

Allah'ın celle celalühü emrini tekrar etmesine hacet kalmadı Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de zikretmeyi 80 küsür yerde

Zikir aynı zamanda çok şerefli bir ibadettir. Onu bileceksiniz. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Siz beni zikredin, o zaman ben de sizi zikrederim. Bundan büyük şeref olmaz. Alemlerin Rabbi seni zikredecek, sen onu zikredersen. O bakımdan şereflidir. Aynı zamanda çok sevaplı bir ibadettir. Çok kolay olduğu halde.

Hacca gidene bir çok mecburiyetler var. Parası olması lazım, sıhhatli olması lazım, kontenjana girmesi lazım, kurada çıkması lazım... Bir sürü meşakkat var, zorluk var. Sıhhati müsait değilse bedel gönderiyor. Zengin değilse hacca gitmek farz olmuyor. Namaz kılmak da oruç tutmak da kendine göre şartları, zorlukları olan ibadetlerdir.

Herkes oruç tutamıyor. "Doktor müsaade etmiyor. Şekerim var. Oruç tutarsam şöyle olur böyle olur, sıhhatim tehlikeye girer." diyor. Tamam. Bir tabîb-i müslim-i hâzık, mesleğinde mahir doktor "Sen oruç tutma." derse o zaman fidye verirsin, sıhhatin elvermiyor diye oruç tutmayabilirsin.

Namaz fedakarlık işidir. Kış gününde, şadırvanda abdest alacak. Kollarını sıvayacak, elleri pancar gibi kıpkırmızı olacak. Camiye gelecek, namaz kılacak. Evde binbir zorlukla ütülediği güzelim pantolonu kırışacak, soba borusu dirseğine benzeyecek. Dışarda başkaları beğenmez. 10 dakika, 15 dakika, 20 dakika sürer. Kimisi abdest almaktan gocunur, çekinir, üşenir kimisi namaz kılmaktan tembellenir.

Namazın da kendine göre zorlukları var. Yapanlara da mükâfatları o bakımdan derecesi var, sevabı var.

Ama zikrin nesi var ki zikirden bucak bucak kaçıyor bu insanlar? Allah Kur'an'da "Zikredin." diye emrettiği halde şeytan nasıl kandırıyor müslümanları? O kadar kolay ibadeti şeytan bu insanlara allem ediyor kallem ediyor, çarığı ters giydirip de nasıl yapıyor da bu kadar kolay ibadeti yaptırmıyor.

Abdest istemez, zahmet istemez, sıhhat istemez... Hasta olan insan da zikredebilir, abdesti olmayan insan da zikredebilir. Para istemez... Allah 'zikret' diyor da sen niye zikretmiyorsun be adam!

Ben de hû çekicilerden mi olacağım?

Ya hû çekmeyi sana kötü gösteren kim? Zikri sana kötü gösteren ne? Tesbihi sana kötü gösteren kim? Niçin kötü gösteriliyor? Neresi kötü?

Allah'ın emrettiği şey kötü olur mu, bir. Her şeyden önce Allah emretmiş. Allah'ın emrettiği şey kötü olur mu? Hem bunu kâfir değil münafık değil müslümanlar da söylüyor. "Aman zikretme, tarikate girme, delirirsin, oynatırsın." diyor. Karısına "Tarikate katiyen rızam yok, iznim yok. Boşarım seni, benden boş ol." diyor, şöyle diyor, böyle diyor. Allah "Zikret" diyor, o mâni oluyor. Şeytan herkesin damarına bir başka yoldan girip zihnini bir başka şekilde çeliyor.

Ama Ebû Hureyre radıyallahu anh'ın iki bin düğümlü ipi vardı. İki bin taneli tesbihi vardı. Her akşam onu çekmeden yatmazdı. Sahâbe-i kirâm sabahlara kadar zikrederlerdi. Peygamber Efendimiz zikrederdi. Zaten ben size Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği zikirleri söyleyeceğim. O bakımdan günlük zikirleri yapacaksınız. Efendimiz'in tavsiye ettiği zikirleri yapacaksınız muhterem kardeşlerim.

Zikri istediğiniz zamanda yapabilirsiniz. Sabah, öğlen, ikindi, akşam, gece, gündüz... Topluca yapabilirsiniz, yarısı eksik kaldı tamamlayabilirsiniz, parça parça yapabilirsiniz. Oturarak yapabilirsiniz, vasıtada yapabilirsiniz, yürürken yapabilirsiniz... Her türlü kolaylık var. Çok da büyük sevap var. Çok büyük sevabı hakkında da bilgi vereyim de şevkiniz artsın.

Allah müslümanların yaptığı ibadetlere bire bir mükafat vermiyor. En aşağı bire on veriyor.

Bire 10 veriyor. Bir yapıyor, mükafatı on misli veriyor. Bazen bire 70, 700 veriyor.

Nafakatüke fi-sebîlillah bi-seb'i mi'eti Allah yoluna sarf ettiğin para bire 700'dür.

Buradan Çeçenistan'a para gönderdin. Orada Çerkez kardeşlerimiz var. Bire 700. Bir milyon göndersen 700 milyon göndermiş gibi sevap kazanıyorsun. İki milyon göndersen, milyarı aşıyor. Neden? Allah yolunda infak etmenin, fi-sebilillah sarf etmenin mükâfatı bire 700'dür. Hadîs-i şerîfte böyle bildiriliyor.

Kur'ân-ı Kerîm'de de buna işaret var.

Bir tane yere ekildiği zaman yedi başak veriyor. Her başakta 100 tane var. Bir tane 700 oluyor. İşte bunun gibi Allah kendi yolunda masraf yapanlara bire 700 mükafat veriyor. Çok sevap.

Demek ki ben iki milyon versem milyarı aşacağım, sevap bakımından. O kadar harcamış gibi sevap kazanacağım. Bosna var, Hersek var, Düzce'nin içinde nice gariban fukara var, nice yapılacak hizmetler var. Çok!

Bir hadîs-i şerîfte de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Zikretmek, Allah yolunda para vermekten 100 kat daha fazla sevaplıdır. O 700'dü. Bunun sevabı 70 bindir. Bunu ispat eden başka hadîs-i şerîfler de var.

Zikrullahın mükâfatı bire 70 bindir.

Bir kez Allah dese aşk ile lisan.

Dökülür cümle günah misli hazan.

dediği gibi. Bir kere Allah desen, 70 bin defa... Allah ne kadar zamanda denilir? Tesbihi eline aldın. Allah Allah Allah... 70 bini tamamlayacaksın. O kadar demiş gibi sevap veriyor Allah. Bire 70 bin mükafat.

Bunu içinden söylersen, dilin hiç kıpırdamıyor da kalbin Allah Allah Allah diyor. Ağız kapalı, dil, dudak konuşmuyor, içi söylüyor. Söyleyebilir mi? Söyler. Onu mükâfatı 70 kat daha fazladır. 70 binin 70 katı. Kalbinden insan bir kere Allah dese 4 milyon 900 bin misli mükâfatı vardır. Bir de kalbini alıştırdı mı Allah Allah Allah diye çalışıyorsa böyle ibrenin nasıl gittiğini, rakamların nasıl büyüdüğünü, insanın nasıl sevaplar aldığını düşünün.

Bu sevaplar kaçmaz muhterem kardeşlerim. Ömür kahvede geçiyor. Ömür futbol sahasında geçiyor. Ömür aylak oturmakla geçiyor, uzanıp yatmakla geçiyor, boş konuşmayla geçiyor; zikrullah yapılmıyor. Bu sevaplar kaçmaz. Zikir vazifelerinizi ihmal etmeyin. Günün bir zamanında oturun, Allah'ı zikredin.

Zikri yapacağınız zaman kıbleye doğru oturun. Gözlerinizi yumun. Arızanız yoksa diz çökün. Sahâbe-i kirâm diz çökerek otururlarmış. Gözlerinizi yumun. Evvela 25 defa Estağfirullah diye başlayın. Başlangıç tevbe ve istiğfar. Sonra bir Fâtiha, üç [İhlâs-ı Şerif'i] besmeleleriyle okuyun. Sevabını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e ve Peygamber Efendimiz'den bize kadar gelmiş geçmiş, yaşamış göçmüş evliyâullah, mürşid-i kâmilerimizin, meşâyıh-ı vâsılînimizin ruhlarına hediye edin.

Biliyorsunuz, hadîs-i şerîflerin senet zinciri olduğu gibi evliyâullahın da vazifeyi birbirine devretmesiyle meydana gelmiş bir senet zinciri vardır, Peygamber Efendimiz'e kadar gider. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'den, Hz. Ali Efendimiz'den, Peygamber Efendimiz'den zamanımıza kadar gelen bir silsile vardır. İşte onlara da bu Fâtihaları, İhlasları gönderin. O mübareklerin ruhaniyetlerinden istimdâd eyleyin, manevî himmet ve teveccühlerini, yardımlarını talep ve niyaz eyleyin. Zaman geniş olsa hava soğuk olmasa size bunların hayatımda gördüğüm misalleri anlatsam.

O büyüklerimize de bir Fâtiha, üç Kulhuvallah'ı [İhlâs-ı Şerif'i] okuduk. Sonra gözünüzü kapatacaksınız. Üç şey üzerinde bir müddet düşüneceksiniz. Bir; ölüm. İki; mürşidiniz. Üç; Allah'ın huzurunda olduğunuz.

Ölümü düşünmeye râbıta-i mevt yapmak derler. İnsanın hocasını, şeyhini, mürşidini düşünmesine râbıta-i mürşid derler. İnsanın Allah'ın kendisini gördüğünü, kendisinin Allah'ın huzurunda olduğunu düşünmesine râbıta-i huzur derler. Bu üç şeyi düşüneceksiniz.

Oturacaksınız, gözünüz kapalı; nasıl öleceğinizi, nasıl gömüleceğinizi, kabirde başınıza nelerin geleceğini, kıyametin nasıl kopacağını, kıyamet kopunca neler olacağını, mahşer yerini, mahkeme-i kübrâ'yı, sıratı, cenneti, cehennemi düşüneceksiniz.

Hepimizin içinde nefsimiz var. Nefs-i emmâremiz var. Bizim aleyhimize çalışan, kötülüklere bizi götüren, şeytana uyan bir nefs-i emmâremiz var. Ona diyeceksiniz ki; "Ey nefsim! Aklını başına topla. Bak ölüm var. Öleceksin. Kabir var. Sorgu sual olacak. Kıyamet var. Kabirden kalkacaksın. Ba'sü ba'de'l-mevt olacak. Mahşer yerinde binlerce yıl dîvân-ı ilâhîde bekleyeceksin. Mahkeme-i kübrâ kurulacak, defterlerin açılacak, sevapların günahların ortaya saçılacak, tartılacak, hesabın görülecek, hakkında hüküm verilecek.

Cennetlik olursan sıratı geçip cennete varacaksın, ebedî saadete ereceksin. Amennâ ve saddaknâ. Kusurlu isen cehenneme düşeceksin, cayır cayır yanacaksın. Binlerce sene, milyonlarca sene yanacaksın. Çünkü en kısası milyonlarca sene yanmak. En kısası! Bazıları cehenneme girip çıkacak ama en kısası bilmem kaç milyon sene yanacak. Onun teferruatına girmiyorum. Bir düştü mü milyonlarca sene cayır cayır yanacak cehennemde.

Ölmeyecekler ki azaptan kurtulsunlar. Ölüm yok cehennemde. Yanınca ölmek yok.

Azabı çeksinler diye derileri yanıp kömür gibi kararınca, Allah derilerini yenileyecek, yeniden yanacak. Ölmek yok, azabı çekmeye devam etmek var. Onun için cehenneme düşmemeye çalışmak lazım.

Mü'minlerin cehenneme düşenlerin başka durumları var. Onlar kömür gibi olacaklar, yanacaklar da öyle bir kenarda duracaklar. Allahu Teâlâ hazretleri sonra onları affedeceği zaman nehru'l hayatta yıkayıp affedecek. Nebâtın bittiği gibi yeniden bitecekler, eski hâllerine gelecekler. Sonra Allah onları cennete sokacak. O ayrı ama milyonlarca sene cehennemde yanmak var.

"Ey nefsim! Aklını başına topla. Bu hayatın bir imtihan olduğunu unutma. Ölümü unutma. Âhireti unutma. Mahkeme-i kübrâ'yı unutma. Hesabı unutma. Cehennemin dehşetini unutma. Cennetin güzelliğini unutma. Cenneti elinden kaçırma. Cehenneme kendini düşürme." diyeceksiniz. Ölümü düşündükten sonra. Şu nefsinize hatırlatacaksınız.

Ölümü düşünmeyi bize Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor. Ondan biz de size söylüyoruz. Ölümü düşünmek Efendimiz'in tavsiyesi. Bunu yaptığınız zaman kalbiniz nurlanır, feyziniz artar, nefsiniz ıslah olur, sevabınız çok olur, seyr-i sülûkunuz ilerler, âhirete tedbir almanız mümkün olur, cenneti kazanmaya gayretiniz artar, cehenneme düşmemeye dikkatiniz artar. Onun için bunu yapacaksınız. Râbıta-i mevt, bir.

İkincisi; râbıta-i mürşit yapacaksınız. Bizi, hocalarınızı göz önüne getirin, karşınızda oturuyoruz diye. Siz de karşımızda oturuyorsunuz, diye düşünün. Gönlünüzü gönlümüze bağlayın. Gönüllerin birbirlerine bağlanınca evliyâullahın kemâlâtı müridlerin gönlüne akar. Bağlantı olduğu zaman o feyiz, füyüzât gelir. O zaman mürid feyizlerle beslenmeye başlar, manevî bakımdan ilerlemesi başlar.

Bu, radyonun, televizyonun düğmesini ayarlayıp istasyonu bulmak gibi bir şeydir. O zaman büyüklerin silsilesi füyüzâtı, kemâlâtı size gelir. Siz de yaptığınız zikrin tadını duyar, manevî hayatın, tasavvufun güzelliğini anlarsınız. Bunu başardıktan sonra fenâ-fi'ş-şeyh makamına ulaşırsınız. Ondan sonra fenâfi'r-resûl makamına geçilir. Ondan sonra insanoğlu çalışırsa daha güzel hâllere yükselebilir. Onun için râbıta-i mürşid'i de güzelce yapın.

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in hafızasından, hayalinden Resûlullah Efendimiz'in hayali gitmezmiş. Daima göz önünde olurmuş. Bu, fenâfi'r-resûl makamına ermeye bir misaldir. Onun için siz de bu râbıta-i mürşid'i güzelce yapın. O makamlara ulaşmaya çalışın.

Üçüncüsü râbıta-i huzûr. Hepimiz Allah'ın huzurundayız ama huzurda olduğumuzun şuurunda değiliz, farkında değiliz. Onu hatırlayacağız. "Yâ Rabbi sen her şeyi görüyorsun. Her şeyi biliyorsun. Alemlerin Rabbisin. Her şeye kadirsin. Ben senin kulunum, sen benim yaratıcımsın. Ben sana güzel kulluk etmek istiyorum ama beceremiyorum. Yardım edersen beceririm. Bana yardım eyle yâ Rabbi! Bana tevfikini refîk eyle yâ Rabbi! Beni de sevdiğin kullarının arasına kabul eyle yâ Rabbi! Nefsimi yendir yâ Rabbi! Şeytana beni mağlup düşürme yâ Rabbi!" diye dua edeceksiniz.

Allah'ın huzurunda olduğunuzu düşünün. Bunlar tamam oldu mu insanın içi güzel olur. Bunları böyle güzelce; râbıta-i mevt, ölümü düşünmek; râbıta-i mürşit, mürşidiyle bağlantıyı sağlamak; râbıta-i huzûr, Allah'ın huzurunda olduğunu düşünmek; yaptıktan sonra zikirlere başlayın.

Evvela 100 Estağfirullah çekin, bir. Beş zikir söyleyeceğim Peygamber Efendimiz'den bize Evvela 100 defa Estağfirullah çekin. Sonra 100 defa Lâ ilâhe illallah çekin. Hadis kitaplarında vardır. Sonra 1000 defa Allah Allah Allah deyin. Her 100 defası olunca İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. deyin. "Yâ Rabbi! Benim arzum, maksudum sensin. Başka art niyetim yok. Gayem, arzum, hevesim, hedefim sensin yâ Rabbi! Ben senin rızanı kazanmak istiyorum." demektir bu söz. Çok ulu bir sözdür. Çok büyük bir sözdür. Çok sevaplı bir sözdür. Bunu zikrin her 100 defası oldukça söyleyeceksiniz. Aklınız başka fikirlere takılmasın, yanlış gayelerle oyalanmayın diye. İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. diyeceksiniz. Bu söz hadîs-i kudsîden alınmadır. Bizim lisanımıza hadîs-i kudsîden adapte edilmiştir. O bakımdan mühim bir sözdür.

Sonra 100 defa da salavât-ı şerîfe getireceksiniz, dördüncü vazifeniz. 100 Estağfirullah, 100 Lâ ilâhe illallah, 1000 defa Allah Allah lafza-i celâli çekmek. 100 defa salavât-ı şerîfe getirmek. Bu da hadiste vardır. 100 defa da Kulhuvallahu ehad [İhlâs-ı Şerîf] suresini okumak.

Bu beş zikri yapın. Ondan sonra el açın, dua edin, Allah'tan isteyin. Allah celle celâlühü Ekremü'l-Ekremîn olduğundan dua edilmesini sever. Kulu kendisinden istedikçe sever, istedikçe sever, istedikçe de verir. Vereceğini de vaad ediyor. Vaadi haktır, vaadinden hulfü yoktur. Söz verdi mi yapar, sözünde durur. Ya bu dünyada ya âhirette Allah'ın nimetine erersiniz.

"Hocam ben bazen dua ediyorum da istediğimi görmüyor. Mesela babam ölmesin diye dua ettim babam öldü."

Onun kaderi. O kadar yaşayacak. Sen Allah'tan onun kaderini değiştirmesini istiyorsun. O ölecek, çare yok. Sen de öleceksin, o da ölecek. Ama sen "O yaşasın yâ Rabbi, sıhhat bulsun, afiyet bulsun." diye dua ettiğinden âhirette mükâfata ereceksin. Hadîs-i şerîfte var. Abdülkâdir-i Geylânî Efendimiz kitaplarında da yazmış bu hadîs-i şerîfi.

Kul, mahşer gününde hesabı görülürken defterinde bazı büyük sevaplar görür. Der ki; "Yâ Rabbi işin doğrusu ben bu sevapları nereden kazanmışım bilmiyorum. Nereden kazandım acaba? Vardır bir sebebi. Melekler yanlış yapmaz. Nereden kazanmışım yâ Rabbi?" diye soracak.

Allahu Teâlâ hazretleri de buyuracak ki; "Ey kulum! Bu senin dünyada yaptığın duanın mükâfatıdır. O duanın karşılığında bu sevabı verdim. İstediğin şey benim kaderime uygun olmadığından orada vermedim, burada bu sevabı veriyorum. Binaenaleyh boş yoktur. Mutlaka dua eden kul karlı çıkar.

Dua ibadetin ta kendisidir.

Dua ibadetin özü, iliği, can damarıdır, çok kıymetlidir.

Kim duayı terk ederse, dua etmezse, duasıza Allah gazap eder. "Seni hınzır, mendebur, edepsiz, utanmaz, arlanmaz, imansız! Dua bile etmiyorsun!" diye Allah dua etmeyene gazap eder, dua edeni sever.

Hocam küçük şeyleri de duada söyleyelim mi?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Ayakkabının bağcığı kopsa Allah'tan iste." Yâ Rabbi! İşte görüyorsun, ayakkabımın bağcığı koptu. Ver yâ Rabbi! Bakarsın, birisiyle gönderir. O zaman anlarsın Allah'ın duaları kabul edici olduğunu. İmanın kale gibi sağlam olur.

Zikir bitince dua edeceksiniz. Ana babanızı duadan unutmayın. Din kardeşlerinizi duadan unutmayın. Sizin sırtınız pek, karnınız tok ama nice aç insan var, nice sıkıntıda insan var. Onun için onları unutmayın. Müslüman mazlum kardeşlerinizi unutmayın, onlara da dua edin. Geçmişlerinize dua edin. Çocuklarınıza dua edin. Ana babanıza mutlaka dua edin. İnsanın hocası ana babasından önde gelir çünkü Peygamber vekilidir. Ona da dua etmeniz lazım. Bizi de duadan unutmayın.

Ben size zikir telkin edeceğim. Beni dinleyin. Can kulağıyla dinleyin. İçinize iyice yerleşsin. Lâ ilâhe illallah Lâ ilâhe illallah Lâ ilâhe illallah. Buyrun, beraberce söyleyin de Allah şahit olsun. Lâ ilâhe illallah Lâ ilâhe illallah Lâ ilâhe illallah. Allah Allah Allah. Şimdi ağzınızı yumun, gözünüzü kapayın. İçinizden düşünür gibi Allah demeye devam edin.

Allah mübarek etsin. İşte böyle içinizden, sessizce Allah demeye devam edin. Yolda, işte, tarlada, tezgahta, bahçede, dükkanda, evde, otururken, yürürken, yatarken kalbiniz Allah'ın zikriyle meşgul olsun. Zamanınız değerlensin, boşa gitmesin, heba olmasın, âhirette büyük sevaplar kazanın.

Bizim yolumuz Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymak yoludur. Sünnet-i seniyyeyi öğrenin. Hadis kitaplarını okuyun, uygulayın. Basit bir hadis kitabı olarak okuyabileceğiniz, tercüme edilmiş bir kıymetli eser olarak İmâm-ı Nevevî'nin Riyâzü's-Sâlihîn'ini tavsiye ederim. Tekrar tekrar okuyun, bitirin, okuyun, başlayın, okuyun, tekrar bitirin.

Hadisleri okuyun ve tatbik edin. Farzları vaktinde, güzelce, şartlarına uygun olarak yapın, sünnetlere riayet edin, âdâbı gözleyin. Farz namazları camide, cemaatle kılmaya çalışsın erkekler. Hanımlar da evlerinde evvel vaktinde kılmaya çalışsınlar. Farz namazlardan ayrı beş sevaplı namaz var, Peygamber Efendimiz onları tavsiye ediyor, kılın.

Bir; sabah namazından sonra işrâk namazı. Camide oturulur, Kur'an okunur, zikir yapılır filan. Güneşin doğmasına yarım saat kadar geçince kılınır işrâk namazı. Hac ve umre sevabı var. Çok kıymetli bir namazdır. Onu kılın. Sabahla öğlenin arasında duhâ namazı vardır - dört rekat, daha fazla olabilir - onu kılın. Akşam namazının sünneti arkasından evvâbîn namazı vardır - iki rekat ve daha fazla - onu kılın, çok sevaptır, günahların affına sebeptir. Yatarken abdest alın, iki rekat, dört rekat namaz kılın, yatın. Çok sevaptır. Bütün gece melekler etrafınızda bulunur, bütün geceniz ibadete yazılır. Geceleyin de uykunuzu bölüp sahura kalkar gibi teheccüt namazı kılmaya kalkın. O da çok sevaptır, dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır. Bu namazları tavsiye ederim.

Pazartesi Perşembe günleri - mümkünse - oruç tutun. O müslüman olan Bulgar İbrahim kardeşimizin de söylediği gibi daha müsaitse durumunuz bir gün oruç tutup bir gün iptal ederek de sevap kazanabilirsiniz. Her Arabî ayın başında, ortasında, sonunda oruç tutarsanız aynı şekilde sevap kazanırsınız. Arabî ayların eyyâm-ı biyzinde - 13-14-15'inde - oruç tutmak sünnettir. Recep ayında oruç tutmak Efendimiz'in çok yaptığı bir şeydi. Şaban'da da oruç tutardı.Şevval'in altı gün orucu, Zilhicce'nin dokuz gün orucu, Arefe günü orucu, Muharrem'in 9, 10, 11'i oruçları. Bu oruçları tavsiye ediyor Peygamber Efendimiz. Unutmayın, tutmaya çalışın.

Başka sevaplı işler nelerdir?

İlim öğrenmek sevaptır. İlim öğrenin. İlim yolu en sevaplı yoldur. Dinî bilgilerinizi sağlam yerlerden, tereddütsüz, öğrenin. Acaba şöyle miydi böyle miydi değil; az ve öz, sağlam ve temiz bilgi sahibi olun. Asıl kitaplardan okuyun. Hurafelere, bidatlere sapmamaya başka çare yoktur. Büyük alimlerin asıl kitaplarını okumak lazım. Öğrendiğini öğretmeniz lazım. Hiç kimseye öğretemeseniz ailenize, çoluk çocuğunuza öğretin. Öğretecek kabiliyetiniz yoksa çocuklarınızı dinî tahsile yollayın, dindarlığı öğrensin, dini öğrensinler.

İslâm'a hizmet etmek çok sevaptır. Malınızla, canınızla sözünüzle, her türlü imkan ve müktesebatınızla İslâm'a hizmet edin, buna cihat derler, o zaman çok sevap kazanırsınız.

Fakirleri, yetimleri, yoksulları gözetin; dullara göz kulak olun, yardım edin. Hayır, hasenât yapın. Paranızla cami, çeşme, medrese, köprü, yol, han, hamam yaparak İslâm'a hizmet edin, faydalı olun.

Sevaplı işleri yapmaya koşturmak vazifeniz olsun. Günahlardan kaçınmak ikinci büyük vazifeniz olsun. Hatta o birinci gelir. Günahlardan kaçınmak daha önde gelir. Çünkü mecelle-i ahkâm-ı adliyenin kaidesidir;

Def-i mefâsid celb-i menâfîden evlâdır.

Günahlardan kaçınmanın o bakımdan daha da iyi olduğu, fıkıh kaidesi olarak, mecelleye böyle intikal etmiş. Aklınızda kalsın. Günahlardan kaçınmaya takvâ derler. Hepinizin takvâyı şiar edinmesi lazım. Muttekî kul olması lazım.

Üçüncü tavsiyem Allah insanı güzel huyuyla seviyor; huyu güzelse seviyor, huyu kötüyse sevmiyor. Hacı da olsa hoca da olsa ibadetini de yapsa huyu kötü oldu mu sevmez Allah. Ama namaz kılıyor? Kılıyor ama huyu kötü. Hasetçi, kindar, zalim, gaddar, menfaatperest, kalleş, vefasız, sadakatsiz, sözünde durmaz, dönek, yalancı vesaire. Allah sevmez. Hacca gitti? Gitti ama huyları bırakmamış. Oruç tutar? Oruç tutar ama kötü huyları devam ediyor. Onun için iyi huylu olmak çok sevaptır.

Ekseriyetle insanlar takvâsından dolayı ve iyi huyundan dolayı cennete girecek, 30 defa hacca gitti diye değil, huyu güzelse. Hacca gittiği zaman bile, ve la cidâle fe-la refese ve la füsuka fi'l-hac. Hacda cidal olursa, geçimsizlik, kavga, mücadele, füsûk olursa, refes olursa o zaman sevabı gider.

Refes ne demek?

Müstehcen sözlerle işler demek. Ne müstehcen iş olacak ne müstehcen söz olacak.

Sonra füsûk ne demek?

Allah'ın emrini tutmamak. Allah'ın emrinden dışarıya çıkmak. Günah işlemek. Hacca giderken onları yaptı mı o zaman haccın sevabı kalmıyor. Onun için güzel huylu olmak çok mühimdir.

Bir kadın bir kediye kızmış, hapsetmiş, yemek de vermemiş. Kedi orada ölmüş. Ondan dolayı cehenneme gitti diye Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde bildiriyor. Bir başka kadın çölde susamış bir köpeğe, kuyuya inmiş, pabucuyla su almış, su ikram etmiş. Bu yazık aşağı inemez, susuz kalmış diye, kap da yok naylon maşrapa da bir şey de yok, pabucunu birikintiye, köpeğin inemediği suyun kuyusuna daldırmış.Yukarıya çıkartmış, o da yalayıp su içmiş. O köpeğe merhametinden o kadını cennete sokmuş Allah. Hem de o kadın fahişeymiş, kötü kadınmış.

Ama Allah işte gönlüne yumuşaklık verince döndürür. Cennetlik yapacağı zaman, sevdi mi döndürür, tevbe ettirir, pişman ettirir, iyi yola döndürür, ne yapar eder cennetine sokar. Kötü huylu da bir kediyi öldürdü diye cehennemlik oluyor. Kedi öldürmek katillik değildir ama merhametsiz olduğundan cehenneme girdi, kötü huyundan dolayı. O bakımdan iyi huylu olmaya çok çalışacaksınız, kötü huylarınızı atmaya çok dikkat edeceksiniz.

Sizde, bizde kötü huy yok mudur?

Çoktur. Vardır. Tembellik vardır. Bilgisizlik vardır. Cahillik vardır. Kindarlık vardır. Haset vardır. Gıybet vardır. Dedikodu vardır. Bir sürü kötü huy vardır. Bunları bırakacağız. İyi huylu olacağız. Kamil müslüman olacağız, olmaya çalışacağız.

Üç mühim yönden cenneti kazanmaya cehennemden kurtulmaya çalışacağız. İbadetleri yaparak; Namaz, oruç, zekat, hac, zikir vesaire. Günahlardan kaçarak; takva yoluyla. Üç; ahlakımızı güzelleştirerek. Olgun, güzel, kamil bir insan olarak. Allah muvaffak etsin.

Her biriniz bir Fâtiha, üç Kulhuvallah okuyun, duanızı yapayım. Bunları Peygamber Efendimiz'e hediye edelim öyle.

Bu bir sözleşmedir, ahittir, akittir, bey'attır. Ahdinize, sözünüze, sadakat gösterin. Sadakat gösterenlere ecr-i azîm verilecek. Vefasızlık etmeyin. Yoldan dönmeyin. Geri kalmayın. Sırât-ı müstakîmden sapmayın. Nefse, şeytana uymayın. Allah'ın rızası yolunda sağlam yürüyün.

Allahu Teâlâ hazretleri sizi cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Dünyada marifetullahına erdirsin. Güzel işler yaparak ömür geçirmenizi nasip eylesin. Aşkullahı, muhabbetullahı içinize yerleştirsin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varın, cennetiyle cemaliyle müşerref olun. Allah feyzinizi çok etsin. Hepinizden razı olsun.

Zikir Dersi Tarifi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Diğer Çeşitli Konuşmalar

Zikir Şerefli Bir İbadettir

Zikir Ders Tarifi

Zikir Dersi Tarifi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Diğer Çeşitli Konuşmalar

Zikir Şerefli Bir İbadettir

Zikir Ders Tarifi

Konuşma Hakkında

Hakkında

MEC YÂD ve Belgeseller

Hadis Dersleri (MEC)

Cuma Sohbetleri (MEC)

Tefsir Dersleri

Tasavvuf Sohbetleri

Mübarek Gün ve Geceler

Gurbet Sohbetleri

Hac ve Umre

Aile Eğitim Kampı Konuşmaları

Anma Programları

Konferanslar

Sorular ve Cevaplar

Diğer Çeşitli Konuşmalar