Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

1992 Mehmed Zahid Kotku Hocamızın Yâdı (Soru ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 13.11.1992
İskenderpaşa Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi’miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır.

Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Hocamız Mehmed Zahid-i Bursevî (Mehmed Zahid KOTKU) hazretlerinin yanı sıra Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler de bulunmaktadır.
Mehmed Zahid Hocamızın ibadetleri devamlı mıydı bize ibadetler için neler tavsiye ederdi?, İsmim Yavuz, değiştirmek istiyorum | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

1992 Mehmed Zahid Kotku Hocamızın Yâdı (Soru ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 13.11.1992
İskenderpaşa Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi’miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır.

Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Hocamız Mehmed Zahid-i Bursevî (Mehmed Zahid KOTKU) hazretlerinin yanı sıra Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler de bulunmaktadır.
Mehmed Zahid Hocamızın ibadetleri devamlı mıydı bize ibadetler için neler tavsiye ederdi?, İsmim Yavuz, değiştirmek istiyorum | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Kardeşimiz soruyor ki; Kardeşimiz soruyor ki;

Soru: [Mehmed Zahid] Hocamızın ibadetleri devamlı mıydı bize ibadetler için neler tavsiye ederdi? Soru: [Mehmed Zahid] Hocamızın ibadetleri devamlı mıydı bize ibadetler için neler tavsiye ederdi?

Cevap: Tabii bunun mufassal, geniş cevabı hocamızın Tasavvufi Ahlak kitabında,Cevap: Tabii bunun mufassal, geniş cevabı hocamızın Tasavvufi Ahlak kitabında, Mü'minlere Nasihatler kitabında, Hadislerle Nasihatler kitabında, Mü'minlere Nasihatler kitabında, Hadislerle Nasihatler kitabında, Ana Baba Hakları kitabında, Nefsin Terbiyesi kitabında vardır.Ana Baba Hakları kitabında, Nefsin Terbiyesi kitabında vardır. Ama hocamızın başlıca ibadetlerini söylememiz gerekirse, başka yerlerde görmediğim,Ama hocamızın başlıca ibadetlerini söylememiz gerekirse, başka yerlerde görmediğim, başka camilerde sizin de pek görmediğiniz sabah namazından sonrabaşka camilerde sizin de pek görmediğiniz sabah namazından sonra işrak vaktine kadar oturmak ibadetini başta söyleyebiliriz. işrak vaktine kadar oturmak ibadetini başta söyleyebiliriz.

Biliyorsunuz ki bu, İmam Ebû Dâvûd'un kitabında,Biliyorsunuz ki bu, İmam Ebû Dâvûd'un kitabında, İmam Tirmizî'nin hadis kitabında ve daha başka kaynaklarda altı yedi tane hadîs-i şerîf söyleyebilirim.İmam Tirmizî'nin hadis kitabında ve daha başka kaynaklarda altı yedi tane hadîs-i şerîf söyleyebilirim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sabah namazından sonra oturupPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sabah namazından sonra oturup zikrullahla meşgul olmayı sevdiğini ve bizlere tavsiye ettiğini bu hadîs-i şerîfler bildiriyor. zikrullahla meşgul olmayı sevdiğini ve bizlere tavsiye ettiğini bu hadîs-i şerîfler bildiriyor.

Bir hadîs-i şerîfte, böyle sabah namazından sonra oturup zikirle, evratla,Bir hadîs-i şerîfte, böyle sabah namazından sonra oturup zikirle, evratla, duayla meşgul olanın o gün bir hacc ve umre sevabı kazanacağı bildirilmiş.duayla meşgul olanın o gün bir hacc ve umre sevabı kazanacağı bildirilmiş. Bir başka hadîs-i şerîfte, rızkının çok bol olacağı,Bir başka hadîs-i şerîfte, rızkının çok bol olacağı, âfâkı dolaşıp rızık aramasından daha bol rızıklara mazhar olacağı bildirilmiş. âfâkı dolaşıp rızık aramasından daha bol rızıklara mazhar olacağı bildirilmiş.

Evet öyledir, gökten yağarcasına rızıklar bol oluyor. Daha başka mânevî faydaları olduğu belirtilmiş.Evet öyledir, gökten yağarcasına rızıklar bol oluyor. Daha başka mânevî faydaları olduğu belirtilmiş. Hassaten bu sünnet-i seniyye, herhalde pek çok yerde yapılmıyorduHassaten bu sünnet-i seniyye, herhalde pek çok yerde yapılmıyordu ama hocamızın özellikle üzerinde durduğu ve ısrarla yaptığıama hocamızın özellikle üzerinde durduğu ve ısrarla yaptığı ve bize de tavsiye ettiği ibadetlerden birisidir. ve bize de tavsiye ettiği ibadetlerden birisidir.

Ben de âcizâne, bu soru sorulunca ilk önce onu tavsiye ederim.Ben de âcizâne, bu soru sorulunca ilk önce onu tavsiye ederim. Sabah namazından sonra durumunuzu ayarlayın, camiden çıkmayın.Sabah namazından sonra durumunuzu ayarlayın, camiden çıkmayın. Güneş doğup yarım saat geçinceye kadar, işrak namazı vaktine kadar ibadetle, Kur'an'la,Güneş doğup yarım saat geçinceye kadar, işrak namazı vaktine kadar ibadetle, Kur'an'la, ilimle, irfanla meşgul olun, kalkıp iki rekât işrak namazınızı kılın ve bu sevapları kaçırmayın. ilimle, irfanla meşgul olun, kalkıp iki rekât işrak namazınızı kılın ve bu sevapları kaçırmayın.

Hocamız bunun dışında duhâ namazını yani sabahla öğlen arasında, akşam namazından sonra,Hocamız bunun dışında duhâ namazını yani sabahla öğlen arasında, akşam namazından sonra, akşamın sünnetinden sonra evvabîn namazını tavsiye ederdi, o da günahların affına sebeptir.akşamın sünnetinden sonra evvabîn namazını tavsiye ederdi, o da günahların affına sebeptir. Gece yatarken taze abdest alıp dört rekât namaz kılmayı çok tavsiye ederdi. Gece yatarken taze abdest alıp dört rekât namaz kılmayı çok tavsiye ederdi.

Bunu da ben aynen size ısrarla intikal ettirmek istiyorum.Bunu da ben aynen size ısrarla intikal ettirmek istiyorum. Yatarken abdestsiz yatmayın, abdest alın, varsa bile abdestinizi tazeleyerek,Yatarken abdestsiz yatmayın, abdest alın, varsa bile abdestinizi tazeleyerek, yenileyerek abdest alın dört rekât namaz kılın, abdestli yatınyenileyerek abdest alın dört rekât namaz kılın, abdestli yatın çünkü bu da bütün gece ibadet etmiş kadar sevap kazanmaya sebep olacak. çünkü bu da bütün gece ibadet etmiş kadar sevap kazanmaya sebep olacak.

Demek ki gece yatarken böyle yatarsanız, sabah namazından sonra işrak vaktine kadarDemek ki gece yatarken böyle yatarsanız, sabah namazından sonra işrak vaktine kadar öyle beklerseniz, geceniz gündüzünüz muazzam ibadetlerle, hacc umreler yapmış gibi,öyle beklerseniz, geceniz gündüzünüz muazzam ibadetlerle, hacc umreler yapmış gibi, bütün gece uyumamış ibadet etmiş gibi sevaplı geçecek. bütün gece uyumamış ibadet etmiş gibi sevaplı geçecek.

Bir de teheccüt namazına kendisi kalkardı. Hatta teheccüt namazından sonra uyumazdı hocamız.Bir de teheccüt namazına kendisi kalkardı. Hatta teheccüt namazından sonra uyumazdı hocamız. Yani geceleyin kalkardı, ibadete başlardı, sabah namazına kadar devam ederdi odasında,Yani geceleyin kalkardı, ibadete başlardı, sabah namazına kadar devam ederdi odasında, biz bunun inceliklerini bilemezdik, nelerle nasıl meşgul olduğunu bilemezdikbiz bunun inceliklerini bilemezdik, nelerle nasıl meşgul olduğunu bilemezdik ama mânevî mertebelerin çoğunun o ibadetlerle kazanıldığınıama mânevî mertebelerin çoğunun o ibadetlerle kazanıldığını şöyle elimle tutmuş gibi size ısrarla söyleyebilirim. şöyle elimle tutmuş gibi size ısrarla söyleyebilirim.

Onun için teheccüt namazını size tavsiye ederim. Uykunuzu bölüp, Kur'ân-ı Kerîm'de de bildirilen; Onun için teheccüt namazını size tavsiye ederim. Uykunuzu bölüp, Kur'ân-ı Kerîm'de de bildirilen;

Ve mine'l-leyli fe-tehecced bihî nâfileten leke asâ en yeb'aseke rabbüke makâmen mahmûdan.Ve mine'l-leyli fe-tehecced bihî nâfileten leke asâ en yeb'aseke rabbüke makâmen mahmûdan. âyet-i kerîmesinde Efendimiz'e tavsiye edilmiş olan o namazı ben de tavsiye ederim. âyet-i kerîmesinde Efendimiz'e tavsiye edilmiş olan o namazı ben de tavsiye ederim.

Kardeşime teşekkür ederim ki hangi ibadetleri severdi diye sordu. Kardeşime teşekkür ederim ki hangi ibadetleri severdi diye sordu.

Demek ki işrak namazını severdi tavsiye ederdi. Duha namazını severdi tavsiye ederdi.Demek ki işrak namazını severdi tavsiye ederdi. Duha namazını severdi tavsiye ederdi. Akşamda sonra evvabin namazını severdi tavsiye ederdi. Akşamda sonra evvabin namazını severdi tavsiye ederdi. Gece yatarken abdest alıp dört rekât namaz kılıp yatmayı tavsiye ederdi severdi.Gece yatarken abdest alıp dört rekât namaz kılıp yatmayı tavsiye ederdi severdi. Teheccüt namazını çok sever ve çok uygulardı.Teheccüt namazını çok sever ve çok uygulardı. Pazartesi Perşembe oruçlarına riayet etmeyi tavsiye ederdi.Pazartesi Perşembe oruçlarına riayet etmeyi tavsiye ederdi. O oruçları [tutun,] o namazları kılın, o sevaplara siz de nâil olun. O oruçları [tutun,] o namazları kılın, o sevaplara siz de nâil olun.

Şimdi bu kardeşimizin bu sorusundan sonra sorular gelmeye başladı.Şimdi bu kardeşimizin bu sorusundan sonra sorular gelmeye başladı. Çok fazla soru göndermeyin de ben de burada çok durup da sizi, gecenizi fazla işgal etmeyeyim.Çok fazla soru göndermeyin de ben de burada çok durup da sizi, gecenizi fazla işgal etmeyeyim. Hatimlerin duasını yapalım inelim. Hatimlerin duasını yapalım inelim.

Soru: Sevgili hocam demiş. Allah sevdiği kullarından eylesin bu kardeşimizi.Soru: Sevgili hocam demiş. Allah sevdiği kullarından eylesin bu kardeşimizi. Lütfetmiş, iltifat buyurmuş. Mutasavvıfların Ene-l-Hak sözünü biraz açıklayabilir misiniz? Lütfetmiş, iltifat buyurmuş. Mutasavvıfların Ene-l-Hak sözünü biraz açıklayabilir misiniz?

Cevap: Açıklarım da ama bu böyle lafla anlaşılan, anlatılan bir iş değildir.Cevap: Açıklarım da ama bu böyle lafla anlaşılan, anlatılan bir iş değildir. Derviş zikre başlar, zikirde ilerler, ondan sonra onun bu seyr ü sülûkunda yani tasavvufu terbiyesindeDerviş zikre başlar, zikirde ilerler, ondan sonra onun bu seyr ü sülûkunda yani tasavvufu terbiyesinde ve zikirlerindeki ilerlemesinde, günler geçtikten sonra kendisine bir takım haller görünür, ve zikirlerindeki ilerlemesinde, günler geçtikten sonra kendisine bir takım haller görünür, bir takım haller hâsıl olur. O zaman mesela ne olur? bir takım haller hâsıl olur.

O zaman mesela ne olur?

Kendisini bir zerre gibi görür hatta bir yok olduğunu, nâçiz veya nâbut olduğunu,Kendisini bir zerre gibi görür hatta bir yok olduğunu, nâçiz veya nâbut olduğunu, hiçbir şey olmadığını görür. Her tarafta, zikrettiği Mevlasının tecellisini görür, o zaman...hiçbir şey olmadığını görür. Her tarafta, zikrettiği Mevlasının tecellisini görür, o zaman... Laflarla anlatılmaz diyorum da ama böylece birazcık söylemiş olalım.Laflarla anlatılmaz diyorum da ama böylece birazcık söylemiş olalım. O zaman kendisini hiç yok farz ettiği zaman, yok olduğunu anladığı zaman, o halde gördüğü zaman,O zaman kendisini hiç yok farz ettiği zaman, yok olduğunu anladığı zaman, o halde gördüğü zaman, cihanı dopdolu tecelli ilahi ile dolu olduğunu gördüğü zaman fenâfillah hâli deniliyor.cihanı dopdolu tecelli ilahi ile dolu olduğunu gördüğü zaman fenâfillah hâli deniliyor. Ondan sonra bu gibi hallerin arasında da, bakar ki kendisinde olan varlık kendisinin değildir,Ondan sonra bu gibi hallerin arasında da, bakar ki kendisinde olan varlık kendisinin değildir, o da Allahu Teâlâ hazretlerinin bir garip hilkatıdır, yaratığıdır.o da Allahu Teâlâ hazretlerinin bir garip hilkatıdır, yaratığıdır. O'nundur, yani varlıkta kendisinin değildir. O'nundur, yani varlıkta kendisinin değildir.

O zaman işte o neşe içinde, o hâlet-i rûhiye içinde kendisinin yok olduğunuO zaman işte o neşe içinde, o hâlet-i rûhiye içinde kendisinin yok olduğunu ve kendisinin Allah'ın bir tecellisi olduğunu gördüğü zaman böyle bir söz söyler.ve kendisinin Allah'ın bir tecellisi olduğunu gördüğü zaman böyle bir söz söyler. Söylemiş söyleyen, Ene'l-Hak demiş. Tabii dikkat edilirse Ene'l-Hak demiş de tabii Enellah dememiş.Söylemiş söyleyen, Ene'l-Hak demiş. Tabii dikkat edilirse Ene'l-Hak demiş de tabii Enellah dememiş. Ene'l-Hak demiş, yani ben Hakk'ım demiş. Orada da çeşit çeşit incelikler vardır.Ene'l-Hak demiş, yani ben Hakk'ım demiş. Orada da çeşit çeşit incelikler vardır. Bu iş de daha fazla da anlatılmaz. Yani bu şeyler, bu işin içinde olmayan, o zikri tatmayan, Bu iş de daha fazla da anlatılmaz. Yani bu şeyler, bu işin içinde olmayan, o zikri tatmayan, o mertebelerden geçmeyen kimselerin anlayamayacağı bir şey olduğundan, o mertebelerden geçmeyen kimselerin anlayamayacağı bir şey olduğundan, çok da kîl u kâle sebep olmuş, sarsıntılara, sallantılara sebep olmuştur.çok da kîl u kâle sebep olmuş, sarsıntılara, sallantılara sebep olmuştur. Yalnız bunu diyenlerin aşkullahtan, muhabbetullahtan kendinden geçmiş,Yalnız bunu diyenlerin aşkullahtan, muhabbetullahtan kendinden geçmiş, kendisini hiç görmeyen kimseler olduğunu anlarsa insan, biraz bu sözün bir tarafından, kendisini hiç görmeyen kimseler olduğunu anlarsa insan, biraz bu sözün bir tarafından, kıyısından, köşesinden neden söylendiğini anlamış olabilir. kıyısından, köşesinden neden söylendiğini anlamış olabilir.

Soru: İsmim Yavuz, değiştirmek istiyorum. Soru: İsmim Yavuz, değiştirmek istiyorum.

Cevap: Yavuz kelimesi Türkçe'de iyi kelimesinin karşıtıdır, zıttıdır.Cevap: Yavuz kelimesi Türkçe'de iyi kelimesinin karşıtıdır, zıttıdır. Yani iyi, karşıtı kötü; hayır, karşıtı şerr gibi.Yani iyi, karşıtı kötü; hayır, karşıtı şerr gibi. Yavuz da aslında kötü demek ama bazı şeyler böyle ünvan olabiliyor.Yavuz da aslında kötü demek ama bazı şeyler böyle ünvan olabiliyor. Mesela Yavuz Sultan Selim denmiş.Mesela Yavuz Sultan Selim denmiş. Yani kötü Sultan Selim gibi ama belki çok cesur olduğundan, belki düşmana yaman [göründüğünden]. Yani kötü Sultan Selim gibi ama belki çok cesur olduğundan, belki düşmana yaman [göründüğünden]. Yaman da kötü demek, yahşi güzel demek, yaman kötü demek.Yaman da kötü demek, yahşi güzel demek, yaman kötü demek. Belki düşmana böyle fazla saldırmasından, düşmanı tepelemesinden denmiştir.Belki düşmana böyle fazla saldırmasından, düşmanı tepelemesinden denmiştir. O yüzden de bazı kimselere isim olmuş.O yüzden de bazı kimselere isim olmuş. Evet, Yavuz yerine yani Türkçesini söyleyeceksek hiç olmazsa Yahşi diyelim. Evet, Yavuz yerine yani Türkçesini söyleyeceksek hiç olmazsa Yahşi diyelim. Yahşi güzel demek. Veyahut böyle dinî isimlerden birisi olarak bir isim söyleyelim.Yahşi güzel demek. Veyahut böyle dinî isimlerden birisi olarak bir isim söyleyelim. Mesela, madem öyle düşmana korku salmasından, şeyinden oluyor, ismi Mücahid olsun da, Mesela, madem öyle düşmana korku salmasından, şeyinden oluyor, ismi Mücahid olsun da, Allah yolunda çalışan kimse olsun. Allah yolunda çalışan kimse olsun.

Soru: Mürşide saygı ve itaat konusunda çok suçlanıyoruz, açıklar mısınız? Soru: Mürşide saygı ve itaat konusunda çok suçlanıyoruz, açıklar mısınız?

Cevap: Açıkladım zaten, konuşmamdaki şey, soru gelmeden önce konuşmam o konudaydı.Cevap: Açıkladım zaten, konuşmamdaki şey, soru gelmeden önce konuşmam o konudaydı. Bizim hocamıza muhabbetimiz, sizin hocanıza muhabbetiniz...Bizim hocamıza muhabbetimiz, sizin hocanıza muhabbetiniz... Tabii bu muhabbet, âyet ve hadislerle anlattım ki dinin temelinde olan bir şeydir. Tabii bu muhabbet, âyet ve hadislerle anlattım ki dinin temelinde olan bir şeydir.

Bir insanın Peygamber Efendimizi sevmesine kimse itiraz edemez, tabii o peygamberdir diyecek.Bir insanın Peygamber Efendimizi sevmesine kimse itiraz edemez, tabii o peygamberdir diyecek. Bir insanın babasını sevmesine de kimse itiraz edemez.Bir insanın babasını sevmesine de kimse itiraz edemez. Ben babamı seviyorum, hiç kimse bundan dolayı suçlayamaz. Ben babamı seviyorum, hiç kimse bundan dolayı suçlayamaz. Annemi seviyorum, hiç kimse suçlayamaz. Gayet normal.Annemi seviyorum, hiç kimse suçlayamaz. Gayet normal. Ama şunu da herkes biliyor ve hiçbiriniz itiraz etmezsiniz ki dinimizde hoca babadan önde gelir.Ama şunu da herkes biliyor ve hiçbiriniz itiraz etmezsiniz ki dinimizde hoca babadan önde gelir. Mürşit yani mürşid-i kâmil babadan daha kıymetlidir.Mürşit yani mürşid-i kâmil babadan daha kıymetlidir. Baba insanı bu dünyada korur, mürşit imanını koruyupBaba insanı bu dünyada korur, mürşit imanını koruyup Allah'ın rızasına ermesini sağlıyor. Allah'ın rızasına ermesini sağlıyor.

Çok sevdiğim büyüklerimizden birisi Eşrefoğlu Rûmî hazretleri, Eşrefi Rûmî hazretleri diyor ki;Çok sevdiğim büyüklerimizden birisi Eşrefoğlu Rûmî hazretleri, Eşrefi Rûmî hazretleri diyor ki; Mürşidin iki vazifesi vardır; Allah'a müridi sevdirmek, müride Allah'ı sevdirmek.Mürşidin iki vazifesi vardır; Allah'a müridi sevdirmek, müride Allah'ı sevdirmek. Tabii müride Allah'ı sevdirirsin; anlatırsın, yağlarsın, ballarsın, tellersin, pullarsın, güzelce söylersin,Tabii müride Allah'ı sevdirirsin; anlatırsın, yağlarsın, ballarsın, tellersin, pullarsın, güzelce söylersin, mürit de ağzı açık hayran dinler, tamam Allah'ı sevmeye başlar. Aşkullahı, muhabbetullahı anlatırsın. mürit de ağzı açık hayran dinler, tamam Allah'ı sevmeye başlar. Aşkullahı, muhabbetullahı anlatırsın.

Peki Allah'a müridi nasıl sevdirecek? "Sev yâ Rabbi bu kulu!" diye dua ederek mi? Hayır.Peki Allah'a müridi nasıl sevdirecek? "Sev yâ Rabbi bu kulu!" diye dua ederek mi?

Hayır.
Müridi Resûlullah'ın sünnetine uydurarak sevdirir diyor.Müridi Resûlullah'ın sünnetine uydurarak sevdirir diyor. Yani sünnet-i seniyye yolunda yürümeyi getirir, bid'atlardan kurtarır, Allah'ın sevdiği işleri yaptırtır,Yani sünnet-i seniyye yolunda yürümeyi getirir, bid'atlardan kurtarır, Allah'ın sevdiği işleri yaptırtır, Allah'ın sevdiği bir kul hâline getirir. Allah'ın sevdiği bir kul hâline getirir.

Onun için mürşide saygı Allah'a saygının devamıdır, Resûlullah'a saygının gereğidir, itaat de ondandır.Onun için mürşide saygı Allah'a saygının devamıdır, Resûlullah'a saygının gereğidir, itaat de ondandır. Çünkü etî'ullâhe ve etî'u'r-resûle ve uli'l-emri minküm.Çünkü etî'ullâhe ve etî'u'r-resûle ve uli'l-emri minküm. "Allah'a itaat edin, Resûlullah'a da itaat edin, ulu'l-emre de itaat edin denmiştir." "Allah'a itaat edin, Resûlullah'a da itaat edin, ulu'l-emre de itaat edin denmiştir."

Ulu'l-emr, müfessirlerin mesela İbn Abbas radıyallahı anhumâ'nın ifadesine göre ulemâ-i muhakkıkîndir,Ulu'l-emr, müfessirlerin mesela İbn Abbas radıyallahı anhumâ'nın ifadesine göre ulemâ-i muhakkıkîndir, mürşitlerdir yani. Ulemadır, çünkü zaten ulu'l-emr olması için alim olması lazım.mürşitlerdir yani. Ulemadır, çünkü zaten ulu'l-emr olması için alim olması lazım. İşin başına cahil insanın getirilmemesi lazım. İşin başına cahil insanın getirilmemesi lazım. O bakımdan itaat de Kur'an'dandır, sevgi ve saygı da Kur'an'dandır.O bakımdan itaat de Kur'an'dandır, sevgi ve saygı da Kur'an'dandır. Bunu suçlayanlar İslâm'ı bilmediklerinden yapıyorlar.Bunu suçlayanlar İslâm'ı bilmediklerinden yapıyorlar. Bekli de biraz hüsn ü zan ederek söylememiz gerekirse, şundan olabilir kiBekli de biraz hüsn ü zan ederek söylememiz gerekirse, şundan olabilir ki bazı kimseler saygı ve itaat edilmemesi gereken kimselere bağlanıyorlar onun için, bazı kimseler saygı ve itaat edilmemesi gereken kimselere bağlanıyorlar onun için, yani ona da bağlanılır mı diye olabilir. Adam mesela bid'at ehlidir, adam cahildir, adam yanlış yoldadır.yani ona da bağlanılır mı diye olabilir. Adam mesela bid'at ehlidir, adam cahildir, adam yanlış yoldadır. Tabii bizim sözümüz ona değil. Mürşid-i kâmili kastediyoruz, hakîkisini kastediyoruz.Tabii bizim sözümüz ona değil. Mürşid-i kâmili kastediyoruz, hakîkisini kastediyoruz. Hakîkisini bulunca elini değil ayağını dahi öpmek lazım gelir.Hakîkisini bulunca elini değil ayağını dahi öpmek lazım gelir. Çünkü sahabe-i kirâm Peygamber Efendimiz'in ayağını dahi öpmüşlerdir. Çünkü sahabe-i kirâm Peygamber Efendimiz'in ayağını dahi öpmüşlerdir.

Soru: Birisinin ismi Nebi imiş. Bu Peygamberlere verilen bir isim olduğundan dolayı sakıncası oluyor mu? Soru: Birisinin ismi Nebi imiş. Bu Peygamberlere verilen bir isim olduğundan dolayı sakıncası oluyor mu?

Cevap: Tabii, Nebi, Allah tarafından kendisine haber versin diye habercilik vazifesi verilmiş kimse demektir.Cevap: Tabii, Nebi, Allah tarafından kendisine haber versin diye habercilik vazifesi verilmiş kimse demektir. Onun için bunun yerine mesela Nebil, l harfi eklesin veya, evet, Nebil güzel, asaletli demektir.Onun için bunun yerine mesela Nebil, l harfi eklesin veya, evet, Nebil güzel, asaletli demektir. Öyle olsun ismi. Ben de o ismi sevmiyorum.Öyle olsun ismi. Ben de o ismi sevmiyorum. Bir kardeşimizin isme Resul'dü onun da ismini değiştirdik,Bir kardeşimizin isme Resul'dü onun da ismini değiştirdik, Mühibbüresul yaptık yani Resul deyince olmuyor. Gel Resul, git Resul, kalk, otur, olmuyor.Mühibbüresul yaptık yani Resul deyince olmuyor. Gel Resul, git Resul, kalk, otur, olmuyor. Mühibbüresul yani Resûlullah'ı seven mânasına. Mühibbüresul yani Resûlullah'ı seven mânasına.

Soru: Bir şahsın talebeleri, bazı eserlerini okurken bu devir tarikat devri,Soru: Bir şahsın talebeleri, bazı eserlerini okurken bu devir tarikat devri, imanı kurtarma devri diye söylemişler, siz ne dersiniz? imanı kurtarma devri diye söylemişler, siz ne dersiniz?

Cevap: O şahsın bizzat kendisinin Gümüşhaneli Hocamıza bağlılığını biliyoruz.Cevap: O şahsın bizzat kendisinin Gümüşhaneli Hocamıza bağlılığını biliyoruz. Yani ona hürmet ettiğini hatta bizim Samsunlu Mustafa Bağışlayıcı Efendi'nin ifadesine göreYani ona hürmet ettiğini hatta bizim Samsunlu Mustafa Bağışlayıcı Efendi'nin ifadesine göre ondan intisab da etmiş, ders almış diye de söyleniyor.ondan intisab da etmiş, ders almış diye de söyleniyor. Şimdi bu şahsın talebelerinden olan Hocaefendinin de kendisinin tasavvufla ilgili olduğu,Şimdi bu şahsın talebelerinden olan Hocaefendinin de kendisinin tasavvufla ilgili olduğu, bir yere bağlı olduğu söyleniyor. Demek ki tarikat ve tasavvufî terbiye gerekli. bir yere bağlı olduğu söyleniyor. Demek ki tarikat ve tasavvufî terbiye gerekli.

İmanı kurtarmak devri, doğru.İmanı kurtarmak devri, doğru. Zaten tasavvufî çalışmalar da imanı sağlamlaştırmak, imân-ı hakîkiye erişmek içindir.Zaten tasavvufî çalışmalar da imanı sağlamlaştırmak, imân-ı hakîkiye erişmek içindir. Yani derviş mü'min-i kâmil olur. Yani derviş mü'min-i kâmil olur. Ben, dünyanın her yerinde, tarih boyunca kimlerin cihat ettiğini incelemenizi tavsiye ederim.Ben, dünyanın her yerinde, tarih boyunca kimlerin cihat ettiğini incelemenizi tavsiye ederim. Göreceksiniz ki ekseriyetle imanı bütün olan, böyle çok sevilen,Göreceksiniz ki ekseriyetle imanı bütün olan, böyle çok sevilen, çok büyük mücahit insanların dervişler olduğunu göreceksiniz. çok büyük mücahit insanların dervişler olduğunu göreceksiniz.

Soru: Zikir ve dua ederken kendimizi tam veremiyoruz, bize neyi tavsiye edersiniz? Soru: Zikir ve dua ederken kendimizi tam veremiyoruz, bize neyi tavsiye edersiniz?

Cevap: Zamanla yavaş yavaş vermeye başlarsınız, sebat etmenizi tavsiye ederim, bir. Cevap: Zamanla yavaş yavaş vermeye başlarsınız, sebat etmenizi tavsiye ederim, bir. Bazen de bütün bunlara rağmen zikre ve duaya kendisini insan veremez Bazen de bütün bunlara rağmen zikre ve duaya kendisini insan veremez çünkü ya abdestinde kusur vardır ya yediği lokmada bir hata vardır ondan dolayı gaflet basar. çünkü ya abdestinde kusur vardır ya yediği lokmada bir hata vardır ondan dolayı gaflet basar. Kişinin yediğine, içtiğine çok dikkat etmesi lazım. Kişinin yediğine, içtiğine çok dikkat etmesi lazım.

Soru: Ahmed b. Hanbel, "Fıkıh bilmeden tarikate giren kâfir olur." diye bir söz söylemiş.Soru: Ahmed b. Hanbel, "Fıkıh bilmeden tarikate giren kâfir olur." diye bir söz söylemiş. Bu sözü biraz açar mısınız? Bu sözü biraz açar mısınız?

Cevap: Böyle bir söz söylemiş değildir. Yani fıkhı bilmeyen cahil olur ama kâfir olmaz.Cevap: Böyle bir söz söylemiş değildir. Yani fıkhı bilmeyen cahil olur ama kâfir olmaz. Öğrenirse bilgisi artar, o başka türlüdür.Öğrenirse bilgisi artar, o başka türlüdür. Başka bir büyüğümüzün sözü var; fıkıh olmadan tasavvufa giren tezendaka diyorBaşka bir büyüğümüzün sözü var; fıkıh olmadan tasavvufa giren tezendaka diyor yani ayağı zındıklığa kayabilir.yani ayağı zındıklığa kayabilir. Yalan yanlış şeylere doğru sanar, doğruyu eğriden ayırt edemez de ayağı kayar demek istiyor.Yalan yanlış şeylere doğru sanar, doğruyu eğriden ayırt edemez de ayağı kayar demek istiyor. O söz öyledir. O söz öyledir.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh. el-Fâtiha... es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.

el-Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2