Namaz Vakitleri

25 Cemâziye'l-Âhir 1446
26 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:48
Yatsı
19:15
Detaylı Arama

Gerçek Alim Olmanın Çok Kolay Yolu (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Recep 1408 / 06.03.1988
Sapanca / Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ehl-i Sünnet'te Mehdi İnancı Nasıldır?, Yetim Hakkı Yemek Kötü Bir Şey Fakat O Yetim, Yakının İse Evine Gidip Yemek De Buna | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Gerçek Alim Olmanın Çok Kolay Yolu (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Recep 1408 / 06.03.1988
Sapanca / Sakarya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ehl-i Sünnet'te Mehdi İnancı Nasıldır?, Yetim Hakkı Yemek Kötü Bir Şey Fakat O Yetim, Yakının İse Evine Gidip Yemek De Buna | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Ehl-i Sünnet'te Mehdi inancı nasıldır?Soru: Ehl-i Sünnet'te Mehdi inancı nasıldır? Mehdi inancının Şia'dan etkilenmesi dolayısıyla Ehl-i Sünnet'e girdiği söylentisi ne derecede doğrudur? Mehdi inancının Şia'dan etkilenmesi dolayısıyla Ehl-i Sünnet'e girdiği söylentisi ne derecede doğrudur?

Cevap: Bu hususta bizim büyük alimlerimizin, hadis ve fıkıhta hakikatenCevap: Bu hususta bizim büyük alimlerimizin, hadis ve fıkıhta hakikaten güzel bilgi sahibi alimlerimizin kitapları vardır.güzel bilgi sahibi alimlerimizin kitapları vardır. Rivayet edilmiş hadîs-i şerîfler gösteriyor ki Mehdi inancı Ehl-i Sünnet'e Şia'dan girmiş değildir.Rivayet edilmiş hadîs-i şerîfler gösteriyor ki Mehdi inancı Ehl-i Sünnet'e Şia'dan girmiş değildir. Mehdi hakkındaki hadîs-i şerîfler vardır. Mehdi hakkındaki hadîs-i şerîfler vardır.

Hatta o hadîs-i şerîflerden dolayı Şia'da Mehdi inancı kuvvetlenmiştir.Hatta o hadîs-i şerîflerden dolayı Şia'da Mehdi inancı kuvvetlenmiştir. Oradan değil bilakis asıl kaynaktan dolayı. Şia'nın içindeki Mehdi inancı pattadak çıkmış değil ki.Oradan değil bilakis asıl kaynaktan dolayı. Şia'nın içindeki Mehdi inancı pattadak çıkmış değil ki. Ondaki inanç da yine Peygamber Efendimiz'in mevcut olan hadîs-i şerîfleriniOndaki inanç da yine Peygamber Efendimiz'in mevcut olan hadîs-i şerîflerini bir çeşit yorumlamadan gelmektedir.bir çeşit yorumlamadan gelmektedir. Şia'nın Mehdi inancı yanlıştır; yanlışlığı akılla, mantıkla her şeyle sabit! Şia'nın Mehdi inancı yanlıştır; yanlışlığı akılla, mantıkla her şeyle sabit!

Mesela bugün İran'da hâkim olan Caferî mezhebinin mensuplarıyla,Mesela bugün İran'da hâkim olan Caferî mezhebinin mensuplarıyla, işte bu hâlihazırdaki idareci olanlarla görüştüm ben. işte bu hâlihazırdaki idareci olanlarla görüştüm ben. Ülkelerine resmen gönderilmiş, vazifeli olarak gitmiş olduğumuz bu sırada,Ülkelerine resmen gönderilmiş, vazifeli olarak gitmiş olduğumuz bu sırada, onlar davet etmişti.Üniversiteden görevlendirilip gitmiştik.onlar davet etmişti.Üniversiteden görevlendirilip gitmiştik. Oradaki şahıslarla konuştuk; bize de Mehdi inancı hakkında kitaplarını verdiler.Oradaki şahıslarla konuştuk; bize de Mehdi inancı hakkında kitaplarını verdiler. Onların Mehdi inancı şudur:Onların Mehdi inancı şudur: 12 imamın on ikincisi olan el-İmâm Muhammed el-Mehdî şu anda saklıdır, yaşıyor.12 imamın on ikincisi olan el-İmâm Muhammed el-Mehdî şu anda saklıdır, yaşıyor. Aradan 1100 küsur sene geçmiş ama hâlâ "Sağ, saklı; çıkacak!" diye inanıyorlar.Aradan 1100 küsur sene geçmiş ama hâlâ "Sağ, saklı; çıkacak!" diye inanıyorlar. Bu inancın akılla, mantıkla ilgisi yoktur. Bu inancın akılla, mantıkla ilgisi yoktur.

"Âhir zamanda Peygamber Efendimiz'in soyundan, adı Peygamber Efendimiz'in adı gibi,"Âhir zamanda Peygamber Efendimiz'in soyundan, adı Peygamber Efendimiz'in adı gibi, babasının adı Peygamber Efendimiz'in babasının adı gibi, kendi sülalesinden bir mübarek şahıs çıkıpbabasının adı Peygamber Efendimiz'in babasının adı gibi, kendi sülalesinden bir mübarek şahıs çıkıp müslümanları birleştirecek; yeryüzü zulümle, cevr ile dolmuş ikenmüslümanları birleştirecek; yeryüzü zulümle, cevr ile dolmuş iken o zulmü, cevri izale eyleyip adaletle hükmedecek." o zulmü, cevri izale eyleyip adaletle hükmedecek."

Ehl-i Sünnet'in inancı budur. Şia'nın inancı mantık dışıdır; onikinci imamı bekliyorlar! Ehl-i Sünnet'in inancı budur. Şia'nın inancı mantık dışıdır; onikinci imamı bekliyorlar!

Karayoluyla seyahat ederken, Bağdat'ın kuzeyinde Samerra şehrine gittik.Karayoluyla seyahat ederken, Bağdat'ın kuzeyinde Samerra şehrine gittik. Orada uzaktan bir cami gördük. Pırıl pırıl altın kubbesi var.Orada uzaktan bir cami gördük. Pırıl pırıl altın kubbesi var. Minarelerinin ucunda bizim kurşun döktüğümüz yerleri altın kaplamışlar. Minarelerinin ucunda bizim kurşun döktüğümüz yerleri altın kaplamışlar. Altın kaplı kubbeler, altın uçlu minareler. Hasan-ı Askerî hazretlerinin camisiymiş.Altın kaplı kubbeler, altın uçlu minareler. Hasan-ı Askerî hazretlerinin camisiymiş. Ziyarete gittik, gezdik. Muhteşem bir âbide!Ziyarete gittik, gezdik. Muhteşem bir âbide! Hakikaten her tarafından zenginlik fışkırıyor, pırıl pırıl parlıyor.Hakikaten her tarafından zenginlik fışkırıyor, pırıl pırıl parlıyor. Kristaller, aynalar, altınlar, gümüşler, kıymetli taşlar; gözlerimiz kamaştı. Kristaller, aynalar, altınlar, gümüşler, kıymetli taşlar; gözlerimiz kamaştı.

Padişahların saraylarını düşündüm; o İstanbul'daki en lüks gördüğümüz,Padişahların saraylarını düşündüm; o İstanbul'daki en lüks gördüğümüz, bildiğimiz yerleri düşündüm; onlar, yanında solda sıfır kalır. bildiğimiz yerleri düşündüm; onlar, yanında solda sıfır kalır. Mekke-i Mükerreme'yi düşündüm; Medîne-i Münevvere'yi,Mekke-i Mükerreme'yi düşündüm; Medîne-i Münevvere'yi, Peygamber Efendimiz'in türbe-i saadetini düşündüm. Peygamber Efendimiz'in türbe-i saadetini düşündüm. Tabi Suudlular büyük binalar yaptılar, vantilatörler taktılarTabi Suudlular büyük binalar yaptılar, vantilatörler taktılar ama ondan önceki hallerini düşündüm, gayet sade idi.ama ondan önceki hallerini düşündüm, gayet sade idi. Altına, gümüşe, mücevhere gark edilmiş bir cami. Gezdik.Altına, gümüşe, mücevhere gark edilmiş bir cami. Gezdik. Millet alt katlara doğru iniyor, biz de kalabalıkla beraber alt kata indik. Millet alt katlara doğru iniyor, biz de kalabalıkla beraber alt kata indik. "Kalabalıkla beraber nereye gidiyorlar?" diye bakmak istedik. "Kalabalıkla beraber nereye gidiyorlar?" diye bakmak istedik. Gittik gittik, merdivenlerden indik, bir yere geldik.Gittik gittik, merdivenlerden indik, bir yere geldik. Koridor gibi küçük bir oda; dipte şişman, göbekli, sarıklı bir adam oturuyor.Koridor gibi küçük bir oda; dipte şişman, göbekli, sarıklı bir adam oturuyor. Köşede de mazgal deliği gibi bir yarık. "Ne var burada? Millet niye buraya kadar geldi?" diye sorduk. Köşede de mazgal deliği gibi bir yarık. "Ne var burada? Millet niye buraya kadar geldi?" diye sorduk.

"Muhammed Mehdi buradan aşağı gitti." diyorlar. Bu delikten aşağıya gitmiş, o delikten çıkacakmış! "Muhammed Mehdi buradan aşağı gitti." diyorlar. Bu delikten aşağıya gitmiş, o delikten çıkacakmış!

"Sübhanallah! Hay Allah müstehakınızı versin!" dedik, döndük, çıktık geldik. "Sübhanallah! Hay Allah müstehakınızı versin!" dedik, döndük, çıktık geldik.

İnançları yirminci yüzyılla, akılla mantıkla, din ilimleriyle,İnançları yirminci yüzyılla, akılla mantıkla, din ilimleriyle, sahih rivayetlerimizle uyuşacak tarzda değil. Bekliyorlar ki gelsin! sahih rivayetlerimizle uyuşacak tarzda değil. Bekliyorlar ki gelsin!

"Hâlâ sağ, gelecek." diyorlar. "Hâlâ sağ, gelecek." diyorlar.

Bu kadar zaman, olur mu yani, bunu nasıl diyebilirsiniz?Bu kadar zaman, olur mu yani, bunu nasıl diyebilirsiniz? İşte inancı öyle, nasıl yerleştirmişse artık. Bir aslı esası yok. İşte inancı öyle, nasıl yerleştirmişse artık. Bir aslı esası yok.

Soru: Yetim hakkı yemek kötü bir şey fakat o yetim, yakının ise evine gidip yemek de buna girer mi?Soru: Yetim hakkı yemek kötü bir şey fakat o yetim, yakının ise evine gidip yemek de buna girer mi? Halk arasında böyle bir anlayış var, onlar da darılıyorlar. Halk arasında böyle bir anlayış var, onlar da darılıyorlar.

Cevap: Davet ederse gelir gidersin.Cevap: Davet ederse gelir gidersin. Darılıyorsa çok âşikâr bir şekilde gelmenizi istiyorsa onun bir mahzuru yoktur.Darılıyorsa çok âşikâr bir şekilde gelmenizi istiyorsa onun bir mahzuru yoktur. "Yetim malı yemek" demek, daha çocuğun aklı ermiyorken,"Yetim malı yemek" demek, daha çocuğun aklı ermiyorken, malına sahip olamıyorken mirastan kendisine kalmış olan malı, fırsattan istifade yemektir.malına sahip olamıyorken mirastan kendisine kalmış olan malı, fırsattan istifade yemektir. Haram olan budur.Haram olan budur. Yoksa adam yetim ama malı var, davet ediyor,Yoksa adam yetim ama malı var, davet ediyor, kendisi gönül huzuru içinde ikram ediyor; o haram değildir. kendisi gönül huzuru içinde ikram ediyor; o haram değildir.

Soru: Nebati margarinlerde domuz yağı olduğu söyleniyor, duyduğumuzdan beri biz de almıyoruz.Soru: Nebati margarinlerde domuz yağı olduğu söyleniyor, duyduğumuzdan beri biz de almıyoruz. Fakat çocuklarımız bakkaldan bisküvi, çikolata vesaire alıyorlar, onlarda da nebati yağ var.Fakat çocuklarımız bakkaldan bisküvi, çikolata vesaire alıyorlar, onlarda da nebati yağ var. Bu konuda bizi aydınlatır mısınız?Bu konuda bizi aydınlatır mısınız? Cevap: Nebati yağların hepsinde domuz yağı yoktur.Cevap: Nebati yağların hepsinde domuz yağı yoktur. Bazı firmaların sanayi bakanlığından aldıkları müsaade için verdikleri belgelerde,Bazı firmaların sanayi bakanlığından aldıkları müsaade için verdikleri belgelerde, öyle don yağları kullanacaklarına dair ifadeler olduğundan, bazılarının kullandığı anlaşılıyor öyle don yağları kullanacaklarına dair ifadeler olduğundan, bazılarının kullandığı anlaşılıyor ama hepsinin domuz yağıyla yapıldığı söylenemez, adı üzerinde, nebati yağ.ama hepsinin domuz yağıyla yapıldığı söylenemez, adı üzerinde, nebati yağ. Nebat, "bitki" demek; nebati yağ "bitkisel yağ" demektir. Yani bitkiden çıkarılma.Nebat, "bitki" demek; nebati yağ "bitkisel yağ" demektir. Yani bitkiden çıkarılma. Ayçiçeğinden, pamuktan, mısırdan elde edilmiş olan yağı kimyevî bir usulle içine hidrojen,Ayçiçeğinden, pamuktan, mısırdan elde edilmiş olan yağı kimyevî bir usulle içine hidrojen, ilave etmek, hidrojenize edip katılaştırmak suretiyle tereyağ görünümünde bir yağ elde ediliyor; ilave etmek, hidrojenize edip katılaştırmak suretiyle tereyağ görünümünde bir yağ elde ediliyor; buna "margarin" deniliyor. Bu nebati olanlarında bir şer'î mahzur yoktur. buna "margarin" deniliyor. Bu nebati olanlarında bir şer'î mahzur yoktur.

Ama içine domuz yağı katılmış olan margarinler var mıdır? Ama içine domuz yağı katılmış olan margarinler var mıdır?

Vardır. Mesela biz Münih'te otururken oranın daha önceden durumunu bilen,Vardır. Mesela biz Münih'te otururken oranın daha önceden durumunu bilen, bizden daha önce orada oturmuş olan kardeşlerimiz bize söylediler: bizden daha önce orada oturmuş olan kardeşlerimiz bize söylediler:

"Alacağınız yağların muhteviyat kısmına bakın. Nebati yağın içine; ‘Lezzet olsun diye"Alacağınız yağların muhteviyat kısmına bakın. Nebati yağın içine; ‘Lezzet olsun diye veya başka sebeplerle hayvanî yağ da katılmıştır' diye yazıyorsa o zaman onu almayın." veya başka sebeplerle hayvanî yağ da katılmıştır' diye yazıyorsa o zaman onu almayın."

Çünkü o hayvani yağ dediği işte bal gibi domuz yağıdır!Çünkü o hayvani yağ dediği işte bal gibi domuz yağıdır! "Bal gibi" değil de "tastamam" demek istiyorum; "domuz yağı" olduğu oradan anlaşılıyor. "Bal gibi" değil de "tastamam" demek istiyorum; "domuz yağı" olduğu oradan anlaşılıyor. Bizim memleketimizde formüllerine bakarsınız, kontrolünü yaparsınız.Bizim memleketimizde formüllerine bakarsınız, kontrolünü yaparsınız. Özellikle devlet müesseselerinin, tarım kooperatiflerinin ürettiği şeyleri alırsanız, Özellikle devlet müesseselerinin, tarım kooperatiflerinin ürettiği şeyleri alırsanız, onlarda yalan yanlış beyan yapılmaz.onlarda yalan yanlış beyan yapılmaz. Sorunuza doğru düzgün cevap verme mecburiyeti de vardır.Sorunuza doğru düzgün cevap verme mecburiyeti de vardır. Nebati margarinleri kullanabilirsiniz, şer'an bir mahzuru yok. Nebati margarinleri kullanabilirsiniz, şer'an bir mahzuru yok.

Ama bu izahı verdikten sonra bir adım daha ileri giderek size bir başka tavsiyede bulunacağım.Ama bu izahı verdikten sonra bir adım daha ileri giderek size bir başka tavsiyede bulunacağım. İçinizde doktor kardeşlerimiz de var, meseleyi biliyorlar.İçinizde doktor kardeşlerimiz de var, meseleyi biliyorlar. Nebati yağlar vücuda faydalı değil zararlı.Nebati yağlar vücuda faydalı değil zararlı. Yani hidrojenize edilmiş margarin yağlar ve genellikle bütün yağlar. Tereyağı bile.Yani hidrojenize edilmiş margarin yağlar ve genellikle bütün yağlar. Tereyağı bile. Tereyağında bile bu var, zeytinyağında da var.Tereyağında bile bu var, zeytinyağında da var. Bunlar fazla alındığı zaman kanda "kolesterol" denilen bir fazlalık oluşuyor.Bunlar fazla alındığı zaman kanda "kolesterol" denilen bir fazlalık oluşuyor. O da damar sertliğine yol açıyor. O da damar sertliğine yol açıyor. Bu yağlar, yağ zerreleri damara yapışıyor.Bu yağlar, yağ zerreleri damara yapışıyor. Damarları daraltıyor, kalp hastalıklarına yol açıyor.Damarları daraltıyor, kalp hastalıklarına yol açıyor. Bu sıhhî zarar, margarin yağlarında daha fazla oluyor, likit yağlarda daha az oluyor.Bu sıhhî zarar, margarin yağlarında daha fazla oluyor, likit yağlarda daha az oluyor. Ama likit yağlar, akıcı yağlar da yine fazla miktarda alındığı zaman kanda "Ama likit yağlar, akıcı yağlar da yine fazla miktarda alındığı zaman kanda " trigliserit" denilen bazı maddeleri arttırıyor; o da zararlıymış.trigliserit" denilen bazı maddeleri arttırıyor; o da zararlıymış. Demek ki esas itibariyle genel bir kaide olarak Demek ki esas itibariyle genel bir kaide olarak sıhhatimizin korunması için bu yağ işinden biraz uzak durmamız gerekiyor. sıhhatimizin korunması için bu yağ işinden biraz uzak durmamız gerekiyor.

Ana kaide olarak yağları az kullanın, bir.Ana kaide olarak yağları az kullanın, bir. İlla kullanacaksanız margarin yağları kullanmayın, akıcı yağları kullanın, iki.İlla kullanacaksanız margarin yağları kullanmayın, akıcı yağları kullanın, iki. Yağın katılaştırılmasının bir faydası yoktur. Sadece görünümü tereyağına benziyor.Yağın katılaştırılmasının bir faydası yoktur. Sadece görünümü tereyağına benziyor. Görünümü güzel ama vücuda zararlı.Görünümü güzel ama vücuda zararlı. Onun için akıcı, likit yağlar kullanın ve mümkün olduğu kadar da az kullanın. Onun için akıcı, likit yağlar kullanın ve mümkün olduğu kadar da az kullanın. İlla yağ kullanacaksanız, kullanmanız gerekiyorsa; İlla yağ kullanacaksanız, kullanmanız gerekiyorsa; bir teneke margarin kullanacağınıza bir kilo hâlis tereyağından kullanın, daha iyi. bir teneke margarin kullanacağınıza bir kilo hâlis tereyağından kullanın, daha iyi.

Her şeyin hâlisini kullanın. Çünkü insan dünyaya bir defa geliyor, bu vücut insana bir defa veriliyor!Her şeyin hâlisini kullanın. Çünkü insan dünyaya bir defa geliyor, bu vücut insana bir defa veriliyor! Bir hasta oldu mu binlerce lira gidiyor, milyonlarca lira harcanıyor. Bu vücudu sıhhatli kullanalım.Bir hasta oldu mu binlerce lira gidiyor, milyonlarca lira harcanıyor. Bu vücudu sıhhatli kullanalım. Hiç yağ yemesek, sırf ot yesek ölmeyiz. Bir şey olmaz.Hiç yağ yemesek, sırf ot yesek ölmeyiz. Bir şey olmaz. Yağı azaltmakta fayda vardır. Onu da ayrıca tavsiye ederim. Yağı azaltmakta fayda vardır. Onu da ayrıca tavsiye ederim.

Yağı az yiyin. İlla yiyecekseniz, akıcı yağları, en iyisi zeytinyağını tercih edin.Yağı az yiyin. İlla yiyecekseniz, akıcı yağları, en iyisi zeytinyağını tercih edin. Katı yağları mümkün mertebe kullanmayın. Pastaydı, börekti, çörekti; vıcık vıcık yağlar. Katı yağları mümkün mertebe kullanmayın. Pastaydı, börekti, çörekti; vıcık vıcık yağlar. İnsan gençken bir şey anlamaz insan. Midem kaynıyor.. Hazmedemiyor da ondan. İnsan gençken bir şey anlamaz insan. Midem kaynıyor.. Hazmedemiyor da ondan. Yemekten sonra bir hararet basıyor iki saat üç saat devam ediyor.Yemekten sonra bir hararet basıyor iki saat üç saat devam ediyor. İşte mide onu halledeceğim diye akla karayı seçiyor da ondan. İşte mide onu halledeceğim diye akla karayı seçiyor da ondan. Bu bakımdan sıhhatinize dikkat edin, yağı azaltın, sebzeyi meyveyi taze taze çok yiyin. Bu bakımdan sıhhatinize dikkat edin, yağı azaltın, sebzeyi meyveyi taze taze çok yiyin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2