Namaz Vakitleri

27 Cemâziye'l-Âhir 1446
28 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:11
İkindi
15:29
Akşam
17:50
Yatsı
19:17
Detaylı Arama

Nefs Mücadelesi: İbadet ve Başarı Arasındaki Yol (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Zilkade 1412 / 12.05.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bayanlar gerek İslâmî gerek gayr-i İslâmî hükümette söz sahibi olması anlamına gelen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Nefs Mücadelesi: İbadet ve Başarı Arasındaki Yol (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Zilkade 1412 / 12.05.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bayanlar gerek İslâmî gerek gayr-i İslâmî hükümette söz sahibi olması anlamına gelen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bir kardeşimiz bizim Yeni Ufuklar kitabımızdan 205. sayfasından bir ifade alıp bir soru soruyor. Diyor ki: Bir kardeşimiz bizim Yeni Ufuklar kitabımızdan 205. sayfasından bir ifade alıp bir soru soruyor. Diyor ki:

"Hukuk Fakültesi gibi meslekî bakımdan uygun bazı öğretim kurumlarında tahsil görmekte olan"Hukuk Fakültesi gibi meslekî bakımdan uygun bazı öğretim kurumlarında tahsil görmekte olan mağdur kızlarımızdan bir kısmı aday olup seçilsin, meclise girsin,mağdur kızlarımızdan bir kısmı aday olup seçilsin, meclise girsin, oradaki insan hakları düşmanlarıyla mücadele etsin." oradaki insan hakları düşmanlarıyla mücadele etsin."

Ben de öyle demiştim, bu tırnak içinde alınmış ifadenin altında diyor ki; Ben de öyle demiştim, bu tırnak içinde alınmış ifadenin altında diyor ki;

"Altını çizdiğim ifadenizde yer alan hukuk fakültesi gibi meslekî dallarda"Altını çizdiğim ifadenizde yer alan hukuk fakültesi gibi meslekî dallarda kızlarımızın okumasının uygun olduğunu söylerken neyi kastediyorsunuz?kızlarımızın okumasının uygun olduğunu söylerken neyi kastediyorsunuz? Zira bize yıllar yılı öğretildi ki kadın hukuk gibi branşlarda görev alamaz. Hâkim, savcı olamaz. Zira bize yıllar yılı öğretildi ki kadın hukuk gibi branşlarda görev alamaz. Hâkim, savcı olamaz. Buradaki ifadenizde tenakuza düşüldüğünü göstermez mi?" diyor. İkinci bir sual olarak da diyor ki; Buradaki ifadenizde tenakuza düşüldüğünü göstermez mi?" diyor. İkinci bir sual olarak da diyor ki;

"Bayanlar gerek İslâmî gerek gayr-i İslâmî hükümette söz sahibi olması anlamına gelen bayanların"Bayanlar gerek İslâmî gerek gayr-i İslâmî hükümette söz sahibi olması anlamına gelen bayanların meclise girmesi gibi bir cevaz hakkında kriterler nelerdir?" Soru bu.meclise girmesi gibi bir cevaz hakkında kriterler nelerdir?"

Soru bu.
Şimdi bu yazının aslı esasındaŞimdi bu yazının aslı esasında mâlum başörtüsü düşmanları var. Başını örten insanları imtihana, fakülteye sokmuyor.mâlum başörtüsü düşmanları var. Başını örten insanları imtihana, fakülteye sokmuyor. İmtihanlara almıyor, okuldan tard ediyor. Kazanmışsa fakülteyi bitirmişse diploma vermiyor. İmtihanlara almıyor, okuldan tard ediyor. Kazanmışsa fakülteyi bitirmişse diploma vermiyor. Diploma vermişse mesela hukuk fakültesinden mezun bir Emine Aysever vardı,Diploma vermişse mesela hukuk fakültesinden mezun bir Emine Aysever vardı, Ankara'da profesör olduğum zamanlarda. Eve gidip ağlamıştı. Baroda avukatlık yaptırmıyor.Ankara'da profesör olduğum zamanlarda. Eve gidip ağlamıştı. Baroda avukatlık yaptırmıyor. Bu olaylar üzerine yazılmış bir yazı bu. Bir kadının tahsil yapması veya yapmaması...Bu olaylar üzerine yazılmış bir yazı bu. Bir kadının tahsil yapması veya yapmaması... Hangisi doğrudur? Tahsil yapması doğrudur. İlim öğrenmesi doğrudur. Hangisi doğrudur? Tahsil yapması doğrudur. İlim öğrenmesi doğrudur. İlim öğrenmemesinden ilim öğrenmesi doğrudur; hiç şüphe yok. İlim öğrenmemesinden ilim öğrenmesi doğrudur; hiç şüphe yok.

"Kadın mesela hukuk gibi branşlarda görev alamaz; hakim, savcı olamaz." "Kadın mesela hukuk gibi branşlarda görev alamaz; hakim, savcı olamaz."

Herhangi bir yasak branşı yok. İlim öğrenmek kadına ve erkeğe bir farizadır.Herhangi bir yasak branşı yok. İlim öğrenmek kadına ve erkeğe bir farizadır. Çin'de bile olsa gidip alacak, öğrenecek. Her şeyin bilinmesi bilinmemesinden daha iyidir. Çin'de bile olsa gidip alacak, öğrenecek. Her şeyin bilinmesi bilinmemesinden daha iyidir. Kaldı ki Türkiye'nin düzenini ve bu fiilî durumunu biz kendimiz razı olduğumuz içinKaldı ki Türkiye'nin düzenini ve bu fiilî durumunu biz kendimiz razı olduğumuz için ortaya koyduğumuz için müdafaa ediyor da değiliz. Hatalarını düzeltmeye çalışıyoruz. ortaya koyduğumuz için müdafaa ediyor da değiliz. Hatalarını düzeltmeye çalışıyoruz. Hâlihazırda şu veya bu sebeple ailesinin zoruyla, babasını zoruyla;Hâlihazırda şu veya bu sebeple ailesinin zoruyla, babasını zoruyla; "Kız, gidersen gidersin, gitmezsen evden kovarım, ille okuyacaksın"Kız, gidersen gidersin, gitmezsen evden kovarım, ille okuyacaksın "Başını da açsan okuyacaksın." diyen aileler bile var. Bu bakımdan bazı kızlar okullara gidiyor."Başını da açsan okuyacaksın." diyen aileler bile var. Bu bakımdan bazı kızlar okullara gidiyor. Ama bana soracak olursanız ben kendi kızımı okula göndermedim.Ama bana soracak olursanız ben kendi kızımı okula göndermedim. Kız Kur'an kursu, İmam Hatip tahsili yapan yerde okuttum.Kız Kur'an kursu, İmam Hatip tahsili yapan yerde okuttum. Ben göndermedim de gönderenler oluyor.Ben göndermedim de gönderenler oluyor. Meseleye şöyle bakmak lazım,Meseleye şöyle bakmak lazım, bu soru soran kardeşimiz buradan da bakabilirse meseleye biraz daha iyi anlayacak. bu soru soran kardeşimiz buradan da bakabilirse meseleye biraz daha iyi anlayacak.

Hukuk fakültesine kızlar ve erkekler gidiyor. Şu anda gidiyor.Hukuk fakültesine kızlar ve erkekler gidiyor. Şu anda gidiyor. Sen de engelleyemiyorsun ben de engelleyemiyorum. Sen de engelleyemiyorsun ben de engelleyemiyorum. Gitmeyin desem de gitmesi gitmemesi ayrıca fetva verecek müftülerin de kendi fikirleri sorulabilir;Gitmeyin desem de gitmesi gitmemesi ayrıca fetva verecek müftülerin de kendi fikirleri sorulabilir; gitsin mi gitmesin mi? Burada gitmesi uygun değil... gitsin mi gitmesin mi? Burada gitmesi uygun değil... Mesela ben bazı talebe kızlarıma, beni dinleyen, soru soran insanlara gidebilirsiniz... Mesela ben bazı talebe kızlarıma, beni dinleyen, soru soran insanlara gidebilirsiniz... Mesela Pakistan'a gidin, Mısır'a gidin dedik.Mesela Pakistan'a gidin, Mısır'a gidin dedik. İslâm ülkelerinden birine gidin, tesettürlü kadınların ayrı,İslâm ülkelerinden birine gidin, tesettürlü kadınların ayrı, erkeklerin ayrı okuduğu olduğu yerlerde okuyabilirsiniz, okuyun. erkeklerin ayrı okuduğu olduğu yerlerde okuyabilirsiniz, okuyun.

Yasak diye bir şey yok. İsteyen öğrenebilir. Burada fiilî bir durum var.Yasak diye bir şey yok. İsteyen öğrenebilir. Burada fiilî bir durum var. Hukuk fakültesindeki kızlarımız nasılsa okuyorlar. Başı açık mı okumak istersiniz? Hukuk fakültesindeki kızlarımız nasılsa okuyorlar. Başı açık mı okumak istersiniz? Bir kısmı başını örtmek isterse örtmesini mi istersiniz? Mühim olan bu. Ayrıca başını...Bir kısmı başını örtmek isterse örtmesini mi istersiniz? Mühim olan bu. Ayrıca başını... o tahsile giderken belli ki göze almış. Gitmiş birisiyle konuşmuş, fetvasını almış. o tahsile giderken belli ki göze almış. Gitmiş birisiyle konuşmuş, fetvasını almış. Benden fetvasını almış değil, ben bir kimseye böyle fetva vermedim. Benden fetvasını almış değil, ben bir kimseye böyle fetva vermedim.

Gitmiş başını örtmüş bir kız kardeşimiz. İslâm'dan dolayı örtmüş. Biz bunu müdafaa etmeyelim mi?Gitmiş başını örtmüş bir kız kardeşimiz. İslâm'dan dolayı örtmüş. Biz bunu müdafaa etmeyelim mi? Ve bunun bazılarının hukuk fakültesine gitmişse o mesleği seçmiş. Ve bunun bazılarının hukuk fakültesine gitmişse o mesleği seçmiş. Meclise girip de o kanunî aykırılıkları düzeltmesi için söz sahibi olması temenni edilmez mi? Nedir bu rezalet?Meclise girip de o kanunî aykırılıkları düzeltmesi için söz sahibi olması temenni edilmez mi? Nedir bu rezalet? Bu insan haklarına aykırı, batıda bile görülmeyen, güya şöyle böyle olan yerde diye Bu insan haklarına aykırı, batıda bile görülmeyen, güya şöyle böyle olan yerde diye meseleye biraz da oradan bakılabilir.meseleye biraz da oradan bakılabilir. Ben onlara herhangi bir fetva veriyor değilim de o mağdurlara keşke bir söz ve hüküm verme hakkı doğsa daBen onlara herhangi bir fetva veriyor değilim de o mağdurlara keşke bir söz ve hüküm verme hakkı doğsa da haklarını doğru düzgün müdafaa edebilseler de bu başörtüsü zulmü dursa demiş oluyorum. haklarını doğru düzgün müdafaa edebilseler de bu başörtüsü zulmü dursa demiş oluyorum.

Konu başından sonuna incelenirse öyle diyor. Konu başından sonuna incelenirse öyle diyor.

"Herhangi bir konuda, mesela hukuk dalında görev alamaz." demek yanlıştır."Herhangi bir konuda, mesela hukuk dalında görev alamaz."

demek yanlıştır.
Hz. Âişe anamız radıyallahu teâlâ anhâ kadı idi. Hz. Âişe anamız radıyallahu teâlâ anhâ kadı idi. Birçok kimseler gelip kendisine soru sorarlardı ve fetva isterlerdi. Yani o doğru değil. Birçok kimseler gelip kendisine soru sorarlardı ve fetva isterlerdi. Yani o doğru değil. Hiçbirisine ceza yoktur ve bazı kitaplarda yazıyor ki kadın hâkimler de olmuştur.Hiçbirisine ceza yoktur ve bazı kitaplarda yazıyor ki kadın hâkimler de olmuştur. Belki bugünlerde bazı dükkânlar var kadınlara mahsus ve kadın tezgâhtarlar var.Belki bugünlerde bazı dükkânlar var kadınlara mahsus ve kadın tezgâhtarlar var. Bu da bir ihtiyaç, kadınlar gitsin erkek tezgâhtarla mı konuşsun işini görsün?Bu da bir ihtiyaç, kadınlar gitsin erkek tezgâhtarla mı konuşsun işini görsün? Yoksa kadınların satış yaptığı bir mağazada mı alışveriş yapsın? Yoksa kadınların satış yaptığı bir mağazada mı alışveriş yapsın?

Fiilî durumları ve memleketin şartlarını düşünürsek o zaman biraz daha geniş düşünmelidir.Fiilî durumları ve memleketin şartlarını düşünürsek o zaman biraz daha geniş düşünmelidir. Ben hiçbir zaman herhangi bir konuda kendim bir fetva vermiyorum. Ben hiçbir zaman herhangi bir konuda kendim bir fetva vermiyorum. Hele hele bu konularda hiç vermiyorum. Yani birisi bana geldiği zaman; "Hocam bu kız başını açsın mı?" Hele hele bu konularda hiç vermiyorum. Yani birisi bana geldiği zaman;

"Hocam bu kız başını açsın mı?"

"Baş kapatma emrini ben vermedim ki başını açması emrini vereyim.""Baş kapatma emrini ben vermedim ki başını açması emrini vereyim." Soracaksınız gidin müftülere sorun." dedim.Soracaksınız gidin müftülere sorun."

dedim.
Ben zaten kimseye fetva vermiyorum da istiyorum ki mağduriyet giderilsin, herhalde onu siz de isterseniz. Ben zaten kimseye fetva vermiyorum da istiyorum ki mağduriyet giderilsin, herhalde onu siz de isterseniz.

Gerek bayanların gerek bayların İslâmî düzen de hükümette söz sahibi olması, meclise girme meselesi. Gerek bayanların gerek bayların İslâmî düzen de hükümette söz sahibi olması, meclise girme meselesi.

Bilmiyorum, kardeşimiz inceledi mi?Bilmiyorum, kardeşimiz inceledi mi? Mısır, Pakistan, Ürdün gibi bazı ülkelerde başörtülü milletvekili şeyler var. Yani seçilmiş kimseler var.Mısır, Pakistan, Ürdün gibi bazı ülkelerde başörtülü milletvekili şeyler var. Yani seçilmiş kimseler var. Bazılarının eserleri de Türkçe'ye tercüme edilebiliyor. Bazılarının eserleri de Türkçe'ye tercüme edilebiliyor. Ben şahsen hanımların hanım mesleklerinde, hanımlara yönelik,Ben şahsen hanımların hanım mesleklerinde, hanımlara yönelik, tesettüre uygun çalışmasını kendim öyle tercih ederim. Ben onlara cevaz verme durumunda değilim.tesettüre uygun çalışmasını kendim öyle tercih ederim. Ben onlara cevaz verme durumunda değilim. Ben tesettürlü okuduklarından iki kademe olarak çıkartırım. Ben tesettürlü okuduklarından iki kademe olarak çıkartırım.

Bir kadının örtünmesi, hicap da denilir, başını örtüyor,Bir kadının örtünmesi, hicap da denilir, başını örtüyor, yüzünü örtüyor, ayaklarına kadar örtüyor bu birinci. yüzünü örtüyor, ayaklarına kadar örtüyor bu birinci.

Bir tesettür daha var onu çok kimse bahis konusu etmedi, ben yazılarımda bahis konusu ettim.Bir tesettür daha var onu çok kimse bahis konusu etmedi, ben yazılarımda bahis konusu ettim. Muhterem kardeşlerim!Muhterem kardeşlerim! Kadının erkeklerin arasında hiç görünmemesi. Bu da bir tesettür... Yani toz olmak..Kadının erkeklerin arasında hiç görünmemesi. Bu da bir tesettür... Yani toz olmak.. Ortada görünmemek. Kadının hiç erkeklerle görünmemesi. Bir arada olmaması. Ortada görünmemek. Kadının hiç erkeklerle görünmemesi. Bir arada olmaması. Ben kendi evimde haremlik selamlık yapıyorum. Kendim şahsen bu karardayım. Ben kendi evimde haremlik selamlık yapıyorum. Kendim şahsen bu karardayım.

Hz. Âişe anamız diyor ki; Medine-i Münevvere'ye gittiğimiz zaman sahâbe-i kirâm,Hz. Âişe anamız diyor ki; Medine-i Münevvere'ye gittiğimiz zaman sahâbe-i kirâm, muhacirler oranın havasında hasta oldular.muhacirler oranın havasında hasta oldular. Hava kuru olduğundan, Mekke'ye uymadığından bunaltıcı bir hava; hepsi de veba oldu, hasta oldu.Hava kuru olduğundan, Mekke'ye uymadığından bunaltıcı bir hava; hepsi de veba oldu, hasta oldu. Serildiler yattılar, hummaya tutuldular. Serildiler yattılar, hummaya tutuldular. Bakın bu cümlenin altını çizerek söylüyorum: Hz. Âişe anamız radıyallahu teâlâ anhâ: Bakın bu cümlenin altını çizerek söylüyorum: Hz. Âişe anamız radıyallahu teâlâ anhâ:

"Biz o zaman henüz tesettürle emrolunmamıştık. Avluya çıktım."Biz o zaman henüz tesettürle emrolunmamıştık. Avluya çıktım. Babamın yanına vardım, bir şiir mırıldanıyordu, Mekke'nin müşriklerine çatıyordu.Babamın yanına vardım, bir şiir mırıldanıyordu, Mekke'nin müşriklerine çatıyordu. Siz bizi o güzel Mekke'den çıkarttınız, size de aynısı olsun, bilmem ne bir şeyler okuyordu." Siz bizi o güzel Mekke'den çıkarttınız, size de aynısı olsun, bilmem ne bir şeyler okuyordu."

"Biz tesettürle emrolunmamıştık, avluya çıktım." diyor."Biz tesettürle emrolunmamıştık, avluya çıktım." diyor. "Bir şey isterken, konuşurken perdenin arkasından isteyin." emrinden önce demek istiyor."Bir şey isterken, konuşurken perdenin arkasından isteyin." emrinden önce demek istiyor. Yani tesettürün halis ve güzelcesi perdenin arkasından,Yani tesettürün halis ve güzelcesi perdenin arkasından, hiç görünmeden konuşması kadının, hiç çarşıya çıkmaması. hiç görünmeden konuşması kadının, hiç çarşıya çıkmaması. Benim şahsî zevkim, keyfim ve görüşüm mevzu olduğu zaman bu tarzdadır. Benim şahsî zevkim, keyfim ve görüşüm mevzu olduğu zaman bu tarzdadır. Kadın erkekten ne kadar örtülü olsa da görülse iyi olmuyor.Kadın erkekten ne kadar örtülü olsa da görülse iyi olmuyor. Oturuyorlar, kalkıyorlar, uzaktan görüyor bunların birtakım zararları olabilir diye düşünüyorum. Oturuyorlar, kalkıyorlar, uzaktan görüyor bunların birtakım zararları olabilir diye düşünüyorum.

Ama bu yazı bu konuyla ilgili fetva belirttiğimi göstermiyor.Ama bu yazı bu konuyla ilgili fetva belirttiğimi göstermiyor. Yani mağdur kızlar keşke haklarına en yüksek düzeyde koruyabilecekleri işlere sahip olsalar Yani mağdur kızlar keşke haklarına en yüksek düzeyde koruyabilecekleri işlere sahip olsalar ya da sahip olsunlar demiş oluyorum... Herhalde anlamıştır.ya da sahip olsunlar demiş oluyorum... Herhalde anlamıştır. Bazı alanlarda okumuşlar da bazı hanımlar da böyle İslâm'ı müdafaa etsinler. Bazı alanlarda okumuşlar da bazı hanımlar da böyle İslâm'ı müdafaa etsinler.

Neticede bir hanım avukattı hukuk fakültesi bitirmişti. Ona da avukatlık vermediler.Neticede bir hanım avukattı hukuk fakültesi bitirmişti. Ona da avukatlık vermediler. Mahkemelere giremedi, girseydi belki bazı müslümanların haklarını koruyabilirdi.Mahkemelere giremedi, girseydi belki bazı müslümanların haklarını koruyabilirdi. Belki bazı adlî mercilerde faydalı işler yapabilirdi.Belki bazı adlî mercilerde faydalı işler yapabilirdi. Mesela bir kadın doktora hepimizi ihtiyaç duymuyor muyuz? Mesela bir kadın doktora hepimizi ihtiyaç duymuyor muyuz? Yani hanımımızı erkek doktora mı götürmek istiyoruz, hanım doktora mı?Yani hanımımızı erkek doktora mı götürmek istiyoruz, hanım doktora mı? Herkes kadın doktora götürmek istiyor, o zaman bu kadın doktorun yetişmesi lazım bir yerde değil mi? Herkes kadın doktora götürmek istiyor, o zaman bu kadın doktorun yetişmesi lazım bir yerde değil mi? Mecburiyet var. Mecburiyet var.

İkinci bir sorusu var kıymetli kardeşimizin:İkinci bir sorusu var kıymetli kardeşimizin: Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin mehdî olduğu konusunda bir sorusu var. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin mehdî olduğu konusunda bir sorusu var.

Mehdî değildir Bediüzzaman hazretleri. Mehdî'nin şartlarına vesairesine uygun bir şey değil.Mehdî değildir Bediüzzaman hazretleri. Mehdî'nin şartlarına vesairesine uygun bir şey değil. Dünyadan geldi göçtü, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.Dünyadan geldi göçtü, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Mehdî'nin hadîs-i şerîflerde anlatılan şartları olmadığından Mehdî olmadığı gün gibi âşikâr.Mehdî'nin hadîs-i şerîflerde anlatılan şartları olmadığından Mehdî olmadığı gün gibi âşikâr. Ama mücahid bir kimse, ayrı. Mehdî, Peygamber Efendimiz'in sülalesinden.Ama mücahid bir kimse, ayrı.

Mehdî, Peygamber Efendimiz'in sülalesinden.
Bu mübarek ben Peygamber Efendimiz'in sülalesinden değilim, diyor.Bu mübarek ben Peygamber Efendimiz'in sülalesinden değilim, diyor. Kendisinin Mehdî olmadığını kendisi ifade ediyor. Kendisinin Mehdî olmadığını kendisi ifade ediyor. Kendi demedi, sonra ben bir Kürdüm falan diye başka bir dilde konuşmaKendi demedi, sonra ben bir Kürdüm falan diye başka bir dilde konuşma ve şey yapmaya zorlanıyor diye söylüyorum.ve şey yapmaya zorlanıyor diye söylüyorum. Ben ki Peygamber Efendimiz'in sülalesindenim, seyyidim Arap'ım diyebilirdi, öyle demiyor.Ben ki Peygamber Efendimiz'in sülalesindenim, seyyidim Arap'ım diyebilirdi, öyle demiyor. Onun için konu o değildir. Onun için konu o değildir.

Evet-hayır tarzında cevap verseniz de yeter diyor da ben açıkça da söylüyorum, bilinsin bazı şeyler.Evet-hayır tarzında cevap verseniz de yeter diyor da ben açıkça da söylüyorum, bilinsin bazı şeyler. Bir insanı sevmek iyi güzel ama olmadık bir şeyi de söylemek doğru değil. Bir insanı sevmek iyi güzel ama olmadık bir şeyi de söylemek doğru değil.

Birisi diyor ki; "Başka tarikattan bayanlarla, erkeklerle evlenmemizde bir sakınca var mı?" Birisi diyor ki;

"Başka tarikattan bayanlarla, erkeklerle evlenmemizde bir sakınca var mı?"

Müslüman müslümanla da evlenebilir ehl-i kitaptan bir kadın da alabilir.Müslüman müslümanla da evlenebilir ehl-i kitaptan bir kadın da alabilir. Kadın alma hususunda bir müsaadesi var İslâm'ın.Kadın alma hususunda bir müsaadesi var İslâm'ın. Çünkü erkek güçlüdür, aldığı kadını yönetir diye düşünülmüş.Çünkü erkek güçlüdür, aldığı kadını yönetir diye düşünülmüş. Bir müslüman kadın bir gayrimüslim erkekle evlenemezken, Bir müslüman kadın bir gayrimüslim erkekle evlenemezken, bir müslüman erkek bir gayrimüslim kadınla evlenebiliyor. Fıkhın hükmü bu.bir müslüman erkek bir gayrimüslim kadınla evlenebiliyor. Fıkhın hükmü bu. Ama mutluluk, uyum, uyumlu çalışma bakımından, karı ve kocanın zihniyetlerinin aynı olmasında fayda var.Ama mutluluk, uyum, uyumlu çalışma bakımından, karı ve kocanın zihniyetlerinin aynı olmasında fayda var. Aynı olduğu zaman daha uyumlu çalışırlar, dine dair gerçekler. Aynı olduğu zaman daha uyumlu çalışırlar, dine dair gerçekler.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bugün elime geçen gazetelerden birisinde -ismini unuttum-Bugün elime geçen gazetelerden birisinde -ismini unuttum- Sıbğatullah Müceddidî Hikmetyâr'ı suçluyordu; bencillik yapıyor, kıyafet istiyorSıbğatullah Müceddidî Hikmetyâr'ı suçluyordu; bencillik yapıyor, kıyafet istiyor ve aykırılıkları hiç takmıyor diyordu.ve aykırılıkları hiç takmıyor diyordu. Bir taraf olarak acaba doğru mu söyleyecek, taraflardan birisi olarak doğru mu söyledi,Bir taraf olarak acaba doğru mu söyleyecek, taraflardan birisi olarak doğru mu söyledi, adaletli mi söyledi, itham mı ediyor diye düşünebiliriz. Bu mümkün, yani öyle olması da mümkün.adaletli mi söyledi, itham mı ediyor diye düşünebiliriz. Bu mümkün, yani öyle olması da mümkün. Fakat biraz alttan olayları incelemişseniz, eski kitapları okumuşsanız bilirsiniz ki Fakat biraz alttan olayları incelemişseniz, eski kitapları okumuşsanız bilirsiniz ki Tehar eyaletinde bu Hikmetyâr'a mensup kuvvetler Burhaneddin Rabbanî'nin kuvvetlerine saldırmışlardırTehar eyaletinde bu Hikmetyâr'a mensup kuvvetler Burhaneddin Rabbanî'nin kuvvetlerine saldırmışlardır ve 200 adamını öldürmüşlerdir. ve 200 adamını öldürmüşlerdir. Ondan sonra bu Üstad- Âzam aracı olup bundan sonra mücadele olmasın filan diye anlatmıştır, yatıştırmıştır.Ondan sonra bu Üstad- Âzam aracı olup bundan sonra mücadele olmasın filan diye anlatmıştır, yatıştırmıştır. Yani saldıran Hikmetyâr genel kuvvetleri idi. Onların arasındaki gidenlerden biri. Yani saldıran Hikmetyâr genel kuvvetleri idi. Onların arasındaki gidenlerden biri. Epeyce grubu kalabalık bir mücahit lideri ile Mekke'de görüştüm. Epeyce grubu kalabalık bir mücahit lideri ile Mekke'de görüştüm. O da Hikmetyâr'dan şikâyet etti.O da Hikmetyâr'dan şikâyet etti. Dedi ki; "Peştucu'luk yapıyor, yani Peştu kavmiyetçiliği yapıyor ve taraf tutuyor." dedi. Dedi ki; "Peştucu'luk yapıyor, yani Peştu kavmiyetçiliği yapıyor ve taraf tutuyor." dedi.

Müslüman kardeşlerim şu veya bu; bir müslüman bir müslümana silah çekemez!Müslüman kardeşlerim şu veya bu; bir müslüman bir müslümana silah çekemez! Haram, yasak, müslümanın müslümana kanı, malı, canı, ırzı, her şeyi haramdır.Haram, yasak, müslümanın müslümana kanı, malı, canı, ırzı, her şeyi haramdır. Bir müslüman ötekisine silah çekti mi olmaz: Bir müslüman ötekisine silah çekti mi olmaz:

Ve men yaktül mü'minen müte'ammiden fe-cezâuhu cehennemü hâliden fîhâ. Ve men yaktül mü'minen müte'ammiden fe-cezâuhu cehennemü hâliden fîhâ.

Ebedî olarak cehennemde kalır bir müslüman bir müslümana silah çekerse.Ebedî olarak cehennemde kalır bir müslüman bir müslümana silah çekerse. Bu bir rezalettir, çok acı bir durumdur. Bu bir rezalettir, çok acı bir durumdur. Kim silah çekiyorsa, kim çekmişse, kim öldürmüşse bu büyük bir suç.Kim silah çekiyorsa, kim çekmişse, kim öldürmüşse bu büyük bir suç. Müslüman müslümanı öldüremez, müslüman müslümanı dövemez,Müslüman müslümanı öldüremez, müslüman müslümanı dövemez, müslüman müslümanı kölesi yapamaz. Müslüman müslümana sövemez. müslüman müslümanı kölesi yapamaz. Müslüman müslümana sövemez.

Müslüman müslümanı yardımsız da bırakamaz, eğer sen Karabağ'daki müslüman kardeşiniMüslüman müslümanı yardımsız da bırakamaz, eğer sen Karabağ'daki müslüman kardeşini Ermeniler'in karşısında yardımsız bırakırsan sen de suçlusun.Ermeniler'in karşısında yardımsız bırakırsan sen de suçlusun. Eğer Bosna'daki müslüman kardeşini yardımsız bırakırsan sen de mesulsün. Eğer Bosna'daki müslüman kardeşini yardımsız bırakırsan sen de mesulsün.

"İntisaplı bir insanın yaptığı zikir ve ibadetle hiçbir yere bağlı olmayan bir insanın yaptığı zikir"İntisaplı bir insanın yaptığı zikir ve ibadetle hiçbir yere bağlı olmayan bir insanın yaptığı zikir ve ibadet arasında ne gibi farklar vardır?" ve ibadet arasında ne gibi farklar vardır?"

Amatör bir insan eve bir mobilya yapınca nasıl yapar, bir marangoz yapınca nasıl yapar?Amatör bir insan eve bir mobilya yapınca nasıl yapar, bir marangoz yapınca nasıl yapar? Sen hasta olduğunda kendi sıhhatin için evde neler yaparsın veyahut doktora gittiğin zamanSen hasta olduğunda kendi sıhhatin için evde neler yaparsın veyahut doktora gittiğin zaman doktor neler yaparsa o kadar fark var.doktor neler yaparsa o kadar fark var. Sen bazen tedavi olacağım diye çok yanlış bir hapı alırsın. Hapı yutarsın. Sen bazen tedavi olacağım diye çok yanlış bir hapı alırsın. Hapı yutarsın. Akşamdan yutarsan bu hapı, sabaha karşı eceli bulursun. Şifa bulayım derken güme gidersin.Akşamdan yutarsan bu hapı, sabaha karşı eceli bulursun. Şifa bulayım derken güme gidersin. Ama bilen bir doktor, tabîb-i müslim-i hâzık sana şunu şöyle yap,Ama bilen bir doktor, tabîb-i müslim-i hâzık sana şunu şöyle yap, bunu böyle yap diyebilir hatta oruç tutma diyebilir. bunu böyle yap diyebilir hatta oruç tutma diyebilir. Veya tut diyebilir veya şu şartlarda tut diyebilir. Ona uymak gerekir.Veya tut diyebilir veya şu şartlarda tut diyebilir. Ona uymak gerekir. Onun için bu işin bilenine teslim olduğun zaman güzel olur. Onun için bu işin bilenine teslim olduğun zaman güzel olur. Ayrıca intisap sadece fikir meselesi demek değildir.Ayrıca intisap sadece fikir meselesi demek değildir. İntisap aynı zamanda bir organizasyona tâbi olmak demektir. İntisap aynı zamanda bir organizasyona tâbi olmak demektir.

Âyetinin çağdaş uygulamasıdır:Âyetinin çağdaş uygulamasıdır: Bir insanın kendi başına kalmaması, bir organizasyonun içinde sırada bekleyenlerle yerini alması... Bir insanın kendi başına kalmaması, bir organizasyonun içinde sırada bekleyenlerle yerini alması... Onun başka faydaları, sevapları vardır.Onun başka faydaları, sevapları vardır. Sonra mü'min mü'minin kardeşi olduğundan o kardeşliği orada uyguladığı zaman Sonra mü'min mü'minin kardeşi olduğundan o kardeşliği orada uyguladığı zaman onun kazandırdığı sevaplar vardır. onun kazandırdığı sevaplar vardır. Birbirlerini Allah için seven âhiret kardeşi olanlar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecekler, Birbirlerini Allah için seven âhiret kardeşi olanlar Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecekler, nurdan minderlerde oturacaklar, cennette yüksek derecelere nâil olacaklar. nurdan minderlerde oturacaklar, cennette yüksek derecelere nâil olacaklar.

Dünyada onlar büyük mükâfata mazhar olacakları için bu kardeşlik vardır.Dünyada onlar büyük mükâfata mazhar olacakları için bu kardeşlik vardır. Şahsen yapılan zikir ile; eğitimli, dinini bilen bir insanınŞahsen yapılan zikir ile; eğitimli, dinini bilen bir insanın nezaretinde yapılan zikir arasında da büyük fark vardır.nezaretinde yapılan zikir arasında da büyük fark vardır. Soracağın soruların meselesi bile önemlidir. Bir hapı 3 tane alırsan zararlı olabilir.Soracağın soruların meselesi bile önemlidir. Bir hapı 3 tane alırsan zararlı olabilir. Yarım alırsan yetmeyebilir. Aksine bilinçsiz olarak kullanırsan geçmez hastalık. Yarım alırsan yetmeyebilir. Aksine bilinçsiz olarak kullanırsan geçmez hastalık.

Bizim bir hastamız vardı, bir sürü antibiyotik aldı, bir sürü iğneler yedi.Bizim bir hastamız vardı, bir sürü antibiyotik aldı, bir sürü iğneler yedi. 15 gün durdu günden güne fenalaştı. Gülhane Askeri Hastanesi'ne götürdük. 15 gün durdu günden güne fenalaştı. Gülhane Askeri Hastanesi'ne götürdük. Boğazından kültür aldılar, ondan sonra baktılar ki bizim kullandığımız 8-9 çeşit ilacın hepsi Boğazından kültür aldılar, ondan sonra baktılar ki bizim kullandığımız 8-9 çeşit ilacın hepsi bu mikroplara hiç fayda vermiyormuş, hiç tesir etmiyormuş. bu mikroplara hiç fayda vermiyormuş, hiç tesir etmiyormuş. Sıfıra sıfırmış verdiği, başka ilaçlarla hemen kesildi. Sıfıra sıfırmış verdiği, başka ilaçlarla hemen kesildi.

İlim, irfan, bilgi, iktisat önemli oluyor sevgili kardeşlerim. Allah hepinizden razı olsun. İlim, irfan, bilgi, iktisat önemli oluyor sevgili kardeşlerim. Allah hepinizden razı olsun.

Ders tarif edilen bir mecliste bilmeyerek, kazara bulundum. Benim durumum ne olacak? Ders tarif edilen bir mecliste bilmeyerek, kazara bulundum. Benim durumum ne olacak?

Bu bir kabul meselesidir. Yani kabul ederse makbuldür, tamamdır.Bu bir kabul meselesidir. Yani kabul ederse makbuldür, tamamdır. Kabul etmezse kendi bileceği bir şeydir çünkü rıza ile olan bir şeydir. Kabul etmezse kendi bileceği bir şeydir çünkü rıza ile olan bir şeydir.

Bi-hürmeti Esmâi'l-hüsnâ. Ve bi-hürmeti Habîb-i Mustafâ. Ve bi-ashâb-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti Esmâi'l-hüsnâ. Ve bi-hürmeti Habîb-i Mustafâ. Ve bi-ashâb-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2