Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Dünyayı Sevmek, Ölümden Korkmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Recep 1406 / 16.03.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cimrilik, Korkaklık ve Cahillik, Alimler ve İlim Öğrenenler, Ahir Zamanda Müslümanların Saldırıya Uğraması, Derdimizi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dünyayı Sevmek, Ölümden Korkmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Recep 1406 / 16.03.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cimrilik, Korkaklık ve Cahillik, Alimler ve İlim Öğrenenler, Ahir Zamanda Müslümanların Saldırıya Uğraması, Derdimizi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn.Seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Vallâhi inneküm le-tebhalûne ve tecbunûne ve techelûneVallâhi inneküm le-tebhalûne ve tecbunûne ve techelûne ve inneküm le-min reyhânillâhi ve inne âhire vat'etin vatıehâ rabbü'l-âlemîne bi-veccin. ve inneküm le-min reyhânillâhi ve inne âhire vat'etin vatıehâ rabbü'l-âlemîne bi-veccin.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden razı olsun. Rahmetine cümlenizi mazhar eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden razı olsun. Rahmetine cümlenizi mazhar eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yolunda dâim eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yolunda dâim eylesin.

Efendimiz hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Efendimiz hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 456. sayfasının başından itibaren okuyup Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 456. sayfasının başından itibaren okuyup izah etmeye çalışacağız. izah etmeye çalışacağız.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce, buyurun önceden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e buyurun önceden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın, saygımızın, ümmetliğimizin bir âciz nâçiz nişânesi olmak üzeresevgimizin, bağlılığımızın, saygımızın, ümmetliğimizin bir âciz nâçiz nişânesi olmak üzere ruhuna hediye edilmek üzere ve onun cümle âl'inin, pak temiz ashabının, ruhuna hediye edilmek üzere ve onun cümle âl'inin, pak temiz ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına hediye olsun diye; etbâının, ahbabının ruhlarına hediye olsun diye; bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbîleri olan bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbîleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemize, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemize, sahâbe-i kirâmdan rıdvanullahi aleyhim ecmaîn kendisinden feyz aldığımız sahâbe-i kirâmdan rıdvanullahi aleyhim ecmaîn kendisinden feyz aldığımız Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretlerine kadar güzerân eylemiş olanHocamız Mehmed Zahid Kotku hazretlerine kadar güzerân eylemiş olan silsilelerimiz mensuplarının cümlesine ve onlara tâbi halifelerinin, silsilelerimiz mensuplarının cümlesine ve onlara tâbi halifelerinin, müritlerinin, muhiplerinin ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın ruhlarına; müritlerinin, muhiplerinin ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın ruhlarına; ve bilhassa beldemizde medfun bulunan sahâbe-i kirâmın, tâbiînin, salihlerin,ve bilhassa beldemizde medfun bulunan sahâbe-i kirâmın, tâbiînin, salihlerin, evliyâullahın ruhlarına, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; evliyâullahın ruhlarına, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; cümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ve hasseten içinde şu hadis dersimizi yaptığımızcümle ashâb-ı hayrât u hasenâtın ve hasseten içinde şu hadis dersimizi yaptığımız ibadethanenin bânisi İskender Paşa'nın ve tamir edenlerin, imar edenlerin, ibadethanenin bânisi İskender Paşa'nın ve tamir edenlerin, imar edenlerin, ayakta zinde tutanların, geliştiren güzelleştirenlerin ruhlarına ayakta zinde tutanların, geliştiren güzelleştirenlerin ruhlarına ve uzaktan yakından burada toplanıp hadîs-i şerîf dinlemek üzereve uzaktan yakından burada toplanıp hadîs-i şerîf dinlemek üzere bulunan kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarınınbulunan kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olmak üzere ve yaşayan biz müslümanların daruhlarına hediye olmak üzere ve yaşayan biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği razı olduğu yüzü ak alnı açık Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği razı olduğu yüzü ak alnı açık kullar olarak varmamıza vesile olması temennisiyle kullar olarak varmamıza vesile olması temennisiyle bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup hediye edelim, öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup hediye edelim, öyle başlayalım.

Metnini baş tarafta okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Taberânî'de, Beyhakî'de,Metnini baş tarafta okumuş olduğumuz hadîs-i şerîf Taberânî'de, Beyhakî'de, Ahmed b. Hanbel'de mevcut. Ahmed b. Hanbel'de mevcut. Radıyallahu anhüm ecmaîn. Allah bütün hadis râvilerine, alimlerine,Radıyallahu anhüm ecmaîn. Allah bütün hadis râvilerine, alimlerine, bu din büyüklerimize rahmet eylesin. bu din büyüklerimize rahmet eylesin.

Bu hadîs-i şerîfi Havle Binti Hakîm radıyallahu anhâ rivayet eylemiş. Bu hadîs-i şerîfi Havle Binti Hakîm radıyallahu anhâ rivayet eylemiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki, and olsun ki..." Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki, and olsun ki..." Le-tebhalûne ve tecbunûne ve techelûne. Le-tebhalûne ve tecbunûne ve techelûne. "Siz cimrilik yapıyorsunuz ve korkuyorsunuz ve cahillik ediyorsunuz." "Siz cimrilik yapıyorsunuz ve korkuyorsunuz ve cahillik ediyorsunuz."

"Allah'a yemin ederim ki siz nekeslik, cimrilik yapıyorsunuz,"Allah'a yemin ederim ki siz nekeslik, cimrilik yapıyorsunuz, korkaklık yapıyorsunuz ve cahillik ediyorsunuz." korkaklık yapıyorsunuz ve cahillik ediyorsunuz."

Ve inneküm le-min reyhânillâhi. Ve inneküm le-min reyhânillâhi. "Halbuki siz Allahu Teâlâ hazretlerinin hiç şüphe yok ki reyhanındansınız.""Halbuki siz Allahu Teâlâ hazretlerinin hiç şüphe yok ki reyhanındansınız." Ve inne âhire vat'etin vatıehâ rabbü'l-âlemîne bi-veccin. Ve inne âhire vat'etin vatıehâ rabbü'l-âlemîne bi-veccin. "Allahu Teâlâ hazretlerinin arza en son çiğnediği yer vech vadisi denilen yerdir." "Allahu Teâlâ hazretlerinin arza en son çiğnediği yer vech vadisi denilen yerdir." Taif şehri civarı olmuş oluyor. Taif şehri civarı olmuş oluyor.

Buradaki kelimeleri dilimizin döndüğü kadar biraz açıklamaya çalışalım. Buradaki kelimeleri dilimizin döndüğü kadar biraz açıklamaya çalışalım.

Peygamber Efendimiz burada, bizim Allah indinde sevgili kullar olduğumuzu, Peygamber Efendimiz burada, bizim Allah indinde sevgili kullar olduğumuzu, kıymetimizin, kadrimizin, itibarımızın olduğunu yemin ederek bildiriyor. kıymetimizin, kadrimizin, itibarımızın olduğunu yemin ederek bildiriyor.

"Siz, Allahu Teâlâ hazretlerinin reyhanındansınız." "Siz, Allahu Teâlâ hazretlerinin reyhanındansınız." Allahu Teâlâ hazretlerinin itibar ettiği yaratıklarsınız, sevdiği kimselersiniz. Ama; Allahu Teâlâ hazretlerinin itibar ettiği yaratıklarsınız, sevdiği kimselersiniz. Ama;

Tebhalûn. "Bahillik, cimrilik ediyorsunuz." Tebhalûn. "Bahillik, cimrilik ediyorsunuz."

Allah tarafından sevildiğinizi, Allah'ın has hâlis kulları olduğunuzu bilmiyorsunuz da Allah tarafından sevildiğinizi, Allah'ın has hâlis kulları olduğunuzu bilmiyorsunuz da Allah yolunda siz de ona sevgi ve bağlılık göstererek çalışmıyorsunuz.Allah yolunda siz de ona sevgi ve bağlılık göstererek çalışmıyorsunuz. Paranızı Allah yoluna sarf etmiyorsunuz, elinizi açmıyorsunuz, sevildiğinizi bilmiyorsunuz da, Paranızı Allah yoluna sarf etmiyorsunuz, elinizi açmıyorsunuz, sevildiğinizi bilmiyorsunuz da, büyük mükâfatlara ereceğinizi anlayamıyorsunuz da eliniz sıkı duruyor.büyük mükâfatlara ereceğinizi anlayamıyorsunuz da eliniz sıkı duruyor. Halbuki Allah'ın sevgili kullarısınız. Halbuki Allah'ın sevgili kullarısınız.

Demek ki cimrilik edenleri Allah sevmeyecek. Cimri olmamak lazım. Demek ki cimrilik edenleri Allah sevmeyecek. Cimri olmamak lazım. Allah'ın bizi sevdiğini bilerek biz de Allah yolunda malımızı canımızı saçabilmeliyiz.Allah'ın bizi sevdiğini bilerek biz de Allah yolunda malımızı canımızı saçabilmeliyiz. Çünkü bir insanın bir sözünün doğru veya eğri olduğuna hareketi delalet eder.Çünkü bir insanın bir sözünün doğru veya eğri olduğuna hareketi delalet eder. Bir insanın hakiki müslüman olduğuna muamelesi delalet eder. Bir insanın hakiki müslüman olduğuna muamelesi delalet eder.

Nasıl muamele ediyor? "Çok seviyorum, çok seviyorum, çok seviyorum..." Nasıl muamele ediyor?

"Çok seviyorum, çok seviyorum, çok seviyorum..."

Sevginin ifadesi olarak ne yaptın, onu söyle? Hiçbir şey yapmamış.Sevginin ifadesi olarak ne yaptın, onu söyle?

Hiçbir şey yapmamış.
Hatta acılı günümde yanıma gelmez, sevinçli günümde sevimcime ortak olmaz,Hatta acılı günümde yanıma gelmez, sevinçli günümde sevimcime ortak olmaz, yardıma muhtaç olduğum zaman gelip beni desteklemez,yardıma muhtaç olduğum zaman gelip beni desteklemez, sıkıntıya düştüğüm zaman gelip teselli etmez. sıkıntıya düştüğüm zaman gelip teselli etmez. "Seviyorum, seviyorum..."; ne kokar ne bulaşır. Sevgisinin alâmeti ne? "Seviyorum, seviyorum..."; ne kokar ne bulaşır.

Sevgisinin alâmeti ne?

Öyle insanlar olur, evet yüzüne gıli gıli gülüyor,Öyle insanlar olur, evet yüzüne gıli gıli gülüyor, bir şeyler yapıyor ama muamelesinde bir şey yok, bir gelişme yok.bir şeyler yapıyor ama muamelesinde bir şey yok, bir gelişme yok. Hareketler konuşacak. Biraz da sen sus, dilin sussun, hareketlerinden de belli olsun. Hareketler konuşacak. Biraz da sen sus, dilin sussun, hareketlerinden de belli olsun.

"Allah'ı seviyorum." Sen Allah yolunda bir fedakârlık yaptın mı?"Allah'ı seviyorum."

Sen Allah yolunda bir fedakârlık yaptın mı?
Allah yolunda biraz para harcadın mı? Allah yolunda biraz terledin mi?Allah yolunda biraz para harcadın mı? Allah yolunda biraz terledin mi? Allah yolunda biraz sıkıntı yüklendin mi? Allah yolunda biraz sıkıntı yüklendin mi? Allah yolunda bazı zorlukları göze aldın mı? Allah yolunda canından, malından geçebilir misin?Allah yolunda bazı zorlukları göze aldın mı? Allah yolunda canından, malından geçebilir misin? Hz. İbrahim gibi evladını feda edebilmeye razı olabilir misin? Oradan belli olacak. Hz. İbrahim gibi evladını feda edebilmeye razı olabilir misin?

Oradan belli olacak.

"Seviyorum, seviyorum..." Herkes öyle diyor ama sevdiği hareketinden belli olacak. "Seviyorum, seviyorum..." Herkes öyle diyor ama sevdiği hareketinden belli olacak.

Cimrilik ediyor, para sımsıkı elinde... Cimrilik ediyor, para sımsıkı elinde...

Ya bunu sana kim verdi? Allah! Sen niye Allah yolunda vermiyorsun? Ya bunu sana kim verdi?

Allah!

Sen niye Allah yolunda vermiyorsun?

Vermiyor. Fırsat bir kere eline geçti ya, fırsatı yakaladı, parayı vermiyor. Vermiyor. Fırsat bir kere eline geçti ya, fırsatı yakaladı, parayı vermiyor.

Yahu zenginsin, senin paranda fukaranın hakkı var. Yahu zenginsin, senin paranda fukaranın hakkı var.

"Nasıl olurmuş, ben kendim kazandım!" "Nasıl olurmuş, ben kendim kazandım!"

Âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Âyet-i kerîmede Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Ve fî emvâlihim hakkun li's-sâili ve'l-mahrûm.Ve fî emvâlihim hakkun li's-sâili ve'l-mahrûm. "Onların mallarında malum bir hak vardır."Onların mallarında malum bir hak vardır. Dilenene ve mahrum olan, ihtiyacı olan insana verilecek bir hak var." Dilenene ve mahrum olan, ihtiyacı olan insana verilecek bir hak var."

Çünkü o malı da sana Allah verdi. Çünkü o malı da sana Allah verdi.

"Yo ben kendim pazumun gücüyle, bileğimin gücüyle kazandım." "Yo ben kendim pazumun gücüyle, bileğimin gücüyle kazandım."

Peki bileğinin gücünü, pazunun kuvvetini sana kim verdi? Peki bileğinin gücünü, pazunun kuvvetini sana kim verdi?

"Ha orasını düşünmedim." Düşünmedin ya..."Ha orasını düşünmedim."

Düşünmedin ya...
Sen felç olsaydın, elini kaldırıp da bir şey yapabilir miydin? Sen felç olsaydın, elini kaldırıp da bir şey yapabilir miydin?

"Ama hepsini kendi aklımla buldum." Peki sana aklı kim verdi? Aklı da Allah verdi. "Ama hepsini kendi aklımla buldum."

Peki sana aklı kim verdi?

Aklı da Allah verdi.

Her şeyi veren Allah. Her şeyi veren O olduğuna göre, Her şeyi veren Allah. Her şeyi veren O olduğuna göre, sen tepeden tırnağına kadar her şeyinle Allah'ınsın. sen tepeden tırnağına kadar her şeyinle Allah'ınsın. Senin her şeyin de Allah'ın. Kimin malını kimden esirgiyorsun? Senin her şeyin de Allah'ın. Kimin malını kimden esirgiyorsun? Kimi kimden kaçırıyorsun, kimden esirgiyorsun? Bu sevgiye, muhabbete sığmaz. Kimi kimden kaçırıyorsun, kimden esirgiyorsun?

Bu sevgiye, muhabbete sığmaz.

O bakımdan ilk başta diyor ki; Vallâhi inneküm le-tebhalûne. O bakımdan ilk başta diyor ki;

Vallâhi inneküm le-tebhalûne.
"And olsun, Allah'a yemin olsun ki siz cimrilik ediyorsunuz!" Bir. "And olsun, Allah'a yemin olsun ki siz cimrilik ediyorsunuz!" Bir.

İkincisi; ve tecbunûne. "Korkaklık ediyorsunuz, korkuyorsunuz!" İkincisi; ve tecbunûne. "Korkaklık ediyorsunuz, korkuyorsunuz!"

Korkmayın yahu! Allah Rabbiniz, "kulum" demiş, tevekkül edin, korur. Korkmayın yahu! Allah Rabbiniz, "kulum" demiş, tevekkül edin, korur.

Hz. İbrahim aleyhisselam'ı ateşten korudu, Hz. İbrahim aleyhisselam'ı ateşten korudu, Musa aleyhisselam'ı Firavun'dan korudu, deryadan geçirdi. Sevdiği kulları korur. Musa aleyhisselam'ı Firavun'dan korudu, deryadan geçirdi. Sevdiği kulları korur. Tevekkül et, dayan, korkma… Korkacaksan Allah'tan kork.Tevekkül et, dayan, korkma…

Korkacaksan Allah'tan kork.
Korkacaksan, korkabildiğin kadar Allah'tan kork. Çünkü azîzü züntikâm'dır;Korkacaksan, korkabildiğin kadar Allah'tan kork. Çünkü azîzü züntikâm'dır; "Azizdir, intikam sahibidir." Eğer sen onun gazabına uğrarsan, ikâbına müstehâk olursan,"Azizdir, intikam sahibidir." Eğer sen onun gazabına uğrarsan, ikâbına müstehâk olursan, seni cezalandırmayı murad etti mi kimse engelleyemez. seni cezalandırmayı murad etti mi kimse engelleyemez. Nereye kaçarsan kaç, o ceza gelir.Nereye kaçarsan kaç, o ceza gelir. Kırk tane kilitli kapıdan içeriye girsen, orada saklansan sana azabı erişir. Çare yok.Kırk tane kilitli kapıdan içeriye girsen, orada saklansan sana azabı erişir. Çare yok. Korkacaksan O'ndan kork. Korkmayacaksan başkasından korkma. Korkacaksan O'ndan kork. Korkmayacaksan başkasından korkma. "Vız gelir, korkmam!" Büyüklerimiz öyle dedi. "Vız gelir, korkmam!" Büyüklerimiz öyle dedi.

Cebrail aleyhisselam İbrahim aleyhisselam'a gelmiş; "Sana yardım edeyim." Cebrail aleyhisselam İbrahim aleyhisselam'a gelmiş;

"Sana yardım edeyim."

"Sen çekil aradan. Rabbim beni görmüyor mu? O bana yardım eder." diyor. "Sen çekil aradan. Rabbim beni görmüyor mu? O bana yardım eder." diyor.

Musa aleyhisselam'ın ashabı arkalarına bakıyorlar; "Eyvah! Ordu geliyor!" Musa aleyhisselam'ın ashabı arkalarına bakıyorlar;

"Eyvah! Ordu geliyor!"

Firavun'un ordusu kılıçları çekmişler, şakır şakır, şakır şakır geliyorlar, kesecekler, kovalıyorlar.Firavun'un ordusu kılıçları çekmişler, şakır şakır, şakır şakır geliyorlar, kesecekler, kovalıyorlar. Çünkü ondan kaçan mazlum kimseler, İnnâ le-mudrekûn. "Eyvah! Yakalanacağız!" Çünkü ondan kaçan mazlum kimseler,

İnnâ le-mudrekûn. "Eyvah! Yakalanacağız!"

Kâle kellâ innemâ yerabbi se-yehdîn.Kâle kellâ innemâ yerabbi se-yehdîn. "Hayır asla! Yanımızda Rabbimiz var. Rabbimiz bize yol gösterecek." "Hayır asla! Yanımızda Rabbimiz var. Rabbimiz bize yol gösterecek."

Önün deniz, arkan düşman, nerede yol gösterecek bilmiyor ama "yol gösterecek" diyor. Önün deniz, arkan düşman, nerede yol gösterecek bilmiyor ama "yol gösterecek" diyor. Hz. Musa aleyhisselam öyle diyor. "Asla, hayır! Rabbim yol gösterecek!" Hz. Musa aleyhisselam öyle diyor. "Asla, hayır! Rabbim yol gösterecek!"

Nereden yol gösterir; önün derya, arkan düşman? Nereden yol gösterir; önün derya, arkan düşman?

Denizden yol gösterdi. Denizi açtı, karşıya geçtiler. Denizden yol gösterdi. Denizi açtı, karşıya geçtiler. Denizi açar, ateşte yaktırmaz, korur… Denizi açar, ateşte yaktırmaz, korur…

Onun için başkasından korkmayacağız, Allah'tan korkacağız. Onun için başkasından korkmayacağız, Allah'tan korkacağız.

Kuldan korkuyor, tir tir titriyor, günahı işliyor; Allah'tan korkmuyor. Kuldan korkuyor, tir tir titriyor, günahı işliyor; Allah'tan korkmuyor.

"Kızım başını ört!" "Utanırım, korkarım, çekinirim." "Kızım başını ört!"

"Utanırım, korkarım, çekinirim."

"Ya Allah'tan utanmaz mısın? Allah'tan korkmaz mısın? Allah'tan çekinmez misin?" "Ya Allah'tan utanmaz mısın? Allah'tan korkmaz mısın? Allah'tan çekinmez misin?"

"Oğlum namaz kıl!" "Utanırım, korkarım, arkadaşlar alay eder." "Oğlum namaz kıl!"

"Utanırım, korkarım, arkadaşlar alay eder."

Etsinler yahu, etsinler... Allah'ın seveceği iş. Sen yapacağın işin kötü olmadığına bak, korkma. Etsinler yahu, etsinler... Allah'ın seveceği iş. Sen yapacağın işin kötü olmadığına bak, korkma.

Müslümanın vasıflarından bir tanesi: Müslümanın vasıflarından bir tanesi:

Velâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasına aldırmaz." Velâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasına aldırmaz."

Kınarsa kınasın. Beğenmeyen küçük kızını vermesin, kendisi bilir.Kınarsa kınasın. Beğenmeyen küçük kızını vermesin, kendisi bilir. "İster beğensin, ister beğenmesin; ben Rabbimin yolunca yürüyeyim de,"İster beğensin, ister beğenmesin; ben Rabbimin yolunca yürüyeyim de, O'nun rızasına uygun iş yapayım da ne olursa olsun." der. Böyle olursa bu iş yürür. O'nun rızasına uygun iş yapayım da ne olursa olsun." der. Böyle olursa bu iş yürür.

O oradan korkuyor o günahı işliyor, bu buradan korkuyor bu günahı işliyor;O oradan korkuyor o günahı işliyor, bu buradan korkuyor bu günahı işliyor; hadi ortada bir sürü düzensizlik var. Geçinemeyeceğinden korkuyor, rüşvet alıyor; hadi ortada bir sürü düzensizlik var. Geçinemeyeceğinden korkuyor, rüşvet alıyor; aç kalacağından korkuyor, hırsızlık ediyor.aç kalacağından korkuyor, hırsızlık ediyor. Hep Allah'tan korkmayıp başka şeylerden korkmadan oluyor. Hep Allah'tan korkmayıp başka şeylerden korkmadan oluyor.

O halde müslüman nasıl olacak? Bir, cimri olmayacak. İki, korkmayacak. O halde müslüman nasıl olacak?

Bir, cimri olmayacak.

İki, korkmayacak.

"Öldürürler. Bir tanecik canım var, onu alırlar." "Öldürürler. Bir tanecik canım var, onu alırlar."

Zulmen öldürülürsem şehit olurum. Ne korkuyorsun? Zulmen öldürülürsem şehit olurum. Ne korkuyorsun?

Ölmek nasıl olsa bir gün [olacak]; var mı kaçan, var mı müstesnası?Ölmek nasıl olsa bir gün [olacak]; var mı kaçan, var mı müstesnası? Şu cemaatin içinde "Ben ölmeyeceğim." [diyen var mı?] Hepimiz öleceğiz.Şu cemaatin içinde "Ben ölmeyeceğim." [diyen var mı?] Hepimiz öleceğiz. Nasıl olsa bir gün öleceğiz. Allah hayırlı, yolunda bir ölüm nasip etsin.Nasıl olsa bir gün öleceğiz.

Allah hayırlı, yolunda bir ölüm nasip etsin.
Bizi günah üzere öldürmesin. Sevaplı bir iş yaparken, yolundayken, hoş hâl üzere, Bizi günah üzere öldürmesin. Sevaplı bir iş yaparken, yolundayken, hoş hâl üzere, güzel bir şekilde ruhumuzu teslim etmeyi nasip etsin. güzel bir şekilde ruhumuzu teslim etmeyi nasip etsin.

Ve techelûn. Bir de "Cahillik ediyorsunuz!" buyuruyor. Ve techelûn. Bir de "Cahillik ediyorsunuz!" buyuruyor. "Aklınız ermiyor. Allah yolunda yürüseniz ne faydalara ereceğinizi bilmiyorsunuz." diyor. "Aklınız ermiyor. Allah yolunda yürüseniz ne faydalara ereceğinizi bilmiyorsunuz." diyor.

Ve inneküm le-min reyhânillâhi. "Halbuki siz Allah'ın nazarında mevki sahibisiniz. Ve inneküm le-min reyhânillâhi. "Halbuki siz Allah'ın nazarında mevki sahibisiniz. Kendi kıymetinizi bilmiyorsunuz da cimrilik ediyorsunuz,Kendi kıymetinizi bilmiyorsunuz da cimrilik ediyorsunuz, korkaklık ediyorsunuz, cahillik yapıyorsunuz." Diyor. korkaklık ediyorsunuz, cahillik yapıyorsunuz." Diyor.

Sonra bir bilgi [veriyor:] Ve inne âhire vat'etin vatıehâ rabbü'l-âlemîne bi-veccin. Sonra bir bilgi [veriyor:]

Ve inne âhire vat'etin vatıehâ rabbü'l-âlemîne bi-veccin.
Bir yer adı. "Allah'ın, Rabbü'l-âlemîn'in en son çiğnediği yer, Vecc denilen yerdir." Bir yer adı. "Allah'ın, Rabbü'l-âlemîn'in en son çiğnediği yer, Vecc denilen yerdir."

Kitabın açıklamasını yazan Hocamız "Bu vataa sözü iki mânaya gelebilir." diyor. Kitabın açıklamasını yazan Hocamız "Bu vataa sözü iki mânaya gelebilir." diyor. Bir; "şekillendirip yarattığı yeryüzünde en son yarattığı yer" mânasına gelir. Tamam.Bir; "şekillendirip yarattığı yeryüzünde en son yarattığı yer" mânasına gelir. Tamam. Yeryüzünün hırkatilinin en son kısmı, en tamam olduğu kısım gibi. Yeryüzünün hırkatilinin en son kısmı, en tamam olduğu kısım gibi.

Veyahut ikinci bir mâna; vataa "ezmek, toprağı çiğnemek" demek.Veyahut ikinci bir mâna; vataa "ezmek, toprağı çiğnemek" demek. "Kahrının tecelli edip de kahrettiği, çiğnediği, ezdiği yer" mânasına gelebilir. "Kahrının tecelli edip de kahrettiği, çiğnediği, ezdiği yer" mânasına gelebilir.

Allah bizi kahrından mahfuz eylesin. Rahmetine mazhar eylesin. Allah bizi kahrından mahfuz eylesin. Rahmetine mazhar eylesin. Azabından dünyada âhirette berî eylesin. Sevdiği kullarının zümresine dâhil eylesin. Azabından dünyada âhirette berî eylesin. Sevdiği kullarının zümresine dâhil eylesin.

Demek ki burada bizim en çok iftihar edip göğsümüzün kabaracağı, gözümüzün yaşaracağı cümle; Demek ki burada bizim en çok iftihar edip göğsümüzün kabaracağı, gözümüzün yaşaracağı cümle;

Ve inneküm le-min reyhânillâhi.Ve inneküm le-min reyhânillâhi. "Siz Allah'ın yanında itibar sahibisiniz, onun reyhanlarından bir reyhansınız, makbulsünüz.""Siz Allah'ın yanında itibar sahibisiniz, onun reyhanlarından bir reyhansınız, makbulsünüz." Nasıl bizim yanımızda reyhan çiçeği güzelse, makbulse, hoş kokulu ise, Nasıl bizim yanımızda reyhan çiçeği güzelse, makbulse, hoş kokulu ise, beğenirsek biz de Allah'ın öyle sevdiği, beğendiği mahluklarız. beğenirsek biz de Allah'ın öyle sevdiği, beğendiği mahluklarız. Övmüş de, sevmiş de bizi yaratmış. Övmüş de, sevmiş de bizi yaratmış.

Kadrimizi bilelim, sevildiğimizi anlayalım, yolunca yürüyelim. Kadrimizi bilelim, sevildiğimizi anlayalım, yolunca yürüyelim. Bu bizim için çok büyük bir iltifattır. Hor hakir mahluklar değiliz ki! Bu bizim için çok büyük bir iltifattır. Hor hakir mahluklar değiliz ki!

Hiç gazetelerde gördünüz mü, "Bugün üç tane karınca otomobil altında kaldı, ezildi." diyeHiç gazetelerde gördünüz mü, "Bugün üç tane karınca otomobil altında kaldı, ezildi." diye yazıyorlar mı? yazıyorlar mı?

"Yazmazlar hocam." Niye yazmazlar? "Yazmazlar hocam."

Niye yazmazlar?

"Dünya kadar karınca var, karıncanın adedini kimse bilmez ve bir kıymeti yok." "Dünya kadar karınca var, karıncanın adedini kimse bilmez ve bir kıymeti yok."

"Şu kadar sivrisinek topluca katliam edildi." Böyle bir haber okuyor musunuz? "Şu kadar sivrisinek topluca katliam edildi." Böyle bir haber okuyor musunuz?

Okumuyorsunuz. Kıymeti yok. Okumuyorsunuz. Kıymeti yok.

"Şu kadar sirke sineği, biz evde yoktuk,"Şu kadar sirke sineği, biz evde yoktuk, sirke mutfakta açıkta kalmış, uçmuşlar uçmuşlar, sonra ölmüşler. sirke mutfakta açıkta kalmış, uçmuşlar uçmuşlar, sonra ölmüşler. Mutfak tezgahının üstü sinek ölüsü dolu. Hemen gazeteye haber verelim..." Mutfak tezgahının üstü sinek ölüsü dolu. Hemen gazeteye haber verelim..."

"Kıymeti yok hocam. Habere değmez." Neden? "Kıymeti yok hocam. Habere değmez."

Neden?

Kıymetli varlıklar değil. Ama insanoğlu kıymetli varlık.Kıymetli varlıklar değil. Ama insanoğlu kıymetli varlık. Kadrini kıymetini bilmesi lazım. Kadrini kıymetini bilmesi lazım.

Bir başka hadîs-i şerîf hatırıma getiriverdi, bu en son sirke sineği sözü... Bir başka hadîs-i şerîf hatırıma getiriverdi, bu en son sirke sineği sözü... Peygamber Efendimiz diyor ki; "İnsanlar iki gruptur. Peygamber Efendimiz diyor ki;

"İnsanlar iki gruptur.

Bir; bilen, öğreten. İki; bilmeyen, öğrenmeye çalışan." Bir; bilen, öğreten.

İki; bilmeyen, öğrenmeye çalışan."

Birisi ilim talebesi, birisi ilim menbaı, veren kimse... Birisi ilim talebesi, birisi ilim menbaı, veren kimse...

Ve'l-bâki hemece. "Gerisi hemeçtir." Hemeç ne demek? Ve'l-bâki hemece. "Gerisi hemeçtir."

Hemeç ne demek?

Lugatlarda yazıyor ki; "sirke sineği" demek. Lugatlarda yazıyor ki; "sirke sineği" demek. Kalabalık uçuşurlar, sokmazlar, kan da emmez, bir şey de yapmaz. Kalabalık uçuşurlar, sokmazlar, kan da emmez, bir şey de yapmaz. Yalnız bulut gibi çöplüğün üstünde üzümleri filan biraz bozuk bırakırsan kalabalık üstüne uçuşurlar. Yalnız bulut gibi çöplüğün üstünde üzümleri filan biraz bozuk bırakırsan kalabalık üstüne uçuşurlar.

İlim öğrenen, ilim öğretenin dışındaki insanlar sirke sineği gibi. İlim öğrenen, ilim öğretenin dışındaki insanlar sirke sineği gibi. Tabire bak, Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde öteki insanlar için geçen tabire dikkat edin. Tabire bak, Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde öteki insanlar için geçen tabire dikkat edin.

İnsan ya ilim öğrenecek, Allah yolunda yürüyecek, bilgisini arttırıp tatbik edecek; İnsan ya ilim öğrenecek, Allah yolunda yürüyecek, bilgisini arttırıp tatbik edecek; ya da bildiğini başkasına öğretme çalışması içinde olacak.ya da bildiğini başkasına öğretme çalışması içinde olacak. Gerisi sirke sineği gibi, sayısına hiç itibar olmayan kıymetsiz varlıklar olur. Gerisi sirke sineği gibi, sayısına hiç itibar olmayan kıymetsiz varlıklar olur. Çok kalabalık, şu kadar milyar insan; hiç kıymeti yok. Çok kalabalık, şu kadar milyar insan; hiç kıymeti yok.

Ve mâ ekserü'n-nâsi velev haraste bi-mü'minîn.Ve mâ ekserü'n-nâsi velev haraste bi-mü'minîn. "Ey Resûlüm! Boşuna hırs etme, telaş etme, uğraşma; insanların ekseriyeti, "Ey Resûlüm! Boşuna hırs etme, telaş etme, uğraşma; insanların ekseriyeti, sen ne kadar çalışsan, çabalasan, çırpınsan müslüman olmayacaklar." sen ne kadar çalışsan, çabalasan, çırpınsan müslüman olmayacaklar."

Ekseriyeti nefsin peşinde, şeytanın peşinde, helâk olacak gidecek. Ekseriyeti nefsin peşinde, şeytanın peşinde, helâk olacak gidecek. Sirke sineği gibi...Sirke sineği gibi... Bu kadar kalabalığın, akımın, cereyanın, paldır küldür yuvarlanıpBu kadar kalabalığın, akımın, cereyanın, paldır küldür yuvarlanıp gitmenin içinden kendimizi sıyırırsak tehlikeden kurtulabiliriz.gitmenin içinden kendimizi sıyırırsak tehlikeden kurtulabiliriz. Kendimizi ilme verebilirsek, dine verebilirsek, Allah'ın yoluna verebilirsek, Kendimizi ilme verebilirsek, dine verebilirsek, Allah'ın yoluna verebilirsek, Allah yolunda çalışabilirsek kurtuluruz.Allah yolunda çalışabilirsek kurtuluruz. Aksi takdirde binlerce, milyonlarca, milyarlarca helâk olan insan var;Aksi takdirde binlerce, milyonlarca, milyarlarca helâk olan insan var; onlardan birisi de sen olursun, ötekisi olur, berikisi olur. Allah etmesin. onlardan birisi de sen olursun, ötekisi olur, berikisi olur. Allah etmesin.

Gayret bizden. Gayret edeceğiz.Gayret bizden. Gayret edeceğiz. Allah indinde itibarlı bir varlık olarak yaratıldığımızı bileceğiz, cimrilik etmeyeceğiz. Allah indinde itibarlı bir varlık olarak yaratıldığımızı bileceğiz, cimrilik etmeyeceğiz.

Cimrilik; malda cimrilik oluyor, gayrette cimrilik oluyor. Kalk, kalkamıyor.Cimrilik; malda cimrilik oluyor, gayrette cimrilik oluyor. Kalk, kalkamıyor. Namaz kıl, kılamıyor. Şu hayra koş, koşamıyor. Birazcık sıkıntı görse dönüp gidiyor. Namaz kıl, kılamıyor. Şu hayra koş, koşamıyor. Birazcık sıkıntı görse dönüp gidiyor. Olmaz, sıkıntıdan da korkmayacak. Müslüman biraz sebatlı olacak.Olmaz, sıkıntıdan da korkmayacak. Müslüman biraz sebatlı olacak. Sebat, sımsıkı ayağının bastığı yerden geri dönmeyecek. Verdiği sözden dönmeyecek. Sebat, sımsıkı ayağının bastığı yerden geri dönmeyecek. Verdiği sözden dönmeyecek.

O vasıfta insanlar istiyoruz. Yoksa kıymeti yok, bir sürü insan var... O vasıfta insanlar istiyoruz. Yoksa kıymeti yok, bir sürü insan var...

Sözün gelişi Peygamber Efendimiz'in yine bir başka hadîs-i şerîfini hatırlatıyor. Sözün gelişi Peygamber Efendimiz'in yine bir başka hadîs-i şerîfini hatırlatıyor. Diyor ki Peygamber Efendimiz; Diyor ki Peygamber Efendimiz;

"Başka ümmetler, başka milletler, gayrimüslimler hepsi sizin üzerinize çullanacaklar. "Başka ümmetler, başka milletler, gayrimüslimler hepsi sizin üzerinize çullanacaklar. Kâfirler, gayrimüslimler sanki yemek tabağına yemek yiyicilerin ellerini uzatıp üşüştükleri gibiKâfirler, gayrimüslimler sanki yemek tabağına yemek yiyicilerin ellerini uzatıp üşüştükleri gibi siz Ümmet-i Muhammed'in üzerine üşüşecekler." siz Ümmet-i Muhammed'in üzerine üşüşecekler."

"Yemeğe dalar gibi, yemek çanağına kaşık üşüştürür gibi hepsi üzerinize çullanacaklar. "Yemeğe dalar gibi, yemek çanağına kaşık üşüştürür gibi hepsi üzerinize çullanacaklar.

Sahâbe-i kirâm diyor ki; "Yâ Resulallah,Sahâbe-i kirâm diyor ki;

"Yâ Resulallah,
o zaman bizim adedimiz az mı olacak, sayımız mı az olacak da çullanabilecekler?" o zaman bizim adedimiz az mı olacak, sayımız mı az olacak da çullanabilecekler?"

Bel entüm kesîrûn. "Çok olacaksınız ama;" Bel entüm kesîrûn. "Çok olacaksınız ama;"

Ğusâen ke-ğusai's-seyn. "Selin üzerindeki çör çöp gibi olacaksınız." Ğusâen ke-ğusai's-seyn. "Selin üzerindeki çör çöp gibi olacaksınız."

Sayınız çok ama selin üzerindeki çör çöp ne kadar çok olursa olsun, Sayınız çok ama selin üzerindeki çör çöp ne kadar çok olursa olsun, sel güldür güldür akıp götürür gider. Öyle olmayacağız. sel güldür güldür akıp götürür gider.

Öyle olmayacağız.

Bir grup has müslüman kıyamet kopuncaya kadar bu dine bağlı olacak. Bir grup has müslüman kıyamet kopuncaya kadar bu dine bağlı olacak. Hadiste bildiriliyor. Daima bu dine sımsıkı sarılmış olarak, dini yaşayan, dini bilen,Hadiste bildiriliyor. Daima bu dine sımsıkı sarılmış olarak, dini yaşayan, dini bilen, dini öğrenen, dini öğreten, dini savunan, dini müdafaa edip yaymaya çalışan dini öğrenen, dini öğreten, dini savunan, dini müdafaa edip yaymaya çalışan bir taife, bir grup insan kıyamet kopuncaya kadar olacak. bir taife, bir grup insan kıyamet kopuncaya kadar olacak. Eksik kalmayacak çünkü onlar insanlar arasında Allah'ın hücceti olacaklar. Eksik kalmayacak çünkü onlar insanlar arasında Allah'ın hücceti olacaklar.

"O kullarım iyi oldular, siz niye olmadınız?" diye onlar numune, mutlak bulunacak."O kullarım iyi oldular, siz niye olmadınız?" diye onlar numune, mutlak bulunacak. İsterse öteki insanlar onlara yardım etsin, isterse etmesin, zarar vermeyecek.İsterse öteki insanlar onlara yardım etsin, isterse etmesin, zarar vermeyecek. Aldırmayacaklar. Hak yolda geminin suları yara yara gittiği gibi Aldırmayacaklar. Hak yolda geminin suları yara yara gittiği gibi sağlam bir şekilde sırât-ı müstakîmde dümdüz yara yara gidecekler. sağlam bir şekilde sırât-ı müstakîmde dümdüz yara yara gidecekler. Adedi az olabilir. Allah bizi onlardan eylesin. Adedi az olabilir.

Allah bizi onlardan eylesin.

Bâtıl yollara sapmış, gevşek, selin üstündeki saman çöpü gibi kıymetsiz veya sirke tabağının Bâtıl yollara sapmış, gevşek, selin üstündeki saman çöpü gibi kıymetsiz veya sirke tabağının üstünde uçuşan değersiz sinekler gibi olmayalım.üstünde uçuşan değersiz sinekler gibi olmayalım. Gittiğimiz yerde her birimizin bir işi, bir faydası olsun. Gittiğimiz yerde her birimizin bir işi, bir faydası olsun.

İlim adamısın, niye öğretmiyorsun? Etrafında bu kadar cahil insan var... İlim adamısın, niye öğretmiyorsun? Etrafında bu kadar cahil insan var...

Halk dini bilmiyor, dinden haberi yok. "Peygamberin kim?" diyorsun, "Hz. Ali" diyor. Halk dini bilmiyor, dinden haberi yok. "Peygamberin kim?" diyorsun, "Hz. Ali" diyor. Yahu Hz. Ali iyi bir insan ama peygamber değil. Ahâlinin bir şeyden haberi yok. Yahu Hz. Ali iyi bir insan ama peygamber değil. Ahâlinin bir şeyden haberi yok. Anadolu'da bu caminin içindeki insanlar değil ki hepsi... Din nedir, iman nedir?Anadolu'da bu caminin içindeki insanlar değil ki hepsi... Din nedir, iman nedir? Allah'ın azabı nedir, gazabı nedir? Haramı nedir, helali nedir? Hiç kimse bilmiyor. Cahil... Allah'ın azabı nedir, gazabı nedir? Haramı nedir, helali nedir? Hiç kimse bilmiyor. Cahil...

Evleniyorlar, gusül bilmiyor. Hocayı çağırmışlar; kelime-i şehadet getirmesini bilmiyor. Evleniyorlar, gusül bilmiyor. Hocayı çağırmışlar; kelime-i şehadet getirmesini bilmiyor. Babası Amerika'ya, Fransa'ya göndermiş, tahsil görmüş, gelmiş; çocuk kibar, centilmen,Babası Amerika'ya, Fransa'ya göndermiş, tahsil görmüş, gelmiş; çocuk kibar, centilmen, ütülü pantolon giymesini biliyor, güzel sinekkaydı tıraş olmuş, papyon kravat takmış;ütülü pantolon giymesini biliyor, güzel sinekkaydı tıraş olmuş, papyon kravat takmış; din bilmiyor, bir şeyden haberi yok. din bilmiyor, bir şeyden haberi yok. İman nedir, bilmiyor. Evlenecek, gusül etmesinden haberi yok.İman nedir, bilmiyor. Evlenecek, gusül etmesinden haberi yok. Cahil, bu kadar yaygın. Sen biliyorsun, niye öğretmiyorsun?Cahil, bu kadar yaygın.

Sen biliyorsun, niye öğretmiyorsun?
Sen Allah'ın sıhhat âfiyet verdiği kulsun, niye dine çalışmıyorsun? Sen Allah'ın sıhhat âfiyet verdiği kulsun, niye dine çalışmıyorsun?

Bir işçi, ben biliyorum arkadaşlarımdan öyle kimseler var, o muhitinde anlata anlata, Bir işçi, ben biliyorum arkadaşlarımdan öyle kimseler var, o muhitinde anlata anlata, mücadele ede ede, fikren hakkı söyleye söyleye bir grup meydana getirebiliyor.mücadele ede ede, fikren hakkı söyleye söyleye bir grup meydana getirebiliyor. Koca tahsilli, şu kadar unvanı olan bir insan, beş para etmiyor, çünkü susuyor, konuşmuyor. Koca tahsilli, şu kadar unvanı olan bir insan, beş para etmiyor, çünkü susuyor, konuşmuyor.

Kadınların eğitime ihtiyacı var. Erkeklerin eğitime öğretime ihtiyacı var. Kadınların eğitime ihtiyacı var. Erkeklerin eğitime öğretime ihtiyacı var. Çocukların eğitime öğretime ihtiyacı var. Ailelerin, köylünün, işçinin ihtiyacı var.Çocukların eğitime öğretime ihtiyacı var. Ailelerin, köylünün, işçinin ihtiyacı var. Kimse haram helal bilmiyor. Allah'ın gazabına uğrayacaklar, Kimse haram helal bilmiyor. Allah'ın gazabına uğrayacaklar, cehenneme düşecekler, dinimiz unutulacak.cehenneme düşecekler, dinimiz unutulacak. İslâm yeryüzünden azalacak, çekilecek. İlk çıktığı yere, geriye doğru gidecek. İslâm yeryüzünden azalacak, çekilecek. İlk çıktığı yere, geriye doğru gidecek.

Nerede bizim hani Balkanlar, Tuna vilâyetimiz nerede?Nerede bizim hani Balkanlar, Tuna vilâyetimiz nerede? Ezanların okunduğu Belgradlar, Sofyalar, Kırımlar, Kafkasyalar, Ezanların okunduğu Belgradlar, Sofyalar, Kırımlar, Kafkasyalar, Şeyh Şamillerin yaşadığı yerler, Türkistanlar nerelerde? Şeyh Şamillerin yaşadığı yerler, Türkistanlar nerelerde?

Ya Çin'in ya Rus'un ya Bulgar'ın [eline] geçti. Ya Çin'in ya Rus'un ya Bulgar'ın [eline] geçti.

Nerede hani İspanya'da Endülüs müslümanları? Yok. Nerede hani İspanya'da Endülüs müslümanları?

Yok.

Bir ara Sicilya müslümanmış, Malta müslümanmış, nerede? Yok! Bir ara Sicilya müslümanmış, Malta müslümanmış, nerede?

Yok!

Türkiye de böyle giderse... Zaten Suriye öyle olmuş, Irak böyle olmuş... Kalmayacak yeryüzünde... Türkiye de böyle giderse... Zaten Suriye öyle olmuş, Irak böyle olmuş... Kalmayacak yeryüzünde...

Sen ben çalışmazsak Allahu Teâlâ hazretleri kadr ü kıymeti bilinmeyen Sen ben çalışmazsak Allahu Teâlâ hazretleri kadr ü kıymeti bilinmeyen nimeti insandan çekip alıyor. nimeti insandan çekip alıyor. "Sen kıymetini bilmedin mi? Ver."Sen kıymetini bilmedin mi? Ver. Ben sana bir nimet verdim, onun kıymetini bilemedin, seni mahrum bırakıyorum!"Ben sana bir nimet verdim, onun kıymetini bilemedin, seni mahrum bırakıyorum!" Arkasından felaketler yağıyor, her çeşit felaket... Arkasından felaketler yağıyor, her çeşit felaket...

Allah'ın dinine çalışmak hepimizin boynumuzun borcudur. Allah'ın dinine çalışmak hepimizin boynumuzun borcudur. Memuriyetten de önce, işçilikten de önce, kazançtan da önce,Memuriyetten de önce, işçilikten de önce, kazançtan da önce, her şeyden önce üstümüzde Allah'a kul olmak, Allah'ın dinine hizmet etmek vazifesi var. her şeyden önce üstümüzde Allah'a kul olmak, Allah'ın dinine hizmet etmek vazifesi var.

Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'budûn. Ve mâ halaktü'l-cinne ve'l-inse illâ li-ya'budûn.

Başka bir şey için yaratılmış değiliz, vazifemiz Allah'a kulluk etmek. Başka bir şey için yaratılmış değiliz, vazifemiz Allah'a kulluk etmek.

O Allah'a kulluk etmeyi yaparken arada dosta düşmana muhtaç olmayayım diye O Allah'a kulluk etmeyi yaparken arada dosta düşmana muhtaç olmayayım diye çalışırsın, kazancını sağlarsın. çalışırsın, kazancını sağlarsın. Çalışırken de yine dilinle Allah'ın dinine [hizmet edersin]. Çalışırken de yine dilinle Allah'ın dinine [hizmet edersin].

"Dalmışız dünyaya, unutmuşuz âhireti..." "Dalmışız dünyaya, unutmuşuz âhireti..."

Olmaz! Âhiret bizim asıl işimiz. Asıl kazanç için koşacağımız yer âhiret. Olmaz! Âhiret bizim asıl işimiz. Asıl kazanç için koşacağımız yer âhiret.

Kimse çalışmıyor. Herkes... "Hadi gel, çalış!" "Benim işim var, bürom var." Kimse çalışmıyor. Herkes...

"Hadi gel, çalış!"

"Benim işim var, bürom var."

"Hadi sen çalış!" "Benim dükkânım var." "Hadi sen çalış!" "Benim memuriyetim var..." "Hadi sen çalış!"

"Benim dükkânım var."

"Hadi sen çalış!"

"Benim memuriyetim var..."

E bu hayır işlerini kim götürecek? Kim götürecek bu hayır işlerini?! "Beni de kayıttan sil." E bu hayır işlerini kim götürecek? Kim götürecek bu hayır işlerini?!

"Beni de kayıttan sil."

Arkadaşlar şikâyet ediyorlar. Bir şehre gittik, bir hayır cemiyeti kurmuşlar. Arkadaşlar şikâyet ediyorlar. Bir şehre gittik, bir hayır cemiyeti kurmuşlar. İdare heyetine adam bulamıyorlar. Dünya kadar müslüman adam var,İdare heyetine adam bulamıyorlar. Dünya kadar müslüman adam var, biliyorum camiler doluyor, orada da hayra gelmiyor. biliyorum camiler doluyor, orada da hayra gelmiyor.

Hepiniz bir derneğe gireceksiniz, bir yerde çalışacaksınız. Vazifeniz. Hepiniz bir derneğe gireceksiniz, bir yerde çalışacaksınız. Vazifeniz. Mahallenizdeki bir hayır derneğine, semtinizdeki bir hayır derneğine [gireceksiniz],Mahallenizdeki bir hayır derneğine, semtinizdeki bir hayır derneğine [gireceksiniz], Allah rızası için çalışacaksınız. Öyle; Allah rızası için çalışacaksınız. Öyle;

"Ben kendim çalışayım, çabalayayım, namazı kılayım, tesbihi çekeyim, cennete hop kapağı atayım..." "Ben kendim çalışayım, çabalayayım, namazı kılayım, tesbihi çekeyim, cennete hop kapağı atayım..."

Atamazsınız ki, Allah engeller; Atamazsınız ki, Allah engeller;

"Sen niye kendi kendine böyle yaptın? Niye öteki müslümanları düşünmedin? Dön geri!" der. "Sen niye kendi kendine böyle yaptın? Niye öteki müslümanları düşünmedin? Dön geri!" der.

Birisi -kardeşlerimizden birisinin kız kardeşi- rüya görmüş. Birisi -kardeşlerimizden birisinin kız kardeşi- rüya görmüş. Rüyada ölmüş, kabirde melekler gelmiş; "Senin Rabbin kim?" Rüyada ölmüş, kabirde melekler gelmiş; "Senin Rabbin kim?" Boynunu bükmüş, doğru düzgün bir tatminkâr cevap verememiş. Boynunu bükmüş, doğru düzgün bir tatminkâr cevap verememiş. Bir azarlamışlar, "Dön!" demişler, "Öğrenememişin, git öğren, gel!" demişler.Bir azarlamışlar, "Dön!" demişler, "Öğrenememişin, git öğren, gel!" demişler. Ter içinde uyanmış. Ter içinde uyanmış.

Rabbimiz'i bilmeden, yolunda çalışmadan ne yüzle gideceğiz? Hepiniz çalışacaksınız. Rabbimiz'i bilmeden, yolunda çalışmadan ne yüzle gideceğiz?

Hepiniz çalışacaksınız.

"Hocalar çalışsın, tamam." "Hocalar çalışsın, tamam."

Öyle şey olur mu? Hocalar çalışsa ateş olsa cirmi kadar yer yakar. Hoca ne yapabilir? Öyle şey olur mu? Hocalar çalışsa ateş olsa cirmi kadar yer yakar. Hoca ne yapabilir?

Camiden dışarıya zaten gidemez. Gitse kahveye giremez. Camiden dışarıya zaten gidemez. Gitse kahveye giremez. Piyasaya [giremez]. Bu şehrin kaç milyon nüfusu var? Kaç tane hoca var?Piyasaya [giremez]. Bu şehrin kaç milyon nüfusu var? Kaç tane hoca var? Her birine taksim etsen, şu hoca şu kadar milyon, böl;Her birine taksim etsen, şu hoca şu kadar milyon, böl; o kadar hocaya başa çıkmak mümkün değil. Adlarını okuyamaz. o kadar hocaya başa çıkmak mümkün değil. Adlarını okuyamaz.

Hepimiz çalışacağız. Hepiniz çalışacaksınız. Hepimiz çalışacağız. Hepiniz çalışacaksınız. Hepiniz bugün hemen gidin, sorun, "Bizim bu civarımızda hangi dernek var?"Hepiniz bugün hemen gidin, sorun, "Bizim bu civarımızda hangi dernek var?" bir derneğe girin, çalışın. Bir hayır derneğine, hayırlı bir işe, Allah'ın razı geleceği bir işe... bir derneğe girin, çalışın. Bir hayır derneğine, hayırlı bir işe, Allah'ın razı geleceği bir işe... Zevke, eğlenceye, sefaya değil, biraz sıkıntıya, meşakkâte gününüzün biraz vaktini ayırın bakalım. Zevke, eğlenceye, sefaya değil, biraz sıkıntıya, meşakkâte gününüzün biraz vaktini ayırın bakalım.

Sabahtan çıkıyorsun evden, nereye gittin? Sabahtan çıkıyorsun evden, nereye gittin?

"Hocam kabahatli bir yere gitmedim. Dükkânıma gittim. İşime gittim." "Hocam kabahatli bir yere gitmedim. Dükkânıma gittim. İşime gittim."

Peki sabahtan akşama kadar dünya için çalıştın, âhirete ne zaman çalışacaksın? Peki sabahtan akşama kadar dünya için çalıştın, âhirete ne zaman çalışacaksın?

Senin kabahatin âhirete çalışmamak. Senin kabahatin âhirete çalışmamak. Evet, kabahatli bir iş yapmıyorsun ama âhirete çalışmıyorsun. Evet, kabahatli bir iş yapmıyorsun ama âhirete çalışmıyorsun.

Hiç kimse çalışmıyor. Koca bir şehir, sordum; "Nüfusu ne kadar?" Hiç kimse çalışmıyor.

Koca bir şehir, sordum;

"Nüfusu ne kadar?"

"Yüz elli bin." "Yedi tane vakfın üyesi bulunamıyor mu? "Yüz elli bin."

"Yedi tane vakfın üyesi bulunamıyor mu?
Vakfın idare heyetine adam yedi kişi çıkmıyor mu? Yedi tane adam yok mu burada?" Vakfın idare heyetine adam yedi kişi çıkmıyor mu? Yedi tane adam yok mu burada?"

Var. Dünya kadar kıymetli kardeşlerimiz, Var. Dünya kadar kıymetli kardeşlerimiz, hepsi tahsilli kardeşlerimiz; herkes yan çiziyor, kaytarıyor. Nereden kaytarıyorsun? hepsi tahsilli kardeşlerimiz; herkes yan çiziyor, kaytarıyor.

Nereden kaytarıyorsun?

Allah'ın vazifesinden kaytarıyorsun. Allah'ın yolundan kaytarıyorsun.Allah'ın vazifesinden kaytarıyorsun. Allah'ın yolundan kaytarıyorsun. Allah'a hizmetten geri kalıyorsun. Allah'a hizmetten geri kalıyorsun.

Lokmasını yiyorsun, elini açıyorsun, dua [ediyorsun], Lokmasını yiyorsun, elini açıyorsun, dua [ediyorsun], hayır istiyorsun, sıhhat istiyorsun, âfiyet istiyorsun, hizmete gelince kaçıyorsun. hayır istiyorsun, sıhhat istiyorsun, âfiyet istiyorsun, hizmete gelince kaçıyorsun.

Böyle erkeklik olur mu? Böyle vefa olur mu? Böyle Müslümanlık olur mu? Böyle erkeklik olur mu? Böyle vefa olur mu? Böyle Müslümanlık olur mu?

Cahillik işte... Müslümanın Allah indinde itibarı var; Cahillik işte... Müslümanın Allah indinde itibarı var; cahil, cimrilik ediyor, korkaklık ediyor, cahillik ediyor. Öyle mi olur? cahil, cimrilik ediyor, korkaklık ediyor, cahillik ediyor. Öyle mi olur?

Sana ben şimdi çıkartsam, mor mor binliklerden yüz bin tane versem, Sana ben şimdi çıkartsam, mor mor binliklerden yüz bin tane versem, etrafımda pervane gibi dönersin; etrafımda pervane gibi dönersin;

"Ya bir şey yokken hoca bana yüz bin lira para verdi, Allah razı olsun, ne iyi adam, mâşaallah..." "Ya bir şey yokken hoca bana yüz bin lira para verdi, Allah razı olsun, ne iyi adam, mâşaallah..."

Allah sana her gün, her an yüzbinlerle ölçülemeyecek ne nimetler veriyor;Allah sana her gün, her an yüzbinlerle ölçülemeyecek ne nimetler veriyor; onlara bir şükür yok mu? Onlara karşı bir çalışma yok mu? Çalışmamaya alışmışız. onlara bir şükür yok mu? Onlara karşı bir çalışma yok mu?

Çalışmamaya alışmışız.

Bir devletin başkanına sormuşlar da; "Sizin bu ülkeyi ne mahvetti?" "Nemelazım" demiş. Bir devletin başkanına sormuşlar da;

"Sizin bu ülkeyi ne mahvetti?"

"Nemelazım" demiş.

Lastikli konuşuyor. "Sorma, bunu söylemek bana gerekmez. Lastikli konuşuyor. "Sorma, bunu söylemek bana gerekmez. Yoksa o söylenirse başım derde girer." gibi bir mânaya geliyor. Yoksa o söylenirse başım derde girer." gibi bir mânaya geliyor. Ama o mânaya dememiş, "nemelazımcılık" demek istemiş. Ama o mânaya dememiş, "nemelazımcılık" demek istemiş.

O aldırmıyor, bu aldırmıyor, camiler harap... Bir ara harap değil miydi?O aldırmıyor, bu aldırmıyor, camiler harap... Bir ara harap değil miydi? Camiler harap. Bugün Laleli'ye gittim. Elhamdülillah, hoşuma gitti. Camiler harap.

Bugün Laleli'ye gittim. Elhamdülillah, hoşuma gitti.
Evvelce gitmiştim, orada bir Roma harabesi, Bizans harabesi vardı, Evvelce gitmiştim, orada bir Roma harabesi, Bizans harabesi vardı, büyük bir taş temel, bu bizim caminin olduğu parsel kadar kocaman yer, daha büyük bir yer. büyük bir taş temel, bu bizim caminin olduğu parsel kadar kocaman yer, daha büyük bir yer. Dairevî kesme taştan eski bir şey yapmışlar.Dairevî kesme taştan eski bir şey yapmışlar. Ne idi ise Almanlar gelmiş kazı yapmışlar yapmışlar yapmışlar, ondan sonra yakmışlar kaçmışlar.Ne idi ise Almanlar gelmiş kazı yapmışlar yapmışlar yapmışlar, ondan sonra yakmışlar kaçmışlar. Kazıyı yapanlar, kim bilir neler buldular, hazine mi buldular...Kazıyı yapanlar, kim bilir neler buldular, hazine mi buldular... Kazı barakasını da yakmışlar, sırra kadem basmışlar, kaçıp gitmişler. Kazı barakasını da yakmışlar, sırra kadem basmışlar, kaçıp gitmişler.

Sen orada niye Alman'ı çalıştırıyorsun? Kendi memleketinin [eserinde] niye başında durmuyorsun, Sen orada niye Alman'ı çalıştırıyorsun? Kendi memleketinin [eserinde] niye başında durmuyorsun, niye ne çıkardığına bakmıyorsun? niye ne çıkardığına bakmıyorsun?

Tabii orayı kazacağız derken yanda da bir cami, o cami de temelinden oynamış, harap olmuş.Tabii orayı kazacağız derken yanda da bir cami, o cami de temelinden oynamış, harap olmuş. Gâvurun eserini çıkartacağız derken müslümanın camisi gümbürtüye gitmiş. Gâvurun eserini çıkartacağız derken müslümanın camisi gümbürtüye gitmiş.

Üzülmüştüm, birkaç yerde de söylemiştim. Şimdi bu sefer arkadaşla gittik, Üzülmüştüm, birkaç yerde de söylemiştim. Şimdi bu sefer arkadaşla gittik, baktım cami yeniden tamir ediliyor. Güzel, hoşuma gitti. baktım cami yeniden tamir ediliyor. Güzel, hoşuma gitti.

Camilerimiz harap. Kitaplarımız kese kağıdı yapılmış,Camilerimiz harap. Kitaplarımız kese kağıdı yapılmış, leblebici külahı olmuş, toprağa gömülmüş, atılmış. leblebici külahı olmuş, toprağa gömülmüş, atılmış.

Hep senin, benim mesuliyetsizliğimizden, nemelazımcılığımızdan. Hep senin, benim mesuliyetsizliğimizden, nemelazımcılığımızdan.

Çalışacağız, sahip çıkacağız. Allah'ın öyle gayretli kulları var; Çalışacağız, sahip çıkacağız.

Allah'ın öyle gayretli kulları var;
eline fermuarlı çantayı alıyor, bir yerde bir harap cami görmüş, onu imar edecek; eline fermuarlı çantayı alıyor, bir yerde bir harap cami görmüş, onu imar edecek; kapı kapı dolaşıyor, başarıyor… Vakıflara gidiyor, dilekçe veriyor, belediyeye gidiyor, kapı kapı dolaşıyor, başarıyor… Vakıflara gidiyor, dilekçe veriyor, belediyeye gidiyor, şöyle yapıyor, böyle yapıyor... Eh, arkasından bir şey bırakıyor; "Şu camiyi bu yaptı..." şöyle yapıyor, böyle yapıyor... Eh, arkasından bir şey bırakıyor; "Şu camiyi bu yaptı..."

Ben Mahmutpaşa'da hatırlarım, İstanbul'un ilk alındığı zamanlarda yapılmış bir camiymiş,Ben Mahmutpaşa'da hatırlarım, İstanbul'un ilk alındığı zamanlarda yapılmış bir camiymiş, içinde ayakkabıcı dükkânları vardı. Parsel parsel parsel dükkânlar vardı.içinde ayakkabıcı dükkânları vardı. Parsel parsel parsel dükkânlar vardı. Bir Ermeni'nin malıymış diye duydum. O zaman tam mihrabının olduğunu yere de, Bir Ermeni'nin malıymış diye duydum. O zaman tam mihrabının olduğunu yere de, o dükkânların ihtiyaç yeri lazım ya, yüznumarayı kondurmuş. o dükkânların ihtiyaç yeri lazım ya, yüznumarayı kondurmuş. Belki de şuurla yaptı, belki de hiç aldırmadan yaptı. Belki de şuurla yaptı, belki de hiç aldırmadan yaptı. Sen ibadethanene bakmazsan Ermeni bakar mı? O mu kollayacak? Bakmamışız, yıkılmış. Sen ibadethanene bakmazsan Ermeni bakar mı? O mu kollayacak?

Bakmamışız, yıkılmış.

"Bu kadar ibadethane bu şehre çoktur, yıkın." "Bu kadar ibadethane bu şehre çoktur, yıkın."

"İçinde namaz kılan olmadıktan sonra çoktur, yıkın." "İçinde namaz kılan olmadıktan sonra çoktur, yıkın."

Yıkılır tabii... Sen gitmemişsin, namaz kılmamışsın. Yıkılır tabii... Sen gitmemişsin, namaz kılmamışsın. Sen değil de senden büyükler yapmamış.Sen değil de senden büyükler yapmamış. Ama sonradan sahip çıkıldı, ortaya çıktı, kitabesi konuldu, büyük bir cami oldu. Ama sonradan sahip çıkıldı, ortaya çıktı, kitabesi konuldu, büyük bir cami oldu. Demek ki sahip çıkılınca oluyor. Demek ki sahip çıkılınca oluyor.

Çalışacağız. Gidiyorsun para istemeye, sırtın terliyor.Çalışacağız. Gidiyorsun para istemeye, sırtın terliyor. Alışmamışsın, dilenci değilsin, bir şey değilsin, kendi kazancın iyi...Alışmamışsın, dilenci değilsin, bir şey değilsin, kendi kazancın iyi... Benim kazancım iyi, mesela şahsen hiç kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Benim kazancım iyi, mesela şahsen hiç kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Zekât almam, ihtiyacım yok. Zekât verme durumundayım.Zekât almam, ihtiyacım yok. Zekât verme durumundayım. Gidiyorsun birisinden para isteyeceksin, sırtı terliyor, alışmamışız.Gidiyorsun birisinden para isteyeceksin, sırtı terliyor, alışmamışız. Anamdan babamdan bir şey istemeye alışmamışım. Anamdan babamdan bir şey istemeye alışmamışım.

"Ya şu vakıf, şu iş olacak, para ver." Karşıdaki nazlanıyor. "Ya şu vakıf, şu iş olacak, para ver."

Karşıdaki nazlanıyor.

Ya zulümdür senin bana bu yaptığın... Ya zulümdür senin bana bu yaptığın... Ben de senin gibi haysiyetli bir insanım. Benim para isteyecek [durumum] yok ki...Ben de senin gibi haysiyetli bir insanım. Benim para isteyecek [durumum] yok ki... Para isteyecek adam değilim ki ben. Allah rızası için yüzümü kızdırıyorum, istiyorum. Para isteyecek adam değilim ki ben. Allah rızası için yüzümü kızdırıyorum, istiyorum. Sen teşekkür et, geç yap bu işi. Millet kendisini naza çekiyor. "Müslüman ol!" Sen teşekkür et, geç yap bu işi.

Millet kendisini naza çekiyor. "Müslüman ol!"

"Iı..." Kenara çekiliyor. "Namaz kıl!" "Iı..." "Allah yolunda yürü, sevabını kazan." "Iı..." Kenara çekiliyor.

"Namaz kıl!"

"Iı..."

"Allah yolunda yürü, sevabını kazan."

"Iı..." "Ya etme eyleme, hadi gel camiye..." arkasından ite kaka... "Iı..."

"Ya etme eyleme, hadi gel camiye..." arkasından ite kaka...

"Yahu senin baban müftüydü, deden hocaydı, şeyhti. "Yahu senin baban müftüydü, deden hocaydı, şeyhti. Sen niye böyle ite kaka geliyorsun? Sen kendin iyi müslüman ol, başkasını getir." Sen niye böyle ite kaka geliyorsun? Sen kendin iyi müslüman ol, başkasını getir."

Niye uğraştırıyorsunuz? Ben bırak seninle uğraşmayayım da Niye uğraştırıyorsunuz? Ben bırak seninle uğraşmayayım da gideyim şuradaki zibidi çocuklarla uğraşayım, dans eden,gideyim şuradaki zibidi çocuklarla uğraşayım, dans eden, samba mı rumba mı, diskotek mi bilmem ne mi, ömrünü orada geçirenleri kurtarmaya çalışayım.samba mı rumba mı, diskotek mi bilmem ne mi, ömrünü orada geçirenleri kurtarmaya çalışayım. Müslüman evladıyla uğraşmaktan sapıtmışları doğrultmaya imkân olmuyor ki, Müslüman evladıyla uğraşmaktan sapıtmışları doğrultmaya imkân olmuyor ki, cevap vermeye imkân olmuyor ki... cevap vermeye imkân olmuyor ki...

Bir gazetemiz yok. Bir gazete çıkartalım dedik. Çıkartamaz mıyız, koca cemaat? Bir gazetemiz yok. Bir gazete çıkartalım dedik.

Çıkartamaz mıyız, koca cemaat?

Çıkartırız. Benim iki tane evim var, bir tanesini satarım; Çıkartırız. Benim iki tane evim var, bir tanesini satarım; 15-20 milyon ben koyarım, sen koyarsın, bir gazete çıkartırız. 15-20 milyon ben koyarım, sen koyarsın, bir gazete çıkartırız. Bir hesapladık, ölçtük, baktık, ne istiyor? Aşağı yukarı 1 milyar istiyor. Bir hesapladık, ölçtük, baktık, ne istiyor?

Aşağı yukarı 1 milyar istiyor.

Gazete çıkartacağız. Ne Hürriyet'ten aşağı kalırım ne Milliyet'ten; Gazete çıkartacağız. Ne Hürriyet'ten aşağı kalırım ne Milliyet'ten; çıkartırım evelallah. Ama para lazım. çıkartırım evelallah. Ama para lazım.

Hadi ben dairemi ortaya koydum; herkes koysun, çıkartalım. Fazlasını koysun. Hadi ben dairemi ortaya koydum; herkes koysun, çıkartalım. Fazlasını koysun. "Evinden çıksın gitsin." demiyorum, fazlasını koysun. "Evinden çıksın gitsin." demiyorum, fazlasını koysun.

"Hocam bu oturma yerim, bu kira gelme yerim, bu yazlığım, bu sonbaharlığım, "Hocam bu oturma yerim, bu kira gelme yerim, bu yazlığım, bu sonbaharlığım, bu kışlığım, bu ilkbaharlığım, bu Akdeniz'deki yazlığım, bu Karadeniz'deki yazlığım,bu kışlığım, bu ilkbaharlığım, bu Akdeniz'deki yazlığım, bu Karadeniz'deki yazlığım, bu Ege'deki yazlığım, bu bilmem neredeki yazlığım..." bu Ege'deki yazlığım, bu bilmem neredeki yazlığım..."

Nasıl gideceğiz cennete? Fedakârlık yapacağız, çalışacağız. Nasıl gideceğiz cennete?

Fedakârlık yapacağız, çalışacağız.

Ben istemeden parayı vereceksin. Ben istemeden parayı vereceksin. Çalışan kimi görürsen ver oraya, beni ne istettirip duruyorsun? Çalışan kimi görürsen ver oraya, beni ne istettirip duruyorsun?

İşte cahilliğimizden cimrilik ediyoruz, korkuyoruz, cahillik ediyoruz. İşte cahilliğimizden cimrilik ediyoruz, korkuyoruz, cahillik ediyoruz. Halbuki Allah indinde ne mevkimiz var, onları kaybediyoruz. Çalışan kazanır. Halbuki Allah indinde ne mevkimiz var, onları kaybediyoruz. Çalışan kazanır.

Fakir fukara kardeşler veriyor.Fakir fukara kardeşler veriyor. Buraya talebe gelmiş, üstünde doğru düzgün giyimi yok,Buraya talebe gelmiş, üstünde doğru düzgün giyimi yok, babasından aldığı harçlığın bir kısmını getiriyor; babasından aldığı harçlığın bir kısmını getiriyor;

"Hocam şu cami tamir ediliyormuş, ben de sana yardım edeyim." "Hocam şu cami tamir ediliyormuş, ben de sana yardım edeyim."

Ya benim sözüm sana değil ki! Benim sözüm fabrikatör olup da Ya benim sözüm sana değil ki! Benim sözüm fabrikatör olup da fabrikasından bir hayır para ayırmayan, şuraya filanca şey olup da şöyle yapmayana... fabrikasından bir hayır para ayırmayan, şuraya filanca şey olup da şöyle yapmayana... Yapana sözüm yok zaten. Ama sanki ondan istemişim gibi harçlığının yarısını getirmiş. Yapana sözüm yok zaten. Ama sanki ondan istemişim gibi harçlığının yarısını getirmiş.

"Al kardeşim, sen bunu al, kendin ye, ben daha sana para vereyim." "Al kardeşim, sen bunu al, kendin ye, ben daha sana para vereyim."

Asıl yapabilecek olan yapsın, sen oku, iyi beslen, iyi insan ol, zenginle, zenginlediğin,Asıl yapabilecek olan yapsın, sen oku, iyi beslen, iyi insan ol, zenginle, zenginlediğin, elin feraha erdiği zaman sen de yardım et. elin feraha erdiği zaman sen de yardım et. Düşün "Ben bir zamanlar şu durumdaydım.Düşün "Ben bir zamanlar şu durumdaydım. Şimdi kim bilir benim gibi kaç tane kardeşim vardır..." de, ara bul.Şimdi kim bilir benim gibi kaç tane kardeşim vardır..." de, ara bul. Sen de onlara yardım et. Şu anda senden istemiyorum. Sen de onlara yardım et. Şu anda senden istemiyorum.

Muhtaçtan istemiyoruz ama müslümanların zenginde hakkı var. Muhtaçtan istemiyoruz ama müslümanların zenginde hakkı var.

Bizim Suudlu kardeşlerimiz, Kuveytli kardeşlerimiz uçağının tokmağını altından yapıyor. Bizim Suudlu kardeşlerimiz, Kuveytli kardeşlerimiz uçağının tokmağını altından yapıyor.

Hakkı var mı? Yok. Nereden kazandı bu parayı? Hakkı var mı?

Yok.

Nereden kazandı bu parayı?

Madenlerden kazandı. Madenlerin parası kimindi? Madenlerden kazandı.

Madenlerin parası kimindi?

Beytülmâlindir. Petrolden kazandı. Müslümanların hakkıdır. Beytülmâlindir. Petrolden kazandı. Müslümanların hakkıdır. Sen onu altınla kaplayamazsın.Sen onu altınla kaplayamazsın. Atlıyor özel uçağına, İspanya'da bir oteli tepeden tırnağa kapatıyor, 30 bin dolar akşamı.Atlıyor özel uçağına, İspanya'da bir oteli tepeden tırnağa kapatıyor, 30 bin dolar akşamı. Şarkıcı getiriyor, ona şarkı söylettiriyor, keyif yapıyor, sefa yapıyor. Hakkı yok! Şarkıcı getiriyor, ona şarkı söylettiriyor, keyif yapıyor, sefa yapıyor.

Hakkı yok!

İran şahı ölmüş, neyse hadi onun hakkında konuşmayalım... İran şahı ölmüş, neyse hadi onun hakkında konuşmayalım...

Markos, mesela şimdi Filipinler'de devrilen, adamın 30 milyon dolar serveti varmış.Markos, mesela şimdi Filipinler'de devrilen, adamın 30 milyon dolar serveti varmış. Nereden topladın sen bunu? Sen neydin? Nereden topladın sen bunu? Sen neydin?

O miletin parasını çaldı çırptı, 10 milyon dolar. O miletin parasını çaldı çırptı, 10 milyon dolar. Türkiye bütçesi gibi para çalmış çırpmış. Türkiye bütçesi gibi para çalmış çırpmış.

Peki o çalmış çırpmış, hırsız her yerde eksik olmaz, sen niye çaldırtıyorsun? Peki o çalmış çırpmış, hırsız her yerde eksik olmaz, sen niye çaldırtıyorsun?

Bir de çaldırtmamak lazım. Bunun için herkesin çalışması lazım. Bir de çaldırtmamak lazım. Bunun için herkesin çalışması lazım. Herkesin vazifesini bilmesi lazım. Herkesin tıkır tıkır sosyal vazifesini bilip çalışması lazım.Herkesin vazifesini bilmesi lazım. Herkesin tıkır tıkır sosyal vazifesini bilip çalışması lazım. "Üzerime düşen hizmet nedir?" diye çalışması lazım. Anlatamıyoruz, anlatamıyoruz. "Üzerime düşen hizmet nedir?" diye çalışması lazım.

Anlatamıyoruz, anlatamıyoruz.

Atılmışım iki lâ-yefhemin meyanesine, Atılmışım iki lâ-yefhemin meyanesine,

Zemîne anlatamam, âsumâne anlatamam. Zemîne anlatamam, âsumâne anlatamam.

"İki tane laf anlamazın arasına atılmışız..." diyor şair. "İki tane laf anlamazın arasına atılmışız..." diyor şair.

"Zemine, toprağa anlatamıyorun. Göğe, yukarıya anlatamıyorum." diyor. "Zemine, toprağa anlatamıyorun. Göğe, yukarıya anlatamıyorum." diyor. Muallim Nâci'nin böyle bir [sözü] var. Beyân-ı maksat için yâre tercemanım var, Muallim Nâci'nin böyle bir [sözü] var.

Beyân-ı maksat için yâre tercemanım var,

Belaya bak ki onu tercemana anlatamam. Belaya bak ki onu tercemana anlatamam.

Bizim de hayırlı işler yapacak böyle bir idealist cemaatimiz var. Bizim de hayırlı işler yapacak böyle bir idealist cemaatimiz var. Ona anlatamıyoruz derdimizi... Yapacak, derdimizi anlatamıyoruz... Ona anlatamıyoruz derdimizi... Yapacak, derdimizi anlatamıyoruz...

Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor. Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor.

Siz bilirsiniz. Siz bilirsiniz.

Vallâhi lâ yedhulu kalbe imri'in îmânun hattâ yuhibbeküm lillâhi ve li-karâbetî. Vallâhi lâ yedhulu kalbe imri'in îmânun hattâ yuhibbeküm lillâhi ve li-karâbetî.

Abdulmuttalib b. Rebia rivayet etmiş. Ahmed b. Hanbel'de geçiyor. Abdulmuttalib b. Rebia rivayet etmiş. Ahmed b. Hanbel'de geçiyor.

Peygamber Efendimiz yemin ederek yine buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz yemin ederek yine buyuruyor ki;

Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..." Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..."

Yedhulu kalbe imri'in "Bir adamın kalbine girmez." İmânun. Yedhulu kalbe imri'in "Bir adamın kalbine girmez." İmânun. "İman girmez." Hattâ yuhibbeküm lillâhi. "Allah için sizi sevmedikçe." "İman girmez." Hattâ yuhibbeküm lillâhi. "Allah için sizi sevmedikçe." Ve li-karâbetî. "Bana akraba olduğunuzdan dolayı sizi sevmedikçe..." Ve li-karâbetî. "Bana akraba olduğunuzdan dolayı sizi sevmedikçe..."

Peygamber Efendimiz Allah'ın peygamberiydi. Peygamber Efendimiz Allah'ın peygamberiydi. Bu tarafa dönükken arkada olanları bilirdi. Yeminle söylüyor; "Ben arkamdan da görürüm!" diyor.Bu tarafa dönükken arkada olanları bilirdi. Yeminle söylüyor; "Ben arkamdan da görürüm!" diyor. Gösterince Allah gösterir, Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulu olunca... Gösterince Allah gösterir, Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgili kulu olunca... İleriye doğru olacak şeyleri de bize bildirdi; İleriye doğru olacak şeyleri de bize bildirdi; "Kıyamet şöyle kopacak, şunlar olacak, bunlar olacak..." diye hadislerde hep okuyoruz. "Kıyamet şöyle kopacak, şunlar olacak, bunlar olacak..." diye hadislerde hep okuyoruz. Devam edersek belki bu sayfada da gelir.Devam edersek belki bu sayfada da gelir. Tabii Peygamber Efendimiz kendisinden sonra ümmetin neler yapacağını daTabii Peygamber Efendimiz kendisinden sonra ümmetin neler yapacağını da asır asır herhalde Allahu Teâlâ hazretlerinin bildirmesiyle biliyordu. asır asır herhalde Allahu Teâlâ hazretlerinin bildirmesiyle biliyordu. Akrabasına, Kureyş cemaatine, yakınlarına diyor ki; Akrabasına, Kureyş cemaatine, yakınlarına diyor ki;

"Allah'a yemin olsun ki bir kişinin kalbine iman girmez, "Allah'a yemin olsun ki bir kişinin kalbine iman girmez, sizi Allah için ve bana yakınlığınızdan, akrabalığınızdan dolayı sevmedikçe." sizi Allah için ve bana yakınlığınızdan, akrabalığınızdan dolayı sevmedikçe."

Aklınız alıyor mu bilmiyorum? Almaz… Aklınız alıyor mu bilmiyorum?

Almaz…
Biz merhametli bir milletiz, elhamdülillah katı kalpli değiliz.Biz merhametli bir milletiz, elhamdülillah katı kalpli değiliz. Peygamber Efendimiz'in kucağına alıp öpüp sevdiği torununu şehit ettiler, kıtır kıtır kestiler. Peygamber Efendimiz'in kucağına alıp öpüp sevdiği torununu şehit ettiler, kıtır kıtır kestiler.

Olacak iş mi? Peygamber Efendimiz'in hemen arkasından,Olacak iş mi?

Peygamber Efendimiz'in hemen arkasından,
gözünün bebeği, methettiği, övdüğü, makamına geçmiş olangözünün bebeği, methettiği, övdüğü, makamına geçmiş olan Hz. Osman'ı Kur'an okuyup dururken şehit ettiler... Radıyallahu anh.Hz. Osman'ı Kur'an okuyup dururken şehit ettiler... Radıyallahu anh. Kanları Kur'ân-ı Kerîm'in üstüne damladı. Kanları Kur'ân-ı Kerîm'in üstüne damladı.

Olacak iş mi, akıl alıyor mu? Olacak iş mi, akıl alıyor mu?

Olmuş. İnsan rüya filan sanır, olmaz diye düşünür. Olmuş. İnsan rüya filan sanır, olmaz diye düşünür. Hz. Hasan Efendimiz'in başına o geldi. Hz. Hasan Efendimiz'in başına o geldi. Hz. Hüseyin Efendimiz'in başına o şehitlik geldi. Hz. Ali Efendimiz'in başına o geldi.Hz. Hüseyin Efendimiz'in başına o şehitlik geldi. Hz. Ali Efendimiz'in başına o geldi. Hz. Ömer Efendimiz'i hançerlediler, başına o geldi. Sordu: "Beni kim hançerledi?" Hz. Ömer Efendimiz'i hançerlediler, başına o geldi. Sordu:

"Beni kim hançerledi?"

"Bir İranlı köle..." "Elhamdülillah, beni müslüman hançerlememiş." diye sevindi. "Bir İranlı köle..."

"Elhamdülillah, beni müslüman hançerlememiş." diye sevindi.

Müslüman olsa üzülecek. Müslüman cehenneme girecek diye üzülecek. Müslüman olsa üzülecek. Müslüman cehenneme girecek diye üzülecek.

Öyle insanlardı. Ama kimisi şehit oldu, kimisi öyle gadirlere uğradı...Öyle insanlardı. Ama kimisi şehit oldu, kimisi öyle gadirlere uğradı... Bunları bildiği için Peygamber Efendimiz ikaz ediyor. Bunları bildiği için Peygamber Efendimiz ikaz ediyor.

Bir insan bir insanı severse onu çevresiyle sever. Bir insan bir insanı severse onu çevresiyle sever. Beni sevip beni davet ediyor, çocuğumu davet etmiyor.Beni sevip beni davet ediyor, çocuğumu davet etmiyor. Olmaz ki; ben çocuğumla bir aradayım, beni ayıramazsın ki, Olmaz ki; ben çocuğumla bir aradayım, beni ayıramazsın ki, senin için ben çocuğumdan vazgeçmem. İş bu sefer olmaz.senin için ben çocuğumdan vazgeçmem. İş bu sefer olmaz. Çocuğuyla beraber, Peygamber Efendimiz'in torununa,Çocuğuyla beraber, Peygamber Efendimiz'in torununa, kucağına almış, sevmiş olduğu [kişiye] sen yan bakarak,kucağına almış, sevmiş olduğu [kişiye] sen yan bakarak, "O peygamberdir onu seviyorum, bunu sevmiyorum." diyemezsin ki. Olacak iş değil."O peygamberdir onu seviyorum, bunu sevmiyorum." diyemezsin ki. Olacak iş değil. Onu ikaz ediyor. Onun için Peygamber Efendimiz'i severiz,Onu ikaz ediyor.

Onun için Peygamber Efendimiz'i severiz,
sünnetini severiz, sülalesini severiz, soyunu severiz, adını severiz, sünnetini severiz, sülalesini severiz, soyunu severiz, adını severiz, hadisini severiz, yâdını severiz, her şeyini... hadisini severiz, yâdını severiz, her şeyini... Her şeyine canımız feda. Her şeyiyle seveceğiz. Her şeyine canımız feda. Her şeyiyle seveceğiz.

Allah bize Efendimiz'in sevgisini ve yolunda gidenlerin sevgisini ihsan eylesin. Allah bize Efendimiz'in sevgisini ve yolunda gidenlerin sevgisini ihsan eylesin.

Tabii asil bir aile... Medine-i Münevvere'ye evliyâullahtan bir zât geldi. Tabii asil bir aile...

Medine-i Münevvere'ye evliyâullahtan bir zât geldi.
Aç, Allah'ın sevgili kulu ama parası yok, haram yemiyor,Aç, Allah'ın sevgili kulu ama parası yok, haram yemiyor, parasız pulsuz Medine-i Münevvere'ye geldi. Aç, halsiz, bîtap.parasız pulsuz Medine-i Münevvere'ye geldi. Aç, halsiz, bîtap. Mescid-i Nebevî'de oturdu, baktı tâkati yok, teveccüh etti, dedi ki; Mescid-i Nebevî'de oturdu, baktı tâkati yok, teveccüh etti, dedi ki;

"Yâ Resûlallah, senin beldene seni ziyarete geldim, açım." "Yâ Resûlallah, senin beldene seni ziyarete geldim, açım."

Kabr-i Şerîf'e teveccüh etti, böyle iltica etti, dahâlet eyledi. Açlıktan sızdı, uyukladı kaldı. Kabr-i Şerîf'e teveccüh etti, böyle iltica etti, dahâlet eyledi. Açlıktan sızdı, uyukladı kaldı.

Biraz sonra omzuna birisi vuruyor, onu uyandırıyor.Biraz sonra omzuna birisi vuruyor, onu uyandırıyor. Uyanıyor, bakıyor elinde bir tepsi, yüzü melek gibi güzel bir insan, Uyanıyor, bakıyor elinde bir tepsi, yüzü melek gibi güzel bir insan, öyle pırıl pırıl nurânî bir insan. Diyor ki; "Dedemize bizi şikâyet eden sen misin? Al, ye..." öyle pırıl pırıl nurânî bir insan. Diyor ki;

"Dedemize bizi şikâyet eden sen misin? Al, ye..."

Demek ki Efendimiz torunlarına; "Benim bir sevgili misafirim var, Demek ki Efendimiz torunlarına; "Benim bir sevgili misafirim var, Mescid-i Nebevî'de aç kalmış, hadi onlara bir tepsi götürün." [demiş], o da tepsiyi almış gelmiş. Mescid-i Nebevî'de aç kalmış, hadi onlara bir tepsi götürün." [demiş], o da tepsiyi almış gelmiş. "Dedemize bizi şikâyet eden sen misin? Al bakalım,"Dedemize bizi şikâyet eden sen misin? Al bakalım, hadi tepsinin içinde yiyecekler, buyur ye." [diyor.] Mânevî hayat böyle. hadi tepsinin içinde yiyecekler, buyur ye." [diyor.]

Mânevî hayat böyle.

Şimdi kalkmış bir zibidi, kerâmeti inkâr ediyor. Ya bu ne, bu ne? Şimdi kalkmış bir zibidi, kerâmeti inkâr ediyor.

Ya bu ne, bu ne?

Gel bakalım, kediyi ensesinden tutarsın, "Bu yaptığın nedir?" diye gösterirsin. Gel bakalım, kediyi ensesinden tutarsın, "Bu yaptığın nedir?" diye gösterirsin. Yakalasam ensesinden de... Bu ne ya? Yakalasam ensesinden de...

Bu ne ya?

Kerâmet! Allah sevdiği kullara muamelesi işte böyle. Kerâmet! Allah sevdiği kullara muamelesi işte böyle.

Kerâmeti inkâr ediyor, onu inkâr ediyor, bunu [inkâr ediyor]. Kerâmeti inkâr ediyor, onu inkâr ediyor, bunu [inkâr ediyor].

Yahu senin bari dinden biraz bilgin var mı, azcık bir şeyler okudun mu? Yahu senin bari dinden biraz bilgin var mı, azcık bir şeyler okudun mu?

Bir şeyler okudu ama dinden hiç nasibi yok. Bir şeyler okudu ama dinden hiç nasibi yok. Arapça bilmez, tasavvufa çatar, tasavvuf büyüklerine çatar, hadise çatar.Arapça bilmez, tasavvufa çatar, tasavvuf büyüklerine çatar, hadise çatar. Bir hadis söylersin; "Senedi ne?" Sana ne senedinden!Bir hadis söylersin;

"Senedi ne?"

Sana ne senedinden!
Sen senedini söylesem, anlayacak mısın?Sen senedini söylesem, anlayacak mısın? Sen hadisin senediyle sepetiyle ilgili konuşacak adam mısın? Sen hadisin senediyle sepetiyle ilgili konuşacak adam mısın?

Yeniden içtihat yapmaya kalkıyor. İçtihadın hakkına, selahiyetine sahip misin? Yeniden içtihat yapmaya kalkıyor. İçtihadın hakkına, selahiyetine sahip misin?

Değil. Bilgisi bir avuç kadar bir şey, deryalarla baş etmeye kalkıyor. Değil. Bilgisi bir avuç kadar bir şey, deryalarla baş etmeye kalkıyor. Pehlivanlar, bahadırlar, süvariler atlara binip dePehlivanlar, bahadırlar, süvariler atlara binip de cenk meydanında kılıç [kuşandığı] zaman çocuk da heves eder, ağaçtan ata biner. cenk meydanında kılıç [kuşandığı] zaman çocuk da heves eder, ağaçtan ata biner. Deh deh deh deh heves ediyor o ama çocuk, çomağa binmiş, altındaki at değil çomak. Öyle… Deh deh deh deh heves ediyor o ama çocuk, çomağa binmiş, altındaki at değil çomak. Öyle…

Allah bizi doğru yoldan ayırmasın. Hakkı göstersin. Allah bizi doğru yoldan ayırmasın. Hakkı göstersin. Dininin inceliklerine âşinâ eylesin. Gafil ve cahil eylemesin. Dininin inceliklerine âşinâ eylesin. Gafil ve cahil eylemesin. Küstah ve edepsiz eylemesin. Haddini bilmez eylemesin. Küstah ve edepsiz eylemesin. Haddini bilmez eylemesin.

Efendimiz'in sülalesi de temiz. Efendimiz'in sülalesi de temiz. "Nikâhlı ailelerden tenasül ettim geldim."Nikâhlı ailelerden tenasül ettim geldim. Benim ecdadımdan hiç gayrimenkuf olarak, nikâhsız olarak bir muamele olmadı." Benim ecdadımdan hiç gayrimenkuf olarak, nikâhsız olarak bir muamele olmadı." Peygamber Efendimiz hep meşru, muntazam, nikâhlı olarak asil bir şekilde geldi, öyle de devam etti. Peygamber Efendimiz hep meşru, muntazam, nikâhlı olarak asil bir şekilde geldi, öyle de devam etti.

İnsan hakikaten bir seyyid gördüğü zaman eriyip gidiyor. İnsan hakikaten bir seyyid gördüğü zaman eriyip gidiyor. Edep, terbiye, güzel görünüş, nuraniyet; Edep, terbiye, güzel görünüş, nuraniyet; belli, o nasibini oradan almış, o sülaleye bağlı, belli oluyor. belli, o nasibini oradan almış, o sülaleye bağlı, belli oluyor.

Elbet severiz. Sonra Peygamber Efendimiz'in bir iltifatı oldu, şöyle buyurdu ki; Elbet severiz.

Sonra Peygamber Efendimiz'in bir iltifatı oldu, şöyle buyurdu ki;

Âlî külli takiyyin. "Benim âl'im..." Âlî külli takiyyin. "Benim âl'im..."

Hani Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî diyoruz ya, Hani Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî diyoruz ya, âl'ine de salât u selâm ediyoruz. âl'ine de salât u selâm ediyoruz.

Âlî külli takiyyin. "Her takvâ sahibi kimse benim âl'imdendir." Âlî külli takiyyin. "Her takvâ sahibi kimse benim âl'imdendir."

Ne güzel iltifat! Demek ki boynu bükük bir zenci olsa, Ne güzel iltifat! Demek ki boynu bükük bir zenci olsa, bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir arap olsa, gözü çekik bir Çinli olsa,bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir arap olsa, gözü çekik bir Çinli olsa, bir Endonezyalı olsa, bir Japonyalı olsa, müslüman olduktan sonra,bir Endonezyalı olsa, bir Japonyalı olsa, müslüman olduktan sonra, takvâ ehliyse Efendimiz ona "Sanki benim âl'imdir." diye iltifat ediyor. takvâ ehliyse Efendimiz ona "Sanki benim âl'imdir." diye iltifat ediyor.

Allah bizi takvâ sahibi eylesin. Allah bizi takvâ sahibi eylesin. Takvâ sahibi olup da Peygamber Efendimiz'in âl'i cümlesine girmeyi nasip eylesin. Takvâ sahibi olup da Peygamber Efendimiz'in âl'i cümlesine girmeyi nasip eylesin.

Vallâhi lâ yahrucu mine'n-nâri men dehâlehâ hattâ yekûnû fîhâ ahkâbenVallâhi lâ yahrucu mine'n-nâri men dehâlehâ hattâ yekûnû fîhâ ahkâben ve'l-hukubu bid'un ve semânûne seneten ve's-senetü selâsü mietinve'l-hukubu bid'un ve semânûne seneten ve's-senetü selâsü mietin ve sittûne yevmen küllü yevmin ke-elfi senetin mimmâ teuddûn. ve sittûne yevmen küllü yevmin ke-elfi senetin mimmâ teuddûn.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine yemin ederek buyurdu ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine yemin ederek buyurdu ki;

Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..." Lâ yahrucu mine'n-nâri men dehâlehâ. Vallâhi. "Allah'a yemin olsun ki..." Lâ yahrucu mine'n-nâri men dehâlehâ. "Cehenneme giren insanlardan oraya girmiş olanlar..." Hattâ yekûnû fîhâ ahkâben."Cehenneme giren insanlardan oraya girmiş olanlar..." Hattâ yekûnû fîhâ ahkâben. "Orada ahkâben kalmadıkça dışarıya çıkmayacak." "Orada ahkâben kalmadıkça dışarıya çıkmayacak."

"Orada, cehennemde yanmadıkça, o azabı tatmadıkça, görmedikçe çıkmayacak. "Orada, cehennemde yanmadıkça, o azabı tatmadıkça, görmedikçe çıkmayacak. İlle ahkâben kalacak." Ne demek, ahkâben? İlle ahkâben kalacak."

Ne demek, ahkâben?

"Birkaç hukup, hukuplarca kalmadıkça." Hukup ne demek? "Birkaç hukup, hukuplarca kalmadıkça."

Hukup ne demek?

Bir zaman ölçüsü. Efendimiz arkasından söylüyor: Bir zaman ölçüsü.

Efendimiz arkasından söylüyor:

Ve'l-hukubu. "Hukup denilen zaman birimi..." Ve'l-hukubu. "Hukup denilen zaman birimi..."

Biz mesela "asır" diyoruz, "yüzyıl" demek. Mesela "çağ" diyoruz, "asır" diyoruz. Biz mesela "asır" diyoruz, "yüzyıl" demek. Mesela "çağ" diyoruz, "asır" diyoruz. Bu, Araplar'ın o zamanda kullanılan bir zaman birimi. Bu, Araplar'ın o zamanda kullanılan bir zaman birimi.

Bid'un ve semânûne seneten. "Bir hukup 80 küsur senedir." Bid'un ve semânûne seneten. "Bir hukup 80 küsur senedir." Ve's-senetü selâsü mietin ve sittûne yevmen küllü yevmin. "Bir yıl da 360 gündür." Ve's-senetü selâsü mietin ve sittûne yevmen küllü yevmin. "Bir yıl da 360 gündür."

Kaç gün olduğunu bulmak için 80 küsurla 360'ı çarpacağız.Kaç gün olduğunu bulmak için 80 küsurla 360'ı çarpacağız. Birkaç tane daha hukup olduğundan en aşağı üçle çarpmak lazım; beş olur, yedi olur. Birkaç tane daha hukup olduğundan en aşağı üçle çarpmak lazım; beş olur, yedi olur.

Ve arkasından da devam ediyor, buyuruyor ki; Ve arkasından da devam ediyor, buyuruyor ki;

Küllü yevmin ke-elfi senetin mimmâ teuddûn. Küllü yevmin ke-elfi senetin mimmâ teuddûn. "Âhiretin bir günü sizin saydıklarınızın bin yılı gibidir." "Âhiretin bir günü sizin saydıklarınızın bin yılı gibidir."

Demek ki âhiretin bir senesi 360 bin yıl oluyor. 80'le çarparsak; bilmem kaç milyon sene oluyor. Demek ki âhiretin bir senesi 360 bin yıl oluyor. 80'le çarparsak; bilmem kaç milyon sene oluyor. Artık şu anda rakamını tam söyleyemeyeceğim kadar, cehenneme bir insan bir düştü mü yanacak. Artık şu anda rakamını tam söyleyemeyeceğim kadar, cehenneme bir insan bir düştü mü yanacak.

Cehenneme kimler düşecek? Kâfirler gidecek, müşrikler gidecek; ebedî kalacaklar. Cehenneme kimler düşecek?

Kâfirler gidecek, müşrikler gidecek; ebedî kalacaklar.
Mü'minlerin kabahatlileri, edepsizleri kabahatinin, edepsizliğinin,Mü'minlerin kabahatlileri, edepsizleri kabahatinin, edepsizliğinin, günahının miktarınca yanacak, çıkacak. günahının miktarınca yanacak, çıkacak.

Acaba az yanıp mı kurtulacak? İşte bu kadar, en azı bu.Acaba az yanıp mı kurtulacak?

İşte bu kadar, en azı bu.
En azı bilmem kaç milyon sene yandıktan sonra çıkacak, kardeşlerim! En azı bilmem kaç milyon sene yandıktan sonra çıkacak, kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri bizi fazl u keremiyle cehennemine hiç düşmeden Allahu Teâlâ hazretleri bizi fazl u keremiyle cehennemine hiç düşmeden cennetine ilk girenlere dâhil eylesin. Bir girdi mi insan mahvolur.cennetine ilk girenlere dâhil eylesin.

Bir girdi mi insan mahvolur.
En aşağı bu kadar milyon sene yanacak. En aşağısı bu! Ebedî değil de bu kadar milyon sene... En aşağı bu kadar milyon sene yanacak. En aşağısı bu! Ebedî değil de bu kadar milyon sene...

Milyonun dile söylemesi kolaydır. Geçer mi gün? Milyonun dile söylemesi kolaydır. Geçer mi gün?

Geçmiyor. İnsan oruç tutuyor da yaz gününde ağzı kuruyor da bir türlü akşam gelmiyor...Geçmiyor. İnsan oruç tutuyor da yaz gününde ağzı kuruyor da bir türlü akşam gelmiyor... Bekle babam bekle... Geceleyin ağrı oluyor, bir türlü sabah gelmiyor. Bekle babam bekle... Geceleyin ağrı oluyor, bir türlü sabah gelmiyor. Sancıdan kıvranıyor, doktor gelse de, sabah olsa da diye sabah olmuyor. Sancıdan kıvranıyor, doktor gelse de, sabah olsa da diye sabah olmuyor.

O kadar milyon sene nasıl geçecek? Geçmez. O kadar milyon sene nasıl geçecek?

Geçmez.

Onun için cehennemden âzât olmaya çalışacağız. Onun için cehennemden âzât olmaya çalışacağız. Burada cenneti kazanmaya gayret edeceğiz.Burada cenneti kazanmaya gayret edeceğiz. Burada, bu dünyada ölmeden, fırsat elden kaçmadan, Burada, bu dünyada ölmeden, fırsat elden kaçmadan, ecel gelip çatmadan cenneti kazanmaya çalışacağız,ecel gelip çatmadan cenneti kazanmaya çalışacağız, cehennemden kurtulmaya çalışacağız. Araştıracağız. cehennemden kurtulmaya çalışacağız. Araştıracağız.

Hiç sordun mu; Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir? Hiç sordun mu; Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir?

Hiç aklımıza gelmedi ki... En kazançlı işi sorduk. En itibarlı mesleği sorduk. Hiç aklımıza gelmedi ki... En kazançlı işi sorduk. En itibarlı mesleği sorduk. En iyi okulu sorduk. Her şeyin en güzelini aradık. En iyi okulu sorduk. Her şeyin en güzelini aradık. "Baklavanın en meşhuru nerdedir?" diye sorduk."Baklavanın en meşhuru nerdedir?" diye sorduk. Manzaranın en güzelini öğrendik. Malın en iyisini, her şeyin en iyisini biliyoruz. Manzaranın en güzelini öğrendik. Malın en iyisini, her şeyin en iyisini biliyoruz.

Biliyoruz da Allah'ın en çok sevdiği en güzel ameller hangileridir, sormadık.Biliyoruz da Allah'ın en çok sevdiği en güzel ameller hangileridir, sormadık. Girişmedik, çalışmadık. Eyvah! Ömür geçti, saç sakal ağardı;Girişmedik, çalışmadık.

Eyvah! Ömür geçti, saç sakal ağardı;
Allah yoluna bir güzel iş yapamadık. Allah yoluna bir güzel iş yapamadık.

Benim hâlim nice olur? Ben ölüversem, bu akşam ölüversem benim hâlim nice olur? Benim hâlim nice olur? Ben ölüversem, bu akşam ölüversem benim hâlim nice olur?

Hiç elimde bir şey yok, bir sermaye yok, âhirete ben nasıl gideceğim?Hiç elimde bir şey yok, bir sermaye yok, âhirete ben nasıl gideceğim? Hadi o kardeşimiz rüyada görmüş de kovmuşlar da dönmüş dünyaya...Hadi o kardeşimiz rüyada görmüş de kovmuşlar da dönmüş dünyaya... Ya ben âhirete ölüp gittikten sonra kabirde;Ya ben âhirete ölüp gittikten sonra kabirde; "Rabbin kim?" diye sordukları zaman cevap veremezsem, oradan kovulursam nereye gideceğim? "Rabbin kim?" diye sordukları zaman cevap veremezsem, oradan kovulursam nereye gideceğim?

Bunlar olacak mı? Sağlam rivayetler mi? Bunlar olacak mı? Sağlam rivayetler mi?

Âyetlerle sabit, hadislerle sabit. Bunlar olacak.Âyetlerle sabit, hadislerle sabit. Bunlar olacak. Akıllı insan, bunlar olacağına göre tedbir alır.Akıllı insan, bunlar olacağına göre tedbir alır. Akılsız insan da sallanır. Sallım sallım ortada sallanır. Akılsız insan da sallanır. Sallım sallım ortada sallanır.

"Hele yarın bir gelsin, yarın yaparım." "Hele bir emekli olayım, hacca giderim." "Hele yarın bir gelsin, yarın yaparım."

"Hele bir emekli olayım, hacca giderim."

"Hele bir bilmem ne olsun, şöyle yaparım böyle yaparım..." der durur."Hele bir bilmem ne olsun, şöyle yaparım böyle yaparım..." der durur. İleriye doğru atar durur. Atmayalım. İleriye doğru atar durur. Atmayalım.

Hemen bugünden tezi yok, hatta şimdiden, bir taraftan vaaz dinleyelim Hemen bugünden tezi yok, hatta şimdiden, bir taraftan vaaz dinleyelim bir taraftan kalbimizden, dilimizden Allah diyelim, bir şey yapalım. bir taraftan kalbimizden, dilimizden Allah diyelim, bir şey yapalım. Sevaplı bir şey yapmaya çalışalım. Bir anımızı boş geçirmemeye çalışalım. Sevaplı bir şey yapmaya çalışalım.

Bir anımızı boş geçirmemeye çalışalım.

Birazcık birimiz bir gaflete düşersek ötekimiz ikaz etsin; Birazcık birimiz bir gaflete düşersek ötekimiz ikaz etsin;

"Kardeşim sen ne yapıyorsun? Bu ölümlü dünyada değer mi böyle şeyle uğraşmaya? "Kardeşim sen ne yapıyorsun? Bu ölümlü dünyada değer mi böyle şeyle uğraşmaya? Gel Allah'ın yoluna; şu hayırlı işi yap. Gel beraber yapalım, sevabı beraber kazanalım." Gel Allah'ın yoluna; şu hayırlı işi yap. Gel beraber yapalım, sevabı beraber kazanalım."

Şu İskender Paşa'ya imrenirim. Şu İskender Paşa'ya imrenirim. Hocamız rahmetullahi aleyh seneler senesi burada imamlık yapmıştı.Hocamız rahmetullahi aleyh seneler senesi burada imamlık yapmıştı. Hicaz'a gider, toplanırız, tesbih çekeriz, dua olur, duada İskender Paşa'yı unutmaz.Hicaz'a gider, toplanırız, tesbih çekeriz, dua olur, duada İskender Paşa'yı unutmaz. Ankara'ya gelir, unutmaz. Öbür tarafa gideriz, unutmaz.Ankara'ya gelir, unutmaz. Öbür tarafa gideriz, unutmaz. Bu İskender Paşa'ya giden sevaplara imreniyorum. Neden? Bu İskender Paşa'ya giden sevaplara imreniyorum.

Neden?

Cami yaptı. O camiye de bir Allah'ın salih kulu bir zaman geldi, imam oldu. Cami yaptı. O camiye de bir Allah'ın salih kulu bir zaman geldi, imam oldu.

Allah bizlere de hayırlar nasip etsin. Ölüp gideceğiz... Allah bizlere de hayırlar nasip etsin. Ölüp gideceğiz...

İskender Paşa, Sultan Beyazıt'ın itibar ettiği, itimat ettiği bir adamdı.İskender Paşa, Sultan Beyazıt'ın itibar ettiği, itimat ettiği bir adamdı. Beyazıt sefere gittiği zaman; "Gel bakalım, İstanbul'u sana emanet ettim." diye bırakırdı.Beyazıt sefere gittiği zaman; "Gel bakalım, İstanbul'u sana emanet ettim." diye bırakırdı. Güvenilir insandı. "Hadi İstanbul'un idaresini sana bıraktım, aman arkamdan iyi bak." diyeGüvenilir insandı. "Hadi İstanbul'un idaresini sana bıraktım, aman arkamdan iyi bak." diye Sultan Beyazıt sefere öyle giderdi. İtibarlı bir insandı. Sultan Beyazıt sefere öyle giderdi. İtibarlı bir insandı. Emrinde ne hizmetçiler vardı, ne paşaydı, hazinesi kim bilir neydi amaEmrinde ne hizmetçiler vardı, ne paşaydı, hazinesi kim bilir neydi ama işte o da kara toprağa girdi. Kimse kalmıyor ki; işte o da kara toprağa girdi. Kimse kalmıyor ki; ne padişah kalıyor, ne peygamber kalıyor, herkes göçüp gidiyor. ne padişah kalıyor, ne peygamber kalıyor, herkes göçüp gidiyor. Hızır aleyhisselam müstesna. İsa aleyhisselam'ın hâli özel bir durum. Herkes göçüp gidiyor. Hızır aleyhisselam müstesna. İsa aleyhisselam'ın hâli özel bir durum. Herkes göçüp gidiyor.

Biz de arkamızdan hayırla anılmamıza vesile olacak, Biz de arkamızdan hayırla anılmamıza vesile olacak, âhirette yüzümüzü güldürecek hayırlı işlere koşalım.âhirette yüzümüzü güldürecek hayırlı işlere koşalım. Bırakalım bu dünyanın ufak tefek oyalayıcı, aldatıcı şeylerini; bırakalım bu gafletle, Bırakalım bu dünyanın ufak tefek oyalayıcı, aldatıcı şeylerini; bırakalım bu gafletle, cehâletle ömürleri har vurup harman savurmayı; cehâletle ömürleri har vurup harman savurmayı; Cenâb-ı Hakk'ın yolunda hayırlı işlere koşalım.Cenâb-ı Hakk'ın yolunda hayırlı işlere koşalım. Derneklere girelim. İnsanların doğru yola girmesine çalışalım. Derneklere girelim. İnsanların doğru yola girmesine çalışalım. Kesemizin ağzını açalım, el birliğiyle hizmetler yapalım. Kesemizin ağzını açalım, el birliğiyle hizmetler yapalım. Caddemizi, evimizi barkımızı intizama, düzene sokalım.Caddemizi, evimizi barkımızı intizama, düzene sokalım. Çoluk çocuğumuzu güzel terbiye edelim, iyi terbiye edelim. Çoluk çocuğumuzu güzel terbiye edelim, iyi terbiye edelim. Terbiyeli, akıllı uslu insanlar çoğalsın, memleket gül gülistan olsun.Terbiyeli, akıllı uslu insanlar çoğalsın, memleket gül gülistan olsun. Çalışalım, burası dolsun, iyilikle taşsın, cihanın her tarafına hayır götürelim. Çalışalım, burası dolsun, iyilikle taşsın, cihanın her tarafına hayır götürelim.

Şimdi utanıyorum, üzülüyorum, isim söylemeyeceğim, kökü dışarıda, yabancı bir dernek diyor ki; Şimdi utanıyorum, üzülüyorum, isim söylemeyeceğim, kökü dışarıda, yabancı bir dernek diyor ki;

"Tarihî camilerimizi, tarihî çeşmelerimizi ihmal etmeyelim, onaralım, kurtaralım." "Tarihî camilerimizi, tarihî çeşmelerimizi ihmal etmeyelim, onaralım, kurtaralım."

Yazıklar olsun bize! Kökü dışarıda cemiyetlere mi kaldı bunları [kurtarmak]?Yazıklar olsun bize! Kökü dışarıda cemiyetlere mi kaldı bunları [kurtarmak]? Biz hayırların kadrosuyken onlara mı kaldı işler? Biz hayırların kadrosuyken onlara mı kaldı işler? Dedelerimizin yaptığı şeyi başkalarına mı korutturacağız? Dedelerimizin yaptığı şeyi başkalarına mı korutturacağız?

Zelzele oldu, Amerika Çin'e yardım gönderdi de Çin yardımı kabul etmedi.Zelzele oldu, Amerika Çin'e yardım gönderdi de Çin yardımı kabul etmedi. "İstemeyiz yardımınızı!" dedi. Zelzele olmuş, çadır madır, bilmem ne..."İstemeyiz yardımınızı!" dedi. Zelzele olmuş, çadır madır, bilmem ne... Çin yardımı kabul etmedi. Bizim nerdeyse adımız mesleğimiz dilenciliğe çıkacak.Çin yardımı kabul etmedi.

Bizim nerdeyse adımız mesleğimiz dilenciliğe çıkacak.
Ya yemem, içmem, istemem bir şey. Yemem, içmem, memlekette ot yerim!Ya yemem, içmem, istemem bir şey. Yemem, içmem, memlekette ot yerim! Eline bıçağı alıyor köylü bacılar, çayırdan köklüyor, bir otlar buluyor, akşam yiyor. Eline bıçağı alıyor köylü bacılar, çayırdan köklüyor, bir otlar buluyor, akşam yiyor. Ne olacak! Zaten ekmek sıkıntısı yok, atıla atıla dağlar gibi ekmek oluyor. Ne olacak! Zaten ekmek sıkıntısı yok, atıla atıla dağlar gibi ekmek oluyor. Kimseye ihtiyacımız yok ama haysiyetimizi, şerefimizi bulmamız lazım. Kimseye ihtiyacımız yok ama haysiyetimizi, şerefimizi bulmamız lazım.

Çalışkan olmamız lazım. Kim oluyor onlar? Çalışkan olmamız lazım.

Kim oluyor onlar?

Bizim dedelerimiz hepsinden asil insanlardı, Bizim dedelerimiz hepsinden asil insanlardı, çünkü müslümandı, ötekisi müslümanın tırnağının ucu olamaz. çünkü müslümandı, ötekisi müslümanın tırnağının ucu olamaz. Tırnağının altında kir bile olamaz. Dedelerimiz müslümandı.Tırnağının altında kir bile olamaz. Dedelerimiz müslümandı. Onlar hâkimken dünyada sulh, sükun vardı.Onlar hâkimken dünyada sulh, sükun vardı. Bunlar hâkimken silah fabrikası zarar etmesin diye adamlar harp çıkartıyor.Bunlar hâkimken silah fabrikası zarar etmesin diye adamlar harp çıkartıyor. Silah fabrikası zarar etmesin diye. Bu ölenler? Silah fabrikası zarar etmesin diye.

Bu ölenler?

Ölsün. Ölürse ölsün. Parası artsın, silahı satılsın, parası dolsun, keyif yapacak. Ölsün. Ölürse ölsün. Parası artsın, silahı satılsın, parası dolsun, keyif yapacak. Miami'ye mi gidecek, Havai adalarına mı gidecek, Miami'ye mi gidecek, Havai adalarına mı gidecek, bilmen hangi nerede ne zevki sefa yapacaksa, utanmadan içecek, utanmadan eğlenecek... bilmen hangi nerede ne zevki sefa yapacaksa, utanmadan içecek, utanmadan eğlenecek... Sanki kan içiyor... Çünkü silah satarak [kazandı.] Saadetleri başkalarının gözyaşlarına bağlı... Sanki kan içiyor... Çünkü silah satarak [kazandı.] Saadetleri başkalarının gözyaşlarına bağlı...

Bizim dedelerimiz öyle değildi; asil insanlardı, temiz insanlardı. Zulmetmemişlerdi. Bizim dedelerimiz öyle değildi; asil insanlardı, temiz insanlardı. Zulmetmemişlerdi. Bir düşman ülkesinden geçerken üzüm koparmışsa sahibini bulamamışsaBir düşman ülkesinden geçerken üzüm koparmışsa sahibini bulamamışsa üzümün parasını çıkınlayıp dalına asmıştı. Kimseye kem gözle bakmamıştı. üzümün parasını çıkınlayıp dalına asmıştı. Kimseye kem gözle bakmamıştı. Şimdi Afganistan'da anlatıyorlar da Rus askerlerinin müslüman ahâliye tecavüzlerini... Şimdi Afganistan'da anlatıyorlar da Rus askerlerinin müslüman ahâliye tecavüzlerini...

Bizim burası istilaya uğrarsa ne yaparız? Bizim burası istilaya uğrarsa ne yaparız?

Bizim bu tembelliğimizden, bizim bu cehâletimizden, bizim bu savurukluğumuzdan, Bizim bu tembelliğimizden, bizim bu cehâletimizden, bizim bu savurukluğumuzdan, bizim bu birbirimize buğzumuzdan, kinimizden, adâvetimizden yarın buraya da saldırırsa ne yaparız? bizim bu birbirimize buğzumuzdan, kinimizden, adâvetimizden yarın buraya da saldırırsa ne yaparız?

"Hocam silahı alır çarpışırız." Hangi silahı? Kendin yapabiliyor musun? "Hocam silahı alır çarpışırız."

Hangi silahı? Kendin yapabiliyor musun?
İşte Amerika, İngiltere, Fransa vermiyor. Kendin yapacaksın. İşte Amerika, İngiltere, Fransa vermiyor. Kendin yapacaksın. Kendi fabrikanı kendin yaparsın, silahını kendin yaparsın, kendin de içinde çalışırsın, Kendi fabrikanı kendin yaparsın, silahını kendin yaparsın, kendin de içinde çalışırsın, hem yersin hem içersin hem rahat edersin. hem yersin hem içersin hem rahat edersin.

Paraları video teyplere harcadık, renkli televizyonlara harcadık. Paraları video teyplere harcadık, renkli televizyonlara harcadık. O sahneleri görmeseydik kıyamet mi kopardı? O sahneleri görmeseydik kıyamet mi kopardı?

Bütün millî servet gitti. İkide bir de bozulur... Bütün millî servet gitti. İkide bir de bozulur...

Herkesin evinde milyonlar vardır. Bırakın video teypleri, sigara paralarını bir yere biriktirseydik,Herkesin evinde milyonlar vardır. Bırakın video teypleri, sigara paralarını bir yere biriktirseydik, bugün Amerika gibi zengin ülke olurduk! Millî serveti havaya üfürdük! bugün Amerika gibi zengin ülke olurduk! Millî serveti havaya üfürdük!

Bu kafayla gidersek adam olamayız. Bu kafayla gidersek adam olamayız.

Hiç kimse de söylemiyor. Belki söylüyordur da ben duymuyorumdur... Hiç kimse de söylemiyor. Belki söylüyordur da ben duymuyorumdur...

Onun için biz aklımızı başımıza toplayacağız. Hepimiz çalışacağız. Onun için biz aklımızı başımıza toplayacağız. Hepimiz çalışacağız. Hepimiz faydalı insan olmaya çalışacağız. Ama onun bunun alkışı için değil, Allah sevsin diye.Hepimiz faydalı insan olmaya çalışacağız. Ama onun bunun alkışı için değil, Allah sevsin diye. Allah'ın sevdiği işi bulmaya çalışacağız. Allah'ın razı geleceği işi bulmaya çalışacağız. Allah'ın sevdiği işi bulmaya çalışacağız. Allah'ın razı geleceği işi bulmaya çalışacağız.

Allah bizi rızasını kazanmaya vesile olacak amellere muvaffak eylesin. Allah bizi rızasını kazanmaya vesile olacak amellere muvaffak eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2