Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

İlk Söz Lâ İlâhe İlla’llàh Olsun!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 04.01.1991
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlk ve Son Sözün Önemi, Çocuklarda Eğitimin Önemi, Önce Helâl Lokma, Evlenmede Ölçü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlk Söz Lâ İlâhe İlla’llàh Olsun!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 04.01.1991
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İlk ve Son Sözün Önemi, Çocuklarda Eğitimin Önemi, Önce Helâl Lokma, Evlenmede Ölçü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; İbn Hibbân'nın rivayet ettiğine, Hâkim'in Müstedrek'te kaydettiğine göre buyurmuş ki; İbn Hibbân'nın rivayet ettiğine, Hâkim'in Müstedrek'te kaydettiğine göre buyurmuş ki;

Çocuklarınıza ilk önce, konuşmadan, ilk konuşma olarak lâ ilâhe illallah'ı öğretin.Çocuklarınıza ilk önce, konuşmadan, ilk konuşma olarak lâ ilâhe illallah'ı öğretin. Onlar ilk önce lâ ilâhe illallah demeyi öğrensinler.Onlar ilk önce lâ ilâhe illallah demeyi öğrensinler. Sonra vefat etmek üzere olan müslüman kardeşlerinize, yakınlarınıza da lâ ilâhe illallah sözünü telkin edin. Çünkü kimin ilk sözü lâ ilâhe illallah diye başlar, ondan sonra da son sözü lâ ilâhe illallah olur da ömrü böyle kapanırsa,sümmeâşeelfesene, bin senede yaşasa herhangi bir günahtan hiçbir günahtan sorgusu, suali olmaz. Sonra vefat etmek üzere olan müslüman kardeşlerinize, yakınlarınıza da lâ ilâhe illallah sözünü telkin edin. Çünkü kimin ilk sözü lâ ilâhe illallah diye başlar, ondan sonra da son sözü lâ ilâhe illallah olur da ömrü böyle kapanırsa,sümmeâşeelfesene, bin senede yaşasa herhangi bir günahtan hiçbir günahtan sorgusu, suali olmaz.

Çünkü kimin ilk sözü lâ ilâhe illallah diye başlar,Çünkü kimin ilk sözü lâ ilâhe illallah diye başlar, ondan sonra da son sözü lâ ilâhe illallah olur da ömrü böyle kapanırsa, ondan sonra da son sözü lâ ilâhe illallah olur da ömrü böyle kapanırsa, sümme âşe elfesene, bin senede yaşasa hiçbir günahtan sorgusu, suali olmaz. sümme âşe elfesene, bin senede yaşasa hiçbir günahtan sorgusu, suali olmaz.

Peybamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeybamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ilk önce çocuklarımıza lâ ilâhe illallah'ı öğretmemizi tavsiye etmiş oluyor. ilk önce çocuklarımıza lâ ilâhe illallah'ı öğretmemizi tavsiye etmiş oluyor. Çocuk lâ ilâhe illallah'ın şuuruna daha sonra geçecek, Çocuk lâ ilâhe illallah'ın şuuruna daha sonra geçecek, belki büyüyecek, büluğa erecek, aklı başına gelecek,belki büyüyecek, büluğa erecek, aklı başına gelecek, ondan sonra lâ ilâhe illallah'ın ne demek olduğunu daha derinlemesine, şuurlu o zaman anlayacak.ondan sonra lâ ilâhe illallah'ın ne demek olduğunu daha derinlemesine, şuurlu o zaman anlayacak. Ama küçükten tembih etmeyi tavsiye ediyor. Ama küçükten tembih etmeyi tavsiye ediyor.

Çünkü insanlar her şeyi derinlemesine, tefekkürlerle, mukayeselerle,Çünkü insanlar her şeyi derinlemesine, tefekkürlerle, mukayeselerle, eğriyle doğruyla görüp karşısında bütün tercihleri sıralamaklaeğriyle doğruyla görüp karşısında bütün tercihleri sıralamakla sonra da en doğrusunu seçmekle [öğrenir.]sonra da en doğrusunu seçmekle [öğrenir.] Tercihleri böyle yapmıyorlar hayatta.Tercihleri böyle yapmıyorlar hayatta. Maalesef böyle değil, keşke böyle olsa.Maalesef böyle değil, keşke böyle olsa. Bu birbilimsel çalışmadır, bu ilmî çalışmadır, ilmi rehber edinmektir. Bu birbilimsel çalışmadır, bu ilmî çalışmadır, ilmi rehber edinmektir.

Öz fikri yok, sadece bir konuyu araştırıyor.Öz fikri yok, sadece bir konuyu araştırıyor. Bu araştırdığı konuyu çeşitli yönleriyle, çeşitli alimlerin kavilleriyle inceliyor.Bu araştırdığı konuyu çeşitli yönleriyle, çeşitli alimlerin kavilleriyle inceliyor. "Falanca şöyle demiş, falanca da böyle demiş,ötekisi de şöyle söylemiş. Onun delili ne bunun delili ne…" "Falanca şöyle demiş, falanca da böyle demiş,ötekisi de şöyle söylemiş. Onun delili ne bunun delili ne…" Bu araştırmak bu muazzam bir şey,bu içtihat! Bu araştırmak bu muazzam bir şey,bu içtihat! Bilimsel çalışmanın en yükseği, en güzeli temenni edilir;Bilimsel çalışmanın en yükseği, en güzeli temenni edilir; her insan böyle olsun, her kararımız böyle alınsın.her insan böyle olsun, her kararımız böyle alınsın. Ama maalesef pratik hayatta böyle değildir. Ama maalesef pratik hayatta böyle değildir.

Mesela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Mesela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Küllümevlûdinyûledu'ale'l-fıtrati.Küllümevlûdinyûledu'ale'l-fıtrati. Her doğan çocuk fıtrat-ı asliyye, fıtrat-ı İslâmiyye, fıtrat-ı imaniyye üzere doğar.Her doğan çocuk fıtrat-ı asliyye, fıtrat-ı İslâmiyye, fıtrat-ı imaniyye üzere doğar. Her çocuk masumdur, zavallıdır, günahsızdır, suçsuzdur, temiz olarak doğar; Her çocuk masumdur, zavallıdır, günahsızdır, suçsuzdur, temiz olarak doğar; düz olarak, kirlenmemiş olarak, sayfası karalanmamış olarak doğar.düz olarak, kirlenmemiş olarak, sayfası karalanmamış olarak doğar. Bütün çocuklar böyle doğar.Bütün çocuklar böyle doğar. Kâfirin çocuğuda müşrikin çocuğuda Hintlinin çocuğuda Çinlinin çocuğudaKâfirin çocuğuda müşrikin çocuğuda Hintlinin çocuğuda Çinlinin çocuğuda Rusun çocuğuda, zencinin çocuğuda -her çocuk- böyle doğar. Rusun çocuğuda, zencinin çocuğuda -her çocuk- böyle doğar.

Fe ebevâhu. Sonra ana babası, Fe ebevâhu yühevvidânihi.Fe ebevâhu. Sonra ana babası, Fe ebevâhu yühevvidânihi. Yahudiyse çocuğunu yahudileştirir.Yahudiyse çocuğunu yahudileştirir. Ev yunassirânihi. Nasranî ise, Hıristiyansa çocuğunu Hıristiyanlaştırır.Ev yunassirânihi. Nasranî ise, Hıristiyansa çocuğunu Hıristiyanlaştırır. Ev yümeccisânihi.Mecusî ise, ateşperest ise ateşperest çocuk haline getirir. Ev yümeccisânihi.Mecusî ise, ateşperest ise ateşperest çocuk haline getirir.

Temizdi, kirlenmeye başladı.Temizdi, kirlenmeye başladı. Düz idi, eğrilmeye başladı.Düz idi, eğrilmeye başladı. Pâk idi, karalanmaya başladı.Pâk idi, karalanmaya başladı. İyi idi, bozulmaya başladı.İyi idi, bozulmaya başladı. Anne babanın tesiri, terbiyenin tesiri, telkinin tesiri, eğitimin tesiri fevkalade önemli. Çocuk masum. Anne babanın tesiri, terbiyenin tesiri, telkinin tesiri, eğitimin tesiri fevkalade önemli. Çocuk masum.

Mesela OsmanlılarMesela Osmanlılar fethettikleri araziden küçük çocukları alıyorlarmış, müslüman ailelerin yanına veriyorlarmış, onlar müslüman olarak büyüyormuş.fethettikleri araziden küçük çocukları alıyorlarmış, müslüman ailelerin yanına veriyorlarmış, onlar müslüman olarak büyüyormuş. Onun da önünü açıyorlarmış.Onun da önünü açıyorlarmış. "İstediğin mesleğe gir.""İstediğin mesleğe gir." Paşa oluyormuş, vezir oluyormuş, komutan oluyormuş… Paşa oluyormuş, vezir oluyormuş, komutan oluyormuş… Mesela Köse Mihal dediğimiz bir İnegöl tekfuru,Mesela Köse Mihal dediğimiz bir İnegöl tekfuru, Bursa civarında bir yerin Hıristiyan kale komutanı.Bursa civarında bir yerin Hıristiyan kale komutanı. Sonra müslüman olmuş, komutanlık vermişler, salahiyet vermişler, öyle yaşamış. Sonra müslüman olmuş, komutanlık vermişler, salahiyet vermişler, öyle yaşamış.

Mihaloğulları asırlarca Balkanlar'da İslâm'ı temsil etmişler, yayılmak için çalışmışlar.Mihaloğulları asırlarca Balkanlar'da İslâm'ı temsil etmişler, yayılmak için çalışmışlar. Mahmut Paşa İstanbul'da cami yaptırmış, külliye yaptırmış, hamam yaptırmış.Mahmut Paşa İstanbul'da cami yaptırmış, külliye yaptırmış, hamam yaptırmış. İslâm'a hizmet ettirmiş, aslen devşirme.Birçok kimse böyle. İslâm'a hizmet ettirmiş, aslen devşirme.Birçok kimse böyle. Barbaros Hayrettin'inannesi Midillili bir Rum kızı, babası bir sipahi.Barbaros Hayrettin'inannesi Midillili bir Rum kızı, babası bir sipahi. Malzemeyi güzel eğitirsen, güzel şeyler öğretirsen kazanıyorsun,Malzemeyi güzel eğitirsen, güzel şeyler öğretirsen kazanıyorsun, insanlığa faydalı bir insan hâline getiriyorsun,mü'min bir insan haline getiriyorsun,insanlığa faydalı bir insan hâline getiriyorsun,mü'min bir insan haline getiriyorsun, vicdanlı, insaflı bir kimse hâline getiriyorsun,vicdanlı, insaflı bir kimse hâline getiriyorsun, ömür boyu hayır işleyen bir insan hâline getiriyorsun.ömür boyu hayır işleyen bir insan hâline getiriyorsun. Kaybedersen; bir alimin çocuğu zalim oluyor,Kaybedersen; bir alimin çocuğu zalim oluyor, asil bir ailenin çocuğu rezil oluyor,asil bir ailenin çocuğu rezil oluyor, mü'min bir ailenin çocuğu kaybedilirse imandan çıkıyor, mü'min bir ailenin çocuğu kaybedilirse imandan çıkıyor, komünist oluyor, dinsiz oluyor, imansız oluyor… komünist oluyor, dinsiz oluyor, imansız oluyor…

Onlar çocukları böyle fıtrat-ı asliyesinden,Onlar çocukları böyle fıtrat-ı asliyesinden, yaratılışının temizliğinden çıkartıp yanlış kalıplara döküyorlar;yaratılışının temizliğinden çıkartıp yanlış kalıplara döküyorlar; mü'minler niye boş dursun?mü'minler niye boş dursun? Mü'minler de onları has, halis yetiştirmek için gayret etmesi lazım. Mü'minler de onları has, halis yetiştirmek için gayret etmesi lazım.

Bu işin en bereketli şekli çocuğa ilk önce lâ ilâhe illallah demeyi öğretmekten başlar.Bu işin en bereketli şekli çocuğa ilk önce lâ ilâhe illallah demeyi öğretmekten başlar. Çocuk peltek peltek söylesin, yavaş yavaş söylesin, o sonra onun şuuruna varır.Çocuk peltek peltek söylesin, yavaş yavaş söylesin, o sonra onun şuuruna varır. Şuuruna varmadan namaz kılmaya başlasın, annesinin babasının yanında şuuruna sonra varır.Şuuruna varmadan namaz kılmaya başlasın, annesinin babasının yanında şuuruna sonra varır. Namaz kılarken ağlamaya sonra varacak. Namaz kılarken ağlamaya sonra varacak. Gözyaşı döke döke Allahuekber dediği zaman tüyleri diken diken olarak namaz kılmaya sonra başlayacak. Gözyaşı döke döke Allahuekber dediği zaman tüyleri diken diken olarak namaz kılmaya sonra başlayacak.

Olsun, sen küçükten alıştır.Olsun, sen küçükten alıştır. Küçükten alıştıramadın mı bir işe;Küçükten alıştıramadın mı bir işe; çocuk delikanlı olduğu zaman karşına geçersin, ikna edersin, yine de namaza gelemez,çocuk delikanlı olduğu zaman karşına geçersin, ikna edersin, yine de namaza gelemez, yine de pantolonunun ütüsünü feda edemez,yine de pantolonunun ütüsünü feda edemez, yine de işini bırakamaz, yine de "alışmamışım" der, utanır, sıkılır, yine de işini bırakamaz, yine de "alışmamışım" der, utanır, sıkılır, camiye gelmez, namaza gelmez, ibadete gelmez.camiye gelmez, namaza gelmez, ibadete gelmez. Demek ki Ağaç yaş iken eğilir demiş büyüklerimiz;Demek ki Ağaç yaş iken eğilir demiş büyüklerimiz; henüz daha kurumamışken kalıba alırsın, eğersin, ne yapacaksan onu ona göre yaparsın. henüz daha kurumamışken kalıba alırsın, eğersin, ne yapacaksan onu ona göre yaparsın.

"Bambu" koltuk diyorlar, bambu filan değil."Bambu" koltuk diyorlar, bambu filan değil. Kestane ağaçlarını kesiyorlar, ince dalları kıvırıyorlar, güzel yazlık koltuk yapıyorlar.Kestane ağaçlarını kesiyorlar, ince dalları kıvırıyorlar, güzel yazlık koltuk yapıyorlar. Bambu kamışı değil ama tam ona benzetiyorlar. Bambu kamışı değil ama tam ona benzetiyorlar. Kestaneyaş, eğiyorlar; yusyuvarlak, istediğin kalıba giriyor.Kestaneyaş, eğiyorlar; yusyuvarlak, istediğin kalıba giriyor. Sarıyorlar. Sonra derelerden ayrık denilen otlar vardır, ince uzun, böyle uzayıp gider.Sarıyorlar. Sonra derelerden ayrık denilen otlar vardır, ince uzun, böyle uzayıp gider. Onları keserler, sepet örerler, kamış örülür, her türlü kalıba girer.Onları keserler, sepet örerler, kamış örülür, her türlü kalıba girer. Kuruduktan sonra olmaz, kuruduktan sonra kırılır. Kuruduktan sonra olmaz, kuruduktan sonra kırılır.

Ağaç yaş iken eğilir.Ağaç yaş iken eğilir. Küçükten yapacaksın, sonra demir tavında dövülür.Küçükten yapacaksın, sonra demir tavında dövülür. Demiri sertken dövdün mü çekiçle beraber ses çıkartırDemiri sertken dövdün mü çekiçle beraber ses çıkartır ama ateşe koydun mu erittin mi, yumuşattın mı,ama ateşe koydun mu erittin mi, yumuşattın mı, ondan sonra üstüne çekici vurdukça erimiş olduğu için kalıba girer.Nal yapacaksan nal yaparsın, kılıç yapacaksan kılıç yaparsın, bıçak yapacaksan bıçak yaparsın, alet yapacaksan alet yaparsın. O kalıba, tavına geldiği zaman dövülür. O kılığı o zaman verebiliyorsun.Onun için çocukların eğitimi fevkalade önemli oluyor. Fakat ben burada hadîs-i şerîfte zikredilmeyen bir şeyi daha öncelikle söylemek istiyorum.Daha önce söyledim. Çeşitli vaazlarımda ve buradaki konuşmalarda da geçti.İnsan çocuğuna merhamet ediyorsa ilk önce çocuğunu helal lokma ile besleyecek.Çocuğunu seviyorsa, çocuğunun cennetlik olmasını istiyorsa, hayırlı insan olmasını istiyorsa ilk işi çocuğuna helal lokma yedirmek.Ne zamandan? Daha annesinin karnındayken eve helal lokma gelecek; hanımı helal lokma yiyecek, çocuk helal sütle beslenecek. İlk iş oradan başlıyor. ondan sonra üstüne çekici vurdukça erimiş olduğu için kalıba girer.Nal yapacaksan nal yaparsın, kılıç yapacaksan kılıç yaparsın, bıçak yapacaksan bıçak yaparsın, alet yapacaksan alet yaparsın. O kalıba, tavına geldiği zaman dövülür. O kılığı o zaman verebiliyorsun.Onun için çocukların eğitimi fevkalade önemli oluyor.


Fakat ben burada hadîs-i şerîfte zikredilmeyen bir şeyi daha öncelikle söylemek istiyorum.Daha önce söyledim. Çeşitli vaazlarımda ve buradaki konuşmalarda da geçti.İnsan çocuğuna merhamet ediyorsa ilk önce çocuğunu helal lokma ile besleyecek.Çocuğunu seviyorsa, çocuğunun cennetlik olmasını istiyorsa, hayırlı insan olmasını istiyorsa ilk işi çocuğuna helal lokma yedirmek.Ne zamandan? Daha annesinin karnındayken eve helal lokma gelecek; hanımı helal lokma yiyecek, çocuk helal sütle beslenecek. İlk iş oradan başlıyor.

Nal yapacaksan nal yaparsın, kılıç yapacaksan kılıç yaparsın,Nal yapacaksan nal yaparsın, kılıç yapacaksan kılıç yaparsın, bıçak yapacaksan bıçak yaparsın, alet yapacaksan alet yaparsın.bıçak yapacaksan bıçak yaparsın, alet yapacaksan alet yaparsın. O kalıba, tavına geldiği zaman dövülür.O kalıba, tavına geldiği zaman dövülür. O kılığı o zaman verebiliyorsun.O kılığı o zaman verebiliyorsun. Onun için çocukların eğitimi fevkalade önemli oluyor. Onun için çocukların eğitimi fevkalade önemli oluyor.

Fakat ben burada hadîs-i şerîfte zikredilmeyen bir şeyi daha öncelikle söylemek istiyorum.Fakat ben burada hadîs-i şerîfte zikredilmeyen bir şeyi daha öncelikle söylemek istiyorum. İnsan çocuğuna merhamet ediyorsa ilk önce çocuğunu helal lokma ile besleyecek.İnsan çocuğuna merhamet ediyorsa ilk önce çocuğunu helal lokma ile besleyecek. Çocuğunu seviyorsa, çocuğunun cennetlik olmasını istiyorsa,Çocuğunu seviyorsa, çocuğunun cennetlik olmasını istiyorsa, hayırlı insan olmasını istiyorsa ilk işi çocuğuna helal lokma yedirmek.hayırlı insan olmasını istiyorsa ilk işi çocuğuna helal lokma yedirmek. Ne zamandan? Daha annesinin karnındaykenNe zamandan? Daha annesinin karnındayken eve helal lokma gelecek; hanımı helal lokma yiyecek, çocuk helal sütle beslenecek.eve helal lokma gelecek; hanımı helal lokma yiyecek, çocuk helal sütle beslenecek. İlk iş oradan başlıyor. İlk iş oradan başlıyor.

Hatta evliliği helal olacak, hatta düğünü helal olacak,Hatta evliliği helal olacak, hatta düğünü helal olacak, besmeleli olacak,Bismillâhirrahmânirrahîm'li olacak, Allah adıyla olacak.besmeleli olacak,Bismillâhirrahmânirrahîm'li olacak, Allah adıyla olacak. Nikâhı camide olacak, bereketi oradan başlıyor.Nikâhı camide olacak, bereketi oradan başlıyor. Bereketin nereden başladığını düşünecek olursak biraz gerilere gitmek gerekiyor. Bereketin nereden başladığını düşünecek olursak biraz gerilere gitmek gerekiyor.

Bir kere kızı seçerken düşünce tarzı Allah'ın rızasına uygun olacak.Bir kere kızı seçerken düşünce tarzı Allah'ın rızasına uygun olacak. Kızın annesi, babası kızını vereceği kimseyi seçerken düşünce tarzı Allah'ın rızasına uygun olacak.Kızın annesi, babası kızını vereceği kimseyi seçerken düşünce tarzı Allah'ın rızasına uygun olacak. Dindar kimseyi seçecek, mü'min kimseyi seçecek,Dindar kimseyi seçecek, mü'min kimseyi seçecek, ahlâklı kimseyi seçecek, takvâ ehli kimseyi seçecek. ahlâklı kimseyi seçecek, takvâ ehli kimseyi seçecek.

Çok meşhur bir hikâye vardır, ekseriyet bilir.Çok meşhur bir hikâye vardır, ekseriyet bilir. Ama onu bir kere daha yeri gelmişken burada anlatalım.Ama onu bir kere daha yeri gelmişken burada anlatalım. İmâm-ı Âzam için derler veyahutevliyâullahtan bir büyük zât için.İmâm-ı Âzam için derler veyahutevliyâullahtan bir büyük zât için. Babası arif, zahit bir insanmış, ibadet ehli bir insanmış,Babası arif, zahit bir insanmış, ibadet ehli bir insanmış, çayırda derenin kenarında ders çalışıyormuş,çayırda derenin kenarında ders çalışıyormuş, Kur'an'ı açmış veya hocasıyla okuyacağı bahsi açmış ders çalışıyor,Kur'an'ı açmış veya hocasıyla okuyacağı bahsi açmış ders çalışıyor, ağacın altında, çimenin üstünde, derenin kenarında, rahat, filan… ağacın altında, çimenin üstünde, derenin kenarında, rahat, filan…

Bakmış dereden bir elma geliyor,Bakmış dereden bir elma geliyor, bize büyüklerimiz bunu anlattı, biz bu hikayeyle büyüdük.bize büyüklerimiz bunu anlattı, biz bu hikayeyle büyüdük. Uzanmış almış, bakmış, taptaze bir elma suyun üstünde gidiyor. Uzanmış almış, bakmış, taptaze bir elma suyun üstünde gidiyor. Yıkamış, bir ısırmış.Yıkamış, bir ısırmış. Isırır ısırmaz daha elmayı ısırığından koparmadan aklına gelmiş:Isırır ısırmaz daha elmayı ısırığından koparmadan aklına gelmiş: "Ya ben bu elmayı yemeğe haklımıyım, salahiyetim var mı benim bu elmayı yemeye?"Ya ben bu elmayı yemeğe haklımıyım, salahiyetim var mı benim bu elmayı yemeye? Bu benim elmam değil ki!Bu benim elmam değil ki! Bir insanın kendi helalinden kazanmış olmadığı bir malı yemeye hakkı var mı?Bir insanın kendi helalinden kazanmış olmadığı bir malı yemeye hakkı var mı? Ben bunun sahibin bulayım." demiş. Ben bunun sahibin bulayım." demiş.

Bırakmış kitabı, kapatmış, koltuğunun altına almış, dere boyunda yukarı doğru gitmiş.Bırakmış kitabı, kapatmış, koltuğunun altına almış, dere boyunda yukarı doğru gitmiş. Elmaya bakıyor, o elma hangi ağaçtan düşmüş olabilir ona bakıyor.Elmaya bakıyor, o elma hangi ağaçtan düşmüş olabilir ona bakıyor. Bulmuş ağacı. Dalları derenin üstüne doğru eğilmiş bir elma ağacı.Bulmuş ağacı. Dalları derenin üstüne doğru eğilmiş bir elma ağacı. Tamam, elmanın cinsi oradaki elmalara benziyor, başka bir elma ağacı yok, bu elma. Tamam, elmanın cinsi oradaki elmalara benziyor, başka bir elma ağacı yok, bu elma.

Tarlanın sahibini öğrenmiş, kimdir bu tarlanın sahibi, onu da bulmuş.Tarlanın sahibini öğrenmiş, kimdir bu tarlanın sahibi, onu da bulmuş. Adamın yanına gitmiş:Adamın yanına gitmiş: "Selamunaleyküm","Aleykumselam"Yeni sakalı çıkmış genç bir molla, sarıklı, cübbeli, gelmiş adamın karşısında:"Selamunaleyküm","Aleykumselam"Yeni sakalı çıkmış genç bir molla, sarıklı, cübbeli, gelmiş adamın karşısında: "Evladım. Buyur bir isteğin mi var?"Evladım. Buyur bir isteğin mi var? "Demiş ki;"Amca kusura bakma ben özür dilemeye geldim,"Demiş ki;"Amca kusura bakma ben özür dilemeye geldim, senden helallik, istemeye geldim. senden helallik, istemeye geldim. ""Helallik istemeye mi geldin?Nedir?" demiş. ""Helallik istemeye mi geldin?Nedir?" demiş.

"Ben derenin kenarında ders çalışıyordum."Ben derenin kenarında ders çalışıyordum. Bu elma kopmuş, suyun üstünden gidiyordu.Bu elma kopmuş, suyun üstünden gidiyordu. Aldım, hiç düşünmeden bir ısırdım ama sonra aklım başıma geldi;Aldım, hiç düşünmeden bir ısırdım ama sonra aklım başıma geldi; bu elmayı yemek bana helal mi diye. bu elmayı yemek bana helal mi diye. Aradım, taradım bu elma suya sizin ağaçtan düşmüş.Aradım, taradım bu elma suya sizin ağaçtan düşmüş. Kusura bakmayın.Gençlikten, düşünmeden bir ısırıverdim.Kusura bakmayın.Gençlikten, düşünmeden bir ısırıverdim. Hakkınızı helal edin." Hakkınızı helal edin."

Adam şöyle bakmış:"Allah Allah, böyle insanlar da var demek ki dünyada." diye.Adam şöyle bakmış:"Allah Allah, böyle insanlar da var demek ki dünyada." diye. Şöyle bakmış; aklına ne geldiyse, demiş ki;Şöyle bakmış; aklına ne geldiyse, demiş ki; "Öyle yağma yok, öyle kolay olmaz o iş."Öyle yağma yok, öyle kolay olmaz o iş. Ben hemen hakkımı helal etmem." Ben hemen hakkımı helal etmem."

Aslında şunu da düşünüyorum ben;Aslında şunu da düşünüyorum ben; elma zaten dereye düşmüş, zaten ağaçtan gitmiş.elma zaten dereye düşmüş, zaten ağaçtan gitmiş. Olsun, yere düşmüş bile olsa demek ki yere düşmüşün dahi İslâm'da bir hükmü var.Olsun, yere düşmüş bile olsa demek ki yere düşmüşün dahi İslâm'da bir hükmü var. Yere düşmüş, yerde bulmuş bir malı, sahibi belki arayacak onu,Yere düşmüş, yerde bulmuş bir malı, sahibi belki arayacak onu, belki bulacak, belki aşağıda toplayacak, belki aşağıda bir şey gelmiştir, dereye bir av gelmiştir.belki bulacak, belki aşağıda toplayacak, belki aşağıda bir şey gelmiştir, dereye bir av gelmiştir. Bilmiyoruz. Onun içi kendi kendine insan helal etmeyecek. Bilmiyoruz. Onun içi kendi kendine insan helal etmeyecek.

Mesela şuradaki döşemeli bir parçasını biz namaz kılmakta bir iki gün kullandık.Mesela şuradaki döşemeli bir parçasını biz namaz kılmakta bir iki gün kullandık. Sonra benim aklıma geldi.Sonra benim aklıma geldi. Dedim ki; ya bunlar kesilmişler,atılmış olabilir.Dedim ki; ya bunlar kesilmişler,atılmış olabilir. Atılmışsa veya atacaklarsa müsaadeleri varsa kullanırız ama kendi kendimize kullanamayız.Atılmışsa veya atacaklarsa müsaadeleri varsa kullanırız ama kendi kendimize kullanamayız. Çünkü adam döşemeyi yapar bir metrelik yeri boş kalır, belki onu kullanacaktır.Çünkü adam döşemeyi yapar bir metrelik yeri boş kalır, belki onu kullanacaktır. Bir küçük köşe, bir girinti boş kalır, belki onu kullanacaktır.Bir küçük köşe, bir girinti boş kalır, belki onu kullanacaktır. Onu o bize vermedikçe bizim almaya hakkımız olmaz.Onu o bize vermedikçe bizim almaya hakkımız olmaz. Yerde bulunan bir şeyde böyledir.Yerde bulunan bir şeyde böyledir. Titiz olmamız lazım biraz.Bir kere bizim olmayan bir şeyi alamayız.Titiz olmamız lazım biraz.Bir kere bizim olmayan bir şeyi alamayız. Adam demiş ki;"Yok, öyle kolay değil bu helallik vermek.Adam demiş ki;"Yok, öyle kolay değil bu helallik vermek. Şartım var."Şartım var." "Amca her şartına razıyım."Amca her şartına razıyım. Ben ettim sen etme.Ben bir cahillik ettim, bir ısırdım." demiş.Ben ettim sen etme.Ben bir cahillik ettim, bir ısırdım." demiş. "Benim evde bir kızım var, ayakları tutmuyor, kötürüm; eli çolak,"Benim evde bir kızım var, ayakları tutmuyor, kötürüm; eli çolak, çalışmaz eli; gözü kör, kulağı sağır, dilsiz…çalışmaz eli; gözü kör, kulağı sağır, dilsiz… Bunu şimdi kim alacak elimden.Bunu şimdi kim alacak elimden. Herkes sıhhatli ister, bu sıhhatsiz, ayağı kötürüm, eli tutmaz,Herkes sıhhatli ister, bu sıhhatsiz, ayağı kötürüm, eli tutmaz, çolak, gözü görmez, dili söylemez, kulağı işitmez…çolak, gözü görmez, dili söylemez, kulağı işitmez… Evde ben buna bir zaman bakacağım ama ben ihtiyarım, öldükten sonra kim bakacak buna?Evde ben buna bir zaman bakacağım ama ben ihtiyarım, öldükten sonra kim bakacak buna? Bu çocuk evde kaldı, yazık.Bu çocuk evde kaldı, yazık. Onu alırsan, ona bakmaya razı olursan,Onu alırsan, ona bakmaya razı olursan, o zaman bende sana ısırdığın elmanın azıcık azına kaçmış lezzetini helal ederim." demiş."Başüstüne, olur." o zaman bende sana ısırdığın elmanın azıcık azına kaçmış lezzetini helal ederim." demiş."Başüstüne, olur."

Düğün yapmışlar.Düğün yapmışlar. Adam hayran… Çocuğun samimiyetine,halisliğine,temizliğine, saflığına hayran.Adam hayran… Çocuğun samimiyetine,halisliğine,temizliğine, saflığına hayran. Düğün yapmışlar, düğün bitmiş,gelin gelmiş. Düğün yapmışlar, düğün bitmiş,gelin gelmiş. Malum duvağı kaldırırlar, yüzünü o zaman görüyor, kaldırmış bakmış ki dünya güzeli.Malum duvağı kaldırırlar, yüzünü o zaman görüyor, kaldırmış bakmış ki dünya güzeli. Hemen kapatmış,dosdoğru kayınpederinin yanına.Hemen kapatmış,dosdoğru kayınpederinin yanına. "Efendim bir yanlışlık oldu.Bizim eve yanlış malzeme geldi."Efendim bir yanlışlık oldu.Bizim eve yanlış malzeme geldi. Siz kör demiştiniz, bunun gözleri dünyanın en güzel gözleri.Siz kör demiştiniz, bunun gözleri dünyanın en güzel gözleri. Topal demiştiniz, hiçbir aksaklığı yok, çolak demiştiniz herşeyi, her âzâsı tam.Topal demiştiniz, hiçbir aksaklığı yok, çolak demiştiniz herşeyi, her âzâsı tam. Konuşmuyor demiştiniz, konuştuğu zaman ağzından inci mercan saçılıyor.Konuşmuyor demiştiniz, konuştuğu zaman ağzından inci mercan saçılıyor. Kulağı duymuyor demiştiniz, söyledim cevabımı aldım, konuşuyor…" demiş. Kulağı duymuyor demiştiniz, söyledim cevabımı aldım, konuşuyor…" demiş.

"Git evladım git.Ben ona kötürüm dedim, hiç haram yere gitmedi o kızımın ayakları."Git evladım git.Ben ona kötürüm dedim, hiç haram yere gitmedi o kızımın ayakları. Ben ona çolak dedim, onun eli hiç harama uzanmadı.Ben ona çolak dedim, onun eli hiç harama uzanmadı. Ben ona kör dedim, sanki körmüş gibi hiç haram bakmadı bu kızım.Ben ona kör dedim, sanki körmüş gibi hiç haram bakmadı bu kızım. Ben ona sağır dedim, hiç haram dinlemedi benim o kızım.Ben ona sağır dedim, hiç haram dinlemedi benim o kızım. Ben onun için onu öyle söyledim.Ben onun için onu öyle söyledim. O benim tarif ettiğim kızımdır; kördür,topaldır, kötürümdür, sağırıdır, dilsizdir, işte o kızdır o.O benim tarif ettiğim kızımdır; kördür,topaldır, kötürümdür, sağırıdır, dilsizdir, işte o kızdır o. Hadi bakalım Allah mesut etsin. Hadi bakalım Allah mesut etsin. Ben onu severek, seni severek verdim. Ben onu severek, seni severek verdim. O senin eşindir,yanlışlık yoktur." O senin eşindir,yanlışlık yoktur."

Evlenmişler. Allah mesut etsin.Evlenmişler. Allah mesut etsin. Bir zaman geçmiş bir çocukları olmuş.Bir zaman geçmiş bir çocukları olmuş. Çocuk mektebe gitmiş, çocuktan zeka fışkırıyor,ne söylersen ezberliyor.Çocuk mektebe gitmiş, çocuktan zeka fışkırıyor,ne söylersen ezberliyor. Bilmem kaç günde Kurân-ı Kerîm'i tamamlamış halletmiş.Bilmem kaç günde Kurân-ı Kerîm'i tamamlamış halletmiş. Sevine sevine eve gelmiş, hocalardan aferin yağıyor, herkes beğeniyor filan.Sevine sevine eve gelmiş, hocalardan aferin yağıyor, herkes beğeniyor filan. "İşte şu kadar günde Kurân-ı Kerîm'i tamamladım, öğrendim." demiş.Annesi:"İşte şu kadar günde Kurân-ı Kerîm'i tamamladım, öğrendim." demiş.Annesi: "Ah ah!Ah senin o baban yok mu, ah senin o baban yok mu!"Ah ah!Ah senin o baban yok mu, ah senin o baban yok mu! O elmayı dişlemeseydi evladım daha da erken ezberlerdin.O elmayı dişlemeseydi evladım daha da erken ezberlerdin. İşte o hatayı yaptı da yine biraz geç ezberliyorsun." demiş. İşte o hatayı yaptı da yine biraz geç ezberliyorsun." demiş.

Bizim Ankara'da bir mühendis kardeşimiz var,Bizim Ankara'da bir mühendis kardeşimiz var, harika bir insandır ihvanımızdan yani harika bir insan.harika bir insandır ihvanımızdan yani harika bir insan. Hafız, mühendis,Arapçacı,Arapça biliyor, çok güzel biliyor,Hafız, mühendis,Arapçacı,Arapça biliyor, çok güzel biliyor, her türlü büyük böyle meziyetleri var.her türlü büyük böyle meziyetleri var. 10-15 tane dil biliyor.10-15 tane dil biliyor. Almanca,Fransızca,İngilizce,İspanyolca,Latince,Yunanca,Arapça,Farsça…Almanca,Fransızca,İngilizce,İspanyolca,Latince,Yunanca,Arapça,Farsça… Mesnevî'yiFarsça'sından okur,İspanyol radyosundan haberler dinler,Mesnevî'yiFarsça'sından okur,İspanyol radyosundan haberler dinler, filanca parti başkanına Almanca mektup yazar…filanca parti başkanına Almanca mektup yazar… Böyle olağanüstü bir kimse. Böyle olağanüstü bir kimse.

Bizim de biraz hemşeri olur, bize de yakınlığı, sevgisi var bizimde ona sevgimiz, muhabbetimiz var.Ben ona dedim ki:Bizim de biraz hemşeri olur, bize de yakınlığı, sevgisi var bizimde ona sevgimiz, muhabbetimiz var.Ben ona dedim ki: "Kurân-ı Kerîm'i seksen günde filan ezberlemişiniz galiba.""Kurân-ı Kerîm'i seksen günde filan ezberlemişiniz galiba." "Yok" dedi, biraz sinirlendi, söylendi:"O kadar uzun zamanda Kur'an ezberlenir mi?!"Yok" dedi, biraz sinirlendi, söylendi:"O kadar uzun zamanda Kur'an ezberlenir mi?! "Bana biraz sinirlendi, biraz daha kısa zaman daha ezberlemiş."Bana biraz sinirlendi, biraz daha kısa zaman daha ezberlemiş. Mübarek, ne derler fotokopi makinası mı beynin?Mübarek, ne derler fotokopi makinası mı beynin? Hangi sayfayı açıyorsak oraya geçiyor oraya geçiyor nasılsa.Hangi sayfayı açıyorsak oraya geçiyor oraya geçiyor nasılsa. Kızdı bana,"seksen gün" dediğime kızdı.Kızdı bana,"seksen gün" dediğime kızdı. O kadar uzun zamanda Kur'an mı ezberlenirmiş,seksen günde hafız mı olunurmuş.O kadar uzun zamanda Kur'an mı ezberlenirmiş,seksen günde hafız mı olunurmuş. "Biraz daha az." dedi, kendi ağızıyla. "Biraz daha az." dedi, kendi ağızıyla. Muhterem kardeşlerim İmâm-ı Âzam, onun babası böyleymiş. Muhterem kardeşlerim İmâm-ı Âzam, onun babası böyleymiş.

İş anneden, babadan, annenin babanın takvâ ehli olmasından,İş anneden, babadan, annenin babanın takvâ ehli olmasından, helal lokma yemesinden, çocuğuna helal lokma yedirmesinden,helal lokma yemesinden, çocuğuna helal lokma yedirmesinden, düğünün besmeleli olmasından, sütün besmele ile verilmesinden,düğünün besmeleli olmasından, sütün besmele ile verilmesinden, helal süt emdirilmesinden başlıyor. helal süt emdirilmesinden başlıyor. Ne yapalım, Allah yardımcımız olsun.Ne yapalım, Allah yardımcımız olsun. Bizim hâlimiz ne olacak, bizim eğitimimizdeki tutmayan durumlar ne? Bizim hâlimiz ne olacak, bizim eğitimimizdeki tutmayan durumlar ne?

Kusurlarımız…Mayamızda kusurlar başlıyor.Kusurlarımız…Mayamızda kusurlar başlıyor. Mayamızdaki kusurlardan ahlâkımıza geçiyor, haramlardan günahlardan bid'atlerden…Mayamızdaki kusurlardan ahlâkımıza geçiyor, haramlardan günahlardan bid'atlerden… Ondan sonra evde geçim olmuyor, mahallede geçim olmuyor, camide geçim olmuyor, söz dinlenmiyor,Ondan sonra evde geçim olmuyor, mahallede geçim olmuyor, camide geçim olmuyor, söz dinlenmiyor, ahdine bağlılık olmuyor, sözüne sadakat olmuyor, anlaşmalara riayet olmuyor,ahdine bağlılık olmuyor, sözüne sadakat olmuyor, anlaşmalara riayet olmuyor, mahkemelik oluyor insan, güzel birşey olmuyor. mahkemelik oluyor insan, güzel birşey olmuyor. İçinden başlıyor, çok öncelerden başlıyor. İçinden başlıyor, çok öncelerden başlıyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'egelmiş, "Kiminle, nasıl bir kimseyle evleneyim?" diye sormuş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'egelmiş, "Kiminle, nasıl bir kimseyle evleneyim?" diye sormuş. Efendimiz sıralamış:"Bir insan soyu, sopundan dolayı evlenilebilir, evlenmek için istenilebilir."Efendimiz sıralamış:"Bir insan soyu, sopundan dolayı evlenilebilir, evlenmek için istenilebilir." "Falancaların filancası asaletli bir aileden diye, soylu bir aile diye…""Falancaların filancası asaletli bir aileden diye, soylu bir aile diye…" "Zenginliğinden evlenilebilir.""Zenginliğinden evlenilebilir." Çok zengin!Mahallenin, beldenin eşrafından;konakları var…Çok zengin!Mahallenin, beldenin eşrafından;konakları var… Öyle evlenilebilir.Öyle evlenilebilir. "Güzelliğinden evlenilebilir." "Güzelliğinden evlenilebilir." Evet fakirdir, kulübede yetişmiştir ama Allah vermiş, çok şahane güzelliği var,Evet fakirdir, kulübede yetişmiştir ama Allah vermiş, çok şahane güzelliği var, herkes peşinde koşar, güzelliğinden evlenilebilir.herkes peşinde koşar, güzelliğinden evlenilebilir. "Birde dindarlığından." "Birde dindarlığından."

Tünkehu'l-mer'atü li-erba'in.Tünkehu'l-mer'atü li-erba'in. Bir kadın dört sebepten nikahına talip olunup istenilebilir.Bir kadın dört sebepten nikahına talip olunup istenilebilir. Hasebinden nesebinden, soyunun sopunun asaletinden, parasının pulunun çokluğundan,Hasebinden nesebinden, soyunun sopunun asaletinden, parasının pulunun çokluğundan, kendisinin vücut güzelliğinden, bir de dindarlığından. kendisinin vücut güzelliğinden, bir de dindarlığından.

Soru soran kimseye Peygamber Efendimiz biraz latifeli olur böyle, takılarak demiş ki;Soru soran kimseye Peygamber Efendimiz biraz latifeli olur böyle, takılarak demiş ki; "Sen dördüncü vasfa riayet et, onu ara, elleri toprak olasıca." latife etmiş."Sen dördüncü vasfa riayet et, onu ara, elleri toprak olasıca." latife etmiş. Teribesyedâke.Teribesyedâke. "İki eli topraklara bulanasıca, sen dördüncüye dikkat et." "İki eli topraklara bulanasıca, sen dördüncüye dikkat et." Yani latife ilehitap ediyor. Yani latife ilehitap ediyor.

Hz. Ali Efendimiz de mescitte yatmış, biraz toz toprak bulamış, terli herhalde, kollarına yapışmış.Hz. Ali Efendimiz de mescitte yatmış, biraz toz toprak bulamış, terli herhalde, kollarına yapışmış. Kaldırdığı zaman "Kalk yâEbâTurâb!" demiş.Kaldırdığı zaman "Kalk yâEbâTurâb!" demiş. "Ey toprak babası!"Topraklara biraz bulandı "yatoprak babası, kalk!""Ey toprak babası!"Topraklara biraz bulandı "yatoprak babası, kalk!" Hz. Ali Efendimiz PeygamberEfendimiz'ino lakabını çok severmiş.Hz. Ali Efendimiz PeygamberEfendimiz'ino lakabını çok severmiş. "EbûTurâb", toprak babası, toprağa bulandığı için."EbûTurâb", toprak babası, toprağa bulandığı için. Onun gibi yani. "Ey elleri toprak olasıca, sen dindar olana rağbet et."Onun gibi yani. "Ey elleri toprak olasıca, sen dindar olana rağbet et." Fazfarbizâti'd-dîni.Fazfarbizâti'd-dîni. "Din sahibi, dindarlığı olan kimseyi elde etmeye bak.""Din sahibi, dindarlığı olan kimseyi elde etmeye bak." buyurmuş Peygamber Efendimiz, tavsiyesi de öyledir.buyurmuş Peygamber Efendimiz, tavsiyesi de öyledir. Kız aranırkende böyle aranacak, damat aranırkende böyle aranacak. Kız aranırkende böyle aranacak, damat aranırkende böyle aranacak.

Damat için karşı tarafa teklif etmek var mı? Damat için karşı tarafa teklif etmek var mı?

"Öyle şey olur mu?Biz bekleriz, kim isterse ona veririz." "Öyle şey olur mu?Biz bekleriz, kim isterse ona veririz."

Hayır.Büyük zâtlar, alim, sahabe, şeyh, mürşit, büyük zâtlarHayır.Büyük zâtlar, alim, sahabe, şeyh, mürşit, büyük zâtlar kendi evlatlarını bazen birilerine kendileri teklif etmişler.kendi evlatlarını bazen birilerine kendileri teklif etmişler. "Ben çocuğumu sana vermek istiyorum." diyor."Ben çocuğumu sana vermek istiyorum." diyor. Mesela Hz. Ömer kızını sevdiği kimselere kendisi teklif ediyor.Mesela Hz. Ömer kızını sevdiği kimselere kendisi teklif ediyor. Sahabenin ahlâkı.Sahabenin ahlâkı. Sonra BahâeddinNakşibendEfendimiz kızını talebesine "Benim kızımı al." diye kendisi teklif etmiş. Sonra BahâeddinNakşibendEfendimiz kızını talebesine "Benim kızımı al." diye kendisi teklif etmiş. Şeyh efendinin kızını istemeye kim cesaret edebilir?Şeyh efendinin kızını istemeye kim cesaret edebilir? Kendisi teklif etmiş.Sonra misaller çok, böyle kendi teklif edenler. Kendisi teklif etmiş.Sonra misaller çok, böyle kendi teklif edenler.

Zamanımızın misallerinden bir tanesini anlatayım;Zamanımızın misallerinden bir tanesini anlatayım; Fatih Camii'nde bir celalli,celaletli,nur içinde yatsın,Fatih Camii'nde bir celalli,celaletli,nur içinde yatsın, Allah mekanını cennet etsin, sert bir hocaefendi vardı.Allah mekanını cennet etsin, sert bir hocaefendi vardı. Caminin imamı değilde camide ders verir,Hüsrev Hoca derler.Caminin imamı değilde camide ders verir,Hüsrev Hoca derler. Herkes gitmiş ona, meşhurların çoğu derslerine giderlermiş.Herkes gitmiş ona, meşhurların çoğu derslerine giderlermiş. Mesela o halk partisinin dini yasakladığı zaman gazetelerde;Mesela o halk partisinin dini yasakladığı zaman gazetelerde; "Din sözü anılmayacak.","Dini tefrika konulmayacak.""Din sözü anılmayacak.","Dini tefrika konulmayacak." "Camiler kapatılacak, satılacak, yıkılacak.","Camiler kapatılacak, satılacak, yıkılacak.", "Vakıflar satılacak.", o devir… "Vakıflar satılacak.", o devir… O zulüm devrinde, bu hiçkimseden korkmadan ders anlatırmış. O zulüm devrinde, bu hiçkimseden korkmadan ders anlatırmış. Gündüz anlatırmış, gece anlatırmış, evine gelenlere evinde anlatırmış,Gündüz anlatırmış, gece anlatırmış, evine gelenlere evinde anlatırmış, seher vaktinde anlatırmış, sabah vaktinde anlatırmış, gece yarısında anlatırmış…seher vaktinde anlatırmış, sabah vaktinde anlatırmış, gece yarısında anlatırmış… Böyle kahraman bir insan. Şeyhlere filan da çok çatarmış, veryansın.Böyle kahraman bir insan. Şeyhlere filan da çok çatarmış, veryansın. Yalnız Abdülaziz Hoca Efendi'ye kendisi talebe gönderirmiş.Yalnız Abdülaziz Hoca Efendi'ye kendisi talebe gönderirmiş. Bizim hoca efendimizin arkadaşı olan, ondan önce bu makamda oturan zâtaBizim hoca efendimizin arkadaşı olan, ondan önce bu makamda oturan zâta kendisi gönderimiş talebelerini.kendisi gönderimiş talebelerini. "Evladım git, ona intisap et.O başkaları gibi değil." diye ona gönderirmiş, bizzat."Evladım git, ona intisap et.O başkaları gibi değil." diye ona gönderirmiş, bizzat. Öyle celaletli bir insan.Onun için çok seviyorum. Öyle celaletli bir insan.Onun için çok seviyorum.

Onun dersine devam ediyor; sakallı bir adam, bir talebe,Onun dersine devam ediyor; sakallı bir adam, bir talebe, yurtta kalıyor, kışın sobaya koyacak kömürü yok, yurtta kalıyor, kışın sobaya koyacak kömürü yok, çamaşırını kendisi yıkayacak, yarı aç yarı tok filan. çamaşırını kendisi yıkayacak, yarı aç yarı tok filan. Çocuk da sakal bırakmış.O devirde sakal bırakan az.Çocuk da sakal bırakmış.O devirde sakal bırakan az. Adam akıllı baskı altına alındığı için bırakmış herşeyi.Adam akıllı baskı altına alındığı için bırakmış herşeyi. O sakallı, hocanın dersine de muntazaman devam ediyor. O sakallı, hocanın dersine de muntazaman devam ediyor.

Öteki adam da bakmış, beğenmiş çocuğun hâlini,Öteki adam da bakmış, beğenmiş çocuğun hâlini, gelmiş onun yanına:"Bana bak, benim bir kızım var,gelmiş onun yanına:"Bana bak, benim bir kızım var, onu sana vermek istiyorum, hazırlan." demiş.onu sana vermek istiyorum, hazırlan." demiş. "Amca Allah razı olsun ama benparasız pulsuz bir insanım "Amca Allah razı olsun ama benparasız pulsuz bir insanım yani kendimi geçindirecek param yok, ben nasıl evleneyim?"demiş. yani kendimi geçindirecek param yok, ben nasıl evleneyim?"demiş. "Olsun olsun, Allah kolaylık verir." demiş. "Olsun olsun, Allah kolaylık verir." demiş.

"O öyle dedi ama böyle parasız pulsuz…"O öyle dedi ama böyle parasız pulsuz… Bir de başka bir insanın sorumluluğu alınır mı üste, filan diye ben biraz oralı olmadım.Bir de başka bir insanın sorumluluğu alınır mı üste, filan diye ben biraz oralı olmadım. Aradan bir iki hafta geçtikten sonra sinirli bir şekilde yanıma geldi:Aradan bir iki hafta geçtikten sonra sinirli bir şekilde yanıma geldi: 'Bana bak, ben sana birşey demiştim, ne oldu?"'Bana bak, ben sana birşey demiştim, ne oldu?" Ondan sonra:"İşte imkânımız yok, filan…" Ondan sonra:"İşte imkânımız yok, filan…" "Bana bak, hazırlan, yoksa hazırlıksız getireceğim, kızı bırakacağım."Bana bak, hazırlan, yoksa hazırlıksız getireceğim, kızı bırakacağım. Kaldığın yere nikahlayıp bırakacağım."demiş.Kaldığın yere nikahlayıp bırakacağım."demiş. "Öyle zorladı. Hiç benden birşey istemedi Allah razı olsun,Allah razı olsun." diyor."Öyle zorladı. Hiç benden birşey istemedi Allah razı olsun,Allah razı olsun." diyor. Ondan sonra düğünleri olmuş ama Allah zenginlik vermiş, herşeyi vermiş sonradan. Ondan sonra düğünleri olmuş ama Allah zenginlik vermiş, herşeyi vermiş sonradan.

Neden? Bunlar Allah rızası için evlendiler.Neden?

Bunlar Allah rızası için evlendiler.
Allah bereket verdi mi insanın evi dolar, taşar, Allah bereket verdi mi insanın evi dolar, taşar, eşyayı koyacak, yiyecek koyacak yer bulamaz.eşyayı koyacak, yiyecek koyacak yer bulamaz. Demek ki bu devirde de oluyor. Demek ki bu devirde de oluyor.

Çocuğu lâ ilâhe illallah'la yetiştireceksiniz,Çocuğu lâ ilâhe illallah'la yetiştireceksiniz, helal lokma, helal süt emdireceksiniz,besmeleli çocuk olacak. helal lokma, helal süt emdireceksiniz,besmeleli çocuk olacak. Bazı çocuklar çok yaramaz olunca derler ki;"bu çocuk galiba besmelesiz."Bazı çocuklar çok yaramaz olunca derler ki;"bu çocuk galiba besmelesiz." Yani besmeleli olacak, dindar olacak, düğünlü olacak,Yani besmeleli olacak, dindar olacak, düğünlü olacak, dualı olacak, namazlı olacak, öyle doğmuş olacak.dualı olacak, namazlı olacak, öyle doğmuş olacak. Doğduğu zaman bir kulağına ezan okunacak, öteki kulağına kamet getirilecek,Doğduğu zaman bir kulağına ezan okunacak, öteki kulağına kamet getirilecek, adı öyle ezanlı kametli konulacak. adı öyle ezanlı kametli konulacak. Küçük çocuk ezandan kametten ne anlar? Küçük çocuk ezandan kametten ne anlar? Efendimiz öyle tavsiye ediyor, anlamasın o. Efendimiz öyle tavsiye ediyor, anlamasın o.

Allahu Teâlâ hazretleri İbrahim'aaleyhisselam ne demiş? Allahu Teâlâ hazretleri İbrahim'aaleyhisselam ne demiş?

İnsanlara seslen yâHalîl,yâHalîlullahİbrahim!İnsanlara seslen yâHalîl,yâHalîlullahİbrahim! İnsanlara hacca gelmeleri için seslen!İnsanlara hacca gelmeleri için seslen! Demiş ki;"Yâ Rabbi ben nasıl duyarayım?"Demiş ki;"Yâ Rabbi ben nasıl duyarayım?" "Sen çık seslen.Seslenmesi senden, duyurması bizden.""Sen çık seslen.Seslenmesi senden, duyurması bizden." O da çıkmış; "Ey insanlar!O da çıkmış; "Ey insanlar! Allahu Teâlâ hazretleri Kâbe'yi ziyareti emretti, haccedin!"Allahu Teâlâ hazretleri Kâbe'yi ziyareti emretti, haccedin!" diye dört bir yana seslenmiş.diye dört bir yana seslenmiş. Duyanlar,lebbeyk diyenler hacca gidiyorlarmış.Duyanlar,lebbeyk diyenler hacca gidiyorlarmış. Mânevî bakımdan öyledir.Mânevî bakımdan öyledir. Hitap İbrahim aleyhisselam'dan, duyurmak Allah'tan. Hitap İbrahim aleyhisselam'dan, duyurmak Allah'tan. Kimin gönlüne, ruhuna duyurursa hacca gidiyor. Kimin gönlüne, ruhuna duyurursa hacca gidiyor.

Çocuğa ezan okuyacaksın, dualı başlayacaksın,Çocuğa ezan okuyacaksın, dualı başlayacaksın, helal lokma yedireceksin, ondan sonra lâ ilâhe illallah'la başlatacaksın,helal lokma yedireceksin, ondan sonra lâ ilâhe illallah'la başlatacaksın, gözü lâ ilâhe illallah'la açılacak.gözü lâ ilâhe illallah'la açılacak. Daha çocuk şuurlu değilken namaz kılmaya başlatacaksın,Daha çocuk şuurlu değilken namaz kılmaya başlatacaksın, haramdan elini keseceksin, haram yedirmeyeceksin.haramdan elini keseceksin, haram yedirmeyeceksin. Komşunun üzümünü, eriğini, elmasını koparttırmayacaksın.Komşunun üzümünü, eriğini, elmasını koparttırmayacaksın. Ondan sonra öyle yetiştirdin mi korkma,bebekliğinde sağlam temeleoturursaOndan sonra öyle yetiştirdin mi korkma,bebekliğinde sağlam temeleoturursa çocuk ondan sonra hayırlı olarak yaşar ve hayırlı olarak ölür. çocuk ondan sonra hayırlı olarak yaşar ve hayırlı olarak ölür.

Ölmek ne zaman olacak, nasıl olacak, nerede olacak, ne yaparken olacak, ne haldeyken olacak? Ölmek ne zaman olacak, nasıl olacak, nerede olacak, ne yaparken olacak, ne haldeyken olacak?

Diyelim ki bir haram geçiyor buradan, tam harama bakarken, ama bakmayacaktın,Diyelim ki bir haram geçiyor buradan, tam harama bakarken, ama bakmayacaktın, araba geliyor, çarpıyor, ölüyor.araba geliyor, çarpıyor, ölüyor. Tam günahı işlerken.Tam günahı işlerken. Veyahut tam meyhaneye gitmiş, içiyor:"Of!Bir fenalık geldi.Veyahut tam meyhaneye gitmiş, içiyor:"Of!Bir fenalık geldi. Aman! Kalbim sıkışıyor."Meyhane köşesinde ölüyor, sarhoş.Aman! Kalbim sıkışıyor."Meyhane köşesinde ölüyor, sarhoş. Tam kumar masasında:"At papazı, ver kızı, sinek, bilmem ne, üçtü, beşti…"filan derken,Tam kumar masasında:"At papazı, ver kızı, sinek, bilmem ne, üçtü, beşti…"filan derken, "Ay ay ay! Bir fenalık geldi…" gidiyor. "Ay ay ay! Bir fenalık geldi…" gidiyor. Kumar masası veya daha başka bir kötü yerler.Kumar masası veya daha başka bir kötü yerler. Ne zaman olacak, insan nerede ölecek,Ne zaman olacak, insan nerede ölecek, hangi şartlar altında ölecek bilemiyoruz ve korkuyoruz, herkes korkar. hangi şartlar altında ölecek bilemiyoruz ve korkuyoruz, herkes korkar.

Sabahleyin bizim okuduğumuz evradımızda duamız nedir?Sabahleyin bizim okuduğumuz evradımızda duamız nedir? Allahümme hevvin aleyna sekarati'l-mevti velâ tuazzibna ba'de'l-mevt.Allahümme hevvin aleyna sekarati'l-mevti velâ tuazzibna ba'de'l-mevt. Allahümme bariklena fi'l-mevt vefi-ma ba'de'l-mevt.Allahümme bariklena fi'l-mevt vefi-ma ba'de'l-mevt. Yâ Rabbi! Ölümü bize mübarek bir ölüm olarak getir,Yâ Rabbi! Ölümü bize mübarek bir ölüm olarak getir, ölümden sonrasında da mübareklik nasip et. ölümden sonrasında da mübareklik nasip et. Ölümü kolaylaştır, ölümden ve ölümden sonra bizi azaplandırma,Ölümü kolaylaştır, ölümden ve ölümden sonra bizi azaplandırma, bizi salihlerzümresine al,salihlerlehaşreyle.bizi salihlerzümresine al,salihlerlehaşreyle. Hüsn-ü hâtime istiyoruz. Hüsn-ü hâtime istiyoruz.

Hocamızda kendi üslubuyla:Hocamızda kendi üslubuyla: "Az ağrı,âsân ölüm,kâmil bir iman ile eşhedüenlâ ilâhe illallah diyerek ölelim." diye öyle dua ederdi."Az ağrı,âsân ölüm,kâmil bir iman ile eşhedüenlâ ilâhe illallah diyerek ölelim." diye öyle dua ederdi. Az ağrı,âsân ölüm, kâmil bir iman ile…Ölümün zor durumları var.Az ağrı,âsân ölüm, kâmil bir iman ile…Ölümün zor durumları var. Ölmek istiyor, ölmek istiyor, ölemiyor. Ölmek istiyor, ölmek istiyor, ölemiyor.

Zalimlerin hayatlarını biliyoruz; zulmetmiş,Zalimlerin hayatlarını biliyoruz; zulmetmiş, zulmetmiş, hâkim olmuş, adaletsizlik işlemiş, bir çok insanı ipe götürmüş, zulmetmiş, hâkim olmuş, adaletsizlik işlemiş, bir çok insanı ipe götürmüş, son zamanlarında Allah öyle hastalık vermiş ki büyük abdestini yapamıyormuş, ağzına geliyormuş.son zamanlarında Allah öyle hastalık vermiş ki büyük abdestini yapamıyormuş, ağzına geliyormuş. Kimse yanına gidemiyormuş, bakamıyormuş, pislikler içinde öyle gitmiş.Kimse yanına gidemiyormuş, bakamıyormuş, pislikler içinde öyle gitmiş. Ölmek de kolay olmuyor ki!Ölmek de kolay olmuyor ki! Hadi bakalımgit, ölmek de kolay değil.Hadi bakalımgit, ölmek de kolay değil. İnsanın ölmeyi istediği zamanlar oluyor, ölemiyor bazı insanlar.İnsanın ölmeyi istediği zamanlar oluyor, ölemiyor bazı insanlar. Böyle yakalıyor Allah, ahir ömründe zalimi inlettiyor.Böyle yakalıyor Allah, ahir ömründe zalimi inlettiyor. Ölmek istiyor, ölemiyor. Ölmek istiyor, ölemiyor.

Biz küçükken mahallede bir ses duyduk.Biz küçükken mahallede bir ses duyduk. "Birisi Beyazıt Kulesi'nden kendisini atmış!" dediler."Birisi Beyazıt Kulesi'nden kendisini atmış!" dediler. Çoluk çocuk hevesle gittik.Çoluk çocuk hevesle gittik. Seksen metre Beyazıt Kulesi, üniversitesinin bahçesinde.Seksen metre Beyazıt Kulesi, üniversitesinin bahçesinde. Gördük, parça parça…Gördük, parça parça… Adam hastaymış, dayanamamış,Beyazıt Kulesi'ne çıkmış, canlı; atmış aşağı kendisini, öldürmüş.Adam hastaymış, dayanamamış,Beyazıt Kulesi'ne çıkmış, canlı; atmış aşağı kendisini, öldürmüş. İntihar, cehennem, bitti…Acaba sonumuz nasıl olacak? İntihar, cehennem, bitti…Acaba sonumuz nasıl olacak?

Bir tutanak noktası var, bir imkan var,hadîs-i şerîfte bir müjde var.Bir tutanak noktası var, bir imkan var,hadîs-i şerîfte bir müjde var. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Nasıl yaşarsanız yaşadığınıza uygun bir şekilde ölürsünüz.""Nasıl yaşarsanız yaşadığınıza uygun bir şekilde ölürsünüz." Bu bir müjde. Neden? Bu bir müjde.

Neden?

İyi insan olarak yaşamaya gayret edelim,inşaallah iyi insan olarak ölelim.İyi insan olarak yaşamaya gayret edelim,inşaallah iyi insan olarak ölelim. "Su testisi su yolunda kırılır."Su testisi su yolunda kırılır. "Kumarla ömrünü geçirmiş, kumar masasında ölecek;"Kumarla ömrünü geçirmiş, kumar masasında ölecek; meyhanede ömrünü geçirmiş, elbette meyhane köşesinde çatlayacak.meyhanede ömrünü geçirmiş, elbette meyhane köşesinde çatlayacak. Ama namazla, ibadetle ömrünü geçirmiş bir insan da namazda, secdede ruhunu teslim ediyor,Ama namazla, ibadetle ömrünü geçirmiş bir insan da namazda, secdede ruhunu teslim ediyor, hacda ölüyor, hacda ruhu teslim ediyor, hacca giderken, hacdan döndüğü sırada filan…hacda ölüyor, hacda ruhu teslim ediyor, hacca giderken, hacdan döndüğü sırada filan… İyi yaşamak bir garanti olabiliyor. İyi yaşamak bir garanti olabiliyor.

İçinizden soru geçiyor, diyorsunuz ki;"Eyvah!İçinizden soru geçiyor, diyorsunuz ki;"Eyvah! Acaba benim bütün yediğim lokmalar, bütün hayatım, benden öncekiAcaba benim bütün yediğim lokmalar, bütün hayatım, benden önceki bana ait olmayan safhadaki durumlar,bana ait olmayan safhadaki durumlar, bu İmâm-ı Âzam'ın anasının babasının durumları,bu İmâm-ı Âzam'ın anasının babasının durumları, babasının bir kusur işleyip de elmayı ısırmasından kendisinin başına gelenler…babasının bir kusur işleyip de elmayı ısırmasından kendisinin başına gelenler… Şimdi bizim halimiz ne olacak?" Şimdi bizim halimiz ne olacak?"

Bir müjde daha var muhterem kardeşlerim, o müjde de dua.Bir müjde daha var muhterem kardeşlerim, o müjde de dua. Allah duaları kabul ediyor.Allah duaları kabul ediyor. Hemde Kurân-ı Kerîm'de tavsiye etmiş hemde vaat etmiş: Hemde Kurân-ı Kerîm'de tavsiye etmiş hemde vaat etmiş:

"Bana dua edin, ben sizin duanızı karşılıksız bırakmam." diyormuş."Bana dua edin, ben sizin duanızı karşılıksız bırakmam." diyormuş. İşte bu büyük müjde:Dua. İşte bu büyük müjde:Dua.

İnsan ne durumda olursa olsun, elinde olmayan sebeplerden, anasından, babasından kusuru olabilir,İnsan ne durumda olursa olsun, elinde olmayan sebeplerden, anasından, babasından kusuru olabilir, küçükten yanlış beslenme, yanlış, haramla beslenme filan olabilir, küçükten yanlış beslenme, yanlış, haramla beslenme filan olabilir, şimdiye kadarki ömründe kendisinin hataları olabilir.şimdiye kadarki ömründe kendisinin hataları olabilir. Ne yapacak? Dua edecek.Ne yapacak? Dua edecek. Duanın başı estağfirullah demek,tevbe etmek.Duanın başı estağfirullah demek,tevbe etmek. Ondan sonra da ne isteyecekse Allah'tan yana yakıla isteyecek. Ondan sonra da ne isteyecekse Allah'tan yana yakıla isteyecek.

"Dua herşeye fayda veriyor, dua herşeyi hallediyor,dua bütün şeyleri siliyor.""Dua herşeye fayda veriyor, dua herşeyi hallediyor,dua bütün şeyleri siliyor." Tevbeve istiğfar insanın mazisini temizlemeye sebep oluyor.Tevbeve istiğfar insanın mazisini temizlemeye sebep oluyor. Ondan sonra da Allah ona ihsaneder, haramları ödettirir, borçlarını ödettirir,Ondan sonra da Allah ona ihsaneder, haramları ödettirir, borçlarını ödettirir, kusurlarını düzelttirir, ahlâkını güzelleştirir, güzel bir hale getirebilir. kusurlarını düzelttirir, ahlâkını güzelleştirir, güzel bir hale getirebilir.

Demek ki elimizde Allah'ın bize bir büyük lütfu var; dua, yalvarmak, boyun bükmek,gözyaşı…Demek ki elimizde Allah'ın bize bir büyük lütfu var; dua, yalvarmak, boyun bükmek,gözyaşı… Nasıl çocuk ağladığı zaman her istediğini yaptırtıyor,Nasıl çocuk ağladığı zaman her istediğini yaptırtıyor, biz de ağlarsak, yalvarırsak, dua edersek, evvelki kusurlar ne isebiz de ağlarsak, yalvarırsak, dua edersek, evvelki kusurlar ne ise Allah onları bitirtir, sildirtir, onların silinmesine sebep olacak güzel amelleri,Allah onları bitirtir, sildirtir, onların silinmesine sebep olacak güzel amelleri, işleri de bize nasip eder, ilham eder. işleri de bize nasip eder, ilham eder.

"Ey kulum bak sen şu kadar şu kadar insanlara şöyleşöyle borçluydun.""Ey kulum bak sen şu kadar şu kadar insanlara şöyleşöyle borçluydun." "Tamam ödeyeyim yâ Rabbi!Nasıl ödeyeyim?""Tamam ödeyeyim yâ Rabbi!Nasıl ödeyeyim?" Sağsa kendilerine götürüp ödeyecek, sağ değilse ruhları için hayır yapacak, hayrât uhasenât yapacak.Sağsa kendilerine götürüp ödeyecek, sağ değilse ruhları için hayır yapacak, hayrât uhasenât yapacak. "YâRâbbi kul haklarını sen dilersen âhirette de, hak sahibini memnun ederek,"YâRâbbi kul haklarını sen dilersen âhirette de, hak sahibini memnun ederek, kul hakkını ödettirebiliyormuşsun, ödettir yâ Rabbi!kul hakkını ödettirebiliyormuşsun, ödettir yâ Rabbi! Ne yapayım, çarem kalmadı…" filan diye onları da ödettirebilir. Ne yapayım, çarem kalmadı…" filan diye onları da ödettirebilir.

Sonra müjde var; bir insan hacca giderse Arafat'ta günahları affoluyor.Sonra müjde var; bir insan hacca giderse Arafat'ta günahları affoluyor. Müzdelife'ye geldiği zaman Arafat'ta affolunmamış başka günahları varsa onlarda affoluyor,Müzdelife'ye geldiği zaman Arafat'ta affolunmamış başka günahları varsa onlarda affoluyor, Mina'ya geldiği zaman hepsi affoluyor.Mina'ya geldiği zaman hepsi affoluyor. Orada öyle bir afv u mağfireti cûşa geliyor kiOrada öyle bir afv u mağfireti cûşa geliyor ki "Deveci bile affoluyor." diyor rivayetler. "Deveci bile affoluyor." diyor rivayetler.

Adam devesini kiraya vermiş hacıya, devesinin yanında yürüyor.Adam devesini kiraya vermiş hacıya, devesinin yanında yürüyor. Hac yaptığı filan yok ama hacının yanında duruyor, o mübarek yerde duruyorHac yaptığı filan yok ama hacının yanında duruyor, o mübarek yerde duruyor o bile affoluyor diye müjdeler var.o bile affoluyor diye müjdeler var. Kul hakları da affoluyor, diye müjdeler var.Kul hakları da affoluyor, diye müjdeler var. Öyle kul hakları oluyor ki sahibini bulamıyorsun, ödeme imkânın kalmamış,Öyle kul hakları oluyor ki sahibini bulamıyorsun, ödeme imkânın kalmamış, hatta kime hakkın var onu da bilmiyorsun.hatta kime hakkın var onu da bilmiyorsun. "Birilerine hakkım geçmiştir benim ama kime geçti yâ Rabbi!""Birilerine hakkım geçmiştir benim ama kime geçti yâ Rabbi!" Onu da bilmiyor.Öyle belirsiz hakları Allah oralarda affediyor.Onu da bilmiyor.Öyle belirsiz hakları Allah oralarda affediyor. Hac affa sebep oluyor, dua affa sebep oluyor.Hac affa sebep oluyor, dua affa sebep oluyor. Ondan sonra insan çalışıp çabalar, kusurlarını öder,inşaallah bir hüsn-ü hâtime nasip olur. Ondan sonra insan çalışıp çabalar, kusurlarını öder,inşaallah bir hüsn-ü hâtime nasip olur.

Burada deniliyor ki; "Bir insanın son zamanında lâ ilâhe illallah telkin edilsin."Burada deniliyor ki; "Bir insanın son zamanında lâ ilâhe illallah telkin edilsin." "Lâ ilâhe illallah de." filan diye,"Lâ ilâhe illallah de." filan diye, yanında "Eşhedüenlâ ilâhe illallah,lâ ilâhe illallah MuhammedünRasûlullahfilan de" diyor.yanında "Eşhedüenlâ ilâhe illallah,lâ ilâhe illallah MuhammedünRasûlullahfilan de" diyor. Ölüde onu duyduğu zaman,Ölüde onu duyduğu zaman, içinden söylüyor mesela.içinden söylüyor mesela. Fakat buda Allah'ın nasip etmesi ile oluyor. Fakat buda Allah'ın nasip etmesi ile oluyor.

Delikanlının birisi hastalanmış, ölecek.Delikanlının birisi hastalanmış, ölecek. Başucunda kelime-i şehâdet getiriyorlar,lâ ilâhe illallah diyorlar, söyleyemiyor.Başucunda kelime-i şehâdet getiriyorlar,lâ ilâhe illallah diyorlar, söyleyemiyor. Geliyorlar diyorlar ki;"YâResûlallah söylemiyor."Geliyorlar diyorlar ki;"YâResûlallah söylemiyor." Peygamber Efendimiz anlıyor, kusurlu.Peygamber Efendimiz anlıyor, kusurlu. Annesi kendisinden razı olmadığı için delikanlı ölüm döşeğindelâ ilâhe illallah demeye muvaffak olamıyor.Annesi kendisinden razı olmadığı için delikanlı ölüm döşeğindelâ ilâhe illallah demeye muvaffak olamıyor. Annesi razı değil,evladına kırgın, kızgın.Annesi razı değil,evladına kırgın, kızgın. Onun için diyemiyor. Onun için diyemiyor.

Annesinin yanında gelmiş, demiş ki;Annesinin yanında gelmiş, demiş ki; "Ateş yakın bu çocuğu yakalım."Ateş yakın bu çocuğu yakalım. Madem lâ ilâhe illallah diyemiyor, cayır cayır yakalım, canlı canlı yakalım."Madem lâ ilâhe illallah diyemiyor, cayır cayır yakalım, canlı canlı yakalım." Annesi heyecanlanıyor, anne kalbi, çocuğu canlı canlı ateşe koyacaklar,Annesi heyecanlanıyor, anne kalbi, çocuğu canlı canlı ateşe koyacaklar, cayır cayır yanacak, razı gelmiyor, yüreği dayanamıyor.cayır cayır yanacak, razı gelmiyor, yüreği dayanamıyor. Diyor ki; "Yâ Resûlallah…" filan deyince;Diyor ki; "Yâ Resûlallah…" filan deyince; "Sen burada yakılmasına razı değilsin, bu cehennemde yanacak."Sen burada yakılmasına razı değilsin, bu cehennemde yanacak. Annesinin, babasının rızasını kazanamadan öldüğü için cehennemde yanacak.Annesinin, babasının rızasını kazanamadan öldüğü için cehennemde yanacak. Sen buna hakkını helal et, gönlünü hoş et,Sen buna hakkını helal et, gönlünü hoş et, sen buna dua et, razı ol, içindeki duyguları sil, götür…" diyesen buna dua et, razı ol, içindeki duyguları sil, götür…" diye söyleyince annesine, annesi bakıyor ki durum, pabuç pahalı.söyleyince annesine, annesi bakıyor ki durum, pabuç pahalı. Bakıyor ki çocuğu şey cehennemde yanacak, affediyor. Bakıyor ki çocuğu şey cehennemde yanacak, affediyor.

"Affettim evladım". Eksiği, kusuru neyse bazen haklı bazen haksız olur."Affettim evladım". Eksiği, kusuru neyse bazen haklı bazen haksız olur. Geline kızar, birşeyler olabilir.Geline kızar, birşeyler olabilir. Annelerimizin yaşlılığından kaynaklanabilir, haklılığından olabilir, haksızlığından olabilir.Annelerimizin yaşlılığından kaynaklanabilir, haklılığından olabilir, haksızlığından olabilir. "Haklarımı helal ettim, hoşgördüm." diyor."Haklarımı helal ettim, hoşgördüm." diyor. Biraz sonra haber geliyor:"YâResûlallah!Biraz sonra haber geliyor:"YâResûlallah! Nihayet o delikanlı lâ ilâhe illallah diyerek ruhunu teslim etti." Nihayet o delikanlı lâ ilâhe illallah diyerek ruhunu teslim etti."

Demekki müsaadeye bağlı. Lâ ilâhe illallah diyebilmek bile, başında hocalar toplansa,Demekki müsaadeye bağlı. Lâ ilâhe illallah diyebilmek bile, başında hocalar toplansa, lâ ilâhe illallah deseler,Kur'an okusalar bile demek yine bazı müsaadelere bağlılâ ilâhe illallah deseler,Kur'an okusalar bile demek yine bazı müsaadelere bağlı muhterem kardeşlerim.Allah kapıyı açmayınca, müsaade etmeyince insan o sözü söyleyemiyor. muhterem kardeşlerim.Allah kapıyı açmayınca, müsaade etmeyince insan o sözü söyleyemiyor.

O bakımdan Allah'a çok yalvaralım, çok dua edelim. O bakımdan Allah'a çok yalvaralım, çok dua edelim.

Bu dinimizin çok esrarengiz tarafları var, ince tarafları var.Bu dinimizin çok esrarengiz tarafları var, ince tarafları var. Bunları öğrenelim, hayatımızı buna göre tanzim edelim, tedbirimizi buna göre alalım.Bunları öğrenelim, hayatımızı buna göre tanzim edelim, tedbirimizi buna göre alalım. Ölüm zamanındaki hâlimizin güzel olması için ne yapmamız gerekiyorsa, Ölüm zamanındaki hâlimizin güzel olması için ne yapmamız gerekiyorsa, eskiden üzerimize bulaşmış, içimize girmiş,mayamıza karışmış olaneskiden üzerimize bulaşmış, içimize girmiş,mayamıza karışmış olan kusurlardan nasıl kurtulmamız gerekiyorsa onların tedbirlerini alarakkusurlardan nasıl kurtulmamız gerekiyorsa onların tedbirlerini alarak Allah'ın sevgili kulu olmaya çalışalım. Allah'ın sevgili kulu olmaya çalışalım. Lâ ilâhe illallah ile başlayıp lâ ilâhe illallah'la kapansın ömrümüz.Lâ ilâhe illallah ile başlayıp lâ ilâhe illallah'la kapansın ömrümüz. Allahu Teâlâ hazretleri sevdiği bir kul olarak huzuruna varanlardan eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri sevdiği bir kul olarak huzuruna varanlardan eylesin, cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Allah cümlenizden razı olsun. cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Allah cümlenizden razı olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2