Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Dünya Kelimesinin Gerçek Anlamı ve Müslüman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Cemâziye'l-Evvel 1418 / 04.09.1997
Newcastle/ İngiltere

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Neler neler -fitneler- oldu...Neler neler -fitneler- oldu... Halbuki insanlar Peygamber Efendimiz'in zamanında imanı öğrenmişti, ihlâsı öğrenmişti,Halbuki insanlar Peygamber Efendimiz'in zamanında imanı öğrenmişti, ihlâsı öğrenmişti, Allah'a hâlis kul olmak nasıl olur öğrenmişlerdi. Peygamber Efendimiz'in mucizelerini görmüşlerdi.Allah'a hâlis kul olmak nasıl olur öğrenmişlerdi. Peygamber Efendimiz'in mucizelerini görmüşlerdi. Ne kadar güzel bir kardeşlik olmuştu. Ne kadar ihlâslı bir Müslümanlık olmuştu. Ne kadar güzel bir kardeşlik olmuştu. Ne kadar ihlâslı bir Müslümanlık olmuştu. İnsanlar ne kadar ihlâslıydı, samimiydi... İnsanlar ne kadar ihlâslıydı, samimiydi... Ondan sonra bazı insanlar dinlerini azıcık bir menfaat için sattılar. Bu dünya denilen şey menfaat.. Ondan sonra bazı insanlar dinlerini azıcık bir menfaat için sattılar. Bu dünya denilen şey menfaat..

Dünya nedir? "İşte çapı şu kadar, ekvatoru, kutupları olan yuvarlak bir küre." Dünya nedir?

"İşte çapı şu kadar, ekvatoru, kutupları olan yuvarlak bir küre."

Hayır, Arapça'da dünya o mânaya gelmez. Onun için Araplar ard derler.Hayır, Arapça'da dünya o mânaya gelmez. Onun için Araplar ard derler. Semâvâti ve'l-ard. "Arz" diyoruz. Dünya o demek değil.Semâvâti ve'l-ard. "Arz" diyoruz. Dünya o demek değil. Dünya, "içinde bulunduğumuz fâni hayatın menfaatleri" demek.Dünya, "içinde bulunduğumuz fâni hayatın menfaatleri" demek. Dünya, "bu yakındaki hayat" demek.Dünya, "bu yakındaki hayat" demek. Bir de öteki hayat var ya, öldükten sonra âhiret olacak, ba'su ba'del-mevti hakkun,Bir de öteki hayat var ya, öldükten sonra âhiret olacak, ba'su ba'del-mevti hakkun, ona "âhiret" derler; o uzak, "sonraki" demek. Dünya da "yakındaki, buradaki" demek. ona "âhiret" derler; o uzak, "sonraki" demek. Dünya da "yakındaki, buradaki" demek.

Şu dünya hayatının işleri, menfaatleri yüzünden insanlar dinlerini sattılar.Şu dünya hayatının işleri, menfaatleri yüzünden insanlar dinlerini sattılar. Şu kadarcık dünya menfaati, şu kadarcık ömür için, kısa bir menfaat için dinlerini sattılar. Şu kadarcık dünya menfaati, şu kadarcık ömür için, kısa bir menfaat için dinlerini sattılar. Mü'min sabahladılar, akşama kâfir oldular, kâfir öldüler. Allah saklasın. Mü'min sabahladılar, akşama kâfir oldular, kâfir öldüler. Allah saklasın.

Bu tabii önemli bir şeydir, insanı ürperten bir şeydir. Allah'ın bize ihtiyacı yok.Bu tabii önemli bir şeydir, insanı ürperten bir şeydir. Allah'ın bize ihtiyacı yok. Allah'ın kullarına ihtiyacı yok. Yaratmış. Kün fe-yekün. "Ol" dedi mi oluyor. Allah'ın kullarına ihtiyacı yok. Yaratmış. Kün fe-yekün. "Ol" dedi mi oluyor. Allah'ın bizim gibi milyarlarca kulu var. Tanımadığımız daha nice nice varlıkları var… Allah'ın bizim gibi milyarlarca kulu var. Tanımadığımız daha nice nice varlıkları var… Melekleri var, gökteki, yerdeki, sulardaki, yerin altındaki varlıkları var...Melekleri var, gökteki, yerdeki, sulardaki, yerin altındaki varlıkları var... Biz kim oluyoruz ki? Neyiz ki biz? Allah'ın bize ihtiyacı yok. Bizi yaratan O.Biz kim oluyoruz ki? Neyiz ki biz?

Allah'ın bize ihtiyacı yok. Bizi yaratan O.
Bizim ihtiyaçlarımızı veren O. Bizim Allah'a ihtiyacımız var. Bizim ihtiyaçlarımızı veren O. Bizim Allah'a ihtiyacımız var.

Fakat insanların bir kısmı Allah'a çok karşı geliyorlar, çok âsi oluyorlar. Âhirete inanmıyorlar.Fakat insanların bir kısmı Allah'a çok karşı geliyorlar, çok âsi oluyorlar. Âhirete inanmıyorlar. İnkâr ediyorlar. Dünya menfaati için yapmadıkları zulüm, cinayet, haksızlık, hırsızlık kalmıyor.İnkâr ediyorlar. Dünya menfaati için yapmadıkları zulüm, cinayet, haksızlık, hırsızlık kalmıyor. Bu ilginç bir şey...Bu ilginç bir şey... İnsanlar dünyaya imtihan için gelmişler; ama imtihan olduğunu düşünen sadece iyi müslümanlar.İnsanlar dünyaya imtihan için gelmişler; ama imtihan olduğunu düşünen sadece iyi müslümanlar. Gerisi, herkes harıl harıl dünyevî menfaati peşinde...Gerisi, herkes harıl harıl dünyevî menfaati peşinde... Dinini düşünüp âhiretini kazanmayı düşünen insan azalmış.Dinini düşünüp âhiretini kazanmayı düşünen insan azalmış. Eskiden de iyiler vardı, kötüler vardı; şimdi de iyiler kötüler vardır. Bizim yapmamız gereken nedir? Eskiden de iyiler vardı, kötüler vardı; şimdi de iyiler kötüler vardır.

Bizim yapmamız gereken nedir?

Bizim yapmamız gereken; imanımızın gereği olarak Allah'a itaat etmek, Allah'ın emrini tutmak,Bizim yapmamız gereken; imanımızın gereği olarak Allah'a itaat etmek, Allah'ın emrini tutmak, âhireti düşünmek, cenneti kazanmaya çalışmak,âhireti düşünmek, cenneti kazanmaya çalışmak, cehenneme düşmemek için düşünüp taşınıp ölçülü hareket etmek. cehenneme düşmemek için düşünüp taşınıp ölçülü hareket etmek.

Ama insanların çoğu böyle yapmıyor. "Ama hocam, ben enayi miyim?Ama insanların çoğu böyle yapmıyor.

"Ama hocam, ben enayi miyim?
Herkes öyle yaparken ben öyle yaparsam olur mu?Herkes öyle yaparken ben öyle yaparsam olur mu? Ben böyle yaptığım zaman acaba aç mı kalırım, açık mı kalırım?" Hayır!Ben böyle yaptığım zaman acaba aç mı kalırım, açık mı kalırım?"

Hayır!
Hiçbir devirde hiçbir ihlâslı müslüman aç ve açık kalmamıştır.Hiçbir devirde hiçbir ihlâslı müslüman aç ve açık kalmamıştır. Allah yine herkesin rızkını veriyor. Peygamber Efendimiz diyor ki; Allah yine herkesin rızkını veriyor. Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Kimin niyeti âhiret olursa -yani Allah'ın rızasını kazanmak, cenneti kazanmak,"Kimin niyeti âhiret olursa -yani Allah'ın rızasını kazanmak, cenneti kazanmak, âhirette mutluluğa ermek, ebedî saadete ermek olursa- Allah onun işlerini kolaylaştırır. âhirette mutluluğa ermek, ebedî saadete ermek olursa- Allah onun işlerini kolaylaştırır. Gönlüne rahat, huzur, zenginlik verir.Gönlüne rahat, huzur, zenginlik verir. Âhireti istediği halde dünyalık da onun arkasından, peşinden kös kös gelir." Âhireti istediği halde dünyalık da onun arkasından, peşinden kös kös gelir."

Kuzusu gibi gelir. Mecburen gelecek.Kuzusu gibi gelir. Mecburen gelecek. Çünkü Allah yazmış; "Sana şu kadar rızık yazdım, bu kadar ömür yazdım,Çünkü Allah yazmış; "Sana şu kadar rızık yazdım, bu kadar ömür yazdım, bu kadar zenginlik yazdım, bu kadar nimet yazdım..." Kuzu gibi, kuzu kuzu dünyalık arkasından gelir. bu kadar zenginlik yazdım, bu kadar nimet yazdım..." Kuzu gibi, kuzu kuzu dünyalık arkasından gelir.

"Ama bir insanın aklı fikri dünyalık olursa, menfaat olursa,"Ama bir insanın aklı fikri dünyalık olursa, menfaat olursa, âhireti düşünmezse Allah onun işlerini dağıtır, gönlüne fakirlik korkusunu sokar." âhireti düşünmezse Allah onun işlerini dağıtır, gönlüne fakirlik korkusunu sokar."

Endişeler, düşünceler, korkular…Endişeler, düşünceler, korkular… Dünyalık kazanmak için boyuna çırpınır, çalar çırpar, rüşvet, iltimas vs. vs. Dünyalık kazanmak için boyuna çırpınır, çalar çırpar, rüşvet, iltimas vs. vs.

Efendimiz diyor ki; "Dünyalıktan da eline Allah'ın yazdığından fazlası yine gelmez." Efendimiz diyor ki;

"Dünyalıktan da eline Allah'ın yazdığından fazlası yine gelmez."

Onun da rızkı yazılı. Dünyalıktan da Allah'ın ona yazdığından fazlası yine gelmez.Onun da rızkı yazılı. Dünyalıktan da Allah'ın ona yazdığından fazlası yine gelmez. Çırpınsa da gelmez. Çünkü Allah "Senin rızkın bu kadar." demiş. Yaptığı günahla kalır. Çırpınsa da gelmez. Çünkü Allah "Senin rızkın bu kadar." demiş. Yaptığı günahla kalır.

Bunun bir misâlini anlatayım, muhterem kardeşlerim.Bunun bir misâlini anlatayım, muhterem kardeşlerim. Bunu herkes anlamaz, bu ince bir meseledir. Anlatmak için üzerinde durmak lazım. Bunu herkes anlamaz, bu ince bir meseledir. Anlatmak için üzerinde durmak lazım. Bu çok önemli bir konudur.Bu çok önemli bir konudur. Çünkü insanlar sanıyor ki dünya hırsına kapılmazsa dünyalık elinden kaçacak, fakir olacak… Çünkü insanlar sanıyor ki dünya hırsına kapılmazsa dünyalık elinden kaçacak, fakir olacak… İnsanlar bütün günahları ondan yapıyor. Bunun bilinmesi lazım. Çok önemli! İnsanlar bütün günahları ondan yapıyor. Bunun bilinmesi lazım. Çok önemli!

Hz. Ali Efendimiz yanındaki adamıyla Kufe'deki mescide geldi.Hz. Ali Efendimiz yanındaki adamıyla Kufe'deki mescide geldi. Mescidin kapısında hayvanı bırakacaklar, içeri girip namaz kılacaklar. Mescidin kapısında hayvanı bırakacaklar, içeri girip namaz kılacaklar. Herhalde bağlayacak bir teşkilat yapmamışlar. -Texas filmlerinde görüyoruz.Herhalde bağlayacak bir teşkilat yapmamışlar.

-Texas filmlerinde görüyoruz.
Meyhanenin önünde bir şey oluyor, attan iniyor, bağlıyor.Meyhanenin önünde bir şey oluyor, attan iniyor, bağlıyor. Adam içeriye açılan çarpma kapıdan giriyor. İki tabanca belinde, sağa bakıyor, sola bakıyor...Adam içeriye açılan çarpma kapıdan giriyor. İki tabanca belinde, sağa bakıyor, sola bakıyor... Kızdığı zaman iki tabancayı birden çekiyor, bütün lambaları tam ortasından vuruyor.Kızdığı zaman iki tabancayı birden çekiyor, bütün lambaları tam ortasından vuruyor. Ne nişancılık...Ben şu kadarcık mesafeden il emniyet müdür muavini biliyorum, attığını vuramayan.Ne nişancılık...Ben şu kadarcık mesafeden il emniyet müdür muavini biliyorum, attığını vuramayan. Buradan kalk da sen 'pat' diye onu vur. Filmlerde oluyor…- Buradan kalk da sen 'pat' diye onu vur. Filmlerde oluyor…-

Demek orada deveyi bağlayacak bir şey yok. Hz. Ali Efendimiz bakınıyor.Demek orada deveyi bağlayacak bir şey yok. Hz. Ali Efendimiz bakınıyor. Orada birisi var. "Gel buraya, şu deveyi -veya şu atı- tut, biz içeride namaz kılacağız." diyor.Orada birisi var. "Gel buraya, şu deveyi -veya şu atı- tut, biz içeride namaz kılacağız." diyor. Yuları eline tutuşturuyor, içeri giriyor.Yuları eline tutuşturuyor, içeri giriyor. Çıkarken de kesesini çıkartıyor, içinden paralarını ayırıyor, bahşiş verecek. Beş dirhem ayırdı.Çıkarken de kesesini çıkartıyor, içinden paralarını ayırıyor, bahşiş verecek. Beş dirhem ayırdı. Adam bineğini tuttu diyeAdam bineğini tuttu diye eline bahşiş ayırıyor. Beş dirhem para, o zamanın parası. Dışarı çıkıyor. Ne adam ne at var.eline bahşiş ayırıyor. Beş dirhem para, o zamanın parası. Dışarı çıkıyor. Ne adam ne at var. "Allah Allah… Bu at nereye gitti? Bu adam nereye gitti? Araştırın bakalım…" derken,"Allah Allah… Bu at nereye gitti? Bu adam nereye gitti? Araştırın bakalım…" derken, ata bakıyorlar, at -veya deve- ileride, orada duruyor.ata bakıyorlar, at -veya deve- ileride, orada duruyor. Yanına gidiyorlar. Atın -veya devenin- yuları yok. Yular ne demek? Yanına gidiyorlar. Atın -veya devenin- yuları yok.

Yular ne demek?

Atın ağzına gem, başından bir şey, uzun bir sapı var, üstündeki adam tutar. Atın ağzına gem, başından bir şey, uzun bir sapı var, üstündeki adam tutar.

Bunlar hep arabaya bindiği için bilmezler, anlatmak gerekiyor.Bunlar hep arabaya bindiği için bilmezler, anlatmak gerekiyor. İngiltere'de belki bilirler, İngiltere'de süvarilik vardır. İngiltere'de belki bilirler, İngiltere'de süvarilik vardır.

Dizgini çekersen at bu tarafa gider, ikisini birden [çekersen] at durur.Dizgini çekersen at bu tarafa gider, ikisini birden [çekersen] at durur. Salıverirsen, salıverdiğin kadar hızlı gider. Salıverirsen, salıverdiğin kadar hızlı gider. Daha hızlı gitmesini istiyorsan 'şırak şırak' vurursun, dörtnala 'dıgıdık dıgıdık' gider. Daha hızlı gitmesini istiyorsan 'şırak şırak' vurursun, dörtnala 'dıgıdık dıgıdık' gider.

Atın veya devenin yuları yok. Ne oldu? Adam onu çalmış, götürmüş.Atın veya devenin yuları yok. Ne oldu?

Adam onu çalmış, götürmüş.
Adam da ortada yok. Hz. Ali Efendimiz beraber namaz kıldığı memuruna diyor ki; Adam da ortada yok. Hz. Ali Efendimiz beraber namaz kıldığı memuruna diyor ki;

"Git, çarşıdan bir yular al." Adam gidiyor. Biraz sonra elinde bir yularla geliyor."Git, çarşıdan bir yular al."

Adam gidiyor. Biraz sonra elinde bir yularla geliyor.
Bakıyorlar, kullanılmış yular. Bakıyorlar, kendi yularları... "Nereden buldun yuları?" Bakıyorlar, kullanılmış yular. Bakıyorlar, kendi yularları...

"Nereden buldun yuları?"

"Yularcı dükkânına gittim, orada gördüm. Az önce birisi getirmiş, o yuları satmış." "Yularcı dükkânına gittim, orada gördüm. Az önce birisi getirmiş, o yuları satmış."

"'Aa! Bu yular bizim!' dedim." "'Ha, sizin mi?'" Satmış. Kaça? Beş dirheme satmış."'Aa! Bu yular bizim!' dedim."

"'Ha, sizin mi?'"

Satmış. Kaça?

Beş dirheme satmış.
Beş dirhemi Hz. Ali'nin adamı adama vermiş, yuları almış. Adam beş dirhemi hırsıza vermişti. Beş dirhemi Hz. Ali'nin adamı adama vermiş, yuları almış.

Adam beş dirhemi hırsıza vermişti.
Hz Ali'nin adamı da beş dirhemi ona verdi. Onun takası tamam. Kâr-zarar denk. Hz Ali'nin adamı da beş dirhemi ona verdi. Onun takası tamam. Kâr-zarar denk. Hz. Ali Efendimiz de çıkarken atı tuttu diye hırsıza beş dirhem verecekti. Hırsız kaçtı, yuları sattı. Hz. Ali Efendimiz de çıkarken atı tuttu diye hırsıza beş dirhem verecekti. Hırsız kaçtı, yuları sattı. Hz. Ali Efendimiz'in kesesinden beş dirhem yine yuları geri almaya harcandı, o da tamam. Hz. Ali Efendimiz'in kesesinden beş dirhem yine yuları geri almaya harcandı, o da tamam. Hırsız dursaydı, Hz. Ali Efendimiz çıktığı zaman helalinden beş dirhem alacaktı.Hırsız dursaydı, Hz. Ali Efendimiz çıktığı zaman helalinden beş dirhem alacaktı. Ama durmadı, atı uzağa getirdi, yuları çaldı, sattı, beş dirhem kazandı. Her şey tamam. Ama durmadı, atı uzağa getirdi, yuları çaldı, sattı, beş dirhem kazandı. Her şey tamam. Hz. Ali Efendimiz onun üzerine etrafına toplanan insanlara diyor ki; "Ey insanlar! Bakın,Hz. Ali Efendimiz onun üzerine etrafına toplanan insanlara diyor ki;

"Ey insanlar! Bakın,
bu mühim bir olay, bundan ibret alın! Bakın bu adamın kısmeti beş dirhemdi.bu mühim bir olay, bundan ibret alın! Bakın bu adamın kısmeti beş dirhemdi. Fakat kötü huyluluğundan yani hırsız olduğundan bu beş dirhemi bekleseydiFakat kötü huyluluğundan yani hırsız olduğundan bu beş dirhemi bekleseydi ben bahşiş olarak verecektim, gönül hoşluğuyla verecektim.ben bahşiş olarak verecektim, gönül hoşluğuyla verecektim. Hem de o atı zapt ettiği için hak etmiş olarak alacaktı, çalıştığı için ücret olarak alacaktı.Hem de o atı zapt ettiği için hak etmiş olarak alacaktı, çalıştığı için ücret olarak alacaktı. Helal olacaktı. Hırsızlık yaptı, haramdan aldı." Adamın kısmeti beş dirhem.Helal olacaktı. Hırsızlık yaptı, haramdan aldı."

Adamın kısmeti beş dirhem.
Allah ona beş dirhem yazmış. Allah ona beş dirhem yazmış. Beş dirhemi Hz. Ali'den helal alacakken hırsızlık yaptı, haramdan geldi.Beş dirhemi Hz. Ali'den helal alacakken hırsızlık yaptı, haramdan geldi. Hz. Ali'nin kesesinden beş dirhem çıkacak. Hz. Ali'nin kesesinden beş dirhem çıkacak. Hz. Ali Efendimiz onu bahşiş olarak vermeyi düşündü, o sevabı aldı.Hz. Ali Efendimiz onu bahşiş olarak vermeyi düşündü, o sevabı aldı. Çünkü niyetle sevap hemen alınır. İyi bir şeye niyet etti mi bir insan sevabı alır. Çünkü niyetle sevap hemen alınır. İyi bir şeye niyet etti mi bir insan sevabı alır.

Bu işler böyledir, muhterem kardeşlerim.Bu işler böyledir, muhterem kardeşlerim. Bu çok mühim bir hikâye olduğundan ben bunu bura[da] anlattım. Bu çok mühim bir hikâye olduğundan ben bunu bura[da] anlattım.

İnsanın dünya hırsına kapıldığı zaman kazanacağı Allah yolunda gitseydi alacağıyla aynıdır.İnsanın dünya hırsına kapıldığı zaman kazanacağı Allah yolunda gitseydi alacağıyla aynıdır. Sonuç değişmez. Ama ya Allah yolunda gider helalinden kazanır,Sonuç değişmez. Ama ya Allah yolunda gider helalinden kazanır, ya da Allah yolundan gitmez haramdan kazanır.ya da Allah yolundan gitmez haramdan kazanır. Ama adam haramdan kazanmışsa bunun buradan yine aynı kazanç olacağını bilemiyor artık,Ama adam haramdan kazanmışsa bunun buradan yine aynı kazanç olacağını bilemiyor artık, onu ispat edemiyorsun. İkinci ihtimalin ispatı zor oluyor. Fakat bu olayla ispat edilmiş oluyor.onu ispat edemiyorsun. İkinci ihtimalin ispatı zor oluyor. Fakat bu olayla ispat edilmiş oluyor. Hz. Ali Efendimiz'in bu macerasından sezinliyoruz. Onun için, insanın ne yapması lazım? Hz. Ali Efendimiz'in bu macerasından sezinliyoruz.

Onun için, insanın ne yapması lazım?

Allah'ın rızasına uygun hareket etmeye çalışması lazım. Helalinden kazanmaya çalışması lazım.Allah'ın rızasına uygun hareket etmeye çalışması lazım. Helalinden kazanmaya çalışması lazım. Haramdan ve günahtan uzak durmaya çalışması lazım. Dinini iki paralık dünya için satmaması lazım.Haramdan ve günahtan uzak durmaya çalışması lazım. Dinini iki paralık dünya için satmaması lazım. Allah'ın rızasını gözetmesi lazım. Allah'ı sevmesi lazım. Allah'ın dinini sevmesi lazım.Allah'ın rızasını gözetmesi lazım. Allah'ı sevmesi lazım. Allah'ın dinini sevmesi lazım. Allah'ın Kur'an'ını sevmesi lazım. Allah'ın ahkâmını sevmesi lazım. Allah'ın yolunu sevmesi lazım. Allah'ın Kur'an'ını sevmesi lazım. Allah'ın ahkâmını sevmesi lazım. Allah'ın yolunu sevmesi lazım.

Bunu yapmazsa ne oluyor? Değişen bir şey yok. Değişmediğini o anlayamıyor. Bunu yapmazsa ne oluyor?

Değişen bir şey yok. Değişmediğini o anlayamıyor.

"Kurnazlık yaptım" sanıyor. Ama kurnazlık olmuyor. "Kurnazlık yaptım" sanıyor. Ama kurnazlık olmuyor.

Bir hadîs-i şerîf bu. Sayfanın birinci hadisi bu. Üç hadis okuyacağım.Bir hadîs-i şerîf bu. Sayfanın birinci hadisi bu. Üç hadis okuyacağım. Ellezî tefûtuhû salâtü'l-asri ke-ennemâ vutire ehlehû ve mâlehû. Ellezî tefûtuhû salâtü'l-asri ke-ennemâ vutire ehlehû ve mâlehû.

Bu hadîs-i şerîfi de iki büyük hadis kolleksiyonunun sahibi iki büyük alim,Bu hadîs-i şerîfi de iki büyük hadis kolleksiyonunun sahibi iki büyük alim, İmam-ı Buhârî ve İmam Müslim rivayet etmişler. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki... İmam-ı Buhârî ve İmam Müslim rivayet etmişler.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki...

İkindi namazını bir sebeple kaçıran bir kimse neye benzer? İkindi namazını kılamamış.İkindi namazını bir sebeple kaçıran bir kimse neye benzer?

İkindi namazını kılamamış.
Öğleyi kılmış da ikindi namazı işin gürültüsüne patırtısına gelmiş, "Dükkân açılacaktı, kapanacaktı...Öğleyi kılmış da ikindi namazı işin gürültüsüne patırtısına gelmiş, "Dükkân açılacaktı, kapanacaktı... Tren kalkıyordu, gidiyordu... İş hayatıydı...Tren kalkıyordu, gidiyordu... İş hayatıydı... İşyerinden çıktım da, abdestim yoktu, eve ulaşırsam alacaktım da,İşyerinden çıktım da, abdestim yoktu, eve ulaşırsam alacaktım da, işte bir de baktım akşam oluvermiş de…" Hikâye. işte bir de baktım akşam oluvermiş de…" Hikâye.

"İkindi namazını kaçırmış olan bir insan sanki ailesini ve malını kaybetmiş gibidir." "İkindi namazını kaçırmış olan bir insan sanki ailesini ve malını kaybetmiş gibidir."

İnsanın ailesi, çoluk çocuğu -Allah saklasın- bir kaza olsa, evinde bir yangın olsa, malı mülkü yansa,İnsanın ailesi, çoluk çocuğu -Allah saklasın- bir kaza olsa, evinde bir yangın olsa, malı mülkü yansa, çoluk çocuğu ölse kıyamet kopar. İnsan kendisini yerden yere atar. Bu çok büyük bir felaket.çoluk çocuğu ölse kıyamet kopar. İnsan kendisini yerden yere atar. Bu çok büyük bir felaket. Ama ikindi namazını kaçırdığı zaman öyle yapmaz. "Ne yapalım, kaçtı." der.Ama ikindi namazını kaçırdığı zaman öyle yapmaz. "Ne yapalım, kaçtı." der. "Kaçarsa kaçsın." der. İkisinin eşit olduğunu bilmiyor. İkindi namazı hakkında niye böyle?"Kaçarsa kaçsın." der. İkisinin eşit olduğunu bilmiyor.

İkindi namazı hakkında niye böyle?
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem akşam namazı için, sabah namazı için dememiş de Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem akşam namazı için, sabah namazı için dememiş de ikindi namazı için demiş? Acaba neden demiş? Çünkü sabah namazının vakti geniştir, kılabilir.ikindi namazı için demiş? Acaba neden demiş?

Çünkü sabah namazının vakti geniştir, kılabilir.
Öğle namazının vakti geniştir, kılabilir. Yatsı namazının vakti geniştir, kılabilir.Öğle namazının vakti geniştir, kılabilir. Yatsı namazının vakti geniştir, kılabilir. Fakat ikindi vakti; güneşin batmaya başladığı, çarşı pazarın kapandığı,Fakat ikindi vakti; güneşin batmaya başladığı, çarşı pazarın kapandığı, herkesin köyüne kabilesine gündüz gözüyle erkenden gitmesi gereken sıkıntılı vakittir.herkesin köyüne kabilesine gündüz gözüyle erkenden gitmesi gereken sıkıntılı vakittir. Geceye kaldı mı yolunu kesebilirler. Aç kurtlar, çakallar saldırabilir. Yolunu haramîler kesebilir.Geceye kaldı mı yolunu kesebilirler. Aç kurtlar, çakallar saldırabilir. Yolunu haramîler kesebilir. Herkes eskiden akşam olmadan şehrine dönerdi. Şehrin kapıları akşamleyin kapanırdı.Herkes eskiden akşam olmadan şehrine dönerdi. Şehrin kapıları akşamleyin kapanırdı. Medine'nin kalesi vardı. Mekke'nin kalesi var halen, surları var. Kapanırdı.Medine'nin kalesi vardı. Mekke'nin kalesi var halen, surları var. Kapanırdı. Kapanmazsa eşkiyâlık olurdu, yol kesicilik olurdu; insan dışarıda yolu kesilir, hücuma uğrardı.Kapanmazsa eşkiyâlık olurdu, yol kesicilik olurdu; insan dışarıda yolu kesilir, hücuma uğrardı. İkindi namazı sıkışık olduğundan, tam dükkânlar kapanacak, tam işler bitirilecek,İkindi namazı sıkışık olduğundan, tam dükkânlar kapanacak, tam işler bitirilecek, telaş çok, telaş çok olduğundan...telaş çok, telaş çok olduğundan... Ekseriyetle insan öğle namazını rahat kılar, sabah namazını rahat kılar, Ekseriyetle insan öğle namazını rahat kılar, sabah namazını rahat kılar, yatsı namazını rahat kılar da ikindi namazında kaçırma çok olabilir. Çünkü öğle tatili var.yatsı namazını rahat kılar da ikindi namazında kaçırma çok olabilir. Çünkü öğle tatili var. Şimdi de öyle… Öğle tatilinde abdest alır, namaz kılar. Şimdi de öyle… Öğle tatilinde abdest alır, namaz kılar. Her işyerinde, fabrikada bile öğlen yemek için tatil veriyorlar, yapar. İkindi zor. Her işyerinde, fabrikada bile öğlen yemek için tatil veriyorlar, yapar. İkindi zor.

Ama ikindi namazını kaçırmak sanki evi, ailesi ve malı helâk olmuş insan gibi, o kadar zararlı.Ama ikindi namazını kaçırmak sanki evi, ailesi ve malı helâk olmuş insan gibi, o kadar zararlı. Millet onu bilmiyor, mânevî zararı küçümsüyor. Maddî zararı önemli görüyor.Millet onu bilmiyor, mânevî zararı küçümsüyor. Maddî zararı önemli görüyor. Mesela cebimizden 100 pound kâğıt para düşse;Mesela cebimizden 100 pound kâğıt para düşse; hay Allah, defterimi alırken, kalemimi alırken 100 pound [düştü…] Karalar giyiniriz, mâtem tutarız.hay Allah, defterimi alırken, kalemimi alırken 100 pound [düştü…] Karalar giyiniriz, mâtem tutarız. "100 pound bu ya hocam, kolay mı? Allah Allah… Şu kadar para.""100 pound bu ya hocam, kolay mı? Allah Allah… Şu kadar para." Onu bırak, bir poundu bile düşse insanın ona bile üzülür.Onu bırak, bir poundu bile düşse insanın ona bile üzülür. Telefon ederken makine jetonu yutuyor, yumruk yumruk [makineye] patlatıyoruz.Telefon ederken makine jetonu yutuyor, yumruk yumruk [makineye] patlatıyoruz. "Yuttun benim [jetonumu!]" diye gümbür gümbür vuruyoruz. Ona bile kızıyoruz; "Hay Allah!" diyoruz. "Yuttun benim [jetonumu!]" diye gümbür gümbür vuruyoruz. Ona bile kızıyoruz; "Hay Allah!" diyoruz. Maddî şeylere önem veriyoruz da millet mânevî kayıpları umursamıyor. Halbuki daha önemli.Maddî şeylere önem veriyoruz da millet mânevî kayıpları umursamıyor. Halbuki daha önemli. Efendimiz onu bildiriyor. "İkindi namazı kaçırmak çoluk çocuğu, malı mülkü helâk olmak gibidir." diyor.Efendimiz onu bildiriyor. "İkindi namazı kaçırmak çoluk çocuğu, malı mülkü helâk olmak gibidir." diyor. Yani "Allah'ın dinine, ibadetine, ikindi namazına önem verin." demek bu. Birçok kimse bunu yapmıyor.Yani "Allah'ın dinine, ibadetine, ikindi namazına önem verin." demek bu. Birçok kimse bunu yapmıyor. Hele bu devirde bu önemsenmemiş durumda. Hele bu devirde bu önemsenmemiş durumda. Zaten insanlara dinî bilgiler verilmiyor. Allah bizi rızasına erenlerden eylesin.Zaten insanlara dinî bilgiler verilmiyor.

Allah bizi rızasına erenlerden eylesin.
Böyle mânevî zararlarını bilip onlardan korunanlardan eylesin. Böyle mânevî zararlarını bilip onlardan korunanlardan eylesin.

Üçüncü hadîs-i şerîf intiharla ilgili. Onu da okuyalım. Üçüncü hadîs-i şerîf intiharla ilgili. Onu da okuyalım.

Diana ölmüş, Pakistan'da Diana'yı seven birisi intihar etmiş. Onun öldüğüne dayanamamış.Diana ölmüş, Pakistan'da Diana'yı seven birisi intihar etmiş. Onun öldüğüne dayanamamış. Arkadaşlar haberlerde duymuş; Pakistan'da birisi intihar etmiş.Arkadaşlar haberlerde duymuş; Pakistan'da birisi intihar etmiş. Çok seviyormuş da Diana'yı, o niye ölmüşmüş, o da intihar etmiş. Çok seviyormuş da Diana'yı, o niye ölmüşmüş, o da intihar etmiş.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Buhârî'nin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten Buhârî'nin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Ellezî yahneku nefsehû yahnekuhâ fi'n-nâr. Vellezî yad'anuhâ yad'anuhâ fi'n-nâr. Ellezî yahneku nefsehû yahnekuhâ fi'n-nâr. Vellezî yad'anuhâ yad'anuhâ fi'n-nâr.

Kendisini boğan insan kendisini cehenneme atmış olur.Kendisini boğan insan kendisini cehenneme atmış olur. Boğulup cehenneme atılmış gibi, onu yapmış olur.Boğulup cehenneme atılmış gibi, onu yapmış olur. Kendisine mızrak veya kılıç veya kama veya bıçak veya bir şey saplayarak hayatına son veren,Kendisine mızrak veya kılıç veya kama veya bıçak veya bir şey saplayarak hayatına son veren, öyle intihar eden kimse sanki kendisini bıçaklayıp ateşe atmış gibi olur. Yani cehenneme gider. öyle intihar eden kimse sanki kendisini bıçaklayıp ateşe atmış gibi olur. Yani cehenneme gider.

Bir insan kendisini öldürme hakkına sahip değildir. Çünkü hayatı kendisine Allah vermiştir.Bir insan kendisini öldürme hakkına sahip değildir. Çünkü hayatı kendisine Allah vermiştir. Onun vazifesi hayatı Allah'ın rızasına uygun olarak sürmektir. Onun vazifesi hayatı Allah'ın rızasına uygun olarak sürmektir. Yoksa kendi hayatına son vermek değildir.Yoksa kendi hayatına son vermek değildir. Izdırap çekebilir, acı çekebilir, hasta olabilir, ağrısı olabilir, ticareti bozuk olabilir, Izdırap çekebilir, acı çekebilir, hasta olabilir, ağrısı olabilir, ticareti bozuk olabilir, başına üzücü olaylar gelmiş olabilir, -bir genç için- sevgilisi kendisini terk etmiş olabilir vs. vs.başına üzücü olaylar gelmiş olabilir, -bir genç için- sevgilisi kendisini terk etmiş olabilir vs. vs. Bunların hiçbiri sebep değildir. Hayat bize Allah'ın emanetidir. Vücut da Allah'ın emanetidir.Bunların hiçbiri sebep değildir.

Hayat bize Allah'ın emanetidir. Vücut da Allah'ın emanetidir.
Bu bir emanet. Bunu istediğimiz gibi hor kullanmaya hakkımız yoktur.Bu bir emanet. Bunu istediğimiz gibi hor kullanmaya hakkımız yoktur. Vücut Allah'ın bize bir emanetidir. Sana birisi yakışıklı bir araba verse…Vücut Allah'ın bize bir emanetidir. Sana birisi yakışıklı bir araba verse… Porche, Rolls Royce verse, dese ki; "Bu emanettir. Bak bir yerinde bir çizik istemiyorum ha!Porche, Rolls Royce verse, dese ki; "Bu emanettir. Bak bir yerinde bir çizik istemiyorum ha! Kullan ama... Benzin parası da benden... Gez toz ama iyi kullan." Ne yaparsın?Kullan ama... Benzin parası da benden... Gez toz ama iyi kullan." Ne yaparsın? Gözün gibi bakarsın, kollarsın. Vücut da bize Allah'ın Porsche'si, Rolls Royce'u, emaneti.Gözün gibi bakarsın, kollarsın. Vücut da bize Allah'ın Porsche'si, Rolls Royce'u, emaneti. Biz buna biniyoruz, geziyor. Bak bizi gezdiriyor; oturtuyor, kaldırtıyor, gezdirtiyor... Biz buna biniyoruz, geziyor. Bak bizi gezdiriyor; oturtuyor, kaldırtıyor, gezdirtiyor... Allah ne güzel emanet vermiş, her işe yarıyor. Bu emaneti hor kullanmaya hakkımız yoktur.Allah ne güzel emanet vermiş, her işe yarıyor. Bu emaneti hor kullanmaya hakkımız yoktur. Bu emaneti zayıflatmaya hakkımız yoktur. Bu emaneti meyhanede çürütmeye hakkımız yoktur. Bu emaneti zayıflatmaya hakkımız yoktur. Bu emaneti meyhanede çürütmeye hakkımız yoktur. Bu emanete intiharla son vermeye hakkımız yoktur. Çünkü Allah'ındır, emanettir. Bu emanete intiharla son vermeye hakkımız yoktur. Çünkü Allah'ındır, emanettir. Biz O'nun kuluyuz. Biz emanetçiyiz. Hatta bizim büyüklerimiz derdi ki…Biz O'nun kuluyuz. Biz emanetçiyiz.

Hatta bizim büyüklerimiz derdi ki…
İhtiyar adam, çok acılar çekiyor, yıllardır yatakta yatıyor, sırtı yara olmuş. Mesela benim dedem.İhtiyar adam, çok acılar çekiyor, yıllardır yatakta yatıyor, sırtı yara olmuş. Mesela benim dedem. Öyle demiş. "Yâ Rabbi! Al emanetini..." Can da emanet ya… "Al yâ Rabbi emanetini…"Öyle demiş. "Yâ Rabbi! Al emanetini..." Can da emanet ya… "Al yâ Rabbi emanetini…" Öyle dua etmiş. Can da bir emanet. Evlat da bir emanet. Evladı da bize Allah veriyor.Öyle dua etmiş. Can da bir emanet.

Evlat da bir emanet. Evladı da bize Allah veriyor.
Nereden oldu bu evlat? Biz mi oturduk, desenini projesini biz mi çizdik?Nereden oldu bu evlat? Biz mi oturduk, desenini projesini biz mi çizdik? Allah bedavadan beleşten bir evlat vermiş, ondan sonra büyüyor, kocaman oluyor. O da bir emanet. Allah bedavadan beleşten bir evlat vermiş, ondan sonra büyüyor, kocaman oluyor. O da bir emanet.

Emanetlere riâyet etmek lazım, iyi kollamak lazım. Onları hor kullanmaya hakkımız yoktur.Emanetlere riâyet etmek lazım, iyi kollamak lazım. Onları hor kullanmaya hakkımız yoktur. Sigara içip de ciğerleri sigaranın zifiriyle doldurmaya da hakkımız yoktur. Çünkü o da emanet. Sigara içip de ciğerleri sigaranın zifiriyle doldurmaya da hakkımız yoktur. Çünkü o da emanet.

Bir şey anlatayım: Arkadaşlar sigara içiyorlar, biliyorum. Bildiğim için anlatıyorum.Bir şey anlatayım:

Arkadaşlar sigara içiyorlar, biliyorum. Bildiğim için anlatıyorum.
Ben Adapazarı akademisine hocalığına giderken bir hukuk profesörü vardı. Ek olarak giderdim.Ben Adapazarı akademisine hocalığına giderken bir hukuk profesörü vardı. Ek olarak giderdim. Hem İlâhiyat'ta hocaydım, hem de haftada bir gün mühendislik okuluna Ankara'dan atlardım,Hem İlâhiyat'ta hocaydım, hem de haftada bir gün mühendislik okuluna Ankara'dan atlardım, dört saat dersim vardı, ders vermeye giderdim. Orada Kerim bey diye bir hukuk profesörü vardı.dört saat dersim vardı, ders vermeye giderdim. Orada Kerim bey diye bir hukuk profesörü vardı. Ama feleğin çemberinden geçmiş; savcılık yapmış, sonra fakülteye gelmiş, doçent, profesör olmuş.Ama feleğin çemberinden geçmiş; savcılık yapmış, sonra fakülteye gelmiş, doçent, profesör olmuş. Kerim bey diye birisi, o anlattı. 20 yaşlarında bir şahıs suda boğulmuş.Kerim bey diye birisi, o anlattı.

20 yaşlarında bir şahıs suda boğulmuş.
Bu boğulan şahıs Türkiye yüzme [şampiyonalarında] şampiyon olmuş bir [şahısmış.] Bu boğulan şahıs Türkiye yüzme [şampiyonalarında] şampiyon olmuş bir [şahısmış.] Yüzme şampiyonu suda boğulmuş. Niye boğulur? Yüzme şampiyonu suda boğulmuş. Niye boğulur? Yüzme şampiyonu, suda cambaz gibi yüzüyor, hızlı hızlı yüzüyor; bu adam niye boğulsun? Yüzme şampiyonu, suda cambaz gibi yüzüyor, hızlı hızlı yüzüyor; bu adam niye boğulsun?

"Herhalde kramp girdi." demişler. İstanbul Tıp fakültesinde bir Alman profesör varmış."Herhalde kramp girdi." demişler.

İstanbul Tıp fakültesinde bir Alman profesör varmış.
[Adamı] morga getirmişler. [Adamı] morga getirmişler. O zaman Almanya'dan kaçıp Türkiye'ye sığınmış bazı profesörler vardı, dünyaca tanınmış profesörler...O zaman Almanya'dan kaçıp Türkiye'ye sığınmış bazı profesörler vardı, dünyaca tanınmış profesörler... Hükümet onları profesör olarak bir yerlerde görevlendirdi.Hükümet onları profesör olarak bir yerlerde görevlendirdi. O zaman Tıp fakültesinde böyle bir Alman profesör varmış, demiş ki; "Nein. Hayır.O zaman Tıp fakültesinde böyle bir Alman profesör varmış, demiş ki;

"Nein. Hayır.
Kramp girse dahi, bir şampiyon kramp hâlinde dahi batmaz, boğulmaz, kendisini kurtarır." Kramp girse dahi, bir şampiyon kramp hâlinde dahi batmaz, boğulmaz, kendisini kurtarır."

"Peki hocam, neden öldü bu adam?" Kerim bey de orada. O da savcı…"Peki hocam, neden öldü bu adam?"

Kerim bey de orada. O da savcı…
Savcı da sebeb-i ölümü, ölümün sebebini tespit etmek için orada bulunmak zorunda, rapor verecek;Savcı da sebeb-i ölümü, ölümün sebebini tespit etmek için orada bulunmak zorunda, rapor verecek; "Bu şundan ölmüş." diyecek. Olayı kendisi anlatıyor. "Hayır, bu kramptan ölmedi." demiş, profesör. "Bu şundan ölmüş." diyecek. Olayı kendisi anlatıyor.

"Hayır, bu kramptan ölmedi." demiş, profesör.

"Peki hocam, neden ölmüş? Yüzmeyi biliyor…" "Parmaklarına baksanıza…" demiş. "Peki hocam, neden ölmüş? Yüzmeyi biliyor…"

"Parmaklarına baksanıza…" demiş.

Adam usta adam tabii, usta profesör… Parmaklarının [ucu] sapsarı.Adam usta adam tabii, usta profesör…

Parmaklarının [ucu] sapsarı.
Ben hepinizin parmaklarını yoklasam, kimin tiryaki olduğunu 'şıp' diye anlarım. Ben hepinizin parmaklarını yoklasam, kimin tiryaki olduğunu 'şıp' diye anlarım. Parmaklar sararır, sapsarı olur. [Uçları] sararır. Oradan anlamış. Biz küçükken…Parmaklar sararır, sapsarı olur. [Uçları] sararır. Oradan anlamış.

Biz küçükken…
Hikâyeden hikâyeye geçiyorum ama...Hikâyeden hikâyeye geçiyorum ama... Ben vaaz verirken canlı tablolar vermeyi çok severim, hatırda kalır.Ben vaaz verirken canlı tablolar vermeyi çok severim, hatırda kalır. Vefa lisesinde okuyoruz, ortaokul talebesiyiz. Vefa lisesinde okuyoruz, ortaokul talebesiyiz. Şehzadebaşı camiinin [bir] kapısından girdik, avlusundan,Şehzadebaşı camiinin [bir] kapısından girdik, avlusundan, öbür kapıdan çıkacağız, bizim okula gideceğiz. Kestirmeden gidiyoruz.öbür kapıdan çıkacağız, bizim okula gideceğiz. Kestirmeden gidiyoruz. Caddeden gidip, dik açı çizip çok yürümektense Şehzadebaşı'nın avlusundan girip çıkacağız. Caddeden gidip, dik açı çizip çok yürümektense Şehzadebaşı'nın avlusundan girip çıkacağız. Orada bir çocuk gördük; yakışıklı, giyimi güzel, boynuna da bir ipek eşarp bağlamış...Orada bir çocuk gördük; yakışıklı, giyimi güzel, boynuna da bir ipek eşarp bağlamış... Eşarp bağlamak herkesin kârı değildir. Bayağı yakışıklı, saçları dalgalı, yakışıklı çocuk…Eşarp bağlamak herkesin kârı değildir. Bayağı yakışıklı, saçları dalgalı, yakışıklı çocuk… Orada sigara içiyordu. Caminin avlusu, orası yol gibi kullanılıyor.Orada sigara içiyordu. Caminin avlusu, orası yol gibi kullanılıyor. Şehzadebaşı camisinin avlusu kapalı bir avlu değil. Orada sigara içiyordu.Şehzadebaşı camisinin avlusu kapalı bir avlu değil. Orada sigara içiyordu. Biz de ona bakıp önünden geçiyoruz. Yanımda bir arkadaş var, ortaokul talebesiyiz, yani küçüğüz. Biz de ona bakıp önünden geçiyoruz. Yanımda bir arkadaş var, ortaokul talebesiyiz, yani küçüğüz.

Bir şey daha söyleyeyim: O Şehzadebaşı'nın arkası Vefa semtidir.Bir şey daha söyleyeyim: O Şehzadebaşı'nın arkası Vefa semtidir. Vefa semti de İstanbul'un kabadayılarıyla tanınmış bir semtidir. Eli bıçaklı adamlar, efeler, kabadayılar…Vefa semti de İstanbul'un kabadayılarıyla tanınmış bir semtidir. Eli bıçaklı adamlar, efeler, kabadayılar… Hep öyle bir yerdir. Bizim Vefa lisesi de orada, kenarında, ne yapalım... Hep öyle bir yerdir. Bizim Vefa lisesi de orada, kenarında, ne yapalım...

Biz öyle geçerken o yakışıklı çocuk dedi ki; "Gelin buraya!" "Eyvah! Hapı yuttuk!" dedik. Biz öyle geçerken o yakışıklı çocuk dedi ki;

"Gelin buraya!"

"Eyvah! Hapı yuttuk!" dedik.

Kaçsak bizi yakalar. Avlu büyük, kapıya gidinceye kadar ikimizi de enseler. Kaçmamız mümkün değil.Kaçsak bizi yakalar. Avlu büyük, kapıya gidinceye kadar ikimizi de enseler. Kaçmamız mümkün değil. "Eyvah! Hapı yuttuk! Vefa'nın kabadayılarına [çattık!]" dedik. "Eyvah! Hapı yuttuk! Vefa'nın kabadayılarına [çattık!]" dedik.

"Benim sigara içişime bakıyorsunuz, değil mi?" dedi. "Benim sigara içişime bakıyorsunuz, değil mi?" dedi.

"Hık mık…" ne diyeceksin? Tabii ona bakıyoruz, sigara içiyor. "Hık mık…" ne diyeceksin? Tabii ona bakıyoruz, sigara içiyor.

"Sigara içişime bakıyorsunuz, değil mi?" dedi. Biz "hık mık" ettik. İpek mendili vardı."Sigara içişime bakıyorsunuz, değil mi?" dedi.

Biz "hık mık" ettik.

İpek mendili vardı.
Adam yakışıklı, damat gibi giyinmiş. İpek mendilini çıkarttı; bembeyaz, tertemiz... Adam yakışıklı, damat gibi giyinmiş. İpek mendilini çıkarttı; bembeyaz, tertemiz... İpek mendil, pahalı... Sigaradan bir çekti, mendile bir üfledi; güzelim mendil sapsarı oldu.İpek mendil, pahalı... Sigaradan bir çekti, mendile bir üfledi; güzelim mendil sapsarı oldu. Kahverengi sarı, taba rengi... Sapsarı oldu. Bir nefeste... Mendili bize gösterdi; Kahverengi sarı, taba rengi... Sapsarı oldu. Bir nefeste... Mendili bize gösterdi;

"Bakın çocuklar..." dedi. Biz karşısında titriyoruz."Bakın çocuklar..." dedi.

Biz karşısında titriyoruz.
Dövse, iki tane patlatsa ne yapacaksın, kimseye bir şey söyleyemezsin. Vefa kabadayılarıyla tanınmış… Dövse, iki tane patlatsa ne yapacaksın, kimseye bir şey söyleyemezsin. Vefa kabadayılarıyla tanınmış…

"Bakın çocuklar, bir nefeste şu beyaz mendil ne oldu? Sakın siz sigara içmeyin."Bakın çocuklar, bir nefeste şu beyaz mendil ne oldu? Sakın siz sigara içmeyin. Benim içtiğime bakmayın. Hadi bakalım…" dedi, biz hemen oradan uzaklaştık, gittik. Benim içtiğime bakmayın. Hadi bakalım…" dedi, biz hemen oradan uzaklaştık, gittik.

Ama o hâdiseyi unutmuyorum. Ona da müteşekkirim.Ama o hâdiseyi unutmuyorum. Ona da müteşekkirim. Mendilini feda etti ama bize bir şey gösterdi. Bir nefeste kahverengi oldu. Mendilini feda etti ama bize bir şey gösterdi. Bir nefeste kahverengi oldu.

E bunu çok yaptığın zaman ne oluyor? E bunu çok yaptığın zaman ne oluyor?

Karagümrük'teki ahşap evlerin soba borularının altından zifir damlayan yereKaragümrük'teki ahşap evlerin soba borularının altından zifir damlayan yere bir kutu asarlar, zifir oraya damlar. O zifir insanın içine damlıyor ve doluyor. bir kutu asarlar, zifir oraya damlar. O zifir insanın içine damlıyor ve doluyor.

Şimdi bu hikâye bitti. Hikâye içinde hikâye... İçindeki hikâye bitti. Gelelim [önceki hikâyeye:] Şimdi bu hikâye bitti. Hikâye içinde hikâye... İçindeki hikâye bitti.

Gelelim [önceki hikâyeye:]

Morgda ölüyü yatırmışlar. "Kramp girdi." diyorlar. Alman profesörü de nein diyor. Nein, "hayır" demek. Morgda ölüyü yatırmışlar. "Kramp girdi." diyorlar. Alman profesörü de nein diyor. Nein, "hayır" demek.

"Nedir?" diyorlar. "Parmaklarına bakın, sigara tiryakisi bu, parmaklarından belli."Nedir?" diyorlar.

"Parmaklarına bakın, sigara tiryakisi bu, parmaklarından belli.
[Sigara içmekten parmakları] sararmış." [Sigara içmekten parmakları] sararmış."

Karnına bir neşter vuruyor, karnını açıyorlar. Akciğerini…Karnına bir neşter vuruyor, karnını açıyorlar. Akciğerini… Tabii elinde eldiven var, morgda otopsi yapacaklar, ölümünün sebebini tespit edecekler; bunlar doktor.Tabii elinde eldiven var, morgda otopsi yapacaklar, ölümünün sebebini tespit edecekler; bunlar doktor. Bir vuruyorlar, açıyorlar… Profesör Kerim bey anlatıyor bana,Bir vuruyorlar, açıyorlar… Profesör Kerim bey anlatıyor bana, o zaman savcıymış, işin başında orada duruyor. "Hocam ciğeri simsiyahdı." diyor. "Ciğeri çıkarttı.o zaman savcıymış, işin başında orada duruyor. "Hocam ciğeri simsiyahdı." diyor. "Ciğeri çıkarttı. Ciğerin en aşağısı simsiyah. Çünkü zifir aşağı birikiyor.Ciğerin en aşağısı simsiyah. Çünkü zifir aşağı birikiyor. Yukarısı koyu kahverengi, yukarısı daha açık kahverengi, yukarısı daha açık kahverengi...Yukarısı koyu kahverengi, yukarısı daha açık kahverengi, yukarısı daha açık kahverengi... Ciğerinin azıcık üstünde biraz ciğer rengi bir şey var, azıcık bir kırmızılık var, aşağı tarafı simsiyah.Ciğerinin azıcık üstünde biraz ciğer rengi bir şey var, azıcık bir kırmızılık var, aşağı tarafı simsiyah. Alman profesörü ciğeri avuçladı, bir sıktı, boncuk boncuk her yerinden zifir çıktı." diyor. Alman profesörü ciğeri avuçladı, bir sıktı, boncuk boncuk her yerinden zifir çıktı." diyor.

Bakın bu çocuk, genç delikanlı daha, sigara içe içe ciğerlerini zifirle doldurmuş.Bakın bu çocuk, genç delikanlı daha, sigara içe içe ciğerlerini zifirle doldurmuş. Yüzerken vücudun fazla miktarda oksijene ihtiyacı var. Adaleler çalışıyor.Yüzerken vücudun fazla miktarda oksijene ihtiyacı var. Adaleler çalışıyor. Yüzmede vücudun her şeyi çalışır. En iyi spor yüzmedir.Yüzmede vücudun her şeyi çalışır. En iyi spor yüzmedir. Her şeyi çalışıyor ama neyle çalışıyor? Kömürle mi çalışıyor, benzinle mi çalışıyor? Neyle çalışıyor? Her şeyi çalışıyor ama neyle çalışıyor? Kömürle mi çalışıyor, benzinle mi çalışıyor? Neyle çalışıyor?

Oksijenle çalışıyor. Daha önce aldığı gıdalar oksijenle yanıyor. Oksijenle çalışıyor. Daha önce aldığı gıdalar oksijenle yanıyor.

Oksijeni alamayınca oksijensizlikten boğularak ölmüş. Oksijensizlikten ölmüş. Oksijeni alamayınca oksijensizlikten boğularak ölmüş. Oksijensizlikten ölmüş.

Sigara için bir şey daha söyleyeceğim, hazır açılmışken.Sigara için bir şey daha söyleyeceğim, hazır açılmışken. Üç tane hadisi tamamladık, bundan sonrası [serbest.] Zaten konumuz, vaaz mevzumuz bitti. Üç tane hadisi tamamladık, bundan sonrası [serbest.] Zaten konumuz, vaaz mevzumuz bitti.

Sigara içen bir insanın ilk uğradığı musibet nedir? Sigara içen bir insanın ilk uğradığı musibet nedir?

İnsanın gırtlağından aşağı doğru, ciğerlerine doğru nefes yolları var,İnsanın gırtlağından aşağı doğru, ciğerlerine doğru nefes yolları var, bu nefes yollarının içinde suyunu içindeki yosunlar gibi bu nefes yollarının içinde suyunu içindeki yosunlar gibi hareket eden saçaklar [alveoller] varmış.hareket eden saçaklar [alveoller] varmış. Bronşların içinde yosun gibi, suyun içinde yosunun sallandığı gibiBronşların içinde yosun gibi, suyun içinde yosunun sallandığı gibi devamlı salınım hâlinde olan püsküller, saçaklar varmış. Alveol.devamlı salınım hâlinde olan püsküller, saçaklar varmış. Alveol. Bunlar ne yapıyor? Bunlar şuurlu olarak belli bir hizmet verebilmek için böyle yapıyorlar,Bunlar ne yapıyor?

Bunlar şuurlu olarak belli bir hizmet verebilmek için böyle yapıyorlar,
sallanıyorlar, hava ile ciğere girmiş olan tozları, kılları ciğerden dışa doğru atıyorlar.sallanıyorlar, hava ile ciğere girmiş olan tozları, kılları ciğerden dışa doğru atıyorlar. Her taraftan toplanan ana yola geliyor, ana yoldan yukarıya geliyor, Her taraftan toplanan ana yola geliyor, ana yoldan yukarıya geliyor, [öksürdüğün] zaman toplanan bu şeyler balgam olarak dışarı çıkıyormuş. [öksürdüğün] zaman toplanan bu şeyler balgam olarak dışarı çıkıyormuş.

Sigaranın ilk zararı, bu alveollerin hareketini öldürmekmiş.Sigaranın ilk zararı, bu alveollerin hareketini öldürmekmiş. Alveoller süpürme işini ciğerlerde yapmıyor.Alveoller süpürme işini ciğerlerde yapmıyor. Süpürme işini ciğerde yapmayınca senin öksürükle dışarı attığın balgamlarSüpürme işini ciğerde yapmayınca senin öksürükle dışarı attığın balgamlar bundan sonra ciğerde kalıyor, zifirle karışıyor.bundan sonra ciğerde kalıyor, zifirle karışıyor. Yerçekimi dolayısıyla ciğer alttan dolmaya başlıyor, gittikçe yukarı doğru doluyor doluyor,Yerçekimi dolayısıyla ciğer alttan dolmaya başlıyor, gittikçe yukarı doğru doluyor doluyor, sonunda insan ciğersiz kalıyor. sonunda insan ciğersiz kalıyor.

Benim teyzemin kocası, eniştem İzmir'e gitmiş, muayene olmuş.Benim teyzemin kocası, eniştem İzmir'e gitmiş, muayene olmuş. Rahmetli günde kaç paket sigara içerdi...Rahmetli günde kaç paket sigara içerdi... Beş vakit namaza da giderdi ama belki beş vakit de sigara içerdi, her vakitte belki bir paket içerdi.Beş vakit namaza da giderdi ama belki beş vakit de sigara içerdi, her vakitte belki bir paket içerdi. "Sen ciğerini zifir doldurmuşsun, senin üç aylık ömrün var. Senin şikâyetlerinin çaresi de yok. "Sen ciğerini zifir doldurmuşsun, senin üç aylık ömrün var. Senin şikâyetlerinin çaresi de yok. Sen bitmişsin." demişler. O da köye gelmiş, namaz niyaz ibadet, devam etmiş.Sen bitmişsin." demişler. O da köye gelmiş, namaz niyaz ibadet, devam etmiş. Hakikaten üç ay sonra vefat etmiş. Sigara insanı yavaş yavaş öldürüyor.Hakikaten üç ay sonra vefat etmiş.

Sigara insanı yavaş yavaş öldürüyor.
Ben sigaradan değil, şeker hastalığından bile korkuyorum. Ben şimdi diyabetik şeker hastasıyım. Ben sigaradan değil, şeker hastalığından bile korkuyorum.

Ben şimdi diyabetik şeker hastasıyım.

"Şeker tatlı bir şey. Şeker hastalığından niye korkuyorsun hocam?" "Şeker tatlı bir şey. Şeker hastalığından niye korkuyorsun hocam?"

Çünkü doktorlar "Şeker hastalığı sistemik bir hastalıktır." diyor. Ne demek sistemik bir hastalık? Çünkü doktorlar "Şeker hastalığı sistemik bir hastalıktır." diyor. Ne demek sistemik bir hastalık?

İnsanın bütün sistemlerine tıkanıklık verir, hepsini bozar.İnsanın bütün sistemlerine tıkanıklık verir, hepsini bozar. Gözünü bozar, kılcal damarlarını bozar, beynindeki kılcal damarları tıkar… Bunlar böyle olsa ne olur? Gözünü bozar, kılcal damarlarını bozar, beynindeki kılcal damarları tıkar… Bunlar böyle olsa ne olur?

Bir zaman gelir, göz kör olur. Neden? Çünkü kılcal damarların içine şeker yapışıyor.Bir zaman gelir, göz kör olur.

Neden?

Çünkü kılcal damarların içine şeker yapışıyor.
Damarlar tıkanıyor, doluyor, kan geçecek durum kalmıyor. Kılcal damar ölüyor.Damarlar tıkanıyor, doluyor, kan geçecek durum kalmıyor. Kılcal damar ölüyor. Nasır gibi şeyler başlıyor. Neden? Nasır gibi şeyler başlıyor. Neden?

Derinin orasına kadar kılcal damarlar kapandığından besleyici maddeler gitmiyor, nasır gibi [oluyor.]Derinin orasına kadar kılcal damarlar kapandığından besleyici maddeler gitmiyor, nasır gibi [oluyor.] Nasır filan değil, topukların patır patır patlıyor, nasır gibi oluyor.Nasır filan değil, topukların patır patır patlıyor, nasır gibi oluyor. Oraya vücudun besleyici maddesi gitmiyor, deri ölüyor. Deri ölür. Göz ölür. Hatta beyin ölür.Oraya vücudun besleyici maddesi gitmiyor, deri ölüyor. Deri ölür. Göz ölür. Hatta beyin ölür. Beyinde de çok ince damarlar var, onlar tıkanıyor.Beyinde de çok ince damarlar var, onlar tıkanıyor. Bir kireçli su boruyu kireç doldurup tıkadığı gibi adam sonra felç oluyor;Bir kireçli su boruyu kireç doldurup tıkadığı gibi adam sonra felç oluyor; sağ tarafı tutmuyor, sol tarafı tutmuyor, ciğerleri vesairesi her şeyi [hastalıyor.] Sistemik bir hastalık.sağ tarafı tutmuyor, sol tarafı tutmuyor, ciğerleri vesairesi her şeyi [hastalıyor.] Sistemik bir hastalık. Vücudun bütün ince, hassas noktalarını tıkıyor. Onun için korkuyorum.Vücudun bütün ince, hassas noktalarını tıkıyor.

Onun için korkuyorum.
Onun için perhiz yapmak lazım. Şekerden bile korkuyorum. Bizim arkadaşlar sigaradan korkmuyor.Onun için perhiz yapmak lazım. Şekerden bile korkuyorum. Bizim arkadaşlar sigaradan korkmuyor. Sigara daha müthiş. Sigara şekerden daha tesirli, daha çabuk [etkiliyor.] Onun için içmemek lazım. Sigara daha müthiş. Sigara şekerden daha tesirli, daha çabuk [etkiliyor.] Onun için içmemek lazım.

Tabii bunu nereden açtık? Kendisini boğan boğamaz, çünkü vücut emanettir.Tabii bunu nereden açtık?

Kendisini boğan boğamaz, çünkü vücut emanettir.
Kendisine bıçak saplayan saplayamaz, çünkü vücut emanettir. Emanete riâyet etmek lazım.Kendisine bıçak saplayan saplayamaz, çünkü vücut emanettir. Emanete riâyet etmek lazım. Emanete kötü davranışta bulunamayız. Emanete kötü davranışta bulunamayız.

Onun için, bu akşam teklif ediyorum, teklif benden kabul sizden:Onun için, bu akşam teklif ediyorum, teklif benden kabul sizden: Sigaraları atın, bundan sonra sigara içmeyin. Greenlerden olun.Sigaraları atın, bundan sonra sigara içmeyin. Greenlerden olun. Green Muslimlerden olun.Green Muslimlerden olun. Sigara içmeyin. Zararlı. Teklif bizden. Bu akşam düşünün.Sigara içmeyin. Zararlı. Teklif bizden. Bu akşam düşünün. Bana kalsa insan kararını verdi mi paketi hemen atmalı. Bana kalsa insan kararını verdi mi paketi hemen atmalı. Yarına kaldı mı, bu mendebur insanı kandırır, tatlı diller döker, bir şeyler yapar, yine kandırır. Yarına kaldı mı, bu mendebur insanı kandırır, tatlı diller döker, bir şeyler yapar, yine kandırır.

Allah sıhhatli âfiyetli yaşamak nasip etsin. Hayırlı uzun ömürler versin. Sağlıklı yaşam nasip etsin.Allah sıhhatli âfiyetli yaşamak nasip etsin. Hayırlı uzun ömürler versin. Sağlıklı yaşam nasip etsin. Genç ve dinç olarak ömür sürmeyi nasip etsin. Rızasına uygun işler yapmayı nasip etsin.Genç ve dinç olarak ömür sürmeyi nasip etsin. Rızasına uygun işler yapmayı nasip etsin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Allah hepinizden razı olsun. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Allah hepinizden razı olsun.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2