Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Sabır ve Niyet İmtihanı (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Zilhicce 1413 / 01.06.1993
Mekke

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın hac ve umre dolayısıyla Medine’de ve Mekke’de bulunduğu zamanlarda yaptığı sohbetlerdir. Bu sohbetler, çoğu zaman hacıların ve umrecilerin kaldığı otellerde, Mina’da ve Arafat’ta yapılmıştır.

Konuşmalarda hac ibadetinin faziletleri üzerinde durulmuş; Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerreme, Kâbe-i Müşerrefe, Mina, Arafat gibi mübârek yerler ve yapılabilecek sevaplı ameller anlatılmıştır. Çok rastlanan hatalı uygulamalar ve yanlış davranışlar örneklerle anlatılmış; haccın incelikleri, karşılıklı muamelelerde dikkat edilecek noktalar, sevgi ve saygıyı artıracak güzel davranışlar hatırlatılmıştır.

İhram, istîlâm, tavaf, vakfe, şeytan taşlama gibi hacda yapılan çeşitli görevlerin mânevî ve sembolik yönü üzerinde durulmuş; huzurlu, duygulu ve feyizli bir hac yapmanın yolları gösterilmiştir.

Konuşma Metni

Bir hanımefendinin babası ölmeden önce, "Tasavvuf dersi alırsan hakkımı helal etmem." demiş.Bir hanımefendinin babası ölmeden önce, "Tasavvuf dersi alırsan hakkımı helal etmem." demiş. Bu hanımefendi ders alabilir mi? Bu hanımefendi ders alabilir mi?

Bu ölen, zavallı, çok cahil bir adammış. Namaz takvâsız kabul olmuyor.Bu ölen, zavallı, çok cahil bir adammış. Namaz takvâsız kabul olmuyor. İbadet ihlâssız kabul olmuyor. Nefis terbiye edilmeden insan felahı bulmuyor. İbadet ihlâssız kabul olmuyor. Nefis terbiye edilmeden insan felahı bulmuyor.

Kad eflaha men tezekkâ; âyet-i kerîme ile sabit. Sen bunları kızına nasıl yasaklarsın? Kad eflaha men tezekkâ; âyet-i kerîme ile sabit. Sen bunları kızına nasıl yasaklarsın? Senin kızının üzerinde şu kadarcık bir babalık hakkın varsa;Senin kızının üzerinde şu kadarcık bir babalık hakkın varsa; Allah'ın milyarlarca hakkı var, tarif edilmeyecek kadar hakkı var. Allah'ın milyarlarca hakkı var, tarif edilmeyecek kadar hakkı var. Sen Allah'a güzel kulluk etmesini nasıl engellersin? Sen Allah'a güzel kulluk etmesini nasıl engellersin?

Tasavvuf dersi alınca ne yapacak? Allah diyecek, lâ ilâhe illallâh diyecek,Tasavvuf dersi alınca ne yapacak? Allah diyecek, lâ ilâhe illallâh diyecek, işrak, duha, evvabin, gece teheccüd namazı kılacak. Baba istemiyor. işrak, duha, evvabin, gece teheccüd namazı kılacak. Baba istemiyor. Fesübhânallah, öğrensin. Başka şey sanıyorlar, diyor ama öğrensin o zaman bilmediği şeyi de konuşmasın.Fesübhânallah, öğrensin. Başka şey sanıyorlar, diyor ama öğrensin o zaman bilmediği şeyi de konuşmasın. "Namaz kılarsan hakkımı sana helal etmem." veyahut "Al şu içkiyi iç, otur karşıma iç şu içkiyi. "Namaz kılarsan hakkımı sana helal etmem." veyahut "Al şu içkiyi iç, otur karşıma iç şu içkiyi. İçmezsen babalık hakkımı sana helal etmem." Bunu diyen baba duydum ben.İçmezsen babalık hakkımı sana helal etmem." Bunu diyen baba duydum ben. Delikanlı oğlunu karşısına oturtuyor; "İç ulan! İçmezsen babalık hakkımı helal etmem."Delikanlı oğlunu karşısına oturtuyor; "İç ulan! İçmezsen babalık hakkımı helal etmem." İçmezsem sen babalık hakkını helal etmezsin, içersem Allah beni sevmez.İçmezsem sen babalık hakkını helal etmezsin, içersem Allah beni sevmez. Ben ne yapacağım şimdi; elbette Allah'ın sözünü dinleyeceğim. Ben ne yapacağım şimdi; elbette Allah'ın sözünü dinleyeceğim.

Bizim ilahiyat fakültesindeki talebenin birisi sakal bırakmış, namaza niyaza başlamış. Müslüman olmuş.Bizim ilahiyat fakültesindeki talebenin birisi sakal bırakmış, namaza niyaza başlamış. Müslüman olmuş. Babası evden kovmuş. Çalgıcı babası, saz imalcisi; belki de bozuk mezheptendir.Babası evden kovmuş. Çalgıcı babası, saz imalcisi; belki de bozuk mezheptendir. Çocuk uyanmış, hak yolu bulmuş. Namaz kılıyor, sakallı, hak yola girdi diye baba çocuğunu evden kovuyor. Çocuk uyanmış, hak yolu bulmuş. Namaz kılıyor, sakallı, hak yola girdi diye baba çocuğunu evden kovuyor. "Hocam şimdi bu benim anam, babamdır; ben ne yapayım." diye geldi sordu."Hocam şimdi bu benim anam, babamdır; ben ne yapayım." diye geldi sordu. Ben başımı eğdim düşündüm; "Sen ona dosdoğru, dobra dobra bir mektup yaz. Ben başımı eğdim düşündüm; "Sen ona dosdoğru, dobra dobra bir mektup yaz. ‘Babacığım, sen benim babamsın. Amennâ ve saddaknâ, tamam.‘Babacığım, sen benim babamsın. Amennâ ve saddaknâ, tamam. Benim sana evlatlık borcum var, tamam. Ben bunu yapmaya hazırım. Elini ayağını yıkayayım.Benim sana evlatlık borcum var, tamam. Ben bunu yapmaya hazırım. Elini ayağını yıkayayım. Elini ayağını öpeyim. Sana pervane gibi hizmet edeyimElini ayağını öpeyim. Sana pervane gibi hizmet edeyim ama sen benden öyle şey istiyorsun ki yapmam mümkün değil. ama sen benden öyle şey istiyorsun ki yapmam mümkün değil. Benim Allah'a ibadet etmemi hoş görmüyorsun, Allah'a ibadet ettirtmemek istiyorsun. Benim Allah'a ibadet etmemi hoş görmüyorsun, Allah'a ibadet ettirtmemek istiyorsun. Bunu yapmamalıyım. Ben seni seviyorum. Senin evladın olduğumu biliyorum.Bunu yapmamalıyım. Ben seni seviyorum. Senin evladın olduğumu biliyorum. Sana karşı görevlerim, vazifelerim olduğunu biliyorum. Bunları yapmaya da hazırım.Sana karşı görevlerim, vazifelerim olduğunu biliyorum. Bunları yapmaya da hazırım. Fırsat ver bunları yapayım ama ne olur beni seninle Allah arasında bir tercih yapmaya itme.Fırsat ver bunları yapayım ama ne olur beni seninle Allah arasında bir tercih yapmaya itme. Allah'ı tercih ederim çünkü. Her şeyden önce ben Allah'ın kuluyum. Seni de beni de yaratan Allah'ın kuluyum.Allah'ı tercih ederim çünkü. Her şeyden önce ben Allah'ın kuluyum. Seni de beni de yaratan Allah'ın kuluyum. Ben Allah'ı tercih ederim. Beni böyle bir tercihe zorlama; o zaman ne babalık kalır ne evlatlık kalır.Ben Allah'ı tercih ederim. Beni böyle bir tercihe zorlama; o zaman ne babalık kalır ne evlatlık kalır. Beni böyle bir tercihe zorlama, fırsat ver, ben sana evlatlık vazifesini yapayım.'Beni böyle bir tercihe zorlama, fırsat ver, ben sana evlatlık vazifesini yapayım.' tarzında böyle bir şeyler yaz." dedim. "Dobra dobra bunu söyle ki yaptığı işin,tarzında böyle bir şeyler yaz." dedim. "Dobra dobra bunu söyle ki yaptığı işin, söylediği sözün yanlışlığı kafasına girsin." dedim. söylediği sözün yanlışlığı kafasına girsin." dedim.

Aradan birkaç ay geçti. Tık tık tık, çocuk kapımı çaldı.Aradan birkaç ay geçti. Tık tık tık, çocuk kapımı çaldı. Yanında kendisi gibi boylu poslu bir genç kızla beraber geldi.Yanında kendisi gibi boylu poslu bir genç kızla beraber geldi. Kız örtünmüş, ellerine eldiven giymiş, etekleri taa aşağıya kadar, mantosu da bol.Kız örtünmüş, ellerine eldiven giymiş, etekleri taa aşağıya kadar, mantosu da bol. Oturdular, "Hocam, bunun kim olduğunu biliyor musun?" dedi.Oturdular, "Hocam, bunun kim olduğunu biliyor musun?" dedi. İnsanın da söylediği söze dikkat etmesi lazım. Pattadak yanlış şey söylerse sonra pişman olabilir.İnsanın da söylediği söze dikkat etmesi lazım. Pattadak yanlış şey söylerse sonra pişman olabilir. Yutkundum, ben söylemedim. "Nişanlın mı filan." diye aklımdan geçti ama demedim.Yutkundum, ben söylemedim. "Nişanlın mı filan." diye aklımdan geçti ama demedim. Tebessüm ettim. "Hocam bu benim kız kardeşim.Tebessüm ettim. "Hocam bu benim kız kardeşim. Hani siz bana; "Babana bir mektup yaz." demiştiniz ya ben o mektubu yazdım. Hani siz bana; "Babana bir mektup yaz." demiştiniz ya ben o mektubu yazdım. Benim mektup evde atom bombası gibi patlamış. Anam ağlamış, babam perişan olmuş,Benim mektup evde atom bombası gibi patlamış. Anam ağlamış, babam perişan olmuş, kız kardeşlerim gözyaşı dökmüş. Başlamışlar ağlaşmaya; "Zalim olan, yanlış yolda olan biziz. kız kardeşlerim gözyaşı dökmüş. Başlamışlar ağlaşmaya; "Zalim olan, yanlış yolda olan biziz. Bizim yaptığımız yanlış, bu doğru." demişler, bir mektup yazmışlar; "Gel evladım." demişler.Bizim yaptığımız yanlış, bu doğru." demişler, bir mektup yazmışlar; "Gel evladım." demişler. O da gelmiş. Bu çocuğun sakal bırakmasına, namaz kılmasına kızan babanın;O da gelmiş. Bu çocuğun sakal bırakmasına, namaz kılmasına kızan babanın; bu sefer açık olan kızı örtünmüş. "İşte bu mektubun eseri kız kardeşimin bu giyimi." diyor.bu sefer açık olan kızı örtünmüş. "İşte bu mektubun eseri kız kardeşimin bu giyimi." diyor. "Allah yolunda daim etsin, mübarek olsun." dedim. Sevindim ben."Allah yolunda daim etsin, mübarek olsun." dedim. Sevindim ben. Çünkü benim nasihatimle böyle olmuş olduğu için hoşuma da gitti. Çünkü benim nasihatimle böyle olmuş olduğu için hoşuma da gitti.

Bir zaman daha geçti. Çocuk gene geldi. "Hocam müjde!" dedi. "Hayrola?" dedim.Bir zaman daha geçti. Çocuk gene geldi. "Hocam müjde!" dedi. "Hayrola?" dedim. "Bütün aile karayoluyla hacca gidiyoruz." dedi. "Yahu senin baban yeni dönmüştü eski yoldan."Bütün aile karayoluyla hacca gidiyoruz." dedi. "Yahu senin baban yeni dönmüştü eski yoldan. Alışmıştır çalgıya, zevke, sefaya, içkiye. Şimdi karayoluyla;Alışmıştır çalgıya, zevke, sefaya, içkiye. Şimdi karayoluyla; yüznumara bulamaz, su bulamaz, kızar, sinirlenir, sigortası atar. Yine yanlış bir şey yapar. yüznumara bulamaz, su bulamaz, kızar, sinirlenir, sigortası atar. Yine yanlış bir şey yapar. Sen bunu -zengin de- uçakla göndersen olmaz mı?"Sen bunu -zengin de- uçakla göndersen olmaz mı?" "Yok Hocam, biz mübarek mahalleri göre göre, sahabe kabirlerini, "Yok Hocam, biz mübarek mahalleri göre göre, sahabe kabirlerini, peygamber kabirlerini ziyaret ede ede, Şam'ı, Bağdat'ı göre göre gideceğiz." dedi. Hakikaten gitmişler. peygamber kabirlerini ziyaret ede ede, Şam'ı, Bağdat'ı göre göre gideceğiz." dedi. Hakikaten gitmişler.

Bir insanın baba, lider, reis-i cumhur, bakan, profesör, dekan, rektör, genel müdür,Bir insanın baba, lider, reis-i cumhur, bakan, profesör, dekan, rektör, genel müdür, emniyet genel müdürü, asker, general, ağa, paşa olması onu Allah'ın emrine karşı çıkmaya haklı kılmaz!emniyet genel müdürü, asker, general, ağa, paşa olması onu Allah'ın emrine karşı çıkmaya haklı kılmaz! Allah'ın emrine karşı çıkmaya kimsenin hakkı olamaz.Allah'ın emrine karşı çıkmaya kimsenin hakkı olamaz. Hiç kimse Allah'ın emrine aykırı bir buyruğu aşağısındakine söyleyemez.Hiç kimse Allah'ın emrine aykırı bir buyruğu aşağısındakine söyleyemez. Baba evladına söyleyemez, koca karısına söyleyemez.Baba evladına söyleyemez, koca karısına söyleyemez. "Açıl, boyan, sürüm sürüm sürün, süslen, koluma seni takacağım sokağa gideceğiz." diyemez.""Açıl, boyan, sürüm sürüm sürün, süslen, koluma seni takacağım sokağa gideceğiz." diyemez." Neden? Allah; "Örtünün, ziynetlerinizi saklayın. Ancak mahreminize açabilirsiniz,Neden? Allah; "Örtünün, ziynetlerinizi saklayın. Ancak mahreminize açabilirsiniz, başkasına karşı örtünün." demiş. Allah'ın o emrine rektör de karşı çıkamaz, kocası da karşı çıkamaz. başkasına karşı örtünün." demiş. Allah'ın o emrine rektör de karşı çıkamaz, kocası da karşı çıkamaz.

Millî Eğitim Bakanlığı müfettişi, şöyle güzel kravatlı, yeşil elbiseli, yakışıklı bir bey geldi eve;Millî Eğitim Bakanlığı müfettişi, şöyle güzel kravatlı, yeşil elbiseli, yakışıklı bir bey geldi eve; Ankara'da bizim damadın evine. Yanında da Tıbbiye'de okuyan bir kız var; kızıymış. Tanıştık.Ankara'da bizim damadın evine. Yanında da Tıbbiye'de okuyan bir kız var; kızıymış. Tanıştık. Ben emekli profesörüm, o da Millî Eğitim'de müfettiş. "Hocam bu kız sizin talebenizmiş." dedi.Ben emekli profesörüm, o da Millî Eğitim'de müfettiş. "Hocam bu kız sizin talebenizmiş." dedi. Kız bizim ihvanımızdan olmuş. "Bu böyle örtülü. Başını örtüyor, manto giyiyor.Kız bizim ihvanımızdan olmuş. "Bu böyle örtülü. Başını örtüyor, manto giyiyor. Fakülte'de müşkülat çıkıyor." dedi. "Biz söylüyoruz dinlemiyor.Fakülte'de müşkülat çıkıyor." dedi. "Biz söylüyoruz dinlemiyor. Siz aydın bir hocasınız -neremiz aydınsa-, söyleyin de bu fakültesini tamamlasın,Siz aydın bir hocasınız -neremiz aydınsa-, söyleyin de bu fakültesini tamamlasın, doktor çıksın başını örtsün daha faydalı olacak." dedi. "Ben söyleyemem.doktor çıksın başını örtsün daha faydalı olacak." dedi. "Ben söyleyemem. Başörtüsünü örtme emrini ben vermedim ki ben kaldırayım. Benim kaldırma selahiyetim yok.Başörtüsünü örtme emrini ben vermedim ki ben kaldırayım. Benim kaldırma selahiyetim yok. Ben Allah'ın emrine aykırı bir şey söyleme hakkına sahip bir kul değilim Ben kim oluyorum?Ben Allah'ın emrine aykırı bir şey söyleme hakkına sahip bir kul değilim Ben kim oluyorum? Allah ‘örtün' demiş, örtecek. Ben müsaade de veremem." "Senin sözünü dinler,Allah ‘örtün' demiş, örtecek. Ben müsaade de veremem." "Senin sözünü dinler, sen söyle başını açsın." diyor. "Açmasın. Fakültesi de gitse, hayatı da gitse aç diyemem." dedim. sen söyle başını açsın." diyor. "Açmasın. Fakültesi de gitse, hayatı da gitse aç diyemem." dedim.

Yemen'de hükümdar, mü'minler lâ ilâhe illallâh dediler diye kızmış. Hendek kazdırmış, içinde ateş yakmış,Yemen'de hükümdar, mü'minler lâ ilâhe illallâh dediler diye kızmış. Hendek kazdırmış, içinde ateş yakmış, hendeğin yanına gelip bütün mü'minleri cayır cayır ateşin içine ittiriyor, öldürüyor.hendeğin yanına gelip bütün mü'minleri cayır cayır ateşin içine ittiriyor, öldürüyor. Kucağında çocuğu ile kadın oraya kadar gelmiş. O da atılacak. Kadın bir ara tereddüt etmiş;Kucağında çocuğu ile kadın oraya kadar gelmiş. O da atılacak. Kadın bir ara tereddüt etmiş; "Bunların dediğini deyiversem hiç olmazsa şu çocuğum kurtulsa." diye içinden geçirmiş."Bunların dediğini deyiversem hiç olmazsa şu çocuğum kurtulsa." diye içinden geçirmiş. Yazık, anne kalbi dayanamaz. Kendisi imanından dolayı şehit olacak, razı oluyor amaYazık, anne kalbi dayanamaz. Kendisi imanından dolayı şehit olacak, razı oluyor ama çocuğu için şöyle bir düşünmüş. "Acaba lâ ilâhe illallâh sözünden vazgeçtiğimi söylesem deçocuğu için şöyle bir düşünmüş. "Acaba lâ ilâhe illallâh sözünden vazgeçtiğimi söylesem de ateşe atılmasam mı!?" diye. Kucağındaki çocuk, -konuşacak çocuk değil de hani keramet olarak,ateşe atılmasam mı!?" diye. Kucağındaki çocuk, -konuşacak çocuk değil de hani keramet olarak, olağanüstü bir durum olarak-; "Anne sakın lâ ilâhe illallâh demekten vazgeçme." demiş.olağanüstü bir durum olarak-; "Anne sakın lâ ilâhe illallâh demekten vazgeçme." demiş. Peygamber Efendimiz bildiriyor: "Beşikte üç kişi konuştu. Birisi bu Ashâb-ı Uhdud,Peygamber Efendimiz bildiriyor: "Beşikte üç kişi konuştu. Birisi bu Ashâb-ı Uhdud, -işte bu kadının kucağındaki bebek-, Hz. İsa –Hz. İsa beşikteyken konuştu-,-işte bu kadının kucağındaki bebek-, Hz. İsa –Hz. İsa beşikteyken konuştu-, biri de Rahip Cureyc'in masum olduğunu göstermek için konuşan bir başka bebek."biri de Rahip Cureyc'in masum olduğunu göstermek için konuşan bir başka bebek." Üç kişi küçükken konuşmuştu. Olağanüstü bir durum olarak, konuşma kabiliyeti yokken, kundaktayken. Üç kişi küçükken konuşmuştu. Olağanüstü bir durum olarak, konuşma kabiliyeti yokken, kundaktayken. Onun için bebek "lâ ilâhe illallâh demekten vazgeçme." diyor. Onun için bebek "lâ ilâhe illallâh demekten vazgeçme." diyor.

Biz Allahu Teâlâ hazretlerinin emrettiğinden başka bir şeyi söylemeyeBiz Allahu Teâlâ hazretlerinin emrettiğinden başka bir şeyi söylemeye kendimizi selahiyetli göremeyiz. Baba olmuş, babalık hakkını kötüye kullanıyor;kendimizi selahiyetli göremeyiz. Baba olmuş, babalık hakkını kötüye kullanıyor; "Sen bilmem şu ibadetleri yapma." diyor. Hoca olmuş, hocalık hakkını kötüye kullanıyor. "Sen bilmem şu ibadetleri yapma." diyor. Hoca olmuş, hocalık hakkını kötüye kullanıyor. "İmtihana girersen başı örtülü olarak seni kabul etmem." diyor. Profesör olmuş, dekan olmuş,"İmtihana girersen başı örtülü olarak seni kabul etmem." diyor. Profesör olmuş, dekan olmuş, rektör olmuş hakkını kötüye kullanıyor. General olmuş, bir yerin komutanı olmuş, hakkını kötüye kullanıyor.rektör olmuş hakkını kötüye kullanıyor. General olmuş, bir yerin komutanı olmuş, hakkını kötüye kullanıyor. Yok, yapamaz böyle bir şeyi. Allahu Teâlâ hazretleri ıslah eylesin.Yok, yapamaz böyle bir şeyi. Allahu Teâlâ hazretleri ıslah eylesin. Herkes haddini bilsin, herkes kulluğunu bilsin, herkes Allah'ın emrine gelsin. Herkes haddini bilsin, herkes kulluğunu bilsin, herkes Allah'ın emrine gelsin.

"Gıybetin ne olduğunu her halde tam bilmiyorlar. Bilgi verirseniz memnun olurum." demiş birisi. "Gıybetin ne olduğunu her halde tam bilmiyorlar. Bilgi verirseniz memnun olurum." demiş birisi.

Gıybetin ne olduğunu herkes bilir.Gıybetin ne olduğunu herkes bilir. Gıybet bir insanın arkasından konuşmaktır.Gıybet bir insanın arkasından konuşmaktır. Hem de haklı şeyi konuşmaktır, onda olan bir şeyi konuşmak demek. Hem de haklı şeyi konuşmaktır, onda olan bir şeyi konuşmak demek. Olmayan bir şey değil; olmayan bir şeyi söylersen iftira olur, Olmayan bir şey değil; olmayan bir şeyi söylersen iftira olur, olan bir kusurunu söylersen gıybet olur. O yokken aleyhinde konuşmak gıybet olur.olan bir kusurunu söylersen gıybet olur. O yokken aleyhinde konuşmak gıybet olur. Konuşmayacaksın. Ama kusur var... Olsun, kusur olsa da konuşmayacaksın.Konuşmayacaksın. Ama kusur var... Olsun, kusur olsa da konuşmayacaksın. Kusuru varsa git onun yanına;Kusuru varsa git onun yanına; "Sende ben şöyle bir kusur görüyorum kardeşim." diye güzelce beyan et; "Anlamadığım bir taraf varsa izah et.""Sende ben şöyle bir kusur görüyorum kardeşim." diye güzelce beyan et; "Anlamadığım bir taraf varsa izah et." İkiniz arasında kalabilir. Ne diye cemaate söylüyorsun. İslâm'da bu yok, gıybet yok, yasak, haram. İkiniz arasında kalabilir. Ne diye cemaate söylüyorsun. İslâm'da bu yok, gıybet yok, yasak, haram.

Allah yasak etmiş, haram, Şeytan haram şeyleri insana tatlı gösteriyor. İçki tatlı görünüyor.Allah yasak etmiş, haram, Şeytan haram şeyleri insana tatlı gösteriyor. İçki tatlı görünüyor. Namaz kılmamak tatlı görünüyor. Adam alay ediyor, Rafızî bizimle alay ediyor.Namaz kılmamak tatlı görünüyor. Adam alay ediyor, Rafızî bizimle alay ediyor. Birisi ona; "Kırk gün namaz kılarsan sen de namaza alışırsın, iyi insan olursun." demiş.Birisi ona; "Kırk gün namaz kılarsan sen de namaza alışırsın, iyi insan olursun." demiş. Rafızî; "Sen üç gün namaz kılma, namaz kılmamanın keyfini aldın mı bir daha kılar mısın?" demiş.Rafızî; "Sen üç gün namaz kılma, namaz kılmamanın keyfini aldın mı bir daha kılar mısın?" demiş. Alay ediyor. Namaz kılmayacaksın, abdest almayacaksın. Cehennemin yolu keyiflidir, zevklidir. Alay ediyor. Namaz kılmayacaksın, abdest almayacaksın. Cehennemin yolu keyiflidir, zevklidir.

Gıybet de çok tatlıdır. Ortaya hiç baklava getirme, börek getirme,Gıybet de çok tatlıdır. Ortaya hiç baklava getirme, börek getirme, bal kaymak getirme, gıybetlik bir konu getir. Herkes oradan buradan çekiştirir.bal kaymak getirme, gıybetlik bir konu getir. Herkes oradan buradan çekiştirir. Sohbetlerde gıybetten tatlı şey yoktur. Hacı babalar da yapar, hacı anneler de yapar.Sohbetlerde gıybetten tatlı şey yoktur. Hacı babalar da yapar, hacı anneler de yapar. Sen de yaparsın, ben de yaparım. Allah bizi kurtarsın. Sen de yaparsın, ben de yaparım. Allah bizi kurtarsın.

Hâlbuki Peygamber Efendimiz; Hâlbuki Peygamber Efendimiz;

Kün li'r-raculi nâsiran veli'l-kavli zâhiren ve kum anh.Kün li'r-raculi nâsiran veli'l-kavli zâhiren ve kum anh. "Bir yerde gıybet yapıldı mı gıybeti yapılan adama yardım et." diyor."Bir yerde gıybet yapıldı mı gıybeti yapılan adama yardım et." diyor. Bak Peygamber Efendimiz'in verdiği emir ne? Bir yerde birisinin aleyhinde konuşuluyorsa Bak Peygamber Efendimiz'in verdiği emir ne? Bir yerde birisinin aleyhinde konuşuluyorsa o adama yardım et, bir. O gıybeti yapanları durdur, iki. "Yapmayın, bu gıybettir,o adama yardım et, bir. O gıybeti yapanları durdur, iki. "Yapmayın, bu gıybettir, keselim burada bunu." de. Ve kum 'anh "Artık o toplantıda durma, kalk." diyor. keselim burada bunu." de. Ve kum 'anh "Artık o toplantıda durma, kalk." diyor. Peygamber Efendimiz üç şey tavsiye ediyor: Peygamber Efendimiz üç şey tavsiye ediyor:

1- Gıybeti yapılana yardım et, 1- Gıybeti yapılana yardım et,

2- Gıybet edenleri sustur, 2- Gıybet edenleri sustur,

3- O toplantıda durma, kalk git. 3- O toplantıda durma, kalk git.

Biz böyle yapmıyoruz. Ali'yi, Veli'yi, haklıyı haksızı gıybet ediyoruz.Biz böyle yapmıyoruz. Ali'yi, Veli'yi, haklıyı haksızı gıybet ediyoruz. Ondan sonra oturuyoruz; hac yaptık, umre yaptık.Ondan sonra oturuyoruz; hac yaptık, umre yaptık. Camide yapıyor bir de, belki Mescid-i Haram'da yapıyoruz, belki Mescid-i Nebevî'de yapıyoruz. Camide yapıyor bir de, belki Mescid-i Haram'da yapıyoruz, belki Mescid-i Nebevî'de yapıyoruz.

Kimsenin aleyhine konuşmayacaksınız. Bu kulların hesabı size ait değil.Kimsenin aleyhine konuşmayacaksınız. Bu kulların hesabı size ait değil. Sen kendi ayıbına bak, ben kendi ayıbıma bakayım. Sen kendi ayıbına bak, ben kendi ayıbıma bakayım. Herkes kendisini düzeltirse ortalık gül-gülistan olur. Herkes kendisini düzeltirse ortalık gül-gülistan olur. Ben hocayım, geçmişim buraya bir vaaz veriyorum. Elbet bazı şeyleri söylemem lazım.Ben hocayım, geçmişim buraya bir vaaz veriyorum. Elbet bazı şeyleri söylemem lazım. Söylemesi gereken insanlar söylesin ve söylerken usulünce, insaflı, severek söylesin. Söylemesi gereken insanlar söylesin ve söylerken usulünce, insaflı, severek söylesin. O zaman olur. İnatla, tenkit ederek değil. Kenarda, sessiz, ima yoluyla, belli etmeden söylesin. O zaman olur. İnatla, tenkit ederek değil. Kenarda, sessiz, ima yoluyla, belli etmeden söylesin. Peygamber Efendimiz bazen; "Ne oluyor bazı kavimlere ki şöyle yapıyorlar?" derdi. Peygamber Efendimiz bazen; "Ne oluyor bazı kavimlere ki şöyle yapıyorlar?" derdi. "Ey filanca, sen şöyle yapıyorsun." demezdi, yüzüne vurmazdı."Ey filanca, sen şöyle yapıyorsun." demezdi, yüzüne vurmazdı. Böyle bir dolambaçlı ifadeyle söylerdi ki kimse darılmasın, kimse de günahlıyı bilmesin. Böyle bir dolambaçlı ifadeyle söylerdi ki kimse darılmasın, kimse de günahlıyı bilmesin.

Musa aleyhisselâm'ın zamanında kıtlık olmuş; yağmur yağmıyor, otlar bitmiyor,Musa aleyhisselâm'ın zamanında kıtlık olmuş; yağmur yağmıyor, otlar bitmiyor, yemek yok, aş yok, sıkıntı... Demiş ki: "Yâ Rabbi! Kıtlık var."yemek yok, aş yok, sıkıntı... Demiş ki: "Yâ Rabbi! Kıtlık var." Allah; "İçinizde gıybet eden birileri var da, ben de ona kızdığım için bereketi aldım.Allah; "İçinizde gıybet eden birileri var da, ben de ona kızdığım için bereketi aldım. Kıtlıkla sizi böyle cezalandırıyorum." buyurmuş.Kıtlıkla sizi böyle cezalandırıyorum." buyurmuş. Hz. Musa; "Yâ Rabbi! Bildir o herifi bana, çıkartayım atayım şehirden." Hz. Musa; "Yâ Rabbi! Bildir o herifi bana, çıkartayım atayım şehirden."

Musa aleyhisselâm celalli ya, biraz asabî.Musa aleyhisselâm celalli ya, biraz asabî. "Ben burada yokken sen bunlara niye müsaade ettin böyle altından buzağı yapmalarına?" "Ben burada yokken sen bunlara niye müsaade ettin böyle altından buzağı yapmalarına?" diye nasıl yapışmış Harun aleyhisselâm'ın sakalına.diye nasıl yapışmış Harun aleyhisselâm'ın sakalına. Celalli. "Yâ Rabbi! Müsaade et, o gıybet edeni bildir, alıp atayım."Celalli. "Yâ Rabbi! Müsaade et, o gıybet edeni bildir, alıp atayım." Allah buyurmuş ki; "Yâ Musa! Ben kullarıma gıybeti yasaklamışken gıybet eder miyim?"Allah buyurmuş ki; "Yâ Musa! Ben kullarıma gıybeti yasaklamışken gıybet eder miyim?" Ali'nin oğlu Veli bu işi yapıyor diye isim verir miyim? Allah peygamberine o gıybet yapanı söylememiş.Ali'nin oğlu Veli bu işi yapıyor diye isim verir miyim? Allah peygamberine o gıybet yapanı söylememiş. Sonra ortalık düzelmiş, bereketlenmiş. Hz. Musa; "Yâ Rabbi! Bereket geldi."Sonra ortalık düzelmiş, bereketlenmiş. Hz. Musa; "Yâ Rabbi! Bereket geldi." Allah; "Gıybet eden bugün öldü de onun için bereket geldi." buyurmuş.Allah; "Gıybet eden bugün öldü de onun için bereket geldi." buyurmuş. Demek ki gıybet, bereketi de götürüyor. Kötü huyların çok zararı var.Demek ki gıybet, bereketi de götürüyor. Kötü huyların çok zararı var. Hemen cenazelerin olduğu yere, "kim öldü" diye bakmaya gitmiş.Hemen cenazelerin olduğu yere, "kim öldü" diye bakmaya gitmiş. Sekiz-dokuz tane ölü varmış. Allah orada da saklamış. Sekiz-dokuz tane ölü varmış. Allah orada da saklamış.

Ayıpları örteceğiz, dilimizi tutacağız, kendimize bakacağız. Ayıpları örteceğiz, dilimizi tutacağız, kendimize bakacağız.

Allah makbul, mebrûr, güzel, faziletli bir hac yapıpAllah makbul, mebrûr, güzel, faziletli bir hac yapıp memlekete sâlimen, ğânimen dönmemizi nasip eylesin.memlekete sâlimen, ğânimen dönmemizi nasip eylesin. Bunun mükâfatı olarak da âhirette cennetiyle, cemaliyle taltif eylesin. Bunun mükâfatı olarak da âhirette cennetiyle, cemaliyle taltif eylesin. Sevdiklerinizle, geçmişlerinizle beraber aziz ve bahtiyar olun.Sevdiklerinizle, geçmişlerinizle beraber aziz ve bahtiyar olun. Bi hürmeti esrâr-ı sûretil fâtiha. Bi hürmeti esrâr-ı sûretil fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2