Namaz Vakitleri

26 Şa'bân 1446
25 February 2025
İmsak
06:13
Güneş
07:38
Öğle
13:22
İkindi
16:25
Akşam
18:57
Yatsı
20:16
Detaylı Arama

Bid’atlardan Uzak Durun! (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Zilhicce 1407 / 23.08.1987
İskenderpaşa Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Çürük Dişlerimizin Doldurulmasında Dînen Bir Sakınca Var Mı?, Namazlardan Sonra Topluca Çekilen Tesbih Bid'at Mi? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Bid’atlardan Uzak Durun! (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Zilhicce 1407 / 23.08.1987
İskenderpaşa Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Çürük Dişlerimizin Doldurulmasında Dînen Bir Sakınca Var Mı?, Namazlardan Sonra Topluca Çekilen Tesbih Bid'at Mi? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Çürük dişlerimizin doldurulmasında dînen bir sakınca var mı? Cevap: Yok.Soru: Çürük dişlerimizin doldurulmasında dînen bir sakınca var mı?

Cevap: Yok.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Din İşleri Yüksek Kurulu'na da sorulmuş; Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Din İşleri Yüksek Kurulu'na da sorulmuş; "Dişlerin dolgu yapılmasında bir mahzur yok. Yapılırken abdestli olmak mecburiyeti de yok."Dişlerin dolgu yapılmasında bir mahzur yok. Yapılırken abdestli olmak mecburiyeti de yok. Başka bir mezhebe geçmek mecburiyeti de yoktur." diye, yanımda geniş geniş konuştular. Başka bir mezhebe geçmek mecburiyeti de yoktur." diye, yanımda geniş geniş konuştular. O bakımdan rahat edin. Soru: Namazlardan sonra topluca çekilen tesbih bid'at mi? O bakımdan rahat edin.

Soru: Namazlardan sonra topluca çekilen tesbih bid'at mi?

Cevap: Hayır, bid'at değildir, sünnettir, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiyesidir.Cevap: Hayır, bid'at değildir, sünnettir, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tavsiyesidir. Allah kabul etsin. Yapın. Allah kabul etsin. Yapın.

Soru: Zamanında yapılmayan zikri ve evrâdı başka günde okursa aynı sevaba nâil olur mu? Soru: Zamanında yapılmayan zikri ve evrâdı başka günde okursa aynı sevaba nâil olur mu?

Cevap: Zamanında yapılmasının sevabı olmaz, kaza olur o. Kazası da yok zaten, telafi olmuş oluyor.Cevap: Zamanında yapılmasının sevabı olmaz, kaza olur o. Kazası da yok zaten, telafi olmuş oluyor. Mazereti meşruysa belki aynısını ancak tutturabilir, daha [iyisi] olmaz. Mazereti meşruysa belki aynısını ancak tutturabilir, daha [iyisi] olmaz. Zamanında yapmaya çalışmak lazım. Zamanında yapmaya çalışmak lazım.

Ama bazen insan meşru bir sebepten dolayı bir şeyi kaçırıyor da öyle üzülüyor, öyle canı yanıyor,Ama bazen insan meşru bir sebepten dolayı bir şeyi kaçırıyor da öyle üzülüyor, öyle canı yanıyor, öyle candan dua ediyor ki o zaman daha çok sevap kazanıyor. Böyle menkabeler anlatıyorlar. öyle candan dua ediyor ki o zaman daha çok sevap kazanıyor. Böyle menkabeler anlatıyorlar.

Evliyâullahtan birisi, -belki sahabeden bir zât, rivayetlerde çeşitli isimler var da söylemiyorum-Evliyâullahtan birisi, -belki sahabeden bir zât, rivayetlerde çeşitli isimler var da söylemiyorum- bir sabah namazına kalkamamış.bir sabah namazına kalkamamış. "Vay ben müslüman bir insan olarak niye vaktinde namaza kalkamadım!" [diye] öyle ağlamış, "Vay ben müslüman bir insan olarak niye vaktinde namaza kalkamadım!" [diye] öyle ağlamış, öyle üzülmüş, öyle yalvarmış, öyle ibadet etmiş ki o gün...öyle üzülmüş, öyle yalvarmış, öyle ibadet etmiş ki o gün... "Sabah namazına vaktinde kalkamadım, güneş üstüme doğdu!" diye mahvolmuş, çok üzülmüş. "Sabah namazına vaktinde kalkamadım, güneş üstüme doğdu!" diye mahvolmuş, çok üzülmüş.

Ertesi gün sabah namazı vaktinde birisi omzundan tutmuş, bunu sarsmış; Ertesi gün sabah namazı vaktinde birisi omzundan tutmuş, bunu sarsmış; gözlerini açmış, bakmış şeytan; "Kalk namaza!" diyor. "Yahu mel'un! gözlerini açmış, bakmış şeytan; "Kalk namaza!" diyor.

"Yahu mel'un!
Sen insanı namaza kaldırmazsın, ne oluyor ki böyle beni bu sabah namaza kaldırdın?" Sen insanı namaza kaldırmazsın, ne oluyor ki böyle beni bu sabah namaza kaldırdın?"

"Dün kalkmadın, öyle ağladın öyle ağladın ki daha çok sevap aldın; kalk, "Dün kalkmadın, öyle ağladın öyle ağladın ki daha çok sevap aldın; kalk, o kadar sevaba tahammülüm yok..." demiş. Bazen de öyle olur. Yani kalp temiz olunca Allah affeder. o kadar sevaba tahammülüm yok..." demiş.

Bazen de öyle olur. Yani kalp temiz olunca Allah affeder.

Soru: Camide mikrofon kullanılması bid'at midir? Cevap: Bid'at değil, zaruret.Soru: Camide mikrofon kullanılması bid'at midir?

Cevap: Bid'at değil, zaruret.
Cemaat çok, [ses] duyulmuyor. Namazın daha güzel kılınması için zarurettir. Onun mahzuru yoktur. Cemaat çok, [ses] duyulmuyor. Namazın daha güzel kılınması için zarurettir. Onun mahzuru yoktur.

Soru: Başa kasket takmanın hükmü nedir? Cevap: Kasket takmak [doğru] değildir.Soru: Başa kasket takmanın hükmü nedir?

Cevap: Kasket takmak [doğru] değildir.
Onun hakkında çok kitaplar yazılmıştır. İslâmî bir baş örtüsü ile başını örtmesi icap eder. Onun hakkında çok kitaplar yazılmıştır. İslâmî bir baş örtüsü ile başını örtmesi icap eder.

Soru: Ben bir yerde bir namaz kıldırdım. Fakat sonra iç çamaşırımda kirlilik gördüm. Soru: Ben bir yerde bir namaz kıldırdım. Fakat sonra iç çamaşırımda kirlilik gördüm. Bundan hiç haberim yoktu. Ne yapmam lazım? Cevap: Biz de buna sormamız lazım; Bundan hiç haberim yoktu. Ne yapmam lazım?

Cevap: Biz de buna sormamız lazım;

"Bu kirlilik nedir? Ne kadardır?" "Bu kirlilik nedir? Ne kadardır?"

Çünkü avuç içi kadar olanı affolunuyor, yani o bir mahzur teşkil etmiyor.Çünkü avuç içi kadar olanı affolunuyor, yani o bir mahzur teşkil etmiyor. Avuç içinden fazlaysa, yani şeriatin müsaade ettiği miktardan fazla ise o zamanAvuç içinden fazlaysa, yani şeriatin müsaade ettiği miktardan fazla ise o zaman tabii elbisesi temiz değilken namaz kıldırmış olduğundan kendisi o namazı iade eder;tabii elbisesi temiz değilken namaz kıldırmış olduğundan kendisi o namazı iade eder; bildiklerine, cemaatten duyurabildiğine duyurur. Duyuramazsa onların namazı kabul olur. bildiklerine, cemaatten duyurabildiğine duyurur. Duyuramazsa onların namazı kabul olur. "O namazını öde." diye, duyurabildiği kimseler varsa öder. Miktarını bilmesi lazım. "O namazını öde." diye, duyurabildiği kimseler varsa öder. Miktarını bilmesi lazım.

Sonra, kirlilik nedir? Mesela diyelim ki bir erkeğin donunda kirlilik idrar olabilir.Sonra, kirlilik nedir?

Mesela diyelim ki bir erkeğin donunda kirlilik idrar olabilir.
İdrar tamam, kirli.Ama meni oluyor; meninin temiz mi pis mi sayılacağı hususunda ulemânın iki kavli vardır.İdrar tamam, kirli.Ama meni oluyor; meninin temiz mi pis mi sayılacağı hususunda ulemânın iki kavli vardır. Ondan bir şey gerekmiyor. Tabii temizler, sonra ufalar, [onu giderir.] Ondan bir şey gerekmiyor. Tabii temizler, sonra ufalar, [onu giderir.]

Soru: Evlenmeyi düşünüyorum. Evlenmek istediğim hanım biraz öz anneme benziyor.Soru: Evlenmeyi düşünüyorum. Evlenmek istediğim hanım biraz öz anneme benziyor. Uzak akrabalıktan benziyor. Şimdi bu konu yüzünden üzülüyorum. Tavsiyelerinizi bekliyorum. Uzak akrabalıktan benziyor. Şimdi bu konu yüzünden üzülüyorum. Tavsiyelerinizi bekliyorum.

Cevap: Bir şey olmaz. Olabilir. Teyzeler, halalar, birbirlerine benzeyebilir. Cevap: Bir şey olmaz. Olabilir. Teyzeler, halalar, birbirlerine benzeyebilir. Nikâh düşecek bir insan olduktan sonra, teyzezâde vesaire, benzeyebilir, onun bir [mahzuru] yok. Nikâh düşecek bir insan olduktan sonra, teyzezâde vesaire, benzeyebilir, onun bir [mahzuru] yok.

Soru: Cemaate devam eden bir gencim. Yani müslümanım. Evlilik yapmak istiyorum.Soru: Cemaate devam eden bir gencim. Yani müslümanım. Evlilik yapmak istiyorum. Fakat birisiyle görüşeceğim. Görüşmem lazım. Meselelerimizi konuşmamız lazım.Fakat birisiyle görüşeceğim. Görüşmem lazım. Meselelerimizi konuşmamız lazım. Her zaman akrabalarıyla bir arada olamayız. Onun için görüşmeden de olsak olmaz.Her zaman akrabalarıyla bir arada olamayız. Onun için görüşmeden de olsak olmaz. O bakımdan acaba onunla dinî nikâh yapsak da evlilik hayatına başlamadan böyle bir şey olur mu?O bakımdan acaba onunla dinî nikâh yapsak da evlilik hayatına başlamadan böyle bir şey olur mu? Başka tavsiyeniz var mı? Cevap: Nikâh nikâhtır. Bunun birkaç çeşidi filan yoktur.Başka tavsiyeniz var mı?

Cevap: Nikâh nikâhtır. Bunun birkaç çeşidi filan yoktur.
Nikâhlandı mı bunlar evli olurlar, mehir tahakkuk eder.Nikâhlandı mı bunlar evli olurlar, mehir tahakkuk eder. Olabilir, o zaman istedikleri gibi birbirleriyle rahat konuşurlar. Nikâhlı insanlar olur.Olabilir, o zaman istedikleri gibi birbirleriyle rahat konuşurlar. Nikâhlı insanlar olur. Ama nikâhlanmadan da nişanlılık hâliyle bu işler olup bitmiş, asırlar boyu devam etmiştir.Ama nikâhlanmadan da nişanlılık hâliyle bu işler olup bitmiş, asırlar boyu devam etmiştir. Bir mahzuru yok. Hiç görmeden de birbirleriyle evlenenler olmuş. Anneler gelir gider, hallederler. Bir mahzuru yok. Hiç görmeden de birbirleriyle evlenenler olmuş. Anneler gelir gider, hallederler.

Soru: Bir oğlan ile bir kız olarak şer'î nikâhı yaptık.Soru: Bir oğlan ile bir kız olarak şer'î nikâhı yaptık. Nikâh yapılırken erkek kıza boşanma hususunda yetki vermedi. -İsterse verebilir.Nikâh yapılırken erkek kıza boşanma hususunda yetki vermedi.

-İsterse verebilir.
Yani "Sana bu yetkiyi veriyorum." diye nikâhı kıyarsa, kadının da o zamanYani "Sana bu yetkiyi veriyorum." diye nikâhı kıyarsa, kadının da o zaman "Ben bu nikâhtan vazgeçtim." demeye o ilk baştaki pazarlığa göre hakkı oluyor.- "Ben bu nikâhtan vazgeçtim." demeye o ilk baştaki pazarlığa göre hakkı oluyor.-

Öyle bir hak vermeden aralarında ihtilaf olmuş, büyümüş, bozuşma durumuna gelmişler. Öyle bir hak vermeden aralarında ihtilaf olmuş, büyümüş, bozuşma durumuna gelmişler. Kız tarafı diyormuş ki; "Biz boşuyoruz." Oğlan da; "Ben boşamam!" diyormuş. Hüküm nedir? Kız tarafı diyormuş ki; "Biz boşuyoruz." Oğlan da; "Ben boşamam!" diyormuş. Hüküm nedir?

Cevap: Boşanamazlar. İşte böyle ihtilaflar çıkar... Millet bu nikâhın önemini bilmiyor. Cevap: Boşanamazlar. İşte böyle ihtilaflar çıkar...

Millet bu nikâhın önemini bilmiyor.
Hadi bir şer'î nikâh yapıyorlar, nikâhlanıyorlar, karı koca oluyorlar;Hadi bir şer'î nikâh yapıyorlar, nikâhlanıyorlar, karı koca oluyorlar; yani düğün yapılmamış bir karı kocalık hâli oluyor. Ondan sonra bozuşuyorlar; o o tarafa gidiyor,yani düğün yapılmamış bir karı kocalık hâli oluyor. Ondan sonra bozuşuyorlar; o o tarafa gidiyor, o o tarafa gidiyor, o başkasıyla evleniyor, o başkasıyla evleniyor... Halbuki başkasının malı... o o tarafa gidiyor, o başkasıyla evleniyor, o başkasıyla evleniyor... Halbuki başkasının malı...

Nikâh oyuncak değildir. Ya bunu ciddi olarak tatbik etsinler, nikâhlılarsa nikâhlılar,Nikâh oyuncak değildir. Ya bunu ciddi olarak tatbik etsinler, nikâhlılarsa nikâhlılar, ona göre hareket etsinler, mehrini vesairesini ayrıldıkları zaman vermek şartıyla;ona göre hareket etsinler, mehrini vesairesini ayrıldıkları zaman vermek şartıyla; ya da yapamayacaklarsa o zaman nikâhlanmadan nişanlılık durumundaya da yapamayacaklarsa o zaman nikâhlanmadan nişanlılık durumunda resmî bir tarzda bu işleri evleninceye kadar yürütsünler. resmî bir tarzda bu işleri evleninceye kadar yürütsünler.

Allah hepinizden razı olsun. Allah hepinizden razı olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2