Namaz Vakitleri

10 Rebîü'l-Âhir 1446
13 Ekim 2024
İmsak
05:41
Güneş
07:05
Öğle
12:56
İkindi
16:02
Akşam
18:36
Yatsı
19:55
Detaylı Arama

Haksızlıktan Sakının!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Zilka'de 1421 / 02.02.2001
Brisbane/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evlâtlar Arasında Adalet, Bereket ve Bereketsizlik, Mirasta Aldanan Kazanır, Namaza Dikkat Edin!, Dul Kadın ve Yetim Çocuğun Hakkı, Zulümden | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Haksızlıktan Sakının!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

8 Zilka'de 1421 / 02.02.2001
Brisbane/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evlâtlar Arasında Adalet, Bereket ve Bereketsizlik, Mirasta Aldanan Kazanır, Namaza Dikkat Edin!, Dul Kadın ve Yetim Çocuğun Hakkı, Zulümden | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh alâ külli hâlinel-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh alâ külli hâlin ve fî küllihîn kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.ve fî küllihîn kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihîVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'dü Fe-kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'dü

Fe-kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem:

İttekullâhe va'dilû beyne evlâdiküm. İttekullâhe va'dilû beyne evlâdiküm.

Ev kemâ revâhü't-Taberânî: İttekullâhe va'dilû beyne evlâdiküm kemâ tuhibbûne en yeberrûküm. Ev kemâ revâhü't-Taberânî:

İttekullâhe va'dilû beyne evlâdiküm kemâ tuhibbûne en yeberrûküm.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Buhârî, Müslim ve Taberânî'de rivayet olunduğuna göreBuhârî, Müslim ve Taberânî'de rivayet olunduğuna göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki;

"Allah'tan korkun ve evlatlarınızın arasında adalet yapın! Evlatlarınıza adaletle,"Allah'tan korkun ve evlatlarınızın arasında adalet yapın! Evlatlarınıza adaletle, eşit ölçüler içinde analık-babalık görevinizi yapın!" eşit ölçüler içinde analık-babalık görevinizi yapın!"

"Birisine fazla meyledip onu kayırıp kollayıp sevip ötekisini kenarda bırakmayın! "Birisine fazla meyledip onu kayırıp kollayıp sevip ötekisini kenarda bırakmayın! Sevgide, ikramda Allah'ın emrettiği şekilde adaletli ölçülü olun, Sevgide, ikramda Allah'ın emrettiği şekilde adaletli ölçülü olun, Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği şekilde davranın!" Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği şekilde davranın!"

Hatta sevmede, okşamada bile eşit davranmaya gayret etmek lazım.Hatta sevmede, okşamada bile eşit davranmaya gayret etmek lazım. Birisini seversin; ötekisi kenarda duvarın dibine çekilir, gözünün ucuyla bakar, Birisini seversin; ötekisi kenarda duvarın dibine çekilir, gözünün ucuyla bakar, ruhî bakımdan rahatsız olur. ruhî bakımdan rahatsız olur.

"Babam kardeşimi seviyor da beni sevmiyor!.." Hemen onu da seveceksin: "Babam kardeşimi seviyor da beni sevmiyor!.."

Hemen onu da seveceksin:

"Gel bakalım! Sen niye öyle uzakta kaldın; aman yanaklarında elma gibi…" "Gel bakalım! Sen niye öyle uzakta kaldın; aman yanaklarında elma gibi…"

Hemen onun da gönlünü alacaksın. Birisine bir şey verdin, ötekisine de vereceksin; Hemen onun da gönlünü alacaksın. Birisine bir şey verdin, ötekisine de vereceksin; birisine bir tarla bağışladın, ötekisine de bağışlayacaksın! birisine bir tarla bağışladın, ötekisine de bağışlayacaksın! Ekseriyetle köylerde anne-baba-evlat arasında kırgınlıklar oluyor.Ekseriyetle köylerde anne-baba-evlat arasında kırgınlıklar oluyor. Kardeşler arasında dargınlıklar oluyor. Çünkü adaletsiz davranma oluyor.Kardeşler arasında dargınlıklar oluyor. Çünkü adaletsiz davranma oluyor. Anne-baba bir evladını seviyor, onu fazla kayırıyor; bazı evladını sevmiyor, ona az veriyor.Anne-baba bir evladını seviyor, onu fazla kayırıyor; bazı evladını sevmiyor, ona az veriyor. Oradan küsme darılma oluyor. Oradan küsme darılma oluyor. "Az verdin çok verdin, eğri tarafını verdin yamuk tarafını verdin…" gibi meselelerden çocuklar mal mülkten dolayı anne-babasına darılıyorlar,"Az verdin çok verdin, eğri tarafını verdin yamuk tarafını verdin…" gibi meselelerden çocuklar mal mülkten dolayı anne-babasına darılıyorlar, kardeşler de birbirlerine darılıyor. kardeşler de birbirlerine darılıyor.

Miras taksimi! "Hadi buyur, önce sen seç, istediğini al!" Miras taksimi!

"Hadi buyur, önce sen seç, istediğini al!"

"Bunu mu alsam acaba bunu mu alsam acaba…" "Bunu mu alsam acaba bunu mu alsam acaba…"

Kaşını kaldırıyor, eviriyor çeviriyor, ensesini kaşıyor: "Şunu alayım." diyor. Kaşını kaldırıyor, eviriyor çeviriyor, ensesini kaşıyor:

"Şunu alayım." diyor.

Tamam. Akşam eve gidiyor, sabahleyin geliyor: Tamam. Akşam eve gidiyor, sabahleyin geliyor:

"Ben ondan vazgeçtim, ötekisini alacağım." Allah Allah! Ondan sonra da dargınlık!.. "Ben ondan vazgeçtim, ötekisini alacağım."

Allah Allah! Ondan sonra da dargınlık!..

"Anam ona çok verdi de bana az verdi de…" vs. "Anam ona çok verdi de bana az verdi de…" vs.

Bunun çaresi adaletli olmaktır! Kim bulduysa birileri adaletli davranmanın bir kolayını bulmuş: Bunun çaresi adaletli olmaktır!

Kim bulduysa birileri adaletli davranmanın bir kolayını bulmuş:
Mesela miras taksimi olacak. Birisine diyorlar ki; Mesela miras taksimi olacak. Birisine diyorlar ki;

"Mirası, malları sen böl. Sen böleceksin, bölme senin; ama ilk alma hakkı da ötekisinin!" "Mirası, malları sen böl. Sen böleceksin, bölme senin; ama ilk alma hakkı da ötekisinin!"

Bu sefer bölen var gücüyle adalet ediyor. Bu sefer bölen var gücüyle adalet ediyor. Çünkü bir tarafı fazla, dengesiz bölse ötekisi onu alır diye Çünkü bir tarafı fazla, dengesiz bölse ötekisi onu alır diye korkusundan adalete dikkat ediyor. korkusundan adalete dikkat ediyor. Bu da güzel bir usul, iyi bir çare! Bu da güzel bir usul, iyi bir çare!

Fakat biraz ganî gönüllü olmak, tok gözlü olmak lazım.Fakat biraz ganî gönüllü olmak, tok gözlü olmak lazım. Neticede kardeşine gidecek, o da yabancı değil. Hadi ona çok gitsin, demek lazım.Neticede kardeşine gidecek, o da yabancı değil. Hadi ona çok gitsin, demek lazım. Öyle dediği zaman bereket olur, hayır olur. Kardeşlere bunu anlatıp [öğretmek] lazım. Öyle dediği zaman bereket olur, hayır olur. Kardeşlere bunu anlatıp [öğretmek] lazım.

"Anne ona verdin de bana vermedin de…" kavgasını yaptığı zaman öğretmek lazım. "Anne ona verdin de bana vermedin de…" kavgasını yaptığı zaman öğretmek lazım. Biraz tokgözlü, tok gönüllü, kanaatkâr, güzel huylu olmayı öğretmek lazım. Biraz tokgözlü, tok gönüllü, kanaatkâr, güzel huylu olmayı öğretmek lazım.

Benim rahmetli anacığım bana anlatırdı: İki kardeş varmış. Bir tarlayı beraber sürmüşler. Benim rahmetli anacığım bana anlatırdı:

İki kardeş varmış. Bir tarlayı beraber sürmüşler.
Harmanı beraber yapmışlar, sapı samanı buğdayı beraber savurmuşlar. Birisi evliymiş birisi bekârmış.Harmanı beraber yapmışlar, sapı samanı buğdayı beraber savurmuşlar. Birisi evliymiş birisi bekârmış. Bir arabaları varmış. Her şeyi ortak yapıyorlar. Bir arabaları varmış. Her şeyi ortak yapıyorlar. Malı, buğdayı hemen ayırmışlar: Şu kadar buğday, bu kadar da saman! Saman da lazım. Malı, buğdayı hemen ayırmışlar: Şu kadar buğday, bu kadar da saman! Saman da lazım. Bütün sene kış boyunca hayvanlar saman yiyecek!.. Eşit olarak ayırmışlar. Bütün sene kış boyunca hayvanlar saman yiyecek!..

Eşit olarak ayırmışlar.

Bir arabaya buğdayı birisi koyuyor, kendi evine ambarına götürüyor.Bu arabayı alıyormuş, dolduruyormuş, Bir arabaya buğdayı birisi koyuyor, kendi evine ambarına götürüyor.Bu arabayı alıyormuş, dolduruyormuş, buğdayı evine götürüyormuş. Arkada kalan diyormuş ki; "Abim evli, çoluk çocuğu var.buğdayı evine götürüyormuş. Arkada kalan diyormuş ki;

"Abim evli, çoluk çocuğu var.
Ben bekârım; onun ihtiyacı çok, benim ihtiyacım az. Eşit böldük ama onun ihtiyacı fazla. Ben bekârım; onun ihtiyacı çok, benim ihtiyacım az. Eşit böldük ama onun ihtiyacı fazla. Onun haberi olmadan ben şuna biraz benimkinden vereyim." Buğdayından samanından ona veriyormuş. Onun haberi olmadan ben şuna biraz benimkinden vereyim."

Buğdayından samanından ona veriyormuş.

Araba boşalıp gelince sıra buna geliyor. Bu da arabayı dolduruyor. Bu da kendi ambarına buğdayı götürecek. Araba boşalıp gelince sıra buna geliyor. Bu da arabayı dolduruyor. Bu da kendi ambarına buğdayı götürecek. Bu sefer abisi diyormuş ki; "Bu benim küçük kardeşim daha evlenecek, düğün masrafı var.Bu sefer abisi diyormuş ki;

"Bu benim küçük kardeşim daha evlenecek, düğün masrafı var.
Bunun paraya ihtiyacı var, buna biraz daha fazla buğday lazım…" Bunun paraya ihtiyacı var, buna biraz daha fazla buğday lazım…"

O kendi tarafından o görmeden kardeşinin tarafına buğday aktarıyormuş. O kendi tarafından o görmeden kardeşinin tarafına buğday aktarıyormuş.

Buğdayı, samanı taşıya taşıya taşıya bitirememişler! Çünkü Allah bereket vermiş,Buğdayı, samanı taşıya taşıya taşıya bitirememişler! Çünkü Allah bereket vermiş, muhabbetten dolayı bereket vermiş! Bereket verdi mi bir şey bitmez!muhabbetten dolayı bereket vermiş!

Bereket verdi mi bir şey bitmez!
Peygamber Efendimiz yedi-sekiz kişilik azıcık bir şeyle üç yüz küsur kimseyi doyurdu.Peygamber Efendimiz yedi-sekiz kişilik azıcık bir şeyle üç yüz küsur kimseyi doyurdu. Peygamber Efendimiz'in Hendek harbi sırasında mucizesi oldu. Çok mucizeleri var! Peygamber Efendimiz'in Hendek harbi sırasında mucizesi oldu. Çok mucizeleri var!

Bereket oldu mu bitmez, bereketsiz oldu mu nereye gittiği anlaşılmaz! Bereket oldu mu bitmez, bereketsiz oldu mu nereye gittiği anlaşılmaz!

"Yahu bu kadar şey vardı, nereye gitti?.." "Yahu bu kadar şey vardı, nereye gitti?.."

Nereye gidecek, bereketsiz olduğundan şeytan aldı götürdü. Var mı bir diyeceğin?!.. Nereye gidecek, bereketsiz olduğundan şeytan aldı götürdü. Var mı bir diyeceğin?!.. Bereketsiz oldu mu gider, bereketli oldu mu çoğalır! Bereketsiz oldu mu gider, bereketli oldu mu çoğalır!

Mal da öyle! Zekâtını verirsen artar, verdiğin hâlde artar! Mal da öyle! Zekâtını verirsen artar, verdiğin hâlde artar!

Ağacın dalını kestiğin, budadığın zaman meyvesi daha mı çok oluyor daha mı az oluyor? Ağacın dalını kestiğin, budadığın zaman meyvesi daha mı çok oluyor daha mı az oluyor?

Budadığın zaman daha çok oluyor. Ağaca kıyamıyorsun, budamıyorsun; Budadığın zaman daha çok oluyor. Ağaca kıyamıyorsun, budamıyorsun; o sene mahsul olmuyor! o sene mahsul olmuyor!

Bizim Yalova'daki bahçede ellerine testereyi aldılar. İlk önce; Bizim Yalova'daki bahçede ellerine testereyi aldılar. İlk önce;

"Burada elli tane yaşlı elma ağacı var, bunları keselim hocam." dediler. "Burada elli tane yaşlı elma ağacı var, bunları keselim hocam." dediler.

"Yok yahu!" dedim. Benim canım gidiyor, bir ağacı kesmek olur mu?.. "Yok yahu!" dedim. Benim canım gidiyor, bir ağacı kesmek olur mu?.. Elli tane ağaç, çeşit çeşit!.. "Kesmeyin!" dedim. "Budayalım." dediler, bir budadılar… Elli tane ağaç, çeşit çeşit!..

"Kesmeyin!" dedim.

"Budayalım." dediler, bir budadılar…
Allah'ım! Nasıl Yalova elmaları oldu. İri, güzel… Arkadaşlar geliyor: Allah'ım! Nasıl Yalova elmaları oldu. İri, güzel… Arkadaşlar geliyor:

"Hocam, sizin tarlaya gittik, hakkınızı helal edin elmalardan yedik…" "Hocam, sizin tarlaya gittik, hakkınızı helal edin elmalardan yedik…"

Afiyet olsun. Elhamdülillah, Allah vermiş. Afiyet olsun. Elhamdülillah, Allah vermiş.

Kaman'dan doksan tane ceviz getirdim. Kaman'dan doksan tane ceviz getirdim. Kaman cevizi yumurta gibi iri olur ve ince kabuklu olur.Kaman cevizi yumurta gibi iri olur ve ince kabuklu olur. Çetin ceviz olmaz. Tutmadı, olmadı; fidanlara bakamadık. Bakmak istiyor.Çetin ceviz olmaz. Tutmadı, olmadı; fidanlara bakamadık. Bakmak istiyor. çalışkan olacaksın, ateş gibi olacaksın; durmayacaksın.çalışkan olacaksın, ateş gibi olacaksın; durmayacaksın. Tembel oldun mu olmuyor. Toprağa ne kadar işlersen o kadar [verimli oluyor].Tembel oldun mu olmuyor. Toprağa ne kadar işlersen o kadar [verimli oluyor]. Fidana ne kadar bakarsan kökünü açarsan suyu verirsen o kadar güzel oluyor. Fidana ne kadar bakarsan kökünü açarsan suyu verirsen o kadar güzel oluyor.

Malın da zekâtını verdin mi hayrını verdin mi [verimli, bereketli oluyor]! Malın da zekâtını verdin mi hayrını verdin mi [verimli, bereketli oluyor]!

"Hocam! Elhamdülillah ben hayrımı, zekâtımı hepsini yapıyorum, [veriyorum]." "Hocam! Elhamdülillah ben hayrımı, zekâtımı hepsini yapıyorum, [veriyorum]."

Ayrıca hayrât u hasenâtını yaptın mı Allah kat kat veriyor. İşini bir rast getiriyor, tarif olmaz! Ayrıca hayrât u hasenâtını yaptın mı Allah kat kat veriyor. İşini bir rast getiriyor, tarif olmaz!

İsveç'te bir arkadaş var; ehl-i hayır, ihvanımızdan. İsveç'te bir arkadaş var; ehl-i hayır, ihvanımızdan. Sevdiğim bir kardeş.Sevdiğim bir kardeş. Evini evvelki sene satılığa çıkartmış, 300-400 bin kron vermişler.Evini evvelki sene satılığa çıkartmış, 300-400 bin kron vermişler. İsveç parası kron. Satmamış. Güzel bir dairesi var. İsveç parası kron. Satmamış. Güzel bir dairesi var. Bir apartmanda geniş, ferah, güzel bir dairesi var.Bir apartmanda geniş, ferah, güzel bir dairesi var. Satmamış. Bu sene 900 bin küsura satmış. Sevincinden uçuyor! Satmamış. Bu sene 900 bin küsura satmış. Sevincinden uçuyor!

"Bu, hayrât u hasenâtın bereketi." dedim. Bereket oldu mu böyle oluyor! "Bu, hayrât u hasenâtın bereketi." dedim.

Bereket oldu mu böyle oluyor!
Bereketsiz olduğu zaman da tepetaklak olur! Bereketsiz olduğu zaman da tepetaklak olur!

Param gitmesin, diye zekâtını vermiyor; Allah bir afet getiriyor!.. Param gitmesin, diye zekâtını vermiyor; Allah bir afet getiriyor!.. Afet bazen yağmur bazen dolu bazen yangın bazen zelzele bazen parti!.. Afet bazen yağmur bazen dolu bazen yangın bazen zelzele bazen parti!..

Bir meymenetsiz parti başa geçiyor; bir kararlar alıyor,Bir meymenetsiz parti başa geçiyor; bir kararlar alıyor, senin durduğun yerden şirketinin sermayesi %70 kaybediyor, düşüyor.senin durduğun yerden şirketinin sermayesi %70 kaybediyor, düşüyor. 100 tane buzdolabı alacakken 30 tane alabilecek duruma düşüveriyorsun.100 tane buzdolabı alacakken 30 tane alabilecek duruma düşüveriyorsun. Ne yaptığını da bilmiyorsun! Ne olacak! Ne yaptığını da bilmiyorsun!

Ne olacak!
Meymenetsiz, uğursuz, hayırsız bir siyasetçi başa geçti.Meymenetsiz, uğursuz, hayırsız bir siyasetçi başa geçti. Hırsız, arsız, yüzsüz, edepsiz, dinsiz imansız; ondan oldu.Hırsız, arsız, yüzsüz, edepsiz, dinsiz imansız; ondan oldu. Yağmur yağmıyor. Allah yağmuru kesiyor. Yağmur bereketle olur.Yağmur yağmıyor. Allah yağmuru kesiyor. Yağmur bereketle olur. Yağmuru kesiyor, göllerde su kalmıyor.Yağmuru kesiyor, göllerde su kalmıyor. Ondan sonra namazlı niyazlı insanlar gelince göller, barajlar doluyor, hayır üstüne hayır oluyor.Ondan sonra namazlı niyazlı insanlar gelince göller, barajlar doluyor, hayır üstüne hayır oluyor. İşte bereket işte bereketsiz! Misali çok! Ben üniversitede asistanken kendi maaşımdan bilirim: İşte bereket işte bereketsiz! Misali çok!

Ben üniversitede asistanken kendi maaşımdan bilirim:

Ben maaşımı bilmem! "Maaşın ne kadar?" "Valla bu kadar, takribî bir şey!" Ben maaşımı bilmem!

"Maaşın ne kadar?"

"Valla bu kadar, takribî bir şey!"

Millet kuruşunu hesap eder. Gider bir de muhasebeciyle kavga eder: Millet kuruşunu hesap eder. Gider bir de muhasebeciyle kavga eder:

"Sen vergiyi yüzde bilmem kaç yapmışsın da şu kadar düşmüşsün de "Sen vergiyi yüzde bilmem kaç yapmışsın da şu kadar düşmüşsün de benim hesabıma göre şöyle de…" benim hesabıma göre şöyle de…"

Ben o işlerden hiç anlamam. Maaşı cebime koyarım, Allah bereket versin. Gelirler: Ben o işlerden hiç anlamam. Maaşı cebime koyarım, Allah bereket versin. Gelirler:

"Hocam, köye gideceğiz. Yol paramız yok da bize biraz borç verir misin?"Hocam, köye gideceğiz. Yol paramız yok da bize biraz borç verir misin? Çok sıkıştım da hocam…" Memur; hakikaten doğrudur, sıkışmıştır. Çok sıkıştım da hocam…"

Memur; hakikaten doğrudur, sıkışmıştır.

"Al." Ben ay sonuna parayı bitiremem. "Al."

Ben ay sonuna parayı bitiremem.

Memurun maaşı; eni ne boyu ne, eti ne budu ne, kilosu ne ağırlığı ne?.. Memurun maaşı; eni ne boyu ne, eti ne budu ne, kilosu ne ağırlığı ne?..

Benim maaş bitmez! Verdiğim borçları da unutuyorum. Benim maaş bitmez! Verdiğim borçları da unutuyorum. Aradan bir zaman geçiyor, birisi geliyor. Diyor ki; "Hocam, al şu parayı." Aradan bir zaman geçiyor, birisi geliyor. Diyor ki;

"Hocam, al şu parayı."

"Hayırdır inşaallah ne parası bu?" "Senin paran." "Hayırdır inşaallah ne parası bu?"

"Senin paran."

"Nereden benim param?" "Ben senden falanca zaman borç almıştım." "Nereden benim param?"

"Ben senden falanca zaman borç almıştım."

"Öyle mi, iyi hatırlıyor musun? Ben hatırlamıyorum." "Hatırlıyorum hatırlıyorum hocam, al…" "Öyle mi, iyi hatırlıyor musun? Ben hatırlamıyorum."

"Hatırlıyorum hatırlıyorum hocam, al…"

Unutuyorum. Hesap tutmuyorum, ne kadar olduğunu unutuyorum.Unutuyorum. Hesap tutmuyorum, ne kadar olduğunu unutuyorum. Ondan sonra getirip veriyor. Bereket! Bereket denilen bir şey var mı? Ondan sonra getirip veriyor.

Bereket!

Bereket denilen bir şey var mı?

Var, amennâ ve saddaknâ! Öyle kesin biliyorum ki şek şüphe yok!Var, amennâ ve saddaknâ! Öyle kesin biliyorum ki şek şüphe yok! Allah öyle bir imtihan ediyor ki Cenâb-ı Hak; Allah öyle bir imtihan ediyor ki Cenâb-ı Hak; "Bakalım kulum imtihanda nasıl davranacak?" diye bir de bakıyor, nazar ediyor!.. "Bakalım kulum imtihanda nasıl davranacak?" diye bir de bakıyor, nazar ediyor!..

Verene daha çok veriyor vermeyenden alıyor! En bariz misallerinden bir tanesi: Verene daha çok veriyor vermeyenden alıyor!

En bariz misallerinden bir tanesi:

Adapazarı'nda o kadar yer yıkıldı. Bizim bir hacı arkadaşa telefon açtım. Adapazarı'nda o kadar yer yıkıldı. Bizim bir hacı arkadaşa telefon açtım.

"Hocam, benim evim de sağlam dükkânım da sağlam." dedi. "Hocam, benim evim de sağlam dükkânım da sağlam." dedi.

Bir arkadaki apartmanların hepsi yerle bir, onun apartmanı duruyor!Bir arkadaki apartmanların hepsi yerle bir, onun apartmanı duruyor! Hacı kardeş aksakallı, mübarek, sevimli. Bana gelmiş diyor ki; Hacı kardeş aksakallı, mübarek, sevimli.

Bana gelmiş diyor ki;

"Hocam, ben Kâbe'yi çok seviyorum." "Yahu ben de seviyorum, şimdi ne yapacağız?" "Hocam, ben Kâbe'yi çok seviyorum."

"Yahu ben de seviyorum, şimdi ne yapacağız?"

Ağlıyor, tatlı insan. İkimiz de aynı şeyi seviyoruz, ne yapacağız? Ağlıyor, tatlı insan.

İkimiz de aynı şeyi seviyoruz, ne yapacağız?

Sevilebilir. Böyle şeyler beraber sevilebilir. Kadın olsa insan kanlı bıçaklı olur:Sevilebilir. Böyle şeyler beraber sevilebilir. Kadın olsa insan kanlı bıçaklı olur: Ben de onu seviyorum, sen de onu seversen o zaman silahlar konuşur! Ben de onu seviyorum, sen de onu seversen o zaman silahlar konuşur! Ama Kâbe olunca iş değişiyor… Ama Kâbe olunca iş değişiyor…

Baba dostu birisi nasihat etmiş: Baba dostu birisi nasihat etmiş:

"Gel buraya yeğenim, ben senin babanın arkadaşıyım."Gel buraya yeğenim, ben senin babanın arkadaşıyım. Ben dün akşam Hakyol Vakfı'na çok para vadetmişsin. Ne bu müsriflik?!.." demiş. Ben dün akşam Hakyol Vakfı'na çok para vadetmişsin. Ne bu müsriflik?!.." demiş.

O da hayrın müsriflik olmadığını biliyor, bereket meselesini bilen bir insan. Demiş ki; O da hayrın müsriflik olmadığını biliyor, bereket meselesini bilen bir insan. Demiş ki;

"Amca, evet sen babamın dostusun. Biliyorsun babam ölüverdi."Amca, evet sen babamın dostusun. Biliyorsun babam ölüverdi. Hayat fâni, ecel hak; ölüm geliverir…" "Yardım yapmak lazım, ondan yapıyorum." demiş oluyor. Hayat fâni, ecel hak; ölüm geliverir…"

"Yardım yapmak lazım, ondan yapıyorum." demiş oluyor.

Hemen o laftan alınmış: "Beni ölümle tehdit etme!" demiş. Hemen o laftan alınmış:

"Beni ölümle tehdit etme!" demiş.

"Yok, ben hakikati söylüyorum. Tehdit falan yok, gerçek bu!" "Yok, ben hakikati söylüyorum. Tehdit falan yok, gerçek bu!"

Kendisi anlatıyor, bereketi bilen bir hacı: Kendisi anlatıyor, bereketi bilen bir hacı:

"Hocam, şehrin göbeğinde vilayetin civarında bir kıymetli arsası vardı ki "Hocam, şehrin göbeğinde vilayetin civarında bir kıymetli arsası vardı ki kıymetini biçmeye rakamlar yetmez. kıymetini biçmeye rakamlar yetmez. Oraya bir iş hanı yapacaktı, korkunç muazzam kârlar edecekti. Oraya bir iş hanı yapacaktı, korkunç muazzam kârlar edecekti. Belediye orayı bir istimlâk ediyor mu?.." Belediye orayı bir istimlâk ediyor mu?.."

Bu lafları söyledikten kısa bir zaman sonra belediye o kıymetli arsayı istimlak edivermiş. Bu lafları söyledikten kısa bir zaman sonra belediye o kıymetli arsayı istimlak edivermiş.

Türkiye'de belediyeler istimlâk eder mi? Eder. İtirazla kurtarabilir misin? Türkiye'de belediyeler istimlâk eder mi?

Eder.

İtirazla kurtarabilir misin?

Kurtaramazsın! Belediyede bir şeytanlık olur. Belediye encümeninde kararı alıverirler, Kurtaramazsın! Belediyede bir şeytanlık olur. Belediye encümeninde kararı alıverirler, insanın malı gümbür gümbür gider. insanın malı gümbür gümbür gider.

Ne değerinden, piyasa değerinden mi gider? Hayır!Ne değerinden, piyasa değerinden mi gider?

Hayır!
Türkiye'de piyasa değeri vs. hepsi hikâyedir, beyannamede verdiğin fiyattan gider.Türkiye'de piyasa değeri vs. hepsi hikâyedir, beyannamede verdiğin fiyattan gider. Beyannamede de vergisi az olsun diye millet az gösterdiği için;Beyannamede de vergisi az olsun diye millet az gösterdiği için; "Sen bunun fiyatına bu kadar demişsin." derler,"Sen bunun fiyatına bu kadar demişsin." derler, ondan sonra o kadar parayı ellerine tutuşturuverirler. ondan sonra o kadar parayı ellerine tutuşturuverirler.

Hayır yapana "Yapma!" diye nasihat eden adam mahvolmuş! Bu nedir? Hayır yapana "Yapma!" diye nasihat eden adam mahvolmuş!

Bu nedir?

Cilve-i Rabbânî! Cilve-i Rabbânî ne demek? Kaderin cilvesi, Cenâb-ı Hak böyle oyun eder. Cilve-i Rabbânî!

Cilve-i Rabbânî ne demek?

Kaderin cilvesi, Cenâb-ı Hak böyle oyun eder.

Ve mekerû ve mekerallah. "Onlar bir oyun ettiler Allah da bir oyun etti!" Ve mekerû ve mekerallah. "Onlar bir oyun ettiler Allah da bir oyun etti!"

Cenâb-ı Hakk'ın kâfirlere, müşriklere, münafıklara, zayıf imanlılara, Cenâb-ı Hakk'ın kâfirlere, müşriklere, münafıklara, zayıf imanlılara, hepimize mekrinden korkmak lazım! hepimize mekrinden korkmak lazım!

Mekr ne demek? Sağ gösterip sol vurmak, mühlet verip ansızın yakalamak! Mekr ne demek?

Sağ gösterip sol vurmak, mühlet verip ansızın yakalamak!
Günahı yapmaya fırsatı buluyor, yapıyor. Biraz da tilki gibi kulaklarını kabartıyor;Günahı yapmaya fırsatı buluyor, yapıyor. Biraz da tilki gibi kulaklarını kabartıyor; "Vay be! Ben günahı yapıyorum, bir şey de olmuyor. Devam… Yine bir şey olmuyor…" "Vay be! Ben günahı yapıyorum, bir şey de olmuyor. Devam… Yine bir şey olmuyor…"

Darbe-i ilahiye bir geliyor, başına felaket bir geliyor, Darbe-i ilahiye bir geliyor, başına felaket bir geliyor, Cenâb-ı Hak ansızın bir yakalıyor… Gitti. Cenâb-ı Hak ansızın bir yakalıyor… Gitti.

Buna ne derler? Buna mekr-i ilâhî derler.Buna ne derler?

Buna mekr-i ilâhî derler.
Aldanmayacaksın, edebini takınacaksın, iyi kul olacaksın. Aldanmayacaksın, edebini takınacaksın, iyi kul olacaksın.

Muhterem kardeşlerim! İslâm'ı anlayan anlar, anlamayan yanar.Muhterem kardeşlerim!

İslâm'ı anlayan anlar, anlamayan yanar.
Hem bu dünyada yanar hem âhirette yanar. Âyetleri, hadisleri okuyanlar bu ilâhî gerçekleri bilir.Hem bu dünyada yanar hem âhirette yanar. Âyetleri, hadisleri okuyanlar bu ilâhî gerçekleri bilir. Çünkü Peygamber Efendimiz anlatıyor, açıkça söylüyor. Çünkü Peygamber Efendimiz anlatıyor, açıkça söylüyor.

Müslümanlar bilir! Anlayan anlar, ona göre hareket eden kazanır. Müslümanlar bilir! Anlayan anlar, ona göre hareket eden kazanır.

Hacı; hayrını yapar, daha çok kazanır. Hacı babanın işi daha çok rast gider. Hacı; hayrını yapar, daha çok kazanır. Hacı babanın işi daha çok rast gider.

"Allah Allah! Yahu ben bu kadar kurnazım, açıkgözlüyüm, şeytana bazen pabucu ters giydiriyorum, "Allah Allah! Yahu ben bu kadar kurnazım, açıkgözlüyüm, şeytana bazen pabucu ters giydiriyorum, sağı sol, solu sağ giydiriyorum, şeytanı bile kandırıyorum…sağı sol, solu sağ giydiriyorum, şeytanı bile kandırıyorum… Bu kadar kurnazlıkla yine de şöyle oldu böyle oldu…" Tabii öyle olur! Bu kadar kurnazlıkla yine de şöyle oldu böyle oldu…"

Tabii öyle olur!

Borsada oyun oynar, hayırsız bir para kazanır. Borsada oyun oynar, hayırsız bir para kazanır. O hayırsız para, sermayesinden büyük bir kısmını da alır götürür. O hayırsız para, sermayesinden büyük bir kısmını da alır götürür. Bedavadan kazanınca bedavadan gider. Ben sıkıştım; gittim Ankara'da emekli sandığından borç aldım. Bedavadan kazanınca bedavadan gider.

Ben sıkıştım; gittim Ankara'da emekli sandığından borç aldım.
Emekli sandığı biz memurların kesintileri ile oluşan bir sandık.Emekli sandığı biz memurların kesintileri ile oluşan bir sandık. Sandığın tüzüğünde de var. Üye mensuplarına iki maaşı kadar borç verebiliyor. Sandığın tüzüğünde de var. Üye mensuplarına iki maaşı kadar borç verebiliyor. Paraya ihtiyacım oldu, ben de bu parayı aldım. Paraya ihtiyacım oldu, ben de bu parayı aldım. O aldığım paradan hayır görmedim, daha fazlasını verdim. Çünkü faizli! O aldığım paradan hayır görmedim, daha fazlasını verdim. Çünkü faizli! Hemen borcu verirken faizini peşinden kesiyor, faizli para! Faizli işleyenin hayrı olmuyor. Hemen borcu verirken faizini peşinden kesiyor, faizli para! Faizli işleyenin hayrı olmuyor.

Hayrını görmedim! Borç alıyorum, ihtiyacım var… Sabredeceksin, faize bulaşmayacaksın! Hayrını görmedim! Borç alıyorum, ihtiyacım var…

Sabredeceksin, faize bulaşmayacaksın!

Elhamdülillah faizden kurtulmanın faizli işlem yapmamanın hayrını bereketiniElhamdülillah faizden kurtulmanın faizli işlem yapmamanın hayrını bereketini ben Türkiye'de de gördüm burada da gördüm.ben Türkiye'de de gördüm burada da gördüm. Allah bereketi anlayıp her işi rızasına uygun yapmayı bize nasip etsin. Allah bereketi anlayıp her işi rızasına uygun yapmayı bize nasip etsin.

Bunların hepsi nereden çıktı? Bunların hepsi nereden çıktı?

Adaletten, evlatlar arasında eşit muamele etmekten adaletli olmaktan çıktı. Adaletten, evlatlar arasında eşit muamele etmekten adaletli olmaktan çıktı.

Müslüman adaletli olur. O kadar adaletli olur ki evlatları arasında eşit muamele yapmak ayrı,Müslüman adaletli olur. O kadar adaletli olur ki evlatları arasında eşit muamele yapmak ayrı, kendisinin aleyhine bile olsa adaletle hareket eder. kendisinin aleyhine bile olsa adaletle hareket eder. Ana-babasının aleyhine bile olsa adaletle hareket eder. Ana-babasının aleyhine bile olsa adaletle hareket eder.

"Yahu böyle hareket edersen anan-baban zarar görecek…" "Allah öyle emrediyor!" "Yahu böyle hareket edersen anan-baban zarar görecek…"

"Allah öyle emrediyor!"

Allah; Velev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn. Allah;

Velev alâ enfüsiküm evi'l-vâlideyni ve'l-akrabîn.
"İsterse kendinin, kendinizin aleyhine olsun, ana-babanızın aleyhine, akrabanızın aleyhine olsun; adalet yapın!" diyor. "İsterse kendinin, kendinizin aleyhine olsun, ana-babanızın aleyhine, akrabanızın aleyhine olsun; adalet yapın!" diyor.

Kendinin aleyhine bile olsa adaleti emrediyor! Kendinin aleyhine bile olsa adaleti emrediyor!

"Yahu ben şimdi adalet yaparsam benim mallar gitti…" "Yahu ben şimdi adalet yaparsam benim mallar gitti…"

Giderse gitsin, adalet. Öteki türlü adaletsiz olacak. Böyle adalet eyle bakalım. Giderse gitsin, adalet. Öteki türlü adaletsiz olacak. Böyle adalet eyle bakalım. Adalet edince hayır oluyor! Hayrın sonunda daAdalet edince hayır oluyor!

Hayrın sonunda da
Cenâb-ı Hak ilk önce bir malı alır gibi yapıyor; insanın ciğeri yanıyor, bir yangın meydana geliyor.Cenâb-ı Hak ilk önce bir malı alır gibi yapıyor; insanın ciğeri yanıyor, bir yangın meydana geliyor. Hayır yapmak öyle bir zor ki yapmadan şeytan; "Deli misin sen? Hayır yapmak öyle bir zor ki yapmadan şeytan; "Deli misin sen? Nelerle kazandın bu parayı, şu hayrı yapma!.." diye kaç defa geliyor!Nelerle kazandın bu parayı, şu hayrı yapma!.." diye kaç defa geliyor! Ondan sonra da yaptırtmıyor. Ondan sonra da yaptırtmıyor. Ama bütün bunlara rağmen yaparsan Allah telafi ediyor, daha fazlasını veriyor!Ama bütün bunlara rağmen yaparsan Allah telafi ediyor, daha fazlasını veriyor! Daha fazlasını veriyor, daha fazlasını kesin olarak veriyor! Çok misallerini gördük! Daha fazlasını veriyor, daha fazlasını kesin olarak veriyor! Çok misallerini gördük!

Ben üniversite hocası olarak sahib olamayacağım mallara mülklere sahib oldum. Ben üniversite hocası olarak sahib olamayacağım mallara mülklere sahib oldum.

Neden? Küçük parayla bir yer aldım, çok para ediverdi.Neden?

Küçük parayla bir yer aldım, çok para ediverdi.
Sekiz-on kişi ortaklaşa bir arsa aldık. Bölündü, bana da bir hisse düştü. Sekiz-on kişi ortaklaşa bir arsa aldık. Bölündü, bana da bir hisse düştü. Bize en fenalarını verdiler. Mithat abimle bana en fenalarını verdiler, Bize en fenalarını verdiler. Mithat abimle bana en fenalarını verdiler, arsanın en güzel yerini öteki arkadaşlar aldılar. arsanın en güzel yerini öteki arkadaşlar aldılar. Demiş ki; "Şu güzel yeri bana verirseniz şu kadar pay koyarım, ortaya para veririm." Demiş ki;

"Şu güzel yeri bana verirseniz şu kadar pay koyarım, ortaya para veririm."

Ben de onun yanındakini alayım, babamla yan yana olayım vs. Ben de onun yanındakini alayım, babamla yan yana olayım vs. Herkes böyle güzelleri almaya başlayınca Herkes böyle güzelleri almaya başlayınca Mithat abim çekilmiş kenara, demiş ki; "Siz hepiniz alın, bize en sonrası kalsın." Mithat abim çekilmiş kenara, demiş ki;

"Siz hepiniz alın, bize en sonrası kalsın."

Abimin öyle dervişçe huyları var. Ondan sonra da bana geldi: Abimin öyle dervişçe huyları var. Ondan sonra da bana geldi:

"Esad! Sen şu üstteki arsayı al, çünkü alttaki dış komşularla ilişkili. "Esad! Sen şu üstteki arsayı al, çünkü alttaki dış komşularla ilişkili. Belki başını ağrıtırlar. Sen hocasın; böyle dünya işleri ile uğraşamazsın, üsttekini al." dedi. Belki başını ağrıtırlar. Sen hocasın; böyle dünya işleri ile uğraşamazsın, üsttekini al." dedi.

Üsttekinin alanı 100 metrekare daha büyük! Birisi 1350 metrekare birisi 1450 metrekare! Üsttekinin alanı 100 metrekare daha büyük! Birisi 1350 metrekare birisi 1450 metrekare! Millet karışını hesaplıyor! "Çoğu senin olsun Esad." dedi. Millet karışını hesaplıyor!

"Çoğu senin olsun Esad." dedi.

Biz gittik. Ev yapılacak, müteahhit bizim arsaya talip olmuş. Abim dedi ki; Biz gittik. Ev yapılacak, müteahhit bizim arsaya talip olmuş. Abim dedi ki;

"Esad, arsaları müteahhide verelim." "Abi, ben istemiyorum." "Esad, arsaları müteahhide verelim."

"Abi, ben istemiyorum."

Kendi arsamı müteahhide vereceğim, müteahhit bir kısmına sahip olacak.Kendi arsamı müteahhide vereceğim, müteahhit bir kısmına sahip olacak. Kendi arsamda otururum.Kendi arsamda otururum. Emekli olunca kendi arsamda bir ev yaparım; manzaralı, temiz havalı bir yerde otururum. Emekli olunca kendi arsamda bir ev yaparım; manzaralı, temiz havalı bir yerde otururum. 1450 metrekare arsa Türkiye'de az bir şey değil, güzel bir şey! 1450 metrekare arsa Türkiye'de az bir şey değil, güzel bir şey!

"Yok, sen ev filan yapamazsın." dedi. Doğru, memur ne yapacak; mümkün değil yapamam! "Yok, sen ev filan yapamazsın." dedi.

Doğru, memur ne yapacak; mümkün değil yapamam!

"Sen yapamazsın. Bunu müteahhide verelim." dedi. "Peki abi." dedim. "Sen yapamazsın. Bunu müteahhide verelim." dedi.

"Peki abi." dedim.

Büyük abi baba gibi hürmetli, hürmet edilmesi gerekiyor. Abilerin de [fazileti] var. Büyük abi baba gibi hürmetli, hürmet edilmesi gerekiyor. Abilerin de [fazileti] var.

"Peki abi." İmza, vekâlet vs. müteahhide verilmiş. "Evi nasıl yapacağım?" "Peki abi."

İmza, vekâlet vs. müteahhide verilmiş.

"Evi nasıl yapacağım?"

"Bilmem, ne yaparsan yap!" "Oturacak mısınız, satacak mısınız?" "Bilmem, ne yaparsan yap!"

"Oturacak mısınız, satacak mısınız?"

Satılır, biz hiç ilgilenmiyoruz. Arsanın nerede olduğunu bilmiyoruz, evi de bilmiyoruz! Satılır, biz hiç ilgilenmiyoruz. Arsanın nerede olduğunu bilmiyoruz, evi de bilmiyoruz! Alırken çok iyi bir fiyata aldık, iş bu hâle geldi. Hiç bilmiyoruz. Sonra bizim hanım dedi ki; Alırken çok iyi bir fiyata aldık, iş bu hâle geldi. Hiç bilmiyoruz. Sonra bizim hanım dedi ki;

"Madem bizim evimizmiş, yahu gidelim şu evi bir görelim." "Madem bizim evimizmiş, yahu gidelim şu evi bir görelim."

Kadınlar biraz daha [iyi düşünüyor], bizler daha safız. Kadınlar biraz daha [iyi düşünüyor], bizler daha safız. biz safız, hanımlar böyle şeyleri daha iyi düşünüyor. biz safız, hanımlar böyle şeyleri daha iyi düşünüyor.

"Bir görelim." dedi. "Ne yapacaksın?" dedim. "Belki de beğeniriz otururuz." "Bir görelim." dedi.

"Ne yapacaksın?" dedim.

"Belki de beğeniriz otururuz."

"Yahu biz orada oturamayız. Orası sayfiye yeri, pazar günü gezinti yeri! "Yahu biz orada oturamayız. Orası sayfiye yeri, pazar günü gezinti yeri! Oraya çayıra çimene millet gelir; davul zurna, eğlence, içki… Oraya çayıra çimene millet gelir; davul zurna, eğlence, içki… Biz orada barınamayız." dedim. "Yok, bir gidelim." dedi. Aman!Biz orada barınamayız." dedim.

"Yok, bir gidelim." dedi.

Aman!
Gittik bir gördük ki saray! Gittik bir gördük ki saray! Saray; pembe renge boyamışlar, bir de pembe renkli gri kuşaklar yapmışlar, Saray; pembe renge boyamışlar, bir de pembe renkli gri kuşaklar yapmışlar, öyle güzel evler ki tripleks, üç katlı, müstakil ev. öyle güzel evler ki tripleks, üç katlı, müstakil ev. Müteahhit yapmış benden para filan istemedi.Müteahhit yapmış benden para filan istemedi. Arsanın, mülkün yarısı onun oluyor; onun ücreti olarak oluyor. Arsanın, mülkün yarısı onun oluyor; onun ücreti olarak oluyor.

Bir daire 395 metrekare tutuyor! Elhamdülillah rüya gibi bir şey! Bir daire 395 metrekare tutuyor! Elhamdülillah rüya gibi bir şey! Baldırını çimdir bakalım rüyada mısın uyanık mısın, anla kendini! Baldırını çimdir bakalım rüyada mısın uyanık mısın, anla kendini!

Hacı hanım dedi ki; "Biz burada oturalım." Hacı hanım dedi ki;

"Biz burada oturalım."

"Yahu hanım, ben emekli bir profesör; "Yahu hanım, ben emekli bir profesör; bu evde otursak biz maaşımızdan kaloriferin parasını ödeyemeyiz…" bu evde otursak biz maaşımızdan kaloriferin parasını ödeyemeyiz…"

"Yok, oturalım." dedi. Hem de oturduk! "Yok, oturalım." dedi.

Hem de oturduk!

Ben diyorum ki benim arsanın üstüneBen diyorum ki benim arsanın üstüne Allah gökten pat diye iki tane köşk düşürdü, hem de çatlağı patlağı yok!Allah gökten pat diye iki tane köşk düşürdü, hem de çatlağı patlağı yok! Bizim arsaya dört tane [ev çıktı].Bizim arsaya dört tane [ev çıktı]. Beğenilmeyen arsalar uzun olduğundan alanı büyük olduğundan başkalarına göre daha fazla oldu. Beğenilmeyen arsalar uzun olduğundan alanı büyük olduğundan başkalarına göre daha fazla oldu.

Allah rast getirince nasıl rast getiriyor gördün mü?!.. Çok misalleri var! Allah rast getirince nasıl rast getiriyor gördün mü?!.. Çok misalleri var!

Allah'ın bereketini, hikmetini ben çok iyi biliyorum. İtimat edin! Allah'ın bereketini, hikmetini ben çok iyi biliyorum. İtimat edin! Misallerle delilli ispatlı [anlatırım]. Adalet ettin mi güzel olur. Misallerle delilli ispatlı [anlatırım]. Adalet ettin mi güzel olur. Hakkaniyetle hareket ettin mi Hakkaniyetle hareket ettin mi Allah'ın rızasına uygun hareket ettin mi aldanıyor gibi olsan bile kazanırsın. Allah'ın rızasına uygun hareket ettin mi aldanıyor gibi olsan bile kazanırsın.

Ecdâd bir atasözü söylemiş, dillerde dolaşıyor. Ne demiş? Ecdâd bir atasözü söylemiş, dillerde dolaşıyor.

Ne demiş?

"Mirasta aldanan kazanır!" Aldanmak-kazanmak, ikisi birbirine [zıt]. "Mirasta aldanan kazanır!"

Aldanmak-kazanmak, ikisi birbirine [zıt].

"Mirasta aldanan kazanır!" Neye dayanıyor? Tecrübeye dayanıyor, hayata dayanıyor."Mirasta aldanan kazanır!"

Neye dayanıyor?

Tecrübeye dayanıyor, hayata dayanıyor.
Onlar denemişler. Aç gözlülük yapan -bir şey oluyor- sonunda aç gözlülüğünün zararını görüyor. Onlar denemişler. Aç gözlülük yapan -bir şey oluyor- sonunda aç gözlülüğünün zararını görüyor.

Allah aldananı; "Sen aldandın mı kulum?Allah aldananı;

"Sen aldandın mı kulum?
Güzel huylu yumuşak başlı olduğundan sessizliğinden aldattılar mı seni? Güzel huylu yumuşak başlı olduğundan sessizliğinden aldattılar mı seni? Ben seni bir kaldırayım da görsünler…" [diye] bir kalkındırıyor, akıl almıyor. Ben seni bir kaldırayım da görsünler…" [diye] bir kalkındırıyor, akıl almıyor.

Üvey ana üç tane yetimin hakkını yemiş. Bütün malları çocuğunun üstüne geçirmiş. Üvey ana üç tane yetimin hakkını yemiş. Bütün malları çocuğunun üstüne geçirmiş. Bütün malları üvey kızlarından kaçırmış, hepsini kendi öz kızının üstüne geçirmiş. Bütün malları üvey kızlarından kaçırmış, hepsini kendi öz kızının üstüne geçirmiş. Kendi öz kızı da ölüvermiş, ölüverince de bütün mallar ister istemez doğrudan doğruya kanuna göre Kendi öz kızı da ölüvermiş, ölüverince de bütün mallar ister istemez doğrudan doğruya kanuna göre bu üç tane yetimin üstüne gelivermiş. bu üç tane yetimin üstüne gelivermiş. Kendisi beş parasız kalıvermiş. Kendisi beş parasız kalıvermiş.

Görüyor musun şamarı? Cenâb-ı Hak haksızlık yapana nasıl şamar atıyor. Görüyor musun şamarı?

Cenâb-ı Hak haksızlık yapana nasıl şamar atıyor.
Âhir ömründe yaptığı haksızlıktan dolayı perişan olmuş. Âhir ömründe yaptığı haksızlıktan dolayı perişan olmuş.

Haktan ayrılmayacağız, cömertlikten korkmayacağız, hayırdan sadakadan kaçmayacağız. Haktan ayrılmayacağız, cömertlikten korkmayacağız, hayırdan sadakadan kaçmayacağız. Çünkü bereket var! Evlatlarınızın arasında adalet edin, haksızlık etmeyin! Çünkü bereket var!

Evlatlarınızın arasında adalet edin, haksızlık etmeyin!
Her zaman adalet edin ama evlatlarınızı da eşit kayırın! Her zaman adalet edin ama evlatlarınızı da eşit kayırın!

Zihnime takılan bir mesele idi, sordum: Zihnime takılan bir mesele idi, sordum:

Mirasta kızlar erkeklere göre yarım alıyor,Mirasta kızlar erkeklere göre yarım alıyor, günlük hayatta -daha ölmedik evlatlarımız var- nasıl olacak? günlük hayatta -daha ölmedik evlatlarımız var- nasıl olacak?

"Orada da öyle." dedi. "Orada da öyle." dedi.

Mekke'de Hanefî fıkhında Profesör Ebu's-Sünne isimli bir [hocaya] sordum: Mekke'de Hanefî fıkhında Profesör Ebu's-Sünne isimli bir [hocaya] sordum:

Hayatta nasıl olacak? "Sağlığında da öyle." dedi. Hayatta nasıl olacak?

"Sağlığında da öyle." dedi.

Yûsîkümullâhü fî evlâdiküm li'z-zekeri mislü hazzi'l-ünseyeyn. Yûsîkümullâhü fî evlâdiküm li'z-zekeri mislü hazzi'l-ünseyeyn.

Vefat ettiğin zaman miras taksiminde senin malları evlatların arasında taksim ederkenVefat ettiğin zaman miras taksiminde senin malları evlatların arasında taksim ederken erkeğe kızın hissesinin iki misli hisse veriliyor.erkeğe kızın hissesinin iki misli hisse veriliyor. Hisse öyle. Hisse öyle.

Mesela benim iki kızım bir oğlum var; mal ikiye bölünecek, yarısı oğlana gidecek Mesela benim iki kızım bir oğlum var; mal ikiye bölünecek, yarısı oğlana gidecek öteki yarısı da kızlara gidecek. öteki yarısı da kızlara gidecek. Yarım yarım, bu %50 aldıysa bunlar %25 alacaklar. Hanımın payı? Yarım yarım, bu %50 aldıysa bunlar %25 alacaklar.

Hanımın payı?

Hanımın payı da sekizde bir! Evladın oldu mu kocası öldü mü, kadın sekizde bir alır.Hanımın payı da sekizde bir! Evladın oldu mu kocası öldü mü, kadın sekizde bir alır. Bunlar medenî hukukta başka, Kur'an-ı Kerim'de böyle! Ama bizim hanım; Bunlar medenî hukukta başka, Kur'an-ı Kerim'de böyle!

Ama bizim hanım;

"Biz beraber öleceğiz, beraber gideriz." diyor. Biz de; "Allah hayırlı ömür versin." diyoruz. "Biz beraber öleceğiz, beraber gideriz." diyor. Biz de;

"Allah hayırlı ömür versin." diyoruz.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

İttekullâhe fi's-salâh ittekullâhe fi's-salâh ittekullâhe fi's-salâh. İttekullâhe fi's-salâh ittekullâhe fi's-salâh ittekullâhe fi's-salâh. İttekullâhe fî mâ meleket eymânüküm ittekullâhe fi'd-daîfeyni İttekullâhe fî mâ meleket eymânüküm ittekullâhe fi'd-daîfeyni el-mer'etü'l-ermeleti ve's-sabiyyi'l-yetîmi. el-mer'etü'l-ermeleti ve's-sabiyyi'l-yetîmi.

Enes radıyallahu anh'ten, Peygamberimiz diyor ki; Enes radıyallahu anh'ten, Peygamberimiz diyor ki;

"Namaz konusunda Allah'tan korkun, namaz konusunda Allah'tan korkun, "Namaz konusunda Allah'tan korkun, namaz konusunda Allah'tan korkun, namaz konusunda Allah'tan korkun!" namaz konusunda Allah'tan korkun!"

Üç defa söylemiş. Ne demek? "Aman namaza dikkat, namaza dikkat, namaza dikkat; Üç defa söylemiş.

Ne demek?

"Aman namaza dikkat, namaza dikkat, namaza dikkat;
aman namazı kılın!" demek. aman namazı kılın!" demek.

Allah'tan korkun şu namazı bırakmayın, terketmeyin, güzel kılın vs." mânasına. Allah'tan korkun şu namazı bırakmayın, terketmeyin, güzel kılın vs." mânasına.

Namaz çok önemli, çok önemli, çok önemli! Namaz çok önemli, çok önemli, çok önemli!

"Ben müslümanım, kalbim temiz, amennâ ve saddaknâ! Kur'an başımızın üstünde,"Ben müslümanım, kalbim temiz, amennâ ve saddaknâ! Kur'an başımızın üstünde, ama namaz kılamıyorum…" ama namaz kılamıyorum…"

Neden kılamıyorsun? Neden kılamıyorsun?

İdman yapacağım, vücudum sıhhatli olacak diye kırk beş dakika ırgat gibi koşuyorsun,İdman yapacağım, vücudum sıhhatli olacak diye kırk beş dakika ırgat gibi koşuyorsun, ter içinde kalıyorsun. ter içinde kalıyorsun. İdman olunca yapıyorsun, Allah'ın karşısında ibadet olunca yapmıyorsun, yapamıyoruz!.. İdman olunca yapıyorsun, Allah'ın karşısında ibadet olunca yapmıyorsun, yapamıyoruz!..

"Alışmamışız da ütümüz bozuluyor da…" "Alışmamışız da ütümüz bozuluyor da…"

Hikâye! Bozulsun! Jilet gibi ütülü pantolon giyeceğine Amerikalılar gibi blucin pantolon giy, Hikâye! Bozulsun! Jilet gibi ütülü pantolon giyeceğine Amerikalılar gibi blucin pantolon giy, Allah'ın rızasını kazan da ne olursa olsun! Allah'ın rızasını kazan da ne olursa olsun!

Amerikalı'yı görmüyor musun? Blucin pantolonu dolara dayanarak giyiyor, elini cebine sokuyor,Amerikalı'yı görmüyor musun? Blucin pantolonu dolara dayanarak giyiyor, elini cebine sokuyor, ıslık çalarak geziyor. ıslık çalarak geziyor. Pantolonun dizi yırtılsa aldırmıyor, moda oluyor. Pantolonun dizi yırtılsa aldırmıyor, moda oluyor. Paçaları püsküllense aldırmıyor, moda oluyor.Paçaları püsküllense aldırmıyor, moda oluyor. Amerikan modası! Çıplak ayakla geziyor, moda oluyor… Amerikan modası! Çıplak ayakla geziyor, moda oluyor…

Ben çıplak ayakla gezmeyi Avrupa'da gördüm. Bizde birisini öldürsen çıplak ayakla gezmez! Ben çıplak ayakla gezmeyi Avrupa'da gördüm. Bizde birisini öldürsen çıplak ayakla gezmez!

"Olur mu yahu? Âlem ne der bana?.." der. Bunlar "Âlem ne der?" demiyor,"Olur mu yahu? Âlem ne der bana?.." der.

Bunlar "Âlem ne der?" demiyor,
"Keyfim nasıl isterse öyle yaparım." diyor. "Keyfim nasıl isterse öyle yaparım." diyor.

Namazı kılacaksın, namaz konusunda Allah'tan kork! Namazı kılacaksın, namaz konusunda Allah'tan kork!

İttekullâhe fî mâ meleket eymânüküm. "Sahip olduğunuz köleler konusunda Allah'tan korkun!" İttekullâhe fî mâ meleket eymânüküm. "Sahip olduğunuz köleler konusunda Allah'tan korkun!"

Hizmetçilere, kölelere de baskı, haksızlık yapmayın! Hizmetçilere, kölelere de baskı, haksızlık yapmayın! Ezmek, dövmek, sövmek saymak, işkence vs. yapmayın; adaletli olun! Ezmek, dövmek, sövmek saymak, işkence vs. yapmayın; adaletli olun!

İttekullâhe fi'd-daîfeyni. "İki zayıf konusunda da Allah'tan korkun, İttekullâhe fi'd-daîfeyni. "İki zayıf konusunda da Allah'tan korkun, bunların da haklarına riayet edin!" bunların da haklarına riayet edin!"

Bu iki zayıf kim? el-Mer'etü'l-ermeleti. "Dul kadın, zayıf; kocası yok.Bu iki zayıf kim?

el-Mer'etü'l-ermeleti. "Dul kadın, zayıf; kocası yok.
Zavallıcık, dul kadın; buna dikkat edin!" Ve's-sabiyyi'l-yetîmi.Zavallıcık, dul kadın; buna dikkat edin!" Ve's-sabiyyi'l-yetîmi. "Bir de yetim çocuk, babası yok!" Bu ikisi mazlum, bunların hakkı çiğnenebilir."Bir de yetim çocuk, babası yok!"

Bu ikisi mazlum, bunların hakkı çiğnenebilir.
Zorbalar, cabbarlar bunların mallarını yiyebilirler. Zorbalar, cabbarlar bunların mallarını yiyebilirler. Onun için; "Aman bunlara dikkat edin, aman bunlara dikkat edin!.." diye Efendimiz onu da söylüyor.Onun için; "Aman bunlara dikkat edin, aman bunlara dikkat edin!.." diye Efendimiz onu da söylüyor. Ama bunların hepsinden evvel üç defa; "Namaza dikkat edin!" diyor. Ama bunların hepsinden evvel üç defa;

"Namaza dikkat edin!" diyor.

Namaz çok önemli, namaz dinin direği! "Dinin direği" ne demek? Namaz çok önemli, namaz dinin direği!

"Dinin direği" ne demek?

Çadırın direği demek. Arabistan'da çadırı gördünüz mü? Çadırın direği demek.

Arabistan'da çadırı gördünüz mü?

Arafat'tan Müzdelife'ye hareket edildiği zaman hizmetçiler çadırları sökmeye başlıyor. Arafat'tan Müzdelife'ye hareket edildiği zaman hizmetçiler çadırları sökmeye başlıyor.

Ne oluyor, sökme nasıl oluyor gördünüz mü? Ne oluyor, sökme nasıl oluyor gördünüz mü?

Orta direğini yerinden kaldırıp alıverdi mi çadır hemen bir dakikada yere! Orta direğini yerinden kaldırıp alıverdi mi çadır hemen bir dakikada yere! Ondan sonra da iplerini çözüyor, katlıyor… Ondan sonra da iplerini çözüyor, katlıyor…

"Benim sabahtan beri oturduğum çadır yok, gitti!" "Benim sabahtan beri oturduğum çadır yok, gitti!"

"Namaz dinin direği!" demek, din bir çadır gibiyse -çünkü bedeviler çadırı biliyor- dinin direği o."Namaz dinin direği!" demek, din bir çadır gibiyse -çünkü bedeviler çadırı biliyor- dinin direği o. Namaz varsa din ayaktadır, namaz yoksa çadırın direği gitti çadır yerlere serilmiş durumda!Namaz varsa din ayaktadır, namaz yoksa çadırın direği gitti çadır yerlere serilmiş durumda! Namaz çok önemli! Namaz çok önemli!

Dul kadınlara bakacağız, gözeteceğiz. Dul kadınlara bakacağız, gözeteceğiz. Yetim çocukları da gözeteceğiz. Akraba olur, komşu olur, köylü olur… Bakacağız. Yetim çocukları da gözeteceğiz. Akraba olur, komşu olur, köylü olur… Bakacağız.

Üçüncü hadîs-i şerif: Üçüncü hadîs-i şerif:

İtteku'l-mezâlime mesteta'tüm fe-inne'r-racüle yecîü yevme'l-kıyâmeti bi-hasenâtin İtteku'l-mezâlime mesteta'tüm fe-inne'r-racüle yecîü yevme'l-kıyâmeti bi-hasenâtin yerâ ennehâ setüncîhi femâ yezâlü inde zâlike yekûlüyerâ ennehâ setüncîhi femâ yezâlü inde zâlike yekûlü inne li-fülânin kibeleke mazlimetün fe yukâlü umhû min hasenâtihî femâ yebkalehû hasenetün inne li-fülânin kibeleke mazlimetün fe yukâlü umhû min hasenâtihî femâ yebkalehû hasenetün ve meselü zâlike ke meseli süfferin nezelû bi-felâtin mine'l-ardi leyse meahüm hatabünve meselü zâlike ke meseli süfferin nezelû bi-felâtin mine'l-ardi leyse meahüm hatabün fe teferraka'l-kavmü fahtatabû li'n-nâri vendecû mâ erâdû fe-kezâlike'z-zünûbi. fe teferraka'l-kavmü fahtatabû li'n-nâri vendecû mâ erâdû fe-kezâlike'z-zünûbi.

Hadîs-i şerîf İbn Mes'uû radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş. Hadîs-i şerîf İbn Mes'uû radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş.

İtteku'l-mezâlime. "Haksızlıklardan, haksız muamelelerden, zulümlerden, işlerden korkun!" İtteku'l-mezâlime. "Haksızlıklardan, haksız muamelelerden, zulümlerden, işlerden korkun!"

Mezâlim, mazlime'nin çoğulu. Mazlime: "Zulmen, haksızca yapılan işler." demek. Mezâlim, mazlime'nin çoğulu.

Mazlime: "Zulmen, haksızca yapılan işler." demek.

Mesteta'tüm. "Gücünüz yettiğince, ne kadar gücünüz yetiyorsa haksız işlerden o kadar kaçının! Mesteta'tüm. "Gücünüz yettiğince, ne kadar gücünüz yetiyorsa haksız işlerden o kadar kaçının! Zulüm yapmaktan, haksızlık, adaletsizlik yapmaktan o kadar kaçının!" Zulüm yapmaktan, haksızlık, adaletsizlik yapmaktan o kadar kaçının!"

Fe-inne'r-racüle yecîü yevme'l-kıyâmeti bi-hasenâtin "Çünkü Fe-inne'r-racüle yecîü yevme'l-kıyâmeti bi-hasenâtin "Çünkü kıyamet gününde adam hasenâtını getirir veya hasenâti ile gelir.kıyamet gününde adam hasenâtını getirir veya hasenâti ile gelir. İyilikleri ile sevaplı işleri ile gelir. Yerâ ennehâ setüncîhi. "Tahmin eder ki İyilikleri ile sevaplı işleri ile gelir. Yerâ ennehâ setüncîhi. "Tahmin eder ki bu hasenâtı onu cehennemden kurtaracak, cennete gidecek!" bu hasenâtı onu cehennemden kurtaracak, cennete gidecek!"

Adam kıyamet gününde çok hasenâtı ile gelir. Adam kıyamet gününde çok hasenâtı ile gelir. Tahmin ediyor ki bu kadar hasenâtımla ben kurtulurum,Tahmin ediyor ki bu kadar hasenâtımla ben kurtulurum, bu hasenâtım beni kurtaracak cennete gideceğim… bu hasenâtım beni kurtaracak cennete gideceğim…

Femâ yezâlü inde zâlike. "Ama hesap başlar." Femâ yezâlü inde zâlike. "Ama hesap başlar." Yekûlü inne li-fülânin kibeleke mazlimetün.Yekûlü inne li-fülânin kibeleke mazlimetün. "Senin falancaya yaptığın bir haksızlık var, falancaya haksızlık etmişsin. "Senin falancaya yaptığın bir haksızlık var, falancaya haksızlık etmişsin. Onun sende hakkı var, denilir. Yaptığı haksızlıklar denilir durur." Onun sende hakkı var, denilir. Yaptığı haksızlıklar denilir durur."

Peygamber Efendimiz size; "Haksızlık yapmayın!" diyor ya, bu haksızlığı söylerler. Peygamber Efendimiz size; "Haksızlık yapmayın!" diyor ya, bu haksızlığı söylerler.

Fe yukâlü umhû min hasenâtihî. "Denilir ki: Bu adamın hasenelerini, sevaplarını silin!" Fe yukâlü umhû min hasenâtihî. "Denilir ki: Bu adamın hasenelerini, sevaplarını silin!"

Bu adama haksızlık etmişsin, sende hakkı varmış. Allahu Teâlâ hazretleri emir buyuruyor:Bu adama haksızlık etmişsin, sende hakkı varmış. Allahu Teâlâ hazretleri emir buyuruyor: Silin hasenâtından! Hasenâtı gidiyor.Silin hasenâtından!

Hasenâtı gidiyor.
Çünkü buna hakkı verilince gidiyor, siliniyor. Silinir silinir… Çünkü buna hakkı verilince gidiyor, siliniyor. Silinir silinir…

Femâ yebkalehû hasenetün. "Hiçbir hasenesi kalmaz!" Şimdi ne yapacak? Femâ yebkalehû hasenetün. "Hiçbir hasenesi kalmaz!"

Şimdi ne yapacak?

Hasenesi kalmayan insan ne olur? Maalesef cehenneme gider! Hasenesi kalmayan insan ne olur?

Maalesef cehenneme gider!

O kadar hasenâtı vardı? Vardı ama zulümleri de haksızlıkları da vardı. O kadar hasenâtı vardı?

Vardı ama zulümleri de haksızlıkları da vardı.
O zulümlerden dolayı hasenâtı silindi silindi, verildi verildi; verile verile bir şey kalmadı. O zulümlerden dolayı hasenâtı silindi silindi, verildi verildi; verile verile bir şey kalmadı.

Bu neye benzer? Peygamber Efendimiz misal veriyor: Bu neye benzer?

Peygamber Efendimiz misal veriyor:

Ve meselü zâlike. "Bunun misâli şöyledir." Ke meseli süfferin. "Kervan yolcularının durumu gibidir."Ve meselü zâlike. "Bunun misâli şöyledir." Ke meseli süfferin. "Kervan yolcularının durumu gibidir." Nezelû bi-felâtin mine'l-ardi. "Bir uygun yere kervan kondu, akşam oldu konakladılar, Nezelû bi-felâtin mine'l-ardi. "Bir uygun yere kervan kondu, akşam oldu konakladılar, düz bir yere kondular." Leyse meahüm hatabün. düz bir yere kondular." Leyse meahüm hatabün. "Yanlarında yakacak odunları yok." "Yanlarında yakacak odunları yok." Fe teferraka'l-kavmü fahtatabû li'n-nâri.Fe teferraka'l-kavmü fahtatabû li'n-nâri. "Diyorlar ki: Ateş yakacağız, bir şeyler pişecek, yiyeceğiz." "Diyorlar ki: Ateş yakacağız, bir şeyler pişecek, yiyeceğiz."

Kervan ahalisi karnını doyuracak. İndiği yerde odun yok. Hadi dağılın bakalım, dağılırlar… Kervan ahalisi karnını doyuracak. İndiği yerde odun yok. Hadi dağılın bakalım, dağılırlar…

Fahtatabû li'n-nâri. "Ateş için çalı çırpı toplarlar. Fahtatabû li'n-nâri. "Ateş için çalı çırpı toplarlar. Sağdan soldan bulduklarını getirirler, küçük küçük şeyler ama kervandan herkes getirir." Sağdan soldan bulduklarını getirirler, küçük küçük şeyler ama kervandan herkes getirir." Vendecû mâ erâdû. "İstediklerini bu ateşte pişirirler." Vendecû mâ erâdû. "İstediklerini bu ateşte pişirirler."

Küçücük küçücük getirdiği şeylerden ateş olur da kazan kaynar da çorba pişer de yemek yerler. Küçücük küçücük getirdiği şeylerden ateş olur da kazan kaynar da çorba pişer de yemek yerler. Küçücük küçücük! Odun yok, kütük yok, baltayla bölünmüş bir şey yok ama Küçücük küçücük! Odun yok, kütük yok, baltayla bölünmüş bir şey yok ama o küçücük şeylerden ateş olur da iş görülür de kazan kaynar da yemek pişer. o küçücük şeylerden ateş olur da iş görülür de kazan kaynar da yemek pişer.

Fe-kezâlike'z-zünûbi. "Günahlar da böyledir.Fe-kezâlike'z-zünûbi. "Günahlar da böyledir. Küçük küçük ama birikince böyle yakar bitirir." diyor Peygamber Efendimiz. Küçük küçük ama birikince böyle yakar bitirir." diyor Peygamber Efendimiz.

Zulmetmeyeceğiz! Zulmün mânası ille bir adamı yere yatırıp gırtlağına çöküp bastırmak demek değil! Zulmetmeyeceğiz! Zulmün mânası ille bir adamı yere yatırıp gırtlağına çöküp bastırmak demek değil! Adam karşıda duruyor; sen onun hakkını yedin mi zulüm olur, yine zulüm oluyor. Adam karşıda duruyor; sen onun hakkını yedin mi zulüm olur, yine zulüm oluyor. Hakkını yedin mi haksızlık yaptın mı -isterse adamın kılına dokunma- yine zulüm oluyor.Hakkını yedin mi haksızlık yaptın mı -isterse adamın kılına dokunma- yine zulüm oluyor. "Zulüm yapmayacaksın!" demek, "Haksızlık yapmayacaksın, adaletsizlik yapmayacaksın!.." demek. "Zulüm yapmayacaksın!" demek, "Haksızlık yapmayacaksın, adaletsizlik yapmayacaksın!.." demek.

Zulüm, adaletin aksi! "Zulmetti." [demek], Zulüm, adaletin aksi!

"Zulmetti." [demek],
"Adaletsizlik etti, adaletli hareket etmedi!" demek, bu kadar basit! "Adaletsizlik etti, adaletli hareket etmedi!" demek, bu kadar basit!

Adaletli olacağız, düşüneceğiz taşınacağız, ölçeceğiz biçeceğiz;Adaletli olacağız, düşüneceğiz taşınacağız, ölçeceğiz biçeceğiz; her yaptığımız işi adaletle yapacağız. her yaptığımız işi adaletle yapacağız. İnsaflı, adaletli yapacağız, herkese hakkını vereceğiz. İnsaflı, adaletli yapacağız, herkese hakkını vereceğiz.

Allah muvaffak etsin. el-Fâtiha! Allah muvaffak etsin.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2