Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

İman ve İlim

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1405 / 12.05.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanın Sevabını Götüren Davranışlar, Mescide Kandil Asmak, Cömertlik Edenin Malı Çoğalır, Allah’a ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İman ve İlim

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1405 / 12.05.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanın Sevabını Götüren Davranışlar, Mescide Kandil Asmak, Cömertlik Edenin Malı Çoğalır, Allah’a ve | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn.

es-Selâtu ve's-selâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâes-Selâtu ve's-selâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâhFa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Men akare behîmeten zehebe rubu'a ecrihî ve men haraka nahlen Men akare behîmeten zehebe rubu'a ecrihî ve men haraka nahlen ev harraka nahlen zehebe rubu'a ecrihî ve men ğaşşâ şerîken zehebe rubu'u ecrihîev harraka nahlen zehebe rubu'a ecrihî ve men ğaşşâ şerîken zehebe rubu'u ecrihî ve men asâ imâmehû zehebe ecruhû küllühû. ve men asâ imâmehû zehebe ecruhû küllühû.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ikramı, ihsanı cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ikramı, ihsanı cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri yaptığınız ibadetlerinizi kabul eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri yaptığınız ibadetlerinizi kabul eylesin. Dualarınızı, dileklerinizi sizlere bizlere ikram eylesin. Dualarınızı, dileklerinizi sizlere bizlere ikram eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîfesinden bir demet okuyacağız.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîfesinden bir demet okuyacağız. Okuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabın 431. sayfasında bulunuyor.Okuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabın 431. sayfasında bulunuyor. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce her zaman yaptığımız gibi evvelenBu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce her zaman yaptığımız gibi evvelen ve hâssaten Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininve hâssaten Peygamber Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-u pâkine hediye olması için; sonra onun cümle pâk âl'inin, temiz ashâbının,rûh-u pâkine hediye olması için; sonra onun cümle pâk âl'inin, temiz ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olması için; sâdât ve meşâyih-i turûk-u aliyyemizin, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olması için; sâdât ve meşâyih-i turûk-u aliyyemizin, Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbileri olan ulemâ-i ızâm ve meşâyıh-ı kirâmımızın ruhlarınaÜmmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbileri olan ulemâ-i ızâm ve meşâyıh-ı kirâmımızın ruhlarına ve onların halifelerinin, müridlerinin ruhlarına hediye olması için; bu beldeleri fethetmiş olanve onların halifelerinin, müridlerinin ruhlarına hediye olması için; bu beldeleri fethetmiş olan fatih ecdatlarımızın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları için; fatih ecdatlarımızın, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları için; hayrât u hasenât sahipleirnin ruhları için; şu içinde ibadet yapmamıza vesile olmuş olanhayrât u hasenât sahipleirnin ruhları için; şu içinde ibadet yapmamıza vesile olmuş olan caminin bânisi İskender Paşa'nın ruhu için; bu camiye hayrı dokunmuş olan, caminin bânisi İskender Paşa'nın ruhu için; bu camiye hayrı dokunmuş olan, küçük büyük hizmeti geçmiş olan, imamların, müezzinlerin, cemaatların, hayrat sahibinin, küçük büyük hizmeti geçmiş olan, imamların, müezzinlerin, cemaatların, hayrat sahibinin, bağışta bulunanların, boyatanların, badana ettirenlerin, genişletenlerin geçmişlerinin ruhları için;bağışta bulunanların, boyatanların, badana ettirenlerin, genişletenlerin geçmişlerinin ruhları için; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizinuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, dostlarının, yakınlarının, istediklerinin ruhları için; âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin, dostlarının, yakınlarının, istediklerinin ruhları için; bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesine, taşınmasına yardım etmiş olan,bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesine, taşınmasına yardım etmiş olan, ravîlerin ve alimlerin ruhları için; hâssaten eseri yazmış olan hocamız ravîlerin ve alimlerin ruhları için; hâssaten eseri yazmış olan hocamız Gümüşhaneli hazretlerinin ruhu için; kendisinden feyz aldığımız merhum ve mağfûrun hocamızGümüşhaneli hazretlerinin ruhu için; kendisinden feyz aldığımız merhum ve mağfûrun hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin ruhu için,Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin ruhu için, biz yaşayan müslümanların da dünya ve ahiret saadetimize, selametimize vesile olması içinbiz yaşayan müslümanların da dünya ve ahiret saadetimize, selametimize vesile olması için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım.

Sevgili kardeşlerim! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininSevgili kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin
az önce Arapça metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfi Deylemî'nin Müsnedü'l-Firdevs'inde kaydedilmiş,az önce Arapça metnini okumuş olduğumuz hadîs-i şerîfi Deylemî'nin Müsnedü'l-Firdevs'inde kaydedilmiş, Beyhakî'de de geçen bir hadîs-i şeriftir; buyuruyor ki; Beyhakî'de de geçen bir hadîs-i şeriftir; buyuruyor ki;

Men akara behîmeten zehebe rubu'û ecrihî.Men akara behîmeten zehebe rubu'û ecrihî. "Her kim bir hayvanı yaralarsa ecrinin, sevabının dörtte biri gider." "Her kim bir hayvanı yaralarsa ecrinin, sevabının dörtte biri gider." Ve men harraka nahle zehebe rubu'û ecrihî. Ve men harraka nahle zehebe rubu'û ecrihî. "Her kim bir hurma arazisini yakarsa, ecr-i sevabının dörtte biri gider.""Her kim bir hurma arazisini yakarsa, ecr-i sevabının dörtte biri gider." Ve men ğaşşe şerîken zehebe rubu'û ecrihî. Ve men ğaşşe şerîken zehebe rubu'û ecrihî. "Kim bir ortağa atlatmaca yaparsa ecrinin dörtte biri gider.""Kim bir ortağa atlatmaca yaparsa ecrinin dörtte biri gider." Ve men afâ imâmehû zehebe ecruhû küllüh. "Her kim imamına âsi gelirse, bütün sevabı gider!" Ve men afâ imâmehû zehebe ecruhû küllüh. "Her kim imamına âsi gelirse, bütün sevabı gider!"

Akara: Bir hayvanın ayaklarını kesip onu yere düşürmek, demek. Akara: Bir hayvanın ayaklarını kesip onu yere düşürmek, demek.

Ayağı üstünde duruyor, yürüyebiliyor ya;Ayağı üstünde duruyor, yürüyebiliyor ya; hayvanın ayaklarına kılıcı bıçağı vurursan, yere düşer, yürüyemez, işe yaramaz hale gelir.hayvanın ayaklarına kılıcı bıçağı vurursan, yere düşer, yürüyemez, işe yaramaz hale gelir. Atın üstünde cihat yapıyorsa,Atın üstünde cihat yapıyorsa, bu sefer oraya buraya çevik hareket etmesine yardımcı olan bir vasıtadan mahrum kalmış olur.bu sefer oraya buraya çevik hareket etmesine yardımcı olan bir vasıtadan mahrum kalmış olur. Onun için savaşlarda hayvana süvarisi düşsün diye ok atıp kılıç vurmak yapıyorlardı. Onun için savaşlarda hayvana süvarisi düşsün diye ok atıp kılıç vurmak yapıyorlardı.

Bu kelime Arapça'da umumi olarak "kurban etmek, kesmek" mânasına da kullanılıyor.Bu kelime Arapça'da umumi olarak "kurban etmek, kesmek" mânasına da kullanılıyor. Deveyi, diğer hayvanları kurban etmek kesmek mânasına geçiyor. Deveyi, diğer hayvanları kurban etmek kesmek mânasına geçiyor.

"Kim bir hayvanı keserse, ecrinin dörtte biri gider." "Kim bir hayvanı keserse, ecrinin dörtte biri gider."

Demek ki ecirli bir iş yapmakta iken insanDemek ki ecirli bir iş yapmakta iken insan böyle bir iş yaparsa o sevabının bir kısmı gidiyor, kayboluyor. böyle bir iş yaparsa o sevabının bir kısmı gidiyor, kayboluyor.

Mesela orduyla beraber harbe çıkmış gidiyor ama İslâm'a göre harbin de adabı var.Mesela orduyla beraber harbe çıkmış gidiyor ama İslâm'a göre harbin de adabı var. Harpte karşı tarafa denilecek ki; "Gel sen şu zulmü yapma, gel bundan vazgeç!" Harpte karşı tarafa denilecek ki;

"Gel sen şu zulmü yapma, gel bundan vazgeç!"

Teklif ettiği zaman olmadığı takdirde olacak! Peygamber Efendimiz sıkı sıkıya tembihlemiş: Teklif ettiği zaman olmadığı takdirde olacak!

Peygamber Efendimiz sıkı sıkıya tembihlemiş:

"Çocuklara dokunmayın, savaşmayan ihtiyarlara dokunmayın, kadınlara dokunmayın!" "Çocuklara dokunmayın, savaşmayan ihtiyarlara dokunmayın, kadınlara dokunmayın!"

Bizim harp adabımız öyledir.Bizim harp adabımız öyledir. Erkeklerden kim zulmü bizzat yürütürse onlarla savaşılır, belli bir adabı var. Erkeklerden kim zulmü bizzat yürütürse onlarla savaşılır, belli bir adabı var.

Bir masum hayvancağıza vurup yaralar keserseBir masum hayvancağıza vurup yaralar keserse -cihada gidiyor, ecir alacaktı- o zaman ecrinin dörtte biri gider; bu mânaya olabilir. -cihada gidiyor, ecir alacaktı- o zaman ecrinin dörtte biri gider; bu mânaya olabilir.

Veyahut daha başka bir yolla da olabilir Veyahut daha başka bir yolla da olabilir

Akara'dan maksat "müsle yapmak, işkence yapmak" mânasına geliyor. Akara'dan maksat "müsle yapmak, işkence yapmak" mânasına geliyor.

Eskiden harp esirlerini aldıkları zaman;Eskiden harp esirlerini aldıkları zaman; kulaklarını keserlermiş, burunlarını, dudaklarını keserlermiş; işkence yapıyorlar, öyle âdet de varmış; bu da yasak! kulaklarını keserlermiş, burunlarını, dudaklarını keserlermiş; işkence yapıyorlar, öyle âdet de varmış; bu da yasak! Hayvana da böyle yapılsa bu da doğru değil, demek ki dörtte bir ecri gidiyor. Hayvana da böyle yapılsa bu da doğru değil, demek ki dörtte bir ecri gidiyor.

O halde müslüman savaşırken bile asil, mecburiyet tahtında savaştığını biliyor.O halde müslüman savaşırken bile asil, mecburiyet tahtında savaştığını biliyor. Evet, asıl olan savaşmamaktır, dostluktur, kardeşliktirEvet, asıl olan savaşmamaktır, dostluktur, kardeşliktir ama ne yapsın ki öbür taraf ordu çekmiş, üstüne gelmiş, mecbur savaşacak! ama ne yapsın ki öbür taraf ordu çekmiş, üstüne gelmiş, mecbur savaşacak!

Biz Bulgarlar'a bir şey yapmadık. Şimdi yapmadık da istila ettiğimiz zaman bile yapmadık;Biz Bulgarlar'a bir şey yapmadık. Şimdi yapmadık da istila ettiğimiz zaman bile yapmadık; kiliselerini bıraktık, çiftliklerini bıraktık, kendileri vergi verdiği takdirde serbest bıraktık.kiliselerini bıraktık, çiftliklerini bıraktık, kendileri vergi verdiği takdirde serbest bıraktık. Yedi asır idaremizde kaldılar, ondan sonra da çekilince gene ayakta durdular.Yedi asır idaremizde kaldılar, ondan sonra da çekilince gene ayakta durdular. Hiçbir şey yapmadık; o zaman da, elimizde iktidar, güç varken de yapmadık. Hiçbir şey yapmadık; o zaman da, elimizde iktidar, güç varken de yapmadık.

Şimdi öyle şeyler yapıyorlar ki; keşke yapsaymışız,Şimdi öyle şeyler yapıyorlar ki; keşke yapsaymışız, tepeden tırnağa hepsini yok etseymişiz, dedirtecek hale getiriyorlar!tepeden tırnağa hepsini yok etseymişiz, dedirtecek hale getiriyorlar! Ama bizim adabımız, usulümüz, insanlığımız böyle. Savaşta bile başka türlü!Ama bizim adabımız, usulümüz, insanlığımız böyle. Savaşta bile başka türlü! Bizim askerlerimiz geçtiği yerde üzümü koparttığı zaman üzümün bedeliniBizim askerlerimiz geçtiği yerde üzümü koparttığı zaman üzümün bedelini asmanın kütüğüne bağlayacak kadar disiplinli olmuşlar ve her işi Allah rızası için yapmışlar.asmanın kütüğüne bağlayacak kadar disiplinli olmuşlar ve her işi Allah rızası için yapmışlar. Biliyorlar ki canı almak doğru bir şey değil ama ne yapsın ki zulüm öldürmekten de önemli!Biliyorlar ki canı almak doğru bir şey değil ama ne yapsın ki zulüm öldürmekten de önemli! Yeryüzü fesada uğruyor, o daha da fena, nizamın bozulması daha fena! Mecburiyet oluyor. Yeryüzü fesada uğruyor, o daha da fena, nizamın bozulması daha fena! Mecburiyet oluyor.

Biz de istiyoruz yirminci yüzyılda insanlar hep kardeş olsa,Biz de istiyoruz yirminci yüzyılda insanlar hep kardeş olsa, hiç birbirlerini üzmese ama koskoca bir ordu besliyoruz.hiç birbirlerini üzmese ama koskoca bir ordu besliyoruz. Ben istiyorum ki 45 milyon olalım, ordumuz 45 milyon olsun!Ben istiyorum ki 45 milyon olalım, ordumuz 45 milyon olsun! Çünkü dünkü gazetede okudum; Papandreu sivil halkı da silahlandırmaya başlamış.Çünkü dünkü gazetede okudum; Papandreu sivil halkı da silahlandırmaya başlamış. Ne maksatla yapıyor bilmiyoruz ama; Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salâh demişler.Ne maksatla yapıyor bilmiyoruz ama; Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u salâh demişler. Biz cenge hazır oluruz, cenk bizim düğünümüz bayramımız gibidir.Biz cenge hazır oluruz, cenk bizim düğünümüz bayramımız gibidir. Biz cenge davullarla gideriz, korkmayız. Ölümden de korkmayız.Biz cenge davullarla gideriz, korkmayız. Ölümden de korkmayız. Dünyada ne bulduk ki ölümden kaçılsın! Çok şey bulduk, Allah'ın nimetlerini, hamdu senalar olsun.Dünyada ne bulduk ki ölümden kaçılsın! Çok şey bulduk, Allah'ın nimetlerini, hamdu senalar olsun. Âhiret çok daha güzel, biz buraya aldanır mıyız? Âhiret çok daha güzel, biz buraya aldanır mıyız?

Bir gül bahçesine girercesine gideriz ama hep usule riayet ederiz, zulmetmeyiz, haksızlık etmeyiz!Bir gül bahçesine girercesine gideriz ama hep usule riayet ederiz, zulmetmeyiz, haksızlık etmeyiz! Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte; "Eğer bir hayvancağıza bile işkence yaparsanızPeygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte;

"Eğer bir hayvancağıza bile işkence yaparsanız
ecrinizden eksilir, ecrinizin dörtte biri gider." diyor. ecrinizden eksilir, ecrinizin dörtte biri gider." diyor.

Demek ki hayvanı bile düşüneceğiz.Demek ki hayvanı bile düşüneceğiz. Karıncayı alır bacaklarını kopartır, sineği alır kanatlarını yolar, işkence yapar…Karıncayı alır bacaklarını kopartır, sineği alır kanatlarını yolar, işkence yapar… Bazı insanlar böyle tabiatlıdır. Gördüğü yerde hayvanı ezer. Doğru değil! Bazı insanlar böyle tabiatlıdır. Gördüğü yerde hayvanı ezer. Doğru değil!

Benim Suudi Arabistan'da müslüman kardeşlerim var: Benim Suudi Arabistan'da müslüman kardeşlerim var:

"Hocam, sinekler ölsün diye mecburen sheltox sıkıyoruz, saatlerce yere sırt üstü yatıyorlar,"Hocam, sinekler ölsün diye mecburen sheltox sıkıyoruz, saatlerce yere sırt üstü yatıyorlar, tekmeleniyorlar; günah oluyor mu?" diyor; ona üzülüyor. tekmeleniyorlar; günah oluyor mu?" diyor; ona üzülüyor.

Küllü mudirrin muktel. "Her zararlı şey öldürülür!" Küllü mudirrin muktel. "Her zararlı şey öldürülür!"

Akrep, yılan, çıyan öldürülür ama bak müslümanın kalbine kiAkrep, yılan, çıyan öldürülür ama bak müslümanın kalbine ki onun da canı var yazık diye sineğin tekmelemesinden bile üzülüyor. onun da canı var yazık diye sineğin tekmelemesinden bile üzülüyor.

Peygamber Efendimiz'e gelmişler, demişler ki; Peygamber Efendimiz'e gelmişler, demişler ki;

"Yâ Resûlallah, -Suudi Arabistan'da su kıt - bir kuyum var,"Yâ Resûlallah, -Suudi Arabistan'da su kıt - bir kuyum var, devem suyu içsin diye havuzuna suyu çekiyorum, zar zor çıkartıyorum.devem suyu içsin diye havuzuna suyu çekiyorum, zar zor çıkartıyorum. Sahipsiz başıboş bırakılmış ihtiyar, topal, hasta, uyuz develer de geliyorlar su içmek istiyorlar,Sahipsiz başıboş bırakılmış ihtiyar, topal, hasta, uyuz develer de geliyorlar su içmek istiyorlar, ne yapayım?" Peygamber Efendimiz; "Onlara da su ver, onun da ciğeri var!" buyurmuş. ne yapayım?" Peygamber Efendimiz;

"Onlara da su ver, onun da ciğeri var!" buyurmuş.

Susuzluk, canı su istemek ne demek; müslüman bunları düşünüyor.Susuzluk, canı su istemek ne demek; müslüman bunları düşünüyor. Keşke yeryüzünde cümle cihan müslüman olsa!Keşke yeryüzünde cümle cihan müslüman olsa! Yeryüzünün nizamı İslâm'dadır ama insanlar bilmiyor da uğraşıyorlar.Yeryüzünün nizamı İslâm'dadır ama insanlar bilmiyor da uğraşıyorlar. Hasta kendisine gelen ilacı elinin tersiyle itmeye çalışıyor, dökmeye çalışıyor. Hasta kendisine gelen ilacı elinin tersiyle itmeye çalışıyor, dökmeye çalışıyor.

Demek ki işkence yok, hayvana hem harp yolunda hem de sulhta! Demek ki işkence yok, hayvana hem harp yolunda hem de sulhta!

Ne diye işkence yapıyorsun? Ne diye işkence yapıyorsun?

"Hocam şimdi seni yakaladım, o halde niye kurban kesiyoruz?" "Hocam şimdi seni yakaladım, o halde niye kurban kesiyoruz?"

İslâm realist, tabii bir dindir. Allahu Teâlâ hazretleri bizi eşref-i mahlûkat olarak yaratmış.İslâm realist, tabii bir dindir. Allahu Teâlâ hazretleri bizi eşref-i mahlûkat olarak yaratmış. Yerleri gökleri bizim emrimize vermiş, hayvanları da bizim istifademiz için yaratmış.Yerleri gökleri bizim emrimize vermiş, hayvanları da bizim istifademiz için yaratmış. Bize de yiyebilirsiniz, binebilirsiniz diye müsaade etmiş.Bize de yiyebilirsiniz, binebilirsiniz diye müsaade etmiş. Müsaadesi olmasaydı binmezdik, yemezdik ama müsaadesi olduğu için belli ölçülerde yiyoruz.Müsaadesi olmasaydı binmezdik, yemezdik ama müsaadesi olduğu için belli ölçülerde yiyoruz. Zaten Cümle cihan da yiyor, realite böyle! İnsanoğlunun yaradılışı, tabiatı icabı yemesi lazım.Zaten Cümle cihan da yiyor, realite böyle! İnsanoğlunun yaradılışı, tabiatı icabı yemesi lazım. Ya otu keseceğiz, ot da canlı; ya da ötekisini, belli bir ölçüde yiyeceğiz.Ya otu keseceğiz, ot da canlı; ya da ötekisini, belli bir ölçüde yiyeceğiz. Müsaade edildiği zaman... Mülkün sahibi müsaade etmiş, kimse bir şey diyemez.Müsaade edildiği zaman... Mülkün sahibi müsaade etmiş, kimse bir şey diyemez. Müsaade ettiği şekilde, o kadar yaparız, fazlasını yapmayız.Müsaade ettiği şekilde, o kadar yaparız, fazlasını yapmayız. Edepli insanız, söz dinleriz, emre uyarız. Edepli insanız, söz dinleriz, emre uyarız.

Ve men harrake nahlen zehebe rubu'û ecrihî. Ve men harrake nahlen zehebe rubu'û ecrihî.

Bir de harpte bağ bahçe yıkarlar, yakarlar, tahrip ederler. Ordu yürürken yaka yıka gider.Bir de harpte bağ bahçe yıkarlar, yakarlar, tahrip ederler. Ordu yürürken yaka yıka gider. Eski tarihlerde okuyoruz: Ordu bir yerden geçiyor, harabeye döndürüp öyle gidiyor.Eski tarihlerde okuyoruz: Ordu bir yerden geçiyor, harabeye döndürüp öyle gidiyor. Bir şehre geliyor, o şehir çöküyor 15-20 km, 6-7 km ilersinde yeniden başka bir şehir kuruluyor.Bir şehre geliyor, o şehir çöküyor 15-20 km, 6-7 km ilersinde yeniden başka bir şehir kuruluyor. O kadar ezip geçiyor. Çok büyük zulüm, ağaçlar yakılıyor vs… Bu da yapılmaz.O kadar ezip geçiyor. Çok büyük zulüm, ağaçlar yakılıyor vs… Bu da yapılmaz. Ama İslâm hukukunda kaideleri var, sebepleri var;Ama İslâm hukukunda kaideleri var, sebepleri var; her şey eli kolu bağlı tutulup da müslümanı kıpırdayamaz hale getirmek tarzında değildir. her şey eli kolu bağlı tutulup da müslümanı kıpırdayamaz hale getirmek tarzında değildir.

Mâ kata'tum min lînetin ev teraktumûhâ kâ'imeten fe bi-izni'llâh. Mâ kata'tum min lînetin ev teraktumûhâ kâ'imeten fe bi-izni'llâh.

Burada, harbin başarılması için zarurî ise o zaman harp tedbiri olarak yapılır.Burada, harbin başarılması için zarurî ise o zaman harp tedbiri olarak yapılır. Düşman onunla çökertilecekse o zaman yapılır da keyfî yapılmaz, mânası var. Düşman onunla çökertilecekse o zaman yapılır da keyfî yapılmaz, mânası var.

Ve men ğaşşe şerîken Kim bir ortağı aldatırsa... Ve men ğaşşe şerîken Kim bir ortağı aldatırsa...

Ğaşşe: "Aldatmak, katıştırmak, bir şeye bir şey karıştırmak, bozmak" demek. Ğaşşe: "Aldatmak, katıştırmak, bir şeye bir şey karıştırmak, bozmak" demek.

Allahu Teâlâ hazretleri; "Bir insan bir kimseyle bir ortaklık kursa üçüncü ortak ben olurum." buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri;

"Bir insan bir kimseyle bir ortaklık kursa üçüncü ortak ben olurum." buyuruyor

Bana gelip soruyorlar: "Hocam, filanca arkadaşlarla bir şirket kuracağız." Bana gelip soruyorlar:

"Hocam, filanca arkadaşlarla bir şirket kuracağız."

"Al 10 lira ben de ortağım." diyorum. "Al 10 lira ben de ortağım." diyorum.

10 liradan ne olacak ama bereket var, Allahu Teâlâ da ortağımız. Ne demek? 10 liradan ne olacak ama bereket var, Allahu Teâlâ da ortağımız.

Ne demek?

İki müslüman bir araya gelirse, müşterek iş yaparsa ne âlâ!İki müslüman bir araya gelirse, müşterek iş yaparsa ne âlâ! O zaman Türkiye'de bütün müslümanların ortaklıklar halinde iş yapması lazım. O zaman Türkiye'de bütün müslümanların ortaklıklar halinde iş yapması lazım.

Nerede?.. Kardeş kardeşle geçinemiyor, o da ayrı bir edep eksikliği!Nerede?..

Kardeş kardeşle geçinemiyor, o da ayrı bir edep eksikliği!
İslâm bilinmeyince çöküyor. Aileler de çöküyor, kardeşlikler de, cemiyetler de çöküyor.İslâm bilinmeyince çöküyor. Aileler de çöküyor, kardeşlikler de, cemiyetler de çöküyor. Yoksa dünyanın en büyük şirketlerini bizim kurmamız lazım. Yoksa dünyanın en büyük şirketlerini bizim kurmamız lazım.

Bize sermaye mi yok, biz ondan bundan sermaye mi ararız? Bize sermaye mi yok, biz ondan bundan sermaye mi ararız?

Var ama sermayeyi harekete getiremiyoruz.Var ama sermayeyi harekete getiremiyoruz. Kadınlarımızın bileziklerini çıkartsak Amerika'yı satın alırız!Kadınlarımızın bileziklerini çıkartsak Amerika'yı satın alırız! Sigara paralarını bir yere yığsak her gün bir fabrika kurarız! Duman ediyoruz da yapmıyoruz.Sigara paralarını bir yere yığsak her gün bir fabrika kurarız! Duman ediyoruz da yapmıyoruz. Edep eksikliği, ruh, kalp, mesuliyet duygusu eksikliği; bunları öğreten kaynaklar eksik, İslâm eksik! Edep eksikliği, ruh, kalp, mesuliyet duygusu eksikliği; bunları öğreten kaynaklar eksik, İslâm eksik!

Ortağın kendisi olmasa bile Allah var ya; ortağı da aldatmaca, kandırmaca yok. Ortağın kendisi olmasa bile Allah var ya; ortağı da aldatmaca, kandırmaca yok.

"Görmedi, şimdi tam müşteri geldi, ortak da namaza gitmişti, bunu cebime koyayım, kasaya koymayayım…" "Görmedi, şimdi tam müşteri geldi, ortak da namaza gitmişti, bunu cebime koyayım, kasaya koymayayım…"

Allah görmüyor mu? Görüyor. Allah görmüyor mu?

Görüyor.

Hayrı görür müsün? Hayır görmezsin, onun mutlaka cezasını çeker. Hayrı görür müsün?

Hayır görmezsin, onun mutlaka cezasını çeker.

"Hocam cebime parayı koydum kimse de anlamadı." "Hocam cebime parayı koydum kimse de anlamadı."

Allah onun cezasını sonra çıkartır. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.Allah onun cezasını sonra çıkartır. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Fitil fitil gelir, aheste aheste çıkar, dumanın göklere süzüle süzüle, çıka çıka yanarsın. Fitil fitil gelir, aheste aheste çıkar, dumanın göklere süzüle süzüle, çıka çıka yanarsın.

Âhirete inanmıyor musun, Allahu Teâlâ hazretlerinin her şeyi gördüğünü bilmiyor musun? Âhirete inanmıyor musun, Allahu Teâlâ hazretlerinin her şeyi gördüğünü bilmiyor musun?

Allahu Teâlâ hazretlerinin Rahîm olduğunu biliyorsun, Rahmân olduğunu biliyorsun,Allahu Teâlâ hazretlerinin Rahîm olduğunu biliyorsun, Rahmân olduğunu biliyorsun, hoşuna giden sıfatları olduğunu biliyorsun da Azîz-i züntikâm olduğunu duymadın mı? hoşuna giden sıfatları olduğunu biliyorsun da Azîz-i züntikâm olduğunu duymadın mı? İntikam alıcı olduğunu, zalimden intikam aldığını da bilmiyor musun? Hangi zalim iflah olmuş? İntikam alıcı olduğunu, zalimden intikam aldığını da bilmiyor musun? Hangi zalim iflah olmuş?

Bilmiyor; şeytana, nefse uyuyor, o hatayı yapıyor, sonra mahvoluyor.Bilmiyor; şeytana, nefse uyuyor, o hatayı yapıyor, sonra mahvoluyor. Onun için ortağı aldatmaca da yok. İnsanın ortağı, yol arkadaşı olabilir.Onun için ortağı aldatmaca da yok. İnsanın ortağı, yol arkadaşı olabilir. Yemeğin fazlasını, kendisine güzel tarafını ayırır; o da aldatmacadır.Yemeğin fazlasını, kendisine güzel tarafını ayırır; o da aldatmacadır. Dükkân ortaklığı olur, mirasta ortaklık olur. "O görmeden şu kadarını ayırayım..." Dükkân ortaklığı olur, mirasta ortaklık olur.

"O görmeden şu kadarını ayırayım..."

Her ne şekilde olursa olsun ecri gidiyor. Her ne şekilde olursa olsun ecri gidiyor.

Ve men asâ imâmehû. "Kim imamına âsi olursa hiç ecri kalmaz, tamamı gider." Ve men asâ imâmehû. "Kim imamına âsi olursa hiç ecri kalmaz, tamamı gider."

Bu nasıl imam? Arapça'da imam sözcüğü şimdiki gibi aşağılara düşmüş değildi! Bu nasıl imam?

Arapça'da imam sözcüğü şimdiki gibi aşağılara düşmüş değildi!

İmam, "önder, bir kavmin önünde olan kimse" demektir.İmam, "önder, bir kavmin önünde olan kimse" demektir. Namazda da önde olan kimse namazı kıldırıyor.Namazda da önde olan kimse namazı kıldırıyor. O da bu topluluğun en şereflisi olacak olduğu için önde bulunacak, o bakımdan imam adını almış.O da bu topluluğun en şereflisi olacak olduğu için önde bulunacak, o bakımdan imam adını almış. Şimdi; "İmam efendi şuraya kalk, oku şunu al paranı, o kadar konuş..."Şimdi; "İmam efendi şuraya kalk, oku şunu al paranı, o kadar konuş..." gibi bir eda ile muamele ediyorlar. Şimdi eda böyle!gibi bir eda ile muamele ediyorlar. Şimdi eda böyle! İmam mesela devletin reisi, imamdır;İmam mesela devletin reisi, imamdır; bir kabilenin başkanı, imamdır veyahut bir topluluğun lideri, imamdır. bir kabilenin başkanı, imamdır veyahut bir topluluğun lideri, imamdır. O lidere, öndere, başkana, o grubun yöneticisine âsi olursaO lidere, öndere, başkana, o grubun yöneticisine âsi olursa eğer savaşta ise savaşa gittikleri halde komutana âsi olursa ecir filan kalmaz. İtaat edeceğiz! eğer savaşta ise savaşa gittikleri halde komutana âsi olursa ecir filan kalmaz. İtaat edeceğiz!

Bak Tarık b. Ziyad ne yaptı; 10-12 bin kişi ordusuyla İspanya'ya, geçince emir verdi: Bak Tarık b. Ziyad ne yaptı; 10-12 bin kişi ordusuyla İspanya'ya, geçince emir verdi:

"Gemileri yakın!" Yakılır mı, gemiler geriye dönmekte de lazım olur! "Gemileri yakın!"

Yakılır mı, gemiler geriye dönmekte de lazım olur!

Ama emretti, yaktılar. O da bir düşündüğü var.Ama emretti, yaktılar. O da bir düşündüğü var. Komutan bazen bir başka türlü bir şey de emredebilir. Komutan bazen bir başka türlü bir şey de emredebilir.

Müslümanların liderleri alimlerdir, mürşitlerdir, mürebbilerdir; söz onlarındır.Müslümanların liderleri alimlerdir, mürşitlerdir, mürebbilerdir; söz onlarındır. Onlara da âsi olduğu zaman iş asıl tam o tarzda oluyor.Onlara da âsi olduğu zaman iş asıl tam o tarzda oluyor. Şöyle namaz kıldım, böyle oruç tuttum… diye ortalıkta istediği kadar dolaşsın; ecri sevabı kalmaz.Şöyle namaz kıldım, böyle oruç tuttum… diye ortalıkta istediği kadar dolaşsın; ecri sevabı kalmaz. Ama bütün bunlardan anlaşılıyor ki İslâm disiplin dinidir, intizam, merhamet dinidir.Ama bütün bunlardan anlaşılıyor ki İslâm disiplin dinidir, intizam, merhamet dinidir. Her şeyin bir ölçüsü esası vardır. Her şeyin bir ölçüsü esası vardır.

Hayvan işkenceye tâbi tutulmayacak; ağaçlar yakılmayacak, ateşe verilmeyecek;Hayvan işkenceye tâbi tutulmayacak; ağaçlar yakılmayacak, ateşe verilmeyecek; ortak yol arkadaşı veyahut ticaret arkadaşı aldatılmayacak; reise âsi olunmayacak.ortak yol arkadaşı veyahut ticaret arkadaşı aldatılmayacak; reise âsi olunmayacak. İş disiplin içinde yürüyecek! İş disiplin içinde yürüyecek!

"Ben bu kadar namaz kıldım." deme, ecrini muhafaza edebildin mi edemedin mi ona bak!"Ben bu kadar namaz kıldım." deme, ecrini muhafaza edebildin mi edemedin mi ona bak! "Şu kadar Kur'ân okudum, şu kadar hacca gittim…" deme; bakalım muhafaza oldu mu?"Şu kadar Kur'ân okudum, şu kadar hacca gittim…" deme; bakalım muhafaza oldu mu? Elde edilen şeyin hıfzı, korunması zordur! Elde edilen şeyin hıfzı, korunması zordur!

Allah Teâlâ hazretleri bizi sevdiği edepli, zarif, ârif kullardan eylesin.Allah Teâlâ hazretleri bizi sevdiği edepli, zarif, ârif kullardan eylesin. Her yaptığı şeyi ârifâne yapmayı nasip etsin.Her yaptığı şeyi ârifâne yapmayı nasip etsin. Ecrini, sevabını şaşkınlıkla, ahmaklıkla elden kaçıranlardan eylemesin. Ecrini, sevabını şaşkınlıkla, ahmaklıkla elden kaçıranlardan eylemesin.

Men allaka fî mescidin kındîlen sallâ aleyhi seb'ûne elfe melekin hattâ yentefi'e zâlike. Men allaka fî mescidin kındîlen sallâ aleyhi seb'ûne elfe melekin hattâ yentefi'e zâlike.

Muâz b. Cebel'den radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Muâz b. Cebel'den radıyallahu anh'ten bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men alaka, fî mescidin kındılen sallâ aaleyhi seb'ûne elfe melekin, hattâ yentefi'e zâlikeMen alaka, fî mescidin kındılen sallâ aaleyhi seb'ûne elfe melekin, hattâ yentefi'e zâlike "Her kim ki mescitlerden birisine bir kandil asarsa"Her kim ki mescitlerden birisine bir kandil asarsa yetmiş bin melek o astığı kandilin yağı yakıtı bitip de sönünceye kadar yetmiş bin melek ona dua eder." yetmiş bin melek o astığı kandilin yağı yakıtı bitip de sönünceye kadar yetmiş bin melek ona dua eder."

Kandil aydınlatmaya yarayan bir şey. Kandil aydınlatmaya yarayan bir şey.

Bu neyi gösteriyor? Bu neyi gösteriyor?

Önce oraya kandil asmanın sevabını gösteriyor, sonra mescitlerin ne kadar önemli olduğunuÖnce oraya kandil asmanın sevabını gösteriyor, sonra mescitlerin ne kadar önemli olduğunu ve mescitlerde toplanma yeri olduğu içinve mescitlerde toplanma yeri olduğu için müslümanların topluluğunun birliğinin beraberliğinin ne kadar mühim olduğunu gösteriyor. müslümanların topluluğunun birliğinin beraberliğinin ne kadar mühim olduğunu gösteriyor. Mescitler müslümanların ibadet ettiği, toplandığı bir yer olarak o kadar sevaplı o kadar sevaplı ki;Mescitler müslümanların ibadet ettiği, toplandığı bir yer olarak o kadar sevaplı o kadar sevaplı ki; oraya bir kandil asana bile o kandil yanık olduğu müddetçe yetmiş bin melek dua ediyor. oraya bir kandil asana bile o kandil yanık olduğu müddetçe yetmiş bin melek dua ediyor.

Unutmayın, bir kandil asmak öyle sevap olursa mescidi mâmur hale getirmek! Unutmayın, bir kandil asmak öyle sevap olursa mescidi mâmur hale getirmek!

Onun için işte sevap, işte yapılacak iş, işte benden söylemek!Onun için işte sevap, işte yapılacak iş, işte benden söylemek! İçinizde öyle babayiğitler var ki tek başına yapar ama ötekiler de versin!İçinizde öyle babayiğitler var ki tek başına yapar ama ötekiler de versin! Kimisinin parası kimisinin duası; hepsi birleşsin. Belli olmaz... Peygamber Efendimiz diyor ki; Kimisinin parası kimisinin duası; hepsi birleşsin. Belli olmaz... Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Harbe giderken aranızda fukarâyı da alın!" "Harbe giderken aranızda fukarâyı da alın!"

Zayıf; yürüyemez, hasta, çelimsiz; bir düşman gelse, üç tanesi bir şey etmez… Zayıf; yürüyemez, hasta, çelimsiz; bir düşman gelse, üç tanesi bir şey etmez…

İnnemâ tunsarûne ve turzakûne bi-du'afâikum.İnnemâ tunsarûne ve turzakûne bi-du'afâikum. "Siz içinizdeki o zayıf mazlumların hürmetine nusrete, zafere ve rızka mazhar olursunuz." "Siz içinizdeki o zayıf mazlumların hürmetine nusrete, zafere ve rızka mazhar olursunuz."

Senin beğenmediğin o boynu bükükler, gözü yaşlılar,Senin beğenmediğin o boynu bükükler, gözü yaşlılar, düşman itiverse üfleyiverse düşecek olanlar; onlar da lazım.düşman itiverse üfleyiverse düşecek olanlar; onlar da lazım. Onun orda bulunması duası hürmetine, belki Allah o zaferi verecek. Burada da sizin paranız lazım. Onun orda bulunması duası hürmetine, belki Allah o zaferi verecek. Burada da sizin paranız lazım.

Hoşuma gitti, Allah razı olsun; talebe kardeşim getirmiş bir şey vermiş. Alışsın!Hoşuma gitti, Allah razı olsun; talebe kardeşim getirmiş bir şey vermiş. Alışsın! Kendisinin on lirası varken bir lirasını çıkartıp vermeyi öğrenmeyen insanKendisinin on lirası varken bir lirasını çıkartıp vermeyi öğrenmeyen insan milyonlara gark olduğu zaman da veremez!milyonlara gark olduğu zaman da veremez! Çocuğunuza para verin, sağa sola vermeye, israf etmeden hayra vermeye alıştırın.Çocuğunuza para verin, sağa sola vermeye, israf etmeden hayra vermeye alıştırın. Gözü yaşlı öteki kardeşi de sevindirmeye alıştırın:Gözü yaşlı öteki kardeşi de sevindirmeye alıştırın: "Hadi ona da şeker al, ona da ver…" demeye alıştırın, cömertliği de öğretin. "Hadi ona da şeker al, ona da ver…" demeye alıştırın, cömertliği de öğretin.

Cömertliği bilmiyor. Bu paralar mirasçılarına kalacak; biraz hayır yap da âhirette sana gelsin.Cömertliği bilmiyor. Bu paralar mirasçılarına kalacak; biraz hayır yap da âhirette sana gelsin. Hayır yaparsan âhirette senin yanına gelecek, bırakırsan mirasçılara kalacak!Hayır yaparsan âhirette senin yanına gelecek, bırakırsan mirasçılara kalacak! Mirasçılara da kalsın ama sen hayrını hasenatını yap, gözünü aç. Mirasçılara da kalsın ama sen hayrını hasenatını yap, gözünü aç.

"Ben vasiyet edeceğim, ben öldükten sonra yapsınlar etsinler..." "Ben vasiyet edeceğim, ben öldükten sonra yapsınlar etsinler..."

Geçmiş ola! Tam ölüm yatağına yatmış, Geçmiş ola! Tam ölüm yatağına yatmış,

"Filanca yerdeki tarlam falancanın olsun, filanca bağım şunun olsun…" "Filanca yerdeki tarlam falancanın olsun, filanca bağım şunun olsun…"

Zaten onun! Sen "Onun değil." de bakalım ne olacak? Hiçbir şey değişmez! Zaten onun! Sen "Onun değil." de bakalım ne olacak? Hiçbir şey değişmez!

"Efendim ben mirasçılarımdan rica ediyorum; hiç miras almasınlar, hepsini hayra sarf edeceğim." "Efendim ben mirasçılarımdan rica ediyorum; hiç miras almasınlar, hepsini hayra sarf edeceğim."

Dediğini yaptıramazsın! Öbür tarafın yapmamaya da hakkı var.Dediğini yaptıramazsın! Öbür tarafın yapmamaya da hakkı var. Öyle bunu tamamını vasiyet etmeye, berikinin tam selahiyeti yok, işte bu iş böyle!Öyle bunu tamamını vasiyet etmeye, berikinin tam selahiyeti yok, işte bu iş böyle! Hayır yaparsan; gözün görürken, elin tutarken, aklın sıhhatle çalışırken düşüne taşına yap.Hayır yaparsan; gözün görürken, elin tutarken, aklın sıhhatle çalışırken düşüne taşına yap. Evladına da hayrını yap; ona da ev alıver, bakıver, hediye ver, şöyle yap. Evladına da hayrını yap; ona da ev alıver, bakıver, hediye ver, şöyle yap. Kendi âhiretine de hazırla! Kendi âhiretine de hazırla!

Şöyle bir camin olsa; aradan beş asır geçmiş, İskender Paşa'ya hep dua ediyoruz.Şöyle bir camin olsa; aradan beş asır geçmiş, İskender Paşa'ya hep dua ediyoruz. Ben o edebi [Mehmed Zahid] Hocam'dan öğrendim:Ben o edebi [Mehmed Zahid] Hocam'dan öğrendim: Ankara'ya gelirdi, Medine'ye gelirdi dua ederkenAnkara'ya gelirdi, Medine'ye gelirdi dua ederken "Yâ Rabbi, İskender Paşa'nın ruhuna da..." diye dua ederdi."Yâ Rabbi, İskender Paşa'nın ruhuna da..." diye dua ederdi. Eder çünkü bu camide imamlık yapıyor, İskender Paşa'yı Medine'de bile unutmazdı.Eder çünkü bu camide imamlık yapıyor, İskender Paşa'yı Medine'de bile unutmazdı. Biz de Ankara'dan İskender Paşa'ya dua ederiz, nerede olsak ederiz, Hocamız'dan o edebi gördük. Biz de Ankara'dan İskender Paşa'ya dua ederiz, nerede olsak ederiz, Hocamız'dan o edebi gördük.

Ne mutlu o İskender Paşa'ya! Kim bilir nasıl adamdı? Allah rüyamızda bir gösterse!Ne mutlu o İskender Paşa'ya! Kim bilir nasıl adamdı? Allah rüyamızda bir gösterse! İkinci Beyazıd buradan giderken İstanbul'u ona emanet edermiş.İkinci Beyazıd buradan giderken İstanbul'u ona emanet edermiş. Mübarek bir insan ki bu dualar kendisine geliyor. Böyle bir şey istemez misin? Mübarek bir insan ki bu dualar kendisine geliyor. Böyle bir şey istemez misin?

Öleceksin, arkandan hayırlar sevaplar böyle gelip duracak. Biraz çalış, gayret et... Öleceksin, arkandan hayırlar sevaplar böyle gelip duracak. Biraz çalış, gayret et...

Allah hayırlarınızı çok yapmayı nasip etsin, gönül zenginliği versin. Allah hayırlarınızı çok yapmayı nasip etsin, gönül zenginliği versin.

"Hocam, sen benim sıcak paracıklarımı tatlı dilinle cüzdanımdan aldırtacaksın." "Hocam, sen benim sıcak paracıklarımı tatlı dilinle cüzdanımdan aldırtacaksın."

Peygamber Efendimiz; "Gökte iki tane melek vardır:Peygamber Efendimiz; "Gökte iki tane melek vardır: Allâhümme a'ti munfiken halefan ve a'ti munfiken telefâ.Allâhümme a'ti munfiken halefan ve a'ti munfiken telefâ. 'Yâ Rabbi, infak edene sen halefini ver, parasının yerine yenisi gelsin.'Yâ Rabbi, infak edene sen halefini ver, parasının yerine yenisi gelsin. Tutup vermeyenin malını da telef eyle yâ Rabbi.' diye dua ederler.Tutup vermeyenin malını da telef eyle yâ Rabbi.' diye dua ederler. " Öyle olur; cimrilik edenin elinden gider, ötekisi arkadan gelir. " Öyle olur; cimrilik edenin elinden gider, ötekisi arkadan gelir.

Bundan seneler önce oluyor: Bir hacı kardeşimizin Küçücük bir dükkânı var.Bundan seneler önce oluyor: Bir hacı kardeşimizin Küçücük bir dükkânı var. Dükkânına gitmişler, demişler ki; "Fukara talebeler okusun diye hayır topluyoruz." Dükkânına gitmişler, demişler ki;

"Fukara talebeler okusun diye hayır topluyoruz."

"Siz piyasayı dolaşın da bana sonra gelin." "Siz piyasayı dolaşın da bana sonra gelin."

Sonra gitmişler.Sonra gitmişler. Piyasadan 500 lira veren olmuş, 1000 lira veren olmuş, herkes birazcık bir şeyler veriyor. Piyasadan 500 lira veren olmuş, 1000 lira veren olmuş, herkes birazcık bir şeyler veriyor. Bunu da az bir şey verecek diye tahmin etmişler.Bunu da az bir şey verecek diye tahmin etmişler. Çünkü koca koca mağazalara girmişler, oralardan az az para alınca bu zatın yanına gelinceÇünkü koca koca mağazalara girmişler, oralardan az az para alınca bu zatın yanına gelince "Acaba ne verecek?.." filan derken çıkartmış, 50 bin lira para vermiş! Şaşırmışlar. Hem de; "Acaba ne verecek?.." filan derken çıkartmış, 50 bin lira para vermiş! Şaşırmışlar. Hem de;

"Alın şu parayı, inşaallah önümüzdeki sene daha çok vereceğim." demiş."Alın şu parayı, inşaallah önümüzdeki sene daha çok vereceğim." demiş. Önündeki senenin de niyetini şimdiden gönlüne koyuyor.Önündeki senenin de niyetini şimdiden gönlüne koyuyor. Ne güzel, ölürse vermiş gibi Allah ecir yazar. Çünkü ameller niyetlere göre, niyet etti. Ne güzel, ölürse vermiş gibi Allah ecir yazar. Çünkü ameller niyetlere göre, niyet etti.

Anlatan -adını, adresini verebilirim, ötekisini de biliyorum- hacı kardeşim; Anlatan -adını, adresini verebilirim, ötekisini de biliyorum- hacı kardeşim;

"Bir dahaki sene gittik, 200 bin lira para verdi." diyor. "Bir dahaki sene gittik, 200 bin lira para verdi." diyor.

50 bin lira, çok vermiş, o adam parasız kalmaz mıydı? 50 bin lira, çok vermiş, o adam parasız kalmaz mıydı?

Kalmamış da Allah bir dahaki sene iki yüz bin lira verecek duruma getirmiş.Kalmamış da Allah bir dahaki sene iki yüz bin lira verecek duruma getirmiş. Ondan sonraki sene veyahut aradan belki bir-iki sene geçmiştir;Ondan sonraki sene veyahut aradan belki bir-iki sene geçmiştir; bana bu hadiseyi anlattıkları sene 20 milyon lira bir yere vermişti, 2 milyon lira bir yere vermişti. bana bu hadiseyi anlattıkları sene 20 milyon lira bir yere vermişti, 2 milyon lira bir yere vermişti.

Hadîs-i şerîf doğru muymuş, değil miymiş? Hadîs-i şerîf doğru muymuş, değil miymiş?

Doğruymuş. İnfak edene Allah halef veriyormuş.Doğruymuş. İnfak edene Allah halef veriyormuş. O, gözle görülmez ama ibretle bakarsan ibret gözüyle görünür.O, gözle görülmez ama ibretle bakarsan ibret gözüyle görünür. İnkâr gözüyle görünmez, ibret gözüyle, gönül gözüyle görünür. O zaman anlarsın. İnkâr gözüyle görünmez, ibret gözüyle, gönül gözüyle görünür. O zaman anlarsın.

Men alime enne'llâhe rabbuhû ve ennî nebiyyuhû mûkinen min kalbihî harrame'llâhu lahmehû ale'n-nâr. Men alime enne'llâhe rabbuhû ve ennî nebiyyuhû mûkinen min kalbihî harrame'llâhu lahmehû ale'n-nâr.

Bu hadîs-i şerîf Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Bu hadîs-i şerîf Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Her kim ki Allah'ın onun Rabbi olduğunu bilirse,"Her kim ki Allah'ın onun Rabbi olduğunu bilirse, benim -Hz. Muhammed- onun peygamberi olduğumu bilirse…" benim -Hz. Muhammed- onun peygamberi olduğumu bilirse…"

Nasıl bilirse? Mûkinen min kalbihî. "Kalbinde tereddütsüz bir iman ile inanç ile biliyor." Nasıl bilirse?

Mûkinen min kalbihî. "Kalbinde tereddütsüz bir iman ile inanç ile biliyor."

Şek yok! Peygamber Efendimiz hakkında şöyle düşünenler böyle düşünenler var ya;Şek yok! Peygamber Efendimiz hakkında şöyle düşünenler böyle düşünenler var ya; şair demişler, çok zeki adamdı diyorlar... şair demişler, çok zeki adamdı diyorlar...

Güya methediyor ama küfre düşüyor. "Çok zeki adamdı da ondan böyle..." Güya methediyor ama küfre düşüyor. "Çok zeki adamdı da ondan böyle..."

Hayır, ne zekâdan ne şairlikten, ne şundan ne bundan; Allah'ın hak peygamberiydi! Hayır, ne zekâdan ne şairlikten, ne şundan ne bundan; Allah'ın hak peygamberiydi!

Allah'ın rab olduğunu bilmek. Rab ne demek? Allah'ın rab olduğunu bilmek.

Rab ne demek?

Rab; ribâ kelimesi ile aynı kökten "geliştiren, büyüten, çoğaltan" demek. Rab; ribâ kelimesi ile aynı kökten "geliştiren, büyüten, çoğaltan" demek.

Biz neydik? Hiç! Sen neydin, ben neydim? Biz neydik?

Hiç!

Sen neydin, ben neydim?

Hiç, küçücük bir zerre! Allah Allah, subhanallah; Allahu Teâlâ hazretleri bizi bebek yaptı.Hiç, küçücük bir zerre! Allah Allah, subhanallah; Allahu Teâlâ hazretleri bizi bebek yaptı. Anamıza babamıza şefkat, merhamet verdi, onlara bizi büyüttürdü. Anamıza babamıza şefkat, merhamet verdi, onlara bizi büyüttürdü.

Biz o zaman bir şey yapabilir miydik? Biz o zaman bir şey yapabilir miydik?

Ne gıdamızı temin edebilirdik, ne hayatımızı sürdürebilirdik. Bıraksalardı biz ölürdük.Ne gıdamızı temin edebilirdik, ne hayatımızı sürdürebilirdik. Bıraksalardı biz ölürdük. Allah onlara baktırttı, beslettirdi; ana sütüyle, baba malıyla beslettirdi.Allah onlara baktırttı, beslettirdi; ana sütüyle, baba malıyla beslettirdi. Büyüdük sonra güçlü kuvvetli olduk. Şimdi mün'îm-i hakikîyi inkâr edersek yakışır mı? Büyüdük sonra güçlü kuvvetli olduk.

Şimdi mün'îm-i hakikîyi inkâr edersek yakışır mı?

Beni bu hale getiren, besleyen, büyüten, bana akıl, fikir veren, güç, kuvvet veren,Beni bu hale getiren, besleyen, büyüten, bana akıl, fikir veren, güç, kuvvet veren, iman, İslâm veren, bana bu haysiyeti, şerefi veren Rabbim Allah!iman, İslâm veren, bana bu haysiyeti, şerefi veren Rabbim Allah! Hz. Muhammed onun hak elçisi, onun peygamberi. Allah onu peygamber olarak gönderdi.Hz. Muhammed onun hak elçisi, onun peygamberi. Allah onu peygamber olarak gönderdi. Zekâsı ayrı; zeki, zekilerin zekisi. Ahlâkı ayrı güzel, ahlâklı bir insan! Zekâsı ayrı; zeki, zekilerin zekisi. Ahlâkı ayrı güzel, ahlâklı bir insan!

Kendiliğinden iş yapmış değil, Allah'ın elçisi vahiy getirdi.Kendiliğinden iş yapmış değil, Allah'ın elçisi vahiy getirdi. Allah'ın emrini, vahyini bize tebliğ etti. Bu zekâ meselesi değil! Allah'ın buyruğunu bize getirdi. Allah'ın emrini, vahyini bize tebliğ etti. Bu zekâ meselesi değil! Allah'ın buyruğunu bize getirdi.

Hiç tereddütsüz olarak bunu biliyor musun? Biliyorsan; Hiç tereddütsüz olarak bunu biliyor musun? Biliyorsan;

Harrame'llâhe lahmehû 'alâ'n-nâr. "Böyle bilen kimsenin etini Allah cehenneme haram kılar." Harrame'llâhe lahmehû 'alâ'n-nâr. "Böyle bilen kimsenin etini Allah cehenneme haram kılar."

Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu imandan ayırmasın, bunu muhafaza etmek nasip etsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu imandan ayırmasın, bunu muhafaza etmek nasip etsin. Son nefeste iman-ı kâmil ile, mü'min-i kâmil olarak göçmeyi nasip etsin. İş sonunda belli olacak.Son nefeste iman-ı kâmil ile, mü'min-i kâmil olarak göçmeyi nasip etsin. İş sonunda belli olacak. Şu anda camideyiz, şu anda inanıyoruz ama bir dalgalı ummandayız!Şu anda camideyiz, şu anda inanıyoruz ama bir dalgalı ummandayız! Dışarı çıkarsın bir gazeteye bakarsın, bir inançsız insanla konuşursun, yanlış bir söz duyarsın,Dışarı çıkarsın bir gazeteye bakarsın, bir inançsız insanla konuşursun, yanlış bir söz duyarsın, edepsizlik yaparsın, bir hataya düşersin, aklın çelinir şeytana, nefse uyarsın;edepsizlik yaparsın, bir hataya düşersin, aklın çelinir şeytana, nefse uyarsın; sonun ne olacağı belli olmaz! "Hocam, o zaman ne yapacağız?" sonun ne olacağı belli olmaz!

"Hocam, o zaman ne yapacağız?"

Allah'a yalvaracağız, kâinatın sahibine iltica edeceğiz: Allah'a yalvaracağız, kâinatın sahibine iltica edeceğiz:

"Yâ Rabbi beni bir an bile benim nefsime bırakma, yâ Rabbi beni bana bırakma! Beni imandan ayırma."Yâ Rabbi beni bir an bile benim nefsime bırakma, yâ Rabbi beni bana bırakma! Beni imandan ayırma. Bu iman ile mü'min olarak dünyaya getirdin, mü'min olarak yaşatıyorsun,Bu iman ile mü'min olarak dünyaya getirdin, mü'min olarak yaşatıyorsun, mü'min olarak sana varayım, varalım yâ Rabbi..." Virelim iman ile tâ cânımız mü'min olarak sana varayım, varalım yâ Rabbi..."

Virelim iman ile tâ cânımız

Men ğadâ ile'l-mescidi lâ yurîdu illâ en yete'alleme hayranMen ğadâ ile'l-mescidi lâ yurîdu illâ en yete'alleme hayran ev yu'allimehû kâne lehû ke ecri mu'temirin tâ'mmi'l-'umretiev yu'allimehû kâne lehû ke ecri mu'temirin tâ'mmi'l-'umreti ve men râha ilâ'l-mescidi lâ yurîdu illâ en yete'alleme hayranve men râha ilâ'l-mescidi lâ yurîdu illâ en yete'alleme hayran ev yu'allimehû fe lehû ecru hâccin tâmmi'l-hâcceh. ev yu'allimehû fe lehû ecru hâccin tâmmi'l-hâcceh.

Bu hadîs-i şerîf Ebû Umâme el-Bâhilî hazretlerinden rivayet edilmiş.Bu hadîs-i şerîf Ebû Umâme el-Bâhilî hazretlerinden rivayet edilmiş. Müjdeli bir hadîs-i şerîf.Müjdeli bir hadîs-i şerîf. Bazı hadîs-i şerîfler var; insanın tüyleri diken diken oluyor, sırtını ter basıyor, insan korkuyor.Bazı hadîs-i şerîfler var; insanın tüyleri diken diken oluyor, sırtını ter basıyor, insan korkuyor. Âhiretin azabı da var ikabı da var, tehlikeleri de var ama bunlar müjdeli.Âhiretin azabı da var ikabı da var, tehlikeleri de var ama bunlar müjdeli. Müjdeler olsun ki:Müjdeler olsun ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Men ğadâ ilâ'l-mescidi "Her kim mescide varırsa..." Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men ğadâ ilâ'l-mescidi "Her kim mescide varırsa..."

Ama Araplar'da varma vakitlerine göre fiiller değişik. Ama Araplar'da varma vakitlerine göre fiiller değişik.

Ğadâ, ğuduvven: Varmak. Araplar Zevalden önce, öğleden önceye gitmeye ğadâ derler. Ğadâ, ğuduvven: Varmak. Araplar Zevalden önce, öğleden önceye gitmeye ğadâ derler.

"Kim öğleden evvel, sabahleyin, gündüzleyin mescide varırsa "Kim öğleden evvel, sabahleyin, gündüzleyin mescide varırsa Men ğadâ ilâ'l-mescidi lâ yurîdu illâ en yete'alleme hayran.Men ğadâ ilâ'l-mescidi lâ yurîdu illâ en yete'alleme hayran. ancak bir hayır öğrenmek istiyor başka bir şey istemiyor." ancak bir hayır öğrenmek istiyor başka bir şey istemiyor."

"Gideyim de oradan arkadaşımı göreyim de işimi yapayım,"Gideyim de oradan arkadaşımı göreyim de işimi yapayım, hoca da, vaaz da benim umurumda değil ama o arkadaşı bulacağım anahtar alacağım şöyle yapacağım..." hoca da, vaaz da benim umurumda değil ama o arkadaşı bulacağım anahtar alacağım şöyle yapacağım..."

Olmadı, ilim öğrenmek için olacak! Veyahut kötü bir maksatla gelir: Olmadı, ilim öğrenmek için olacak! Veyahut kötü bir maksatla gelir:

"Bir güzel pabuç bulayım;"Bir güzel pabuç bulayım; yeni yapılmış kösele, onu çalayım gideyim, satarım; bu akşam içki parası olur..." yeni yapılmış kösele, onu çalayım gideyim, satarım; bu akşam içki parası olur..."

Bu adama da bu ecir olacak mı? Olmaz! Ancak hayır öğrenmek maksadıyla mescide gelmişse! Bu adama da bu ecir olacak mı?

Olmaz! Ancak hayır öğrenmek maksadıyla mescide gelmişse!

Ev yu'allimehû. "Veyahut da öğretmek için gelmişse!" Min ğayri haddin. Ev yu'allimehû. "Veyahut da öğretmek için gelmişse!"

Min ğayri haddin.

Ben de başka bir kötü maksatla değil de sadece öğretmek maksadıyla gelmişsem;Ben de başka bir kötü maksatla değil de sadece öğretmek maksadıyla gelmişsem; çünkü öğrenmenin de öğretmenin de afetleri, tehlikeleri var.çünkü öğrenmenin de öğretmenin de afetleri, tehlikeleri var. Niyet bozuk oldu mu işin kıymeti kalmıyor.Niyet bozuk oldu mu işin kıymeti kalmıyor. İnsan şöhret için öğretmeye kalksa ecri gitti, riya için öğretmeye kalksa,İnsan şöhret için öğretmeye kalksa ecri gitti, riya için öğretmeye kalksa, dünya menfaati için öğretmeye kalksa ecri gitti; Allah rızası için olacak! dünya menfaati için öğretmeye kalksa ecri gitti; Allah rızası için olacak!

İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. "Yâ Rabbi, maksudum sensin, ben senin rızanı istiyorum." İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî.

"Yâ Rabbi, maksudum sensin, ben senin rızanı istiyorum."

İsterse dövsünler sövsünler, yaksınlar, isterse külümü havaya savursunlar. Yunus ne diyor? İsterse dövsünler sövsünler, yaksınlar, isterse külümü havaya savursunlar. Yunus ne diyor?

Eğer beni öldürseler Külüm göğe savursalar Toprağım anda çağıra Bana seni gerek seni. Eğer beni öldürseler

Külüm göğe savursalar

Toprağım anda çağıra

Bana seni gerek seni.

O küllerim, toprağım bile çağırır seslenir ki; O küllerim, toprağım bile çağırır seslenir ki;

"Yâ Rabbi, bana sen lazımsın, sen lazımsın, ben senin rızanı istiyorum." diyor. "Yâ Rabbi, bana sen lazımsın, sen lazımsın, ben senin rızanı istiyorum." diyor.

Çoşkun insan, âşık-ı sâdık olduğu için öyle diyor. Çoşkun insan, âşık-ı sâdık olduğu için öyle diyor. "Eğer beni yaksalar, külümü havada savursalar"Eğer beni yaksalar, külümü havada savursalar yine o küllerimin zerreleri yâ Rabbi ben seni isterim, seni isterim!" der, diyor. yine o küllerimin zerreleri yâ Rabbi ben seni isterim, seni isterim!" der, diyor.

Müslümanlar böyle olacak. Böyle olduğu zaman imparatorluklar oldu. Müslümanlar böyle olacak. Böyle olduğu zaman imparatorluklar oldu.

Osmanlı İmparatorluğu'nu kim kurdu? "Hocam tarihte herkes biliyor: Osman Gazi!" Osmanlı İmparatorluğu'nu kim kurdu?

"Hocam tarihte herkes biliyor: Osman Gazi!"

Hayır. Osmanlı İmparatorluğu'nu Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Yunus Emre ve emsali kurdular. Hayır. Osmanlı İmparatorluğu'nu Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Yunus Emre ve emsali kurdular.

"Canım onlar Osmanlılar'dan önce yaşamış…" "Canım onlar Osmanlılar'dan önce yaşamış…"

Yaşamış ama temeli onlar atmış ya, ruhu onlar vermiş ya, İslâm'ı onlar öğretmiş ya,Yaşamış ama temeli onlar atmış ya, ruhu onlar vermiş ya, İslâm'ı onlar öğretmiş ya, o askerlere o şevki onlar vermiş ya! o askerlere o şevki onlar vermiş ya! Şimdi kimse kimseye beş kuruş para vermiyor, canını verir mi? Onlar niye can vermişler? Şimdi kimse kimseye beş kuruş para vermiyor, canını verir mi? Onlar niye can vermişler?

Birinci Murad Kosova'da meydanda elini açmış, demiş ki; Birinci Murad Kosova'da meydanda elini açmış, demiş ki;

"Yâ Rabbi! Karşıma düşman kaç misli fazla geldi, bizim bu askerlerimiz burada az;"Yâ Rabbi! Karşıma düşman kaç misli fazla geldi, bizim bu askerlerimiz burada az; bir yabancı diyardayız. bir yabancı diyardayız. Eğer bizim askerimiz yenilirse bir daha bu diyarlarda senin adın anılmaz. Eğer bizim askerimiz yenilirse bir daha bu diyarlarda senin adın anılmaz. Senin yâdın buralardan silinir. Senin yâdın buralardan silinir. Yâ Rabbi, benim ordum muzaffer olsun da tek benim canım feda olsun!" Yâ Rabbi, benim ordum muzaffer olsun da tek benim canım feda olsun!"

Padişah ama gözünde yaşamak filan yok.Padişah ama gözünde yaşamak filan yok. "Benim canım feda olsun ama ordu muzaffer olsun yâ Rabbi."Benim canım feda olsun ama ordu muzaffer olsun yâ Rabbi. Yâ Rabbi! Ümmet-i Muhammed'i mahzun etme!.." diyor. Yâ Rabbi! Ümmet-i Muhammed'i mahzun etme!.." diyor.

Müslümanlar Kosova'da bir zafer kazanıyor,Müslümanlar Kosova'da bir zafer kazanıyor, ondan sonra da nasip olmuş Murad-ı Hüdavendigar orada şehit ediliyor, şehit oluyor. ondan sonra da nasip olmuş Murad-ı Hüdavendigar orada şehit ediliyor, şehit oluyor. Bir esire gelmesini söylerken filan adam bir atik davranmış, onu hançerlemiş, şehit etmiş. Bir esire gelmesini söylerken filan adam bir atik davranmış, onu hançerlemiş, şehit etmiş. O hançerleyen cehenneme bu cennete! Neden? İmandan. İkisi de ölüyor. O hançerleyen cehenneme bu cennete!

Neden?

İmandan. İkisi de ölüyor.
Ölüm tek hadise değil, ikisi de ölüyor;Ölüm tek hadise değil, ikisi de ölüyor; o hançerlediği için hemen orada parçalandı öldü, o cehenneme. o hançerlediği için hemen orada parçalandı öldü, o cehenneme. Bu da hançerlendi, o cennete! Neden? Hak yolda, Allah yolunda şehit oldu.Bu da hançerlendi, o cennete!

Neden?

Hak yolda, Allah yolunda şehit oldu.
İki akıbet, ikisi de ölüm ama dünya kadar fark var. İki akıbet, ikisi de ölüm ama dünya kadar fark var. Allahu Teâlâ hazretleri bizi yolunda can verenlerden eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi yolunda can verenlerden eylesin.

Ancak ilim öğrenmek veyahut öğretmek maksadıyla bir insan sabahleyin mescide giderse ne olur? Ancak ilim öğrenmek veyahut öğretmek maksadıyla bir insan sabahleyin mescide giderse ne olur?

Kâne lehû ke-ecri mu'temirin tâmmi'l-'umreti. Kâne lehû ke-ecri mu'temirin tâmmi'l-'umreti. "Ona tam, eksiksiz, makbul bir umre yapmış insanın ecri kadar ecir verilir." "Ona tam, eksiksiz, makbul bir umre yapmış insanın ecri kadar ecir verilir."

Umre: Mekke-i Mükerreme'yi ziyarettir. Umre: Mekke-i Mükerreme'yi ziyarettir.

Hani duymuşsunuzdur: Otobüslerle, uçaklarla gittiler bir ay filan gezdiler geldiler, dualar ettiler;Hani duymuşsunuzdur: Otobüslerle, uçaklarla gittiler bir ay filan gezdiler geldiler, dualar ettiler; çok para gitti, yorgunluklar oldu filan...çok para gitti, yorgunluklar oldu filan... Bayağı masraflı bir iş ama mescide gelince eksiksiz tam bir umre sevabı kazanılıyor. Bayağı masraflı bir iş ama mescide gelince eksiksiz tam bir umre sevabı kazanılıyor.

"Öğleden sonra gitmek" demek. Allah bizi mahrum etmesin. "Öğleden sonra gitmek" demek. Allah bizi mahrum etmesin.

Ve men râha ile'l-mescidi. Yurîdu illâ en yete'alleme hayran ev yu'allimehû fe lehû ecru hâccin tâmmi'l-hâcceh.Ve men râha ile'l-mescidi. Yurîdu illâ en yete'alleme hayran ev yu'allimehû fe lehû ecru hâccin tâmmi'l-hâcceh. "Kim akşamleyin mescide giderse ancak hayırlı bir şeyler öğrenmek veyahut öğretmek için gitmiş,"Kim akşamleyin mescide giderse ancak hayırlı bir şeyler öğrenmek veyahut öğretmek için gitmiş, başka bir maksatla değil, iyi bir niyetle gitmişse başka bir maksatla değil, iyi bir niyetle gitmişse tam, eksiksiz bir hac yapmış gibi sevap kazanır, öyle gelir." tam, eksiksiz bir hac yapmış gibi sevap kazanır, öyle gelir."

Hadi bakalım bir dahaki hafta da pikniğe gidin göreyim sizi.Hadi bakalım bir dahaki hafta da pikniğe gidin göreyim sizi. Deniz kenarına gidin bakalım, plaja gidin bakalım,Deniz kenarına gidin bakalım, plaja gidin bakalım, yazın havalar sıcaklarda göreyim sizi bakalım nereye gideceksiniz.yazın havalar sıcaklarda göreyim sizi bakalım nereye gideceksiniz. İşte buradaki fayda işte oradaki zarar! İşte buradaki fayda işte oradaki zarar!

Men ğadâ ilâ'l-mescidi ev râha ve eddâ'llâhu lehû nuzulen mine'l-cenneti kullemâ ğadâ ev râha. Men ğadâ ilâ'l-mescidi ev râha ve eddâ'llâhu lehû nuzulen mine'l-cenneti kullemâ ğadâ ev râha.

Râvisi başka, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. Peş peşe gelmesi neden? Râvisi başka, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten.

Peş peşe gelmesi neden?

Başlangıç kelimeleri aynı, alfabetik dizildiği için öyle geliyor.Başlangıç kelimeleri aynı, alfabetik dizildiği için öyle geliyor. Burada başka râvi de Peygamber Efendimiz'den buna benzer bir söz duymuş, onu naklediyor.Burada başka râvi de Peygamber Efendimiz'den buna benzer bir söz duymuş, onu naklediyor. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Her kim sabahleyin yahut akşamleyin mescide varırsa"Her kim sabahleyin yahut akşamleyin mescide varırsa Allahu Teâlâ hazretleri ona cennette bir konak yeri hazırlar.Allahu Teâlâ hazretleri ona cennette bir konak yeri hazırlar. Her gidişinde, sabah ve akşam gidişinde hazırlar." Her gidişinde, sabah ve akşam gidişinde hazırlar."

Nüzul: "Yolcunun konaklayacağı yer" demek, cennette bir konak mahalli. Nüzul: "Yolcunun konaklayacağı yer" demek, cennette bir konak mahalli.

Konak; mahal dediğimiz arsası demek değil, köşkleri var merak etme, her şeyleri var.Konak; mahal dediğimiz arsası demek değil, köşkleri var merak etme, her şeyleri var. Her türlü konforu tamam. Arsa mânasına değil; konaklayacak, rahat edecek yer, demek. Her türlü konforu tamam. Arsa mânasına değil; konaklayacak, rahat edecek yer, demek.

Her gidişinde, dediğine göre demek ki her mescide gelişte oluyor.Her gidişinde, dediğine göre demek ki her mescide gelişte oluyor. Demek ki mescidi ihtiyat haline getireceğiz. Zaten şerhte de Gümüşhaneli Hocamız öyle demiş,Demek ki mescidi ihtiyat haline getireceğiz. Zaten şerhte de Gümüşhaneli Hocamız öyle demiş, bu hadîs-i şerîften, emsalinden anlaşıldığına göre ihtiyat haline getireceğiz. bu hadîs-i şerîften, emsalinden anlaşıldığına göre ihtiyat haline getireceğiz.

"Dur, hac sevabı varmış, bir gideyim ondan sonra bir daha gitmeyeyim…" "Dur, hac sevabı varmış, bir gideyim ondan sonra bir daha gitmeyeyim…"

Olmaz. İhtiyat haline getireceğiz. Bu sevaplar, mükâfatlar;Olmaz. İhtiyat haline getireceğiz. Bu sevaplar, mükâfatlar; Allahu Teâlâ hazretlerinin bize kullar iyi şeylere alışsın diye verdiği mükâfatlardır. Allahu Teâlâ hazretlerinin bize kullar iyi şeylere alışsın diye verdiği mükâfatlardır.

"Layık görürse zaten müstehakındır, ne yaparsan yap…" "Layık görürse zaten müstehakındır, ne yaparsan yap…"

Kimisi "Ben kul olarak sana güzel kulluk yapmakla vazifeliyim…" der.Kimisi "Ben kul olarak sana güzel kulluk yapmakla vazifeliyim…" der. Terk-i dünya, terk-i ukba eyler, sırf rızâ-i Bârî için yapar. Ama biz çocuk gibiyiz.Terk-i dünya, terk-i ukba eyler, sırf rızâ-i Bârî için yapar. Ama biz çocuk gibiyiz. Çocuğa; "Oğlum hadi şunu yap sana elma şekeri vereceğim". diyoruz,Çocuğa; "Oğlum hadi şunu yap sana elma şekeri vereceğim". diyoruz, elma şekerinin hatırına onu öyle yapıyor.elma şekerinin hatırına onu öyle yapıyor. "Hadi bakalım şunu şöyle yaparsan akşama şu var." diyoruz, öyle yapıyor."Hadi bakalım şunu şöyle yaparsan akşama şu var." diyoruz, öyle yapıyor. Bu mükâfatlar güzel. Allahu Teâlâ hazretleri hepsini verecek. O mükâfatı umarak yapanlara verecek! Bu mükâfatlar güzel. Allahu Teâlâ hazretleri hepsini verecek. O mükâfatı umarak yapanlara verecek!

Hasbeten lillâh. Sırf rızâ-i Bârî için; ne dilerse o kendisi bilir ben orasına karışmam, deyip deHasbeten lillâh. Sırf rızâ-i Bârî için; ne dilerse o kendisi bilir ben orasına karışmam, deyip de Allah sevgisinden, saygısından dolayı yapana çok çok verecek.Allah sevgisinden, saygısından dolayı yapana çok çok verecek. Allahu Teâlâ hazretleri bizi mescitlerine müdavimlerden eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi mescitlerine müdavimlerden eylesin. Mescidin maddî-mânevî imar edicilerinden eylesin. Mescidin maddî-mânevî imar edicilerinden eylesin.

Ahmed b. Hanbel Müsned'inde rivayet etmiş. Ahmed b. Hanbel, büyük bir hadis alimidir.Ahmed b. Hanbel Müsned'inde rivayet etmiş. Ahmed b. Hanbel, büyük bir hadis alimidir. Hanbelî mezhebinin kurucusu; hem fakih hem çok büyük hadisçidir, Hanbelî mezhebinin kurucusu; hem fakih hem çok büyük hadisçidir, kitabı da çok meşhur büyük bir kitaptır. O da nakletmiş ki; kitabı da çok meşhur büyük bir kitaptır. O da nakletmiş ki;

İnne buyûtî fî ardi el-mesâcîd. "Benim yeryüzündeki evlerim mescitlerdir!" İnne buyûtî fî ardi el-mesâcîd. "Benim yeryüzündeki evlerim mescitlerdir!"

Burası kimin evi? Allahu Teâlâ hazretlerinin evi! Burası kimin evi?

Allahu Teâlâ hazretlerinin evi!

Ve inne'z-zuvvâli fîhâ ummâluhâ.Ve inne'z-zuvvâli fîhâ ummâluhâ. "Benim bu evlerimde beni ziyaret edenler o mescitleri ibadetle ihya eden kimselerdir."Benim bu evlerimde beni ziyaret edenler o mescitleri ibadetle ihya eden kimselerdir. Mescide gelip namaz kılanlardır benim ziyaretçilerim!" Mescide gelip namaz kılanlardır benim ziyaretçilerim!"

Biz Allah'ın ziyaretçisiyiz, konuğuyuz, misafiriyiz.Biz Allah'ın ziyaretçisiyiz, konuğuyuz, misafiriyiz. Allahu Teâlâ hazretleri evinde bizi konuk şerefine eriştirmiş. Hadîs-i şerîfte; Allahu Teâlâ hazretleri evinde bizi konuk şerefine eriştirmiş. Hadîs-i şerîfte;

Fe-tûbâ li-abdin tetahhare fî beytihî. "Ne mutlu o kula ki evinde temizlendi;Fe-tûbâ li-abdin tetahhare fî beytihî. "Ne mutlu o kula ki evinde temizlendi; abdestini aldı yüzünü, ayaklarını yıkadı, tozunu pasını giderdi, maddî mânevî temizlendi."abdestini aldı yüzünü, ayaklarını yıkadı, tozunu pasını giderdi, maddî mânevî temizlendi." Sümme zârenî fî beyti. "Sonra geldi benim evimde beni ziyaret etti. Sümme zârenî fî beyti. "Sonra geldi benim evimde beni ziyaret etti. Ne mutlu evinde temizlenip abdest alıp sonra gelip beni evimde ziyaret eden kula!"Ne mutlu evinde temizlenip abdest alıp sonra gelip beni evimde ziyaret eden kula!" Fe hakkun 'alâl mezûri en yukrime zâ'irehû. Fe hakkun 'alâl mezûri en yukrime zâ'irehû. "Kendisini ziyaret edene ikramda bulunmak kendisine ziyaret yapılan kimsenin boynuna haktır." diyor Peygamber Efendimiz. "Kendisini ziyaret edene ikramda bulunmak kendisine ziyaret yapılan kimsenin boynuna haktır." diyor Peygamber Efendimiz.

Biz kimin ziyaretçisiymişiz? Allahu Teâlâ hazretlerinin!Biz kimin ziyaretçisiymişiz?

Allahu Teâlâ hazretlerinin!
Biz ziyaretçiyiz misafiriz; o ev sahibi. Ev onun, mülk onun! Ama bu ev onun hususî evi.Biz ziyaretçiyiz misafiriz; o ev sahibi. Ev onun, mülk onun! Ama bu ev onun hususî evi. Burada misafire ikram olacak, o ikram da bize gelecek. Misafire ikram var, o ikram da gelecek! Burada misafire ikram olacak, o ikram da bize gelecek. Misafire ikram var, o ikram da gelecek!

Peygamber Efendimiz ne güzel anlatmış; hiç okumamış, çeşit çeşit seviyedeki insanlaraPeygamber Efendimiz ne güzel anlatmış; hiç okumamış, çeşit çeşit seviyedeki insanlara İslâm'ın güzellikleri başka türlü nasıl anlatılırdı? Ne güzel anlatmış, ne güzel yerleştirmiş.İslâm'ın güzellikleri başka türlü nasıl anlatılırdı? Ne güzel anlatmış, ne güzel yerleştirmiş. Onun için dağdaki çoban bile ne kadar çabuk, süratle İslâm'da ârif insan olmuş.Onun için dağdaki çoban bile ne kadar çabuk, süratle İslâm'da ârif insan olmuş. İsterse tahsili olmasın! İsterse tahsili olmasın! Onlar; Peygamber Efendimiz'in medresesinden, üniversitesinden yetişmiş, en yüksek diplomayı almış. Onlar; Peygamber Efendimiz'in medresesinden, üniversitesinden yetişmiş, en yüksek diplomayı almış.

Men ğadâ yetlubu ilmen kâne fî sebîlillâh hattâ yerci'a.Men ğadâ yetlubu ilmen kâne fî sebîlillâh hattâ yerci'a. "Her kim ilim öğrenmek maksadıyla sabahleyin yola koyulursa, yola çıkarsa"Her kim ilim öğrenmek maksadıyla sabahleyin yola koyulursa, yola çıkarsa dönünceye kadar Allah yolunda yürümüş, cihatta olmuş gibi olur."dönünceye kadar Allah yolunda yürümüş, cihatta olmuş gibi olur." Ve inne'l-melâ'ikete le teda'u eclihatehâ li-tâlibi ilmin.Ve inne'l-melâ'ikete le teda'u eclihatehâ li-tâlibi ilmin. "Hiç şüphe yok ki melekler ilim tâlibinin üstüne kanatlarını gererler." "Hiç şüphe yok ki melekler ilim tâlibinin üstüne kanatlarını gererler."

Hani kurk olan tavuk nasıl civcivlerine kanatlarını geriyor, koruyor.Hani kurk olan tavuk nasıl civcivlerine kanatlarını geriyor, koruyor. Hadi civcivi al bakalım; alamazsın, anası tepene çıkar, gagalar, koruyacak. Hadi civcivi al bakalım; alamazsın, anası tepene çıkar, gagalar, koruyacak. Melekler ilim öğrenen, ilim yoluna gidenlerin üstlerine mânevî kanatlarını gererler, Melekler ilim öğrenen, ilim yoluna gidenlerin üstlerine mânevî kanatlarını gererler, himayelerine alırlar, dua ederler. Onun için her müslümanın en büyük faaliyeti ilim öğrenmek,himayelerine alırlar, dua ederler. Onun için her müslümanın en büyük faaliyeti ilim öğrenmek, ilme koşmaktır, ilim meclislerine gidip gelmektir. ilme koşmaktır, ilim meclislerine gidip gelmektir.

Men ğadâ yetlubu'l-ilme sallat aleyhi'l-melâ'iketu ve bûike fî ma'îşetihî ve lem yentekisMen ğadâ yetlubu'l-ilme sallat aleyhi'l-melâ'iketu ve bûike fî ma'îşetihî ve lem yentekis min rizkihî ve kâne mubâreken aleyhi. min rizkihî ve kâne mubâreken aleyhi.

Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden. Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden.

"Her kim sabahleyin ilim öğrenmeye yola koyulursa..." "Her kim sabahleyin ilim öğrenmeye yola koyulursa..."

Şimdi sabahleyin yola koyulanlar var, kimisi Bandırma'dan, kimisi Bursa'danŞimdi sabahleyin yola koyulanlar var, kimisi Bandırma'dan, kimisi Bursa'dan kimisi başka yerlerden geldi, onlara da müjde!kimisi başka yerlerden geldi, onlara da müjde! Ecriniz nedir bilin, diye Allahu Teâlâ bu hadisleri size nasip etti. Ecriniz nedir bilin, diye Allahu Teâlâ bu hadisleri size nasip etti.

Sallat aleyhi'l-melâ'ikeh ve bûrike fî ma'îşetihî. "Onlara melekler dua eder,Sallat aleyhi'l-melâ'ikeh ve bûrike fî ma'îşetihî. "Onlara melekler dua eder, rızkından maişetinde de onlara bir mübareklik verilir." rızkından maişetinde de onlara bir mübareklik verilir."

Öteki işe gitti, bu ilim öğrenmeye gitti;Öteki işe gitti, bu ilim öğrenmeye gitti; o satış yapacak, alışveriş yapacak, kazanacak, Allah da buna bereket verir.o satış yapacak, alışveriş yapacak, kazanacak, Allah da buna bereket verir. Allah bunun yaşayışına bereket verecek. Allah bunun yaşayışına bereket verecek.

Nerden geldiği belli olmaz. Allah bunu da öyle telafi ediyor: Nerden geldiği belli olmaz. Allah bunu da öyle telafi ediyor:

"Sen ilim öğrenmeye gittin, paran biraz az ama ben seni buradan telafi edeceğim!" "Sen ilim öğrenmeye gittin, paran biraz az ama ben seni buradan telafi edeceğim!"

Ve lem yentekis min rizkihî ve kâne mubâreken aleyhi. "İlme gitti diye rızkından bir şey eksilmez.Ve lem yentekis min rizkihî ve kâne mubâreken aleyhi. "İlme gitti diye rızkından bir şey eksilmez. Ve o kendisine bereket ihsan edilen kimselerden, berekete mazhar kimselerden olur." Ve o kendisine bereket ihsan edilen kimselerden, berekete mazhar kimselerden olur."

Bereket nedir? Bir misal anlatayım: Bereket nedir?

Bir misal anlatayım:

Bazen Peygamber Efendimiz'in evine misafir gelirdi, 80-90-100 kişi.Bazen Peygamber Efendimiz'in evine misafir gelirdi, 80-90-100 kişi. Ev, mescit kalabalık!Ev, mescit kalabalık! Bir tas süt çıkartırdı; kendisi biraz içerdi, sağındakine verirdi o içerdi, o içerdi, o içerdi... Bir tas süt çıkartırdı; kendisi biraz içerdi, sağındakine verirdi o içerdi, o içerdi, o içerdi...

Bir tas, ne olacak? Bir tas, ne olacak?

Veyahut hurma; hepsine verirdi, içinde gene kalırdı. Veyahut hurma; hepsine verirdi, içinde gene kalırdı.

Bereket; "Mânevî ve maddî bir artış" demek, eksilmiyor ziyadeleşiyor.Bereket; "Mânevî ve maddî bir artış" demek, eksilmiyor ziyadeleşiyor. Peygamber Efendimiz'den hurma filan alıp da hurma torbasına, azık torbasına atanlar var,Peygamber Efendimiz'den hurma filan alıp da hurma torbasına, azık torbasına atanlar var, ömrünün sonuna kadar o torba eksik kalmamış. Bereket denilen şey böyle esrarengiz bir şeydir! ömrünün sonuna kadar o torba eksik kalmamış. Bereket denilen şey böyle esrarengiz bir şeydir!

Rahmetli anam anlatırdı: Muhabbetli, birbirine muhabbet eden iki kardeş varmış.Rahmetli anam anlatırdı:

Muhabbetli, birbirine muhabbet eden iki kardeş varmış.
Buğday ekmişler, harman etmişler. Birisi evliymiş birisi bekârmış. Buğday ekmişler, harman etmişler. Birisi evliymiş birisi bekârmış. Harmanı ekmişler; samanı bir tarafa, daneyi bir tarafa ayırmışlar.Harmanı ekmişler; samanı bir tarafa, daneyi bir tarafa ayırmışlar. Bir arabaları var; bir araba ona götürüyor geliyor, bir araba ötekisine gidiyor.Bir arabaları var; bir araba ona götürüyor geliyor, bir araba ötekisine gidiyor. Evli olan gitti, buğdayı doldurdu, ambara boşaltmaya gitti. Bekâr olan dermiş ki; Evli olan gitti, buğdayı doldurdu, ambara boşaltmaya gitti. Bekâr olan dermiş ki;

"Evet bunu ortaklaşa ektik ama bu kardeşim evli, çoluk çocuğu var, buna biraz daha fazla vereyim.""Evet bunu ortaklaşa ektik ama bu kardeşim evli, çoluk çocuğu var, buna biraz daha fazla vereyim." Kendisine ayrılan yığından diğer tarafa götürürmüş.Kendisine ayrılan yığından diğer tarafa götürürmüş. O görmüyor ya, görmeden onun yığınına aktarırmış, aktarırmış, aktarırmış...O görmüyor ya, görmeden onun yığınına aktarırmış, aktarırmış, aktarırmış... Ondan sonra o geldi, bu sefer kendi yanından arabaya doldururmuş.Ondan sonra o geldi, bu sefer kendi yanından arabaya doldururmuş. Bu gidince de evli kardeş dermiş ki; Bu gidince de evli kardeş dermiş ki;

"Allah herkese rızkını veriyor. Ben evliyim, bu kardeşim evlenecek, yuva kuracak, iş tutacak...""Allah herkese rızkını veriyor. Ben evliyim, bu kardeşim evlenecek, yuva kuracak, iş tutacak..." Bu sefer o, buğdayından diğer tarafa verirmiş, verirmiş, verirmiş... Bu sefer o, buğdayından diğer tarafa verirmiş, verirmiş, verirmiş...

Günlerce, akşamlara sabahlara kadar buğdayı taşıya taşıya bitirememişler. Günlerce, akşamlara sabahlara kadar buğdayı taşıya taşıya bitirememişler.

Neden? Bereket geldi, buğdaya bereket geldi. Neden?

Bereket geldi, buğdaya bereket geldi.

Adam maaş alıyor, sayamazsın; yüz binlerce lira para!.. Ay sonunda benden borç alıyor! Neden? Adam maaş alıyor, sayamazsın; yüz binlerce lira para!.. Ay sonunda benden borç alıyor!

Neden?

Bereketi yok. Kadın çalışıyor, şu kadar maaş alıyor; adam çalışıyor, bu kadar maaş alıyor;Bereketi yok. Kadın çalışıyor, şu kadar maaş alıyor; adam çalışıyor, bu kadar maaş alıyor; çocuk çalışıyor, bu kadar maaş alıyor; maaşlar ev hazinesine havuzuna güldür güldür akıyor;çocuk çalışıyor, bu kadar maaş alıyor; maaşlar ev hazinesine havuzuna güldür güldür akıyor; gene evde bet bereket yok, bir hayır yok. İşte bereket böyle bir şey! gene evde bet bereket yok, bir hayır yok. İşte bereket böyle bir şey!

Peygamber Efendimiz; "İlim yoluna giden kimsenin rızkından bir şey eksilmez, o kendisi berekete mazhar insan olur.Peygamber Efendimiz; "İlim yoluna giden kimsenin rızkından bir şey eksilmez, o kendisi berekete mazhar insan olur. Melekler ona dua eder, kanatlarını gerer." buyuruyor. Melekler ona dua eder, kanatlarını gerer." buyuruyor.

İlme çalışın, her şey ilimle oluyor. Harpte bile galebe çalmak ilimle oluyor.İlme çalışın, her şey ilimle oluyor. Harpte bile galebe çalmak ilimle oluyor. Adamlar füzeler yaptılar, uzaktan bombalıyorlar... Etrafımız bir sürü düşman dolu.Adamlar füzeler yaptılar, uzaktan bombalıyorlar... Etrafımız bir sürü düşman dolu. Biz alim olsak, biz daha güzel şeyler yapsak koruyabileceğiz; cahil kalırsak ezileceğiz. Biz alim olsak, biz daha güzel şeyler yapsak koruyabileceğiz; cahil kalırsak ezileceğiz.

Ve e'iddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin. Dinimizi korumak da gene öyle oluyor. Ve e'iddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin.

Dinimizi korumak da gene öyle oluyor.

Men ğassele yevme'l-cum'ati vağtesele summe bekkere ve'btekere ve meşâ ve lem yerkebMen ğassele yevme'l-cum'ati vağtesele summe bekkere ve'btekere ve meşâ ve lem yerkeb ve denâ mine'l-imâmi ve'steme'a ve ensata ve lem yelğû kâne lehû bi kulli hatretinve denâ mine'l-imâmi ve'steme'a ve ensata ve lem yelğû kâne lehû bi kulli hatretin yahbûhâ min beytihî ilâ'l-mescidi amele senetin ecri siyâmihâ ve kıyâmihâ. yahbûhâ min beytihî ilâ'l-mescidi amele senetin ecri siyâmihâ ve kıyâmihâ.

Çok hadîs-i şerîf kaynaklarında hadîs-i şerîf ki Ahmed b. Hanbel'de, Tahavî'de,Çok hadîs-i şerîf kaynaklarında hadîs-i şerîf ki Ahmed b. Hanbel'de, Tahavî'de, Ebû Dâvud'ta, Nesaî'de, İbn Mâce'de, İbn Hibban'da, Taberânî'de, Müstedrek'te,Ebû Dâvud'ta, Nesaî'de, İbn Mâce'de, İbn Hibban'da, Taberânî'de, Müstedrek'te, Tirmizî'de olan bir sağlam bir hadîs-i şerîf.Tirmizî'de olan bir sağlam bir hadîs-i şerîf. Ebû Bekir radıyallahu anh'ten ve Şeddâd b. Evs hazretlerinden rivayet edilmiş. Ebû Bekir radıyallahu anh'ten ve Şeddâd b. Evs hazretlerinden rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men ğasele yevme'l-cum'ati "Kim cuma günü üstünü başını temizlerse."Men ğasele yevme'l-cum'ati "Kim cuma günü üstünü başını temizlerse." Ğasele bi't-teşdîdi, ğassele diye de geçer ve yuhaffefu bazen de gasele şeddesiz olarak da okunur diyor.Ğasele bi't-teşdîdi, ğassele diye de geçer ve yuhaffefu bazen de gasele şeddesiz olarak da okunur diyor. Ey siyâbehû. "Cuma gününde kim elbisesini temizlerse..." Ey siyâbehû.

"Cuma gününde kim elbisesini temizlerse..."

Kirli paslı, yağlı, kokulu etrafı rahatsız edecek durumda olan elbisesini kim yıkarsa… Kirli paslı, yağlı, kokulu etrafı rahatsız edecek durumda olan elbisesini kim yıkarsa…

Malûm o zaman bir elbisesi vardı, adam evde yıkayacak da temiz, pak;öyle gelecek.Malûm o zaman bir elbisesi vardı, adam evde yıkayacak da temiz, pak;öyle gelecek. Bizim şimdi gardıroplarımız kıyafetlerimizi almıyor. Bizim şimdi gardıroplarımız kıyafetlerimizi almıyor.

"Cuma günü elbisesini kim yıkarsa, sonra da gusül abdesti alırsa..." "Cuma günü elbisesini kim yıkarsa, sonra da gusül abdesti alırsa..."

Allah'a inanarak sevabını Allah'tan bekleyerek cuma günü tepeden tırnağa yıkanacağız,Allah'a inanarak sevabını Allah'tan bekleyerek cuma günü tepeden tırnağa yıkanacağız, gusül abdesti alıvereceğiz.gusül abdesti alıvereceğiz. Alimlerimiz; "Bir altına bile olsa abdest alacak kadar bir maşrapa su alır, yaparım." demiş, çünkü çok sevabı var.Alimlerimiz;

"Bir altına bile olsa abdest alacak kadar bir maşrapa su alır, yaparım." demiş, çünkü çok sevabı var.
Geçmiş haftanın günahları affoluyor, bir haftalık günah üç gün ziyadesiyle siliniyor. Geçmiş haftanın günahları affoluyor, bir haftalık günah üç gün ziyadesiyle siliniyor.

"Cuma gününde kim elbisesini temizlerse ve yıkanırsa evvel vaktinde camiye gelirse..." "Cuma gününde kim elbisesini temizlerse ve yıkanırsa evvel vaktinde camiye gelirse..."

Ezan okunmuş, en arkadan gelmiş, herkesin omzuna basarak öne geçmiş; öyle şey yok!Ezan okunmuş, en arkadan gelmiş, herkesin omzuna basarak öne geçmiş; öyle şey yok! "Evvelce gelmiş oturmuş, camide erkenden yerini almışsa, hutbenin başına yetişirse..." "Evvelce gelmiş oturmuş, camide erkenden yerini almışsa, hutbenin başına yetişirse..."

Çünkü ezan okundu biraz dahaÇünkü ezan okundu biraz daha cumanın farzına yetişiyor ama hutbeyi dinleyemiyor, uzakta kalıyor, öyle değil! cumanın farzına yetişiyor ama hutbeyi dinleyemiyor, uzakta kalıyor, öyle değil! Maksat cumanın hutbesini dinleyecek de duyduğu ilimden istifade edecek.Maksat cumanın hutbesini dinleyecek de duyduğu ilimden istifade edecek. "Kim erkenden camiye gelirse ve hutbeye de evvelinden yetişirse yürürse, bineğe binmeden gelirse... "Kim erkenden camiye gelirse ve hutbeye de evvelinden yetişirse yürürse, bineğe binmeden gelirse...

Kâr var kâr var, yürümekte kâr var da onun için bineğe binmeyecek. Kâr var kâr var, yürümekte kâr var da onun için bineğe binmeyecek.

Biz Ankara'da cuma günü bir arkadaşın dükkânına gittik.Biz Ankara'da cuma günü bir arkadaşın dükkânına gittik. Kapattı; "Hadi, camiye gidelim." dedi. Bir müşteri geldi; "Aman, ne olur…" Kapattı; "Hadi, camiye gidelim." dedi. Bir müşteri geldi; "Aman, ne olur…"

"Yok, kapatıyoruz!" Daha namaza yarım saat var, kapattı."Yok, kapatıyoruz!"

Daha namaza yarım saat var, kapattı.
Dedim ki; "Onun işini görüversen..." Dedim ki;

"Onun işini görüversen..."

"Yoo hocam!" dedi. "Yoo hocam!" dedi.

"Ben onun işini görüvermek için içeri girsem müşteri akın eder."Ben onun işini görüvermek için içeri girsem müşteri akın eder. Bu, şeytanın işi; müşteri akın eder, beni cumadan alıkoyar. Onu ben yapmam!" dedi, kapattı. Bu, şeytanın işi; müşteri akın eder, beni cumadan alıkoyar. Onu ben yapmam!" dedi, kapattı.

"Hadi benim arabam var, binelim..." "Hadi benim arabam var, binelim..."

"Yok hocam; binmeyelim, yürüyelim…" dedi. Açıkgöz, çok açıkgöz... Yürümenin sevabı var. "Yok hocam; binmeyelim, yürüyelim…" dedi. Açıkgöz, çok açıkgöz... Yürümenin sevabı var.

Bak burada Peygamber Efendimiz ne diyor erken gelmek vs. arkasından; Bak burada Peygamber Efendimiz ne diyor erken gelmek vs. arkasından;

Yaya yürürse, bir bineğe binmezse… Çünkü adımların sevabı var. İmama yakın gelirse.Yaya yürürse, bir bineğe binmezse… Çünkü adımların sevabı var. İmama yakın gelirse. Ta arkalarda yer bulmuş, ne imamı duydu ne bir şey, Allahu ekber dedi, namaz kıldı gitti.Ta arkalarda yer bulmuş, ne imamı duydu ne bir şey, Allahu ekber dedi, namaz kıldı gitti. Cumayı kıldım sayıyor. Sayılıyor ama Peygamber Efendimiz böyle tarif ediyor; Cumayı kıldım sayıyor. Sayılıyor ama Peygamber Efendimiz böyle tarif ediyor;

Duymak esas olduğu için imama yakın gelecek, yetişecek. Duymak esas olduğu için imama yakın gelecek, yetişecek.

"Kulak verip can kulağıyla dinlerse..." Benim bildiğim bir şey var: "Kulak verip can kulağıyla dinlerse..."

Benim bildiğim bir şey var:

İmam hutbeye çıktı mı şeytan cemaatin üstüne çöker, uyurlar.İmam hutbeye çıktı mı şeytan cemaatin üstüne çöker, uyurlar. Hatta horlarlar, yanındakiler "Ne yapıyorsun?" filan diye dürtükler. Uyur.Hatta horlarlar, yanındakiler "Ne yapıyorsun?" filan diye dürtükler. Uyur. Şeytan yapıyor. Hatibi dinleyecek. "Dinlerse, susarsa…" Şeytan yapıyor. Hatibi dinleyecek.

"Dinlerse, susarsa…"

Konuşmayacak, çıt çıkartmayacak. Konuşan var, dinleyecek.Konuşmayacak, çıt çıkartmayacak. Konuşan var, dinleyecek. Konuşan dini konuşma âyetli, hadisli konuşma; ses çıkartmayacak.Konuşan dini konuşma âyetli, hadisli konuşma; ses çıkartmayacak. Çıt çıkartmadan dinlerse. Sonra "Boş gevezelik etmezse, lağv etmezse." Çıt çıkartmadan dinlerse. Sonra "Boş gevezelik etmezse, lağv etmezse."

Demişler ki; Yanındaki bir adam konuşsa da, "Sus konuşma cumada konuşmak doğru değildir."Demişler ki; Yanındaki bir adam konuşsa da, "Sus konuşma cumada konuşmak doğru değildir." dese o bile lağvdır, o bile doğru değil.dese o bile lağvdır, o bile doğru değil. Giden şahıs o kadar sessiz duracak, cumanın hutbesine itibar edecek. Giden şahıs o kadar sessiz duracak, cumanın hutbesine itibar edecek.

"Ona evinden mescide kadar yürürken attığı her adım için bir senelik sevap verilir." "Ona evinden mescide kadar yürürken attığı her adım için bir senelik sevap verilir."

Her adım için bir senelik sevap! Buyur şimdi vasıtaya bin de öyle git cumaya!Her adım için bir senelik sevap! Buyur şimdi vasıtaya bin de öyle git cumaya! Amelu senetin; Bir senelik sevap verilir. Neyin sevabı? Amelu senetin; Bir senelik sevap verilir.

Neyin sevabı?

"Oruçlarını tutmuş, namazlarını kılmışça; bir seneyi öyle güzel ihya etmişçe;"Oruçlarını tutmuş, namazlarını kılmışça; bir seneyi öyle güzel ihya etmişçe; her adımı için bir sene sevabı verilir."her adımı için bir sene sevabı verilir." Her adıma; namazı güzel kılınmış, oruçları güzel tutulmuş, ihya edilmiş kazançlı bir sene sevabı veriliyor. Her adıma; namazı güzel kılınmış, oruçları güzel tutulmuş, ihya edilmiş kazançlı bir sene sevabı veriliyor.

Cuma bu kadar mühim!Cuma bu kadar mühim! Bazı kardeşlerimiz cuma kılmamak hususunda uğraşıyorlar, buyrun hükmünüzü siz verin! Bazı kardeşlerimiz cuma kılmamak hususunda uğraşıyorlar, buyrun hükmünüzü siz verin!

"Dinî duyguyla yapıyoruz da şöyledir de böyledir de…" diyorlar. "Dinî duyguyla yapıyoruz da şöyledir de böyledir de…" diyorlar.

Bırakın bu işi! Cumanın adımında bile şu sevaplar var. Birliğin, beraberliğin bu hayırları var. Bırakın bu işi! Cumanın adımında bile şu sevaplar var. Birliğin, beraberliğin bu hayırları var.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinimizde fakih etsin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi dinimizde fakih etsin. Dinimizin inceliklerini, zevklerini, sefalarını, lütuflarını anlayıp daDinimizin inceliklerini, zevklerini, sefalarını, lütuflarını anlayıp da ona cân-ı gönülden sarılanlardan eylesin.ona cân-ı gönülden sarılanlardan eylesin. Hayatını dinimizin imanımızın İslâmımızın gerektiği üzere, sırat-ı müstakîmde,Hayatını dinimizin imanımızın İslâmımızın gerektiği üzere, sırat-ı müstakîmde, Allah yolunda güzelce geçirenlerden, verimli geçirenlerden eylesin. Allah yolunda güzelce geçirenlerden, verimli geçirenlerden eylesin. Rabbimiz kendi huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği razı olduğuRabbimiz kendi huzuruna yüzü ak, alnı açık, sevdiği razı olduğu bir kul olarak varmayı cümlenize, cümlemize nasip eylesin. bir kul olarak varmayı cümlenize, cümlemize nasip eylesin.

Fâtiha-i şerîfe meal besmele. Fâtiha-i şerîfe meal besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2