Namaz Vakitleri

28 Cemâziye'l-Âhir 1446
29 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:22
Öğle
13:11
İkindi
15:30
Akşam
17:51
Yatsı
19:17
Detaylı Arama

Takvâ: Her Hayrı İçinde Toplayan Hususiyet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 08.11.1992
Sincan/ Ankara

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sana Takvayı Tavsiye Ederim, Takva; Dikenli Tarlada Yürümek, Sana Cihadı Tavsiye Ederim, Zikrullah'ı Tavsiye Etmiştir, Kuran Okumayı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Takvâ: Her Hayrı İçinde Toplayan Hususiyet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 08.11.1992
Sincan/ Ankara

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sana Takvayı Tavsiye Ederim, Takva; Dikenli Tarlada Yürümek, Sana Cihadı Tavsiye Ederim, Zikrullah'ı Tavsiye Etmiştir, Kuran Okumayı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü li'l-lâhi rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü li'l-lâhi rabbi'l-âlemîn. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinin rivayet ettiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurmuşlar: Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinin rivayet ettiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şöyle buyurmuşlar:

Aleyke bihî takvâ'l-lah. Fe-innehû cimâu külli hayrin.Aleyke bihî takvâ'l-lah. Fe-innehû cimâu külli hayrin. Ve aleyke bi'l-cihad. Fe-innehû rahbâniyyetü'l-müslimîn.Ve aleyke bi'l-cihad. Fe-innehû rahbâniyyetü'l-müslimîn. Ve aleyke bi-zikri'l-lâhi ve tilâveti kitâbi'l-lâh.Ve aleyke bi-zikri'l-lâhi ve tilâveti kitâbi'l-lâh. Fe-innehû nurun leke fi'l-ardı ve zikrun leke fi's-semâi.Fe-innehû nurun leke fi'l-ardı ve zikrun leke fi's-semâi. Va'hzin lisâneke illâ min hayrin.Va'hzin lisâneke illâ min hayrin. Fe-inneke bi-zâlike tağlibu'ş-şeytân. Fe-inneke bi-zâlike tağlibu'ş-şeytân.

Sadaka resûllu'l-lâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûllu'l-lâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Bir tek hadîs-i şerîf ama içinde birçok nasihatler var.Bir tek hadîs-i şerîf ama içinde birçok nasihatler var. Ve bunların hepsi bizim dünya ve âhiret saadetine ermemiz için çok önemli nasihatler.Ve bunların hepsi bizim dünya ve âhiret saadetine ermemiz için çok önemli nasihatler. Onun için bu hadîs-i şerîfi okuyup size izah etmek istiyorum. Onun için bu hadîs-i şerîfi okuyup size izah etmek istiyorum.

Peygamber Efendimiz, bir muhatabına hitaben -Peygamber Efendimiz, bir muhatabına hitaben - bu zât rivayet eden Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinin kendisi olabilir- şöyle buyurmuş: bu zât rivayet eden Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinin kendisi olabilir- şöyle buyurmuş:

Aleyke. ''Senin boynuna borç olsun, vazife olsun, sana tavsiye ederim.'' Takvâ'l-lâh.Aleyke. ''Senin boynuna borç olsun, vazife olsun, sana tavsiye ederim.'' Takvâ'l-lâh. ''Takvâ ehli ol! Takvâyı sana tavsiye ederim. Takvâ şiarın olsun!'' ''Takvâ ehli ol! Takvâyı sana tavsiye ederim. Takvâ şiarın olsun!''

Aleyke Arapça'da ''Senin boynuna vazife olsun.'' mânasına gelen bir tabir.Aleyke Arapça'da ''Senin boynuna vazife olsun.'' mânasına gelen bir tabir. Takvâ'l-lâh. ''Allah'tan korkmak, sakınmak, çekinmek.''Takvâ'l-lâh. ''Allah'tan korkmak, sakınmak, çekinmek.'' Peygamber Efendimiz'in muhatabına ve hepimize nasihatidir.Peygamber Efendimiz'in muhatabına ve hepimize nasihatidir. Bizlere takvâyı tavsiye etmiş oluyor. Bizlere takvâyı tavsiye etmiş oluyor. Sonra neden takvâyı tavsiye ettiğini de izah buyuruyor. Sonra neden takvâyı tavsiye ettiğini de izah buyuruyor.

Çünkü takvâ sahibi olmak her hayrı içinde toplayan bir hususiyettir.Çünkü takvâ sahibi olmak her hayrı içinde toplayan bir hususiyettir. Takvâ sahibi olmak ne demek, onu biraz açıklayalım. Takvâ sahibi olmak ne demek, onu biraz açıklayalım.

Kur'ân-ı Kerîm'de Allah celle celalüh bize takvâyı çok emretmiş.Kur'ân-ı Kerîm'de Allah celle celalüh bize takvâyı çok emretmiş. İtteku'l-lâh, fe't-teku'l-lâh şeklinde çok âyet-i kerîme var.İtteku'l-lâh, fe't-teku'l-lâh şeklinde çok âyet-i kerîme var. Bu âyet-i kerîmeleri duymayan müslüman kalmamıştır.Bu âyet-i kerîmeleri duymayan müslüman kalmamıştır. Sabah namazlarında okuyoruz. Sûre-i Haşr'ın sonunda; Sabah namazlarında okuyoruz. Sûre-i Haşr'ın sonunda;

Yâ eyyühe'l-lezîne âmenü't-teku'l-lâhe ve'l-tenzur nefsün mâ kaddemet li-gadin.Yâ eyyühe'l-lezîne âmenü't-teku'l-lâhe ve'l-tenzur nefsün mâ kaddemet li-gadin. Ve't-teku'l-lâh. İnna'l-lâhe habîrun bimâ ta'melûn. Ve't-teku'l-lâh. İnna'l-lâhe habîrun bimâ ta'melûn.

Yâ eyyühe'l-lezîne âmenü't-teku'l-lâhe hakka tükâtihîYâ eyyühe'l-lezîne âmenü't-teku'l-lâhe hakka tükâtihî ve lâ temûtünne illâ ve entüm müslimûn. ve lâ temûtünne illâ ve entüm müslimûn.

Pek çok âyet-i kerîmeler var. Pek çok âyet-i kerîmeler var.

Takvâ sakınmak demek, vikâye kökünden geliyor.Takvâ sakınmak demek, vikâye kökünden geliyor. İnsanın kendi kendisini vikâye etmesi, korunması, sakınması. İnsanın kendi kendisini vikâye etmesi, korunması, sakınması.

Nereden vikâye edecek, koruyacak? Allah'tan.Nereden vikâye edecek, koruyacak? Allah'tan. İnsan Allah'tan nasıl korunur? İnsan Allah'tan nasıl korunur? Bir insan kaçsa nereye kaçacak? Bir insan kaçsa nereye kaçacak? Korunmak istese kendisine kim yardım edecek? Ne demek bu? Korunmak istese kendisine kim yardım edecek? Ne demek bu?

Allah'ın azabına uğramaktan, gazabına mâruz durumuna düşmekten ayağını denk alıp korunması demek.Allah'ın azabına uğramaktan, gazabına mâruz durumuna düşmekten ayağını denk alıp korunması demek. Allah'ın sevgisini, rızasını kaybetmekten sakınmak demek.Allah'ın sevgisini, rızasını kaybetmekten sakınmak demek. Bütün işin başı, her hayrın kaynağı bu düşüncedir.Bütün işin başı, her hayrın kaynağı bu düşüncedir. ''Aman Allah'ın sevgisini kaybetmeyeyim, Allah'ın rızasını kaçırmayayım.''Aman Allah'ın sevgisini kaybetmeyeyim, Allah'ın rızasını kaçırmayayım. Aman yaptığım işe dikkat edeyim de Allah'ın gazabına, cezasına uğramayayım.Aman yaptığım işe dikkat edeyim de Allah'ın gazabına, cezasına uğramayayım. Aman dikkat edeyim de cehenneme düşmeyeyim.Aman dikkat edeyim de cehenneme düşmeyeyim. Aman dikkat edeyim de cennete girmeyi elden kaçırmayayım.'' diyeAman dikkat edeyim de cennete girmeyi elden kaçırmayayım.'' diye insanın sakına sakına, çekine çekine, düşüne düşene basiretli hareket etmesine ''takvâ'' derler. insanın sakına sakına, çekine çekine, düşüne düşene basiretli hareket etmesine ''takvâ'' derler.

Hepimizin bu hale gelmesi lazım.Hepimizin bu hale gelmesi lazım. Attığımız her adımda ''Allah'ın rızasına uygun mu, değil mi?Attığımız her adımda ''Allah'ın rızasına uygun mu, değil mi? Bu işi yaparsam Allah beni sever mi, sevmez mi?'' diye mutlaka bir mütalaa etmesi lazım.Bu işi yaparsam Allah beni sever mi, sevmez mi?'' diye mutlaka bir mütalaa etmesi lazım. Hepimiz, her işi böyle yapacak hale gelmeliyiz.Hepimiz, her işi böyle yapacak hale gelmeliyiz. Bu şuura hepimiz ermeli, bu terbiyeye hepimiz sahip olmalıyız. Bu bir terbiye işidir. Bu şuura hepimiz ermeli, bu terbiyeye hepimiz sahip olmalıyız. Bu bir terbiye işidir.

İnsan bazı işi düşünmeden yapar, gelişi güzel yapar.İnsan bazı işi düşünmeden yapar, gelişi güzel yapar. Yaptıktan sonra aklı başına gelir, pişman olur.Yaptıktan sonra aklı başına gelir, pişman olur. Yapmadan evvel düşünmeye; uygun değilse yapmamaya, uygunsa yapmaya kendimizi alıştırmalıyız. Yapmadan evvel düşünmeye; uygun değilse yapmamaya, uygunsa yapmaya kendimizi alıştırmalıyız.

Hz Ömer radıyallahu anh Übey b. Ka'b radıyallahu anh'e ''Takvâ nedir?'' diye sormuş.Hz Ömer radıyallahu anh Übey b. Ka'b radıyallahu anh'e ''Takvâ nedir?'' diye sormuş. ''Takvâ nedir, ne dersin?'' Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de çok emrediyor, çok da mükâfâtı var.''Takvâ nedir, ne dersin?'' Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de çok emrediyor, çok da mükâfâtı var. Allah takvâ ehli kullarını seviyor.Allah takvâ ehli kullarını seviyor. Takvâ ehli kullarını cennetine sokuyor.Takvâ ehli kullarını cennetine sokuyor. Takvâ ehli kullarına keramet veriyor.Takvâ ehli kullarına keramet veriyor. Takvâ ehli kullarına ummadıkları yerden kapılar açıp işini rast getiriyor, sıkıntılarından kurtarıyor.Takvâ ehli kullarına ummadıkları yerden kapılar açıp işini rast getiriyor, sıkıntılarından kurtarıyor. Âyet-i kerîmelerde; ''Bunlar hep takvâ ehli kullarına nasip olacak.'' diye bildiriyor.Âyet-i kerîmelerde; ''Bunlar hep takvâ ehli kullarına nasip olacak.'' diye bildiriyor. Tabii insan merak eder. Tabii insan merak eder. Allah Allah! Ve't-teku'l-lâh ve yüallimükümu'l-lah. Allah Allah! Ve't-teku'l-lâh ve yüallimükümu'l-lah. ''Takvâ ehli olursanız Allah bilmediklerinizi öğretecek.'' ''Takvâ ehli olursanız Allah bilmediklerinizi öğretecek.''

Ve men yettekı'l-lâhe yec'al lehû mahracen ve yerzukhu min haysü lâ yahtesib.Ve men yettekı'l-lâhe yec'al lehû mahracen ve yerzukhu min haysü lâ yahtesib. ''Kim Allah'tan korkar, takvâ ehli olursa Allah onu sıkıntıdan çıkartır, darlıktan kurtarır ''Kim Allah'tan korkar, takvâ ehli olursa Allah onu sıkıntıdan çıkartır, darlıktan kurtarır ve ummadığı yerden rızıklara, nimetlere mazhar eder.'' buyuruluyor. ve ummadığı yerden rızıklara, nimetlere mazhar eder.'' buyuruluyor.

Üıddet li'l-müttekîn.Üıddet li'l-müttekîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttekîn.Ve'l-âkıbetü li'l-müttekîn. ''Hayatın sonunun mutlu bitmesi bahtiyar bitmesi muttakî kullar içindir.''Hayatın sonunun mutlu bitmesi bahtiyar bitmesi muttakî kullar içindir. Cennete girmek muttakî kullar içindir. Cennete girmek muttakî kullar içindir. Cennetin o nimetleri muttakî kullar için hazırlanmış bekliyorlar.'' Cennetin o nimetleri muttakî kullar için hazırlanmış bekliyorlar.'' Hûrîler hasretle bekliyor; köşkler bekliyor, nimetler bekliyor. Hûrîler hasretle bekliyor; köşkler bekliyor, nimetler bekliyor. Muttakî olmayı mutlaka başarmak lazım! Muttakî olmayı mutlaka başarmak lazım!

Onun için Hz. Ömer gibi başından beri İslâm'ın her şeyini bilen bir insan bile Ubey b. Ka'b hazretlerine sormuş. Onun için Hz. Ömer gibi başından beri İslâm'ın her şeyini bilen bir insan bile Ubey b. Ka'b hazretlerine sormuş.

''Sana göre takvâ nedir? Sen de bir anlat bakalım.''''Sana göre takvâ nedir? Sen de bir anlat bakalım.'' Bilgisini pekiştirecek, dikkat edecek.Bilgisini pekiştirecek, dikkat edecek. Belki ummadığı bir şey söyleyecek. Diyor ki; Belki ummadığı bir şey söyleyecek. Diyor ki;

''Yâ Ömer! Sen dikenli bir tarlada yürümedin mi?'' ''Yâ Ömer! Sen dikenli bir tarlada yürümedin mi?''

''Yürüdüm.'' ''Yürüdüm.''

''Ne yaptın yürürken?'' ''Ne yaptın yürürken?''

''‘Dikenler ayağıma batmasın, elbiseme takılıp yırtmasın.' diye dikkat ettim.'' ''‘Dikenler ayağıma batmasın, elbiseme takılıp yırtmasın.' diye dikkat ettim.''

''İşte takvâ budur.'' diyor. ''İşte takvâ budur.'' diyor.

Demek ki bizim hayatımız dünya tarlasında bir yürüyüştür.Demek ki bizim hayatımız dünya tarlasında bir yürüyüştür. Bu dünya tarlasının dikenleri haramlardır, günahlardır.Bu dünya tarlasının dikenleri haramlardır, günahlardır. Demek ki takvâ; ''Ayaklarımıza dikenler batmasın, haramlara bulaşmayalım;Demek ki takvâ; ''Ayaklarımıza dikenler batmasın, haramlara bulaşmayalım; elbisemize dikenler takılıp yırtmasın, günahlara bulaşıp da işimiz berbat olmasın, perişan olmayalım.'' diye dikkat etmekmiş. elbisemize dikenler takılıp yırtmasın, günahlara bulaşıp da işimiz berbat olmasın, perişan olmayalım.'' diye dikkat etmekmiş.

Peygamber Efendimiz karşısındaki insana bunu tavsiye etmiş.Peygamber Efendimiz karşısındaki insana bunu tavsiye etmiş. Hutbeye çıkmış, bunu tavsiye etmiş: Hutbeye çıkmış, bunu tavsiye etmiş:

Ûsîküm bi-takvâ'l-lâhi ve tâatih. Ûsîküm bi-takvâ'l-lâhi ve tâatih.

İmam cuma günü hutbeye çıkıyor.İmam cuma günü hutbeye çıkıyor. Minberde ne söylüyor? Biz bunu her cuma duyuyoruz.Minberde ne söylüyor? Biz bunu her cuma duyuyoruz. ''Size nasihat ederim, vasiyet ederim.''Size nasihat ederim, vasiyet ederim. Takvâ ehli olun, Allah'tan korkun.Takvâ ehli olun, Allah'tan korkun. Allah'a itaat edin, ibadet edin, âsî olmayın.'' diye takvâyı tavsiye ediyor.Allah'a itaat edin, ibadet edin, âsî olmayın.'' diye takvâyı tavsiye ediyor. Demek ki biz de bu takvâyı öğreneceğiz, içimize sindireceğiz, kafamıza yerleştireceğiz, kalbimize yerleştireceğizDemek ki biz de bu takvâyı öğreneceğiz, içimize sindireceğiz, kafamıza yerleştireceğiz, kalbimize yerleştireceğiz ve takvâya göre hareket eden has bir kul haline geleceğiz.ve takvâya göre hareket eden has bir kul haline geleceğiz. Muttakî bir kul, takvâlı bir kul, takvâ ehli bir insan haline geleceğiz.Muttakî bir kul, takvâlı bir kul, takvâ ehli bir insan haline geleceğiz. Çünkü her mükâfât bu kapıdan geçtikten sonra oluyor.Çünkü her mükâfât bu kapıdan geçtikten sonra oluyor. Dünyada da âhirette de her mükâfât muttakî insanlara veriliyor.Dünyada da âhirette de her mükâfât muttakî insanlara veriliyor. Demek ki takvâya göre hareket edeceğiz. Demek ki takvâya göre hareket edeceğiz.

Diyelim ki bir yere çağırdılar; Diyelim ki bir yere çağırdılar;

''Üç beş arkadaş toplandık, bu akşam gazinoya gideceğiz, eğlence var, sen de gel.'' dediler. Ne yapacak? ''Üç beş arkadaş toplandık, bu akşam gazinoya gideceğiz, eğlence var, sen de gel.'' dediler. Ne yapacak?

''Arkadaş, ben orada yokum! Siz de gitmeyin, günah!'' diyecek. Veyahut; ''Arkadaş, ben orada yokum! Siz de gitmeyin, günah!'' diyecek. Veyahut;

''Gel şöyle bir iş kuralım; haram, helal, faiz, hiç aldırmayalım.'' derlerse; ''Gel şöyle bir iş kuralım; haram, helal, faiz, hiç aldırmayalım.'' derlerse;

''Ben o işe girişmem, ağzıma haram lokma sokmam.''Ben o işe girişmem, ağzıma haram lokma sokmam. Çocuğuma haram lokma yedirmem.Çocuğuma haram lokma yedirmem. Haram, insanın burnundan fitil fitil gelir.Haram, insanın burnundan fitil fitil gelir. Hastalık olur, bela olur, ceza olur, kaza olur.Hastalık olur, bela olur, ceza olur, kaza olur. Ben onu yapmam.'' diyecek. İçinden bir ses diyor ki; Ben onu yapmam.'' diyecek. İçinden bir ses diyor ki;

''Çevir başını, bak şuraya.'' ''Çevir başını, bak şuraya.''

''Bakamam çünkü haram, çünkü yasak.'' diyecek. İçinden bir his geliyor; ''Bakamam çünkü haram, çünkü yasak.'' diyecek. İçinden bir his geliyor;

''Şu adama şu lafları söyle, vur gözünün ortasına bir yumruk, patlat gözünü.'' ''Şu adama şu lafları söyle, vur gözünün ortasına bir yumruk, patlat gözünü.''

''Yok, ben bunu yapamam, Allah'tan korkarım.'' diyecek. ''Yok, ben bunu yapamam, Allah'tan korkarım.'' diyecek.

Buna benzer her karşılaştığımız işte düşünecek.Buna benzer her karşılaştığımız işte düşünecek. Yapacaksa iyi olduğu için yapacak.Yapacaksa iyi olduğu için yapacak. Yapmayacaksa kötü olduğu için yapmayacak. Takvâ budur.Yapmayacaksa kötü olduğu için yapmayacak. Takvâ budur. Efendimiz, muhatabına ve bize bunu tavsiye etmiş.Efendimiz, muhatabına ve bize bunu tavsiye etmiş. Allahu Teâlâ hazretleri âyette de tavsiye ediyor. Allahu Teâlâ hazretleri âyette de tavsiye ediyor.

Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri dinimizin temelidir!Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri dinimizin temelidir! Tasavvufun da aslı, esası budur! Tasavvufun da aslı, esası budur! İnsan-ı kâmil olmanın yolu yöntemi budur!İnsan-ı kâmil olmanın yolu yöntemi budur! Dünyada âhirette başının dinç olması, rahat olması;Dünyada âhirette başının dinç olması, rahat olması; kişinin sevap kazanması, huzura ermesi ve bahtiyar olmasının anahtarı budur. kişinin sevap kazanması, huzura ermesi ve bahtiyar olmasının anahtarı budur. O halde takvâ ehli olun. O halde takvâ ehli olun.

''Sizin hepinize takvâyı tavsiye ederim.'' Hadîs-i şerîfin ifadesi.''Sizin hepinize takvâyı tavsiye ederim.'' Hadîs-i şerîfin ifadesi. Çünkü her hayrın kaynağı budur.Çünkü her hayrın kaynağı budur. Bundan sonra her hayra nail olursunuz.Bundan sonra her hayra nail olursunuz. Cebiniz dolar, gönlünüz dolar, dünyanız dolar, âhiretiniz dolar, cennete girersiniz. Cebiniz dolar, gönlünüz dolar, dünyanız dolar, âhiretiniz dolar, cennete girersiniz.

Efendimiz'in ikinci emri, nasihati, tavsiyesi; ''Sana cihadı da tavsiye ederim.Efendimiz'in ikinci emri, nasihati, tavsiyesi; ''Sana cihadı da tavsiye ederim. Boynuna cihad da vazife olsun.Boynuna cihad da vazife olsun. Çünkü bu müslüman ümmetinin, Ümmet-i Muhammed'in ruhbanlığı cihaddır.'' Çünkü bu müslüman ümmetinin, Ümmet-i Muhammed'in ruhbanlığı cihaddır.''

Cihad nedir? Cihad nedir?

Hemen aklımıza gelen, kâfirlerle savaşmak.Hemen aklımıza gelen, kâfirlerle savaşmak. Gideceğiz; din düşmanları ile kâfirlerle çarpışacağız, mazlumları kurtaracağız. Gideceğiz; din düşmanları ile kâfirlerle çarpışacağız, mazlumları kurtaracağız. İslâm'ı, müslümanları savunacağız. İşte bu cihad!İslâm'ı, müslümanları savunacağız. İşte bu cihad! Şeytanla da savaşmak var.Şeytanla da savaşmak var. Cihadın çeşitleri çok.Cihadın çeşitleri çok. Ümmet-i Muhammed'in ruhbanlığı cihaddır. Ruhbanlık neydi?Ümmet-i Muhammed'in ruhbanlığı cihaddır. Ruhbanlık neydi? Eski ümmetlerin bir âdeti idi. Eski ümmetlerin bir âdeti idi.

Ve rahbâniyyeten ibtedeûhâ mâ ketebnâhâ aleyhim ille'btiğâe rıdvâni'llâhi femâ raevhâ hakka riâyetihâ. Ve rahbâniyyeten ibtedeûhâ mâ ketebnâhâ aleyhim ille'btiğâe rıdvâni'llâhi femâ raevhâ hakka riâyetihâ.

Eskiden insanlar ruhbanlığa sapmışlar.Eskiden insanlar ruhbanlığa sapmışlar. ''Ruhbanlık'' kelime olarak ''korkmak'' demek. ''Ruhbanlık'' kelime olarak ''korkmak'' demek. Rahip ''korkan'' demek.Rahip ''korkan'' demek. Günahlardan korkuyor, Allah'a âsî olmaktan korkuyor, insanlardan korkuyor, kaçıyor.Günahlardan korkuyor, Allah'a âsî olmaktan korkuyor, insanlardan korkuyor, kaçıyor. ''Neme lazım, bu cemiyetin belasına, günahına, vebaline ben bulaşmayayım.'' diye bir kenara çekiliyor.''Neme lazım, bu cemiyetin belasına, günahına, vebaline ben bulaşmayayım.'' diye bir kenara çekiliyor. Ya dağın başında ya bir mağaranın içinde ya bir manastırda ya bir tenhada ibadetle meşgul oluyor.Ya dağın başında ya bir mağaranın içinde ya bir manastırda ya bir tenhada ibadetle meşgul oluyor. Ona rahip diyorlar.Ona rahip diyorlar. Budist rahibi, hıristiyan rahibi.Budist rahibi, hıristiyan rahibi. İnsanlarda bu âdet var.İnsanlarda bu âdet var. Yani Allah'tan korkma duygusu ile günahlardan korkma, sakınma duygusu ile cemiyeti terk edip gitmek.Yani Allah'tan korkma duygusu ile günahlardan korkma, sakınma duygusu ile cemiyeti terk edip gitmek. İslâm'da ruhbanlık yok. İslâm'da ruhbanlık yok.

İslâm'da Allah'ın dini için cehd etmek, cihad etmek var.İslâm'da Allah'ın dini için cehd etmek, cihad etmek var. Ümmet-i Muhammed'in ruhbanlığı bu.Ümmet-i Muhammed'in ruhbanlığı bu. Kenara çekilip mağarada ömrünü geçirmek terk-i dünya eylemek yok.Kenara çekilip mağarada ömrünü geçirmek terk-i dünya eylemek yok. ''Bazı insanlar çekiliyorlar, halvetlere giriyorlar.''''Bazı insanlar çekiliyorlar, halvetlere giriyorlar.'' Okulda okumak var ama mektep bitinceye kadar okuyor, ondan sonra insan bir meslek sahibi oluyor. Okulda okumak var ama mektep bitinceye kadar okuyor, ondan sonra insan bir meslek sahibi oluyor. Bütün ömrünü o meslekte geçiriyor.Bütün ömrünü o meslekte geçiriyor. Tahsil başka, eğitim başka, ömür boyu bir şey yapmak başka!Tahsil başka, eğitim başka, ömür boyu bir şey yapmak başka! İslâm'da ibadet için bir kenara çekilmek var. İslâm'da ibadet için bir kenara çekilmek var. Bak zaman zaman namaz vakitlerinde camiye çekiliyoruz.Bak zaman zaman namaz vakitlerinde camiye çekiliyoruz. Çarşıdan pazardan çekilip burada toplanıyoruz.Çarşıdan pazardan çekilip burada toplanıyoruz. Bu, cemiyetten küçük bir çekilme. Bu, cemiyetten küçük bir çekilme. Ramazan'da on gün itikâf oluyor.Ramazan'da on gün itikâf oluyor. Bazı insanlar camide on gün kalıyorlar, ibadet ediyorlar; sünnet.Bazı insanlar camide on gün kalıyorlar, ibadet ediyorlar; sünnet. Peygamber Efendimiz kırk gün Hira mağarasında kalmış. Peygamber Efendimiz kırk gün Hira mağarasında kalmış. Hz. Hatice validemiz yemeğini getirmiş.Hz. Hatice validemiz yemeğini getirmiş. Eve gelmezmiş, ibadet edermiş. Eve gelmezmiş, ibadet edermiş. Kırk gün erbain çıkarmak, halvet yapmak var.Kırk gün erbain çıkarmak, halvet yapmak var. Neden kırk gün ibadet yapacak? Neden kırk gün ibadet yapacak? Çünkü nefis terbiyesini, tasavvufî eğitimini tamamlayacak.Çünkü nefis terbiyesini, tasavvufî eğitimini tamamlayacak. Ondan sonra olgun bir insan olarak yine faydalı olacak.Ondan sonra olgun bir insan olarak yine faydalı olacak. Yine gidecek cihad edecek, yine hizmet edecek. Yine gidecek cihad edecek, yine hizmet edecek.

Mesela Eşrefoğlu Rûmî hazretleri Hama şehrine gitmiş, üç halvet çıkarmış.Mesela Eşrefoğlu Rûmî hazretleri Hama şehrine gitmiş, üç halvet çıkarmış. Kırk gün, kırk gün daha, kırk gün daha. Yüz yirmi gün. Dört ay böyle bir ibadet.Kırk gün, kırk gün daha, kırk gün daha. Yüz yirmi gün. Dört ay böyle bir ibadet. Kırk gün zikir, tesbih, murakabe, tefekkür.Kırk gün zikir, tesbih, murakabe, tefekkür. sonunda hocası; ''Hadi git irşat ile meşgul ol!'' demiş.sonunda hocası; ''Hadi git irşat ile meşgul ol!'' demiş. Gitmiş İznik'te oturmuş, vazifeye başlamış.Gitmiş İznik'te oturmuş, vazifeye başlamış. Allah razı olsun, makamını yüksek eylesin, şefaatine erdirsin. Allah razı olsun, makamını yüksek eylesin, şefaatine erdirsin. Nice kitaplar yazmış. Nice güzel hizmetler yapmış, hâlâ seve seve okuyoruz, beğeniyoruz. Neden? Nice kitaplar yazmış. Nice güzel hizmetler yapmış, hâlâ seve seve okuyoruz, beğeniyoruz. Neden? Çünkü güzel eğitim gördü mübarek, gelişti.Çünkü güzel eğitim gördü mübarek, gelişti. Eğitim için bir kenarda durmak başka, ömrünü rahip olarak dağ başında tüketmek, mağara içinde geçirmek başka.Eğitim için bir kenarda durmak başka, ömrünü rahip olarak dağ başında tüketmek, mağara içinde geçirmek başka. Bu ümmetin ruhbanlığı cihaddır.Bu ümmetin ruhbanlığı cihaddır. Yani cihad edecek, çalışacak. Yani cihad edecek, çalışacak.

Cihad nasıl olur? Cihad nasıl olur?

Malla olur, canla olur, bedenen olur.Malla olur, canla olur, bedenen olur. Allah rızası için malını sarf edersin.Allah rızası için malını sarf edersin. İslâm'ın gelişmesi için kesenin ağzını açarsın.İslâm'ın gelişmesi için kesenin ağzını açarsın. Yahut fiilen gidersin çalışırsın, çarpışırsın, uğraşırsın.Yahut fiilen gidersin çalışırsın, çarpışırsın, uğraşırsın. O halde biz de cihadın her çeşidinde görevimizi yapacağız, üzerimize düşeni yapacağız.O halde biz de cihadın her çeşidinde görevimizi yapacağız, üzerimize düşeni yapacağız. Bazı kardeşlerimiz Afganistan'a gitti, fiilen Ruslarla çarpıştılar.Bazı kardeşlerimiz Afganistan'a gitti, fiilen Ruslarla çarpıştılar. Şimdi bazıları Bosna'ya gitti, çarpışıyor.Şimdi bazıları Bosna'ya gitti, çarpışıyor. Bazıları Abhazya'ya gitmiş, bu gün gazetelerde vardı.Bazıları Abhazya'ya gitmiş, bu gün gazetelerde vardı. Kalkmış bizim Düzce'den Kafkasya'ya gitmiş, çarpışmış sonra da şehit olmuş. Kalkmış bizim Düzce'den Kafkasya'ya gitmiş, çarpışmış sonra da şehit olmuş. Ya böyle gider ya para gönderir ya gazileri destekler ya da giden gazilerin çoluk çocuğuna, evine barkına nezaret eder, yardımcı olur. Ya böyle gider ya para gönderir ya gazileri destekler ya da giden gazilerin çoluk çocuğuna, evine barkına nezaret eder, yardımcı olur. Cihadın çeşitleri çoktur. Nefsimizle de cihad edeceğiz. Cihadın çeşitleri çoktur. Nefsimizle de cihad edeceğiz.

İnne'n-nefse le-emmâratün bi's-sûi illâ mâ rahime Rabbî.İnne'n-nefse le-emmâratün bi's-sûi illâ mâ rahime Rabbî. Nefis bize kötülükleri vesvese veriyorsa, emrediyorsa onunla mücadele edeceğiz. Nefis bize kötülükleri vesvese veriyorsa, emrediyorsa onunla mücadele edeceğiz. Sözünü dinlemeyeceğiz. İrademizi kullanacağız, iyi insan olmaya çalışacağız.Sözünü dinlemeyeceğiz. İrademizi kullanacağız, iyi insan olmaya çalışacağız. Takvâ ehli olacağız, ömrümüz cihad ile geçecek ve cihadın her çeşidiyle malımızı sarf ederek,Takvâ ehli olacağız, ömrümüz cihad ile geçecek ve cihadın her çeşidiyle malımızı sarf ederek, bedenen uğraşarak İslâm'ı yaymaya çalışarak;bedenen uğraşarak İslâm'ı yaymaya çalışarak; dilimizle, ilmimizle, kalemimizle, irfanımızla çalışacağız. dilimizle, ilmimizle, kalemimizle, irfanımızla çalışacağız. ''Hocam, benim yapacak halim yok, ihtiyarladım.'' ''Hocam, benim yapacak halim yok, ihtiyarladım.'' Bazıları da çoluk çocuğunu yetiştiriyor. Bazıları da çoluk çocuğunu yetiştiriyor. Mâşaallah çoluk çocuğunu İmam Hatip okuluna gönderiyor, iyi evlat olarak yetiştiriyor; o da öyle bir şey. Mâşaallah çoluk çocuğunu İmam Hatip okuluna gönderiyor, iyi evlat olarak yetiştiriyor; o da öyle bir şey.

Cihad sözle de olur.Cihad sözle de olur. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Efdalü'l-cihâdi kelimetü hakkin inde sultânin câirin.Efdalü'l-cihâdi kelimetü hakkin inde sultânin câirin. ''Cihadın en üstünü zalim hükümdarın karşısında hak sözü söylemektir.''''Cihadın en üstünü zalim hükümdarın karşısında hak sözü söylemektir.'' Bu da bir cihaddır! Kılıçlar çarpışmadı. Bu da bir cihaddır! Kılıçlar çarpışmadı. hükümdar kılıcı çekip saldırmadı.hükümdar kılıcı çekip saldırmadı. Zaten saldıramaz ama nöbetçiler varmış.Zaten saldıramaz ama nöbetçiler varmış. Hak sözü söyler!Hak sözü söyler! Ne demiş huzurunda, beraber bulundukları sırada? Ne demiş huzurunda, beraber bulundukları sırada?

Sinek gelmiş halifenin, hükümdarın yüzüne konmuş.Sinek gelmiş halifenin, hükümdarın yüzüne konmuş. O tarafa konmuş, kovalamış. Bu tarafa konmuş, kovalamış.O tarafa konmuş, kovalamış. Bu tarafa konmuş, kovalamış. Diyor ki ''Üstadım! Allah bu sineği ne diye yaratmış?'' Diyor ki ''Üstadım! Allah bu sineği ne diye yaratmış?''

İmâm-ı Âzam hazretleri; ''Zorbalar zalimler hor olsun, aczini bilsin, haddini bilsin diye yarattı.'' diyor. İmâm-ı Âzam hazretleri; ''Zorbalar zalimler hor olsun, aczini bilsin, haddini bilsin diye yarattı.'' diyor. Yani ''Sen zorbasın, aklını başına topla.'' diye açıkça söylüyor.Yani ''Sen zorbasın, aklını başına topla.'' diye açıkça söylüyor. ''Bir sinekle bile baş edemiyorsun.''Bir sinekle bile baş edemiyorsun. Allah'a karşı vazifelerini unutma.'' gibi bir söz söylemiş oluyor.Allah'a karşı vazifelerini unutma.'' gibi bir söz söylemiş oluyor. Demek ki söz ve beden ile para ile mal ile mülk ile cihad olur. Demek ki söz ve beden ile para ile mal ile mülk ile cihad olur. Şahsen olur, toplum olarak olur.Şahsen olur, toplum olarak olur. Maddeten olur, mânen olur. Cihad vazifemizi yapacağız. Maddeten olur, mânen olur. Cihad vazifemizi yapacağız.

Bir de tavsiye etmiş ki; ''Zikrullaha devam et, Kur'an okumaya devam et.Bir de tavsiye etmiş ki; ''Zikrullaha devam et, Kur'an okumaya devam et. O da senin vazifen olsun, boynuna borç olsun.'' O da senin vazifen olsun, boynuna borç olsun.''

Takvâyı tavsiye etti. Cihadı tavsiye etti.Takvâyı tavsiye etti. Cihadı tavsiye etti. Zikrullahı ve Kur'an okumayı da tavsiye ediyor.Zikrullahı ve Kur'an okumayı da tavsiye ediyor. Buradan anlaşılıyor ki tasavvuftaki zikrullah, Kur'an'da var, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinde var.Buradan anlaşılıyor ki tasavvuftaki zikrullah, Kur'an'da var, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinde var. Ve Peygamber Efendimiz muhatabına tavsiye ediyor.Ve Peygamber Efendimiz muhatabına tavsiye ediyor. Dili Allah diyecek, kalbi Allah diyecek, zikirle meşgul olacak.Dili Allah diyecek, kalbi Allah diyecek, zikirle meşgul olacak. Zikir dinimizin temel ibadetlerinden biridir.Zikir dinimizin temel ibadetlerinden biridir. Namaz bir ibadettir, oruç bir ibadettir, hac bir ibadettir; tamam.Namaz bir ibadettir, oruç bir ibadettir, hac bir ibadettir; tamam. Zikir? O da bir ibadettir çünkü Allah Kur'ân-ı Kerîm'inde emrediyor.Zikir? O da bir ibadettir çünkü Allah Kur'ân-ı Kerîm'inde emrediyor. Dua? O da bir ibadettir. Elimizi açıyoruz, dua ediyoruz.Dua? O da bir ibadettir. Elimizi açıyoruz, dua ediyoruz. ''Yâ Rabbi! Şunu ver. Yâ Rabbi! Bunu ver.''''Yâ Rabbi! Şunu ver. Yâ Rabbi! Bunu ver.'' Tabi Allah bir taraftan verecek.Tabi Allah bir taraftan verecek. Dua edenin duasını kabul ederse verecek. Bir taraftan da ibadet oluyor. Dua edenin duasını kabul ederse verecek. Bir taraftan da ibadet oluyor.

Zikrullah da önemli bir ibadettir.Zikrullah da önemli bir ibadettir. Onun için dilimiz daima Allah'ın zikri ile meşgul olacak.Onun için dilimiz daima Allah'ın zikri ile meşgul olacak. Lâ ilâhe illallâh diyeceğiz, elhamdülillah diyeceğiz, Allahu Ekber diyeceğiz, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh diyeceğiz.Lâ ilâhe illallâh diyeceğiz, elhamdülillah diyeceğiz, Allahu Ekber diyeceğiz, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh diyeceğiz. Estağfirullâh diyeceğiz, Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed diyeceğiz, Allah Allah diyeceğiz,Estağfirullâh diyeceğiz, Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed diyeceğiz, Allah Allah diyeceğiz, yâ Hayyü yâ Kayyûm diyeceğiz, yâ Latîf diyeceğiz, yâ Hak diyeceğiz, yâ Hû diyeceğiz. yâ Hayyü yâ Kayyûm diyeceğiz, yâ Latîf diyeceğiz, yâ Hak diyeceğiz, yâ Hû diyeceğiz. Zikrin çeşitleri var.Zikrin çeşitleri var. Dilimiz Allah ile kalbimiz Allah'ın adı ile meşgul olacak.Dilimiz Allah ile kalbimiz Allah'ın adı ile meşgul olacak. Seven sevdiğini çok söyler, çok anar, dilinden düşürmez. Seven sevdiğini çok söyler, çok anar, dilinden düşürmez. Biz de Allah'ın kullarıyız, Allah'ın nimetlerine müteşekkiriz, Allah'ı seviyoruz.Biz de Allah'ın kullarıyız, Allah'ın nimetlerine müteşekkiriz, Allah'ı seviyoruz. O zaman Allah'ı zikredeceğiz. O zaman Allah'ı zikredeceğiz. Allah'ı seven Allah'ı çok zikreder.Allah'ı seven Allah'ı çok zikreder. Zikrullahı sevmeyen demek ki Allah'ı sevmiyor ki anmıyor. Aklına bile getirmiyor. Zikrullahı sevmeyen demek ki Allah'ı sevmiyor ki anmıyor. Aklına bile getirmiyor.

Çocuğun aklına şeker, çikolata düştü mü annesine babasına kaç defa söyler.Çocuğun aklına şeker, çikolata düştü mü annesine babasına kaç defa söyler. Seviyor çünkü. Seven sevdiğini çok anar.Seviyor çünkü. Seven sevdiğini çok anar. Onun için zikrullahı vazife edinin.Onun için zikrullahı vazife edinin. Peygamber Efendimiz günde en aşağı yüz defa estagfirullah dermiş. Peygamber Efendimiz günde en aşağı yüz defa estagfirullah dermiş. Siz de yüz defa estagfirullah deyin, yüz defa lâ ilâhe illallâh deyin. Siz de yüz defa estagfirullah deyin, yüz defa lâ ilâhe illallâh deyin. En aşağı yüz veya daha fazla Allah Allah deyin. En aşağı yüz veya daha fazla Allah Allah deyin. Yüz defa salavât-ı şerîfe getirin.Yüz defa salavât-ı şerîfe getirin. Yüz defa kul hüvallahı, İhlâs sûresini okumakla ilgili hadîs-i şerîfler var.Yüz defa kul hüvallahı, İhlâs sûresini okumakla ilgili hadîs-i şerîfler var. Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhanallâhi'l-azîm ve bi-hamdihî estağfirullah çok kıymetli bir zikir.Sübhânallahi ve bi-hamdihî sübhanallâhi'l-azîm ve bi-hamdihî estağfirullah çok kıymetli bir zikir. Efendimiz bunu tavsiye etmiş.Efendimiz bunu tavsiye etmiş. Yüz defa lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr deyin.Yüz defa lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr deyin. Bu da bir zikir. Dilimiz bu zikirlerle meşgul olacak. Bu da bir zikir. Dilimiz bu zikirlerle meşgul olacak.

Meşgul olunca, çok söyleyince ne olur? Meşgul olunca, çok söyleyince ne olur?

Bir kez Allah dese aşk ile lisan, Bir kez Allah dese aşk ile lisan,

Dökülür cümle günah misli hazan. Dökülür cümle günah misli hazan.

Bir kere Allah dersen günahların sapır sapır dökülür.Bir kere Allah dersen günahların sapır sapır dökülür. İkinci defa dersen sevabın artar.İkinci defa dersen sevabın artar. Üçüncü defa dersen daha çok sevabın olur. Üçüncü defa dersen daha çok sevabın olur.

Bir sadaka veren, bir iyilik yapan kimseye Allah bire on mükâfat veriyor.Bir sadaka veren, bir iyilik yapan kimseye Allah bire on mükâfat veriyor. Bire on mükâfat! Gittin, bir iyilik yaptın, bire on sevap alırsın.Bire on mükâfat! Gittin, bir iyilik yaptın, bire on sevap alırsın. Ama bu masraf, bu iyilik fîsebîlillah olursa Allah yolunda, cihad yolunda, hac yolunda olursa o zaman bire 700 sevap veriyor.Ama bu masraf, bu iyilik fîsebîlillah olursa Allah yolunda, cihad yolunda, hac yolunda olursa o zaman bire 700 sevap veriyor. Ne kadar arttı bak!Ne kadar arttı bak! İnsan bir lira verse yedi yüz lira vermiş gibi sevap olacak.İnsan bir lira verse yedi yüz lira vermiş gibi sevap olacak. Farz edelim umreye gitti, hacca gitti, Allah yolunda beş lira harcasa insan 3500 lira harcamış gibi mükâfat alır.Farz edelim umreye gitti, hacca gitti, Allah yolunda beş lira harcasa insan 3500 lira harcamış gibi mükâfat alır. Bir kere Allah dese yetmiş bin misli sevabı var. Bir kere Allah dese yetmiş bin misli sevabı var. Yetmiş bin misli!Yetmiş bin misli! Bir kere kalbinden Allah dese; diliyle kimseye belli etmiyor, içinden Allah diyor, o zaman bundan da yetmiş kat fazla.Bir kere kalbinden Allah dese; diliyle kimseye belli etmiyor, içinden Allah diyor, o zaman bundan da yetmiş kat fazla. Yani dört milyon dokuz yüz bin sevabı var. Yani dört milyon dokuz yüz bin sevabı var.

Onun için kalbi daima Allah'a bağlanacak, Allah Allah diyecek veya öyle diyemiyorsa dili Allah Allah diyecek.Onun için kalbi daima Allah'a bağlanacak, Allah Allah diyecek veya öyle diyemiyorsa dili Allah Allah diyecek. Elinde tesbih; zikredecek, sevap kazanacak. Elinde tesbih; zikredecek, sevap kazanacak. Oturduğu yerden sevap, mükâfat geliyor. Oturduğu yerden sevap, mükâfat geliyor. Derecesi artıyor, kalbi nurlanıyor, mâneviyatı ilerliyor, Allah'ın sevdiği bir kul olması mümkün oluyor. Derecesi artıyor, kalbi nurlanıyor, mâneviyatı ilerliyor, Allah'ın sevdiği bir kul olması mümkün oluyor.

Neden? Neden?

Çünkü sen Allah'ı zikredince Allah da seni zikrediyor. Çünkü sen Allah'ı zikredince Allah da seni zikrediyor.

Fe'zkürûnî ezkürküm.Fe'zkürûnî ezkürküm. ''Siz beni zikredin ben de sizi zikrederim.'' ''Siz beni zikredin ben de sizi zikrederim.''

Allah nasıl bizi zikrediyor? Allah nasıl bizi zikrediyor?

Allah bizi meleklerine zikrettiriyor.Allah bizi meleklerine zikrettiriyor. ''Şu kuluma bakın, nasıl güzel bir kul! Beni unutmamış.'' diye zikrediyor.''Şu kuluma bakın, nasıl güzel bir kul! Beni unutmamış.'' diye zikrediyor. Tenhada zikredersen Allah kendi kendine zikrediyor. Tenhada zikredersen Allah kendi kendine zikrediyor. Herkese karşı zikredersen Allah meleklerine karşı, gökteki varlıklara karşı zikrediyor. Herkese karşı zikredersen Allah meleklerine karşı, gökteki varlıklara karşı zikrediyor.

Ene celîsü men zekerenî.Ene celîsü men zekerenî. ''Ben, beni zikredenin meclisine gelirim.''Ben, beni zikredenin meclisine gelirim. Yanı başında olurum.'' buyuruyor. Yanı başında olurum.'' buyuruyor.

Allah'la beraber olmak büyük bir şey.Allah'la beraber olmak büyük bir şey. Allah'ın maiyyet-i âliyesine mazhar olmak, yanında olmak, şerefine mazhar olmak çok büyük bir şeref! Allah'ın maiyyet-i âliyesine mazhar olmak, yanında olmak, şerefine mazhar olmak çok büyük bir şeref!

Onun için ben de size bu hadîs-i şerîfin sırası ile takvâyı tavsiye ederim.Onun için ben de size bu hadîs-i şerîfin sırası ile takvâyı tavsiye ederim. Malınızla, dilinizle, canınızla, vücudunuzla cihadı tavsiye ederim. Malınızla, dilinizle, canınızla, vücudunuzla cihadı tavsiye ederim. Zikrullahı tavsiye ederim.Zikrullahı tavsiye ederim. Para istemez, pul istemez, kuvvet istemez, zaman istemez, her zaman yapılabilir bir ibadettir. Para istemez, pul istemez, kuvvet istemez, zaman istemez, her zaman yapılabilir bir ibadettir. Sevabı da bu kadar çok. Sevabı da bu kadar çok.

Kur'an okumayı da tavsiye ederim. Kur'an okumayı da tavsiye ederim.

Kur'an bize indirdiği kitap mı? Kur'an bize indirdiği kitap mı?

Evet, Allah'ın kitabı. Evet, Allah'ın kitabı.

Muhatap kim? Muhatap kim?

Biziz. Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın bize hitabı.Biziz. Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın bize hitabı. O halde bunu öğreneceğiz, okuyacağız, belleyeceğiz, mânasını bileceğiz, ona göre hayatımızı tanzim edeceğiz.O halde bunu öğreneceğiz, okuyacağız, belleyeceğiz, mânasını bileceğiz, ona göre hayatımızı tanzim edeceğiz. Bir insan Kur'ân-ı Kerîm'e sarılırsa kurtulur. Bir insan Kur'ân-ı Kerîm'e sarılırsa kurtulur. Kur'ân-ı Kerîm'in ipine yapışan düştüğü kuyudan, çukurdan, uçurumdan çıkar kurtulur.Kur'ân-ı Kerîm'in ipine yapışan düştüğü kuyudan, çukurdan, uçurumdan çıkar kurtulur. Yoksa mahvolur.Yoksa mahvolur. Kur'ân-ı Kerîm'in ipine sarılan bu felaket çukurundan kurtulacak, âhiret saadetlerine erecek. Kur'ân-ı Kerîm'in ipine sarılan bu felaket çukurundan kurtulacak, âhiret saadetlerine erecek. Kur'ân-ı Kerîm'e uymayan çukurda kalacak, felakette kalacak. Kur'ân-ı Kerîm'e uymayan çukurda kalacak, felakette kalacak. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek hepimizin boynunun borcu. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenmek hepimizin boynunun borcu.

Yalnız, bizim Türkiye'de sanılıyor ki Kur'ân-ı Kerîm okumakYalnız, bizim Türkiye'de sanılıyor ki Kur'ân-ı Kerîm okumak elif, be, te, se, cim, ha, hı, dal, zel diye harfleri, sonra da harekeleri öğrenmekle tamam olur.elif, be, te, se, cim, ha, hı, dal, zel diye harfleri, sonra da harekeleri öğrenmekle tamam olur. Kur'an okumak yalnızca bu sanılıyor.Kur'an okumak yalnızca bu sanılıyor. Kur'an kursları da ona göre ayarlanmış.Kur'an kursları da ona göre ayarlanmış. Bir insana Kur'an okumayı öğrettin mi tamam.Bir insana Kur'an okumayı öğrettin mi tamam. Bir senede Kur'ân-ı Kerîm'den mezun oldun.Bir senede Kur'ân-ı Kerîm'den mezun oldun. Kur'an kursu tamam oldu. Böyle değil! Tabi bu da sevap.Kur'an kursu tamam oldu. Böyle değil! Tabi bu da sevap. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde var;Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde var; ''Bir insan elif lâm mîm dese elifine bir sevap, lâmına bir sevap, mimine bir sevap yani her harfine bir sevap veriliyor.''''Bir insan elif lâm mîm dese elifine bir sevap, lâmına bir sevap, mimine bir sevap yani her harfine bir sevap veriliyor.'' Okumasa da açsa Kur'ân-ı Kerîm'i, yüzüne baksa o da bir sevap.Okumasa da açsa Kur'ân-ı Kerîm'i, yüzüne baksa o da bir sevap. Dinlese o da sevap ama asıl maksat Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını öğrenip Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda yürümek.Dinlese o da sevap ama asıl maksat Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını öğrenip Kur'ân-ı Kerîm'in yolunda yürümek. Asıl olan bu!Asıl olan bu! Bunu öğrenmek lazım, onun için Kur'ân-ı Kerîm'i mânası ile öğrenmeli. Bunu öğrenmek lazım, onun için Kur'ân-ı Kerîm'i mânası ile öğrenmeli.

İstanbul'da bir grup arkadaş -Allah razı olsun hepsi Akşehirliler, hemşeriler – toplanmışlar, demişler ki;İstanbul'da bir grup arkadaş -Allah razı olsun hepsi Akşehirliler, hemşeriler – toplanmışlar, demişler ki; ''Biz şu Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenelim.'' ''Biz şu Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenelim.'' Kimi mühendis kimisi tüccar kimi esnaf kimi memur.Kimi mühendis kimisi tüccar kimi esnaf kimi memur. Haftanın belli günlerinde toplanıp Kur'ân-ı Kerîm okuyorlar; izahını, mealini, tefsirini de okuyorlar.Haftanın belli günlerinde toplanıp Kur'ân-ı Kerîm okuyorlar; izahını, mealini, tefsirini de okuyorlar. Geldiler; ''Hocam iki üç senedir bu işe devam ediyorduk. Geldiler; ''Hocam iki üç senedir bu işe devam ediyorduk. Elhamdülillah Kur'ân-ı Kerîm'i bir defa bitirdik.''Elhamdülillah Kur'ân-ı Kerîm'i bir defa bitirdik.'' ''Aman bir daha yapın, bir daha başlayın.'' dedim.''Aman bir daha yapın, bir daha başlayın.'' dedim. Bak Kur'ân-ı Kerîm'i bitirmişler. Bak Kur'ân-ı Kerîm'i bitirmişler. Sen Kur'an'ı baştan sona bir kere okudun mu? Bak onlar yapmışlar.Sen Kur'an'ı baştan sona bir kere okudun mu? Bak onlar yapmışlar. Azmedince, sabredince, devam edince Allah'ın kelamını öğrenmiş bitirmişler. Azmedince, sabredince, devam edince Allah'ın kelamını öğrenmiş bitirmişler.

Kur'ân-ı Kerîm'i eskiden nasıl öğrenmişler?Kur'ân-ı Kerîm'i eskiden nasıl öğrenmişler? On âyet on âyet ezberler, mânasını düşünür, uygularlarmış. Yani uygulamalı.On âyet on âyet ezberler, mânasını düşünür, uygularlarmış. Yani uygulamalı. Uygulaya uygulaya, duyduğunu yapa yapa o zaman daha iyi hatırda kalır.Uygulaya uygulaya, duyduğunu yapa yapa o zaman daha iyi hatırda kalır. Hem yavaş yavaş öğrenildiği için hazmı kolay olur, anlaşılması kolay olur hem de Allah celle celalüh hazretlerinin vaadi var. Hem yavaş yavaş öğrenildiği için hazmı kolay olur, anlaşılması kolay olur hem de Allah celle celalüh hazretlerinin vaadi var.

Bildiğini uygulayan, bildiğini tatbik eden, bildiğini yapan insana Allah bilmediği ilimleri öğretir.Bildiğini uygulayan, bildiğini tatbik eden, bildiğini yapan insana Allah bilmediği ilimleri öğretir. O zaman öğrenmek, Allah tarafından bir kolaylıkla daha kuvvetli olur. O zaman öğrenmek, Allah tarafından bir kolaylıkla daha kuvvetli olur. Hem mânevî ilimleri de, ledünnî ilimleri de öğrenir, ileri gider.Hem mânevî ilimleri de, ledünnî ilimleri de öğrenir, ileri gider. O halde ''Kur'an büyüktür, 600 sayfadır.'' diye korkmayın.O halde ''Kur'an büyüktür, 600 sayfadır.'' diye korkmayın. ''Ben bu yükün altından kalkamam.'' diye düşünüp üzülmeyin, başlayın. ''Ben bu yükün altından kalkamam.'' diye düşünüp üzülmeyin, başlayın. On âyeti bir günde okuyabilirsiniz.On âyeti bir günde okuyabilirsiniz. Koca gazeteleri nasıl sayfaları çevirip çevirip haberleri yutarak okuyorsunuz. Koca gazeteleri nasıl sayfaları çevirip çevirip haberleri yutarak okuyorsunuz. Her gün nice sayfalar okunuyor.Her gün nice sayfalar okunuyor. Ümmet-i Muhammed bu gün gazete diye mecmua diye her gün nice nice sayfalarca bilgi okuyor. Ümmet-i Muhammed bu gün gazete diye mecmua diye her gün nice nice sayfalarca bilgi okuyor.

Allah'ın kelamından on âyeti okuyamaz mı? Okur.Allah'ın kelamından on âyeti okuyamaz mı? Okur. Azmederse, karar verirse, prensip kararı alırsa okur. Azmederse, karar verirse, prensip kararı alırsa okur.

Ailece çoluk çocuğunla her gün Kur'ân-ı Kerîm'in on kadar âyetini okuyacaksın, söz mü? Ailece çoluk çocuğunla her gün Kur'ân-ı Kerîm'in on kadar âyetini okuyacaksın, söz mü?

Söz! Tamam. Söz! Tamam.

Yaparsa yapar. Bunu yapabilirsin.Yaparsa yapar. Bunu yapabilirsin. Sen erkek değil misin? Evin reisi değil misin?Sen erkek değil misin? Evin reisi değil misin? Bu evde senin borun ötmüyor mu? Kazak değil misin? Bu evde senin borun ötmüyor mu? Kazak değil misin? Lafını geçiremez misin? Geçirirsin. Tamam. Lafını geçiremez misin? Geçirirsin. Tamam. Bu evde her gün on âyet okunacak!Bu evde her gün on âyet okunacak! İtirazı olan çıksın ortaya.İtirazı olan çıksın ortaya. Göreyim boyunu posunu, hadi bakalım.Göreyim boyunu posunu, hadi bakalım. On âyeti okutacaksın, çok sevaplı bir ibadet.On âyeti okutacaksın, çok sevaplı bir ibadet. Kendi nefsine de; ''Bana bak nefsim!Kendi nefsine de; ''Bana bak nefsim! Keyif istiyorsun, zevk istiyorsun, televizyon seyretmek istiyorsun ama bu âyeti okuyacağız.'' diyecek. Keyif istiyorsun, zevk istiyorsun, televizyon seyretmek istiyorsun ama bu âyeti okuyacağız.'' diyecek. Tabi okuduğunu da uygulayacak, öğrendiğini de tatbik edecek. Tabi okuduğunu da uygulayacak, öğrendiğini de tatbik edecek.

Efendimiz takvâyı tavsiye etti, cihadı tavsiye etti, zikrullahı tavsiye etti, Kur'ân-ı Kerîm okumayı tavsiye etti. Dört. Efendimiz takvâyı tavsiye etti, cihadı tavsiye etti, zikrullahı tavsiye etti, Kur'ân-ı Kerîm okumayı tavsiye etti. Dört.

Bir de şöyle izahı var:Bir de şöyle izahı var: ''Zikrullah ve Kur'ân-ı Kerîm okumak yeryüzünde senin için nurdur.''Zikrullah ve Kur'ân-ı Kerîm okumak yeryüzünde senin için nurdur. Nur olsun, nurlu olsun!Nur olsun, nurlu olsun! Gökyüzünde senin namın yürür.Gökyüzünde senin namın yürür. Gökyüzüne zikir olunmana vesile olur.''Gökyüzüne zikir olunmana vesile olur.'' İnsan Allah'ı zikretti mi, Kur'ân-ı Kerîm okudu mu yüzüne, kalbine, evine, işine nur gelir; pırıl pırıl olur. İnsan Allah'ı zikretti mi, Kur'ân-ı Kerîm okudu mu yüzüne, kalbine, evine, işine nur gelir; pırıl pırıl olur. Yanağı pırıl pırıl parlar, gönlü pırıl pırıl parlar; nurlu bir insan olur. Yanağı pırıl pırıl parlar, gönlü pırıl pırıl parlar; nurlu bir insan olur. Yeryüzünde nurlanır, gökyüzünde nâmı yürür.Yeryüzünde nurlanır, gökyüzünde nâmı yürür. Melekler bile severler.Melekler bile severler. Böyle bir insana melekler bile hayran olur.Böyle bir insana melekler bile hayran olur. Onun için zikrullaha sarılmalı, Kur'ân-ı Kerîm'e sarılmalı. Onun için zikrullaha sarılmalı, Kur'ân-ı Kerîm'e sarılmalı.

Beşincisi; ''Dilini tut! Ancak hayır söyleyeceğin zaman söyle.Beşincisi; ''Dilini tut! Ancak hayır söyleyeceğin zaman söyle. Başka zaman dilini ağzına hapset, kapat.'' Başka zaman dilini ağzına hapset, kapat.''

Vahzin, ''dilini mahzene tık'' demek.Vahzin, ''dilini mahzene tık'' demek. Dilin mahzeni neresi? Ağız. Dilin mahzeni neresi? Ağız. Dilini ağzının içine kapat, hapset.Dilini ağzının içine kapat, hapset. Ancak hayır söyleyeceğin zaman açabilirsin, konuşabilirsin, dilini hareket ettirebilirsin.Ancak hayır söyleyeceğin zaman açabilirsin, konuşabilirsin, dilini hareket ettirebilirsin. Yani ''Ya hayır söyle ya sus!''Yani ''Ya hayır söyle ya sus!'' Daha doğrusu: ''Sus! Hayır söyleyeceksen konuş.'' demek.Daha doğrusu: ''Sus! Hayır söyleyeceksen konuş.'' demek. Susmayı önceden tavsiye ediyor. Susmayı önceden tavsiye ediyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Bilmediğimiz, bilsek bile uygulayamadığımız bir şey daha var.Bilmediğimiz, bilsek bile uygulayamadığımız bir şey daha var. Sükut da ibadettir. İslâm'da sükut var.Sükut da ibadettir. İslâm'da sükut var. Susuyor, ses çıkarmıyor. Susmak da ibadettir.Susuyor, ses çıkarmıyor. Susmak da ibadettir. Hayır söylemek müstesna, susmak da bir ibadettir.Hayır söylemek müstesna, susmak da bir ibadettir. Lüzumsuz konuşmayalım, mâlâyâni konuşmayalım, yalan söylemeyelim, dedikodu etmeyelim.Lüzumsuz konuşmayalım, mâlâyâni konuşmayalım, yalan söylemeyelim, dedikodu etmeyelim. Çünkü bunların vebali var, günahı var. Susmak da ibadet. Çünkü bunların vebali var, günahı var. Susmak da ibadet. Sustukça sevap kazanıyorsun.Sustukça sevap kazanıyorsun. Sus, kalbinden Allah de veya kafanda güzel şeyler düşün. Düşünmek de ibadettir. Sus, kalbinden Allah de veya kafanda güzel şeyler düşün. Düşünmek de ibadettir.

Hem de lâ ibâdete ke't-tefekkür.Hem de lâ ibâdete ke't-tefekkür. ''Öyle bir ibadettir ki düşünmek kadar sevaplı bir ibadet bulunmaz. ''Öyle bir ibadettir ki düşünmek kadar sevaplı bir ibadet bulunmaz. Çok sevaplı bir ibadet.'' Allah'ın nimetlerini düşün, O'nun lütfunu düşün, âhireti düşün, cenneti düşün; şevke gel.Çok sevaplı bir ibadet.'' Allah'ın nimetlerini düşün, O'nun lütfunu düşün, âhireti düşün, cenneti düşün; şevke gel. Mahkeme-i kübrâyı düşün, tüylerin diken diken olsun.Mahkeme-i kübrâyı düşün, tüylerin diken diken olsun. Mahşeri düşün, kabri düşün. Kabirde karanlıkta kalmak var, azap görmek var.Mahşeri düşün, kabri düşün. Kabirde karanlıkta kalmak var, azap görmek var. Bir de kabrin nur olması, cennet bahçesi olması var.Bir de kabrin nur olması, cennet bahçesi olması var. Kabrin cehennem çukuru, ateş çukuru olması ihtimali var. Kabrin cehennem çukuru, ateş çukuru olması ihtimali var. Düşünülecek bir çok şey var.Düşünülecek bir çok şey var. Etrafını düşün; çiçekleri, ağaçları, kuşları, hikmetleri, nimetleri, Allah'ın yarattıklarındaki sanatı düşün.Etrafını düşün; çiçekleri, ağaçları, kuşları, hikmetleri, nimetleri, Allah'ın yarattıklarındaki sanatı düşün. Düşünmek çok sevaplı bir ibadet.Düşünmek çok sevaplı bir ibadet. Susarsın sevap kazanırsın, kalbinden zikredersin sevap kazanırsın, aklından tefekkür edersin sevap kazanırsın.Susarsın sevap kazanırsın, kalbinden zikredersin sevap kazanırsın, aklından tefekkür edersin sevap kazanırsın. Durduğun yerde sevap nakliyesi gibi fabrika gibi sevap kazanırsın. Güzel şeyler!Durduğun yerde sevap nakliyesi gibi fabrika gibi sevap kazanırsın. Güzel şeyler! Susmak ibadettir, hayır söylemek daha güzeldir. Susmak ibadettir, hayır söylemek daha güzeldir.

Hayır söyleyecekse konuşur.Hayır söyleyecekse konuşur. Şimdi ben çıksam burada sussam olur mu?Şimdi ben çıksam burada sussam olur mu? Konuşmam lazım çünkü hayır söylemek sevap. Konuşmam lazım çünkü hayır söylemek sevap. Ama susulacak yerde de susmak lazım. Ama susulacak yerde de susmak lazım. Mesela büyüğün yanında susulur, Kur'an okunurken susulur, ezan okunurken susulur, vaaz verilirken susulur, hutbe okunurken susulur. Tamam. Mesela büyüğün yanında susulur, Kur'an okunurken susulur, ezan okunurken susulur, vaaz verilirken susulur, hutbe okunurken susulur. Tamam. Bazı yerlerde susmak gerekir ama yeri geldiği zaman da konuşmak lazım, şahitlik etmek lazım, hakkı söylemek lazım. Bazı yerlerde susmak gerekir ama yeri geldiği zaman da konuşmak lazım, şahitlik etmek lazım, hakkı söylemek lazım. Emri bi'l-ma'ruf nehyi ani'l-münker yapmak lazım. Emri bi'l-ma'ruf nehyi ani'l-münker yapmak lazım.

Üniversitede talebemiz olan kızlar anlatıyorlar.Üniversitede talebemiz olan kızlar anlatıyorlar. ''Hocam, dini bakımdan birilerinin hatalarını kusurlarını gördük, söyledik; ''Hocam, dini bakımdan birilerinin hatalarını kusurlarını gördük, söyledik; ‘Vay, siz fitne çıkarıyorsunuz, gıybet yapıyorsunuz.' dediler.''‘Vay, siz fitne çıkarıyorsunuz, gıybet yapıyorsunuz.' dediler.'' Hayır! Hakkı söylemek gıybet değildir.Hayır! Hakkı söylemek gıybet değildir. Hem yüzüne karşı söylüyor. Hem yüzüne karşı söylüyor. Yüzüne söyleyince gıybet olmaz ki arkasından konuşunca gıybettir.Yüzüne söyleyince gıybet olmaz ki arkasından konuşunca gıybettir. ''Kardeşim, senin bu yaptığın günah, İslâm'da yok, hadîse aykırı.'' diyor. Bu normal.''Kardeşim, senin bu yaptığın günah, İslâm'da yok, hadîse aykırı.'' diyor. Bu normal. Buna ''nasihat'' derler, sevaptır. Karşı taraf bilmiyor. Bu fitne değildir. Buna ''nasihat'' derler, sevaptır. Karşı taraf bilmiyor. Bu fitne değildir. Söylemeyeyim de daha büyük bir fitne mi olsun?Söylemeyeyim de daha büyük bir fitne mi olsun? Söyleyeceksin, günah devam etmeyecek. Söylemek sevap. Söyleyeceksin, günah devam etmeyecek. Söylemek sevap.

O halde söylemenin sevabını, söylememenin zamanını bilmek lazım.O halde söylemenin sevabını, söylememenin zamanını bilmek lazım. Nerede konuşulacak nerede susulacak bilmek lazım. Nerede konuşulacak nerede susulacak bilmek lazım. Ama normal şartlarda sükutün ibadet olduğunu bilelim.Ama normal şartlarda sükutün ibadet olduğunu bilelim. Hele bir de bazıları var, lambur lumbur konuşur. Hele bir de bazıları var, lambur lumbur konuşur. Kimisi de başkasını güldürmek için fıkra anlatır, boş konuşur. Kimisi de başkasını güldürmek için fıkra anlatır, boş konuşur. Hatta günah konuşur, haram olan şeyleri konuşur.Hatta günah konuşur, haram olan şeyleri konuşur. ''Hatta ağzından öyle sözler çıkar ki cehennemin uçurumlarında yuvarlanır gider.'' diyor Peygamber Efendimiz. ''Hatta ağzından öyle sözler çıkar ki cehennemin uçurumlarında yuvarlanır gider.'' diyor Peygamber Efendimiz. ''Bilmeden, dikkat etmeden, cahillik gafillik laubalilik edip de öyle laflar söyler ki cehennemin uçurumlarından kayar, yuvarlanır gider.''Bilmeden, dikkat etmeden, cahillik gafillik laubalilik edip de öyle laflar söyler ki cehennemin uçurumlarından kayar, yuvarlanır gider. Onun için lisan çok önemli. Onun için lisan çok önemli. Hele dinî konularda şaka yapılmaz.Hele dinî konularda şaka yapılmaz. Dinî konularda fıkra anlatılmaz.Dinî konularda fıkra anlatılmaz. Hocalar, Kur'ân-ı Kerîm, cennet cehennem, melekler, zebaniler karikatür mevzuu yapılmaz. Hocalar, Kur'ân-ı Kerîm, cennet cehennem, melekler, zebaniler karikatür mevzuu yapılmaz.

''Oflu Hoca şöyle demiş.'' ''Oflu Hoca şöyle demiş.''

''Kah kah, kih kih.'' ''Kah kah, kih kih.''

''Adam cennete girmiş de, beğenmemiş de cehenneme gitmiş de.''Adam cennete girmiş de, beğenmemiş de cehenneme gitmiş de. Cehennemde çalgı varmış da…'' Cehennemde çalgı varmış da…''

''Kah kah, kih kih.'' ''Kah kah, kih kih.''

Bunlar insanı imanından çıkarır.Bunlar insanı imanından çıkarır. Oyuncak mı, neyle alay ediyorsun sen? Alay edilecek şey mi bu?Oyuncak mı, neyle alay ediyorsun sen? Alay edilecek şey mi bu? Bir çok kimse bunlara dikkat etmiyor. Bir çok kimse bunlara dikkat etmiyor. Ve pek çok insanın neler konuştuğuna şöyle bir ibretle uzaktan bak; başkasını güldürmek için konuşuyor.Ve pek çok insanın neler konuştuğuna şöyle bir ibretle uzaktan bak; başkasını güldürmek için konuşuyor. Sen başkasının maskarası mısın?Sen başkasının maskarası mısın? Ne oluyor? Bırak, gülmesin. Ağlasın! Gülünecek zamanda mıyız?Ne oluyor? Bırak, gülmesin. Ağlasın! Gülünecek zamanda mıyız? Selahaddîn-i Eyyûbî gülmemeye söz vermiş; ''Kudüs kâfirlerden kurtuluncaya kadar gülmeyeceğim.'' demiş. Selahaddîn-i Eyyûbî gülmemeye söz vermiş; ''Kudüs kâfirlerden kurtuluncaya kadar gülmeyeceğim.'' demiş. Kudüs kurtulmuş.Kudüs kurtulmuş. Kudüs'ü kurtarmak için çarpışmış, kurtarmış da ama ''Kudüs'ü kurtarıncaya kadar gülmek bana yasak olsun.'' demiş. Kudüs'ü kurtarmak için çarpışmış, kurtarmış da ama ''Kudüs'ü kurtarıncaya kadar gülmek bana yasak olsun.'' demiş. Kendi kendine gülmeyi yasaklamış. Kendi kendine gülmeyi yasaklamış.

Gülünecek zamanda mıyız? Gülünecek zamanda mıyız?

Sırplar Bosna'da kardeşlerimizin ağzına benzin hortumunu dayıyormuş, kibrit çakıp yakıyormuş.Sırplar Bosna'da kardeşlerimizin ağzına benzin hortumunu dayıyormuş, kibrit çakıp yakıyormuş. Diz kapağını oyuyormuş, gözünü oyuyormuş. Gülünecek zamanda mıyız? Diz kapağını oyuyormuş, gözünü oyuyormuş. Gülünecek zamanda mıyız? Aklımızı alacak zamandayız.Aklımızı alacak zamandayız. Yarın öbür gün Kafkasya'dan, Balkanlar'dan, Kuzey'den, Güney'den düşmanlar saldırsa bizde de harp çıksa çok mu hazırlıklıyız?Yarın öbür gün Kafkasya'dan, Balkanlar'dan, Kuzey'den, Güney'den düşmanlar saldırsa bizde de harp çıksa çok mu hazırlıklıyız? Bosnalılar'dan çok mu iyi durumdayız, dikkatli miyiz, tedbirli miyiz, düşün bakalım! Bosnalılar'dan çok mu iyi durumdayız, dikkatli miyiz, tedbirli miyiz, düşün bakalım! Gülecek zamanda mısın?Gülecek zamanda mısın? Dünyanın her yerinden senin aleyhinde nice nice fitneler geliyor.Dünyanın her yerinden senin aleyhinde nice nice fitneler geliyor. Hepsi de bir fırsat bulsa da senin canına okusa diye düşünüp duruyorlar. Hepsi de bir fırsat bulsa da senin canına okusa diye düşünüp duruyorlar. Onun için konuşmanın ve susmanın zamanını bilmeyi de tavsiye etmiş Efendimiz. Onun için konuşmanın ve susmanın zamanını bilmeyi de tavsiye etmiş Efendimiz.

Bunu da izah buyurmuş:Bunu da izah buyurmuş: ''Çünkü ancak susarsan, dilini ağzına hapsedersen, şeytanı yenebilirsin.'' diyor.''Çünkü ancak susarsan, dilini ağzına hapsedersen, şeytanı yenebilirsin.'' diyor. ''Çok söz yalansız olmaz.'' demiş büyüklerimiz. ''Çok söz yalansız olmaz.'' demiş büyüklerimiz. İleri geri konuştun mu da günaha girersin. İleri geri konuştun mu da günaha girersin.

Bu nasihatleri aklınızda tutun! Bu nasihatler sizi bizi kurtarır. Bu nasihatleri aklınızda tutun! Bu nasihatler sizi bizi kurtarır. Bir kere daha tekrar edelim: Bir kere daha tekrar edelim:

''Takvâ. Cihad. Malımızla, dilimizle, kalbimizle cihad.''Takvâ. Cihad. Malımızla, dilimizle, kalbimizle cihad. Nefse, şeytana, düşmana karşı cihad.Nefse, şeytana, düşmana karşı cihad. Zikrullah. Kur'an okuma ve sükut.'' Zikrullah. Kur'an okuma ve sükut.''

Bu vazifeleri unutmayın! Bu vazifeleri unutmayın!

Hadîs-i şerîfi bir daha toparlayalım, konuşmamızı bitirelim. Hadîs-i şerîfi bir daha toparlayalım, konuşmamızı bitirelim.

''Sana takvâyı, Allah'tan korkmayı tavsiye ederim.''Sana takvâyı, Allah'tan korkmayı tavsiye ederim. Çünkü bütün hayırları toplayan budur.Çünkü bütün hayırları toplayan budur. İçinde, sinesinde bütün hayırları barındıran, bütün hayırların kaynağı olan haslet, sıfat, vasıf budur; takvâ ehli olmak. İçinde, sinesinde bütün hayırları barındıran, bütün hayırların kaynağı olan haslet, sıfat, vasıf budur; takvâ ehli olmak. Ve sana cihadı tavsiye ederim çünkü bu müslümanların ruhbanlığı olan cihad etmek Ve sana cihadı tavsiye ederim çünkü bu müslümanların ruhbanlığı olan cihad etmek yeryüzünde senin için nur, gökyüzünde senin için zikirdir.yeryüzünde senin için nur, gökyüzünde senin için zikirdir. Yani nâmının yürümesine sebeptir.Yani nâmının yürümesine sebeptir. Dilini ağzına hapsetmeni sana tavsiye ederim, ancak hayır konuşabilirsin.Dilini ağzına hapsetmeni sana tavsiye ederim, ancak hayır konuşabilirsin. Çünkü dilini ağzına hapsetmekle şeytanı yenebilirsin.Çünkü dilini ağzına hapsetmekle şeytanı yenebilirsin. Ancak bu şekilde yenebilirsin. Ancak bu şekilde yenebilirsin. Öbür türlü günahlara saplanabilirsin.'' Öbür türlü günahlara saplanabilirsin.''

Nasihati ben naklettim.Nasihati ben naklettim. Allah sizi de bizi de ömrümüzü Efendimiz'in nasihatine uygun, rızası yolunda geçirmeye muvaffak etsin. Allah sizi de bizi de ömrümüzü Efendimiz'in nasihatine uygun, rızası yolunda geçirmeye muvaffak etsin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2