Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Sünnet-i Seniyye; İslâm Kültürümüzün, Tasavvuf Kültürümüzün Kaynağıdır (Sorular ve Cevaplar 3)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Şa'bân 1412 / 05.02.1992
Gemlik/ Bursa

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Konuşma Metni

Soru: Kadınların dış kıyafetleri nasıl olmalıdır? Bir etek üzerine ceket giymek uygun mudur? Soru: Kadınların dış kıyafetleri nasıl olmalıdır? Bir etek üzerine ceket giymek uygun mudur?

Cevap: Şimdi, esas olan örtülmesi gereken yerleri örtmektir. Esas budur.Cevap: Şimdi, esas olan örtülmesi gereken yerleri örtmektir. Esas budur. Mesela bir insan hacca gidiyor, üstüne bir havlu alıyor. Belden aşağısına bir şey alıyor. Mesela bir insan hacca gidiyor, üstüne bir havlu alıyor. Belden aşağısına bir şey alıyor. Örtünmedi mi? Örtündü. Kadın: Örtünmesi gereken yerleri neresidir? Örtünmedi mi? Örtündü.

Kadın: Örtünmesi gereken yerleri neresidir?

Elleri bileklerine kadar, ayakları bileklerine kadar.Elleri bileklerine kadar, ayakları bileklerine kadar. Yüzü, bunların iç tarafları, yani yüzün dış arkası. Ellerin bilekten yukarısı. Ayakların yukarısı.Yüzü, bunların iç tarafları, yani yüzün dış arkası. Ellerin bilekten yukarısı. Ayakların yukarısı. Bütün vücut örtülmesi lazım. Bunu örttü mü bir kadın, tesettürü sağlamış olur. Bu etekle de olur. Bütün vücut örtülmesi lazım. Bunu örttü mü bir kadın, tesettürü sağlamış olur. Bu etekle de olur.

Ama insanın ayağı kayar, bayılır, düşer, kalkar filan...Ama insanın ayağı kayar, bayılır, düşer, kalkar filan... Yani içini de herhangi bir kaza ve arıza anında emniyetli giyinse daha da iyi olur.Yani içini de herhangi bir kaza ve arıza anında emniyetli giyinse daha da iyi olur. İç çamaşırlar ondan giyiliyor. Daha iyi olur. Düşer, ayağı şey yapar filan. Mahrem yerleri. Uyur.İç çamaşırlar ondan giyiliyor. Daha iyi olur. Düşer, ayağı şey yapar filan. Mahrem yerleri. Uyur. Mahrem yerleri görünebilir, diye mümkünse ihtiyatlı olmak iyidir.Mahrem yerleri görünebilir, diye mümkünse ihtiyatlı olmak iyidir. Örttükten sonra örtünme sağlanmış olur ama ihtiyat etse yine kaymaklı kadayıf olur, demek istiyoruz.Örttükten sonra örtünme sağlanmış olur ama ihtiyat etse yine kaymaklı kadayıf olur, demek istiyoruz. Bu hususta neye dayanıyorum? Bu hususta neye dayanıyorum?

Peygamber Efendimiz şalvar giyenlere Allah'ın rahmetine ermelerini dilemiş, dua etmiş.Peygamber Efendimiz şalvar giyenlere Allah'ın rahmetine ermelerini dilemiş, dua etmiş. "Şalvar giyenlere Allah rahmetini ihsan etsin." gibi bir dua eylemiş. Neden? Şalvar nasıl bir kıyafet? "Şalvar giyenlere Allah rahmetini ihsan etsin." gibi bir dua eylemiş. Neden? Şalvar nasıl bir kıyafet?

Bileklerden bele bol bir şekilde şeyi koruyor.Bileklerden bele bol bir şekilde şeyi koruyor. Yani düşse de kalksa da, otursa da koşsa da, rüzgâr esse eteği açılsa da koruyor altını.Yani düşse de kalksa da, otursa da koşsa da, rüzgâr esse eteği açılsa da koruyor altını. Onun için şalvar giyenlere özel dua etmiş. Neden? İhtiyat olmuş oluyor.Onun için şalvar giyenlere özel dua etmiş. Neden? İhtiyat olmuş oluyor. Bazen bir rüzgâr esiyor, şemsiye "küt" ters dönüyor. Bazen bir rüzgâr esiyor, şemsiye "küt" ters dönüyor. Normal olarak duran şemsiye "çat" öbür tarafa dönüyor. Normal olarak duran şemsiye "çat" öbür tarafa dönüyor.

Bir rüzgâr esiyor, etek kalkıyor.Bir rüzgâr esiyor, etek kalkıyor. Etekle de olur ama bu gibi ihtimallere karşı hazırlıklı olmak daha iyi olur.Etekle de olur ama bu gibi ihtimallere karşı hazırlıklı olmak daha iyi olur. Efendimiz'in duası gibi dua ederiz.Efendimiz'in duası gibi dua ederiz. Ne güzel olur hanımlar da şalvar gibi bileklerine kadar güzelce örten, kendilerini,Ne güzel olur hanımlar da şalvar gibi bileklerine kadar güzelce örten, kendilerini, yani örtülerinin altında içlerini de güzelce kapatan bir şeyler giyseler daha iyi olur. yani örtülerinin altında içlerini de güzelce kapatan bir şeyler giyseler daha iyi olur.

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz bütün malını yoğunuEbû Bekr-i Sıddîk Efendimiz bütün malını yoğunu savaş için gidecek orduya teçhizat alsınlar, diye vermiş. Hiç bir şey kalmamış.savaş için gidecek orduya teçhizat alsınlar, diye vermiş. Hiç bir şey kalmamış. Mescide hasır -yumuşak bir hasır herhalde, katı değil anlaşılan- hasır bürünerek gelmiş.Mescide hasır -yumuşak bir hasır herhalde, katı değil anlaşılan- hasır bürünerek gelmiş. Allah çok sevmiş. Melekler o kıyafete bürünmüşler o gün.Allah çok sevmiş. Melekler o kıyafete bürünmüşler o gün. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in o fedakârlığından, Allah'ın hoşnut olmasından dolayı,Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in o fedakârlığından, Allah'ın hoşnut olmasından dolayı, Allah sevdi onun kıyafetini diye hasır bürünmüşler.Allah sevdi onun kıyafetini diye hasır bürünmüşler. Hasır normal kıyafet değildir ama şeye göre güzel olmuş oluyor. Hasır normal kıyafet değildir ama şeye göre güzel olmuş oluyor.

İster hasır olsun, ister aba olsun, ister kaba olsun; hepsi birdir. Mühim olan örtmektir.İster hasır olsun, ister aba olsun, ister kaba olsun; hepsi birdir. Mühim olan örtmektir. Örtmekte bir incelik daha vardır. Altının görünmemesi lazım.Örtmekte bir incelik daha vardır. Altının görünmemesi lazım. Kalın bir kumaş olup da şeffaf olursa örtünmüş sayılmaz.Kalın bir kumaş olup da şeffaf olursa örtünmüş sayılmaz. Kalın bir kumaş olup da -streç miydi, streç tam vücuda yapışmış bir pantolon, tesettür değildir-Kalın bir kumaş olup da -streç miydi, streç tam vücuda yapışmış bir pantolon, tesettür değildir- örtünmüş sayılmaz. Çünkü her şey belli. İşte göbeğinin çukuru şurası. Dizinin bilmem nesi burası.örtünmüş sayılmaz. Çünkü her şey belli. İşte göbeğinin çukuru şurası. Dizinin bilmem nesi burası. Göğsünün düğmesi şurası.Göğsünün düğmesi şurası. Her şey meydanda olursa -mesela bir kazak giyiyor- sütyeni şuradan şuraya kadar belli.Her şey meydanda olursa -mesela bir kazak giyiyor- sütyeni şuradan şuraya kadar belli. Öbür tarafı buradan buraya kadar belli: Bu tesettür değildir! Öbür tarafı buradan buraya kadar belli: Bu tesettür değildir!

Onun için Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki;Onun için Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki; "Âhirette, âhir zamanda -yani dünyanın sonuna doğru- öyle kadınlar dolaşacak ki İslâm diyarında.""Âhirette, âhir zamanda -yani dünyanın sonuna doğru- öyle kadınlar dolaşacak ki İslâm diyarında." Kasiyatün ariyatün. "Giyinmiş ama çıplak." Kasiyat "kisveli" demek. Ariyat ârî çıplak.Kasiyatün ariyatün. "Giyinmiş ama çıplak." Kasiyat "kisveli" demek. Ariyat ârî çıplak. Giyinmiş ama çıplak. Neden? Bu dar kıyafetlerden. Dar kıyafet.Giyinmiş ama çıplak. Neden?

Bu dar kıyafetlerden. Dar kıyafet.
Kıyafet insanı korumak için bir şey. Sadece soğuktan korumak için değil ki. Haramdan.Kıyafet insanı korumak için bir şey. Sadece soğuktan korumak için değil ki. Haramdan. Haram bakıştan. Karşı tarafı da günaha sokmamak için, kendisi de günaha girmemek için bir vasıta.Haram bakıştan. Karşı tarafı da günaha sokmamak için, kendisi de günaha girmemek için bir vasıta. Dar kıyafet olmayacak. Altını gösteren kıyafet olmayacak. Kâfi bollukta olacak.Dar kıyafet olmayacak. Altını gösteren kıyafet olmayacak. Kâfi bollukta olacak. Vücudun kötü düşüncelere sevk edici hatlarını belli etmeyecek. Bu İslâm'ın zihniyetidir. Vücudun kötü düşüncelere sevk edici hatlarını belli etmeyecek. Bu İslâm'ın zihniyetidir.

Avrupa'nın giyiminin zihniyeti de vücudun bütün güzelliklerini ortaya koymaktır.Avrupa'nın giyiminin zihniyeti de vücudun bütün güzelliklerini ortaya koymaktır. Avrupalı fesat adamdır. Otomobil reklamı yaparken o kadını kullanır.Avrupalı fesat adamdır. Otomobil reklamı yaparken o kadını kullanır. Bilmem ciklet reklamı yaparken kadını kullanır. Çorap -naylon çorap- çorap mıdır? Değildir. Neden?Bilmem ciklet reklamı yaparken kadını kullanır. Çorap -naylon çorap- çorap mıdır? Değildir. Neden? Çünkü altı olduğu gibi görünüyor. Kilotlu çorap; bak işte, tam aşağıdan yukarıya kadar giyiliyor.Çünkü altı olduğu gibi görünüyor. Kilotlu çorap; bak işte, tam aşağıdan yukarıya kadar giyiliyor. Sen şimdi giyinmiş olmadın. Sen şimdi giyinmiş olmadın.

Peygamber Efendimiz'in [yanında] bedevînin birisi namaz kıldı.Peygamber Efendimiz'in [yanında] bedevînin birisi namaz kıldı. Paldır küldür, paldır küldür, paldır küldür; selam verdi. Dedi ki; "Ey filanca, sen namazını yeniden kıl.Paldır küldür, paldır küldür, paldır küldür; selam verdi. Dedi ki; "Ey filanca, sen namazını yeniden kıl. Çünkü sen namaz kılmadın!" "Kıldım yâ Resûlallah." Kıldın ama kılmadın. Giyindin ama giyinik değilsin.Çünkü sen namaz kılmadın!" "Kıldım yâ Resûlallah." Kıldın ama kılmadın. Giyindin ama giyinik değilsin. O bakımdan kıyafet ciddi olacak, bol olacak. Kıyafet dikkati çekmeyecek tarzda olacak. O bakımdan kıyafet ciddi olacak, bol olacak. Kıyafet dikkati çekmeyecek tarzda olacak. Âlâ vâlâ, süslü ziynetli, parlak, şaşaalı, pırıl pırıl kristal kumaşlar, bilmem neler… Âlâ vâlâ, süslü ziynetli, parlak, şaşaalı, pırıl pırıl kristal kumaşlar, bilmem neler… Herkesin gözü dikiliyor: Olmaz! Yani rengine dikkat edecek.Herkesin gözü dikiliyor: Olmaz!

Yani rengine dikkat edecek.
Biçiminin, vücut biçimini örtecek tarzda belli olmamasına dikkat edecek.Biçiminin, vücut biçimini örtecek tarzda belli olmamasına dikkat edecek. Altını göstermemesine dikkat edecek. Böyle bir örtüşle örttükten sonra iyidir.Altını göstermemesine dikkat edecek. Böyle bir örtüşle örttükten sonra iyidir. Ama herhangi bir olağanüstü duruma karşıda tedbirli olmak için şalvar giyerseAma herhangi bir olağanüstü duruma karşıda tedbirli olmak için şalvar giyerse Efendimiz'in duasına da mazhar olmuş oluyor. Dış kıyafeti sorduğu için bu cevapları verdik. Efendimiz'in duasına da mazhar olmuş oluyor. Dış kıyafeti sorduğu için bu cevapları verdik.

Soru: Belli bir ücret ödedikten sonra teslim alınan malların alışverişi câiz midir? Soru: Belli bir ücret ödedikten sonra teslim alınan malların alışverişi câiz midir?

Cevap: Şöyle ki araba veya beyaz eşyada kampanyalarda "Mart teslimi" gibi şartlar mevcut.Cevap: Şöyle ki araba veya beyaz eşyada kampanyalarda "Mart teslimi" gibi şartlar mevcut. Yani parayı veriyor. Ondan sonra şu şeyde mal gelecek.Yani parayı veriyor. Ondan sonra şu şeyde mal gelecek. Şimdi alışveriş bir rıza muamelesidir. Normal olan şekli parayı verip bir şeyi almaktır.Şimdi alışveriş bir rıza muamelesidir. Normal olan şekli parayı verip bir şeyi almaktır. Fakat parayı verdikten, malı aldıktan sonra, parayı geç vermek bir anlaşmayla câizdir.Fakat parayı verdikten, malı aldıktan sonra, parayı geç vermek bir anlaşmayla câizdir. Yani; "Ben bunu taksitle ödeyeceğim. Şu kadar zaman sonra şey yapacağım." Bu mümkündür. Yani; "Ben bunu taksitle ödeyeceğim. Şu kadar zaman sonra şey yapacağım." Bu mümkündür.

Ama malı almadan, alışveriş iktisap edilmemiş bir maldan alışveriş tahakkuk etmez.Ama malı almadan, alışveriş iktisap edilmemiş bir maldan alışveriş tahakkuk etmez. "Ben senin tarlanın zeytinlerini satın aldım, al." Daha zeytin yok ki ortada."Ben senin tarlanın zeytinlerini satın aldım, al." Daha zeytin yok ki ortada. Olmayan mal alınmaz, satılmaz. Burada biraz ona yakın bir durum var, bilmiyorum. Tekrar bir soralım.Olmayan mal alınmaz, satılmaz. Burada biraz ona yakın bir durum var, bilmiyorum. Tekrar bir soralım. Mal yok ortada, yalnız mukavele var. Diyor ki; "Martta vereceğim." "Tamam." Alışveriş bitiyor.Mal yok ortada, yalnız mukavele var. Diyor ki; "Martta vereceğim." "Tamam." Alışveriş bitiyor. Belki bu da olur. Taksitle satışın aksine bu bizim Koç'un, Sabancı'nın kurnazlığıdır Türkiye'de.Belki bu da olur.

Taksitle satışın aksine bu bizim Koç'un, Sabancı'nın kurnazlığıdır Türkiye'de.
Millet malını satıyor. Taksitlerini toplayamıyor. Mahkemelerde avukatlarda, icrada senetler. Millet malını satıyor. Taksitlerini toplayamıyor. Mahkemelerde avukatlarda, icrada senetler. Ama bu adamlar örnek insanlar, kurnaz insanlar, siparişleri alıyorlar, paraları alıyorlar.Ama bu adamlar örnek insanlar, kurnaz insanlar, siparişleri alıyorlar, paraları alıyorlar. "Malı 6 ay, 3 ay, 5 ay sonra göndereceğim." diye "Malı 6 ay, 3 ay, 5 ay sonra göndereceğim." diye Türkiye'nin şartlarına öyle güzel uygun bir alışveriş sistemi düzeni kurmuşlar ki. Parayı alıyor.Türkiye'nin şartlarına öyle güzel uygun bir alışveriş sistemi düzeni kurmuşlar ki. Parayı alıyor. Senin paranı 3 ay da işletiyor. Ondan sonra sana malı gönderiyor. Kurnaz bir sistem yani.Senin paranı 3 ay da işletiyor. Ondan sonra sana malı gönderiyor. Kurnaz bir sistem yani. Soralım, yalnız belki de şey bakımından uygun olmayabilir. Soralım, yalnız belki de şey bakımından uygun olmayabilir. O tarafı meslekten, bu işin, fıkhın bir ince noktasıdır. O tarafı meslekten, bu işin, fıkhın bir ince noktasıdır. Böyle bir şey; mal almadan parayı yatırıyorsun: Martta teslim. Para gidiyor elden. Olur mu?Böyle bir şey; mal almadan parayı yatırıyorsun: Martta teslim. Para gidiyor elden. Olur mu? Olmaz mı? Onu bir soralım. Şu anda iyi bilemeyeceğim. Çok emin olamadım, içimde tereddüt var. Olmaz mı? Onu bir soralım. Şu anda iyi bilemeyeceğim. Çok emin olamadım, içimde tereddüt var.

Soru: Bazı zikirler vakit namazlarından önce okunuyor.Soru: Bazı zikirler vakit namazlarından önce okunuyor. Misal; akşam namazının ezanından önce Sübhanallah ve bi-hamdihî, Sübhanallahi'l-Azîm gibi...Misal; akşam namazının ezanından önce Sübhanallah ve bi-hamdihî, Sübhanallahi'l-Azîm gibi... Bunların sebepleri nelerdir? Cevap: Zikirler çok. Zikirlerle ilgili tavsiyeler de çok.Bunların sebepleri nelerdir?

Cevap: Zikirler çok. Zikirlerle ilgili tavsiyeler de çok.
Her birisinin ayrı ayrı sorulması, cevaplandırılması uygun olur. Her birisinin ayrı ayrı sorulması, cevaplandırılması uygun olur.

Yalnız zikir için uygun zamanlardan birisi akşam namazından evvelki zamandır.Yalnız zikir için uygun zamanlardan birisi akşam namazından evvelki zamandır. İkindiden sonra, güneş batıncaya kadar olan vakit çok kıymetli bir zamandır.İkindiden sonra, güneş batıncaya kadar olan vakit çok kıymetli bir zamandır. Abdülaziz Hocamız rahmetullâhi aleyh buyurmuş ki;Abdülaziz Hocamız rahmetullâhi aleyh buyurmuş ki; "Herhalde duaların en [çok] kabul olduğu zamanlardan birisi bu zaman olduğu kanatindeyim.""Herhalde duaların en [çok] kabul olduğu zamanlardan birisi bu zaman olduğu kanatindeyim." Tecrübeleriyle, tecellîlerle, vâridât ile ölçmüş demek ki...Tecrübeleriyle, tecellîlerle, vâridât ile ölçmüş demek ki... Bu ikindiden sonraki zaman çok kıymetlidir. Bu ikindiden sonraki zaman çok kıymetlidir. Sabah namazından sonraki bizim Evrâd'ı okuduğumuz zaman da kıymetlidir.Sabah namazından sonraki bizim Evrâd'ı okuduğumuz zaman da kıymetlidir. "O da kıymetli ama bu ikindi namazından sonraki zaman daha kıymetlidir." buyurmuş"O da kıymetli ama bu ikindi namazından sonraki zaman daha kıymetlidir." buyurmuş Abdülaziz Hocamız rahmetullâhi aleyh. Bu konuda hadîs-i şerîfler var.Abdülaziz Hocamız rahmetullâhi aleyh. Bu konuda hadîs-i şerîfler var. Çünkü o da güneşin batışı zamanı, bir günün bitme zamanı...Çünkü o da güneşin batışı zamanı, bir günün bitme zamanı... Tam biterken de bir işin bitişinde güzel bir bitirişle bitirmek,Tam biterken de bir işin bitişinde güzel bir bitirişle bitirmek, sevaplı bir bitirişle bitirmek önemli olduğundan o vakitteki zikirler kıymetli oluyor. sevaplı bir bitirişle bitirmek önemli olduğundan o vakitteki zikirler kıymetli oluyor.

Kıymetli vakitlerden birisi -her vaktin kıymeti vardır da, bâriz olarak farklı olan,Kıymetli vakitlerden birisi -her vaktin kıymeti vardır da, bâriz olarak farklı olan, önde olan vakitlerden birisi- de geceleyin teheccüd vaktidir. Yani imsaktan önceki zaman...önde olan vakitlerden birisi- de geceleyin teheccüd vaktidir. Yani imsaktan önceki zaman... Geriye doğru, gecenin yarısına kadar, üçte birine kadar... Geriye doğru, gecenin yarısına kadar, üçte birine kadar... Biraz uyuyup kalktıktan sonraki o gece vakti de çok kıymetlidir.Biraz uyuyup kalktıktan sonraki o gece vakti de çok kıymetlidir. Göğün kapılarının açıldığı, duaların kabul olduğu zamanlardır. Göğün kapılarının açıldığı, duaların kabul olduğu zamanlardır.

Bundan başka her zaman için tavsiyeler, özel ibadetler, zikirler olabilir. Bundan başka her zaman için tavsiyeler, özel ibadetler, zikirler olabilir.

Soru: Bulunduğumuz yerde filanca cemaate bağlı arkadaşlar mevcut.Soru: Bulunduğumuz yerde filanca cemaate bağlı arkadaşlar mevcut. Onlar her akşam hatme yapıyorlar. Arada bir katılıyoruz. Mahzuru olur mu? Onlar her akşam hatme yapıyorlar. Arada bir katılıyoruz. Mahzuru olur mu?

Cevap: Esas itibariyle [mahzuru] olmaz. Ama bazı cemaatlerin liderleri -Ben kendilerine gülüyorum.-Cevap: Esas itibariyle [mahzuru] olmaz. Ama bazı cemaatlerin liderleri -Ben kendilerine gülüyorum.- bizimkilerin yakasına yapışıyorlar...bizimkilerin yakasına yapışıyorlar... Bu bizim dervişlerin de bir imtihanı oluyor, onun için pek ses çıkartmamayı da düşünüyorum.Bu bizim dervişlerin de bir imtihanı oluyor, onun için pek ses çıkartmamayı da düşünüyorum. Yakasına yapışıyorlar; "İlle bizim tarikate gel!" "Yahu ben bir yere bağlıyım!" "Yok, bize gel!.." Yakasına yapışıyorlar;

"İlle bizim tarikate gel!"

"Yahu ben bir yere bağlıyım!"

"Yok, bize gel!.."

Mesela filan efendi filanca şehirde gitmiş, bir hoca efendiye: "Sen bizim tarikate gel!" Mesela filan efendi filanca şehirde gitmiş, bir hoca efendiye:

"Sen bizim tarikate gel!"

"Ben bir yere bağlıyım!" "Nereye bağlısın?" "İskenderpaşa'ya..." "İskenderpaşa'nın hocası vefat etti." "Ben bir yere bağlıyım!"

"Nereye bağlısın?"

"İskenderpaşa'ya..."

"İskenderpaşa'nın hocası vefat etti."

Vefat etti ama yerine başka hoca var. Makam duruyor. Filanca reisicumhur öldü; ondan sonra bitiyor mu? Vefat etti ama yerine başka hoca var. Makam duruyor. Filanca reisicumhur öldü; ondan sonra bitiyor mu?

Vazife devam ediyor. İnsanlar yaşadığı müddetçe irşad vazifesi kıyamete kadar devam edecek. Vazife devam ediyor. İnsanlar yaşadığı müddetçe irşad vazifesi kıyamete kadar devam edecek.

"Yok, sen bize gel!" "Yok, ben yerimden memnunum, gelmem!" "Yok, sen bize gel!"

"Yok, ben yerimden memnunum, gelmem!"

İsim zikrederek söylüyorum: Mahmut Hoca. Bizim bir genç çocuk [filanca hocaya] gitmiş, ona; İsim zikrederek söylüyorum: Mahmut Hoca. Bizim bir genç çocuk [filanca hocaya] gitmiş, ona;

"Ben sizin kurslarınızda kalabilir miyim?" demiş. "Kal ama bizim tarikate gir." "Ben sizin kurslarınızda kalabilir miyim?" demiş.

"Kal ama bizim tarikate gir."

"Ben İskenderpaşa'ya bağlıyım!" "Ben İskenderpaşa'ya bağlıyım!"

"Bağlısın ama sünnet-i seniyyeye daha bağlı bir dergâh olduğumuz için bize bağlan." "Bağlısın ama sünnet-i seniyyeye daha bağlı bir dergâh olduğumuz için bize bağlan."

Gelmiş bir hocaya sormuş. Hoca da demiş ki; "O da halifedir, o da halifedir; kime gitsen olur." Gelmiş bir hocaya sormuş. Hoca da demiş ki;

"O da halifedir, o da halifedir; kime gitsen olur."

Ahid ne oldu?.. Hani ey zalim bizimle ahd ü peymân ettiğin?.. Ahid ne oluyor?.. Verilen söz ne oluyor?.. Ahid ne oldu?.. Hani ey zalim bizimle ahd ü peymân ettiğin?.. Ahid ne oluyor?.. Verilen söz ne oluyor?..

Müşteri çalmak, talebe ayartmak ne oluyor?.. Müşteri çalmak, talebe ayartmak ne oluyor?..

Bir insanın etbâı çoğalırsa şeytanları çoğalırmış.Bir insanın etbâı çoğalırsa şeytanları çoğalırmış. Çünkü her birisi bir dert, her birinin derdiyle uğraşacak.Çünkü her birisi bir dert, her birinin derdiyle uğraşacak. Etbâı çoğaldıkça, kesüret şeyâtînuhû buyuruyor Peygamber Efendimiz; "Şeytanları artar."Etbâı çoğaldıkça, kesüret şeyâtînuhû buyuruyor Peygamber Efendimiz; "Şeytanları artar." Her birisi bir imtihan, dert, yük... Giderse gitsin... O da gitmiş. Her birisi bir imtihan, dert, yük...

Giderse gitsin... O da gitmiş.

Soru soran kimsenin soru sorması, cevap veren kimsenin cevap vermesi,Soru soran kimsenin soru sorması, cevap veren kimsenin cevap vermesi, teklif eden kimsenin teklif etmesi tasavvuf değildir.teklif eden kimsenin teklif etmesi tasavvuf değildir. Bu üç olaydaki üç şahıs tasavvufa uygun bir iş yapmıyor. Yaptıkları tasavvuf değildir, dîvâneliktir. Bu üç olaydaki üç şahıs tasavvufa uygun bir iş yapmıyor. Yaptıkları tasavvuf değildir, dîvâneliktir.

Bir arkadaşımız rüyada kardeşini görmüş. "Bu Resûlullah'tır." demişler. Rüya, hikmetleri var.Bir arkadaşımız rüyada kardeşini görmüş. "Bu Resûlullah'tır." demişler. Rüya, hikmetleri var. Kardeşi ama "Bu Resûlullah'tır." demiş. Sonra rüyada Hocamız'ı görmüş; "Bu Resûlullah'tır." demişler.Kardeşi ama "Bu Resûlullah'tır." demiş. Sonra rüyada Hocamız'ı görmüş; "Bu Resûlullah'tır." demişler. Hocamız ama "Resûlullah'tır." demişler. Sonra bir başka rüyada Resûlullah Efendimiz'i görmüş.Hocamız ama "Resûlullah'tır." demişler. Sonra bir başka rüyada Resûlullah Efendimiz'i görmüş. Efendimiz elinde bir kâğıt, rüyayı gören kimseye gösteriyor;Efendimiz elinde bir kâğıt, rüyayı gören kimseye gösteriyor; kardeşine de bir şey demiyor, buna da bir şey demiyor. Elinde bir kâğıt... kardeşine de bir şey demiyor, buna da bir şey demiyor. Elinde bir kâğıt...

"Bu nedir?" [diye] dün bana sordular. Tabii isim zikretmiyoruz. Rüyaları bana naklettiler."Bu nedir?" [diye] dün bana sordular. Tabii isim zikretmiyoruz. Rüyaları bana naklettiler. O da dinliyor. Ben de rüyanın yorumunu söylüyorum. O da dinliyor. Ben de rüyanın yorumunu söylüyorum.

Bu şahıs bizim İskenderpaşa'yı bırakmış da falanca yere gitmiş.Bu şahıs bizim İskenderpaşa'yı bırakmış da falanca yere gitmiş. İyi güzel, filanca yere gidiyorsun ama bu Resûlullah'ın rüyada gösterdiği kâğıt ahid demektir.İyi güzel, filanca yere gidiyorsun ama bu Resûlullah'ın rüyada gösterdiği kâğıt ahid demektir. "Bu ahid ne oluyor?" demektir. Konuşmuyor ama elinde kâğıt var."Bu ahid ne oluyor?" demektir. Konuşmuyor ama elinde kâğıt var. Kâğıt ahittir; "Bu ahid ne oluyor?" demektir. "Hani sen bir yerle ahd yapmıştın? Kâğıt ahittir; "Bu ahid ne oluyor?" demektir. "Hani sen bir yerle ahd yapmıştın? Ne oldu senin bu ahdin?" demektir. Ne oldu senin bu ahdin?" demektir.

Sonra bak, "Mehmed Zahid Efendi de Resûlullah'ın yolunda." demektir.Sonra bak, "Mehmed Zahid Efendi de Resûlullah'ın yolunda." demektir. "Sen de Resûlullah'ın yolunda gitmek istiyorsun. Bu dergâh Resûlullah'ın yolu demek."Sen de Resûlullah'ın yolunda gitmek istiyorsun. Bu dergâh Resûlullah'ın yolu demek. Senin burayla bir ahdin, bağlantın var; ne oldu bu ahid?" demektir bu. Senin burayla bir ahdin, bağlantın var; ne oldu bu ahid?" demektir bu.

İnsanlar çeşitli şekillerde imtihan olur. Müridin imtihanı da çok çeşitli olur.İnsanlar çeşitli şekillerde imtihan olur. Müridin imtihanı da çok çeşitli olur. Tabii bizim imtihanımız çok daha büyük olur. Bizim derdimiz çok daha büyük olur. Tabii bizim imtihanımız çok daha büyük olur. Bizim derdimiz çok daha büyük olur.

Allah hepimize yardım etsin. Size de, bize de, herkese yardım etsin. Allah hepimize yardım etsin. Size de, bize de, herkese yardım etsin.

Herkesin hayrını, iyiliğini isteriz. Şahsen Allah beni –hamd ü senâlar olsun- sizlere muhtaç etmedi.Herkesin hayrını, iyiliğini isteriz.

Şahsen Allah beni –hamd ü senâlar olsun- sizlere muhtaç etmedi.
Benim sizden herhangi bir kimseye ihtiyacım yoktur. Ne parasal yönden, ne bir başka yönden...Benim sizden herhangi bir kimseye ihtiyacım yoktur. Ne parasal yönden, ne bir başka yönden... Elhamdülillah bana yetecek, benim de başkasına yardım edecek imkânlar bana Allah Ankara'dayken nasip etti;Elhamdülillah bana yetecek, benim de başkasına yardım edecek imkânlar bana Allah Ankara'dayken nasip etti; evim vardı, arabam vardı, imkânım vardı. evim vardı, arabam vardı, imkânım vardı. Ben kendi kendime Ankara'da da bir itibarım vardı, elhamdülillah. Üniversitede profesördüm.Ben kendi kendime Ankara'da da bir itibarım vardı, elhamdülillah. Üniversitede profesördüm. Her yere çağrılıyordum; konferans için çağrılıyordum, yurt dışına çağrılıyordum.Her yere çağrılıyordum; konferans için çağrılıyordum, yurt dışına çağrılıyordum. Avustralya'dan, Almanya'dan, Hollanda'dan, Amerika'dan, Güney Afrika'dan talepler geliyordu.Avustralya'dan, Almanya'dan, Hollanda'dan, Amerika'dan, Güney Afrika'dan talepler geliyordu. Ben orada kalabilirdim.Ben orada kalabilirdim. Maaşım yetiyordu, maaşım artıyordu, ben başkalarına karz-ı hasen veriyordum,Maaşım yetiyordu, maaşım artıyordu, ben başkalarına karz-ı hasen veriyordum, karz-ı hasenler alanların üzerinde hâlâ durur... karz-ı hasenler alanların üzerinde hâlâ durur... Lüksüm yok, paranın fazlasını nereye harcayacağım, harcayamıyordum. Lüksüm yok, paranın fazlasını nereye harcayacağım, harcayamıyordum.

Benim böyle bir işi zorla, reislik filan [isteği] de yoktu içimde,Benim böyle bir işi zorla, reislik filan [isteği] de yoktu içimde, üstelik de böyle şeyleri, kalabalığı vesaireyi sevmiyordum... üstelik de böyle şeyleri, kalabalığı vesaireyi sevmiyordum...

"Köyde bir ev alır da tenhada kalır mıyım?" diye birkaç defa teşebbüs etmiştim."Köyde bir ev alır da tenhada kalır mıyım?" diye birkaç defa teşebbüs etmiştim. "Tavşancıl'da bir ev mi alsak, oraya mı yerleşsek?" diye... Her seferinde Hocamız mâni olmuştu. "Tavşancıl'da bir ev mi alsak, oraya mı yerleşsek?" diye... Her seferinde Hocamız mâni olmuştu. Bir seferinde demişti ki; "Evlâdım, küçük yerlerde insanın kadrini kıymetini bilmezler.Bir seferinde demişti ki; "Evlâdım, küçük yerlerde insanın kadrini kıymetini bilmezler. Mücevherci bilir mücevherin kıymetini...Mücevherci bilir mücevherin kıymetini... Büyük yerlerde bilinir, küçük yerlerde kıymetini bilmezler, ezâ cefâ ederler. Büyük yerlerde bilinir, küçük yerlerde kıymetini bilmezler, ezâ cefâ ederler. Olmaz, o köye gidemezsin." dedi. Olmaz, o köye gidemezsin." dedi.

Bizim arkadaşlar bir kooperatif kurmuşlar;Bizim arkadaşlar bir kooperatif kurmuşlar; "Seni de ortak edelim, sen de filanca yere gelir misin hocam?" dediler. "Seni de ortak edelim, sen de filanca yere gelir misin hocam?" dediler. "Sorun Hocamız'a, ben soramam." dedim. "Sorun Hocamız'a, ben soramam." dedim. Ben Hocamız'ın [müridiyim] o zaman, henüz böyle bir görevle yükümlü değilim.Ben Hocamız'ın [müridiyim] o zaman, henüz böyle bir görevle yükümlü değilim. O arkadaş da gitti, Hocamız'a dedi ki; "İşte filanca yerde bir arsa alacağız, bu da ortak olsun mu?" diyeO arkadaş da gitti, Hocamız'a dedi ki; "İşte filanca yerde bir arsa alacağız, bu da ortak olsun mu?" diye benim nâmıma da sorunca ona çok sert bir çıkış yaptı. benim nâmıma da sorunca ona çok sert bir çıkış yaptı. Tabii aslında o belki dolaylı olarak bana demek...Tabii aslında o belki dolaylı olarak bana demek... O da dudağını ısırarak geri döndü; "Hocamız hiç müsaade etmiyor." dedi.O da dudağını ısırarak geri döndü; "Hocamız hiç müsaade etmiyor." dedi. Ben biliyordum zaten öyle ufak tefek şeye müsaade etmeyeceğini...Ben biliyordum zaten öyle ufak tefek şeye müsaade etmeyeceğini... "Bir köşeye kaçıp da hizmetten uzak durma!" diye emir bize demek öyle olmuş oluyor. "Bir köşeye kaçıp da hizmetten uzak durma!" diye emir bize demek öyle olmuş oluyor.

Böyle bir şeye bizim ihtiyacımız yok da biz vazifeyi götürmeye çalışıyoruz.Böyle bir şeye bizim ihtiyacımız yok da biz vazifeyi götürmeye çalışıyoruz. İnsanlara hadîs-i şerîfleri, Allah'ın yolunu anlatmaya çalışıyoruz. İnsanlara hadîs-i şerîfleri, Allah'ın yolunu anlatmaya çalışıyoruz. Size de bazı şeyleri öğretmeye, sevdirmeye çalışıyoruz. Size de bazı şeyleri öğretmeye, sevdirmeye çalışıyoruz.

Millet çalgı seviyor, gösteri seviyor, başka şeyleri seviyor... Oraya gidiyor, buraya gidiyor...Millet çalgı seviyor, gösteri seviyor, başka şeyleri seviyor... Oraya gidiyor, buraya gidiyor... Falanca dergâh gelene sigara ikrâm edermiş.Falanca dergâh gelene sigara ikrâm edermiş. Dergâhın başındaki şahsın düğün salonu varmış, düğün salonunda içki ikrâm edilirmiş.Dergâhın başındaki şahsın düğün salonu varmış, düğün salonunda içki ikrâm edilirmiş. Millet bunlara aldırmıyor, bakmıyor. Ne taraf daha keyifli, o tarafa transfer oluyor.Millet bunlara aldırmıyor, bakmıyor. Ne taraf daha keyifli, o tarafa transfer oluyor. Biz de transfer olmasın diye transfer ücretini mi artıracağız burada?Biz de transfer olmasın diye transfer ücretini mi artıracağız burada? "Aman oraya gitme, burada ücretin daha fazla olacak." mı diyeceğiz? "Aman oraya gitme, burada ücretin daha fazla olacak." mı diyeceğiz?

Nasıl yaparsa yapıyor, o da onun imtihanı...Nasıl yaparsa yapıyor, o da onun imtihanı... Ama işte bak, Efendimiz konuşmadan kâğıt gösteriyor. Ama işte bak, Efendimiz konuşmadan kâğıt gösteriyor. "Bu bir ahid" demek, "Ahdinden ne haber?" demek. "Bu bir ahid" demek, "Ahdinden ne haber?" demek.

Birisi gelmiş; "Hocam Yalova'da Mehmed Zahid Hocamız aleyhine falanca cemaat çok kötü sözler söylüyorlar." Birisi gelmiş;

"Hocam Yalova'da Mehmed Zahid Hocamız aleyhine falanca cemaat çok kötü sözler söylüyorlar."

Tasavvufî cemaat mi? "Evet, tasavvufî-sûfî cemaat." Peki tasavvufta şeriate aykırı iş yapmak var mı?Tasavvufî cemaat mi?

"Evet, tasavvufî-sûfî cemaat."

Peki tasavvufta şeriate aykırı iş yapmak var mı?
Peygamber Efendimiz; Üzkurû mevtâküm bi'l-hayr demedi mi? Peygamber Efendimiz; Üzkurû mevtâküm bi'l-hayr demedi mi?

Ben karşılarında hazır lokma, beni kötüleyebildikleri kadar kötülesinler;Ben karşılarında hazır lokma, beni kötüleyebildikleri kadar kötülesinler; Mehmed Zahid Hocamız'a ne çatıyorlar?! Onun aleyhinde ne konuşuyorlar?! Mehmed Zahid Hocamız'a ne çatıyorlar?! Onun aleyhinde ne konuşuyorlar?!

"Vefat etmiş bir kimsenin aleyhinde konuşmayın." diye hadîs-i şerîf var. "Vefat etmiş bir kimsenin aleyhinde konuşmayın." diye hadîs-i şerîf var.

Benim aleyhimde konuş: "Es'ad Coşan şöyledir, böyledir..." de, olsun bitsin.Benim aleyhimde konuş: "Es'ad Coşan şöyledir, böyledir..." de, olsun bitsin. Mehmed Zahid Hocaefendi'yi ne kötülüyorsun? Mehmed Zahid Hocaefendi'yi ne kötülüyorsun?

Onlar tasavvufî cemaat miymiş? Böyle tasavvuf mu olur?! Onlar tasavvufî cemaat miymiş? Böyle tasavvuf mu olur?!

O hocayı kötüleyecek, müridi oradan soğutacak, beri tarafa [geçirecek.] O hocayı kötüleyecek, müridi oradan soğutacak, beri tarafa [geçirecek.]

"Bu silsiledeki şuraya kadar zevat iyi de buradan sonrası hiçbir şey değil." "Bu silsiledeki şuraya kadar zevat iyi de buradan sonrası hiçbir şey değil."

Ya "Buraya odunun bile eğrisi yakışmaz." demişler. Bu oyuncak değil ki, irşat makamı!Ya "Buraya odunun bile eğrisi yakışmaz." demişler. Bu oyuncak değil ki, irşat makamı! Peygamber Efendimiz'in irşat vazifesinin devamı makamı. Odun gelse burada mum olur.Peygamber Efendimiz'in irşat vazifesinin devamı makamı. Odun gelse burada mum olur. O silsilenin başı neyse devamı da odur. Er yarın Hak divanında belli olur! O silsilenin başı neyse devamı da odur.

Er yarın Hak divanında belli olur!

Sen burada onu kötülüyorsun ama bir kere yaptığın fiil yanlış bir fiil, İslâm'a uymayan bir fiil.Sen burada onu kötülüyorsun ama bir kere yaptığın fiil yanlış bir fiil, İslâm'a uymayan bir fiil. Hüsnüzan edeceksin. Hüsnüzan edeceksin.

Fötr şapka giymiş, ayağını bir sandalyeye atmış,Fötr şapka giymiş, ayağını bir sandalyeye atmış, elinde pipo, sakal yok, bıyık yok, artistik bir poz vermiş... Allah rahmet eylesin. Yok ki böyle...elinde pipo, sakal yok, bıyık yok, artistik bir poz vermiş...

Allah rahmet eylesin.

Yok ki böyle...
Sigara mükeyyefâttan. Derviş mükeyyefâtı değil, meşru mübahâtı bile terk ediyor.Sigara mükeyyefâttan. Derviş mükeyyefâtı değil, meşru mübahâtı bile terk ediyor. Bu mükeyyefât vücuda zararlı, ciğere zararlı; tekkede bu ikrâm edilir mi? Bu mükeyyefât vücuda zararlı, ciğere zararlı; tekkede bu ikrâm edilir mi?

"İçme hocam bu sigarayı." diyorsun. "Sen benim sigarama karışma!" diyor. Niye karışmayayım? "İçme hocam bu sigarayı." diyorsun.

"Sen benim sigarama karışma!" diyor.

Niye karışmayayım?

Şeriat, Peygamber Efendimiz her şeye karışmış; dişinin fırçasına bile karışmış,Şeriat, Peygamber Efendimiz her şeye karışmış; dişinin fırçasına bile karışmış, saçının şekline bile karışmış, bıyığına bile karışmış. Niye karışılmasın? Ciğerin hasta oluyor. saçının şekline bile karışmış, bıyığına bile karışmış. Niye karışılmasın?

Ciğerin hasta oluyor.
Paran havaya gidiyor. Dumanını yel alıyor, parasını el alıyor, derdi sana kalıyor. Niye karışmayayım? Paran havaya gidiyor. Dumanını yel alıyor, parasını el alıyor, derdi sana kalıyor. Niye karışmayayım?

Seni zarara uğratıyor bu! "Sen benim sigarama karışma!" Seni zarara uğratıyor bu!

"Sen benim sigarama karışma!"

Sigara içerken sigarayı buraya bırakıyor, başına sarığı giyiyor, Allahu ekber, namaz kıldırıp geliyor. Sigara içerken sigarayı buraya bırakıyor, başına sarığı giyiyor, Allahu ekber, namaz kıldırıp geliyor.

"Hocam olur mu yani? Hocaya yakışır mı?" "Sen benim sigarama karışma!" "Hocam olur mu yani? Hocaya yakışır mı?"

"Sen benim sigarama karışma!"

"Bir insana günah olarak, kendisine bir şey söylendiği zaman 'Sen benim işime karışma!"Bir insana günah olarak, kendisine bir şey söylendiği zaman 'Sen benim işime karışma! Sen kendi işine bak!' demek yeter." diyor Peygamber Efendimiz. Sen kendi işine bak!' demek yeter." diyor Peygamber Efendimiz.

"Peki" diyecek. Nasihat doğru sözlü oldu mu "Peki" demesi lazım. "Peki" diyecek. Nasihat doğru sözlü oldu mu "Peki" demesi lazım.

Efendimiz sigara içmiş mi? Hangi âyetten, hangi hadisten çıkıyor bunun delili? Efendimiz sigara içmiş mi? Hangi âyetten, hangi hadisten çıkıyor bunun delili?

Millet bu ölçülere dayanmadan kötüleme yaparsa tasavvuf değil.Millet bu ölçülere dayanmadan kötüleme yaparsa tasavvuf değil. Derviş çalmaya kalkarsa o da tasavvuf değil. Derviş çalmaya kalkarsa o da tasavvuf değil. Filanca doktorun tedavi görmekte olan bir hastası var, öteki doktor; "Ona gitme, bana gel." diyor.Filanca doktorun tedavi görmekte olan bir hastası var, öteki doktor; "Ona gitme, bana gel." diyor. Olmaz ki... Bu ayıptır! Hastanede bile bir doktorun [baktığı] bir hastaya öteki doktor gelip bakmaz;Olmaz ki... Bu ayıptır! Hastanede bile bir doktorun [baktığı] bir hastaya öteki doktor gelip bakmaz; "Kimin hastasısınız? Derdinizi ona söyleyin." der. "Kimin hastasısınız? Derdinizi ona söyleyin." der.

O hatmeye katılırsın da, bazıları kuzucukları yemek ister. Biz "gitme" demiyoruz.O hatmeye katılırsın da, bazıları kuzucukları yemek ister. Biz "gitme" demiyoruz. Ama gidersin, ondan sonra; "Tamam, bizim tekkeye kuzu geldi." derler,Ama gidersin, ondan sonra; "Tamam, bizim tekkeye kuzu geldi." derler, postunu yüzerler, üstüne otururlar, kuzunun etini de kebap yapıp yerler. O duruma düşme.postunu yüzerler, üstüne otururlar, kuzunun etini de kebap yapıp yerler. O duruma düşme. Kurtların eline düşme. Kurtların eline düşme.

Soru: Birisi bizi takdir ediyor, seviyor; fakat bağlı değil.Soru: Birisi bizi takdir ediyor, seviyor; fakat bağlı değil. Böyle birisini acele edip hemen bağlanmaya mı teşvik edelim, yoksa biraz daha bekletelim mi? Böyle birisini acele edip hemen bağlanmaya mı teşvik edelim, yoksa biraz daha bekletelim mi?

Cevap: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Cevap: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Accilû bi's-salâti kable'l-fevt ve accilû bi't-tevbeti kable'l-mevt.Accilû bi's-salâti kable'l-fevt ve accilû bi't-tevbeti kable'l-mevt. "Namazı kaçırıveririsiniz, namazı vaktinde hemen acele kılın!"Namazı kaçırıveririsiniz, namazı vaktinde hemen acele kılın! Tevbeyi çabuk yapıverin; çünkü ölüm geliverir, tevbe edemeden göçüverirsiniz." Tevbeyi çabuk yapıverin; çünkü ölüm geliverir, tevbe edemeden göçüverirsiniz."

Hayırlı işlerde çabuk davranılır. "Kızınızı evlendirmekte acele edin!" diyor Peygamber Efendimiz...Hayırlı işlerde çabuk davranılır. "Kızınızı evlendirmekte acele edin!" diyor Peygamber Efendimiz... "Cenazenizi kaldırmakta acele edin!" diyor Peygamber Efendimiz..."Cenazenizi kaldırmakta acele edin!" diyor Peygamber Efendimiz... Acele etmek iyi değil ama bazı yerlerde acele etmek iyidir. Hayırlı bir işi yapmakta acele edilir. Acele etmek iyi değil ama bazı yerlerde acele etmek iyidir. Hayırlı bir işi yapmakta acele edilir.

"Birisi falan şehirde, sizden ders almak istiyor." denilince ben;"Birisi falan şehirde, sizden ders almak istiyor." denilince ben; "Aman şu kâğıdı gönder, kabul ettim; bunları yapadursun, sonra da görüşürüz." diyorum. Neden? "Aman şu kâğıdı gönder, kabul ettim; bunları yapadursun, sonra da görüşürüz." diyorum.

Neden?

Ertesi gün ben ölürsem, korkuyorum "vebal altında kalırım" diye...Ertesi gün ben ölürsem, korkuyorum "vebal altında kalırım" diye... O bir istekte bulunmuş, "Biz bir ay sonra, iki ay sonra geleceğiz..." diyerek O bir istekte bulunmuş, "Biz bir ay sonra, iki ay sonra geleceğiz..." diyerek geciktirmiş oluruz diye korkuyorum. Onun için, hayırlı bir iş mi bu? Hayırlı bir iş. geciktirmiş oluruz diye korkuyorum.

Onun için, hayırlı bir iş mi bu?

Hayırlı bir iş.

Hemen yap! Bir dakika geçirirse, bir gün eksik kalırsa uygun olmaz.Hemen yap! Bir dakika geçirirse, bir gün eksik kalırsa uygun olmaz. Mâdem seviyor, gelsin, hemen başlasın. Mâdem seviyor, gelsin, hemen başlasın.

Soru: Zikrederken nasıl bir tefekkür hâlini almak gerekir? Aklımıza çok çeşitli şeyler geliyor.Soru: Zikrederken nasıl bir tefekkür hâlini almak gerekir? Aklımıza çok çeşitli şeyler geliyor. Bunlardan nasıl korunabiliriz? Cevap: Bu hatıra gelen şeylere "havâtır" derler.Bunlardan nasıl korunabiliriz?

Cevap: Bu hatıra gelen şeylere "havâtır" derler.
İnsanın hatırına geliyor, meşgul ediyor.İnsanın hatırına geliyor, meşgul ediyor. Onlardan korunmak için iç tedbirler vardır, dış tedbirler vardır. Abdestli olduğu zaman korunur.Onlardan korunmak için iç tedbirler vardır, dış tedbirler vardır. Abdestli olduğu zaman korunur. Bu bir dış tedbirdir. Lokma helal olduğu zaman korunur.Bu bir dış tedbirdir. Lokma helal olduğu zaman korunur. Lokmada karışıklık olduğu zaman işler karışmaya başlar, kendisini tam verememe durumuna düşer. Lokmada karışıklık olduğu zaman işler karışmaya başlar, kendisini tam verememe durumuna düşer.

Demek ki lokmasına dikkat edecek. Abdestini güzel alacak,Demek ki lokmasına dikkat edecek. Abdestini güzel alacak, usûlüne uygun olarak kusursuz almaya çalışacak. Oturacak. usûlüne uygun olarak kusursuz almaya çalışacak. Oturacak. Ondan sonra da söylediği sözlerin mânasını tefekkür edecek.Ondan sonra da söylediği sözlerin mânasını tefekkür edecek. Allahu ekber mi diyor, Lâ ilâhe illallah mı diyor; bunun mânası üzerinde [durarak] kendisini konsantre edecek.Allahu ekber mi diyor, Lâ ilâhe illallah mı diyor; bunun mânası üzerinde [durarak] kendisini konsantre edecek. Arada böyle bir hal ârız olursa kendisine; İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyecek.Arada böyle bir hal ârız olursa kendisine; İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyecek. "Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin, ben senin rızanı istiyorum!" diye niyetini bir tashih edecek,"Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin, ben senin rızanı istiyorum!" diye niyetini bir tashih edecek, yeniden başlayacak. Yine bir şey gelirse yine böyle [söyleyecek...] yeniden başlayacak. Yine bir şey gelirse yine böyle [söyleyecek...] Böyle böyle, düşe kalka bu işi karıştırmamayı öğrenecek. Böyle böyle, düşe kalka bu işi karıştırmamayı öğrenecek.

Allah hepinizden razı olsun. el-Fâtiha! Allah hepinizden razı olsun.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2