Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Beş Şeyden Allah’a Sığınırdı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Cemâziye'l-Evvel 1410 / 24.12.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Korkaklıktan Allah’a Sığınırdı, Cimrilikten Allah’a Sığınırdı, Kötü Ömürden Allah’a Sığınırdı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Beş Şeyden Allah’a Sığınırdı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Cemâziye'l-Evvel 1410 / 24.12.1989
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Korkaklıktan Allah’a Sığınırdı, Cimrilikten Allah’a Sığınırdı, Kötü Ömürden Allah’a Sığınırdı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidih. Nahmeduhû bi-cemîi mehâmidih. Lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafasenedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafa ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefa. ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefa.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâne: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâne:

Kâne yeteavvezü min hamsin: Mine'l-cubni ve'l-buhliKâne yeteavvezü min hamsin: Mine'l-cubni ve'l-buhli ve's-sûi'l-umuri ve fitneti's-sadri ve azâbi'l-kabri. ve's-sûi'l-umuri ve fitneti's-sadri ve azâbi'l-kabri.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah cümlemizden razı olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah cümlemizden razı olsun.
Dünya ve âhiretin hayırlarına cümlenizi nâil eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Dünya ve âhiretin hayırlarına cümlenizi nâil eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Sözlerin en güzeli Kur'ân-ı Kerîm'dir, yolların en güzeli Resûlullah'ın yoludur.Sözlerin en güzeli Kur'ân-ı Kerîm'dir, yolların en güzeli Resûlullah'ın yoludur. Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in âdetlerini, itiyatlarını,Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in âdetlerini, itiyatlarını, ahlâkını, şemâilini, Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin hazretleriahlâkını, şemâilini, Hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin hazretleri Râmûzü'l-ehâdîs kitabının sonuna eklemiş, biz de oradan zevkle, şevkle okuyoruz.Râmûzü'l-ehâdîs kitabının sonuna eklemiş, biz de oradan zevkle, şevkle okuyoruz. Allahu Teâlâ hazretleri bizim de her halimizi Resûlullah'a uydursun,Allahu Teâlâ hazretleri bizim de her halimizi Resûlullah'a uydursun, onun şefaatine ermemizi cümlemize nasip eylesin. onun şefaatine ermemizi cümlemize nasip eylesin.

Bu rivayetleri okuduk, izahına başlamadan önce,Bu rivayetleri okuduk, izahına başlamadan önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, saygımızın,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın âcizane küçük bir nişânesi olmak üzere ruh-i pâkine hediye edelim diyebağlılığımızın âcizane küçük bir nişânesi olmak üzere ruh-i pâkine hediye edelim diye ve onun mübarek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının, sâir enbiyâ ve mürselîninve onun mübarek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının, sâir enbiyâ ve mürselînin ve cümle evliyâullâhın ruhlarına hediye olsun diyeve cümle evliyâullâhın ruhlarına hediye olsun diye ve hâssaten Peygamber Efendimiz'den sonra ümmet-i Muhammed'in irşâdıyla vazifeli olarak hizmet görmüş olanve hâssaten Peygamber Efendimiz'den sonra ümmet-i Muhammed'in irşâdıyla vazifeli olarak hizmet görmüş olan meşâyih-i vâsılîn, ulemâ-i muhakkıkîn, sâdât-ı turuk-u aliyyemizinmeşâyih-i vâsılîn, ulemâ-i muhakkıkîn, sâdât-ı turuk-u aliyyemizin ve halifelerinin, müridlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye,ve halifelerinin, müridlerinin, muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye, bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet etmiş olan âlimlerin, râvilerin, bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet etmiş olan âlimlerin, râvilerin, eseri telif eylemiş olan Güşhaneli hocamızın,eseri telif eylemiş olan Güşhaneli hocamızın, kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahîd-i Bursevî hocamızın ruhuna hediye olsun diye,kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahîd-i Bursevî hocamızın ruhuna hediye olsun diye, bu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihat ederek fethetmiş olan Fatih Sultan Mehmed Han'ınbu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihat ederek fethetmiş olan Fatih Sultan Mehmed Han'ın ve askerlerinin vesâir mücahitlerin, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye,ve askerlerinin vesâir mücahitlerin, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin ruhlarına hediye olsun diye, cümle hayır hasenat sahiplerinin ve bilhassa şu içinde ibadet edip, toplanıp, ilim öğrenipcümle hayır hasenat sahiplerinin ve bilhassa şu içinde ibadet edip, toplanıp, ilim öğrenip tefeyyüz eylediğimiz İskenderpaşa Camii'nin bânisi İskender Paşa'nın ve bu camiyi zaman zaman tamir edip,tefeyyüz eylediğimiz İskenderpaşa Camii'nin bânisi İskender Paşa'nın ve bu camiyi zaman zaman tamir edip, genişletip, hizmette devamlı tutanların, bu caminin içinden güzeran eylemiş olan imamların,genişletip, hizmette devamlı tutanların, bu caminin içinden güzeran eylemiş olan imamların, hatiplerin, müezzinlerin, kayyımların, cemmatlerin ruhlarına hediye olsun diyehatiplerin, müezzinlerin, kayyımların, cemmatlerin ruhlarına hediye olsun diye ve uzaktan yakından Allah rızası için Peygamber Efendimiz'in muhabbetinden buralara gelipve uzaktan yakından Allah rızası için Peygamber Efendimiz'in muhabbetinden buralara gelip toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin ahirete ahirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, toplanmış bulunan siz kardeşlerimizin ahirete ahirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye ve biz yaşayan, hayatta bulunan müslümanlar da hayatımızı,yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye ve biz yaşayan, hayatta bulunan müslümanlar da hayatımızı, ömrümüzü Rabbimizin rızasına uygun geçirelim, Kur'an-ı Kerîm'in yolunda yaşayalım,ömrümüzü Rabbimizin rızasına uygun geçirelim, Kur'an-ı Kerîm'in yolunda yaşayalım, Peygamber Efendimiz'in izinden gidelim, sünnet-i seniyyesini ihya eyleyelim, şehit sevapları kazanalım,Peygamber Efendimiz'in izinden gidelim, sünnet-i seniyyesini ihya eyleyelim, şehit sevapları kazanalım, ahirette Peygamber Efendimiz'e komşu olalım, cemaliyle müşerref olalım diye, ahirette Peygamber Efendimiz'e komşu olalım, cemaliyle müşerref olalım diye, bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım; öyle başlayalım. bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım; öyle başlayalım.

Okuduğumuz rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 551. sayfasının başından itibarendir. Okuduğumuz rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 551. sayfasının başından itibarendir.

Metinlerini merak edenler, daha derin bilgileri araştırmak isteyenler bu sayfayı da not etsinler,Metinlerini merak edenler, daha derin bilgileri araştırmak isteyenler bu sayfayı da not etsinler, hatırlarında bulunsun; yazmak, tahkik etmek, şerhini okumak lazım gelebilir. hatırlarında bulunsun; yazmak, tahkik etmek, şerhini okumak lazım gelebilir.

Hz. Ömer radıyallahu anh'ten İbn Mâce'nin, Nesaî'nin,Hz. Ömer radıyallahu anh'ten İbn Mâce'nin, Nesaî'nin, Ebû Dâvud'un rivayet eyleyip de "hasendir, hasen hadistir, rivayettir" diye kaydettiklerine göreEbû Dâvud'un rivayet eyleyip de "hasendir, hasen hadistir, rivayettir" diye kaydettiklerine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allahu Teâlâ hazretlerine beş şeyden sığınır, iltica ederdi. Allahu Teâlâ hazretlerine beş şeyden sığınır, iltica ederdi.

Bu beş şey nelerdir, onları yavaş yavaş okuyup izahına geçelim. Bu beş şey nelerdir, onları yavaş yavaş okuyup izahına geçelim.

Kâne yete'avvezü min hamsin: Mine'l-cubni. Kâne yete'avvezü min hamsin: Mine'l-cubni.

Birisi korku.Birisi korku. Peygamber Efendimiz korkmaktan, korkaklıktan, ürkeklikten, yüreksizlikten, ödleklikten Allah'a sığınırdı.Peygamber Efendimiz korkmaktan, korkaklıktan, ürkeklikten, yüreksizlikten, ödleklikten Allah'a sığınırdı. Kendisi korkmazdı. En tehlikeli zamanlarda katiyen korktuğu, sarsıldığı görülmemişti.Kendisi korkmazdı. En tehlikeli zamanlarda katiyen korktuğu, sarsıldığı görülmemişti. Son derece metanetliydi, hiç korku eseri göstermezdi, son derece cesur ve kahramandı.Son derece metanetliydi, hiç korku eseri göstermezdi, son derece cesur ve kahramandı. Hatta o hicret esnasında kendisini yakalamak için arkasından at sürenlere karşı arkasına bile bakmazdı.Hatta o hicret esnasında kendisini yakalamak için arkasından at sürenlere karşı arkasına bile bakmazdı. Yani şöyle bir endişe edip, arkamdan at sürüyorlar, yakalayacaklar,Yani şöyle bir endişe edip, arkamdan at sürüyorlar, yakalayacaklar, belki mızrak atarlar, belki ok atarlar diye bir endişesi bile yoktu.belki mızrak atarlar, belki ok atarlar diye bir endişesi bile yoktu. Dönüp arkasına bakmak âdeti değildi. Onun peygamberliğinin şanına yakışmazdı.Dönüp arkasına bakmak âdeti değildi. Onun peygamberliğinin şanına yakışmazdı. Arkasına dönüp bakmazdı. Kendisinin savaşlardaki metaneti, en önde giderdi, ilk çarpışırdı.Arkasına dönüp bakmazdı. Kendisinin savaşlardaki metaneti, en önde giderdi, ilk çarpışırdı. O tarzda ispat edilmiş bir kahramanlığı, metinliği, cesurluğu vardı.O tarzda ispat edilmiş bir kahramanlığı, metinliği, cesurluğu vardı. Kendisi bu beş şeyden birisi olarak, korkaklıktan daima Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı. Kendisi bu beş şeyden birisi olarak, korkaklıktan daima Allahu Teâlâ hazretlerine sığınırdı.

Korkaklık... Bazı insanlar böyle yetişiyorlar. Korkaklık... Bazı insanlar böyle yetişiyorlar.

Maalesef biz kendi çocuklarımızı yetiştirirken bir sürü korkuyla yetiştiriyoruz.Maalesef biz kendi çocuklarımızı yetiştirirken bir sürü korkuyla yetiştiriyoruz. Ta küçükten başlıyor bu; Ta küçükten başlıyor bu;

"Öyle yapma, böyle yapma, kulağını çekerim, bir tane vururum, ayağımın altına alırım!..""Öyle yapma, böyle yapma, kulağını çekerim, bir tane vururum, ayağımın altına alırım!.." vesaire diye biz çocuklarımızı korkuyla terbiye ediyoruz. vesaire diye biz çocuklarımızı korkuyla terbiye ediyoruz.

Bu doğru bir şey değil.Bu doğru bir şey değil. Bir kere Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi, benim her zaman nakletmeye çalıştığım gibi; Bir kere Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi, benim her zaman nakletmeye çalıştığım gibi;

"Çocuklarınıza asaletli insana yaptığınız muameleyi yapın." diyor "Çocuklarınıza asaletli insana yaptığınız muameleyi yapın." diyor

Soylu, asaletli insana nasıl davranırsan öyle davran. Halbuki pek çok kimse öyle yapmıyor.Soylu, asaletli insana nasıl davranırsan öyle davran. Halbuki pek çok kimse öyle yapmıyor. Sanki bir köleye davranıyormuş, sanki bir hizmetçiye davranıyormuş gibi yapıyor.Sanki bir köleye davranıyormuş, sanki bir hizmetçiye davranıyormuş gibi yapıyor. Tabii çocuk küçükten bu hava içinde yetiştiği içinTabii çocuk küçükten bu hava içinde yetiştiği için o havanın ömrü boyunca tesirinden kendisini kurtaramıyor. Böyle olmaması lazım. o havanın ömrü boyunca tesirinden kendisini kurtaramıyor.

Böyle olmaması lazım.

Çocukları asaletli yetiştirmek, haysiyetli yetiştirmek, edepli yetiştirmek lazım.Çocukları asaletli yetiştirmek, haysiyetli yetiştirmek, edepli yetiştirmek lazım. Evet, saygılı olsun ama katiyen korkak, çekingen vesaire olmasın.Evet, saygılı olsun ama katiyen korkak, çekingen vesaire olmasın. Lüzumsuz şeylerden de korkmaması lazım.Lüzumsuz şeylerden de korkmaması lazım. Korkulacak şey varsa -vardır şüphesiz- ondan korksun.Korkulacak şey varsa -vardır şüphesiz- ondan korksun. Ama lüzumsuz şeylerden; höcüymüş, karanlıkmış, şunuymuş, bunuymuş, buna benzer şeylerden,Ama lüzumsuz şeylerden; höcüymüş, karanlıkmış, şunuymuş, bunuymuş, buna benzer şeylerden, "Yok evladım, bak beraber gidelim istersen, bunlardan korkmaya değmez." diye alıştırmak lazım. "Yok evladım, bak beraber gidelim istersen, bunlardan korkmaya değmez." diye alıştırmak lazım.

Kaliteli müslümanın, yüksek kalitede olan müslümanın genel vasfıdır; Allah'tan gayriden korkmamak. Kaliteli müslümanın, yüksek kalitede olan müslümanın genel vasfıdır; Allah'tan gayriden korkmamak.

Velâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasından korkmazlar." Velâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasından korkmazlar."

Allah'tan gayriden korkmazlar. Allah'tan gayriye "eyvallah" demezler.Allah'tan gayriden korkmazlar. Allah'tan gayriye "eyvallah" demezler. Allah'tan gayriye meyletmezler. Allah'tan gayriye boyun bükmezler.Allah'tan gayriye meyletmezler. Allah'tan gayriye boyun bükmezler. Allah'tan gayriye ibadet etmezler. Korkarsa Allah'tan korkar. Severse Allah'ı sever.Allah'tan gayriye ibadet etmezler. Korkarsa Allah'tan korkar. Severse Allah'ı sever. Dinlerse Allah'ı dinler.Dinlerse Allah'ı dinler. Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfundan, ihsanından mahrum olmamak için endişe eder. Allahu Teâlâ hazretlerinin lütfundan, ihsanından mahrum olmamak için endişe eder. Endişesi, korkusu o olur. Endişesi, korkusu o olur.

Ölümden? Ölümden hiç korkmaz. Niye? Ölümden?

Ölümden hiç korkmaz.

Niye?

Zaten insan hayata gelmiş, ömrü belli; kader. Bir müddet ne kadar yaşayacaksa yaşayacak.Zaten insan hayata gelmiş, ömrü belli; kader. Bir müddet ne kadar yaşayacaksa yaşayacak. Eceli geldiği zaman bir an öne gelmez, bir an sonraya gitmez; değişmeyecek.Eceli geldiği zaman bir an öne gelmez, bir an sonraya gitmez; değişmeyecek. E değişmeyecek olan şeyden dolayı endişe etmeye lüzum yok.E değişmeyecek olan şeyden dolayı endişe etmeye lüzum yok. Yani ölümden dolayı korkmak müslümana yakışmıyor. Yani ölümden dolayı korkmak müslümana yakışmıyor.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi vardır ki; Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfi vardır ki;

"Eğer Âdemoğulları, insanlar Allah'tan gayri başka bir şeyden korkmasalardı,"Eğer Âdemoğulları, insanlar Allah'tan gayri başka bir şeyden korkmasalardı, hiçbir şey onlara zarar veremezdi. hiçbir şey onlara zarar veremezdi. Neden korkarlarsa Allah korktukları şeyi ceza olarak musallat eder." Neden korkarlarsa Allah korktukları şeyi ceza olarak musallat eder."

Korkmasa hiçbir şeyKorkmasa hiçbir şey ona -kendisine sığınan, iltica eden kimseye- zarar veremez; Allahu Teâlâ hazretleri müsaade etmez. ona -kendisine sığınan, iltica eden kimseye- zarar veremez; Allahu Teâlâ hazretleri müsaade etmez.

Hatta büyük zâtların hayatlarında, menâkıbında okuyoruz;Hatta büyük zâtların hayatlarında, menâkıbında okuyoruz; yırtıcı hayvanlara, arslanlara, kaplanlara karşı bile pervaları olmamış. yırtıcı hayvanlara, arslanlara, kaplanlara karşı bile pervaları olmamış.

Aylar önce, belki yıllar önce burada enteresan bir hadîs-i şerîf okumuştuk.Aylar önce, belki yıllar önce burada enteresan bir hadîs-i şerîf okumuştuk. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah.Abdullah b. Ömer radıyallahu anh, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah. O bir gün bakıyor ki Medine-i Münevvere'nin surlarının,O bir gün bakıyor ki Medine-i Münevvere'nin surlarının, duvarlarının yanında insanlar -kalabalık- bekleşiyorlar, titreşiyorlar.duvarlarının yanında insanlar -kalabalık- bekleşiyorlar, titreşiyorlar. "Niye bekleşiyorsunuz burada?" Diyorlar ki; "Niye bekleşiyorsunuz burada?"

Diyorlar ki;

"Yâ Abdallah! İşte köyümüze, kabilemize, obamıza gideceğiz ama"Yâ Abdallah! İşte köyümüze, kabilemize, obamıza gideceğiz ama yolun üzerinde bir çöl arslanı yatıyor; yanına gitsek bizi parçalar." İşte görüyorsunuz, uzaktan görünüyor. yolun üzerinde bir çöl arslanı yatıyor; yanına gitsek bizi parçalar." İşte görüyorsunuz, uzaktan görünüyor.

Bakıyor, hakikaten yola sere serpe bir arslan uzanmış, yatıyor.Bakıyor, hakikaten yola sere serpe bir arslan uzanmış, yatıyor. Bunlar da bekleşiyorlar, ona bakıp duruyorlar, yanına yaklaşamıyorlar.Bunlar da bekleşiyorlar, ona bakıp duruyorlar, yanına yaklaşamıyorlar. Abdullah b. Ömer yürüyor, yürüyor, gidiyor arslanın yanına kadar.Abdullah b. Ömer yürüyor, yürüyor, gidiyor arslanın yanına kadar. Sanki keçiyi tutar gibi, koyunu tutar gibi kulağından tutuyor,Sanki keçiyi tutar gibi, koyunu tutar gibi kulağından tutuyor, sürüklüyor, dehliyor, kışalıyor, onu yoldan uzaklaştırıyor, ileriye doğru kovalıyor.sürüklüyor, dehliyor, kışalıyor, onu yoldan uzaklaştırıyor, ileriye doğru kovalıyor. Ondan sonra da geliyor, insanlara diyor ki; Ondan sonra da geliyor, insanlara diyor ki;

"Hadi yolunuz serbestleşti, gidin gideceğiniz yere... Resûlullah doğru söylemiş."Hadi yolunuz serbestleşti, gidin gideceğiniz yere... Resûlullah doğru söylemiş. 'Âdemoğulları, insanoğulları eğer Allah'tan gayri başka hiçbir şeyden korkmasalardı,'Âdemoğulları, insanoğulları eğer Allah'tan gayri başka hiçbir şeyden korkmasalardı, hiçbir şey ona zarar veremeyecekti.hiçbir şey ona zarar veremeyecekti. Allahu Teâlâ hazretleri, insan neden korkarsa korktuğunu ona musallat eder.'Allahu Teâlâ hazretleri, insan neden korkarsa korktuğunu ona musallat eder.' buyurmuştu Peygamber Efendimiz, doğru söylemiş,buyurmuştu Peygamber Efendimiz, doğru söylemiş, sadaka Resûlullah." diyor, hadîs-i şerîfi o zaman rivayet ediyor. sadaka Resûlullah." diyor, hadîs-i şerîfi o zaman rivayet ediyor.

Kendisi hiç perva etmeden yürüyor hayvanın üstüne,Kendisi hiç perva etmeden yürüyor hayvanın üstüne, kulağından, yelesinden tutup, sürükleyip öbür tarafa kışalıyor.kulağından, yelesinden tutup, sürükleyip öbür tarafa kışalıyor. Bu koç mu, keçi mi, evcil hayvan mı? Değil.Bu koç mu, keçi mi, evcil hayvan mı? Değil. Ötekilerin titreştiği bir hayvan ama bu hakiki müslüman, yürekli müslüman.Ötekilerin titreştiği bir hayvan ama bu hakiki müslüman, yürekli müslüman. Onun için zarar vermiyor. Onun için zarar vermiyor.

Müslümanların o terbiyeyi alması lazım ve ona göre yaşaması lazım.Müslümanların o terbiyeyi alması lazım ve ona göre yaşaması lazım. Alnı açık yaşaması lazım. Hür yaşaması lazım.Alnı açık yaşaması lazım. Hür yaşaması lazım. Müslümana esaret yakışmaz, kâfire boyun bükmek yakışmaz, korkmak yakışmaz.Müslümana esaret yakışmaz, kâfire boyun bükmek yakışmaz, korkmak yakışmaz. Cesur olması lazım. Peygamber Efendimiz de buyurmuş,Cesur olması lazım. Peygamber Efendimiz de buyurmuş, duasında Allahu Teâlâ hazretlerine beş şeyden sığınırmış. Birisi de korku. duasında Allahu Teâlâ hazretlerine beş şeyden sığınırmış. Birisi de korku.

Korku da ne demek, niye korkayım?Korku da ne demek, niye korkayım? Ben Allah'ın mü'min kuluyum, Allah'ın yolunda yürüdükten sonra neden korkayım? Ben Allah'ın mü'min kuluyum, Allah'ın yolunda yürüdükten sonra neden korkayım?

Bu arada Abdulaziz [Bekkine] Hocaefendi'nin de bir hatırasını nakletmek isterim. Bu arada Abdulaziz [Bekkine] Hocaefendi'nin de bir hatırasını nakletmek isterim.

Abdulaziz Hocaefendi hatme-i hâcegân yapıyormuş, cemaatle beraber tesbih çekiyormuş.Abdulaziz Hocaefendi hatme-i hâcegân yapıyormuş, cemaatle beraber tesbih çekiyormuş. Halka olmuşlar, Allah diyorlar, lâ ilâhe illallah diyorlar.Halka olmuşlar, Allah diyorlar, lâ ilâhe illallah diyorlar. Duvarın üstünde bakmış polisler dolaşıyor. Cemaat görmüş.Duvarın üstünde bakmış polisler dolaşıyor. Cemaat görmüş. İbadetlerin zor yapıldığı, Kur'an öğretilmediği, Kur'an öğreten hocaların cezalandırıldığı,İbadetlerin zor yapıldığı, Kur'an öğretilmediği, Kur'an öğreten hocaların cezalandırıldığı, Kur'ân-ı Kerîmler'in toplanıp yakıldığı zamanda... Kur'ân-ı Kerîmler'in toplanıp yakıldığı zamanda...

"Aman efendim, polisler etrafı sardı, şöyle oldu, böyle oldu..." "Aman efendim, polisler etrafı sardı, şöyle oldu, böyle oldu..."

Hiç aldırmamış; zikre devam. Ondan sonra da, zikir tesbihat bittikten sonra demiş ki; Hiç aldırmamış; zikre devam. Ondan sonra da, zikir tesbihat bittikten sonra demiş ki;

"Biz korkmaktan korkarız." "Biz korkmaktan korkarız."

Çünkü yanlış bir şey yapmıyoruz ki;Çünkü yanlış bir şey yapmıyoruz ki; Allah'ın yolunda gidiyoruz, Allah'a sığınmışız, Allah'a tevekkül etmişiz, Allah'ı zikrediyoruz. Allah'ın yolunda gidiyoruz, Allah'a sığınmışız, Allah'a tevekkül etmişiz, Allah'ı zikrediyoruz.

Allah'ı zikreden insana bir başka şey zarar verebilir mi? Allah'ı zikreden insana bir başka şey zarar verebilir mi?

Arslanlar, kaplanlar zarar veremez; başkası nasıl zarar verecek?.. Arslanlar, kaplanlar zarar veremez; başkası nasıl zarar verecek?..

Verirse... Bu can vade yetmişse şu sırada gidecek; öne de gelmez, sonraya da gitmez.Verirse... Bu can vade yetmişse şu sırada gidecek; öne de gelmez, sonraya da gitmez. Demek ki vademiz yetmiş; eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluh,Demek ki vademiz yetmiş; eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluh, veririz, geçeriz öbür tarafa. Ne olacak... veririz, geçeriz öbür tarafa. Ne olacak...

"İşte bu dünya hayatı; askerlik bitti, terhis olduk; oh vatan-ı aslîmize gidiyoruz,"İşte bu dünya hayatı; askerlik bitti, terhis olduk; oh vatan-ı aslîmize gidiyoruz, Allah'ın lütfuna, ihsanına ereceğiz..." diye seve seve gider müslüman. Allah'ın lütfuna, ihsanına ereceğiz..." diye seve seve gider müslüman.

Onun için Allah bizi de her çeşit korkaklıktan korusun. Onun için Allah bizi de her çeşit korkaklıktan korusun.

"Aman öyle yapma, aman böyle yapma..." Kimisi fakirlikten korkuyor. "Aman öyle yapma, aman böyle yapma..."

Kimisi fakirlikten korkuyor.

"Ya versene zekâtını!" "Ya fakir olursam?" "Ya versene zekâtını!"

"Ya fakir olursam?"

Vermezsen fakir olursun. Allah bereketini alır, yangın olur, kaza olur, felaket olur;Vermezsen fakir olursun. Allah bereketini alır, yangın olur, kaza olur, felaket olur; bak o zaman hasta olursun, doktorlara verirsin.bak o zaman hasta olursun, doktorlara verirsin. Bu tarafa veremediğini öbür taraftan Allah fazlasıyla [çıkarır.] Bu tarafa veremediğini öbür taraftan Allah fazlasıyla [çıkarır.]

Kimisi fakirlikten korkar, kimisi insandan korkar, kimisi şundan korkar, kimisi bundan korkar...Kimisi fakirlikten korkar, kimisi insandan korkar, kimisi şundan korkar, kimisi bundan korkar... Halbuki asıl korkacaksan Allah'tan kork, başkasından korkma! Halbuki asıl korkacaksan Allah'tan kork, başkasından korkma!

Ve tahşe'n-nâs vallâhu ehakku en tahşâhu.Ve tahşe'n-nâs vallâhu ehakku en tahşâhu. "İnsanlardan korkuyorsun ama asıl korkulması gereken,"İnsanlardan korkuyorsun ama asıl korkulması gereken, korkulacak olan Allahu Teâlâ hazretleridir." diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor. korkulacak olan Allahu Teâlâ hazretleridir." diye Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor.

Onun için Allah bizi ödleklikten, korkaklıktan, cesaretsizlikten,Onun için Allah bizi ödleklikten, korkaklıktan, cesaretsizlikten, yapmamız gereken işte cesaret gösterememekten, çekinmekten, sakınmaktan korusun.yapmamız gereken işte cesaret gösterememekten, çekinmekten, sakınmaktan korusun. Kahraman, mert, doğru, dürüst, cesur, metin kimseler eylesin. Kahraman, mert, doğru, dürüst, cesur, metin kimseler eylesin.

Bu bir. Peygamber Efendimiz'in sığındığı şeylerden birisi bu. Hem de ilk başta bundan sığınmış. Bu bir. Peygamber Efendimiz'in sığındığı şeylerden birisi bu. Hem de ilk başta bundan sığınmış.

Neden? Çünkü çürük adamdan bir iş gelmiyor, bir işe yaramıyor.Neden?

Çünkü çürük adamdan bir iş gelmiyor, bir işe yaramıyor.
Adam müslüman ama çürük; hiçbir şeye yaramıyor ki...Adam müslüman ama çürük; hiçbir şeye yaramıyor ki... Yaşayacaksan şerefinle yaşa, öleceksen şerefinle öl. Kâfire boyun eğme.Yaşayacaksan şerefinle yaşa, öleceksen şerefinle öl. Kâfire boyun eğme. Kimsenin boyunduruğu altında esir olarak yaşama. İlk önce bu.Kimsenin boyunduruğu altında esir olarak yaşama. İlk önce bu. Tabii hürriyet olmayınca hiçbir şey olmuyor. Ondan sonra yavaş yavaş din de iman da elden gidiyor.Tabii hürriyet olmayınca hiçbir şey olmuyor. Ondan sonra yavaş yavaş din de iman da elden gidiyor. İşte Bulgaristan, işte Rusya, işte Kafkasya, işte başka yerler.İşte Bulgaristan, işte Rusya, işte Kafkasya, işte başka yerler. Esarete bir düştü mü insan, ondan sonra kültürel baskı, şu şöyle olacak,Esarete bir düştü mü insan, ondan sonra kültürel baskı, şu şöyle olacak, bu böyle olacak derken çocuklar, torunlar dinden imandan çıkıyor, dini imanı unutuyor. bu böyle olacak derken çocuklar, torunlar dinden imandan çıkıyor, dini imanı unutuyor.

İnsan yaşamasını bildiği gibi öleceği zamanı da bilmeli.İnsan yaşamasını bildiği gibi öleceği zamanı da bilmeli. "Tamam, burası ölecek yerdir; buradan bir adım geri gitmem, bu yolda canım feda olsun." "Tamam, burası ölecek yerdir; buradan bir adım geri gitmem, bu yolda canım feda olsun." diye yaşamasını bildiği kadar ölmesini de bilmeli. diye yaşamasını bildiği kadar ölmesini de bilmeli.

Allah bizi saîd olarak yaşatsın, şehit olarak ölmeyi cümlemize nasip eylesin. Allah bizi saîd olarak yaşatsın, şehit olarak ölmeyi cümlemize nasip eylesin.

İkinci sığındığı şey neymiş? İkinci sığındığı şey neymiş?

Ve'l-buhli. Buhl, "cimrilik, pintilik, nekeslik, elisıkılık, cömert olmamak" demek. Ve'l-buhli. Buhl, "cimrilik, pintilik, nekeslik, elisıkılık, cömert olmamak" demek.

Peygamber Efendimiz ondan da sığınırdı.Peygamber Efendimiz ondan da sığınırdı. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri cömert kulları sever, cimri kulları sevmez.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri cömert kulları sever, cimri kulları sevmez. Hayırseverleri sever, elisıkıları sevmez. Hayırseverleri sever, elisıkıları sevmez.

Allahu Teâlâ hazretleri, bir insan Allah yolunda sadaka verdi mi,Allahu Teâlâ hazretleri, bir insan Allah yolunda sadaka verdi mi, zekat verdi mi, hayır verdi mi, onu kat kat hem dünyada hem âhirette artırır.zekat verdi mi, hayır verdi mi, onu kat kat hem dünyada hem âhirette artırır. Bir insan Allah yolunda malını vermekten çekindi mi,Bir insan Allah yolunda malını vermekten çekindi mi, Allah onu dünyada da âhirette de mahrumiyetlere uğratır. Hayrını göstertmez.Allah onu dünyada da âhirette de mahrumiyetlere uğratır. Hayrını göstertmez. Malını başkaları yer. Kendisi yemediğine yansın. Kendisi hayır yapmadığına yansın.Malını başkaları yer. Kendisi yemediğine yansın. Kendisi hayır yapmadığına yansın. Paraları biriktirir, biriktirir, sandıklara, çömleklere saklar, saklar;Paraları biriktirir, biriktirir, sandıklara, çömleklere saklar, saklar; yiyemeden ölür gider, mirasçılar onu bir güzel yerler. Hesabı buna, sefası mirasçılara...yiyemeden ölür gider, mirasçılar onu bir güzel yerler. Hesabı buna, sefası mirasçılara... Hesabı bundan sorulur. "Sen bu parayı nereden kazandın? Niye harcamadın?Hesabı bundan sorulur. "Sen bu parayı nereden kazandın? Niye harcamadın? Niye zekâtını vermedin? Niye hayrını yapmadın?Niye zekâtını vermedin? Niye hayrını yapmadın? Niye Allah yolunda cihada sarf etmedin?" diye cezası, hesabı buna sorulur.Niye Allah yolunda cihada sarf etmedin?" diye cezası, hesabı buna sorulur. Ötekiler de "ölüm hak, miras helal" diye bölüşürler, şapur şupur yalana yalana yerler.Ötekiler de "ölüm hak, miras helal" diye bölüşürler, şapur şupur yalana yalana yerler. Ya dua ederler, ya etmezler, o da belli olmaz.Ya dua ederler, ya etmezler, o da belli olmaz. Çünkü hayırsız yetiştirdin mi evlatlardan da hayır gelmez. Çünkü hayırsız yetiştirdin mi evlatlardan da hayır gelmez.

Onun için Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Onun için Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Bir hayır yapacaksan ölmeden önce, rahat, ferah zamanında yap."Bir hayır yapacaksan ölmeden önce, rahat, ferah zamanında yap. Ölme zamanı gelince, can boğaza geldiği sırada; -hırıl hırıl hırıldıyor,Ölme zamanı gelince, can boğaza geldiği sırada; -hırıl hırıl hırıldıyor, ölecek- 'Falanca yerdeki tarlamı filancaya verdim,ölecek- 'Falanca yerdeki tarlamı filancaya verdim, filanca yerdeki apartmanımı Kur'an kursuna bağışladım,filanca yerdeki apartmanımı Kur'an kursuna bağışladım, filanca yerdeki yerimi satın da camiye şadırvan yapın da, kubbe yapın da,filanca yerdeki yerimi satın da camiye şadırvan yapın da, kubbe yapın da, falancaya filancaya verin de, şu malları da şunlara şunlara taksim edin de...' diyefalancaya filancaya verin de, şu malları da şunlara şunlara taksim edin de...' diye öyle demeyin çünkü mallar zaten onun olmuştur." öyle demeyin çünkü mallar zaten onun olmuştur."

Tam ölüm zamanı geldi; "Şu malım şunun, şu malım şunun..."Tam ölüm zamanı geldi; "Şu malım şunun, şu malım şunun..." Desen de demesen de zaten alacaklar. Sen asıl ölmeden evvel yapacağın işleri yap.Desen de demesen de zaten alacaklar. Sen asıl ölmeden evvel yapacağın işleri yap. "Yap, işlet, devret." diyorlar ya; hayrı yap, işlet, sefasını sür, gör. "Yap, işlet, devret." diyorlar ya; hayrı yap, işlet, sefasını sür, gör. Cami yaptırdın; içinde gürül gürül namaz kılınıyor, Kur'an okunuyor,Cami yaptırdın; içinde gürül gürül namaz kılınıyor, Kur'an okunuyor, minarelerinde ezan okunuyor; için ferahlasın. Çeşme yaptırdın; şırıl şırıl, şırıl şırıl suyu akıyor.minarelerinde ezan okunuyor; için ferahlasın. Çeşme yaptırdın; şırıl şırıl, şırıl şırıl suyu akıyor. Köprü yaptırdın; insanlar üstünden geçiyor,Köprü yaptırdın; insanlar üstünden geçiyor, "Allah razı olsun, eskiden şu çaydan geçerken ne sıkıntı çekerdik,"Allah razı olsun, eskiden şu çaydan geçerken ne sıkıntı çekerdik, kim yaptırdıysa mekânı cennet olsun." diyor.kim yaptırdıysa mekânı cennet olsun." diyor. Veya daha başka hayırlar, ne türlü hayırlar varsa insanın onlara sarf etmesi lazım. Veya daha başka hayırlar, ne türlü hayırlar varsa insanın onlara sarf etmesi lazım.

Bu hayırlar konusunda benim bir derdim vardı, size onu da söylemek istiyorum muhterem kardeşlerim. Bu hayırlar konusunda benim bir derdim vardı, size onu da söylemek istiyorum muhterem kardeşlerim.

Millete "Şadırvan yaptıracaksın, cami yaptıracaksın." dedin mi herkes buna koşuyor da...Millete "Şadırvan yaptıracaksın, cami yaptıracaksın." dedin mi herkes buna koşuyor da... İslâm'ın hizmet alanları sadece cami değil. Eğer siz olmasaydınız, bu cami boş dursaydı...İslâm'ın hizmet alanları sadece cami değil. Eğer siz olmasaydınız, bu cami boş dursaydı... Bir ara boş durdu. Bir devir geçti; hocalar yok, cemaatler yok, camiler boşaldı... Bir ara boş durdu. Bir devir geçti; hocalar yok, cemaatler yok, camiler boşaldı...

Bursa'nın valisi o zamanın Bursa müftüsüne demiş ki; Bursa'nın valisi o zamanın Bursa müftüsüne demiş ki;

"İçinde cemaat olmayan camilerin bir listesini getir hocaefendi." "İçinde cemaat olmayan camilerin bir listesini getir hocaefendi."

Hocaefendi de hangi caminin kapısı açılmıyorsa, hangi camide cemaat yoksa koca bir liste yapmış...Hocaefendi de hangi caminin kapısı açılmıyorsa, hangi camide cemaat yoksa koca bir liste yapmış... Demek ki millet dinden imandan kesilmiş o zaman. Camiler çok, içinde namaz kılan insan yok.Demek ki millet dinden imandan kesilmiş o zaman. Camiler çok, içinde namaz kılan insan yok. Koca bir liste götürmüş valiye, takdim etmiş; "Buyurun efendim, bir liste istemiştiniz, buyurun." Koca bir liste götürmüş valiye, takdim etmiş;

"Buyurun efendim, bir liste istemiştiniz, buyurun."

Valide biraz insaf varmış demek ki;Valide biraz insaf varmış demek ki; şöyle bir listenin büyüklüğüne bakmış, bir müftü efendinin yüzüne bakmış; şöyle bir listenin büyüklüğüne bakmış, bir müftü efendinin yüzüne bakmış;

"Listeyi çok da uzun yapmışsın be müftü efendi..." demiş. "Listeyi çok da uzun yapmışsın be müftü efendi..." demiş.

Müftü efendi o zaman anlamış ki içinde cemaat olmayan camilerin başına bir hâl gelecek.Müftü efendi o zaman anlamış ki içinde cemaat olmayan camilerin başına bir hâl gelecek. O zaman aklı başına gelmiş; O zaman aklı başına gelmiş;

"Tüh, birkaç tane kaçırsaydım, tam yazmasaydım da kalsaydı..." diye... "Tüh, birkaç tane kaçırsaydım, tam yazmasaydım da kalsaydı..." diye...

O camilerin hepsi gitmiş, satılmış, yıkılmış, şöyle olmuş, böyle olmuş...O camilerin hepsi gitmiş, satılmış, yıkılmış, şöyle olmuş, böyle olmuş... Kaç sene önce ise... Bursa'da anlattılar böyle bir durumu. Kaç sene önce ise... Bursa'da anlattılar böyle bir durumu.

Edirne'de anlattılar: Mimar Sinan'ın yaptığı camiyi kazmayla yıkamamış hain;Edirne'de anlattılar: Mimar Sinan'ın yaptığı camiyi kazmayla yıkamamış hain; dinamit koymuşlar, patlatmışlar, öyle çökertmişler. Yapılmış camiyi ne yıkıyorsun alçak herif?dinamit koymuşlar, patlatmışlar, öyle çökertmişler.

Yapılmış camiyi ne yıkıyorsun alçak herif?
Din düşmanı, hain, Allah düşmanı! Niye yıkıyorsun? Din düşmanı, hain, Allah düşmanı! Niye yıkıyorsun?

Şimdi millet, yani cemaat oldu mu camiyi yapar muhterem kardeşlerim.Şimdi millet, yani cemaat oldu mu camiyi yapar muhterem kardeşlerim. Şimdi burada cami olmasın, burası arsa olsun, hiçbir şey olmasın; bu cemaat her yerde bir cami yapar.Şimdi burada cami olmasın, burası arsa olsun, hiçbir şey olmasın; bu cemaat her yerde bir cami yapar. Arı beyi oldu mu, etrafında arılar kümelendi mi korkma.Arı beyi oldu mu, etrafında arılar kümelendi mi korkma. Bu küme, bu arı oğulu bir yere bir kovan yaparlar.Bu küme, bu arı oğulu bir yere bir kovan yaparlar. Nasıl olsa yapar çünkü arı var, bey var, bir kovan nasıl olsa yapılır.Nasıl olsa yapar çünkü arı var, bey var, bir kovan nasıl olsa yapılır. Yüz tane kovan sıralasan, arı olmadığı zaman asıl dert o. Yüz tane kovan sıralasan, arı olmadığı zaman asıl dert o.

O halde önemli olan nedir? O halde önemli olan nedir?

Müslümanların olmasıdır. Müslümanların yetişmesidir. Müslümanların çoğalmasıdır. Müslümanların olmasıdır. Müslümanların yetişmesidir. Müslümanların çoğalmasıdır.

O halde İslâm'a en büyük hizmet nedir? O halde İslâm'a en büyük hizmet nedir?

Cami yaptırmaktan önce insanları İslâm'a kazandıracak çalışmalar yapmaktır. Cami yaptırmaktan önce insanları İslâm'a kazandıracak çalışmalar yapmaktır.

Şimdi millet bunu anlamıyor. Şimdi millet bunu anlamıyor.

Mesela bir dergi çıkartıyoruz, kadının birisi mektup yazıyor; Mesela bir dergi çıkartıyoruz, kadının birisi mektup yazıyor;

"Allah razı olsun, çıkarttığınız dergiyi okudum,"Allah razı olsun, çıkarttığınız dergiyi okudum, ıslah oldum, başımı örttüm, namaz kılmaya başladım." ıslah oldum, başımı örttüm, namaz kılmaya başladım."

Elhamdüllillah, bak bir insanın doğru yola gelmesine sebep oldun. Elhamdüllillah, bak bir insanın doğru yola gelmesine sebep oldun.

Bir talebe yetiştiriyorsun; 10 sene, 15 sene, 20 sene zahmet çekiyorsun, talebe yetişiyor;Bir talebe yetiştiriyorsun; 10 sene, 15 sene, 20 sene zahmet çekiyorsun, talebe yetişiyor; oluyor bir alim, oluyor bir kâmil, fâzıl bir şahıs.oluyor bir alim, oluyor bir kâmil, fâzıl bir şahıs. Gönderiyorsun bir yere, oradan güzel haberler geliyor. Gönderiyorsun bir yere, oradan güzel haberler geliyor.

"Maşaallah, Allah razı olsun, şöyle oluyor, böyle oluyor..." diye. "Maşaallah, Allah razı olsun, şöyle oluyor, böyle oluyor..." diye.

Mesela bizim arkadaşlarımızdan bir tanesi profesördü, kalkmış Amerika'ya gitmiş.Mesela bizim arkadaşlarımızdan bir tanesi profesördü, kalkmış Amerika'ya gitmiş. Kayınbiraderlerinden haber alıyorum. Her gün ortalama beş Amerikalı müslüman oluyormuş.Kayınbiraderlerinden haber alıyorum. Her gün ortalama beş Amerikalı müslüman oluyormuş. Huzuruna gelip İslâm'ı soruyormuş. Profesör, İslâm'ı iyi biliyor, anlatıyor.Huzuruna gelip İslâm'ı soruyormuş. Profesör, İslâm'ı iyi biliyor, anlatıyor. Amerika'da günde 5, ayda 150, senede şu kadar müslüman; harıl harıl müslüman kazanıyor. Amerika'da günde 5, ayda 150, senede şu kadar müslüman; harıl harıl müslüman kazanıyor.

Neden? İyi bir müslüman olarak yetişti. Hafızdı.Neden?

İyi bir müslüman olarak yetişti. Hafızdı.
Hafız olduğu zaman sen belki yüzüne bakmazdın onun, Hafız olduğu zaman sen belki yüzüne bakmazdın onun, "Otur şuraya, kalk şuraya, çekil oradan, gel buraya, git buraya, odun taşı, sobayı yak!..""Otur şuraya, kalk şuraya, çekil oradan, gel buraya, git buraya, odun taşı, sobayı yak!.." hizmetçi gibi belki önem vermezdin.hizmetçi gibi belki önem vermezdin. Hafızdı, hocaydı; okudu, destek gördü, doktora yaptı, doçent oldu, profesör oldu, iki fakülte bitirdi;Hafızdı, hocaydı; okudu, destek gördü, doktora yaptı, doçent oldu, profesör oldu, iki fakülte bitirdi; hem hukuku bitirdi, hem Yüksek İslâm Enstitüsü'nü bitirdi; oldu kaliteli bir hoca.hem hukuku bitirdi, hem Yüksek İslâm Enstitüsü'nü bitirdi; oldu kaliteli bir hoca. Şimdi Amerika'da boyuna müslüman kazanıyor... Demek ki insan yetiştirmek camiden önemliymiş. Şimdi Amerika'da boyuna müslüman kazanıyor...

Demek ki insan yetiştirmek camiden önemliymiş.

Camiyi kim yapar? İnsanlar yapar. İnsanlar olduğu zaman camiler olur.Camiyi kim yapar?

İnsanlar yapar. İnsanlar olduğu zaman camiler olur.
Gecekondu muhitlerinde yeni yeni semtler çoğalıyor, çoğalıyor,Gecekondu muhitlerinde yeni yeni semtler çoğalıyor, çoğalıyor, insanlar cami yapıyorlar; müslüman var çünkü. insanlar cami yapıyorlar; müslüman var çünkü.

Ama müslüman olmazsa, İslâm'ın savunulması olmazsa,Ama müslüman olmazsa, İslâm'ın savunulması olmazsa, İslâm'ın hak din olduğu anlatılmazsa, öğretilmezse; radyoda, televizyonda, gazetedeİslâm'ın hak din olduğu anlatılmazsa, öğretilmezse; radyoda, televizyonda, gazetede İslâm'a hücumlar olursa, İslâm geri kalırsa ne olur?İslâm'a hücumlar olursa, İslâm geri kalırsa ne olur? Hıristiyanlar memleketimizi hıristiyan yapmaya çalışırsa,Hıristiyanlar memleketimizi hıristiyan yapmaya çalışırsa, gençlerimizi kendilerine benzetmeye çalışırsa ne olur? gençlerimizi kendilerine benzetmeye çalışırsa ne olur?

Yarın öbür gün senin bu gün gördüğün bu kalabalıklar azalır, azalır, Avrupa gibi olur gider.Yarın öbür gün senin bu gün gördüğün bu kalabalıklar azalır, azalır, Avrupa gibi olur gider. Bir-iki nesil sonra dinden imandan habersiz, tangocu, rambocu, dansçı, diskocu gençler ürer. Bir-iki nesil sonra dinden imandan habersiz, tangocu, rambocu, dansçı, diskocu gençler ürer.

Sen ahlâkı öğreteceksin, imanı öğreteceksin, İslâm'ı öğreteceksin. Senin vazifen var. Sen ahlâkı öğreteceksin, imanı öğreteceksin, İslâm'ı öğreteceksin. Senin vazifen var.

Onun için onu öğretmenin yolu neyse... İnsan yetiştirmek.Onun için onu öğretmenin yolu neyse... İnsan yetiştirmek. İnsanları, yetişmiş insanların kafalarını eğitmek, doğru yola çekmek, gazete çıkartmak,İnsanları, yetişmiş insanların kafalarını eğitmek, doğru yola çekmek, gazete çıkartmak, mecmua çıkartmak, ilim enstitüsü kurmak, insanları kaliteli müslüman olarak yetiştirmek,mecmua çıkartmak, ilim enstitüsü kurmak, insanları kaliteli müslüman olarak yetiştirmek, Kur'an kursu kurmak, araştırma enstitüsü kurmak... Kur'an kursu kurmak, araştırma enstitüsü kurmak...

Bunları anlamıyor millet. Camiyi anlıyor da... Bunları anlamıyor millet. Camiyi anlıyor da...

Nerede bir cami başlamışsa biter, neden? Birisi gelir bir para [verir.] Nerede bir cami başlamışsa biter, neden?

Birisi gelir bir para [verir.]

Ama ya insan yetiştireceğiz, bir enstitüsü kurduk, tefsir enstitüsü; anlatamıyorsun. Ama ya insan yetiştireceğiz, bir enstitüsü kurduk, tefsir enstitüsü; anlatamıyorsun.

Ankara'da güzel üç katlı, dört katlı, beş katlı bina yapmış, köşe başında, üç tarafı yol.Ankara'da güzel üç katlı, dört katlı, beş katlı bina yapmış, köşe başında, üç tarafı yol. Orta katını cami yapmış, üst katını imama yer yapmış, müezzine yer yapmış, dershaneler yapmış.Orta katını cami yapmış, üst katını imama yer yapmış, müezzine yer yapmış, dershaneler yapmış. Bize haber verdiler, biz de gittik yaptıran kardeşlere dedik ki; Bize haber verdiler, biz de gittik yaptıran kardeşlere dedik ki;

"Biz burada Kur'an enstitüsü kuracağız, tefsir enstitüsü kuracağız."Biz burada Kur'an enstitüsü kuracağız, tefsir enstitüsü kuracağız. Bizim teklifimiz, projemiz bu; bunu kuracağız.Bizim teklifimiz, projemiz bu; bunu kuracağız. Burada her gün Kur'an dersi verilecek, tefsir dersi verilecek, kitaplar neşredilecek..." Burada her gün Kur'an dersi verilecek, tefsir dersi verilecek, kitaplar neşredilecek..."

Adam bizi anlamadı, yurt yaptı. Yurt her yerde var.Adam bizi anlamadı, yurt yaptı. Yurt her yerde var. Nerede olsa bir yurt [açarsın] ama Kur'an enstitüsü yok.Nerede olsa bir yurt [açarsın] ama Kur'an enstitüsü yok. Kur'ân-ı Kerîm'i anlatacaksın, öğreteceksin, yayacaksın, muhtelif dillere terceme edeceksin,Kur'ân-ı Kerîm'i anlatacaksın, öğreteceksin, yayacaksın, muhtelif dillere terceme edeceksin, kitapları insanlar arasına dağıtacaksın; okuyacak, "Hak din bu." diyecek;kitapları insanlar arasına dağıtacaksın; okuyacak, "Hak din bu." diyecek; hıristiyansa, yahudiyse, komünistse bile belki İslâm'a gelecek. hıristiyansa, yahudiyse, komünistse bile belki İslâm'a gelecek.

İrşat çalışmaları, insan kazanma çalışmaları, bilim çalışmaları, eğitim çalışmaları daha önemli. İrşat çalışmaları, insan kazanma çalışmaları, bilim çalışmaları, eğitim çalışmaları daha önemli.

İşte onları anlamıyorlar. İşte onları anlamıyorlar.

Allah neyin faydalı olduğunu anlayıp ona göre çalışmayı cümlemize nasip eylesin. Allah neyin faydalı olduğunu anlayıp ona göre çalışmayı cümlemize nasip eylesin.

Demek ki Peygamber Efendimiz cimrilikten de Allah'a sığınırdı.Demek ki Peygamber Efendimiz cimrilikten de Allah'a sığınırdı. Allah yolunda malımızı da saçacağız. Zekâtı vereceğiz. Zekâttan fazla hayır da vereceğiz.Allah yolunda malımızı da saçacağız. Zekâtı vereceğiz. Zekâttan fazla hayır da vereceğiz. Hayır müesseseleri kurmuşuz; adam getiriyor, zekâtı veriyor.Hayır müesseseleri kurmuşuz; adam getiriyor, zekâtı veriyor. Zaten zekât onun değil ki; Allah emretmiş, verecek. Zekâtı veriyor.Zaten zekât onun değil ki; Allah emretmiş, verecek. Zekâtı veriyor. Zekât da ancak fukaraya veriliyor; cami yaptıramıyorsun, avluya sarf edemiyorsun,Zekât da ancak fukaraya veriliyor; cami yaptıramıyorsun, avluya sarf edemiyorsun, kurs yaptıramıyorsun, hocaya veremiyorsun. Sarf yeri belli.kurs yaptıramıyorsun, hocaya veremiyorsun. Sarf yeri belli. Demek ki müslümanlar zekâtın üstünde daha başka hayırlar da yapmalı.Demek ki müslümanlar zekâtın üstünde daha başka hayırlar da yapmalı. Zekâtın üstünde daha başka hayırlar da yapmalı ki öteki hizmetler de dönsün.Zekâtın üstünde daha başka hayırlar da yapmalı ki öteki hizmetler de dönsün. Aksi takdirde dönmüyor. Sadece zekât; fukaraya dağıtıyorsun... Aksi takdirde dönmüyor. Sadece zekât; fukaraya dağıtıyorsun...

Zekât tüccarları da var; talebelerden, başkalarından öyle güzel tüccarlık yapıyorlar ki...Zekât tüccarları da var; talebelerden, başkalarından öyle güzel tüccarlık yapıyorlar ki... Geliyor, şu vakıftan bir alıyor zekâtı, öteki vakıftan bir daha alıyor,Geliyor, şu vakıftan bir alıyor zekâtı, öteki vakıftan bir daha alıyor, daha öteki vakıftan bir daha alıyor,daha öteki vakıftan bir daha alıyor, daha öteki vakıftan bir daha alıyor; senden de benden de daha fazla maaş oluyor.daha öteki vakıftan bir daha alıyor; senden de benden de daha fazla maaş oluyor. Bir ayda beş tane vakıftan [zekât] alsa şu kadar para ediyor. Allah insaf versin. Bir ayda beş tane vakıftan [zekât] alsa şu kadar para ediyor. Allah insaf versin.

Ve sûi'l-umr. Ve sûi'l-umr.

Peygamber Efendimiz kötü ömürden de, ömrün kötü bir şekilde geçmesinden de Allah'a sığınırdı. Peygamber Efendimiz kötü ömürden de, ömrün kötü bir şekilde geçmesinden de Allah'a sığınırdı.

Ömrün kötü geçmesinin izahı: Mesela bereketsiz geçer.Ömrün kötü geçmesinin izahı:

Mesela bereketsiz geçer.
Hayırları, ibadetleri, taatları yapmadan geçer. Boşa geçer.Hayırları, ibadetleri, taatları yapmadan geçer. Boşa geçer. Vacib olan şeyleri, vazife olan şeyleri yapmadan geçer. Dertli, gamlı, kederli, üzüntülü geçer.Vacib olan şeyleri, vazife olan şeyleri yapmadan geçer. Dertli, gamlı, kederli, üzüntülü geçer. Hasta olur, ihtiyar olur, aklı gider, bunar, ne yaptığını bilmez, ne edeceğini bilmez.Hasta olur, ihtiyar olur, aklı gider, bunar, ne yaptığını bilmez, ne edeceğini bilmez. O da bir rezalet.O da bir rezalet. "Erzel-i ömürden Allah'a sığınırım." diye Peygamber Efendimiz'in başka hadîs-i şerîfi var. "Erzel-i ömürden Allah'a sığınırım." diye Peygamber Efendimiz'in başka hadîs-i şerîfi var.

Allah bizi sıhhatli yaşatsın.Allah bizi sıhhatli yaşatsın. Sıhhatli iken, kendi işimizi kendimiz görürken, kimseye muhtaç değilken,Sıhhatli iken, kendi işimizi kendimiz görürken, kimseye muhtaç değilken, aklımız başımızda iken, zikirde iken, Kur'an okurken, ibadetimizi, taatimizi yaparken,aklımız başımızda iken, zikirde iken, Kur'an okurken, ibadetimizi, taatimizi yaparken, şaşırmadan, sapıtmadan, bunamadan, düşkünlüğe düşmeden yaşamayı Allah cümlemize nasip etsin. şaşırmadan, sapıtmadan, bunamadan, düşkünlüğe düşmeden yaşamayı Allah cümlemize nasip etsin.

Bu da çok önemli bir şey. Bu da çok önemli bir şey.

Hele hele bazı kimselerin evladı filan da olmuyor, bakacak kimsesi olmuyor;Hele hele bazı kimselerin evladı filan da olmuyor, bakacak kimsesi olmuyor; çok zavallı duruma düşüyorlar.çok zavallı duruma düşüyorlar. Âhir ömründe, en çok bakıma muhtaç olduğu zamanda zavallılar çok feci durumlara düşüyorlar. Âhir ömründe, en çok bakıma muhtaç olduğu zamanda zavallılar çok feci durumlara düşüyorlar.

Bazen buralara gelen öğretmen hanımlar vardı, ben çoktandır görmüyorum;Bazen buralara gelen öğretmen hanımlar vardı, ben çoktandır görmüyorum; ihtiyar, parası var, parayı nereye harcayacağını bilmez. Kendisi yemez.ihtiyar, parası var, parayı nereye harcayacağını bilmez. Kendisi yemez. Tutumluluğa eskiden alıştığı için ihtiyarladıktan sonra da onu bırakamıyor.Tutumluluğa eskiden alıştığı için ihtiyarladıktan sonra da onu bırakamıyor. "Ya mübarek ye, âhir ömründe rahat et..." Ne yer, ne kullanmasını bilir."Ya mübarek ye, âhir ömründe rahat et..." Ne yer, ne kullanmasını bilir. Her avın bir avcısı olduğu gibi öyle yaşlıların da peşine düşen, malını çatır çutur alan,Her avın bir avcısı olduğu gibi öyle yaşlıların da peşine düşen, malını çatır çutur alan, kimsesiz görüp de parasına, mülküne el koyanlar da çıkıyor. Allah bu durumlara düşürmesin. kimsesiz görüp de parasına, mülküne el koyanlar da çıkıyor.

Allah bu durumlara düşürmesin.

Böyle yalnızlık da zor. İhtiyarlıkta hele yalnızlık çok zor.Böyle yalnızlık da zor. İhtiyarlıkta hele yalnızlık çok zor. Kocası ölüyor, kadın kalıyor; karısı ölüyor, adamcağız tek başına kalıyor. Kocası ölüyor, kadın kalıyor; karısı ölüyor, adamcağız tek başına kalıyor. Bakıyorsun bir evde ölmüş, yirmi gün sonra duymuşlar, cesedi çürümüş... Kötü durumlar oluyor. Bakıyorsun bir evde ölmüş, yirmi gün sonra duymuşlar, cesedi çürümüş... Kötü durumlar oluyor.

Böyle bir kimse vardı, Allah rahmet eylesin, kusuru varsa affeylesin, karısından ayrıldı.Böyle bir kimse vardı, Allah rahmet eylesin, kusuru varsa affeylesin, karısından ayrıldı. Son zamanlarda bir de [ayrılıklar oluyor…] İki taraf da yaşlandığı içinSon zamanlarda bir de [ayrılıklar oluyor…] İki taraf da yaşlandığı için tabii şuurlar tam sağlam değil, kırk yıllık karısını boşuyortabii şuurlar tam sağlam değil, kırk yıllık karısını boşuyor veya kırk yıllık kocasından kadın "Ayrılacağım!" diye tutturuyor, ayrılıyor. veya kırk yıllık kocasından kadın "Ayrılacağım!" diye tutturuyor, ayrılıyor.

Siz şimdi asıl birbirinize daha çok muhtaçsınız, şimdi niye ayrılıyorsunuz? Siz şimdi asıl birbirinize daha çok muhtaçsınız, şimdi niye ayrılıyorsunuz?

Ayrılıyorlar. O orada perişan, bu burada perişan, böyle gidiyor. Ayrılıyorlar. O orada perişan, bu burada perişan, böyle gidiyor.

Çevrenizdeki yaşlı insanlara göz kulak olun, yardım edin.Çevrenizdeki yaşlı insanlara göz kulak olun, yardım edin. İnsan yaşlanınca durumu çok zor oluyor.İnsan yaşlanınca durumu çok zor oluyor. Hele onların huysuzluklarına, kusurlarına bakmayınHele onların huysuzluklarına, kusurlarına bakmayın çünkü hastalık, rahatsızlık, beyin damarları kireçlendiği için öyle oluyor.çünkü hastalık, rahatsızlık, beyin damarları kireçlendiği için öyle oluyor. Mesela çok iyi bir insan varmış, bizim valide anlatırdı;Mesela çok iyi bir insan varmış, bizim valide anlatırdı; küçükken bunlara bakmış, hizmet ehli, sessiz sedasız bir insan.küçükken bunlara bakmış, hizmet ehli, sessiz sedasız bir insan. Yaşlılık zamanında da bunlar ona bakmışlar, bize küçükken çok hizmet etti diye.Yaşlılık zamanında da bunlar ona bakmışlar, bize küçükken çok hizmet etti diye. "Yorganları, çarşafları cart cart yırtardı." diyor. "Ya niye yırtıyorsun?" "Yırtacağım işte!""Yorganları, çarşafları cart cart yırtardı." diyor. "Ya niye yırtıyorsun?" "Yırtacağım işte!" Aklı başında değil, artık ihtiyarladı, ondan. Aklı başında değil, artık ihtiyarladı, ondan.

Ey gençler, ey evlatlar, ey yakınlarından yaşlı kimse olanlar, ihtiyarların hallerini hoş görün.Ey gençler, ey evlatlar, ey yakınlarından yaşlı kimse olanlar, ihtiyarların hallerini hoş görün. Onların her sözünün kusuruna bakmayın,Onların her sözünün kusuruna bakmayın, "he he" deyin, "tamam" deyin, gönüllerini hoş edin, göz kulak olun."he he" deyin, "tamam" deyin, gönüllerini hoş edin, göz kulak olun. Çünkü bir zaman gelir, siz de ihtiyarlarsınız.Çünkü bir zaman gelir, siz de ihtiyarlarsınız. Bir insan böyle bir kimseye bakarsa Allah da onu kayırır. Bir insan vazifelerini yapmazsa... Bir insan böyle bir kimseye bakarsa Allah da onu kayırır. Bir insan vazifelerini yapmazsa...

Kadının kızı var, birkaç tane oğlu var, birisi bilmem nerede, birisi bilmem nerede, biri yakınında.Kadının kızı var, birkaç tane oğlu var, birisi bilmem nerede, birisi bilmem nerede, biri yakınında. Kızları da zengin, kimisi buzdolabı satar, kimisi bilmem ne iş yapar...Kızları da zengin, kimisi buzdolabı satar, kimisi bilmem ne iş yapar... Aralarında bir kaloriferli daire almışlar, bırakmışlar; olmaz. Kendi haline bırakmışlar.Aralarında bir kaloriferli daire almışlar, bırakmışlar; olmaz. Kendi haline bırakmışlar. O kadın yemesini bilmiyor, kendisine bakmasını bilmiyor, korku içinde yaşıyor.O kadın yemesini bilmiyor, kendisine bakmasını bilmiyor, korku içinde yaşıyor. Sen onu yanına alacaksın, seveceksin, hürmet edeceksin, gezdireceksin, yemese bile yedireceksin.Sen onu yanına alacaksın, seveceksin, hürmet edeceksin, gezdireceksin, yemese bile yedireceksin. O kendi yemeğini pişirmesini bilmez, kendisine neyin lazım olduğunu bilmez.O kendi yemeğini pişirmesini bilmez, kendisine neyin lazım olduğunu bilmez. Evin içinde şuraya buraya boyuna bıçak saklıyormuş, "Birisi girerse beni keser." diye korkuyor.Evin içinde şuraya buraya boyuna bıçak saklıyormuş, "Birisi girerse beni keser." diye korkuyor. Korkar, ihtiyar, yaşlanmış bir kere; böyle korkuları olabilir. Korkar, ihtiyar, yaşlanmış bir kere; böyle korkuları olabilir.

Yaşlıları yalnız bırakmayalım. Yaşlıları buruşturulmuş bir kağıt gibi kenara atmayın. Yaşlıları yalnız bırakmayalım. Yaşlıları buruşturulmuş bir kağıt gibi kenara atmayın. Bir insanın annesi babası sağ iken onun duasını alıp cenneti kazanması lazım.Bir insanın annesi babası sağ iken onun duasını alıp cenneti kazanması lazım. "Kazanamayana yazıklar olsun!" diyor, "Burnu yerde sürtsün!" diyor Peygamber Efendimiz. "Kazanamayana yazıklar olsun!" diyor, "Burnu yerde sürtsün!" diyor Peygamber Efendimiz.

Size bunu da hatırlatırım. Ömrün bir güzel hali vardır, bir de kötü hâli vardır.Size bunu da hatırlatırım.

Ömrün bir güzel hali vardır, bir de kötü hâli vardır.
Bir zamanlar efelikten böyle ortalıkta dolaşıp nâra attığı zaman herkesi köşeye bucağaBir zamanlar efelikten böyle ortalıkta dolaşıp nâra attığı zaman herkesi köşeye bucağa saklandıran adam, ihtiyarladığı zaman bakarsın çoluk çocuğun maskarası olmuştur. saklandıran adam, ihtiyarladığı zaman bakarsın çoluk çocuğun maskarası olmuştur.

Neden? Ömür değişti; o delikanlılık, efelik zamanları geçti,Neden?

Ömür değişti; o delikanlılık, efelik zamanları geçti,
adam ihtiyarladı, gücü kalmadı, o durumlara düştü. Onun için merhamet etmek lazım. adam ihtiyarladı, gücü kalmadı, o durumlara düştü.

Onun için merhamet etmek lazım.

Bizim ortaokulda okuduğumuz sırada tarım dersinde hoca dedi ki; Bizim ortaokulda okuduğumuz sırada tarım dersinde hoca dedi ki; "Saksı getirin, sümbül ekin." Tarıma alıştırıyorlar bizi, yani ziraatçilik..."Saksı getirin, sümbül ekin." Tarıma alıştırıyorlar bizi, yani ziraatçilik... Bizim saksılar kayboluyor.Bizim saksılar kayboluyor. Güzel, sümbül tam çıktı, başladı açılmaya, kokmaya başladı derken saksılar kayboluyor.Güzel, sümbül tam çıktı, başladı açılmaya, kokmaya başladı derken saksılar kayboluyor. Şikayet ettik. Kimin aldığını anladık. Falanca şahıs alıyor; okuldaki bahçıvan, hizmetçi alıyormuş.Şikayet ettik. Kimin aldığını anladık. Falanca şahıs alıyor; okuldaki bahçıvan, hizmetçi alıyormuş. Bizim olgun bir hocamız vardı, Allah rahmet eylesin hepsine, dedi ki; Bizim olgun bir hocamız vardı, Allah rahmet eylesin hepsine, dedi ki;

"Çocuklar hoş görün o adamı. Sizin saksınızı alıyor, kaçırıyor, bir şey oluyor ama hoş görün."Çocuklar hoş görün o adamı. Sizin saksınızı alıyor, kaçırıyor, bir şey oluyor ama hoş görün. Bir zamanlar şu okulda öğretmendi.Bir zamanlar şu okulda öğretmendi. Sonra ihtiyarladı, işte ona acıdıkları için bahçıvanlık diye bir şey verdiler.Sonra ihtiyarladı, işte ona acıdıkları için bahçıvanlık diye bir şey verdiler. Böyle idare edeceksiniz." Böyle idare edeceksiniz."

Yani ömrün çeşitli safhaları oluyor muhterem kardeşlerim.Yani ömrün çeşitli safhaları oluyor muhterem kardeşlerim. Böyle düşkün duruma gelenlere acıyın. Hepimiz düşkün duruma gelenlere yardımcı olalım. Böyle düşkün duruma gelenlere acıyın. Hepimiz düşkün duruma gelenlere yardımcı olalım.

Biz vakıf olarak bir şey düşündük. Bir kardeşimiz bir yer bağışladı.Biz vakıf olarak bir şey düşündük. Bir kardeşimiz bir yer bağışladı. Baktık deniz kenarı, manzaralı, safalı güzel bir yer, genişçe de bir yer. Dedik ki; Baktık deniz kenarı, manzaralı, safalı güzel bir yer, genişçe de bir yer. Dedik ki;

"Buraya -hiç yok, çevremizde başkaları yapmamışlar- biz bir yaşlılar evi kuralım."Buraya -hiç yok, çevremizde başkaları yapmamışlar- biz bir yaşlılar evi kuralım. Hacı teyzeleri alalım bir tarafına, hacı amcaları ayrı binaya, ayrı bir tarafa alalım.Hacı teyzeleri alalım bir tarafına, hacı amcaları ayrı binaya, ayrı bir tarafa alalım. Başlarına da güzel bakıcılar koyalım.Başlarına da güzel bakıcılar koyalım. O hacı teyzeler orada Kur'an okusunlar, tesbih çeksinler, hizmetleri görülsün..." O hacı teyzeler orada Kur'an okusunlar, tesbih çeksinler, hizmetleri görülsün..."

Âhir ömürlerinde kimisi de yalnızlık çekiyor, tek başına oturuyor. Yalnızlık da çekmemesi lazım. Âhir ömürlerinde kimisi de yalnızlık çekiyor, tek başına oturuyor. Yalnızlık da çekmemesi lazım.

Böyle hayırları da destekleyin. Böyle hayırları da destekleyin.

Peygamber Efendimiz demek ki korkaklıktan Allah'a sığınırmış, bir.Peygamber Efendimiz demek ki korkaklıktan Allah'a sığınırmış, bir. Cimrilikten Allah'a sığınırmış, iki.Cimrilikten Allah'a sığınırmış, iki. Ömrün kötü durumlarından, kötü durumlara düşmüş bir şekilde yaşamaktan Allah'a sığınırmış, üç. Ömrün kötü durumlarından, kötü durumlara düşmüş bir şekilde yaşamaktan Allah'a sığınırmış, üç.

Ve fitneti's-sadr. Göğsün fitnesinden Allah'a sığınırmış. Ve fitneti's-sadr.

Göğsün fitnesinden Allah'a sığınırmış.

Bundan maksat; insanın göğsü, orada kalbi var, gönlü var.Bundan maksat; insanın göğsü, orada kalbi var, gönlü var. İnsanın gönlünde, kalbinde de ne gibi duygular gizli?.. İnsanın gönlünde, kalbinde de ne gibi duygular gizli?.. Mesela kimisi hasetçi olur, kimisi kindar olur, kimisi düşman olur.Mesela kimisi hasetçi olur, kimisi kindar olur, kimisi düşman olur. Yani insanın içindeki o kötü duygular... Kalbini mi yardın, bilmiyorsun ki;Yani insanın içindeki o kötü duygular... Kalbini mi yardın, bilmiyorsun ki; adam yüzüne gülüyor ama acaba kalbinde ne var, nasıl duygular var, onu bilmiyorsun.adam yüzüne gülüyor ama acaba kalbinde ne var, nasıl duygular var, onu bilmiyorsun. İşte insanın içindeki duygular kötü duygularsa bunlar insanın kalbinde, göğsünde birer fitnedir. İşte insanın içindeki duygular kötü duygularsa bunlar insanın kalbinde, göğsünde birer fitnedir. Bunlardan Peygamber Efendimiz Allah'a sığınırdı.Bunlardan Peygamber Efendimiz Allah'a sığınırdı. Bu duasıyla Peygamber Efendimiz kötü duygulara sahip olmamak istiyor; "İçime kötü duygular yerleşmesin." demiş oluyor. Bu duasıyla Peygamber Efendimiz kötü duygulara sahip olmamak istiyor; "İçime kötü duygular yerleşmesin." demiş oluyor.

Mesela hasedi ele alalım. Mesela hasedi ele alalım.

İnsanın içinde bir haset duygusu var. Komşusu bir araba almış; kıvranıyor burada... İnsanın içinde bir haset duygusu var. Komşusu bir araba almış; kıvranıyor burada...

"Ya ne kıvranıyorsun? Allah sana da versin." "Ya ne kıvranıyorsun? Allah sana da versin."

"Yok, bana vermesi ayrı; niye onun o kadar güzel arabası oldu?"Yok, bana vermesi ayrı; niye onun o kadar güzel arabası oldu? Çatlasın inşaallah! Çarpsın inşaallah! Tekeri patlasın inşaallah. Kazaya uğrasın!.." Çatlasın inşaallah! Çarpsın inşaallah! Tekeri patlasın inşaallah. Kazaya uğrasın!.."

"Ya dur bakalım, ne istiyorsun?" Hasedinden ne yapacağını şaşırıyor. "Ya dur bakalım, ne istiyorsun?"

Hasedinden ne yapacağını şaşırıyor.

Eski hikâyelerde anlatılır: Adamın biri sırtında odun taşırmış.Eski hikâyelerde anlatılır: Adamın biri sırtında odun taşırmış. Komşusunun da merkebi varmış, o da odunu merkeple iki tarafına bağlarmış, taşırmış.Komşusunun da merkebi varmış, o da odunu merkeple iki tarafına bağlarmış, taşırmış. Bu da sırtında taşıdığı için sırtı acıyor, yara oluyor. "Komşunun eşeği var, benim eşeğim yok.Bu da sırtında taşıdığı için sırtı acıyor, yara oluyor. "Komşunun eşeği var, benim eşeğim yok. Ben sırtımda taşıyorum, o rahat taşıyor." diye komşusunu kıskanırmış. Ben sırtımda taşıyorum, o rahat taşıyor." diye komşusunu kıskanırmış.

Dua etmiş. Demiş ki: Dua etmiş. Demiş ki:

"Yâ Rabbi bana da bir eşek ver, merkep ver;"Yâ Rabbi bana da bir eşek ver, merkep ver; hayvanın sırtına yükleyeyim de şu yükü sırtımda taşımaktan,hayvanın sırtına yükleyeyim de şu yükü sırtımda taşımaktan, sırtımın yara olmasından, acımasından kurtulayım." diye yana yakıla dua etmiş. sırtımın yara olmasından, acımasından kurtulayım." diye yana yakıla dua etmiş.

Rüyada demişler ki kendisine; "Öyle dua etme.Rüyada demişler ki kendisine;

"Öyle dua etme.
'Komşuya Allah iki eşek versin.' Diye dua et, sana da o zaman bir tane verilecek." 'Komşuya Allah iki eşek versin.' Diye dua et, sana da o zaman bir tane verilecek."

"Yok, istemem! Ben onun bir tane eşeği olduğuna razı değilim; şimdi iki taneye hiç razı değilim."Yok, istemem! Ben onun bir tane eşeği olduğuna razı değilim; şimdi iki taneye hiç razı değilim. Varsın, tamam, ben sırtımda taşırım, onun iki tane olmasını istemem!" demiş. Varsın, tamam, ben sırtımda taşırım, onun iki tane olmasını istemem!" demiş.

İşte haset duygusu bu; bir şey olmasını istemiyor,İşte haset duygusu bu; bir şey olmasını istemiyor, hayra ermesini istemiyor, ileri gitmesini istemiyor.hayra ermesini istemiyor, ileri gitmesini istemiyor. Bu duygu çok kötü bir duygudur. Bundan dolayı insan sevaplarını bile kaçırır. Bu duygu çok kötü bir duygudur. Bundan dolayı insan sevaplarını bile kaçırır. Burada namaz kılarsın, Ramazan'da oruç tutarsın, hacca gidersin, umreye gidersin;Burada namaz kılarsın, Ramazan'da oruç tutarsın, hacca gidersin, umreye gidersin; hasetten dolayı bunların sevapları bile gider. hasetten dolayı bunların sevapları bile gider.

Neden? Allah hasedi sevmez, kin tutmayı sevmez. Neden?

Allah hasedi sevmez, kin tutmayı sevmez.

"Müslümanın müslümana üç günden ziyade dargın olması helal olmaz." diyor Peygamber Efendimiz. "Müslümanın müslümana üç günden ziyade dargın olması helal olmaz." diyor Peygamber Efendimiz.

Sen kin tutuyorsun, kızıyorsun, aleyhindesin, iftira ediyorsun. Sen kin tutuyorsun, kızıyorsun, aleyhindesin, iftira ediyorsun.

Şu benim içimde, şu benim kafamda, etraftan duyduğum öyle haberler var ki söylesem hayret edersiniz.Şu benim içimde, şu benim kafamda, etraftan duyduğum öyle haberler var ki söylesem hayret edersiniz. Şu bizim camimize yapılan öyle iftiralar var ki hayret edersiniz.Şu bizim camimize yapılan öyle iftiralar var ki hayret edersiniz. Nedir ya alıp veremediğin? Gel mübarek, bir gör bakalım... Çok kötü huylu insanlar var. Nedir ya alıp veremediğin? Gel mübarek, bir gör bakalım... Çok kötü huylu insanlar var.

"Fitne-i sadırdan yâ Rabbi sana sığınırım.""Fitne-i sadırdan yâ Rabbi sana sığınırım." Yani Peygamber Efendimiz "Göğsümün içinin kötü duygularla dolmasından; Yani Peygamber Efendimiz "Göğsümün içinin kötü duygularla dolmasından; yanlış, senin sevmediğin duygulara sahip olmaktan onu koru." demiş oluyor. yanlış, senin sevmediğin duygulara sahip olmaktan onu koru." demiş oluyor.

Allah bizi hasetten, kinden, düşmanlıktan, iftiradan, kötü huyların her çeşidinden korusun.Allah bizi hasetten, kinden, düşmanlıktan, iftiradan, kötü huyların her çeşidinden korusun. Kalbimizi sâfî ve pak eylesin. Kalbimizi sâfî ve pak eylesin.

Bir şeyi size özendirerek anlatmak istiyorum muhterem kardeşlerim.Bir şeyi size özendirerek anlatmak istiyorum muhterem kardeşlerim. Geçen gün birisi geldi, bana rüyasını anlatıyor. Ufacık tefecik bir adam.Geçen gün birisi geldi, bana rüyasını anlatıyor. Ufacık tefecik bir adam. Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle bir şekilde görmüş de,Resûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle bir şekilde görmüş de, "Bu neye delalet eder?" diye anlatıyor. Sonra da diyor ki; "Bu neye delalet eder?" diye anlatıyor. Sonra da diyor ki;

"Eskiden Resûlullah Efendimiz'i gördüğüm zaman kendisiyle musafaha ederdim."Eskiden Resûlullah Efendimiz'i gördüğüm zaman kendisiyle musafaha ederdim. Bir keresinde musafaha etmiştim, beni arkasındaki Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e havale etti.Bir keresinde musafaha etmiştim, beni arkasındaki Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e havale etti. Gittim Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'le de musafaha ettim.Gittim Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'le de musafaha ettim. O bana 'Şu zikri yap, şu zikri yap.' diye zikir tarif etti.O bana 'Şu zikri yap, şu zikri yap.' diye zikir tarif etti. Oradan geçtim, Hz. Ali Efendimiz'e, onunla musafa ettim..." Oradan geçtim, Hz. Ali Efendimiz'e, onunla musafa ettim..."

Ya bakıyorsun adama; üç karış boyu var... Demek ki Allah'ın sevgili kulu.Ya bakıyorsun adama; üç karış boyu var... Demek ki Allah'ın sevgili kulu. Bir unvanı yok, bir şeyi yok, albenisi diyeceğimiz bir gösterişi yok. Bir unvanı yok, bir şeyi yok, albenisi diyeceğimiz bir gösterişi yok.

Ama o rüyayı görmek neyi gösteriyor? Ama o rüyayı görmek neyi gösteriyor?

Resûlullah'ın sevdiği bir ümmet olduğunu gösteriyor. Allah'ın sevdiği bir kul olduğunu gösteriyor. Resûlullah'ın sevdiği bir ümmet olduğunu gösteriyor. Allah'ın sevdiği bir kul olduğunu gösteriyor.

Neden? Kalbin temizliğinden.Neden?

Kalbin temizliğinden.
Sadrın, göğsün kötü duygulardan ârî olmasından, güzel duygularla dolu olmasından oluyor. Sadrın, göğsün kötü duygulardan ârî olmasından, güzel duygularla dolu olmasından oluyor.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki; Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki;

"Şimdi buraya cennetlik birisi gelecek." Baktılar "Kim gelecek?" diye..."Şimdi buraya cennetlik birisi gelecek." Baktılar "Kim gelecek?" diye... Toplantıda oturmuşlar; kır mıdır, bayır mıdır, mescit midir,Toplantıda oturmuşlar; kır mıdır, bayır mıdır, mescit midir, başka bir yer midir; oturmuşlar, bekliyorlar.başka bir yer midir; oturmuşlar, bekliyorlar. Baktılar, birisi abdest almış, suları damlaya damlaya geldi. Sıcak yer ya, sularını silmiyor.Baktılar, birisi abdest almış, suları damlaya damlaya geldi. Sıcak yer ya, sularını silmiyor. Oturdu. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh dikkat etti, "Kim bu şahıs?" diye.Oturdu. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh dikkat etti, "Kim bu şahıs?" diye. Üç defa oldu bu hadise, üç gün oldu. "Şimdi buraya bir cennetlik gelecek." dedi, o şahıs geldi.Üç defa oldu bu hadise, üç gün oldu. "Şimdi buraya bir cennetlik gelecek." dedi, o şahıs geldi. Üç defa böyle olduğu rivayet ediliyor.Üç defa böyle olduğu rivayet ediliyor. Sonra Abdullah b. Ömer radıyallahu anh o kişinin yanına vardı, gitti, dedi ki; Sonra Abdullah b. Ömer radıyallahu anh o kişinin yanına vardı, gitti, dedi ki;

"Ben senin evinde misafir olmak istiyorum. Babamın evinde kalmak istemiyorum."Ben senin evinde misafir olmak istiyorum. Babamın evinde kalmak istemiyorum. İşte biraz aramızda bir şeyler var. Müsaade edersen senin evinde misafir olabilir miyim?" İşte biraz aramızda bir şeyler var. Müsaade edersen senin evinde misafir olabilir miyim?"

O da; "Buyur, gel." dedi, misafir etti onu. O da;

"Buyur, gel." dedi, misafir etti onu.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'nın maksadı başka.Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâ'nın maksadı başka. O şimdi bir gözü kapalı, bir gözü açık, "Adam ne ibadet edecek?" diye onu gözlüyor, maksadı o.O şimdi bir gözü kapalı, bir gözü açık, "Adam ne ibadet edecek?" diye onu gözlüyor, maksadı o. Cennetlik ya, Peygamber Efendimiz "Cennetlik birisi gelecek." dedi de o geldi ya;Cennetlik ya, Peygamber Efendimiz "Cennetlik birisi gelecek." dedi de o geldi ya; bakalım gece ne ibadet edecek? Böyle bekliyor.bakalım gece ne ibadet edecek? Böyle bekliyor. Teyakkuz halinde yani uyanık, gözü kapalı gibi görünüyor ama böyle gözü kulağı açık.Teyakkuz halinde yani uyanık, gözü kapalı gibi görünüyor ama böyle gözü kulağı açık. Baktı, o gece geçti; işte normal, yatsıyı kılıyorlar, yatsıdan sonra teheccüd namazı kılıyorlar,Baktı, o gece geçti; işte normal, yatsıyı kılıyorlar, yatsıdan sonra teheccüd namazı kılıyorlar, sabah namazına geliyorlar; normal. Bir gece daha, bir gece daha...sabah namazına geliyorlar; normal. Bir gece daha, bir gece daha... Baktı, kendisinin bilmediği bir ibadet, bir başka türlü dua,Baktı, kendisinin bilmediği bir ibadet, bir başka türlü dua, yani onun böyle cennetlik olmasına sebep olacak bir başka şey sezinleyemedi. Dedi ki; yani onun böyle cennetlik olmasına sebep olacak bir başka şey sezinleyemedi. Dedi ki;

"Ey filanca, sen gelmediğin zaman biz Peygamber Efendimiz'le oturuyorken,"Ey filanca, sen gelmediğin zaman biz Peygamber Efendimiz'le oturuyorken, 'Şimdi buraya bir cennetlik gelecek.' dedi, sen geldin üç defa.'Şimdi buraya bir cennetlik gelecek.' dedi, sen geldin üç defa. Onun için ben senin nasıl cennetlik olduğunu anlamak maksadıylaOnun için ben senin nasıl cennetlik olduğunu anlamak maksadıyla senin yanına, evine kendim istedim, üç gece misafir oldum.senin yanına, evine kendim istedim, üç gece misafir oldum. Ama olağanüstü bir başka şey görmedim.Ama olağanüstü bir başka şey görmedim. Yani bizim yaptığımız ibadetleri sen de yapıyorsun, fazlaca bir şey görmedim.Yani bizim yaptığımız ibadetleri sen de yapıyorsun, fazlaca bir şey görmedim. Başka bir şeyin var mı?" diye sordu. Başka bir şeyin var mı?" diye sordu.

"Yok, ben senin gördüğün gibi yaşarım."Yok, ben senin gördüğün gibi yaşarım. Gecelerim böyle geçer, olağanüstü başka bir şeyim yok." dedi. Gecelerim böyle geçer, olağanüstü başka bir şeyim yok." dedi.

"Peki öyleyse, hakkını helal et, Allah'a ısmarladık." diye ayrıldılar. "Peki öyleyse, hakkını helal et, Allah'a ısmarladık." diye ayrıldılar.

Abdullah b. Ömer o zâtın yanından ayrılıp giderken o arkadan bağırdı; Abdullah b. Ömer o zâtın yanından ayrılıp giderken o arkadan bağırdı;

"Dur! Aklıma bir şey geldi."Dur! Aklıma bir şey geldi. Ben de neden cennetlik olduğumu bilmiyorum, fazla bir ibadetim de yok ama aklıma bir şey geldi.Ben de neden cennetlik olduğumu bilmiyorum, fazla bir ibadetim de yok ama aklıma bir şey geldi. Benim kalbimde hiç kimseye karşı bir kötülük yoktur. Kalbim temizdir.Benim kalbimde hiç kimseye karşı bir kötülük yoktur. Kalbim temizdir. Hiç kimsenin kötülüğünü istemem. Olsa olsa bundan olabilir." dedi, öyle ayrıldı. Hiç kimsenin kötülüğünü istemem. Olsa olsa bundan olabilir." dedi, öyle ayrıldı.

Ben de bu kardeşimiz hakkında öyle düşünüyorum. Muhterem kardeşlerim! Ben de bu kardeşimiz hakkında öyle düşünüyorum.

Muhterem kardeşlerim!

İnsan hoca olabilir, alim olabilir, yüksek insan olabilir; ama mühim olan kalbinin temizliği. İnsan hoca olabilir, alim olabilir, yüksek insan olabilir; ama mühim olan kalbinin temizliği.

Allah insanın mevkiine, parasına, yüzünün güzelliğine, yaşına bakmıyor; nesine bakıyor? Allah insanın mevkiine, parasına, yüzünün güzelliğine, yaşına bakmıyor; nesine bakıyor?

Kalbinin temizliğine bakıyor. Kalbinin temizliğine bakıyor.

Bakıyorsun, bir ümmî adam Resûlullah'ı görüyor, musafaha ediyor, iltifat alıyor,Bakıyorsun, bir ümmî adam Resûlullah'ı görüyor, musafaha ediyor, iltifat alıyor, teveccühe mazhar oluyor; öbür tarafta öteki adam hava alıyor, hiçbir şey almıyor. Neden? teveccühe mazhar oluyor; öbür tarafta öteki adam hava alıyor, hiçbir şey almıyor.

Neden?

Onun kalbinde çok kusurlar var da ondan. Kalbinde selamet yok, yani selamet-i sadra sahip değil. Onun kalbinde çok kusurlar var da ondan. Kalbinde selamet yok, yani selamet-i sadra sahip değil.

Onun için biz de Allah'a sığınalım, Allah da bizim gönüllerimizi,Onun için biz de Allah'a sığınalım, Allah da bizim gönüllerimizi, kalplerimizi, sadırlarımızı, göğüslerimizi her türlü kötülükten pak eylesin.kalplerimizi, sadırlarımızı, göğüslerimizi her türlü kötülükten pak eylesin. Selamet-i sadrı nasip eylesin. Cümlemizi fitne-i sadırdan mahfuz eylesin. Selamet-i sadrı nasip eylesin. Cümlemizi fitne-i sadırdan mahfuz eylesin.

Demek Peygamber Efendimiz'in dördüncü sığındığı buymuş.Demek Peygamber Efendimiz'in dördüncü sığındığı buymuş. Allah'a korkaklıktan, cimrilikten, ömrün fena sürmesinden,Allah'a korkaklıktan, cimrilikten, ömrün fena sürmesinden, göğsün, gönlün Allah'ın sevmediği bir durumda olmasından sığındı. göğsün, gönlün Allah'ın sevmediği bir durumda olmasından sığındı.

Beşincisi; Ve azâbi'l-kabr. Peygamber Efendimiz kabir azabından da Allah'a sığındı. Beşincisi;

Ve azâbi'l-kabr.

Peygamber Efendimiz kabir azabından da Allah'a sığındı.

Mâlum, insan vefat ettiği zaman, tabii birden mahşer günü değil ki,Mâlum, insan vefat ettiği zaman, tabii birden mahşer günü değil ki, daha dünya hayatı sürüyor, öteki insanlar var, dünya ne kadar devam edecekse edecek.daha dünya hayatı sürüyor, öteki insanlar var, dünya ne kadar devam edecekse edecek. O arada insanlar tabii kabirde kalacaklar, kabirde çürüyecekler, ruhlar âleminde bekleyecekler.O arada insanlar tabii kabirde kalacaklar, kabirde çürüyecekler, ruhlar âleminde bekleyecekler. Sonra kıyamet kopacak, mahşer yerinde toplanacaklar, kabirden kalkacaklar.Sonra kıyamet kopacak, mahşer yerinde toplanacaklar, kabirden kalkacaklar. Bazı insanlar için kabirde azap var. Kabir azabı kâfir için var.Bazı insanlar için kabirde azap var. Kabir azabı kâfir için var. Mü'minlerin de bazı sebeplerden kabir azabına uğrayanları olacak.Mü'minlerin de bazı sebeplerden kabir azabına uğrayanları olacak. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerden böyle anlıyoruz. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerden böyle anlıyoruz.

İki kabrin yanından geçiyordu Peygamber Efendimiz, dedi ki; İki kabrin yanından geçiyordu Peygamber Efendimiz, dedi ki;

"Şu iki kabirdeki şahıslar şu anda kabirde azap görüyorlar,"Şu iki kabirdeki şahıslar şu anda kabirde azap görüyorlar, hem de çok mühim saymadığınız iki sebepten dolayı.hem de çok mühim saymadığınız iki sebepten dolayı. Birisi söz getirip götürürdü..."Birisi söz getirip götürürdü..." Ali'nin sözünü Veli'ye, Ahmed'in sözünü Hasan'a, "O sana şöyle dedi, bu sana böyle dedi..."Ali'nin sözünü Veli'ye, Ahmed'in sözünü Hasan'a, "O sana şöyle dedi, bu sana böyle dedi..." diye laf taşırdı, nemmamlık yapardı; yani "koğuculuk" dediğimiz, diye laf taşırdı, nemmamlık yapardı; yani "koğuculuk" dediğimiz, laf getirip götürüp arayı bozma tarzında bir şey.laf getirip götürüp arayı bozma tarzında bir şey. Birisinin kusuru buydu, kabirde onun için azap görüyor.Birisinin kusuru buydu, kabirde onun için azap görüyor. "Ötekisi de küçük abdestini yaparken sakınmazdı." diye söyledi. "Ötekisi de küçük abdestini yaparken sakınmazdı." diye söyledi.

Demek ki buradan, abdestini bozarken, idrarını yaparken dahi dikkat etmemeninDemek ki buradan, abdestini bozarken, idrarını yaparken dahi dikkat etmemenin kabir azabına sebep olduğunu anlıyoruz. kabir azabına sebep olduğunu anlıyoruz. Tabii bu şahıs namaz kılıyor ama temizliğe dikkat etmedi, tesettüre dikkat etmedi, sakınmadı;Tabii bu şahıs namaz kılıyor ama temizliğe dikkat etmedi, tesettüre dikkat etmedi, sakınmadı; o bakımdan kabir azabı görebilir. o bakımdan kabir azabı görebilir.

Ama eğer bunlara dikkat ederse bir insan,Ama eğer bunlara dikkat ederse bir insan, bazı insanların da kabri cennet bahçelerinden bir bahçe olur.bazı insanların da kabri cennet bahçelerinden bir bahçe olur. Kabirde azap görecek gibi bile olsa, azap melekleri gelmek bile istese;Kabirde azap görecek gibi bile olsa, azap melekleri gelmek bile istese; namazı bir yanını tutacak, orucu bir yanını tutacak, haccı bir yanını tutacak,namazı bir yanını tutacak, orucu bir yanını tutacak, haccı bir yanını tutacak, zekâtı bir yanını tutacak, böyle yaptığı ibadetler, okuduğu Kur'ân-ı Kerîmler kendisine yoldaş olacakzekâtı bir yanını tutacak, böyle yaptığı ibadetler, okuduğu Kur'ân-ı Kerîmler kendisine yoldaş olacak ve tuttukları yanlardan azap meleklerinin kendisine gelmesine mâni olacaklar;ve tuttukları yanlardan azap meleklerinin kendisine gelmesine mâni olacaklar; "Hayır, gelme, bu Allah'ın iyi kuluydu!" diye koruyacaklar. "Hayır, gelme, bu Allah'ın iyi kuluydu!" diye koruyacaklar.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizi kabir azabına uğramayanlardan eylesin,Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizi kabir azabına uğramayanlardan eylesin, kabri cennet bahçesi olanlardan eylesin. kabri cennet bahçesi olanlardan eylesin.

Şairin birisi diyor ki; Ve'l-kabru sandûku'l-amel. "Kabir, amel sandığıdır." Şairin birisi diyor ki;

Ve'l-kabru sandûku'l-amel. "Kabir, amel sandığıdır."

Çeyiz sandığı oluyor ya kadınların, kızların;Çeyiz sandığı oluyor ya kadınların, kızların; genç kızlıktan başlıyor, dokuz yaşında, on yaşında, on bir yaşında;genç kızlıktan başlıyor, dokuz yaşında, on yaşında, on bir yaşında; iğne oyası, bilmem ne oyası, şunlar, bunlar; yapıyor, yapıyor, işliyor, işliyor, sandığa koyuyor.iğne oyası, bilmem ne oyası, şunlar, bunlar; yapıyor, yapıyor, işliyor, işliyor, sandığa koyuyor. Sonra düğünü olduğu zaman onlar işe yarıyor.Sonra düğünü olduğu zaman onlar işe yarıyor. Çeyiz sandığı; içi dolu çeşitli el işleri, evinde rafa koyacak, sehpanın üstüne serecek... Çeyiz sandığı; içi dolu çeşitli el işleri, evinde rafa koyacak, sehpanın üstüne serecek...

İnsanın kabri de sanki böyle bir sandık gibidir. Dünyada yaptıkları oraya konulacak.İnsanın kabri de sanki böyle bir sandık gibidir. Dünyada yaptıkları oraya konulacak. İyi şeyler yapmışsa ne mutlu, âhiretini süsleyecek.İyi şeyler yapmışsa ne mutlu, âhiretini süsleyecek. Kötü şeyler yapmışsa ne fena, ondan ne zararlara uğrayacak kim bilir... Kötü şeyler yapmışsa ne fena, ondan ne zararlara uğrayacak kim bilir...

O bakımdan, Allahu Teâlâ hazretleri kabir sandığımıza hayırlı şeyler göndermeyi,O bakımdan, Allahu Teâlâ hazretleri kabir sandığımıza hayırlı şeyler göndermeyi, ömrümüzü salih amellerle geçirmeyi cümlenize, cümlemize nasip ve müyesser eylesin.ömrümüzü salih amellerle geçirmeyi cümlenize, cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Cümlemizi korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nâil ve sahip ve mazhar eylesin.Cümlemizi korktuklarımızdan emin, umduklarımıza nâil ve sahip ve mazhar eylesin. Hem dünyada hem âhirette bahtiyar eylesin. Hem dünyada hem âhirette bahtiyar eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2