Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Kılavuzun Kim? - 1

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 02.01.1991
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

bir müslümanın dünyanın imtihan yeri olduğunu anlaması lazım, kulluk yolunubir müslümanın dünyanın imtihan yeri olduğunu anlaması lazım, kulluk yolunu tercih etmesi lazım, Allah yoluna her şeyini verecek fedai olması lazım,tercih etmesi lazım, Allah yoluna her şeyini verecek fedai olması lazım, hepimizin Allah'ın fedaileri olmamız lazım. Hidayet yolunda olmayı anlattım. hepimizin Allah'ın fedaileri olmamız lazım.

Hidayet yolunda olmayı anlattım.
Bu işe giriş için bir arkadaşın sorusu üzerine; "Çare nedir?" diye sorduğu için dedim ki çare tevbedir.Bu işe giriş için bir arkadaşın sorusu üzerine; "Çare nedir?" diye sorduğu için dedim ki çare tevbedir. Tevbe etti mi Allah bütün günahları siliyor. Âyet gösterdim, hadis gösterdim. Tevbe etti mi Allah bütün günahları siliyor. Âyet gösterdim, hadis gösterdim.

Korkma, ne kadar günahkâr olursan ol, Allah affeder. Korkma, ne kadar günahkâr olursan ol, Allah affeder. Yeter ki sen doğru yola gel, yeter ki sen Allah'ın yoluna gir.Yeter ki sen doğru yola gel, yeter ki sen Allah'ın yoluna gir. Allah; sen O'nun yoluna girdiğin zaman sana yardım edecek.Allah; sen O'nun yoluna girdiğin zaman sana yardım edecek. Rahmeti çok, zulmetmek istemiyor, cennetine sokmak istiyor, cehennemden korumak istiyor;Rahmeti çok, zulmetmek istemiyor, cennetine sokmak istiyor, cehennemden korumak istiyor; peygamber gönderiyor, haberci gönderiyor.peygamber gönderiyor, haberci gönderiyor. O'nun kulların iyiliğinden, tevbesinden ne kadar memnun olduğunu hadîs-i şerîfte okudum. O'nun kulların iyiliğinden, tevbesinden ne kadar memnun olduğunu hadîs-i şerîfte okudum.

İnsanın nasıl bir zihniyete sahip olması lazım? Doğru olan zihniyet ne? İnsanın nasıl bir zihniyete sahip olması lazım? Doğru olan zihniyet ne?

Senin bir zihniyetin var, benim bir zihniyetim var, buraya gelmeyen insanların zihniyeti var, Senin bir zihniyetin var, benim bir zihniyetim var, buraya gelmeyen insanların zihniyeti var, Melborn'deki çeşitli camilere mensup insanların zihniyeti var,Melborn'deki çeşitli camilere mensup insanların zihniyeti var, camilerle ilgili olmayan insanların zihniyeti var, müslüman olmayanların zihniyetleri var,camilerle ilgili olmayan insanların zihniyeti var, müslüman olmayanların zihniyetleri var, felsefeleri var, hayat görüşleri var. Nasıl? Çok çeşitli hayat görüşleri var.felsefeleri var, hayat görüşleri var.

Nasıl?

Çok çeşitli hayat görüşleri var.
Ekonomik görüşler var, sosyal görüşler var, keyif görüşleri var, zevk görüşleri var.Ekonomik görüşler var, sosyal görüşler var, keyif görüşleri var, zevk görüşleri var. Hürriyet anlayışları var. "İnsan alabildiğine hür olmalı!" Bakın bir acı misal. Hürriyet anlayışları var.

"İnsan alabildiğine hür olmalı!"

Bakın bir acı misal.

Türkiye de bir münevver aile, karı koca münevver bir bakanın akrabası, kız kardeşi ve eniştesi Türkiye de bir münevver aile, karı koca münevver bir bakanın akrabası, kız kardeşi ve eniştesi veyahut erkek kardeşi ve yengesi. Eskiden maliye bakanlığı yapmış bir kimsenin akrabasıveyahut erkek kardeşi ve yengesi. Eskiden maliye bakanlığı yapmış bir kimsenin akrabası evli iki kişi mahkemeye gidiyorlar, boşanıyorlar. evli iki kişi mahkemeye gidiyorlar, boşanıyorlar. Mahkemede birbiriyle boşandılarMahkemede birbiriyle boşandılar ama evlilik müessesini protesto etmek için; "Yine beraber yaşayacağız." diyorlar. ama evlilik müessesini protesto etmek için; "Yine beraber yaşayacağız." diyorlar.

Hainliğe bak, zalimliğe bak, kâfirliğe bak! Allah'a karşısında inada bak! Hainliğe bak, zalimliğe bak, kâfirliğe bak! Allah'a karşısında inada bak! Allah'ın ahkâmına karşı kızgınlığına bak! Allah'ın ahkâmına karşı kızgınlığına bak!

Bu da bir felsefe, bu da bir kafa, bu da bir zihniyet! "Hürriyet…" Bu da bir felsefe, bu da bir kafa, bu da bir zihniyet!

"Hürriyet…"

Biz hürriyet istemiyoruz ki ben hiç hürriyet istemiyorum, ben Allah'ın rızasını istiyorum. Biz hürriyet istemiyoruz ki ben hiç hürriyet istemiyorum, ben Allah'ın rızasını istiyorum. Müslüman hür değil ki sen hür müsün? Sen kendini Allah'a teslim etmişsin.Müslüman hür değil ki sen hür müsün? Sen kendini Allah'a teslim etmişsin. Teslim olan hür olur mu?! Sen Allah'ın esirisin, ben Allah'ın esiriyim, biz Allah'ın ahkâmına bağlıyız. Teslim olan hür olur mu?! Sen Allah'ın esirisin, ben Allah'ın esiriyim, biz Allah'ın ahkâmına bağlıyız.

Bağlı olan insan hür olur mu? Biz hür değiliz. Bağlı olan insan hür olur mu? Biz hür değiliz.

Her istediğini yapabilir misin, her gördüğünü yiyebilir misin, her yola gidebilir misin? Her istediğini yapabilir misin, her gördüğünü yiyebilir misin, her yola gidebilir misin?

Gidemezsin, gidemeyiz, ödümüz patlar. Gidemezsin, gidemeyiz, ödümüz patlar. Para verseler gidemeyiz, dövseler gidemeyiz, öldürseler gidemeyiz.Para verseler gidemeyiz, dövseler gidemeyiz, öldürseler gidemeyiz. Kafamızı kesseler, külümüzü yaksalar, havalarda savursalar gitmeyiz. Öldür, öldürürsen öldür! Kafamızı kesseler, külümüzü yaksalar, havalarda savursalar gitmeyiz. Öldür, öldürürsen öldür!

Firavun, kendisinin taraftarı olan bir sürü sihirbaz toplamış, diyor ki; Firavun, kendisinin taraftarı olan bir sürü sihirbaz toplamış, diyor ki;

"Bu Musa, bu Harun büyük sihirbaz. Bunlar bastonu, asayı yere atıyor, ejderha oluyor. "Bu Musa, bu Harun büyük sihirbaz. Bunlar bastonu, asayı yere atıyor, ejderha oluyor. Elini çıkarıyor bembeyaz, pırıl pırıl etrafa ışık saçıyor; sihirbaz bunlar. Elini çıkarıyor bembeyaz, pırıl pırıl etrafa ışık saçıyor; sihirbaz bunlar. Bilgili, yaşlı, kurnaz, kurt en büyük sihirbazları toplayalım, bunların karşısına getirelim, bunları yenelim." Bilgili, yaşlı, kurnaz, kurt en büyük sihirbazları toplayalım, bunların karşısına getirelim, bunları yenelim."

Bütün beldelere haber salıyorlar, en meşhur sihirbazları topluyorlar.Bütün beldelere haber salıyorlar, en meşhur sihirbazları topluyorlar. Kâhinler, sihirbazlar, hokkabazlar, madrabazlar, hepsi toplanıyor. Halkı da çağırıyorlar.Kâhinler, sihirbazlar, hokkabazlar, madrabazlar, hepsi toplanıyor. Halkı da çağırıyorlar. Halkı çağırmalarının sebebi onları başka. Allah onları tuzağa düşürüyor. Halkı çağırmalarının sebebi onları başka. Allah onları tuzağa düşürüyor.

Leallenâ nettebiu's-seharete. "Belki bizim gözümüz boyanır da halkın hepsinin gözü boyanmaz. Leallenâ nettebiu's-seharete.

"Belki bizim gözümüz boyanır da halkın hepsinin gözü boyanmaz.
Birkaç tanesinin gözü açık kalır da hiç olmazsa onlar anlar." diye düşünüyorlar. Birkaç tanesinin gözü açık kalır da hiç olmazsa onlar anlar." diye düşünüyorlar.

Kendilerinin gözlerinin boyanmasından korkuyorlar, halkı onun için çağırıyorlar. Kendilerinin gözlerinin boyanmasından korkuyorlar, halkı onun için çağırıyorlar. Kalabalık olsun ki boya herkesin gözünü boyamaya yetmesin. Kafaya bak, mantığa bak! Kalabalık olsun ki boya herkesin gözünü boyamaya yetmesin.

Kafaya bak, mantığa bak!

Bütün halkı çağırıyorlar. Bütün halkı çağırıyorlar. Firavunun sihirbazları bir yerde, Musa aleyhisselam Harun aleyhisselam bir yerde. Firavunun sihirbazları bir yerde, Musa aleyhisselam Harun aleyhisselam bir yerde.

Musa aleyhisselam Allah'ın peygamberi, asil, sarayda büyümüş, terbiyeli, görgülü, Musa aleyhisselam Allah'ın peygamberi, asil, sarayda büyümüş, terbiyeli, görgülü, Allah'ın nübüvvetine, peygamberliğine elçiliğine mazhar olmuş, görevli, edepli, Allah'a dayanmış;Allah'ın nübüvvetine, peygamberliğine elçiliğine mazhar olmuş, görevli, edepli, Allah'a dayanmış; Firavun'dan korkmuyor, askerinden korkmuyor, sarayından korkmuyor, işin sonucundan korkmuyor… Firavun'dan korkmuyor, askerinden korkmuyor, sarayından korkmuyor, işin sonucundan korkmuyor… Çünkü "git" diye Allah emretmiş. Çünkü "git" diye Allah emretmiş.

Sihirbazlar geliyorlar ellerinde takımlar taklavatlar, aletler edevatlar, ağlar bağlar, kalabalık bir grup.Sihirbazlar geliyorlar ellerinde takımlar taklavatlar, aletler edevatlar, ağlar bağlar, kalabalık bir grup. Bu tarafta bunlar boynu bükük, sakin, vakur. Bu tarafta bunlar boynu bükük, sakin, vakur.

Musa aleyhisselam'a; "Buyur sihrini yap." diyorlar. O da diyor ki "Siz yapın." Musa aleyhisselam'a;

"Buyur sihrini yap." diyorlar.

O da diyor ki "Siz yapın."

Kâle elkû. "Hadi yapacağınız sihirleri atın ortaya." Kâle elkû. "Hadi yapacağınız sihirleri atın ortaya."

Başlıyorlar; çeşitli hokkabazlıklar, sihirbazlıklar, vesaireler ve hakikatenBaşlıyorlar; çeşitli hokkabazlıklar, sihirbazlıklar, vesaireler ve hakikaten seharû a'yüne'n-nâsi ve'sterhebûhüm ve câû bi-sihrin azîm. bütün insanların gözlerini boyuyorlar.seharû a'yüne'n-nâsi ve'sterhebûhüm ve câû bi-sihrin azîm. bütün insanların gözlerini boyuyorlar. Bunların boyaları herkesin gözünü boyamaya yetiyor, herkesin gözü boyanıyor.Bunların boyaları herkesin gözünü boyamaya yetiyor, herkesin gözü boyanıyor. Herkes dehşet içinde kalıyor, korkuyor, ürperiyor. Büyük bir sihir ortaya koyuyorlar. Herkes dehşet içinde kalıyor, korkuyor, ürperiyor. Büyük bir sihir ortaya koyuyorlar.

Musa aleyhisselam da telaşlanıyor tabi. "Muazzam bir gösteri oldu;Musa aleyhisselam da telaşlanıyor tabi. "Muazzam bir gösteri oldu; şimdi bizim hâlimiz ne olacak?" diye düşünüyor. "Yâ Musa! Elindeki asayı yere at!" şimdi bizim hâlimiz ne olacak?" diye düşünüyor.

"Yâ Musa! Elindeki asayı yere at!"

Musa aleyhisselam asayı yere atıyor. Musa aleyhisselam'ın tahtadan, Musa aleyhisselam asayı yere atıyor. Musa aleyhisselam'ın tahtadan, koyun kışalamaya, dayanmaya yarayan değneği, bildiğimiz odundan değneği yere atılıncakoyun kışalamaya, dayanmaya yarayan değneği, bildiğimiz odundan değneği yere atılınca Allah'ın kudretiyle bir ejderha gibi oluyor, ağzını açıyor, onların bütün sihirlerinin hepsini yutuyor. Allah'ın kudretiyle bir ejderha gibi oluyor, ağzını açıyor, onların bütün sihirlerinin hepsini yutuyor.

Hadi, ortada ne sihir kaldı ne bir şey! Hadi, ortada ne sihir kaldı ne bir şey!

Bütün sihirbazların hepsi dehşetten yerlere secde ediyorlar. Bütün sihirbazların hepsi dehşetten yerlere secde ediyorlar. Hepsi birden secde ediyorlar çünkü bakıyorlar bu iş, başka bir iş. Bu iş, beşer işi değil.Hepsi birden secde ediyorlar çünkü bakıyorlar bu iş, başka bir iş. Bu iş, beşer işi değil. Bu iş öyle insanların yapacağı bir şey değil, muazzam bir iş. Fena oluyorlar, secdeye kapanıyorlar;Bu iş öyle insanların yapacağı bir şey değil, muazzam bir iş. Fena oluyorlar, secdeye kapanıyorlar; o zamanın hürmet, saygı ve dehşet jesti, secde. Hepsi secdeye kapanıyorlar. o zamanın hürmet, saygı ve dehşet jesti, secde. Hepsi secdeye kapanıyorlar.

Kâlû amenna bi-Rabbi'l-âlemîn, Rabbi Mûsâ ve Hârûn. Kâlû amenna bi-Rabbi'l-âlemîn, Rabbi Mûsâ ve Hârûn. "Musa'nın Rabbine inandık, Harun'un Rabbine inandık; bunlar haklı." diyorlar. Diyenler kim? "Musa'nın Rabbine inandık, Harun'un Rabbine inandık; bunlar haklı." diyorlar.

Diyenler kim?

Sihirbazlar. Anlıyorlar; kendilerininki oyun, bu oyunları bozan şey Allah'ın kudreti, Sihirbazlar. Anlıyorlar; kendilerininki oyun, bu oyunları bozan şey Allah'ın kudreti, peygamberin mucizesi. Anlıyorlar ve dehşete düşüyorlar, tüyleri ürperiyor,peygamberin mucizesi. Anlıyorlar ve dehşete düşüyorlar, tüyleri ürperiyor, imana geliyorlar, secde ediyorlar. Diyorlar ki; "Musa'nın, Harun'un Rabbine iman ettik." imana geliyorlar, secde ediyorlar.

Diyorlar ki;

"Musa'nın, Harun'un Rabbine iman ettik."

Karşılarında muazzam bir olay oluyor. Firavun sinirleniyor. Karşılarında muazzam bir olay oluyor. Firavun sinirleniyor. Tahtına kurulmuş; vezirleri, komutanları, vesaireleri yanında. Tahtına kurulmuş; vezirleri, komutanları, vesaireleri yanında.

"Vay vay! Benim emrim olmadan siz nasıl inanırsınız?" "Vay vay! Benim emrim olmadan siz nasıl inanırsınız?"

"İnanırız, Allah kalbimize iman verdi, inanırız." "İnanırız, Allah kalbimize iman verdi, inanırız."

"Asarım sizi, ayaklarınızı ve kollarınızı çapraz keserim. "Asarım sizi, ayaklarınızı ve kollarınızı çapraz keserim. Sadece ayaklarınızı kessem ellerinize dayanarak yerde yürürsünüz.Sadece ayaklarınızı kessem ellerinize dayanarak yerde yürürsünüz. Sadece ellerinizi kessem ayaklarınızla yürürsünüz.Sadece ellerinizi kessem ayaklarınızla yürürsünüz. 'Bir işe yaramayın.' diye çapraz keserim, bir ayağınızı keserim bir elinizi keserim." "Kesersen kes!" 'Bir işe yaramayın.' diye çapraz keserim, bir ayağınızı keserim bir elinizi keserim."

"Kesersen kes!"

"Hurma dallarında sizi sallandırırım!" "Sallandırırsan sallandır! "Hurma dallarında sizi sallandırırım!"

"Sallandırırsan sallandır!
Biz Rabbimiz'e döneceğiz, Rabbimiz'e iman ettik; korkmayız." diyorlar. Neden? Biz Rabbimiz'e döneceğiz, Rabbimiz'e iman ettik; korkmayız." diyorlar.

Neden?

İman geldi mi insanı böyle yapar. İman geldi mi bir insanı, sihirbazı bu hâle getirir. İman geldi mi insanı böyle yapar. İman geldi mi bir insanı, sihirbazı bu hâle getirir. İman gelmedi mi de bir insan rezil olur, rüsvâ olur hayvanlardan aşağı duruma düşer, İman gelmedi mi de bir insan rezil olur, rüsvâ olur hayvanlardan aşağı duruma düşer, canavarlardan daha fena olur. İnsan eti yiyen, insan kanı içen mahlûklar hâline gelir. canavarlardan daha fena olur. İnsan eti yiyen, insan kanı içen mahlûklar hâline gelir.

Dış görünüşe bakmayın; kravatlı olur, ütülü olur, gösterişli olur, tıraşlı olur,Dış görünüşe bakmayın; kravatlı olur, ütülü olur, gösterişli olur, tıraşlı olur, yakışıklı olur, saçları briyantinli olur, bıyıklarıyakışıklı olur, saçları briyantinli olur, bıyıkları klas bıyık olur; mümkün. Ama sen içine bak, Allah'ın sevmediği bir kul olduktan sonra hiçbir işe yaramaz. klas bıyık olur; mümkün. Ama sen içine bak, Allah'ın sevmediği bir kul olduktan sonra hiçbir işe yaramaz.

Kalb-i selîm olmayınca bir işe yaramaz. Kalb-i selîm olmayınca bir işe yaramaz. Onun için mühim olan insanın bir İslâmî, imani zihniyeti yakalamasıdır. Dinin aslı, esası, özü budur.Onun için mühim olan insanın bir İslâmî, imani zihniyeti yakalamasıdır. Dinin aslı, esası, özü budur. İmanın esprisini yakalamak, imanın mantığını kavramak.İmanın esprisini yakalamak, imanın mantığını kavramak. O sihirbazlar gibi, o sihirbazların müslüman oldukları gibi meseleyi kavramak. O sihirbazlar gibi, o sihirbazların müslüman oldukları gibi meseleyi kavramak.

Kavradı mı bak ölümden korkmaz hâle gelir. Kavradı mı bak ölümden korkmaz hâle gelir. Eski mesleği bırakıyor, hepsi gidiyor ve değişen bir insan oluyor. Muhterem kardeşlerim! Eski mesleği bırakıyor, hepsi gidiyor ve değişen bir insan oluyor.

Muhterem kardeşlerim!

Çeşitli zihniyetler içinde biz imanın zihniyetine sahip olamazsak olmaz. O zaman olmaz! Çeşitli zihniyetler içinde biz imanın zihniyetine sahip olamazsak olmaz. O zaman olmaz! Boşuna kürek çekeriz, akıntıya kürek çekeriz, yerimizde sayarız. Emekler boşa gider, heba olur. Boşuna kürek çekeriz, akıntıya kürek çekeriz, yerimizde sayarız. Emekler boşa gider, heba olur.

Hebâen mensûrâ. "Havalara saçılmış toz toprak gibi bütün emekler boşa gider, bir kuru emek olur." Hebâen mensûrâ. "Havalara saçılmış toz toprak gibi bütün emekler boşa gider, bir kuru emek olur."

Onun için asıl zihniyeti yakalamak lazım. Asıl zihniyetin ne olduğunu anlamak için bir de hadis okuyacağım.Onun için asıl zihniyeti yakalamak lazım. Asıl zihniyetin ne olduğunu anlamak için bir de hadis okuyacağım. Çünkü önce âyet, en şerefli. Âyetleri okudum. Çünkü önce âyet, en şerefli. Âyetleri okudum.

Garnitür kabilinden, çeşni kabilinden, zevk ve lezzet bakımından bir iki tane de hadis okuyacağım. Garnitür kabilinden, çeşni kabilinden, zevk ve lezzet bakımından bir iki tane de hadis okuyacağım. Nasıl zikirden sonra ilahi okuyunca hoşunuza gidiyor; Yunus'tan bir iki şiir okuyacağım. Nasıl zikirden sonra ilahi okuyunca hoşunuza gidiyor; Yunus'tan bir iki şiir okuyacağım.

Şimdi hadis okuyorum, Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini size naklediyorum. Şimdi hadis okuyorum, Peygamber Efendimiz'in tavsiyesini size naklediyorum.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar. Kime? Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyorlar.

Kime?

Hz. Ömer'in oğlu Abdullah radıyallahu anhumâ'ya, Abdullah b. Ömer radıyallahu anhumâ'ya. Hz. Ömer'in oğlu Abdullah radıyallahu anhumâ'ya, Abdullah b. Ömer radıyallahu anhumâ'ya.

Kün fi'd-dünyâ keenneke ğarîbün ev âbirü sebîlin. Kün fi'd-dünyâ keenneke ğarîbün ev âbirü sebîlin. -Bir rivayette benim hatırımda kaldığına göre- ve udde nefseke min ashâbi kubûr--Bir rivayette benim hatırımda kaldığına göre- ve udde nefseke min ashâbi kubûr- ve kâne er-râvi ibni Ömer yekûl, izâ emseyte ve lâ tentezıri's-sabâha ve izâ asbahteve kâne er-râvi ibni Ömer yekûl, izâ emseyte ve lâ tentezıri's-sabâha ve izâ asbahte fe-lâ tentaziri'l-mesâ' ve huz min sıhhatike li-maradik ve min hayâtike li-mevtik. fe-lâ tentaziri'l-mesâ' ve huz min sıhhatike li-maradik ve min hayâtike li-mevtik.

Abdullah b. Ömer Hz. Ömer'in oğlu. Dört meşhur Abdullah'tan biridir. Abdullah b. Ömer Hz. Ömer'in oğlu. Dört meşhur Abdullah'tan biridir. Sahabe-i kirâmın içinde genç, hadisleri çok iyi ezberleyen, dinin meselelerini iyi kavrayan,Sahabe-i kirâmın içinde genç, hadisleri çok iyi ezberleyen, dinin meselelerini iyi kavrayan, fakih, alim, "dört Abdullah" var. Abdullah İbn Mesud, İmâm-ı Âzam'ın hocası.fakih, alim, "dört Abdullah" var.

Abdullah İbn Mesud, İmâm-ı Âzam'ın hocası.
Abdullah İbn Ömer, şu hadisini rivayet ettiğimiz Ömer'in oğlu Abdullah.Abdullah İbn Ömer, şu hadisini rivayet ettiğimiz Ömer'in oğlu Abdullah. Abdullah b. Amr İbni'l-Âs, Mısır fâtihi Amr İbni'l-Âs'ın oğlu Abdullah ve Abdullah İbn Abbas,Abdullah b. Amr İbni'l-Âs, Mısır fâtihi Amr İbni'l-Âs'ın oğlu Abdullah ve Abdullah İbn Abbas, Hz. Abbas'ın oğlu. O güzel yüzlü yakışıklı boylu poslu edepli genç delikanlı ama alim dört Abdullah. Hz. Abbas'ın oğlu. O güzel yüzlü yakışıklı boylu poslu edepli genç delikanlı ama alim dört Abdullah. İşte bu dört Abdullah. Allah şefaatlerine erdirsin. Dörtten birisi bu, Hz. Ömer'in oğlu. İşte bu dört Abdullah. Allah şefaatlerine erdirsin.

Dörtten birisi bu, Hz. Ömer'in oğlu.
Hadis biliyor, çok hadis rivayet etmiş.Hadis biliyor, çok hadis rivayet etmiş. var Ondan nakil ve rivayet olmuş, bize kadar gelmiş birçok hadis-i şerifler. Buhârî'de sahih hadîs-i şerîfler var. var Ondan nakil ve rivayet olmuş, bize kadar gelmiş birçok hadis-i şerifler. Buhârî'de sahih hadîs-i şerîfler var.

-Peygamber Efendimiz yalan söyler mi, yanlış söyler mi? Zihniyeti hatalı olabilir mi? -Peygamber Efendimiz yalan söyler mi, yanlış söyler mi? Zihniyeti hatalı olabilir mi? Görüşü dar olabilir mi, eksik olabilir mi?Görüşü dar olabilir mi, eksik olabilir mi? Zamanımıza, ters, uyumsuz olabilir mi? Olmaz! Resûlüllah'ın her şeyi güzel.- Zamanımıza, ters, uyumsuz olabilir mi? Olmaz! Resûlüllah'ın her şeyi güzel.-

Peygamber Efendimiz bu genç alim sahabeye şöyle buyuruyor: Peygamber Efendimiz bu genç alim sahabeye şöyle buyuruyor:

Kün fi'd-dünyâ keenneke ğarîbün. "Dünyadayken diyâr-ı gurbetteki bir insan gibi ol." Kün fi'd-dünyâ keenneke ğarîbün. "Dünyadayken diyâr-ı gurbetteki bir insan gibi ol."

Şimdi ben burada neyim? Sizin misafirinizim. Beş on gün sonra ne yapacağım? Şimdi ben burada neyim?

Sizin misafirinizim.

Beş on gün sonra ne yapacağım?

Kalkacağım, İstanbul'a gideceğim. Kalkacağım, İstanbul'a gideceğim.

Siz kalksanız bir işiniz için üç günlüğüne Sydney'e gitseniz orada nesiniz? Siz kalksanız bir işiniz için üç günlüğüne Sydney'e gitseniz orada nesiniz?

Gurbettesiniz garipsiniz, dönüp geleceksiniz. "Dünyada gurbetteki insan gibi ol." Gurbettesiniz garipsiniz, dönüp geleceksiniz.

"Dünyada gurbetteki insan gibi ol."

Garip, gurbette, gariban. Gurbetteki bir insanın etrafıyla ilişkisi ne kadar sönüktür. Garip, gurbette, gariban. Gurbetteki bir insanın etrafıyla ilişkisi ne kadar sönüktür. İşini yapmaya, işini görmeye ve ana yurduna dönmeye bakar. İşini yapmaya, işini görmeye ve ana yurduna dönmeye bakar.

Esas kavminin kabilesinin, evinin barkının, çoluğunun çocuğunun, işinin gücünün, Esas kavminin kabilesinin, evinin barkının, çoluğunun çocuğunun, işinin gücünün, parasının pulunun olduğu yerde kuvvetli olduğu için dışarıda gariban olur, boynu bükük olur. parasının pulunun olduğu yerde kuvvetli olduğu için dışarıda gariban olur, boynu bükük olur. Hemen dönmek ister. "Buralarda kalmayayım, eğlenmeyeyim, bir an önce işimi bitireyim. Hemen dönmek ister.

"Buralarda kalmayayım, eğlenmeyeyim, bir an önce işimi bitireyim.
Akşama kadar işimi bitireyim, otel parası da vermeyeyim, otobüste uyurum, evime varayım." der. Akşama kadar işimi bitireyim, otel parası da vermeyeyim, otobüste uyurum, evime varayım." der.

Otel parasını bile hesap eder, işini çabuk bitirmeye bakar. Otel parasını bile hesap eder, işini çabuk bitirmeye bakar. Boş vakit geçirmez, eğlenmez, sağa sola sallanmaz. İşte kısa ama ne kadar güzel bir söz! Boş vakit geçirmez, eğlenmez, sağa sola sallanmaz.

İşte kısa ama ne kadar güzel bir söz!

Kün fi'd-dünya keenneke ğarîbün. "Dünyada böyle ol." diyor. Kün fi'd-dünya keenneke ğarîbün. "Dünyada böyle ol." diyor.

"Bir gurbetdaşın, bir gurbetçinin, bir gurbette olan vatandaşın, vatanına olan özlemi "Bir gurbetdaşın, bir gurbetçinin, bir gurbette olan vatandaşın, vatanına olan özlemi ve gurbet diyarındaki hâli neyse sen de dünyada öyle ol, buraya bel bağlama." ve gurbet diyarındaki hâli neyse sen de dünyada öyle ol, buraya bel bağlama."

Sonra garip biraz mahzun olur. Sonra gurbet insanın içini burar, kalbini kırar, itilir kakılır, Sonra garip biraz mahzun olur. Sonra gurbet insanın içini burar, kalbini kırar, itilir kakılır, kıymeti bilinmez, bir köşede yatar oturur. kıymeti bilinmez, bir köşede yatar oturur.

Onun için tarikatlerin çoğunda da; Onun için tarikatlerin çoğunda da; "Derviş kemâle ersin." diye bir yolculuk, gurbete çıkmak vazifesi vardır. "Derviş kemâle ersin." diye bir yolculuk, gurbete çıkmak vazifesi vardır.

Şeyh efendi dervişe der ki; Şeyh efendi dervişe der ki;

"Hadi yallah, şu alıştığın zevkten, sefadan, köşkten, evden barktan çık bakalım, dolaş biraz." "Hadi yallah, şu alıştığın zevkten, sefadan, köşkten, evden barktan çık bakalım, dolaş biraz."

Diyar diyar dolaşır, biraz tozun toprağın zahmetini çeker, Diyar diyar dolaşır, biraz tozun toprağın zahmetini çeker, yürümenin gezmenin sıkıntısını çeker, parasız pulsuz kalmanın sıkıntısını çeker,yürümenin gezmenin sıkıntısını çeker, parasız pulsuz kalmanın sıkıntısını çeker, yolun meşakkatlerinin sıkıntısını çeker, tanınmamanın itilip kakılmanın sıkıntısını çeker,yolun meşakkatlerinin sıkıntısını çeker, tanınmamanın itilip kakılmanın sıkıntısını çeker, kimse bilmez hâlini, boynunu büker, öyle yaşar. kimse bilmez hâlini, boynunu büker, öyle yaşar.

"Onları tatsın da Hanya'yı Konya'yı anlasın da şu nefsin kibri kırılsın, insan olgunlaşsın." diye "Onları tatsın da Hanya'yı Konya'yı anlasın da şu nefsin kibri kırılsın, insan olgunlaşsın." diye demişler ki; "Hadi bakalım, sefere çık." demişler ki; "Hadi bakalım, sefere çık."

Sefer, bazı tarikatlerde tarikatin çalışmalarının vazifelerinden birisi olmuş. Sefer, bazı tarikatlerde tarikatin çalışmalarının vazifelerinden birisi olmuş.

"Çık yolculuğa!" "Peki efendim, baş üstüne!" "Çık yolculuğa!"

"Peki efendim, baş üstüne!"

"Giy çarığını, yanına da bir şey alma. Bir çıkın ekmek al, o kadar!" "Giy çarığını, yanına da bir şey alma. Bir çıkın ekmek al, o kadar!"

Para pul yok. İşte o sıkıntıları çekmeden insan olgunlaşamıyor. Para pul yok. İşte o sıkıntıları çekmeden insan olgunlaşamıyor.

Meşhur Şeyh Sadi esir düşmüş, kendisine Halep'te taş kırdırmışlar. Meşhur Şeyh Sadi esir düşmüş, kendisine Halep'te taş kırdırmışlar. İslâm edebiyatının en büyük zâtı, muazzam bir şahıs.İslâm edebiyatının en büyük zâtı, muazzam bir şahıs. Taş kırmış; hiç kimse kıymetini bilmemiş. Öyle olabilir. "Sen dünyada garip gibi ol." Taş kırmış; hiç kimse kıymetini bilmemiş. Öyle olabilir.

"Sen dünyada garip gibi ol."

ev âbirü sebilin. "Yahut da yolcu gibi ol." İkisi de aynı, mânası yakın. ev âbirü sebilin. "Yahut da yolcu gibi ol."

İkisi de aynı, mânası yakın.

Bir yoldan bir yola giden bir insan gibi yürüyüp gidiyor işte, Bir yoldan bir yola giden bir insan gibi yürüyüp gidiyor işte, bu köyün yanından geçiyor ama o köyle ilgisi yok, geçip gidiyor. bu köyün yanından geçiyor ama o köyle ilgisi yok, geçip gidiyor. Tarlaların yanında bir adam görünce "selâmun aleyküm" deyip asıl yere yürüyüp gidecek. Sen böyle ol! Tarlaların yanında bir adam görünce "selâmun aleyküm" deyip asıl yere yürüyüp gidecek. Sen böyle ol!

Ve udde nefseke min ashâbi kubûr. Bu hadîs-i şerîfin benim hatırımda kalan bir rivayeti bu. Ve udde nefseke min ashâbi kubûr.

Bu hadîs-i şerîfin benim hatırımda kalan bir rivayeti bu.

"Kendini ölmüşlerden say." Ölmeyecek misin? "Öleceğim." Öldün say. "Kendini ölmüşlerden say."

Ölmeyecek misin?

"Öleceğim."

Öldün say.
Ölmedin ama ne kadar yaşayacaksın belli değil. Ne kadar yaşarsan yaşa; öldün say.Ölmedin ama ne kadar yaşayacaksın belli değil. Ne kadar yaşarsan yaşa; öldün say. Kendini kabir ehlinden say, kabre konulduğunu düşün, kabrinin içinde yattığın zamanı düşün,Kendini kabir ehlinden say, kabre konulduğunu düşün, kabrinin içinde yattığın zamanı düşün, kabre seni koyup da üstünü kapattıkları zaman hâlinin ne olacağını düşün. kabre seni koyup da üstünü kapattıkları zaman hâlinin ne olacağını düşün.

Ne kadar güzel hadîs-i şerîfler, ne kadar güzel yâ Rabbi! Ne kadar güzel hadîs-i şerîfler, ne kadar güzel yâ Rabbi!

İbni Ömer radıyallahu anh; "Resûlullah bana böyle söyledi." dedikten sonra kendisi diyor ki; İbni Ömer radıyallahu anh; "Resûlullah bana böyle söyledi." dedikten sonra kendisi diyor ki;

İzâ emseyte. "Akşama erdiğin zaman." Ve lâ tentezıri's-sabâh. "Sabaha çıkacağını bekleme." İzâ emseyte. "Akşama erdiğin zaman." Ve lâ tentezıri's-sabâh. "Sabaha çıkacağını bekleme."

Ya çıkarsın ya çıkamazsın. Bizde hiç bu zihniyet var mı? Ya çıkarsın ya çıkamazsın.

Bizde hiç bu zihniyet var mı?

Yarına, öbür güne, bir dahaki seneye, beş seneye, on seneye planlarımız vardır, programlarımız vardır. Yarına, öbür güne, bir dahaki seneye, beş seneye, on seneye planlarımız vardır, programlarımız vardır.

Nerede bizim kafamız, nerede sahabenin zihniyeti? Nerede bizim kafamız, nerede sahabenin zihniyeti?

Bizim işimiz buradan bozuluyor, aykırılık buralardan başlıyor. Bizim işimiz buradan bozuluyor, aykırılık buralardan başlıyor. Bizim hâlimizle bunların zihniyeti farklı.Bizim hâlimizle bunların zihniyeti farklı. Bütün evliyâullahın hayatını oku, hepsi bunlara uygun, bizimki farklı. Bütün evliyâullahın hayatını oku, hepsi bunlara uygun, bizimki farklı.

"Hepsi yanlışmış, ben doğruyum!" mu diyeceksin? "Hepsi yanlışmış, ben doğruyum!" mu diyeceksin?

Hayır, hepsi doğru sen yanıldın, sen yanlış biliyorsun. Bunları onun için okuyorum: Hayır, hepsi doğru sen yanıldın, sen yanlış biliyorsun.

Bunları onun için okuyorum:

"Akşamladın mı sabahı gözetleme." "Akşamladın mı sabahı gözetleme."

Ve izâ asbahte fe-lâ tentezıri'l-mesâ.' "Sabaha çıktın mı akşamı bekleme." Ve izâ asbahte fe-lâ tentezıri'l-mesâ.' "Sabaha çıktın mı akşamı bekleme."

Ya gelir ya gelmez, ya yaşarsın ya ölürsün. Ve huz min sıhhatike li-meradik. Ya gelir ya gelmez, ya yaşarsın ya ölürsün.

Ve huz min sıhhatike li-meradik.
"Sıhhatinden istifade et. Hasta olacağın zamanları düşün. Sıhhat zamanında hazırlık yap, "Sıhhatinden istifade et. Hasta olacağın zamanları düşün. Sıhhat zamanında hazırlık yap,

ibadet et, ilim öğren, irfan öğren, hayırlı işler yap." Hasta oldun mu yapamazsın. ibadet et, ilim

öğren, irfan öğren, hayırlı işler yap." Hasta oldun mu yapamazsın.
Kötürüm oldun mu evden dışarı çıkamazsın. Kimse de yüzüne bakmaz. Kötürüm oldun mu evden dışarı çıkamazsın. Kimse de yüzüne bakmaz. Bakıcılar oflaya puflaya bakarlar. Sıhhatliyken yap. Bakıcılar oflaya puflaya bakarlar. Sıhhatliyken yap.

Ve huz min sıhhatike li-maradike. Ve huz min sıhhatike li-maradike. "Hastalanmadan evvel sıhhatinin kıymetini bil, sıhhatinden istifade et ve yapacağını yap.""Hastalanmadan evvel sıhhatinin kıymetini bil, sıhhatinden istifade et ve yapacağını yap." Ve min hayâtike li-mevtike. "Ve ölmeden ölümün için hazırlan, hayatından istifade et." Ve min hayâtike li-mevtike. "Ve ölmeden ölümün için hazırlan, hayatından istifade et."

Hayat çabuk geçer rüzgâr gibi geçer. Benimki de şu yaşıma kadar rüzgâr gibi geçti, Hayat çabuk geçer rüzgâr gibi geçer. Benimki de şu yaşıma kadar rüzgâr gibi geçti, şimdi biraz yavaşladı. Şimdiye kadarki zaman bir göz yumup açınca geçti. şimdi biraz yavaşladı. Şimdiye kadarki zaman bir göz yumup açınca geçti. Hop bir de bakıyor insan elli yaşında, bir bakıyor altmış yaşında. Bundan sonrası da böyle olacak işte.Hop bir de bakıyor insan elli yaşında, bir bakıyor altmış yaşında. Bundan sonrası da böyle olacak işte. Hop diye geçecek, ömür bitecek. Az bir vakit değil, elli yıl altmış yıl ama rüzgâr gibi geçiyor. Hop diye geçecek, ömür bitecek. Az bir vakit değil, elli yıl altmış yıl ama rüzgâr gibi geçiyor.

Ne yaptın? Vallahi ne bileyim, işte bir zaman çocuktum, bir zaman adam oldum şimdi de ihtiyar oldum, Ne yaptın?

Vallahi ne bileyim, işte bir zaman çocuktum, bir zaman adam oldum şimdi de ihtiyar oldum,
bekliyorum ki vadem gelse de ölsem. İşte hayat! Rüzgâr gibi geçen bir zaman. bekliyorum ki vadem gelse de ölsem.

İşte hayat!

Rüzgâr gibi geçen bir zaman.
İnsan bir göz yumup açınca zamanı güzel eden şu zaman içinde gözünü açmazsa,İnsan bir göz yumup açınca zamanı güzel eden şu zaman içinde gözünü açmazsa, ölüme hazırlanmazsa kıymeti olmuyor. Bu zihniyete sahip olacak. ölüme hazırlanmazsa kıymeti olmuyor. Bu zihniyete sahip olacak. Bu zihniyeti, bu telaşı içimizde taşıyacağız. Bu zihniyeti, bu telaşı içimizde taşıyacağız.

Sıhhatliyken hastalığın telaşını taşıyacağız, hazırlanacağız. Sıhhatliyken hastalığın telaşını taşıyacağız, hazırlanacağız. Yaşıyorken ölümün telaşını taşıyacağız hazırlanacağız. Yaşıyorken ölümün telaşını taşıyacağız hazırlanacağız. Kendimizi garip gibi düşüneceğiz, kendimizi yolcu gibi düşüneceğiz. Böyle düşünmezsek aldanırız. Kendimizi garip gibi düşüneceğiz, kendimizi yolcu gibi düşüneceğiz. Böyle düşünmezsek aldanırız.

İkinci hadîs-i şerîfi okuyorum. Onu da Ebû Nuaym el-İsfehânî kitabında kaydetmiş el İkinci hadîs-i şerîfi okuyorum. Onu da Ebû Nuaym el-İsfehânî kitabında kaydetmiş el İbni Ümeyr radıyallahu anh'ten, râvisi o. Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde de şöyle buyurmuş: İbni Ümeyr radıyallahu anh'ten, râvisi o.

Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde de şöyle buyurmuş:

Kûnû fi'd-dünyâ edyâfen. "Ey müminler, dünyada misafirler gibi olun." Kûnû fi'd-dünyâ edyâfen. "Ey müminler, dünyada misafirler gibi olun."

Misafir… Hoş geldin, o maşaallah… O evde misafir ne kadar durur? Misafir… Hoş geldin, o maşaallah…

O evde misafir ne kadar durur?

Kahve içer, çay içer; ikramdan sonra kalkıp gider. Dünyada misafirler gibi durun. Kahve içer, çay içer; ikramdan sonra kalkıp gider. Dünyada misafirler gibi durun.

Ve'ttehizü'l-mesâcide büyûten. "Mescitleri kendinize mesken edinin, ev edinin." Ve'ttehizü'l-mesâcide büyûten. "Mescitleri kendinize mesken edinin, ev edinin."

"Mescide çok gidin, ibadeti çok yapın, âhirete çok hazırlanın." demek. "Mescide çok gidin, ibadeti çok yapın, âhirete çok hazırlanın." demek.

Bizim büyüklerimizin de nasihatlerinde öyledir: Bizim büyüklerimizin de nasihatlerinde öyledir:

Hocamız rahmetullahi aleyh hasta; vefatından bir sene önce ameliyat oldu, hasta yatıyor. Hocamız rahmetullahi aleyh hasta; vefatından bir sene önce ameliyat oldu, hasta yatıyor.

"Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretlerinin nasihatlerini yaz, tertip et." dedi. Ben de tertip ettim. "Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretlerinin nasihatlerini yaz, tertip et." dedi. Ben de tertip ettim.

Halbuki aynen yazılması gerekmez mi? "Tertip et." dedi. Halbuki aynen yazılması gerekmez mi? "Tertip et." dedi. Meğer kendisinin nasihatini hazırlattırıyormuş; "Tertip et." dedi, ben de düzenledim.Meğer kendisinin nasihatini hazırlattırıyormuş; "Tertip et." dedi, ben de düzenledim. Konularını yan yana getirdim, onun sözlerini bir konuşma üslubu şeklinde düzenledim,Konularını yan yana getirdim, onun sözlerini bir konuşma üslubu şeklinde düzenledim, Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretlerinin nasihatlerini bir levha hâline getirdik, okuduk. Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretlerinin nasihatlerini bir levha hâline getirdik, okuduk. "Güzel" dedi, "Şuraya da şunu ilave et, buraya da bunu ilave et." "Güzel" dedi, "Şuraya da şunu ilave et, buraya da bunu ilave et."

Şimdi ben edebiyatçıyım, metinleşti, filozof zihniyetiyle; Şimdi ben edebiyatçıyım, metinleşti, filozof zihniyetiyle;

"Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretlerinin nasihatleri arasına hocam niye nasihat koyuyor? "Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretlerinin nasihatleri arasına hocam niye nasihat koyuyor? Hocamız rahmetullahi aleyh niye nasihatin arasına şunu da yazdırıyor?Hocamız rahmetullahi aleyh niye nasihatin arasına şunu da yazdırıyor? Metnin asliyetini niye bozuyor?" diye düşünüyorum. Metnin asliyetini niye bozuyor?" diye düşünüyorum.

Anlayamıyorum ki bana kendi nasihatini, kendi vasiyetini hazırlattırıyormuş. Anlayamıyorum ki bana kendi nasihatini, kendi vasiyetini hazırlattırıyormuş. Bir sene sonra anlıyorum. Ölmesini istemediğimizden ölmesini düşünmüyoruz. Böyle... Bir sene sonra anlıyorum. Ölmesini istemediğimizden ölmesini düşünmüyoruz. Böyle...

Ama orada da nasihatler var. "Mescitler evin olsun." diyor, bir. Mescide çok git, mescitte çok bulun. Ama orada da nasihatler var.

"Mescitler evin olsun." diyor, bir.

Mescide çok git, mescitte çok bulun.
Kur'an okursun, mescitte oyun oynanmaz ki mescit insanı düzene sokar.Kur'an okursun, mescitte oyun oynanmaz ki mescit insanı düzene sokar. Mescitte her iş ulu orta yapılmaz, insan oturuşa kalkışına dikkat eder. Mescitte her iş ulu orta yapılmaz, insan oturuşa kalkışına dikkat eder. Yaptığı işler mescide yakışan işler olur. Yaptığı işler mescide yakışan işler olur.

Onun için mescitte ilim olur, irfan olur, Kur'an olur, zikir olur, ibadet olur, Onun için mescitte ilim olur, irfan olur, Kur'an olur, zikir olur, ibadet olur, namaz olur, niyaz olur; kötü şeyler olmaz. Mescit müslümanın kalesidir. namaz olur, niyaz olur; kötü şeyler olmaz. Mescit müslümanın kalesidir.

"Mescitler evin olsun." diyordu, Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretleri. "Mescitler evin olsun." diyordu, Abdulhalik-ı Gücdüvânî hazretleri.

Bir sözü daha var: "Evin de mescit olsun." Evini de ihmal etme, evinde de namaz kıl. Bir sözü daha var:

"Evin de mescit olsun."

Evini de ihmal etme, evinde de namaz kıl.
Gece kalk teheccüd kıl, bazı sünnet namazlarını evinde kıl, Duhâ'yı evinde kıl, gibi... Gece kalk teheccüd kıl, bazı sünnet namazlarını evinde kıl, Duhâ'yı evinde kıl, gibi...

Sonra hanımlar için de tabi evlerin mescid olması güzel bir şey. Sonra hanımlar için de tabi evlerin mescid olması güzel bir şey. Bazı tanıdığımız hacı hanımlar var, Allah razı olsun, evlerinde özel oda edinmişler,Bazı tanıdığımız hacı hanımlar var, Allah razı olsun, evlerinde özel oda edinmişler, ibadet odası, ne güzel! Tespihler, levhalar orada bulunduruluyor. ibadet odası, ne güzel! Tespihler, levhalar orada bulunduruluyor. Giriyorlar ibadet ediyorlar; evinin bir odasını hakikaten mescit edinmiş. Giriyorlar ibadet ediyorlar; evinin bir odasını hakikaten mescit edinmiş.

Hadîs-i şerîfe devam ediyoruz: "Dünyada misafirler gibi olun. Hadîs-i şerîfe devam ediyoruz:

"Dünyada misafirler gibi olun.
Mescitleri kendinize ev edinin." Ve avvidû kulûbeküm er-rikate.Mescitleri kendinize ev edinin."

Ve avvidû kulûbeküm er-rikate.
"Gönüllerinize kalplerinize rikkat-i kalbiyeyi huy edinin, yerleştirin hazırlayın." "Gönüllerinize kalplerinize rikkat-i kalbiyeyi huy edinin, yerleştirin hazırlayın."

Kalbiniz rakik olsun, ince olsun ince kalpli olun, hassas kalpli olun, gözünüz yaşlı olsun. Kalbiniz rakik olsun, ince olsun ince kalpli olun, hassas kalpli olun, gözünüz yaşlı olsun. Katı kalpli olmayın, taş kalpli olmayın, taş bağırlı olmayın. Katı kalpli olmayın, taş kalpli olmayın, taş bağırlı olmayın. Hissiz, gaddar, merhametsiz, zalim, yüzü gülmez duygulanmaz olmayın. Hissiz, gaddar, merhametsiz, zalim, yüzü gülmez duygulanmaz olmayın.

Erkek ağlar mı? Ağlar. Kadın ağlar mı? Ağlar. Erkek ağlar mı?

Ağlar.

Kadın ağlar mı?

Ağlar.

Allah korkusundan ağlar, zikrederken ağlar, Kur'an okurken ağlar. Allah korkusundan ağlar, zikrederken ağlar, Kur'an okurken ağlar.

Peygamber Efendimiz ağlamış mı? Ağlamış. Nasıl ağlamış? Bir hadîs-i şerîfinde diyor ki; Peygamber Efendimiz ağlamış mı?

Ağlamış.

Nasıl ağlamış?

Bir hadîs-i şerîfinde diyor ki;

"Sizin üç tane dostunuz olsa birisi size sağken dostluk yapsa, "Sizin üç tane dostunuz olsa birisi size sağken dostluk yapsa, sağken sıhhatliyken etrafınızda olsa.sağken sıhhatliyken etrafınızda olsa. Ötekisi sizinle ahbaplığı sıhhatliyken de hastayken de ömrünüzün sonuna kadar sürdürse.Ötekisi sizinle ahbaplığı sıhhatliyken de hastayken de ömrünüzün sonuna kadar sürdürse. Bir de daha ötekisi de sıhhatliyken de hastayken de yaşıyorken de öldükten sonra daBir de daha ötekisi de sıhhatliyken de hastayken de yaşıyorken de öldükten sonra da sizinle dostluğu sürdürse hangi dostluğu tercih edersiniz? Diyorlar ki; sizinle dostluğu sürdürse hangi dostluğu tercih edersiniz?

Diyorlar ki;

Öldükten sonra da bize dostluğu devam eden; arkamızdan Kur'an okuyacak, Öldükten sonra da bize dostluğu devam eden; arkamızdan Kur'an okuyacak, hayır yapacak dostu daha çok severiz. Yüzümüze gülen dosttan, hayır yapacak dostu daha çok severiz. Yüzümüze gülen dosttan, malımız için bizi seven dosttan, veyahut ölünceye kadar bizimle ilgisi olup da ondan sonramalımız için bizi seven dosttan, veyahut ölünceye kadar bizimle ilgisi olup da ondan sonra duasına bile almayan sizinle hiçbir ilgilenmeyen dosttan tabi öldükten sonra da ilgilenen iyi. duasına bile almayan sizinle hiçbir ilgilenmeyen dosttan tabi öldükten sonra da ilgilenen iyi.

Bunu sorduktan sonra cevap veriyor. Efendimiz'in öğretme metoduna bakın, ne güzel öğretiyor. Bunu sorduktan sonra cevap veriyor. Efendimiz'in öğretme metoduna bakın, ne güzel öğretiyor.

Sağlığındayken insanın kendisine fayda vereni malıdır. Sağlığındayken insanın kendisine fayda vereni malıdır. Kabrine kadar fayda vereni ailesi efradı, karısı çoluğu çocuğu vesairesidir. Kabrine kadar fayda vereni ailesi efradı, karısı çoluğu çocuğu vesairesidir. Öldükten sonra da fayda vereni işlediği ibadetlerdir, hayırlardır. Öldükten sonra da fayda vereni işlediği ibadetlerdir, hayırlardır.

Fayda veren onlar; ötekilerden fayda yok. Fayda veren onlar; ötekilerden fayda yok.

Cami yaptırmışsa sevap gider; hayırlı işler yaptırmışsa, sadaka-i câriye tesis ettirmişse, Cami yaptırmışsa sevap gider; hayırlı işler yaptırmışsa, sadaka-i câriye tesis ettirmişse, çeşme yaptırmışsa, köprü yaptırmışsa, yol yaptırmışsa, yetimleri büyütmüşse,çeşme yaptırmışsa, köprü yaptırmışsa, yol yaptırmışsa, yetimleri büyütmüşse, evlendirmişse, çocukları yetiştirmiş, okutmuş, tahsilli adam yapmışsa, ölümünden sonra da sevap kazanır. evlendirmişse, çocukları yetiştirmiş, okutmuş, tahsilli adam yapmışsa, ölümünden sonra da sevap kazanır.

Birisi kalkıyor çok duygulanmış: "Yâ Resûlallah! Ben bunu şiir hâline getirebilirim, getireyim mi?" Birisi kalkıyor çok duygulanmış:

"Yâ Resûlallah! Ben bunu şiir hâline getirebilirim, getireyim mi?"

"Getir." diyor. Akşam oturuyor, çalışıyor, Efendimiz'in bu hadisini güzel bir manzume hâline getiriyor. "Getir." diyor.

Akşam oturuyor, çalışıyor, Efendimiz'in bu hadisini güzel bir manzume hâline getiriyor.
Ertesi gün de diyor ki; Ertesi gün de diyor ki;

"Yâ Resûlallah! Dün anlattığınız şeyleri şiir hâline getirdim; okuyayım mı?" "Yâ Resûlallah! Dün anlattığınız şeyleri şiir hâline getirdim; okuyayım mı?"

"Oku." diyor Peygamber Efendimiz. O da kalkıyor ayağa, yazdığı şiiri okuyor. "Oku." diyor Peygamber Efendimiz. O da kalkıyor ayağa, yazdığı şiiri okuyor. Peygamber Efendimiz başlıyor ağlamaya. Ne ağlıyorsun yâ mübarek Resûlallah?Peygamber Efendimiz başlıyor ağlamaya.

Ne ağlıyorsun yâ mübarek Resûlallah?
Söz senin, fikir senin, o sadece şiir hâline getirdi. Rikkat-i kalbiyesi var. Söz senin, fikir senin, o sadece şiir hâline getirdi.

Rikkat-i kalbiyesi var.
Resûlullah Efendimiz'in kalbi yumuşak, kalbi canlı, kalbi diri. Resûlullah Efendimiz'in kalbi yumuşak, kalbi canlı, kalbi diri. Kalbi diri olan insanın gözü yaşlı olur.Kalbi diri olan insanın gözü yaşlı olur. Köylü derviş sarıçiçeği eline alır, bakar, şıpır, şıpır, şıpır, şıpır ağlar. Köylü derviş sarıçiçeği eline alır, bakar, şıpır, şıpır, şıpır, şıpır ağlar.

Köylü dayı, ne diye ağlıyorsun? Köylü dayı, ne diye ağlıyorsun?

"Rabbim şu çiçeğe ne güzellik vermiş, ne koku vermiş, aman Yâ Rabbi! "Rabbim şu çiçeğe ne güzellik vermiş, ne koku vermiş, aman Yâ Rabbi! Kudretin ne büyük Yâ Rabbi!" der. Çiçeğe bakar ağlar, kuşu dinler ağlar,Kudretin ne büyük Yâ Rabbi!" der.

Çiçeğe bakar ağlar, kuşu dinler ağlar,
manzaraya bakar ağlar, üzümü görür ağlar, elmanın kırmızılığına bakar ağlar. Neden? manzaraya bakar ağlar, üzümü görür ağlar, elmanın kırmızılığına bakar ağlar.

Neden?

Rikkat-i kalbiyesi var. Rikkat-i kalbiyesi var. "Siz de öyle yapın, siz de kalbinizi yumuşatın, katı kalpli olmayın." diyor Peygamber Efendimiz. "Siz de öyle yapın, siz de kalbinizi yumuşatın, katı kalpli olmayın." diyor Peygamber Efendimiz.

Ve eksirü't-tefekküre ve'l-bükâ. Açıkça da söylüyor; "Tefekkürü çok yapın ve çok ağlayın." Ve eksirü't-tefekküre ve'l-bükâ.

Açıkça da söylüyor; "Tefekkürü çok yapın ve çok ağlayın."

"Kur'an okurken ağlayın." diyor Peygamber Efendimiz. "Rol mü yapacağım?" Diyor ki; "Kur'an okurken ağlayın." diyor Peygamber Efendimiz.

"Rol mü yapacağım?"

Diyor ki;

"Ağlayamazsanız bile fe in lem tebkû fe-tebâkev, ağlıyor taklidi yapın." "Ağlayamazsanız bile fe in lem tebkû fe-tebâkev, ağlıyor taklidi yapın."

Çünkü insan taklitten yavaş yavaş hakiki ağlama durumuna gelir. Çünkü insan taklitten yavaş yavaş hakiki ağlama durumuna gelir.

Cenneti duyunca sevinin, ağlayın; cehennemi duyunca tüyleriniz ürpersin, öyle ağlayın. Cenneti duyunca sevinin, ağlayın; cehennemi duyunca tüyleriniz ürpersin, öyle ağlayın. "Allah" deyince ağlayın, "Resûlullah" deyince ağlayın,"Allah" deyince ağlayın, "Resûlullah" deyince ağlayın, "Firavun" deyince ağlayın, "Musa" deyince ağlayın. "Firavun" deyince ağlayın, "Musa" deyince ağlayın.

Peygamber Efendimiz emrediyor; "Çok düşünün." diyor, "Çok düşünün ve çok ağlayın." Peygamber Efendimiz emrediyor; "Çok düşünün." diyor, "Çok düşünün ve çok ağlayın."

Ve lâ tahtelif bi-kümü'l-ehvâ. Ve lâ tahtelif bi-kümü'l-ehvâ. "Çeşitli hevâ-i nefisler, arzular, istekler, sizi birbirinizle ihtilafa düşürmesin." "Çeşitli hevâ-i nefisler, arzular, istekler, sizi birbirinizle ihtilafa düşürmesin."

Ana fikir bu, ana yol bu, ana zihniyet bu: Ana fikir bu, ana yol bu, ana zihniyet bu: Âhirete hazırlanın, darmadağın olmayın, birbirinizle çekişmeye ihtilafa girmeyin. Âhirete hazırlanın, darmadağın olmayın, birbirinizle çekişmeye ihtilafa girmeyin. Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, Allah'ın yolunda dosdoğru yürüyün.Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, Allah'ın yolunda dosdoğru yürüyün. Sonra da bir acıklı cümle söylüyor ki hadis bununla bitiyor. Sonra da bir acıklı cümle söylüyor ki hadis bununla bitiyor.

Diyor ki; Tebnûne mâ lâ teskünûn. "İçinde oturamayacağınız evleri bina edersiniz." Diyor ki;

Tebnûne mâ lâ teskünûn. "İçinde oturamayacağınız evleri bina edersiniz."

Siz yaparsınız mirasçılar oturur. Siz yaparsınız mirasçılar oturur.

Temceûne mâ lâ te'külûn. Temceûne mâ lâ te'külûn. "Yemeyeceğiniz paraları toplarsınız, biriktirirsiniz." "Yemeyeceğiniz paraları toplarsınız, biriktirirsiniz."

Siz haramdan helalden toplarsınız, toplarsınız mirasçılar yer, Siz haramdan helalden toplarsınız, toplarsınız mirasçılar yer, siz mezarda hesabını vermekle uğraşırsınız, hesabının derdine yanarsınız. siz mezarda hesabını vermekle uğraşırsınız, hesabının derdine yanarsınız.

"Oturamayacağınız evler bina edersiniz, yiyemeyeceğiniz mallar toplarsınız." "Oturamayacağınız evler bina edersiniz, yiyemeyeceğiniz mallar toplarsınız."

Ve tüemmilûne mâ lâ tüdrikûn. "Ulaşamayacağınız emeller, umutlar beslersiniz." Ve tüemmilûne mâ lâ tüdrikûn. "Ulaşamayacağınız emeller, umutlar beslersiniz."

"İleride şöyle olacak da, böyle olacak da..." derken, "İleride şöyle olacak da, böyle olacak da..." derken, böyle yaparken yaparken birden küt gidersiniz. Bir bitmeyecek zevk verirken beste. böyle yaparken yaparken birden küt gidersiniz.

Bir bitmeyecek zevk verirken beste.

Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir. Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir.

Hayat bitiverir, eyvah, innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn. Hayat bitiverir, eyvah, innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn. Ana zihniyet bu olacak muhterem kardeşlerim, dünyaya böyle bakacaksınız.Ana zihniyet bu olacak muhterem kardeşlerim, dünyaya böyle bakacaksınız. Gözünüz yaşlı olacak, kalbiniz hassas olacak, duygulu olacaksınız, Kur'an'a bağlı olacaksınız. Gözünüz yaşlı olacak, kalbiniz hassas olacak, duygulu olacaksınız, Kur'an'a bağlı olacaksınız.

Gelelim şiire; o şiiri de okuyacağım, rahmetli Yunus'un gönlü şâd olsun, Gelelim şiire; o şiiri de okuyacağım, rahmetli Yunus'un gönlü şâd olsun, ruhu şâd olsun, kabri nur dolsun. Bakın, Yunus'un zihniyetine bakın. Oduncu mu bu adam?ruhu şâd olsun, kabri nur dolsun. Bakın, Yunus'un zihniyetine bakın. Oduncu mu bu adam? Böyle oduncu mu olur? Ne biçim oduncuymuş?! Mübarek mücevherci gibi. Böyle oduncu mu olur? Ne biçim oduncuymuş?! Mübarek mücevherci gibi.

Şiirine bak: Benim bunda kararım yok. Ben yine gitmeye geldim. Şiirine bak:

Benim bunda kararım yok.

Ben yine gitmeye geldim.

"Bunda" dediği "burada" demek. Benim bunda kararım yok. Ben yine gitmeye geldim. "Bunda" dediği "burada" demek.

Benim bunda kararım yok.

Ben yine gitmeye geldim.

"Bir yerden geldim, yine gitmeye geldim. Ben burada kararlı, devamlı ikâmet edici değilim." "Bir yerden geldim, yine gitmeye geldim. Ben burada kararlı, devamlı ikâmet edici değilim."

Bezirgânım metaım çok. Alana satmaya geldim. "Söyleyecek sözlerim var, onları söyleyeceğim. Bezirgânım metaım çok.

Alana satmaya geldim.

"Söyleyecek sözlerim var, onları söyleyeceğim.
Yapılacak işlerim var. Onun için geldim. Bir vazifem var, bezirgânım, sevap kazanacağım.Yapılacak işlerim var. Onun için geldim. Bir vazifem var, bezirgânım, sevap kazanacağım. İş yapacağım, amel işleyeceğim sevap kazanacağım. Buradan alıp âhirete gideceğim.İş yapacağım, amel işleyeceğim sevap kazanacağım. Buradan alıp âhirete gideceğim. Bezirgânım, âhiret bezirgânı, sevap bezirgânı." Bezirgânım, âhiret bezirgânı, sevap bezirgânı."

Ben gelmedim davi içün. Benim işim sevi içün. Dostun evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldim. Ben gelmedim davi içün.

Benim işim sevi içün.

Dostun evi gönüllerdir.

Gönüller yapmaya geldim.

"Ben buraya boş palavraya gelmedim, iddialaşmaya gelmedim. "Ben buraya boş palavraya gelmedim, iddialaşmaya gelmedim. -Hani ben şöyleyim böyleyim, asarım keserim, zenginim bilgiliyim, efeyim,-Hani ben şöyleyim böyleyim, asarım keserim, zenginim bilgiliyim, efeyim, var mı bana yan bakan?- Bunun için gelmedim. Ben sevmeye geldim." Kimi seveceğim? var mı bana yan bakan?- Bunun için gelmedim. Ben sevmeye geldim."

Kimi seveceğim?

Kimi seveceğini kimi sevmesi gerektiğini kimi sevdiğini anlatacağım. Kimi seveceğini kimi sevmesi gerektiğini kimi sevdiğini anlatacağım. İnşaallah ölmez sağ kalırsam öteki derslerde anlatacağım. "Benim işim, sevmek" diyor, "sevmek." İnşaallah ölmez sağ kalırsam öteki derslerde anlatacağım. "Benim işim, sevmek" diyor, "sevmek."

Allahu ekber! Ben gelmedim davi içün. Benim işim sevi içün. Allahu ekber!

Ben gelmedim davi içün.

Benim işim sevi içün.

Dostun evi gönüllerdir. Gönüller yapmaya geldim. Dostum kim? Allah. Dostun evi gönüllerdir.

Gönüller yapmaya geldim.

Dostum kim?

Allah.

Allah'ın evi, gönüllerdir. Allah gönlüne tecellî ediyor, mü'minin kalbine giriyor. Allah'ın evi, gönüllerdir. Allah gönlüne tecellî ediyor, mü'minin kalbine giriyor. Mü'minin kalbinde "Allah" var. Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah… Öyle atıyor kalbi.Mü'minin kalbinde "Allah" var. Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah, Allah… Öyle atıyor kalbi. Tıkır, tıkır, tıkır, tıkır demiyor, "Allah Allah" diyor, mü'min. "Mü'minin kalbi, Beytullah.Tıkır, tıkır, tıkır, tıkır demiyor, "Allah Allah" diyor, mü'min.

"Mü'minin kalbi, Beytullah.
Gönüller yapmaya geldim. Yıkmaya değil, gönül yıkmaya değil; gönül yapmaya geldim." Gönüller yapmaya geldim. Yıkmaya değil, gönül yıkmaya değil; gönül yapmaya geldim."

Yunus'a bak, fikrin güzelliğine bak! Asırların eskitemediği fikirler! Yunus'a bak, fikrin güzelliğine bak! Asırların eskitemediği fikirler!

Dost esrüğü deliliğim. Âşıklar bilir neliğim. Değşürüben ikiliğim. Birliğe yetmeğe geldim. Dost esrüğü deliliğim.

Âşıklar bilir neliğim.

Değşürüben ikiliğim.

Birliğe yetmeğe geldim.

Bunu anlamazsınız tabii ama şöyle anlatayım: Dost esrüğü deliliğim. Bunu anlamazsınız tabii ama şöyle anlatayım:

Dost esrüğü deliliğim.
"Dostun sevgisinden sarhoşlaşmışım, deliliğim ondan. Aklım başımdan gitmiş, mecnun olmuşum." diyor. "Dostun sevgisinden sarhoşlaşmışım, deliliğim ondan. Aklım başımdan gitmiş, mecnun olmuşum." diyor.

Dostun sevgisinden, sevgi kadehinden hoş aşk şarabından içtiğinden böyleymiş. Dostun sevgisinden, sevgi kadehinden hoş aşk şarabından içtiğinden böyleymiş.

Esrik, "sarhoş" demek. "Deliliğim, dost sarhoşluğunun deliliğinden. Esrik, "sarhoş" demek.

"Deliliğim, dost sarhoşluğunun deliliğinden.
Bunu âşıklar bilir. Ne dediğimi, bunun ne olduğunu âşıklar bilir." Bunu âşıklar bilir. Ne dediğimi, bunun ne olduğunu âşıklar bilir."

Bilmeyen bilmez. Tatmayan bilmez; men lem yezük lem ya'rif. Âşıklar bilir. Bilmeyen bilmez. Tatmayan bilmez; men lem yezük lem ya'rif. Âşıklar bilir.

Değşürüben ikiliğim. Birliğe yetmeğe geldim. Değşürüben ikiliğim.

Birliğe yetmeğe geldim.

"İkiliği ortadan kaldırıp birliğe ulaşmaya geldim. Allah'a kavuşmaya geldim. "İkiliği ortadan kaldırıp birliğe ulaşmaya geldim. Allah'a kavuşmaya geldim. Sen ben yok; sadece o var." Nefsi yok etti mi Allah'ın varlığına Sen ben yok; sadece o var."

Nefsi yok etti mi Allah'ın varlığına
tevhide erdiğini anlatmak istiyor. tevhide erdiğini anlatmak istiyor.

Ol padişah ben kuluyem. Dost bahçesi bülbülüyem. Ol hocanın bahçesinde. Şâd olup ötmeye geldim. Ol padişah ben kuluyem.

Dost bahçesi bülbülüyem.

Ol hocanın bahçesinde.

Şâd olup ötmeye geldim.

"O padişahtır, ben O'nun kuluyum. Allah padişah; melikü'd-dünyâ ve'l-ahireh ben O'nun kuluyum. "O padişahtır, ben O'nun kuluyum. Allah padişah; melikü'd-dünyâ ve'l-ahireh ben O'nun kuluyum. Dost bahçesinin bülbülüyüm; bülbül şıkır şıkır niçin öterse ben de dostum için oranın bülbülüyüm.Dost bahçesinin bülbülüyüm; bülbül şıkır şıkır niçin öterse ben de dostum için oranın bülbülüyüm. Ol hocamın bahçesinden -hoca efendi demek- o efendiler efendisi Rabbinin bahçesinde şâd olup ötmeye geldim." Ol hocamın bahçesinden -hoca efendi demek- o efendiler efendisi Rabbinin bahçesinde şâd olup ötmeye geldim."

Hayatı nasıl anlıyor, nasıl anlatıyor, nasıl görüyor? Ne şairane, ne duygulu, ne hassas, ne güzel! Hayatı nasıl anlıyor, nasıl anlatıyor, nasıl görüyor? Ne şairane, ne duygulu, ne hassas, ne güzel!

Ol padişah ben kuluyam. Dost bahçesi bülbülüyem. Ol hocanın bahçesinde. Şâd olup ötmeye geldim. Ol padişah ben kuluyam.

Dost bahçesi bülbülüyem.

Ol hocanın bahçesinde.

Şâd olup ötmeye geldim.

Bunda bilişmeyen canlar. Anda bilişemez anlar. Bilişüben dost ile. Hâlim arz etmeye geldim. Bunda bilişmeyen canlar.

Anda bilişemez anlar.

Bilişüben dost ile.

Hâlim arz etmeye geldim.

Bu dünyada Rabbini bulamayanlar, bunda bilişemeyen canlar, Bu dünyada Rabbini bulamayanlar, bunda bilişemeyen canlar, bunda Rabbini tanıyamayan, mârifetullaha eremeyenler anda bilişemez;bunda Rabbini tanıyamayan, mârifetullaha eremeyenler anda bilişemez; onlar, bu cahil gidenler, âhirette de bilemez. onlar, bu cahil gidenler, âhirette de bilemez.

Men kâne fi hâzihî a'mâ fe-hüve fi'l-âhireti a'mâ ve edalle sebîlâ. Men kâne fi hâzihî a'mâ fe-hüve fi'l-âhireti a'mâ ve edalle sebîlâ. "Bu dünyada gözü kör olanın âhirette de gözü kör olacak. Ahirette hali daha sapık olacak." "Bu dünyada gözü kör olanın âhirette de gözü kör olacak. Ahirette hali daha sapık olacak." Neden? Bu dünyada Allah'ın varlığını görmedi, birliğini görmedi, Neden?

Bu dünyada Allah'ın varlığını görmedi, birliğini görmedi,
dini anlamadı, gerçeği sezemedi, kör gitti. Etrafa bakıyordu ama gerçekleri görmüyordu,dini anlamadı, gerçeği sezemedi, kör gitti. Etrafa bakıyordu ama gerçekleri görmüyordu, mâneviyatı görmüyordu, mâneviyat körüydü, kalbi kördü, basîreti tıkalıydı görmedi âmâ gitti,mâneviyatı görmüyordu, mâneviyat körüydü, kalbi kördü, basîreti tıkalıydı görmedi âmâ gitti, âhirette de âmâ olacak. Hatta âmâ haşir olacak, gözsüz haşir olacak. âhirette de âmâ olacak. Hatta âmâ haşir olacak, gözsüz haşir olacak.

Kâle Rabbi limâ haşertenî a'mâ lekad küntü basîrâ. Âhirette itiraza kalkacak: Kâle Rabbi limâ haşertenî a'mâ lekad küntü basîrâ.

Âhirette itiraza kalkacak:

"Yâ Rabbi! Dünyada benim gözlerim etrafı görüyordu. "Yâ Rabbi! Dünyada benim gözlerim etrafı görüyordu. Ağaç, çiçek, dağ, bağ yaprak, renk, su, bulut, rüzgâr; gözlerim dünyada görüyordu.Ağaç, çiçek, dağ, bağ yaprak, renk, su, bulut, rüzgâr; gözlerim dünyada görüyordu. Limâ haşertenî a'mâ ama şimdi burada niye gözlerim âmâlaştı? Lekad küntü basîra.Limâ haşertenî a'mâ ama şimdi burada niye gözlerim âmâlaştı? Lekad küntü basîra. Dünyada görüyordum, dünyada gözü gören insandım." Dünyada görüyordum, dünyada gözü gören insandım."

Kâle kezâlike etetke âyâtünâ fe-nesîtehâ. "Âyetlerim sana geldiği zaman sen onları kabul etmedin. Kâle kezâlike etetke âyâtünâ fe-nesîtehâ. "Âyetlerim sana geldiği zaman sen onları kabul etmedin. Madem reddettin, âyetleri görmedin, delilleri görmedin, Allah'ın varlığını görmedin,Madem reddettin, âyetleri görmedin, delilleri görmedin, Allah'ın varlığını görmedin, birliğini görmedin; o zaman unuttun." birliğini görmedin; o zaman unuttun." Fe-nesîtehâ ve kezâlike'l-yevme tünsâ. "Mademki sen onları unuttun; bugün de sen ihmal olacaksın. Fe-nesîtehâ ve kezâlike'l-yevme tünsâ. "Mademki sen onları unuttun; bugün de sen ihmal olacaksın. Bugün sana itibar yok. Bugün sana izzet yok, bugün sana kıymet yok.Bugün sana itibar yok. Bugün sana izzet yok, bugün sana kıymet yok. Unutulmuş ama atılmış, itilmiş olarak orada dur." Unutulmuş ama atılmış, itilmiş olarak orada dur."

"Çünkü dünyada kördün; orada da dur." denilecek. Onu anlatıyor. "Çünkü dünyada kördün; orada da dur." denilecek. Onu anlatıyor.

Yunus, âyet biliyor, hadis biliyor; hem de öyle güzel Türkçe kalıba dökmüş ki çok güzel biliyor. Yunus, âyet biliyor, hadis biliyor; hem de öyle güzel Türkçe kalıba dökmüş ki çok güzel biliyor. Her beytine bakıyorum, şıp diye âyet aklıma geliyor.Her beytine bakıyorum, şıp diye âyet aklıma geliyor. Her beytine bakıyorum, şıp bir hadis aklıma geliyor; hazmetmiş, çok güzel hazmetmiş,Her beytine bakıyorum, şıp bir hadis aklıma geliyor; hazmetmiş, çok güzel hazmetmiş, bu tarafa güzel kalıba dökmüş. Arapçadan almış, eritmiş; bu tarafta Türkçe kalıba dökmüş. bu tarafa güzel kalıba dökmüş.

Arapçadan almış, eritmiş; bu tarafta Türkçe kalıba dökmüş.

Bunda bilişmeyen canlar anda bilişemez. Bunda bilişmeyen canlar anda bilişemez.

Onlar; men kâne fi hâzihî a'mâ fe-hüve fi'l-âhireti a'mâ. Çok güzel âyeti söylüyor. Onlar; men kâne fi hâzihî a'mâ fe-hüve fi'l-âhireti a'mâ. Çok güzel âyeti söylüyor.

Bilişüben dost ile. Hâlim arz etmeye geldim. Bilişüben dost ile.

Hâlim arz etmeye geldim.

"Allah'ı tanıyıp O'na hâlimi arz etmeye geldim; bu dünyaya tanımaya, kulluk etmeye geldim." "Allah'ı tanıyıp O'na hâlimi arz etmeye geldim; bu dünyaya tanımaya, kulluk etmeye geldim."

Yunus eydür âşık oldum. Maşuka derdinden öldüm. Yunus eydür âşık oldum.

Maşuka derdinden öldüm.

Gerçek erin kapısında. Ömrüm harc etmeye geldim. Hoppala! Gerçek erin kapısında.

Ömrüm harc etmeye geldim.

Hoppala!

Şimdi tasavvuf düşmanları Yunus'a kızacaklar. Çıkar tabancaları, çıkar bıçakları, Yunus'a hücum! Şimdi tasavvuf düşmanları Yunus'a kızacaklar. Çıkar tabancaları, çıkar bıçakları, Yunus'a hücum!

Bak Yunus ne diyor? "Âşık oldum, aşkullah muhabbetullah galebe çaldı." Bak Yunus ne diyor?

"Âşık oldum, aşkullah muhabbetullah galebe çaldı."

Sırılsıklam âşık, deli divane âşık, Yunus. Maşuka derdinden öldüm. Sırılsıklam âşık, deli divane âşık, Yunus.

Maşuka derdinden öldüm.

"Sevgilinin derdinden öldüm." Gerçek erin kapısında. Ömrüm harc etmeye geldim. "Sevgilinin derdinden öldüm."

Gerçek erin kapısında.

Ömrüm harc etmeye geldim.

"Hakiki kulun, evliyâullahın..." demek. "Hakiki kulun, evliyâullahın..." demek.

Eren, er, Ricâlullah demek, "Allah'ın erleri, Allah ehli, ehlullah" demek. Eren, er, Ricâlullah demek, "Allah'ın erleri, Allah ehli, ehlullah" demek.

"Ehlullahın kapısında ömrümü "Ehlullahın kapısında ömrümü harc etmeye geldim. "Hizmetin en güzeli o" diye öyle diyor. harc etmeye geldim. "Hizmetin en güzeli o" diye öyle diyor.

Allah bize akıl fikir versin, Allah bize hidayet versin! Allah bizi de sevdiği hallere eriştirsin, Allah bize akıl fikir versin, Allah bize hidayet versin! Allah bizi de sevdiği hallere eriştirsin, sevdiği huylara kavuştursun, sevdiği kullardan eylesin, sevdiği yollarda yürütsün!sevdiği huylara kavuştursun, sevdiği kullardan eylesin, sevdiği yollarda yürütsün! Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varanlardan eylesin, aziz ve muhterem kardeşlerim. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varanlardan eylesin, aziz ve muhterem kardeşlerim.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2