Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Farklı Kültürlerde İslam'ın İzleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Şa'bân 1415 / 28.01.1995

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.
Farklı Kültürlerin Dillerine ve Yaşayışlarına Hakim Olmalıyız, Dinin Ana Meselelerini Sürekli Hafızamız da Tutmak Ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Farklı Kültürlerde İslam'ın İzleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Şa'bân 1415 / 28.01.1995

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.
Farklı Kültürlerin Dillerine ve Yaşayışlarına Hakim Olmalıyız, Dinin Ana Meselelerini Sürekli Hafızamız da Tutmak Ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Sabah namazında baktık yaşlılar var böyle sakallı, yaşlı kimseler.Sabah namazında baktık yaşlılar var böyle sakallı, yaşlı kimseler. Bizi camiye arabasıyla götüren şahıs dışarıda, içeriye girmedi.Bizi camiye arabasıyla götüren şahıs dışarıda, içeriye girmedi. Çıkınca dedik ki; "Namazda yoktun."Çıkınca dedik ki; "Namazda yoktun." Adam uykusunu bıraktı, soğukta, alacakaranlıkta arabasıyla bizi otelden aldı, camiye getirdiAdam uykusunu bıraktı, soğukta, alacakaranlıkta arabasıyla bizi otelden aldı, camiye getirdi ama camiye girmedi. "Hocam ben namaz kılmayı bilmiyorum ama öğreneceğim inşaallah." dedi.ama camiye girmedi. "Hocam ben namaz kılmayı bilmiyorum ama öğreneceğim inşaallah." dedi. Namaz kılmayı bilmiyor! Müslüman, muhabbeti var, bizi kardeş gibi baş tacı etti, misafir etti. Namaz kılmayı bilmiyor! Müslüman, muhabbeti var, bizi kardeş gibi baş tacı etti, misafir etti.

Bizi bir eve misafir ettiler, adam beş yıl önce batan bir Rus gemisinde mürettebattan imiş. Bizi bir eve misafir ettiler, adam beş yıl önce batan bir Rus gemisinde mürettebattan imiş. Sovyetler Birliği ordusunda Rus askeri olarak askerliğini yapmış.Sovyetler Birliği ordusunda Rus askeri olarak askerliğini yapmış. Gemi batmış, beş kişi kurtulmuş. Bu beş kişiden birisi, her sene kurtuluşu için ziyafet çekiyor.Gemi batmış, beş kişi kurtulmuş. Bu beş kişiden birisi, her sene kurtuluşu için ziyafet çekiyor. Bizim arkadaşlar da çarşıda alışveriş yaparken dükkân sahibiyle tanışmışlar.Bizim arkadaşlar da çarşıda alışveriş yaparken dükkân sahibiyle tanışmışlar. "Akşam bizim ziyafetimiz var, siz de buyurun, madem misafirsiniz burada." diye"Akşam bizim ziyafetimiz var, siz de buyurun, madem misafirsiniz burada." diye bizi de çağırdılar. Kalktık gittik. Gittik içeriye, koca bir bahçe, muazzam, geniş bir yer.bizi de çağırdılar. Kalktık gittik.

Gittik içeriye, koca bir bahçe, muazzam, geniş bir yer.
Bir çalgı takımı tutmuşlar, onlar çalıyor. Kapıdan girmiş bulunduk, kaçamadık geriye.Bir çalgı takımı tutmuşlar, onlar çalıyor. Kapıdan girmiş bulunduk, kaçamadık geriye. Dur bakalım ne olacak, neyle karşılaşacağız? Biz biraz da müşahede ediyoruz.Dur bakalım ne olacak, neyle karşılaşacağız? Biz biraz da müşahede ediyoruz. Hastalık da olsa bir görelim bakalım diye. Çengi de var.Hastalık da olsa bir görelim bakalım diye. Çengi de var. Masaların üstü de böyle buradan duvara kadar uzun uzun masalar. Yirmi tane, otuz tane masa, Masaların üstü de böyle buradan duvara kadar uzun uzun masalar. Yirmi tane, otuz tane masa, etrafında insanlar dolu ve her şey var üstünde.etrafında insanlar dolu ve her şey var üstünde. Davul tozundan minare gölgesine kadar, kuş sütüne kadar her şey var.Davul tozundan minare gölgesine kadar, kuş sütüne kadar her şey var. Meyve, sebze, fındık, fıstık, badem, ceviz, elini koyacak yer yok.Meyve, sebze, fındık, fıstık, badem, ceviz, elini koyacak yer yok. Çantanı koymak istesen yer yok, her şey var. Bizi bir masaya davet ettiler.Çantanı koymak istesen yer yok, her şey var.

Bizi bir masaya davet ettiler.
Hemen el çabukluğu ile bazı şeyleri kaçırdılar masanın üstünden.Hemen el çabukluğu ile bazı şeyleri kaçırdılar masanın üstünden. Herhalde içki şişeleriydi, Allahu âlem. Ondan sonra bize söz hakkı verdiler.Herhalde içki şişeleriydi, Allahu âlem. Ondan sonra bize söz hakkı verdiler. Türkiye'den misafir gelmiş diye. Türkçe konuşamıyorlar. Ben çıktım biraz Farsça konuştum.Türkiye'den misafir gelmiş diye. Türkçe konuşamıyorlar. Ben çıktım biraz Farsça konuştum. "Türkiye'den geldik." dedim. "Türkiye'deki müslümanlardan size selam getirdik.""Türkiye'den geldik." dedim. "Türkiye'deki müslümanlardan size selam getirdik." İşte böyle bazı söyler söyledim. Masama oturdum. İşte böyle bazı söyler söyledim. Masama oturdum.

Benim yanıma arkamdan ev sahibinin çocuğu geldi, diyor ki; Benim yanıma arkamdan ev sahibinin çocuğu geldi, diyor ki; "Hocam siz yaşlısınız ama -benim sakalımdan dolayı…"Hocam siz yaşlısınız ama -benim sakalımdan dolayı… Yanımda genç arkadaşlar var- bunlara müsaade eder misiniz, içki ikram edelim mi?" diyor.Yanımda genç arkadaşlar var- bunlara müsaade eder misiniz, içki ikram edelim mi?" diyor. "İçki haram." dedim. İçki haram! "Ama onlar gençtir." diyor."İçki haram." dedim. İçki haram! "Ama onlar gençtir." diyor. Sanki gençlere serbestmiş gibi "gençtir"! "Genci, yaşlısı, kim olursa...Sanki gençlere serbestmiş gibi "gençtir"! "Genci, yaşlısı, kim olursa... Bak, Allah sizi ölümden kurtarmış.Bak, Allah sizi ölümden kurtarmış. Siz Allah'a şükredecekken Allah'a âsi oluyorsunuz. Öyle şey yapmayın!" dedik.Siz Allah'a şükredecekken Allah'a âsi oluyorsunuz. Öyle şey yapmayın!" dedik. Söyleyeceğimizi söyledik, ayrıldık gittik. Söyleyeceğimizi söyledik, ayrıldık gittik.

Bir zamanların İmâm Buhâri'leri yetiştiren diyarları şimdi içkinin haram olduğunu bilmeyen, Bir zamanların İmâm Buhâri'leri yetiştiren diyarları şimdi içkinin haram olduğunu bilmeyen, namaz kılmasını bilmeyen insanlar dolu. Oraya gideceksiniz. Ne lazım? namaz kılmasını bilmeyen insanlar dolu. Oraya gideceksiniz.

Ne lazım?

Oranın dilini öğreneceksiniz, Özbekçe öğreneceksiniz, yazısını öğreneceksiniz. Oranın dilini öğreneceksiniz, Özbekçe öğreneceksiniz, yazısını öğreneceksiniz. Belki Avustralya'daki Aborjinler'in içine gireceksiniz. Belki Avustralya'daki Aborjinler'in içine gireceksiniz.

Avustralya'nın yerlileri, Amerika'nın Kızılderili'si gibi yerlilerine Aborjin diyorlar.Avustralya'nın yerlileri, Amerika'nın Kızılderili'si gibi yerlilerine Aborjin diyorlar. Onları İngilizler Kızılderililer'e benzetmişler.Onları İngilizler Kızılderililer'e benzetmişler. Haklamışlar, kesmişler, asmışlar, çok zulüm etmişler ve içkiye, afyona, kumara alıştırmışlar.Haklamışlar, kesmişler, asmışlar, çok zulüm etmişler ve içkiye, afyona, kumara alıştırmışlar. Yok etme teşebbüsündeler. Kıtanın ortasında da atom denemeleri filan yapmışlar.Yok etme teşebbüsündeler. Kıtanın ortasında da atom denemeleri filan yapmışlar. Oradaki kabileleri öyle yok etmişler. Çok büyük bir zulüm! Oradaki kabileleri öyle yok etmişler. Çok büyük bir zulüm!

Onların da biraz okuyanları, aklı başında olanları bu zulmü anlamış,Onların da biraz okuyanları, aklı başında olanları bu zulmü anlamış, Avustralya hükümeti ile mücadele halinde. Başkanları müslüman olmuş.Avustralya hükümeti ile mücadele halinde. Başkanları müslüman olmuş. Avustralya yerlilerinin başkanı müslüman olmuş. Avustralya yerlilerinin başkanı müslüman olmuş. Ve müslümanların bir genel toplantısına gelmiş, "Ben Müslümanın." diye.Ve müslümanların bir genel toplantısına gelmiş, "Ben Müslümanın." diye. Belki oraya gideceksiniz mesela. Veya gitmeniz lazım. Belki Güney Amerika'ya gideceksiniz. Belki oraya gideceksiniz mesela. Veya gitmeniz lazım. Belki Güney Amerika'ya gideceksiniz.

Libya'da bir toplantıda yanıma birisi geldi: "Siz Türk müsünüz?", "Türk'üz." dedik.Libya'da bir toplantıda yanıma birisi geldi: "Siz Türk müsünüz?", "Türk'üz." dedik. "İstanbullu musunuz?", "İstanbullu." "Peki, şöyle bir şahsı tanıyor musunuz?" dedi. "İstanbullu musunuz?", "İstanbullu." "Peki, şöyle bir şahsı tanıyor musunuz?" dedi. "İstanbul çok büyük bir şehir, nereden tanıyalım, tanımıyorum. Kimdir bu?" dedim. "İstanbul çok büyük bir şehir, nereden tanıyalım, tanımıyorum. Kimdir bu?" dedim.

Bir Yunan gemisine gemici mürettebat olarak bizim Türk Karadenizli girmiş.Bir Yunan gemisine gemici mürettebat olarak bizim Türk Karadenizli girmiş. Ne yapsın, geçim, para kazanacağım diye girmiş. Ama müslüman, namazında, niyazında.Ne yapsın, geçim, para kazanacağım diye girmiş. Ama müslüman, namazında, niyazında. Bu namaz kılıyor diyeBu namaz kılıyor diye Yunan gemisinin kaptanı, mürettebatı falan buna bin bir türlü zulüm ve işkence yapmaya başlamış. Yunan gemisinin kaptanı, mürettebatı falan buna bin bir türlü zulüm ve işkence yapmaya başlamış.

Denizin ortasında derdini kime anlatacaksın? Allah'a dua etmekten başka bir şey yok. Denizin ortasında derdini kime anlatacaksın? Allah'a dua etmekten başka bir şey yok. Gemi Brezilya'ya gitmiş, yani Güney Amerika'ya gitmiş.Gemi Brezilya'ya gitmiş, yani Güney Amerika'ya gitmiş. Güney Amerika'da hapsedildiği kameradan ışık işaretiyle imdat istemiş.Güney Amerika'da hapsedildiği kameradan ışık işaretiyle imdat istemiş. Gümrük memurları geliyorlar, kurtarıyorlar. Ve şikâyetini söyleyince bunu gemiden indiriyorlar.Gümrük memurları geliyorlar, kurtarıyorlar. Ve şikâyetini söyleyince bunu gemiden indiriyorlar. Bana bu şahsı soruyor. Türk, Karadenizli. Adını unuttum şuanda.Bana bu şahsı soruyor. Türk, Karadenizli. Adını unuttum şuanda. Ahmet veya Mehmet falan bir kimse. Bu Brezilya'da gemiden inmiş.Ahmet veya Mehmet falan bir kimse.

Bu Brezilya'da gemiden inmiş.
Çünkü gemide onu öldürmek için adeta hapsetmişler, aç bırakıyorlarmış falan.Çünkü gemide onu öldürmek için adeta hapsetmişler, aç bırakıyorlarmış falan. İnmiş, orada kalmış. Ama gemici nihayet.İnmiş, orada kalmış. Ama gemici nihayet. Din adamı da değil, dinî tahsil yapmış bir kimse de değil.Din adamı da değil, dinî tahsil yapmış bir kimse de değil. Orada o kadar güzel bir intiba bırakmış. Çocuklara o kadar güzel dini öğretmiş,Orada o kadar güzel bir intiba bırakmış. Çocuklara o kadar güzel dini öğretmiş, o kadar namaz, niyaz, Kur'ân-ı Kerîm öğretmiş ki etrafında bir muhit yapmış, beğenmişler.o kadar namaz, niyaz, Kur'ân-ı Kerîm öğretmiş ki etrafında bir muhit yapmış, beğenmişler. Sonradan orada dört beş sene kaldıktan sonra dönmüş memleketine nasıl döndüyse. Sonradan orada dört beş sene kaldıktan sonra dönmüş memleketine nasıl döndüyse. Bu Libya'ya gelen şahıslar onu soruyorlardı. Bu Libya'ya gelen şahıslar onu soruyorlardı.

Her yere gidebilirsiniz, gitmeniz de lazım. Kader sizi öyle bir yere de sevk edebilir.Her yere gidebilirsiniz, gitmeniz de lazım. Kader sizi öyle bir yere de sevk edebilir. Onun için yabancı dil de öğreneceksiniz. Ben şahsen üniversite profesörüyüm.Onun için yabancı dil de öğreneceksiniz. Ben şahsen üniversite profesörüyüm. Yirmi yedi yıl hocalık yaptıktan sonra emekli oldum.Yirmi yedi yıl hocalık yaptıktan sonra emekli oldum. Akıcı bir yabancı dil bilmemenin çok zararı olduğunu size söylüyorum. Fevkalade zararı var. Akıcı bir yabancı dil bilmemenin çok zararı olduğunu size söylüyorum. Fevkalade zararı var. İslâm'ı anlatamıyorsunuz, İslâm'a faydalı olamıyorsunuz. İslâm'ı anlatamıyorsunuz, İslâm'a faydalı olamıyorsunuz. Faydalı olmak için mutlaka o yabancı dili de öğrenmeniz lazım. Faydalı olmak için mutlaka o yabancı dili de öğrenmeniz lazım.

Onun için âcizâne benim size tavsiyem üniversitedeki hocalar, hoca olacak, Onun için âcizâne benim size tavsiyem üniversitedeki hocalar, hoca olacak, ilim yolunun yolcuları olarak Arapça'yı çok güzel öğrenin, bir. Onu ister istemez öğrenirsiniz.ilim yolunun yolcuları olarak Arapça'yı çok güzel öğrenin, bir. Onu ister istemez öğrenirsiniz. İmtihanlara giriyorsunuz, çıkıyorsunuz, bir zaman gelecek öğreneceksiniz.İmtihanlara giriyorsunuz, çıkıyorsunuz, bir zaman gelecek öğreneceksiniz. Niyetin, tashihi Allah rızası için, dine hizmet etmek için olacak, Niyetin, tashihi Allah rızası için, dine hizmet etmek için olacak, kalbinizden başka her türlü niyetleri çıkaracaksınız. Ana meseleleri ezberleyin, hafızanızda olsun. kalbinizden başka her türlü niyetleri çıkaracaksınız. Ana meseleleri ezberleyin, hafızanızda olsun.

Haramiler bir büyük İslâm aliminin yolunu çevirmiş, kervanı çevirmiş, Haramiler bir büyük İslâm aliminin yolunu çevirmiş, kervanı çevirmiş, herkesi soyup soğana çevirmişler. Keselerini, paralarını, pullarını almışlar.herkesi soyup soğana çevirmişler. Keselerini, paralarını, pullarını almışlar. "Senin neyin var?" "Ben bir ilim talebesiyim. Kitaplarım var, başka bir şeyim yok." demiş. "Senin neyin var?" "Ben bir ilim talebesiyim. Kitaplarım var, başka bir şeyim yok." demiş. Bunun da kitaplarını almışlar. Etmeyin, eylemeyin ben buna on sene, yirmi sene ömrümü harcadım,Bunun da kitaplarını almışlar. Etmeyin, eylemeyin ben buna on sene, yirmi sene ömrümü harcadım, bir işe yaramaz, bütün bilgiler bunda… Bunlar giderse ben ne yaparım?bir işe yaramaz, bütün bilgiler bunda… Bunlar giderse ben ne yaparım? Bütün emeğim boşa gidecek. Haramilerin reisi demiş ki; "Ne biçim alimlik!Bütün emeğim boşa gidecek. Haramilerin reisi demiş ki; "Ne biçim alimlik! Kitap varken alim, kitap yokken sıfır. Öyle alimlik mi olur?" demiş kitapları elinden almış. Kitap varken alim, kitap yokken sıfır. Öyle alimlik mi olur?" demiş kitapları elinden almış.

Bu ona bir ders olmuş ondan sonra bütün şeyi ezberlemiş. El 'ilmu fi's-sadri la fi's-satr.Bu ona bir ders olmuş ondan sonra bütün şeyi ezberlemiş. El 'ilmu fi's-sadri la fi's-satr. İlim buraya girecek, yerleşecek.İlim buraya girecek, yerleşecek. Yoksa öyle "yanında kitap taşımazsa, bir kitap olmazsa konuşamam, şey yapamam…" olmaz.Yoksa öyle "yanında kitap taşımazsa, bir kitap olmazsa konuşamam, şey yapamam…" olmaz. Hiç kitap olmadan, âyet, hadis, o konuda bilgi vesaire bileceksiniz. Hiç kitap olmadan, âyet, hadis, o konuda bilgi vesaire bileceksiniz.

İstanbul'da tüccarlar bize geldiler, "meselelerimiz oluyor" dediler. İstanbul'da tüccarlar bize geldiler, "meselelerimiz oluyor" dediler. "Modern meseleler, fıkıh kitaplarında yok. "Modern meseleler, fıkıh kitaplarında yok. Çünkü piyasada yeni, modern ekonomik muameleler falan var.Çünkü piyasada yeni, modern ekonomik muameleler falan var. Bunların karşısında haram, helal ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bunların karşısında haram, helal ne yapacağımızı bilmiyoruz. Belki harama da bulaşıyoruz, bize bu konuları bir inceleseniz." dediler. "Olur." dedik.Belki harama da bulaşıyoruz, bize bu konuları bir inceleseniz." dediler. "Olur." dedik. Alimleri toplarız, siz meseleleri, soruları getirirsiniz orada konuşulur, sonuç alınır. Alimleri toplarız, siz meseleleri, soruları getirirsiniz orada konuşulur, sonuç alınır.

Beş altı tane alim toplandık, onlar da soruları getirdiler. Beş altı tane alim toplandık, onlar da soruları getirdiler. Fakat baktık ki alimler beş altı tane ama ancak bir tanesi konuştu.Fakat baktık ki alimler beş altı tane ama ancak bir tanesi konuştu. Bir tanesinin aklında var, ötekiler "kitaba bakalım", "araştıralım" diyorlar, yavan kalıyor.Bir tanesinin aklında var, ötekiler "kitaba bakalım", "araştıralım" diyorlar, yavan kalıyor. Ötekisi "şu şöyledir bu böyledir" diye faydalı… Bir şahıs faydalı oldu. Ötekisi "şu şöyledir bu böyledir" diye faydalı… Bir şahıs faydalı oldu.

İlmin ana kaynaklarını delilleriyle öğrenip elde edeceksiniz. İlmin ana kaynaklarını delilleriyle öğrenip elde edeceksiniz. Bu bilgileri başkasına anlatabilmek için de dini yaymak için de başka bir dili de öğreneceksiniz.Bu bilgileri başkasına anlatabilmek için de dini yaymak için de başka bir dili de öğreneceksiniz. Türkiye'de bizi üniversite profesörü olduğumuz için devlet planlama teşkilatınınTürkiye'de bizi üniversite profesörü olduğumuz için devlet planlama teşkilatının bazı çalışmalarına çağırmışlardı. Beş yıllık kalkınma planları yapılıyor.bazı çalışmalarına çağırmışlardı. Beş yıllık kalkınma planları yapılıyor. Ona göre her şeyin ayarlaması yapılıyor.Ona göre her şeyin ayarlaması yapılıyor. Mesela teknik eğitime kaydırma, şu konuda yatırım yapmak filan gibi şeyler. Mesela teknik eğitime kaydırma, şu konuda yatırım yapmak filan gibi şeyler.

Eğitimciler, solcu, İslâm'a uzak olan insanlar takmışlar: Eğitimciler, solcu, İslâm'a uzak olan insanlar takmışlar: "Bu kadar imam-hatip okuluna ne lüzum var? Kapatalım bunları!"Bu kadar imam-hatip okuluna ne lüzum var? Kapatalım bunları! Kaç tane cami var, kaç tane imama ihtiyaç var? Bu kadar İmam-hatip okulu ne olacak?Kaç tane cami var, kaç tane imama ihtiyaç var? Bu kadar İmam-hatip okulu ne olacak? Bunları kapatalım, meslek okuluna kaydıralım." diye karar almak istiyorlar.Bunları kapatalım, meslek okuluna kaydıralım." diye karar almak istiyorlar. Haklılar. Bu imam-hatip okullarını turizm okulu gibi düşünürsek;Haklılar.

Bu imam-hatip okullarını turizm okulu gibi düşünürsek;
mesela otelde kaç tane garsona ihtiyaç var, kaç tane aşçıya ihtiyaç var,mesela otelde kaç tane garsona ihtiyaç var, kaç tane aşçıya ihtiyaç var, kaç tane yöneticiye ihtiyaç var, Türkiye çapında kaç tane otel olacak…kaç tane yöneticiye ihtiyaç var, Türkiye çapında kaç tane otel olacak… Her şey ihtiyaca göre tanzim edilir.Her şey ihtiyaca göre tanzim edilir. Hakikaten cami sayısından ve imam sayısından çok daha fazla miktarda insan yetişiyor.Hakikaten cami sayısından ve imam sayısından çok daha fazla miktarda insan yetişiyor. Ama iş öyle değil. İşte bugünlerde karşımıza geldi. Ama iş öyle değil. İşte bugünlerde karşımıza geldi.

Bizim yetiştirdiğimiz imam-hatip talebeleri, ilâhiyat fakültesi mezunları,Bizim yetiştirdiğimiz imam-hatip talebeleri, ilâhiyat fakültesi mezunları, yurt içinde yurt dışında yetişen kardeşlerimiz, bugün dünyanın her yerine gidipyurt içinde yurt dışında yetişen kardeşlerimiz, bugün dünyanın her yerine gidip İslâm'ı tebliğ ediyorlar. Ve ona ihtiyaç var. Ve Türkiye'nin menfaati var.İslâm'ı tebliğ ediyorlar. Ve ona ihtiyaç var. Ve Türkiye'nin menfaati var. Türkiye bugün böyle insanları arayıp göndermek zorunda. Türkiye bugün böyle insanları arayıp göndermek zorunda. Gönderirse Afrika'ya Afrika'yı kazanabilir, gönderirse Asya'nın içine Asya'yı kazanabilir, Gönderirse Afrika'ya Afrika'yı kazanabilir, gönderirse Asya'nın içine Asya'yı kazanabilir, Güneydoğu Asya'ya, Avustralya'ya gönderirse, Brezilya'ya, Amerika'ya gönderirse kazanabilir. Güneydoğu Asya'ya, Avustralya'ya gönderirse, Brezilya'ya, Amerika'ya gönderirse kazanabilir.

Ben üç dört sene önce Amerika'ya gittim. Neden gittim? Ben üç dört sene önce Amerika'ya gittim.

Neden gittim?

Dedim ki; Amerika her türlü şerrin başı. Çünkü kuvvetli, yahudiler hâkim.Dedim ki; Amerika her türlü şerrin başı. Çünkü kuvvetli, yahudiler hâkim. Her türlü şey oradan çıkıyor. Orada İslâm'ı öğrenir öğretirsek,Her türlü şey oradan çıkıyor. Orada İslâm'ı öğrenir öğretirsek, Amerika'yı müslüman yaparsak işi başından halletmiş olacağız. Amerika'yı müslüman yaparsak işi başından halletmiş olacağız.

Sivrisinekleri tek tek böyle duvarda nişan alıp da gazeteyi dörde kıvırıp da Sivrisinekleri tek tek böyle duvarda nişan alıp da gazeteyi dörde kıvırıp da çat diye üstüne vurup öldürmekle sivrisinekler ile mücadele olmaz. Nasıl mücadele olur? çat diye üstüne vurup öldürmekle sivrisinekler ile mücadele olmaz. Nasıl mücadele olur? Bataklığı kurutursun, ilaçlarsın, sivrisinek gelmez. Başka çaresi yok.Bataklığı kurutursun, ilaçlarsın, sivrisinek gelmez. Başka çaresi yok. Amerika'ya gideyim, dedim. Hakikaten böyle bir şey olsa,Amerika'ya gideyim, dedim.

Hakikaten böyle bir şey olsa,
Kardeşlerimiz Amerika'ya gitse ve Amerika'da bir İslâmî gelişme, sizin tabirinizle nahda islâmiyye, Kardeşlerimiz Amerika'ya gitse ve Amerika'da bir İslâmî gelişme, sizin tabirinizle nahda islâmiyye, olsa dünyanın çehresi değişecek. Müsait bir ülke, dürüst insanlar, oturmuş insanlar,olsa dünyanın çehresi değişecek. Müsait bir ülke, dürüst insanlar, oturmuş insanlar, bilgileri var, konuştuğun zaman haklıyı haksızdan ayırt edecek sağlam terbiye görmüşler. bilgileri var, konuştuğun zaman haklıyı haksızdan ayırt edecek sağlam terbiye görmüşler. Doğru bir şey söylediğin zaman "haklısın" diyorlar,Doğru bir şey söylediğin zaman "haklısın" diyorlar, "kabul" diyorlar ve müslüman oluyorlar, olabiliyorlar. "kabul" diyorlar ve müslüman oluyorlar, olabiliyorlar.

Bir kardeşimiz Teksas'a gitti, Meşhur Teksas'a. Şehrin adını unuttum. Bir kardeşimiz Teksas'a gitti, Meşhur Teksas'a. Şehrin adını unuttum. Sonra kayınbiraderine sordum: "Bizim o arkadaştan ne haber?" dedim.Sonra kayınbiraderine sordum: "Bizim o arkadaştan ne haber?" dedim. "Günde beş tane kişi elinde müslüman oluyor." dedi."Günde beş tane kişi elinde müslüman oluyor." dedi. Amerikalılar geliyorlarmış, soruyorlarmış, izah ediyormuş.Amerikalılar geliyorlarmış, soruyorlarmış, izah ediyormuş. Günde beş kişi, ayda 150 kişi, bir yılda 1800 kişi! Bir insan ama nasıl bir insan. Günde beş kişi, ayda 150 kişi, bir yılda 1800 kişi!

Bir insan ama nasıl bir insan.
Hafız, hukuk fakültesi mezunu, ondan sonra üniversitede profesör, emekli.Hafız, hukuk fakültesi mezunu, ondan sonra üniversitede profesör, emekli. Hem hafız hem hukukçu hem ilahiyatçı.Hem hafız hem hukukçu hem ilahiyatçı. Kaliteli adamı yetiştirdiğin zaman görüyor musun Amerika'da ne işler yapıyor.Kaliteli adamı yetiştirdiğin zaman görüyor musun Amerika'da ne işler yapıyor. Amerikalı gelip müslüman oluyor. New York'ta gördüm, duydum.Amerikalı gelip müslüman oluyor.

New York'ta gördüm, duydum.
Dediler ki; "Burada müslüman yahudiler var." Dünya yahudileri, bu kadar organize olmuş,Dediler ki; "Burada müslüman yahudiler var." Dünya yahudileri, bu kadar organize olmuş, insanlar bunlara müsaade ediyor mu? Hakikaten müslüman mı?" dedim. insanlar bunlara müsaade ediyor mu? Hakikaten müslüman mı?" dedim. "Valla hocam öyle samimi müslüman ki! Hele bir tanesinin, adamın Teksas'ta petrol kuyusu var, yahudiydi."Valla hocam öyle samimi müslüman ki! Hele bir tanesinin, adamın Teksas'ta petrol kuyusu var, yahudiydi. Öyle has Müslüman oldu ki caminin giriş kapısının kenarında boynu bükük oturuyor, Öyle has Müslüman oldu ki caminin giriş kapısının kenarında boynu bükük oturuyor, camiyi süpürüyor, temizliğini yapıyor." dedi. camiyi süpürüyor, temizliğini yapıyor." dedi.

Yahudi diye kızmaya da tereddüt geliyor insana. Biz kızacaksak kendimize kızalım. Niye?Yahudi diye kızmaya da tereddüt geliyor insana. Biz kızacaksak kendimize kızalım. Niye? Yahudi müslüman olabiliyor. Müslüman olduktan sonra yahudiye ne diyebilirsin? Hiçbir şey diyemezsin. Yahudi müslüman olabiliyor. Müslüman olduktan sonra yahudiye ne diyebilirsin? Hiçbir şey diyemezsin.

Amerika'da birisi geldi, bizden ders aldı, benden. Aslı Rum'muş, Yunanlıymış. Amerika'da birisi geldi, bizden ders aldı, benden. Aslı Rum'muş, Yunanlıymış. Müslüman oldu, ders aldı. Allah razı olsun her gün camide yan yana namaz kılıyorduk.Müslüman oldu, ders aldı. Allah razı olsun her gün camide yan yana namaz kılıyorduk. Musafaha etmek az geliyordu, dayanamıyorduk, birbirimize sarılıyorduk.Musafaha etmek az geliyordu, dayanamıyorduk, birbirimize sarılıyorduk. Candan bir muhabbet oluyor.Candan bir muhabbet oluyor. İki üç ay önce ameliyat oldum, Yusuf İslâm hastaneye ziyaretime geldi. İki üç ay önce ameliyat oldum, Yusuf İslâm hastaneye ziyaretime geldi. Yunanlı, eski pop musikisi üstatlarından Cat Stevens;Yunanlı, eski pop musikisi üstatlarından Cat Stevens; sakalı var, cübbesi var, başında sarığı var, canım ciğerim kardeşim. sakalı var, cübbesi var, başında sarığı var, canım ciğerim kardeşim.

Harem-i Şerîf'te, Mekke-i Mükerreme'de ihramlı birisini gördüm.Harem-i Şerîf'te, Mekke-i Mükerreme'de ihramlı birisini gördüm. Kınalı kuzu gibi kınalanmış değil de sarışın sakallı, böyle uzun, burnu da biraz kavislice, Kınalı kuzu gibi kınalanmış değil de sarışın sakallı, böyle uzun, burnu da biraz kavislice, bizim Karadenizlilere benzettim ben. Birkaç arkadaş yanıma geldiler.bizim Karadenizlilere benzettim ben. Birkaç arkadaş yanıma geldiler. Selamun aleyküm, Aleykümselam… Hepsiyle musafaha yaptık filan. "Nasılsınız, siz nerelisiniz?" dedim. Selamun aleyküm, Aleykümselam… Hepsiyle musafaha yaptık filan. "Nasılsınız, siz nerelisiniz?" dedim. "Hocam bu Türkçe bilmez, bu Amerikalı" dediler. "Ne?" "Amerikalı." "Adı ne?""Hocam bu Türkçe bilmez, bu Amerikalı" dediler. "Ne?" "Amerikalı." "Adı ne?" "Adı Ömer Faruk Abdullah." "Dur ben bir daha sarılacağım." dedim."Adı Ömer Faruk Abdullah." "Dur ben bir daha sarılacağım." dedim. Tekrar musafaha filan yapmışken bir daha boynuna sarıldım. Tekrar musafaha filan yapmışken bir daha boynuna sarıldım.

Çünkü biliyorum, adam Profesör, Amerikalı olarak yetişmiş, Alman asıllı bir anneden, Çünkü biliyorum, adam Profesör, Amerikalı olarak yetişmiş, Alman asıllı bir anneden, bilmem ne asıllı babadan Amerikalı olarak yetişmiş.bilmem ne asıllı babadan Amerikalı olarak yetişmiş. Almanya'ya gidince Almanlar'ın çok kitap okuduğunu görüyor, duyuyor.Almanya'ya gidince Almanlar'ın çok kitap okuduğunu görüyor, duyuyor. O da kütüphaneden bir koli kitap almış, dönüşünde Amerika'ya götürmüş.O da kütüphaneden bir koli kitap almış, dönüşünde Amerika'ya götürmüş. O kitapların arasında bir de Kur'an tercümesi almış. Kur'ân-ı Kerîm'i okurken Müslüman olmuş.O kitapların arasında bir de Kur'an tercümesi almış. Kur'ân-ı Kerîm'i okurken Müslüman olmuş. Burada ihramlıydı, peştamallara sarılmış, ayağı yalın ayak, sakalı böyle… Burada ihramlıydı, peştamallara sarılmış, ayağı yalın ayak, sakalı böyle…

Cat Stevens nasıl müslüman olmuş? Cat Stevens nasıl müslüman olmuş?

Yüzmeyi çok seviyormuş, bir gün denizde açılmış ama takati kesilmiş, Yüzmeyi çok seviyormuş, bir gün denizde açılmış ama takati kesilmiş, boğulma tehlikesi geçirmiş, dönememiş. Boğulacak artık, çok açılmış.boğulma tehlikesi geçirmiş, dönememiş. Boğulacak artık, çok açılmış. Demiş ki; "Yâ Rabbi! Sen beni ölümden kurtar, ben kurtulursamDemiş ki; "Yâ Rabbi! Sen beni ölümden kurtar, ben kurtulursam hak dini arayacağım, bulacağım, ona gireceğim." hak dini arayacağım, bulacağım, ona gireceğim." Allah'ın hikmeti, kendisine o civarda geçen bir gemi tesadüf etmiş, boğulmadan o gemiden çıkmış.Allah'ın hikmeti, kendisine o civarda geçen bir gemi tesadüf etmiş, boğulmadan o gemiden çıkmış. Yıllar geçtikten sonra da rüyada kendisine demişler ki;Yıllar geçtikten sonra da rüyada kendisine demişler ki; "Hani sen boğulmak üzereyken bir söz vermiştin. Ne oldu o söz?"Hani sen boğulmak üzereyken bir söz vermiştin. Ne oldu o söz? Hani sen söz vermiştin ya, hak dini arayacaktın." Müslüman olmuş. Hani sen söz vermiştin ya, hak dini arayacaktın." Müslüman olmuş.

İngiltere'deki bir başka şahıs bakmış ki Hıristiyanlık seremoni.İngiltere'deki bir başka şahıs bakmış ki Hıristiyanlık seremoni. Papazlar, altınlar, gümüşler, mumlar, ışıklar, saltanat, tantana, farfara başka bir şey yok, itikat yok.Papazlar, altınlar, gümüşler, mumlar, ışıklar, saltanat, tantana, farfara başka bir şey yok, itikat yok. Çıplak bir adam, böyle boynu yere düşmüş, peştamalı şurasını kapatıyor.Çıplak bir adam, böyle boynu yere düşmüş, peştamalı şurasını kapatıyor. Onun karşısına geçip tapınıyorlar. Öyle şey olur mu? Aslı esası yok. Dinleri, inanışları incelemiş. Onun karşısına geçip tapınıyorlar. Öyle şey olur mu? Aslı esası yok. Dinleri, inanışları incelemiş.

Ondan sonra bazı üniversite hocaları filan buna demişler ki; Ondan sonra bazı üniversite hocaları filan buna demişler ki; "Sen madem böyle akıl yoluyla araştırıyorsun bu işi, en akla mantığa uygun, insan mantığına yatkın "Sen madem böyle akıl yoluyla araştırıyorsun bu işi, en akla mantığa uygun, insan mantığına yatkın inanç, fakirliğin karşısında, zenginlerin fakirleri istismarının karşısında, fakirlere acıyan,inanç, fakirliğin karşısında, zenginlerin fakirleri istismarının karşısında, fakirlere acıyan, merhamet eden din Hindistan'da Budizm var, sen oraya git."merhamet eden din Hindistan'da Budizm var, sen oraya git." O da malını, mülkünü, emlakını satmış, bir Land Rover almış. O da malını, mülkünü, emlakını satmış, bir Land Rover almış. Benzin bidonlarını, eşyalarını filan arkasına yükleyip Hindistan'a göç etmeye karar vermiş. Benzin bidonlarını, eşyalarını filan arkasına yükleyip Hindistan'a göç etmeye karar vermiş.

Türkiye'ye kadar gelmiş. Ailecek Hıristiyanlık'tan çıkacaklar, Türkiye'ye kadar gelmiş. Ailecek Hıristiyanlık'tan çıkacaklar, mantıklı bir din olarak duydukları Hindistan'a Budist olmaya gidecekler. Niyetleri iyi niyetli.mantıklı bir din olarak duydukları Hindistan'a Budist olmaya gidecekler. Niyetleri iyi niyetli. Üç gece rüyada "Hak din İslâm'dır. Hindistan'a gitmene lüzum yok.Üç gece rüyada "Hak din İslâm'dır. Hindistan'a gitmene lüzum yok. Müslüman ol." diye görünce müslüman olmuş. Ve bunu bizim bir arkadaş tanıyor.Müslüman ol." diye görünce müslüman olmuş. Ve bunu bizim bir arkadaş tanıyor. Tanıştığı, mektuplaştığı bir kimse. Onun için bir insan yahudi'ymiş, Rum'muş,Tanıştığı, mektuplaştığı bir kimse.

Onun için bir insan yahudi'ymiş, Rum'muş,
Rus'muş, Bulgar'mış, Romen'miş, Alman'mış, İtalyan'mış, Fransız'mış, şuymuş buymuş önemli olmuyor.Rus'muş, Bulgar'mış, Romen'miş, Alman'mış, İtalyan'mış, Fransız'mış, şuymuş buymuş önemli olmuyor. Mühim olan bizim insanlığa Allah'ın dinini götürüp tebliğ etmemiz ve onu kazanmamız oluyor.Mühim olan bizim insanlığa Allah'ın dinini götürüp tebliğ etmemiz ve onu kazanmamız oluyor. Kazanırsak bizden iyi oluyor, halim selim, gayet güzel bir insan oluyor. Kazanırsak bizden iyi oluyor, halim selim, gayet güzel bir insan oluyor.

Onun için Allah hepinize halis bir niyet, ihsan eylesin,Onun için Allah hepinize halis bir niyet, ihsan eylesin, ruhî ve bedenî ve aklî ve zihnî melekelerinizi kuvvetli eylesin.ruhî ve bedenî ve aklî ve zihnî melekelerinizi kuvvetli eylesin. Hafızanız kuvvetli olsun, muhakemeniz sağlam olsun, niyetiniz güzel olsun.Hafızanız kuvvetli olsun, muhakemeniz sağlam olsun, niyetiniz güzel olsun. Allah hakkı hak olarak görüp ona uymayı, batılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin.Allah hakkı hak olarak görüp ona uymayı, batılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin. Hayırlı ilimlerle mücehhez olmanızı nasip eylesin.Hayırlı ilimlerle mücehhez olmanızı nasip eylesin. Bu ilimlerle mücehhez olduktan sonra ve bu esnada hiçbir zaman insan kulluktan muaf ve fariğ olamaz.Bu ilimlerle mücehhez olduktan sonra ve bu esnada hiçbir zaman insan kulluktan muaf ve fariğ olamaz. İlmiyle âmil olarak mezun olduktan sonra da Allah'ın dinine yardım ederek İlmiyle âmil olarak mezun olduktan sonra da Allah'ın dinine yardım ederek ömrünüzü geçirmenizi nasip eylesin. Böylece hem dünyanızı hem âhiretinizi mâmur eylesin.ömrünüzü geçirmenizi nasip eylesin. Böylece hem dünyanızı hem âhiretinizi mâmur eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Bismillâhirrahmânirrahîm. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallah. Yâ eyyühellezîne âmenû kûnû ensârallah.

Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Tövbe tövbe, hâşâ sümme hâşâ.Ey iman edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Tövbe tövbe, hâşâ sümme hâşâ. Biz kimiz ki Allah'a nasıl yardım edeceğiz. Kûnû ensârallah. Allah'ın yardımcıları olun.Biz kimiz ki Allah'a nasıl yardım edeceğiz. Kûnû ensârallah. Allah'ın yardımcıları olun. Allahu Teâlâ hazretleri yardıma muhtaç değil. Allah'a yardımcı olun, ne demek? Allahu Teâlâ hazretleri yardıma muhtaç değil.

Allah'a yardımcı olun, ne demek?

Allah'ın dinine hizmet verin, hizmet edin. Allah'ın dini için çalışın demek.Allah'ın dinine hizmet verin, hizmet edin. Allah'ın dini için çalışın demek. Kûnû ensârallah. Kemâ kâle 'îse'bnü meryeme li'l-havâriyyîne: Men-ensarî illallah?Kûnû ensârallah. Kemâ kâle 'îse'bnü meryeme li'l-havâriyyîne: Men-ensarî illallah? Hz. İsa aleyhisselam: "Kim Allah'a gidecek yolda, din yolunda bana yardım edebilir?" dedi.Hz. İsa aleyhisselam: "Kim Allah'a gidecek yolda, din yolunda bana yardım edebilir?" dedi. Kâle'l-havâriyyûne: Nahnu ensârullahi. Biz sana yardım edeceğiz, biz Allah'ın yardımcılarıyız, dediler.Kâle'l-havâriyyûne: Nahnu ensârullahi. Biz sana yardım edeceğiz, biz Allah'ın yardımcılarıyız, dediler. Fe-âmenet tâ'ifetün min-benî isrâ'île ve kefera't-tâifetünFe-âmenet tâ'ifetün min-benî isrâ'île ve kefera't-tâifetün fe-eyyednellezine âmenâ 'âlâ 'adüvvihim fe-asbahû zâhirîn. Allah'ın dininin yardımcıları olun. fe-eyyednellezine âmenâ 'âlâ 'adüvvihim fe-asbahû zâhirîn. Allah'ın dininin yardımcıları olun.

Allahu Teâlâ hazretleri hem dünyanızı hem âhiretinizi mâmur eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri hem dünyanızı hem âhiretinizi mâmur eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2