Namaz Vakitleri

2 Cemâziye'l-Âhir 1446
03 Aralık 2024
İmsak
06:33
Güneş
08:04
Öğle
12:59
İkindi
15:22
Akşam
17:43
Yatsı
19:09
Detaylı Arama

Sâliha Bir Hanımın Önemi ve Mutluluk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 30.09.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İyi Bir Hanımla Evli Olmak, Cemaatle Devamlı Namaz Kılanlara Müjdeler, İsraf Haramdır, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sâliha Bir Hanımın Önemi ve Mutluluk

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Âhir 1419 / 30.09.1998
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İyi Bir Hanımla Evli Olmak, Cemaatle Devamlı Namaz Kılanlara Müjdeler, İsraf Haramdır, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhiHamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn, kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve lî-azîmi sultânih.alâ külli hâlin ve fî külli hîn, kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve lî-azîmi sultânih. es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirine ve şefîi'l-müznibîne es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirine ve şefîi'l-müznibîne ve imâmi'l-müttakîne Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihîve imâmi'l-müttakîne Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Aziz ve sevgili kardeşlerim! ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Aziz ve sevgili kardeşlerim!

İnsanlar birbirleriyle ahbap oluyorlar. Zaman zaman toplanıyorlar, sohbetler ediyorlar.İnsanlar birbirleriyle ahbap oluyorlar. Zaman zaman toplanıyorlar, sohbetler ediyorlar. Bu sohbetlerin en güzeli hiç şüphesiz ki Allah'ın razı olacağı sohbetlerdir,Bu sohbetlerin en güzeli hiç şüphesiz ki Allah'ın razı olacağı sohbetlerdir, Peygamber Efendimiz'in hoşnut olacağı sohbetlerdir.Peygamber Efendimiz'in hoşnut olacağı sohbetlerdir. O hâlde öyle sohbetleri yapmaya, öyle sohbetlere gitmeye,O hâlde öyle sohbetleri yapmaya, öyle sohbetlere gitmeye, öyle sohbetleri çoğaltmaya çalışmamız gerekiyor. öyle sohbetleri çoğaltmaya çalışmamız gerekiyor.

Allah'ın razı olacağı sohbetlerin başında Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili sohbetler gelir.Allah'ın razı olacağı sohbetlerin başında Kur'ân-ı Kerîm'le ilgili sohbetler gelir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in razı olacağı sohbetlerin başında daPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in razı olacağı sohbetlerin başında da hadîs-i şerîf sohbetleri gelir. Peygamber Efendimiz'in sözlerini konuşup onları söylersekhadîs-i şerîf sohbetleri gelir. Peygamber Efendimiz'in sözlerini konuşup onları söylersek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz memnun olur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz memnun olur.

[Râmûzü'l-ehâdîs] kitabı hadîs-i şerîfleri elif be sırasıyla sıralamış olduğundan,[Râmûzü'l-ehâdîs] kitabı hadîs-i şerîfleri elif be sırasıyla sıralamış olduğundan, kelimenin başlangıç harfi önemli olduğundan sıralanan hadisler değişik konularda oluyor.kelimenin başlangıç harfi önemli olduğundan sıralanan hadisler değişik konularda oluyor. Böylece sanki bir sofraya, ziyafete oturmuş bir insanın hem çorba hem tatlı hem salata hem meyveBöylece sanki bir sofraya, ziyafete oturmuş bir insanın hem çorba hem tatlı hem salata hem meyve hem yemek hem pilav hem börek çörek yemiş olması nasıl çeşitli güzel oluyorsahem yemek hem pilav hem börek çörek yemiş olması nasıl çeşitli güzel oluyorsa böyle çeşitli olması benim de hoşuma gidiyor. Onun için bu kitabı seviyorum. böyle çeşitli olması benim de hoşuma gidiyor. Onun için bu kitabı seviyorum.

Râmûzü'l-ehâdîs'i bizim büyük hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi hazretleri yazmış.Râmûzü'l-ehâdîs'i bizim büyük hocamız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin Efendi hazretleri yazmış. Kendisi 1311 hicrî yılında vefat etmiş. Kendisi 1311 hicrî yılında vefat etmiş. Süleymaniye Camii'nde Kanuni türbesinin önüne kabri yapılmış, oraya defnedilmiş. Süleymaniye Camii'nde Kanuni türbesinin önüne kabri yapılmış, oraya defnedilmiş. O zaman padişahların hürmet ettiği bir büyük alimmiş. Yanında hanımı validemiz de var.O zaman padişahların hürmet ettiği bir büyük alimmiş. Yanında hanımı validemiz de var. O da mübarek, soylu, asil bir hanımmış.O da mübarek, soylu, asil bir hanımmış. O Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'ın yazdığı bu hadis kitabını biz İskenderpaşa camiimizde okurduk. O Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Hocamız'ın yazdığı bu hadis kitabını biz İskenderpaşa camiimizde okurduk.

Hadîs-i şerîf: İnne mine's-saâdeti ez-zevcete's-sâlihate ve'l-meskene's-sâliha ve'l-merkebe's-sâliha Hadîs-i şerîf:

İnne mine's-saâdeti ez-zevcete's-sâlihate ve'l-meskene's-sâliha ve'l-merkebe's-sâliha
ve inne mine'ş-şekâveti el-zevcete's-sû' ve'l-meskene's-sû' ve'l-merkebe's-sû'. ve inne mine'ş-şekâveti el-zevcete's-sû' ve'l-meskene's-sû' ve'l-merkebe's-sû'.

Hadîs-i şerîfi Taberânî rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Hadîs-i şerîfi Taberânî rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

İnne mine's-saâdeti. "Mutluluktandır, saadettendir." İnne mine's-saâdeti. "Mutluluktandır, saadettendir."

Ne? ez-Zevcete's-sâliha. "İnsanın İyi bir hanımı olması." Ne?

ez-Zevcete's-sâliha. "İnsanın İyi bir hanımı olması."

Saadetin unsurlarından birisi insanın hanımının iyi bir insan olmasıdır.Saadetin unsurlarından birisi insanın hanımının iyi bir insan olmasıdır. İkincisi: Ve'l-meskene's-sâliha. "İyi bir evi olmasıdır." O da mutluluk vesilesidir. İyi bir evi var.İkincisi:

Ve'l-meskene's-sâliha. "İyi bir evi olmasıdır."

O da mutluluk vesilesidir. İyi bir evi var.
Dar değil, küçük değil, uzak değil, tavanı akmıyor, havasız değil, iyi bir mahallede, manzaralı bir yerde…Dar değil, küçük değil, uzak değil, tavanı akmıyor, havasız değil, iyi bir mahallede, manzaralı bir yerde… İyi bir ev! Ve'l-merkebe's-sâliha. Merkep, Arapça'da binilen her şeye söylenir. İyi bir ev!

Ve'l-merkebe's-sâliha.

Merkep, Arapça'da binilen her şeye söylenir.
Araplar, gemiye bile merkep derler. Çünkü gemiye biniliyor. Hayvana da merkep derler.Araplar, gemiye bile merkep derler. Çünkü gemiye biniliyor. Hayvana da merkep derler. Merkep diye bizdeki gibi sadece uzun kulaklıya demezler.Merkep diye bizdeki gibi sadece uzun kulaklıya demezler. Binilen her şeye; deve de olsa, gemi de olsa, at da olsa merkep derler. Binilen her şeye; deve de olsa, gemi de olsa, at da olsa merkep derler.

Ve'l-merkebe's-sâliha. "İyi bir bineğinin olması." Ve'l-merkebe's-sâliha. "İyi bir bineğinin olması."

Bu da mutluluktandır. Sayılan bu şeyler saadettendir, mutluluktandır. Bu da mutluluktandır. Sayılan bu şeyler saadettendir, mutluluktandır.

Elhamdülillah ben şahsen kiradaydım, Allah kurtardı, evim oldu. Güzel bir evim var. Elhamdülillah ben şahsen kiradaydım, Allah kurtardı, evim oldu. Güzel bir evim var. Ne mutlu! Elhamdülillah, namazlı niyazlı ailemiz var.Ne mutlu! Elhamdülillah, namazlı niyazlı ailemiz var. "Haydi vakit geldi." diye sabahleyin önce o kalkar, namaza bizi kaldırır. Elhamdülillah. "Haydi vakit geldi." diye sabahleyin önce o kalkar, namaza bizi kaldırır. Elhamdülillah. Sonra iyi bir binek; benim şu anda bineğim yok ama ben de arkadaşların bineğine biniyorum.Sonra iyi bir binek; benim şu anda bineğim yok ama ben de arkadaşların bineğine biniyorum. Onların güzel binekleri var. Kardeşimiz İstanbul'dan geldi.Onların güzel binekleri var. Kardeşimiz İstanbul'dan geldi. Güzel bir Ford minübüs kiraladı. Hepimiz biniyoruz. Güzel, geniş; küçük de değil. Elhamdülillah. Güzel bir Ford minübüs kiraladı. Hepimiz biniyoruz. Güzel, geniş; küçük de değil. Elhamdülillah.

Ve inne mine'ş-şekâveti. "Şakîlik, eşkıyalık şekavettendir." Ve inne mine'ş-şekâveti. "Şakîlik, eşkıyalık şekavettendir."

Şakîlik saidliğin zıddıdır. Mutlu olmanın zıddı, "mutlu olmamak" demek. Şakîlik saidliğin zıddıdır. Mutlu olmanın zıddı, "mutlu olmamak" demek.

el-Zevcete's-sû'. "Kötü bir eş, aile." Ve'l-meskene's-sû'. "Kötü bir ev." el-Zevcete's-sû'. "Kötü bir eş, aile."

Ve'l-meskene's-sû'. "Kötü bir ev."

Ve'l-merkebe's-sû'. "Kötü bir binek." Ve'l-merkebe's-sû'. "Kötü bir binek."

Huysuzdur. Önüne gidersin ısırır, arkasına gidersin teper, üstüne çıkarsın yere atar;Huysuzdur. Önüne gidersin ısırır, arkasına gidersin teper, üstüne çıkarsın yere atar; dizgini çekersin durmaz… Veyahut arabadır; frenine basarsın gider, kayar, çarpar;dizgini çekersin durmaz… Veyahut arabadır; frenine basarsın gider, kayar, çarpar; bir yeri tıkanır, amortisörü bozulur, zıplattırır, ah vah ettirir… Kötü binektir. bir yeri tıkanır, amortisörü bozulur, zıplattırır, ah vah ettirir… Kötü binektir.

İlk hatıra gelen mânası ile böyle!İlk hatıra gelen mânası ile böyle! Fakat Arapça'da mutluluk dediğimiz saadet ve onun karşıtı olan şekavet. Fakat Arapça'da mutluluk dediğimiz saadet ve onun karşıtı olan şekavet. Arapça'da, sadece bizim şu anda mutluluktan anladığımız gibi, "Mutluyum işte elhamdülillah." dediğimiz gibi bir şey değildir. Arapça'da, sadece bizim şu anda mutluluktan anladığımız gibi, "Mutluyum işte elhamdülillah." dediğimiz gibi bir şey değildir. Din lisanında, Kur'ân-ı Kerimde, hadîs-i şerîfte, eğer bir insan cennetlik iseDin lisanında, Kur'ân-ı Kerimde, hadîs-i şerîfte, eğer bir insan cennetlik ise cennet yolunda ise o saadet ehlidir. Cehennem yolunda ise şekavet ehlidir. cennet yolunda ise o saadet ehlidir. Cehennem yolunda ise şekavet ehlidir.

Daha iyi açıklamak için başka bir söz söyleyeceğim: Daha iyi açıklamak için başka bir söz söyleyeceğim:

Beraat gecesi var. Beraat gecesinde insanların bir senelik ömürleri ile ilgiliBeraat gecesi var. Beraat gecesinde insanların bir senelik ömürleri ile ilgili konular yazılırmış, tesbit edilirmiş. İnsanların bir kısmı mutlular defterinde, saadet defterinde; konular yazılırmış, tesbit edilirmiş. İnsanların bir kısmı mutlular defterinde, saadet defterinde; bir kısmı şakîler defterinde olurmuş.bir kısmı şakîler defterinde olurmuş. Saidlere, saadet ehline ne mutlu; şakilere, eşkıyaya, şekavet ehline ne yazık! Saidlere, saadet ehline ne mutlu; şakilere, eşkıyaya, şekavet ehline ne yazık!

Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor ki;

Fe minhüm şakiyyün ve saîdün. "Âhirette insanların bir kısmı şakîler olacak!" Fe minhüm şakiyyün ve saîdün. "Âhirette insanların bir kısmı şakîler olacak!"

Mahşerde insanlar muhakeme edildiği zaman ayrılacak.Mahşerde insanlar muhakeme edildiği zaman ayrılacak. Bir kısmı şakilerden, bir kısmı saidlerden, saadet ehlinden olacak. Bir kısmı şakilerden, bir kısmı saidlerden, saadet ehlinden olacak.

Fe emmellezîne şakû fe fi'n-nâri lehüm fî hâ zefîrün ve şehîkun. "Şakilerden olanlarFe emmellezîne şakû fe fi'n-nâri lehüm fî hâ zefîrün ve şehîkun. "Şakilerden olanlar ebediyyen cehennemde yanacaklar!" diye bildiriliyor. ebediyyen cehennemde yanacaklar!" diye bildiriliyor.

Demek ki şekavet insanın cehennemlik durumda olması, saadet de insanın cennetlik durumda olması.Demek ki şekavet insanın cehennemlik durumda olması, saadet de insanın cennetlik durumda olması. Ne kadar geniş bir kavram! Beraat gecesinde dua edilirken hocalar söylemiştir, duymuşsunuzdur: Ne kadar geniş bir kavram! Beraat gecesinde dua edilirken hocalar söylemiştir, duymuşsunuzdur:

"Yâ Rabbi! Eğer bu gece benim ismimi saidler defterine yazmışsan ben saidlerden isem"Yâ Rabbi! Eğer bu gece benim ismimi saidler defterine yazmışsan ben saidlerden isem benim saidler defterinde ismimi sabit eyle, orada dursun.benim saidler defterinde ismimi sabit eyle, orada dursun. Eğer beni şakîler defterine yazmışsan yâ Rabbi, şakîler defterinden lütfunla kereminle Eğer beni şakîler defterine yazmışsan yâ Rabbi, şakîler defterinden lütfunla kereminle benim ismimi çıkar, sil. Beni saidler defterine kaydet.benim ismimi çıkar, sil. Beni saidler defterine kaydet. Ben de saidlerden olayım!.." diye beraat gecesinde dua edilecek. Ben de saidlerden olayım!.." diye beraat gecesinde dua edilecek.

Beraat gecesi ne zaman olacak? Beraat gecesi ne zaman olacak?

Receb'in ilk haftasında Regaip kandili olacak. Receb'in ilk haftasında Regaip kandili olacak. Recep'in 27'sinde Miraç kandili olacak. Şaban'ın 14'ünü 15'ine bağlayan gece Beraat gecesi olacak. Recep'in 27'sinde Miraç kandili olacak. Şaban'ın 14'ünü 15'ine bağlayan gece Beraat gecesi olacak.

Beraat gecesinde bu dua hatırınıza gelirse söylerseniz ne mutlu! Beraat gecesinde bu dua hatırınıza gelirse söylerseniz ne mutlu! Bu derin mânasına göre de düşünecek olursak; Bu derin mânasına göre de düşünecek olursak; "Bir insanın hanımı saliha ise evi genişse bineği güzelse Allah'ın iyi bir kulu da,"Bir insanın hanımı saliha ise evi genişse bineği güzelse Allah'ın iyi bir kulu da, cennetlik bir kulu da Allah bunları ona nasip etmiş." demek.cennetlik bir kulu da Allah bunları ona nasip etmiş." demek. "Eğer karısı cadalozsa huysuzsa kötü ise -çeşitli yönlerden kötü olabilir-"Eğer karısı cadalozsa huysuzsa kötü ise -çeşitli yönlerden kötü olabilir- evi berbat ise bineği de berbat ise o zaman cehennemliklerden ki Allahevi berbat ise bineği de berbat ise o zaman cehennemliklerden ki Allah dünyada da ağzının tadı kaçsın diye onu ceza olarak böyle yapıyor." diye bir anlam da hafifçe seziliyor. dünyada da ağzının tadı kaçsın diye onu ceza olarak böyle yapıyor." diye bir anlam da hafifçe seziliyor.

Eğer bizim evimiz güzelse hanımımız dindar, iyi bir hanımsa bineğimiz güzelseEğer bizim evimiz güzelse hanımımız dindar, iyi bir hanımsa bineğimiz güzelse Allah'a çok şükür, hamd ü senâlar olsun.Allah'a çok şükür, hamd ü senâlar olsun. Bunlara sahip olmayana, mesela bekâr olduğu için eşi olmayana Allah hayırlı eş versin.Bunlara sahip olmayana, mesela bekâr olduğu için eşi olmayana Allah hayırlı eş versin. Mutlu evlilik, iyi bir kimse ile iyi bir yuva kurmayı nasip etsin.Mutlu evlilik, iyi bir kimse ile iyi bir yuva kurmayı nasip etsin. Evsiz olan kardeşlerimize güzel evler nasip etsin. Evsiz olan kardeşlerimize güzel evler nasip etsin. Huzur içinde oturacakları, kira derdinden kurtulacakları, güzel yaşayacakları bir ev nasip etsin.Huzur içinde oturacakları, kira derdinden kurtulacakları, güzel yaşayacakları bir ev nasip etsin. Hepimize de güzel arabalar nasip etsin ki Hepimize de güzel arabalar nasip etsin ki çoluk çocuğumuzu otobüse falan muhtaç olmadan götürelim getirelim. Huzur içinde olsun. çoluk çocuğumuzu otobüse falan muhtaç olmadan götürelim getirelim. Huzur içinde olsun.

Türkiye'de ben özellikle otobüslerle seyahat etmek zorunda kalanlara çok acıyorum.Türkiye'de ben özellikle otobüslerle seyahat etmek zorunda kalanlara çok acıyorum. Oralarda otobüsler bir âlem. Burada [Avustralya'da] herhalde o kadar kalabalık olmaz.Oralarda otobüsler bir âlem. Burada [Avustralya'da] herhalde o kadar kalabalık olmaz. Ama Türkiye'de, otobüsler salkım saçak durağa gelir, durur. Ama Türkiye'de, otobüsler salkım saçak durağa gelir, durur. "Beyler bir adım daha ilerleyin…" falan diye, ite ite, asker bavuluna elbise tıkıştırır gibi"Beyler bir adım daha ilerleyin…" falan diye, ite ite, asker bavuluna elbise tıkıştırır gibi içeri insan girmeye çalışır. Ayakkabılara basılır. içeri insan girmeye çalışır. Ayakkabılara basılır. Otobüsten inersin bir de bakarsın ki birisinin ayakkabısının çamuru senin paçana değmiş! Otobüsten inersin bir de bakarsın ki birisinin ayakkabısının çamuru senin paçana değmiş!

Arabası oldu da insan bunlardan kurtuldu mu ne mutlu! Elhamdülillah, biiznillah.Arabası oldu da insan bunlardan kurtuldu mu ne mutlu! Elhamdülillah, biiznillah. Çok şükür dış ülkelerde araba almak zor değil. Türkiye'de o da kolaylaştı.Çok şükür dış ülkelerde araba almak zor değil. Türkiye'de o da kolaylaştı. Çoğu kişiler araba sahibi oluyor. Allah herkese de hem dünyada hem âhirette mutluluk versin de Çoğu kişiler araba sahibi oluyor. Allah herkese de hem dünyada hem âhirette mutluluk versin de mutluluğun unsurlarını ihsan eylesin. mutluluğun unsurlarını ihsan eylesin.

Tabii iyi şeylere şükretmek lazım. İyi bir hanımım var, elhamdülillah.Tabii iyi şeylere şükretmek lazım. İyi bir hanımım var, elhamdülillah. İyi bir evim var, elhamdülillah. Çok şükür. İyi bir arabam var; çok şükür…İyi bir evim var, elhamdülillah. Çok şükür. İyi bir arabam var; çok şükür… Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de; Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de;

Le in şekertüm le ezîdenneküm.Le in şekertüm le ezîdenneküm. "Ey kullarım! Eğer şükrederseniz mutlaka ben sizin şükrettiğiniz o nimetlerinizi arttırırım, ziyadeleştiririm." "Ey kullarım! Eğer şükrederseniz mutlaka ben sizin şükrettiğiniz o nimetlerinizi arttırırım, ziyadeleştiririm." Ve le in kefertüm. "Eğer şükretmezseniz küfrân-ı nimette bulunursanız Ve le in kefertüm. "Eğer şükretmezseniz küfrân-ı nimette bulunursanız nimetin kadrini kıymetini bilmezseniz yaptığım iyiliği, bahşettiğim nimeti anlamazsanız nimetin kadrini kıymetini bilmezseniz yaptığım iyiliği, bahşettiğim nimeti anlamazsanız o zaman idraksiz, nankör kimselere karşı benim azabım şiddetli olur!" diye bildiriyor. o zaman idraksiz, nankör kimselere karşı benim azabım şiddetli olur!" diye bildiriyor.

Onun için müslümanın vazifelerinden bir tanesi güzel şeylere şükretmek! Onun için müslümanın vazifelerinden bir tanesi güzel şeylere şükretmek! Sıhhatte, âfiyette ise; "Çok şükür, elhamdülillah bir derdim yok…" Sıhhatte, âfiyette ise;

"Çok şükür, elhamdülillah bir derdim yok…"

Param, pulum var mı? "Çok şükür, elhamdülillah. Borçlarımı ödedim elhamdülillah…" Param, pulum var mı?

"Çok şükür, elhamdülillah. Borçlarımı ödedim elhamdülillah…"

Güzel şeylere şükretmeli ki güzellikler artsın! Allah'ın nimetlerini küçümsememeli. Güzel şeylere şükretmeli ki güzellikler artsın! Allah'ın nimetlerini küçümsememeli.

Bazı insanlar Allah'ın nimetlerini küçümserler: "Neyim var ki ya?!.." Bazı insanlar Allah'ın nimetlerini küçümserler:

"Neyim var ki ya?!.."

Daha ne olsun! Fena bir şeyi yok! "Aman, berbatım, perişanım, mahvoldum…" Daha ne olsun! Fena bir şeyi yok!

"Aman, berbatım, perişanım, mahvoldum…"

Ne mahvoldun? Yalan! Hiç de öyle değil. Arnavutluk'taki gibi başına bombalar mı yağıyor,Ne mahvoldun?

Yalan! Hiç de öyle değil. Arnavutluk'taki gibi başına bombalar mı yağıyor,
Çeçenistan'daki gibi evin mi yıkıldı? Bosna'daki gibi akrabaların mı öldürüldü, toplu mezarlara mı gömüldü?!..Çeçenistan'daki gibi evin mi yıkıldı? Bosna'daki gibi akrabaların mı öldürüldü, toplu mezarlara mı gömüldü?!.. Ne oluyorsun? Üzerindeki nimetlerinin kıymetini bilsene! Kimi insanı hiç memnun edemezsin. Ne oluyorsun? Üzerindeki nimetlerinin kıymetini bilsene!

Kimi insanı hiç memnun edemezsin.

İnne men hâfiza alâ hâulâi's-salavâti'l-hamsi'l-mektûbâti fî cemâatin kâne İnne men hâfiza alâ hâulâi's-salavâti'l-hamsi'l-mektûbâti fî cemâatin kâne evvele men yecûzü ale's-sırâti ke'l-berki'l-lâmi' evvele men yecûzü ale's-sırâti ke'l-berki'l-lâmi' ve haşerahullâhü fî evveli zümratin mine's-sâbikîne ve kâne lehû fî külli yevmin ve leyletinve haşerahullâhü fî evveli zümratin mine's-sâbikîne ve kâne lehû fî külli yevmin ve leyletin hâfaza aleyhinne keecri elfi şehîdin kutilû fî sebîlillâhi. hâfaza aleyhinne keecri elfi şehîdin kutilû fî sebîlillâhi.

Allahu ekber Ebû Hüreyre ve İbn Abbas radıyallâhu anhümâ'dan Allahu ekber Ebû Hüreyre ve İbn Abbas radıyallâhu anhümâ'dan -beraberce her ikisi de rivayet etmiş- bir hadîs-i şerîf. Çok müjdeli bir hadîs-i şerîf! -beraberce her ikisi de rivayet etmiş- bir hadîs-i şerîf. Çok müjdeli bir hadîs-i şerîf!

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnne men hâfiza alâ hâulâi's-salavâti'l-hamsi'l-mektûbâti fî cemâatin. "Hiç şüphe yok kiİnne men hâfiza alâ hâulâi's-salavâti'l-hamsi'l-mektûbâti fî cemâatin. "Hiç şüphe yok ki kim şu Allah'ın müslümanlara farz kılmış olduğu beş vakit namazı cemaatle kılmaya devam ederse…" kim şu Allah'ın müslümanlara farz kılmış olduğu beş vakit namazı cemaatle kılmaya devam ederse…"

Hâfaza, yuhâfizu, muhâfizaten; "devam etmek" demek. "Allah muhafaza etsin." diyorlar, yanlış! "Hâfaza, yuhâfizu, muhâfizaten; "devam etmek" demek.

"Allah muhafaza etsin." diyorlar, yanlış! "
Allah böyle yapmaya devam etsin." demek. "Allah korusun." demek lazım. Allah böyle yapmaya devam etsin." demek.

"Allah korusun." demek lazım.

Allahümmahfaznâ'yı, "Allah muhafaza etsin." sanıyorlar; "Allah hıfz etsin" demek. Allahümmahfaznâ'yı, "Allah muhafaza etsin." sanıyorlar; "Allah hıfz etsin" demek. Hâlbuki "Allah muhafaza etsin." demek, "O işi devam ettirsin." demek.Hâlbuki "Allah muhafaza etsin." demek, "O işi devam ettirsin." demek. Muhafaza, "devam" mânasına gelir. Men hâfiza alâ hâulâi's-salavâti'l-hamsi'l-mektûbâti.Muhafaza, "devam" mânasına gelir.

Men hâfiza alâ hâulâi's-salavâti'l-hamsi'l-mektûbâti.
"Bu beş vakit farz namaza kim devam ederse devamı aksatmazsa…" Nerede? "Bu beş vakit farz namaza kim devam ederse devamı aksatmazsa…"

Nerede?

Fî cemâatin. "Camide cemaatle kılmaya devam ederse…" Fî cemâatin. "Camide cemaatle kılmaya devam ederse…"

Kâne evvele men yecûzü ale's-sırâti ke'l-berki'l-lâmi'.Kâne evvele men yecûzü ale's-sırâti ke'l-berki'l-lâmi'. "Kıyamet gününde sırat köprüsünü şimşek gibi geçenlerin ilklerinden olur." "Kıyamet gününde sırat köprüsünü şimşek gibi geçenlerin ilklerinden olur."

Cehennemin üzerinde sırat köprüsü var. İnsanlar bu köprüden geçecek, cennete öyle varacak. Cehennemin üzerinde sırat köprüsü var. İnsanlar bu köprüden geçecek, cennete öyle varacak. Bu köprüden kimisi bir şimşek çakışı gibi o kadar hızlı dosdoğru cennete geçecek. Bu köprüden kimisi bir şimşek çakışı gibi o kadar hızlı dosdoğru cennete geçecek.

Ke'l-berki'l-lâmi'. "Kimisi parıldayan bir şimşek gibi geçecek." Ke'l-berki'l-lâmi'. "Kimisi parıldayan bir şimşek gibi geçecek."

Kimisi koşarak geçecek, kimisi uçarak kimisi yürüyerek kimisi emekleyerek kimisi sürünerek geçecek.Kimisi koşarak geçecek, kimisi uçarak kimisi yürüyerek kimisi emekleyerek kimisi sürünerek geçecek. Sırattan geçişler farklı farklı olacak. Kimisi de geçmek isterken cehennemin çengelleri takılacakSırattan geçişler farklı farklı olacak. Kimisi de geçmek isterken cehennemin çengelleri takılacak ve onu aşağıya düşürecek. Geçmek isterken Allah geçirtmeyecek.ve onu aşağıya düşürecek. Geçmek isterken Allah geçirtmeyecek. Cehennemin çengelleri takılacak. Cehenneme, cayır cayır ateşlerin içine düşecek. Cehennemin çengelleri takılacak. Cehenneme, cayır cayır ateşlerin içine düşecek. Yanacaklar, yanmaya başlayacaklar. Cehenneme bir düşen de milyonlarca sene yanmadan çıkmıyor.Yanacaklar, yanmaya başlayacaklar.

Cehenneme bir düşen de milyonlarca sene yanmadan çıkmıyor.
Hadîs-i şerîflerde ipuçları var. Hesapladık. Hadîs-i şerîflerde ipuçları var. Hesapladık. Düşen en erken bilmem kaç milyon sene yanmadan çıkmıyor. Düşen en erken bilmem kaç milyon sene yanmadan çıkmıyor. Onun için en iyi çare, iyi müslüman olup cehenneme düşmemeye çalışmak. Onun için en iyi çare, iyi müslüman olup cehenneme düşmemeye çalışmak.

"Beş vakit namaza cemaatle camide devam eden bir kimse, "Beş vakit namaza cemaatle camide devam eden bir kimse, sıratı yıldırım gibi geçenlerin ilklerinden olur." Bu çok mühim!sıratı yıldırım gibi geçenlerin ilklerinden olur."

Bu çok mühim!
Onun için bir yerde mescit yoksa mescit yapmak lazım. Onun için bir yerde mescit yoksa mescit yapmak lazım. Mescit varsa beş vakit namazı mescitte kılmaya çalışmak lazım. Daha ne müjdesi var? Mescit varsa beş vakit namazı mescitte kılmaya çalışmak lazım.

Daha ne müjdesi var?

Ve haşerahullâhü fî evveli zümratin mine's-sâbikîne. Ve haşerahullâhü fî evveli zümratin mine's-sâbikîne. "Ve Allah onu, es-sâbikîn zümresinin ilklerinden yazar!" "Ve Allah onu, es-sâbikîn zümresinin ilklerinden yazar!"

Allah, cennete ilk girecek sâbikîn zümresinden yazar. O da bir öncelik. Allah, cennete ilk girecek sâbikîn zümresinden yazar. O da bir öncelik. Müslümanların en önde gelenlerinin arasına yazılıyor. Müslümanların en önde gelenlerinin arasına yazılıyor.

Ve kâne lehû fî külli yevmin ve leyletin hâfaza aleyhinne. Ve kâne lehû fî külli yevmin ve leyletin hâfaza aleyhinne.

Beş vakti camide kıldığı her gün ve gece için bu kişiye ecir, mükâfat ne kadardır? Beş vakti camide kıldığı her gün ve gece için bu kişiye ecir, mükâfat ne kadardır?

Keecri elfe şehidin. "Bin şehit sevabı verilir."Keecri elfe şehidin. "Bin şehit sevabı verilir." Kutilû fî sebîlillâhi.Kutilû fî sebîlillâhi. "her gece ve gündüz Allah yolunda savaşırken öldürülmüş bin şehit sevabı kadar sevap verilir." "her gece ve gündüz Allah yolunda savaşırken öldürülmüş bin şehit sevabı kadar sevap verilir."

Abdullah b. Abbas ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den duymuşlar, rivayet etmişler. Abdullah b. Abbas ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den duymuşlar, rivayet etmişler. İmam Tayâlisî almış. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Namaz kılmak çok önemli! İmam Tayâlisî almış.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Namaz kılmak çok önemli!
Bir kere müslümanın namaz kılması lazım. İlk iş namaz kılmak.Bir kere müslümanın namaz kılması lazım. İlk iş namaz kılmak. Peygamber Efendimiz; "Namaz kılan, dinini doğrultmuş olur.Peygamber Efendimiz; "Namaz kılan, dinini doğrultmuş olur. Namaz kılmayan dininin direğini kırmış, çadırını üzerine çökertmiş olur!" diyor.Namaz kılmayan dininin direğini kırmış, çadırını üzerine çökertmiş olur!" diyor. Çadırın orta direğini kırdı, çadır aşağıya çöktü gibi, çadırla anlatıyor.Çadırın orta direğini kırdı, çadır aşağıya çöktü gibi, çadırla anlatıyor. Bir kere beş vakit namazı kılması lazım. Eğer bir müslüman namazı kılmıyorsa ne olur? Bir kere beş vakit namazı kılması lazım.

Eğer bir müslüman namazı kılmıyorsa ne olur?

Peygamber Efendimiz Miraç'ta Cebrail aleyhisselam ile gezerken bir adam gördü.Peygamber Efendimiz Miraç'ta Cebrail aleyhisselam ile gezerken bir adam gördü. Elinde kocaman bir kaya, öteki adamın kafasına götürüp bu kayayı patlatıyor.Elinde kocaman bir kaya, öteki adamın kafasına götürüp bu kayayı patlatıyor. Bütün hızıyla kayayı vuruyor. O vurulan adamın beyni parça parça yerlere saçılıyor. Bütün hızıyla kayayı vuruyor. O vurulan adamın beyni parça parça yerlere saçılıyor. Sonra yine -Allah'ın işi- kafa tekrar eski hâline geliyor. Çünkü cehennemde azap tekrar eder. Sonra yine -Allah'ın işi- kafa tekrar eski hâline geliyor. Çünkü cehennemde azap tekrar eder.

Cehennemdeki azaplar bir defa olup bitmez! Mesela Dünyada adam yandı; ölür, kurtulur.Cehennemdeki azaplar bir defa olup bitmez!

Mesela Dünyada adam yandı; ölür, kurtulur.
Öyle şey yok! Adam yangında yanmaya başladı. Elbiseleri tutuştu yandı… Öyle şey yok! Adam yangında yanmaya başladı. Elbiseleri tutuştu yandı… Bir dakika içinde devrildi, öldü, bitti değil mi? Öldü bitti. Cehennemde yanınca?.. Bir dakika içinde devrildi, öldü, bitti değil mi?

Öldü bitti.

Cehennemde yanınca?..

Lâ yukdâ aleyhim fe yemûtû. "Ölmek yok!" Lâ yukdâ aleyhim fe yemûtû. "Ölmek yok!"

Külleme nedicetcülûdühüm beddelnâhüm cülûden ğayrahâ li-yezûkû'l-azâbe. Külleme nedicetcülûdühüm beddelnâhüm cülûden ğayrahâ li-yezûkû'l-azâbe.

"Derileri, kemikleri, etleri yandıkça yenilenir ki yeniden yansın, yeniden azap çeksin! " "Derileri, kemikleri, etleri yandıkça yenilenir ki yeniden yansın, yeniden azap çeksin! "

Allah azabı tazeletmek için yanan azalarını tekrar yeniletir, yeniden bitirir; yeniden yanar. Allah azabı tazeletmek için yanan azalarını tekrar yeniletir, yeniden bitirir; yeniden yanar. O adamın da kafası parçalanıyor; yeniden meydana geliyor, yerine geliyor. Bir daha vuruyor.O adamın da kafası parçalanıyor; yeniden meydana geliyor, yerine geliyor. Bir daha vuruyor. Yine parçalanıyor, mahvoluyor. Bangır bangır bağırıyor. Büyük işkence, azap! Yine parçalanıyor, mahvoluyor. Bangır bangır bağırıyor. Büyük işkence, azap!

Peygamber Efendimiz Cebrail aleyhisselam'a sordu: Peygamber Efendimiz Cebrail aleyhisselam'a sordu:

"Ey benim kardeşim Cebrail, bu ne hâldir? Bu adamın ne suçu var da"Ey benim kardeşim Cebrail, bu ne hâldir? Bu adamın ne suçu var da Allah bunu başına bu taşı vurarak cezalandırtıyor?" Cebrail aleyhisselam; "Yâ Resûlallah!Allah bunu başına bu taşı vurarak cezalandırtıyor?" Cebrail aleyhisselam;

"Yâ Resûlallah!
Bu adam dünyadayken namazın farz olduğunu bildiği hâlde namaz kılmayan bir kimse idi.Bu adam dünyadayken namazın farz olduğunu bildiği hâlde namaz kılmayan bir kimse idi. 'Bu kafayla mı bildin de kılmadın!' diye kafasına taşla vurularak azap veriliyor." diye cevap verdi. 'Bu kafayla mı bildin de kılmadın!' diye kafasına taşla vurularak azap veriliyor." diye cevap verdi. Bu hadîs-i şerîf İmam Nebevî'nin Riyâzü's-sâlihîn'inde vardır, sahih hadislerdendir. Bu hadîs-i şerîf İmam Nebevî'nin Riyâzü's-sâlihîn'inde vardır, sahih hadislerdendir.

Namaz kılmamak çok büyük bir felaket. Âhirette cezası çok büyük. Namazı kılacak.Namaz kılmamak çok büyük bir felaket. Âhirette cezası çok büyük. Namazı kılacak. Namazı evde kılabilir, dağda, tarlada kılabilir, işyerinde kılabilir. Namazı evde kılabilir, dağda, tarlada kılabilir, işyerinde kılabilir. Mecburiyet varsa -adam işinden çıkamıyor- işyerinde kılacak. Okulda koridorda kılacak.Mecburiyet varsa -adam işinden çıkamıyor- işyerinde kılacak. Okulda koridorda kılacak. Tarlada vakit girdi diyecek, ağacın altında kılacak… Ama imkânı varsa camide kılacak! Tarlada vakit girdi diyecek, ağacın altında kılacak…

Ama imkânı varsa camide kılacak!

Hadîs-i şerîfte beş vakit namazı camide kılmaya devam eden bir insanın ilk mükâfatı ne oluyor? Hadîs-i şerîfte beş vakit namazı camide kılmaya devam eden bir insanın ilk mükâfatı ne oluyor?

Sırattan yıldırım gibi geçenlerin ilklerinden oluyor. Sırat köprüsünden geçmek kolay değil! Sırattan yıldırım gibi geçenlerin ilklerinden oluyor. Sırat köprüsünden geçmek kolay değil!

Bir de karanlık olacak. Sırat köprüsü karanlık olacak. İnsanların amel-i sâlihi, Bir de karanlık olacak. Sırat köprüsü karanlık olacak. İnsanların amel-i sâlihi, dünyada işlediği güzel işler sıratta nur olacak. Önünde, arkasında, sağında, solunda nur olacak! dünyada işlediği güzel işler sıratta nur olacak. Önünde, arkasında, sağında, solunda nur olacak!

Nûruhüm yes'a beyne eydîhim ve bi-eymânihim. "Sağında solunda nurlar olacak! Nûruhüm yes'a beyne eydîhim ve bi-eymânihim. "Sağında solunda nurlar olacak! Mü'min insan yolunu görecek, öyle geçecek." Mü'min insan yolunu görecek, öyle geçecek."

Kâfir sıratta yolunu göremeyecek, devrilip cehenneme gidecek. Muhterem kardeşlerim! Kâfir sıratta yolunu göremeyecek, devrilip cehenneme gidecek.

Muhterem kardeşlerim!

Bunları bilince insanın tüyleri diken diken oluyor. Bunları bilince insanın tüyleri diken diken oluyor.

Beş vakit namazı camide cemaatle kılanın ilk mükafaatı nedir? Beş vakit namazı camide cemaatle kılanın ilk mükafaatı nedir?

Sıratta yıldırım gibi geçmek! Hiç bu sıkıntılar yok. Fırt öbür tarafa geçti. Sıratta yıldırım gibi geçmek! Hiç bu sıkıntılar yok. Fırt öbür tarafa geçti. Uçağa biniyor, hacca gidiyor. İstanbul'dan hacca gitmek eskiden altı ay sürermiş.Uçağa biniyor, hacca gidiyor. İstanbul'dan hacca gitmek eskiden altı ay sürermiş. Çöllerde ne sıkıntılar çeker, nice insanlar ölürmüş. Ayakları patlarmış.Çöllerde ne sıkıntılar çeker, nice insanlar ölürmüş. Ayakları patlarmış. Şimdi üç saatte, üç buçuk saatte hacca gidiyoruz.Şimdi üç saatte, üç buçuk saatte hacca gidiyoruz. Sıratı yıldırım gibi geçmek, cehennemden yıldırım gibi kurtulmak ne kadar güzel bir şey!Sıratı yıldırım gibi geçmek, cehennemden yıldırım gibi kurtulmak ne kadar güzel bir şey! Onun için beş vakit namazı Allah'ın sevdiği veçhile güzel bir şekilde kılmak lazım.Onun için beş vakit namazı Allah'ın sevdiği veçhile güzel bir şekilde kılmak lazım. Sonra cemaatle kılmak lazım. Hangisini? Sonra cemaatle kılmak lazım.

Hangisini?

Salavâtü'l-hamsü'l-mektûbâti. "Allah'ın farz kıldığı beş vakit namazı." Salavâtü'l-hamsü'l-mektûbâti. "Allah'ın farz kıldığı beş vakit namazı."

Farzlarını. Sünneti evde kılsın; camiye gitsin, farzı kılsın, dönsün. Tamam, yeter. Farzlarını. Sünneti evde kılsın; camiye gitsin, farzı kılsın, dönsün. Tamam, yeter. Ama artık sünneti evde kılıp da camiye gelen insan yetişsin diye beklemiyorlar.Ama artık sünneti evde kılıp da camiye gelen insan yetişsin diye beklemiyorlar. Onun için ezan okunmadan camiye gidip sünneti de orada kılıp Onun için ezan okunmadan camiye gidip sünneti de orada kılıp farzı kıldıktan sonra eve gelip öteki namazları evde kılabilir. O da evi nurlandırdığı için iyidir. farzı kıldıktan sonra eve gelip öteki namazları evde kılabilir. O da evi nurlandırdığı için iyidir. Evde kılınması da iyidir. Ama farzı cemaatle kılmak lazım.Evde kılınması da iyidir. Ama farzı cemaatle kılmak lazım. Hiç olmazsa cemaatle farzı kaçırmamak lazım. Hiç olmazsa cemaatle farzı kaçırmamak lazım.

Bir insan farzı cemaatle kılarsa sevabı ne kadar olur? Bir insan farzı cemaatle kılarsa sevabı ne kadar olur?

Bir kere sıratı yıldırım gibi geçenlerden olur. Sonra müslümanların üstün zümresine yazılıyor.Bir kere sıratı yıldırım gibi geçenlerden olur. Sonra müslümanların üstün zümresine yazılıyor. Sâbikûn, öncelikli zümreye yazılıyor. Sonra ne oluyor? Sâbikûn, öncelikli zümreye yazılıyor.

Sonra ne oluyor?

Üçüncü mükâfat: Namaza camide devam ettiği her gün ve gece içinÜçüncü mükâfat: Namaza camide devam ettiği her gün ve gece için Allah yolunda şehit olmuş bin şehit sevabı veriliyor. Allah yolunda şehit olmuş bin şehit sevabı veriliyor.

Kaçırmamak lazım. Camiiyi şenlendirmek lazım. Camiinin tıklım tıklım dolu olması lazım.Kaçırmamak lazım. Camiiyi şenlendirmek lazım. Camiinin tıklım tıklım dolu olması lazım. Bu hadîs-i şerîfler bilinse cami tıklım tıklım dolar. Bu hadîs-i şerîfler bilinse cami tıklım tıklım dolar.

"Perşembe günü namaz kılmak sevaptır." diye biliyorlar, perşembe gecesi kalabalık oluyor. "Perşembe günü namaz kılmak sevaptır." diye biliyorlar, perşembe gecesi kalabalık oluyor.

Bildiler mi yapıyorlar. "Cuma günü sevap." [Cami] doluyor.Bildiler mi yapıyorlar.

"Cuma günü sevap."

[Cami] doluyor.
Ama bilmedikleri zaman ihmal ediyorlar. Mesela öbür tarafta Galatasaray maçını seyrediyor, Ama bilmedikleri zaman ihmal ediyorlar. Mesela öbür tarafta Galatasaray maçını seyrediyor, içeride namaz kılmaya gelmiyor. Hâlbuki gelse namaz kılsa dua etse belki Galatasaray, içeride namaz kılmaya gelmiyor. Hâlbuki gelse namaz kılsa dua etse belki Galatasaray, karşısındaki takımı bu duanın bereketiyle yenecek. Belki onun gönlü de olacak. Ama yapmıyor. karşısındaki takımı bu duanın bereketiyle yenecek. Belki onun gönlü de olacak. Ama yapmıyor.

Bu çok mühim bir hadîs-i şerîf! Bu çok mühim bir hadîs-i şerîf!

Namazı camide kılarsa ne kadar olur? Evdekinden yirmi yedi kat fazla olur! Namazı camide kılarsa ne kadar olur?

Evdekinden yirmi yedi kat fazla olur!

Eskiden mahallede mescitler, namazgâhlar vardı. Orada mahalleli toplanıp namazı kılıverirdi.Eskiden mahallede mescitler, namazgâhlar vardı. Orada mahalleli toplanıp namazı kılıverirdi. Mahalle mescidinde kılarsa 27 kat, Cuma namazı kılınan yerde kıldığın zaman sevap 50 kat! Mahalle mescidinde kılarsa 27 kat, Cuma namazı kılınan yerde kıldığın zaman sevap 50 kat!

İnne mine's-serafi en te'küle külle meşteheyte. İnne mine's-serafi en te'küle külle meşteheyte.

Hadîs-i şerîfi Ebû Davud, İbn Abdilberr, Hulvanî, Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Hadîs-i şerîfi Ebû Davud, İbn Abdilberr, Hulvanî, Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.

İslâm'da israf yok, israf haram! Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte diyor ki; İslâm'da israf yok, israf haram!

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte diyor ki;

"Her iştiha duyduğun zaman yemek yemek de israftandır!" "Her iştiha duyduğun zaman yemek yemek de israftandır!"

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Her arzu ettiğin, iştiha duyduğun zaman yemek de israftan sayılır!" Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Her arzu ettiğin, iştiha duyduğun zaman yemek de israftan sayılır!"

Biraz tutacak, nefsinin her istediğini vermeyecek.Biraz tutacak, nefsinin her istediğini vermeyecek. Nefsine biraz hâkim olacak. Nefsini biraz terbiye edecek! Nefsine biraz hâkim olacak. Nefsini biraz terbiye edecek!

Nefis her istenilenin yapılmasına alışırsa şımarır ve engellenemez.Nefis her istenilenin yapılmasına alışırsa şımarır ve engellenemez. Gemi azıya almış bir at gibi olur. Gemi azıya almak ne demek? Gemi azıya almış bir at gibi olur.

Gemi azıya almak ne demek?

At, gemi dişinin arasına sıkıştırıyor. Yem, et kısmına gelmiyor.At, gemi dişinin arasına sıkıştırıyor. Yem, et kısmına gelmiyor. Dişinin arasına aldığı zaman, çektiğin zaman, ağzının kenarları acımıyor. Dişinin arasına aldığı zaman, çektiğin zaman, ağzının kenarları acımıyor. O zaman koşturup gidiyor. Gemi azıya almak, azgınca gitmek demek. O zaman koşturup gidiyor. Gemi azıya almak, azgınca gitmek demek. İnsanın nefsi, içi, içindeki nefsi her şey verile verile şımarır, azgınlaşır.İnsanın nefsi, içi, içindeki nefsi her şey verile verile şımarır, azgınlaşır. Onun için ona istediği zaman biraz bir şey vermemeye, söz dinlemeye alıştırmak,Onun için ona istediği zaman biraz bir şey vermemeye, söz dinlemeye alıştırmak, terbiye etmek de gerekiyor.terbiye etmek de gerekiyor. Nefsin terbiyesi insanın iyi bir insan, salih bir insan olabilmesi için çok önemli. Nefsin terbiyesi insanın iyi bir insan, salih bir insan olabilmesi için çok önemli.

Allahu Teâlâ hazretleri bizlere nefsimizi terbiye etmeyi nasip eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizlere nefsimizi terbiye etmeyi nasip eylesin. Nefsimizi şımartmadan, müslüman, edepli bir nefis yaparak,Nefsimizi şımartmadan, müslüman, edepli bir nefis yaparak, mutmainne nefis, râdiye, merdıye, sâfiye, kâmile öyle güzel terbiye edip yaşamayı nasip etsin.mutmainne nefis, râdiye, merdıye, sâfiye, kâmile öyle güzel terbiye edip yaşamayı nasip etsin. Allah'ın iyi kulu olmamızı nasip etsin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarakAllah'ın iyi kulu olmamızı nasip etsin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak yüzü ak, alnı açık varıp cenneti ile cemâli ile müşerref olmayı nasip eylesin. yüzü ak, alnı açık varıp cenneti ile cemâli ile müşerref olmayı nasip eylesin.

Bi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve ismihi'l-â'zâm ve bi-hürmeti habîbihi'l-müctebâBi-hürmeti esmâihi'l-hüsnâ ve ismihi'l-â'zâm ve bi-hürmeti habîbihi'l-müctebâ ve ibâdihi'l-evliyâi'l-mukarrabîn ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtihah! ve ibâdihi'l-evliyâi'l-mukarrabîn ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtihah!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2