Namaz Vakitleri

4 Ramazan 1446
04 March 2025
İmsak
06:03
Güneş
07:27
Öğle
13:21
İkindi
16:30
Akşam
19:05
Yatsı
20:24
Detaylı Arama

Kılavuzun Kim? - 1 (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 02.01.1991
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

En mühim iş cihat değil mi? Tarikat, tasavvuf müslümanı pasifize etmiyor mu? Pasifize, uyuşuk, bir kenarda kalan bir insan | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kılavuzun Kim? - 1 (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Cemâziye'l-Âhir 1411 / 02.01.1991
Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

En mühim iş cihat değil mi? Tarikat, tasavvuf müslümanı pasifize etmiyor mu? Pasifize, uyuşuk, bir kenarda kalan bir insan | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: En mühim iş cihat değil mi? Tarikat, tasavvuf müslümanı pasifize etmiyor mu? Soru: En mühim iş cihat değil mi? Tarikat, tasavvuf müslümanı pasifize etmiyor mu? Pasifize, uyuşuk, bir kenarda kalan Pasifize, uyuşuk, bir kenarda kalan bir insan hâline gelmiyor mu? bir insan hâline gelmiyor mu?

Cevap: Neden başka şeylerden başlıyorum ben? Niye ilk başta "cihat" demiyorum? Cevap: Neden başka şeylerden başlıyorum ben? Niye ilk başta "cihat" demiyorum?

Kısaca söylemek gerekirse; nâkıs insan kâmil cihat yapamaz. Kısaca söylemek gerekirse; nâkıs insan kâmil cihat yapamaz. İyi yetişmemiş bir insan, güzel bir eser ortaya koyamaz. İyi yetişmemiş bir insan, güzel bir eser ortaya koyamaz. Sanatkâr tam sanatkâr olmayınca eline verilen malzemeyi berbat eder. Sanatkâr tam sanatkâr olmayınca eline verilen malzemeyi berbat eder.

Onun için bunlar daha önemli. En önemli olan şeylerden başlıyoruz; Onun için bunlar daha önemli. En önemli olan şeylerden başlıyoruz; ondan sonra hepsini söyleyeceğiz.ondan sonra hepsini söyleyeceğiz. Allah'ın emirlerinin hepsini önem sırasına göre -yazılı önem sırası var- hepsini söyleyeceğiz. Allah'ın emirlerinin hepsini önem sırasına göre -yazılı önem sırası var- hepsini söyleyeceğiz.

Ben bu sayfayı anlattım. Kitabın bu sayfası var, bu sayfası var, buradaki sayfaları var; Ben bu sayfayı anlattım. Kitabın bu sayfası var, bu sayfası var, buradaki sayfaları var; önem sırasına göre anlatacağız. Kalk sen cihat et, yarı yoldan dönersin, cihadı yapamazsın ki. önem sırasına göre anlatacağız. Kalk sen cihat et, yarı yoldan dönersin, cihadı yapamazsın ki.

Adamın birisi harp meydanında çarpışıyordu. Dediler ki; Adamın birisi harp meydanında çarpışıyordu.

Dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Ne güzel çarpışıyor!" "O cehennemliktir." dedi. "Yâ Resûlallah! Ne güzel çarpışıyor!"

"O cehennemliktir." dedi.

Ordu çalkandı, insanlar beyninden vurulmuşa döndü. Ordu çalkandı, insanlar beyninden vurulmuşa döndü. Müslümanlarla müşriklerin harp ettiği esnada elinde kılıçla, okla,Müslümanlarla müşriklerin harp ettiği esnada elinde kılıçla, okla, silahla çarpışan bir kimseye Resûlullah Efendimiz; "O cehennemliktir." diyor. silahla çarpışan bir kimseye Resûlullah Efendimiz; "O cehennemliktir." diyor.

Sarsıldılar, üzüldüler, korktular. Kendilerinden korktular. Sarsıldılar, üzüldüler, korktular. Kendilerinden korktular. İtiraz da edemediler Resûlullah hak söyler bâtıl söylemez ki Allah'ın peygamberi. İtiraz da edemediler Resûlullah hak söyler bâtıl söylemez ki Allah'ın peygamberi. İtiraz da edemediler ama allak bullak oldular biraz sonra haber geldi, dediler ki; İtiraz da edemediler ama allak bullak oldular biraz sonra haber geldi, dediler ki;

"Yâ Resûlallah! O çok güzel çarpışan kişi yaralanmış. Yaralanınca yarası çok acımış; "Yâ Resûlallah! O çok güzel çarpışan kişi yaralanmış. Yaralanınca yarası çok acımış; -kolu koptu, bacağı yarıldı, kanlar aktı- acısı çok olduğu için kılıcın kabzasını yere dayamış,-kolu koptu, bacağı yarıldı, kanlar aktı- acısı çok olduğu için kılıcın kabzasını yere dayamış, karnını sivri yerine dayamış, üstüne abanmış, intihar etmiş. İntihar eden cehenneme gider. karnını sivri yerine dayamış, üstüne abanmış, intihar etmiş. İntihar eden cehenneme gider.

Dediler ki; Sadaka Resûlullah, sadaka Resûlullah. "Resululllah doğru söylemiş." dediler. Dediler ki;

Sadaka Resûlullah, sadaka Resûlullah. "Resululllah doğru söylemiş." dediler.

Doğru söyler tabi, nâkıs insan cihat bile yapamaz. Doğru söyler tabi, nâkıs insan cihat bile yapamaz.

Allahu a'lemü bi-men yücâhidû fî sebili'llâh. "Allah, kimin kendi yolunda cihat ettiğini çok iyi bilir." Allahu a'lemü bi-men yücâhidû fî sebili'llâh. "Allah, kimin kendi yolunda cihat ettiğini çok iyi bilir."

Kimisi para yolunda cihat eder, kimisi mevki yolunda cihat eder, kimisi şöhret için cihat eder, Kimisi para yolunda cihat eder, kimisi mevki yolunda cihat eder, kimisi şöhret için cihat eder, kimisi yarım cihat eder, kimisi yarı yolda küfre gider. Acıya dayanamaz. kimisi yarım cihat eder, kimisi yarı yolda küfre gider. Acıya dayanamaz.

Söz bitmişken yeniden söze başlıyoruz. İbrahim b. Edhem padişahtı, ayrıldı. Söz bitmişken yeniden söze başlıyoruz. İbrahim b. Edhem padişahtı, ayrıldı. Bağdat'a geldi, ilim okudu irfan okudu. Helal kazanmak istiyor, bir bağa bekçi yapmışlar. Bağdat'a geldi, ilim okudu irfan okudu. Helal kazanmak istiyor, bir bağa bekçi yapmışlar.

Ne bekçi ya! Bir zamanın Belh padişahı, şimdi bağ bekçisi. Silahlı bir çeri, asker; Ne bekçi ya! Bir zamanın Belh padişahı, şimdi bağ bekçisi. Silahlı bir çeri, asker;

"Bana biraz üzüm ver." demiş. "Bana biraz üzüm ver." demiş.

"Ben bağın bekçisiyim, sahibi değilim, üzüm vermeye salahiyetim yok." demiş. "Ben bağın bekçisiyim, sahibi değilim, üzüm vermeye salahiyetim yok." demiş.

Başlamış İbrahim b. Edhem'i kırbaçlamaya. Adam gaddar, adam zalim; Başlamış İbrahim b. Edhem'i kırbaçlamaya. Adam gaddar, adam zalim; "Vay sen bana neden üzüm vermiyorsun?" Al, hırsız herif, kendin al, ne pataklıyorsun? "Vay sen bana neden üzüm vermiyorsun?"

Al, hırsız herif, kendin al, ne pataklıyorsun?

"Vur!" diyormuş, "Vur! Allah'a layık kulluk edemeyen insana vur vurabildiğin kadar!" "Vur!" diyormuş, "Vur! Allah'a layık kulluk edemeyen insana vur vurabildiğin kadar!"

Büyüklerin hâline bak! Allah bizi güzel zihniyete sahip etsin; ondan sonra her şey olur. Büyüklerin hâline bak! Allah bizi güzel zihniyete sahip etsin; ondan sonra her şey olur.

es-Selâmü aleyküm… es-Selâmü aleyküm…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2