Namaz Vakitleri

9 Zilka'de 1445
17 Mayıs 2024
İmsak
03:51
Güneş
05:38
Öğle
13:05
İkindi
17:01
Akşam
20:23
Yatsı
22:02
Detaylı Arama

Arş-ı Âlânın Gölgesine Alınacak Kullar (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Ramazan 1421 / 04.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

"Bir kız evlendiriliyor. Evleneceği kişi bazen iyi, bazen de kötü huylu oluyor. "Bir kız evlendiriliyor. Evleneceği kişi bazen iyi, bazen de kötü huylu oluyor.

Bu onun kaderi midir? Kız zorla birisine verilir mi? Vebali nasıldır?" diye soruyor. Bu onun kaderi midir?

Kız zorla birisine verilir mi?

Vebali nasıldır?" diye soruyor.

Tabi evlilik kaderdir.Tabi evlilik kaderdir. Çünkü birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e geldi. Çünkü birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e geldi. Dedi ki: "Ya Resûlallah! Ben filanca kızı almak istiyorum. Dua ediver." Dedi ki: "Ya Resûlallah! Ben filanca kızı almak istiyorum. Dua ediver."

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Ben dua etsem, Cebrail dua etse, Mikail dua etse,Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Ben dua etsem, Cebrail dua etse, Mikail dua etse, İsrafil dua etse Cenâb-ı Hak ne takdir ettiyse o olur." İsrafil dua etse Cenâb-ı Hak ne takdir ettiyse o olur."

Evlilik önemli bir olaydır. O insanın kaderidir. Evlendiği kimse kaderidir. Kaderdir.Evlilik önemli bir olaydır. O insanın kaderidir. Evlendiği kimse kaderidir. Kaderdir. Tabi kaderdir, ama kötü insanla evlendiren anne ve babanın vebali vardır. Tabi kaderdir, ama kötü insanla evlendiren anne ve babanın vebali vardır. Bile bile sarhoşa, bile bile ayyaşa, ama zengin diye, bile bile ağa diye kızcağızı veriyorlar.Bile bile sarhoşa, bile bile ayyaşa, ama zengin diye, bile bile ağa diye kızcağızı veriyorlar. Kız istemiyor. "Ben bu herifi istemiyorum." diyor. Kız istemiyor.

"Ben bu herifi istemiyorum." diyor.
İstemeden zorla veriyorlar. O vebal onlaradır. Yani vebal zorla verenleredir.İstemeden zorla veriyorlar. O vebal onlaradır. Yani vebal zorla verenleredir. Evet, kaderdir, ama vebalde vebaldir. Hem kaderdir hem de vebaldir. Evet, kaderdir, ama vebalde vebaldir. Hem kaderdir hem de vebaldir. Onun için öyle yapmayacaklar. Onun için öyle yapmayacaklar. Evlenen ve evlendirme salahiyeti olan kimseler, evlilikte dindarlığı düşünecek. Evlenen ve evlendirme salahiyeti olan kimseler, evlilikte dindarlığı düşünecek. Yani aradığı kız dindar olacak. Aradığı damat dindar olacak. Dindarlığı esas alacak. Yani aradığı kız dindar olacak. Aradığı damat dindar olacak. Dindarlığı esas alacak.

"Canım hocam! Bu devirde lafla peynir gemisi yürümüyor. Olmuyor. Para da olmadan olmuyor."Canım hocam! Bu devirde lafla peynir gemisi yürümüyor. Olmuyor. Para da olmadan olmuyor. Ben zengine vereceğim." Zengine vereceksin, ama herifin namazla niyazla ilgisi yok. Cumaya bile gelmiyor. Ben zengine vereceğim." Zengine vereceksin, ama herifin namazla niyazla ilgisi yok. Cumaya bile gelmiyor.

Buna niye veriyorsun? Mahvediyorsun kızını. O vebaldir. Buna niye veriyorsun? Mahvediyorsun kızını. O vebaldir.

Dindara verirse Allah dindar fakiri zengin eder. Veyahut ahretini mağmur eder. Dindara verirse Allah dindar fakiri zengin eder. Veyahut ahretini mağmur eder.

Ulemanın birisinin kızı çok güzelmiş. Hem çok güzel, dünya güzeli, hem de çok âlime bir kimseymiş.Ulemanın birisinin kızı çok güzelmiş. Hem çok güzel, dünya güzeli, hem de çok âlime bir kimseymiş. Çok terbiyeli, Kur'an bilgisi, din bilgisi çok, ilmi, irfanı yüksekmiş. Çok terbiyeli, Kur'an bilgisi, din bilgisi çok, ilmi, irfanı yüksekmiş. Emevi halifelerinden birisi o âlimin kızını,Emevi halifelerinden birisi o âlimin kızını, "çok güzel, ay gibi bir sultan kızcağız, çok da iyi…" diye duymuş. "çok güzel, ay gibi bir sultan kızcağız, çok da iyi…" diye duymuş. Halife istemiş, saraya gelin gidecek. Halife istemiş, saraya gelin gidecek. Halife: "Allah'ın emriyle kızınızı istiyorum." diye âlime haberci göndermiş. Alim ne yapmış? Halife: "Allah'ın emriyle kızınızı istiyorum." diye âlime haberci göndermiş.

Alim ne yapmış?

Apar topar, alelacele, hemen, bu haberi alır almaz alim ne yapmış? Apar topar, alelacele, hemen, bu haberi alır almaz alim ne yapmış?

Tahmin edemezsiniz. Ökkeş Bey bile tahmin edemez. Hemen bir talebesine gitmiş.Tahmin edemezsiniz. Ökkeş Bey bile tahmin edemez. Hemen bir talebesine gitmiş. Fukara, parasız, pulsuz, işsiz, güçsüz, evsiz, barksız, ama iyi, terbiyeli, ilmi iyi öğrenen bir talebesine:Fukara, parasız, pulsuz, işsiz, güçsüz, evsiz, barksız, ama iyi, terbiyeli, ilmi iyi öğrenen bir talebesine: "Hazırlan, kızımı sana vermek istiyorum." demiş. "Hazırlan, kızımı sana vermek istiyorum." demiş. Apar topar dindar diye kızı talebesiyle evlendirmiş.Apar topar dindar diye kızı talebesiyle evlendirmiş. Saraya gitmesini istememiş, dindar kimseye gitmesini istemiş. Bu devirde öyle yapmıyorlar. Saraya gitmesini istememiş, dindar kimseye gitmesini istemiş. Bu devirde öyle yapmıyorlar. Bu devirde öyle yapmıyor, zengin, evi olan arıyoruz. Bu devirde öyle yapmıyor, zengin, evi olan arıyoruz.

"Evi var mı? Köşkü var mı? Arabası var mı? İşi var mı? "Evi var mı?

Köşkü var mı?

Arabası var mı?

İşi var mı?

Kazancı ne kadar?" diye dünyalık imkânlarını soruyorlar. Dindarlığı aramıyorlar. Başka şeyler arıyorlar.Kazancı ne kadar?" diye dünyalık imkânlarını soruyorlar. Dindarlığı aramıyorlar. Başka şeyler arıyorlar. O zaman tabii böyle kararı alan kimse, kızsa vebal kızda, anne babaysa vebal anne babada olur.O zaman tabii böyle kararı alan kimse, kızsa vebal kızda, anne babaysa vebal anne babada olur. Veliyse velî, ebeveynse ebeveyn, kendisiyse kendisi,Veliyse velî, ebeveynse ebeveyn, kendisiyse kendisi, Allah'ın istediği tercihi yapmayan vebal altında kalır. Allah kusurlarımızı affetsin. Allah'ın istediği tercihi yapmayan vebal altında kalır. Allah kusurlarımızı affetsin.

Kader denilince bir soru daha sormuş. Bir insan kendisi öldürürse, intihar ederse oda mı onun kaderi? Kader denilince bir soru daha sormuş.

Bir insan kendisi öldürürse, intihar ederse oda mı onun kaderi?

Evet, o da onun kaderi. Her şey, hayat, ölüm hep kaderdir. Ama vebali öldürenindir.Evet, o da onun kaderi. Her şey, hayat, ölüm hep kaderdir. Ama vebali öldürenindir. Kader, kaderin kader olması ayrı, vebalin vebal olması ayrı şeydir.Kader, kaderin kader olması ayrı, vebalin vebal olması ayrı şeydir. Cenabı Hak evveli, ahiri, olmuşu olacağı, kulların nasıl hareket edeceğini bildiğinden,Cenabı Hak evveli, ahiri, olmuşu olacağı, kulların nasıl hareket edeceğini bildiğinden, kader Cenab-ı Hakkın her şeyi bilmesiyle ilgili bir şeydir.kader Cenab-ı Hakkın her şeyi bilmesiyle ilgili bir şeydir. Ötekisinin de Allah'ın "yapma" dediği bir şeyi yapmasından dolayıÖtekisinin de Allah'ın "yapma" dediği bir şeyi yapmasından dolayı emanet verdiği cana kıymasından dolayı vebali vardır. Yapmayacak. Peki, kader değişir mi? emanet verdiği cana kıymasından dolayı vebali vardır. Yapmayacak.

Peki, kader değişir mi?

Hadîs-i şeriflere göre kader değişir.Hadîs-i şeriflere göre kader değişir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sahih hadîs-i şeriflerde buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sahih hadîs-i şeriflerde buyuruyor ki:

Fe-inne'd-duâe yerüddü'l-kadâe'l-mübreme. Fe-inne'd-duâe yerüddü'l-kadâe'l-mübreme.

"Kesinleşmiş kaderin hükmünü dua değiştirir.""Kesinleşmiş kaderin hükmünü dua değiştirir." Yani demek ki kaderin dua ile Allah tarafından, Allah'ın takdiriyle değişmesi mümkündür.Yani demek ki kaderin dua ile Allah tarafından, Allah'ın takdiriyle değişmesi mümkündür. Bir kader, öteki kaderin yerine geçiyor, değişiyor. Değiştirilmesi vardır.Bir kader, öteki kaderin yerine geçiyor, değişiyor. Değiştirilmesi vardır. Binâenaleyh kulların sorumluluğu sorumluluktur. Binâenaleyh kulların sorumluluğu sorumluluktur. Sorumluluğu; "Her şeyi takdir eden Allah'tır." diye Allah'a atmak yanlıştır. Sorumluluğu; "Her şeyi takdir eden Allah'tır." diye Allah'a atmak yanlıştır.

Allah-u Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: "Şirki bırakın imana gelin.Allah-u Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: "Şirki bırakın imana gelin. 'La ilahe illallah' deyin." Peygamber gönderiyor. 'La ilahe illallah' deyin." Peygamber gönderiyor. Hala kabahati kader ayağından, dalaveresinden Cenab-ı Hakka yüklemeye çalışıyorlar. Öyle şey yok. Hala kabahati kader ayağından, dalaveresinden Cenab-ı Hakka yüklemeye çalışıyorlar. Öyle şey yok.

Bu nasıl oluyor? Bu Cenab-ı Hakk'ın işi. Biz Cenab-ı Hakk'ın işini anlayamayız.Bu nasıl oluyor?

Bu Cenab-ı Hakk'ın işi. Biz Cenab-ı Hakk'ın işini anlayamayız.
Devlet başkanlarının işlerini bile anlayamıyoruz. Milletvekillerinin işlerini bile anlayamıyoruz.Devlet başkanlarının işlerini bile anlayamıyoruz. Milletvekillerinin işlerini bile anlayamıyoruz. Türkiye'nin işini bile anlayamıyoruz. Cenab-ı Hakk'ın işini anlayamayız. İşler böyle.Türkiye'nin işini bile anlayamıyoruz. Cenab-ı Hakk'ın işini anlayamayız. İşler böyle. Herkes vazifesini bilecek, vazifesini güzel yapacak. Yapmazsa vebali sorumluluğu kendisinindir.Herkes vazifesini bilecek, vazifesini güzel yapacak. Yapmazsa vebali sorumluluğu kendisinindir. İntihar etmek yasaktır. Etmeyecek. İçki içmek yasaktır içmeyecek. İşte böyle. el-Fâtiha. İntihar etmek yasaktır. Etmeyecek. İçki içmek yasaktır içmeyecek. İşte böyle.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2