Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Âhir 1446
25 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:48
Yatsı
19:15
Detaylı Arama

Mü'min ve Kâfirin Hayat Anlayışındaki Farklar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Safer 1410 / 07.09.1989
Özelif Camii/ Ankara

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dünyanın Hakikati, İslam Kardeşliğinin Kıymeti, Fazla Yemekten Sakınmak, Emelleri Kısa Tutmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mü'min ve Kâfirin Hayat Anlayışındaki Farklar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Safer 1410 / 07.09.1989
Özelif Camii/ Ankara

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dünyanın Hakikati, İslam Kardeşliğinin Kıymeti, Fazla Yemekten Sakınmak, Emelleri Kısa Tutmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh.El-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Hamden kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Hamden kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Nahmedühü bi-cemîi mehâmidih. Ve's-selâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l evvlîne ve'l âhirîn.Nahmedühü bi-cemîi mehâmidih. Ve's-selâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l evvlîne ve'l âhirîn. Tâcı ruûsuna ve gurret-i uyununa Muhammedini'l MustafâTâcı ruûsuna ve gurret-i uyununa Muhammedini'l Mustafâ ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'dü Emmâ ba'dü

Bu hadîs-i şerîfleri okumazdan önce minnettarlık borcumuz olan kimselereBu hadîs-i şerîfleri okumazdan önce minnettarlık borcumuz olan kimselere âcizâne, nâçizâne bir hediyye-i Kur'âniyyemiz olsun diye, âcizâne, nâçizâne bir hediyye-i Kur'âniyyemiz olsun diye, başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-u pâkine,başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-u pâkine, sonra onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına,sonra onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına, ebu'l-beşer Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan Peygamber Efendimiz'e kadar dünya üzerinde yaşamış,ebu'l-beşer Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan Peygamber Efendimiz'e kadar dünya üzerinde yaşamış, vazife görmüş, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselînin ruhlarına;vazife görmüş, gelmiş geçmiş cümle enbiyâ ve mürselînin ruhlarına; Allah'ın cümle sevgili kulları evliyâullâhının ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in Peygamber Efendimiz'denAllah'ın cümle sevgili kulları evliyâullâhının ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in Peygamber Efendimiz'den sonra mürşitleri olarak vazife görmüş olan sâdât ve meşâyıh-ı turûk-u aliyyemizin cümlesinin ruhlarına;sonra mürşitleri olarak vazife görmüş olan sâdât ve meşâyıh-ı turûk-u aliyyemizin cümlesinin ruhlarına; bu hadîs-i şerîfleri toplamış, nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin ruhlarına,bu hadîs-i şerîfleri toplamış, nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin ruhlarına, bu beldeleri fethedip bize miras bırakmış olan fâtih, mücâhit, şehit ecdâdımızın ruhlarına; bu beldeleri fethedip bize miras bırakmış olan fâtih, mücâhit, şehit ecdâdımızın ruhlarına; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin, bu ibâdethânelerin yapılmasına emeği geçmiş,cümle hayır ve hasenât sahiplerinin, bu ibâdethânelerin yapılmasına emeği geçmiş, katkısı olmuş olanların ruhlarına; ve uzaktan yakındankatkısı olmuş olanların ruhlarına; ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri koşarak dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüşbu hadîs-i şerîfleri koşarak dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve bütün istediklerinin, dilediklerinin, yakınlarının ruhlarına,bütün sevdiklerinin ve bütün istediklerinin, dilediklerinin, yakınlarının ruhlarına, şu mübarek Cuma gecesinde bir hediyye-i Kur'âniye olsun,şu mübarek Cuma gecesinde bir hediyye-i Kur'âniye olsun, bizler de Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp sevdiği kullar olalım, huzuruna yüzü ak,bizler de Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp sevdiği kullar olalım, huzuruna yüzü ak, alnı açık varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okuyup öyle başlayalım, buyurun... alnı açık varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okuyup öyle başlayalım, buyurun...

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bir müslümanın her şeyden önce, ilk olarak, çok net, çok kesin olarak bilmesi gereken bir şey varsa;Bir müslümanın her şeyden önce, ilk olarak, çok net, çok kesin olarak bilmesi gereken bir şey varsa; o da şu hayatın fâniliğidir, bu dünyanın boş olduğudur, bu dünyanın asıl hedef ve gaye olmadığıdır,o da şu hayatın fâniliğidir, bu dünyanın boş olduğudur, bu dünyanın asıl hedef ve gaye olmadığıdır, bu hayatın bir gün muhakkak biteceğidir. Bunu kimsenin inkâra gücü yetmez. bu hayatın bir gün muhakkak biteceğidir. Bunu kimsenin inkâra gücü yetmez. Mü'min de kâfir de bu hayatın fâni olduğunu biliyor.Mü'min de kâfir de bu hayatın fâni olduğunu biliyor. Fakat mü'minin hayatın fâni olduğundan çıkarttığı netice; Fakat mü'minin hayatın fâni olduğundan çıkarttığı netice; bâkî hayatı kazanmak için çalışma şevkidir, arzusudur. bâkî hayatı kazanmak için çalışma şevkidir, arzusudur. Mü'min; "Madem ki dünya fânidir, o halde ben bâkî hayata sarılayım, Mü'min;

"Madem ki dünya fânidir, o halde ben bâkî hayata sarılayım,
âhiretimi kazanayım, orayı kurtarayım, orasını mamur edeyim, orada rahat edeyim." diye düşünür.âhiretimi kazanayım, orayı kurtarayım, orasını mamur edeyim, orada rahat edeyim." diye düşünür. Kâfir; "Madem bu dünya fânidir, bir gün ben de öleceğim, ölmeden önce Kâfir;

"Madem bu dünya fânidir, bir gün ben de öleceğim, ölmeden önce
vur patlasın çal oynasın tarzında elimden geldiğince felekten kâm alayım,vur patlasın çal oynasın tarzında elimden geldiğince felekten kâm alayım, hayattan muradımı alayım, keyfimce yaşayayım." diye düşünür. hayattan muradımı alayım, keyfimce yaşayayım." diye düşünür.

İşte iki tip insanın temel ayrılık noktası buradan başlıyor. İşte iki tip insanın temel ayrılık noktası buradan başlıyor.

Kâfir, âhirete inanmadığı, dünyanın elinin altında bulunan en son fırsatı olduğunu düşündüğü için Kâfir, âhirete inanmadığı, dünyanın elinin altında bulunan en son fırsatı olduğunu düşündüğü için orada keyif çatmak için, rahat etmek için doyuncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yemek, orada keyif çatmak için, rahat etmek için doyuncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yemek, nefsine hizmet etmek, nefsine kulluk etmek, tapmak için, şeytana kulluk etmek için yapmadığı şey olmaz.nefsine hizmet etmek, nefsine kulluk etmek, tapmak için, şeytana kulluk etmek için yapmadığı şey olmaz. Her şeyi, türlü şeyi mubah görür. Her türlü haltı karıştırır, her türlü haksızlığı, zulmü yapar. Her şeyi, türlü şeyi mubah görür. Her türlü haltı karıştırır, her türlü haksızlığı, zulmü yapar. Onun için dünya üzerinde dünya için, insanlar için her şey için, Onun için dünya üzerinde dünya için, insanlar için her şey için, kâfirden daha zararlı, daha muzır bir mahlûk tasavvur edilmez. Çünkü sırf kendisi için yaşar.kâfirden daha zararlı, daha muzır bir mahlûk tasavvur edilmez. Çünkü sırf kendisi için yaşar. Sırf kendi rahatı için düşünür ve her şeyi ona göre tahrip eder. Sırf kendi rahatı için düşünür ve her şeyi ona göre tahrip eder. Çevresini, insanları, beldesini tahrip eder, vatanını satar.Çevresini, insanları, beldesini tahrip eder, vatanını satar. Hırsızlık yapar, rüşvet alır, arsızlık, huysuzluk eder, dolandırır...Hırsızlık yapar, rüşvet alır, arsızlık, huysuzluk eder, dolandırır... Akla hayale gelen ve gelmeyen her türlü kötülüğü yapar. Akla hayale gelen ve gelmeyen her türlü kötülüğü yapar.

Ama biz onlardan ayrılmış Allah'ın mü'min kullarıyız. Ama biz onlardan ayrılmış Allah'ın mü'min kullarıyız. Biz biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri bu dünyaya bizi imtihan için göndermiştir. Biz biliyoruz ki Allahu Teâlâ hazretleri bu dünyaya bizi imtihan için göndermiştir. Bizim asıl yerimiz Rabbimiz'in bizim için âhirette hazırladığı âhiret yurdudur, cennettir.Bizim asıl yerimiz Rabbimiz'in bizim için âhirette hazırladığı âhiret yurdudur, cennettir. Ve orada Allah'ın rızasına ermek için bu dünyadaVe orada Allah'ın rızasına ermek için bu dünyada bizim kendi hayat tarzımızın kâfirlerden farklı olması lazımdır.bizim kendi hayat tarzımızın kâfirlerden farklı olması lazımdır. Onun için mü'minin her şeyi kâfirin aklını başından alır. Aklına sığmaz.Onun için mü'minin her şeyi kâfirin aklını başından alır. Aklına sığmaz. Mü'mini kâfirin anlaması mümkün değildir. Mü'mini kâfirin anlaması mümkün değildir.

Müslüman fatihler Mısır'a girdikleri zaman, o zaman Mısır'ın başşehri olan Fustat'ın sakinleri,Müslüman fatihler Mısır'a girdikleri zaman, o zaman Mısır'ın başşehri olan Fustat'ın sakinleri, mâlikleri olan yerli ahâlî, surların kapılarını kapatıp müdafaaya geçmişler. mâlikleri olan yerli ahâlî, surların kapılarını kapatıp müdafaaya geçmişler. İslâm askerleri geliyor, kalabalık değil ama mü'min insanlar. İslâm askerleri geliyor, kalabalık değil ama mü'min insanlar. Geliyorlar, onlar da şehrin surlarını düşünerek kapılarını kapatmışlar, savunmaya geçmişler. Geliyorlar, onlar da şehrin surlarını düşünerek kapılarını kapatmışlar, savunmaya geçmişler. Mısır'ın fâtihi Amr b. As radıyallahu anh diyor ki; Mısır'ın fâtihi Amr b. As radıyallahu anh diyor ki;

"Şu savunmanızdan vazgeçin, şu şehri edebinizle bize teslim edin, çünkü siz bizimle başa çıkamazsınız."Şu savunmanızdan vazgeçin, şu şehri edebinizle bize teslim edin, çünkü siz bizimle başa çıkamazsınız. Ben size öyle bir orduyla geliyorum ki, bu ordunun içindeki her şahsın emeli, Ben size öyle bir orduyla geliyorum ki, bu ordunun içindeki her şahsın emeli, tek arzusu, yana tutuşa istediği şey Allah yolunda canını vermektir.tek arzusu, yana tutuşa istediği şey Allah yolunda canını vermektir. Sizin de arzunuz ne yapıp yapıp yaşamaktır. Siz bizimle başa çıkamazsınız.Sizin de arzunuz ne yapıp yapıp yaşamaktır. Siz bizimle başa çıkamazsınız. Biz ölmeyi aramaya, ölmeyi elde etmeye, şehit olayım diye temenni ede ede buralara gelmişiz.Biz ölmeyi aramaya, ölmeyi elde etmeye, şehit olayım diye temenni ede ede buralara gelmişiz. Şurayı edebinizle teslim edin." diye bir ihtarda bulunuyor.Şurayı edebinizle teslim edin." diye bir ihtarda bulunuyor. Kale ahalisinin dizlerinin bağı çözülüyor. Kale ahalisinin dizlerinin bağı çözülüyor.

İşte bu sözde, müslümanların öteki insanlardan farkının bir büyük misâli vardır.İşte bu sözde, müslümanların öteki insanlardan farkının bir büyük misâli vardır. Biz müslümanlar dünyada rahat etmek için, para kazanmak için çalışmıyoruz,Biz müslümanlar dünyada rahat etmek için, para kazanmak için çalışmıyoruz, Biz mevki makam sahibi olalım diye çalışmıyoruz. Bazen hapse girecek işler,Biz mevki makam sahibi olalım diye çalışmıyoruz. Bazen hapse girecek işler, bazen para kaybedecek işler, bazen canımızı feda edecek işler yapıyoruz.bazen para kaybedecek işler, bazen canımızı feda edecek işler yapıyoruz. Ve bunu severek yapıyoruz. Bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa girmiş ecdadımız.Ve bunu severek yapıyoruz. Bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa girmiş ecdadımız. Kâfirin bizi anlaması mümkün değil. Kâfirin bizi anlaması mümkün değil.

Bu hayât-ı dünya, yani şu hayat, şu muvakkat hayat kâfirlerin biricik sarıldığı şeydir.Bu hayât-ı dünya, yani şu hayat, şu muvakkat hayat kâfirlerin biricik sarıldığı şeydir. Adamlar yaz günlerinde deniz kenarlarında kotralarda, gazinolarda Adamlar yaz günlerinde deniz kenarlarında kotralarda, gazinolarda beş yıldızlı lüks otellerde keyif çatmak için her şeylerini verirler; beş yıldızlı lüks otellerde keyif çatmak için her şeylerini verirler;

"Acaba bu akşam nasıl eğleneceğiz, hangi kokteyl partide, hangi eğlencede, hangi dansta…"Acaba bu akşam nasıl eğleneceğiz, hangi kokteyl partide, hangi eğlencede, hangi dansta… Karnımızı hangi lokantada doyuracağız? Hangi lüks şeyleri yiyeceğiz?" diye öyle yaşarlar. Karnımızı hangi lokantada doyuracağız? Hangi lüks şeyleri yiyeceğiz?" diye öyle yaşarlar. Onları elde etmek için de kendilerine para lazım olduğu için Onları elde etmek için de kendilerine para lazım olduğu için her türlü haksızlığı, hırsızlığı yaz mevsimi gelinceye kadar yaparlar. her türlü haksızlığı, hırsızlığı yaz mevsimi gelinceye kadar yaparlar.

Bugün altında Mercedes olan, lüks araba olan, etrafa çalım satan, ellerinde elmaslar, Bugün altında Mercedes olan, lüks araba olan, etrafa çalım satan, ellerinde elmaslar, boyunlarında gerdanlıklar, kulaklarında küpeler olan insanların her birisiboyunlarında gerdanlıklar, kulaklarında küpeler olan insanların her birisi kim bilir o paraları nasıl kazanmıştır, nasıl elde etmiştir, birden mantar biter gib kim bilir o paraları nasıl kazanmıştır, nasıl elde etmiştir, birden mantar biter gib i nasıl zengin olmuştur, nasıl hazineyi soymuştur, nasıl hayalî ihracat yapmıştır...i nasıl zengin olmuştur, nasıl hazineyi soymuştur, nasıl hayalî ihracat yapmıştır... Neleri karıştırmış, kurcalamıştır da bunu elde etmiştir? O bir hayat tarzıdır. Neleri karıştırmış, kurcalamıştır da bunu elde etmiştir? O bir hayat tarzıdır.

Biz müslümanlar öyle değiliz. Bizim en büyük farkımız âhirete inanmamız Biz müslümanlar öyle değiliz. Bizim en büyük farkımız âhirete inanmamız ve orada da hesaba çekileceğimizi bildiğimiz için ayağımızı denk almamızdır.ve orada da hesaba çekileceğimizi bildiğimiz için ayağımızı denk almamızdır. Eğer denk almıyorsak, bizim de gözümüzde mevki hırsı varsa, Eğer denk almıyorsak, bizim de gözümüzde mevki hırsı varsa, mevkiden olmayayım diye dinimizden fedakârlık yapıyorsak; mevkiden olmayayım diye dinimizden fedakârlık yapıyorsak; bizim de gözümüzde para hırsı varsa, çok para kazanayım diye haramlara dalıyorsak;bizim de gözümüzde para hırsı varsa, çok para kazanayım diye haramlara dalıyorsak; bizim de gözümüzde dünyanın zevki, lezzeti, sefası varsa,bizim de gözümüzde dünyanın zevki, lezzeti, sefası varsa, onun için hak yolunda yorulmaktan yan çiziyorsak demek ki bize deonun için hak yolunda yorulmaktan yan çiziyorsak demek ki bize de o kâfirlerin amansız hastalıklarından bazıları bulaşmış oluyor.o kâfirlerin amansız hastalıklarından bazıları bulaşmış oluyor. Amansız hastalıklardan, frengi gibi, AIDS gibi müthiş hastalıklardan, Amansız hastalıklardan, frengi gibi, AIDS gibi müthiş hastalıklardan, kolera gibi salgın hastalıklardan, pis hastalıklardan bazıları bize de bulaşmış oluyor. kolera gibi salgın hastalıklardan, pis hastalıklardan bazıları bize de bulaşmış oluyor.

Allah şifayâb eylesin. Allah şifayâb eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Okuduğum hadîs-i şerîf İbn Mes'ud radıyallahu anh'tenOkuduğum hadîs-i şerîf İbn Mes'ud radıyallahu anh'ten ve Hz. Âişe-i Sıddîka anamız radıyallahu anhâ'dan rivayet edilmiş. Ahmed b. Hanbel'de var. ve Hz. Âişe-i Sıddîka anamız radıyallahu anhâ'dan rivayet edilmiş. Ahmed b. Hanbel'de var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

ed-Dünyâ dâru men lâ dâre le-hû. "Dünya, evi yurdu olmayanların evidir." ed-Dünyâ dâru men lâ dâre le-hû. "Dünya, evi yurdu olmayanların evidir." Dünya evsizlerin, barksızların yani berduşların yeridir demek. Dünya evsizlerin, barksızların yani berduşların yeridir demek.

Ve mâlu men lâ mâle le-hû. "Malı olmayanların malıdır dünya." Ve mâlu men lâ mâle le-hû. "Malı olmayanların malıdır dünya." "Bu dünyanın üstüne aklı olmayanlar çullanır, toplanır."Bu dünyanın üstüne aklı olmayanlar çullanır, toplanır. Bu dünya malına akılsızlar, düşüncesizler, idraksizler, izansızlar toplanır." diyor. Bu dünya malına akılsızlar, düşüncesizler, idraksizler, izansızlar toplanır." diyor.

Peki mü'min [için dünya] nedir? Peki mü'min [için dünya] nedir?

Mü'minin asıl yeri, yurdu cennet olduğu için dünyaya metelik vermez. Mü'minin asıl yeri, yurdu cennet olduğu için dünyaya metelik vermez.

Bu metelik vermemenin adına ne derler? "Zühd" derler, dünyaya aldırmamak. Bu metelik vermemenin adına ne derler?

"Zühd" derler, dünyaya aldırmamak.
Omzunu silker, tepeden bakar, şöyle göz ucuyla bir bakar, elinin tersiyle iter; Omzunu silker, tepeden bakar, şöyle göz ucuyla bir bakar, elinin tersiyle iter;

"Sen bana lazım değilsin; bana Allah'ın, Rabbim'in rızası lazım." diye"Sen bana lazım değilsin; bana Allah'ın, Rabbim'in rızası lazım." diye elinin tersiyle mevkiyi, makamı, parayı, haramı, zevki, rahatı, sefayı iter; elinin tersiyle mevkiyi, makamı, parayı, haramı, zevki, rahatı, sefayı iter; Allah'ın rızasını kazanmayı tercih eder. Bu dünya malsızların yeridir.Allah'ın rızasını kazanmayı tercih eder.

Bu dünya malsızların yeridir.
Âhirette insanlarının hesaplarının görüldüğü zamanda kimin sermayesi yoksa, kim fakirse,Âhirette insanlarının hesaplarının görüldüğü zamanda kimin sermayesi yoksa, kim fakirse, âhiret fakiriyse, yoksuluyla, âhirette yüzü kara olacaksa, cehenneme gidecekse,âhiret fakiriyse, yoksuluyla, âhirette yüzü kara olacaksa, cehenneme gidecekse, işte onların iltifat ettiği yerdir. Müslümanlar dünyanın bu hakîki çehresini görmeliişte onların iltifat ettiği yerdir. Müslümanlar dünyanın bu hakîki çehresini görmeli ve dünyaya metelik vermemeli, zühd sahibi olmalıdır. ve dünyaya metelik vermemeli, zühd sahibi olmalıdır.

Başka bir hadîs-i şerîfte buyurmuş ki; Başka bir hadîs-i şerîfte buyurmuş ki; Ed-dünyâ lâ tasfû li-mü'minin keyfe ve hiye sicnuhû ve belâuhû. Ed-dünyâ lâ tasfû li-mü'minin keyfe ve hiye sicnuhû ve belâuhû. Yine Hz. Âişe anamızdan. "Dünya mü'mine mal olmaz, yâr olmaz, râm olmaz."Yine Hz. Âişe anamızdan. "Dünya mü'mine mal olmaz, yâr olmaz, râm olmaz." Dünya mü'mine yaramaz. Dünya mü'mine yaramaz. "Nasıl olsun, nasıl yarasın ki dünya mü'minin zindanıdır, imtihanıdır, belasıdır." "Nasıl olsun, nasıl yarasın ki dünya mü'minin zindanıdır, imtihanıdır, belasıdır." Mü'min buradan kurtulduğu zaman, asıl o zaman rahat edecektir.Mü'min buradan kurtulduğu zaman, asıl o zaman rahat edecektir. Cennete vardığı zaman safaya kavuşacaktır. Cennete vardığı zaman safaya kavuşacaktır. Bu dünya böyle olduğuna göre, dünyaya metelik vermemek, yani zühd sahibi olmak gerektiğine göre… Bu dünya böyle olduğuna göre, dünyaya metelik vermemek, yani zühd sahibi olmak gerektiğine göre…

Zühd nedir? Zühd dediğimiz, zâhidlik dediğimiz şey nedir? Zühd nedir? Zühd dediğimiz, zâhidlik dediğimiz şey nedir?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

ez-Zühdü en tuhibbe mâ yuhibbu hâlikuke ve en tubğide mâ yübğıdü hâlikukeez-Zühdü en tuhibbe mâ yuhibbu hâlikuke ve en tubğide mâ yübğıdü hâlikuke ve en teteharracu min halâli'd-dünya ke-mâ teteharracu min-harâmihâ.ve en teteharracu min halâli'd-dünya ke-mâ teteharracu min-harâmihâ. Fe-inne hâlalehâ hisâbun ve harâmehâ azâbün. Fe-inne hâlalehâ hisâbun ve harâmehâ azâbün. Ve en terhame cemî'a'l-müslimîne ke-mâ terhamu li-nefsike.Ve en terhame cemî'a'l-müslimîne ke-mâ terhamu li-nefsike. Ve en teteharrace 'ani'l-kelâmi fî-mâ lâ ya'nîke ke-mâ teteharrecu mine'l-harâmi.Ve en teteharrace 'ani'l-kelâmi fî-mâ lâ ya'nîke ke-mâ teteharrecu mine'l-harâmi. Ve en teteharrace min-kesreti'l-ekli ke-mâ teteharracu mine'l-meytetilletî kad iştedde netnuhâ.Ve en teteharrace min-kesreti'l-ekli ke-mâ teteharracu mine'l-meytetilletî kad iştedde netnuhâ. Ve en teteharrace min-hutâmi'd-dünyâ ve zînetihâ ke-mâ teteharracu mine'n-nâri Ve en teteharrace min-hutâmi'd-dünyâ ve zînetihâ ke-mâ teteharracu mine'n-nâri Ve en taksura emeleke fi'd-dünyâ hâzâ hüve'z-zühdü. Ve en taksura emeleke fi'd-dünyâ hâzâ hüve'z-zühdü.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş, uzunca bir tarif. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Deylemî rivayet etmiş, uzunca bir tarif. Bizim Müslümanlığımızın ne durumda olduğunu gösteren bir rivayet, bir hadîs-i şerîf.Bizim Müslümanlığımızın ne durumda olduğunu gösteren bir rivayet, bir hadîs-i şerîf. Bizim bugünkü mantığımızın, anlayışımızın bununla iyice karşılaştırılması Bizim bugünkü mantığımızın, anlayışımızın bununla iyice karşılaştırılması ve ona göre değerlendirilmesi lazım.ve ona göre değerlendirilmesi lazım. Buyurmuş ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;Buyurmuş ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; "Zühd, zâhidlik makbul bir huydur, zühd ü takvâ kıymetli bir sıfattır." Bu nedir? "Zühd, zâhidlik makbul bir huydur, zühd ü takvâ kıymetli bir sıfattır."

Bu nedir?

En tuhibbe mâ yuhibbu hâlikuke. "Senin Rabbinin sevdiği şeyi sevmendir." En tuhibbe mâ yuhibbu hâlikuke. "Senin Rabbinin sevdiği şeyi sevmendir." Kendi keyfinin değil, nefsinin sevdiği değil, kendi aklının hoş gördüğü değil,Kendi keyfinin değil, nefsinin sevdiği değil, kendi aklının hoş gördüğü değil, Rabbinin sevdiği şeyi sevmendir senin zahidliğin.Rabbinin sevdiği şeyi sevmendir senin zahidliğin. Rabbin neyi seviyorsa, neyi methetmişse, neyi güzel, neyi hedef göstermişse,Rabbin neyi seviyorsa, neyi methetmişse, neyi güzel, neyi hedef göstermişse, onu sevebiliyorsan sen zühd ü takvâ sıfatına sahip, hakiki bir dervişsin,onu sevebiliyorsan sen zühd ü takvâ sıfatına sahip, hakiki bir dervişsin, hakiki bir mü'minsin, iyi bir kulsun, âhireti ma'mûr bir insansın demek. hakiki bir mü'minsin, iyi bir kulsun, âhireti ma'mûr bir insansın demek.

Burada tabii, "Rabbimiz neleri methetmiş de biz neleri sevmemiz lazım? Burada tabii, "Rabbimiz neleri methetmiş de biz neleri sevmemiz lazım? diye bir soru elbette hemen herkesin hatırına geliyor ve çok kimseler muhterem kardeşlerim,diye bir soru elbette hemen herkesin hatırına geliyor ve çok kimseler muhterem kardeşlerim, Allah'ın neyi sevdiğinin farkında değil. Hiç düşünmemişler bile.Allah'ın neyi sevdiğinin farkında değil. Hiç düşünmemişler bile. "Acaba benim sevdiğim, benim peşinde koştuğum, benim amaç edindiğim,"Acaba benim sevdiğim, benim peşinde koştuğum, benim amaç edindiğim, benim gaye edindiğim şeyler Allah'ın sevdiği şeyler mi? Acaba ben doğru yol da mı koşturuyorum? benim gaye edindiğim şeyler Allah'ın sevdiği şeyler mi? Acaba ben doğru yol da mı koşturuyorum? Doğru bir hedef mi tutturmuşum?" diye çok kimse düşünmemiştir bile. Doğru bir hedef mi tutturmuşum?" diye çok kimse düşünmemiştir bile. Çevresinin heyecanına, hırsına kapılmıştır, onlar gibi koşuyor. "Nereye koşuyorsun?" Çevresinin heyecanına, hırsına kapılmıştır, onlar gibi koşuyor.

"Nereye koşuyorsun?"

"Valla bilmem, herkes koşuyor işte bu tarafa doğru ben de gidiyorum." "Ne olacak gittiğin yerde?" "Valla bilmem, herkes koşuyor işte bu tarafa doğru ben de gidiyorum."

"Ne olacak gittiğin yerde?"

"Valla bilmem, insanlar koşuyor işte ben de koşuyorum." "Valla bilmem, insanlar koşuyor işte ben de koşuyorum."

Onların gittiği yerin öbür tarafı uçurum, onun dibi de cehennem,Onların gittiği yerin öbür tarafı uçurum, onun dibi de cehennem, sen o tarafa ne koşup duruyorsun? Şöyle bir kenara çekil,sen o tarafa ne koşup duruyorsun? Şöyle bir kenara çekil, "bu sürü tozutarak ne tarafa gidiyor böyle?" diye bir düşün. "bu sürü tozutarak ne tarafa gidiyor böyle?" diye bir düşün. Ondan sonra kendin gitmen gereken yönü kendin tayin et. Ondan sonra kendin gitmen gereken yönü kendin tayin et. "Zühd ü takvâ, Hâlıkının sevdiği şeyi sevmek" olduğuna göre,"Zühd ü takvâ, Hâlıkının sevdiği şeyi sevmek" olduğuna göre, Allah'ın neyi sevdiğini, neyi methettiğini öğren. Allah'ın neyi sevdiğini, neyi methettiğini öğren.

Hatırımdan hep geçiyor, elim değip de bir kitap, bir makale, bir risale yazamadım.Hatırımdan hep geçiyor, elim değip de bir kitap, bir makale, bir risale yazamadım. Küçük bir şey yazdım da o da bizim fakültenin albümünde kaldı. Küçük bir şey yazdım da o da bizim fakültenin albümünde kaldı. Kur'ân-ı Kerîm'de bazı âyet-i kerîmelerin sonunda yazar ki; Kur'ân-ı Kerîm'de bazı âyet-i kerîmelerin sonunda yazar ki;

İnnellâhe yuhibbu'l-müttakîn. ["Allah müttâkîleri sever."] İnnellâhe yuhibbu'l-müttakîn. ["Allah müttâkîleri sever."]

İnnellâhe yuhibbu's-sâbirîn. ["Allah sabrdenleri sever."] İnnellâhe yuhibbu's-sâbirîn. ["Allah sabrdenleri sever."]

İnnellâhe yuhibbu't-tevvâbîne ve yuhibbu'l-mutetahhirîn. İnnellâhe yuhibbu't-tevvâbîne ve yuhibbu'l-mutetahhirîn. "Allah tevbekârları sever, çok çok temizlenenleri, temiz, pak olanları sever." filan. "Allah tevbekârları sever, çok çok temizlenenleri, temiz, pak olanları sever." filan.

Şunları şöyle bir toplasak, Kur'ân-ı Kerîm'e göre Allah neleri, kimleri seviyormuşŞunları şöyle bir toplasak, Kur'ân-ı Kerîm'e göre Allah neleri, kimleri seviyormuş bir göstersek diye hatırımdan geçer. İnşaallah öyle bir kitap yazmak lazım, bir göstersek diye hatırımdan geçer. İnşaallah öyle bir kitap yazmak lazım, çünkü kestirme olur, kolay olur. Kardeşlerimizin eline verdiğimiz zaman çünkü kestirme olur, kolay olur. Kardeşlerimizin eline verdiğimiz zaman Allah'ın neyi sevdiğini bilirler de onlar da ona heves ederler.Allah'ın neyi sevdiğini bilirler de onlar da ona heves ederler. Neyi sevmediğini bilirler de onlardan kendilerini çekerler inşaallah. Birisi bu... Neyi sevmediğini bilirler de onlardan kendilerini çekerler inşaallah. Birisi bu...

Zühdün vasıflarından, sıfatlarından, zâhid olan insanın mantığından, zihniyetinden bir işaret, emâre bu.Zühdün vasıflarından, sıfatlarından, zâhid olan insanın mantığından, zihniyetinden bir işaret, emâre bu. Rabbinin, Hâlıkının sevdiğini sevecek insan, bir. Rabbinin, Hâlıkının sevdiğini sevecek insan, bir.

İki; ve en tübğida mâ yubğidü hâlikuke. İki; ve en tübğida mâ yubğidü hâlikuke. "Senin Hâlık'ın olan, Yaradan'ın olan Allah'ın buğz ettiği şeye de senin buğz etmendir." "Senin Hâlık'ın olan, Yaradan'ın olan Allah'ın buğz ettiği şeye de senin buğz etmendir."

O'nun sevdiğini sevebiliyor musun? O'nun buğz ettiğine buğz edebiliyor musun? O'nun sevdiğini sevebiliyor musun? O'nun buğz ettiğine buğz edebiliyor musun? İşte o zaman müslümansın. "Yapamıyorum hocam!" Allah dünyayı sevmemiş, hiç sevmemiş.İşte o zaman müslümansın.

"Yapamıyorum hocam!"

Allah dünyayı sevmemiş, hiç sevmemiş.
Allahu Teâlâ hazretleri dünyayı, mescitler hariç, kendisine ibadet edilen yerler hariç; Allahu Teâlâ hazretleri dünyayı, mescitler hariç, kendisine ibadet edilen yerler hariç; şu dünyanın manzarası, gölü, ovası, dağı, meyvası, ağacı…şu dünyanın manzarası, gölü, ovası, dağı, meyvası, ağacı… hiç Allah dünyaya rahmet nazarıyla, sevgi nazarıyla bakmamış, ibadet yerleri hariç.hiç Allah dünyaya rahmet nazarıyla, sevgi nazarıyla bakmamış, ibadet yerleri hariç. Bizim de gözümüz hep dışarıda. Hatta bir iki yerde de kardeşlerime söyledim;Bizim de gözümüz hep dışarıda. Hatta bir iki yerde de kardeşlerime söyledim; caminin dışında duruyor da içine girmiyor adam. caminin dışında duruyor da içine girmiyor adam. Hacı babalar bile namaz vaktini caminin dışında bekliyor da içeriye girmiyor.Hacı babalar bile namaz vaktini caminin dışında bekliyor da içeriye girmiyor. İçerisi Allah'ın evi, Allah'ın ikramına nâil olacaksın, İçerisi Allah'ın evi, Allah'ın ikramına nâil olacaksın, Allah yolunda cihat etmiş gibi sevap yazılıp duracak, namaz kılıyormuşsun gibi ecir kazanacaksın.Allah yolunda cihat etmiş gibi sevap yazılıp duracak, namaz kılıyormuşsun gibi ecir kazanacaksın. Camiye girmiyor. Yani Allah'ın camiyi sevmesine rağmen mü'minler onu sevememiş.Camiye girmiyor. Yani Allah'ın camiyi sevmesine rağmen mü'minler onu sevememiş. Allah'ın dünyayı sevmemesine rağmen mü'minler dünyayı gönüllerinden kazıyıp çıkartamamışlar.Allah'ın dünyayı sevmemesine rağmen mü'minler dünyayı gönüllerinden kazıyıp çıkartamamışlar. Misalleri ileriye doğru gelecek. Misalleri ileriye doğru gelecek.

İlk ölçümüz, iyi müslüman olmanın ilk ölçüsü; Allah'ın sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek...İlk ölçümüz, iyi müslüman olmanın ilk ölçüsü; Allah'ın sevdiğini sevmek, sevmediğini sevmemek... Hadis kitaplarını okurken Allah'ın sevdiği şeyleri yazın ve onları sevmeye kendinizi alıştırın. Hadis kitaplarını okurken Allah'ın sevdiği şeyleri yazın ve onları sevmeye kendinizi alıştırın.

Küçükken kabak yemeği ben hiç sevmezdim.Küçükken kabak yemeği ben hiç sevmezdim. Hani şu Adapazarı kabağı var, kestane kabağı, bal kabağı diyorlar. Hani şu Adapazarı kabağı var, kestane kabağı, bal kabağı diyorlar. Hoşuma gitmezdi kokusu, sevmezdim. Rahmetli anam da Peygamber Efendimiz severmiş kabağı, Hoşuma gitmezdi kokusu, sevmezdim. Rahmetli anam da Peygamber Efendimiz severmiş kabağı, diye anlatırdı bana. Peygamber Efendimiz severmiş, ben sevmesem olur mu?diye anlatırdı bana. Peygamber Efendimiz severmiş, ben sevmesem olur mu? Bunu sevmem lazım diye diye, şimdi en çok sevdiğim tatlılardan biridir kabak tatlısı.Bunu sevmem lazım diye diye, şimdi en çok sevdiğim tatlılardan biridir kabak tatlısı. Zorlamalıyız kendimizi. Yani küçük bir misalden, kendi başımdan geçen Zorlamalıyız kendimizi. Yani küçük bir misalden, kendi başımdan geçen ufacık bir hadiseden misal vererek [anlatmak] istiyorum. ufacık bir hadiseden misal vererek [anlatmak] istiyorum. Allah'ın sevdiğini sevmeye kendimizi zorlamalıyız; Allah'ın sevdiğini sevmeye kendimizi zorlamalıyız; Allah'ın sevmediğini sevmemeye kendimizi zorlamalıyız. Allah'ın sevmediğini sevmemeye kendimizi zorlamalıyız.

"Şu adam hiç hoşuma gitmiyor." diyor adam. Peki, niye hoşuna gitmiyor? "Şu adam hiç hoşuma gitmiyor." diyor adam.

Peki, niye hoşuna gitmiyor?

"Valla sakallı çember gibi." diyor. "İşte bilmem, hoşuma gitmiyor..." "Valla sakallı çember gibi." diyor. "İşte bilmem, hoşuma gitmiyor..."

Peki, sakalı Peygamber Efendimiz seviyor, sen niye sevmiyorsun? Peki, sakalı Peygamber Efendimiz seviyor, sen niye sevmiyorsun?

"Bu adam boyuna kadın gibi ağlıyor." diyor. Ya o adam âyetler okundukça ağlıyor camide. "Bu adam boyuna kadın gibi ağlıyor." diyor.

Ya o adam âyetler okundukça ağlıyor camide.
Sen onun seviyesinin farkında değilsin. "Erkek adam ağlar mı?" diyor. Sen onun seviyesinin farkında değilsin.

"Erkek adam ağlar mı?" diyor.

Erkek adam Allah'ın âyetlerini okuduğu zaman öyle bir ağlar ki, sen nasıl ağladığına şaşırırsın!Erkek adam Allah'ın âyetlerini okuduğu zaman öyle bir ağlar ki, sen nasıl ağladığına şaşırırsın! Hz. Ömer radıyallahu anh'ın şu yanaklarında gözyaşları iz yapmış.Hz. Ömer radıyallahu anh'ın şu yanaklarında gözyaşları iz yapmış. Hz. Ömer ağlayacak adam mıydı? O babayiğit, o muhteşem kahraman adam ağlayacak insan mıydı? Hz. Ömer ağlayacak adam mıydı? O babayiğit, o muhteşem kahraman adam ağlayacak insan mıydı?

Çok sevgili, kıymetli bir kardeşimiz var bir camide de, yani evliyâullahtan bir kimse. Çok sevgili, kıymetli bir kardeşimiz var bir camide de, yani evliyâullahtan bir kimse. Ağlıyor diye kızıyor bizim paşazâdemiz, beğenmemiş.Ağlıyor diye kızıyor bizim paşazâdemiz, beğenmemiş. "Bu kadar da ağlanır mı?" diyor, "Tavrını beğenmedim." diyor. "Bu kadar da ağlanır mı?" diyor, "Tavrını beğenmedim." diyor.

Zevkini Allah'ın istediği zevk hâline ayarla. Sevgini Allah'ın istediği sevgi hâline ayarla.Zevkini Allah'ın istediği zevk hâline ayarla. Sevgini Allah'ın istediği sevgi hâline ayarla. Her şeyini ona göre ayarla. "Bu kadının kıyafetini beğenmedim." Her şeyini ona göre ayarla.

"Bu kadının kıyafetini beğenmedim."

Kepaze! Kadın sana süslenmek, beğendirmek için mi giyiniyor? Kadın ziynetlerini örtmek için giyiniyor.Kepaze! Kadın sana süslenmek, beğendirmek için mi giyiniyor? Kadın ziynetlerini örtmek için giyiniyor. Kadının örtüsünün sebebi ne? İslâm'da kadın niçin giyinir? Kadının örtüsünün sebebi ne? İslâm'da kadın niçin giyinir?

İslâm'da kadın güzelliklerini nâmahrem görmesin diye, saklamak için giyinir. İslâm'da kadın güzelliklerini nâmahrem görmesin diye, saklamak için giyinir.

"Bu kara çarşafı, hiç sevmedim." Niye sevmiyorsun? Öteki açılanları seviyorsun. "Bu kara çarşafı, hiç sevmedim."

Niye sevmiyorsun? Öteki açılanları seviyorsun.
Göğsünü gösteriyor, bağrını gösteriyor, kalçasını gösteriyor, ayağının kenarından yırtmacı var,Göğsünü gösteriyor, bağrını gösteriyor, kalçasını gösteriyor, ayağının kenarından yırtmacı var, şurasını burasını gösteriyor… Onu Allah sevmiyor.şurasını burasını gösteriyor… Onu Allah sevmiyor. Sen Allah'ın sevmediğini seviyorsun, Allah'ın emrettiği şeyi sevmiyorsun.Sen Allah'ın sevmediğini seviyorsun, Allah'ın emrettiği şeyi sevmiyorsun. Demek ki hasta. Baş aşağı dönmüş ölçüler, zevkler... Demek ki hasta. Baş aşağı dönmüş ölçüler, zevkler...

İşte bu küçük misallerden veya büyük misallerden anladığımız gibi,İşte bu küçük misallerden veya büyük misallerden anladığımız gibi, eğer has müslüman, hakiki müslüman, Allah'ın sevdiği insan, uyanık insan, zeki insan, anlayışlı insan,eğer has müslüman, hakiki müslüman, Allah'ın sevdiği insan, uyanık insan, zeki insan, anlayışlı insan, yüksek insan olmak istiyorsan; sevgini Allah'ın sevgisine benzeteceksin, yüksek insan olmak istiyorsan; sevgini Allah'ın sevgisine benzeteceksin, Allah'ın sevdiği şeyleri seveceksin, buğuzun ve kızgınlığın ile de Allah'ın sevmediğini sevmeyeceksin. Allah'ın sevdiği şeyleri seveceksin, buğuzun ve kızgınlığın ile de Allah'ın sevmediğini sevmeyeceksin.

"Şu adamı çok seviyorum, bıyıkları çok şahane, "Şu adamı çok seviyorum, bıyıkları çok şahane, kaşını kaldırışı eşsiz, tavırları çok hoşuma gidiyor." kaşını kaldırışı eşsiz, tavırları çok hoşuma gidiyor."

Yahu o adam Amerikalı kâfir, AIDS'li bir artisti, sen onun nesini seviyorsun? Yahu o adam Amerikalı kâfir, AIDS'li bir artisti, sen onun nesini seviyorsun? Dublas bıyık, bilmem ne bıyık… Sana ne dublas bıyıktan, şundan bundan,Dublas bıyık, bilmem ne bıyık… Sana ne dublas bıyıktan, şundan bundan, Greta Garbo'nun saçlarından, kaşlarından, gözlerinden... Greta Garbo'nun saçlarından, kaşlarından, gözlerinden...

Yani müslümanlar, zevklerinizi Allah'ın rızasına uygun olarak yeniden ayarlayın, bir. Yani müslümanlar, zevklerinizi Allah'ın rızasına uygun olarak yeniden ayarlayın, bir.

İkincisi; ve en teteharrace min halâli'd-dünyâ ke-mâ teteharracu min-harâmihâ İkincisi; ve en teteharrace min halâli'd-dünyâ ke-mâ teteharracu min-harâmihâ fe-inne halâlehâ hisâbun ve harâmehâ azâbün. fe-inne halâlehâ hisâbun ve harâmehâ azâbün. "Dünyanın haramlarından sıyrıldığın gibi, helali olan şeylerinden bile mümkün olduğu kadar sıyrılmaktır."Dünyanın haramlarından sıyrıldığın gibi, helali olan şeylerinden bile mümkün olduğu kadar sıyrılmaktır. Çünkü helalinin de fazlası hesaptır, haramıysa azaptır." Çünkü helalinin de fazlası hesaptır, haramıysa azaptır."

Yani buradan da anlaşılıyor ki, zühd sahibi insanın öyle pek gönlünde mal mülk sevgisi olmayacak.Yani buradan da anlaşılıyor ki, zühd sahibi insanın öyle pek gönlünde mal mülk sevgisi olmayacak. Yani diyecek ki; "Allah bana helalinden versin, kimseye muhtaç olmayacak kadar olsun,Yani diyecek ki; "Allah bana helalinden versin, kimseye muhtaç olmayacak kadar olsun, hayırlısı ise versin, hayırsız mal vermesin." Gözü tok olacak yani.hayırlısı ise versin, hayırsız mal vermesin." Gözü tok olacak yani. Çok olsun, fazla olsun, bilmem ne olsun derken o hırsı,Çok olsun, fazla olsun, bilmem ne olsun derken o hırsı, o arzusu, o tamahı, o isteği onu çeşitli günahlara sokuyor.o arzusu, o tamahı, o isteği onu çeşitli günahlara sokuyor. Büyüklerimiz demek ki bu hadîs-i şerîften almışlar. Dünya malının fazlası nedir? Büyüklerimiz demek ki bu hadîs-i şerîften almışlar.

Dünya malının fazlası nedir?

Fazlası hesaba dahildir. "Sen bu malın fazlasını ne yaptın, nereye harcadın, görevini yaptın mı?" diye, Fazlası hesaba dahildir. "Sen bu malın fazlasını ne yaptın, nereye harcadın, görevini yaptın mı?" diye, haramı da azaba tâbidir. Haramından aldıysan onun da elbette bir cezası olacak. haramı da azaba tâbidir. Haramından aldıysan onun da elbette bir cezası olacak.

Onun için mal edinmekte ihtiyatlı ol. Para kazanmakta dikkatli ol. Onun için mal edinmekte ihtiyatlı ol. Para kazanmakta dikkatli ol. Hemen "nereden gelirse gelsin" deme, helalini iste, gözü tok ol, düşüne düşüne al. Hemen "nereden gelirse gelsin" deme, helalini iste, gözü tok ol, düşüne düşüne al. Hemen elini lap diye atma. Fareyi kapana kıstıran nedir? O lokmayı arzu etmesidir. Hemen elini lap diye atma.

Fareyi kapana kıstıran nedir?

O lokmayı arzu etmesidir.

Kuşu kafese sokturan nedir? Daneye karşı olan arzusudur. Kuşu kafese sokturan nedir?

Daneye karşı olan arzusudur.
İnsanın da böyle mala mülke karşı dikkatsiz, kontrolsüz bir şevki oldu mu İnsanın da böyle mala mülke karşı dikkatsiz, kontrolsüz bir şevki oldu mu tehlikeli olabilir diye gözünün tok olması tavsiye ediliyor. tehlikeli olabilir diye gözünün tok olması tavsiye ediliyor.

Ve enterhame cemî'a'l-müslimîne ke-mâ terhamu li-nefsike. Ve enterhame cemî'a'l-müslimîne ke-mâ terhamu li-nefsike. "Zühdün bir alameti de bütün müslümanlara merhamet etmendir." "Zühdün bir alameti de bütün müslümanlara merhamet etmendir." Kendine merhamet ettiğin, acıdığın, kendini kolladığın gibi,Kendine merhamet ettiğin, acıdığın, kendini kolladığın gibi, tüm diğer müslüman kardeşlerine de merhamet etmendir. tüm diğer müslüman kardeşlerine de merhamet etmendir.

Muhterem kardeşlerim! Şimdi burada bir şey söyleyeceğim.Muhterem kardeşlerim!

Şimdi burada bir şey söyleyeceğim.
Şu camiye bakın; elhamdülillah kocaman bir cami; tıklım tıklım dolu, alt tarafı da doludur maşaallah,Şu camiye bakın; elhamdülillah kocaman bir cami; tıklım tıklım dolu, alt tarafı da doludur maşaallah, Allah nazardan saklasın. Mü'minlerin kardeşliğinden, kardeşlik duygusundan kaynaklanıyor.Allah nazardan saklasın. Mü'minlerin kardeşliğinden, kardeşlik duygusundan kaynaklanıyor. Bu kardeşlik duygusu lafla olmuyor muhterem kardeşlerim.Bu kardeşlik duygusu lafla olmuyor muhterem kardeşlerim. Müslümanlar kardeş olsun, iyi güzel ama lafla olmuyor. Yani Allah'ın emirlerini tutmakla oluyor.Müslümanlar kardeş olsun, iyi güzel ama lafla olmuyor. Yani Allah'ın emirlerini tutmakla oluyor. Zikirle, dervişlikle, tasavvufla oluyor. Herkes veryansın edip, saldırıp duruyorlar. Zikirle, dervişlikle, tasavvufla oluyor. Herkes veryansın edip, saldırıp duruyorlar. Nereden duymuşlarsa birkaç söz, saldırıyorlar ama bindikleri dalı kesiyorlar. Nereden duymuşlarsa birkaç söz, saldırıyorlar ama bindikleri dalı kesiyorlar. Bu kardeşlik işte bu tasavvuftan oluyor. Bu kardeşlik işte bu tasavvuftan oluyor. Tasavvuf olmayınca biribiriyle bir araya gelip muhabbet etmiyorlar. Tasavvuf olmayınca biribiriyle bir araya gelip muhabbet etmiyorlar.

Bu kardeşliği elhamdülillah dünyanın her yerinde görüyoruz. Bu kardeşliği elhamdülillah dünyanın her yerinde görüyoruz. Bakın şimdi içinizde Avustralya'dan gelmiş kardeşlerimiz var. Bakın şimdi içinizde Avustralya'dan gelmiş kardeşlerimiz var. Avustralya'ya gittik, oradaki müslüman kardeşlerimizi gördük. Avustralya'ya gittik, oradaki müslüman kardeşlerimizi gördük. Amerika'ya gittik, oradaki müslüman kardeşlerimize misafir olduk.Amerika'ya gittik, oradaki müslüman kardeşlerimize misafir olduk. Fransa'ya gittik, oradaki müslüman kardeşlerimize misafir olduk. Fransa'ya gittik, oradaki müslüman kardeşlerimize misafir olduk. Yani müslümanların arasındaki bu kardeşlik başka milletlere nasip olmuş bir şey değil.Yani müslümanların arasındaki bu kardeşlik başka milletlere nasip olmuş bir şey değil. Çok kıymetli bir şey. İşte bu kardeşliği şu camide görüldüğü gibi veyahut Çok kıymetli bir şey. İşte bu kardeşliği şu camide görüldüğü gibi veyahut gittiğimiz yerlerde görüldüğü gibi tüm müslümanların canlı hâle getirmesi lazım.gittiğimiz yerlerde görüldüğü gibi tüm müslümanların canlı hâle getirmesi lazım. Yaşanır, görünür, elle tutulur hâle getirilmesi lazım. Yaşanır, görünür, elle tutulur hâle getirilmesi lazım.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar biribirinin kardeşidir." Hani nerede? İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Müslümanlar biribirinin kardeşidir."

Hani nerede?

Niye Suriye'yle Irak ayrı? Niye Suudi Arabistan'la Yemen ayrı?Niye Suriye'yle Irak ayrı? Niye Suudi Arabistan'la Yemen ayrı? Niye Kuzey Yemen'le Güney Yemen ayrı? Niye o onunla ve berikiyle savaşta, kavgada?Niye Kuzey Yemen'le Güney Yemen ayrı? Niye o onunla ve berikiyle savaşta, kavgada? Niye ötekisi berikisinin derdiyle dertlenmiyor?Niye ötekisi berikisinin derdiyle dertlenmiyor? Niye bizim Bulgaristan'da kardeşlerimizin malları alınıp kapı dışarı edilirkenNiye bizim Bulgaristan'da kardeşlerimizin malları alınıp kapı dışarı edilirken kendi yüz yıllık diyarlarında öteki müslümanların kılı kıpırdamıyor veya zar zor, kendi yüz yıllık diyarlarında öteki müslümanların kılı kıpırdamıyor veya zar zor, ite kaka birazcık şey yapıyorlar? Niye kâfirlerle dostluklarına devam ediyorlar?.. ite kaka birazcık şey yapıyorlar? Niye kâfirlerle dostluklarına devam ediyorlar?..

Tasavvuf olmayınca, sağlam iman olmayınca, takvâ kalbe yerleşmeyince,Tasavvuf olmayınca, sağlam iman olmayınca, takvâ kalbe yerleşmeyince, Allah korkusu olmayınca, iman kuvvetli olmayınca bu iş olmuyor. Allah korkusu olmayınca, iman kuvvetli olmayınca bu iş olmuyor.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri hepimizin gönlüne o kardeşlik duygusunu sağlam olarak yerleştirsin,Onun için Allahu Teâlâ hazretleri hepimizin gönlüne o kardeşlik duygusunu sağlam olarak yerleştirsin, birbirimizin yüzüne o duyguyla bakalım. Müslümanın müslüman kardeşinin yüzüne rahmet,birbirimizin yüzüne o duyguyla bakalım. Müslümanın müslüman kardeşinin yüzüne rahmet, şefkat nazariyle bakması sadakadır, ibadettir, sevaptır. O sevgiyi canlandıralım tekrar.şefkat nazariyle bakması sadakadır, ibadettir, sevaptır. O sevgiyi canlandıralım tekrar. Yunus Emre'nin o şiirlerinde söylediği gibi, eski mutasavvıfların, menâkıblarında,Yunus Emre'nin o şiirlerinde söylediği gibi, eski mutasavvıfların, menâkıblarında, tezkiretü'l-evliyâlarında okuduğumuz gibi o sevgiyi tekrar aramızda canlandırmalıyız.tezkiretü'l-evliyâlarında okuduğumuz gibi o sevgiyi tekrar aramızda canlandırmalıyız. Birimiz hepimiz için canımızı verecek gibi şey yapmalıyız [olmalıyız.] Birimiz hepimiz için canımızı verecek gibi şey yapmalıyız [olmalıyız.]

Başörtülü bir kızımız geliyor da; "Okuduğum fakültede hocam tek başımayım.Başörtülü bir kızımız geliyor da; "Okuduğum fakültede hocam tek başımayım. Nihayet üç kişiyiz, bizi koruyacak bir emniyet tertibatı yok mu?Nihayet üç kişiyiz, bizi koruyacak bir emniyet tertibatı yok mu? Notlarımızı tahrip ediyorlar, sınıfta bırakıyorlar, hakkımızı vermiyorlar.Notlarımızı tahrip ediyorlar, sınıfta bırakıyorlar, hakkımızı vermiyorlar. Bunları nasıl alacağız?" diyor. Bunları nasıl alacağız?" diyor.

Mü'minler muhabbetli olmazsaMü'minler muhabbetli olmazsa kâfirler sağdan soldan tırtıklaya tırtıklaya bu müslümanları perişan ederler. kâfirler sağdan soldan tırtıklaya tırtıklaya bu müslümanları perişan ederler. Bu koca müslüman cemaatleri, milletleri bitirirler...Bu koca müslüman cemaatleri, milletleri bitirirler... Onun için birlik ve beraberlik içinde olmaya, birbirimizi sevmeye ve bu muhabbeti elle tutulur, Onun için birlik ve beraberlik içinde olmaya, birbirimizi sevmeye ve bu muhabbeti elle tutulur, gözle görünür, canlı yaşanır, hakiki, samimi bir seviyeye getirmeye mecburuz. gözle görünür, canlı yaşanır, hakiki, samimi bir seviyeye getirmeye mecburuz.

Hakiki zâhid olmanın da şartı olarak Efendimiz ne buyurdu? Hakiki zâhid olmanın da şartı olarak Efendimiz ne buyurdu?

"Bütün müslümanlara merhamet edecek, kendisine acıdığı, merhamet ettiği gibi." "Bütün müslümanlara merhamet edecek, kendisine acıdığı, merhamet ettiği gibi."

Suudi Arabistan'da bir mühendis kardeşim var, iş arıyor kendisine.Suudi Arabistan'da bir mühendis kardeşim var, iş arıyor kendisine. Cidde'de bir zengin diyor ki; "Ben kendime bir köşk yaptıracağım, sen onu yap." Cidde'de bir zengin diyor ki;

"Ben kendime bir köşk yaptıracağım, sen onu yap."

"Peki yapayım." Kaç metre kare olacak köşkü? "Peki yapayım."

Kaç metre kare olacak köşkü?

Bak rakam yanlış değil, dikkatle dinleyin;Bak rakam yanlış değil, dikkatle dinleyin; 4000 metre kare! Suudlunun kendisine oturmak için yaptıracağı ev… 4000 metre kare! Suudlunun kendisine oturmak için yaptıracağı ev…

Bizim burada en lüks daireler kaç metre karedir? Bizim burada en lüks daireler kaç metre karedir?

Yüz seksen 200 metre kare, 250 metre karedir.Yüz seksen 200 metre kare, 250 metre karedir. Dört bin metre kare! İnsafsız, zalim, 4000 metre kareye orada kendisine köşk yaptıracak da, Dört bin metre kare! İnsafsız, zalim, 4000 metre kareye orada kendisine köşk yaptıracak da, ev yaptıracak da oturacak! Öbür tarafta Afganlılar açlıktan ölecekler, ev yaptıracak da oturacak! Öbür tarafta Afganlılar açlıktan ölecekler, Ruslar'ın [zulmü] altında perişan olacaklar. Afrika'daki müslümanlar açlıktan kırılacaklar.Ruslar'ın [zulmü] altında perişan olacaklar. Afrika'daki müslümanlar açlıktan kırılacaklar. Mısır parasızlıktan, pulsuzluktan Amerika'nın yardımı yüzünden İsrail'le dostluk edecek.Mısır parasızlıktan, pulsuzluktan Amerika'nın yardımı yüzünden İsrail'le dostluk edecek. Bilmem hangi ülkelerde müslümanların bilmem ne türlü hakları…Bilmem hangi ülkelerde müslümanların bilmem ne türlü hakları… O orada 4000 metre karelik köşke oturacak da safa sürecek... Böyle Müslümanlık olmaz. O orada 4000 metre karelik köşke oturacak da safa sürecek... Böyle Müslümanlık olmaz. Böyle Müslümanlık olacaksa, olmaz. Böyle olacaksa olmaz olsun! Bu tarzda olmaz. Böyle Müslümanlık olacaksa, olmaz. Böyle olacaksa olmaz olsun! Bu tarzda olmaz.

Onun için orada, Suudi Arabistan'da elimize tesbih alıyoruz da, Onun için orada, Suudi Arabistan'da elimize tesbih alıyoruz da, Suudlu dikiliyor karşımıza "bid'attır!" bilmem ne... Ne bid'atı?Suudlu dikiliyor karşımıza "bid'attır!" bilmem ne...

Ne bid'atı?
Ben burada Sübhanallah diyorum. Otuz üç defa Sübhanallah demek için tesbih burada elimde,Ben burada Sübhanallah diyorum. Otuz üç defa Sübhanallah demek için tesbih burada elimde, sayısını şaşırmayayım diye… Bunun bid'atla ilgisi yok. Peygamber Efendimiz de, sayısını şaşırmayayım diye… Bunun bid'atla ilgisi yok. Peygamber Efendimiz de, sahâbe-i kirâm da hurma çekirdeği ile, çakıl taşıyla bu işi bir usulde saymayı yapmışlar. sahâbe-i kirâm da hurma çekirdeği ile, çakıl taşıyla bu işi bir usulde saymayı yapmışlar. Bunun bid'atı yok. Sen asıl bid'atla uğraşmak istiyorsan Bunun bid'atı yok. Sen asıl bid'atla uğraşmak istiyorsan bu kendisine 4000 metre kare köşk yapmaya kalkışan şaşkına nasihatini yap, bu kendisine 4000 metre kare köşk yapmaya kalkışan şaşkına nasihatini yap, onu doğru yola çekmeye çalış! Müslümanlar biribirlerine merhamet edecek.onu doğru yola çekmeye çalış!

Müslümanlar biribirlerine merhamet edecek.
Hindistan'a gitmedim. Pakistan'ı birazcık şöyle kıyıdan köşeden gördüm.Hindistan'a gitmedim. Pakistan'ı birazcık şöyle kıyıdan köşeden gördüm. Karaçi'yi gördüm ama Hindistan'daki müslümanların, hele Bangledeş'teki müslümanların çok fakir, Karaçi'yi gördüm ama Hindistan'daki müslümanların, hele Bangledeş'teki müslümanların çok fakir, çok yoksul, çok bîçâre olduklarını hep okuyoruz. Acımamız lazım. Türkiyemizi kurtarmamız lazım.çok yoksul, çok bîçâre olduklarını hep okuyoruz. Acımamız lazım. Türkiyemizi kurtarmamız lazım. Türkiye'deki müslümanları rahata erdirmemiz lazım.Türkiye'deki müslümanları rahata erdirmemiz lazım. Doğusuyla batısıyla, güneydoğusuyla kuzeydoğusuyla, her tarafını mâmur hâle getirmemiz lazım.Doğusuyla batısıyla, güneydoğusuyla kuzeydoğusuyla, her tarafını mâmur hâle getirmemiz lazım. Ondan sonra başka İslâm ülkelerine şefkat kanatlarımızı germemiz lazım. Bizi bekliyorlar. Ondan sonra başka İslâm ülkelerine şefkat kanatlarımızı germemiz lazım.

Bizi bekliyorlar.
Diyor ki; "Hocam bize oradan hoca gönderin." Tayland'da altı-yedi milyon müslüman varmış.Diyor ki; "Hocam bize oradan hoca gönderin." Tayland'da altı-yedi milyon müslüman varmış. Oradaki bir mecmuanın müdürü bana; "Oradan bize hoca gönderin." diyor. Oradaki bir mecmuanın müdürü bana; "Oradan bize hoca gönderin." diyor. Bizi bekliyorlar yani. Dedelerimizi duymuşlar mücahit insanlardı,Bizi bekliyorlar yani. Dedelerimizi duymuşlar mücahit insanlardı, şöyle terbiyeli, böyle ahlâklı, böyle yüksek insanlardı diye, bizi bekliyorlar...şöyle terbiyeli, böyle ahlâklı, böyle yüksek insanlardı diye, bizi bekliyorlar... Onun için müslümanlara karşı genel bir merhamet, sevgi içimizde vardır,Onun için müslümanlara karşı genel bir merhamet, sevgi içimizde vardır, biliyorum kardeşlerimiz arasında ama bunu da fiilî duruma getirmeliyiz. biliyorum kardeşlerimiz arasında ama bunu da fiilî duruma getirmeliyiz.

Getirmediğimizin birkaç misalini söylemek istiyorum. Mesela İstanbul'da yaşayanlar; Getirmediğimizin birkaç misalini söylemek istiyorum. Mesela İstanbul'da yaşayanlar; Erenköy, Suadiye, Adalar vesaire zengin muhitlerdir.Erenköy, Suadiye, Adalar vesaire zengin muhitlerdir. Bizim Fatih, İskenderpaşa'nın olduğu yerler vesaire işte orta muhitlerdir.Bizim Fatih, İskenderpaşa'nın olduğu yerler vesaire işte orta muhitlerdir. Bir de böyle gecekondu muhitleri vardır;Bir de böyle gecekondu muhitleri vardır; Bayrampaşa gibi, Eyüp'ün, Silahtar'ın kenar mahalleleri vesaire gibi;Bayrampaşa gibi, Eyüp'ün, Silahtar'ın kenar mahalleleri vesaire gibi; oralara gitse insan yüreği parçalanır. Oradaki çocukların hâline, sokaklara,oralara gitse insan yüreği parçalanır. Oradaki çocukların hâline, sokaklara, evlere baksa, bir evlere, camilere girse, oranın durumunu görse, yüreği parçalanır.evlere baksa, bir evlere, camilere girse, oranın durumunu görse, yüreği parçalanır. Gitmiyoruz. Yani, Erenköy'ün zengini Bayrampaşa'nın gecekondusuna gitmiyor. Gitmiyoruz. Yani, Erenköy'ün zengini Bayrampaşa'nın gecekondusuna gitmiyor. Arka taraflara gitmiyor. Ankara'nın zengini Keçiören'in arkasındaki Arka taraflara gitmiyor. Ankara'nın zengini Keçiören'in arkasındaki veyahut Karşıyaka'nın arkasındaki mezarların ötesindeki fakirlerin arasına gitmiyor.veyahut Karşıyaka'nın arkasındaki mezarların ötesindeki fakirlerin arasına gitmiyor. Haftanın bazı günleri o mahallere gidelim. O mahallelerde namaz kılalım.Haftanın bazı günleri o mahallere gidelim. O mahallelerde namaz kılalım. Oranın imamlarıyla konuşalım, cemaate bakalım, sokaklarda dolaşalım biraz.Oranın imamlarıyla konuşalım, cemaate bakalım, sokaklarda dolaşalım biraz. Bak o zaman zekât verecek insanları nasıl kolay buluruz. Bak o zaman zekât verecek insanları nasıl kolay buluruz.

"Zekâtı kime vereceğimi şaşırıyorum hocam." "Zekâtı kime vereceğimi şaşırıyorum hocam."

Tabii şaşırırsın. Yani senin zengin muhitinde zekâtı alacak insanı nereden bulacaksın? Tabii şaşırırsın. Yani senin zengin muhitinde zekâtı alacak insanı nereden bulacaksın?

Hele bir gel bakalım bizim bu tarafa. Hele şu fakirlerin arasına bir git.Hele bir gel bakalım bizim bu tarafa. Hele şu fakirlerin arasına bir git. Hele bir Anadolu'nun bir yoksul köyüne git bakalım. Suyu olmayan, kurtlanmış suları içen, Hele bir Anadolu'nun bir yoksul köyüne git bakalım. Suyu olmayan, kurtlanmış suları içen, yolu olmayan, mahrumiyet mıntıkası olan yerlere... Yani müslüman bunları yapmalı. yolu olmayan, mahrumiyet mıntıkası olan yerlere... Yani müslüman bunları yapmalı.

Afrika'nın bilmem hangi vahşi kabilesine, İsveç'ten bilmem hangi adamAfrika'nın bilmem hangi vahşi kabilesine, İsveç'ten bilmem hangi adam insanlık duygularıyla gidiyor doktor olarak. Ömrünü orada geçiriyor, orada ölüyor. insanlık duygularıyla gidiyor doktor olarak. Ömrünü orada geçiriyor, orada ölüyor. Yerlilerin babası, herkesin beğendiği bir insan. Hemen kitaplara filan yazıyorlar, Yerlilerin babası, herkesin beğendiği bir insan. Hemen kitaplara filan yazıyorlar, "Ne kahraman adam! Ne fedakâr adam!" diye. "Ne kahraman adam! Ne fedakâr adam!" diye.

Biz kendi memleketimizde mahrumiyet yerlerine gitmiyoruz.Biz kendi memleketimizde mahrumiyet yerlerine gitmiyoruz. Yani şöyle kasabaların arkasındaki ücra köşelerdeki köylere gitmiyoruz. Oraların halini bilmiyoruz.Yani şöyle kasabaların arkasındaki ücra köşelerdeki köylere gitmiyoruz. Oraların halini bilmiyoruz. İlim yok, Kur'an bilmezler, dinden haberleri yok, vâiz gelmez, hocaları yok,İlim yok, Kur'an bilmezler, dinden haberleri yok, vâiz gelmez, hocaları yok, hocaları olsa maaş veremezler, su yok; çok perişan durumda...hocaları olsa maaş veremezler, su yok; çok perişan durumda... Onun için müslümanlar biraz fakirleri tanımak için, fakir mahallelere gitmeye kendilerini alıştırsınlar.Onun için müslümanlar biraz fakirleri tanımak için, fakir mahallelere gitmeye kendilerini alıştırsınlar. Zenginler eski püskü elbise giysin, tebdîl-i kıyâfet etsin, eski zaman padişahları,Zenginler eski püskü elbise giysin, tebdîl-i kıyâfet etsin, eski zaman padişahları, sadrazamları, vezirleri gibi; biraz oraları dolaşsın da öteki müslümancıkların hallerini görsün, sadrazamları, vezirleri gibi; biraz oraları dolaşsın da öteki müslümancıkların hallerini görsün, bak yüreği nasıl parçalanacak...bak yüreği nasıl parçalanacak... Diğer bir şey; Diğer bir şey;

Ve en teteharrace 'ani'l-kelâmi fî-mâ lâ ya'nîke ke-mâ teteharracu mine'l-harâm. Ve en teteharrace 'ani'l-kelâmi fî-mâ lâ ya'nîke ke-mâ teteharracu mine'l-harâm.

Zahidliğin bir ölçüsü, bir tezahürü de nedir? Zahidliğin bir ölçüsü, bir tezahürü de nedir?

"Mâlâyâni söz söylemekten sıyrılıp kurtulmaktır, haram söz söylemekten kurtulduğu gibi.""Mâlâyâni söz söylemekten sıyrılıp kurtulmaktır, haram söz söylemekten kurtulduğu gibi." Yani zâhidlik sadece dünyalığa metelik vermemek değilmiş, diline de hakim olmakmış. Yani zâhidlik sadece dünyalığa metelik vermemek değilmiş, diline de hakim olmakmış.

Muhterem kardeşlerim! Çocuklara dikkat ediyorum, torunlara, başkalarına… Muhterem kardeşlerim!

Çocuklara dikkat ediyorum, torunlara, başkalarına…
Küçükken yetiştirilme tarzından yetiştirilme tarzlarına...Küçükken yetiştirilme tarzından yetiştirilme tarzlarına... Sözün faydalısını söylemek, faydasız sözü söylememek, ya hayır söylemek ya da susmak, bu bir ibadettir.Sözün faydalısını söylemek, faydasız sözü söylememek, ya hayır söylemek ya da susmak, bu bir ibadettir. Çok önemli! Çocuklarımıza bunu öğretmeliyiz. Yani konuşmayı öğrettiğimiz gibi susmayı da öğretmeliyiz.Çok önemli! Çocuklarımıza bunu öğretmeliyiz. Yani konuşmayı öğrettiğimiz gibi susmayı da öğretmeliyiz. Çocuk babasından çok konuşuyor. Çocuk misafirin yanında boyuna konuşuyor. Neden? Çocuk babasından çok konuşuyor. Çocuk misafirin yanında boyuna konuşuyor.

Neden?

Konuşmayı öğrenmiş de susmayı öğrenmemiş. Büyük de öğrenmemiş. Konuşmayı öğrenmiş de susmayı öğrenmemiş. Büyük de öğrenmemiş. Sükutun ibadet olduğunu çok müslüman bilmez. Sükutun ibadet olduğunu çok müslüman bilmez. Gevezeliğin kendisine nice veballer getirdiğini, ne kadar günahlara soktuğunu düşünmez.Gevezeliğin kendisine nice veballer getirdiğini, ne kadar günahlara soktuğunu düşünmez. Yakınlarımızdan var; fıkra söyleyeceğim, insanları güldüreceğim diye öyle şeyler söylüyorlar ki,Yakınlarımızdan var; fıkra söyleyeceğim, insanları güldüreceğim diye öyle şeyler söylüyorlar ki, ne dine sığar ne imana sığar. ne dine sığar ne imana sığar.

Onun için zâhidliğin bir sıfatı da mâlâyâni söz söylemekten uzak durmaktır.Onun için zâhidliğin bir sıfatı da mâlâyâni söz söylemekten uzak durmaktır. Haramlardan, haram sözlerden uzak durduğu, küfür, yalan-dolan, gıybet, dedikodu yapmadığı gibiHaramlardan, haram sözlerden uzak durduğu, küfür, yalan-dolan, gıybet, dedikodu yapmadığı gibi mâlâyâniden de sıyrılmaktır. Zâhidliğin bir ölçüsü de budur.mâlâyâniden de sıyrılmaktır. Zâhidliğin bir ölçüsü de budur. Bunu da yazın, yazılmazsa hatırda kalmaz. Devamı; Bunu da yazın, yazılmazsa hatırda kalmaz. Devamı;

Ve en teteharrace min-kesreti'l-ekli ke-mâ teteharracu mine'l-meyteti elletî kad iştedde netnuhâ.Ve en teteharrace min-kesreti'l-ekli ke-mâ teteharracu mine'l-meyteti elletî kad iştedde netnuhâ. "Fazla, aşırı yemekten kokusu şiddetlenmiş bir ölü eti yemekten sakınır gibi sakınmaktır." "Fazla, aşırı yemekten kokusu şiddetlenmiş bir ölü eti yemekten sakınır gibi sakınmaktır."

Muhterem kardeşlerim! Bugün doktorların en büyük tedavi Muhterem kardeşlerim!

Bugün doktorların en büyük tedavi
şişmanlığı nasıl azaltacağız, insanları nasıl zayıflatacağız?.. Neden? Bu insanlar doymuyor ki!şişmanlığı nasıl azaltacağız, insanları nasıl zayıflatacağız?..

Neden?

Bu insanlar doymuyor ki!
Çeşit çeşit, türlü türlü nimetleri öyle ölçüsüz, öyle frensiz yiyorlar ki şişmanlıyor.Çeşit çeşit, türlü türlü nimetleri öyle ölçüsüz, öyle frensiz yiyorlar ki şişmanlıyor. Eskiden zayıflık bir dertmiş, şimdi bazı insanlarda şişmanlık bir dert.Eskiden zayıflık bir dertmiş, şimdi bazı insanlarda şişmanlık bir dert. Nasıl zayıflayacağız diye doktora gidiyor; doktor perhiz veriyor, perhizi de yapamıyor.Nasıl zayıflayacağız diye doktora gidiyor; doktor perhiz veriyor, perhizi de yapamıyor. Bilmem tansiyon arttı, bilmem damar sertliği oldu veyahut kolesterol ziyadeleştiBilmem tansiyon arttı, bilmem damar sertliği oldu veyahut kolesterol ziyadeleşti veyahut şu oldu, bu oldu... Demek ki zâhidliğin bir tezâhürü de neymiş? veyahut şu oldu, bu oldu...

Demek ki zâhidliğin bir tezâhürü de neymiş?

Fazla yemekten sakınacak. Neye benzetiyor Peygamber Efendimiz? Fazla yemekten sakınacak.

Neye benzetiyor Peygamber Efendimiz?

"Kokuşmuş, kokusu şiddetlenmiş bir ölü eti yemekten insan nasıl iğrenir çekinirse,"Kokuşmuş, kokusu şiddetlenmiş bir ölü eti yemekten insan nasıl iğrenir çekinirse, fazla yemekten de o kadar çekinecek." İhtiyacı kadar yiyecek, daha doymadan, fazla yemekten de o kadar çekinecek." İhtiyacı kadar yiyecek, daha doymadan, doymaya daha zaman varken, midesinin üçte biri boşken elini çekecek. doymaya daha zaman varken, midesinin üçte biri boşken elini çekecek. Üçte birini gıdayla dolduracak, üçte birini su içerek dolduracak, üçte biri de serbest kalacak.Üçte birini gıdayla dolduracak, üçte birini su içerek dolduracak, üçte biri de serbest kalacak. Biz, karnımız doyuyor, şişiyor, kayışın düğmelerini gevşetiyoruz, Biz, karnımız doyuyor, şişiyor, kayışın düğmelerini gevşetiyoruz, üç dört tane delik bu tarafa doğru alıyoruz. Ondan sonra "Ah vah, ya bunu nasıl öğüteceğiz?" diye, üç dört tane delik bu tarafa doğru alıyoruz. Ondan sonra "Ah vah, ya bunu nasıl öğüteceğiz?" diye, gelsin maden suyu, gelsin eritecek daha başka malzeme diye uğraşıyoruz. gelsin maden suyu, gelsin eritecek daha başka malzeme diye uğraşıyoruz.

Demek ki zâhidlik neymiş? Az yemekmiş. Az yiyince ne olur? Demek ki zâhidlik neymiş?

Az yemekmiş.

Az yiyince ne olur?

Fazlasını fukaraya, fakirlere verirsin. Acaba var mı öyle fakir? Fazlasını fukaraya, fakirlere verirsin.

Acaba var mı öyle fakir?

Evvelki seneler okudum, hâlâ hatırımdan gitmiyor. Evvelki seneler okudum, hâlâ hatırımdan gitmiyor. Dört çocuğuna bir hafta boyu şekerli su ekmeğe bana bana yedirmiş, çocuklar dayanamamışlar,Dört çocuğuna bir hafta boyu şekerli su ekmeğe bana bana yedirmiş, çocuklar dayanamamışlar, anne de çocuklarının sefaletine dayanamamış. İş aramış, bulamamış. anne de çocuklarının sefaletine dayanamamış. İş aramış, bulamamış. Gelir aramış, yardım aramış, bulamamış. Evin tavanına kendisini asmış. Çocuklar geride kalıyor.Gelir aramış, yardım aramış, bulamamış. Evin tavanına kendisini asmış. Çocuklar geride kalıyor. İnsanoğlu zayıftır, aç kaldı mı şuuru da bozulur. İnsanoğlu zayıftır, aç kaldı mı şuuru da bozulur. Şuuru da bozulduğu zaman tabii intiharın günah olduğunu düşünemez, gider asar kendisini...Şuuru da bozulduğu zaman tabii intiharın günah olduğunu düşünemez, gider asar kendisini... Onu etrafındaki müslümanlar kollayacaktı. O mahallenin müslümanları kollayacaktı. Onu etrafındaki müslümanlar kollayacaktı. O mahallenin müslümanları kollayacaktı.

Her müslümanın mahallesindeki insanları, zenginleri, fakirleri bilmesi lazım. Her müslümanın mahallesindeki insanları, zenginleri, fakirleri bilmesi lazım. Ev ev bilmesi lazım. Şu evde fakirler var, çok muhtaçlar diye, kendisinin gücü yoksa bile,Ev ev bilmesi lazım. Şu evde fakirler var, çok muhtaçlar diye, kendisinin gücü yoksa bile, zengin olan insanlara onların halini arz etmesi lazım. O da sevap. zengin olan insanlara onların halini arz etmesi lazım. O da sevap.

Demek ki fazla yemekten de, fazla konuşmaktan da, fazla maldan da uzak durmak, Demek ki fazla yemekten de, fazla konuşmaktan da, fazla maldan da uzak durmak, Allah'ın sevdiğini sevmek, Allah'ın kızdığına kızmak zâhidliğin sıfatları. Devam ediyor; Allah'ın sevdiğini sevmek, Allah'ın kızdığına kızmak zâhidliğin sıfatları. Devam ediyor;

Ve en teteharrace min-hutâmi'd-dünyâ ve zînetihâ ke-mâ teteharracu mine'n-nâr.Ve en teteharrace min-hutâmi'd-dünyâ ve zînetihâ ke-mâ teteharracu mine'n-nâr. "Ateşten çıkıp sıyrıldığı gibi, dünyanın fazlalığından, ziynetinden sıyrılmak,"Ateşten çıkıp sıyrıldığı gibi, dünyanın fazlalığından, ziynetinden sıyrılmak, dünyaya rağbet etmemek, dünyanın ziynetine önem vermemek." dünyaya rağbet etmemek, dünyanın ziynetine önem vermemek."

Bu ziynet meselesi de bilhassa hanımların müptela olduğu bir şeydir.Bu ziynet meselesi de bilhassa hanımların müptela olduğu bir şeydir. Bu küpeler, bu yüzükler, bu bilezikler, bu gerdanlıklar yenmez, içilmez, hiçbir işe yaramaz.Bu küpeler, bu yüzükler, bu bilezikler, bu gerdanlıklar yenmez, içilmez, hiçbir işe yaramaz. Yalasan tadı bile yoktur. Ama millet bunları boynuna, koluna, bileğine takacak diye Yalasan tadı bile yoktur. Ama millet bunları boynuna, koluna, bileğine takacak diye ne yapacağını şaşırıyor. Birisini satıyor, ötekisini alıyor; ötekisini satıyor, berikisini alıyor. ne yapacağını şaşırıyor. Birisini satıyor, ötekisini alıyor; ötekisini satıyor, berikisini alıyor. Bir taneyken bir tane daha alıyor. Nereye gidiyor bu paralar? Bir taneyken bir tane daha alıyor.

Nereye gidiyor bu paralar?

Elmasların çoğu yahudilerin eline gidiyor. Elmas paralarının çoğu, pırlantalar vesaire... Elmasların çoğu yahudilerin eline gidiyor. Elmas paralarının çoğu, pırlantalar vesaire... Küçücük bir [taşı bu kadar] paraya herkes de tabii kabul ediyor; Küçücük bir [taşı bu kadar] paraya herkes de tabii kabul ediyor;

"Bu pırlanta çok kıymetli, şu kadarcık bir şey, ver bakalım"Bu pırlanta çok kıymetli, şu kadarcık bir şey, ver bakalım 10 milyon, ver bakalım 12 milyon, ver bakalım 40-50 milyon..." 10 milyon, ver bakalım 12 milyon, ver bakalım 40-50 milyon..."

"Bunun taşı büyük, ver bakalım şu kadar..." Nereye gidiyor bu paralar? "Bunun taşı büyük, ver bakalım şu kadar..."

Nereye gidiyor bu paralar?

Bu küçücük taş bu kadar para eder mi? "Canım böyle gördük, böyle geldi böyle gidiyor." Bu küçücük taş bu kadar para eder mi?

"Canım böyle gördük, böyle geldi böyle gidiyor."

Seni kandırmışlar. Senin işine yaramayan şeyi satmak istesen, kaça satılır bu biliyor musun? Seni kandırmışlar.

Senin işine yaramayan şeyi satmak istesen, kaça satılır bu biliyor musun?

Senin bu kadar milyon verip aldığın şey, satmak istesen kaça satılır? Senin bu kadar milyon verip aldığın şey, satmak istesen kaça satılır?

Beşte bir fiyatına onda bir fiyatına... Ne olacağını Allah biliyor. Beşte bir fiyatına onda bir fiyatına... Ne olacağını Allah biliyor.

Bunu takıyorsun da ne oluyor? O fazlalıkları biriktir, bir hayra yatır.Bunu takıyorsun da ne oluyor?

O fazlalıkları biriktir, bir hayra yatır.
Bir köye bir su getir, bir köprü yap bir çayın üstüne. Bir yere bir çeşme yap, bir hastane yap.Bir köye bir su getir, bir köprü yap bir çayın üstüne. Bir yere bir çeşme yap, bir hastane yap. Bir fakir talebe yetiştir. Sen öldükten sonra arkandan sana sevap kazandırır.Bir fakir talebe yetiştir. Sen öldükten sonra arkandan sana sevap kazandırır. Bir çocuğu al, yetim olarak yetiştir, evlendir, tahsilini göster, bir adam et. Bir çocuğu al, yetim olarak yetiştir, evlendir, tahsilini göster, bir adam et.

Elhamdülillah, seneler geçiyor, yıllar geçiyor; Elhamdülillah, seneler geçiyor, yıllar geçiyor; talebelerimiz büyüdüler, yetiştiler bizim okuttuğumuz kimseler hoca oldular, talebelerimiz büyüdüler, yetiştiler bizim okuttuğumuz kimseler hoca oldular, kimisi asistan oldu, doçent oldu, profesör oldu. kimisi asistan oldu, doçent oldu, profesör oldu.

Müesseler kurduk. Müesseselerimiz elhamdülillah yürüyor, gelişiyor.Müesseler kurduk. Müesseselerimiz elhamdülillah yürüyor, gelişiyor. Şu site, [Özelif Sitesi] bizim bir kooperatif kurma teşebüsümüzdür.Şu site, [Özelif Sitesi] bizim bir kooperatif kurma teşebüsümüzdür. Burada, bu sitede 360 tane hane vardır. Ne bu cami vardı ne bu site vardı! Bir kooperatif kurduk.Burada, bu sitede 360 tane hane vardır. Ne bu cami vardı ne bu site vardı! Bir kooperatif kurduk. Müslümanlar birbirleriyle beraber olsun, birbirlerini tanısın, bir arada yaşasınlar.Müslümanlar birbirleriyle beraber olsun, birbirlerini tanısın, bir arada yaşasınlar. Çocuklarını iyi terbiye ederler, hanımlar birbirleriyle iyi komşuluk ederler… diye bu işe seneler önce başladık.Çocuklarını iyi terbiye ederler, hanımlar birbirleriyle iyi komşuluk ederler… diye bu işe seneler önce başladık. Elhamdülillah camiiinde şimdi vaaz ediyoruz. Allah'a hamd ü senâlar olsun.Elhamdülillah camiiinde şimdi vaaz ediyoruz. Allah'a hamd ü senâlar olsun. Demek ki sen de paranın fazlasıyla elmas alacağına ziynet alacağına bir müslüman evladı yetiştirsen,Demek ki sen de paranın fazlasıyla elmas alacağına ziynet alacağına bir müslüman evladı yetiştirsen, bir fakirin çocuğuna baksan [güzel işler olur]! Adamın dokuz tane çocuğu var. bir fakirin çocuğuna baksan [güzel işler olur]!


Adamın dokuz tane çocuğu var.
Nerede okutacağını, ne yedireceğini şaşırmış. Feleğini şaşırmış. Bilemiyor, karar veremiyor.Nerede okutacağını, ne yedireceğini şaşırmış. Feleğini şaşırmış. Bilemiyor, karar veremiyor. Normal gıda alamadıkları için çocuklar saz benizli, zayıf. Normal gıda alamadıkları için çocuklar saz benizli, zayıf. Bu adam bunlara bakamıyor işte besbelli, al bir tanesini. Al bir tanesini; besle, yetiştir, terbiye et.Bu adam bunlara bakamıyor işte besbelli, al bir tanesini. Al bir tanesini; besle, yetiştir, terbiye et. Büyüt, adam olsun. Senin yapmadığını şimdi kâfirler yapıyor! Büyüt, adam olsun. Senin yapmadığını şimdi kâfirler yapıyor!

Almanya'da müslüman çocuklarını alıyorlar. Anasını babasını bağırta bağırta,Almanya'da müslüman çocuklarını alıyorlar. Anasını babasını bağırta bağırta, mahkemelik olmak pahasına alıyorlar! Yetiştiriyor, müslüman evladını hristiyan olarak yetiştiriyor.mahkemelik olmak pahasına alıyorlar! Yetiştiriyor, müslüman evladını hristiyan olarak yetiştiriyor. İlk başta razı olan anneler-babalar, bir kere evet demiş olanlar sonra bir daha çocuklarını kurtaramıyorlar. İlk başta razı olan anneler-babalar, bir kere evet demiş olanlar sonra bir daha çocuklarını kurtaramıyorlar. Kimisi gazetelere düşüyor, mecmualarda bahis konusu ediliyor. Kadın diyor ki; Kimisi gazetelere düşüyor, mecmualarda bahis konusu ediliyor. Kadın diyor ki;

"Alman, verdiğim çocuğumu bana geri vermiyor!" Vermez tabii! Onun maksadı var."Alman, verdiğim çocuğumu bana geri vermiyor!"


Vermez tabii! Onun maksadı var.
O müslüman çocukları hristiyan olarak yetiştirmekten zevk duyuyor.O müslüman çocukları hristiyan olarak yetiştirmekten zevk duyuyor. Birer ikişer her birimiz bir tane müslüman çocuğunu hristiyan yetiştirirsekBirer ikişer her birimiz bir tane müslüman çocuğunu hristiyan yetiştirirsek yeryüzünde müslüman kalmaz, diye ona koşturuyor. Senin çocuklarını senin elinden alıyor,yeryüzünde müslüman kalmaz, diye ona koşturuyor. Senin çocuklarını senin elinden alıyor, sana karşı başka bir dinde yetiştiriyor. Âhiretini de mahvediyor, ondan da zevk alıyor. sana karşı başka bir dinde yetiştiriyor. Âhiretini de mahvediyor, ondan da zevk alıyor.

Sen kendi müslüman kardeşlerinin evlatlarını yetiştirmek istemez misin? Sen kendi müslüman kardeşlerinin evlatlarını yetiştirmek istemez misin?

Bıraksan sokakta serseri olacak! Al, yetiştir. Ondan sonra o hayırlı iş yaptıkça sana sevap gelsin. Bıraksan sokakta serseri olacak! Al, yetiştir. Ondan sonra o hayırlı iş yaptıkça sana sevap gelsin.

Bu fazla ziynetlerden ne olacak? Bu fazla ziynetlerden ne olacak?

Ve en taksura emeleke fi'd-dünyâ. "Dünyadaki arzularını, emellerini de kısa tutmak!" Ve en taksura emeleke fi'd-dünyâ. "Dünyadaki arzularını, emellerini de kısa tutmak!"

"Hocam, yirmiyıl daha [şu işi] yaparsam şu kadar para biriktirirsem ihtiyarladığım zaman şunu yapacağım,"Hocam, yirmiyıl daha [şu işi] yaparsam şu kadar para biriktirirsem ihtiyarladığım zaman şunu yapacağım, bunu yapacağım. O zaman namaza başlayacağım, o zaman sakal bırakacağım…" bunu yapacağım. O zaman namaza başlayacağım, o zaman sakal bırakacağım…"

Hep uzun hedefler! İnsan uzun planlar yaparken yaşayıp dururken bir trafik kazası, bir hastalık…Hep uzun hedefler! İnsan uzun planlar yaparken yaşayıp dururken bir trafik kazası, bir hastalık… Bakıyorsun adam ölüvermiş. Bakıyorsun adam ölüvermiş.

"Bizim talebelerimizden filanca, Konya'da vefat etmiş." İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. "Bizim talebelerimizden filanca, Konya'da vefat etmiş."

İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.

Allah Allah! Yahu bizim talebimizdi. Biz ondan daha yaşlıyız. Sıra bizdeyken hop o gitti…Allah Allah! Yahu bizim talebimizdi. Biz ondan daha yaşlıyız. Sıra bizdeyken hop o gitti… Kime sıranın geleceği belli olmaz. Sen emelini kısa tut. Emelini kısa tut, işi acele yap. Hayrı acele yap.Kime sıranın geleceği belli olmaz. Sen emelini kısa tut. Emelini kısa tut, işi acele yap. Hayrı acele yap. Uzun zamana yayıp da kendini gevşetme. İşte asıl zahidlik budur. Uzun zamana yayıp da kendini gevşetme. İşte asıl zahidlik budur.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Ve hâzâ hüve'z-zühdü. "İşte asıl zahitlik budur." buyurdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

Ve hâzâ hüve'z-zühdü. "İşte asıl zahitlik budur." buyurdu.

Dünya bizim asıl yerimiz yurdumuz değil. Biz burada yaşıyoruz. Âhireti kazanmak için çalışmamız lazım.Dünya bizim asıl yerimiz yurdumuz değil. Biz burada yaşıyoruz. Âhireti kazanmak için çalışmamız lazım. Dünya bizim imtihan sahamızdır. Kâfirler burayı hedef edinmişlerdir. Dünya bizim imtihan sahamızdır. Kâfirler burayı hedef edinmişlerdir. Kazanmak için yaşamak için keyif için eğlenmek için hayatlarını öyle planlamışlardır.Kazanmak için yaşamak için keyif için eğlenmek için hayatlarını öyle planlamışlardır. Biz onlar gibi olmayacağız. Bizim yaşam tarzımız başka! Biz Allah'ın sevdiğini seveceğiz, kızdığına kızacağız. Biz onlar gibi olmayacağız. Bizim yaşam tarzımız başka! Biz Allah'ın sevdiğini seveceğiz, kızdığına kızacağız.

Dünyanın helal malının bile fazlasına hesap olduğunu bilerek gözü tok olacağız.Dünyanın helal malının bile fazlasına hesap olduğunu bilerek gözü tok olacağız. Her şeye el uzatmayacağız. "Bütün müslümanlara merhamet edeceğiz, kendimize merhamet ettiğimiz gibi.Her şeye el uzatmayacağız.

"Bütün müslümanlara merhamet edeceğiz, kendimize merhamet ettiğimiz gibi.
Sözün fazlasından sakınacağız, haram sözlerden sakındığımız gibi. Çok yemekten sakınacağız;Sözün fazlasından sakınacağız, haram sözlerden sakındığımız gibi. Çok yemekten sakınacağız; şiddetli, pis kokan, kokmuş ölü eti yemekten sakındığımız gibi. şiddetli, pis kokan, kokmuş ölü eti yemekten sakındığımız gibi. Dünyanın ziynetlerinden kendimizi geri çekeceğiz, ateşten kendimizi sakınır çekinir gibi.Dünyanın ziynetlerinden kendimizi geri çekeceğiz, ateşten kendimizi sakınır çekinir gibi. Emelimizi kısa tutacağız, uzun boylu emellerle oyalanmalarla vakit geçirmeyeceğiz.Emelimizi kısa tutacağız, uzun boylu emellerle oyalanmalarla vakit geçirmeyeceğiz. Hemen yarın ölecekmiş gibi âhirete çalışacağız!" Asıl Müslümanlık budur.Hemen yarın ölecekmiş gibi âhirete çalışacağız!"


Asıl Müslümanlık budur.
Maalesef bu zihniyete müslümanlar çok uzak kaldılar. Eskiden bu zihniyet kuvvetliydi.Maalesef bu zihniyete müslümanlar çok uzak kaldılar. Eskiden bu zihniyet kuvvetliydi. Her şeylerini Allah rızası için yapıyorlardı. Çalışıyorlardı, koşturuyorlardı, cihat ediyorlardı,Her şeylerini Allah rızası için yapıyorlardı. Çalışıyorlardı, koşturuyorlardı, cihat ediyorlardı, para kazanıyorlardı ama sarfediyorlardı. Allah yoluna sarfediyorlardı. Hayır yapıyorlardı. Cihat yapıyorlardı. para kazanıyorlardı ama sarfediyorlardı. Allah yoluna sarfediyorlardı. Hayır yapıyorlardı. Cihat yapıyorlardı.

Bugün İslâm için çalışan insanlar azaldı. Çalışmalarını İslâm'ın menfaatine göre ayarlayan insanlar azaldı. Bugün İslâm için çalışan insanlar azaldı. Çalışmalarını İslâm'ın menfaatine göre ayarlayan insanlar azaldı.

Allahu Teâla hazretleri tüm müslümanlara uyanıklık nasip etsin.Allahu Teâla hazretleri tüm müslümanlara uyanıklık nasip etsin. Bu gerçekleri duyan, bilen biz müslümanlara da hayatımızıBu gerçekleri duyan, bilen biz müslümanlara da hayatımızı İslâm'ın emrettiği şekilde yeniden düzenlemeyi nasip etsin, muvaffak etsin. İslâm'ın emrettiği şekilde yeniden düzenlemeyi nasip etsin, muvaffak etsin.

Her müslüman, benim sevgili kardeşlerim, her birisi kendisi İslâm'a faydalı olmayı,Her müslüman, benim sevgili kardeşlerim, her birisi kendisi İslâm'a faydalı olmayı, İslâm'a bir yönden fayda sağlamayı düşünecek olursa bu faydalar büyük işler yapar.İslâm'a bir yönden fayda sağlamayı düşünecek olursa bu faydalar büyük işler yapar. Ama her birisi vaazı dinler, olduğu yerde kalırsa o zaman büyük işler birkaç insanın omuzunda kalır.Ama her birisi vaazı dinler, olduğu yerde kalırsa o zaman büyük işler birkaç insanın omuzunda kalır. Büyük sonuçlar elde edilmez. Kâfirler öteye, ileriye giderler. Kâfirler başarı sağlarlar.Büyük sonuçlar elde edilmez. Kâfirler öteye, ileriye giderler. Kâfirler başarı sağlarlar. Kâfirler bizi yenerler. Bunun için herkes iki elinin arasına başını alsın:Kâfirler bizi yenerler. Bunun için herkes iki elinin arasına başını alsın: "Ben müslümanlara nasıl faydalı olabilirim? Nasıl daha çok fayda sağlayabilirim?"Ben müslümanlara nasıl faydalı olabilirim? Nasıl daha çok fayda sağlayabilirim? Neler yapabilirim?.." diye yapabileceği şeyleri düşünsün! Neler yapabilirim?.." diye yapabileceği şeyleri düşünsün!

Allahu Teâla hazretleri hakkı hak olarak görüp uymayı nasip eylesin.Allahu Teâla hazretleri hakkı hak olarak görüp uymayı nasip eylesin. Bâtılı bâtıl olarak görüp korunmayı nasip eylesin. Bâtılı bâtıl olarak görüp korunmayı nasip eylesin.

Hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş: Hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş:

Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz diyor ki; Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Çalışan, koşturan, çabalayan, ana ve babasının ihtiyaçlarını karşılayıp"Çalışan, koşturan, çabalayan, ana ve babasının ihtiyaçlarını karşılayıp onları insanlardan müstağni kılmak için koşturan insan Allah yolunda çalışan bir insandır!" onları insanlardan müstağni kılmak için koşturan insan Allah yolunda çalışan bir insandır!"

Bir evlat düşünün ki çalışıyor çabalıyor, para kazanıyor. Anasının babasının ihtiyaçlarını sağlıyor.Bir evlat düşünün ki çalışıyor çabalıyor, para kazanıyor. Anasının babasının ihtiyaçlarını sağlıyor. Onları başkasına el açtırtmıyor. Muhtaç duruma düşürmemeye çalışıyor. Onları başkasına el açtırtmıyor. Muhtaç duruma düşürmemeye çalışıyor.

Bu adamın çalışması nedir? Fîsebîlillâhtır, Allah yolunda yapılmış bir çalışmadır.Bu adamın çalışması nedir?

Fîsebîlillâhtır, Allah yolunda yapılmış bir çalışmadır.
Makbuldür, sevabı çoktur. Neden? Bunları ana babasına hizmet aşkıyla yapıyor.Makbuldür, sevabı çoktur.

Neden?

Bunları ana babasına hizmet aşkıyla yapıyor.
Gayesi anne ve babasının ihtiyaçlarını görmek, onları kimseye muhtaç duruma düşürmemek!Gayesi anne ve babasının ihtiyaçlarını görmek, onları kimseye muhtaç duruma düşürmemek! Bu Allah yolundadır. Bu Allah yolundadır.

"Kim eşinin ihtiyacını yahut çocuğunun ihtiyacını karşılamak için sây ü gayret ederse "Kim eşinin ihtiyacını yahut çocuğunun ihtiyacını karşılamak için sây ü gayret ederse çalışır çabalarsa bu da Allah yolundadır!" çalışır çabalarsa bu da Allah yolundadır!"

Demek ki niyetimiz halis olursa ailelerimiz için yaptığımız geçim çalışmaları Allah yolunda olabilir!Demek ki niyetimiz halis olursa ailelerimiz için yaptığımız geçim çalışmaları Allah yolunda olabilir! Yaptığımız meslekler, esnaflıklar, ticaretler, gayretler Allah yolunda olabilir.Yaptığımız meslekler, esnaflıklar, ticaretler, gayretler Allah yolunda olabilir. Niyetimiz eşimizin, çoluk çocuğumuzun başkalarına muhtaç olmaması; alnı açık, başı dik yaşayabilmesi;Niyetimiz eşimizin, çoluk çocuğumuzun başkalarına muhtaç olmaması; alnı açık, başı dik yaşayabilmesi; harama sapmaması için olursa! Demek ki aile reislerine ne mutlu kiharama sapmaması için olursa!

Demek ki aile reislerine ne mutlu ki
bu niyetle böyle çalışıyorlarsa Allah yolunda cihat eden insanlar gibi ecir ve sevap kazanmaktalar! bu niyetle böyle çalışıyorlarsa Allah yolunda cihat eden insanlar gibi ecir ve sevap kazanmaktalar!

"Kendi canı, kendi nefsi için de 'Kendi ihtiyaçlarımı gidereyim;"Kendi canı, kendi nefsi için de 'Kendi ihtiyaçlarımı gidereyim; başkasına el açmayayım, muhtaç olmayayım…' diye çalışan da Allah yolundadır!" başkasına el açmayayım, muhtaç olmayayım…' diye çalışan da Allah yolundadır!"

Demek ki başkasına yük olmamak, el açmamak için çalışanın da ecri, sevabı büyüktür.Demek ki başkasına yük olmamak, el açmamak için çalışanın da ecri, sevabı büyüktür. Hatta birçok dükkânlarda levha olarak asılmıştır: el-Kâsibu habîbullâh.Hatta birçok dükkânlarda levha olarak asılmıştır:


el-Kâsibu habîbullâh.
"Kesb ü ticaret yapıp çalışan çabalayan, Allah'ın sevgili kuludur." "Kesb ü ticaret yapıp çalışan çabalayan, Allah'ın sevgili kuludur."

"Emniyetli güvenilen bir tüccar arşı yevme'l-kıyâmeti. Kıyamet gününde "Emniyetli güvenilen bir tüccar arşı yevme'l-kıyâmeti. Kıyamet gününde Allahu Teâla hazretlerinin Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde safa sürecek.Allahu Teâla hazretlerinin Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde safa sürecek. Mahşerin tehlikelerinden mahfuz olacak!" diye biliyoruz. Mahşerin tehlikelerinden mahfuz olacak!" diye biliyoruz.

Demek ki kendi nefsi için olunca yine Allah yolunda oluyor. Karısı, çoluk çocuğu, eşi için olursaDemek ki kendi nefsi için olunca yine Allah yolunda oluyor. Karısı, çoluk çocuğu, eşi için olursa yine Allah yolunda oluyor. Anası babası yolunda olunca yine Allah rızası için fîsebîlillâh olmuş oluyor. yine Allah yolunda oluyor. Anası babası yolunda olunca yine Allah rızası için fîsebîlillâh olmuş oluyor.

"Hilede hüd'ada, hileli işlerde koşturan ise şeytan yolunda çalışıyor, demektir!" "Hilede hüd'ada, hileli işlerde koşturan ise şeytan yolunda çalışıyor, demektir!"

Demek ki çalışmalarımızı, gayretlerimizi yukarda sayılan o üç makbul istikamette tutacağız.Demek ki çalışmalarımızı, gayretlerimizi yukarda sayılan o üç makbul istikamette tutacağız. Kimseye muhtaç olmamaya, başkalarına hizmet vermeye, hizmet etmeye gayret edeceğiz. Kimseye muhtaç olmamaya, başkalarına hizmet vermeye, hizmet etmeye gayret edeceğiz.

Allahu Teâla hazretleri cümlemizi çalışkan müslümanlar eylesin.Allahu Teâla hazretleri cümlemizi çalışkan müslümanlar eylesin. İslâm'ın, İslâm âleminin, İslâm ülkelerinin, müslümanların çalışmaya çok ihtiyacı var. İslâm'ın, İslâm âleminin, İslâm ülkelerinin, müslümanların çalışmaya çok ihtiyacı var. Allahu Teâla hazretleri bizi aşk ile şevk ile müslümanların sıhhatı, selameti, saadeti için çalışanlardan eylesin. Allahu Teâla hazretleri bizi aşk ile şevk ile müslümanların sıhhatı, selameti, saadeti için çalışanlardan eylesin.

Her müslümanın tuttuğu işi en mükemmel tarzda yapmaya çalışması lazım.Her müslümanın tuttuğu işi en mükemmel tarzda yapmaya çalışması lazım. Hangi meslektense o mesleğin bir numaralı ustası olması lazım. Hangi meslektense o mesleğin bir numaralı ustası olması lazım. En yüksek seviyede insanı olması lazım. O zaman müslümanlar En yüksek seviyede insanı olması lazım. O zaman müslümanlar kâfirlerin karşısında varlıklarını koruyabilirler, yükselebilirler. kâfirlerin karşısında varlıklarını koruyabilirler, yükselebilirler. Allah'ın da rızasına uygun olur, fîsebîlillâh olur. Allah'ın sevgisini kazanırlar.Allah'ın da rızasına uygun olur, fîsebîlillâh olur. Allah'ın sevgisini kazanırlar. Allahu Teâla hazretleri cümlemizi dünyası ve âhireti mâmur olanlardan eylesin. Allahu Teâla hazretleri cümlemizi dünyası ve âhireti mâmur olanlardan eylesin.

Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-besmele! Fâtiha-yı Şerîfe mea'l-besmele!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2